Benim “Son”baharım (Gazete Bilkent, Özvural, 2015) Her başlangıcın bir sonu ve her sonun bir başlangıcı olduğunun en açık örneği sanırım bu fotoğraf. Henüz yeşili kaybetmemiş yeryüzü, sararmaya yüz tutmuş yapraklar… Tohumun yeniden yeşereceğinin, çiçeklerin yeniden açacağının, yağmurlu günlerin sırasını, güneşli günlere devredeceğinin en sevimli hali… Sevmenin ve sevilmenin en tatlı zamanı… Solmuş duyguların arasından, taze tomurcukların yeniden yeşereceğinin en güzel anlatısı. Kimilerine göre en sevimsiz mevsim olsa da bana kalırsa yeşerecek umutları olmadığındandır o kimilerinin. Sıcak bir bardak kahvenizle, saatlerce izleyip düşleyebileceğiniz en güzel mevsimdir sonbahar. Bir senenin ve onunla gelen kötü anıların mazide kaybolup gideceğini hissettiren bahardır aslında. Sonbahar yalnız başına düşünülmemeli. Nasıl her sonlu yaşantıya yeniden doğacak gözüyle bakıyorsak sonbahar da böyledir işte. Çok şey anlatır sonbahar. Dök yapraklarını, kurtul diyerek haykırmaz ama daha güzelini sunar size. Nasıl yapılacağını, canlı canlı öğretmeyi dener her seferinde. Kimi zaman umursamazca adımlarımız arasında akıp giden yapraklar, dili olsa ne dertler anlatacaktır bize. Kimleri kimleri görmüştür. Hangi rüzgar ona esip, ne zaman dökmüştür onu dalından. Ama dökülmüştür artık. İlkbahara saklar kendini. Yeniden dalında biteceği ağacı bekler. Yeni bir başlangıç yapar. Aslında sonbaharın son olmadığını en güzel şekilde öğütler bize. Sevmenin en güzel mevsimidir sonbahar. Hafif ışıltılı güneş, bulutların arasından vururken, soğuktan kızarmış tenlere, tonlarca makyaj malzemesinden daha çok yakışır. Tatlı bir gülümsemeyle tir tir titreyen içinizi habersizce ısıtır. Hatta bir de, küçük küçük, sarıdan kahverengiye çalan yapraklarla sarılıysa etrafınız, bambaşka hissedersiniz. Yağmur damlaları yeni yeni kesmişken kendini, toprak kokusu işlerken ciğerlerinize, sevmeyi ve sevilmeyi arzularsınız yeniden. Eski sevdalarınız gözünüzün önünden film şeridi gibi geçerken hicran rüzgârlarının estiğini sanırsınız başınızın üstünde. Ama aslında sonbahardır saçlarınızı dalgalandıran. “Bırakın maziyi!” Demesinin en içten şeklidir bu sonbaharın. Kızmıştır belki. Binlerce ağaç, sayısız yapraklarını dökerken yerlere, neden dökemeyiz biz derdimizi yaprak misali. Hazan mevsimi diye anılan sonbahar, benim sonbaharım değil anlaşılan. Benim sonbaharımda üzülmeye yer yok. Mevsimlerden kışın, belki dondurucu soğuğun, belki kimsesizliğin, ıssızlığın habercisi olduğu kadar yeni bir doğuşun, yeniden dirilişin habercisi benim sonbaharım. Yapraklarının arasında yatan, ne yarınlar ne umutlar varken, sarısını alıp hüzne çevirmek vefasızlıktan ibaret sanırım benim gözümde. Aslında belki de korkudan ibarettir bu konuşulan sonbahar. Ölümü hatırlattığı içindir. Solan her çiçek gibi yaratılan her varlığın da sonunun geleceğine işarettir. İliklerini titreten sonbahar soğuğu, belki de ölüm korkusunun verdiği histen ibarettir. Yahya Kemal’in de dediği gibi “Fânî ömür biter, bir uzun sonbahâr olur. Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, târümâr olur.”1 Diyorlardır belki de. Ancak ömür biter, güzellikler perişan olur da insanoğlu da diriltilmez mi ilkbahar gibi? Her sonbaharın bir ilkbahar habercisi olduğu gibi her ölüm de bir doğumun ulağı değil midir? Her güzellik sona eriyor ise sonbaharla, kuşlar yeniden cıvıldayacak ve çiçekler yeniden açacak ilkbaharda. Yarın kadar umut dolu sözler bunlar ama bazılarına dün kadar uzak gelebilir. Gelmesin!. Bu bahar hepimizin baharı. Dökülüp saçılmak için, hüzünden, üzüntüden, umutsuzluktan kurtulmak için en güzel mevsim olsun bize. Her kirlenmiş kağıt yaprağının buruşturulup atılması gibi, yeni, tertemiz, bembeyaz bir sayfaya geçer gibi geçelim. Sadece umutsuzluklarımızı, hüznümüzü değil, güzelliklerimizi de dökelim sonbahara. Bir tohum gibi saçalım etrafımıza. Gülücükler olsun tohumlarımız ve iyilikler olsun meyveleri. Yeniden yeşerecek olana, ilkbahara, sevgiye ve merhamete dair neyimiz varsa dökelim tohumlarımızla. Solan her çiçeği tekrar yeşertmek için, aşk merhamet ve daha nice güzellikler adına. 1 Yahya Kemal Beyatlı, Sonbahar Şiiri Sözü Geçen Çalışmalar Özvural, K. (2015, 09 26). Gezete Bilkent. 11 30, 2015 tarihinde www.gazetebilkent: http://www.gazetebilkent.com/2015/09/26/hazan-sari-sarkilarin-anasi/ adresinden alındı