paroksismal nokturnal hemoglobinüri tanı ve tedavi kılavuzu

advertisement
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
PAROKSİSMAL
NOKTURNAL
HEMOGLOBİNÜRİ
TANI VE TEDAVİ
KILAVUZU
II.
BÖLÜM
PAROKSİSMAL NOKTURNAL HEMOGLOBİNÜRİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
PAROKSİSMAL NOKTURNAL
HEMOGLOBİNÜRİ (PNH)
TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
Özet
l
PNH, kronik intravasküler hemoliz bulguları, kemik iliği
yetersizliği ve trombozla kendini gösteren bir klonal hemopoietik
kök hücre hastalığıdır.
l
Hastalık, hemolitik ve hipoplastik tip olarak iki ana klinik tabloda
kendini gösterir. Hemolitik tipte kronik intravasküler hemoliz
bulguları, hipoplastik tipte ise pansitopeni ön plandadır.
l
Sferositik olmayan Coombs negatif hemolitik anemi (hemolizin
laboratuar bulguları) yanında tromboz, demir eksikliği ve/veya
sitopeni varlığı PNH incelemesi gerektirir.
l
PNH tek başına bulunabileceği gibi (klasik PNH), aplastik anemi
ve miyelodisplastik sendroma eşlik edebilir.
l
Akım sitometrik yöntemle CD55, CD59 gibi (GPİ çıpa ile hücre
membranına bağlanan) proteinlerin ekspresyon düzeyinin tayini
PNH tanısı için altın standarttır; iki farklı hücre grubunda en az
iki yüzey antikoru kullanılarak akım sitometrik çalışma yapılması
önerilir. Hücre gruplarından biri mutlaka granülositler olmalıdır.
Granülositlerdeki PNH klonu <%10 olan hastalarda klinik olarak
aşikar hemoliz oluşma olasılığı düşüktür.
l
Asit hemoliz ve sükroz lizis gibi yöntemlerin günümüzde tanı
değeri düşüktür.
l
PNH’da tedavi endikasyonları tromboz, transfüzyon bağımlı
hemolitik anemi, ileri derecede güçsüzlük ve sık gelişen düz kas
spazmı (yutma güçlüğü, karın ağrıları) gibi klinik bulgular veya
böbrek yetersizliği gibi PNH’ya bağlı organ hasarının varlığıdır.
17
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
18
l
Kortikosteroidler, androjenler, eculizumab ve allojeneik kök
hücre nakli PNH’daki sınırlı tedavi seçeneklerini oluşturur.
Steroid dışı immunosupresif tedaviler kemik iliğinde aplazi/
hipoplazi olmayan olgularda önerilmez.
l
Eculizumab, kompleman inhibisyonu yaparak PNH’lı olgularda
hemolizi ve dolayısıyla hemolize bağlı komplikasyonları belirgin
derecede azalttığı gösterilen bir tedavi seçeneğidir.
l
Tek küratif tedavi seçeneği olmasına karşın transplant ilişkili
ciddi morbidite ve mortalite görülmesi nedeniyle klasik PNH’da
seçilmiş hastalar dışında KHN tedavide ilk seçenek değildir.
İlaç tedavisine yanıt vermeyen veya eculizumab ya da steroid
tedavisi almak istemeyen, HLA uygun vericisi olan hastalarda
allo-KHN önerilebilir.
l
Venöz trombozu olan ve trombosit sayısı 50x109/l’nin üzerinde
bulunan PNH’lı hastalarda INR düzeyi 2.0-3.0 arasında tutacak
şekilde oral antikoagulan tedavi uygulanmalıdır.
l
Trombosit sayısı 100x109/l’nin üzerinde olan ve antikoagulasyon
için bir kontrendikasyonu bulunmayan PNH’lı olgularda
granülositlerdeki PNH klonu >%50 ise primer antikoagulan
profilaksi önerilir.
PAROKSİSMAL NOKTURNAL HEMOGLOBİNÜRİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
PAROKSİSMAL NOKTURNAL
HEMOGLOBİNÜRİ
I. GİRİŞ VE TANIM
Klasik olarak kronik intravasküler hemoliz bulguları, kemik iliği
yetersizliği ve trombozla kendini gösteren paroksismal noktürnal
hemoglobinüri (PNH), hemopoietik kök hücrenin klonal bir
hastalığıdır. Hastalık hemopoietik kök hücrenin edinsel, somatik
bir mutasyonu sonucu oluşur ve hemopoietik sistemin 3 hücre
dizisini de etkiler. GPİ çıpası yardımıyla hücre zarına bağlanan bazı
proteinler PNH’lı mutant hematopoietik kök hücrelerin ürünü olan
olgun hücrelerde eksik bulunur. Amerika Birleşik Devletleri verilerine
göre prevalansın 2 - 5 / 1,000,000 olduğu düşünülmektedir. Hastalık
yaşamı tehdit edici olup tanıdan sonraki 5 yıl içinde mortalite oranı
yaklaşık %35’ dir.
Hastalık hemolitik ve hipoplastik tip olarak iki ana klinik tabloda
kendini gösterir. Hemolitik tipte kronik intravasküler hemoliz
bulguları vardır. Hipoplastik tipte ise pansitopeni saptanır; bu
hastaların kemik iliği biyopsisinde hipoplastik hatta aplastik bir tablo
ile karşılaşılır. Bazen bu iki klinik durum birlikte bulunabilmektedir.
Öte yandan aplastik anemi tanısıyla izlenen hastaların bir kısmında
yıllar içinde PNH gelişebildiği de bilinmektedir.
Hastalar çoğu kez pansitopeni ve özellikle anemiye bağlı belirti
ve bulgularla hekime başvururlar. İdrar renginde ani koyulaşma
diğer bir başvuru nedenidir. Nadiren venöz sistemde ortaya çıkan
trombotik olaylar ilk klinik bulgu olabilir.
II. TANI
Kimlerde PNH araştırılmalıdır?
Hastalığın tanısının konabilmesi için öncelikle klinisyenin PNH’yı
ayırıcı tanıda aklına getirmesi gereklidir. Hemoliz, sitopeniler ve
tromboz varlığı veya öyküsü hekim için uyarıcı olmalıdır. Klasik
PNH olgularında hemoliz ve artmış serum LDH düzeyleri daima
beklenen bulgulardır. Bu nedenle Coombs negatif veya daha doğru
19
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
bir deyişle sferositik olmayan hemolitik anemi varlığında şistositler
veya belirgin infeksiyon bulguları da yoksa hemoglobinüri eşlik etsin
veya etmesin PNH’dan şüphe edilmelidir. Böyle bir olguda bulgulara
trombozun, demir eksikliğinin ve/veya sitopenilerin eklenmesi PNH
şüphesini artırmalıdır.
Aplastik anemili (AA) olgularda daha tanı sırasında düşük de
olsa bir PNH klonu tespit edilebilmektedir. İmmunosupresif tedavi
görenlerde takip sırasında bu PNH klonu artabilmekte ve klasik PNH
klinik bulguları gelişebilmektedir. Yapılan araştırmalar PNH klonu
tespit edilen AA’lı olgularda immunosupresif tedavi başarısının
daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle AA’da tanı
sırasında PNH klonu araştırılması önemlidir. Bu hastaların takibinde
de LDH ve retikülosit sayımı rutin olarak istenmeli, şüphe halinde
PNH klonu araştırılmalıdır. AA’lı hastalarda 6 ay veya 1 yıl aralarla
PNH klonu varlığının düzenli olarak kontrol edilmesi önerilir.
Miyelodisplastik sendromlu (MDS) bazı hastalarda PNH klonu
varlığı bildirilmiştir. PNH klonu gösterilen hastaların tamamı
refrakter anemili olgular olması sebebiyle sadece refrakter
anemili MDS hastalarında şüphe varlığında PNH klonu araştırılması
önerilir.
Üçüncü önemli endikasyon alışılmadık yerlerde venöz tromboz
gelişen olgulardır. Bu şekilde trombozları olan bir PNH olgusunda
klinik tabloya hemen daima hemoliz ve/veya sitopeni bulguları eşlik
eder. PNH’da arteryel trombozlar görülse de hastalık genellikle
venöz sistemde trombozlarla seyreder. Bu nedenle başka klinik
veya laboratuvar bulgu olmaksızın tek başına arteryel tromboz
varlığı PNH yönünden araştırmayı gerektirmez.
PNH şüphesinde tanı için hangi testler gereklidir?
Akım sitometrisinin yaygın kullanımı ile birlikte PNH’lı eritrositler
üzerinde GPİ ile membrana bağlı bulunan CD55 ve CD59’un eksikliği
gösterilmiştir. PNH klonu periferik kanda granülosit ve lenfositler
üzerinde de aynı teknikle ortaya konabilmektedir. Akım sitometrisi
ile granülositlerdeki defekt daha erken (hemolizden de önce)
saptanabilmektedir.
20
PAROKSİSMAL NOKTURNAL HEMOGLOBİNÜRİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
GPİ çıpası yardımıyla hücre membranına bağlanan proteinlerdeki
eksikliğin akım sitometrik yöntemle ortaya konulması PNH tanısı
için altın standarttır.
Eritrositlerde artmış kompleman hassasiyetini ölçen ve uzun
yıllar PNH tanısında kullanılmış olan asit hemoliz ve sükroz lizis
gibi yöntemlerin günümüzde tanı değeri düşüktür. Bu nedenle
kullanılmalarına gerek yoktur.
Son zamanlarda spesifik olarak GPİ çıpasına bağlanan FLAER
(fluorescent aerolysin) kullanılarak lökositlere GPİ ile bağlı antijenler
belirlenebilmektedir.
Akım sitometrik incelemede nelere dikkat edilmelidir?
Akım sitometrik inceleme özellikle çevresel kan örneği ile
yapılmalıdır. Genç hematopoietik hücrelerde GPİ çıpa proteinlerinin
ekspresyonları düşük olduğundan kemik iliği örneklerinde inceleme
önerilmez.
Akım sitometrik incelemede en sık kullanılan monoklonal
antikorlar anti-CD59 ve anti-CD55’tir. Nadir olan konjenital
eksiklikleri dışlayabilmek için genellikle en az iki antikorun birlikte
kullanılması önerilir. Çeşitli çalışmalarda iki farklı hücre dizisinde
bu incelemenin yapılması önerilmekle birlikte en önemli hücre
dizisi nötrofillerdir. Nötrofiller, monositler ya da eritrositler birlikte
değerlendirilebilir.
PNH’da CD55 ve CD59 ekspresyon düzeyi için belirli bir eşik
değer tanımlanmamıştır. Ancak nötrofillerde %10 un altında bir
PNH klonu varlığında belirgin hemoliz gözlenmediği bilinmektedir.
Yine de klon büyüklüğü ≥ %1 olan hastaların PNH semptomları
açısından takip edilmesi gerekmektedir.
III. TEDAVİ
Tedavi kimlerde gereklidir?
PNH tanısı konulan hastalarda hastalığın morbidite ve
mortalitesinden sorumlu klinik bulgulardan herhangi birinin varlığı
tedavi endikasyonu olarak kabul edilmelidir (Tablo 4).
21
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
Tablo 4. PNH’da tedavi endikasyonları
Tromboz varlığı
Transfüzyon bağımlı hemolitik anemi
İleri derecede güçsüzlük ve sık gelişen düz kas spazmı (yutma
güçlüğü, karın ağrıları) gibi klinik bulgular
Böbrek yetersizliği ve pulmoner hipertansiyon gibi PNH’ ya bağlı
organ hasarlarının varlığı
Herhangi bir klinik bulgu vermeyen ancak akım sitometrik
incelemeyle PNH klonu tespit edilen AA/PNH veya MDS/PNH
olgularının PNH’ya yönelik tedavi endikasyonu yoktur. Bu olgu
gruplarında klinik bulgu geliştiği takdirde PNH klonuna yönelik
değil, altta yatan kemik iliği yetersizliği tablosuna yönelik tedavi
yapmak daha doğrudur.
Bir diğer hasta grubu da başlangıçta %10 veya daha az
bir PNH klonu olan ama örneğin ağır aplastik anemi nedeniyle
immunosüpresif tedavi kullanan hastalardır. Bu hastalarda
genellikle takip sırasında PNH klonunun artışıyla birlikte aşikar PNH
tablosu ortaya çıkabilir. Bu durumdaki semptomatik hastalar klasik
PNH olarak tedavi edilmelidir.
PNH’da tedavi seçenekleri nelerdir?
PNH’da kortikosteroidlerin ve androjenlerin her hastada olmasa
da hemolizi azaltıcı etkisi gözlenebilmektedir. Kortikosteroid
tedavisi özellikle hemolizin yoğun olduğu dönemlerde hemoglobin
düzeylerini artırmada etkili olabilmektedir. Ancak bu ilaçların
uzun dönem toksisiteleri tedavide kullanımlarını sınırlamaktadır.
Eculizumaba hızlı ulaşma olanağının kısıtlı olması nedeniyle
kortikosteroidler sıklıkla birinci basamak tedavide kullanılmaktadır.
Steroid kullanan hastalarda yanıt alındıktan sonra gün aşırı dozaja
geçilerek yan etkiler azaltılamaya çalışılmalıdır.
Eculizumab ile kompleman inhibisyonu PNH olgularında
hemolizi ve dolayısıyla hemolize bağlı komplikasyonları belirgin
derecede azalttığı gösterilen bir tedavi seçeneğidir. Tedavi için
önerilen eculizumab dozları başlangıçta 4 hafta süreyle haftada
22
PAROKSİSMAL NOKTURNAL HEMOGLOBİNÜRİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
bir 600 mg, 5.haftadan itibaren iki haftada bir 900 mg şeklindedir.
Eculizumab ülkemizde ruhsatlı bir ilaç olmayıp endikasyon dışı onay
talep edilerek kullanılabilmektedir.
PNH’da günümüzde kür sağlayabilen tek tedavi yöntemi
allojeneik kök hücre naklidir (Allo-KHN). Allo-KHN’nin HLA doku
grubu uygun vericilerle yapılsa dahi nakille ilişkili ciddi morbidite
ve mortalite görülmesi nedeniyle gerçekten çok gerekli ve seçilmiş
hastalarda başvurulacak bir tedavi yöntemidir. İlaç tedavisine yanıt
vermeyen veya eculizumab ya da steroid tedavisi almak istemeyen,
HLA uygun vericisi olan hastalarda Allo-KHN önerilebilir. Bu
olgularda her ne kadar kontrollü çalışmalar olmasa da transplantla
ilişkili mortalite daha düşük olduğu için miyeloablatif olmayan
rejimler tercih edilebilir.
Destek Tedavi
Folik asit desteği ve gereğinde demir tedavisi unutulmamalıdır.
Demir tedavisinin yeni PNH klonunu artırarak hemolitik atakları
uyardığı düşünülse de, bu konu tartışmalıdır.
Transfüzyonlar semptomatik anemi durumlarında sık başvurulan
bir tedavi yöntemidir. Ağır kemik iliği yetersizliği olmadıkça PNH’da
transfüzyona bağlı hemosideroz riski yoktur.
Eritropoietin tedavisi PNH klonunun artışını da uyararak
hemolizin artmasına yol açabilmektedir. PNH tedavisinde böbrek
yetersizliği olmadıkça yararı yoktur.
PNH’da immünosupresif tedavi endikasyonu var mıdır?
Klasik PNH’da kortikosteroid dışında immunosupresif tedavinin
yeri yoktur. Ancak klasik PNH’lı hastaların izleminde aplastik
anemi gelişebileceği unutulmamalıdır. İzlemde hemolizi kontrol
altına alındığı halde sitopenileri düzelmeyen hastalarda kemik
iliğinde hiposellülarite saptanırsa aplastik anemide olduğu gibi
immunosupresif tedavi uygulanabilir.
Trombozlu hastalar nasıl tedavi edilmelidir?
PNH’lı olguların yaklaşık %30-40’ında tromboz görüldüğü
bildirilmiştir. Venöz trombozu olan PNH’lı bir hastanın antikoagulan
tedavi alması gereklidir. Ancak bu hastalarda trombositopeninin
23
ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011
varlığı antikoagulasyon için bir risk oluşturur. Trombosit sayısı
50x109/l’nin üzerinde olan hastalarda INR düzeyi 2.0-3.0 arasında
tutacak şekilde oral antikoagulan tedavi uygulanmalıdır.
PNH hastalarında tromboz eğilimi önemli bir morbidite ve
mortalite nedeni olduğu için primer profilaksi de düşünülebilir.
Ancak bu konudaki çalışmalar sınırlıdır. Özellikle granülositlerde
%50’nin üzerinde PNH klonu tespit edilen olgularda tromboz
riskinin arttığı gösterilmiştir. Bu nedenle trombosit sayısı 100x109/
l’nin üzerinde olan ve antikoagulasyon için bir kontrendikasyonu
bulunmayan olgularda %50’nin üzerinde PNH klonu varlığında
antikoagulan profilaksi önerilir.
24
PAROKSİSMAL NOKTURNAL HEMOGLOBİNÜRİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU
Yararlanılan Kaynaklar
1. Hillmen P, Lewis SM, Bessler M, Luzzatto Lucio, Dacie JV.
Natural history of paroxysmal nocturnal hemoglobinuria. N
Engl J Med 1995; 333(19):1253-1258.
2. Nakakuma H, Nagakura S, Iwamoto N, Kawaguchi T, Hidaka
M, Horikawa K, Kagimoto T, Shido T, Takatsuki K. Paroxysmal
nocturnal hemoglobinuria clone in bone marrow of patients
with pancytopenia. Blood 1995; 85(5):1371-1376.
3. Rotoli B, Bessler M, Alfinito F, del Vecchio L. Membrane proteins
in paroxysmal nocturnal haemoglobinuria. Blood Reviews
1993;7:75-86.
4. Parker C et al. Diagnosis and management of paroxysmal
nocturnal hemoglobinuria. Blood 2005; 106(12): 3699-3709.
5. Hillmen P et al. Effect of the complement inhibitor eculizumab
on thromboembolism in patients with paroxysmal nocturnal
hemoglobinuria. Blood 2007; 110: 4123-4128.
6. Saso R et al. Bone marrow transplants for paroxysmal nocturnal
haemoglobinuria. Br J Haematol 1999; 104: 392-396.
7. Hegenbart et al. Hematopoietic cell transplantation from
related and unrelated donors after minimal conditioning as a
curative treatment modality for severe paroxysmal nocturnal
hemoglobinuria. Biol Blood Marrow Transplant 2003;9:689697.
8. Claire Hall, Stephen Richards, and Peter Hillmen Primary
prophylaxis with warfarin prevents thrombosis in paroxysmal
nocturnal hemoglobinuria (PNH) Blood 2003; 102: 3587-3591.
9) Hillmen P et al. Long-term effect of the complement inhibitor
eculizumab on kidney function in patients with paroxismal
nocturnal hemoglobinuria. Am J Hematol 2010; 85(8):553559.
10)Borowitz M et al. Guidelines for the diagnosis and monitoring
of paroxismal nocturnal hemoglobinuria and related disorders
by flow cytometry. Cytometry B (Clin Cytom). 2010; 78(4): 211230.
25
Download