ISTANBUL YAYIN N O : TİCARET ODASI «94-04 SİGORTA SEKTÖRÜNÜN EKONOMİK İŞLEVİ VE FON YARATMA KAPASİTESİ Doç. Dr. Targan Ünal İSTANBUL TEMEL MATBAACILIK Tel: (0212) 612 13 7 9 - 8 0 ÖNSÖZ Sigorta sektörü ekonomik gelişmeye paralele olarak gelişip yaygmlaştığmdan, ülkelerin gelişmişlik düzeyinin belirlenmesinde önemli bir gösterge olarak kabul edilmektedir. Nitekim sigorta prim hacminin GSMH'nm içerisin­ deki payı bakımından ülkeler arasında bir sıralama yapıldığında, gelişmiş ül­ kelerin ilk sıraları aldığı görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde, büyük iş hacmine sahip olan sigorta sektörünün fon yaratma kapasitesi oldukça yüksektir. Bu ülkelerde sigorta kuruluşlarının teknik kârları giderek azalırken mali kârları artmakta ve bu kuruluşlar ülke ekonomisinde finansal kurumlar gibi yatırım faaliyetlerinde bulunmaktadır. Ülkemizde ise, sigorta sektörü henüz gelişme aşamasındadır. Yıllarca durağan bir yapı izledikten sonra, özellikle 1980'li yılların sonlarına doğru di­ namik bir yapı kazanmış ve hızla gelişmeye başlamıştır. Bugün ülkemizdeki sigorta kuruluşları da, henüz istenilen seviyede olmasa da, sermaye piyasa­ sına fon aktarmaya başlamış durumdadır. Odamız, sigorta sektörünün ülkemiz ekonomisinde kazanmakta olduğu önemi dikkate alarak, "Sigorta Sektörünün Ekonomik İşlevi ve Fon Yaratma Kapasitesi" konulu bir araştırma yapmıştır. Sigorta sektörü ve sektörün fon yaratma kapasitesi hususunda önemli bir kaynak olacağına inandığımız bu araştırmanın, üyelerimize ve tüm ilgililere faydalı olmasını diler, araştırmayı gerçekleştiren Doç. Dr. Targan Ünal'a teşekkürlerimi sunarım. Genel Sekreter Prof.Dr. İsmail Özaslan SUNUŞ Sanayileşme, her zaman ekonomik gelişmenin en önemli göstergesi ol­ muştur. Tarımm önemindeki azalma, buna karşılık sanayi sektörünün önemindeki artış, gelişmenin en tipik işareti olan gelir ve kaynak kullanımındaki değişimi de beraberinde getirmektedir. Ekonomi gelişme ve kişisel refahın artması, hizmet sektörünün önemini de artırmaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu, genel kural ola­ rak görülmektedir. Pek çok ekonomide çalışanların çoğunun hizmet sektörü­ nü tercih ettikleri artan şekilde gözlenmektedir. İnsan ve fiziki kaynak kulla­ nımı, sadece sanayi sektöründe değil aynı zamanda hizmet sektöründe de artmakta, istihdamın büyük bir kısmı, hizmet sektörüne kaymaktadır. Geliş­ miş ekonomilerde işgücünün sanayi sektöründeki payı azalmakta, hizmet sektörünün payı ise artış göstermektedir. Endüstriyel organizasyon ve ticaretin pek çok temel araçları, hizmet sek­ törünün analizinde de kullanılmasına rağmen kamu politikası belirlenirken, genellikle hizmet endüstrisi dikkate alınmamakta, politikaların temelini sana­ yi sektörü oluşturmaktadır. Gelişmekte olan ekonomilerin hizmet sektörleri içinde sigortacılık sektö­ rü, en dinamik sektörlerden biridir. Sanayileşmiş ekonomilerde ise sigortacı­ lığa olan talep elastikiyetinin yüksek olması ve önemli ölçüde fonun bu sek­ töre kayması dikkatleri sektör üzerine çekmiş, sigorta işletmeleri ülke ekono­ milerinde çok geniş uygulama alanları bularak, ekonomide etkin roller oyna­ yan kurumlar haline gelmişlerdir. Sigortaya olan ihtiyaç, rizikoları karşılama, temin ettirme özlemi büyüdük­ çe, teknik ve ekonomik nitelikleri daha elverişli sigorta türlerinin hizmete arzedilmesi, sigorta endüstrisinin önemini ön plana çıkarmaktadır. Bu gelişme, sigortacılığın ekonomik işlevlerini de artırmakta ve sigortacılığa, ekonomile­ re güvence, birikim ve yatınm konularında katkı sağlayan bir sektör olma ni­ teliği kazandırmaktadır. Sigortayı, tüm özellikleriyle ve gelişen işlevleriyle ortaya koyan güncel ta­ nımda, sigortanın gerçekleşen risklerden doğan zararları karşılama işlevi yanında, sosyo ekonomik çöküntüleri dağıtan ve önleyen, yatırıma aktarılan fonları ile ekonomiye kaynak yaratan, gelir düzeyini yükselten işlevleri de vurgulanmaktadır. Sigortanın temel işlevi, rizikoyu bölmek ve zararı paylaştırmak, bir başka anlamda ekonomide riski azaltmaktır. Bununla birlikte sigorta işlemlerinin primlerini peşin tahsil etmeleri, onlara tazminatın ödeneceği zamana kadar bu primleri kullanma olanağı vermesi, ayrca sigorta işletmelerinde bulunan bazı iç ve dış kaynak sermaye unsurlannın varlığı, teminatlar ve karşılıklar ve bunların kullanılışı, sigorta işletmelerine diğer işletmelerden farklı özellik­ ler kazandırmaktadır. Bu özellikler, sigorta işletmelerine temel işlevleri ya­ nında bazı ekonomik işlevleri de gerçekleştirme olanağı yaratmaktadır. Ekonomi içinde üretkenliği artıran, böylece büyüme ve gelişmeyi destek­ leyen ekonomik işlevler, sigorta işletmelerine mali kurum kimliği kazandır­ maktadır. Sigortacılığın gelişmesine paralel olarak ekonomik işlevler önem kazanmakta ve sigorta kesimi, mali kesim içinde önemli bir paya sahip ol­ maktadır. Günümüzde sigorta işletmelerinin ekonomik işlevlerinin kazandığı önem, temel işlevini geride bırakmıştır. Aralarında önemli ayrımlar bulunan yani uygulamaları, kuruluşları, statüleri, yasaları ve amaçları birbirinden farklı olan sosyal ve özel sigorta kuruluşları, ekonomide gerçekleştirdikleri işlevler açısından birleşmektedirler. Bugün gelişmiş ülkelerde sosyal ve özel sigortalar, ülke kalkınmasında etkin roller oynayan ekonomik işlevlere sahip­ tirler. Sigorta kesiminin fon yaratma işlevi dar olarak tanımlandığında, sermaye piyasasına tahsis edilen tutarlar olarak yorumlanmaktadır. Fon yaratma işle­ vi, en geniş anlamda yani tasarruflara katkı olarak tanımlandığında primler, kurumsal tasarruf niteliğinde sayılmaktadır. Sigorta kesimi, gönüllü tasarruf­ lar yoluyla fon yaratır. Fon yaratma ile ekonomik işlev tam anlamıyla gerçek­ leşmiş değildir. Yaratılan fonların yatırıma kanalize edilmesi gerekir. Bugün özellikle gelişmiş ülkeler, sigortanın fon yaratma işlevinden en üst düzeyde yararlanmaktadır. Gelişmekte olan ekonomilerde, sermaye birikimi­ ne duyulan gerek ve zorunluluk, gelişmiş ekonomilere oranla daha fazla kendini hissettirmektedir. Sigorta faaliyetleri çeşitli halk kitlelerini ve uluslararasına yayılabilme özelliğine sahip olduğundan sektör, gerek ülke içi, gerek ülke dışı kişi ve kuruluşlara ait fonların, bir kısmını rezervleri içinde toplamak olanağına sahiptir. Bu birikimler, bir çok ülkede çok önemli boyutlara ulaş­ mış inşaat, tarım, sanayi hatta savunma sektörlerinin kalkınmasında yarar­ lanılan fonlar içinde uzun yıllar birinci sırayı korumuştur. Sigorta sektörünün ekonomik işlevini ve sektörün fon yaratma kapasitesi­ ni inceleyen çalışma, iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, 1980'li yıllara kadar olan süreç içerisinde sigorta sektörünün, ekonomilerin büyümesine olan katkısı incelenmektedir. 1980 yılından sonra sigorta sektö­ rünün ekonomik işlevlerinde artan önem,1980-1990 ve 1990-1995 dönemle­ ri dikkate alınarak değerlendirilmektedir. 1995'e kadar olan süreç içerisinde sektörle ilgili yapılan projeksiyonlar, 1990'lı yıllarda özellikle gelişmekte olan ekonomilerde sektörlerle ilgili ürün bazında ve finans piyasalarındaki bek­ lentiler, yine bu bölüm içinde incelenmektedir. Çeşitli göstergeler açısından ülke karşılaştırmalarının sıkça yapıldığı ça­ lışmada, çıkabilecek hatalar yazara aittir. Çalışmanın gelecekteki araştırma­ lara yardımcı olmasını diler, başta İstanbul Ticaret Odası olmak üzere çalış­ maya katkıda bulunanlara teşekkür ederim. Doç. Dr. Targan Ünal Ağustos 1993 İÇİNDEKİLER I. BÖLÜM SİGORTANIN EKONOMİK İŞLEVİ, SEKTÖRÜN FON YARATMA - EKONOMİYE KAYNAK SAĞLAMA KAPASİTESİNİN ÖNEMİ Sayfa 1.1. Hizmet Sektörleri: Endüstriyel Pazar Ekonomileri 1.1.1. 1960-1981 Dönemi GSMH içinde hizmet sektörü Toplam istihdam içinde hizmet sektörü .... Uluslararası ticarette hizmet sektörü i.v. Üretim hacminde hizmet sektörü 1.1.2.1981 'den Günümüze Genel Değerlendirme ve Geleceğe Bakış 1 3 3 4 4 11 1.1.2.1. Tek Avrupa Pazan 16 1.1.2.2. Sektörü Bekleyen Sorunlar i. Hızlı büyümede yavaşlama ii. 1992 yerine 1995 İÜ. Bankaların istilası iv. Daha fazla uluslararasılaşma V. Tehlikeli rekabet vi. Daha fazla yoğunlaşma vii. Minimum sermaye tabanı viii. Başarının anahtarı: hizmetin kalitesi ix. Bilgi teknolojisinde büyüme beklentileri X. Verimlilik artışındaki anahtar: eğitim xi. Üst düzey yönetici profili 16 18 18 18 19 19 19 20 20 20 20 20 1.1.2.3. Ekonomik Kalkınmada Yeni Sermaye Oluşumlan i. Sigorta sektörünün yatırımları ii. Hayat ve hayat-dışı sigortalarda sermaye yatınmları İÜ. Hayat sigortası yatırımları iv. Hayat-dışı sigorta yatırımları V. Yatırım portföyünde ülke karşılaştırması vi. Sigortacılık sektöründe yatırımlann getirişi ve verimliliği vii. Sermaye oluşumu ve ekonomik kalkınmada finansal kuruluşların ve piyasalann rolü 21 22 23 24 25 26 28 29 İ L BÖLÜM TÜRKİYE'DE SİGORTA SEKTÖRÜNÜN FON YARATMA KAPASİTESİ Sayfa 2.1. Sigorta Sektörü'nün Fon Yaratma İşlevi i. Mali piyasalar ve sigorta sektörü ii. Sigorta sektörünün fon yaratma işlevi 43 43 46 2.2. Sigorta 2.2.1. 2.2.2. 2.2.2.1. Sektörü'nün Fon Kayakları Özkaynaklar Primler Hayat ve Hayat-dışı Sigortalar 48 50 50 53 2.3. Fon Kullanım Alanları - Mali Yatınmlar 55 2.4. Sigorta Sektörü'nün Fon Yaratma Kapasitesi'ni Etkileyen Faktörler 2.4.1. Atıl Kapasiteler 2.4.2. Sektörle İlgili Düzenlemeler i. Satıcılar hakkındaki kararname ii. Yeni sigorta kanunu taslağı hakkında çalışmalar İÜ. Prim tahsilatı iv. Bankaların kontrolü V. Ekonomide istikrarsızlık 64 64 65 65 65 67 69 70 SONUÇ 71 EKLER 73 KAYNAKÇA 85 TABLOLAR TABLO 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 Çeşitli Ülkelerde Toplam İstihdamın Yüzdesi Olarak Hizmet Sektöründe Yaratılan İstihdam Bölgelere Göre Dünya Prim Hacmi Dünya Prim Hacminin Bölgelere Göre Dağılımı GSMH'nın Yüzdesi Olarak Ülkelerin Prim Hacmi Çeşitli Ülkelerde Kişi Başına Prim Hacmi Ana Branşlarına Göre Hayat-dışı Prim Gelirlerinin Dağılımı 1990'lı Yıllarda Hayat ve Emeklilik Sigortalarında Yeni Ürünlerin Gelişimini Zorlayacak Faktörler 1990'lı Yıllarda Mal ve Hasar Sigortalannda Yeni Ürünlerin Gelişimini Zorlayacak Faktörler Toplam Nüfusun Yüzdesi Olarak 65 Yaşın Üzerindeki Nüfus Hayat ve Hayat-dışı Sigortalarda Yatırım ve Prim Hacmi Hayat Sigortalarının Yatırım Hacmi ve Portföy Yapıları Hayat-dışı Sigortalarının Yatırım Hacmi ve Portföy Yapıları Dünya Sigorta Sektörü Yatırımlarındaki Verimlilik Verimlilikte Ülkelerarası Karşılaştırma GSMH'nın Yüzdesi Olarak Hayat ve Hayat-dışı Prim Hacimleri Fon Toplamada Etkin Mali Kurumlar ve Türkiye'deki Konumları Türkiye'de Özel Sigorta Kesiminin Fon Birikimi ve Yıllara Göre Artış Oranı Türkiye'de Özel Sigorta Kesiminin Fon Birikimi Türk Sigortacılık Sektörü'nde Direkt Prim Üretimi Sigortacılık Sektörü'nde Biriken Fonların Önem Düzeyi Türk ve Yabancı Sigorta Şirketlerinin Hayat Dalı Prim Üretimi Sigorta ve Reasürans Şirketlerinin Yatırım Türleri Sigorta ve Reasürans Şirketlerinin Yüzde Olarak Yatırım Türleri Sigorta ve Reasürans Şirketlerinin Getiri Türleri Sigorta ve Reasürans Şirketlerinin Getiri Türleri Türk Sigorta Sektörü'nde Gayrimenkul Yatırımları Türk Sigorta Sektörü'nde Hisse Senedi Yatırımları Türk Sigorta Sektörü'nde Tahvil Yatınmlan Türk Sigorta Sektörü'nde Hayat Poliçeleri Üzerine İkrazat Türk Sigorta Sektörü'nde İpotek Karşılığı İkrazat Sayfa 3 5 5 7 8 11 14 14 15 23 24 25 28 29 35 44 49 49 52 53 54 57 58 59 60 61 61 62 62 63 EKLER EK Sayfa 1 Dünyanın En Geniş Sigorta Pazarlarının Prim Hacimleri 75 2 Bölgelere Göre Dünya Prim Hacminin Dağılımı 78 3 Bölgelere Göre Hayat-Dışı Sigortaların Prim Hacimlerinin Dağılımı 78 4 Bölgelere Göre Hayat Sigortalarının Prim Hacimlerinin Dağılımı 78 5 Kişi Başına Prim Hacmi 79 6 GSMH'nm Yüzdesi Olarak Prim Hacmi 81 7 Organizasyonların ve Bölgelerin Prim Hacimleri 83 BOLUM I SİGORTANIN EKONOMİK İŞLEVİ SEKTÖRÜN FON YARATMA EKONOMİYE KAYNAK SAĞLAMA KAPASİTESİNİN ÖNEMİ 1,1. Hizmet Sektörleri: Endüstriyel Pazar Ekonomileri 1.1.1.1960-1981 Dönemi Endüstrileşme, her zaman ekonomik gelişmenin en önemli göstergesi ol­ muştur. Tarımın önemindeki azalma, buna karşılık endüstri sektörünün öne­ mindeki artış, gelir ve kaynak kullanımındaki değişimi de beraberinde getir­ mektedir. Günümüzde insan ve fiziki kaynakların kullanımı, sadece endüstri sektöründe değil aynı zamanda hizmet sektöründe de artmakta, çeşitli sek­ törlerde çalışanların çoğunun hizmet sektörünü tercih ettikleri artan şekilde gözlenmektedir. Burada kullanılan terminoloji, yaygın davranışı yansıtmaktadır. Dünya Bankası raporları; 1960 - 1980 döneminde gelişmiş 19 ekonomiden 12'sinde işgücünün endüstri sektöründeki payının azaldığını ifade etmektedir. Bu­ na karşılık, aynı raporda 19 ekonomide de işgücünün hizmet sektöründeki payının arttığı belirtilmekte ve bu gruba "endüstriyel pazar ekonomileri" adı verilmektedir. Bir kısım ekonomistler, işgücünün endüstrideki payı %30-35'lere geldi­ ğinde ekonomik gelişmenin bir platoya ulaşacağı konusunda birleşmektedir. Karşıt görüşte olan ekonomistler, endüstri sektörüne oranla hizmet sektörü­ nün işgücünün göresel olarak büyük bir kısmını emdiği durumda "postendüstriyel gelişme modeli" mevcut olduğunu ileri sürmektedirler. Endüstrileşme modelleri, ticaret ve yatırım politikaları hakkında pek çok araştırma yapılmıştır. Buna karşılık, hizmet sektörlerindeki gelişmeler ve bunların diğer sektörler üzerindeki etkileri konusunda yapılan çalışmaların sayısı oldukça azdır. Problem, hizmet sektörünün ayrı bir teoriye ihtiyaç duyması değildir. Endüstriyel organizasyon ve ticaretin pek çok temel araç­ ları, hizmet endüstrisinin analizinde kullanılmakla birlikte örneğin, kamu poli­ tikası belirlenirken hizmet endüstrisi genellikle dikkate alınmamakta, politi­ kaların temelini, sanayi sektöründeki hedefler oluşturmakta, hizmetler genel­ de ikinci planda kalmaktadır. Sanayileşmekte olan ekonomilerde sigortacılık sektörü, en dinamik sek­ törlerden biridir. Düşük gelir seviyesine sahip ülkelerde ekonomi içinde ağır­ lığı bulunmayan bir sektör olmasına karşılık sigortacılık sektörü, yüksek gelir seviyesine sahip olan ülkelerde ekonomik kalkınma içerisinde büyük önem kazanmaktadır. Sanayileşmekte olan ülkelerde sigortacılık, GSMH'nın %1'inden daha az bir paya sahipken, "endüstriyel pazar ekonomisi" ne geçildiğinde bu pay, % 5'i aşmaktadır. Sanayileşmiş ekonomilerde, sigorta­ cılığı olan talep elastikiyetinin yüksek olması ve önemli ölçüde fonun bu sek­ töre kayması, dikkatleri sigortacılık endüstrisi üzerine çekmektedir. Gelişen bir ekonominin dinamik ve hızla genişleyen sektörleri değerlendirildiğinde bankacılık, danışmanlık ve diğer iş hizmetlerinin aksine sigortacılık, en az dikkat çekeni olarak görülmektedir. üretim teknolojisinin, teknoloji transferinin, uluslararası ticaret politikası­ nın seçimi gibi konularla ekonomik gelişme içinde geniş inceleme sahası bulan sanayi sektörüne karşılık hizmet sektörleri; çoğu zaman teknolojik ge­ lişmeden yoksun, ticarete konu olacak gerçek ürünü bulamayan, karmaşık bir ortam içinde gösterişli emirlerle belirli sorunları içeren düzenlemelere sa­ hip olan sektörler olarak değerlendirilmektedir. Buna karşılık hizmet sektör­ lerinde yaşanan sorunlar, diğer sektörlerde yaşanan sorunlarla aynı özellik­ leri taşırlar. Fiziki mallar ile aynı derecede kaynak-kullanım ve tüketici-tatmin hizmetleri arasında genelde yapay bir sınır bulunmaktadır. Özellikle, günümüz sigorta endüstrisinin sayısal boyutları ve sigorta tek­ nolojisinin sorunları dikkate alındığında, hizmet endüstrileri üzerine yapıla­ cak olan analizlerin imalat sanayiinde yapılan analizler kadar yoğun olmaları beklenmektedir. Bunun göz ardı edilmesi, sadece bugünün ekonomisinin önemli bir bölümünü değil geleceğin ekonomisinin çok daha büyük bir kıs­ mının ihmal edilmesi anlamına gelmektedir. Son yirmi yıl boyunca Birleşmiş Milletler bünyesinde yapılan çalışmaların ana hedefi, üçüncü dünya ülkelerinin sanayileşmiş ülkeler için geçerli olan­ dan daha kısa bir zaman dilimi içinde gelişmelerini başarmalarına olanak sağlayacak koşulların nasıl kazandırılacağıdır. Bu amaca ulaşmada en uygun yol olarak saptanan ekonomi stratejisi, çe­ şitli aşamalardan geçmektedir. İmalat sanayiinin ithal ikameci bir politika va­ sıtası ile gelişimi, bu stratejisinin ilk aşamasını oluşturmaktadır. Bir sonraki aşama, gelişme bilinci bir ulusal amaç haline gelmeden önce gelişmekte olan ülkelerin ekonomisine yön veren tarım ekonomisi üzerinde yoğunlaş­ maktadır. Son aşamadaki çalışmalarda, modern bir ekonomi için gereken zorunlu alt yapı tesisleri kurulurken, tarımla birlikte ihracat endüstrisi ve ithal ikameci politikaların beraber geliştirilmesi şeklinde dengeli bir gelişim üze­ rinde durulmaktadır. Tablo 1 Çeşitli ülkelerde toplam istihdamın yüzdesi olarak hizmet sektöründe yaratılan istihdam Avusturya Danimarka Fransa Almanya jrlanda İtalya Hollanda Norveç Portekiz spanya jsveç İsviçre Kaynak: 1985). The World Bank, The World 1960 1981 30 45 39 38 39 29 47 43 27 27 41 39 54 58 53 50 45 44 49 56 40 46 61 49 Development Report, 1985 (New York, Oxford University Press, Ekonomi biliminin gelişmeyi yönlendirmesinden beri, dengeli gelişmenin bir parçası olarak hizmet sektörünün büyümesi üzerinde odaklanan bir geli­ şim stratejisinin ortaya çıkmasının bir sürpriz olarak değerlendirilmesi gerek­ mektedir. Gelişen dünyada GSMH içerisinde hizmet sektörünün rolü ağırlık kazanmaktadır; i. GSMH içinde hizmet sektörü 1975 yılında toplam GSMH'nın %65.5'inin hizmet sektörü tarafından üre­ tildiği ABD'de bu oran 1982 yılında %67'ye yükselmiştir. Sanayileşmiş ülke­ lerin çoğunda bu kuvvetli büyüme trendi, geçerliliğini korumaktadır. 1980 yı­ lında GSMH'nın yüzdesi olarak hizmet sektörünün katkısı Norveç'de %54, İngiltere'de %63, Japonya'da %55, Avusturya'da %54'dür. ii. Toplam istihdam içinde hizmet sektörü Sanayileşmiş ülkelerde hizmet sektöründen sağlanan üretim kadar, sek­ törün yarattığı istihdam olanakları da önem kazanmaktadır, 21 yıllık bir dö­ nemde sanayileşmiş ülkelerde toplamın yüzdesi olarak hizmet sektörünün yarattığı istihdam, Tablo-1'de verilmektedir. 1960 ile 1981 yılları arasında toplam istihdam içerisinde hizmet sektörü­ nün yarattığı istihdamın yüzdesi bazı ülkelerde 24 puanlık artış sağlarken bazı ülkelerde bu oran, %61'e kadar çıkabilmektedir^^). Hizmetlerdeki istih­ dam oranının endüstriye göre daha hızlı bir artış göstermesinin nedeni, ve­ rimlilik artışındaki eksikliktik^). Bu yaklaşıma göre, hizmet sektöründeki kişi başına çıktıdaki büyüme, endüstriye göre daha yavaştır. Hizmet üretiminde, daha fazla işgücüne ihtiyaç duyulmaktadır. İÜ. Uluslararası ticarette hizmet sektörü Hizmet sektörü ile ilgili diğer bir gösterge, bu sektörün uluslararası tica­ rette giderek artan önemidir. ABD'nin hizmet sektöründeki 1974 yılı so­ nundaki 1 milyar dolarlık dış açık, 1982 yılı sonunda 36 milyar dolarlık fazla­ lığa dönüşmüştür. iv. Üretim hacminde hizmet sektörü Sigortacılık sektörünün büyüklüğünü ölçmede, yıllık prim geliri dikkate alınmaktadır. 1967 ve 1981 yılları arasında dünya prim üretimi, 5 kat artışla 83.3 milyon dolardan 4.5 milyar dolara yükselmiş, yıllık %13.8 oranında ar­ tış göstermiştir (Tablo-2). (2) İstihdam pılmıştır. hizmet kaynağı olarak 1974 yılında sektöründe üzerine çıktığı loyment istihdam tespit Problem Turnham (ParisiOECD, Milletler duğu istihdam ve hizmet %49.7'ye araştıran sağlıklı 56 ülkenin bilgiler üçte birinde for Economic Countries, prepared bir başka edinilen çalışma OECD tarafından 56 ülkede çalışan %30, üç tanesinde oranın Coorperation for the OECD and nüfusun ise Development, Development Center ya­ %28'i, %50'nin The Emp­ by Davio 1970) ve büyüme sektöründeki Universty önemini göre, - Organization Developed Ekonomik yükseldiği York: Oxford sektörünün rapora edilmektedir. edilmiştir. in Less Birleşmiş sındaki hizmet hazırlanan Komisyonu'nun oranlarını istihdam gösterilmektedir. Press, 1982), Latin kapsayan Amerika çalışmada oranının - The p.46 World 1960 ülkeleri yılında Bank, için yaptığı ise, en fazla The bulunduğu Wolrd artışın ve 1960-1980 hizmet %29.7 Development yıllan faaliyetlerinde düzeyinden, Report ara­ ol­ 1980'de 1982 (New Tablo 2 Bölgelere Göre Dünya Prim Hacmi (1967,1981) Ortalama Yıllık Büyüme Prim Hacmi (Milyon Dolar) 1967 1981 Asya Japonya Geri Kalan Afrika Avustralya Amerika ABD Kanada Latin Annerika Avrupa AT (%) 5,250 4,280 970 750 1,550 55,150 51,300 2,890 960 20,600 17,450 3,150 70,046 60,521 9,525 7,308 8,515 231,128 207,016 15,294 8,818 133,003 111,184 21,819 21.1 21.7 17.7 17.7 13.8 11.0 10.8 12.0 17.2 16.9 16.8 17.8 83,300 450,000 13.8 Geri Kalan Toplam Kaynak: Swiss Reinsurance Company, Economic Studies, Sigma, 5 (May 1983) Tablo 3 Dünya Prim Hacminin Bölgelere Göre Dağılımı (1981) (%) (%) Amerika 49.4 Afrika Avustralya Asya 1.3 1.9 16.0 Avrupa 29.6 Toplam 100.0 ABD Kanada Latin Amerika 46.0 1.3 1.8 Japonya Geri Kalan — AT Federal Almanya İngiltere Fransa Geri Kalan — Geri Kalan 13.5 2.5 24.7 8.5 6.5 4.6 5.1 4.9 100.0 Tablo-2, gelişmekte olan ülkelerin sigorta endüstrilerinin önemini vurgula­ maktadır. 1981 yılında gelişmekte olan ülkeler, 22.5 milyon dolar ile dünya prim gelirinin %5.6'sına sahiptir, %5.6'lık payla gelişmekte olan ülkeler, bü­ yük potansiyele sahip gelişen pazarlar olarak dikkati çekmektedir. Geliş­ mekte olan ülkelerin prim gelirindeki ortalama yıllık büyüme, Japonya dışın­ daki Asya ülkeleri için %17.7 veya 9.8 kat; Afrika için %17.7 veya 9.7 kat ve Latin Amerika ülkeleri için %17.2 veya 9.0 kat olarak gerçekleşmiştir. Bu ge­ lişmede, politik, ekonomik ve çevresel faktörler ağırlık kazanmaktadır; - politik faktörler: Gelişmekte olan ülkelerin büyük çoğunluğu, eski kolo­ nilerdir ve yürürlükte olan sigorta endüstrilerinin hızlı büyümesini sağlayan hukuki düzenlemelerde ve çeşitli ürün politikalannda, İngiltere, Fransa ve İs­ panya gibi önceki koloni güçlerinin büyük ağırlığı vardır. Sosyal yapıları eğitimli, tecrübeli küçük bir grubu oluşturan Batı ülkeleri, sanayileşmiş toplumların karşılaştırılabilir gruplarına göre daha fazla üretim kanallarına sahiptir ve daha iyi yaşam standartlarından yararlanabilmekte­ dir. - ekonomik faktörler: Sanayileşme süreci içerisinde olan ülkeler, en son teknolojileri hizmet sektöründe uygulamaya sokarak önemli aşamalar kay­ detmişlerdir. İşsizlik oranı genelde yüksek gelişmekte olan ülkelerin ekono­ mik şartlarında, çeşitli zorluklar yaşanmaktadır. Ekonomik faktörlerin gelişmekte olan ülkelerin sigorta endüstrileri üzerin­ deki etkilerini belirlemede kullanılan bir gösterge, sigorta prim hacminin GSMH ile olan direkt ilişkisidir. Yüksek ekonomik gelişme oranına sahip olan ve sigortacılık sektörünün büyümesi için gerekli ortamı sağlayan ülke­ lerde prim hacminin GSMH içindeki payı, genelde yüksektir. Tablo 4 GSMH'nın Yüzdesi Olarak Ülkelerin Prim Hacmi (1981) Sıra (%) Ulke Sıra 7.05 5.49 ABD Kanada Avrupa Topluluğu 1 3 5 6 12 15 17 26 28 39 7.10 6.12 5.60 5.50 4.36 4.06 3.83 2.45 2.13 1.22 jrlanda İngiltere Batı Almanya Hollanda Danimarka Belçika Fransa Lüksemburg İtalya Yunanistan Avrupa'nın Geri Kalanı 4 9 13 14 16 23 32 49 Kaynak: İsviçre Finlandiya İsveç Avusturya Norveç Portekiz İspanya Türkiye Swiss Reinsurance (%) Diğer Ülkeler Kuzey Amerika 2 7 Ulke 5.90 5.14 4.16 4.12 3.87 2.75 1.85 0.35 Company, Economic 11 18 19 20 22 24 25 27 29 30 31 33 34 35 36 37 38 40 41 42 43 44 45 46 47 48 8 10 21 Studies, (Süney Afrika İsrail Zimbabwe Güney Kore Panama Singapur Kenya Malezya Arjantin Fas Venezüella Tayvan Nijerya Uruguay Tunus Filipinler Kolombiya Hindistan Şili Peru Meksika Tayland Brezilya Mısır Pakistan Endonezya Japonya Avustralya Yeni Zelanda Sigma, 5 (May 4.86 3.77 3.62 3.34 3.14 2.72 2.63 2.28 2.12 1.92 1.88 1.62 1.61 1.54 1.49 1.34 1.27 1.21 1.19 1.18 0.98 0.92 0.86 0.72 0.61 0.55 5.30 5.02 3.30 1983) Prim gelirleri GSMH içerisinde %4 ve daha fazla olan 15 ülkenin tümü sanayileşmiş ülkedir (Tablo-4). %2 ile %4 arasında bir orana sahip olan 13 ülkenin önemli kısmı, sanayileşmiş ülkedir, %2'nin altında orana sahip geliş­ mekte olan ülkelerde sigorta endüstrileri, ekonomik kalkınmaya arzulanan katkıyı sağlayamamaktadır. Kişi başına düşen prim hacmi, ekonomik gelişmenin bir diğer ölçüsüdür. Kişi başına düşen prim miktarı; sanayileşme derecesi, gelir, mekanizasyon ve nüfus büyümesi gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Tablo 5 Çeşitli Ülkelerde Kişi Başına Prim Hacmi - 1 9 8 1 (Milyon ABD DolarI) Sıra Ülke Toplam Hayat-dışı Hayat 900,8 631,7 570,4 360,9 330,4 270,8 622,8 546,0 525,8 460,9 367,6 323,2 247,1 263,6 255,2 222,8 278,7 197,3 385,6 383,7 327,6 315,1 122,6 46,1 279,2 280,7 156,1 241,1 107,3 39,2 106,4 103,0 171,5 74,0 15,3 6,9 Kuzey Amerika 2 3 ABD Kanada Avrupa Topluluğu 4 5 6 12 Batı Almanya Hollanda İngiltere Danimarka Avrupa Topluluğu 13 14 16 17 22 32 Fransa Belçika İrlanda Lüksemburg İtalya Yunanistan Diğer Avrupa Ülkeleri 1 8 10 11 15 25 26 52 İsviçre Norveç Finlandiya İsveç Avusturya İspanya Portekiz Türkiye 985,3 517,3 509,8 504,0 359,1 85,3 61,5 3,7 506,3 328,5 173,5 268,9 270,0 75,1 56,6 3,6 479,0 188,8 336,3 235,1 89,1 10,2 4,9 0,1 9 Japonya 514,5 157,4 357,1 7 18 Avustralya Yeni Zelanda 521,3 245,7 345,8 128,4 175,5 117,3 Tablo 5 (Devam) Çeşitli Ülkelerde Kişi Basma Prim Hacmi -1981 (Milyon ABD Doları) Diğer Ülkeler 19 20 21 23 24 27 28 29 30 31 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 Kaynak: Swiss Reinsurance Company, Economic 13,7 38,5 39,8 83,0 15,0 25,8 3,8 4,6 1,0 34,0 24,1 12,0 13,2 20,1 8,2 2,9 1,5 1,1 0,2 3,4 2,3 1,8 0,4 4,3 2,0 2,1 0,7 3,0 0,9 0,8 1,8 0,7 137,0 106,8 104,1 30,4 75,1 31,9 52,9 51,9 53,8 18,3 17,8 27,0 19,8 9,1 20,2 23,3 20,7 16,0 15,9 12,1 11,8 11,8 10,2 5,8 7,6 6,6 8,0 3,4 4,2 2,1 0,9 1,5 150,7 145,3 143,9 113,4 90,1 57,7 56,7 56,5 54,8 52,3 41,9 39,0 33,0 29,2 28,4 26,2 22,2 17,1 16,1 15,5 14,1 13,6 10,6 10,1 9,6 8,7 8,7 6,4 5,1 2,9 2,7 2,2 Kuveyt İsrail Singapur Güney Afrika Venezüella Panama Uruguay Arjantin Libya Güney Kore Tayvan Malezya Şili. Zimbabwe Meksika Cezayir Irak Tunus Fildişi Sahili Kolombiya Brezilya Fas Peru Flipinler Nijerya Kenya İran Tayland Mısır Endonezya Hindistan Pakistan Studies, Sigma, 5 (May 1983) 1981 yılında kişi başına düşen prim hacminde, OECD ülkelerinin başı çek­ tiği izlenmektedir'(Tablo-5). Bu ülkelerden 19'unda kişi başına prim 100 do­ ları aşmıştır. Aralarında gelişmekte olan ülkelerin de bulunduğu 20 ülkede kişi başına prim, iki basamaklı sayılara ulaşmıştır. - çevresel faktörler: Çoğu gelişmekte olan ülkelerde iletişim sistemleri -telefon, telgraf bağlantıları zordur, hava, tren ve karayolu taşımacılığı tam olarak gelişmemiştir- fonksiyonlarını gereği gibi yerine getirememektedir. Ekonomik yaşantı, daha karışık ve daha pahalı hale gelmiş ve sonuçta ya­ vaşlamıştır. Bunun uygulamadaki anlamı, ekonomik işlemlerin, sigorta ve reasürans içermediği, iletişimin fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için daha çok zaman, çaba ve fona ihtiyaç duyulduğudur. - ulusallaştırma yaklaşımları: Gelişmekte olan pek çok ülkede son yir­ mi yıla kadar sigorta sektöründeki hakim grup yabancı şirketlerdir ve sektör­ le ilgili önemli kararlar, ülke dışındaki merkez ofisler tarafından verilmekte­ dir. Gelişme süreci içerisinde artan ekonomik bağımsızlıkla birlikte yabancı şirketlerin aktiviteleri de sınırlandırılmaya başlanmış, yeni, alternatif, bölge­ sel sigorta piyasaları oluşturulmuştur. Çoğu gelişmekte olan ülkenin sigorta endüstrisi, geçmişte ve günümüzde yatırımcılar tarafından gerektiği şekilde değerlendirilememiş hatta sigortacı­ lığa yönelik yerinde korumalar bile, ekonomideki başanlı gelişmeyi sağlaya­ bilmek için yeterli olmamıştır. Bunun üzerine devlet, ilk adım için devreye girmiş ve daha fazla sigorta, devlet tarafından sağlanmıştır. Bu ülkelerde yü­ rürlükteki ulusal sigortacılıkla ilgili mevzuat, ulusal sigorta kuruluşlarından zi­ yade daha çok uluslararası yabancı şirketlere yöneliktir. Çeşitli uygulamalar, pazarın büyüklüğüne uygun olan şirket sayısının, yerli ve yabancı şirketlerin karışımından olması gerektiğini doğrulamaktadır. Devletin sigorta sektörüne girişinde çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır. Devletin aşırı derecede müdahale ettiği yaklaşımda, sektörün tamamı ulusallaştırılmıştır. Bir diğer yaklaşımda ise devlet politikalarına göre eşanlı ola­ rak faaliyet gösteren bir kaç büyük sigorta şirketi ulusallaştırılmıştır. Ulusal­ laştırma görüşü ile gelen her iki yaklaşımda da sigorta alıcısının daha çok fayda sağladığı, ayrıca rekabete bir ölçüde izin veren ikinci yaklaşımın, sek­ törün gelişimi açısından en iyi yaklaşım olduğu görüşü hakimdir. Çünkü, fi­ yatla karşılaştırıldığında rekabet, sunulan hizmetin kalitesi ile ağırlık kazan­ maktadır. - sigorta portföyünün yapısı: Gelişmekte olan ülkelerin tipik sigorta portföyü, "motor sigortası" nın etkinliği ile karakterize edilmektedir. Buna karşılık bu ülkelerde gayrimenkul sigortacılığında çok az risk, sigorta kapsa­ mındadır. Bireyler ve küçük ölçekli işletmeler, gayrimenkulleri için "yangın sigortası" na gereken önemi vermemektedir. Büyük projelerin başlangıç ve takip eden aşamalarındaki sigorta işlemleri, genelde sanayileşmiş ülkeler için söz konusudur. Gelişmekte olan ülkelerde, sigorta kapsamına alınan büyük risklerin sayısı oldukça azdır. "Motor sigortası" nın etkin gözükmesinin nedeni, genelde nakil işlemleri­ nin motorlu kara taşıtlarıyla gerçekleştirilmesine olan bağımlılıktır. Geliş­ mekte olan ülkelerde hayat-dışı branşlardan sağlanan gelirlerin %50'sinden fazlası, "motor sigortası" nı tanıtmaktadır. Sanayileşmiş ülkelerde "motor sigortası" nda prim oranlannın tespiti, alı­ nan politik kararlara oldukça duyarlıdır. Bu nedenle, bu ülkelerde sigorta alı­ cıları için "motor sigortası", önemini yitirmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde "motor sigortasr'nın önemli rolü dikkate alındığında, bu ülkelerde hayat-dışı branşın tümü için veri bir sigorta piyasasının karlı olmadığını söylemek şa­ şırtıcı olmayacaktır. Tablo 6 Ana Branşlara Göre Dünya Hayat-dışı Prim Gelirlerinin Dağılımı (%) Motor Kaza/Sağlık Yangın Deniz Diğer Kaynak: Sigma, July/August, 1981, 1977 1979 34.8 31.5 11.6 4.8 17.3 35.4 33.9 16.6 3.5 10.6 100.0 100.0 No. 7/8 "Motor sigortası", tüm ülkeler için 1977-1979 döneminde hayat-dışı dallar içinde önem kazanmaktadır (Tablo-6). Bu dönemde, gelişmekte olan ülkele­ rin sigorta piyasalarında önemli büyümeler kaydedilmiştir. Tüm ülkeler için değerlendirildiğide toplam prim gelirleri içerisinde hayat sigortası gelirleri, %40'lık paya sahiptir. Gelişmekte olan ülkelerde bu oran, oldukça düşüktür. Ayrıca, tarihsel olarak değerlendirildiğinde, ithalatın bölgesel ekonomik gelişme için bir öncelik olması nedeni ile gelişmekte olan ülkelerde ilk aşa­ mada "deniz sigortacılığı" nın da kayda değer büyüme gösterdiği görül­ mektedir. - personel yönetimindeki sorunlar: Geçmişte ve günümüzde bölgesel sigorta piyasalarının gelişimini güçleştiren bir diğer neden, yerli yönetim kadrolarının eksikliğidir. Gelişmekte olan sigorta piyasalarındaki yabancı yö­ neticiler sadece yönetici olarak görev yapmamakta, idari görevler üzerinde de aktivitelerini yoğunlaştırmaktadırlar. Bu durumda bölgesel personele, si­ gortacılık faaliyetlerini ve uzantılannı öğrenmede sadece küçük fırsatları ya­ kalama imkanı kalmaktadır. 1.1.2.1980'den Günümüze Genel Değerlendirme ve Geleceğe Bakış 1980'li yılların başında sigortacılık sektörü, rahat bir çalışma ortamına sa­ hiptir. Yönetmelik ve tüzüklerle korunan sektörde, yoğun bir rekabet ortamı görülmemektedir. Çeşitli finansal hizmetler sağlayan kuruluşlar arasında so­ rumluluklar, net bir şekilde ayrılmıştır. Avrupa'da sadece İngiltere'de banka­ lar, sigorta sektörünün içine girmeyi göz önüne almışlardır. Ülkelerin mali piyasalannda genelde iki model dikkati çekmektedir; i. Kontinental Model (Kıta Avrupa'sı Modeli) ii. Anglo-Sakson Model i. Kontinental Model, oldukça fazla yönetmelik ve tüzüklerle çevrilmiş, ye­ ni ürünler geliştirmeyen, ana dağıtım kanalı olarak birbirine bağlı acentaları kullanan bir model olarak yer almaktadır. ii. İngiltere, İrlanda ve Hollanda da uygulama alanı bulan Anglo-Sakson Model, tüzüklerle daha az çevrelenmiş, daha geniş bir tüketici seçenekleri boyutuna sahip ve dağıtımın -sigorta piyasasına girişte müşteriye ürün sun­ ma- birbirinden bağımsız aracılar -brokerlar- tarafından gerçekleştirildiği bir model görünümündedir. Kişisel ilişkilerde riskin minimizasyonu, müşteri ilişkilerinde değil yönetimin dikkati üzerinde gerçekleştirilmesi gereken bir konudur. Bilgi edinme tekno­ lojisinin kullanımı, düşük bir profile sahiptir ve pazarın üretiminin, verimliliği­ nin ve hizmetinin iyileştirilmesi bir yana bir maliyet olarak değerlendirilmek­ tedir. İsviçre ayrı olarak ele alındığında sigorta şirketleri, Avrupa'nın herhangi bir yerinde yabancı temsilcilik veya şubeleri ile sadece marjinal bir konuma sa­ hiptirler. 1990'lı yıllar ile birlikte yukarıda verilen görüntü, farklı bir yapıya bürün­ müştür. Yeni yapıya geçişte çeşitli zorluklar yaşanmaktadır. İlk aşamada, Brüksel'de Avrupa Komisyonu, tek bir sigorta pazarı için etkide bulunmaya başlamış, Avrupa ülkelerinin bir çoğu, yeni tüzükler çerçevesinde hazırlan­ mış bir program geliştirmişler, Norveç'den Akdeniz'e kadar bütün ülkelerde sigortacılık ile diğer finansal hizmetler arasındaki engeller kaldırılmıştır. Bu gelişmeler sonrasında hem ülke bazında hem de bütün Avrupa'da hızlı bir artış gösteren sigorta şirketleri arasındaki büyüklük ve pazar payı açısın­ dan yaşanan rekabet, şirketler arasında çeşitli birleşmelere neden olmuştur. Çeşitli düzenlemelerle korunan sigorta şirketleri, 1900'lü yıllar boyunca hiç yapmadıkları şekilde gelişmelere uyum sağlamaya kendilerini zorlamışlar, bunun sonucunda 1990'lı yılların başında sigortacılık sektöründe ve sigorta­ cılık ile diğer finansal kurumlar arasında yeni bir güç dengesi ortaya çıkmış­ tır. Avrupa Topluluğu'nda faaliyet gösteren 4600 sigorta şirketi dışında ki bunlardan bazıları küçük ölçeklidir- her ülkenin sigorta piyasasındaki bir grup, piyasa içinde üstünlük sağlamaya çalışmaktadır. Piyasadaki yoğunlaş­ madaki Avrupa, ABD'deki uygulamayı takip etmektedir. ABD sigortacılık pi­ yasasında, Avrupa'ya göre %25 daha fazla hizmet sunulmakta buna karşı­ lık, %60 daha fazla prim elde edilmektedir. Piyasaya belirli grupların hakim olması, artan yoğunlaşma, hizmet rekabetini azaltmaktadır. 1989 yılında Avrupa Sigorta Piyasası'nm net prim geliri, 349 milyon dolar­ dır. Bu, dünya net prim gelirinin %30'unu oluşturmaktadır. Brüt prim gelirleri olarak dikkate alındığında Avrupa Sigorta Piyasası'nda mal ve hasar^^) si­ gortası işlemlerinin (M/H), %59.5 ile ağırlık kazanmakta, bunu %40.5 ile ha­ yat ve emeklilik (H/E) sigortası işlemleri takip etmektedir. Bu oranlar çeşitli ülkelerde değişmekle beraber İsviçre ve İngiltere'de H/E işlemleri M/H iş­ lemlerine göre daha yaygındır. Genel olarak bütün Avrupa'da H/E işlemleri daha hızlı gelişmektedir. Almanya'da H/E işlemleri, yıllık tasarrufların dörtte birine ulaşmış durumdadır.(5) Avrupalıların sigorta tasarruflarının oranı yüksek olmakla kalmayıp, bu oran hızlı bir yükselme trendi içine girmiştir. Almanya ve İngiltere gibi otur­ muş piyasalarda hayat sigortası işlemleri, GSMH'ya oranla 2-3 kat hızlı bü­ yümektedir. Akdeniz ülkelerinin piyasalarında, örneğin İtalya, İspanya ve Portekiz'de de H/E işlemleri daha az bir gelişme içinde olmasına rağmen yi­ ne de GSMH'dan daha hızlı bir gelişim içindedir. Örneğin, İspanya'da hayat sigortası primlerinin GSMH'ya oranı 1987'de %1.27 iken bu oran 1988'de, %2.05'e yükselmiştir. Kişisel ve ticari olarak değerlendirildiğinde M/H sigorta işlemleri de daha yavaş bir gelişim göstermesine rağmen GSMH'daki büyüme oranının önün­ de bulunmaktadır. İkinci Dünya Savaşı'ndan günümüze daha zengin bir ge­ lişme gösteren Batı Avrupa ülkeleri insanları, sigortalanma için daha çok arayışın yanısıra daha çok sigortaya da kavuşmuşlardır. 1960'da 5 milyon 600 bin olan İngiltere'de faaliyetteki araç sayısı, 1990 yı­ lında 22 milyona yükselmiştir. Batı Avrupa bir bütün olarak ele alındığında kişilerin 120 milyon aracı ve 150 milyon konutu sigorta ettirmek durumunda oldukları görülmektedir. (4) "Hasar", müşterinin l<arşılayabileceği rizil<onun, leşmesi olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle faatleri ve sorumluluklarına ilişkin tabii dengesindeki (5) Sigma, Swiss Reinsurance Company, April onun arzusu dışında tamamen veya kısmen hasar, müşterinin fiziki, mali ve beşeri varlıkları, bozulma halidir. • 1990. gerçel<men­ Tablo 7 19901ı Yıllar Hayat ve Emeklilik Sigortalarında Yeni Sigorta Ürünlerinin Gelişimini Zorlayacak Faktörler Faktör Faktörün Birinci Derecede Etkili Olduğu Ülke Öngörülen Mevzuat Avusturya, Hollanda, Norveç İngiltere Sosyo-Ekonomik Çevrede Değişim Alternatif Dağıtım Kanalları Yoğun Rekabet Müşteriler İçin Çeşitli Yatırım Olanakları Daha Ucuz Ürünlere Duyulan İhtiyaç Kaynak: Insurance in a Changing Europa Fransa, Portekiz, İspanya Belçika, İrlanda, İtalya, İsveç Almanya Finlandiya, İsviçre Danimarka 1990-95, The Economist Publications November, 1990, p. 17. Yükselen refah seviyesinin etkisi, primlere olduğu kadar talebe de yansı­ maktadır. Örneğin, mülklerin önemli kısmı pahalı ve çoğunlukla sigorta etti­ rildiği için 1990 yılında İngiltere'de meydana gelen fırtınalarda 2.5 milyar po­ und hasar değeri tespit edilmiştir. Buna karşılık İngiltere'de İkinci Dünya Savaşı'ndan günümüze kadar olan dönem içerisinde en kötü doğal afet olarak değerlendirilen 1953 yılı sellerinde hasar değeri sadece 700 milyon pound olarak tespit edilebilmiştir. Bunun en önemli nedeni, binaların sigorta değeri­ nin daha düşük oluşudur. Tablo 8 1990'lı Yıllar Mal ve Hasar Sigortalarında Yeni Sigorta Ürünlerinin Gelişimini Zorlayacak Faktörler Faktör Faktörün Birinci Derecede Etkili Olduğu Ülke Öngörülen Mevzuat Sosyo-Ekonomik Çevrede Değişim Norveç Alternatif Dağıtım Kanalları İletişim Teknolojisinin Gücü Yoğun Rekabet Müşteriler İçin Çeşitli Yatırım Olanakları Avusturya, Hollanda, Portekiz, İspanya İrlanda, İtalya, İsviçre Finlandiya Belçika, Fransa, Almanya, İsviçre Danimarka, Norveç, İsveç Batı Avrupa'daki nüfusun refah düzeyinin yanısıra, yaş ortalaması da artmaktadır. Bu gelişme, kişilerin yaşlanmaları ile birlikte parasal sorumlu­ luklarının ve sigortaya daha fazla ihtiyaçlarının ortaya çıkmasının bir göster­ gesi olarak önem kazanmaktadır. Sigorta yapma eğilimi ile yaşlanma ara­ sında doğrusal ilişki bulunmaktadır. Avrupa ülkelerinde ortalama yaşın art­ ması, sigortanın getirdiği yararların daha çok farkına varılmasına neden ol­ muştur. Günümüzde Avrupa sigorta sektöründe en çok tartışılan konulardan biri, özel sigorta şirketlerinin yaşlanan nüfusa bakmanın sorumluluğunu artan oranlarda kamudan devralma isteğinin, yararlarının yanısıra birtakım sorun­ ları da beraberinde taşıdığıdır. Bu değişim, sigorta şirketlerinin iş hacmini artırmakla beraber risk limitini de yükseltmekte ve gelecekte ödenecek si­ gorta tazminatlarının maliyetini, öngörülemeyecek bir düzeye çekmektedir. Risk yönetiminde değişen anlayış, 1990'lı yılların sonuna doğru sektörü de­ ğişime zorlayan bu neden üzerinde temel uyarıda bulunmaktadır. 1960 yılında %10.8'ini 65 yaşın üzerinde olan Alman nüfusunun 2000 yı­ lında %16.7'ye ulaşması beklenmektedir. 1990-2000 yılları arasında 50 ya­ şın üzerinde olan Avrupalı sayısı, bu dönem içerisinde 30-50 yaş arasında olanlardan daha fazla olacaktır. Sigorta sektöründeki gelişme ve büyüme, diğer finansal kurumlara göre çekiciliğini artırmaktadır. Özellikle hayat sigortalarındaki pazar, geleneksel bankacılık pazarından daha hızlı bir gelişim içindedir. Riskler ve sermaye ihtiyacı daha küçüktür. Sermaye piyasaları gelişmiş sanayileşmiş ülkelerde sigorta şirketlerinin kazançları, menkul kıymet piya­ salarında yüksek oranlarda değerlendirilmektedir. Tablo 9 Ulke Almanya Fransa İngiltere jtalya İsviçre İspanya Kanada ABD 1990 Nüfusu (Bin) 63,074 56,437 57,408 57,647 6,796 38,966 26,620 259,600 65 Yaş Üzeri Nüfus/ Toplam Nüfus 70 80 90 13.2 12.8 13.0 10.9 11.5 9.6 8.0 9.8 15.5 14.0 14.9 13.6 14.1 10.9 9.5 11.3 15.4 14.0 15.6 14.3 15.0 13.4 11.5 12.6 Kişi Basma GSMH (ABD Doları) 23,521 21,081 17,037 18,870 33,527 12,605 21,457 20,744 1.1.2.1. Tek Avrupa Pazan Son 10 yıl içinde kuvvetli talebin ortaya çıkmasına karşılık Avrupa Toplu­ luğu -AT-, tek bir pazarın yaratılması konusunda çaba sarfetmektedir. Bu amaçla hazırlanan planların bazılarına topluluk sigortacılık sektörleri içeri­ sinden tepkiler gelmektedir. Özellikle hayat ürünleri için AT pazarının, gele­ cekte ulusal pazarlara bölünmesi ihtimali bulunmaktadır. 1989 aralık ayında AT tarafından gerçekleştirilen "İkinci Hayat Sigortası Yönergesi" ile sınır ötesi hizmetlerin sunulabilmesine imkan tanımasına rağmen halen bu konu­ da bir takım sınırlamalar bulunmaktadır. Örneğin, sigorta şirketlerinin bağlı bulundukları ülkenin sınırları dışında, herhangi bir AT ülkesinde şube açma­ larına hala olanak tanınmamaktadır. Buna karşılık 1 Temmuz 1990'dan günümüze, şirketlerin diğer ülkelerde olan ilişkiler kapsamı içerisinde büyük ticari risklere karşı sigortalama zorun­ luluğu vardır. Bu şirketlerin bir kısmı, uluslararası piyasalarda sigortalanmışlardır. Bununla birlikte, yönerge ve brokerların(^) daha büyük gayretleri ile önceleri bölgesel olarak sigortası yapılabilen orta ölçekli ticari risklerin daha yoğun bir rekabet ortamı içerisine girebileceği beklenmektedir. Avrupa sigorta işlemlerinin %70'lik kısmını, ya hayat ya da kişisel sigorta işlemleri oluşturmakta ve her ikisi de geleneksel olarak yoğun bir dağıtım sistemi gerektirmektedir. Genel görüş ise bu tip sigorta işlemlerinin diğer ül­ kelerin sigorta sektörleri içinde başarılı bir şekilde pazarlanamadığıdır. Geleneksel görüşte hayat sigortalarının her zaman satılabilir olduğu ha­ kimdir. Diğer bir ifade ile malın müşteriye satılması gerekmektedir. Günü­ müzde tüketicilerin tasarrufları hakkında eskiye oranla daha bilgili olmaları bu görüşü değiştirmiş sigorta şirketleri, daha cazip ürünler ortaya çıkartma ve bunları sunma gayreti içine girmişlerdir. 1.1.2.2 Sektörü Bekleyen Sorunlar Yeni ürünlere ve yeni dağıtım sistemlerine yapılan yatırımlar, fiyatları et­ kilemekte bu da piyasada zorlukların yaşanmasına neden olmaktadır. Kü­ çük şirketler, baskı altına girmeye başlamışlardır. Günümüzde Fransız si­ gorta endüstrisinde, İngiltere'nin 20-40 yıl önce yaşadığı şirket birleşmeleri ve şirket ele geçirme olaylan yaşanmaktadır. Fransa'da 600 civarında sigor­ ta şirketi bulunmasına rağmen bunların çoğunluğu fiyat rekabeti nedeni ile sınır ötesinde hizmet vermektedir. Ülke pazannın boyutu dikkate alındığında bu sayının oldukça büyük olduğu görülmektedir. Yakın zamanda bu şirketle­ rin bir kısmının piyasadan çekilecekleri beklentisi vardır. Benzer gelişmeler, diğer uluslararası piyasalarda da beklenmektedir. Mevcut pazarda görülebilecek hızlı ve ani büyümenin bu oluşumun yavaşla­ masına neden olacağı da düşünülmektedir. Örneğin, İngiltere'de 1986 yılın­ da çıkan Finansal Hizmetler Yasası'nm hemen ardından ufak ölçekli müşte(6) Broker, mayan sigorta broker, alıcısı sigorta ile sigortacı piyasasında arasındaki sigorta alıcısına bağımsız çeşitli aracıdır. ürünleri Sigorta seçme şirketinin imkanı bünyesinde yaratmaktadır. yer al­ rek girişimli menkul kıymet şirketleri ve bağımsız brokerlar, büyük oranda dağılım ağlarını -pazar paylarını- kaybetmişlerdir. Buna karşılık 1988 ve 1989 yıllarında getirilen düzenlemlerle, özellikle kişisel emeklilik sigortaların­ daki hızlı gelişme, bu şirketlerin genişleyen pazarda azalan pazar paylarına rağmen önemli kar sağlamalarına neden olmuştur. Buna karşılık, sigorta şirketleri, diğer finansal kurumlarla büyük bir reka­ bet içerisindedirler. Almanya'da kendi sigorta şirketlerini kuran Deutsche Bank, Berliner Bank ve Allianz'ı ele geçiren ve Dresdner Bank ile ilişki içeri­ sine giren Gothaer, bunlara örnek olarak gösterilebilir. İsviçre'de ise Credit Suisse kendi hayat sigortası şirketi C.S. Leben'i kurmuştur. Fransa'da 1989 yılında yeni hayat sigortalarının %70'inin satışı, bankalar veya sigorta şirketi statüsünde olmayan diğer kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu yak­ laşımda, basit hayat sigortası ürünlerinin bankaların dağıtım sisteminden geçmelerinin yeni ürünlerin daha kaliteli hizmet kanalı ile sunumu açısından faydası.olduğu, banka dağıtım sisteminin sigorta hacmini artırmada daha et­ kili olduğu görüşü hakimdir. Bu gelişme sonucu çıkmaza sürüklenen geleneksel hayat sigortası şir­ ketlerine örnek olarak Llyods Abbey Life şirketi gösterilebilir. 1988 yılında Llyods Bank tarafından alınan şirketin, günümüzde 6 milyon müşterisi bu­ lunmaktadır. Sigorta şirketini ele geçiren banka, daha sonra Finansal Hiz­ metler veren bir kuruluşun -Black Horse Financial Services- satış elemanları ile kendi müşterilerinin tercihleri konusunda bir araştırma yapmıştır. Abbey Life yöneticileri, finansal hizmet veren kuruluşun satış elemanlarının yaptık­ ları satışın Abbey Life elemanlarına göre 4 kat daha fazla gerçekleştiği so­ nucuna varmışlardır. Banka sigorta şirketini ele geçirince kaliteli hizmet so­ nucu şirketin sigorta hacmini de artırmıştır. Bu örnek, bankaların ve haliha­ zırda çoğunun bir bankanın kontrolü altında bulunan sigorta şirketlerinin pa­ zar güçlerinin bütünleşmesi ile ortaya çıkan sigorta hacmi üzerindeki olumlu gelişmenin bir göstergesi olup, geleneksel hayat sigortası şirketlerine karşı da en etkili tehdidi ortaya koymaktadır. M/H sigortası şirketleri, pazara yeni girişler sonrası oluşan rekabetten da­ ha az yararlanabilir durumdadırlar. Piyasanın beklediği, uzmanlaşmış hiz­ mettir. Burada uzun vadede oluşacak olan tehdit ise hizmet şirketlerinde ter­ cih edilen daha tecrübeli risk yöneticilerinin, kişisel sigortalar üzerinde daha fazla yoğunlaşmalarıdır. Bu gelişme, 1980'li yıllarda ABD'inde geçerli olmuş ve 1986 yılında ticari pazarda dörtte bir paya ulaşılmıştır. Şirketler için bura­ daki anahtar soru, 1990'lı yıllarda kişisel sigortacılığın Avrupa'da ne tür bir yayılma derecesine sahip olacağıdır. 1990'larda Avrupa Sigorta Sektörü'nün en çarpıcı özelliği, değişme zorla­ yıcı kuvvetlerin çeşitliliği ve gücüdür. Bireysellik anlayışındaki değişime ge­ çişte, çeşitli zorlukların yaşanması beklenmektedir. AT, istediğinden daha az sınır ötesi sigorta işlemleri gerçekleştirebilir veya bankalar, bekledikleri karlılık oranındaki sigorta satışlarında daha fazla zorluklarla karşılaşabilir. Buna karşılık sigort şirketleri, değişim için bir çok yönden baskı altındadır ve 1990'lı yılların ikinci yarısında sektörün yeni bir yapıya dönüşmesi kaçınıl­ maz görünmektedir. Değişim yönündeki zorlamalar, Avrupa ülkeleri arasında özellikle yoğun şekilde düzenlemelere sahip piyasalar - Almanya ve Danimarka - ile serbest düzenlemelere sahip piyasalar - İngiltere, İrlanda ve Hollanda - arasında farklılık göstermektedir. Avrupa'nın kuzey kesimi, güneyine oranla daha faz­ la sigortaya ilgi duymaktadır. Bu alanda yapılan çalışmalarda, değişim yö­ nündeki zorlamaların sektör üzerindeki etkileri araştırılmaktadır(^); i. Hızlı büyümede yavaşlama H/E ve M/H sigortalarında geçmiş yıllarda büyümede yavaşlama görül­ mesine rağmen değişim, zorunlu görülmektedir. Bireysel piyasalarda yüksek oranlarda büyüme oranları söz konusu iken Avrupa'da 1990-95 yılları ara­ sında nominal bazda küçük ve büyük ölçekli piyasalarda %5-9'luk büyüme hızı tahmin edilmektedir - 1988 yılında gerçek büyüme oranları H/E sigorta­ sında %15.1 ve M/H sigortasında %5.6 dır. En önemli gelişme, hayat sigortasında ve hükümetlerin bu sektördeki rol­ lerini azaltmalarından dolayı emeklilik sigortasında beklenmektedir. Çevre kirliliğinin kapsamında M/H sigortasında %10-14 arasında daha hızlı bir bü­ yüme oranı tahmin edilmektedir. Her iki piyasada da hemen hemen bütün işlem çeşitlerinde büyüme oranlarında. Güney Avrupa'nın bazı kesimlerinde %13, bazı kesimlerinde ise %15'lik artışlar beklenmektedir^^). ii. 1992 yerine 1995 1992 sonuna bakıldığında bu değişimin ani etkileri görülmemektedir. Bu­ na karşılık, her bir ülkenin yasal düzenlemelerinde sigorta sektörünün gele­ ceği ile ilgili önemli değişikliklerin gerçekleştirildiği izlenmektedir. Sigortacılıkta ayrı aşamalarda olmalarına rağmen, bu yeniden düzenlen­ me ve liberalleşme işlemlerinde bir çok ülkede -AT ülkesi olsun veya olma­ sın- çok önemli yol alınmıştır. Bütün araştırmalar, bu alanda bütün ülkelerde belirli bir aşamaya gelinmesi için -belirli bir tekdüzeliğin sağlanması- 1992 yerine 1995 tarihinin daha uygun bir tarih olduğu görüşündedir. iii. Bankaların istilası Yeni girişler, sigorta piyasasını değiştirecektir. Yeniden düzenlemenin doğrudan bir sonucu olarak bankalar ya faaliyet gösteren sigorta şirketlerine bir rakip olarak veya onlarla yeni bir dağıtım kanalı oluşturmak suretiyle her yönde hareket halinde olacaklardır. (7) Mali, yasal ve tarihsel farklılıklar dikkate alınarak yapılan ampirik bir çalışma, 420 sigorta kapsamakta ve 1990-1995 yıllan arasında bu şirketlerin sektörlerinde merkezi özelliklere sahip nı kabul etmektedir: Insurance in a Changing Evrope 1990-95, The Economist Publications, 1990 (8) Insurance in a Changing Europa 1990-95, the Economist Publications, November, 1990, şirketim oldukları­ November, s. 5. Günümüzde pek çok ülkede bankalarm sigorta sektöründeki payları, önemli bir boyuta ulaşmamıştır. Sigortacılık sektörüne bankalann girişlerinin ilk örneği İngiltere'de yaşanmıştır. Son zamanlarda, Fransa ve İspanya'da bankaların sigortacılık sektöründeki faaliyetlerinde önemli gelişmeler sağ­ lanmıştır. Almanya, İtalya ve İsviçre başta olmak üzere diğer Avrupa Ülkele­ ri bankaları da sigortacılık sektörüne girme aşamasındadırlar. 1995 yılında bankaların sigortalayan kurumlar olarak ferdi Avrupa H/E piyasasında %10'luk, dağıtımcılar olarak da %10'luk bir paya sahip olacakları beklenmektedir(9). iv. Daha fazla uluslararasılaşma Ulusal piyasaları tehdit eden sorunlardan biri, yabancı sigorta şirketlerinin faaliyetlerinde görülmektedir. 1987 ve 1989 yılları arasında yabancı sigorta şirketlerinin, sınır ötesi faaliyetlerini geliştirdikleri, kendilerine ilerki senelerde yapılanma için zemin hazırladıkları gözlenmektedir. Beklentiler, sınır ötesi şirketleri ele geçirme faaliyetlerinin 1993-1995 yılları arasında iyice yoğunla­ şacağı yönündedir. Bu yatırımların önemli kısmının Avrupa sigorta şirketleri tarafından gerçekleştirileceği ve ABD ve Japon firmalarının da bu piyasadan belirli bir pay alacağı öngörülmektedir. Buradaki esas hedef olarak, yüksek potansiyele sahip sigorta piyasalarından İspanya, İtalya ve Portekiz ve en açık olgun piyasa olan İngiltere piyasası dikkate alınmaktadır. Ayrıca bölge­ sel aktivitelerin, Belçika'daki Fransız, kuzey ülkelerinde de İsveç'in etkileri­ nin bulunduğu bölgelerde yoğunlaşması beklenmektedir. V . Tehlikeli rekabet Yoğun rekabet, hem bankaların hem de yabancı sigorta şirketlerinin da­ hili piyasalara girmesiyle kaçınılmaz olacaktır. Bu ortam içerisinde M/H si­ gortaları, sadece fiyat açısından ele alınan bir ürün olarak değerlendirilmek­ tedir. Bunun yanısıra, özellikle üretim ve enerji sektörlerindeki bireysel sigor­ tacılığın hızlı bir genişleme göstereceği beklenmektedir. Ayrıca yoğun reka­ bet içerisinde yeni ürünler geliştirilecek ve bu da etkisini karlılık üzerinde gösterecektir. vi. Daha fazla yoğunlaşma Avrupa Sigorta Sektörü'nde, yatırım bankaları, ticari bankalar ve sigorta şirketleri arasındaki birleşmenin bütün yoğunluğu ile devam edeceği beklen­ mektedir. Olgunluğa erişmiş çoğu piyasada, büyük H/E şirketlerinin piyasa payları, İtalya, Portekiz ye İspanya dışında 1990'dan 1995'e kadar büyümeye de­ vam edecektir. İngiltere piyasasındaki yoğunlaşmanın bir sonucu olarak, primlerin %80'ine sahip olan 50 H/E şirketinin sayısının 1995 yılında 29'a düşmesi beklenmektedir. Diğer ülkelerde M/H şirketlerinin sayısında düşme görülecektir. En hızlı düşüşün 77'den 41'e şeklinde parçalanmış bir pazar olan İspanya'da yaşanacağı beklenmektedir. vii. Minimum sermaye tabanı Rekabetin baskısı ve AT'nin minimum sermaye tabanı ile gelen Avrupa standartları, 1990 ile 1995 arasında İspanya, İtalya, Fransa ve Portekiz'deki çok sayıda şirketin yüksek düzeyde finansal zorluklarla karşı karşıya kalma­ sına neden olacaktır. Bu da şirketlerden bazılannda, vadesi gelen yükümlü­ lüklerin yerine getirilememesi sorununu ortaya çıkaracaktır. viii. Başarmın analıları: hizmetin kalitesi Hizmetin kalitesi, finansal hizmette bulunan diğer kurumlar ile rekabet avantajı sağlayan en önemli strateji olarak görülmektedir. Hizmetin kalitesi kapsamı içerisinde müşteri isteklerinin, gelenekleşmiş ürünlerin, müşterilerle açık temas noktalarının ve müşteri çağrılarına anında cevap vermenin so­ rumlulukları yer almaktadır. ix. Bilgi teknolojisinde büyüme beklentileri Gelecekte sigortacılık sektöründe, bilgi teknolojisinin maliyetinin en etkin kullanımı, başarı için bir anahtar olacaktır. Çeşitli araştırmalar bilgi teknoloji­ sinin gerçek etkisinin gündemde olduğunu'göstermektedir ve yönetim, bu konuda yüksek beklentiye sahiptir. Pazarlamayı, idareyi, iş kontrolünü ve yönetim bilgisinde etkili olacak önemli gelişmeler beklenmektedir. Daha fazla etkinlik ve değişikliğe uyum sağlayabilmek ve bilgi teknoloji­ sinde daha fazla planlama yapabilmek, sistemin yapısı ve mimarisinin geliş­ tirilebilmesi için altın anahtarlar olarak değerlendirilmektedir. Sigortacılık sektörünün, bilgi yoğun bir sektör olacağının algılanması ile sigorta şirketleri bilgi teknolojisinden sorumlu orta düzey yönetici sayılarını artırmışlardır. 1990 yılında toplam sigorta şirketlerinin %60'ında bilgi tekno­ lojisinden sorumlu olan orta düzey yönetici bulunurken bu oranın 1995 so­ nunda %80'i aşması beklenmektedir. X . Verimlilik artışındaki anahtar: eğitim Artan verimlilikte teknoloji, anahtar bir element olarak görülürken bütün bu kapsam içerisinde eğitim ve yönetim geliştirme, en önemli faktör olma özelliklerini korumaktadırlar. Hizmetin kalitesindeki ilerlemeleri taşıyabilme­ de ve gerçekleşen teknolojinin potansiyel faydalarını temin etmede anahtar, eğitimdir. xi. Üst düzey yönetici profili Günümüz sigorta şirketlerinde, üst düzey yöneticilerin tipik olarak uzun süre şirket yönetiminde kaldıkları görülmektedir. 1990'lı yıllara ait beklenti­ lerden biri de bu üst düzey yöneticilerinin uzun süre görevde kalamayacak­ larıdır. Bu yöneticilerin yerlerini bir başka sigorta şirketinden gelen üst düzey yöneticiler -%29 oranında ve sigorta dışı finansal kuruluşlardan gelen yöne­ ticiler -%23 oranında, alacaklardır. Bu dönemde profesyonel özellikleri taşıyan üst düzey yöneticinin en po- püler görünüşü, yönetim değişikliğinde ve şirketin reorganizasyonunda pa­ zar uyumu içerisinde başarılı olan kişi olarak belirginleşmektedir. 1990-1995 yılları arasında Avrupa Sigorta Piyasası'nda karşılaşılacak zorlu değişikliklerle uyum sağlayabilme şirketlerin, yatırım yönetiminde dış reasürans ve underwriting işlemlerindeki performanslarını başarı ile sürdür­ melerine bağlıdır. Belirtildiği gibi uyum için gerekli süre, oldukça kısadır. Bu değişikliklere uyum sağlayabilecek yeterli uzman bulunmasa bile bu dönem içerisinde; - daha üstün hizmetin sağlanması ve mevcut ürünlere daha fazla hizme­ tin getirilmesi, - dağıtım kanallarında etkin kontrol, - artan verimlilik içerisinde maliyetlerin kontrolü, - dağıtırnda, verimlilikte ve hizmette teknolojinin daha etkin kullanımı, - istenmeyen birleşme ortamlarını hazırlayan şartları, en aza indirme, - yabancı pazarlarda ortaya çıkabilecek fırsatları değerlendirme, - yapısal değişikliklere uyum için artan organizasyon yeteneğine ve eğiti­ me yatırım yapılması gerekmektedir. 1990-1995 yılları arasında yönetimlerin karşılaşacakları önemli sorunlar­ dan biri olarak H/E dağıtım kanallarının kontrolü ve M/H işlemlerindeki yük­ sek rekabet ortamı olarak görülmektedir. Fakat, her iki pazarda da ortak en önemli konu, yapısal değişimin üstesinden gelinmesidir. 1.1.2.3. Ekonomik Kalkınmada Yeni Sermaye Oluşumları Ekonomik kalkınma, büyük miktarlardaki yeni sermaye oluşumları ile ger­ çekleşmektedir. Bu da, tasarruf oranlarının yüksekliğine ve yatırımın niteliği­ ne uygun ve yeterli oluşuna bağlıdır. Finansal aracılar, bir taraftan tasarruf sahiplerine cazip finansal araçları sunan, diğer taraftan yatırımcılara kredi imkanları sağlayan kuruluşlardır. Finansal aracılar, reel fiziki yatırım konu­ sunda çok az etkinlikleri olsa da verdikleri hizmetlerle hem tasarruf oranları­ nın artmasına, hem de fonların en verimli yatırım fırsatlarına kaydırılmasına katkıda bulunurlar. Bu nedenle reel gelirdeki büyüme ile finansal aracılığın gelişimi arasında bağlantı bulunmaktadır. Sigorta endüstrisi, finans sermayesi için önemli bir kanal niteliğindedir. Hayat sigortası şirketleri, ömür boyu sigorta imkanı ile büyük bir tasarruf bi­ leşeni sağlarlar. Çeşitli risklere karşı korunmak için alınan poliçeler de ge­ nellikle önemli birer tasarruf kaynağı oluştururlar. Çünkü, sigorta kuruluşları­ nın ileride çıkması muhtemel sigorta taleplerini karşılayabilmeleri için bir re­ zerv oluşturmaları gerekmektedir. Bu rezervler, reel yatırımların finansma­ nında kullanılmaktadır. Sigorta şirketlerinin aktif portföylerine yönelik devlet düzenlemeleri, tasar­ rufların yatırımlara tahsisini etkilemeye yönelik girişimlerdir. Finans akışları­ nın kontrolü, uzmanlık gerektiren bir konudur. Finansal araçlar, aynı tuğla ve harçtan farklı yaratılabilmekte, bir veya birkaç portföye konulabilmekte veya bir kaç kalem darbesiyle elimine edilebilmektedir. Getireceği finansal sorun- lar düşünülmeden uygulanan politikalar da dahil olmak üzere alman politik kararlar, finansal aracılar üzerinde hiç beklenmedik etkiler gösterebilir. Bu nedenle, sigortacılıkla ilgili finansal düzenlemeler ile gerçek yatırımlar ve bü­ yüme arasındaki ilişkinin incelenmesi gerekecektir. Bu kısımda yatırım portföylerinin kompozisyonları incelenecek, sigorta sektörünün yarattığı fonların çeşitli yatırım alanlarındaki getirişi ve verimi üzerine uluslararası karşılaştırmalar yapılacaktır. i. Sigorta sektörünün yatırımları 1989 yılında 3,907 milyar ABD dolarına ulaşan sigortacılık sektöründeki doğrudan yatırım hacmi, 11 yıl öncesine göre üç kat artmıştır. Hayat sigorta­ ları, bu toplamın %79'unu oluşturmaktadır^^o). 11 yıllık dönem içerisinde hayat sigorta şirketlerinin portföylerinde, hisse senetlerinin payında önemli artış görülmekle birlikte sabit getirili menkul kıy­ metler de ağırlıklarını korumaya devam etmiş buna karşılık ipoteklerin - ipo­ tek karşılığı ikrazat, oranlannda önemli düşüşler izlenmiştir. Aynı dönem içerisinde hayat dışı sigorta şirketlerinin portföy yapılarında çok az bir değişim görülmektedir. Portföy içerisindeki sabit getirili menkul kıymetler, toplam sermaye yatırımlarının %67'sini oluşturmaktadır. Hisse senetleri ise portföydeki diğer yatırım kategorilerinden daha hızlı bir artış göstermektedir. Pek çok ülkede gayri menkul yatırımlan ve ipotekler -ipotek karşılığı ikra­ zat, hisse senedi yatınmlan nedeni ile küçülme göstermiştir. İngiltere dışın­ daki diğer ülkelerde sabit getirili menkul kıymöt yatınmlan, portföyün yakla­ şık yarısını oluşturmaktadır. 1989 yılı sonunda dünya reel yatırım geliri, ikiye katlanarak 250,6 milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Bu miktann %80'i hayat sigortalarına aittir. 1980'li yılların sonuna doğru dünya sigorta sektörü yatırım gelirleri hem nominal hem de reel olarak artış trendi içerisine girmiştir. Sigortacılar, risk ile getiri arasındaki optimum kombinasyonu sağlamak için sürekli olarak hisse senetleri ve diğer yatınm araçları arasında geçişler yapmışlardır. Doğrudan sermaye yatırımlarını analiz eden çalışmalarda 5 yatırım kategorisi belirlenmektedir^^^); (10) sabit getirili menkul kıymetler hisse senetleri gayrimenkuller ipotekler (ipotek karşılığı kredilendirme) diğer yatırımlar "Direct insurers' capital investment", Sigma Swiss Reinsurance Company, 5/91, p.1. (11) 1979-1989 yıllan arasında yapılan ve doğrudan sermaye yatır imlan nı analiz eden ampirik bir çalış­ ma dünya prim hacminin %88'ine sahip olan 11 ülkenin - ABD, Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa, Ka­ nada, İtalya, Güney Kore, Avustralya, Hollanda ve İsviçre- hayat ve hayat dışı sigortalan dikkate alınarak yapılmıştır. Çalışmada, nakit ve kısa süreli sermaye yatınmlan dikkate alınmamıştır. "Direct insurers' ca­ pital investment", Sigma, Swiss Reinsurance Company, 5/91, p.2. ii. Hayat ve hayat-dışı sigortalarda sermaye yatırımları Dünya prim hacminin %88'ine sahip 11 ülke, 1979 yılmda 1,097 milyar ABD doları yatırım hacmine sahiptir. Hayat sigortası şirketleri bu yatırımın %75'ini, hayat dışı şirketler ise bu yatırımın %25'lik bölümünü gerçekleştir­ mişlerdir. 1989 yılı sonunda 3,907 milyar dolara ulaşan yatırım hacmi içinde hayat, sigortalarının payı %79'a yükselmiştir. 11 yıllık dönem içerisinde hayat dışı sigortaların toplam yatırımlardaki payının %21'e düşmesi, artan refah düze­ yinin bir sonucu olarak hayat sigortası işlemlerinin genişlemekte olduğunu göstermektedir. 11 yıllık dönem içerisinde, 11 ülkede GSMH'nın ortalama yıllık artış oranı %8, bu ülkelerin sigortacılık sektörlerinde sağlanan yıllık prim artış oranı ise %15'dir. Tablo 10 Hayat ve hayat-dışı sigortalarda yatırım ve Prim hacmi 1979 ve 1989 Sermaye Yatırımları (Milyar ABD Doları) 1979 Hayat Hayat dışı Toplam 1989 (%) Değişim 823,6 273,4 3,074,8 831,8 + 273 +204 1,097,0 3,906,6 + 256 Prim Hacmi (Milyar ABD Doları) Hayat Hayat dışı 138,5 212,5 564,0 503,4 +307.2 + 136.8 Toplam 351,0 1,067,4 + 204.1 Tablon Hayat Sigortalarının Yatırım Hacmi ve Portföy Yapıları 1979 1989 Değişim (Milyar ABD Doları) Değişim Portföydeki (%) Değişim (%) Sabit getirili menkul 447,5 kıymetler 104,8 Hisse senetleri Gayrimenkuller 71,1 186,3 İpotekler 13,7 Diğer yatırımlar 1,752,4 637,3 222,4 420,7 41,8 + 1.304.9 + 532.5 + 151.3 + 234.4 28.1 + 292 508 213 126 205 823,4 3,074,6 + 2.251.2 273 Toplam Kaynak: "Direct insurers' capital investment", Sigma, Swiss Reinsurance Company, + 2.6 + 8.0 - 1.4 -8.9 -0.3 5/91, p.5. iii. Hayat sigortası yatırımları Hayat sigortası şirketlerinin yatırımlarının 11 yıllık dönem içerisinde yıllık artış hızı, %13.5 olarak gerçekleşmiştir. Bu, hayat sigortası şirketlerinin aynı dönem içerisinde prim hacminde sağladıkları %14'lük yıllık artış oranının üzerindedir. - hisse senetleri: Hayat dalında en hızlı artış, %508 ile hisse senedi yatı­ rımlarında gerçekleşmektedir (Tablo 11). 1979 yılında yatırım portföyü içeri­ sinde %17.72 olan hisse senetlerinin payı, 8 puanlık artışla 1989 yılı sonun­ da %20.73'e yükselmiştir. Bunun ana nedeni söz konusu dönem içerisinde hisse senedi piyasalarında yaşanan yükseliştir. Ayrıca portföy yönetimindeki uzmanlaşma, hisse senetlerini daha cazip bir yatınm aracı haline getirmek­ tedir. - sabit getirili menkul kıymetler ve krediler: Portföyün %50'sinden faz­ lasını oluşturan sabit getirili menkul kıymetler ve kredilerin 1979 yılı sonun­ da %54.34 olan portföy içindeki payları, 2.6 puanlık bir artışla 1989 yılı so­ nunda %56.99'a yükselmiştir. Yıllık artış hızı %14.6 olan sabit getirili menkul kıymet yatırımlarının, uzun dönemde hesaplanabilir ve daha az risk taşıyan getirilen ile diğer yatırım araçlarına karşı üstünlükleri bulunmaktadır. - gayrimenkuller: 1979 yılı^sonunda toplam yatırımlar içerisinde %8.63 olan gayrimenkul yatırımlarının payı, 1.4 puan azalarak 1989 yılı sonunda %7.23'e geriledi. Gayrimenkul yatırımlarının getirilen, giderek cazibesini yi­ tirmektedir. - ipotekler: Dönem içerisinde en önemli düşüş, %8.9 ile ipotek karşılığı kredilendirme işlemlerinde görülmektedir. Bu yatırımların 1979 yılı sonunda %22.63 olan portföy içerisindeki payı, 1989 yılı sonunda %13.68'e düşmüş­ tür. iv. Hayat dışı sigortalarda sermaye yatırımları Gelecekte ödenmek zorunda olunan tutarlar -fon çıkışları, hayat sigortala­ rında hayat-dışı sigorta dallanna göre daha sağlıklı bir şekilde hesaplanabilmektedir. Afet gibi özellikle zarar boyutunun saptanmasının uzun yıllar aldı­ ğı olaylarda, bu durum iyice belirginleşmektedir. Fon giriş ve çıkışlarının ön­ ceden belirlenmesi, hayat dışı sigortaların yatırım politikası üzerinde etkili olmakta ve geleneksel likidite kriteri tercih edilmektedir. 1979-1989 döneminde hayat-dışı sigorta şirketlerinin yaptığı yatırımlar üç kattan fazla artarak, 1989 yılı sonunda 832 milyar dolara ulaşmıştır (Tablo 12). Hayat dışı sigortalarda yıllık büyüme %11.7'dir, bu da %9 olan yıllık prim hacmindeki artış oranının üzerindedir. Tablo 12 Hayat-dışı Sigortaların Yatırım Hacmi ve Portföy Yapıları 1979 1989 Değişim (Milyar ABD Doları) Değişim Portföydeki (%) Değişim(%) Sabit getirili menkul 185,7 kıymetler Hisse senetleri 56,9 Gayrimenkuller 19,8 İpotekler 4,9 Diğer yatırımlar 6,0 553,1 • 187,3 46,3 21,2 23,7 + 367.4 + 130.4 + 26.5 + 16.3 + 17.7 197.8 229.3 132.9 330.1 292.9 Toplam 831,6 + 558.3 204.2 Kaynak: "Direct 273,3 insurers' capital investment", Sigma, Swiss Reinsurance Company, 5/91, - 1.4 + 1.7 - 1.7 + 0.7 + 0.6 p. 7. Hayat-dışı sigortalarda yatırımlardaki artış oranı, hayat sigortalarının tersine prim artış oranının üzerindedir. Buna karşılık, hayat-dışı ve hayat si­ gortalarının yatırım portföyleri arasında benzerlik bulunmaktadır. Her ikisin­ de de sabit getirili menkul kıymetler ve krediler portföy içerisinde %50'den fazla ağırlığa sahiptir. - hisse senetleri: Hayat-dışı sigortalarda hisse senedi yatırımları 10 yıllık dönemde %229 oranında artış göstermiştir. Bu artış oranı, hayat sigortalarındaki artış oranı olan % 508'in altındadır. 1979 yılında % 20.81 olan hisse senetlerinin toplam yatınm portföyü içe­ risindeki ağırlığı, 1989 yılı sonunda % 22.53 olarak gerçekleşmiştir Bu, 10 yıllık dönemde 1.72'lik pozitif yönde bir gelişmeyi ifade etmektedir. Aynı dö­ nemde hayat sigortalarındaki değişim, +8'dir. Hayat sigortalarının yatırım portföyleri içerisinde hisse senetleri hızlı bir şekilde ağırlık kazanmasına rağmen, hayat-dışı sigorta sektöründe toplam yatırımlar içerisinde hisse se- netlerinin ağırlığı daha fazladır. 1989 yılı sonunda bu oran,hayat-dışı sigor­ talar için % 22.53, hayat sigortalan için %20.73'dür - sabit getirili menkul kıymetler ve krediler: Hayat - dışı sigortalarda, hayat sigortalarının tersine sabit getirili menkul değerlere yapılan yatırımla­ rın toplam yatırımlar içerisindeki payı, azaltmaktadır. 1979 yılı sonunda %67.90 olan bu oran, 1989 yılı sonunda %66.50'ye gerilemiştir. 10 yıllık dö­ nem içerisinde bu 1.4 puanlık azalmaya rağmen, hayat sigortası yatırımların­ daki %56.99 oranının üzerindedir. - gayrimenkuller: Gayrimenkul yatırımlarının toplam yatırımlar içerisin­ deki payındaki azalma, hayat-dışı sigorta sektörü üzerinde etkili olumuştur. 1979 yılı sonunda %7.27 olan bu oran, 1989 yılı sonunda %5.57'ye düş­ müştür. 10 yıllık dönem içerisinde bu 1.7 puanlık azalma, hayat sigorta sek­ töründeki 1.4 puanlık düşüşün üzerindedir. V . Yatırım portföyünde ülke karşılaştırması Ülkelerin sigorta endüstrilerinin yatırım portföylerinin karşılaştırılması ya­ pılırken, yatırımların ülkeden ülkeye farklı değerlendirilmesi gereği dikkate alınmalıdır. İngiltere, ABD, Hollanda ve Avusturalya'da piyasa değeri dikka­ te alınırken, Almanya, Fransa, İtalya, Güney Kore, Japonya ve İsviçre'de maliyet kavramı, ön plandadır. Ayrıca kişisel yatırım kategorileri de ül­ keler arasında farklı tanımlanmaktadır. Yatırım faaliyetleri, yasal düzenle­ melerden de etkilenmektedir. Değerlendirilme sonucuna göre bazı ülkelerde sigorta sektörünün yarattı­ ğı fonlarının, bütçe açıklarını finanse etmek amacıyla iç borçlanma araçları­ na kaydırıldıkları görülmektedir. İngiltere, Hollanda, Avustralya'da sigorta endüstrileri, yarattıkları fonlar üzerinde yatırım politikalarını uygulamakta serbesttirler.^'^) - Sabit getirili menkul değerler yatırımlarının toplam yatırımlar içeri­ sindeki payı Beşer yıllık dönemler itibariyle 1979, 1984 ve 1989 yıllarında 11 ülkede sabit getirili menkul kıymet yatırımları değerlendirildiğinde üç farklı eğilim görülmektedir. - ABD, Japonya, Almanya, Hollanda ve İtalya'da sabit getirili menkul kıy­ met yatırımlarında artış, Fransa, İngiltere ve Avustralya'da ise azalış görül­ mektedir. - Güney Kore ve Kanada'da 1979- 1984 döneminde artış, 1989'a kadar olan dönemde azalış izlenmektedir. - İtalya, en keskin yükselişi göstermektedir. 1979 yılı sonunda %33 olan toplam yatırımlar içerisinde sabit getirili menkul kıymetler oranı, 1989 yılı so­ nunda %62'ye yükselmiştir. Oranlar genelde %40-%65 arasında değişmektedir. İngiltere 1989 yılı so­ nundaki %26 oranı ile bir ayrıcalığa sahiptir. Çoğu ülkede devlet borçlanma araçlarına yapılan yatırımın bir üst sınırı yoktur. İtalya, %10 ile bir alt sınır uygularken, Fransa Kasım 1990'da getirdi­ ği düzenleme ile bu alt sınırı %34 olarak belirlemiştir b. Hisse senedi yatırımlarının toplam yatırımlar içerisindeki payı 11 yıllık dönem boyunca oranın sabit kaldığı ABD dışında bütün ülkelerin hisse senedi yatırımlarının toplam yatınmlar içerisindeki payında, yükselme trendi görülmektedir. İncelenen ülkelerde genelde bu oran, %IO-%25 arasın­ da değişmektedir. Hisse senedinde en büyük yatırım payına sahip olan ül­ ke, %50 ile İngiltere'dir. Bu ülkeyi %34 ile Avustralya izlemektedir.Araştırma döneminde her iki ülkede de reel varlık yatırımları, ortalama enflasyon ora­ nının üzerindedir. Ülkelerin önemli kısmında hisse senedi yatırımlarına hayat ve hayat dışı sigortalarda bir üst sınır uygulanmaktadır. Hayat sigortasında bu üst oran, Güney Kore ve Almanya'da %20, Kanada'da %25, Japonya'da ve İsviçre'de %30 'dur. Hayat- dışı sigorta şirketlerinin hisse senedi yatınmlarının toplam yatırımlar içerisindeki payı ile ilgili üst sınır, Fransa'da %66 ve İtalya'da %20'dir. ABD'de bu oranı, her bir eyaletin denetim otoritesi saptamaktadır. - gayrimenkul yatırımlarının toplam yatırımlar içerisindeki payı Ülkelerin önemli kısmında gayrimenkul yatırımlarının toplam yatırımlar içerisindeki payı, %5-%20 arasında değişmektedir. İtalya'da 1979 yılı so­ nunda %40 olan bu oran, 1989 yılı sonunda % 16 'ya düşmüştür. 1979 yılı sonunda İtalya için yüksek sayılan % 14.8 'lik enflasyon oranı, sigorta şir­ ketlerinin yatırım portföylerinin kompozisyonunu değiştirmiş, portföy içerisin­ de reel aktif yatırımları takip eden dönemlerde ağırlık kazanmıştır. 1989 yılı sonunda enflasyon oranı, %6.6 'ya düşmüş, toplam yatırımlar içerisinde sa­ bit getirili menkul kıymetlere yapılan yatırımların payı artmıştır. Gelişmiş sermaye piyasasına sahip olan ABD'nin, gayrimenkul yatırımla­ rına en az yönelen ülke olduğu dikkati çekmektedir. Gayrimenkul yatırımlarına çeşitli ülkelerde sınırlamalar getirilmektedir.Japonya'da gayrimenkul yatırımlarında bulunulabilecek miktar, teknik rezerv­ lerin %20'sini aşamamaktadır. Bu oran, Almanya'da %25, Fransa'da %40'dır. ABD'de bu oran eyaletlerarası farklılık göstermektedir. İtalya, Tem­ muz 1988'de getirdiği düzenleme ile hayat-dışı sektörlerde bu oranı %35 ile sınırlamıştır. - ipotek yatırımlarının toplam yatırımlar içerisindeki payı İpotek yatırımlarındaki genel azalma trendine bağlı olarak, bu yatırımların portföy içerisindeki paylarında da ülkeden ülkeye önemli farklılıklar görül­ mektedir. 1989 yılı sonunda bu oran. Kanada için % 3 1 , Fransa için % 5'dir. vi. Sigortacılık sektöründe yatırımların getirişi ve verimliliği Sigorta sektöründe yaratılan fonların yönlendirildiği yatırım alanlarında sağlanan gelirleri iki grupta toplamak mümkündür; -temettü ve faiz gelirleri ve -sermaye kazancı. Sermaye kazancı, piyasa fiyatlanna ve kur oranlarına . bağlı olarak dalgalanmalar göstermektedir. 1979 yılı sonunda 106,6 milyar dolar reel yatırım geliri enflasyondan arın­ dırılmış, 1989 yılı sonunda 250,6 milyar dolara yükselmiştir.Her iki yılda da hayat sigorta şirketleri, gelirin %80'ine sahip olmuşlardır. 11 yıllık dönem içerisinde reel yatınm gelirindeki yıllık büyüme % 8.9'dur. Daha anlamlı bir görüntü, verimlilik artışındandır. Verimlilik, yıllık yatırım gelirinin ortalama yatırım tutarına olan bir yüzdesi olarak tanımlanmaktadır. 1979, 1984, 1989 yıllan ele alındığında verimlilikte çok önemli artışlann ger­ çekleştiği görülmektedir. Tablo 13 Dünya Sigorta Sektörü Yatırımlarındaki Verimlilik (%) Nominal Hayat ve Hayat-dışı 1979 1989 Hayat Hayat-dışı 7.9 8.7 8.1 8.9 7.2 8.0 - 1.5 +4.3 - 1.3 +4.5 -2.3 +3.6 Ağırlıklı Enflasyon Oranı 9.4 4.4 Reel 1979 1989 Kaynak: "Direct insurers' capital investment", Sigma, Swiss Reinsurance Company, 5/91, p. 15. Sigorta şirketlerinin yatırım alanlannda sağladıkları verim, 1979-1989 dö­ neminde hızlı bir tırmanış içerisindedir (Tablo 13). Nominal anlamda 1979 yılında %7.9 olan verimlilik , 1989 yılında %8.7'ye yükselmiştir. Reel anlam­ da ise 1979'da % -1,5 değeri, 1989 yılında +4.3 olarak gerçekleşmiştir. Bugelişme, hisse senedi piyasalarının genelinde görülen hizlı gelişme ve bu­ nun sonucunda 1980'li yıllarda yatınm portföyü içerisinde artan hisse senedi payı ile açıklanmaktadır. Son yıllarda dünya sermaye piyasalarındaki büyü­ me ve globalleşme hareketleri, sigorta sektörü yatırımlarının da verimliliğini arttırmaktadır. Günümüzde sigorta alıcılarmm, sigorta şirketlerine seçmelerindeki en önemli faktörlerin başmda yatırım getirilen gelmekte, bunu sırasıyla prim oranları, servis kalitesi ve şirket imajı takip etmektedir(^3)_ Tablo 14 Verimlilikte Ülkelerarası Karşılaştırma, 1989 (%) Ülkeler Hayat Hayat Dışı Avustralya Almanya Kanada Fransa İngiltere İtalya Japonya Hollanda Güney Kore ABD İsviçre 13.1 7.4 13.2 11.2 5.7 10.4 7.4 7.7 12.5 10.7 6.0 10.1 6.5 12.5 11.3 7.1 12.4 2.8 7.6 13.6 9.2 5.3 (Kaynak: "Direct insurers' capital inverstment", Sigma Swiss Reinsurance Company, 5/91, p. 15. 1989 yılında en yüksek verim nominal bazda, Güney Kore'de hayat-dışı sigorta sektöründe sağlanmıştır (Tablo 14). Japon hayat-dışı sigorta şirket­ leri de aynı yıl en düşük verimliliğe sahip şirketler olarak görülmektedir. Ha­ yat-dışı sigorta sektöründeki verim, sadece 4 ülkede hayat sigorta sektörün­ den daha büyüktür. Bu ülkeler, İngiltere, İtalya, Fransa ve Güney Kore'dir. İngiltere dışında inceleme kapsamındaki ülkelerde hayat-dışı sigorta şirket­ leri, hayat sigorta şirketlere oranla daha fazla reel varlığa sahiptir. Hayat-dı­ şı sigorta şirketleri bu tür sermaye yatırımlarında, korudukları satın alma güçlerinden faydalanmışlardır. vii. Sermaye oluşumu ve ekonomik kalkınmada finansal kuruluşların ve piyasaların rolü Ekonomik gelişme içerisinde finansın ve finansal kuruluşların yerini araş­ tırmadan önce finansal aktiflerin, mali aracıların ve mali piyasaların, serma­ ye oluşumu sürecindeki oynadıkları rolün kurumsal temellerinin incelenmesi gerekmektedir. İkinci aşamada ise finans sektöründeki, mali piyasalardaki genel çarpıklıklar ele alınıp, bunların ulusal kalkınma çabaları üzerindeki olumsuz etkilerini araştırmak yerinde olacaktır. Son aşamada ise finans sek- törünü kalkınmanın itici gücü olması yada bu sektörün en azından kalkınma çabalarında fren rolü oynamaması için alınabilecek tedbirlerin değerlendiril­ mesi gerekecektir. - finans ve sermaye oluşumu: Ekonomik kalkınma, reel aktiflerin veya sermaye oluşumunun birikimi ile net sermaye tüketimi arasındaki ilişkinin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Günümüzdeki mevcut ekonomik kalkın­ ma modellerinin çoğu finansa gereken önemi vermemektedir. Çeşitli ampirik çalışmalarda, gerek sanayileşmiş ülke olarak adlandırılan gelişmiş ülkelerin kalkınma dönemlerinde ve gerekse bugünün büyük bir büyüme performansı gösteren daha az gelişmiş ülkelerinde reel büyüme ile finansal varlık artışı arasında yakın bir ilişki bulunduğuna dair önemli sonuçlara ulaşmaktadır(^4)_ . Bu araştırmalarda, gelişme süreci içerisinde finansal varlık artış hızının üretim artışından daha fazla olduğu, toplam finansal varlıkların GSMH için­ deki payının orta ve uzun vadede artma eğilimi gösterdiği sonucuna ulaşıl­ maktadır. Büyüme, sermaye oluşumuyla net sermaye tüketiminin bileşimidir. Ser­ maye oluşumu için net tasarrufa, cari tüketimden arta kalan reel kaynaklara ihtiyaç vardır. Reel kaynaklann da, ayni sermayeye, alt yapıya, insana yön­ lendirilmesi, tasarruf sahipleriyle yatırımcıların ille de aynı kişiler olmaları gerekmediğinden artan reel kaynaklar üzerindeki kontrolün tasarruf sahibin­ den yatırımcıya doğru kanalize edilmesi gerekmektedir. Mali piyasalar ve mali aracılar reel kaynakları, yatınmcılara kanalize ede­ rek kontrol ettiklerinden bu konuda çok önemli bir işlevi üstlenmektedirler. Bir başka anlatımla bu piyasalar, tasarruf oranını yani kaynak artırabilecek birimlerin tasarruf isteğini, önemli ölçüde etkileyebilmektedir. Para ve diğer finansal varlıkların bulunmadığı ilkel bir ekonomide, tasar­ ruf sahipleri aynı zamanda yatırımcıdırlar. Hiç bir hane halkı yada işletme­ nin, kendi tasarruf ihtiyacından daha fazlasını yatınmda kullanamaması, cid­ di bir finansal kısıtlamayı da beraberinde getirmektedir. Para ve diğer finan­ sal varlıkların mevcudiyeti, bu ciddi finansal kısıtlamayı azaltmakta ve bu­ nun bir sonucu olarak da kaynak tahsisinin verimliliğini artırmaktadır. Bu du­ rumda, karlı yatırım projelerine sahip olan hane halkı ve işletmeler, kendi cari gelirlerini aşan yatırım harcamalarında bulunmayı taahhüd edebilecek­ lerdir. Bu taahhüdü de ya daha önceki birikimlerden karşılıyarak yada cari harcamaları için lüzumlu olandan fazlasını elinde bulunduran kaynaklardan ödünç alarak, yani net tasarrufçulara menkul değerlerini satarak yerine geti­ receklerdir. Bu şekilde para ve diğer finansal varlıklar, yatırım kalıbının ta­ sarruf kalıbından farklı olmasını imkan dahiline sokarlar. Finansal varlıklar, yatırım yapan ve tasarruf eden ekonomik birimler ara­ sında belirli bir uzmanlaşma derecesinden doğmasına neden olmaktadır. (14) R. W. Goldsmith, J.G. Gurley and Cultural and Financial E.S.Shaw, Change, Structure "Financial Vol. 15, No.3 (April and Development Structure 1967) and (New Economic Haven: Yale Univarsity development", Economic Press. 1969) Development Yatırımcılar ve tasarruf sahipleri arasında daha üst derecede uzmanlaşma­ nın doğması ve bunun çeşitli finans kuruluşları olarak ortaya çıkması, kay­ nak tahsisinde verimin artmasını mümkün kılmaktadır. Mali aracılık, tasarruf etme ve yatırım yapma işlevinin kurumsallaşmasıdır. Bu işlev, cari tüketimlerini aşan yatırım projelerine sahip yatırımcılara, kredi sağlayan mali kuruluşlar tarafından yerine getirilmektedir. Yatırımcıla­ rın ihraç ettikleri birincil menkul değerleri, mali aracılar satın almakta ve ken­ di yükümlülüklerini kapsayan dolaylı menkul değerleri, tasarruf fazlası olan ekonomik birimlere satmaktadırlar. Birincil menkul değerler arasında, işlet­ melere sağlanan kısa ve uzun vadeli borç ve hisse senetleri yer almaktadır. Dolaylı menkul değerler ise banka mevduatı, tahvil, finans kuruluşlarınca çı­ kartılan hisse senetleri, hayat sigortası poliçelerinin tasarruf kısımlarıdır. Projelerin finansmanında, menkul değerlerin artık ekonomik birimlere doğrudan satış işlemi önem kazanmaktadır. Likidite sağlayacak ikincil men­ kul kıymetler piyasası da dahil olmak üzere aktif bir sermaye piyasası meka­ nizmasının gelişmesine imkan tanınıp, bu suretle menkul değerlerin ekono­ mik birimler için daha cazip hale getirilmesi durumunda doğrudan finansın mutlak hacminde önemli gelişmeler kaydedilmektedir. Buna karşılık uzun dönemde, mali aracılığa oranla doğrudan finansın önemi azalacaktır. Gelişen mali aracılık, sadece aracılarla satın alınan ürünlerin, risk ve va­ de sahalarının genişlemesi ile birlikte aynı zamanda kendi cari tüketimlerini aşan kaynaklara sahip olanlara açık bulundurulan ikincil menkul kıymetler sahasının genişlemesine de yol açar. Bu gelişme, tasarruf sahiplerinin kendi tasarruf oranlarını artırmada önemli bir teşvik aracı niteliğindedir. Çünkü, bu artık ekonomik birimler, bu şekilde daha çeşitli ve daha tatmin edici finansal varlık portföyüne sahip olabilmektedirler. Şartların değişmesi durumunda ise kendi portföylerinde marjinal değişiklikler yapma imkanına da sahiptirler. Bir başka anlatımla, gelişen mali aracılığın ulusal tasarruf işlevi üzerindeki etki­ leri önemli boyutlara ulaşabilmektedir. Ulusal tasarrufun artdn oranı, mali aracılar kanalıyla kurumsallaştırıldığından bu aracılar, tüketici farklılaştırma­ sını daha geniş bir zeminde yaparlar. Bu ise, yatırım oranlarında bir artışın gerçekleşmesi anlamındadır. Finansal politika, yatırımın sadece miktarını değil aynı zamanda niteliğini de etkilemektedir. Girişimcilerin arasında bir rekabet söz konusu olduğun­ dan, geniş bir sahaya dağılmış farklı mali aracılar, yatırım tahsislerinin de daha iyi olmasını sağlayacaklardır. Bunun doğal bir sonucu olarak fonlar, en yüksek getirişi olan projelere doğru akma eğiliminde olacaktır. Mali aracılar, fonları teknolojik yeniliği olan projelere kaydırmak suretiyle, yatırım kararlarında da önemli etkinliğe sahiptirler. Teknolojik yenilik getiren 'projeler, üretim fonksiyonlarındaki aralıklı değişiklikleri içeren projelerdir. Böyle bir yeniliğin finansmanının neden önemli olduğu açıktır; bir ekonomi­ de aynı miktarda üretim faktörü kullanılarak toplam çıktıda reel büyüme sağ­ lanabilecektir. Hızlı bir kalkınma, teknolojik değişiklikler yapılarak gerçekleş­ tirilebilecektir. Mali aracılar, yeni işletmelerin finansal yönetimlerine, bütçeleme ve kont­ rol sitemlerine yardımcı olarak, tasarruf sağlamak amacıyla bu işletmelerin birleşmeleri için zemin hazırlayıp, birleşme sonrası yeni işletmelerin*yöneti­ mine olumlu katkılar da sağlayabilmektedirler. Gelişen mali aracılık, yatırımların niteliği ve miktarı üzerinde etkili olmak­ ta, yatırıma dönüştürülebilen fon miktanndaki artışın ötesinde ekonomik kal­ kınma üzerinde çok daha büyük etkiler yapabilmektedir. - sigorta ve finansal aracılık Sigorta kuruluşları, dünyadaki tüm finansal varlıkların önemli bir oranına sahiptirler. Bazı gelişmiş ülkelerde sigorta şirketleri, bütün finansal servetin %30'unu ellerinde bulundurmaktadırlar. Mali piyasalarda faaliyet gösteren diğer ekonomik birimlerle karşılaştırıldığında sigorta şirketlerinin varlıklarındaki artış ile gelir düzeyinin veya diğer ekonomik gelişme ölçülerinin artışı arasında benzerlik bulunduğu görülmektedir. Ayrıca bu ülkelerde, sigorta şirketlerinin varlıkları, milli gelire göre daha fazla büyüme eğilimi içerisinde­ dir. Sigortanın satılmakta olduğu her ülkede devlet, şirketlerin finans politika­ ları üzerinde çeşitli düzenlemeler yapmaktadır. Bu düzenlemelerde amaç, şirketin vadesi gelen yükümlülüklerini karşılayabilme gücünün korunması ve rezervlerin ve sermayenin tükenme ihtimaline karşı gerekli önlemlerin alın­ masıdır. Çok sayıdaki ülkede bu düzenlemelerin bir diğer amacı, sigorta şir­ ketlerinin servetini belirli kulllanım alanlanna aktarmaktır. Sigorta şirketlerinin varlıkları ile bu varlıkların ekonomik büyüme ve dev­ letin bu konuda getirdiği düzenlemeler arasındaki ilişki çeşitli soruları da be­ raberinde getirmektedir; - ekonomide sigorta sektörünün ve sigorta sektörünün elindeki finansal varlığın büyüklüğünü hangi faktörler belirlemektedir? - sigorta şirketlerinin ellerinde ne çeşit varlıklar bulunmaktadır ve bu şir­ ketlerin mali araç çeşitlerine ilişkin seçimlerinde hangi etkenler rol oynamak­ tadır? - sektörle ilgili düzenlemelerin tutulan varlığın miktar ve çeşidi üzerindeki etkisi nedir? - sigorta şirketlerinin finans politikalarının veya sektörle ilgili düzenleme­ lerinin, reel ekonomik aktiviteler için önemli sonuçları bulunmakta mıdır? Bir başka anlatımla ekonominin belirli sektörlerindeki büyüme, sigorta şirketleri­ nin finans politikalarından etkilenmekte midir? - sigorta talebi ve prim hacmi Sigorta sektörünün varlıklarının önemi, ülke bazında farklılık göstermek­ tedir. Bu değişimin kaynakları iki gfupta toplanabilir. Birinci grup, sigorta şir­ ketlerinin ana faaliyetlerine olan taleple -risklerin sigortalanmasına olan ta- leple- ilgilidir. Milli gelir ile aralarında belirli bir ilişki olduğundan bu talep, ül­ keler arasında farklılık göstermektedir? İkinci grup, sigortlanmış risklerin parasal tutarı ile yatınmların, bir başka ifade ile elde tutulacak varhklann miktarı arasındaki ilişki ile ilgilidir. Değişi­ min bu ikinci kaynağı, sigortalanmış risk çeşidine, ekonomideki mali piyasa­ nın genel yapısına ve devletin sektör ile ilgili getirdiği düzenlemelere bağlı­ dır. Burada, prim hacminin ve variıklarm primlere oranının, hangi faktörler tarafından belirlendiğinin araştınlması. gerekmektedir. İster tek tek ülkelere bakılsın, ister farklı gelir düzeyindeki ülkeler karşı­ laştırılsın, sigortaya olan talebin gelirden daha hızlı büyüdüğü sonucuna vanlmaktadır. GSMH ile karşılaştınidığında sigortaya verilen önemin gelişmiş ülkelerde, gelişmekte olan ülkelere göre daha fazla olduğu görülmektedir. Bununla ilgili dramatik bir örneği, ABD oluşturmaktadır. Bu ülke, dünya top­ lam prim gelirinin,* hemen hemen yarısına sahiptir. Gelişmekte olan ülkelerde, sigorta talebinin GSMH içerisindeki payı dü­ şüktür. Bununla birlikte bir grup gelişmekte olan ülke, son otuz yıl içerisinde GSMH'larında gelişmiş ekonomilerden daha hızlı büyüme oranlan sağla­ mışlardır. Bu gelişme, buülkelerin sigorta pazarlarının dünya ortalamasın­ dan daha hızlı büyümekte olduğu şeklinde değerlendirilebilir. Ancak, potan­ siyel hızı büyümeyi belirlemek zorundadır, çünkü büyüme oranları gelişmek­ te olan farklı ülkeler arasında geniş çapta değişmektedir. Ekonomi politikalarının ve enflasyon oranlarının ülkeden ülkeye hayat si­ gortası primlerinin hacmi üzerinde önemli etkileri olduğunu çeşitli ampirik araştırmalar göstermektedir. Hayat dışı sigorta dallarında ise bu etki daha azdır. Hayat sigortasında, aynı kişi başına gelire sahip ülkeler arasında çeşitli farklılıklar görülmektedir. Bir başka anlatımla, hayat dışı sigortaya giriş, ha­ yat sigortasına girişe göre farklılık göstermektedir. Hayat sigortası primlerindeki büyük orandaki değişiklik, iki sigorta çeşidi için talepteki değişikliği de yansıtmaktadır. Bu, hayat sigortası primlerinin tasarruf komponenti de içine aldığını göstermektedir; ne kadar fazla tasarruf yapılırsa, o kadar fazla si­ gorta yapılacaktır. Devlet politikasının, mali piyasaların yapısının ve enflasyon oranının ta­ sarruflar için hayat sigortasının çekiciliği üzerindeki etkisi bulunmaktadır. Ta­ sarruflar için daha değişik alternatiflerin olması, prim hacmi devamlılığını ko­ rusa bile sigorta aracılığının, tasarruf oranını etkileyen politikalara karşı du­ yarlı olmasına neden olmaktadır. - sigorta şirketlerinin mali yapıları Sigorta şirketlerinin pasif yapıları, gelecekteki müşteri taleplerini karşıla­ yabilecek kapasitelere sahip rezervlerden oluşur. Alınan risk tartışılırken, fi­ nansal yapının ve hayat dışı ile hayat sigortaları arasındaki farkın da belir­ lenmesi gerekir. Bu ayrımı yapmanın iki nedeni vardır. Birincisi zarar sıklığı tahmini yap­ manın kolaylığıdır. Örneğin ölüm oranı, gerçeğe yakın bir şekilde tahmin edilebilmektedir. Ölüm oranını tahmin ederken, bağımsız istatistik verilerin ortalama değerleri dikkate alınmaktadır. Hayat dışı sigortalarda, zarar sıklığı istatiksel olarak bağımsız değildir. Örneğin, benzin fiyatlarındaki ani artış, araba kullanım miktarını düşürecek, bu da kaza miktarını azaltacaktır. Bu nedenle, hayat dışı sigortalarda zarar ortalaması, hayat sigortalarına göre daha fazla bir değişkenliğe sahiptir. İkinci farklılık, hayat sigortalarının vadelerindedir. Hayat dışı sigorta an­ laşmalarının vadesi genelde bir yıldır. Hayat sigortalarında ise daha uzun bir dönemi kapsamaktadır. İki tip politika arasındaki vade farklılığı, pasif kom­ pozisyonunda da farklılıklar yaratmaktadır. Bu nedenle sigorta şirketlerinin faaliyetlerini sürdürebilmeleri için sahip olmaları gereken sermaye büyüklü­ ğü ile ilgili çeşitli düzenlemeler, hayat ve hayat dışı sigorta çeşitlerinde deği­ şiklikler göstermektedir. Sigorta şirketlerinin pasif yapıları içerisinde, gelecekteki ödeme beklenti­ leri amacıyla tutulan rezervler ağırlık kazanmaktadır. Aynca pasifde, rezerve edilen tutarları aşabilecek talepleri karşılamak için net değer - özsermaye, içerisinde ihtiyatlar yer almaktadır. İhtiyatlar, diğer işletmelerde olduğu gibi dağıtılmayan karlardan toplanmaktadır. Ödenmiş sermaye gibi çeşitli net değer kalemlerinin büyüklüğü, ihtiyatlara göre daha küçüktür. Bu nedenle bazı özkaynaktanımlamalarında doğrudan ihtiyatlarda kullanılmaktadır. Sigorta şirketlerinin rezervleri, poliçe sahiplerinden ödünç alınan fonlar olarak değerlendirilmektedir. Çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren firmalarda olduğu gibi^^s) pasifde yer alan rezervlerin net değere oranı, sigorta şirketleri için bir kaldıraç ölçüsüdür ve faaliyet sonuçları üzerinde aynı etkiyi yarat­ maktadır. Bir başka anlatımla, sermaye yatırımının riski ve karlılığı, kaldıraç etkisi ile artmaktadır. - gelir düzeyinin sigortacılığın yaygınlaşması üzerindeki etkileri Sigorta prim hacmi, karakteristik olarak gelirden daha hızlı büyüme gös­ termektedir. Talebin gelir esnekliği nedeni ile primler, gelişmiş ülkelerde ge­ lişmekte olan ülkelere göre gelirin daha büyük bir payını almaktadır. Yüksek gelir düzeyi de dikkate alındığında sigorta talebinde ilk sıralarda gelişmiş ül­ kelerin yer aldığı görülecektir. 1982 yılında dünyadaki en büyük sigorta pa­ zarı -tamamı sanayileşmiş ülkedir, toplam sigorta primlerinin %30'una sa­ hiptir. ABD, tek başına bu prim hacminin yarısından fazlasına sahiptir. Buna karşılık gelişmekte olan ülkelerde en büyük 10 sigorta pazarında, dünya si­ gorta prim hacminin sadece %3'ü toplanabilmiştir. (15) Yabancı kaynak maliyeti, özkaynak maliyetinden genellikle daha düşük olduğundan, işletme belirli bir noktaya kadar ucuz yabancı kaynak kullanmak yoluyla ortalama özkaynak maliyetini azaltabilir. Fi­ nansal kaldıraç olarak adlandırılan bu durumda, belirli bir noktaya kadar pasif yapısı içerisinde yabancı kaynağa daha fazla yer verildikçe işletmenin piyasa değeri ve özkaynak karlılığı yükselmektedir. Tablo 15 GSMH'nın Yüzdesi Olarak Hayat ve Hayat-dışı Prim Hacimleri 1982 Sıra Uke Kişi Başına Gelir HD/GSMH (ABD Doları) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 İsviçre Norveç İsveç ABD Danimarl<a Almanya Fransa Kanada Avustralya Hollanda Finlandiya Belçika Japonya Avusturya İngiltere Yeni Zelanda İtalya Singapur jspanya jrlanda İsrail Yunanistan Venezüella Güney Afrika Arjantin Tayvan Portekiz Cezayir Meksika Brezilya Şili Panama Kore Malezya Kolombiya Tunus Türkiye Peru Fas 17,010 14,280 14,040 13,160 12,470 12,460 11,680 11,320 11,140 10,930 10,870 10,760 10,080 9,880 9,660 7,920 6,840 5,910 5,430 5,150 5,090 4,290 4,140 2,670 2,520 2,482 2,450 2,350 2,270 2,240 2,210 2,120 1,910 1,860 1,460 1,390 1,370 1,310 870 3.09 2.55 2.17 4.52 2.40 3.41 2.79 3.25 3.66 3.09 1.87 2.87 1.72 3.14 2.88 2.10 1.90 2.09 1.60 3.27 2.75 0.86 1.76 1.44 2.16 0.73 2.57 1.17 0.71 0.74 0.81 1.81 1.32 1.75 1.07 1.23 0.38 1.07 1.55 H/GSIVIH 3.05 1.49 2.01 2.70 1.51 2.36 1.11 2.21 1.85 2.39 3.11 1.12 4.08 1.02 3.46 2.25 0.26 0.82 0.24 3.65 1.18 0.19 0.34 4.18 0.15 1.22 0.22 0.13 0.25 0.15 0.92 1.56 3.50 0.75 0.26 0.09 0.01 0.06 0.28 Tablo 15 (Devam) GSMH'nm Yüzdesi Olarak Hayat ve Hayat-dışı Prim Hacimleri 1982 Sıra Üke Kişi Başına Gelir HD/GSMH (ABD Doları) 40 41 42 43 44 45 46 47 48 Nijerya Zibabwe Filipinler Tayland Mısır Endonezya Kenya Pakistan Hindistan 860 850 820 790 690 580 390 380 260 Açıklama: HD/GSMH: H/GSMH: Hayat Kişi başına Kaynak: Sigma, Dışı Hayat 0.33 2.39 0.67 0.54 0.15 0.16 0.61 0.26 0.77 1.08 1.35 1.07 0.50 0.62 0.40 1.97 0.40 0.46 Sigorta/GSMH; Sigorta/GSMH gelir, ABD April, H/GSMH dolarına göre dikkate alınmıştır, 1984. 1984. Sigortanın yaygınlaşmasında kişi başına gelir dışında çeşitli faktörler de etkili olabilmektedir (Tablo-15). Ekonominin yapısal özelliklerini yansıtan bu fastörler arasında; - enflasyon ve sermaye/hasıla oranı, sigortacılıkta arzı belirleyecek politikalar, lisans sınırlamaları, ulusallaşma ve yabancı yatınmlanh smırlandıniması bulunmaktadır; Bu konuda yapılan ampirik araştırmalar, hayat sigortası dışındaki genel sigortacılık prim hacminin, kişi başına gelir değişimlerinden etkilendiğini or­ taya koymaktadır(i6) Hayat sigortası prim hacmi, kişi başına gelir değişimle­ rinden oldukça az etkilenmekle birlikte diğer değişkenler ile bağlantılıdır. Özelikle, yüksek enf|asyondan -yüksek enflasyonun sonucu küçülme- etki­ lenmektedir. Ayrıca İslam ülkelerinde hayat sigortası sektörü, genel olarak daha küçüktür. Lisans şartı hayat sigortası hacmini, pozitif yönde etkilemek­ tedir. Prim hacminin, GSMH'ya olan oranındaki deği^şmelerin büyük bir kıs­ mı, bu şekilde açıklanabilmektedir. Hayat sigortası dışındaki genel sigortacılıktaki gelişim, kişi başına gelirle izah edilmektedir. Hayat sigortalarında ise prim hacminin belirlenmesinde ekonomi politikalannın öneminin büyük olduğu, buna karşılık gelir farklarının öneminin az olduğu görülmektedir. Ekonomik yapı, politikalar ve gelir birlikte ele alındıklarında, hayat sigortası hacmindeki GSMH'ya bağlı olan değişim­ lerin, beşte dördü bu şekilde açıklanabilmektedir. (16) Bernard dustry Wason, in economic "Determinants Development, if insurance New penetration: York Universty Press, a cross-country 1986, p. analysis", 160-177 Insurance In­ - sigorta sektörünün ekonomi içindeki önemi Tasarruf yetersizliğinin kalkınmaya bir engel teşkil etmesi, sanayileş­ mekte olan ülkelerde yaşanan en önemli sorunlardan biri olarak görülmekte­ dir. Bu ülkelerin yetersiz kaynaklarını zorlayan gerçeküstü kalkınma hedefleri(^^), bir yandan enflasyonist finansman yöntemlerine, diğer yandan aşırı ve çoğunlukla kısa dönemli dış borçlanmaya neden olarak fiyat artışlarını ola­ ğanüstü düzeylere çıkarmakta ve büyümeyi durdurmaktadır. Bu ülkelerde süregelen bir çok sorunun temelinde gerçek kaynak kıtlığı­ nın, açık anlatımı ile tasarruf yetersizliğinin yattığı olgusu iyice algılanamamıştır. Örneğin, mali kesimdeki bunalımı, faizlerdeki yükselmeyi, para piya­ sasındaki dağınıklığı, yalnızca denetim ve yönetim eksikliğine bağlama eğili­ mi, hayli yaygındır. Oysa, bütün olumsuzlukların belirlenmesinde ön planda rol oynayan nedenler, parasal değil reel nedenlerdir. Enflasyonist finans­ manla şişirilen bir üretim kapasitesini, parasal daralma döneminde çevirebi­ lecek gerçek fonlar mevcut olmadığından ekonomik faaliyetin her aşamasın­ da büyük sıkıntılar doğmaktadır. Sanayileşmekte olan ülkelerdeki temel sorun, gerçek fon yetersizliği içeri­ sindeki hızlı büyüme özlemlerinin gerçekleştirilmek istenmesidir. Şu halde kısa dönemde fon yaratabilecek her türlü imkanın zorlanması gerekmekte­ dir. Özellikle sanayileşmiş ülkelerde sigortacılığa, fon yaratma kapasitesine sahip ve bu fonların verimli alanlara yöneltilmesine elverişli bir sektör olarak bakılmaktadır. Sanayileşmekte olan ülkelerde ise fon yaratmada etkili olarak nitelendirilebilecek unsurların parasal boyutlarına bakıldığında, bankalardan sonra en güçlü fon yaratma kapasitesine sahip olması gereken sigortacılığın bu işlevine gereken önemin verilmediği ortaya çıkmaktadır^^^) (17) Kalkınma hızı ile sermaye birikimi arasında "amaç-araç" ilişkisi bulunmaktadır. Kalkınma hızı ne ka­ dar yüksek tutulursa, sermaye birikiminin de o kadar yüksek düzeylere ulaşması gereklidir. Yatırım plan­ ları, finansman olanağı olmadıkça anlamsızdır. Bulunan para kullanılamıyorsa, bu tür bir finansmanın da işletme için pratik bir önemi yoktur. Gelişmekte olan ülkelerde reel yada fiziki planların tutarlı parasal mo­ del ile bütünleştirilememesi haline para politikalarından beklenen sonuçlar elde edilemez, diğer ekono­ mik plan ve hedeflere de ulaşmak olanaksızlasın (18) Fon yaratma açısından, brikim-kapitalizasyonsigortalarının, -hayat, emeklilik sigortasıve dağıtım repartisyonsigortalarının -yangın, taşıma, kaza, makina-montaj, tarım- işlevleri farklıdır. Hayat sigorta dalı uzun vadeli yatırımlarda kullanılacak fonları, diğer sigorta dalları da kısa vadeli yatırımlarda kullanı­ lacak fonları sağlamaktadır. Fon yaratma gücü, özellikle sanayileşmiş ülkelerde hayat sigortacılığından kaynaklanmaktadır. Hayat si­ gortalarında kişi, hayatını belirli zaman dilimi içinde sınırlandırarak, ölüm ve sakatlık gibi risklere, bit meblağ karşılığı poliçe adı verilen hukuki bir sözleşme ile güvence altına almaktadır. Bir başka anlamda hayat sigortası, sınırlandırılmış bir meblağın hukuki sözleşmesidir. Hayat sigortası, uzun vadeli tasarrul olma özelliği ile pazarlanabilirliği yüksek uzun vadeli menkul değerleri de portföylerine katarak ikincil ser­ maye pazarlarına bir ölçüde fon sağlamaktadır. Böylece sigorta aracılığı ile kişilerin küçük tasarrufların­ dan ülke yatırımlarına kaynak olabileceği büyük fonlar oluşmaktadır. Ekonomik anlamda hayat sigortası, 30 yıla kadar uzun vadeli fonların oluştuğu bir kaynaktır. Hayat-dışı sigortalarda mevcut düzenlemeler, primler kazanılıncaya kadar bunlardan belirli oranlarda ve gelecek hasarları karşılamak üzere bir fon ayrılmasını öngörmektedir. Çoğu ülkelerde bu meblağlar, ülke ekonomisinin en büyük tasarruf kalemlerini oluşturmaktadır. Bu fonlar, tahvil, hisse senedi, ipotek karşılı­ ğı ikraz ve gayrimenkul alımı gibi yatırımlara akıtılarak bekletilmektedir. Gelecekteki risklerin belirsizliği nedeni ile fonlarını sınırlı olarak sermaye piyasasına akıtan yangın ve kaza sigortaları, riski düşük likidi­ tesi yüksek menkul değerleri tercih ederek kısa vadeli fon yaratmaktadır. - tasarruf - sermaye birikiminde sigorta sektörü Günümüzde sigorta işletmelerinin ekonomik işlevinin kazandığı önem, te­ mel işlevine verilgn önemi geride bırakmıştır^^). Sigorta şirketleri, topladıkla­ rı primlerle(20) fon yaratarak ekonamiye kaynak sağlayan kuruluşlar haline gelmişlerdir. Fon yaratmanın ekonomik anlamı, tasarrufların yatırıma dönüşmesidir. Sigorta işletmelerinin prim gelirleri de ekonomik anlamda gönüllü tasarruflan oluşturmakta, bireysel tasarruflar boyut değiştirerek kurumsal tasarruf haline gelmektedir(2i). Makro ekonomik açıdan bu tasarruflar, yatırıma kanalize olabileceği oranda değer kazanmaktadır. Yaratılan kaynağın gerçek fon olabilmesi için tasarruflardan değil tüketimlerden ayrılması şarttır, Fon yaratma konusunda ileri sürülen ekonomik görüşe göre(22) sigorta primlerinin makroekonomik açıdan gerçek bir fon niteliği taşıyabilmesi için bireylerin mevcut tasarruflarından değil tüketimlerinden ayrılması gereğidir. Eğer ticari ve sınai işletmeler, yatınm fonlarından fedakarlıkta bulunarak sigorta primlerini ödüyorlarsa veya kişiler yine tüketimlerinden değil tasarruf­ larından özveride bulunarak hayat sigortası primlerini ödüyorlarsa, daha başlangıçta elde edilen fonlar gerçek fonlar değildir, bu halde net bir kaynak artışı sağlanamamaktadır. Bu görüşe göre, finansal pazarlardan sağlanarak ödenen bir sigorta priminin fon yaratma özelliği bulunmamaktadır. Yaratılan fonun yatırımlara kanalize edilmesi gerekir Fonun, bir plasman niteliğinde değil, bir yatınm niteliğinde olması, yatı­ rımlara kanalize edilmesi şarttır(23). Fonun gerçek yatırım özelliğini kazan­ ması için sermaye oluşumuna yönlenmesi gerekir. Plasman niteliğinde ise bunlar gerçek fon olarak nitelendirilmemektedir. Yaratılan fonlann başta sınai yatırımlar olmak üzere çeşitli alanlara yatı­ rılması güç ve teknik bir sorundur(24). Ekonomideki duraklama ve daralma­ lar s ; Sigortacılık gelişme ta -amaç; ekonomi ları açılanndan işlevler işlevlerini; ve kalkınmaya ekonomik yönelik) içerisindeki işlevler, ise, bireyleri, makro küçük işlevleri ve riziko birimlerle düzeyde topluluk (ülke yönetimi ilgili) ve dünya şeklinde etkinlikler ve kuruluşları ekonomisini ve girişimler iki gruba göstermektedir. açısından ayırmak Riziko kapsamakta işlevleri mümkündür. yönetimi -amaç; (işletmeleri büyüme, kapsamak­ Ekonomiye ve girişimler katkı­ açısından ilgilendirmektedir. (20) Sigortacılıkta fon yaratmanın en önemli şartı, prim üretimidir. Finansal pazarlara konu olan en önemli kaynağı bu primlerdir. Primler, direkt ve endirekt olmak üzere ikiye ayrılır. Direkt primler, talıların ödemelerinden, endirekt primler ise sigorta kurumlannın reasürans yoluyla birbirire akan dan kaynaklanır. Sigorta kurumlan için toplam primlerin önemli kısmını, direkt primler oluşturur. (21) Sigorta sektörünün fon yaratma işlevi, yalnızca hisse olarak ele alındığında dar kapsamlı bir tanımlama yapılmış senedi ve tahvil olmaktadır. Sigorta primler, yani sektörünün kurumsal fon yaratma işlevi tasarruf niteliğinde (22) Prof. Dr. Erdoğan tırmalar Vakfı, İstanbul Alkin, 1983, "Türkiye'de s.22. en geniş anlamda, sayılmaktadır. Sigorta Kesiminin tasarruflara Ekonomik Gücü alımına katkı tahsis olarak ve Gelişmesi", (23) Yatınm, sermaye stokuna yapılan ilavedir, plasman bu stokun el değiştirmesidir etmek yatınm, tesis edilmiş bir fabrikayı satın almak plasmandır. Plasman; paranın ğa, yahut menkul ya da gayrimenkul değerlere ayrılmasıdır. edilen fonlann sigor­ fonlar­ miktarlar tanımlandığında İktisadi Araş­ -yeni fabrikayı gelir getirici bir tesis alaca­ lar, sigortanın fon yaratma gücünü kesmektedir. Gelirden tüketilmeyip tasarruf edilen meblağların sermaye mallanna çev­ rilmeleri ile reel sermaye oluşumu sağlanmaktadır. Gelir düzeyi yükseldikçe tasarruflar da artacaktır. Gelir düzeyinin bir fonksiyonu olarak tasarruftan bahsedildiğinde konu olan kişisel tasarruflardır. Kişilerin gelirlerinden kendi istekleri ile yaptıkları tasarruflar sigorta kurumları ile toplanarak, yatırımlara fon olmakta yada hisse senedi gibi menkul kıymet alımına hazır bir kaynak haline gelmektedir^^s). Sigorta faaliyetlerinden doğan fonların; tasarruf - yatırım - milli gelir - ta­ sarruf üzerinde etkisi vardır. Sigorta faaliyetlerinin geniş halk kitlelerine yayılabilme özelliği bulunduğundan gerek ülke fertlerinin büyük bir kesiminin ve gerekse ülke dışındaki fertlerin gelirlerinin bir kısmını rezervleri içerisinde toplamak olanağına sahiptirler. Bu fonlar, yatırım alanlarına aktarıldıklarında milli geliri artırırlar. Geliri artan fertler, daha fazla miktarda tasarruf yapma olanağına sahip olurlar^^e). - mali piyasalara fon aktarmada sigorta sektörü Gelişmiş ülkelerde, sigorta kesimi, sermaye piyasasının esas unsurları ve önemli destekleri arasında yer almaktadır. Ayrıca, sermaye piyasası açı­ sından sigorta kesiminin rolü, sadece fon yaratmakla kalmamakta, aynı za­ manda fonları yönlendirmekte de önem kazanmaktadır. Ekonominin alt sektörlerinden sermaye piyasası için fon yaratmanın anla­ mı, uzun vadeli menkul değerlere yapılan yatırımlardır. Sigorta işletmeleri tarafından sermaye piyasasında yaratılan fonun hacmi, prim gelirinin sevi­ yesine bağlıdır. Prim gelirlerinin seviyesini, ülkenin ekonomik ve sosyal şartları tayin eder. Bu şartların gelişmediği ülkelerde, genel olarak prim gelirleri düşüktür, dolayısıyla ekonomiye daha dar kapsamlı olarak finansal pazarlara akan fonlar yetersizdir^^^). Sigorta faaliyetleri yaygınlaştıkça, ekonomik işlevlerin etkinliği artmış ve ekonomide gelişme ve büyümeye olumlu katkılarının yanı sıra ekonomide itici güç halini almıştır. Doğal olarak sigorta kurumu da mali kurumlar içeri­ sinde yer almıştır. (24) Yatırım imkanları ve prensipleri: Sigorta işletmeleri, ekonomik birimlerin karşılaşabileceği riskleri ge­ nele yayma amacıyla oluşmuş organizasyonlardır. Bunun için sigorta şirketleri kendi aralarında reasü­ rans, pool gibi organizasyonlar oluşturarak riski daha da yaymaya çalışırlar. Genellikle güven unsuru ta­ şıyan kurumsal tasarrufların yatırım imkanları, tüm dünyada yasal düzenlemelerle belirlenir. Yasal dü­ zenlemeler yatınm imkanlarına dar veya geniş kapsamlı olarak sınırlamalar getirdiği halde, yatırım pren­ sipleri finansal yatırımların taşıması gereken bilimsel kurallara dayanır. (25) (jlgenerF, Sabri, Milli Gelir, İstihdam ve İkitisadi büyüme, 4. baskı, İstanbul, 1974, s. 222, 457. (26) Sigorta tasarruf ve yatınmlan, bir çok ülkenin büyümelerinde en büyük etkendir. ABD ve İngilte­ re'de, sigorta tasarruflarının toplam tasarruflar içerisindeki payı 1976 yılında %45'i aşmıştır. Sigorta ta­ sarruflarının hane halkı tasarruflan içerisindeki payı, İngiltere'de 1972 yılında %81.4'ü bulmuştur. (27) Uluslararası dir. Kişi başına lerinin ülkelerin karşılaştırmalarda fon yaratmanın ölçüsü, sigorta düşen prim de diğer bir ölçü olarak kullanılmaktadır. finansal pazarlarındaki önemini de dolaylı olarak primlerinin GSMH içerisindeki Bu karşılaştırmalar, sigorta göstermektedir. önemi­ işletme­ Durumun bilincine varan ülkeler ikiyüz yıldan fazla bir zamandan beri ge­ lişme ve büyümelerinde sektörden gereği şekilde yararlanmışlardır. Yararla­ namayan ülkeler ise bir çok yönden ekonomik kayıplara uğramışlardır. - sigortanın ödemeler dengesi üzerindeki etkileri Sigorta faaliyetleri, hem özellikleri hem de gelişen uluslararası ilişkiler ge­ reği uluslararası işlemler olmak zorundadırlar. Gerek sigorta gerekse reasü­ rans işlemlerinde karşılıklı olarak doğan, prim alış ve devredişleri, tazminat ödemeleri ve girdileri, döviz hareketlerine neden olmaktadır. Bu işlemler ödemeler dengesini etkilemektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ihracat gelirinin artmiması ve ithalatın belirli bir program içerisinde gerçekleştirilme hedefine ulaşmada yaşanan sorunların yanısıra genelde harekete geçirilmemiş olan görünmeyen işlemlerden sağ­ lanacak gelirler -sigorta gelirleri, turizm, navlun gelirleri ve işçi gelirleri- kısa ve uzun dönemde, dış açığı kapatmakta etkin rol oynamaktadır^^s). Bunlar arasında, önemli ve istikrarlı gelir sağlamak bakımından sigortacılık hizmet­ lerinin ödemeler dengesinde beliren açığın kapatılmasında doğrudan ve do­ laylı etkileri bulunmaktadır^^s). Sigorta işlemlerinin uluslararası alanlara taşması nedeniyle, yurtdışı si­ gorta işlemlerinden elde edilen kazançlar, ülkenin ödemeler dengesini etki­ lemekte, uluslararası sigorta ve reasürans işlemleri, ülkeye döviz kazandıra­ rak dış ödemer için nakit olanakları yaratmaktadır. Yatınmların büyük bir bö­ lümü, ithal mallarına dayalı sanayileşmekte olan ülkeler açısından döviz ka­ zancının önemi büyüktür^^o). - kredi işlemlerinin gelişmesinde sigorta sektörü Kredi, mal veya para cinsinden bir değerin belirli bir süre sonunda ve be­ lirli koşullarla geri almak üzere verilmiş bir varlığın ödenmesine kefil olunmasıdır. Kredi gereksinimi olan girişimci, mal varlığını sigorta ettirerek men(28) Uluslararası sigortacılık işlemlerinde döviz girdilerine neden olan kalemler; alınan primler, alınan ko­ misyonlar ve tazminatta reasürörler payıdır - reasürans şirketleri için retrosesyonerler payı. Döviz çıktılanna neden olan kalemler ise, devredilen primler, verilen komisyonlar ve ödenen hasar paylarıdır. (29) Cari işlemler dengesinde belirecek açığı kapamak ve istikrarlı gelir sağlayacak yeni kaynakların harekete için, ekonomik gelişmeye geçirilmesi kaçınılmazdır. engel olmadan, sürekli Sigortacılık, mal üretimine dayanmayan ekonomik faaliyet ve işlemleri kapsamaktadır. Bu nedenle sigor­ tacılık, ekonomide hizmetler sektörü içinde yer almaktadır. Bu hizmetler genellikle "görünmeyen işlem­ ler" olarak nitelendirilmektedir. Bu nedenle, gerçekleşmesi ve sonucu birçok halde beşeri hisler sayesin­ de bilincine varılabilen ve değerlendirilebilen öteki hizmetlerle karşılaştırıldığında sigortacılık, daha bariz özellik taşır. Görünmeyen işlemler adı altındaki hareketler özellikle hizmet gelir ve giderleridir. Sanayileşmekte olan ülkeler, genellikle ihraç edilebilir stokları ve mal çeşitleri az olan, buna karşılık ithalat ihtiyaçtan yüksek seviyede olduğundan devamlı dış ticaret açığı veren ülkelerdir. Bu açığı, kendi kaynakları île gidermekte baş vurulacak önemli bir yol da görünmeyen işlemler gelirinin yeterli seviyeye çıkartılmasıdır. Bu takdir­ de dış ticarette beliren kronik açığın finansmanı büyük ölçüde sağlanmış olacaktır. Ancak sanayileşmek­ te olan ülkelerin büyük bir kısmı bu hedefe varmamakta, dış ticaret açığını gidermek için, görünmeyen kalemlerden gerekli fayda sağlanamamaktadır. (30) Sigortacılığın uluslararası bir ilişki olduğu ve riskin dağıtılmasında reasürans yolu ile yapılan plas­ man ve kabuller de dikkate alındığında, dışarıdan yapılan reasürans kabulleri ve bu şekilde yaratılan fonlar da önem kazanmaktadır. Sanayileşmiş ülkelerde bu döviz kazandıncı nitelikleriyle sigortacıların ödemeler dengesine olan katkılan, tüm mali kuruluşlann dış kaynaklı kazançlannın yansından fazlasına ulaşabilmektedir. (Sigorta Haberleri bülteni. 1980, Sayı 35, s. 12) faatini ipotek olarak verdiği kredi kuruluşuna devreder. Kredi sigortası yap­ tırmak suretiyle borçlunun vadede borcunu ödeyememe rizikosunu sigorta ettiren alacaklı, daha kolay kredi işlemlerine girişebilir. Özellikle dış ticarette ihracatçı sigorta kuruluşları tarafından kredi sigorta­ ları teşvik edilmektedir. İhracatın rizikosu garanti edilmek suretiyle ülkenin krediye dayanan ihracat işlemleri gelişmektedir. İpotek karşılığı kredilendirme işlemlerinde ödünç para veren kuruluşlar, bankalar üzerinde ipotek tesis edilen taşınmaz malın, yangın rizikosuna kar­ şı sigorta edilmesini zorunlu tutmaktadır. Çünkü, ödünç verilen paranın te­ minatı olan taşınmaz mal değerini yangın sonunda tamamen kaybedilmekte ve kredi açan banka, ayni teminatı paraya çevirmek imkanından yoksun ka­ labilmektedir. Aynca, girişimcinin karar vermesinde önemli rol oynayan risk unsuru, si­ gorta şirketi tarafından yönetildiği takdirde, girişimci rekabete ve sabit ser­ maye yatınmlanna daha rahat girebilecektir. Klasik birkaç tür riziko dışında diğer rizikolarda, işin durması, hammaddenin bulunmaması, nakit sıkıntısı çekilmesi gibi risklerde girişimcinin sigorta tarafından güvence altına alınma­ sı gerekmektedir. Genelde gelişmekte olan ülkelerde sigorta şirketlerinin yüklendikleri riskler, girişimci açısından karar verme aşamasında birinci de­ recede etken olan riskler değildir. Risklere karşılık olarak aynlan sermaye miktarını, bu riskin karşılığı ola­ rak sigorta şirketi yüklendiğinde, girişimci daha fazla sermaye ile yatırım ya­ pabilecektir. Gelişmekte olan ülkelerde, sigorta şirketleri hasar olma olasılığı yüksek riskleri sigorta kapsamı dışında bırakmaktadırlar. Bu tür riskleri taşı­ yacak sigorta şirketleri olmadığından, büyük işletmelerde çok büyük riskler için büyük miktarlarda fon ayrılmaktadır. Sanayileşmiş ülkelerde sigorta ku­ ruluşları tarafından girişimciye, rizikolar karşılığı olarak dondurduğu serma­ ye miktannı kendi yatırımlarına katma imkanı verilmektedir. - ekonomik çöküntü ve değer kayıplarınm önleyicisi olarak sigorta Kişi ve kuruluşları tehdit eden riskler gerçekleştiğinde bir değer kaybı ortaya çıkmaktadır. Bu değer kaybı, büyük emek ve tasarrufların sonucunda yaratılan varlıkları kapsadığında, ekonomik çöküntüler söz konusudur. Hasarın bir ekonomik faaliyeti durdurması sonucu ortaya çıkan istihdam sorunlan, yatınm ya da tüketim malzemelerinin üretim ya da tüketimden çe­ kilmesi sonucu da darboğazların, fiyat artışlarının ortaya çıkışı, ekonomik çöküntülere örnek olarak verilebilir. Sigorta faaliyetleri ile bu rizikolar gerçekleştikten sonra yatırım eksiklikleri, kayıplar sonucunda meydana ge­ len darboğazların, ekonomik çöküntü ve değer kayıplarının telafi edilme im­ kanı doğacaktı r(3^). BOLUM II TÜRKİYE'DE SİGORTA SEKTÖRÜNÜN FON YARATMA KAPASİTESİ 2.1 Sigorta Selctörü'nün Fon Yaratma İşlevi i. Mali piyasalar ve sigorta sektörü Ekonomik kalkmmanın kıt kaynaklara gerçekleştirilmesinde karşılaşılan temel sorunlardan biri, yatırımların finansmanı için gereken fonların temini­ dir. Gerek ekonominin finansman ihtiyacının karşılanmasında toplanabilir kaynakların en yüksek ölçüde ve en düşük aktarma maliyetleriyle kulanılabilir fonlara dönüştürülmesi, gerekse mali kaynakların ekonomide en verimli alanlara kanalize edilmesi, ekonomik gelişmeyi teşvik etmekte, hız kazan­ dırmaktadır, Gelişmiş bir ekonomide, fon dağılımının etkin bir şekilde gerçekleştirilme­ si, son derece önemli bir olgudur. Gelişmiş ülkelerdeki mali araç sayısı ve çeşidi ile, ya da mali piyasalardaki çeşitlilik ile az gelişmiş ülkelerin mali pi­ yasaları ve aracıları arasında önemli farklar bulunmaktadır. Ekonomik geliş­ me ile birlikte daha gelişmiş mali piyasalara ihtiyaç duyulmaktadır. Mali piya­ saların etkinliği artırmadaki temel amaç, ulusal ve uluslararası fonların kal­ kınmaya yönelik kullanımı ve mali piyasalara uluslararası rekabet gücünün kazandırılmasıdır. Bir ekonomide kaynaklann kullanılabilir fonlara dönüştürülmesi ve en ve­ rimli alanlara aktarılması için mali piyasaların iyi çalışması gerekir. Mali pi­ yasalar, bir ekonomide tasarruflann, bu tasarrufları daha verimli kullanacak olanlara mali araçlarla aktarılmasını sağlayan piyasalardır. Mali piyasaların gelişmemiş olması, ekonomik kalkınma çabalarına önemli engel oluştur­ maktadır. Mali piyasaların iyi çalışmadığı bir toplumda fertlerin bir kısmı çok düşük verimli yatırımlar yaparlarken kurumsal yatırımcılar, yüksek verimli yatınm alanlan için uygun şartlarla kaynak temin edemezler. Mali piyasa kurumlarının içindeki ve arasındaki rekabet, mali piyasaların gelişmesine hizmet etmektedir. Mali aracı kurumlar, mali piyasalarda arz ve talebi daha iyi tatmin edecek mali araçlar oluşturarak rekabet ederler. Bu re­ kabet, kaynakların dağılımının daha rasyonelleşmesi, fon aktarma maliyeti­ nin düşmesi ve piyasanın ihtiyacı olan bilgilerin daha iyi yayılması şeklinde ortaya çıkan verimliliği, artırmaktadır. Günümüzde uluslararası mali piyasalarda yer alan uzmanlaşmış kurum­ ların birçoğu, henüz Türkiye'de bulunmamaktadır veya gelişme aşamasın­ dadır (Tablo-16). Tablo 16 Fon Toplamada Etkin Mali Kurumlar ve Türkiye'deki Konumları Mali Kurumlar Gelişmiş Kalkınma Bankaları (Development Banks) Yatırım Bankaları (Investment Banks) Merchant Bankaları (Merchant Banks) Tasarruf Bankaları (Saving Banks) Ticari Bankalar (Commercial Banks) Sadece Mevduat Toplamayan Bankalar (Postal and Endorsment Banks) İpotek Kurumları (Mortgage Institutions) Tüketici Finansman Şirketleri (Financing Companies) Finansal Kiralama Şirketleri (Leasing Companies) Faktoring Kurumları (Factoring Companies) Hayat Sigortası Şirketleri (Life Insurance Companies) Yatırım Fonları (Mutual Funds) Yatırım Ortaklıkları (Investment Companies) Bireysel Yatırım Fonları (Individual Trusts) Emekli Fonları (Pension Funds) Risk Sermayesi Şirketeleri (Venture Capital Firms) Aracı Kurumlar (Brokerage House, Securities House) Gayrimenkul Yatırım Fonları (Real Estate Investment Trusts) Gelişen Mevcut Olmayan Mali araçlar açısından değerlendirildiğinde günümüzün gelişmiş mali pi­ yasalarındaki araçlardan bazılarının Türkiye'de kullanılmadığı görülmekte­ dir. Mali araç ve kurum eksikliği fon toplamada etkinliği azaltmaktadır. Kullanımı yaygın olan mali araçlar Vadeli mevduat, vadesiz mevduat, finansman bonosu, özel sektör tahvil­ leri, yatırım fonları, hisse senetleri, hazine bonosu, devlet tahvilleri, gelir or­ taklığı senedi, döviz mevdatı. Kullanımı yaygın olmayan mali araçlar Mevduat sertifikası, uzun vadeli değişken faizli mevduatlar, yatırım ola­ nakları katılma belgesi, uzun vadeli değişken faizli devlet tahvilleri, banka bonosu, swaps, hisse senedine dönüştürülebilir tahvil, tercihli hisse senetle­ ri. Kullanılmayan mali araçlar Tröstler, futures opsiyonlar -türev değerler, hisse senedi satın alma hak­ kı, altına endeksli tahviller, gayrimenkule endeksli fonlar, aktife dayalı men­ kul kıymetler, teminatlı bonolar. Sigorta işletmeleri, mali sistem içinde yer alan mali kurumlardır. Ülkemiz­ de, sosyal ve özel sigorta alanında faaliyet gösteren sigorta işletmelerinin mali piyasalar içerisindeki yeri, kalkınma planlarında belirtilmektedir; - para yaratan mali kurumlar: T.C. Merkez Bankası; Mevduat Bankala­ rı. - para yaratmayan mali kurumlar: Sigortalar; Yatırım, Kalkınma ve İhti­ sas Bankaları; Kredi ve Kefalet Kooperatifleri. Kalkınma planlarında özel sigorta şirketleri, para yaratmayan mali kurum­ lar olarak nitelendirilmektedir. - yarı mali kurumlar: Sosyal Güvenlik Kurumları -Zorunlu Sigorta ve Emeklilik Örgütleri. Kalkınma planında, amaç ve işleyiş yönünden farklılık gösteren özel si­ gorta şirketleri ve sosyal güvenlik kurumları birbirinden aynimaktadır. - hizmet gören mali kurumlar: Menkul Kıymet Borsalan, Diğerleri Özel Sigorta şirketlerinin para yaratmayan mali kurumlar olarak, sosyal güvenlik kurumlarının da yarı mali kurumlar olarak nitelendirildiği bu sınıfla­ ma; - mali kurumlar arasındaki sermaye ilişkisini, - sosyal ve özel sigorta kurumları arasındaki ayrımı, - para, kredi tasarruf ve sermaye piyasası alanında faaliyet gösteren ku­ rumları, açıklar nitelikte olduğundan tercih edilmektedir. Sigorta sektörü, ülkede yatırılabilir fonların birikimine ve bu fonların ve­ rimli alanlara yöneltilmesinde elverişli bir faaliyet alanıdır. Bu bakımdan si­ gorta sektörü kurumsal tasarrufların oluşmasına ve sermaye piyasasında fon arzına yardımcı olmakta, ülkenin ekonomik kalkınmasına katkıda bulu­ nabilmektedir. Bu nedenle, sigorta işletmelerinin, dünya ekonomilerinde bü­ yük tasarruf kaynağı olarak beliren, bir çok sektörün finansman ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayan, özellikle büyük yatınmların gerçekleşmesinde katkısı olan, sanayileşmiş ülke örneklerinde olduğu gibi çoğu kez bankalar­ dan daha gelişmiş faaliyetlere sahip olan mali kurumlar olarak değerlendiril­ meleri gerekmektedir. Ülkemizde sigorta sektörünün yıllarca ihmal edilişinin temelinde sigorta kurumlarının mali kurumlar olarak değil, sadece belirli ha­ sarları gidermek için kurulmuş bir organizasyon kimliği ile ele alınması yat­ maktadır. ii. Sigorta selctörü'nün fon yaratma işlevi Genel tanımı ile sigorta, belirli prim karşılığında, öngörülmüş bir rizikonun gerçekleşmesine bağlı zarar ya da hasarın karşılanmasını sağlayan sözleş­ me, belirli bir takım ekonomik değer kayıplanna ya da bu kayıpların sonuç­ larına karşı telafi mekanizmasını çalıştıran bir organizasyondur^^s). Bu orga­ nizasyonun tamamen olmadığı ya da yeterli olmadığı branşlarda telafi edil­ memiş ekonomik kayıplar ortaya çıkmaktadır. Toplumun belirli bir kesimini kapsayan ve genellikle zorunlu bir nitelik ta­ şıyan sosyal sigorta, genel tanımda yer almakla birlikte, ayrı bir sınıflandır­ ma içinde değerlendirilmektedir. Kişileri can, mal ve sorumlulukla ilgili riziko­ lardan korumaya yönelik olan dar anlamdaki özel sigortada ise temel ilke, aynı ya da benzer rizikolarla karşı karşıya bulunan olabildiğince çok sayıda kişiyle sözleşme yapılması ve bunlardan toplanan primlerle tazminatlan kar­ şılayabilecek bir fon yaratılmasıdır. Sigortada amaç, sigortalı kişilerin mal varlıklarındaki olası azalmaların karşılanmasıdır. Sistem, sigortalı bakımından "güven yaratma" özelliğinin yanısıra, "tasarruf ve kredi aracı olma" özelliği de taşımaktadır. Dolaylı ola­ rak kredi işlemlerini gerçekleştiren sigorta kurumları, aynı zamanda serma­ ye birikimi sağlayan toplu tasarruf kurumlarıdır. Makro ekonomik açıdan bu tasarruflar yatırıma kanalize edilebildiği oranda değer kazanmaktadır. Yatırımlara yöneltilebilecek fonların yaratılmasında katkıda bulunarak, döviz kazandırıcı ya da döviz tasarrufu sağlayacak hizmetleri gerçekleştire­ rek, ekonomik faaliyetlerin güven içinde yürütülmesine olanak sağlayacak koşulları hazırlayarak, ekonominin kalkınmasına ve gelişmesine önemli öl­ çüde yardımcı olan sigorta sektörü, bu fonksiyonlannı ülkemizde yerine geti­ rememektedir. - Sigorta şirketlerinin fon yaratmasını engelleyen temel neden, sigorta iş­ letmelerinin ekonomik işlevinin ülkemizde yeterince anlaşılmamış olması ve bunun sonucunda sigorta işlemlerinin sermaye piyasası kapsamı dışın­ da bırakılmasıdır. - Sigorta şirketlerinin ulaştıkları prim gelirlerinin yetersiz oluşunun yanı­ sıra ulaşılan fonlar da rasyonel kullanılmamaktadır. Prim gelirlerinin sı­ nai yatırımların finasmanında kullanılmayıp kısa vadeli yatırımlara kaydırıl­ ması, kurumların etkin yatırım portföyünü oluşturmadaki başarısızlıkları, fon oluşturmada kısır bir döngü yaratmaktadır. Fonlann rasyonel kullanılmamasında yatırım sahalarının yasayla kısıtlanması da diğer önemli engel olarak görülmektedir. - Sanayileşmiş ülkelerde, sigorta endüstrisinin özellikle fon yaratma açı­ sından ekonomideki etkinliği önem kazanmaktadır. Bu ülkelerde sektörün gelişme süreci içerisinde teknik karları gittikçe azalmakta, buna karşılık mali karları da dikkat çekici ölçüde yükselmekte ve mali kurumlar olarak bü­ yük yatırımlara girişmektedirler. Kalkınma planlannın uygulamaya geçmesinden^^^) günümüze kadar olan süreç içerisinde sigorta şirketlerinin mali karlarının bilanço karları içerisinde­ ki payının gittikçe artıyor olması, bu kurumların ülkemizde de mali kurum olarak önem kazanmaya başladığını göstermektedir. - Ülkemizde sigorta şirketleri, mali aktifleri açısından en küçük mali ku­ rumlardır, sermaye piyasasına aktardıkları fonlar oldukça azdır. Bunun önemli nedenleri arasında sigorta sektörünün yıllarca durağan bir yapı içeri­ sinde sıkışıp kalması ve çok çeşitli sorunlar nedeniyle, bir bankaya ya da güçlü bir sermaye grubuna dayalı olmadan yaşayamaz hale gelmeleridir(34). Ekonomide fon yaratma işlevini yerine getiremeyen Türk sigorta sektörü­ nün, kullanabileceği çok geniş bir potansiyeli bulunmaktadıK^s). Türk Sigorta Endüstrisi'nde son yıllarda yaşanan gelişmeler, sigorta kurumlarının mali (33) Plan ve programlarda ulusal ekonominin parasal yönü ile ilgili çalışmalarm yapılacağı, çeşitli de ve zamanı geldikçe tekrarlanmaktadır. Ancak sermaye birikimi sosyal bir olay olarak işlenmiş, ye birikimini gerçekleştirecek motivasyonlar ve ortam yaratılamamıştır. yerler­ serma­ İkinci beş yıllık kalkınma planında hayat sigortaları yoluyla biriken fonlann artıniması ve kalkınmanın fi­ nansmanına yönlendirilmesi öngörülmektedir. IJçüncü beş yıllık kalkınma planında sigorta endüstrisinde toplanan fonlann, öncelikli sektörlere ve yörelere yönlendirilmesi öngörülmüştür. Beşinci beş yıllık kalkın­ ma planında ise para ve kredi politikası başlığı altında sigorta sektörüne kısaca yer verilmekte, "sigorta sisteminin yeniden düzenlenerek, daha dinamik bir yapıya kavuşturulması" amaçlanmaktadır. Altıncı beş yıllık kalkınma planında, eski planlara oranla sigortacılığa daha fazla yer verilmektedir. Son planda, "özellikle kamu sağlığı ve güvenliği gibi alanlarda zorunlu sigorta uygulamasının geliştirilmesi ve yaygın­ laştı n iması" amaçlanmakta ve şu önerilere yer verilmektedir; - Sosyal güvenlik sasına yöneltmeleri kurumlan, özel yardımlaşma sandıklan ve sigorta ve portföylerinde özel kesim menkul kıymetlerine - Türkiye'de uygulanan sigorta türlerinin uygulanması ve sigorta araştırılması ve bu yöndeki uygulamalarla sigorta sektörünün yararlanılmasının sağlanması, - Sigorta sektöründe rekabet ortamının oluşmasının şirketlerinin fonlannı ağırlık verilmesinin mevcuttannın fon yaratma geliştirilmesi potansiyelinden sermaye piya­ özendirilmesi, olanaklannın tam olarak sağlanması, - Sigorta şirketlerinin uluslararası pazarlara açılması için gerekli ortamın (34) Fon yaratma işlevinin parasal boyutu değerlendirildiğinde ülkemizde bankaları, mali piyasalann en güçlü kurumu olarak görülmektedir. Uzun dan kontrol edilmesi ve çeşitli ülkelerde bankalara yasaklanmış konularda sı, mali piyasalanmızda bankalann dışında başka kurumlann gelişmesini oluşturulması. oligopolistik yapılan ile ticaret süreler faizlerin devlet tarafın­ dahi tekelci yetkilerin tanınma­ engellemiştir. kurumlar olarak ele alınmaya başladıklarını ve sigortacılığın ekonomik işle­ vinin önem kazanmaya başladığını göstermektedir^^e). 2.2 Sigorta Sektörü'nün Fon Kaynakları Sigorta sektörünün yarattığı fonlar, belirli bir amaca yönelik ekonomik de­ ğerleri, yatınmlar için önemli bir potansiyeli ifade etmektedir. Fon kaynakları sigorta sektörünün mali tablosunu -pasif taraf-, fonların kullanım alanları da sektörün ekonomik tablosunu -aktif taraf-, göstermektedir. Fon kaynaklarını dört grupta toplamak mümkündür(37). - kaynağı girişimci olan fonlar -Ödenmiş sernaye - kaynağı hukuktan doğan fonlar -Kanuni yedek akçeler, teknik ihtiyat­ lar, amortismanlar - kaynağı ekonomik tercihlerden doğan fonlar - işletme faaliyetinden doğan fonlar -kar İlk üç grupta ortaya çıkan fonlardan, sigorta prim hacminin kullanılabilen kısmından ve orta-uzun vadeli yabancı kaynaklar'dan^^s) oluşan toplam po­ tansiyel, başlıca iki ana faaliyete; teknik işlere ve mali yatırımlara kanalize edilmektedir. Bu faaliyetlerden elde edilen kardan, vergiler ve dağıtılacak kar payı düşüldükten sonra kalan "ihtiyat", işletmenin bünyesinde yeni bir fon oluşturmaktadır. Türkiye'de özel sigorta kesimi, 1992 yılı sonunda 7,9 trilyon liralık fon biri­ kimi sağlanmıştır (Tablo-16). Bu fonlar içerisinde kaynağı hukuktan doğan fonlar, %66.89'luk paylan ile en büyük ağırlığa sahiptir. Bunu %17.94'lük pa­ yı ile kaynağı girişimci olan fonlar, şirketlerin ödenmiş sermayeleri izlemek­ tedir. Sigorta şirketlerinin 1992 yılı sonunda elde ettikleri 8.171,9 milyar lira­ lık primlerin kullanılabilir miktan da aynca ek fon yaratmaktadır. (35) Az gelişmiş sigorta sektörlerinde sermaye, teknoloji ve eğitim eksiklikleri nedeniyle, sigorta üretim yapabilecek branşlarda atıl kapasiteler söz konusudur. Sigortanın uygulandığı branşlarda, üretim ya da satış düzeyi, olması gereken düzeyin çok altındadır, bu nedenle boş kapasite vardır. Aynca, sigorta üre­ timinin henüz uygulanmadığı sigortalanabilir risklerin bulunduğu branşlar bulunmaktadır. Her iki neden­ den dolayı, sigorta güvencesinden yoksun alanlar ortaya çıkmaktadır. Bu alanlarda, sigortalanmamış ri­ zikolarda, riskin gerçekleşmesi sonucunda oluşan hasarlar telafi edilememekte, ekonomik kayıplar orta­ ya çıkmaktadır. Sigorta faaliyetlerinin yetersizliği, prim, çeşitli rezerv ve birikimlerin de yetersiz düzeyde kalmasına neder olur. Bir başka anlatımla, sigortanın uygulanmadığı yada yeterli olmadığı alanlarda, ekonomik gelişme ve büyüme engellenmiş olur ki bu da bir ekonomik kayıp olarak ortaya çıkmaktadır Dr. Şebnem Duman, "Türk Sigorta Sektörü'nde Boş Kapasiteler ve Ekonomik Kayıplar", Bilaraş İstan bu 1990,3.76. (36) Sermaye Piyasası Kurulu'nun temmuz 1992 içerisinde açıkladığı 90'lı yıllarla ilgili hedefler arasında sigorta sektörüne de yer verilmektedir; - "Sermayenin tabana yayılmasına, gelir dağılımının düzeltilmesine, ekonomide demokrasinin ve sosya güvenceliğin sağlanmasında katkıda bulunmak" amacıyla, sosyal güvenlik kurumları ve sigorta şirketleri­ nin sermaye piysalarından daha etkin yararlanmalarını sağlayıcı önlemlerin getirilmesi amaçlanmaktadır, ii. "Çatışanlar ve tasarruf sahiplerine", sigorta şirketlerinin bünyesinde faaliyete geçecek emeklilik yatırınfonları ve çalıştıkları sürede emeklilik dönemleri için birikimde bulunabilmelerine ortam sağlanmaktadır. (37) Reasüröre ve retrosesyonere olan borçların karşılıklı menfaat ve dayanışma gereklerinin ölçüsünde geciktirilmesi sonucu doğan cari hesap bakiyeleri, sigorta işletmelerine faizsiz ve vadesiz kredi kullanın olanağı sağlanmaktadır. Bir kesimin alacağını geç tahsil ettiği için uğradığı kayıp, diğer tarafın sağladığ. yatırım geliri ile telafi edildiği için endüstri açısından sonuç değişmemektedir. Bu nedenle bu tür kaynak­ lar, bir fon kaynağı olarak değerlendirilmemektedir. (38) Ülkemiz sigortacılık sektöründe özkaynak ve primler dışında yabancı kaynak bulunmamaktadır. Genelde sigorta şirketleri, orta ve uzun vadeli banka kredilerine kullanımı alışkanlığ. başvurmamaktadır. Tablo 17 Türkiye'de Özel Sigorta Kesiminin Fon Birikimi ve Yıllara Göre Artış Oranı Yıllar 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 Kaynak: "Türkiye'de Sigorta (Milyar TL) Yıldan Yıla Artış Hızı (%) 96 157 323 599 1,136 2,258 4,211 7,979 63 105 85 89 98 86 89 Faaliyetleri Hakkında - Rapor", Sigorta Murakabe Kurulu Tablo 18 Türkiye'de Özel Sigorta Kesiminin Fon Birikimi (1992) (Milyon TL) (%) 1. Kaynağı Girişimci Olan Fonlar - Ödenmiş Sermaye 1,431,410 17.94 2. Kaynağı Hukuktan Doğan Fonlar - Kanuni Yedek Akçe - Riyazi İhtiyat - Diğer Teknik İhtiyatlar - Amortismanlar 5,336,957 106,012 2,314,012 2,606,981 309,952 66.89 885,825 117,096 231,811 11.10 3. Kaynağı Ekonomik Tercihlerden Doğan Fonlar - Serbest Karşılıklar - Diğer Karşılıklar - Yeniden Değerleme Fonu 4. İşletmeden Doğan Fonlar Toplam 536,918 324,541 4.07 7,978,733 100.00 2.2.1. Özkaynaklar Yakın geçmişe kadar özel sektörün sigortacılığa ilgi göstermemesi, planlı döneme girildiğinden itibaren sigorta şirketi kurulmasına izin vermeyen eko­ nomi politikaları, sektördeki sermaye yatırımlarını olumsuz yönde etkilemiş­ tir. Ayrıca, sermayenin %90'nın üzerindeki kısmının sınırlı sayıdaki banka veya holdingin kontrolü altında bulunmasının yarattığı oligopol yapının reka­ beti azaltması(39), yönetimlere içinde bulundukları sermaye grubunun genel stratejileri içinde serbesti tanınması, sektördeki sermaye yatırımlannı olum­ suz yönde etkileyen faktörlerdir. 1992 sonunda ulaşılan 7,9 trilyon liralık fonun, 1.886,3 milyar TL'lık kısmı özkaynakları ifade etmektedir; Ödenmiş sermaye 1.431,4 milyar TL Yasal yedek akçeler 106,0 milyar TL Diğer yedek akçe ve karşılıklar 348,9 milyar TL 1,4 trilyon liralık ödenmiş sermaye içinde yeniden değerleme suretiyle zamanla sermayeye katılan ve yatınmlarm finansmanına, ülke ekonomisinin büyümesine kaynak olabilecek efektif bir değer yaratmaktan uzak olan fon­ lar da bulunmaktadır. 1992 sonunda Türk bankacılık sektörünün 36 trilyon TL'yı aşan özkay­ nakları dikkate alındığında sigortacılık sektörüne yeni bir sermaye yatırımı­ nın yapılmadığı ve sektörde faaliyet gösteren ortaklıklann da önemli ölçüde sermaye yatırımında bulunmadıkları görülmektedir. Sermaye artırımları da çoğu kez işletme sermayesi açığını kapamaya yönelik olmuş, kanuni yedek akçelerle artan sermaye üzerinden ilave yapılması olanağı tanınmasına rağ­ men yatırımda bulunmaya imkan verecek fonların oluşturulmasına fırsat ya­ ratmamıştır. 2.2.2. Primler Primler, sigortalıdan tahsil edilmesinden hasarın ödenmesine kadar ge­ çen süre içinde bazı sınırlamalarla kullanılabilir olan fonlar, işletme için esas kullanım imkanı olan fonlardır(40). Sigorta sistemi aracılığı ile oluşturulan bu fonlar, ülke kalkınmasında kullanılabilir bir potansiyel oluşumuna katkıda bu­ lunmaktadır. 1970'li yıllarda 1 milyar TL'dan 15 milyar TL'ya gelişme gösteren toplam direk prim üretimi, 1989'da 1 trilyon TL'yı aşmış 1992 sonunda 8,2 trilyon TL olarak gerçekleşmiştir (Tablo-19). 1970'li yıllarda enflasyon oranının altında kalan prim üretimi artışında reel gelişme sağlanmamış, 1980'li yıllarda ise reel anlamda yeterli prim artışları gerçekleştirilememiştir. (39) 1992 sonu lam sektör payı üretimlerine %65.7'dir. göre ilk on sigorta şirketinin toplam sektör payı %42.3, ilk yirmi şirketin top­ (40) Sigorta şirketlerinin güvence işlevi, düzenlenen sigorta poliçesi ile yürürlüğe girmektedir. Sigorta po­ liçesinin karşılığında alınan primler, sigorta şirketlerinin üretimlerini oluşturmaktadır. Kendine özgü tek­ niklerle teorik olarak hesaplanan primler, sigorta dönemi içinde ortaya çıkacak o daldaki rizikonun karşı­ lanması için kullanılacaktır. Toplam prim hacminin yapısı içinde 1982 yılında %5.56 olan yabancı şir­ ketlerin ya da temsilciliklerin toplam prim hacmindeki payları, 1992 sonunda %10.54'dür. Yönetim teknik ve yatırım stratejileri ile farklı düşünce yapısı içinde olan yabancı sigorta şirketlerinin toplam içindeki yüzde 10'luk payları, yaratılan fonların değerlendirme karakterini önemli ölçüde etkilememektedir. Biriken fonların önem düzeyi, prim üretiminin GSMH içindeki payında de­ ğerlendirilmektedir (Tablo-20). Toplam prim üretiminin GSMH içindeki pa­ yında 1980'li yıllarda artış görülmesine rağmen ülke karşılaştırmalarında bu oranın çok düşük düzeyde kaldığı görülmektedir. CO CO LO 00 00 q 1^ i d CD CO CvJ CO CO CO CM q od C\J CD 00 0 0 CO CM 00 CO C D 00 CD q LO 00 CM CM LO o CD CO 0 0 LO CD CO o CO CM CD lO lO CD CD "«-• CD CD CD 00 CD LO CO 0 0 00 i d o CO C D 00 o CO CD CO CD << CO LO LU û_ O O CvJ O) Q LU O >< ay LU CO CD 00 ö c\i LO LO CD CD oö CO OJ 00 00 - i C\İ c\i 00 o in CD CM Ö Ö Cvl l O lO o CD C D CM CO CM CM CD CD o T— CD C D CD o CD id LO :^ CO CD 0 0 CVJ 0 0 Ld T - CT) • I — CO -rCO CD CM CvJ LO LO o CD id CD CD CD CvJ o o CO C D l< CD CD CD 00 l < CD CD CD CD TD lO 00 1 ^ CO CO CO 0 0 C D 0 0 C D LO o OJ CM id o LO CD CO LO C D C D o T— CO 1— LO lO_^ CD^ " 1 00^ LO^ CM T— T— Cvj"^ CM"^ CD" CD" C D 0 0 C D CO LO CO 00 lO q CvJ^ Cvl CM'^ LO'^ 1 CvJ CO 00 CD^ 0 0 CO C D 0 0 0 0 CO CO CM CD T— T— C\J CO CD" CD"^ 00 00^ LO T— Cvj" CD CO CO CO o C D CO CO o LO CJ CM •r-' CM i d CM O 00 CO CO CD Cvi CM co" X (D CO 00 00 Ö ırj c\i CD CD o o < ii CM LO CM <D CM CM CM id o 1^ 00 CD T— CM T— CD CM T— CD 00 CD CO CO LO •r- i d C D CD 0 0 o 00 CM CD o CM CM 00 CM CD CD LO 00 Cvi Ö 00 00 o CD C D CD- LO CO CO Cvl — CM ^ LO CJ 1 ^ CO LO CvJ C D 1— CD CD CO CD"^ CD" CD CD o CD G> O o CVJ •1— CO CvJ LO^ 0 0 T— CD^ Cvj"^ •1— Cvj"^ 1— T— 00 00 ^ 00 CD C D CO C D Cvj"^ 0^ oo" CM 0 0 0 0 CvJ 0 0 T T— CvJ LO 0 0 :^ CD lO 00 co" oo" CD^ CO CO CvJ CD^^ LO^ CO^ Ö CD CD CvJ CM CM CM CD LO o" co" ID CD CD^ ^l O CVJ o o CvJ o LO"^ CD"^ C D CO LO CvJ 0 0 oT LO CM T— c> CD lO o CO CO CD 0 0 •y— C D CO CD T— CM Ö 00 CD T— CM 00 T— CM"^ CD" CO LO co^ CD'^ o 00 1^ o o o co'^ CD CD 00^ LO^ C D CD T— LO CM" CD 00 CM <J> )^ CM 00 CD O CD CD CD CM O) ir o 00 1— ^ o ü 00 00 00 CD CD CD 0 0 CO LO LO CO CO CD 00 00 ö H 1 CO o a. O < ^ 00 CO CvJ 0 0 Q ^ >< X LU CÇ d . ' i LO CD CJ> 00 ir a. <,— 00 o CO CM o> CD LO CD LTİ C\J CD 00 CD ^ CD CD CD a> q CD LO C D CO CO CO CvJ CM CM CD O cy> CD CD 00 i d 00 CO CO CO LO 00 CvJ CM 00 lO ^ CvJ LO Cvi l < CO CO LO CD CM CD CM CD ^ CD O CM CD CD CD CO Cvi CO CD 00 00 CD CM CM Cvi 00 o < CD LO CO 1 00 d c\j 00 ^ CVJ CD C D C D 0 0 C\J 00 CO CO od 00"^ Cvj" co'' CD (D CO C D LO CM^ CD^ o Cvj'' 1 5 .^-^ O"oû CD o 00 ^ CO CD C D C D o 0 0 CO o Cvj'^ oo'' CD" CD"^ CVJ 1 ^ o CM CD^ Cvj"^ co"^ u i oo*" o CM CvJ CD 0 0 CM 1 ^ CO CvJ^ ^ o" co" lO 00 lO" CM"^ CM °° co^ CO 1— oo" lO lO CM CD" 00 CD l O o CO CD CvJ 1 ^ C D LO CO LO l O CD o CO 00^ o 00^ 00^ CD" co" oT 0 0 0 0 r-. CM CM CD_^ T— 00^ CD CO CM^ CD"" 10*^ CD"^ 0 0 CvJ CD 5 CD"" T T - CO l O T— co"^ T— CO $M CO q ^ CM o 00 CD CD CD CD CD O 1^ CD CM LO CO CD CD CD 00 CD CD ( D o 00 00 CD Cvl CO 00 00 CD CD 0 ^ LO 00 CD CD 00 CD 00 00 00 a> CD 00 CD O CD G) T— oo'' CM"^ CvJ CD CD CD Tablo 20 Sigortacılık Sektöründe Biriken Fonların Önem Düzeyi Yıllar Toplam prim / GSMH (%) 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 0.40 0.37 0.41 0.43 0.49 0.50 0.54 0.60 0.57 0.61 0.87 Kişi başına prim TL 356 504 731 947 1,767 2,635 3,715 5,904 10,560 18,719 39,153 Yatırımların finansman kaynağını sağlamada sektörün prim üretiminin katkısı değerlendirildiğinde, sanayileşmiş ülkeler için önemli düzeylere ula­ şan toplam prim hacminin ülke yatırımları içindeki payının, Türkiye'de %3'ü aşamadığı görülmektedir(4i). 2.2.2.1. Hayat ve Hayat-dışı Sigortalar Sigortacılığın fon yaratma işlevinin gerçekleşmesini sağlayan en önemli etken, hayat sigortacılığıdır. Hayat sigortacılığının sağladığı uzun vadeli fon­ lar, ekonomilerin en büyük finansman kaynağını oluşturmaktadır. Gelişmek­ te olan ülkelerde, nüfusun ortalama yaşı yükseldikçe, hayat sigortası ve emeklilik fonlarına olan talep giderek artmaktadır. Ülkemizde toplam sigorta primleri içerisinde hayat sigortası primlerinin payı, oldukça düşüktür. 1985 yılında %1 civannda olan bu oran, günümüzde %20'ye gelebilmiştir. Ancak ulaşılan bu düzey, potansiyelin oldukça altında­ dır (Tablo 19-21). 1985 yılından sonra hayat sigortası primlerinde önemli artışlar gerçekleş­ miştir. Bu gelişme ile birlikte ancak 1989 yılından sonra hayat sigortası prim­ lerinin toplam içerisindeki payının %10'u aşmış ve %20'lerin üzerine çıkmış­ tır. (41) Primlerin tahsilatmdaki etkinlik, yeterli düzeyde değildir. Sabit ve mütehavvil teminat olarak yasayla belirlenmiş oranlarda üretilen primin bir bölümüne sınır konulması, teminatların belirli yerlerde kullanıl­ ması şartının aranması; reasürör ve retrosesyoner için yurt dışına giden primlerin depo olarak üzerlerin­ de tuttuklarının üstündeki kıs 1 m lan n prim transferini gerekli kılması; hasar/prim oran lan na ve kendi konservasyonlarına göre yönetimin takdir edeceği ölçülerde beli bir yüzdeyi ankes olarak kasada nakit ve bankalarda vadesiz olarak disponsibl olarak bulundurulması, fonların kullanım oranlarını daha da daralt­ maktadır -Tacettin Aliefendioğlu, "Sigorta ve reasürans şirketlerinde toplanan fonların ülke ekonomisinde verimli kullanım yollan". Türk Sigortacılığının Geliştirilmesi Semineri, İTO Yayınlan, Eylül 1986, s.88. C\J 00 CO o o od 00 o (7) C\J o CD CD CD CO od CD od 00 00 o CD CO CO CO CO in o 00 CO CD CO CD CO CD CD C3Î o o 00 CO E 1 o E o 5 d CO CD o o CD CO ın o CO LO C3> LO 1^ (J) cr> LO o CD o c\i ö CL 15 û *-» < CÜ < CO CD O) cr> X ^ 'E C4 CJ) <j> o CO CO Cı> CJ> lO CO LO CJ> CD O) C3) od od LO lO o CO CO CO o o 00*^ CD"^ CO o CL O: X2 0) as O o tr o Ö5 oo CD LU 00 CO LO C\J CO CTT Es CO LO" LO^ CJ o eg 1^ LJJ CD"^ ü c CO CO > :3 < < 'o: LU _l 1— UJ-J CD T— CJT o LO C\J LO lO" CO CO o o CM C5> CD CM CD CM lO^ o" ırz LO 00 co"^ ^•^ o T— CO co^ cd^ CM ''t lO^ co"^ o" CD CD^ C3Î CM^ CM ^1- LO 00 \6 o o o LO 00^ O) cd' CD 00 00 CD 00 DC O 1CM 00 CO 00 lO 00 CD 00 1^ 00 CD 00 00 C5> 00 CD o CJ) O) CM CD CJ) ülkemizdeki yedi sigorta branşmm hayat branşı dışındaki altısı kısa va­ deli fonlar yarattığı halde, yalnız hayat sigortasının uzun vadeli fon yaratma işlevi bulunmaktadır. Günümüzde hayat sigortacılığında egemen olan dü­ şünce, hayat sigortasının hem bir tasarruf aracı hem de geleceğin güvence altına alınmasını sağlayan bir araç olarak görülmesidir. Türkiye'de hayat si­ gortaları, bugünkü durumlan ile bu çifte işJevi yerine getirmemektedir. Oysa, sigortacılığın gelişmiş bulunduğu ülkelerde hayat sigortası, toplam primler içerisinde en üst sırayı almakta, sigortacılığın sadece bu dalında yaratılan fonlar, devlet bütçesi olanaklarına yaklaşmaktadır. Ülkemizde enflasyon oranının yüksek olması, korunma amaçlı olan ve kı­ sa vadeli tasarruf amacı taşımadığı için yatırılan primlerin geri alınamaması, tasarruf amaçlı uzun vadeli poliçelerin tercih edilmesine neden olmuştur. 2,3. Fon Kullanım Alanları - Mali Yatırımlar Sigortanın fon yaratma gücünün ekonominin emrine verilerek kullanılma­ sı, özellikle sanayileşmiş ülkelerde vazgeçilmez bir kaynaktır. Sigortanın ta­ sarrufu teşvik fonksiyonu ve biriken fonların verimli alanlara yatırılması, ülke kalkınmasında önemli rol oynamaktadır. Sanayileşmiş ülkelerde sigorta ve reasürans şirketlerinde biriken fonların verimli yatırım alanlarına kanalize edilmesi sonucu, sigorta işlemleri sonu­ cunda teknik zarar ortaya çıkarsa(42) bile yatırım gelirleriyle önemli karlar el­ de edilebilmektedir. Sigorta şirketleri ana faaliyet konulan olan sigortacılık işlemlerinden tek­ nik gelir veya teknik zarar elde etmektedirler. Teknik gelirden, sigorta şirket­ lerinin genel giderleri düşünüldüğünde ortaya çıkacak rakam sigortacılık iş­ lemlerinden ne kadar kar elde edildiğini ortaya koymaktadır. Teknik faaliyet sonucu sağlanan kazanç, menkul veya gayrimenkul yatı­ rımlarında değerlendirilmektedir(43). Sigorta şirketlerinin "fon yaratma" imka­ nı buradan kaynaklanmaktadır. Net teknik gelirden-vergiden sonra şirketlere kalan net kardan(44)^ yatırımlara ayrılan kısımlar ne kadar küçükse, şirketler menkul ve gayrimenkul yatırımlarına yeni kaynaklar tahsis edememekte, açık anlatımla fon yaratamamaktadırlar. (42) Türk sigorta şirketlerinin teknik sonuçlanndaki olumsuz rmda da sigorta şirketleri aleyhine gelişmeler yaratmaktadır. (43) Sigorta yat priminin gelişmeler, yurt dışr reasürans şirketlerinde öz ve dış kaynak sermaye unsurlarının varlığı özellikle hayat bir parçası olan tasarruf primi tutarlan, sigortacıya geniş yatınm inîkanlan (44) Sigorta şirketlerinin ulaştıklan prim çici olarak girmektedir. Toplam primden, misyon" ödenmektedir. anlaşmala- sigortalarında, ha­ sağlamaktadır. gelirlerinin bir bölümü kasalarına girmemekte, bir bölümü sigorta poliçesinin türüne göre "aracıya", acentaya belirli de ge­ bir "ko­ Bunu yanısıra sigortalılar ve aracılar, sigorta şirketlerine olan borçlannı peşin ödemezler. Bu nedenle ha­ san peşin ödemek zorunda kalan sigorta şirketi, primi büyük gecikmelerle tahsil etmektedir. Prim rakamı, sigorta şirketinin kasasına tamamı girmeyen bir rakam olmasına karşılık hasar rakamı, kasadan mutlaka nakit olarak çıkan rakamdır. Sigorta şirketleri sigorta işlemlerinin bir bölümünü kendi üzerlerinde saklarlar-konservasyon. Kalan bölü­ mü, yerli ve yabancı reasürans şirketlerine devrederler. Hasar ortaya çıktığında, reasürans şinketleri, devraldıkları prim oranı ile anlaştıkları hasar türlerine göre hasar ödemesinde bulunurlar. Sigorta sektörünün fon yaratma kapasitesi üzerinde etkili olan en önemli unsur, mali yatırımlardır. Sigorta şirketleri, mali yatırımlardan elde ettikleri karlarla gelişmekte ve ekonomiye kaynak yaratmaktadır. Mali yatırımların sonuçları, teknik ve mali karlılık üzerinde görülmektedir. Özkaynakları yeter­ siz, teknik karlılığı düşük olan bir sigortacılık sektöründen ekonomiye kay­ nak yaratmada fazla bir şey beklenemeyeceği açıktıK^^). Yüksek enflasyonun artık kronikleştiği ülkemizde, sigortacılık sektörü de bundan olumsuz yönde etkilenmektedir. Yıllık prim artışları, nominal olarak yüksek görünsede reel olarak enflasyonun etkisinden arındırılıp analiz edil­ diğinde oldukça düşük kalmaktadır. Reel anlamda gelişme göstermeyen primlerden, yüksek faaliyet giderleri düşüldüğünde kalan teknik karlar eko­ nomi içinde önemsenemeyecek kadar düşüktür(^6)_ (45) Esas olan bilanço kan içerisinde, teknik faaliyet sonuçlannın şirketlerinin gerçek anlamda, kar edemedikleri, geçmiş karlardan yesinde bilançolannın karlı sonuç verdiğini ortaya koymaktadır. payıdır. yaptıkları (46) Sigorta şirketlerini 2 ana fonksiyonu bulunmaktadır; riske karşı Toplanan fonların değerlendirilmesi açısından hayat sigorta şirketlerinin branşlarda çalışan sigorta şirketlerine göre ağırlık kazanmaktadır. Bu sigortası yapan şirketlerdeki kadar büyük fonların birikmeyeceği görüşü Fon yönetiminde mali kurumlar için genelde geçerli olan temel ilkeler Bu ilkeler; Bu payın küçüklüğü, sigorta yatınmlann mali gelirleri sa­ korunma ve mali kurum oima. mali kurum olma özelliği, diğet aynmda, diğer branşlarda, hayat yer almaktadır. sigorta şirketleri içinde geçerlidir. 1. Emniyet 2. Paraya çevrilebilirlik -Likit olma gerektiğinde ve herhangi bir değer kaybına uğramadan paraya çevrilebilme. Likidite, hayat dışı sigortalarda önem kazanmaktadır. Özellikle hayat dışı sigorta branşlannda biriken fonlar, yüksek faizli ve paraya çevrilebilme özelliği kolay olduğu için sabit getirili menkul kıymetle­ re yöneltilmektedir. 3. Karlılık -Geliri en yüksek düzeye ulaştırma. Hayat sigortalarında karlılık, en başta düşünülen fatkördür. Gelişmekte olan ülkelerde teknik karlılığın yatınmlan hızlandırmada önemli rolü bulunmaktadır. Ülke ekonomisi geliştikçe, verilen hizmetin kalitesi artıkça teknik karlar önemini yitirmekte, gelişen mali piya­ salara yönlendirilen fonlann sağladığı yüksek getiriler, mali karlılığı ön plana çıkarmaktadır. 4. Riski dağıtma -Aktif çeşitlendirme. Ülkemizde sigorta şirketlerinin portföyünde;i. tahviller -Tahvillerdeki risk daha az, likidite daha yüksektir. Özellikle devlet tahvilleri, sigorta şirketlerinin amaçlarıyla uyum sağlamaktadır. Çünkü bu yattnmlarda emniyet daha fazladır. Özellikle hayat sigortası şirketlerinde, yü­ kümlülüklerin hesaplanabilir olduğu kabul edildiğinde, sigorta şirketlerinin daha çok tahvil yatırımlanna yönelmelerini doğal karşılamak gerekmektedir. Aynca ülkemizde özel kesim tahvilleri değişken faizli ola­ rak çıkartılabilmektedir. Uygulamada, tahvile yapılan yatırımın konpozisyonunda özel kesim tahvillerinin pek ağırlık taşımadığı, sigorta şirketlerinin daha çok devlet tahviline yöneldikleri görülmektedir, ii. Hisse senetleri -Sigorta şirketleri için hisse senedi yatınmlan, tahviller kadar emniyetli bir yatırım alanı olarak görülmemektedir. Bunun önemli nedeni, hisse senedi fiyatlarının istikrarsız olması, buna karşılık tahvil gelirlerinin belirli olduğudur. Sigorta şirketlerinin fon yönetiminde gelirin belirli olması, geleceği görme açısıdan büyük ölçüde kolaylık sağlamaktadır, iii. Taşınmaz mallar iv. Krediler bulunmaktadır. 00 o CM CD^ CD^ o CM 00^ CM CO CO CD CM^ CD^ CM oo" CJ) CO CM"" û_ o CD z LU 1 in CM*" 00 in o CO CM 3 (J) in CD CD 00 00 in 5 CD in CD CM "oc >< :D hE n CO CO ^ 00 in o CD CM in 5 CO CO CO in CO CM CO >c CM CM O "E 'H o SI- n hc o >. CO in c i CO :3 (0 CO 0 CD o o o CD CO CM CM N CO CO CD CD 00 CO CO o _j O o. T. CC o O) (J) in LO CD >CO LO O) in O) CO OC UJ in CJV CO CO CO cJ O) 00^ in CO o CD in CM z 00 eg > < Q UJ CD o 00 Ö CM UJ O) UJ O) CO in 00 o CD 00 Ln CO CJ) CD 00 o CO CO CO Ln CD q CD CO CM CD Ln 'n: CD 00 CD 00 CJ) 00 00 CJ) CD 00 CJ) o CJ) O) CD CD CM CJ) CJ) o CD LO CD 00 LO LO 00 cd ^ oi Ö C\J CM 00 CD CD _l CM CM 00 00 CD CD LO CD CD O CD CM 00 CO oi CO 00 CO LO CD CD 00 CO CD CM 00 CVJ q CM CD CD CO CM CO 00 CD CM CO in CD CD CD CO CO CM CD 1— o CD CD CM z: LU "oc < o T - CVJ LO CM O CÜ CD CD CO CM CD 00 od :3 o LO 05 > C c CO CM 33 0) O (J> Gi CO CD oJ CM CD 00 00 CM G) CO 00 CD 00 CD 00 CD CD CD CD CO CM LO CO CO CM o _i O ÛL O n c CO (O 03 0) er d) > r o o DC LU CD in CD CO CO Ö O 1^ oi CD 00 CD CD 00 CD CD LO CD CD CNJ CO o 00 LO CO 00 CO 00 CD CM 00 CM LO CM CM CD CO 00 00 a> 00 a> o CO • in i o 5 _J _J > < O) Q LU O CD CO CD CO Ö Ö ^ O CO CO CO O) LO 00 CD LO lO CD CM CD CM CO eg CM LO 00 CD CD 00 CD CO CM •z. LU CO m CO CO 'x -J >- CD 1— CO CD CM 00 CD CO 00 G> 00 O) i i CM CD CD CO CO CO CO o in O) CO in o CD CD CO CO 00 CÛ CO (M o CD CO (D CD CL O CO s CO o 3 o 00 LO LO C\J CD CD 00 CD 00 CD CD oJ" 00 00 (D CD^ C\J LU < (3 00 o (D CD C\J CD C\J 00 CO LO CO CD 00 CD LO C\J OJ CD CD CD CO 00 C\J oc < is:: c c o CL s I s en. î=^ CO CD o 00 OJ OJ oo 15 CO o o CD OÜ OJ o 00 00 o OJ ^ii o (D CO 0) o CL < cc C\J > CO LU o O) 0) > X < LO o CvJ OJ LO 00 CD LO Gi CD CD CO 1^ CD CO 00 CD CD OJ OvJ^ 00 CD'^ CD Lo" OJ Q LU o CD CD CD C\J LO CD LO CO CD OJ o o o 00 o CD LU C\J OJ CD cö LO CO eg OJ CO 00 ocj o CO C\J CD_^ Lo"" LO 00 LO od LO CD LU CO CO o 00 00 00 CD CD Gi CD LO CD 00 00 00 00 CD 00 o 00 G> Gi OJ <D CD CD CD CD CD CD CD Gi 3 O CD in o d CO o 1^ CM CD d d CM 1^ O) CD CM CO CD CM 00 O) in CO d o ID CD d CM d Ln CO C3) CM o d d 00 CD CM CD CM LÜ 1 >< CJ) LO d 00 CJ) CM d CL < :3 CD ^ O T-^ C c in CM O) d in 00 CJ) CM CO 00 in d Ln Ln in d N O _j CD O OL o JQ OS CO CO CM > < C/) c £ C/) CQ CD QC CD > Co 00 d CO LJJ CD in Ln in Ln Ln O) CM CD CD Ln in > X < r o D) O) CD CM Q LU CM d d CO in d CO CO Ln CM CJ) 00 00 O) o 00 CD d CM LLI CD LU CO CD > o 00 CJ) CJ) (3) CM Tablo 26 Türk Sigorta Sektöründe Gayrimenkul Yatırımı YIL YATIRIM MİLYON TL 1979 472 1980 656 ARTIŞ (%) GETİRİ MİLYON TL G ET/YAT (%) ARTIŞ (%) 17.58 83 38.98 59 -28.92 8.99 975 48.63 103 74.58 10.56 1982 2,516 158.05 158 53.40 6.28 1983 4,824 91.73 250 58.23 5.18 1984 9,382 94.49 668 167.20 7.12 6.11 1981 1985 16,112 71.73 985 47.46 1986 25,207 56.45 1,318 33.81 5.23 1987 85,166 237.87 1,407 6.75 1.65 1988 152,212 78.72 2,072 47.26 1.36 1989 261,285 71.66 2,962 42.95 1.13 1990 415,374 58.97 6,479 118.74 1.56 1991 590,812 42.24 7,989 23.31 1.35 1992 944,109 59.80 27,988 250.33 2.96 Tablo 27 Türk Sigorta Sektöründe Hisse Senedi Yatırımı YIL YATIRIM MİLYON TL ARTIŞ (%) GETİRİ MİLYON TL ARTIŞ (%) 159 GETA^AT (%) 1979 968 1980 1,106 14.26 170 6.92 15.37 1981 1,354 22.42 299 75.88 22.08 1982 2,047 51.18 356 19.06 17.39 1983 3,837 87.45 673 89.04 17.54 1984 10,015 161.01 1,187 76.37 11.85 1985 15,999 59.75 3,009 153.50 18.81 16.43 1986 20,804 30.03 5,072 68.56 24.38 1987 58,685 182.09 9,017 77.78 15,37 1988 93,111 58.66 18,228 102.15 19.58 1989 180,094 93.42 45,360 148.85 25.19 1990 333,400 85.13 102,151 140.02 32.66 1991 534,654 60.36 117,383 7.82 21.95 1992 621,094 16.17 158,519 35.04 25.52 Tablo 28 Türk Sigorta Sektöründe Tahvil Yatırımı YIL YATİRİM MİLYON TL ARTIŞ (%) ARTIŞ (%) GETİRİ MİLYON TL GETA^AT (%) 13.85 147 1979 1,061 1980 1,630 53.63 202 37.41 12.39 1981 4,051 148.53 525 159.90 12.96 1982 7,876 94.42 1,778 238.67 22.57 1983 13,812 75.37 3,385 90,38 24.51 1984 17,977 30.15 4,949 46.20 27.53 1985 33,542 86.58 9,395 89.84 28.01 1986 47,946 42.94 14,436 53.66 30.11 1987 71,397 48.91 17,467 21.00 24.46 1988 139,515 95.41 25,994 48.82 18.63 1989 350,816 151.45 61,448 136.39 17.52 1990 592,137 68.79 87,947 43.12 14.85 1991 1,279,035 116.00 269,221 206.12 21.05 1992 2,894,771 126.32 575,620 113.81 19.88 Tablo 29 Türk Sigorta Sektöründe Hayat Poliçeleri Üzerine İkrazat YIL YATIRIM MİLYON TL 1979 114 1980 147 ARTIŞ (%) ARTIŞ (%) GETİRİ MİLYON TL GET/YAT (%) 6.14 7 28.95 13 85.71 8.84 38.46 9.23 1981 195 32.65 18 1982 309 58.46 29 61.11 9.39 1983 160 48.87 58 100.00 12.61 1984 726 57.83 93 60.34 12.81 1985 1,194 64.46 128 37.63 10.72 1986 1,752 46.73 182 42.19 10.39 1987 2,224 26.94 274 50.55 12.32 1988 3,40f 52.92 403 47.08 11.85 1989 5,633 65.63 642 59.31 11.40 1990 10,564 87.54 1,206 87.85 11.42 1991 18,429 74.45 2,079 72.39 11.28 1992 34,950 89.65 4,088 96.63 11.70 Tablo .30 Türk Sigorta Sektöründe İpotek Karşılığı İkrazat YIL 1979 YATIRIM MİLYON TL ARTIŞ (%) ARTIŞ (%) GETİRİ MİLYON TL 10.45 7 67 G ET/YAT (%) 8 14.29 10.96 1980 73 8.96 19181 81 10.96 9 12.50 11.11 1982 105 29.63 12 33.33 11.43 1983 204 94.29 26 116.67 12.75 1984 257 25.98 48 84.62 18.68 1985 453 76.26 27 -43.75 5.96 1986 803 77.26 57 111.11 7.10 1987 1,156 43.96 83 45.61 7.18 1988 1,488 28.72 944 1037.35 63.44 1989 1,812 21.77 163 -82.73 9.00 1990 2,732 50.77 256 57.06 9.37 1991 3,334 22.04 1,162 353.91 34.85 1992 3,516 5.46 283 -75.65 8.05 ülkemizde özellikle son yıllarda sağlanan teknik karlılıktaki artış sigorta şirketlerinin yatırımlarını hızlandırmıştır. 1992 yılı sonunda sektörün yatırım fonları, 4,5 trilyon liraya ulaşmıştır (Tablo-21). Bu fonların %64.35'i tahviller­ de -riskin az olduğu ve para çevrilme kolaylığı nedeni ile, %13.81'i hisse se­ netlerinde, %20.99'u gayrimenkullerde, %0.86'sı ise hayat poliçeleri üzerine ve ipotek karşılığı ikrazatta değerlendirilmiştir (Tablo-22). 2.4. Sigorta Sektörü'nün Fon Yaratma Kapasitesini Etkileyen Faktör­ ler 2.4.1. Atıl Kapasiteler Tasarrufu teşvik ve biriken fonların verimli alanlara yatırılmasındaki rolü sigortacılık, ülke kalkınmasında önemli rol oynamaktadır. Özellikle hayat da­ lında uzun süreli fon biriktirme ve yatırım aracı olan sigorta, gelişmiş ülkele­ rin önde gelen faaliyet kollarından biridir. Kültürel, sosyal ve ekonomik düze­ yi yüksek toplumlarda sigortacılık sektörünün fon yaratma kapasitesi, ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır^^^). Bir başka anlatımla sigorta­ nın fon yaratma gücünün ekonominin emrine verilerek kullanılması, sanayi­ leşmiş ülkelerde vazgeçilmez bir kaynaktır. Sigorta sektörünün fon yaratma kapasitesini, sigortanın uygulandığı branşlardaki atıl kapasitelerin varlığı doğrudan etkilenmektedir. Sigorta üretimi yapabilecek branşlarda üretim düzeyi, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki teknoloji, sermaye, eğitim eksiklikleri nedeni ile sigortalana­ bilecek bütün rizikolan kapsayan düzeyde değildir. Bu da sigortalanabilecek çeşitli rizikoların sigortalanamamasına, bir başka deyişle üretim yapılan branşda kapasitenin sonuna kadar kullanılamamasına neden olmaktadır. Türk Sigorta Sektörü'nde çeşitli kayıplar; boş kapasiteler -bilimsel olmayan riziko seleksiyonu, hatalı fiyatlandırma, hatalı reasürans işlemlerinden dolayı ödemeler dengesinin uğradığı kayıplar ve araştırma ve geliştinme çalışma­ larının yetersiz oluşu nedeni ile doğan kayıplar -üretime açık braşlarda ka­ pasiteler, üretim kapalı branşlar şeklinde iki grupta sınıflandırılabilir^'^s)^ Sigorta üretimine açık ya da kapalı branşlarda^^^) sigorta güvencesinden yararlanılamaması sonucu gerçekleşen her türlü riziko nedeni ile ekonomi­ den çekilen güçler, ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Az gelişmiş sigorta sektörlerinde sermaye, teknoloji ve eğitim eksiklikleri nedeniyle, sigorta üretimi yapabilecek branşlarda atıl kapasiteler söz konu(47) Sigortacılığın uluslararası bir ilişki olduğu, riskin dağıtılmasında reasürans yolu lerin de rol oynadığı dikkate alındığında, ülke dışından yapılan reasürans kabulleri fonlar da ekonomi açısından önem taşımaktadır. (48) Dr. Şebnem Duman, "Türk Sigorta Sektörü'nde Boş kapasteler ve Ekonomik ile plasman ve bunlann Kayıplar", ve kabil­ yarattığı Bilaras, Is- tanbul1990,s.78. (49) Günümüzde teknoloji ve yatırımlarda yaşanan hızlı gelişmeler yeni sigorta alanlannı ortaya çıkart­ maktadır. Yeni sigorta alanlarının ortaya çıkması, sigortalanabilir riziko sayısı kadar yeni sigorta türlerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde, ülke ekonomisi açısından önemli olması­ na rağmen birçok sigorta, uygulama alanı bulamamaktadır. Gelişmiş ülkelerde sigortalanabilir her türlü riziko için bir sigorta türü bulunmaktadır. sudur. Sigortanın uygulandığı branşlarda, üretim ya da satış düzeyi, olması gereken düzeyin çok altındadır, bu nedenle boş kapasite vardır. Ayrıca, si­ gorta üretiminin henüz uygulanmadığı sigortalanabilir risklerin bulunduğu branşlar bulunmaktadır. Her iki nedenden dolayı, sigorta güvencesinden yoksun alanlar ortaya çıkmaktadır, bu alanlarda, sigortalanmamış rizikolar­ da, riskin gerçekleşmesi sonucunda oluşan hasarlar telafi edilememekte, ekonomik kayıplar ortaya çıkmakta, sigorta faaliyetlerinin yetersizliği prim çeşitli rezerv ve birikimlerin de yetersiz düzeyde kalmasına neden olmakta­ dır. 2.4.2. Sektörle İlgili Düzenlemeler Günümüzde uygulanmakta olan Sigorta Murakabe Kanunu, 21 Aralık 1959 tarihinde düzenlenmiş, günün şartlanna 11 Haziran 1987 tarihinde re­ vizyondan geçirilen 7397 sayılı kanundur. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, si­ gorta ve reasürans şirketleri ile reasürans ve sigorta aracılığı kapsamına gi­ ren konularda faaliyet gösteren kişi ve kuruluşların her türlü aktivitelerini tü­ zel kişilik sahibi sigorta Murakabe Kurulu aracılığı ile teftiş ve kontrol etmek­ tedir. i. Satıcılar hakkındaki kararname 21 Ağustos 1988 günü yayımlanan Sigorta ve Reasürans aracıları hak­ kındaki yönetmelik 24 Ekim 1991 tarihinde yayımlanan 21031 sayılı yeni bir yönetmelikle yürürlükten kaldırılmıştır. Eski yönetmeliğin kaldırılması ve ye­ nisinin çıkarılmasına etki eden en önemli faktör, yıllardan beri süregelen ve sigorta sektörünün en büyük sorunu olan tahsilata çözüm bulabilmektedir. Serbest tarife uygulaması ile şirketlerinin prim gelirlerinin daha da azal­ ması, sigorta şirketi sayısının daha da artmasına karşılık, genel iş hacminin aynı oranda artmaması ve şirketler arasındaki rekabetin ödeme vadelerine de sıçraması, sektörü daha da sorunlu hale getirmiştir. iî. Yeni sigorta kanun taslağı hakkında çalışmalar Yeni kanun tasarısının hazırlanması, 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun esas hükümlerinin uygulamada değişikliğe uğrayan sigortacılık fa­ aliyetlerinin gerisinde kalmasından kaynaklanmaktadır. Kanun taslağı ile, büyük bölümü bürokrasiye bırakılmış güçlü bir denetim getirilmektedir. Ayrıca sermaye, şirketlerin hisseleri, yönetim kurulu, sigorta denetleme kurulu, sigorta ve reasürans şirketlerinin yatırım fonlan. kurmaları konulannda çeşitli yeni düzenlemeler getirilmektedir. Ayrıca, bu kanun taslağının serbest tarifenin getirdiği şartlara bağlı olarak sigorta şirketlerinin mali bünyelerini kuvvetlendirici, sermaye ve özkaynaklarını artıncı tedbidler almaya zorladığı gözlenmektedir. Tasarının bir diğer özelliği ise Bankalar Kanunu'nu örnek alması, bunun sonucunda da bankacılık ve sigortacılık arasındaki bünye farklarını dikkate almadan Bankalar Kanunu'nun bazı hükümlerinin sigortacılıkta da uygulan­ mak istenmesidir. Bu, Bankalar Kanunu'nun bir kodifikasyonu olarak görül­ mektedir. Sektörün en önemli sorunu olan tahsilat konusuna taslakta pek değinil­ memektedir. Sigorta sektörünün ezeli derdi olan prim tahsilatı konusuna et­ raflı bir çözüm düşünülmemekte, prim tahsilatı şartları serbest bırakılırken geciken prim tahsilatlan üzerinden rezevr hükümleri getirilmektedir. Bir sigorta ya da reasürans şirketinin yatırımları yada fon yaratmasını zenleyen sınırlamalar. dü­ 7397 sayılı yasada Sigorta ve Reasürans şirketlerinin kuruluş ve çalış­ maları hakkındaki yönetmelik çıkmadan önce sigorta şirketlerinin oluştur­ mak istedikleri fonlarla ilgili herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır. Yönet­ melikten önceki tek kısıtlama, teminat akçelerinin yatırım türleri ile ilgilidir. Bunun nedeni de sigorta sektörüne artık para piyasası gözlüğü ile bakılma­ sında ortaya çıkmaktadır. Bu kısıtlamalar; genel yatınm portföyü ile ilgili kı­ sıtlamalar ve teminatlarla ilgili kısıtlamalar şeklinde gruplandınlabilr. - genel yatırım portföyü ile ilgili kısıtlamalar Yönetmeliğin 27. maddesinin kaynak tahsisine ilişkin oranlar isimli 3. bendinde, sigorta şirketlerinin yatırımlarını veya fon oluşturmasını engeller görünümde 3 tane kısıtlama getirilmektedir. 1. Yönetmeliğe göre, şirketlerin ve şubelerin gayrimenkullerine ve iştirak­ lerine tahsis ettikleri miktarlar, özkaynakların toplamını geçemez. Burada, iştirak kavramına açıklık getirilmiş değildir. Ayrıca, özkaynaklardaki artışı dengeleyen gelişme; gayrimenkullerin sürekli yeniden değerlemeye tabi ol­ masıdır. Yeniden değerleme nedeniyle, aktif ve özkaynaklar sürekli artmak­ tadır. 2. Sigorta şirketlerinin ve şubelerinin ortaklık ilişkisi içinde oldukları tüzel kişilere ait nienkul kıymet tutarı, menkul kıymetler cüzdanı içinde %25 oranı­ nı aşamaz. İştirak kavramı, açıklık kazanmadığı zaman, portföyün %25'inin hisse senedi, %75'inin de devlet yada özel sektör tahvili olacağı sonucu or­ taya çıkmaktadır. 3. Sigorta şirketlerinin ve şubelerin özkaynaklanndan gayrimenkuller ve iştirakler düşüldükten sonra kalan kısım, toplam aktiflerin %8'inden aşağı olamaz. 1. kısıtlama da özkaynakları geçemez burada ise toplam aktiflerin 7o8'inden aşağı olamaz şeklindeki bu kısıtlamatardan amaç, para piyasasın­ daki dengeyi sağlamaktır. - teminatlarla ilgili kısıtlamalar Teminatlarla ilgili 7397 sayılı yasada getirilen kısıtlamalarda, her menkul kıymet teminat olarak kabul edilmemektedir. 1. Sabit teminatlar; 7397 sayılı yasada 25 bin - 100 bin lira, yeni kanun taslağında 30 - 40 milyon liradır. 2. Mütavil -değişken- teminatlar; hayat dışı branşlarda 1 yıl içerisinde el­ de edilen primin %20'si mütavil teminat şeklinde tutulmaktadır. Değişken teminatlar arttırılarak enflasyon üzerinde gelir sağlanabileceği düşünülmektedir. Sektörün genelinde teknik kar, genel işletme giderlerine eşit görünmektedir. Hatta nakit akımı açısından bakıldığında, alacaklarla ilişkilendirildiğinde, bütçeye de girmektedir. Yani teknik kar, genel giderleri kapatamamaktadır. Ayrıca enflasyonun üzerinde mali gelir de sağlanama­ maktadır. Bunun sonucunda sektör, matematik olarak küçülmektedir^^o). İÜ. Prim talisilatı Sigorta sektörü, sigortalıya sağladığı teminatlann yanında aynı zamanda ekonomiye fon yaratrmaktadır. Sigorta primlerinin tahsilatı ile oluşan fonlar, sermaye piyasasına kanalize edilerek ekonomiye katkıda bulunmaktadır. Si­ gortalı sayısı ve prim üretimini artırmak ve özellikle hızlandımak, sigorta sektörünün işlevini yerine getirebilmesi ve gelişebilmesi için gereklidir. Ayrı­ ca daha iyi hizmetin sunulabilmesi de hizmet bedelinin en kısa zamanda tahsil edilmesini gerektirmektedir. Son yıllarda sektörü rahatsız eden konulann başında sigorta şirketlerinin, sigorta aracıları ve sigortalıları üzerindeki alacak sorunu gelmektedir. Şirket bilançolarının pasifinde yer alan borçlu hesaplar kaleminin içinde en büyük paya, acenteler -üretim organları, sahiptir. Branşlara göre sürelerin değişik olmasına rağmen sigorta şirketleri, hasarları bekletmeden ödemek duru­ mundadırlar. Buna karşılık, prim tahsilatının nakden ve zamanında yapılma(50) Değişken teminatlann artırılarak bu soruna bir çözüm getirmesi beklenmektedir. Çünkü, 7397 sayılı kanunda, %5 olan mütavil teminat bakanlığın isteği ile 4 misline kadar artırabilmektedir. Bu teminatların yatırım şekli, yatınm politikalarının etkileyebilmektedir: 1. grup teminat karşılığı Nakit olarak yatırılmak­ tadır. Bir kıymetin vadesi gelip de yeni bir kıymetle değiştirilmesi sırasında döviz olarak karşılık gösterilebilmektedir. 2. grup teminat Icarşıiığı Devletin çıkardığı kağıtlar teminat olarak kabul edilmektedir, (üze­ rinde faiz kuponu bulunmayan Iskontolu olarak ihale suretiyle alınan devlet tahvilleri, hazine bonolannm değeri, resmi gazete fiyatı üzerinden karşılık gösterilebilmektedir. Yani günlük değeri üzerinden gösterilebilmekte, vadesi geldiğinde zaten %100'e ibla edilmiş olarak kabul edilmektedir. 3. grup teminat l<ari' şılğı Bu grupta teminat karşılığı olarak gösterilen kıymetler grubunu, sermayesi tamamen veya kısmen devlete ati teşekküllerin tahvilleri ve hisse senetleri oluşturmaktadır. 3. grubu, herhangi bir incelemeye ya da kısıtlamaya tabi olmaksızın kullanılabilecek yatınm şekilleri oluşturmaktadır. Bu menkullerden istenil­ diği kadarını serbest portföyde bulundurma ve teminat karşılığı olarak da tamamını bir tanesine yatırma imkanı getirilmiştir. 4. grup teminat karşılığı Devletin yatırımda bulunmasını kabul ettiği özel sektör his­ se senetleri ve tahvilleri, 4. grup teminat karşılığını oluşturmaktadır. 4 Mayıs 1990 tarihli Hazine tamimi­ ne göre "bu tarihten itibaren sigorta şirketleri, menkul kıymet borsasının 1. ve 2. pazannda işlem gören bütün hisse senetlerini Murakabe Kurulu ya da Hazine, hiç bir araştırmaya, soruşturmaya tabi tutmadan alabilmekte ve teminat karşılığı olarak gösterebilme hakkına sahiptir". Ancak bunun da bir sınırlaması bulunmaktadır. Yatınmda bulunulan hisse senedi veya tahvilin kıymetinin rayiç bedeli, şirketin sabit, mü­ tavil teminat akçesinin %10'unu aşmaması gerekmektedir. 5. grup teminat karşılığı Gayrimenkul ipote­ ğini, teminat karşılığı olarak yatırmak, 5. grup teminat karşılığını oluşturmaktadır. Ülkemizde bir şirketin sahip ofduğu gayrimenkuller, sabit mütavil teminat akçelerinin %50'sine kadar teminat karşılığı olarak gösterilebilmektedir. %50 sınınnın getirilmesinin amacı, şirket problemli hale geldiğinde bir gayrimenku­ lun ipoteğini çözülmesinin kolay olduğu fakat bu gayrimenkulu satmanın zor olduğudur. Burada kanun koyucu, hem uzun vadede hem de kısa vadede paraya çevrilşcek, hem likiditeyi dengeli bir şekilde sağ­ layabilecek bir yatırım sistemi getirmiştir. ması ve çok düşük primlerle sigorta işleminin gerçekleştirilmesi, sigorta şir­ ketlerinin mali bünyelerini sarsmaktadır ^ ^ i ) . Prim tahsilatının gecikmesinin sigorta şirketi üzerindeki, olumsuz etkileri­ nin başında gerçekleri yansıtmayan bilanço düzenlemeleri gelmektedir. Ay­ rıca, geç tahsilatın doğurduğu likidite sıkışıklığı, reasürans primlerini ve ha­ sar bedellerini ödemede büyük engel teşkil etmektedir. Sigorta piyasasında, 6 ayı aşan taksitlerle poliçe tazmininin rekabet un­ suru olarak kullanılması, primlerin sigortacılarla veya sigorta aracılarınca si­ gorta şirketlerine geç intikal ettirilmesi, şirketleri likidite sorunu ile karşı kar­ şıya getirmektedir. Yıl sonunda sektör bazında sigortalılar ve sigorta aracıları üzerinde kalan prim alacağının yıllık prim tutarının %40'ına ulaşması, konunun önemini gösterecek niteliktedir. Sigorta şirketlerince prim tahsilatının %40 oranında eksik yapılmasının, şirket yatınmları üzerinde büyük ölçüde etkili olmaktadır. 21.6.1988 tarihli yönetmeliğin 27. maddesi ile yine sigorta aracıları ve sigortalılardaki alacakları için 6 ay sonunda %25, 9 ay sonunda %50, 12 ay sonunda %75 ve 18 ay sonuda %100 oranlarında karşılık ayırmakla yüküm­ lü olmaları, şirketlerin prim tahsili konusunda, yeni tedbirler olarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Tahsilat sorununun çözümünde izlenebilecek yöntemlerden birisi de şir­ ketlerin primleri, müşteri ve poliçe bazında takip etmeleri ve poliçe bedelleri­ ni otomatikman feshedilmelerinin sağlanmasıdır. Bu şekilde, tahsilatta bir dereceye kadar düzelmenin sağlanması beklenmektedir. Ayrıca, tahsilat so­ rununun çözümü doğrultusunda şirketler arasında bir fikir birliği gerekli gö­ rülmektedir. Tahsilat sorununun çözümünde, tahsilatın müşteri ve poliçe bazında taki­ binin sağlanması için Ticaret Kanunu'nda gerekli değişikliklerin yapılması kaçınılmaz görülmektedir. Sektörün önüdeki birinci amaç, tahsilat problemini çözüp, sağlam bir mali bünyeye sahip olarak, mali gelirleri artırmak yoluyla yüksek enflasyonun getirdiği ek yükleri karşılamaktır. Primin süratle tahsili için gerekli tedbirler alındığı takdirde, sektörün kay­ nak oluşturmadaki rolü, dolayısıyla mali gelirlerinin şirketlerin bünyesine kat­ kısı süratle artacaktır. Sigortacılık hizmetinin de peşin olması primler kaza(51) Sigorta Murakabe Kanunu'nun 27. ve yönetmeliğin 18. maddesine göre, "sigorta aracılığı yapanlar, tahsil ettikleri net primleri, yasal süre içerisinde yani tahsilatı izleyen ayın sonuna kadar sigorta şirketlererine ödemek zorundadırlar". Söz konusu yönetmeliğin 18. maddesine göre "sigorta primlerinin peşin olarak ödenmesi esastır". Sigorta primlerinin taksitle tahsil edilmesi halinde poliçenin tanzimi anında pe­ şin olarak tahsil edilecek ilk taksit tutarının toplam primin %40'ından aşağı olamayacağı belirtilmiş, ayrı­ ca vade süreleri de maksimum altı ayla sınırlandırılmıştır. Hayat sigortalarında ise yıllık prim, üç, altı ay­ lık taksitler veya peşin olarak tahsil edilebilmektedir. Ülkemizde tahsilat problemi, sektörün devamlı gündeminde bulunan ve hep çözüm bekleyen başlıca so­ runudur. Bugüne kadar sorunun çözümlenemeyişinin temelinde sektöre bakış açısı yatmaktadır. Sigorta sektöründe tahsilat, bir pazarlık ve pazarlama unsuru olarak değerlendirildiği sürece, sağlıklı çözümleı kul kıymetler piyasasında kurumsal yatırımcı olarak söz sahibi olmaları mümkün değild nılıncaya kadar hasarları karşılamak üzere kanunla ayrılmak zorunda olan fonlar ve şirketlerin teknik karları, ekonomi içinde büyük bir tasarruf kaynağı olarak finansal yatırıma yöneltilecektir. iv. Banicaların kontrolü Bankalar, hedef müşteri veya tüketicisinin sigortacılıkla risk yönetimine katkıda bulunurken, kendi kredi risklerini de yönetmektedirler. Bankalar, Türk Sigorta Endüstrisi'nde sigorta acentesi olarak faaliyete başlamışlardır. Günümüzde, sigorta bankacılık endüstirilerinin içice oldukları gözlenmektedir(52). Türkiye'de bankalar, Avrupa'daki gibi uygulamanın aksine, kendi müşteri­ lerinin bağımlı talebinden yararlanma yoluna gitmişlerdir. Özellikle sigortacı­ lıkta pazarlama zihniyeti bu tür bir uygulamaya karşıdır. Bankaların sigorta bilgisine pek gerek görmeyişleri, müşterilerin risk düzeyini yeterince değerlendirememe gibi yanlıştan da beraberinde getirmiştir. Öte yandan bankala­ rın kendi müşterilerini sigorta etme girişimleri, diğer sigorta acenteleri ile aralarında yoğun bir rekabetin doğmasına neden olmuş ve profesyonel acentelerin pazarını daraltmıştır. Bankalar, "B" acenteleri olarak^^s), sigorta üretiminin önemli bir bölümünü de gerçekleştirmektedir. Banka sigorta üretiminin çok büyük bir bölümünü ise zorunlu sigorta işlemleri kapsamaktadır. Banka, aralarındaki yapılan pa­ ket anlaşma çerçevesinde özel bir çaba göstermeden kredi ya da hizmet verdiği müşterisinin sigorta işlemlerini de almaktadır. Sigortacılıkta bu tür bir anlayış, bankaların sigorta faaliyetlerine gereken anlayışı göstermemeleri, sektörün gelişimi üzerinde önemli olumsuz etkilerde bulunmaktadır. Sigorta­ cılığın gelişmesine çaba sarfeden şirketler, paket poliçelerle yeni ürünler oluşturmakta ve birden çok teminatı bir arada ve daha ucuza vermektedir. Bankaların sigortacılık faaliyetlerine gereken önemi göstermeyişleri, eği­ tim eksikliğinden de kaynaklanmaktadır. Bankalann sigorta hizmetleri pazar­ lama elemanları, pazarlama ve sigorta konularında çok yetersiz bilgiye sa­ hiptirler. Bu durumu düzeltmek ve sektörün sağlıklı girişimine katkıda bulun­ mak için bankalara düşen görev, pazarlama elemanlarını sigorta konusunda eğitmek olmalıdır. Çok şubeli ve toptancı bankalar olmak üzere iki grupta toplandıklarında (52) 24 Ekim 1991 taritıli "sigorta ve reasürans aracı lan hakkındaki yönetmeliğin" 8. maddesinin ikinci fıkrasına göre "bankalar, yaptı klan bankacılık işlemleriyle ilgili olarak acentelik yapabilirler".Buna göre bankalann sigortacılık işlemlerinde aracılık yapabilmeleri için, sigorta sözleşmelerinin kredi veya mevdu­ at gibi işlemleri ile ilgili' olması şarttır. Daha açık bir ifadeyle, bir bankanın kendisiyle bankacılık ilişkisi ol­ mayan herhangi bir kişinin sigorta sözleşmesine aracılık yapması mümkün değildir. Bu manada ban kala f yaptıktan bankacılık işlemleriyle, diğer finansal kurumlar ise faaliyetleriyle ilgili acentelik yapabilirler. Anı­ lan bu kurumlar için diğer acentelerde aranacak hususlar aranmaz. (53) "B" acenteleri, sigorta şirketince verilen yetkiye, imzaladı klan sözleşmeye dayanarak sigorta şirketi­ ne teklif intikal ettiren ve bunun kabulü karşılığında komisyon alan gerçek veya tüzel kişilerdir. Bir başka ifade ile "B"* acenteleri, "aracı acente" olarak tanımlanabilir. "A" acenteleri. Riziko Kabul Yönetmeliği ge­ nel hükümlerine göre poliçe tanzim etmeleri ve rej'istro kaydı tutmalan "B" acentelerine göre daha yük­ sek komisyon almalan sonucunu doğrurur. Çünkü "A" acenteleri, gider vergisi, var ise yangın sigorta vergisi ve garanti fonunun ödemelerini kendi karşılar. bankaların sigorta sektörüne olan katkıları ve sektör üzerindeki olumsuz et­ kileri şu şekilde gösterilebilir; i. Çok şubeli bankalar, Avrupa örneklerinde görüldüğü gibi, sigorta şirket­ leri için uygun bir dağıtım kanalı olarak değerlendirilmektedir. Çünkü, çok şubeli bankalar pek çok sigorta acentesinin aksine, gerek konumu ve fiziki görünümü gerekse atmosferi ve müşteri trafiği açısından sigortacılığa elve­ rişli alanlardır. Toptancı bankalar, ise ürettikleri sigorta primlerini, bir yan ürün olarak değerlendirmektedir. ii. Bankaların sigortacılık üzerindeki olumsuz etkilerinden biri, mevzuat hakkında noksan bilgilendirilmiş ve sigorta pazarlama deneyiminden uzak olmalarıdır. Bunun sonuçlan, sigorta pazarındaki bozulmalarda görülmekte­ dir. İÜ. Günümüzde sigorta şirketleri, elde ettikleri sınırlı kaynaklarıyla en bü­ yük iştirakçileri durumunda bulunan banka ve holdingleri finanse eder duru­ ma gelmişlerdir. Bu tür bir yaklaşım içerisinde sigorta kuruluşlan, ekonomiye fon yaratan kurluşlar haline gelemezler. Bu durum, sigorta şirketlerinin aktif­ lerini de çeşitlendirmelerine engel teşkil etmektedir. v. Ekonomide istikrarsızlık Türkiye'de reasürans ve sigorta şirketlerinin önemli bir reasürans kapasi­ teleri mevcuttur. Gerek şirketlerin kendi üzerlerinde tutmak, gerekse oluştu­ rulan pool'lere kapasite tanımak suretiyle dışandan reasürans almalan hem mesleklerinin gereği, hem ülkeye döviz getirici bir işlemdir(54). Türk sigorta ve reasürans şirketleri geçtiğimiz yıllarda gerek doğrudan gerekse kurulan pool'ler kanalıyla ülke dışından önemli reasüranslar almışlar, ancak Türk parasının yabancı paralar karşısında büyük ölçüde ve kısa sürede değer yi­ tirmesi sonucunda kur farkından dolayı zarara uğramışlardır. Pool'ler sigor­ tacılığı gelişmiş ülkelerin vazgeçilmez organizasyonlarıdır. Pool, üye şirket­ lerin konservasyonlannı artırmakta, ek kapasite yaratmakta, tek tek iş kabu­ lünün güçlük ve masraflarını azaltmakta, riskler arasında daha iyi dağılım, dış işlerde döviz temini, iç işlerde döviz tasarrufu sağlamaktadır. SONUÇ Ekonomik gelişmeler yirmibirinci yüzyıla girerken sigorta'sektörünün ön­ cü sektör olma özelliğini sürdüreceğini göstermektedir. Sanayileşmiş ülkele­ rin gelişim süreçleri incelendiğinde sanayi sektöründeki ilerlemenin ardın­ dan hizmet sektörünün de hızla geliştiği görülmektedir. Sanayileşme süreci, iyi hizmet beklentisini de beraberinde taşımaktadır. Sanayileşmiş ülkelerde mali piyasalara fon aktaran en önemli kurumsal yatırımcılar olan, bireysel tasarrufları toplama açısından önemli işlevleri bu­ lunan sigorta şirketleri ve yarı mali kurumlar niteliğindeki sosyal güvenlik ku­ rumları, gelişmekte olan ekonomilerde fon yaratma işlevini yerine getireremekte, mali piyasalarda etkin rol oynayamamaktadır. Bu ekonomilerde ge­ nelde görülen yüksek enflasyon, sermaye piyasasında kamu kesiminin ağır­ lığı, mali kurumlar arasında serbest rekabetin olmaması, bankaların mali pi­ yasanın en güçlü kuruluşları olmaları, kurumsallaşmamış olan sigorta sektö­ rünü olumsuz yönde etkilemektedir. Fon yönetiminde mali kurumlar için genelde geçerli olan temel ilkeler; emniyet, likidite, aktifi çeşitlendirme -riski dağıtma ve geliri en çoklama, si­ gorta için de geçerlidir. Sigorta şirketleri, risk ve likidite açısından amaçla­ rıyla uyum sağlayan yatırımlara yönelmektedir. Sigorta fon yönetiminde geli­ rin belirli olması, geleceği görme açısından büyük ölçüde kolaylık sağla­ maktadır. Gelişmekte olan ekonomilerde yüksek enflasyon karşısında sigor­ ta şirketleri, fonlarını rasyonel kullananamakta, ister istemez sabit getrili menkul değerlere yönelmektedirler. Türkiye'de sigorta sektörü, yatırımları konusundaki yasal kısıtlamaların yanısıra ekonomide yatırım sahalarının paylaşımına da etkin bir şekilde ka­ tılmadıkları için yıllardır reel anlamda tasarruf sağlayamamıştır. Sigorta işlet­ melerinin fonları büyük ölçüde kamu kesimini finanse ettiği için bir yerde sektör, sermaye piyasasına girmekten alıkonmuştur. Bireysel ve kurumsal risklere karşı sigorta bilincinin yeterince oluşmaması, toplumun sigorta kuru­ luş ve hizmetlerine güven duyma konusundaki kararsızlığı, sigorta sektörü­ nün günümüze kadar olan gelişimini engellemiştir. Bu nedenle prim üretim­ leri düşük düzeylerde kalmıştır. Yarı mali kurumlardan biri olan sosyal gü­ venlik kurumlarının da mali piyasalara katılımı sınırlı düzeyde gerçekleşmiş­ tir. Ayrıca ekonomik ve yasal sınırlamalar, bu kuruluşların mali piyasalarda kurumsal yatırımcı olarak hareket etmelini zorlaştırmaktadır. Prim tutarı kişi başına düşen prim, primin GSMH'ya oranı ve yatırımlar ile ilgili göstergelerde Türkiye, ülkeler sınırlamalarında son sıralarda yer almak­ tadır. Bu sonuç, Türkiye'nin bugün erişmiş bulunduğu sosyal, kültürel, eko­ nomik ve sanayileşme düzeyine oranla sigortacılığın aynı şekilde büyümemiş olduğunu göstermektedir. EKLER Tablo 1 Dünyanın en Geniş Sigorta Pazarlarının Prim Hacimleri Dünya Ulke Sırası Kuzey Amerika Latin Amerika Avrupa 1 7 27 28 37 38 42 45 61 62 65 3 4 5 6 8 10 12 13 14 16 17 18 20 21 23 26 29 33 39 ABD Kanada Meksika Brezilya Arjantin Venezüella Şili Kolombiya Panama Uruguay Dominik Diğer İngiltere Almanya Fransa Rusya İtalya Hollanda jsviçre İspanya İsveç Finlandiya Belçika Avusturya Danimarka Norveç İrlanda Yugoslavya Portekiz Yunanistan Çekoslovakya Prim Hacmi 1990 (!\/iilyon Dolar) Reel Büyüme 89/90 (%) Dünya Payı (%) 482,108 31,829 0.95 3.93 35.56 2.35 513,937 1.13 37.91 2,616 2,522 864 859 748 639 147 129 104 800 1.58 10.74 -64.19 -3.23 17.94 0.90 9.83 -6.17 -7.35 0.19 0.19 0.06 0.06 0.06 0.05 0.01 0.01 0.01 0.06 9,428 0.57 0.70 101,716 92,451 74,317 36,326 30,223 24,101 19,637 16,800 11,351 9,439 8,674 8,291 6,266 5,468 4,313 2,780 2,173 1,045 831 1.22 3.51 0.85 0.70 8.01 16.90 -1.21 5.57 -19.31 13.40 3.64 1.78 3.55 0.09 -5.72 37.71 16.21 10.40 -6.66 7.50 6.82 5.48 2.68 2.23 1.78 1.45 1.24 0.84 0.70 0.64 0.61 0.46 0.40 0.32 0.21 0.16 0.08 0.06 Tablo 1 (Devam) Dünyanın en Geniş Sigorta Pazarlarının Prim Hacimleri Dünya Ülke Sırası Avrupa Asya Afrika 41 43 44 49 53 58 60 2 9 19 22 24 25 31 32 33 34 36 40 48 51 64 15 46 47 50 52 54 55 Türkiye Polonya Macaristan Lüksemburg Romanya İzlanda G. Kıbrıs Diğer Japonya Güney Kore Tayvan Hindistan İsrail Çin İran Tayland Malezya Singapur Endonezya Filipinler Irak Pakistan Kuveyt Diğer Güney Afrika Fas Cezayir Mısır Zimbabwe Kenya Nijerya Prim Hacmi 1990 (Milyon Dolar) Reel Büyüme 89/90 (%) Dünya Payı (%) 37.83 69.71 3.32 14.97 -0.39 2.68 9.14 0.06 0.05 0.05 0.03 0.02 0.01 0.01 0.05 459,998 2.21 33.93 278,273 27,405 6,842 4,634 2,887 2,826 1,640 1,461 1,316 1,150 945 760 460 350 106 2,980 -4.45 24.65 13.28 15.64 1.11 16.93 47.24 27.86 17.99 15.94 25.42 5.57 -31.32 2.23 69.30 20.53 2.02 0.50 0.34 0.21 0.21 0.12 0.11 0.10 0.08 0.07 0.06 0.03 0.03 0.01 0.22 334,035 -1.16 24.64 10,862 507 462 367 313 212 211 2.24 -0.06 -5.48 -4.55 -5.13 10.06 6.20 0.80 0.40 0.03 0.03 0.02 0.02 0.02 755 738 648 449 222 197 157 630 Tablo 1 (Devam) Dünyanm en Geniş Sigorta Pazarlarının Prim Hacimleri Bölge Afrika Okyanus Dünya Ülke Sırası 56 57 59 63 11 30 Dünya Toplamı Libya Tunus Fildişi Sahili Kamerun Diğer Avustralya Yeni Zelanda Diğer Reel Büyüme 89/90 (%) Dünya Payı 210 198 196 127 720 5.58 12.48 -13.62 -14.22 0.02 0.01 0.01 0.01 0.05 14,387 1.12 1.06 . 22,157 1,717 70 8.66 -1.86 1.63 0.13 0.01 23,944 7.81 1.77 1,355,728 0.98 100.00 Prim Hacmi 1990 (Milyon Dolar) (%) Tablo 2 Bölgelere Göre Dünya Prim Hacminin Dağılımı (1990) Dünya Payı Prim Hacmi (Milyar Dolar) Reel Büyüme 1989/90 (%) (%) Kuzey Amerika Avrupa Asya Afrika Latin Amerika Okyanusya 513,937 459,998 334,035 14,387 9,428 23,944 1.13 2.21 -1.16 1.12 0.57 7.81 37.91 33.93 24.64 1.06 0.70 1.77 Kaynak: in 1990 ma, 4/92, "World Insurance : Stagnation-Growth in Real Terms Drops Below One Percent", Sig­ p. 30. Tablo 3 Bölgelere Göre Hayat-dışı Sigortaların Prim Hacimlerinin Dağılımı (1990) Bölge Prim Hacmi (Milyar Dolar) Reel Büyüme 1989/90 (%) Dünya Payı (%) Kuzey Amerika Avrupa Asya Afrika Latin Amerika Okyanusya 292,175 237,657 94,904 5,094 7,144 11,482 -0.90 3.02 6.02 -2.89 -2.74 4.24 45.06 36.65 14.64 0.79 1.10 1.77 Kaynak: "World Insurance ma, 4/92, p.30. in 1990 : Stagnation-Growth in Real Terms Drops Below One Percent", Tablo 4 Bölgelere Göre Hayat-dışı Sigortaların Prim Hacimlerinin Dağılımı (1990) Bölge Kuzey Amerika Avrupa Asya Afrika Latin Amerika Okyanusya Prim Hacmi (Milyar Dolar) Reel Büyüme 1989/90 (%) (%) Dünya Payı 221,762 222,341 239,131 9,293 2,283 12,462 3.93 1.36 -3.76 3.73 10.77 11.32 31.35 31.44 33.81 1.31 0.32 1.76 Sig­ Tablo 5 Kişi Başına Prim Hacmi, 1990 (ABD Doları) Dünya Ulke Sırası Kuzey Amerika 3 14 ABD Kanada Latin Amerika 34 35 38 39 41 43 48 51 53 Panama Şili Venezüella Uruguay Meksika Arjantin Kolombiya Brezilya Donimik C. Avrupa 1 4 5 6 7 8 9 11 12 13 15 16 17 18 21 23 27 28 29 30 31 33 36 49 54 İsviçre Finlandiya İngiltere Hollanda Almanya İsveç Fransa Norveç İrlanda Danimarka Lüksemburg Avusturya Belçika İzlanda jtalya İspanya G.Kıbrıs Portekiz Sovyetler B. Yugoslavya Yunanistan Macaristan Çekoslovakya Polonya Türkiye Toplam Hayat Dışı Hayat 1,928,66 1,196,57 1,105,54 594,84 823,12 601,74 60,61 56,77 43,51 41,82 30,37 26,74 19,37 16,77 14,32 35,68 22,96 41,03 34,11 19,31 23,85 15,90 14,64 11,07 24,93 33,80 2,48 7,72 11,06 2,89 3,48 2,13 3,25 2,926,55 1,901,09 1,775,15 1,613,20 1,462,79 1,326,05 1,316,74 1,289,73 1,232,15 1,219,02 1,167,48 1,075,38 868,27 786,64 524,16 431,25 224,34 206,32 126,13 116,74 103,94 61,39 53,07 19,33 12,86 1,291,46 616,87 629,51 778,26 899,76 636,70 624,30 789,81 499,22 713,10 777,26 740,28 616,87 763,96 391,23 310,93 119,37 157,13 58,92 114,34 60,47 47,39 35,14 17,90 10,23 1,635,09 1,284,22 1,145,63 834,94 563,03 689,35 692,44 499,92 732,93 505,92 390,22 335,10 251,40 22,68 132,93 120,32 104,97 49,19 67,21 2,40 43,47 13,99 17,92 1,42 2,63 Tablo 5 (Devam) Kişi Basma Prim Hacmi, 1990 (ABD Doları) Dünya Ülke Sırası Toplam Hayat Dışı Hayat 3,65 9,58 5,93 2,252,49 640,46 619,47 425,85 338,23 73,70 28,97 25,54 24,35 12,36 5,60 5,27 3,12 2,50 607,04 117,10 391,34 186,72 102,01 41,02 25,90 11,82 18,38 4,98 1,87 3,93 1,59 1,98 Güney Afrika Libya Zimbabwe Tunus Fas Cezayir Fildişi Sahili Kamerun Kenya Mısır Nijerya 307,72 46,15 32,19 24,19 20,14 18,49 15,53 10,71 8,36 6,91 1,80 61,21 45,05 11,36 22,15 16,20 18,08 13,62 8,75 6,79 5,65 1,51 246,51 1,11 20,84 2,04 3,93 0,41 1,90 1,97 1,58 1,26 0,28 Avustralya Yeni Zelanda 1,296,50 512,51 623,91 231,61 672,58 280,91 Romanya 57 Romanya Asya 2 19 20 24 25 32 42 44 45 55 60 61 62 63 Japonya Güney Kore İsrail Singapur Tayvan Malezya İran Tayland Irak Filipinler Hindistan Endonezya Pakistan Çin Afrika 26 37 40 46 47 50 52 56 58 59 64 Okyanus 10 22 1,645,45 523,36 228,13 239,12 236,23 32,68 3,08 13,72 5,97 7,38 3,73 1,34 1,53 0,53 Tablo 6 GSMH'nın Yüzdesi Olarak Prim Hacmi, 1990 Dünya Ülke Sırası Toplam/ GSMH Hayat Dışı/ GSMH Hayat/ GSMH Kuzey Amerika 5 14 ABD Kanada 8.89 5.50 5.1Ö 2.73 3.79 2.77 Latin Amerika 29 30 36 40 42 43 50 52 58 Şili Panama Uruguay Venezüella Donimik C. Kolombiya Brezilya Meksika Arjantin 2.97 2.96 2.14 1.91 1.78 1.76 1.38 1.15 0.81 1.20 1.74 1.75 1.80 1.37 1.44 1.20 0.73 0.72 1.77 1.22 0.39 0.11 0.40 0.32 0.18 0.42 0.09 Avrupa 3 4 7 8 10 11 12 16 17 18 19 20 22 24 25 27 31 32 33 34 39 45 46 51 53 jngiltere 9.67 İrlanda 9.45 Hollanda 8.08 İsviçre 8.03 6.54 Finlandiya Fransa 5.88 Almanya 5.75 Avusturya 4.97 Norveç 4.88 İsveç 4.83 Lüksemburg 4.78 Danimarka 4.47 Belçika 4.09 Portekiz 3.40 jspanya 3.25 İzlanda 3.19 Sovyetler B. 2.94 Çekoslovakya 2.92 G. Kıbrıs 2.76 İtalya 2.61 Macaristan 1.63 Yugoslavya 1.63 Yunanistan 1.56 Polonya 1.16 Romanya 0.91 3.43 3.83 3.90 3.54 2.12 2.79 3.53 3.42 2.99 2.32 3.18 2.61 2.90 2.59 2.34 3.10 1.37 1.93 1.47 1.95 1.59 1.59 0.91 1.07 0.57 6.24 5.62 4.18 4.49 4.42 3.09 2.21 1.55 1.89 2.51 1.60 1.85 1.18 0.81 0.91 0.09 1.57 0.98 1.29 0.66 0.03 0.03 0.65 0.08 0.35 Tablo 6 (Devam) GSMH'nm Yüzdesi Olarak Prim Hacmi, 1990 Dünya Ülke Sırası Hayat Dışı/ GSMH Hayat/ GSMH 0.78 0.62 0.16 Toplam/ GSMH Türkiye 59 Türkiye Asya 1 6 13 21 26 28 37 41 44 54 56 57 62 64 Güney Kore Japonya İsrail Tayvan Singapur Malezya Filipinler Tayland Hindistan Endonezya Pakistan Çin Irak İran 11.57 8.78 5.72 4.39 3.20 3.09 2.00 1.80 1.66 0.91 0.89 0.85 0.72 0.32 2.12 2.37 3.62 1.32 1.40 1.72 0.80 0.83 0.56 0.68 0.45 0.67 0.55 0.28 9.45 6.42 2.11 3.06 1.80 1.37 1.19 0.97 1.11 0.23 0.44 0.18 0.18 0.03 Afrika 2 15 35 38 47 48 49 55 60 61 63 Güney Afrika Zimbabwe Kenya Fas Fildişi Sahili Tunus Cezayir Mısır Kamerun Nijerya Libya 10.60 5.16 2.55 1.92 1.55 1.51 1.39 0.89 0.78 0.77 0.59 2.11 1.82 2.07 1.54 1.36 1.38 1.36 0.73 0.64 0.65 0.57 8.49 3.34 0.48 0.37 0.19 0.13 0.03 0.16 0.14 0.12 0.01 9 23 Avustralya Yeni Zelanda 7.57 3.98 3.64 1.80 3.93 2.18 Tablo 7 Organizasyon ve Bölgelerin Prim Hacimleri Prim Hacmi Reel Büyüme Organizasyonlar Prim Hacmi 1990 1989 ve Bölgeler (Milyon Dolar) (Milyon Dolar) (%) Dünya Payı (%) Toplam OECD G7 0 ) AT EFTA (2) ASEAN (3) Doğu Avrupa f'*' 1,233,750 1,090,917 362,529 54,383 5,632 41,544 1,105,505 986,676 290,286 46,435 4,564 32,459 0.30 0.05 3.02 -3.12 19.03 4.25 91.00 80.47 26.74 4.01 0.42 3.06 594,243 517,900 188,609 26,426 2,924 21,563 531,175 467,882 152,899 21,901 2,359 14,707 0.62 0.36 2.53 0.40 19.87 15.33 91.64 79.87 29.09 4.08 0.45 3.33 639,508 573,017 173,919 27,957 2,707 19,981 574,331 518,794 137,387 24,534 2,205 17,752 0.00 -0.25 3.54 -6.25 18.09 -5.29 90.42 81.02 24.59 3.95 0.38 2.83 Hayat-dışı OECD G7 AT EFTA ASEAN Doğu Avrupa Hayat OECD G7 AT EFTA ASEAN Doğu Avrupa (1) Almanya, (2) Finlandiya, Fransa, İngiltere, İzlanda, Norveç, İtalya, İsveç, (3) Endonezya, Malezya, Filipinler, (4) Yugoslavya, Polonya, Romanya, Japonya, İsviçre, Singapur, Sovyetler Kanada, ABD Avusturya Tayland Birliği, Çekoslovakya, Macaristan KAYNAKÇA Kitaplar Dr.Şebnem Duman " Türk Sigorta Sektöründe Boş Kapasiteler ve Ekonomik K a y ı p l a r B i l i m ­ sel Araştırma Merkezi, Ocak, 1990 Dr. Selahattin Onat " Türkiye'de Reasürans Tekeli", T.C. Ticaret Bakanlığı Sigorta Murakabe Kurulu Yayınlan, No.14 Halim Külünk " Cumhuriyetin 50. Yılında Sigortacılığımız ", T.C. Ticaret Bakanlığı Si­ gorta Murakabe Kurulu Yayınları, No.1 Tahsin Gedik " Temel Sigorta Bilgileri ", Garanti Eğitim Merkezi Yayınları, No.11, Ma­ yıs, 1989 The Economist Publications " Insurance in a Changing Europe 1990-95 " , The Economist Publicati­ ons Ltd. Business International, London, 40 Duke Stret, London W1A 1 DW United Kingdom Arthur Andersen " A Guide for Studying and Evaluatng Internal Accounting Controls - In­ surance Arthur Andersen and Co., 69 West Washington Street Chicago Il­ linois, 60602 USA American Institute of Certified Public Accountants " A udits of Stocak Life Insurance Companies ", American Institute of Certified Public Accountants, 1211 Avenue of the American, New York, N.Y. 10036-8775 Bernard Wasow and Raymond D. Hill " The Insurnance Industry in Economic Development ", New York and London University Press, 1986. SEMİNER KİTAPLARI İktisadi Araştırmalar Vakfı, "Türkiye'de Sigorta Kesiminin Ekonomik Gücü ve Gelişmesi", İstanbul, 1983 İstanbul Ticaret Odası "Türk Sigortacılığının Geliştirilmesi", İstanbul, 22 Eylül 1986. Marmara Üniversitesi, Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü "Sosyal Güvenlik ve Banka - Sigorta Şirketleri Sandıklan ve Uygulama­ daki Sorunlan", Yayın No. 1, İstanbul, 1990 Sigorta Hukuku Derneği "Sigorta Endüstrisinin Türk Ekonomisindeki Yeri", Ankara, 15-16 Mayıs 1978 Marmara Üniversitsi, Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü "Türkiye'de Finansal Hizmetler Sektöründe Gelişmeler", İstanbul, 1992 Halk Reasürans Sigortacılık Bilimsel Etkinlikleri "Sigorta Şirketlerinde Fon Yönetimi", İstanbul, 27 Mayıs 1991 MAKALELER Prof. Dr. Haluk Cillov "Sigorta Sekröründeki Gelişmeler ve Sorunlan",Para ve Sermaye Piyasa­ sı Dergisi, Ekim, 1988, s.5. Tülin İşgören " Türkiye'de Sigortacılığın Tarihçesi", Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Ekim, 1988, S.6. Reha Bavbek " Ülkemizde Sigorta Sektörü ve Kaynak Oluşturmadaki Rolü ", Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Ekim, 1988,s.8. Erhan Dumanlı " Hayat Sigortalan ", Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Ekim, 1988, S.11. Targan Ünal " Sigorta Sektörleri ", Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Ekim, 1988, S.13. Fahrettin Ecevit " Acentalar Gözüyle Sigorta Sektörümüz ", Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Ekim, 1988, s.16. Enver Yalçınkaya " Sigorta ve Reasürans Aracılan Hakkında Yönetmelik ", Para ve Ser­ maye Piyasası Dergisi, Ekim, 1988, s.18. Bahtiyar Uzunoğlu " Sigorta Şirketlerinin Mali Bünyelerinin Güçlendirilmesi ve Menkul De­ ğerlere Yatırım Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Ekim, 1988, s.20. Doç.Dr. Tevfik Güngör Uras " Türk Sigorta Şirketlerinin Durumu Nasıl Dergisi, Ekim, 1988, s.23. Para ve Sermaye Piyasası Haşim Ekener "Sigorta Sektöründe Yabancı Sigorta Kuruluşlarını İştirak Payı", Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Ekim, 1988, s.26. Fadıl Güvenç " Sigortacılığımızda Yeni Olgular", Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Ekim, 1988, S.28. Ömer Erül " Türk Sigorta Sektöründeki Geli'şmeler ", Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Ekim, 1988, s.32. Yalçın Saraçoğlu " Resürans ", Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Ekim, 1988, s.33. Doç.Dr. Ömür Babaoğlu "Türkiye'de Reasürans Uygulamalarının Halihazır Durumu ve Beklentiler'^ Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Ekim, 1988, s.35. Ergin Gediz "Sigorta Sektörü ve Sektörün Ekonomide Fon Yaratma Gücü ", Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Şubat, 1986, s.30. Hayati Ecer " Sigortacılığın Sermaye Piyasası ile Entegrasyonu ", Parave Sermaye Piyasası Dergisi, Mart, 1990, s.5. Ömer Erül "Sigorta Sektörünün Sermaye Piyasasına Entegrasyonu", Para ve Ser­ maye Piyasası Dergisi, Mart, 1990, s.6. Adalet Demirçelik "Sigortacılığın Sermaye Piyasası'na Entegrasyonu ", Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Mart, 1990, s.8. Haçik Copikoğlu " Borsa ve Sigorta ", Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Mart, 1990, S.11. Ahmet Kavas "Menkul Piyasasmda Taze Kan : Türk Sigorta Endüstrisi", Para ve Ser­ maye Piyasası Dergisi, Mart, 1990, s.13. Sinan Arslaner " Sermaye Piyasasında Kurumsal Yatırımcı Olarak Sigorta Şirketleri Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Mart, 1990, s. 14. Berki Özmen " Sigortacılık Sektörü ve Sermaye Piyasaları", Para ve Sermaye Piyasası Dergisi, Mart, 1990, Yıl 1, sayı 1, s.16. Prof.Dr. Rayegan Kender "Türk Sigorta Murakabe Hukuku'nda Yeni Değişiklikler", Sigorta Dergisi, Mart, 1990, Yıl 1, sayı, 1, s.4. Nüvit Akçay " Mevduat Sigorta Fonu ", Sigorta Dergisi, Mart, 1990, Yıl 1, Sayı 1, s.36. Nedret Koruyan " Teknik ve Mali Karlılık Üzerine ", Sigorta Dergisi, Aralık, 1992, YH 3, Sa­ yı 34, s.11. ' Bilgi Kongar " Artık Fiyatları Artırmanın Zamanı Geldi", Sigorta Dergisi, Ocak, 1993, Yıl 3, Sayı 35, s.5. Selma Ertözün " Sigorta Sektöründe 1992'nin İlk Üç Çeyreği ", Finans Dünyası, Türkiye 93 Eki, S.103. Erol Okuyan " Sigortacılık '93 ", Finans Dünyası, Türkiye 93 Eki, s.102. Cengiz Erten " Fon Kaybı ve Yönetmelikler", Sigortacılık Dergisi, 1992, s.2. Ahmet Yavuz "Gelecek Bireysel Sigortacılığın", Finans Dünyası, Şubat 1993, s.88. Emin Atasagun " Hatalar Tekrarlanmayacak", Finans Dünyası, Şubat 1993, s.90. Lale Üner "92: Deprem, Yangınlar ve Hasar Yılı", Finans Dünyası, Şubat 1993, S.92. Erhan Dumanlı "Türkiye'de Finansal Hizmetler Sektörü İçinde Sigorta Sektörünün Yeri", M.Ü. Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü Yayını, İstanbul Yıl 1992, Yayın no:5, S.123 DERS NOTLARI Perihan Tülüce " M.Ü. Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü Seminerleri", 1991-93, 2 yıllık 10. Dönem yatırım finansman programı " İSTATİSTİKLER Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliği "Türkiye'de Sigortacılık 1989", Balmumcu, Morbasan Sokak, Koza İş Merkezi B Blok, kat 3, Beşiktaş/İST. Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliği "Türkiye'yede Sigortacılık 1990", Balmumcu, Morbasan Sokak, Koza İş Merkezi B Blok, kat.3, Beşiktaş/İST.