Tıp Etiğin Kodları Doç.Dr. Süleyman KALELİ Tıp Fakültesi Öğr.Üyesi • Tıp etiği kodları aynı koşulda, aynı şeyin, aynı amaçla yapılmasını alışkanlık sağlamaya oluşturmayı uygulamalara yol çalışan, amaçlayan gösterici olan ve özet ifadelerdir. Etik akıl yürütme sonucu elde edilip genellikle bildirge şeklinde ifade edilebilir. veya anlaşma • Nurenberg Kodu, Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları, uluslar arası yasa statüsünde olabildiği gibi Türkiye’deki hekimleri de bağlayabilir. Hipokrat Yemini ilk meslek etiği kodlarından biridir. • Geleneksel tıp etiğinin temeli olan ve yüzyıllarca tıbba egemen olan Yemin’deki dini kutsallık değerleri 18. Yüzyılda Percival’ın Tıp Etiğiyle şefkat, metanet, alçakgönüllülük gibi değerlerine bırakmıştır. centilmenlik • On dokuz ve yirminci yüzyılda çağdaş tıp etiği ilke ve kurallarınca başta Dünya Tıp Birliği olmak üzere çeşitli topluluklar tüm hekimler uluslar arası düzeyde geçerliği olması beklenen etik kodlar ortaya koymuşlardır (örn: DTB- Uluslararsı tıp etiği kodu-1949; Bildirgesi-Hekim Yemini, 1948…vb.). Cenova • En temel uluslar arası etik kodlardan biri tıp uygulamalarında bireylerin etik hakları korumak amacıyla düzenlenmiş olan Hasta Hakları Bildirgesidir. Dünya Hekimler Birliği 1981 Lizbon Bildirgesi’ni kabul etmiştir. Buna göre: 1.Hasta özgürce hekimini seçme hakkına sahiptir. 2.Hasta herhangi bir dış etki altında kalmadan klinik ve etik hükümler verebilen hekim tarafından tedavi edilme hakkına sahiptir. 3.Hasta yeterli bilgiyi aldıktan sonra tedaviyi kabul ya da reddetme hakkına sahiptir. 4.Hasta hekiminin onun özel ve tıbbi ayrıntılarının gizliliğine saygı göstermesini bekleme hakkına sahiptir. 5.Hasta onuruyla ölme hakkına sahiptir. 6.Hasta ilgili dininin din adamı tarafından manevi ve ahlaki olarak rahatlatmasını isteme hakkına sahiptir. • Buradaki eksiklikler 1994 Amsterdam ve 1995 Bali bildirgeleriyle giderilmiş ve ülkemizde 1998 Hasta Hakları Yönetmeliği’ne temel teşkil edecek şekilde hastanın Sağlık Hizmetlerinden Faydalanma, Sağlık Durumu İle İlgili Bilgi Alma, mahremiyet, onam, tıbbi araştırmalar, güvenlik, başvuru vb. konulardaki hakları ayrıntılı olarak şekillendirilmiştir. • Benzer şekilde Avrupa Konseyi, UNESCO gibi toplulukların ortaya koyduğu etik kodlar anlaşmaya imza koyan ülkelerde geçerlik kazanmaktadır Bu uluslar doğrultusunda çeşitli ulusal arası kodlar kodlar da oluşturulmaktadır. (örn: TTB Etik bildirgeler çalıştayı sonuç raporları, 2008). Hasta - ebe İlişkisi: • İnsani davranışları konu edinen etik; insan ilişkilerinin etik ilişki olabilmesi için bazı koşullar ileri sürülmektedir. Etik ilişki; kişinin kendisiyle ya da bir başkasıyla (başkalarıyla) kurduğu ilişkide; kişiler birbirlerine saygı duyar, karşılıklı hak ve özerkliklerini korur, paylaşılan sırları saklar ve birbirlerinde güven duygusunu yaratır. Konusu insan olan tıpta da kurulan ilişki etik ilişkidir. Bu nedenle tarafların ilişkinin beklentilerini yerine getirmekle ilgili sorumlulukları bulunmaktadır. • Bu bağlamda değerlendirilen hasta-ebe ilişkisi; ebeye ve hastaya bazı etik ödevler yüklemektedir. Öncelikle hasta olarak tanımlanan kişinin hastalık nedeniyle bozulan bütünlüğü (güçsüzlüğü) yüklediği bazı sosyal rollerin sorumluluklarını (mesleki, ailevi ya da vatandaş olarak) yerine getirmede muafiyet sağlar. • Ancak içinde bulunduğu durum nedeniyle (hasta olması) yerine getirmesi beklenen hasta rolleri yüklenir. Ebe ise, ilişkide bilimsel bilginin sahibi ve uygulayıcısı olması nedeniyle güçlü olan tarafı oluşturur. Bu nedenle ilişki; güçlü-güçsüz ilişkisine uygun biçimlendirilir ve ebenin rollerini belirler. Ebenin Rolü: • Tıbbı uygulayan kişi olarak Ebe teknik yeterliliğe sahip olmalıdır. Ebe eğitimiyle hastalıkları tanımlaya bilmek ve yönlendirebilmek için teknik açıdan yeterli olacaktır. Bu yeterlilik diploma ile meşru kılınarak kamu vicdanı açısından geçerli hale getirilir. 1.Ebenin bilimsel bilgiyi evrensel ölçülerde kullanması beklenmektedir. 2.Ebenin tıbbi işlevlerinde özelleşmiş olması gerekmektedir. Ebe her konuda usta ya da bilge değildir. Bu nedenle alanında özelleşmiş olması konusunda uzman olması gerekir. 3.Ebe duygusal açıdan tarafsız olmalıdır. Sorunlara objektif bakması, bilimsel bilgiyi kullanması ve bilimsel bilgiyle eylemleri doğrulanabilecek şekilde yaklaşması beklenmektedir. Örneğin; bir hastadan hoşlanıp hoşlanmamasına bakmaksızın hastayı iyileştirmeye çalışması beklenir. 4.Ebenin rolü ben-merkezli değildir, toplum yönelimlidir. En çok tıp mesleğinde belirgin olan bu rol “hastanın sağlığını, kendi kişisel yararlarının üstünde” tutma yükümlülüğünü getirir. Hastanın Rolü: • Bu role ilişkin beklentiler şu şekilde sıralanabilir: 1.Hastalığın şekli ve ağırlıyla orantılı olarak normalde sürdürdüğü sosyal rollerindeki sorumluluğunda muaf tutulur. Bu muafiyetin meşru kılınması gerekir. 2.Hastadan kendi kendine veya sadece istemekle iyileşmesi beklenemez. İyileşmesi için yardıma gereksinimi vardır. 3.Hastanın iyileşmeyi isteme yükümlülüğü vardır. Yardım edilmesi ve normal rol sorumluluklarından muaf tutulması bu koşula bağlıdır. 4.Hastanın teknik olarak yeterli yardım istemek için çaba gösterme yükümlülüğü vardır. İyileşmek için bir sağlık kurumuna başvurması gibi. Burada Ebenin iyileştirmek amacıyla hastayla ilişki kurma yükümlülüğü ortaya çıkar. Hasta rolünün tamamlayıcısı bir roldür. 5.Hasta rolünün evrensel değildir. Bireyin hasta olup olmadığını, ne kadar hasta olduğunu belirleyecek objektif ölçüler yeterli değildir. Grip olan bir kişi işine devam edebilmekteyken, bir diğer kişi için yatak istirahatı gerektirecek ağırlıkta olabilir. 6.Ebeyle karşı karşıya gelen hastanın rolü de toplum yönelimli olarak kabul edilir. İyileşmeyi istemek gibi kendine dönük bir yönü olmasına karşın, Ebe tarafından hasta olarak nitelenmesiyle birlikte sosyal sistemdeki rollerine geri dönmesini sağlamaya çalışır. • Bu rol içinde hasta Ebeyle karşılaşınca “İyi değilim” der. Bu iyileşmek için yardım istiyorum anlamına gelir. Ebe “şikayetiniz nedir” der. Bunun anlamı ise, “size yardım etmeye çalışacağım” dır. Böylece hasta ile Ebe arasında bir sözleşme ortaya çıkar. Ebe rolünün kapsadığı evrensellik, duygusal tarafsızlık, işlevin özelleşmesi, hastanın özel yaşamına girmesine izin verir. • Ancak özel ilişkileri alanına girmesi uygun bulunmaz. Arkadaş, eş olması gibi. Çünkü bu durum Ebe rolünün önemli bir öğesi olan duygusal tarafsızlığı ve dolayısıyla iyi-makul yargıya varması bozulmasına neden olabilir. • Genel olarak hastanın iyileşmek için Ebeden yardım istemesini, her hangi bir öneriyi kabul etmeye hazır olması gerektiği ileri sürülebilir. Hastanın açıkça söylediği ya da gizlice düşündüğü “bunun benim için en iyisi olduğunu nasıl bileceğim?” sorusu göz ardı edilmemelidir. Burada Ebenin yükümlülüğü teknik ve bilimsel bilgiye bağlı olarak seçenekleri, sonuçları hastaya açıklamaktır. Seçimi yapacak olan hastadır. Hasta – Ebe ilişkisi sırasında bazı etik ilişki değerleri önem kazanır. 1.Saygı; insan olarak hastaya saygı gösterme, 2.Açıklık; hastayla ilgili bilgilerin verilmesi, 3.Dürüstlük; hastaya yalan söylememe ya da aldatmama, 4.Güven; hastadan gerçekleri saklamama ve hastanın sırlarına saygı gösterme. Hastanın Beklentileri 1.Hastalığının nedenini açıkça öğrenmek, 2.Sevecenlik, şefkatlilik, 3.Özen ve dikkat, 4.İlgi, yakınlık, 5.Kendisine yeterli süre ayrılması, 6.Kolayca Ebeye ulaşabilme, 7.Güven duyabilme - en üstün bilgiyi, en etkin tedavi yöntemi uygulanmasında kuşkusuzluk, 8.Mahremiyetinin korunmasını, sırlarının gizlenmesini arzu eder. Hastalığa göre ilişki Hasta – Ebe ilişkisinin hastanın hastalığıyla ilişkili olarak durumuna göre çeşitleri: 1.Komada, acil servislerde, yaralı ya da anestezi altında/etkisinde olup bilinci kapalı olan edilgen durumdaki hastaya karşı Ebenin durumu etkenlik / edilgenlik ilişkisidir. 2.Kendisine ne yapması gerektiğini anlatan ebeyle anlaşma yaparak öneriyi kabul ya da reddeden hasta durumunda hasta da ebe kadar etkendir. Bu yol gösterme / işbirliği etme biçiminde bir ilişkidir. 3.Kronik hastalıkların (diyabet gibi) tedavisinde ve ruhsal çözülmelerde olduğu gibi ebe hastasının iyileşmesine yardımcı durumundadır. Bu karşılıklı katılma biçiminde bir ilişkiyi yaratır. Etik Kuram, Etik İlke ve Kurallar Arasındaki İlişki • Bir uygulamalı etik alanı olarak tıp etiği, yeni teknolojilerin ortaya koyduğu klonlama, yapay döllenme gibi sorunlardan hasta-ebe ilişkisine; kıt kaynakların paylaştırılmasından, ilaç araştırmalarına kadar sağlık hizmetlerinin sunumunda karşılaşılan sorunların çözümüne yönelik olarak temelini felsefenin bir dalı olan etiğin ortaya koyduğu kuramlardan alan yöntemler kullanır. • Tıp etiği ilke ve kurallarının temelinde özellikle iki kuram (sonuççu ve deontolojik kuramlar) bulunduğu söylenebilir. Çağdaş tıp etiğinin dört temel ilkesi (özerklik, yararlılık, kötü davranmama, adalet) öncelikle bu kuramlara dayalı olarak ortaya konmuştur. Bu ilkeler tıp etiği alanındaki kural ve kodların oluşumuna temel teşkil etmektedir. Etik kuramlar, etik eylem/kararlara aşağıdaki şekilde uygulanırlar: Etik kuram Etik İlke Etik Kural (Etik Ödev/ Etik Hak) Karar • Kararı temellendirmek için de karardan etik kurama doğru ilerlemek gerekir. Örneğin karar verme kapasitesine sahip olan bir hamilenin doğum teknikleri yönünden aydınlatıldıktan sonra normal doğum reddetmesine ebenin saygı göstermesi kararı kişinin kendi hakkında karar verme hakkına saygı gösterme yükümlülüğüne dayanır. • Bu yükümlülük hamilenin özerk seçimlerine saygıyı gerektiren özerliğe saygı ilkesi ile temellendirilir ve özerkliğe saygı ilkesinin temeli ödev bilim kuramında bulunur. Bilginin değişimiyle ilgili etik konular. Aydınlatılmış Onam: • Aydınlatılmış onamın temel etik ilkeler arasında olması gerektiği konusundaki iddialar genel kabul görmektedir. Gerek “bireye saygı ilkesi” bağlamında değerlendirilsin, gerekse ayrı bir ilke-değer olarak kabul edilsin, aydınlatılmış onam tıp etiğinin en önemli konusudur. • Geleneksel tıp etiği anlayışında göz ardı edilebilen hastanın onamını (rızasını) elde etme sorumluluğu, 5949 Nurenberg Kodu ile evrensel bir yapıya ulaşmıştır. • Bireyin özerkliğine saygı ilkesine - kendi hakkında karar verme hakkına dayanan aydınlatılmış onam, güvene dayalı bir ilişki olan hasta- ebe ilişkisinin de gereklerinden biridir. • Aydınlatılmış onamın etik sözlüğü karşılığı; “hastanın neye anlaşma yaptığından haberdar olması” dır. • Jonsen ve arkadaşlarının aydınlatılmış onam tanımı kabul edilen tanımdır. Bu tanıma göre; aydınlatılmış onam “müdahalenin biçimi, tehlikeleri, yararları, varsa seçenek tedavileri, bu seçenek tedavilerin yararları ve tehlikeleri hakkında ebe tarafından yapılan yeterli açıklamadan sonra, hamile kendisi tarafından her hangi bir baskı altında kalmadan, gönüllülükle müdahaleyi kabul etmesi” dir. • Aydınlatılmış Onamın Öğeleri: “aydınlatılmış” (informed) ya da bilgilendirilmiş kısmı ile “onam” kısmı çeşitli öğelere sahiptir. Bilginin öğeleri; 1. Bilginin açıklanması 2. Bilginin anlaşılması (kavranması), Onamın öğeleri; 1. Gönüllülük, 2. Yeterlilik. Bu dört öğenin her biri Nurenberg Kodu tarafından ön koşul olarak ileri sürülmüştür. 1-Bilginin Açıklanması: • Özerk birey olan hastanın aydınlatılmış - özerk seçim yapabilmesi için hastalığı ve tedavisiyle ilgili tüm bilgiyi almış olması gerekmektedir. Bilginin açıklanmasında en önemli sorun bilginin ne kadarının açıklanması gerektiğidir. •MOLA Bilginin Anlaşılması, Kavranılması: • Açıklanan bilginin anlaşılır kılınması aydınlatılmış onamın etik ve yasal açıdan geçerliliği için esastır. Ebe verdiği bilgiyi anlaşılır kılmıyorsa, açıklama ödevini yerine getirdiği söylenememektedir. • Ebe bilgiyi; hastanın durumunu, eğitim düzeyini hesaba katarak açıklama yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu bağlamda, Ebenin hastanın anlayabileceği bir terminoloji ile tıbbi - yabancı terimlerden kaçınarak bilgiyi sunması gerekmektedir. Açıklamadan sonra bilginin anlaşıldığını sınamak için bazı sorularla bilgiyi geriye almalı, bilginin kavranıldığından emin olmalıdır. Gönüllülük: • Hastanın kendisi için uygun bulduğu tedaviyi isteyerek /anlayarak kabul etmesi demektir. Zorlama, ikna ya da baskı hastanın gönüllülüğünü ortadan kaldıran eylemlerdir. Ebenin kendisi ya da hastanın aile üyeleri aracılığıyla yapılabilen bu tür eylemler etik olarak kabul edilemez ve aydınlatılmış onam etik dışı kabul edilir. Çünkü bu durumda bireyin özerkliği çiğnenmekte ve kendi hakkında karar verme hakkı sarsılmaktadır. Yeterlilik: • Bir hastanın belirli bir zamanda, belirli tedavi seçenekleri hakkında anlamlı bir seçim yapma kapasitesidir. Çocuklar, 16 yaş, acil hastaları ve mental yetersizliği olan hastaların durumu en tartışmalı olan durumlardır. • Bireyin kararının sadece tıbbi karar olduğunu düşünmek, etik sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bireyin değerlerini, inançlarını, beklentilerini içeren birey-hastanın kendi hakkında karar verme hakkı, bireyin temel haklarından biridir ve gönüllülük olmadığı sürece devralınamaz, devredilemez haklardandır. • Ülkemizde kullanılan aydınlatılmış onam formları; etiğe uygun bulunmamaktadır. Fakat vaka dava konusu olduğunda ispat hakkı ebeye aittir. Bu nedenle bu formların etiğe ve yasaya uygunluğu için çabalar ebenin etik hatta yasal sorumluluğu olmaktadır. Çünkü onam; gönüllü olarak hakların ve yükümlülüklerin devredilmesidir. Devredilen bu hakların korunması ebe ya da hasta ailesi üzerine etik ödevler yüklemektedir. • Hastanın yeterliliğinin genel anlamda ölçütü; kendinden ve çevresinden haberdar olmak olarak kabul edilmektedir. Bilginin anlaşılır kılınması ve kavranıldığından emin olunması gerekmektedir, bu nedenle bilginin anlaşılır bir biçimde sunulması önemlidir. • Ayrıca hasta bilgilendirme formları ile hastanın aydınlatılması kolaylaştırılmalı ve hastanın durumu ve seçenekleri daha iyi kavramasına olanak sağlanmalıdır. Özellikle hamilelerin beslenme bakımları için el broşürü, kitapçıklar hazırlanmalıdır. Aydınlatılmış Onamla İlgili Güçlükler • Aydınlatılmış onam süreci kolay değildir. Ebeler teknik dilden uzaklaşamıyor olabilir, tüm tıbbi bilginin belirsizliği ile canı sıkılmış olabilir, hastaya zarar verme endişesi olabilir, çoğul yükümlülüklerle karşı karşıya olması, kararın acele/çabuk verilmesi gerekliliği nedeniyle baskı altında olabilir. Hamileler bulundukları ortam veya durumları nedeniyle sıkıntılı olabilir ve bu nedenlerle anlaması sınırlı olabilir. • Hamileler kararlarının ebenin yetkisi olduğuna inanabilir. Ebeler hamilelerin kararlara katılımını uygun bulmayabilir. Bu yüzden birçok ebe aydınlatılmış onamın arzu edilmeyen ve belki de mümkün olmayan bir ödevin zorla yüklenmesi olduğunu hissedebilir. • Hamilelere yeterli bilgiyi vermenin çok uzun zaman alan ve gereksiz sıkıntı yaratabilen bir şey olduğunu da düşünebilirler. Tıbbi eğitimi olmadığı için hastanın aydınlatılmasının mümkün olmadığını düşünebilir ve deneyimi olmayan hamilenin ebenin açıklaması gereken bilginin önemini anlamasını imkânsız bulabilirler. Hatta ebeler, hasta olduklarında bile, kendi hastalıklarıyla ilgili bilgiyi kavrayamayabilirler. • İnkâr, korku, istenileni duyma gibi nedenlerle anlama başarılamayabilir. Böyle nedenler yüzünden bazen ebeler aydınlatılmış onamı anlamsız ancak bürokratik olarak gerekli bir işlem olarak değerlendirip önemsemeyebilmektedir. Bu aydınlatılmış onamın etik amacının üzücü şekilde sınırlandırılmasıdır. Aydınlatılmış onam sadece hamileye zorla verilen bir bilgi; hamileye fırsat vermeden ebenin kendi kendine yaptığı konuşma (monolog) değildir. • Aydınlatılmış onam ebeler ve hamileler arasında her ikisini de memnun edecek, nezaketli olmayı sağlayacak, belirsizlikleri açıklayacak ve dolayısıyla karşılıklı memnuniyet yaratan eylem şekli belirleyecek, yeni ve alışılmamış diyaloğa girme fırsatı verir. • Aydınlatılmış onam özünde karar vermeyi paylaşmadır. Güç olmasına karşın bu süreç imkânsız değildir ve daima gelişmeye açıktır. Ebeye sadece uygun açıklamayı yapması ve iletişime teşebbüs etmesinin gerekli olduğunu hatırlatmalıdır, imkânsızı başarmayı değil. Gerçeğin Söylenmesi • Tıp uygulamasında gerçeğin söylenmesi hamilelere sadece aydınlatılmış seçim yapabilmeleri için bilgi vermeyi değil aynı zamanda durumları hakkında tüm gerçekleri söylemeyi de içerir. Hamileler doğum süreç ve kararlarına etkisi olsun veya olmasın tıbbi bilgi almaktan yarar görebilirler. Gerçeğin söylenmesi doğruluk ve dürüstlük gerektirir. • Hamile - ebe arasındaki ilişki gerçekçi olmalıdır. Bu, ifadelerin gerçeğe dayanması demektir. Eğer gerçekler belirsizse (kesin değilse), belirsizlik de bilinmelidir. Gerçeğin söylenmesi bilginin anlaşılır ve uygulanabilir biçimde sunulmasını gerektirir. Tersine gerçek olmayan şeyi ifade ederek aldatma ya da gerçeği saklayarak ifade etmek aldatmadır ve sakınılmalıdır. • Böyle etik ilkeler tüm insani ilişkiyi yönetir. Bu yüzden, hamile ve ebe arasındaki ilişkide, gerçek etik sorunlar gerçekçilik hakkında ortaya çıkar. Hamile gerçekten gerçeği bilmek ister mi? Gerçeğin bilinmesi halinde zarara neden olur mu? Aldatma ümit sağlayarak yardım edemez mi? • Ebe ve hamile arasındaki güven ilişkisi tıbbi uygulamaların temelidir. Bilginin açık sözlülükle ifade edilmesi ve tartışılması hamilenin kendisine neler olduğunu anlaması ve bununla başa çıkmasını sağlamak yanında Ebe-hamile ilişkisinde güvenin artması ve sürdürülmesini sağlar. Ebe, hamile üzerinde doğru bir etki bırakmalıdır. • Gerçeğin söylenmesinin temelinde bireye saygı ilkesi vardır. Hamile, bir birey olarak saygı görmeyi hak ettiğinden gerçek söylenmelidir. Ayrıca hamilenin özerkliğine ve kendi hakkında karar verme hakkına dayalı olarak gerçeği bilme hakkı vardır. Gerçeğin söylenmemesi çeşitli şekillerde hamileye zarar verebilir. 1)Durum hakkındaki gerçekleri bilmeyen hamile, durumuna ilişkin gerekli tıbbi dikkati göstermeyebilir. 2) Hamilenin durumu tesadüfen öğrenmesi örnk. abortus imminens, anemi, ÇKS gibi hassas durumlar hamileye gecikmeden dolayı ciddi zararlar verir. 3)Özellikle kronik hastalıklarda ileri dönem tedaviler için (kemoterapi, radyoterapi…vb.) aydınlatılmış onam alabilmenin ön koşuludur. • Durumları hakkında gerçekleri söylememek hamileleri aldatmayı gerektirir. Gerçeklikten sapma veya düpedüz aldatma iyi niyetle gerçekleştirilmiş olsa bile toplumun tıbba güvenini zedeler. Gerçeğin söylenmesiyle ilgili güçlükler • Uygulamada gerçeğin söylenmesi konusunda tıbbi bilginin belirsizliği veya kötü haberin hastaya zarar vereceği endişesi zorluklar yaratmaktadır. Tıbbi hatalar söz konusu olduğunda veya hastanın ailesi gerçeğin söylenmesini istemediğinde de bazı zorluklar yaşanır. Tıbbi bilginin doğasındaki belirsizlik hastayla paylaşılabilir hatta paylaşılmalıdır. • Hastaya klinik belirsizlikleri ve kendileri için uygun olan seçenekler dizisini anlatmak tıbbi güçlükleri değerlendirmelerine, soru sormalarına, aydınlatılmış ve gerçekçi kararlar vermelerine ve bu kararların sorumluluğunu almalarına olanak tanır. Bir hastanın hangi bilgiyi üzücü bulacağını tahmin etmek veya belirli bilginin hastayı nasıl üzeceğini öngörmek zordur. • Hastalar apaçık veya gizli şekilde durumları hakkındaki gerçekleri bilmek istememe arzularını ifade edebilirler. Bu arzular doğru olduğunda saygı gösterilmelidir. Hastaya gerçeği etkisini yumuşatacak şekilde bildirmek mümkündür. “Gerçek acımasız olabilir fakat onu söylemek acımasız olmamalıdır.” • Bazı durumlarda hastalar, özellikle ölümcül hastalıklarda, durumlarını bilmek istemeyebilir, bilme hakkını aile üyelerine devredebilir. Bu duruma duyarlılıkla yaklaşılmalı ve gerçekten hastanın bilgi istemediğinden emin olunmalıdır. Hastalara açık şekilde kendileri hakkında önemli bilgileri almak isteyip istemedikleri sorulmalıdır. • Eğer hasta gerçekten kendisi hakkındaki bilgileri öğrenmek istemiyorsa, kendisi hakkındaki bilgilerin kime verilmesini istediği (aile üyeleri, yakınları, arkadaşları..gibi) sorgulanmalı, hasta hakkındaki bilgiler onun belirlediği kişilerle paylaşılmalıdır. KAYNAK 1. Prof. Dr. Nermin Ersoy ,Tıp Etiğine Giriş Ders Notları, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı 2.Aydın E,Ersoy N. Tıbbi etikte adalet ilkesi. T Klin Tıbbi Etik 3.Ersoy N, Aydın E. Tıbbi etikte yararlılık ilkesi. T Kim Tıbbi Etik 4.Ersoy N, Aydın A. Tıbbi Etikte özerklik ve özerkliğe saygı ilkesi. T Klin Tıbbi Etik 5.Aydın E, Ersoy N. Tıp Etiği İlkeleri. T Klin Tıbbi Etik 6.Aydın E, Ersoy N. Klinikte Etik Karar Verme Süreci, T Klin Tıbbi Etik 7.Ayşegül Demlrhan ERDEMİR. Hekimin Ceza Hukuku Yönünden Sorumluluğu ve Bazı Sonuçlar. T Klin Tıbbi Etik NOT. Bilgiler eğitim amaçlı kullanılmıştır.