TARTIŞMAL 1 iLMi TOPLA NT IL AR D iz is i İSLAM'DA AİLE VE • • ÇOCUK TERBIYESI SEMPOZYUMU (TEBLİG VE MÜZAKERELER) I Doç. Dr. Musa Kazım YILMAZ * Doç. Dr. Mustafa BAKTIR * Doç. Dr. Abdullah ÖZBEK * Yard. Doç. Dr. Abdülkadir ETÖZ * Prof. Dr. Necmeddin TOZLU Doç. Dr. Mehmet Faruk BAYRAKTAR * Doç. Dr. Bayraktar BAYRAKLI *Hülya KÜÇÜK * Dr. Tahsin NART * Dr. Mehmet Emin AY * Prof. Dr. Asaf ATASEVEN Doç. Dr. Osman TÜRER * Doç. Dr. Abdullah AYDINLI * Dr. Sabri AKDENİZ BUKİTAP p=~ tsı\.\1 .. \..AMi ILIMLER ARAŞTIRMA VAKFI . ARAFlNDAN HAZIALANMIŞTIR r---~·~·._----~ nmıneŞ.nm i~ H: DIŞ TiC.tRET .t.Ş,. İLMİ NEŞRiYAT 12 iSLAMİ İLİMLER ARAŞTIRMA VAKFI (İSAV) Tartışmalı ilmi Toplantılar Dizisi : ı 8 Editör Redakte Tas hih Sayfa tertibi Dizgi Baskı Cilt : Prof.Dr. İbrahim CANAN : Seyyit Ali TÜZ :Heyet : İsmail KURT Sinan CUMHUR POLATOFSET YEDİGÜN Mücellithanesi 2. Tebliğ: İSLAM HUKUKU AÇlSINDAN ÇOCUK TERBİYESİ Doç. Dr. Mustafa BAKTffi Atatürk Ü. ilahiyat Fak. Öğr. Üyesi İslam Hukuku, Allah'ın yarattığı en değerli varlık olan insanın bütün hayat safhaları ile ilgilenir. Çocuğun dünyaya gelip yetiştiği aile ilgili hukuki esaslar, çok geniş yer tutar. Herşeyden önce aile ocağının şer'i esaslara uygun şekilde tesis edilmiş olması gerekir. Bundan sonra ana rahmine düşen ve "cenin" ismiyle anılan çocuk ile ilgili hukuki hükümler işlerneğe başlar. Dünyaya gelen çocuğa, önce anne ve babanın münasib bir isim koyması, sonra da çocuğun emzirilip, beslenip büyütülmesi gerekir. Bu dönemde süt emme ile ilgili bazı hukuki düzenlemeler vardır. Sütten kesildikten sonra da çocuğun nafakasının temini ve en önemlisi de onun terbiye edilip yetiştirilmesidir. Çocuk, temyiz ve büluğ çağına kadar, iyiyi kötüden ayırde demez. Devamlı olarak anne ve babanın, veya bunların yerine kaim olacak bir aile büyüğünün gözetim ve terbiyesine muhtaçtır. İşte çocuğun süt devresinden sonra, belli bir yaşa kadar yetiştirilip terbiye edilmesine "hıdane" diyoruz. (1) Fıkıh kitaplarında, bu isim altında müstakil bölümler olup, çocuğun terbiye ve yetiştirilmesi enine boyuna incelenmiştir. Biz bu tebliğimizde meseleyi ana hatları ile ihtilaflı meselelere fazla girmeksizin takdim etmeğe çalışacağız. 54 İslam'da Aile ve Çocuk Terbiyesi A- ÇOCUGUN TERBiYESiNDE ÖNCELiKLE ANNE HAK SAHiBiDiR Çocuğun terbiyesinde asıl olan, anne veya onun yerini tutabilecek bir kadın akrabadır. Şayet şartlara uygun bir kadın olmazsa, o zaman erkeklere geçer. Zira kadınlar, fıtraten şefkatli ve bu işe oldukça ehildirler. Diğer taraftan çocuk, annenin bir parçasıdır. Baba ise ticarete ve malı muhafazaya daha kudretli olduğundan, çocuğun malının muhafazası da ona bırakılmıştır. (2) Bu bakımdan çocuğun terbiye hakkı öncelikle kadınlarındır. Ancak bu işi yapacak ehil bir kadın bulunmadığında, erkeklere intikal eder. (3) Abdullah b. Amr'dan rivayet edilen bir hadiste, kocasından boşanan bir kadın Rasulüllah'a (s.a.v.) gelerek; "Ya Rasulüllah (s.a.v.) şüphesiz şu oğlum için karnım bir kap, memem su tulumu, sinem de mahfaza idi. Şimdi babası beni boşadı ve onu benden çekip almak istedi" diye şikayette bulundu. Bunun üzerine Rasulüllah (s.a.v.) "Sen kocaya varroadıkça çocuğu almaya daha layıksın" (4) buyurmuşlardır. Bu husustaki diğer bir rivayet de şöyledir:Hz. Ömer(ra) olan oğlunun kime ait olduğu hususunda anlaşamazlar. Hz. Ebu Bekir'in (ra) huzuruna çıkarlar Hz. Ebu Bekr (ra) ,çocuğu annesine teslim etmiş ve Hz. Ömer'e (ra) de , "Bu çocuk için annesinini tükrüğü , senin yanında yiyeceği oğul balından daha hayırlıdır. ya Ömer", demiştir. Hz Ebu Bekr (ra) bu sözü birçok sahabenin huzurunda söylemiştir. Diğer bir rivayete göre de, Hz. Ebu Bekir (ra), Hz. Ömer'e (ra) "Annenin kokusu, döşeği ve sıcaklığı çocuk için, büyüyüp de başının çaresine bakıncaya kadar senden daha hayırlıdır."demiştir. (5) Hz . Ebu Bekir'in izahından da anlaşılacağı üzere, çocuklarm terbiyesini en iyi şekilde yapacak annedir. Çocukların sıkıntılarına katlanmada, kadınlar erkeklerden daha sabırlıdırlar. Diğer taraftan kadınların çocuklarına ayıracakları vakitleri daha fazladır. Bunun için de çocuğun terbiyesinde kadınlar erkeklerden önce gelir. (6) Ancak çocuğun annesi bulunmaz, veya herhangi bir sebeble çocuğun terbiye hakkını kaybederse, sırasıyla diğer yakını olan kadınlara geçer. Şayet hiç kadın kalmazsa, o zaman asabe denilen erkek akrabalara, daha sonra da zevilerham ismi verilen kadın cihetinden olan erkek akrabalara intikal eder. Takib edilecek sırada baz1 ihtilaflı noktalar olmakla birlikte, ana hatlan ile şöyle karısını boşar. Boşadığı karısından sıralayabiliriz: İslam Hukukuna Göre Çocuk Tcrbiyesi 55 1- Kadınlar: a) Anne veya büyükanne, b) Kızkardeş veya onun kızları, c) Teyzeler, d) Halalar. kız 2- Asabeler: a) Baba veya dede, b) Erkek kardeşler veya onbrın oğulları, c) Amcalar veya amcaoğullan. Amcaoğullarına sadece erkekler verilir. Nikah caiz çocuklar verilmez. olduğu için 3- Zevilerham: Yukarıdakilerden sırasıyla hiçbiri olmaz, veya bulunur da gerekli şartları taşımazlarsa, o zaman kadın tarafından olan erkek akrabalara verilir. (7) Çocuğun öz annesi de olsa, terbiyeyi üzerine alan kimsenin bazı şartları taşıması gerekir. Bu şartlarda bir noksanlık olduğu zaman, çocuğun terbiyesinin selameti bakımından ona teslim edilmez, bu hak bir sonrakine intikal eder. B- ANNE, ÇOCUGUNU TERBİYEYE ZORLANABiLin Mİ? Çocuğu ilk olarak anneye terPttüb ettiğini Anne bu vazifeden knçınsa, çocuğunu terbiye etmesi için zorlanabilir mi? Bu durum genelli kle aile yuvası yıkıldığı zaman ortaya çıkar. Evlilik hayatı norm:ıl ola rak devam ettiği müddetçe, böyle bir problem nadiren görülebilir. Bu meselede fakihler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu değişik görüşlerin asıl çıkış noktası da şudur: Terbiye hakkı, çocuğun mu, yoksa annenin midir? Bakılıp gözetilmesi açısından çocuğun hakkı sayılabileceği gibi, şefkat ve sevgi açısından da annenin hakkı olarak kabul edi.lebilir. Bu noktadan hareketle karşımıza iki ana görüş çıkmaktadır: 1- Bir kısım fukahaya göre, bu hak annenindir. Dolayısıyla bunu yapmak istemediği zaman, zorlanamaz. Bu görüş, Ebu Hanife, İmam Şafii, Ahmed b. Hanbel ve İmam Sevri'ye nisbet ediliyor. Bir rivayete göre, İmam Malik de bu görüştedir. Bu görüşte olanlara terbiye hakkının yukarıda kaydetmiştik. 56 İslam'da Aile ve Çocuk Terbiyesi göre, burada annenin bu işi yapmaktan aciz olma ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü anne, şefkatinden dolayı mutlaka çocuğunu terbiye etmek ister. Bundan kaçındığına göre, hamilelik veya bir benzeri mazereti olabilir. (8) 2- İmam Malik'ten diğer bir rivayete, İbn Ebi Leyla ve diğer bazı fukahaya göre ise, anne çocuğunu terbiyeye zorlanır. Çünkü bu hak, anneden ziyade çocuğundur. Zira Kur'an'da, "Anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler ... " (9) buyurulmaktadır. Bu ayetteki emir sigası vücub ifade eder. (10) İbn Abidin, bu iki farklı görüşü telif ederek, bu hakkın hem annenin hem de çocuğun olduğuna kaydediyor. Zira bu hakka anne layıksa, baba çocuğunu ondan alamaz. Bu iş için tayin edilen anne de, bu işi yapmam diyemez. (ll) Çocuğu terbiye vazifesini anneden başka yüklenecek kimse olmazsa, bütün fukahanın ittifakı ile, çocuğun zarar görmemesi için anne bu işe zorlanır. Bu durumda anne, üzerine vacib olan bir işi yaptığından dolayı ücret de alamaz. (12) C- ÇOCUGU TERBiYE EDENDE BULUNMASI GEREKEN ŞARTLAR Çocuğun terbiyesinde hak sahibi olanları öncelik sırasına göre, yukarıda kaydetmiştik. Ancak bunların bazı şartları taşımaları gerekir. Bu işe ehil olmayan birisinin öncelik hakkı olsa bile, çocuk ona teslim edilmez. Çünkü bu durumda çocuğun zarar görmesi söz konusudur. Sırasıyla önce kadın ve erkekte bulunması gereken ortak şartları, sonra da sadece kadında ve erkekte bulunması gereken şartları sıralayacağız. 1- Kadın ve Erkekte Bulunması Gereken Ortak Şartlar: a) Hürriyet: Çocuğu terbiye edecek kadın ve erkeğin hür olması gerekir. Cariye ve ümmü veledin hür olan çocukları üzerinde terbiye hakları yoktur. Çünkü hıdane hakkı bir nevi velayettir. Bunlar efendilerinin işleriyle meşgul olduklarından velayete ehil değillerdir. Ancak hür oldukları zaman bu hakkı kullanabilirler. (13) b) Akıl ve büluğ: Çocukların terbiye için aklı olmayan bunak, deli ve bu işi becererneyen kimselere verilmesi caiz değildir. (14) c) Kudret: Bu işi yapacak olanın, çok ihtiyar, ama, dilsiz, kör, hasta ve oturak olmaması gerekir. Çünkü bunlar çocuklarla hakkıyla meşgul olamazlar. ( 15) Kadın, zamanının çoğunu dışarda geçirmesi gereken bir işle uğraşıyorsa, yine bu işe ehil sayılmaz. Çünkü bu vazife, çocuğun İslam Hukukuna Göre Çocuk Terbiyesi 57 maslahatını korumak, onu terbiye etmek ve onun hakkını gözetmek içindir. Bu durumda olan birisi, bu vazifeleri yapmaya muktedir olamaz. (16) Çocuğa zarar gelebilecek bir hasta ile veya çocuğa kızıp sert davranan birisiyle birlikte kalmak mecburiyetinde olan bir kadın da bu vazifeyi yüklenemez. (17) Çocuğu terbiye edecek olanın bizzat kendisi böyle bulaşıcı bir hastalığa yakalanmışsa, bu vazifeyi yine üzerine alamaz. (18) d) Emniyet: Çocuk yaptığı kötülüklerden utanmayacak derecedefasık olan birisine teslim edilemez. Çünkü bu karakterde olan birisi, çocuğu ahlaksız yapmaktan çekinmez. (19) Buradaki fasıklıktan kasıd, kadının evden çıkıp, çocuğu yalnız bırakmasıdır. Çocuk bir emanettir. Emanete hıyanet eden de emin birisi olamaz. Kadının mutlaka bir masiyet için çıkmış olması şart değildir. Kadının ebelik ve benzeri bir vazife için çocuğu evde terkedip çıkmasında da durum aynıdır. (20) Bunun yanında, zina, şarkı söyleme, hırsızlık ve ölüler üzerine ağlamak gibi adetleri yüzünden çocuğun zarar görmesine sebeb olan kadın da fasık sınıfına girer. (21) Şafii mezhebine göre, iffet sahibi olmayan ve namaz kılmayan kimseler çocuğu terbiye edemezler. (22) 2- Sadece Kadınlarda Aranan Şartlar: a) Çocuğun zirahm mahremi olması: Çocuğun terbiyesini üzerine alan kadının, onun yakını olması gerekir. Çünkü bu iş, şefkat ister. Çocuğun yakını olan ona karşı daha şefkatlidir. Diğer taraftan çocukla nikahlanması caiz olanlar, mahremi sayılmayacağından bu vazifeyi yüklenemezler. (23) b) Çocuğa Yabancı Birisiyle Evlenmemiş Olması: Yukarıda kaydettiğİrniz Abdullah b. Amr hadisinde görüldüğü gibi Rasulüllah (s.a.v.), çocuğunu vermek istemeyen bir sahabi kadına, "Sen kocaya varmadıkça, çocuğunu almaya daha layıksın" (24) buyurmuşlardır. Buna göre, bu hakka sahib olan kadın, çocuğun mahremi olmayan birisiyle evlenirse, bu hakkını kaybeder. (25) Kadın yabancı birisiyle evlendiğinde çocuklarıyla meşgul olamaz. Yabancı olan birisinden çocuğa zarar gelme ihtimali vardır. Mahremi olmayan erkek, çocuğa kötü gözle bakabilir, ona kızar ve nafakasını keserek zarar vermek isteyebilir. (26) Ancak kadın çocuğun mahremi olan birisiyle evlenirse bu hak düşmez. Meaela çocuğun annesi veya teyzesi, çocuğun amcası ile ev- 58 İslam'da Aile ve Çocuk Terbiyesi lenirse; halası, dayısı ile evlenirse; anneannesi baba tarafından dedesi ile evlenirse, bu hak yine devam eder. Çünkü bunlar çocuğun yakınları olduğu için, onlardan çocuğa bir zarar gelmez. (27) Kadın evlendiği yabancı erkekten taHik-ı bainle ayrılır, veya kocası ölürse, bu hakka yeniden sahib olur. Ric'i talakla boşandığında, iddetini bitirmesi gerekir. Bu durumda eski kocasının çocuğa zarar verme ihtimali ortadan kalkmış olur. (28) c) Müslüman Veya Zimmi Olması: Asıl olan bu vazifeyi yüklenen kadının müslüman olmasıdır. Ancak zimmi olan kadın da yapabilir. Çünkü bu bir bakıma çocuğun hakkıdır. Şefkat bütün annelerde aynıdır. Dininfarklı olması şefkati azaltmaz. Ancak ırocuk müslüman olmayan annenin yanında dini meseleleri aniayabilecek seviyeye gelinceye kadar bırakılır. Zira bu dönemden sonra anne çocuğa yanlış fikirler verebilir. (29) Şayet müslüman olmayan kadının çocuğa domuz eti yedirmesinden veya şarab içirmesinden endişe edilirse, yine bu annenin yanında bırakılmaz, müslüman bir topluluğun yanına verilir. (30) Çocuk, dini yönden her halükarda müslüman olan babasına tabidir. Bu hususta annenin hiçbir rolü yoktur. Dolayısıyla çocuk henüz temyiz yaşına gelmeden önce de annennin kendi dini inanç ve adetlerini çocuğa telkin ettiği sabit olursa, o zaman da yine anneden alınır. Çünkü bu durumda annede bulunması gereken emniyet şartı kaybolmuş olur. (31) Şafii mezhebine göre, bu vazifeyi yapacak kadının müslüman olması şarttır. (32) d) İrtidat Etmemiş Olması: Bu vazifeyi yüklenecek kadm, irtidat ederse, hıdane hakkını kaybeder. Çünkü bu durumda kadın hapsedilir ve müslüman olmaya zorlanır. Bundan da çocuk zarar görür. Ancak kadın tevbe ederse, yine eski hakkına sahib olur. (33) 3- Sadece Erkeklerde Aranan Şartlar: a) Çocuğun Asabesi Olması: Bu vazifeyi yüklenecek şartlara uygun kadın olmadığı zaman, bu hak erkeklere intikal eder. Erkeklerin hıdanede hak sahibi olmaları mirasçı olmalarındandır. b) Zirahm Mahremi Olması: Çocuk kız olduğu zaman, erkeğin nikah düşmeyen mahremi olması gerekir. Asabeden olan amcaoğlu, mahrem olmadığı için terbiyede hak sahibi değildir. c) Erkekle Çocuğun Dininin Aynı Olması: Yukarıda cumhura göre, bazı kayıtlarla kadınlarda din birliğinin şart olmadığını kaydetmiştik. Ancak erkeklerde din birliği aranır. Çünkü erkeklerin bu hakka sahip olmaları veraset açısındandır. Müslüman ile gayri müslim arasında da veraset cereyan etmez. (34). İslam Hukukuna Göre Çocuk Terbiyesi 59 D- ÇOCUGUN TERBiYE MÜDDETİ 1- Erkek Çocuk İçin Erkek çocuk, tek başına yeme, içme ve gıyınme gibi ihtiyaçlarını karşılayacak duruma geldiğinde, terbiye müddeti sona erer. Bazı alimler tek başına temizlenip istinca yapabilme, abdest alabilme şartını koymuşlardır. (35) Burada asıl olan, çocuğun bir yardımcıya ihtiyaç hissetmeksizin yalnız başına yiyip içmesi ve abdest almasıdır. (36) Ancak bu yaşın kaç yaş olduğu hususunda ihtilaf edilmiştir. Yedi, sekiz ve dokuz yaş diyenler olmuştur. Fakat cumhur, çocuğun yedi yaşında bunları yapabileceği kanaatına varmışlardır. Çünkü Rasülullah (s.a.v.), "Çocuklarınız yedi yaşına geldiğinde namazla emrediniz" (37) buyurmuşlardır. (38) Çocuğun terbiye müddeti sona erdikten sonra, yine muhafaza edilip gözetilrneğe ihtiyacı vardır. Bunu da en iyi şekilde yapacak olan babadır. Bundan dolayı çocuk babaya teslim edilir. (39) Diğer taraftan erkek çocuk, erkeklere mahsus olan bazı sanat ve işleri öğrenme ihtiyacını duyar. Bunları da çocuğa yine baba öğretebilir. (40) Erkek çocuk büluğa erip reşid olduktan sonra, babasından ayrı oturabilir. Babası onu yanında tutmaya zorlayamaz. Malı üzerinde tam bir tasarruf yetkisine sahip olur. Ancak çocuğun ahlaksız olmasından endişe edilirse, o zaman bazı tedbirler alınabilir. (41) 2- Kız Çocuk İçin Kız çocuğun terbiye müdeti, büluğ çağına kadardır. Kız çocuk, büluğ yaşına geldiğinde, zaten kendi kendisini idare edebilecek durumdadır. (42) Bu arada yemek pişirmek ve çamaşır yıkamak gibi, kadınların bilmesi gereken bazı şeyleri annesinin yanında öğrenir. Bunları öğretmede anne, babadan daha ehliyetlidir. Diğer taraftan kız, en büyük zineti olan haya ve edebini, anne gibi bir mahreminin terbiyesi altında muhafaza edip koruyabilir. (43) Kız çocuğu büluğa erdikten sonra, evlendirme velayeti babaya ait olduğu için babasına teslim edilir. Bu çağda yabancıların gözü, kız çocuğunun üzerindedir. Bu kritik dönemde onu hakkıyla baba koruyabilir. (44) Ancak baba veya diğer asabelerden kız çocuğunu ahlaksız yapma ihtimali olan birisi varsa , kız onlara teslim edilmez. Daha uygun olan bir sonrakine verilir. Bu da olmazsa, hakim müslüman kadınlardan güvendiği ahlaklı birisine teslim eder. (45) 60 İslam'da Aile ve Çocuk Terbiyesi Maliki mezhebine göre, erkek ve kız çocuklar için terbiye müddeti , büluğa kadardır. Şafii mezhebine göre, hıdahe için muayyen bir zaman yoktur. Çocuk ne zaman anne ve babadan birisini tercih ederse, ona verilir. Hanbeli mezhebine göre ise, kız ve erkek çocuklar için bu müddet yedi yaşına kadardır. (46) Terbiye müddetinden sonra kız ve erkek çocuğun teslim edileceği kimseler birkaç tane olursa , o zaman bunlardan takva ve salahiyet yönünden üstün olanı tercih edilir. Çünkü bu vasıflarda üstün olan , çocuğu da birçok işlerde mahir ve üstün olarak yetiştirir. Bu da çocuğun menfeatinedir. Takva ve salahiyette de eşit olurlarsa, yaşca büyük olanı tercih edilir. (47) E-TERBİYEDE MEKAN , MESKEN VE ÜCRET 1- Terbiyede Mekfuı Terbiyede mekan, karı ile kocanın evlendikleri yerdir. Kadın kocasından izinsiz olarak yalnız veya çocuğu ile bir başka beldeye çıkamaz. Kocasından boşanıp da iddet bekleyen kadının durumu da aynıdır. Bu durumda koca, Kur'an'da açıklandığı gibi (48), kadın iddetini bitirinceye kadar evinden çıkaramaz. (49) Kadın kocasından ayrılır, iddetini d8 bitirir, çocuğunun terbiye hakkına da sahip olursa, bu durumda bulunduğu beldeden bir başka yere gitmek istese, şu hükümler uygulanır: a) Kadın, kocası ile nikahlarının yapıldığı yere gitmek isteyebilir. Çünkü burada asıl olan çocuğun zarar görmemesidir. Erkek bu şehirde evlendiğine göre, önceden buna razı olmuş demektir. (50) b) Nikah, kadının memleketinden başka bir yerde olmuşsa, kadın çocuğu alıp kendi memleketine gidemez. Çünkü evlilik kadının memleketinde olmamıştır. Dolayısıyla erkek, çocuğunun eşinin beldesinde terbiyesine razı değildir. (51) c) Kadın çocuğu ile bir başka beldeye gitmek istediğinde, bakılır. Eğer çocuğun babası veya yakınları bir günde o beldeye gidip çocukla meşgul olup orada geeelemeden akşama tekrar kendi evlerine dönebiliyorlarsa, kadın çocuğu götürme hakkına sahip olur. Yoksa götürme hakkı yoktur. (52) Fıkıh kitaplarında, çocuğun köyden şehire, şehirden köye götürülüp götürülemeyeceği de tartışılmıştır. Genel kanaat, köyden İslam Hukukuna Göre Çocuk Terbiyesi şehire götürmenin caiz olduğu, aksinin caiz 61 olmadığı şeklindedir. (53! Çünkü çocuğun her yönden yetişmesi ıçin şehirlerdeki imkanlar Ancak günümüzde bu husus da tartışılabilir. birçok avantajlan yanında, çocuğu ahlaken dejenere edeceği de gözden uzak tutulmamalıdır. Yukarıdaki hükümler, terbiye hakkı annenin olduğu zamandır. Çocuğu terbiye eden anneden başkası ise, arada bir nikah bağı olmadığı için, çocuğu babadan izinsiz bir yere götürmesi caiz değildir. (54) daha fazladır. Şehirlerin 2- Terbiyede Mesken Kadın ve erkeğin evlilikleri devam ettiği zaman, çocuklan da normal olarak kendi evlerinde terbiye edilir. Fakat herhangi bir sebeble ayrı iseler, babanın çocuğun terbiye edileceği yeri temin etmesi gerekir. Bu hüküm annenin çocukla birlikte oturacağı bir yeri olmadığı zamandır. Kadının çocuğu ile birlikte oturacağı bir yeri varsa, babanın ayrıca bir ev temin etmesi gerekmez. (55) 3- Terbiye Ücreti Anne, çocuğun babasından ayrılmış, iddetini de tamamterbiye karşılığında ücret almaya hak kazanır. Bu ücret, nafaka ve süt emzirme ücretinden ayrıdır. (56) Anne, çocuğunu terbiye karşılığında ücret aldığına göre, anneden başkasının bu ücreti alması evleviyetle caiz olur. (57) lamışsa, çocuğu Anneden başka çocuğu terbiye edecek ehliyetli biri bulunmazsa, anne çocuğunu terbiyeye zorlamr. Bu durumda üzerine vacib olan bir şeyi yaptığı için ücret de alamaz. (58) Çocuğun terbiye ücreti, şayet malı varsa, çocuğun kendi malından verilir. Malı yoksa, babasının vermesi gerekir. Bu ücreti, çocuğun nafakasının vacib olduğu kimsenin temin etmesi lazımdır. Babası yoksa, ondan sonra gelenin temini vacib olur. (59) F- HIDANEDEN SONRA ÇOCUK İÇİN MUHAYYERLİK VAR MIDIR? Çocuğun terbiye müddeti sona erdikten sonra, çocuk anne ile babadan birisini tercih edebilir mi? Fukaha bu hususta ihtilaf etmişlerdir. Hanefilere göre, çocuğun terbiye müddeti sona erdiğinde, kendi re'yine bakılmaksızın babaya teslim edilir. (60) 62 İslam'da Aile ve Çocuk Terbiyesi Şafii mezhebine göre çocuk, yedi sekiz yaşına geldiğinde muhayyerdir. Hanbeli mezhebine göre de çocuk yedi yaşına geldiğinde, kimi isterse ona teslim edilir. Bu hususta çocuğa tam bir hürriyet verilmiştir. istediğini seçmekte serbesttir. (61) Çocuk muhayyerdir, diyenler şu hadisi delil getiriyorlar: Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayetine göre, bir kadın Rasulüllah'a (s.a.v.) gelerek, "Ya Rasulüllah, kocam oğlumu götürmek istiyor. Halbuki oğlumun bana faydası dokunınağa başlamıştı. Ebu İnabe kuyusundan bana su taşıyordu" dedi. Arkasından da kocası geldi. Bunun üzerine Rasulüllah (s.a.v.) çocuğa: "Ey çocuk, şu baban, şu da annen. Haydi bakalım, hangisini istersen onun elini tut" demiş, çocuk hemen annesinin eline yapışmış, annesi de onu alıp götürmüştü. (62) Muhayyerlik yok diyenler ise şu hadisden istidlal ediyolar: Rafi' b. Sinan'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre, kendisi müslüman olmuş, karısı ise İslam'ı kabul etmemiş birisinin çocuğu getirildi. Rasulüllah (s.a.v.) anneyi bir tarafa, babayı bir tarafa, çocuğu da aralarına oturttu. Çocuk annesine meyledince, "Ya Rab, ona hidayet ver" diye dua etti. Bu sefer çocuk hemen babasına meyletti, babası da alıp götürdü. (63) Her iki rivayette de, başta Rasulüllah'ın (s.a.v.) çocuğu muhayyer bırakınakla birlikte, "Ya Rab, ona hidayet ver" diye dua etmesi de oldukça manidardır. Her iki rivayette çocuğun menfaatına uygun olanın tercih edilmesine işaret ediliyor. Özetle insan hayatının bütün safhalarını kuşatan İslam Hukuku, çocukların yetişmesi ve en iyi şekilde terbiye edilmesi için gerekli olan bütün tedbirleri almıştır. Süt devresinden sonra çocuk, başıboş bırakılmamış, öncelikle anne ve baba, veya onların yerini tutacak bir yakının velayet ve gözetimine verilmiştir. Çocuğa bakacak hiç kimse kalmadığında, bu vazife en son devlete terettüb eder. Devleti temsilen kadı, çocuğun menfaatını gözeterek emin birisine teslim eder. Bu vazifenin getireceği nafaka, mesken ve terbiye ücreti gibi, müessesenin maddi ciheti de ihmal edilmemiş, belli esaslara bağlanmıştır. Hıdane müddetinden sonra da çocuk ihmal edilmemiş, evienineeye kadar kontrol altında tutulmuştur. Bilhassa bu dönemde kız çocuklarına daha fazla hassasiyet gösterildiğini müşahede ediyoruz. Belli bir yaştan sonra erkek olsun, kız olsun çocuğun tek başına hareket etme serbestliği olmakla birlikte, kötü yollara gitme ihtimali olduğunda, velisinin yanında alıkoyma yetkisi de bulunmaktadır. İslam Hukukuna Göre Çocuk Terbiyesi 63 DiPNOTLAR 1- Diğer tarifler için bkz. İbn Abidin, Muhammed b. Emin, Haşiyetü Reddi'lMuhtar, Mısır, 1966, III, 555, Remli, Şemsüddin Muhammed b. Ebi'l-Abbas, Nihayetü'l-Muhtac, Mısır, 1967, VII, 225, Bilmen, Ömer Nasuhi, Hukuku İslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu, İstanbul, 1967, II, 396. 2- İbn Nüceym, Zeynüddin, el-Bahru'r-Raik, Mısır, 1311, IV, 180, İbnü'l-Hümam, Kemalüddin Muhammed, Şerhu Fethi'l-Kadir, Bulak, 1316, III, 314. 3- Kasani, Alaüddin Ebu Bekr, Bedai'u's-Senai', Beyrut, 1974, IV, 41. 4- Ebu Davud, Talak, 35, H. No: 2276, Ahmed b. Hanbel, II, 182. 5- Zeyle'i, Cemalüddin Ebıl Muhammed Abdullah b. Yusuf, Nasbu'r-Raye, Beyrut, 1973, III, 266, Davudoğlu, Ahmed, Selamet Yolları, İstanbul, 1967, III, 485, 486. 6- Seyyid Sabik, Fıkhü's-Sünne, Beyrut, 1969, II, 339. 7- Çocuğun terbiyesini üzerine alacak olanlarda takib edilecek sıra ile ilgili olarak bkz: Semerkandi, Alaüddin Muhammed b. Ahmed, Tuhfetü'l-Fukaha, Dımışk, ts., II, 317, Kasani, IV, 41,42, İbnü'l-Hümam, III, 316, İbn Nüceym, IV, 182, 183, el-Fetava'l-Hindiyye, Bulak, 1310, I, 542, İbn Abidin, Haşiye, III, 563, 565, 567. 8- İbnü'l-Hümam, III, 814, Zeylei, Fahrüddin Osman b. Ali, Tebyinü'lHakayık, Mısır, 1813, III, 47, İbn Abidin, Haşiye, lll, 560. 9- el-Bakara (2): 233. 10- İbnü'l-Hümam, III, 314. ll- İbn Abidin, el-İbane an Ahzi'l-Ücreti ala'l-Hıdüne, Resail, İstanbul, 1325, s. 264-265. 12- Zeylei, III, 47, İbn Nüceym, IV, 180, İbn Abidin, Haşiye, III, 560, 13- Tahavi, Ahmed b. Muhammed, Muhtasar, Mısır, 1370, s. 226, Kudfıri, Ahmed b. Muhammed, el-Kitab, (Lubfı.b'ın kenarında), Mısır, 1961, III, 103, Kasani, IV, 42, İbnü'l-Hümam, III, 314. 14- İbn Abidin, Haşiye, III, 555, el-Ccziri, Abdurrahman, Kitabü'l-Fıkh ala'lMezahibi'l-Erbea, Mısır, ts., IV, 596. 15- İbn Abidin; Haşiye, III, 556, ceziri, IV, 597, 598. 16- Muhammed Ebü Zehra, el-Ahvalü'ş-Şahsiyye, Mısır, 1957, s. 433. 17- Seyyid Sabık, II, 342. 18- el-Ceziri, IV, 97. 19- Molla Hüsrev, ed-Dürer, İstanbul, 1360, I, 311, İbnü'l-Hümam, III, 314, İbn Nüceym, IV, 185. 20- İbn Abidin, Haşiye, III, 557. 21- İbn Abidin, a.e., III, 556. 22- el-Ceziri, IV, 597. 23- Kasani, IV, 41, İbn Abidin, III, 556. 24- Ebü Davud, Talak, 35, Ahmed b. Hanbel, II, 182. 25- Tahavi, s. 226, 227, İbnü'l-Hümam, III, 314. 26- Serahsi, Şemsü'l-Eimme Ebü Bekr Muhammed, el-Mebsfıt, Mısır, 1324, V, 210, Kasani, IV, 42. 27- Kasanl, IV, 42, Zeylei, III, 47. 64 İslam'da Aile ve Çocuk Terbiyesi Tahavi, s. 227. İbn Abidin, Haşiye, III, 566. Kudüri, III, 10:3, Semerkandi, II, :118. İbn Nüceym, IV, 185, İbn Abidin, Haşiye, III, 565. Muhammed Ebü Zehra, s. 434. Şirbini, Muhammed el-Hatib, Mugni'l-Muhtac, Mısır, 1958, III, 455, Seyyid Sabık, II, 343. :13- Kasani, IV, 42, İbnü'l-Hümam, III, :113, İbn Abidin, III, 446. 34- Kasani, IV, 43, Muhammed Ebü Zehra, s. 4:16, Muhammed Yusuf Müsa, en-Nesebü ve Asaruhü, Kahire, 1967, s. 54. 35- Tahavi, s. 266, Kudüri, III, 103, Serahsi, V, 207, Kasani, IV, 42. 36- İbn Nüceym, IV, 184. 37- Ebü Davud, Salat, 26, H. No: 494, Tirmizi, Salat, 299, H. No: 407. :18- İbn Abidin, III, 566. 39- Tahavi, s. 277, Serahsi, V, 207. 40- Serahsi, V, 208. 41- Serahsi. V, 212. 42- Tahil.vi, s. 266, Serahsi, V, 212, İbn Abidin, III, 566. 43- Serahsi, V, 208. 44- Serahsi, V, 212, 213. 45- Serahsi, V, 213. 46- el-Ceziri, IV, 599. 47- Serahsi, V, 212, Kasani, IV, 43. 48- Talak (65): 1. 49- Semerkendi, II, 319, Kasilni, IV, 44. 50- Semerkandi, II, 319, Kasilni, IV, 44. 51- Semerkandi, II, 319, Kasani, IV, 44. 52- Tahavi, s. 227, Semerkandi, II, 320. 53- Merginani, Ali b. Ebi Bekr, el-Hidaye, Mısır, ts, II, 39, Semerkandi, II, 320, 321. 54- İbn Abidin, III, 570. 55- İbn Abidin, III, 561. 56- İbn Nüceym, IV, 181, İ.n Abidin, III, 560. 57- İbn Abidin, III, 561. 58- İbn Abidin, III, 560. 59- Muhammed Ebü Zehra, s. 437. 60- Tahavi, s. 227, Zeylei, Tebyin, III, 49. 61- İbnü'l-Hümam, III, 318, Şirbini, III, 456-457, el-Ceziri, IV, 598-599. 62- Ebu Davud, Talak, 35, H. NLo: 2277, Nesei, Talak, 52, VI, 185, Tirmizi, Ahkam, 21, H. No: 1357, İbn Mace, Ahkam, 22, H. No: 2551. 63- Ebü Davud, Tlak, 26, H. No: 2244, Nesei, Talak, 52, VI, 185, Ahmed b. Hanbel, V, 446. 2829303132- ***