SAYI 17 SONBAHAR 2010 EMZİREN ANNELER, GÜÇLÜ BEBEKLER ANNNE SÜTTÜ,, BEBBEĞİN BAĞIŞŞIKKLIK SİİSTEEMİİNİİ GÜÇLENDDİRREN MEL BESSİNN. ENN TEM BEBBEKKLİK DÖNEM MİNNDE UYGGULANNAN AŞILLAR İSSE, ÇOOCUKLAARI İLERİ YAŞLLARRDAA ORRTAYA ÇIKAABİLEECEKK CİDDİ HASSTAALIKKLAARA KARRŞI KOORUUYOR. ESTETİK OPERASYONLARDA YAŞ DÜŞÜYOR GİRİŞİMSEL Ş RADYOLOJİNİN NİMETLERİ KARACİĞER NAKLİNDE İDEAL ŞARTLAR Burun, kulak estetiği ve karın gerdirme ameliyatları gençler arasında revaçta Cerrahi gerektiren pek çok tedaviye alternatif sunuyor Son dönem karaciğer yetmezliği hastaları için, karaciğer nakli hayati önem taşıyor EDİTÖR ORG GAN NA AKLİN NDE İÇ ANAD DOLLU’DA AKİ AÇIĞ ĞI KAPA ATIYO ORU UZ MEDICANA AVCILAR edicana Sağlık Grubu, geçtiğimiz günlerde, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ev sahipliğinde gerçekleşen ‘Global Ekonomik Sempozyum’un sağlık sponsorluğunu üstlendi. Açılışı, Cumhurbaşkanı Abdullah Güll tarafından f d yapılan sempozyumda, akademi, politika, iş dünyası, sivil toplum örgütleri, Nobel ödülü sahipleri ve dünya ekonomisine yön veren dünyaca tanınmış fikir önderleri bir araya geldi. Global ekonomik problemlere çözüm önerileri üretmek için üçüncüsü düzenlenen ‘Global Ekonomik Sempozyum’un sağlık sponsoru olarak katıldığımız kongrede, sağlık hizmetlerimiz ve Türkiye’deki sağlık sistemi ile ilgili bilgi verme olanağı bulduk. M MEDICANA BAHÇELİEVLER MEDICANA ÇAMLICA MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA MEDICANA DİŞ MEDICANA SAMSUN Uluslararası sağlık çözümleri sunduğumuz bölgeler arasına KKTC’yi de kattık. KKTC Sağlık Bakanlığı ile Medicana Sağlık Grubu arasında 9 Ekim 2010 tarihinde, sağlık hizmeti protokolü imzalandı. Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dt. Hüseyin Bozkurt ve KKTC Sağlık Bakanı Op. Dr. Ahmet Kaşif arasında gerçekleşen imza töreni, Conrad Hotel’de yapıldı. Bir diğer önemli gelişme, transplantasyon hizmetlerimiz arasına karaciğer nakillerini de katmak oldu. Medicana International Ankara Hastanesi Transplantasyon Ünitesi’nde kasım ayında karaciğer hastalarını da kabul etmeye başladık. Ankara’da bir yıl önce başlayan böbrek nakli programımızda elde ettiğimiz sonuçlar, karaciğer nakli programı başlatma konusunda hızlı hareket etmemize neden oldu. Böylelikle transplantasyon alanında, İç Anadolu bölgesindeki önemli bir açığı kapatma fırsatı bulduk. Bilindiği gibi İç Anadolu’da, karaciğer konusunda ruhsatlandırılmış bir özel hastane bulunmuyor. Bu konuda uzmanlarımızın açıklamalarını, dergimiz sayfalarında okuma olanağı bulacaksınız. Ayrıca bu sayımızda mutlaka saklamak ve gerektiğinde bakmak isteyeceğiniz sağlık sorunlarına yer verdik. Yenidoğan çocuk hastalıkları ve aşı takvimi, estetik girişimler ve tüp bebek alanındaki gelişmeler, girişimsel radyoloji sayesinde daha kolay tanı ve tedavisi sağlanan hastalıklar, dergimizde bulacağınız konulardan birkaçı. Hekimlerimizin değerli katkıları ile sizleri çeşitli vesilelerle sağlık sorunları hakkında bilgilendirme çabalarımız devam ediyor. Bu amaçla belediyeler ve diğer kurumlarla işbirliği yapıyor ve seminerler düzenliyoruz. Seminer takvimlerimizi web sayfamız üzerinden ve dergimizden izleyebilirsiniz. Yüzünüzdeki gülümsemeyi daim kılmak için çalışmalarımız devam ediyor. Sağlıklı, kaliteli ve güzel bir yaşam dileğiyle… MEDICANA KONYA SONBAHAR 2010 ■ 3 İÇİNDEKİLER Hastaneler Grubu Dergi Danışma Kurulu PROF. DR. ALAATTİN YILDIZ NEFROLOJİ PROF. DR. ALİ CEM YORGANCIOĞLU KALP-DAMAR CERRAHİSİ PROF. DR. ATİLLA YALÇIN HEMATOLOJİ PROF. DR. BARIŞ DİREN RADYOLOJİ UZMANI PROF. DR. BÜLENT BERKARDA ONKOLOJİ PROF. DR. CEM SUNGUR NEFROLOJİ PROF. DR. EMEL AKOĞLU NEFROLOJİ PROF. DR. FULYA TANYERİ İÇ HASTALIKLARI PROF. DR. HAYRİ ERMİŞ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM PROF. DR. HASAN TAŞÇI GENEL CERRAHI PROF. DR. HİDAYET AKDEMİR BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ PROF. DR. KAYA KAMBEROĞLU RADYOLOJİ PROF. DR. KAMİL TOPAKLARA NÖROLOJİ PROF. DR. LEVENT ALIMGIL GÖZ HASTALIKLARI PROF. DR. MARİF MUTLU CİHANGİROĞLU RADYOLOJİ PROF. DR. MEHMET BEKAROĞLU PSİKIYATRİST VE PSİKOTERAPİ UZMANI PROF. DR. MEHMET SALİH BİLAL KARDİYOVASKÜLER CERRAHİ PROF. DR. M. İRFAN SABAH KARDİYOLOJİ PROF. DR. MUZAFFER SARIYAR GENEL CERRAHİ PROF. DR. NAZAN TOMAÇ ÇOCUK ALERJİ PROF. DR. NAZLIHAN GÜNAL PEDİATRİK KARDİYOLOJİ PROF. DR. NECMETTİN KUTLU PLASTİK CERRAHİ PROF. DR. OSMAN UĞUR ÇALPUR ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ PROF. DR. ÖMER IŞIK KALP DAMAR CERRAHISI PROF. DR. SADIK ERSÖZ TRANSPLANTASYON PROF. DR. SEBAHATTİN ATEŞAL KARDİYOLOJİ PROF. DR. SELİM AKSÖYEK ÇOCUK CERRAHISI PROF. DR. SİNAN ARSAN KALP DAMAR CERRAHİ PROF. DR. SUMRU ŞEKERCİ ANESTEZİ PROF. DR. TANFER KUNT KULAK BURUN BOĞAZ PROF. DR. TAYFUN GÜRPINAR PROF. DR. ÜLKÜ SARITAŞ GASTROENTEROLOJİ PROF. DR. YÜCEL TAŞTAN ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI DOÇ. DR. AHMET ERDİL GASTROENTEROLOJİ DOÇ. DR. ERKAN DİKMEN GÖĞÜS CERRAHİSİ DOÇ. DR. EROL AKIN ORTODONTİ DOÇ. DR. FETHİ KILIÇARSLAN KARDİYOLOJİ DOÇ. DR. FÜSUN TOKATLI RADYASYON ONKOLOJİSİ DOÇ. DR. G. FAİK HOBİKOĞLU KARDİYOLOJİ DOÇ. DR. GÖKHAN ERKOL NÖROLOJI DOÇ. DR.GÜRDAN GÜR GASTROENTOROLOJİ DOÇ. DR. HAKAN ERDEM DAHİLİYE DOÇ. DR. HASBİ ERDEM DİKER KARDİYOLOJİ DOÇ. DR. H. GÜRDAL İNAL ÜROLOJİ DOÇ. DR. H. İBRAHİM UÇAR KARDİYOVASKÜLER CERRAHİ DOÇ. DR. H. NEDİM ARDA KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI 3 6-7 8-10 DOÇ. DR. İBRAHİM TEK MEDİKAL ONKOLOJİ DOÇ. DR. KERİM ORTAKOĞLU AĞIZ VE ÇENE CERRAHİ UZMANI DOÇ. DR. MERYEM KAYA NÜKLEER TIP DOÇ.DR. MESUT Y.ATLI GENEL CERRAHİ DOÇ. DR. NAZİF KÜRKÇÜOĞLU DERMATOLOJİ 11-13 DOÇ. DR. NİHAT AKBAYIR GASTROENTEROLOJİ DOÇ. DR. OĞUZHAN OKUTAN GÖĞÜS HASTALIKLARI 14-15 DOÇ. DR. OĞUZHAN SARIYÜCE ÜROLOJİ DOÇ. DR. SABİRE AKIN FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON DOÇ. DR. SELMAN LAÇİN KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM (IVF) 16-18 DOÇ. DR. SERDAR AKGÜN KARDİYOVASKÜLER CERRAHİ DOÇ. DR. SÜHA SÖNMEZ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM (IVF) 19-20 DOÇ. DR. ŞADAN AY ORTOPEDİ VE TRAVMOTOLOJİ PLASTİK VE REKONSTRÜKTİF CERRAHİ DOÇ. DR. YUSUF ÜSTÜN KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM 21-23 ÇOCUK KARDİYOLOJİSİ ÜROLOJİ Sorumlu Yazı İşleri Md. Kurtuluş Okutan MEDICANA Kurumsal İletişim Koordinatörü Bu dergi Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.ʼye ait Tempo Dergisi tarafından Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. için hazırlanmıştır. Satılamaz ve dağıtılamaz. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. Bahçelievler Sağlık Hizmetleri A.Ş. Eski Londra Asfaltı No: 2 Bahçelievler/İstanbul [email protected] 24-27 28-31 Tempo Dergisi Hürriyet Medya Towers 34212 Güneşli/İstanbul [email protected] Baskı: APA / Uniprint Basım Sanayi ve Ticaret A.Ş. +90 212 798 28 40 – 10 Hat 4 ■ SONBAHAR 2010 KISA KISA “SARILIK DA, GAZ SANCISI DA NORMAL” Yeni bebek sahibi aileler, hastaneden çıktıkları andan itibaren, kocaman bir bilinmezlik bulutuyla baş başalar. Özellikle bebeklerde sık görülen sarılık ve gaz sancısı gibi sorunlar, ailelerin kâbusu. AŞI TAKVİMİNİ ATLAMAYIN Bebeklik döneminde uygulanan aşılar, çocukları ileri yaşlarda ortaya çıkabilecek ciddi hastalıklara karşı koruyor. Bu yüzden de ailelerin aşı takvimine dikkat etmesi çok önemli. EMZİREN ANNELER, SAĞLIKLI BEBEKLER Anne sütü, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendiren en temel besin. Bebeklerin özellikle ilk altı ay emzirilmesi, neredeyse hayati önem taşıyor. BEBEK SAHİBİ OLMAK ARTIK DAHA KOLAY Normal yollarla bebek sahibi olamayan aileler için, uzun zamandır farklı tedavi yöntemleri uygulanıyor. Tüp bebek, mikroenjeksiyon işlemi, IMSI, HLA-G bu yöntemler arasında ilk akla gelenler. YENİDOĞAN ANOMALİLERİNDE ERKEN TEŞHİS VE TEDAVİ MÜMKÜN DOÇ. DR. TACETTİN GÜÇER DOÇ. DR. YALIM YALÇIN ÖNSÖZ 32-34 Çocuğun anne karnında oluşumu esnasında, santral sinir sistemi organlarının normalden farklı gelişmesine, ʻyenidoğan anomalisiʼ deniliyor. Anne karnında yenidoğan anomalilerinin çoğunu teşhis etmek mümkün. KARACİĞER NAKLİNDE İDEAL ŞARTLAR Son dönem karaciğer yetmezliği hastaları için, karaciğer nakli hayati önem taşıyor. A’DAN Z’YE EXCIMER LAZER Excimer lazer, gözün kırılma kusurları olarak bilinen miyopi (yakın görüş), hipermetropi (uzak görüş) ve astigmatizma (çarpık görüş) gibi kusurların tedavisinde kullanılan bir yöntem. GÖZDE SAĞLIK HAREKETİ Göz içi basıncının yükselmesi glokoma, göz merceğinin matlaşması ise katarakta sebep oluyor. Glokom belirti vermiyor, bu yüzden teşhisi de zor. Üstelik görme sinirindeki hasarın, tedaviyle tamamen giderilmesi mümkün değil. HİPERTANSİYON BÜYÜK DÜŞMAN Göğüs ağrısı genellikle kalple ilgili ters giden bir şeylerin habercisi. Özellikle de atardamar yırtılmalarında sık görülen bir belirti. 48 saat içinde ölüme neden olabiliyor. İÇİİNDDEKKİLLERR MEDICANA Hastaneler Grubu İletişim Bilgileri MEDICANA Hospitals Bebeğinizi hastalıklardan korumak için aşı takvimine dikkat! 35-36 37-39 40-42 43-45 46-47 48-50 51-65 “SAFRA YOLU HASTALIĞI TEDAVİSİNDE EN ETKİN YÖNTEM ERCP” Safra yolu taş hastalığının tedavisinde yaygın olarak ʻendoskopik retrograt kolanjiografiʼ (ERCP) yöntemi uygulanıyor. Bu yöntem kısa sürüyor ve genel anestezi gerektirmiyor. HEDEFE 12’DEN VURUŞ Jinekolojik kanserlerde, brakiterapi sayesinde ışın, direkt tümöre uygulanıyor. Böylelikle sağlam dokular zarar görmeden, hastalar tedavi edilebiliyor. GİRİŞİMSEL RADYOLOJİNİN NİMETLERİ Girişimsel radyoloji, son yıllarda teknolojinin ilerlemesiyle, cerrahi gerektiren pek çok tedaviye alternatif sunuyor. Üstelik genel anestezi gerektirmiyor ve tedavi içeriden yürütüldüğü için, ciltte yara izi bırakmıyor. NEFES DARLIĞI HABERCİ Akciğerler solunumla çevre havasından oksijen alır ve vücutta metabolizma artığı olan karbondioksiti dışarı atar. Yani hayati öneme sahip. GRİBE KARŞI AŞI ZAMANI Avcılar Tel: 0212 695 48 30 Fax: 0212 695 48 30 Adres: Marmara Cad.Şamlı Sokak No: 32 34310 Avcılar / İstanbul MEDICANA Hospitals BAHÇELİEVLER Tel: 0212 449 14 49 Fax: 0212 555 80 09 Adres: Eski Londra Asfaltı No: 2 34180 Bahçelievler / İstanbul MEDICANA Hospitals ÇAMLICA Tel: 0216 521 30 30 Fax: 0216 335 86 36 Adres: Alemdağ Cad. No: 85 34764 Üsküdar / İstanbul MEDICANA DİŞ Tel: 0212 506 00 00 Fax: 0212 506 06 20 Adres: İzzettin Çalışlar Cad. Nurettin Paşa Sok. No: 2 / 34310 Bahçelievler / İstanbul Soğuk havalarla beraber grip mevsimi de geliyor. Grip aşısı yaptırarak, bu yıl yataklara düşmekten kendinizi koruyabilirsiniz. KİŞİYE ÖZEL TEDAVİ Böbrek taşları, insan vücudunda pek çok nedene bağlı olarak oluşuyor. Tedavisinde de farklı yöntemler kullanılıyor. HASTALIKTA VE SAĞLIKTA 52-53 BIRAKIN DÖKÜLSÜN Günde 100-150 tel saç dökülmesi normal kabul ediliyor. Ama fazlası varsa da telaşlanmayın. Saç çıkarma iddiasındaki ürünlerle boşa vakit harcamayın. Bırakın dökülecekler dökülsün. 54-56 BU KIŞA NASIL HAZIRLANALIM? Mevsim değişikliklerinde cildimizin ihtiyaçları da değişiyor. Havaların soğumasıyla beraber akne, sivilce, sedef, egzema gibi cilt sorunları atağa kalkıyor. 57-59 GÜZELLİK VE SAĞLIK BİR ARADA Çarpık bacaklar, kalın ayak bilekleri, deforme olmuş diz kapakları… Bu sorunların hepsinin çaresi var. 60-63 ESTETİK OPERASYONLAR GENÇLEŞİYOR Gençler arasında estetik ameliyatlar hızla yayılıyor. Özelikle burun, kulak estetiği ve karın gerdirme ameliyatları revaçta. 64-65 HEKİM, BAKAN, FİLOZOF Ortaçağa damgasını vuran önemli bilginler arasındaydı İbn-i Sina. Küçük yaşlardan itibaren teoloji, fizik, matematik ve tıp alanında çalıştı. Tarih onu, tıbbın büyük isimleri arasında yazdı. MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL Tel: 0212 867 75 00 Fax: 0212 872 12 36 Adres: Beylikdüzü Cad. No: 3 Beylikdüzü / İstanbul MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA Tel: 0 312 292 92 92 Fax: 0 312 285 69 62 Söğütözü caddesi 2165 sokak, No 6 Söğütözü Ankara ( ATO yanı) İstanbul İçi Kod Çevirmeden 444 63 34 Alo MEDICANA Tüm hastaneleri için e-mail: [email protected] SONBAHAR 2010 ■ 5 KISA KISA KKTC İLE İŞBİRLİĞİ edicana Sağlık Grubu ile KKTC Sağlık Bakanlığı arasında 9 Ekim 2010’d sağlık ğl k hizmeti hi 2010’da protokolü imzalandı. Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dt. Hüseyin Bozkurt, Medicana International İstanbul Hastanesi İşletme Direktörü Erman Süsler, KKTC Sağlık Bakanı Op. Dr. Ahmet Kaşif ve KKTC Sağlık Ataşesi Vesile Erdoğan’ın katılımı ile gerçekleşen imza töreni, Conrad Hotel’de gerçekleşti. M Hüseyin Bozkurt, Erman Süsler, Ahmet Kaşif, Vesile Erdoğan DÜNYA EKONOMİSİ MEDICANA’YA EMANET stanbul Kongre Merkezi’nde, 27-29 Eylül 2010 tarihlerinde düzenlenen ‘3’üncü Global Ekonomi Sempozyumu’nun sağlık sponsorluğunu Medicana Sağlık Grubu üstlendi. T.C. Merkez Bankası’nın ev sahipliğinde ve Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso’nun himayesinde İ 6 ■ SONBAHAR 2010 gerçekleşen sempozyumda, politika ve iş dünyasının tanınmış isimleri bir araya geldi. Medicana Hastaneler Grubu’nun sağlık sponsorluğu anlaşması gereği, sempozyum boyunca İstanbul Kongre Merkezi’nde bir doktor, üç hemşire ve bir ambulans görevlendirildi. Kongre salonunda kurulan stantta, sağlık hizmetleri ve Türkiye’deki sağlık sistemi ile ilgili bilgi verildi. KISSA KISAA 04 ARALIK 2010 ÜROLOJİ/GENEL CERRAHİ: Prof. Dr. Tayfun Gürpınar/ Uzm. Dr. Can Varılsüha Böbrek hastalıkları, diyaliz, prostat, taş, böbrek nakli 08 OCAK 2011 PLASTİK CERRAHİ VE MEDİCAL ESTETİK: Uzm. Dr. Melike Erdim Saç ekimi 05 ŞUBAT 2011 KARDİYOLOJİ/KVC: Prof. Dr. Ömer Işık/Uzm. Dr. Ahmet Kırbaş Kalp ve damar hastalıklarında tanı, teşhis ve tedavi 05 MART 2011 SEEMİN NER R PR ROGRA AMLAR RI BA AŞLIY YOR KADIN HASTALIKLARI: Doç. Dr. Ömer Faruk Vanlıoğlu Jinekolojik onkoloji, kistler, idrar kaçırma ve tüp bebek 02 NİSAN 2011 GÖĞÜS HASTALIKLARI: Uzm. Dr. Ertuğrul Serdar Akın Akciğer CA, alerji, astım, alerjik rinit, sigara bırakma amlıca Medicana Hastanesi’nin Kadıköy Belediyesi ile ortaklaşa düzenlediği seminerler, Ç Aralık 2010’da Kadıköy Belediyesi Gençlik Merkezi’nde başlıyor. Medicana Sağlık Grubu’ndan farklı branşlardaki doktorların katılacağı programlarda, pek çok hastalık detaylı irdelenecek. NEFFROLLOJJİ HEEMŞŞİREELERİİ BİR ARADA A -26 Eylül tarihleri arasında, Antalya’da 20’nci ‘Ulusal Böbrek Hastalıkları, Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi’ düzenlendi. Kongre kapsamındaki ‘Hemodiyaliz Hemşireliği Kursu’nda, Türkiye’deki farklı illerden nefroloji hemşireleri bir araya geldi. Medicana Medi dicana International IInt İstanbul Hastanesi’nden Hemşirelik Hizmetleri m tleri Direktörü me Direk Uz. Hem. Gülay Kaçar, kongrede ‘Hemodiyaliz Ü Ün Ünitelerinde itelerinde A Atık Minimizasyonu ve Atık Kontrolü’ ve ‘Hemodiyaliz Ünitelerinde Ünitelerinde Enfeksiyon Ün E Kontrolü’ başlıklı iki sunum yaptı. Kaçar ayrıca, Bilim Üni Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu’ndan öğretim üyeleri ile ‘Hemodiyal ‘Hemodiyaliz Tedavisi Gören Hastalarda Öz Bakım Gücü Düzeyleri İle Yalnızlık Algıları Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi’ isim isimli sunumda yer aldı. 22 Gülay Kaçar SONBAHAR 2010 ■ 7 ÇOCUK HASTALIKLARI Uzm. Dr. Alper Özkılıç Fizyolojik sarılık, bebek iki günlükken başlıyor. “SARILIK DA, GAZ SANCISI DA NORMAL” 8 ■ SONBAHAR 2010 ÇO OCUUK HAASTTALIKKLAARI YENİ BEBBEK SAAHİBİ AİLEELEER, HAASTANEEDEN ÇIKTIIKLARI ANDDAN İTİBBARENN, KOCCAMAN BİRR BİLİNMEEZLİK BULLUTUUYLA BAŞ BAŞŞALLAR. ÖZELLİKKLE BEBEKKLERDE SIK GÖRÜLLEN SAARILIKK VE GAZZ SANCCISI GİİBİ SORUUNLLAR, AİLEELERİNN KÂBUSU.. MEDICCANA BAHÇÇELİEVLEER HASTANNESİ’NDDEN UZM. DR. ALPPER ÖZZKILIÇ,, MLEREE KARŞI, AİLELERİİN SOĞĞUKKAANLI OLMASIININ ÖNEMİNNİ VURRGULUYYOR. YAŞŞANNABİLECEEK PROOBLLEM Zayıf bebeklerde vücut sıcaklığını koruyamama problemi oluyor. Y ENİDOĞAN BEBEKLER NASIL TAKİP EDİLİYOR? Yenidoğan bebekler, kilolarına göre sınıflandırılıyor. fl d l Ağır bebekler dört kilo ve üzeri, hafif bebekler ise iki buçuk kilo ve altındaki bebekler. Ağır bebekler, annedeki şeker hastalığı açısından değerlendiriliyor. Bu bebeklerde, yenidoğan döneminde hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) “Gelişim problemi olmayan, normal bebeklerde gaz sancısı görülme sıklığı yüzde 5-25 oranında.” olabiliyor. O yüzden şeker takibi yapılıyor. Hafif bebeklerin de normal bebeklere göre saha sık beslenme ihtiyacı var. Zayıf bebeklerde, genellikle nefes alma, emme ve vücut sıcaklığını koruyamama problemleri oluyor. Bebeklerin yaşadığı sorunların çoğu ilk 24 saatte yapılan muayenede tespit edilebiliyor. Bebeğin kilosu, boyu, baş çevresi ölçülüyor ve sistemik muayenesi yapılıyor. YENİDOĞAN BEBEKLERDE NEDEN SARILIK OLUŞUR? Uzm. Dr. Alper Özkılıç Yenidoğan bebeklerde görülen sarılık çoğunluğu fizyolojiktir. Ama anormal patolojik sarılık türleri de görülebilir. Fizyolojik sarılık bebek iki günlükken başlar, üçüncü ve dördüncü günlerde en yüksek seviyeye ulaşır ve daha sonra giderek azalır. Zamanında doğan bebeklerin yüzde 60’ı, erken doğanların da yüzde 80’inde sarılık görülebilir. Tedavisiz, kendiliğinden iyileşir. Patolojik sarılık ise, beyne zarar verebilir. Bu yüzden doktorun sarılığın ayrımını yapması gerekir. Yenidoğanlarda patolojik sarılık yapan nedenler, kan grubu uyuşmazlığı (ABO ve Rh uyuşmazlığına bağlı sarılıklar), bebeğin aç kalması, kafa derisi altında kan toplanması, idrar yolu enfeksiyonları, bazı kan ve karaciğer hastalıkları ve anne sütü sarılığıdır. Kan uyuşmazlığında, fazla miktarda alyuvar yıkımına bağlı olarak, bilirubin denilen sarılık maddesi ortaya çıkar. Sarılık önce yüzde başlar ve kandaki bilirubin seviyesi arttıkça, göğse, kol ve bacaklara doğru ilerler. Sarılığı en iyi floresan lamba altında ve gün ışığında değerlendirmek mümkündür. Parmakla hafifçe bebeğin karnına veya burnuna bastırdığınızda sarı renk tespit edilebilir. Sarılık yükseldikçe, beyni etkilemesine bağlı olarak tiz sesli ağlama, az emme, uyuklama hatta havaleye kadar giden klinik semptomlar olabilir. SONBAHAR 2010 ■ 9 ÇOCCUK HASSTAALIIKLLARI HANGİ BEBEKLER SARILIK AÇISINDAN TAKİP EDİLMELİ? Erken doğmuş bebekler, ilk 24 saatte sarılık tespit edilen bebekler, emme sorununa bağlı iyi beslenemeyenler, sarılığı iki haftadan uzun sürenler, idrarı koyu, dışkısı açık renkli bebekler ve doğum esnasında kafa derisinde kanama olan bebekler izlenmeli. SARILIĞIN TEDAVİSİNDE NELER YAPILIYOR? Patolojik sarılıkta fototerapi denilen, floresan altında ışık tedavisi uygulanır. sıklığı yüzde 5-25’tir. Genelde altıncı haftada başlar. belli aydan sonra ortaya çıkması da, altında yatan nöro gelişimsel nedenler olabileceğini düşündürüyor. BELİRTİLERİ NELER? Bebeklerin yüzü kızarır, elleri yumruk haline gelir. Bacaklarını karınlarına çekerler ve sırtlarını geriye atarlar. Karınları sert ve şiştir, gaz çıkarmada zorlanırlar. Genellikle ani ağlamalar başlar. Dördüncü aydan daha uzun sürerse beslenme ve uyku problemi de eşlik edebilir. İlk üç ayda bu şikâyetler yoksa ve sonradan oluşuyorsa, ‘bakıcıya bağlı gelişen sıkıntı sendromu’ deniliyor. İnek sütü alerjisi, idrar yolu TANI NASIL KONULUR? Ailenin verdiği öykü önemli. Ağlama süreleri ve saatleri de önemli bulgular. Morarma, solunum sıkıntısı, yetersiz kilo ve bilinç bulanıklıkları varsa, bu belirtiler doktoru gaz sancısı teşhisinden uzaklaştırır. TEDAVİDE NELER YAPILIR? Ailenin rahat olması önemlidir. Çünkü gaz sancıları, normal gelişimin parçası Bebeğinizi, doktor kontrolünde vereceğiniz bitki çaylarıyla rahatlatabilirsiniz. Özel lambaların ışığı, bili bilirubin bi seviyesini düşürür ve bu maddenin vücuttan atılmasını sağlar. Işık tedavisine bağlı ciltte döküntüler, bronzlaşma ve sulu dışkılama gibi yan etkileri olabilir. Bebeğin tedavi sırasında iyi beslenmesi çok önemlidir. Çünkü bebek aç kalırsa, sarılık artış gösterebilir. Eğer kan grubu uyuşmazlığı varsa, bilirubin çok yükseldiği için ışık tedavisini denemeden, kan değişimi de yapılabilir. BEBEKLERDE GAZ SANCISI NASIL ANLAŞILIR? İlk ayda başlayan aşırı ağlamaların nedeni gaz sancısı (kolik) olabilir. Haftada en az üç gün, en az üç saat ve üç haftadan uzun süren ağlamalara neden olur. Buna ‘üçler kuralı’ deniliyor. Gelişim problemi olmayan, normal bebeklerde görülme 10 ■ SONBAHAR 2010 “Zamanında doğan bebeklerin yüzde 60’ı, erken doğanların da yüzde 80’inde sarılık görülebilir.” enfeksiyonları, yenidoğan bebeklerdeki reflü ve laktoz intoleransı da kolikle karıştırılabilir. NEDEN OLUŞUR? Sindirim sistemiyle ilgili olan nedenler, psiko-sosyal ve nöro gelişimsel nedenler gaz sancısına yol açabilir. Bebeklerde anne sütünün sindirimiyle ilgili laktaz enzim eksikliği olabilir. Mide-bağırsak sisteminde, düz kasların kasılmasında etkili bazı hormonların yüksek olması da gaz sancısına neden olabilir. Psiko-sosyal nedenler açısından değerlendirildiğinde, annenin veya bakıcının stresli olması da, gaz sancısına neden olabilir. Gaz sancısının kabul edilir. Annenin gaz yapıcı yiyecekleri yememesi önerilir. Bebekte şikâyetleri azaltmak için, bebeğin algısını dağıtma, arabayla gezdirme, emzik kullanma, bebekle iletişim kurma gibi yöntemler uygulanabilir. Gaz giderici ilaçlar denenebilir. Rezene, limon içeren bitki çayları, doktor kontrolünde bebeklere verilebilir. Dereotu, meyankökü, kimyon, zencefil, karanfil, nane gibi bitki-yağ karışımı ilaçlar kullanılabilir. Uzm. Dr. Özlem Özsoy Yolcu cu ÇOCUK HASTALIKLARI BEBEKLİK DÖNEMİNDE UYGULANAN AŞILAR, ÇOCUKLARI İLERİ YYAŞLARDA ORTAYA ÇÇIKABİLECEK CİDDİ HASTALIKLARA KARŞI KORUYOR. BU YÜZDEN DE AİLELERİN AŞI T TAKVİMİNE DİKKAT ETMESİ ÇOK ÖNEMLİ. BAHÇELİEVLER MEDICANA HASTANESİ’NDEN UZM. DR. ÖZLEM Ö ÖZSOY YOLCU, “ÇOCUK A AŞILANMADAN ÖNCE HASTALIK GEÇİRİRSE, KOMPLİKASYONLARI Ç DAHA AĞIR ÇOK O OLABİLİR” DİYOR. Günümüzde G aşı aşıların ıla yan etkileri yyok denecek kadar az. SONBAHAR 2010 ■ 11 ÇOCCUK HASSTAALIIKLLARI Y ENİ DOĞAN AŞILARI KAÇA AYRILIYOR? NE ZAMAN YAPILIYOR? Ülk i d SSağlık Ülkemizde ğl k B Bakanlığı’nın uyguladığı aşı takvimine göre, ilk bir yaş içinde üç doz Hepatit B, bir doz BCG, üç doz karma aşı, dört doz pnömokok aşısı, bir doz da MMR (kızamık, kızamıkçık, kabakulak) aşısı yapılır. 18’inci ayda karma aşı bir kez daha tekrarlanır. Ancak bu aşıların dışında, henüz Sağlık Bakanlığı’nın programında olmayan ama ülkemizde ruhsatlı olarak bulunan ve yapılması gereken aşılar da var. Bunlar rotavirüs, suçiçeği ve hepatit A aşılarıdır. Suçiçeği 13-15’inci aylarda, rotavirüs ikinci, dördüncü ve altıncı aylarda veya ikinci ve dördüncü aylarda iki farklı marka olarak ve hepatit A aşısı, iki yaş ve iki yaş ve altıncı ayda tekrar doz olarak yapılır. 4-6 yaş aralığında da karma, MMR ve suçiçeği aşıları hatırlatma dozu şeklinde tekrarlanır. reaksiyonları, hastalığın oluşması ile ortaya çıkabilecek ağır sonuçlardan çok daha önemsizdir. Örneğin HIB aşısı Henofilus Influenza B bakterisi ile meydana gelen, özellikle iki yaşın altındaki çocuklarda sık görülen enfeksiyonlara karşı koruyan bir aşıdır. Bu bakteri menenjit, zatürree, ortakulak iltihabı gibi enfeksiyonlara neden olabilir. Aşısız çocuklarda HIB’in neden olduğu menenjitler en uygun şekilde tedavi edilse bile, yüzde 30’lara varan sakatlık veya yüzde 10’lara varan ölüm görülebilir. Zatürree aşısı, pnömokokların neden olduğu zatürree, ortakulak iltihabı, üst YENİDOĞAN AŞILARINI YAPTIRIRKEN AİLELER NELERE DİKKAT ETMELİ? Çocuk doktorları bebeklere aşı yapmadan önce, bebeklerin hasta olup olmadığına dikkat etmeli. Aileler bebeklerini aşı yapıldıktan sonra, ilk 48-72 saat boyunca gözlemlemeli. Normalin dışında bir reaksiyon gözlenmesi durumunda doktorla iletişime geçilmeli. Aileler doktorların yaptığı aşının hangi firmaya ait olduğunu, üretim tarihini, son kullanma tarihini ve yan etkilerini sormalı. Bir önceki aşıyla ilgili reaksiyonlar AŞILAR HANGİ HASTALIKLARA KARŞI KORUYUCU? Aşılar, bebeklik ve çocukluk çağında çok ağır geçen, kalıcı hasarlar bırakabilen ve bazen de ölümcül olabilen birçok hastalığa karşı Uzm. Dr. Özlem Özsoy Yolcu “Aşılar, bebeklik ve çocukluk çağında çok ağır geçen, kalıcı hasarlar bırakabilen ve bazen de ölümcül olabilen birçok hastalığa karşı koruyucudur.” koruyucudur. Günümüzde ileri teknoloji ile üretilen aşıların yan etkileri yok denilecek kadar azdır. Görülen yan etkiler genellikle aşı yerinde şişlik ve kızarıklıktan ibarettir. Tüm aşı 12 ■ SONBAHAR 2010 solunum yolları enfeksiyonlarına karşı koruyan bir aşıdır. Zatürree aşısının ayrıca dalağı alınmış ve bağışıklık sistemi baskılanmış kişilere kesinlikle yapılması gerekir. doktorla paylaşılmalı. Polio denilen çocuk felci aşısı, bugün birçok çocuğun hayatını kurtarıyor. Bu aşı 9 milyonda bir ters reaksiyon gösterebilir. Onun dışında çok güvenlidir. Ama ‘canlı, ağızdan verilen polio aşısı’ soğuk algınlığından daha önemli bir hastalığı olan bebeklerde ertelenmeli. Bunun dışında aile içinde kanserli veya başka bir hastalıktan dolayı bağışıklık sistemi baskılanmış birey varsa uygulanmamalı. KKK (kızamık, kızamıkçık, kabakulak) aşısından birkaç gün sonra, hafif döküntü, ateş, boyunda hafif bir şişlik görülebilir. ÇO OCUUK HAASTTALIKKLAARI AŞI TAKVİMİ 0. ay Hepatit B 1. ay Hepatit B 2. ay BCG, Karma aşı, Pnömokok aşısı 4. ay Karma aşı, Pnömokok aşısı 6. ay Karma aşı, Pnömokok aşısı, Hepatit B Her aşı kendi içinde önemlidir. “Çocuk doktorları aşı yapmadan önce, bebeklerin hasta olup olmadığına dikkat etmeli. Aileler bir önceki aşıyla ilgili reaksiyonları doktorla paylaşmalı.” AŞILAMA TAKVİMİNE SADIK KALINMAZSA NELER YAŞANABİLİR? Aşılama takvimine sadık kalınmaz ve çocuk aşılanmadan önce hastalık geçirirse, komplikasyonları çok daha ağır olabilir. Ancak aşılama gecikse bile kaldığı yerden devam edebilir. Her aşı kendi içinde önemlidir. Çünkü her hastalığın kendine göre ciddi, kalıcı hasar yapabilecek yan etkileri mevcuttur. Bunun için Sağlık Bakanlığı aşılama programında olan her aşı mutlaka yaptırılmalıdır, yasal zorunluluğu vardır. 12. ay MMR (kızamık, kızamıkçık, kabakulak aşısı) 13-15. ay suçiçeği (özel aşı) 18. ay Karma aşı (tekrar) 2 yaş Hepatit A ilk doz 2.5 yaş Hepatit A ikinci doz 4-6 yaş aralığında karma aşı, MMR, suçiçeği aşıları hatırlatma doz olarak (özel aşı) * Rotavirüs aşıları da Türkiye’de iki farklı marka altında 2’nci ve 4’üncü aylarda 2 doz, 2’nci, 4’üncü ve 6’ncı aylarda 3 doz yapılır. SONBAHAR 2010 ■ 13 ÇOCUK HASTALIKLARI Prof. Dr. Yücel Taştan Emzirmek, çocuğun anne ile ilişki kurmasını sağlar. EMZİREN ANNELER, SAĞLIKLI BEBEKLER ANNE SÜTÜ, BEBEĞİN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİREN EN TEMEL BESİN. BEBEKLERİN ÖZELLİKLE İLK ALTI AY EMZİRİLMESİ, NEREDEYSE HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR. MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL HASTANESİ’NDEN PROF. DR. YÜCEL TAŞTAN, ANNE VE BEBEK ARASINDAKİ İLİŞKİ İÇİN DE, EMZİRMENİN ÖNEMİNİ VURGULUYOR: “BEBEK ANNEYİ EMERKEN, ANNESİNİN SICAKLIĞINI DUYAR VE KOKUSUNU ALIR” DİYOR. 14 ■ SONBAHAR 2010 ÇO OCUUK HAASTTALIKKLAARI A rebilir. Çalışan anneler de, sütlerini saklayabilir. Anne sütü, steril ortamlarda, buzdolabında 24 saat civarında, derin dondurucuda ise daha uzan süre saklanabiliyor. NNE SÜTÜ BEBEKLER İÇİN NEDEN ÖNEMLİ? Bebeklerin beslenmesi için en doğal besin anne sütü. Bu, her canlı için de böyle. Anne sütü, tüm besinlerden daha değerli. Çünkü doğal, her zaman, her yerde verilebilir ve bebeği birçok hastalıktan korur. Bebeği emzirmek, çocuğun anne ile ilişkisinin kurulmasını da sağlar. Bebek anneyi emerken, annesinin sıcaklığını duyar ve kokusunu alır. Bu nedenlerle, çocukların anne sütüyle beslenmeleri gerekli. Bebeklerin beslenmesi için ek besinler gerektiğinde, ailenin masrafları artar. Bu yüzden anne sütünün aileye ekonomik faydası da vardır. MİNİMUM KAÇ AY EMZİRİLMELİ? Bebekler en az ilk altı ay, tümüyle anne sütü ile beslenmeli. Çoğunlukla anneler, bu gerekli sürede bebeklerini emzirebiliyor. Önemli olan annenin stresini yenip, bebeğine şefkatle yaklaşıp onu besleyeceğine inanması. MAKSİMUM NE KADAR EMZİRİLMELİ? Bebekler iki yaşına kadar emebilir. Bazı durumlarda anne sütü olduğu halde, bebeğin ek gıda da alabilmesi için, anne sütünden kesilmesi önerilebilir. Ama eğer çocuk yeterli besleniyorsa, iki yaşına kadar anne sütü alabilir. Prof. Dr. Yücel Taştan HASTALIKLARDAN KORUR? Anne sütünden geçen pek çok antikor var. Bu antikorlar, bebeği ilk dönemlerde hastalıklara karşı korur. Bebeklerin bağırsaklarına yerleşen antikorlar, mikropların o ortamda yaşamasını engelleyerek, çocukların ishal olmasını önlüyor. Annenin aşılanması sayesinde, annenin antikorları, yeni doğan bebeği tetanostan koruyabiliyor. Böylelikle milyonlarca çocuk, tetanos olmaktan kurtulmakta- BESİN DEĞERİ AZALIR MI? “Anne sütünden geçen pek çok antikor, bebeği ilk dönemlerde hastalıklara karşı korur.” dır. Anne sütü alan bebeklerde allerjik hastalıklar da daha az görülmektedir. Mamalara baktığınızda, anne sütüne yakın olduklarını iddia ederler. Ama anne sütü üretilemez ve hiçbir mama anne sütünün yerini alamaz. Kanıtlanmış bir şey yok. Ama her dondurulmuş besinde olduğu kadar, anne sütünün de besin değerinde azalma olabilir. ÖZEL APARATLAR YARDIMIYLA BEBEĞİ EMZİRMEK RİSKLİ Mİ? ANNE SÜTÜNÜ ARTIRMAK İÇİN NELER YAPILABİLİR? Anneler desteklendiğinde, bebeğini emzirebileceğini inandıklarında, bu sorunun yarsını çözüyorlar. Annelerin bol sıvı alması (en az üç litre), bebeği için yeterli miktarda süt salgılamasını sağlıyor. Ama en önemli şey; annelerin kaygılanmaması ve stresli olmamasıdır. Her memeden sonra, ne kadar sütü olduğunu ölçen anneler, başarılı olamıyor. BEBEKLER NE SIKLIKTA EMZİRİLMELİ? ANNE SÜTÜ BEBEĞİ HANGİ ANNE SÜTÜNÜN SAKLANINCA, İlk ayda bebekler 1-4 saat arasında acıkabilir. O yüzden tam süre vermek yerine, anne ile bebek arasında giderek oluşan uyumdan bahsedilebilir. İlk başta her ağladığında bebek emzirilebilir. Ama giderek acıkma süresi uzar ve zamanla belli bir tempoya ulaşılabilir. Anne ve bebeğin arasındaki bu tempoya karışmamak lazım. ANNE SÜTÜNÜ SAKLAMAK MÜMKÜN MÜ? Anne emzirirken, sütü fazla ise birikti- Bebeği emzirmeye yarayan aparatların çoğuna karşıyım. Bebeğin emmemesi ile ilgili en büyük problem, genellikle sezaryen sonrasında ortaya çıkıyor. Anneler genellikle doğum şekline kendilerini düşünerek karar veriyor. Ama doğumdan önce, bebeklerinin daha sonra yaşayabilecekleri olumsuzluklar konusunda, çocuk doktorlarına danışmalılar. Çünkü beslenme problemleri, en çok sezaryenle doğan bebeklerde görülüyor. Ameliyat sonrası annenin sıkıntıları olabiliyor veya bebek anesteziden etkilenebiliyor. Bu yüzden de bebek hızla kilo kaybedip, güçsüzleşebiliyor. Bu durum da, bebeğin emmesini zorlaştırıyor. Annenin meme başının küçük veya içeride olması, bebek güçlü olduğunda emmeyi önleyen sebepler değil. Emzirmeyi kolaylaştıran aletlerin kullanılması, bebeği anneden uzaklaştırabilir. Bebek annenin cildine temas etmeli. Çünkü annesinin kokusunu ve sıcaklığını duyarak daha mutlu olur. O yüzden anne ile bebek arasına özel aparatları sokmamak en doğrusu. SONBAHAR 2010 ■ 15 KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM Tüp bebek yöntemiyle, birçok kadın annelik özlemini gideriyor. 16 ■ SONBAHAR 2010 Uzm. Dr. Mehmet Öztürkmen Doç. Dr. Muammer Doğan KAADIIN HAASTTALIKKLAARI VE DOĞ ĞUM BEBEK SAHİBİ OLMAK ARTIK DAHA KOLAY NORMAL YOLLARLA BEBEK SAHİBİ OLAMAYAN AİLELER İÇİN, UZUN ZAMANDIR FARKLI TEDAVİ YÖNTEMLERİ UYGULANIYOR. TÜP BEBEK, MİKROENJEKSİYON İŞLEMİ, IMSI, HLA-G BU YÖNTEMLER ARASINDA İLK AKLA GELENLER. DOÇ DR. MUAMMER DOĞAN VE MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA HASTANESİ’NDEN UZM. DR. MEHMET ÖZTÜRKMEN ÇOCUK SAHİBİ OLMAK İSTEYEN AİLELER İÇİN FARKLI YÖNTEMLERİ SIRALIYOR. T ÜP BEBEK NASIL BİR TEDAVİ VE NE ZAMANDAN BERİ UYGULANIYOR? Tüp bebekle ilk sağlıklı doğum, 1978 yılında gerçekleşmiş ve İngiltere'de Louise Brown bu yöntemle doğmuştur. Tüp bebek tedavisi, sperm ile yumurtanın vücut içinde değil de, laboratuar ortamında bir araya getirilerek döllenmesini ifade eder. Tüp bebek işleminde, elde edilen yumurtaların çevresine belirli sayıda hareketli sperm bırakılarak, spermin kendiliğinden yumurta içerisine girip onu döllemesi beklenirken, mikroenjeksiyon işleminde (ICSI) sperm özel aletler yardımıyla yumurtanın içerisine yerleştirilir. Bu şekilde vücut dışında sağlanmış döllenmiş yumurtaların (embriyo), belirli bir süre özel besleyici sıvılar (kültür ortamı) içerisinde tutularak bölünmeye başlamaları beklenir ve daha sonra gelişen embriyolar normal gelişimini sürdürebilmeleri için rahim içine yerleştirilir (embriyo transferi). Tüp bebek uygulamaları sırasında zaman içinde, embriyo traşlama (destekli yuvalama) blastokist transferi, spermatid enjeksiyonu, embriyo dondurma, embriyo tutkalı, yapay rahim ilaçsız tüp bebek, yumurta dondurma ve preimplantasyon genetik tanı (PGD) gibi birçok gelişmeler yaşandı. Ama son zamanların revaçta olan ve umut vaat eden bazı gelişmelerden bahsedilebilir. TÜP BEBEK TEDAVİSİNDEKİ NEDİR BU SON GELİŞMELER? EN SON YENİLİKLERDEN Örneğin IMSI. Yüksek mikroskobik büyütmeyle seçilmiş spermlerle BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ? SONBAHAR 2010 ■ 17 KADIN HASSTAALIIKLLARI VE DO OĞUM yapılan mikroenjeksiyon, HLA-G, metabolomics gibi gelişmeler ilk akla gelenler. IMSI NASIL BİR TEDAVİDİR? Bu teknikte, standart tüp bebek tedavisinde kullanılan mikroskoplara göre daha özel büyütme özellikli mikroskoplar kullanılır. Bu mikroskoplar ile spermlerin özellikle sitoplâzmaları incelenerek, spermlerin şekil bozukluğumorfolojileri değerlendirilebilit ve böylece daha iyi morfolojili spermler seçilebilir. Bu özel mikroskoplar 6000 veya daha fazla büyütme olanağına sahip olduklarından, en iyi morfolojili spermlerin seçilebilmesi olasıdır. BU TEKNİĞİN AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI VAR MI? Bu özel mikroskoplarla, spermlerin hücre sitoplâzmasındaki ‘vakuol’ denilen zarla çevrili boşluklar veya bazı diğer hücre içi yapı bozuklukları saptanabilir. Vakuol varlığı sperm hücresinin kromatininin düzenliliğini bozar. Dolayısıyla bu tip bozuklukları göstermeyen veya en az gösteren spermler seçilip, bu spermlerle ICSI (mikroenjeksiyon) yapıldığında, embriyoların rahme tutunma ve gebelik oranları artar, erken dönem düşükler azaltılabiir. Bu nedenle özellikle erkek faktörü olgularında ve tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında IMSI denenebilir. Tekniğin dezavantajları ise standart ICSI (mikroenjeksiyon) tekniğine göre özel cihazları ve bu cihazları kullanabilecek deneyimli personeli gerektirmesidir. Bu nedenle ICSI’ye göre daha pahalıdır ve yapılması çok daha uzun sürer. HLA-G NEDİR? Embriyolar HLA-G molekülü salgılarlar. Bu molekülün, oluşan gebelikteki anne bağışıklık sisteminin rahme tutunmuş embriyoyu reddetmesini engellediği bilinir. Dolayısıyla son zamanlarda embriyolardan salgılanan HLA-G düzeylerine bakılarak, daha sağlıklı ve gebelik potansiyeli en yüksek embriyonun seçilmesinin olanaklı olduğuna dair çalışmalar gündeme geldi. Yapılan çalışmalar, HLA-G salgılayan embriyoların, salgılamayanlara göre rahme tutunma olasılığının daha fazla olduğunu gösteriyor. Henüz çalışmalar, HLA-G salgılayan embriyoların transfer edilmesi ile daha yüksek gebelik oranlarının elde edilebileceğini gösterse de, bu işlemin rutine girmesi için daha fazla bilgi birikimi sağlayacak çalışmaların yapılması gerekiyor. Doç. Dr. Muammer Doğan METABOLOMICS HAKKINDA BİLGİ VERİR MİSİNİZ? Tüp bebek tedavisinde transfer edilecek en iyi embriyonun seçimi, başından beri en önemli konu olma özelliğini koruyor. Gebelik oluşturma potansiyeli en yüksek olan en iyi embriyonun seçimi, embriyoların dış morfolojik görüntülerine bakılarak yapılan morfolojik derecelendirme sonucuna göre yapılıyor. Embriyolar, tüp bebek tedavisi sırasında içinde bulundukları kültür sıvıları ile sürekli etkileşim halindedirler. Tüm canlı organizmalar gibi aslında yaşayan bir organizma olan embriyonun da bir metabolizması vardır. Embriyo içinde bulunduğu kültür sıvısından gereksinimi olan molekülleri alıp metabolize etmekte ve tekrar bu sıvı ortama kullanım sonrası oluşan metabolitleri geri vermektedir. İşte metabolomics teknolojisinde; embriyonun içinde bulunduğu bu kültür sıvısından örnek alınmakta, biyospektroskopik tekniklerle sıvının içerisinden değişik dalga boylarında ışık geçirilmekte, içerikteki metabolitlerin durumuna göre değişen harita örnekleri oluşturulmaktadır. Her embriyonun metabolizması farklı olduğundan, içinde bulunduğu sıvının içeriği de, dolayısıyla metabolomics sonrası çıkarılan haritası da farklı olacaktır. Elde edilen ve her embriyo için farklı bu harita örnekleri o embriyonun gelişim ve gebelik oluşturma kapasitesi hakkında bilgi verir. İleride bu konudaki bilgi birikimi arttıkça, metabolomics çalışmalarının rutine girebileceği ve gebelik oranlarını arttırmaya yönelik en önemli laboratuar tekniklerinden biri olabileceği, özellikle de tek embriyo transferi işleminin başarı ve yaygınlığını arttıracağı şimdiden söylenebilir. “Tüp bebek tedavisi, Uzm. Dr. Mehmet Öztürkmen 18 ■ SONBAHAR 2010 sperm ile yumurtanın vücut içinde değil de, laboratuar ortamında bir araya getirilerek döllenmesini ifade eder.” Prof. Dr. Hidayet Akdemir NÖROŞİRURJİ Çocuğun kafasında bir anomali fark ederseniz hemen doktora başvurun. YENİDOĞAN ANOMALİLERİNDE ERKEN TEŞHİS VE TEDAVİ MÜMKÜN ÇOCUĞUN ANNE KARNINDA OLUŞUMU ESNASINDA, SANTRAL SİNİR SİSTEMİ ORGANLARININ NORMALDEN FARKLI GELİŞMESİNE YENİDOĞAN ANOMALİSİ DENİLİYOR. ANNE KARNINDA YENİDOĞAN ANOMALİLERİNİN ÇOĞUNU TEŞHİS ETMEK MÜMKÜN. MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL HASTANESİ’NDEN PROF. DR. HİDAYET AKDEMİR, ERKEN TEŞHİS VE TEDAVİ SAYESİNDE, İLERİ YAŞLARDA OLUŞABİLECEK CİDDİ SORUNLARIN AZALTILABİLECEĞİ GÖRÜŞÜNDE. SONBAHAR 2010 ■ 19 NÖRO OŞİİRUURJİ Y ENİDOĞAN ANOMALİLERİ KAÇA AYRILIYOR? Yenidoğan anomalisinin pek çok türü var: Omuriliğin kapanmamasına bağlı gelişen omurilik anomalileri, kemiklerin, omurilik sinirlerinin anomalileri, kafatasının erken kapanmasına, beyin gelişimine bağlı anomaliler var. Tabii bu grupların alt dalları da var. Beyinde su toplaması en sık görülen beyin anomalileri arasında. ANOMALİLERİN TEŞHİSİ NASIL YAPILIYOR? Bebekte beyin ve sinir sistemi, hamileliğin 28’inci gününden itibaren oluşmaya başlar. İlk üç aydan sonra, bebekteki beyin ve sinir sistemi anomalileri, ileri görüntüleme teknikleri sayesinde, anne karnında teşhis edilebiliyor. Kadın doğum doktoru, bebeği takip ederken çektiği ultrasonografiler ile beyindeki su toplaması tespit ediliyor. Omurilik anomalileri de ultrasonografi ile saptanabiliyor. Bazen de bebek anne karnındayken uterustan alınan sıvı incelenebiliyor. Daha sonra, teşhis aileyle paylaşılıyor. Prof. Dr. Hidayet Akdemir tarafından, vakit kaybedilmeden görülmeli. Gereken kafatası ölçümleri yapılmalı, bıngıldak çaplarına bakılmalı ve bıngıldağın açık olup olmadığı kontrol edilmeli. Kafatasındaki anomaliyi düzeltmek için eklemler açılmalı. Bu sayede bebeklerin beyni gelişebiliyor. or. İlk 6-8 hafta bu tedavi için çin ideal. “Akraba k b evlilikleri, l l kl anne-baba ba arasındaki kan uyuşmazlığı ve genetik yatkınlık, anomalilerde başlı başına faktör.” aktör.” bebeğin sinir sisteminin geliştiği esnada (ilk 28 günde) ilaç kullanması, hamileliğin ilk birinci ayında röntgen ışınlarına maruz kalması da sebep olabilir. Beslenme de önemli bir faktör; örneğin annenin hamileliğinde çimlenmiş, yeşermiş patates yemesi de yenidoğan anomalilerine neden olabilir. Sigara, alkol gibi toksik maddelerin, morfin ve diğer amfetamin grubu ilaçların kullanılması da bu anomalilere yol açar. KAFATASI ANOMALİLERİ Rİİ NASIL ANLAŞILIR? Bazı bebeklerde üçgen alın l olabilir. l bili Anneler bu şekil bozukluğundan şüphelenir ve çocuk doktorlarına danışır. Çocuk doktorları da beyin ve sinir cerrahlarına yönlendirir. Beyin cerrahları da görüntüleme yöntemlerini kullanarak kapalı eklemleri tespit eder. Sonra kapalı eklemi açma yöntemiyle tedavi yapılır. KAFATASI ANOMALİSİ TEDAVİ TEDAVİ AŞAMASINDA NELER EDİLMEZSE NELERE SEBEP OLABİLİR? BEYNİN SU TOPLAMASI NASIL BİR YAPILIYOR? HASTALIK? Anne karnında yapılan, beyin cerrahisini ilgilendiren tedaviler var. Ama bu grup az. Genellikle bebeğin doğumundan bir hafta sonra, cerrahi ve rekonstrüktif (düzeltici) ameliyatları planlayarak beyin anomalilerinin tedavisine başlanmalı. Omurilik anomalisi ile doğmuş bebeklerde sinirler yapışık değilse, yapılan düzeltici ameliyatlarla, bebekler problem yaşamadan hayatlarına devam edebilir. Beyinde su toplaması da, cerrahi yöntemlerle tedavi edilebiliyor. Beyindeki çalışmayan havuzları çalıştırma metotları var. Kafatası şekil anomalilerini de tedavi etmek mümkün. Kafatası eklemleri erken kapanan bebekler, beyin ve sinir cerrahı Çocuklar, beyinleri gelişemediği için, ileride özürlü, sakat, görmeyen, konuşamayan, yürüyemeyen bireyler olabilir. Bir de çocuğun estetik açıdan da yüzünde bozukluklar olur. Beyindeki su devir daim sisteminin çalışmamasından kaynaklanır. Bu hastalığın tedavisi için, bebeğin doğumundan kısa süre sonra, cerrahi müdahaleler gerekiyor. Bu ameliyatlar yapılmazsa bebeğin beyni ve kafatası büyür. Beyin gelişimi azlığından dolayı, beyin fonksiyonları da yetersiz gelişir. Zekâda problemler, görme, işitme, konuşma sorunları olabilir. YENİDOĞAN ANOMALİLERİNİN SEBEPLERİ NELER? Pek çok sebep var. Akraba evlilikleri, anne-baba arasındaki kan uyuşmazlığı ve genetik yatkınlık anomalilerde başlı başına faktör. Annenin hamileliğinde, 20 ■ SONBAHAR 2010 BEYNİN SU TOPLAMASI TEDAVİ EDİLMEZSE NELER OLABİLİR? Bu anomali de beyin gelişimini engeller. Bütün mental fonksiyonlarda sorun oluşur. Çocuklar yaşıtlarıyla denk olmaz. OMURİLİKLE İLGİLİ ANOMALİ TEDAVİ EDİLMEZSE NASIL SIKINTILAR YAŞANABİLİR? İleride ayaklarda, idrar ve büyük abdest sinirlerinde felçler oluşabilir. Seksüel organlar gelişemez. Prof. Dr. Sadık Ersöz TRANSPLANTASYON Karaciğer nakli ameliyatları, tüm cerrahi işlemler içinde teknik olarak en güç olanı sayılıyor. SON DÖNEM KARACİĞER YETMEZLİĞİ HASTALARI İÇİN, KARACİĞER NAKLİ HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR. İLERİ EVRELERDE HEPATİT B,C, KARACİĞER KANSERİ VE KARACİĞER YETMEZLİĞİ DE, NAKİL GEREKTİRİYOR. MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA HASTANESİ’NDEN PROF. DR. SADIK ERSÖZ, İÇ ANADOLU’DAKİ ÖNEMLİ BİR AÇIĞI KAPATTIKLARINI VURGULUYOR. KARACİĞER NAKLİNDE İDEAL ŞARTLAR SONBAHAR 2010 ■ 21 TRRANSPPLAANTAASYYON M EDICANA INTERNATIONAL yaygın kullanılması, ülkemizdeki hastalık profilini de değiştirecek. ANKARA HASTANESİ KARACİĞER NAKİL AMELİYATLARI KARACİĞER NASIL GERÇEKLEŞTİRİLİYOR? İ AMELİYATLARINA İ NAKİL NE ZAMAN BAŞLADI? Kasım 2010’da başlamayı planlıyoruz. Bir yıl önce başlayan böbrek nakli programındaki sonuçlar, bizi karaciğer naklinde hareket ederek, İç Anadolu’daki önemli bir açığı kapatma fırsatı verdi. Bilindiği gibi İç Anadolu bölgesinde karaciğer konusunda ruhsatlandırılmış bir özel hastane yok. Medicana International Ankara Hastanesi, teknik donanımı ve fiziksel alt yapısıyla karaciğer nakli ameliyatlarının gerçekleştirilmesi için mükemmel bir imkân sunuyor. Bu tür ameliyatların gerçekleştirilmesi için, gerekli olan geniş ameliyathaneleri ve uygun yoğun bakım sağlanması açısından ideal şartları sunuyor. Karaciğer nakli ameliyatları, tüm cerrahi işlemler içinde teknik olarak en güç olanı sayılır. Özellikle canlı vericiden karaciğer nakli yapıldığı takdirde, bu güçlük daha ileri boyutlara taşınır. Ameliyat öncesinde alıcı ve vericinin kapsamlı olarak değerlendirilmesi, önem arz eder. Karaciğer nakli canlı verici adayları, 18 yaşından büyük ve 60 yaşından küçük olmalıdır. Yasa ve yönetmeliklere göre 4’üncü dereceye KARACİĞER NAKLİ NEDİR? KİMLERE YAPILMALI? Karaciğer nakli, son dönem karaciğer yetmezliği bulunan hastalarda hayat kurtarıcı bir Prof. Dr. Sadık Ersöz işlem. Türkiye’deki en önemli sorun, Hepatit B’ye bağlı karaciğer sirozu ve buna bağlı gelişen karaciğer kanseri. Bunun dışında, Hepatit C, toksit maddelere bağlı akut karaciğer 10 gün civarında yetmezliği ve benzer şekilde siroz hayatlarına bir ayda dönebilir.” ile sonuçlanan pek çok hastalık, karaciğer nakli için neden oluşturur. Her ülkenin koşullarına kadar akrabalar ve yine 4’üncü bağlı olarak, karaciğer nakli ihtiyacı dereceye kadar kayın bağı olan kişiler olan hastaların dağılımı ve hastalıkları arasından verici seçilir. Vericinin genel değişir. Türkiye’de Güneydoğu sağlık değerlendirmesi ve karaciğerinin Anadolu bölgesinde Hepatit B, yüzde anatomik olarak uygunluğu incelenir. 8 civarındaki sıklığı ile bir numaralı Karaciğer tek bir organ olduğu için, nedeni oluşturuyor. Birçok gelişmiş alıcının ihtiyacına göre uygun bir ülkede büyük problem olan Hepatit C, kısmının alınabilmesi için, safra ve henüz Türkiye için önemli bir sorun damar yapılarının detaylı incelenmesi değil. Uzun vadede Hepatit B aşısının gerekir. Benzer şekilde, alıcının büyük bir ameliyatı kaldırabilme yeteneği de incelenmeli. Karaciğer hastalığına bağlı oluşabilecek yandaş hastalıklar da önem taşır. Böbreklerde oluşabilecek siroza bağlı değişiklikler, ameliyat sonrasında oluşabilecek problemler açısından detaylı incelenmelidir. Ameliyat için hazırlıklar tamamlandıktan sonra, kan bankasının organizasyonu çok önemlidir. Karaciğer nakli alıcılarında 0-50 ünite arsında kan ve kan ürünleri kullanılması gerekebilir. Karaciğer nakli ameliyatı gerçekleştirildikten sonra, özellikle alıcıların ideal yoğun bakım şartlarında takip edilmesi gerekir. VERİCİ VE ALICI ARASI NE TÜR BİR UYUM ARANIR? Kan gurubu uyumu gerekir. 0 Rh (-) genel verici, AB Rh (+) genel alıcıdır. Örnek olarak A Rh (+) bir alıcı için A Rh (+), A Rh (-), 0 Rh (+) ve 0 Rh (-) kan grubundan olanlar verici olabilir. Çok acil durumlarda, kan grubu uyumu olmaksızın karaciğer nakli yapılabilir. Ancak bu durum organ reddi ihtimalini artırır. VERİCİ İÇİN AMELİYATIN RİSKİ NEDİR? “Vericiler, problemsiz seyreden olgularda, taburcu olabilir ve aktif 22 ■ SONBAHAR 2010 Dünyada kabul edilen hayati risk yüzde 1 civarında. Tüm dünyada bildirilmiş 40’a yakın verici ölümü var. VERİCİLER NORMAL YAŞANTILARINA NE ZAMAN DÖNEBİLİR? Problemsiz seyreden olgularda, 10 gün civarında taburcu olurlar ve aktif hayatlarına bir ayda dönerler. Üç ay süreyle spor ve şiddetli egzersiz TRAANSPPLAANTAASYON olduğu gibi 6-8 haftada olması gereken büyüklüğe ulaşır. ALICIDA HEPATİT B VE C VARSA YENİ KARACİĞERDE NÜKS EDER Mİ? Hepatit B immünglobulini kullanılması ile yüzde 95 nüks etmez. Hepatit C nüks eder, ancak çok uzun sürede karaciğerde yeniden problem oluşturur. ALICILAR NELERDEN KORUNMALIDIR? Ameliyattan sonra, özellikle alıcıların ideal yoğun bakım şartlarında takip edilmesi gerekir. yapamazlar. Bu süre zarfında, fiziksel güç gerektiren işlerde çalışmamaları tavsiye edilir. Birçok verici, bu ameliyatın tahminlerinden daha rahat geçtiğini ifade ediyor. Yapılan bir araştırmada, karaciğer vericilerinin büyük çoğunluğunun kararlarının isabetli oluğunu düşünmesi ve tekrar aynı kararı verecek durumda olsalar tereddüt etmeden davranacakları görülmüştür. VERİCİLER UZUN VADEDE NE GİBİ SAĞLIK PROBLEMLERİ YAŞARLAR? Hiçbir sağlık sorunu yaşamazlar. Ameliyat sırasında, çok nadir gelişen komplikasyonlar nedeniyle, sarılık ve karaciğeri besleyen damar tıkanıklıkları gibi problemler oluşabilir. Ancak bu olasılık yüzde 1’den azdır. KARACİĞERİN NE KADARI ALICIYA Evet, problemsiz olgularda altı haftada tam büyüklüğüne ulaşır. Ancak bir kez karaciğer vericisi olan kişi, tekrar karaciğer vericisi olamaz. NAKLEDİLEN KARACİĞER ALICININ İHTİYACINI KARŞILAR MI? Vericide yapılan hesaplamalar ile alıcının ihtiyacını karşılayacak büyüklükte karaciğer alınır. Doğal olarak, vericide kalan karaciğerin de yeterli olması gerekir. Bu kriterler karşılanmazsa nakil işlemi gerçekleştirilmez. Bir insanın karaciğer ağırlığı vücut ağırlığının yüzde 2’si kadardır. Örneğin 70 kilog- Genelde çok kalabalık ortamlardan ve hava kirliliğinden kaçınmalılar. Sigara içilen ortamlardan ve gribal enfeksiyon geçirenlerden uzak durmalılar. Tokalaşmak ve yanaklardan öpüşmek tavsiye edilmez. ALICILARDA KARACİĞER TÜMÖRÜ BULUNMASI SONUCU NASIL ETKİLER? Üç santimetre çapından küçük tümörlerde, nüks ihtimali çok düşüktür. Tek bir tümör çapı beş santimetrenin üzerinde ise ya da birden fazla tümörün toplam çapı sekiz santimetrenin üzerinde ise transplantasyon yapılmaz. KARACİĞER NAKLİ SONRASI NE KADAR SÜREYLE İLAÇ KULLANILMALI? “Nakledilen karaciğer, vericide olduğu gibi 6-8 haftada, olması gereken büyüklüğe ulaşır.” NAKLEDİLMEK İÇİN ALINIR? Erişkin alıcılar için sağ lob alınır. Karaciğerin bu kısmı yaklaşık yüzde 60 civarındadır. Bazı erişkinlerde ise sol lob alınabilir. Çocuk alıcılar için, ‘sol lateral segment’ denilen yüzde 20’lik parça alınır. Böylece her yaştaki alıcı için uygun bir karaciğer, canlı vericiden alınabilir. ramlık bir insanın 1400 gram karaciğeri bulunur. Böyle bir karaciğerin 800 gramını, 80 kilogramlık bir alıcıya nakletmek mümkündür. Vericide kalan 600 gram, vericinin ihtiyacını da karşılayacaktır. NAKLEDİLEN KARACİĞER KENDİNİ VERİCİDE KALAN KARACİĞER, YENİLER Mİ? KENDİNİ YENİLER Mİ? Nakledilen karaciğer de, vericide Şu anki bilgilerimize mize göre en az 10 yıl ilaç kullanmak gerekiyor. KARACİĞER NAKLİ SONRASI, HASTA NE SIKLIKLA TAKİP EDİLMELİ? İlk ay, haftada iki kez; sonraki üç ay, haftada bir izlenmeli. İlk yılsonuna kadar, her iki haftada bir kez; daha sonra ayda bir kez kontrol ve kan tetkikleri yapılmalı. SONBAHAR 2010 ■ 23 GÖZ HASTALIKLARI Uzm. Dr. Hikmet Hasıpiri A’DAN Z’YE 24 ■ SONBAHAR 2010 GÖ ÖZ HAASTTALIKKLAARI EXCIMER LAZER EXCIMER LAZER, GÖZÜN KIRILMA KUSURLARI OLARAK BİLİNEN MİYOPİ (YAKIN GÖRÜŞ), HİPERMETROPİ (UZAK GÖRÜŞ) VE ASTİGMATİZMA (ÇARPIK GÖRÜŞ) GİBİ KUSURLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILAN BİR YÖNTEM. MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA HASTANESİ’NDEN UZM. DR. HİKMET HASIRİPİ’NE GÖRE, EXCIMER LAZER TEDAVİSİ, HASTANEDE YATIŞ SÜRESİNİ KISALTIYOR VE HASTALARA PEK ÇOK AVANTAJ SUNUYOR. K IRILMA KUSURLARI NELERDİR? Normal bir gözde nesnelerden gelen ışık ışınları retina üzerindeki tek bir noktada odaklanır ve net görüntü sağlanır. Böyle bir göze ‘emetrop göz’ denir. Işık ışınları retinanın önüne veya arkasına düşecek olursa ya da noktasal değil de çizgisel olarak odaklanacak olursa, bulanık görme meydana gelir. Bulanık görme meydana getiren kırılma kusurları dört ana başlık altında incelenebilir: GÖZLÜK KULLANIMININ FAYDALARI NELER? Düzeltici bir yöntemdir, tedavi etmez. Özellikle düşük numaralarda kullanılır. Numara arttıkça kalınlığı artar. Kalınlık artınca görüntü kalitesi de düşer. Gözlük kullanmak bazı kimseler için bir yük olarak telakki edildiği gibi bazı meslek gruplarında da yasaktır. SONBAHAR 2010 ■ 25 GÖZ HASSTAALIIKLLARI Lazer, günümüzde kırılma kusurlarının tedavisi için en çok kullanılan yöntem. Uzm. Dr. Hikmet Hasıpiri KONTAK LENSLER NASIL ROL OYNUYOR? Bunlar da düzelticidir, tedavi etmez. Uygun takılıp titizlikle kullanıldığında genellikle bir sorun çıkmaz. Görüntü kalitesi itibariyle gözlüklerden daha iyi sonuç verir. EXCIMER LAZERİN ÇEŞİTLERİ NELER? CERRAHİNİN ROLÜ NEDİR? Kornea eğriliği değiştirilerek kırılma kusurunun kalıcı tedavisi sağlanır. Bunlardan günümüzde kullanılan ancak nadiren tercih edilen yöntemler ‘radyal keratotomi’, ‘astigmatik keratotomi’ ve göz içi lens uygulamasıdır. Keratotomide korneaya derin kesiler yapılarak miyopi veya miyopik astigmatizmanın tedavisi sağlanır. LAZER NASIL KULLANILIYOR? Günümüzde kırılma kusurlarının tedavisi için en çok kullanılan yöntem. Göz hastalıklarının tedavisinde kullanılan pek çok lazer çeşidi var. Kırılma kusurlarının tedavisinde kullanılan lazer excimer lazerdir. Excimer lazer, uygulama esnasında organik reaksiyonlarla korneanın belli bölümlerini incelterek etkisini gösterir. Hastanın ve gözdeki kusurun durumuna göre değişik uygulama şekilleri var. Uygulamalar bilgisayar denetiminde otomatik olarak yapılır. 26 ■ SONBAHAR 2010 Excimer lazer miyoplarda korneanın merkezine, hipermetroplarda çevresel kısmına, astigmatlarda ise kusurun ekseni dikkate alınarak uygulanır. Bu uygulamaları cihazın bilgisayarı ayarlar. Cerrahın uygulamasına göre excimer lazerin iki çeşidi vardır: Bunlar ‘fotorefraktif keratektomi’ (PRK) ve ‘lazer in situ keratomilozistir’ (LASIK). Bu iki yöntem temelde lazer uygulanacak nik kazıma ve lazerin kendisi gibi yöntemlerle giderilir. Lazer cihazı çalıştırılır ve gerekli düzeltme yapılır. Uygulama sonrası kornea yüzeyine kontakt lens uygulanarak meydana gelebilecek olan ağrının azaltılması amaçlanır. LASIK NASIL UYGULANIR? Bu yöntem, tüm kırılma kusurlarının tedavisi için geliştirilmiş en son yöntemdir. Daha önceden var olan iki “LASIK, hem miyopiyi, hem hipermetropiyi hem de astigmatizmayı düzeltebilir.” alanın hazırlığı itibariyle değişiklik gösterir, ancak uygulanan lazer yine ekzimerdir. PRK NEDİR? Korneanın önden arkaya epitel, Bowman zarı, stroma, Descemet zarı ve endotel olmak üzere beş mikroskobik katı vardır. Stroma en kalın bölüm olup inceltme işleme bu bölgede gerçekleştirilir. Lazerin stromayı inceltebilmesi öndeki epitel alkollü sponj, meka- yöntemin birleştirilmesi ile meydana gelmiştir. Bu yöntemler excimer lazer fotoablasyonu ile otomatik lameller keratoplastidir. Mikrokeratom ismi verilen özel bir cerrahi bıçağı ile korneanın yüzeyinden üçte bir kalınlığında bir zar kaldırılır ve bir kenara yatırılır. Kesilmeyen kısım bu zarı yerinde tutar. Excimer lazer ile kornea eğriliğinde uygun değişiklik yapılır ve kesilen zar herhangi bir yapıştırıcı olmaksızın geri yerine örtülür. Zar kendiliğinden yerine GÖ ÖZ HAASTTALIKKLAARI fazla artmamış olan kişiler ve lazer teknolojisi hakkında sahip oldukları bilgi ile gerçekçi beklenti içerisinde olan kişiler, tedavi için uygundur. landırılır ve tereddütleri giderilmeye çalışılır. Bilgilendirmeler çerçevesinde hastanın girişim için yazılı onayı alınır. GİRİŞİM NASIL yapışır. LASIK yönteminde Photorefraktif Keratektomi’deki (PRK) gibi geri dönüş ve bulanıklık gibi etkilere pek fazla rastlanmaz. Ağrı çok az olur ve görme düzelmesi daha hızlı meydana gelir. LASIK, avantajlarının çokluğu nedeniyle günümüzde hem hastalar hem de doktorlar tarafından daha çok tercih edilir. AVANTAJLARI NELER? LASIK, hem miyopiyi, hem hipermetropiyi hem de astigmatizmayı düzeltebilir. Düşük ve orta derecedeki miyopinin yanı sıra, yüksek derecedeki miyopileri de düzeltebilir. Korneada bulanıklık veya yara meydana getirmez. Girişim sonrası çok az ağrı olur ve bu ağrı genellikle hafif batma tarzındadır. Çoğunlukla 12 saat içinde geçer. Hastalar görmelerinin çoğunu, girişimden sonraki gün elde etmiş olurlar ve 24 saat içinde günlük aktivitelerine dönebilirler. Her iki göze aynı anda yapılabilir ve refakatçiye gerek olmaz. Göze damlatılan uyuşturucu damlalarla hastaneye yatış gibi bir talep olmaksızın günübirlik gerçekleştirilebilir. LAZER TEDAVİSİ KİMLER İÇİN UYGUNDUR? Düşük derecede miyop, hipermetrop veya astigmatı olan 18 yaşından büyük kişiler, yüksek derecede miyop, hipermetrop veya astigmatı olan 21 yaşından büyük kişiler lazer tedavisi görebilir. Lazer yapılmasına engel olacak göz, özellikle de kornea hastalığı olmayan kişilere yapılabilir. Tedavinin düşünüldüğü tarihten önceki bir yıl içinde gözdeki kusuru 0.5 dioptriden LAZER TEDAVİSİ KİMLER İÇİN GERÇEKLEŞTİRİLİR? UYGUN DEĞİLDİR? Gözleri lazere uygun görülen kişi girişim hazırlık odasına alınıp gözleri damlalarla uyuşturulur. Bu arada hastaya ait bilgiler excimer lazer cihazının bilgisayarına girilir. Sonra cihaza geçilerek girişime başlanır. Hastanın göz ve göz çevresi temizliği yapıla- 18 yaşının altındaki kişiler, kırılma kusuru ileri derecede değişiklik gösterenler, kollajen damar hastalığı, bağışıklık sistemi hastalığı veya yetmezlikleri olanlar lazer tedavisi göremiyor. Gebe veya emziren kadınlara, kera- “Düşük derecede miyop, hipermetrop veya astigmatı olan 18 yaşından büyük kişiler, yüksek derecede miyop, hipermetrop veya astigmatı olan 21 yaşından büyük kişiler lazer tedavisi görebilir.” tokonus hastalığı olanlara, Accutane, Cordarone veya Imitrex kullananlara ve Herpes Simplex veya Herpes Zoster göz hastalığı geçirenlere lazer tedavisi uygun değil. LAZER UYGULAMASI ÖNCESİ NE YAPILIR? Lazer tedavisi olacak kişilerin kontakt lens kullanıyorlarsa, lenslerini çeşidine göre birkaç gün veya hafta önceden çıkararak gelmeleri önerilir. Ayrıca araç kullanarak evlerine dönmelerinin sakıncalı olabileceğini söylemek lazım. PRK düşünenlerin yanlarında refakatçi bulunması faydalı olacaktır. LASIK düşünenler ise herhangi bir refakatçiye ihtiyaç duymazlar. Lazerle tedavi düşünen kişi, öncelikle detaylı bir muayeneden geçirilir. Bu muayene ile gözlerin dereceleri belirlenir. Ardından göz içi basınç ölçümü, biyomikroskopik muayene ve göz sinirinin değerlendirilmesi yapılır. Kornea ön yüzeyinin haritalanması (korneal topografi) ve kornea kalınlıklarının ölçümü (korneal pakimetri) ile değerlendirme sona erer. Hasta ile bilgilendirme kapsamında görüşme yapılır, varsa soruları cevap- rak baş kısmı steril örtü ile örtülür. Uygulamayı yapacak hekim de ellerini dezenfektan solüsyonlarla temizler. Hastanın gözü blefarosta denilen özel bir aletle girişim boyunca açık tutulur. PRK yapılacaksa kornea yüzeyi kazınır, LASIK yapılacaksa mikrokeratom isimli özel bir bıçakla kornea yüzeyinden üçte bir kalınlığında bir zar kaldırılır. Bu bıçağın hassas bir kesi yapabilmesi için göze vakum uygulanır. Her iki girişimde de uygulama yapılacak yatak hazırlandıktan sonra, hastadan cihazdaki kırmızı bir ışıkta gözünü sabitlemesi istenir. Ayak pedalına basarak atımlar başlatılır. Hekimin girişim esnasında numarayı etkileme yönünden herhangi bir rolü olmaz. Pedala bastıkça bilgisayar tarafından planlanan atımlar uygun yerlere giderler. Hekim ancak hastanın göz hareketlerini takip eder ve kornea lazer alanından ayrıldığı takdirde girişimi geçici olarak durdurabilir. Atımlar bittiğinde kalması muhtemel doku parçaları serumla yıkanır. PRK yapılan gözlere kontakt lens uygulanır, LASIK yapılan gözlerde ise kaldırılan zar sanki bir kontakt lens gibi kornea yüzeyine kapatılır. SONBAHAR 2010 ■ 27 GÖZ HASTALIKLARI Prof. Dr. Levent Alimgil Glokom belirti vermeyen bir göz hastalığı. Bu yüzden rutin göz muayenesi yaptırmak, teşhiste çok önemli. GÖZDE SAĞLIK HAREKETİ 28 ■ SONBAHAR 2010 GÖ ÖZ HAASTTALIKKLAARI GÖZ İÇİ BASINCININ YÜKSELMESİ GLOKOMA, GÖZ MERCEĞİNİN MATLAŞMASI İSE KATARAKTA SEBEP OLUYOR. GLOKOM BELİRTİ VERMİYOR, BU YÜZDEN TEŞHİSİ DE ZOR. ÜSTELİK GÖRME SİNİRİNDEKİ HASARIN, TEDAVİYLE TAMAMEN GİDERİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL. KATARAKT İSE KOLAY TEŞHİS VE TEDAVİ EDİLSE BİLE, YAŞAM KALİTESİNİ DÜŞÜRÜYOR. MEDICANA INTERNATİONAL İSTANBUL HASTANESİ’NDEN PROF. DR. LEVENT ALİMGİL, HER İKİ HASTALIĞIN ERKEN TEŞHİSİ İÇİN, YILDA BİR RUTİN GÖZ MUAYENESİ ÖNERİYOR. G LOKOM NEDİR? Göz içi basıncının (halk arasında göz tansiyonu olarak bilinir) yükselmesine bağlı olarak, gözdeki görme sinirinin hasar görmesidir. Bu hasara bağlı, görme fonksiyonlarında birtakım bozukluklar meydana gelebilir. NEDENLERİ NELER? Göz tansiyonunun yükselmesi, tek sebebe bağlı değildir. Bazen doğuştan, bazen ilerleyen yaşa, bazen ise sonradan oluşan bazı göz hastalıklarına bağlı olabilir. Glokomun en önemli özelliği belirti vermemesidir. Çoğu glokom türü, genellikle tesadüfen teşhis edilir. Bu yüzden bazı Glokom hastaları şanslı, bazıları “Glokomun en önemli özelliği belirti vermemesi.” SONBAHAR 2010 ■ 29 GÖZ HASSTAALIIKLLARI şanssızdır. Şanslı olanlar, başka sebeplerle doktora giderler ve rutin muayene sırasında, göz tansiyonunun yüksekliği saptanır. Bu hastalara erken teşhis koymak mümkün olur. Geç glokom hastaları ise görmeleri azaldığında doktora giden gruptur. Glokomda görme sinirindeki hasar gören kısmı, geri kazanmak mümkün değildir. Tedavideki hedef, hasarın ilerlemesini durdurmaktır. Dolayısıyla görme azalması yaşayan glokom hastası, ileri seviyede görme sinir hasarı yaşıyordur. Glokom toplumumuzda 40 yaşından sonra yaygın olarak görülüyor. 40 yaşının üzerindeki her yüz kişiden ikisi glokom hastası. Bu yüzden 40 yaşından sonra, en az yılda bir kere göz tansiyonunu ölçtürmek lazım. TEŞHİSİ NASIL KONULUYOR? DOĞUŞTAN GELEN GLOKOMLARDA TEDAVİSİ NASIL? DURUM NASIL? Tedavinin üç ana basamağı var: Birincisi medikal tedavi. Temel amaç göz tansiyonunu düşürmektir. İkinci amacımız da görme sinirini korumaktır. Çeşitli damlalar tek olarak veya kombinasyonlar şeklinde kullanılır. Tetkiklerle saptadığımız her glokom seviyesi için, elimizde hastanın göz tansiyonunu kaça kadar Göz tansiyonunun ölçülmesi, teşhisin ilk basamağı. Göz tansiyonu yüksekse, glokomun sınıflandırılması için çeşitli tetkikler yapılır. Bu tetkiklerin başında, görme alanı muayenesi geliyor. Göz tansiyonunun görme sinirine ne derecede hasar verdiği tespit edilir ve uygulanan tedavinin işe yarayıp yaramadığı kontrol edilir. Diğer yöntem OCT (Optical coherence tomography) denilen göz tomografisidir. OCT ile görme siniri, anatomik olarak değerlendirilir. OCT, görme sinirinde glokomla ilişkili olabilecek hasarın seviyesini bize bildirir. Bu iki testle hem tanıyı kesinleştirip hem uyguladığımız tedavinin takibini yapabiliyoruz. düşürmemiz gerektiğini gösteren veriler bulunur. Örneğin kimi hastada 18 basınç yeterliyken kimi hastada göz tansiyonunu 12’lere kadar düşürmek gerekir. Hastaların yüzde 75’i medikal tedavi ile rahatlıkla kontrol altına alınabilir. Medikal tedavinin yetersiz olduğu durumlarda, lazer tedavisi düşünülebilir. Lazer tedavi yöntemiyle, göz tansiyonunu yaklaşık yüzde 20-25 oranında düşürmek mümkündür. Fakat her olguda, lazer yöntemi yeterli olmayabilir. Bazı olgularda ilaca ve lazere rağmen, göz tansiyonunun riskli seviyelerde olduğu görülür. O zaman da ameliyata karar verilir. NASIL BİR CERRAHİ MÜDAHALE YAPILIYOR? Ailelerin ve çocuk doktorlarının dikkatli olması gerekiyor. Gözün anatomik yapısındaki sorunlara bağlı olarak, bebeğin gözünün içindeki basıncın anne karnında yükselmesi, doğuştan glokoma neden olur. Bebeklerde doğduğu anda veya birkaç hafta içinde, gözde matlaşma Göz tansiyonunu düşürecek bir işlem yapılır. Göz tansiyonu, gözdeki sıvının gözün içinde birikmesine, dışarı çıkamamasına bağlı oluşur. Bazen gözde ufacık delik açılır, bazen tüp yerleştirilir. Olağan yollarla gözün dışına çıkamayan sıvının dışarı çıkışını sağlayacak yeni bir kanal oluşturmak amaçlanır. Cerrahi tedavinin başarı şansı çok yüksektir. “Glokomda görme sinirindeki hasar gören kısmı geri kazanmak mümkün değil. Tedavideki hedef, hasarın ilerlemesini durdurmak.” ve büyüme ortaya çıkabilir. Gözün içindeki basınç, balon gibi gözü şişirir. Bu belirtilere sahip bebekler, doğumsal glokom riski açısından, göz doktorları tarafından muayene edilmelidir. KATARAKT NEDİR? TEDAVİSİ NASIL? Doğuştan glokomda, ilaçlarla zaman kaybedilmez. Özel bazı ameliyatlarla göz tansiyonunu hemen düşürmek gerekir. Çünkü görme, ileride kalıcı olarak etkilenebilir. 30 ■ SONBAHAR 2010 Prof. Dr. Levent Alimgil Gözde, dışarıdaki görüntüyü gözün içine yansıtan iki kırıcı organ var; biri kornea, diğeri de gözün içindeki lens. Kaliteli bir görme için iki organın da pırıl pırıl ve şeffaf olması lazım. Gözün içindeki merceğin şeffaflığını kaybetmesi, bulanıklaşması veya tamamen matlaşmasına katarakt deniliyor. Katarakt hızlı ilerleyen bir hastalık değildir. Hastalar genellikle görme azalması şikâyetiyle başvurur. GÖ ÖZ HAASTTALIKKLAARI “Katarakt hızlı ilerleyen bir hastalık değildir. dir. Kataraktın tedavisi cerrahidir ve çeşitliliği kullanılan lensler sağlar.”” Kataraktın tedavisi tamamen cerrahi. Kullanılacak lensler, hastaların gündelik aktivitelerine göre seçilir. Teşhisi de kolaydır kolaydır: Basit ışıklı mikroskop muayenesiyle, kataraktın seviyesini, merceğin hangi bölümlerini etkilediğini ve görme azalmasından ne kadar sorumlu olduğunu saptayabiliyoruz. NEDENLERİ NELER? Pek çok sebebi var. Annenin geçirdiği enfeksiyonlara bağlı olarak, doğumsal da olabilir. Travmatik kataraktlarda hasta, araç kazası geçirmiş olabilir. Bazen delici göz yaralanmaları veya gözün içindeki iltihaplar da katarakta sebep olabilir. Nedeni ne olursa olsun, sonuçta mercek şeffaflığını kaybeder. TEDAVİSİ NASIL? Tamamen cerrahidir. Ameliyatın tekniği aynıdır ama hastaya uygulanan g içi mercekleri çeşitliliği sağlar. göz “Hangi hastaya hangi seviyede ameliyat yapalım?” diye sorarız. Burada karar verirken hastanın günlük aktiviteleri değerlendirilir. Bu noktada da hastanın sosyo-ekonomik durumu önemlidir. Örneğin ölçülen görmesi çok az etkilendiği halde, hasta işinde görsel yeteneğini kullanıyorsa, rahatsız olabilir ve tedavisinin hızla yapılması gerekir. Katarakt ameliyatı yaklaşık 15 dakika sürer. Anesteziye gerek yoktur, hastanın gözü damla ile uyuşturulur. MERCEKLER ÇEŞİTLİLİĞİ NASIL SAĞLIYOR? Hastanın talebinde göre değişiyor. Katarakt ameliyatlarında hastanın gözüne konulan mercek, gözlük kullanmadan uzağı net görmeyi sağlar. Yeni teknolojik gelişmeler sayesinde ‘multifokal mercekler’, hastanın hem uzağı hem yakını görmesini kolaylaştırır. Ama bu mercekler, göze gelen ışını iki farklı odakta topladığı için, kontrast duyarlılığını düşürür. Örneğin görsel sanatlarla uğraşan bir hastaya, bu mercekleri öneremezsiniz. Bir diğer seçenek de ‘torik göz içi lensleri’dir. Astigmatı olan hastalarda, katarak ameliyatında ‘torik göz içi lensleri’ kullanılarak bir taşla iki kuş vurulabilir. Bu lensler, hastanın hem kataraktını hem korneadaki astigmatını düzeltir. Hatta son eğilim, torik lenslerle multifokal lenslerin birleşimi yönünde. Böylece çok yakında hem astigmatı düzelten, hem uzağı-yakını net gösteren lensler kullanılabilecek. SONBAHAR 2010 ■ 31 KVC Prof. Dr. Ömer Işık HİPERTANSİYON Aort diseksiyonunun belirtileri arasında bayılma, geçici körlük ve felç sayılabilir. 32 ■ SONBAHAR 2010 KV VC BÜYÜK DÜŞMAN GÖĞÜS AĞRISI GENELLİKLE KALPLE İLGİLİ TERS GİDEN BİR ŞEYLERİN HABERCİSİ. ÖZELLİKLE DE ATARDAMAR YIRTILMALARINDA SIK GÖRÜLEN BİR BELİRTİ. 48 SAAT İÇİNDE ÖLÜME NEDEN OLABİLİYOR. MEDICANA ÇAMLICA HASTANESİ’NDEN PROF. DR. ÖMER IŞIK, ATARDAMAR YIRTILMALARINDA TEMEL SEBEBİN YÜKSEK TANSİYON OLDUĞUNU BELİRTİYOR. G ÖĞÜS AĞRISI SADECE KALP KRİZİNİN Mİ yaygın belirtisi olan ağrı, bu hastalığın yüzde 74-90’ın da görülür. HABERCİSİ? Göğüs ağrısı hemen h her h zaman haklı h ya da haksız yere, kalp ağrısı olarak değerlendirilir. Gerçekte bu tip ağrıların nedeni, göğüsteki organların sayısı kadar çok. Ağrılar akciğer zarı, akciğer, yemek borusu, kaslar, göğüs kemiği, kaburgalar, sırt omurları gibi kalbin dışında pek çok organı ilgilendirir. Her göğüs ağrısı, kalbe bağlı olmayabileceği gibi; kalp ağrıları da, yalnızca göğüs bölgesiyle sınırlı kalmaz. Örneğin, tıp dilinde ‘akut aort diseksiyonu’ denilen ani ana atar damar yırtılmasının en AORT DİSEKSİYONU (YIRTILMASI) NEDİR? Kalpten çıkan en büyük damar olan aortun, uzun süreli yüksek basınca maruz kalması sonucu iç cidarından başlayarak yırtılması ve duvar katlarının birbirinden ayrılması olayına ´aort diseksiyonu´ adı verilir. Diseksiyonlarda duvar, tam kat yırtılmamıştır, ancak sorun hızlı bir şekilde tam kat “Her göğüs ağrısı, kalbe bağlı olmayabileceği gibi; kalp ağrıları da, yalnızca göğüs bölgesiyle sınırlı kalmaz.” Prof. Dr. Ömer Işık yırtılmaya ilerleyebileceği için, son derece acil bir durumdur ve hayati tehlike söz konusudur. SEBEPLERİ NELERDİR? Hipertansiyon en önemli sebep. Aort diseksiyonu ile hipertansiyon genellikle, yüzde 75 oranında birlikte görünüyor. Hipertansiyonun SONBAHAR 2010 ■ 33 KVC Aort diseksiyonu 48 saat içinde ölümle sonuçlanabilir. Bu yüzden acil müdahale gerekir. yaşlanmış aortda, dejeneratif değişiklikleri hızlandırdığı ve diseksiyona zemin hazırladığına ait deliller mevcut. Olayın ilerlemesini artırmada da en belirgin faktör. Soyaçekim ve bağ dokusu hastalıkları da ana atardamar yırtılmasına sebep olabilir. ‘Marfan sendromu’ adı verilen ve genetik olarak intikal eden bir hastalığın birçok çeşidi de, tüm aortik diseksiyonların yüzde 6-9'unda görülür. Bu hastalarda, ani ölüme sık rastlanır. Aort kapaklarının doğumsal olarak darlığı, normalde üç olan aort kapak yaprakçıklarının doğumsal olarak iki olması ve doğumsal aort damarının belli bir bölgede lokal darlığı, özellikle kle ge gençlerde diseksiyon görülme g sıklığı ğ ile birliktedir. ‘İa ‘İatrojenik’ İatro denilen bba bazı tıbbi “Ağrı, akut aort diseksiyonunun en yaygın semptomudur. Ağrının yırtıcı, batıcı karakterde olduğu söylenir. Özellikle omuzlara ve de özellikle sırtın ortasına dek yayılır.” gi girişimlerin irişi yyann et etkisi olan durumlara, travma yani delici, kesici veya künt yaralanmalara bağlı gelişen yırtılmalar da oluşabilir. Gebelik de önemli bir faktör. 40 yaşından daha genç kadınlarda aort diseksiyonuna eğilimi olan hastalarda yırtılmanın yüzde 50'si gebelik esnasında oluşur. KENDİNİ NASIL BELLİ EDER? Ağrı, akut aort diseksiyonunun en yaygın semptomudur. Ağrısız vakaların çok büyük bir kısmında kronik diseksiyon bulunmuştur. Tipik olarak ani başlangıçlıdır. Şok ve tipik olarak 48 saat içinde gelişen ölümle infaktüse benzer. Ağrının yırtıcı, batıcı karakterde olduğu söylenir. Başka bir özelliği de kaynağından diğer bölgelere, özellikle de aort boyunca yani 34 ■ SONBAHAR 2010 omuzlara ve de özellikle sırtın ortasına yansıma özelliğidir. Bayılma, ikinci sıklıkla görülür ve merkez sinir sisteminin geçici kansızlığı ile ilgilidir. Geçici körlük, çeşitli derecelerde yarı-felç veya tam felç olarak ifade edilebilecek sıkıntılar ve hatta derin koma gibi diğer nörolojik belirtiler görülebilir. Ani nefes darlığı ve kanlı balgam çıkarma gibi belirtiler de aort diseksiyonlularda görülebilir. TEDAVİ NASIL UYGULANIR? Medikal tedaviyle hastanın tansiyonu düşürülmeye çalışılır. Organların az kanlanmasını sağlayacak yöntemler uygulanır. Özellikle ‘A tipi’ denilen, vücudun üst taraflarına olan dallanmalardan önce olan yırtılmalarda, acil cerrahi girişim gerekir. Bu girişim, beyindeki ve diğer organlardaki kanlanma belirtileri ortaya çıkmadan ne kadar önce yapılırsa, başarı oranı o derece yüksektir. Ayrıca bu girişim iyi bir organizasyon ve deneyim gerektiren kalp-damar cerrahisinin en büyük sayılabilecek girişimlerindendir. Son zamanlarda, kasıktaki atar damardan girilerek, bazı özel durumlarda yırtık bölgesine stentli suni damar yerleştirilmesi de mümkün. Bu yöntemle, cerrahi girişimin riskleri azaltılabilir, cerrahi için yüksek risk taşıyan hastalara da müdahale edilebilir. Göğüs ve sırt ağrısı ile tıp merkezine başvuran hastalarda, aort yırtılması ihtimali, en azından kalp krizi ile birlikte düşünülmesi gereken durumlardandır. Tıp çalışanlarının bu durumdan şüphelenip, gerekli teşhis ve tedavi ihtimallerini devreye sokmaları, hayat kurtarıcıdır. Prof. Dr. Ülkü Sarıtaş GASTROENTEROLOJİ “SAFRA YOLU HASTALIĞI TEDAVİSİNDE EN ETKİN YÖNTEM ERCP” SAFRA YOLU TAŞ HASTALIĞININ IN TEDAVİSİNDE YAYGIN OLARAKK ‘ENDOSKOPİK RETROGRAT TEMİ KOLANJİOGRAFİ’ (ERCP) YÖNTEMİ UYGULANIYOR. BU YÖNTEM KISA SÜRÜYOR VE GENEL ANESTEZİ GEREKTİRMİYOR. MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA HASTANESİ’NDEN FRA PROF. DR. ÜLKÜ SARITAŞ, SAFRA YOLU HASTALIKLARINDA ERCPP TIYOR. YÖNTEMİNİN ÖNEMİNİ ANLATIYOR. G ASTROENTEROLOJİDE A S SAFRA YOLU H HASTALIKLARINDA H HANGİ TEDAVİ Y YÖNTEMLERİNİ ERCP ile safra yolu taşları, 15-20 dakikada düşürülebiliyor. yüklüğüne göre yarım ile bir santimetre kadar kesilerek genişletilip, taşlar balon veya basket kateterler ile on iki parmak bağırsağına düşürülür ve hasta düşen bu taşları dışkısı ile dışarıya atar. UYGULUYORSUNUZ? Safra yolu taş hastalığında en yaygın kullanılan yöntem ‘endoskopik retrograt kolanjiografi’ (ERCP) olarak adlandırılan, endoskopik olarak safra taşının kanaldan çıkarılması yöntemidir. İşlem, bilinçli sedasyon ile hasta uyutularak yapılır. Önce ‘bir tür endoskop ile ağızdan on iki parmak bağırsağına kadar ilerlenir. Safra yolunun bağırsağa açıldığı 4-5 milimetre çapında ortasında safranın aktığı küçük deliği olan yapı görülür. Kateter aracılığı ile bu delikten safra yoluna girilerek, röntgen ile safra yolu gösterilir. Sonra kanalın düğme deliği şeklindeki ağzı taşın bü- BU İŞLEM NE KADAR ZAMAN ALIR? Deneyimli ekipler tarafından yapıldığında ortalama 15-20 dakikalık bir işlemdir. ERCP’NİN HERHANGİ BİR KOMPLİKASYONU VAR MI? İşlem, özellikle bu konuda yeterli deneyimi olmayan merkezlerde yapılıyorsa, bazen yaşamı tehdit eden komplikasyonları olabilir. Ancak yeterli deneyim olsa da, hastadan kaynaklanan ve değiştiremediğimiz birtakım özellikler nedeniyle kaçınılamayan ciddi komplikasyonlar da olabilir. Genç ve kadın cinsiyet, ‘oddi fibrozisi’ bu özelliklerdendir. Deneyimli endoskopist hangi hastada komplikasyon gelişeceğini anlayabilir. Gelişen komplikasyonu erkenden tanıyıp ona göre önlem alırsa, olay ciddileşmeden önlenmiş olur. Pankreatit, safra yolu iltihabı (kolanjit), kanama, bağırsak delinmesi, özellikle yaşlı hastalarda kalp ve solunum problemleri işleme bağlı komplikasyonlardır. Özellikle pankreatit en sık görülenidir ve şiddetli pankreatit ölümle sonuçlanabilir. SAFRA YOLU TAŞINDAN BAŞKA HANGİ SAFRA YOLU HASTALIKLARINI ERCP İLE TEDAVİ EDİYORSUNUZ? Safra yolu darlıklarında, ameliyat sonrası safra yolundaki yaralanmaya bağlı safra kaçaklarında da endoskopik tedavi yapılıyor. SONBAHAR 2010 ■ 35 GASTTRO OENTTERROLLOJİ SAFRA YOLU DARLIKLARI NEYE BAĞLI OLUŞUR? Safra yolu darlıkları ya safra yolu ve karaciğer ameliyatlarına (karaciğer transplantasyonu dahil) bağlı veya iltihabi safra yolu hastalıkları sonucu oluşur. Bunlar iyi huylu (benign) darlıklar olarak adlandırılır. Safra yolu kanserleri, komşu organ kanserleri veya metastaz sonucu da darlıklar oluşabilir. Bunlara da kötü huylu (malign) darlıklar adı verilir. İYİ HUYLU DARLIKLAR NASIL TEDAVİ EDİLİR? ERCP ile çekilen kolanjiografide darlığın yeri tespit edildikten sonra, dar bölge önce balon veya buji dediğimiz genişletici aletlerle genişletilir. Sonra bu bölgeyi ‘by pass’ yapacak şekilde, mümkün olan en geniş ve en fazla sayıda stent takılarak, dar bölgede kalıcı bir genişlik elde edilmeye çalışılır. Bu işlem, safra yolu eski halini alıncaya kadar her üç ayda bir tekrarlanır. Safra yolu eski halini alınca, stent takılmaz ve hasta stentsiz olarak bir süre daha izlenir. Prof. Dr. Ülkü Sarıtaş “Safra yolu darlıklarında, ameliyat sonrası safra yolundaki yaralanmaya bağlı safra kaçaklarında da endoskopik tedavi yapılıyor.” da radyoterapiye bağlı istenmeyen yan etkilere neden olur. O HALDE SAFRA YOLU KANSERİNDE RADYOTERAPİ BAŞKA ŞEKİLDE VERİLEBİLİR Mİ? Evet. Tüp şeklindeki organlarda radyoterapi lümen içine uygulanabilir. Safra yolu kanserinde radyoterapi bir kateter yardımı ile, safra yolu içine gönderilerek verilir ve bu tedavi yöntemi 'brakiterapi' olarak adlandırılır. SAFRA YOLU KANSERLERİ TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ? BRAKİTERAPİ KATETERİ SAFRA Tanı konulduğunda, hastaların büyük çoğunluğu cerrahi tedavi sınırını aşmıştır. En sık gördüğümüz, karaciğer kapısı kısmındaki ‘hiler kanser’ olarak adlandırılan kanserlerde, hemen hemen cerrahi şansı yok gibidir. Bu nedenle tedavinin esasını, hastanın en önemli semptomu olan safra yolu tıkanıklığı sonucu gelişen sarılık ve safra yolu iltihabının tedavisi oluşturur. Bu da ERCP yolu ile dar bölgeye takılan stent ile mümkündür. Hastanın kolanjiti ve sarılığı tedavi edildikten sonra, ikinci aşamada, tümöre yönelik tedavi yapmak gerekir. Safra yolu kanserleri radyoterapiye dirençli tümörlerdir. Ayrıca safra yolu derinde olduğu için, radyoterapi dışarıdan veriliyorsa, dozunu yüksek tutmak gerekir. Bu da başta karaciğer olmak üzere komşu organlar- YOLUNA NASIL GÖNDERİLİR? 36 ■ SONBAHAR 2010 Geleneksel olarak brakiterapi, dışarıdan karaciğer içi safra yollarına bir tüp konularak uygulanır. Dünyada endoskopik uygulama az sayıda vakada uygulanmıştır. Bir makalede safra yollarına endoskopik olarak yerleştirilen ve bir ucu burundan dışarıya alınan bir tüp içinden brakiteripi yapılmış, tüp çekildikten sonra dar bölgeye ikinci bir ERCP ile tekrar stent takılması gerekmiştir. Bir çalışmada 32 hastada önce stent takılmış, brakiterapi tüpü bu stent içinden gönderilerek brakiterapi uygulanmıştır. Ancak bu seride, tüpün yüzde 22 oranında yerinden çıktığı bildirilmiştir. Biz hastanemizde, endoskopik brakiterapi konusunda dünyada henüz uygulanmamış yeni bir uygulamayı başlattık. Daha önce başka bir merkez- de safra yolu kanseri nedeniyle çift plastik stent takılan bir hasta, ciddi safra yolu iltihabı tablosu ile bize başvurdu. Endoskopide stentlerden biri on iki parmak bağırsağına düşmüş, diğeri safra yolundan aşağıya kayarak on iki parmak bağırsağının duvarına dayanmıştı ve işlevsizdi. Stentler çıkarıldıktan sonra, ‘ERCP’ yapıldı. Ana safra kanalının aşağı acunda iki santimetre uzunluğunda dar bölge vardı ve PET CT’de görülen iki santimetre çapındaki tümör ile uyumluydu. Darlık üzerindeki safra yolları ileri derecede genişlemişti ve safra yollarından iltihap geliyordu. Dar bölgeyi geçecek şekilde, alt ucu on iki parmak bağırsağında, üst ucu ana safra kanalının geniş bölgesinde olmak üzere, kendiliğinden bir santimetre çapa kadar genişleyebilen metal stent takıldı. Sonra stent içinden 10 French NBD ana safra kanalı içine yerleştirildi. Hastanın safra yolu iltihabı geriledikten sonra, NBD içinden brakiterapi tüpü gönderilerek tedavi edici dozda bir hafta ara ile dört seansta ‘iridium-192’ uygulandı. Tedavi bittikten sonra NBD çekildi. Böylece ikinci ‘ERCP’ işlemine gerek kalmadan ve brakiterapi tüpünün yerinden düşmesi gibi bir risk olmadan endoskopik brakiterapi, çok kolay ve pratik bir şekilde dünyada ve ülkemizde ilk kez bizim uyguladığımız bu yöntem ile yapılmış oldu. Brakiterapi destek ve tedavi amaçlı uygulanabilir. Destek amaçlı olarak stent açıklığını ve dolayısıyla hastanın sağ kalımını uzatmak ve yaşam kalitesini artırmak için tek seansta uygulanır. Tedavi amaçlı olarak ise ameliyat olabilecek olan ancak kalp, karaciğer, akciğer, böbrek hastalığı gibi ciddi hastalıklar nedeni ile ameliyat olamayan hastalarda bölünmüş dozlar halinde birkaç seansta uygulanır. Hastamız da ameliyat olabilecek safra yolu kanseriydi. Ama ciddi kalp ve karaciğer hastalığı nedeniyle ameliyat olamadığı için, tedavi dozunda brakiterapi, endoskopik olarak başarılı bir şekilde uygulandı. Doç. Dr. Füsun Tokatlı RADYASYON ONKOLOJİSİ Brakiterapinin en önemli avantajı, direkt tümörü ışınlama şansı vermesi. HEDEFE 12’DEN VURUŞ SONBAHAR 2010 ■ 37 RAADYAASYYON ONKKOLO OJİSSİ JİNNEKOLOJİK KAANSEERLERDE, BRAKİTERAAPİ SAYEESİNDE IŞIN,, DİRREKT TÜMÖÖRE UYGULANIYYOR. BÖYLELİKLE SAĞLAM M DOKKULARR ZARAR GÖRMEDENN, HASTTALAR TEDAVVİ EDDİLEBİLLİYOOR. MEDDICANA INNTERNATIONAL İSTANBUL HASTTANESİ’NDEEN DOÇ. DR. FÜSUUN TOKATLI JİNEEKOLOOJİK KANSSERLERDE BRAKİTERAPİ TEDAAVİSİNİNN ÖNEMİNİ ANLAATIYORR. J İNEKOLOJİK KANSERLERDE BRAKİTERAPİNİN ROLÜ NE? Brakiterapi sayesinde, d rahim, h rahim ağzı ve vajina kanserlerinin tedavisinde, dışarıdan radyoterapinin dışında, içeriden radyoterapi de uygulanabiliyor. BRAKİTERAPİ NASIL UYGULANIR? İki türlü yapılabiliyor. Jinekolojik “Brakiterapinin en önemli avantajı, direkt tümörü ışınlama imkânı vermesi. Böylece tümöre en yüksek doz verilirken, tümörün bir santimetre yakınında, doz aniden düşer.” kanserlerde ameliyat olabilen hastalar ve olamayanlar var. Rahim ve rahim içi kanseri olan hastalarda, rahim ve yumurtalıklar alındıktan sonra, evresine göre tedavi kararı verilir. Hastalık dışarıdan ışınlama yapılacak kadar ileri evredeyse, önce beş hafta dışarıdan ışın tedavisi yapılır. Arkasından üç hafta boyunca, haftada bir kere olmak üzere brakiterapi yapılır. Brakiterapide ‘silindir’ denilen özel bir alet kullanılır. Silindir, hastanın vajenine yerleştirilir. Bu işlem hastayı uyutmadan yapılır. Çünkü hastaya acı vermez. Sonra hastanın tomografisi çekilir. Tomografi görüntüleri ile doz ve süre planlaması yapılır. Sonra hastanın içindeki silindir ile makine arasında bağlantı kuracak bir kateter takılır. Daha sonra ışınlamaya geçilir. 192 radyoaktif kaynağı bulunur. Beş milimetre uzunluğunda ve üç milimetre çapındaki bu kaynağın radyoaktivitesi yüksektir. Tedavi, dışarıdan kontrollü bir şekilde başlatılır. Bu kaynak, makinenin içinden çıkar, kateter yoluyla hastanın içindeki silindire girer. Hasta bu esnada hiçbir şey hissetmez. İstenilen süre boyunca kaynak, orada kalır ve o bölgeyi ışınlar. İşlem bittikten sonra, radyoaktif kaynak, kateter yoluyla makineye geri döner. Hasta bu işlemler esnasında, kurşun kaplı odada yalnızdır. İşlemler bitince, biz yanına girip silindiri çıkarırız. Rahim tümörlerinde de vajen tepesi ışınlanır. Çünkü rahim tümörlerinde nüksler, genellikle vajen tepesinde olur. Bu tedavi sayesinde oradaki kötü hücreler öldürülür. IŞINLAMA NE KADAR SÜRER? Genellikle 5-10 dakika arasında değişebilir. Makinenin içinde iridyum 38 ■ SONBAHAR 2010 RAHMİ ALINMAMIŞ HASTALARDA BRAKİTERAPİ NASIL UYGULANIYOR? Anestezi altında, ameliyathanede yapılır. Çünkü hastaların içine üç tane çubuk yerleştirilir ve hasta bu işlem sırasında ağrı duyabilir. Bu çubuklardan biri rahim içine, diğer ikisi vajen tepesine yerleştirilir. Bu tedavi, genellikle rahim ağzı kanserlerinde uygulanır. Hastalar dışarıdan radyoterapilerini beş hafta aldıktan sonra, brakiterapiye gelirler. Dört hafta boyunca, haftada bir kere ışınlama yapılır. Hastanın tümörüne göre, brakiterapi 4-5 seans sürebilir. Çubuklar ameliyathanede, 5-10 dakikada yerleştirilir. Hastanın mesanesi doldurularak şişirilir ve görüntülenir. Ameliyathanede film çekilerek çubukların doğru yerleştirilip yerleştirilmediği kontrol edilir. Eğer uygunsa hasta uyandırılır, tomografisi çekilir ve tedavisi planlanır. Çubukların içine üç kateter yerleştirilir. Hasta, kurşun kaplı odada tedavi boyunca yine yalnızdır. Radyoaktif kaynak, makineden çıkıp birinci kateterden geçerek rahim içini ışınlar, sonra makineye geri gelir ve ikinci kateterden vajen tepesini ışınlayıp geri döner. En son olarak da, üçüncü yoldan geçip, ışınlayıp geri döner. Burada ışınlama daha uzundur. RAADYYASYYON N ON NKO OLOJJİSİ Brakiterapide kullanılan ‘silindir’ denilen özel aletler. “Jinekolojik “Ji k l jik kkanserler l erken k teşhis hi edilirse ve tedavileri düzenli yapılırsa, hastaların yaşam süreleri uzar.” 10-15 dakika olabilir. Tedavinin süresi, kaynağın aktivitesine bağlıdır. Çünkü kaynak, her gün aktivitesinden kaybeder. Kaynağın aktivitesi azaldıkça, ışınlama süresi artar. O yüzden 3-4 ayda kaynaklar yenilenir. Brakiterapinin en önemli avantajı, direkt tümörü ışınlama imkânı vermesi. Böylece tümöre en yüksek dozu verirken, tümörün bir santimetre yakınında, doz aniden düşer. Çünkü iridyum y 192 kaynağından çıkan radyasyon, ancak bir santimetre uzağa kadar gidebiliyor. Dolayısıyla tedavinin en büyük avantajı, çevre dokuları çok iyi koruması ve tümöre en yüksek dozu vermesi. İŞLEM BİTTİKTEN SONRA NELER YAPILIYOR? İYİLEŞME NE KADAR Hastanın içindeki üç çubuk çıkarılır ve hasta temiz bir şekilde evine gidebilir. MÜMKÜN? YAN ETKİLERİ NELER? Brakiterapi sırasında kaynak, direkt tümöre gelir. Jinekolojik kanserlerde, tümör mesane ve son bağırsağa yakındır. Bu yüzden her tedavi planında, mesanenin ve son bağırsağın aldığı dozlar da hesaplanır. Bu bölgeler yüksek doza maruz kalırsa, geç dönemde fistüller oluşabilir. Hastanın dışkısı idrar yolundan veya vajenden gelebilir. Bu Doç. Dr. Füsun Tokatlı sorunların oluşmaması için mesanenin ve bağırsağın aldığı dozlar çok iyi hesaplanmalıdır. Işınlama sırasında da yan etki olarak, sistit ve sık idrara gitme olabilir. AVANTAJLARI NELER? J Jinekolojik kanserler erken teşhis edilirse ve tedavileri düzenli yapılırsa, hastaların yaşam süreleri uzar. Özellikle rahim kanserlerinin birinci ve ikinci evresinde başarı yüksektir. Rahim ağzı kanserlerinde, erken evrede ameliyat şansı varsa, sonuç gayet başarılıdır. Ameliyat aşaması geçilmişse bile, radyoterapi ve kemoterapi ile, başarı oranı yüzde yüze yakındır. Geç kalınmış evrelerde ise şans daha düşük. SONBAHAR 2010 ■ 39 RADYOLOJİ Prof. Dr. Mutlu Cihangiroğlu GİRİŞİMSEL RADYOLOJİNİN NİMETLERİ GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ, SON YILLARDA TEKNOLOJİNİN İLERLEMESİYLE, CERRAHİ GEREKTİREN PEK ÇOK TEDAVİYE ALTERNATİF SUNUYOR. ÜSTELİK GENEL ANESTEZİ GEREKTİRMİYOR VE TEDAVİ İÇERİDEN YÜRÜTÜLDÜĞÜ İÇİN, CİLTTE YARA İZİ BIRAKMIYOR. DAMARLA İLİŞKİLİ VE DAMAR DIŞI PEK ÇOK HASTALIĞIN TEŞHİSİNDE VE TEDAVİSİNDE KULLANILAN BU YÖNTEMİ, MEDICANA ÇAMLICA HASTANESİ’NDEN PROF. DR. MUTLU CİHANGİROĞLU ANLATIYOR. G İRİŞİMSEL RADYOLOJİ KAÇA AYRILIYOR? Vasküler (damarla ilişkili) ve vasküler dışı d tedavi d ve teşhis h yöntemleri olarak ayrılıyor. Vasküler başlığı altındaki işlemlerin başında anjiyografi geliyor. Girişimsel radyolojide, koroner dışı tüm damarların anjiyografisi yapılarak, hastalıkların teşhisi konulabiliyor. Damarlardaki darlıklar, tıkanıklıklar ve damarların genişlemesi denilen anevrizmalar ortaya çıkarılabiliyor. BU YÖNTEMLE HANGİ HASTALIKLAR kireçlenmelerin tedavisi geliyor. Damar kireçlenmeleri, tüm damarlarda ortaya çıkabiliyor. İlerleyen yaşa, genetik faktörlere, sigara kullanımına ve şeker hastalığına bağlı olarak, toplumda çok yaygın. ‘Diagnostik anjiyografi’de saptanan, damar kireçlenmelerine bağlı darlık ve tıkanıklıklar, girişimsel radyoloji sayesinde tedavi edilebiliyor. Anjiyoplasti denilen yöntemle, darlıklar giderilebiliyor. Tamamen tıkalı damarları, balonla belli düzeyde açtıktan sonra, balonla tam açılmayan damarlarda “Çelik kafes” denilen stent tekniği kullanılıyor. Böylece damarda tam açıklık sağlanıyor. TEDAVİ EDİLEBİLİYOR? Vasküler girişimsel tedavi yöntemlerinin başında, damarlardaki GİRİŞİMSEL RADYOLOJİNİN AVANTAJLARI NELER? Prof. Dr. Mutlu Cihangiroğlu Girişimsel radyolojinin cerrahiye göre en büyük avantajı minimum iz (skar) bırakması. Bu yöntem, hastanede yatış süresini kısaltır. Cerrahiden farklı olarak, genellikle genel anestezi gerektirmez. Kalp veya anesteziye uygun olmayan başka hastalıklar yüzünden, birçok hastaya, cerrahi uygulanamıyor. Girişimsel radyolojinin maliyeti de, hastanede kalış süresine bağlı olarak, cerrahiye göre daha az. VARİS TEDAVİSİNDE GİRİŞİMSEL RADYOLOJİNİN ROLÜ NE? Varis, özellikle bacaklardaki yüzeyel, dışarıdan görülebilen toplardamarlardaki genişlemedir. Varisin en temel nedeni, toplardamarlardaki kapak yetmezlikleri. “Girişimsel radyolojinin cerrahiye göre en büyük avantajı minimum iz bırakması. Bu yöntem, hastanede yatış süresini kısaltıyor.” 40 ■ SONBAHAR 2010 RADYOLOJİ Girişimsel radyoloji, damar kireçlenmelerinin teşhisinde ve tedavisinde hayati öneme sahip. SONBAHAR SONBAH SON BAHAR A AR 201 20100 ■ 41 RADYYOLLOJİ Girişimsel radyolojide, koroner dışı tüm damarların anjiyografisi yapılıyor. ile l hhemodiyaliz d l tedavisi d görüyor. Hemodiyaliz için, hastaların kollarında genellikle fistüller açılır. Atardamar ile toplardamarın ağızlaştırılmasına fistül deniliyor. Bu fistüller, hasta için hayati öneme sahip. Tedavinin birinci yılından sonra, fistüller tıkanmaya ve daralmaya başlayabiliyor. Bu noktada girişimsel radyoloji sayesinde, fistüllerin tedavileri de balonla yapılarak, hastanın hayatta kalış süresi uzatılıyor ve hemodiyalizin başarı oranı da artıyor. Çünkü fistüller tıkandığında, boyun damarlarından geçici kateterler yerleştirilebiliyor. Bu kateterlerin uzun süreli kullanımı enfeksiyonlara yol açabiliyor. Bu yüzden fistülün tekrar tekrar tedavi edilmesi ve fistüllerin sürekli açık kalması gerekiyor. dokusu fonksiyonunu kaybeder ve felç oluşabilir. Girişimsel radyoloji sayesinde, ilk üç saatte toplardamardan, ilk altı saatte ise atardamardan girilerek, pıhtının eritilmesine yönelik tedaviler uygulanabiliyor. Böylece hastanın mevcut nörolojik bozuklukları, yani felç durumu giderilebiliyor veya sorunun ilerlemesi önleniyor. ONKOLOJİDE GİRİŞİMSEL RADYOLOJİNİN İŞLEVİ NASIL? Damar yoluyla girilerek, bazı tümör tedavileri yapılabiliyor. Girişimsel radyoloji sayesinde özellikle karaciğer tümörlerinde, direkt damar içine girilerek, tümörü besleyen damar tıkanıyor. Böylece tümörün küçülmesi sağlanıyor. Dışarıdan girilerek ‘radyofrekans ablasyon’ tedavisi uygulanıp tümör dokusu yakılabiliyor. “Girişimsel radyoloji sayesinde özellikle karaciğer tümörlerinde, direkt damar içine girilerek, tümörü besleyen damar tıkanıyor.” Toplardamarlarda biriken kan, geriye kaçmaya başlar ve varislere yol açar. Geçmişte varisler, cerrahi yöntemlerle tedavi ediliyordu. Cerrahi yönteme bağlı olarak tedaviden sonra, ciltte izler oluşuyordu. Üstelik cerrahiden sonra, varislerin tekrarlama riski yüksekti. Fakat günümüzde, kapak yetmezliği bulunan toplardamarlara lazerle müdahale ediyoruz. Damarlar lazerle kapatılarak, varislerin oluşması engelleniyor. Bu işlem, yaklaşık bir saat sürüyor. Bir saatin sonunda hastalara varis çorabını giydirip evine gönderebiliyoruz. Hasta 20 günden sonra, varis çorabını çıkarıp, normal hayatına dönüyor. GİRİŞİMSEL RADYOLOJİDE TIKAYICI DAMAR DIŞI TEDAVİ YÖNTEMLERİ TEDAVİLER (EMBOLİZASYON) NASIL NASIL UYGULANIYOR? UYGULANIYOR? Vücudun herhangi bir organında, özellikle karaciğerde ve karın içi organlarda gelişen apseler, safra ve barsak yolları tıkanıklıkları, girişimsel radyoloji ile tedavi edilebiliyor. Özellikle beyin damarlarında genişlemelere sık rastlanıyor. Beyin damarlarının yırtılmasıyla, beyin kanaması gibi hayatı tehdit eden durumlar oluşabiliyor. Damardaki genişlemeyi, girişimsel radyoloji sayesinde tıkayarak hastanın tedavisini sağlıyoruz. Cerrahi yöntem kullanıldığında, dışarıdan kafatası açılarak beyin damarlarına klip yerleştiriliyor. Oysa girişimsel radyolojide, kasık damarlarından girilerek, genişlemeler damar içinden tedavi edebiliyor. İNME GEÇİREN HASTALARDA GİRİŞİMSEL RADYOLOJİNİN HEMODİYALİZ TEDAVİSİNDE, ROLÜ NE? GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ NE İŞE İnmenin temel nedenlerinden biri beyin damarlarındaki tıkanmalardır. Beyin damarlarında tıkanma oluşunca, damarın beslediği beyin YARIYOR? Toplumda büyük hasta grubu kronik böbrek yetmezliği nedeni 42 ■ SONBAHAR 2010 GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ UYGULANIRKEN NELERE DİKKAT ETMEK LAZIM? Girişimsel radyoloji ekip işi. Bu yüzden de disiplinler arası bir yaklaşım olmalı. Farklı kliniklerle yakın işbirliği kurulmalı ve yoğun ön hazırlık yapılmalı. Hastanın sistemik hastalıkları gözden geçirilmeli. Örneğin damar hastalığı olan birinin şeker hastalığı da varsa, tedaviye başlamadan önce şekeri de kontrol altına alınmalı. Hastalar tedavi konusunda bilgilendirilmeli, işlemden sonra da düzenli takip edilmeli. Uzm. Dr. Nihal Başay ay GÖĞÜS HASTALIKLARI SONBAHAR 2010 ■ 43 GÖĞ ĞÜS HASSTAALIIKLLARI AKCİĞERLER SOLUNUMLA UMLA ÇEVRE HAVASINDAN CUTTA OKSİJEN ALIR VE VÜCUTTA METABOLİZMA ARTIĞI OLAN KARBONDİOKSİTİ DIŞARI ATAR. YANİ HAYATİ ÖNEME SAHİP. MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA HASTANESİ’NDEN UZM. DR. NİHAL BAŞAY, GÖĞÜS HASTALIKLARI İLE İLGİLİ BELİRGİN ŞİKÂYETLER YAŞAYANLARIN VAKİT GEÇİRMEDEN DOKTORA BAŞVURMASI GEREKTİĞİNİ VURGULUYOR. halsizlik, ses kısıklığı, ateş, zayıflama, terleme, solukluk, morarma ve ödem gibi bulgulardır. kanseri, akciğer zarı ile ilgili hastalıklar, göğüs duvarı hastalıkları ve uyku apnesi de göğüs hastalıkları bölümünce izlenir. HANGİ HASTALIKLAR GÖĞÜS Uzm. Dr. Nihal Başay G ÖĞÜS HASTALIKLARI İLE İLGİLİ BELİRTİ VE BULGULAR NELERDİR? Ök Öksürük, k bbalgam, l bbalgamla karışık kan gelmesi, göğüs ağrısı, nefes darlığı başlıca bulgulardır. Akciğer sistemik dolaşımın geçtiği organ olduğundan sadece kendi hastalıkları değil, diğer organlarla ilgili hastalıklar nedeniyle de yakınmalara neden olabilir; bunlar, 44 ■ SONBAHAR 2010 HASTALIKLARI BÖLÜMÜNCE GÖĞÜS HASTALIKLARI TANI TAKİP EDİLİR? YÖNTEMLERİ NELERDİR? Zatürre (pnömoni), abse, parazitlerin yaptığı akciğer enfeksiyonları, mantarların neden olduğu akciğer hastalıkları, tüberküloz gibi enfeksiyon hastalıkları göğüs hastalıkları tarafından takip edilir. Akut bronşit, KOAH (kronik bronşit ve amfizem), alerjik akciğer hastalıkları, astım, solunum yetmezliği, mesleki akciğer hastalıkları, interstisyel akciğer hastalıkları, sarkoidoz, kollagen doku hastalıkları ile ilgili akciğer hastalıkları, akciğer Normal akciğer radyolojisi, bilgisayarlı toraks tomografisi, manyetik rezonans görüntüleme, pozitron emisyon tomografisi (PET, PET-CT), sintigrafik tetkikler gibi görüntüleme yöntemleri var. Bronkoskopi, bakteriyolojik yöntemler, immunolojik yöntemler, solunum fonksiyon testleri ve allerji testleri de yapılıyor. KOAH NEDİR? Kronik obstrüktif akciğer hastalığı “Nefes darlığı, uzun süren öksürük veya balgam çıkarma yakınması olan her bireyin mutlaka bir göğüs hastalıkları uzmanına başvurması gerekir.” GÖ ÖĞÜSS HAASTTALIKKLAARI Sigarayı bırakmak, akciğer kanseri riskini azaltıyor. içinde d uykulu k ve yorgun olur, bu da yaşam kalitesinin bozulmasına neden olur. Her gece yüksek sesle horlama, geceleri tekrarlayan uyanmalar, gündüz aşırı uyku hali, ya da sabahları baş ağrısı ile uyanmanız söz konusu ise, mutlaka doktorunuzla görüşmelisiniz. Tedavi edilmeyen uyku apne sendromu sonucu; gündüz aşırı uyku hali, rahatsız uyku, sabah baş ağrısı, bulantı, cinsel isteksizlik (KOAH) ilerleyici hava akımı kısıtlanması ile ilgili bir hastalıktır. 2000’li yıllarda dünyada dördüncü ölüm nedeni iken ülkemizde ölüm sıralamasında üçüncü sırayı aldı. Sigara içen her 5-6 kişiden birinde KOAH gelişmektedir. KOAH için en önemli risk faktörü sigaradır. Genel olarak sigara içenlerde yüzde 20 civarında görülürken, yaşla birlikte bu oran artar. Nefes darlığı, uzun süren öksürük veya balgam çıkarma yakınması olan her bireyin mutlaka bir göğüs hastalıkları uzmanına başvurması gerekir. KOAH’lı hastalar ek hastalıkların ortaya çıkması, ilaç tedavi takibi ve hastalığın seyri ve alevlenmelerinden korunmak için düzenli olarak izlenmelidir. AKCİĞER KANSERİ ÖNLENEBİLİR Mİ? Akciğer kanserinin en önemli nedenlerinden biri sigara. Sigara içme alışkanlığındaki artışa paralel olarak giderek arttı ve dünyada en sık görülen kanser türü haline geldi. Tüm dünyada kanser olgularının yüzde 12.8 inden sorumludur. Sigaranın bırakılması riski önemli ölçüde azaltır. Göğüs ağrısı, öksürük, balgam, öksürükle kan gelmesi, nefes darlığı gibi yakınmaları olan kişilerin en kısa sürede bir göğüs hastalıkları uzmanınca değerlendirilmesi gerekir. Erken tanı hastalığın yayılımını önlemede ve tedavi sürecinde oldukça önemlidir. “Akciğer kanserinin en önemli nedenlerinden biri sigara. Sigara içme alışkanlığındaki artışa paralel olarak giderek artmış ve dünyada en sık görülen kanser türü haline gelmiştir.” ASTIM NEDİR? Dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi etkiler, bu rakam ülkemizde 3,5 milyon. Vücuttaki pek çok hücre ve hücre ürününün rol oynadığı havayollarının kronik inflamatuar hastalığıdır. Nöbetler halinde gelen nefes darlığı, hışıltılı solunum ve sıklıkla bunlara eşlik eden öksürük klinik özellikleridir. Astım gelişiminde kişisel (genetik, obezite, cinsiyet) ve çevresel faktörler (allerjenler, enfeksiyon, mesleki duyarlaştırıcılar, sigara, ev içi ve ev dışı hava kirliliği) etkileşerek hastalığın ortaya çıkmasına neden olur. ve iktidarsızlık, gece sık idrara çıkma, yüksek tansiyon, kalp krizi, inme ve depresyon olabilir. UYKU APNE SENDROMU TANISI NASIL KONUR? Uyku testi (polisomnografi) farklı uyku evrelerini tanımamıza yarayan ve uyku bozuklukları için gerekli bilgilerin toplandığı bir tetkiktir. Tanı için gereklidir. UYKU APNESİ TANISI NASIL KONUR? Horlama, hava yolunun tam olarak açık olmadığını gösterir ve bu ses daralmış hava yolundan geçmeye çalışan havanın sesidir. Gürültülü horlama ortalama yüz kişiden beşinde hayatı tehdit edebilecek uyku apne sendromunun bir belirtisi olabilir. Apne solunum durması anlamına gelir, uyku apne sendromunuz varsa muhtemelen uyku boyunca yeterince oksijen alamıyorsunuzdur. Gece yeterince iyi uyuyamayan birey gün SONBAHAR 2010 ■ 45 MİKROBİYOLOJİ LOJİ Uzm Dr Dr. Önder Yiğit Gribin bilinen bir ilacı yok. Doktora danışılmadan alınan antibiyotikler de zararlı olabilir. Uzm Dr. Önder Yiğit SOĞUK HAVALARLA BERABER GRİP MEVSİMİ DE GELDİ. GRİP AŞISI YAPTIRARAK, BU YIL YATAKLARA DÜŞMEKTEN KENDİNİZİ KORUYABİLİRSİNİZ. MEDICANA BAHÇELİEVLER HASTANESİ’NDEN UZM. DR. ÖNDER YİĞİT, AŞININ GRİP NEDENİYLE HASTANEYE YATIŞI YÜZDE 50-60, YAŞLILARIN GRİBE BAĞLI ÖLÜMLERİNİ DE YÜZDE 80 AZALTTIĞINI VURGULUYOR. 46 ■ SONBAHAR 2010 GRİBE KARŞI AŞI ZAMANI G RİP NEDİR? NELERE YOL AÇAR? Grip, özellikle kış aylarında etkili olan, influenza A, B ve C grubu virüslerinin neden olduğu, mikrobik ve bulaşıcı bir hastalık Yatağa bağlanmaya sebep olarak işgücü kaybına yol açar. Müzmin hastalığı olanlarda, bu hastalıkların alevlenmesine ve hatta ölüme sebep olur. NASIL BULAŞIR? Hastaların öksürük, hapşırık gibi doğal reflekslerle ortama saçtığı, virüs yüklü parçacıkların doğrudan solunması ile bulaşır. Bu parçacıkların bulaştığı yüzeye veya eşyaya dokunduktan sonra eller ağza, burna ve göze sürülürse de grip bulaşabilir. BELİRTİLERİ NELER? 1 ila 3 günlük kuluçka dönemi sonrası ateş, halsizlik, öksürük, baş, boğaz ve kas ağrıları ortaya çıkar. Sağlam kişilerde bu belirtiler genellikle bir hafta içinde düzelir. Halsizlik ve öksürük bazen iki hafta sürebilir. Başka müzmin hastalıkları olanlarda MİİKRROBİYYOLO OJİ ve yaşlılarda grip belirtileri daha uzun sürebilir; ortakulak iltihabı, zatürree gibi hastalıklara da yol açabilir. vücut kitle endeksi 40 ve üzerinde olan obezleri de riskli grup kapsamına aldı. TEDAVİSİ NASIL? Gribin bilinen bir ilacı yok. Genellikle doktora danışılmadan alınan antibiyotikler yararsızdır, hatta zararlı bile olabilir. Gribin tedavisinde, belirtileri azaltıcı, rahatlatıcı, ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir. Her üst solunum yolu enfeksiyonu, grip değildir. Burun akıntısı, tıkanıklığı, hapşırık, öksürük gibi belirtiler, çoğu zaman grip ile karıştırılan soğuk algınlığıdır. GRİP AŞISI HASTALIKTAN NASIL KORUR? Grip aşısı, grip virüsüne karşı ölü virüslerden hazırlanan inaktif bir aşıdır. Bu bakımdan hastalık yapma riski çok düşüktür. Ancak grip virüslerinin tipleri ve alt grupları vardır. Dolayısıyla çok çeşit grip mikrobu mevcut. Bu nedenle aşı, grip mikroplarının tamamında etkili değildir. Bilim adamları her yıl, bir sonraki yıl görülmesi muhtemel çeşitleri tespit etmeye çalışır ve aşıyı bu tahmine göre hazırlar. Aşının koruyucu etkisi, uygulamadan 1-2 hafta sonra başlar. Bu yüzden aşı için en uygun zaman, gribin en sık görüldüğü kış aylarının hemen öncesi, Ekim-Kasım aylarıdır. Gribe yol açan virüsler sıklıkla değiştiği için, her yıl yeniden aşılanmak gerekir. Zaten aşının koruyuculuğu da bir yıldır. KİMLERE AŞI YAPILMALI? Dünya Sağlık Örgütü tarafından, 65 yaş üstü herkese grip aşısı tavsiye ediliyor. Kalp, akciğer, karaciğer, böbrek, kan ve hormon hastalığı olanlara; huzurevi, GRİP AŞISI KİMLERE YAPILMAMALI? KİME, KAÇ DOZ? Önceden aşı yapıldığında alerji veya ciddi yan etki gelişenlere, yumurta alerjisi olanlara, aşı yapılacağı sırada ağır hasta olanlara, sürekli hastalığı olup durumu ciddileşenlere, hamileliğinin ilk üç ayı içindeki anne adaylarına ve altı aydan küçük bebeklere yapılmaz. Aşı, erişkinlere bir kerede, kasa veya cilt altına yapılır. Aynı gün gerekiyorsa başka aşılar da yapılabilir. 3 yaşından büyük çocuklara tek doz, 6-35 ay arasındaki bebeklere, yarım doz uygulanır. Çocuk gribe karşı ilk kez aşılanıyorsa, 4-6 hafta sonra ikinci doz uygulanır. AŞI UYGULANIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Aşı olmadan önce doktora danışılmalı. Çok sık da olsa anaflaksi denilen ölümcül alerjilere müdahale şansı olması için, aşıyı sağlık kuruluşunda yaptırmakta fayda var. GRİP AŞISI GÜVENLİ Mİ? rehabilitasyon merkezi gibi yerlerde kalanlara; bulaşıcı hastalıklarla savaşma yeteneği azalmış kişilere; 6 ay-18 yaş arası uzun süre aspirin tedavisi görenlere aşı yapılmalı. Bütün bu risk gruplarıyla beraber yaşayanlar da aşılanmalı. Hemşire, doktor, hastabakıcı gibi sağlık personeli de grip aşısı yaptırmalı. İşgücü kaybının bedeli yüksek olacak, önemli toplumsal hizmet veren kişilerin de aşılanmasında fayda var. ABD Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi, 2010’da, “Grip aşısı, grip virüsüne karşı ölü virüslerden hazırlanan inaktif bir aşıdır.” Oldukça güvenli bir aşıdır. Seyrek görülen ama ciddi yan etkiler, genellikle aşı yapıldıktan sonra birkaç dakika ile birkaç saat arasında ortaya çıkar. Uygulamadan hemen sonra ortaya çıkabilen aşı yerinde hassasiyet, ağrı, kızarıklık, şişlik, ateşlenme ve halsizlik gibi belirtiler genellikle birkaç gün içinde geçer. Aşı ölü virüslerden hazırlandığı için gribe yol açmaz. Grip aşısı yüzde 70-90 etkilidir. Grip nedeniyle hastaneye yatışı yüzde 50-60, yaşlıların gribe bağlı ölümlerini yüzde 80 azaltır. Ancak koruyuculuğunun sınırları olduğunu bilmekte fayda var. Aşı uygun koşullarda saklanmamış ve nakledilmemiş olabilir. Doğru koşullarda saklanıp uygulanıyorsa, aşının faydası inkâr edilemez. SONBAHAR 2010 ■ 47 ÜROLOJİ Prof. Dr. Tayfun Gürpınar KİŞİYE ÖZEL TEDAVİ BÖBREK TAŞLARI, İNSAN VÜCUDUNDA PEK ÇOK NEDENE BAĞLI OLARAK OLUŞUYOR. TEDAVİSİNDE DE FARKLI YÖNTEMLER KULLANILIYOR. MEDICANA ÇAMLICA HASTANESİ’NDEN PROF. DR. TAYFUN GÜRPINAR, TEDAVİYE KARAR VERİLİRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKTİĞİNİ BELİRTİYOR. GÜRPINAR, “UYGUN YÖNTEM SEÇİLMEZSE, HASTANIN TEDAVİSİ BAŞARILI OLMAZ” DİYOR. 48 ■ SONBAHAR 2010 ÜRROLO OJİ B ÖBREKLERDE NEDEN TAŞ OLUR? Taş hastalığı tek bir nedenin değil, d l bbirden d ffazla l etkinin ortaya çıkması ile meydana gelir. Çevresel faktörler ve genetik faktörler birlikte rol oynar. Coğrafi bölgelere göre taş hastalığı farklı dağılım gösterir. Sosyo ekonomik düzey de taş hastalığını etkiler. Düşük sosyo ekonomik düzeyde, mesane taşları daha fazla görülür. Ürik asit taşları ise protein açısından zengin beslenenlerde görülür. En sık görülen taş tipi, kalsiyum oksalat taşlarıdır. Böbrek taşlarının yaklaşık yüzde 85’ini bu taşlar oluşturur. Pek çok nedeni olmasına rağmen, en sık görülen neden, 24 saatlik idrarda kalsiyum miktarının 250 mgr’dan fazla olmasıdır. Çok önemli bir başka neden de idrardaki sitrat miktarının düşük olmasıdır. Kanda ve 24 saatlik idrarda ürik asit miktarının fazlalığı da bir başka taş oluşma nedenidir. Bu saydıklarımızın dışında pek çok hastalık veya doğumsal bozukluklar böbrek taşı oluşumuna neden olabilir. TAŞ KIRMA NEDİR? Böbrek taşlarının kırılması için, hangi hastaya hangi yöntemin uygulanacağına karar verilmesi, son derece önemlidir. Uygun yöntem seçilmezse, hastanın tedavisi başarılı olmaz. Taş kırma işleminde iki ana yöntem vardır. Bu yöntemler, endoskopik aletlerle taşa ulaşarak taşın lazerle kırılması veya vücut dışından şok dalgaları veren ‘ESWL cihazı’ ile taşların kırılmasıdır. “Genel olarak dört Böbrek taşlarının oluşumunda, çevresel ve genetik faktörler rol oynuyor. milimetreden büyük taşların kendiliğinden düşmesi çok zor olur.” SONBAHAR 2010 ■ 49 ÜROLLOJİ kateterler yardımı ile yakalanarak vücut dışına alınır. Bazen de taş çok küçük parçalara ayrılarak rahatlıkla düşürülebilecek boyutlara getirilir. TAŞ KIRMA NASIL YAPILIR? Taş böbrek içerisinde, böbrek ile mesane arasındaki yolda, mesanede veya üretrada (dış idrar yolu) olabilir. Genel olarak dört milimetreden büyük taşların kendiliğinden düşmesi çok zor olur. Taş nerede bulunursa bulunsun, elimizde bulunan endoskopik aletlerle ona ulaşabiliyoruz. Çoğunlukla normal idrar yollarından hiçbir kesi yapmadan taşlara ulaşmak mümkün. Böbrekte büyük taşlar söz konusu ise, sırt bölgesinde yapılan bir santimetrelik bir kesi ile taşlar çıkarılabilir. Taşların çıkarılması sırasında, özel olarak geliştirilmiş pek çok cihaz, kateter ve tek kullanımlık endoskopi gereçleri kullanılır. Endoskopik yöntemlerle yapılan tedavilerde, daha çabuk LAZERLE TAŞ KIRMA YAPILDIKTAN SONRA HASTALAR NELERE DİKKAT ETMELİ? Prof. Dr. Tayfun Gürpınar ekranlara k l iletilen l l görüntüler l eşliğinde l d yapılır. Endoskopik işlemlerde kullanılan cihazlar, çok hassas ve yüksek maliyetli cihazlardır. Belirli sayıda ameliyattan sonra bu cihazların kullanım süresi dolar. Teknolojik “Taşların T çıkarılması sırasında, özel olarak geliştirilmiş p çok cihaz, kateter ve tek kullanımlık endoskopi pek pe ggereçleri kullanılır. Endoskopik yöntemlerle yapılan tedavilerde, daha çabuk sonuç alınabilir.” Endoskopik taş ameliyatlarından sonra, erken dönemde hastalara bol sıvı alması önerilir. Bol sıvı ile operasyon sırasında oluşabilecek kum ve kırıntının atılması sağlanır. Bazı hastalara operasyon sonrası geçici stentler yerleştirilebilir. Ama bunların daha sonra çıkarılması gerekir. Taş hastalarının yeniden taş oluşturma riskleri vardır ve bu risk 5 yıl içerisinde yüzde 50’dir. Taş düşüren veya taş nedeni ile tedavi uygulanan hastaların, hekimleri ile birlikte bir program uygulayarak, taş oluşma riskini azaltmaları ve oluşabilecek yeni taşların da vakit kaybetmeden saptanması gereklidir. Obezitede taş oluşma riski iki kat artar. Taş hastaları her zaman en az 1.5 litre idrar çıkaracak kadar sıvı almalı ve tuz tüketimini kısıtlamalıdır. Sağlıklı beslenme kuralları, kalp hastaları gibi taş hastaları için de aynen geçerlidir. LAZER İLE TAŞ KIRMANIN DİĞER YÖNTEMLERE GÖRE AVANTAJLARI sonuç alınabilir. ‘ESWL cihazında’ ise X ışını veya ultrasonografi ile taşlar odaklanır ve şok dalgalarıyla kırılır. Taşın temizlenebilmesi için tekrarlayan tedaviler ve zaman gerekir. ‘ESWL’ tedavisinin başarılı olmadığı durumlarda, endoskopik yöntemler kullanılır. LAZERLE TAŞ KIRMA NASIL UYGULANIYOR? Endoskopik cihazlarımızı ameliyathanede ve hasta anestezi altındayken kullanıyoruz. Bütün işlemler kameralar aracılığı ile 50 ■ SONBAHAR 2010 gelişmelerle esnek (fleksıbl) endoskopi cihazları geliştirildi. Bu, rahatlıkla kıvrılarak böbreğin ve idrar yollarının her yerine ulaşabilen cihazlar sayesinde, taşlara daha rahat ulaşabiliyoruz. Taş tedavisinde endoskopik ameliyatlarda bize en çok yardımcı olan bir başka cihaz ise, ‘holmium lazer cihazı’dır. Çok sert böbrek taşları bile bu lazer ile kırılabilir. Operasyon sırasında endoskopik aletlerimizle taşa ulaşıp, lazer ışınlarını taş üzerine yönlendirir ve taşları kırarız. Taş parçaları kırıldıktan sonra, özel aletler ve NELERDİR? Endoskopik yöntemle (perkütan nefrolitotomi ve üreterorenoskopi) taşların tedavisinin en önemli avantajı, hastanın süratle normal yaşamına dönmesidir. Hastaların büyük kısmı bir gün içinde taburcu edilir. Büyük böbrek taşları için ise bu süre 2-3 güne çıkabilir. Operasyon vücut bütünlüğü bozulmadan yapıldığından, vücut fonksiyonları korunur, estetik sorunlara neden olmaz. Tedaviden çabuk sonuç alınır ve uzun süren taş düşürme ağrıları yaşanmadan sorun çözümlenir. HASTALIKTA VE SAĞLIKTA BIRAKIN DÖKÜLSÜN Op. Dr. Melike Erdim BU KIŞA NASIL HAZIRLANALIM? Uzm. Şebnem Utku GÜZELLİK VE SAĞLIK BİR ARADA Prof. Dr. Necmettin Kutlu ESTETİK OPERASYONLAR GENÇLEŞİYOR Prof. Dr. Necmettin Kutlu SONBAHAR 2010 ■ 51 PLASTİK CERRAHİ Op. Dr. Melike Erdim ????? Erkeklerde saç dökülmesi yüzde 95 irsi. BIRAKIN DÖKÜLSÜN GÜNDE 100-150 TEL SAÇ DÖKÜLMESİ NORMAL KABUL EDİLİYOR. AMA FAZLASI VARSA DA TELAŞLANMAYIN. SAÇ ÇIKARMA İDDİASINDAKİ ÜRÜNLERLE BOŞA VAKİT HARCAMAYIN. BIRAKIN DÖKÜLECEKLER DÖKÜLSÜN. NASILSA FUE YÖNTEMİYLE BİRKAÇ SAAT İÇİNDE SAÇLARINIZI GERİ KAZANABİLİRSİNİZ. MEDICANA ÇAMLICA HASTANESİ’NDEN OP. DR. MELİKE ERDİM SAÇ EKİMİNİ ANLATIYOR. 52 ■ SONBAHAR 2010 PLLASSTİİK CERRRAHHİ S AÇ BİR SEANSTA MAKSİMUM KAÇ TEL DÖKÜLMESİNİN EKİLEBİLİR? SEBEPLERİ NELER? Hastanın ense bölgesi çok iyiyse, 3 bin 500 kök ekilebilir. Bu da ortalama 8 bin saç teline denk gelir. Ama bir seansta daha fazlasını aktarmak mümkün değil. Erkeklerde ve kadınlarda saçların dökülmesinin d k l i i nedenleri birbirinden farklı. Kadınlarda demir eksikliğine, gebelik ve sonrasındaki hormonal değişikliklere bağlı dökülmeler daha sık görülebilirken, erkeklerde ise dökülmelerin yüzde 95’i irsi. Genetik yatkınlığı olan erkeklerde, hormonların etkisiyle saç dökülmesi meydana gelir. İnsanın hayatı boyunca, dökülen saçların yerine, bir saç kökünden 20 kez yeni tel çıkar. SAÇ EKİMİ UYGULANDIKTAN SONRA NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Op. Dr. Melike Erdim Hasta, saç ekimi uygulandıktan sonra aynı gün evine gidebilir. Ameliyattan HANGİ AŞAMADAN SONRA SAÇ DÖKÜLMESİ SORUN KABUL EDİLİR? Günde 100-150 telden fazla saç dökülüyorsa ve kafa derisinde seyrelmeler, açılmalar başladıysa normal değildir; “Saçlar döküldükten sonra, ilaçlar veya saç ekimi dışında başka yöntemlerle, saçları geri kazanmak mümkün değil. “ genetik veya başka hastalıklara bağlı dökülmelerden şüphelenmek gerekir. SAÇ DÖKÜLMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN ALINABİLECEK ÖNLEMLER NELER? Eğer genetik bazlı dökülme varsa, yapılabilecek çok fazla bir şey yok. Sadece saç dökülmesini ertelemek için bazı ilaç tedavileri ve saç mezoterapileri yapılabilir. Bir sprey ve haptan oluşan bir ilaç grubu kullanılır. Bu yöntemlerle dökülme süresini erteleyebiliriz. Ama saçlar döküldükten sonra, ilaçlar veya saç ekimi dışında başka yöntemlerle, saçları geri kazanmak mümkün değil. SAÇ ÇIKARMA İDDİASINDAKİ ÜRÜNLER FAYDALI DEĞİL Mİ? Bilimsel olarak hiçbirinin etkinliği kanıtlanmış değil. SAÇ EKİMİ NEDİR? Genetik bazlı saç dökülmesi varsa, yani saçların iki kulak arasında kalan ense bölgesi gür ancak önleri dökülmüşse, arkadaki saçlı bölgeden saçların alınıp önde eksik olan yere aktarılmasıdır. Saç ekiminde, günümüzde FUE yöntemi uygulanır. FUE YÖNTEMİ NEDİR? Mikro motor denilen aletin ucuna takılı, bir milimetrelik özel bıçakların kullanıldığı bir sistemle, arka taraftaki saç kökleri tek tek alınır. Ortalama 2500-3000 kök, önde saçın eksik olduğu yerlerde açılan yuvalara yerleştirilir. Bu işlem, lokal anestezi altında, aktarılan kök sayısına bağlı olarak 5-8 saat sürer. çıktıktan sonra saç vericisi bölgeye pansuman yapılır. Saçlar, işlem yapıldıktan 3-4 gün sonra yıkanabilir. Yeni ekim yapılan bölgeye bir hafta-10 gün, antibiyotik ve ağrı kesici içeren özel şampuanlar tavsiye edilir. Saçların ekildiği yerde topluiğne başı şeklinde kabuklanmalar oluşur. Bu kabukların dökülmesi 10 gün sürer. Ensede dikiş olmadığı için, köklerin alındığı yerler kendiliğinden, saçların uzamasıyla beraber kapanır. Kabuklanma süreci bittikten sonra, ekilen saçlar da dökülür. Saç telleri istirahat dönemine girer. Ameliyattan üç ay sonra saçlar, geri çıkmaya başlar. Tüm saçların çıkması 6-8 ayı bulur. BU İŞLEM TEKRARLANABİLİR Mİ? Tekrarlanabilir. Hastanın açıklığı çok fazlaysa, iki kulak arasında bir şerit kalmışsa ve ön taraf komple açıksa bir seferde kapatılamaz. İkinci hatta üçüncü seans uygulanabilir. SONBAHAR 2010 ■ 53 MEDİKAL ESTETİK Uzm. Şebnem Utku BU KIŞA NASIL MEVSİM DEĞİŞİKLİKLERİNDE CİLDİMİZİN İHTİYAÇLARI DA DEĞİŞİYOR. HAVALARIN SOĞUMASIYLA BERABER AKNE, SİVİLCE, SEDEF, EGZEMA GİBİ CİLT SORUNLARI ATAĞA KALKIYOR. MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL HASTANESİ’NDEN UZM. DR. ŞEBNEM UTKU, CİLDİMİZİN KIŞIN DAHA NEMSİZ, YAĞSIZ VE DIŞ ETKENLERDEN DAHA KOLAY ETKİLENEBİLİR OLDUĞUNU SÖYLÜYOR. C İLDİMİZ MEVSİM SOĞUK HAVALARIN CİLT ÜZERİNDEKİ DEĞİŞİKLİKLERİNDEN ETKİSİ NASIL? NASIL ETKİLENİYOR? Soğuyan havalarla birlikte gözenekler sıkılaşır, geçici olarak yağ-sebum salgısı artar. Dolaşım sistemi, ısı kaybını önlemek için kanı daha içerilere doğru çektiği için cildin kan akışı azalır. Cildin beslenmesi bozulduğundan daha renksiz ve donuk olur. Rüzgâr ise ciltten nemin ani uzaklaşmasına ve yüzeyin aşırı kurumasına, çatlamasına neden olur. Cilt çevresel etkenlerle doğrudan teması olan tekk organımızdır. d Bu nedenle de sadece genetik ve içsel etkiler değil, çevresel etmenler de yaşlanma sürecini büyük ölçüde belirler. Mevsim geçişlerindeki ısı, nem, rüzgâr, ultraviole değişiklikleri cildi olumsuz etkiler. Yazın ısınan hava ve artan nem etkisi ile cilt gözenekleri açılır, cildin sebum üretimi azalır, kılcal damarlar genişler. Yaz aylarının sonlarına doğru cildin en üst tabakası (epiderm) kalınlaşırken, uzun süren ultraviole hasarı neticesinde, orta deri (kollajen ve elastin içeren katman) ise incelir. Ultravioleye bağlı yüzeyel ve derin pigmentasyonlar olur, kılcal damarlar belirginleşir, mevcut cilt rahatsızlıkları ve alerjiler alevlenir. Cilt daha nemsiz, daha yağsız ve dış etkenlerden daha kolay etkilenebilir hale gelir. 54 ■ SONBAHAR 2010 SOĞUK HAVALAR CİLTTE HANGİ ŞİKÂYETLERE SEBEP OLABİLİR? Yazın akne, sivilce, sedef, egzema gibi cilt sorunları, bir süre için de olsa ortadan kalkar. Ancak yazın sona ermesiyle, ultraviole ışınlarının bu tedavi edici etkisi de azalır. Bu yüzden kış ayları bu hastalıkların alevlenme dönemleri olarak görülür. Ayrıca yaz mevsiminden daha nemsiz, kollajeni hasar görmüş, kılcalları genişlemiş, renk ve nem düzensizlikleri artmış cilt ile soğuk havalara hazırlıksız bir Kışa girerken cildiniz için uygun ürünleri seçerek, soğuk havaya yenik düşmeyin. MEEDİİKAAL ESTETTİKK HAZIRLANALIM? SONBAHAR 2010 ■ 55 MEDİİKAL ESSTEETİK geçiş, mevcut şikâyetleri belirginleştirip alerjik reaksiyonları, kuruluğu artıracak ve cildi yıpratacaktır. Özetle koruma işlevi bozularak daha duyarlı ve reaktif hale gelen cildiniz, özeninize her zamankinden daha muhtaç olacaktır. CİLDİMİZİ KIŞA HAZIRLARKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ? Öncelikle cildi, ölü hücrelerle kalınlaşan üst deriden arındırmak gerekir. Bunun için doğal meyve asitleri kullanılır. Bu ajanlar ciltteki kuruluk, leke, kırışıklık veya akne izlerinin derinliğine göre değişen konsantrasyonlarda kullanılır. Deri ve cildi yeniden yapılandırmak amaçlanır. Cildin bir bütün olduğu unutulmamalıdır. Ellerde ve dekolte bölgesinde gevşeme, sarkma, lekelerin giderilmesi için de gerekirse mezoterapi, peeling, kriyoterapi ve lazer işlemleri uygulanabilir. Mezoterapinin yeni bir türü olan PRP (platelet rich plasma) enjeksiyonunda da kişiden aldığımız kandaki tamir gücü son derecede yüksek olan trombositleri plasma ile birlikte ayrıştırıp yine kişinin cildine enjekte ediyoruz. Oldukça hızlı sonuç veren etkili bir antiaging yöntemi. Ayrıca dünya ile eş zamanlı olarak ülkemizde de iki yıldır uygulanan ‘mikropuncture’ yöntemi için de en uygun dönemdeyiz. Bu yöntemde CİLT TEMİZLİĞİ NASIL YAPILMALI? Cilt tipine uygun, alkol içermeyen bir temizleyici ile ve en az günde bir kez yapılmalı. Makyaj temizleyicilerin ve cilt temizleyicilerin aynı işi görmediğini bilmek gerek. Makyaj temizleyici ürünler, genelde çözücü ve yağ içerirler ve susuz kullanılırlar. Cilt temizleyiciler ise makyaj temizlendikten sonra ve su ile birlikte kullanılırlar. Günlük temizlik dışında, cilt tipinize göre doktorunuzun önerdiği aralıklarla, derin temizleme, eksfoliasyon veya (granüllü, enzimatik veya kimyasal) peeling de uygulamanız gerekir. KIŞ MEVSİMİNDE CİLDİ NASIL NEMLENDİREBİLİRİZ? Nem ihtiyacı arttığından daha yoğun “Kışın nem ihtiyacı arttığından daha yoğun nemlendirme özelliği olan kremler, beraberinde gerekiyorsa serum ve nem maskeleri kullanılabilir.” Uzm. Şebnem Utku yaşlanmasının önlenmesi ve tedavisi için etkin ve güvenilir olan bu tedavi, her sonbahar 2-3 seans olarak veya daha büyük şikayetlerde bir tedavi kürü olarak kullanılabilir. Cildin daha parlak ve pürüzsüz, gözeneklerin daha sıkı olmasını sağlar, ince kırışıkları giderir. Belirgin izler ve lekelerde ise lazerle soyma işlemi için güneşsiz mevsimler idealdir. Kimyasal peeling yöntemiyle derinin üst tabakaları tedavi edilirken mezolifting yöntemiyle de derinin alt tabakaları tedavi edilir. Cildin kaybettiği nem, vitamin, aminoasit ve mineral desteği, deri altına ufak iğnelerle enjekte edilir. Sigara, alkol kullanımı, stres, hava kirliliği, güneş ve yılların olumsuz etkilerini kaldırmak 56 ■ SONBAHAR 2010 ‘dermaroller’ isimli bir el aparatı ile cildin üst ve orta tabakasında binlerce mikrokanal açıp, üzerine büyüme faktörleri içeren ekstreler uygulanıyor. Böylece sadece yaz boyunca nem ve elastikiyetini kaybetmiş olan cilde, kaybettiklerini geri vermekle kalmıyoruz. Aynı zamanda kırışıklık, leke, akne, çatlak, yara-akne izi ve saç dökülmesi tedavileri de yapabiliyoruz. Doğru bakım ve nemlendirme de işin parçasıdır. Cilt soğuk havada nem kaybını karşılamak için, normalden fazla yağ üreterek reaksiyon verir. Bu da, akne ve siyah nokta oluşumunu artırır. Bu yüzden derin nemlendirme yapan serum ve maskelerin kullanımı, temizleme ve eksfoliasyon (ölü üst derinin atılması), mevsime ve cildin mevsimsel ihtiyaçlarına uygun ürünler kullanımı önemlidir. nemlendirme özelliği olan kremler, beraberinde gerekiyorsa serum ve nem maskeleri kullanılabilir. Dudaklar için özel koruyucular, eller için emolientler kullanılmalıdır. Kırışıklıklar için; retinol içeren ürünler kullanılacaksa, leke, kırışıklık, izler için kimyasal peeling veya lazer yapılacaksa en uygun mevsimde olduğumuz hatırda olmalı. CİLDİN KIŞ MEVSİMİNDE BESLENMESİ, SAĞLIKLI VE CANLI OLMASI İÇİN NELER YAPILABİLİR? Cildin içeriden de ihtiyaçları vardır. Uygun miktarda su tüketimi, düzenli uyku, alkolden, stresten, hava kirliliğinden uzak, sigarasız bir yaşam, düzgün beslenme, yeterli protein alımı, vitamin ve antioksidan desteği cildiniz için yapabileceğiniz en iyi iç destek olacaktır. P PLASTİK CCERRAHİ Prof. Dr. Necmettin Kutlu ÇARPIK BA BACAKLAR, KALIN AYAK BİLEKLERİ, DEFORME OOLMUŞ DİZ KAPAKLARI… BU SORUNLA SORUNLARIN HEPSİNİN ÇARESİ VAR. MEDICANA INTERNATION INTERNATIONAL İSTANBUL HASTANESİ’NDEN NEC PROF. DR. NECMETTİN KUTLU, BACAK VE AYAK ESTETİĞİ İLE İLG İLGİLİ BASİT MÜDAHALELERİN HASTALARIN YÜZÜNÜ GÜLD GÜLDÜRDÜĞÜNÜ BELİRTİYOR. Ç ARPIK BACAK NEDEN OLUR? ÖZELLİKLE TÜRK TOPLUMUNDA YAYGIN OLARAK Ö Ü İ İ NEDENİ BEBEKLİK GÖRÜLMESİNİN DÖNEMİNDE YAPILAN YANLIŞ KUNDAK MI? Özellikle son yllarda, bacak estetiği için yapılan ameliyatların sayısı hızla artıyor. Gerçek çarpık bacak deformitesi, kemik yapısında uygunsuz gelişimden kaynaklanan bir büyüme bozukluğudur. Bacaklar leğen kemiğinden ayak bileğine kadar dış bükey tarzda açık durur ve buna, ‘Yay bacak deformitesi’ denir. Ya da uyluklar birbirine yakın temasta iken ayak bileğine doğru bacak arası mesafesi giderek artar ve buna ‘Bitişik diz deformitesi’ denir. Yalancı çarpık bacak deformitesi ise yumuşak dokuyla ilgili bir sorundur. Bunların nedenleri arasında, kalıtsal etkenler, gelişim bozuklukları, iltihabi nedenler, beslenme bozuklukları, D vitamini yetmezlikleri, kas ve sinir hastalıkları sayılabilir. Bizdeki olay yanlış kundaklamadan çok akraba evlilikleri, yetersiz beslenme, vitamin eksikliklerine bağlıdır. ARTIK GENÇLER ÇOK ZAYIF OLMAK İSTİYOR. ÇOK ZAYIF OLMAK ÇARPIK BACAK İÇİN BİR NEDEN Mİ? Çarpık bacak oluşumunun nedenleri arasında beslenme ve vitamin yetmezliklerini saymıştık. Eğer gençler zayıf olacağım diye kendilerine yarar sağlayacak vitamin, mineral ve proteinlerden yoksun kalırlarsa, doğal olarak bu vücut geneline olduğu kadar vücudu taşıyan SONBAHAR 2010 ■ 57 PLLASSTİK CERRRAHİ bacaklara da yansıyacak, kemik ve kas yetmezlikleri nedeni ile bacaklar da çarpık olacaklardır. SINAV DÖNEMLERİNDE STRES SEBEBİYLE ÇOK KİLO ALIP VEREN GENÇLERİN BACAK ŞEKİLLERİNDE VE CİLTLERİNDE DEFORMASYON OLUYOR MU? Gençler seçme sınavı streslerine daha çok küçük yaştan giriyor ve onların Gerçek çarpık bacak deformitesi dediğimiz kemiğin gelişim bozukluğunu ilgilendiren durum, ortopedi uzmanlığı alanı içindedir ve salt kozmetik bir sorun olmaktan öte lokomotor, yani hareket ve postür dediğimiz bedenin duruş sağlığına yansır. Bu durumda kemiklere müdahale edilecektir ve kemiklerde yapılan işlemlerle eğrilmeler ve eksen değişiklikleri düzeltilecektir. Biraz zahmetlice olan bu girişimler son “Hastanın kendini ve istediklerini ifade etmesi tabii ki hakkıdır. Ancak oluşturulmasını istediği değişikliği kendinde göstermesi ve üzerinde konuşulup olabileceklerin tartışılması ve açıklanması en doğrusudur.” gerek fiziksel ve gerek ruhsal gelişimi oldukça derin yaralar alabiliyor. Okuldan derse ve dershaneye yetişeceğim derken fast food kültürü ile yetişiyorlar. Ne zamanında ne de doğru kaynaklardan beslenme olanakları olmuyor ve bu da onlarda beslenme bozukluğu yaratıp olumsuz gelişmelere yol açıyor. Sadece fiziksel beslenme mi? Hayır! ‘Fast life’, ‘Fast love’ ve ‘Fast music’ nedeni ile ruhları da beslenemiyor ve sonuçta sadece fiziksel değil, ruhsal beslenme olanakları da olmuyor ve bir sürü çarpıklık içinde bocalayıp kalıyorlar. VÜCUT ANATOMİSİNE GÖRE BACAK ŞEKLİ KAÇ YAŞINDA OTURUR,ÇARPIK BACAK AMELİYATI OLMAK İÇİN EN UYGUN YAŞ KAÇTIR? Vücut gelişimi kız çocuklarında daha erken olur ve erken biter. Ortalama 18 yaş bir sınır kabul edilebilir. Erkek çocuklarda ise bu daha uzundur ve 21-22 yaşlarına kadar devam edebilir. Çok önemli psiko-sosyal sorun olmadıkça bu yaşlardan önce böyle bir estetik girişim doğru olmasa gerektir. ÇARPIK BACAK SADECE KOZMETİK BİR PROBLEM Mİ? ÇARPIK BACAK AMELİYATI NASIL YAPILIYOR? 58 ■ SONBAHAR 2010 Prof. Dr. Necmettin Kutlu yıllarda ll d tteknikte k ikt ortaya t kkonan yenilikilik ler ve cerrahi deneyim ile daha tolere edilebilir duruma gelmişse de iyileşme süreci kemik kaynamasına bağlıdır. Sonrasında fizik tedavi ve rehabilitasyonu da gerektirebilir. Yalancı çarpık bacak deformitesi ise kemik yapıdan çok kas ve diğer yumuşak doku ile ilgilidir ve daha çok kozmetik sorun ağırlıklıdır. Bacaklardaki şekilsel bozukluk ya eğrilik veya deri ve yağ tabakasında dağılım bozuklukları ve orantısızlıktır. Örnek olarak dizlerde aşırı yağ birikimi, bileğin kalın olması, uyluğun daha ince bacağın daha kalın veya tersi olmasıdır. Burada çare plastik cerrahidir. Plastik cerrahi girişimleri olarak ya tek başına ‘liposculpturing’ veya ‘liposhaving’ dediğimiz ‘liposuction’ tekniği ile şekil verme, ya liposculpturing ile beraber yağ enjeksiyonu da eklenerek bir taraftan fazlayı alıp diğer taraftan gereken yeri yağ ile doldurarak orantıyı ve estetiği sağlamak veya implant dediğimiz silikon protezler kullanmaktır. Her koşulda, genel anestezi (özellikle hasta istemediği sürece ) gerektirmez. Küçük bir bölge ise lokal anestezi altında bile yapılabilir. Genel olarak spinal anestezi ile çok rahat yapılabilir. Hasta uyanık durumda ameliyathane ortamını görmek ve yaşamak istemiyorsa koldaki serumdan verilen ilaçla rahatlatılabilir ve geriye dönük olarak hiçbir şey hatırlamaz. Silikon protezler isteğe ve olguya göre geniş bir yelpazede boyutlara sahiptirler. Önceleri sadece jel dolu olanlar var iken şimdilerde katı olan ve şekillendirilebilen tipleri vardır. Hastanın tercihleri ve deformitenin yeri ve durumuna bağlı olarak kullanılabilirler. Hiçbir zararlı yönleri saptanmamıştır. Uzun yıllar sağlıkla yerlerini koruyabilirler. Diz eklemi arkasında deri kıvrımına uygun üç santimetrelik bir kesi ile girişilerek baldır içine yerleştirilir. Ameliyat süresi çok kısadır. Yarım ila bir saat arasında rahatlıkla yapılabilir. İyileşme çok çabuktur ve hasta hemen aynı gün evine gönderilebilir. Liposuction yapılmış ise bir ay kadar bir çorap giyme zorunluluğu vardır. Ancak, bacaklarına bir travma olmamasına özen göstermek koşuluyla günlük yaşantısına kısa zamanda dönebilir. BACAK AMELİYATI YAPTIRMAK İSTEYEN GENÇLERİN, İDOL BELİRLEDİKLERİ BİR ÜNLÜ BACAĞI VAR MI? FOTOĞRAFINI KESİP GETİRDİKLERİ, “BÖYLE BACAK İSTİYORUM” DEDİKLERİ BİR ÜNLÜ VAR MI? Burun için olsun, başka bir organ için olsun, fotoğraf getirip, “Böyle bir şey istiyorum” diye gelen hastaya dikkat etmek gerektir. Genel olarak beklentileri zor olan hasta gurubudur. Gerek “Ayak sağlığına uygun ayakkabı giymek en akıllıca iş. PLLASSTİİK CERRRAHHİ Stiletto giyeceğim diye hem ayak sağlığınızı yitirmek hem de bacak ve omurganıza, damar ve sinirlerinize zarar vermek gibi sorunlar yaşayabilirsiniz.” kendilerini ve gerekse cerrahlarını üzebilirler, çünkü gösterdikleri kendilerine ait olmayan veya çoğunlukla uygun düşmeyecek bir yapıdır. Hastanın kendini ve istediklerini ifade etmesi tabii ki saygı gösterdiğimiz en doğal hakkıdır ancak oluşturulmasını istediği değişikliği kendinde göstermesi ve üzerinde konuşulup olabileceklerin tartışılması ve açıklanması en doğrusudur. Aksi taktirde getirdiği resmi kabullendiğinizde, siz hastanıza onun aynısını yapma sözünü vermiş olmaktasınız ki, bu hukuken sakıncalar doğurur ve etik değildir. parmakların yapışıklığı, parmağın diğerlerine göre orantısız kalınlığı, tırnak yatağı bozuklukları sayılabilir. Bu tarz girişimlerde fonksiyonel sorunlar olmuyor ve yürüme dengesi bozulmuyor, Parmakların dolaşım ve sinir yapısına özen gösterilirse önemli bir sorun yaşanmaz. AYAK TARAĞI ESTETİĞİ ARTIK STİLETTO ETKİSİNE MARUZ KALAN BİRÇOK KİŞİNİN MECBURİYETİ HALİNE GELDİ. ESTETİK OPERASYONLAR ARASINDA EN ZOR KATEGORİDE DEĞERLENDİRİLİYOR KALIN AYAK BİLEĞİ OLANLAR DEĞİL Mİ? NE KADAR SÜREDE İNCELTMEK İÇİN GELİYORLAR MI? AYAĞA KALKILABİLİYOR? BU AMELİYATI OLAN KİŞİNİN TEKRARLAMA RİSKİ VAR MI? SONRADAN BİLEKLERİ TEKRAR Ayak tarağına yapılan girişimler bizim “Ekstrem cerrahi” dediğimiz gerçekten uç uygulamalardır. Çok ender yapılan girişimlerdir. Örnek vermek gerekirse, ayağı daha ince göstermeyi amaçlayan ayak tarağını daraltma ameliyatı bunlardan biridir. Daha çok transseksüellerce istenen bir durumdur. Unutulmaması gereken burada ayağın dördüncü parmağının feda edilmesidir ki bunu herkesin kolay kolay kabulleneceğini zannetmiyoruz. Dolayısıyla “Ayak parmağı mı, stiletto mu?” diye sorulduğunda herhalde tercih parmak yönünde olur diyoruz. KALINLAŞABİLİR Mİ? RİSKLERİ NELERDİR? KOZMETİK BİR PROBLEM Mİ? Her tür şekilsel bozukluk için olduğu gibi ayak bileğinin kalınlığından şikâyetçi hastalar da bize başvuruyor. Burada püf noktası ayak bileğinin kalınlığına neden olan dokunun hangisi olduğudur. Kemik yapı veya kas kitlesi ise burada yapılabilecekler kısıtlıdır. Artı ve eksisini çok iyi değerlendirmek gerektir çünkü fonksiyonel sıkıntılar yaşanabilir. Ancak yağ dokusu ise kolaydır. Titiz bir liposuction yapılarak olay çözümlenebilir. Hasta kendine dikkat etmez ise tekrar ortaya çıkabilir ancak yeniden uygulama yapılabilir. Bu tabii ki çoğu zaman kozmetik bir orantısızlık sorunudur. AYAK PARMAKLARININ GÖRÜNTÜSÜNDEN RAHATSIZLIK DUYDUĞU İÇİN ESTETİK YAPTIRAN GENÇLER OLUYOR MU? YAPILAN ESTETİK AMELİYAT YÜRÜME DENGESİNİ ETKİLEYEBİLİR Mİ? RİSKLERİ VAR MI? Doğuştan veya sonradan kazanılmış parmak bozuklukları olan hastalarımız oluyor. Bunlar arasında fazla parmak, AYAK VE BACAK AMELİYATI YAPTIRANLARIN YAPMAMASI GEREKENLER NELERDİR? YÜKSEK TOPUKLU AYA KABI GİYEBİLİRLER Mİ? Ayak sağlığına uygun ayakkabı giymek en akıllıca iş olacaktır herhalde. Yoksa stiletto giyeceğim diye hem ayak sağlığınızı yitirmek hem de bacak ve omurganıza, damar ve sinirlerinize zarar vermek gibi sorunlar yaşayabilirsiniz. Ayrıca ön kısmı künt, yuvarlak gelen çok şık klasik modelleri andıran ayakkabılar da şu anda revaçta. Dürüst bir cerrah hastalarının duymak istediklerini değil, doğruları uygun bir lisanla söy- leyebilendir. Liposuction yaptıranların basınçlı özel çorapları giymeleri ve evde iken toplardamarların işlevini kolaylaştırmaya yönelik bacaklarını kalp seviyesinden yukarıda tutmaları önerilir. Yüksek topuklu ayakkabıları bir ay sonra rahatlıkla giyebilirler. DİZKAPAĞININ ŞEKLİNDEN HOŞNUTSUZ OLANLARIN SAYISI DA HAYLİ FAZLA. DİZKAPAĞI AMELİYATI, ÖNERİLEN BİR AMELİYAT MI? Diz bölgesi kadını cazip gösteren bölgelerden biri olarak tanımlanır. Dolayısıyla bu bölgenin estetiği tabii ki önemlidir. Ancak diz eklemi de çok önemli eklemlerden biri olup ona özen göstermek gerektir. Burada esas saptanması gereken dizdeki deformitenin yumuşak doku ve özellikle de yağ dokusuna bağlı olup olmadığıdır. Eğer sorun yağ dokusu ile lokal anestezi ile yapılacak ince kanüllü bir liposuction mutluluk getirecektir. Eğer doku eksikliği varsa yağ enjeksiyopnu ile desteklemek yine çözüm oluşturacaktır. Ancak, sorun kemik veya kaslar ise orada durup ortopedistlere danışmak ve işi onlara bırakmak doğru olacaktır. SONBAHAR 2010 ■ 59 ESTETİK CERRAHİİ Estetikte, cerrahi girişimin amacı önemli. 60 ■ SONBAHAR 2010 Prof. Dr. Necmettin Kutlu ESTETTİKK CERRRAHHİ ESTETİK OPERASYONLAR GENÇLEŞİYOR GENÇLER ARASINDA ESTETİK AMELİYATLAR HIZLA YAYILIYOR. ÖZELİKLE BURUN, KULAK ESTETİĞİ VE KARIN GERDİRME AMELİYATLARI REVAÇTA. MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL HASTANESİ’NDEN PROF. DR. NECMETTİN KUTLU, GENÇLERE YAPILAN ESTETİK AMELİYATLARDA BELLİ KRİTERLERİN GÖZETİLMESİNDEN YANA. G ENÇLERDE ESTETİK OPERASYONLARA ESKİYE ORANLA DAHA ÇOK TALEP VAR MI? Toplumsal iletişimde yer alan her sosyo-entelektüel kişi için aslında görünüm ve beden algılanması çok önemlidir. Aslında adolesan çağı gençlerde estetik cerrahi girişimleri daha da eskilere dayanıyor. Ancak, medyanın ilgisini son zamanlarda üzerine daha çok çekti. Yine de, son zamanlarda katlanır tarzda talep artışını biz de yaşayıp gözlemliyoruz. Özellikle 2000’li yıllardan sonra, bu artış daha da belirginleşti. Sadece bizim ülkemizde değil, yurtdışında da daha büyük boyutta söz konusu. Nitekim ben de profesyonel amaçlı ziyaretlerimde yoğun bir talebe muhatap oldum. GENÇLER ARASINDA EN ÇOK TERCİH Prof. Dr. Necmettin Kutlu EDİLEN, MODA OLAN ESTETİK AMELİYAT HANGİSİ? SONBAHAR 2010 ■ 61 ESSTEETİK CERRRAHİ Yüzün en çıkıntılı ve belirgin ögesi olan burun, gençlerin de hedef estetik organı olma özelliğini koruyor. Tarihçiler boşuna, “Kleopatra’nın burnu biraz daha kısa olsa idi dünyanın tarihi değişirdi” dememişler. Yarının tarihini yazacak gençler de doğal olarak ilk değişimi burunlarında yaşamak istiyorlar. unutmadan, kararı hasta ve ebeveyni ile diyalog kurarak iyi bir süzgeçten geçirmeliyiz. Yararı ve olası olumsuzlukları objektif bir şekilde gözden geçirmeliyiz. Aslında bu tarz yaklaşım meme küçültme için de geçerlidir. Karın germe daha çok fazla kilo verme sonrası ortaya çıkan aşırı deri sarkmaları ve çatlakların yok edilmesine yönelik yapılır. Bunu yapmadan önce hastanın psikolojisi iyi değerlendirilmeli KIZLAR VE ERKEKLERDE EN ÇOK TERCİH EDİLEN ESTETİK AMELİYAT TÜRLERİ NELER? Kızlara öncelik verecek olursak, burundan başlamak üzere, meme küçültme, büyütme ve/veya asimetri düzeltilmesi, kepçe kulak, dudak kalınlaştırma, liposuction, yağ veya değişik dolgu maddelerinin enjeksiyonu, nedbelerin yok edilmesi, karın gerdirme ve çarpık bacakların düzeltilmesi olarak sıralayabiliriz. Erkeklerde ise yine burun ön sırada olmak üzere, kepçe kulak düzeltilmesi, özellikle liposuction ve jinekomasti dediğimiz memelerde aşırı büyüme ve kitle oluşumu, nedbelerin düzeltilmesi ve akne izlerinin silinmesi ve karın germe sayılabilir. ESTETİK GİRİŞİMLER İÇİN BEKLENMESİ GEREKEN BİR YAŞ SINIRI VAR MI? Burun ameliyatları için şimdiye kadar genelde kabul edilen yaş sınırı kızlarda 17, erkeklerde 18 yaş iken, son zamanlarda bunun iki yaş geriye çekildiğini görmekteyiz. Yani kızlar 15, erkekler ise 16 yaşlarında ameliyat edilebiliyorlar. Kızlarda büyük memeler, özellikle batı ülkelerinde cinsel yaşamın erken başlaması ve doğum kontrol haplarının kullanılması nedeniyle, oldukça sık görülebiliyor. Büyük memeler, sırt ve omuzlarda ağırlık, boyunda kamburlaşma ve psiko-sosyal rahatsızlıklara yol açabilir. Bu nedenle 15-16 yaş gibi erken dönemlerde bile yapılır duruma gelinmiştir. Kulak, daha henüz beş yaşında 62 ■ SONBAHAR 2010 “Kızlar genellikle burun, meme küçültme, büyütme, kepçe kulak, dudak kalınlaştırma, liposuction ve karın gerdirme ameliyatları yaptırıyor. Erkekler arasında ise, burun, kepçe kulak, meme küçültme ve karın germe ameliyatları yaygın.” iken erişkindekinin boyutlarına hemen hemen gelmiş olur. Ayrıca erken yaşta kulak kıkırdağı daha yumuşak ve direnci az olduğundan, erişkindeki gibi inceltme işlemine gerek duyulmaksızın katlanabilir. Dolayısıyla çok erken yaşta girişime en kolay ve rahat karar verebildiğimiz organ budur. Liposuction, bilindiği gibi, aslında bir zayıflatma değil, şekillendirme girişimidir. Bunun için gençler henüz aktif ve enerjik iken kilolarını aktivite, spor ve diyet yaparak atabilirler ve ancak sonra, gerekirse, ‘liposculpturing’ dediğimiz teknik ile vücuda şekil verme işlemi yapılabilir. Yine de gelişmekte ve her an değişmekte olan bir yapıda bu tarz girişimleri yapmadan önce, gelecekte ne olacağını bilmediğimiz bir sürece müdahale de bulunduğumuzu ve yakın zamanda tekrar kilo alma veya verme olgusunu yaşayıp yaşamayacağına dair iyi bir kanaat getirilmelidir. GÜZEL VE NEREDEYSE BİRBİRİNE BENZEYEN GENÇ KIZLARIN OYNADIĞI TELEVİZYON DİZİLERİ ESTETİK AMELİYATLARIN GENÇLER ARASINDA YAYGINLAŞMASINDA ETKİLİ OLABİLİR Mİ? Estetik girişimlere katlanan tarzdaki talep artışının en önemli etkeni tabii ki yazılı ve görsel basındır. Bu renk, hareket ve sunu dolu, her kanalda sayıları giderek artan diziler, pop star, türkü star veya benzeri yarışmalar, ki bunlardan birisi de daha çok küçük yaş gurubunu da içeriyordu, buralarda uygulanan makyaj, giysiler, takılar, mizansenler ve en önemlisi ESTETTİKK CERRRAHHİ uyandırılan hayaller hep önemlidir. Bu arada çıkan renk dolu gençlik dergileri, fotoğraf teknikleri yine etkili. Ancak, bu arada etken olarak biz plastik cerrahlar, kendimize de pay çıkartacak olursak, geliştirilen yeni tekniklerimiz cerrahiyi daha uygun, kısa zamanlı emin ve güvenilir kılmıştır. Sonuçlarının da daha erken dönemde sorunsuz görülmesi ve bunların yine basına yansıması talep artışlarına önemli katkı getirmiştir. GENÇLER ESTETİK AMELİYATLARI YAZ TATİLİNDE Mİ YAPTIRIYOR? AMELİYATLAR NE KADAR SÜREDE İYİLEŞİYOR? Deneyim ve beceri ile birleşen doğru karar ve teknik ameliyat sonrası iyileşme sürecinde çok önemlidir ve bu süreyi kısaltmakta baş etkenlerdir. Örneğin burun ameliyatları sonrası görülen morarma, göze kan oturması, aşırı ödem ya hiç görülmez veya çok küçük miktarlarda görülebilir. Normalde burun alçısı bir haftada alındığında, bunların artık ya geçmiş olması veya az izlerinin kalması beklenir. Her ne kadar burnun tam oturması altı sekiz ay kadar sürerse de bir hafta sonra ancak kişinin kendinin anlayabileceği bir ödem görülebilir. Artık abartılı ‘fındık ve oyuk’ tarzı burunlar demode olduklarından kendilerini tanımayan biri onların burun estetiği geçirmiş olduğunu bile bilemezler. Arkadaşları ise, “Senin yüzünde bir değişiklik var, ama nedir anlayamadık” derler. Bu kepçe kulak için de böyledir. Karın germe biraz sıkıntı verebilir ve on beş gün kadar nispeten bir kısıtlama yaşanabilir. Bu nedenlerden dolayı artık 15 günlük ara tatillerde bile bu ameliyatlar yapılıyor. GENÇLER ESTETİK AMELİYAT YAPTIRMAYA AİLELERİ İLE BERABER Mİ KARAR VERİYOR? YOKSA OPERASYON GEÇİRECEKLERİNİ AİLE VE ÇEVRELERİNDEN SAKLIYORLAR MI? Ülkemizdeki henüz yaşayan geleneksel yapı sonucu çoğunlukla gençler aileleri ile birlikte bize geliyorlar. Bazen de aile içinde kendilerine yaşça ve duyguca en yakın buldukları ile beraber geliyorlar ve bize danışıyorlar, fikir sahibi oluyorlar. Ancak öğrenci kesiminin aileleri il dışında olduklarında görüşmeye kendileri yalnız da gelebiliyorlar. Her ne kadar genç adolesan kişiden hukuken sorumlu ebeveyn ise de, öz olarak beden yapısı ile ilgili rahatsızlık gence ait olduğundan, onun bu ameliyatı olma dürtüsü bizce daha önemlidir. Bu konuda ne cerrah olarak biz, ne de ebeveyn yönlendirme hakkına sahip değilizdir. Yine de bazı ilkeleri gözetmeli ve bunların doğrultusunda hareket etmeliyiz. Cerrahi girişimin amacı önemlidir. Düşünülen girişim gerçekçi midir? Genç kişi, ameliyatı olma kararında yetkin ve arkasında duracak farkındalığa sahip midir? Şekilsel bozukluk belirgin midir? Bunu düzeltmekle ilgili beklentilerinde gerçekçi bir yapıda mıdır? Fiziksel olgunluk düzeyi bu girişimi kaldırabilecek midir? Şekilsel bozukluk nedeniyle toplumsal yaşamda duyduğu acı ve rahatsızlığın boyutu büyük müdür? Hasta ameliyat sonrası süreçte uyumlu olabilecek ve oluşan değişimi kabullenecek midir? Ebeveynler ameliyatı ne kadar desteklemektedirler? Ne kadar gerçekçidirler? Bu kriterlerin değerlendirilmesi gerekir. MEZUNİYET HEDİYESİ OLARAK ESTETİK AMELİYAT YAPTIRMAK İÇİN GELEN AİLELER VAR MI? Elbette bu şekilde gelen aileler var. Ancak, bizim pratiğimizde daha çok evlilik öncesi hazırlık amaçlı başvurulara daha çok rastladık. “Estetik girişimlere katlanan tarzdaki talep artışının en önemli etkeni yazılı ve görsel basın.” SONBAHAR 2010 ■ 63 TARİH Dü Düzenleyen Medicana Çamlıca Hastanesi Başhekimi Uzm Dr. Ali Rahimi Uz HEKİM, BAKAN, FİLOZOF ORTAÇAĞA DAMGASINI VURAN ÖNEMLİ BİLGİNLER ARASINDAYDI İBN-İ SİNA. KÜÇÜK YAŞLARDAN İTİBAREN TEOLOJİ, FİZİK, MATEMATİK VE TIP ALANINDA ÇALIŞTI. TARİH ONU, TIBBIN BÜYÜK İSİMLERİ ARASINDA YAZDI. ilozof tabip İbn-i Sina, Ağustos 980 tarihinde, bugünkü Özbekistan sınırları l içerisindeki d k Buhara şehrinin, Afşane köyünde dünyaya geldi. On yaşındayken o devrin klasik eğitimini bitirip, geometri, İslam hukuku, Grek felsefesi ve mantık öğrendi. Hocalarını geride bırakıp, kendi başına teoloji, fizik, matematik ve özellikle tıp alanında çalıştı. 16 yaşında tanınmaya başlayan İbn-i Sina, idaresi altında hekimler çalıştırmaya başladı. Bir buçuk senesini tamamen felsefeye adadı. Bu süre boyunca kendi F 64 ■ SONBAHAR 2010 TARİH ifadesi ile 40 kez okuyup anlamadığı Aristo’nun Metafizik isimli eserini, tesadüfen eline geçirdiği Farabi'nin yorumu ile anladı. KISKANDIRAN YÜKSELİŞ 18 yaşına geldiğinde, bilinen bütün ilimlere vakıftı. Aynı dönemde, Buhara Sultanı’nın yanına çağırıldı ve onun çare bulunamayan hastalığını tedavi etti. Bu başarısı, hayatının dönüm noktası oldu. Çünkü sultanın değerli kütüphanesi, emrine sunuldu. İbn-i Sina, bilgilerini o kütüphanede artırma fırsatı buldu. Öyle ki 22 yaşında, sultanların politik kararlarını vermeden önce danıştıkları biri haline geldi. Hekim, bakan ve filozof olarak dolu ve hareketli bir hayat sürdürmeye başladı. Devlet işleri ile meşgul olduğundan, geceleri ve hatta at üzerindeyken bile yazmaya devam etti. İbn-i Sina’nın hızlı yükselişi, beraberinde siyasi iftiraları da getirdi. Bir süre sonra görevinden alınıp, Ferdecan Kalesi’ne kapatıldı. Ama hapis kaldığı dört ay boyunca üretmeyi sürdürdü ve üç eser yazdı. Ünlü filozof, tutsaklığı bittikten sonra, Hemedan'a döndü. Ama çevresi, kendini kıskananlarla doluydu. O da gizlice İsfahan'a kaçtı. İsfahan'da kendini özellikle bilimsel çalışmalara verdi ve pek çok eser kaleme aldı. 1307’de Hemedan'a döndüğünde, rahatsızlandı. Tıbbın temel taşlarından ‘Avicenna’ isimli eseriyle ünlenen filozof, 57 yaşında vefat etti. İYİLİK İÇİN KÖTÜLÜK DE GEREKİR İbn-i Sina'ya göre ruh manevi bir cevherdi. Ruhun bedenden ayrı manevi bir cevher olduğunu kanıtlamak için ‘insanı tair’ (l'homme volant/uçan insan) diye bilinen bir temsil kullanmıştı. İbn-i Sina'ya göre nefis birleşeceği bedeni almadan önce ferdi varlığı yoktu. Onun psikolojiyi Genç yaşta üne kavuşan İbn-i Sina, henüz yirmi iki yaşında, sultanların politik kararlarını vermeden önce danıştıkları biri haline gelmişti. ESERLERİ İbn-i Sina pek çok ilim dalında eserler yazmış ve özellikle tıp ve felsefe dalında ün kazanmıştır. On yedisi sadece tıbba ait, yaklaşık yüz altmış eseri vardır. Başlıca eserleri arasında, ‘El-Şifa’ ve açıklama ve deneye dayanan El-Kânun fi’t-Tıp (Tıp Kanunu) sayılabilir. Beş kitaptan oluşan El-Kânun fi’t-Tıp’pın ilk kitabı, anatomi ve koruyucu hekimlik, ikincisi basit ilaçlar, üçüncüsü patoloji, dördüncüsü ilaçlarla ve cerrahî yöntemlerle tedavi ve sonuncusu ise çeşitli ilaç terkipleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler verir. değerlendirişi de, fiziğe ve metafiziğe bağlıydı. Deneysel ve rasyonel psikoloji olarak ikiye ayırıyordu. Ayrıca eserlerinde ahlaka felsefi açıdan yaklaşarak ahlakı da, bölümlere ayırır. Ünlü filozofa göre, ‘fiziki’, ‘psikolojik’ ve ‘metafizik’ olmak üzere, üç türlü kötülük vardı. Fiziki kötülüğe İbn-i Sina, “Kötülük” diyordu. Psikolojik kötülük, keder, elem şeklinde görülür. İbn-i Sina metafizik kötülüğü ‘günah’ olarak adlandırır. Filozofa göre iyilik, yetkinlik ve mutluluk fikrinin doğması için, kötülüğün olması gereklidir. Mutluluk ise ruhun temizlendiği ve faal akla yöneldiği eylemdir. Böylece mutluluğa yönelen insan, filozofun ‘ruhun temizlenmesi’ dediği bir çeşit tasavvufi yükselmeyi uygulayacaktır. SONBAHAR 2010 ■ 65 MEDICANA HASTALIKTA SAĞLIKTA DERGİSİ ABONE FORMU VE OKUR ANKETİ Aşağıdaki bilgileri doldurun, ‘Hastalıkta Sağlıkta’ Dergisine ÜCRETSİZ abone olun. Dergimiz hiçbir ücret ödemeden adresinize ulaştırılsın. www.medicana.com.tr ■ ADI SOYADI: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ■ DOĞUM TARİHİ:. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ■ DOĞUM YERİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ■ MESLEĞİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ■ DERGİ TESLİM ADRESİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ........................... ■ SEMT: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ■ POSTA KODU: . . . . . . . . . . . . . . . ■ ŞEHİR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ■ TEL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ■ GSM: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ■ E MAİL: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ■ İŞ/EV ADRESİ: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..................................................................... ■ EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ HASTANEMİZ ÇAMLICA BAHÇELİEVLER MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA AVCILAR BAHÇELİEVLER DİŞ MEDICANA INTERNATIONAL İSTANBUL ■ HASTANEMİZİ İLK NEREDEN DUYDUNUZ: .................................................................... ■ EN SIK HİZMET ALDIĞINIZ BÖLÜM VEYA BÖLÜMLER: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .................................................................... ■ DERGİMİZDE GÖRMEK İSTEDİĞİNİZ KONULAR: . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ■ DERGİMİZDE EKSİK BULDUĞUNUZ VE EKLENMESİNİ ARZU ETTİĞİNİZ KONULAR: . . . . . . . . .................................................................... 66 ■ SONBAHAR 2010 ✂ ....................................................................