bu sayıda - İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Program Otoritesi

advertisement
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI
AB KOORDİNASYON DAİRESİ BAŞKANLIĞI
BÜLTENİ
S A Y I
2 7
A Ğ U S T O S
2 0 0 7
BU SAYIDA:
AVRUPA BİRLİĞİ’NDEN HABERLER
AB TEMEL HAKLAR ŞARTI’NIN DIŞINDA
KALMAYA YÖNELİK TEPKİ
2
KOMİSYONUN GÜVENCELİ ESNEKLİĞE
İLİŞKİN REHBERLERİ
5
AVRUPA TOPLULUĞU ADALET DİVANI’NIN,
İŞVERENLERİN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN
SORUMLULUKLARI KONUSUNDAKİ KARARI
8
KOMİSYONUN BAŞKA BİR ÜYE ÜLKEDE GEÇİCİ
GÖREVLENDİRİLMİŞ İŞÇİLERE İLİŞKİN DİREKTİFİN
UYGULANMASINI DEĞERLENDİRMESİ
10
AB TEMEL HAKLAR AJAN
SININ EŞİTLİĞE İLİŞKİN
AJANSININ
RAPORU
13
BAŞKANLIĞIMIZDAN HABERLER
16
SAYF A 2
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
AB TEMEL HAKLAR ŞARTI’NIN
DIŞINDA KALMAYA YÖNELİK TEPKİ
Avrupa Endüstri İlişkileri Gözlemevi
21 Ağustos 2007
Çeviren: AB Uzman Yardımcısı Nurettin ÇAKIROĞLU
H
“Haziran 2007
aziran 2007 tarihinde toplanan Avrupa Birliği Konseyi’nde
İngiltere hükümeti, Konsey tarafından üzerinde uzlaşmaya
varılan reform anlaşmasının bir parçası olan Temel Haklar
Şartının yasal olarak yürürlüğe konmasının kapsamı dışında kalmayı tercih etmiştir. Bu hareket İngiltere’deki siyasetçiler, iş dünyası ve işçi sendikalarından karışık tepkiler alınmasına yol açmıştır.
tarihinde toplanan
Avrupa Birliği
Konseyi’nde
İngiltere hükümeti,
Konsey tarafından
üzerinde
uzlaşmaya varılan
reform
anlaşmasının bir
parçası olan Temel
Haklar Şartının
yasal olarak
yürürlüğe
konmasının
kapsamı dışında
Uzun süren müzakerelerin ardından, Haziran 2007’de toplanan Avrupa
Konseyi 2005’te Fransa ve Hollanda’daki referandumlarla reddedilen anayasa anlaşması taslağının yerine yeni bir “reform anlaşması” hazırlanması
konusunda uzlaşmaya varmıştır. 23 Temmuz 2007 tarihinde Hükümetler
arası Konferans, Haziran zirvesinde müzakere edilen görev üzerinde çalışarak yeni bir anlaşma tasarlamak üzere toplanmıştır.
AB Temel Haklar Şartının Statüsü
İstihdam ve sosyal politika bakımından müzakerelerdeki ana sorun, AB
Temel Haklar Şartının yasal statüsüydü. Yeni hükümetler arası konferansa verilen görev, AB Temel Haklar Şartının “antlaşmalarla aynı yasal değere sahip olması”dır. Bu nedenle yasal olarak bağlayıcı bir güce sahip
olması sağlanacaktır. Bununla birlikte İngiltere hükümeti, bu harekete
karşı çıkmış ve Haziran zirvesindeki müzakereler boyunca AB Temel
Haklar Şartının yürürlüğe konmasının kapsamı dışında kalma hakkını
elde etmeyi başarmıştır.
kalmayı tercih
etmiştir.”
2000 yılında Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu tarafından ilk kez
onaylanan AB Temel Haklar Şartı, çoğunlukla mevcut antlaşmalara ve
diğer belgelere dayanan hakların, özgürlüklerin ve ilkelerin türlerini belirlemektedir. İş hukuku alanında (başlık IV), AB Temel Haklar Şartı şu
alanlarda işçilerin haklarını kapsamaktadır:
işçilerin bilgilendirmesi ve işçilere danışılması;
toplu görüşme ve grev hakkı;
haksız işten çıkarma durumunda işçilerin korunması;
adil ve insaflı çalışma koşulları;
doğum ve ebeveyn izni.
AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN
HABERLER
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
İngiltere’nin AB Temel Haklar Şartı’nın Dışında Kalması
İngiltere’nin AB Temel Haklar Şartı’nın dışında kalmasına ilişkin kararını
yürürlüğe koymak için, gelecekteki reform anlaşmasına eklenecek olan
protokol şu hususlara yer verecektir:
AB Temel Haklar Şartı, Avrupa Topluluğu Adalet Divanı veya herhangi
bir mahkeme veya İngiltere’deki mahkemelerin İngiliz kanunlarının, tüzüklerinin veya idari hükümlerinin, hukuki uygulama veya davalar ile
İngiltere’nin de teyit ettiği temel haklar, özgürlükler ve ilkeler arasında
bir tutarsızlık olup olmadığını ortaya koyacak şekilde yetkilerini genişletmemektedir.
Özellikle ve bir şüpheye mahal vermemek açısından belirtilmelidir ki, AB
Temel Haklar Şartı’nda 4. başlık altında yer alan hiçbir husus İngiltere’nin kendi ulusal hukukunda sağladığı bu tür haklar hariç, İngiltere’ye
uygulanabilecek dava edilebilir hakları doğurmayacaktır.
Bu protokolün etkisi esas olarak AB Temel Haklar Şartı’nın, mahkemelerde halihazırda yürürlükte olan İngiliz mevzuatına itiraz edilmesi veya
İngiliz hukukunda yeni haklar ortaya konması için kullanılamayacak olmasıdır. İngiliz eski başbakanı Tony Blair, Haziran’da AB zirvesine son
kez katıldığında, görüşmelerin sonucunun “AB Temel Haklar Şartı’nın
İngiliz mahkemelerinde dava edilebilir olmayacağını veya İngiliz hukukunu değiştirmeyeceğini açık bir şekilde gösterdiğini” ifade etmiştir.
Avrupa Birliği Konseyi toplantısı sonunda yayınlanan Başkanlık kararlarına göre, İrlanda ve Polonya olmak üzere diğer iki üye devlet de bu protokole katılma haklarını saklı tutmuşlardır.
Siyasi ve Sosyal Ortakların Tepkisi
İngiliz Endüstri Konfederasyonu (CBI) Genel Müdür Yardımcısı John
Cridland Brüksel’de üzerinde uzlaşmaya varılan anlaşmayı yorumlarken
“İngiltere’nin esnek işgücü piyasasına zarar verebilecek alanlarda açıkça
AB Temel Haklar Şartı dışında kalmayı sağladığı için hükümetin başarısının memnuniyetle karşılandığını” ifade etmiştir. İngiliz hükümetinin tutumu İngiliz Endüstri Konfederasyonu’nun AB Temel Haklar Şartı’nın
potansiyel etkisi ve AB’nin sosyal politika yetkinliğini daha genel anlamda genişletmesine uzun süredir karşı olmalarına ilişkin endişeleriyle de
uyuşmaktadır. Diğer işveren temsilcileri Şartın dışında kalma konusunda
daha şüphecidirler. Küçük Ölçekli İşletmeler Federasyonu (FSB)
“hükümetin aksini iddia etmesine rağmen, AB hukukunda önde gelen
akademisyenlerin İngiltere’nin AB Temel Haklar Şartı’nın dışında kalma-
AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN
HABERLER
SAYF A 3
SAYF A 4
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
sının yasal olarak uygulanamayacağını belirttiğini” ifade etmiştir.
İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TUC) Genel Sekreteri Brendan Barber
“İngiliz işçilerin ve vatandaşlarının Avrupa’nın geri kalanındakilere oranla daha az haktan yararlandığını görmenin son derece umut kırıcı olduğunun” altını çizmiş ve “Sadece İngiliz işçilere diğer AB ülkelerindekilerden
daha kötü davranılmasıyla İngiliz ekonomisinin gelişeceğini düşünmek
durumunda” olup olmadığımız sorusunu yöneltmiştir. Benzer bir nokta,
“AB Temel Haklar Şartı’nın dışında kalmanın, AB’de şimdi iki kademeli
vatandaşlık tehlikesi oluşturduğu” uyarısında bulunan Liberal Demokratların lideri Menzies Campbell tarafından da vurgulanmıştır.
Muhafazakar Parti, AB Temel Haklar Şartı’nın dışında kalmayı zımnen
desteklemektedir; fakat hükümeti “yetkinin büyük ölçüde İngiltere’den
AB’ye geçmesine imkan veren ve AB’nin işleyiş şeklinde önemli değişiklikleri beraberinde getiren imzayı atmakla” suçlayarak hükümetin anlaşma müzakerelerine yönelik yaklaşımını daha genel bir şekilde eleştirmektedir. Muhafazakar Parti ayrıca, hükümetin gereksiz gördüğü reform anlaşmasına ilişkin bir referandum için de çağrıda bulunmuştur.
AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN
HABERLER
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
SAYF A 5
KOMİSYONUN GÜVENCELİ
ESNEKLİĞE İLİŞKİN REHBERLERİ
Avrupa Endüstri İlişkileri Gözlemevi
20 Ağustos 2007
Çeviren: AB Uzman Yardımcısı Murat SOĞANGÖZ
H
aziran 2007’de, Avrupa Komisyonu güvenceli esneklik konusunda ilgili paydaşlarla yaptığı istişarelerin sonucunu da
yansıtan bir Tebliğ yayınlamıştır. Güvenceli esneklik politikaları, çalışanlar için iş güvencesi sağlarken, daha esnek bir
işgücü yaratmayı da hedeflemektedir. Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ETUC), güvenceli esnekliğin çalışanların esnekliği konusuna
aşırı vurgu yapılmasından endişe duyduğunu açıklarken, Avrupa İşveren
Örgütü BusinessEurope ise güvenceli esnekliği işgücü piyasalarını modernleştirmek için bir fırsat olarak görmektedir.
“Haziran 2007’de,
Avrupa
Komisyonu
güvenceli esneklik
Güvenceli Esnekliğin Ortak İlkeleri
konusunda ilgili
27 Haziran 2007 tarihinde Komisyon, işçiler için iş güvencesini koruyarak
daha esnek bir işgücünün yaratılmasını sağlamak için güvenceli esneklik
konusunda ortak ilkelerin oluşturulmasını önermiştir. Paydaşlarla yapılan
geniş kapsamlı istişareler sonrasında geliştirilen ilkeler, “güvenceli esneklik bileşenleri” olarak atıfta bulunulan aşağıdaki sekiz alanı belirlemiştir:
istihdam ve büyüme için AB stratejisinin uygulaması ve Avrupa
sosyal modellerinin güçlendirilmesi;
haklar ve ödevler arasında bir denge kurulması;
güvenceli esnekliğin Üye Devletlerin farklı durumlarına, ihtiyaçlarına ve zorluklarına uyarlanabilmesi;
standart olmayan iş sözleşmeleri ile belirsiz süreli standart iş sözleşmeleri arasındaki farkın azaltılması;
çalışanlara (iç ve dış) kariyer basamaklarında yatay ve dikey olarak
hareket edebilmeleri için yardımcı olmak üzere iç ve dış güvenceli
esnekliğin geliştirilmesi;
toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemek ve herkes için eşit fırsatları teşvik etmek;
güven havasını teşvik etmek için dengeli politika paketlerinin ortaya konması;
güvenceli esneklik politikalarının maliyet ve faydalarının adil bir
şekilde dağılımının sağlanması.
AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN
HABERLER
paydaşlarla yaptığı
istişarelerin
sonucunu da
yansıtan bir Tebliğ
yayınlamıştır.”
SAYF A 6
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
Amaç, Üye Devletlerin ulusal koşullarına uygun olarak kendi güvenceli
esneklik stratejileri geliştirebilmeleridir. Örneğin bazı ülkelerde, çabalar
şirketlerin içindeki çözümlere odaklanabilirken, diğer ülkelerde işler arasında geçiş konusuna odaklanabilmektedir.
“Güvenceli Esnekliğin Çeşitleri: Esneklik ve Güvenliğin Temel Öğeleri
Üzerindeki Yansımalar” konulu bir Vakfın raporu, aynı zamanda güvenceli esneklik konusundaki tartışmanın istihdam ve sosyal politika gündemi içindeki önemini vurgulamaktadır. Ayrıca, Avrupa İşçi Sendikaları
Konfederasyonu’nun (ETUC) Mayıs 2007’de gerçekleştirilen ve dört yılda
bir yapılan kongresinde, AB İstihdam, Sosyal İşler ve Eşit Fırsatlar Komisyon Üyesi Vladimir Spidla, “küresel bir ekonomide fayda elde edebilmek
için esnek çalışma düzenlemelerinin önemli olduğunu, ancak diğer yandan da işçilerin bu süreçte kaybeden taraf olmadığından emin olmamız
gerektiğini” vurgulayarak, “işçilerin daha fazla güvence için yaptıkları
çağrının dikkate alınması gerektiğini ve bu nedenle işçi sendikalarının
desteğinin ne kadar önemli olduğunu” belirtmiştir. Spidla, işçi sendikalarının Avrupa’daki değişim hızı ve daha esnek çalışma uygulamalarının
sonuçları konusunda giderek artan endişelerine karşı bu yorumları yapmıştır.
Sosyal Tarafların Görüşleri
ETUC’a göre, her yıl yedi milyon iş kaybı yaşanan Avrupa’da iş dünyası
halihazırda yüksek bir uyum sağlayabilirlik yaşamaktadır. Güvenceli esneklik konusundaki tartışmalarla ilgili bir bilgi broşüründe, işçi sendikaları konfederasyonu aşırı esnekliğin özellikle korumasız durumdaki işçileri olumsuz etkileyebileceği yönündeki endişesini dile getirmiştir. ETUC
Genel Sekreteri John Monks, 5 Temmuz 2007 tarihli bir basın bildirisinde, “güvenceli esnekliğin arz ettiği risklerin, işçilerin güvenceli esnekliğin
tamamen esneklik (kolay işe alıp kolay işten çıkarma, işsizlik ödemesine
hak kazanmada sıkı şartlar aranması) hakkında olduğunu ve iş ve istihdam güvencesi konusunda pek birşey ifade etmediğini düşünmesine yol
açabileceğini” vurgulamıştır.
Bununla birlikte, Avrupa İşveren Örgütü olan BusinessEurope (eski ismiyle UNICE)’nin bakış açısından, güvenceli esneklik “Avrupa işgücü piyasalarını modernize etmek için eşsiz bir fırsat” sunmaktadır ve güvenceli
esneklik büyüme ve istihdam için daha iyi şartlar yaratabilir. Komisyon’un güvenceli esneklik konusundaki Tebliğine cevaben BusinessEurope
Başkanı Ernest-Antoine Seilliere, “güvenceli esnekliğin, Avrupa işgücü
piyasalarındaki yapısal güçsüzlüğü düzeltmek için doğru çerçeveyi sağlayacağını” iddia etmiştir. Seilliere’e göre Üye Devletler daha çok iş yaratmak ve daha fazla güvence sağlamak için bu fırsatı kaçırmamalıdır.
AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN
HABERLER
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
Eurobarometer Araştırmasının Sonuçları
2006 sonbaharında yapılan son standart Eurbarometer 66 araştırması, AB
vatandaşlarının uyum sağlama ve değişim için duyulan ihtiyacın farkında
olduğunu ve çoğunluğun daha fazla iş yaratılması için daha esnek iş sözleşmelerinin sunulmasını desteklediğini göstermektedir. ‘Hayat boyu bir
iş’ gibi kavramlar etkinliğini yitirmekte ve hayat boyu öğrenme ile çabuk
bir şekilde iş bulma arasında yakın bir bağ ortaya konmaktadır.
Güvenceli Esneklik ile İlgili Arkaplan Bilgisi
Güvenceli esneklik konusunda arkaplan bilgisi için, Komisyon tarafından
1997 yılında yayınlanan ve rekabet edebilirlik ve çalışma düzeninin modernleştirilmesi için hem esnekliğin hem de güvencenin önemini vurgulayan “Çalışma Hayatının Yeniden Düzenlenmesi İçin Ortaklık” konulu
Yeşil Kitaba bakılması faydalı olabilir. İşgücü piyasasındaki esnekliği dengelemek için iş güvencesi talebinde bulunulması Avrupa sosyal
diyaloğunda da yansıtılmaktadır.
AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN
HABERLER
SAYF A 7
SAYF A 8
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
AVRUPA TOPLULUĞU ADALET DİVANI’NIN,
İŞVERENLERİN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNE
İLİŞKİN SORUMLULUKLARI KONUSUNDAKİ
KARARI
Avrupa Endüstri İlişkileri Gözlemevi
13 Ağustos 2007
Çeviren: AB Uzman Yardımcısı Özün KOCA
A
“89/391/EEC Sayılı
Direktif, işçilerin iş
vrupa Topluluğu Adalet Divanı, Haziran 2007’de, Avrupa Komisyonu ile İngiltere ve Kuzey İrlanda arasında iş sağlığı ve
güvenliğine ilişkin olarak görülen davayı karara bağlamıştır.
Söz konusu dava, Üye Devletlerin işverenlerin işçilerin işyerindeki sağlık ve güvenliğini temin etme sorumluluğunu yerine getirmesini garanti altına alacak uygun bir hukuki araç sağlamalarına yönelik yükümlülükleri ile ilgilidir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Direktifleri
sağlığı ve
güvenliğinin
iyileştirilmesini
teşvik edecek
tedbirlerin
yürürlüğe
konmasını gerekli
kılmakta ve ayrıca
bu tedbirlerin
‘sadece ekonomik
unsurlara tabi
kılınmaması
gerektiğini’
belirtmektedir.”
İşverenlerin, işyerinde işçilerinin iş sağlığı ve güvenliğini temin etmeleri
yönünde yasal bir yükümlülükleri bulunmaktadır; ancak bu yükümlülük
tamamen risksiz bir çalışma ortamı temin edilmesine yönelik daha geniş
kapsamlı bir sorumlulukları olduğu anlamına gelmemektedir. Avrupa
Adalet Divanı’nda görülen bir davada, 12 Haziran 1989 tarih ve 89/391/
EEC sayılı Direktifte yer verilen hükümler incelenmiştir. Söz konusu direktif, işçilerin iş sağlığı ve güvenliğinin iyileştirilmesini teşvik edecek
tedbirlerin yürürlüğe konmasını gerekli kılmakta ve ayrıca bu tedbirlerin
‘sadece ekonomik unsurlara tabi kılınmaması gerektiğini’ belirtmektedir.
Direktif, ayrıca Üye Devletlerin yeterli kontrol ve denetimi yapmalarını
gerekli kılmaktadır. Ancak, Avrupa Komisyonu ile İngiltere arasında görülen ve Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’nın karara bağladığı C127/05 nolu davanın konusu, işverenlerin yükümlülüklerinin ne derecede
genişletildiği ve işverenlerin işçilerin iş sağlığı ve güvenliği konusundaki
sorumluluklarının gereklerinin ne olduğuna ilişkindir.
Davanın Geçmişi
29 Eylül 1997 tarihinde Avrupa Komisyonu, İngiliz Hükümeti’nin
89/391/EEC Sayılı Direktifin özellikle de 5. maddenin 1. fıkrasını içeren
hükümlerini iç hukukuna gerektiği gibi aktarmadığını ileri süren bir dizi
şikayette bulunmuştur. Söz konusu madde, işverenlerin işçilerin iş sağlığı
ve güvenliğinin korunmasına yönelik sorumluluklarının işçilerin işlerine
ilişkin her durum için geçerli olduğunu ifade etmektedir. Komisyon,
AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN
HABERLER
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
SAYF A 9
İngiliz kanunlarının işverenlerin söz konusu tedbirleri yalnızca ‘mantıken
uygulanabilir olduğu sürece’ yürürlüğe koymasını gerekli görmesi nedeniyle, İngiliz kanunlarının Direktifin 5. Maddesinin 1. fıkrasında kastedilen sonuca ulaşılmasını sağlamadığı görüşündedir.
Komisyon, söz konusu direktifin tamamıyla güvenli bir çalışma ortamı
sağlama konusunda işverene bir sorumluluk yüklemediğini kabul etmekle
birlikte, işverenlerin işçilerin iş sağlığı ve güvenliğine zarar verecek herhangi bir olayın sonuçlarından sorumlu olduğu düşüncesindedir. Komisyon bu görüşünü daha sıkı bir görev tanımı lehine ‘mantıken
uygulanabilir’ olma ilkesini görünüşte terk ettiği 89/391/EEC sayılı Direktife dayandırmaktadır. İngiliz Hükümeti bu görüşe karşı çıkmakta ve söz
konusu direktifin yalnızca güvenli bir işyeri sağlanması sorumluluğu getirdiğini ve iş kazalarından kaynaklanan zararların tazmin edilmesine yönelik bir yükümlülük ortaya koymadığını ileri sürmektedir.
“Avrupa
Topluluğu Adalet
Divanı, işverene
getirilen
yükümlülüklerin
söz konusu
sorumlulukların
derecesini
Avrupa Topluluğu Adalet Divanı’nın Kararı
belirlememesi
nedeniyle,
Avrupa Topluluğu Adalet Divanı temel sorunların incelenmesine hakkında soru işaretleri bulunan söz konusu direktifin hukuki geçmişini göz
önüne alarak başlamıştır. Bu adımın tamamlanmasının ardından, 14 Haziran 2007 tarihinde, Avrupa Topluluğu Adalet Divanı, işverene getirilen
yükümlülüklerin söz konusu sorumlulukların derecesini belirlememesi
nedeniyle, direktifin 5. maddesinin işverene çalışma ortamının güvenliğinin sağlanmasında sıfır hata rejimi gibi bir sorumluluk yüklemediği sonucuna varmıştır. Bu nedenlere dayanarak, Avrupa Toplulukları Adalet Divanı Komisyon tarafından açılan davanın gerekçelerini kabul etmeyerek
davayı reddetmiştir.
direktifin 5.
maddesinin
işverene çalışma
ortamının
güvenliğinin
sağlanmasında
‘sıfır hata rejimi’
gibi bir sorumluluk
yüklemediği
İşçi Sendikalarının Tepkisi
sonucuna
İş sağlığı ve güvenliğinden sorumlu Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ETUC) Sekreteri Walter Cerfeda, 15 Haziran 2007 tarihli basın bildirisinde, konfederasyonun söz konusu kararın Avrupa Adalet Divanı’nın
‘işçilerin haklarını düzenleyen Avrupa mevzuatını kısıtlamak isteyen
devletleri teşvik etmesinin bir işareti olabileceği’ yönündeki kaygısını dile
getirmiştir.
AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN
HABERLER
varmıştır.”
SAYF A 10
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
KOMİSYONUN BAŞKA BİR ÜYE ÜLKEDE
GEÇİCİ GÖREVLENDİRİLMİŞ İŞÇİLERE
İLİŞKİN DİREKTİFİN UYGULANMASINI
DEĞERLENDİRMESİ
Avrupa Endüstri İlişkileri Gözlemevi
13 Ağustos 2007
Çeviren: AB Uzman Yardımcısı Mehmet Celil ÇELEBİ
A
vrupa Komisyonu, iç piyasada hizmet sağlama hakkı çerçevesinde başka bir üye ülkede görevlendirilmiş işçilere ilişkin
direktifin uygulanmasına yönelik ulusal önlemleri değerlendirmiştir. Komisyonun görüşüne göre bu konuda ivedi olarak
idari işbirliğini arttırmaya yönelik önlemler alınması gerekmektedir.
Emeklilik haklarının taşınabilirliği konusu, hizmetlerin serbest dolaşımı
bağlamında tartışılmakta ve bu konuda bir direktif hazırlanmaktadır.
“Avrupa
Birliği’nde çalışma
yaşındaki nüfusun
% 4’üne tekabül
eden yaklaşık bir
Avrupa Birliği’nde yaklaşık bir milyon “başka bir üye ülkede görevlendirilmiş işçinin” bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu sayı, Avrupa Birliği’ndeki çalışma yaşındaki nüfusunun % 4’üne tekabül etmektedir. Bu işçiler,
hizmet sağlama özgürlüğüyle söz konusu işçilerin haklarını dengelemeye
çalışan hizmetlerin sağlanması bağlamında başka bir üye ülkede görevlendirilmiş işçilere dair 96/71/EC sayılı direktif tarafından korunmaktadırlar.
milyon ‘başka bir
üye ülkede
görevlendirilmiş
işçinin’ bulunduğu
tahmin
edilmektedir.”
Başka Bir Üye Ülkede Görevlendirilmiş İşçilere Dair Direktif
Başka bir üye ülkede görevlendirilmiş işçilere dair direktif, üye ülkelerin
ulusal işçilerine sağladıkları asgari çalışma şartlarını, kendi ülkelerinde
görevlendirilmiş işçilere de tanımasını gerekmektedir. Bu şartlar, çalışma
süreleri, izinleri, asgari ücretleri, iş sağlığı ve güvenliği ile işe alınmada ve
çalışma koşullarında eşit muameleyi içermektedir.
Emekli Aylıklarının Taşınabilirliği
Her ne kadar emekli aylıklarının taşınabilirliği, yani çalışanların iş veya
emeklilik rejimlerini değiştirmeleri halinde emekli aylık değerlerinin korunması imkanı direktifte, özellikle üzerine durulan bir konu olmasa da;
işçilerin başka ülkelerde geçici olarak görevlendirilmesi açısından önemli
bir etkendir. Gerçekten de, emekli aylıklarının taşınabilirliği, başka bir
üye ülkede çalışmayı seçen çalışanları uygunluk ve diğer ölçütler açısından cezalandırmamak için ek emeklilik haklarının alınmasındaki asgari
şartları koyan yeni direktif önerisinin en kilit noktasını teşkil etmektedir.
AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN
HABERLER
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
AB Parlamentosunun bu alanda yeni bir direktif çıkarılmasına yönelik
ilerlemelere dair raporunu memnuniyetle karşılayan Komisyon Üyesi
Vladimir Spidla, 20 Haziran 2007 tarihli basın bildirisinde şunları belirtmiştir: “İşçilerin AB çapında ulusal işgücü piyasalarında emekli aylığı
hakkı bakımından kayba uğramadan serbestçe dolaşabilmesini sağlamak
açık bir ‘güvenceli esneklik’ örneğidir. İşgücünün hareketliliği cezalandırılmamalı, tam tersine ödüllendirilmelidir.”
Üye Devletlerin Geçici Görevlendirme Uygulamalarına İlişkin Endişeleri
Her ne kadar tüm üye devletler, 96/71/EC numaralı direktifin şartlarını
uygulamak zorunda olsalar da, Avrupa Komisyonu’nun yaptığı ulusal önlemler değerlendirmesi üç büyük sorunun varlığını ortaya koymaktadır:
İlk sorun, işçi ve işverenlere direktifin şartları hakkında verilen bilgilerle ilgilidir: Komisyon’a göre, ulusal yetkililerin sağladığı bilgiler
genellikle yetersiz kalmaktadır.
İkinci sorun, ulusal yetkililer çerçevesinde gerekenin ötesinde denetim önlemlerine başvurmalarından kaynaklanmaktadır. Bu denetim önlemlerinin etkilerinin hizmet sağlama özgürlüğünü önlediği
düşünülmektedir.
Komisyon’un ortaya koyduğu son sorun ise, üye ülkelerin yasama
organlarının direktifi yorumlama tarzlarıyla ilgilidir; Bu yorumlar,
hem AB düzeyinde hem de ulusal düzeyde açılan davaların sayısının artmasına sebep olmaktadır.
Böylece Tebliğ, direktifin serbest dolaşımı geciktiren veya kısıtlayan bir
şekilde uygulandığını vurgulamaktadır.
Serbest Dolaşımı Kısıtlayan Etkenler
Komisyon, üye ülkeler arasında idari işbirliğine ve “daha hafif denetim
biçimlerine” ihtiyaç duyulduğunu düşünmektedir. Serbest dolaşımın
önünde bir engel olarak, yasal olarak bir başka Üye Ülkede yaşayan
“üçüncü ülke vatandaşlarının” geçici olarak bir başka üye ülkede görevlendirilmeleri halinde istenen çalışma izinlerini ve vizeleri vurgulamaktadır. Bununla birlikte, Komisyon Üye Devletlerin bir yıl öncesine göre daha ileri bir durumda olduğunun altını çizmektedir. Örneğin, bazı ülkeler
ilgili bilgilendirme noktaları kurarken; bazı ülkeler ise, internet temelli
hizmetlerini geliştirmişlerdir. Bazı üye devletlerde de, özellikle komşu
ülkelerle iki taraflı anlaşmalar imzalanmıştır.
AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN
HABERLER
SAYF A 11
SAYF A 12
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
İşgücü Hareketliliğini Teşvik Etmeye Yönelik Stratejiler
Komisyon, bu konuda üye devletler arasında işbirliğini kolaylaştırmak
için ivedi olarak önlem alınması gerektiğini belirtmektedir. İç piyasa bilgi
sistemini geliştirerek, Üye Devletler arasında veri değişimine ve daha verimli çalışma anlaşmalarına izin verecek bir hale getirmek istenmekte ve
böylelikle hem idari hem de dile ilişkin sorunların çözülmesi hedeflenmektedir. Komisyon, ayrıca en iyi uygulama örneklerinin değişimini sağlamak için yüksek düzey bir grup oluşturmaya çalışmaktadır. Bu girişim,
üye devletler arasındaki gayrı resmi düzenlemelerin yerine, daha resmi
düzenlemelerin geliştirilmesine izin verecek ve sosyal ortakların rollerini
daha belirgin bir şekilde tanımlamaya yardım edecektir.
Bununla birlikte, işbirliği ve uygulamaların değişimini teşvik eden bu önlemlerin yanı sıra, Komisyon Avrupa Adalet Divanı’nın yorumladığı şekliyle direktifin şartlarını yerine getirmeyen Üye Ülkelere karşı, yasal önlemler de dahil olmak üzere çeşitli önlemler alacağını vurgulamaktadır.
AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN
HABERLER
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
SAYF A 13
AB TEMEL HAKLAR AJAN
SININ
AJANSININ
EŞİTLİĞE İLİŞKİN RAP
ORU
RAPORU
EURACTIV
29 Ağustos 2007
Çeviren: AB Uzman Yardımcısı Ahmet KILINÇ
A
vrupa Birliği Temel Haklar Ajansı’nın (FRA) 2006 yılında
topladığı verilere göre, birçok Avrupa Birliği ülkesinde ırkçılığa ilişkin işlenen suçlarda artış yaşanırken; istihdam, barınma ve eğitimde eşit olmayan muamele devam etmektedir.
Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı’nın Bulgaristan ve Romanya’yı da
dâhil ettiği 27 Üye Ülkedeki Ulusal Odak Noktasına ilişkin raporu, ilk defa 27 Ağustos 2007 tarihinde yayınlanmıştır.
“Avrupa Birliği
Temel Haklar
Ajansı’nın
2006 yılında AB Üyesi Ülkelerde ırkçılık ve ilgili diğer alanlarda yaşanan
gelişmeleri ortaya koyan rapor, beş tematik alanla ilgili bilgi ve veri sunmaktadır. Bu alanlar, şunlardır; hukuki konular, eğitim, istihdam, barınma ile ırkçı şiddet ve buna ilişkin suçlardır. Ayrıca, raporda ırkçılıkla mücadelede AB düzeyinde kaydedilen gelişmeleri ve politikaları kapsayan
bir sonuç bölümü bulunmaktadır.
Bulgaristan ve
Romanya’yı da
dâhil ettiği 27 Üye
Ülkedeki Ulusal
Odak Noktasına
ilişkin raporu, ilk
Ayrımcılıkla Mücadele Mevzuatı Ve Uygulanması
Söz konusu rapor, 2006 yılında Üye Ülkelerin çoğunun AB Ayrımcılıkla
Mücadele Direktifi’nin uygulanması konusunda ilerleme kaydettiğini belirtmekle birlikte, 2006 yılı sonu itibariyle hala bazı ülkelerin bu konuda
geri kaldıklarını da vurgulamaktadır. Bunun yanı sıra, gerekli idari ve hukuki düzenlemeler yürürlükte olmasına rağmen; 2006 yılı süresince birçok ülkede etnik kökenli ayrımcılık dolayısıyla tazminata veya yaptırıma
karar verildiği herhangi bir davaya rastlanmamaktadır. Son
Eurobarometre araştırması, AB vatandaşlarından yalnızca üçte birinin (%
32) ayrımcılık veya taciz mağduru olmaları durumunda haklarından haberdar olduğunu göstermektedir.
Irkçılığın bazı üye ülkelerde 2006 yılında ortaya çıkmasına ve sürmekte
olmasına rağmen; Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı’na göre AB ülkelerinin çoğunun konu hakkında hala yeterli düzeyde veri toplamaması, üye
ülkelerdeki kayıt altına alınmış suç eğilimlerin tespit edilmesini oldukça
zorlaştırmaktadır. Söz konusu analizin yapılabilmesi için gerekli adli verinin elde edilebildiği onbir üye ülkenin sekizinde (Danimarka, Almanya,
Fransa, İrlanda, Polonya, Slovakya, Finlandiya ve İngiltere) söz konusu
AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN
HABERLER
defa 27 Ağustos
2007 tarihinde
yayınlanmıştır.”
SAYF A 14
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
suçlara ilişkin genel bir artış eğilimi gözlenmektedir. Üç ülkede (Çek
Cumhuriyeti, Avusturya ve İsveç) ise kayıt altına alınan ırkçılığa ilişkin
suçlarda genel bir düşme eğilimi görülmüştür.
İstihdam
Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı, 2006 yılında istihdamda etnik köken
temelli ayrımcılık sorununun giderek artmakta olduğunu, bununla mücadele etmek gerektiğini ve bazı üye ülkelerde istihdama erişim konusunda
daha önce hiç örneği yokken dönüm noktası niteliğinde ayrımcılık karşıtı
mahkeme kararları verildiğini belirtmektedir. Rapor, ayrıca daha az temsil edilen azınlıkların istihdam edilmesine yönelik olumlu girişimlerde
bulunan bazı üye ülkelerde birtakım iyi uygulama örneklerinin bulunduğunu göstermektedir.
Barınma
2006 yılı verileri Avrupa çapında göçmenler ile vatandaşlar arasında barınma konusunda önemli farklılıklar olduğunu göstermektedir. Avrupa
Birliği Temel Haklar Ajansına göre, bu iki grup arasında konut standartları, doluluk oranları, konut kalitesi ve yerleşim bölgelerindeki yoğunlaşma
bakımından belirgin farklılıklar görülmektedir. Bazı ülkelerde, tahliyeye
ve başka bir yere yerleştirilmeye karşı savunmasız durumda olmaları,
göçmenlerin barınması konusunda yaşadıkları aşırı mahrumiyeti artırmaktadır.
Eğitim
2006 yılına ait veriler Avrupa Birliği’nde eğitimde ayrımcılık ve ilgili diğer eşitsizlikler konusunda kamusal ve siyasi bilincin arttığına işaret etmektedir. Rapor, ayrımcılık mağdurlarının desteklenmesini, ayrımcılığın
ve parçalanmanın azaltılmasını hedefleyen programların sayısında artış
olduğunu vurgulamakta ve eğitimde fırsat eşitliği sağlanması yönünde
AB’nin çok sayıda çabası olduğunu tespit etmiştir.
Ajans’ın yönetim kuruluna seçilen ilk kadın başkan olan Anastasia
Crickley, Avrupa Parlamentosu Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komisyonuna yeni raporu sunarken, şunları belirtmiştir: “Birçok AB ülkesinde ayrımcılıkla mücadele direktifinin uygulanması konusunda gelişme
kaydedilmektedir. Ancak Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı’nın raporu
durumdan memnun olmamız gerektiğini göstermiştir. Burada ırkçı şiddetin ve ayrımcılığın sürmekte olduğuna ve hatta AB’nin bazı yerlerinde
AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN
HABERLER
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
artmakta olduğuna dair yeterli kanıt bulunmaktadır. Sadece belge üzerinde değil, uygulamada da herkes için eşit haklar ve koruma konusunda güvence vermeliyiz. Yeni Temel Haklar Ajansının bu türden olgularla mücadele etmek için somut verilere dayanan politikaların nasıl üretileceğine
dair tavsiyede bulunmak yanında, ırkçılık ve ayrımcılığın gelişimi hakkında AB’ye güvenilir bilgiler sunmaya devam etmesi son derece önemlidir.”
Liberal Demokrat Avrupa Adaleti sözcüsü ve Avrupa Parlamentosu’nun
İnsan Hakları Alt Komitesinin Başkan Yardımcısı Baroness Sarah
Ludford, ise rapor hakkında değerlendirmede bulunarak şunları belirtmiştir: “Irk temelinde ayrımcılığı yasaklayan Avrupa Birliği düzenlemeleri, olumlu bir değişmedir. Fakat bu düzenlemelerin yürürlüğe girmesinden itibaren yedi yıl gibi bir süre geçmesine rağmen, insan haklarını savunan Avrupa Birliği’nde hala birçok AB üyesi ülkede uygulamaların veya yaptırımların yetersiz olması ve mağdurların haklarının yeterince korunamaması bir sorun teşkil etmektedir. Avrupa Komisyonu, bu ülkeleri
Avrupa Adalet Divanına taşıma konusunda cesaretlendirilmelidir. Geçen
yıllarda yeterli miktarda cezai suç verisi toplayan 11 üye ülkeden sekizinde, kaydedilen ırkçı saldırılarda artış olduğu belirlenmiştir.”
AVRUP A BİRLİĞİ’NDEN
HABERLER
SAYF A 15
SAYF A 16
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
BAŞKANLIĞIMIZDAN
HABERLER
PROJE FAALİYETLERİ: YENİLEŞME VE DEĞİŞİM İÇİN TÜRKİYE’DE
SOSYAL DİYALOĞU GÜÇLENDİRME
GÜÇLENDİRME PROJESİ
Ç
alışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği Koordinasyon
Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmekte olan ve 1 Şubat 2006
yılında başlayan “Yenileşme ve Değişim için Türkiye’de Sosyal
Diyaloğu Güçlendirme Projesi” 22 aylık çalışma döneminin ardından 30 Kasım 2007’de sonlanacaktır. Projenin bu son iki ayında bir
çok projenin kapanış etkinliği gerçekleşecektir.
Sosyal Diyalog Projesinin bir bileşeni olan Hibe Programı altında yürütülen 26 hibe projesi, 28 Eylül 2007 tarihinde sonlanacaktır. Eylül ayının
ilk haftasında Sosyal Diyalog Projesi İzleme Ekibi tarafından gerçekleşen
son saha ziyaretlerinin ardından tüm hibe projeleri kapanış süreçlerine
girmişlerdir. Bu sebeple, bir çok hibe projesi, Eylül ayı boyunca kapanış
konferans ve toplantılarını gerçekleştirmiştir.
Hibe projelerinin özenle hazırlanan kapanış toplantıları, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı AB Koordinasyon Dairesi temsilcileri, Sosyal Diyalog Projesi ve sosyal ortakların katılımıyla gerçekleşmiştir. Kapanış etkinliklerinde projenin içeriği, proje aktiviteleri ve proje sonuçları sunulmuş, geleceğe dair yeni eylem alanları tartışılmıştır. Projelerin Türkiye’de
sosyal diyaloğun güçlenmesine sağladıkları katkılar anlatılmış ve söz konusu bu katkıların projelerin sonlanmasından sonra sürdürülmesinin önemi vurgulanmıştır. Projeler boyunca farklı ortaklar tarafından yürütülen
işbirliklerinin gelecekte başka projeler kapsamında devam etmesi umulmaktadır.
KATILIM ÖNCESİ MALİ YARDIMLAR
B
akanlığımızın Yönetim Otoritesi olarak görevlendirildiği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) İnsan Kaynaklarının Gelişimi Bileşeni kapsamında Başkanlığımız koordinasyonunda hazırlanmakta olan İnsan Kaynaklarının Gelişimi Operasyonel
Programına ilişkin 10 Ağustos 2007 tarihinde Avrupa Komisyonundan
gelen yorumları tartışmak ve bu yorumlar doğrultusunda İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Operasyonel Programı üzerinde gerekli değişiklikleri
yapmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Özürlüler İdaresi Başkanlığı, İş-Kur, Sağlık Bakanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Çalışma Genel Müdürlüğünün katılıBAŞKANLIĞIMIZDAN
HABERLER
ÇALIŞM A VE
SOSYAL
GÜVENLİK
BAKANLIĞI
mıyla Başkanlığımızda 15 Ağustos 2006 tarihinde bir toplantı düzenlenmiştir.
Toplantının açılış konuşmasını AB Koordinasyon Dairesi Başkan V. Cafer
YILMAZ yapmış, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı – IPA sürecinde
meydana gelen son gelişmelere değinmiş, daha sonraki aşamada toplantının başkanlığını AB Uzmanı Ali Ercan SU yapmıştır.
Toplantıda, İnsan Kaynakları Operasyonel Programı kapsamında kurumların önceliklerini ve ilgili faaliyetlerini belirlemeleri gereğini hatırlatmış,
bu konu ile ilgili örnek bir çalışma belgesini katılımcılara dağıtmıştır. Öncelik, faaliyet ve göstergelerin söz konusu belgedeki örneklere uygun olarak geliştirilmesi gerekliliğini ifade edilmiş, örnekleri katılımcılarla paylaşmış, bu çalışmanın herhangi bir bağlayıcılığı olmadığını katılımcılara
yol göstermesi amacı ile geliştirildiğini ifade etmiştir.
Toplantı esnasında aşağıdaki hususlarda şu kararlara varılmıştır:
İnsan Kaynakları Operasyonel Programına konulacak olan göstergelerin ilk aşamada rakamsal olarak OP’a konulmaması, bununla
birlikte her bir kurumun gerekmesi durumunda kullanılmak üzere
göstergelerini rakamsal olarak da hazırlaması,
Kurumların önceliklerini, kendilerine sunulan örneğe uygun şekilde 18 Ağustos tarihine kadar belirleyerek AB Koordinasyon Dairesi
Başkanlığına iletmeleri,
Önceliklere dair bölümün son taslağının 30 Ağustos tarihine kadar
netleştirilerek kurumlara geri gönderilmesi,
Oluşturulmuş olan bu son taslağın tartışılmak üzere 11 Eylül tarihinde bir toplantı düzenlenmesi,
Çalışmalarda yararlanılmak üzere MEGEP projesi raporlarından
faydalanılması.
BAŞKANLIĞIMIZDAN
HABERLER
SAYF A 17
SAYF A 18
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK
BAKANLIĞI
AVRUPA BİRLİĞİ KOORDİNASYON
DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Adres:
İnönü Bulvarı No: 42 06100
Emek/ANKARA
Telefon: 0 (312) 212 56 12
Faks: 0 (312) 212 11 48
E-posta: [email protected]
Hazırlayan: AB Uzman Yrd. Çağatay HALAT
ab.calisma.gov.tr
Download