Çin-Arap Dünyas› ‹liflkileri: Eski Köye Yeni Adet Giray FİDAN* Tarihi İpek Yolu vasıtasıyla Çinliler ve Arapların ilişkileri M.Ö. 2. yüzyıla kadar uzanmaktadır. M.Ö. 120 yılında Çin’in Han Hanedanlığı İmparatoru Han Wu Di, Mısır’da bulunan İskenderiye’ye kadar elçiler göndermiştir. İpek Yolu üzerinden gelişen ikili ticaret ve kültür alış verişi sayesinde Arap Dünyası çay, porselen, kağıt, ipek, ve Çin ilaçları gibi Çin’e has ürünlerle tanışmış ve Batı’ya bu ürünlerin taşınmasında önemli bir geçiş noktası olmuştur. Bu sırada Çinliler de Araplardan, bitkisel ilaçlar ve o dönem Çin’de bulunmayan ıspanak, havuç gibi tarım ürünlerinin üretimini ve baharatları öğrenmişlerdir.1 Arap tüccarlar, Tang Hanedanı döneminden itibaren Çin’de günümüzde de son derece önemli ticaret merkezleri durumunda olan Guang Zhou, Quan Zhou2 gibi şehirlerde koloniler oluşturmuşlar ve Çin’e İslamiyet’in girişinde önemli bir rol oynamışlardır.3 Ming Hanedanı döneminde Çin, yeni bir dış politika izlemeye başlamış ve yabancı ülkelerden gelen elçi heyetlerini başkentte ağırlama ve hediyeler vererek iyi ilişkiler kurma yoluna gitmiştir. Bu yeni tür diplomasiye “Haraç Sistemi” ( ) adı verilmiştir. Ming Tarih Kayıtlarında Arap ülkelerinden gelen elçi heyetlerinden de bahsedilmektedir.4 Arap elçilerin Çin’e gelmelerinin dışında, Çin tarihinin önemli olaylarından sayılan Zheng He adlı Çinli Müslüman (Hui) amiralin Ming İmparatoru’nun emriyle Güney Doğu Asya ve Afrika’ya gerçekleştirdiği seferler, Çin Arap ilişkilerinde önemli bir yer tutmaktadır. Zheng He’nın seferleri arasında Yemen, Somali, Sudan gibi bölgeler de bulunmaktadır. Çin’in Yeni Dünya Düzeni: “Ahenkli Dünya” ve “Genişletilmiş Komşuluk” Ahenkli Dünya: Çin Felsefesi ve Dünya Düzeni algılayışı bütüncüldür. Bu nedenle Çin son yıllarda bir slogan haline getirdiği ve sosyal düzenini üzerine inşa etmeye çalıştığı “Ahenkli Toplum”5 düşüncesi* Bozok Üniversitesi Öğretim Üyesi, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Asya-Pasifik Araştırmaları Merkezi Çin Uzmanı, [email protected] 1 6 d]2(O#]aÇin Arap Ülkeleri likilerinin Deerlendirilmesi ve Geliimi &NIT0 S. 3, 2002, s. 18. 2 @f Fu Jian eyaletinde bulunan kent günümüzde Çin’in önemli ticaret merkezlerinden biridir. Kentte Arap tüccarlardan kalan birçok eserin sergilendii önemli bir müze bulunmaktadır. ehre Arapça “Zeytin” ismi verilmitir. 3 6/= Hf]2B,K (Tang Dönemi Guang Zhou ve Arapların Deniz Ulaımı c+DR_R, C. 23, S. 2, 2002, s. 1-3. 4 Ming Tarih Kayıtlarında Arabistan’dan J (Tian Fang) adıyla bahsedilmektedir. Bakınız: Zhang, Ting Yu, Ming Shi (Ming Tarihi), Zhong Hua Shu Ju, Pekin, 1984, Wai Guo Lie Zhuan Bölümü. 5 PC$ ngilizceye “Harmonious Society” olarak çevirilmitir. Bize göre Türkçe’de en uygun karılık “ahenk”tir. Uyum kelimesi, bu kavramı tam anlamıyla karılamamaktadır. Mart ’11 • Sayı: 27 21. YÜZYIL [53] Giray Fidan ni temel alarak halihazırdaki uluslararası sisteme alternatif olarak “Ahenkli Dünya” fikrini ortaya atmış ve Çin diplomasi ve stratejisinin merkezine Geleneksel Çin düşüncesinden süzerek getirdiği bu kavramı yerleştirmiştir. “Ahenkli Dünya” kavramı Çin’in ülke içinde sosyal düzenin temeline oturttuğu “Ahenkli Toplum” idealinin dünyaya uyarlanmış halinden başka bir şey değildir.6 Çin’in ortaya attığı “Ahenkli Dünya” kavramı en üst düzeyde ilk kez Birleşmiş Milletlerin 60. Kuruluş Yıldönümü ‘nde Çin Devlet Başkanı Hu Jin Tao’nun Genel Kurul’a hitaben yaptığı konuşmasında dünyaya ilan edilmiştir. Konuşmanın adı “Hep Birlikte, Sürdürülebilir Barışın, Ahenkli ve Zengin Dünyanın İnşası”dır.7 “Ahenkli Dünya”, temelini Çin Tarihinin en eski kavramlarından olan “ “ ”(He He)’dan almaktadır. (He), Barış ve ahenki ve diğer (He) ise birleşmeyi, işbirliğini ve kaynaşmayı temsil eder. Çin Dış Politikası son dönemde bu kavram üzerinden yeniden tanımlanmaya ve inşa edilmeye başlanmıştır. “Ahenkli Dünya” kavramı şöyle açıklanmaktadır: 1. Temel Prensipler: Farklılıkları koruyarak ortak değerlerin ön plana çıkarılması, bütün ülkeler ile yardımlaşma ve barış içinde işbirliği. 2. Uluslararası ilişkilerde demokratikleşme ve hegemonyalara son verme ayrıca yeni ekonomik ve siyasi ilişkilerin oluşturulması: Buna göre ülkeler büyüklükleri ne olur- [54] 6 U<ij PE.d5>%?&OXY”(Çin’in Ahenkli Dünya Kavramı ve Günümüz Uluslararası likileri Açısından Anlamı), [AR1 C. 23, S. 4, 2010, s. 111. 7 Halkın Günlüü Gazetesinde konumanın tam http://politics.people.com.cn/GB/1024/3699888.html (Eriim 15 ubat 2011). 21. YÜZYIL Mart ’11 • Sayı: 27 metni yayınlanmıtır. Bakınız: Çin-Arap Dünyas› ‹liflkileri: Eski Köye Yeni Adet sa olsun tamamen eşit statüye ve uluslararası ilişkilerde eşit haklara sahip olmalı, her ülkenin kendi gelişme yolunu kendisinin seçmesine saygı duyulmalı, uluslararası anlaşmazlıklar diplomasi ve müzakereler ile halledilmeli ve Birleşmiş Milletlerin gücü artırılmalıdır. Çin’in ortaya attığı bu yeni düzenin eskisinden en büyük farkı, hegemonik güçlerin bulunmaması ve ülkelerin büyük küçük, zengin fakir, güçlü zayıf ayrımı yapılmaksızın tamamen eşit olmalarıdır. Yeni düzende ülkelerin iç işlerine de karışılmayacak ve her ülke kendi yönetim biçimini, ekonomik modelini ve kalkınma yolunu kendisi belirleyebilecektir. Yeni düzende bütün ülkeler birbirlerinin toprak bütünlüklerine saygı gösterecek ve anlaşmazlıklar silah yolu ile değil müzakere yolu ile halledilecektir. Silah kullanarak ve işgal yoluyla uluslararası sorunların çözümü şiddetle reddedilmektedir. Var olan dengesiz ve adaletsiz ekonomik düzen mutlaka değiştirilmelidir. 3. 80’li yıllarda Deng Xiao Ping’in ortaya koyduğu gibi dünyanın en temel iki sorunu “Barış ve Kalkınma”dır. Barışı koruyarak kalkınmanın önündeki en büyük engel ise küreselleşme ile birlikte gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında gün geçtikçe daha da büyüyen ekonomik gelişmişlik farkıdır. Kuzey ve güney ülkeleri arasındaki zengin fakir farkı çok büyümüştür. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerin ekonomik gelişmede sorunlar yaşaması sadece kendilerini değil bütün dünya ekonomisini olumsuz yönde etkilemektedir. Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkeleri ekonomik, kültürel ve siyasi açıdan desteklemeleri barışa da katkı sağlayacaktır.8 16. Yüzy›l Dünya tarihi aç›s›ndan bir dönüm noktas› olarak görülebilir. ‹lginç bir flekilde dünya flartlar› 21. Yüzy›lda 16. Yüzy›l paradigmalar›n› taklit etmeye bafllam›flt›r. Bundan da en çok Çin, Türkiye gibi ülkeler kârl› ç›kacakt›r. Genişletilmiş Komşuluk: Son dönemde Çin Dış Politikası’nda ortaya atılan yeni kavramlardan biri de “ ” (Da Zhou Bian) “Genişletilmiş Komşuluk” kavramı ve stratejisidir. “Genişletilmiş komşuluk, sadece coğrafi bir anlam içermez, aynı zamanda siyasal ve ekonomiktir. Bu kavramın içerisinde Çin ile komşu olan ve doğrudan sınıra sahip olan ülkelerin dışında Çin ile sınırı olmayan ancak Çin ile ortak çıkarlara sahip olan ülke ve güçler de bulunur.” Buna göre “Yakın Komşular” Kuzey ve Güney Kore, Japonya, Moğolistan, Vietnam, Tayland, Singapur, Malezya ve Shang Hai İşbirliği Örgütü’ne de üye olan ve Çin ile ortak sınıra sahip olan Orta Asya Ülkeleri ve Rusya’dır. “Uzak Yakın Komşular” Özbekistan ve Türkmenistan ve Hindistan, Pakistan dışında bulunan Güney Asya Devletleri’dir. “Uzak Komşular” ise Amerika ve Avrupa kıtaları dahil Çin ile yakın ilişkide bulunan bütün ülkeleri kapsayan bir kavramdır. “Genişletilmiş Komşuluk” kavramı ayrıca Çin ile tarihten gelen bağlara sahip olan milletlere ayrı bir önem verilmesi anlamına gelmektedir. Bu kavramın çerçevesine en çok da Araplar girmektedir. Çin’de İslamiyet çok uzun yüzyıllardır varlığını sürdürmektedir ve milyonlarca farklı etnik gruptan Müslüman yaşamaktadır. Bu yönüyle de Çin Arap Dünyası’na ayrı bir önem ve yer vermektedir.9 8 U< ij PE.d5>%?&OXY(Çin’in Ahenkli Dünya Kavramı ve Günümüz Uluslararası likileri Açısından Anlamı), [AR1, C. 23, S. 4, 2010, s. 112. 9 V' eb7]M3dO”(Geniletilmi Komuluk Stratejisi ve Çin Arap likilerinin Gelecei), 2E.T0 C. 6, s. 107, 2006, s. 15-16. Mart ’11 • Sayı: 27 21. YÜZYIL [55] Giray Fidan Çin’in Arap Dünyasına Yönelik Politikası 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından Çin, o dönem Doğu Bloğu’na daha yakın konumlanmış olan Arap Dünyası ile ilişkilerini başlatmıştır. 1956’da Mısır ve Suriye gibi ülkeler ile diplomatik ilişkilerini resmen başlatan Çin, Arap Dünyası’nda başlayan bağımsızlık hareketlerini de desteklemiştir. Son dönemde açıklanan bazı Çin dışişleri arşiv belgelerine göre 1956’da patlak veren Orta Doğu savaşında Çin, birçok ekonomik sıkıntı yaşamakta olmasına rağmen Mısır’a 20 Milyon İşviçre Frangı yardım göndermiş ve Arap halklarının yanında yer almıştır.10 1963 yılında dönemin Çin Başbakanı Zhou En Lai, Çin ve Arap Dünyası arasındaki ilişkilerde beş temel prensip ortaya koymuştur: 1- Arap halklarının emperyalizme karşı verdikleri mücadelede destek olmak, 2- Arap ülkelerinin barış yanlısı, tarafsızlık ve bağlantısızlık politikalarına destek olmak, 3- Arap halklarının kendilerince belirlenecek yöntemler çerçevesinde birleşme ve tek bir çatı altında bir araya gelmelerine destek olmak, 4- Arap ülkelerinin kendi aralarındaki anlaşmazlıkları barış ve diyalog yoluyla çözmelerine destek olmak, 5- Arap ülkelerinin iç işlerine herhangi başka bir ülke tarafından karışılmaması ve işgale uğramaması yönündeki çabalarına destek olmak. Ayrıca 1971 yılında Çin’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi Üyeliğine yeniden seçilmesi konusunda Çin, bütün Arap Ülkelerinin desteğini almıştır. 2000’li yılların başından itibaren dünyada başlayan büyük değişim ile birlikte Çin-Arap ilişkileri de yeni bir döneme girmiştir. 2004 yılında Kahire’ye resmi ziyaret gerçekleştiren Çin Devlet Başkanı Hu Jin Tao, 22 Arap Birliği üyesi ülkenin temsilcileriyle bir toplantı gerçekleştirmiş ve burada Çin-Arap ilişkilerinde “Yeni Ortaklık İlişkileri” ( ) olarak nitelen10 Xin Hua Haber Ajansı, -;L, QdF`8^g2( (Dıileri Arivleri Açıldı: Yeni Çin Arap Ülkelerine Nasıl Yardım Etmi), 30 Mayıs 2006, http://news.xinhuanet.com/newscenter/2006-05/30/content_4619867.htm (Eriim 15 ubat 2011). [56] 21. YÜZYIL Mart ’11 • Sayı: 27 Çin-Arap Dünyas› ‹liflkileri: Eski Köye Yeni Adet dirdiği dört prensipli yeni ortaklığı tanımlamıştır. Karşılık saygı temelinde siyasi ilişkilerin geliştirilmesi, ortak gelişme ve kalkınma hedefinde daha sıkı ekonomik ilişkiler, kültürel ilişkilerin derinleştirilmesi ve barışın korunması, uluslararası alanda daha çok işbirliği. 14 Eylül 2004’te ilk Çin-Arap Ülkeleri İşbirliği Forumu Toplantısı, Arap Birliği’nin merkezi olan Kahire’de gerçekleştirilmiştir. Söz konusu forum daha sonra Pekin ve Bahreyn’de de toplantılar yapmıştır.11 Çin, birkaç yıldır üzerinde durduğu “Ahenkli Dünya” politikasının hayata geçirilmesi için Arap Dünyası’nı çok önemli bir ortak olarak görmektedir. “Ahenkli Dünya” politikası çerçevesinde Çin, Arap Dünyası ile olan ilişkilerindeki yeni dönemi üç ana başlık altında toplamaktadır. 1- Siyasi alanda eşitlik ve karşılıklı güven: Çin Arap ilişkilerinde dostluk, karşılıklı güven ve Çin-Arap ahengi temelinde ilişkiler devam ettirilmektedir. Çin’in Orta Doğu politikası şu prensiplere dayanmaktadır: 1. Bölgenin istikrarı ve barışı, 2. Bölgenin gelişmesi ve kalkınması, 3. Bölgede yaşayan halkların temel haklarının korunması. Çin ve Arap tarafları bölgede Çin’in dilini, tarihini ve yaşanan sorunlarda ortak değerler ve ahlak yaklaşımkültürünü bilmek ve larına sahiptir: Arap-İsrail Sorunu, Irak, Sudan Daranlamak yeni yüzy›lda fur meselesi ve Somali sorununda iki tarafın bakış açıları aynıdır. İki taraf da Arap halklarının haklarının Çin’in izleyece¤i politikalar› iade edilmesini ve Filistin’in haklarının korunmasını öngörmek için hayati önem talep etmektedir. tafl›yacakt›r. Zira Çin yeni 2. Ticaret ve ekonomide ortak çıkarlar: Çin ve 22 stratejisini tarihinden yola Arap ülkesi toplamda 1.6 milyarlık dev bir nüfusa saç›karak oluflturmaktad›r. hiptir. Arap ülkeleri halihazırda Çin’in 8. büyük dış ticaret ortağıdır. 2010 yılında toplam ticaret hacmi 100 milyar dolar olmuştur. 3. Kültürel yakınlık: Çin Medeniyeti ve Arap-İslam Medeniyeti dünyanın önemli medeniyetleridir. Hem Çin hem de Arap Ülkeleri “Doğu”ludur ve birbirlerini anlamaları daha kolaydır. Bu kültürel ortaklık iki tarafın gelecekte birlikte kalkınmaları ve işbirlikleri açısından önemli bir ortak zemin oluşturmaktadır. Çok kültürlü çok merkezli ahenkli dünyanın oluşturulmasında iki tarafın da çıkarı bulunmaktadır. Çin barış içinde kalkınma yolunu seçmiştir; bu da Arap ülkelerinin de içinde bulunduğu Gelişmekte Olan Ülkelere büyük fırsatlar sunmaktadır.12 Genişleyen Çin Etkisine ABD’nin Tavrı Son yıllarda Çin’in enerji ve ham madde zengini Afrika ve Orta Doğu ülkeleri ile derinleşen ilişkileri ve işbirliği, ABD başta bütün Batılı güçleri rahatsız etmektedir. ABD kamuoyunda, Çin’in yükselen bir güç olarak geçmişte Batı’nın hegemonyasında bulunan coğrafyalara artan ilgisi ve bu coğrafyalarda bulunan yönetimlerin herhangi bir siyasi ajandaya sahip olmayan Pekin Yönetimi’ne daha sıcak bakmaya başladığı sıklıkla dile getirilmektedir. “Çin Tehdidi” olarak özetlenebilecek algının oluşmasında Çin’in bölge ülkeleriyle geliştirmekte olduğu ticari, askeri, kültürel ilişkilerin büyük bir etkisi bulunmaktadır. Wikileaks belgeleri olarak bilinen ABD resmi yazışmalarında da durum ayrıntılarıyla açıklanmakta, Afrika ve Orta Doğu’da 11 7 Aralık 2009’da Kahire’ye resmi ziyaret için giden Çin Babakanı Wen Jia Bao, Arap Birlii Genel Kurulunda bir konuma yapmıtır. Çin Babakanı konumasına Arapça “Selamun Aleyküm” diyerek balamı ve Çin Arap dünyası ilikilerinin gelimesinden bahsetmitir. Bakınız: http://www.china.com.cn/v/news/2009-11/08/content_18845790.htm (Eriim 17 ubat 2011). 12 *\9 ) PE.Wd]2(O (Birlikte Ahenkli Dünyayı Kurmak-Çin Arap Ülkeleri likileri Sh!, S. 6, 2007, s. 14-17. Mart ’11 • Sayı: 27 21. YÜZYIL [57] Giray Fidan Çin’in faaliyetlerinden bahsedilmektedir. Ocak 2010’daki bir yazışmada Mısır ile Çin’in ikili ticaret ilişkilerinden bahsedilmekte ve Çin’in Afrika’da bulunan Özel Ekonomik Bölgelerinden 6.’sının Mısır’da kurulduğundan, ikili anlaşmalar ve ticaret hacminin ikiye katlanması hedefinden bahsedilmekte bunun yanında Çin’in Mısır’a gerçekleştireceği doğrudan yatırımı bir milyar dolara çıkaracağı belirtilmektedir.13 Bütün bunların yanında Mısır ve Çin’in eski ve köklü ikili ilişkileri bulunmaktadır ve Çin, Afrika ile ilişkilerinde Mısır’a büyük önem vermektedir. Çin’in düzenlediği Çin-Afrika İşbirliği Forumu Mısır’da düzenlenmiştir. Ayrıca söz konusu belgelerde Sahra Altı Afrika olarak adlandırılan ülkelerin Çin ile olan ilişkilerinden de söz edilmektedir.14 ABD belgelerinde Çin’in Afrika’da artan etkinliği birkaç başlık altında analiz edilmiştir: 1. Çin, BM üzerinden Afrika’daki hükümetler ile daha fazla işbirliği yapmaya çalışmaktadır, bu yaklaşım Batı için de oldukça faydalı olmaktadır. Ayrıca gerçekleştirmekte olduğu doğrudan yatırımlar ve alt yapı projeleri sayesinde Batı’nın desteklediği Afrika ekonomilerinin daha açık hale gelmesine ve özel sektörlerin oluşturulması hedeflerine de fayda sağlamaktadır. 2. Çin, Afrika hükümetleri ile doğrudan ikili ilişkiler geliştirmekte ve Afrika’da faaliyet göstermekte olan bölgesel organizasyonları devreden çıkarmaktadır. Bölgede bulunan her ülke ile tek tek ikili ilişkiler yürütmekte ve bölgede var olan çatışma ve anlaşmazlık alanlarından uzak durmaya çalışmaktadır. 3. Çin Afrika’da imajın ne demek olduğunu bilmektedir. Bu nedenle çoğunlukla prestij sağlayacak stadyumlar ve abideler gibi büyük projelere imza atmaktadır. Her ne kadar ucuz Çin malları Afrika toplumlarında çok popüler olmasa da Afrika hükümetlerinin Çin ile iyi ve sağlam ilişkiler kurmak için can attığı görülmektedir. 4. Çin’in Afrika’da daha çok varlık göstermeye başlaması Afrika hükümetleri ve yönetimleri açısından son derece olumlu karşılanmaktadır. Çin’in iç işlerine karışmama ve koşul öne sürmeden devam ettirdiği kalkınmaya yönelik projeler, BM’de sunduğu destek, kredi ile sunduğu askeri ve teknik destek, büyük alt yapı projeleri ve Afrika’nın doğal kaynaklarına talip olması bütün Afrika liderlerinin yüzlerini Pekin’e dönmelerine neden olmuştur. 5. Çin’in Afrika’da daha fazla faaliyet göstermesi Batı açısından birçok risk taşımaktadır. Batı’nın gerçekleştirmeye çalıştığı hükümetlerin şeffaflığı, iyi yönetim gibi konuları önemsemeyen Çin bu hedeflere ulaşılmasını geciktirecektir. Ayrıca sunduğu kredi imkanları ile gelecekte Afrika ülkelerinin Batı’ya olan borç ödemelerini de olumsuz etkileyecektir. Bu nedenlerle Batı’nın hedeflerinde gerilemeye sebep olması kaçınılmazdır. 6. Çin Batıdan farklı olarak karşı taraftan herhangi bir siyasi talepte bulunmamaktadır. Ayrıca Batı’nın yaptığından farklı olarak doğrudan yatırımlar ve alt yapı projeleri gerçekleştirmektedir. Bu da Batı’nın bölgedeki etkinliğine bir tehdit olarak görülebilir.15 13 Belgenin adı “China’s Economic Presence in Egypt” (Çin’in Mısır’daki Ekonomik Varlıı), id’si 10CAIRO115’tir. Bakınız: http://wikileaks.ptitlu.org/cable/2010/01/10CAIRO115.html (Eriim 16 ubat 2011). 14 Nijerya’da Çin Petrol irketleri’nin çok sıcak karılanmadıı ile ilgili bir rapor (09ABUJA2170, http://wikileaks.ptitlu.org/cable/2009/12/09ABUJA2170.html) (Eriim 16 ubat 2011), Çin’in Kenya’daki Faaliyetleri (10NAIROBI181,http://wikileaks.ptitlu.org/cable/2010/02/10NAIROBI181.html) (Eriim 16 ubat 2011), Çin’in Angola’daki Faaliyetleri (10LUANDA84, http://wikileaks.ptitlu.org/cable/2010/02/10LUANDA84.html) (Eriim 16 ubat 2011), 15 08LONDON2858, bkz.http://wikileaks.ptitlu.org/cable/2008/11/08LONDON2858.html (15 ubat 2011). [58] 21. YÜZYIL Mart ’11 • Sayı: 27 Çin-Arap Dünyas› ‹liflkileri: Eski Köye Yeni Adet Sonuç Bilindiği gibi ABD Soğuk Savaş’ın ardından dünyadaki tek Süper Güç’tür. Çin de dünyanın en büyük Gelişmekte Olan Ülkesi ve yeni Süper Güç adayı ülke olarak görülmektedir. Arap Dünyası ise Afrika ve Asya üzerinde bulunmakta gerek büyük petrol kaynaklarına sahip olması nedeniyle gerekse coğrafi konumu nedeniyle son derece önemli bir yerde bulunmaktadır. Bu nedenle Çin’in Arap Dünyası ile geliştireceği ilişkiler son derece önemlidir. Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren Çin, Arap Dünyası ile iyi ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Ancak bu ilişkilerin gelişmesi ABD’yi rahatsız etmektedir. 21. yüzyılda Çin, Arap Dünyası ve ABD arasındaki ilişkiler tarihsel açıdan da büyük önem taşımaktadır. ABD, özellikle 1. ve 2. Körfez Savaşları’nın ardından Orta Doğu petrollerinin tamamına yakınını kontrol altına almıştır. Gelişen ve büyüyen ekonomisine enerji bulmak zorunda olan Çin için bölgenin petrol kaynakları kadar bölgenin barış ve istikrarı da çok önemlidir. Kendine ait petrol rezervi son derece kısıtlı olan Çin, bölgede yaşanacak istikrarsızlıklara bağlı olarak büyük ekonomik kayıplara uğrayabilmektedir. Çin’in ekonomik gelişmesi Arap ülkelerinden bağımsız düşünülemez. Bölgede yaşanacak istikrarsızlık ve savaştan en çok etkilenecek ülke Çin olacaktır.16 ABD’nin desteği ve yönlendirmesiyle Orta Doğu ve Afrika’yı uzun yıllardır yöneten baskıcı rejimler ilginç bir şekilde artık Çin’in işbirliği yaptığı yapılar haline gelmeye başlamışlardır. Görülen odur ki bu büyük değişimlerde bu durumun da önemli bir katkısı vardır. Ancak değişim sonrası ortaya çıkacak yönetimlerin nasıl bir yapıda olacağı ve hangi güç merkezine yaklaşacağının cevabını henüz bilmemekteyiz. Halihazırda güç mücadelesinde Batı’nın aleyhine sürekli kazanç sağlayan Çin, kendine has yeni dış politika argümanlarıyla bölgede gün geçtikçe daha da etkili hale gelmektedir. Başta ABD olmak üzere Batı, dünyanın kaynaklarını, zenginliğini ve yönetimini kolay kolay paylaşmayacağını ilan etmektedir. Afrika ve Orta Doğu’da yaşanan son olaylar dünyada devam etmekte olan güç mücadelesinin bir yansıması olarak düşünülebilir. 21. YÜZYIL 16 "4= (Çin’in ran, Birleik Arap Emirlikleri ve Hollanda Eski Büyükelçisi), dOd:ZG (Çin Arap likilerinde ABD Faktörü), 2E., S. 5, 2005, s. 54. Mart ’11 • Sayı: 27 21. YÜZYIL [59]