Kolesterolle ile ilgili bilimsel gerçekler basın toplantısı “Statinler etkili

advertisement
Kolesterolle ile ilgili bilimsel gerçekler basın toplantısı
Sektörün Duymak İstemediği Kolesterol Gerçeği!
Türk Kardiyoloji Derneği, bir basın toplantısı düzenleyerek ilaç firmalarının gözünden kolesterolü
değerlendirdi. Engizisyon mahkemesi havası içinde geçen toplantıdan sonra, ilaç endüstrisinin finanse
ettiği kimi araştırmalara şüpheyle yaklaştıkları için aforoz edilmekle tehdit edilen ‘bağımsız’ doktorlar
ise insanları doğru bilgilendirmek için bu toplantıyı düzenledi.
İşte üç profesör ve bir biyologun kolesterol ve kolesterol ilaçları hakkındaki görüşleri…
“Statinler etkili değil”
PROF. DR. AHMET RASİM KÜÇÜKUSTA, Göğüs Hastalıkları Uzmanı
Kitaplarından bazıları: Biri Bizi Hasta Ediyor, Adamın Biri Doktora Gitmiş Gidiş O Gidiş!, Bir İki Üç
Tıp, Bu İşte Bir Domuzluk Var!, Kalbime Koy Başını Doktor
“Kolesterolü düşürmek için kullanılan statinlerin etkili olmadığını ortaya koyan önemli klinik araştırma
ve meta-analizler var. Bunlardan en önemli 5 tanesi şunlar:
BİR: Statinlerin, kalp damar hastalığı hikâyesi olmayan fakat orta veya yüksek risk grubunda
bulunanlardaki etkinliğini belirlemek amacıyla toplam 65.229 kişiyi kapsayan 11 klinik çalışmanın
değerlendirildiği meta-analizde ortaya çıkan gerçek şudur: Ortalama olarak 3,7 senelik statin tedavisi
tüm sebeplere bağlı ölümlerde bir azalma sağlamamıştır.
İKİ: Statinlerin kalp yetersizliği olanlardaki etkinliğini belirlemek için İtalya’ da 357 kalp ve iç hastalıkları
merkezinde yapılan araştırmada günde 10 miligram rosuvastatin alanlarda klinik gidişin değişmediği
ortaya çıktı.
ÜÇ: Statinlerin yüksek kalp-damar hastalığı riskine sahip olan ve diyalize giren hastalardaki etkinliğini
belirlemek için düzenlenen ve kan diyalizi yapılan 2.776 hasta üzerindeki milletlerarası bir çalışmada
günde 10 miligram rosuvastatinin etkinliği araştırıldı. Ortalama olarak 3,8 sene takip edilen hastalarda
ilacın LDL-kolesterolü azaltmasına rağmen ne kalp krizi ve felçlerde ve ne de kalp damar
hastalıklarına bağlı ölümlerde bir azalma olmadığı ortaya çıktı.
DÖRT: Tip 2 şeker hastalığı olan ve diyalize giren 1.255 hastada yapılan çok merkezli bir çalışmada
atorvastatin isimli kolesterol ilacının etkinliği araştırıldı. Dört hafta sonra ilaç alan hastalarda LDL-
kolesterolün yüzde 42 oranında, almayanlarda ise yüzde 1,2 oranında azaldığı tespit edildi. 4 sene
süreyle takip edilen hastalarda kolesterol düşürücü ilaç alanlarda, kalp krizi ve felçlerde de kalp damar
hastalıklarına bağlı ölümlerde de plasebo grubuna göre bir farklılık bulunmadı.
BEŞ: 2.410 tip 2 şeker hastasında 10 miligram atorvastatinin kalp damar hastalıklarının
önlenmesindeki etkinliği 4 sene süren bir çalışmada araştırıldı. İlaç alan grupta LDL-kolesterol
seviyesinin plasebo grubuna kıyasla ortalama olarak yüzde 29 oranında azaldığı belirlendi fakat
insüline bağımlı olmayan bu hastalarda statin tedavisinin bir faydası olmadığı ortaya çıktı.
SONUÇ: Kolesterol düşürücü ilaçların kanda LDL-kolesterolü düşürdüğüne şüphe yok ama gel gelelim
ki bu düşüş ne kalp krizlerini ne felçleri ve de bunlara bağlı ölümleri önlemede bir işe yaramıyor. O
zaman da insan haklı olarak soruyor. Ne anladım ben bu ilaçlardan?”
“Damarları tıkayan kan pıhtısıdır”
PROF. DR. M. CANAN EFENDİGİL KARATAY, İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç
Hastalıkları ve Kardiyoloji Anabilim Dalları Öğretim Üyesi
Karatay Diyeti ve Karatay Diyeti’yle Yaşam Boyu Sağlık kitaplarının yazarı
“Kolesterol bir gerçektir. Bütün hayvanların, insanların ve bitkilerin hücrelerinin yapı taşını kolesterol
meydana getirir, yani olmazsa olmaz bir gerçektir. Kolesterol bilinenin aksine yağ değildir, kolesterol
bir steroid hormondur. Yani vücudumuzun streslere karşı koruyucu olarak fazlaca ürettiği bir
hormondur! Örneğin ateşli bir hastalıkta, bakteri ve virüslerle mücadele etmek için akyuvarlar, yani kan
lökositleri yükselmektedir. Ateşli hastalığın sebebi lökositler midir? Yoksa mikropları öldürmek için mi
lökositlerimiz yükselmiştir?
Kolesterol bakterisittir, yani bakterileri öldürür. Kolesterol virüsittir, yani virüsleri öldürür. Kolesterol
beyin hücreleri ve sinir ileti sisteminin olmazsa olmaz temel maddesidir. Öyle ki, beyin hücreleri
hayatta kalabilmeleri için kan kolesterolüne bağlı kalmayarak, kendi kolesterollerini üretmek
mecburiyetindedirler.
Organizmada stres hormonları, seks hormonları ve de D vitamininin yapı taşları da kolesterolden
ibarettir! Örneğin bebekler için en sağlıklı bir besin maddesi anne sütüdür, bebeklerin en hızlı büyüme
çağının temel ve tek gıdasıdır. Anne sütünün nerdeyse % 90’ı kolesterol ve omega-3 yağ asidinden
oluşur.
Kolesterolün bizatihi kendisi masumdur. Vücutta yanlış giden bir şeyleri tamir etmek için yükselir.
Dolayısıyla kolesterolü ilaçla düşürmeye çalışmak anlamsızdır.
Kolesterol damarları tıkamaz. Damarları tıkayarak, kalp krizine ve inmeye neden kolesterol değil kan
pıhtısıdır. Kanın pıhtılaşmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi ise insülin hormonudur. Kandaki
insülin hormonu yüksekliği kanın pıhtılaşmasını artırmaktadır. Kandaki insülin hormonu yüksekliği
trombositlerin birbirine yapışarak tıkaç meydana getirmelerine neden olmaktadır. Kandaki insülin
hormonu yüksekliği trombositlerin damar iç yüzeyini kaplayan hücre tabakasına (endotel tabakası)
yapışmasını artırmakta, endotel tabakasından damarların genişlemesi için salgılanması gereken nitrik
oksit maddesinin salgılanmasını önlemektedir. Kandaki insülin hormonu yüksekliği, ayrıca en kuvvetli
sempatik sinir sistemi uyarıcısıdır, yani damarları büzüştürür ve tansiyonu yükseltir.”
“Kolesterol ilacı kullanmak tam bir abonelik sistemidir”
PROF. DR. AHMET AYDIN, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı
Taş Devri Diyeti ve 7’den 70’e Taş Devri Diyeti kitaplarının yazarı
“Bir yığın araştırma var, kolesterolü ortalamadan düşük olanların başka hastalıklara çok daha fazla
yakalandıkları yönünde. Ancak bunları söylemek size ticari açıdan bir şey kazandırmaz, kaybettirir. O
yüzden ibre daha çok kolesterol karşıtı kampanya yürütenler lehinde çalışır. Çok büyük bir rant var
ortada. 1960'lara 70'lere kadar bu böyle değildi, tıp safiyane amaçlarla yapılıyordu. 40 yıldır ilaç
tüketimine dayalı bir anlayış ve sistem geliştiriliyor. İlaç sanayi, hastalığı değil, belirtilerini yok edecek
ilaçlara yöneldi. Mesela başınız ağrıyorsa onun gerçek nedenini bilmeyi değil, ağrısını dindiren ilaçlar
vermeyi öneriyor tıp. Sebebi bilinip tedavi edilecekken migrenin 50 bin çeşidi üretilir, bunların yüzlerce
ilacı çıkar. Hastalar bu ilaçları kullanır, ağrıları yıllarca devam eder. Sanayinin de aradığı budur.
Kolesterol ilacı da kullanmak tam bir abonelik sistemidir, 40 yıl kullanırsınız.
Kolesterolün düşürülmesinde kullanılan 'statin'ler zararlıdır. Vücudunuzda enerji santralı olan bir
maddeyi bu ilaçlar tahrip eder. Bu ilaçları kullananlar zaten halsizlikten şikâyet ederler. Bütünüyle emin
değiliz, ama teorik olarak baktığımızda kansere de sebep olma ihtimali var. Diyorlar ki 'madem öyle
ispat edin'. Asıl siz bu ilacın zararsız olduğunu ispat etmek durumundasınız. Ve bunu ispat etmek için
trilyonlar harcamanız gerekir. Kârı olmadığı için de hiçbir firma böyle bir masrafı karşılamaz. İşin
kötüsü, devletlerin desteklediği, bağımsız araştırmalar yapan kurumlar kalmadı. Araştırmaların yüzde
90'ı ilaç firmaları tarafından yapılıyor ve tedaviye, önlemeye dönük değil.
Vücutta mikropsuz bir iltihap vardır. Vücut bunu kolesterol ile tamir etmeye çalıştığı için kolesterol
oranını yükseltir. Kolesterol tamir materyalidir orada. Bu, bir yangın mahallindeki itfaiyeyi görünce
'itfaiye yangın çıkarıyor' demenize benzer. Çünkü bundan büyük paralar kazanılıyor. Tıpta bu kadar
ilerleme ve kolesterollü gıdaların tüketiminde büyük bir azalma varken neden koroner kalp
rahatsızlıklarında muazzam bir artış var? Meslektaşlarımız bu soruyu yanıtlasınlar.”
“Yaşlılarda kolesterol düzeyi yükseldikçe ölüm oranı azalır”
MEVLÜT DURMUŞ, Uzman Biyolog
Kolesterol ve Akıl Oyunları, Manifesto: Çarmıha Gerilen Molekül ve Modern Bilimin Kolesterol
Masalları ve Kolesteroldeki Kaos kitaplarının yazarı
“Kolesterolün zararlı olduğu yönündeki yaygın bilginin bir masal olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki: Size
bir bardak su getirsem ve 'içindeki bileşenler zararlıdır' desem tepkiniz muhtemelen sıvının ne
olduğunu anlama yönünde olurdu. İçinde ne olabilir, su (H2O) olabilir ya da hidrojen peroksit (H2O2)
olabilir ki o da sıvıdır. İlki hayat verir, ikincisi öldürür. Kolesterol konusunda yapılan saçmalık, verdiğim
örneğe benzer şekilde, bardakta ne olduğu söylenmeden size sıvının zararlı olduğunun söylenmesidir.
Kolesterolün zararlı olduğu yönündeki yaygın teoride, teori oluşumunda kurulan yöntem tümüyle
yanlış, matematiksel ve mantıksal değil. Her şeyden önce kandaki kolesterol yüksekliği, aşırı hücresel
kolesterol üretimine değil, kanda aşırı partikül birikimi (LDL) nedeniyle oluşuyor, böyle bir durumda ilaç
(statin) kullanmak tümüyle akıl ve mantıkdışı…
Dünyadaki 8 milyar insanın 45 yaşından sonra en az yüzde 30 ila 40'ında kolesterol (göreceli olarak)
yükselmek zorunda. Eğer hücresel kolesterol üretimine dayanmayan, kanda ortaya çıkan bu göreceli
kolesterol yüksekliğini bir hastalık olarak gösterip bunu düşük gösterecek ‘statin’ gibi bir alternatif
bulacak olursanız, sürekli ve muazzam bir para kazanırsınız. Kardiyologlar yaşlılardaki ölüm oranları
ile kolesterol yüksekliği arasındaki ilişkiye girmezler. Çünkü yaşlılarda kandaki kolesterol düzeyi
yükseldikçe ölüm oranı azalır, kolesterol düzeyi azaldıkça ölüm oranı artar!
Organizmada bazı moleküller kanda yüksek görünüyorsa bu, bir hastalıkla-bir organla ilişkilidir. Mesela
bir enfeksiyonda kandaki lökosit sayınız artar, ateşiniz yükselir. Doktor size 'Kandaki lökosit sayınız
sizi hasta etti' demez, 'Hastalığınızdan dolayı lökosit sayınız arttı' der. Enfeksiyona neden olan
bakteriyi verdiği ilaçla öldürür ve lökosit sayısı normale iner. Aynı mantık kolesterol için de geçerlidir.
Kolesterolün yüksekliğini organizma içinde hiçbir hastalıkla-organla ilişkilendiremediler. Bu yüzden de
doğrudan tek hedef olarak kolesterolü seçtiler. Oysa mantık çok basit: ‘Homozigot ailesel kolesterol
yüksekliğinde’ çocuklara karaciğer nakli yapılıyor ve böylece bu minik insanlar tümüyle kolesterol
sorunundan ömür boyu kurtuluyor. Genetik kolesterol yüksekliğine biraz dikkatli bakmayı
becerebilseler sorunun aslında kolesterol değil, karaciğer hücreleri olduğunu çok rahat görebilirlerdi.”
Kolesterolle İlgili Seçilmiş Bilimsel Araştırmalar
Türk Kardiyoloji Derneği düzenlediği basın toplantısında sürekli ‘kanıta dayalı tıp’ kavramına
vurgu yaptı. Biz de bu görüşe katılıyoruz. İşte kanıtlarımız!
KOLESTEROL, HÜCRE ZARLARIMIZIN TEMEL YAPI TAŞIDIR!
Lipit dediğimiz hayvansal yağlar ve kolesterol, hücre zarlarımızın son derece önemli (olmazsa olmaz),
temel yapıtaşlarıdır. Kolesterol, her ne kadar kan yağları gibi algılanıyorsa da, yağ değildir! Kolesterol
bir steroiddir.
Steroidler, kortizon diye adlandırdığımız antienflamatuvar (iltihapla savaşan, yangı önleyici)
maddelerdir. Kolesterol de vücudumuzun ihtiyacına göre her gün üretilen (günde 2.500 mgr üretilir),
olmazsa olmaz olan doğal bir maddedir.
Tüm organların hücrelerinin, özellikle de beyin, sinir sistemi, gözler ve bağışıklık sisteminde bulunan
hücrelerin içinde, zarlarında kolesterol ve Omega-3 olmazsa bebeklerin beyin ve sinir sisteminin
gelişmesine, hızla büyümesine ve güçlü kuvvetli olmalarına olanak yoktur (1,2,3).
Kan yağlarımız ve kan kolesterolümüz, yanlış beslenme ve kolesterol ilaçları ile azaltılmadan doğal
seviyesinde kaldığı sürece (herkesin doğalı özeldir, kişiseldir), hücrelerimiz ve dolayısıyla bağışıklık
sistemimiz güçlü ve kuvvetli kalacaktır. Bunun sonucunda da hastalanmamız, özellikle de kanser
olmamız önlenebilecek ya da her cins kanser hastalığı ile mücadelemiz daha kuvvetli bir şekilde
sürecektir.
Yapılan bilimsel çalışmalar, düşük kolesterolü olan kişilerde birçok kanser türünün, özellikle
kalınbağırsak, yani kolon kanserinin daha sık görüldüğünü ortaya koymuştur (4,5,6,7).
Düşük kolesterolü olan kişilerde diğer bütün nedenlere bağlı tıp dilinde ‘total mortalite’ dediğimiz tüm
ölüm oranlarının yüksek olduğu gösterilmiştir (8).
25 yıllık bir Finlandiya çalışmasında yüksek kolesterolü olan kişilerin daha uzun yaşadığı bildirilmiştir
(9).
Gerek Mayo Kliniği’nde yapılmış olan araştırmalarda, gerek Prof. Dr. J. N. Morris’in banka memurları
arasında yapmış olduğu geniş kapsamlı çalışmalarda, yemeklerle alınan kolesterol ile kan kolesterolü
arasında bir ilişkinin bulunmadığı senelerce önce gösterilmiştir (10, 11, 12).
Kaynaklar:
1. Pfrieger FW. Role of cholesterol in synapse formation and function. Biocchim Biophys
Acta;1610:271-80.
2. ManchDH et. Al. CNS synaptogenesis promoted by glia-drived cholesterol. Science 2001;294:13547.
3. Göritz et. Al. Role of glia-drived cholesterol in snaptogenesis: new revelations in the snapse-glia
affairs. J Physiol Paris 2002; 96:257-63.
4. Hede K., JNCI J Nationl Cancer Inst (2011) 103 (5): 364-366.
5. Iwata H, et al. Cancer Sci.2006;97:133-8.
6. Matsuzaki M, et al. Circ J 2002;66:1087-95.
7. Sacks FM et al. N Engl J Med 1996;335:1001-9.
8. BMJ 1995.
9. American Journal Of Epidemilogy. 1992
10. Weidman WH. et al. Nutrition intake and serum cholesterol level in normal children 6-to 16 years of
age.Pediatrics 61,354-359,1978.
11. Morris JN.et al. Diet and plasma cholesterol in 99 bank men.BMJ 1,571-576,1963.
12. Kahn HA. et al. Serum cholesterol: Its distribution and association with dieatry and other variables
in a survey of 10.000 men. Israel J Med Scien 5, 1117-1127,1969.
KOLESTEROL FAYDALIDIR!
• Kanda bulunan kolesterol, organizmada bulunan bütün kolesterolün ancak beşte biri kadardır. Tüm
kolesterolün geri kalan kısmı ise yeni hücre yapımında kullanılır.
• Kolesterol, aynı zamanda ‘östrojen’, ‘androjen’, ‘testosteron’, ‘progesteron’ gibi bütün seks
hormonlarının ve stres hormonlarının yapımında da kullanılır. Saydığımız bu hayati önemi olan
hormonların yapıtaşı kolesteroldür.
• D vitamininin yapımında da, kolesterol kullanılır. Kuvvetli kemikler, sağlıklı sinir sistemi, sağlıklı
büyüme, mineral metabolizması, kuvvetli adaleler, insülin yapımı, üreme ve güçlü bir bağışıklık sistemi
için vücudumuzun D vitaminine ihtiyacı vardır.
• Kolesterol kuvvetli bir antioksidandır. Hücreleri serbest oksijen radikallerinin tahribatına karşı
koruyarak; kalp-damar hastalıklarının, kanser hastalıklarının ve dejeneratif hastalıklarının gelişmesini
önler.
• Beynimizde bulunan ‘serotonin’ (mutluluk hormonu) reseptörlerinin normal bir şekilde çalışmaları
kolesterol sayesindedir. Çünkü reseptörlerin ana yapıtaşı kolesteroldür.
• Sinir sistemimizde her an meydana gelen sinir uyarılarının iletilmesinde de, ileti kavşaklarında
(snapslarda) bulunan alıcı ve verici reseptörlerin tümünün yapısında kolesterol bulunmaktadır.
Kolesterol eksikliğinde sinir uyarılarının iletilmesi bozulmaktadır (1,2,3).
• Kolesterol, beyin ve sinir sistemi hücrelerinin %60 kadarını meydana getirmektedir. Bu nedenle
kolesterolü düşük olan kişilerde, depresyon, intihar yatkınlığı ve saldırganlık sık olarak görülür.
Kolesterol aynı zamanda hafızayı kuvvetlendirir.
• Bebeklerin önemli ve tek besin kaynağı olan anne sütü, kolesterolden son derece zengin bir temel
besin maddesidir. Bebek ve çocukların sinir sistemi ve beyinlerinin sağlıklı gelişmesi için, yüksek
kolesterol içeren gıdalarla beslenmeleri şarttır.
• Kan kolesterolü, kesilen ve yaralanan dokularımızın tamir edilmesi için de kullanılır. Bu nedenle,
iyileşmiş yara ve kesiklerde, ameliyat yerlerinde oluşan nedbe dokusunda (fibröz doku) fazla miktarda
kolesterol bulunur. Kolesterol, yaraları iyileştirmek için o bölgede birikmiştir.
• Hepimizin vücudunda virüs, mikrop var. Hücreler güçsüz düştüğü zaman bunlar canlanıyor.
Organizmadaki virüs ve bakterileri öldüren en önemli doğal maddenin kan kolesterolü olduğu
gösterilmiştir (4). Bu yüzden kolesterole en kuvvetli antioksidan diyoruz.
Kaynaklar:
1. PurvinPurvin V., et al. Statin associated myastenia gravis: report of 4 cases and review of the
literature. Medicine 2006; 85: 82-5.
2. De Sousa E., et al. More evidence for association between statins and myastenia gravis. Muscle
nerve 2008;38:1101-7.
3. Goldstein MR.,et al. Dyslipidemia is a protective factor in amyotrophic lateral sclerosis. Neurology
2008;71: 956.
4. Ravinskov Uffe. Fat and Cholesterol are Good for You!.GB Publishing, Sweden 2009.
YAĞLI YİYECEKLER KAN KOLESTEROLÜNÜ YÜKSELTMEZ!
Bilinenin aksine yüksek miktarda kolesterol içeren yiyeceklerin tüketilmesi sonucu, bu yiyeceklerde
bulunan kolesterol, direkt kolesterol olarak hemen kana geçmez ve kan kolesterolünü yükseltmez
(1,2,3).
Kolesterol zengini yiyecekleri hiç ağzımıza koymasak bile karaciğer ve bağırsakların iç yüzünü
kaplayan zar dokusu (epitel doku) her gün sürekli bir şekilde 2,5 gr yani 2.500 mgr taze kolesterol
üretir. Kolesterol, insan vücudunun ürettiği en güçlü antioksidandır. Stres hormonunun ana
maddesidir, bu nedenle stresli kişilerin kolesterolü koruyucu olarak yükselmektedir. Stresli kişilerin kalp
krizi geçirme nedeninin kan kolesterolü değil, aşırı stres olduğu bildirilmiştir. Kalp krizi nedenlerini ve
özellikle stres faktörünü, kendisi de kalp hastalıkları uzmanı olan İskoçyalı Dr. Malcolm Kendrick, The
Great Cholesterol Con adlı kitabında açıklıkla anlatmaktadır (4).
Kolesterolün direkt olarak damarları tıkadığı hiçbir çalışmada gösterilmemiştir. Bildirilen bütün
çalışmalar, toplumsal tarama çalışmalarıdır. Meşhur Framingham çalışmasında da hiçbir şekilde
kolesterol neden olarak gösterilememiştir (5).
Kanada da Toronto Üniversite Hastanesi’nde yapılan önemli bir araştırmada kalp krizi geçiren 120
erkek hastayı 10 yıl izlemişler. On yıl içinde bu hasta grubunda düşük kolesterolü olan hastaların da,
yüksek kolesterolü olan hastalarla eşit biçimde kalp krizi geçirdiğini bildirmişlerdir (6).
Ayrıca sinir sisteminde, sinir iletisini sağlayan hücre zarlarında kolesterolün azalması sonucu
‘Myastaenia Gravis’, ‘Multipl Skleroz’ (MS) ve ‘Amyotrophic Lateral Sclerosis’e (ALS) benzer nörolojik
klinik belirtiler ortaya çıktığı birçok çalışmada gösterilmiştir (7,8,9).
Kaynaklar:
1. Nichols AB., et al. Daily nutrional intake and serum lipd levels. The Tecumseh study.Am J Clin Nutr
29,1384-1394,1976.
2. Wedman WH., et al. Nutrient intake and serum cholesterol level in normal childeren 6 to 16 years of
age. Pediatrics 61, 354-359,1978.
3. Ramsay LE. et al. Dietary reduction of serum cholesterol concentration: time to think again. BMJ
303,953-957, 1991.
4. Kendrick M., the Great Cholesterol Con: THE TRUTH ABOUT WHAT REALLY CAUSES HEART
DISEASE AND HOW TO AVOID IT. Published by John Blake Pub.Ltd,.London W14 9PB, England,
2007.
5. Kannel WB et al., Circulation 70, 157A-205A, 1984.
6. Shanoff HM et al., Can Med Ass J 103, 927-31,1970.
7. Purvin V., et al. Statin associated myastenia gravis: report of 4 cases and review of the literature.
Medicine 2006; 85: 82-5.
8. De Sousa E., et al. More evidence for association between statins and myastenia gravis. Muscle
nerve 2008;38:1101-7.
9. Goldstein MR.,et al. Dyslipidemia is a protective factor in amyotrophic lateral sclerosis. Neurology
2008;71: 956.
YUMURTA HAYAT KURTARIR!
Ortalama 50-60 gr olan doğal bir yumurta sarısında, 900 mg doğal ve bozulmamış temel yağ olan
Omega-3 vardır. Yumurta sarısında bulunan bu Omega-3, kan kolesterolünü düşürür. Ayrıca
yumurtada bulunan ve temel bir aminoasit olan lesitin de kan kolesterolünü düşürür. İşte bu sebeple
yıllardan beri lesitin tabletleri üretilip piyasalarda satılmaktadır (1).
• Yumurta proteini, insan proteinlerine en yakın olan proteindir.
• Lesitin temel bir aminoasit olarak yumurtada bulunan önemli yapıtaşlarından biridir. Sağlıklı bir cilt,
tırnak ve saçlar için gerekli olan bir aminoasittir.
• Yumurtanın temel aminoasitlerinden biri de ‘kolin’dir. Kolin, karaciğer yağlanmasını önleyen, sinir
iletilerini (asetilkolin olarak) kolaylaştıran ve bütün sinir sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışması için şart
olan bir aminoasittir.
• Tam bir yumurtada birçok doğal vitamin ve mineral de bulunmaktadır. Bütün bir yumurtada bulunan
değerli vitamin ve minerallerin vücuda girmesi için, yumurtanın doğal bir şekilde az pişmiş olarak (trans
yağlar oluşturmadan) tüketilmesi gerekmektedir.
• Rafadan veya kayısı kıvamında, suda haşlanmış olarak ya da bir tava içinde, düşük ateşte (kısa
süre) saf tereyağı ile hafif karıştırıp (ateşi söndürüp ve tavanın kapağını kapatarak) kendi ısısında
biraz yoğunlaşmasını bekleyerek yiyecek olursak, sağlığımız için gerekli ana besin maddelerini
bozulmaksızın tüketiriz.
• Yumurtanın bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiği de gösterilmiştir. Harvard Tıp Fakültesi Beslenme
Bölümü’nde hazırlanan yeni beslenme önerilerinde de günde 2 yumurta tüketmenin sağlıklı olduğu
bildirilmektedir (2).
Kaynaklar:
1. Hopkins PN. Effects of dietary cholesterol on serum cholesterol: a meta-analysis and review. Am J
Clin Nutr 55,1060-1070,1992.
2. Willet W. et al. Eat, Drink and Be Healthy. Simon & Schuster Publish New York NY, 2001.
Damarların tıkanmasının nedeni yüksek kolesterol değildir!
Karaciğere aşırı miktarda kolesterol üretmesi için gelen uyarıların kaynağı tüm vücutta meydana
gelmiş olan, insülin ve leptin direnci sonucu gelişmiş (düşük düzey yangı) inflamasyondur.
Yüksek kan kolesterolünün yiyeceklerle bir alakası yoktur ve statin denilen kolesterol ilaçları ile
düşürülmesinin de bir fayda sağlamadığı artık bilinmektedir. Bunu destekleyen birçok bilimsel çalışma
bulunmaktadır.
Bu bilimsel çalışmalardan bazılarının sonuçları şöyledir:
• 2002 yılında European Journal of Clinical Nutrition’da yayımlanan bir çalışmada, Danimarkalı
araştırmacılar ‘koroner arter hastalığı’ ile beslenme tipi arasında bir bağlantı bulunmadığını
bildirmişlerdir.
• 2004 yılında British Journal Of Nutrition’da yayımlanan başka bir çalışmada, İsveçli araştırmacılar
tereyağı ile beslenen bir grupta kalp hastalığı riskinin azaldığını, hatta tereyağının hastaları kalp
krizinden koruduğunu bildirmişlerdir.
• Ünlü Framingham çalışmasında, araştırmacılar 47 yaşın üstünde olan erkeklerin kolesterol
değerlerinin düşük ya da yüksek olmasının, ölüm oranlarında bir farklılık göstermediğini, her iki grupta
da ölüm sayısının eşit olduğunu bildirmişlerdir. Otuz yıl süre ile izlenen bu erkeklerin kan
kolesterollerinde görülen 1mgr’lık düşüş ile koroner arter hastalığı ya da diğer nedenlerle ölüm
oranlarında %11 artış olduğunu bildirmişlerdir. Yani diğer bir deyişle, erkeklerde kan kolesterolünün
azalması ile ölüm oranı yüzde 11 artmaktadır (1).
• 1992 yılında Circulation’da yayımlanan bir araştırmada, kadınların kolesterol düzeyleri ne kadar
yüksek olursa olsun (1000 mg/dl), kalp hastalığı riskinin bulunmadığı gösterilmiştir. Aslında aynı
çalışmada kadınlarda görülen düşük kolesterolün, yüksek kolesterolden daha riskli olduğunu da
bildirmişlerdir. Yani diğer bir deyişle kadınlarda kan kolesterolü azalınca, kalp krizi riski artmaktadır (2).
• Sinir hücrelerindeki sinapsların hücre zarlarında kolesterol düzeyi %10 kadar azaldığı anda,
nörotransmitter’lerin yapımı ve salgılanması hemen inhibe olmaktadır (3,4).
• 1989 yılında Lancet’de yayımlanan bir çalışmada, kolesterol ilaçlarının kadınlarda kalp hastalığı
riskini azaltmadığı gösterilmiştir (5).
Kaynaklar:
1. Castelli WP et al.,Am J Cardiol 63, 12H-19H,1989.
2. Jacops D et al., Circulation 86, 1046-60, 1992.
3. Waseem TV., et al. Influence of cholesterol depletion in plasma membrane of rat brain
synaptosomes on calcium-independent exocytosis. Neurosci Lett 2006; 405:106-10.
4. Albers B., et al. Molecular biology of the cell. Garland Science, 2002.
5. Forette B., et al. Lancet 1, 868-70, 1989.
KOLESTEROL YÜKSEKLİĞİ ATEROSKLEROZ İÇİN BİR RİSK FAKTÖRÜ DEĞİLDİR!
Ateroskleroz, damar cidarında lipitlerin basitçe birikmesiyle oluşan bir depo hastalığı değil, süregiden
düşük yoğunluklu bir enflamasyondur. Son senelerde yapılan araştırmalar olayın en başından
trombotik komplikasyonlara kadar tüm evrelerinde enflamasyonun rolünün olduğunu göstermektedir
(1).
Bu enflamasyonu, hipertansiyon, diyabet, obezite, hareketsizlik, sigara, beslenme hataları, stresin
sebep olduğu serbest radikallerin başlattığını gösteren pek çok araştırma vardır. Kolesterol yüksekliği
ateroskleroz için bir risk faktörü değil, aterosklerozlu hastalarda damar cidarında meydana gelen
hasarı önlemeye yönelik bir savunma tedbiridir.
Nitekim aterom plağının lipitten ve enflamasyondan zengin bir plak olması durumunda restenoz
(yeniden daralma) riskinin azaldığı gösterilmiştir (2). Aterom plağı ile ilgili komplikasyonların ortaya
çıkmasında en önemli sebebin plaktaki kanama ve plak içinde damar oluşumu olduğu gösterilmiştir
(3). Bu bulgular lipitlerin orada bulunma sebebinin koruyuculuk olduğunu kanıtlamaktadır.
Kalp krizi geçiren hastaların yarısında kötü kolesterol (LDL-kolesterol) normal seviyelerdedir.
Kötü kolesterol yüksekliği ile beraber bir de iyi kolesterol de düşük ve trigliseritler de yüksek ise her
türlü kardiyovasküler olay (kalp krizi, felç, akut koroner sendrom ve ölüm) riskinin daha da yükseldiği
iddia edilir. Oysa AIM-HIGH, ACCORD ve ILLUMINATE araştırmaları bu iddiaların doğru olmadığını
gösteriyor (4,5,6).
LDL-kolesterolün bağırsaktan kolesterol emilimini azaltan ilaçlarla beraber verilerek kan değerlerinin
daha da düşürülmesinin bir işe yaramadığı da ortaya konmuştur (7).
Kolesterol düşürücü ilaçların kalp damar hastalıklarında işe yaramadığını gösteren pek çok araştırma
vardır (8,9,10,11,12).
Kolesterol düşürücü ilaçların primer korumada da faydalı olmadığı gösterilmiştir (13).
Yüksek kolesterolü olanların düşük olanlara göre daha uzun yaşadıkları gösterilmiştir (14).
Zaten Türk Kardiyoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Mehmet Aksoy da yaptığı basın
açıklamasında “İlaçlar, hastalarımızın sağlıklı yaşam uygulamalarını hayata geçirmekte başarısız
kaldığı durumlarda başvurduğumuz yöntemlerden sadece birisidir” sözleriyle esas yapılması gerekenin
sağlıklı yaşam uygulamaları olduğunu ifade etmektedir.
Netice
Aterosklerozun ve bununla ilgili kalp damar hastalıklarının, komplikasyon ve ölümlerin artmasının
sebebi kolesterol karşıtı kampanyalar veya kolesterol tedavisinin eksik yapılması değildir. Bunlara yol
açan sigara, diyabet, obezite, beslenme yanlışları, hipertansiyon, hareket azlığı, stres gibi risk
faktörlerine ve bunların ortadan kaldırılmasına gereken önemin verilmemesidir.
Kaynaklar:
1. http://circ.ahajournals.org/content/105/9/1135.full
2. JAMA. 2008;299(5):547-554. doi: 10.1001/jama.299.5.547
3. Circulation. 2010; 121: 1941-1950.
4. http://www.aimhigh-heart.com/
5. http://www.accordtrial.org/public/index.cfm
6. http://www.medscape.com/viewarticle/569609_2
7. http://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa0800742
8. http://archinte.ama-assn.org/cgi/content/short/170/12/1024
9. http://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(08)61240-4/fulltext
10. http://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa0810177
11. http://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMoa043545
12.http://care.diabetesjournals.org/content/29/7/1478.abstract?ijkey=65e5b6148f5a27f5fa294764a685
b0b6ea8fbc9a&keytype2=tf_ipsecsha
13. http://archinte.ama-assn.org/cgi/content/full/170/12/1032
14.http://qjmed.oxfordjournals.org/content/96/12/927.long
KOLESTEROLLE ÖLÜM SIKLIĞI ARASINDA İLİŞKİ YOKTUR!
Birçok araştırmaya göre kolesterolü yüksek olan kişilerdeki koroner kalp hastalığına yakalanma ve
ölüm sıklığı kolesterolü normal olan kişilerdekinden daha yüksek değildir (1-15). Bazı araştırmalarda
ise kan kolesterol düzeyleri yüksek olanlarda koroner kalp hastalığına yakalanma sıklığının azalmış
olduğu (16-18), hatta kan kolesterol düzeyleri yüksek olanlarda (19, 20) yaşam süresinin daha uzun
olduğu saptanmıştır.
Kaynaklar:
1. Scientific steering committee on behalf of the Simon Broome Register group. Risk of fatal
coronary heart disease in familial hypercholesterolaemia. Br Med J 1991; 303:893–6.
2. Anderson KM, Castelli WP, Levy D. Cholesterol and mortality. 30 years of follow-up from the
Framingham study. JAMA 1987; 257:2176–80.
3. Forette F, de la Fuente X, Golmard JL, Henry JF, Hervy MP. The prognostic significance of
isolated systolic hypertension in the elderly. Results of a ten year longitudinal survey. Clin
Exp Hypertens A. 1982; 4:1177–91.
4. Siegel D, Kuller L, Lazarus NB, Black D, Feigal D, Hughes G, Schoenberger JA, Hulley SB.
Predictors of cardiovascular events and mortality in the Systolic Hypertension in the Elderly
Program pilot project. Am J Epidemiol 1987; 126:385–9.
5. Nissinen A, Pekkanen J, Porath A, Punsar S, Karvonen MJ. Risk factors for cardiovascular
disease among 55 to 74 year-old Finnish men: a 10-year follow-up. Ann Med 1989; 21:239–
40.
6. Krumholz HM, Seeman TE, Merrill SS, Mendes de Leon CF, Vaccarino V, Silverman DI,
Tsukahara R, Ostfeld AM, Berkman LF. Lack of association between cholesterol and
coronary heart disease mortality and morbidity and all-cause mortality in persons older than
70 years. JAMA 1994; 272:1335–40.
7. Weijenberg MP, Feskens EJ, Bowles CH, Kromhout D. Serum total cholesterol and systolic
blood pressure as risk factors for mortality from ischemic heart disease among elderly men
and women. J Clin Epidemiol 1994; 47:197–205.
8. Simons LA, McCallum J, Friedlander Y, Simons J. Diabetes, mortality and coronary heart
disease in the prospective Dubbo study of Australian elderly. Aust NZ J Med 1996; 26:66–
74.
9. Weijenberg MP, Feskens EJ, Kromhout D. Total and high density lipoprotein cholesterol as
risk factors for coronary heart disease in elderly men during 5 years of follow-up. The
Zutphen Elderly Study. Am J Epidemiol 1996; 143:151–8.
10. Räihä I, Marniemi J, Puukka P, Toikka T, Ehnholm C, Sourander L. Effect of serum lipids,
lipoproteins, and apolipoproteins on vascular and nonvascular mortality in the elderly.
Arterioscler Thromb Vasc Biol 1997; 17:1224–32.
11. Simons LA, Simons J, Friedlander Y, McCallum J. Cholesterol and other lipids predict
coronary heart disease and ischaemic stroke in the elderly, but only in those below 70
years. Atherosclerosis 2001; 159:201–8.
12. Abbott RD, Curb JD, Rodriguez BL, Masaki KH, Yano K, Schatz IJ, Ross GW, Petrovitch H.
Age-related changes in risk factor effects on the incidence of coronary heart disease. Ann
Epidemiol 2002; 12:173–81.
13. Forette B, Tortrat D, Wolmark Y. Cholesterol as risk factor for mortality in elderly women.
Lancet 1989; 1:868–70.
14. Zimetbaum P, Frishman WH, Ooi WL, Derman MP, Aronson M, Gidez LI, Eder HA. Plasma
lipids and lipoproteins and the incidence of cardiovascular disease in the very elderly. The
Bronx aging study. Arterioscl Thromb 1992; 12:416–23.
15. Weverling-Rijnsburger AW, Blauw GJ, Lagaay AM, Knook DL, Meinders AE, Westendorp
RG. Total cholesterol and risk of mortality in the oldest old. Lancet 1997; 350:1119–23.
16. Jonsson A, Sigvaldason H, Sigfusson N. Total cholesterol and mortality after age 80 years.
Lancet 1997; 350:1778–9.
17. Fried LP, Kronmal RA, Newman AB, Bild DE, Mittelmark MB, Polak JF, Robbins JA, Gardin
JM. Risk factors for 5-year mortality in older adults: the Cardiovascular Health Study. JAMA
1998; 279:585–92.
18. Chyou PH, Eaker ED. Serum cholesterol concentrations and all-cause mortality in older
people. Age Ageing 2000; 29:69–74.
19. Menotti A, Mulder I, Nissinen A, Feskens E, Giampaoli S, Tervahauta M, Kromhout D.
Cardiovascular risk factors and 10-year all-cause mortality in elderly European male
populations; the FINE study. Eur Heart J 2001; 22:573–9.
20. Schatz IJ, Masaki K, Yano K, Chen R, Rodriguez BL, Curb JD. Cholesterol and all-cause
mortality in elderly people from the Honolulu Heart Program: a cohort study. Lancet 2001;
358:351–5.
Yüksek doz kolesterol ilacı kullanan yaşlı hastalarda beyin kanaması riski artıyor!
• ATP ve Coenzim-Q10, bütün hücrelerimizin çalışması ve işlevi için gereken enerjiyi sağlayan
maddelerdir. Statinler her hücrenin enerji kaynağı olan bu önemli öğeleri yok ederek sağlığımıza zarar
veriyorlar (1,2).
• Statinler, adalelerin enerjisini gideriyor, karaciğeri bozuyor, kalp yetersizliği yapıyor, beyni bozuyor,
Alzheimer ve halsizliğe sebep oluyorlar. Bacak, eklem ve sırt ağrılarına neden oluyorlar (3).
• Yüksek doz kolesterol ilacı kullanan yaşlı hastalarda, beyin kanamasının %66 oranında arttığı
bildirilmiştir (4,5).
• Birçok çalışmada örneğin JUPITER çalışmasında, kolesterol ilaçlarının şeker (diyabet) hastalığına
neden olduğu ortaya çıkmıştır (6,7,8).
Kaynaklar:
1. Golomb SA., et al. Statin adverse effects: a review of literature and evidence for mitocondrial
mechnism. Am J Cardiovasc Drugs 2008; 8: 373-418.
2. Saheki A., et al. In vivo and in vitro blood-brain barrier transport of 3-hydroxy coenzyme A (HMGCoa) reductase inhibitors. Pharm Res 1994;11:305-11.
3. Maldoon MF., et al. Effects of lovastatin on cognitive function and phycolgical well being. Am J Med
2000;108: 538-46.
4. Goldstein LB.,et al. SPARCL investigators. Hemorrhagic stroke in the Stroke Prevention by
Aggressive Reduction in Cholesterol Levels study. Neurology 2008; 70:2364-70.
5. Vergouwen MD., et al. Statin treatment and the occurrence of hemorrhagic stroke in patient with a
history of cerebrovascular disease. Stroke 2008;39:497-502.
6. Ray KK.et al. Statins and All-Cause Mortality in High-Risk Primary Prevention. Arch Intern Med.
2010;170(2):1024-1031.
7. Xia F., et al. Inhibition of cholesterol biosynthesis impairs insulin secretion and voltage-gated
calcium channel function in pancreatic beta-cells. Endocrinology 2008;149:5136-45.
8. Sukhija R., et al. Effect of statins on fasting plasma glucose in diabetic and nondiabetic patients. J
Invest Med 2009;57:495-9.
STATİNLER GENETİK MUTASYONLARA NEDEN OLABİLİR!
Kolesterol düşürmekte kullanılan ilaçların genleri birçok yönden etkileme olasılığı vardır, söz konusu
ilaçlar geri dönüşümsüz genetik mutasyonlara ve özürlü doğumlara ve katarak dâhil sayılamayacak
birçok yan etkilere neden olabilir (1).
Söz konusu ilaçlar, beyin steroidlerinin üretimini ve beyin steroidleri oluşumunu da engellediği için
hafıza kaybı ve zeka geriliği yapabilir, İlaçlarla düşürülmüş kolesterol düzeylerinde ve düşük kolesterol
düzeylerinde insanlarda konsantrasyon bozuklukları, psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır.
Erkeklik ve dişilik (östrojen, testosteron vb) hormonları kolesterolden yapılır ve söz konusu (statinler)
ilaçlar cinsel performansın azalmasına neden olur. Yaşlı insanlarda zamanla zaten steroidler
azalmıştır, statin yaşlılardaki steroid azlığını (sterodopeni) daha da arttırarak yaşlanmayı
hızlandırmaktadır. Çünkü kolesterol düşürücü olarak kullanılan statinler, kolesterol oluşumunu
engellediği için, bütün steroid oluşumları da engellenmiş olmaktadır.
Statin adı verilen kolesterol düşürücü ilaçların kalp krizi önleme veya insanları daha uzun yaşatma
özelliği yoktur. Yapılan çalışmalarda statin kullananlarla statin kullanmayan insanların kalp krizinden
ölüm oranlarında bir değişim görülmemiştir, ilaç kullananlarla kullanmayanlar arasında anlamlı bulgular
ortaya çıkmamıştır.
Söz konusu ilaçların şeker hastalığı dahil (2), bir çok hastalıkla ilişkili olabileceği unutulmamalıdır (3).
Yani kolesterol düzeyi yüksek olan yaşlı insanlar daha fazla yaşama oranına sahiptirler (4).
Kaynaklar:
1. Joanne Foody (2010).Cohort study: Statin use associated with increased risk of cataract,
myopathy,liver dysfunction and acute renal failure with varying numbers needed to harm. EvidBased
Med 2010;15:187-188 doi:10.1136/ebm1103. http://ebm.bmj.com/content/15/6/187.full
2. Naila Rabbani et al(2011). Glycation of LDL by Methylglyoxal Increases Arterial Atherogenicity
APossible Contributor to Increased Risk of Cardiovascular Disease in Diabetes.Published online
before print May 26, 2011, doi: 10.2337/db11-0085 Diabetes May26,
2011(http://diabetes.diabetesjournals.org/content/early/2011/05/18/db11-0085.abstract)
3. Joanne Foody (2010).Cohort study: Statin use associated with increased risk of cataract,
myopathy,liver dysfunction and acute renal failure with varying numbers needed to harm. EvidBased
Med 2010;15:187-188 doi:10.1136/ebm1103. http://ebm.bmj.com/content/15/6/187.full
4. Bernhard M Kaess, Ramachandran S Vasan (2011). Statins are not associated with a decrease in
all cause mortality in a high-risk primary prevention setting. Evid Based Med2011;16:8-9
doi:10.1136/ebm1125 (http://ebm.bmj.com/content/16/1/8.extract)
Toplantının basın yansımalarını izlemek için tıklayın.
Son olarak diyoruz ki: KARAR HALKIMIZIN!
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Prof. Dr. M. Canan Efendigil Karatay
Prof. Dr. Ahmet Aydın
Uzman Biyolog Mevlüt Durmuş
http://beslenmebulteni.com/bes/index.php?option=com_content&view=article&id=1799%3Akolesteroll
e-ile-ilgili-bilimsel-gercekler-basn-toplants&catid=78%3Akolesterol&Itemid=445
Download