‹stanbul`da Sa¤l›k

advertisement
PROF. DR. AL‹ ‹HSAN DOKUCU
De¤erli
‹stanbul’da
Sa¤l›k okurlar›
Sa¤l›k hizmetleri ve buna ba¤l› endüstri,
dünyan›n her yerinde oldu¤u gibi
Türkiye’de de h›zla gelifliyor.
Günümüz dünyas›nda bu geliflim
“inovasyon” ad› alt›nda tan›mlan›yor.
‹novasyon tüm dünyada yeni ve
faydal› fikirlerin yarat›lmas› ve
uygulamaya geçirilmesi aç›s›ndan
son derece önemli bir kavram.
Bu tan›m, sa¤l›k hizmetlerinde kaliteyi
iyilefltirici ve hasta güvenli¤ini sa¤lay›c›
yöntem ve yeniliklerin oluflturulmas›
aç›s›ndan büyük önem arzediyor.
‹novasyon kapsam›nda yürütülen
her tür çal›flma ve bulufl ülke insan›m›z›n
sa¤l›¤›na önemli ölçüde katk› sa¤l›yor.
Bu geliflim ve de¤iflim sürecinden
sa¤l›k profesyonellerimizin de
oldukça faydaland›¤›n› görmek,
tüm sa¤l›k camias› gibi bizleri de
son derece mutlu ediyor.
Yak›n tarihte hemflirelik hizmetlerini
gelifltirmek amac›yla düzenlenen
bir yar›flman›n ödül töreninde
bulunma f›rsat› buldum.
”Hemflirelik hizmetlerinde
inovasyon” bafll›kl› yar›flmada
8 projenin ödül almas›, bizler için
ayr› bir gurur vesilesi oldu.
Hemflirelik hizmetlerinde yenilik
ve klinik hizmetlerinde pratikli¤i
amaçlayan projelerin hepsi
birbirinden baflar›l›yd›.
Sektörümüzün vazgeçilmezleri
hemflirelerimizin bu denli k›ymetli
çal›flmalar yürütüyor olmas›,
takdire flayan bir durum.
Bu aç›dan yar›flmaya kat›lan
tüm hemflirelerimizi can› gönülden
tebrik ediyor, böylesi yarat›c›
fikirlerinin tüm t›bbi branfllara
yay›lmas›n› temenni ediyorum.
2012 y›l› tüm Türkiye’de oldu¤u gibi ‹stanbul’da
da sa¤l›k alan›nda de¤iflim y›l› olarak bafllad›.
Bu de¤iflim kapsam›nda yak›n zamanda aram›za yeni
kat›lan çal›flma arkadafllar›m›z oldu. Bakanl›¤›m›z teflkilat
yap›s›n›n de¤iflmesi ile birlikte kurulan Türkiye Halk
Sa¤l›¤› Kurumu’nun ilimizdeki temsilcisi atand›. Koruyucu
sa¤l›k hizmetleri, laboratuvar hizmetleri, aile hekimli¤i
gibi temel sa¤l›k hizmetlerinden sorumlu olan kurumun
‹stanbul Müdürü Marmara Üniversitesi Halk Sa¤l›¤›
Anabilim Dal› Ö¤retim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Tafldemir
oldu. Tafldemir hocam›za yeni görevinde kolayl›klar ve
baflar›lar diliyorum. Bu say›da dergimizde yine sa¤l›k
alan›nda bir çok de¤iflik konu ve çal›flmay› sizlerle
paylaflt›k. Kapak sayfam›zda beyin, böbrek ve kalp gibi
hayati organlara zarar vererek felç ve ölüm riski do¤uran
kronik bir hastal›¤›, hipertansiyonu iflledik. Toplumda
yayg›n görülen hastal›klar aras›nda yer alan
hipertansiyonun tan›, tedavi ve korunma yöntemlerine
yönelik bilgileri sizlerle paylaflt›k. Bununla birlikte
mesle¤ine dair her tür fedakârl›¤› ve özveriyi sunan,
gece gündüz demeden ne olursa olsun hepimizin
derdine çare olmak için u¤raflan sa¤l›k çal›flanlar›m›za
yönelik fliddet olaylar›na yönelik çal›flmalar›m›za daha
da a¤›rl›k verdik. “Hastalar niçin sa¤l›k çal›flan›n›
hedef al›yor?” sorusunun cevab›n› bulmak için
çeflitli haber çal›flmalar› yapt›k. Ayr›ca yay›lma gösteren
ve ölümcül olabilen hastal›klar›n bafl›nda gelen kanserin
tan› ve tedavisine yönelik son t›bbi yaklafl›mlar› sizlerle
paylaflt›k. Bu ay kanser haftas› olmas› sebebiyle kansere
yönelik haber çal›flmalar›m›za da önemli ölçüde a¤›rl›k
verdik. Bu sebeple 2005 y›l›nda tiroit kanseri tedavisi
gören oyuncu Arzum Onan’la konuya iliflkin bir sohbet
gerçeklefltirdik. Ayn› zamanda bu ay ‹stanbul’da en zor
organ nakli olarak bilinen akci¤er naklinde, 4 baflar›l›
operasyon gerçeklefltirdik. Kartal Kofluyolu Yüksek
‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi ile Yedikule Gö¤üs
Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma
Hastanesi'nde, son bir y›l içinde 4 akci¤er nakli
gerçeklefltirerek büyük bir baflar›n›n alt›na imza att›k.
Bu nakillerde eme¤i geçen tüm arkadafllar›m›
huzurunuzda tekrar tebrik etmek istiyorum. Ellerine ve
yüreklerine sa¤l›k. Bu ay her y›l oldu¤u gibi sa¤l›k
çal›flanlar›m›z›n meslek günlerini de kutlad›k.
Kutlamalar›m›z sadece bunlarla s›n›rl› kalmad›. Kuruldu¤u
günden bu yana geçmifli, misyonu ve kurumsal kimli¤i
ile tarihe tan›kl›k eden ‹stanbul’un 4 köklü hastanesinin,
kurulufl y›ldönümlerini de¤iflik etkinlikle kutlama f›rsat›
bulduk. ‹stanbul’un köklü sa¤l›k ç›narlar›na hep beraber
“Nice y›llara” dedik. Her say›da oldu¤u gibi bu say›da
da uzmanl›k dallar›n› tan›tan röportajlar›m›z› sürdürdük.
Bu kapsamda vücudumuzun en gizemli ve en kusursuz
organ›n›, beyni keflfetmek için çal›flan nöroloji
uzmanlar›m›z›n çal›flmalar›na mercek tuttuk. Bununla
birlikte de¤iflik hastal›klar hakk›nda haber çal›flmalar›
yapmay› da sürdürdük. Bu kapsamda menopozdan
sonra kad›nlarda ciddi sa¤l›k sorunlar›na yol açan
osteoporoz, tedavi edilmedi¤i takdirde böbrek
yetmezli¤ine sebep olan Akdeniz atefli de konular›m›z
aras›nda yer ald›. Bu itibarla dergimizde yer alan haberler
vesilesiyle merak etti¤iniz bir çok konuya cevap
bulaca¤›n›z› ümit ediyoruz. Söz konusu çal›flmalar›m›z›n
sa¤l›kl› bir hayat sürmenize katk› sa¤lamas› temennisiyle
sa¤l›k, mutluluk ve huzur dolu günler dilerim G
4
Tuzu azalt›n
hipertansiyondan
korunun
28
Arzum Onan:
Kanserde aile deste¤i
çok önermli
Tedavi edilmeyen
Akdeniz atefli
böbrek yetmezli¤ine
sebep oluyor
8
22
Hasta hakk›ndan
ne anl›yoruz?
12
Bol su tüketin
obeziteden korunun
16
Beynimize göz kulak
olan uzmanlar:
“Nörologlar”
46
Osteoporozdan
korunman›n 3 alt›n
kural›: Kalsiyum,
egzersiz, D vitamini
SAH‹B‹
‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü ad›na
‹stanbul Sa¤l›k Müdürü
Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu
SORUMLU
YAZI ‹fiLER‹ MÜDÜRÜ
Selcan Yücel
YAZI ‹fiLER‹
Hacer Çokluk
“Kanserle
mücadele hasta
olmadan
bafllamal›”
YAYIN KURULU
Uzm. Dr. Fetin Rüfltü Y›ld›z
Uzm. Dr. Mehmet Erbakan
Uzm. Dr. Abdulkadir Tabo
Doç. Dr. Serap Gencer
Hediye Ünver
36
B‹L‹MSEL DANIfiMA
KURULU
Prof. Dr. Fahri Oval›
Prof. Dr. Hamit Okur
Prof. Dr. Murat Elevli
Prof. Dr. Recep Özturk
Prof. Dr. Selami Albayrak
Prof. Dr. Yüksel Altuntafl
Doç. Dr. Adem Akçakaya
Doç. Dr. Mustafa Bilici
Doç. Dr. Özgür Yi¤it
Op. Dr. Sadiye Eren
56
Varis kozmetik
bir sorun de¤il
t›bbi bir hastal›kt›r
TASARIM VE YAYINA HAZIRLIK
Onüç Reklam Prodüksiyon
San. Ve Tic. Ltd. Şti.
Nisbetiye Mahallesi
Hakk›flehithan Sokak No13
B blok, D2 34377
2.Ulus, ‹stanbul
Telefon +90 212 270 54 50
Faks +90 212 270 13 59
www.13reklam.com
ED‹TÖR
Serpil Ergün
FOTO⁄RAF
Umut Erflah
REKLAM VE SATIfi
PAZARLAMA
Tolga Dumrul
[email protected]
Tel: +90 212 270 54 50
66
40
Düzenli temizlenen
cilt sa¤l›k ve gençlik
vadeder
Renkler insan
psikolojisine
yön veriyor
BASKI
MATAfi MATBAACILIK
AMBALAJ SAN. VE T‹C. A.fi.
Yüzüncüy›l mah.
Matbaac›lar Ambalajc›lar Sitesi
2. Cadde No:193 -194
34204 Ba¤c›lar - ‹stanbul
Telefon: 0212 629 00 95 (pbx)
Faks: 0212 629 00 99
e-mail: [email protected]
YAZIfiMA ADRES‹
Bas›n Bürosu
‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü
Peykhane Caddesi No10
Çemberlitafl ‹stanbul
Telefon 0212 453 07 15
Faks 0212 638 30 36
www.istanbulsaglik.gov.tr
Yaz›lar›n sorumlulu¤u yazarlar›na aittir.
Bu dergide yer alan yaz›lardan
kaynak gösterilerek al›nt› yap›labilir.
Bu dergi tamam›yla reklam gelirleri ile
3 ayda bir yay›nlanmakta ve
ücretsiz da¤›t›lmaktad›r.
3
DOÇ. DR. AL‹ MET‹N ESEN
KARTAL KOfiUYOLU YÜKSEK ‹HT‹SAS E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / BAfiHEK‹M
Tuzu azalt›n
hipertansiyondan
korunun!
Beyin, böbrek ve kalp
gibi hayati organlara
zarar vererek felç ve
ölüm riski do¤uran
hipertansiyon, toplumda
yayg›n görülen
hastal›klar aras›nda yer
al›yor. Hipertansiyonun
önlenebilir ve tedavi
edilebilir bir hastal›k
oldu¤unu ifade eden
Doç. Dr. Ali Metin
Esen, hipertansiyonu
olanlar›n yaln›zca
yar›s›n›n hastal›klar›n›n
fark›nda oldu¤unu,
fark›nda olanlar›n ise
ancak yar›s›n›n ilaç
kulland›¤›n› söyledi.
Hipertansiyonun tan›
ve tedavisinin
toplumumuzda önem
verilmesi gereken
önemli sa¤l›k
problemlerinden biri
oldu¤unu belirten Esen,
“Türkiye'de
her 3-5 kifliden biri
yüksek tansiyon
hastas›d›r.
Oysa yüksek tansiyon,
tan› ve tedavisi kolay
bir hastal›kt›r.
Yüksek tansiyonun
yol açt›¤› birçok
ölüm, erken tan› ve
tedavi ile
önlenebilir. Önemli
olan hastal›¤›n çok
önemli oldu¤unu
kabul etmek ve risk
faktörlerinden uzak
durmakt›r.” dedi.
Hipertansiyonun
hedef organlar›n›n
kalp, böbrek, göz
ve beyin oldu¤unu
söyleyen
Doç. Dr. Esen,
“Hipertansiyon
damarlarda damar
sertli¤i ile darl›k ve
t›kan›kl›klar›n
geliflmesine,
böbreklerde böbrek
yetmezli¤ine kadar
giden hasara,
kalpte kas
kal›nlaflmalar›na ve
kalp yetmezli¤ine,
gözlerde körlü¤e,
beyinde ise kanama
ve bunun
sonucunda felce
neden
olabilmektedir.
Bu nedenle
toplumumuzda
erkeklere oranla
kad›nlarda daha
fazla görülen
hipertansiyonun takip
ve tedavisi konusunda
hasta bilinci büyük
önem tafl›yor.” bilgisini
verdi.
Hipertansiyonun geç
fark edilmesi ve
kontrol alt›nda
tutulmamas›n›n ciddi
bir toplum sa¤l›¤›
sorunu ortaya
ç›kard›¤›n› kaydeden
Esen, sa¤l›kl› her
bireyin y›lda en az bir
kez, hipertansiyon
hastalar›n›n ise günde
bir kez kan bas›nc›
kontrolü yapt›rmas›
gerekti¤ini söyledi.
“fiiflmanl›k, sigara, tuz,
stres ve hareketsiz
yaflamdan uzak
durarak, tansiyonu
önemli ölçüde kontrol
alt›na almak mümkün.”
diyen Doç. Dr. Esen,
konu hakk›nda flu
bilgileri verdi:
5
Tansiyonun 140/90
mmHg ve üzerinde
olmas› hipertansiyon
teflhisi için yeterli
Halk aras›nda sinsi katil
olarak nitelendirilen
hipertansiyon nedir?
Vücudumuzda tansiyon
neden yükselir?
Hayat›m›z› sürdürebilmemiz için doku ve
organlar›m›zda kan dolafl›m›n›n
sa¤lanabilmesi gerekir. Kan dolafl›m›
sayesinde atardamarlar, vücudumuz için
gerekli olan oksijen ve besin maddelerini doku
ve organlar›m›za getirirken; toplardamarlar,
karbondioksit ve at›k maddeleri doku ve
organlar›m›zdan uzaklaflt›r›r. Kan dolafl›m›n›n
düzgün bir flekilde sa¤lanabilmesi için kan
bas›nc›n›n normal s›n›rlarda olmas› gerekir.
Kan bas›nc› ölçülürken iki kan bas›nc›
de¤erine bak›l›r: Büyük tansiyon (sistolik kan
bas›nc›) ve küçük tansiyon (diyastolik kan
bas›nc›). Kalbin kas›lmas› s›ras›nda ölçülen
kan bas›nc› büyük tansiyon, kalbin gevflemesi
esnas›nda ölçülen kan bas›nc› ise küçük
tansiyondur. Büyük tansiyon ve/veya küçük
tansiyonun normalden fazla olmas›na
hipertansiyon denir.
Normal tansiyon
de¤erleri, büyük
tansiyon için 120 mmHg,
küçük tansiyon için
80 mmHg’dir. Büyük
tansiyonun 140 mmHg
ve üzerine ç›kmas›,
küçük tansiyonun
90 mmHg ve üzerine
ç›kmas› hipertansiyon
olarak tan›mlan›r.
Tansiyonun 180/120
mmHg ve üzerinde
olmas› ciddi
hipertansiyondur ve
bu durum oldukça
risklidir.
Stres, afl›r› beslenme
ve afl›r› tuz tüketimi
hipertansiyonu
tetikleyebilir
Hipertansiyonun nedeni yüzde 90-95 hastada
bilinmemektedir. Bu gruba primer (birincil)
hipertansiyon veya esansiyel hipertansiyon
denir. Yani bu grupta hipertansiyon, tan›
konulmufl belli bir hastal›¤a ba¤l› de¤ildir.
Primer hipertansiyonun olas› nedenleri aras›nda;
yafl›n ilerlemesinden kaynaklanan damarlardaki
esneklik kayb›, mükemmeliyetçi kiflilik, heyecanl›
ruh hali, fliflmanl›k, yaflam biçimi, ailede
hipertansiyonlu kiflilerin bulunmas›, stres, afl›r›
beslenme, afl›r› tuz tüketimi say›labilir.
Yüzde 5-10 hastada ise hipertansiyon baflka
bir hastal›¤a ba¤l›d›r. Bu gruba sekonder
(ikincil) hipertansiyon denir. Sekonder
hipertansiyona yol açan hastal›klar›n en önemli
k›sm› böbrek kaynakl›d›r. Hem böbre¤in
kendisinde olan hastal›klar, hem de böbrek
atardamarlar›nda olan daralma hipertansiyona
neden olabilir. Hormonal (endokrin) hastal›klar
da önemli di¤er bir grubu oluflturur. Sekonder
hipertansiyona neden olan hastal›klar›n büyük
bir k›sm›n›n tedavi edilebilir nitelikte olmas› ve
hastal›klar›n tedavisi ile hipertansiyonun büyük
oranda önlenmesi nedeniyle, hipertansiyonu
olan hastalar bu aç›dan de¤erlendirilmelidir.
Ço¤u zaman belirti
vermiyor
Hipertansiyonun belirtileri
nelerdir? Teflhis nas›l
konur?
Hipertansiyon ço¤u zaman belirti vermeden
y›llarca devam edebilir ve kalp, böbrek, göz,
beyin gibi organlarda hasar yaratt›ktan sonra
tan› konabilir. Bu nedenle risk grubundaki
kiflilerin düzenli tansiyon takibi yapt›rmalar›
önemlidir.
Hipertansiyonun bafll›ca
belirtileri özellikle
sabahlar› olan bafl a¤r›s›,
bafl dönmesi, kulak
ç›nlamas›, çarp›nt›, s›k
idrara ç›kma, halsizlik ve
yorgunluk, bacaklarda
flifllik, burun kanamas›
olarak say›labilir.
Tansiyonun çok yükselip hayati organlarda
hasara yol açmas› durumunda ise hasar gören
organa göre baz› flikâyetler görülebilir.
Örne¤in, kan bas›nc› çok yükselip beyin
kanamas›na yol açarsa, dilde peltekleflme,
vücudun tek taraf›n›n tutmamas›, bilinç kayb›
gibi flikâyetler olabilir. Kan bas›nc› uzun süre
yüksek seyrederse zamanla damar sistemine
zarar vererek, damarlar›n besledi¤i organlarda
da problemler oluflmas›na neden olabilir.
Bu durumda kalbi besleyen damarlarda
t›kan›kl›k olursa hastada gö¤üs a¤r›s›, nefes
darl›¤› flikâyetleri gözlenebilir, hasta kalp
krizi geçirebilir.
Dinlenmifl halde 3
ölçüm, teflhis konmas›
için yeterli
Hasta dinlenmifl halde iken 3 veya daha
fazla say›da yap›lan ölçümlerde büyük
tansiyonun 140 mmHg veya küçük
tansiyonun 90 mmHg’nin üzerinde olmas›
veya her ikisinin bu de¤erlerin üzerinde
olmas› hipertansiyon teflhisi için yeterlidir.
1 kere yap›lan ölçüm sa¤l›kl› olmayabilir
ancak, ciddi hipertansiyon (tansiyonun
180/120 mmHg ve üzerinde olmas›)
dedi¤imiz fliddetli hipertansiyon vakalar›nda
ilk ölçümde teflhis konulabilir. Hipertansiyon
teflhis edildikten sonra bir tak›m kan ve idrar
tetkikleri istenir. Tetkikler bir hastal›¤a ba¤l›
hipertansiyon durumunu iflaret ediyorsa
o hastal›¤a yönelik bir tedaviye bafllan›r.
E¤er tüm tetkikler normal s›n›rlarda ise
birincil hipertansiyon teflhisi konur.
Hastalar›n bir k›sm› sadece hastane
koflullar›nda kan bas›nc›n›n yükseldi¤ini
söyler. Bu duruma beyaz önlük
hipertansiyonu denir. Beyaz önlük
hipertansiyonu, hekim veya hekim d›fl› sa¤l›k
personelinin bulundu¤u ortamda kan
bas›nc›n›n yükselmesi, buna karfl›n ev
koflullar›nda yap›lan kan bas›nc› ölçümlerinin
normal olmas› fleklinde tan›mlanabilir.
Hipertansiyonun organlar›m›z
üzerindeki etkileri
Hipertansiyonun bafll›ca kalp, beyin,
böbrek, göz ve atardamarlar üzerine
olumsuz etkisi vard›r.
1. Kalp üzerindeki olumsuz etkileri:
Kalbi besleyen damarlarda daralma, kalbi
besleyen damarlarda t›kanmaya ba¤l›
kalp krizi, kalp at›mlar›nda düzensizlik,
kalpte tekleme, kalp yetmezli¤i, kalp
büyümesi
2. Beyne olan olumsuz etkileri: Beyin
damarlar›nda kanama, daralma, t›kanma
ve y›rt›lma. Bunlara ba¤l› olarak bilinç
kayb›, bay›lma, felç, konuflma bozuklu¤u.
3. Böbre¤e olan olumsuz etkileri:
Kanda üre, kreatin gibi zararl› maddeler
birikmesi, böbrek yetmezli¤i, diyaliz
gereksinimi.
4.Göze olan olumsuz etkileri: Gözü
besleyen damarlarda daralma ve
kanamalara ba¤l› görmede azalma ve
körlük.
5. Atardamarlar üzerindeki olumsuz
etkisi: Baflta aort damar› olmak üzere
bütün damarlarda geniflleme. Damarlar›n
bu genifllemelere ba¤l› olarak y›rt›lmas›;
damarlarda daralma ve t›kanmaya ba¤l›
olarak bu damarlar›n besledi¤i doku ve
organlar›n ifllevlerinde bozulma.
Hipertansiyon tedavi edilebilir bir
hastal›kt›r, erken teflhis ve tedavi ile
bu zararlar önlenebilir veya minimuma
indirilebilir.
Hipertansiyona sebep
olan hastal›klar
Yüzde 90-95 olguda
hipertansiyonun nedeni
bilinmemektedir. Geriye kalan
grupta (ikincil hipertansiyon)
ise en s›k neden böbrek
hastal›klar›d›r.
Böbrek Hastal›¤›: Kan ve idrar
tahlilleri, doktor gerekli görürse
yap›lacak olan böbrek ultrasonu
ile böbrek hastal›klar›na tan›
konabilir. Böbrek
atardamarlar›ndaki daralmalar da
hipertansiyona neden olabilir.
Aort Koarktasyonu: Aort
damar›n›n daralmas› sonucu
ortaya ç›kar. Hipertansiyonun
düzeltilebilir nedenlerindendir.
Feokromasitoma: Böbrek üstü
bezinin bir tümörüdür. Adrenalin,
noradrenalin gibi tansiyon ve kalp
h›z› yükselmesine neden olan
maddelerin fazla salg›lanmas›na
yol açar. Bu hastal›kta
hipertansiyon aral›kl› nöbetler
fleklinde ortaya ç›kar.
Bu hastalarda çarp›nt›,
hipertansiyon, ani bafllayan
bafl a¤r›s› ve terleme s›k görülür.
Hiperaldesteronizm: Böbrek
üstü bezinden kaynaklanan
kitleden aldesteron ismi verilen
hormonun afl›r› salg›lanmas›yla
ortaya ç›kan bir hastal›kt›r.
Hipertansiyona neden olur.
Hipertansiyon riskini
art›ran sebepler
• Yüksek miktarda tuz tüketimi
• fiiflmanl›k, obezite
• ‹nsülin direnci, fleker hastal›¤›
• Kolesterol ve kan ya¤lar›n›n
yükselmesi
• Stres
• Afl›r› sigara ve alkol kullan›m›
• Ailede hipertansiyon olmas›
• ‹leri yafl
• Uyku apne sendromu
Tuz hipertansiyon
hastal›¤›n› ciddi
oranda körükleyen bir
faktör
Türk toplumunda tuz
tüketimi ve kan bas›nc›
çal›flmas› olan
SALTURK
çal›flmas›nda, normalde
tuz tüketiminin günde
5-6 gram› geçmemesi
gerekirken, Türk
toplumunun günde
ortalama 18 gram tuz
tüketti¤i belirlenmifltir.
Tuz tüketimimizin
yüksek olmas›
nedeniyle hipertansiyon
ülkemizde önemli bir
sa¤l›k sorunu haline
gelmifltir.
Hipertansiyon
tedavisinde yaflam tarz›
de¤iflikli¤i flart
Hipertansiyon tedavisi
hakk›nda da bilgi
verebilir misiniz? Tedavi
ile yüzde yüz baflar›
sa¤lamak mümkün mü?
Hipertansiyona neden olan hastal›k tespit
edilebiliyorsa bu hastal›k iyilefltirilmeye
çal›fl›lmal›d›r. Nedeni bilinmeyen primer
hipertansiyon olgular›nda tedavi, yaflam tarz›
de¤iflikli¤i ve hipertansiyon ilaçlar›n›
içermektedir. Hipertansiyon tedavisinde
yap›lmas› gereken en önemli fley, hastan›n
yaflam tarz› de¤iflikli¤inin sa¤lanabilmesidir.
Yaflam tarz›n›n de¤ifltirilmesi hipertansiyonu
tek bafl›na kontrol edebilece¤i gibi ilaç
gereken durumlarda ilaç dozunun
azalt›lmas›na da olanak sa¤lar. Günlük al›nan
tuz miktar›n› azaltmak, sigaray› b›rakmak,
afl›r› alkol tüketiminden kaç›nmak, diyet ve
düzenli egzersiz yapmak, kilo vermek, sa¤l›kl›
sebze-meyve a¤›rl›kl› beslenmek ve
yemeklerde kat› ya¤ yerine s›v› ya¤
kullanmak tedavinin ilk aflamas›n› oluflturur.
Hipertansiyondan
korunmak için öneriler
1. Hastalar belli aral›klarla kan
bas›nçlar›n› takip etmeli, risk tafl›yan
hastalar mümkünse kendi tansiyon
aletlerini al›p kendi kan bas›nçlar›n›
ölçmeyi ö¤renmelidir.
2. Dinlenmifl haldeyken ölçülen
3 kan bas›nc› de¤eri 140/90 mmHg
ve üzerinde ç›kan hastalar doktora
baflvurmal›d›r.
3. Sa¤l›kl› ve dengeli beslenme
oldukça önemlidir.
• Vücut a¤›rl›¤›n› dengede tutmak,
kilo almamak için az karbonhidratl›
besinler tercih edilmelidir.
• Tuz ve sodyum al›m›
k›s›tlanmal›d›r. Sodyum al›m›
1,5-2,5 gr aras›nda (4-6 gr tuz)
olmal›d›r.
• Kullan›lan ya¤ türüne dikkat
edilmelidir, kat› ya¤lar yerine
doymam›fl ya¤ asidinden zengin
bitkisel s›v› ya¤lar (zeytinya¤›,
ayçiçe¤i ya¤›, m›s›rözü ya¤› vb.)
tercih edilmelidir
• Taze sebze ve meyve yenilmeli,
kuru baklagillerin tüketimine özen
gösterilmelidir.
• Alkol al›m› kan bas›nc›n›n
yükselmesine neden olur.
Hipertansiyon hastas›n›n alkolü
b›rakmas› tavsiye edilmelidir.
4. ‹deal kilo korunmal›d›r. Fazla kilo
hipertansiyon için önemli bir risk
faktörüdür. E¤er fazla kilodaysan›z
uygun a¤›rl›¤a gelene kadar
zay›flamal›s›n›z. Beden kitle
indeksinin (vücut a¤›rl›¤›/boy)
25 kg/m ve üzerinde olmas› fazla
kilolu oldu¤unuzun bir göstergesidir.
Bu de¤er 30 kg/m ve üzerinde ise
kifli obez kabul edilir. ‹deal kilo,
beden kitle indeksinin 18,5-24,9
kg/m aras›nda olmas›d›r.
5. Düzenli fiziksel aktivite
yap›lmal›d›r. Haftada en az 3 gün
30 dakikal›k yürüyüfl, kan bas›nc›n›
dengelemek için gereklidir.
6. Sigara kesinlikle içilmemelidir.
7. Mümkün oldu¤unca stresten
uzak durulmal›d›r.
Tedaviye genellikle tek
ilaçla bafllan›r. Tek ilaçla
kontrol alt›na
al›namayan hipertansif
olgularda 2’li, 3’lü ilaç
kullan›m›na geçilebilir G
7
Arzum Onan:
Kanserde
aile deste¤i
çok önemli
Y›llar onu hiç
eskitemedi. Yüzünü
ayd›nlatan s›cak
bir gülüfl, herkesi ve
her fleyi sevebilen
kocaman bir yürek
ve sevimli içten bir
bak›fl. Hep zarif,
hep naif, hep müflfik
bir taraf› oldu Arzum
Onan’›n 2005 y›l›nda
tiroit kanseri tedavisi
gören Onan, yaflam›
boyunca her tür zorlu
s›nav› atlatt›¤› gibi
kanseri de atlatmay›
baflard›. Bu dönemi
“Oldukça zor günlerdi.”
diye nitelendiren
ünlü manken, eflinin
ve ailesinin manevi
deste¤ine minnettar
oldu¤unu söylüyor.
Kanser hastal›¤›nda
psikolojik deste¤in
önemine iflaret eden
Onan “Kansere karfl›
sadece bedenen
de¤il ruhen de bir
savafl veriliyor.
Bu süreçte yüksek
morale ve pozitif
düflüncenin önemine
inanc›m sonsuz.
Kanseri ancak
inanarak, sevgiyle
yenmek mümkün.”
dedi. Gayet mazbut
ve bir o kadar
huzurlu bir aile
hayat› olan ünlü
manken ile hayata
dair güzel bir söylefli
gerçeklefltirdik.
7 y›ld›r heykel
yap›yorum
Bize Arzum Onan'dan
biraz bahseder
misiniz? Arzum Onan
özel yaflam›nda nas›l
biridir? Aile hayat›nda
nas›l vakit geçirir?
Evde ve bir arada olmay›, birlikte vakit
geçirmeyi hem çok seviyoruz hem de
önemsiyoruz. Do¤ald›r ki Can’›n
do¤umundan bu yana onun merkezinde
oldu¤u her alandan ayr› bir keyif al›yoruz.
fiu aralar oyunculuk
yapmad›¤›m için
(tercih etmedi¤imden)
bereketli zamanlar
yafl›yorum. Yaklafl›k
7 senedir heykelle
u¤rafl›yorum. Sene
sonuna do¤ru sergi
açmay› planl›yorum.
Zaman zaman çok yo¤un oldu¤umuz
dönemler oluyor gerçekten! Ama hiç bir
zaman sa¤l›k kontrollerimizi aksatm›yoruz.
Her fleyin bafl›n›n sa¤l›k oldu¤unu, geri
kalan her tür yo¤unlu¤un asl›nda bofl
oldu¤unun bilincindeyiz flüphesiz.
Bildi¤imiz kadar›yla
2004 y›l›nda günümüzde
yayg›n olan sa¤l›k
problemlerinden birine,
kansere yakaland›n›z.
Kanser her insan›n
korktu¤u bir hastal›kt›r
ama ço¤u insan
kontrollerine dikkat
etmez, bu hastal›¤a
kendisinin de
yakalanabilece¤ini
düflünmez. Siz bu
konuda hep bilinçli bir
sanatç› profili çizdiniz.
Bu nedenle de
hastal›¤›n›z oldukça
erken bir evrede teflhis
edildi? Tiroit kanseri ile
nas›l tan›flt›n›z?
Benden yaklafl›k befl y›l önce anneme tiroit
kanseri teflhisi konmufltu. Dolay›s›yla tan›d›k
bir süreçti benim için. Evet, üst bafll›¤›n kanser
oldu¤unu ama di¤er türlerle k›yaslay›nca o
kadar da önemli olmad›¤›n›n bilincindeydim.
Dolay›s›yla genetik faktörleri de düflünerek,
tiroit kontrolünü ihmal etmedim.
Böylesi yo¤un tempolu
bir yaflam içinde
düzenli sa¤l›k taramas›
ve check up
yapt›rmaya vakit
bulabiliyor musunuz?
Genelde sa¤l›k
aç›s›ndan ne tür
taramalar yapt›r›rs›n›z?
9
Teflhisi önce eflim
Mehmet ö¤rendi.
Bu durumu metanetle
karfl›lad›m. Mehmet
hastal›¤›m s›ras›nda
müthifl bir efl, sevgili
ve destekçimdi.
Hastal›¤›n›z› ö¤renmeden
önce herhangi bir fiziksel
belirti var m›yd›?
Demin de bahsetti¤im gibi rutin kontrolde ç›kt›.
Öncesinde hiçbir belirti hissetmemifltim.
Halime hep flükrettim
Hastal›¤›n›z›n tedavisine
yönelik tüm süreci
baflar›yla atlatm›fl ve
sa¤l›¤›na tamamen
kavuflmufl birisiniz.
Bu anlamda oldukça
mutlu ve pozitif
gözüktü¤ünüzü de
söylememiz gerek.
Bu süreç hayat›n›zda
neleri de¤ifltirdi?
Öncesinde annemde ç›km›fl olmas› hastal›¤›
tan›mam için önemliydi. Ayr›ca konuya hâkim
olmam (ki bu konuda doktorlar›m aç›s›ndan çok
flansl›yd›m) daha dayan›kl› olmam› sa¤lad›. Ama
en önemlisi "Bu benim bafl›ma neden geldi?"
diye sorgulamay›p, dirayetli olmak ve morali
yüksek tutmak çok önemli. Birçok insan›n ne
hastal›klar yaflay›p, ne ac›lar içinde olduklar›n›
düflününce benim bafl›ma gelen bu hastal›¤›n
gerçekten önemsiz oldu¤unun fark›ndayd›m.
Ama yine de sevdiklerimin deste¤i ve eflimin
her daim yan›mda olmas› tabii ki daha pozitif
olmam› sa¤lad›. Benim böyle fleylerde, ölüm
haberi bile ald›¤›mda görünüflümden çok farkl›
metanetli bir taraf›m vard›r. O yüzden, her fleyin
beteri oldu¤unu, onun için her daim halimize
flükretmemiz gerekti¤ini düflünüyorum.
Hiçbir zaman diyet
yapmad›m
Gelelim tüm kad›nlar›n
merak etti¤i soruya.
Günümüzde hemen
hemen tüm insanlar›n
flikâyet etti¤i ana
konulardan biri beslenme
al›flkanl›klar›? Siz bu
konuda da hep iyi bir
örnek oldunuz. Y›llard›r
form kaybetmeyen
ünlülerimizden birisiniz.
Günlük yaflam›n›zda nas›l
beslenirsiniz?
Öncelikle genetik olarak flansl›y›m san›r›m.
Özellikle çok yo¤un çal›flt›¤›m›z zamanlarda
maalesef kötü besleniyorum. Ama yo¤un
olmad›¤›m zamanlarda, özellikle flu aralar
beslenmeme dikkat ediyorum.
Hiç bir zaman diyet
yapmad›m. Çok yedi¤im
zamanlar oluyor elbette
ama kendime göre
dengeledi¤imi
düflünüyorum. Bir gün
çok yediysem sonraki
gün daha az yemeye
çal›fl›yorum. En önemlisi
ö¤ün atlamamaya
dikkat ediyorum.
Mant›ya tok olsam bile
hay›r demem
Peki, yemek yapmay›
sever misiniz?
En sevdi¤iniz yemek
hangisi?
Küçüklü¤ümden beri yemek yapar›m. Özellikle
daha önce denemedi¤im, de¤iflik yemekler
yapmay› severim. Hamur ifllerinin tamam›na
bay›l›r›m. ‹yi yap›lm›fl bir mant›ya tok olsam bile
hay›r demem!
Sporla aran›z nas›l? Ne
tür sporla ilgilisiniz?
Beslenme gibi sporda yo¤un oldu¤um
zamanlarda istedi¤im disiplinde olam›yor
maalesef! Çal›flmad›¤›m zamanlarda ise en
çok yürümekten keyif al›yorum. Onun d›fl›nda
pilates yap›yorum. Ara s›ra da yüzüyorum.
Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n son
y›llarda yürüttü¤ü
“Dumans›z Hava
Sahas›”, “Aile
Hekimli¤i” ve “Obezite”
kampanyalar›na
ünlülerimizden büyük
destek geldi. Bu
projeler halk›n sa¤l›kl›
yaflam›
benimsemesinde
önemli katk›lar sa¤lad›.
Bakanl›¤›m›z›n
yürüttü¤ü bu
çal›flmalar› nas›l
buluyorsunuz?
Halk› bilinçlendirmek için sevilen ünlülerle
yap›lan dirsek temas› ilgi çekmek
konusunda son derece önemli. Sa¤l›kl›
yaflam ad›na yap›lan her tür çal›flmay›
gönülden destekliyorum.
Birçok yabanc› dil
konuflmak isterdim
Geçmiflte çok isteyip
de yapamad›¤›n›z bir
fley oldu mu?
Geç olmad›¤›n› biliyorum ama yine de birçok
yabanc› dili çok iyi konuflabiliyor olmay›
isterdim.
E¤er oyuncu
olmasayd›n›z, flu an ne
yap›yor olurdunuz?
Kendimi çok fazla
oyunculuk yap›yor gibi
görmüyorum asl›nda.
Ama yine mutlaka
sanat›n bir dal›yla
ilgileniyor olurdum.
Son olarak sa¤l›kl›
yaflam için siz neler
önerirsiniz?
Sa¤l›¤›m›z› ihmal etmemek, rutin
kontrollerimizi aksatmamak, ortalama
bir beslenme düzeni oluflturmak ve
sporu (en az›ndan yürüyüfl yapmay›)
hayat›m›zdan eksik etmemek
uygulanabilecek en do¤ru yaflam
biçimidir G
DOÇ. DR. DEDE fi‹T
BA⁄CILAR E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / ‹Ç HASTALIKLARI KL‹N‹⁄‹ E⁄‹T‹M ve ‹DAR‹ SORUMLUSU
Bol su tüketin
obeziteden korunun!
Su tüketiminin faydalar›
hakk›nda bilgi veren
Doç. Dr. Dede fiit, günde
8 bardaktan fazla su içen
bireylerde, baflta obezite
ve diyabet olmak üzere
birçok kronik hastal›¤›n
görülme riskinin önemli
ölçüde azald›¤›n› söyledi.
Suyun organizmay›
birçok patolojik olaya
karfl› korucuyu bir rol
üstlendi¤ini kaydeden
Doç. Dr. fiit, dengeli bir
vücut yap›s›na sahip
olmak için günde en
az 2-3 litre su içilmesini
önerdi. “Su içerdi¤i
organik bileflikler ve
elektrolitler nedeniyle
insan bedeninin
g›das›d›r.” diyen fiit,
birçok hastal›¤a karfl›
koruyucu olan suyun,
cildin sa¤l›kl› olmas›na
da büyük katk›s›
oldu¤unu belirtti.
fiit, “‹nsan organizmas›
yemeden yaln›z su
içerek yaklafl›k 5 hafta
yaflayabildi¤i halde,
susuzlu¤a ancak 7–12
gün dayanabilir.
Bu nedenle düzenli
su tüketen bireylerde
yorgunluk,
kas–iskelet
isteminden
kaynaklanan a¤r›lar,
kab›zl›k, dikkat
güçlü¤ü ve haf›za
bozuklu¤u gibi
belirtiler daha nadir
görülür.” bilgisini
verdi.
Meyve sular›, gazl›
meflrubat, çay, kahve
gibi içeceklerin asla
suyun yerini
tutmayaca¤›n› ifade
eden fiit, “Bu
içeceklerin su gibi
böbreklerden idrar
yap›c› etkileri yoktur
ve asla suyun
yapt›¤› etkiyi
oluflturamazlar.” dedi.
Doç. Dr. fiit, konu
hakk›nda flu bilgileri
verdi:
‹nsan bedeninin en önemli
g›das› sudur
Su içerdi¤i organik bileflikler ve
elektrolitler nedeniyle insan bedeninin
g›das›d›r. Vücudumuzdaki yaflamsal
öneme sahip hemen tüm metabolik
olaylar›n temel katalizörüdür.
Su, kan ve tüm vücut salg›lar›nda
bulunur.
Bu özelli¤i nedeniyle su;
• Kan›n ak›flkanl›¤›n› sa¤layarak
dolafl›m›n sa¤lanmas›;
• Solunum ifllevinde
oksijen–karbondioksit de¤ifliminde
transport ve katalizör olarak rol
oynamas›;
• Kanda bulunan karbonhidrat, ya¤,
protein ve hormonlar›n perifer dokulara
nakledilmesi;
• Besinlerle al›nan protein, karbonhidrat,
lipid, vitamin ve nükleik asit gibi
moleküllerin sindirimde, emilimde ve
vücutta kullan›lmas›;
• Metabolizma sonucu oluflan at›k
maddelerin idrar, d›flk›, ter ve solunum
yoluyla vücuttan uzaklaflt›r›lmas›;
• Vücut ›s›s›n›n kontrol alt›nda tutulmas›;
• Hücrelerin, dokular›n, organ ve
sistemlerin düzenli çal›flmas›;
• Y›pranan dokular›n onar›lmas›;
• Eklemlerin kayganl›¤›n›n sa¤lanmas›
ve vücutta elektrolitlerin tafl›nmas› gibi
birçok önemli görev üstlenir.
Ayr›ca su, insan
vücudunun d›fl
aynas› olan cildin
sa¤l›kl› olmas›n›
sa¤lar, cilde gerginlik
ve parlakl›k
kazand›r›r. Ba¤›rsak
hareketlerini
düzenler, kab›zl›¤›
önler. Su organizmay›
birçok patolojik olaya
karfl› koruyucu
olabildi¤i gibi dengeli
bir vücut yap›s›na
sahip olmam›z› da
sa¤lar.
Örne¤in, yeterli su içen bireylerde
obezite daha az görülür. Su, kas-iskelet
isteminden kaynaklanan a¤r›lar› önler,
birçok hastal›klara karfl› koruyucudur ve
‘ageing’ dedi¤imiz yafllanmay› geciktirir,
yani anti-ageing etkilidir.
13
Vücudumuzun
dengesi için günlük
asgari 8-12 bardak
kadar suya
gereksinimimiz var
Bir yetiflkinin vücudundan idrar,
sindirim, deriden terleme ve nefes alma
yoluyla sürekli su kaybolmaktad›r. Bu
miktar 70 kg a¤›rl›¤›ndaki bir eriflkin
için yaklafl›k 2,5–3 litre (10 su barda¤›)
kadard›r. Bu kayb›n yerine konmas›
gerekir. Günlük al›nan kaloriyle su
aras›nda bir dengeden söz edilebilirse;
her bir kilokalori için 1 litre hesab› ile
su gereksiniminin günlük 2,5–3,0
kilokaloriye karfl›l›k 2,5–3 litre (8–12 su
barda¤›) düzeyinde olabilece¤i tahmin
edilebilir.
‹nsan, fizyolojik
gereksinimi olan
suyun yaklafl›k yüzde
50'sini içeceklerden,
yüzde 35'ini
yiyeceklerden ve
yüzde 15'ini de
oksidasyon yoluyla
vücuttaki g›dalar›n
yak›lmas›ndan
sa¤lar.
Yine fazla su içmek böbreklerin ifl
yükünü art›rarak özellikle böbrek
hastalar›nda böbrekleri yorar ve böbrek
hastal›¤›n›n h›zlanmas›na yol açabilir.
Sizce Türk insan›
yeterince su içiyor
mu? De¤ilse neden?
Toplum olarak Do¤u Anadolu ve
Karadeniz bölgelerinde oldu¤u gibi su
yerine çay içiyoruz. Özellikle bat› tipi
yaflam ve beslenmenin ülkemizde
yayg›nlaflmas›yla su yerine kola, meyve
suyu, gazoz ve bira gibi alkollü içecekler
içilebilmektedir. Ancak gerek çay ve
kahve gibi flekerli s›cak içecekler
gerekse gazoz, kola, flekerli meyve
sular› ve alkollü içecekler kanda osmotik
yükü de¤ifltirerek ve içerdikleri alkol ve
kafein nedeniyle hem afl›r› su kayb›na
neden olurlar, hem de susuzlu¤u
körelterek su içilmesine engel olurlar.
Bu nedenle bu tarz içecekler suyun
yerini tutmaz, e¤er tüketileceklerse
miktar›na dikkat edilmeli ve beraberinde
yeterli su içilmelidir.
Su içmenin kilo
kontrolü sa¤lamada
ne kadar rolü vard›r?
Gerçekten bol su
içmek kilo vermeyi
kolaylaflt›r›r m›?
‹htiyac›n bir k›sm› muhtelif yiyeceklerle
al›nsa bile bir yetiflkinin günde en az
1,5 litre su içmesi gerekmektedir. Bu
nedenle susuzluk hissi oluflmadan
vücudumuzun metabolik dengesi için
günlük asgari 8–12 bardak kadar suya
gereksinim vard›r ve bu miktarda su
içmeye özen gösterilmelidir.
Yeterince su içip
içmedi¤imizi nas›l
anlar›z?
Yeterince su içip içmedi¤imizi anlamak
çok zor de¤ildir, asl›nda. Bunu birkaç
flekilde anlayabiliriz. En basiti idrar
kontrolüdür. Böbrek fonksiyonlar›
normal olan bir kiflinin idrar› koyu sar›
renkte, az miktarda ve al›flk›n olunan
s›kl›kta de¤ilse bu kifli yeterli miktarda
su içmiyor demektir. ‹nsan sa¤l›¤› için
yeterli su içmek ne kadar önemli ise
afl›r› su içmek de su zehirlenmesi
dedi¤imiz, bazen yaflam› tehdit
edebilen sonuçlara neden olabilir.
Su zehirlenmesi afl›r› su içilmesine
ra¤men yeterli miktarda mineral
(sodyum) al›namamas›na ba¤l› geliflir.
H›zl› ve etkin tedavi gerektirir.
Yemekten önce içilen bir bardak su
mideyi doldurur; tokluk hissi oluflturarak
ifltah› azalt›r; hem g›dalar›n sindirimine
katk›da bulunur hem de daha az kalori al›p
kilo al›m›n›n önüne geçilmifl olur.
Yeterli su al›nmay›nca vücuttaki su miktar›
azal›r, böbrekler yeterli düzeyde çal›flamaz.
Böbrekler yoluyla metabolize olmas›
gereken baz› moleküllerin karaci¤er yoluyla
metabolize olmalar›n› körükler. Karaci¤erde
bu ifllevler s›ras›nda ya¤ sentezi artar,
vücutta depolanan ya¤ miktar› artmaya
bafllar, bu da obezite ile sonuçlanabilir.
Yeterli miktarda su içmek ise tersine bir
ifllev görür ve bedenin depolanm›fl
ya¤lar›n›n metabolize olmalar›na yard›mc›
olur. Kilolu olanlar›n vücuttaki ya¤ kütlesinin
fazlal›¤› nedeniyle daha fazla suya ihtiyaç
duyduklar›n› da göz ard› etmememiz
gerekir.
Bu nedenle kilo kontrolü için, yemekten
önce mutlaka su tüketilmeli, günlük yeterli
miktarda su içilmeli, gece su al›nmad›¤›
için sabah uyanıld›¤›nda ilk ifl iki bardak su
içilmeli ve bunlar al›flkanl›k haline
getirilmelidir.
Su içmekle ya da yeteri
kadar s›v› tüketmekle
sadece kilo kontrolü
sa¤lanmaz, ayn›
zamanda belki de daha
önemli olmak üzere
obezite ile iliflkili
diyabet, hipertansiyon
ve kalp–damar
hastal›klar› da
önlenebilir.
Yemeklerden 15 dakika
önce ve sabah
uykudan kalk›nca su
içmeli
Kaç saat aral›kla su
içmeliyiz?
Söyleflimizin bafl›nda yeterli su içenlerde
obezitenin daha az görüldü¤ünü
söylemifltim. Obezite günümüzde
toplumumuzun yaklafl›k yüzde 35’ini
etkileyen diyabet, hipertansiyon,
kalp ve böbrek hastal›klar›na zemin
haz›rlayan önemli bir halk sa¤l›¤›
sorunudur. Yap›lan çal›flmalarda yeterli
su içerek obezitenin önlenebildi¤i,
hatta obez olanlar›n yeterli su içtiklerinde
zay›flayabildikleri görülmüfltür.
Su gece açl›¤›n› giderir.
Asl›nda bunun net bir yan›t› yoktur.
Günlük su ihtiyac› birçok faktör taraf›ndan
etkilendi¤i için tüm insanlar için geçerli bir
oran söylemek zordur. Ancak günlük
al›nmas› gereken su miktar›n› tüm güne
yaymal›d›r. Bireyin su içme al›flkanl›¤›na
göre de¤iflmekle birlikte yemeklerden
15 dakika önce ve sabah uykudan kalk›nca
su içmeli ve bu durum al›flkanl›k haline
getirilmelidir. Yemek ö¤ünleri s›ras›nda veya
aralar›nda su al›nabilir. Kural olmamakla
birlikte uykuda geçen zaman dilimi d›fl›ndaki
zaman diliminde 2–3 saat ara ile bir bardak
su içilmesi önerilebilir G
UZMAN DR. AR‹FE Ç‹MEN ATALAR
‹STANBUL E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / NÖROLOJ‹ KL‹N‹⁄‹
Beynimize göz kulak olan uzmanlar:
NÖROLOGLAR
Onlar vücudumuzun
en gizemli ve en
kusursuz organ›n›,
beyni keflfetmek için
çal›fl›yorlar. ‹nsan
beyninin gördüklerine,
duyduklar›na,
dengede kalmas›na,
k›saca gerçeklefltirdi¤i
fonksiyonlar›n
tamam›na dair her tür
farkl›l›k nöroloji
uzmanlar› taraf›ndan
takip ediliyor.
Afla¤› yukar› 100
milyar nörondan
oluflan muazzam bir
yap›y› inceleyen
nöroloji uzmanlar›,
keflfe ç›km›fl seyyah
gibiler. Beyin, omurilik
ve sinir sistemimizde
ortaya ç›kan her tür
aksakl›¤›n tan› ve
tedavisini üstlenen
nörologlar, oldukça
yo¤un bir mesai ile
hizmet veriyor.
Basit bir bafl a¤r›s›ndan, çeflitli kas
hastal›klar›na kadar çok genifl bir alanda hizmet
veren nörologlar›n çal›flmalar› hakk›nda Nörolog
Dr. Arife Çimen Atalar ile konufltuk.
Nörologlu¤un bir çeflit matematik dehas› gibi
hareket etme yetisi kazand›rd›¤›n› söyleyen
Atalar, “Bizler bir nevi bulmaca veya problem
çözer gibi insan beynini çözmeye çal›fl›yoruz.
‹nsan beyni çok denklemli bir problem gibi.
Her an ilginç bir durumla karfl›laflabilece¤imiz
çok bilinmezli bir oluflum. Böylesi bir sistemin
nas›l çal›flt›¤›n› anlamak oldukça büyük bir
özveri ve çaba gerektiriyor.” dedi.
Nörolojinin psikoloji ve fizyolojinin ayr›lmaz bir
alt dal› oldu¤unu kaydeden Atalar, “Beynin
yap›, içerik ve ifllem mekanizmas›nda ortaya
ç›kan her aksakl›ktan öncelikli olarak biz
sorumluyuz.” dedi. Nörolog Dr. Atalar, nöroloji
alan›nda en s›k karfl›laflt›klar› problemin ise
hasta talepleri oldu¤unu belirtti ve ekledi:
“Poliklini¤e baflvuran bir hasta hastal›¤›n›n
de¤erlendirilmesi konusunda hekimine
güvenmelidir. Bize gelen her 3 hastadan biri
‘MR çektirmek istiyorum’ talebiyle geliyor.
Hâlbuki bu tetkik ilgili uzman hekimin gördü¤ü
lüzum üzerine çekilebilecek bir tan› yöntemidir.
Bu konuda hastalar›m›z›n daha bilinçli hareket
etmesi gerekti¤i kanaatindeyim.” diye konufltu.
Uzman Dr. Atalar konu hakk›nda flu bilgileri
verdi:
“Beyin, sinir ve kas
hastal›klar› ile
ilgileniyoruz”
Öncelikle nörolog ne demek? Bize
bu konuda k›sa bir bilgi verebilir
misiniz?
Nöroloji, beyin, sinir ve kas hastal›klar›n›n tan›s›
ve t›bbi tedavisi ile u¤raflan t›p dal›d›r. Eskiden
asabiye olarak isimlendirilirdi. Nörolog ise ad›
üstünde nöroloji bilim dal›yla u¤raflan t›p
doktorlar›na verilen isimdir. Nöroloji eskiden
noröpsikiyatri olarak tek dald›. Daha önce ise
dahiliyenin içinde de¤erlendiriliyordu. Nöroloji
sinir sistemi hastal›klar› olarak alg›land›¤› için
halen bir tak›m rahats›zl›klarda ilk olarak dahiliye
poliklini¤ine baflvuran bir hasta grubumuz var.
Ama flu anda art›k çok daha spesifik bir dal
olarak hizmet veriyoruz.
Nörologlar›n görev, yetki ve
sorumluluklar› hangi alanlar›
kaps›yor?
Bizler nöroloji hekimleri olarak epilepsi, hareket
bozukluklar›, beyin damar hastal›klar›,
bunamalar, uyku bozukluklar› gibi çok genifl
bir alan› kapsayan bir görev alan›na sahibiz.
Hastalar›m›z bize bafl a¤r›s›, bafl dönmesi,
inme, fluur de¤iflikli¤i ile seyreden hastal›klarda
(epilepsi=sara vs.) ve el ayak uyuflmalar›,
çeflitli kas güçsüzlükleri gibi yak›nmalarla
baflvuruyor.
“Ad›m ad›m ilerleyerek
yap-bozun eksik
parças›n› tamamlamaya
çal›fl›yoruz”
Nöroloji uzmanl›¤› bizce t›p
dallar›n›n en gizemli ve en zor
alanlar›ndan biri? Zira insanlar›n
en gizemli ve keflfi en zor
organlar›na, beyne yönelik
araflt›rmalar ve tedaviler
uyguluyorsunuz? Böyle bir dal›
tercih etmenizdeki sebepler
neler?
Geliflmeye aç›k bir dal olmas› en önemli
tercih sebebim oldu. Sinir sistemi sürekli
yeni çal›flmalara ve araflt›rmalara konu olan
bir branfl. Alan›m›zda her yeni gün yeni
tedavi olanaklar› ortaya ç›k›yor. Bu bizim gibi
genç hekimler için çok cazip bir durum.
Nöroloji uzman› olmak bir çeflit matematikçi
olmak gibi. Bence güzel taraf› da bu asl›nda.
Zira ortada bir kördü¤üm, bir keflif var. Bize
bir tak›m belirtilerle gelen hastan›n
durumunun neyle iliflkili olabilece¤ini
düflünmeye bafll›yoruz. Bu iliflkiyi kurabilmek
için bir dizi tetkikten faydalan›yor, sonuca
ulaflmak için çabal›yoruz. Bir nevi matematik
denklemi kuruyoruz. Bence bu oldukça zor
ama bir o kadar da ilginç bir durum… Zira
beynin birçok bölgesi var. Her bölgenin ifllevi
ve bizde yaratt›¤› etki bambaflka. Bu
nedenden dolay› bizim dal›m›zda hastay›
dinlemek çok önemli. Hasta göz kapa¤›mda
düflüklük oldu diye geliyorsa biz ona öncelikli
olarak çift görme durumu olup olmad›¤›n›
soruyoruz. Yahut epilepsi nöbeti geçirmiflse
nöbet öncesi herhangi ola¤and›fl› bir fley
yaflay›p yaflamad›¤›n› araflt›r›yoruz. Ad›m
ad›m ilerleyerek yap-bozun eksik parças›n›
tamamlamaya çal›fl›yoruz. Hasta durumu
hakk›nda bilgi vermeden bizim t›bbi bir
yaklafl›m ortaya koymam›z mümkün olmuyor.
Tabii beyni ve sinir sistemini görüntüleyen
tetkiklerin de yard›m›yla teflhis koyuyoruz.
“Silvan’da Kürtçe ve
Türkçe 2 ayr› dilde bilgi
notu haz›rlad›m”
Mesle¤inize dair en etkilendi¤iniz
hat›ran›z› bizimle paylafl›r m›s›n›z?
Asistanl›k döneminde acil serviste nöroloji
konsültan hekimi olarak görev yapt›¤›m
s›rada bafl›ma gelen bir olay› anlatmak
isterim. Acile baflvuran 40’l› yafllarda
ayaklarda güçsüzlü¤ü olan ve Guillan Barre
sendromu tan›s› koyup h›zla yo¤un bak›ma
gönderdi¤imiz bir kad›n hastam›z vard›.
Hastay› ertesi gün tüm çabalara karfl›n
kurtaramad›k ve kaybettik. Buna ra¤men
hastan›n bir yak›n› beni bulup hastas›na tan›
koydu¤um için teflekkür etti. Bu durum beni
epey duyguland›rm›flt›. Bir di¤er hat›ram ise
Diyarbak›r Silvan’da mecburi hizmet yapt›¤›m
döneme ait. Silvan’da hastalar o güne kadar
hiç nöroloji uzman› görmemifllerdi. Dolay›s›yla
da nörolojinin hangi tür hastal›klara bakt›¤›n›
ve neyle ilgilendi¤ini bilmiyorlard›. Bu nedenle
ilk zamanlar odamda hasta bekleyerek
geçirdim. ‹lk birkaç gün sadece beni izlediler
diyebilirim.
Ben bir sabah Kürtçe ve Türkçe olmak üzere
iki ayr› dilde nöroloji hastal›klar›n› anlatan
bir yaz› haz›rlatarak muayene girifli yap›lan
bankolara ast›rd›m. Nörolojinin hangi tip
hastal›klara bakt›¤›n› belirten bu yaz› oldukça
ifle yarad›. ‹nsanlar bu yaz›y› gördükçe
gelmeye bafllad›lar. Ben mecburi hizmetimi
bitirip ayr›ld›¤›m dönemde günde 90
poliklinik yapan bir poliklinik olmufltum.
Benden sonraki nörolog arkadafl bu nedenle
çok rahat etmifl. Hala beni soran hastalar
varm›fl. Bu beni hep mutlu eden bir hat›rad›r.
Hastalarla pozitif iletiflimin önemini o dönem
çok daha iyi anlam›flt›m.
Sizce ‹stanbul’da nörolog say›s›
yeterli mi? Yetersizse bu konuda
çözüm önerilerinizi bizimle
paylaflabilir misiniz?
Yeterli oldu¤u kan›s›nda de¤ilim. Nöroloji
çok genifl bir hasta toplulu¤una hitap eden
bir branfl ve hasta say›m›z oldukça fazla.
Bizler ne kadar yo¤un flartlarda ve özveriyle
çal›flsak da talebi yeterince
karfl›layabildi¤imizi düflünmüyorum. Daha
kaliteli hizmet verebilmemiz aç›s›ndan
özellikle devlet hastanelerine yeni nöroloji
kadrolar› aç›labilece¤ini düflünüyorum.
“Hekimlerin tan› ve
tedavi konusunda
sergiledi¤i inisiyatife
sayg› gösterilmeli”
Son olarak mesle¤inizi icra
ederken en s›k karfl›laflt›¤›n›z
problemler neler? K›saca
bunlardan bahseder misiniz?
En çok karfl›laflt›¤›m›z problem hasta ve
hasta yak›nlar›n›n hekime yeterli güveninin
olmamas› ve kulaktan dolma bilgilere
inanarak kendisinin tetkik istemesi. Bu biz
nörologlar›n karfl›laflt›¤› ciddi bir problem.
Gelen hasta ve yak›n› taraf›ndan ciddi bir
psikolojik bask›yla karfl› karfl›yay›z. ‘Ben bir
MR isterim ve doktor bunu yapt›rmak
zorunda’ fikriyle gelen bir y›¤›n hastam›z
var. Hekimin hastal›¤› hakk›nda inisiyatif
sahibi oldu¤unu kabul etmek istemeyen bir
tav›r var. Bu konuda bence bir bilgi kirlili¤i
bulunuyor. Zira insanlar internet ve
televizyondan duydu¤u her hastal›k
haberinde hastane hastane gezer duruma
getirildi. ‹nsanlar yanl›fl yönlendiriliyor. Her
kanal bir sa¤l›k program› yap›yor. Bu
programlar insanlar› gereksiz endifleye itiyor.
Bu nedenle bizler s›rf hastan›n içi rahat etsin
diye gereksiz gördü¤ümüz bir tetkiki bile
yapmak zorunda kalabiliyoruz. ‹nsanlar›n
en zor zamanlar›nda yanlar›nda olan biz
hekimlerin böylesi bir bask›ya maruz
b›rak›lmas› ciddi sorun teflkil ediyor G
17
UZMAN DR. CANAN YUSUFO⁄LU
ERENKÖY RUH VE S‹N‹R HASTALIKLARI E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / ÇOCUK PS‹K‹YATR‹ UZMANI
Çocu¤unuzla oynay›n!
Hem zekas›n›, hem de hayal gücünü gelifltirin
Erken çocukluk
dönemindeki
çocuklar›n en önemli
faaliyetlerinden biri
olan oyun, çocu¤un
e¤itiminde ve
kiflili¤inin gelifliminde
önemli yer tutuyor.
Çocuk için çok ciddi
bir u¤rafl olan oyun,
ayn› zamanda bir
e¤lence, e¤itim ve
geliflim kayna¤›
olarak görülüyor.
Uzmanlara göre oyun
oynayan çocuk
sosyalleflme ve biliflsel
becerilerini gelifltirmenin
yan›nda, psikomotor
becerilerini de üst
seviyelere ç›kar›yor.
Oyun oynarken çocu¤un,
çevresiyle daimi bir
iletiflim ve etkileflim
halinde oldu¤unu söyleyen
Çocuk Psikiyatri Uzman›
Dr. Canan Yusufo¤lu’na
göre oyun, çocuk için
fiziksel, zihinsel, dil,
psikomotor ve sosyal
geliflim alanlar› aç›s›ndan
oldukça önemli bir
g›da rolü üstleniyor.
Çocuklar›n oyun
sayesinde arkadafllar›
ile uyumlu ve
karfl›s›ndakinin haklar›na
sayg›l› olmay›, paylaflmay›,
yard›mlaflmay›, kazanmay›
ve kaybetmeyi ö¤rendi¤ini
söyleyen Yusufo¤lu,
“Oyun, çocuklar›n
giriflimci olma, karar
verme ve problem çözme
yetene¤inin geliflmesine
yard›mc› olan önemli bir
unsurdur.
Çocuklar›m›zla
mümkün
oldu¤unca kaliteli
zaman geçirerek,
onlarla oyunlar
oynayarak,
zekâlar›n› ve hayal
güçlerini
gelifltirmek
mümkün.” dedi.
“Oyun anne, baba
ve çocuk
aras›ndaki güven
ba¤›n› pekifltirir.
Çocu¤unuza bilgi
vermek ve
özgüven afl›lamak
istiyorsan›z, en
do¤al yol olan
oyuna baflvurun.”
diyen Yusufo¤lu,
konu hakk›nda flu
bilgileri verdi:
Yap-boz, dama ve
satranç zihinsel
geliflimi olumlu yönde
etkiliyor
Çocuklarda, düflünmenin geliflmesi farkl›
bir problemle karfl›laflmalar› sonucu
gerçekleflir. Çocuklar oyunda sürekli
farkl› problemlerle karfl›lafl›r. Herhangi
bir problemle karfl›laflan çocuk, bu
problemi çözmek için u¤raflacak,
böylece farkl› çözüm yollar› üretecektir.
Çocu¤a bilgiyi vermenin en do¤al yolu
oyundur.
Oyunda çocuk uygulamaya dönük
oldu¤u için ö¤renme daha kal›c› olur.
Oyun çocu¤un ö¤renimini kamç›layan,
zihinsel becerilerini ve yarat›c›l›¤›n›
uyand›ran bir etkinliktir.
Zihinsel aktiviteye dayal› oyunlar;
küçük yafllarda oynanan renk-flekil
koordinasyonu gerektiren efllefltirmeler
ile yap-boz, dama ve satranç oyunlar›d›r.
Bu oyunlar bireyin zihinsel geliflimini olumlu
yönde etkiler. Çocuk için gördü¤ünü
tan›yabilmek, haf›zas›nda tutabilmek ve
bunlar› adlar› ile sayabilmek kolay de¤ildir.
Ancak bu çal›flmalar› oyun içinde
iflleyebilirsek çocukta ilgi ve istek
oluflabilecektir.
Çocuklar, 3 yafl›ndan
itibaren hayal gücüne
dayal› oyunlar›
oynamay› severler.
Çocuk bu tür oyunlarda
kendini baflkas›n›n
yerine koyarak, gizli
duygu ve düflüncelerini
a盤a vurur. Oyun
çocu¤un yaratma
ortam›d›r. Çocuk ne
kadar çok oyun
oynarsa yarat›c›l›¤›
artar.
Unutulmamal›d›r ki, çocuklar en çok
e¤lendikleri zaman ö¤renirler, oyun da bu
e¤lencenin en büyük ve vazgeçilmez
parças›d›r.
Çocu¤umuzla oyun
oynamak ona neler
kazand›r›r?
Oyun oynarken çocuk mutlu olur.
Çocu¤un büyümesi ve geliflmesi için
beslenme, sevgi, bak›m ne kadar
gerekliyse oyun da o kadar gereklidir.
Oyun esnas›nda sevinç duygusunun
yan› s›ra disiplin, düzen, tak›m
arkadafl›na ve gruba uyma, fedakârl›k
gibi al›flkanl›klar da kazan›l›r.
Özellikle oyunu kendileri kurgulad›klar›nda
kurallara uymay›, eylemi bafllatmay› ve
yönlendirmeyi ö¤renirler. Çocuklar› oyuna
sevk eden en önemli duygulardan biri
mücadele etmek ve baflarmakt›r.
Oyun çocu¤a ö¤renme
zemini haz›rlarken, bu
etkinlikler sayesinde
çocuk, objeleri tutma
ve kullanma, bedenini
kontrol etme, nesnelerin
iflleyifl tarzlar›n›
kavrama yetene¤i
kazan›r ve iletiflim
becerilerini gelifltirir.
19
Oyun bu nedenlerden dolay› bofl zaman
u¤rafl›s› de¤il de yetiflkinlik yaflam›na
önemli bir haz›rl›kt›r. Çocuk oyun
arac›l›¤›yla birikmifl enerjisini toplumsal
aç›dan kabul edilen bir flekilde boflaltma
olana¤› bulur. Böylece oyun, çocu¤un en
güçlü ve en do¤al dürtülerinden
sald›rganl›¤› d›flar›ya olumlu yönde
harcamas›na yard›mc› olur.
Oyun, çocu¤a
kurallara uymay›
ö¤retir
Oyun, her fleyden önce anne, baba ve
çocuk aras›ndaki güven ba¤›n› pekifltirir.
Çocu¤un özgüveninin pekiflmesini sa¤lar.
Oyun içinde anne-baba rolüne giren
çocuk, ebeveynin tutumunu ve davran›fl›n›
çocuk bak›fl aç›s›ndan gözlemleyebilir.
Arkadafllar›yla oynamak çocu¤a iflbirli¤i
ve toplu yaflam için gerekli kurallar› ö¤retir.
Oyun yoluyla sosyalleflen, “ben” ve
“baflkas›” kavramlar›n›n bilincine varan
çocuk, vermeyi ve almay› oyun arac›l›¤›yla
ö¤renir. Çocuk okulda ve çevrede
do¤ru ve yanl›fl kabul edilen olaylar›
görür ve yaflar. Ancak bu kurallara uyma
zorunlulu¤u oyunla birlikte kazan›l›r.
Oyun, çocu¤a kurallara uymay› ö¤retir.
Çocu¤umuzla ne
s›kl›kla oyun
oynamal›y›z?
Çocu¤un ilk 2-6 ay›nda uyan›k oldu¤u
sürenin yüzde 9’unu oyunla geçirdi¤i,
7-8 ayl›kken bu sürenin yüzde 50'ye ç›kt›¤›,
11 ay-2 yafl aras›nda yüzde 75’e yükseldi¤i
ve okul ça¤›na kadar bu sürenin devam
etti¤i, ancak 7-8 yafllar›nda oyuna ayr›lan
sürenin düfltü¤ü saptanm›flt›r.
Bu durum çocu¤un çevrenin sunduklar›na
tepki verme al›flkanl›¤› kazanmas›d›r.
Oyun çocu¤un iflidir; oyunun çocu¤un
bofl zaman›n› dolduran, onu oyalayan
u¤rafl oldu¤u düflünülmemelidir.
Çocuklar›n zihinsel, bedensel, sosyal ve
dil geliflimleri birbirlerinden farkl›d›r ve
çocuk oyunda zaman› ve mekân› kendi
s›n›rlar. Oyun oynamas›na s›kl›kla s›n›r
getirilen çocuklarda nedensiz sinirlenme,
karfl› gelme, huzursuzluk gibi durumlar
gözlenebilir. Çocu¤un oyunu bitirmesi ya
da oyuna mola vermesi gerekti¤inde bu
durum ona önceden bildirilmeli, “5 dakika
sonra oyuna ara vermelisin çünkü yemek
vakti” gibi her fleyde oldu¤u gibi oyun
aralar›nda da çocu¤a yapmas› gereken
eylemin nedeni aç›klanmal›d›r.
Erken çocukluk döneminde çocuklar
sürekli hareket etmek isterler.
Anne ve baban›n, oyunun ve hareket
ihtiyac›n›n çocuk için ne kadar önemli
oldu¤unu bilmeleri gerekir.
Oyun çocu¤un en do¤al meflguliyetidir.
Sa¤l›kl› bir çocuk daima oynamak ister.
Ebeveynler, çocuklar›n yafllar›na,
ihtiyaçlar›na, becerilerine, ilgilerine ve geliflim
düzeylerine uygun bir oyun ortam›
haz›rlamalar›, oyunlar›na sayg› göstermeleri
ve çocuklar› birlikte etkin zaman geçirmeleri
konular›nda bilinçlendirilmelidir.
Oyuncaklar›n fiziksel
ve zihinsel aç›dan çok
fonksiyonlu olmalar›na
dikkat edilmeli
Ebeveynler çocuklar›yla
oyun oynarken nelere
dikkat etmelidir?
Yetiflkin gözüyle oyun, çocu¤un e¤lenmesine
ve oyalanmas›na yönelik bir u¤rafl ve çocu¤u
bafl›ndan savmak için bir meflguliyet olarak
görülmektedir. Çocuklar›n oyunu oyun de¤il,
onlar›n en ciddi u¤rafl›d›r ve yetiflkinlerin de
çocu¤un bu ciddiyetini önemsemesi gerekir.
Çocu¤a emir vermekten, çocu¤u s›k s›k
yönlendirmekten, oyunu küçümsemekten ve
çocu¤un oyuncaklar›n› ondan habersiz
baflkalar›na vermekten kaç›n›lmal›d›r.
Ebeveynler oyuncak seçiminde, oyunca¤›n,
çocu¤un d›fl çevreyi keflfetmesine ve yarat›c›
faaliyetleri teflvik edici nitelikte olmas›na,
hayal gücünü uyarabilmesine, do¤rudan
do¤ruya fiziksel ve zihinsel geliflimine
yard›mc› olmas›na dikkat etmelidir.
Sürekli ayn› materyalle oynayan çocuk için
materyal çok fonksiyonel olsa bile ilk
cazibesini kaybeder. Bu nedenle
materyallerin belirli zamanlarda
de¤ifltirilmesinde yarar vard›r G
OYUN NEDEN
ÖNEML‹D‹R
• Oyun kendili¤inden ortaya
ç›kar, mutluluk ve rahatl›k oyuna
efllik eder.
• Oyun duyu organlar›nda,
sinir ve kaslarda, zihinsel düzeyde
oluflur ve bu üç düzey birlikte ifller.
• Oyunda deneyimler tekrarlan›r,
çevreyi taklit görülür, yeni fleyler
denenir, keflfedilir.
• Oyun zaman ve mekân› kendi
s›n›rlar.
• Oyun çocu¤un iç dünyas›n›
sosyal dünya ile birlefltirmesine
yard›m eder.
• Oyun düzenli geliflim aflamalar›
gösterir.
• Oyun çocu¤un korkular›n›n
engellenmesine, sosyal
çat›flmas›n›n üstesinden
gelmesine, sosyal olgunlaflmas›na
ve öz benli¤ini bulmas›na yard›mc›
olur.
Anadolu yakas›n›n en donan›ml› onkoloji merkezi
törenle hizmete aç›ld›
Dr. Lütfi K›rdar
Kartal E¤itim ve
Araflt›rma Hastanesi
"Onkoloji Merkezi
ve Palyatif Bak›m
Ünitesi" 22 May›s
2012 tarihinde
törenle hizmete
aç›ld›. Aç›l›fl törenine
‹stanbul Valisi
Hüseyin Avni Mutlu
ve ‹stanbul Sa¤l›k
Müdürü Prof. Dr. Ali
‹hsan Dokucu baflta
olmak üzere çok
say›da baflhekim ve
sa¤l›k çal›flan›
kat›ld›.
Törende konuflan ‹l Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali
‹hsan Dokucu, Dr. Lütfi K›rdar Kartal E¤itim ve
Araflt›rma Hastanesi'nin, ‹stanbul'un önde gelen
14 hastanesinden birisi oldu¤unu söyledi.
Dokucu: “340 bin
metrakarelik kapal› alan
üretece¤iz”
Prof. Dr. Dokucu, önümüzdeki bir kaç y›l içerisinde
gerek il özel idarenin katk›lar›yla, gerekse
bakanl›¤›n iradesi ve TOK‹'nin marifetiyle bu
14 büyük hastanenin tamam›n›n yenilenece¤ini
belirterek, “Zannediyorum 5 y›l içerisinde ‹stanbul
içinde her tür t›bbi tan› ve tedaviyi yapabilen
14 sa¤l›k merkezimizin tamam› yenilenmifl ve
her aç›dan güvenli bir ortama kavuflmufl olacak”
dedi ve ekledi: “Önümüzdeki birkaç ay içerisinde
ihalelerin tamamlanmas›n› planl›yoruz.
Bu yenilenmelerle birlikte yaklafl›k 340 bin
metrakarelik bir kapal› alan üretece¤iz”
Vali Mutlu: “Art›k sa¤l›k
hizmeti aramak için
gözümüz d›flar›da
de¤il”
‹stanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ise,
‹stanbul'un markalar› içerisine, 'bir tarih,
kültür, medeniyet, ticaret, sanayi, turizm
flehridir; derken, mutlaka ve mutlaka 'sa¤l›k
flehridir' markas›n› da yerlefltirmeleri
gerekti¤ini bildirdi. Vali Mutlu, sa¤l›k aramak
için, s›hhat bulmak için art›k Avrupa, ABD
yollar›na gidilmedi¤ini belirterek, "fiimdi
flifay› ‹stanbul'un içerisinde ar›yoruz. 'Acaba
hangi hastanemizde teknoloji çok daha
ileride? Kartal'a m›, Çapa'ya m› veya özel
alandaki bir hastaneyi mi gidelim?' diye
kendi flehrimizin hastane ve hekimlerine
yöneliyoruz. Bu çok önemli. Art›k sa¤l›k
hizmeti aramak için gözümüz d›flar›da de¤il.
Bunu gelifltirmek için de çaba sarf ediyoruz"
dedi.
Dokucu, Dr. Lütfi K›rdar
Kartal E¤itim ve Araflt›rma “90 milyon vakan›n
Hastanesi'nin bir önderlik içerisinde 90 milyon
vasf› oldu¤unu belirterek, doktor var”
onkoloji tedavisi aç›s›ndan Son günlerde sa¤l›k çal›flanlar›na yönelik
sald›r›lar›n herkeste üzüntüye sebep
Anadolu yakas›n›n en
verdi¤ini belirten Mutlu, "3-4 kiflinin hatalar›,
hiçbir zaman kabul edilemeyecek bu
büyük referans
durufllar›, sa¤l›k teflkilat›m›z› üzmesin.
merkezlerinden biri
‹stanbul'da 2011 y›l› içerisinde
hastanelerimizde toplam 90 milyon poliklinik
konumunda oldu¤unu
hizmeti verildi. 90 milyon vakan›n içerisinde
90 milyon doktor var. Hasta aras›ndaki
söyledi.
münasebetin içerisinde iki tane vakay› al›r
da flayet toplumun doktorlara bak›fl›
fleklinde lanse ederseniz bu do¤ru olmaz"
diye konufltu.
Hastane Baflhekimi Doç. Dr. Recep
Demirhan da, hizmete aç›lacak olan
Onkoloji Merkezi içerisinde, Radyasyon
Onkoloji Klini¤i, T›bbi Onkoloji Klini¤i ve
Palyatif Bak›m Ünitesi'nin bulundu¤unu
belirterek, bugün ayn› zamanda 2009
y›l›nda inflaat› bitirilen Yara ve Yan›k Tedavi
Merkezi'nin de aç›laca¤›n› söyledi.
Vali Mutlu ve beraberindekiler, daha sonra
Onkoloji Merkezi ile Yara ve Yan›k Tedavi
Merkezi'ni hizmete açarak gezdiler G
21
DR. ÖMER TULU
‹STANBUL ‹L SA⁄LIK MÜDÜRLÜ⁄Ü / HASTA HAKLARI B‹R‹M SORUMLUSU
Hasta hakk›ndan
ne anl›yoruz?
Mesle¤ine dair her
tür fedakârl›¤› ve
özveriyi sunan, gece
gündüz demeden ne
olursa olsun
hepimizin derdine
çare olmak için
u¤raflan sa¤l›k
çal›flanlar›na yönelik
fliddet olaylar›
tepkiyle karfl›lan›yor.
Gaziantep’te Dr. Ersin
Arslan’›n
öldürülmesiyle tekrar
gündeme gelen
fliddet olaylar›n›n
nedenlerini
saptamaya yönelik
bir dizi çal›flma
yürütülüyor. Hastalar
niçin sa¤l›k çal›flan›n›
hedef al›yor? Ya da
sa¤l›k hizmeti al›rken
neden bu denli h›rç›n
davran›yor? Bu
sorulara cevap olarak
ilk akla gelen fley,
hastalar›n haklar›
konusunda yanl›fl bir
alg›ya sahip olmalar›.
Sa¤l›k çal›flanlar›
için bafll› bafl›na bir
meslek riski halini
alan fliddet
konusunda hasta
bilincinin önemine
iflaret eden ‹l Sa¤l›k
Müdürlü¤ü Hasta
Haklar› Birim
Sorumlusu
Dr. Ömer Tulu ’ya
göre, sorunun
kayna¤›nda
hastalar›n haklar› ve
sorumluluklar›
konusunda
yeterince bilgi
sahibi olmamalar›
yat›yor. Sa¤l›k
hizmeti verilirken
her iki taraf›n da
empati yapma
mecburiyetinde
oldu¤unu belirten
Tulu, amaç
aç›s›ndan
bak›ld›¤›nda
hastalar›n
istekleriyle
doktorlar›n
isteklerinin birbiriyle
ayn› oldu¤unu
söylüyor.
Dr. Tulu, “Örne¤in, hasta hekimin
kendisiyle yeterince ilgilenmesini, hekim
hastas›na yeterince vakit ay›rmay› ister.
Hasta temiz ve modern bir ortamda
sa¤l›k hizmeti almak, hekim temiz bir
ortamda çal›flmak ister. Hasta bir an
önce iyileflmek, hekim hastas›n›n bir an
önce flifa bulmas›n› ister. Hasta hekimine
güvenmek, hekim de kendisine
güvenilmesini ister. Yani çerçevenin
bütününe bakt›¤›n›zda amaç ve talepler
ayn›d›r.” diyor. Toplumsal bir sorun
olmaya bafllayan fliddet hakk›nda
sorunu de¤il, çözümü gösteren bir
anlay›flla hareket edilmesi gerekti¤ini
kaydeden Dr. Ömer Tulu, hastalar›n
hem hasta hem de hekim haklar›
konusunda bilgisiz oldu¤unu belirtiyor.
Tulu, hasta haklar› yönergesinin bizzat
hekim ve sa¤l›k çal›flanlar› taraf›ndan
ortaya at›l›p desteklenen bir süreç
oldu¤unu kaydederek, hasta ve
yak›nlar›n›n sa¤l›k problemlerinin
çözümünde anlay›fll› olmas› gerekti¤ini
vurguluyor. “Sa¤l›k çal›flan›n› darp eden
bir hasta ya da yak›n›na hasta
haklar›ndan ne anlad›¤›n› sormak
gerek.” diyen Tulu,
“Sa¤l›k çal›flanlar› ve
hastalar rakip
de¤ildir. Hiçbir
hastan›n somut olay
ve belgelere
dayanmadan sa¤l›k
çal›flanlar›n› ve
kurumlar› y›pratacak
flekilde hakaret ve
suçlay›c› beyanda
bulunmaya hakk›
yoktur.” diye konufltu.
Sa¤l›k çal›flanlar›n›n toplumun inand›¤›,
her zaman de¤er ve destek verdi¤i,
gönül borcu duyarak sayd›¤› ve
sahiplendi¤i kifliler oldu¤unu belirten
Dr. Tulu, flu bilgileri verdi:
Her birey eflit
imkânlarda sa¤l›k
hizmeti alma hakk›na
sahiptir
23
Hasta hakk› nedir?
Bireyin var olmas› nedeniyle sahip oldu¤u
hak ve hürriyetler vard›r. Yaflam hakk› bu
haklar›n bafl›nda gelir. Kifli toplumdan,
devletten sa¤l›¤›n› korumay› ve hasta
oldu¤unda tedavi edilmeyi
isteyebilmelidir. Bu sa¤l›k hakk›d›r.
Hasta haklar› uygulamas› ise kiflinin
hasta oldu¤unda insan haysiyetine yak›fl›r
flekilde hasta haklar›ndan
faydalanabilmesine, hak ihlallerinden
korunabilmesine ve gerekti¤inde hukuki
korunma yollar›n› fiilen kullanabilmesine
dair usul ve esaslar› düzenlemek
amac›yla yürütülmektedir. Birey hasta
olarak baflvurdu¤u sa¤l›k kurumunda
hizmetten faydalanma, eflit olarak hizmete
ulaflma, bilgilendirilme, sayg›nl›k,
mahremiyet, kuruluflu ve personeli seçme
ve de¤ifltirme, r›zas›n›n al›nmas›, tedaviyi
reddetme ve durdurma, güvenlik,
refakatçi bulundurabilme, dini vecibelerini
yerine getirebilme, flikâyet etme ve dava
açma hakk›na sahiptir.
Hastalar, somut olay
ve belgelere
dayanmadan
suçlay›c› beyanda
bulunamazlar
Bildi¤imiz kadar›yla
her hastan›n hasta
hakk› oldu¤u gibi tan›
ve tedavi süresince
yerine getirmesi
gereken baz›
sorumluluklar› da var.
Bu sorumluluklar
neler?
Hastan›n bir sa¤l›k kurulufluna baflvurmadan
önce ve baflvurduktan sonraki süreçte yerine
getirmesi gereken ödev ve yükümlülükler
vard›r. Kifliler sa¤l›kl› bir yaflam için verilen
tavsiyelere uymal›d›r. Hasta sa¤l›k, sosyal
güvenlik ve kiflisel bilgilerindeki de¤ifliklikleri
zaman›nda bildirmelidir. Hasta teflhis ve tedavi
sürecinde hekim ve di¤er sa¤l›k personeli ile
her aflamada iflbirli¤i yapmal›d›r. Hasta verilen
randevulara uymal›d›r. T›bbi gereklilik olmadan
ve gerçe¤e ayk›r› belge, rapor veya doküman
düzenlenmesini isteyemez. Hastane
personelinin, di¤er hasta ve ziyaretçilerin
haklar›na sayg› göstermelidir. Hasta hastaneyi
bar›nma, beslenme ve sosyal bak›m eksiklerini
gidermek amac›yla kullanamaz. Hasta
gereksiz t›bbi giriflim ve tedavi talebinde
bulunamaz. Hastane malzemelerine verdi¤i
zarar› karfl›lar. Hastalar somut olay ve
belgelere dayanmadan sa¤l›k çal›flanlar›n› ve
kurumlar› y›pratacak flekilde hakaret edemez
ve suçlay›c› beyanda bulunamazlar. Hasta;
yak›nmalar›, geçirdi¤i hastal›klar, kullanmakta
oldu¤u ilaçlar ve sa¤l›¤› ile ilgili konularda
yanl›fl ve eksik bilgi veremez. Hastalar bu
yükümlülükleri yerine getirdikleri zaman daha
h›zl›, kolay ve kaliteli hizmet alacaklard›r.
Hekim sayg›l›
davran›lmay› ve
güvenilmeyi hak eder
Hekim hakk› nedir?
Hekimin ça¤dafl t›p imkânlar›ndan yararlanma
hakk›, mesle¤ini özgürce yapabilme hakk›,
temiz ve ça¤dafl sa¤l›k kurumlar›nda çal›flma
hakk› ve ücret isteme hakk› vard›r. Hekim
istedi¤i tedavi yöntemini seçme hakk›na
sahiptir. Hastalar›yla ilgili olarak baflka bir
meslektafl›na dan›flabilir.
Hekim tedaviyi
üstlenmeme, üstlendi¤i
tedavide de iyilefltirme
garantisi vermeme
hakk›na sahiptir.
Mevzuat›n belirledi¤i
durumlarda tedaviyi
yar›da b›rakabilir.
Hekimin hastas›na gerekli
zaman› ay›rabilme hakk›,
sayg›l› davran›lma ve
güvenilme hakk› vard›r.
Uygulamay› suistimal eden
bir hasta ve hasta yak›n›
grubu var
Bir hasta olarak hasta
hakk›ndan ne anlamal›y›z?
Ne anl›yoruz?
Hasta haklar›ndan ne anlad›¤›m›z› tan›mlad›k.
Ne anl›yoruz sorusuna gelince, asl›nda tan›mlarda
bir sorun yok. Uygulamada sorun yafl›yoruz.
Hastalar haklar›n›n da sorumluluklar›n›n da
bilincinde. Uygulamay› suistimal eden bir hasta
ve hasta yak›n› grubu var. Bu grup istedikleri her
fleyin hak oldu¤unu iddia ediyor ve yap›lmas›n›
istiyor. Örne¤in biz birim olarak birçok kanaldan
baflvuru al›yoruz. Bunlar flikâyet, talep ve önerileri
içeriyor. Karfl›m›za ilk kez ç›kan bir sorunla hasta
yak›n› gibi ilgileniyor ve ne gibi sorunlar
yaflanabilece¤ini tespit etmeye çal›fl›yoruz.
Di¤er birimlerimizi de bu konuda bilgilendiriyoruz.
Birimlerimizde buna hassasiyetle yaklafl›yor.
Uygulamay› suistimal etti¤ini belirtti¤imiz bu grup
bizlere çok fazla zaman kaybettiriyor. Bu en çok
di¤er hastalar› ve hasta yak›nlar›n› zarara u¤rat›yor.
Burada sorun haklar› bilmemek de¤il. Mevzuat
belli, sistem ve imkânlar belli. Sa¤l›k çal›flanlar›
olarak en iyi flekilde hizmet vermeye çal›fl›yoruz.
Ortada bir alg› sorunu var. Sadece sa¤l›k alan›nda
de¤il toplumun her alan›nda önümüze ç›kan bir
sorun. Ben insanlar›n haddini bilmesi gerekti¤ini
düflünüyorum.
Sa¤l›k çal›flanlar› ve
hastalar rakip de¤ildir
Son olarak son
dönemlerde sa¤l›k
çal›flanlar›na yönelik fliddet
olaylar›na de¤inmek
istiyoruz? Bir hastan›n
hakk› sizce fliddet yoluyla
savunulabilir mi?
Bu konuda hastalar›m›za
neler söylemek istersiniz?
Bu olaylar› üzüntüyle izliyoruz. Hangi alanda
yaflan›rsa yaflans›n insanl›k d›fl› bir durum.
Sa¤l›k çal›flanlar› ve hastalar rakip de¤il.
Aksine ayn› amaç için çal›flan bir ekip. Hastan›n
amac› sa¤l›¤›na kavuflmak, hekimin amac› hastay›
sa¤l›¤›na kavuflturmakt›r. Bu amaca ancak
ortakl›kla ulaflabiliriz. Birbirimizi sevmeli ve sayg›
göstermeliyiz. Bu insan olman›n gere¤i. Güven
duygusu oluflmadan hiçbir hekim-hasta iliflkisi
iyilik hali ile sonuçlanamaz. Di¤er taraftan bu
fliddet olaylar›nda sa¤l›k çal›flan›na, hastalara,
siyasetçilere, toplum önderlerine, hepimize ödevler
düflüyor G
‹stanbul’da akci¤er naklinde
büyük baflar›
‹stanbul’da, en zor organ
nakli olarak bilinen akci¤er
naklinde 4 baflar›l›
operasyon yap›ld›.
Kartal Kofluyolu Yüksek
‹htisas E¤itim ve Araflt›rma
Hastanesi ile Yedikule
Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs
Cerrahisi E¤itim ve
Araflt›rma Hastanesi'nde,
son bir y›l içinde 4 akci¤er
nakli gerçeklefltirilerek
büyük bir baflar›n›n alt›na
imza at›ld›.
Vücudumuzdaki her hücre iflini
yapabilmek için oksijene ihtiyaç
duyar ve bu ihtiyaç temel
solunum organ›m›z olan
akci¤erler taraf›ndan karfl›lan›r.
Akci¤erler nefes ald›¤›m›zda
havadaki oksijeni içeri, vücutta
a盤a ç›kan karbondioksiti de
d›flar› tafl›r. Bu olay›n sürekli
olarak yap›lmas› gerekir,
çünkü organizma için çok
önemli bir madde olan oksijenin
vücutta herhangi bir deposu
yoktur. Çeflitli nedenlerden
dolay› hasar gören akci¤erler
bu döngüyü sa¤layamaz.
Kiflinin hayat›n› devam
ettirebilmesi için, tedaviyle
düzelemeyecek kadar ileri
derecede hasar gören
akci¤erlerin yerine sa¤l›kl›
akci¤er nakledilmesi gerekir.
Akci¤er nakli, en zor organ
nakillerinden biridir.
Bu ameliyat›n yap›labilmesi için
modern t›bb›n tüm gereklerini
yerine getirebilecek bir hastane
ortam› ve bu konuda deneyimli
bir doktor kadrosu gereklidir.
Bu koflullar› sa¤layan, kalp ve gö¤üs
hastal›klar›nda ülkemizin önde gelen
hastanelerinden olan Kartal Kofluyolu
Yüksek ‹htisas E¤itim ve Araflt›rma
Hastanesi ile Yedikule Gö¤üs Hastal›klar›
ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve Araflt›rma
Hastanesi’nde son günlerde ard›fl›k
akci¤er nakilleri gerçeklefltirildi. Yedikule
EAH’de 3, Kartal Kofluyolu EAH’de de
3 nakil operasyonu yap›ld›. Baflar›l›
nakiller sonras›nda Kartal Kofluyolu’daki
1 hasta taburcu olurken, Yedikule’de
tedavileri devam eden hastalar taburcu
olacaklar› günü bekliyor.
Yap›lan bu baflar›l› nakiller hakk›nda
kamuoyuna bilgi vermek amac›yla
4 May›s 2012 tarihinde Yedikule Gö¤üs
Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim
ve Araflt›rma Hastanesi’nde Sa¤l›k
Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu’nun
kat›l›m›yla bir bas›n toplant›s› düzenlendi.
Toplant›ya ayr›ca Yedikule Gö¤üs
Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi EAH
Baflhekimi Prof. Dr. Sedat Alt›n ve akci¤er
nakillerinden sorumlu Doç. Dr. Adnan
Sayar ile Kartal Kofluyolu Yüksek ‹htisas
EAH Baflhekimi Doç. Dr. Ali Metin Esen
ve akci¤er nakillerinden sorumlu
Doç. Dr. Cemal As›m Kutlu kat›ld›.
Dokucu: “Ba¤›fl
Olmazsa Nakil de
Olmaz”
‹stanbul Sa¤l›k Müdürü
Prof. Dr. Ali ‹hsan
Dokucu, toplant›da
yapt›¤› konuflmada,
akci¤er naklinin,
hastal›¤›n›n son
döneminde olan
akci¤er hastalar›n›n
kurtar›lmas› için tek çare
oldu¤unu, dolay›s›yla
naklin yap›lmamas›
durumunda bu
hastalar›n
kaybedilmesinin
kaç›n›lmaz oldu¤unu
belirtti.
‹ki hastanede son bir y›l içerisinde 6 akci¤er
nakli gerçeklefltirdiklerini ifade eden Dokucu,
“Akci¤er nakillerinin Türkiye flartlar›nda
e¤itim ve araflt›rma hastanelerinde yap›l›yor
olmas› bizim için büyük önem arz ediyor.
Akci¤er naklinin yap›labildi¤i merkezler çok
iyi bir tak›m ruhunun oldu¤u, çok iyi yo¤un
bak›m imkânlar›n›n bulundu¤u ve mutlak
suretle disiplinin sa¤land›¤› bir yap›y›
gerektirir.” dedi. Dokucu, 2011 y›l›nda
Türkiye genelinde 1319 hastada beyin ölümü
gerçekleflti¤ini ve bunlardan 343'ünün donör
oldu¤unu, ancak bu rakamlar›n çok düflük
oldu¤unu söyledi. Prof. Dr. Dokucu,
“Yunanistan bu alanda Türkiye'den 3 kat,
‹spanya ise 12 kat fazla donör üretebiliyor.
Bizim hastalar›m›z kadavradan ba¤›fl donör
bulamad›klar› için, maalesef sessiz sedas›z
köflelerinde, yo¤un bak›mlarda
kaybedilmekle karfl› karfl›ya kal›yorlar.” diye
konufltu. Dokucu, akci¤er nakli olmak için
Yedikule Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs
Cerrahisi EAH’de 10, Kartal Kofluyolu Yüksek
‹htisas EAH’de de 7 hastan›n bekleme
listesinde oldu¤unu bildirdi.
“Yeniden Do¤mufl
Gibiyim”
Yedikule Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs
Cerrahisi EAH’de akci¤er nakli
gerçeklefltirilen 28 yafl›ndaki Abdül Emrah
Demirci, 1,5 ay önce akci¤er nakli oldu¤unu
belirterek, “Yeniden do¤mufl gibiyim.
Art›k havay› ci¤erlerimde hissedebiliyorum.
Bugün taburcu olmam planlan›yor.
Herkese çok teflekkür ederim.” dedi.
Kartal Kofluyolu Yüksek ‹htisas EAH’de
nakli gerçeklefltirilen 37 yafl›ndaki Ali
Özdemir de nakilden önce çok hasta
oldu¤unu ifade ederek, “Ben yata¤a ba¤l›,
solunum cihaz›yla nefes al›yordum. Allah'a
çok flükür flimdi çok iyiyim. Tüm hastane
ekibi bana çok iyi davrand›. Kendilerine
teflekkür ediyorum.” diye konufltu.
Ba¤›fllanan Organlarla
Yedikule’de 3 Hastaya
Akci¤er Nakli Yap›ld›
Avrupa yakas›n›n tek gö¤üs hastal›klar›
hastanesi konumundaki Yedikule Gö¤üs
Hastal›klar› ve Gö¤üs Cerrahisi E¤itim ve
Araflt›rma Hastanesi’nin Organ Nakli
Merkezi’nde 3 baflar›l› akci¤er nakli yap›ld›.
Nakiller, Organ Nakli Merkezi Sorumlusu
Gö¤üs Cerrahisi Uzman› Doç. Dr. Adnan
Sayar, Organ ve Doku Nakli Koordinatörü
Hüseyin Y›ld›r›mo¤lu, gö¤üs hastal›klar›
uzmanlar› Uzman Dr. Levent Dalar ve
Uzman Dr. Nur Dilek Bakan, gö¤üs
cerrahisi uzmanlar› Doç. Dr. Adalet Demir,
Uzman Dr. Songül Büyükkale, Uzman Dr.
Serda Kanbur, Uzman Dr. Özgür ‹flgörücü,
anestezi ve reanimasyon uzmanlar› Uzman
Dr. Zeynep Nilgün Ulukol, Uzman Dr.
Hayriye Nur Solmazer, Uzman Dr. Nurgül
Pekdemir Bilgin, Uzman Dr. Betül Polat
Akdemir’den kurulu ekip taraf›ndan
gerçeklefltirildi.
Yedikule’de gerçekleflen ilk nakilde,
“amfizem” tan›s› konan 28 yafl›ndaki Abdül
Emrah Demirci’ye, 44 yafl›ndaki erkek
donörden al›nan sol akci¤er nakledildi.
3 y›ld›r solunum s›k›nt›s› yaflayan ve son
alt› ayd›r tek bafl›na fiziksel ihtiyaçlar›n›
gideremeyen Demirci, Eylül 2011
tarihinden itibaren Yedikule EAH Organ
Nakli Merkezi taraf›ndan takip ediliyordu.
14 Mart 2012 tarihinde tek tarafl› sol
akci¤er nakli yap›lan Demirci’nin
önümüzdeki günlerde taburcu olmas›
bekleniyor.
Yedikule’de gerçekleflen ikinci nakilde,
Bursa Uluda¤ Üniversitesi T›p
Fakültesi’nde beyin ölümü gerçekleflen
34 yafl›ndaki kad›n donörden al›nan sol
akci¤er, 2002 y›l›ndan bu yana “sarkoidoz”
tan›s›yla takip edilen 50 yafl›ndaki Nevruz
Erdemir’e nakledildi. 4 y›ld›r ileri derecede
solunum s›k›nt›s› yaflayan ve A¤ustos 2011
tarihinden itibaren Yedikule EAH Organ
Nakli Merkezi taraf›ndan takip edilen
Erdemir’e, 9 Nisan 2012 tarihinde tek tarafl›
sol akci¤er nakli yap›ld›. Organ Nakli
Merkezi’nde takip edilen Erdemir’in bir ay
içinde taburcu olmas› planlan›yor.
Yedikule’de gerçekleflen üçüncü nakilde,
Marmara Üniversitesi Pendik E¤itim ve
Araflt›rma Hastanesi’nde beyin ölümü
gerçekleflen kad›n donörden al›nan
akci¤er, “amfizem” tan›s›yla 2005 y›l›ndan
bu yana oksijene ba¤›ml› olarak yaflayan
59 yafl›ndaki Murat Cesim’e nakledildi.
Birçok kez yo¤un bak›ma kald›r›lan ve son
10 ayd›r noninvaziv mekanik ventilasyona
(CPAP) ba¤›ml› olan Cesim, 13 Ocak 2012
tarihinden itibaren Yedikule EAH Organ
Nakli Merkezi taraf›ndan takip ediliyordu.
14 Nisan 2012 tarihinde tek tarafl› sa¤
akci¤er nakli yap›lan Cesim’in tedavisi
Organ Nakli Merkezi’nin ara yo¤un
bak›m›nda devam ediyor.
Kartal Kofluyolu
EAH’deki ‹lk Akci¤er
Nakli Silikozis
Hastas›na Yap›ld›
Kartal Kofluyolu Yüksek ‹htisas E¤itim ve
Araflt›rma Hastanesi’ndeki ilk akci¤er
nakli de 26 Mart 2012 tarihinde
gerçekleflti. Antalya E¤itim Araflt›rma
Hastanesi’nde kafa travmas›na ba¤l›
beyin ölümü gerçekleflen donörden
al›nan sa¤ akci¤er, “silikozis” hastas›
olan 37 yafl›ndaki Ali Özdemir’e
nakledildi. Operasyon Doç. Dr. Cemal
As›m Kutlu, Opr. Dr Erdal Taflç›, Opr. Dr.
M. Ersin Çardak, Kalp-Damar Cerrah›
Altu¤ Tuncer, Anestezist Rezzan Acar
ve Anestezist Tuncer Koçak taraf›ndan
gerçeklefltirildi. Özdemir, tedavisinin
tamamlanmas›n›n ard›ndan taburcu
edildi.
Ayn› hastanede bu y›l içinde acil bekleme
listesinde olup acil akci¤er nakli yap›lan
iki hasta ise hayat›n› kaybetti. Kaybedilen
her iki hasta da t›bbi terminolojide terminal
dönem olarak tarif edilen hastal›¤›n son
aflamas›nda olan hastalard›.
Y›lda 7 Bin Kifli Organ
Beklerken Ölüyor
Kartal Kofluyolu Yüksek ‹htisas EAH ve
Yedikule Gö¤üs Hastal›klar› ve Gö¤üs
Cerrahisi EAH’de gerçeklefltirilen nakiller,
y›lda 7 bin civar›nda kiflinin organ
yetmezli¤inden ve organ beklerken
öldü¤ü ülkemizde organ ba¤›fl›n›n
önemini bir kez daha ortaya koydu.
Tedavisi sadece organ nakli ile mümkün
olan hastal›klar, tüm dünyada oldu¤u
gibi, ülkemizin de en önemli sa¤l›k
sorunlar›ndan biri. Organ nakli
bekleyenlerin say›s› her geçen gün
art›yor, uygun organ bulunamayan
hastalar bu nedenle hayatlar›n›
kaybediyor, ancak çeflitli nedenlerle yeteri
kadar ba¤›fl yap›lm›yor G
27
DOÇ. DR. HAYR‹YE ESRA ATAO⁄LU
HASEK‹ E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / DAH‹L‹YE KL‹N‹⁄‹ E⁄‹T‹M GÖREVL‹S‹
Tedavi edilmeyen
Akdeniz atefli
böbrek yetmezli¤ine sebep oluyor
Gö¤üs, kar›n, eklem
a¤r›s› ve periyodik
atefl ile kendini
gösteren ailesel
Akdeniz atefli
AAA, tedavi
edilmedi¤i zaman
böbrek yetmezli¤ine
sebep oluyor.
Vücudun kar›n
içindeki, kalp
çevresindeki,
akci¤erdeki ve
eklemlerdeki zarlar›n
iltihab›ndan dolay›
periyodik zamanlarda
atefllenmesi olarak
tan›mlanan AAA’da
belirli zaman
aral›klar›yla
tekrarlanan ataklar
dikkat çekiyor.
Belirtileri sebebiyle
apandisit ve
akut eklem
romatizmas›yla
kar›flt›r›lan AAA
hakk›nda bilgi veren
Doç. Dr. Hayriye
Esra Atao¤lu,
hastal›¤›n daha
çok 20 yafl öncesi
çocuk ve ergenlerde
görüldü¤ünü söyledi.
Özellikle Akdeniz’e
k›y›s› olan Cezayir,
Tunus, Türkiye,
Fransa gibi ülkelerde
görülen AAA’n›n
teflhisinde, hekimler
kadar hastalar›n da
dikkatli olmas›
gerekti¤ini ifade eden
Doç. Dr. Atao¤lu,
“Tekrarlanan ateflle
birlikte kar›n a¤r›s›n›n
yan› s›ra gö¤üs ve
eklem a¤r›s› belirtileri
olan tüm hastalar,
klinik ve laboratuvar
özellikleri aç›s›ndan
incelenmelidir.” dedi.
Atao¤lu,
konu hakk›nda
flu bilgileri verdi:
Hastal›¤›n s›k görüldü¤ü
bölgelerde, evlenmeden
önce genetik test
yapt›r›lmal›
AAA genetik geçiflli
kal›tsal bir hastal›kt›r.
Tafl›y›c› anne ve
baban›n yüzde 25
olas›l›kla AAA hastas›
çocuklar› olabilir.
AAA’de etkilenen genin ad› MEFV’dir ve
16. kromozomun k›sa kolundad›r. En yayg›n
gözlenen mutasyonlar M680I, M694V, M694I,
V726A’d›r. Bu gen hastal›¤›n oluflmas›nda
yüzde 98 etkilidir. Türkiye'de bu genetik
bozuklu¤u her 6 kifliden biri tafl›maktad›r ve
her 1000 kifliden 1-3'ü AAA hastas›d›r. Bu
nedenle hastal›¤›n s›k görüldü¤ü bölgelerde
evlenmeden önce genetik test yap›lmas› ve
genetik dan›flma al›nmas› önerilmelidir.
Hastan›n hikayesi
teflhisi h›zland›r›yor
AAA için kesin tan› koyduracak bir test
yoktur. AAA hastal›¤›n›n tan›s› esas olarak
hastan›n hekime verdi¤i hikaye ile konulur.
Atak s›ras›nda baz› laboratuvar bulgular›
anormal olarak tespit edilebilir ancak
hiçbirisi tan› koydurucu de¤ildir.
Tan› koyarken
hastal›¤›n ataklar
halinde seyretmesi
ve ataklar›n
özelliklerinin iyi analiz
edilmesi çok
önemlidir. AAA’da
görülen klinik bulgular
pek çok hastal›kta
görülebildi¤i için
hastal›¤a tan› koymak
ço¤u zaman
gecikebilmektedir.
AAA hastal›¤›nda genetik inceleme ve
kanda özellikle atak s›ras›nda iltihap
de¤erlerinin yükselmesi (fibrinojen,
CRP ve lökosit) tan›ya yard›mc› olabilir.
Klinik özellikleri, hastal›k için tipik,
etnik yap›s› uygun ve ailesinde
AAA hastal›¤› olan hastalarda genetik
analiz tan› için gerekli de¤ildir.
Ancak yak›nmalar› AAA için tipik olmayan,
hastal›k flüphesinin tam giderilemedi¤i
hastalarda genetik analiz yap›labilir.
AAA tan›s› konmufl olan hastalar›n
tamam›nda bilinen genetik testlerin
her zaman pozitif olmad›¤› ve genetik
testleri pozitif olanlar›n tamam›n›n da
AAA hastas› olmad›¤› unutulmamal›d›r.
Düzenli ilaç
kullananlarda böbrek
fonksiyon bozuklu¤u
geliflmesi riski
kalm›yor
Hastal›¤›n›n bafllang›c›ndan beri yeterli
dozda kolflisin kullanan hastalarda AAA’n›n
istenmeyen bir bulgusu olan amiloidoz
(böbrek ve baflka organlarda fonksiyon
bozuklu¤una neden olan bir hastal›k)
geliflme riski çok düflüktür.
Bu nedenle AAA tan›s› kesin olan olgularda
kolflisin tedavisine yeterli cevap al›nsa da
al›nmasa da hasta yeterli dozda ve sürekli
olarak ilaç kullanmal›d›r. Ataklar üzerinde
tedavi edici etkisi çok iyi olmayan veya
böbrek amiloidozu geliflmifl olan hastalarda
bile kolflisin böbrek fonksiyonlar›n›
koruyucu etki göstermektedir.
Tek doz ilac›n
atlanmas› bile ata¤›
tetikleyebilir
Atak s›ras›nda kolflisin
dozunu artt›rmak fayda
göstermeyecektir.
Ataktan eminsek,
a¤r› kesici ilaç al›p
ata¤›n sonlanmas›n›
bekleyebiliriz. Tek doz
ilac›n atlanmas› ata¤›
tetikleyebilir.
Bu nedenle en önemli
nokta ilac›n düzenli
kullan›lmas›d›r.
‹laç al›nmas›na ra¤men ataklar sürüyorsa
tan› gözden geçirilmelidir.
Gebelik öncesinde ve gebelik s›ras›nda
kolflisin kullan›m›n›n bebekte bir anormallik
oluflma riskini art›rmad›¤› bilinmektedir.
fiu anki genel e¤ilim gebelikte de ilaca
devam edilmesi gerekti¤i yönündedir.
Gerekirse bebek gelifliminin
de¤erlendirilmesi için önerilen testler
yap›lmal›d›r. Hastal›¤›n tedavisi mutlaka
ilgili uzman taraf›ndan düzenlenmeli ve
takibi yap›lmal›d›r G
Günümüzde, hastal›¤›n tedavisinde
1972 y›l›ndan beri kullan›lan çi¤dem
çiçe¤inden elde edilen kolflisin isimli
ilaç tek seçenek gibi gözükmektedir.
Bugün için AAA hastal›¤›n›n k›sa süreli
ilaç kullan›m› ile “tam flifa” anlam›nda
bir tedavisi yoktur ve hastal›¤›n tedavisi
süreklidir. AAA tan›s› konmufl her hasta
ilac›n› yeterli dozda kulland›¤›nda
hastalar›n yüzde 65’inde yak›nmalar
tamamen düzelmektedir. Hastalar›n yüzde
30’unda ataklar›n fliddeti ve s›kl›¤›
azalmaktad›r. Yüzde 5 gibi az bir oranda
ise hastalar ilaca cevap vermemektedir.
29
‹stanbul’un sa¤l›k ç›narlar›,
kurulufl y›ldönümlerini kutlad›
Kuruldu¤u günden
bu yana geçmifli,
misyonu ve kurumsal
kimli¤i ile tarihe
tan›kl›k eden
‹stanbul’un 4 köklü
hastanesi, kurulufl
y›ldönümleri de¤iflik
etkinlikle kutlad›.
Siyami Ersek 50 Yafl›nda
Dr. Siyami Ersek Gö¤üs Kalp ve Damar Cerrahisi
E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi, kuruluflunun
50. Y›l›n› 12 May›s 2012 tarihinde düzenledi¤i
program ile kutlad›. Oditoryum Salonu’nda
düzenlenen kutlama program›na Sa¤l›k Bakanl›¤›
Müsteflar› Prof. Dr. Nihat Tosun, ‹stanbul Sa¤l›k
Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, Hastane
Baflhekimi Prof. Dr. ‹brahim Yekeler baflta olmak
üzere sa¤l›k müdür yard›mc›lar›, baflhekimler
ve sa¤l›k çal›flanlar› kat›ld›.
Kutlama program›nda konuflan Sa¤l›k Bakanl›¤›
Müsteflar› Prof. Dr. Nihat Tosun, kendisi
2,5 yafl›ndayken bu hastanenin kuruldu¤unu
belirterek, burada çok de¤erli hoca ve bilim
insanlar›n›n yetiflti¤ini söyledi. Tosun, “Kardiyoloji
ve kalp damar cerrahisi alan›nda hizmetleri
tüm Türkiye’ye yayg›nlaflt›rmak için belli merkezler
belirlemifltik.
Bu merkezlerin hepsine birer
koordinatör hastane olmas›
gerekiyordu. Bunlar›n bafl›nda bu
hastanemiz geliyor” dedi.
‹l Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan
Dokucu da hastanenin ‹stanbul’un
en yüksek binalar›ndan biri
oldu¤una dikkati çekerek, bir
kurumun büyüklü¤ünün, içindeki
insan kayna¤›, yapt›¤› iflin kalitesi
ve yetifltirdi¤i insanlar›n hem
bireysel hem de akademik alanda
yapt›klar› faaliyetlerle ortaya
ç›kt›¤›n› söyledi.
Hastane Baflhekimi Prof. Dr.
‹brahim Yekeler de 12 May›s
1962’de Haydarpafla Gö¤üs
Cerrahisi Merkezi ad›yla kurulan
hastanenin 50. y›l›n› kutlad›¤›n›
hat›rlatarak, hastanenin, deneyimli
hekimleri, yüksek t›bbi donan›m›,
sahip oldu¤u fiziki kapasitesi ve
gerçeklefltirilen ifllem hacimleri
itibar›yla hastalar taraf›ndan
öncelikle tercih edildi¤ini anlatt›.
Yekeler, bugüne kadar binlerce
hastaya kalp sa¤l›¤› hizmeti
verdiklerini de sözlerine ekledi.
Etkinlikte, hastane personelinin
oluflturdu¤u Siyami Ersek Türk
Sanat Müzi¤i Toplulu¤u, Semra
Ç›t›r yönetiminde 50. Y›l Özel
Konseri verdi.
Zeynep Kamil
150. y›l›n› kutlad›
Cumhuriyet öncesi ve sonras›
önemli olaylar›na tan›kl›k eden;
‹stanbul'un en eski sa¤l›k
kurumlar›ndan biri olan Zeynep
Kamil Kad›n ve Çocuk Hastal›klar›
E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi,
150. y›l›n› görkemli bir dizi etkinlikle
kutlad›. Etkinliklerin aç›l›fl›
17 May›s’ta gerçeklefltirilen bir
törenle yap›ld›. Törene hastanenin
150. y›l için bestelenen sürpriz
“Zeynep Kamil Marfl›” damgas›n›
vurdu.
Törende konuflan ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü
Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, Zeynep Kamil
Hastanesi’nin Türkiye’nin tarihi yüzy›llara
dayanan birkaç hastanesinden biri
oldu¤unu belirterek, “Bu hastane,
ço¤umuzun do¤umuna tan›kl›k etmifl,
Kurtulufl savafl›nda dahi aral›ks›z hizmet
vermeyi sürdürmüfl son derece köklü
hastanelerimizden bir tanesidir. Böylesi
bir hastanenin bir buçuk as›rd›r ayakta
duruyor ve halen hizmet veriyor
olmas›ndan dolay› gururluyuz” dedi.
Törende Hastane Baflhekimi
Doç. Dr. Ayflenur Celahir’de hastanenin
kuruluflundan bu yana çal›flmalar›n›
anlatan bir sunum yapt›. Celahir,
sunumunda 150 y›ll›k foto¤raf ve belgeleri
konuklar› ile paylaflt›. Celahir, sa¤l›k
kurumlar› aç›s›ndan fluana kadar
150. yafl›n› kutlayan herhangi bir
hastanenin olmad›¤›n› belirtti.
Törende ayr›ca, Baflhemflire Dr. Yeliz
Do¤an Merih’in organize etti¤i “Hemflirelik
Hizmetlerini Gelifltirmek Amaçl› En ‹yi
Uygulama” isimli proje yar›flmas›n›n
ödülleri de sahiplerini buldu. Hemflirelik
hizmetlerine yenilik getirmek, hemflirelerin
klinik hizmetlerinde pratik, ve uygulanabilir
projeler planlamak amaçl› yar›flmaya,
29 proje kat›ld›. 8 proje ödül ald›.
fiiflli Etfal,
113 yafl›na girdi
fiiflli Etfal E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi
113 y›ld›r halka hizmet vermenin hakl›
gururunu 24 May›s 2012 tarihinde
düzenledi¤i törenle kutlad›.
Hastane geçmiflleri asistanl›kla bafllayan
Dr. Feyza Boneval ve Dr. Cengiz Miro¤lu
konuflmalar›nda hastanenin dünden
bugüne de¤iflimini ve yaflan›lm›fl hastane
an›lar›n› paylaflt›lar. ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü
Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu da yapm›fl
oldu¤u konuflmas›nda “Geçti¤imiz 8,5 y›l
içinde bulundu¤um fiiflli Etfal Hastanesi’nin
nas›l bir tarihten geldi¤ini ve hangi
flahsiyetlerin geldi¤ini de¤erli hocalar›mdan
dinlemekten büyük bir keyif ald›¤›m›
belirtmek isterim. Etfalli do¤ulmuyor, Etfalli
olunuyor sözünün do¤rulu¤unu flimdi daha
iyi görebiliyorum. Büyük bir okul olarak
gördü¤üm Etfalin bilgiyi, beceriyi ve ahlak›
nas›l nesilden nesile bir flifre gibi aktard›¤›n›
gördük. De¤erli hocalar›ma katk›lar›ndan
dolay› teflekkür ederim. Etfalin gönlümde
ayr› yeri vard›r. Böyle bir okulun içinde
olmaktan gurur duyuyorum.” dedi
Programda; fiiflli Etfal E¤itim ve Araflt›rma
Hastanesi’nin foto¤raflar› ile “ Dünümüz,
bugünümüz ve yar›n›m›z” adl› belgesel
yay›nland›. Hastanede yeni doçent olanlara
Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu taraf›ndan plaket
verildi.
Eyüp Devlet Hastanesi
60. Yafl›n› kutlad›
Eyüp Devlet Hastanesi’nin 60. y›ldönümü
kutlamas› nedeniyle 26 May›s 2012
tarihinde Haliç Kongre Merkezi’nde kutlama
töreni düzenlendi. ‹stanbul Milletvekili Op.
Dr. Haldun Ertürk, ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü
Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, Ünlü tarihçi
Prof. Dr. ‹lber Ortayl›, Eyüp Kaymakam›
Osman Kaymak ve hastane baflhekimi
Op. Dr. Hasan Karaman’›n kat›ld›¤› törene
hastanede görev yapm›fl eski baflhekimler,
Eyüp Devlet Hastanesi’nden emekli olan,
halen görev yapan sa¤l›k çal›flanlar› ve
‹stanbul hastane yöneticileri kat›ld›.
Hastane baflhekimi Hasan Karaman
taraf›ndan yap›lan teflekkür konuflmas›n›n
ard›ndan sözü alan ‹stanbul Sa¤l›k
Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, Eyüplü
oldu¤unu ve çocuklu¤unun tamam›n›n
Eyüp’te geçti¤ini belirterek “‹stanbul’un
müstesna semtlerinden biri oldu¤una
inand›¤›m Eyüp semti benim
çocuklu¤umun geçti¤i, sakin ve huzurlu
halinden büyük keyif ald›¤›m bu semtten
ve Eyüp Devlet Hastanesi’nden hep
hoflnut oldum” dedi. Ünlü tarihçi ve
sosyolog Prof. Dr. ‹lber Ortayl› da yapm›fl
oldu¤u konuflmas›nda özellikle son
günlerde gündemden düflmeyen sa¤l›k
çal›flanlar›na uygulanan fliddetle ilgili
olarak “Sa¤l›k alan›nda yaflad›¤›m›z bu
son vakalar tarihinde büyük ifller yapan
bir memleket için utan›lacak bir durumdur.
Ben t›p adam› de¤ilim, hastanelerdeki
son geliflmeleri bilmiyorum. Ancak bir
sosyolog olarak toplumumuzun ahlak›nda
ve zihniyetindeki de¤iflimleri
görebiliyorum. ‹nsan›m›zda ciddi davran›fl
bozuklu¤u gözlemliyorum ve bu çok
vahimdir. Sa¤l›k çal›flan›na, doktora sald›r›
ve tehditler bafllad›. Ölümün sorumlusu
onlar gösterilmeye baflland›. Kanunlar bu
konuda kesinlikle zay›ft›r. Hastane vakalar›
için özel ihtisas› olan yarg›ç ve savc›lar›n
yetifltirilmesi gerekir ve bu konuda taviz
verilemez. Medeni toplumlar adli, t›bbi ve
e¤itim hizmetleri gören insanlar› korumak
için teflkilatlar› var ve kanunlar› da ona
göre ç›kar›rlar. Ülkemizde de bu konuda
ciddi tedbirler al›nmas› gerekir.” dedi.
Konuflmalar›n ard›ndan hastaneye
25 y›l üstünde hizmet veren ve emekli
olanlara plaketler verildi. Tören,
‹stanbul’da ilk defa sahnelenen; Kültür ve
Turizm Bakanl›¤›, Devlet Halk Danslar›
Toplulu¤u’nun sundu¤u sanat
yönetmenli¤ini Kemal Sekmen,
koreografisini Y›ld›z Çankaya ve müzi¤ini
Can Atilla’n›n yapt›¤› “Dört nala gelip Uzak
Asya’dan, TÜRKLER” adl› dans
gösterisiyle son buldu G
Hastane yönetimi taraf›ndan haz›rlanan
törenin aç›l›fl konuflmalar› hastaneye
eme¤i geçen Dr. Feyza Boneval, Dr.
Cengiz Miro¤lu, hastane baflhekimi Doç.
Dr. Abdulkadir Ünsal ve ‹stanbul Sa¤l›k
Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu
taraf›ndan gerçeklefltirildi.
.
31
PROF. DR. ‹PEK AKMAN
MARMARA ÜN‹VERS‹TES‹ TIP FAKÜLTES‹ VAKFI ‹fiT‹RAK‹ ACADEM‹C HOSP‹TAL / ÇOCUK SA⁄LI⁄I VE HASTALIKLARI
VE YEN‹DO⁄AN UZMANI
Dikkat! Bebe¤inizin kab›zl›k flikayeti
ciddi hastal›klar›n
habercisi olabilir
Yenido¤an bebeklerde
ortaya ç›kan kab›zl›k
problemlerinin dikkatli
takip edilmesi gerekti¤ini
belirten Çocuk Sa¤l›¤› ve
Hastal›klar› ve Yenido¤an
Uzman› Prof. Dr. ‹pek
Akman, bu dönemde
kronikleflen kab›zl›¤›n baz›
metabolizma
hastal›klar›n›n habercisi
olabilece¤ine dikkat çekti.
Yenido¤an
döneminde en s›k
görülen kab›zl›k
nedenlerinin
bebekte zihinsel
gerili¤e sebep olan
hipotiroidi ve kal›n
ba¤›rsaklarda
t›kan›kl›k olarak
tan›mlanan
hirschsprung
hastal›¤› oldu¤unu
ifade eden Akman,
bu hastal›klar›n
erken tespitinin
hayati önem
tafl›d›¤›n› söyledi.
Akman, söz konusu
iki hastal›¤›n da
t›bben tedavi
edilebilir hastal›klar
oldu¤unu belirterek,
“Yenido¤an bebek
ilk 48 saat içinde
d›flk›s›n›
yapamad›ysa
mutlaka inceleme
yap›lmal›d›r. Böyle
durumlarda aile
muhakkak bir çocuk
hekimine baflvurarak
gereken tetkikleri
yapt›rmal›d›r.” dedi.
Haftada iki defadan
daha seyrek ve sert
k›vaml› kaka yapmak
kab›zl›¤a iflaret eder
Yenido¤anda kab›zl›k seyrek görülür.
‹lk ay anne sütü ile beslenen bebek
çok say›da d›flk›lar, alt›nc› haftadan
itibaren günlük kaka yapma say›s›
azalabilir. Bu kab›zl›k olarak
yorumlanmamal›d›r.
Haftada iki defadan
daha seyrek ve sert
k›vaml› kaka yapmak
kab›zl›k kabul
edilmelidir.
Yenido¤an bebek
ilk 48 saat içinde
d›flk›s›n›
yapamad›ysa
mutlaka inceleme
yap›lmal›d›r.
Yenido¤an
bebeklerde d›flk›lama
problemlerinin
bafll›ca nedenleri
Yenido¤an döneminde en s›k görülen
organik konstipasyon nedenleri
hirschprung hastal›¤› ve hipotiroididir.
Tiroidin az çal›flmas› (hipotiroidi)
durumuna erken tan› konmas›n›n hayati
önemi vard›r. Tiroid hormonu yetersizse
bebekte zihinsel gerilik riski de vard›r.
Bebekten al›nan topuk kan›nda bu
hormonun düzeyi ölçülmekte ve
hipotiroidi saptan›rsa hemen tedaviye
bafllanmaktad›r. Hirschsprung hastal›¤›,
kal›n ba¤›rsaklarda hareket bozuklu¤u
nedeniyle ortaya ç›kan t›kan›kl›kt›r.
Sindirilmifl besinler ba¤›rsak duvar›ndaki
kaslar›n ritmik kas›lmalar›yla ba¤›rsaklar
içinde ilerletilir. Bu kas›lmalar ba¤›rsak
duvar›nda bulunan ve “gangliyon”
ad› verilen sinir hücreleri taraf›ndan
sa¤lan›r. Hirschsprung hastal›¤›nda
ba¤›rsaklar›n bir bölümünde gangliyon
hücreleri yoktur.
Gangliyon hücreleri olmayan ba¤›rsak
k›sm›nda ritmik kas›lmalar gerçekleflemez.
Bu hareketsizlik nedeniyle ba¤›rsak içeri¤i
ilerletilemez ve t›kan›kl›k geliflir.
T›kan›kl›¤›n gerisinde ba¤›rsak içeri¤i birikir,
kar›nda flifllik geliflir. Hastal›¤›n a¤›r oldu¤u
durumlarda yenido¤an bebek do¤umdan
sonraki ilk günlerde d›flk› yapamaz, kusar.
Hirschsprung hastal›¤› yavafl yavafl anormal
büyüklükte ya da genifllemifl kal›n ba¤›rsak
oluflmas›na neden olur. Kesin tan› rektal biyopsi
ile konulabilir. Tedavi için bebe¤in ameliyat
olmas› gerekir.
Yenido¤an bebeklerde
kab›zl›k nas›l tedavi
edilir?
Bebe¤e anne sütü veriliyorsa annenin diyetinde
kab›zl›¤› önleyici besinlere öncelik verilmesi,
ald›¤› s›v› miktar›n› art›rmas› gerekir.
Formül mama ile beslenen bebeklerin
d›flk›lama say›s› daha az ve d›flk›lar› daha koyu
k›vaml›d›r. Formül mama ile beslenenlerde
kab›zl›k da daha s›k görülür. Probiyotik
dedi¤imiz anne sütünün yap›s›nda bulunan
besinsel lifleri içeren formül mama tüketimi ile
bebe¤in rahat ve kolay d›flk›lamas›na yard›mc›
olunabilir.
Bebek 3 gün boyunca
d›flk›layamad›ysa
zeytinya¤›na bat›r›lm›fl bir
termometre ile rektal atefl
ölçümü yap›lmas› anüs
uyar›s› sa¤layarak
bebe¤in d›flk›lamas›n›
bafllatabilir. Bu da
yetersiz kal›rsa gliserin
fitil uygulanabilir.
Problemin devam etti¤i olgularda çocuk
hekiminden yard›m istenmelidir G
33
Expomed 2012 Fuar›
gerçeklefltirildi
Bu y›l 19. kez
düzenlenen Expomed
ve Labtek Fuar›’n›n
aç›l›fl› Sa¤l›k Bakan›
Prof. Dr. Recep
Akda¤’›n kat›l›m›yla 12
Nisan 2012 tarihinde
TÜYAP’ta
gerçeklefltirildi. Fuar›n
aç›l›fl konuflmas›n›
yapan Recep Akda¤,
Türkiye'de son 9 y›l
ciddi de¤iflim ve
dönüflümün
yafland›¤›na iflaret
ederek, istikrar ve
huzur ortam›nda olan
Türkiye'de ekonomiyle
birlikte sanayi,
ihracat›n ve ithalat›n da
geliflti¤ini söyledi.
12-15 Nisan 2012 tarihleri aras›nda
düzenlenen 19. Expomed ve Labtek
Fuar›, 79 ülkeden 2000’in üzerinde
firmaya ev sahipli¤i yapt›. Önceki y›llarda
oldu¤u gibi bu y›lda sa¤l›k alan›nda
faaliyet gösteren firmalar›n kat›ld›¤›
fuarda, kamu kurum ve kurulufllar› da
faaliyetlerini sergileme f›rsat› buldu.
Birçok özel hastane ve medikal firman›n
kat›ld›¤› fuarda 26 kamu hastanesi ve
‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü’ne ba¤l› 20
flube stant açt›. Medikal alanda faaliyet
gösteren firmalar›n en son ürün ve
hizmetlerini sergileyerek yeni pazar
f›rsat› sa¤lamalar›n› amaçlayan fuar,
yurtd›fl›ndan da yo¤un ilgi gördü.
Sa¤l›k harcamalar›n›n
4’te 3’ünü Sa¤l›k
Bakanl›¤› karfl›l›yor
Fuar›n aç›l›fl›nda konuflan Sa¤l›k Bakan›
Prof. Dr. Recep Akda¤, sa¤l›k
hizmetlerine yönelik de¤erlendirmelerde
bulundu. “Türkiye'de sa¤l›k hizmetinin
ödeyicisi büyük ölçüde devlet taraf›d›r.”
diyen Akda¤, genel bütçe ve Sosyal
Güvenlik Kurumu ödemeleriyle
Türkiye'de sa¤l›k harcamalar›n›n 4'te
3'ünden daha büyük k›sm›n›n Sa¤l›k
Bakanl›¤› taraf›ndan karfl›land›¤›n›
söyledi.
Türkiye'den çok daha zengin, sosyal
güvenlik sistemleri oturmufl, sa¤l›k
sigortac›l›klar› çok daha eski ülkelerde
bile vatandafl ödemelerinin daha yüksek
oldu¤unu vurgulayan Akda¤, sosyal
adalet ve refah anlam›nda g›ptayla
bak›lan Kuzey ülkelerinde dahi
vatandafl›n sa¤l›¤a ödedi¤i paran›n
oransal olarak Türkiye'dekinden daha
yüksek oldu¤unu bildirdi.
Türkiye'de kifli bafl›na
yaklafl›k olarak
550 dolar civar›nda
sa¤l›k harcamas›
oldu¤unu, bunun
yaklafl›k 400 dolarl›k
k›sm›n› kamunun
gerçeklefltirdi¤ini,
50 dolarl›k k›sm›n› ise
özel sektörün yat›r›m
olarak gerçeklefltirdi¤ini
anlatan Akda¤,
vatandafl›n cebinden
ç›kan paran›n y›lda kifli
bafl›na 100 dolar
civar›nda bir rakam
oldu¤unu söyledi.
Dokucu: “Sektördeki
yenilikleri yak›ndan takip
ediyoruz”
‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan
Dokucu ise fuar hakk›nda yapt›¤› aç›klamada,
sa¤l›k sektörünün bütün elemanlar›n› bir
araya getiren ve sektörün geliflimi için büyük
önem tafl›yan fuar› Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n da
destekledi¤ini bildirdi. Fuar›n yenilikleri takip
eden ve geliflen teknolojilerden yararlanan
bir sa¤l›k sektörü oluflturulmas› için büyük
önem tafl›d›¤›n› ifade eden Dokucu,
Türkiye'de sa¤l›k sektörünün h›zla
büyüdü¤ünü, buna paralel olarak sa¤l›k
turizminin de geliflti¤ini söyledi. Dokucu,
dünyada her y›l 6 milyon kiflinin sa¤l›k tedavisi
için gitti¤i alternatif ülkeler aras›nda
Türkiye’nin son y›llarda öne ç›kan ülkelerin
bafl›nda geldi¤ini belirtti. Dokucu, ‹stanbul’un
bu noktada çok önemli bir yeri oldu¤unu,
yap›lan yat›r›mlar›n h›zla artt›¤›n›, bununla
birlikte teknoloji kullan›m›n›n da geliflti¤ini
bildirdi.
‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü’nün ve devlet
hastanelerinin sa¤l›k sektöründeki son
geliflmeleri ve teknolojileri yak›ndan takip
etti¤ini belirten Dokucu, ‹stanbul genelinde
26 devlet hastanesinin ve Sa¤l›k
Müdürlü¤ü’nün 20 flubesinin fuara kat›ld›¤›n›
söyledi. Dokucu, t›bbi konulardaki son
yeniliklerin sergilendi¤i, dünyan›n her
yerinden önemli firmalar›n kat›ld›¤› ve
gelece¤e yönelik t›p sanayi e¤ilimlerinin
tan›t›ld›¤› fuara kat›lan firma say›s›n›n da her
y›l art›fl göstermesinin önemli bir geliflme
oldu¤unu ifade etti.
‹stanbul Sa¤l›k
Müdürlü¤ü,
çocuklar› ev
kazalar›na karfl›
bilgilendirdi
‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü,
Ekspomed 2012 Fuar›’n›n ikinci günü
çocuklar› ev kazalar›na karfl›
bilinçlendirmek için bir etkinlik
düzenledi. Çocuk cerrah› olan
‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof.
Dr. Ali ‹hsan Dokucu, fiair Erdem
Beyaz›t ‹lkö¤retim Okulu ö¤rencileri
ile bir araya gelerek “Çocuklar› Tehdit
Eden Ev Kazalar› ve ‹lk Yard›m”
konusunda bilgi verdi.
Çocuklarla tek tek ilgilenen ve çocuklar›n
sorular›n› yan›tlayan Ali ‹hsan Dokucu,
tüm yaralanmalar›n yüzde 54’ünün ev
kazalar› oldu¤unu söyledi. Çocuklar için
yap›lan 112 acil ça¤r›lar›n›n yüzde 80’ini
de ev kazalar›n›n oluflturdu¤unu belirten
Dokucu, “Çocukluk ça¤› ev kazalar›n›n
yüzde 34’ünü zehirlenme ve yan›klar
oluflturur. Çocuk acil servis baflvuru
nedenlerinin yüzde 36’s› düflme sonucu
yaralanmalar ve bo¤ulmalard›r. Bu kaza
ve yaralanmalar›n ço¤u önlenebilir ya da
bu yaralanmalar basit ilk yard›m
uygulamalar›yla tedavi edilebilir.” dedi.
Ebeveynlerin bu konuda bilinçli ve dikkatli
olmas›n›n önemine dikkat çeken Ali ‹hsan
Dokucu, evlerin bebek ve çocuklara göre
düzenlenerek ve gerekli önlemler al›narak,
güvenli¤in büyük ölçüde
sa¤lanabilece¤ini vurgulad› G
35
PROF.DR. MAHMUT GÜMÜfi
KARTAL DR. LÜTF‹ KIRDAR E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / ONKOLOJ‹ KL‹N‹K fiEF‹
“Kanserle mücadele
hasta olmadan
bafllamal›”
Yay›lma gösteren ve
ölümcül olabilen
hastal›klar›n bafl›nda
gelen kanserin
tedavisine yönelik
çal›flmalar aral›ks›z
sürüyor. Peki 100’den
fazla tipi bulunan ve
vücudun her
bölümünü
etkileyebilen kanser
hastal›¤› hakk›nda ne
kadar bilgiliyiz?
Adeta DNA’lar›m›zda
yaz›l› olan genetik
kodlar› mutasyona
u¤ratan kansere iliflkin
bireysel olarak bir
korunma politikas›
gelifltirebildik mi?
Bu sorular›n
cevab›n› Onkolog
Prof. Dr. Mahmut
Gümüfl verdi.
Bedenimizde çok
say›da hücre
bulundu¤unu ve bu
hücrelerin oluflumu
s›ras›nda tüm
özellikleri, nas›l
çal›flacaklar›, nas›l
de¤iflecekleri, hatta
nas›l öleceklerinin
dahi DNA’lar›ndaki
genetik koda
yaz›ld›¤›n› belirten
Gümüfl, bu hücre
DNA yap›lar›nda
ortaya ç›kabilecek
herhangi bir
olumsuzlu¤un
kanseri ortaya
ç›karabilece¤ini
kaydetti.
Tüm bilim
camias›n›n kanserin
tedavisine yönelik
araflt›rmalara
kanalize oldu¤unu
ifade eden Gümüfl,
“Son 15 y›ld›r
kansere yönelik
ümit verici
geliflmeler
yaflan›yor.
Ancak burada önemli
olan kanserin
tedavisinden de önce
kanser olmamak için
savafl vermektir. ‹flte
bu noktada kanseri
tan›man›n önemi
ortaya ç›k›yor.” diyor
ve ekliyor: “Bizler
toplum olarak kanseri
yeterince tan›m›yoruz.
Kulaktan dolma
bilgilerle bu denli ciddi
bir hastal›ktan
korunmak mümkün
de¤ildir. Ailesinde
kanser hastal›¤›
bulunan, beslenme
al›flkanl›¤›na dikkat
etmeyen, sigara ve
alkol tüketen bireyler
kanser olma riski
aç›s›ndan ideal
bünyeye sahiptir.
Bu bireylerin kanser
hastal›klar›na
yakalanmamak için
gerekli tedbirleri
almalar› ve en ufak bir
flüphede hekime
baflvurmalar›
zaruridir.” Prof. Dr.
Gümüfl konu
hakk›nda sorular›m›z›
cevapland›rd›.
Kanser nedir?
‹nsan vücudu yaflam boyunca kendini yenileyerek
fonksiyonlar›n› yerine getirir. Görevini yapamayacak hale
gelen hücreler y›k›l›r ve yerine yenileri yap›larak bu
tazelenme süreci dengeli bir flekilde yaflan›r. Bu süreç
çeflitli yollarla kontrol alt›nda tutulur. Genetik veya çevresel
etkenler arac›l›¤›yla bu süreci kontrol eden mekanizmalar›n
etkilenmesi sonucu denge bozulur, gere¤inden fazla ve
ço¤u zaman görevini yapma yetene¤i olmayan hücreler
kontrolsüz olarak ço¤al›r. Bu hücreler bulundu¤u çevrenin
de dengesini bozan yumrular fleklinde kendini gösterir.
Biz oluflan bu duruma kanser ad›n› veriyoruz.
Her kanser türünde farkl›
belirtiler ortaya ç›kar
Hangi durumlarda kanserden
flüphelenmeliyiz? Kanserde en
s›k görülen belirtiler nelerdir?
Öncelikle flunu belirtmek gerekir ki kanserin belirtisi olarak
sayaca¤›m›z durumlar ço¤u zaman kanser d›fl› hastal›klar›n
belirtisi olarak da karfl›m›za ç›kabilir. Bu nedenle bu
belirtilerin görülmesi kanser oldu¤umuz anlam›na gelmez.
Sadece bu konuda baz› incelemeleri yapt›rmam›z›n
gereklili¤i ortaya ç›kar.
Kanserin genel belirtileri kilo
kayb›, halsizlik, atefllenme,
vücutta nedensiz morarmalar
ve s›rad›fl› fliflliklerdir. Bunun
yan› s›ra kanserin olufltu¤u
organa özgü belirtiler görülür
Örne¤in geçmeyen kuru öksürük, kanl› balgam, s›rt ve yan
a¤r›lar› s›kl›kla akci¤er kanserinde görülen belirtilerdir.
Meme kanseri memede ve koltuk alt›nda beliren flifllikle
kendini gösterirken; kal›n ba¤›rsak kanserlerinde kar›n
a¤r›s›, büyük abdestte kan görülmesi, kans›zl›k ve d›flk›lama
de¤ifliklikleri görülür. Bu nedenle özellikle makattan kanama
olan durumlarda bunun basur belirtisi olarak
geçifltirilmemesi ve gerekli incelemenin yap›lmas› önemlidir.
Yine ciltte önceden var olmayan, “ben” olarak tan›mlanan
yeni lezyonlar›n görülmesi veya daha önceden var olanlarda
kanama, büyüme, renk de¤iflikli¤i ve ülserleflme gibi
de¤iflikliklerin olmas› cilt kanserinin belirtisi olabilir.
Vücudun tüm organlar›nda
kanser geliflebilir
Hangi organlarda kanser olur?
Vücudun hemen hemen tüm
organlar›nda kanser geliflebilir.
Erkeklerde akci¤er kanseri,
kal›n ba¤›rsak kanseri, mide
kanseri ve prostat kanseri s›k
görülen kanserlerdir. Kad›nlarda
ise meme kanseri, akci¤er
kanseri, kal›n ba¤›rsak kanseri
s›k görülen kanserlerdir.
.
37
Kanser görülme s›kl›¤› ülkelere ve bölgelere
göre de¤ifliklik gösterebilir. Özellikle
ülkemizde Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu’da
yemek borusu ve mide kanseri s›kça
görülmektedir. Bu durumun özellikle tuzlu
ve hayvansal g›dalardan zengin beslenme
ile ilgili oldu¤u düflünülmektedir.
Bafll›ca neden kalitesiz
beslenme, sigara ve
alkol
Kanser hastal›¤›
aç›s›ndan kimler daha
çok risk alt›nda?
Herfleyden önce sigara içenleri en riskli
grup olarak belirtmeliyiz. Akci¤er kanseri
baflta olmak üzere yemek borusu, mide,
pankreas, kal›n ba¤›rsak ve mesane
kanserlerinin sigara ile iliflkisi oldu¤u
bulunmufltur. Bu duruma alkol al›flkanl›¤›n›n
da eklenmesi özellikle bafl-boyun ve yemek
borusu kanserlerinde riski hayli
art›rmaktad›r. Özellikle ya¤dan zengin,
bitkisel liflerden fakir dengesiz beslenenler,
günefl ›fl›¤›na kontrolsüz flekilde maruz
kalanlar ve fazla kilolular daha fazla risk
alt›ndad›r. Ayr›ca kanserlerin yüzde 5-10’u
genetik özellik göstermektedir. Ailesinde
özellikle 40 yafl alt›nda kanser görülenlerde
kanser geliflme riski di¤er kiflilere göre daha
yüksektir.
KETEM’ler kanserin
erken tan›s›nda
oldukça önemli
merkezler
Kanserde erken tan›n›n
hayati önem tafl›d›¤›n›
biliyoruz. Bu anlamda
erken tan› ile ilgili hangi
tarama yöntemlerinden
faydalanmal›y›z?
Erken tan› kanserde hastal›¤›n tedavisi ve
beklenen yaflam süresi aç›s›ndan hayati
önem tafl›r. Baz› kanser türleri maalesef
erken belirti vermez ve bu türlerin yararl›
bir erken tan› ve tarama yöntemi yoktur.
Bunun yan› s›ra meme, kal›n ba¤›rsak ve
rahim a¤z› kanserlerinin uygulanacak
tarama programlar› ile erken tan›nmas› ve
tedavi edilmesi mümkündür. Meme
kanserine karfl› 40-50 yafl sonras› y›lda bir
kez yap›lacak mamografik tetkikin yararl›
oldu¤u ortaya ç›km›flt›r. Rahim a¤z›
kanserinde ise cinsel yaflamla birlikte belirli
aral›klarla yap›lacak jinekolojik muayene ve
smear testi, hastal›¤› erken tan›mada
önemlidir.
Yine kal›n ba¤›rsak kanserine karfl›
yap›lacak gaitada gizli kan testi ve 50 yafl
sonras› yap›lacak rektosigmoidoskopik
incelemelerle kal›n ba¤›rsaklar›n ›fl›kl› bir
tüp vas›tas›yla de¤erlendirilmesi yararl›
olacakt›r. Bu konuda Sa¤l›k Bakanl›¤›
Kanser Erken Tan› Merkezleri (KETEM)
taramalarla ilgili hizmet vermekte ve bu
konuda oldukça yararl› bir ifllevi yerine
getirmektedir.
Kanserden korunmak
için risk faktörlerinden
uzak durun
Kanserden tamamen
korunmak mümkün
mü? E¤er mümkünse
nas›l korunabiliriz?
Kanser birden fazla etkenin neden
olabilece¤i bir hastal›kt›r. Ve ço¤u zaman
hangi olumsuz etkenin kansere yol
açaca¤›n› kestirmek mümkün olmayabilir.
Biz bu konuda etkisi olan faktörlerden
uzak durursak en az›ndan kansere
yakalanma riskini azaltm›fl oluruz.
Peki, bunun için neler yapabiliriz?
Sigara içmemek, alkolden uzak durmak,
dengeli beslenmek, spor yapmak ve
bunlar›n sonucu olarak afl›r› kilo almamak
hemen bir ç›rp›da sayabilece¤imiz olumlu
yaklafl›mlar. Fakat akl›m›zda tutmam›z
gereken nokta, tüm bu önerilerin tek
bafl›na veya belirli bir zaman diliminde
gerçeklefltirilmesi yerine bunlar› bir yaflam
tarz› olarak benimsemenin gereklili¤idir.
Zay›fl›¤a ve fliflmanl›¤a
yol açmayacak
flekilde beslenmeli
Beslenme ve yaflam
tarz› ile kanser
aras›nda do¤rudan
veya dolayl› bir iliflki
var m›d›r?
Zay›fl›k ve fliflmanl›k durumu ile kanser
geliflimi aras›nda iliflki oldu¤u saptanm›flt›r.
Bu konuda dengeyi tutturmak oldukça
önemlidir. Fakat özellikle beslenme ile
ilgili olarak, tek bir yiyecek veya içece¤in
az veya afl›r› tüketilmesi kansere neden
olmayaca¤› gibi kanseri önlemede de
etkili de¤ildir. Bu nedenle beslenme
al›flkanl›klar›m›z› yaflam tarz› haline
getirmeli, zay›fl›¤a veya fliflmanl›¤a yol
açmayacak flekilde sebze, meyve,
hayvansal ürünler, karbonhidrat ve vitamin
içeren yiyecekleri mümkün oldu¤unca
do¤al flekilde tüketmeliyiz.
Kanserin tan› ve
tedavisine yönelik
araflt›rmalar ümit
verici
Kanser nas›l tedavi
edilir? Günümüz t›bbi
tedavileri göz önüne
al›nd›¤›nda kanserden
yüzde yüz kurtulmak
mümkün müdür?
Kanser korkutucu ve ölümcül bir hastal›k
olarak bilinmekle birlikte son 1-15 y›lda
ümit verici geliflmeler sözkonusu
olmufltur. Yap›lan araflt›rma ve
geliflmelerle hastal›¤›n tan›s›nda ve
tedavisinde hayli yol al›nm›flt›r.
Tedavi yöntemleri olarak, cerrahi yolla
tümörün ç›kar›lmas› özellikle erken
dönemde oldukça yüz güldürücüdür.
Bu ameliyatlar sonras›nda adjuvan tedavi
olarak and›¤›m›z koruyucu kemoterapi
ve radyoterapi uygulamalar› tedavinin
baflar› flans›n› art›rmaktad›r. Cerrahi
tedavinin uygun veya gerekli olmad›¤›
durumlarda kemoterapi ve radyoterapi
ile hastal›k kontrol alt›na al›nmaktad›r.
Son y›llarda ad›ndan s›kça sözedilen ve
halk aras›nda “ak›ll› ilaçlar” olarak
adland›r›lan kanserin olufl mekanizmalar›
üzerine etkili ilaçlar›n tek bafl›na veya
kemoterapi ile birlikte uygulanmas› da
birçok hastal›kta olumlu sonuç
do¤urmufltur. Bilinmesi gereken fludur ki
cerrahi tedavi, kemoterapi, radyoterapi
ve hedefe yönelik ak›ll› ilaç tedavileri
birbirlerinin alternatifi de¤ildir, bu tedaviler
ço¤u zaman ayn› hastal›kta ard›fl›k olarak
veya birlikte uygulanabilmektedir.
Her kanser türünün tedavisi farkl›l›k
gösterebilir. Bu noktada hastalar›m›z
hastal›klar›n› ve tedavilerini çevredeki
benzer hastalar›n tedavileri ile
karfl›laflt›rmamal›d›r. Bu konudaki karar
doktorlarla tart›fl›lmal› ve bu
de¤erlendirme sonras›nda hasta ve
doktor birlikte karar vermelidir.
Sonuç olarak, onkoloji uzman›
arkadafllar›m ve flahs›m ad›na tüm
hastalar›m›za ve yak›nlar›na Allah’tan flifa
diler, tan› ve tedavinin s›k›nt›l› olabilecek
süreçlerinde onlarla her zaman birlikte
olaca¤›m›z› bilmelerini isterim G
Sa¤l›kta fliddet k›nand›
‹stanbul ‹l Sa¤l›k
Müdürlü¤ü, Gaziantep
Avukat Cengiz Gökçek
Devlet Hastanesi'nde
bir sald›r› sonucu a¤›r
yaralanan Gö¤üs
Cerrahi Uzman› Dr.
Ersin Arslan'›n hayat›n›
kaybetmesiyle
sonuçlanan menfur
olay› k›nad›.
‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü’nde
düzenlenen törene, Sa¤l›k Müdürü
Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu,
doktorlar ve sa¤l›k çal›flanlar› ile
müdürlük çal›flanlar› kat›ld›.
Kat›l›mc›lar, “Sa¤l›kta fiiddete
Hay›r”, “fiiddetin Her Türüne
Hay›r”, “Doktoruna Sahip Ç›k
Türkiye” ve “Sa¤l›k Çal›flan›na
fiiddete Hay›r” pankartlar› tafl›d›.
‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Dokucu,
anma töreninde yapt›¤›
konuflmada, Dr. Ersin Arslan'a
yönelik sald›r›ya tepkisini dile
getirdi ve sa¤l›k çal›flanlar›na
yönelik fliddet olaylar›n› k›nad›.
Sa¤l›k camias›n›n en ac›
günlerinden birini yaflad›¤›n›
belirten Dokucu, “Halen olay›n
derin flokunday›z. Çünkü zaman
ve mesai kavram› gözetmeksizin
insanlar›n hayat›n› kurtaran, ac›s›n›
dindiren meslektafl›m›z Dr. Ersin
Arslan öldürüldü. Bu olay› sa¤l›k
camias› olarak fliddetle k›n›yoruz.
Unutmayal›m ki bizler, "insan›
yaflat ki devlet yaflas›n” diyen bir
neslin torunlar›y›z. Oysa bugün
hayat›n› insan› yaflatmaya adayan
hekimlerimizin canlar›n›
alabiliyoruz.” dedi.
“Meslektafl›m›z arkas›nda
genç bir efl ve henüz
do¤mam›fl bir bebek
b›rakt›. Bizler
meslektafllar› ve
hepsinden önemlisi birer
insan olarak, bu olay›n
derin hüznünü
ve flokunu yaflamakta ve
bu olanlara inanmakta
hala güçlük çekmekteyiz.”
diyen Dokucu,
vatandafllar› sa¤l›k
çal›flanlar›na sahip
ç›kmaya ça¤›rd›.
‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü olarak bugüne
kadar tüm sa¤l›k çal›flanlar›n›n yan›nda
olduklar›n› ifade eden Dokucu, bundan
sonra da gerek idari gerekse hukuki olarak,
bu tür olaylarda sa¤l›k çal›flanlar›n›n
yan›nda olacaklar›n› vurgulad› G
39
DR. M. SEV‹NÇ EL‹NÇ ASLAN
BEYKOZ DEVLET HASTANES‹ / DERMATOLOJ‹ UZMANI
Düzenli temizlenen cilt
sa¤l›k ve gençlik vadeder
Dermatolog Dr. Meryem
Sevinç Elinç Aslan, güzel
ve sa¤l›kl› bir cilt için,
sabah ve akflam olmak
üzere günde iki kez düzenli
cilt temizli¤i yap›lmas›
gerekti¤ini söyledi.
Cildin erken yafllanmas›n›
önlemek için güneflten
korunmak kadar, temiz
tutman›n da önemli
oldu¤unu kaydeden Elinç,
kullan›lan temizleyicilerin
cilt tipine göre seçilmesi
gerekti¤ini hat›rlatt›.
Cildi makyaj kal›nt›s›,
kir ve ya¤dan ar›nd›rman›n
cilt kalitesi aç›s›ndan büyük
önem tafl›d›¤›n› kaydeden
Elinç, temizlenmeyen cildin
sivilce ve bakterilere daha
yatk›n oldu¤una dikkat çekti.
Elinç, temizli¤in yaln›zca
derinin ar›nd›r›lmas›
anlam›na gelmedi¤ini, ayn›
zamanda derinin kendi
kendini yenilemesini de
h›zland›rd›¤›n› belirterek,
“Do¤ru temizlenen cilt,
uzun y›llar deforme olmayan
bir gençlik vadeder” dedi.
Elinç, konu hakk›nda flu
bilgileri verdi:
Temizlenen cilt
Cildimizi ne s›kl›kla
hücreleri yenilenmeye temizlemeliyiz?
Cilt temizli¤i her gün, sabahlar› ve
bafllar
Cildimiz gün içerisinde hava kirlili¤i,
toz, ellerimizden bulaflan bakterilere
maruz kal›yor. Bu gibi zararl› çevresel
faktörlerden korunmada yap›lmas›
gereken en önemli ad›m cildin
temizli¤inin yap›lmas›d›r. Temizlik
yaln›zca deriyi kirleten bu çevresel
kirleticilerden derinin ar›nd›r›lmas›
anlam›na gelmez. Ayn› zamanda derinin
kendi kendini yenilemesi s›ras›nda
canl›l›¤›n› kaybeden ölü hücrelerin
at›lmas› için de gereklidir. Bu temizlik
ifllemi derinin havalanmas› ve d›flar›dan
alaca¤› maddelerin deriye geçmesini
de sa¤layacakt›r.
‹deal cilt temizli¤i,
do¤ru ürünle düzenli
yap›land›r
Cilt temizli¤inin ve günlük bak›m›n›n ilk
ad›m› cildin uygun bir temizleyici ile
y›kanmas›d›r. El ve vücut için kullan›lan
temizleyiciler her zaman yüzümüz için
uygun olmayabilir. Bu nedenle do¤ru
temizleme ürününü seçmek çok
önemlidir. Cildinizi kurutan bir temizleyici
cildin koruyucu tabakas›na zarar
verirken, çok etkin olmayan bir
temizleyici de bakterileri ve sebumu
(ya¤ salg›s›) gerekti¤i gibi gidermeyerek
ya¤l› bir görünüme sebep olabilmektedir.
Cildin temizli¤inden sonra uygun
bir ürün kullan›larak nemlendirilmesi
cilt bak›m›nda yap›lmas› gereken ikinci
önemli ad›md›r. Cildi nemlendirme için
çok ucuz bir yöntem olan bol su içmeye
de özen gösterilmelidir. Ayr›ca cildi
güneflten korumak gerekir. Bunun için
flapka, günefl gözlükleri ve güneflten
koruyucu kremler gibi güneflten
koruyucu ürünler mutlaka kullan›lmal›d›r.
Derinin do¤al pH'›na
yak›n bir temizleyici
kullan›lmal›
akflamlar›, günde iki kez olacak
flekilde yap›lmal›d›r.
Düzenli
temizlenmeyen
ciltte oluflabilecek
problemler
Temizlenmeyen bir cilt bir süre
sonra ölü hücreler ve sebum ile
kaplan›r. Ciltte biriken ölü hücreler
cildin kal›nlaflmas›na sebep olur.
Bu kal›nlaflm›fl tabaka bakteri ve
mantarlar›n üremesi için uygun
zemin oluflturarak çok say›da deri
hastal›¤›na sebep olabilir.
Cilt temizli¤inin düzenli yap›lmaz
ise cildin mantar, uyuz ve bitlenme
gibi insandan insana bulaflabilen
parazitlerle oluflan mikrobik
hastal›klar›, akne (sivilce) gibi afl›r›
ya¤lanmaya ba¤l› cilt hastal›klar› ve
baz› allerjik hastal›klar gibi pek çok
hastal›¤›n s›kl›¤› artacakt›r. Uygun
vücut temizli¤i birçok deri sorununu
ve hastal›¤›n› önleyici ve ortadan
kald›r›c› bir önlemdir.
Temizleyiciyi cilt
tipinize göre seçin
Bilindi¤i üzere 3 farkl› cilt tipi vard›r.
Tabi 3 farkl› cilt tipi olunca bu cilt
tiplerinin de temizli¤i ve bak›m›
kendine göre farkl› olacakt›r.
Cilt tipine göre özel olarak gelifltirilmifl
temizleyiciler kullan›lmal›d›r.
Örne¤in kuru ciltlerin temizli¤inde
daha yumuflak örne¤in köpük
formunda temizleyiciler seçilirken,
ya¤l› ciltler için s›v› örne¤in jel
formunda bir temizleyici
kullan›lmal›d›r. Sizin için hangi ürünün
en uygun oldu¤unu bir uzman›n
önerisiyle belirleyebilirsiniz.
Temizlik suyla fiziksel olarak yap›l›r.
Çeflitli temizleyiciler bu ifllem s›ras›nda
temizlenme ifllemini kolaylaflt›rman›n
yan›nda baz› kirletici maddeleri çözerek
bir anlamda kimyasal bir temizlenmeyi
de sa¤larlar. Cildi fazla kurutmamak için
pH de¤eri, derinin do¤al pH'›na yak›n
(5.5 civar›nda) bir temizleyici
kullan›lmal›d›r. Cilt fazla h›rpalanmadan
düzenli olarak y›kanmal›, cildi tahrifl
edebilecek keseleme, afl›r› s›cak ve afl›r›
so¤uk su gibi faktörlerden kaç›n›lmal›d›r.
41
DT. YAKUP KASAPO⁄LU
OKMEYDANI A⁄IZ VE D‹fi HASTALIKLARI HASTANES‹ / D‹fiHEK‹M‹
Çürük difl hastal›klara
davetiye ç›kar›yor
Dt. Yakup Kasapo¤lu,
difllerin vücudumuzda
korunmas› zorunlu
hassas sa¤l›k
dengesinin en etkin
elemanlar›ndan
biri oldu¤unu
belirterek, difllerde
oluflan çürüklerin bu
denge üzerinde negatif
bir etki oluflturdu¤unu
kaydetti.
Önemsenmeyen difl
çürükleri ve
iltihaplanmalar›n orta
ve daha yukar›s› yafl
grubu için kalp krizi
riskini art›rd›¤›n› ifade
eden Kasapo¤lu,
her 6 ayda bir difl
muayenesinin
önemine vurgu yapt›.
Ülkemizde a¤›z ve difl sa¤l›¤›na yeterince
önem verilmedi¤ini belirten Dt. Yakup
Kasapo¤lu, Türkiye’de çocuklar›n ve
yetiflkinlerin yüzde 80-90’›n›n a¤z›nda çürük
difl oldu¤unu bildirdi. Dt. Kasapo¤lu, a¤›z
ve difllerde oluflan iltihapl› hastal›klar›n›n
kalbin sa¤l›¤›n› bozarak, kalp hastalar› için
ciddi tehdit oluflturdu¤unu belirterek,
flu bilgileri verdi “Difl ve difl eti hastal›klar›,
toplumun çok büyük bir bölümünü
hayatlar›n›n bir döneminde mutlaka etkileyen
bir hastal›k gurubudur. Sa¤l›ks›z difller tedavi
edilmedi¤i takdirde vücuttaki tüm sistemleri
olumsuz etkiler ve sürekli enfeksiyon oda¤›na
dönüflür. Günümüzde kalp hastal›klar›n›n
7'de 1'inin difl kaynakl› oldu¤u
bildirilmektedir. Sa¤l›ks›z a¤›z ve çürük
difller, kalbin ve di¤er organlar›n enfeksiyon
riskini art›rmakta ve kalbin normal ritminden
daha farkl› çal›flmas›n› tetiklemektedir. Bu
aç›dan kalp hastalar›n›n, difl doktoruna
gittiklerinde muhakkak hastal›klar›n› iletmeleri
gerekiyor”
Difl çürüklerinin en
önemli sebebi flekerli
g›dalar
Difl hastal›klar›n tamam›na yak›n›n›n
önlenebilir hastal›klar gurubunda oldu¤una
dikkat çeken Dt. Kasapo¤lu, flunlar› söyledi:
“Duyarl› bir difl yüzeyi, mikroorganizmalar
için elveriflli yiyecek art›klar› ve asit
oluflumuna yol açacak mikroorganizmalar›n
varl›¤›, difl çürü¤ü oluflumunun bafll›ca
sebepleri aras›ndad›r. Besinler içinde difl
çürümesine en çok neden olan g›dalar
karbonhidratlar, yani kabaca, flekerli
g›dalard›r. Difller düzenli olarak f›rçalan›r
ve bak›mlar›na özen gösterilirse,
mikroorganizmalar onlara zarar veremezler.
Difl çürü¤ü, diflte oyuklar yaparak diflin
yap›s›n› bozan ve kendi kendine
iyileflmeyen bir hastal›kt›r. E¤er difl hekimi
taraf›ndan daha bafllang›c›nda tedavi
edilmeyecek olursa çürük difl için daha
zor, karmafl›k ve pahal› tedaviler gerekebilir.
Difl pla¤›, difl etlerinin önemli hastal›k
nedenlerinden biridir. Yemeklerden sonra
difllerin f›rçalanmas› ve difl ipi kullanarak
yemek art›klar›n›n ç›kar›lmas› difllerin
çürümesini, difl eti hastal›klar›n›n oluflumunu
ve ilerlemesini önler.”
A¤r›m›yor diye
‘Sa¤l›kl› difllerim var’
zannetmeyin
Difllerin a¤r›mamas›n›n sa¤l›kl› oldu¤u
anlam›na gelmeyece¤ini söyleyen Dt.
Yakup Kasapo¤lu, flöyle devam etti:
“Difl a¤r›s›n›n olmas›
için difl çürü¤ünün çok
ilerlemifl olmas›
gerekir. Difl
çürüklerinin tedavi
edilebilir dönemde
belirlenmesi için a¤r›
oluflmas›n›
beklemeden senede en
az iki kez difl hekimine
giderek difllerin
muayene ettirilmesi
gerekir. Difl hekimleri
gerekti¤inde difllerin
filmini çekerek gözle
görünmeyen difl
oyuklar›n› da
belirleyebilirler.
D‹fi SA⁄LI⁄IMIZI
KORUMAK ‹Ç‹N
NELER YAPMALIYIZ?
• Çal›flan kiflilerin özellikle ifl yerinde
çok fazla çay, kahve molas›
verdiklerini biliyoruz. Bu gibi
içeceklerin sürekli tüketimi a¤›zda
asit salg›layan bakterileri aktive
etmektedir. Bu bakteriler de difl
çürüklerine neden olmaktad›r.
Bu yüzden çay ve kahveyi
oldu¤unca flekersiz tüketmeli ya
da bu içeceklerin yerine süt ve süt
ürünleri tercih edilmelidir.
• Yap›lan hatalardan biri de sigara
kullan›m›. Sigara a¤›z kurulu¤una,
a¤›z kokusuna, difllerde
lekelenmelere ve bu lekelenmelerin
difl yüzeyinde tutulumuna sebep
oldu¤undan dolay› çürüklere
neden olmaktad›r. Hatta a¤›zda,
a¤›z kanserlerine kadar varan genifl
yelpazede birçok hastal›¤a neden
olmaktad›r. Bu nedenle sigaradan
her flekilde uzak durulmal›d›r.
• Difl f›rçalamak tabii ki difller için
çok önemli bir koruyucu önlemdir.
Fakat difl f›rças›n›n da ulaflamad›¤›
yerler vard›r. Bu yüzden difl ipi
kullanmak gerekti¤ini bilmek
gerekli. Etkili bir difl ipi ve difl f›rças›
kullan›m› için difl hekimlerine
dan›flmak çok önemlidir.
• Difl f›rçalamak dedi¤imiz gibi
belki de difl sa¤l›¤› aç›s›ndan en
önemli fleylerden biridir. Fakat onu
da do¤ru kullanmak çok önemli.
Örne¤in difl f›rças› üç ayda bir
de¤ifltirilmesi gereken bir araçt›r
ve difllerimizi f›rçalarken f›rçan›n
kuru olmas› gerçe¤ini de göz ard›
etmemek gerekmektedir.
• Tatl› tüketimini s›n›rlamak da
difl sa¤l›¤› aç›s›ndan önemlidir.
Zira; tatl› difl minesinde çok çabuk
deformasyonlar yaratabilmektedir.
Tatl› tüketimi yemek ö¤ünleri
içerisinde yap›lmal›d›r.
Gün içerisinde sürekli tatl› fleyler
tüketmek difllere zarar verecektir.
“Difl çürüklerinin erken dönemde tan›nmas›
difllerin kaybedilmesini engelleyebilir veya
en az›ndan geciktirebilir. Bu hem sa¤l›k
aç›s›ndan, hem de sosyal ve ekonomik
aç›dan önemli katk›lar sa¤lar.”
43
‹stanbul Halk Sa¤l›¤›
Müdürü atand›
2 Kas›m 2011 tarihli Resmi Gazete 663
Say›l› Sa¤l›k Bakanl›¤› ve Ba¤l›
Kurulufllar›n›n Teflkilat ve Görevleri
Hakk›nda Kanun Hükmünde Kararname
yay›nland›. Bu kararnameye göre Sa¤l›k
Bakanl›¤›’na ba¤l› kurumlar, Türkiye Halk
Sa¤l›¤› Kurumu, Türkiye Kamu Hastaneleri
Kurumu, Türkiye Hudut ve Sahiller Sa¤l›k
Genel Müdürlü¤ü, Türkiye ‹laç ve T›bbi
Cihaz Kurumu olarak ayr›ld›. Yap›lan
de¤iflikli¤in ard›ndan ‹stanbul Halk Sa¤l›¤›
Müdürlü¤ü’ne Marmara Üniversitesi Halk
Sa¤l›¤› Anabilim Dal› Ö¤retim Üyesi Doç.
Dr. Mustafa Tafldemir atand›.
Göreve atanmas› dolay›s›yla sa¤l›k
muhabirleriyle bir araya gelen Tafldemir,
‹stanbul Halk Sa¤l›¤› Müdürlü¤ü’nün
görevleri ve önümüzdeki dönemde
yürütülecek çal›flmalar hakk›nda bilgi verdi.
Bakanl›k teflkilat yap›s›n›n de¤iflmesinin
ard›ndan Türkiye Halk Sa¤l›¤› Kurumu’nun
ildeki temsilcisi olarak görev yapaca¤›n›
belirten Tafldemir, kurumun ildeki
yap›lanmas› hakk›nda flu bilgileri verdi:
‹stanbul Halk Sa¤l›¤› Müdürlü¤ü, Halk
Sa¤l›¤› Kurumu’nun ildeki yönetim
teflkilat›d›r. Koruyucu sa¤l›k hizmetleri,
laboratuvar hizmetleri, aile hekimli¤ini de
içine alan temel sa¤l›k hizmetlerinden
sorumludur.
‹stanbul Halk Sa¤l›¤›
Müdürlü¤ü’ne
Marmara Üniversitesi
Halk Sa¤l›¤› Anabilim
Dal› Ö¤retim Üyesi
Doç. Dr. Mustafa
Tafldemir atand›.
‹lde ki 39 toplum
sa¤l›¤› merkezi, 5 halk
sa¤l›¤› laboratuvar›,
32 ana çocuk sa¤l›¤›
ve aile planlamas›
merkezi, 880 aile
sa¤l›¤› merkezi,
32 verem savafl
dispanseri, 21 sa¤l›k
evi, ‹stanbul Halk
Sa¤l›¤› Müdürlü¤ü’ne
ba¤l› olarak
faaliyetlerine devam
edecek
Halk Sa¤l›¤›
Müdürlü¤ü
taraf›ndan verilecek
hizmetler
• Aile hekimli¤i hizmetleri
• Koruyucu a¤›z difl sa¤l›¤›
hizmetleri
• Cezaevi sa¤l›k hizmetleri
• Adli tabiplik hizmetleri
• Kanser takip ve tarama
hizmetleri
• Bulafl›c› olmayan hastal›klar
ve kronik durumlarla mücadele
(kalp damar hastal›klar›, kronik
solunum yolu hastal›klar›, trafik
kazalar› ve ev kazalar›n›n
önlenmesi, bedensel ve zihinsel
engellili¤in engellenmesi vb.)
• Obezite, Diyabet ve Metabolik
hastal›klarla mücadele
• Koruyucu ruh sa¤l›¤› hizmetleri
• Çocuk, ergen, kad›n ve üreme
sa¤l›¤› hizmetleri
• Bulafl›c› hastal›klarla
mücadele
• Tüberkülozla mücadele
• Afl› programlar› ve afl›lama
hizmetleri
• Çevre sa¤l›¤› hizmetleri
• Çal›flan sa¤l›¤› hizmetleri
• Tütün ve di¤er ba¤›ml›l›k
yap›c› maddelerle mücadele
PROF. DR. NURTEN ESK‹YURT
‹STANBUL ÜN‹VERS‹TES‹ TIP FAKÜLTES‹ / F‹Z‹KSEL TIP VE REHAB‹L‹TASYON ANAB‹L‹M DALI Ö⁄RET‹M ÜYES‹
Osteoporozdan korunman›n
3 alt›n yolu: Kalsiyum,
egzersiz, D vitamini
Kemik yo¤unlu¤unun
azalmas› ile
menopozdan sonra
kad›nlarda ciddi sa¤l›k
sorunlar›na yol açan
osteoporoz, kemiklerde
çabuk k›r›lmalara neden
oluyor. 50 yafl›n
üzerindeki her dört
kad›ndan birinde görülen
osteoporozun, sinsi bir
hastal›k oldu¤unu
söyleyen Prof. Dr. Nurten
Eskiyurt, hastal›kla
mücadelede düzenli
egzersiz ve beslenmenin
önemine iflaret etti.
Prof. Dr. Eskiyurt,
“Kalsiyumdan zengin
ürünler tüketerek, düzenli
D vitamini alarak ve
egzersiz yaparak
osteoporoz riskini önemli
ölçüde azaltmak
mümkün.” dedi ve ekledi:
“Günümüz flartlar›nda
osteoporoz, tedavi
edilebilir bir hastal›kt›r.
Ancak burada önemli
olan henüz hastal›k
geliflmeden gerekli
tedbirleri alarak, riski en
aza indirmektir.”
Osteoporoz (kemik
erimesi) nedir?
21. yüzy›la damgas›n› vuran osteoporoz
önemli bir toplum sa¤l›¤› problemidir.
Düflük kemik kütlesi ve kemik dokusunun
mikro mimari yap›s›n›n bozulmas› sonucu
kemik k›r›lganl›¤›nda art›flla karakterize
olan bir iskelet sistemi hastal›¤› olarak
tan›mlan›r.
Ne tür flikâyetlere
sebep olur ve nas›l
tan› konur?
Osteoporoz, k›r›k
ortaya ç›kana kadar
herhangi bir bulgu
vermeyen bir
hastal›kt›r. Kol ve
bacaklardaki k›r›klar
klinik olarak ortadad›r.
Fakat omur k›r›klar›
sessizdir. Böyle k›r›klar
s›kl›kla alt s›rt ve üst
bel bölgelerinde
oluflur. A¤r› aniden
ortaya ç›kabilir ya da
yavafl yavafl mikro
k›r›klarla geliflir.
Osteoporozda
öksürme veya
hapfl›rma bile k›r›¤a
neden olabilir
Genel durum de¤erlendirilmesinden
sonra da rutin sistem muayeneleri ve
ayr›nt›l› bir kas iskelet sistemi muayenesi
yap›l›r. Sekonder osteoporoz ay›r›c› tan›s›
için laboratuvar testleri ve D vitamini
bak›ld›ktan sonra hastaya DXA tetkiki
uygulan›r.
Kesin tan›, kemik
mineral yo¤unlu¤u
ölçümü ile konur
Osteoporozun tan›s› “dual enerji x-ray
absorbsiyometri” (DXA) yöntemi
kullan›larak konur. DXA dünyada en
yayg›n olarak kullan›lan ve Dünya Sa¤l›k
Örgütü taraf›ndan da osteoporoz
tan›s›nda alt›n standart olarak önerilen
tekniktir. DXA ile yap›lan kemik mineral
yo¤unlu¤u ölçümünün amaçlar›; tan›sal
kriterleri sa¤lamak ve tedavinin izlenmesi
içindir. Ölçümler omurga, kalça, tüm
vücut ve koldan yap›labilmektedir.
Baz› tiroit ilaçlar›n›n
kullan›m›, kemik
erimesini
h›zland›rabilir
Osteoporozda kemik
kitlesinin azalmas›n›
h›zland›ran faktörler
nelerdir?
Öyküde kemik kayb›na yol açabilecek
hastal›klar, baz› ilaçlar›n kullan›m›,
kalça de¤erlerinin lomber bölgeden
daha düflük olmas› gibi nedenler ile
hipertroidi, hiperparatroidi gibi hastal›klar
ve yüksek dozda tiroit hormonu kullanan
olgularda TSH bask›lanmas› kemik y›k›m›
art›fl›na neden olur. Steroid kullan›m› gibi
baz› ilaçlar›n kullan›m› da kemik y›k›m›n›
art›rarak osteoporoza neden olur.
Osteoporozda düflme, a¤›r obje
kald›rma ya da bunun gibi günlük
aktiviteler ile k›r›k oluflur.
Bazen öksürme, hapfl›rma gibi
minör bir travma, omurlarda k›r›¤a
neden olabilir.
Di¤er bulgular ise kamburluk ve
boy k›salmas›d›r. Osteoporozda
kronik s›rt a¤r›s›n›n en önemli sebebi,
boy k›salmas› ve paraspinal kaslar›n
progresif olarak k›salmas›d›r.
Kad›nlar erkeklere
göre daha az kemik
kütlesine sahip
Ön tan›da en
belirleyici flikâyet,
kronik a¤r›d›r
Osteoporoz, 65 yafl›na kadar 4 kad›na
1 erkekte, 65 yafl›ndan sonra 2 kad›na
1 erkekte görülme s›kl›¤›ndad›r.
Kad›nlarda, özellikle menopozdan sonra
görülen h›zl› kemik kayb›, kemik yap›s›n›n
zay›flamas›na ve osteoporozun ortaya
ç›kmas›na neden olabilir.
Osteoporoz hastalar›nda tan›, a¤r›
sorgulamas› ile bafllar. Risk faktörlerinin
sorgulanmas›ndan sonra fiziki
muayeneye geçilir.
Osteoporoz neden
kad›nlar› daha fazla
etkileyen bir
hastal›kt›r?
47
Kad›nlar menopozu
takip eden befl y›l
içinde h›zl› bir flekilde
kemik kaybederler.
Menopozda östrojen
düzeyi düflerek kemik
kayb›n›n h›zlanmas›na
neden olur.
Osteoporoz için risk
faktörleri
Osteoporoz hastal›¤›na ait risk faktörlerini
de¤ifltirilemeyen ve de¤ifltirilebilen risk
faktörleri olarak iki grupta ele alabiliriz.
De¤ifltirilemeyen risk faktörleri: ‹leri yafl,
kad›n cinsiyet, aile öyküsü (annede kalça
k›r›¤›), daha önceki k›r›k öyküsü, ›rk, etnik
köken, erken menopoz (45 yafl öncesi),
histerektomi, uzun süreli glukokortikoid
tedavi, romatoid artrit, erkekte
primer/sekonder hipogonadizm.
De¤ifltirilebilen risk faktörleri: Al›flkanl›klar
(alkol ve sigara tüketimi, bir fincan›n
üzerinde kahve içmek), düflük vücut kütle
indeksi, beslenme sorunlar›, vitamin D
yetersizli¤i (günlük ihtiyac›n 30 nmol alt›nda
olmas›), yetersiz egzersiz, diyet ile düflük
kalsiyum al›m›, s›k düflmeler.
Osteoporozdan
korunmak için bilinçli
beslenme ve fiziksel
aktivite flart
Osteoporozun önlenmesinde iki yaklafl›m
söz konusudur.
Primer korunma
Topluma yönelik korunmad›r. Bunun için
çocukluk ça¤›ndan bafllayan ve genç
eriflkin dönemine kadar olan sürede kemik
gelifliminin yüksek düzeyde tutulmas›
gerekir. Topluma yönelik korunma, kalsiyum
ve D vitamininden zengin beslenme ve
fiziksel aktiviteden yo¤un yaflam biçimi
esas›na göre planlan›r.
Sekonder korunma
(Yüksek risk yaklafl›m›) Sekonder koruma
ise risk grubunda olan kiflilerin saptanmas›
ve bunun için öncelikle e¤itim programlar›n›n
uygulanmas›yla gerçekleflir. Osteoporozun
önlenmesi çocukluk, ergenlik ve gençlik
dönemlerinde optimal kemik geliflimi ile
bafllar. Bunun için yeterli kalsiyum ve yafla
uygun yeterli D vitamini almak, yeterli protein
almak, günefl ›fl›¤›ndan yararlanmak, düzenli
fizik aktiviteye kat›lmak, süt ve süt ürünlerinin
kalsiyum kayna¤› olarak diyette yer almas›
ve sigaradan uzak durmak gerekir.
Osteoporoz ve k›r›k gelifliminin engellenmesi
için 50 yafl üzeri eriflkinlerde günlük 1200
mg kalsiyum al›m› önerilir. D vitamini de
kemik sa¤l›¤›, kalsiyum emilimi, kas gücü
ile denge ve düflme riski aç›s›ndan önemli
role sahiptir. 50 yafl üzeri eriflkinlerde
önerilen günlük D vitamini dozu 800-1000
IU’dir. Diyetle yeterli miktarda al›nmas›
mümkün olmad›¤› için destek tedavisi
verilmesi önerilir.
Düzenli egzersiz her
yaflta k›r›k riskini azalt›r
Düzenli olarak, vücut
a¤›rl›¤› ile yap›lan kas
güçlendirme
egzersizleri ile denge
egzersizleri düflme ve
k›r›k riskini azaltmak için
önemlidir. Bu
egzersizler ile postür ve
dengede düzelme
sonucu düflme riski
azal›r. Ayr›ca
egzersizler kemik
yo¤unlu¤unu orta
derecede artt›rabilir.
Düzenli fizik aktivite hem osteoporozdan
korunma hem de genel sa¤l›k için tüm
yafllarda önerilir.
Osteoporoz, tedavi
edilebilir bir hastal›kt›r
Günümüz flartlar›nda
osteoporoz tedavisi
ile tamamen flifa
bulmak mümkün
müdür? Tedavi
sonras› kemikler
normale dönebilir
mi?
Osteoporoz günümüz flartlar›nda tedavi
edilebilir bir hastal›kt›r. Kalsiyum ve D
vitamininden yeterli beslenme, vücut
a¤›rl›¤› ile yap›lan aerobik, kas
kuvvetlendirici egzersizler ve hastaya
göre verilmifl ilaç tedavisi ile flifa
bulunur. Ancak zamana ihtiyaç vard›r.
Y›ll›k yap›lan DXA ile kontrollerde BMD
(kemik mineral yo¤unlu¤u) de¤erlerinin
ve t skorlar›n›n ayn› kalmas› veya çok
az olumlu de¤iflikli¤i tedavinin baflar›l›
oldu¤unu göstermektedir.
Son olarak
osteoporoz ve
sa¤l›kl› yaflam
hakk›nda önerileriniz
neler?
Uygun beslenmek, yeterli fiziksel
aktivitede bulunmak ve yaflam›
sevmek G
Kad›n flefkatinin sembolü:
Haseki Darüflflifas›
Kad›nlar›m›z tarih
boyunca yapt›klar›
darüflflifalar
(hastaneler) ve
sosyal yard›m
kurumlar›yla
hastalara ve
düflkünlere yard›m
etmifllerdir.
Bunlardan biri de
Kanuni Sultan
Süleyman'›n
hasekisi, II. Selim'in
annesi "Hürrem fiah"
yani "Haseki
Sultan"d›r. Haseki
Sultan, bugün Haseki
Hastanesi'nin
bulundu¤u
Avratpazar›
mevkiinde, Mimar
Sinan'a cami,
medrese, imaret,
sübyan mektebi ve
darüflflifa ihtiva eden
bir külliye infla ettirdi.
Haseki Külliyesi'nin
flöhreti semtin ad›n›
afl›nca bölge "Haseki"
ad›yla an›lmaya
baflland›. ‹nflaat› 456 y›l
önce tamamlanan
Haseki E¤itim ve
Araflt›rma Hastanesi
843 y›l›nda kad›nlara
tahsis edildi. Bir dönem
kad›nlar hapishanesine
dönüfltürülen ve
bak›ms›zl›ktan harap
olan merkez, tekrar
onar›ld›.
Deprem ve yang›n
gibi nedenlerle
çöktü, yeniden
diriltildi. Bugün, yeni
aç›lan modern ek
binas›yla birlikte
Sa¤l›k Bakanl›¤›'na
ba¤l› tam teflekküllü
bir e¤itim ve
araflt›rma hastanesi
olan merkez, Türk
halk›n›n ve Türk
t›bb›n›n hizmetinde.
Haseki Sultan Darüflflifas›'n›n inflaat› 1550 y›l›nda
tamamland›. Zaman içinde de¤iflen
fonksiyonuna uygun olarak isim de¤ifltirdi. 1551
tarihli vakfiyesinde, darüflflifan›n genel bir tedavi
kurumu oldu¤u aç›kça belirtilir. Vakfiyede sa¤l›k
personeli olarak iki doktor, bir kehhal (göz
hekimi), bir cerrah, bir eczac›, dört hastabak›c›
ile idrar fliflelerine bakan iki hizmetli
öngörülmektedir. Vak›f koflullar›na göre, idari
ve yard›mc› görevliler ile birlikte darüflflifada
çal›flanlar›n say›s› 28’dir. Bu say› zamanla
artm›flt›r. 1558 y›l›nda görevlilerin ücretleriyle
birlikte Haseki Darüflflifas›'n›n gideri 114.550
akçeydi.
1843’te kimsesiz, bak›ma
muhtaç kad›nlar› tedavi
eden bir kad›n hastanesi
oldu
Darüflflifa, 1843 y›l›nda
kad›nlara tahsis edildi.
Bu tarihten sonra
kimsesiz, bak›ma muhtaç,
evsiz barks›z hasta ve
çaresiz kad›nlar› tedavi
eden bir kad›n hastanesi
oldu.
1869'da Zaptiye Müflirli¤i'nin yönetimine geçti
ve "Nisa Tevkifhanesi" ad›n› ald›. Art›k halk
aras›nda "Haseki Zindan›" ad›yla tan›n›yordu.
Bir ara tevkifhanenin iki ko¤uflu boflalt›l›p
30 yatakl› bir hastane haline getirildi ve tutuklu
hasta kad›nlara ayr›ld›. Resmi yaz›flmalarda,
“Haseki Tevfikhanesi’nde Bulunan Nisa
Hastanesi" ad› kullan›l›yordu. Zaptiye Müflirli¤i'ne
ba¤l› oldu¤u y›llarda, yatan hastalar, zaptiye
hekimleri taraf›ndan tedavi ediliyor, zaman
zaman da d›flar›dan baflvuran kad›n hastalara
poliklinik hizmeti veriliyordu.
Bir odas›nda muhtaç ve aciz kad›nlar
bar›n›yor, di¤er bir odas› ise kad›n tutukevi
olarak kullan›l›yordu. Bu dönemde,
hekimler baflka görevleri nedeniyle
hastaneye 10-15 günde bir gelebildikleri
için düzenli tedavi yapam›yordu. ‹lk olarak
1871 y›l›nda bir eczac› ile Dr. Kiyako,
1872'de de ikinci bir hekim daimi olarak
görevlendirildi.
Yurdumuzda asepsi
ve antisepsi ilk kez
burada uyguland›
Mart 1880'de hastanenin yönetimi
fiehremaneti'ne (belediye) geçti. Hastalar
ile mahkûm kad›nlar, Sultanahmet'te yeni
yapt›r›lan Nisa Tevkifhanesi'ne nakledildi.
Bak›ms›zl›ktan harabeye dönen
darüflflifaya da düflkünler kabul edilmeye
baflland›. fiehremaneti 1884'de Moral› Ali
fiefik Bey'in kona¤›n› sat›n al›p onard›.
Böylece 1885'te yatak kapasitesi
100'e yükseldi. Bir süre sonra eski bir bina
olan bu konak da ihtiyaca cevap veremez
oldu. 1889'da y›kt›r›ld›, yan›ndaki Salih
Pafla Kona¤›'n›n bahçesinden bir bölüm
istimlâk edildi. Bu arsa üzerinde, Mimar
Patrocle Kompanaki'nin plan›na göre,
o y›llarda Avrupa'da çok revaçta olan
pavyon sisteminde modern bir hastane
yap›lmaya baflland›. Bu plana göre,
hastanede 12 ahflap ko¤ufl, ameliyathane,
sterilizasyon odas›, iki katl› bir memurlar
dairesi ile bir düflkünler pavyonu yer
alacakt›. Ocak 1891'de, dahiliye ve
hariciye pavyonlar› ile ameliyathane,
memurlar dairesi ve baz› müfltemilat
hizmete girdi. Son derece modern
ameliyathanesi sterilizasyona çok uygun
bir flekilde tavan› kubbeli olarak infla edildi,
ya¤l› boya ile boyand›, duvarlar› da camla
kapland›. Yurdumuzda asepsi ve antisepsi
ilk kez burada uyguland›. Yatak say›s›
200'e ç›kt› ve 1893 y›l›nda pavyonlara
hasta kabul edilmeye baflland›.
10 Temmuz 1894 günü meydana gelen
büyük depremde darüflflifa binas› büyük
hasar görünce boflalt›ld›. Hastane,
1908'de, II. Meflrutiyet'in ilan›ndan sonra
belediyeye ba¤l› olarak kurulan,
Müessesat-› Hayriye-i S›hhiyye
Müdüriyeti'ne ba¤land›. Burada bar›nan
düflkünler ile sakatlar Darülaceze'ye
nakledildi. Böylece yatak say›s› 250'ye
yükseltildi. Sulu konak aras› hastaneye
dahil edilerek cadde üzerindeki mutfak
poliklinik haline getirildi. Arka tarafta da
büyük bir mutfak ve müstahdem lojman›
yap›ld›.
Birçok bilim adam›,
siyasetçi ve sanatç›ya yuva
oldu
1910'da ahflap pavyonlar, 1911-1913
y›llar›nda bofl olan darüflflifa binas›
onar›ld›. Tarihi darüflflifa binas›, "Haseki
Meccan›n Müflahedehanesi" ad›yla ak›l
hastalar›n›n gözlem ve tecridi için
kullan›lmaya baflland›. Cumhuriyetin ilk
y›llar›nda hastanenin ad› "Türkiye
Cumhuriyeti ‹stanbul fiehremaneti
Haseki Nisa Hastanesi", 1930'larda ise
"Haseki Kad›nlar Hastanesi" idi. 1933
Üniversite Reformu'nda, Haydarpafla'da
bulunan t›p fakültesi ‹stanbul yakas›na
nakledilince fakültenin kad›n-do¤um,
tedavi ve farmakoloji ile II. hariciye
klinikleri Haseki Hastanesi'ne
yerlefltirildi. Kad›n do¤um klini¤inin
1967'de Cerrahpafla'ya tafl›n›ncaya
kadar yapt›¤› çal›flmalar hastaneye bir
do¤um hastanesi görünümü kazand›rd›.
51
1930’lu y›llardan bu
yana uzmanl›k e¤itimi
veren Haseki
Hastanesi birçok bilim
adam›, siyasetçi ve
sanatç›ya yuva oldu.
Hastane 1994 y›l›nda
imzalanan bir
protokolle Sa¤l›k
Bakanl›¤›’na
devredilerek Haseki
E¤itim ve Araflt›rma
Hastanesi ad›n› ald›.
2006 y›l›nda son teknik
imkânlarla donat›lm›fl
ek bina hizmete aç›ld›
2006 y›l› bafl›nda aç›lan ek hizmet binas›n›n
temeli, 1985 y›l›nda Opr. Dr. Alaattin
Yavaflça’n›n baflhekimli¤i döneminde at›ld›.
21 y›l boyunca kaba inflaat olarak bekleyen
proje, Opr. Dr. Haldun Ertürk’ün
baflhekimli¤i döneminde yeniden
canland›r›ld›. Gerekli protokollerin
imzalanmas›n›n ve ‹l Özel ‹daresi’nden
gerekli ödene¤in ayr›lmas›n›n ard›ndan
nihayet 09.07.2004 tarihinde, 9.818.500
YTL bedelle ihale edilerek k›sa bir
zamanda bugünkü halini ald›. Ek hizmet
binas›nda ortopedi ve travmatoloji, kulak
burun bo¤az, beyin cerrahisi, göz, üroloji
ve genel cerrahi klinikleri ile 114 adet
banyo, tuvalet, telefon ve televizyonlu
hasta odas›, 206 hasta yata¤›,
14 ameliyathane, 16 yo¤un bak›m ve
reanimasyon ünitesi, biyokimya, klinik
biyokimya ve mikrobiyoloji laboratuvarlar›,
son sistem sterilizasyon birimi, tam
otomatik merkezi ›s›tma, so¤utma ve
havaland›rma sistemi bulunuyor.
Y›lda 1 buçuk milyonu
aflan muayene,
20 binin üzerinde
ameliyat
gerçeklefltiriliyor
Opr. Dr. Haldun Ertürk’ün görevden
ayr›lmas›ndan sonra Ortopedi Klinik fiefi
Doç. Dr. Mahmut Ercan Çetinus
10.03.2011’de Haseki E¤itim ve Araflt›rma
Hastanesi’ne Baflhekim Vekili olarak
göreve atand›. Çetinus, halen Klinik fiefi
ve Baflhekim Vekilli¤i görevini yürütüyor.
Y›llarca sa¤l›k hizmetlerinde lokomotif
görevi üstlenen hastane, 52 yo¤un bak›m
yata¤›, y›lda 1 buçuk milyonu aflan
muayene say›s›, 250 binin üzerinde acil
hasta kabulü ve 20 binin üzerindeki
ameliyat say›s›yla sektörünün lokomotifi
olmaya devam ediyor G
Hemflirelik Haftas›
bir dizi etkinlikle kutland›
Hemflireler Günü
nedeniyle bir kutlama
töreni ve gala gecesi
düzenleyen ‹stanbul
Sa¤l›k Müdürlü¤ü,
bu y›l ki kutlamalarda
kan›ta dayal› hemflirelik
uygulamalar›n› masaya
yat›rd›.
1964 y›l›ndan itibaren her y›l 12 – 18 May›s
tarihleri aras›nda kutlan›lan ”Hemflirelik
Haftas›” ‹stanbul’da de¤iflik organizasyon
ve etkinliklerle kutland›. Her y›l oldu¤u gibi
bu y›lda etkinliklere ev sahipli¤i yapan
‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü, hemflirelere
bir kutlama töreni ve gala gecesi düzenledi.
Semahat Arsel Hemflirelik E¤itim ve
Araflt›rma Merkezi iflbirli¤iyle Pendik Divan
Hotel’de düzenlenen etkinlikler, 25 May›s
2012’de kan›ta dayal› hemflirelik
uygulamalar›n›n konu edildi¤i bir
sempozyumla bafllad›. Kamu
hastanelerinden oldukça genifl kat›l›mla
gerçeklefltirilen sempozyuma de¤iflik
üniversitelerden ö¤retim görevlileri, kamu
ve özel kurulufllardan hemflirelerin yan›
s›ra ‹stanbul Vali Yard›mc›s› Ahmet Deniz,
‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan
Dokucu ve Vehbi Koç Vakf› Yönetim Kurulu
Baflkan› Semahat Arsel kat›ld›. Söz konusu
sempozyumda dünyada hemflirelik,
hemflirelikte insan gücü ve hemflireli¤in
e¤itim, araflt›rma, bak›m, yönetim
rollerine iliflkin bilgiler verildi.
Prof. Dr. Dokucu:
“Hemflirelik
hizmetlerinin kalitesi
sürekli art›r›l›yor”
Sempozyumun aç›l›fl›nda konuflan ‹l Sa¤l›k
Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu,
hemflirelik mesle¤inin çok eskilere dayanan
bir geçmifle sahip oldu¤unu söyledi.
Temelinde insan sevgisi, flefkat, bilgi
ve beceri bulunan hemflireli¤in
geçmiflten günümüze t›p biliminin
ilerlemesinde çok büyük rolü oldu¤unu
kaydeden Dokucu, “Günümüzde
hemflire; lisans ve lisansüstü e¤itimlerle
donan›m kazanm›fl, yüksek teknolojiyi
çal›flmas› s›ras›nda kullanabilen, kan›ta
dayal› hemflirelik uygulamalar› ile bak›m
etkinli¤ini, hasta ve çal›flan güvenli¤ini
hedefleyen, araflt›rmac›, sürekli kendini
gelifltiren, uygulama alanlar›nda
branfllaflarak, kazand›¤› profesyonel
tecrübesini sa¤l›k hizmeti kalitesini
yükseltici çal›flmalarda kullanan, sa¤l›k
ekibi içinde önemli ve vazgeçilmez bir
yeri olan sa¤l›k ekibi üyesidir” dedi.
Prof. Dr. Dokucu, hemflirelerin gerek
koruyucu sa¤l›k hizmetlerinde gerekse
tedavi edici sa¤l›k hizmetlerinde çok
önemli görevler üstlendi¤ini belirterek,
“‹nsan sevgisini esas alan bir
yaklafl›mla, sa¤l›k hizmetlerinin tüm
vatandafllara kaliteli ve yeterli düzeyde
ulaflt›r›labilmesi hedefinin
gerçeklefltirilmesinde hemflirelerimizin
pay› büyüktür. Hemflirelerimiz meslek
bilinci ve sorumluluklar› ile hemflirelik
hizmetlerinin kalitesini sürekli
gelifltirmek üzere çal›flmalar›n›
yürütmektedir. Sa¤l›k alan›ndaki
ilerlemeler süreklilik göstermekte,
hemflirelerimiz bu baflar›lar›n infla
edilmesinde çok önemli roller
üstlenmekte; kaliteli iletiflim ve uygun
akademik mesleki bilgileri ile 24 saat
hastalar›m›za hizmet vermektedirler”
fleklinde konufltu.
Arsel: “Bu toplant›lar
hemflirelik
mesle¤inin ilerlemesi
aç›s›ndan son
derece önemli”
Vehbi Koç Vakf› Yönetim Kurulu
Baflkan› Semahat Arsel ise hemflireli¤in
dünü, bugünü ve yar›n› aç›s›ndan bu
tarz toplant›lar›n önemine vurgu yapt›.
12 May›s’ta hemflireli¤in kurucusu
Florance Nightingale do¤du¤u için,
ona izafeten hemflirelik haftas›n›n bu
gün kutland›¤›n› hat›rlatan Arsel, “‹yi
ki Florance Nightingale bu tarihte
do¤mufl ve iyi ki hemflirelere böyle bir
hafta ayr›lm›fl. Aksi halde hemflirelik
mesle¤inin sorunlar›n›n ve çözüm
önerilerinin böylesi toplant›larda ele
al›nmas› mümkün olmazd›. Bu
toplant›lar› hemflirelik mesle¤inin
ilerlemesi aç›s›ndan son derece önemli
buluyorum” dedi. Hemflirelere seslenen
Arsel, “Uluslararas› hemflirelik
standartlar›n› bir an evvel Türkiye’ye
adapte edip, tüm ülkede
yayg›nlaflt›rabilirseniz bir çok sorunun
önüne geçebilirsiniz.” dedi.
Arsel’den sonra kürsüye gelen Anadolu
Sa¤l›k Merkezi Hasta Bak›m ve
Hemflirelik Hizmetleri Direktörü John
D. Crossley ise Uluslararas›
hemflireli¤in mevcut durumu hakk›nda
bir sunum yapt›. Crossley, söz konusu
sunumunda Türkiye’deki hemflirelerin
e¤itim ve çal›flma olanaklar›n› içeren
istatistliklere de yer verdi.
Hemflireler canl›
müzik eflli¤inde
e¤lendiler
Akflam saatlerinde
sona eren toplant›n›n
ard›ndan
sempozyuma
kat›lanlara tek tek
plaket verildi.
Törende ‹stanbul’da
y›l›n hemfliresi
seçilen Gönül
Erkmen’e de Prof.
Dr. Ali ‹hsan Dokucu
taraf›ndan bir plaket
takdim edildi.
Törenin ard›ndan
hemflireler canl›
müzik eflli¤inde geç
saatlere kadar
e¤lendiler G
55
PROF. DR. ‹BRAH‹M YEKELER
DR. S‹YAM‹ ERSEK GÖ⁄ÜS KALP VE DAMAR CERRAH‹S‹ E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / BAfiHEK‹M
Varis kozmetik
bir sorun de¤il,
t›bbi bir hastal›kt›r.
Kan›n kalbe dönüflünü
sa¤layan toplardamarlar›n
genifllemesi olarak
tan›mlanan varis, toplumda
oldukça s›k görülen
flikâyetler aras›nda yer
al›yor. Ostrojen hormonu
varis oluflumunu tetikledi¤i
için kad›nlarda erkeklere
oranla 5 kez daha fazla
görülen rahats›zl›k,
obezlerde, kab›zl›k flikâyeti
çekenlerde ve gebelerde
de s›kl›kla görülüyor.
Varis flikâyeti olan
hastalar›n daha
çok estetik
kayg›lar nedeniyle
hekime
baflvurdu¤unu
söyleyen Kalp
Damar Cerrah›
Prof. Dr. ‹brahim
Yekeler, bu
durumun kozmetik
bir sorun de¤il,
hastal›k oldu¤unu
belirtiyor.
Cilt yüzeyinde art›fl
gösteren varisli
damarlar›n tedavi
edilmedi¤inde
giderek daha ciddi
dolafl›m
bozuklu¤una
dönüflebilece¤ini
kaydeden Prof.
Dr. Yekeler, “Varis
ilerledikçe
bacaklarda ve
ayaklarda a¤r›lara,
yorgun bacaklara
ve zor iyileflen
yaralara sebep
olabilir. Bu nedenle
yak›nma
hissedildi¤i anda bir
uzmana baflvurmak
gerekiyor. Aksi
durumda varisin
tedavisi
güçlefliyor.” dedi.
Prof. Dr. Yekeler,
konu hakk›nda flu
bilgileri verdi:
Varis Nedir?
Kan› kalbe do¤ru tafl›yan toplardamar
çal›flma sisteminin bozulmas› sonucu
özellikle vücut alt k›sm›nda ve bacaklarda
yüzeysel toplardamar›n genifllemesi,
uzamas› ve büklümler oluflturmas›yla
geliflen bozukluk ‘varis’ olarak adland›r›l›r.
Kad›nlarda erkeklere oranla 5 kat
daha fazla görülmektedir.
Nedenleri
Variste ailesel yatk›nl›k,
obezite, gebelik,
kab›zl›k, uzun süre
ayakta bekleme, derin
ven trombozu nedeniyle
oluflan damar hasarlar›
ve tümörler s›k görülen
nedenler aras›nda yer
al›r.
Varis Çeflitleri
1. Spider (Örümcek)-Telenjiektazik varisler
Örümcek a¤› ya da y›ld›z› and›ran yüzeyel
yerleflim gösteren 1 mm veya daha küçük
çaptaki varislerdir. K›rm›z› ve mavimsi
çizgilenme tarz›nda görülürler.
2. Retiküler varisler
Cilt alt›nda a¤ tarz›nda yay›l›m gösteren
varislerdir. 1-4 mm aras› büyüklükte ciltten
hafif kabar›k mavi, mor renkli ve ele
hissedilebilir flekilde görülür.
3. Yüzeyel ve büyük toplardamar varisleri
Cilt alt›nda seyreden, elle ve gözle kolayca
fark edilebilen varislerdir. 4 mm’den büyük
çapta olurlar.
BEL‹RT‹LER
• Görüntü rahats›zl›¤›
• S›zlama ve ac›ma hissi
• A¤›rl›k ve gerilme hissi
• Yorgunluk
• Rahats›z bacaklar
• Gece kramplar›
• Kafl›nt› gibi flikayetler
Varisin tedavi yöntemleri
1.T›bbi Tedavi
‹laçla tedavide amaç belirtilerin hafifletilmesidir.
Oluflan varisleri yok edici taraf› yoktur.
‹lerlemifl olgularda (yara geliflen) t›bbi tedavi
önem kazan›r. Pentoksifilin, hidroksietilrutosid,
at kestanesi tohumu özütü gibi ilaçlardan
yararlan›l›r.
2.Varis Çorab› (Kompresyon) Tedavisi
Varis teflhisi konulan hastalar›n büyük
ço¤unlu¤unda ilk olarak akla gelen tedavi
yöntemidir. Operasyondan ve müdahaleden
sonra da belirli bir süre kullan›lmas› büyük
önem tafl›r.
Varis çoraplar›; ba¤ dokusuna destek
sa¤layarak, ödemi azaltarak ve ödemin
geliflmesini önleyerek, damar kan ak›fl›n›
h›zland›rarak, emboli ve trombozdan
koruyarak, kapak yeterli¤ini önleyerek, venöz
hipertansiyonu bask›layarak ve diz alt› kas
gücünü art›rarak faydal› olur.
3. Skleroterapi
‹nce ve orta kal›nl›ktaki varislerde çok ince i¤nelerle
damar içine sklerozan (kurutucu) madde verilerek
varislerin ortadan kald›r›lmas› yöntemidir.
4. Mikrofoam (Köpük) enjeksiyonu ile skleroterapi
Varisleri kurutucu ilac›n havayla köpürtülerek
damar içine verilmesi yöntemidir.
5. Ekzo-Venöz Lazer
Küçük ve orta boy varislerin lazerle ortadan
kald›r›lmas› yöntemidir.
6. Endo-Venöz Lazer
Varis ile birlikte derin venöz yetmezli¤i bulunan
hastalarda uygulanan damar içi lazer tedavisidir.
7. Klasik Cerrahi Tedavi
‹leri evre varislerde s›kl›kla uygulanan tedavi
yöntemidir. Lezyonlar›n durumuna göre
küçük cilt eksizyonlar› ile sa¤l›ks›z damarlar›n
ç›kar›lmas› metodudur.
Her varis tedavi edilmeli
midir?
Varis zamana ve flartlara
göre ilerleyebilen bir
hastal›k oldu¤undan
herhangi bir flikâyete
sebep olmasa da veya kifli
görüntüden rahats›zl›k
duymasa da koruyucu
önlemlerin uygulanmas›
önemlidir.
Bu konuda uzman kalp ve damar cerrahlar›na
baflvurarak uygun tedavi seçilmelidir. Tedavi
edilmeyen varisler; kronik venöz yetmezlik,
lipodermosklerozis, bacak ülserleri, kanama ve
tromboflebit gibi komplikasyonlara yol açabilir.
Bu durum tedaviyi zorlaflt›rd›¤› gibi kiflinin hayat
kalitesini de düflürür.
Varis bir kalp ve damar
hastal›¤› m›d›r?
Yayg›n olarak alg›lad›¤›m›z ve anlad›¤›m›z anlamda
kalp-damar hastal›¤›ndan ziyade toplardamar
hastal›¤›d›r. Kalp damar hastal›¤›; aterosklerozun
neden oldu¤u, daha çok atar damarlar› tutan,
damar t›kan›kl›klar›na, enfarktüse ve hayat kayb›na
yol açan bir durumdur ve bu nedenle ak›lda
tutulmal›d›r.
Varisten korunma yollar›
Günlük yaflant›m›zda hareket ve yaflam tarz›
de¤ifliklikleri bu konuda çok önemlidir.
Özetlemek gerekirse;
• Bol hareket etmeli (yürüme, yüzme, bisiklet vs.)
• Bacaklara ayaklardan yukar›ya do¤ru olmak
üzere so¤uk dufl uygulamas› yapmal›
• Çok s›k› olmayan bol giysiler giymeli ve kemerler
çok s›k› olmamal›
• Yüksek topuklu ayakkab›lardan uzak durmal›
• Bol s›v› tüketilmeli
• Sigara içilmemeli
57
D‹YET‹SYEN EL‹F TU⁄BA Ç‹L‹NG‹R
‹STANBUL SA⁄LIK MÜDÜRLÜ⁄Ü
Ya¤lar
Ya¤lar insan vücudu
için gerekli olan
enerjinin en önemli
kaynaklar›ndan biridir.
Her 1 gram ya¤da
9 kalori bulunur.
Vücudumuz beslenme
ile ald›¤› ya¤› depolar
( vücudun ya¤
depolama kapasitesi
s›n›rs›zd›r), enerjiye
gereksinimi oldu¤u
zaman bu depolar›
kullan›r. Ya¤lar ayr›ca
A, D, E ve K vitamini
gibi ya¤da eriyen
vitaminlerin emilimini
sa¤lar, vücut ›s›s›n›n
ve organlar›n d›fl
darbelerden
korunmas›n› sa¤lar.
Ancak ya¤›n fazlas›
obezite, kalp
hastal›klar› ve kansere
neden olabilir.
Önerilen günlük ya¤
al›m› günlük
gereksinim duyulan
kalorinin yüzde
25-35’ini karfl›layacak
miktarlarda olmal›d›r.
Ya¤lar ya¤ asitleri
denilen temel
ünitelerden oluflur.
DOYMUfi YA⁄LAR
Genel olarak hayvansal g›dalarda
bulunan doymufl ya¤lar fazla
al›nd›¤›nda kolesterol düzeyini
yükseltir, kalp hastal›klar›, kanser
ve fliflmanl›k için risk faktörü oluflturur.
Hiç ya¤ yenmese bile bu tip ya¤
asitleri karbonhidrat ve protein
metabolizmas› ile oluflan
moleküllerden sentez edilebilir.
Ette, tam ya¤l› mand›ra ürünlerinde
(peynir, süt ve dondurma), kümes
hayvanlar›n›n derisinde ve yumurta
sar›s›nda bulunur. Doymufl ya¤lar
oda s›cakl›¤›nda kat› haldedir.
Ancak zeytinya¤›, ayçiçe¤i ya¤›,
kanola ya¤›, soya ya¤›, yerf›st›¤› ya¤›
gibi s›v› ya¤lar da çok küçük
miktarlarda olsa bile doymufl ya¤
içerirler.
Doymufl ya¤lar vücutta hem toplam
kolesterolün, hem de kötü kolesterol
olarak bilinen LDL’nin (düflük
yo¤unluklu kolesterolün) yükselmesine
neden olur. Bu da kalp hastal›¤› riskini
art›r›r.
Bir günde al›nan toplam kalorinin
en fazla yüzde 7’sinin diyetteki
doymufl ya¤lardan gelmesi
önerilmektedir. Örne¤in, günlük
2000 kalori alan bir kifli en fazla
140 kaloriyi diyetindeki doymufl
ya¤larla alabilir. Ya¤›n her bir
gram›nda 9 kalori oldu¤u düflünülürse
günlük al›nacak maksimum doymufl
ya¤ miktar› 15-16 gr civar›nda
olmal›d›r.
DOYMAMIfi YA⁄LAR
Doymam›fl ya¤lar vücudun gereksinim
duydu¤u zorunlu ya¤ asitlerinin
en iyi kaynaklar›d›r. Oda s›cakl›¤›nda
s›v› haldedirler ve büyük ço¤unlu¤u
bitkisel kaynakl›d›r.
Doymam›fl ya¤lar tekli (monoansatüre)
ve çoklu (poliansatüre) ya¤lar olarak
ikiye ayr›l›rlar. Tekli doymam›fl ya¤
asitleri insan vücudunda sentez
edilebilir.
Doymufl ya¤lar›n yerine tekli doymam›fl
ya¤lar›n konmas› HDL kolesterol
azalmas›na karfl› koyarken hem total hem
de LDL kolesterolü azaltacakt›r.
ÇOKLU DOYMAMIfi YA⁄LAR
Diyette doymufl ya¤ asitlerinin yerine
çoklu doymam›fl ya¤lar›n konmas›yla
LDL'de düflme sa¤lanabilir.
Çoklu doymam›fl ya¤ asitleri, omega-3
ve omega-6 ya¤ asitleri olmak üzere
iki ana gruptur.
Omega-6 ya¤ asitlerinden (major omega6 ya¤ asidi linoleik asittir) zengin bitkisel
ya¤lar m›s›r özü, ayçiçe¤i, soya fasulyesi
ya¤›d›r.
Omega-3 ya¤ asitlerinin major ya¤ asidi
alfa linoleik asittir. So¤uk su bal›klar›nda
(somon, sardalya, uskumru, ton bal›¤›)
bol miktarda bulunmaktad›r. Bal›klardaki
bu ya¤ asidinin kayna¤› beslendikleri
deniz yosunlar›d›r. Omega-3 ya¤ asitleri
trigliserid düzeyini düflürürler ve yemek
sonras› trigliserid art›fl›n› da engellemekte
çok etkindirler. Bu nedenle haftada en
az 2 defa bal›k yenilmesi (300 g)
önerilmektedir. Omega-3 ya¤ asitleri
ya¤l› deniz bal›klar›ndan baflka baz›
bitkilerde, keten tohumu ve ya¤›nda,
kanola ya¤›nda, soya ya¤›nda ve f›nd›kta
bulunmaktad›r.
TRANS YA⁄LAR
Trans ya¤lar, s›v› bitki ya¤lar›n›n
hidrojenizasyonu ile oluflan ya¤lard›r.
Ya¤ ne kadar hidrojene ise oda
s›cakl›¤›nda o kadar kat› olacakt›r.
Trans ya¤lar, hidrojenize bitkisel ya¤lar
ile piflirilen yiyeceklerde bulunur.
Krakerler, margarinler, patates cipsleri,
patlam›fl m›s›r, kremal›-karamelli
bisküviler ve flekerlemelerde bulunur.
Trans ya¤lar baz› et ve mand›ra
ürünlerinde de do¤al olarak bulunabilir.
Trans ya¤lar en tehlikeli ya¤lardand›r.
Vücuttaki LDL (kötü kolesterol) düzeyini
yükseltti¤i gibi HDL (iyi kolesterol)
düzeyini de düflürür. Ayr›ca kanser riskini
(özellikle gö¤üs kanseri) artt›rd›¤›
düflünülmektedir. Kaç›n›lmas› gereken
ya¤lard›r G
TEKL‹ DOYMAMIfi YA⁄LAR
Zeytin ve kanola ya¤lar›, kabuklu
yemifller (f›nd›k, f›st›k, ceviz), kabuklu
yemifl ya¤lar› (yer f›st›¤› ve badem
ya¤lar›) ve avokado tekli doymam›fl
ya¤lar› çok miktarda içerir. Bu ya¤lar
oda s›cakl›¤›nda s›v› halde kal›rken
buzdolab›na kondu¤unda yavaflça
kat›lafl›r.
59
Çilekli tiramisu
Zeytinya¤l› enginar
Malzemeler
Patl›can kebap
Malzemeler
6 adet dolgun enginar
2 kahve fincan› zeytinya¤›
2 çay kafl›¤› un
2 limon suyu
1 adet orta boy havuç
2 adet orta boy patates
20 adet arpac›k so¤an
1 tatl› kafl›¤› tuz
1 çay kafl›¤› fleker
1 su barda¤› su
Malzemeler
Yar›m kilo kuflbafl› et
1 kilo patl›can
2 adet iri domates
2 adet so¤an
3-4 adet sivri yeflil biber
1 çorba kafl›¤› m›s›rözü
Yeteri kadar tuz, biber
Haz›rlan›fl›
Haz›rlan›fl›
Enginarlar› sapl› olarak
ay›klay›n. Havuç ve patatesleri
soyup zar gibi do¤ray›n.
So¤anlar›n bafllar›n› hafif
keserek soyun. Tencereye
enginarlar› yanyana yat›rarak
daire fleklinde dizin.
Patates ve so¤anlar› y›kad›ktan
sonra üzerine ilave edin.
Bir kab›n içerisine tuzu unu
flekeri ve suyu koyarak iyice
kar›flt›r›n. Bu kar›fl›m›
enginarlar›n üzerine ekleyin.
A¤›r ateflte 30 dk piflirin.
Alt›n› söndürdükten sonra
15 dk daha kapa¤›n› kapatarak
demlenmesini sa¤lay›n.
Bir tencerede m›s›rözü ya¤›n›
k›zd›r›p çentilmifl so¤anlar›
hafifçe pembelefltiriniz.
Kuflbafl› etleri y›kay›p ilâve ediniz.
5 dakika kadar harl› ateflte etleri
kavurunuz. ‹çine kabuklar›
ç›kar›lm›fl, ufak ufak do¤ranm›fl
bir adet domates ve az salça
ilâve ediniz. Bir bardak s›cak su
ile kapa¤›n› kapatarak yar›m saat
düdüklü tencerede pifliriniz.
Öte yandan kabuklar› alaca
flekilde yol yol ay›klay›p, halka
halka kesilmifl patl›canlar›, bolca
tuzlu suda 15 dakika beklettikten
sonra suyunu s›k›n›z. Tavada
k›zd›r›lm›fl ya¤da altl› üstlü
pembe pembe k›zart›p, delikli
kepçe ile bir tepsiye al›n›z. Piflen
etleri patl›canlar›n orta k›sm›na
döfleyiniz. En üstte kalan
domatesi halka halka kesip
diziniz. Yeflil biberleri
uzunlamas›na ortadan ikiye kesip
ilâve ediniz. Tencerede kalan
et suyunu üstüne gezdiriniz.
Tuzunu biberini ve yar›m bardak
s›cak su koyarak f›r›nda
25 dakika pifliriniz.
Kakaolu haz›r kek
3 yemek kafl›¤› un
3 yemek kafl›¤› fleker
1 adet yumurta
2 su barda¤› süt
1 paket labne peynir
1 paket vanilya (iste¤e ba¤l›)
2 tatl› kafl›¤› granül kahve
1 fincan s›cak su
2 çorba kafl›¤› toz fleker
Jöle, çilek, parça çikolata
Haz›rlan›fl›
‹lk önce haz›r kek taban›n›n
birini pastay› yapaca¤›m›z
kaba alal›m.
1 fincan s›cak suyun içine
granül kahve ve 2 çorba kafl›¤›
flekeri ilave edip eritelim.
Kekin taban› haz›rlad›¤›m›z
kahve ile ›slatal›m.
Un, fleker, yumurta ve sütü
ocakta muhallebi k›vam›na
gelinceye kadar piflirip ›l›mas›
için ocaktan alal›m.
Muhallebi ›l›n›nca içine labne
peyniri ilave edilip mikserle
iyice ç›rpal›m.
Önceden ›slat›m›fl kekin
üzerine muhallebinin yar›s›n›
koyal›m aras›na çilek ve parça
çikolatalar› yerlefltirelim.
Kekin üst k›sm› da kahve ile
›slat›p di¤er kekimizin üzerine
yerlefltirelim. Kalan muhallebiyi
de üzerine dökelim ve yine
çilek ve parça çikolatalarla
süsleyelim. Jöleyi tarifine göre
haz›rlay›p so¤umaya b›rakal›m.
So¤uyan jöleyi yine so¤uyan
muhalebinin üzerine döküp
buzdolab›nda iyice so¤umas›
için bekletelim. ‹stedi¤iniz
zaman dilimleyip çay ile
afiyetle yiyebilirsiniz.
UZM. DR. CAV‹T ERKAN ZOR
‹STANBUL ÜMRAN‹YE E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / GÖ⁄ÜS HASTALIKLARI UZMANI
Dikkat! Polen alerjisi
hasta ediyor
Bahar›n gelmesi ve
havalar›n ›s›nmas›yla
birlikte, d›flar›da
geçirdi¤imiz süre epey
artt›, bir de flu s›k s›k
öksürten ve hapfl›rtan
bahar alerjileri olmasa
keyfimize diyecek yok.
Baharda çimen, ot,
çiçek ve a¤açlar
sayesinde polenler
atmosfere yay›l›yor ve
böylece alerjik
reaksiyonlarda h›zl› bir
art›fl meydana geliyor.
Rüzgârl› havalarda
daha da belirginleflen
bu etkiye karfl› önlem
al›nmazsa ciddi
solunum problemleri
bafl gösteriyor.
Alerjik yatk›nl›¤› olan
bireylerin bahar
aylar›nda çok dikkatli
olmalar› gerekti¤ini
söyleyen Gö¤üs
Hastal›klar› Uzman›
Dr. Cavit Erkan Zor, bu
dönemlerde polenlerin
s›k oldu¤u park ve
bahçelere gidilmemesi
veya koruyucu tedbirler
al›nmas› konusunda
uyar›yor. “Alerjik
hastal›klar›n
tedavisinde temel kural
duyarl› olunan
antijenlerle temas›
önlemektir.” diyen
Uzman Dr. Zor, bu
dönemlerde yap›lmas›
gerekenler konusunda
flu bilgileri veriyor:
63
Y›l boyunca de¤il,
sadece bahar
aylar›nda ortaya
ç›k›yor
Bahar aylar›nda a¤aç, çimen, ot ve çiçek
polenleri, iklim koflullar›ndaki de¤iflime
ba¤l› olarak da havada bulunan küf
mantarlar› ve ev tozlar› atmosfere yay›l›r;
göz, burun, a¤›z ve akci¤erlere kadar
ulaflan polenler baz› kiflilerde alerjik
reaksiyonlara yol açar.
Polen mevsimi
bitti¤inde alerjik
reaksiyonlar ortadan
kalkar. Y›l boyunca
olmayan sadece
mevsimsel (bahar
aylar›nda) olan alerjik
reaksiyonlara bahar
alerjisi denir.
Alerjiye en çok neden
olan polenler:
1. A¤aç Polenleri: Hufl a¤ac›, k›z›la¤aç,
mefle, f›nd›k, selvi, kay›n, sö¤üt, ›hlamur,
zeytin ve kavak a¤ac›.
2. Çay›r Polenleri: ‹ngiliz çimi, domuz
ayr›¤›, çay›r salk›m›, tatl› ilkbahar otu.
3. Yabani Otlar: Pelin otu, yap›flkan otu,
sinir otu, kuzukula¤›.
4. Hububatlar: Arpa, bu¤day, yulaf,
çavdar ve m›s›r.
A¤aç polenlerinin fiubat ay› ortas›ndan
Nisan ay› sonuna kadar, çim polenlerinin
May›s ay› ortas›ndan Temmuz ay› sonuna
kadar, yabani ot polenlerinin ise Temmuz
ay› ortas›ndan Eylül ay› sonuna kadar
etkileri sürer.
Hangi belirti ve
flikâyetler alerji
oldu¤umuzu gösterir?
Bahar alerjisi solunum yollar›nda alerjik
rinit ve ast›m olarak ortaya ç›kar.
Hapfl›rma, burun t›kan›kl›¤›, burun ak›nt›s›,
gözlerde kafl›nt›, burunda kafl›nt›, damak
ve bo¤azda kafl›nt›, öksürük, h›r›lt›l›
solunum, gö¤üste s›k›flma hissi ve nefes
darl›¤› alerjik bulgulard›r. Ayr›ca
konjonktivada, burun ve a¤›z
mukozas›nda da k›zar›kl›k ve ödem
olabilir.
Afl› yap›l›p
yap›lmamas›na hekim
karar vermeli
Bahar alerjisinde
afl› etkili oluyor mu?
Herkes bu afl›y›
yapt›rabilir mi?
Alerjik flikâyetler ilaç tedavisi ile geçmiyor
ve kontrol alt›na al›nam›yorsa alerjisi tespit
edilen hastalara afl› tedavisi
(immünoterapi) uygulan›r. Afl›lar›n
içeri¤inde alerjiye neden olan alerjenler
vard›r, afl› vücuda giderek artan dozda
verilerek alerjenlere karfl› vücudun
duyars›zlaflmas› sa¤lan›r, böylece alerjik
reaksiyon önlenmifl olunur. Uzun süre
uygulanan (4-5 y›l) afl›lar›n baflar› flans›
yüksektir. Afl›n›n baflar›l› olup olmamas›na
tedavinin bafllang›c›ndan 1,5 y›l sonra
karar verilir; tedavi 4-5 y›l kadar
koruyuculuk sa¤lar. Bahar alerjilerinde
k›sa süreli immünoterapi ile mevsim öncesi
7-8 hafta afl› uygulamas› yap›larak
mevsimin rahat geçirilmesi sa¤lanabilir,
tedavinin her y›l mevsim bafllamadan
tekrarlanmas› gerekir. Afl› riskli bir tedavi
yöntemidir, hafif alerjik reaksiyonlardan
bafllayarak yaflam› tehdit eden anaflaktik
reaksiyonlara da neden olabilir. Hangi
hastaya hangi yöntemle afl› yap›laca¤›na
bu konuda e¤itim alm›fl uzmanlar
taraf›ndan karar verilmeli ve hastane
flartlar›nda uygulanmal›d›r.
Genel olarak
5 yafl›ndan küçüklere,
immün yetmezli¤i
olanlara, kanser
hastalar›na, a¤›r
psikolojik hastal›¤›
olanlara, tedaviyi
düzenli
yapt›ramayacak
olanlara afl› yap›lmaz
ve çok say›da alerjene
alerjisi olanlarda
tedaviden beklenen
fayda görülmeyebilir.
Bahar alerjisinden
kurtulmak mümkün mü,
yoksa hastal›k her y›l
tekrarlar m›?
Alerjenlerle temas edildi¤i sürece her y›l
tekrarlar, immün yan›t›n zaman içerisinde
de¤iflimine ba¤l› olarak nadirde olsa
geçme ihtimali vard›r.
Tedavi edilmedi¤i
takdirde ciddi solunum
hastal›klar›n› tetikleyebilir
Bahar alerjisi tedavi
edilmezse ciddi
sorunlara yol açabilir mi?
Mevsimsel alerjiler uygun flekilde tedavi
edilmez ise sinüzit, adenoid, tonsil hipertrofisi,
dental geliflim bozuklu¤u, efüzyonlu otitis
media, üst solunum yolu enfeksiyonu,
obstrüktif uyku apne sendromu oluflmas›na
neden olabilir G
Alerjenlerden Korunmak
‹çin Yap›lmas› Gerekenler
Alerjik hastal›klar›n tedavisinde
temel kural duyarl› olunan
antijenlerle temas› önlemektir.
Bu nedenle yap›lmas› gerekenler:
1) Polenlerin yo¤un oldu¤u
dönemde kap› ve pencereleri
kapal› tutmak.
2) Evin içinde hava filtreleri
kullanmak, araba polen filtrelerini
s›k de¤ifltirmek.
3) Özellikle polenlerin yo¤un
oldu¤u sabah saatlerinde d›flar›
ç›kmamak.
4) A¤›z ve burun koruyucu maske
kullanmak.
5) Polen mevsiminde aç›k havada
spor yapmaktan kaç›nmak.
6) Yeflil alanlarda mümkün
oldu¤unca bulunmamak.
7) D›flar›dan eve gelindi¤inde
k›yafetleri yatak odas› d›fl›nda
ç›karmak ve dufl almak.
8) Polen mevsiminde çamafl›rlar›
mümkünse d›flar›da kurutmamak.
14 May›s
Dünya Eczac›lar Günü
‹stanbul’da kutland›
Vali Yrd. Deniz: “Sorun
odakl› de¤il, çözüm
odakl› bir yönetim
anlay›fl›yla hareket
ediyoruz”
Türkiye’de bilimsel
eczac›l›¤›n›n
bafllamas›n›n 173.
y›ldönümü olan 14
May›s Dünya Eczac›lar
Günü, ‹stanbul’da
düzenlenen bir
yemekle kutland›.
‹stanbul ‹l Sa¤l›k Müdürlü¤ü ve ‹stanbul Eczac›lar
Odas›’n›n iflbirli¤iyle düzenlenen yemekte, sa¤l›k
hizmetlerinin en önemli halkalar›ndan biri olan
eczac›l›k mesle¤inin sorunlar› masaya yat›r›ld›.
Büyükflehir Belediyesi Topkap› Tesisleri’nde
düzenlenen yeme¤e ‹stanbul Vali Yard›mc›s›
Ahmet Deniz, ‹stanbul Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr.
Ali ‹hsan Dokucu, SGK Bölge Müdürü Ramazan
Y›ld›z, ‹stanbul Eczac› Odas› Baflkan› Semih
Güngör ve il sa¤l›k müdür yard›mc›lar›n›n yan›
s›ra çok say›da kamu eczac›s› kat›ld›.
Dokucu: “300 yeni eczac›
atamas› yap›lacak”
Yemekte konuflan ‹l Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali
‹hsan Dokucu, sa¤l›k sektörünün temel
tafllar›ndan olan eczac›lar›n sa¤l›k alan›ndaki
görev, yetki ve sorumluluklar›n›n fark›nda
olduklar›n› söyledi.
Son 5 y›l içinde kamu eczac›l›¤› alan›nda
ciddi geliflmeler yafland›¤›n› kaydeden
Dokucu, “Eczac›lar›m›z›n ne denli yo¤un
ve büyük bir ifl yükü ile karfl› karfl›ya
kald›klar›n›n fark›nday›z. ‹nsan kayna¤›
say›s›n›n istenilen noktada olmad›¤›n›n da
bilincindeyiz. Bu sebeple Sa¤l›k
Bakanl›¤›m›z›n merkezi teflkilat› taraf›ndan
yeni al›mlar›n yap›lmas› gündemde.
Zannediyorum yak›n tarihte Türkiye
genelinde 300 yeni eczac› arkadafl›m›z›n
atamas› yap›lacak. Sizler klinik eczac›l›k
dikkate al›nd›¤›nda gerek temel sa¤l›k
hizmetleri, gerekse hastaneler aç›s›ndan
devletin çok önemli bir ifl yükünü üstlenmifl
durumdas›n›z. Bu aç›dan elaman say›n›z›n
yetersiz oldu¤unun fark›nday›z. Ancak yak›n
tarihte yap›lacak yeni al›mlarla birlikte,
geçti¤imiz dönemlere k›yasla ciddi bir
rahatlama yaflayaca¤›n›z kanaatindeyim.”
diye konufltu. Prof. Dr. Dokucu, eczac›l›k
mesle¤inin evrak ve otomasyon takibi yapan
bir meslek gibi lanse edilemeyece¤ini
belirterek, “Böyle bir alg›n›n oluflmas› klinik
eczac›l›k aç›s›ndan çok büyük bir
haks›zl›kt›r. Eczac› arkadafllar›m›z,
hastanelerimizin ve sa¤l›k hizmetlerimizin
vazgeçilmez meslek gruplar› aras›ndad›r.
‹lac›n üretiminden hastaya en do¤ru flekilde
ulaflt›r›lmas›na kadar birçok aflamada
hizmet vermektedirler. Bu itibarla yaflad›klar›
tüm zorluklara ve s›k›nt›lara ra¤men ülkenin
her köflesinde, gece gündüz demeden
insanlar›n sa¤l›¤› için gayret gösteren
eczac›lar›m›z›n gününü kutluyorum.”
fleklinde konufltu.
‹stanbul Vali Yard›mc›s› Ahmet Deniz de temel
uzmanl›k alan› ilaç olan eczac›lar›n sa¤l›k
alan›ndaki emeklerinin yads›namayaca¤›n›
söyledi. Eczac›l›¤›n, sa¤l›k hizmetinin olmazsa
olmaz halkalar› aras›nda yer ald›¤›n› belirten
Deniz, “Mensubu oldu¤unuz meslek grubu,
insanlar›n derdine derman olan, yaflama
ba¤layan son derece önemli ve ulvi bir
meslektir. Bu aç›dan icra etti¤iniz mesle¤i son
derece önemli buluyorum. Eminim ki sizlerin
mutlulu¤u da hizmet verdi¤iniz kesimin
mutlulu¤u ile orant›l›d›r. Sonuçta insanlar›n
sa¤l›klar›n› onlara geri sunabilme
gayretindesiniz. Bu konuda bir kamu görevlisi
olarak hep yan›n›zda olaca¤›z. Sorun ve
s›k›nt›lar›n›z›n çözümü aç›s›ndan her tür deste¤i
vermeyi sürdürece¤iz.” dedi.
Güngör: “6197 say›l›
kanun tüm
meslektafllar›m›za hay›rl›
olsun”
‹stanbul Eczac›lar Odas› Baflkan› Semih
Güngör ise bu hafta meclis genel kuruluna
gelmesi planlanan 6197 say›l› Eczac›lar ve
Eczaneler Hakk›nda Kanun’un kabul
edilmesiyle birlikte 20 y›ll›k bir hayalin gerçek
olaca¤›n› söyledi. Güngör, “6197 say›l› kanuna
iliflkin çok zahmetler çektik. Çok defa taslaklar
de¤iflti. Ancak gelinen noktada söz konusu
yasan›n eczac›lar›m›z›n çal›flma flart ve
olanaklar›na büyük katk› sa¤layaca¤›
kanaatindeyim. Ümit ediyoruz ki ilgili yasa
hasta odakl› bir eczac›l›k hizmetinin
yayg›nlaflmas›na fayda getirir.” dedi.
Konuflmalar›n ard›ndan ‹stanbul ‹l Sa¤l›k
Müdürlü¤ü bünyesinde 20 y›l›n› dolduran
5 eczac›ya hizmet plaketi, organizasyona
verdi¤i katk› ve destekten dolay› ‹stanbul
Eczac›lar Odas› Baflkan› Semih Güngör’e ise
teflekkür plaketi verildi.
Plaket alan isimler:
Eczac› Behiye Alk›fl
Eczac› Faz›la Berna Yurtsever
Eczac› Fatofl Yener
Eczac› Ayflen Barça
Eczac› Salime Sezgin Ozan
65
DOÇ. DR. SERM‹N KESEB‹R
‹STANBUL ERENKÖY RUH VE S‹N‹R HASTALIKLARI E⁄‹T‹M VE ARAfiTIRMA HASTANES‹ / PS‹K‹YATR‹ UZMANI
Renkler
insan psikolojisine yön veriyor
Günümüzde modada,
reklamlarda ve
tan›t›mlarda en etkili
araç olarak kullan›lan
renklerin insan
psikolojisi üzerinde de
etki yaratt›¤›n› biliyor
muydunuz?
Uzmanlara göre s›cak
renkler, olarak
tan›mlanan renk
gruplar› anlama
kabiliyetimizi
h›zland›r›yor. Rahat,
s›cak, samimi
duygular oluflmas›na
yol aç›yor. Daha mat
renkler ise sakin ve
huzurlu olmaktan
tutun da hüzünlü ve
içe kapan›k olmaya
kadar de¤iflik
duygusal etkiler
ortaya koyabiliyor.
Bilim çevrelerince
yürütülen beyin
görüntüleme
çal›flmalar›, renklerin
beyinde farkl›
merkezleri harekete
geçirdi¤i tezini
do¤ruluyor. Renklerin
insan psikolojisi
üzerinde de¤iflik
etkileri oldu¤unu
söyleyen Doç. Dr.
Sermin Kesebir, bu
durumu renklerin
beyin sistemi
üzerindeki etkisine
ba¤l›yor.
‹bni Sina, mavi rengin rahatlat›c› bir etkisi oldu¤unu,
Bireyin s›kl›kla
dolafl›m› yavafllatt›¤›n›, k›rm›z› rengin üreme
artt›rd›¤›n› ve dolafl›m› h›zland›rd›¤›n› ileri
kulland›¤› renklerin ifllevlerini
sürmüfltür. Günümüzde beyin görüntüleme
çal›flmalar› farkl› renklerin beyinde farkl› merkezleri
onun duygu durumu harekete geçirdi¤ini ortaya koymufltur. Bu iliflkinin
genel ilkeleri oldu¤u kadar kadar bireysel
konusunda bir iflaret farkl›l›klar›n da olabilece¤i üzerinde durulmaktad›r.
verdi¤ini kaydeden Hangi renkten nas›l
Kesebir, “Renklerin etkileniyoruz?
Renklere yüklenen anlamlarla, oluflturduklar›
her biri farkl› duygu etki her zaman ayn› de¤ildir. ‹kinci olarak ortak
noktalarda buluflulabilse de her rengin her insanda
yans›malar› yarat›r. oluflturdu¤u etki de ayn› olmayabilir.
Sa¤l›k, temizlik, safl›k kadar tarafs›zl›¤›n
Bu aç›dan renklerin Beyaz
rengidir, kullan›ld›¤› yerde günefl ›fl›¤›n› yans›t›yorsa
nefleli, uyar›c› bir etki yaratabilir.
kullan›ld›¤› yer ve
Siyah: Kederi vurgulayan siyah, ›fl›k enerjisinin
zaman büyük önem vücuda girmesini engeller.
K›rm›z› Kullan›ld›¤› yerde uyar›c›, heyecanland›r›c›
tafl›r.” dedi. “Renkler, bir etki yaratan k›rm›z›, enerji ve gücü ifade eder.
Cana yak›n ve samimi bir etki uyand›rd›¤› söylenir,
anlamlar›n› bir araya ancak k›rm›z› rengin yaratt›¤› etkinin farkl› yafl
gruplar›nda farkl› farkl› olabilece¤i de ileri
sürülmektedir.
geldiklerinde
Sar› Sar› genifllemeyi, iletiflimi ifade eder,
kazan›rlar.” diyen
neflelendiren, uyaran, dikkat çeken bir etki yarat›r,
ayn› zamanda dikkati yo¤unlaflt›r›r.
Doç. Dr. Kesebir,
Turuncu Turuncu mizah ve cesaret ile
iliflkilendirilmifltir. Di¤er s›cak renkler gibi
konu hakk›nda flu
neflelendirici yan› vard›r.
bilgileri verdi:
Mavi Koyu tonlarda kasvetli bir etki b›rakan mavi,
Renkler, insan psikolojisi
üzerinde farkl› roller
üstlenirler
Renk görsel olarak alg›lanan, duygusal
etkinli¤e sahip, estetik amaçlara hizmet eden
bir görüngüdür. Rengin duygusal etkinli¤i
yap›sal niteliklerine göre ortaya ç›kar.
Örne¤in bir mekânda parlak renkler heyecan
ve nefle, pastel renkler de dinlendirici bir
etki yarat›r. Tek renk ve s›cak ya da so¤uk
ayn› gruptan renkler bütünlü¤ü ça¤r›flt›r›rken,
aksi çeflitlili¤e vurgu yapar. Renkler,
maddenin özüyle ilgili fikir verir. Örne¤in
koyu renkler kompakt bir maddeyi, uçucu
tonlar s›v› ya da gaz gibi daha az yo¤unluklu
maddeleri ça¤r›flt›r›r. Benzer etki maddenin
a¤›rl›¤› ile ilgili olarak da ortaya ç›kar.
Renklerin birlikte kullan›m› oran ya da ölçekle
ilgili yan›lsamalara da izin verir.
aç›k tonlarda ve beyazla kar›flt›r›ld›¤›nda yat›flt›r›c›
ve güven vericidir. Korumay› sembolize etti¤i öne
sürülmektedir.
Yeflil Nefle ve sükûneti ça¤r›flt›ran yeflil,
bar›flç›l ve yumuflak bir etki uyand›r›r.
Mor Yarat›c›l›kla efllefltirilen mor, maviye
benzer flekilde koyu tonlarda moral bozucu,
aç›k tonlarda huzur vericidir.
Pembe Pembe genifl alanlarda rahats›z edici
bir etki yaratabilir. Dar alanlarda ise dikkati
yo¤unlaflt›rabilir.
Kahverengi Melankolik bir etkisi olan kahverengi,
sar› ve beyazla birlefltirildi¤inde dinlendirici ve
rahatlat›c› olabilir.
Z›t renklerden uyumlu
birliktelikler yarat›n
Evde ya da iflyerinde
motivasyon ve iç huzuru
Beyinde farkl› merkezleri için hangi renkleri
harekete geçiriyorlar
önerirsiniz?
Renkler duygu ve davran›fllar üzerinde
belirleyici olabilir mi, psikolojik ve fiziksel
etkileri ne boyuttad›r?
Hipokrat, Yarat›l›fl Doktrini’nde bedenin farkl›
bölgelerindeki renk farkl›l›klar›na bakarak
çeflitli hastal›klardan haber vermifltir.
Renkler anlamlar›n› bir araya geldiklerinde
kazan›rlar ya da kullan›ld›klar› yere anlam
kazand›r›rlar. Renk iliflkileri ya bir uygunluk ya da
bir z›tl›k içinde oluflur. Genel olarak etkili, estetik
ve anlafl›l›r armoniler, z›t renklerin birlikteli¤inden
do¤an renk uyumlar›d›r G
67
Kamu hastanelerinde
iflaret dili e¤itimleri
verilmeye baflland›
Özürlü bireylerin ve özel
ihtiyaç grubunda yer
alan kiflilerin, sa¤l›k
hizmeti talepleri ve
beklentilerinin tam ve
sürekli karfl›lanabilmesi
için yürütülen
çal›flmalar aral›ks›z
sürüyor. Bu kapsamda
‹stanbul Sa¤l›k
Müdürlü¤ü ve
Büyükflehir Belediye
Baflkanl›¤› Sa¤l›k ve
Sosyal Hizmetler Daire
Baflkanl›¤› Özürlüler
Müdürlü¤ü'nün
iflbirli¤iyle 13 Eylül-10
Aral›k 2011 ve 07
fiubat-12 Nisan 2012
tarihleri aras›nda kamu
hastanelerinde görev
yapan personele
yönelik “‹flaret Dili
Temel E¤itimi”
düzenlendi.
Avrupa yakas›nda fiiflli Etfal E¤itim ve
Araflt›rma Hastanesi, Anadolu
yakas›nda Kartal Kofluyolu Yüksek
‹htisas E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi
ve Ümraniye E¤itim ve Araflt›rma
Hastanesi’nde düzenlenen e¤itimlerde
toplam 113 sa¤l›k çal›flan›na ‹flaret Dili
E¤itimi verildi. E¤itimlerini tamamlayan
sa¤l›k çal›flanlar›na 12 Haziran 2012
tarihinde fiiflli Etfal E¤itim ve Araflt›rma
Hastanesi’nde sertifika töreni
düzenlendi. ‹stanbul Sa¤l›k Müdürlü¤ü
Hasta Haklar› ‹l Koordinatörlü¤ü’nde
gerçeklefltirilen törene, baflta ‹stanbul
Sa¤l›k Müdürü Prof. Dr. Ali ‹hsan
Dokucu olmak üzere Büyükflehir
Belediye Baflkanl›¤› Sa¤l›k ve Sosyal
Hizmetler Daire Baflkan Vekili Bekir
Köksal, sa¤l›k müdür yard›mc›lar›,
hastane baflhekimleri ve sa¤l›k
çal›flanlar› kat›ld›. Törende konuflan
Prof. Dr. Ali ‹hsan Dokucu, kamu
hastanelerinde engellilere verilen sa¤l›k
hizmetinin her aç›dan etkinlefltirilmesi
gerekti¤ini söyledi. Dokucu,
hastanelerin iç ve d›fl mekânlar›n›n,
mimari ve çevresel düzenlemelerinin
TSE standartlar›na uygun olarak
yap›lmas›; asansör, tuvalet, lavabo,
müracaat bankosu gibi ortak alanlar›n
ise her özür grubuna hitap edecek
flekilde düzenlenmesi gerekti¤ini
vurgulad›.
Dokucu “Hastanelerde tekerlekli
sandalye transferini kolaylaflt›racak ve
tekerlekli sandalye manevras›na imkân
verecek düzenlemelerin yap›lmas› bir
engelli aç›s›ndan çok büyük kolayl›klar
getirmektedir. Sa¤l›k kurulufllar›m›zda
özürlü ve yafll› hastalar›m›z›n hizmet
al›mlar›n› kolaylaflt›racak, ifllemlerinde
yard›mc› olacak refakatçi personelin
temin edilmesi art›k bir zorunluluktur”
dedi. Sa¤l›kta bu yönde yürütülecek
daha bir çok iflimiz var. Ancak bu
anlamda sa¤l›k çal›flan›m›z›n göstermifl
oldu¤u refleksi olumlu bir geliflme olarak
görüyorum. Eme¤i geçen herkese
teflekkür ediyorum” dedi.
Büyükflehir Belediye Baflkanl›¤› Sa¤l›k
ve Sosyal Hizmetler Daire Baflkan Vekili
Bekir Köksal da ‹stanbul’da 105 bin
engellinin oldu¤unu ve bunlar›n istihdam
edilmesi ve rehabilitasyonlar›n›n
sa¤lanmas› yönünde çal›flt›klar›n›
kaydetti. Köksal, bu amaçla hem kamu
kurumlar›yla hem de sivil toplum
örgütleriyle iflbirli¤i içinde çal›flt›klar›n›
belirterek, “Verdi¤imiz iflaret dili temel
e¤itimleri, hasta haklar› aç›s›ndan da
engelli hastalara yard›mc› olacakt›r”
dedi. Program, ‹stanbul Özürlüler
Merkezi X Müzik Grubu taraf›ndan
verilen konserle son buldu.
Sa¤l›ktan k›sa k›sa
SEZARYEN
ORANLARINDA
DÜNYADA ‹LK ÜÇTEY‹Z
YAPIfiIK
‹K‹Z‹NDEN 4 YIL
SONRA AYRILDI
ÜZÜNTÜ VE
STRES ASTIMA
NEDEN OLUYOR
En yüksek sezaryenle do¤um oran›na sahip
5 ülkeden biri olan Türkiye, Brezilya ve Çin’den
sonra üçüncü s›rada yer al›yor. Sa¤l›k Bakanl›¤›
Türkiye Halk Sa¤l›¤› Kurumu Baflkan Yard›mc›s›
Doç. Dr. Mustafa Öztürk, Türkiye’de sezaryenle
do¤umlarla ilgili aç›klamalarda bulundu.
Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün (DSÖ) sezaryenle
do¤umla ilgili yüzde 5-15 oran›n› esas ald›¤›n›,
ancak yüzde 20’yi da kabul edilebilir buldu¤unu
anlatan Öztürk, flunlar› belirtti: ”Ülkemizde son
üç y›ldaki sezaryenle do¤um oranlar› yüzde 45’in
üzerinde. Bu oran devlet, üniversite ve özelde
farkl›l›klar gösteriyor. En yüksek oranlar özelde
ve üniversite hastanelerinde. Özel hastaneler
genelde sezaryenle do¤um yapmak isteyen
kifliler taraf›ndan tercih ediliyor. Üniversite
hastanelerinde de daha çok riskli gebelikler takip
edildi¤i için sezaryen yap›l›yor. Hatta bazen
devlet hastanelerinde bile t›bbi gereklilik olmasa
bile sezaryen yap›ld›¤›n› düflünüyoruz. Dünyada
sezaryenle do¤um oran› en yüksek 5 ülkeden
biriyiz. Türkiye, Brezilya ve Çin’den sonra üçüncü
s›rada yer al›yor. Bizi Meksika ve ‹talya izliyor.”
Kilis'te 4 y›l önce yap›fl›k ikiz olarak
dünyaya gelen, do¤du¤u günden
bu yana Adana'daki Çukurova
Üniversitesi (ÇÜ) T›p Fakültesi
Balcal› Hastanesi'nde tedavi gören
‹lknur ‹ncirli, 'parazit' olarak
tan›mlanan, kalbi ve bafl› olmayan
ikizinden ameliyatla ayr›ld›. Akraba
evlili¤i yapan Lütfiye ‹ncirli ile Ahmet
‹ncirli çiftinin üçüncü çocu¤u olan
‹lknur ‹ncirli, 4 y›l önce Kilis'te
karn›nda yap›fl›k ikiziyle birlikte
dünyaya geldi. ‹lknur, o günden
buyana Adana'daki Çukurova
Üniversitesi T›p Fakültesi Balcal›
Hastanesi'nde yaflam›n› devam
ettirdi. Hayatta kalabilmesi için
hastanede kalmaya devam eden
‹lknur, 4 çocuk cerrah›, 3 anestezi
uzman›, 1 çocuk kalp damar cerrah›
ve 4 plastik cerrah olmak üzere 20
kiflilik ekip taraf›ndan 2 May›s'ta
ameliyat edildi. 10 saat süren
operasyonla ‹lknur, karn›na yap›fl›k
gövdesi, kol ve bacaklar› olan
kardeflinden ayr›ld›. ‹lknur'un
karn›nda oluflan aç›kl›k ise, parazit
ikizinin derisiyle kapat›ld›.
Dünyada en s›k görülen kronik akci¤er
hastal›klar›ndan biri olan ast›ma,
üzüntü ve stresin neden olabilece¤i
bildirildi. Ast›m hastal›¤›n›n son y›llarda
büyük art›fl gösterdi¤ine dikkat çeken
Gö¤üs Hastal›klar› Uzman› Doktor
Sami fiahan, ast›m›n, soluk almay›
güçlefltiren, akci¤erleri etkileyen
bir hastal›k oldu¤unu, genellikle aral›kl›
krizler biçiminde görüldü¤ünü belirtti.
Krizlerin, kimi zaman ani olarak gelip
k›sa sürede geçti¤ini anlatan Dr.
fiahan, bu hastal›¤›n kimi zaman y›l›n
belli zamanlar›nda ya da belli yerlerde
görülebilece¤ini söyledi. fiahan üzüntü
ya da heyecan›n neden oldu¤u stresin
de, ast›ma neden olabilece¤ine dikkat
çekti.
TIP TAR‹H‹NDE B‹R
DEVR‹M!
Amerikal› bilim adamlar› çocuk felcinden gribe
tüm virüs çeflitleriyle bafl edebilen, t›p dünyas›nda
盤›r açabilecek önemli bir buluflun efli¤inde.
Bu buluflun ad› "Draco" Massachusetts Teknoloji
Enstitüsü araflt›rmac›lar›ndan Todd Rider’e göre
'Draco', tüm insafs›z virüs çeflitlerine karfl› etkin
olan bir etken madde. Rider, "Draco’yu bugüne
kadar 15 farkl› virüse karfl› test ettik. Bunlar
aras›nda grip virüsü, domuz gribi H1N1,
mide-ba¤›rsak gribi, çocuk felci ve dang virüsünü
sayabilirim. Ve ilaç hepsinde etkisini gösterdi.
Daha test etmemiz gereken birçok virüs çeflidi
var. Umar›m Draco bütün virüs çeflitlerine karfl›
etkili olur" diye konufluyor. Peki, bu ilaç nas›l
birbirinden farkl› bu kadar virüse karfl› etkili
olabiliyor? Cevab› çok basit. Çünkü ilaç virüsün
kendisine de¤il, virüsün bulaflt›¤› insan
hücrelerine karfl› sald›r›ya geçiyor. Rider,
bunu flu sözlerle aç›kl›yor: "Virüsler canl› hücre
içerisinde ço¤al›r ve sonra da o hücreleri
öldürürler. Ard›ndan da bir di¤er hücreye
s›çrarlar. ‹flte Draco da virüsün ilk bulaflt›¤›
hücreyi, daha virüs ço¤almaya f›rsat bulamadan
yok ediyor. Böylece di¤er hücrelere bulaflmas›n›
da önlüyor"
ÖLDÜRÜLEN
DOKTORUN ADI
PARKTA
YAfiAYACAK
Gaziantep’te bir hasta yak›n›n›n
b›çakl› sald›r›s› sonucu hayat›n›
kaybeden Dr. Ersin Arslan’›n ismi
törenle bir parka verildi. Doktorun
efli Sibel ile anne ve babas› tören
s›ras›nda gözyafllar›na bo¤uldular.
Binevler Mahallesinde 15 bin
metrekare alana sahip olan park›n
yap›m›n› tamamlayan fiahinbey
Belediyesi ald›¤› meclis karar› ile
Dr. Ersin Arslan’›n ismini verdi¤i
park›n aç›l›fl›n› yapt›. Duygulu
anlar›n yafland›¤› aç›l›flta, hayat›n›
kaybeden doktorun efli baflta olmak
üzere tüm ailesi gözyafllar›na hakim
olamad›.
14 AYLIK ÇOCU⁄A
KALIN
BA⁄IRSA⁄INDAN
YEMEK BORUSU
YAPILDI
Burdur'da yaflayan Havva Göçer (21)
ile mobilyac› Bilal Göçer (30) çiftinin
tek çocuklar› olan Hamza,
31 haftal›kken 1 kilo 200 gram olarak
dünyaya geldi. Do¤duktan sonra
yap›lan muayenede Hamza'n›n
do¤ufltan yemek borusunun olmad›¤›
belirlendi. Pamukkale Üniversitesi
Hastanesi'ne sevk edilen çocu¤un
midesine beslenebilmesi için tüp
tak›ld›. Daha sonra ailesi taraf›ndan
Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne
getirilen Hamza'ya, gerekli
araflt›rmalardan sonra kal›n
ba¤›rsa¤›ndan yemek borusu
yap›lmas›na karar verildi. Hamza bir
yafl›na gelince ameliyat için haz›rl›klara
baflland›. Çocuk Cerrahisi Anabilim
Dal› Baflkan› Prof. Dr. Mustafa
Meliko¤lu ve ö¤retim üyesi Prof.Dr.
Güngör Karagüzel baflkanl›¤›ndaki
ekip taraf›ndan ameliyata al›nan
çocu¤a, kal›n ba¤›rsa¤›ndan al›nan
yaklafl›k 20 santimetrelik parça ile
yemek borusu yap›ld›.
GÖRMÜYOR AMA
SATRANÇTA BAfiARIYA
KOfiUYOR
BACA⁄I YANA⁄I,
KEM‹⁄‹ ÇENES‹
OLDU
Adana'da gazi 39 yafl›ndaki ‹brahim Dal, gözleri
görmemesine ra¤men hayal gücünü kullanarak
oynad›¤› satranç ile yeniden yaflama tutundu.
Yeniden görebilmek için bir çok ameliyat
geçirmesine ra¤men sonuç alamayan gazi ‹brahim
Dal, çocu¤una Görsem ad›n› verdi. Uluslararas›
satranç turnuvalara kat›lan gazi ‹brahim Dal’›n
hedefinde Hindistan’da düzenlenecek turnuva
var. Van’da görev yaparken, bomban›n elinde
patlamas› sonucu gözlerini ve bir elini kaybeden
‹brahim Dal, hayal gücünü kullanarak oynad›¤›
satrançla ödüllü satranç turnuvas›na kat›ld›. Gazi
Dal, Satranç Federasyonu Adana ‹l Temsilcili¤i
taraf›ndan Optimum Outlet Adana’da düzenlenen
turnuvada hiçbir engeli bulunmayan rakipleriyle
yar›flt›.
Adana'da 10 y›ld›r duda¤›nda sürekli
uçuk ç›kan bir kad›n›n dudak kanseri
oldu¤u anlafl›l›nca çenesi, diflleri ve
duda¤› ameliyatla al›nd›. Yafll› kad›n, yeni
çenesine, duda¤›na ve yana¤›na
baca¤›ndan al›nan doku ve kemikle
kavufltu. Adana'n›n Tufanbeyli ilçesinde
yaflayan Elife Pars (58), 10 y›l önce
duda¤›nda uçuk ç›kmaya bafllay›nca
ilçedeki sa¤l›k oca¤›na ve daha sonra
aç›lan devlet hastanesine giderek
merhem ald›¤›n› belirtti. Merhem ald›ktan
sora duda¤›nda ç›kan uçu¤un geçti¤ini
ancak bir süre sonra yeniden ç›kt›¤›n›
ifade eden Pars, "10 y›l böyle yaflad›m.
Bu dönemde duda¤›mda hiç a¤r›da
olmad›. Bir rahats›zl›k hissetmedim bu
nedenle önemseyip doktorada gitmedim.
Ancak geçen y›l duda¤›ma kahvalt›
yaparken çatal batt›ktan sonra ac›s›na
dayanamad›m. Bu nedenle Erciyes
Üniversitesi T›p Fakültesi'ne gittim.
Burada yap›lan kontrollerde dudak
kanseri oldu¤um ortaya ç›kt›" dedi.
Kanser oldu¤u anlafl›ld›ktan sonra 3-4
kez ameliyat oldu¤unu anlatan Pars,
"Tümor çok ilerledi¤i için ameliyatlarla
kesip tümörlü yeri ald›lar. Ancak erken
teflhis olmad›¤› için bir türlü
durdurulamad›. En son ameliyattan önce
difllerimi, çenemi, duda¤›m› ve yana¤›m›n
bir bölümünü ald›lar. Daha sonra
baca¤›mda ald›klar› doku ile dudak ve
yanak yapt›lar. Yine baca¤›mdan al›nan
kemiklerle çene yapt›lar" diye konufltu.
SINAV KAYGISI,
AMEL‹YAT KAYGISINI
GEÇT‹
Mersin Devlet Hastanesi Çocuk Geliflimi Uzman›
Derya Çavufl, günümüzde s›nav kayg›s›n›n
ameliyat kayg›s›n› geçti¤ini belirterek, hem
ö¤rencileri hem anne-babalar› uyard› ve “Kayg›,
stres, panik; bu üç yanl›fl bir s›nav› götürür.” dedi.
Çavufl, s›nav kayg›s› yaflayan ö¤rencilerin;
çal›flmalar›n› planlamakta, do¤ru düflünmekte,
konsantre olmakta ve çal›flt›¤› konular› hat›rlamakta
güçlükler çektiklerine iflaret etti.
Bu kayg›n›n mide bulant›s›, bafl a¤r›s› gibi fiziksel
rahats›zl›klar›n ortaya ç›kmas›na neden oldu¤unu
da vurgulayan Çavufl, ö¤rencilerin; Acaba s›nav›
kazanabilecek miyim?, Arkadafllar›m kazan›r da
ben kazanamazsam, onlar›n aras›nda nas›l
dolafl›r›m?, S›nav› kazanamazsam annemin,
babam›n yüzüne nas›l bakar›m? gibi düflüncelere
kap›ld›klar›n› anlatt›.
ALERJ‹K NEZLEYE
TEKNOLOJ‹ ÇARE
BULDU!
Hem mevsimsel, hem de tüm y›l süren alerjik
nezle ile bo¤uflanlar, çareyi en yeni teknolojik
tedavi “rhinolight” yani ›fl›k tedavisinde buluyor.
Özellikle bu mevsim çok rastlanmas›na karfl›n
kimi hastalarda y›l boyunca süren ve ilaç tedavisi
gerektiren alerjik nezlenin neden oldu¤u hapfl›r›k,
kafl›nt›, fliddetli burun ak›nt›s› gibi flikayetler art›k
birkaç dakikal›k seanslarla uygulanan ›fl›k tedavisi
ile a¤r›s›z bir flekilde ortadan kald›r›l›yor.
KBB, Bafl ve Boyun Cerrahisi Uzman› Doç. Dr.
Teoman Dal, “Alerjik nezle özellikle çal›flan ve
aktif sosyal hayat› olan insanlar› periflan eden bir
hastal›k. Hayat kalitesini ciddi flekilde bozan ve
hastalar›n sürekli ilaç ve sprey tedavisi
kullanmalar›n› gerektiren bu problemden Rhinolight
ile bir y›l boyunca hiç ilaç kullanmadan kurtulmak
mümkün. Bahar alerjisinde iki hafta içinde 6 seans,
tüm y›l devam eden alerjide ise bir ay içinde
toplam 8 seans yap›lan birkaç dakikal›k Rhinolight
uygulamas› ile kafl›nt›, ak›nt›, hapfl›r›k gibi her türlü
alerji kökeni flikayet bir y›l süre ile baflar› ile
azalt›lmakta ya da yok edilmektedir.” dedi.
Not: ‹lgili haberler ‹hlas Haber Ajansından alınmıfltır
YAfiLANDIKÇA
MUTLU
YAfiAMANIN
FORMÜLÜ,
‹STANBUL'DA
MASAYA YATIRILDI
Nüfusu giderek yafllanan Türkiye, üç
k›tadan uzman hekimlerin kat›ld›¤› bir
e¤itime ev sahipli¤i yapt›. Avrupa Geriatri
Derne¤i ve Abbott Nutrisyon'un, uzman
hekimler aras›nda beslenme hakk›nda
bilgi düzeyini art›rmak amac›yla organize
etti¤i "Yafll› Hastalarda Tam ve Dengeli
Beslenme" E¤itim Program›, ‹stanbul'da
gerçeklefltirildi. Programda, Türkiye'deki
yafll› bak›m› ile ilgili de çarp›c› sonuçlar
ortaya kondu. Araflt›rmalara göre,
Türkiye'deki Geriatri Merkezleri'nde
65 yafl›n› geçmifl yetiflkinlerin yüzde
33,5'inde kötü beslenme belirtileri
görülüyor. Yine yafll› yetiflkinlerde kötü
beslenme (malnutrüsyon), hastal›k veya
yaralanmadan sonra iyileflmeyi
geciktirme, adale kayb›na ve
zay›flamas›na sebep oluyor.
Malnutrisyon, ölüm riskini ve enfeksiyon
tehlikesini art›rarak, yaflam kalitesinin
azalmas›na neden oluyor.
AZ UYKUYA D‹KKAT!
Süleyman Demirel Üniversitesi’nde (SDÜ)
fareler üzerinde yap›lan araflt›rmada,
kesintisiz uykunun haf›zay› güçlendirdi¤i,
uyku sorunu yaflayanlar›n ise alzheimer’e
yakalanma ihtimalinin artt›¤› belirlendi. SDÜ
T›p Fakültesi Fizyoloji Anabilimdal› Ö¤retim
Görevlileri Prof. Dr. M. Fehmi Özgüner,
Doç. Dr. Önder Öztürk, Yrd. Doç. Dr.
Duygu Kumbul Doguç, Arfl.Gör. Mustafa
Sayg›n ve Arfl.Gör. ‹lter ‹lhan’›n 1 y›ld›r
fareler üzerinde yapt›¤› araflt›rma uyku ve
beyin aras›ndaki iliflkiyi ortaya ç›kard›.
Araflt›rma, kesintisiz ve düzenli uyuyan
farelerin daha güçlü bir haf›zaya sahip
oldu¤unu, az uyuyan ya da uykusu bölünen
farelerin ise daha önceden tan›d›¤› cisimleri
hat›rlamad›¤›n› ortaya koydu.
Konu hakk›nda aç›klamalarda bulunan
uzmanlar, karanl›kta 7 saatlik aral›ks›z
uykunun beyin üzerinde olumlu etki
yaratt›¤›n› belirterek, ideal uyku saatinin
ise 23.00 ile 06.00 aras› oldu¤unu söylediler
‹fiYER‹NDE
UYGULANAN
PS‹KOLOJ‹K fi‹DDET,
‹NT‹HAR SEBEB‹
Çal›flanlara iflyerinde uygulanan psikolojik
fliddetin (mobbing) intiharlara kadar
varabilecek sonuçlara yol açt›¤› bildirildi.
Adli Bilimciler Derne¤i, Acil Hemflireleri
Derne¤i ve Ege Üniversitesi (EÜ) T›p
Fakültesi Acil T›p Anabilim Dal› taraf›ndan
EÜ Atatürk Kültür Merkezi’nde "Mobbing:
‹flyerinde Psikolojik fiiddet" konulu
sempozyum düzenlendi. Sempozyumda
konuflan Mu¤la Üniversitesi T›p Fakültesi
Halk Sa¤l›¤› Anabilim Dal›’ndan Yard. Doç.
Metin P›çakç›efe, mobbingin çal›flanlara
yönelik fiziksel sald›r›lar ve sald›r› tehditleri
içeren davran›fllar oldu¤unu söyledi.
P›çakç›efe, y›ld›rma, psikolojik fliddet olarak
da tan›mlanan mobbingin son y›llarda daha
çok gündeme geldi¤ine dikkat çekerek,
geliflmifl ülkelerde mobbinge karfl› eflitli
çal›flmalar›n yürütüldü¤ünü anlatt›.
GÖZYAfiI KURUYAN
HASTAYA TÜKRÜK
BEZ‹ NAKL‹
Bursa Uluda¤ Üniversitesi T›p Fakültesi
Göz Hastal›klar› Klini¤i’nde fliddetli göz
kurulu¤u sebebiyle gözleri görmeyen bir
hastan›n a¤z›ndan al›nan tükrük bezi,
gözkapaklar›na baflar›yla nakledildi.
Dünyada flimdiye kadar sadece dört
merkezde ve s›n›rl› say›da hastaya
uygulanan tükrük bezi nakli, Türkiye'de ilk
kez Bursa’da 40 yafl›ndaki F.O. adl› hastaya
yap›ld›. Tükrük bezi gözkapa¤›na çok iyi
uyum sa¤layan hasta, Prof. Dr. Bülent
Yaz›c› ve ekibi taraf›ndan Uluda¤
Üniversitesi T›p Fakültesi Göz Hastal›klar›
Klini¤i’nde gerçeklefltirilen baflar›l›
operasyonla tekrar gözyafl›na kavufltu.
71
Bunlar›
biliyor
musunuz?
‹nsan dili
14 günde tuzsuz tada
al›fl›yor.
Bilim adamlar›na göre
IQ'nuz ne kadar yüksekse
o kadar çok rüya
görürsünüz.
Koyunlar, kar›n
alt›nda yaklafl›k
4 ila 9 gün
kalabilir.
zü
Yunuslar bir gözü
aç›k uyur.
Burnunuzu t›karsan›z
Bu
an
m›r›ldanamazs›n›z.
m
Örne¤in
burnunuzu
Ö
kapatt›ktan
sonra
k
So¤an do¤rarken düflen
göz yafl› ile duygusal bir
durumdan dolay›
a¤land›¤›nda düflen
gözyafl›n›n kimyasal
yap›lar› farkl›d›r.
Bir kar›ncan›n koku
alma yetene¤i en az
bir köpe¤inki kadar
geliflmifltir.
Akrepler ömürlerinin
yüzde 90'›n› hareketsiz
geçirir ve 1 y›l boyunca
beslenmeden yaflamlar›n›
sürdürebilir.
Dünyan›n en temiz
miz
h
havas›
Tazmanya’da
’da
bu
bulunur.
Hatta buralara
l
ast›m
hastaneleri aç›l›r.
as
Bugüne kadar ölçülmüfl
en büyük buz da¤›,
200 mil uzunlu¤unda ve
60 mil geniflli¤indedir
ve Belçika'dan daha
büyüktür.
Köpek bal›klar›
r› hasta
anl›d›r
olmayan tek canl›d›r
ve su içinde dik
nde
yüzdüklerinde
ölürler.
Develerin 3 tane
kafl› vard›r.
‹nekler merdiven ç›kabilir,
ama inemezler!
Zürafan›n ses telleri
yoktur.
I. Murad, özel bir
kütüphanesi olan
ilk Osmanl› padiflah›d›r.
Erkeklere y›ld›r›m
çarpmas› olas›l›¤› kad›nlara
göre 6 kat daha fazlad›r.
Ay'da s›cakl›k
gündüz 130 derece iken
gece -173 dereceye
kadar düfler.
Ölümden hemen önce
kiflilik, daha sonra
duyular ve refleksler
kaybolur.
Ölümün üçüncü
haftas›na kadar
sindirim devam
eder.
Download