066-72plevralef zyonlu

advertisement
Plevral Efüzyonlu 153 Hastanın
Değerlendirilmesi
Merve Gülce BAYRAK, Levent ERKAN, Oğuz UZUN, Serhat FINDIK, Atilla Güven ATICI, Şevket ÖZKAYA
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, SAMSUN
ÖZET
Çalışmamızın amacı; kliniğimizde plevral efüzyon nedeniyle değerlendirilen hastaların etyolojilerini ve ilgili özelliklerini
araştırmaktır. Ocak 2001-Aralık 2003 tarihleri arasında plevral efüzyonlu hastalar incelendi. Plevral efüzyon; hücre sayımı,
beyaz küre diferansiasyonu, biyokimyasal testler, tüberküloz ve aerobik kültür, sitoloji açısından değerlendirildi. Gereken
olgulara plevral biyopsisi, torakotomi, video yardımlı torakoskopik cerrahi, transtorakal biyopsi ve bronkoskopi yapıldı.
Toplam 153 plevral efüzyonlu (90’ı erkek, 63’ü kadın) olgu çalışmaya alındı. Ortalama yaş 55.2 yıl, en sık görülen şikayet
dispne (%45) idi. Plevral efüzyonların 85’i sağ, 58’i sol, 10’u da bilateral yerleşimliydi. Efüzyonların 146 (%95.4)’sı eksüda, 7 (%4.6)’si transüda özelliğindeydi. En sık bulunan plevral efüzyon nedeni malign hastalıklar (%37) idi. Bunu tüberküloz plörezi (%21), parapnömonik efüzyon (%8) ve ampiyem (%8) izlemekteydi. Sonuç olarak; çalışma grubumuzda
plevral efüzyonların yarısından fazlasını (%58) malign ve tüberküloz plevral efüzyonların oluşturduğu görüldü.
ANAHTAR KELİMELER: Plevral efüzyon, eksüda, transüda, etyoloji
SUMMARY
EVALUATION OF 153 PATIENTS WITH PLEURAL EFFUSION
We aim to determine clinical features and etiologic factors of pleural effusions in our clinic. We evaluated patients who
presented with pleural effusion to our department between January 2001-December 2003 prospectively. Pleural effusion
was evaluated by cell count, white cell differentiation, biochemical tests and culture of tuberculosis and aerobic microorganisms and cytology. We used pleural biopsy, toracotomy, video assisted thoracoscopic surgery, transthorocal biopsy
and broncoscopy for evaluation in required patients. One hundred fifty-three patients (90 men, 63 women) were included in the study. The mean age of the patients was 52.2 years, the most frequent symptom of the patients was dyspnea
(45%). Eighty-five pleural effusions were located on the right side, 58 were on the left and 10 were bilateral. There were 146 (95.4%) exudates and 7 (4.6%) transudates. The most prevalant etiologic factor that we determined was malignant diseases (37%) and tuberculous pleural effusion (%21), parapneumonic effusion (8%) and empyema (8%), respectively. As a result, malignant and tuberculous pleural effusions were found more than half of (58%) all pleural effusions
in our study group.
KEY WORDS: Pleural effusion, exudate, transudate, etiology
GİRİŞ
Plevral efüzyon, hastaları hastaneye getiren ana neden olarak veya çeşitli nedenlerle yapılan incelemeler sırasında karşımıza oldukça sık çıkmaktadır. Birçok farklı hastalığın komplikasyonu olarak da plevral efüzyon gelişebilir. Ülkemizde ve ülkemiz dışında çeşitli merkezlerde plevral efüzyon nedenlerini
ve özelliklerini incelemeye yönelik çalışmalar yapıl66
mıştır (1-18). Plevral efüzyonların etyolojik dağılımı; tanı yöntemlerindeki ilerlemeler, çalışmanın yapıldığı klinik veya hastanenin özellikleriyle ilişkilidir
(7). Çalışmamızda, kliniğimize durumun incelenmesi amacıyla plevral efüzyonla gelen veya incelemeler sırasında plevral efüzyon saptanan hastalarımızda efüzyon nedenlerinin ve özelliklerinin araştırılması amaçlanmıştır.
Solunum Hastalıkları 2006; 17: 66-72
Plevral Efüzyonlu 153 Hastanın Değerlendirilmesi
GEREÇ ve YÖNTEM
Ocak 2001-Aralık 2003 tarihleri arasında fizik muayene ve radyolojik olarak plevral efüzyon saptanan 16 yaşın üzerindeki hastalar çalışmaya alındı.
Olguların öncelikle ayrıntılı hikayeleri alınıp, fizik
muayeneleri yapıldı. Akciğer grafisinde plevral sıvının yerleşimi unilateral (sağ veya sol) veya bilateral
olarak kaydedildi. Plevral sıvı miktarı akciğer grafisine göre; az (kostofrenik açıyı kapatan efüzyonlar),
çok (bir hemitoraksın yarısından fazlasını kapatan
efüzyonlar), orta (az ve çok efüzyon arasında kalan
efüzyonlar), masif [bir hemitoraksın tamamını kapatan (şift etkisi yapmış veya yapmamış) efüzyonlar] ve loküle (sıvı görünümünün serbest olmayıp
loküle olduğu efüzyonlar) şeklinde değerlendirildi.
Takiben fizik muayene ve radyolojik olarak plevral
sıvının tespit edildiği yerden, torasentez işlemi uygulandı. Plevral sıvının önceden görünümü (seröz,
serosanginöz, serohemorajik, hemorajik, püy ve
safralı olarak) kaydedildi. Plevral sıvı örnekleri, hücre sayımı, biyokimyasal analizler [glikoz, bilirubin
(direkt, indirekt), trigliserid, total kolesterol, total
protein, albumin, laktik dehidrogenaz (LDH), ürik
asit ve gerekli olgularda da amilaz ve kreatinin] için
merkez laboratuvarına ve gerektiğinde de aside-alkole dirençli basil (AARB) tüberküloz kültürü, bakteri kültürü (aerobik) ve sitolojik inceleme için ilgili
laboratuvarlara gönderildi. Olgularımızın torasentez işlemiyle eş zamanlı olarak venöz kanları alındı.
Plevral efüzyonun eksüda-transüda ayrımı için
Light kriterleri kullanıldı (19). Eksüda özelliğinde
efüzyonu olan ve işlemi kabul eden hastalara Abrams iğnesi ile plevra biyopsisi yapıldı (20). Plevra
biyopsisini kabul etmeyen veya en az bir kez plevra biyopsisi negatif gelen ve ikinci kez plevra biyopsisini kabul etmeyen hastalar, video yardımlı torakoskopik cerrahi (VATS) veya torakotomi için göğüs
cerrahisi bölümüne gönderildi.
Tanı koyma aşamasında şu kriterlere dikkat edildi:
Malign efüzyon: Plevra iğne biyopsisi, VATS,
bronkoskopi, torakotomi ve transtorakal akciğer biyopsisi ile ve/veya plevral sıvıda malign hücrelerin
gösterilmiş olması.
Tüberküloz plörezi: Plevra iğne biyopsisi veya
torakoskopiyle kazeifiye ya da nonkazeifiye granülomların (diğer granülomatöz tutulum yapan nedenlerin ekarte edilmesiyle) gösterilmesi ve/veya
plevral sıvıda doğrudan yayma ya da kültür ile asi-
Solunum Hastalıkları 2006; 17: 66-72
de dirençli mikobakteri varlığının saptanması veya
lenfosit hakimiyeti olan plevral sıvının antitüberküloz tedaviye yanıt vermesi.
Parapnömonik efüzyon: Ateş, titreme, pürülan
balgam ve akciğer grafisinde sıvı tarafında pnömonik infiltrasyonun olmasına karşılık sıvıda infeksiyöz
ajanın bulunmaması ve antibiyotik tedavisiyle sıvının tam rezorpsiyonu.
Ampiyem: Plevral sıvının püy görünümünde olması veya plevral sıvıda etken bakterinin üretilmesi
ya da plevral sıvı Gram boyamasında mikroorganizmanın tespit edilmesi.
Pulmoner emboli: Klinik verilerin yanında görüntüleme yöntemleriyle pulmoner embolinin gösterilmesi.
Konjestif kalp yetmezliği: Akciğer grafisinde
kardiyomegali, uygun klinik ve ekokardiyografik
bulguların olması, konjestif kalp yetmezliği tedavisiyle sıvının gerilemesi.
Toplanan veriler, SPSS (SPSS for MS Windows release 11.0) programına kaydedilerek, istatistiksel analizleri yapıldı.
SONUÇLAR
Plevral efüzyonlu toplam 153 hastanın yaş ortalaması 55.23 ± 15.67 (16-82) yıl olarak bulundu.
Hastaların 90 (%59)’ı erkek, 63 (%41)’ü kadındı.
Hastaların 69 (%45)’unda başvuru şikayeti dispneydi. Hastaların demografik özellikleri Tablo 1’de
gösterilmiştir.
Yerleşim yeri olarak plevral efüzyonlar 85 (%55.6)
hastada sağda, 58 (%37.9) hastada solda,10
(%6.5) hastada bilateraldi. Plevral sıvılı hastaların
87 (%56.9)’sinde efüzyon orta büyüklükte, 22
(%14.4)’sinde loküle, 24 (%15.7)’ünde masif, 3
(%2)’ünde çok ve 17 (%11.1)’sinde de az olarak
saptandı. Plevral sıvı, en sık olarak 57 (%37.2) hastada seröz görünümdeydi. Bunu 50 (%32.7) hastada serosanginöz, 26 (%17) hastada hemorajik görünüm izlemekteydi. Serohemorajik görünüm
%5.9, püy görünümü %6.5, safralı görünüm de
%0.6 oranındaydı. Efüzyonların transüda-eksüda
ayrımları Light kriterlerine göre ele alındığında,
146 (%95.4) efüzyonun eksüda, 7 (%4.6) efüzyonun da transüda özelliğinde olduğu görüldü. Eksüda özelliğindeki efüzyonlarla karşılaştırabileceğimiz
kontrol grubumuzun olmaması nedeniyle (transüda karakterinde efüzyonu olan hasta sayısının düşük olması), plevral sıvı değerleri ve plevral sıvı/se-
67
Bayrak MG, Erkan L, Uzun O, Fındık S, Atıcı AG, Özkaya Ş.
Tablo 1. Hastaların demografik özellikleri.
Sayı
%
• Kadın
63
41
• Erkek
90
59
• Toplam
153
Yaş ortalaması (yıl)
55.23 ± 15.67 (16-82)
Cinsiyet dağılımı
Başvuru şikayetleri
• Dispne
69
45
• Diğer şikayetler (ateş, terleme, ağrı)
31
20
• Öksürük
31
20
• Göğüs ağrısı
19
12
• Hemoptizi
3
2
• Balgam
1
1
Malign efüzyonlar içinde ise en sık neden, 30
(%54) olguyla akciğer kanseriydi. Akciğer kanserinin histolojik tiplere göre dağılımı; 9 (%30) küçük
hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK), 10 (%34) epidermoid, 5 (%16) adenokarsinom ve 6 (%20) küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK) idi. Diğer malignitelerin neden olduğu malign efüzyonlu olgu sayımız 26 (%46) idi. Bu grupta en fazla olan 9
(%30) hastayla meme kanseri idi. Diğer malign
efüzyon nedenleri Tablo 2’de gösterilmiştir.
rum düzeyleri açısından bir “cut-off” değer çalışmamızda belirlenemedi.
Çalışmamızda yer alan 153 plevral efüzyonlu olgunun 141 (%92)’ine tanı konuldu. Geriye kalan 12
(%8) hasta tanı koyma aşamasında takipten çıktı.
Çalışmamızdaki plevral efüzyon nedenlerine göre
en geniş grubu 56 (%36.6) hasta ile malign nedenlerin oluşturduğu, bunu 32 (%21) hasta ile tüberküloz plörezinin izlediği görüldü (Şekil 1).
%37
%37
Görülme sıklığı (%)
30
%21
20
10
%8
%8
%8
%3
%3
%8
%3
Tüberküloz
Takipten
çıkanlar
Parapnömonik
efüzyon
Pulmoner
emboli
Malign
efüzyonlar
Konjestif
kalp
yetmezliği
Diğer*
Cerrahiye
sekonder
Ampiyem
0
* Diğer: Hipoalbuminemi, ürinotoraks, romatoid plörezi, pankreatit, psödoşilotoraks, paramalign efüzyon, üremik akciğer.
Şekil 1. Plevral efüzyon nedenleri.
68
Solunum Hastalıkları 2006; 17: 66-72
Plevral Efüzyonlu 153 Hastanın Değerlendirilmesi
Tablo 2. Plevral efüzyon nedenleri.
Plevral efüzyon nedenleri
Transüda
Sıklık
%
7
4.58
• Konjestif kalp yetmezliği
5
3.27
• Diğer
2
1.31
1
0.65
1
0.65
146
95.4
- Hipoalbuminemi
- Ürinotoraks
Eksüda
• Malignite
56
36.6
30
19.6
9
5.88
Epidermoid
10
6.53
Adeno
5
3.27
- Akciğer kanseri
Küçük hücreli olmayan
6
3.92
- Meme kanseri
Küçük hücreli
9
5.88
- Lenfoma
2
1.31
- Renal hücreli kanser
2
1.31
- Primeri bulunmayan kanser
2
1.31
- Malign plevral mezotelyoma
3
1.96
- Tiroid papiller kanseri
1
0.65
- Pankreas kanseri
1
0.65
- Over kanseri
1
0.65
- Kondrosarkom
1
0.65
- Hemanjiyoperistom
1
0.65
- GİS malignite
1
0.65
- Dudak kanseri
1
0.65
- Nöroektodermal tömör
1
0.65
• Tüberküloz
32
20.9
• Ampiyem
13
8.49
• Parapnömonik efüzyon
13
8.49
• Cerrahiye sekonder
5
3.27
3
1.96
- Koroner arter cerrahisi
- Mide cerrahisi
1
0.65
- Kolesistektomi
1
0.65
• Pulmoner emboli
5
3.27
• Diğer
10
6.53
3
1.96
- Romatoid plörezi
- Pankreatit
2
1.31
- Psödoşilotoraks
2
1.31
- Mediastinit
1
0.65
- Paramalign efüzyon
1
0.65
- Üremik akciğer
1
0.65
• Takipten çıkanlar
12
7.84
Solunum Hastalıkları 2006; 17: 66-72
69
Bayrak MG, Erkan L, Uzun O, Fındık S, Atıcı AG, Özkaya Ş.
TARTIŞMA
Plevral boşlukta sıvı birikmesi genellikle intratorasik
bir hastalığın işaretidir. Ancak daha az sıklıkla ekstratorasik veya sistemik bir hastalığın belirtisi de
olabilir (21). Nedeni belirlenmemiş efüzyonlu bir
hasta geldiğinde, ilk araştırılması gereken bu efüzyonun eksüda mı, yoksa transüda mı olduğunu belirlemek olmalıdır (22). Efüzyonun transüda veya
eksüda ayrımı önemlidir; çünkü plevrada tutulumun olmadığı sistemik birkaç nedenden dolayı
oluşan transüdalarda plevral inceleme yapılmasına
gerek yoktur (23). Plevral efüzyon, çeşitli hastalıkların komplikasyonu olarak karşımıza çıkabilir (24).
Etyolojiye yönelik yapılan çok sayıdaki çalışmalarda, genellikle eksüda özelliğindeki efüzyonlar için
malign nedenlerin ve tüberkülozun diğer nedenlerden daha önde yer aldıkları gözlenmektedir
(1-7). Bizim çalışmamızda; tüm plevral efüzyonlar
birlikte değerlendirildiğinde, en büyük etyolojik
grubu %36.6 ile malign nedenlerin oluşturduğu,
bunu tüberküloz plörezinin (%21), parapnömonik
efüzyonun (%8) ve ampiyemin (%8) izlediği görüldü. Sadece yedi hastamızda saptanan transüda niteliğindeki efüzyonların tanıları, beşinde konjestif
kalp yetmezliği, birinde hipoalbuminemi ve birinde de ürinotoraks idi. Transüda özelliğindeki efüzyonlu hasta sayısının düşük olmasının nedeni olarak; bölümümüze transüda nedeniyle ilgili bölümlerce gönderilen olguların azlığından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu nedenle bu konuda yorum
yapmamız uygun değildir. Hamm ve arkadaşlarının
yaptıkları çalışmada, transüda karakterinde efüzyonların %93.5’ini konjestif kalp yetmezliğinin, eksüda özelliğinde efüzyonların da %59’unu malign
nedenlerin oluşturduğu tespit edilmiştir (8). Marel
ve arkadaşları, tüm plevral efüzyonların %44.6’sını
etyoloji malign efüzyonların oluşturduğunu, bunu
%11.7 ile parapnömonik efüzyonunun izlediğini
göstermişlerdir (9). Bu yayından bir yıl sonra Vives
ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, transüda özelliğindeki efüzyonların %55’inin konjestif kalp yetmezliğine bağlı olduğu; eksüda özelliğindeki efüzyonların %34.8’ini ise parapnömonik efüzyonun
oluşturduğu saptanmıştır (10). Bu çalışmada malign efüzyon oranı %31.6 iken, tüberküloz plörezi
%18.7 olarak bildirilmiştir. Romero ve arkadaşlarının 173 hastada yaptıkları çalışmada da, eksüda
özelliğindeki efüzyonların en çok görülen sebebi
%43.8 ile malign nedenler, transüda özelliğindeki
70
sıvıların da %68.7 ile konjestif kalp yetmezliği olduğu gösterilmiştir (2). Türkiye’den yapılan çalışmalara bakıldığında; Kodak ve arkadaşlarının yaptığı
araştırmada, transüda tarzındaki efüzyonların en
çok nedeni (%100) konjestif kalp yetmezliği, eksüda niteliğindeki efüzyonların da en çok nedeni yine
malign efüzyonlar (%39) olarak bulunmuştur (5).
Çelik’in çalışmasında, 12 transüda olgusunun 8
(%67)’inde konjestif kalp yetmezliğine, 24 eksüda
efüzyonun 9 (%37.5)’unda malign nedenlere, dokuzunda da tüberküloz plöreziye rastlanmıştır (3).
Özel ise, transüda özelliğindeki sıvıların en sık nedenini konjestif kalp yetmezliği (%18.3); eksüda
özelliğindeki efüzyonların da en sık nedenini tübeküloz plörezi (%33.3) olarak bulmuştur (4). Gözü
ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada da, transüda
tarzındaki efüzyonların büyük çoğunluğunu konjestif kalp yetmezliğinin (%94), eksüda tarzındaki
efüzyonların büyük çoğunluğunu da malign efüzyon (%29) ve tüberkülozun (%29) oluşturduğu
gösterilmiştir (6). Ünlü ve arkadaşlarının çalışmasında, en sık plevral efüzyon nedeni %26.9 ile konjestif kalp yetmezliği olarak bulunmuştur (7). Malign efüzyonlar %22.36 ve tüberküloz plörezi de
%9.86 olarak tespit edilmiştir (7). Plevral efüzyonların nedenlerinin dağılımı, çalışmanın yapıldığı
toplum ve hastanenin özelliklerine göre farklılıklar
gösterir. Bizim çalışmamız, plevral efüzyona yol
açan nedenler açısından kaynaklarda belirtilen verilerin çoğuna benzerlik göstermektedir. Bu durumda bölümümüzde özel bir durumun varlığından söz edilememektedir.
Eksüda tarzındaki plevral efüzyonların sık nedenlerinden biri, yaşla birlikte insidansı da artmakta olan
plevranın veya mediastinal lenf nodlarının metastatik hastalığıdır (25). Akciğer kanseri, meme kanseri
ve lenfomanın malign plevral efüzyonların yaklaşık
%75’inden sorumlu olduğu bildirilmiştir (24). Bizim çalışmamızda; tüm plevral efüzyonlar içinde
malign plevral efüzyonların oranı %36.6’lık bir değerde oldukça yüksekti. Malign efüzyonlu hastalar
incelendiğinde, en geniş grubu %54 ile akciğer
kanseri oluşturuyordu. Akciğer kanserleri içinde en
sık neden olarak epidermoid karsinom (%34) tespit edildi. Adenokarsinom oranı ise %16 idi. Malign efüzyona neden olan akciğer kanseri içinde
%20 hastada tiplendirme yapılamamıştı. Akciğer
kanseri dışındaki malign plevral efüzyonlar değerlendirildiğinde, ikinci en sık malign efüzyon nedeni
Solunum Hastalıkları 2006; 17: 66-72
Plevral Efüzyonlu 153 Hastanın Değerlendirilmesi
9 (%34.6) hasta ile meme kanseri olarak belirlendi.
Üçüncü sırada ise mezotelyoma 3 (%5.2) hasta ile
yer alıyordu. Malign efüzyon nedenleri içinde
üçüncü sırada yer almasına rağmen malign plevral
mezotelyomalı hasta sayımızın sadece üç olması,
bölgemizde çevresel asbest ve zeolit maruziyetinin
olmamasıyla ilgili olabilir. Lenfoma sadece iki
(%3.6) hastada tespit edildi. Assi ve arkadaşlarının
malign plevral efüzyonlu hastalarda yaptıkları çalışmada, malign efüzyonların en geniş grubunu akciğer kanserinin oluşturduğu, bunu meme kanseri,
primeri bilinmeyen tümörler ve lenfomanın izlediği tespit edilmiştir (11). Hamm ve arkadaşlarının
yaptığı çalışmada, malign efüzyonların en sık nedeni olarak akciğer kanseri bulunmuş, meme kanseri
ise sadece bir olguda saptanmıştır (12). Spriggs ve
Boddington’un yaptığı çalışmada, %43 akciğer
kanseri, %25 meme kanseri ve %8 oranında da
lenfoma ve lösemi tespit edilmiştir (13). Buna karşılık Anderson ve arkadaşlarının çalışmasında, 133
malign efüzyonlu hastanın %24’ünde akciğer kanseri, %26’sında meme kanseri ve %26’sında lenfoma ve lösemi bulunmuştur (14). Vives ve arkadaşlarının 195 olguluk serisinde, 49 malign plevral
efüzyonlu hastanın 18’inde efüzyon nedeni akciğer
kanseri olarak bulunurken, bunu beş hastayla meme kanseri, nonHodgkin lenfoma ve over kanserinin takip ettiği görülmüştür (10). Ang ve arkadaşları, 71 malign efüzyonlu hasta incelemiş, hastaların hepsinde adenokarsinom tespit etmişlerdir
(15). Türkiye’de Atalay ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, 64 hastada malign plevral efüzyon saptanmış, malign efüzyonlar içinde en sık görülen akciğer kanseri tipinin adenokarsinom olduğu gösterilmiştir (16). Ünlü ve arkadaşlarının çalışmasında,
malign efüzyonların %44.1’inde neden akciğer
kanseri, %17.6’sında meme kanseri olarak tespit
edilmiştir (7). Turgut ve arkadaşları ise %40 ile akciğer kanserini malign efüzyonların en sık nedeni
olarak saptamışlardır (17). Bunu %35.82 ile diğer
kanser metastazları, %23.88 ile de mezotelyomanın takip ettiği bulunmuştur (17). Kıraklı ve arkadaşlarının 69 malign efüzyonlu olgu üzerinde yaptıkları çalışmada, efüzyonların %43.5’inde neden
olarak akciğer kanseri, %13’ünde plevranın primer
maligniteleri %7.2’sinde meme kanseri, %4.4’ünde de lenfoma ve over kanseri tespit edilmiştir
(18). Akciğer kanserleri ayrıca değerlendirildiğinde,
en çok adenokarsinomun (%56.6) efüzyon nedeni
Solunum Hastalıkları 2006; 17: 66-72
olduğu bulunmuştur (18). Epidermoid kanser oranı %16.6, KHAK oranı %13.3, KHDAK oranı da
%10 olarak saptanmıştır (18). Bizim sonuçlarımız,
çoğu kaynaklardaki bulgularla uyum göstermekle
birlikte, akciğer kanserleri içinde en sık epidermoid
karsinomunun görülmesi ve diğer malign efüzyonlar değerlendirildiğinde de lenfomanın dördüncü
sırada yer alması bakımından kaynaklardaki bulgularla farklılıklar göstermektedir. Çalışmamızda oldukça fazla sayıdaki tiplendirilemeyen KHDAK grubunun oluşu, epidermoid karsinomun en sık görülmesinin nedeni olabilir. Diğer taraftan epidermoid
karsinom, bizim akciğer kanserli hastalarımız içinde
en sık rastlanan tiptir (26). Lenfomanın ise diğer ülkemiz verilerinden düşük görülmesi, plevral tutulumu da olan hastaların onkoloji bölümü tarafından
bölümümüze gönderilmemesinden kaynaklanabilir. Oldukça düşük olan mezotelyoma sayımız, bölgemizde çevresel asbest ve zeolit olmamasına bağlanabilir. Pulmoner embolili hastaların yaklaşık
%30-50’sinde plevral efüzyon gelişir ve bunlar sıklıkla küçük miktarlardadır (24).
Çalışmamızda, pulmoner emboliye sekonder olarak gelişen beş plevral efüzyon tespit ettik. Ayrıca,
yine çalışmamızda pulmoner embolili hastalarda
loküle plevral sıvı varlığı gösterilmiştir. Pulmoner
embolide loküle plevral efüzyon görünümüne ait
daha önceden bildirilmiş herhangi bir yayın yoktur.
Erkan ve arkadaşları tarafından pulmoner tromboembolinin loküle plevral efüzyon ile seyredebileceği ilk kez gösterilmiştir (27).
Sonuç olarak; ülkemiz ve dünyadaki birçok yayında
bildirildiği gibi plevral efüzyon nedenlerinin çok
geniş bölümünü, malign hastalıkların, tüberkülozun, parapnömonik efüzyonun ve ampiyemin oluşturduğunu söyleyebiliriz.
KAYNAKLAR
1. Heffner JE, Brown LK, Barbieri CA. Diagnostic value of
test that discriminate between exudative and transudative pleural effusions. Chest 1997;111:970-80.
2. Romero-Canderia S, Hernandez L, Romero-Brufao S, et
al. Is it meaningful to use biochemical parameters to
discriminate between transudative and exudative pleural effusions? Chest 2002;122:1524-9.
3. Çelik P. Plevral sıvılarının ayırıcı tanısında çeşitli parametrelerin değeri. Uzmanlık tezi. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı, Elazığ 1993;25.
71
Bayrak MG, Erkan L, Uzun O, Fındık S, Atıcı AG, Özkaya Ş.
4. Özel SK. Plevral efüzyonların transüda-eksüda ayırımında LDH, kolesterol ve bilirubinin tanısal değeri. Uzmanlık tezi. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı, Bursa 1999;22.
5. Kodak A, Öğüş AC, Özdemir T. Plevral sıvılarda transüda-eksüda ayırımında kolesterol değerleri ile serum-plevral sıvı albumin gradientinin Light kriterleri ile karşılaştırılması. Solunum 1999;3:100-2.
6. Gözü A, Uğurman F, Akkalyoncu B ve ark Plevral sıvıların
eksüda-transüda ayırımında Light kriterleri, albumin gradienti, kolesterol, ürik asit ve lipoproteinlerin fraksiyonlarının karşılaştırılmalı analizi. Akciğer Arşivi 2000;1:147-52.
7. Ünlü M, Şahin Ü, Akkaya A ve ark. Plevral efüzyonların
etiyolojisinin araştırılması. Solunum Hastalıkları 2001;
12:212-5.
8. Hamm H, Brohan U, Bohmer R, et al. Cholesterol in pleural effusions-a diagnostic aid. Chest 1987;92:296-302.
9. Marel M, Stastny B. Melinova L, et al. Diagnosis of pleural effusions. Chest 1995;107:1598-603.
10. Vives M, Porcel JM, Vera MCV, et al. A study of Light’s
criteria and possible modifications for distinguishing
exudative from transudative pleural effusions. Chest
1996;109:1503-7.
11. Assi Z, Caruso JL, Herndon J, et al. Cytologically proved
malignant pleural effusions. Chest 1998;113:1302-4.
12. Hamm H, Brohon U, Bohmer R, et al. Cholesterol in pleural effusions. Chest 1992;2:296-302.
18. Kıraklı C, Bozdağ M, Kömürcüoğlu A ve ark. Malign plörezi olgularımız. Toraks Derneği 4. Yıllık Kongresi 2001
Efes, İzmir.
19. Light RW, Mcgregor I, Luchsinger PC, et al. Pleural effusions: The diagnostic separation of transudates and exudates. Ann Intern Med 1972;77:507-13.
20. Abrams LD. A pleural-biopsy punch. Lancet 1958;1:30-1.
21. Light RW. Pleural effusion. N Engl J Med 2002;346:
1971-7.
22. Conner BD, Lee CG, Branca P, et al. Variations in pleural
fluid WBC count and differential couts with different
sample containers and different methods. Chest 2003;
123:1181-7.
23. Burgess LJ, Moritz FJ, Taljaard JJF. Comparative analysis
of the biohemical parameters used to distinguish between pleural transudates and exudates. Chest 1995;107:
1604-9.
24. Light RW. Pleural diseases. 4th ed. California: A WaWerly
Co, 2001;1-196.
25. Sahn SA. Malignancy metastatic to the pleura. Clin
Chest Med 1998;19:351-61.
26. Erkan ML, Findik S, Uzun O, et al. Lung cancer cases
from northside of Turkey. 10th World Conference on
Lung Cancer 10-14 August, 2003, Vancouver, Canada.
27. Erkan ML, Findik S, Uzun O, et al. A new radiologic appearance of pulmonary thrombolism: Multiloculated
pleural effusions. Chest (in press).
13. Spriggs AI, Baddington MM. The cytology of effusions.
2nd ed. New York: Grune & Stratten, 1968.
14. Anderson CB, Philpott GW, Ferguson TB. The treatment
of malignant pleural effusions. Cancer 1974;33:916-22.
Yazışma Adresi
Merve Gülce BAYRAK
15. Ang P, Tan EH, Leong SS, et al. Primary intrathoracic malignant effusion. Chest 2001;120:50-4.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi
16. Atalay F, Ernam D, Atikcan Ş, Akciğer kanseri ve plevral
efüzyon. Solunum Hastalıkları 2001;4:274-8.
Kurupelit/SAMSUN
Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı
17. Turgut T, Deveci F, Muz MH ve ark. 129 Plevral efüzyonlu olgunun değerlendirilmesi. Toraks Derneği 4. Yıllık
Kongresi 2001 Efes, İzmir.
72
Solunum Hastalıkları 2006; 17: 66-72
Download