emziren anneler, güçlü bebekler

advertisement
SAYI 17 SONBAHAR 2010
EMZİREN
ANNELER,
GÜÇLÜ
BEBEKLER
ANNNE SÜTTÜ,, BEBBEĞİN BAĞIŞŞIKKLIK
SİİSTEEMİİNİİ GÜÇLENDDİRREN
MEL BESSİNN.
ENN TEM
BEBBEKKLİK DÖNEM
MİNNDE
UYGGULANNAN AŞILLAR
İSSE, ÇOOCUKLAARI İLERİ
YAŞLLARRDAA ORRTAYA
ÇIKAABİLEECEKK CİDDİ
HASSTAALIKKLAARA
KARRŞI KOORUUYOR.
ESTETİK
OPERASYONLARDA
YAŞ DÜŞÜYOR
GİRİŞİMSEL
Ş
RADYOLOJİNİN
NİMETLERİ
KARACİĞER
NAKLİNDE İDEAL
ŞARTLAR
Burun, kulak estetiği
ve karın gerdirme
ameliyatları gençler
arasında revaçta
Cerrahi gerektiren
pek çok tedaviye
alternatif
sunuyor
Son dönem karaciğer
yetmezliği hastaları için,
karaciğer nakli hayati
önem taşıyor
EDİTÖR
ORG
GAN NA
AKLİN
NDE
İÇ ANAD
DOLLU’DA
AKİ
AÇIĞ
ĞI KAPA
ATIYO
ORU
UZ
MEDICANA AVCILAR
edicana Sağlık Grubu, geçtiğimiz günlerde,
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ev
sahipliğinde gerçekleşen ‘Global Ekonomik
Sempozyum’un sağlık sponsorluğunu
üstlendi. Açılışı, Cumhurbaşkanı Abdullah
Güll tarafından
f d yapılan sempozyumda, akademi, politika, iş
dünyası, sivil toplum örgütleri, Nobel ödülü sahipleri ve dünya
ekonomisine yön veren dünyaca tanınmış fikir önderleri bir araya
geldi. Global ekonomik problemlere çözüm önerileri üretmek
için üçüncüsü düzenlenen ‘Global Ekonomik Sempozyum’un
sağlık sponsoru olarak katıldığımız kongrede, sağlık hizmetlerimiz
ve Türkiye’deki sağlık sistemi ile ilgili bilgi verme olanağı bulduk.
M
MEDICANA BAHÇELİEVLER
MEDICANA ÇAMLICA
MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL
MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA
MEDICANA DİŞ
MEDICANA SAMSUN
Uluslararası sağlık çözümleri sunduğumuz bölgeler arasına
KKTC’yi de kattık. KKTC Sağlık Bakanlığı ile Medicana Sağlık
Grubu arasında 9 Ekim 2010 tarihinde, sağlık hizmeti protokolü
imzalandı. Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dt.
Hüseyin Bozkurt ve KKTC Sağlık Bakanı Op. Dr. Ahmet Kaşif
arasında gerçekleşen imza töreni, Conrad Hotel’de yapıldı.
Bir diğer önemli gelişme, transplantasyon hizmetlerimiz arasına
karaciğer nakillerini de katmak oldu. Medicana International
Ankara Hastanesi Transplantasyon Ünitesi’nde kasım ayında
karaciğer hastalarını da kabul etmeye başladık. Ankara’da bir
yıl önce başlayan böbrek nakli programımızda elde ettiğimiz
sonuçlar, karaciğer nakli programı başlatma konusunda hızlı
hareket etmemize neden oldu. Böylelikle transplantasyon
alanında, İç Anadolu bölgesindeki önemli bir açığı kapatma
fırsatı bulduk. Bilindiği gibi İç Anadolu’da, karaciğer
konusunda ruhsatlandırılmış bir özel hastane bulunmuyor. Bu
konuda uzmanlarımızın açıklamalarını, dergimiz sayfalarında
okuma olanağı bulacaksınız.
Ayrıca bu sayımızda mutlaka saklamak ve gerektiğinde bakmak
isteyeceğiniz sağlık sorunlarına yer verdik. Yenidoğan çocuk
hastalıkları ve aşı takvimi, estetik girişimler ve tüp bebek
alanındaki gelişmeler, girişimsel radyoloji sayesinde daha kolay
tanı ve tedavisi sağlanan hastalıklar, dergimizde bulacağınız
konulardan birkaçı.
Hekimlerimizin değerli katkıları ile sizleri çeşitli vesilelerle sağlık
sorunları hakkında bilgilendirme çabalarımız devam ediyor.
Bu amaçla belediyeler ve diğer kurumlarla işbirliği yapıyor ve
seminerler düzenliyoruz. Seminer takvimlerimizi web sayfamız
üzerinden ve dergimizden izleyebilirsiniz.
Yüzünüzdeki gülümsemeyi daim kılmak için çalışmalarımız
devam ediyor. Sağlıklı, kaliteli ve güzel bir yaşam dileğiyle…
MEDICANA KONYA
SONBAHAR 2010 ■ 3
İÇİNDEKİLER
Hastaneler
Grubu Dergi
Danışma Kurulu
PROF. DR. ALAATTİN YILDIZ NEFROLOJİ
PROF. DR. ALİ CEM YORGANCIOĞLU
KALP-DAMAR CERRAHİSİ
PROF. DR. ATİLLA YALÇIN HEMATOLOJİ
PROF. DR. BARIŞ DİREN RADYOLOJİ UZMANI
PROF. DR. BÜLENT BERKARDA ONKOLOJİ
PROF. DR. CEM SUNGUR NEFROLOJİ
PROF. DR. EMEL AKOĞLU NEFROLOJİ
PROF. DR. FULYA TANYERİ İÇ HASTALIKLARI
PROF. DR. HAYRİ ERMİŞ
KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM
PROF. DR. HASAN TAŞÇI GENEL CERRAHI
PROF. DR. HİDAYET AKDEMİR
BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ
PROF. DR. KAYA KAMBEROĞLU RADYOLOJİ
PROF. DR. KAMİL TOPAKLARA NÖROLOJİ
PROF. DR. LEVENT ALIMGIL
GÖZ HASTALIKLARI
PROF. DR. MARİF MUTLU CİHANGİROĞLU
RADYOLOJİ
PROF. DR. MEHMET BEKAROĞLU
PSİKIYATRİST VE PSİKOTERAPİ UZMANI
PROF. DR. MEHMET SALİH BİLAL
KARDİYOVASKÜLER CERRAHİ
PROF. DR. M. İRFAN SABAH
KARDİYOLOJİ
PROF. DR. MUZAFFER SARIYAR
GENEL CERRAHİ
PROF. DR. NAZAN TOMAÇ ÇOCUK ALERJİ
PROF. DR. NAZLIHAN GÜNAL
PEDİATRİK KARDİYOLOJİ
PROF. DR. NECMETTİN KUTLU
PLASTİK CERRAHİ
PROF. DR. OSMAN UĞUR ÇALPUR ORTOPEDİ
VE TRAVMATOLOJİ
PROF. DR. ÖMER IŞIK
KALP DAMAR CERRAHISI
PROF. DR. SADIK ERSÖZ
TRANSPLANTASYON
PROF. DR. SEBAHATTİN ATEŞAL
KARDİYOLOJİ
PROF. DR. SELİM AKSÖYEK
ÇOCUK CERRAHISI
PROF. DR. SİNAN ARSAN
KALP DAMAR CERRAHİ
PROF. DR. SUMRU ŞEKERCİ ANESTEZİ
PROF. DR. TANFER KUNT
KULAK BURUN BOĞAZ
PROF. DR. TAYFUN GÜRPINAR
PROF. DR. ÜLKÜ SARITAŞ
GASTROENTEROLOJİ
PROF. DR. YÜCEL TAŞTAN
ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI
DOÇ. DR. AHMET ERDİL
GASTROENTEROLOJİ
DOÇ. DR. ERKAN DİKMEN GÖĞÜS CERRAHİSİ
DOÇ. DR. EROL AKIN ORTODONTİ
DOÇ. DR. FETHİ KILIÇARSLAN KARDİYOLOJİ
DOÇ. DR. FÜSUN TOKATLI
RADYASYON ONKOLOJİSİ
DOÇ. DR. G. FAİK HOBİKOĞLU KARDİYOLOJİ
DOÇ. DR. GÖKHAN ERKOL NÖROLOJI
DOÇ. DR.GÜRDAN GÜR GASTROENTOROLOJİ
DOÇ. DR. HAKAN ERDEM DAHİLİYE
DOÇ. DR. HASBİ ERDEM DİKER KARDİYOLOJİ
DOÇ. DR. H. GÜRDAL İNAL ÜROLOJİ
DOÇ. DR. H. İBRAHİM UÇAR
KARDİYOVASKÜLER CERRAHİ
DOÇ. DR. H. NEDİM ARDA
KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI
3
6-7
8-10
DOÇ. DR. İBRAHİM TEK MEDİKAL ONKOLOJİ
DOÇ. DR. KERİM ORTAKOĞLU
AĞIZ VE ÇENE CERRAHİ UZMANI
DOÇ. DR. MERYEM KAYA NÜKLEER TIP
DOÇ.DR. MESUT Y.ATLI GENEL CERRAHİ
DOÇ. DR. NAZİF KÜRKÇÜOĞLU DERMATOLOJİ
11-13
DOÇ. DR. NİHAT AKBAYIR
GASTROENTEROLOJİ
DOÇ. DR. OĞUZHAN OKUTAN
GÖĞÜS HASTALIKLARI
14-15
DOÇ. DR. OĞUZHAN SARIYÜCE ÜROLOJİ
DOÇ. DR. SABİRE AKIN
FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON
DOÇ. DR. SELMAN LAÇİN
KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM (IVF)
16-18
DOÇ. DR. SERDAR AKGÜN
KARDİYOVASKÜLER CERRAHİ
DOÇ. DR. SÜHA SÖNMEZ
KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM (IVF)
19-20
DOÇ. DR. ŞADAN AY
ORTOPEDİ VE TRAVMOTOLOJİ
PLASTİK VE REKONSTRÜKTİF CERRAHİ
DOÇ. DR. YUSUF ÜSTÜN
KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM
21-23
ÇOCUK KARDİYOLOJİSİ
ÜROLOJİ
Sorumlu Yazı İşleri Md.
Kurtuluş Okutan MEDICANA Kurumsal İletişim Koordinatörü
Bu dergi Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.ʼye ait Tempo
Dergisi tarafından Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. için hazırlanmıştır.
Satılamaz ve dağıtılamaz. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, harita,
illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi
alıntı yapılamaz.
Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş.
Eski Londra Asfaltı No: 2 Bahçelievler/İstanbul [email protected]
24-27
28-31
Tempo Dergisi Hürriyet Medya Towers 34212 Güneşli/İstanbul
[email protected]
Baskı: APA / Uniprint Basım Sanayi ve Ticaret A.Ş. +90 212 798 28 40 – 10 Hat
4 ■ SONBAHAR 2010
KISA KISA
“SARILIK DA, GAZ SANCISI DA NORMAL”
Yeni bebek sahibi aileler, hastaneden çıktıkları andan itibaren,
kocaman bir bilinmezlik bulutuyla baş başalar. Özellikle
bebeklerde sık görülen sarılık ve gaz sancısı gibi sorunlar,
ailelerin kâbusu.
AŞI TAKVİMİNİ ATLAMAYIN
Bebeklik döneminde uygulanan aşılar, çocukları ileri yaşlarda
ortaya çıkabilecek ciddi hastalıklara karşı koruyor. Bu yüzden de
ailelerin aşı takvimine dikkat etmesi çok önemli.
EMZİREN ANNELER, SAĞLIKLI BEBEKLER
Anne sütü, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendiren en temel besin.
Bebeklerin özellikle ilk altı ay emzirilmesi, neredeyse hayati önem
taşıyor.
BEBEK SAHİBİ OLMAK ARTIK DAHA KOLAY
Normal yollarla bebek sahibi olamayan aileler için, uzun zamandır farklı tedavi yöntemleri uygulanıyor. Tüp bebek, mikroenjeksiyon işlemi, IMSI, HLA-G bu yöntemler arasında ilk akla gelenler.
YENİDOĞAN ANOMALİLERİNDE ERKEN TEŞHİS VE TEDAVİ
MÜMKÜN
DOÇ. DR. TACETTİN GÜÇER
DOÇ. DR. YALIM YALÇIN
ÖNSÖZ
32-34
Çocuğun anne karnında oluşumu esnasında, santral sinir sistemi
organlarının normalden farklı gelişmesine, ʻyenidoğan anomalisiʼ
deniliyor. Anne karnında yenidoğan anomalilerinin çoğunu teşhis
etmek mümkün.
KARACİĞER NAKLİNDE İDEAL ŞARTLAR
Son dönem karaciğer yetmezliği hastaları için, karaciğer nakli
hayati önem taşıyor.
A’DAN Z’YE EXCIMER LAZER
Excimer lazer, gözün kırılma kusurları olarak bilinen miyopi (yakın
görüş), hipermetropi (uzak görüş) ve astigmatizma (çarpık görüş)
gibi kusurların tedavisinde kullanılan bir yöntem.
GÖZDE SAĞLIK HAREKETİ
Göz içi basıncının yükselmesi glokoma, göz merceğinin matlaşması
ise katarakta sebep oluyor. Glokom belirti vermiyor, bu yüzden
teşhisi de zor. Üstelik görme sinirindeki hasarın, tedaviyle
tamamen giderilmesi mümkün değil.
HİPERTANSİYON BÜYÜK DÜŞMAN
Göğüs ağrısı genellikle kalple ilgili ters giden bir şeylerin habercisi.
Özellikle de atardamar yırtılmalarında sık görülen bir belirti. 48
saat içinde ölüme neden olabiliyor.
İÇİİNDDEKKİLLERR
MEDICANA
Hastaneler
Grubu İletişim
Bilgileri
MEDICANA Hospitals
Bebeğinizi
hastalıklardan
korumak için aşı
takvimine dikkat!
35-36
37-39
40-42
43-45
46-47
48-50
51-65
“SAFRA YOLU HASTALIĞI TEDAVİSİNDE EN ETKİN YÖNTEM ERCP”
Safra yolu taş hastalığının tedavisinde yaygın olarak ʻendoskopik retrograt
kolanjiografiʼ (ERCP) yöntemi uygulanıyor. Bu yöntem kısa sürüyor ve genel
anestezi gerektirmiyor.
HEDEFE 12’DEN VURUŞ
Jinekolojik kanserlerde, brakiterapi sayesinde ışın, direkt tümöre
uygulanıyor. Böylelikle sağlam dokular zarar görmeden, hastalar tedavi
edilebiliyor.
GİRİŞİMSEL RADYOLOJİNİN NİMETLERİ
Girişimsel radyoloji, son yıllarda teknolojinin ilerlemesiyle, cerrahi gerektiren
pek çok tedaviye alternatif sunuyor. Üstelik genel anestezi gerektirmiyor ve
tedavi içeriden yürütüldüğü için, ciltte yara izi bırakmıyor.
NEFES DARLIĞI HABERCİ
Akciğerler solunumla çevre havasından oksijen alır ve vücutta metabolizma
artığı olan karbondioksiti dışarı atar. Yani hayati öneme sahip.
GRİBE KARŞI AŞI ZAMANI
Avcılar
Tel: 0212 695 48 30 Fax: 0212 695 48 30
Adres: Marmara Cad.Şamlı Sokak No: 32
34310 Avcılar / İstanbul
MEDICANA Hospitals
BAHÇELİEVLER
Tel: 0212 449 14 49 Fax: 0212 555 80 09
Adres: Eski Londra Asfaltı No: 2
34180 Bahçelievler / İstanbul
MEDICANA Hospitals
ÇAMLICA
Tel: 0216 521 30 30 Fax: 0216 335 86 36
Adres: Alemdağ Cad. No: 85
34764 Üsküdar / İstanbul
MEDICANA
DİŞ
Tel: 0212 506 00 00 Fax: 0212 506 06 20
Adres: İzzettin Çalışlar Cad. Nurettin Paşa Sok. No:
2 / 34310 Bahçelievler / İstanbul
Soğuk havalarla beraber grip mevsimi de geliyor. Grip aşısı yaptırarak, bu
yıl yataklara düşmekten kendinizi koruyabilirsiniz.
KİŞİYE ÖZEL TEDAVİ
Böbrek taşları, insan vücudunda pek çok nedene bağlı olarak oluşuyor.
Tedavisinde de farklı yöntemler kullanılıyor.
HASTALIKTA VE SAĞLIKTA
52-53 BIRAKIN DÖKÜLSÜN
Günde 100-150 tel saç dökülmesi normal kabul ediliyor. Ama fazlası
varsa da telaşlanmayın. Saç çıkarma iddiasındaki ürünlerle boşa vakit
harcamayın. Bırakın dökülecekler dökülsün.
54-56 BU KIŞA NASIL HAZIRLANALIM?
Mevsim değişikliklerinde cildimizin ihtiyaçları da değişiyor. Havaların
soğumasıyla beraber akne, sivilce, sedef, egzema gibi cilt sorunları atağa
kalkıyor.
57-59 GÜZELLİK VE SAĞLIK BİR ARADA
Çarpık bacaklar, kalın ayak bilekleri, deforme olmuş diz kapakları…
Bu sorunların hepsinin çaresi var.
60-63 ESTETİK OPERASYONLAR GENÇLEŞİYOR
Gençler arasında estetik ameliyatlar hızla yayılıyor. Özelikle burun, kulak
estetiği ve karın gerdirme ameliyatları revaçta.
64-65 HEKİM, BAKAN, FİLOZOF
Ortaçağa damgasını vuran önemli bilginler arasındaydı İbn-i Sina. Küçük
yaşlardan itibaren teoloji, fizik, matematik ve tıp alanında çalıştı. Tarih onu,
tıbbın büyük isimleri arasında yazdı.
MEDICANA
INTERNATIONAL
İSTANBUL
Tel: 0212 867 75 00 Fax: 0212 872 12 36
Adres: Beylikdüzü Cad. No: 3
Beylikdüzü / İstanbul
MEDICANA
INTERNATIONAL
ANKARA
Tel: 0 312 292 92 92 Fax: 0 312 285 69 62
Söğütözü caddesi 2165 sokak, No 6
Söğütözü Ankara ( ATO yanı)
İstanbul İçi Kod Çevirmeden
444 63 34 Alo MEDICANA
Tüm hastaneleri için
e-mail: [email protected]
SONBAHAR 2010 ■ 5
KISA KISA
KKTC İLE
İŞBİRLİĞİ
edicana Sağlık
Grubu ile
KKTC Sağlık
Bakanlığı
arasında 9 Ekim
2010’d sağlık
ğl k hizmeti
hi
2010’da
protokolü
imzalandı. Medicana Sağlık Grubu
Yönetim Kurulu Başkanı Dt. Hüseyin Bozkurt, Medicana International
İstanbul Hastanesi İşletme Direktörü
Erman Süsler, KKTC Sağlık Bakanı
Op. Dr. Ahmet Kaşif ve KKTC Sağlık Ataşesi Vesile Erdoğan’ın katılımı
ile gerçekleşen imza töreni, Conrad
Hotel’de gerçekleşti.
M
Hüseyin Bozkurt, Erman Süsler, Ahmet Kaşif, Vesile Erdoğan
DÜNYA EKONOMİSİ
MEDICANA’YA EMANET
stanbul Kongre Merkezi’nde,
27-29 Eylül 2010 tarihlerinde
düzenlenen ‘3’üncü Global
Ekonomi Sempozyumu’nun
sağlık sponsorluğunu
Medicana Sağlık Grubu üstlendi. T.C. Merkez
Bankası’nın ev sahipliğinde ve Avrupa Komisyonu
Başkanı José Manuel Barroso’nun himayesinde
İ
6 ■ SONBAHAR 2010
gerçekleşen sempozyumda, politika ve iş dünyasının tanınmış isimleri bir araya geldi. Medicana
Hastaneler Grubu’nun sağlık sponsorluğu anlaşması gereği, sempozyum boyunca İstanbul Kongre
Merkezi’nde bir doktor, üç hemşire ve bir ambulans görevlendirildi. Kongre salonunda kurulan
stantta, sağlık hizmetleri ve Türkiye’deki sağlık
sistemi ile ilgili bilgi verildi.
KISSA KISAA
04 ARALIK 2010
ÜROLOJİ/GENEL CERRAHİ:
Prof. Dr. Tayfun Gürpınar/
Uzm. Dr. Can Varılsüha
Böbrek hastalıkları, diyaliz,
prostat, taş, böbrek nakli
08 OCAK 2011
PLASTİK CERRAHİ
VE MEDİCAL ESTETİK:
Uzm. Dr. Melike Erdim
Saç ekimi
05 ŞUBAT 2011
KARDİYOLOJİ/KVC:
Prof. Dr. Ömer Işık/Uzm. Dr. Ahmet
Kırbaş
Kalp ve damar hastalıklarında
tanı, teşhis ve tedavi
05 MART 2011
SEEMİN
NER
R
PR
ROGRA
AMLAR
RI
BA
AŞLIY
YOR
KADIN HASTALIKLARI:
Doç. Dr. Ömer Faruk Vanlıoğlu
Jinekolojik onkoloji, kistler, idrar
kaçırma ve tüp bebek
02 NİSAN 2011
GÖĞÜS HASTALIKLARI:
Uzm. Dr. Ertuğrul Serdar Akın
Akciğer CA, alerji, astım, alerjik
rinit, sigara bırakma
amlıca Medicana
Hastanesi’nin
Kadıköy Belediyesi
ile ortaklaşa düzenlediği seminerler,
Ç
Aralık 2010’da Kadıköy Belediyesi
Gençlik Merkezi’nde başlıyor. Medicana Sağlık Grubu’ndan farklı branşlardaki doktorların katılacağı programlarda, pek çok hastalık detaylı irdelenecek.
NEFFROLLOJJİ HEEMŞŞİREELERİİ
BİR ARADA
A
-26 Eylül tarihleri arasında, Antalya’da 20’nci ‘Ulusal
Böbrek Hastalıkları, Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi’ düzenlendi. Kongre kapsamındaki
‘Hemodiyaliz Hemşireliği Kursu’nda, Türkiye’deki
farklı illerden nefroloji hemşireleri bir araya geldi.
Medicana
Medi
dicana International
IInt
İstanbul Hastanesi’nden Hemşirelik Hizmetleri
m tleri Direktörü
me
Direk
Uz. Hem. Gülay Kaçar, kongrede ‘Hemodiyaliz
Ü
Ün
Ünitelerinde
itelerinde A
Atık Minimizasyonu ve Atık Kontrolü’ ve ‘Hemodiyaliz
Ünitelerinde
Ünitelerinde Enfeksiyon
Ün
E
Kontrolü’ başlıklı iki sunum yaptı. Kaçar
ayrıca, Bilim Üni
Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu’ndan öğretim üyeleri
ile ‘Hemodiyal
‘Hemodiyaliz Tedavisi Gören Hastalarda Öz Bakım Gücü Düzeyleri İle Yalnızlık Algıları Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi’
isim
isimli sunumda yer aldı.
22
Gülay Kaçar
SONBAHAR 2010 ■ 7
ÇOCUK
HASTALIKLARI
Uzm. Dr. Alper Özkılıç
Fizyolojik sarılık,
bebek iki günlükken
başlıyor.
“SARILIK DA, GAZ
SANCISI DA
NORMAL”
8 ■ SONBAHAR 2010
ÇO
OCUUK
HAASTTALIKKLAARI
YENİ BEBBEK SAAHİBİ AİLEELEER, HAASTANEEDEN ÇIKTIIKLARI ANDDAN İTİBBARENN, KOCCAMAN BİRR BİLİNMEEZLİK
BULLUTUUYLA BAŞ BAŞŞALLAR. ÖZELLİKKLE BEBEKKLERDE SIK GÖRÜLLEN SAARILIKK VE GAZZ SANCCISI GİİBİ
SORUUNLLAR, AİLEELERİNN KÂBUSU.. MEDICCANA BAHÇÇELİEVLEER HASTANNESİ’NDDEN UZM. DR. ALPPER ÖZZKILIÇ,,
MLEREE KARŞI, AİLELERİİN SOĞĞUKKAANLI OLMASIININ ÖNEMİNNİ VURRGULUYYOR.
YAŞŞANNABİLECEEK PROOBLLEM
Zayıf bebeklerde
vücut sıcaklığını
koruyamama
problemi oluyor.
Y
ENİDOĞAN
BEBEKLER NASIL
TAKİP EDİLİYOR?
Yenidoğan
bebekler, kilolarına
göre sınıflandırılıyor.
fl d l
Ağır bebekler
dört kilo ve üzeri, hafif bebekler ise
iki buçuk kilo ve altındaki bebekler.
Ağır bebekler, annedeki şeker hastalığı
açısından değerlendiriliyor. Bu
bebeklerde, yenidoğan döneminde
hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü)
“Gelişim problemi olmayan,
normal bebeklerde gaz sancısı görülme sıklığı yüzde
5-25 oranında.”
olabiliyor. O yüzden şeker takibi
yapılıyor. Hafif bebeklerin de normal
bebeklere göre saha sık beslenme
ihtiyacı var. Zayıf bebeklerde, genellikle
nefes alma, emme ve vücut sıcaklığını
koruyamama problemleri oluyor.
Bebeklerin yaşadığı sorunların çoğu
ilk 24 saatte yapılan muayenede tespit
edilebiliyor. Bebeğin kilosu, boyu, baş
çevresi ölçülüyor ve sistemik muayenesi
yapılıyor.
YENİDOĞAN BEBEKLERDE NEDEN
SARILIK OLUŞUR?
Uzm. Dr. Alper Özkılıç
Yenidoğan bebeklerde görülen sarılık
çoğunluğu fizyolojiktir. Ama anormal
patolojik sarılık türleri de görülebilir.
Fizyolojik sarılık bebek iki günlükken
başlar, üçüncü ve dördüncü günlerde
en yüksek seviyeye ulaşır ve daha
sonra giderek azalır. Zamanında
doğan bebeklerin yüzde 60’ı, erken
doğanların da yüzde 80’inde sarılık
görülebilir. Tedavisiz, kendiliğinden
iyileşir. Patolojik sarılık ise, beyne
zarar verebilir. Bu yüzden doktorun
sarılığın ayrımını yapması gerekir.
Yenidoğanlarda patolojik sarılık yapan
nedenler, kan grubu uyuşmazlığı
(ABO ve Rh uyuşmazlığına bağlı
sarılıklar), bebeğin aç kalması, kafa
derisi altında kan toplanması, idrar
yolu enfeksiyonları, bazı kan ve
karaciğer hastalıkları ve anne sütü
sarılığıdır. Kan uyuşmazlığında,
fazla miktarda alyuvar yıkımına
bağlı olarak, bilirubin denilen sarılık
maddesi ortaya çıkar. Sarılık önce
yüzde başlar ve kandaki bilirubin
seviyesi arttıkça, göğse, kol ve
bacaklara doğru ilerler. Sarılığı en
iyi floresan lamba altında ve gün
ışığında değerlendirmek mümkündür.
Parmakla hafifçe bebeğin karnına
veya burnuna bastırdığınızda sarı renk
tespit edilebilir. Sarılık yükseldikçe,
beyni etkilemesine bağlı olarak tiz
sesli ağlama, az emme, uyuklama
hatta havaleye kadar giden klinik
semptomlar olabilir.
SONBAHAR 2010 ■ 9
ÇOCCUK
HASSTAALIIKLLARI
HANGİ BEBEKLER SARILIK
AÇISINDAN TAKİP EDİLMELİ?
Erken doğmuş bebekler, ilk 24 saatte
sarılık tespit edilen bebekler, emme
sorununa bağlı iyi beslenemeyenler,
sarılığı iki haftadan uzun sürenler,
idrarı koyu, dışkısı açık renkli
bebekler ve doğum esnasında kafa
derisinde kanama olan bebekler
izlenmeli.
SARILIĞIN TEDAVİSİNDE NELER
YAPILIYOR?
Patolojik sarılıkta fototerapi denilen,
floresan altında ışık tedavisi uygulanır.
sıklığı yüzde 5-25’tir. Genelde altıncı
haftada başlar.
belli aydan sonra ortaya çıkması da,
altında yatan nöro gelişimsel nedenler
olabileceğini düşündürüyor.
BELİRTİLERİ NELER?
Bebeklerin yüzü kızarır, elleri yumruk
haline gelir. Bacaklarını karınlarına
çekerler ve sırtlarını geriye atarlar.
Karınları sert ve şiştir, gaz çıkarmada
zorlanırlar. Genellikle ani ağlamalar
başlar. Dördüncü aydan daha uzun
sürerse beslenme ve uyku problemi de
eşlik edebilir. İlk üç ayda bu şikâyetler
yoksa ve sonradan oluşuyorsa, ‘bakıcıya
bağlı gelişen sıkıntı sendromu’
deniliyor. İnek sütü alerjisi, idrar yolu
TANI NASIL KONULUR?
Ailenin verdiği öykü önemli. Ağlama
süreleri ve saatleri de önemli bulgular.
Morarma, solunum sıkıntısı, yetersiz
kilo ve bilinç bulanıklıkları varsa,
bu belirtiler doktoru gaz sancısı
teşhisinden uzaklaştırır.
TEDAVİDE NELER YAPILIR?
Ailenin rahat olması önemlidir. Çünkü
gaz sancıları, normal gelişimin parçası
Bebeğinizi, doktor kontrolünde vereceğiniz bitki çaylarıyla rahatlatabilirsiniz.
Özel lambaların ışığı, bili
bilirubin
bi
seviyesini düşürür ve bu maddenin
vücuttan atılmasını sağlar. Işık
tedavisine bağlı ciltte döküntüler,
bronzlaşma ve sulu dışkılama
gibi yan etkileri olabilir. Bebeğin
tedavi sırasında iyi beslenmesi çok
önemlidir. Çünkü bebek aç kalırsa,
sarılık artış gösterebilir. Eğer kan
grubu uyuşmazlığı varsa, bilirubin
çok yükseldiği için ışık tedavisini
denemeden, kan değişimi de
yapılabilir.
BEBEKLERDE GAZ SANCISI NASIL
ANLAŞILIR?
İlk ayda başlayan aşırı ağlamaların
nedeni gaz sancısı (kolik) olabilir.
Haftada en az üç gün, en az üç
saat ve üç haftadan uzun süren
ağlamalara neden olur. Buna ‘üçler
kuralı’ deniliyor. Gelişim problemi
olmayan, normal bebeklerde görülme
10 ■ SONBAHAR 2010
“Zamanında doğan bebeklerin
yüzde 60’ı,
erken doğanların da yüzde 80’inde sarılık görülebilir.”
enfeksiyonları, yenidoğan bebeklerdeki
reflü ve laktoz intoleransı da kolikle
karıştırılabilir.
NEDEN OLUŞUR?
Sindirim sistemiyle ilgili olan nedenler,
psiko-sosyal ve nöro gelişimsel
nedenler gaz sancısına yol açabilir.
Bebeklerde anne sütünün sindirimiyle
ilgili laktaz enzim eksikliği olabilir.
Mide-bağırsak sisteminde, düz kasların
kasılmasında etkili bazı hormonların
yüksek olması da gaz sancısına
neden olabilir. Psiko-sosyal nedenler
açısından değerlendirildiğinde, annenin
veya bakıcının stresli olması da, gaz
sancısına neden olabilir. Gaz sancısının
kabul edilir. Annenin gaz yapıcı
yiyecekleri yememesi önerilir. Bebekte
şikâyetleri azaltmak için, bebeğin
algısını dağıtma, arabayla gezdirme,
emzik kullanma, bebekle iletişim
kurma gibi yöntemler uygulanabilir.
Gaz giderici ilaçlar denenebilir. Rezene,
limon içeren bitki çayları, doktor
kontrolünde bebeklere verilebilir.
Dereotu, meyankökü, kimyon,
zencefil, karanfil, nane gibi bitki-yağ
karışımı ilaçlar kullanılabilir.
Uzm. Dr. Özlem Özsoy Yolcu
cu
ÇOCUK
HASTALIKLARI
BEBEKLİK DÖNEMİNDE
UYGULANAN AŞILAR,
ÇOCUKLARI İLERİ
YYAŞLARDA ORTAYA
ÇÇIKABİLECEK CİDDİ
HASTALIKLARA KARŞI
KORUYOR. BU YÜZDEN
DE AİLELERİN AŞI
T
TAKVİMİNE
DİKKAT
ETMESİ ÇOK ÖNEMLİ.
BAHÇELİEVLER MEDICANA
HASTANESİ’NDEN
UZM. DR. ÖZLEM
Ö
ÖZSOY
YOLCU, “ÇOCUK
A
AŞILANMADAN
ÖNCE
HASTALIK GEÇİRİRSE,
KOMPLİKASYONLARI
Ç DAHA AĞIR
ÇOK
O
OLABİLİR”
DİYOR.
Günümüzde
G
aşı
aşıların
ıla yan etkileri
yyok denecek
kadar az.
SONBAHAR 2010 ■ 11
ÇOCCUK
HASSTAALIIKLLARI
Y
ENİ DOĞAN
AŞILARI KAÇA
AYRILIYOR?
NE ZAMAN
YAPILIYOR?
Ülk i d SSağlık
Ülkemizde
ğl k B
Bakanlığı’nın
uyguladığı aşı takvimine göre, ilk bir
yaş içinde üç doz Hepatit B, bir doz
BCG, üç doz karma aşı, dört doz
pnömokok aşısı, bir doz da MMR
(kızamık, kızamıkçık, kabakulak) aşısı
yapılır. 18’inci ayda karma aşı bir kez
daha tekrarlanır. Ancak bu aşıların
dışında, henüz Sağlık Bakanlığı’nın
programında olmayan ama ülkemizde
ruhsatlı olarak bulunan ve yapılması
gereken aşılar da var. Bunlar rotavirüs,
suçiçeği ve hepatit A aşılarıdır.
Suçiçeği 13-15’inci aylarda, rotavirüs
ikinci, dördüncü ve altıncı aylarda
veya ikinci ve dördüncü aylarda iki
farklı marka olarak ve hepatit A aşısı,
iki yaş ve iki yaş ve altıncı ayda tekrar
doz olarak yapılır. 4-6 yaş aralığında
da karma, MMR ve suçiçeği aşıları
hatırlatma dozu şeklinde tekrarlanır.
reaksiyonları, hastalığın oluşması ile
ortaya çıkabilecek ağır sonuçlardan
çok daha önemsizdir. Örneğin HIB
aşısı Henofilus Influenza B bakterisi
ile meydana gelen, özellikle iki yaşın
altındaki çocuklarda sık görülen
enfeksiyonlara karşı koruyan bir
aşıdır. Bu bakteri menenjit, zatürree,
ortakulak iltihabı gibi enfeksiyonlara
neden olabilir. Aşısız çocuklarda
HIB’in neden olduğu menenjitler
en uygun şekilde tedavi edilse bile,
yüzde 30’lara varan sakatlık veya
yüzde 10’lara varan ölüm görülebilir.
Zatürree aşısı, pnömokokların neden
olduğu zatürree, ortakulak iltihabı, üst
YENİDOĞAN AŞILARINI
YAPTIRIRKEN AİLELER NELERE
DİKKAT ETMELİ?
Çocuk doktorları bebeklere aşı
yapmadan önce, bebeklerin hasta
olup olmadığına dikkat etmeli.
Aileler bebeklerini aşı yapıldıktan
sonra, ilk 48-72 saat boyunca
gözlemlemeli. Normalin dışında
bir reaksiyon gözlenmesi durumunda
doktorla iletişime geçilmeli.
Aileler doktorların yaptığı aşının
hangi firmaya ait olduğunu,
üretim tarihini, son kullanma
tarihini ve yan etkilerini sormalı.
Bir önceki aşıyla ilgili reaksiyonlar
AŞILAR HANGİ HASTALIKLARA
KARŞI KORUYUCU?
Aşılar, bebeklik ve çocukluk çağında
çok ağır geçen, kalıcı hasarlar
bırakabilen ve bazen de ölümcül
olabilen birçok hastalığa karşı
Uzm. Dr. Özlem Özsoy Yolcu
“Aşılar, bebeklik ve
çocukluk çağında
çok ağır geçen,
kalıcı hasarlar bırakabilen ve
bazen de ölümcül olabilen birçok
hastalığa karşı koruyucudur.”
koruyucudur. Günümüzde ileri
teknoloji ile üretilen aşıların yan etkileri
yok denilecek kadar azdır. Görülen
yan etkiler genellikle aşı yerinde şişlik
ve kızarıklıktan ibarettir. Tüm aşı
12 ■ SONBAHAR 2010
solunum yolları enfeksiyonlarına karşı
koruyan bir aşıdır. Zatürree aşısının
ayrıca dalağı alınmış ve bağışıklık
sistemi baskılanmış kişilere kesinlikle
yapılması gerekir.
doktorla paylaşılmalı. Polio denilen
çocuk felci aşısı, bugün birçok
çocuğun hayatını kurtarıyor. Bu
aşı 9 milyonda bir ters reaksiyon
gösterebilir. Onun dışında
çok güvenlidir. Ama ‘canlı,
ağızdan verilen polio aşısı’ soğuk
algınlığından daha önemli bir
hastalığı olan bebeklerde ertelenmeli.
Bunun dışında aile içinde kanserli
veya başka bir hastalıktan dolayı
bağışıklık sistemi baskılanmış birey
varsa uygulanmamalı. KKK (kızamık,
kızamıkçık, kabakulak) aşısından
birkaç gün sonra, hafif döküntü, ateş,
boyunda hafif bir şişlik görülebilir.
ÇO
OCUUK
HAASTTALIKKLAARI
AŞI TAKVİMİ
0. ay Hepatit B
1. ay Hepatit B
2. ay BCG, Karma aşı, Pnömokok
aşısı
4. ay Karma aşı, Pnömokok aşısı
6. ay Karma aşı, Pnömokok aşısı,
Hepatit B
Her aşı kendi
içinde önemlidir.
“Çocuk doktorları aşı
yapmadan önce,
bebeklerin hasta olup olmadığına dikkat etmeli. Aileler bir
önceki aşıyla ilgili reaksiyonları doktorla paylaşmalı.”
AŞILAMA TAKVİMİNE SADIK
KALINMAZSA NELER
YAŞANABİLİR?
Aşılama takvimine sadık kalınmaz
ve çocuk aşılanmadan önce hastalık
geçirirse, komplikasyonları çok daha
ağır olabilir. Ancak aşılama gecikse
bile kaldığı yerden devam edebilir.
Her aşı kendi içinde önemlidir.
Çünkü her hastalığın kendine göre
ciddi, kalıcı hasar yapabilecek yan
etkileri mevcuttur. Bunun için
Sağlık Bakanlığı aşılama
programında olan her aşı mutlaka
yaptırılmalıdır, yasal zorunluluğu
vardır.
12. ay MMR (kızamık, kızamıkçık,
kabakulak aşısı)
13-15. ay suçiçeği (özel aşı)
18. ay Karma aşı (tekrar)
2 yaş Hepatit A ilk doz
2.5 yaş Hepatit A ikinci doz
4-6 yaş aralığında karma aşı,
MMR, suçiçeği aşıları hatırlatma
doz olarak (özel aşı)
* Rotavirüs aşıları da Türkiye’de iki
farklı marka altında 2’nci ve 4’üncü
aylarda 2 doz, 2’nci, 4’üncü ve 6’ncı
aylarda 3 doz yapılır.
SONBAHAR 2010 ■ 13
ÇOCUK
HASTALIKLARI
Prof. Dr. Yücel Taştan
Emzirmek, çocuğun
anne ile ilişki
kurmasını sağlar.
EMZİREN
ANNELER,
SAĞLIKLI BEBEKLER
ANNE SÜTÜ, BEBEĞİN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİREN EN TEMEL
BESİN. BEBEKLERİN ÖZELLİKLE İLK ALTI AY EMZİRİLMESİ, NEREDEYSE
HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR. MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL
HASTANESİ’NDEN PROF. DR. YÜCEL TAŞTAN, ANNE VE BEBEK ARASINDAKİ
İLİŞKİ İÇİN DE, EMZİRMENİN ÖNEMİNİ VURGULUYOR: “BEBEK ANNEYİ
EMERKEN, ANNESİNİN SICAKLIĞINI DUYAR VE KOKUSUNU ALIR” DİYOR.
14 ■ SONBAHAR 2010
ÇO
OCUUK
HAASTTALIKKLAARI
A
rebilir. Çalışan anneler de, sütlerini saklayabilir. Anne sütü,
steril ortamlarda, buzdolabında
24 saat civarında, derin dondurucuda ise daha uzan süre
saklanabiliyor.
NNE SÜTÜ
BEBEKLER İÇİN
NEDEN ÖNEMLİ?
Bebeklerin beslenmesi için en
doğal besin anne sütü. Bu, her canlı
için de böyle. Anne sütü, tüm besinlerden daha değerli. Çünkü doğal, her
zaman, her yerde verilebilir ve bebeği
birçok hastalıktan korur. Bebeği
emzirmek, çocuğun anne ile ilişkisinin
kurulmasını da sağlar. Bebek anneyi
emerken, annesinin sıcaklığını duyar
ve kokusunu alır. Bu nedenlerle,
çocukların anne sütüyle beslenmeleri
gerekli. Bebeklerin beslenmesi için ek
besinler gerektiğinde, ailenin masrafları artar. Bu yüzden anne sütünün
aileye ekonomik faydası da vardır.
MİNİMUM KAÇ AY EMZİRİLMELİ?
Bebekler en az ilk altı ay, tümüyle
anne sütü ile beslenmeli. Çoğunlukla
anneler, bu gerekli sürede bebeklerini
emzirebiliyor. Önemli olan annenin
stresini yenip, bebeğine şefkatle
yaklaşıp onu besleyeceğine inanması.
MAKSİMUM NE KADAR EMZİRİLMELİ?
Bebekler iki yaşına kadar emebilir.
Bazı durumlarda anne sütü olduğu
halde, bebeğin ek gıda da alabilmesi
için, anne sütünden kesilmesi önerilebilir. Ama eğer çocuk yeterli besleniyorsa, iki yaşına kadar anne sütü
alabilir.
Prof. Dr. Yücel Taştan
HASTALIKLARDAN KORUR?
Anne sütünden geçen pek çok antikor var. Bu antikorlar, bebeği ilk
dönemlerde hastalıklara karşı korur.
Bebeklerin bağırsaklarına yerleşen
antikorlar, mikropların o ortamda
yaşamasını engelleyerek, çocukların
ishal olmasını önlüyor. Annenin
aşılanması sayesinde, annenin antikorları, yeni doğan bebeği tetanostan
koruyabiliyor. Böylelikle milyonlarca
çocuk, tetanos olmaktan kurtulmakta-
BESİN DEĞERİ AZALIR MI?
“Anne sütünden geçen pek çok antikor,
bebeği ilk dönemlerde hastalıklara karşı korur.”
dır. Anne sütü alan bebeklerde allerjik
hastalıklar da daha az görülmektedir.
Mamalara baktığınızda, anne sütüne
yakın olduklarını iddia ederler. Ama
anne sütü üretilemez ve hiçbir mama
anne sütünün yerini alamaz.
Kanıtlanmış bir şey yok. Ama her dondurulmuş besinde olduğu kadar, anne
sütünün de besin değerinde azalma
olabilir.
ÖZEL APARATLAR YARDIMIYLA
BEBEĞİ EMZİRMEK RİSKLİ Mİ?
ANNE SÜTÜNÜ ARTIRMAK İÇİN
NELER YAPILABİLİR?
Anneler desteklendiğinde, bebeğini
emzirebileceğini inandıklarında, bu
sorunun yarsını çözüyorlar. Annelerin
bol sıvı alması (en az üç litre), bebeği
için yeterli miktarda süt salgılamasını
sağlıyor. Ama en önemli şey; annelerin kaygılanmaması ve stresli olmamasıdır. Her memeden sonra, ne kadar
sütü olduğunu ölçen anneler, başarılı
olamıyor.
BEBEKLER NE SIKLIKTA
EMZİRİLMELİ?
ANNE SÜTÜ BEBEĞİ HANGİ
ANNE SÜTÜNÜN SAKLANINCA,
İlk ayda bebekler 1-4 saat arasında
acıkabilir. O yüzden tam süre vermek
yerine, anne ile bebek arasında giderek
oluşan uyumdan bahsedilebilir. İlk
başta her ağladığında bebek emzirilebilir. Ama giderek acıkma süresi uzar ve
zamanla belli bir tempoya ulaşılabilir.
Anne ve bebeğin arasındaki bu tempoya karışmamak lazım.
ANNE SÜTÜNÜ SAKLAMAK
MÜMKÜN MÜ?
Anne emzirirken, sütü fazla ise birikti-
Bebeği emzirmeye yarayan aparatların
çoğuna karşıyım. Bebeğin emmemesi
ile ilgili en büyük problem, genellikle
sezaryen sonrasında ortaya çıkıyor.
Anneler genellikle doğum şekline
kendilerini düşünerek karar veriyor.
Ama doğumdan önce, bebeklerinin
daha sonra yaşayabilecekleri olumsuzluklar konusunda, çocuk doktorlarına danışmalılar. Çünkü beslenme
problemleri, en çok sezaryenle doğan
bebeklerde görülüyor. Ameliyat sonrası annenin sıkıntıları olabiliyor veya
bebek anesteziden etkilenebiliyor.
Bu yüzden de bebek hızla kilo kaybedip, güçsüzleşebiliyor. Bu durum
da, bebeğin emmesini zorlaştırıyor.
Annenin meme başının küçük veya
içeride olması, bebek güçlü olduğunda emmeyi önleyen sebepler değil.
Emzirmeyi kolaylaştıran aletlerin
kullanılması, bebeği anneden uzaklaştırabilir. Bebek annenin cildine temas
etmeli. Çünkü annesinin kokusunu
ve sıcaklığını duyarak daha mutlu
olur. O yüzden anne ile bebek arasına özel aparatları sokmamak en
doğrusu.
SONBAHAR 2010 ■ 15
KADIN
HASTALIKLARI
VE DOĞUM
Tüp bebek yöntemiyle, birçok
kadın annelik özlemini gideriyor.
16 ■ SONBAHAR 2010
Uzm. Dr. Mehmet Öztürkmen
Doç. Dr. Muammer Doğan
KAADIIN
HAASTTALIKKLAARI
VE DOĞ
ĞUM
BEBEK SAHİBİ
OLMAK ARTIK
DAHA KOLAY
NORMAL YOLLARLA BEBEK SAHİBİ OLAMAYAN AİLELER İÇİN, UZUN ZAMANDIR FARKLI TEDAVİ YÖNTEMLERİ
UYGULANIYOR. TÜP BEBEK, MİKROENJEKSİYON İŞLEMİ, IMSI, HLA-G BU YÖNTEMLER ARASINDA İLK AKLA
GELENLER. DOÇ DR. MUAMMER DOĞAN VE MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA HASTANESİ’NDEN UZM.
DR. MEHMET ÖZTÜRKMEN ÇOCUK SAHİBİ OLMAK İSTEYEN AİLELER İÇİN FARKLI YÖNTEMLERİ SIRALIYOR.
T
ÜP BEBEK NASIL
BİR TEDAVİ VE NE
ZAMANDAN BERİ
UYGULANIYOR?
Tüp bebekle ilk
sağlıklı doğum, 1978 yılında gerçekleşmiş ve İngiltere'de Louise Brown
bu yöntemle doğmuştur. Tüp bebek
tedavisi, sperm ile yumurtanın vücut
içinde değil de, laboratuar ortamında
bir araya getirilerek döllenmesini ifade
eder. Tüp bebek işleminde, elde edilen
yumurtaların çevresine belirli sayıda
hareketli sperm bırakılarak, spermin
kendiliğinden yumurta içerisine girip
onu döllemesi beklenirken, mikroenjeksiyon işleminde (ICSI) sperm özel
aletler yardımıyla yumurtanın içerisine
yerleştirilir. Bu şekilde vücut dışında
sağlanmış döllenmiş yumurtaların
(embriyo), belirli bir süre özel besleyici
sıvılar (kültür ortamı) içerisinde tutularak bölünmeye başlamaları beklenir ve
daha sonra gelişen embriyolar normal
gelişimini sürdürebilmeleri için rahim
içine yerleştirilir (embriyo transferi).
Tüp bebek uygulamaları sırasında
zaman içinde, embriyo traşlama (destekli yuvalama) blastokist transferi,
spermatid enjeksiyonu, embriyo dondurma, embriyo tutkalı, yapay rahim
ilaçsız tüp bebek, yumurta dondurma
ve preimplantasyon genetik tanı
(PGD) gibi birçok gelişmeler yaşandı.
Ama son zamanların revaçta olan ve
umut vaat eden bazı gelişmelerden
bahsedilebilir.
TÜP BEBEK TEDAVİSİNDEKİ
NEDİR BU SON GELİŞMELER?
EN SON YENİLİKLERDEN
Örneğin IMSI. Yüksek mikroskobik büyütmeyle seçilmiş spermlerle
BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?
SONBAHAR 2010 ■ 17
KADIN
HASSTAALIIKLLARI
VE DO
OĞUM
yapılan mikroenjeksiyon, HLA-G,
metabolomics gibi gelişmeler ilk akla
gelenler.
IMSI NASIL BİR TEDAVİDİR?
Bu teknikte, standart tüp bebek tedavisinde kullanılan mikroskoplara göre
daha özel büyütme özellikli mikroskoplar kullanılır. Bu mikroskoplar ile
spermlerin özellikle sitoplâzmaları incelenerek, spermlerin şekil bozukluğumorfolojileri değerlendirilebilit ve
böylece daha iyi morfolojili spermler
seçilebilir. Bu özel mikroskoplar 6000
veya daha fazla büyütme olanağına
sahip olduklarından, en iyi morfolojili
spermlerin seçilebilmesi olasıdır.
BU TEKNİĞİN AVANTAJLARI
VE DEZAVANTAJLARI VAR MI?
Bu özel mikroskoplarla, spermlerin
hücre sitoplâzmasındaki ‘vakuol’ denilen
zarla çevrili boşluklar veya bazı diğer
hücre içi yapı bozuklukları saptanabilir.
Vakuol varlığı sperm hücresinin kromatininin düzenliliğini bozar. Dolayısıyla
bu tip bozuklukları göstermeyen veya en
az gösteren spermler seçilip, bu spermlerle ICSI (mikroenjeksiyon) yapıldığında, embriyoların rahme tutunma
ve gebelik oranları artar, erken
dönem düşükler azaltılabiir. Bu
nedenle özellikle erkek faktörü
olgularında ve tekrarlayan tüp
bebek başarısızlıklarında IMSI
denenebilir. Tekniğin dezavantajları
ise standart ICSI (mikroenjeksiyon)
tekniğine göre özel cihazları ve bu cihazları kullanabilecek deneyimli personeli
gerektirmesidir. Bu nedenle ICSI’ye
göre daha pahalıdır ve yapılması çok
daha uzun sürer.
HLA-G NEDİR?
Embriyolar HLA-G molekülü salgılarlar. Bu molekülün, oluşan gebelikteki anne bağışıklık sisteminin rahme
tutunmuş embriyoyu reddetmesini
engellediği bilinir. Dolayısıyla son
zamanlarda embriyolardan salgılanan
HLA-G düzeylerine bakılarak, daha
sağlıklı ve gebelik potansiyeli en yüksek
embriyonun seçilmesinin olanaklı olduğuna dair çalışmalar gündeme geldi.
Yapılan çalışmalar, HLA-G salgılayan
embriyoların, salgılamayanlara göre
rahme tutunma olasılığının daha fazla
olduğunu gösteriyor. Henüz çalışmalar,
HLA-G salgılayan embriyoların transfer
edilmesi ile daha yüksek gebelik oranlarının elde edilebileceğini gösterse de,
bu işlemin rutine girmesi için daha fazla
bilgi birikimi sağlayacak çalışmaların
yapılması gerekiyor.
Doç. Dr. Muammer Doğan
METABOLOMICS HAKKINDA BİLGİ
VERİR MİSİNİZ?
Tüp bebek tedavisinde transfer edilecek
en iyi embriyonun seçimi, başından beri
en önemli konu olma özelliğini koruyor. Gebelik oluşturma potansiyeli en
yüksek olan en iyi embriyonun seçimi,
embriyoların dış morfolojik görüntülerine bakılarak yapılan morfolojik
derecelendirme sonucuna göre yapılıyor.
Embriyolar, tüp bebek tedavisi sırasında
içinde bulundukları kültür sıvıları ile
sürekli etkileşim halindedirler. Tüm
canlı organizmalar gibi aslında yaşayan
bir organizma olan embriyonun da bir
metabolizması vardır. Embriyo içinde
bulunduğu kültür sıvısından gereksinimi olan molekülleri alıp metabolize
etmekte ve tekrar bu sıvı ortama kullanım sonrası oluşan metabolitleri geri
vermektedir. İşte metabolomics teknolojisinde; embriyonun içinde bulunduğu
bu kültür sıvısından örnek alınmakta,
biyospektroskopik tekniklerle sıvının
içerisinden değişik dalga boylarında ışık
geçirilmekte, içerikteki metabolitlerin
durumuna göre değişen harita örnekleri
oluşturulmaktadır. Her embriyonun
metabolizması farklı olduğundan, içinde
bulunduğu sıvının içeriği de, dolayısıyla
metabolomics sonrası çıkarılan haritası
da farklı olacaktır. Elde edilen ve her
embriyo için farklı bu harita örnekleri o embriyonun gelişim ve gebelik
oluşturma kapasitesi hakkında bilgi
verir. İleride bu konudaki bilgi birikimi
arttıkça, metabolomics çalışmalarının
rutine girebileceği ve gebelik oranlarını
arttırmaya yönelik en önemli laboratuar
tekniklerinden biri olabileceği, özellikle
de tek embriyo transferi işleminin başarı
ve yaygınlığını arttıracağı şimdiden
söylenebilir.
“Tüp bebek tedavisi,
Uzm. Dr. Mehmet Öztürkmen
18 ■ SONBAHAR 2010
sperm ile yumurtanın vücut içinde değil de, laboratuar
ortamında bir araya getirilerek döllenmesini ifade eder.”
Prof. Dr. Hidayet Akdemir
NÖROŞİRURJİ
Çocuğun kafasında
bir anomali fark
ederseniz hemen
doktora başvurun.
YENİDOĞAN
ANOMALİLERİNDE
ERKEN TEŞHİS
VE TEDAVİ
MÜMKÜN
ÇOCUĞUN ANNE KARNINDA OLUŞUMU ESNASINDA, SANTRAL SİNİR SİSTEMİ ORGANLARININ
NORMALDEN FARKLI GELİŞMESİNE YENİDOĞAN ANOMALİSİ DENİLİYOR. ANNE KARNINDA
YENİDOĞAN ANOMALİLERİNİN ÇOĞUNU TEŞHİS ETMEK MÜMKÜN. MEDICANA INTERNATIONAL
İSTANBUL HASTANESİ’NDEN PROF. DR. HİDAYET AKDEMİR, ERKEN TEŞHİS VE TEDAVİ SAYESİNDE,
İLERİ YAŞLARDA OLUŞABİLECEK CİDDİ SORUNLARIN AZALTILABİLECEĞİ GÖRÜŞÜNDE.
SONBAHAR 2010 ■ 19
NÖRO
OŞİİRUURJİ
Y
ENİDOĞAN
ANOMALİLERİ
KAÇA AYRILIYOR?
Yenidoğan
anomalisinin
pek çok türü var: Omuriliğin
kapanmamasına bağlı gelişen omurilik
anomalileri, kemiklerin, omurilik
sinirlerinin anomalileri, kafatasının
erken kapanmasına, beyin gelişimine
bağlı anomaliler var. Tabii bu
grupların alt dalları da var. Beyinde
su toplaması en sık görülen beyin
anomalileri arasında.
ANOMALİLERİN TEŞHİSİ NASIL
YAPILIYOR?
Bebekte beyin ve sinir sistemi, hamileliğin 28’inci gününden itibaren
oluşmaya başlar. İlk üç aydan sonra,
bebekteki beyin ve sinir sistemi anomalileri, ileri görüntüleme teknikleri sayesinde, anne karnında teşhis edilebiliyor.
Kadın doğum doktoru, bebeği takip
ederken çektiği ultrasonografiler ile
beyindeki su toplaması tespit ediliyor.
Omurilik anomalileri de ultrasonografi
ile saptanabiliyor. Bazen de bebek
anne karnındayken uterustan alınan
sıvı incelenebiliyor. Daha sonra, teşhis
aileyle paylaşılıyor.
Prof. Dr. Hidayet Akdemir
tarafından, vakit kaybedilmeden görülmeli. Gereken
kafatası ölçümleri yapılmalı,
bıngıldak çaplarına bakılmalı
ve bıngıldağın açık olup
olmadığı kontrol edilmeli.
Kafatasındaki anomaliyi
düzeltmek için eklemler açılmalı. Bu sayede bebeklerin
beyni gelişebiliyor.
or. İlk 6-8
hafta bu tedavi için
çin ideal.
“Akraba
k b evlilikleri,
l l kl
anne-baba
ba
arasındaki kan uyuşmazlığı
ve genetik yatkınlık, anomalilerde başlı başına faktör.”
aktör.”
bebeğin sinir sisteminin geliştiği
esnada (ilk 28 günde) ilaç kullanması,
hamileliğin ilk birinci ayında röntgen
ışınlarına maruz kalması da sebep
olabilir. Beslenme de önemli bir
faktör; örneğin annenin hamileliğinde
çimlenmiş, yeşermiş patates yemesi
de yenidoğan anomalilerine neden
olabilir. Sigara, alkol gibi toksik
maddelerin, morfin ve diğer amfetamin
grubu ilaçların kullanılması da bu
anomalilere yol açar.
KAFATASI ANOMALİLERİ
Rİİ NASIL
ANLAŞILIR?
Bazı bebeklerde üçgen alın
l olabilir.
l bili
Anneler bu şekil bozukluğundan şüphelenir ve çocuk doktorlarına danışır.
Çocuk doktorları da beyin ve sinir
cerrahlarına yönlendirir. Beyin cerrahları da görüntüleme yöntemlerini
kullanarak kapalı eklemleri tespit eder.
Sonra kapalı eklemi açma yöntemiyle
tedavi yapılır.
KAFATASI ANOMALİSİ TEDAVİ
TEDAVİ AŞAMASINDA NELER
EDİLMEZSE NELERE SEBEP OLABİLİR?
BEYNİN SU TOPLAMASI NASIL BİR
YAPILIYOR?
HASTALIK?
Anne karnında yapılan, beyin cerrahisini ilgilendiren tedaviler var.
Ama bu grup az. Genellikle bebeğin
doğumundan bir hafta sonra, cerrahi
ve rekonstrüktif (düzeltici) ameliyatları planlayarak beyin anomalilerinin
tedavisine başlanmalı. Omurilik
anomalisi ile doğmuş bebeklerde
sinirler yapışık değilse, yapılan düzeltici ameliyatlarla, bebekler problem yaşamadan hayatlarına devam
edebilir. Beyinde su toplaması da,
cerrahi yöntemlerle tedavi edilebiliyor. Beyindeki çalışmayan havuzları
çalıştırma metotları var. Kafatası şekil
anomalilerini de tedavi etmek mümkün. Kafatası eklemleri erken kapanan bebekler, beyin ve sinir cerrahı
Çocuklar, beyinleri gelişemediği için,
ileride özürlü, sakat, görmeyen, konuşamayan, yürüyemeyen bireyler olabilir. Bir de çocuğun estetik açıdan da
yüzünde bozukluklar olur.
Beyindeki su devir daim sisteminin
çalışmamasından kaynaklanır. Bu
hastalığın tedavisi için, bebeğin doğumundan kısa süre sonra, cerrahi müdahaleler gerekiyor. Bu ameliyatlar yapılmazsa bebeğin beyni ve kafatası büyür.
Beyin gelişimi azlığından dolayı, beyin
fonksiyonları da yetersiz gelişir. Zekâda
problemler, görme, işitme, konuşma
sorunları olabilir.
YENİDOĞAN ANOMALİLERİNİN
SEBEPLERİ NELER?
Pek çok sebep var. Akraba evlilikleri,
anne-baba arasındaki kan uyuşmazlığı
ve genetik yatkınlık anomalilerde başlı
başına faktör. Annenin hamileliğinde,
20 ■ SONBAHAR 2010
BEYNİN SU TOPLAMASI TEDAVİ
EDİLMEZSE NELER OLABİLİR?
Bu anomali de beyin gelişimini engeller. Bütün mental fonksiyonlarda
sorun oluşur. Çocuklar yaşıtlarıyla
denk olmaz.
OMURİLİKLE İLGİLİ ANOMALİ TEDAVİ
EDİLMEZSE NASIL SIKINTILAR
YAŞANABİLİR?
İleride ayaklarda, idrar ve büyük abdest
sinirlerinde felçler oluşabilir. Seksüel
organlar gelişemez.
Prof. Dr. Sadık Ersöz
TRANSPLANTASYON
Karaciğer nakli
ameliyatları, tüm cerrahi
işlemler içinde teknik olarak
en güç olanı sayılıyor.
SON DÖNEM
KARACİĞER YETMEZLİĞİ
HASTALARI İÇİN,
KARACİĞER NAKLİ
HAYATİ ÖNEM
TAŞIYOR. İLERİ
EVRELERDE HEPATİT
B,C, KARACİĞER
KANSERİ VE KARACİĞER
YETMEZLİĞİ DE,
NAKİL GEREKTİRİYOR.
MEDICANA
INTERNATIONAL
ANKARA
HASTANESİ’NDEN PROF.
DR. SADIK ERSÖZ,
İÇ ANADOLU’DAKİ
ÖNEMLİ BİR AÇIĞI
KAPATTIKLARINI
VURGULUYOR.
KARACİĞER
NAKLİNDE
İDEAL ŞARTLAR
SONBAHAR 2010 ■ 21
TRRANSPPLAANTAASYYON
M
EDICANA
INTERNATIONAL
yaygın kullanılması, ülkemizdeki
hastalık profilini de değiştirecek.
ANKARA
HASTANESİ
KARACİĞER NAKİL AMELİYATLARI
KARACİĞER
NASIL GERÇEKLEŞTİRİLİYOR?
İ AMELİYATLARINA
İ
NAKİL
NE ZAMAN BAŞLADI?
Kasım 2010’da başlamayı planlıyoruz.
Bir yıl önce başlayan böbrek nakli
programındaki sonuçlar, bizi
karaciğer naklinde hareket ederek, İç
Anadolu’daki önemli bir açığı kapatma
fırsatı verdi. Bilindiği gibi İç Anadolu
bölgesinde karaciğer konusunda
ruhsatlandırılmış bir özel hastane
yok. Medicana International Ankara
Hastanesi, teknik donanımı ve fiziksel
alt yapısıyla karaciğer nakli
ameliyatlarının gerçekleştirilmesi
için mükemmel bir imkân
sunuyor. Bu tür ameliyatların
gerçekleştirilmesi için, gerekli
olan geniş ameliyathaneleri ve
uygun yoğun bakım sağlanması
açısından ideal şartları sunuyor.
Karaciğer nakli ameliyatları, tüm
cerrahi işlemler içinde teknik olarak
en güç olanı sayılır. Özellikle
canlı vericiden karaciğer nakli
yapıldığı takdirde, bu güçlük daha
ileri boyutlara taşınır. Ameliyat
öncesinde alıcı ve vericinin kapsamlı
olarak değerlendirilmesi, önem arz
eder. Karaciğer nakli canlı verici
adayları, 18 yaşından büyük ve 60
yaşından küçük olmalıdır. Yasa ve
yönetmeliklere göre 4’üncü dereceye
KARACİĞER NAKLİ NEDİR?
KİMLERE YAPILMALI?
Karaciğer nakli, son dönem
karaciğer yetmezliği bulunan
hastalarda hayat kurtarıcı bir
Prof. Dr. Sadık Ersöz
işlem. Türkiye’deki en önemli
sorun, Hepatit B’ye bağlı
karaciğer sirozu ve buna bağlı
gelişen karaciğer kanseri. Bunun
dışında, Hepatit C, toksit
maddelere bağlı akut karaciğer
10 gün civarında
yetmezliği ve benzer şekilde siroz
hayatlarına bir ayda dönebilir.”
ile sonuçlanan pek çok hastalık,
karaciğer nakli için neden
oluşturur. Her ülkenin koşullarına
kadar akrabalar ve yine 4’üncü
bağlı olarak, karaciğer nakli ihtiyacı
dereceye kadar kayın bağı olan kişiler
olan hastaların dağılımı ve hastalıkları
arasından verici seçilir. Vericinin genel
değişir. Türkiye’de Güneydoğu
sağlık değerlendirmesi ve karaciğerinin
Anadolu bölgesinde Hepatit B, yüzde
anatomik olarak uygunluğu incelenir.
8 civarındaki sıklığı ile bir numaralı
Karaciğer tek bir organ olduğu için,
nedeni oluşturuyor. Birçok gelişmiş
alıcının ihtiyacına göre uygun bir
ülkede büyük problem olan Hepatit C, kısmının alınabilmesi için, safra ve
henüz Türkiye için önemli bir sorun
damar yapılarının detaylı incelenmesi
değil. Uzun vadede Hepatit B aşısının
gerekir. Benzer şekilde, alıcının
büyük bir ameliyatı kaldırabilme
yeteneği de incelenmeli. Karaciğer
hastalığına bağlı oluşabilecek
yandaş hastalıklar da önem taşır.
Böbreklerde oluşabilecek siroza bağlı
değişiklikler, ameliyat sonrasında
oluşabilecek problemler açısından
detaylı incelenmelidir. Ameliyat için
hazırlıklar tamamlandıktan sonra,
kan bankasının organizasyonu çok
önemlidir. Karaciğer nakli alıcılarında
0-50 ünite arsında kan ve kan ürünleri
kullanılması gerekebilir. Karaciğer
nakli ameliyatı gerçekleştirildikten
sonra, özellikle alıcıların ideal yoğun
bakım şartlarında takip edilmesi
gerekir.
VERİCİ VE ALICI ARASI NE TÜR BİR
UYUM ARANIR?
Kan gurubu uyumu gerekir. 0 Rh (-)
genel verici, AB Rh (+) genel alıcıdır.
Örnek olarak A Rh (+) bir alıcı için A
Rh (+), A Rh (-), 0 Rh (+) ve 0 Rh (-)
kan grubundan olanlar verici olabilir.
Çok acil durumlarda, kan grubu
uyumu olmaksızın karaciğer nakli
yapılabilir. Ancak bu durum organ
reddi ihtimalini artırır.
VERİCİ İÇİN AMELİYATIN RİSKİ
NEDİR?
“Vericiler, problemsiz seyreden
olgularda,
taburcu olabilir ve aktif
22 ■ SONBAHAR 2010
Dünyada kabul edilen hayati risk
yüzde 1 civarında. Tüm dünyada
bildirilmiş 40’a yakın verici ölümü var.
VERİCİLER NORMAL YAŞANTILARINA
NE ZAMAN DÖNEBİLİR?
Problemsiz seyreden olgularda, 10
gün civarında taburcu olurlar ve aktif
hayatlarına bir ayda dönerler. Üç
ay süreyle spor ve şiddetli egzersiz
TRAANSPPLAANTAASYON
olduğu gibi 6-8 haftada olması gereken
büyüklüğe ulaşır.
ALICIDA HEPATİT B VE C VARSA YENİ
KARACİĞERDE NÜKS EDER Mİ?
Hepatit B immünglobulini
kullanılması ile yüzde 95 nüks etmez.
Hepatit C nüks eder, ancak çok uzun
sürede karaciğerde yeniden problem
oluşturur.
ALICILAR NELERDEN KORUNMALIDIR?
Ameliyattan sonra, özellikle
alıcıların ideal yoğun bakım
şartlarında takip edilmesi gerekir.
yapamazlar. Bu süre zarfında, fiziksel
güç gerektiren işlerde çalışmamaları
tavsiye edilir. Birçok verici, bu
ameliyatın tahminlerinden daha rahat
geçtiğini ifade ediyor. Yapılan bir
araştırmada, karaciğer vericilerinin
büyük çoğunluğunun kararlarının
isabetli oluğunu düşünmesi ve tekrar
aynı kararı verecek durumda olsalar
tereddüt etmeden davranacakları
görülmüştür.
VERİCİLER UZUN VADEDE NE GİBİ
SAĞLIK PROBLEMLERİ YAŞARLAR?
Hiçbir sağlık sorunu yaşamazlar.
Ameliyat sırasında, çok nadir gelişen
komplikasyonlar nedeniyle, sarılık ve
karaciğeri besleyen damar tıkanıklıkları
gibi problemler oluşabilir. Ancak bu
olasılık yüzde 1’den azdır.
KARACİĞERİN NE KADARI ALICIYA
Evet, problemsiz olgularda altı haftada
tam büyüklüğüne ulaşır. Ancak bir
kez karaciğer vericisi olan kişi, tekrar
karaciğer vericisi olamaz.
NAKLEDİLEN KARACİĞER ALICININ
İHTİYACINI KARŞILAR MI?
Vericide yapılan hesaplamalar ile alıcının ihtiyacını karşılayacak büyüklükte
karaciğer alınır. Doğal olarak, vericide
kalan karaciğerin de yeterli olması
gerekir. Bu kriterler karşılanmazsa nakil
işlemi gerçekleştirilmez. Bir insanın
karaciğer ağırlığı vücut ağırlığının
yüzde 2’si kadardır. Örneğin 70 kilog-
Genelde çok kalabalık ortamlardan ve
hava kirliliğinden kaçınmalılar. Sigara
içilen ortamlardan ve gribal enfeksiyon
geçirenlerden uzak durmalılar.
Tokalaşmak ve yanaklardan öpüşmek
tavsiye edilmez.
ALICILARDA KARACİĞER TÜMÖRÜ
BULUNMASI SONUCU NASIL ETKİLER?
Üç santimetre çapından küçük
tümörlerde, nüks ihtimali çok
düşüktür. Tek bir tümör çapı beş
santimetrenin üzerinde ise ya da
birden fazla tümörün toplam çapı
sekiz santimetrenin üzerinde ise
transplantasyon yapılmaz.
KARACİĞER NAKLİ SONRASI
NE KADAR SÜREYLE İLAÇ
KULLANILMALI?
“Nakledilen karaciğer,
vericide olduğu gibi 6-8 haftada, olması
gereken büyüklüğe ulaşır.”
NAKLEDİLMEK İÇİN ALINIR?
Erişkin alıcılar için sağ lob alınır. Karaciğerin bu kısmı yaklaşık yüzde 60
civarındadır. Bazı erişkinlerde ise sol lob
alınabilir. Çocuk alıcılar için, ‘sol lateral
segment’ denilen yüzde 20’lik parça alınır. Böylece her yaştaki alıcı için uygun
bir karaciğer, canlı vericiden alınabilir.
ramlık bir insanın 1400 gram karaciğeri bulunur. Böyle bir karaciğerin
800 gramını, 80 kilogramlık bir alıcıya
nakletmek mümkündür. Vericide
kalan 600 gram, vericinin ihtiyacını da
karşılayacaktır.
NAKLEDİLEN KARACİĞER KENDİNİ
VERİCİDE KALAN KARACİĞER,
YENİLER Mİ?
KENDİNİ YENİLER Mİ?
Nakledilen karaciğer de, vericide
Şu anki bilgilerimize
mize göre en az 10 yıl
ilaç kullanmak gerekiyor.
KARACİĞER NAKLİ SONRASI, HASTA
NE SIKLIKLA TAKİP EDİLMELİ?
İlk ay, haftada iki kez; sonraki üç ay,
haftada bir izlenmeli. İlk yılsonuna
kadar, her iki haftada bir kez; daha
sonra ayda bir kez kontrol ve kan
tetkikleri yapılmalı.
SONBAHAR 2010 ■ 23
GÖZ
HASTALIKLARI
Uzm. Dr. Hikmet Hasıpiri
A’DAN Z’YE
24 ■ SONBAHAR 2010
GÖ
ÖZ
HAASTTALIKKLAARI
EXCIMER LAZER
EXCIMER LAZER, GÖZÜN
KIRILMA KUSURLARI OLARAK
BİLİNEN MİYOPİ (YAKIN GÖRÜŞ),
HİPERMETROPİ (UZAK GÖRÜŞ) VE
ASTİGMATİZMA (ÇARPIK GÖRÜŞ)
GİBİ KUSURLARIN TEDAVİSİNDE
KULLANILAN BİR YÖNTEM.
MEDICANA INTERNATIONAL
ANKARA HASTANESİ’NDEN
UZM. DR. HİKMET HASIRİPİ’NE
GÖRE, EXCIMER LAZER TEDAVİSİ,
HASTANEDE YATIŞ SÜRESİNİ
KISALTIYOR VE HASTALARA PEK
ÇOK AVANTAJ SUNUYOR.
K
IRILMA
KUSURLARI
NELERDİR?
Normal bir gözde
nesnelerden gelen
ışık ışınları retina üzerindeki tek bir
noktada odaklanır ve net görüntü
sağlanır. Böyle bir göze ‘emetrop göz’
denir. Işık ışınları retinanın önüne veya
arkasına düşecek olursa ya da noktasal
değil de çizgisel olarak odaklanacak
olursa, bulanık görme meydana gelir.
Bulanık görme meydana getiren kırılma kusurları dört ana başlık altında
incelenebilir:
GÖZLÜK KULLANIMININ FAYDALARI
NELER?
Düzeltici bir yöntemdir, tedavi etmez.
Özellikle düşük numaralarda kullanılır. Numara arttıkça kalınlığı artar.
Kalınlık artınca görüntü kalitesi de
düşer. Gözlük kullanmak bazı kimseler
için bir yük olarak telakki edildiği gibi
bazı meslek gruplarında da yasaktır.
SONBAHAR 2010 ■ 25
GÖZ
HASSTAALIIKLLARI
Lazer, günümüzde
kırılma kusurlarının
tedavisi için en çok
kullanılan yöntem.
Uzm. Dr. Hikmet Hasıpiri
KONTAK LENSLER NASIL
ROL OYNUYOR?
Bunlar da düzelticidir, tedavi etmez.
Uygun takılıp titizlikle kullanıldığında
genellikle bir sorun çıkmaz. Görüntü
kalitesi itibariyle gözlüklerden daha iyi
sonuç verir.
EXCIMER LAZERİN ÇEŞİTLERİ NELER?
CERRAHİNİN ROLÜ NEDİR?
Kornea eğriliği değiştirilerek
kırılma kusurunun kalıcı tedavisi
sağlanır. Bunlardan günümüzde
kullanılan ancak nadiren tercih
edilen yöntemler ‘radyal keratotomi’,
‘astigmatik keratotomi’ ve göz içi lens
uygulamasıdır. Keratotomide korneaya
derin kesiler yapılarak miyopi veya
miyopik astigmatizmanın tedavisi
sağlanır.
LAZER NASIL
KULLANILIYOR?
Günümüzde kırılma kusurlarının
tedavisi için en çok kullanılan yöntem. Göz hastalıklarının tedavisinde
kullanılan pek çok lazer çeşidi var.
Kırılma kusurlarının tedavisinde kullanılan lazer excimer lazerdir. Excimer
lazer, uygulama esnasında organik
reaksiyonlarla korneanın belli bölümlerini incelterek etkisini gösterir.
Hastanın ve gözdeki kusurun durumuna göre değişik uygulama şekilleri
var. Uygulamalar bilgisayar denetiminde otomatik olarak yapılır.
26 ■ SONBAHAR 2010
Excimer lazer miyoplarda korneanın
merkezine, hipermetroplarda çevresel
kısmına, astigmatlarda ise kusurun
ekseni dikkate alınarak uygulanır. Bu
uygulamaları cihazın bilgisayarı ayarlar.
Cerrahın uygulamasına göre excimer
lazerin iki çeşidi vardır: Bunlar ‘fotorefraktif keratektomi’ (PRK) ve ‘lazer
in situ keratomilozistir’ (LASIK). Bu
iki yöntem temelde lazer uygulanacak
nik kazıma ve lazerin kendisi gibi yöntemlerle giderilir. Lazer cihazı çalıştırılır
ve gerekli düzeltme yapılır. Uygulama
sonrası kornea yüzeyine kontakt lens
uygulanarak meydana gelebilecek olan
ağrının azaltılması amaçlanır.
LASIK NASIL UYGULANIR?
Bu yöntem, tüm kırılma kusurlarının
tedavisi için geliştirilmiş en son yöntemdir. Daha önceden var olan iki
“LASIK, hem miyopiyi,
hem hipermetropiyi hem de astigmatizmayı düzeltebilir.”
alanın hazırlığı itibariyle değişiklik
gösterir, ancak uygulanan lazer yine
ekzimerdir.
PRK NEDİR?
Korneanın önden arkaya epitel,
Bowman zarı, stroma, Descemet zarı
ve endotel olmak üzere beş mikroskobik katı vardır. Stroma en kalın bölüm
olup inceltme işleme bu bölgede gerçekleştirilir. Lazerin stromayı inceltebilmesi öndeki epitel alkollü sponj, meka-
yöntemin birleştirilmesi ile meydana
gelmiştir. Bu yöntemler excimer lazer
fotoablasyonu ile otomatik lameller
keratoplastidir. Mikrokeratom ismi
verilen özel bir cerrahi bıçağı ile korneanın yüzeyinden üçte bir kalınlığında
bir zar kaldırılır ve bir kenara yatırılır.
Kesilmeyen kısım bu zarı yerinde tutar.
Excimer lazer ile kornea eğriliğinde
uygun değişiklik yapılır ve kesilen zar
herhangi bir yapıştırıcı olmaksızın geri
yerine örtülür. Zar kendiliğinden yerine
GÖ
ÖZ
HAASTTALIKKLAARI
fazla artmamış olan kişiler ve lazer teknolojisi hakkında sahip oldukları bilgi
ile gerçekçi beklenti içerisinde olan
kişiler, tedavi için uygundur.
landırılır ve tereddütleri giderilmeye
çalışılır. Bilgilendirmeler çerçevesinde
hastanın girişim için yazılı onayı alınır.
GİRİŞİM NASIL
yapışır.
LASIK yönteminde Photorefraktif
Keratektomi’deki (PRK)
gibi geri dönüş ve bulanıklık
gibi etkilere pek fazla rastlanmaz. Ağrı
çok az olur ve görme düzelmesi daha
hızlı meydana gelir. LASIK, avantajlarının çokluğu nedeniyle günümüzde
hem hastalar hem de doktorlar tarafından daha çok tercih edilir.
AVANTAJLARI NELER?
LASIK, hem miyopiyi, hem hipermetropiyi hem de astigmatizmayı
düzeltebilir. Düşük ve orta derecedeki
miyopinin yanı sıra, yüksek derecedeki
miyopileri de düzeltebilir. Korneada
bulanıklık veya yara meydana getirmez.
Girişim sonrası çok az ağrı olur ve bu
ağrı genellikle hafif batma tarzındadır. Çoğunlukla 12 saat içinde geçer.
Hastalar görmelerinin çoğunu, girişimden sonraki gün elde etmiş olurlar
ve 24 saat içinde günlük aktivitelerine
dönebilirler.
Her iki göze aynı anda yapılabilir ve
refakatçiye gerek olmaz. Göze damlatılan uyuşturucu damlalarla hastaneye
yatış gibi bir talep olmaksızın günübirlik gerçekleştirilebilir.
LAZER TEDAVİSİ KİMLER İÇİN
UYGUNDUR?
Düşük derecede miyop, hipermetrop veya astigmatı olan 18 yaşından
büyük kişiler, yüksek derecede miyop,
hipermetrop veya astigmatı olan 21
yaşından büyük kişiler lazer tedavisi
görebilir. Lazer yapılmasına engel olacak göz, özellikle de kornea hastalığı
olmayan kişilere yapılabilir. Tedavinin
düşünüldüğü tarihten önceki bir yıl
içinde gözdeki kusuru 0.5 dioptriden
LAZER TEDAVİSİ KİMLER İÇİN
GERÇEKLEŞTİRİLİR?
UYGUN DEĞİLDİR?
Gözleri lazere uygun görülen kişi
girişim hazırlık odasına alınıp gözleri
damlalarla uyuşturulur. Bu arada
hastaya ait bilgiler excimer lazer cihazının bilgisayarına girilir. Sonra cihaza
geçilerek girişime başlanır. Hastanın
göz ve göz çevresi temizliği yapıla-
18 yaşının altındaki kişiler, kırılma
kusuru ileri derecede değişiklik gösterenler, kollajen damar hastalığı,
bağışıklık sistemi hastalığı veya yetmezlikleri olanlar lazer tedavisi göremiyor.
Gebe veya emziren kadınlara, kera-
“Düşük derecede miyop,
hipermetrop veya astigmatı olan 18 yaşından büyük kişiler,
yüksek derecede miyop, hipermetrop veya astigmatı olan
21 yaşından büyük kişiler lazer tedavisi görebilir.”
tokonus hastalığı olanlara, Accutane,
Cordarone veya Imitrex kullananlara
ve Herpes Simplex veya Herpes Zoster
göz hastalığı geçirenlere lazer tedavisi
uygun değil.
LAZER UYGULAMASI ÖNCESİ
NE YAPILIR?
Lazer tedavisi olacak kişilerin kontakt
lens kullanıyorlarsa, lenslerini çeşidine
göre birkaç gün veya hafta önceden
çıkararak gelmeleri önerilir. Ayrıca
araç kullanarak evlerine dönmelerinin
sakıncalı olabileceğini söylemek lazım.
PRK düşünenlerin yanlarında refakatçi
bulunması faydalı olacaktır. LASIK
düşünenler ise herhangi bir refakatçiye ihtiyaç duymazlar. Lazerle tedavi
düşünen kişi, öncelikle detaylı bir
muayeneden geçirilir. Bu muayene ile
gözlerin dereceleri belirlenir. Ardından
göz içi basınç ölçümü, biyomikroskopik muayene ve göz sinirinin değerlendirilmesi yapılır. Kornea ön yüzeyinin
haritalanması (korneal topografi) ve
kornea kalınlıklarının ölçümü (korneal
pakimetri) ile değerlendirme sona erer.
Hasta ile bilgilendirme kapsamında
görüşme yapılır, varsa soruları cevap-
rak baş kısmı steril örtü ile örtülür.
Uygulamayı yapacak hekim de ellerini
dezenfektan solüsyonlarla temizler.
Hastanın gözü blefarosta denilen özel
bir aletle girişim boyunca açık tutulur.
PRK yapılacaksa kornea yüzeyi kazınır,
LASIK yapılacaksa mikrokeratom isimli özel bir bıçakla kornea yüzeyinden
üçte bir kalınlığında bir zar kaldırılır.
Bu bıçağın hassas bir kesi yapabilmesi
için göze vakum uygulanır. Her iki
girişimde de uygulama yapılacak yatak
hazırlandıktan sonra, hastadan cihazdaki kırmızı bir ışıkta gözünü sabitlemesi
istenir. Ayak pedalına basarak atımlar
başlatılır. Hekimin girişim esnasında
numarayı etkileme yönünden herhangi
bir rolü olmaz. Pedala bastıkça bilgisayar tarafından planlanan atımlar uygun
yerlere giderler. Hekim ancak hastanın
göz hareketlerini takip eder ve kornea
lazer alanından ayrıldığı takdirde girişimi geçici olarak durdurabilir. Atımlar
bittiğinde kalması muhtemel doku
parçaları serumla yıkanır. PRK yapılan
gözlere kontakt lens uygulanır, LASIK
yapılan gözlerde ise kaldırılan zar sanki
bir kontakt lens gibi kornea yüzeyine
kapatılır.
SONBAHAR 2010 ■ 27
GÖZ
HASTALIKLARI
Prof. Dr. Levent Alimgil
Glokom belirti
vermeyen bir göz
hastalığı. Bu yüzden
rutin göz muayenesi
yaptırmak, teşhiste
çok önemli.
GÖZDE
SAĞLIK
HAREKETİ
28 ■ SONBAHAR 2010
GÖ
ÖZ
HAASTTALIKKLAARI
GÖZ İÇİ BASINCININ YÜKSELMESİ
GLOKOMA, GÖZ MERCEĞİNİN
MATLAŞMASI İSE KATARAKTA
SEBEP OLUYOR. GLOKOM BELİRTİ
VERMİYOR, BU YÜZDEN TEŞHİSİ DE
ZOR. ÜSTELİK GÖRME SİNİRİNDEKİ
HASARIN, TEDAVİYLE TAMAMEN
GİDERİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL.
KATARAKT İSE KOLAY TEŞHİS
VE TEDAVİ EDİLSE BİLE, YAŞAM
KALİTESİNİ DÜŞÜRÜYOR. MEDICANA
INTERNATİONAL İSTANBUL
HASTANESİ’NDEN PROF. DR.
LEVENT ALİMGİL, HER İKİ
HASTALIĞIN ERKEN TEŞHİSİ İÇİN,
YILDA BİR RUTİN GÖZ MUAYENESİ
ÖNERİYOR.
G
LOKOM NEDİR?
Göz içi
basıncının
(halk arasında
göz tansiyonu
olarak bilinir) yükselmesine bağlı
olarak, gözdeki görme sinirinin
hasar görmesidir. Bu hasara bağlı,
görme fonksiyonlarında birtakım
bozukluklar meydana gelebilir.
NEDENLERİ NELER?
Göz tansiyonunun yükselmesi, tek
sebebe bağlı değildir. Bazen doğuştan, bazen ilerleyen yaşa, bazen ise
sonradan oluşan bazı göz hastalıklarına bağlı olabilir. Glokomun en
önemli özelliği belirti vermemesidir.
Çoğu glokom türü, genellikle tesadüfen teşhis edilir. Bu yüzden bazı
Glokom hastaları şanslı, bazıları
“Glokomun en önemli
özelliği belirti vermemesi.”
SONBAHAR 2010 ■ 29
GÖZ
HASSTAALIIKLLARI
şanssızdır. Şanslı olanlar, başka sebeplerle doktora giderler ve rutin muayene
sırasında, göz tansiyonunun yüksekliği
saptanır. Bu hastalara erken teşhis koymak mümkün olur. Geç glokom hastaları ise görmeleri azaldığında doktora
giden gruptur. Glokomda görme sinirindeki hasar gören kısmı, geri kazanmak mümkün değildir. Tedavideki
hedef, hasarın ilerlemesini durdurmaktır. Dolayısıyla görme azalması yaşayan
glokom hastası, ileri seviyede görme
sinir hasarı yaşıyordur. Glokom toplumumuzda 40 yaşından sonra yaygın
olarak görülüyor. 40 yaşının üzerindeki
her yüz kişiden ikisi glokom hastası.
Bu yüzden 40 yaşından sonra, en az
yılda bir kere göz tansiyonunu ölçtürmek lazım.
TEŞHİSİ NASIL KONULUYOR?
DOĞUŞTAN GELEN GLOKOMLARDA
TEDAVİSİ NASIL?
DURUM NASIL?
Tedavinin üç ana basamağı var:
Birincisi medikal tedavi. Temel
amaç göz tansiyonunu düşürmektir.
İkinci amacımız da görme sinirini
korumaktır. Çeşitli damlalar tek
olarak veya kombinasyonlar şeklinde
kullanılır. Tetkiklerle saptadığımız
her glokom seviyesi için, elimizde
hastanın göz tansiyonunu kaça kadar
Göz tansiyonunun ölçülmesi, teşhisin
ilk basamağı. Göz tansiyonu yüksekse,
glokomun sınıflandırılması için
çeşitli tetkikler yapılır. Bu tetkiklerin
başında, görme alanı muayenesi
geliyor. Göz tansiyonunun görme
sinirine ne derecede hasar verdiği
tespit edilir ve uygulanan tedavinin
işe yarayıp yaramadığı kontrol
edilir. Diğer yöntem OCT (Optical
coherence tomography) denilen göz
tomografisidir. OCT ile görme siniri,
anatomik olarak değerlendirilir.
OCT, görme sinirinde glokomla
ilişkili olabilecek hasarın seviyesini
bize bildirir. Bu iki testle hem tanıyı
kesinleştirip hem uyguladığımız
tedavinin takibini yapabiliyoruz.
düşürmemiz gerektiğini gösteren
veriler bulunur. Örneğin kimi hastada
18 basınç yeterliyken kimi hastada göz
tansiyonunu 12’lere kadar düşürmek
gerekir. Hastaların yüzde 75’i
medikal tedavi ile rahatlıkla kontrol
altına alınabilir. Medikal tedavinin
yetersiz olduğu durumlarda, lazer
tedavisi düşünülebilir. Lazer tedavi
yöntemiyle, göz tansiyonunu yaklaşık
yüzde 20-25 oranında düşürmek
mümkündür. Fakat her olguda, lazer
yöntemi yeterli olmayabilir. Bazı
olgularda ilaca ve lazere rağmen, göz
tansiyonunun riskli seviyelerde olduğu
görülür. O zaman da ameliyata karar
verilir.
NASIL BİR CERRAHİ MÜDAHALE
YAPILIYOR?
Ailelerin ve çocuk doktorlarının
dikkatli olması gerekiyor. Gözün
anatomik yapısındaki sorunlara bağlı
olarak, bebeğin gözünün içindeki
basıncın anne karnında yükselmesi,
doğuştan glokoma neden olur.
Bebeklerde doğduğu anda veya
birkaç hafta içinde, gözde matlaşma
Göz tansiyonunu düşürecek bir işlem
yapılır. Göz tansiyonu, gözdeki sıvının
gözün içinde birikmesine, dışarı
çıkamamasına bağlı oluşur. Bazen
gözde ufacık delik açılır, bazen tüp
yerleştirilir. Olağan yollarla gözün
dışına çıkamayan sıvının dışarı çıkışını
sağlayacak yeni bir kanal oluşturmak
amaçlanır. Cerrahi tedavinin başarı
şansı çok yüksektir.
“Glokomda görme sinirindeki hasar gören kısmı
geri kazanmak mümkün değil. Tedavideki hedef, hasarın ilerlemesini durdurmak.”
ve büyüme ortaya çıkabilir. Gözün
içindeki basınç, balon gibi gözü
şişirir. Bu belirtilere sahip bebekler,
doğumsal glokom riski açısından,
göz doktorları tarafından muayene
edilmelidir.
KATARAKT NEDİR?
TEDAVİSİ NASIL?
Doğuştan glokomda, ilaçlarla zaman
kaybedilmez. Özel bazı ameliyatlarla
göz tansiyonunu hemen düşürmek
gerekir. Çünkü görme, ileride kalıcı
olarak etkilenebilir.
30 ■ SONBAHAR 2010
Prof. Dr. Levent Alimgil
Gözde, dışarıdaki görüntüyü
gözün içine yansıtan iki kırıcı
organ var; biri kornea, diğeri de
gözün içindeki lens. Kaliteli bir
görme için iki organın da pırıl
pırıl ve şeffaf olması lazım. Gözün
içindeki merceğin şeffaflığını
kaybetmesi, bulanıklaşması
veya tamamen matlaşmasına
katarakt deniliyor. Katarakt hızlı
ilerleyen bir hastalık değildir.
Hastalar genellikle görme
azalması şikâyetiyle başvurur.
GÖ
ÖZ
HAASTTALIKKLAARI
“Katarakt hızlı ilerleyen bir hastalık değildir.
dir.
Kataraktın tedavisi cerrahidir ve çeşitliliği kullanılan lensler sağlar.””
Kataraktın tedavisi tamamen cerrahi.
Kullanılacak lensler, hastaların
gündelik aktivitelerine göre seçilir.
Teşhisi de kolaydır
kolaydır: Basit ışıklı
mikroskop muayenesiyle, kataraktın
seviyesini, merceğin hangi bölümlerini
etkilediğini ve görme azalmasından
ne kadar sorumlu olduğunu
saptayabiliyoruz.
NEDENLERİ NELER?
Pek çok sebebi var. Annenin geçirdiği
enfeksiyonlara bağlı olarak, doğumsal
da olabilir. Travmatik kataraktlarda
hasta, araç kazası geçirmiş olabilir.
Bazen delici göz yaralanmaları veya
gözün içindeki iltihaplar da katarakta
sebep olabilir. Nedeni ne olursa olsun,
sonuçta mercek şeffaflığını kaybeder.
TEDAVİSİ NASIL?
Tamamen cerrahidir. Ameliyatın
tekniği aynıdır ama hastaya uygulanan
g içi mercekleri çeşitliliği sağlar.
göz
“Hangi hastaya hangi seviyede
ameliyat yapalım?” diye sorarız.
Burada karar verirken hastanın günlük
aktiviteleri değerlendirilir. Bu noktada
da hastanın sosyo-ekonomik durumu
önemlidir. Örneğin ölçülen görmesi
çok az etkilendiği halde, hasta işinde
görsel yeteneğini kullanıyorsa, rahatsız
olabilir ve tedavisinin hızla yapılması
gerekir. Katarakt ameliyatı yaklaşık 15
dakika sürer. Anesteziye gerek yoktur,
hastanın gözü damla ile uyuşturulur.
MERCEKLER ÇEŞİTLİLİĞİ NASIL
SAĞLIYOR?
Hastanın talebinde göre değişiyor.
Katarakt ameliyatlarında hastanın
gözüne konulan mercek, gözlük
kullanmadan uzağı net görmeyi sağlar.
Yeni teknolojik gelişmeler sayesinde
‘multifokal mercekler’, hastanın
hem uzağı hem yakını görmesini
kolaylaştırır. Ama bu mercekler,
göze gelen ışını iki farklı odakta
topladığı için, kontrast duyarlılığını
düşürür. Örneğin görsel sanatlarla
uğraşan bir hastaya, bu mercekleri
öneremezsiniz. Bir diğer seçenek de
‘torik göz içi lensleri’dir. Astigmatı
olan hastalarda, katarak ameliyatında
‘torik göz içi lensleri’ kullanılarak bir
taşla iki kuş vurulabilir. Bu lensler,
hastanın hem kataraktını hem
korneadaki astigmatını düzeltir. Hatta
son eğilim, torik lenslerle multifokal
lenslerin birleşimi yönünde. Böylece
çok yakında hem astigmatı düzelten,
hem uzağı-yakını net gösteren lensler
kullanılabilecek.
SONBAHAR 2010 ■ 31
KVC
Prof. Dr. Ömer Işık
HİPERTANSİYON
Aort diseksiyonunun
belirtileri arasında
bayılma, geçici körlük ve
felç sayılabilir.
32 ■ SONBAHAR 2010
KV
VC
BÜYÜK DÜŞMAN
GÖĞÜS AĞRISI GENELLİKLE
KALPLE İLGİLİ TERS GİDEN
BİR ŞEYLERİN HABERCİSİ.
ÖZELLİKLE DE ATARDAMAR
YIRTILMALARINDA SIK
GÖRÜLEN BİR BELİRTİ.
48 SAAT İÇİNDE ÖLÜME
NEDEN OLABİLİYOR.
MEDICANA ÇAMLICA
HASTANESİ’NDEN PROF. DR.
ÖMER IŞIK, ATARDAMAR
YIRTILMALARINDA TEMEL
SEBEBİN YÜKSEK TANSİYON
OLDUĞUNU BELİRTİYOR.
G
ÖĞÜS AĞRISI
SADECE KALP
KRİZİNİN Mİ
yaygın belirtisi olan ağrı, bu
hastalığın yüzde 74-90’ın da
görülür.
HABERCİSİ?
Göğüs ağrısı
hemen
h
her
h zaman haklı
h ya da haksız
yere, kalp ağrısı olarak değerlendirilir.
Gerçekte bu tip ağrıların nedeni,
göğüsteki organların sayısı kadar
çok. Ağrılar akciğer zarı, akciğer,
yemek borusu, kaslar, göğüs kemiği,
kaburgalar, sırt omurları gibi kalbin
dışında pek çok organı ilgilendirir. Her
göğüs ağrısı, kalbe bağlı olmayabileceği
gibi; kalp ağrıları da, yalnızca göğüs
bölgesiyle sınırlı kalmaz. Örneğin, tıp
dilinde ‘akut aort diseksiyonu’ denilen
ani ana atar damar yırtılmasının en
AORT DİSEKSİYONU
(YIRTILMASI)
NEDİR?
Kalpten çıkan en büyük
damar olan aortun, uzun
süreli yüksek basınca maruz
kalması sonucu iç cidarından
başlayarak yırtılması ve
duvar katlarının birbirinden
ayrılması olayına ´aort
diseksiyonu´ adı verilir.
Diseksiyonlarda duvar,
tam kat yırtılmamıştır,
ancak sorun hızlı bir şekilde tam kat
“Her göğüs ağrısı, kalbe bağlı
olmayabileceği gibi; kalp ağrıları da,
yalnızca göğüs bölgesiyle sınırlı kalmaz.”
Prof. Dr. Ömer Işık
yırtılmaya ilerleyebileceği için, son
derece acil bir durumdur ve hayati
tehlike söz konusudur.
SEBEPLERİ NELERDİR?
Hipertansiyon en önemli sebep.
Aort diseksiyonu ile hipertansiyon
genellikle, yüzde 75 oranında
birlikte görünüyor. Hipertansiyonun
SONBAHAR 2010 ■ 33
KVC
Aort diseksiyonu 48
saat içinde ölümle
sonuçlanabilir. Bu yüzden
acil müdahale gerekir.
yaşlanmış aortda, dejeneratif
değişiklikleri hızlandırdığı ve
diseksiyona zemin hazırladığına ait
deliller mevcut. Olayın ilerlemesini
artırmada da en belirgin faktör.
Soyaçekim ve bağ dokusu hastalıkları
da ana atardamar yırtılmasına sebep
olabilir. ‘Marfan sendromu’ adı
verilen ve genetik olarak intikal eden
bir hastalığın birçok çeşidi de, tüm
aortik diseksiyonların yüzde 6-9'unda
görülür. Bu hastalarda, ani ölüme sık
rastlanır. Aort kapaklarının doğumsal
olarak darlığı, normalde üç olan aort
kapak yaprakçıklarının doğumsal
olarak iki olması ve doğumsal aort
damarının belli bir bölgede lokal
darlığı, özellikle
kle ge
gençlerde diseksiyon
görülme
g
sıklığı
ğ ile birliktedir.
‘İa
‘İatrojenik’
İatro
denilen
bba
bazı tıbbi
“Ağrı, akut aort diseksiyonunun en yaygın
semptomudur. Ağrının yırtıcı, batıcı karakterde olduğu söylenir.
Özellikle omuzlara ve de özellikle sırtın ortasına dek yayılır.”
gi
girişimlerin
irişi
yyann et
etkisi
olan durumlara,
travma yani delici, kesici veya künt
yaralanmalara bağlı gelişen yırtılmalar
da oluşabilir. Gebelik de önemli
bir faktör. 40 yaşından daha genç
kadınlarda aort diseksiyonuna eğilimi
olan hastalarda yırtılmanın yüzde
50'si gebelik esnasında oluşur.
KENDİNİ NASIL BELLİ EDER?
Ağrı, akut aort diseksiyonunun
en yaygın semptomudur. Ağrısız
vakaların çok büyük bir kısmında
kronik diseksiyon bulunmuştur. Tipik
olarak ani başlangıçlıdır. Şok ve tipik
olarak 48 saat içinde gelişen ölümle
infaktüse benzer. Ağrının yırtıcı, batıcı
karakterde olduğu söylenir. Başka bir
özelliği de kaynağından diğer bölgelere,
özellikle de aort boyunca yani
34 ■ SONBAHAR 2010
omuzlara ve de özellikle sırtın ortasına
yansıma özelliğidir.
Bayılma, ikinci sıklıkla görülür
ve merkez sinir sisteminin geçici
kansızlığı ile ilgilidir. Geçici körlük,
çeşitli derecelerde yarı-felç veya tam
felç olarak ifade edilebilecek sıkıntılar
ve hatta derin koma gibi diğer
nörolojik belirtiler görülebilir. Ani
nefes darlığı ve kanlı balgam çıkarma
gibi belirtiler de aort diseksiyonlularda
görülebilir.
TEDAVİ NASIL UYGULANIR?
Medikal tedaviyle hastanın tansiyonu
düşürülmeye çalışılır. Organların az
kanlanmasını sağlayacak yöntemler
uygulanır. Özellikle ‘A tipi’
denilen, vücudun üst taraflarına
olan dallanmalardan önce olan
yırtılmalarda, acil cerrahi girişim
gerekir. Bu girişim, beyindeki
ve diğer organlardaki kanlanma
belirtileri ortaya çıkmadan ne kadar
önce yapılırsa, başarı oranı o derece
yüksektir. Ayrıca bu girişim iyi bir
organizasyon ve deneyim gerektiren
kalp-damar cerrahisinin en büyük
sayılabilecek girişimlerindendir. Son
zamanlarda, kasıktaki atar damardan
girilerek, bazı özel durumlarda
yırtık bölgesine stentli suni damar
yerleştirilmesi de mümkün. Bu
yöntemle, cerrahi girişimin riskleri
azaltılabilir, cerrahi için yüksek
risk taşıyan hastalara da müdahale
edilebilir. Göğüs ve sırt ağrısı ile tıp
merkezine başvuran hastalarda, aort
yırtılması ihtimali, en azından kalp
krizi ile birlikte düşünülmesi gereken
durumlardandır. Tıp çalışanlarının
bu durumdan şüphelenip, gerekli
teşhis ve tedavi ihtimallerini devreye
sokmaları, hayat kurtarıcıdır.
Prof. Dr. Ülkü Sarıtaş
GASTROENTEROLOJİ
“SAFRA YOLU HASTALIĞI
TEDAVİSİNDE EN ETKİN
YÖNTEM ERCP”
SAFRA YOLU TAŞ HASTALIĞININ
IN
TEDAVİSİNDE YAYGIN OLARAKK
‘ENDOSKOPİK RETROGRAT
TEMİ
KOLANJİOGRAFİ’ (ERCP) YÖNTEMİ
UYGULANIYOR. BU YÖNTEM
KISA SÜRÜYOR VE GENEL
ANESTEZİ GEREKTİRMİYOR.
MEDICANA INTERNATIONAL
ANKARA HASTANESİ’NDEN
FRA
PROF. DR. ÜLKÜ SARITAŞ, SAFRA
YOLU HASTALIKLARINDA ERCPP
TIYOR.
YÖNTEMİNİN ÖNEMİNİ ANLATIYOR.
G
ASTROENTEROLOJİDE
A
S
SAFRA YOLU
H
HASTALIKLARINDA
H
HANGİ TEDAVİ
Y
YÖNTEMLERİNİ
ERCP ile safra
yolu taşları,
15-20 dakikada
düşürülebiliyor.
yüklüğüne göre yarım ile bir santimetre
kadar kesilerek genişletilip, taşlar balon
veya basket kateterler ile on iki parmak
bağırsağına düşürülür ve hasta düşen
bu taşları dışkısı ile dışarıya atar.
UYGULUYORSUNUZ?
Safra yolu taş hastalığında en yaygın
kullanılan yöntem ‘endoskopik retrograt kolanjiografi’ (ERCP) olarak adlandırılan, endoskopik olarak safra taşının
kanaldan çıkarılması yöntemidir. İşlem,
bilinçli sedasyon ile hasta uyutularak
yapılır. Önce ‘bir tür endoskop ile
ağızdan on iki parmak bağırsağına
kadar ilerlenir. Safra yolunun bağırsağa
açıldığı 4-5 milimetre çapında ortasında safranın aktığı küçük deliği olan
yapı görülür. Kateter aracılığı ile bu
delikten safra yoluna girilerek, röntgen
ile safra yolu gösterilir. Sonra kanalın
düğme deliği şeklindeki ağzı taşın bü-
BU İŞLEM NE KADAR ZAMAN ALIR?
Deneyimli ekipler tarafından yapıldığında ortalama 15-20 dakikalık bir
işlemdir.
ERCP’NİN HERHANGİ BİR
KOMPLİKASYONU VAR MI?
İşlem, özellikle bu konuda yeterli
deneyimi olmayan merkezlerde yapılıyorsa, bazen yaşamı tehdit eden
komplikasyonları olabilir. Ancak yeterli deneyim olsa da, hastadan kaynaklanan ve değiştiremediğimiz birtakım özellikler nedeniyle kaçınılamayan ciddi komplikasyonlar da olabilir.
Genç ve kadın cinsiyet, ‘oddi fibrozisi’
bu özelliklerdendir. Deneyimli endoskopist hangi hastada komplikasyon gelişeceğini anlayabilir. Gelişen
komplikasyonu erkenden tanıyıp ona
göre önlem alırsa, olay ciddileşmeden
önlenmiş olur. Pankreatit, safra yolu
iltihabı (kolanjit), kanama, bağırsak
delinmesi, özellikle yaşlı hastalarda
kalp ve solunum problemleri işleme
bağlı komplikasyonlardır. Özellikle
pankreatit en sık görülenidir ve şiddetli pankreatit ölümle sonuçlanabilir.
SAFRA YOLU TAŞINDAN BAŞKA
HANGİ SAFRA YOLU HASTALIKLARINI
ERCP İLE TEDAVİ EDİYORSUNUZ?
Safra yolu darlıklarında, ameliyat sonrası safra yolundaki yaralanmaya bağlı
safra kaçaklarında da endoskopik tedavi
yapılıyor.
SONBAHAR 2010 ■ 35
GASTTRO
OENTTERROLLOJİ
SAFRA YOLU DARLIKLARI NEYE
BAĞLI OLUŞUR?
Safra yolu darlıkları ya safra yolu ve
karaciğer ameliyatlarına (karaciğer
transplantasyonu dahil) bağlı veya
iltihabi safra yolu hastalıkları sonucu
oluşur. Bunlar iyi huylu (benign)
darlıklar olarak adlandırılır. Safra yolu
kanserleri, komşu organ kanserleri veya
metastaz sonucu da darlıklar oluşabilir.
Bunlara da kötü huylu (malign) darlıklar adı verilir.
İYİ HUYLU DARLIKLAR NASIL TEDAVİ
EDİLİR?
ERCP ile çekilen kolanjiografide darlığın yeri tespit edildikten sonra, dar
bölge önce balon veya buji dediğimiz
genişletici aletlerle genişletilir. Sonra
bu bölgeyi ‘by pass’ yapacak şekilde,
mümkün olan en geniş ve en fazla
sayıda stent takılarak, dar bölgede kalıcı
bir genişlik elde edilmeye çalışılır. Bu
işlem, safra yolu eski halini alıncaya
kadar her üç ayda bir tekrarlanır. Safra
yolu eski halini alınca, stent takılmaz
ve hasta stentsiz olarak bir süre daha
izlenir.
Prof. Dr. Ülkü Sarıtaş
“Safra yolu darlıklarında,
ameliyat sonrası safra
yolundaki yaralanmaya bağlı
safra kaçaklarında
da endoskopik
tedavi yapılıyor.”
da radyoterapiye bağlı istenmeyen yan
etkilere neden olur.
O HALDE SAFRA YOLU KANSERİNDE
RADYOTERAPİ BAŞKA ŞEKİLDE
VERİLEBİLİR Mİ?
Evet. Tüp şeklindeki organlarda radyoterapi lümen içine uygulanabilir. Safra
yolu kanserinde radyoterapi bir kateter
yardımı ile, safra yolu içine gönderilerek verilir ve bu tedavi yöntemi 'brakiterapi' olarak adlandırılır.
SAFRA YOLU KANSERLERİ TEDAVİ
EDİLEBİLİR Mİ?
BRAKİTERAPİ KATETERİ SAFRA
Tanı konulduğunda, hastaların büyük
çoğunluğu cerrahi tedavi sınırını aşmıştır. En sık gördüğümüz, karaciğer
kapısı kısmındaki ‘hiler kanser’ olarak
adlandırılan kanserlerde, hemen hemen
cerrahi şansı yok gibidir. Bu nedenle
tedavinin esasını, hastanın en önemli
semptomu olan safra yolu tıkanıklığı
sonucu gelişen sarılık ve safra yolu
iltihabının tedavisi oluşturur. Bu da
ERCP yolu ile dar bölgeye takılan
stent ile mümkündür. Hastanın kolanjiti ve sarılığı tedavi edildikten sonra,
ikinci aşamada, tümöre yönelik tedavi
yapmak gerekir. Safra yolu kanserleri
radyoterapiye dirençli tümörlerdir.
Ayrıca safra yolu derinde olduğu için,
radyoterapi dışarıdan veriliyorsa, dozunu yüksek tutmak gerekir. Bu da başta
karaciğer olmak üzere komşu organlar-
YOLUNA NASIL GÖNDERİLİR?
36 ■ SONBAHAR 2010
Geleneksel olarak brakiterapi, dışarıdan karaciğer içi safra yollarına bir
tüp konularak uygulanır. Dünyada
endoskopik uygulama az sayıda vakada
uygulanmıştır. Bir makalede safra yollarına endoskopik olarak yerleştirilen
ve bir ucu burundan dışarıya alınan bir
tüp içinden brakiteripi yapılmış, tüp
çekildikten sonra dar bölgeye ikinci bir
ERCP ile tekrar stent takılması gerekmiştir. Bir çalışmada 32 hastada önce
stent takılmış, brakiterapi tüpü bu stent
içinden gönderilerek brakiterapi uygulanmıştır. Ancak bu seride, tüpün yüzde 22 oranında yerinden çıktığı bildirilmiştir. Biz hastanemizde, endoskopik
brakiterapi konusunda dünyada henüz
uygulanmamış yeni bir uygulamayı
başlattık. Daha önce başka bir merkez-
de safra yolu kanseri nedeniyle
çift plastik stent takılan bir hasta,
ciddi safra yolu iltihabı tablosu
ile bize başvurdu. Endoskopide
stentlerden biri on iki parmak
bağırsağına düşmüş, diğeri safra
yolundan aşağıya kayarak on iki
parmak bağırsağının duvarına
dayanmıştı ve işlevsizdi. Stentler çıkarıldıktan sonra, ‘ERCP’ yapıldı. Ana safra
kanalının aşağı acunda iki santimetre
uzunluğunda dar bölge vardı ve PET
CT’de görülen iki santimetre çapındaki
tümör ile uyumluydu. Darlık üzerindeki safra yolları ileri derecede genişlemişti ve safra yollarından iltihap geliyordu.
Dar bölgeyi geçecek şekilde, alt ucu on
iki parmak bağırsağında, üst ucu ana
safra kanalının geniş bölgesinde olmak
üzere, kendiliğinden bir santimetre
çapa kadar genişleyebilen metal stent
takıldı. Sonra stent içinden 10 French
NBD ana safra kanalı içine yerleştirildi.
Hastanın safra yolu iltihabı geriledikten
sonra, NBD içinden brakiterapi tüpü
gönderilerek tedavi edici dozda bir hafta ara ile dört seansta ‘iridium-192’ uygulandı. Tedavi bittikten sonra NBD
çekildi. Böylece ikinci ‘ERCP’ işlemine
gerek kalmadan ve brakiterapi tüpünün
yerinden düşmesi gibi bir risk olmadan
endoskopik brakiterapi, çok kolay ve
pratik bir şekilde dünyada ve ülkemizde
ilk kez bizim uyguladığımız bu yöntem
ile yapılmış oldu. Brakiterapi destek
ve tedavi amaçlı uygulanabilir. Destek
amaçlı olarak stent açıklığını ve dolayısıyla hastanın sağ kalımını uzatmak
ve yaşam kalitesini artırmak için tek
seansta uygulanır. Tedavi amaçlı olarak
ise ameliyat olabilecek olan ancak kalp,
karaciğer, akciğer, böbrek hastalığı gibi
ciddi hastalıklar nedeni ile ameliyat
olamayan hastalarda bölünmüş dozlar
halinde birkaç seansta uygulanır. Hastamız da ameliyat olabilecek safra yolu
kanseriydi. Ama ciddi kalp ve karaciğer
hastalığı nedeniyle ameliyat olamadığı için, tedavi dozunda brakiterapi,
endoskopik olarak başarılı bir şekilde
uygulandı.
Doç. Dr. Füsun Tokatlı
RADYASYON
ONKOLOJİSİ
Brakiterapinin en önemli
avantajı, direkt tümörü
ışınlama şansı vermesi.
HEDEFE 12’DEN
VURUŞ
SONBAHAR 2010 ■ 37
RAADYAASYYON
ONKKOLO
OJİSSİ
JİNNEKOLOJİK KAANSEERLERDE, BRAKİTERAAPİ SAYEESİNDE IŞIN,, DİRREKT TÜMÖÖRE UYGULANIYYOR. BÖYLELİKLE
SAĞLAM
M DOKKULARR ZARAR GÖRMEDENN, HASTTALAR TEDAVVİ EDDİLEBİLLİYOOR. MEDDICANA INNTERNATIONAL
İSTANBUL HASTTANESİ’NDEEN DOÇ. DR. FÜSUUN TOKATLI JİNEEKOLOOJİK KANSSERLERDE BRAKİTERAPİ
TEDAAVİSİNİNN ÖNEMİNİ ANLAATIYORR.
J
İNEKOLOJİK
KANSERLERDE
BRAKİTERAPİNİN
ROLÜ NE?
Brakiterapi
sayesinde,
d rahim,
h rahim ağzı ve vajina
kanserlerinin tedavisinde, dışarıdan
radyoterapinin dışında, içeriden
radyoterapi de uygulanabiliyor.
BRAKİTERAPİ NASIL UYGULANIR?
İki türlü yapılabiliyor. Jinekolojik
“Brakiterapinin en önemli avantajı,
direkt tümörü ışınlama imkânı vermesi.
Böylece tümöre en yüksek doz verilirken,
tümörün bir santimetre yakınında, doz aniden düşer.”
kanserlerde ameliyat olabilen hastalar
ve olamayanlar var. Rahim ve rahim
içi kanseri olan hastalarda, rahim ve
yumurtalıklar alındıktan sonra, evresine
göre tedavi kararı verilir. Hastalık
dışarıdan ışınlama yapılacak kadar ileri
evredeyse, önce beş hafta dışarıdan
ışın tedavisi yapılır. Arkasından üç
hafta boyunca, haftada bir kere olmak
üzere brakiterapi yapılır. Brakiterapide
‘silindir’ denilen özel bir alet kullanılır.
Silindir, hastanın vajenine yerleştirilir.
Bu işlem hastayı uyutmadan yapılır.
Çünkü hastaya acı vermez. Sonra
hastanın tomografisi çekilir. Tomografi
görüntüleri ile doz ve süre planlaması
yapılır. Sonra hastanın içindeki
silindir ile makine arasında bağlantı
kuracak bir kateter takılır. Daha sonra
ışınlamaya geçilir.
192 radyoaktif kaynağı bulunur.
Beş milimetre uzunluğunda ve üç
milimetre çapındaki bu kaynağın
radyoaktivitesi yüksektir. Tedavi,
dışarıdan kontrollü bir şekilde
başlatılır. Bu kaynak, makinenin
içinden çıkar, kateter yoluyla hastanın
içindeki silindire girer. Hasta bu
esnada hiçbir şey hissetmez. İstenilen
süre boyunca kaynak, orada kalır
ve o bölgeyi ışınlar. İşlem bittikten
sonra, radyoaktif kaynak, kateter
yoluyla makineye geri döner. Hasta
bu işlemler esnasında, kurşun kaplı
odada yalnızdır. İşlemler bitince, biz
yanına girip silindiri çıkarırız. Rahim
tümörlerinde de vajen tepesi ışınlanır.
Çünkü rahim tümörlerinde nüksler,
genellikle vajen tepesinde olur. Bu
tedavi sayesinde oradaki kötü hücreler
öldürülür.
IŞINLAMA NE KADAR SÜRER?
Genellikle 5-10 dakika arasında
değişebilir. Makinenin içinde iridyum
38 ■ SONBAHAR 2010
RAHMİ ALINMAMIŞ HASTALARDA
BRAKİTERAPİ NASIL UYGULANIYOR?
Anestezi altında, ameliyathanede
yapılır. Çünkü hastaların içine üç
tane çubuk yerleştirilir ve hasta bu
işlem sırasında ağrı duyabilir. Bu
çubuklardan biri rahim içine, diğer
ikisi vajen tepesine yerleştirilir.
Bu tedavi, genellikle rahim ağzı
kanserlerinde uygulanır. Hastalar
dışarıdan radyoterapilerini beş
hafta aldıktan sonra, brakiterapiye
gelirler. Dört hafta boyunca, haftada
bir kere ışınlama yapılır. Hastanın
tümörüne göre, brakiterapi 4-5 seans
sürebilir. Çubuklar ameliyathanede,
5-10 dakikada yerleştirilir. Hastanın
mesanesi doldurularak şişirilir ve
görüntülenir. Ameliyathanede
film çekilerek çubukların doğru
yerleştirilip yerleştirilmediği kontrol
edilir. Eğer uygunsa hasta uyandırılır,
tomografisi çekilir ve tedavisi
planlanır. Çubukların içine üç kateter
yerleştirilir. Hasta, kurşun kaplı
odada tedavi boyunca yine yalnızdır.
Radyoaktif kaynak, makineden çıkıp
birinci kateterden geçerek rahim
içini ışınlar, sonra makineye geri gelir
ve ikinci kateterden vajen tepesini
ışınlayıp geri döner. En son olarak da,
üçüncü yoldan geçip, ışınlayıp geri
döner. Burada ışınlama daha uzundur.
RAADYYASYYON
N
ON
NKO
OLOJJİSİ
Brakiterapide
kullanılan ‘silindir’
denilen özel aletler.
“Jinekolojik
“Ji
k l jik kkanserler
l erken
k teşhis
hi
edilirse ve tedavileri düzenli yapılırsa,
hastaların yaşam süreleri uzar.”
10-15 dakika olabilir. Tedavinin
süresi, kaynağın aktivitesine bağlıdır.
Çünkü kaynak, her gün aktivitesinden
kaybeder. Kaynağın aktivitesi
azaldıkça, ışınlama süresi artar. O
yüzden 3-4 ayda kaynaklar yenilenir.
Brakiterapinin en önemli avantajı,
direkt tümörü ışınlama imkânı
vermesi. Böylece tümöre en yüksek
dozu verirken, tümörün bir santimetre
yakınında, doz aniden düşer. Çünkü
iridyum
y 192 kaynağından çıkan
radyasyon, ancak bir
santimetre uzağa kadar
gidebiliyor. Dolayısıyla
tedavinin en büyük
avantajı, çevre dokuları çok
iyi koruması ve tümöre en
yüksek dozu vermesi.
İŞLEM BİTTİKTEN SONRA NELER
YAPILIYOR?
İYİLEŞME NE KADAR
Hastanın içindeki üç çubuk çıkarılır
ve hasta temiz bir şekilde evine
gidebilir.
MÜMKÜN?
YAN ETKİLERİ NELER?
Brakiterapi sırasında kaynak,
direkt tümöre gelir. Jinekolojik
kanserlerde, tümör mesane ve son
bağırsağa yakındır. Bu yüzden
her tedavi planında, mesanenin
ve son bağırsağın aldığı dozlar da
hesaplanır. Bu bölgeler yüksek doza
maruz kalırsa, geç dönemde fistüller
oluşabilir. Hastanın dışkısı idrar
yolundan veya vajenden gelebilir. Bu
Doç. Dr. Füsun Tokatlı
sorunların oluşmaması için mesanenin
ve bağırsağın aldığı dozlar çok iyi
hesaplanmalıdır. Işınlama sırasında
da yan etki olarak, sistit ve sık idrara
gitme olabilir.
AVANTAJLARI
NELER?
J
Jinekolojik
kanserler
erken teşhis edilirse ve
tedavileri düzenli yapılırsa,
hastaların yaşam süreleri
uzar. Özellikle rahim
kanserlerinin birinci ve
ikinci evresinde başarı yüksektir.
Rahim ağzı kanserlerinde, erken
evrede ameliyat şansı varsa, sonuç
gayet başarılıdır. Ameliyat aşaması
geçilmişse bile, radyoterapi ve
kemoterapi ile, başarı oranı yüzde
yüze yakındır. Geç kalınmış evrelerde
ise şans daha düşük.
SONBAHAR 2010 ■ 39
RADYOLOJİ
Prof. Dr. Mutlu Cihangiroğlu
GİRİŞİMSEL
RADYOLOJİNİN
NİMETLERİ
GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ, SON YILLARDA TEKNOLOJİNİN İLERLEMESİYLE,
CERRAHİ GEREKTİREN PEK ÇOK TEDAVİYE ALTERNATİF SUNUYOR.
ÜSTELİK GENEL ANESTEZİ GEREKTİRMİYOR VE TEDAVİ İÇERİDEN
YÜRÜTÜLDÜĞÜ İÇİN, CİLTTE YARA İZİ BIRAKMIYOR. DAMARLA İLİŞKİLİ
VE DAMAR DIŞI PEK ÇOK HASTALIĞIN TEŞHİSİNDE VE TEDAVİSİNDE
KULLANILAN BU YÖNTEMİ, MEDICANA ÇAMLICA HASTANESİ’NDEN
PROF. DR. MUTLU CİHANGİROĞLU ANLATIYOR.
G
İRİŞİMSEL
RADYOLOJİ KAÇA
AYRILIYOR?
Vasküler (damarla
ilişkili) ve vasküler
dışı
d tedavi
d ve teşhis
h yöntemleri olarak
ayrılıyor. Vasküler başlığı altındaki
işlemlerin başında anjiyografi geliyor.
Girişimsel radyolojide, koroner dışı
tüm damarların anjiyografisi yapılarak,
hastalıkların teşhisi konulabiliyor.
Damarlardaki darlıklar, tıkanıklıklar
ve damarların genişlemesi denilen
anevrizmalar ortaya çıkarılabiliyor.
BU YÖNTEMLE HANGİ HASTALIKLAR
kireçlenmelerin tedavisi geliyor. Damar
kireçlenmeleri, tüm damarlarda ortaya
çıkabiliyor. İlerleyen yaşa, genetik
faktörlere, sigara kullanımına ve şeker
hastalığına bağlı olarak, toplumda
çok yaygın. ‘Diagnostik anjiyografi’de
saptanan, damar kireçlenmelerine
bağlı darlık ve tıkanıklıklar, girişimsel
radyoloji sayesinde tedavi edilebiliyor.
Anjiyoplasti denilen yöntemle,
darlıklar giderilebiliyor. Tamamen
tıkalı damarları, balonla belli düzeyde
açtıktan sonra, balonla tam açılmayan
damarlarda “Çelik kafes” denilen stent
tekniği kullanılıyor. Böylece damarda
tam açıklık sağlanıyor.
TEDAVİ EDİLEBİLİYOR?
Vasküler girişimsel tedavi
yöntemlerinin başında, damarlardaki
GİRİŞİMSEL RADYOLOJİNİN
AVANTAJLARI NELER?
Prof. Dr. Mutlu Cihangiroğlu
Girişimsel radyolojinin cerrahiye göre
en büyük avantajı minimum iz (skar)
bırakması. Bu yöntem, hastanede
yatış süresini kısaltır. Cerrahiden
farklı olarak, genellikle genel anestezi
gerektirmez. Kalp veya anesteziye
uygun olmayan başka hastalıklar
yüzünden, birçok hastaya, cerrahi
uygulanamıyor. Girişimsel radyolojinin
maliyeti de, hastanede kalış süresine
bağlı olarak, cerrahiye göre daha az.
VARİS TEDAVİSİNDE GİRİŞİMSEL
RADYOLOJİNİN ROLÜ NE?
Varis, özellikle bacaklardaki
yüzeyel, dışarıdan görülebilen
toplardamarlardaki genişlemedir.
Varisin en temel nedeni,
toplardamarlardaki kapak yetmezlikleri.
“Girişimsel radyolojinin cerrahiye göre en büyük avantajı minimum iz bırakması.
Bu yöntem, hastanede yatış süresini kısaltıyor.”
40 ■ SONBAHAR 2010
RADYOLOJİ
Girişimsel
radyoloji, damar
kireçlenmelerinin
teşhisinde ve
tedavisinde hayati
öneme sahip.
SONBAHAR
SONBAH
SON
BAHAR
A AR 201
20100 ■ 41
RADYYOLLOJİ
Girişimsel radyolojide,
koroner dışı tüm
damarların anjiyografisi
yapılıyor.
ile
l hhemodiyaliz
d l tedavisi
d
görüyor.
Hemodiyaliz için, hastaların
kollarında genellikle fistüller açılır.
Atardamar ile toplardamarın
ağızlaştırılmasına fistül deniliyor.
Bu fistüller, hasta için hayati
öneme sahip. Tedavinin birinci
yılından sonra, fistüller tıkanmaya
ve daralmaya başlayabiliyor. Bu
noktada girişimsel radyoloji sayesinde,
fistüllerin tedavileri de balonla
yapılarak, hastanın hayatta kalış süresi
uzatılıyor ve hemodiyalizin başarı
oranı da artıyor. Çünkü fistüller
tıkandığında, boyun damarlarından
geçici kateterler yerleştirilebiliyor.
Bu kateterlerin uzun süreli kullanımı
enfeksiyonlara yol açabiliyor. Bu
yüzden fistülün tekrar tekrar tedavi
edilmesi ve fistüllerin sürekli açık
kalması gerekiyor.
dokusu fonksiyonunu kaybeder ve
felç oluşabilir. Girişimsel radyoloji
sayesinde, ilk üç saatte toplardamardan,
ilk altı saatte ise atardamardan girilerek,
pıhtının eritilmesine yönelik tedaviler
uygulanabiliyor. Böylece hastanın
mevcut nörolojik bozuklukları, yani
felç durumu giderilebiliyor veya
sorunun ilerlemesi önleniyor.
ONKOLOJİDE GİRİŞİMSEL
RADYOLOJİNİN İŞLEVİ NASIL?
Damar yoluyla girilerek, bazı tümör
tedavileri yapılabiliyor. Girişimsel
radyoloji sayesinde özellikle karaciğer
tümörlerinde, direkt damar içine
girilerek, tümörü besleyen damar
tıkanıyor. Böylece tümörün küçülmesi
sağlanıyor. Dışarıdan girilerek
‘radyofrekans ablasyon’ tedavisi
uygulanıp tümör dokusu yakılabiliyor.
“Girişimsel radyoloji sayesinde özellikle karaciğer
tümörlerinde, direkt damar içine girilerek, tümörü besleyen damar tıkanıyor.”
Toplardamarlarda biriken kan, geriye
kaçmaya başlar ve varislere yol açar.
Geçmişte varisler, cerrahi yöntemlerle
tedavi ediliyordu. Cerrahi yönteme
bağlı olarak tedaviden sonra, ciltte
izler oluşuyordu. Üstelik cerrahiden
sonra, varislerin tekrarlama riski
yüksekti. Fakat günümüzde, kapak
yetmezliği bulunan toplardamarlara
lazerle müdahale ediyoruz. Damarlar
lazerle kapatılarak, varislerin oluşması
engelleniyor. Bu işlem, yaklaşık bir
saat sürüyor. Bir saatin sonunda
hastalara varis çorabını giydirip evine
gönderebiliyoruz. Hasta 20 günden
sonra, varis çorabını çıkarıp, normal
hayatına dönüyor.
GİRİŞİMSEL RADYOLOJİDE TIKAYICI
DAMAR DIŞI TEDAVİ YÖNTEMLERİ
TEDAVİLER (EMBOLİZASYON) NASIL
NASIL UYGULANIYOR?
UYGULANIYOR?
Vücudun herhangi bir organında,
özellikle karaciğerde ve karın içi
organlarda gelişen apseler, safra ve
barsak yolları tıkanıklıkları, girişimsel
radyoloji ile tedavi edilebiliyor.
Özellikle beyin damarlarında genişlemelere sık rastlanıyor. Beyin damarlarının yırtılmasıyla, beyin kanaması gibi
hayatı tehdit eden durumlar oluşabiliyor. Damardaki genişlemeyi, girişimsel
radyoloji sayesinde tıkayarak hastanın
tedavisini sağlıyoruz. Cerrahi yöntem
kullanıldığında, dışarıdan kafatası açılarak beyin damarlarına klip yerleştiriliyor. Oysa girişimsel radyolojide, kasık
damarlarından girilerek, genişlemeler
damar içinden tedavi edebiliyor.
İNME GEÇİREN HASTALARDA
GİRİŞİMSEL RADYOLOJİNİN
HEMODİYALİZ TEDAVİSİNDE,
ROLÜ NE?
GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ NE İŞE
İnmenin temel nedenlerinden biri
beyin damarlarındaki tıkanmalardır.
Beyin damarlarında tıkanma
oluşunca, damarın beslediği beyin
YARIYOR?
Toplumda büyük hasta grubu
kronik böbrek yetmezliği nedeni
42 ■ SONBAHAR 2010
GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ
UYGULANIRKEN NELERE DİKKAT
ETMEK LAZIM?
Girişimsel radyoloji ekip işi. Bu
yüzden de disiplinler arası bir
yaklaşım olmalı. Farklı kliniklerle
yakın işbirliği kurulmalı ve yoğun ön
hazırlık yapılmalı. Hastanın sistemik
hastalıkları gözden geçirilmeli. Örneğin
damar hastalığı olan birinin şeker
hastalığı da varsa, tedaviye başlamadan
önce şekeri de kontrol altına
alınmalı. Hastalar tedavi konusunda
bilgilendirilmeli, işlemden sonra da
düzenli takip edilmeli.
Uzm. Dr. Nihal Başay
ay
GÖĞÜS
HASTALIKLARI
SONBAHAR 2010 ■ 43
GÖĞ
ĞÜS
HASSTAALIIKLLARI
AKCİĞERLER SOLUNUMLA
UMLA
ÇEVRE HAVASINDAN
CUTTA
OKSİJEN ALIR VE VÜCUTTA
METABOLİZMA ARTIĞI OLAN
KARBONDİOKSİTİ DIŞARI ATAR.
YANİ HAYATİ ÖNEME SAHİP.
MEDICANA INTERNATIONAL
ANKARA HASTANESİ’NDEN
UZM. DR. NİHAL BAŞAY,
GÖĞÜS HASTALIKLARI İLE
İLGİLİ BELİRGİN ŞİKÂYETLER
YAŞAYANLARIN VAKİT
GEÇİRMEDEN DOKTORA
BAŞVURMASI GEREKTİĞİNİ
VURGULUYOR.
halsizlik, ses kısıklığı, ateş, zayıflama,
terleme, solukluk, morarma ve ödem
gibi bulgulardır.
kanseri, akciğer zarı ile ilgili hastalıklar,
göğüs duvarı hastalıkları ve uyku
apnesi de göğüs hastalıkları bölümünce
izlenir.
HANGİ HASTALIKLAR GÖĞÜS
Uzm. Dr. Nihal Başay
G
ÖĞÜS
HASTALIKLARI
İLE İLGİLİ BELİRTİ
VE BULGULAR
NELERDİR?
Ök
Öksürük,
k bbalgam,
l
bbalgamla karışık
kan gelmesi, göğüs ağrısı, nefes darlığı
başlıca bulgulardır. Akciğer sistemik
dolaşımın geçtiği organ olduğundan
sadece kendi hastalıkları değil, diğer
organlarla ilgili hastalıklar nedeniyle
de yakınmalara neden olabilir; bunlar,
44 ■ SONBAHAR 2010
HASTALIKLARI BÖLÜMÜNCE
GÖĞÜS HASTALIKLARI TANI
TAKİP EDİLİR?
YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Zatürre (pnömoni), abse, parazitlerin
yaptığı akciğer enfeksiyonları,
mantarların neden olduğu akciğer
hastalıkları, tüberküloz gibi enfeksiyon
hastalıkları göğüs hastalıkları tarafından
takip edilir. Akut bronşit, KOAH
(kronik bronşit ve amfizem), alerjik
akciğer hastalıkları, astım, solunum
yetmezliği, mesleki akciğer hastalıkları,
interstisyel akciğer hastalıkları,
sarkoidoz, kollagen doku hastalıkları
ile ilgili akciğer hastalıkları, akciğer
Normal akciğer radyolojisi, bilgisayarlı
toraks tomografisi, manyetik rezonans
görüntüleme, pozitron emisyon
tomografisi (PET, PET-CT),
sintigrafik tetkikler gibi görüntüleme
yöntemleri var. Bronkoskopi,
bakteriyolojik yöntemler, immunolojik
yöntemler, solunum fonksiyon testleri
ve allerji testleri de yapılıyor.
KOAH NEDİR?
Kronik obstrüktif akciğer hastalığı
“Nefes darlığı, uzun süren öksürük veya balgam çıkarma
yakınması olan her bireyin mutlaka bir göğüs hastalıkları
uzmanına başvurması gerekir.”
GÖ
ÖĞÜSS
HAASTTALIKKLAARI
Sigarayı
bırakmak,
akciğer kanseri
riskini azaltıyor.
içinde
d uykulu
k ve yorgun olur, bu
da yaşam kalitesinin bozulmasına
neden olur. Her gece yüksek
sesle horlama, geceleri tekrarlayan
uyanmalar, gündüz aşırı uyku hali, ya
da sabahları baş ağrısı ile uyanmanız
söz konusu ise, mutlaka doktorunuzla
görüşmelisiniz. Tedavi edilmeyen
uyku apne sendromu sonucu; gündüz
aşırı uyku hali, rahatsız uyku, sabah
baş ağrısı, bulantı, cinsel isteksizlik
(KOAH) ilerleyici hava akımı
kısıtlanması ile ilgili bir hastalıktır.
2000’li yıllarda dünyada dördüncü
ölüm nedeni iken ülkemizde ölüm
sıralamasında üçüncü sırayı aldı. Sigara
içen her 5-6 kişiden birinde KOAH
gelişmektedir. KOAH için en önemli
risk faktörü sigaradır. Genel olarak
sigara içenlerde yüzde 20 civarında
görülürken, yaşla birlikte bu oran artar.
Nefes darlığı, uzun süren öksürük veya
balgam çıkarma yakınması olan her
bireyin mutlaka bir göğüs hastalıkları
uzmanına başvurması gerekir.
KOAH’lı hastalar ek hastalıkların
ortaya çıkması, ilaç tedavi takibi ve
hastalığın seyri ve alevlenmelerinden
korunmak için düzenli olarak
izlenmelidir.
AKCİĞER KANSERİ
ÖNLENEBİLİR Mİ?
Akciğer kanserinin en önemli
nedenlerinden biri sigara. Sigara
içme alışkanlığındaki artışa paralel
olarak giderek arttı ve dünyada en
sık görülen kanser türü haline geldi.
Tüm dünyada kanser olgularının
yüzde 12.8 inden sorumludur.
Sigaranın bırakılması riski önemli
ölçüde azaltır. Göğüs ağrısı, öksürük,
balgam, öksürükle kan gelmesi, nefes
darlığı gibi yakınmaları olan kişilerin
en kısa sürede bir göğüs hastalıkları
uzmanınca değerlendirilmesi gerekir.
Erken tanı hastalığın yayılımını
önlemede ve tedavi sürecinde oldukça
önemlidir.
“Akciğer kanserinin en önemli
nedenlerinden biri sigara.
Sigara içme alışkanlığındaki artışa paralel olarak giderek
artmış ve dünyada en sık görülen kanser türü haline gelmiştir.”
ASTIM NEDİR?
Dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi
etkiler, bu rakam ülkemizde 3,5
milyon. Vücuttaki pek çok hücre
ve hücre ürününün rol oynadığı
havayollarının kronik inflamatuar
hastalığıdır. Nöbetler halinde gelen
nefes darlığı, hışıltılı solunum ve
sıklıkla bunlara eşlik eden öksürük
klinik özellikleridir. Astım gelişiminde
kişisel (genetik, obezite, cinsiyet)
ve çevresel faktörler (allerjenler,
enfeksiyon, mesleki duyarlaştırıcılar,
sigara, ev içi ve ev dışı hava kirliliği)
etkileşerek hastalığın ortaya çıkmasına
neden olur.
ve iktidarsızlık, gece sık idrara çıkma,
yüksek tansiyon, kalp krizi, inme ve
depresyon olabilir.
UYKU APNE SENDROMU TANISI
NASIL KONUR?
Uyku testi (polisomnografi) farklı uyku
evrelerini tanımamıza yarayan ve uyku
bozuklukları için gerekli bilgilerin
toplandığı bir tetkiktir. Tanı için
gereklidir.
UYKU APNESİ TANISI NASIL KONUR?
Horlama, hava yolunun tam olarak
açık olmadığını gösterir ve bu ses
daralmış hava yolundan geçmeye
çalışan havanın sesidir. Gürültülü
horlama ortalama yüz kişiden beşinde
hayatı tehdit edebilecek uyku apne
sendromunun bir belirtisi olabilir.
Apne solunum durması anlamına
gelir, uyku apne sendromunuz varsa
muhtemelen uyku boyunca yeterince
oksijen alamıyorsunuzdur. Gece
yeterince iyi uyuyamayan birey gün
SONBAHAR 2010 ■ 45
MİKROBİYOLOJİ
LOJİ
Uzm Dr
Dr. Önder Yiğit
Gribin bilinen bir ilacı
yok. Doktora danışılmadan
alınan antibiyotikler de
zararlı olabilir.
Uzm Dr. Önder Yiğit
SOĞUK HAVALARLA BERABER
GRİP MEVSİMİ DE GELDİ.
GRİP AŞISI YAPTIRARAK, BU
YIL YATAKLARA DÜŞMEKTEN
KENDİNİZİ KORUYABİLİRSİNİZ.
MEDICANA BAHÇELİEVLER
HASTANESİ’NDEN UZM. DR.
ÖNDER YİĞİT, AŞININ GRİP
NEDENİYLE HASTANEYE YATIŞI
YÜZDE 50-60, YAŞLILARIN
GRİBE BAĞLI ÖLÜMLERİNİ
DE YÜZDE 80 AZALTTIĞINI
VURGULUYOR.
46 ■ SONBAHAR 2010
GRİBE KARŞI
AŞI ZAMANI
G
RİP NEDİR?
NELERE YOL
AÇAR?
Grip, özellikle
kış aylarında
etkili olan, influenza A, B ve C grubu
virüslerinin neden olduğu, mikrobik ve
bulaşıcı bir hastalık Yatağa bağlanmaya
sebep olarak işgücü kaybına yol
açar. Müzmin hastalığı olanlarda, bu
hastalıkların alevlenmesine ve hatta
ölüme sebep olur.
NASIL BULAŞIR?
Hastaların öksürük, hapşırık gibi doğal
reflekslerle ortama saçtığı, virüs yüklü
parçacıkların doğrudan solunması
ile bulaşır. Bu parçacıkların bulaştığı
yüzeye veya eşyaya dokunduktan sonra
eller ağza, burna ve göze sürülürse de
grip bulaşabilir.
BELİRTİLERİ NELER?
1 ila 3 günlük kuluçka dönemi sonrası
ateş, halsizlik, öksürük, baş, boğaz
ve kas ağrıları ortaya çıkar. Sağlam
kişilerde bu belirtiler genellikle bir
hafta içinde düzelir. Halsizlik ve
öksürük bazen iki hafta sürebilir.
Başka müzmin hastalıkları olanlarda
MİİKRROBİYYOLO
OJİ
ve yaşlılarda grip belirtileri daha uzun
sürebilir; ortakulak iltihabı, zatürree
gibi hastalıklara da yol açabilir.
vücut kitle endeksi 40 ve
üzerinde olan obezleri de
riskli grup kapsamına aldı.
TEDAVİSİ NASIL?
Gribin bilinen bir ilacı yok. Genellikle
doktora danışılmadan alınan
antibiyotikler yararsızdır, hatta zararlı
bile olabilir. Gribin tedavisinde,
belirtileri azaltıcı, rahatlatıcı, ağrı
kesici ve ateş düşürücü ilaçlar
kullanılabilir. Her üst solunum yolu
enfeksiyonu, grip değildir. Burun
akıntısı, tıkanıklığı, hapşırık, öksürük
gibi belirtiler, çoğu zaman grip ile
karıştırılan soğuk algınlığıdır.
GRİP AŞISI HASTALIKTAN NASIL
KORUR?
Grip aşısı, grip virüsüne karşı ölü
virüslerden hazırlanan inaktif bir aşıdır.
Bu bakımdan hastalık yapma riski
çok düşüktür. Ancak grip virüslerinin
tipleri ve alt grupları vardır. Dolayısıyla
çok çeşit grip mikrobu mevcut.
Bu nedenle aşı, grip mikroplarının
tamamında etkili değildir. Bilim
adamları her yıl, bir sonraki yıl
görülmesi muhtemel çeşitleri tespit
etmeye çalışır ve aşıyı bu tahmine
göre hazırlar. Aşının koruyucu etkisi,
uygulamadan 1-2 hafta sonra başlar.
Bu yüzden aşı için en uygun zaman,
gribin en sık görüldüğü kış aylarının
hemen öncesi, Ekim-Kasım aylarıdır.
Gribe yol açan virüsler sıklıkla değiştiği
için, her yıl yeniden aşılanmak gerekir.
Zaten aşının koruyuculuğu da bir
yıldır.
KİMLERE AŞI YAPILMALI?
Dünya Sağlık Örgütü tarafından, 65 yaş
üstü herkese grip aşısı tavsiye ediliyor.
Kalp, akciğer, karaciğer, böbrek, kan
ve hormon hastalığı olanlara; huzurevi,
GRİP AŞISI KİMLERE
YAPILMAMALI?
KİME, KAÇ DOZ?
Önceden aşı yapıldığında
alerji veya ciddi yan etki
gelişenlere, yumurta alerjisi
olanlara, aşı yapılacağı
sırada ağır hasta olanlara,
sürekli hastalığı olup
durumu ciddileşenlere,
hamileliğinin ilk üç ayı
içindeki anne adaylarına ve
altı aydan küçük bebeklere
yapılmaz.
Aşı, erişkinlere bir kerede, kasa veya cilt altına
yapılır. Aynı gün gerekiyorsa başka aşılar da
yapılabilir. 3 yaşından büyük çocuklara tek
doz, 6-35 ay arasındaki bebeklere, yarım doz
uygulanır. Çocuk gribe karşı ilk kez aşılanıyorsa,
4-6 hafta sonra ikinci doz uygulanır.
AŞI UYGULANIRKEN
NELERE DİKKAT
EDİLMELİ?
Aşı olmadan önce doktora
danışılmalı. Çok sık da olsa
anaflaksi denilen ölümcül
alerjilere müdahale şansı
olması için, aşıyı sağlık
kuruluşunda yaptırmakta
fayda var.
GRİP AŞISI
GÜVENLİ Mİ?
rehabilitasyon merkezi gibi yerlerde
kalanlara; bulaşıcı hastalıklarla savaşma
yeteneği azalmış kişilere; 6 ay-18 yaş
arası uzun süre aspirin tedavisi görenlere
aşı yapılmalı. Bütün bu risk gruplarıyla
beraber yaşayanlar da aşılanmalı.
Hemşire, doktor, hastabakıcı gibi sağlık
personeli de grip aşısı yaptırmalı. İşgücü
kaybının bedeli yüksek olacak, önemli
toplumsal hizmet veren kişilerin de
aşılanmasında fayda var. ABD Hastalık
Önleme ve Kontrol Merkezi, 2010’da,
“Grip aşısı, grip virüsüne karşı
ölü virüslerden hazırlanan inaktif bir aşıdır.”
Oldukça güvenli bir aşıdır.
Seyrek görülen ama ciddi yan etkiler,
genellikle aşı yapıldıktan sonra birkaç
dakika ile birkaç saat arasında ortaya
çıkar. Uygulamadan hemen sonra
ortaya çıkabilen aşı yerinde hassasiyet,
ağrı, kızarıklık, şişlik, ateşlenme ve
halsizlik gibi belirtiler genellikle birkaç
gün içinde geçer. Aşı ölü virüslerden
hazırlandığı için gribe yol açmaz.
Grip aşısı yüzde 70-90 etkilidir. Grip
nedeniyle hastaneye yatışı yüzde 50-60,
yaşlıların gribe bağlı ölümlerini yüzde
80 azaltır. Ancak koruyuculuğunun
sınırları olduğunu bilmekte fayda var.
Aşı uygun koşullarda saklanmamış
ve nakledilmemiş olabilir. Doğru
koşullarda saklanıp uygulanıyorsa,
aşının faydası inkâr edilemez.
SONBAHAR 2010 ■ 47
ÜROLOJİ
Prof. Dr. Tayfun Gürpınar
KİŞİYE ÖZEL
TEDAVİ
BÖBREK TAŞLARI, İNSAN VÜCUDUNDA PEK ÇOK
NEDENE BAĞLI OLARAK OLUŞUYOR. TEDAVİSİNDE DE
FARKLI YÖNTEMLER KULLANILIYOR. MEDICANA ÇAMLICA
HASTANESİ’NDEN PROF. DR. TAYFUN GÜRPINAR, TEDAVİYE
KARAR VERİLİRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKTİĞİNİ
BELİRTİYOR. GÜRPINAR, “UYGUN YÖNTEM SEÇİLMEZSE,
HASTANIN TEDAVİSİ BAŞARILI OLMAZ” DİYOR.
48 ■ SONBAHAR 2010
ÜRROLO
OJİ
B
ÖBREKLERDE
NEDEN TAŞ
OLUR?
Taş hastalığı
tek bir nedenin
değil,
d l bbirden
d ffazla
l etkinin ortaya
çıkması ile meydana gelir. Çevresel
faktörler ve genetik faktörler birlikte
rol oynar. Coğrafi bölgelere göre taş
hastalığı farklı dağılım gösterir. Sosyo
ekonomik düzey de taş hastalığını
etkiler. Düşük sosyo ekonomik
düzeyde, mesane taşları daha fazla
görülür. Ürik asit taşları ise protein
açısından zengin beslenenlerde
görülür. En sık görülen taş tipi,
kalsiyum oksalat taşlarıdır. Böbrek
taşlarının yaklaşık yüzde 85’ini bu
taşlar oluşturur. Pek çok nedeni
olmasına rağmen, en sık görülen
neden, 24 saatlik idrarda kalsiyum
miktarının 250 mgr’dan fazla
olmasıdır. Çok önemli bir başka
neden de idrardaki sitrat miktarının
düşük olmasıdır. Kanda ve 24 saatlik
idrarda ürik asit miktarının fazlalığı
da bir başka taş oluşma nedenidir.
Bu saydıklarımızın dışında pek çok
hastalık veya doğumsal bozukluklar
böbrek taşı oluşumuna neden olabilir.
TAŞ KIRMA NEDİR?
Böbrek taşlarının kırılması için,
hangi hastaya hangi yöntemin
uygulanacağına karar verilmesi, son
derece önemlidir. Uygun yöntem
seçilmezse, hastanın tedavisi başarılı
olmaz. Taş kırma işleminde iki
ana yöntem vardır. Bu yöntemler,
endoskopik aletlerle taşa ulaşarak
taşın lazerle kırılması veya vücut
dışından şok dalgaları veren ‘ESWL
cihazı’ ile taşların kırılmasıdır.
“Genel olarak dört
Böbrek taşlarının
oluşumunda, çevresel
ve genetik faktörler
rol oynuyor.
milimetreden büyük taşların
kendiliğinden düşmesi çok zor olur.”
SONBAHAR 2010 ■ 49
ÜROLLOJİ
kateterler yardımı ile yakalanarak
vücut dışına alınır. Bazen de taş çok
küçük parçalara ayrılarak rahatlıkla
düşürülebilecek boyutlara getirilir.
TAŞ KIRMA NASIL YAPILIR?
Taş böbrek içerisinde, böbrek
ile mesane arasındaki yolda,
mesanede veya üretrada (dış
idrar yolu) olabilir. Genel
olarak dört milimetreden
büyük taşların kendiliğinden
düşmesi çok zor olur. Taş
nerede bulunursa bulunsun,
elimizde bulunan endoskopik
aletlerle ona ulaşabiliyoruz.
Çoğunlukla normal idrar
yollarından hiçbir kesi
yapmadan taşlara ulaşmak
mümkün. Böbrekte büyük
taşlar söz konusu ise, sırt
bölgesinde yapılan bir
santimetrelik bir kesi ile
taşlar çıkarılabilir. Taşların
çıkarılması sırasında, özel olarak
geliştirilmiş pek çok cihaz, kateter ve
tek kullanımlık endoskopi gereçleri
kullanılır. Endoskopik yöntemlerle
yapılan tedavilerde, daha çabuk
LAZERLE TAŞ KIRMA YAPILDIKTAN
SONRA HASTALAR NELERE DİKKAT
ETMELİ?
Prof. Dr. Tayfun Gürpınar
ekranlara
k l iletilen
l l görüntüler
l eşliğinde
l d
yapılır. Endoskopik işlemlerde
kullanılan cihazlar, çok hassas ve
yüksek maliyetli cihazlardır. Belirli
sayıda ameliyattan sonra bu cihazların
kullanım süresi dolar. Teknolojik
“Taşların
T
çıkarılması sırasında,
özel olarak geliştirilmiş
p çok cihaz, kateter ve tek kullanımlık endoskopi
pek
pe
ggereçleri kullanılır. Endoskopik yöntemlerle yapılan
tedavilerde, daha çabuk sonuç alınabilir.”
Endoskopik taş ameliyatlarından
sonra, erken dönemde hastalara
bol sıvı alması önerilir. Bol sıvı ile
operasyon sırasında oluşabilecek
kum ve kırıntının atılması sağlanır.
Bazı hastalara operasyon sonrası
geçici stentler yerleştirilebilir. Ama
bunların daha sonra çıkarılması
gerekir. Taş hastalarının yeniden taş
oluşturma riskleri vardır ve bu risk
5 yıl içerisinde yüzde 50’dir. Taş
düşüren veya taş nedeni ile tedavi
uygulanan hastaların, hekimleri ile
birlikte bir program uygulayarak,
taş oluşma riskini azaltmaları ve
oluşabilecek yeni taşların da vakit
kaybetmeden saptanması gereklidir.
Obezitede taş oluşma riski iki kat
artar. Taş hastaları her zaman en
az 1.5 litre idrar çıkaracak kadar
sıvı almalı ve tuz tüketimini
kısıtlamalıdır. Sağlıklı beslenme
kuralları, kalp hastaları gibi taş
hastaları için de aynen geçerlidir.
LAZER İLE TAŞ KIRMANIN DİĞER
YÖNTEMLERE GÖRE AVANTAJLARI
sonuç alınabilir. ‘ESWL cihazında’
ise X ışını veya ultrasonografi ile
taşlar odaklanır ve şok dalgalarıyla
kırılır. Taşın temizlenebilmesi için
tekrarlayan tedaviler ve zaman
gerekir. ‘ESWL’ tedavisinin başarılı
olmadığı durumlarda, endoskopik
yöntemler kullanılır.
LAZERLE TAŞ KIRMA NASIL
UYGULANIYOR?
Endoskopik cihazlarımızı
ameliyathanede ve hasta anestezi
altındayken kullanıyoruz. Bütün
işlemler kameralar aracılığı ile
50 ■ SONBAHAR 2010
gelişmelerle esnek (fleksıbl)
endoskopi cihazları geliştirildi. Bu,
rahatlıkla kıvrılarak böbreğin ve
idrar yollarının her yerine ulaşabilen
cihazlar sayesinde, taşlara daha
rahat ulaşabiliyoruz. Taş tedavisinde
endoskopik ameliyatlarda bize en
çok yardımcı olan bir başka cihaz
ise, ‘holmium lazer cihazı’dır. Çok
sert böbrek taşları bile bu lazer ile
kırılabilir. Operasyon sırasında
endoskopik aletlerimizle taşa ulaşıp,
lazer ışınlarını taş üzerine yönlendirir
ve taşları kırarız. Taş parçaları
kırıldıktan sonra, özel aletler ve
NELERDİR?
Endoskopik yöntemle (perkütan
nefrolitotomi ve üreterorenoskopi)
taşların tedavisinin en önemli
avantajı, hastanın süratle normal
yaşamına dönmesidir. Hastaların
büyük kısmı bir gün içinde taburcu
edilir. Büyük böbrek taşları için ise
bu süre 2-3 güne çıkabilir. Operasyon
vücut bütünlüğü bozulmadan
yapıldığından, vücut fonksiyonları
korunur, estetik sorunlara neden
olmaz. Tedaviden çabuk sonuç alınır
ve uzun süren taş düşürme ağrıları
yaşanmadan sorun çözümlenir.
HASTALIKTA VE
SAĞLIKTA
BIRAKIN DÖKÜLSÜN
Op. Dr. Melike Erdim
BU KIŞA NASIL
HAZIRLANALIM?
Uzm. Şebnem Utku
GÜZELLİK VE SAĞLIK
BİR ARADA
Prof. Dr. Necmettin Kutlu
ESTETİK
OPERASYONLAR
GENÇLEŞİYOR
Prof. Dr. Necmettin Kutlu
SONBAHAR 2010 ■ 51
PLASTİK
CERRAHİ
Op. Dr. Melike Erdim
?????
Erkeklerde
saç dökülmesi
yüzde 95 irsi.
BIRAKIN
DÖKÜLSÜN
GÜNDE 100-150 TEL SAÇ DÖKÜLMESİ NORMAL KABUL EDİLİYOR. AMA FAZLASI VARSA DA TELAŞLANMAYIN.
SAÇ ÇIKARMA İDDİASINDAKİ ÜRÜNLERLE BOŞA VAKİT HARCAMAYIN. BIRAKIN DÖKÜLECEKLER DÖKÜLSÜN.
NASILSA FUE YÖNTEMİYLE BİRKAÇ SAAT İÇİNDE SAÇLARINIZI GERİ KAZANABİLİRSİNİZ. MEDICANA ÇAMLICA
HASTANESİ’NDEN OP. DR. MELİKE ERDİM SAÇ EKİMİNİ ANLATIYOR.
52 ■ SONBAHAR 2010
PLLASSTİİK
CERRRAHHİ
S
AÇ
BİR SEANSTA MAKSİMUM KAÇ TEL
DÖKÜLMESİNİN
EKİLEBİLİR?
SEBEPLERİ NELER?
Hastanın ense bölgesi çok iyiyse, 3
bin 500 kök ekilebilir. Bu da ortalama
8 bin saç teline denk gelir. Ama bir
seansta daha fazlasını aktarmak mümkün değil.
Erkeklerde ve
kadınlarda saçların dökülmesinin
d k l i i nedenleri birbirinden farklı. Kadınlarda demir eksikliğine, gebelik ve sonrasındaki hormonal
değişikliklere bağlı dökülmeler daha
sık görülebilirken, erkeklerde ise
dökülmelerin yüzde 95’i irsi. Genetik
yatkınlığı olan erkeklerde, hormonların etkisiyle saç dökülmesi meydana
gelir. İnsanın hayatı boyunca, dökülen saçların yerine, bir saç kökünden
20 kez yeni tel çıkar.
SAÇ EKİMİ UYGULANDIKTAN SONRA
NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Op. Dr. Melike Erdim
Hasta, saç ekimi uygulandıktan sonra
aynı gün evine gidebilir. Ameliyattan
HANGİ AŞAMADAN SONRA SAÇ
DÖKÜLMESİ SORUN KABUL EDİLİR?
Günde 100-150 telden fazla saç dökülüyorsa ve kafa derisinde seyrelmeler,
açılmalar başladıysa normal değildir;
“Saçlar döküldükten sonra,
ilaçlar veya saç ekimi dışında başka yöntemlerle,
saçları geri kazanmak mümkün değil. “
genetik veya başka hastalıklara bağlı
dökülmelerden şüphelenmek gerekir.
SAÇ DÖKÜLMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN
ALINABİLECEK ÖNLEMLER NELER?
Eğer genetik bazlı dökülme varsa, yapılabilecek çok fazla bir şey yok. Sadece
saç dökülmesini ertelemek için bazı ilaç
tedavileri ve saç mezoterapileri yapılabilir. Bir sprey ve haptan oluşan bir
ilaç grubu kullanılır. Bu yöntemlerle
dökülme süresini erteleyebiliriz. Ama
saçlar döküldükten sonra, ilaçlar veya
saç ekimi dışında başka yöntemlerle,
saçları geri kazanmak mümkün değil.
SAÇ ÇIKARMA İDDİASINDAKİ
ÜRÜNLER FAYDALI DEĞİL Mİ?
Bilimsel olarak hiçbirinin etkinliği
kanıtlanmış değil.
SAÇ EKİMİ NEDİR?
Genetik bazlı saç dökülmesi varsa, yani
saçların iki kulak arasında kalan ense
bölgesi gür ancak önleri dökülmüşse,
arkadaki saçlı bölgeden saçların alınıp
önde eksik olan yere aktarılmasıdır. Saç
ekiminde, günümüzde FUE yöntemi
uygulanır.
FUE YÖNTEMİ
NEDİR?
Mikro motor denilen aletin ucuna
takılı, bir milimetrelik özel bıçakların
kullanıldığı bir sistemle, arka taraftaki
saç kökleri tek tek alınır. Ortalama
2500-3000 kök, önde saçın eksik
olduğu yerlerde açılan yuvalara yerleştirilir. Bu işlem, lokal anestezi altında,
aktarılan kök sayısına bağlı olarak 5-8
saat sürer.
çıktıktan sonra saç vericisi bölgeye
pansuman yapılır. Saçlar, işlem
yapıldıktan 3-4 gün sonra yıkanabilir.
Yeni ekim yapılan bölgeye bir hafta-10
gün, antibiyotik ve ağrı kesici içeren
özel şampuanlar tavsiye edilir. Saçların
ekildiği yerde topluiğne başı şeklinde
kabuklanmalar oluşur. Bu kabukların
dökülmesi 10 gün sürer. Ensede dikiş
olmadığı için, köklerin alındığı yerler
kendiliğinden, saçların uzamasıyla
beraber kapanır. Kabuklanma süreci
bittikten sonra, ekilen saçlar da
dökülür. Saç telleri istirahat dönemine
girer. Ameliyattan üç ay sonra saçlar,
geri çıkmaya başlar. Tüm saçların
çıkması 6-8 ayı bulur.
BU İŞLEM TEKRARLANABİLİR Mİ?
Tekrarlanabilir. Hastanın açıklığı
çok fazlaysa, iki kulak arasında bir
şerit kalmışsa ve ön taraf komple
açıksa bir seferde kapatılamaz.
İkinci hatta üçüncü seans
uygulanabilir.
SONBAHAR 2010 ■ 53
MEDİKAL
ESTETİK
Uzm. Şebnem Utku
BU KIŞA NASIL
MEVSİM DEĞİŞİKLİKLERİNDE CİLDİMİZİN İHTİYAÇLARI DA DEĞİŞİYOR. HAVALARIN
SOĞUMASIYLA BERABER AKNE, SİVİLCE, SEDEF, EGZEMA GİBİ CİLT SORUNLARI ATAĞA
KALKIYOR. MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL HASTANESİ’NDEN UZM. DR. ŞEBNEM
UTKU, CİLDİMİZİN KIŞIN DAHA NEMSİZ, YAĞSIZ VE DIŞ ETKENLERDEN DAHA KOLAY
ETKİLENEBİLİR OLDUĞUNU SÖYLÜYOR.
C
İLDİMİZ MEVSİM
SOĞUK HAVALARIN CİLT ÜZERİNDEKİ
DEĞİŞİKLİKLERİNDEN
ETKİSİ NASIL?
NASIL ETKİLENİYOR?
Soğuyan havalarla birlikte gözenekler
sıkılaşır, geçici olarak yağ-sebum salgısı
artar. Dolaşım sistemi, ısı kaybını
önlemek için kanı daha içerilere doğru
çektiği için cildin kan akışı azalır.
Cildin beslenmesi bozulduğundan
daha renksiz ve donuk olur. Rüzgâr
ise ciltten nemin ani uzaklaşmasına ve
yüzeyin aşırı kurumasına, çatlamasına
neden olur.
Cilt çevresel etkenlerle
doğrudan teması olan
tekk organımızdır.
d Bu nedenle de sadece
genetik ve içsel etkiler değil, çevresel
etmenler de yaşlanma sürecini büyük
ölçüde belirler. Mevsim geçişlerindeki
ısı, nem, rüzgâr, ultraviole değişiklikleri
cildi olumsuz etkiler. Yazın ısınan hava
ve artan nem etkisi ile cilt gözenekleri
açılır, cildin sebum üretimi azalır,
kılcal damarlar genişler. Yaz aylarının
sonlarına doğru cildin en üst tabakası
(epiderm) kalınlaşırken, uzun süren
ultraviole hasarı neticesinde, orta deri
(kollajen ve elastin içeren katman)
ise incelir. Ultravioleye bağlı yüzeyel
ve derin pigmentasyonlar olur, kılcal
damarlar belirginleşir, mevcut cilt
rahatsızlıkları ve alerjiler alevlenir.
Cilt daha nemsiz, daha yağsız ve dış
etkenlerden daha kolay etkilenebilir
hale gelir.
54 ■ SONBAHAR 2010
SOĞUK HAVALAR CİLTTE HANGİ
ŞİKÂYETLERE SEBEP OLABİLİR?
Yazın akne, sivilce, sedef, egzema gibi
cilt sorunları, bir süre için de olsa
ortadan kalkar. Ancak yazın sona
ermesiyle, ultraviole ışınlarının bu
tedavi edici etkisi de azalır. Bu yüzden
kış ayları bu hastalıkların alevlenme
dönemleri olarak görülür. Ayrıca yaz
mevsiminden daha nemsiz, kollajeni
hasar görmüş, kılcalları genişlemiş,
renk ve nem düzensizlikleri artmış
cilt ile soğuk havalara hazırlıksız bir
Kışa girerken
cildiniz için uygun
ürünleri seçerek,
soğuk havaya yenik
düşmeyin.
MEEDİİKAAL
ESTETTİKK
HAZIRLANALIM?
SONBAHAR 2010 ■ 55
MEDİİKAL
ESSTEETİK
geçiş, mevcut şikâyetleri belirginleştirip
alerjik reaksiyonları, kuruluğu artıracak
ve cildi yıpratacaktır. Özetle koruma
işlevi bozularak daha duyarlı ve reaktif
hale gelen cildiniz, özeninize her
zamankinden daha muhtaç olacaktır.
CİLDİMİZİ KIŞA HAZIRLARKEN
NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?
Öncelikle cildi, ölü hücrelerle
kalınlaşan üst deriden arındırmak
gerekir. Bunun için doğal meyve
asitleri kullanılır. Bu ajanlar ciltteki
kuruluk, leke, kırışıklık veya akne
izlerinin derinliğine göre değişen
konsantrasyonlarda kullanılır. Deri
ve cildi yeniden yapılandırmak
amaçlanır. Cildin bir bütün olduğu
unutulmamalıdır. Ellerde ve dekolte
bölgesinde gevşeme, sarkma,
lekelerin giderilmesi için de gerekirse
mezoterapi, peeling, kriyoterapi ve lazer
işlemleri uygulanabilir. Mezoterapinin
yeni bir türü olan PRP (platelet rich
plasma) enjeksiyonunda da kişiden
aldığımız kandaki tamir gücü son
derecede yüksek olan trombositleri
plasma ile birlikte ayrıştırıp yine kişinin
cildine enjekte ediyoruz. Oldukça
hızlı sonuç veren etkili bir antiaging
yöntemi.
Ayrıca dünya ile eş zamanlı olarak
ülkemizde de iki yıldır uygulanan
‘mikropuncture’ yöntemi için de en
uygun dönemdeyiz. Bu yöntemde
CİLT TEMİZLİĞİ NASIL YAPILMALI?
Cilt tipine uygun, alkol içermeyen bir
temizleyici ile ve en az günde bir kez
yapılmalı. Makyaj temizleyicilerin ve
cilt temizleyicilerin aynı işi görmediğini
bilmek gerek. Makyaj temizleyici
ürünler, genelde çözücü ve yağ içerirler
ve susuz kullanılırlar. Cilt temizleyiciler
ise makyaj temizlendikten sonra ve su
ile birlikte kullanılırlar. Günlük temizlik
dışında, cilt tipinize göre doktorunuzun
önerdiği aralıklarla, derin temizleme,
eksfoliasyon veya (granüllü, enzimatik
veya kimyasal) peeling de uygulamanız
gerekir.
KIŞ MEVSİMİNDE CİLDİ NASIL
NEMLENDİREBİLİRİZ?
Nem ihtiyacı arttığından daha yoğun
“Kışın nem ihtiyacı arttığından
daha yoğun nemlendirme
özelliği olan kremler,
beraberinde gerekiyorsa serum ve nem maskeleri
kullanılabilir.”
Uzm. Şebnem Utku
yaşlanmasının önlenmesi ve tedavisi
için etkin ve güvenilir olan bu tedavi,
her sonbahar 2-3 seans olarak veya
daha büyük şikayetlerde bir tedavi kürü
olarak kullanılabilir. Cildin daha parlak
ve pürüzsüz, gözeneklerin daha sıkı
olmasını sağlar, ince kırışıkları giderir.
Belirgin izler ve lekelerde ise lazerle
soyma işlemi için güneşsiz mevsimler
idealdir. Kimyasal peeling yöntemiyle
derinin üst tabakaları tedavi edilirken
mezolifting yöntemiyle de derinin
alt tabakaları tedavi edilir. Cildin
kaybettiği nem, vitamin, aminoasit
ve mineral desteği, deri altına ufak
iğnelerle enjekte edilir. Sigara, alkol
kullanımı, stres, hava kirliliği, güneş ve
yılların olumsuz etkilerini kaldırmak
56 ■ SONBAHAR 2010
‘dermaroller’ isimli bir el aparatı ile
cildin üst ve orta tabakasında binlerce
mikrokanal açıp, üzerine büyüme
faktörleri içeren ekstreler uygulanıyor.
Böylece sadece yaz boyunca nem
ve elastikiyetini kaybetmiş olan
cilde, kaybettiklerini geri vermekle
kalmıyoruz. Aynı zamanda kırışıklık,
leke, akne, çatlak, yara-akne izi ve saç
dökülmesi tedavileri de yapabiliyoruz.
Doğru bakım ve nemlendirme de
işin parçasıdır. Cilt soğuk havada nem
kaybını karşılamak için, normalden
fazla yağ üreterek reaksiyon verir. Bu
da, akne ve siyah nokta oluşumunu
artırır. Bu yüzden derin nemlendirme
yapan serum ve maskelerin kullanımı,
temizleme ve eksfoliasyon (ölü üst
derinin atılması), mevsime ve cildin
mevsimsel ihtiyaçlarına uygun ürünler
kullanımı önemlidir.
nemlendirme özelliği olan kremler,
beraberinde gerekiyorsa serum ve nem
maskeleri kullanılabilir. Dudaklar için
özel koruyucular, eller için emolientler
kullanılmalıdır. Kırışıklıklar için;
retinol içeren ürünler kullanılacaksa,
leke, kırışıklık, izler için kimyasal
peeling veya lazer yapılacaksa en uygun
mevsimde olduğumuz hatırda olmalı.
CİLDİN KIŞ MEVSİMİNDE BESLENMESİ,
SAĞLIKLI VE CANLI OLMASI İÇİN
NELER YAPILABİLİR?
Cildin içeriden de ihtiyaçları vardır.
Uygun miktarda su tüketimi, düzenli
uyku, alkolden, stresten, hava
kirliliğinden uzak, sigarasız bir yaşam,
düzgün beslenme, yeterli protein alımı,
vitamin ve antioksidan desteği cildiniz
için yapabileceğiniz en iyi iç destek
olacaktır.
P
PLASTİK
CCERRAHİ
Prof. Dr. Necmettin Kutlu
ÇARPIK BA
BACAKLAR, KALIN AYAK BİLEKLERİ,
DEFORME OOLMUŞ DİZ KAPAKLARI…
BU SORUNLA
SORUNLARIN HEPSİNİN ÇARESİ VAR. MEDICANA
INTERNATION
INTERNATIONAL İSTANBUL HASTANESİ’NDEN
NEC
PROF. DR. NECMETTİN
KUTLU, BACAK VE AYAK
ESTETİĞİ İLE İLG
İLGİLİ BASİT MÜDAHALELERİN HASTALARIN
YÜZÜNÜ GÜLD
GÜLDÜRDÜĞÜNÜ BELİRTİYOR.
Ç
ARPIK BACAK
NEDEN OLUR?
ÖZELLİKLE TÜRK
TOPLUMUNDA
YAYGIN OLARAK
Ö Ü
İ İ NEDENİ BEBEKLİK
GÖRÜLMESİNİN
DÖNEMİNDE YAPILAN YANLIŞ
KUNDAK MI?
Özellikle son
yllarda, bacak
estetiği için yapılan
ameliyatların sayısı
hızla artıyor.
Gerçek çarpık bacak deformitesi, kemik
yapısında uygunsuz gelişimden kaynaklanan bir büyüme bozukluğudur.
Bacaklar leğen kemiğinden ayak bileğine kadar dış bükey tarzda açık durur ve
buna, ‘Yay bacak deformitesi’ denir. Ya
da uyluklar birbirine yakın temasta iken
ayak bileğine doğru bacak arası mesafesi giderek artar ve buna ‘Bitişik diz
deformitesi’ denir. Yalancı çarpık bacak
deformitesi ise yumuşak dokuyla ilgili
bir sorundur. Bunların nedenleri arasında, kalıtsal etkenler, gelişim bozuklukları, iltihabi nedenler, beslenme bozuklukları, D vitamini yetmezlikleri, kas
ve sinir hastalıkları sayılabilir. Bizdeki
olay yanlış kundaklamadan çok akraba
evlilikleri, yetersiz beslenme, vitamin
eksikliklerine bağlıdır.
ARTIK GENÇLER ÇOK ZAYIF OLMAK
İSTİYOR. ÇOK ZAYIF OLMAK ÇARPIK
BACAK İÇİN BİR NEDEN Mİ?
Çarpık bacak oluşumunun nedenleri
arasında beslenme ve vitamin yetmezliklerini saymıştık. Eğer gençler zayıf
olacağım diye kendilerine yarar sağlayacak vitamin, mineral ve proteinlerden
yoksun kalırlarsa, doğal olarak bu vücut
geneline olduğu kadar vücudu taşıyan
SONBAHAR 2010 ■ 57
PLLASSTİK
CERRRAHİ
bacaklara da yansıyacak, kemik ve kas
yetmezlikleri nedeni ile bacaklar da çarpık olacaklardır.
SINAV DÖNEMLERİNDE STRES
SEBEBİYLE ÇOK KİLO ALIP VEREN
GENÇLERİN BACAK ŞEKİLLERİNDE
VE CİLTLERİNDE DEFORMASYON
OLUYOR MU?
Gençler seçme sınavı streslerine daha
çok küçük yaştan giriyor ve onların
Gerçek çarpık bacak deformitesi dediğimiz kemiğin gelişim bozukluğunu
ilgilendiren durum, ortopedi uzmanlığı
alanı içindedir ve salt kozmetik bir
sorun olmaktan öte lokomotor, yani
hareket ve postür dediğimiz bedenin
duruş sağlığına yansır. Bu durumda
kemiklere müdahale edilecektir ve
kemiklerde yapılan işlemlerle eğrilmeler
ve eksen değişiklikleri düzeltilecektir.
Biraz zahmetlice olan bu girişimler son
“Hastanın kendini ve istediklerini
ifade etmesi tabii ki hakkıdır. Ancak oluşturulmasını istediği
değişikliği kendinde göstermesi ve üzerinde konuşulup
olabileceklerin tartışılması ve açıklanması en doğrusudur.”
gerek fiziksel ve gerek ruhsal gelişimi oldukça derin yaralar alabiliyor.
Okuldan derse ve dershaneye yetişeceğim derken fast food kültürü ile
yetişiyorlar. Ne zamanında ne de doğru
kaynaklardan beslenme olanakları
olmuyor ve bu da onlarda beslenme
bozukluğu yaratıp olumsuz gelişmelere
yol açıyor. Sadece fiziksel beslenme mi?
Hayır! ‘Fast life’, ‘Fast love’ ve ‘Fast
music’ nedeni ile ruhları da beslenemiyor ve sonuçta sadece fiziksel değil,
ruhsal beslenme olanakları da olmuyor
ve bir sürü çarpıklık içinde bocalayıp
kalıyorlar.
VÜCUT ANATOMİSİNE GÖRE BACAK
ŞEKLİ KAÇ YAŞINDA OTURUR,ÇARPIK
BACAK AMELİYATI OLMAK İÇİN EN
UYGUN YAŞ KAÇTIR?
Vücut gelişimi kız çocuklarında daha
erken olur ve erken biter. Ortalama
18 yaş bir sınır kabul edilebilir. Erkek
çocuklarda ise bu daha uzundur ve
21-22 yaşlarına kadar devam edebilir.
Çok önemli psiko-sosyal sorun olmadıkça bu yaşlardan önce böyle bir estetik girişim doğru olmasa gerektir.
ÇARPIK BACAK SADECE KOZMETİK
BİR PROBLEM Mİ? ÇARPIK BACAK
AMELİYATI NASIL YAPILIYOR?
58 ■ SONBAHAR 2010
Prof. Dr. Necmettin Kutlu
yıllarda
ll d tteknikte
k ikt ortaya
t kkonan yenilikilik
ler ve cerrahi deneyim ile daha tolere
edilebilir duruma gelmişse de iyileşme
süreci kemik kaynamasına bağlıdır.
Sonrasında fizik tedavi ve rehabilitasyonu da gerektirebilir. Yalancı çarpık
bacak deformitesi ise kemik yapıdan
çok kas ve diğer yumuşak doku ile ilgilidir ve daha çok kozmetik sorun ağırlıklıdır. Bacaklardaki şekilsel bozukluk
ya eğrilik veya deri ve yağ tabakasında
dağılım bozuklukları ve orantısızlıktır.
Örnek olarak dizlerde aşırı yağ birikimi,
bileğin kalın olması, uyluğun daha ince
bacağın daha kalın veya tersi olmasıdır.
Burada çare plastik cerrahidir. Plastik
cerrahi girişimleri olarak ya tek başına
‘liposculpturing’ veya ‘liposhaving’
dediğimiz ‘liposuction’ tekniği ile şekil
verme, ya liposculpturing ile beraber
yağ enjeksiyonu da eklenerek bir taraftan fazlayı alıp diğer taraftan gereken
yeri yağ ile doldurarak orantıyı ve
estetiği sağlamak veya implant dediğimiz silikon protezler kullanmaktır.
Her koşulda, genel anestezi (özellikle
hasta istemediği sürece ) gerektirmez.
Küçük bir bölge ise lokal anestezi
altında bile yapılabilir. Genel olarak
spinal anestezi ile çok rahat yapılabilir.
Hasta uyanık durumda ameliyathane
ortamını görmek ve yaşamak istemiyorsa koldaki serumdan verilen ilaçla
rahatlatılabilir ve geriye dönük olarak
hiçbir şey hatırlamaz. Silikon protezler
isteğe ve olguya göre geniş bir yelpazede
boyutlara sahiptirler. Önceleri sadece
jel dolu olanlar var iken şimdilerde katı
olan ve şekillendirilebilen tipleri vardır.
Hastanın tercihleri ve deformitenin yeri
ve durumuna bağlı olarak kullanılabilirler. Hiçbir zararlı yönleri saptanmamıştır. Uzun yıllar sağlıkla yerlerini koruyabilirler. Diz eklemi arkasında deri
kıvrımına uygun üç santimetrelik bir
kesi ile girişilerek baldır içine yerleştirilir. Ameliyat süresi çok kısadır. Yarım
ila bir saat arasında rahatlıkla yapılabilir. İyileşme çok çabuktur ve hasta
hemen aynı gün evine gönderilebilir.
Liposuction yapılmış ise bir ay kadar
bir çorap giyme zorunluluğu vardır.
Ancak, bacaklarına bir travma olmamasına özen göstermek koşuluyla günlük
yaşantısına kısa zamanda dönebilir.
BACAK AMELİYATI YAPTIRMAK
İSTEYEN GENÇLERİN, İDOL
BELİRLEDİKLERİ BİR ÜNLÜ BACAĞI
VAR MI? FOTOĞRAFINI KESİP
GETİRDİKLERİ, “BÖYLE BACAK
İSTİYORUM” DEDİKLERİ BİR ÜNLÜ
VAR MI?
Burun için olsun, başka bir organ için
olsun, fotoğraf getirip, “Böyle bir şey
istiyorum” diye gelen hastaya dikkat
etmek gerektir. Genel olarak beklentileri zor olan hasta gurubudur. Gerek
“Ayak sağlığına uygun
ayakkabı giymek en akıllıca iş.
PLLASSTİİK
CERRRAHHİ
Stiletto giyeceğim diye hem ayak sağlığınızı
yitirmek hem de bacak ve omurganıza, damar ve sinirlerinize
zarar vermek gibi sorunlar yaşayabilirsiniz.”
kendilerini ve gerekse cerrahlarını üzebilirler, çünkü gösterdikleri kendilerine
ait olmayan veya çoğunlukla uygun
düşmeyecek bir yapıdır. Hastanın kendini ve istediklerini ifade etmesi tabii ki
saygı gösterdiğimiz en doğal hakkıdır
ancak oluşturulmasını istediği değişikliği kendinde göstermesi ve üzerinde
konuşulup olabileceklerin tartışılması ve
açıklanması en doğrusudur. Aksi taktirde getirdiği resmi kabullendiğinizde, siz
hastanıza onun aynısını yapma sözünü
vermiş olmaktasınız ki, bu hukuken
sakıncalar doğurur ve etik değildir.
parmakların yapışıklığı, parmağın diğerlerine göre orantısız kalınlığı, tırnak
yatağı bozuklukları sayılabilir. Bu tarz
girişimlerde fonksiyonel sorunlar olmuyor ve yürüme dengesi bozulmuyor,
Parmakların dolaşım ve sinir yapısına
özen gösterilirse önemli bir sorun
yaşanmaz.
AYAK TARAĞI ESTETİĞİ ARTIK
STİLETTO ETKİSİNE MARUZ KALAN
BİRÇOK KİŞİNİN MECBURİYETİ
HALİNE GELDİ. ESTETİK
OPERASYONLAR ARASINDA EN ZOR
KATEGORİDE DEĞERLENDİRİLİYOR
KALIN AYAK BİLEĞİ OLANLAR
DEĞİL Mİ? NE KADAR SÜREDE
İNCELTMEK İÇİN GELİYORLAR MI?
AYAĞA KALKILABİLİYOR?
BU AMELİYATI OLAN KİŞİNİN
TEKRARLAMA RİSKİ VAR MI?
SONRADAN BİLEKLERİ TEKRAR
Ayak tarağına yapılan girişimler bizim
“Ekstrem cerrahi” dediğimiz gerçekten
uç uygulamalardır. Çok ender yapılan
girişimlerdir. Örnek vermek gerekirse,
ayağı daha ince göstermeyi amaçlayan
ayak tarağını daraltma ameliyatı bunlardan biridir. Daha çok transseksüellerce
istenen bir durumdur. Unutulmaması
gereken burada ayağın dördüncü
parmağının feda edilmesidir ki bunu
herkesin kolay kolay kabulleneceğini
zannetmiyoruz. Dolayısıyla “Ayak
parmağı mı, stiletto mu?” diye sorulduğunda herhalde tercih parmak yönünde
olur diyoruz.
KALINLAŞABİLİR Mİ? RİSKLERİ
NELERDİR? KOZMETİK BİR
PROBLEM Mİ?
Her tür şekilsel bozukluk için olduğu gibi ayak bileğinin kalınlığından
şikâyetçi hastalar da bize başvuruyor.
Burada püf noktası ayak bileğinin
kalınlığına neden olan dokunun hangisi
olduğudur. Kemik yapı veya kas kitlesi
ise burada yapılabilecekler kısıtlıdır.
Artı ve eksisini çok iyi değerlendirmek
gerektir çünkü fonksiyonel sıkıntılar
yaşanabilir. Ancak yağ dokusu ise
kolaydır. Titiz bir liposuction yapılarak
olay çözümlenebilir. Hasta kendine
dikkat etmez ise tekrar ortaya çıkabilir
ancak yeniden uygulama yapılabilir. Bu
tabii ki çoğu zaman kozmetik bir orantısızlık sorunudur.
AYAK PARMAKLARININ
GÖRÜNTÜSÜNDEN RAHATSIZLIK
DUYDUĞU İÇİN ESTETİK YAPTIRAN
GENÇLER OLUYOR MU? YAPILAN
ESTETİK AMELİYAT YÜRÜME
DENGESİNİ ETKİLEYEBİLİR Mİ?
RİSKLERİ VAR MI?
Doğuştan veya sonradan kazanılmış
parmak bozuklukları olan hastalarımız
oluyor. Bunlar arasında fazla parmak,
AYAK VE BACAK AMELİYATI YAPTIRANLARIN YAPMAMASI GEREKENLER
NELERDİR? YÜKSEK TOPUKLU AYA
KABI GİYEBİLİRLER Mİ?
Ayak sağlığına uygun ayakkabı giymek en akıllıca iş olacaktır herhalde.
Yoksa stiletto giyeceğim diye hem ayak
sağlığınızı yitirmek hem de bacak ve
omurganıza, damar ve sinirlerinize zarar
vermek gibi sorunlar yaşayabilirsiniz.
Ayrıca ön kısmı künt, yuvarlak gelen
çok şık klasik modelleri andıran ayakkabılar da şu anda revaçta. Dürüst bir
cerrah hastalarının duymak istediklerini
değil, doğruları uygun bir lisanla söy-
leyebilendir. Liposuction yaptıranların
basınçlı özel çorapları giymeleri ve
evde iken toplardamarların işlevini
kolaylaştırmaya yönelik bacaklarını kalp
seviyesinden yukarıda tutmaları önerilir. Yüksek topuklu ayakkabıları bir ay
sonra rahatlıkla giyebilirler.
DİZKAPAĞININ ŞEKLİNDEN
HOŞNUTSUZ OLANLARIN SAYISI
DA HAYLİ FAZLA. DİZKAPAĞI
AMELİYATI, ÖNERİLEN BİR
AMELİYAT MI?
Diz bölgesi kadını cazip gösteren
bölgelerden biri olarak tanımlanır.
Dolayısıyla bu bölgenin estetiği tabii
ki önemlidir. Ancak diz eklemi de
çok önemli eklemlerden biri olup ona
özen göstermek gerektir. Burada esas
saptanması gereken dizdeki deformitenin yumuşak doku ve özellikle de yağ
dokusuna bağlı olup olmadığıdır. Eğer
sorun yağ dokusu ile lokal anestezi ile
yapılacak ince kanüllü bir liposuction
mutluluk getirecektir. Eğer doku eksikliği varsa yağ enjeksiyopnu ile desteklemek yine çözüm oluşturacaktır. Ancak,
sorun kemik veya kaslar ise orada
durup ortopedistlere danışmak ve işi
onlara bırakmak doğru olacaktır.
SONBAHAR 2010 ■ 59
ESTETİK
CERRAHİİ
Estetikte, cerrahi
girişimin amacı
önemli.
60 ■ SONBAHAR 2010
Prof. Dr. Necmettin Kutlu
ESTETTİKK
CERRRAHHİ
ESTETİK
OPERASYONLAR
GENÇLEŞİYOR
GENÇLER ARASINDA ESTETİK AMELİYATLAR HIZLA YAYILIYOR.
ÖZELİKLE BURUN, KULAK ESTETİĞİ VE KARIN GERDİRME
AMELİYATLARI REVAÇTA. MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL
HASTANESİ’NDEN PROF. DR. NECMETTİN KUTLU, GENÇLERE
YAPILAN ESTETİK AMELİYATLARDA BELLİ KRİTERLERİN
GÖZETİLMESİNDEN YANA.
G
ENÇLERDE
ESTETİK
OPERASYONLARA
ESKİYE ORANLA
DAHA ÇOK
TALEP VAR MI?
Toplumsal iletişimde yer alan her
sosyo-entelektüel kişi için aslında görünüm ve beden algılanması çok önemlidir. Aslında adolesan çağı gençlerde
estetik cerrahi girişimleri daha da eskilere dayanıyor. Ancak, medyanın ilgisini son zamanlarda üzerine daha çok
çekti. Yine de, son zamanlarda katlanır
tarzda talep artışını biz de yaşayıp gözlemliyoruz. Özellikle 2000’li yıllardan
sonra, bu artış daha da belirginleşti.
Sadece bizim ülkemizde değil, yurtdışında da daha büyük boyutta söz
konusu. Nitekim ben de profesyonel
amaçlı ziyaretlerimde yoğun bir talebe
muhatap oldum.
GENÇLER ARASINDA EN ÇOK TERCİH
Prof. Dr. Necmettin Kutlu
EDİLEN, MODA OLAN ESTETİK
AMELİYAT HANGİSİ?
SONBAHAR 2010 ■ 61
ESSTEETİK
CERRRAHİ
Yüzün en çıkıntılı ve belirgin ögesi
olan burun, gençlerin de hedef estetik
organı olma özelliğini koruyor.
Tarihçiler boşuna, “Kleopatra’nın
burnu biraz daha kısa olsa idi
dünyanın tarihi değişirdi” dememişler.
Yarının tarihini yazacak gençler de
doğal olarak ilk değişimi burunlarında
yaşamak istiyorlar.
unutmadan, kararı hasta
ve ebeveyni ile diyalog
kurarak iyi bir süzgeçten
geçirmeliyiz. Yararı ve
olası olumsuzlukları
objektif bir şekilde
gözden geçirmeliyiz.
Aslında bu tarz yaklaşım
meme küçültme için
de geçerlidir. Karın
germe daha çok fazla
kilo verme sonrası
ortaya çıkan aşırı deri
sarkmaları ve çatlakların
yok edilmesine yönelik
yapılır. Bunu yapmadan
önce hastanın psikolojisi
iyi değerlendirilmeli
KIZLAR VE ERKEKLERDE EN ÇOK
TERCİH EDİLEN ESTETİK AMELİYAT
TÜRLERİ NELER?
Kızlara öncelik verecek olursak,
burundan başlamak üzere, meme
küçültme, büyütme ve/veya asimetri
düzeltilmesi, kepçe kulak, dudak
kalınlaştırma, liposuction, yağ
veya değişik dolgu maddelerinin
enjeksiyonu, nedbelerin yok edilmesi,
karın gerdirme ve çarpık bacakların
düzeltilmesi olarak sıralayabiliriz.
Erkeklerde ise yine burun ön sırada
olmak üzere, kepçe kulak düzeltilmesi,
özellikle liposuction ve jinekomasti
dediğimiz memelerde aşırı büyüme ve
kitle oluşumu, nedbelerin düzeltilmesi
ve akne izlerinin silinmesi ve karın
germe sayılabilir.
ESTETİK GİRİŞİMLER İÇİN BEKLENMESİ
GEREKEN BİR YAŞ SINIRI VAR MI?
Burun ameliyatları için şimdiye
kadar genelde kabul edilen yaş
sınırı kızlarda 17, erkeklerde 18 yaş
iken, son zamanlarda bunun iki
yaş geriye çekildiğini görmekteyiz.
Yani kızlar 15, erkekler ise 16
yaşlarında ameliyat edilebiliyorlar.
Kızlarda büyük memeler, özellikle
batı ülkelerinde cinsel yaşamın
erken başlaması ve doğum kontrol
haplarının kullanılması nedeniyle,
oldukça sık görülebiliyor. Büyük
memeler, sırt ve omuzlarda ağırlık,
boyunda kamburlaşma ve psiko-sosyal
rahatsızlıklara yol açabilir. Bu nedenle
15-16 yaş gibi erken dönemlerde
bile yapılır duruma gelinmiştir.
Kulak, daha henüz beş yaşında
62 ■ SONBAHAR 2010
“Kızlar genellikle burun,
meme küçültme, büyütme,
kepçe kulak, dudak kalınlaştırma, liposuction ve karın
gerdirme ameliyatları yaptırıyor. Erkekler arasında ise,
burun, kepçe kulak, meme küçültme ve karın germe
ameliyatları yaygın.”
iken erişkindekinin boyutlarına
hemen hemen gelmiş olur. Ayrıca
erken yaşta kulak kıkırdağı daha
yumuşak ve direnci az olduğundan,
erişkindeki gibi inceltme işlemine
gerek duyulmaksızın katlanabilir.
Dolayısıyla çok erken yaşta girişime
en kolay ve rahat karar verebildiğimiz
organ budur. Liposuction, bilindiği
gibi, aslında bir zayıflatma değil,
şekillendirme girişimidir. Bunun
için gençler henüz aktif ve enerjik
iken kilolarını aktivite, spor ve diyet
yaparak atabilirler ve ancak sonra,
gerekirse, ‘liposculpturing’ dediğimiz
teknik ile vücuda şekil verme işlemi
yapılabilir. Yine de gelişmekte ve her
an değişmekte olan bir yapıda bu tarz
girişimleri yapmadan önce, gelecekte
ne olacağını bilmediğimiz bir sürece
müdahale de bulunduğumuzu
ve yakın zamanda tekrar kilo alma
veya verme olgusunu yaşayıp
yaşamayacağına dair iyi bir kanaat
getirilmelidir.
GÜZEL VE NEREDEYSE BİRBİRİNE
BENZEYEN GENÇ KIZLARIN
OYNADIĞI TELEVİZYON DİZİLERİ
ESTETİK AMELİYATLARIN GENÇLER
ARASINDA YAYGINLAŞMASINDA
ETKİLİ OLABİLİR Mİ?
Estetik girişimlere katlanan tarzdaki
talep artışının en önemli etkeni tabii
ki yazılı ve görsel basındır. Bu renk,
hareket ve sunu dolu, her kanalda
sayıları giderek artan diziler, pop star,
türkü star veya benzeri yarışmalar,
ki bunlardan birisi de daha çok
küçük yaş gurubunu da içeriyordu,
buralarda uygulanan makyaj, giysiler,
takılar, mizansenler ve en önemlisi
ESTETTİKK
CERRRAHHİ
uyandırılan hayaller hep önemlidir.
Bu arada çıkan renk dolu gençlik
dergileri, fotoğraf teknikleri yine
etkili. Ancak, bu arada etken olarak
biz plastik cerrahlar, kendimize de
pay çıkartacak olursak, geliştirilen
yeni tekniklerimiz cerrahiyi daha
uygun, kısa zamanlı emin ve güvenilir
kılmıştır. Sonuçlarının da daha erken
dönemde sorunsuz görülmesi ve
bunların yine basına yansıması talep
artışlarına önemli katkı getirmiştir.
GENÇLER ESTETİK AMELİYATLARI
YAZ TATİLİNDE Mİ YAPTIRIYOR?
AMELİYATLAR NE KADAR SÜREDE
İYİLEŞİYOR?
Deneyim ve beceri ile birleşen doğru
karar ve teknik ameliyat sonrası
iyileşme sürecinde çok önemlidir ve
bu süreyi kısaltmakta baş etkenlerdir.
Örneğin burun ameliyatları sonrası
görülen morarma, göze kan oturması,
aşırı ödem ya hiç görülmez veya
çok küçük miktarlarda görülebilir.
Normalde burun alçısı bir haftada
alındığında, bunların artık ya geçmiş
olması veya az izlerinin kalması
beklenir. Her ne kadar burnun tam
oturması altı sekiz ay kadar sürerse de
bir hafta sonra ancak kişinin kendinin
anlayabileceği bir ödem görülebilir.
Artık abartılı ‘fındık ve oyuk’ tarzı
burunlar demode olduklarından
kendilerini tanımayan biri onların
burun estetiği geçirmiş olduğunu bile
bilemezler. Arkadaşları ise, “Senin
yüzünde bir değişiklik var, ama nedir
anlayamadık” derler. Bu kepçe kulak
için de böyledir. Karın germe biraz
sıkıntı verebilir ve on beş gün kadar
nispeten bir kısıtlama yaşanabilir. Bu
nedenlerden dolayı artık 15 günlük
ara tatillerde bile bu ameliyatlar
yapılıyor.
GENÇLER ESTETİK AMELİYAT
YAPTIRMAYA AİLELERİ İLE BERABER
Mİ KARAR VERİYOR? YOKSA
OPERASYON GEÇİRECEKLERİNİ AİLE
VE ÇEVRELERİNDEN
SAKLIYORLAR MI?
Ülkemizdeki henüz yaşayan geleneksel
yapı sonucu çoğunlukla gençler
aileleri ile birlikte bize geliyorlar.
Bazen de aile içinde kendilerine yaşça
ve duyguca en yakın buldukları ile
beraber geliyorlar ve bize danışıyorlar,
fikir sahibi oluyorlar. Ancak
öğrenci kesiminin aileleri il dışında
olduklarında görüşmeye kendileri
yalnız da gelebiliyorlar. Her ne kadar
genç adolesan kişiden hukuken
sorumlu ebeveyn ise de, öz olarak
beden yapısı ile ilgili rahatsızlık gence
ait olduğundan, onun bu ameliyatı
olma dürtüsü bizce daha önemlidir.
Bu konuda ne cerrah olarak biz, ne
de ebeveyn yönlendirme hakkına
sahip değilizdir. Yine de bazı ilkeleri
gözetmeli ve bunların doğrultusunda
hareket etmeliyiz. Cerrahi girişimin
amacı önemlidir. Düşünülen
girişim gerçekçi midir? Genç kişi,
ameliyatı olma kararında yetkin ve
arkasında duracak farkındalığa sahip
midir? Şekilsel bozukluk belirgin
midir? Bunu düzeltmekle ilgili
beklentilerinde gerçekçi bir yapıda
mıdır? Fiziksel olgunluk düzeyi bu
girişimi kaldırabilecek midir? Şekilsel
bozukluk nedeniyle toplumsal yaşamda
duyduğu acı ve rahatsızlığın boyutu
büyük müdür? Hasta ameliyat sonrası
süreçte uyumlu
olabilecek ve oluşan
değişimi kabullenecek
midir? Ebeveynler
ameliyatı ne kadar
desteklemektedirler?
Ne kadar
gerçekçidirler?
Bu kriterlerin
değerlendirilmesi
gerekir.
MEZUNİYET
HEDİYESİ OLARAK
ESTETİK AMELİYAT
YAPTIRMAK İÇİN
GELEN AİLELER
VAR MI?
Elbette bu şekilde
gelen aileler var.
Ancak, bizim
pratiğimizde daha
çok evlilik öncesi
hazırlık amaçlı
başvurulara daha
çok rastladık.
“Estetik girişimlere katlanan tarzdaki talep artışının
en önemli etkeni
yazılı ve görsel basın.”
SONBAHAR 2010 ■ 63
TARİH
Dü
Düzenleyen
Medicana Çamlıca Hastanesi Başhekimi
Uzm Dr. Ali Rahimi
Uz
HEKİM,
BAKAN,
FİLOZOF
ORTAÇAĞA DAMGASINI
VURAN ÖNEMLİ BİLGİNLER
ARASINDAYDI İBN-İ SİNA.
KÜÇÜK YAŞLARDAN
İTİBAREN TEOLOJİ,
FİZİK, MATEMATİK VE TIP
ALANINDA ÇALIŞTI. TARİH
ONU, TIBBIN BÜYÜK
İSİMLERİ ARASINDA YAZDI.
ilozof tabip İbn-i
Sina, Ağustos
980 tarihinde,
bugünkü
Özbekistan
sınırları
l içerisindeki
d k Buhara şehrinin,
Afşane köyünde dünyaya geldi. On
yaşındayken o devrin klasik eğitimini
bitirip, geometri, İslam hukuku, Grek
felsefesi ve mantık öğrendi. Hocalarını
geride bırakıp, kendi başına teoloji,
fizik, matematik ve özellikle tıp
alanında çalıştı. 16 yaşında tanınmaya
başlayan İbn-i Sina, idaresi altında
hekimler çalıştırmaya başladı. Bir
buçuk senesini tamamen felsefeye
adadı. Bu süre boyunca kendi
F
64 ■ SONBAHAR 2010
TARİH
ifadesi ile 40 kez okuyup anlamadığı
Aristo’nun Metafizik isimli eserini,
tesadüfen eline geçirdiği Farabi'nin
yorumu ile anladı.
KISKANDIRAN YÜKSELİŞ
18 yaşına geldiğinde, bilinen bütün
ilimlere vakıftı. Aynı dönemde,
Buhara Sultanı’nın yanına çağırıldı ve
onun çare bulunamayan hastalığını
tedavi etti. Bu başarısı, hayatının
dönüm noktası oldu. Çünkü sultanın
değerli kütüphanesi, emrine sunuldu.
İbn-i Sina, bilgilerini o kütüphanede
artırma fırsatı buldu. Öyle ki 22
yaşında, sultanların politik kararlarını
vermeden önce danıştıkları biri
haline geldi. Hekim, bakan ve filozof
olarak dolu ve hareketli bir hayat
sürdürmeye başladı. Devlet işleri ile
meşgul olduğundan, geceleri ve hatta
at üzerindeyken bile yazmaya devam
etti.
İbn-i Sina’nın hızlı yükselişi,
beraberinde siyasi iftiraları da
getirdi. Bir süre sonra görevinden
alınıp, Ferdecan Kalesi’ne kapatıldı.
Ama hapis kaldığı dört ay boyunca
üretmeyi sürdürdü ve üç eser yazdı.
Ünlü filozof, tutsaklığı bittikten
sonra, Hemedan'a döndü. Ama
çevresi, kendini kıskananlarla
doluydu. O da gizlice İsfahan'a kaçtı.
İsfahan'da kendini özellikle bilimsel
çalışmalara verdi ve pek çok eser
kaleme aldı. 1307’de Hemedan'a
döndüğünde, rahatsızlandı. Tıbbın
temel taşlarından ‘Avicenna’ isimli
eseriyle ünlenen filozof, 57 yaşında
vefat etti.
İYİLİK İÇİN KÖTÜLÜK DE GEREKİR
İbn-i Sina'ya göre ruh manevi
bir cevherdi. Ruhun bedenden
ayrı manevi bir cevher olduğunu
kanıtlamak için ‘insanı tair’ (l'homme
volant/uçan insan) diye bilinen bir
temsil kullanmıştı. İbn-i Sina'ya göre
nefis birleşeceği bedeni almadan önce
ferdi varlığı yoktu. Onun psikolojiyi
Genç yaşta üne kavuşan
İbn-i Sina, henüz yirmi
iki yaşında, sultanların
politik kararlarını
vermeden önce danıştıkları
biri haline gelmişti.
ESERLERİ
İbn-i Sina pek çok ilim dalında
eserler yazmış ve özellikle
tıp ve felsefe dalında ün
kazanmıştır. On yedisi sadece
tıbba ait, yaklaşık yüz altmış
eseri vardır. Başlıca eserleri
arasında, ‘El-Şifa’ ve açıklama
ve deneye dayanan El-Kânun
fi’t-Tıp (Tıp Kanunu)
sayılabilir. Beş kitaptan oluşan
El-Kânun fi’t-Tıp’pın ilk
kitabı, anatomi ve koruyucu
hekimlik, ikincisi basit ilaçlar,
üçüncüsü patoloji, dördüncüsü
ilaçlarla ve cerrahî yöntemlerle
tedavi ve sonuncusu ise çeşitli
ilaç terkipleriyle ilgili ayrıntılı
bilgiler verir.
değerlendirişi de, fiziğe ve metafiziğe
bağlıydı. Deneysel ve rasyonel
psikoloji olarak ikiye ayırıyordu.
Ayrıca eserlerinde ahlaka felsefi açıdan
yaklaşarak ahlakı da, bölümlere ayırır.
Ünlü filozofa göre, ‘fiziki’, ‘psikolojik’
ve ‘metafizik’ olmak üzere, üç türlü
kötülük vardı. Fiziki kötülüğe İbn-i
Sina, “Kötülük” diyordu. Psikolojik
kötülük, keder, elem şeklinde görülür.
İbn-i Sina metafizik kötülüğü ‘günah’
olarak adlandırır.
Filozofa göre iyilik, yetkinlik ve
mutluluk fikrinin doğması için,
kötülüğün olması gereklidir.
Mutluluk ise ruhun temizlendiği ve
faal akla yöneldiği eylemdir. Böylece
mutluluğa yönelen insan, filozofun
‘ruhun temizlenmesi’ dediği bir çeşit
tasavvufi yükselmeyi uygulayacaktır.
SONBAHAR 2010 ■ 65
MEDICANA HASTALIKTA SAĞLIKTA DERGİSİ
ABONE FORMU VE OKUR ANKETİ
Aşağıdaki bilgileri doldurun, ‘Hastalıkta Sağlıkta’ Dergisine ÜCRETSİZ abone olun.
Dergimiz hiçbir ücret ödemeden adresinize ulaştırılsın.
www.medicana.com.tr
■ ADI SOYADI: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
■ DOĞUM TARİHİ:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
■ DOĞUM YERİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
■ MESLEĞİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
■ DERGİ TESLİM ADRESİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
...........................
■ SEMT: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
■ POSTA KODU: . . . . . . . . . . . . . . .
■ ŞEHİR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
■ TEL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
■ GSM: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
■ E MAİL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
■ İŞ/EV ADRESİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.....................................................................
■ EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ HASTANEMİZ
ÇAMLICA
BAHÇELİEVLER
MEDICANA
INTERNATIONAL
ANKARA
AVCILAR
BAHÇELİEVLER
DİŞ
MEDICANA
INTERNATIONAL
İSTANBUL
■ HASTANEMİZİ İLK NEREDEN DUYDUNUZ:
....................................................................
■ EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ BÖLÜM VEYA BÖLÜMLER: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
....................................................................
■ DERGİMİZDE GÖRMEK İSTEDİĞİNİZ KONULAR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
■ DERGİMİZDE EKSİK BULDUĞUNUZ VE EKLENMESİNİ ARZU ETTİĞİNİZ KONULAR: . . . . . . . .
....................................................................
66 ■ SONBAHAR 2010
✂
....................................................................
Download