Esneklik yaklaşımı fordizmin krizi olarak adlandırılan süreçte

advertisement
Karar İncelemesi
1475 sayılı İşK. m. 13
(4857 sayılı İşK. m.5;m.18; m.24/II, m.25/II)
İŞYERİ SENDİKA TEMSİLCİSİNE YÖNELİK PSİKOLOJİK
TACİZ VE KÖTÜNİYET TAZMİNATI
(KARAR İNCELEMESİ)
Prof. Dr. Ali GÜZEL∗
Arş. Gör. Emre ERTAN∗
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 11.06.2007, E. 2006/32353, K. 18337
DAVA: Davacı, ihbar ve kötü niyet tazminatlarının ödetilmesine karar
verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya
incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
1. Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni
gerektirici sebeplere göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Davacının temyizine gelince;
Davacının sendika işyeri temsilcisi olarak göreviyle ilgili girişimlerde
bulunduğu, işvereni, Bölge Çalışma Müdürlüğüne şikâyet ettiği, bunun üzerine
işyeri değiştirilip psikolojik tacize uğradığı anlaşılmaktadır. Mahkemece iş
sözleşmesinin disiplin kurulu kararında gösterilen nedenlerle 22.1.2003 tarihinde
haksız olarak feshedildiği kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatları yönünden
hüküm kurulmuştur. Davacının disiplin kurulu kararı gerekçesindeki eylemleri
gerçekleştirdiği yolunda davalı delil gösterememiştir. Davacı tanıkları iddiayı
doğrulamışlardır. Bu durumda ihbar tazminatının üç katı tutarında kötü niyet
tazminatı verilmesi gerekirken sadece ihbar tazminatı ile ilgili hüküm
kurulmuştur. İhbar tazminatının üç katı olarak da kötü niyet tazminatına
hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten
BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
11.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
*
*
Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Marmara Üniversitesi İİBF Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü
149
Karar İncelemesi
KARARIN İNCELENMESİ
Psikolojik tacizle ilgili doğrudan bir yasal düzenlemenin bulunmadığı
ülkemizde konu çok yakın döneme kadar Türk iş hukuku öğretisinin de ilgisini
çekmemiştir. Bununla birlikte, geçtiğimiz 2007 yılında psikolojik tacizi hukuksal
açıdan irdeleyen bir dizi bilimsel çalışmanın birbiri ardına yayınlanması, sorunun
hukukçuların sessiz kalamayacağı kadar ciddi olduğunu göstermesi bakımından
dikkat çekicidir1. İşyerinde yaşanan psikolojik taciz olaylarıyla ilgili uyuşmazlıklar
yargı organlarını da artan bir biçimde meşgul etmektedir. Yukarıya metni alınan
Yargıtay kararı, saptayabildiğimiz kadarıyla psikolojik taciz konusunda verilmiş ve
yayınlanmış olan ilk karar olması nedeniyle büyük önem taşımaktadır.
I.
UYUŞMAZLIK
BENİMSENEN ÇÖZÜM
VE
YARGITAY
KARARINDA
Metni yukarıya alınan ve bu incelemenin konusu yaptığımız Yargıtay
kararından anlaşıldığı üzere, davacı işçi sendika işyeri temsilcisi olarak görev
yapmakta iken, göreviyle ilgili girişimlerde bulunmuş ve işvereni bölge çalışma
müdürlüğüne şikâyet etmiştir. Bunun üzerine işyeri değiştirilmiş ve kendisine
psikolojik taciz uygulanmıştır. Daha sonra ise disiplin kurulu kararından
gösterilen ancak Yargıtay’ın kararından içeriği anlaşılamayan bir takım
nedenlerden ötürü fesih tarihinde yürürlükte bulunan 1475 sayılı İş Kanunun 17/
II maddesine dayanılarak işçinin iş sözleşmesi feshedilmiştir. Sözleşmenin haksız
ve kötü niyetli olarak feshedildiğini iddia eden davacı işçi, yerel iş
mahkemesinden ihbar ve kıdem tazminatlarının yanı sıra kötü niyet tazminatı da
talep etmiştir. İş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini saptayan yerel iş
mahkemesi, işçi lehine kıdem ve ihbar tazminatlarına hükmetmiş, ancak davacı
işçinin kötü niyet tazminatı talebini reddetmiştir. Disiplin kurulu kararında sayılan
eylemlerin davacı işçi tarafından gerçekleştirildiğinin davalı işveren tarafından
ispat edilemediğini belirten Yargıtay, buna ilave olarak davacı tanıklarının
psikolojik taciz sürecini doğruladıklarını da vurgulamaktadır. İşverenin psikolojik
tacize tabi tuttuğu işçinin iş sözleşmesine son vermesini kötü niyetli fesih olarak
nitelendiren Yargıtay, davacı işçi lehine ihbar tazminatının üç katı tutarında kötü
1
GÜZEL, Ali/ERTAN, Emre: İşyerinde Psikolojik Tacize (Mobbinge) Hukuksal Bakış:
Avrupa Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk, Legal İHSGHD 2007/14, 510–549;
BAYRAM, Fuat: Türk İş Hukuku Açısından İşyerinde Psikolojik Taciz, Legal İHSGHD
2007/14, 555–574; BAYRAM, Fuat: İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing), Karar
İncelemesi, Legal YKİ 2007/3, 95–106. ERGİN, Hediye: Almanya’da “Genel Eşit
Davranma Yasası”nın İş Hukukuna İlişkin Hükümleri, Legal İHSGHD 2007/14, 635–
664; SAVAŞ, Fatma Burcu; İşyerinde Manevi Taciz, Beta, İstanbul 2007; BOZBEL,
Savaş/PALAZ, Serap: İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing) ve Hukuki Sonuçları, TİSK
Akademi 2007/1, 67–79.
150
Karar İncelemesi
niyet tazminatına da hükmedilmesi gerektiğini ifade ederek yerel iş mahkemesinin
kararını bozmuştur2.
II. PSİKOLOJİK TACİZ KAVRAMI VE TERMİNOLOJİ
1.Genel Olarak
İnsanı diğer birçok canlıdan farklı kılan niteliklerden birisi de
sosyalleşebilme yetisidir. İnsanoğlu doğum anından başlayarak çeşitli sosyal
gruplara katılmakta; söz konusu grup ilişkilerinin boyutları, sosyal gruplaşmanın
en ilkel katmanını oluşturan aile ve klandan başlayarak modern topluluk biçimleri
olan kulüp, sendika, siyasi parti gibi kuruluşlara kadar uzanmaktadır. Günümüzde
insanın diğerleriyle temasa geçtiği başlıca sosyal topluluklardan birisi de iş veya
işyeri çevresidir. Gerçekten modern yaşamın bir özelliği de çalışan insanın
gündelik yaşamındaki zaman diliminin önemli bir kısmını işyerinde geçirmesidir.
Çoğu kişinin işvereniyle veya çalışma arkadaşlarıyla birlikte geçirdiği sürenin aile
bireyleriyle (eş, çocuklar, anne-baba) beraber olduğu süreyi aşmakta olduğu
gerçeği yadsınamaz bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bireylerin değişik karakter özelliklerine ve farklı davranış biçimlerine sahip
olması, her insan topluluğunda olduğu gibi işyeri topluluklarında da uyuşmazlığı
ve çatışmayı beraberinde getirmektedir. Öte yandan iş sözleşmesini diğer hukuki
ilişki biçimlerinden farklı kılan ve sadece iş sözleşmesine özgü olan bağımlılık
ilişkisi, işverene işçisine türlü psikolojik baskı yöntemlerini uygulama olanağını
sağlamaktadır. Ana hatları ile özetlemeye çalıştığımız söz konusu süreci araştıran
bilim çevreleri daha önce keşfedilmemiş bir olguyu gün ışığına çıkarmışlardır:
psikolojik taciz (mobbing). İnsanın insan üzerinde çalışma yaşamı sırasında
uyguladığı psikolojik terör olarak da tanımlanabilecek psikolojik taciz, ilk olarak
çalışma psikologları tarafından araştırma ve inceleme konusu yapılmıştır3.
Psikolojik taciz sürecinin işçinin kişilik değerleri, işçi sağlığı ve iş ilişkisinin
sürekliliği açısından yarattığı olumsuz etkilerin saptanmasıyla birlikte bir süre
sonra hukuk kuralları da devreye girmiş, gerek ulusal üstü hukukta gerek ulusal
hukuk sistemlerinde kapsamlı hukuki düzenlemeler gerçekleştirilmiştir4.
2
Davaya konu olan uyuşmazlıkta olay tarihinde yürürlükte olan ve sendika işyeri
temsilcisinin iş güvencesini düzenleyen Sendikalar Kanununun eski 30. maddesi de
işverence ihlal edilmiştir. Bununla birlikte, davacı işçi bu maddeye dayanarak bir talep ileri
sürmemiştir.
3
Mobbing (psikolojik taciz) kavramının ortaya çıkışı ve gelişim süreciyle ilgili olarak bkz.
TINAZ, Pınar: İşyerinde psikolojik taciz (mobbing), Beta, İstanbul, 2006, 10 vd.
4
Konunun Avrupa Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk açısından ayrıntılı bir şekilde
incelendiği bir çalışma olarak bkz. GÜZEL/ERTAN, İşyerinde Psikolojik Tacize
(Mobbinge) Hukuksal Bakış: Avrupa Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk, 510–549.
151
Karar İncelemesi
2. Kavram ve Terminoloji
Bu kararda üzerinde dikkatle durulması gereken ilk konu, psikolojik taciz
kavramıdır. İşyerinde psikolojik tacizi tanımlayan ilk bilim adamı İsveç’te yaşayan
ünlü Alman çalışma psikologu Heinz Leymann’dır. Leymann, işyerinde psikolojik
tacizi, “bir veya birkaç kişi tarafından, bir diğer kişiye yönelik (nedeni, düşünce ve
inanç ayrılığından kıskançlık ve cinsiyet ayrımına kadar çok çeşitli olabilen),
sistematik bir biçimde düşmanca ve ahlak dışı bir iletişim yöneltilmesi şeklinde
ortaya çıkan bir çeşit psikolojik terör” olarak tanımlamaktadır5. Tınaz’a göre
işyerinde psikolojik taciz, “işyerinde duygusal taciz ya da bireyi işyerinden ihraç
etme amacıyla uygulanan psikolojik baskılar” olarak anlaşılmalıdır6. Hollandalı iş
hukukçusu Vegter’a göre işyerinde psikolojik taciz, sürekli bir biçimde aynı kişiye
yöneltilen düşmanca, aşağılayıcı veya korkutucu davranışlardır7. Savaş’a göre ise
işyerinde psikolojik taciz; çok genel olarak amaç ne olursa olsun işyerinde bir
çalışana uygulanan psiko-sosyal saldırıdır8.
Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından psikolojik taciz kavramı için
önerilen tanım ise şu şekildedir: intikamcı, acımasız, şeytanca ve onur kırıcı
eylemler aracılığıyla bir işçiye veya bir grup işçiye zarar vermeyi amaçlayan
saldırgan davranış9. Psikolojik tacizi de kapsayan taciz için Alman Genel Eşit
Davranma Yasası’nın 3. maddesince benimsenen tanım işe şu biçimdedir: “§1’de
anılan nedenlerle bağlantılı olmak koşuluyla kişinin onurunu zedelemeyi amaçlayan
ve bu sonucu doğuran veyahut korkutma, düşmanca davranma, aşağılama, küçültme
ya da hakaretten oluşan bir ortama neden olan istenmeyen davranış tarzlarından
oluşan taciz de bir ayırımcılıktır”. Belçika İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasasının
32ter maddesinin 1. fıkrasının 2. bendi ise işte psikolojik taciz konusunda oldukça
geniş bir tanım vermektedir: “İşçilere veya bu Yasaya tabi olan diğer kişilere
işlerini ifa ederken zarar veren, çalışma hayatlarını tehlikeye atan, korkutucu,
düşmanca, aşağılayıcı, küçük düşürücü veya rencide edici bir ortam yaratan ve
bilhassa sözlü olarak, tehditlerle, eylemlerle, el-kol hareketleriyle veya yazıyla ortaya
çıkarak kişiliklerine, onurlarına, fiziksel veya ruhsal bütünlüklerine zarar veren veya
vermeyi amaçlayan veyahut bu sonucu doğuran, işletmenin veya kuruluşun içinde
veya dışında meydana gelen ve belli bir süre devamlılık gösteren, birden fazla benzer
veya farklı, hukuka aykırı davranışlar”10.
5
Heinz LEYMANN, “The Definition of Mobbing at Workplaces”, The Mobbing
Encyclopedia, htttp://www.leymann.se/English/12100E.HTM (Tınaz’dan naklen, 12).
6
TINAZ, 10
7
VEGTER, M.S.A.: Vergoeding van psychisch letsel door de werkgever, Sdu Uitgevers,
Den Haag, 2005, 559.
8
SAVAŞ, 47.
9
VEGTER, 560.
10
Bu yasada işte şiddet, psikolojik ve cinsel taciz konuları, 17 Haziran 2002 tarihli
değişiklik yasası (“wet van 11 juni 2002 betreffende de bescherming tegen geweld, pesterijen en
ongewenst seksueel gedrag op het werk”) ile ilk kez düzenlenmiştir. Son olarak da, 6 Haziran
152
Karar İncelemesi
Bize göre, işyerinde psikolojik taciz (mobbing), en yalın anlamıyla, bir
topluluk içinde (işyeri, işletme, kamu kurumu) aynı yazgıyı paylaşan iki insandan
birinin diğerine uyguladığı psikolojik şiddet ya da psikolojik terördür.
Kararda “psikolojik taciz” kavramına yer veren Yargıtay, hukuki
terminolojiyle ilgili süre giden tartışmalara da Türk hukuku açısından bizce de
isabetli olarak, son vermiş görünmektedir. Yabancı literatürde kullanılan mobbing
İngilizce kökenli bir sözcük olup; psikolojik şiddet, kuşatma, taciz, rahatsız etme
veya sıkıntı verme gibi değişik anlamları içermektedir. Mobbing karşılığı olarak,
Türkçe’de; “işyerinde psikolojik taciz”, “işyerinde psikolojik terör”, “işyerinde
psikolojik şiddet”, “işyerinde duygusal taciz”, işyerinde moral taciz”, “işyerinde
manevi taciz”, “işyerinde zorbalık”, “yıldırma” ve “işyerinde yıldırmaya yönelik
psikolojik saldırı” deyimleri kullanılmaktadır11. İş hukuku öğretisinin büyük
çoğunluğunun söz konusu olguyu tanımlamak için kullandığı tanım “işyerinde
2007 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren iki ayrı yasa ile (“wet van 10
januari 2007 tot wijziging van verschillende bepalingen betreffende het welzijn van de
werknemers bij de uitvoering van hun werk waaronder deze betreffende de bescherming tegen
geweld, pesterijen en ongewenst seksueel gedrag op het werk” ile “wet van 6 februari 2007 tot
wijziging van de wet van 4 augustus 1996 betreffende het welzijn van de wernemers bij de
uitvoering van hun werk wat de gerechtelijke procedures betreft” ) işte şiddet, psikolojik ve
cinsel taciz konularında esaslı değişiklikler yapılmış, bu arada psikolojik taciz kavramı da
yeniden tanımlanmıştır. Belçika İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasasının işte şiddet,
psikolojik ve cinsel tacizle ilgili hükümlerinin Türkçeye çevrilmiş metni için bkz. Legal
İSGHD 2007/16, 1473–1482. (çeviren: ERGİN, Hediye/ ERTAN, Emre).Yasanın eski
metninde yer alan ve artık yürürlükten kalkmış bulunan psikolojik taciz tanımı için bkz.
GÜZEL/ERTAN, İşyerinde Psikolojik Tacize (Mobbinge) Hukuksal Bakış: Avrupa
Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk, 522.
11
Bkz. TINAZ, 17.
153
Karar İncelemesi
psikolojik taciz”dir12. Yargıtayın tarafımızca da benimsenen ve isabetli olan
“psikolojik taciz” terimini kullanmış olması oldukça yerinde bir yaklaşımdır.
III. KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA PSİKOLOJİK TACİZ
VE MAĞDURUN FESHE KARŞI KORUNMASI
1. Fransız Hukuku
17 Ocak 2002 tarih ve 2002–73 numaralı bir Yasa ile İş Kodunda yapılan
değişikliklerle birlikte, Fransız iş hukukunda psikolojik tacize (harcèlement moral)
ilişkin ilk yasal düzenlemeler hayata geçirilmiştir13. İş kodunda yer alan psikolojik
tacizle ilgili madde metni en son olarak 3 Ocak 2003 tarihli bir yasa ile
12
GÜZEL/ERTAN, İşyerinde Psikolojik Tacize (Mobbinge) Hukuksal Bakış: Avrupa
Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk, 511; BAYRAM, Türk İş Hukuku Açısından İşyerinde
Psikolojik Taciz (Mobbing), 552 vd.; BAYRAM, Karar İncelemesi, 98. ERGİN,
Almanya’da “Genel Eşit Davranma Yasası”nın İş Hukukuna İlişkin Hükümleri, 648;
BOZBEL/PALAZ, İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing) ve Hukuki Sonuçları, 67vd.
Buna karşılık “işyerinde manevi taciz” teriminin kullanılması gerektiğini öne süren yazarlar da
bulunmaktadır (SAVAŞ, 8). Yazara göre, hukuki bir terim olmayan psikolojik tacizin
kullanılması isabetli değildir. Ancak yazarın yine bizzat kendisinin de kabul ettiği üzere,
faildeki asıl amaç mağdurun psikolojik sağlığını bozmak olup, saldırı kişinin diğer manevi
değerlerine (ahlaki, felsefi, dinsel değerler vs.) yönelik değildir. Türkçeye manevi taciz
olarak çevrilebilecek “harcèlement moral” teriminin Fransız yasal düzenlemelerinde yer almış
olmasına karşın, psikolojik tacizin kavramsal anlamı esas alındığında hukuki bir terim olarak
benimsenmesinde de herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Bu nedenle, hukukumuz
açısından, Yargıtay kararında da ifade edildiği üzere, “psikolojik taciz” deyiminin
kullanılmasını daha isabetli bulmaktayız. Nitekim Kanada’nın Fransızca konuşulan
Quebec Eyaletinde yürürlükte olan İş Kanununda da (La Loi sur les normes du travail),
“psikolojik taciz” anlamında, “harcèlement psychologique” deyimi kullanılmaktadır.
13
ADAM, Patrice: Harcèlement moral: une affaire remarquable (ou l’occasion trop rare
de metre en lumière et en discussion l’article L 422-1-1 du Code du travail), Dr. ouvrier,
Juillet 2006 no 696, 321-327. BOUTY, C: Harcèlement moral et droit commun de la
responsabilité civil, Dr. soc., juillet, aout 2002, 695 vd; BOUAZIZ, P.: Le harcèlement
moral dans les relations professionnelles, Dr. ouvrier, 2000, no. 621; HIRIGOYEN,
M.F.: harcèlement moral: la violence perverse au quotidien,, édit. Syros, Paris 1998;
HIRIGOYEN, M.F.: Malaise dans le travail, harcèlement moral. Démèler le vrai du faux,
édit. Syros, 2001; LAPÉROU-SCHENEIDER, B., Les mesures de lutte contre le
harcèlement moral, Dr. soc., mars 2002, 313 LEBORGNE-INGELAERE, C.: la
responsabilité civile de l’employeur en cas de harcèlement moral entre salariés, La
Semaine Juridique Social, 27 juin 2006, No.26, 11-19; LICARI, S., De la nécessité d’une
législation spécifique au harcèlement moral au travail, Dr.soc., 2000, 492 vd.; RADÉ, C.:
Harcèlement moral et responsabilités au sein de l’entreprise: l’obscur éclaircissement, Dr. soc;
septembre-octobre 2006, 826-832; RAVISY, P.: Le harcèlement moral au travail, 2e édit.,
Delmas Express, Paris, 2002.
154
Karar İncelemesi
değiştirilmiştir14. İş Kodunun m.122–49 hükmüne göre, hiçbir işçi, amacı ya da
sonucu itibariyle çalışma koşullarının kötüleşmesi nedeniyle, ruhsal ve fiziki
sağlığını ve mesleki geleceğini tehlikeye düşürecek, haklarını ve onurunu
zedeleyecek sürekli yinelenen psikolojik taciz hareketlerine maruz bırakılamaz.
Hiçbir işçi, psikolojik taciz davranışlarına maruz kaldığı veya bu tür davranışları
reddettiği ya da bu tür davranışlara tanıklık ettiği veya bunları ortaya çıkardığı için
cezalandırılamaz, işten çıkarılamaz; özellikle, ücret, mesleki eğitim, mesleki
ilerleme, başka bir işte görevlendirme, iş sözleşmesinin yenilenmesi konularında
doğrudan ya da dolaylı hiçbir biçimde ayırımcılık işlemlerine tabi tutulamaz.
Belirtilen nedenlere dayalı olarak, iş sözleşmesinin feshi halinde bu fesih bütün
sonuçları ile hükümsüz bir fesih sayılacaktır. Bu kurala aykırı sözleşme hükümleri
ve benzeri diğer işlemler de geçersizdir. Psikolojik tacize başvuran her işçi,
disiplin cezası ile cezalandırılacaktır (Art. L. 122–50). İşveren, psikolojik taciz
olaylarını engellemek için her türlü önlemi almak zorundadır (Art. L. 122–51)15.
17 Ocak 2002 tarihli Yasa İş Kodu dışında, Fransız Ceza Koduna da bir
madde ilave ederek, psikolojik tacizi cezai yaptırıma tabi kılmıştır. Gerçekten,
Ceza Kodunun m.222–33–2 hükmüne göre, yinelenen davranışlarla, çalışma
koşullarını, haklarını ve onurunu, fiziki ya da akli sağlığını ya da mesleki geleceğini
tehlikeye sokacak biçimde başkasını taciz edenler hakkında bir yıl hapis cezası ve
15.000 € para cezası uygulanır.
Fransız İş Kodu açık bir biçimde, psikolojik taciz davranışlarına maruz
kalan, bu tür davranışları reddeden, psikolojik taciz olaylarını ortaya çıkaran veya
bu tür davranışlara tanıklık eden işçinin iş sözleşmesinin feshedilemeyeceğini
vurgulamaktadır. Tacize maruz kalan işçinin, bu olayın etkisi altında kalarak iş
sözleşmesini kendisinin dahi feshetmesi halinde bu fesih tüm sonuçlarıyla
hükümsüz sayılır. Ayrıca, tacize maruz kalması nedeniyle psikolojik endişe ve
çöküntü içinde olan işçi ile işveren arasında iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma ile
sona erdirilmesi işlemi (ikale) de hükümsüzdür16. Psikolojik taciz olayları
sonucunda yaşanan fesih işlemleri ile ilgili olarak Fransız yargı organlarınca
verilmiş çok sayıda yargı kararı bulunmaktadır17.
Uğradığı psikolojik taciz sonucu hastalanarak uzun süre işe devam
edemeyen bir işçinin iş sözleşmesinin feshiyle ilgili olarak Fransız Yüksek
14
FAVENNEC-HÉRY, Françoise/VERKINDT, Pierre-Yves: Droit du Travail,
L.G.D.J., Paris 2007, 501.
15
İş Kodunun maddeleri 12 Mart 2007 tarihli bir kararname ile yeniden numaralandırılmış
olup, söz konusu değişiklik en geç 1 Mart 2008 tarihinde yürürlüğe girecektir
(http.legifrance.gouv.tr). Yeni numaralandırma sisteminde psikolojik taciz, İş Kodunun
Art L–1152 ila Art L–1156 maddelerinde düzenlenmektedir (http://lex.inter.net).
16
Bu kararlar için bkz. GÜZEL/ERTAN, İşyerinde Psikolojik Tacize (Mobbinge)
Hukuksal Bakış: Avrupa Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk, 518.
17
Söz konusu kararlar için bkz. GÜZEL/ERTAN, 519.
155
Karar İncelemesi
Mahkemesince verilen çok yakın tarihli bir kararı ve bu kararla ilgili öğreti
görüşünü aktarmamız uygun olacaktır. Dava konusu olan uyuşmazlıkta diğer
işçilerin önünde amiri tarafından sürekli olarak aşağılanan bir işçi söz konusudur.
Amir işçiyi önemsiz şeyler yüzünden azarlamakta ve devamsızlık yapan her
işçinin işini ifa etmeye zorlamaktadır. Daha sonra işçinin servis şefi olarak sahip
olduğu yetkileri de elinden alınır. Maruz kaldığı bu psikolojik taciz süreci
sonucunda işçi hastalanır. 28 Nisan 2000 tarihinde işyeri hekimi, işçinin içinde
bulunduğu sürekli depresif durum nedeniyle geçici olarak iş göremez hale geldiği
yönünde rapor verir. İşine dokuz ay gibi uzunca bir süre devam edemeyen işçi
yüzünden faaliyeti aksayan işletmenin bu işçinin yerine yeni bir işçi istihdam
etmeye gereksinim duyduğu gerekçesiyle bir süre sonra son verilir. Yargıtay
işçinin uzun süreli devamsızlığının maruz kaldığı psikolojik tacizin sonucu olduğu
ve bunun işverenin işçinin uzun süreli devamsızlığından dolayı işletmenin
faaliyetinde meydana gelen aksaklığı geçerli bir fesih nedeni olarak ileri sürme
olanağını ortadan kaldırdığını ifade ederek İstinaf Mahkemesinin kararını bozar
ve feshin hükümsüzlüğü yönünde hüküm tesis eder18. Öğretide feshin gerçek
nedeninin işçinin maruz kaldığı psikolojik taciz olduğu vurgulanarak, işletme
faaliyetlerinde meydana gelen aksaklık önemli boyutlarda olsa bile bu aksaklığın
gerçekte birincil nedenden yani psikolojik tacizden kaynaklandığından hareketle
geçerli bir fesih nedeni olarak ileri sürülemeyeceği ifade edilmiştir. Gerçekten
işveren, işçinin psikolojik tacizden dolayı uğradığı zararı fesihle daha da
arttırmama yükümlülüğü altındadır. Mağdurun eski işine tekrar dönmesini
sağlamak ve hatta bunu olanaklı kılmak için failin iş sözleşmesini feshetmek
işverenin diğer yükümlülükleri arasındadır. İşverenin psikolojik taciz mağduru
işçinin işe dönmesiyle ilgili olarak bir çeşit sonuç borcunun (l’obligation de
reintegration de résultat) bulunduğu; ancak mücbir sebebe yaklaşan usulüne
uygun bir biçimde saptanmış işçinin sürekli iş göremezlik durumunun veya
işçinin işe dönmeyi reddetmesinin işvereni söz konusu borçtan muaf kılacağı
hususlarının da altı çizilmektedir19.
2. Belçika Hukuku
11 Haziran 2002 tarihli bir yasa ile Belçika’da psikolojik tacizle mücadeleyi
amaçlayan ilk yasal düzenleme yürürlüğe sokulmuştur20. Belçika yasa koyucusu
18
Cass. Soc. 11 Octobre 2006, Revue de Droit Du Travail, Janvier 2007, 30.
DOCKÈS, Emmanuel: Harcèlement moral et perturbation pour longue absence: la
cause première du licenciement s’impose, Revue de Droit Du Travail, Janvier 2007, 30–31.
20
STAQUET, Pascal: Loi relative au harcèlement: éntrée en vigueur 1er juillet 2002,
28.6.2002, http://www.droitbelge.be/actualites print.asp?id=73; De Bescherming Tegen
Geweld, Pesterijen en Ongewenst Sexsueel Gedrag Op Het Werk, Juridische toelichting
bij de wet van 11 juni 2002, Federal Ministerie van Tewerkstelling en Arbeid, September
2002; Pesten Op Het Werk Een Syndicaal Antwoord, Algemeen Belgisch Vakverbond,
19
156
Karar İncelemesi
psikolojik tacizle ilgili bağımsız bir yasa hazırlamak yerine, psikolojik taciz
konusunu 4 Ağustos 1996 tarihli İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (De Wet Welzijn
Werknemers/La loi sur le bien-être des travailleurs) Yasasına eklediği hükümlerle
düzenlemeyi yeğlemiştir. Psikolojik taciz, işçinin ruhsal ve bedensel sağlığını
tehdit eden başka iki olgu olan işte şiddet ve cinsel tacizle birlikte psiko-sosyal
baskı üst başlığı altında ele alınmış ve her üç saldırı biçimi de aynı hükümlere tabi
tutulmuştur. Belçika’nın işyerinde psikolojik tacizle mücadeleyle ilgili olarak
Avrupa Birliği üyesi ülkeler içinde en kapsamlı ve en etkili yasal düzenlemeye
sahip olduğu saptamasında bulunmak hiç de abartılı bir yaklaşım tarzı
olmayacaktır. Bu bağlamda yasal düzenlemede ne gibi hükümlerin yer aldığının
kısaca belirtilmesi gerekmektedir. Yasa ilk olarak psikolojik tacizi oldukça ayrıntılı
bir şekilde tanımlamış, tanımdan hemen sonra da işverenin psikolojik tacize karşı
alacağı önlemlerle ilgili kapsamlı düzenlemeler öngörmüştür. Bu çerçevede
işverene; işin ifası sırasında ortaya çıkabilecek olan olası psikolojik taciz
vakıalarına karşı bir risk analizi yapma, bu risk analizinin sonuçları doğrultusunda
gerekli koruyucu önlemleri alma, işyerinde önleme danışmanı olarak adlandırılan
bir uzman görevlendirme ve psikolojik tacize maruz kalan mağdurun uygun bir
psikolojik destek almasını sağlama gibi yükümlülükler getirilmiştir. Ayrıca işveren
önleme danışmanının yanı sıra güvenilir kişi olarak adlandırılan bir başka kişiyi de
işyerinde görevlendirme olanağına sahiptir. Bununla birlikte, işverenin önleme
danışmanının aksine güvenilir kişi atama zorunluluğu bulunmamaktadır.
Yasa psikolojik tacize karşı mücadeleyi alınacak koruyucu önlemlerle sınırlı
tutmamış, psikolojik taciz mağdurunun ve mağdur adına bazı kurum ve
kuruluşların başvurabileceği hukuki yolları da ayrıntılı bir biçimde düzenlemiştir.
Bu çerçevede yasal düzenlemede, devam etmekte olan psikolojik taciz eylemine
karşı açılabilecek saldırının durdurulması davasına ilişkin hükümlere de yer
verilmiştir. Çarpıcı bir diğer hüküm ise başta sendikalar olmak üzere bazı kurum
ve kuruluşlara psikolojik taciz mağdurlarının haklarını savunmak amacıyla hukuki
yollara başvurma hakkının tanınmış olmasıdır. Öte yandan, mağdurla tanıkların
feshe ve çalışma koşullarının haksız bir biçimde korunmasına ilişkin maddeler de
büyük önem taşımaktadır. İspat yükünü davacı lehine tersine çeviren hüküm de
psikolojik taciz mağduru işçiler lehine getirilmiş olan bir diğer önemli hüküm
olarak anılmalıdır. 11 Haziran 2002 tarihinde yayınlanan işçilerin işyerinde
Brussel, 2002; Protection contre la violence, le harcèlement moral ou sexuel au travail,
21.1.2007, 2, http://www.meta.fgov.be/pc/pce/pcep/frcep19.htm; Interview met Jan
Geysen, Auditeur van de Arbeidsrechtbank te Brussel; Geweld, pesterijen en ongewenst
gedrag op de werkvloer, Maandelijks tijdschrift van het VSOA-Syndic, April 2006,
Brussel, 8–10.
157
Karar İncelemesi
şiddete, psikolojik ve cinsel tacize karşı korunmasına ilişkin yayınlanan Kraliyet
Kararnamesi de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasasındaki düzenlemeleri
tamamlayıcı nitelikteydi. Belirtilen mevzuatın yürürlüğe girmesini takiben
Belçika’da psikolojik taciz olaylarıyla ilgili olarak çok sayıda dava açılmış olup,
verilen çok sayıda yargı kararı psikolojik taciz konusunda zengin bir içtihadın
oluşmasına yol açmıştır21.
Belçika’da yürürlükte olan psikolojik tacize ilişkin mevzuat 2007 yılı içinde
geniş ölçüde yenilenmiştir. 10 Ocak 2007 ve 6 Şubat 2007 tarihli iki yasa ile İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Yasasının işte şiddet, psikolojik ve cinsel tacize ilişkin
bölümünde yer alan hükümlerde bazı değişikliklere gidilmiştir22. Her iki yasa da 6
Haziran 2007 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ayrıca 11
Haziran 2002 tarihli kararnameyi yürürlükten kaldıran “İşte Şiddet, Psikolojik ve
Cinsel Tacizin Neden Olduğu Psiko-Sosyal İş Baskısının Önlenmesine İlişkin Kraliyet
Kararnamesi” başlıklı yeni bir kararname 17 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilmiş
olup, bu düzenleme de yukarıda belirttiğimiz iki yasayla eş zamanlı olarak 6
Haziran 2007 tarihinde yürürlüğe sokulmuştur23. Yasa koyucunun bu
değişikliklerle ulaşmayı istediği amaçların, açıklığın ve hukuk güvenliğinin
sağlanmasıyla mevzuatta var olan boşluklar için yasal bir çerçeve oluşturulması
olduğu ifade edilmektedir24. Diğer yandan da dış çözüm ve prosedürlerden çok
önlemeye ve işyeri içi çözümlere daha fazla vurgu yapılmıştır. İşyeri içinde
alternatif uyuşmazlık çözümlerine yönelik prosedürlerin oluşturulmuş bulunması
ve bunların uygulanabilir olması durumunda ise, iş ilişkisinin sürdüğü hallere
mahsus olmak üzere, yargıca psikolojik taciz mağduru davacı işçiye öncelikle bu
iç prosedüre başvurmasını emredebilmesi olanağı sağlanmıştır. Bu durumda
yargıç, iç prosedür sonuçlanıncaya kadar davayı erteleyecektir25. Yargı organları
psikolojik taciz kavramını genellikle çok dar yorumladığından psikolojik tacizin
yasal tanımı yeniden düzenlenerek genişletilmiştir26. Yasa açık bir biçimde,
bünyesinde yer alan düzenlemelerin; din, dünya görüşü, engellilik, yaş, cinsel
yönelim, cinsiyet, ırk ya da etnik köken nedeniyle maruz kalınan psikolojik taciz
21
Söz konusu kararlar için bkz. GÜZEL/ERTAN, İşyerinde Psikolojik Tacize
(Mobbinge) Hukuksal Bakış: Avrupa Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk, 529–535.
22
Belçika İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasasının işte şiddet, psikolojik ve cinsel tacizle ilgili
hükümlerinin Türkçeye çevrilmiş metni için bkz. Legal İSGHD 2007/16, 1473–1482
(çeviren: ERGİN, Hediye/ ERTAN, Emre).
23
Söz konusu kararnamenin Türkçeye çevrilmiş metni için bkz. Legal İSGHD 2007/16,
1483–1492 (çeviren: ERGİN, Hediye/ ERTAN, Emre).
24
DE SCHUTTER, Kris: De pestwet werd aangepast, Kluwer Arbeidsovereenkomsten,
Actuele voorinformatie-Week 37–38, 8.
25
DE SCHUTTER, 11.
26
DE SCHUTTER, 8.
158
Karar İncelemesi
bakımından, ayırımcılıkla mücadeleyi öngören Avrupa Birliği yönergelerinin
Belçika iç hukukuna uyarlanmasını gerçekleştirdiğini belirtmektedir27.
İncelememizin ana konusunu oluşturan psikolojik tacize maruz kalmış
işçinin feshe karşı korunmasıyla ilgili madde de yeniden kalem alınmıştır. Belçika
yasa koyucusunun psikolojik taciz mağduru işçilerin feshe karşı korunmasına
bakış açısının daha iyi bir şekilde kavranabilmesi için söz konusu maddenin
Türkçe çevirisinin aynen aktarılması yararlı olacaktır:
“Madde 32tredecies. § 1. İşveren, aşağıda sayılan işçilerin iş ilişkilerine,
şikâyetle, davayla veya tanık beyanıyla ilgili nedenlerle son veremez ve bu işçilerin
çalışma koşullarını haksız bir şekilde tek taraflı olarak değiştiremez:
1- İşletme veya kurumda çalışan ve yürürlükteki usullere uygun bir biçimde
şikâyet başvurusunda bulunan işçi;
2- 80. maddede belirtilen denetim memuruna şikâyette bulunan işçi;
3- Polise, bakanlık görevlisine veya sorgu hakimine şikâyette bulunan işçi;
4- Bu bölüm uyarınca dava açan veya adına dava açılan işçi;
5- Şikâyetle ilgili soruşturma çerçevesinde bizzat gördüğü veya duyduğu şikâyet konusu durumla ilgili olayları imzalı ve tarihli bir belgeyle önleme danışmanının
bilgisine sunan veya mahkemede tanıklıkta bulunan işçi.
§ 2. Şikâyette bulunulduğu veya tanıklık yapıldığı tarihten itibaren 12 ay
içinde işçinin iş sözleşmesi feshedilir veya çalışma koşulları tek taraflı olarak
değiştirilirse, § 1’de belirtilen haklı nedenlerin varlığına ilişkin ispat yükü işverene
ait olur. Davanın açılmasından sonra veya hükmün kesinleşmesinden itibaren 3 ay
içinde işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi veya çalışma koşullarının tek taraflı
olarak değiştirilmesi durumunda da, ispat yükü işverendedir.
§ 3. İşveren § 1’in düzenlemelerine aykırı olarak iş ilişkisini sona erdirir veya
çalışma koşullarında değişiklik yaparsa; işçi veya işçinin üye olduğu işçi örgütü,
işverenden işçinin şikâyete yol açan olaylardan önceki koşullarla işe iadesini talep
edebilir.
Talep; feshin ihbar edildiği veya çalışma koşullarının tek taraflı olarak
değiştirildiği tarihi takip eden otuz gün içinde iadeli-taahhütlü bir mektupla yapılır.
İşveren, mektubun kendisine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde söz konusu
talep hakkında bir karar verir.
İşçiyi işletmeye veya kurumdaki işine iade eden veya işçinin işini şikâyete yol
açan olaylardan önceki koşullar altında ifa etmesini sağlayan işveren, işçinin fesih
veya çalışma koşullarında değişiklik yapılması nedeniyle yoksun kaldığı ücretini
öder, bu ücretin işveren ve işçi primlerini de yatırır.
§ 4. İşveren aşağıdaki hallerde işçiye tazminat ödemekle yükümlüdür:
1- 32tredecies § 3’ün 1. fıkrasında belirtilen talebine rağmen işçinin işe iade
edilmemesi veya işini şikâyete yol açan olaylardan önceki koşullar altında yerine
getirmesine olanak tanınmaması üzerine, hakim feshin veya çalışma koşullarının tek
taraflı olarak değiştirilmesinin § 1’deki düzenlemelere aykırı olduğuna hükmetmişse;
27
DE SCHUTTER, 9.
159
Karar İncelemesi
2- İşçi § 3’ün 1. fıkrasında belirtilen talepte bulunmamışsa ve hakim feshin
veya iş koşullarının tek taraflı olarak değiştirilmesinin § 1’in düzenlemelerine aykırı
olduğuna hükmetmişse.
Bu tazminat, işçinin seçimine göre, işçinin altı aylık brüt ücreti tutarında
maktu bir miktara veya işçi tarafından uğranan gerçek zarara eşittir. Anılan son
halde, işçi zararın miktarını ispatlamak zorundadır.
§ 5. (Yürürlükten kalkmıştır).”
§ 6. Yapılan şikayet üzerine işletme veya kurum bünyesinde bir prosedür
başlatıldığı takdirde, şikayet eden veya tanıklıkta bulunan işçinin şikayetin yapıldığı
veya tanık beyanında bulunulduğu tarihten itibaren bu maddede belirtilen korumadan
yararlandığı hususu, önleme danışmanınca işverene bildirilir.
Mahkemede tanıklıkta bulunan kişi, tanıklıkta bulunmasına yönelik celp veya
çağrı tarihinden itibaren maddede belirtilen korumaya tabi olduğu hususunu işverene
bizzat kendisi bildirir. Bu korumadan işvereni haberdar etme yükümlülüğünün işçiye
ait olduğu çağrı veya celpte belirtilir.
Şikâyet başvurusunu teslim alan kişi, birinci ve ikinci fıkrada belirtilenlerin
dışındaki durumlarda, şikâyetin yapıldığından ve ilgili kişilerin şikâyetin yapıldığı
tarihten itibaren maddede belirtilen korumadan yararlandığından işvereni en kısa
sürede haberdar eder.
§ 7. (Yürürlükten kalkmıştır).”
Yasanın yürürlükten kalkan metninde sadece önleme danışmanı veya
Sosyal Müfettişlik gibi kişi ve kurumlara şikâyet başvurusunda bulunan işçilerin
feshe karşı korunması öngörülmüştü. Yeni düzenlemeyle iş mahkemelerinde dava
açan veyahut iç prosedüre başvuran işçiler yanında, polise veya sorgu yargıcına
müracaat eden işçiler de feshe karşı öngörülmüş olan yasal korumanın kapsamına
alınmışlardır28. Diğer bir önemli değişiklik ise, iş sözleşmesi feshedilen psikolojik
taciz mağduru işçiye işe iade talebi yanında işverenden tazminat talep edebilme
olanağının tanınmış olmasıdır. Eski düzenlemeye göre, işverenin fesih işlemini
kabul etmek istemeyen işçinin iş mahkemesine başvurarak işe iadeyi talep
etmekten başka seçeneği bulunmuyordu. Ancak uygulamada işçi ve işveren
arasındaki ilişkisinin psikolojik taciz nedeniyle ağır bir biçimde zedelendiği ve işe
iadenin de facto olarak anlamsız hale geldiği anlaşılmıştır29. Yeni düzenleme ile iş
sözleşmesi feshedilen psikolojik taciz mağduru veyahut psikolojik tacize tanıklık
etmiş işçiye iki seçenek sunulmuştur. İşçinin işe iadeye yönelik dava hakkı şu anki
metinle de korunmuştur. İşçinin işe iade davasını kazanması halinde ise işveren
iki türlü hareket edebilir: işçiyi işe iade eder veyahut işçiyi işe iade etmediği
takdirde işçiye altı aylık ücreti tutarında bir tazminat ödemek zorunda kalır. İşe
iade seçeneğini yeğlemeyen işçi ise, doğrudan iş mahkemesinde dava açarak
işverenden altı aylık ücreti tutarında bir tazminat talep edebilir. İşçi zararın
miktarını ispat etmek şartıyla daha yüksek bir tazminat da isteyebilir30.
28
DE SCHUTTER, 11.
DE SCHUTTER, 12.
30
DE SCHUTTER, 13.
29
160
Karar İncelemesi
3. Hollanda Hukuku
Hollanda’da işyerinde psikolojik tacize ilişkin yasal düzenlemelerin geçmişi
1994
yılına
kadar
uzanmaktadır.
İş
Koşulları
Yasasında
(Arbeidsomstandighedenwet) yapılan değişikle işverene; cinsel tacize, şiddete ve
saldırganlığa karşı gerekli önlemleri de içeren bir işçi sağlığı ve iş güvenliği
yönetimi izlemesi yükümlülüğü getirilmişti (m.4/2). Madde metninde “psikolojik
taciz” ibaresi bulunmamakla birlikte madde gerekçesinde şiddet ve saldırının
fiziksel şiddetin yanında ruhsal sağlığa zarar veren şiddet ve saldırı biçimlerini de
kapsadığı açık bir şekilde belirtilmekteydi: “Saldırı ve şiddet kavramları fiziksel
şiddetin yanında psikolojik şiddeti de içermektedir. Tehdit gibi psikolojik şiddet
türleri sık sık meydana gelmekte ve söz konusu işçiler açısından ciddi sonuçlara yol
açabilmektedir”31. İş Koşulları Yasasının konumuzla ilgili hükümleri 30.11.2006
tarihinde değiştirilmiş ve bu değişiklikler 1.1.2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Yasanın 3. maddesinin ikinci fıkrasına göre; işveren, psiko-sosyal iş baskısının
önlenmesi veya önleme mümkün değilse, bunun sınırlandırılmasına yönelik
olarak, genel iş sağlığı ve iş güvenliği yönetimi çerçevesinde gereken önlemleri
almak zorundadır. Görüldüğü gibi, fıkrada açık olarak psikolojik taciz
kavramından bahsedilmemektedir. Bununla birlikte, tanımları içeren 1. madde ile
psiko-sosyal iş baskısı ifadesi tanımlanmış ve kavrama açıklık getirilmiştir. Buna
göre, psiko-sosyal iş baskısından; cinsel taciz, saldırganlık ve şiddet, psikolojik
taciz ve iş yoğunluğu gibi strese neden olan faktörlerin anlaşılması gerekir.
Yasanın genel gerekçesinde de, psikolojik tacizin iş kaynaklı psiko-sosyal
bir risk olduğundan söz edilmektedir. Psikolojik tacizin yol açtığı kronik stres,
olumsuz bedensel ve toplumsal sonuçların yanında; aşırı gerilim, depresyon ve
post-travmatik stres bozukluğu gibi ruhsal rahatsızlıklara da yol açabilmektedir.
Bu tablo ise hastalıktan kaynaklanan uzun süreli devamsızlığı ve iş göremezlik
ödeneklerinden doğan harcamalarda önemli bir artışı beraberinde getirmektedir32.
Her işletme, psiko-sosyal iş baskısının nedenlerini ve kaynaklarını araştırmak
zorundadır. Risk değerlendirmesinin sonuçları, bunun için başlangıç noktasıdır.
Daha sonra ise, alınacak uygun önlemler saptanabilir33. Hollanda İş Denetimi
Teşkilatı’nın (Arbeidsinspectie) konuyla ilgili olarak 10 Mayıs 2001 tarihinde
yayınladığı iç yönergesinde de konu ayrıntılı olarak ele alınmaktadır34. Teşkilat,
işverenin psikolojik tacizin önlenmesi ve psikolojik tacizle mücadele
yükümlülüklerinin somutlaştırılması yönünde, işçi sağlığı ve iş güvenliği
mevzuatının ayrıntılı kurallar koymadığı saptamasını yapmaktadır. Buna göre,
31
VEGTER, M.S.:, Vergoeding van psychisch letsel door de werkgever, Sdu Uitgevers,
Den Haag, 2005, 565.
32
Gerekçede, Hollanda’da iş göremezlik ödeneğinden yararlananların %14’ünün iş
göremezlik nedeninin iş kaynaklı psikolojik şikâyetler olduğuna değinilmektedir.
33
Gerekçeden.
34
VEGTER, 566.
161
Karar İncelemesi
işverenin bu açıdan asgari olarak yerine getirmesi gereken yükümlülükleri
şunlardan ibarettir: 1) İşçilere bu konuda yeterli eğitim ve bilgi verilmesi 2)
İşçilere yardım ve destek prosedürlerinin varlığı 3) Risk Analizi ve
Değerlendirmesinde (RI&E) risklerin saptanması ve bunlarla ilgili alınacak somut
önlemlerin Yaklaşım Planında (Plan van Aanpak) belirtilmesi35. İşverenin işçiyi
psikolojik tacize karşı koruma yükümlülüğünün temelinde işverenin işçiyi
gözetme borcunun (zorgplicht) bulunduğunun öğreti ve yargı kararları tarafından
benimsendiği Hollanda’da, psikolojik tacizle ilgili olarak verilmiş çok sayıda yargı
kararının varlığı göze çarpmaktadır36.
4. Alman Hukuku
Alman hukukunda, 14.8.2006 tarihli Genel Eşit Davranma Yasasından
(Allgemeines Gleichbehandlungsgesetz) önce psikolojik tacizle mücadeleye ve
psikolojik tacizi önlemeye yönelik doğrudan düzenleme getiren bir hüküm
bulunmamaktaydı37. Ancak bazı düzenlemelerden işverenin psikolojik tacizi
önlemeye yönelik yükümlülükleri bulunduğu sonucu çıkarılabiliyordu. Bunlardan
en önemlisi, İşyeri Örgütlenme Yasasının (Betriebsverfassungesetz) 75.
maddesidir. Bu madde uyarınca, işyeri kurulu (betriebsrat) işyerinde çalışan
herkese karşı hukuk ve hakkaniyet ilkelerine göre davranılıp davranılmadığını
izlemekle yükümlüdür. Bilhassa, eşit davranma ilkesine aykırı hareketlerle ve
ayrımcılıkla mücadele etmek zorundadır (75/I). Çalışanların kişiliklerini serbest
bir şekilde geliştirilmeleri korunmalı ve teşvik edilmelidir (75/II). Ayrıca, İş
Koruma Yasasının (Arbeitsschutzgesetz) 3., 4. ve 5. maddeleri de işverenin
psikolojik taciz çerçevesindeki yükümlülükleri bakımından zikredilmeye değerdir.
Söz konusu maddeler uyarınca; işveren işçileri, yaşamlarına yönelik tehlikelere ve
sağlıklarına zarar verebilecek etkenlere karşı korumakla yükümlüdür. İşyerinde
meydana gelebilecek psikolojik taciz vakıalarının bir sonucu olarak işçinin zarar
görebileceğinin işverenin bildiği veya bilmesi gerektiğinin kabul edilebileceği durumlarda bu maddeler uygulanabilir.
35
VEGTER, 566.
Söz konusu kararlar için bkz. GÜZEL/ERTAN, İşyerinde Psikolojik Tacize
(Mobbinge) Hukuksal Bakış: Avrupa Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk, 537–542.
37
BAUER, Jobst-Hubertus/GÖPFERT, Burkard/ KRIEGER, Steffen, : Allgemeines
Gleichbehandlungsgesetz Kommentar, Verlag C.H. Beck, München 2007; BESGEN,
Nicolai: Diskriminierungsschutz im Arbeidsrecht Das Allgemeine Gleichbehandlungsgesetz, B+P.8 Zeitschrift für Betrieb und Personal, Beihefter Nr. 1/2006 zu Heft
Nr. 8/2006; DAUBLER, Wolfgang: Mobbing und Arbeitsrecht, Betriebsberater 1995,
1347-1351; DAUBLER, Wolfgang: Was bedeutet “Diskriminierung” nach neuem recht?,
Zeitschrift für Arbeitsrecht, 2006 Juli-September, 479-491.; GRUNEWALD: B.,
Mobbing-arbeidsrechtliche Aspekte eines neuen Phanomens, NZA 1993, 1071-1073.
36
162
Karar İncelemesi
Daha özel nitelikte düzenlemelerin yürürlükte olmadığı hallerde, normatif
bir dayanak olarak, işverenin gözetim borcundan da (fürsorgerpflicht)
yararlanılabileceği vurgulanmaktadır. İşverenin işçiyi gözetme borcu, işverenin
işçiyi psikolojik tacize karşı koruma yükümlülüğünü de içermektedir. Aynı
yükümlülüğün bir diğer kaynağını ise işverenin işçinin kişilik hakkını koruma
borcu oluşturmaktadır. Buna göre, işveren işçinin kişilik hakkına saygı göstermeli
ve kişiliğine zarar verebilecek müdahalelere karşı işçiyi korumalıdır. Dolayısıyla,
işveren işçiyi; emir verme yetkisine sahip amirlerin, işyerinde çalışan diğer işçilerin
ve ifa edilen iş ile ilgili olmak kaydıyla üçüncü kişilerin hukuka aykırı eylem ve
davranışlarına karşı korumakla yükümlüdür. Alman öğretisinde, söz konusu
yükümlülüğün, işçinin işyerinde psikolojik tacize karşı korunmasını da içerdiği
belirtilmektedir38. Bundan başka Alman yargı organlarının işyerinde psikolojik
tacizle ilgili azımsanmayacak sayıda kararı bulunmaktadır39.
4.8.2006 tarihinde kabul edilen ve 12.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren
Genel Eşit Davranma Yasası, işyerinde psikolojik tacize karşı kısmen de olsa bir
koruma sağlayan ilk düzenleme niteliğindedir40. Gerçekten Yasanın 3.
maddesindeki taciz tanımı psikolojik tacizle büyük ölçüde örtüşmektedir: “§1’de
anılan nedenlerle bağlantılı olmak koşuluyla kişinin onurunu zedelemeyi amaçlayan
ve bu sonucu doğuran veyahut korkutma, düşmanca davranma, aşağılama, küçültme
ya da hakaretten oluşan bir ortama neden olan istenmeyen davranış tarzlarından
oluşan taciz de bir ayırımcılıktır”. Ne var ki Genel Eşit Davranma Yasasının tacizi
§1’de anılan nedenlerle (ayırımcılık nedenleri olarak da nitelendirilen ırk, etnik
köken, cinsiyet, din veya dünya görüşü, engellik, yaş, cinsel kimlik) sınırlı tutması
maddenin psikolojik tacizle ilgili uygulama alanını önemli ölçüde daraltmıştır41.
Gerçekten psikolojik tacizde neden önem taşımazken, Genel Eşit Davranma
Yasasında nedenler ön plandadır. Bu Yasa ile sadece §1’de anılan nedenlerden
dolayı yapılan düşmanca davranışlara karşı koruma sağlandığı vurgulanmaktadır42.
İşyerinde psikolojik taciz; çoğu zaman tacizde bulunanın kişiliği ve kıskançlık
gibi, §1’de belirtilen ayırımcılık halleri ile ilgisi olmayan saldırganla bağlantılı
nedenlerden kaynaklanmaktadır. Yine de söz konusu Yasa, sınırlı şekilde bile
38
ZÖLLNER; Wolfgang, LORİTZ Karl-Georg: Arbeitsrecht, 5. neubearbeitete auflage,
C.H. Beck’sche Verlagsbuchhandlung, München 1998, 204.
39
Söz konusu kararlar için bkz. GÜZEL/ERTAN, İşyerinde Psikolojik Tacize
(Mobbinge) Hukuksal Bakış: Avrupa Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk, 545–548.
40
Bu yasa konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. ERGİN, Almanya’da “Genel Eşit
Davranma Yasası”nın İş Hukukuna İlişkin Hükümleri, 635–664.
41
GÜZEL/ERTAN, İşyerinde Psikolojik Tacize (Mobbinge) Hukuksal Bakış: Avrupa
Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk, 544.
42
ERGİN, Almanya’da “Genel Eşit Davranma Yasası”nın İş Hukukuna İlişkin
Hükümleri, 648–649 ve orada anılan kaynaklar.
163
Karar İncelemesi
olsa, işyerinde psikolojik tacizi açıkça yaptırıma bağlayan ilk yasal düzenleme
olarak nitelendirilebilir43.
Yasanın 14. maddesi, işyerinde taciz veya cinsel tacize maruz kalan işçinin
çalışmaktan kaçınma hakkını, 15. madde ise tazminat hakkını düzenlemektedir44.
14. maddeye göre, işveren işyerinde taciz veya cinsel tacize karşı hiç veya yeterli
ölçüde önlem almıyor ise, mağdur işçi, ücret kaybına uğramadan, iş görme
borcunu yerine getirmekten kaçınabilir45. Böylece hüküm, işçiye, çalışmadığı süre
için de ücret talep etme hakkını tanımış olmaktadır. Tazminat konusunu
düzenleyen 15. maddenin birinci fıkrasına göre de, ayırımcılık yasağını kusurlu
olarak ihlal eden işveren, bundan doğan zararı tazminle yükümlüdür46.
IV. TÜRK HUKUKU
1. Hukuki Dayanakları
Türk hukukunda işyerinde psikolojik taciz konusunda doğrudan bir hukuki
düzenlemenin varlığından söz etmek şu an için olanaklı görünmemektedir. Buna
karşılık psikolojik tacizin dolaylı olarak hukuki dayanağını oluşturabilecek bazı
hukuki ilke ve normların bulunduğu da göz ardı edilemez. Bu doğrultuda hukuka
aykırılığın normatif dayanaklarının gözetme borcu (İş.Y. m.77, BK. m. 332),
eşitlik ilkesi (İş.Y. m.5) ve dürüstlük kuralı (MK. m.2) olduğu belirtilmektedir 47.
İşveren işçiyi gözetme borcu çerçevesinde işçisini korumak, işçinin çalıştığı iş
dolayısıyla uğrayabileceği zararlara karşı gerekli önlemleri almak ve işçinin
çıkarlarına zarar verebilecek davranışlardan kaçınmak zorundadır. İşçiyi gözetme
temel borcunun bir parçası sayılabilecek işverenin işçinin sağlığını ve güvenliğini
koruma borcunun hukuki temelini oluşturan İş Yasasının 77. maddesine göre de
işverenler işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü
önlemi almakla ve araç ve gereci noksansız bulundurmakla yükümlüdürler.
Kuşkusuz ki işçinin sağlığının korunmasından, fiziksel sağlığın yanında ruhsal
sağlığın korunması ve işyerinde sağlıklı bir psiko-sosyal ortam oluşturulması da
anlaşılmalıdır48. Diğer taraftan psikolojik taciz niteliğindeki davranışların büyük
43
Ayrıntılı bilgi için bkz. BESGEN, 4.
GÜZEL/ERTAN, İşyerinde Psikolojik Tacize (Mobbinge) Hukuksal Bakış: Avrupa
Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk, 544; ERGİN, Almanya’da “Genel Eşit Davranma
Yasası”nın İş Hukukuna İlişkin Hükümleri, 653–654.
45
GÜZEL/ERTAN, İşyerinde Psikolojik Tacize (Mobbinge) Hukuksal Bakış: Avrupa
Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk, 544; ERGİN, Almanya’da “Genel Eşit Davranma
Yasası”nın İş Hukukuna İlişkin Hükümleri, 653.
46
GÜZEL/ERTAN, İşyerinde Psikolojik Tacize (Mobbinge) Hukuksal Bakış: Avrupa
Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk, 544; ERGİN, Almanya’da “Genel Eşit Davranma
Yasası”nın İş Hukukuna İlişkin Hükümleri, 654.
47
BAYRAM, Türk İş Hukuku Açısından İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing), 553.
48
BAYRAM, Türk İş Hukuku Açısından İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing), 554.
44
164
Karar İncelemesi
çoğunluğu işçinin onur ve saygınlığını hedef almakta olduğundan, bu tür eylem
ve davranışlar işçinin kişilik hakkını ihlal etmektedir49. İşçiye uygulanan psikolojik
tacizin nedeninin İş Yasasının 5. maddesinde sayılan ayrımcılık yasakları olduğu
hallerde ise işveren eşit davranma ilkesine aykırı hareket etmiş olacağından aynı
maddede sözü edilen yaptırımlar devreye sokulabilecektir50.
2. Mağdur İşçinin Başvurabileceği Hukuki Yollar
Yürürlükteki hukuk çerçevesinde işyerinde psikolojik tacize uğrayan işçinin
bazı hukuki yollara başvurabilme olanağından söz edilebilir. Psikolojik taciz,
işçinin kişilik hakkına bir saldırı olarak görüldüğünden mağdur işçi, MK. m.25’de
düzenlenmiş olan kişiliği koruyucu davaları açabilir51. İşçinin kullanabileceği diğer
bir hukuki araç ise işvereni İş Y. m.77 ve koşulları oluşmuşsa İş Y. m. 5
hükümlerine aykırılıktan dolayı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge
Müdürlüğü’ ne şikâyet etmektir. Başvuruyu yerinde gören Müdürlük, işvereni İş
Yasasının 99. ve 105. maddelerinde öngörülen idari para cezalarına
çarptırabilecektir. Ayrıca psikolojik tacizden zarar gören işçi, işverene karşı
açacağı maddi ve manevi tazminat davalarıyla uğradığı zararın karşılanmasını
talep edebilir52. İşçinin iş sözleşmesini İş Yasasının 24/II maddesi uyarınca haklı
nedenle fesih hakkının bulunduğu da dile getirilmektedir53. Psikolojik tacizin ırk,
dil, cinsiyet gibi İş Yasasının 5. maddesinde öngörülen ayrımcılık nedenlerinden
kaynaklanması halinde ise, işçi aynı maddede anılan dört aylık ücreti tutarındaki
ayrımcılık tazminatını ve yoksun kaldığı haklarını isteyebilecektir54.
3. Mağdur İşçinin Feshe Karşı Korunması
Psikolojik tacizin amacı çoğu zaman, işyeri ortamını işçi için katlanılmaz
bir hale getirerek işçinin işten kendi iradesiyle (istifa) ayrılmasını sağlamaktır.
Psikolojik tacizin şiddetine dayanamayan birçok işçi istifa etmeyi yeğlemekte,
böylece de fail amacına ulaşmış olmaktadır. Ne var ki, kimi işçiler de psikolojik
49
BAYRAM, Türk İş Hukuku Açısından İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing), 555 vd;
SAVAŞ, 101 vd.
50
BAYRAM, Türk İş Hukuku Açısından İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing), 560–561;
SAVAŞ, 109–111.
51
Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. BAYRAM, Türk İş Hukuku Açısından İşyerinde
Psikolojik Taciz (Mobbing), 565–570; SAVAŞ, 104–109.
52
Nitekim psikolojik taciz kavramının tespit edebildiğimiz kadarıyla ilk kez ele alındığı bir
yerel iş mahkemesi kararında davalı işveren 1000 YTL manevi tazminata mahkûm
edilmiştir. Ankara 8. İş Mahkemesi, 20.12.2006, E: 2006/19 K: 2006/625. Kararın metni
ve incelenmesi için bkz. BAYRAM, Karar İncelemesi, 95 vd.
53
BAYRAM, Türk İş Hukuku Açısından İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing), 564–565;
SAVAŞ, 112–115.
54
BAYRAM, Türk İş Hukuku Açısından İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing), 565;
SAVAŞ, 109–111.
165
Karar İncelemesi
taciz baskısına boyun eğmemekte, uygulanan acımasız psikolojik teröre direnerek
iş sözleşmesini feshetmemekte ve hatta psikolojik tacizin faili olan işveren veya
diğer işçilere karşı hukuki yollara başvurmak suretiyle hukuk mücadelesine
başlamaktadır. İşçiyi psikolojik taciz uygulamak yoluyla yıldıramayan işveren ise
en son çare olarak işçinin iş sözleşmesini feshetmektedir.
Yargıtay’ın kararına konu olan uyuşmazlık da yukarıda ana hatları ile
çerçevesini çizdiğimiz tablo ile geniş ölçüde örtüşmektedir. 1475 sayılı İş
Kanununun yürürlükte olduğu dönemde geçen somut olayda, psikolojik taciz
sürecine direnen işçinin iş sözleşmesi feshedilmiştir. Yargıtay ise kanımızca doğru
olarak söz konusu feshi kötü niyetli fesih olarak değerlendirmiş ve işvereni kıdem
ve ihbar tazminatlarının yanı sıra, kötü niyet tazminatına da mahkûm etmiştir.
Gerçekten işverence gerçekleştirilen fesih işlemi, psikolojik taciz sürecinin
sonucu ve son halkasıdır. Hukuka aykırı bir eylem olmanın ötesinde işçinin her
şeyden önce bir insan olması sıfatıyla sahip olduğu onuruna ve haysiyetine ağır
bir tecavüz teşkil eden psikolojik tacizden istediği sonucu elde edemeyen
işverence yapılan fesih işleminin kötü niyetli bir fesih olduğundan asla kuşku
duymamak gerekmektedir. Dolayısıyla Yargıtay’ın vardığı sonuç karar tarihinde
yürürlükte olan hukuk kuralları düzleminde son derece yerinde ve isabetlidir.
Ne var ki, sorunu şu an yürürlükte bulunan 4857 sayılı Yasanın feshe
ilişkin hükümleri çerçevesinde de tartışmamız gerekmektedir. Kararda
benimsenen çözüm, iş güvencesi hükümlerinin kapsamı dışında bulunan işçiler
için geçerli olmaya devam edecektir. Ne var ki iş güvencesi hükümlerine (İş K. m
18–21) tabi olan işçiler açısından durum bütünüyle farklı olacaktır. Direndiği
psikolojik taciz süreci sonucu iş sözleşmesi feshedilmiş iş güvencesi hükümleri
kapsamındaki bir işçi, ancak işe iade davası açarak feshe karşı koyabilir. İşçinin iş
sözleşmesinin feshinin psikolojik taciz sürecinden kaynaklandığı yargılama
sonunda sabit olursa, mahkeme fesih işleminin geçersizliğini tespit ederek işçinin
işe iadesine karar verecektir. Psikolojik taciz uygulayan işverenin işçiyi işe iade
etmemesi halinde ödemesi gereken iş güvencesi tazminatının eylemin ağırlığı
dikkate alınarak üst sınır olan işçinin sekiz aylık ücreti olarak belirlenmesi uygun
olacaktır. İşe iade davası aleyhine sonuçlanan işverenin iki seçeneği
bulunmaktadır. Bunlardan ilki kanımızca işçinin sekiz aylık ücreti tutarındaki
ücreti olarak belirlenmesi gereken iş güvencesi tazminatını ödeyerek işe iadeden
kaçınmaktır. Bu sonuç psikolojik taciz mağduru işçi için olumlu bir sonuç olarak
değerlendirilebilir. Zira hem göreceli yüksek bir tazminata hak kazanmakta hem
de psikolojik tacizin yaşandığı işe iade edilmemektedir.
Ancak asıl sorun işverenin işe iade seçeneğini tercih etmesi halinde ortaya
çıkmaktadır. Psikolojik tacizin mağduruyla faili arasındaki hukuki ilişkinin büyük
ölçüde zedelendiği ve aradaki güven ilişkisinin çöktüğü bilinen bir gerçektir.
Psikolojik tacizden etkilenmiş olan işçilerin büyük çoğunluğu, psikolojik taciz
olaylarının yaşandığı ortama dönmek istemeyecektir. Kendisine psikolojik tacizin
166
Karar İncelemesi
en ağır türlerini uygulamış olan işverenle veya diğer işçilerle aynı işyerinde tekrar
işe başlaması, işçinin ruhsal sağlığı açısından da ciddi sonuçlara yol açabilir. İşçiye
yeniden psikolojik taciz uygulanmasa bile, söz konusu işyeri kendisine geçmişte
yaşananları hatırlatacak ve ruhsal sağlığı bu durumdan zarar görecektir. İşverenin
veya işveren vekillerinin işe iade edilen işçiye yeniden psikolojik taciz uygulamaya
başlamaları ise olasılık dışı değildir.
Psikolojik taciz gibi işçinin kişilik hakkına yöneltilen ağır bir saldırının iş
hukuku açısından yaptırımsız kalması ise işe iadenin en olumsuz sonuçlarından
biridir. Maddi ve manevi tazminat davaları gibi iş hukuku normları arasında yer
almayan ve zarar gibi bazı unsurların varlığına bağlı olan yaptırım türleriyle, İş
Yasasının 77. maddesini ihlalden ötürü işverene verilebilecek cüzi idari para
cezaları bir yana bırakılacak olursa; psikolojik taciz faili işveren iş hukuku
normlarınca öngörülen hiçbir yaptırıma çarptırılmamakta, buna karşılık uğradığı
psikolojik tacizden dolayı İş Yasasına dayanarak hiçbir tazminat talep edemeyen
mağdur işçi ise, işe iade edildiği işte yeniden psikolojik taciz tehdidine maruz
bırakılmaktadır. İş Yasasının 5. maddesindeki ayırımcılık tazminatı ise ancak
psikolojik tacizin aynı maddede belirtilen ayırımcılık yasaklarından kaynaklanması
halinde talep edilebilir. Psikolojik taciz olaylarının çoğu durumda ayırımcılık
yasaklarıyla bağlantılı olmayan nedenlerden ötürü yaşandığını da bu arada
hatırlatmamız gerekmektedir.
Yukarıdaki açıklamalarımızdan anlaşılacağı üzere psikolojik tacizle
yürürlükteki yasal düzenlemeler sayesinde mücadele etme çabası, çağdaş iş
hukukunun felsefesi açısından isabetli bir yaklaşım tarzı değildir. Bu bağlamda
olması gereken hukuk (de lege ferenda) açısından İş Yasasının 5. maddesine
birinci fıkradan sonra mutlaka şu fıkranın eklenmesi gerekmektedir: ““İşçinin
onurunu zedelemeyi, bilhassa yıldırıcı, düşmanca, aşağılayıcı veyahut rencide
edici bir ortam yaratmayı amaçlayan veya bu sonucu doğuran; bedensel, sözlü
veya sözlü olmayan, cinsel arzu içeren tüm davranışları ifade eden cinsel taciz
ile; işçinin onurunu zedelemeyi amaçlayan veya bu sonucu doğuran yıldırıcı,
düşmanca, aşağılayıcı, rencide edici veya dışlayıcı bir ortam yaratmayı
amaçlayan veya bu sonucu doğuran ve istenmeyen sistematik tüm davranışları
ifade eden psikolojik taciz de, ayırımcılıktır”55. Önerdiğimiz bu yasal
düzenlemenin yapılması ile birlikte psikolojik tacize karşı daha etkin bir koruma
sağlanmış olacaktır. Şöyle ki, psikolojik taciz failini bu hukuka aykırı eylemi
gerçekleştirmeye yönelten dürtü ne olursa olsun, mağdur işçi dört aylık ücreti
tutarındaki ayırımcılık tazminatını ve yoksun bırakıldığı haklarını talep edebilecek,
maddede öngörülmüş olan ispat kolaylığından da yararlanabilecektir. Dolayısıyla
mağdura genellikle arzulamadığı işe iade seçeneği yanında ve kendisi için daha
55
GÜZEL/ERTAN, İşyerinde Psikolojik Tacize (Mobbinge) Hukuksal Bakış: Avrupa
Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk, 549.
167
Karar İncelemesi
elverişli ikinci bir seçenek sunulmuş olacak; psikolojik taciz gibi işçinin insanlık
onuruna ve kişiliğine yönelik ağır bir tecavüzde iş hukuku normları çerçevesinde
etkili ve çağdaş bir yaptırımdan yoksun kalmamış olacaktır.
V. SONUÇ
Yargıtay’ın yukarıda ele aldığımız kararında psikolojik taciz kavramına yer
vermiş olması, öğretinin büyük çoğunluğunca benimsenmiş olan terminolojiyi
kullanması ve işverenin psikolojik taciz süreci sonunda gerçekleştirdiği feshi kötü
niyetli fesih olarak nitelendirerek işvereni kötü niyet tazminatına mahkûm etmesi
işyerinde psikolojik tacizle mücadele açısından atılmış önemli bir adımdır.
Gerçekten psikolojik tacizle ilgili hukuki düzenlemelerini yukarıda kısaca
aktardığımız Avrupa ülkelerinde de aynı süreç yaşanmış, genel nitelikli bazı
hüküm ve ilkelerden hareket edilerek psikolojik tacizin hukuka aykırılığı ortaya
konulmuş ve söz konusu eylem yaptırıma bağlanmıştır. Ne var ki, bu çözüm
tarzının psikolojik tacize karşı yeterli korumayı sağlamadığı görülmüş ve söz
konusu ülkelerin Yasa koyucuları devreye girerek psikolojik tacize karşı etkili
hukuk mekanizmalarını da içeren yasal düzenlemeler pozitif hukuktaki yerlerini
almıştır. Yargının sessiz kalmadığı bu soruna yasama da artık sessiz kalmamalı ve
Yüksek Mahkemenin attığı bu değerli adımı tamamlayarak İş ve Ceza Yasalarında
gerekli düzenlemeleri bir an önce hayata geçirmelidir 56. Bu doğrultuda ve özellikle
Türkiye tarafından da ilgili maddeleri onaylanmış olan Avrupa Konseyi Sosyal
Şartı ile Avrupa Birliğinin 2006/54 sayılı Yönergesine uyum açısından57, İş Yasasının 5. maddesinde, az önce önerilen doğrultuda değişiklik yapılmalıdır.
Öte yandan, İş Yasasının 77. maddenin birinci fıkrasının şu şekilde değiştirilmesi uygun olacaktır: “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin
sağlanması; şiddetin, cinsel ve psikolojik tacizin önlenmesi için gerekli her
türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçilerde iş sağlığı ve güvenliği; işyerinde şiddetle, cinsel ve psikolojik tacizle mücadele konularında alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler.” Gerekli koruyucu
mekanizmaların oluşturulması amacıyla, 77. maddeyi takip eden maddelerde de
gerekli düzeltmeler yapılmalıdır. İşyerinde şiddetin, psikolojik ve cinsel tacizin
önlenmesi konusunda işverenin 77. maddede belirtilen yükümlülüklerini somutlaştıran bir yönetmeliğin çıkarılması da uygun olacaktır. Ayrıca, 83. maddede
yapılacak bir değişiklikle; şiddete, cinsel veya psikolojik tacize maruz kalınması ve
bu durumun işverene bildirilmesine rağmen gerekli önlemlerin alınmaması
halinde de, işçiye çalışmaktan kaçınma hakkı tanınmalıdır.
56
Ayrıca bkz. ÇELİK, Nuri: İş Hukuku Dersleri, 20. Bası, İstanbul 2007, 249.
Söz konusu ulusal üstü hukuk düzenlemelerinin psikolojik tacizle ilgili olarak iç
hukukumuza etkisi açısından bkz. GÜZEL/ERTAN, İşyerinde Psikolojik Tacize
(Mobbinge) Hukuksal Bakış: Avrupa Hukuku ve Karşılaştırmalı Hukuk, 513–515;
SAVAŞ, 52–63.
57
168
Karar İncelemesi
Bunlara ek olarak, işyerinde psikolojik taciz olaylarının önlenmesi, bu
konuda işverene ve işçilere gerekli eğitimin verilmesi, olayların ortaya çıkması
halinde de mağdur işçilere psikolojik destek sağlanması amacıyla, İş Yasasının 81.
maddesine eklenecek bir fıkra ile işyerinde çalışma psikolojisi konusunda uzman
bir danışmanın istihdamı da zorunlu kılınmalıdır. Ayrıca, işçinin haklı nedenle iş
sözleşmesini fesih hakkını düzenleyen İş Yasasının 24. maddesinin II. Bendinin
(a) fıkrası; “İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna
dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel ya
da psikolojik tacizde bulunursa”, (d) fıkrası, “İşçinin diğer bir işçi veya üçüncü
kişiler tarafından işyerinde cinsel ya da psikolojik tacize uğraması ve bu
durumu işverene bildirmesine rağmen gerekli önlemler alınmazsa” biçiminde
değiştirilmelidir. Aynı doğrultuda işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkını
düzenleyen 25. maddenin II. bendinin (c) fıkrası;”İşçinin işverenin başka bir
işçisine cinsel veya psikolojik tacizde bulunması” biçiminde düzenlenmelidir.
169
Karar İncelemesi
170
Download