tc yargıtay 3. hukuk dairesi e. 2015/1595 k. 2016/155 t. 18.1.2016

advertisement
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/1595
K. 2016/155
T. 18.1.2016
2004/m. 72
2709/m. 73
ÖZET : Dava, elektrik faturasından dolayı davacı yanın davalıya borçlu olmadığının tespiti ile
faturanın iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.
Elektrik dağıtım şirketlerinin; elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları,
kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve dağıtım
bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayi, ticarî ve mesken abonelerine) aktif tüketim
bedeli dışında ek bir mâli yük ve külfet getirdiği izahtan varestedir.
Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak
kullanmak (hırsızlanmak) suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden
tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaştığı da söylenemez.
Nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi davalı dağıtım şirketi tarafından faturalara
yansıtılan; dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim
bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne
bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaflık bir hukuk devletinin vazgeçilmez
unsurlarındandır. Ne var ki, davaya konu bedeller ile ilgili olarak Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, bilirkişiler
tarafından düzenlenen raporlarda; hesaplamaya psh, iletim, dağıtım bedelleri de dâhil edilmiş,
bu hesaplama şekli benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Elektrik Piyasası Müşteri
Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre ve anılan bedeller dahil edilmeden hesaplama
yapılması gerektiği kuşkusuzdur.
Dosyanın önceki bilirkişiler dışında dava konusunda uzman bilirkişi kuruluna verilmesi,
bilirkişilerden davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin kayıp-kaçak, dağıtım, iletim ve
perakende satış hizmeti bedelleri dâhil edilmeden hesaplanması konusunda denetime elverişli
rapor alınarak, karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda,
davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz
edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki
kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin plastik imalat işi ile uğraştığını,
davalı dağıtım şirketinin, elektrik abonesi olan müvekkili şirket hakkında kaçak elektrik
kullandığı iddiasıyla tutanaklar tanzim ettiğini ve bu tutanağa bağlı olarak 432.634,44 ₺ fatura
tahakkuk ettirildiğini, ancak müvekkili şirketin iddia edildiği gibi kaçak elektrik
kullanmadığını, davalı şirket tarafından tahakkuk ettirilen faturanın hesaplanma yönteminin
usul ve yasalara aykırı olduğunu, 90 gün içerisinde davacı şirketin belirtilen elektrik enerjisini
tüketmesinin fiziken mümkün olmadığını belirterek 432.634,44 ₺ bedelli elektrik faturasından
dolayı davacı yanın davalıya borçlu olmadığının tespiti ile faturanın iptaline karar verilmesini
dava ve istemiştir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 12.11.2013 ve 17.03.2014 tarihli bilirkişi raporları doğrultusunda davanın reddine
karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında; tutanağın 22.30'da düzenlenmiş olması dikkate
alınarak aylık çalışma süresinin 600 saat kabul edilmek suretiyle kaçak ve ek tüketim bedelleri
hesaplandığı anlaşılmıştır. Tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumunun 29.12.2005 tarih ve 622 Karar numaralı Kurul Kararı'nın 1 maddesinin D) bendinin
3. fıkrası "Sanayi abone grubundan enerji alanlar ile turistik tesisler, akaryakıt istasyonları,
hastaneler, alışveriş merkezleri gibi vardiyalı hizmet veren müşterilerden, tek vardiyalı
çalışanlar için 200 saat, iki vardiya çalışanlar için 400 saat, üç vardiya çalışanlar için 600 saat
kabul edilir. Vardiya sayısının tespitinde dağıtım şirketi görevlilerinin tespiti ve şirket kayıtları,
bunun mümkün olmaması halinde kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen resmi belgeler
göz önüne alınır.
Çalışma saatlerinin yukarda belirtilenlerden daha fazla olmasının tespiti durumunda ise, tespit
edilen saatler esas alınır.” hükmünü ihtiva etmektedir. Buna göre mahkemece; belirtilen bu
hüküm çerçevesinde davacı şirketin vardiya sayısının ve buna bağlı olarak çalışma saatinin
belirlenmesi, ondan sonra bilirkişiden rapor aldırılması gerekirken, bu husus gözetilmeden
dosyanın bilirkişi kuruluna tevdi edilmesi ve buna bağlı olarak eksik inceleme ile hazırlanan
bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, kanunla verilen yetkiye dayanarak; 11/08/2002
gün ve 24843 Sayılı Resmî Gazetede; “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış
Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”, “Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi
Hakkında Tebliğ” ve “Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği” ni yayımlamış, sonrasında ise
yönetmeliklerin uygulanması için çıkardığı kurul kararları, tebliğ ve ikincil mevzuat uyarınca
lisans sahibi şirketler elektrik tarife ve fiyat belirlemesinde kayıp-kaçak bedelleri ile psh
dağıtım, iletim bedelleri, sayaç okuma bedeli dâhil edilmiştir.
Ancak, yukarda açıklanan mevzuatın dayanağı olan 4628 ve 6446 Sayılı Kanunlarda, Elektrik
Piyasası Düzenleme Kurumu'na sınırsız bir tarife ve fiyat belirleme hak ve yetkisi
verilmemiştir.
Elektrik dağıtım şirketlerinin; EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik
kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende
satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara
(sanayi, ticarî ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mali yük ve külfet
getirdiği izahtan varestedir. Oysaki Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 73.maddesi gereğince;
vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya
kaldırılacağı da ortadadır. Nitekim elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT payıda kanunla
getirilmiş ve kanunun verdiği açık ve şeffaf yetkiye dayanarak tahsil edilmektedir.
Elektrik Piyasası Kanununun verdiği yetki uyarınca çıkarılan EPDK kurul kararları ve tebliğleri
gereğince alınan; kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve
dağıtım bedellerinin; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı,
değiştirileceği veya kaldırılacağı, ayrıca Elektrik Piyasası Kanunun düşük maliyetli enerji
temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmemektedir.
Nitekim; kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairecede benimsenen HGK'nun 21/05/2014
tarihli ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; Elektrik
enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak
(hırsızlanmak) suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili
yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaştığı da söylenemez.
Öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi davalı dağıtım şirketi
tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti
bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin
karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaflık bir hukuk devletinin vazgeçilmez
unsurlarındandır. Ne var ki, davaya konu bedeller ile ilgili olarak Enerji Piyasası Düzenleme
Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul
Yukarıda açıklanan ilke ve Somut olayda, bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda;
hesaplamaya psh, iletim, dağıtım bedelleri de dâhil edilmiş, mahkemece; bu hesaplama şekli
benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği
hükümlerine göre ve anılan bedeller dâhil edilmeden hesaplama yapılması gerektiği
kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle, dosyanın önceki bilirkişiler dışında dava konusunda
uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişilerden davalının davacı taraftan isteyebileceği
bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 Sayılı kurul kararı
hükümlerine göre ve tahakkuk bedeline; kayıp-kaçak, dağıtım, iletim ve perakende satış hizmeti
bedelleri dâhil edilmeden hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak, sonucuna
göre bir karar verilmesi gerekirken; yetersiz bilirkişi raporları benimsenerek hüküm kurulması
usul ve yasaya aykırı olup, hükmün açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi
isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK.nun
428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde
temyiz edene iadesine, 18.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Download