"Uzun yolların sonları" ve "buz dağlarının görünmeyen yüzleri

advertisement
Bahadır Aydemir
21400499
Başak Ber a Corda
Ödev 5
16.11.15
Bilgi
"Uzun yolların sonları" ve "buz dağlarının görünmeyen yüzleri" merak edilebilir olgular olmaktan
uzaklaşalı bir hayli oldu. Geçenlerde okuduğum bir pasajdan anımsıyorum ikisini de, o zamanlar dahi
yıpranmışlıkları yüzlerinden okunuyordu. İnançlarını kay et iş irer zavallı, anlamlarını çokta yitir iş
aforizmaların can alıcı tamamlayıcıları; a çekiş eleri i seyret ekte zevk ala zihi leri peşleri i
bırakmaması karşısında yalnızca ne kadar üzgün olduklarını parçası oldukları her cümleyi katlederek
göster ekte aşka çareleri kal a ış tü diğer klişeler gi i irer yok edi i görevi deler. Yok edi i
görevinde olanlar ve inançlarını kay et iş ola lar, "uzu yolların sonları" ve "buz dağlarının görünmeyen
yüzleri" ta irleridir. Kişiselleştir eye aşvurarak açıkladığı şeylerde .
İ atla karşısında durduğumuz fikirleri özümsemekten ne denli uzak olduğumuzu fark etmek
yerinde olurdu. Geldiğimiz noktayı özümsemenin temelini oluştur ak adına, bize buraya dek liderlik
et iş tü çağların barındırdığı tüm kavramları ve ek olarak onların dışa vuru larının birer ürünü olan alt
kültürlerini zihnimizde belirli yerlere koymak gerekli. Nihayetinde insanlığın bugün bulunduğu noktayı
anlamak bir kağıt parçası üzeri de hiç de zorlu ir yol gi i görü ese de oku ak ile aşlaya u süre e
çoğu i sa aşla a oktasından bir hayli uzaktalar. Hatta varlığı dahi bilinmeyen bir çıkmaz sokak olarak
bir kısım toplumun görmekten aciz olduğu a aşka bir coğrafyada. Oysa bilgi, uzakları yakın kılmak
adına her daim hizmetlerinde.
Kavramları özenle yok eden ve büyük bir ustalıkla içi i oşalt aya yardımcı olan bir hastalık
var.Bu hastalık, bugün insanlığı zihi sel gelişi i i ta a la ası adına en büyük engel gibi görünüyor.
Eski hikayelerde, oyunlarda, romanlarda yine bu hastalıktan bahseden büyük sanatçılardan haberdarım;
anlattıklarını okuyanlardan çok, onu okumayacak olanların onları ilgilendirdiği i düşü üyoru . Bu ise,
hastalığı te eli i oluşturan dev bir çukur gibi; bilginin devinimine olan ilgisizliğinin farkında olmayan
veya bununla övünen her toplum, dünyaya hastalıkta aşka ir şey yay aya aktır. Bilgisizlik, bir
hastalıktır.
Zihinsel derinliğe sahip insanların varlığı, bu "hastalık" karşısında yeterli değil. Herkes bilgi sahibi
olabilir ve bir objenin görünen yüzünün ne anlam ifade ettiğini ve diğer tüm detayları açıklayabilir; ancak
yalnızca bazı insanlar o objenin ardında neler olabileceği hakkında akıl yürütüp perspektifinizi
değiştire ilir. Öyle veya öyle, uygar toplu larda ilgi i gelişi i e ola ilgi i taze kal aya deva
edeceği öngörüsü yerinde görünmekte. Ancak toz pembe bir bilgi toplumu hikâyesinden öte, tüm bu
kavram ve anlamlara oldukça uzak zihinler, manipüle edilmeye açık ve yüzyıllar süren bilgi mücadelesinin
dışında kalmış ol aları dolayısı ile insanlık için bir utanç vesilesi olmaya devam etmekteler.
İnsanlık tarihi i tü
uluşları ve sanatsal mirası, eleştirel düşü e i yükselişi ve özgürlük
ili i i gelişi i deva etmekle beraber, bizi getirdiği son nokta burası, ugü ve şi dilik, çağımız
adına, insanlığı e üyük uluşu, e u ları yazarke savaşa ir kavra ki ege e ol a ü adelesi
içinde: demokrasi.
Kavramları içi i oşalta sığ zihinlerin elinde bir silaha dö üş esi e seyir i kaldığımız, çıkarlara
alet edil iş, siste lere farklı amaçlar uğru a o te edil iş u olgu, so gerçek tarihi olay ola
Rönesans'ın bize hediyelerinden biri olarak görülebilir ve binlerce yıllık zihi sel gelişi i ve savaşlar,
ölümler, acılar, devri ler ile gü ü üze ulaş ış i sa lığın dev kültürel mirasını ulaştığı son noktayı
temsil etmektedir. Oysa bugün, dünya üzerinde, özellikle kimi coğrafyalarda yaşa a lar e ir ye i
Rönesans'tır, ne de bir demokrasi mücadelesi. Bilgimiz ile yeşerttiğimiz dünyamız üzerinde, bilgiye ve
özgürlüklere karşı, her biri birer körler ordusu olan toplumlar bilinçsizce hem birbirlerine, hem de
mirasımıza, kendi miraslarına, anlamak yerine görmemeyi tercih ettikleri yüce bir hazineye saldırmaktan
aşka ir işlev göster e ekteler.
Okuduklarıma dayanarak geçtiğimiz tüm yüzyıllarda ortaya koyul uş yapıtların çoğunda tüm
bunlardan bahsedildiğini anımsıyorum. Her zaman da yazarları e dişeleri, u ları oku uş ola aklarda
çok yüzyıllar boyunca okumamış ola ak olanlardı, buna inanıyorum. İnsanlık; sunacakları elbette henüz
sona ermedi, ancak buraya kadar takip edebildiğinize inanıyor musunuz?
Yok edil eye yüz tut uş kavra lar, u utul a ı eşiği deki ilgiler; e dişe et eye değmeyecek
ufak detaylardan öte değiller. Nihayetinde, bilgi ve bilinç bin yıllardır olduğu gibi galip gelmekten ve en
değerli kavramları yaratmayı aşar akta yorul aya ak, "düşü ek" kadar değerli bir eylem olmadığını
bir gün bu mirastan pay alan ve katkı sunan her canlı, tüm insanlık idrak edecektir.
Uzun yolların sonlarında ve buz dağlarının görünmeyen yüzlerinde, "bilgi" öğrenilmek için
insanoğlunu beklemekte, binlerce yıldan sonra dahi, acı içinde olsa bile.
Download