remisyonda şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarında zihin kuramı

advertisement
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
REMİSYONDA ŞİZOFRENİ VE BİPOLAR BOZUKLUK
HASTALARINDA ZİHİN KURAMI BOZUKLUKLARININ
İÇGÖRÜ VE DİĞER BİLİŞSEL İŞLEVLERLE İLİŞKİSİ
Dr. Ayşegül SAKARYA
PSİKİYATRİ ANABİLİM DALI
TIPTA UZMANLIK TEZİ
DANIŞMAN
Prof. Dr. Halise DEVRİMCİ ÖZGÜVEN
ANKARA
2012
i
KABUL VE ONAY
i
ÖNSÖZ
Tezimin gerçekleşme sürecinin her aşamasında ve uzmanlık eğitimim süresince
karşılaştığım her tür sorunda özenli destek ve katkılarından dolayı, tez danışmanım,
değerli hocam Prof. Dr. Halise Devrimci Özgüven’e,
Değerli hocam, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Engin Turan’a,
Kişisel gelişimime ve eğitimime özverili katkılarından dolayı, tüm uzmanlık
eğitimim boyunca bana emek vermiş olan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Psikiyatri Anabilim Dalı’ndaki tüm değerli hocalarıma,
Tezime katkılarından dolayı Doç.Dr. Erguvan Tuğba Özel Kızıl’a ve Uz. Dr. Bora
Baskak’a, tezimle ilgili nöropsikolojik test uygulamaları konusundaki yardımları
nedeniyle Klinik Psikolog Seda Haran’a, tezime katkılarından dolayı Klinik Psikolog
İlkiz Altınoğlu Dikmeer ve Klinik Psikolog Tuğba Ayaz’a,
Yaşamım boyunca bana her zaman destek olan annem ve babama,
Bu beş yıllık süre zarfında, kişisel ve mesleki olgunlaşmamdaki katkılarından dolayı
en iyi arkadaşım ve sevgili eşim Dr. Direnç Sakarya’ya, hayatımın son iki yılını, en
güzel yıllarım haline getiren, varlığıyla hayatı daha iyi anlamama aracı olan sevgili
oğlum Kerem Sakarya’ya
en içten teşekkürlerimle...
Dr. Ayşegül SAKARYA
ii
İÇİNDEKİLER
KABUL VE ONAY ...................................................................................................... i
ÖNSÖZ ........................................................................................................................ ii
İÇİNDEKİLER ........................................................................................................... iii
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ............................................................... vi
TABLOLAR DİZİNİ ................................................................................................. vii
1. GİRİŞ ....................................................................................................................... 1
2. GENEL BİLGİLER ................................................................................................. 4
2.1. Zihin Kuramı Kavramının Tanımı ve Fenomenolojisi .................................... 4
2.1.1. Zihin Kuramının Tanımı ...................................................................... 4
2.1.2. Zihin Kuramı Kavramının Tarihçesi ................................................... 5
2.1.3. Zihin Kuramının Evrimsel Karşılığı .................................................... 5
2.1.4. Zihin Kuramı Kavramının Tanımlayıcı Modelleri .............................. 7
2.1.5. Zihin Kuramının Nöroanatomik Karşılığı ........................................... 8
2.2. Psikiyatrik Hastalıklarda Zihin Kuramı ......................................................... 10
2.2.1. Şizofrenide Zihin Kuramı .................................................................. 10
2.2.2. Bipolar Bozuklukta Zihin Kuramı ..................................................... 25
2.3. Şizofreni ve Bipolar Bozukluk İlişkisi ........................................................... 31
2.4. Psikotik Bireylerde ZK Bozukluklarının Bilişsel İşlevlerle İlişkisi............... 31
2.5. Çalışmanın Dayanakları, Amacı ve Hipotezleri ............................................ 32
3. GEREÇ VE YÖNTEM .......................................................................................... 34
3.1. Örneklem ........................................................................................................ 34
3.1.1. Hastalar İçin Çalışmaya Alınma Ölçütleri......................................... 34
3.1.2. Sağlıklı Kontroller İçin Çalışmaya Alınma Ölçütleri ........................ 35
3.1.3. Hastalar ve Sağlıklı Kontroller İçin Çalışmadan Dışlanma
Ölçütleri ............................................................................................. 35
3.2. Veri Toplama Araçları ................................................................................... 36
3.2.1. Sosyodemografik ve Klinik Bilgi Formları ....................................... 36
3.2.2. DSM-IV Eksen-I Bozuklukları için Yapılandırılmış Klinik
Görüşme (SCID-I) ............................................................................. 36
iii
3.2.3. Wechsler Yetişkinler için Zekâ Ölçeği-Revize Form (WYZÖR) ....................................................................................................... 36
3.2.4. Wisconsin Kart Eşleme Testi (WKET) ............................................. 37
3.2.5. İşitsel Üçlü Sessiz Harf Sıralaması Testi ........................................... 37
3.2.6. ZK Testleri ......................................................................................... 38
3.2.6.1. Birinci Derece ZK Testi ..................................................... 38
3.2.6.2. İkinci Derece ZK Testi ....................................................... 39
3.2.6.3. İmayı Anlama Testi ............................................................ 39
3.2.6.4. Pot Kırmayı Fark Etme Testi ............................................. 40
3.2.7. Sözel Kelime Akıcılığı Testi-Kontrollü Kelime Çağrışım Testi ....... 40
3.2.8. Birchwood İçgörü Ölçeği .................................................................. 40
3.2.9. Tedaviye Uyumun Değerlendirmesi .................................................. 41
3.2.10. Sosyal ve Mesleki İşlevselliğin Değerlendirilmesi Ölçeği
(Social and Occupational Functioning Assessment Scale SOFAS) ............................................................................................. 41
3.2.11. Hastalık Şiddetini Değerlendiren Ölçekler ........................................ 42
3.2.11.1. Young Mani Derecelendirme Ölçeği ................................. 42
3.2.11.2. Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği .................... 42
3.2.11.3. Pozitif ve Negatif Sendrom Ölçeği (PANSS) .................... 43
3.2.12. Klinik Global Değerlendirme Ölçeği (Clinical Global
Impressions - CGI) ............................................................................ 43
3.3. İşlem ............................................................................................................... 44
3.4. İstatistiksel Analiz .......................................................................................... 44
4. BULGULAR .......................................................................................................... 46
4.1. Hastaların ve Sağlıklı Kontrol Grubunun Sosyodemografik ve Klinik
Özellikleri ...................................................................................................... 46
4.1.1. Hastaların ve Sağlıklı Kontrol Grubunun Sosyodemografik
Özellikleri .......................................................................................... 46
4.1.2. Hastaların Klinik Özellikleri ............................................................. 47
4.2. Bilişsel İşlevlere İlişkin Bulgular ................................................................... 50
iv
4.2.1. Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun WYZÖ-R
Puanları Açısından Karşılaştırılması (Tek yönlü varyans analiziANOVA) ........................................................................................... 50
4.2.2. Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun
İÜSHST(ACT) Toplam Puanları Açısından Karşılaştırılması
(Tek yönlü varyans analizi-ANOVA) ............................................... 50
4.2.3. Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun Sözel
Akıcılık Toplam Puanları Açısından Karşılaştırılması (Tek
yönlü varyans analizi-ANOVA) ........................................................ 50
4.2.4. Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun WKET
Tamamlanan Kategori ve Perseveratif Hata Sayıları Açısından
Karşılaştırılması (Tek yönlü varyans analizi-ANOVA ve
Kruskal Wallis) .................................................................................. 51
4.2.5. Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun ZK Puanları
Açısından Karşılaştırılması................................................................ 52
4.2.6. ZK Performansı ile Bilişsel Becerilerin İlişkisinin İncelenmesi
(MANCOVA) .................................................................................... 54
4.2.6.1. Bipolar Bozukluk Grubu .................................................... 54
4.2.6.2. Şizofreni Grubu .................................................................. 55
4.2.6.3. Kontrol Grubu .................................................................... 55
4.3. Hastalardaki İçgörü Düzeyine İlişkin Bulgular ............................................. 56
4.4. Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun ZK Becerilerinin
İçgörü Puanları, SOFAS ve Tedaviye Uyum Düzeyleri ile İlişkisi
(Korelasyon Analizleri).................................................................................. 57
4.4.1. Bipolar Bozukluk Grubu ................................................................... 57
4.4.2. Şizofreni Grubu ................................................................................. 57
4.4.3. Kontrol Grubu.................................................................................... 58
5. TARTIŞMA ........................................................................................................... 59
ÖZET.......................................................................................................................... 69
SUMMARY ............................................................................................................... 71
7. KAYNAKLAR ...................................................................................................... 73
8. EKLER ................................................................................................................... 92
v
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ
ZK
: Zihin Kuramı
SCID-I
: DSM-IV Eksen-I Bozuklukları için Yapılandırılmış Klinik
Görüşme
WYZÖ-R
: Wechsler Yetişkinler için Zekâ Ölçeği-Revize Form
WKET
: Wisconsin Kart Eşleme Testi
İÜSHST (ACT) : İşitsel Üçlü Sessiz Harf Sıralama Testi
SOFAS
: Sosyal ve Mesleki İşlevselliğin Değerlendirilmesi Ölçeği
YMDÖ
: Young Mani Derecelendirme Ölçeği
HDDÖ
: Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği
PANNS
: Pozitif ve Negatif Sendrom Ölçeği
CGI
: Klinik Global İzlenim Ölçeği
ZK-1
: Birinci Derece Zihin Kuramı Testleri
ZK-2
: İkinci Derece Zihin Kuramı Testleri
İA
: İmayı Anlama
PKF
: Pot Kırmayı Fark etme
ANOVA
: Tek Yönlü Varyans Analizi
MANCOVA
: Kovaryantların Çoklu Analizi
vi
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo 1.
Şizofreni Belirtileri - Zihin Kuramı İlişkisini İnceleyen
Çalışmaların Özetleri ............................................................................. 14
Tablo 2.
Şizofrenide Bilişsel Bulgular - Zihin Kuramı İlişkisini
İnceleyen Çalışmaların Özetleri............................................................. 22
Tablo 3.
Bipolar Bozuklukta Bilişsel İşlevler ve Zihin Kuramını
İnceleyen Çalışmaların Özetleri............................................................. 28
Tablo 4.
Hastaların ve Sağlıklı Kontrol Grubunun Sosyodemografik
Özellikleri .............................................................................................. 47
Tablo 5.
Hastaların Klinik Özellikleri (Tek yönlü varyans analiziANOVA) ................................................................................................ 49
Tablo 6.
Bipolar Bozukluk, Şizofreni ve Kontrol Grubunun Bilişsel
Testler Açısından Karşılaştırılması (Tek yönlü varyans analizi
ANOVA) ................................................................................................ 51
Tablo 7.
Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun ZK Puanları
Açısından Karşılaştırılması (Kruskal Wallis testi) ................................ 53
Tablo 8.
Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun Toplam ZK
Puanları .................................................................................................. 54
Tablo 9.
Bipolar Bozukluk Hastalarında ZK Performansı ile İlişkili
Bilişsel Beceriler (MANCOVA) ........................................................... 54
Tablo 10.
Şizofreni Hastalarında ZK Performansı ile İlişkili Bilişsel
Beceriler (MANCOVA) ........................................................................ 55
Tablo 11.
Kontrol Grubunda ZK Performansı ile İlişkili Bilişsel Beceriler
(MANCOVA) ........................................................................................ 56
Tablo 12.
Şizofreni ve Bipolar Bozukluk Grubunun İçgörü Puanları
Açısından Karşılaştırılması .................................................................... 56
vii
1. GİRİŞ
Şizofreni, biliş, duygu, algı ve davranışın diğer bileşenlerinde bozulmalar ile giden,
işlevselliği bozan, sıklıkla şiddetli seyreden, uzun süren ve belirtileri değişkenlik
gösterebilen bir klinik sendromdur. Sıklığı ve yaşam boyu yaygınlık hızları tüm
dünyada kabaca benzedir (Buchanan ve Carpenter 2005). Görülme sıklığı erkeklerde
kadınlara göre bir buçuk kat fazladır. İnsidansı yüzbinde 0.7-1.4, yaygınlığı % 1
düzeyindedir (Lauriello ve Bustillo 2005). Genel olarak tedaviye yanıtı iyi olmayan,
ağır yeti yitimine neden olan, süreğen bir hastalıktır. Hastalık genellikle akut
alevlenmeler ve kısmi düzelme dönemleri ile seyreder.
Bipolar bozukluk, dönemsel ve yineleyici bir gidiş gösteren; depresif, manik ya da
karma dönemlerle ve eşik altı belirtili ya da sağlıklı/belirtisiz ara dönemlerle
tanımlanan, alevlenmeler sırasında hastalarda ciddi sosyal ve mesleki işlevsellik
kaybına yol açan, süreğen bir hastalıktır. Büyük ölçüde ailesel geçiş gösterir.
“Bipolar bozukluk” başlığı altında Bipolar 1 ve 2 bozukluklar, Siklotimi ve Başka
Yerde Sınıflandırılamayan Bipolar Bozukluk yer almaktadır (DSM-IV-TR). Bu tez
çalışmasında “Bipolar Bozukluk” ifadesi Bipolar 1 ve 2 bozukluklar için
kullanılmıştır. Bipolar 1 bozukluk için yaşam boyu yaygınlık %0-2.4 düzeyindedir.
Kültürel ve etnik gruplar arasında ya da kadın erkek cinsiyetine göre sıklık ve
yaygınlıkta fark yoktur. Bipolar 2 bozukluğun yaşam boyu yaygınlığı ise %0.3-4.8
düzeyindedir ve kadınlarda biraz daha sık görülmektedir (Rihmer ve Angst 2007).
Bipolar bozukluk için; hasta olarak geçirilen zaman, hastalığın şiddeti, yüksek ek tanı
sıklığı (alkol madde kullanım bozuklukları, anksiyete bozuklukları, yeme
bozuklukları) ve psikososyal işlevsellikte azalma hastaların yaşam kalitesini ciddi
biçimde etkilemektedir (Leboyer ve ark., 2005). Bipolar bozukluk ve şizofreni
hastalıklarının aynı spektrumda (şizotipi) yer aldıkları düşünülmektedir.
Sosyal biliş ve zihin kuramı işlevleri; hem bipolar bozukluk, hem de şizofreni için
önemli kavramlardır. Sosyal biliş, kişinin kendisiyle diğerleri arasındaki ilişkinin
tasarımlarını yapılandırabilme, bu tasarımları sosyal davranışları esnek bir şekilde
yönlendirebilmek için kullanabilme becerisidir. Sosyal uyaranları işleme becerisi
1
sosyal etkileşimler için çok önemlidir. Sosyal bilginin işlenmesi ile ilgili önemli
kavramlardan biri de Zihin Kuramı (ZK) kavramıdır. ZK, başkalarının davranışlarını
açıklamak ve bu davranışları tahmin edebilmek için, onların zihinsel durumlarını
kavrayabilme becerisidir. Bu yönüyle ZK’nın sosyal bilişi en iyi açıklayan bilişsel
model olduğu varsayılmaktadır. Hem şizofreni hastaları ve birinci derece
akrabalarında, hem de bipolar bozuklukta, hastalık dönemi ve ara dönemin her
ikisinde ve hastaların birinci derece akrabalarında ZK yetisinde bozulmalar olduğu
bildirilmektedir (Pinkham ve ark. 2003; Janssen ve ark. 2003; Irani ve ark. 2006;
Inoue ve ark. 2004; Kerr ve ark. 2003; Bora ve ark. 2005 ve 2009).
Hem
şizofreni,
hem
de
bipolar
bozuklukta
bilişsel
işlev
bozuklukları
tanımlanmaktadır. Şizofrenide bilişsel işlevlerde bozulma; dikkat dağınıklığı, bilgi
işleme hızı, akıl yürütme, sorun çözme, sosyal biliş, sözel - görsel öğrenme
güçlükleri gibi farklı alanlarda gözlenmektedir. Sosyal işlevsellikteki bozulmadan;
dikkat, dil becerileri, bellek ve bilgi işlemedeki aksamaların daha fazla sorumlu
olduğu bildirilmektedir. Bilişsel işlev bozuklukları ve şizofreni belirtileri arasındaki
karşılıklı ilişki konusunda araştırmalar giderek artmaktadır (Buchanan ve Carpenter
2005). Şizofreni ve bipolar bozuklukta ZK’deki bozulmanın hangi bilişsel belirtilerle
ilişkili olduğu konusunda yayınlar olsa da, birçok bilişsel işlevi aynı anda
değerlendiren araştırma bulunmamaktadır.
Remisyondaki şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarının ZK açısından birbirleri ve
kontrol grubu ile yürütücü işlevler, içgörü, tedaviye uyum düzeyi, sosyal işlevsellik,
hastalık süresi ve belirti düzeyleri değişkenlerinin tümüyle ilişkisinin incelendiği
çalışmaların eksikliğinden yola çıkılarak, bu çalışmada bu değişkenlerin tümünü
kapsayacak biçimde değerlendirme yapılması planlanmıştır.
İçgörü eksikliği şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarının önemli bulgularından
biridir. İçgörü, çeşitli tanımları olan çok boyutlu bir kavramdır. Çoğu tanım, kişinin
tedavi gerektiren bir zihinsel hastalığı olduğunun, bu hastalığın sürdüğünün, belirtiler
ve olası sonuçlarının farkında oluş halini içerir. İçgörü eksikliği, şizofrenide başa
çıkma stratejisi olmaktan çok hastalığın bir özelliği olarak kavramlaştırılmaktadır.
Tedavi uyumsuzluğu, relaps ve hastaneye yatış riskinde artış, sosyal işlevsellikte
2
azalma ve kötü prognoz ile ilişkilendirilmektedir. (DSM-IV-TR) Şizofreni
hastalarının yaklaşık %30-50’sinde içgörü eksikliği bulunmaktadır (Beier 2010).
Bipolar bozuklukta da, daha az çalışılmış olmakla beraber, içgörü eksikliği sık
görülen bir durumdur (Ghaemi ve ark. 1995; Cassidy ve ark. 2010). Her iki
bozuklukta
da
hem
remisyon
hem
atak
dönemlerinde
içgörü
eksikliği
görülebilmektedir. İçgörü eksikliği bu hasta gruplarında bilişsel işlevler ve psikotik
belirti düzeyi ile ilişkili bulunmuştur (Cassidy ve ark. 2010; Latalova, 2011; van der
Werf-Eldering ve ark., 2011). Ayrıca içgörü ve sosyal işlevsellikteki bozulmanın da
ZK bozukluğu ile ilişkili olduğu düşünülmektedir (Bora, 2007, 2009). Bu çalışmada
içgörü eksikliği ile ZK yetisi ilişkisi de araştırılmıştır.
3
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Zihin Kuramı Kavramının Tanımı ve Fenomenolojisi
2.1.1. Zihin Kuramının Tanımı
Zihin Kuramı (ZK) yetisi, kişinin kendi zihni ve başkalarının zihinlerinde gelişen
durumları (duygularını, düşüncelerini, inanışlarını, isteklerini vb.) çıkarsama yetisini
ifade eden ve kişilerarası bağlamda kavramlaştırılan bir özelliktir. “Zihin kuramı”
terimiyle, gerçekte bilinçli olarak “düşünülen” bir kuramdan söz edilmemektedir;
zihin kuramı, zihinsel durumlara ilişkin atıflar yapabilen otomatik bir yetiyi
adlandıran bir terimdir.
Karşımızdaki kişilerin duyguları, düşünceleri, inanışları vb. hakkında çıkarım
yapabilmek için bazı ipuçları, istemsiz ve otomatik olarak kullanılır. Duygularını
farketmek için karşıdaki kişinin öncelikli olarak yüz ifadesi, ses tonu, beden
hareketleri “incelenir”. İstek, amaç ve niyet, yine beden hareketleri, gözlerin bakış
yönü gibi bilgiler ile çıkarılabilir. Karşımızdaki kişinin inanışları hakkında fikir
sahibi olmak için ise yaşantılarımız ve deneyimlerimiz ile yeni bilgiyi birlikte
düşünerek aktif bir süreç kullanırız (Wimmer ve ark., 1988).
Zihin kuramının gelişimsel olarak üç basamağı olduğu düşünülmektedir:
1. Birinci derece zihin kuramı işlevi, 4-5 yaşlarında gelişir ve başkalarının yanlış
düşüncelerini kavrama becerisine işaret eder (Wellman, 1990). Son dönemde 12-15
aylık infantların bile, sosyal olayları bakışlarıyla takip ettikleri, bunun da örtük
zihinselleştirme (mentalizasyon) yeteneği gerektirdiği gösterilmiştir (Onishi ve
Baillargeon 2005).
2. İkinci derece zihin kuramı işlevi, 6-7 yaşlarında gelişir ve “düşünce hakkındaki
düşünce” olarak kavramlaştırılabilir. Bir kişinin, başka bir kişi hakkındaki yanlış
düşüncesine ilişkin bizim düşüncemiz, ikinci derece zihin kuramını ifade eder
(Perner, 1991).
4
3. Üçüncü derece zihin kuramı işlevi, 9-11 yaşlarında gelişir ve pot kırmayı fark
etme (faux pas) ve imayı anlama (hinting) becerilerini içerir. Pot kırmayı fark etme,
başka bir kişinin uygunsuz davranması ya da yanlış bir şey söylemesi durumunda
diğer kişinin kendisini küçük düşmüş hissedeceğini kavrama yetisidir. Dolayısıyla bu
özellik, empatiyi de içermektedir (Stone ve ark., 1998). İmayı anlama ise, bir
konuşma içinde dolaylı olarak ifade edilen gerçek niyeti fark etme yetisidir. Bu bilgi,
karşıdaki kişinin “ima yolu ile” gerçekte ne söylemek istediğini (neyi ima ettiğini)
çıkarsama yaparak elde edilir (Corcoran ve ark., 1995). Sosyal konuşma sırasında da,
konuşulan konunun “literal” içeriğine ek olarak, karşımızdaki kişilerin zihinsel
durumlarını (ne hissettiklerini, ne düşündüklerini, ilgi gösterip göstermediklerini vb.)
sürekli izleme halinde oluruz. Günlük konuşmalar içinde, konuştuğumuz dilin içinde
barındırdığı ironi, gaf, metafor gibi kavramları da zihin kuramı yetimizle ayrımlarız.
2.1.2. Zihin Kuramı Kavramının Tarihçesi
ZK terimi ilk kez, 1978 yılında Premack ve Woodruff (1978) tarafından
şempanzelerin zihinlerinin bir “kuramı” olup olamayacağının tartışılmasında
kullanılmıştır. Daha sonra zihin kuramının zamanla evrilmiş olmasının, sosyal
çevrenin giderek daha karmaşık hale gelmesinin ortaya çıkardığı uyumsal (adaptif)
bir tepki olduğu iddia edilmiştir (Brothers, 1990). Farklı disiplinlerde zihin kuramı
ile aşağı yukarı benzer şeyleri ifade eden; istemli tutum (intentional stance),
mentalizasyon,
meta-biliş,
zihin
okuma,
yansıtmalı
(refleksif)
farkındalık,
intersubjektivite, zihinsel atıf, sosyal referans alma, zihinsel simülasyon gibi birçok
terim bulunmaktadır.
2.1.3. Zihin Kuramının Evrimsel Karşılığı
Zihin kuramı, dış dünyanın zihinsel temsili ile ilişkili bir yetidir ve bir anlamda
tepkiyi hızlandırabilmek için dış dünyayı modellemek üzere evrilmiş olduğu iddia
edilebilir. Sosyal karmaşa ile baş etmenin bir yöntemi olarak, büyük olasılıkla
5
126,000 ± 5,000 yıl öncesi buzul çağında (geç pleistosen dönem) evrildiği
sanılmaktadır. Bu dönemlerdeki insansı maymunlarda, yırtıcılardan korunmak için
grup yaşamı gelişmiş ve grup içindeki bireysel sağkalım için “sosyal olarak daha
zeki” olmak zorunluluk haline gelmişti. Grup yaşamı için karşılıklı özgecilik
(reciprocal alturism) kullanılırken, bunu kötüye kullanmak isteyebilecek kişilerin
fark edilmesi gerekliliğinin, zihin kuramının gelişmesine yardım etmiş olabileceği
iddia edilmektedir (Brüne, 2008).
Sosyal beyin hipotezi ile uyumlu şekilde, karşısındakinin ne düşündüğünü, ne
hissettiğini daha iyi okuyabilen kişilerin sağkalım başarısının artmış olabileceği öne
sürülmüştür (Dunbar, 1989). Zihin kuramı gelişmiş bir kişi; duygu, tepki, düşünce
gibi zihinsel bileşenler için çevresini sürekli bir biçimde “tarar” ve çıkarsamalar
yapar. Bu çıkarsamaların doğruluğunu sınamaya çalışır ve bu da organizma için
özkaynakların bu işe ayrılması-tüketilmesi anlamına da gelmektedir (Brüne, 2001).
Baron-Cohen (1985) evrimsel temelde zihin kuramı olgunlaşması için ontogenetik
bir model öne sürmüştür. Bu modele göre infantlar yaşamın en erken dönemlerinde
“göze” benzer uyaranlara özel olarak ilgi gösterir. Memelilerde grup içinde
duyguların hızlı bir biçimde paylaşılması için, konuşmaya gerek olmaksızın gözlere
bakılarak hızlı kararlar verilebilir, çünkü gözler başta anksiyete olmak üzere
duyguların aktarımı konusunda öncelikli öneme sahiptir (Brüne 2008). Yakın
zamanda yapılan çalışmalarda 12-15 aylık infantların sosyal olayları gözleriyle takip
ettikleri gösterilmiştir. Bu dönemdeki infantlar, “görme” ve “bilme” eylemlerini
ayrımladığını ifade edebilecek “parmakla gösterme” benzeri protodeklaratif
hareketler yapmaya ve “taklit etme” oyunlarına başlar (Frith ve Frith, 2008). Bu
duruma bazı araştırmacılar “örtük zihinselleştirme” (implicit mentalization) ismini
vermektedir. Ancak çocuklar 3-5 yaşlarına dek, başka kişilerin kendisinden farklı
düşünceleri olabileceğini kavrayamaz ve bu durum birinci derece yanlış inanış
olarak isimlendirilir. 6-7 yaşlarında, başka kişilerin başka türlü düşünebileceğine dair
olgunlaşma gerçekleşmeye başlar, ancak metafor ya da ironiler fark edilemez.
Yaklaşık 10 yaşında, kızlarda erkeklere göre bir süre daha önce gaf/pot kırma (faux
pas) fark edilmeye başlanır.
6
Evrimsel olarak insan zihin kuramına sahip olduktan sonra sosyal davranış aralığı
genişlemiş; öğretme, ticaret yapabilme, karmaşık duyguları gösterebilme, inanışları
manipüle edebilme, kendi zihnini okuyabilme ve hatta “kendilik bilinci” gibi daha
karmaşık sosyal davranışlar ve yetiler kazanılmıştır (Brüne, 2008).
2.1.4. Zihin Kuramı Kavramının Tanımlayıcı Modelleri
Zihin kuramı yetisinin bilişsel yapısına ilişkin birkaç kuramsal kavramlaştırma
bulunmaktadır. Bu modellerin her biri için deneysel veri bulunmaktadır ancak
hangisinin zihin kuramının bilişsel mimarisini en iyi biçimde aydınlatıyor olduğu
konusu henüz açık değildir.
Zihin kuramı yetisini; sosyal-algısal (Tager-Flusberg ve Sullivan, 2000) ve sosyalbilişsel (Sabbagh, 2004) olarak sınıflandıran görüşler bulunmaktadır. Sosyal-algısal
ZK, sosyal koşullarda gözlenebilen duyusal girdiler (örneğin, sosyal etkileşim içinde
bulunulan kişilerin ses tonu, yüz ifadesi, mimikler) aracılığıyla yapılan çıkarsamayı;
sosyal-bilişsel ZK ise bağlam dahilinde karşıdaki kişinin kullandığı sözcükleri ve o
kişiye özgü biyografik belleği birlikte düşünerek yapılan bilişsel bir çıkarsamayı
ifade etmektedir. Ancak sosyal-algısal ZK’nın kuramlaştırma gerektirmediğini, bu
nedenle
zihin
kuramı
olarak
adlandırılamayacağını
savunan
görüşler
de
bulunmaktadır (Bora, 2008).
Zihnin modüler kavramlaştırmasına göre (Fodor, 1983), beyinde zihin kuramının da
kendine özgü bir “modülü” olup olamayacağı düşünülmüştür. Modüler sistemdeki
her modülün, yalnızca “kendi işini ekonomik bir biçimde” yaptığı varsayılır. Bu
durumda, eğer var ise, olası zihin kuramı modülünün de yalnızca sosyal çıkarsamalar
ile ilişkili çalışıyor olması gereklidir. Scholl ve Leslie (1999), bağlama uygun şekilde
tercih yapan ayrı bir modül olabileceğini, bunun da başka kişilerin zihinsel durumları
hakkındaki düşüncelerimizin gelişmesine neden olabileceğini iddia etmiştir. Buna
göre ZK modülü ve davranışı seçme devresi arasındaki (varsayılan) yolda bir
hasarlanma olursa, başka kişilerin zihinsel durumlarını çıkarsama becerimiz sağlam
7
kalırken, bağlama özgü bilgiyi kullanma becerimiz bozuk olacaktır, tıpkı paranoid
düşünce örneğinde olduğu gibi (Langdon, 2001).
Kuram-kuram perspektifine göre (metareprezantasyonel model) zihin kuramı,
benliğe ilişkin aktif birincil temsiller (reprezentasyonlar) ile başlar, iki yaşından
sonra başkalarına ilişkin ikincil temsiller ile gelişir. Başka kişilerin ne düşündüğüne
ilişkin düşünme eylemi, gerçek ve hipotetik durumları ayrıştırma yetisini geliştirir.
Bu şekilde başkalarının duyguları, davranışları, düşünceleri çocuğun zihninde
kuramlaştırılır. Bu perspektife göre metareprezentasyon becerisi, zihin kuramının da
oluşumuna neden olur (Perner, 1991).
Taklit (simulasyon) perspektifine göre ZK, imgesel olarak “kendini bir başkası gibi
düşünme” yetisi ile ilişkilidir (Davies ve Stone, 1995; Gallese ve Goldman, 1998).
Başkasının zihninde olup biteni anlamak için, kişinin kendisini o durumda
düşünebilmesi gereklidir. Bu model, hareketi gözlediğimizde, aynı hareketi yaptıran
beyin bölgesinde aktifleşme sağlayan ayna nöronlara ilişkin bulgular ile de
desteklenmektedir. Ayna nöronlar, karşıdaki kişinin eylemini gözleme ile
aktifleşmenin
ötesinde,
karşıdaki
kişinin
duygusunun
farkedilmesi
ile
de
aktifleşmektedir. Ayna nöronların işlevinin, temelde karşıdaki kişinin eyleminin
taklit edilmesi sürecini yönetme ve eylemin anlaşılması olduğu düşünülmektedir. Bu
perspektif, zihin kuramının ayna nöron işlevinin gelişmesi ve karmaşıklaşması ile
evrildiğini iddia etmektedir. Bir eylemi yapılırken görmek yerine yapmayı
öğrenmeyi seçme yetisinin (bir anlamda dış dünyanın zihinde önceden modellenmesi
olarak düşünülebilir) memeliler içinde yalnızca insanlarda ve büyük olasılıkla bir de
insansı maymunlarda olduğu düşünülmektedir (Rizzolatti ve Craighero, 2004).
2.1.5. Zihin Kuramının Nöroanatomik Karşılığı
Zihin kuramı yetisinin, başka kişilerin bakış açısını duygusal ve düşünsel olarak
kavrayabilme, başka kişilerin kendisine benzer ya da farklı özelliklerini fark
edebilme, iletişim değeri olan ipuçlarını ayrımlayabilme ve genel dünya bilgisini
başka kişilerle etkileşim sırasında (herhangi bir zamanda, güncel olarak)
8
kullanabilme gibi temel özelliklerinin varlığı nedeniyle, bu yetilerin her biri için
özgül nöral devreler olduğu düşünülmektedir (Frith ve Frith, 2006).
Zihin kuramı ile ilişkili nöron ağlarının nöroanatomik yerleşimi, işlevsel
görüntüleme çalışmaları ile belirlenmiştir. Üst temporal sulkusun arka ucu ve komşu
temporoparietal bileşke, temporal kutuplar ve medial prefrontal korteks zihin kuramı
deneyleri sırasında aktive olan alanlardır (Gallagher ve Frith, 2003). Üst temporal
sulkusun eylemin farkındalığı, medial prefrontal alanın zihinselleştirme işlevlerinde
öncelikli olarak önemli olduğu (Frith ve Frith, 1999) bilinmektedir. Bu alanların aynı
zamanda ayna nöron olarak tanımlanan nöronların bulunduğu lokalizasyonlar
olması, karşıdaki kişinin “hareketini taklit etme” ve davranışını izleme görevini
üstlenmiş olan bu nöronların, ek olarak karşıdaki kişinin zamanla duygularını ve
düşüncelerini farkedebilme becerisini de kazanmış olabileceğini düşündürmektedir
(Gallese ve Goldman, 1998). Temporal kutuplar, gözlenen durumun bağlamını
semantik bilgileri kullanarak değerlendirir, genel bilgileri o durum için ve o kişiye
özgü olarak düşünür. Örneğin, arkadaşları tarafından aşağılanan bir kişiyi daha
görmeden (ayna nöron sistemimizi kullanmadan) onun nasıl bir duygu içinde
olacağını zihinselleştirebiliriz.
Yakın tarihli işlevsel nörogörüntüleme çalışmaları, zihin kuramı testleri yapılırken
aktive olan prefrontal bölgeleri karşılaştırmış ve şizofreni hastalarında özellikle sol
ventrolateral prefrontal korteks aktivitesinin oldukça anlamlı biçimde azaldığını
göstermişlerdir (Hirao ve ark., 2008). Başka bir çalışmada ventromedial prefrontal
korteksin, bilişsel değil ama affektif ZK becerisi ile ilişkili olduğu gösterilmiştir
(Shamay-Tsoory ve Tibi-Elhanany, 2006). Yine başka bir çalışmada apati, içgörü ve
empati yoksunluğu olan frontotemporal demanslı hastalarda zihin kuramının
bozulduğu iddia edilmiş ve bu durumun orbitofrontal ve medial prefrontal korteks
disfonksiyonu ile ilişkili olduğu bildirilmiştir (Kipps ve Hodges, 2006).
Andreasen ve arkadaşlarının (2008) PET ile yaptığı bir çalışmada, herhangi bir
tedavi almamış şizofreni hastalarında, ZK görevleri sırasında, sol hemisferde frontal
ve görsel asosiasyon korteksleri, arka hippokampus, sağ hemisferde ise serebellum,
vermis, talamus ve arka insula’da kontrollere göre kan akımında azalma
9
belirlenmiştir. İlginç olarak hastaların yine sağ hemisferinde, kontrollerden daha
fazla olmak üzere birçok frontal ve parietal bölgede, insulada, görsel asosiasyon
korteksinde ve pulvinar’da kan akımında artış gözlenmiştir. Bu sonuçlarla; sol
hemisferdeki frontal korteks, anterior singulat, serebellar ve talamik nöral ağların
yetersiz çalışmasını bir anlamda kompanze etmek için, sağ hemisferdeki ilgili
yapıların fazladan çalıştığı iddia edilmiştir.
2.2. Psikiyatrik Hastalıklarda Zihin Kuramı
ZK yetisinin psikososyal gelişim sürecinde aşamalı olarak edinildiği dikkate
alındığında, nörogelişimsel etiyolojiye sahip bozuklukların anlaşılmasında yararlı
olabileceği
düşünülebilir.
ZK
bozuklukları
ilk
olarak
yaygın
gelişimsel
bozukluklarda, özgül olarak otizmde ortaya konulmuştur (Baron-Cohen ve ark.,
1985). Frontal korteks ya da temporoparietal bileşkede beyin hasarı olan hastalarda
ve frontotemporal demans hastaları gibi frontal işlev bozukluğu olan diğer
nöropsikiyatrik durumlarda da görülebilmektedir (Apperly, 2004; Brüne ve BrüneCohrs, 2006; Kipps ve Hodges, 2006). Ayrıca sanrısal bozuklukta, şizoaffektif
bozuklukta ve duygudurum bozukluklarında da ZK bozukluklarıyla ilgili çalışmalar
yapılmıştır (Brüne, 2005; Bora ve ark., 2005; Marjoram ve ark., 2005; Pinkham ve
Penn, 2006; Bonhstein ve ark., 2006; Kern ve ark., 2009).
Şizofreni ve bipolar bozukluk ile yapılan ZK çalışmaları aşağıda kapsamlı olarak
sunulmuştur.
2.2.1. Şizofrenide Zihin Kuramı
Bleuler’e göre şizofreninin dört temel özelliğinden birinin otizm olması, otizmin
belirleyici özelliğinin sosyal etkileşimde nitel bozulma olması ve otizmdeki zihin
kuramı
işlevi
bozulmalarının
bilgi
işleme
süreçlerindeki
anormalliklerden
kaynaklandığının düşünülmesi, şizofrenide zihin kuramı işlevlerinde bozulma olup
olmadığı sorusunu akla getirmiştir (Frith, 2004). Şizofreni hastalığı ile ZK sorunları
10
arasında var olduğu iddia edilen ilişkinin temelinde, şizofrenide gözlenen bazı
inanışların, gerçeğin öznel temsilleri oldukları halde, gerçeğin kendisi olarak
algılandığı bilgisi bulunmaktadır. Öznellik ve nesnel gerçek arasında ayrım
yapılamadığı ve bu inanışların sanrı formunu alabildiği iddia edilmiştir. Dahası,
şizofreni seyrinde, klinik olarak sosyal ipuçlarına dikkat etmeme ve sosyal
işlevselliğin bozulması da gözlendiğinden, hastalık ile ZK yetisi arasında ilişki
olabileceğine dair varsayımlar güçlenmiştir.
Literatürde ilk kez Diamond (1956), şizofreni tanısı olan kişilerin başka kişilerin
görüşlerini içselleştiremediğini yazmıştır. Frith ve Done (1989), kontrol edilme
sanrıları gibi pasiflik belirtileri ve işitsel varsanıları olan hastaların, kendi duyguniyet-isteklerini izleme becerisinin bozulduğunu iddia etmiştir. 1995 yılında ilk
olarak Corcoran ve arkadaşlarının öncülük ettikleri, şizofreni hastalarında belirti
grupları ile ZK ilişkisini değerlendiren çalışmalar yapılmaya başlanmış ve hastalığın
farklı özellikleri/dönemleri ile ZK arasındaki ilişki incelenmiştir. Farklı ZK testleri
kullanılan, sağlıklı kontrol grubu olan ve olmayan çok sayıda çalışma yapılmıştır ve
bu çalışmaların ortak sonucu, şizofreni hastalarının ZK performanslarının sağlıklı
popülasyondan daha kötü olduğudur. Pek çok çalışmada ZK bozuklukları özellikle
negatif ve dezorganize belirtilerle ilişkilendirilmiştir (Corcoran ve ark., 1995;
Mitchley ve ark., 1998; Sarfati ve ark., 1999; Mazza, 2001; Kelemen ve ark., 2005;
Abdel-Hamid ve ark., 2009; Özgüven ve ark., 2010). ZK bozukluğunun, yalnızca
belirtilerle ilişkili, durumsal bir belirteç olduğu yorumunda bulunan çalışmalar
olduğu gibi (Drury ve ark., 1998; Pickup ve Frith, 2001; Harrington ve ark., 2005;
Pousa, 2008) hastalığın hem aktif, hem de remisyon döneminde sürekli bir belirteç
olarak ZK yetisinin bozuk olduğunu bildiren çalışmalar da bulunmakta ve bunlar
çoğunluğu oluşturmaktadır (Sarfati ve ark. 2000; Herold 2002; Janssen ve ark., 2003;
Kelemen ve ark., 2005; Marjoram ve ark., 2005; Inoue ve ark., 2006; Bertrand ve
ark., 2007; Bora, 2009; Koelkebeck ve ark., 2010; Biedermann ve ark., 2012). Bu
çalışmaların ayrıntıları Tablo 1’de sunulmuştur. Çalışmaların tutarsız bulgular
bildirmesinin öncelikli nedenleri; şizofrenide remisyon kavramının yeterince net
tanımlanmamış olması, kullanılan ilaçların olası etkilerinin çoğu araştırmada dikkate
alınmamış olması ve bilişsel belirtilerin karıştırıcı etkilerinin tam olarak
dışlanamamış olmasıdır (Bora, 2008). Antipsikotik tedavinin ZK yetisi üzerindeki
11
etkisini dikkate alan yalnızca bir çalışma bulunmaktadır ve bu çalışmada klozapin ile
olanzapin tedavisi altındaki hastaların ZK performansının, tipik antipsikotik ve
risperidon tedavisi almakta olanlara göre daha iyi olduğu gösterilmiştir (Savina ve
Beninger, 2007).
Çalışmalar başlangıçta hastalık belirtileri ile ZK yetisi arasındaki ilişkiyi irdelemeye
odaklanmış, ancak daha sonra yön değiştirerek bilişsel belirtilerin ZK ile ilişkisi
incelenmeye başlanmıştır. Şizofrenide yürütücü işlevler ve işlem belleği kusurları
gibi bilişsel bozuklukların var olduğu bilinmektedir. ZK bozukluğunun, diğer bilişsel
işlevlerdeki bozulmanın bir yan ürünü ya da sonucu olup olmadığı pek çok kez
araştırılmıştır. ZK bozukluğunun, dikkat, çalışma belleği, yürütücü işlevler gibi diğer
bilişsel işlev bozukluklarına ikincil olarak geliştiğini bildiren çalışmalar olduğu gibi
(Murphy, 1998; Bora ve ark., 2006; Bell ve ark., 2009) bilişsel işlevlerden bağımsız
olarak bozuk olduğunu bildiren çalışmalar da vardır (Mazza, 2001; Bertrand ve ark.,
2007; Bora ve ark., 2007; Koelkebeck ve ark., 2010; Özgüven ve ark., 2010; Bozikas
ve ark., 2011). Özellikle son yıllarda bilişsel bulgular ile ZK yetisindeki bozulma
arasındaki ilişkiyi irdeleyen çalışmaların genel sonucu, ZK yetisindeki bozulmanın
bilişsel işlevlerden bağımsız olduğu yönündedir. Bu çalışmaların ayrıntıları Tablo 2’
de sunulmuştur.
Şizofrenide sosyal işlevsellikteki azalmanın, ZK bozukluğu ile ilişkili olabileceği
konusu son birkaç yıldır araştırılmaya başlanmıştır ve zihin kuramının, sosyal
işlevsellik ile ilişkili önemli bir yordayıcı olabileceğini bildiren çok sayıda
çalışmanın yanı sıra (Roncone ve ark., 2002; Schenkel ve ark., 2005; Brüne, 2005;
Pinkham ve Penn, 2006; Bora ve ark., 2006; Brüne ve ark., 2007; Abdel-Hamid ve
Lehmkamper, 2007; Shamay-Tsoory ve ark., 2007c; Bell ve ark., 2009; Sparks ve
ark., 2010), ZK bozukluğu ile sosyal işlevselliğin ilişkili bulunmadığı çalışmalar da
vardır (Kern ve ark., 2009). ZK’nın sosyal performansı nörobilişsel performanstan
daha iyi yordadığı (Mehl ve ark., 2010) ve şizofreni hastalarında sosyal
işlevsellikteki bozulmanın rehabilitasyon için de olumsuz bir gösterge olabileceği
bildirilmiştir (Bell ve ark., 2009).
12
Şizofrenide hastalığa içgörü ve ZK yetisindeki bozulma arasındaki ilişki, daha önce
dört kez araştırılmıştır. İlk kez Drake ve arkadaşları (2003) akut dönemdeki şizofreni
hastalarında semptom düzeyleri, frontal işlevler, içgörü düzeyi ve ZK testleri
arasındaki ilişkiyi incelemişler ve
ZK işlevleriyle içgörü arasında ilişki
bulunmadığını, fakat içgörü ile perseveratif hata arasında ilişki bulunduğunu
bildirmişlerdir. Daha sonra, Langdon ve arkadaşları (2006) kötülük görme sanrıları
olan 34 şizofreni hastası ve 21 sağlıklı kontrol ile yaptıkları çalışmada ZK
bozukluğunun içgörü eksikliği ile ilişkili olduğunu bildirmişlerdir. Bora ve
arkadaşları (2007), iyilik durumundaki şizofreni hastalarında içgörü bozukluğu ve
ikinci derece yanlış inanç testi arasında oldukça güçlü bir ilişki bulmuş, ancak bu
bulgunun tekrar edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Stabil durumdaki 61 şizofreni
hastasıyla yapılan bir başka çalışmada içgörü ve ZK performansı arasında doğrudan
belirgin bir ilişki saptanmamış ve aralarındaki ilişkinin psikososyal, klinik ve
nörobilişsel diğer faktörlerden etkilenebileceği bildirilmiştir (Pousa ve ark., 2008).
Şizofrenide dil yetisi ile ilişkili bozukluklar olduğu bilinmektedir. Şizofreni
hastalarının metaforik konuşmayı literal algıladığı (altındaki örtük mesajı
kavramadan yalnızca sözcüklerin anlamlarını olduğu gibi algıladığı) bildirilmiştir
(Gorham, 1956). Ayrıca hastaların dil ile ilişkili sembolleri uygun bir biçimde
çözümleyemediği ve bu nedenle dili uygun şekilde kullanamadıkları bilinmektedir.
Dilin
pragmatik
kullanımındaki
yetersizliklerin,
ZK
test
performansındaki
yetersizlikler ile ilişkili olabileceği gösterilmiştir (Mazza ve ark., 2008).
Tüm bulgular dikkate alındığında, ZK yetisindeki bozulmanın şizofreni için
endofenotip
niteliğinde
olabileceği
düşünülebilir.
Endofenotip;
karmaşık
nöropsikiyatrik hastalıklar için önem kazanmış bir kavramlaştırmadır. Kullanışlı
olabilmesi için bir endofenotipin bazı özelliklere sahip olması gereklidir; bir gen
veya genetik bölge ile ilişkili olmalıdır, akrabalardaki görece riske bakılarak
durumun kalıtılabilir olduğu çıkarımı yapılabilmelidir ve hastalıktan bağımsız olarak
bulunmalıdır (durumsal değildir). Birçok durumda gözlenemedikleri, klinik belirti ve
bulgu oluşturmadıkları için ancak özgül yöntemlerle belirlenebilirler. Bir özellik,
endofenotip niteliği taşıyor ise belli bir kişide (ve onun yakın akrabalarında) o
duruma özgü genetik yük vardır, ancak “hastalık” şeklinde ortaya çıkmayabilir
13
(Gottessman ve ark., 2003). Janssen ve arkadaşlarının (2003), hasta yakınlarını da
dahil ettiği bir çalışmada ZK test performanslarına göre hasta yakınları hastalardan
iyi, sağlıklı kontrollerden kötü puan almıştır. Bu noktada, şizofrenide ZK
bozukluğunun endofenotip niteliğinin olup olmayacağı gündeme gelmiştir.
Hastaların birinci derece akrabalarındaki ZK bozukluğunun, psikoz benzeri
bulgularla ilişkili olabileceğini destekleyen çalışmalar da bulunmaktadır (Kelemen,
2004). Ülkemizde Yücel ve arkadaşlarının (2008) yaptığı çalışmada birinci ve ikinci
derece ZK testlerindeki bozuklukların çalışma belleği ile ilişkili olduğu, fakat imayı
anlama ve pot kırmayı fark etmenin, çalışma belleği kusurlarından bağımsız olarak
hasta
yakınlarında
da
bozuk
gösterilmesi
olduğunun
nedeniyle
psikoz
spektrumundaki bozukluklar için aday bir endofenotip olabileceğine ilişkin öncül
veriler sunulmuştur.
Tablo 1. Şizofreni Belirtileri - Zihin Kuramı İlişkisini İnceleyen Çalışmaların
Özetleri
Çalışma
Örneklem
İlaç Kullanma
Durumu ve Diğer
Testler
İlaç kullanımı
bilinmiyor,
IQ
değerlendirilmiş,
hastalar
belirtilerine göre
gruplara ayrılmış.
İlaç kullanımı var,
IQ testi yapılmış,
hastalar
belirtilerine göre
gruplara ayrılmış
Corcoran ve
ark. (1995)
55 şizofreni
(8’i
remisyonda),
30 kontrol
Frith ve
Corcoran
(1996)
46 belirtili
şizofreni,
44 belirtisiz
kontrol
Corcoran ve
ark. (1997)
44 şizofreni
40 sağlıklı, 7
depresyon ya da
anksiyete
bozukluğu olan
kontrol
İlaç kullanımı var,
IQ testi yapılmış
ve hastalar
belirtilerine göre
gruplara ayrılmış
Sarfati ve
ark. (1997a)
6’sında formal
düşünce
bozukluğu olan
12 şizofreni, 12
depresyon, 12
sağlıklı kontrol
İlaç kullanımı var.
SAPS, SANS
yapılmış.
Kullanılan
testi
ZK
Sonuçlar
İmayı anlamayı
değerlendirmek
için 10 kısa öykü
kullanılmış.
IQ kontrol edildiğinde negatif belirtili
şizofrenide ZK performansı en kötü, diğer
alt gruplarda da bozuk, remisyonda
kontrollerle eşit performans gözlenmiştir. Bu
sonuçlara göre ZK’nin sürekli olmayıp daha
çok durumsal (state) bir belirteç olduğu
düşünülmüştür.
Birinci ya da
ikinci derece
ZK’yi
değerlendirmek
için 6 yanlış inanç
öyküsü
kullanılmış.
Şaka algılama
Dezorganize ve paranoid belirtili hastalar
diğer alt gruplara ve kontrollere göre daha
kötü performans göstermiştir.
30 resimli öykü
(15 yanlış inanış,
15 niyetin fark
edilmesi öyküsü)
kullanılmış.
14
Şizofreni hastalarında şakanın algılanması
bozuk bulunmuştur. Tüm hasta gruplarının ZK
testleri, davranışsal belirtileri olan grupta
en kötü olmak üzere, kontrollerden kötü
bulunmuş.
İyilik döneminde ise performans normal
bulunmuştur.
Şizofreni hastaları, formal düşünce
bozukluğu olanlarda niyetin fark edilmesi
testlerinde daha fazla olmak üzere, kontrol
grubuna göre daha kötü performans
göstermiştir.
12 sinde formal
düşünce
bozukluğu olan
24 şizofreni,12
depresyon, 24
sağlıklı kontrol
28 şizofreni,
20 sağlıklı
kontrol
İlaç kullanımı var.
PANNS
kullanılmış.
Niyetin fark
edilmesi öyküleri
İlaç kullanımı
bilinmiyor.
IQ testi
uygulanmış
Belirti düzeyleri
değerlendirilmiş
Birinci derece
yanlış inanış
(Sally-Anne) ve
İkinci derece
yanlış inanış
(Icecream-Van)
testleri
Drury ve
ark. (1998)
14 şizofreni,
12 depresyon,
10 psikotik
kontrol
İlaç kullanımı var.
Üç ikinci derece
yanlış inanç testi
ile metafor ve
ironiyi anlama
testleri
Sarfati ve
ark. (1999)
26 şizofreni
(13’ü
dezorganize),
13 depresyon,
13 sağlıklı
kontrol
İlaç kullanımı var.
PANNS ve
IQ testi
uygulanmış
Sarfati ve
ark. (2000)
25 şizofreni,
25 sağlıklı
kontrol
İlaç kullanımı
bilinmiyor.
PANNS ve
IQ testi
uygulanmış
Pilowsky ve
ark. (2000)
12 çocukluk
başlangıçlı
şizofreni,
12 otizm tanılı
çocuk,12
sağlıklı kontrol
35 şizofreni,
17 sağlıklı
kontrol
İlaç kullanımı var
WISC-R ve
K-SADS
uygulanmış.
14 adet 4 kareden
oluşan resimli
çizgi-öykü
kullanılmış;
deneklerden son
kareyi sözel
ifadelerden
seçerek
doldurması
istenmiş
28 adet 4 kareden
oluşan resimli
çizgi-öykü
kullanılmış;
deneklerden son
kareyi sözel
ifadelerden
seçerek
doldurması
istenmiş
Niyetin fark
edilmesi öyküleri
Yanlış inanç
testleri
Sarfati ve
ark. (1997b)
Doody ve
ark. (1998)
Mazza
(2001)
Pickup ve
Frith (2001)
41 şizofreni
(8’i
remisyonda),
35 sağlıklı,
18 anksiyete
bozukluğu ya
da depresyonu
olan kontrol
İlaç kullanımı var.
Yürütücü
işlevler, sözel
akıcılık, bellek
değerlendirilmiş.
Hastalar
belirtilerine göre
gruplandırılmış.
İlaç kullanımı var.
IQ testi
uygulanmış.
ZK bozukluğu; dil ve düşünce bozukluğu ve
dezorganizasyon şiddeti ile ilişkili bulunmuş
ve bu bozukluk özellikle ikinci derece ZK
testlerinde gözlenmiştir. Şizofreni geleneksel
alt gruplarına ayrıldığında herhangi bir
farklılık bildirilmemiştir.
Şizofreni hastalarında, psikopatolojinin
şiddetiyle ilişkili olacak şekilde, ZK
performansı kontrollerden daha kötü ve
öğrenme bozukluğu ek tanısı olan şizofreni
hastalarında ZK performansı en kötü
bulunmuştur. ZK performansı için IQ’nun,
karıştırıcı ara değişken olabileceği
bildirilmiştir.
Akut şizofreni hastaları, diğer psikotik
hastalara göre ZK ve metafor testlerinde daha
kötü performans göstermiş.
Performanslar için dikkat ve belleğin
karıştırıcı ara değişken olabileceği
düşünülmüştür.
Dezorganize hastalarda performans daha
kötü bulunmuştur. Pozitif/negatif
semptomatoloji açısından farklılık
bulunmamıştır.
Sözel materyal sağlandıktan sonra hastaların
bir kısmında düzelme gözlenirken bir
kısmında gözlenmemiştir, bu durum yüksek
olasılıkla hastalığın süreğenliği ile
ilişkilendirilmiştir.
ZK performansları kötüden iyiye doğru;
otizm, şizofreni ve kontrol grubu sırasıyladır.
Şizofreni hastalarında yanlış inanç
testlerindeki performans bozuk
bulunmuştur.
Çizimler ve iki
adet birinci
derece, iki adet
ikinci derece
yanlış inanış testi
sözel olarak
okunmuş.
Psikomotor yoksunluğu olan şizofreni
hastaları birinci derece testlerde ve ikinci
derece testlerin birinde en kötü performansı
göstermiştir. Dezorganize hastalar ikinci
derece testlerde en kötü performansı
göstermiştir. Negatif belirtilerin şizofrenide
metareprezentasyonel kapasiteyi
bozabileceği bildirilmiştir.
İki birinci derece
ve bir ikinci
derece yanlış
inanç testi okunup
çevredeki
araçlarla
“gösterilerek”
uygulanmış.
Yanıtlar hem
“açıklayıcılık”,
hem de zihinsel
duruma özgü dilin
kullanılışına göre
derecelendirilmiş.
Davranışsal belirtileri olan hastalar, bellek
ve IQ’dan bağımsız olarak ikinci derece
testlerde daha kötü performans göstermiş ve
zihinsel dili daha az kullanmıştır. Paranoid
hastalardaki bozulma IQ kontrol edildiğinde
kaybolmuştur. Bu bulgular şizofrenide özgül
ve durumsal bir ZK bozukluğu olduğunu
desteklemektedir.
15
Langdon
(2002)
23 şizofreni,
20 sağlıklı
kontrol
İlaç kullanımı var.
SAPS, SANS
uygulanmış,
yürütücü
işlevler
değerlendirilmiş.
Yanlış inanç,
metafor ve ironi
testi olarak
bilgisayara
aktarılmış olan, 4
kare, resimli
çizgi-öyküler
kullanılmış.
Roncone ve
ark. (2002)
44 şizofreni
İlaç kullanımı var.
Sosyal işlevsellik
değerlendirilmiş.
Herold
(2002)
20 remisyonda
şizofreni,
20 sağlıklı
kontrol
Brüne (2003)
25 kronik
dezorganize
Şizofreni,
12 sağlıklı
kontrol
İlaç kullanımı var.
İyilik döneminde
olup olmadıkları
belirtilmiş ve
gruplar yaş,
cinsiyet, eğitime
göre
eşleştirilmiştir.
İlaç kullanımı var,
IQ testi
uygulanmış.
Çizgi-resimler
biçiminde iki
birinci derece, iki
ikinci derece ZK
testi uygulanmış.
Bir birinci derece
ZK, bir ikinci
derece ZK, 2
metafor ve 2 ironi
testi kullanılmış.
Mazza
(2003)
42 şizofreni,
42 sağlıklı
kontrol
İlaç kullanımı var.
Janssen ve
ark. (2003)
43 şizofreni,
41 birinci
derece akraba,
43 sağlıklı
kontrol
İlaç kullanımı var.
IQ, bellek, dikkat,
yürütücü işlevler
değerlendirilmiş.
Corcoran
(2003)
39 davranışsal
belirtisi
olmayan
şizofreni,
44 sağlıklı
kontrol
3 hasta dışında
ilaç kullanımı var,
IQ, pragmatik dil
ve bellek testleri
uygulanmış.
İma testleri
yapılmış.
Corcoran ve
Frith (2003)
59 şizofreni
(15’i
remisyonda),
44 sağlıklı
kontrol
İlaç kullanımı var.
IQ ve bellek
değerlendirilmiş.
İki karakter
arasında sosyal
etkileşim içeren
on kısa öykü
deneklere sesli
olarak okunmuş;
birinci ya da
ikinci derece
yanlış inanış
içeren ZK
öyküleri ve çizgiöyküler
kullanılmış.
14 adet 4 kareli
resimli çizgi-öykü
kullanılmış;
deneklerden son
kareyi 4
alternatiften
biriyle doldurması
istenmiş.
Çizgi-öykülere ek
olarak sesli
okunan birinci ve
ikinci derece ZK
testleri
uygulanmış.
İki karakter
arasında sosyal
etkileşim içeren
iki kısa öykü
deneklere sesli
olarak okunmuş.
16
Metafor ve ironiyi kavrama, kontroller ve
şizofreni hastalarını ayrımlayabilmiştir. İroni
(metafor değil) ZK bozukluğu ile ilişkili
bulunmuştur. Pozitif formal düşünce
bozukluğu ZK testlerinde kötü performans ile,
negatif formal düşünce bozukluğu metafor
anlamadaki zayıflıklar ile ilişkili bulunmuştur.
ZK’deki bozulmanın, şizofrenide dilin
pragmatik kullanımının yetersizliği ile ilişkili
olabileceği bildirilmiştir.
ZK bozukluğunun sosyal işlevsellikteki
bozulma ile ilişkili olabileceği belirtilmiştir.
Hasta ve kontroller arasındaki temel fark
ironiyi anlama alanında bulunmuştur. Yalnızca
atak döneminde değil, remisyonda da ZK
bozukluğu varlığı ve ZK’nin şizofrenide
süreklilik gösteren bir özellik olabileceği
belirtilmiştir.
Hastalar, özellikle niyetin fark edilmesini
gerektiren testlerde kontrollerden daha kötü
performans göstermiştir. IQ düzeltildiğinde
ZK performansları arasında fark
bulunmamıştır.
ZK testlerinde iyi puan alan hastalar daha
kuşkucu, müstehzi (cynical) ve pragmatik bir
dünya görüşüne sahip bulunmuştur (Mach-IV
scale). Negatif belirtili hastaların, pozitif
belirtili olanlara göre daha az stratejik
düşünüyor oldukları belirtilmiştir.
ZK performansları en kötüden en iyiye:
hastalar < hasta yakınları < kontroller olarak
sıralanmış. Bu bulgular yaş, eğitim ve IQ’dan
bağımsız bulunmuştur ve ZK’nin şizofrenide
süreklilik gösteren bir özellik ve
endofenotip olabileceğini
düşündürmektedir.
Şizofreni hastalarında ZK testlerinde düşük
performans bulunmuştur.
Şizofreni grubunda bilişsel işlevlerin,
özellikle paranoid grupta ZK ile ilişkili
olduğu bildirilmiştir.
Hasta grubu tüm testlerde düşük performans
göstermiştir.
Şizofreni hastalarında ZK yetisi bozuk
bulunmuştur.
ZK testlerindeki performans düşüklüğü ile
otobiyografik bellek kusurları ilişkili
bulunmuştur.
Drake ve
ark.
(2003)
Akut dönemde
33 şizofreni
hastası
Randall ve
ark. (2003)
18 paranoid
şizofreni ve
şizoafektif
bozukluk,
14 iyilik
dönemdeki
şizofreni ve
şizoafektif
bozukluk
hastası,
18 sağlıklı
kontrol
24 şizofreni
Abu-Akel ve
Abushua’leh
(2004)
Craig ve ark.
(2004)
Greig ve ark.
(2004)
Kelemen ve
ark.(2004)
Langdon ve
Coltheart
(2004)
Brüne (2005)
16 paranoid
sanrılı şizofreni
ve sanrılı
bozukluk
hastası,
17 Asperger
vakası,
16 sağlıklı
kontrol
128 şizofreni ya
da şizoafektif
bozukluk
79 şizofren
yakını (32
kardeş ve 47
ebeveyn),
40 sağlıklı
kontrol
18 şizotipi
skoru yüksek,
18 şizotipi
skoru düşük
üniversite
öğrencisi
23 şizofreni
hastası
Brüne (2005)
31 şizofreni
hastası
Kelemen ve
ark.
(2005)
52 şizofreni
(17’si
remisyonda),
30 sağlıklı
kontrol
İlaç kullanımı
belirtilmemiş,
PANNS,
İçgörü
(Birchwood
içgörü ölçeği),
İz sürme testi B,
frontal
değerlendrime,
soyutlama
değerlendirilmiş.
IQ, dikkat, atıf
stili
değerlendirilmiş.
ZK, şakayı
anlama
değerlendirilmiş.
ZK işlevleriyle içgörü arasında ilişki
bulunmamıştır.
1. ve 2. derece
yanlış inanç
testleri ve
aldatma testleri
uygulanmış.
Şizofreni hastalıklarında ZK performansı
bozuk bulunmuştur.
Paranoid hastalarla iyilik dönemindeki
hastalar arasında fark gösterilememiştir.
Yatan hastalarda
şiddet davranışı
değerlendirilmiş.
1. ve 2. derece
yanlış inanç
testleri
uygulanmış.
Paranoya ölçeği
uygulanmış.
İma testleri ve
“Gözlerden zihin
okuma” testi
uygulanmış.
Agresif davranış sergileyen şizofreni
hastalarının ZK
performansı iyi,
empati düzeyleri düşük bulunmuştur.
Şizofreni ve Asperger hastalarında ZK
performansları bozuk bulunmuştur.
Dikkat, yürütücü
işlevler,
PANSS, SAPS
değerlendirilmiş.
WYZÖ-R
uygulanmış.
İma testleri
uygulanmış.
ZK performansı, dezorganize şizofreni
hastalarında en düşük bulunmuş ve PANNS’ın
sanrı maddesinin formal düşünce bozukluğu
ile ilişkili olduğu bildirilmiştir.
“Gözlerden zihin
okuma” testi
yapılmış.
Hastaların etkilenmiş akrabalarında ilgili test
bozuk bulunmuştur.
Şizotipal kişilik
ölçeği
uygulanmış.
İroni ve metafor
algılama testleri
yapılmış.
Şizotipi skorları ile ironi anlama güçlüğünün
ilişkili olduğu bulunmuştur.
Sosyal işlevsellik
değerlendirmesi
Yüz tanıma
testleri
uygulanmış.
Deyim anlama
testi uygulanmış.
ZK performansı ve hastalık süresinin sosyal
işlevselliği yordadığı bildirilmiştir.
“Gözlerden zihin
okuma” testi
yapılmış.
Hem remisyondaki, hem de belirtili
dönemdeki hastalarda ZK bozukluğu olduğu
ve bu bozukluğun negatif belirtiler ve görsel
bilgi işleme süreçleriyle ilişkili olduğu
bildirilmiştir.
Yürütücü işlevler,
Sözel IQ ve
PANNS
değerlendirilmiş.
İlaç kullanımı
olan ve olmayan
hastalar var,
PANNS
uygulanmış.
17
ZK, yürütücü işlevler ve sözel zeka düzeyleri
hastaların deyim anlama yetileriyle ilişkili
bulunmuştur.
Harrington
ve ark.
(2005)
25 şizofreni,
38 sağlıklı
kontrol
İlaç kullanımı var.
IQ testi ve
SANS,
SAPS
uygulanmış.
Sözel olan ve
olmayan birinci ve
ikinci derece ZK
testleri yapılmış.
Marjoram
ve ark.
(2005)
15 şizofreni,
15 affektif
psikoz,
15 sağlıklı
kontrol
12 şizofreni,
20 sağlıklı
kontrol
267 şizofreni
İlaç kullanımı var.
“Gözlerden zihin
okuma” testi
uygulanmış.
Şizofreni hastalarında, kontrollere göre
yalnızca sözel ZK testlerinin puanları daha
düşük bulunmuştur.
Şizofreni grubunda, ZK defisiti yalnızca
persekütif sanrıları olan hastalarda
gözlenmiştir.
Persekütif sanrıların şiddeti ve hastalık süresi
ile ZK bozukluğunun şiddeti arasında ilişki
olduğu bildirilmiştir.
Hem şizofreni hastalarında, hem de psikotik
bulgulu affektif hastalarda ZK bozuk
bulunmuştur.
Psikotik belirtiler
ve IQ
değerlendirilmiş.
İki ZK karikatürü
kullanılmış.
Hasta grubunda psikotik belirti düzeyinden
bağımsız olarak ZK bozuk bulunmuştur.
Yürütücü işlevler,
duygu
tanıma, bellek,
dikkat,
negatif belirtiler
değerlendirilmiş.
PANSS,
HAM-D,
IQ testi,
Young Mani
Derecelendirme
Ölçeği
kullanılmış.
Kısa psikiyatrik
değerlendirme
ölçeği
(alevlenmede olan
hastalar
dışlanmış) ve
IQ testi
uygulanmış.
Şizotipal kişilik
ölçeği ve
Kendi yüzünü
tanıma testi
uygulanmış.
İma testleri
uygulanmış.
Negatif belirtilerle ZK performansı ilişkili
bulunmuştur.
Birinci ve ikinci
derece ZK
öyküleri ve ZK
karikatürleri
kullanılmıştır.
Psikiyatrik hasta grubu kontrollere göre bozuk
ZK performansı sergilemiştir. Şizofreni
hastaları duygudurum bozukluğu olan
hastalara göre daha kötü performans
sergilemiş, diğer psikotik bozukluk hastaları
arada yer almışlardır.
Resim sıralama
testi kullanılmış.
Şizofreni hastalarında ZK performansı bozuk
bulunmuş ve ZK bozukluğunun hastalık
belirtilerinden bağımsız olduğu, bu haliyle
durumsal değil sürekli bir belirteç
olabileceği bildirilmiştir.
“Gözlerden zihin
okuma” testi
kullanılmış.
Şizofreni hastaları ve akrabalarında ZK
performansı düşük bulunmuştur.
Yanlış inanç ve
Resim sıralama
testleri
uygulanmış.
Yanlış inanç,
Neden-sonuç ve
Sosyal senaryolar
testleri
uygulanmış.
Şizofreni hastalarında ZK performansı bozuk
bulunmuştur.
İma testleri ve
karikatür
kullanılmış.
Şizofreni hastaları ve psikotik belirtisi olan
akrabalarında ZK performansları bozuk
bulunmuştur.
İma ve
yanlış inanç
testleri yapılmış.
Şizofreni hastaları birinci ve ikinci derece ZK
testlerinin her ikisinde de düşük performans
sergilemiştir.
Marjoram
ve ark.
(2005)
Bell ve
Mishara
(2006)
Bonhstein ve
ark. (2006)
41 şizofreni, 22
sağlıklı kontrol,
24 duygudurum
bozukluğu, 7
diğer psikotik
bozukluklar
Inoue ve ark.
(2006)
30 ilk atak
şizofreni,
30 sağlıklı
kontrol
Irani ve ark.
(2006)
10 şizofreni,
10 akraba,
10 sağlıklı
kontrol
Langdon ve
ark.
(2006a,b)
56 şizofreni,
39 sağlıklı
kontrol
Langdon ve
ark. (2006)
34 şizofreni,
21 sağlıklı
kontrol
Marjoram
ve ark.
(2006)
13 şizofreni,
12 psikotik
belirtili, 13
psikotik
belirtisiz
şizofreni
akrabası
49 şizofreni ya
da şizoaffektif
bozukluk,
44 sağlıklı
kontrol
Pinkham ve
Penn (2006)
İçgörü,
IQ testi,
Atıf yanlılığı,
Paranoid düşünce,
SANS,
SAPS
uygulanmış.
İlaç kullanımı var.
IQ ve
Psikotik belirtiler
değerlendirilmiş.
İlaç kullanan ve
az sayıda
kullanmayan hasta
var. PANNS
uygulanmış.
18
ZK bozukluğunun içgörü eksikliği ile ilişkili
olduğu bildirilmişlerdir.
Russell ve
ark. (2006)
Özgüven ve
ark. (2007)
Brüne ve
ark. (2007)
61 şizofreni
(13’ü
remisyonda),
22 sağlıklı
kontrol
16 Asperger
bozukluğu
(AB), 20
şizofreni ve 30
sağlıklı kontrol
38 şizofreni,
29 sağlıklı
kontrol
ShamayTsoory ve
ark.
(2007a)
22 şizofreni,
55 sağlıklı
kontrol
Martino ve
ark. (2007)
21 remisyonda
şizofreni,
15 sağlıklı
kontrol
Savina ve
ark. (2007)
Stratta ve
ark. (2007)
Bora ve ark.
(2008a)
Pousa (2008)
Pousa (2008)
Tüm hastalar ilaç
kullanmakta.
ZK animasyonları
kullanılmış.
Negatif belirtili ve formal düşünce
bozukluğu olan hastalarda daha fazla olmak
üzere, şizofreni hastalarında ZK performansı
bozuk bulunmuştur.
İlaç kullanan ve
kullanmayan
hastalar
Birinci ve ikinci
derece ZK, pot
kırma ve ima
testleri yapılmış.
Yürütücü işlevler,
PANSS ve
sosyal beceri
testleri yapılmış.
SANS, PANSS
yapılmış.
Resim sıralama
testi uygulanmış.
Birinci derece ZK’de AB olguları hem
şizofreni hastalarından, hem kontrollerden
daha başarısız; ikinci derece ZK’de hem AB,
hem şizofreni hastaları kontrollere göre
başarısız bulunmuştur.
ZK yetisinin şizofrenide sosyal işlevselliği
yordadığı bildirilmiştir.
Şizofrenide, negatif belirtilerin yalnızca
duygusal ZK test performanslarındaki
bozukluk ile ilişkili olduğu bulunmuştur.
Negatif
belirtiler, WKET
Iowa kumar testi
yapılmış.
Birinci ve ikinci
derece bilişsel ve
duygusal ZK
testleri
uygulanmış.
Pot kırmayı
farketme (faux
pas) testi
yapılmış.
84 şizofreni,
24 sağlıklı
kontrol
Hastalar
kullandıkları
ilaçlara göre
gruplanmışlar.
Resim sıralama ile
ikinci derece
yanlış inanç testi
yapılmış.
20 şizofreni
PANNS yapılmış.
91 şizofreni
(belirtisiz/
negatif ve
pozitif belirtili/
negatif
belirtili),
55 sağlıklı
kontrol
61 şizofreni,
51 sağlıklı
kontrol
PANSS ve
çalışma belleği
değerlendirilmiş.
İroni testleri
uygulanmış.
“Gözlerden zihin
okuma” testi
uygulanmış.
Tipik antipsikotik ve risperidon
kullanan hastaların ZK performansları
olanzapin ve klozapin kullananlara göre daha
bozuk bulunmuştur.
ZK performansının pozitif belirti yoğunluğu
ile ilişkili olduğu bildirilmiştir.
Tüm gruplarda ZK performansının kontrollere
göre bozuk olduğu,
belirtisiz grupta çalışma
belleği bozukluğu düzeltildiğinde
kontrollere benzer ZK performansı bulunduğu
bildirilmiştir.
Belirti ve
işlevsellik
düzeyleri
değerlendirilmiş,
IQ ve
PANNS testleri
yapılmış.
İkinci derece zihin
kuramı sözel
öyküler ve resim
sıralama testi ile
değerlendirilmiş.
61 stabil
durumda
şizofreni hastası
İçgörü (zihinsel
hastalığa
içgörüsüzlük
ölçeği- Amador
1993)
PANNS,
depresyon
işlevsellik düzeyi,
IQ, Kalifornia
sözel öğrenme
testi,iz sürme testi,
sözel akıcılık testi,
Stroop testi
uygulanmıştır.
Resimli ZK
testleri
kullanılmıştır.
19
Şizofreni hastalarında daha çok negatif
belirtilerle ilişkili olmak üzere ZK
performansının bozuk olduğu bildirilmiştir.
Belirtili hastalarda ikinci derece ZK test
performansları kötü bulunurken, remisyondaki
hastalarla kontroller arasında fark
bulunmamıştır.
Negatif belirtilerle ilişki, sanrılarla olan
ilişkiye göre daha zayıf ve daha çok bilişsel
yıkımla ilişkili bulunmuştur.
ZK’nin, sürekli değil, daha çok durumsal bir
belirteç olabileceği belirtilmiştir.
İçgörü ve ZK performansı arasında
doğrudan belirgin bir ilişki saptanmamış ve
aralarındaki ilişkinin psikososyal, klinik ve
nörobilişsel diğer faktörlerden etkilenebileceği
bildirilmiştir.
Mazza
(2008)
34 şizofreni,
34 akraba,
44 sağlıklı
kontrol
İlaç kullanımı var.
Kettle (2008)
13 ilk atak
şizofreni
hastası,
14 depresyon
(psikotik
olmayan),
43 sağlıklı
kontrol
(genel
toplum:16,
üniversite:27)
50 şizofreni ya
da şizoafektif
bozukluk
hastası,
44 sağlıklı
kontrol
İlaç kullanımı
yok.
50 şizofreni/
şizoafektif
bozukluk
hastası,
29 sağlıklı
kontrol
Şizofreni
spektrum
bozukluklarında
ZK yetisini
inceleyen 71
çalışmanın
gözden
geçirmesi
Kern ve ark.
(2009)
AbdelHamid ve
ark. (2009)
Bora (2009)
Bora ve ark.
(2009)
Birinci ve ikinci
derece yanlış
inanç testleri ve
dilin ifadesindeki
pragmatik
kullanımın
değerlendirilmesi
için testler
uygulanmış.
“Gözlerden zihin
okuma” testi
uygulanmış.
Şizofreni hastaları ve hasta yakınlarında yanlış
inanç ve konuşma testleri performansları
normal kontrollere göre bozuk bulunmuştur.
Nörobilişsel performanslar, sosyal biliş testleri
ile ilişkili bulunmamıştır. ZK bozukluğu ile
birlikte; konuşulan materyalin niteliği,
niceliği, birbiriyle bağıntılı oluşu ve biçiminin,
şizofreni ile ilişkili olabileceği bildirilmiştir.
PANNS ve
sosyal işlevsellik
değerlendirilmiş.
Sosyal ilişkilerde
farkındalık testi
(sarkazm ve yalan
söylemeyi anlama
ile ilişkili)
uygulanmış.
Şizofreni hastalarının, sarkazmı fark etme
yetisi kontrollerden daha kötü (yalanı fark
etmede fark bulunmamış) bulunmuş ve bu
durum pozitif belirtilerle ilişkili bulunmuştur.
Sosyal farkındalık ve işlevsellik arasında
net bir ilişki bildirilmemiştir.
IQ,
yürütücü işlevler
ve
PANNS
değerlendirilmiş.
Bir karakterin
diğerini kandırdığı
6 çizgi hikaye
kullanılmış.
Hastalar, yürütücü işlevler ve ZK
performansları açısından kontrollere göre
düşük performans göstermişlerdir. Bu
bozukluğun en çok dezorganizasyon
belirtileriyle ilişkili olduğu bildirilmiştir.
İlk atak şizofrenide, kontrollerle
karşılaştırıldığında ZK performansları bozuk
bulunmuştur.
Üniversiteli kontrol grubu, tüm ZK testlerinde
tüm gruplardan daha üstündür. Kontrol
grubunun bu nedenle genel toplumdan
seçilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Şizofrenide ZK bozukluğunun akut evrede
daha şiddetli
olmakla beraber iyilik döneminde de
sürdüğü, şizofreni hastalarının birinci derece
akrabalarında, sanrısal
bozukluk ve şizotipi skoru yüksek bireylerde
de görüldüğü bildirilmiştir.
Psikotik ve belirgin
negatif bulguları olan hastalarda ZK
performansının daha bozuk bulunduğu, ancak
şizofrenin iyi seyirli
formlarında, iyilik dönemindeki hastalarda,
sanrısal bozuklukta ve bipolar
bozuklukta frontal işlev bozukluklarına ikincil
olabileceği belirtilmiştir. Ayrıca ZK
bozukluğunun hastaların sosyal işlevsellik ve
içgörü sorunlarıyla ilişkili olduğu da
saptanmıştır.
ZK bozukluklarının hastalığın başlangıcından
itibaren var olduğu ve remisyonda da sürdüğü,
yüksek riskli popülasyonda da daha hafif
olmak üzere ZK bozukluğu görüldüğü ve
diğer psikotik bozukluklar ve bipolar
bozuklukta da ZK bozukluğu olduğu
bildirilmiş; bunun altta yatan genel bilişsel
bozukluk ve kalıntı belirtilerle ilişkili
olabileceği düşünülmüştür.
Remisyonda ve
ilk atak
şizofreni
hastaları
birinci derece
yakınları
diğer şizofreni
spektrum
bozuklukları
bipolar
bozukluk
hastalarında ZK
bozukluklarını
inceleyen
araştırmalar
gözden
geçirilmiştir.
20
Bell ve ark.
(2009)
151 şizofreni ve
şizoaffektif
bozukluk
hastası
Bazin ve ark.
(2009)
15 şizofreni,
12 depresyon,
15 mani,
15 sağlıklı
kontrol
Mehl ve ark.
(2010)
55 şizofreni
spektrum
bozukluğu,
45 sağlıklı
kontrol
Koelkebeck
ve ark.
(2010)
23 ilk atak
şizofreni
hastası,
23 sağlıklı
kontrol
Mizaç özellikleri,
sözel IQ,
sözel bellek
performansı,
pozitif belirtiler
değerlendirilmiş.
Mehl ve ark.
(2010)
Akut
perseküsyon
sanrıları olan
33,
sanrıları
remisyonda 25
şizofreni
hastası,
58 sağlıklı
kontrol
50 prodromal
risk sendromu
vakası-34
sağlıklı kontrol,
81 ilk atak
şizofreni-46
sağlıklı kontrol,
53 kronik
şizofreni-46
sağlıklı kontrol
28 şizofreni,
30 sağlıklı
kontrol
Sanrılar
gözlemciler ve
hastalar tarafından
puanlanmış,
yürütücü işlevler
incelenmiş.
Green ve
ark. (2011)
Kosmidis ve
ark. (2011)
Yürütücü işlevler,
sözel akıcılık,
dikkat
çalışma belleği,
bilgi işlemleme
hızı ve
düşünce
bozukluğu
değerlendirilmiş.
Young mani ve
Hamilton
depresyon
derecelendirme
ölçekleri,
PANNS,
Düşünce, Dil ve
İletişim Ölçeği
uygulanmış
Otobiyografik
bellek,
sosyal performans
ve
semptom
düzeyleri
değerlendirilmiş.
Akıl yürütme testi
uygulanmış.
Nörobilişsel işlevlerin sosyal bilişi etkilediği
ve sosyal biliş bozukluğunun da
rehabilitasyon için olumsuz bir gösterge
olabileceği bildirilmiştir.
“VersaillesSituational
Intention
Reading” testi ve
ZK karikatürleri
uygulanmış.
Şizofreni grubu, sağlıklı kontrol ve depresyon
grubuna göre belirgin düşük performans
sergilemiştir. Mani grubu da sağlıklı
kontrollere göre düşük performans
sergilemiştir.
Birinci ve ikinci
derece yanlış
inanç testleri,
karakterlerin niyet
ve duygularını
anlamayı test eden
ZK videoları
kullanılmış.
Hareket eden
şekillerle
uygulanan video
temelli ZK testleri
(Frith-Happé
animasyonları)
yapılmış.
Yanlış inanç testi
ve
karakterlerin niyet
ve duygularını
anlamayı test eden
ZK videoları
kullanılmış.
ZK performansı ve otobiyografik belleğin,
semptom düzeyi ve diğer nörobilişsel
bozukluklara göre sosyal performansı daha
iyi yordadığı bildirilmiştir.
Duygu işleme
(Mayer-SaloveyCaruso duygusal
zeka testi) ve
Sosyal İlişki
Algısı Testi
uygulanmış.
Sosyal
Çıkarımlara
Farkındalık Testi
uygulanmış.
Tüm hasta gruplarında tüm test performansları
kontrol grubuna göre bozuk bulunmuş ve
hastalığın evreleri arasında ciddi bir
farklılık saptanmamıştır.
Klinik ve
demografik
veriler, hastalık
süresi
WKET
, dikkat, işlem
belleği,
Sosyal işlevsellik
ve
PANNS
uygulanmış.
Birinci ve ikinci
derece yanlış
inanç,
niyet ve imayı
anlama testleri
uygulanmış.
Hasta grubu çoğu ZK ve bazı nöropsikolojik
testlerde kontrol grubuna göre düşük
performans göstermiştir. ZK yetisinin
şizofrenide sosyal becerilerle ilişkili olduğu
ve bu ilişkinin hastalık süresi, yaş, eğitim
süresi ve hastaların nöropsikolojik
durumlarından bağımsız olduğu
bildirilmiştir.
21
Diğer değişkenlerden bağımsız olarak
hastalarda ZK performansları bozuk
bulunmuştur.
Akut dönemdeki hastalar yürütücü işlevler
kontrol edilerek diğer iki grupla
karşılaştırıldığında karakterlerin niyetlerini
anlama konusunda düşük performans
sergilemişlerdir.
Geçirilen atak
sayısı, hastalık
başlangıç yaşı ve
kullanılan ilaçlar
saptanmış,
PANNS
uygulanmış.
PANNS ve
İşlevselliğin
Genel
Değerlendirilmesi
Testleri
uygulanmış.
Montag ve
ark. (2011)
80 paranoid
şizofreni
hastası,
80 sağıklı
kontrol
Stratta ve
ark. (2011)
38 ve 42
hastadan oluşan
iki ayrı
şizofreni hasta
grubu
Lincoln ve
ark. (2011)
75 şizofreni
spektrum
bozukluğu
vakası,
75 sağlıklı
kontrol
Biedermann
ve ark.
(2012)
2010 yılından
beri yayınlanan
ZK ile ilgili
çalışmaların
gözen
geçirmesi
Tablo 2.
Şizofrenide Bilişsel Bulgular - Zihin Kuramı İlişkisini İnceleyen
PANNS
uygulanmış,
empati ve
özgüven
değerlendirilmiş.
Video temelli ZK
testleri (videodan
sonra karakterin
ne hissettiği
sorulmuştur)
uygulanmış.
Negatif belirtiler zihinsel durumu kavramada
bozuklukla ilişkili bulunurken, sanrı gibi
pozitif belirtiler “aşırı zihinselleştirme” ile
ilişkili bulunmuştur. Bu bulgu, ZK
bozukluğunun sanrı etiyolojisiyle ilişkili
olabileceğini belirten görüşlere katkıda
bulunmuştur.
Birinci ve ikinci
derece ZK testleri
(ilk gruba daha
kolay ikinciye
daha zor testler
uygulanmıştır)
kullanılmıştır.
Çeşitli sosyal
durumların video
olarak
gösterilmesi
biçiminde
değerlendirilmiş.
Tüm ZK skorları PANNS hem pozitif hem
negatif belirti kümesinde metabilişsel skorlarla
yüksek korelasyon göstermiştir. İşlevsellik ile
yalnızca ikinci derece ZK testleri ilişkili
bulunmuştur. Birinci derece ZK testlerinin
klinik belirti şiddetiyle yakın ilişkili olduğu
bildirilmiştir.
Negatif belirtiler düşük özgüveni olan hasta
grubunda ZK bozukluğuyla belirgin olarak
ilişkili bulunmuştur.
Bu çalışmaların ortak görüşü doğrultusunda,
ZK bozukluklarının şizofreni için, geçerli
gösterge olduğu hipotezini güçlendirmiştir.
Çalışmaların Özetleri
Çalışma
Murphy
(1998)
Örneklem
37 şizofreni,
23 kişilik
bozukluğu
Diğer Testler
IQ, bellek,
yürütücü
işlevler
değerlendirilmiş.
Yürütücü
işlevler, sözel
akıcılık ve bellek
değerlendirilmiş.
Mazza
(2001)
35 şizofreni,
17 sağlıklı
kontrol
Langdon
(2001)
32 şizofreni,
24 sağlıklı
kontrol
SAPS, SANS ve
yürütücü
işlevler
değerlendirilmiş.
Langdon
(2002)
23 şizofreni,
20 sağlıklı
kontrol
SAPS, SANS
ve yürütücü
İşlevler
değerlendirilmiş.
Kullanılan ZK testi
Birinci ve ikinci
derece yanlış inanç ve
aldatma ZK testleri
Sonuçlar
IQ, bellek ve yürütücü işlev
bozukluğunun ZK bozukluğuyla ilişkili
olduğu bildirilmiştir.
Çizimler ve iki adet
birinci derece, iki adet
ikinci derece yanlış
inanış testi
uygulanmış.
4 kareden oluşan
resimli yanlış inanç
çizgi-öyküleri
kullanılmış.
Bilişsel testlerle ZK bozukluğu arasında
korelasyon bulunmamıştır.
Bilgisayara aktarılmış
4 kareli yanlış inanç
için resimli çizgiöykü, metafor ve ironi
testleri uygulanmış.
22
Şizofreni hastalarında yönetici planlama
bozukluğu olduğu bildirilmiş ve
kontrollere göre zihinselleştirme
becerileri daha düşük bulunmuştur.
Negatif belirtilerin ZK
bozukluğu ilişkili olduğu bulunmuş,
ancak yürütücü işlev bozukluğu kontrol
edilince korelasyon saptanmamıştır. ZK
bozukluğu ve pozitif belirtiler arasında
ilişki bildirilmemiştir.
Metafor ve ironiyi kavrama, kontroller ve
şizofreni hastalarını ayrımlayabilmiştir.
İroni (ancak metafor değil) ZK
bozukluğu ile ilişkili bulunmuştur.
Pozitif formel düşünce bozukluğu ZK
testlerinde kötü performans ile, negatif
formel düşünce bozukluğu metafor
anlamadaki zayıflıklar ile ilişkili
bulunmuştur. ZK’deki bozulmanın,
şizofrenide dilin pragmatik kullanımının
yetersizliği ile ilişkili olabileceği
bildirilmiştir.
Brunet ve
ark. (2003)
25 şizofreni,
25 kontrol
IQ testi
uygulanmış.
Karikatür ZK testleri
uygulanmış.
Şizofreni hastalarında sözel ZK
performansı kontrollere göre bozuk
bulunmuştur.
Schenkel ve
ark. (2005)
42 şizofreni
hastası
İma testleri
uygulanmış.
ZK performansı ile sosyal işlevsellik
ilişkili bulunmuştur.
Bell ve
Mishara
(2006)
267 şizofreni
hastası
İma testleri
uygulanmış.
Negatif belirtilerle ZK performansı
ilişkili bulunmuştur.
Mazza ve
ark.
(2006)
20 şizofreni,
20 sağlıklı
kontrol,
18 frontal lob
hasarlı hasta
13 şizofreni,
13 Asperger
bozukluğu,
13 kişilik
bozukluğu
50 şizofreni
hastası
IQ, yürütücü
işlevler ve
Çocuklukta
sosyal
işlevsellik
değerlendirilmiş.
Yürütücü
işlevler, duygu
tanıma, bellek,
dikkat ve
negatif belirtiler
değerlendirilmiş.
Sosyal biliş ve
yürütücü işlevler
değerlendirilmiş.
Yanlış inanç testleri
uygulanmış.
Şizofreni hastaları ve frontal lezyonu olan
hastalarda ZK performansları birbirine
benzer derecede bozuk bulunmuştur
IQ testi
uygulanmış.
“Gözlerden zihin
okuma” testi
birinci ve ikinci
derece ZK testleri
uygulanmış.
Şizofreni hastaları ve Asperger
bozukluğunda ZK performansları düşük
bulunmuştur.
Sosyal işlevsellik
düzeyi,
çalışma belleği,
yürütücü işlevler
değerlendirilmiş.
WAIS-II,
İz sürme testi,
Stroop testi
uygulanmış,
demografik ve
klinik bilgiler
toplanmış.
İçgörü ve
yürütücü işlevler
değerlendirilmiş.
“Gözlerden zihin
okuma” testi
uygulanmış.
ZK performansı, çalışma belleği, diğer
yürütücü işlevler ve sosyal işlevsellik ile
ilişkili bulunmuştur.
İma testleri, 4 faktörlü
sosyal
zeka testi uygulanmış.
Şizofreni hastalarında ZK performansı
bilişsel test performansından bağımsız
olarak bozuk bulunmuştur.
Birinci ve ikinci
derece yanlış inanış
testleri, “Gözlerden
zihin okuma” testi
uygulanmış.
Genel içgörünün düşüklüğü ile ikinci
derece yanlış inanış testleri, bilişsel
işlevlerden bağımsız olarak, ilişkili
bulunmuştur.
Negatif
Belirtiler,
Frontal
değerlendirme
WKET,
Iowa kumar testi
değerlendirilmiş.
Yürütücü
işlevler, PANSS
ve
sosyal beceri
değerlendirilmiş.
Empati ve
bilişsel işlevler
değerlendirilmiş.
Pot kırmayı farketme
(faux pas) testi
uygulanmış.
Şizofreni hastalarında daha çok negatif
belirtilerle ilişki olmak üzere ZK
performansının bozuk olduğu
bildirilmiştir.
Resim sıralama testi
uygulanmış.
ZK yetisinin şizofrenide sosyal
işlevselliği yordadığı bildirilmiştir.
Birinci ve ikinci
derece bilişsel ve
duygusal ZK testleri
uygulanmış.
Sosyal
işlevsellik, negatif bulgular ve empati
ile ZK performansı ilişkili bulunmuştur.
Empati
değerlendirilmiş.
“Gözlerden zihin
okuma” testi ve
ima testi uygulanmış.
ZK performansındaki bozukluğun
empati yoksunluğuyla ilişkili olduğu
bildirilmiştir.
Pot kırmayı fark etme
(faux pas) testi
uygulanmış.
Şizofreni hastalarında pot kırmayı fark
etme testlerinde belirgin bozukluk
gözlenmiştir.
Murphy
(2006)
Bora ve ark.
(2006)
Bertrand ve
ark. (2007)
36 ilk atak
şizofreni,
25 sağlıklı
kontrol
Bora ve ark.
(2007)
58 şizofreni
hastası
Martino ve
ark. (2007)
21 remisyonda
şizofreni,
15 sağlıklı
kontrol
Brüne ve
ark. (2007)
38 şizofreni,
29 sağlıklı
kontrol
ShamayTsoory ve
ark. (2007c)
26 şizofreni,
31 sağlıklı
kontrol
Bora ve ark.
(2008b)
30 şizofreni,
30 sağlıklı
kontrol
Varga ve
ark.
(2008)
17 şizofreni,
17 sağlıklı
kontrol
23
Bell ve ark.
(2009)
151 şizofreni ve
şizoaffektif
bozukluk hastası
Yürütücü
işlevler,
sözel akıcılık,
dikkat,
çalışma belleği,
bilgi işleme hızı
ve
düşünce
bozukluğu
değerlendirilmiş.
Akıl yürütme testi
uygulanmış.
Nörobilişsel işlevlerin sosyal bilişi
etkilediği ve sosyal biliş bozukluğunun
da rehabilitasyon için olumsuz bir
gösterge olabileceği bildirilmiştir.
Bailey ve
Henry (2009)
20 şizofreni,
30 sağlıklı
kontrol
Yürütücü işlevler
ve kendilik algısı
değerlendirilmiş.
Kendilik algısı ve ZK
testleri uygulanmış.
Achaval ve
ark. (2010)
20 şizofreni
hastası,
20 hasta olmayan
birinci derece
akraba,
20 sağlıklı
kontrol
MMSE,
Yüz tanıma testi
ve
Frontal
değerlendirme
bataryası
uygulanmış.
Hikaye anlama,
pot kırmayı fark etme
testleri,
Yüzden duygu tanıma
testi,
Gözlerden zihin
okuma testi
uygulanmış.
Mier ve ark.
(2010)
16 ilaç kullanan
şizofreni hastası,
16 sağlıklı
kontrol
fMRI yapılmış.
Duygu tanıma ve
emosyonel ZK testleri
uygulanmış.
Koelkebeck
ve ark.
(2010)
23 ilk atak
şizofreni,
23 sağlıklı
kontrol
Hareket eden
şekillerle uygulanan
video temelli ZK
testleri (Frith Happe
animasyonları)
uygulanmış.
Sparks ve
ark. (2010)
30 ayaktan
şizofreni/
şizoaffektif
bozukluk hastası,
25 sağlıklı
kontrol
30 şizofreni,
75 sağlıklı
kontrol
Mizaç özellikleri,
sözel IQ,
sözel bellek
performansı,
pozitif belirtiler
ve
akıl yürütme
becerisi
değerlendirilmiş.
Empati ve
sosyal işlevsellik
değerlendirilmiş.
Hastalar kontrol grubuna göre daha kötü
ZK performansı sergilemiş fakat selfperspektif inhibisyon testlerinde belirgin
bozukluk göstermemiştir.
Şizofreni hastlarında self-perspektif
inhibisyon testlerinden çok, başkalarının
ne düşündüğünü anlama
bozukluğunun ZK performansında
daha etkili olduğu düşünülmüştür.
Şizofreni hastalarının hikaye anlama, pot
kırmayı fark etme testlerinde, birinci
derece akrabaların yüzden duygu tanıma,
gözlerden zihin okuma ve pot kırmayı
fark etme testlerinin sosyal bileşeninde
daha bozuk performans sergiledikleri
bildirilmiştir. Hastalar ve birinci derece
yakınlarının sosyal bilişte benzer fakat
tümüyle aynı olmayan kusurlar
sergiledikleri belirtilmiştir.
Hastalar her iki testte de bozuk
performans göstermiştir. Bu sırada
yapılan nörogörüntüleme çalışmasında sol
amigdala ve sağ süperior temporal
sulkusta hiperaktivite gözlenmiştir.
Diğer değişkenlerden bağımsız olarak,
hastalarda ZK performansları bozuk
bulunmuştur.
Yüzden duygu tanıma
ve
Sosyal ilişkilerde
farkındalık testi
uygulanmış.
Şizofreni hastaları tüm testlerde düşük
performans göstermişler, sarkazmı
anlamadaki bozukluk işlevsellik
bozukluğu ve düşük empati düzeyiyle
ilişkili bulunmuştur.
Duygu tanıma ve
WYZÖ-R
yargılama alt
testi uygulanmış.
Birinci ve ikinci
derece ZK,
imayı anlama testleri
uygulanmış.
Özellikle ikinci derece ZK testlerine
doğru yanıt vermenin, analitik akıl
yürütme yetisine bağlı olduğu
bildirilmiştir.
Klinik ve
demografik
veriler toplanmış,
Sosyal
işlevsellik,
ZK testleri
uygulanmış.
Hasta grubu çoğu ZK ve bazı
nöropsikolojik testlerde kontrol grubuna
göre düşük performans göstermiştir.
Ziv ve ark.
(2011)
Kosmidis ve
ark. (2011)
28 şizofreni,
30 sağlıklı
kontrol
Pozitif ve negatif
belirtiler
değerlendirilmiş,
nöropsikolojik
testler
uygulanmış.
24
Bozikas ve
ark. (2011)
36 şizofreni,
30 sağlıklı
kontrol
WKET
Çalışma belleği
Dikkat
İz sürme testi-A
Dil yetisi
(WAIS III
dilbilgisi)
1. ve 2. derece ZK
testleri uygulanmış.
Pentaraki ve
ark. (2012)
21 şizofreni
hastası ve onların
etkilenmemiş
anne ve babaları
ile
21 sağlıklı
kontrol ve
onların anne ve
babaları
Stroop testi,
Genel entelektüel
kapasite
(Standard
Progressive
Matrices Test
Plus)
uygulanmış.
Birinci ve ikinci
derece hikaye anlama
testleri uygulanmış.
Diğer bilişsel bozukluklar kontrol
edildiğinde hasta grubu, özellikle ikinci
derece testlerde olmak üzere düşük ZK
performansı sergilemişlerdir. Bu bulgular
şizofrenide ZK bozukluğunun çekirdek
bir belirti olduğu ve hastaların diğer
bilişsel işlev bozukluklarından görece
bağımsız olduğu belirtilmiştir.
Hastalar, birinci ve ikinci derece ZK
testlerinde, etkilenmemiş yakınları
yalnızca 2. derece ZK testlerinde bozuk
performans göstermişlerdir. Hasta
yakınlarının performansları genel
entellektüel yetilere bağımlı bulunmuştur.
Birinci derece testlerde bozuk performans
gösteren hastaların performansları diğer
bilişsel işlevlerle ilişkili bulunmuştur.
Hastalardaki ZK bozukluklarının diğer
bilişsel işlevlerden bağımsız olmadığı
bildirilmiştir.
2.2.2. Bipolar Bozuklukta Zihin Kuramı
Yakın zamana kadar bipolar bozukluk hastalarının akut atak dışında nörobilişsel
açıdan fazla etkilenmemiş oldukları ve bu yönleriyle şizofreniden hem nozolojik
açıdan, hem de gidiş ve sonlanım açısından ayrıldıkları düşünülmekteydi (Hawkins
ve ark., 1997; Rossi ve ark., 2000; Green 2006). İlerleyen dönemde bipolar bozukluk
hastalarında bellek, dikkati sürdürme, sözel akıcılık ve psikomotor hız gibi bilişsel
alanlarda bozukluklar saptanmıştır (Rubinsztein, 2000; Quraishi ve Frangou, 2002;
Bora ve ark., 2005; Robinson ve ark., 2006; Jabben ve ark., 2009). Bipolar bozukluk
hastalarında çeşitli bilişsel işlevlerde bozuklukların saptanmasının ve şizofrenide ZK
bozukluklarının sürekli bir özellik olduğunun gösterilmesinin ardından bipolar
bozukluk hastalarında da ZK bozuklukları araştırılmaya başlanmıştır. Bu alandaki ilk
çalışmalar şizofreni hastalarıyla karşılaştırmalı olarak yapılmış, daha sonra yalnızca
bipolar bozukluk hastalarıyla çalışılmıştır.
Bipolar bozukluk hastalarında bilişsel işlev bozukluklarına ek olarak ZK
performansını da inceleyen ilk çalışma Doody ve arkadaşları (1998) tarafından
yapılmış, şizofreni ve bipolar bozukluk hastaları birinci ve ikinci derece ZK testleri
ile değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda bipolar bozukluk hastalarının
performansının şizofreni hastalarına göre daha iyi olduğu bildirilmiştir. Daha sonra
yapılan çalışmalar, yine şizofreni hastalarıyla bipolar bozukluk hastalarını ve alkol
25
kullanan ve kullanmayan, atak ve remisyon döneminde olan bipolar bozukluk
hastalarının
bilişsel
işlevlerini
birbirleriyle
karşılaştırmıştır
(Addington
ve
Addington, 1998; Van Gorp ve ark., 1998; Sarfati ve ark., 1999; Quraishi ve
Frangou, 2002). Bu çalışmaların ortak sonucu bipolar bozukluk hastalarının sağlıklı
kontrollerden kötü, şizofreni hastalarından iyi performans gösterdikleri ve ağırlıklı
olarak ZK bozukluklarının sürekli bir belirteç olmaktan çok durumsal bir belirteç
olduğu görüşüdür.
Bu alanda önem taşıyan ilk çalışma Kerr ve arkadaşları (2003) tarafından yapılmıştır.
Bipolar bozukluğun depresif, manik ve ötimik evrelerindeki hastalarla cinsiyet
açısından eşleştirilmiş sağlıklı kontrollerin karşılaştırıldığı çalışmada, manik ve
depresif atak dönemindeki bipolar bozukluk hastalarında, özellikle ikinci derece ZK
testlerinde bozukluk bulunurken, remisyondaki bipolar bozukluk hastalarında ZK
becerileri normal bulunmuştur. Remisyon dönemindeki hastalar ve sağlıklı
kontrollerin karşılaştırıldığı bir başka çalışmada, remisyondaki hastalarda ikinci
derece ZK testlerinde belirgin bozukluk saptanmıştır. Hastaların, duygudurum
epizodundan iyileşmiş olsalar da, zihin okuma kapasitesindeki eksiklik nedeniyle
sosyal uyumda zorluk yaşayabilecekleri sonucuna varılmıştır (Inuoe ve ark., 2004).
Daha sonra yapılan çalışmalarda ötimik bipolar hastalarda ZK bozukluğu, diğer
bilişsel işlev bozukluklarıyla kısmen ilişkili bulunmuştur (Olley ve ark., 2005; Bora
ve ark., 2005). Marjoram ve arkadaşlarının (2005) çalışmasında ise hem şizofreni
hastalarında, hem de psikotik bulgulu duygudurum bozukluğu hastalarında ZK’de
bozulma saptanmıştır. ZK’deki bozulmanın, hastalıktan bağımsız olarak sanrı ve
varsanıların varlığıyla ilişkili olduğu yorumunda bulunulmuştur.
Ötimik bipolar bozukluk hastalarının sağlıklı kontrollerle karşılaştırıldığı pek çok
çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların ortak sonuçları, hasta grubunun iyilik
döneminde olsalar bile ZK testlerinde sağlıklı kontrollere göre performanslarının
bozuk olduğu yönündedir (Lahera ve ark., 2008; Malhi ve ark., 2008; Kim ve ark.,
2009; Shamay-Tsoroy ve ark., 2009; Montag ve ark., 2010; Wolf ve ark., 2010).
Bipolar bozuklukta ZK ve bilişsel belirtileri inceleyen çalışmaların ayrıntıları Tablo
3’te sunulmuştur.
26
Yapılan çalışmaların sonuçları birlikte değerlendirildiğinde ZK bozukluğunun,
bipolar bozuklukta da şizofrenide olduğu gibi sürekli bir özellik olduğu
düşünülmektedir (Bora ve ark., 2009).
Yürütücü işlev kusuru ve ZK bozukluğunun bipolar bozuklukta endofenotip
oldukları konusu tartışmalıdır. Bora ve arkadaşları (2005) ZK bozukluğunu hafif
duygudurum belirtileri, serum lityum düzeyi, geçirilen atak sayısı ve diğer süreğenlik
göstergeleri ile ilişkili bulmamıştır. Bu çalışmanın sonuçları ZK bozukluğunun
ötimik bipolar hastalarda süreklilik gösteren bir durum olduğunun ilk kanıtı olarak
gösterilebilir.
Ötimik bipolar hastalarda ZK bozukluğunun, şizofrenide olduğu gibi sosyal ve
mesleki işlevsellikle ilişkili olup olmadığını inceleyen iki çalışma vardır. Olley ve
arkadaşları (2005) ZK bozukluğuyla işlevsellik arasında ilişki bildirmezken, Lahera
ve arkadaşlarının (2012) çalışmasında bipolar hastaların işlevsellik kaybında ZK
bozukluklarının önemli rol oynayabileceği bildirilmiştir.
Bipolar bozuklukta ZK performansının, sosyal işlevsellik, klinik belirtiler ve hastalık
dönemleri ile ilişkisini inceleyen, sağlıklı kontrol ve/veya başta şizofreni hastaları
olmak üzere diğer psikiyatrik hastalarla karşılaştırıldığı pek çok çalışma
bulunmaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, daha çok işlevsellik kaybı ile ZK
ilişkisine yoğunlaşmış olmakla birlikte ZK bozukluklarının bu hastalarda durumsal
mı yoksa sürekli bir belirteç mi olduğu konusu halen tartışmalıdır. Bu konuda yeni
araştırmalara gereksinim olduğu bildirilmektedir. Ayrıca, şizofrenide içgörü ile ZK
ilişkisi değerlendirilmiş ve ilişkili olabileceği yönünde bulgular elde edilmiş
olmasına karşın, bipolar hastalarda içgörü ve ZK ilişkisini araştıran çalışma
bulunmamaktadır
27
Tablo 3.
Bipolar Bozuklukta Bilişsel İşlevler ve Zihin Kuramını İnceleyen
Çalışmaların Özetleri
Çalışma
Doody ve
ark. (1998)
Addington ve
Addington
1998
Sarfati ve
ark. (1999)
Kerr ve ark.
(2003)
Örneklem
28 şizofreni,
10 bipolar hasta,
18 hafif öğrenme
güçlüğü vakası,
18 öğrenme boz+
şizofreni,
20 sağlıklı
kontrol
40 ötimik bipolar,
40 şizofreni,
40 sağlıklı
kontrol
25 şizofreni
(15‘inde
dezorganizasyon
belirtileri olan),
10 manik hasta,
15 sağlıklı
kontrol
20 bipolar
depresif,
15 bipolar manik,
13 remisyonda
hasta ve
15 sağlıklı
kontrol
Inuoe ve ark.
(2004)
50 remisyonda
depresyon
(unipolar ve
bipolar),
50 sağlıklı
kontrol
Olley ve ark.
(2005)
15 ötimik bipolar,
13 sağlıklı
kontrol
Bora ve ark.
(2005)
43 ötimik bipolar,
30 sağlıklı
kontrol
Diğer Testler
IQ testi ve
PANNS
uygulanmış.
Kullanılan ZK testi
Birinci ve ikinci
derece ZK testleri
uygulanmış.
Sonuçlar
Şizofreni tanısı olan gruplar, diğer
gruplarla karşılaştırıldığında ikinci
derece ZK testlerinde daha düşük
performans sergilemiştir.
PANNS ve
Sürekli
performans testi
kullanılmış.
Yüzden duygu tanıma
testi uygulanmış.
Bipolar hastalar sağlıklı kontrollerden
daha kötü, şizofreni hastalarından daha
iyi performans göstermiştir.
PANNS
uygulanmış.
14 ZK karikatürü
gösterilmiş ve
karikatürlerdeki insan
çiziminin amacının ne
olabileceğiyle ilgili
sorular sorulmuştur.
Dezorganize şizofreni hastaları diğer üç
gruba göre ZK testlerinde bozuk
performans göstermişler, diğer gruplar
arasında fark bulunmamıştır. ZK
bozukluklarının sürekli bir belirteç
olmaktan çok durumsal bir belirteç
olduğu yorumunda bulunulmuştur.
İlaç kullanımı
var.
Beck depresyon
envanteri,
Beck mani
derecelendirme
ölçeği
uygulanmış,
bellek
değerlendirilmiş.
Tüm hastalar ilaç
kullanıyormuş.
IQ testi ve
Hamilton
depresyon
derecelendirme
ölçeği
uygulanmış.
Hamilton
depresyon ve
Young mani
derecelendirme
ölçekleri,
Sözel akıcılık,
Stroop testi
uygulanmış,
Sosyal ve mesleki
işlevsellik
değerlendirilmiş.
Rey işitsel
öğrenme testi,
Hayvan ismi
akıcılığı testi,
WKET, İz sürme
testi, Sürekli
performans testi
(CPT)
kullanılmış.
Birinci ve ikinci
derece yanlış inanç
ve aldatma testleri
uygulanmış.
Manik ve depresif atak dönemindeki
bipolar bozukluk hastalarında, özellikle
ikinci derece ZK testlerinde bozukluk
bulunurken, remisyondaki bipolar
bozukluk hastalarında ZK becerileri
normal bulunmuştur.
Birinci ve ikinci
derece yanlış inanç
testleri uygulanmış.
Hasta grubu ikinci derece yanlış inanç
testlerinde kötü performans
göstermişlerdir. Hastaların,
duygudurum epizodundan iyileşmiş
olsalar da, zihin okuma kapasitesindeki
eksiklik nedeniyle sosyal uyumda
zorluk yaşayabilecekleri yorumunda
bulunulmuştur.
Öykü anlama ve
karikatür anlama
testleri uygulanmış.
Hasta grubunda ZK test performansları
kontrol grubuna göre daha bozuk
bulunmuştur.
Ancak ZK bozukluğu sosyal ve
mesleki işlevsellikle ilişkili
bulunmamıştır.
“Gözlerden zihin
okuma” testi,
İmayı anlama ve
Yüzler testi
uygulanmış.
Ötimik durumdaki bipolar hastaların zor
ZK testlerinde bozukluk
gösterebildikleri ve bu duruma
yürütücü işlevler ve diğer bilişsel
bozuklukların katkısının kısmi olduğu
bildirilmiştir.
28
15 şizofreni,
15 affektif
psikoz,
15 sağlıklı
kontrol
75 ötimik bipolar
(42 sinde psikotik
belirti öyküsü
var, 33 ünde
yok),
48 sağlıklı
kontrol
İlaç kullanımı
var.
“Gözlerden zihin
okuma” testi
uygulanmış.
Hem şizofreni hastalarında, hem de
psikotik bulgulu affektif hastalarda ZK
bozuk bulunmuştur.
Young mani ve
Hamilton
depresyon
derecelendirme
ölçekleri, SADS,
“Asarnow's Span
of Apprehension”
Test ve WKET
kullanılmış.
İnanç, aldatma ve çifte
anlam testleri ve
kontrol öykülerinden
oluşan 16 öykülük ZK
testleri uygulanmış.
Martino ve
ark. (2008)
50 ötimik bipolar,
30 sağlıklı
kontrol
Yüzden duygu tanıma
testi uygulanmış.
Malhi ve ark.
(2008)
20 ötimik bipolar,
20 sağlıklı
kontrol
Young mani ve
Hamilton
depresyon
derecelendirme
ölçekleri
kullanılmış.
Tüm hastalar ilaç
kullanıyormuş.
fMRI yapılmış.
Psikotik belirti öyküsü olan ve olmayan
hastaların ZK performansları benzer ve
her iki grubunki sağlıklı kontrollere
göre bozuk bulunmuştur. Hasta
grubunda genel bilişsel işlev düşüklüğü
de saptanmış ve bu durumun ZK
bozukluğunu kısmen açıklayabileceği
bildirilmiştir. ZK bozukluğunun
“psikoz” için sürekli bir belirteç değil
durumsal bir belirteç olduğu
sonucuna ulaşılmıştır.
Bipolar hastalar sağlıklı kontrollerle
karşılaştırıldığında “korku” ve
“tiksinme”yi fark etmede düşük
performans sergilemiştir.
Schenkel ve
ark. (2008)
26 çocukluk çağı
bipolar bozukluk
vakası (ort. 13
yaş),
20 sağlıklı
kontrol
14 ötimik bipolar,
14 sağlıklı
kontrol
Young mani
derecelendirme
ölçeği, Çocukluk
çağı depresyon
ölçeği, K-SADS
uygulanmış.
Affektif öykü testi
(olumlu/olumsuz/
nötral) ve
İmayı anlama testi
uygulanmış.
fMRI yapılmış.
Young mani ve
Hamilton
depresyon
derecelendirme
ölçekleri
kullanılmış.
Serum ilaç
düzeyleri
ölçülmüş. Bilişsel
esneklik ve
Duygu tanıma
testleri
uygulanmış.
Young mani ve
Hamilton
depresyon
derecelendirme
ölçekleri,
PANNS ve
Düşünce, Dil ve
İletişim Ölçeği
kullanılmış.
Yüzden duygu tanıma
testi uygulanmış.
Bipolar grupta, duygu tanımada uzamış
reaksiyon zamanı ve ayna nöron
sisteminde azalmış aktivasyon
bulunmuştur.
Pot kırmayı farketme
(faux pas) testi
uygulanmış.
Hasta grubunun ZK testleri kontrollere
göre bozuk bulunmuştur. Bilişsel ZK ve
empati bozukluğunun seçici olarak
gösterildiği ilk çalışmadır. Kullanılan
ilaçların birbirinden faklı etkiye neden
olmadığı bildirilmiştir.
“Versailles-Situational
Intention Reading”
testi (çizimdeki kişinin
amacının ne
olabileceğiyle ilgili
sorular sorulmuştur)
ve
ZK karikatürleri
uygulanmış.
Şizofreni grubu, sağlıklı kontrol ve
depresyon grubuna göre belirgin düşük
ZK performansı sergilemiştir. Mani
grubu da sağlıklı kontrollere göre düşük
performans sergilemiştir.
Marjoram ve
ark. (2005)
Lahera ve
ark. (2008)
Kim ve ark.
(2009)
ShamayTsoroy ve
ark.(2009)
19 ötimik bipolar,
20 sağlıklı
kontrol
Bazin ve ark.
(2009)
15 şizofreni,
12 depresyon,
15 mani,
15 sağlıklı
kontrol
Hareket eden şekillerle
uygulanan video
temelli ZK testleri
(Frith Happe
animasyonları)
uygulanmış.
29
Nörogörüntüleme çalışmasının
sonuçlarına göre bipolar hastalar
zihinselleştirmede eksiklik yaşamakta
ve diğerlerinin duygu ve niyetlerini
anlamadaki zorlukları nedeniyle sosyal
işlevsellikte bozukluk
sergileyebilmektedirler. Ek olarak kendi
belirtileri ve hastalıklarını
değerlendirme yetileri de
etkilenebilmektedir. Ötimik bipolar
hastalarda ZK testleri sırasında sağlıklı
kontrollere göre sol anterior singulat
korteks, bilateral kuneus ve prekuneusta
azalmış aktivasyon bulunmuştur
Hasta grubu ZK testlerinde kontrol
grubuna göre belirgin düşük performans
sergilemiştir. Daha küçük yaşta
hastalık başlangıcı ve manik belirtiler
daha düşük ZK performansıyla
ilişkili bulunmuştur.
Montag ve
ark. (2010)
29 ötimik bipolar,
29 sağlıklı
kontrol
Geçirilen atak
sayıları
incelenmiş,
Young mani ve
Hamilton
depresyon
derecelendirme
ölçekleri, IQ testi
ve İşitsel
öğrenme testi
uygulanmış.
Video temelli ZK
testleri (Videodan
sonra karakterin ne
hissettiği sorulmuştur)
uygulanmış.
Diğer temel bilişsel işlevlerden
bağımsız olarak, hasta grubunda ZK
bozuk bulunmuştur. Geçirilen manik
atak sayısı ile ZK bozukluğu arasında
ilişki saptanmıştır. Sosyal biliş
bozukluğunun, bipolar bozukluk
hastalarının kalıcı bilişsel kusurları ve
dolayısıyla hastalık seyrinde önemli rol
oynadığı bildirilmiştir.
Wolf ve ark.
(2010)
33 bipolar I (12
depresyon, 10
mani, 11
remisyonda
hasta),
29 sağlıklı
kontrol
IQ testi, Yürütücü
işlevler (WKET,
Zoo Map Test),
Young mani ve
Hamilton
depresyon
derecelendirme
ölçekleri
uygulanmış.
Bilgisayar aracılığıyla
uygulanan 6 çizgi
öykü kullanılmış.
McKinnon ve
ark. (2010)
14 bipolar
(subsendromal
belirtili) hasta,
14 sağlıklı
kontrol
Hastalık süresi
saptanmış, Young
mani ve Hamilton
depresyon
derecelendirme
ölçekleri
uygulanmış.
Farklı sosyal
durumları anlatan 8
senaryo ile birinci ve
ikinci derece ZK
testleri ve pot kırmayı
farketme testi
uygulanmış.
Bipolar bozukluk grubu kontroller ile
karşılaştırıldığında dönemden bağımsız
olarak tüm ZK testlerinde düşük
performans sergilemişlerdir. Hasta
grupları birbirleriyle karşılaştırıldığında
anlamlı farklılık bulunmamıştır.
Yürütücü işlev bozukluğu, o anki
duygudurum bipolar bozukluk
hastalarındaki ZK bozukluğunu tam
olarak açıklayamamakta, bu da bipolar
bozuklukta ZK bozukluklarının ayrı bir
özellik olabileceğini düşündürmektedir.
Hasta grubu ikinci derece ZK
testlerinde bozuk performans
göstermiştir. ZK performansı hastalık
süresi ve belirti şiddetiyle ilişkili
bulunmuştur.
Samamé ve
ark. (2011)
Ötimik bipolar
hastalarda sosyal
bilişi inceleyen
çalışmaların
gözden geçirmesi
21 remisyonda
şizofreni hastası,
23 ötimik bipolar
I, 27 sağlıklı
kontrol
Konstantako
poulos ve
ark. (2011)
Simon ve
ark. (2011)
Bipolar
hastalardaki ZK
bozukluklarını
inceleyen
çalışmaların
gözden
geçirilmesi
Martino ve
ark. (2012)
81 ötimik
(45 bipolar I ve
36 bipolar II)
hasta,
34 sağlıklı
kontrol
IQ testi
uygulanmış,
Dikkat,
İşlem hızı,
çalışma belleği,
öğrenme ve
bellek işlevleri,
yürütücü işlevler
değerlendirilmiş.
Young mani ve
Hamilton
depresyon
derecelendirme
ölçekleri, Sözel
bellek, İz sürme
testi A
uygulanmış,
dikkat, yürütücü
işlevler,
işlevsellik
değerlendirilmiş,
ilaç kullanımı ile
ilgili bilgiler
sunulmuş.
ZK testleri
uygulanmış.
Pot kırmayı farketme
(faux pas) testleri,
“Gözlerden zihin
okuma” testi,
“Yüzden duygu
tanıma” testi
uygulanmış.
30
Remisyondaki bipolar hastalarda duygu
işleme ve ZK bozuklukları
bulunmaktadır. Ancak bu durumun
nörobilişsel işlevler ya da ilaç
kullanımıyla ilişkisi net değildir
Hem bipolar bozukluk hem şizofreni
hastaları genel bilişsel işlev testlerinde
sağlıklı kontrollere göre düşük puanlar
almışlar, ancak ZK testlerinde
kontrollerden farklı performans
sergilememişlerdir. ZK’nin şizofreni
ve bipolar bozukluk için sürekli bir
özellik olmadığı yorumunda
bulunulmuştur.
Bipolar bozuklukta yalnızca atak
döneminde değil, ötimik dönemde de
ZK bozuklukları olduğunu söyleyen pek
çok çalışma vardır. Ancak belirti düzeyi
ve yürütücü işlev performansları-ZK
ilişkisi incelendiğinde sonuçlar
tartışmalıdır. ZK’nın sürekli bir
belirteç olmaktan çok durumsal bir
belirteç olduğu görüşü ağırlık
kazanmaktadır.
Nörobilişsel yetiler ve ilaç kullanımı
kontrol edildiğinde, hastalar ve kontrol
grubu arasında ZK testleri ve korkuyu
tanıma arasında fark gözlenmemiştir.
“Yüzden duygu tanıma” ve ZK
testlerindeki bozukluklar, dikkat,
yürütücü işlevler ve ilaç
kullanımından kısmen
etkilenmektedir.
Lahera ve
ark. (2012)
39 ötimik
bipolar(yüksek ve
düşük işlevsellik
düzeyine göre
ayrılmışlar),
39 sağlıklı
kontrol
Young mani ve
Hamilton
depresyon
derecelendirme
ölçekleri
uygulanmış,
işlevsellik, dikkat
ve yürütücü
işlevler
değerlendirilmiş.
Pot kırmayı farketme
(faux pas) ve
Yüzen duygu tanıma
testi uygulanmış.
Her iki bipolar grup sağlıklı kontrollere
göre, düşük işlevselliği olan grup da
yüksek işlevselliği olan gruba göre
ZK testlerinde düşük performans
sergilemişlerdir. Bipolar hastaların
işlevsellik kaybında ZK bozukluklarının
önemli rol oynayabileceği bildirilmiştir.
2.3. Şizofreni ve Bipolar Bozukluk İlişkisi
Son yıllarda şizofreni ve bipolar bozukluğun sınıflandırılmasıyla ilgili tartışmalar,
genetik bulgular ışığında artmaktadır (Bora, 2009). Birçok çalışmada şizofreni ve
belirtili bipolar bozukluk hastalarında gözlenen benzerlikler pek çok şekilde
açıklanabilir. Bazı yazarlara göre şizofreni ve bipolar bozukluk farklı hastalıklar
değildir (Crow, 1991). Bora ve arkadaşlarının (2009) çalışmasında ZK’nin bipolar
bozukluk ve şizofreni spektrum bozuklukları için sürekli bir belirteç olup olmadığı
incelenmiş ve ZK bozukluğunun şizofreninin başlangıcından itibaren bulunduğu,
daha hafif bir şekilde remisyonda da sürdüğü, yüksek riskli popülasyonda, diğer
psikotik hastalıklarda ve bipolar bozuklukta da gözlendiği bildirilmiştir. Bu bulgular
ışığında ZK bozukluklarının tüm major psikozlar için sürekli bir belirteç olduğu
düşünülebilir.
2.4. Psikotik Bireylerde ZK Bozukluklarının Bilişsel İşlevlerle İlişkisi
ZK bozuklukları yalnızca psikozun akut fazında gözlenmemekte, remisyon
döneminde de sürmektedir. Bu durumda bir diğer önemli nokta ZK bozukluğunun
sürekli bir bilişsel durum olup olamayacağı tartışmasıdır. Yürütücü işlevler, çalışma
belleği gibi bilişsel yetilerin ZK performansını etkileyebileceği bildirilmiştir
(Harrington ve ark. 2005; Brüne, 2005; Bora ve ark., 2006; Pickup, 2008). Ek olarak,
frontal lobla ilişkili bilişsel yetilerin şizofreni ve bipolar bozukluğun endofenotipi
olabileceği görüşünü destekleyen bulgular vardır (Johnson-Selfridge ve Zalewski
2001; Bora ve ark., 2009).
ZK bozuklukları, hem şizofreni hem bipolar bozukluk hastalarında gözlenen daha
31
genel bilişsel bozukların sonucu olabilir (Oltmanns ve Neale 1978; Serper 1993;
Fleming ve Green, 1995) ya da her iki hastalıkta da sık görülen belirtilerle ilişkili
olabilir (Andreasen, 1979; Goodwin ve Jamison 1990). Psikotik bireyler yalnızca
nörobilişsel bozukluklar değil, sosyal biliş, duygu işlemleme, sosyal algı,
mentalizasyon ve sosyal bilgi alanlarında da bozukluk sergilemektedirler.
Nörobilişsel ve sosyal bilişsel bileşenlerin, farklı alanlardaki sorundan mı
kaynaklandığı yoksa her ikisinin de kökeninde örtüşen bir faktör mü olduğu netlik
kazanmamıştır (van Hooren ve ark., 2008). Bilişsel bozukluklar ve zihinselleştirme
bozukluğu ilişkisini daha ayrıntılı inceleyen çalışmalara gereksinim vardır.
2.5. Çalışmanın Dayanakları, Amacı ve Hipotezleri
Şizofreni ve bipolar bozukluk birbirinden tamamen ayrı bozukluklar olmaktan çok,
aynı psikoz spektrumunda kavramsallaştırılabilecek birbiri ile ilişkili bozukluklar
gibi görünmektedir. Nöropsikolojik değerlendirmelerle saptanan ortak bilişsel
kusurlar hem şizofreni hem bipolar bozukluk hastalarında bulunmakta ve
endofenotip değeri taşımaktadır. Her iki bozuklukta, farklı bir bilişsel alan olan
sosyal biliş ve ZK bozuklukları da bulunmaktadır.
Şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarında ZK performansının sosyal işlevsellik
düzeyini öngörebileceği bildirilmiştir (Brüne ve ark., 2007; Shamay-Tsoory ve ark.,
2007c; Sparks ve ark., 2010; Lahera ve ark., 2012). Bu hasta grubunda içgörü
bozukluğu da sık görülen bir durumdur. Şizofrenide hastalığa farkındalık için ZK
yetisinin önemli olabileceğini gösteren ilk kanıtlar 2007 yılında Bora ve arkadaşları
tarafından sunulmuştur ancak bu sonucun başka gruplar tarafından da incelenmesi
gerekliliği bildirilmiştir (Bora, 2009). İçgörü ve sosyal işlevsellikteki bozulmanın ZK
bozukluğu ile ilişkili olduğu görüşünden (Bora, 2007, 2009) yola çıkılarak bu
çalışmada hastaların işlevsellik ve içgörü düzeyleri diğer bilişsel işlevler ve ZK
testleri ile birlikte ele alınarak değerlendirilmektedir.
Dikkati sürdürme ve yürütücü işlevlerdeki bozuklukların ZK bozukluğuna aracılık
ediyor olabileceğine dair bulgular nedeniyle bu çalışmada bu değişkenleri ölçmek
32
amacıyla yürütücü işlevler ve dikkat ile ilgili değerlendirmeler de yapılmıştır. ZK
bozukluklarını hastalığın kronisitesiyle ilişkilendiren çalışmaların varlığı nedeniyle,
değerlendirme yapılırken bu faktörler de göz önünde bulundurulmuştur.
Bu çalışmaların ışığında belirti düzeyleri, kalıntı belirtiler, sosyodemografik
değişkenler,
hastalık
başlangıç
yaşı
kontrol
edilerek
ZK
bozukluğunun
değerlendirildiği çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu çalışmada bu özellikler göz önünde
bulundurularak değerlendirme yapılmıştır.
Bu çalışmada remisyondaki şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarında ve sağlıklı
kontrollerde
zihin
kuramı
işlevlerinin
karşılaştırılarak
değerlendirilmesi
amaçlanmaktadır. Bu bozuklukların, dikkat ve diğer yürütücü işlev kusurları göz
önünde bulundurularak, içgörü ve sosyal işlevsellik düzeyi ve tedaviye uyum ile
ilişkisi incelenecektir.
Çalışmanın hipotezleri;
1. Remisyondaki şizofreni, bipolar bozukluk ve sağlıklı kontrol gruplarının zihin
kuramı performansları birbirinden farklıdır ve performanslar kötüden iyiye
doğru, şizofreni, bipolar bozukluk ve sağlıklı kontrol sırasını izler.
2. Remisyondaki şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarında ZK bozukluğu, IQ
düzeyi, çalışma belleği, yürütücü işlev kusuru, hastalık şiddeti, kalıntı belirti
miktarı ve tedavisiz geçen süreden bağımsızdır.
3. Remisyondaki şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarında ZK bozukluğu içgörü
azlığı, tedavi uyumsuzluğu ve sosyal işlev bozukluğunu yordar.
33
3. GEREÇ VE YÖNTEM
3.1. Örneklem
Çalışmanın örneklemi, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Polikiniği’ne
ayaktan başvuran DSM-IV’e göre şizofreni veya bipolar bozukluk tanısı almış, en az
üç aydır remisyonda olan, çalışmaya katılmayı kabul eden ve çalışmaya dahil edilme
ölçütlerini karşılayan 30 bipolar bozukluk ve 30 şizofreni hastasından oluşmaktadır.
Kontrol grubu ise hastalar ile benzer yaş, cinsiyet, eğitim ve IQ düzeyine sahip,
birinci ve ikinci derece akrabaları arasında bipolar bozukluk ve/veya şizofreni
öyküsü olmayan, bilişsel işlevleri etkileyebilecek sistemik ve/veya nörolojik hastalık
geçirmemiş ve psikiyatrik hastalığı bulunmayan gönüllü sağlıklı kişilerden (30 kişi)
oluşturulmuştur.
Çalışma için, AÜTF Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Değerlendirme
Komisyonu’ndan 19 Temmuz 2010 tarihinde onay alınmasını takiben veri
toplanmaya başlanmıştır. Tüm katılımcılardan yazılı ve sözlü Bilgilendirilmiş Olur
alınmıştır (Ek 1, Ek 2).
3.1.1. Hastalar İçin Çalışmaya Alınma Ölçütleri
1. Çalışmaya katılmayı kabul etme,
2. 18–65 yaş arasında olma,
3. En az 8 yıl eğitim görmüş olma,
4. Toplam IQ puanının 80 ve üzerinde olması,
5. En az 3 aydır remisyonda olma (Klinik Global İzlenim Ölçeği puanının 5 ve 5’in
altında olması),
6. Bilişsel işlevleri etkileyebilecek başka bir sistemik/ nörolojik hastalığının
olmaması (demans, epilepsi, parkinson hastalığı, bilinç kaybının eşlik ettiği kafa
travması öyküsü).
34
3.1.2. Sağlıklı Kontroller İçin Çalışmaya Alınma Ölçütleri
1. Çalışmaya katılmayı kabul etme,
2. 18-65 yaş arasında olma,
3. En az 8 yıl eğitim görmüş olma,
4. Toplam IQ puanının 80 ve üzerinde olması,
5. Birinci ve ikinci derece yakınları arasında şizofreni ve/ veya bipolar bozukluk
tanılı hasta bulunmaması,
6. Psikiyatrik hastalığı bulunmaması,
7. Bilişsel işlevleri etkileyebilecek sistemik ve/veya nörolojik hastalık geçirmemiş
olması (demans, epilepsi, parkinson hastalığı, bilinç kaybının eşlik ettiği kafa
travması öyküsü).
3.1.3. Hastalar ve Sağlıklı Kontroller İçin Çalışmadan Dışlanma Ölçütleri
1.
Çalışmaya katılmayı kabul etmeme,
2.
Bilinen epilepsi, parkinson hastalığı, demans ve bilinç kaybının eşlik ettiği kafa
travması öyküsünün olması,
3.
Gözlükle düzeltilemeyen görme bozukluğu / işitme kaybı olması,
4.
Toplam IQ puanının 80’in atında olması,
5.
(Hastalar için) Remisyonda olmama ve CGI (Klinik Global İzlenim Ölçeği)
puanının 5’in üzerinde olması,
6.
(Kontroller için) Son 3 ay içinde bilişsel işlevleri etkileyebilecek madde/ ilaç
kullanma öyküsünün olması,
7.
Kontroller için, herhangi bir psikiyatrik hastalığının bulunması (basit fobiler
dışında),
8.
Kontroller için, birinci ve ikinci derece akrabaları arasında şizofreni ve /veya
bipolar bozukluk öyküsü olması.
35
3.2. Veri Toplama Araçları
3.2.1. Sosyodemografik ve Klinik Bilgi Formları
Şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarına ait sosyodemografik değişkenler, hastalık
seyri ile ilgili temel bilgiler, her iki tanı grubu için hazırlanmış farklı iki form ile
değerlendirilmiştir. Sağlıklı kontrollere ait üçüncü bir form ile de kontrol grubunun
sosyodemografik ve varsa klinik bilgileri toplanmıştır (Ek 3, Ek 4, Ek 5).
3.2.2. DSM-IV Eksen-I Bozuklukları için Yapılandırılmış Klinik Görüşme
(SCID-I)
DSM-IV’e göre Eksen-I bozukluk tanısını araştırmak amacıyla kullanılan ve
görüşmeci tarafından uygulanan yapılandırılmış bir klinik görüşme ölçeğidir. Altı
modülden oluşmaktadır. DSM-IV Eksen-I’de yer alan 38 bozukluğu tanı ölçütleriyle,
10 tanesini ise tanı ölçütleri olmadan araştırmakta ve uygulama ortalama 25-60
dakika sürmektedir. First ve arkadaşları (1997) tarafından geliştirilen ölçeğin
Türkçe’ye uyarlanması ve güvenilirlik çalışması Özkürkçügil ve arkadaşları (1999)
tarafından yapılmıştır.
Çalışmaya katılan hastaların şizofreni ve bipolar bozukluk tanılarını doğrulamak, ek
psikiyatrik tanı varlığını araştırmak, sağlıklı kontrol grubunun ise psikiyatrik tanıları
olup olmadığını değerlendirmek amacıyla kullanılmıştır.
3.2.3. Wechsler Yetişkinler için Zekâ Ölçeği-Revize Form (WYZÖ-R)
Wechsler Yetişkinler için Zeka Ölçeği-Revize Form (WYZÖ-R) (Wechsler Adult
Intelligence Scale-Revised), Wechsler (1981) tarafından geliştirilmiş, yetişkinlerin
zeka düzeyini ölçmek amacıyla kullanılan bir testtir. İçeriğindeki alt testlerin
özellikleri
nedeniyle
nöropsikolojik
değerlendirmede
de
yaygın
olarak
kullanılmaktadır. Genel bilgi, sayı dizisi, aritmetik, yargılama, benzerlikler, resim
36
tamamlama, resim düzenleme, küplerle desen, parça birleştirme, şifre bulma alt
ölçeklerinden oluşmaktadır. WYZÖ-R araştırmaya katılan deneklerin sözel,
performans ve toplam IQ düzeylerinin belirlenmesi, grupların genel nörobilişsel
işlevler bakımından benzeştirilmiş deneklerden oluşturulması ve IQ puanı 80’in
altında olan ya da gruplar arasında benzeştirilmeye engel olacak denli farklı IQ
puanlarına sahip olan deneklerin çalışmadan çıkarılması amacıyla kullanılmıştır (Ek
6).
3.2.4. Wisconsin Kart Eşleme Testi (WKET)
Wisconsin Kart Eşleme Testi ilk kez Berg (1948) tarafından geliştirilmiştir. Soyut
düşünme, çevresel değişimlere göre yanıtı değiştirebilme, hedefe yönelik hareketi
planlama, zihinsel esneklik gibi yürütücü işlevleri değerlendirme amacıyla kullanılan
klinik nöropsikolojik araç olarak yaygın kullanıma sahip bir testtir. Soyut düşünme
yeteneğinin yanı sıra bir bozukluk varsa hangi alandan kaynaklandığıyla ilgili de veri
sağlar (perseverasyon, seti sürdürmede güçlük…). Ayrıca, frontal bölgeyi
ilgilendiren hasar durumuna özgü duyarlılık gösteren nadir testlerden biridir. Test,
değişik şekil, renk ve sayılar içeren kartlardan oluşmaktadır. Denekten kartları farklı
özelliklerine göre sınıflaması istenir. Gruplama kriterleri deneğe herhangi bir bilgi
verilmeksizin değiştirilir ve deneğe yanıtlarının doğru ya da yanlış olduğu söylenir.
Doğru yanıt sayısı ve perseverasyona yatkınlık ölçülür. Tamamlanan kategori sayısı,
toplam hata sayısı, perseveratif hata sayısı ve oranı hesaplanır. Yetişkinler için
Wisconsin Kart Eşleme Testinin Türkçe’ye uyarlama çalışması Karakaş (2004)
tarafından yapılmıştır (Ek 7).
3.2.5. İşitsel Üçlü Sessiz Harf Sıralaması Testi
İşitsel Üçlü Sessiz Harf Sıralaması Testi (İÜSHST) (Auditory Consonant Trigram
Test-ACT) amacı yetişkinlerde kısa süreli belleği, bölünmüş dikkati ve bilgi işleme
kapasitesini ölçmek olan bir testtir (Brown 1958, Peterson ve Peterson 1959).
37
Çalışma belleğini değerlendirir. Türkçe geçerlik ve güvenilirlik çalışması Anıl ve
arkadaşları (2003) tarafından yapılmıştır. Değerlendirmede sıfır, üç, dokuz ve
onsekizinci saniyelerde üçlü harf dizinlerinden doğru hatırlanan harf sayılarının
toplamı kullanılır. Bu toplamın artması çalışma belleği işlevinin yüksek olduğunu
gösterir. En fazla 60 puan alınabilir. Testin uygulanması ortalama 20 dakika
sürmektedir (Ek 8).
3.2.6. ZK Testleri
Çalışmada ZK becerilerini değerlendirmek amacıyla üç adet birinci derece ve iki adet
ikinci derece ZK testi ile, iki hikayeden oluşan bir imayı anlama testi (hinting) ve iki
hikayeden oluşan bir pot kırmayı fark etme testi (faux pas) kullanılmıştır. Bu testler
kısa öykülerden ve bu öykülerle ilgili sorulardan oluşmaktadır. Öykülerin sonunda
deneklere zihin kuramı becerilerini değerlendiren sorular sorulmaktadır. Doğru
yanıtlanan soru sayısı, kişinin ZK performans düzeyini göstermektedir (Ek 9).
3.2.6.1. Birinci Derece ZK Testi
Bu çalışmada kullanılan birinci derece ZK’nı (ZK-1) değerlendiren ilk testte Frith ve
Corcoran tarafından kullanılan altı öyküden 2 tanesi seçilmiştir. Bu testlerde öykü ile
ilgili bir doğrulama sorusu, bir bellek sorusu, bir de karakterin durum hakkındaki
yanlış inancını sorgulayan zihin kuramı sorusu bulunmaktadır (Frith ve Corcoran
1996).
Bu çalışmada kullanılan birinci derece ZK testlerinin ikincisi Perner and Wimmer
(1985) tarafından kişilerin düşünce süreçlerini değerlendirmede kullanmak üzere
geliştirilmiştir. Daha sonra Baron-Cohen ve arkadaşları (1989, 1997a, 1997b) bu
testlerin otizm tanılı hastalarda da kullanılabileceğini bildirmiştir. Öyküler
okunduktan sonra isimlendirme, hatırlatıcı sorular, doğrulama, gerçeklik ve bellek
sorularıyla deneklerin öyküyü kavrama ve doğru değerlendirme yapabilme becerileri
ölçülmektedir. İsimlendirme ve hatırlatıcı sorular ana tepkideki bellek etkisini
38
anlamak amacıyla sorulmaktadır. Öyküler, denekler gereksinim duyduklarında tekrar
okunmaktadır. Doğru yanıtlar 1, yanlış yanıtlar 0 puan değerindedir. Puanın
yüksekliği ZK becerileri ile doğru orantılıdır.
3.2.6.2. İkinci Derece ZK Testi
İkinci derece ZK’nı (ZK–2) değerlendirmek için kullanılan ilk testte Bowler
tarafından geliştirilen kısa öyküler, uyarlama yapılarak kullanılmıştır (Bowler 1992).
İki farklı öykü kullanılmasının amacı iki öyküden veri toplamak ve Bowler’ın da
belirttiği gibi öyküdeki kişiliklerin özelliklerini değiştirerek odaklaşılan farklı
niteliklerin (yer, kişi, durum gibi) yargılamayı etkileyip etkilemediğini de görmektir.
Öyküler okunduktan sonra isimlendirme, hatırlatıma, doğrulama, gerçeklik ve bellek
sorularıyla deneklerin öyküyü kavrama ve doğru değerlendirme yapabilme becerileri
ölçülmektedir. İsimlendirme ve hatırlatıcı sorular ana tepkideki bellek etkisini
anlamak amacıyla sorulmaktadır. Öyküler denekler gereksinim duyduklarında tekrar
okunmaktadır.
İkinci derece ZK’nı değerlendiren ikinci testte Frith ve Corcoran tarafından
kullanılan altı öyküden 1 tanesi seçilmiştir. Bu testlerde öykü ile ilgili bir gerçeklik
sorusu, bir bellek sorusu, bir de, bir karakterin bir başka karakter hakkındaki yanlış
inancını sorgulayan zihin kuramı sorusu bulunmaktadır (Frith ve Corcoran 1996).
Doğru yanıtlar 1, yanlış yanıtlar 0 puan değerindedir. Puanın yüksekliği ZK
becerileri ile doğru orantılıdır.
3.2.6.3. İmayı Anlama Testi
Doğrudan olmayan sözel ifadelerin altında yatan gerçek niyetleri anlayabilme
yeteneğini ölçmeyi hedefleyen bu test Corcoran ve arkadaşları (1995) tarafından
geliştirilmiştir. Orijinali on öyküden oluşan testin iki öyküsü Türkçe’ye çevrilerek
uygulanmıştır. İki karakter arasında geçen bir diyaloğun içerisinde karakterlerden
birinin ifade ettiği imanın denek tarafından anlaşılıp anlaşılmadığı test edilir. Doğru
39
yanıtlar 1, yanlış yanıtlar 0 puan değerindedir. Puanın yüksekliği ZK becerileri ile
doğru orantılıdır.
3.2.6.4. Pot Kırmayı Fark Etme Testi
Bu test bir kişinin, bir başkasının bir ortamda yanlış bir şey söylediğini ya da uygun
olmayan bir biçimde davrandığını anlayıp anlamadığını, eğer bunu anlarsa kendisini
küçük düşmüş hissedeceğini kavrayabilme becerisini değerlendirir. Dolayısıyla bir
başkasının nasıl hissedeceğine empati yapabilmeyi de kapsar. Baron-Cohen (1999)
tarafından oluşturulan testin orjinalinde on öykü vardır, bunlardan ikisi Türkçe’ye
çevrilerek uygulanmıştır. İki karakter arasında geçen bir diyaloğun içerisinde
karakterlerden birinin kırdığı potun denek tarafından anlaşılıp anlaşılmadığı sorularla
test edilir. Doğru yanıtlar 1, yanlış yanıtlar 0 puan değerindedir. Puanın yüksekliği
ZK becerileri ile doğru orantılıdır.
3.2.7. Sözel Kelime Akıcılığı Testi-Kontrollü Kelime Çağrışım Testi
Bu ölçek Benton ve Hamsher tarafından 1976 yılında sözel akıcılık performansını
değerlendirmek amacıyla geliştirilmiştir. Bu testin orijinal formunda F, A, S harfleri
kullanılmaktadır. Umaç (1997) tarafından yapılan Türkçe uyarlama çalışmasında K,
A, S harfleri kullanılmıştır. Deneklerden 1dk. süre içinde Türkçe’de en sık kullanılan
K, A ve S harfleri ile başlayan mümkün olduğunca fazla sayıda kelime üretmeleri
istenir. Üretilen kelime sayısı toplamı test puanıdır (Ek 10).
3.2.8. Birchwood İçgörü Ölçeği
Birchwood ve arkadaşları (1994) tarafından geliştirilmiş bir ölçektir. Hastalığının ve
tedavi ihtiyacının farkında olma durumunu ve hastalık belirtilerinin neye
bağlandığını değerlendiren sorulardan oluşmaktadır. Hızlı uygulanabilen, içgörünün
40
klinik değerlendirilmesine ek katkı sağlayan, pratik bir ölçektir. Türkçeye çevirisi
tarafımızca yapılmış olup yüzeysel geçerliliği yapılmıştır. 1 ve 8. maddeler
belirtilerin farkında olma, 2 ve 7. maddeler hastalığın farkında olma ve 3, 4, 5, 6.
maddeler tedavi gereksiniminin farkında olmayı değerlendirir. Bütün maddelerden
0,1,2 puan alınabilir; 1,2,7 ve 8. Maddelerin puanları doğrudan toplam puana katkı
yapar ama 3,4,5,6. Maddelerden alınan puanlar toplanıp ikiye bölünür ve elde edilen
sayı toplam puana katkı yapar. Ölçekten en fazla 12, en az 0 puan alınabilir. 12 puan
tam içgörü, 0 puan içgörü yokluğuna işaret eder. 9 puan ve üzeri iyi düzeyde içgörü
göstergesi olarak kabul edilir (Ek 11).
3.2.9. Tedaviye Uyumun Değerlendirmesi
Hastalara önerilen ilaçlara, çağırıldıkları kontrollere ne oranda uyabildikleri
sorularak dört grup altında değerlendirilmiştir. İlaçları hemen hep önerildiği şekilde
kullanan (uyum oranı >%90) ve kontrollere düzenli gelen grup, tedaviye uyumu tam;
verilen ilaçları çoğunlukla önerildiği gibi kullanan (uyum oranı %50-90) ve
kontrollere çoğunlukla düzenli gelen grup, tedaviye uyumu iyi; verilen ilaçları
çoğunlukla önerildiği gibi kullanmayan(tedaviye uyum oranı <%50) ve kontrollerin
çoğuna gelmeyen grup, tedaviye uyumu kötü; zorlanmadığı veya kandırılmadığı
sürece ilaç kullanmayan ve kontrole gelmeyen grup; tedavi reddi grubu olarak
değerlendirilmiştir (Ek 12).
3.2.10. Sosyal ve Mesleki İşlevselliğin Değerlendirilmesi Ölçeği (Social and
Occupational Functioning Assessment Scale - SOFAS)
Sosyal ve mesleki işlevselliği “mükemmel”den “belirgin bozukluk” arasında değişen
bir çizgi üzerinde değerlendirir. İşlevsellikte hem fiziksel kısıtlılıklar hem de ruhsal
hastalıklar sonucu olan bozukluklar değerlendirmeye katılmalıdır. Bozukluk
sayılabilecek durumun fiziksel veya ruhsal hastalığın doğrudan sonucu olması
41
gerekir; imkan yokluğu veya diğer çevresel sınırlılıklar değerlendirmeye katılmaz. 1–
100 puan arasında puanlanır (Ek 13).
3.2.11. Hastalık Şiddetini Değerlendiren Ölçekler
3.2.11.1. Young Mani Derecelendirme Ölçeği (YMDÖ)
Young ve arkadaşları (1978) tarafından geliştirilmiş, beş şiddet derecesi içeren 11
maddeden oluşan, görüşmeci tarafından puanlanan bir ölçektir. İlk olarak son 48 saat
içindeki mani belirtilerini değerlendirmek amacıyla geliştirilmişse de daha sonra
değerlendirme, son bir hafta içinde hastanın klinik durumuna yönelik öznel yanıtları
ve ağırlıklı olarak klinisyenin görüşüne dayandırılmıştır. 5, 6, 8, 9. maddelere,
iletişime girilmesi güç hastaların daha iyi ayırt edilmesi için iki katı ağırlık
verilmiştir.12 puan ve üzeri mani lehine düşünülmektedir. Türkçe geçerlilik
güvenilirlik çalışması ise Karadağ ve arkadaşları tarafından yapılmıştır (2001). Bu
çalışmada bipolar bozukluk hastalarının remisyon döneminde olup olmadıklarının ve
kalıntı belirti düzeyinin anlaşılması amacıyla kullanılmıştır (Ek 14).
3.2.11.2. Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği (HDDÖ)
Ölçek, Max Hamilton (1960) tarafından depresyon düzeyini derecelendirmek
amacıyla geliştirilmiştir. Son bir hafta içinde yaşanan depresyon belirtilerini
sorgulayan 17 maddeden oluşmaktadır. Ölçeğin uykuya dalma güçlüğü, gece yarısı
uyanma, sabah erken uyanma, somatik ve genital belirtiler, kilo kaybı ve içgörüyle
ilişkili maddeleri 0-2, diğer maddeleri 0-4 arasında derecelendirilmiştir. En fazla 53
puan alınabilir. 0-7 puan depresyon olmadığını, 8-15 puan arası hafif derecede
depresyonu, 16-28 puan arası orta ve 29 puan ve üzeri ağır derecede depresyonu
göstermektedir. Türkçe formunun geçerlilik ve güvenilirliği Akdemir ve arkadaşları
(1996) tarafından yapılmıştır. Bu çalışmada bipolar bozukluk hastalarının remisyon
döneminde olup olmadıklarının anlaşılması ve sağlıklı kontrollerin depresif ve kalıntı
belirtiler açısından değerlendirilmesi amacıyla kullanılmıştır (Ek 15).
42
3.2.11.3. Pozitif ve Negatif Sendrom Ölçeği (PANSS)
Kay ve arkadaşları tarafından (1987) geliştirilmiştir. Esas uygulama grubu şizofreni
ve diğer psikotik bozukluklardır. Görüşmeci tarafından yarı yapılandırılmış şekilde
doldurulan bu ölçek, psikoz hastalarında pozitif ve negatif belirtilerle genel
psikopatolojiyi değerlendirmekte ve bu belirtilerin düzeyini ölçmektedir. PANNS, 7
pozitif, 7 negatif belirti maddesi ve 16 genel psikopatoloji maddesini içeren toplam
30 maddeden oluşmuştur. Bu 30 maddenin 18’i Kısa Psikiyatrik Değerlendirme
Ölçeği (Brief Psychiatric Rating Scale, Overall ve Gorham, 1962), 12’si ise
Psikopatoloji Değerlendirme Ölçeğinden (Psychopathology Rating Scale, Singh ve
Kay, 1975) uyarlanmıştır. Her madde yedi puanlı şiddet değerlendirmesi
içermektedir. Puanlama her maddenin puanlarının toplanmasıyla yapılmaktadır.
Pozitif ve negatif sendrom alt ölçekler için puan aralığı 7-49, genel psikopatoloji
altölçeği için ise 16-112’ dir. Leucht ve arkadaşlarının (2005) çalışmasında Pozitif ve
Negatif
Sendrom
Ölçeği’nin
Genel
İzlenim
Şiddet
Ölçeği
ile
yapılan
karşılaştırmasında; 57-61 puanın hafif, 73-78 puanın orta, 93-96 puanın belirgin,
115-118 puanın ağır ve 143-149 puanın çok ağır hastalık şiddetiyle kesiştiği
saptanmıştır. Ölçeğin Türkçe geçerlik ve güvenilirlik çalışması Anıl Kostakoğlu ve
arkadaşları (1999) tarafından yapılmıştır (Ek 16).
3.2.12. Klinik Global Değerlendirme Ölçeği (Clinical Global Impressions - CGI)
Klinik Global İzlenim Ölçeği Guy (1976) tarafından, her yaşta tüm psikiyatrik
bozuklukların klinik araştırma amaçlı olarak seyrini değerlendirmek amacıyla
geliştirilmiştir. Üç boyutlu bir ölçektir ve psikiyatrik bozuklukları olan kişilerin
hastalık şiddetini ve tedaviye yanıtını değerlendirmek amacıyla yarı yapılandırılmış
görüşme sırasında doldurulur (Ek 17).
43
3.3. İşlem
Temmuz 2010 - Mart 2012 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Psikiyatri AD Polikiniği’ne ayaktan başvuran, DSM-IV’e göre şizofreni veya bipolar
bozukluk tanısı olan, en az 3 aydır remisyonda olan hastalar ile görüşülerek
kendilerine çalışma hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmaya katılma ölçütlerini
karşılayan ve katılmayı kabul eden hastalara ve kontrol grubunu oluşturan sağlıklı
gönüllülere çalışmaya alınmadan önce bilgilendirilmiş olur formu imzalatılmış,
çalışmanın uygulanmasına geçilmiştir.
Görüşmeye, sosyodemografik ve klinik bilgilerin yer aldığı veri formları
doldurularak başlanmıştır. Daha sonra DSM-IV Eksen-I Bozuklukları için
Yapılandırılmış Klinik Görüşme (SCID-I) uygulanarak hastalar için DSM-IV-TR
ölçütlerine göre tanıları doğrulanmış, sağlıklı kontrol grubu için ise herhangi bir
psikiyatrik tanının varlığı araştırılmıştır. Çalışmaya devam eden deneklere yine
araştırmacı tarafından İşitsel Üçlü Sessiz Harf Sıralaması Testi (İÜSHST) ve ZK
testleri uygulanmış, CGI (Klinik Global İzlenim Ölçeği), Sosyal ve Mesleki
İşlevselliğin Değerlendirilmesi Ölçeği, remisyon durumunun doğrulanması amacıyla
bipolar bozukluk hastalarına Young Mani ve Hamilton Depresyon Derecelendirme
Ölçekleri, şizofreni hastalarına ise PANNS uygulanmış ve tedaviye uyumları
değerlendirilmiştir. Uygulama yaklaşık 1,5 saat kadar sürmüştür. Hasta grubuna
Birchwood kendini değerlendirme içgörü ölçeği doldurtulmuştur. Ayrıca tüm
katılımcılara, bir başka oturumda bir klinik psikolog tarafından WYZÖ-R ve
WKET(Wisconsin Kart Eşleme Testi)uygulanmış, bu uygulama da yaklaşık 1,5-2
saat sürmüştür. WYZÖ-R testinde sözel, performans ve toplam IQ’da 80’in altında
puan alan kişiler çalışmadan çıkarılmıştır. Aynı prosedür kontrol grubuna da
uygulanmıştır.
3.4. İstatistiksel Analiz
Grupların karşılaştırılmasında, sürekli değişkenler için tek yönlü varyans analizi
(ANOVA), kategorik değişkenler için Ki kare, Fischer’s exact, Kruskal Wallis ve
Mann Whitney U testleri kullanılmıştır. Çoklu değişkenlerin incelenmesinde
44
MANCOVA testi kullanılmıştır Post-hoc analizler için Tukey ve Bonferroni testleri
kullanılmıştır. Değişkenlerin birbirleriyle ilişkilerinin incelenmesinde Pearson
korelasyon ve lineer regresyon testleri kullanılmıştır. Tüm istatistiksel analizler SPSS
16.0 programı ile yapılmıştır.
45
4. BULGULAR
4.1. Hastaların ve Sağlıklı Kontrol Grubunun Sosyodemografik ve Klinik
Özellikleri
4.1.1. Hastaların ve Sağlıklı Kontrol Grubunun Sosyodemografik Özellikleri
Çalışmaya alınan bipolar bozukluk hastalarının 17’si (%56.7) kadın, 13’ü (%43.3)
erkekti ve yaş ortalamaları 36.3±1.0 idi. Eğitim süreleri ortalama 14.2 ± 2.3 yıldı.
Hastalardan 12’ si evli (%40), 13’ ü bekar (%43.3) 5’i ise boşanmış ya da ayrıydı
(%16.2). Hastalardan 6’ sı işsiz (%20.0), 21’ i çalışan (%70), 2’si emekli (%6.7) ve
1’i öğrenciydi (%3.3) (Tablo 4).
Çalışmaya alınan şizofreni hastalarının 12’si (%40) kadın, 18’i (%60) erkekti ve yaş
ortalamaları 31.9 ±7.7 idi. Eğitim süreleri ortalama 13.5 ± 2.0 yıldır. Hastalardan 5’i
evli (%16.7), 22’si bekar (%73.3), 3’ü ise boşanmış ya da ayrıydı (%10). Hastalardan
11’i işsiz (%36.7), 4’ü ev hanımı (%13.3), 9’u çalışan (%30), 2’si emekli (%6.7), 4’ü
öğrenciydi (%13.3) (Tablo 4).
Sağlıklı kontrol grubunda ise katılımcıların 18 i (%60) kadın, 12’ si (%40) erkekti ve
yaş ortalamaları 38.4 ± 8.8’di. Eğitim süreleri ortalama 13.3 ± 2.5 yıldı.
Kontrollerden 6’ sı bekar (%20), 22’si evli (%73.3), 2 si boşanmış ya da ayrıydı
(%6.2). Kontrollerden 1’i işsiz (%3.3), 2’si ev hanımı (%6.2), 24’ü çalışan (%83),
2’si emekli (%6.7), 1’i öğrenciydi (%3.3). Sağlıklı kontrollerden 5’inde (%16.6)
başka bir tıbbi hastalık bulunmaktaydı (hipertansiyon, migren, hiperlipidemi, astım,
ürolitiazis) (Tablo 4).
Çalışmaya alınan bu üç grup, sosyodemografik ve klinik özellikler bakımından
karşılaştırılmış ve aralarında cinsiyet, eğitim süresi, medeni durum açısından anlamlı
fark bulunmamıştır. Ancak yaş açısından anlamlı fark olduğu bulunmuş (F=4.01,
p=0.02, df=2) ve post hoc Bonferoni analizi kullanılarak gruplar arası farklar
değerlendirilmiştir. Yalnızca şizofreni hastaları ve sağlıklı kontrol grubu arasında
46
anlamlı fark saptanmıştır (p=0.02). Şizofreni hastalarının yaş ortalaması, kontrol
grubundan küçüktür (Tablo 4).
Tablo 4. Hastaların ve Sağlıklı Kontrol Grubunun Sosyodemografik Özellikleri
Şizofreni
Bipolar
Kontrol
İstatistiksel Analiz
Bozukluk
31.9 ±7.7
36.3 ± 1.0
38.4 ± 8.8
F= 4.01, p=0.02, df=2
Cinsiyet
(n,%)
(%60/ %40)
(%43.3/ %56.7)
(%40 /%60)
(E/K)
18/ 12
13/17
12/18
X2 =2.76, p=0.25, df=2
Eğitim
13.5 ± 2.0
14.2 ± 2.3
13.3 ± 2.5
F=1.27, p=0.29, df=2
Yaş
(Ort±SS)
süresi: Yıl
(Ort±SS)
Mesleği (n, %)
İşsiz
11 (%36.7)
6 (%20.0)
1 (%3.3)
Ev hanımı
4 (%13.3)
0 (%0.0)
2 (%6.7)
Memur ya
8 (%26.7)
18 (%60.0)
20 (%66.7)
Ticaret
1 (%3.3)
3 (%10.0)
4 (%13.3)
Emekli
2 (%6.7)
2 (%6.7)
2 (%6.7)
Öğrenci
4 (%13.3)
1 (%3.3)
1 (%3.3)
da işçi
Medeni Durumu (n, %)
Bekar
22(%73.3)
13(%43.3)
6(%20)
Evli
5(%16.7)
12 (%40)
22(%73.3)
Boşanmış
3(%10)
5(%16.2)
2(%6.2)
ya da ayrı
4.1.2. Hastaların Klinik Özellikleri
Bipolar bozukluk hastalarının ortalama hastalık süresi 12.5 ± 10.0 yıl, hastalığın
başlangıç yaşı 23.9±7.9, tedavisiz geçen süre 2.9±4.1’dir. Ortalama Young Mani ve
Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçekleri puanları sırasıyla; 2.9±3.4 ve
47
4.2±3.2’dir. Hastalık şiddeti açısından Klinik Global İzlenim Ölçeği’ne göre
değerlendirildiğinde, hastalardan 15’i (%50) hastalık sınırında, 9’u (%30) hafif
düzeyde hasta, 6’sı (%20) orta düzeyde hastadır. Ortalama hastane yatışı sayısı 1.9 ±
1.8’ dir. 20 hastada intihar girişimi öyküsü yok iken (%66.7), 8’i 1 kez (%27.7), 2’si
birden fazla (%6.6) kez intihar girişiminde bulunmuştur. Tedaviye uyum ölçeği
değerlendirme sonuçlarına göre 21 hastanın (%70) tedaviye uyumu tam, 9’unun
(%30) iyi olarak değerlendirilmiştir. 12 hastada (%40) başka bir tıbbi hastalık
(hipotiroidi, polikistik over sendromu, anemi, tip 2 diyabet) bulunmaktadır (Tablo 5).
Şizofreni hastalarının ortalama hastalık süresi 10.0 ± 4.3 yıl, hastalık başlama yaşı
21.9±6.0, tedavisiz geçen süre ise 2.4±4.4 yıldır. Ortalama PANNS puanları
65.6±13.9’dur. Hastalık şiddeti açısından Klinik Global İzlenim Ölçeğine göre
değerlendirildiğinde, hastalardan 2’si (%6.7) hastalık sınırında, 13’ü (%43.3) hafif
düzeyde hasta, 10’u (%33.3)orta düzeyde, 5’i (%16.7) belirgin düzeyde hastadır. 19
hastada intihar girişimi öyküsü yok iken (%63.3), 5’i (%16.7) 1 kez, 6’sı (%20)
birden fazla kez intihar girişiminde bulunmuştur. Ortalama hastane yatışı sayısı
1.4±1.2’dir. Tedaviye uyum ölçeği değerlendirme sonuçlarına göre 22 hastanın
(%73) tedaviye uyumu tam, 8’inin (%26) iyi olarak değerlendirilmiştir. 8 hastada
(%26.6) başka bir tıbbi hastalık (prolaktinoma, amenore, anemi, hiperkolesterolemi,
Gilbert sendromu) bulunmaktadır (Tablo 5).
Ailede psikiyatrik hastalık varlığı açısından gruplar arası fark ki-kare testi ile
incelenmiş ve üç grup arasında anlamlı fark olduğu bulunmuştur (p<0.01). İkili grup
analizleri Fischer testi ile yapılmış ve bipolar bozukluk ve şizofreni hastaları arasında
fark saptanmamıştır (p=0.79). Ancak kontrol grubuyla şizofreni ve kontrol grubuyla
bipolar bozukluk hastaları arasında anlamlı fark saptanmıştır (her iki grup için
p<0.01).
Hasta grupları arasında hastalığın başlangıç yaşı, hastalık süresi, tedavisiz geçen
süre, ortalama hastaneye yatış sayısı, intihar girişimi sayısı, ailede psikiyatrik
hastalık varlığı arasında anlamlı fark bulunmamıştır (Tablo 5).
Hastalık şiddetini değerlendiren CGI puanlarını ortalaması alındığında bipolar
bozukluk grubu için Ort ± ss değerleri; 2.7 ± 0.79, şizofreni grubu için; 3.6 ± 0.85
48
olarak bulunmuştur ve aralarındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (t= -4.22 df=58
p < 0.01) (Tablo 5).
SOFAS açısından üç grup arasında fark olup olmadığı ANOVA testi ile incelenerek
üç grup arasında anlamlı fark olduğu bulunmuş (F= 58.27, p< 0.01, df=2) ve post hoc
Bonferoni analizi kullanılarak gruplar arası farklar değerlendirilmiştir. Her üç grubun
ikili karşılaştırmalarındaki fark anlamlı bulunmuştur (her üç değerlendirme için de
p<0.01). SOFAS puanlarının ortalamalarına bakıldığında, işlevsellik düzeyinin
kötüden iyiye doğru şizofreni, bipolar bozukluk ve kontrol grubu sırasını izlediği
görülmüştür (Tablo 6).
Tablo 5. Hastaların Klinik Özellikleri (Tek yönlü varyans analizi-ANOVA)
Bipolar
Bozukluk
Şizofreni
İstatistiksel Analiz
Hastalık süresi
(Ort±SS)
12.5 ± 10.0
10.0 ± 4.3
t=1.23, df=58, p=0.22
Hastalığın başlangıç
yaşı (Ort±SS)
23.9±7.9
21.9±6.0
t=1.07, df=58
p=0.28
Tedavisiz geçen süre
(Ort±SS)
2.9±4.1
2.4±4.4
t=0.51, df=58, p=0.60
Ortalama hastane
yatışı sayısı (Ort±SS)
1.9 ± 1.8
1.4±1.2
t=1.2, df=58, p=0.21,
Kalıntı belirti düzeyi
PANNS puanları
(Ort±SS)
-
Young mani toplam
puanı (Ort±SS)
2.9±3.4
(0-12)
Hamilton depresyon
toplam puanı (Ort±SS)
4.2±3.2
(0-14)
Hastalık
şiddeti
(CGI) (Ort± SS)
2.7 ± 0.79
(2-4)
65.6±13.9
(46-109)
-
3.6 ± 0.85
(2-5)
t= -4.22, df=58, p <0.01
X2=0.07, p=0.78 df=1
İntihar girişimi (n, %)*
Yok
20(%66.7)
19 (%63.3)
Var
10 (%34.3)
11 (36.7)
X2 =0.008, p= 0.77, df=1
Tedaviye uyum (n, %)
tam
21 (%70)
22 (%73)
iyi
9 (%30)
8 (%26)
*Ki kare testi (Yates düzeltmesi yapılmıştır)
49
4.2. Bilişsel İşlevlere İlişkin Bulgular
4.2.1. Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun WYZÖ-R Puanları
Açısından Karşılaştırılması (Tek yönlü varyans analizi-ANOVA)
Üç grubun WYZÖ-R puanları açısından karşılaştırılması sonucunda gruplar arasında
anlamlı fark olduğu bulunarak (F=5.16, p=0.008, df=2), gruplar arası farklılıkların
belirlenmesi amacıyla Tukey testi yapılmıştır. Bipolar bozukluk ve şizofreni
hastalarının (p=0.10) ve bipolar bozuklukla kontrol grubunun WYZÖ-R puanları
açısından aralarında anlamlı fark saptanmazken (p=0.50), şizofreni ve kontrol
grubunun karşılaştırılması sonucu anlamlı fark saptanmıştır (p=0.006). Şizofreni
hastalarının WYZÖ-R puanlarının ortalaması kontrol grubuna göre anlamlı derecede
düşük bulunmuştur. Grupların WYZÖ-R puanları ile ilgili ortalama değerler Tablo
6’da sunulmuştur.
4.2.2. Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun İÜSHST(ACT)
Toplam Puanları Açısından Karşılaştırılması (Tek yönlü varyans
analizi-ANOVA)
İşitsel üçlü sessiz harf sıralaması testi puanları açısından üç grup arasında anlamlı
fark saptanmamıştır (F=2.21, p=0.11, df=2). İÜSHST ortalama puanları Tablo 6’da
sunulmuştur.
4.2.3. Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun Sözel Akıcılık
Toplam Puanları Açısından Karşılaştırılması (Tek yönlü varyans
analizi-ANOVA)
Sözel akıcılık toplam puanları arasında üç grup arasında anlamlı fark olduğu
bulunmuş (F=6.73, p=0.02, df=2) ve gruplar arası farklılıkların belirlenebilmesi için
Bonferroni testi yapılmıştır. Bipolar ile şizofreni grupları arasında fark saptanmamış
(p=1), bipolar bozukluk ile kontrol grubu arasında (p=0.004) ve şizofreni ile kontrol
50
grubu arasında (p=0.011) anlamlı fark olduğu saptanmıştır. Sözel akıcılık toplam
puanlarıyla ilgili değerler Tablo 6’da sunulmuştur.
4.2.4. Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun WKET Tamamlanan
Kategori ve Perseveratif Hata Sayıları Açısından Karşılaştırılması (Tek
yönlü varyans analizi-ANOVA ve Kruskal Wallis)
WKET tamamlanan kategori sayısı açısından gruplar arası fark olup olmadığı
Bonferroni düzeltmesi
yapılarak tek
yönlü
varyans
analizi ANOVA ile
değerlendirilmiş ve fark olmadığı bulunmuştur (F= 1.12, p= 0.32, df= 2,).
Üç
grup
perseveratif
hata
sayıları
açısından
Kruskal
Wallis
testiyle
karşılaştırıldığında gruplar arasında farklılık olmadığı bulunmuştur (ki kare= 1.23,
p=0.54, df=2). Değerlendirme sonuçları Tablo 6’da sunulmuştur.
Tablo 6.
Bipolar Bozukluk, Şizofreni ve Kontrol Grubunun Bilişsel Testler
Açısından Karşılaştırılması (Tek yönlü varyans analizi ANOVA)
Bipolar
Bozukluk
(n=30)
Şizofreni (n=30)
Sağlıklı
Ort ± SS (Minmax)
Kontroller
(n=30)
Ort ± SS (Min-
Ort ± SS (Min-
max)
max)
F ve p değerleri
WYZÖ-R-
96.66±12.02
90.76±8.99
99.86±12.07
F=5.16
toplam
(80-126)
(80-115)
(85-129)
p=0.008
İÜSHST-0 sn
14.93±0.25
14.90 ±0.40
14.90± 0.30
F=1.04
(14-15)
(13-15)
(14-15)
p=0.36
13.50±1.43
12.46± 2.28
13.10 ±1.95
F=2.20
(10-15)
(8-15)
(7-15)
p=0.11
10.60 ±2.73
9.46 ±3.40
10.66±2.52
F=1.61
(10-15)
(2-15)
(5-15)
p=0.20
9.66 ±3.59
F=0.74
(2-15)
p=0.48
İÜSHST-3 sn
İÜSHST-9 sn
İÜSHST-18
9.20 ±3.74
8.53 ±3.61
sn
(0-15)
İÜSHSTtoplam
48.16±6.73
44.80±8.01
48.30±7.39
F=2.21
(37-60)
(27-59)
(34-60)
p=0.11
(2-15)
51
73.40±14.90
57.10±10.20
87.0±5.0
F= 58.27
(41-90)
(30-80)
(80-97)
p <0.01
31.93±11.96
33.13±11.84
43.26±15.31
F=6.73
(8-59)
(16-59)
(16-77)
p=0.02
WKET
5.76 ± 0.77
5.7 ± 0.95
5.96 ± 0.18
F=1.12
tamamlanan
kategori
(2-6)
(2-6)
(5-6)
df=2
SOFAS
Sözel akıcılık
p=0.32
sayısı
WKET
perseveratif
9.56 ± 11.26
10 ± 6.59
7.53 ± 2.88
Ki kare=1.23
(4-65)
(4-30)
(4- 16)
df=2
hata sayısı*
p=0.54
*Kruskal Wallis Testi
4.2.5. Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun ZK Puanları
Açısından Karşılaştırılması
Bipolar bozukluk, şizofreni ve sağlıklı kontrol grupları ZK testleri açısından
karşılaştırıldığında birinci ve ikinci derece ZK, ima ve pot kırmayı fark etme
testlerinin tümünde gruplar arası anlamlı farklılık olduğu bulunmuştur (Tablo 7).
Gruplar arası farklılıklar Mann Whitney U testi ile incelenmiştir. Birinci derece ZK
testlerinde her üç grubun ikili karşılaştırmalarında; bipolar bozukluk ve şizofreni
grupları arasında (Z=1.8, p=0.075) ve bipolar bozukluk kontrol grubu arasında (Z =
1.0, p= 0.30) anlamlı fark olmadığı fakat şizofreni ve kontrol grupları arasındaki
farkın anlamlı olduğu bulunmuştur (Z=2.7, p<0.01).
İkinci derece ZK testlerinde grupların ikili karşılaştırmalarında; yine bipolar
bozukluk ve şizofreni grupları arasında anlamlı fark bulunmazken (Z= 0.15, p=
0.89), bipolar bozukluk ile kontrol grubu (Z=3.6, p<0.01) ve şizofreni ile kontrol
grubu (Z= 3.8, p<0.01) arasındaki farkın anlamlı olduğu bulunmuştur.
Pot kırmayı fark etme testlerinde grupların ikili karşılaştırmalarında; bipolar
bozukluk ve şizofreni grupları arasındaki fark anlamlı bulunmazken (Z=1.79,
52
p=0.07), bipolar bozukluk ile kontrol grubu arasında (Z=2.0, p=0.04) ve şizofreni ile
kontrol grubu arasında (Z=3.69, p<0.01) anlamlı fark olduğu bulunmuştur.
İmayı anlama testlerinde grupların ikili karşılaştırmalarında; bipolar bozuklukla
şizofreni grupları arasında (Z = -2.49, p = 0.013) ve şizofreniyle kontrol grubu
arasında (Z = -3.55, p<0.001) anlamlı fark saptanırken bipolar bozukluk ve kontrol
grubu arasında fark bulunmamıştır (Z = -1.25, p = 0.21).
Tablo 7.
Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun ZK Puanları
Açısından Karşılaştırılması (Kruskal Wallis testi)
Birinci
Derece
Tesi
Hastanın Tanısı
N
Mean Rank
Ki-kare, p, df
Şizofreni
30
47, 27
8,058
30
37,07
0.018*
30
52,17
2
30
40,28
15,169
30
39,22
0.001*
30
57,00
2
Şizofreni
30
48,53
14,984
Bipolar Bozukluk
30
34,70
0.001*
Sağlıklı Kontrol
30
53,27
2
30
45,17
13,878
30
45,17
0.001*
30
58,02
2
ZK Bipolar Bozukluk
Sağlıklı Kontrol
Şizofreni
İkinci Derece
Bipolar Bozukluk
ZK Testi
Sağlıklı Kontrol
İmayı
Anlama Testi
Pot kırmayı Şizofreni
Bipolar Bozukluk
farketme
testi
Sağlıklı Kontrol
Yukarda belirtilen dört testin puanları toplanarak ZK toplam puanı elde edilmiştir.
Toplam ZK puanları ve standart sapma değerleri Tablo 8’de sunulmuştur. Kruskal
Wallis testiyle yapılan karşılaştırmada ZK toplam puanı için üç grup arasında anlamlı
fark olduğu bulunmuştur (ki-kare= 20.78, df=2, p <0.01). Farkın hangi gruplar
arasında olduğunun anlaşılması için yapılan Mann Whitney U testinde bipolar
bozukluk ve kontrol grubu (Z= -2.66, p= 0.008), şizofreni ve kontrol grubu (Z= 4.37, p= 0.000), bipolar bozukluk ve şizofreni (Z= -2.27, p= 0.023) grupları arasında
anlamlı farklılık olduğu bulunmuştur.
53
Tablo 8. Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun Toplam ZK Puanları
Ortalama ± SS
İstatistiksel fark
(Min-Max) puan
Bipolar
Bozukluk
Şizofreni
Kontrol
4.2.6. ZK
15.07 ±3.12
Kontrol Z= - 2.66, p= 0.008
(8-19)
Şizofreni Z=-2.27, p=0.023
12.6 ± 4.13
Kontrol Z= - 4.37, p <0.01
(5-19)
Bipolar bozukluk Z=-2.27, p=0.023
16.96 ± 2.81
Şizofreni Z= - 4.37, p <0.01
(9-19)
Bipolar bozukluk Z= -2.66, p= 0.008
Performansı
ile
Bilişsel
Becerilerin
İlişkisinin
İncelenmesi
(MANCOVA)
4.2.6.1. Bipolar Bozukluk Grubu
Bipolar bozukluk grubunda, ZK performansının (birinci ve ikinci derece ZK, imayı
anlama ve pot kırmayı fark etme testleri), yürütücü işlevler (WKET perseveratif hata
ve tamamlanan kategori sayısı), çalışma belleği (İÜSHST), sözel akıcılık, toplam IQ
puanı, hastalık düzeyi ve kalıntı belirti miktarından (YMDÖ, HDDÖ) bağımsız olup
olmadığı MANCOVA testi ile incelenmiş ve ZK performansının bu değişkenlerden
bağımsız olduğu bulunmuştur (Tablo 9).
Tablo 9.
Bipolar Bozukluk Hastalarında ZK Performansı ile İlişkili Bilişsel
Beceriler (MANCOVA)
Wilk’s Lambda değeri
p değeri
F ve df değerleri
WKET perseveratif hata
0.77
0.31
F=1.28, df= 4
WKET tamamlanan
kategori sayısı
0.68
0.14
F=1.90, df= 4
WAIS toplam puanı
0.81
0.46
F= 0.95, df= 4
İÜSHST toplam puanı
0.74
0.25
F=1.50, df= 4
Sözel akıcılık toplam
puanı
0.87
0.66
F=0.61, df= 4
Tedavisiz geçen süre
0.85
0.58
F=0.73, df= 4
Hastalık düzeyi (CGI)
0.75
0.27
F=1.41, df= 4
YMDÖ toplam puanı
0.64
0.09
F=2.35, df= 4
HDDÖ toplam puanı
0.74
0.25
F=1.48, df= 4
54
4.2.6.2. Şizofreni Grubu
Şizofreni grubunda da benzer şekilde, ZK performansının (Birinci ve ikinci derece
ZK, imayı anlama ve pot kırmayı fark etme testleri), yürütücü işlevler (WKET
perseveratif hata ve tamamlanan kategori sayısı), çalışma belleği (İÜSHST), sözel
akıcılık, toplam IQ puanı, hastalık düzeyi ve kalıntı belirti miktarından (PANNS
toplam puanı) bağımsız olup olmadığı MANCOVA testi ile incelenmiş ve ZK
performansının bu değişkenlerden bağımsız olduğu bulunmuştur (Tablo 10).
Tablo 10. Şizofreni Hastalarında ZK Performansı ile İlişkili Bilişsel Beceriler
(MANCOVA)
Wilk’s Lambda değeri
p değeri
F ve df değerleri
WKET perseveratif hata
0.90
0.74
F=0.48, df=4
WKET tamamlanan
kategori sayısı
0.81
0.42
F=1.02, df=4
WAIS toplam puanı
0.84
0.51
F=0.48, df=4
İÜSHST toplam puanı
0.69
0.14
F= 1.96, df=4
Sözel akıcılık toplam
puanı
0.86
0.59
F=0.7,1df=4
Tedavisiz geçen süre
0.67
0.11
F=2.13, df=4
Hastalık düzeyi (CGI)
0.79
0.36
F=1.14, df=4
PANNS toplam puanı
0.71
0.16
F=1.82, df=4
4.2.6.3. Kontrol Grubu
Kontrol grubunda da ZK performansının (birinci ve ikinci derece ZK, imayı anlama
ve pot kırmayı fark etme testleri), yürütücü işlevler (WKET perseveratif hata ve
tamamlanan kategori sayısı), çalışma belleği (İÜSHST), sözel akıcılık, toplam IQ
puanından bağımsız olup olmadığı MANCOVA testi ile incelenmiş ve ZK
performansının bu değişkenlerden bağımsız olduğu bulunmuştur (Tablo 11).
55
Tablo 11. Kontrol Grubunda ZK Performansı ile İlişkili Bilişsel Beceriler
(MANCOVA)
Wilk’s Lambda değeri
p değeri
F ve df değerleri
0.91
0.51
F=0.79, df=3
0.94
0.67
F=0.50, df=3
WAIS toplam puanı
0.75
0.09
F=2.37, df=3
İÜSHST toplam puanı
0.83
0.25
F=0.83, df=3
0.89
0.46
F=0.89,df=3
WKET perseveratif hata
WKET tamamlanan
kategori sayısı
Sözel akıcılık toplam
puanı
4.3. Hastalardaki İçgörü Düzeyine İlişkin Bulgular
Bipolar bozukluk ve şizofreni hastalarının içgörü puanları açısından karşılaştırılması
sonucunda gruplar aralarında anlamlı farklılık bulunmamıştır (F=0.15, df=1, p=0.69).
(Tablo 12).
Tablo 12. Şizofreni ve Bipolar Bozukluk Grubunun İçgörü Puanları Açısından
Karşılaştırılması
Bipolar Bozukluk
Şizofreni
İstatistiksel Fark
(n=30) (Ort±SS)
(n=30) (Ort±SS)
(min-max)
(min-max)
Toplam İçgörü
6.98 ± 2.77
7.25 ± 2.44
p=0.69
Puanı
(0.5-12)
(2-11)
df=1
F=0.15
Bipolar ve şizofreni hastaları, içgörü puanlarına göre, yüksek (≥ 9 puan) ve düşük (<
9 puan) içgörü düzeyi şeklinde ayrıldıklarında, toplam 41 hastanın düşük (%68.3), 19
hastanın ise yüksek (%31.7) içgörü düzeyine sahip olduğu bulunmuştur. Hasta
grupları tek tek incelendiğinde bipolar bozukluk hastalarının 8’ inin (%26.7) yüksek,
56
22’sinin düşük (%73.3), şizofreni hastalarının 11’ inin yüksek (%63.3), 19’unun
düşük (%36.7) içgörü düzeyine sahip olduğu bulunmuştur. İki grup arasında anlamlı
istatistiksel fark saptanmamıştır (p= 0.40, z= - 0.82).
4.4. Şizofreni, Bipolar Bozukluk ve Kontrol Grubunun ZK Becerilerinin
İçgörü Puanları, SOFAS ve Tedaviye Uyum Düzeyleri ile İlişkisi
(Korelasyon Analizleri)
Her iki hasta grubunun ZK becerileri düzeylerinin, hastaların içgörü düzeyleri, tedavi
uyumları ve Sosyal ve Mesleki İşlevsellik düzeyleriyle ilişkili olup olmadıklarının
saptanabilmesi amacıyla Pearson korelasyon analizleri gerçekleştirilmiştir. Bu
testlerde ZK becerileri için toplam ZK puanı kullanılmıştır.
İçgörüyü ve ZK performanslarını yordayan etmenlerin araştırılması amacıyla lineer
regresyon analizleri de gerçekleştirilmiştir.
4.4.1. Bipolar Bozukluk Grubu
Bipolar bozukluk grubunun ZK toplam puanı ile içgörü puanları arasında (r= 0.28,
p=0.1) ve ZK toplam puanı ile SOFAS puanları arasında (r= 0.33, p=0.07) anlamlı
ilişki bulunmamıştır
Ancak tedaviye uyum ile ZK becerileri arasında anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur (r
= - 0.54, p=0.002).
4.4.2. Şizofreni Grubu
Şizofreni grubunun ZK becerileri ile içgörü puanları arasında (r= 0.24, p=0.21) ve
ZK becerileri ile tedaviye uyum arasında (r= 0.20, p=0.29) anlamlı ilişki
57
saptanmamıştır. Ancak ZK becerileri ile SOFAS puanları arasında anlamlı ilişki
bulunmuştur (r= 0.88, p=0.03).
4.4.3. Kontrol Grubu
Kontrol grubunun ZK becerileri ile SOFAS puanları arasında anlamlı ilişki
bulunmamıştır (r=0.91, p=0.632).
58
5. TARTIŞMA
Bu çalışmada, remisyondaki şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarının, ZK işlevleri
açısından birbirleri ve sağlıklı kontroller ile karşılaştırılması hedeflenmiştir. Ayrıca,
ZK becerilerinin her üç grupta, çalışma belleği, yürütücü işlevler, sözel akıcılık ve
sosyal işlevsellik düzeyleri ile ilişkisi incelenmiştir. Bipolar bozukluk ve şizofreni
gruplarında ise ek olarak içgörü, tedaviye uyum düzeyi, hastalığın başlangıç yaşı,
hastalığın şiddeti, tedavisiz geçen süre ve kalıntı belirti miktarının ZK becerileri ile
ilişkisi araştırılmıştır.
Çalışmamızın birinci hipotezi remisyondaki şizofreni, bipolar bozukluk ve sağlıklı
kontrol gruplarının zihin kuramı performanslarının birbirinden farklı olduğu ve
performansların kötüden iyiye doğru, şizofreni, bipolar bozukluk ve sağlıklı kontrol
sırasını izleyeceği idi. Bulgularımıza göre; birinci ve ikinci derece ZK, imayı anlama
ve pot kırmayı fark etme testlerinden elde edilen toplam ZK puanı açısından
şizofreni ve bipolar bozukluk gruplarının her ikisi de kontrol grubuna göre düşük
performans sergilemiş ve puan sıralaması kötüden iyiye doğru şizofreni, bipolar
bozukluk ve kontrol grubu sırasını izlemiştir. ZK bozukluklarının hasta gruplarında
hem sosyodemografik ve klinik özelliklerden hem de çalışma belleği, sözel akıcılık,
yürütücü işlev bozukluğu gibi bilişsel becerilerden bağımsız olduğu gösterilmiştir.
Hastalık şiddeti ortalama puanları, klinik global izlenim ölçeğine göre (CGI) bipolar
ve şizofreni gruplarında anlamlı derecede farklılık göstermiş ve şizofreni grubu,
bipolar bozukluk grubundan yüksek puan almıştır. Bu iki grup için hastalık şiddeti
kovaryant alındığında ZK performanslarının hastalık şiddetinden etkilenmediği
gözlenmiştir.
ZK becerilerinin hasta gruplarının her ikisinde bozuk bulunuşu ve test puanları
açısından gruplar arasındaki hiyerarşik sıralanış (şizofreni < bipolar bozukluk <
kontrol grubu) ilk hipotezimizi doğrulamıştır. Bu sıralamanın farklı bulunduğu bazı
çalışmalar vardır. Sarfati ve arkadaşları (1999) şizofreni hastalarının ZK
performansını manik grup ve kontrol grubuna göre bozuk bulurken, mani ve kontrol
grubu arasında fark saptamamıştır. Ancak bizim hastalarımızın remisyonda olduğu,
59
Sarfati ve arkadaşlarının ise manik durumdaki hastalarla çalıştığı gözden
kaçmamalıdır. Yine de remisyondaki şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarının ZK
testleri bakımından farklılık göstermediğini bulan bir çalışma da vardır
(Konstantakopoulos ve ark. 2011).
Bizim bulduğumuza benzer bir hiyerarşik dizilim bulan çalışmalar çoğunluktadır.
Doody ve arkadaşları (1998) şizofreni tanısı olan grupların, bipolar bozukluk,
öğrenme bozukluğu ve sağlıklı kontrol gruplarıyla karşılaştırıldığında ikinci derece
ZK testlerinde daha düşük performans sergilediklerini belirtmiştir. Addington ve
Addington (1998), ZK testlerinde bipolar hastaların sağlıklı kontrollerden daha kötü,
şizofreni hastalarından daha iyi performans gösterdiğini bildirmiştir. Marjoram ve
arkadaşları (2005) hem şizofreni hastalarında, hem de psikotik bulgulu affektif
hastalarda ZK’yı bozuk bulmuştur. Bonhstein ve arkadaşlarının (2006)
çalışmasında ise, şizofreni hastaları, duygudurum bozukluğu olan hastalara göre ZK
tetslerinde daha kötü performans sergilemiş, diğer psikotik bozukluk hastaları arada
yer almışlardır. Bora ve arkadaşları (2009) psikotik bozukluklar ve bipolar
bozuklukta ZK bozukluğu olduğunu bildirmiştir. Aynı şekilde Bazin ve arkadaşları
(2009) bipolar hastaların ZK performanslarının, şizofreni hastaları ve kontrol grubu
arasında yer aldığını bulmuştur. Gruplar arasında böyle bir hiyerarşik dizilimin
olması, şizofreninin daha kronik seyirli bir hastalık oluşu, şizofreni hastalarının genel
olarak diğer bilişsel becerilerinin de daha kötü oluşu, bu hasta grubunda negatif
belirtilerin varlığı ile ilgili olabilir. Ayrıca, bipolar bozukluk hastalarının tümünde
psikotik belirtilerin bulunmayışı ve psikozun ZK becerileri üzerine olumsuz etkisinin
şizofreni hastalarında daha çok kendini göstermesi de bir diğer neden olabilir.
Çalışmamızın ikinci hipotezi remisyondaki şizofreni ve bipolar bozukluk
hastalarında ZK bozukluğunun; IQ düzeyi, çalışma belleği, yürütücü işlev kusuru,
hastalık şiddeti, kalıntı belirti miktarı ve tedavisiz geçen süreden bağımsız olduğu idi.
Literatürde şizofreni hastalarında ZK bozukluklarının hastalık belirtileri ile
(Corcoran ve ark., 1995; Sarfati ve ark., 1997a; Doody ve ark., 1998; Pilowsky
ve ark., 2000; Pickup ve Frith, 2001; Roncone ve ark., 2002; Brüne, 2003; Greig
ve ark., 2004; Marjoram ve ark., 2005; Martino ve ark., 2007; Kettle, 2008;
Bora, 2009; Kosmidis ve ark., 2011; Biedermann ve ark. 2012) ve yürütücü
60
işlevler, dikkat, sözel öğrenme ve sözel bellek, sözel ve uzaysal çalışma belleği,
sözel akıcılık gibi bilişsel beceriler ile ilişkisini inceleyen (Murphy, 1998;
Langdon, 2001; Brunet ve ark., 2003; Schenkel ve ark., 2005; Mazza ve ark.,
2006; Bora ve ark., 2007; Shamay-Tsoory ve ark., 2007c; Achaval ve ark., 2010;
Pentaraki ve ark., 2012) çok sayıda çalışma vardır. Doody ve arkadaşlarının
(1998) çalışmasında şizofreni hastalarında, psikopatolojinin şiddetiyle ilişkili olacak
şekilde, birinci ve ikinci derece ZK test performansı kontrollerden daha kötü
bulunmuştur. Ayrıca pek çok çalışmada ZK bozukluğunun negatif (Corcoran ve
ark., 1995; Mazza, 2001, 2003; Kelemen ve ark., 2005; Bell ve Mishara 2006;
Russell ve ark., 2006; Martino ve ark., 2007; Özgüven ve ark., 2010; Lincoln ve
ark., 2011), pozitif ve dezorganizasyon (Sarfati ve ark., 1999; Frith ve Corcoran,
1996; Corcoran ve ark., 1997; Sarfati ve ark., 1997a,b; Mazza, 2001; Pickup ve
Frith 2001; Corcoran, 2003; Greig ve ark., 2004; Harrington ve ark., 2005;
Abdel-Hamid ve ark., 2009) belirtileriyle ilişkili olduğu bildirilmiştir. Ancak
şizofrenide ZK bozukluğunun hastalık belirtilerinden bağımsız olarak var olduğunu,
bu bozukluğun remisyon döneminde de sürdüğünü iddia eden çalışmalar da
bulunmaktadır (Herold, 2002; Janssen ve ark., 2003; Marjoram ve ark., 2005;
Inoue ve ark., 2006; Bora, 2009; Koelkebeck ve ark., 2010; Kosmidis ve ark.,
2011). Bizim çalışmamızda da, sözü edilen çalışmalardakine benzer şekilde,
şizofreni grubunda ZK becerilerinin kalıntı belirti miktarından bağımsız olduğu
bulunmuştur.
Literatürde şizofreni hastalarında ZK becerilerinin çalışma belleği, yürütücü işlevler,
IQ, bellek gibi diğer bilişsel işlevlerle ilişkisi konusundaki bulgular çelişkilidir. ZK
becerilerinin diğer bilişsel işlevlerden etkilendiğini bildiren çalışmalar olduğu gibi
(Murphy, 1998; Bora ve ark., 2006; Bell ve ark., 2009; Pentaraki ve ark., 2012),
bunlardan bağımsız, ayrı bir işlev olduğunu bildiren çalışmalar da vardır (Mazza,
2001; Bora ve ark., 2007; Bertrand ve ark., 2007; Koelkebeck ve ark., 2010;
Bozikas ve ark., 2011). Bizim çalışmamızda da şizofreni grubunda ZK bozukluğu
diğer bilişsel işlevlerden bağımsız bulunmuştur. Bu bulgu, ZK’nın bağımsız bir
beceri olarak varlığına işaret etmesi bakımından oldukça önemlidir.
61
Şizofreni grubuna benzer şekilde bipolar bozukluk grubunda da ZK performansları,
hastalık şiddeti, kalıntı belirti miktarı, tedavisiz geçen süre ve diğer bilişsel
becerilerden bağımsız bulunmuştur. Literatürde bipolar bozukluk hastalarında ZK
becerilerini inceleyen çalışmaların sonuçları da çelişkilidir. ZK becerilerinin hastalık
belirtileri ve diğer bilişsel beceriler ile ilişkili olduğunu bildiren çalışmalar vardır
(Schenkel ve ark., 2008; McKinnon ve ark., 2010; Simon ve ark., 2011;
Konstantakopoulos ve ark., 2011) Bazı çalışmalar bu etkinin kısmi olduğunu
bildirmektedir (Bora ve ark., 2005; Lahera ve ark., 2008; Martino ve ark., 2012)
Fakat bizim çalışmamıza benzer olarak, ZK becerilerinin diğer bilişsel becerilerden
bağımsız, sürekli bir değişken olduğu yönünde bulgular da bulunmaktadır (Montag
ve ark., 2010; Wolf ve ark. 2010).
Bu bulgular ışığında ikinci hipotezimiz de doğrulanmıştır. Gerçekten hastaların ZK
performansları diğer bilişsel beceriler, hastalık şiddeti, artık belirtiler ve tedavisiz
geçen süreden bağımsız gibi görünmektedir. Bu da ZK bozukluğunun diğer bilişsel
becerilere ikincil olarak ortaya çıkmadığını, şizofreni ve bipolar bozukluk
hastalarında ZK bozukluğunun durumsal olmaktan çok sürekli bir bozukluk
olduğunu göstermektedir. Bu yorum ZK’nın fenomenolojisini açıklamak yönünden
önem taşımaktadır. Literatürde hastalar ve birinci derece yakınlarında ZK
becerilerini kontrollerle karşılaştıran çalışmalarda her iki grubun da ZK becerileri
kontrol grubuna göre düşük bulunmuştur (Janssen ve ark., 2003; Kelemen ve ark.,
2004; Irani ve ark., 2006; Mazza, 2008; Yücel ve ark., 2008; Bora ve ark., 2009;
Pentaraki ve ark., 2012). Bu bulguların hem hastalarda hem de birinci derece
yakınlarında her iki hastalık gurubu için gösterilmiş olması bu alandaki kusurların
endofenotip değeri taşıyabileceğini düşündürmektedir.
Çalışmanın üçüncü hipotezi, remisyondaki şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarında
ZK bozukluğunun içgörü azlığını, sosyal işlev bozukluğunu ve tedaviye
uyumsuzluğu yordadığı idi.
Bildiğimiz kadarıyla, literatürde bipolar bozukluk hastalarında içgörü ile ZK
ilişkisini inceleyen çalışma bulunmamaktadır. Buna karşılık şizofreni hastalarında
zihin kuramı ile içgörü ilişkisini inceleyen çalışmalar bulunmaktadır. Drake ve
62
arkadaşları (2003) akut dönemde 33 şizofreni hastasında içgörü ve şakayı anlama
becerisini değerlendirmişler ve ZK ile içgörü arasında ilişki bulmamışlardır. Pousa
ve arkadaşlarının (2008) çalışmasında da toplam içgörü puanları ile ZK arasında
ilişki saptanmamış, hatta içgörü alt bileşenlerine ayrılarak incelendiğinde yüksek ZK
performansı, hastalık belirtilerine ve ilaç gereksinimine düşük farkındalıkla ilişkili
bulunmuştur. Bu çalışmalara benzer şekilde, bizim çalışmamızın içgörü ile ZK
ilişkisini inceleyen bulguları üçüncü hipotezimizi desteklememiştir. İçgörü puanları
hasta grupları arasında farklılık göstermemiş ve içgörü ile ZK becerileri ilişkili
bulunmamıştır. Ancak literatürde bu iki değişkenin ilişkili olduğuna dair yayınlar da
bulunmaktadır. Langdon ve arkadaşları (2006), 34 şizofreni hastası ve 21 sağlıklı
kontrol ile yaptıkları ve hastaların içgörü düzeyleri ile ZK becerilerinin ilişkisini
inceledikleri çalışmalarında, ZK bozukluğunun içgörü eksikliği ile ilişkili olduğunu
bildirmişlerdir. ZK ile içgörü düzeyini ilişkili bulan bir diğer çalışma da Bora ve
arkadaşlarının (2007) çalışmasıdır. Bu çalışmada 58 şizofreni hastasının içgörü
düzeylerinin yürütücü işlevler, birinci ve ikinci derece yanlış inanç testleri ile ilişkisi
değerlendirilmiş ve içgörünün düşüklüğü ile ikinci derece yanlış inanış testleri, diğer
bilişsel işlevlerden bağımsız olarak, ilişkili bulunmuştur.
ZK kişinin hem başkasının ne düşündüğüne, hem de kendi durumuna dışarıdan
bakabilme becerisi ile ilişkili olduğu için, kolaylıkla içgörü düzeyini yordayacağı
varsayılabilir. Bu nedenle biz de hipotezimizi böyle bir ilişkiyi saptayacağımız
doğrultusunda kurmuştuk. Ancak bulgularımız hipotezimizi doğrulamamıştır. Bu
durumun olası nedenlerinden biri, ZK ve içgörünün pek çok farklı faktörden
etkilenen ve ölçülmesi zor kavramlar olmasıdır. Bu durumda aralarında, basit ve
doğrusal bir ilişki olmayıp, başka faktörlerin etkisine açık dolaylı bir ilişki olabilir.
Örneğin, Bora ve arkadaşlarının (2007) çalışmasında hastaların bir bölümünün
alevlenme döneminde, bir bölümünün ise remisyonda olduğu görülmektedir. Oysa
bizim çalışmamızdaki tüm hastalar remisyondadır ve bu durum bu iki çalışma
arasındaki farkın önemli nedenlerinden biri olabilir. Bunun yanında içgörünün diğer
bilişsel beceriler ile de ilgili olduğu zaten bilinmektedir. Bir diğer faktör,
çalışmalarda ZK ve içgörüyü değerlendirmek için kullanılan testlerin birbirinden
farklılığı olabilir. Ayrıca bizim kullandığımız içgörü ölçeğinin Türkçe’de yalnızca
63
yüzeyel geçerliği vardır, geçerlik güvenilirlik çalışması bulunmamaktadır, ölçek
içgörüyü değerlendirmekte yetersiz kalmış olabilir.
Üçüncü hipotezin bir diğer bileşeni ZK ile sosyal işlevsellik ilişkisi idi. ZK
bozukluğunun şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarında sosyal işlevselliği
etkilediğini bildiren çalışmalar bulunmaktadır. Şizofrenide ZK ile sosyal işlevsellik
düzeyini ilişkili bulan çalışmalar çoğunlukta olmakla birlikte (Roncone ve ark.,
2002; Schenkel ve ark., 2005; Bora ve ark., 2006; Brüne ve ark., 2007; Sparks ve
ark., 2010; Kosmidis ve ark., 2011; Stratta ve ark., 2011) diğer çalışmalardan
farklı olarak, Kern ve arkadaşları (2009) şizofreni hastalarında ZK ile sosyal
işlevselliği ilişkili bulmamıştır. Bizim çalışmamızda sosyal ve mesleki işlevsellik
bakımından şizofreni, bipolar bozukluk ve sağlıklı kontrol grupları arasında fark
bulunmuş, sosyal işlevselliğin beklendiği şekilde, düşükten yükseğe doğru şizofreni,
bipolar bozukluk ve kontrol grubu sırasını izlediği görülmüştür. Çalışmamızda
literatürdeki bulgularla benzer şekilde, şizofreni grubunda ZK becerileri ile sosyal
işlevsellik puanları arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur; ZK becerileri düşük olan
hastalarda sosyal işlevsellik de düşüktür. Bunun nedeni, ZK’nın sosyal bilişin önemli
bir bileşeni oluşu ve başkalarının duyguları, inançları ve amaçlarını kavrayabilme ve
davranışlarını öngörebilme becerimizi etkilemesidir. ZK becerilerinin sağlam oluşu
erişkin iletişiminde, sosyal ipuçlarına dayanan sosyal içeriğe uygun davranmamızda
rol oynar. ZK becerilerinin bozuk oluşunun ise yanlış anlama ve yorumlamanın
neden olduğu iletişim kopukluğuna neden olacağı açıktır. Bu iletişim bozukluğu da
hem aile ve yakın ilişkilerde hem de işyerinde işlevsellikte bozulmaya neden
olmaktadır. Önceleri sosyal işlevsellik bozukluğunun kronik hastalıkların sonucu
oluştuğu düşünülürken, günümüzde şizofrenide fenotipik bir özellik olabileceği
düşünülmektedir.
ZK becerisinin bipolar bozukluk grubunda da şizofreni grubuna benzer şekilde
sosyal işlevselliği yordayacağı varsayılmıştır, ancak çalışmamızda bipolar hastalarda
bu iki değişken arasında ilişki saptanmamıştır. Bizim çalışmamızda olduğu gibi,
Olley ve arkadaşlarının (2005) çalışmasında da ZK bozukluğu sosyal ve mesleki
işlevsellikle ilişkili bulunmamıştır. Lahera ve arkadaşları’nın (2012) çalışmasında
ise hastalar, düşük ve yüksek işlevsel olarak ikiye ayrılmış ve her iki bipolar grup
64
sağlıklı kontrollere göre, düşük işlevselliği olan grup da yüksek işlevselliği olan
gruba göre ZK testlerinde düşük performans sergilemiştir. Çalışmamızda bipolar
bozukluk grubunda ZK-SOFAS’ın ilişkisiz bulunuşu, bu gurupta ZK işlevlerinin
daha iyi ve CGI ile ölçülen hastalık düzeylerinin daha düşük olması olabilir.
Üçüncü hipotezin son bileşeni ZK performansının tedaviye uyumu yordadığı idi.
Bildiğimiz kadarıyla literatürde şizofreni hastalarında ZK becerileri ile tedaviye
uyum ilişkisinin doğrudan incelendiği çalışma bulunmamakla birlikte, Bell ve
arkadaşları (2009) şizofreni hastalarında nörobilişsel işlev bozukluğunun, sosyal
bilişi etkileyerek, dolaylı olarak rehabilitasyon için olumsuz bir gösterge
olabileceğini bildirmiştir. Bipolar bozukluk için ise ZK becerileri ve tedaviye uyum
ilişkisinin incelendiği çalışma bulunmamaktadır. Bizim çalışmamızda ZK ile
tedaviye uyum ilişkisi incelenmiş ve bipolar bozukluk grubunda ZK puanları yüksek
hastalarda tedavi uyumunun daha iyi olduğu bulunmuştur. Bu da çalışmamızın
literatüre bir diğer katkısıdır. Şizofreni hastalarında ise bu iki değişken arasında ilişki
bulunmamıştır. Çalışmaya alınan her iki hasta grubunda da içgörü düzeyi düşük
olmasına rağmen hastaların tedaviye uyum düzeyleri oldukça yüksek bulunmuştur.
Bu bulgular, hastaların ve yakınlarının tedavi uyum ile ilgili bildirimlerinin fazla
iyimser olabileceğini düşündürmektedir. Bu durum, çalışmamızın kısıtlılıklarından
biridir ve şizofreni hastalarındaki bu bulguda rol oynamış olabilir.
Hastalara biri klinisyen, diğeri klinik psikolog tarafından olmak üzere iki ayrı günde
ve toplamda yaklaşık 3 saat sürecek biçimde nöropsikolojik testler uygulanmıştır.
Testlerin 2 farklı günde ve iki farklı uygulayıcı tarafından uygulanmış oluşu
çalışmamız için bir üstünlük olabileceği gibi bir kısıtlılık da olabilir. Böyle bir
uygulama, hastalarda zihinsel yorgunluğa neden olmamak, dolayısıyla bilişsel
testlerin ölçerliğini etkilememek amacı taşımaktaydı. Ancak, aynı hastanın testin
uygulandığı gün ve saatlerdeki performansları farklı olabilir. Ayrıca, bilişsel açıdan
daha kötü durumda olan hastaların ikinci randevularına gelmemeleri ya da randevu
sırasında testi yarıda bırakmaları nedeniyle görece olarak daha az kalıntı belirtisi olan
ve bilişsel açıdan daha iyi durumda olan hastalar ile çalışma sürdürülebilmiştir.
Çalışmayı tamamlayamayan 15 hasta vardır ve bu grup içgörüsü ve tedavi uyumu
65
daha bozuk hastalardan oluştuğundan, çalışmaya yanlı bir hasta popülasyonu dahil
edilmiş ve uyumu iyi olmayanlar biasa uğramış olabilir.
Kullanılan ZK testlerinin ve içgörü ölçeğinin Türkçe formlarının geçerlikgüvenilirlikleri bulunmamaktadır. Bu da çalışmamızın bir başka kısıtlılığıdır. Ancak
birinci ve ikinci derece ZK testlerinin Türkçe formları Özgüven ve arkadaşları’nın
(2007) Asperger Bozukluğu ve şizofreni hastalarını ZK bakımından karşılaştırıldığı
bir çalışmada ve bu testlere ek olarak imayı anlama ve pot kırmayı fark etme testleri
de bir başka tez çalışmasında (Yücel 2008) kullanılmıştır. Yücel ve arkadaşları’nın
(2008) çalışmasında özellikle pot kırmayı fark etme testlerinin hastalar, hasta
yakınları ve kontrol grubunda her üç grup arasında anlamlı farklılık gösterdiği
bulunmuştur. Bizim çalışmamızda da ZK testleri hasta gruplarını birbirlerinden ve
kontrol grubundan ayırabilmiştir. Bu bilgiler ışığında, doğrudan olmamakla birlikte
bu testlerin ZK’nı değerlendirmede geçerli testler oldukları söylenebilir.
Çalışmamızın bir başka kısıtlılığı hastaların kullandıkları ilaçların etkisinin
incelemeye dahil edilememiş olmasıdır. Hastalar çok çeşitli ilaçlar kullanmakta
oldukları ve bazılarının kullandıkları ilaçlar son üç ay içinde değişmiş olduğu için bu
ilaçların etkilerini analiz etmek mümkün değildir.
Tüm bu kısıtlılıklara rağmen çalışmamızın bazı üstünlükleri de bulunmaktadır.
Çalışmamız, remisyondaki bipolar bozukluk hastalarında ZK-içgörü ve ZK-tedaviye
uyum ilişkisini inceleyen ilk çalışmadır. Şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarında
ZK becerilerinin incelendiği çoğu çalışmada, farklı ZK becerilerinin farklı testlerle
değerlendirilmiş olması (sesli okunan hikâyeler, karikatürize çizimler vb.) bu
çalışmalardan elde edilen bulguları etkileyebilir. ZK en az dört bileşenden
oluşmaktadır (birinci ve ikinci derece ZK, PKF ve İA). Çoğu çalışmada bu
bileşenlerden biri ya da ikisi kullanılmıştır. Bizim çalışmamızda ZK’nın dört
bileşenini de incelemek amacıyla; sesli okunan üç adet ve canlandırmayla anlatılan
iki adet öykü ile birinci ve ikinci derece ZK becerileri, sesli okunan ikişer öykü ile de
imayı anlama ve pot kırmayı fark etme becerileri değerlendirilmiştir. Bu da bizim
çalışmamızın diğer çalışmalara üstünlüklerinden bir diğeridir.
66
6. SONUÇ
Bilindiği gibi sosyal biliş ve zihin kuramı işlevleri; hem bipolar bozukluk, hem de
şizofreni için önemli kavramlardır. Sosyal bilginin işlenmesi ile ilgili önemli
kavramlardan biri de Zihin Kuramı (ZK) kavramıdır. Hem şizofreni hastaları ve
birinci derece akrabalarında, hem de bipolar bozuklukta, hastalık dönemi ve ara
dönemin her ikisinde ve hastaların birinci derece akrabalarında ZK yetisinde
bozulmalar olduğu bilinmekte ve ZK bozukluklarının tüm major psikozlar için
sürekli bir belirteç olduğunu bildiren yayınlar yapılmaktadır. Ancak ZK
bozukluğunun sürekli bir bilişsel durum olup olmadığı halen tartışmalı bir konudur.
Çalışmamız; şizofreni ve bipolar bozukluk hastalarında ZK bozukluklarının varlığını
göstermiş, ZK’nın diğer bilişsel işlev kusurlarından ve klinik özelliklerden bağımsız
olarak bulunduğunu ortaya koymuştur. Bu yönüyle, ZK’nın durumsal olmaktan çok
sürekli bir değişken olduğu yönündeki bulgulara katkı sağlamıştır. Ayrıca,
çalışmamızda ZK becerilerinin her iki hasta grubunda da kontrol grubuna göre düşük
bulunması, şizofreni ve bipolar bozukluğun aynı psikoz spektrumunda yer
alabileceği görüşüne de katkı sağlamıştır.
Literatürde şizofreni hastalarında ZK ile içgörü ilişkisini inceleyen çalışmalardan
elde edilen veriler de henüz netliğe kavuşmamıştır ve bildiğimiz kadarıyla, bipolar
bozukluk hastalarında ZK ve içgörü ilişkisini inceleyen çalışma bulunmamaktadır.
Ayrıca çalışmamız, bipolar bozukluk hastalarında ZK ile içgörü ilişkisini araştıran ilk
çalışma olmuştur. Çalışmamızda her iki hasta grubunda da bu ilişkinin varlığı
araştırılmış ancak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. ZK ve içgörünün pek çok farklı
faktörden etkilenen ve ölçülmesi zor kavramlar oluşu göz önüne alındığında, bu
kavramları daha iyi ayrımlaştırabilen daha fazla çalışmaya gereksinim vardır.
Çalışmamızda ZK ile sosyal işlevsellik ve tedavi uyumu ilişkisi de incelenmiştir.
Literatürde şizofreni hastalarında bu iki değişkenle ZK ilişkisini inceleyen çalışmalar
olmasına karşın, bildiğimiz kadarıyla bipolar bozuklukta ZK ile tedaviye uyum
ilişkisini inceleyen çalışma bulunmamaktadır; çalışmamız bipolar bozukluk
67
grubunda bu ilişkiyi inceleyen ve varlığını gösteren ilk çalışmadır. Sosyal işlevsellik
ile ZK ilişkisi ise, çalışmamızda, literatürle uyumlu olarak, şizofreni grubu için
anlamlı olarak ilişkili bulunmuş ve bu hasta grubunda sosyal işlevselliğin fenotipik
bir özellik olabileceği görüşüne katkı sağlanmıştır.
68
ÖZET
Remisyonda Şizofreni ve Bipolar Bozukluk Hastalarında Zihin Kuramı
Bozukluklarının İçgörü ve Diğer Bilişsel İşlevlerle İlişkisi
Amaç: Şizofreni ve bipolar bozukluk hastaları sosyal biliş ve işlevsellik alanlarında
zorluklar yaşamaktadır. Sosyal bilişin önemli bileşenlerinden biri olan ZK,
şizofrenide bozuk bulunmuştur ve şizofrenideki temel bozukluklardan biri olduğu
düşünülmektedir. Son dönemdeki çalışmalarda bipolar bozukluk hastalarında da ZK
bozukluğu olduğu ortaya konulmuştur. Ancak, ZK bozukluğunun, klinik görünüm ve
nörobilişsel yetilere katkısı açık değildir. Bu çalışmanın amacı, remisyondaki
şizofreni, bipolar bozukluk ve sağlıklı kontrol gruplarında ZK’nın değişik alanlarını
(ZK-1, ZK-2, PKF, İA) incelemektir. Bu çalışmada ayrıca ZK becerileri ile klinik
belirti şiddeti, nörobilişsel beceriler, sosyal işlevsellik, tedavi uyumu ve içgörünün
ilişkisi de incelenmiştir.
Yöntem: Araştırmanın örneklemi,, DSM-IV’e göre şizofreni (N=30) veya bipolar
bozukluk (N=30) tanısı konan hastalar ve sağlıklı kontrol grubundan (N=30)
oluşmaktadır. Çalışmaya dahil edilen hasta grubu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Psikiyatri AD Polikliniği’ne başvuran hastalar arasından seçilmiştir. Kontrol grubu
ise kendileri ve birinci derece yakınlarında şizofreni ve bipolar bozukluk tanısı
bulunmayan sağlıklı gönüllülerden seçilmiş, bu gruba SCID-1 uygulanarak
psikiyatrik bozukluk varlığı dışlanmıştır. Gruplar, yaş, cinsiyet, eğitim süresi ve
toplam IQ düzeyi bakımından dengelenmiştir. ZK; birinci ve ikinci derece ZK
testleri (ZK-1, ZK-2), Pot Kırmayı Fark etme (PKF), İmayı Anlama (İA) testleri ile
değerlendirilmiştir. Hastaların belirti düzeyleri; Klinik global izlenim ölçeği, Young
Mani Derecelendirme Ölçeği, Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği ve Pozitif
ve Negatif Sendrom Ölçeği ile değerlendirilmiştir. Nörobilişsel batarya; toplam IQ,
sözel çalışma belleği, sözel akıcılık ve yürütücü işlevleri değerlendirecek biçimde
düzenlenmiştir. Sosyal işlevsellik; SOFAS ile, içgörü; Birchwood İçgörü Ölçeği ile
değerlendirilmiş, son olarak hastaların tedaviye uyumları hakkındaki bilgiler,
kendileri ve yakınlarından alınan öznel bildirimlerle elde edilmiştir.
Bulgular: Çalışmamızın ana bulgularından biri her üç grubun toplam ZK puanları
bakımından birbirinden farklı olduğu ve hiyerarşik bir dizilim (şizofreni < bipolar
bozukluk < kontrol) gösterdikleridir (Ortalama ± standart sapma; bipolar grubu:
15.07 ±3.12, şizofreni grubu: 12.6 ± 4.13, kontrol grubu: 16.96 ± 2.81; ki-kare=
20.78, df=2, p <0.01). ZK-1 testlerinde üç grup arasında anlamlı farklılık
bulunmuştur (ki-kare=8.058, df=2, p=0.018) ve bu fark şizofreni grubunun kontrol
grubundan düşük performans göstermesinden kaynaklanmaktadır (post hoc p<0.01).
ZK-2 ve PKF testlerinde yine her üç grup arasındaki fark anlamlı bulunmuştur
(sırasıyla; ki-kare=15.169, df=2, p=0.001; ki-kare=13.878, df=2, p=0.001).Bu iki test
için, hasta gruplarının kontrol grubuna göre düşük performans gösterdiği
bulunmuştur (ZK-2’de her iki hasta grubu için: post hoc p<0.01; PKF’de kontrol
grubuyla karşılaştırıldığında, bipolar bozukluk grubu için: post hoc p=0.04, şizofreni
grubu için: post hoc p<0.01). İA testinde ise şizofreni grubu hem bipolar bozukluk
69
hem de kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde düşük performans sergilemiştir (kikare=14.984, df=2, p=0.001, bipolar bozukluk grubuyla karşılaştırıldığında post hoc
p=0.001; kontrol grubuyla karşılaştırıldığında post hoc p<0.001).
ZK becerileri ile nörobilişsel test (SÇB, SA, yürütücü işlevler,toplam IQ) puanları
arasında anlamlı ilişki olup olmadığı değerlendirilmiş ve üç grupta da anlamlı ilişki
saptanmamıştır. Benzer şekilde hasta gruplarında ZK ile içgörü ilişkisi
incelendiğinde, anlamlı bir ilişki olmadığı bulunmuştur (bipolar bozukluk grubu için:
r=0.28, p=0.10; şizofreni grubu için: r=0.24, p=0.21). Bununla birlikte, ZK
performansları ile sosyal işlevsellik şizofreni grubunda ilişkili bulunurken (r= 0.88,
p=0.03), bipolar bozukluk grubunda ilişkili bulunmamıştır (r= 0.33, p=0.07). ZK ile
tedavi uyumu ilişkisi incelendiğindeyse, bipolar bozukluk grubunda anlamlı ilişki
saptanmış(r =-0.54, p=0.002), ancak şizofreni grubunda ilişki bulunmamıştır(r= 0.20,
p=0.29).
Sonuç: Bu çalışma, şizofrenide ZK becerilerinde ciddi bir bozulma olduğunu
göstermiştir. Bipolar bozuklukla karşılaştırıldığında, şizofrenideki ZK bozukluğunun
daha belirgin olduğu söylenebilir. Bununla birlikte, daha önceki yayınlarla uyumlu
olarak, ZK bozukluğu, kalıntı belirti düzeyleri ve nörobilişsel işlevlerle ve bazı
yayınlara benzer şekilde içgörü ile ilişkili bulunmamıştır. Bu bulgu, ZK becerisinin
sürekli bir durum olduğu görüşüne katkı sağlarken, şizofrenide ZK sosyal işlevsellik
ilişkisi, bu hastalıktaki “sosyal iletişim bozukluğunun” daha muhtemel bir
endofenotip adayı olduğunu düşündürmektedir.
Anahtar Sözcükler: Bilişsel işlevler, bipolar bozukluk, içgörü, şizofreni, zihin
kuramı
70
SUMMARY
Association of ToM deficits with insight and other cognitive functions among
remitted schizophrenia and bipolar disorder patients
Aim: Patients with schizophrenia and bipolar disorder experience many difficulties
in social interactions and functioning that may be associated with impaired social
cognition. Theory of mind (ToM) is an important domain of social cognition and
refers to ‘mentaliazing’; that is the ability to infer metal states to oneself or others.
Impaired ToM ability was proposed to be one of the core deficits and a strong
predictor of social functioning in schizophrenia. ToM impairment was also detected
in bipolar patients not only in affective epizodes but even in remission and predicts
functional outcome in bipolar disorder. However, the association of ToM impairment
with symptom dimensions and neurocognitive disturbance is contreversial. Assessing
the association of ToM ability and neurocognition in ‘remitted’ patients may
therefore be informative. The aim of this study is to assess ToM ability among
remitted patients with schizophrenia, bipolar disorder, as well as healthy control
subjects. We also evaluated the association of ToM functioning with the severity of
residual symptoms, neurocognitive performance, as well as levels of social
functioning, insight and treatment compliance.
Method: The sample consisted of clinically stable patients with DSM-IV
schizophrenia (N=30), bipolar disorder (N=30) and healthy control subjects (N=30).
Patients were enrolled from the Outpatient Unit, Department of Psychiatry, Ankara
University School of Medicine. The control subjects were healthy volunteers without
an individual or family history of schizophrenia and bipolar disorder as ascertained
by the non-patient version of SCID-1. Study groups were balanced in terms of age,
gender, education level and total IQ. ToM ability was evaluated by ToM-1, ToM-2,
FPT and HT. Symptom severity was measured by the; Clinical Global Impression
scale (CGI), Young Mania Rating Scale (YMRS); Hamilton Depression Rating Scale
(HDRS) and Positive and Negative Syndrome Scale (PANSS). The neurocognitive
battery consisted of the assessment of; the total IQ, verbal working memory, verbal
fluency and executive functions. Social functioning was assessed by SOFAS, insight
was measured by Birchwood Insight Scale and finally, we relied on individual
subjective self assessment of treatment complience.
Findings: The main finding is that the three groups were identifieble by and aligned
in a hierarchical order (schizophrenia < bipolar disease < controls) in terms of overall
ToM functioning (Mean ± standart deviation; Bipolar group:15.07 ±3.12,
schizophrenia group: 12.6 ± 4.13, control group: 16.96 ± 2.81; chi-square= 20.78,
df=2, p <0.01). Regarding the ToM-1 the significant difference between the three
groups (chi-square=8.058, df=2, p=0.018) stemmed from the impairment in
schizophrenia group relative to healthy controls (post hoc p<0.01). Tom-2 and FPT
performance was significantly different between the three groups (chisquare=15.169, df=2, p=0.001; chi-square=13.878, df=2, p=0.001) whereas the
patient groups demonstrate a more severe impairment than control subjects (In ToM-
71
2 tests, for both groups: post hoc p<0.01; In FPT when compared to control group,
for bipolar disease group: post hoc p=0.04, for schizophrenia group: post hoc
p<0.01). Schizophrenia patients showed marked impairment when compared to
bipolar patients and healthy controls during the HT (chi-square=14.984, df=2,
p=0.001, when compared to bipolar disease group post hoc p=0.001, when compared
to control group post hoc p<0.001).
However, we did not find a significant association between ratings of individual
neurocognitive tests and ToM scores in any group. Namely, verbal working memory,
verbal fluency, executive functions and total IQ level were not associated with ToM
functioning. Similarly level of insight and ToM functioning were not associated in
the patient groups (for bipolar group: r=0.28, p=0.10; for schizophrenia group,
r=0.24, p=0.21). Nevertheless, ToM performance was correlated with social
functioning in the schizophrenia group (r= 0.88, p=0.03), which was not the case for
the bipolar group (r= 0.33, p=0.07). On the other hand, ToM functioning was
associated with treatment compliance in the bipolar group (r =-0.54, p=0.002), but
not in the schizophrenia group (r= 0.20, p=0.29).
Results: This study reveals that schizophrenia is associated with a marked
impairment in ToM abilities. When compared to bipolar disorder, schizophrenia may
be associated with a more fundemenatal ToM deficit. However, in line with the
previous findings, this critical deficit seems not to be associated with residual
symtom dimensions, neurocognitive funcitons as well as insight. Although this
finding supports the trait quality of ToM ability in schizophrenia, the association
with social funcitoning further suggests that impairments in social interaction -at a
more fundemental level- is a possible endophenotype for this disorder.
Key Words: Cognitive functions, bipolar disorder, insight, schizophrenia, theory of
mind
72
7. KAYNAKLAR
Abdel-Hamid, M., Lehmkämper, C., Sonntag, C., Juckel, G., Daum, I., & Brüne, M.
(2009). Theory of mind in schizophrenia: The role of clinical symptomatology
and neurocognition in understanding other people’s thoughts and intentions.
Psychiatry research, 165(1-2), 19–26.
Abu-Akel, A., & Abushua’leh, K. (2004). “Theory of mind” in violent and
nonviolent patients with paranoid schizophrenia. Schizophrenia research,
69(1), 45–53.
Addington, J., & Addington, D. (1998). Facial affect recognition and information
processing in schizophrenia and bipolar disorder. Schizophrenia research,
32(3), 171–181.
Ahern, T. H. (2009). The impact of early life family structure on adult social
attachment, alloparental behavior, and the neuropeptide systems regulating
affiliative behaviors in the monogamous prairie vole (Microtus ochrogaster).
Frontiers in Behavioral Neuroscience, 3.
Akdemir, A., Örsel, S., & Dağ, İ. (1996). Hamilton Depresyon Derecelendirme
Ölçeği’nin geçerliği, güvenilirliği ve klinikte kullanımı. Psikiyatri Psikoloji
Psikofarmakoloji Dergisi, 4(251), 9.
Amerikan Psikiyatri Birliği. (2000). Psikiyatride Hastalıkların Tanımlanması ve
Sınıflandırılması Elkitabı (pp. 151–156). Amerikan Psikiyatri Birliği.
Andreasen, N C. (1979). Thought, language, and communication disorders. I.
Clinical assessment, definition of terms, and evaluation of their reliability.
Archives of general psychiatry, 36(12), 1315–21.
Andreasen, Nancy C, Calarge, C. A., Calage, C. A., & O’Leary, D. S. (2008). Theory
of mind and schizophrenia: a positron emission tomography study of
medication-free patients. Schizophrenia bulletin, 34(4), 708–19.
Ang, G. K., & Pridmore, S. (2009). Theory of mind and psychiatry: an introduction.
Australasian Psychiatry, 17(2), 117–122.
Anselmetti, S., Bechi, M., Bosia, M., Quarticelli, C., Ermoli, E., Smeraldi, E., &
Cavallaro, R. (2009). “Theory” of mind impairment in patients affected by
schizophrenia and in their parents. Schizophrenia research, 115(2-3), 278–
285.
Anıl, A. E., Kıvırcık, B. B., Batur, S., Kabakçı, E., Kitiş, A., Güven, E., Başar, K., et
al. (2003). The Turkish Version of the Auditory Consonant Trigram Test as a
73
Measure of Working Memory:A
Neuropsychologist, 17(2), 159–169.
Normative
Study.
The
Clinical
Apperly, I. A., Samson, D., Chiavarino, C., & Humphreys, G. W. (2004). Frontal and
temporo-parietal lobe contributions to theory of mind: neuropsychological
evidence from a false-belief task with reduced language and executive
demands. Journal of cognitive neuroscience, 16(10), 1773–84.
Badgaiyan, R. D. (2009). Theory of mind and schizophrenia. Consciousness and
cognition, 18(1), 320–322.
Baier, M. (2010a). Insight in Schizophrenia: A Review. Current psychiatry reports,
12(4), 356–361.
Bailey, P. E., & Henry, J. D. (2009). Separating component processes of theory of
mind in schizophrenia. The British journal of clinical psychology / the British
Psychological Society.
Baron-Cohen, S. (1989). The autistic child’s theory of mind: a case of specific
developmental delay. Journal of child psychology and psychiatry, and allied
disciplines, 30(2), 285–97.
Baron-Cohen, S. (1997). Hey! It was just a joke! Understanding propositions and
propositional attitudes by normally developing children and children with
autism. The Israel journal of psychiatry and related sciences, 34(3), 174–8.
Baron-Cohen, S., Jolliffe, T., Mortimore, C., & Robertson, M. (1997). Another
advanced test of theory of mind: evidence from very high functioning adults
with autism or asperger syndrome. Journal of child psychology and
psychiatry, and allied disciplines, 38(7), 813–22.
Baron-Cohen, S., Leslie, A. M., & Frith, U. (1985a). Does the autistic child have a
“theory of mind”? Cognition, 21(1), 37–46.
Baron-Cohen, S., O’Riordan, M., Stone, V., Jones, R., & Plaisted, K. (1999).
Recognition of faux pas by normally developing children and children with
Asperger syndrome or high-functioning autism. Journal of autism and
developmental disorders, 29(5), 407–18.
Bazin, N., Brunet-Gouet, E., Bourdet, C., Kayser, N., Falissard, B., Hardy-Bayl e,
M.-C. C., Passerieux, C., et al. (2009). Quantitative assessment of attribution
of intentions to others in schizophrenia using an ecological video-based task: a
comparison with manic and depressed patients. Psychiatry research, 167(1-2),
28–35.
Bell, M. D., Fiszdon, J. M., Greig, T. C., & Wexler, B. E. (2010). Social attribution
test--multiple choice (SAT-MC) in schizophrenia: comparison with
community sample and relationship to neurocognitive, social cognitive and
symptom measures. Schizophrenia research, 122(1-3), 164–171.
74
Bell, M. D., & Mishara, A. L. (2006). Does negative symptom change relate to
neurocognitive change in schizophrenia? Implications for targeted treatments.
Schizophrenia research, 81(1), 17–27.
Bell, M., Tsang, H. W. H., Greig, T. C., & Bryson, G. J. (2009). Neurocognition,
social cognition, perceived social discomfort, and vocational outcomes in
schizophrenia. Schizophrenia bulletin, 35(4), 738–47.
Benedetti, F., Bernasconi, A., Bosia, M., Cavallaro, R., Dallaspezia, S., Falini, A.,
Poletti, S., et al. (2009). Functional and structural brain correlates of theory of
mind and empathy deficits in schizophrenia. Schizophrenia research, 114(13), 154–160.
Benton, A., & Hamsher, K. (1976). Multilingual Aphasia Examination. Iowa:
University of Iowa.
Berg, E. A. (1948). A simple objective technique for measuring flexibility in
thinking. The Journal of general psychology, 39, 15–22.
Bertrand, M.C., Sutton, H., Achim, A. M., Malla, A. K., & Lepage, M. (2007).
Social cognitive impairments in first episode psychosis. Schizophrenia
research, 95(1-3), 124–33.
Biedermann, F., Frajo-Apor, B., & Hofer, A. (2012). Theory of mind and its
relevance in schizophrenia. Current opinion in psychiatry.
Birchwood, M., Smith, J., Cochrane, R., Wetton, S., & Copestake, S. (1990). The
Social Functioning Scale. The development and validation of a new scale of
social adjustment for use in family intervention programmes with
schizophrenic patients. The British journal of psychiatry : the journal of
mental science, 157, 853–859.
Birchwood, M., Smith, J., Drury, V., Healy, J., Macmillan, F., & Slade, M. (1994). A
self-report Insight Scale for psychosis: reliability, validity and sensitivity to
change. Acta psychiatrica Scandinavica, 89(1), 62–67.
Bonshtein, Udi, Leiser, D., & Levine, J. (2006). Naive theory impairment in
schizophrenia: is it domain-specific? The Journal of nervous and mental
disease, 194(10), 753–759.
Bora, E, Vahip, S., Gonul, A. S., Akdeniz, F., Alkan, M., Ogut, M., & Eryavuz, A.
(2005). Evidence for theory of mind deficits in euthymic patients with bipolar
disorder. Acta psychiatrica Scandinavica, 112(2), 110–116.
Bora, E, Yucel, M., Pantelis, C., (2009). Theory of mind impairment: a distinct traitmarker for schizophrenia spectrum disorders and bipolar disorder? ToM and
major psychoses, 120(4), 253–264.
Bora, Emre. (2009). [Theory of mind in schizophrenia spectrum disorders]. Türk
psikiyatri dergisi Turkish journal of psychiatry, 20(3), 269–281.
75
Bora, Emre, Eryavuz, A., Kayahan, B., Sungu, G., & Veznedaroglu, B. (2006).
Social functioning, theory of mind and neurocognition in outpatients with
schizophrenia; mental state decoding may be a better predictor of social
functioning than mental state reasoning. Psychiatry research, 145(2-3), 95–
103.
Bora, Emre, Gökçen, S., Kayahan, B. B., Veznedaroglu, B. (2008). Deficits of
Social-Cognitive and Social-Perceptual Aspects of Theory of Mind in
Remitted Patients With Schizophrenia. Effect of Residual Symptoms, 196(2),
95–99.
Bora, Emre, Sehitoglu, G., Aslier, M., Atabay, I., & Veznedaroglu, B. (2007).
Theory of mind and unawareness of illness in schizophrenia: is poor insight a
mentalizing deficit? European archives of psychiatry and clinical
neuroscience, 257(2), 104–111.
Bora, Emre, Vahip, S., Akdeniz, F., Gonul, A. S. S., Eryavuz, A., Ogut, M., &
Alkan, M. (2007). The effect of previous psychotic mood episodes on
cognitive impairment in euthymic bipolar patients. Bipolar disorders, 9(5),
468–477.
Bora, Emre, Yucel, M., & Pantelis, C. (2009). Theory of mind impairment in
schizophrenia: Meta-analysis. Schizophrenia research, 109(1-3), 1–9.
Bowler, D. M. (1992). “Theory of mind” in Asperger’s syndrome. Journal of child
psychology and psychiatry, and allied disciplines, 33(5), 877–93.
Bozikas, V. P., Giannakou, M., Kosmidis, M. H., Kargopoulos, P., Koseoglou, G.,
Liolios, D., & Garyfallos, G. (2011). Insights into theory of mind in
schizophrenia: the impact of cognitive impairment. Schizophrenia research,
130(1-3), 130–136.
Brothers, L., Ring, B., & Kling, A. (1990). Response of neurons in the macaque
amygdala to complex social stimuli. Behavioural brain research, 41(3), 199–
213.
Brown, J. (1958). Some Tests of the Decay Theory of Immediate Memory. Quarterly
Journal of Experimental Psychology, 10, 12–21.
Brunet, E., Sarfati, Y., & Hardy-Baylé, M.-C. (2003). Reasoning about physical
causality and other’s intentions in schizophrenia. Cognitive neuropsychiatry,
8(2), 129–39.
Brüne, M. (2001). Social cognition and psychopathology in an evolutionary
perspective. Current status and proposals for research. Psychopathology,
34(2), 85–94.
Brüne, M. (2008). Textbook of Evolutionary Psychiatry: The origins of
psychopathology (first.). New York: Oxford University Press.
76
Brüne, Martin. (2003). Theory of mind and the role of IQ in chronic disorganized
schizophrenia. Schizophrenia research, 60(1), 57–64.
Brüne, Martin. (2005). Emotion recognition, “theory of mind,” and social behavior in
schizophrenia. Psychiatry research, 133(2-3), 135–147.
Brüne, Martin, Abdel-Hamid, M., Lehmk a mper, C., Sonntag, C., & Lehmkämper,
C. (2007). Mental state attribution, neurocognitive functioning, and
psychopathology: What predicts poor social competence in schizophrenia
best? Schizophrenia research, 92(1-3), 151–159.
Brüne, Martin, & Bodenstein, L. (2005). Proverb comprehension reconsidered-’theory of mind' and the pragmatic use of language in schizophrenia.
Schizophrenia research, 75(2-3), 233–239.
Brüne, Martin, & Brune, M. (2005). “Theory of mind” in schizophrenia: a review of
the literature. Schizophrenia Bulletin, 31(1), 21–42.
Brüne, Martin, & Brüne-Cohrs, U. (2006). Theory of mind: evolution, ontogeny,
brain mechanisms and psychopathology. Neuroscience and biobehavioral
reviews, 30(4), 437–455.
Buchanan, R. W., & Carpenter, W. T. (2005). Comprehensive Textbook of
Psychiatry. In B. J. Saddock & V. A. Saddock (Eds.), Comprehensive
Textbook of Psychiatry (Eight edit., pp. 1329–1331). Lipincott Williams
Wilkins.
Cassidy, F., & Cassidy. (2010). Insight in bipolar disorder: relationship to episode
subtypes and symptom dimensions. Neuropsychiatric disease and treatment,
6, 627–631.
Cermolacce, M., Lazerges, P., Da Fonseca, D., Fakra, E., Adida, M., Belzeaux, R., &
Azorin, J.M. M. (2011). [Theory of mind and schizophrenia]. L’Enc'ephale, 37
Suppl 2.
Corcoran, R, Cahill, C., & Frith, C. D. (1997). The appreciation of visual jokes in
people with schizophrenia: a study of “mentalizing” ability. Schizophrenia
research, 24(3), 319–327.
Corcoran, R, Mercer, G., & Frith, C. D. (1995). Schizophrenia, symptomatology and
social inference: investigating “theory of mind” in people with schizophrenia.
Schizophrenia research, 17(1), 5–13.
Corcoran, Rhiannon. (2003). Inductive reasoning and the understanding of intention
in schizophrenia. Cognitive neuropsychiatry, 8(3), 223–235.
Corcoran, Rhiannon, & Frith, C. D. (2003). Autobiographical memory and theory of
mind: evidence of a relationship in schizophrenia. Psychological medicine,
33(5), 897–905.
77
Craig, J. S., Hatton, C., Craig, F. B., & Bentall, R. P. (2004). Persecutory beliefs,
attributions and theory of mind: comparison of patients with paranoid
delusions, Asperger’s syndrome and healthy controls. Schizophrenia research,
69(1), 29–33.
Crow, T. J. (1991). The origins of psychosis and “The Descent of Man”. The British
journal of psychiatry. Supplement, (14), 76–82.
Cusi, A. M., Nazarov, A., Holshausen, K., Macqueen, G. M., & McKinnon, M. C.
(2012). Systematic review of the neural basis of social cognition in patients
with mood disorders. Journal of psychiatry \& neuroscience : JPN, 37(2).
Diamond, M. D. (1956). The ability of schizophrenics to modify responses in an
interpersonal situation. Journal of consulting psychology, 20(6), 441–4.
Das, P., Lagopoulos, J., Coulston, C. M., Henderson, A. F., & Malhi, G. S. (2011).
Mentalizing impairment in schizophrenia: A functional MRI study.
Schizophrenia research.
Davies, M., & Stone, T. (1995). Mental simulations: Evaluations and applications.
Oxford, UK: Blackwell Publishing.
de Ach a val, D., Villarreal, M. F., Costanzo, E. Y., Douer, J., Castro, M. N., Mora,
M. C., Nemeroff, C. B., et al. (2011). Decreased activity in right-hemisphere
structures involved in social cognition in siblings discordant for schizophrenia.
Schizophrenia research.
de Achával, D., Costanzo, E. Y., Villarreal, M., Jáuregui, I. O., Chiodi, A., Castro,
M. N., Fahrer, R. D., et al. (2010). Emotion processing and theory of mind in
schizophrenia patients and their unaffected first-degree relatives.
Neuropsychologia, 48(5), 1209–15.
Doody, G., Götz, M., Johnstone, E., Frith, C., & Owens, D. (1998). Theory of mind
and psychoses. Psychological medicine, 28(2), 397–405.
Drake, R. J. J., & Lewis, S. W. W. S. W. (2003). Insight and neurocognition in
schizophrenia. Schizophrenia research, 62(1-2), 165–173.
Drury, V. M., Robinson, E. J., & Birchwood, M. (1998). “Theory of mind” skills
during an acute episode of psychosis and following recovery. Psychological
medicine, 28(5), 1101–1112.
Dunbar, R. I. (1989). Ecological modelling in an evolutionary context. Folia
primatologica; international journal of primatology, 53(1-4), 235–46.
First, M. B., Spitzer, R. L., Gibbon, M., & Williams, J. B. W. (1997). Structured
Clinical Interview for DSM-IV Axis I Disorders (SCID-I), Clinical Version.
Washington D.C.: American Psychiatric Press.
78
Fleming, K., & Green, M. F. (1995). Backward masking performance during and
after manic episodes. Journal of abnormal psychology, 104(1), 63–8.
Fodor, J. (1983). Modularity of Mind: An Essay on Faculty Psychology. Cambridge:
MIT Press.
Frith, C D. (2004). Schizophrenia and theory of mind. Psychological medicine,
34(3), 385–9.
Frith, C D, & Corcoran, R. (1996). Exploring “theory of mind” in people with
schizophrenia. Psychological medicine, 26(3), 521–530.
Frith, C D, & Done, D. J. (1989). Experiences of alien control in schizophrenia
reflect a disorder in the central monitoring of action. Psychological medicine,
19(2), 359–63.
Frith, C D, & Frith, U. (1999). Interacting minds--a biological basis. Science (New
York, N.Y.), 286(5445), 1692–5.
Frith, Chris D, & Frith, U. (2006). The neural basis of mentalizing. Neuron, 50(4),
531–4.
Chris D Frith, Uta Frith. (2008). Theory of Mind. Advances in Clnical Neuroscience
& rehabilitation, 8(3), 7–8.
Doody, G. A., Gotz, M., Johnstone, E. C., Frith, C. D., & Owens, D. G. (1998).
Theory of mind and psychoses. Psychological medicine, 28(2), 397–405.
Guclu, D. O. (2011). The Relationship Between Insight and Clinical Features in
Bipolar Disorder, 1–9.
Gallagher, H. L., & Frith, C. D. (2003). Functional imaging of “theory of mind.”
Trends in cognitive sciences, 7(2), 77–83.
Gallese, V., & Goldman, A. (1998). Mirror neurons and the simulation theory of
mind-reading. Trends in cognitive sciences, 2(12), 493–501.
Ghaemi, S. N., Stoll, A. L., & Pope, H. G. (1995). Lack of insight in bipolar disorder.
The acute manic episode. The Journal of nervous and mental disease, 183(7),
464–7.
Goodwin, F., & Jamiso, K. (1990). Manic-Depressive Illness. New York: Oxford
University Press.
Gorham, D. (1956). Use of the proverbs test for differentiating schizophrenics from
normals. Journal of consulting psychology, 20(6), 435–40.
Gottesman, I., & Gould, T. (2003). The Endophenotype Concept in Psychiatry:
Etymology and Strategic Intentions. Am J Psychiatry, 160, 636–645.
79
Green, M. F. (2006). Cognitive impairment and functional outcome in schizophrenia
and bipolar disorder. The Journal of clinical psychiatry, 67(10).
Green, M. F., Bearden, C. E., Cannon, T. D., Fiske, A. P., Hellemann, G. S., Horan,
W. P., Kee, K., et al. (2011b). Social Cognition in Schizophrenia, Part 1:
Performance Across Phase of Illness. Schizophrenia bulletin, 38(4), 854–64.
Greig, T. C., Bryson, G. J., & Bell, M. D. (2004b). Theory of Mind Performance in
Schizophrenia: Diagnostic, Symptom, and Neuropsychological Correlates. The
Journal of nervous and mental disease, 192(1), 12–18.
Guy, W. (1976). Clinical Global Impressions ECDEU Assessment Manual for
Psychopharmacology. (pp. 218–222). Rockwille: US Department of Health
and Human Services Publication (ADM.
Güçlü, O., Karaca, O., Yıldırım, B., Özköse, M. M. M., & Erkıran, M. (2011). [The
relationship between insight and clinical features in bipolar disorder]. Türk
psikiyatri dergisi = Turkish journal of psychiatry, 22(4), 230–238.
Hamilton, M. (1960). A rating scale for depression. Journal of neurology,
neurosurgery, and psychiatry, 23, 56–62.
Harrington, L., Langdon, R., Siegert, R. J., & McClure, J. (2005). Schizophrenia,
theory of mind, and persecutory delusions. Cognitive neuropsychiatry, 10(2),
87–104.
Harrington, L., Siegert, R. J., & McClure, J. (2005). Theory of mind in
schizophrenia: a critical review. Cognitive neuropsychiatry, 10(4), 249–286.
Harvey, P. D., & Penn, D. (2010). Social cognition: the key factor predicting social
outcome in people with schizophrenia? Psychiatry (Edgmont) 7(2), 41–44.
Hawkins, K. A., Hoffman, R. E., Quinlan, D. M., Rakfeldt, J., Docherty, N. M., &
Sledge, W. H. (1997). Cognition, negative symptoms, and diagnosis: a
comparison of schizophrenic, bipolar, and control samples. The Journal of
neuropsychiatry and clinical neurosciences, 9(1), 81–89.
Herold, R., Tenyi, T., Lenard, K., & Trixler, M. (2002). Theory of mind deficit in
people with schizophrenia during remission. Psychological medicine, 32(6),
1125–1129.
Hirao, K., Miyata, J., Fujiwara, H., Yamada, M., Namiki, C., Shimizu, M.,
Sawamoto, N., et al. (2008). Theory of mind and frontal lobe pathology in
schizophrenia: a voxel-based morphometry study. Schizophrenia research,
105(1-3), 165–74.
Horan, W. P., Green, M. F., Degroot, M., Fiske, A., Hellemann, G., Kee, K., Kern,
R. S., et al. (2011). Social Cognition in Schizophrenia, Part 2: 12-Month
Stability and Prediction of Functional Outcome in First-Episode Patients.
Schizophrenia Bulletin, 38(4):865-72
80
Inoue, Y., Tonooka, Y., Yamada, K., & Kanba, S. (2004). Deficiency of theory of
mind in patients with remitted mood disorder. Journal of affective disorders,
82(3), 403–9.
Inoue, Y., Yamada, K., Hirano, M., Shinohara, M., Tamaoki, T., Iguchi, H.,
Tonooka, Y., et al. (2006). Impairment of theory of mind in patients in
remission following first episode of schizophrenia. European archives of
psychiatry and clinical neuroscience, 256(5), 326–328.
Irani, F., Platek, S. M., Panyavin, I. S., Calkins, M. E., Kohler, C., Siegel, S. J.,
Schachter, M., et al. (2006). Self-face recognition and theory of mind in
patients with schizophrenia and first-degree relatives. Schizophrenia research,
88(1-3), 151–160.
Jauregui, O. I. I., Costanzo, E. Y., de Ach a val, D., Villarreal, M. F., Chu, E., Mora,
M. C., Vigo, D. E., et al. (2011). Autonomic nervous system activation during
social cognition tasks in patients with schizophrenia and their unaffected
relatives. Cognitive and behavioral neurology, 24(4), 194–203.
Jabben, N., Arts, B., Krabbendam, L., & van Os, J. (2009). Investigating the
association between neurocognition and psychosis in bipolar disorder: further
evidence for the overlap with schizophrenia. Bipolar disorders, 11(2), 166–
177.
Janssen, I., Krabbendam, L., Jolles, J., & van Os, J. (2003). Alterations in theory of
mind in patients with schizophrenia and non-psychotic relatives. Acta
psychiatrica Scandinavica, 108(2), 110–117.
Johnson-Selfridge, M., & Zalewski, C. (2001). Moderator variables of executive
functioning in schizophrenia: meta-analytic findings. Schizophrenia bulletin,
27(2), 305–16.
Karakaş, S. (2004).
tirme
maları. Ankara: Dizayn Ofset.
Kay, S. R., Fiszbein, A., & Opler, L. A. (1987). The positive and negative syndrome
scale (PANSS) for schizophrenia. Schizophrenia bulletin, 13(2), 261–76.
Kelemen, O, Keri, S., Must, A., Benedek, G., Janka, Z., & Kéri, S. (2004). No
evidence for impaired “theory of mind” in unaffected first-degree relatives of
schizophrenia patients. Acta psychiatrica Scandinavica, 110(2), 146–149.
Kelemen, O., Erdelyi, R.,Pataki, I., Benedek, G. G., Janka, Z. Z., Kéri, S., Erd e lyi,
R., et al. (2005). Theory of Mind and Motion Perception in Schizophrenia.
Neuropsychology, 19(4), 494–500.
Kern, R. S., Green, M. F., Fiske, A. P., Kee, K. S., Lee, J., Sergi, M. J., Horan, W. P.,
et al. (2009). Theory of mind deficits for processing counterfactual
information in persons with chronic schizophrenia. Psychological medicine,
39(4), 645–54.
81
Kerr, N., Dunbar, R. I. M., & Bentall, R. P. (2003). Theory of mind deficits in
bipolar affective disorder. Journal of affective disorders, 73(3), 253–259.
Kettle, J. W., O’Brien-Simpson, L., & Allen, N. B. (2008). Impaired theory of mind
in first-episode schizophrenia: comparison with community, university and
depressed controls. Schizophrenia research, 99(1-3), 96–102.
Kim, E., Jung, Y.-C. C., Ku, J., Kim, J.-J. J., Lee, H., Kim, S. I. S. Y. Y., & Cho, H.S. S. (2009). Reduced activation in the mirror neuron system during a virtual
social cognition task in euthymic bipolar disorder. Progress in neuropsychopharmacology & biological psychiatry, 33(8), 1409–1416.
Kipps, C. M., & Hodges, J. R. (2006). Theory of mind in frontotemporal dementia.
Social neuroscience, 1(3-4), 235–44.
Koelkebeck, K., Pedersen, A., Suslow, T., Kueppers, K. A. A., Arolt, V., &
Ohrmann, P. (2010). Theory of Mind in first-episode schizophrenia patients:
correlations with cognition and personality traits. Schizophrenia research,
119(1-3), 115–123.
Konstantakopoulos, G., Ioannidi, N., Patrikelis, P., Soumani, A., Oulis, P., Sakkas,
D., Papadimitriou, G. N., et al. (2011). [Neurocognitive function in clinically
stable patients with schizophrenia or bipolar disorder and normal controls].
Psychiatrikē = Psychiatriki, 22(3), 195–206.
Kosmidis, M. H., Giannakou, M., Garyfallos, G., Kiosseoglou, G., & Bozikas, V. P.
(2011). The Impact of Impaired “Theory of Mind” on Social Interactions in
Schizophrenia. Journal of the International Neuropsychological Society :
JINS, 17(03), 1–11.
Kostakoğlu, A., Batur, S., & Tiryaki, A. (1999). Pozitif ve Negatif Sendrom
Ölçeğinin (PANSS) Türkçe Uyarlamasının Geçerlilik ve Güvenilirliği. Türk
Psikoloji Dergisi, 14, 23–32.
Krach, S., Blümel, I., Marjoram, D., Lataster, T., Krabbendam, L., Weber, J., van Os,
J., et al. (2009). Are women better mindreaders? Sex differences in neural
correlates of mentalizing detected with functional MRI. BMC neuroscience, 4;
10:9.
Lahera, G., Montes, J. M. J. M. M., Benito, A., Valdivia, M. M., Medina, E.,
Mirapeix, I., S a iz-Ruiz, J., et al. (2008). Theory of mind deficit in bipolar
disorder: Is it related to aprevious history of psychotic symptoms? Psychiatry
research, 161(3), 309–317.
Lahera, G., Ruiz-Murugarren, S., Iglesias, P., Ruiz-Bennasar, C., Herrería, E.,
Montes, J. M., & Fernández-Liria, A. (2012). Social Cognition and Global
Functioning in Bipolar Disorder. The Journal of nervous and mental disease,
200(2), 135–141.
82
Langdon, R, & Coltheart, M. (2001). Visual perspective-taking and schizotypy:
evidence for a simulation-based account of mentalizing in normal adults.
Cognition, 82(1), 1–26.
Langdon, R, Coltheart, M., Ward, P. B., Catts, S. V., & R LANGDON, M. C. P. nbsp
B. W. S. nbsp V. C. (2002). Disturbed communication in schizophrenia: the
role of poor pragmatics and poor mind-reading. Psychological medicine,
32(7), 1273–1284.
Langdon, Robyn, & Coltheart, M. (2004). Recognition of metaphor and irony in
young adults: the impact of schizotypal personality traits. Psychiatry research,
125(1), 9–20.
Langdon, Robyn, Corner, T., McLaren, J., Ward, P. B., & Coltheart, M. (2006).
Externalizing and personalizing biases in persecutory delusions: the
relationship with poor insight and theory-of-mind. Behaviour research and
therapy, 44(5), 699–713.
Lauriello, J., Bustillo, J. R., & Keith, S. J. (2005). Comprehensive Textbook of
Psychiatry. In B. J. Saddock & V. A. Saddock (Eds.), Comprehensive
Textbook of Psychiatry (Eight Edit., p. 1349). Lipincott Williams Wilkins.
Leboyer, M., Henry, C., Paillere-Martinot, M.-L., & Bellivier, F. (2005). Age at
onset in bipolar affective disorders: a review. Bipolar disorders, 7(2), 111–8.
Lee, J., Quintana, J., Nori, P., & Green, M. F. (2011). Theory of mind in
schizophrenia: exploring neural mechanisms of belief attribution. Social
neuroscience, 6(5-6), 569–581.
Leucht, S., Kane, J. M., Kissling, W., Hamann, J., Etschel, E., & Engel, R. (2005).
Clinical implications of Brief Psychiatric Rating Scale scores. The British
journal of psychiatry : the journal of mental science, 187, 366–71.
Lincoln, T. M., Mehl, S., Kesting, M.-L., & Rief, W. (2011). Negative Symptoms
and Social Cognition: Identifying Targets for Psychological Interventions.
Schizophrenia Bulletin, 37(suppl 2), S23–S32.
Látalová, K. (2011). Insight in Bipolar Disorder. The Psychiatric quarterly.
doi:10.1007/s11126-011-9200-4
Malhi, G. S., Lagopoulos, J., Das, P., Moss, K., Berk, M., & Coulston, C. M. (2008).
A functional MRI study of Theory of Mind in euthymic bipolar disorder
patients. Bipolar disorders, 10(8), 943–956.
Marjoram, D., Gardner, C., Burns, J., Miller, P., Lawrie, S. M., & Johnstone, E. C.
(2005). Symptomatology and social inference: a theory of mind study of
schizophrenia and psychotic affective disorder. Cognitive neuropsychiatry,
10(5), 347–359.
83
Marjoram, D., Miller, P., McIntosh, A. M., Cunningham Owens, D. G., Johnstone, E.
C., & Lawrie, S. (2006). A neuropsychological investigation into “Theory of
Mind” and enhanced risk of schizophrenia. Psychiatry research, 144(1), 29–
37.
Marjoram, D., Tansley, H., Miller, P., MacIntyre, D., Owens, D. C. G., Johnstone, E.
C., & Lawrie, S. (2005). A theory of mind investigation into the appreciation
of visual jokes in schizophrenia. BMC psychiatry, Feb 24;5:12.
Martino, D. J., Bucay, D., Butman, J. T., & Allegri, R. F. (2007).
Neuropsychological frontal impairments and negative symptoms in
schizophrenia. Psychiatry research, 152(2-3), 121–128.
Martino, D. J. J., Strejilevich, S. A. A., Fassi, G., Marengo, E., & Igoa, A. (2011).
Theory of mind and facial emotion recognition in euthymic bipolar I and
bipolar II disorders. Psychiatry research, 189(3), 379–384.
Martino, D. J., Strejilevich, S. A., & Manes, F. (2012). Neurocognitive functioning in
early-onset and late-onset older patients with euthymic bipolar disorder.
International journal of geriatric psychiatry.
Martino, D. J., Strejilevich, S. A., Scápola, M., Igoa, A., Marengo, E., Ais, E. D., &
Perinot, L. (2008). Heterogeneity in cognitive functioning among patients with
bipolar disorder. Journal of affective disorders, 109(1-2), 149–56.
Mazza, M, Costagliola, C., Di Michele, V., Magliani, V., Pollice, R., Ricci, A., Di
Giovanbattista, E., et al. (2006). Deficit of social cognition in subjects with
surgically treated frontal lobe lesions and in subjects affected by
schizophrenia. Eur Arch Psychiatry Clin Neurosci,, 257(1), 12–22.
Mazza, M, De Risio, A., Surian, L., Roncone, R., & Casacchia, M. (2001). Selective
impairments of theory of mind in people with schizophrenia. Schizophrenia
research, 47(2-3), 299–308.
Mazza, Monica, De Risio, A., Tozzini, C., Roncone, R., & Casacchia, M. (2003).
Machiavellianism and Theory of Mind in people affected by schizophrenia.
Brain and cognition, 51(3), 262–269.
Mazza, Monica, Di Michele, V., Pollice, R., Casacchia, M., & Roncone, R. (2008).
Pragmatic language and theory of mind deficits in people with schizophrenia
and their relatives. Psychopathology, 41(4), 254–63.
McKinnon, M. C., Cusi, A. M., & Macqueen, G. M. (2010). Impaired theory of mind
performance in patients with recurrent bipolar disorder: Moderating effect of
cognitive load. Psychiatry research, 177(1-2), 261–262.
Mehl, S., Rief, W., Lullmann, E., Ziegler, M., Kesting, M. L. L., & Lincoln, T. M.
M. (2010). Are theory of mind deficits in understanding intentions of others
associated with persecutory delusions? The Journal of nervous and mental
disease, 198(7), 516–519.
84
Mehl, S., Rief, W., Mink, K., Lullmann, E., & Lincoln, T. M. M. (2010). Social
performance is more closely associated with theory of mind and
autobiographical memory than with psychopathological symptoms in
clinically stable patients with schizophrenia-spectrum disorders. Psychiatry
research, 178(2), 276–283.
Mier, D., Sauer, C., Lis, S., Esslinger, C., Wilhelm, J., Gallhofer, B., & Kirsch, P.
(2010). Neuronal correlates of affective theory of mind in schizophrenia outpatients: evidence for a baseline deficit. Psychological medicine, 40(10),
1607–1617.
Mitchley, N., Barber, J., Gray, J., Brooks, N., & Livingston, M. (1998).
Comprehension of irony in schizophrenia. Cognit Neuropsychiatry, 3, 127–
138.
Mo, S., Su, Y., Chan, R. C., & Liu, J. (2008). Comprehension of metaphor and irony
in schizophrenia during remission: the role of theory of mind and IQ.
Psychiatry research, 157(1-3), 21–29.
Montag, C., Dziobek, I., Richter, I. S., Neuhaus, K., Lehmann, A., Sylla, R.,
Heekeren, H. R., et al. (2011). Different aspects of theory of mind in paranoid
schizophrenia: evidence from a video-based assessment. Psychiatry research,
186(2-3), 203–209.
Montag, C., Ehrlich, A. A., Neuhaus, K., Dziobek, I., Heekeren, H. R., Heinz, A., &
Gallinat, J. J. (2010). Theory of mind impairments in euthymic bipolar
patients. Journal of affective disorders, 123(1-3), 264–269.
Murphy, D. (1998). Theory of mind in a sample of men with schizophrenia detained
in a special hospital: its relationship to symptom profiles and
neuropsychological tests. Crim Behav & Ment Health, 8, 13–26.
Murphy, D. (2006). Theory of mind in Asperger’s syndrome, schizophrenia and
personality disordered forensic patients. Cognitive neuropsychiatry, 11(2), 99–
111.
Olley, A. L., Malhi, G. S., Bachelor, J., Cahill, C. M., Mitchell, P. B., & Berk, M.
(2005). Executive functioning and theory of mind in euthymic bipolar
disorder. Bipolar disorders, 7 Suppl 5, 43–52.
Oltmanns, T. F., & Neale, J. M. (1978). Abstraction and schizophrenia: problems in
psychological deficit research. Progress in experimental personality research,
8, 197–243.
Onishi, K. H., & Baillargeon, R. (2005). Do 15-month-old infants understand false
beliefs? Science (New York, N.Y.), 308(5719), 255–8.
Overall, J., & Gorham, D. (1962). The Brief Psychiatric Rating Scale. Psychological
reports, 10, 799–812.
85
Pentaraki, A. D., Stefanis, N. C., Stahl, D., Theleritis, C., Toulopoulou, T., Roukas,
D., Kaliora, S. C., et al. (2012). Theory of Mind as a potential trait marker of
schizophrenia: A family study. Cognitive neuropsychiatry, 17(1), 64–89.
Perner, J., & Davies, G. (1991). Understanding the mind as an active information
processor: do young children have a “copy theory of mind”? Cognition, 39(1),
51–69.
Perner, J., & Wimmer, H. (1985). "John thinks that Mary thinks that...": Attribution
of second-order beliefs by 5- to 10-year-old children. Journal of Experimental
Child Psychology, 39, 437–471.
Peterson, L. R., & Peterson, M. J. (1959). Short-term retention of individual verbal
items. Journal of experimental psychology, 58, 193–8.
Pickup, G J, & Frith, C. D. (2001). Theory of mind impairments in schizophrenia:
symptomatology, severity and specificity. Psychological medicine, 31(2),
207–220.
Pickup, Graham J. (2008). Relationship between Theory of Mind and executive
function in schizophrenia: a systematic review. Psychopathology, 41(4), 206–
213.
Pijnenborg, G. H., Withaar, F. K., Evans, J. J., van den Bosch, R. J., Timmerman, M.
E., & Brouwer, W. H. (2009). The predictive value of measures of social
cognition for community functioning in schizophrenia: implications for
neuropsychological
assessment.
Journal
of
the
International
Neuropsychological Society : JINS, 15(2), 239–247.
Pilowsky, T., Yirmiya, N., Arbelle, S., & Mozes, T. (2000). Theory of mind abilities
of children with schizophrenia, children with autism, and normally developing
children. Schizophrenia research, 42(2), 145–155.
Pinkham, A. E. (2003). Implications for the Neural Basis of Social Cognition for the
Study of Schizophrenia. American Journal of Psychiatry, 160(5), 815–824.
Pinkham, Amy E, & Penn, D. L. (2006). Neurocognitive and social cognitive
predictors of interpersonal skill in schizophrenia. Psychiatry research, 143(23), 167–178.
Pope, H. G., & Lipinski, J. F. (1978). Diagnosis in schizophrenia and manicdepressive illness: a reassessment of the specificity of “schizophrenic”
symptoms in the light of current research. Archives of general psychiatry,
35(7), 811–828.
Pousa, E., Duñó, R., Brébion, G., David, A. S., Ruiz, A. I., & Obiols, J. E. (2008).
Theory of mind deficits in chronic schizophrenia: evidence for state
dependence. Psychiatry research, 158(1), 1–10.
86
Pousa, E., Duñó, R., Blas Navarro, J., Ruiz, A. I., Obiols, J. E., David, A. S. (2008).
Exploratory study of the association between insight and Theory of Mind
(ToM) in stable schizophrenia patients. Cognitive neuropsychiatry, 13(3),
210–232.
Pousa, E., Ruiz, A. I., & David, A. S. (2008). Mentalising impairment as a trait
marker of schizophrenia? The British journal of psychiatry : the journal of
mental science, 192(4), 312.
Quraishi, S., & Frangou, S. (2002). Neuropsychology of bipolar disorder: a review.
Journal of affective disorders, 72(3), 209–226.
Özgüven, H., Öner, Ö., Baskak, B., Yağmurlu, B., Ölmez, Ş., Saka, M., Atbaşoğlu,
C., et al. (2007). Comparison of Theory of Mind and Affect Recognition
Between Subjects with Schizophrenia and Asperger Disorder (pp. 17 (Suppl
4):586 13–17). Vienna, Austria.
Özgüven, H., Öner, Ö., Baskak, B., Öktem, F., Ölmez, Ş., & Münir, K. (2010).
Theory of mind in schizophrenia and Asperger`s syndrome: relationship with
negative symptoms. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 20(1), 5–13.
Özkürkçügil, A., Aydemir, Ö., & Yıldız, M. (1999). DSM-IV eksen I bozuklukları
için yapılandırılmış klinik görüşmenin Türkçe’ye uyarlanması ve güvenilirlik
çalışması. J Drug Treat, 12(233), 6.
Randall, F., Corcoran, R., Day, J. C., & Bentall, R. P. (2003). Attention, theory of
mind, and causal attributions in people with persecutory delusions: A
preliminary investigation. Cognitive neuropsychiatry, 8(4), 287–294.
Ratakonda, S.,Gorman, J.M, Yale, S.A, Amador, X.F. (1998) Characterization of
Psychotic Conditions. Use of the domains of psychopathology model. Arch
Gen Psychiatry, 55(1):75-81.
Rejón Altable, C., Vidal Castro, C., López Santin, J. M. (2009). Concept of
Representation and Mental Symptoms. Psychopathology, 42(4), 219–228.
Rihmer, Z., & Angst, J. (2007). Mood Disorders. In B. J. Saddock & V. A. Saddock
(Eds.), Synopsis of Psychiatry (Tenth Edit., p. 529). Wolter Kluwer-Lipincot
Williams Wilkins.
Rizzolatti, G., & Craighero, L. (2004). The mirror-neuron system. Annual review of
neuroscience, 27, 169–92.
Robinson, L. J., Thompson, J. M., Gallagher, P., Goswami, U., Young, A. H.,
Ferrier, I. N., & Moore, P. B. (2006). A meta-analysis of cognitive deficits in
euthymic patients with bipolar disorder. Journal of affective disorders, 93(13), 105–15.
Roncone, R., Falloon, I. R., Mazza, M., De Risio, A., Pollice, R., Necozione, S.,
Morosini, P., et al. (2002). Is theory of mind in schizophrenia more strongly
87
associated with clinical and social functioning than with neurocognitive
deficits? Psychopathology, 35(5), 280–288.
Rossi, A., Arduini, L., Daneluzzo, E., Bustini, M., Prosperini, P., & Stratta, P.
(2000). Cognitive function in euthymic bipolar patients, stabilized
schizophrenic patients, and healthy controls. Journal of psychiatric research,
34(4-5), 333–339.
Rossi, A., Daneluzzo, E., Arduini, L., Di Domenico, M., Stratta, P., & Petruzzi, C.
(2000). Cognitive symptoms of mania in pure and mixed episodes evaluated
with the Positive and Negative Syndrome Scale. European archives of
psychiatry and clinical neuroscience, 250(5), 254–256.
Rubinsztein, J. S., Michael, A., Paykel, E. S., & Sahakian, B. J. (2000). Cognitive
impairment in remission in bipolar affective disorder. Psychological Medicine,
30(5), 1025–1036.
Russell, T. A, Rubia, K., Bullmore, E. T., Soni, W., Suckling, J., Brammer, M. J.,
Simmons, A., et al. (2000). Exploring the social brain in schizophrenia: left
prefrontal underactivation during mental state attribution. The American
journal of psychiatry, 157(12), 2040–2042.
Russell, T. A, Reynaud, E., Herba, C., Morris, R., & Corcoran, R. (2006). Do you
see what I see? Interpretations of intentional movement in schizophrenia.
Schizophrenia research, 81(1), 101–111.
Sabbagh, M. A., Moulson, M. C., & Harkness, K. L. (2004). Neural correlates of
mental state decoding in human adults: an event-related potential study.
Journal of cognitive neuroscience, 16(3), 415–26.
Samamé, C., Martino, D. J., Strejilevich, S. A. (2011). Social cognition in euthymic
bipolar disorder: systematic review and meta-analytic approach. Social
cognition in euthymic bipolar disorder, 125(4), 266–280.
Sarfati, Y., Hardy-Baylé, M. C. (1999). How do people with schizophrenia explain
the behaviour of others? A study of theory of mind and its relationship to
thought and speech disorganization in schizophrenia. Psychological medicine,
29(3), 613–620.
Sarfati, Y., Hardy-Baylé, M. C., Besche, C., & Widl o cher, D. (1997). Attribution of
intentions to others in people with schizophrenia: a non-verbal exploration
with comic strips. Schizophrenia research, 25(3), 199–209.
Sarfati, Y., Passerieux, C., & Hardy-Baylé, M. (2000). Can verbalization remedy the
theory of mind deficit in schizophrenia? Psychopathology, 33(5), 246–251.
Savina, I., & Beninger, R. J. (2007). Schizophrenic patients treated with clozapine or
olanzapine perform better on theory of mind tasks than those treated with
risperidone or typical antipsychotic medications. Schizophrenia research,
94(1-3), 128–138.
88
Schenkel, L S, Marlow-O’Connor, M., Moss, M., Sweeney, J. A., & Pavuluri, M. N.
(2008). Theory of mind and social inference in children and adolescents with
bipolar disorder. Psychological medicine, 38(6), 791–800.
Schenkel, Lindsay S, Spaulding, W. D., & Silverstein, S. M. (2005). Poor premorbid
social functioning and theory of mind deficit in schizophrenia: evidence of
reduced context processing? Journal of psychiatric research, 39(5), 499–508.
Scholl, B. J., & Leslie, A. M. (2001). Minds, modules, and meta-analysis. Child
development, 72(3), 696–701.
Serper, M. R. (1993). Visual controlled information processing resources and formal
thought disorder in schizophrenia and mania. Schizophrenia research, 9(1),
59–66.
Shallice, T. (2001). `Theory of mind’ and the prefrontal cortex. Brain, 124(2), 247–
248.
Shamay-Tsoory, S. G., Shur, S., Barcai-Goodman, L., Medlovich, S., Harari, H., &
Levkovitz, Y. (2007). Dissociation of cognitive from affective components of
theory of mind in schizophrenia. Psychiatry research, 149(1-3), 11–23.
Shamay-Tsoory, S. G., Tibi-Elhanany, Y., & Aharon-Peretz, J. (2006). The
ventromedial prefrontal cortex is involved in understanding affective but not
cognitive theory of mind stories. Social neuroscience, 1(3-4), 149–66.
Shamay-Tsoory, SG, Harari, H., & Levkovitz, Y. (2007). Neurocognitive basis of
impaired empathy in schizophrenia. Neuropsychology, 21, 431–438.
Shamay-Tsoory, Simone, Harari, H., Szepsenwol, O., & Levkovitz, Y. (2009).
Neuropsychological evidence of impaired cognitive empathy in euthymic
bipolar disorder. The Journal of neuropsychiatry and clinical neurosciences,
21(1), 59–67.
Shaw, P., Lawrence, E. J., Radbourne, C., Bramham, J., Polkey, C. E., & David, A.
S. (2004). The impact of early and late damage to the human amygdala on
“theory of mind” reasoning. Brain, 127(7), 1535–1548.
Shur, S., Shamay-Tsoory, S. G., & Levkovitz, Y. (2008). Integration of emotional
and cognitive aspects of theory of mind in schizophrenia and its relation to
prefrontal neurocognitive performance. Cognitive neuropsychiatry, 13(6),
472–490.
Simon, Mária, Varga, E., Hajnal, A., Schnell, Z., Tényi, T., Fekete, S., & Herold, R.
(2011). Theory of mind deficits in euthymic patients with bipolar I disorder.
Theoretical background and guidelines for neuroimaging research. Psychiatria
Hungarica : A Magyar Pszichiátriai Társaság tudományos folyóirata, 26(3),
178–87.
89
Singh, M. M., & Kay, S. R. (1975). A comparative study of haloperidol and
chlorpromazine in terms of clinical effects and therapeutic reversal with
benztropine in schizophrenia. Theoretical implications for potency differences
among neuroleptics. Psychopharmacologia, 43(2), 103–13.
Sparks, A., McDonald, S., Lino, B., O’Donnell, M., & Green, M. J. (2010). Social
cognition, empathy and functional outcome in schizophrenia. Schizophrenia
research, 122(1-3), 172–178.
Stevenson, C. S., Whitmont, S., Bornholt, L., Livesey, D., & Stevenson, R. J. (2002).
A cognitive remediation programme for adults with Attention Deficit
Hyperactivity Disorder. The Australian and New Zealand journal of
psychiatry, 36(5), 610–616.
Stone, V. E., Baron-Cohen, S., & Knight, R. T. (1998). Frontal lobe contributions to
theory of mind. Journal of cognitive neuroscience, 10(5), 640–56.
Stratta, P., Bustini, M., Daneluzzo, E., Riccardi, I., D’Arcangelo, M., & Rossi, A.
(2011). Deconstructing theory of mind in schizophrenia. Psychiatry research,
190(1), 32–36.
Stratta, P., Riccardi, I., Mirabilio, D., Di Tommaso, S., Tomassini, A., & Rossi, A.
(2007). Exploration of irony appreciation in schizophrenia. European archives
of psychiatry and clinical neuroscience, 257(6), 337–339.
Tager-Flusberg, H., & Sullivan, K. (2000). A componential view of theory of mind:
evidence from Williams syndrome. Cognition, 76(1), 59–90.
Tonelli, H. A. A. (2009). [Cognitive “Theory of Mind” processing in bipolar
disorder]. Revista brasileira de psiquiatria (S\~ao Paulo, Brazil : 1999),
31(4), 369–374.
Umaç, A. (1997). Normal deneklerde frontal hasarlara duyarlı bazı testlerde
performansa yaş ve eğitimin etkisi. İstanbul Üniversitesi.
van Gorp, W. G., Altshuler, L., Theberge, D. C., Wilkins, J., & Dixon, W. (1998).
Cognitive impairment in euthymic bipolar patients with and without prior
alcohol dependence. A preliminary study. Archives of general psychiatry,
55(1), 41–6.
van Hooren, S., Versmissen, D., Janssen, I., Myin-Germeys, I., a Campo, J.,
Mengelers, R., van Os, J., et al. (2008). Social cognition and neurocognition as
independent domains in psychosis. Schizophrenia research, 103(1-3), 257–
265.
van der Werf-Eldering, M. J., van der Meer, L., Burger, H., Holthausen, E. A. E.,
Nolen, W. A., & Aleman, A. (2011). Insight in bipolar disorder: associations
with cognitive and emotional processing and illness characteristics. Bipolar
disorders, 13(4), 343–54.
90
Varga, E., Tenyi, T., Fekete, S., & Herold,
mentalization deficit by the faux
Neuropsychopharmacologia Hungarica :
Egyes"ulet lapja = official journal of
Psychopharmacology, 10(2), 75–80.
R. (2008). [The evaluation of
pas test in schizophrenia].
a Magyar Pszichofarmakol’ogiai
the Hungarian Association of
Vaskinn, A., Sundet, K., Friis, S., Simonsen, C., Birkenaes, A. B., Engh, J. A.,
Jónsdóttir, H., et al. (2007). The effect of gender on emotion perception in
schizophrenia and bipolar disorder. Acta psychiatrica Scandinavica, 116(4),
263–270
Wechsler, D. (1981). Wechsler Adult Intelligence Scale-Revised. New York:
Psychological Corporation.
Wellman, H. M., & Woolley, J. D. (1990). From simple desires to ordinary beliefs:
the early development of everyday psychology. Cognition, 35(3), 245–75.
Wimmer, H., Hogrefe, J., & Perner, J. (1998). Children’s understanding of
informational access as a source of knowledge. Child Development, 59, 386–
396.
Wolf, F., Brüne, M., Assion, H.-J. H.-J. J., & Br u ne, M. (2010). Theory of mind and
neurocognitive functioning in patients with bipolar disorder. Bipolar
disorders, 12(6), 657–666.
Woodward, T. S., Mizrahi, R., Menon, M., & Christensen, B. K. (2009).
Correspondences between theory of mind, jumping to conclusions,
neuropsychological measures and the symptoms of schizophrenia. Psychiatry
research, 170(2-3), 119–123.
Young, R. C., Biggs, J. T., Ziegler, V. E., & Meyer, D. A. (1978). A rating scale for
mania: reliability, validity and sensitivity. The British journal of psychiatry :
the journal of mental science, 133, 429–35.
Yucel, M., Devrimci-Ozguven, H., Ozel-Kizil, E., Haran, S., Saka, M., & Atbasoglu,
E. (2008). Theory of mind deficits in unaffected relatives of patients with
schizophrenia and bipolar disorder. European Neuropsychopharmacology (p.
(Suppl 3):322). İstanbul.
Zalla, T., Bouchilloux, N., Labruyere, N., Georgieff, N., Bougerol, T., & Franck, N.
(2006). Impairment in event sequencing in disorganised and non-disorganised
patients with schizophrenia. Brain research bulletin, 68(4), 195–202.
Ziv, I., Leiser, D., & Levine, J. (2011). Social cognition in schizophrenia: cognitive
and affective factors. Cognitive neuropsychiatry, 16(1), 71–91.
91
8. EKLER
Ek 1:
Hastalar için gönüllü bilgilendirilmiş olur formu
Ek 2:
Sağlıklı kontroller için bilgilendirilmiş olur formu
Ek 3:
Şizofreni hastaları için sosyodemografik veri formu
Ek 4:
Bipolar bozukluk hastaları için sosyodemografik veri formu
Ek 5:
Sağlıklı kontrol grubu için sosyodemografik veri formu
Ek 6:
Wechsler Yetişkinler için Zekâ Ölçeği-Revize Form (WYZÖ-R)
Ek 7:
Wisconsin kart eşleme testi (WKET)
Ek 8:
İşitsel üçlü sessiz harf sıralama testi (İÜSHST)
Ek 9:
ZK Testleri
Ek 10: Sözel Kelime Akıcılığı Testi-Kontrollü Kelime Çağrışım Testi
Ek 11: Birchwood İçgörü Ölçeği
Ek 12: Tedaviye Uyumun Değerlendirilmesi
Ek 13: Sosyal ve Mesleki İşlevselliğin Değerlendirilmesi Ölçeği (Social and
Occupational Functioning Assessment Scale - SOFAS)
Ek 14: Young Mani Derecelendirme Ölçeği
Ek 15: Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği
Ek 16: Pozitif ve Negatif Sendrom Ölçeği (PANSS)
Ek 17: Klinik Global Değerlendirme Ölçeği (Clinical Global Impressions - CGI)
92
EK-1
BİLGİLENDİRİLMİŞ GÖNÜLLÜ OLUR FORMU
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nca yapılacak olan
“Remisyondaki Şizofreni ve Bipolar Bozukluk Hastalarında Zihin Kuramı Yetisi
Bozuklukları ve Bunun Diğer Bilişsel İşlevler ve İçgörü ile İlişkisi ” isimli araştırmaya
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyeleri tarafından davet edilmektesiniz.
Bu araştırmanın amacı, şizofreni ya da bipolar bozukluğu olan hastalara nöropsikolojik
değerlendirme yapılarak, esas olarak zihin kuramı becerilerinin incelenmesi ve iki grup
arasında fark olup olmadığının saptanmasıdır. Bu çalışma sırasında bazı diğer bilişsel
işlevlerin(sosyal ve zihinsel) değerlendirilmesi için de testler uygulanacaktır.
Bu araştırmaya sizinle birlikte 300 kişinin katılması planlanmaktadır.. Bu çalışmaya
ayırmanız gereken süre yaklaşık 3 saat olup görüşmeler 2 seansta tamamlanacak ve sizin için
uygun olan görüşme saatleri kullanılacaktır. Bu görüşmelerde uygulanacak testler sırasında
zihinsel bir yorgunluk yaşayabilirsiniz.
Bu çalışma sırasında, eğer var ise kullandığınız ilaçlarda bir değişiklik olmayacaktır. Sizinle
ilgili olarak alınan bilgi yalnızca bilimsel amaçlı olarak kullanılacak ve isimler gizli
tutulacaktır. Bu çalışma size ya da bağlı olduğunuz sosyal güvenlik kurumuna herhangi bir
mali yük getirmeyecektir.
Bu çalışma sırasında hastalık belirtilerinin değerlendirilmesi amacıyla siz ve gerekirse
yakınlarınızla hastalık belirtileriniz konusunda konuşulacaktır. Bu konuşmalar sizi duygusal
bakımdan rahatsız edebilir. Bir sorun olduğu takdirde; Dr. Halise Devrimci Özgüven’i (tel
no: 595 7084 / 595 6618) veya Dr. Ayşegül Sakarya’yı (tel no: 595 6670) arayabilirsiniz.
Bu çalışmaya katılmayı kendi isteğinizle, gönüllü olarak kabul edebilirsiniz. Eğer
istemezseniz bu çalışmaya katılmayabilirsiniz, daha sonraki görüşmeleri kabul
etmeyebilirsiniz ve istediğiniz zaman çalışmadan çıkabilirsiniz. Ayrıca kendi rızanız olsun
ya da olmasın, araştırmacılar tarafından da çalışmadan çıkarılabilirsiniz. Çalışmaya katılmayı
kabul etmemeniz, çalışmadan çıkmaya karar vermeniz ya da araştırmacılar tarafından
çalışmadan çıkarılmanız, size uygulanan tedavileri değiştirmeyecektir.
Ben..........................……………………………., yukarıda okuduğum çalışma ile ilgili
bilgiler bana sözlü olarak da iletildi. Bu çalışmaya gönüllü olarak kendi rızamla katılmak
istiyorum. Bu belgenin bir kopyasını da kendi kayıtlarım için edindim.
93
Tarih:
Katılımcının Adı-soyadı:
İmza:..................
Doğum Tarihi:
Adres:
Araştırmacı Adı-soyadı:
İmza:..................
94
EK-2
SAĞLIKLI KONTROL GRUBU İÇİN BİLGİLENDİRİLMİŞ GÖNÜLLÜ
OLUR FORMU
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nca yapılacak olan
“Remisyondaki Şizofreni ve Bipolar Bozukluk Hastalarında Zihin Kuramı Yetisi
Bozuklukları ve Bunun Diğer Bilişsel İşlevler ve İçgörü ile İlişkisi ” isimli araştırmaya
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyeleri tarafından sağlıklı gönüllü olarak davet
edilmektesiniz.
Bu araştırmanın amacı, şizofreni ya da bipolar bozukluğu olan hastalara nöropsikolojik
değerlendirme yapılarak, esas olarak zihin kuramı becerilerinin incelenmesi ve iki grup
arasında fark olup olmadığının saptanmasıdır.Bu çalışma sırasında bazı diğer bilişsel
işlevlerin(sosyal ve zihinsel) değerlendirilmesi için de testler uygulanacaktır.
Bu araştırmaya sizinle birlikte 300 kişinin katılması planlanmaktadır. Bu çalışmaya
ayırmanız gereken süre yaklaşık 3 saat olup görüşmeler 2 seansta tamamlanacak ve sizin için
uygun olan görüşme saatleri kullanılacaktır. Bu görüşmelerde uygulanacak testler sırasında
zihinsel bir yorgunluk yaşayabilirsiniz.
Bu çalışma sırasında, eğer var ise kullandığınız ilaçlarda bir değişiklik olmayacaktır. Sizinle
ilgili olarak alınan bilgi yalnızca bilimsel amaçlı olarak kullanılacak ve isimler gizli
tutulacaktır. Bu çalışma size ya da bağlı olduğunuz sosyal güvenlik kurumuna herhangi bir
mali yük getirmeyecektir.
Bir sorun olduğu takdirde; Dr. Halise Devrimci Özgüven’i (tel no: 595 7084 / 595 6618)
veya Dr. Ayşegül Sakarya’yı (tel no: 595 6670) arayabilirsiniz.
Bu çalışmaya katılmayı kendi isteğinizle, gönüllü olarak kabul edebilirsiniz. Eğer
istemezseniz bu çalışmaya katılmayabilirsiniz, daha sonraki görüşmeleri kabul
etmeyebilirsiniz ve istediğiniz zaman çalışmadan çıkabilirsiniz. Ayrıca kendi rızanız olsun
ya da olmasın, araştırmacılar tarafından da çalışmadan çıkarılabilirsiniz. Çalışmaya katılmayı
kabul etmemeniz, çalışmadan çıkmaya karar vermeniz ya da araştırmacılar tarafından
çalışmadan çıkarılmanız, size uygulanan tedavileri değiştirmeyecektir.
Ben..........................……………………………., yukarıda okuduğum çalışma ile ilgili
bilgiler bana sözlü olarak da iletildi. Bu çalışmaya gönüllü olarak kendi rızamla katılmak
istiyorum. Bu belgenin bir kopyasını da kendi kayıtlarım için edindim.
95
Tarih:
Katılımcının Adı-soyadı:
İmza:..................
Doğum Tarihi:
Adres:
Araştırmacı Adı-soyadı:
İmza:..................
96
EK-3
ŞİZOFRENİ VERİ TOPLAMA FORMU
Tarih:
Prot. No:
Adı – soyadı:
Adres:
Telefon:
1. Cinsiyeti: (1) erkek (2) kadın
2. Yaşı:
3. Doğum tarihi: ……../……../19….
4. Eğitim durumu: (1) okuryazar değil (2) okuryazar (3) ilkokul (4) ortaokul (5) lise (6)
yüksekokul
5. Eğitim süresi (yıl):
6. Medeni durumu: (1) bekar (2) evli (3) dul (4) boşanmış/ayrı
7. İşi: (1) İşsiz (2) Ev hanımı (3) memur/işçi (4) Ticaret (5) Emekli (6) Öğrenci
8. Sch alttiplemesi:
9. Alkol/madde sorunu var mı?
□ hayır □ evet Evet ise:..............
10. Sigara kullanıyor mu?: □ hayır □ evet
Evet İse: süre/miktar ….................................
11. Eksen II tanısı var mı? □ hayır
□ evet Evet ise:..............
12. Eksen II tanısı şüphesi var mı? □ hayır
97
□ evet Evet ise:.............
13. Diğer psikiyatrik ektanılar:
14. Bilinenen başka bir tıbbi hastalık var mı?: □ hayır
□ evet
Evet İse tanısı / tedavisi /
süre:………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
…………………………………………
15. Geçirilmiş ameliyat öyküsü var mı? □ hayır
□ evet
:……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
…………………………………
16. Doğum komplikasyonu varmı?: □ hayır □ evet
17. Hastalık süresi (yıl):
18. Hastalık başlama yaşı:
19. Tedavisiz geçen süre:
20. Hastaneye yatış sayısı:
21. En son hastaneye yatış tarihi:
22. Kulandığı ilaçlar (son 3 aydır):
23. İntihar girişimi öyküsü var mı?: □ hayır □ evet
Evet İse sayısı ve
yöntemi:................................................................................................................................
..............................................................................................................................................
..........................................................
24. Ailede İntihar girişimi öyküsü var mı? □ hayır □ evet
Evet İse kim olduğu,sayısı ve
yöntemi:................................................................................................................................
..............................................................................................................................................
........................................................................
25. Ailede alkol/ madde bağımlılık veya kötüye kullanımı öyküsü var mı?
□ hayır □ evet
98
Evet İse kim olduğu,madde cinsi ve kullanım
miktarı...................................................................................................................................
..............................................................................................................................................
.....................................................................
26. Ailede psikiyatrik hastalık öyküsü var mı? □ hayır □ evet
Evet İse kim olduğu,biliniyorsa muhtemel teşhis ve
ilaçları:..................................................................................................................................
..............................................................................................................................................
......................................................................
99
EK-4
BİPOLAR BOZUKLUK VERİ TOPLAMA FORMU
Tarih:
Prot. No:
Adı – soyadı:
Adres:
Telefon:
1. Cinsiyeti: (1) erkek (2) kadın
2. Yaşı:
3.
Doğum tarihi: ……../……../19….
4. Eğitim durumu: (1) okuryazar değil (2) okuryazar (3) ilkokul (4) ortaokul (5) lise (6)
yüksekokul
5. Eğitim süresi (yıl):
6. Medeni durumu: (1) bekar (2) evli (3) dul (4) boşanmış/ayrı
7. İşi: (1) İşsiz (2) Ev hanımı (3) memur/işçi (4) Ticaret (5) Emekli (6) Öğrenci
8. Tanı: (1) Bipolar I bozukluk (2) Bipolar II Bozukluk
9. Alkol/madde sorunu var mı?:
□ hayır
10. Sigara kullanıyor mu?: □ hayır
□ evet
□ evet Evet ise:................
Evet İse: süre/miktar …............................................................
11. Eksen II tanısı var mı? □ hayır
□ evet Evet ise:................
100
12. Eksen II tanısı şüphesi var mı? □ hayır
□ evet Evet ise:.............
13. Diğer psikiyatrik ektanılar: □ hayır □ evet Evet ise:..............
14. Bilinenen başka bir tıbbi hastalık var mı?: □ hayır
□ evet
Evet İse tanısı / tedavisi /
süre:………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
…………………………………………
15. Geçirilmiş ameliyat öyküsü var mı? □ hayır
□ evet
:……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
…………………………………
16. Doğum komplikasyonu var mı?: □ hayır □ evet
17. Hastalık süresi (yıl):
18. Hastalığın başlama yaşı:
19. Tedavisiz geçen süre:
20. Hastaneye yatış sayısı:
21. Hastaneye son yatış tarihi:
22. İlk epizod türü:: (1) depresif (2) manik (3) karma (4) hipomanik
23. Epizod sayısı: Mani:….. Depresyon: …… Karma: … Hipomani: …Toplam….
24. Son geçirdiği epizod: (1) depresif (2) manik (3) karma (4) hipomanik
25. Mevsimsellik var mı?: □ hayır
□ evet
26. Hızlı döngülülük var mı?: □ hayır □ evet
27. Öyküde Hızlı döngülülük var mı?: □ hayır
101
□ evet
28. Atipik Depresyon özellikleri var mı?: □ hayır
□ evet
29. Psikotik mani var mı?: □ hayır □ evet
30. Psikotik depresyon var mı?: □ hayır
□ evet
31. Postpartum başlangıç var mı?: □ hayır □ evet
32. Kulandığı ilaçlar (son 3 aydır):
33. İntihar girişimi öyküsü var mı? □ hayır □ evet
Evet İse sayısı ve
yöntemi:................................................................................................................................
..............................................................................................................................................
........................................................................
34. Ailede İntihar girişimi öyküsü var mı? □ hayır □ evet
Evet İse kim olduğu,sayısı ve
yöntemi:................................................................................................................................
..............................................................................................................................................
........................................................................
35. Ailede alkol/ madde bağımlılık veya kötüye kullanımı öyküsü var mı?
□ hayır □ evet
Evet İse kim olduğu,madde cinsi ve kullanım
miktarı...................................................................................................................................
..............................................................................................................................................
.....................................................................
36. Ailede psikiyatrik hastalık öyküsü var mı? □ hayır □ evet
Evet İse kim olduğu,biliniyorsa muhtemel teşhis ve
ilaçları:..................................................................................................................................
..............................................................................................................................................
......................................................................
102
EK-5
SAĞLIKLI GÖNÜLLÜ VERİ TOPLAMA FORMU
Tarih:
Adı – soyadı:
Adres:
Telefon:
1.Cinsiyeti: (1) erkek (2) kadın
2. Yaşı:
3. Doğum tarihi: ……../……../19….
4. Eğitim durumu: (1) okuryazar değil (2) okuryazar (3) ilkokul (4) ortaokul (5) lise (6)
yüksekokul
5. Eğitim süresi (yıl):
6. Medeni durumu: (1) bekar (2) evli (3) dul (4) boşanmış/ayrı
7. İşi: (1) İşsiz (2) Ev hanımı (3) memur/işçi (4) Ticaret (5) Emekli (6) Öğrenci
8. Alkol/madde kullanım sorunu var mı?
ise:..............
□ hayır
□ evet Evet
9. Sigara kullanıyor mu? □ hayır □ evet
Evet İse: süre/miktar ….................................
10. Eksen II tanısı var mı? □ hayır
□ evet Evet ise:..............
11. Eksen II tanısı şüphesi var mı? □ hayır
12. Diğer psikiyatrik ek tanılar:
103
□ evet Evet ise:.............
13. Bilinen bir tıbbi hastalık var mı? □ hayır
□ evet
Evet İse tanısı / tedavisi /
süre:………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
…………………………………………
14. Geçirilmiş ameliyat öyküsü var mı? □ hayır
□ evet
:……………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
…………………………………
15. Doğum komplikasyonu var mı?: □ hayır
□ evet
16. Varsa kulandığı ilaçlar (son 3 aydır):
17. İntihar girişimi öyküsü var mı?: □ hayır □ evet
Evet İse sayısı ve
yöntemi:................................................................................................................................
..............................................................................................................................................
..........................................................
18. Ailede İntihar girişimi öyküsü var mı? □ hayır □ evet
Evet İse kim olduğu,sayısı ve
yöntemi:................................................................................................................................
..............................................................................................................................................
........................................................................
19. Ailede alkol/ madde bağımlılık veya kötüye kullanımı öyküsü var mı?
□ hayır □ evet
Evet İse kim olduğu,madde cinsi ve kullanım
miktarı...................................................................................................................................
..............................................................................................................................................
.....................................................................
20. Ailede psikiyatrik hastalık öyküsü var mı? □ hayır □ evet
Evet İse kim olduğu,biliniyorsa muhtemel teşhis ve
ilaçları:..................................................................................................................................
..............................................................................................................................................
......................................................................
104
EK-6
WECHSLER YETİŞKİNLER İÇİN ZEKA ÖLÇEĞİ-REVİZE FORM
(WYZÖ-R; WYZÖ-R)
105
106
EK-7
WISCONSIN KART EŞLEME TESTİ (WKET)
107
EK-8
İŞİTSEL ÜÇLÜ SESSİZ HARF SIRALAMASI TESTİ (İÜSHST)
(Auditory Consonant Trigrams Test-ACT)
Uyaran
Sayı
Erteleme süresi (sn)
RLS
-
0
PZB
-
0
HJT
-
0
GPV
-
0
DLJ
-
0
SCV
194
18
NDJ
75
9
FSB
28
3
JCN
180
9
BGS
167
18
KNZ
20
3
RDT
188
18
KGM
82
9
MBV
47
3
TDH
141
9
LRP
51
3
ZVS
117
18
108
Yanıt
Doğru
PHK
89
9
ZDG
158
18
CZF
91
3
-
-
Toplam
-
doğru
Adı, Soyadı:
Yaşı:
Cinsiyeti:
Eğitim düzeyi:
Not:
Doğru sayısının hesaplanması-Sıra önemli değil, üçlü harf sıralamasından kaç tane (0, 1, 2
veya 3) hatırlandığı önemli. Ör: 3 harften 2 tanesi hatırlanıyorsa doğru sayısı 2’dir. Tüm
testten en fazla 60 puan alınabilir.
Erteleme süreleri geri sayılmasını istediğimiz sayı söylendikten hemen sonra kronometre ile
tutularak (3, 9 veya 18 sn) sağlanır. Süre bittiği an masaya el ile vurularak deneğin üçlü
sıralamayı hatırlayıp söylemesi istenir.
Yönerge:
0 sn ertelemeli ilk bölüm için en baţta söylenecek: Bu bellek testinde size her seferinde 3
sessiz harfi arka arkaya söyleyeceğim. Elimi masaya şu şekilde vurduğumda (deneğe
gösterilir) bu harfleri bana tekrar etmenizi istiyorum.
3, 9, 18 sn ertelemeli bölüm için 0 sn ertelemeli bölüm bittikten sonra söylenecek: Ţimdi size
yine 3 sessiz harf söyleyeceğim ve hemen arkasından bir sayı vereceğim. Sayıyı verir
vermez bu sayıdan geriye birer birer saymaya başlamanızı istiyorum. Örneğin 30 dersem 30,
29, 28, 27 diye saymaya başlayacaksınız. Elimi masaya bu şekilde vurduğumda (tekrar
gösterilir) saymayı bırakmanızı ve size en başta söylediğim 3 harfi hatırlayarak bana geri
söylemenizi isteyeceğim. Hepsini hatırlayamıyorsanız da hatırladığınız kadarını söyleyin. Bu
şekilde ben tamam diyene kadar devam edeceğiz.
109
EK-9
ZK TESTLERİ
Birinci Derece Zihin Kuramı Testi
Birinci Hikaye
Hasan, bir dükkânı soymuş, kaçmaktadır. Koşarken yolda şapkasını düşürür. O sırada oradan
geçmekte olan bir polis memuru, Hasan’ın şapkasını düşürdüğünü görünce, arkasından
“bakar mısın!” diye seslenir. Hasan dönüp polisi görünce, ellerini kaldırıp teslim olur ve
hırsızlık yaptığını itiraf eder.
1. Hasan hırsızlık yaptığını neden itiraf etmiştir? (ToM)
2. Polis Hasan’a neden “bakar mısın!” diye seslenmiştir? (Reality)
Ali odaya girer, topunu çekmeceye koyar, çıkar. Ali yokken Ayşe odaya girer, topu
çekmeceden alıp dolaba koyar. Ali odaya tekrar girer.
3. Ali’nin topu nerededir? (Reality)
4. Top daha önce neredeydi? (Bellek)
5. Tekrar odaya giren Ali topunu nerede arar? (ToM)
İkinci Hikaye
Bu Ali, bu Ayşe. Bunlar aynı mahallede yaşıyorlar.
İsimlendirme Sorusu: Hangisi Ali/Ayşe?
Burada parktalar. Yanlarına dondurmacı geliyor. Ali dondurma almak istiyor ancak
parasını evde unutmuş. Çok üzülüyor. “Üzülme” diyor dondurmacı “Eve gidip
paranı alır gelir, dondurmanı alırsın. Bütün öğleden sonra parkta olacağım.” “Oh,
çok iyi” diyor Ali “Öğleden sonra gelip dondurma alacağım”
Hatırlatıcı Soru 1: Dondurmacı Ali’ye bütün öğleden sonra nerede olacağını
söylüyor?
Bu nedenle Ali eve gidiyor. O bu evde yaşıyor. O sırada dondurmacı “Arabamı
okulun bahçesine götürüp orada satış yapmaya çalışayım” diye düşünüyor.
Hatırlatıcı Soru 2: Dondurmacı nereye gideceğini söylüyor?
Hatırlatıcı Soru 3: Ali bunu duyuyor mu?
110
Dondurmacı okula doğru gider. Yolu Ali”lerin evinin önünden geçer Ali onu görür
ve nereye gittiğini sorar. Dondurmacı “Okulun bahçesine dondurma satmaya
gidiyorum” der ve okula doğru yoluna devam eder.
Hatırlatıcı Soru 4: Dondurmacı Ali’ye nereye gittiğini söylüyor?
Hatırlatıcı Soru 5: Ayşe dondurmacının Ali ile konuştuğunu biliyor mu?
Şimdi Ayşe eve gidiyor. O bu evde yaşıyor. Sonra Ali’nin evine gidiyor. Kapıyı
çalıyor. “ Ali evde mi?” diye soruyor. Annesi “Hayır” diyor. “Dondurma almak için
çıktı.”
1.
2.
3.
4.
Test sorusu: Ayşe Ali’nin dondurma almak için nereye gittiğini düşünür?
Doğrulama Sorusu: Neden?
Gerçeklik Sorusu: Ali Dondurma almak için aslında nereye gitti?
Bellek Sorusu: Başlangıçta dondurmacı neredeydi?
İkinci Derece Zihin Kuramı Testi
Birinci Hikaye
İbrahim mutfağa girer, sigara paketini rafa koyar, çıkar. İbrahim çıktıktan sonra annesi
mutfağa girer, paketi raftan alıp bir kutuya saklar. İbrahim, annesinin sigara paketini kutuya
koyuşunu mutfağın dışından izler, ama annesi İbrahim’in kendisini izlediğini görmez. Sonra
İbrahim tekrar mutfağa girer.
1. İbrahim’in sigara paketi nerededir? (reality)
2. İbrahim’in sigara paketi daha önce neredeydi? (Bellek)
3. Annesine göre İbrahim sigara paketini nerede arayacaktır? (ToM)
İkinci Hikaye
Ece ve Doruk öğlen tatillerinde alışverişe çıkıyorlar. Doruk bir ceket almak istiyor. En güzel
ceketin Giyim Mağazasında gördüğü olduğunu düşünüyor. Fakat emin olmak için Kuşam
Mağazasına gidip neler satıldığına bakmak istiyor. Bu nedenle Ece ve Doruk Kuşam
Mağazasına gidip ceketlere bakıyorlar. Ancak buradakileri Giyim Mağazasındaki kadar şık
bulmuyorlar. Bu nedenle Doruk isten çıktıktan sonra Giyim Mağazasına gidip ceket almaya
karar veriyor.
Hatırlatıcı Soru 1: Doruk ceketi nereden almaya karar verdi?
Hatırlatıcı Soru 2: Ne zaman?
Doruk ve Ece 5:15 ‘te Doruk’un bürosunda Giyim Mağazasına gitmek için buluşmaya karar
veriyorlar.
111
Hatırlatıcı Soru 3: Doruk ve Ece nerede buluşmaya karar veriyorlar?
Hatırlatıcı Soru 4: Nereye gitmeye karar veriyorlar?
O öğleden sonra saat 5:00’te Doruk Giyim Mağazasını arayarak alacağı ceketin kendi
bedenine göre olan numarasından hala kalıp kalmadığından emin olmak istiyor. Ancak son
kalanın da satıldığını ve yeni malların ne zaman geleceğini bilmediklerini söylüyorlar.
Hatırlatıcı Soru 5: Doruk Giyim Mağazasında istediği malın kalmadığını biliyor mu?
Hatırlatıcı Soru 6: Ece Doruk’un Giyim Mağazasına telefon ettiğini biliyor mu?
5:20’de Ece hala Doruk’un bürosuna gelmemiştir. Bu nedenle Doruk dükkanlar kapanmadan
ceketi almaya tek başına gitmesinin daha iyi olacağına karar verir. 5:25 ‘te Ece Doruk’un
bürosuna gelir. Geç kalmıştır,çünkü yolunun üzerindeki Giyim Mağazasına uğramış ve
Doruk’un beğendiği ceketten kalmadığını öğrenmiştir.
Hatırlatıcı Soru 7: Ece Giyim Mağazasında ceketin kalmadığını biliyor mu?
Sekreter Ece’ye Doruk’un ceket almak için az önce çıktığını söyler.
1.
2.
3.
4.
Test Sorusu: Ece Doruk’un ceket almaya nereye gittiğini düşünür?
Doğrulama Sorusu: Neden?
Gerçeklik Sorusu: Doruk aslında ceket almaya nereye gitmiştir?
Belek Sorusu: Doruk’un en beğendiği ceketin olduğu dükkân hangisidir?
İmayı Anlama Testi
Birinci hikâye
-
Ayşe duş almak için banyoya gider. Annesi az önce banyo yapmıştır. Ayşe
banyonun kirli olduğunu fark eder. Annesine seslenir: “temizlik malzemelerini
bulamadın mı?”
1. Ayşe böyle derken aslında ne kastediyor / demek istiyor? (denek cevap veremez
veya yanlış cevap verirse)
-
Ayşe sözüne devam eder: “bazen çok tembel oluyorsun, Anne”
2. Ayşe annesinin ne yapmasını istiyor?
İkinci hikaye
-Mehmet annesi ile markete gider. Gofret, çukulataların olduğu rafların önüne
geldiklerinde Mehmet “Ufff, bu gofretler de çok güzel görünüyor” der
1. Mehmet böyle derken esasında ne kastediyor / demek istiyor? (denek cevap
veremez veya yanlış cevap verirse)
112
- Mehmet sözüne devam eder: “Anne, karnım aç”
2. Mehmet annesinin ne yapmasını istiyor?
Pot Kırmayı Fark etme Testi
Birinci Hikaye
Ayten, yeni evlenmiştir. Görümcesine, kendisine gelen düğün hediyelerini göstermektedir.
Hediyelerden birini de görümcesi getirmiştir, ama Ayten, görümcesinin getirdiği hediyenin
hangisi olduğunu bilmez. Görümcesinin hediyesine sıra geldiğinde der ki: “Birinin bana
böyle abuk sabuk bir düğün hediyesi almış olduğuna inanabiliyor musun?”
1.
2.
3.
4.
5.
6.
Ayten görümcesine neyi gösterdi? (Kontrol)
Bu hikâyede biri söylenmemesi gereken bir şey söyledi mi? (faux pas)
Söylenmemesi gereken bir şey söyleyen kimdi? (faux pas)
Bunu neden söylememeliydi? (faux pas)
Bunu nasıl oldu da söyledi? (faux pas)
Bunu işiten görümcesi ne hissetmiş olabilir? (faux pas)
İkinci Hikaye
Ayşe kuzeni Ali için elmalı çörek yapar. Akşam geldiğinde Ayşe Ali’ye “Sana çörek
yaptım” der, Ali “bayılırım çöreğe, tabi elmalı olanlar hariç” diye yanıt verir.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
Ayşe ne pişirmişti? (Kontrol)
Bu hikâyede biri söylememesi gereken bir şey söyledi mi? (faux pas)
Söylenmemesi gereken bir şey söyleyen kimdi? (faux pas)
Bunu neden söylememeliydi? (faux pas)
Bunu nasıl oldu da söyledi? (faux pas)
Bunu işiten Ayşe ne hissetmiş olabilir? (faux pas)
113
EK-10
SÖZEL KELİME AKICILIĞI TESTİ-KONTROLLÜ KELİME ÇAĞRIŞIM
TESTİ
Hastanın Adı-Soyadı:
Eğitimi:
Tarih:
K
A
114
S
EK-11
BIRCHWOOD İÇGÖRÜ ÖLÇEĞİ
Lütfen aşağıdaki ifadeleri dikkatle okuyup size en uygun gelen seçeneği işaretleyiniz.
Doğru
1. Hastalık belirtilerinin bazıları kendi zihnimin
ürünü
2. Akıl sağlığım yerinde.
3 İlaca ihtiyacım yok.
4. Hastanede yatmam gerekliydi.
5. Doktor bana ilaç vererek doğru bir iş yapıyor.
6. Bir doktor veya psikiyatriste görünmeye
ihtiyacım yok.
7. Biri benim sinir hastalığım ya da akıl
hastalığım olduğunu söylese, bu doğrudur.
8. Yaşadığım olağan dışı şeylerin hiçbiri bir
hastalığa bağlı değil.
115
Yanlış
Emin
değilim
EK-12
TEDAVİYE UYUM
-
Önerilen ilaçlara, çağırıldığınız kontrollere ne oranda uyabiliyorsunuz?
-
Yarıdan az mı çok mu?
-
Hemen hepsine uyabiliyor musunuz?
1. Tedaviye Uyum Tam: verilen ilaçları hemen hep tam önerildiği gibi kullanıyor
(uyum oranı >%90), kontrollere düzenli geliyor
2. Tedaviye Uyum İyi: verilen ilaçları çoğunlukla önerildiği gibi kullanıyor (uyum
oranı %50-90), kontrollere çoğunlukla düzenli geliyor
3. Tedaviye Uyum Kötü: verilen ilaçları çoğunlukla önerildiği gibi kullanmıyor
(tedaviye uyum oranı <%50), kontrollerin çoğuna gelmiyor
4. Tedavi Reddi: Zorlanmadığı veya kandırılmadığı sürece ilaç kullanmıyor, kontrole
gelmiyor
116
EK-13
SOSYAL VE MESLEKİ İŞLEVSELLİĞİN DEĞERLENDİRİLMESİ (SOFAS)
ÖLÇEĞİ
Sosyal ve mesleki işlevselliği “mükemmel”den “belirgin bozukluk” arasında değişen bir
çizgi üzerinde değerlendirin. İşlevsellikte hem fiziksel kısıtlılıkların hem de ruhsal
hastalıkların sonucu olan bozuklukları değerlendirmeye katın. Bozukluk sayılabilecek
durumun fiziksel veya ruhsal hastalığın doğrudan sonucu olması gerekir; imkan yokluğu
veya diğer çevresel sınırlamaları değerlendirmeye katmayın
PUAN
100
:
91
90
:
81
80
:
71
70
:
61
60
:
51
50
:
41
40
:
:
31
30
:
21
20
:
11
10
:
1
Uygun düştüğünde ara puanları da kullanınız, örn: 45, 68, 72
Çok çeşitli etkinlik alanlarında üst düzeyde işlevsellik,
Bütün alanlarda işlevselliğin iyi olması. Mesleki ve sosyal alanlarda etkili.
Toplumsal mesleki ya da akademik işlevsellikte hafif bir bozulmadan daha
ileri bir durum yoktur (örn: seyrek kişiler arası çatışmalar veya geçici süre
okuldan geri kalma).
Toplumsal, mesleki veya akademik işlevsellikte bir takım zorlukların olması.
Ancak genelde oldukça iyi biçimde işlevselliğini sürdürür, anlamlı kişiler arası
ilişkileri vardır.
Toplumsal, mesleki ya da akademik işlevsellikte orta derecede bir zorluğu
vardır (örn:az sayıda arkadaşı vardır, çalışma arkadaşları ile çatışmaları vardır).
Toplumsal mesleki ya da okuldaki işlevsellikte ciddi bozukluk vardır (örn: hiç
arkadaşı yoktur, işini koruyamaz).
İş/okul, aile ilişkileri, yargılama, düşünme ya da duygudurum gibi birçok
alanda temel birtakım bozukluklar vardır (örn: depresyondaki bir kişi
arkadaşlarından kaçar, ailesini ihmal eder, çalışamaz; çocuk yaşta olan bir kişi
kendinden daha küçükleri döver, evde hep karşı gelir ve okulda başarısızdır).
Hemen hemen bütün alanlarda işlevselliği bozuktur (örn:bütün gün yataktan
çıkmaz; işi, evi ya da arkadaşları yoktur).
Ara sıra kişisel bakımın en temel gereklerini bile yerine getiremez ve bağımsız
iş görmesi mümkün değildir.
Kişisel bakımın en temel gereklerini hiçbir zaman yerine getiremez; kendisine
veya diğerlerine zarar vermeden veya belirgin dış destek olmadan (hemşire
veya yakınının bakımı) iş göremez
117
EK 14
YOUNG MANİ DERECELENDİRME ÖLÇEĞİ
YÜKSELMİŞ DUYGUDURUM
- Son
hafta
içinde
kendinizi
nasıl
hissediyordunuz? Moraliniz hayattan zevk
almanız, neşe ve keyfiniz nasıldı? Bunu ne
sıklıkla hissettiniz?
- Böyle hissettiğiniz için neler yaptınız?
- Son 1 hafta içinde geleceğinizi nasıl
görüyordunuz? İyimser mi kötümser miydiniz?
Böyle hissetmeniz için bazı nedenler var
mıydı?
- Gelecek için ne gibi planlar, projeler yaptınız?
- Son bir hafta içinde kendinize güveniniz
nasıldı? Kendinize çok güveniyor muydunuz?
- Kendinizden çok memnun, hoşnut muydunuz?
- Kendiniz böyle hissettiğiniz için neler yaptınız?
- Son 1 hafta içinde kendinizi ne kadar iyi
hissediyordunuz? Fazla, hatta biraz aşırı
hissettiğiniz zamanlar oldu mu?
- Peki hiç böyle uçar gibi dünyanın
tepesindeymişsiniz gibi hissettiğiniz oldu mu?
- Son 1 hafta içinde genelde komik
bulmayacağınız bazı şeylere güldüğünüz oldu
mu? Başkalarının komik bulmadığı bazı şeylere
ya da bunlar hakkında şaka ve espriler
yaptığınız oldu mu?
- Kahkahalarınızı
ve şakalarınızı
kontrol
edemediğiniz, engelleyemediğinizi hissettiğiniz
oldu mu? Şarkılar söylediniz mi? Dans ettiniz
mi? Ne zaman, nerede? Sizce orada o şekilde
davranmak uygunsuz muydu?
1.
- Son 1 hafta içinde enerjiniz nasıldı?
- Son 1 hafta içinde enerji dolu olduğunuzu
hissettiniz mi? Böyle hissetmeniz için bazı
nedenleriniz var mıydı? Böyle hissettiğiniz için
neler yaptınız?
- Son 1 hafta içinde eğer yavaşlamak,
sakinleşmek
isteseydiniz
kendiniz
sakinleştirmek zor mu olurdu? Bunu denediniz
mi? Sakinleşebildiyseniz bu kendi başınıza mı,
başkaları ya da ilaçlar yardımıyla mı oldu?
- Son 1 hafta içinde sakin kalmakta güçlük
çektiğiniz, huzursuz olduğunuz yerinizde
duramadığınız oldu mu?
- Son 1 hafta içinde her zamankinden daha
hareketli miydiniz? Her zamankinden çok daha
fazla şey yaptınız mı?
2- HAREKET VE ENERJİ ARTIŞI
0= Yok
1= Hafifçe yüksek veya görüşme sırasında
yükselebilen
2= Belirgin yükselme hissi: iyimserlik, kendine
güven; neşelilik hali; içerik ve duruma uygun
3= Yükselmiş içerik ve durumla uygunsuz;
şakacılık.
4= Öforik; yersiz kahkahalar; şarkı söyleme
0= Yok
1= Kendini enerjik hissetme
2= Canlılık, jestlerde artış
3= Aşırı enerji; zaman zaman hiperaktivite;
yatıştırılabilen huzursuzluk
4=Motor eksitasyon; sürekli (yatıştırılamayan)
118
-
-
-
-
-
-
-
-
Son 1 hafta içinde cinsel istek ve ilginiz her
zamankine göre nasıldı? Cinsellik her
zamankinden daha fazla ilginizi çekiyor
muydu? İsteğiniz artmış mıydı?
Son 1 hafta içinde cinsel yaşamınızda daha
önce yapmadığınız ya da sizin için
alışılmamış olan bir davranış yaptınız mı?
Son 1 hafta içinde cinsel düşünceler aklınıza
kendiliğinden geliyor muydu?
Cinselliği hissetmeniz artmış mıydı? Cinsel
aktiviteniz, yani cinselliği davranış ya da
ilişki olarak yaşamanız artmış mıydı?
3- CİNSEL İLGİ
Son 1 hafta içinde günde kaç kez uyku
uyudunuz?
Normalde günde kaç saat uyku uyursunuz?
Peki bu miktar uykuyla kendinizi dinlenmiş
hissediyor muydunuz, yoksa bitkin ve
uykusuz mu?
Son 1 hafta içinde sizce uyku ihtiyacınız
azalmış mıydı? Hiç uyumadığınız bir gece
oldu mu?
Son 1 hafta içinde sizce daha fazla uykuya
gereksiniminiz var mıydı? Yani daha fazla
uyumalıydınız?
4- UYKU
Geçtiğimiz hafta içinde olan bazı şeyler ya da
insanların davranışları canınızı sıktı mı?
Öfkenizi nasıl gösterdiniz?
Öfkelenmeniz ne sıklıktaydı? Bunlardan
biraz söz eder misiniz?
Bu canınızı sıkan şeylerin sizi sinirlendirmesi
sizce her zamankinden daha fazla mıydı?
Yani eskiden olsa bunlara bu kadar
sinirlenmez miydiniz?
5- İRRİTABİLİTE
0= Artma yok
1= Hafif ya da olası artış cinsel konuyar üzerinde
ayrıntılı durma; kişinin artmış cinsel istek ve
ilgisini kendiliğinden belirtmesi
2= Hastalara, tedavi ekibine ya da görüşmeciye
3= Sorulduğunda
kişinin belirgin artış
tanımlaması
4= Cinsel konuları kendiliğinden açma; yönelik
aleni cinsel eylem.
0= Uykuda azalma tanımlamıyor
1= Uyku süresindeki kısalma 1 saatten daha azdır.
2= Uyku süresindeki kısalma 1 saatten daha
fazladır
3= Uyku ihtiyacının azaldığını belirtiyor
4= Uyku ihtiyacı olduğunu inkar ediyor
0= Yok
2= Kendisi arttığını belirtiyor
4= Görüşme sırasında zaman zaman ortaya çıkan
irritabilte; son zamanlarda gittikçe artan öfke
veya kızgınlık atakları
6= Görüşme sırasında sıklıkla irritabl; kısa ve ters
yanıtlar veriyor
8= Düşmanca, işbirliğine girmiyor, görüşme
yapmak olanaksız
-
-
-
Son 1 hafta içinde her zamankinden daha
konuşkan mıydınız? Ok ya da hızlı
konuşuyor muydunuz?
Diğer kişiler söze giremediklerinde, sizin
karşınızda
ağızlarını
açamadıklarından
yakındılar mı?
Peki konuşmaya başlayınca kendinizi
durdurmanın zor olduğunu hissettiğiniz oldu
mu? Yani sürekli konuştuğunuzu farkettiniz
6- KONUŞMA HIZI VE MİKTARI
0= Artma yok
2= Kendini konuşkan hissediyor
4= Ara ara konuşma miktarı ve hızında artma,
gereksiz sözler ve laf kalabalığı
6= Baskılı; durdurulması güç; miktarı ve hızı
119
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
mi?
Peki o zaman çok hızlı konuştuğunuz için,
diğer kişilerin sizi anlamakta zorluk
çektiklerinden şikayet ettikleri oldu mu? Bu
konuda ne söylediler?
Son 1 hafta içinde aklınıza her zamankinden
daha fazla fikir geliyor muydu? Ya da her
zamankinden farklı ve çok parlak fikirler?
Bunlardan biraz söz eder misiniz?
Son 1 hafta içinde düşüncelerinizin netliği
nasıldı?
Zihniniz çok berrak ve net, pırıl pırıl
hissettiniz mi? Nasıl?
Son 1 hafta içinde konsantrasyonunuz
nasıldı?
Çabuk dağılıyor muydu? Nasıl?
Sanki zihniniz çok hızlı çalışıyor gibi miydi?
Nasıl? Sanki düşünceleriniz yaşıyor gibi
geldi mi?
Son 1 hafta içinde aklınıza söyleyeceğiniz
şeyi unutup başka şeyler anlatacak kadar
fazla fikir geldiği oldu mu?
Son 1 hafta içinde bir şey anlatırken,
ayrıntılar içinde kaybolduğunuz oldu mu?
İnsanlar sizin söylediklerinizi takip etmekte
zorlandıklarını söylediler mi?
Son 1 hafta içinde yeni planlar yaptınız ya da
yeni uğraşılara başladınız mı? Bunlardan
biraz söz eder misiniz?
Son 1 hafta içinde özel bir şeyi başardığınız
hissettiniz mi?
Her zamankinden daha becerikli, yetenekli
miydiniz? Bunlardan biraz söz eder misiniz?
Son 1 hafta içinde olayları anlayabilmenizin
her zamankinden çok daha derin olduğu hissi
var mıydı?
Olayların temelindeki gerçekleri çok daha
kolay ve derinden kavrayabildiğiniz hissi?
Bunlardan biraz söz eder misiniz?
Son 1 hafta içinde içinizde dini açıdan bir
aydınlanma, dinsel özel bir his ya da dinsel
bir yaşantı oldu mu?
Son 1 hafta içinde rastlantı gibi görünen bazı
şeyler daha fazla dikkatinizi çekti mi? Yani
bazı şeylerin üst üste rastlantılar şeklinde
olması? Garip şeyler arasında bağlantılar
olduğunu hissetmeniz?
Son 1 hafta içinde kimsenin fark edemediği
bazı şeyleri fark ettiğiniz hissettiniz mi? Bazı
kişilerin sizin hakkınızda konuştu, hatta size
zarar vermek istediklerini hissettiniz mi?
Son 1 hafta içinde başkalarının anlayamadığı
anlamsız bulduğu bazı düşünceleriniz oldu
mu?
Son 1 hafta içinde diğer insanların
algılayamadığı bazı şeyleri algılayabildiniz
artmış konuşma
8=Basınçlı; durdurulamayan, sürekli konuşma
7- DİL-DÜŞÜNCE BOZUKLUĞU
0= Yok
1= Çevresel; hafif çelinebilir; düşünce üretimi
artmış
2= Çelinebilir; amaca yönelememe; sık sık konu
değiştirme; düşüncelerin yarışması
3= Fikir uçuşması; teğetsellik; takibinde zorluk;
uyaklı konuşma; ekolali
4= Dikişsizlik; iletişim olanaksız
8- DÜŞÜNCE İÇERİGİ
0= Normal
2= Kesin olmayan yeni ilgi alanları, planlar
4= Özel projeler; aşırı dini uğraşlar
6= Büyüklük veya paranoid fikirler; alınma
fikirleri
8= Sanrılar, varsanılar
120
mi? Duyamadıkları bazı şeyleri duyabildiniz
mi?
Diğerlerinin
göremediği
şeyleri
görebildiğiniz oldu mu? Başka çeşit bir
olağan dışı algılama?
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Son 1 hafta içinde diğer kişilerle ilişkileriniz
nasıldı? Bazı geçimsizlikler yaşadınız mı?
Son 1 hafta içinde bağırdığınız zamanlar oldu
mu?
Alaycı
olduğunuz?
İnsanları
küçümseyici olduğunuz?
Olması için ısrarla tutturduğunuz istekleriniz
var mıydı?
Son 1 hafta içinde insanlarla münakaşa ya da
kavga ettiğiniz oldu mu? Birisine vurdunuz
mu?
Son 1 hafta içinde bağırıp çağırdığınız etrafa
zarar verdiğiniz olaylar oldu mu? Birşeyleri
fırlattığınız, kırdığınız oldu mu?
9- YIKICI-SALDIRGAN DAVRANIŞ
Son 1 hafta içinde kendinize bakımınızbanyo-giyim-makyaj-tıraş vb. ne kadar iyi
yapabildiniz? Bunda zorlandınız mı?
Son 1 hafta içinde başkalarının giyiminizi,
makyajınızı-takılarınızı abartılı, süslü ya da
kötü ve sizi bakımsız buldukları oldu mu?
Sizce, geçtiğimiz hafta içindeki giyiminizmakyajınız-takılarınız her zamankinden farklı
mıydı? Sizce abartılı ve fazla süslü müydü?
Peki, geçtiğimiz hafta içinde bakımınızı
ihmal ettiğiniz zamanlar oldu mu? Başkaları
giyim ve kendinize bakım konusunda neler
söylediler?
Son 1 hafta içinde seçtiğiniz renkler her
zaman giydiğiniz renkler miydi? Her zaman
pek kullanmadığınız bazı renkleri seçtiğiniz
oldu mu? Örneğin?
Geriye doğru baktığınızda geçtiğimiz hafta
içindeki bazı davranışlarınızın sizin için
alışılmadık şeyler olduğunu düşünüyor
musunuz?
Sizce davranışlarınızda eskiye göre farklı
değişik şeyler var mıydı?
Sizce bu davranışların nedeni neydi?
Bu değişiklikler bir hastalık nedeniylemi oldu
sizce? Yani size göre bir hastalığınız var mı?
10- DIŞ GÖRÜNÜM
0= Yok, işbirliğine yatkın
2= Alaycı, küçümseyici; savunmacı tutum içinde,
zaman zaman sesini yükseltiyor
4= Talepkar; servis içinde tehditkar
6=
Görüşmeciyi tehdit ediyor; bağırıyor;
görüşmeyi sürdürmek güç
8= Saldırgan; yıkıcı; görüşmeyi sürdürmek
olanaksız
0= Durum ve koşullara uygun giyim ve kendine
bakım
1= Hafif derecede dağınıklık
2= Özensiz giyim, saç bakımı ve giyimde orta
derecede dağınıklık; fazla gösterişli giyim
3= Dağınıklık, açık saçık giyim, gösterişli makyaj
4= Darmadağınıklık; aşırı süslü tuhaf giysiler
11- İÇGÖRÜ
0= İçgörüsü var; hasta olduğunu ve tedavi
gerektiğini kabul ediyor
1= Hastalığı olabileceğini düsünüyor
2= Davranışlarında değişiklikler olduğunu kabul
ediyor, ancak hastalığını reddediyor
3= Davranışlarında muhtemel değişiklikler
olduğunu kabul ediyor, ancak hastalığı
reddediyor
4= Herhangi bir davranış değişikliği olduğunu
inkar ediyor
121
EK 15
HAMİLTON DEPRESYON DERECELENDİRME ÖLÇEĞİ
0= YOK
1. DEPRESE DUYGUDURUM
(Keder, umutsuzluk, değersizlik, çaresizlik)
1= ŞÜPHELİ
Hastanın her zamankinden daha çökkün olduğuna
tam olarak emin olunamıyor.
& Son 7 gün içerisinde moraliniz nasıldı?
& Kendinizi çöküntüde veya kötü hissediyor 2= HAFİF
muydunuz?
Hasta bu duygularını sözel olarak kendiliğinden
ifade ediyor. Ağlama eğilimleri var.
& Kederlilik, umutsuzluğunuz var mıydı?
3= ORTA
& Son 7 gün içinde ne kadar süreyle kendinizi
böyle hissettiniz? Hergün? Bütün gün?
Hastanın bu hali yüz mimikleri, duruşu ve
sesinden
açıkça
anlaşılıyor.
Görüşmede
& Hiç ağlıyor muydunuz
ağlayabilir.
4= AĞIR
Hastanın bu duygularını sözlü veya sözsüz olarak
ifade edişi görüşmeye hakim. Hastanın dikkati
başka yöne çekilemiyor.
2.
0= Normal iş etkinlikleri
İŞ VE ETKİNLİKLER
1= Hasta işi ve/veya iş dışı ilgi alanlarıyla ilgili
(Hasta ilk görüşmede hastanede yatmaktaysa 4 yetersiz duygularını ifade eder, motivasyon
puan işaretlenir. Takip görüşmelerinde hastanede eksikliğini belli eder. Bütün bunlara karşın işini
olsa bile bulgularında düzelme varsa diğerleri gibi belirgin bir aksama görülmeden yapabilmektedir.
değerlendirilir)
2= İşine ve iş dışı alanlara karşı belirgin
motivasyon eksikliği vardır. Çalışma kapasitesi
azalmıştır. Eski çalışma hızına ulaşamaz. Bazı
& Son 7 gündür zamanınızı nasıl geçiriyordunuz (iş günler işe gitmez veya işten ayrılmaya çalışır. İş
dışı zamanlarda)?
yerinde veya evde yapılması gereken işlere veya
başka karşı kayıtsızlığı aile ve iş arkadaşları
&Bunları ilgi duyarak mı, yapmak zorunda tarafından belirtilir veya bunları kendisi ifade eder.
olduğunuz için mi yaptınız?
Yatan hastalarda: Tüm gün hastası ise gündüz
hastası konumuna geçebilir durumdadır. Evde
& Eskiden yapıpta şu anda yapmayı bıraktığınız veya hastanede günlük etkinliklere 3-4 saat
şeyler var mı?
katılmaktadır.
& Hevesle beklediğiniz herhangi bir şey var mı?
(TAKİPTE: İlginiz eski normal haline döndü mü?)
3= Hastanın işine ayırdığı zaman ileri derecede
azalmış, verimi belirgin derecede düşmüştür.
Çalışamayacağı
için
rapor
verilmesi
gerekmektedir. Yatan hastalar servis etkinliklerine
3 saatten az katılmaktadır.
4= Hastalığından dolayı kesinlikle çalışamaz
durumdadır. Hastanede yatan hastalar servis
işlerini yardımsız yapamaz ya da yapsa bile bunlar
dışında etkinliği yoktur.
122
3.
GENİTAL BELİRTİLER (CİNSEL İLGİ)
(bu konuda bilgi alınamazsa 0 işaretlenmelidir.
Adet düzensizlikleri burada belirtilmelidir ve 2 0= Cinsel ilgi herzamanki gibi
işaretlenir.)
1= Şüpheli veya hafif azalmış cinsel ilgi ve zevk
(Örneğin libido kaybı, menstruel bozukluk gibi)
2= Cinsel ilgide açık azalma
& Son 7 gün içerisinde cinsel isteğiniz nasıldı?
(Cinsel ilişkide bulunup bulunmadığınızı değil,
cinsel isteğinizi soruyorum, bu konuyu ne kadar Erkeklerde sıklıkla fonksiyonel impotans,
kadınlarda uyarılma eksikliği veya açık iğrenme
düşünüyorsunuz?)
duguları, adet düzensizlikleri
& Cinsel isteğinizde bir değişiklik oldu mu?
(Çökkün olmadığınız döneme göre)
&Cinsellik sıkça düşündüğünüz bir konu mu?
Hayır ise: Bu sizin için farklı bir durum mu?
4.
SOMATİK
(GASTROİNTESTİNAL)
BELİRTİLER
0= YOK
Anksiyetenin GIS belirtileri örneğin midesinde
kelebekler
pır
pır
etmektedir
vb.
Hipokondriyaklık başlığı altında ele alınması
gereken nihilistik sanrılardan örn. Barsaklarında 1= ŞÜPHELİ
haftalardır hareket yok-ayırt edilmelidir. Aşırı
yemek yemek ankseyete bulgusudur.
İştahsız, kendi kendine yemek
& Son 7 gün içinde iştahınız nasıldı? (Her
yediklerinde tat yok, bazan kabız.
zamanki iştahınızla karşılaştırdığınızda nasıl?)
yiyor,
ama
& Yemek için kendinizi zorlamak zorunda
kaldınız mı?
2= VAR
& Çevrenizdeki insanlar yemeniz için ısrar etmek
zorunda kaldı mı?
Yemek alımı azalmış. Hastanın yemek yemesi için
teşvik edilmesi gerekiyor. Kural olarak kabız.
Laksatif gereksinimi duyuyor, ancak bundan fayda
görmüyor.
5. ERKEN UYKUSUZLUK
(UYKUYA DALMA GÜÇLÜĞÜ)
0= YOK
& Geçtiğimiz hafta boyunca uykunuz nasıldı?
1= ŞÜPHELİ
& Geceleri uykuya dalmakta güçlük çektiniz mi?
Hasta, son üç geceden en az birinde uykuya
(Yatağa yattıktan sonra, uykuya dalmanız ne dalmadan önceki yarım saat, yatakta uyanık
kalmıştır.
kadar süre alıyordu?)
& Son 7 gün içinde kaç gece uykuya dalmakta
2= VAR
123
Hasta, son üç gece yatakta yarım saatten fazla
uyanık kalmıştır.
güçlük çektiniz?
6. ORTA UYKUSUZLUK
(UYKUYU SÜRDÜRME GÜÇLÜĞÜ)
0= YOK
(Hasta gece yarısı ile saat 05.00 arasında bir veya 1= ŞÜPHELİ
birden fazla uyanıyor mu? Eğer idrar yapmak
içinse ve ardından hemen uykuya dalıyorsa 0 Hasta son 3 gecede 1 veya 2 kere gece boyu
uykusuzluktan, huzursuzluktan yakınır.
işaretlenir.)
& Son 7 gün boyunca gece yarısı uyanıyor
2= VAR
muydunuz?
Her gece en az bir kere uyanırsa veya son üç
geceden herhangi birinde tuvalet gereksinimi
& Kalkınca ne yaparsınız? (Sadece banyoya dışında yataktan kalkarsa.
tuvalete mi gidersiniz?)
EVET ise; Yataktan kalkıyor musunuz?
& Peki yatağa döndüğünüzde hemen uyuyabiliyor
musunuz?
& Bazı geceler uykunuzun rahatsız veya huzursuz
olduğunu hissettiniz mi?
7. GEÇ UYKUSUZLUK (ERKEN UYANMA)
(Hasta planladığından ya da koşullarının 0= YOK
gerektirdiğinden 1 saat önce veya daha erken
1= ŞÜPHELİ
uyanır.)
& Son 7 gün içerisinde sabahları en geç olarak ne
Uyanır ama tekrar uykuya dalar
zaman uyanıyordunuz?
& ERKEN ise; Saatin alarmıyla mı yoksa kendi
kendinize mi uyanıyordunuz?
2= VAR
& Genellikle ne zaman uyanırsınız (Yani, bu
Sürekli erken uyanır ve bir daha uyuyamaz
çökkün durumunuz ortaya çıkmadan önce)?
8- GENEL BEDENSEL BELİRTİLER
(Yorgunluk, bitkinlik, enerji kaybı gibi duygular, 0= YOK
Genel kas ağrıları)
1= ŞÜPHELİ
& Son 7 gün içerisinde gücünüz-kuvvetiniz
Çok hafif kas yorgunluğu ve diğer bendensel
nasıldı?
rahatsızlıklar
& Her zaman yoğun muydunuz?
2= VAR
& Bu hafta hiç sırt ağrınız, başağrısı ya da adale
Açıkça veya sürekli yorgunluk, bitkinlik, herhangi
ağrınız oldu mu?
bir kesin yakınma
& Bu hafta kol ve bacaklarınızda, sırtınızda veya
başınızda herhangi bir ağırlık hissettiniz mi?
124
9- SUÇLULUK DUYGULARI
0= YOK
& Son 7 gün içerisinde özellikle, bazı şeyleri
yanlış yaptığınız veya insanları hayal kırıklığına
uğrattığınızı hissederek kendinizi eleştiriyor
muydunuz?
EVET ise; Bu düşünceleriniz nelerdi?
1= ŞÜPHELİ
Hastalığı sırasında ailesine yük olduğunu, ailesini
ve arkadaşlarını hayal kırıklığına uğrattığını
ve/veya onları ihmal ettiğini düşünüyor.
& Yaptığınız ya da yapmadığınız herhangi bir şey 2= HAFİF
için suçluluk hissediyor muydunuz?
Hastalığı öncesinde olay ve durumlarla ilgili
& Bu rahatsızlığı (çöküntüyü) bir şekilde kendi suçluluk duyguları var. Örneğin geçmişteki küçük
ihmalkarlıkları veya hataları, görevini yapmamış
başınıza kendinizin getirdiğini düşündünüz mü?
olma duygusu, başkalarına zarar verdiği düşünesi.
& Hasta olmakla cezalandırılıyormuş gibi
3= ORTA
hissediyor musunuz?
Hastalığı yüzünden çektikleri kendisine verilmiş
bir cezadır. Hasta bu duygusunun temelsiz
olduğunu farkedebildiği sürece 3 işaretlenmelidir.
4= AĞIR
Suçlulukla ilgili varsanılar. Suçluluk duyguları
yerleşmiştir ve her türlü karşı görüşe direnir. Hatta
suçlayan, tehdit eden sesler işitebilir veya benzeri
temalarda görsel varsanılar tanımlayabilir.
10. İNTİHAR
8İlk puanlamada herhangi bir intihar griişimi 4 0= YOK
puan
olarak
değerlendirilmelidir.
İzleme
1= ŞÜPHELİ
değerlendirmelerinde bu dikkate alınmaz.)
Hayatın yaşamaya değmediğini düşünür ama
& Geçen hafta içerisinde hiç hayatın yaşamaya ölsem isteğiyle ilgili bir düşüncesi yoktur.
değer olmadığı şeklinde düşünceleriniz oldu mu?
2= HAFİF
&Geçen hafta içerisinde ölsem daha iyi diye
Ölüm isteğinden söz eder, ancak kendisini
düşündüğünüz oldu mu?
öldürmekle ilgili planları yoktur.
& Peki ya kendinize zarar verme veya hatta
3= ORTA
kendinizi öldürmeyle ilgili bir planınız oldu mu
EVET ise; Neler düşündünüz?
İntihar düşünceleri, planları, intihara yönelik
hareketler. Hastanın intihar etme olasılığı vardır.
& Gerçekten kendinize zarar verecek bir şey
4= AĞIR
yaptınız mı?
Hasta önceki günlerde intihar girişiminde
bulunmuştur. Herhangi bir intihar girişimi, ani bir
kararı takip etse de 4 işaretlenmelidir.
125
11. RUHSAL ANKSİYETE
0= YOK
(Gerginlik, tedirginlik, güvensizlik duyguları, 1= ŞÜPHELİ
nedensiz korku, kaygı, tasalanma, irritabilite)
Hastanın her zamanki halinden daha gergin,
& Son 7 gün içerisinde kendinizi özellikle gergin güvensiz olduğu şüpheli.
veya sinirli hissediyor muydunuz?
2= HAFİF
& Normalde kaygılanmayacağınız önemsiz küçük
şeyler için çok fazla kaygılandınız mı? Bunlar Hasta anksiyetesini açık bir şekilde anlatıyor ve
bunu kontrol etmekteki güçlüğünü ifade ediyor.
günlük hayatınızı etkiledi mi?
Ancak kaygıları önemsiz konulardadır ve günlük
hayatı etkilemez.
EVET ise; Örneğin ne gibi?
3= ORTA
Hasta önemli konularda olabilecek kötü olaylar
konusunda kaygı duymaktadır. Zaman zaman
anksiyetesini kontrol edemez ve paniğe kapılır.
Günlük hayatı etkilemektedir. Yüz ifadesinden
endişesi gözlenir.
4= AĞIR
Hasta daha sorulmadan korkularını anlatır. Bunlar
sık sık gelmekte ve hastanın günlük hayatını
belirgin biçimde etkilenmektedir.
12. BEDENSEL ANKSİYETE
Anksiyetenin fizloyojik eşlik edenleri, örneğin: 0= YOK
Gastrointestinal: Ağız kuruluğu, gaz, hazımsızlık,
1= ŞÜPHELİ
ishal, kramplar, geğirme.
Kardiyovasküler: Kalp çarpıntısı, başağrıları
Hasta ara ara sindirim sistemi ile ilgili yandaki
Solunum: Aşırı nefes alma, iç çekme, sık sık belirtiler, terleme ve titreme gibi hafif belirtileri
farketmektedir. Ancak bunları çok açık şekilde
idrara çıkma, terleme
tanımlanmaz.
2= HAFİF
Son 7 gün içerisinde aşağıdaki bedensel
belirtilerden herhangi biri var mıydı? (Listeyi oku, Belirtiler hasta tarafından açık bir şekilde
tanımlanmaktadır. Zaman zaman olmaktadır.
herbirinden sonra cevap için durakla)
Günlük yaşamı engellenmez.
& Geçen hafta bu şeyler sizi ne kadar rahatsız
ediyordu? (Ne kadar kötüydü, ne kadar zaman ve 3= ORTA
ne sıklıkta bunlar vardı?)
Belirgindir ve hastada ciddi endişe yaratır. Zaman
NOT: Açık bir şekilde ilaca bağlı ise-örneğin zaman günlük yaşamı etkiler.
imipramine
bağlı
ağız
kuruluğu4= AĞIR
derecelendirmeyiniz.
Anksiyetenin bir çok fizyolojik belirtisini bir arada
tarif eder. Bunlar kalıcıdır ve hastanın günlük
yaşamını belirgin biçimde etkilemektedir.
126
13. HİPOKONDRİYAZİS
0= YOK
(Bedensel hastalık yokluğunda vücut belirtileriyle 1= ŞÜPHELİ
kuruntulanma. Hipokondriyak kişilik eğilimleri
Vücut belirtileri ve işlevleri ile normalden biraz
ayrı tutulmalıdır.)
daha fazla ilgili
2= HAFİF
&Son 7 gün içerisinde, düşünceleriniz ne kadar
vücut sağlığınız veya vücudunuzun nasıl çalıştığı Fizik sağlığı konusunda açık kaygılar var. Sürekli
üzerine toplanmıştı? (Normal düşüncenize kıyasla) sağlığı ile ilgileniyor.
&Bedensel olarak kendinizi nasıl hissettiğiniz 3= ORTA
konusunda çok şikayet eder misiniz?
Hasta bütün belirtilerini açıklayacak bir hastalığı
& Aslında kendi başınıza yapabileceğiniz şeyler olduğuna inanmaktadır (beyin tümörü, kanser vb.)
Hasta böyle bir hastalığı olmadığına kısa bir süre
için başkalarından yardım istediniz mi?
için ikna edilebilir.
EVET ise; Örneğin ne gibi? Bu ne sıklıkla oldu?
4= AĞIR
Kuruntulanması paranoid boyutlara ulaşmıştır.
Hipokondriyaksanrıları açıkça nihilistik bir
karakter taşır (içi çürümektedir, barsakları
tıkanmıştır vb). Hasta ikna edilemez.
14. İÇGÖRÜ (İÇGÖRÜ KAYBI)
GÖZLEM ESASTIR
& Hastalığınız nasıl değerlendiriyorsunuz?
& Hastalığınızı neye bağlıyorsunuz?
0= Hasta depresif belirtilerin varlığını veya bir
sinir hastalığı olduğunu kabul eder.
1= Hasta olduğunu kabul eder ancak bunu ilgisiz
başka şeylere (kötü hava, iklim, aşırı çalışma gibi)
bağlar.
2= Hasta olduğunu kabul etmez. Sanrıları olan
hastalar,
tanım
olarak
içgörülerini
kaybetmiştirlerdir.
15. RETARDASYON
0= Normal konuşma ve motor etkinlik. Buna eşlik
eden yüz mimikleri.
(Düşünce ve konuşmada yavaşlama, hareketlerde
azalma, dikkatini toplayamama, mimiklerinde 1= Konuşma hızı hafif veya şüpheli olarak
konuşmaya eşlik eden el-kol hareketlerinde yavaşlamış olabilir.
azalma.)
2= Konuşma hızı belirgin olarak yavaşlamıştır.
Duraklamalar vardır. Yüz mimikleri azalmıştır.
GÖRÜŞME
SIRASINDAKİ
GÖZLEME
3= Görüşme kısa yanıtlar, uzun duraklamalar
DAYANARAK DERECELENDİRİN
nedeniyle açık bir şekilde uzamakta, zor
tamamlanmaktadır. Bütün hareketler ileri derecede
yavaşlamıştır.
& Konuşmanız her zamanki hızında mı?
4= Görüşme tamamlanamaz. Stupor.
127
16. AJİTASYON (ZAYIFLAMA)
0= YOK
1= ŞÜPHELİ
GÖRÜŞME
SIRASINDAKİ
GÖZLEME Belli belirsiz bir huzursuzluk vardır. Konuşurken
DAYANARAK DERECELENDİRİN.
oturuş şeklini değiştirmek, başını kaşımak gibi.
2= HAFİF
Elleriyle oynar, otururken sürekli pozisyon
değiştirir. Yatan hastalarda huzursuzluk gözlenir,
ara ara koridorda tur atarlar.
3= ORTA
hasta görüşme süresince oturamaz. Yatan hastalar
sürekli koridorda dolaşır.
4= AĞIR
Sürekli hareket halinde, elbisesini çekiştiriyor,
saçlarını yoluyor vb. Görüşmeyi sürdürmek zor.
17. KİLO KAYBI (ZAYIFLAMA)
(Mümkün olduğunca nesnel bilgi almaya
çalışmalı, bu yapılamazsa tahminde tutucu
davranarak mümkün olan en düşük puan
işaretlenmelidir. Hastanın giysilerinin bollaşması
sorulabilir. Hasta zayıflama diyeti yapıyorsa, daha
önce yaptığı diyetlerin sonuçları araştırılmalıdır.
Bazı hastalar aşırı yemek yedikleri için kilo alırlar;
0 işaretlenmeli ve sonraki değerlendirmeler için
not edilmelidir.)
0= Kilo kaybı yok
1= İlk değerlendirmede 1-2.5 kg kayıp. Takip
değerlendirmelerinde haftada 0.5 kg kayıp
2= İlk değerlendirmede 3 kg’dan fazla kayıp.
Takip değerlendirmesinde haftada 1 kg veya daha
fazla kayıp.
& Bu çöküntü başladığından beri kilo kaybettiniz
mi?
EVET ise; Ne kadar?
EMİN DEĞİL ise; & Giyeceklerinizin size bol
gelmeye başladığını düşündünüz mü?
TAKİPTE: Hiç geri kilo aldınız mı?
128
EK-16
POZİTİF VE NEGATİF SENDROM ÖLÇEĞİ (PANNS)
POZİTİF BELİRTİLER ÖLÇEĞİ (P):
P1. SANRILAR:
Temeli olmayan, gerçekdışı, alışılmamış ve garip inançlardır. Değerlendirmede temel
alınacak veriler, görüşmede hastanın kendisinin ifade ettiği düşüncelerin içeriği ve bu
düşüncelerin tedavi ekibi veya ailenin aktardığı üzere, sosyal ilişkiler ve davranış üzerindeki
etkisidir.
1 YOK: Tanımla ilgili bir özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Netleşmemiş, müphem ve kuvvetle bağlanılmamış bir veya iki sanrı vardır.
Sanrılar düşünmeyi, sosyal ilişkiler veya davranışı etkilemez.
4 ORTA: Zayıf yapılanmış, sabit olmayan, çok sayıda ve biçim değiştiren sanrılar vardır
veya birkaç tane tam oluşmuş ve düşünmeyi, sosyal ilişkiler veya davranışı arasıra etkileyen
sanrılar vardır.
5 ORTA/AĞIR: Kuvvetle bağlanılmış, çok sayıda sanrı vardır ve arasıra düşünmeyi, sosyal
ilişkileri veya davranışı etkilemektedir.
6 AĞIR: Billurlaşmış, muhtemelen iyi düzenlenmiş, kuvvetle inanılmış ve düşünmeyi,
sosyal ilişkileri ve davranışı açıkça etkileyen sanrılar kümesi vardır.
7 ÇOK AĞIR: Çok iyi düzenlenmiş veya çok sayıda olan ve hastanın yaşamını önemli
derecede etkileyen sanrılar kümesi vardır. Bu durum, hasta veya yakınlarının güvenliğini de
etkileyebilecek düzeyde, sorumsuz ve uygunsuz davranışlara sıklıkla neden olabilmektedir.
P2. DÜŞÜNCE DAĞINIKLIĞI:
Hedefe yönelik işleyişin bozulduğu dağınık düşünce süreci ile karakterizedir; ör:çevresellik,
teğetsellik, çağrışımlarda kopukluk, sonuca bağlanamama, belirgin anlamsızlık veya düşünce
blokları. Değerlendirmede temel alınacak veri görüşmede gözlenen bilişsel-sözel süreçtir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Düşünce çevresel, teğetsel veya mantık dışıdır. Düşünceleri hedefe
yönlendirmede bir miktar güçlük vardır ve baskı altında çağrışımlarda kopukluk gözlenebilir.
4 ORTA: Konuşmalar kısa ve iyi yapılanmış olduğunda düşünceler toparlanabilmektedir,
ancak daha karmaşık konuşmalar olduğunda veya hafif baskı altında çağrışımlarda gevşeme,
konudan uzaklaşma olabilmektedir.
5 ORTA/AĞIR: Baskı altında olunmadığında bile sıklıkla konu dışı konuşma, konular
arasındaki ilişkileri kuramama veya çağrışımlarda kopukluk ile kendini gösteren biçimde
düşünce toparlamada güçlük vardır.
6 AĞIR: Düşünmede, sürekli olarak belirgin derecede konu dışına çıkma ve düşünce
sürecinde bozulmaya yol açacak şekilde, ciddi ölçüde sapma ve tutarsızlık vardır.
7 ÇOK AĞIR: Düşünceler hastanın anlaşılmaz olmasına yol açacak düzeyde bozulmuştur.
Çağrışımlardaki belirgin kopukluk hiçbir şekilde iletişim kurulamamasına neden olmaktadır
(ör:kelime salatası veya mutizm).
P3. VARSANILAR:
Dış uyaranlarla oluşturulmayan algıların varlığının sözel olarak bildirilmesi veya
davranışlarla ortaya konmasıdır. Bu algılar işitme, görme, koku varsanıları veya bedensel
129
varsanılar olabilir. Değerlendirmede temel alınacak veriler, tedavi ekibinin veya ailenin
bildirdiği davranışların yanısıra görüşme sırasında hastanın bu algıları sözel olarak ifade
etmesi ve bu algılara göre davrandığının gözlenmesidir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Bir veya iki tane açık ancak sık olmayan varsanı vardır veya düşünce veya
davranışta bozulmaya neden olmayan birkaç tane müphem, anormal algı sözkonusudur.
4 ORTA: Varsanılar sürekli olmamakla beraber sıklıkla vardır, ancak hastanın düşünme ve
davranışları çok hafif düzeyde etkilenmektedir.
5 ORTA/AĞIR: Varsanılar sıktır ve değişik varsanılar (işitme, görme, koku vb.) birarada
olabilir. Bu varsanılar düşünceyi bozmakta ve/veya davranışı etkilemektedir. Hasta bu
yaşantıları sanrılarla yorumlayabilir, bunlara duygusal ve bazen de sözel olarak yanıt
verebilir.
6 AĞIR: Varsanılar hemen hemen süreklidir, düşünce ve davranışta belirgin bozulma
yapacak düzeydedir. Hasta bunları gerçek algılar olarak değerlendirmektedir ve bu algılara
verdiği duygusal ve sözel yanıtların sık olması hastanın işlevselliğini bozmaktadır.
7 ÇOK AĞIR: Hastanın zihni tamamen düşünce ve davranışlara hakim olan varsanılarla
meşguldür. Varsanılara değiştirilemeyen sanrılı yorumlar eşlik etmekte ve bu algılar emir
veren seslere uymayı da içerebilecek şekilde sözel ve davranışsal tepkilere yol açmaktadır.
P4. TAŞKINLIK:
Hareketler ve davranışlarda hızlanma, çevresel uyaranlara karşı olan tepkilerde artma (aşırı
uyarılmışlık) ve duygudurumda hızlı değişmeler (oynaklık) ile kendini gösteren aşırı
hareketlilik durumudur. Değerlendirmede temel alınacak veriler, görüşmede gözlenen ve
tedavi ekibi veya ailenin bildirdiği davranışlardır.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Görüşme boyunca hafif ajitasyon, artmış uyanıklılık veya hafif düzeyde çevresel
uyaranlara karşı olan tepkilerde artış göstermeye meyillidir, ancak belirgin taşkınlık nöbetleri
veya duygudurum oynaklığı yoktur. Konuşma hafif basınçlı olabilir.
4 ORTA: Görüşme boyunca ajitasyon veya aşırı uyarılmışlık belirgindir ve konuşmayı,
genel hareket halini etkilemektedir veya seyrek olarak ani taşkınlık halleri oluşmaktadır.
5 ORTA/AĞIR: Hastada birkaç dakikadan fazla yerinde oturmasına engel olacak düzeyde
belirgin aşırı hareketlilik veya sıkça olan hareketlilik halleri gözlenir.
6 AĞIR: Görüşmede dikkati bozan ve yeme, uyuma gibi kişisel işlevleri belli bir derecede
etkileyen belirgin düzeyde taşkınlık gözlenmektedir.
7 ÇOK AĞIR: Belirgin düzeyde taşkınlık, yeme ve uyumayı ciddi ölçüde etkilemekte ve
kişiler arası ilişki kurmayı imkansız hale getirmektedir. Konuşmada ve beden
hareketlerindeki hızlanma hastanın anlaşılmaz olmasına ve bitkin hale düşmesine neden
olmaktadır.
P5. BÜYÜKLÜK DUYGULARI:
Olağanüstü yeteneklere, servete, bilgiye, üne, güce ve ahlaki değerlere sahip olma gibi
abartılmış şekilde kendini algılama ve gerçekdışı üstünlük duygusudur. Değerlendirmede
temel alınacak veriler, görüşme sırasında ifade edilen düşünceler ve tedavi ekibi veya ailenin
bildirdiği üzere bu düşüncelerin davranışlar üzerindeki etkisidir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
130
3 HAFİF: Belirgin büyüklük sanrıları olmamakla birlikte hafif kabarma veya kendini övme
vardır.
4 ORTA: Gerçek dışı ve kesin bir biçimde kendini diğer insanlardan üstün hissetmektedir.
Özel bir konuma veya özel yeteneklere sahip olma biçiminde tam oluşmamış sanrılar olsa da
bunlar doğrultusunda davranılmamaktadır.
5 ORTA/AĞIR: Özel yeteneklere, konuma veya güce sahip olmayla ilgili belirgin sanrılar
belirtilmekte ve tutumu etkilemektedir, ancak davranışı etkilememektedir.
6 AĞIR: Bir özellikten daha fazlasını kapsayan (servet, bilgi, ün vb.) alanlarla ilgili belirgin
üstünlük sanrıları belirtilmekte ve ilişkileri etkilemekte, bunlar doğrultusunda
davranılabilmektedir.
7 ÇOK AĞIR: Acayip özellikler gösterebilen, üstün yetenek, bilgi, ün, güç ve/veya ahlaki
değerlerle ilgili çok sayıda sanrılar düşünmeye, ilişkilere ve davranışa hakim durumdadır.
P6. ŞÜPHECİLİK/KÖTÜLÜK GÖRME:
Savunuculuk, güvensiz tutum, kuşkular nedeniyle tetikte olma veya birilerinin kendisine
zarar vermeye çalıştığına dair bariz sanrılardan anlaşıldığı üzere gerçekdışı veya abartılmış
kötülük görme düşünceleri vardır. Değerlendirmede temel alınacak veriler, görüşmede ifade
edilen düşünce içeriği ve tedavi ekibi veya ailenin bildirdiği üzere bu düşüncelerin
davranışlar üzerindeki etkisidir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Savunucu veya açıkça güvensiz bir tutum içindedir, ancak düşünceleri, ilişkileri
ve davranışları çok az etkilenmektedir.
4 ORTA: Güvensizlik belirgindir ve görüşmeyi ve/veya davranışı etkilemektedir, ancak
kötülük görme sanrıları yoktur, veya tam oluşmamış kötülük görme sanrıları bulunabilir,
ancak bunlar hastanın tavrını veya kişilerarası ilişkilerini etkilememektedir.
5 ORTA /AĞIR: Hasta kişilerarası ilişkilerini ciddi ölçüde bozacak düzeyde belirgin
güvensizlik göstermektedir veya kişilerarası ilişkiler ve davranışı sınırlı ölçüde etkileyen
belirgin kötülük görme sanrıları vardır.
6 AĞIR: İyi düzenlenmiş sayılabilen ve kişilerarası ilişkileri ciddi düzeyde etkileyebilen
belirgin kötülük görme sanrıları vardır.
7 ÇOK AĞIR: Bir seri iyi düzenlenmiş kötülük görme sanrıları örgüsü hastanın
düşünmesine, sosyal ilişkilerine ve davranışına hakimdir.
P7. DÜŞMANCA TUTUM:
İğneleyici konuşma, pasif agresif davranış, sözel saldırı veya saldırganlık gibi sözel veya
sözel olmayan öfke ve küskünlük ifadeleridir. Değerlendirmede temel alınacak veriler,
görüşmede gözlenen ve tedavi ekibi veya ailenin bildirdiği kişilerarası ilişkilerdeki
davranışlarıdır.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: İğneleyici konuşma, saygısızlık gösterme, düşmanca ifadeler ve arasıra olan
sinirlilik gibi öfke ifadeleri doğrudan değildir veya sınırlıdır.
4 ORTA: Sık sinirlenme ve doğrudan öfke veya küskünlük ifadeleri gösteren, açık bir
düşmanca tutum içindedir.
5 ORTA/AĞIR: Hasta oldukça kolay kızar ve zaman zaman tehdit edici veya küfürlü
konuşmaları olmaktadır.
6 AĞIR: İşbirliği kuramaması ve küfürlü konuşması veya sözel tehditleri görüşmeyi ve
toplum ilişkilerini ciddi ölçüde etkilemektedir. Hasta hırçın veya tahrip edici olabilir ancak
diğer insanlara karşı fiziksel güç kullanmaz.
131
7 ÇOK AĞIR: Şiddetli öfke nedeniyle işbirliği kuramamakta ve dolayısıyla ilişkileri
engellenmekte veya diğer insanlara fiziksel güç kullanarak saldırması söz konusu olmaktadır
NEGATİF BELİRTİLER ÖLÇEĞİ (N):
N1. DUYGULANIMDA KÜNTLEŞME:
Duygusal yanıttaki azalma yüz ifadesinde, duyguların ayarlanmasında ve iletişim kurmada
kullanılan el kol hareketlerinde azalma ile kendini gösterir. Değerlendirmede temel alınacak
veriler, görüşme sırasında duygulanım ve duygusal yanıtın fiziksel ifade biçimlerinin
gözlemidir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Yüz ifadesi ve iletişim kurmada kullanılan el kol hareketlerindeki değişiklikler
tutuktur, zorlamalıdır, yapmadır veya iyi ayarlanamaz.
4 ORTA: Yüz ifadesindeki ve az sayıdaki el kol hareketindeki azalma donuk bir görünüme
neden olmaktadır.
5 ORTA/AĞIR: Nadiren yüz ifadesinin değişmesi ve iletişim kurmada kullanılan el kol
hareketlerinin azalması ile duygulanım genelde “künttür”.
6 AĞIR: Çoğu zaman belirgin küntlük ve duygularda azalma görülmektedir. Taşkınlık, öfke
ve uygunsuz, kontrol edilemeyen gülme şeklinde ayarsız, aşırı duygulanım ifadeleri olabilir.
7 ÇOK AĞIR: Yüz ifadesinde değişim ve iletişim kurmada kullanılan el kol hareketleri hiç
yoktur. Hasta sürekli boş veya “put gibi” bir ifade içindedir.
N2. DUYGUSAL İÇEÇEKİLME:
Gündelik olaylara karşı ilgi, katılım ve duygusal yatırım eksikliğinin olmasıdır.
Değerlendirmede temel alınacak veriler, tedavi ekibi veya ailenin hastanın işlevselliğiyle
ilgili görüşleri ve hastanın görüşme sırasında gözlenen kişilerarası ilişkilerdeki tutumudur.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Genelde bir işe kalkışmaya hevesi yoktur ve arasıra çevredeki olaylara karşı ilgi
azlığı gösterebilir.
4 ORTA: Hasta genelde çevresinden ve bu çevrenin getirdiği güçlüklerden duygusal olarak
uzaklaşmıştır, ancak yüreklendirilirse ilişki kurar.
5 ORTA/AĞIR: Hasta katılımını sağlamak için harcanan tüm çabalara rağmen çevresindeki
kişiler ve olaylardan duygusal olarak uzaklaşmıştır. Hasta mesafeli, uysal ve amaçsız
gözükmektedir, ancak kısa süre için de olsa iletişim kurabilmekte ve bazen yardım gerekse
de kişisel ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir.
6 AĞIR: Belirgin ilgi eksikliği ve duygusal katılım sağlayamama hastanın diğer insanlarla
konuşmasını sınırlamaktadır ve aynı zamanda ancak gözetim altında yapabildiği kişisel
işlevlerini sıkça ihmal etmesine neden olmaktadır.
7 ÇOK AĞIR: Ağır ilgi eksikliği ve duygusal katılım sağlayamama nedeniyle hasta hemen
hemen tamamıyla içe kapanmıştır, ilişki kuramamaktadır ve kişisel ihtiyaçlarını ihmal
etmektedir.
N3. İLİŞKİ KURMADA GÜÇLÜK:
Hastanın başkalarına empati yapamaması, görüşme sırasında açık olamaması, görüşmeciyle
yakınlık kuramaması ve bu kişiye ilgisiz kalmasıdır. Bu durum hastanın mesafeli durması,
sözel ve sözel olmayan iletişiminin az olması şeklinde gözlenebilir. Değerlendirmede temel
alınacak veri hastanın görüşme sırasında gözlenen kişilerarası ilişkilerdeki tutumudur.
132
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Konuşma tutuk, zorlamalı ve yapay bir tondadır. Duygusal derinliği olmayabilir
veya kiţisel olmayan, entellektüel bir tarzda sürmeye meyilli olabilir.
4 ORTA: Hasta tipik olarak kişiler arası ilişkilerde belirgin mesafelidir. Sorulara mekanik
olarak cevap verip sıkılmış gibi veya ilgisiz davranabilir.
5 ORTA/AĞIR: Hastanın ilgisizliği belirgindir ve bu durum görüşmenin verimliliğini
açıkça bozmaktadır. Hasta göz göze gelmekten kaçınabilir.
6 AĞIR: Hastanın kayıtsız, mesafeli tavrı oldukça belirgindir. Yanıtları baştan savmadır ve
ilgisine dair sözel olmayan göstergeler çok azdır. Göz göze gelmekten sıklıkla kaçınır.
7 ÇOK AĞIR: Hasta görüşmeciye karşı tamamen ilgisizdir. Tamamen kayıtsızdır ve
görüşme boyunca sözel ve sözel olmayan etkileşimlerden sürekli kaçınır.
N4. PASİF/KAYITSIZ BİÇİMDE KENDİNİ TOPLUMDAN ÇEKME:
Pasiflik ve kayıtsızlık, enerji azalması ve irade kullanamama nedeniyle toplumsal
etkileşimlerde ilgi ve girişimlerin azalmasıdır. Bu durum kişiler arası ilişkilerde azalmaya ve
günlük aktivitelerde ihmale neden olmaktadır. Değerlendirmede temel alınacak veriler,
tedavi ekibi veya ailenin bildirdiği sosyal davranışlardır.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Sosyal aktivitelere arasıra ilgi göstermekle beraber girişimi azdır. Genellikle ilk
adımı başkaları attığında ilişki kurmaktadır.
4 ORTA: Çoğu sosyal aktiviteye pasif olarak katılmaktadır, ancak ilgisiz ve mekanik bir
tavır sözkonusudur. Arka planda kalmaya meyillidir.
5 ORTA/AĞIR: Hiçbir ilgi ve girişim göstermeden aktivitelerin çok azına pasif olarak
katılmaktadır.
6 AĞIR: Sosyal aktivitelere nadiren katılır, arasıra kişisel ihtiyaçlarını ihmal eder, kayıtsız
olmaya ve kendibaşına kalmaya meyillidir. Kendiliğinden gelişen sosyal ilişkileri çok azdır.
7 ÇOK AĞIR: Tamamen kayıtsızdır, yalnızdır ve kendini ihmal etmektedir.
N5. SOYUT DÜŞÜNME GÜÇLÜĞÜ:
Soyut ve simgesel düşünmedeki bozulmadır; sınıflandırma, genellemeler yapma ve problem
çözmeye yönelik işlerde benmerkezcil ve somut düşüncenin ötesine geçebilmede güçlüktür.
Değerlendirmede temel alınacak veriler, benzerlikler ve atasözleriyle ilgili sorulara verilen
yanıtlar ve görüşme boyunca somuta karşı soyut düşüncenin kullanımının
değerlendirilmesidir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Anlaşılması daha güç atasözlerine harfiharfine veya kişisel açıklamalar getirmeye
meyillidir ve açıkça soyut veya birbirleriyle uzaktan ilişkili kavramları anlamakta güçlük
çekmektedir.
4 ORTA: Genellikle somut düşünce tarzını kullanmaktadır. Çoğu atasözleri ve bazı
kategorileri anlamada güçlüğü vardır. Düşünce bahsi geçen nesnelerin işlevsel yönlerine ve
en göze çarpan özelliklerine kaymaya meyillidir.
5 ORTA/AĞIR: Çoğu atasözlerinde ve kategorilerde zorlanmasına yol açacak şekilde
somut tarzda düşünmektedir.
6 AĞIR: Hiçbir atasözünün veya mecazi ifadenin soyut anlamını kavrayamamaktadır ve
bahsi geçen nesneleri en basit benzerliklere göre sınıflandırmaktadır. Düşünce ya
anlamsızdır ya da bahsi geçen nesnelerin işlevsel yönlerine, en göze çarpan özelliklerine ve
bunlarla ilgili alışılmamış yorumlamalara takılıp kalmıştır.
133
7 ÇOK AĞIR: Sadece somut tarzda düşünebilmektedir. Hiçbir atasözünü, mecaz veya
teşbihi ve basit kategorileri kavrayamamaktadır. En göze çarpan ve işlevsel özellikleri bile
sınıflandıramamaktadır. Bu derecelendirme belirgin bilişsel bozukluk nedeniyle muayene
yapan kişiyle hiçbir ilişkiye giremeyen hastalar için de yapılabilir.
N6. KONUŞMANIN KENDİLİĞİNDEN VE AKICI OLMASININ KAYBI:
Kayıtsızlık, irade kullanamama, savunuculuk veya bilişsel yetilerdeki bozukluktan dolayı
konuşmanın akışındaki yavaşlamadır. Sözel etkileşim sürecinde akıcılık ve üretkenlikteki
azalmayla seyreder. Değerlendirmede temel alınacak veri görüşme sırasında izlenen bilişselsözel süreçtir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Konuşmaya çok az isteği vardır. Hastanın yanıtları doğrudan ve soruya yanıt
tarzında, kısa ve sade olmaya meyillidir.
4 ORTA: Konuşmada serbest akış yoktur ve konuşma düzgün değildir veya duraksamalıdır.
Yeterli yanıtların alınabilmesi ve konuşmanın devam edebilmesi için sıkça yönlendirici
sorular gerekmektedir.
5 ORTA/AĞIR: Görüşmecinin sorularına bir veya iki kısa cümle ile yanıt verir.
Kendiliğinden ve açık bir biçimde konuşmada belirgin eksiklik vardır.
6 AĞIR: Konuşmayı kısaltmak veya konuşmaktan kaçınmak isteğiyle hastanın yanıtları
birkaç kelime veya cümle ile sınırlanmaktadır (ör: “bilmiyorum”, “söyleyebilecek durumda
değilim”). Bu nedenle karşılıklı konuşma ciddi biçimde bozulmakta ve görüşme oldukça
verimsiz geçmektedir.
7 ÇOK AĞIR: Sözel iletişim tektük kelimelerle sınırlıdır ve karşılıklı konuşma
imkansızlaşmaktadır.
N7. STEREOTİPİK DÜŞÜNME:
Düşünmenin akıcılığı, kendiliğinden oluşu ve esnekliği azalmıştır ve değişmez, tekrarlayıcı
veya sığ düşünce içeriği ile kendini gösterir. Değerlendirmede temel alınacak veri
görüşmede gözlenen bilişsel-sözel süreçtir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Tavırlar veya inançlarda bir miktar değişmezlik gözlenir. Hasta diğer durumları
gözönüne almayı reddedebilir veya bir düşünceden diğerine geçmede zorlanabilir.
4 ORTA: Konuşma, yeni bir konuya geçişi güçleştirecek biçimde tekrarlayan bir konu
etrafında dönmektedir.
5 ORTA/AĞIR: Görüşmecinin çabalarına rağmen, düşünme o kadar değişmez ve
tekrarlayıcıdır ki konuşma iki veya üç konuyla sınırlı kalmaktadır.
6 AĞIR: Taleplerin, ifadelerin, düşüncelerin veya soruların kontrol edilemeyen tekrarları
konuşmayı ciddi ölçüde bozmaktadır.
7 ÇOK AĞIR: Düşünme, davranış ve konuşmaya, sabit, tekrarlayan düşünceler veya sınırlı
cümleler hakimdir. Bu durum konuşmada uygunsuzluğa, değişmezliğe ve sınırlılığa neden
olur.
GENEL PSİKOPATOLOJİ ÖLÇEĞİ (G):
G1. BEDENSEL KAYGI:
Bedensel yakınmalar veya bedensel bir hastalık veya işlev bozukluğu olduğuna dair inançlar
vardır. Bu durum, müphem bir hastalık algısından ölümcül bir bedensel hastalığın varlığıyla
ilgili sanrılara kadar değişen belirtileri kapsamaktadır. Değerlendirmede temel alınacak veri
görüşmede aktarılan düşünce içeriğidir.
134
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Hasta olmadığına ilişkin teminat verilmesi isteğiyle sorduğu sorulardan
anlaşıldığı üzere, sağlık veya bedenle ilgili konularda belirgin kaygısı vardır.
4 ORTA: Sağlığın kötüleşmesi veya beden işlevlerinde bozulmayla ilgili yakınmalar vardır,
ancak bunlar sanrı düzeyinde değildir ve teminat ile aşırı kaygı yatıştırılabilir.
5 ORTA/AĞIR: Hastanın fiziksel bir hastalık veya beden işlevlerinde bozulmayla ilgili
olarak sık ve çok sayıda yakınması vardır veya hasta bu konularda zihnini sürekli meşgul
etmeyen bir veya iki açık sanrı sergilemektedir.
6 AĞIR: Hastanın zihni bedensel bir hastalık veya organlarda işlev bozukluğuyla ilgili
belirgin bir veya birkaç sanrıyla meşguldür, ancak duygulanımı tamamen bu konulara
gömülmemiştir ve biraz çabayla görüşmeci hastanın düşüncelerini farklı yöne
yönlendirebilir.
7 ÇOK AĞIR: Hastanın duygulanımına ve düşüncelerine tamamen hakim olan çok sayıda
ve sık somatik sanrılar veya birkaç tane ölümcül bir bedensel hastalığın varlığıyla ilgili sanrı
vardır.
G2. BUNALTI:
Şu an veya gelecekle ilgili aşırı kaygıdan panik duygusuna kadar değişen derecelerde
gerginlik, endişe, kaygıyla bekleme veya huzursuzluk gibi öznel bir yaşantıdır.
Değerlendirmede temel alıncak veriler, görüşme sırasında bu duyguların sözel olarak ifade
edilmesi ve bunlarla ilgili olarak gözlenen fiziksel belirtilerdir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Bir miktar endişe, aşırı kaygı veya öznel huzursuzluk ifade edebilir, ancak bu
duruma bağlı beden ve davranış değişiklikleri bildirilmez veya görülmez.
4 ORTA: Hasta, ellerde ince tremor ve aşırı terleme gibi hafif bedensel belirtilerin eşlik
ettiği belirgin gerginlik belirtileri bildirmektedir.
5 ORTA/AĞIR: Hasta, belirgin gerginlik, konsantrasyon bozukluğu, çarpıntı veya uyku
bozukluğu gibi önemli fiziksel ve davranışsal belirtilere yol açan ciddi bunaltı sorunları
bildirmektedir.
6 AĞIR: Fobilerle ilişkili hemen hemen sürekli bir korku, belirgin huzursuzluk veya çok
sayıda bedensel belirtilerle ilişkili öznel bir durum söz konusudur.
7 ÇOK AĞIR: Bazen panik düzeyine ulaşan ve hemen hemen sürekli olan veya gerçek
panik atakları şeklinde görülen bunaltı durumu hastanın hayatını ciddi şekilde
etkilemektedir.
G3. SUÇLULUK DUYGULARI:
Geçmişteki gerçek veya hayali hatalardan dolayı vicdan azabı veya kendini suçlama hissidir.
Değerlendirmede temel alınacak veriler, görüşmede suçluluk duygusunun ifade edilmesi ve
bunun tavırlar ve düşünceler üzerindeki etkisidir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Sorgulama ile önemsiz bir olayla ilgili müphem bir suçluluk veya kendini
suçlama hissi ortaya çıkmaktadır, ancak hasta açık olarak fazla endişeli değildir.
4 ORTA: Hasta, hayatındaki gerçek bir olaydan dolayı kendisini sorumlu tuttuğunu ifade
etmektedir, ancak zihni sürekli bununla meşgul değildir ve tavır ve davranışları bundan
etkilenmemektedir.
5 ORTA/AĞIR: Hasta, kendini küçük görme veya cezalandırılmayı hakketme
düşüncelerinin eşlik ettiği güçlü bir suçluluk duygusu ifade etmektedir. Suçluluk duyguları
135
sanrı niteliğinde olabilir, nedeni olmaksızın ortaya çıkabilir, zihin meşguliyeti ve/veya
çökkün duygudurumun kaynağı olabilir ve görüşmeci tarafından yatıştırılamaz.
6 AĞIR: Güçlü suçluluk düşünceleri sanrı özelliğine bürünür ve ümitsizlik veya değersizlik
hislerine yol açar. Hasta yaptığı hatalar için sert bir şekilde cezalandırılması gerektiğine
inanmaktadır ve hatta o anda içinde bulunduğu şartları bir ceza olarak görebilir.
7 ÇOK AĞIR: Hastanın yaşamı değişmesi mümkün olmayan suçluluk sanrılarının etkisi
altındadır ve bu nedenle hasta hapse atılma, işkence veya ölüm gibi ağır cezalar hakettiğini
düşünmektedir. Ek olarak intihar düşünceleri veya başkalarının sorunlarını kendisinin
geçmiş hatalarına bağladığı görülebilir.
G4. GERGİNLİK:
Vücudun gerginleşmesi, tremor, belirgin terleme ve huzursuzlukla kendini gösteren korku,
bunaltı ve ajitasyonun açık fiziksel belirtileridir. Değerlendirmede temel alınacak veriler,
görüşmede bunaltının sözel olarak ifadesi ve görüşme sırasında gerginliğe bağlı olarak
ortaya çıkan fiziksel belirtilerdir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Kaygıyla bekleyişin göstergeleri olarak hafif rijidite, arasıra olan yerinde
duramama hali, pozisyon değiştirme veya ellerde ince tremor gibi vücut duruşu ve
hareketleri görülmektedir.
4 ORTA: Kıpır kıpır olma, ellerde belirgin titreme, aşırı terleme veya heyecanlı tavırlar gibi
çeşitli belirtilerle gergin bir görünüm ortaya çıkmaktadır.
5 ORTA/AĞIR: Heyecan nedeniyle titreme, belirgin terleme ve huzursuzluk gibi çok sayıda
belirtiler belirgin gerginliğe işaret etmektedir, ancak görüşmedeki davranışlar önemli ölçüde
etkilenmemiştir.
6 AĞIR: Kişiler arası ilişkileri bozacak düzeyde belirgin gerginlik vardır. Hasta uzun süre
bir yerde oturamayacak derecede huzursuz olabilir veya hızla soluk alıp verebilir.
7 ÇOK AĞIR: Belirgin gerginliğin göstergesi olarak hızla ve huzursuzca ileri geri yürüme
ve bir dakikadan fazla yerinde oturamama gibi panik belirtileri veya hareketlerde hızlanma
gözlenir ve bu nedenle konuşma sürdürülemez.
G5. MANYERİZM VE VÜCUT DURUŞU:
Garip, tutuk, uyumsuz veya acayip görünümlü doğal olmayan hareketler veya vücut
duruşudur. Değerlendirmede temel alınacak veriler, görüşme boyunca gözlenen ve tedavi
ekibi veya ailenin bildirdiği fiziksel belirtilerdir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Hareketlerde hafif derecede bir gariplik veya vücut duruşunda hafif bir rijidite
vardır.
4 ORTA: Hareketler belirgin olarak gariptir veya düzensizdir veya kısa süreli doğal
olmayan bir vücut duruşu vardır.
5 ORTA/AĞIR: Arasıra acayip törensel hareketler veya çarpık bir vücut duruşu
gözlenmektedir veya uzunca bir süre korunan anormal bir vücut duruşu vardır.
6 AĞIR: Acayip törensel hareketlerin, manyerizmin veya stereotipik hareketlerin sıkça
tekrarı veya uzunca bir süre korunan çarpık bir vücut duruşu vardır.
7 ÇOK AĞIR: Sürekli olan törensel, manyeristik veya stereotipik hareketler veya doğal
olmayan sabit bir postürün uzun süre korunması nedeniyle işlevsellik ciddi ölçüde
bozulmaktadır.
136
G6. DEPRESYON:
Üzüntü, kendine güvenememe, çaresizlik ve kötümserlik duygularıdır. Değerlendirmede
temel alınacak veriler, görüşme sırasında çökkün duygudurumun gözlenmesi ve bunun
tedavi ekibi veya ailenin bildirdiği üzere tavır ve davranışlardaki etkisidir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Sadece sorulduğunda bir miktar çaresizlik ve üzüntü dile getirir, ancak genel
tavrında veya davranışlarında depresyonla ilgili özellikler yoktur.
4 ORTA: Açığa vurulabilen belirgin üzüntü veya çaresizlik duyguları vardır, ancak çökkün
duygudurumun davranış ve sosyal işlevler üzerine etkisi yoktur. Hasta genelde
neşelendirilebilir.
5 ORTA/AĞIR: Belirgin üzüntü, kötümserlik, sosyal ilgi kaybı, psikomotor yavaşlama ve
bir miktar uyku ve iştah sorunlarıyla giden bariz çökkün duygudurum vardır. Hasta
kolaylıkla neşelendirilemez.
6. AĞIR: Sürekli ağır elem, arasıra ağlama, çaresizlik ve değersizlik duyguları ile giden
belirgin çökkün duygudurum vardır. Ek olarak, önemli düzeyde iştah ve/veya uyku
bozukluğu, kendine bakmamayla ilgili belirtilerin de görülebileceği motor ve sosyal
davranışlarda bozukluk vardır.
7. ÇOK AĞIR: Çökkün duygudurum bir çok önemli işlevi ciddi ölçüde etkilemektedir. Sık
ağlama, belirgin bedensel belirtiler, dikkat bozukluğu, psikomotor yavaşlama, sosyal
ilgisizlik, kendine bakmama, muhtemel depresif veya nihilistik sanrılar ve/veya muhtemel
intihar düşünceleri veya girişimi gibi belirtiler vardır.
G7. MOTOR YAVAŞLAMA:
Hareketlerin ve konuşmanın yavaşlaması veya azalması, uyaranlara verilen yanıtta azalma ve
vücut tonusundaki azalmadan anlaşılabileceği üzere motor aktivitede azalma vardır.
Değerlendirmede temel alınacak veriler, görüşmede gözlenen ve tedavi ekibi ve ailenin
bildirdiği belirtilerdir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Hareketlerin ve konuşmanın hızında hafif ancak gözlenebilir bir azalma vardır.
Hastanın konuşması ve iletişimde kullandığı el kol hareketlerinde bir miktar azalma olabilir.
4 ORTA: Hastanın hareketleri açıkça yavaşlamıştır ve sorulara uzun sürede yanıt verilmesi,
konuşmada uzamış duraklamalar olması veya konuşmanın hızının yavaşlaması ile
konuşmanın verimliliği azalmıştır.
5 ORTA/AĞIR: Motor aktivitedeki belirgin azalma iletişimi verimsiz kılmaktadır veya
toplumsal ve mesleki işlevselliği sınırlamaktadır. Hasta genellikle yatar ya da oturur
durumda görülür.
6 AĞIR: Hareketlerdeki aşırı yavaşlama aktivite ve konuşmanın en aza indirgenmesine
neden olmaktadır. Genel olarak hasta gününü öylesine oturarak veya yatarak geçirmektedir.
7 ÇOK AĞIR: Hasta tamamen hareketsizdir ve dış uyaranlara yanıt vermemektedir.
G8. İŞBİRLİĞİ KURAMAMA:
Görüşmeci, hastane çalışanları veya hastanın ailesinin de dahil olduğu önemli kişilerle
güvensizlik, savunuculuk, inatçılık, karşı gelme eğilimliliği, otoriteyi reddetme, düşmanca
tutum veya kavgacılık gibi nedenlerden ötürü uyum sağlamayı aktif olarak reddetmesidir.
Değerlendirmede temel alınacak veriler, görüşmede gözlenen ve tedavi ekibi veya ailenin
bildirdiği kişilerarası ilişkilerdeki davranışlardır.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
137
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Gücenen, tahammülsüz veya iğneleyici bir tutumla cevap verir. Görüşmedeki
hassas sorgulamaya alınganlık göstermeden itiraz edebilir.
4 ORTA: Kendi yatağını yapma, önceden planlanan programlara katılma gibi normal sosyal
gerekliliklere arasıra ani olarak karşı koyar. Düşmanca, savunucu veya karşı gelme eğilimi
olan bir tutum gösterebilir, ancak bu tutumu genellikle ele alınabilir.
5 ORTA/AĞIR: Hasta sıklıkla çevresinin taleplerine uyum göstermez ve başkaları
tarafından “toplumdan dışlanmış“ veya “ciddi davranış sorunlu“ birisi olarak tanımlanır.
Görüşmeciye karşı belirgin savunuculuk ve alınganlık göstermesi ve birçok soruyu
muhtemelen yanıtlamak istememesi işbirliği kurulamadığının göstergeleridir.
6 AĞIR: Hasta işbirliği kurmayan, karşı gelme eğilimli ve kavgacı bir tutum içindedir.
Sosyal gerekliliklerin çoğuna uymayı reddeder. Görüşmeye başlamayı veya görüşmeyi
sonuna kadar sürdürmeyi reddedebilir
7 ÇOK AĞIR: Tüm önemli işlev alanlarını ciddi ölçüde etkileyecek düzeyde aktif bir karşı
koyma tutumu vardır. Hasta herhangi bir sosyal aktiviteye katılmayı, kişisel temizliğiyle
ilgilenmeyi, ailesi veya sağlık personeliyle konuşmayı ve görüşmeye kısa süre için bile olsa
katılmayı reddeder.
G9. OLAĞANDIŞI DÜŞÜNCE İÇERİĞİ:
Yabancı veya alışılmadık olan düşüncelerden çarpıtılmış, mantıkdışı ve saçma düşüncelere
kadar değişen bir dağılım gösteren, garip, hayali veya acayip düşüncelerin olmasıdır.
Değerlendirmede temel alınacak veri görüşme sırasında aktarılan düşünce içeriğidir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Düşünce içeriği bir miktar garip veya alışılmamıştır veya herkesin aklından
geçebilecek düşünceler garip bir bağlam içinde düşünülmektedir.
4 ORTA: Düşünceler sıklıkla çarpıtılabilir ve zaman zaman oldukça acayiptir.
5 ORTA /AĞIR: Hasta birçok garip ve hayali (ör: bir kralın daha sonra evlat edinilen oğlu
olduğu, ölüm listesinde olup daha sonra kurtulduğu) veya tamamen anlamsız bazı (ör:
yüzlerce çocuğa sahip olduğu, diş dolgusu aracılığıyla uzaydan radyo mesajları aldığı)
düşünceler aktarır.
6 AĞIR: Hasta birçok mantıksız veya anlamsız düşünceler veya belirgin acayip niteliği olan
bazı düşünceler (ör: üç tane kafası olduğu, başka bir gezegenden gelen bir ziyaretçi olduğu)
aktarır.
7 ÇOK AĞIR: Düşünce içeriği tamamen saçma ve acayip düşüncelerden oluşmaktadır.
G 10. YÖNELİM BOZUKLUĞU:
Kişinin kişi, zaman ve yer yöneliminin bozulması, çevresiyle olan ilişkisinin konfüzyon veya
bir kesilme durumuna bağlı olarak farkında olmamasıdır. Değerlendirmede temel alınacak
veri görüşme sırasında yönelimle ilgili sorulara verilen yanıtlardır.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Genel olarak yönelim korunmuştur, ancak bazı ayrıntılarla ilgili zorluk
yaşanmaktadır. Örneğin, hasta bulunduğu yeri bilse de sokak adresini bilmemektedir;
hastane personelinin isimlerini bilse de görevlerini bilmemektedir; hangi ayda olunduğunu
bilse de günü bir sonraki günle karıştırmaktadır; veya tarihi iki günden fazla olmak üzere
karıştırmaktadır. İlgi alanında, sağlık personeli gibi yakın çevreyi tanıyabilme, ancak devlet
ve siyaset adamları gibi daha uzak olan çevreyi tanıyamama şeklinde bir daralma söz konusu
olabilir.
4 ORTA: Kişileri, yeri ve zamanı tanımada kısmi başarı vardır. Örneğin hasta hastanede
bulunduğunu bilmekte ancak hastanenin adını bilmemektedir; bulunduğu şehri bilmekte
138
ancak mahalle adını bilmemektedir; kendi terapistinin adını bilmekte ancak diğer birçok
sağlık personelinin adını bilmemektedir; yıl ve mevsimi bilmekte ancak aydan emin
olamamaktadır.
5 ORTA/AĞIR: Kişileri, yeri ve zamanı tanımada önemli ölçüde bozukluk vardır. Hasta
nerede olduğuna dair müphem bir fikre sahiptir veya çevresindeki çoğu insanı
tanıyamamaktadır. Yılı doğru veya doğruya yakın olarak bilse de içinde bulunulan ayı,
haftanın gününü veya mevsimi bilmemektedir.
6 AĞIR: Kişileri, yeri ve zamanı tanımada belirgin bozukluk vardır. Örneğin hastanın
nerede olduğuna dair hiçbir fikri yoktur; tarihi bir yıldan fazla olmak üzere karıştırmaktadır;
şu andaki yaşamında sadece bir veya iki kişinin ismini bilmektedir.
7 ÇOK AĞIR: Hastanın kişilere, yere ve zamana ait yönelimi tamamen bozulmuştur.
Bulunduğu yer, içinde bulunduğu yıl ve hatta ebeveynleri, eşi, arkadaşları ve kendi terapisti
gibi en çok tanıdığı insanları bile bariz olarak karıştırmakta veya bilememektedir.
G 11. DİKKAT AZALMASI:
Dikkatin odaklanmasında bir azalma vardır ve bu durum kendini dikkati toplamada
zayıflama, dikkatte iç ve dış uyaranlar nedeniyle dağılma ve dikkati bir durum üzerinde
tutma, koruma veya yeni bir uyaran üzerinde toplamada güçlük ile belli eder.
Değerlendirmede temel alınacak veriler görüşme sırasında gözlenen belirtilerdir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Arasıra dikkatte dağılmaya meyil veya görüşmenin sonuna doğru dikkatin
dağılması şeklinde görülebilen dikkati toplama sorunu vardır.
4 ORTA: Dikkatte kolayca dağılma, dikkati bir konu üzerinde uzun süre tutamama veya
dikkati yeni konulara çevirmede zorluk nedeniyle konuşma etkilenmektedir.
5 ORTA/AĞIR: Dikkati toplayamama, dikkatte kolayca dağılma ve dikkati yeni konulara
odaklama zorluğu nedeniyle konuşma ciddi olarak engellenmektedir.
6 AĞIR: İç ve dış uyaranların dikkati dağıtması nedeniyle hastanın dikkati çok kısa süre için
veya çok büyük çabayla toparlanabilmektedir.
7 ÇOK AĞIR: Dikkat o kadar bozulmuştur ki hastanın kısa bir süre konuşması bile
mümkün değildir.
G 12. YARGILAMA VE İÇGÖRÜ EKSİKLİĞİ:
Kişinin kendi psikiyatrik rahatsızlığının ve içinde bulunduğu durumun farkında olması veya
bunları anlamasındaki eksikliktir. Bu durum, geçmişteki veya şu andaki psikiyatrik hastalığı
veya belirtileri kabul etmeme, hastaneye yatma veya tedavi görme ihtiyacını reddetme,
sonuçlarının ne olacağını çok kestiremediği kararlar verme ve gerçekçi olmayan kısa ve uzun
vadeli planlar yapma şeklinde gözlenir. Değerlendirmede temel alınacak veri görüşmede
aktarılan düşünce içeriğidir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Psikiyatrik bir bozukluğu olduğunu kabul eder, ancak ciddiyetini, tedavinin
gerekçelerini veya hastalığın tekrarlamaması için önlem alması gerektiğini hafife almaktadır.
Geleceğe yönelik tasarlamada bozukluk vardır.
4 ORTA: Hasta hastalığını tamamen değil, yüzeysel olarak kabul etmektedir. Hastalığın
farkında olma durumu değişebilmektedir veya varolan sanrılar, düşünce dağınıklığı,
şüphecilik ve kendini toplumdan çekme gibi belirtilerin çok az farkında olmaktadır. Hasta
tedaviye olan ihtiyacının bunaltı, gerginlik, uyku bozukluğu gibi daha geri plandaki belirtiler
için olduğunu düşünmektedir.
139
5 ORTA/AĞIR: Psikiyatrik rahatsızlığının geçmişte olduğunu, ancak şu anda hasta
olmadığını düşünmektedir. Üstüne gidilirse, yanlış yorumlamalar veya sanrısal düşünce ile
açıklamaya meyilli olduğu ilgisiz veya önemsiz bazı belirtilerin varlığını kabul edebilir.
Psikiyatrik tedaviye ihtiyacı olduğununun farkında değildir.
6 AĞIR: Hasta geçmişte bir psikiyatrik rahatsızlığı olduğunu kabul etmez. Geçmişte veya şu
anda herhangi bir psikiyatrik belirtinin varolduğunu kabul etmez; uyum göstermesine
rağmen tedavi ve hastaneye yatma ihtiyacını olduğunu da yadsır.
7 ÇOK AĞIR: Geçmişte veya şu andaki psikiyatrik hastalık varlığını yadsır. Hastaneye
yatışını ve tedavisini sanrılı biçimde yorumlar (ör: geçmişteki kötülüklerin cezası,
işkencecilerin zulmü gibi) ve bu nedenle terapistlere, ilaç tedavisine ve tedavinin diğer
yönlerine uymayı reddeder.
G 13. İRADE BOZUKLUĞU:
Kişinin düşüncelerinin, davranışının, hareketlerinin ve konuşmasının iradi olarak
başlatılması, sürdürülmesi ve kontrol edilmesindeki bozukluktur. Değerlendirmede temel
alınacak veriler görüşme boyunca gözlenen düşünce içeriği ve davranışlardır.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Konuşma ve düşünmedeki hafif derecedeki kararsızlık sözel ve bilişsel süreçleri
biraz engelleyebilir.
4 ORTA: Hasta genellikle ikilemdedir ve karar vermede belirgin güçlük çekmektedir.
Düşüncedeki gelgitler nedeniyle konuşma etkilenebilir ve sonuç olarak sözel ve bilişsel
işlevsellik açıkça bozulmuştur.
5 ORTA/AĞIR: İrade güçlüğü hem düşünce hem davranışı etkilemektedir. Hasta toplumsal
ve hareketle ilgili aktivitelerin başlatılması ve sürdürülmesini bozacak ve konuşmada
duraklamaya da neden olabilecek düzeyde belirgin kararsızlık gösterir.
6 AĞIR: İrade güçlüğü giyim kuşam gibi basit, otomatik işlevlerin bile yapılmasına engel
olmaktadır ve konuşmayı belirgin olarak etkilemektedir.
7 ÇOK AĞIR: İradedeki tama yakın yetersizlik nedeniyle hareketler ve konuşma belirgin
olarak engellenir ve bu durum tam hareketsizlik ve/veya mutizme yol açar.
G 14. DÜRTÜ KONTROLSÜZLÜĞÜ:
Davranışların düzenlenmesinin ve kontrolünün dürtülere bağlı olarak bozulması sonucunda
gerilimin ve duyguların ani, ayarlanmamış, rastgele veya yanlış yönlendirilmiş bir biçimde,
sonuçlar düşünülmeden ortaya çıkmasıdır. Değerlendirmede temel alınacak veriler, görüşme
sırasında gözlenen ve tedavi ekibi ve aile tarafından bildirilen davranışlardır.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Hasta zorlanmayla yüzyüze kaldığında veya doyumu engellendiğinde kolay
öfkelenmeye ve hayal kırıklığına uğramaya meyillidir, ancak dürtü doğrultusunda hareket
etmez.
4 ORTA: Çok hafif kışkırtmayla bile hasta öfkelenmekte ve küfredebilmektedir. Arasıra
tehditkar, tahripkar olabilir veya fiziksel tehditte bulunduğu veya hafif ağız dalaşı yaptığı bir
veya iki olay olmuş olabilir.
5 ORTA/AĞIR: Hasta tekrarlayıcı biçimde dürtüsel olarak küfürlü konuşabilir, eşyalara
zarar verebilir veya fiziksel tehdit savurabilir. Hastanın tecrid edilmesini, bağlanmasını veya
gerektikçe ilaçla sakinleştirilmesini gerektiren, saldırganlaştığı bir veya iki olay olmuş
olabilir.
140
6 AĞIR: Hasta sonuçlarını hiç düşünmeden sıkça dürtüsel bir biçimde saldırgan, tehditkar,
talepkar ve tahripkardır. Saldırgan davranış sergiler ve cinsel saldırganlık gösterebilir,
davranışlarıyla işitme varsanısı niteliğindeki emirlere uyabilir.
7 ÇOK AĞIR: Hasta cinayet girişimleri, cinsel saldırılar, tekrarlayan kabakuvvet kullanma
veya kendine zarar verme davranışları göstermektedir. Tehlikeli dürtülerini kontrol
edememesi nedeniyle sürekli gözetim altında tutulması veya tesbit edilmesi gerekir.
G 15. ZİHİNSEL AŞIRI UĞRAŞI:
Gerçeklerle olan bağlantının ve uyum sağlayıcı davranışların otistik yaşantılar ve içten gelen
duygu ve düşüncelere kendini kaptırma nedeniyle olumsuz yönde etkilenmesidir.
Değerlendirmede temel alınacak veri görüşme boyunca gözlenen kişilerarası ilişkilerdeki
davranışlardır.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Kişisel ihtiyaçlar veya sorunlarla aşırı uğraşma nedeniyle konuşmanın
benmerkezcil konulara yönlendiği ve diğer insanlara gösterilen ilginin azaldığı gözlenir.
4 ORTA: Hastada gündüz hayal kurma veya iç yaşantılarla uğraşma tarzında kendisiyle
meşgul olma hali vardır ve bu nedenle iletişim az da olsa etkilenmektedir.
5 ORTA/AĞIR: Hasta otistik yaşantılarla içiçedir. Boş bakışlar, kendikendine mırıldanma
veya konuşma veya stereotipik hareketler şeklinde gözlenen bu tür davranışlar toplumsal
işlevleri ve iletişimi olumsuz etkilemektedir.
6 AĞIR: Otistik yaşantılarla olan aşırı zihinsel uğraşı dikkati toplamayı, konuşmayı ve
çevreye yönelimi ciddi ölçüde sınırlamaktadır. Hasta sıklıkla kendikendine gülerken,
mırıldanırken, konuşurken veya bağırırken gözlenebilir.
7 ÇOK AĞIR: Davranışını her yönde etkileyecek biçimde otistik yaşantılarla içiçedir.
Hastanın sürekli sözel olarak veya davranışlarıyla varsanılara yanıt vermesi söz konusu
olabilir. Hasta diğer insanların veya çevresinin pek farkında değildir.
G 16. AKTİF BİÇİMDE SOSYAL KAÇINMA:
Temelsiz korku, düşmanlık duygusu veya güvensizlik nedeniyle sosyal ilişkilerin
azalmasıdır. Değerlendirmede temel alınacak veri tedavi ekibi veya ailenin bildirdiği sosyal
işlevsellik düzeyidir.
1 YOK: Tanımla ilgili özellik yoktur.
2 ÇOK HAFİF: Bozukluğun varlığı şüphelidir; normal sınırları zorlayabilir.
3 HAFİF: Gerektiğinde sosyal aktivitelere katılmakla birlikte hasta diğer insanların yanında
kendisini rahatsız hissetmekte ve zamanını kendibaşına geçirmeyi tercih etmektedir.
4 ORTA: Hasta isteksizce toplumsal aktivitelerin tamamına veya çoğuna katılmaktadır,
ancak ikna edilmesi gerekebilir veya bunaltı, şüphecilik veya düşmanca duygular nedeniyle
bu aktivitelerden erken ayrılabilir.
5 ORTA/AĞIR: Başkalarının çabalarına rağmen hasta korku veya öfkeyle birçok sosyal
aktiviteden uzak durmaktadır. Serbest saatlerini kendikendine geçirmeye meyillidir.
6 AĞIR: Hasta korku, düşmanca duygular veya güvensizlik nedeniyle çok az sosyal
aktiviteye katılmaktadır. Yaklaşıldığı zaman ilişkileri koparmaya kuvvetli bir şekilde meyil
gösterir ve genelde kendisini diğer insanlardan soyutlar.
7 ÇOK AĞIR: Belirgin korkular, düşmanlık duyguları veya kötülük görme sanrıları
nedeniyle hastanın hiçbir sosyal aktiviteye katılımı sağlanamaz. Tüm etkileşimlerden
mümkün olabildiğince uzak durur ve kendisini diğer insanlardan soyutlar.
141
EK 17
KLİNİK GLOBAL DEĞERLENDİRME ÖLÇEĞİ (CLINICAL GLOBAL
IMPRESSIONS - CGI)
Hastalık Şiddeti: Bu hasta grubu ile olan klinik deneyimlerinize dayanarak, sizce bu kişi
ne
kadar hasta?
1)
2)
3)
4)
5)
6)
7)
Normal, hasta değil
Hastalık sınırında
Hafif düzeyde hasta
Orta düzeyde hasta
Belirgin düzeyde hasta
Ağır hasta
Çok ağır hasta
Düzelme: Hastanın bir önce değerlendirildiğindeki durumunu düşünürseniz, sizce bu
hasta ne kadar değişti?
1)
2)
3)
4)
5)
6)
7)
Çok düzeldi
Oldukça düzeldi
Biraz düzeldi
Hiç değişiklik yok
Biraz kötüleşti
Oldukça kötüleşti
Çok kötüleşti
142
Download