SİYASİ DÜŞÜNCELERE GİRİŞ Ömer ÇAHA İstanbul: DEM Yayınları, 2008, 176 Sayfa, ISBN: 978-605-4036-05-9 Tanıtım: Şeyma TORUN İnsanların birlikte yaşamaya başlamaları kaçınılmaz olarak beraberinde siyasi güç ve hâkimiyet mücadelesini getirmiştir. İnsanlık, bu mücadeleyi daha iyi ve daha güzele ulaştırabilmek için çeşitli düşünce arayışlarına yönelmiştir. İkidar nedir? İktidara neden ihtiyaç vardır? İktidar tanrı adına mı, halk adına mı yönetir? İdeal yönetim nasıl olur? Hukuk nedir? Vatandaşların görevleri nelerdir? gibi arayışların sonunda ya birbirine zıt ya da birbirini destekleyici siyasi düşünceler ortaya çıkmıştır. “Bugün, modern siyaset düşüncesindeki birçok kavramın ve kurumun tarihsel arka planı Antik Yunan’a gider. Anayasal hükümet, hukukun üstünlüğü, demokrasi, meclis, siyasi katılım, değişik adalet anlayışları, mülkiyet gibi kavramların 158 DEM DERGİ | YIL 2 S AY I 5 çoğu ile ilgili tartışmalar Antik Yunan’daki anlayışlar üzerinden gelişmiştir.” “Bu dönem, şehir devletlerinin farklı siyasi organizasyonları tecrübe ettikleri dönemdir. Bunlar: Monarşi, tiranlık, aristokrasi, oligarşi ve demokrasidir. Aristo ve Platon gibi filozofların çalışmalarıyla Aydınlanma dönemine kadar, siyasi teori üzerine yapılan tartışmaların merkezinde yer alan kavramlar geliştirilmiştir. İnsan psikolojisi hakkında yeni teoriler geliştirildiği, ilkel toplumlar keşfedildiği ve siyasi toplumun değişen ihtiyaçları ortaya çıktığı zaman, John Locke, Thomas Hobbes ve Jean Jacques Rousseau gibi düşünürler tarafından yeni sorunlar ve kavramlarla z enginleştirilmiştir.”(Mümtar’er Türköne,Siyaset) “Bu düşünürler iki temel sorun etrafında düşünce geliştirmişlerdir: İnsanların hangi ihtiyacı veya hakkı devletleri ortaya çıkartmıştır ve bir devlet için en iyi form hangisidir. Bu geniş sorular “devlet” ve “iktidar” arasında kavramsal bir farkı içerir. Temel olarak “devlet” bir dizi devamlı kurumlara işaret eder; güç yoluyla dağıtılan, kullanılan veya meşrulaştırılan “iktidar” ise, bu kurumları ellerinde tutan ve kendilerine uygun politikalar uygulayanlara işaret eder.” (Mümtar’er Türköne,Siyaset) “Güneşin altında yeni bir şey yoktur. Her yeni görünen şey, öncekilerin farklı bir tarz ve üslupla yeniden ifadesinden başka bir şey değildir.”şeklindeki yazarımızın değerlendirmesinin siyasi düşünceler içinde geçerli olduğunu görebiliyoruz. “Antik Yunan’dan bu yana devam edegelen tarihsel gelişime bakıldığında, her yeni görünen sorunun önceki dönemlerde ele alınan, sorgulanan, tartışılan konular olduğu görülür. Ancak benzer konular, her dönemin ana sorunları çerçevesinde yeniden ele alınıp yorumlanmıştır.” Siyasi düşünce alanında uzman Ömer Çaha tarafından kaleme alınan bu eserde, siyasi düşünceler, kısmen tarihsel bir süreç içerisinde, okuyucuyu ayrıntıya boğmadan sade ve yalın bir dille incelenmeye çalışılmaktadır. Çaha bu eseriyle, filozoflar ve düşüncelerini, öncü oldukları ekolleri günümüz siyasetini anlamamıza yardımcı olacak şekilde okuyucunun istifadesine sunmaktadır. Siyasi düşünceler hakkında bilgi edinmek isteyen Eserde düşünürler, öncülük ettikleri ekoller ve kurdukları okullar, diğer tarihsel gelişimi konu edinen kitaplar gibi sadece kronolojik sıraya göre ele alınmamıştır. Kronolojik sıra modern siyaset düşüncesine kadar sistemli bir biçimde takip edilmiştir. Fakat modern dönemde, birbirini takip eden düşüncelerden çok, birbiriyle çatışan düşüncelerle karşılaşıldığı için kronolojik tasnif yerine, “değişik yaklaşım biçimleri”ne göre tasnif tercih edilmiştir. okuyucular için, iyi bir başlangıç kitabı olacağı kanısındayız. Eserde siyasi düşünceler özlü bir şekilde verilmektedir. Siyasi düşüncelerin şekillenmesinde etkili olan çeşitli inançların ve de insan kavramına getirilen farklı yorumların sistematik bir şekilde ele alınması, siyasi düşünceye bütüncül bir bakış kazandırması açısından önem arzetmektedir. Eserde düşünürler, öncülük ettikleri ekoller ve kurdukları okullar, diğer tarihsel gelişimi konu edinen kitaplar gibi sadece kronolojik sıraya göre ele alınmamıştır. Kronolojik sıra modern siyaset düşüncesine kadar sistemli bir biçimde takip edilmiştir. Fakat modern dönemde, birbirini takip eden düşüncelerden çok, birbiriyle çatışan düşüncelerle karşılaşıldığı için kronolojik tasnif yerine, “değişik yaklaşım biçimleri”ne göre tasnif tercih edilmiştir. Böylece okuyucu, düşünürleri özdeşleştikleri akımlar altında inceleme imkanı bulmaktadır. Siyasi düşünceler ele alınırken tüm düşünürlere ve okullara yer vermek mümkün olmayacağı için, yazarımız genelde her okulun ya da dönemin öne çıkan düşünürlerini incelemeyi tercih etmiştir. Bu yöntemde okuyucunun ayrıntıya boğulmadan siyasi düşünceler hakkında fikir edinebilmesini sağlamıştır. Yunan ile modern Batı siyasi düşüncesi arasında bir köprü işlevi gördüğünü de unutmamak gerekir.” Eserin genel çerçevesi hakkında bilgi verecek olursak, kitap sekiz bölümden oluşmaktadır. Antik Yunan siyaset düşüncesiyle başlayıp, Helen ve Roma siyaset düşüncesi, Hıristiyan siyaset düşüncesi ve İslam siyaset düşüncesine kadar kronolojik olarak devam etmektedir. Diğer bölümlerde yaklaşım biçimlerine göre; otoriter siyaset düşüncesi, liberal siyaset düşüncesi, Yazarımızın çalışmasında dikkat çekmek istediği bir başka husus da şudur: “Ülkemizde siyasi düşünce tarihi adı altında genel olarak Batı siyasi düşüncesi üzerinde durulmaktadır. Akademik dünyada yapıla gelen budur. Gerek İslam, gerekse diğer siyasi düşünceler, farklı dosyalar halinde incelenirler. Biz burada İslam siyasi düşüncesini de ele almış bulunuyoruz. Farabi, İbn Sina ve İbn Rüşt gibi düşünürlerin tartışmalarıyla ana rengini kazanan İslam siyaset düşüncesinin bir damarı da Antik Yunan felsefesine gittiği için bu düşünceyi de aynı gelenek içinde değerlendirmek mümkündür. Üç düşünürün referanslarından biri İslami kaynaklarsa, biri de Platon ve Aristo’dur. Yine İslami siyaset düşüncesinin, Antik muhafazakâr siyaset düşüncesi ve sosyalist siyaset düşüncesi olarak tasnif edilmiştir. Yazarın eserini, Türkiye’deki siyasi düşüncelerin gelişimine kısa, öz ve önemli noktalara temas ederek sonlandırması, siyasi düşünce tarihini anlamlı bir bütün halinde görüp günümüz siyasetini daha iyi analiz edebilmemize imkan sağlamaktadır. “Siyasi Düşüncelere Giriş” kitabımız bu alana giriş mahiyetinde doyurucu olup, açık ve anlaşılır bir üsluba sahiptir. Topluma yön veren siyasi düşünceleri nitelikli bir şekilde tanıtan eserimizin, hızla değişen dünyamızın vazgeçilmez bir parçası olan siyaset alanında önemli bir boşluğu dolduracağı kanaatindeyiz. YIL 2 S AY I 5 | D E M D E R G İ 159