PowerPoint Sunusu

advertisement
SUALTI AKCİĞER SORUNLARI
1- Barotravma (orta kulak ve akciğer
barotravmaları)
2- Dekompresyon hastalığı
Barotravma
• İniş sırasında akciğerler basınç nedeniyle büzüşür (rezidüel hacme kadar).
Akciğerlerin daha fazla sıkışması barotravmaya neden olur. Tüple dalan kişi
derinde soluduğu havayı (örnek: dalgıç 30 metre derinlikte 6 litre hava
soluduğunda, basınç yüzeydekinden 4 misli fazla olduğundan bu yüzeye
göre 24 litre olacaktır) yukarı çıkarken dışarı vermelidir.
• Tüple dalan kişi, yüzeye çıkarken nefesini tutarsa HAVA EMBOLİSİ oluşur.
Akciğer içindeki hava basıncı sabit kalırken, göğüs üzerindeki dış basınç
hızla azalır. Akciğer içindeki hava hızla genişler, akciğerlerdeki alveoller
yırtılır. Açığa çıkan hava kan dolaşımına karışıp damarlar içinde kabarcıklar
oluşturur, bu duruma hava embolisi denir ve hayati tehlike oluşturur.
Akciğer çıkış barotravmasına bağlı gaz embolisi 1 metre gibi sığ
derinliklerden çıkışlarda da oluşabilmektedir.
• Tüpsüz dalış yapılıyorsa: dalgıç yüzeyde akciğerlerini tümüyle doldurup
dalar ve çıkışta nefesini tutarsa akciğer embolisi oluşmaz
Belirtiler
• Birden ve şiddetli başlayan, keskin ve yırtılır
tarzda bir ağrı,
• Öksürme ile birlikte ağızdan köpüklü kan
gelmesi,
• Nabız hızlı ve zayıf,
• Solunum hızlı ve yüzeysel,
• gözbebekleri büyüklüğünde farklılık
• paralizi ( çoğunlukla tek taraflı ,
TEDAVİ
• En kısa zamanda sağlık kuruluşuna götürülür. ABC
kontrol edilerek ve devamlılığı sağlanarak.
• % 100 oksijen verilir (geridönüşsüz rezervuarlı
maske ile 15 litre)
• Hasta sol yan tarafına yatırılır, baş vücuttan
aşağıda olacak şekilde (aşağı yukarı 15 derece)
yatak ayarlanır
• Damar açık kalacak şekilde serum bağlanır (% 0.9
NaCl, Ringer Laktat veya % 5 Dekstroz)
• Yaşam bulguları ve bilinç durumu sık takip edilir
Henry kanununa göre gazların sıvı içindeki çözünülürlüğü kısmi basınçlarıyla doğru orantılıdır. Basınç arttıkça
nitrojen gazının kısmi basıncı da artacağından, soluduğumuz havadaki nitrojen miktarı da artacaktır. Kısmı
basınç etkisindeki değişimde olduğu gibi, etki süresinin artışıyla birlikte de kan ve dokularda çözünen nitrojen
gazı miktarı artacaktır.
Dekompresyon hastalığı, kanda çözünmüş halde bulunan nitrojenin, ortam basıncındaki ani düşüş ile
birlikte gaz kabarcıkları haline dönüşmesi ile oluşur.
VURGUN
• Su yüzeyine çok hızlı çıkma sonucu oluşur.
Hava embolisinden farklı olarak derin sulara
dalmış olmak gerektiği gibi oluş mekanizması
da farklıdır.
• Dalış sırasında artan çevre basıncına uyumlu
bir biçimde solunan yüksek parsiyel basınçtaki
inert gaz vücutta fazla miktarda çözünür.
basınç altında çözünerek sıvı hale dönüşür.
İnert gaz
• vücutta kimyasal veye biyolojik herhangi bir
etkileşime girmeyen gaz;
• hava ile yapılan dalışlarda nitrojen, karışım gaz
dalışlarında örneğin HELIOX’da (helyumoksijen) helyum; TRİMİX’de (nitrojen-helyumoksijen) nitrojen ve helyum dekompresyon
hastalığı nedeni olabilir
VURGUN
• Dalgıç suyun yüzeyine çıkış tablosuna uymayıp, bir nedenle hızlı bir şekilde
çıkış yaparsa, vücut dışındaki basınç aniden azalır ki buna Dekompresyon
denir
• Çıkış sırasında ise yine solunum yolundan atılması gereken bu fazla gaz ,
yetersiz bir dekompresyon nedeni ile atılamazsa dokularda serbest
kabarcık haline geçer ve sıvı haldeki azot, yoğun gaz kabarcıklarına
dönüşür; bu kabarcıklar intravasküler veya ekstravasküler; intrasellüler
veya intersellüler olabilir ve hemen tüm dokularda görülebilir.
• Vücudun herhangi bir bölgesinde sayıları ve çaplarına bağlı olarak hasar
oluştururlar, bu hasar genellikle kabarcıkların damarları tıkaması
sonucunda görülür, ortaya çıkan tabloya ise vurgun denilmektedir.
Sıklıkla hava embolisi ve vurgunu ayırt etmek güçtür. Genel bir kural olarak,
hava embolisi yüzeye döner dönmez görülür; vurgun belirtileri ise birkaç
saatten önce görülmeyebilir
• Kabarcıkların büyük çoğunluğunun dokularda
ve venöz dolaşımda ortaya çıkması nedeniyle
akciğer tutulumu önem taşır.
• Oluşan bu kabarcıklar sistemik dolaşıma
geçmeden önce akciğerlerde filtre edilirler. Bu
durum akciğerleri ve solunumu olumsuz
etkiler.
• Hafif olgularda sadece gögüste sıkışma hissi
olurken ağır olgularda ise aşırı halsizlik
sternum altında ağrı, öksürük ve nefes darlığı
ortaya çıkar. Tedavi edilmezse asfiksi, şok ve
ölüm gelişir.
• Ayrıca akciğerlerde açılan arterio-venöz şantlar
aracılığıyla filtre edilemeyen kabarcıklar
sistemik dolaşıma geçerek arteriyel sistemde
tıkanmaya neden olurlar.
• Mide bulantısı, baş dönmesi, kusma
• Omuz ve dirsek eklemi gibi büyük eklemlerde ağrı
• Solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, karnın alt kısmında ağrı,
baş ağrısı
• Ciltte döküntü, soluk lekeler veya siyanoz ve ödem
görülebilir
• Konuşma güçlüğü, bilinç düzeyinde bozulma, hatta
bilinç kaybı,
• Görme bozukluğu, baş dönmesi,senkop
• Aşırı yorgunluk, kas ağrısı
• Uyuşma, hafif felç veya komaya kadar giden ağır felç
Tedavi
1. Hastalık tanındığı anda acil olarak başlatılacak
ve basınç odası içinde de sürdürülecek
medikal tedavi,
2. Basınç odasında uygulanacak rekompresyon
tedavisi,
3. Sekel kalması durumunda rehabilitasyon
tedavisi
TEDAVİ
1. Temel yaşam desteğine başlayın ve mümkünse
oksijen verin
2. Kazazedeyi sol tarafına yatırın, ayakları başından
yukarıda olmalıdır. Sol-Trendelenburg dediğimiz
bu pozisyon, beyinde emboli oluşumunu
önleyen en güvenli pozisyondur.
3. Alveollerin yırtılmasına bağlı solunum güçlüğü
olup olmadığını anlamaya çalışın.
4. Kazazedenin tedavi için en yakın rekompresyon
odasına gönderilmesini sağlayınız.
Medikal tedavi
•
%100 oksijen solutmaktır. Oksijen yalnızca doku hipoksisinin ortadan kalkmasına
yardımcı olmaz, aynı zamanda kabarcıkların küçülmesini ve nitrojenin atılımını da
kolaylaştırır. Rezervuarlı ağız ve burun maskeleri ile oksijen tedavisi basınç odasına
ulaşana dek sürdürülmelidir. Hastanın rahatlığı açısından saatte bir 5-10 dakika gibi
kısa süreli hava solunması uygun olabilir.
• Sıvı: Dekompresyon hastalığı sırasında gelişen ve durumun daha da ağırlaşmasına
neden olan ödem ve hemokonsantrasyon nedeniyle sıvı replasmanı yapmak
gereklidir. Bu amaçla Ringer laktat veya izotonik solüsyonlar kullanılabilir. Ayrıca
bilinci açık hastalara ağızdan sıvı verilebilir
• Aspirin: Damar içi pıhtı oluşumunu engellemek için kullanılır. Bilinci yerinde
hastalara günde iki kez bebek aspirini ya da sabah akşam yarım normal aspirin
• Kortikosteroid: Antiödem etki için kullanılırlar. En uygun seçenek
deksametazon”dur. İlk doz 1 ampul (8 mg) damar içine, sonraki dozlar ise yarım
ampul (4 mg) 6 saat ara ile kas içine uygulanır.
Dalıştan önce uygulanmasının dekompresyon hastalığından koruyucu etkisi yoktur
Hiperbarik Oksijen Tedavisi (HBOT)
• Basınç odası tedavisi ile gaz kabarcıklarının hacminin basınç
altında küçültülmesi, solunan yüksek parsiyel basınçtaki
oksijen ile nitrojenin eliminasyonunun artırılması ve doku
hipoksisinin ortadan kaldırılması amaçlanır.
• bir basınç odasında tümüyle basınç altına alınan hastaya
aralıklı olarak % 100 oksijen solutmak suretiyle uygulanan
medikal bir tedavi yöntemidir.
Download