T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ - MESLEKÎ AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 DERS NOTU YAZAR Gökmen KUTLUTÜRK ANKARA 2012 MEB HAYAT BOYU ÖĞRENME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ DERS KİTAPLARI DİZİSİ Copyright © MEB Her hakkı saklıdır ve Millî Eğitim Bakanlığına aittir. Tümü ya da bölümleri izin alınmadan hiçbir şekilde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Yazar : Gökmen KUTLUTÜRK Grafik Tasarım : Hatice DEMİRER Kapak Tasarım : Güler ALTUNÖZ İÇİNDEKİLER ÖĞRENME ALANI: AHLAK VE DEĞERLER 1. ÜNİTE AİLE VE DİN 1. Aile Toplumun Temelidir _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 11 2. Dinler Evliliğe Önem Verir _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 12 3. Kur’an’dan ve Hz. Peygamber’den Aile ile İlgili Öğütler _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 14 3.1. Ailenin Kurulması ve Korunması ile İlgili Öğütler _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 14 3.2. Aile İçi İletişim ile ilgili Öğütler _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 15 3.3. Aile İçi Görev ve Sorumlulukla İlgili Öğütler _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 16 3.4. Hısım, Akraba ve Komşularla İlgili Öğütler _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 17 Okuma Metni: HZ. FATIMA VE ONUN AİLE FERTLERİYLE İLİŞKİLERİ _ _ _ _ _ _ _ _ 18 NELER ÖĞRENDİK? _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 20 DEĞERLENDİRME SORULARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 21 ÖĞRENME ALANI: DİN VE LAİKLİK 2. ÜNİTE ATATÜRK VE CUMHURİYET DÖNEMİ DİN HİZMETLERİ 1.Diyanet İşleri Başkanlığı_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 27 1.1. Kuruluşu _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 29 1.2. Din Görevlileri _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 30 2. Dinî Yayınlar _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 32 2.1. Türkçe Tefsir ve Meal Çalışmaları _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 33 2.2. Türkçe Hadis Kitabı Çalışması_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 34 3. Hutbelerin Türkçe Okunması _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 35 Okuma Metni: ATATÜRK’ÜN BALIKESİR HUTBESİ_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 36 NELER ÖĞRENDİK? _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 37 DEĞERLENDİRME SORULARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 38 ÖĞRENME ALANI: DİN, KÜLTÜR VE MEDENİYET 3. ÜNİTE İSLAM VE ESTETİK 1. EVRENDEKİ ÖLÇÜ VE AHENK _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 43 2. İnsan ve Estetik _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 45 3. Kur’an ve Güzellik_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 46 4. Hz. Muhammed ve Güzellik _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 48 5. Yaşamda Güzellik _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 48 5.1. Sözde Güzellik _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 48 5.2. Davranışta Güzellik _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 50 5.3. İş ve Üründe Güzellik _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 50 6. İslam Medeniyetinde Estetik _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 51 6.1. Mimari _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 51 6.2. Edebiyat _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 53 6.3. Musiki _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 54 6.4. Hat, Tezhip, Ebru ve Minyatür _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 54 Okuma Metni: MİMAR SİNAN _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 57 NELER ÖĞRENDİK?_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 59 DEĞERLENDİRME SORULARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 60 DEĞERLENDİRME SORULARI CEVAP ANAHTARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 63 SÖZLÜK_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 64 KAYNAKÇA_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 69 1. ÜNİTE AİLE VE DİN ÖĞRENME ALANI: AHLAK VE DEĞERLER Toplum için ailenin önemi nedir? Sağlam bir aile yapısı, topluma ne gibi katkı sağlar? DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 NELER ÖĞRENECEĞİZ? Bu ünitenin sonunda; 1. Ailenin, birey ve toplumun temeli olduğunu fark edeceksiniz. 2. Dinlerin evliliğe verdiği önemi fark edeceksiniz. 3. Ailenin kurulması, korunması, aile içi iletişim ile ilgili Kur’an’ın ve Hz. Muhammed’in öğütlerini öğreneceksiniz. 4. Ailenin kurulması, korunması, aile içi iletişimle ilgili sorunlara çözüm önerileri geliştirebilecek, aile içi görev ve sorumlulukları yerine getirmenin önemini kavrayacaksınız. 5. Kur’an’ın öğütleri ve Hz. Peygamberin örnek davranışları çerçevesinde hısım, akraba ve komşularla ilişkilerin gelişmesine, toplumsal birlik ve huzurun sağlanmasına katkıda bulunabileceksiniz. ANAHTAR KAVRAMLAR Hz. Muhammed (s.a.v.) Kur’an İletişim Din 10 Görev ve sorumluluk AİLE Birlik ve beraberlik DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 GİRİŞ Bu ünitede ailenin toplumun temeli olduğu anlatılacak, bütün dinlerin aileye önem verdiği vurgulanacaktır. Hz. Muhammed’in hayatında ve Kur’an-ı Kerim’de aile içi iletişime, toplumun birlik ve huzuruna örnek oluşturacak öğütlerin olduğu açıklanacaktır. 1. Aile Toplumun Temelidir ! Aile nedir? Aile; karı, koca ve çocuklardan oluşan en küçük sosyal gruptur. Toplum ailelerden oluşur. Bir başka ifade ile aile toplumun temel taşıdır. ? Aile ile amaçlanan insan neslinin sağlıklı bir şekilde çoğalmasını sağlamak ve topluma yararlı bireyler kazandırmaktır. İyi ve güzel alışkanlıklar ve davranışlar ailede kazandırılabilir. İnançlar, ahlaki davranışlar, hayatın iyi ve zor yönlerini paylaşmak ailede öğrenilir. Yüce Allah, Rum suresi, 21. ayette; “Kaynaşmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet oluşturması da onun varlığının delillerindendir…” buyurarak sevgi ve merhametin ailede ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. Sevgi ve merhametle şekillenen aile fertleri sağlıklı bir şekilde hayata hazırlanmış olacaktır. Aile olmadan çocuklar sağlıklı bir şekilde yetişebilir mi? Huzurlu bir toplum ancak sevgi ve şefkatin hâkim olduğu aile ortamında gerçekleşir. Sevgi ve şefkat ailede güven ortamının oluşmasını sağlar. Örnek bir ailenin fertleri büyüklerine saygı, küçüklerine sevgi ve şefkatle davranır. Ailelerin huzur ve mutluluğu, huzurlu bir toplumun oluşmasına zemin hazırlar. Dinimiz aile bireylerine birtakım haklar ve sorumluluklar yüklemektedir. Aile içinde huzuru bozan, birlik ve beraberliğe zarar veren davranışları yasaklamaktadır. Sorumluluk bilincine varan aile bireyleri iyi davranışlar kazanmaya ve kötü davranışlardan uzak durmaya çalışmalıdır. İnsan hak ve hürriyetlerine saygılı, bilinçli toplumlar her sahada birbirlerine saygılı olmalı ve birbirlerine destek olmalıdır. Ancak bu sayede toplumlarda huzur ve güven hâkim olur. Anne ve babalar çocuklarını karşılık beklemeden sever. Çocuklarının başarıları anne ve babaları çok mutlu eder. Onlar, çocukları için her türlü fedakârlığa katlanırlar. Çocuklarda mutlu ve huzurlu aile ortamını bozacak davranışlardan kaçınmalı, onlara sevgi ve saygıda kusur etmemelidir. 11 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 ? Hayatın zorluklarını aşmada aile ne gibi katkı sağlar? Her ailede olabilecek problemleri büyütmemeli, birtakım anlaşmazlıkları kırıcı olmadan anlayış göstererek aşmaya çalışmalıyız. Yüce Allah Kur’an’ı Kerim’de; “… Onlardan (Anne babanızdan) biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘Öf!’ bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.” (İsra suresi, 23. ayet.) buyurmakta ve anne babaya çok saygılı olunması gerektiğini belirtmektedir. Bizler, anne babanın tavsiyelerine uymalıyız. Aileye verilen zararın topluma verilen bir zarar olduğunu unutmamalıyız. Resim. 01.01: Aile toplumun temelidir. 2. Dinler Evliliğe Önem Verir ? ? Evlilik nedir? Evlilik, bir erkekle kadının hayat boyu beraber yaşamak ve çocuk sahibi olmak için yapmış oldukları bir anlaşmadır. Evlilik tarihin bütün dönemlerinde var olmuş toplumsal bir kurumdur. Evlilik aynı zamanda doğal bir ihtiyaçtır. Çoğalma ve neslin sağlıklı olarak devam etmesinin bir şartıdır. Hz. Âdem’le başlayan evlilik günümüze kadar varlığını devam ettirmiştir. Her toplum evlenmeyi kendi inanç ve kültürüne göre belirli esaslara bağlamıştır. Dinler evliliğe nasıl bakmaktadır? Gerek ilahî dinler gerekse ilahî olmayan dinler evliliğe önem vermişler ve evliliği teşvik etmişlerdir. Bütün dinler sağlıklı nesiller yetiştirerek mutlu toplum oluş- 12 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 turmayı hedeflemişlerdir. Örneğin Yahudilikte evlilik dini bir gerekliliktir. Nikâh, sinagogta dinî bir törenle kıyılır. Evlilik aile hayatının en önemli olayıdır. Aile hayatını parçalayan zina ve aldatma yasaklanmıştır. Ailede sadakat ve samimiyet aranır. Yahudilikte nesli devam ettirmenin yolu evliliktir. Hristiyanlar Tanrı’nın insanı bir kadınla bir erkekten yarattığına ve bunun evliliğin ilk kaynağı olduğuna inanırlar. Hristiyanlıkta evlilik Hz. İsa ile kilisenin birliğini temsil eder. Hristiyan inancına göre evlenen çiftler Tanrı tarafından tek bir varlık olarak kabul edilmektedir. Hristiyanlıkta iffeti korumanın ve nesli sürdürmenin yolu evlilikten geçmektedir. Boşanma, zina sayılır ve yasaktır. Katolik mezhebi zina dışında boşanmaya müsaade etmez. Konfüçyüsçülük ve Taoizmde evlilik nesli devam ettirme ve aile ocağını tüttürme anlayışı üzerine kurulan bir ittifaktır. Bu inanca göre insanın evlenmeden ölmesi büyük bir günah olarak görülür. Tek evlilik esastır. Zina yasaktır. Hinduizmde evlilik kadın ile erkek arasında ölüme kadar süren bir anlaşmadır. Meşru sebepler olmadıkça boşanma olmaz. Çok eşlilik normal kabul edilir. Zina ciddi bir suç kabul edilmekte ve boşanma sebebi sayılmaktadır. Şintoizmde aile toplumun en küçük birimidir ve evlilikle kurulur. Evlilik neslin devamı için şarttır. Evlilikler Şinto tapınaklarında rahipler gözetiminde yapılır. Zina yasaklanmıştır. Zina yoluyla boşananların yeniden evlenmesi yasaktır. İslam’da evlilik insani ve medeni bir muameledir. Evlilik hem neslin devam etmesi için bir vesile hem de kişiyi günahlardan koruyan bir vasıtadır. Allah (c.c.) Kur’an’da; “Kaynaşmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet oluşturması da onun varlığının delillerindendir. Doğrusu bunda iyi düşünen kavimler için ibretler vardır.” (Rum suresi, 21. ayet.) buyurmuştur. Sevgili Peygamberimiz de birçok hadisinde insanlara evlenmelerini, yuva kurmalarını tavsiye etmiştir. Örneğin Peygamberimiz bu konu ile ilgili bir hadisinde; “İçinizden gücü yeten evlensin. Çünkü iffeti ve namusu korumanın en etkili yolu evliliktir.” buyurmuştur. Dinimizde neslin devamı ve korunması için evlilik esastır. İslam, evlilikte getirdiği esaslarla insan şeref ve haysiyetini korumuştur. Boşanmaya hoş bakmamakla beraber şiddetli geçimsizlik ve zina suçunun sabit olması durumunda izin vermiştir. İslam dini, zinayı da kesin olarak yasaklamıştır. Bu konuda Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de; “Zinaya yaklaşmayın. Zira o bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsra suresi, 32. ayet.) buyurmuş ve insanları uyarmıştır. Görüldüğü gibi bütün dinler evliliği önemsemekte ve teşvik etmektedir. Aile kurumunu zedeleyen ve yıkan zina hiçbir dinde hoş karşılanmamıştır. 13 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 3.Kur’an’dan ve Hz. Peygamber’den Aile ile İlgili Öğütler Aile, toplumun en küçük ve en önemli kurumudur. İslam dini aileye büyük önem vermiştir. Bunu Kur’an’ı Kerim’de, Peygamberimizin sözlerinde ve uygulamalarında açıkça görmekteyiz. Kur’an ve hadisler ailenin nasıl kurulması ve korunması gerektiğini belirtmiş, aile bireylerin birbirlerine karşı sorumluluklarını açıklamıştır. 3.1. Ailenin Kurulması ve Korunması ile İlgili Öğütler İslam dini sağlıklı bir aile yuvası kurulmasını gerekli görmüştür. Huzur ve mutluluğa dayalı bir aile yuvası oluşturmaya büyük önem vermiştir. Kur’an’da, Arâf suresi, 189. ayette; “Sizi bir tek candan (Âdem’den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva’yı) yaratan odur…” buyrulmuş ve eşlerin birbirine huzur kaynağı olduğuna dikkat çekilmiştir. Ailenin korunması, hayatın zorluklarına dayanabilmesi ancak fertler arasındaki huzur ve mutlulukla mümkündür. Yüce Allah, Tahrim suresi, 6. ayette; “Ey insanlar! .. Kendinizi ve ailenizi… koruyun…” buyurarak ailenin korunmasının önemine işaret etmiştir. Dinimiz ailenin kurulabilmesi için nikâhı şart koşmuştur. Sevgili Peygamberimiz; “Nikâh benim sünnetimdir...” (İbni Mâce, Nikâh, 1.) buyurmuştur. Ayrıca bir başka hadisinde Peygamberimiz; “Allah katında en sevimsiz helal, boşanmadır.” (Ebu Davud, Talak, 3.) buyurarak ailenin korunmasına dikkat çekmiştir. İslam dini, aile fertleri arasında sevgi, saygı, huzur ve mutluluğun olmasını ister. Çocukların anne babalarına ve diğer aile fertlerine saygılı olmalarını tavsiye eder. Eşlerin birbirleriyle iyi geçinmelerini, aralarında çıkan sorunları öncelikle aile içinde çözmelerini öğütler. Bu konu ile ilgili Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Eğer karı kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarını bulur; şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.” (Nisa suresi, 35. ayet.) Bütün bu tavsiyeler, dinimizin ailenin korunmasına verdiği önemi göstermektedir. Dinimizin tavsiye ettiği huzurlu ve mutlu bir aile yuvasının oluşması için aile fertlerine düşen görevler nelerdir? Aşağıya yazınız. ……………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… 14 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 3.2. Aile İçi İletişim ile İlgili Öğütler Aile hayatının sağlıklı bir şekilde devam etmesi aile bireylerinin tutum ve davranışlarına bağlıdır. Ailede öncelikli olarak sevgi ve saygıdan doğan huzur ve güven ortamının oluşturulması çok önemlidir. Böyle bir ortamın oluşması için de aile bireylerinin birbirlerine saygı ve sevgi ile yaklaşması gerekir. Aile bireyleri birbirini sağlıklı bir iletişim sayesinde ancak anlayabilirler. Dinimiz aile içinde bireylerin birbirlerine karşı sevgi, saygı, şefkat ve merhametle davranmalarını istemekte, birbirlerine güler yüzle hitap etmelerini tavsiye etmektedir. Aile içinde kırıcı, eziyet edici tavır ve davranışlardan da kaçınmalarını istemektedir. Bu konuda sevgili Peygamberimiz; “Küçüklerine merhamet etmeyen, büyüklerine saygı göstermeyen bizden değildir.”(Ebu Davut, Edep, 66.) buyurarak çocukların anne ve babasına saygı göstermelerinin gereğine vurgu yapmıştır. Onlara karşı kötü tutum ve davranışlarda bulunmaya şiddetle karşı çıkmıştır. Anne babaya iyi davranılması, onlara saygıda kusur edilmemesi gerektiğiyle ilgili olarak Yüce Rabb’imiz İsrâ suresi, 23 ve 24. ayetlerde şöyle buyurmuştur: “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘Öf’ bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve ‘Rabb’im! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!’ diyerek dua et.” Bu ayetten anlaşıldığı üzere Yüce Allah kendine kulluk görevinden hemen sonra anne babaya saygılı olmayı onlara güzel söz söylemeyi öğütlemiştir. Çünkü insan üzerinde en fazla emeği geçen anne babadır. Bu sebepten onlara saygı ve merhamet göstermekte kusur edilmemelidir. Resim. 01.02: Kur’an-ı Kerim’de aile ile ilgili öğütler yer almaktadır. Anne ve babalar çocuklara sevgi ve şefkatle yaklaşmalıdırlar. Bu hususta şüphesiz en güzel örnek Peygamberimizdir. O, çocuklarına değer vermiş, onları sevgiyle büyütmüştür. Torunlarıyla oyunlar oynamış, sırtına bindirmiş, öpüp okşamıştır. Anne babalar, çocuklarını yaptıkları hatalardan ötürü güzellikle uyarmalıdır. Bu konuda 15 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 Peygamberimiz; “Çocuklarınıza hoşça davranın ve onları güzel terbiye edin.” (İbni Mâce, Edep, 3.) buyurmuştur. 3.3. Aile İçi Görev ve Sorumlulukla İlgili Öğütler Aile içinde fertlerin yerine getirmesi gereken birtakım görev ve sorumlulukları vardır. Aile bireyleri öncelikle yardımlaşma ve dayanışma içinde olmalı, birbirlerine karşı saygılı davranmalıdırlar. Birbirlerini üzecek tutum ve davranışlardan uzak durmalıdırlar. Çünkü ailenin huzur ve mutluluğu, aile fertlerinin üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmesiyle mümkündür. İslam dini kadın ve erkeğe ayrı ayrı haklar ve sorumluluklar vermiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.) bir hadisinde; “Dikkat ediniz, sizin kadınlarınız üzerinde, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır…” (Riyazus Salihin, C 1, s. 318.) buyurmuştur. Eşlerin birbirine saygı duymaları ahlaki bir sorumluluktur. Bu konuda Peygamberimiz; “…Sizin en hayırlınız, kadınlara karşı en iyi davrananınızdır.” (Riyazus Salihin, C 1 s. 320.) buyurmuştur. Eşlerin güzel davranışları çocuklar üzerinde olumlu etki bırakmaktadır. Çünkü çocuklar küçük yaştaki tecrübelerle geleceğini şekillendirirler. Anne baba, çocukların temel ihtiyaçlarından olan yeme, içme, barınma gibi ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Bununla beraber çocukları dinî ve ahlaki yönden yetiştirmeli, toplum hayatına hazırlamalıdır. Bu hususta Kur’an’ı Kerim’de Lokman suresi, 13–19. ayetlerde Hz. Lokman’ın oğluna vermiş olduğu öğütler güzel bir örnek oluşturur: “Lokman, oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti. Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır. Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir. Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez. Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt…” Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’ de “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir bağışta bulunmamıştır.” (İbni Mâce, Mukaddime, 17.) buyurarak çocuk terbiyesinin önemini vurgulamıştır. Bir diğer hadisinde Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “…Her biriniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz. Devlet başkanı halkından…kişi aile bireylerinden sorumludur…” (Riyazus Salihin, C 1, s. 257.) Çocukların da anne ve babalarına karşı görevleri vardır. Bu konuda Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de “Biz insana ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır...” (Lokman suresi, 14. ayet.) buyurarak ana babanın değerine işaret etmiştir. Peygamberimiz bu konuda; “…Allah’ın rızası anne babanın rızasındadır…” (Tirmizi, Birr, 3. ) buyurarak anne babanın rızasını 16 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 kazanmanın önemine işaret etmiştir. O hâlde biz de dinimizin bize yüklediği aile içi görev ve sorumlulukları hakkıyla yerine getirmeliyiz. 3.4. Hısım, Akraba ve Komşularla İlgili Öğütler Hısım ve akrabalarımız ailemizin genişlemiş hâlidir. Dinimiz akrabalık ilişkilerine büyük önem vermiştir. Akrabalar sık sık ziyaret edilmeli, uzakta olanları ise hiç değilse telefonla aranıp hâlleri hatırları sorulmalıdır. Yardıma muhtaç olanların ihtiyaçları giderilmeli, bayram gibi özel günlerde ziyaret edilip gönülleri alınmalıdır. İslam kültüründe akraba ziyareti “sıla-i rahim” olarak adlandırılır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de yer alan ayetlerden bazıları şunlardır: “…De ki: Maldan harcadığınız şey ebeveyn, yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular için olmalıdır…” (Bakara suresi, 215. ayet.) “…Akrabalık haklarına riayetsizlikten sakının…” (Nisa suresi, 1. ayet.) “…Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.” (İsra suresi, 26. ayet.) Yüce Allah, akrabamızı her hususta görüp gözetmemizi öğütlemektedir. Hz. Muhammed (s.a.v.) de akraba ziyaretini ve onlara yardım etmeyi öğütlemiştir. Bizlere de bu konuda yaşantısıyla örnek olmuştur. Sevgili Peygamberimiz sıla-i rahimle ilgili olarak şunları beyan etmiştir: “Yakınları ile ilgisini kesen kimse cennete giremez.” (Riyazus Salihin, C 1, s. 370.) “İyiliğin en mükemmeli bir adamın baba dostunu, hısım ve akrabalarını gözetmesidir.” (Riyazus Salihin, C 1, s. 341.) “Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi akrabasını görüp gözetsin…” (Buhari, Edep, 31.) Görüldüğü üzere hem Kur’an’ı Kerim’de hem de Peygamberimizin hadislerinde hısım, akraba ve komşularımızla olan ilişkilerimizin nasıl olması gerektiği ayrıntılı bir şekilde açıklanmaktadır. İnsanlar bu öğütlere kulak verdiklerinde, aileler arasında sevgi ve saygı bağları kuvvetlenir, huzur toplumu meydana gelir. Bizler dinimizin bu tavsiyelerine uyarak huzurlu ve mutlu bir toplum olmak için yakınlarımızı gözetmeli ve onlara gereken ilgiyi göstermeliyiz. E BİLGİ KUTUSU Hısım: Soyca veya evlilik sonucu aralarında bağ bulunanlardan her biri, akraba. Genellikle “hısım, akraba” şeklinde kullanılır. Yakın ve uzak bütün akrabaları ifade eder. 17 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 OKUMA METNİ HZ. FATIMA VE ONUN AİLE FERTLERİYLE İLİŞKİLERİ Hz. Fatıma, Hz. Peygamberin kızlarının en küçüğüdür. Kendisine, “beyaz, parlak ve aydın yüzlü kadın” anlamına gelen “Zehra” denilmiştir. Ayrıca “namuslu kadın” anlamına gelen “Betül” de denilmektedir. Çocukluğu Mekke’de geçmiştir. Annesi vefat ettiğinde Hz. Fatıma 10 yaşlarındaydı. Hz. Fatıma, Mekke’den Medine’ye, güç şartlar altında hicret eden babasıyla birlikte hicret edemedi ve Mekke’de kaldı. Bir müddet sonra, kız kardeşi Ümmü Gülsüm, Hz. Ebu Bekir’in ailesi, ileride kayınvalidesi olacak Fatıma binti Esed’in de aralarında bulunduğu bir grupla birlikte Medine’ye hicret etti. Bir müddet sonra da Hz. Ali onu babasından istedi. Hz. Peygamber de kızından izin aldı ve Hz. Ali ile evlendirdi. Hz. Fatıma, evlendikten bir yıl kadar sonra ilk çocuğu Hasan’ı, ondan bir yıl sonra da ikinci çocuğu Hüseyin’i dünyaya getirdi. Daha sonraki yıllarda Ümmü Gülsüm ve Zeynep adlı kızları ile Muhsin adlı oğlu dünyaya geldi. Ancak bu sonuncusu küçükken vefat etti. Hz. Fatıma’nın İslam kültüründe ün kazandığı hususlardan birisi, sağlık ve sosyal yardım alanındaki hizmetleridir. Uhut Savaşı’nda gazilere su ve yiyecek taşımış, yaralıları tedavi etmiştir. Dişi kırılan babasının yüzündeki kanları temizlemiştir. Hz. Fatıma’nın en büyük özelliklerinden birisi, kanaatkâr olması ve sade bir hayat sürmesidir. Evlenirken çeyizi bir kadife örtü, iki su kabı ve bunların yanında birkaç sade eşyadan oluşuyordu. Ev eşyası, giyim ve yiyecek bakımından da son derece sade bir hayat yaşadığı bilinmektedir. O, hayatında maddi eşyalardan ve imkânlardan daha çok; iyiliğe, ahlak güzelliğine, sevgi ve saygıya önem vermiştir. Babasının terbiyesiyle büyüyen ve onu çok seven Hz. Fatıma, onun ahlaki özelliklerine de sahipti. Söz gelişi Hz. Aişe, onun doğru ve açık sözlü olduğunu söylemiştir. Bazı fiziki özellikleri de babasına benzerdi. Mesela konuşması ve yürüyüşünün babasına benzediği bilinmektedir. Fatıma binti Esed, Hz. Peygamberi sekiz yaşından itibaren evinde büyüten, himaye eden Ebu Talip’in hanımıdır. O, bir bakıma Hz. Peygambere annelik yapmıştı. Hatta öyle ki kendi çocuklarından önce onu doyurduğu söylenir. Hz. Fatıma’nın, kayınvalidesi ile birlikte yaşaması, onun babasına yapılan iyiliği unutmamasını, kocasının annesine derin saygısını ve aynı zamanda uyumlu geçimini ortaya koyması bakımından anlamlıdır. 18 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 Hz. Fatıma, sık sık babasını ziyaret eder, onun hizmetinde bulunurdu. Peygamberimiz kızı Fatıma’yı görünce sevinir, onu ayakta karşılar ve yanına oturturdu. Hem Hz. Fatıma’ya hem de Hz. Ali’ye derin bir sevgi besleyen Hz. Peygamber, zaman zaman onların evine giderek kızı ile damadının arasına otururdu. Bazen aralarında meydana gelen ufak tefek anlaşmazlıklarda aralarını bulur, kendilerine nasihat ederdi. Hz. Fatıma da babası evine geldiğinde, onu sevgi ve saygıyla karşılayıp ağırlardı. Peygamberimizin soyu, Hz. Fatıma’nın çocuklarıyla devam etmiştir. Hz. Peygamber diğer çocukları sevdiği gibi, Hz. Fatıma’nın çocuklarını da çok sever ve sevgisini ölçülü bir şekilde açıkça ifade ederdi. Onlara ilgiyi camide ve ibadet esnasında bile ihmal etmezdi. Bir gün Hz. Peygamber minberde iken Hz. Hasan ve Hüseyin düşe kalka mescide girerler. Hz. Peygamber konuşmasını yarıda keserek aşağı iner ve onları önüne oturtarak konuşmasını bıraktığı yerden sürdürür. Prof. Dr. İbrahim SARIÇAM, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, s. 293. (Ortaöğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı, s. 84–85.) 19 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 NELER ÖĞRENDİK? ettik. Ailenin, birey ve toplumun temeli olduğunu, dinlerin evliliğe önem verdiğini fark Aile; karı, koca ve çocuklardan oluşan en küçük sosyal guruptur. Aile toplumun temelidir. Evlilik tarihin bütün dönemlerinde var olmuş toplumsal bir kurumdur. Evlilik aynı zamanda doğal bir ihtiyaçtır. Hz. Âdem’le başlayan evlilik günümüze kadar meşru kabul edilerek gelmiştir. Her toplum evlenmeyi kendi inanç ve kültürüne göre belirli esaslara bağlamıştır. Bütün dinlerde neslin devamı için evlilik esastır. Evlilik dışındaki ilişkiler ise yasaktır. İslam dini de evliliği teşvik etmiştir. Bütün dinler sağlıklı nesiller yetiştirerek mutlu toplum oluşturmayı hedeflemişlerdir. İslam’da evlilik insani ve medeni bir muamele, dinî bir vazifedir. Evlilik hem neslin devam etmesi için bir vesile hem de kişiyi günahlardan koruyan bir vasıtadır. Kur’an’da ve hadislerde aile kurma teşvik edilmiş, evlenecek insanların güzel ahlaklı olma prensibini bir şart olarak benimsemeleri öğütlenmiştir. Aile içi iletişim ile ilgili Kur’an’ın ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) öğütlerini öğrendik. İslam dini sağlıklı bir aile yuvası kurulmasını gerekli görmüştür. Huzur ve mutluluğa dayalı bir aile yuvası oluşturmaya büyük önem vermiştir. Aile fertleri arasında sevgi, saygı, huzur ve mutluluğun olmasını istemiştir. Çocukların anne babalarına ve diğer aile fertlerine saygılı olmalarını tavsiye etmiştir. Kur’an, anne ve babaya büyük değer vermiş; ne şekilde olursa olsun onların çocukları tarafından incitilip üzülmelerine karşı çıkmış, bu konuda uyarıcı öğütlerde bulunmuştur. Aile içi görev ve sorumlulukları yerine getirmenin önemini kavradık. İslam dini, ailede herkesin görev ve sorumluluğunu tayin etmiş, bunda adalet ilkesini gözetmiştir. Aile içinde fertlerin yerine getirmesi gereken birtakım görev ve sorumlulukları vardır. Kur’an ve hadisler, aile bireylerinin birbirlerine karşı sorumluluklarını açıklamıştır. Aile bireyleri öncelikle yardımlaşma ve dayanışma içinde olmalı, birbirlerine karşı saygılı davranmalıdırlar. Birbirlerini üzecek tutum ve davranışlardan uzak durmalıdırlar. Kur’an’ın öğütleri ve Hz. Peygamberin örnek davranışları çerçevesinde hısım, akraba ve komşularla iyi ilişkiler geliştirmemiz gerektiğini kavradık. Dinimiz akrabalık ilişkilerine büyük önem vermiştir. Akrabaların sık sık ziyaret edilmesi, yardıma muhtaç olanların ihtiyaçlarının giderilmesi tavsiye edilmiştir. İslam dini, hısım, akraba haklarının önemine işaret ederek onlarla ilişkilerin koparılmaması gerektiğini vurgulanmıştır. 20 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 DEĞERLENDİRME SORULARI 1. Toplumda karı, koca ve çocuklardan oluşan en küçük sosyal gruba ne denir? A. Hısım B. Akraba C. Aile D.Komşu 2. Aile ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A. Aile toplumun temelidir. B. Aile neslin devamını sağlar. C. Aile çocukları topluma hazırlar. D.Aile komşuluk ilişkilerini zayıflatır. 3. “…Onlardan (Anne babanızdan) biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine “Öf!” bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.” Ayette anne babaya saygı hakkında aşağıdakilerden hangisinden söz edilmemiştir? A. Anne babaya adaletli davranılmalıdır. B. Anne babaya güzel söz söylenmelidir. C. Anne babaya iyi davranılmalıdır. D.Anne baba azarlanmamalıdır. 4. Evlilikle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi İslam dininin tavsiye ettiği bir durum değildir? A. Zina gibi evlilik dışı ilişkiler haramdır. B. Neslin devamı ve bozulmaması için evlilik şarttır. C. İnsan bazı günahlardan korunmak için evlenmelidir. D.Şiddetli geçimsizlik durumunda bile boşanmaya izin verilmemiştir. 5. Bir ailenin mutluluğu yakalaması için anne babalar aşağıdakilerden hangisini yapmamalıdır? A. Birbirlerinin haklarına saygı duymalıdır. B. Çocuklarının her istediğini almalıdır. C. Büyük anne ve büyük babalara saygılı olmalıdır. D.Çocuklara, millî ve manevi değerleri sevdirmelidir. 21 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 6. Aşağıdakilerden hangisi bütün dinlerde yasak olan bir davranıştır? A. Evlilik dışı ilişkide bulunmak B. Çok kadınla evlenmek C. Uzak akrabalarla evlenmek D.Evliliğin yürümediği hallerde boşanmak 7. “……… ile ilgisini kesen kimse cennete giremez.” Peygamberimizin hadisinde boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir? A. Dünya işleri B. Çalışma C. Arkadaşları D.Yakınları 8. “Allah’ın rızası ……………… rızasındadır.” Peygamberimizin hadisinde boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir? A. Komşuların B. Hısımların C. Anne babanın D.Dostların 9. Aşağıdakilerden hangisi ailede çocukların sorumlulukları arasında yer almaz? A. Ailesinin geçimini sağlamak B. Anne babasına iyi davranmak C. Ev işlerinde yardımcı olmak D.Kardeşleriyle iyi geçinmek 22 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 . ÜNİTEDE ÖĞRENDİKLERİMİZİ NOT EDELİM ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… 23 2. ÜNİTE ATATÜRK VE CUMHURİYET DÖNEMİ DİN HİZMETLERİ ÖĞRENME ALANI: DİN VE LAİKLİK Diyanet İşleri Başkanı Mehmet GÖRMEZ İnsanların dinini öğrenmesinde Diyanet İşleri Başkanlığının etkisi nedir? DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 NELER ÖĞRENECEĞİZ? Bu ünitenin sonunda; 1. Diyanet İşleri Başkanlığını ve din hizmetlerini yerine getiren din görevlilerinin yürüttükleri hizmetleri tanıyacaksınız. 2. Türkçe meal, tefsir ve hadis kitapları hakkında bilgi sahibi olacaksınız. 3. Atatürk’ün dinin daha doğru anlaşılması için yaptığı çalışmalar hakkında bilgi sahibi olacaksınız. 4. Türkçe hutbe uygulamasının önemini kavrayacaksınız. ANAHTAR KAVRAMLAR Vaiz MüezzinKayyım Toplum 26 DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI İmam-Hatip Müftü DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 GİRİŞ Bu ünitede Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluşu ve din görevlileri hakkında bilgiler verilecek, Cumhuriyet döneminde yapılan din hizmetleri anlatılacaktır. İslam dininin temel kaynaklarının Türkçeye tercüme faaliyetleri çerçevesinde dilimize kazandırılan eserler hakkında açıklamalar yapılacaktır. 1. Diyanet İşleri Başkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı, ülkemizde yaşayan Müslüman halka İslam dini ile ilgili hizmetler vermekle görevli olan bir kamu kuruluşudur. Ülkemizde din hizmetleri, Başbakanlığa bağlı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütülmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı, halkı din konularında aydınlatma görevini üstlenmiş bir kuruluştur. Diyanet İşleri Başkanlığı, her türlü siyasi görüş ve düşüncelerden uzak durarak din hizmetini yürütmektedir. Çünkü din hizmeti farklı siyasi düşünceden insanlara eşit yaklaşımla verilebilir. Din hizmeti veren kişilerin taraf olmadan, karşısındaki insanları kırmadan ve incitmeden bu hizmeti yerine getirmeleri birlik ve beraberliğimizi kuvvetlendirecektir. Din, her grup insanın ortak noktası olarak kalmalıdır. Siyasi çekişmeler içine sokulmamalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı toplumsal birlik ve beraberliği pekiştirici, kardeşlik ve yardımlaşma duygularını destekleyici çalışmalar yapmaktadır. İslam dinini insanlara en doğru bir şekilde öğretme ve tanıtma faaliyetlerinde bulunan Diyanet İşleri Başkanlığının bir görevi de bireylerin manevi ve ahlaki değerlere bağlılığını artırmaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı, yurt içinde il ve ilçe müftülükleri olarak, yurt dışında vatandaşların ve soydaşların yaşadığı ülkelerde ise din hizmetleri danışmanlıkları ve ataşelikleri şeklinde teşkilatlanmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı, il merkezlerinde, ilçelerde ve yurt dışı teşkilatlarındaki kadroları ile görevini hakkıyla yerine getirmektedir. E BİLGİ KUTUSU Anayasa’nın 136. maddesinde Diyanet İşleri Başkanlığının görevi şöyle açıklanmıştır: “Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak ve milletçe dayanışmayı ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanunda gösterilen görevleri yerine getirir.” İlgili kanun maddesinde Diyanet İşleri Başkanlığının görevleri şöyle belirtilmiştir: “İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.” 27 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 Diyanet İşleri Başkanlığı, yurt içinde ve yurt dışında din hizmeti sunan özel ve resmî kurum ve kuruluşların faaliyetlerini izlemekle ve değerlendirmekle de görevlidir. Gerektiğinde bu kuruluşlarla işbirliği yapmak ve onlara rehberlik etmek de görevi arasında yer alır. Türk Cumhuriyetleri, Balkan-Kafkas ülkeleri Türk ve Müslüman topluluklarındaki soydaş ve dindaşların dinî konularda aydınlatılmalarına da yardımcı olmaktadır. ? Diyanet İşleri Başkanlığının temel iki görevi bulunmaktadır. Bunlar, eğitimaraştırma ve yayındır. Başkanlık, Türkiye’nin bazı illerinde açtığı eğitim merkezlerinde, hizmet içi eğitim kursları düzenleyerek personelini mesleki yönden yetiştirmeye çalışmaktadır. Başkanlık, Kur’an kursları ve camiler aracılığıyla halkı dinî konularda doğru bilgilendirme, eğitme ve aydınlatma görevlerini üstlenmektedir. Dinî konularda yayın faaliyetlerini de çağın gereklerine göre yerine getirmektedir. Başkanlık, camilerde verilen vaaz ve hutbelerle, Kur’an kurslarındaki dini tanıtma faaliyetleriyle önemli hizmetler vermektedir. Diyanet, ayrıca ceza ve tutukevlerindeki mahkûmlara yönelik din hizmetleri vermektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı yetişmiş uzman kadrosuyla İnternet üzerinden de halktan gelen güncel ve dinî sorulara cevap vererek yaygın din eğitimi vermektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın en yüksek karar ve danışma organı hangisidir? Diyanet İşleri Başkanlığının dinî konularda en yüksek karar ve danışma organı Din İşleri Yüksek Kuruludur. Bu kurulun başlıca görevleri şunlardır: a. İslam dininin temel bilgi kaynaklarını dikkate alarak dinî konularda karar vermek, görüş bildirmek ve dinî soruları cevaplandırmak b. Yurt içinde ve yurt dışında İslam dini ile ilgili gelişmeleri, dinî, ilmî faaliyetleri takip etmek ve değerlendirmek c. Dinî konularda araştırmalar yapmak ç. Din şurası düzenlenmesi ile ilgili çalışmaları yürütmek Resim. 02.01: Diyanet İşleri Başkanlığı binası, Ankara. 28 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 1.1. Kuruluşu Osmanlı İmparatorluğu zamanında, din işleri Şeyhülislam tarafından yürütülürdü. 1920 yılında Ankara’da kurulan Meclis hükümeti’nde din hizmetleri “Şer’iye ve Evkaf Vekâleti”ne verildi. Laikliğe geçiş sürecinde 1924 yılında Halifelikle birlikte Şer’iye ve Evkaf Vekâleti de kaldırıldı. Din hizmetleri politika dışında ve üstünde tutulması amaçlanarak, 3 Mart 1924 tarih ve 429 sayılı kanunla Başbakanlığa bağlı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Önceden Ankara Müftülüğü görevinde de bulunan Börekçizade Mehmet Rıfat, ilk Diyanet İşleri Başkanı olarak atandı. 1961 Anayasa’sında, Diyanet İşleri Başkanlığı bir anayasal kurum olarak düzenlenmiştir. Başkanlığa genel idare içinde yer verilmiş, özel kanunda gösterilen görevleri ve yetkileri belirlenmiştir. 2 Temmuz 1965 tarihinde ise Resmî Gazete’de yayınlanan 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun çıkarılmıştır. 1982 Anayasasında ise Diyanet İşleri Başkanlığının konumu muhafaza edilmiş, özel kanunda gösterilen görevlerini siyasi düşünüşlerin dışında kalarak yapacağı belirtilmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun, en son 1 Temmuz 2010 tarihinde yeniden düzenlenerek yürürlüğe girmiştir. E BİLGİ KUTUSU İlk Diyanet İşleri Reisi olarak atanan Börekçizade Mehmet Rıfat, soyadı kanunundan sonra Mehmet Rıfat BÖREKÇİ ismini almıştır. İlk Diyanet İşleri Başkanı olması dolayısıyla Ankara’nın Dikmen semtinde, şehri güneyden seyreden tepenin sırtlarına yapılan bir camiye “Rıfat Börekçi Camisi” olarak onun ismi verilmiştir. ? Diyanet İşleri Başkanlığının hangi kurulları mevcuttur? Günümüzde Diyanet İşleri Başkanlığının önemli görevleri bulunmaktadır. Başkanlık bünyesinde iki kurul vardır: a. Din İşleri Yüksek Kurulu: Başkanlığın en yüksek karar ve danışma organı olup dinî konularda inceleme ve araştırma faaliyetlerinde bulunur. b. Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu: Mushafların, cüzlerin, mealli mushafların ve Kur’an-ı Kerim metinlerinin hatasız ve eksiksiz basım ve yayımını sağlamak üzere kontrol eder, mühürler veya onaylar. Başkanlığın hizmet birimlerinden bazıları ve görevleri şunlardır: a.Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü: Cami ve mescitleri ibadete açmak, yönetmek, ibadet ve irşat hizmetlerini yürütmek. 29 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 b.Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü: Kur’an-ı Kerim okumak, anlamını öğrenmek, hafızlık yapmak, din eğitimi almak isteyenler için kurslar düzenlemek ve Kur’an kursları açmak. c. Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğü: Hac ve umre ibadetlerinin usulüne uygun, sağlık ve güvenlik içinde, hizmet talep edenlerin hakları korunacak şekilde yerine getirilmesi amacıyla yurt içinde ve yurt dışında gerekli tedbirleri almak, ilgili ülke, kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak, bu konulardaki hizmet ve faaliyetleri düzenlemek, yürütmek ve denetlemek. ç.Dinî Yayınlar Genel Müdürlüğü: Toplumu din konusunda aydınlatmak amacıyla gerçek ve elektronik ortamda basılı, sesli ve görüntülü eserler hazırlamak, hazırlatmak, bunları inceleyerek yayımlamak, süreli yayınlar yapmak ve gerektiğinde ücretsiz yayın dağıtmak. Resim. 02.02: Diyanet İşleri Başkanlığı, www.diyanet.gov.tr İnternet adresinde elektronik ortamda hizmet vermektedir. 1.2.Din Görevlileri Diyanet İşleri Başkanlığının taşra teşkilatı, il ve ilçe müftülükleri ile doğrudan başkanlığa bağlı dinî yüksek ihtisas merkezleri ve eğitim merkezlerinden oluşur. İl ve ilçe kuruluşlarının başında birer müftü bulunur. İl müftüleri Diyanet İşleri Başkanlığına, ilçe müftüleri ise il müftülüklerine bağlıdır. Vaiz, vaize, cezaevi vaizi, imam-ha- 30 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 ? ? tip, müezzin-kayyım, Kur’an kursu öğreticisi gibi din görevlileri müftülüklere bağlı olarak görev yaparlar. Din görevlilerinin üstlendiği görevler nelerdir? Din görevlisi, kamu hizmetinde önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Din görevlileri, İslam dinini insanlara özüne uygun ve doğru bir şekilde ulaştırmalıdırlar. Din, toplumun en önemli ortak noktalarından biridir. Şüphesiz bu durum, birey ve toplumun huzuru, birliği ve kardeşliği için çok önemlidir. Din hizmetleri yurt içinde müftü, vaiz, cami ve Kur’an kursu görevlileri, yurt dışında ise din müşavirliği, ataşelik ve diğer din görevlileri tarafından yürütülmektedir. Din görevlileri, halkın içinde bulunarak vaaz, hutbe, seminer, kurs, panel, konferans gibi faaliyetlerle insanlara İslam’ı tanıtıcı ve bilgilendirici faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Din görevlilerinin çalışma alanları nelerdir? Diyanet İşleri Başkanı: Başkanlığın en üst düzey amiridir. Başkan, din hizmetlerinin etkin ve verimli sunulması için gerekli tedbirleri alır. Bu amaçla; kaynakların etkin kullanımını sağlar; hizmetlerin düzenlenmesi, yürütülmesi, koordinasyonu ve denetlenmesi görevlerini yerine getirir; strateji, hedef ve performans kriterlerini belirleyip uygulanmasını temin eder; din hizmetleri ile ilgili ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapar. Müftü: İl ve ilçe müftüleri, bölgelerinde Diyanet İşleri Başkanlığını temsil eder. Bulunduğu il ya da ilçelerde din hizmetlerinden birinci derecede sorumludur. Din hizmetlerini, dinî müesseseleri yönetir ve din görevlilerinin hizmetlerini düzenleyip denetler. Vaiz: Cami ve mescitler ile diğer mekânlarda her türlü vasıtadan yararlanarak insanları dinî konularda bilgilendirici ve doğru yolu gösterici nitelikte konuşmalar yapar. Genellikle cuma ve bayram namazı öncesi ve haftanın belli günlerinde halkı aydınlatıcı bilgiler verir. İmam-hatip: Cami ve mescitlerde din hizmetlerini yürütür. Dinî konularda toplumu bilgilendirir. Vakit, cenaze, bayram, cuma, teravih gibi namazların cemaatle kıldırılmasını sağlar. Müezzin-kayyım: İmamla birlikte cami ve mescitlerde din hizmetlerini yürütmenin yanında namaz vakti geldiğinde ezan okuma, kamet getirme, caminin temizliği ve bakımı gibi görevleri yerine getirir. 31 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 ? Atatürk’ün din görevlilerine bakışı nasıldır? Atatürk, dini gerekli bir kurum olarak görürdü. O, toplumun bilinçlendirilmesinde ve dinin insanlara doğru bir şekilde ulaştırılmasında din görevlilerinin önemli bir yere sahip olduğuna dikkat çekmiştir. İslam’da ruhbanlık gibi özel bir dinî sınıfın bulunmadığını belirten Atatürk, şöyle demiştir: “ …Bizim dinimizde ruhbanlık gibi özel bir sınıf yoktur ve din kimsenin tekelinde değildir.” (Atatürkçülük, C 1, s.104.) Atatürk’e göre bir din bilgini, İslam’ı öz kaynağından öğrenip doğru bir şekilde yorumunu yapabilmeli ve çağın gelişen şartlarına uygulayabilmelidir. (Atatürkçülük, C 1, s.104.) Aşağıdaki noktalı yerleri, verilen açıklamalardan yararlanarak uygun şekilde doldurunuz. ……………………… Camilerde genellikle cuma ve bayram namazı öncesi ve haftanın belli günlerinde halkı aydınlatıcı konuşmalar yapar. ……………………… Camilerde ezan okuma, kamet getirme, caminin temizliği ve bakımı gibi görevleri yerine getirir. ……………………… Bulunduğu il ya da ilçelerde din hizmetlerinden birinci derecede sorumludur. ……………………… Camilerde namazların cemaatle kıldırılmasını sağlar. 2. Dinî Yayınlar ? Diyanet İşleri Başkanlığı, vatandaşlarımızı dinî konularda bilinçlendirmek amacıyla çok çeşitli yayınlar yapmaktadır. Başkanlık, bu yayınları çağın gereklerine uygun olarak modern ve bilimsel yöntemlerle her yaştan insana hitap edecek şekilde ve çeşitlilikte gerçekleştirmektedir. Yazılı eserlerin yanında televizyon, radyo, İnternet ve sosyal medya gibi sesli ve görüntülü yayınlarla da hizmetlerine devam etmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığının ne tür yayınları bulunmaktadır? Diyanet İşleri Başkanlığı, dinî içerikli temel kaynak kitaplar, eğitim amaçlı kitaplar, çocuk kitapları gibi yazılı, sesli, görüntülü dinî yayın faaliyetlerinde bulunmaktadır. Değişik hat çeşitleriyle yazılmış Kur’an-ı Kerim’ler, Kur’an mealleri, Kur’an-ı 32 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 Kerim tefsirleri, siyer (Peygamberimizin hayatını ve mücadelesini anlatan kitaplar), hadis kitapları, Türk-İslam kültür ve medeniyetini tanıtıcı yayınlar, ilmihâller, sure ve dua kitapları, Diyanet İşleri Başkanlığının yayınlarında yer alır. Bunun yanında kurum çalışanlarına yönelik İmam-hatipler İçin Örnek Metinler, Dinî Bilgiler Ders Kitabı, Dinî Bilgiler Kılavuzu, Vaaz Örnekleri, Hac Rehberi ve Yeni Hutbeler gibi kitaplar bulunmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı, toplumu dinî konularda aydınlatmak üzere yazılı, sesli ve görüntülü yayınlar hazırlatmaktadır. Bilimsel, edebî eserler, halk ve çocuk kitapları, seri yayınlarla hizmet vermektedir. İl ve ilçelerdeki merkezî camilerden yürütülen vaaz ve irşat hizmetlerinin daha geniş kitlelere ulaştırılması amacıyla bazı bölgelerde radyo ve telsiz yayınları yapılmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığının düzenli aralıklarla süreli yayınları bulunmaktadır. Bunlar: Diyanet Aylık Dergi, Diyanet İlmi Dergi, Diyanet Çocuk Dergisi gibi yayınlardır. Yurt dışında yaşayan soydaş ve dindaşlar için Diyanet Avrupa Dergisi çıkartılmaktadır. ? 2.1. Türkçe Tefsir ve Meal Çalışmaları Ülkemizde ilk Türkçe tefsir ve meal çalışmaları nasıl başlamıştır? Kur’an-ı Kerim’in ve hadislerin Türkçeye çevrilmesi konusunu ilk olarak Atatürk 1923 yılında dile getirmiştir. Bunun üzerine 1925 yılında Meclis’te bir oturumda Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi görüşmelerinde bu konu gündeme getirilmiş ve Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde bir komisyon kurularak; Kur’an’ın Türkçe tercüme ve tefsirinin yapılması, ayrıca gerekli görülen diğer İslami eserlerin Türkçeye çevrilmesi çalışmalarının yapılmasına karar verilmiştir. Meclis’te kabul edilen bu önerge üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı tefsir yazım görevini Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’a vermiştir. Meal yazma görevi ise M. Âkif Ersoy’a verilmişti. Fakat M. Âkif daha sonra bu görevi yapamayacağını bildirmişti. “Hak Dini Kur’an Dili” adıyla dokuz ciltlik Kur’an’ın ilk tercüme ve tefsiri Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır tarafından tamamlanmıştır. Kur’an ile ilgili bu çalışmada Atatürk’ün payı çok büyüktür. Atatürk, Türk halkının dinini ana kaynaklarından ve doğru bir şekilde öğrenmesini istiyordu. Bundan dolayı Kur’an-ı Kerim’in Türkçeye çevrilmesi ve tefsirinin yapılmasını gerekli görüyordu. Bu düşüncesini çeşitli sözleriyle dile getirmekteydi. Nitekim Atatürk bu konuyla ilgili şöyle demiştir: “Türk, Kur’an’ın arkasından koşuyor. Fakat onun ne dediğini anlamıyor. İçinde neler var bilmiyor ve bilmeden de tapıyor. Benim maksadım arkasından koştuğu kitapta neler olduğunu anlamasıdır.” (Atatürkçülük, C 1, s.114.) Günümüzde ise Diyanet İşleri Başkanlığı, alanlarında uzman bir heyete “Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsiri” adlı beş ciltlik bir tefsir kitabı hazırlatmış ve halkın istifa- 33 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 desine sunmuştur. Başkanlık, “ Kur’an-ı Kerim ve Meali” adıyla Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in mealini, sade bir Türkçeyle tercüme ederek yayınlamıştır. Resim. 02.03: Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır ve Hak Dini Kur’an Dili adlı eseri. 2.2. Türkçe Hadis Kitabı Çalışması İslam dininin temel kaynakları Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin hadisleridir. Atatürk, milletimizin İslam dinini doğru bir şekilde öğrenmesi için temel kaynakların halkın anlayacağı şekilde Türkçeye kazandırılması için gerekli adımları atmıştır. Atatürk’ün emriyle 1925 yılında TBMM’de Kur’an-ı Kerim’in tercümesinin ve tefsirinin yapılmasına karar verilmesinin yanında diğer İslami eserlerin de Türkçeye çevrilmesine karar verilmiştir. Bu çerçevede Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam tarihinde önemli bir kaynak olan Sahih-i Buhari adlı hadis kitabının tercüme çalışmalarına başlamıştır. Bu kitabın tercümesini yapmak üzere değerli bir âlim olan Babanzade Ahmet Naim görevlendirilmiştir. Ancak bu İslam âlimimiz, kitabın üç cildini tercüme ettiği bir dönemde vefat etmiştir. Hadis kitabının kalan ciltlerini yine değerli bir âlim olan Kâmil Miras tamamlamıştır. Sonuç itibariyle Babanzade Ahmet Naim ve Kâmil Miras’ın uzun, titiz ve gayretli çalışmaları sonucunda “Sahih-i Buhari Muhtasarı, Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi” adlı on iki ciltlik eser Türkçemize kazandırılmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığının on iki ciltlik hadis tercümesinin yapılmasına karar alması Türkiye’de din hizmetleri alanında tarihi bir adım olmuştur. Atatürk’ün emriyle Elmalılı Hamdi Yazır’ın hazırladığı “Hak Dini Kur’an Dili” adlı tefsirin ardından Ahmet Naim ve Prof. Dr. Kâmil Miras’ın tercüme ettiği “Sahih-i Buhari Muhtasarı, Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi” adlı hadis kitabı günümüze kadar ulaşmış ve araştırma yapan birçok bilim adamı için kaynak kitap olmuştur. 34 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 Toplumun dini sağlam kaynaklardan öğrenmesi için Cumhuriyet döneminde ne gibi çalışmalar yapılmıştır? Aşağıya yazınız. ……………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… 3. Hutbelerin Türkçe Okunması Dinimizde cuma ve bayram namazlarının camide ve cemaatle kılınması zorunludur. Bu namazlarda hutbe okunması da dinî bir gerekliliktir. Cuma ve bayram namazlarında insanları dinî konularda aydınlatmak ve onlara dinî mesajlar vermek amacıyla yapılan konuşmaya hutbe denir. Hutbe okuyana ise hatip denilir. Hutbede, Allah’a hamd edilir, Peygamber Efendimize salavat getirilir. Daha sonra cemaate dinî konularda bilgiler verilir ve güncel sorunlar hakkında tavsiyeler yapılır. Toplumun aydınlatılmasına önem veren Atatürk, hutbelerin Türkçe okutulması yönünde görüşlerini açıklamıştır. 21 Şubat 1925 tarihinde TBMM’de Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi görüşülürken, hutbelerin Türkçe okunması konusunda konuşmalar yapılmış ve bu yönde karar alınmıştır. Bunun sonucu olarak Diyanet İşleri Başkanlığı Türkçe hutbe örneklerinin olduğu bir kitap hazırlamış ve Diyanet İşleri Başkanı M. Rıfat Börekçi’nin emriyle 1932 yılından itibaren Türkiye’de tüm camilerde hutbeler Türkçe okutulmaya başlanmıştır. Buna göre; hutbelerin dua-övgü bölümü ile bundan sonra gelen Kur’an ve hadis metinleri hem Arapça hem Türkçe, öğüt kısmı ise sadece Türkçe okutulmuştur. Halkın anlayabileceği bir dilde ve çağın gereklerine uygun bir şekilde okunan hutbeler dinî değerlerin anlaşılmasına önemli katkı sağlamıştır. 35 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 OKUMA METNİ ATATÜRK’ÜN BALIKESİR HUTBESİ “Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selameti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dinî hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizamı, hepimizin bildiği Kur’an-ı Azimüşşan’daki açık ve kesin hükümlerdir. İnsanlara manevi mutluluk vermiş olan dinimiz, son dindir, mükemmel dindir. Çünkü dinimiz; akla, mantığa ve gerçeklere tamamen uymakta ve uygun gelmektedir. Eğer akla, mantığa ve gerçeklere uymamış olsa idi bununla diğer ilahî tabiat kanunları arasında birbirine zıtlık olması gerekirdi. Çünkü bütün tabiat kanunlarını yapan Cenab-ı Hak’tır. Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber çalışmalarında iki yere, iki eve sahipti. Biri kendi evi, diğeri Allah’ın evi idi. Millet işlerini Allah’ın evinde yapardı. Hazret-i Peygamberin mübarek yollarını takip ederek bu dakikada milletimize ve milletimizin şimdiki ve geleceğine ait konuları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde, Allah’ın huzurunda bulunuyoruz. Beni bu şerefe kavuşturan Balıkesir’in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu vesile ile büyük bir sevaba nail olacağımı ümit ediyorum. Efendiler! Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, söylenenleri dinleme ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani birbirimizin görüş ve düşüncelerini almak için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihninin başlı başına faaliyette bulunması lazımdır. İşte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz için her şeyden önce hâkimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşüncelerini anlamak istiyorum. Millî emeller, millî irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil, millet fertlerinin tamamının arzularının, emellerinin bileşkesinden ibarettir. Bundan dolayı benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.” 07 Şubat 1923 BALIKESİR - Zağnos Paşa Camii (Ortaöğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim Programı, s. 82.) 36 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 NELER ÖĞRENDİK? Diyanet İşleri Başkanlığını ve din hizmetlerini yerine getiren din görevlilerinin yürüttükleri hizmetleri tanıdık. Diyanet İşleri Başkanlığı, ülkemizde yaşayan Müslüman halka İslam dini ile ilgili hizmetler vermekle görevli olan bir kamu kuruluşudur. Ülkemizde din hizmetleri, Başbakanlığa bağlı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütülmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı toplumsal birlik ve beraberliği pekiştirici, kardeşlik ve yardımlaşma duygularını destekleyici çalışmalar yapmakta ve İslam dinini insanlara en doğru bir şekilde öğretme ve tanıtma faaliyetlerinde bulunmaktadır. Başta Diyanet İşleri Başkanı olmak üzere din hizmetlerini yerine getiren müftü, vaiz, imam-hatip ve müezzin-kayyım gibi din görevlileri vardır. Bütün din görevlileri; vaaz, hutbe, seminer, kurs, panel, konferans gibi faaliyetlerle insanlara İslam’ı tanıtıcı ve bilgilendirici faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Atatürk’ün dinin daha doğru anlaşılması için yaptığı çalışmalar hakkında bilgi sahibi olduk. Türkçe meal, tefsir ve hadis kitapları hakkında bilgi edindik. Atatürk, Türk halkının dinini ana kaynaklarından ve doğru bir şekilde öğrenmesini istiyordu. Bundan dolayı Kur’an-ı Kerim’in Türkçeye çevrilmesi ve tefsirinin yapılmasını gerekli görüyordu. Bu doğrultuda Elmalılı Hamdi Yazır’ın hazırladığı “Hak Dini Kur’an Dili” adlı tefsirin ardından Ahmet Naim ve Prof. Dr. Kâmil Miras’ın tercüme ettiği “Sahih-i Buhari Muhtasarı, Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi” adlı hadis kitabı milletimizin İslam dinini doğru bir şekilde öğrenmesine önemli katkı sağlamıştır. Türkçe hutbe uygulamasının önemini kavradık. Toplumun aydınlatılmasına önem veren Atatürk, hutbelerin Türkçe okutulması için çalışmalar yapmıştır. Bu doğrultuda halkın anlayabileceği bir dilde ve çağın gereklerine uygun bir şekilde okunan hutbeler dinî değerlerin anlaşılmasına önemli katkı sağlamıştır. 37 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 DEĞERLENDİRME SORULARI 1. Aşağıdakilerden hangisi Diyanet İşleri Başkanlığının görevleri arasında sayılamaz? A. Toplumdaki bütün vatandaşların ibadet etmesini sağlamak B. İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek C. Din konusunda toplumu aydınlatmak D.İbadet yerlerini yönetmek 2. Diyanet İşleri Başkanlığının en üst derecede karar ve danışma organı hangisidir? A. Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu B. Din İşleri Yüksek Kurulu C. Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü D.Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü 3. İlk Diyanet İşleri Başkanı kimdir? A. Ahmet Hamdi Akseki B. Mehmet Âkif Ersoy C. Mehmet Rıfat Börekçi D.Mehmet Görmez 4. Aşağıdakilerden hangisi Diyanet İşleri Başkanlığının resmi İnternet sitesidir? A. www.diyanetisleribaskanligi.gov.tr B. www.dib.gov.tr C. www.diyanet.com.tr D.www.diyanet.gov.tr 5. “Bulunduğu il ya da ilçelerde din hizmetlerinden birinci derecede sorumludur. Din hizmetlerini, dinî müesseseleri yönetir ve din görevlilerinin hizmetlerini düzenleyip denetler.” Yukarıda çalışma alanı anlatılan din görevlisi aşağıdakilerden hangisidir? A. İmam B. Vaiz C. Müftü D.Diyanet İşleri Başkanı 38 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 6. “Cami ve mescitler ile diğer mekânlarda her türlü vasıtadan yararlanarak insanları dinî konularda bilgilendirici ve doğru yolu gösterici nitelikte konuşmalar yapar.” Yukarıda çalışma alanı anlatılan din görevlisi aşağıdakilerden hangisidir? A. Vaiz B. Müezzin C. İmam D.Kur’an kursu öğreticisi 7. Cuma ve bayram namazlarında insanları dinî konularda aydınlatmak ve onlara dinî mesajlar vermek amacıyla yapılan konuşmaya ne denir? A. Konferans B. Vaaz C. Seminer D.Hutbe 8. Cumhuriyet döneminde yazılan ve önemli bir tefsir kitabı olan Hak Dini Kur’an Dili adlı eseri kim hazırlamıştır? A. Babanzade Ahmet Naim B. Kâmil Miras C. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır D.Konyalı Mehmet Efendi 9. Aşağıdakilerden hangisi Diyanet İşleri Başkanlığının dinî yayınlarının amaçlarından biri değildir? A. İnsanlara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak B. Toplumu din konusunda bilgilendirmek C. Dini temel kaynaklardan doğru bir şekilde öğretmek D.Hurafe ve yanlış inançlar konusunda toplumu bilgilendirmek 10.Aşağıdakilerden hangisi imam-hatiplerin görevlerinden biri değildir? A. Camilerde din hizmetlerini yürütmek B. Dinî konularda toplumu bilgilendirmek C. Beş vakit namazı cemaate kıldırmak D.Din görevlilerinin hizmetlerini düzenleyip denetlemek 39 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 . ÜNİTEDE ÖĞRENDİKLERİMİZİ NOT EDELİM ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… 40 3. ÜNİTE İSLAM VE ESTETİK ÖĞRENME ALANI: DİN, KÜLTÜR VE MEDENİYET Kur’an-ı Kerim’in sayfaları niçin estetik bir şekilde süslenmiştir? DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 NELER ÖĞRENECEĞİZ? Bu ünitenin sonunda; 1. Evrendeki varlıkların belli bir ölçü, denge ve düzende yaratıldığını, aralarında bir uyum ve ahenk olduğunu öğreneceksiniz. 2. İnsandaki estetik duygusunun hayata yansımalarını açıklayacaksınız. 3. Estetiğin önemini, Kur’an’daki güzellik vurgusundan hareketle açıklayabileceksiniz. 4. Hz. Muhammed’in her durumda estetik olanı hayatına taşıma çabası içinde olduğunu öğreneceksiniz. 5. Güzel sözlerle iletişim kurmanın İslam’ın temel amaçlarından biri olduğunu açıklayabileceksiniz. 6. Kur’an’da, güzel davranışta bulunanların ve güzel iş yapanların ödüllendirileceğinin belirtildiğini öğreneceksiniz. 7. Söz ve davranışlarda güzel ve estetik olmaya özen göstermenin önemini kavrayacaksınız. 8. İslam medeniyetinde, mimari, edebiyat, musiki, hat, tezhip, minyatür ve ebru sanatlarının, hayatın çeşitli alanlarına yansıyan güzellikler olduğunu öğreneceksiniz. ANAHTAR KAVRAMLAR Evrende estetik Sözde estetik İslam medeniyetinde estetik 42 Duyguda estetik İSLAM VE ESTETİK Davranışta estetik Kur’an’da estetik DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 GİRİŞ Bu ünitede evrendeki varlıkların belli bir ölçü, denge ve düzende yaratıldığı anlatılacak, aralarında bir uyum ve ahenk olduğunu açıklanacaktır. En şerefli varlık olan insanın da tüm davranışlarında ölçülü ve ahenkli olması gerektiği vurgulanacak, Kur’an’da ve Peygamberimizin hadislerinde güzel söz söylemenin, güzel davranışlarda bulunmanın tavsiye edildiği anlatılacaktır. İnsandaki estetik duygusunun bir sonucu olarak İslam medeniyetinde, mimari, edebiyat, musiki, hat, tezhip, minyatür ve ebru gibi sanatların ortaya çıktığı açıklanacaktır. 1. EVRENDEKİ ÖLÇÜ VE AHENK Allah, evrendeki varlıkları bir ölçü ve ahenk içerisinde yaratmıştır. Her varlığa bulunduğu ortamda yaşamını sürdürebilecek, ihtiyaçlarını karşılayabilecek özellikler vermiştir. Evrende bulunan milyonlarca gök cismi belli bir yörüngede hareket etmektedir. Uzay boşluğunda hareket eden gök cisimlerinin dönüş hızları, çekim güçleri ve yörüngelerinin hassas bir ölçü üzerine kurulu olduğu, en ufak bir kusur bulunmadığı görülmektedir. Bu hassas denge sayesinde gök cisimleri birbirine çarpmadan yörüngelerinde dönmekte, mevsimler, gece ve gündüz oluşmaktadır. Dünyamızı saran atmosfer tabakası, şu andaki durumundan daha kalın olsaydı güneş ışınlarından yararlanamazdık. Daha ince olsaydı gök taşları atmosferde erimeden dünyaya düşer ve hayatı olumsuz etkilerdi. Ay, dünyamıza daha yakın mesafede olsaydı gel-git olayı nedeniyle karalar; sular altında kalabilirdi. Kur’an’da; “Allah her şeyi yaratmış, ona ölçü, biçim ve düzen vermiştir.” (Furkan suresi, 2. ayet.) buyrulmakta ve evrendeki düzene vurgu yapılmaktadır. Evrende var olan bu düzen Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette anlatılmaktadır. Örneğin, Yasin suresi, 38–40. ayetlerde Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Güneş kendi için belirlenen yörüngede akar(döner). İşte bu, aziz ve alim olan Allah’ın takdiridir. Ay için de birtakım menziller (yörüngeler) tayin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilal) olur da geri döner. Ne güneş aya yetişebilir ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler.” Yunus suresi, 5. ayette “Güneşi ışıklı, ayı da parlak kılan, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için aya bir takım menziller takdir eden Allah’tır…” buyrularak kâinattaki bu ölçü ve düzeni koyanın Yüce Allah olduğu belirtilmektedir. 43 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 E BİLGİ KUTUSU Havada %78 azot, %21 oksijen, % 1 oranında da diğer gazlar bulunur. Canlıların yaşayabilmesi için bu oranlar en uygun şekilde hazırlanmıştır. Farklı gazların gezegenimizde hayatın devamını sağlayacak şekilde bulunması tesadüf olamaz. Üzerinde canlıların hayatını devam ettirdiği dünya, kurulmuş saat gibi mükemmel bir şekilde işlemektedir. Bu düzen, atomdan güneş sistemine kadar her şeyde mevcuttur. Canlı ve cansızlar âleminde gereksiz bir nesne göstermek mümkün değildir. Evrende; ay, güneş ve diğer gezegenlerin birbirlerine uzaklık ve yakınlıkları tam bir denge, ölçü ve ahenk içerisindedir. Havadaki gazların belirli bir oranı vardır. Bu oranlardaki sapmalar, dünyadaki canlıların yaşamını olumsuz etkiler. Yüce Allah Mülk suresi 3 ve 4. ayetlerde şöyle buyurmaktadır: “Gökleri yedi kat yaratan odur. Rahman’ın bu yaratmasında bir düzensizlik bulamazsın. Gözünü çevir bir bak. Bir çatlak görebilir misin? Bir aksaklık bulmak için gözünü tekrar çevir bak. Ama göz, umduğunu bulamayıp bitkin ve yorgun düşer.” Çevremizden edindiğimiz izlenimler bizi, evrenin Yüce bir Yaratıcı tarafından en mükemmel şekilde yaratıldığı sonucuna götürmektedir. Yüce Allah, Gaşiye suresi, 18–20. ayetlerde “…’Göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?’, ‘Sizi yaratmak mı daha zor, yoksa göğü yaratmak mı? Onu Allah kurmuştur. Onu yükseltmiş ve ona düzen ve ahenk vermiştir. ‘O göğün gecesini karanlık yaptı, ışığını da çıkardı. Ardından yeri düzenleyip döşedi. Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.” buyurarak çevremizdeki muhteşem yaratılışa dikkat çekmektedir. Bizler de evrendeki bu sanatlı, estetik yaratılışı ve işleyişindeki mükemmel dengeyi, düzeni iyi gözlemlemeli ve bunların ancak Yüce bir yaratıcının eseri olabileceğini anlamalıyız. Resim 03.01: Evrende bir ölçü ve ahenk vardır. 44 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 2. İnsan ve Estetik Estetik; insanda güzellik hissi uyandıran, güzel duygu ve anlamlar içeren sanatla ilgili değer yargısıdır. İnsana birçok özelliğinin yanında iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayırt edebilecek bir vicdan duygusu ve sezgi gücü verilmiştir. O sadece maddi yönüyle değil, duygularıyla da hayatın içinde bulunmaktadır. İnsanın güzeli fark etmesi, hissetmesi onun estetik yönünün ifadesidir. En güzel şekilde yaratılan insana Allah tarafından, düşünme yeteneği verilmiştir. Ona doğruyu ve iyiyi ayırt edebilme anlayışı, olaylara tepki vermek için vicdan ve sezgi özellikleri verilmiştir. İnsanın güzel bir şekilde yaratıldığını Kur’an’ı Kerim şu şekilde ifade etmektedir: “Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.”(Tin suresi, 4. ayet.) Bir başka ayette de “Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı…”(Tegabün suresi, 3. ayet.) buyrulmaktadır. Yüce Yaratıcı, verdiği nimetler karşısında, insanın kendisine şükretmesini istemektedir. Bu konu Secde suresi, 9. ayette şöyle ifade edilmektedir: “Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş... Sizin için kulaklar, gözler ve kalpler yaratmıştır. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz?” İnsanı birtakım ihtiyaçlar içerisinde yaratan Allah, insanın bu ihtiyaçlarını farklı şekillerde karşılayarak kendisini ona tanıtmaktadır. İnsan, güzeli arzulayarak estetik zevkleri ve estetik duygularıyla hayatına devam eder. Elbette Yüce Allah insanın hiçbir ihtiyacını karşılıksız bırakmadığı gibi bu arzuları, zevkleri ve estetik algıyı da karşılıksız bırakmayacaktır. İnsan en güzel şekilde yaratılmıştır. O hayatı boyunca da güzeli arzular. Güzel söz söylemek, güzel manzara seyretmek, güzel insanlarla hoşça vakit geçirmek onu mutlu eder. Bireylerin duygu dünyasına yönelik şiirler, müzik yapıtları, güzel sanatlar, el işi sanatları; estetik kaygıların ve güzele ulaşma gayretlerinin bir sonucu olarak doğmuştur. Güzel duygular, bireyin iç dünyasında ahenk oluşturur, kişiye neşe ve mutluluk verip yaşamını anlamlandırmasına yardımcı olur. Taşı ve toprağı şekillendiren, yaşadığı şehri ve evi düzenleyip süsleyen, ibadet etmek için görkemli mabetler inşa eden insandır. İnsan yaşamının her alanında güzelliğe ulaşma gayreti içerisinde olmuştur. Giydiği elbiselerde, evine aldığı eşyalarda, bahçeye diktiği ağaçlarda hep estetik kaygılar gözetmiş, güzel olanları tercih etmiştir. İnsan ve estetik daima iç içe olan kavramlardır. Hiç kimsenin güzele, güzel olan bir şeye karşı ilgisiz kalması düşünülemez. Her insan, yaptığı işlerin en güzel ve en mükemmel olması için çaba gösterir. İnsanın en güzel biçimde yaratılması aynı zamanda onun; güzellikleri kavrama, bunlardan zevk alma ve estetik değeri olan eserler ortaya koyma yeteneğini de geliştirmiştir. 45 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 3. Kur’an ve Güzellik İlahî kitabımız Kur’an-ı Kerim; ses, anlam ve anlatım bakımından mükemmel bir kitaptır. Kur’an-ı Kerim Hz. Muhammed (s.a.v.)’in en büyük mucizesidir. İslam’dan önce Arap toplumunda şiir ve edebiyat çok ileri düzeyde idi. Hitabet sanatını iyi kullananların toplumda ayrı bir yeri vardı. O devrin en ünlü şairleri, Kur’an ayetleri inmeye başlayınca kendi şiirlerinin ve sözlerinin ne kadar basit ve yetersiz kaldığını anladılar. Kur’an’ın meydan okumasına karşı, Arap şairleri onun benzerini yapmak istedilerse de buna güç yetiremediler. Resim 03.02: Kur’an-ı Kerim; ses uyumu, anlatımı ve anlamı bakımından mucize bir kitaptır. Kur’an ayetlerindeki ses ve anlam bütünlüğü, konuların seçilişi, ayetlerdeki ahenk ve şiirsellik Kur’an’ın estetik bir güzelliğe sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Kur’an ayetlerinin önemli bir kısmı vermek istediği mesajı örnekler vererek aktarmaktadır. Örneğin İbrahim suresi, 24–26. ayetlerde “Görmedin mi Allah nasıl bir misal gösterdi: Güzel bir sözü; kökü yerde sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca (benzetti). O(ağaç), Rabb’inin izniyle her zaman yemişini verir…Kötü bir sözün misali; gövdesi yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkânı olmayan (kötü) bir ağaca benzer…” buyrularak estetik ve güzelliğe vurgu yapılmaktadır. Allah (c.c), Kur’an ayetlerinin insanlara ait bir söz olmadığını ve bir benzerinin yapılamayacağını İsrâ suresi, 88. ayette şöyle dile getirmektedir: “…Bu Kur’an’ın bir benzerini ortaya koymak üzere insanlar ve cinler bir araya gelseler, birbirine destek de olsalar onun benzerini ortaya getiremezler.” 46 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 Allah yeryüzündeki varlıkların her birini farklı desen ve görünümde yaratmıştır. Her varlığın evrende bir yeri vardır. Hiçbir şey boş yere yaratılmamıştır. Vahşi hayvanlar bile doğal ve ekolojik dengenin bozulmaması için bir görev üslenmektedir. Nahl suresi 5 ve 6. ayetlerde hayvanların boş yere yaratılmadığı hayata bir sevgi ve neşe kattığı vurgulanmaktadır: “Onlarda sizin için… birçok fayda vardır. Hem de onlardan yersiniz. Onları akşamleyin getirirken, sabahleyin salıverirken de sizin için bir güzellik ve zevk vardır.” Kur’an; gökyüzünün yıldızlarla süslendiğinden, hayvanların ve yeryüzündeki bitki örtüsünün estetik ve güzelliklerinden bahsetmektedir. Dünyadaki nimetlerin hem faydalarına hem de güzelliklerine vurgu yapan Kur’an, bu faydalı ve güzel yaratılışın fark edilmesini istemektedir. Kur’an’da bütün güzelliklerin Allah tarafından yaratıldığı ve evrenin birçok güzellikle dolu olduğu insanlara bildirilmektedir. Evrenin ve tüm bu güzelliklerin yaratıcının, kusursuz ve mükemmel yaratmasıyla Allah olduğu gerçeğine dikkat çekilmektedir. Allah (c.c), hem zatıyla hem isimleriyle güzeldir. En güzel isimler onundur. Allah’ın güzel isimleri olduğunu yine Kur’an’dan öğrenmekteyiz. Bu konuda Kur’an şöyle buyurmaktadır: “O, yaratan, var eden ve şekil veren Allah’tır. En güzel isimler onundur.” (Haşr suresi, 24. ayet.) Bir başka ayette de “Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir.” (Müminun suresi, 14. ayet.) buyrulmaktadır. Kur’an’da geçen cennet anlatımı ve tasvirleri, güzellik anlayışı konusunda insanı yönlendirmektedir. Cennet anlatımlarında insanın tüm duygularının tatmin edilmesi hedeflenmektedir. Dünyadaki benzer güzelliklerden yola çıkılarak cennette olanlar tanıtılmaktadır. Örneğin Vakıa suresi 15–25. ayetlerde cennet tasvir edilmekte ve şöyle anlatılmaktadır: “Cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler. Onların üzerlerinde karşılıklı olarak oturup yaslanırlar. Çevrelerinde, (hizmet için) ölümsüz gençler dolaşır; Maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle. Bu içecekten ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir… Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler…” Kur’an’ın hedeflediği bir diğer konu da ahlaklı ve çevresinde olup bitenlere duyarlı insanlar yetiştirmektir. İslam’ın arzuladığı duyarlı insan; yaratılış gayesini fark edebilen, hayatın güzel ve çirkinliklerini anlayabilen, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayırt edebilen kişidir. Kur’an’ı iyi anlayan insan kâinattaki genel işleyişi kavrar, çevreye zarar vermez, savurganlıktan kaçınır. Çevresindeki güzellikleri zevkle inceleyen bir insan; yaratılıştaki hikmetleri anlar, bilinçli şekilde Rabb’ine ibadet eder. 47 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 4. Hz. Muhammed ve Güzellik Hz. Muhammed (s.a.v), her yönüyle insanlığa örnek olarak gönderilmiştir. Peygamberimiz örnek bir ahlak üzere yaratılmıştır. O, insanları güzele, iyiye ve estetik olana yönlendirmiştir. Bir gün Peygamberimizin yanına saçı sakalı dağınık bir adam gelmişti. Hz. Peygamber o adama saçını sakalını düzelterek gelmesini söylemiştir. O kişi de saçını sakalını düzenleyerek tekrar gelmiştir. Bunun üzerine Peygamberimiz; “Böylesi, sizden birinin…saçları karışık olarak gelmesinden daha iyi değil mi?” buyurmuştur. Peygamberimiz topluluk içine giderken hoş kokular sürmeye özen gösterirdi. O, kötü kokan kişilerin bu hâlleriyle topluma gelmemesini hatırlatırdı. Peygamber Efendimiz giyim kuşamına özen göstermiştir. Aynı zamanda o, yaşadığı çevrenin temiz ve düzenli olmasına önem vermiştir. Peygamberimiz bir hadisinde; “Allah temizdir temizliği sever, güzeldir güzelliği sever; merhametlidir, merhameti sever; cömerttir cömertliği sever; öyle ise avlularınızı ve çevrenizi temiz tutun…” (Tilmizi, Edep, 41.) buyurarak temizlik ve güzelliğin önemine dikkat çekmiştir. Peygamberimiz çevrenin güzelleştirilmesini de önemsemiştir. Hz. Peygamber özellikle meyveli ağaçların dikilmesini tavsiye etmiştir. Meyveli ağaçların meyvesinden ve gölgesinden dolayı ağacı diken kişiye sadaka kazandıracağını ifade etmiştir. Bu konuda Peygamberimiz; “Elinizde bir ağaç fidanı varsa kıyamet kopmaya başlasa bile eğer onu dikecek kadar vaktiniz varsa, mutlaka dikin.” (Buhari, Edebu’l Müfred, 479.) buyurarak Müslümanların elindeki imkânı sonuna kadar kullanması gerektiğini, iyilik yapmaya zor şartlarda da devam etmesi gerektiğini vurgulamıştır. 5. Yaşamda Güzellik İslam dininde güzelliğin önemli bir yeri vardır. Güzelliği hayatın her alanında yaşamalıyız. Çalışma hayatımızda, sözlerimizde, davranışlarımızda estetiğe ve güzelliğe önem vermeliyiz. Hastalarına iyi davranan ve doğru teşhis koyan doktor, mesleğini estetik bir şekilde uygulayan usta, bilgiyi sevimli ve doğru şekilde sunan öğretmen, sorumluluğunu yerine getiren ve arkadaşlarıyla iyi geçinen öğrenci güzelliği hayatına uyguluyor demektir. 5.1. Sözde Güzellik Konuşmak ve anlamlı cümleler kurmak insanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliktir. Konuşmak ve anlaşmak olmasaydı insanların çok çeşitli problemler yaşaması kaçınılmaz olurdu. Dinimiz güzel söz söylemeye büyük önem vermiştir. Yüce Allah, Kur’an’da birçok ayette Müslümanların güzel sözlü olmalarını, kırıcı olmamalarını öğütlemiştir. Örneğin, Bakara suresi 263. ayette Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir…” 48 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 Kültürün oluşmasında söz söyleme sanatının önemli bir yeri vardır. Sevinçleri ve acıları paylaşmamız ve her türlü duygumuzu ifade etmemiz ancak sözü etkili bir şekilde kullanmakla mümkün olur. Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş Veli gibi söz ustaları tarihten ve inancımızdan aldığı sevgi dolu şiir ve sözleriyle kültürümüze önemli katkı sağlamışlardır. “Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz…” Yunus Emre Bu şiirin ana fikri nedir? Aşağıya yazınız. ……………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… ……………………………………………………………………………………… Güzel söz söylemek insanların huzur ve barış içerisinde yaşamasına, kültür ve medeniyetin yükselişine önemli katkı sağlamaktadır. Kur’an-ı Kerim’de İsra suresi, 53. ayette güzel söz söylemenin önemi şu şekilde dile getirilmektedir: “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” Bu ayette iletişimde yapılan hataların önemli problemlere sebep olabileceği vurgulanmaktadır. Bir sözün nerede, ne zaman, kime, ne şekilde söyleneceği çok önemlidir. Bazen yeri ve zamanı gelmeden söylenen sözler önemli sıkıntılara sebep olmaktadır. İnsanlarla iletişim kurarken bilgili, seviyeli, doğru ve güzel sözlerle konuşulmalıdır. Bu konu Nahl suresi 25. ayette; “(Resulüm!) Sen, Rabb’inin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et!” şeklinde dile getirilmektedir. Hz. Muhammed (s.a.v), İslam dinini kısa zamanda çok sayıda insana kabul ettirmişti. İslam dininin anlatıldığı ilk dönemdeki medeni olmayan bu insanlarda köklü değişikliklerin oluşması en başta Peygamberimizin sözünü etkili bir şekilde kullanmasıyla mümkün olmuştur. Peygamberimiz, konuşurken samimi, gönülden konuşurdu. Sözü uzatmaz öz konuşur, sözlerini özenle seçerek konuşurdu. Herkese anlayacağı dilden, seviyesine göre konuşurdu. Kendisiyle konuşan kimseye bütün vücuduyla yönelir, tane tane anlaşılır şekilde konuşurdu. 49 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 Atalarımız “Söz gümüş ise sükût (susmak) altındır.” demişlerdir. Konuşmamız bir amaca yönelik olmalıdır. Boş ve lüzumsuz konuşmalardan uzak durmalıyız. Gerektiğinde konuşmalı gerektiğinde de susmayı ve dinlemeyi bilmeliyiz. 5.2. Davranışta Güzellik İslam dini toplumda iyi davranışların kazanılmasını, kötü davranışların azaltılmasını hedeflemektedir. İnsanların mutlu olması davranışların güzel olmasına bağlıdır. Ailede, komşuluk münasebetlerinde, iş hayatımızda, okulda, alışverişte yani hayatın her safhasında davranışlarımızı güzelleştirerek mutluluğu yakalayabiliriz. Herkesin değer verdiği ahlaki güzellikler vardır. Davranışlara yansımayan ahlaki güzelliklerin bir anlamı yoktur. İyi ve güzel davranış sahibi kimseler her zaman takdir görürler. Allah güzel davranışları mükâfatlandıracağını Nahl suresi, 97. ayette şu şekilde ifade etmektedir: “Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz.” Güzel ahlak sahibi kişiler söyledikleri şeyleri öncelikle kendileri yapmalıdırlar. Aksi hâlde söyledikleri karşısındakine tesir etmez. Bu konuda Yüce Allah, şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir gazaba sebep olur.” (Saf suresi, 2–3. ayetler.) Sevgili Peygamberimiz (s.a.v); “Konuştuğunuz zaman doğruyu söyleyin. Verdiğiniz sözleri mutlaka yerine getirin. Size emanet edilen bir şeye zarar vermeyin… İnsanlara kötülük yapmayın…” (Ahmet bin Hanbel, Müsned, C 5, s. 323.) şeklinde öğütler vererek insanları iyi davranışlar yapmaya yöneltmektedir. Bizler davranışlarımızda doğruluğu esas almalıyız. Söz, iş ve davranışlarımızda her zaman doğruluktan ayrılmamalıyız. 5.3. İş ve Üründe Güzellik İnsanlar bütün ihtiyaçlarını tek başlarına karşılayamazlar. Bir insan aynı zamanda fırıncı, ayakkabıcı, terzi olamaz. Toplumda çok çeşitli meslekler vardır ve insanlar farklı yeteneklere sahiptirler. Yeteneklerine uygun işlerde çalışmak insanı mutlu eder. Çalışma hayatında dikkat edilmesi gereken birtakım kurallar vardır. İnsanca bir hayat standardında yaşamak için sanatkârların işini en güzel şekilde ve özenle yapması gerekir. Peygamberimizin hayatında bu konuda güzel örnekler vardır. Disiplinli çalışmak, zamanı iyi kullanmak, iş ahlakına dikkat etmek Peygamberimizin biz Müslümanlara tavsiye ettiği önemli kurallardır. Bu konuda Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Allah, sanat ve çalışmasında hünerli olan kimseyi sever.” (Suyuti, Camius Sağir, C,1, s. 356.) Peygamberimiz bir başka hadisinde de “Allah her şeyi güzel yaratmıştır. Siz de her şeyi güzel yapın.” (Müslim, Sayd, 57. hadis.) buyurmuş ve bizlere işlerimizi en güzel şekilde yapmamızı öğütlemiştir. 50 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 Saygı ve sevgi duygularıyla yaşayan bir Müslümanın toplum ve ailesi için çalışması, sanat icra etmesi, faydalı işler yapması dinimizce ibadet sayılmıştır. Ticaret yapmak, birçok kişiye iş imkânı sağlayacak iş yeri açmak, hayatı kolaylaştıracak ürünler imal edip pazarlamak dinimizce tavsiye edilen güzel davranışlardır. Ahlakı güzel insanlar elbette bu güzelliklerini iş ve ürünlerine de yansıtmalıdırlar. 6. İslam Medeniyetinde Estetik Yüce Allah her şeyi en güzel şekilde yarattığını ifade etmektedir. İnsanları da bu güzelliğe uyumlu işler ve eserler ortaya koymaya yönlendirmektedir. Dinimizin bu yönlendirmesi ve insanda doğuştan var olan estetik duygusu sonucunda, kültürümüzde mimari, hat, tezhip gibi çeşitli sanat eserleri ve sanatsal faaliyetler ortaya çıkmıştır. İslam medeniyeti insanı bütün yönleriyle mutlu etmeyi hedefler. İnsanoğlunu mutlu bir hayat standardıyla yaşatmayı bir ibadet kadar değerli kabul eder. Bu yönüyle toplumumuzda yapılan eserler, Allah’ın güzellik sıfatının bir yansımasıdır. 6.1. Mimari İslam medeniyeti mimari alanda çok sayıda eser vermiştir. Dinin inanç ve ibadet esaslarının bunda önemli etkisi vardır. Dinimizin temizliğe önem vermesi, temizliği bazı ibadetlerin ön şartı kabul etmesi; hamam, su kemeri ve şadırvan gibi mimari eserleri ortaya çıkarmıştır. Su içirmenin sevap olması; sebil ve çeşmelerin inşa edilmesine sebep olmuştur. Cemaatle namaz kılmanın teşvik edilmesi; geniş ve ferah camilerin yapılmasına, ilim öğrenmenin teşvik edilmesi; medreselerin yapılmasına sebep olmuştur. İslam tarihinde ilk mimari eser camilerdir. Peygamberimiz, hicret ederken daha Medine’ye ulaşmadan İslam tarihindeki ilk cami olan Kuba mescidini yaptırmıştır. Peygamberimiz Medine’ye vardığında da Mescid-i Nebiyi yaptırmış, kendisi de mescidin inşaatında bizzat çalışmıştır. İslam’ın ilk döneminde sade olan mimari eserlerde Emevi ve Abbasi döneminde süslemeye yer verilmiştir. Bu dönem mimari eserlerde geometrik şekiller, hayali motifler ve hayvan figürleri kullanılmıştır. İslam dünyasında mimarinin gelişmesinde Türklerin önemli katkısı olmuştur. Türkler yaşadıkları bölgelerde sanat değeri yüksek birçok eser ortaya koymuşlardır. Selçuklular döneminde; günümüze kadar ayakta kalabilmiş, çok sayıda güzel eserler verilmiştir. Beylikler dönemi de seçkin eserlerin verildiği bir dönem olmuştur. Bu dönemlerde camiler, medreseler, saraylar, kervansaraylar, hastaneler, çarşılar, köprüler ve çeşmeler yaptırılmıştır. Osmanlı döneminde mimari eserlerin sayıları arttığı gibi sanat ve estetik yönüyle de zirveye ulaşmıştır. Bu dönemde devlet olarak büyük eserler ortaya konul- 51 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 duğu gibi, halkın yararına eser yapmak isteyen vatandaşlara da katkı sağlanmıştır. Bu sayede birçok mimari eser ortaya çıkmıştır. Mescit, cami, külliye, yol ve sebiller hayır yapma anlayışıyla Osmanlı coğrafyasında yayılmıştır. İslam medeniyetinde cami mimarisinin en güzel örnekleri olarak; Kudüs’teki Kubbetüs Sahra, Şam’daki Emeviyye, Endülüs’teki Kurtuba, Edirne’deki Selimiye, İstanbul’daki Sultan Ahmet ve Süleymaniye camileri sayılabilir. Türk mimarisi özellikle Selçuklu ve Osmanlılar döneminde altın devrini yaşamıştır. Ünlü Türk mimarları arasında Mimar Sinan ve Mimar Hayreddin sayılabilir. Dinimiz hastaların, yaşlıların, yetimlerin, yolda kalmış kimselerin korunmasını istemiştir. İslam dininin bu emirleri hastaneler, darü’l acezeler (yaşlılar evi), aşevleri gibi birçok müessesenin kurulmasına, işletilmesine ve bakımlarının yapılmasına katkı sağlamıştır. Hatta bu eserlerin birçoğu büyük bir cami etrafında bir arada yapılmış ve buralara da külliye denilmiştir. Külliyelerde her bir bölümün dinin bir emrine karşılık geldiği görülür. Cami; namaz ibadetine, medrese; dinin ilme verdiği öneme, şifahane; sağlığı korumaya, aşevi; zekât ve sadaka ibadetine, darü-l aceze; yaşlılara verilen değere işaret etmektedir. Resim 03.03: Süleymaniye Camii ve Külliyesi-İstanbul. Atalarımızın başta İstanbul olmak üzere Balkanlarda, Kuzey Afrika’da, Ortadoğu’da yaptığı birçok mimari eser günümüze kadar ulaşmıştır. Eserlerde görülen mükemmel sanat ve estetik, uyum ve işçilik dünyanın ilgisini çekmekte ve birçok turist tarafından ziyaret edilmektedir. 52 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 E BİLGİ KUTUSU Vakıfların İslam Medeniyeti’nde mimarinin gelişmesine önemli katkıları olmuştur. 6.2. Edebiyat İslam dininde ilk inen ayetler “oku” emriyle başlamaktadır. Dinimizde okumanın, yazmanın ve ilim öğrenmenin önemli bir yeri vardır. İslam kültüründe yazılı ve sözlü edebiyatın gelişmesinde Kur’an ayetlerinin ve Peygamberimizin sözlerinin büyük önemi vardır. Peygamberimiz güzel söz söylemiş, güzel söz söylemeyi teşvik etmiş, şairlerin şiirlerini ve sözlerini övmüştür. Kur’an’da güzel söz meyve veren ağaca, kötü söz ise kökü olmayan ağaca benzetilmiştir (İbrahim suresi, 24–26. ayetler.). Cahiliye döneminde Araplar arasında edebiyat önemli bir yer tutmaktaydı. Panayırlarda şairler kıyasıya yarışır, birinci olan şiir, Kâbe’nin duvarına asılırdı. Kur’an inmeye başladıktan sonra ayetlerdeki mükemmellik birçok insanı derinden etkilemiştir. İslam dini sanat, mimari, musiki, örf ve âdetlerimizi etkilediği gibi edebiyatımızı da önemli ölçüde etkilemiştir. İslam medeniyetinde edebiyat dinin ortaya koyduğu değerler çerçevesinde gelişmiştir. Divan edebiyatı, halk edebiyatı ve tasavvuf edebiyatı dallarında ünlü şairler yetişmiş, birçok güzel örnekler verilmiştir. Türkler dinin doğruluk, sevgi, hoşgörü, merhamet, Allah sevgisi gibi emirlerini edebiyatta işlemişler, dinî konularda pek çok eser vermişlerdir. Türk edebiyatçıları eserlerinde, yiğitlik, vatan, aşk konularını sık sık işlemişlerdir. Yunus Emre’nin şiirleri, Nasrettin Hoca’nın fıkraları, Süleyman Çelebi’nin Vesilatün Necat isimli Mevlid’i, Mevlana’nın Mesnevi’si, Ahmet Yesevi’nin Divan-ı Hikmet’i gibi eserler İslami Türk Edebiyatı’nın en güzel örnekleri arasındadır. Divan edebiyatında; Hz. Muhammed’i öven naatlar, Allah’ın varlığını ve birliğini ifade eden tevhit, Yüce Allah’a yakarışı ve kulun acizliğini ifade eden münacatlar yazılmıştır. Şeyhi, Nedim, Baki, Fuzûli, Nabi, Şeyh Galip divan edebiyatının meşhur temsilcileridir. Tasavvuf edebiyatı; gazel, ilahi, mevlit, naat gibi eserleri içermektedir. Ahmet Yesevi, Hacı Bayram Veli, Mevlana Celaleddin, Yunus Emre, Süleyman Çelebi tasavvuf edebiyatının önemli temsilcileridir. 53 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 6.3. Musiki Musiki; duygu ve düşüncelerin belli bir sistem, ahenk ve ritim içerisinde seslerle ifade edilmesidir. Musiki, tarih boyunca insanların duygu ve düşüncelerini etkilemiştir. Söz ve ses, insanın duygularının ifade edilmesini sağlayan iki önemli araçtır. En içten ve samimi duygular, musiki ile dile getirilmiştir. Müziğin evrensel bir dili vardır. Müziğin insanlar arasında anlaşmaya, kaynaşmaya, yardımlaşmaya önemli katkısı vardır. Ayrıca müzik ortak bir kültürün, duygu ve düşüncenin oluşmasına önemli katkı sağlar. İnsan ruhuna dinginlik veren musiki, bireyleri rahatlatıp stresten uzaklaştıran ve insanın gönül dünyasını zenginleştiren bir özelliğe sahiptir. Bu özelliğinden dolayı Osmanlı Devleti’nde musiki, ruh hastalıklarının tedavisinde kullanılmış ve çok olumlu sonuçlar alınmıştır. Sevinç, hüzün, kahramanlık, tanrıya yakarış gibi duygular musiki ile dile getirilmiştir. İslam medeniyetinde ise Allah aşkı, peygamber sevgisi gibi konuları içeren Tasavvuf musikisi ortaya çıkmıştır. İlahi, münacat, naat, salavat ve mevlit belli ritimler kullanılarak ses özellikleri çerçevesinde makamla seslendirilerek okunur. Mevlevilerde Sema ve Bektaşilerde semah ayinleri bunların en güzel örneklerini oluşturmaktadır. Osmanlı döneminde camilerde güzel sesli müezzin ve mevlithanlar tarafından belirli makam ve usullerle okunan Kur’an-ı Kerim, ezan, mevlit, kamet, naat dinî musikiyi oluşturmaktadır. Bunun yanında Mevlevi ayinleri, Bektaşilerin cem ayinleri, zikirler ve ilahiler de dinî musikinin bir parçasıdır. Ayinlerde tanbur, ud, kanun, keman, ney, rebab ve kudüm gibi müzik aletleri kullanılmıştır. Farabi, Itri, Dede Efendi, Hacı Arif Bey, Sadullah Ağa ve III. Selim gibi büyük bestekârlar Türk musikisinin önemli isimleridir. ? 6.4. Hat, Tezhip, Ebru ve Minyatür Hüsnühat ne demektir? Hat, Arapçada yazı, çizgi demektir. İslam tarihinde Kur’an nazil olduktan sonra Arap harflerinin estetik bir şekilde yazılması sonucunda hat sanatı oraya çıkmış ve buna da hüsnühat denilmiştir. Hüsnühat; ayetlerin, hadislerin veya dinî yazıların güzel ve estetik yazılması sanatına verilen isimdir. Bu sanatla uğraşan sanatkârlara hattat denilir. Hat sanatında kamıştan yapılan kalem, kalemin ucunu düzelmek için kullanılan makta, kâğıt, is mürekkebi ve hokka kullanılır. Hüsnühat sanatının en güzel örnekleri, levha ve tablolarda, camilerin iç süslemelerinde özellikle de Kur’an-ı Kerim’in yazımında görülmektedir. Hüsnühatın Kur’an alfabesi ile yazılması ve her hattatın ömründe en az bir sefer Kur’an-ı Kerim’i el yazısıyla yazma gayreti, toplumda hat sanatının yaygınlaşmasına katkı sağlamıştır. Kütüphaneleri dolduran binlerce el yazması eser, hattatların el emeği ve yoğun 54 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 özverili çalışmaları sonucu ortaya çıkmıştır. İslam mimarisini oluşturan cami, mescit, kümbet, türbe, çeşme, şadırvan gibi eserlerin birçoğunda hattatlar tarafından yazılan hüsnühat yazıları görülmektedir. Şeyh Hamdullah Çelebi, Hafız Osman, Necmettin Okyay ve Hamit Aytaç en meşhur hattatlarımızdandır. Resim 03.04: Bursa Ulu Cami’de bulunan hat levhaları. ? Tezhip ne demektir? İslam medeniyetinde ortaya çıkan önemli sanat dallarından biri de tezhiptir. Tezhip, altın tozu ve boya kullanılarak yapılan süsleme sanatıdır. Hüsnühat tabloları, sayfa kenarları, kitap başlıkları ve el yazması kitaplar altın tozu ve boya ile süslenmiş ve çok güzel eserler ortaya çıkmıştır. Bu sanat dalı ile uğraşan sanatkârlara müzehhip denir. İslam medeniyetinde kitaba özellikle de Kur’an’a çok önem verildiğinden müzehhipler yazılan el yazması yapıtları, güzel bir şekilde süsleyip insanların beğenisine sunmuşlardır. Tezhip sanatında, sayfa kenarları, satırlar arasındaki boşluklar, cümle ve ayet sonları renkli ve yaldızlı çizgi ve belirli motiflerle süslenir. Tezhip sanatının en güzel örnekleri el yazması Kur’an-ı Kerim’lerde görülmektedir. Ayetleri birbirinden ayırmak için küçük yıldızlar, çiçek motifleri, secde ayetlerini göstermek ve insanların dikkatini çekmek için gül biçiminde tezhip süslemeleri kullanılmıştır. Ünlü Türk müzehhipleri arasında, Kara Memiş, Hasan Çelebi, Yusuf Mısri gibi isimler bulunmaktadır. 55 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 ? ? Ebru ne demektir? Ebru sanatı, İslam medeniyetinde ortaya çıkan önemli sanat dallarından birisidir. Ebru sanatı, özel birtakım boyalarla su üzerinde yapılan şekillerin kâğıda çıkarılmasıdır. Ebru sanatı daha çok yazı, levha ve minyatür kenarlarının süslemesinde kullanılmıştır. Ebru, en önemli kâğıt süsleme sanatlarından birisidir. Kâğıda çıkan şekiller adeta mermer görünümü alır ve çok hoş bir görüntü oluşturur. Çok zorlu ve emek isteyen ebru sanatı, birçok eski eserde süsleme sanatı olarak kullanılmıştır. Günümüzde de özel ilgi duyan sanatkârlar tarafından devam ettirilmektedir. Minyatür ne demektir? İslam medeniyetinde süsleme sanatlarından biri de minyatürdür. Kâğıt veya deri üzerine yapılan, ışık, gölge ve derinliği olmayan küçük boyutlu ve renkli resimlere minyatür denir. Resim 03.05: Ebru sanatıyla yapılmış bir lale motifi. Eskiden el yazması kitapları süslemek veya konuyu açıklamak amacıyla sayfaların altlarına konu ile ilgili resimler yapılırdı. Bu resimlere batı da minyatür, doğuda ise nakış denilirdi. Nakış yapan sanatçıya nakkaş adı verilirdi. Zamanla bu renkli resimlere doğuda da minyatür denilmiştir. Minyatürde canlı renkler kullanılarak öndeki ve arkadaki kişiler aynı büyüklükte gösterilir. Minyatürler yapıldığı dönemin izlerini taşır. Bir minyatüre bakarak sanatkârın içinde yaşadığı toplumun örf ve âdetleri, bazı değer yargıları, giyim kuşamları hakkında bilgi sahibi olmak mümkündür. Osmanlılar döneminde Nigari, Levni gibi büyük minyatür ustaları yetişmiştir. İslam medeniyetinde ortaya çıkan hat, tezhip, ebru ve minyatür gibi sanatların insandaki estetik duygusunun hayata yansımaları olduğu görülmektedir. Bizler de geçmişten gelen bu eserlere sahip çıkmalı ve gelecek nesillere aktarmaya çalışmalıyız. 56 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 OKUMA METNİ MİMAR SİNAN Dünyanın en büyük yapı ustalarından biri olan Mimar Sinan, 1489 yılında Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğmuş, 1588 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Türbesi, İstanbul’daki Süleymaniye Camii avlusundadır. Mimar Sinan, 1511’de Yavuz Sultan Selim zamanında devşirme olarak İstanbul’a gelmiştir. Kanuni Süleyman döneminde Belgrad ve Rodos seferlerine katılmıştır. 1526’da katıldığı Mohaç seferinden sonra başteknisyen olmuştur. 1532’de Irak, Bağdat ve Tebriz seferi sırasında Van Gölü’nün üstünden geçecek üç geminin yapımını başarıyla tamamlaması üzerine kendisine haseki unvanı verilmiştir. 1538’de Prut ırmağı üstünde yaptığı bir köprüyle dikkatleri üzerine çekmiş, bir yıl sonra saray baş mimarı olmuştur. Mimar Sinan, Osmanlı Devletinin en güçlü olduğu çağda yaşamıştır. I. Süleyman (Kanuni), II. Selim ve III. Murat olmak üzere üç padişah döneminde mimarbaşılık yapmıştır. Osmanlı devletinin gücünü simgeleyen mimarlık başyapıtlarının tasarlanmasında ve yapılmasında birinci derecede rol oynamıştır. Mimar Sinan’ın ve yaptığı eserlerin etkisi ölümünden sonra da sürmüş, her dönemde saygınlığını korumuştur. Çeşitli kaynaklara göre Mimar Sinan, 84 cami, 52 mescit, 57 medrese, 7 okul ve darülkurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, 7 suyolu kemeri, 8 köprü, 20 kervansaray, 35 köşk ve saray, 48 hamam olmak üzere sayılamayanlarla birlikte üç yüz elliden fazla eser yapmıştır. Mimar Sinan’ın ilk önemli eseri İstanbul’daki Şehzade (Mehmet) Camii’dir. Kendisinin çıraklık dönemi yapıtı olarak nitelendirdiği bu cami, dört ayağın taşıdığı ve dört yarım kubbenin desteklediği bir kubbe ile örtülüdür. Bu camide dış görünüşlerin kitlesel etkisi azaltılmış, içerde ise daha aydınlık bir mekân oluşturma yoluna gidilmiştir. Osmanlı-Türk mimarlığının en önemli yapılarından biri Süleymaniye Camii ve Külliyesi’dir. Mimar Sinan, kalfalık dönemi eseri olarak adlandırdığı bu camide İstanbul’daki Bayezid Camii’nde kullandığı taşıyıcı sistemi yenilemiştir. Süleymaniye külliyesi; darülkurrası, darüşşifası, hamamı, imareti, altı medresesi, dükkânları 57 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 ve Kanuni Süleyman ile Hürrem Sultan’ın türbeleriyle büyük bir alana yayılmış kentsel bir düzenlemedir ve Türklerin dinî yapılara toplumsal hizmet yapısı içeriği katmalarının en önemli örneğidir. Mimar Sinan’ın Edirne’de yaptığı Selimiye Camii bir şaheserdir. Kendisinin ustalık dönemi eseri olarak nitelendirdiği bu camide kubbeyi sekizgen bir plan üstüne oturtma düşüncesini uygulamıştır. Böylece, taşıyıcı ayaklar incelmekte, yükleri ileten öğelerin küçülmesiyle de kubbe, yapıdaki en önemli mekân belirleyici öğe durumuna gelmektedir. Mimar Sinan’ın yapıları mimarlık bakımından olduğu kadar mühendislik bakımından da önem taşır. Yapılarının çoğunun dört yüz yıl sonra bile ayakta duruyor olması, hatta kullanılıyor olması, onların taşıyıcı sistemlerine olduğu kadar temellerine de özen gösterilmiş olmasındandır. Mimar Sinan, yapmış olduğu eserlerle hâla günümüze ışık tutmaktadır. İnsanlık Tarihine Işık Tutan Türk Bilim Adamları, s. 125–129. (Kısaltılarak alınmıştır.) 58 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 NELER ÖĞRENDİK? Evrendeki varlıkların belli bir ölçü, denge ve düzende yaratıldığını, aralarında bir uyum ve ahenk olduğunu öğrendik. Allah, evrendeki varlıkları belli bir ölçü ve ahenk içerisinde yaratmıştır. Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette, kâinattaki bu ölçü ve düzeni koyanın Yüce Allah olduğu belirtilmektedir. Estetiğin önemini, Kur’an’daki güzellik vurgusundan hareketle açıkladık. Estetik; insanda güzellik hissi uyandıran, güzel duygu ve anlamlar içeren sanatla ilgili değer yargısıdır. Kur’an ayetlerindeki ses ve anlam bütünlüğü, konuların seçilişi, ayetlerdeki ahenk ve şiirsellik Kur’an’ın estetik bir güzelliğe sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Hz. Muhammed’in her durumda estetik olanı hayatına taşıma çabası içinde olduğunu öğrendik. Hz. Muhammed (s.a.v), her yönüyle insanlığa örnek olarak gönderilmiştir. Peygamberimiz, insanları güzele, iyiye, estetik olana, temiz ve düzenli olana yönlendirmiştir. Güzel sözlerle iletişim kurmanın İslam’ın temel amaçlarından biri olduğunu öğrendik. Bir sözün nerede, ne zaman, kime, ne şekilde söylendiği çok önemlidir. Bazen yeri ve zamanı gelmeden söylenen sözler önemli sıkıntılara sebep olmaktadır. İnsanlarla iletişim kurarken bilgili, seviyeli, doğru ve güzel sözlerle konuşulmalıdır. Kur’an’da, güzel davranışta bulunanların ödüllendirileceğinin belirtildiğini öğrendik. ve güzel iş yapanların Dinimiz güzel söz söylemeye ve güzel davranışlarda bulunmaya büyük önem vermiştir. Yüce Allah, Kur’an’da birçok ayette Müslümanların güzel sözlü olmalarını, kırıcı olmamalarını, güzel davranışlarda bulunmalarını öğütlemiştir. İslam medeniyetinde, mimari, edebiyat, musiki, hat, tezhip, minyatür ve ebru sanatlarının, hayatın çeşitli alanlarına yansıyan güzellikler olduğunu öğrendik. Yüce Allah her şeyi en güzel şekilde yaratmıştır. İnsanları da bu güzelliğe uyumlu işler ve eserler ortaya koymaya yöneltmiştir. Dinimizin bu yönlendirmesi ve insanda doğuştan var olan estetik duygusu sonucunda, kültürümüzde mimari, edebiyat, musiki, hat, tezhip, minyatür ve ebru gibi çeşitli sanat dalları ortaya çıkmıştır. İslam medeniyetinde ortaya çıkan bu sanatların insandaki estetik duygusunun hayata yansımaları olduğu görülmektedir. 59 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 DEĞERLENDİRME SORULARI 1. “Uzayda hareket eden gök cisimlerinin dönüş hızları, çekim güçleri ve yörüngeleri hassas bir ölçü ve denge üzerine kurulmuştur.” Bu ifadeden aşağıdaki sonuçlardan hangisi çıkarılamaz? A. Kâinatta bir düzen vardır. B. Kâinatı her şeye gücü yeten Allah yaratmıştır. C. Gökcisimlerinin hareketleri planlıdır. D.Uzaydaki bu denge tesadüfen oluşmuştur. 2. “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” Bu ayette, Müslümanların özellikle hangi konuda dikkatli olmaları vurgulanmaktadır? A. Yaşamda güzellik B. Sözde güzellik C. Davranışta güzellik D.İş ve üründe güzellik 3. Aşağıdakilerden hangisi İslam medeniyetinde ortaya çıkan sanat dallarından biri değildir? A. Hüsnühat B. Ebru C. Tezhip D.Heykeltıraşlık 4. Aşağıdakilerden hangisi dinin etkisiyle ortaya çıkan mimari eserlerden biri değildir? A. Cami B. Saray C. Medrese D.Aşevi 5. İslam tarihinde yapılan ilk mescit aşağıdakilerden hangisidir? A. Mescid-i Nebi B. Mescid-i Aksa C. Kuba mescidi D.Kâbe-i muazzama 60 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 6. Aşağıdakilerden hangisi yazıları ve kitap kenarlarını süslemede kullanılan sanatlardan birisidir? A. Tezhip B. Çini C. Kumlama D.Musiki 7. Arap harfleriyle belli ölçüler içerisinde, güzel yazı yazma sanatına ne denir? A. Tezhip B. Hüsnühat C. Minyatür D.Ebru 8. Kitap kenarlarının ve satır aralarının boya ve altın tozu kullanılarak çiçek ve nakışlarla süslenmesi sanatına verilen isim aşağıdakilerden hangisidir? A. Hüsnühat B. Minyatür C. Ebru D.Tezhip 9. Yazı, levha ve minyatür kenarlarının süslemesinde kullanılan, özel birtakım boyalarla su üzerinde yapılan şekillerin kâğıda çıkarılması sanatına ne denir? A. Ebru B. Tezhip C. Hüsnühat D.Minyatür 10. Aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi yanlıştır? A. Hüsnühat - Hattat B. Tezhip – Müzehhip C. Ebru - Neyzen D.Minyatür - Nakkaş 61 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 . ÜNİTEDE ÖĞRENDİKLERİMİZİ NOT EDELİM ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… ………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………… 62 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 DEĞERLENDİRME SORULARI CEVAP ANAHTARI 1. Ünite Değerlendirme Soruları Cevap 3. Ünite Değerlendirme Soruları Cevap Anahtarı Anahtarı 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. C D A D B A D C A 2. Ünite Değerlendirme Soruları Cevap Anahtarı 1. D 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. B D B C A B D A C 1. A 2. B 3. C 4. D 5. C 6. A 7. D 8. C 9. A 10. D 63 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 SÖZLÜK A :Belirti, iz, işaret, nişan. : Cihan, dünya, evren, kâinat. amel :1. Yapılan iş, fiil. 2. Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları. amel etmek :Dinin buyruklarını yerine getirmek. ayet :Kur’an-ı Kerim’in surelerini meydana getiren cümlelerin her biri. alamet âlem B bağışlamak :1. Affetmek. 2. Karşılıksız olarak vermek. bahtiyar :Mutlu, mesut. bahşetmek : Karşılıksız olarak vermek, bağışlamak, sunmak. baki :Sonsuz, ebedî, ölümsüz. bereket :Bolluk, gürlük. beşer :İnsanoğlu, insan. beyan :Söyleme, bildirme, açıklama. cihan cömert çekiştirmek dalalet delil 64 devşirme diyanet ebedî ecdad edep ehemmiyet ensar evren ezelî fâni farz C- Ç :Evren, dünya,âlem. :Para ve malını esirgeme- fasık den veren, eli açık. :Bir kimsenin kötü taraflarını sayıp dökmek. fazilet D fıtrat :Sapkınlık, İslamiyet ve fiil imandan ayrılma. :İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek kanıt, gıybet belge; ispatlamaya yarayan kanıt. :Asker yetiştirilmek üzere Yeniçeri Ocağına alınacak çocukları seçip toplama işi. :Din, dindarlık, din duygusu. E :Sonsuz, sonu olmayan. :Atalar, dedeler, babalar. :Söz ve davranışta herkesin beğendiği tutumlar, terbiye. :Önem. : Mekke’den göç eden ashaba yardımcı olan Medineli Müslümanlara verilen isim. : 1. Gök varlıklarının bütünü. 2. Düzenli ve uyumlu bir bütün olarak düşünülen bütün varlıklar. :Varlığının başlangıcı olmayan. F :Ölümlü, geçici, kalımsız. :Allah tarafından kesin bir şekilde yapılması istenen iş, ibadet ve davranışlar. :İman ettiği hâlde Allah ve peygambere itaat etmeyen, dinî görevlerini terk eden kişi, günahkâr. :Erdem. :Yaratılış, hilkat. :Yapılan iş, davranış. G- H :Dedikodu. DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 günah hadis halife hamt haram haslet hayır helak helal hicret hidayet hutbe hüküm ibret iffet iftira :Dince suç sayılan iş ve davranış, kötü ve çirkin iş, kabahat. :1. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in sözleri. 2. Peygamberimizin sözlerini konu edinen ilim. : 1. Birinin yerine geçen, vekil. 2. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatından sonra onun yerine devlet başkanlığına geçen yöneticilerin ortak adı. :Allah’a şükretme. :Allah’ın yapılmasını kesin olarak yasakladığı söz ve davranış. :İnsanın yaratılışından gelen özellik, huy. :İyilik, karşılık beklemeden yapılan yardım. :Mahvolma, yok olma. :Haram olmayan, dinin hükümleri bakımından kullanılabilen. :Hz. Muhammed’in 622 yılında Mekke’den Medine’ye göç etmesi. : Doğru yol, hak olan Müslümanlık yolu. :Cuma ve Bayram namazlarında minberde okunan dua, verilen öğüt. :Yargı. ihlas :Doğru temiz sevgi, içten gelen bağlılık. ihsan :1.İyilik, bağış. 2. Bir büyüğün birine yaptığı bağış veya bağışta bulunması. ihtiva etmek :Kapsamak, içermek. ilah :Tanrı. ilahî :Allah’a özgü. inayet :İyilik, kayra, atıfet, ihsan, lütuf, yardım. inkâr :Yaptığını, söylediğini, şahit olduğunu saklama, gizleme, yadsıma. inşallah :Allah dilerse anlamındaki dilek. irade :Bir şey yapmayı veya yapmamayı belirten iç güç, istenç. irfan :Bilme, anlama, kültür. israf :Gereksiz lüks harcama. irşat :Doğru yolu gösterme, uyarma. istismar :Bir şey veya bir kimsenin iyi niyetini ve güvenini kötüye kullanma. itaat : Söz dinleme, boyun eğme, buyruğa uyma. itikat :İnanç, iman. kâfir kadir kâinat küllî irade kültür I-İ :Çeşitli olaylardan alınan ders. lütuf :Namus. :Bir kimseyi haksız yere suçlama. K-L :Allah’ın varlığını ve birliğini inkâr eden kimse. :Her şeye gücü yeter, güçlü. :Evren. :Yüce Allah’ın iradesi. :Bir topluma veya halk topluluğuna ait düşünce ve sanat yapılarının tümü. :Önem verilen, saygı duyulan birinden gelen iyilik, yardım, ihsan, inayet. 65 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 mabet maddi mahsus manevi masum mecaz medrese mefkûre merhamet mihrap misvak minber mucize mümin münafık müşrik 66 M :Tapınak. :Madde ile ilgili, maddesel. :1. Özgü, münhasır. 2. Özel olarak, bilhassa. :Maddi olmayan, ruhsal ve ilahî tarafı bulunan, mana ile ilgili. :Günahsız, suçsuz. :Bir kelimeyi veya kavramı kabul edilenin dışında başka anlamlara gelecek biçimde kullanma. :İslam ülkelerinde eskiden, genellikle İslamî ilimlerin ve diğer ilimlerin okutulduğu fakülte. :Ülkü, ideal. :Acıma, esirgeme. :Cami, mescit gibi yerlerde kıble yönünü gösteren, duvarda bulunan ve imama ayrılmış oyuk veya girintili yer. :Diş temizliği için kullanılan bir tür ağaç dalı. :Camilerde hatibin çıkıp hutbe okuduğu merdivenli yüksek yer. : Allah’ın emriyle peygamberler tarafından gösterilen ve halkı hayrette bırakan olağanüstü işler, hareketler. :Allah’a inanan insan. :1. Ara bozan, bölücü, karıştırıcı, fesatçı. 2. Allah’a inanmadığı hâlde inanmış gibi görünen. : Allah’a ortak koşan, Allah’tan başka varlıkları da ilah kabul eden. nafile nasip nefis nesil nev nimet nizam nutuk nüans öğüt örf N :Fazladan yapılan ibadet. :Birinin payına düşen. :Öz varlık, kişilik, ego. :Kuşak. :Çeşit, cins, tür. :1. İyilik, lütuf, ihsan. 2. Yiyecek, içecek, özellikle ekmek. :Düzen. :Söz, konuşma, söylev. :Ayrıntı, fark. Ö : Nasihat. Bir kimseye yapması ya da yapmaması gereken şeyler için söylenen uyarıcı söz. :Yasalarla belirlenmemiş olan, halkın kendiliğinden uyduğu, gelenek, âdet. R Rab :Tüm varlıkları en güzel biçimde yaratan ve her şeyi düzenleyen. (Yüce Allah) Rahman : Herkese, her canlıya merhamet eden (Allah). rahmet :1. İyilik. 2. Merhamet etme, acıma. 3. Yüce Allah’ın bir kulunu bağışlaması. rebab :Gövdesi Hindistan cevizi kabuğundan yapılmış uzun saplı saz. resul :Kitaplı peygamber, haberci. riayet etmek :Uymak, kabul edip boyun eğmek. riba :Faiz. rivayet :Sözlü veya yazılı nakil. riya :Gösteriş. DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 rıza sahabe salat salih amel santur sebil sema semavi sevap sünnet Ş :Din uğruna canını feda eden Müslüman. S :Onur, büyüklük, yüksek:Hz. Muhammed’i (s.a.v.) şeref lik üstünlük. görmüş ve onun sohbeşeyhülislam :Osmanlı Devletinde, tinde bulunmuş Müslükabinede sadrazamdan man, çoğulu; ashap. sonra yer alan ve bütün :Hz. Muhammed’in adı din kurumlarının başınanıldığında saygı gösda olan en yüksek din termek için okunan dua. adamı, müderris, müftü. :Şartlarına uygun olarak :Allah’a ortak koşma. AlAllah rızası ve toplum şirk lah kadar veya daha çok yararı için yapılan ibabir şeyi sevme, bağlandet, iyi, güzel iş, söz ve ma, boyun eğme. davranış. :Kanuna benzeyen, tok- şükretmek :1. Yüce Allah’a minnet duygusunu sunmak. 2. maklarla çalınan bir tür Allah’a duyulan minneti telli çalgı. dile getirmek. :Genellikle camilere bitişik özel bir biçimde T yapılmış, karşılık bekle:Bağnazlık. meden hayır için içme taassup :Yüce Allah’ın emirlerine suyu dağıtılan taş yapı, tağut karşı gelen, onun hüçeşme. kümlerini kabul etme: 1. Okunan ilahilerle yen, şeytan. ve dinî musiki ile coSıraya koymak, sıralaşup dönme, raksetme, tanzim etmek: mak, düzenlemek. devrân etme. 2. Mevlevi tarikat :Aynı dinin içinde birtazikir meclisi. kım yorum ve uygulama :İlahî, kutsal. farklılıklarına dayanan, :Hayırlı bir davranış karbazı ilkelerde birbirinşısında Allah tarafından den ayrılan, Allah’a ulaşverileceğine inanılan ma ve onu tanıma yollaödül; Allah tarafından rından her biri. ödüllendirilen davranış. : Kur’an’da önerilen ve :Hz. Muhammed’in Müs- tasavvuf Peygamberin hayatında lümanlarca uyulması uygulamaları görülen gerekli sayılan davranışhayat tarzını yaşama ları ve herhangi bir kogayreti. nuda söylemiş olduğu tebliğ etmek :Bildirmek, iletmek, dusözleri. yurmak; açıklamak, anlatmak. :Kabul etme. şehit 67 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 tefsir :1. Açıklama. 2. Kur’an-ı Kerim’i geniş bir şekilde açıklama. tehir :Sonraya bırakma, erteleme. terakki :İlerleme. terim :Bir bilim, sanat, meslek dalı ile ilgili özel ve belirli bir kavramı anlatan kelime, ıstılah. tevhit :Birleme. Allah’ın bir olduğuna, eşi ve benzeri olmadığına inanma. tövbe etmek :Günahlarından pişmanlık duyup Yüce Allah’tan bağışlanma dilemek. türbe :Genellikle ünlü bir kimse için yaptırılan ve içinde o kimsenin mezarı bulunan yapı. ukba unvan ümmet üslup vaaz vacip vahiy 68 U-Ü :Ahiret. :Bir kimsenin işi, mesleği veya toplum içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad, san. :Bir peygambere inanan ve onun yolundan giden insanlar. :Oluş, tarz, yapış veya deyiş biçimi. V :Cami, mescit vb. yerlerde vaizlerin yaptığı, genellikle öğüt niteliği taşıyan dinî konuşma. :1. Gerekli. 2. Farz kadar kesin olmamakla birlikte Allah’ın emri. :Bir buyruk veya düşüncenin Allah tarafında vicdan vücut peygamberlere bildirilmesi. :İnsanın içindeki iyiyi kötüden ayırt eden duygu. :1. Var olmak. 2. Beden. yüce yükümlü Y :Anmak, hatırlamak. :Eşi ve benzeri olmayan. Tek. :Babası ölmüş olan çocuk, babasız. :Ulu, büyük. :Bir işi yapmakla görevli. zan zaruret zeval zira zuhur Z :Kesin olmayan bilgi. :Gereklilik, zorunluluk. :Yok olma. :Çünkü, onun için. :Ortaya çıkma. yâd etmek yegâne yetim DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 KAYNAKÇA AHMET bin Hanbel, Müsned, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1996. Atatürkçülük, C I-III, Hazırlayan: Genel Kurmay Başkanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1998. Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C I-II, Türk İnkılâbı Tarihi Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1952. BALTACI, Cahit, İslam Medeniyeti Tarihi, İfav Yayınları, İstanbul, 2005. BAYRAKTAR, Mehmet, İslam’da Bilim ve Teknoloji Tarihi, Diyanet Vakfı Yalınları, Ankara, 1992. BAŞGİL, Ali Fuad, Din ve Laiklik, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul, 1998. BORAK, Sadi, Atatürk ve Din, Kırmızı Beyaz Yayınları, İstanbul, 2004. BUHARİ, Sahih-i Buhari, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992. CAN, Şefik, Divan-ı Kebir’den Seçmeler, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2000. CANAN, İbrahim, Kütüb-ü Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları, Ankara, 1994. ÇUBUKÇU, İbrahim, Agâh, Türk İslam Kültürü Üzerine Araştırmalar ve Görüşler, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara, 1987. EBU DAVUD, Sünen, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992. ERSOY, Mehmet Âkif, Safahat, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1995. GÜRTAŞ, Ahmet, Atatürk ve Din Eğitimi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara,1999. HAMİDULLAH, Muhammed, İslam Peygamberi, çev.: Salih Tuğ, İrfan Yayıncılık, İstanbul, 1993. HEYET, Dinî Kavramlar Sözlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2006. HEYET, İlmihal, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2005. HEYET, Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2006. HEYET, Kur’an-ı Kerim Meali, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2006. Hoca Ahmet Yesevî, Divan-ı Hikmet, Hazırlayan: Hayati Bice, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1998. İbn-i Hişam, Abdülmelik, Es Siretün Nebeviye, Beyrut, 1391. İbni Mace, Sünen, Kahraman Yayınları, İstanbul, 1982. İNAN, Afet, Mustafa Kemal Atatürk’ten Yazdıklarım, Ankara, 1969. İnsanlık Tarihine Işık Tutan Türk Bilim Adamları, hzl.:Muhittin ÖNGÜT, Eda ÖZDEMİR, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Gençlik Hizmetleri Daire Bşk., Ankara, 2009. İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul, 2011. KARAL, Enver Ziya, Atatürk’ten Düşünceler, Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1991. KEMAL, Ali, Yunus Emre, Parıltı Yayınları, İstanbul, 2004. KOCATÜRK, Utkan, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Edebiyat Yayın Evi, Ankara, 1960. 69 DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6 MÜSLİM, bin Haccac, Sahih, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992. Nesâi, Sünen, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992. NEVEVÎ, Riyâzü’s Sâlihîn, çev.: Yaşar KANDEMİR, İ. Lütfi ÇAKAN, Raşit KÜÇÜK, Erkam Yayınları, İstanbul, 1997. Nutuk, Evrensel İletişim Yayınları, Ankara, 2007. ORDULU, M. Âkif, Türkçe Sözlük, Feza Gazetecilik A.Ş. İstanbul, 2001. Ortaöğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı (9,10, 11, 12. sınıflar), Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2010. PALAZOĞLU, Ahmet Bekir, Atatürk’ün Eğitim ile İlgili Görüşleri, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1999. Riyazüs Salihin ve Tercümesi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1986. SARI, Sadullah, Açıköğretim Lisesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 6 Ders Notu, MEB Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü Yayınları, 2007. SARIÇAM, İbrahim, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2005. SERGEN, Semih, Tasavvuf Şiirleri Antolojisi, Seha Neşriyat, İstanbul, 1982. SURUÇ, Salih, Peygamberimizin Hayatı, Nesil Yayınları, İstanbul, 1997. SÜYUTÎ, Camiü’s-Sağir, Mısır, 1938. T.C. Anayasası, Koza Yayınevi, Ankara, 2007. TİRMİZİ, Sünen, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992. TURAN, Osman, Selçuklular ve İslamiyet, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 1988. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2005. Türk Dil Kurumu Yazım Kılavuzu, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2008. YAZICI, Nesimi, İlk Türk İslam Devletleri Tarihi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara, 1992. YAZICI, Seyfettin, Temel Dinî Bilgiler, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2005. YILDIRIM, Suat, Kur’an-ı Kerim ve Kur’an İlimlerine Giriş, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2000. Yunus Emre Divanı, Seçmeler, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 2005. YURDAYDIN, Hüseyin G. İslam Tarihi Dersleri, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara, 1988. İNTERNET ADRESLERİ http://www.antoloji.com http://www.diyanet.gov.tr http://www.kulturturizm.gov.tr http://www.tdkterim.gov.tr http://www.turkcebilgi.com 70 GÜNEY KIBRIS RUM YÖNET‹M‹ NÖC: Nahcivan Özerk Cumhuriyeti (Azerbaycan) İl merkezleri Başkent (Ankara) N) (A ZE N RB .Ö AY .C CA