Savunma Sanayii Müsteşarlığı

advertisement
SAVUNMA SANAYİİ
ISSN 1307-8380
2011/1 SAYI 14
Savunma Sanayiinde
İnsan Kaynakları
Söyleşi FNSS
Nail KURT
En iyi kişi kendinden çok ait olduğu
sosyal toplumu düşünen, onun varlığının ve
mutluluğunun korunmasına kendini adayan insandır.
YAYIN KURULUNDAN
Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın 25. yıl özel sayısının ardından, yeni yayın yılımızın
temalarını 2012-2016 için hazırladığımız stratejik planın dört öncelikli alanı ile
paralellik sağlayacak şekilde belirledik. Aralık ayında kamuoyu ile paylaşacağımız
planımız dört stratejik öncelik temeline dayanmaktadır:
? Sanayinin sürdürülebilirliği,
? Program yönetiminde olgunluk,
? Teknolojik yetkinlik,
? Değer yaratan ve değer gören çalışanlar.
2011 yılının “İNSAN KAYNAKLARI” temalı bu ilk sayısını, savunma sanayiinin gelişimi
için çaba sarfeden değerli insanlara ithafen hazırladık. Bu sayımızda ASELSAN, TAI,
FNSS, HEAŞ, MilSOFT ve STM firmalarımızın insan kaynakları uygulamaları hakkında
bilgilerin yanısıra FNSS Genel Müdürü Sn. Nail KURT ile yapılan söyleşiyi de
bulacaksınız.
Geçtiğimiz dönemde sektörümüzün gündemindeki en önemli gelişmenin, FNSS’in
PARS aracı ile sağladığı ihracat başarısı olduğunu hatırlatmakta fayda görüyoruz. Tek
kalemde gerçekleştirilen en büyük ihracat rakamına ulaşan FNSS, bu alandaki
çıtayı yukarılara doğru çekmeye devam etmektedir. Kendilerini tebrik ediyor ve
başarılarının devamını diliyoruz.
SASAD Yönetim Kurulu, Genel Sekreterliği ve Alt Kurul Başkanları ile SSM yönetimini
2009 Kasımında bir araya getiren ilk toplantının ardından II. Vizyon Paylaşım
Platformu (VPP) Şubat 2011’de toplanmış ve savunma sanayiinin geleceğine ışık
tutacak üst düzey değerlendirmelerin ve yönlendirmelerin yapılmasına ortam
sağlamıştır. MSB temsilcileri ve TSKGV’nin de üst düzey katılımlarıyla
buluşmanın önemi bir kez daha artmıştır. VPP iletişim çalışmasının kamu
ayağında ise ilk toplantı Genelkurmay Başkanlığı, Kuvvet
Komutanlıkları, Milli Savunma Bakanlığı ile SSM Yönetimini
Mart 2011’de bir araya getirmiştir.
“SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK” temalı bir sonraki
sayımızda buluşmak dileğiyle...
Bu
sayımızda
Bir Konuk Bir Söyleşi
06
Yayın Sahibi Savunma Sanayii
ASELSAN
Müsteşarlığı Adına
Murad BAYAR
Danışma Kurulu Prof. Dr. Canan ÇİLİNGİR
Prof. Dr. Aydın KÖKSAL
Dr. Veysel YAYAN
Dr. Faruk YARMAN
Mehmet AKÇAY
Necip BERKMAN
Turgut ŞENOL
Nail KURT
FNSS Genel Müdürü
12
İnsan Kaynakları Politikası ve
Bu Alanda Yürütülen Önemli
Faaliyetleri
FNSS
Yayın Kurulu Demet YAKIŞIR (Başkan)
Murat AKSOY (Başkan Yardımcısı)
Ayşegül TOKATLI
Bülent Ecevit BEYOĞLU
Canan KOŞAR
Ersoy AKSOY
Füsun KAYAALP
Gökhan UÇAR
İbrahim Sami EREL
İrfan ŞAHİN
Jale KARAKAŞ
Kemal UYAR
Muhsin Tamer ÖZDEMİR
Murat ÇİZGEL
Murat ULAÇ
Necmi KOLDAŞ
Önder BARAN
Sinan DAL
Tutku ÖNEL
16
HEAŞ
19
Sorumlu Necmi KOLDAŞ
Yazı İşleri Müdürü
Fotoğraflar Veli YILDIRIM
Yayın İdare Adresi T.C. M.S.B.
Savunma Sanayii Müsteşarlığı
Nasuh Akar Mah.
Ziyabey Caddesi 1407. Sokak
No: 4 (06520) Balgat / ANKARA
Tel: +90 312 411 90 00
Faks: +90 312 411 93 86
www.ssm.gov.tr
[email protected]
Kurumsal Değişimde İki Kritik Sınav:
Yetenek Yönetimi ve
Verimliliği Sürdürülebilir Kılmak
24
İnsan Kaynakları Yönetimi ve
Önemi
MilSOFT
İnsan Kaynakları
Uygulamaları
Yayın Türü Ulusal Süreli Yayın
Yayın Şekli 3 Aylık - Türkçe
Yayın Tarihi Nisan 2011
Tasarım ve Art Tanıtım
Baskı Kızılırmak Sokak No: 27/10
06640 Bakanlıklar / ANKARA
Tel: +90 312 425 59 96
Faks: +90 312 425 57 27
www.arttanitim.com.tr
[email protected]
"Tüm yayın hakkı Savunma Sanayii Müsteşarlığı'na ait olup, ücretsizdir.
Parayla satın alınmaz. Yazıların sorumluluğu yazarına aittir.
Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.
30
STM
İnsan Kaynakları
Uygulamaları
36
TAI
TUSAŞ Türk Havacılık ve
Uzay Sanayii A.Ş.
İnsan Kaynakları
Uygulamaları
41
Personel Yönetimi’nden
Stratejik İnsan Kaynakları
Yönetimine Geçiş ve
Savunma Sanayii Müsteşarlığı
Uygulamaları
45
50
Performans
Değerlendirme
Sistemi
Gizli Sicil Sisteminin
Sessiz Sonu
53
57
58
MSB-SSM-SASAD-TSKGV
II. Vizyon Paylaşım
Platformu
(25 Şubat 2011)
Savunma Muhabirleri
Sektör Tanıtım Programı
Gündem
İmza Törenleri
Konferans, Toplantı, Fuar
Ziyaretler
Haberler
65
Bir Konuk Bir Söyleşi
Nail KURT
FNSS Genel Müdürü
sorumluluklarını üstlenmiş durumdayım.
SASAD Yönetim Kurulu üyesiyim. Aynı zamanda
TOBB; DEİK yapısı altında, Türk Malezya İş
Konseyi Başkanlığını da yürütmekteyim.
Evliyim ve üniversite eğitimleri devam eden bir
oğlum ve bir kızım var.
Başında bulunduğum FNSS, Türk Silahlı
Kuvvetleri, müttefik, dost ülkelerin silahlı
kuvvetleri için özgün, güvenilir ve maliyet etkin
Kara Muharebe Sistemi çözümlerini tasarlamayı, geliştirmeyi, üretmeyi ve desteklemeyi
kendisine görev edinmiş, uluslararası alanda
Kara Muharebe Sistemleri konusunda söz
sahibi olan milli bir Türk Savunma Sanayii
kuruluşudur.
Kendinizi ve FNSS’i bize kısaca tanıtır mısınız?
1962 Ankara doğumluyum. TED Ankara Kolejini
müteakip, ODTÜ Makina Mühendisliği
bölümünü bitirerek, 1984 yılında iş hayatına
atıldım. Yurt dışında ve içindeki kısa süreli iş
tecrübeleri ve askerlik hizmetimi takiben, 1988
yılında Nurol Holding’de çalışmaya başladım.
1990 yılından, yani kuruluşundan beri, FNSS’te
çalışmaktayım. 2007 Aralık ayında Genel
Müdürlük pozisyonuna atandım. 2008 Haziran
ayından bu yana da, CEO ve Genel Müdür
FNSS, 1988 yılında Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile imzalanan ve 1989 yılında yürürlüğe
giren sözleşme kapsamında, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin Zırhlı Muharebe Aracı ihtiyacını
karşılamak üzere on yılda dört değişik tipte
1698 adet araç üretmeyi taahhüt etmiş ve bu
proje ile Türk Savunma Sanayiinde Zırhlı
Muharebe Araçları alanında tasarım, geliştirme ve üretim kabiliyetlerinin yerleştirilmesine
yönelik ilk temel atılmıştır.
FNSS 20 yılı aşan bu sürede asli görevini
yaparken birçok başarılara da ulaşmış ve Türk
Savunma Sanayiinde bir çok ilke imza atmıştır.
FNSS, Kara Kuvvetlerimizin yanında ve ulusumuzun kara gücünün bir unsuru olarak çalışma
felsefesini benimsemiş; geniş bir ürün yelpazesi içinde birçok kara muharebe sistemini
tasarlayıp üretebilecek ve bunlarla ilgili eğitim
ve lojistik sağlayabilecek bir kuruluş haline
gelmeyi başarmıştır. Yapmış olduğumuz
çalışmalar ile kısa sürede dünya pazarında
tanındık ve Türkiyemiz için önemli olan yüzler-
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
ce milyon dolarlık ihracatı gerçekleştirmekle
kalmadık; bunun çok üzerinde bir ihracat
potansiyelinin de yaratılmasında önemli rol
oynadık ve oynamaya devam edeceğiz.
Biz, sürekli olarak gerek kullanıcı ihtiyaçları,
gerekse yeni teknolojiler anlamında pazar
şartlarını yakından takip ederek, değişen ve
gelişen şartlara kendimizi gerektiği şekilde
adapte etmek üzere çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Başlangıçta tek tip ürün (ZMA) ve tek
proje ile faaliyete başladık. 1997 yılında
başlayan ilk ihracat projemiz ile öncelikle çoklu
proje ortamına, 2000’li yılların başlarında
geliştirdiğimiz AKINCI ZMA ve PARS Tekerlekli
Zırhlı araçlarımız ile çoklu ürün ortamına ve
daha sonra Malezya ZMA ve Suudi Arabistan
M113 Modernizasyonu projeleri ile de birden
fazla coğrafyada üretim ortamına geçtik. Bu
değişime paralel olarak, 2007 yılında Savunma
Sanayii Müsteşarlığı ile imzalamış olduğumuz
ve bir özgün tasarım ve geliştirme projesi olan
Seyyar Yüzücü Hücum Köprüsü projesi ile de
çoklu proje modeli ortamına da geçmiş
bulunuyoruz.
ihracatı olarak ve teknoloji transferinin
gerçekleştirildiği ilk savunma projesi olarak
tarihe geçmişti. Proje çerçevesinde Malezyalı iş
ortağımıza ZMA teknolojisi transfer ederek 65
adet aracın üretimini Malezyada gerçekleştirdik. Oldukça başarılı bir şekilde tamamladığımız bu proje sonrasında, 2007 ve 2008
yıllarında toplam 56 adet aracı bulan ilave
sipariş aldık. Bu projelerde ise Malezya
Savunma Bakanlığının talebine istinaden
ortağımız ile rolleri değiştik ve onlar ana
yüklenici, biz alt yüklenici olduk. Bu araçların
teslimatlarını da bugünlerde tamamlamak
üzereyiz.
FNSS olarak Malezya ile ilk sözleşmemizi 2000
yılında imzalamıştık. Malezya Savunma
Bakanlığı ile ana yüklenici olarak imzaladığımız
bu projede, Malezyalı iş ortağımız DEFTECH
ana alt yükleniciydi. Yaklaşık 300 milyon ABD
doları bedelli ve 12 değişik konfigürasyonda
211 adet Zırhlı Muharebe Aracının (Malezya’da
ADNAN olarak bilinir) üretimini kapsayan bu
proje, Türk Savunma Sanayiinde tek kalemde
gerçekleştirilen en büyük savunma sistemi
Proje ile ilgili olarak öncelikle Nisan 2010
tarihinde Kuala Lumpur’da yapılan DSA fuarı
esnasında Niyet Mektubunu aldık. Proje
kapsamlı ve çok sayıda görev ekipmanı ve
altsistemi kapsadığı için, bu hususlardaki
kararların nihai hale getirilmesi yaklaşık bir
yıl aldı. Çalışmalar neticesinde Malezya
Başbakanının Şubat 2011 sonunda ülkemizi
ziyareti esnasında Malezyalı ortağımız
DEFTECH firması ile projeye yönelik sözleşmeyi
imzaladık.
Proje, Malezya Silahlı Kuvvetleri için 12 değişik
konfigürasyonda 257 adet 8x8 Tekerlekli Zırhlı
Muharebe Aracının geliştirme ve üretimini
kapsıyor. Projeye ilişkin sözleşme bedeli
opsiyonlar ile birlikte yaklaşık 600 Milyon
ABD Doları tutarında. Bu ihracat sözleşmesi
Türkiye'den tek kalemde gerçekleştirilen en
büyük savunma sistemi ihracat sözleşmesi
olup, bu proje ile FNSS Suudi Arabistan'da son
imzalamış olduğu 324 Milyon Dolarlık ihracat
sözleşmesi ile elinde tuttuğu en büyük
savunma ihracatı sözleşmesi rekorunu da
yenilemiştir.
FNSS, 257 adetlik PARS 8x8 projesi ile de
dostumuz Malezya’ya, hem en son teknoloji
ürünü zırhlı tekerlekli araçları sağlayacak, hem
de teknoloji ihracını gerçekleştirecektir.
FNSS, Malezya Ordusu'na 257 adet 8X8 zırhlı
muhabere aracı üretmek üzere imzalanan 600
milyon dolarlık anlaşma, Türk Savunma
Sanayiinde tek kalemde yapılan en büyük
ihracat bağlantısı. Bu konuda bize bilgi verir
misiniz?
FNSS’in son 10 yılda ZMA projelerinde
göstermiş olduğu performans, PARS aracının
teknolojik seviyesinin yüksekliği, burada
yapılmış olan testlerinin etkisi ve bu projede
verdiğimiz teknoloji transferi taahhütlerimiz
dolayısıyla 8x8 tekerlekli zırhlı araç projesinde
FNSS’i seçti. Tabii ki fiyat avantajımız da var.
ZMA projeleri devam ederken Malezya
Ordusunun 8x8 tekerlekli zırhlı araç ihtiyacı da
ortaya çıktı ve biz de proje ile ilgilenmeye
başladık. Proje ile ilgili ilk değerlendirmeler
2006 yılında başladı. Biz de PARS 8x8 aracımız
ile bu değerlendirmelere katıldık. Malezya bu
projeyi, azami yerli katkı sağlayacak ve
savunma sanayiine mühendislik, know-how,
teknoloji transferi, lojistik destek alanlarında
kabiliyet kazandıracak bir proje modeli ile
gerçekleştirmeyi hedefliyordu. Biz bu projede
de yerel ortağımız DEFTECH firması ile
çalışmaya devam ettik. Değerlendirmeler
sonucunda Malezya Savunma Bakanlığı,
PARS 8x8 (AV8-Malezya)
FNSS'in PARS 8x8 Tekerlekli Zırhlı Aracı baz
alınarak geliştirilecek araçlar, FNSS ve DEFTECH
mühendislerince, Malezya Silahlı Kuvvetleri
07
Bir Konuk Bir Söyleşi
ihtiyaçları gözönüne alınarak, yeniden tasarlanarak Malezya'da üretilecek.
Projede DEFTECH ana yüklenici, biz ana alt
yükleniciyiz. Proje çerçevesinde DEFTECH firmasına önemli bir seviyede teknoloji transferi
yapılacak. Proje kapsamında tekerlekli zırhlı
araçlar konusunda Malezya'da yerel tasarım,
geliştirme, üretim, lojistik destek kabiliyetlerinin daha fazla geliştirilmesini hedefliyoruz.
FNSS olarak proje çerçevesinde araçların geliştirilmesi, araç platformlarının ortak üretimi,
sistem entegrasyonu ve sistem performansından sorumlu olacağız. Dolayısıyla ciddi
anlamda bir mühendislik söz konusu.
Geliştirilecek araçlar arasında 25 mm’lik silah
kulesi, çift kişilik 30 mm’lik silah kulesi, 120 mm
havan taşıyıcı, komuta aracı, ambulans, keşif
aracı gibi değişik araç konfigürasyonları var.
Proje takvimi teslimatların 7 yılda tamamlanmasını öngörüyor.
Bu proje ile FNSS bir vites daha büyüterek, araç
üretim teknolojilerine ilave olarak savunma
sanayiinde tasarım ve mühendislik ihracını da
gerçekleştirecektir.
Malezya Ordusu için üreteceğiniz zırhlı
araçlar 6X6 ve 8X8 olmak üzere iki farklı
modelde üretilen ve Anadolu'da gücü temsil
ettiği için "PARS" adını
verdiğiniz ürünlerinizden. Bu araç ailesinin
tasarımı ve özellikleri hakkında bizi
aydınlatır mısınız?
Malezya için geliştireceğimiz 8x8 tekerlekli
zırhlı araçlar (AV8 olarak adlandırılmaktadır)
PARS 8x8 aracımız baz alınarak geliştirilecek;
ancak Malezya Ordusunun talep ettiği teknik
ve taktik özellikleri karşılayacak şekilde ve
seçilen farklı alt sistem ve görev ekipmanları ile
donatılmış olarak üretilecek. Örneğin araçlar
Malezya trafiğine uygun olarak sağdan
direksiyonlu olacak.
Tam bir araç ailesi konsepti içerisinde geliştirdiğimiz PARS tekerlekli zırhlı araçlarımıza yönelik çalışmalarımızı pazardaki eğilimleri, kullanıcı ihtiyaç ve taleplerini göz önüne alarak 6x6 ve
8x8 konfigürasyonları üzerine yoğunlaştırdık.
PARS araçlarımız sınıfında dünyada geliştirilen
en son araçlardan birisi olup, sahip olduğu
tasarım ve kullanmış olduğu teknolojiler ile
diğer benzer araçlardan farklılaşmaktadır.
Aktif havalı bağımsız süspansiyon sistemi, tüm
tekerleklerde çekiş ve otomatik kontrollü
tahrik özellikleri sayesinde PARS, yüksek bir
“arazide hareket kabiliyeti” sunmaktadır.
Bağımsız aktif süspansiyon sistemi, gövdede
çok az bir yer işgal ederek, daha fazla görev
ekipmanı ve erzak taşınmasını olanaklı hale
getirirken, aracın kötü arazi koşullarında ve
yan eğimlerde mükemmel performans ve
kararlılığa sahip olmasını sağlamaktadır. Araç,
süspansiyonunun elektronik yükseklik ayar
özelliği kullanılarak, mevzi gerisinde benzerlerine göre çok daha etkin gözetleme veya
gizlenme pozisyonu alabilmektedir. Kullanılan
havalı tam bağımsız süspansiyon sistemi
sayesinde elektronik donanımı hassas olan
sistemler için gerekli olan daha az titreşimli ve
sarsıntısız sürüş imkanı sağlanmıştır. Kullanıcı
taleplerine göre hidropnömatik süspansiyon
sistemi uygulamamız da mevcuttur.
PARS sahip olduğu tüm tekerlerden dönüş
sistemi sayesinde mümkün olan en düşük
yarıçapta dönüş yaparak dar alanlarda yüksek
manevra kabiliyetine sahiptir. Sadece düşük
hızlarda devreye alınan bu sistem sayesinde
yüksek hızlarda yol tutuş özelliğinden de ödün
verilmemiştir. Kullanılan geniş periskoplar ve
soldan sağa 180 derecelik kesintisiz görüş açısı
sayesinde yüksek hızlarda sürücü için gerekli
olan açık ve net görüş sağlanmıştır.
Sürücü kompartımanında kullanılan dokunmatik dijital ekran ve aracın dışına yerleştirilen
kameralar sayesinde aydınlatmasız gece
sürüşü, geri sürüşü gibi durumlarda güvenlik
artırılmıştır.
Ayrıca zeminin sertlik derecesine göre tekerleklerin hava basıncını ayarlayan çift kanallı CTI
(Central Tyre Inflation / Merkezi Lastik Şişirme)
sistemi de aracın standart donanımı arasında
yer almaktadır. Araç, katı disk lastikleri
sayesinde keşif gibi tehlikeli bir görev
esnasında tekerleklerin isabet alması durumda
bile hareketine devam edebilmektedir.
Ayrıca PARS’ta çekme ve kurtarma işlemleri için
bir adet vinç de bulunmaktadır.
PARS 6x6
Aracın bakım ve onarımında büyük fayda
sağlayan modüler zırh yapısı sayesinde tehdit
algılamalarına göre balistik koruması da
kolaylıkla benzer araçlara oranla önemli ölçüde
artırılabilir. Gerek kullanılan malzeme gerekse
gövde mimarisi ve konstrüksiyonu sayesinde
yine rakiplerine göre daha yüksek seviyelerde
mayın koruması sağlanmıştır.
Açık sistem mimarisine sahip aracın elektronik
aksamı değişen ihtiyaçlara göre yenilenebilir.
NBC ortamında görev yapabilen PARS, beka
kabiliyetinin artırılması amacıyla arıza uyarı ve
yangın bastırma sistemleri ile donatılmıştır.
Araçlarda klima sistemi de bulunmaktadır.
Talep eden müşterilerimiz için PARS yüzebilir
olarak üretilmektedir.
Yüksek yük taşıma kapasitesi dolayısıyla
kullanıcı talepleri doğrultusunda farklı kalibrelerde silah sistemlerinin PARS’a entegrasyonu
yapılabilmektedir.
M113 Zırhlı Ambulans Aracı
Bahsettiğiniz gibi daha önce Suudi Arabistan
ile imzaladığınız 324 milyon dolarlık ihracat
sözleşmesi de o dönem için en büyük dış
satıştı. FNSS ihracat konusunda oldukça
başarılı. Bu başarının arkasında yatan
faktörler nelerdir?
FNSS 1988 yılında kurulduğunda sadece ve
sadece Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarını
karşılamayı hedefliyordu.
Ancak, gerek Birinci ZMA Sözleşmesindeki çok
iddialı direkt ofset taahhüdü, gerekse Şirket
yönetiminin Şirketin varlığını idame ettirme
azmi çok kısa süre içinde Şirketi dış pazar
arayışına soktu. Bu çabalar ilk meyvesini 1997
yılında Birleşik Arap Emirlikleri ile imzalanan
sözleşme ile verdi. Peşinden Malezya, Suudi
Arabistan, Bahreyn, Filipinler derken FNSS hem
Orta Doğu’da, hem de Uzak Doğu’da Zırhlı
Muharebe Araçları konusunda önemli bir güç
haline geldi.
2000-2010 yılları arasında FNSS toplam 745
milyon dolar fiili ihracat yapmıştır. Bu dönem
içinde ortalama 285 personel çalıştırmıştır. Söz
konusu ihracata ilaveten FNSS’in elinde
halihazırda 880 milyon dolar tutarında aktif
ihracat bağlantısı mevcuttur. 2011 yılı Mart ayı
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
itibari ile FNSS’in elindeki işlerin %88’i ihracat
bağlantısı, %12’si ise Savunma Sanayii
Müsteşarlığı ile olan sözleşmelerdir. FNSS’in
son 5 yılda yaptığı toplam satışların %96’sını
ihracat oluşturmaktadır.
Bu başarının arkasında tabii ki en başta çok
kaliteli ürün ve hizmetler, gerek ürün gerekse
proje modeli bazında müşterilerin ihtiyacını
çok iyi anlayarak, onlara özel çözümler sunan
ve nihayetinde satış sonrasında devamlı olarak
müşterisinin yanında duran ve ona yardımcı
olan bir anlayış yatıyor.
Bu arada, bahsi geçen ihracat faaliyetleri
neticesinde FNSS halihazırda Savunma Sanayii
Müsteşarlığına olan tüm geçmiş ve gelecek
offset taahhütlerini yerine getirmiş ve offset
kredisi biriktirmeye başlamıştır.
bu hedefe bir an önce ulaşmak gerektiği
aşikardır. Öncelikle Şirketimizin ortaklarının
FNSS’in mühendislik ve tasarım kabiliyetlerine
daha fazla yatırım yapmaları sağlanmaktadır.
FNSS’in son 5 yıldaki AR-GE bütçesi toplam
satışlarının %3-4’ü mertebesinde seyretmiştir.
İkinci olarak, mümkün olan her fırsatta
TÜBİTAK yardımlarına başvurulmaktadır.
Ancak, hergün büyüyen ve gelişen mühendislik
ve tasarım kabiliyetlerimizi daha da artırmak
ve bunu altyapı yatırımları ile desteklemek için
daha fazla ve daha süratli kaynağa ihtiyaç
bulunmaktadır. Bu nedenle sektör olarak
yaratıcı çözümler bulmamız gerektiği açıktır.
Bu cümleden olmak üzere, ihracat yoluyla
kazanılan offset kredilerinin üçüncü taraflara
kullandırılması ve ortaya çıkan gelirin yeni ürün
ve altyapı geliştirme faaliyetlerinde kullanılması iyi bir çözüm olabilir diye düşünüyoruz.
Seyyar Yüzücü Hücum Köprüsü
FNSS önemli bir ihracatçı kurum olma yolunda
başka önemli değişikliklerden de geçmiştir.
Kurulduğu yıllarda FNSS lisans altında tek
müşteri tek ürün şeklinde faaliyet göstermekte
idi. Personel oluşumu büyük çapta mavi yaka
işgücüne dayalı idi ve çok küçük bir tasarım
mühendisliği biriminden destek görüyordu.
Bugüne baktığımızda onaylanmış bir AR-GE
merkezi olan FNSS, yüzden fazla tasarım
mühendisinden oluşan tasarım mühendisliği
kabiliyeti ile PARS Tekerlekli Zırhlı Aracı ile
uluslararası piyasada boy göstermeye başlamış, yerli piyasada ise Seyyar Yüzücü Hücum
Köprüsü ve AZMİM gibi çok zorlu özgün
tasarımları gerçekleştirmiştir. Her iki ürünün de
ihracat potansiyelleri yüksektir.
Bu yeni çehresi ile FNSS, hem iç hem de dış
pazarlarda sürekli yeni ürünler geliştirmenin;
var olanların da iyileştirilmesinin önemine
inanmakta ve bundan hareket ile mühendislik
ve tasarım kabiliyetlerini, hem nitelik hem de
nicelik olarak daha da arttırmayı hedeflemektedir. Yoğun rekabetin olduğu dünya kara
araçları piyasasında edindiği yeri önce
korumak, sonra da daha ileriye götürmek için
Yakalamış olduğunuz başarılı ihracat
çizgisinin arkasında güçlü bir yan sanayi
ağınız olduğunu değerlendiriyoruz; tedarik
zinciri yaklaşımınızı anlatır mısınız?
FNSS, kurulduğu yıldan itibaren yan sanayi
kavramını stratejik olarak ele almıştır. Bu
stratejiye göre yan sanayi, FNSS’in üretim
gücünün temel unsurlarındandır ve FNSS
teşkilatının bir parçasıdır.
FNSS’de yan sanayi faaliyetlerini iki safhaya
ayırmak gereklidir: Birinci faz 1992-2010 yılları
arasında yer alan, yan sanayii geliştirme ve çok
sayıda yerli üretici ile parça üretme safhasıdır.
İkinci stratejik dönem ise 2010 yılında başlayan
safhadır. Bu yeni dönemde FNSS, az sayıda
kabiliyetli ve güçlü yan sanayi şirketi ile
Çözüm Ortaklığı yapmayı planlamaktadır.
Her iki safhanın detay ve amaçları aşağıda
özetlenmektedir.
Birinci tedarik safhasına 1992 yılı başında
başlatılan bir çalışma ile girilmiş; A-Takımı isimli
geniş katılımlı bir ekip, tedarik konusunda
sistematik bir faaliyete başlamıştır. Bu safhada
amaç, şirketin ihtiyacı olan parçaları
FNSS’in elindeki işlerin
%88’i ihracat bağlantısı,
%12’si ise Savunma Sanayii
Müsteşarlığı ile olan
sözleşmelerdir.
FNSS’in son 5 yılda yaptığı
toplam satışların %96’sını
ihracat oluşturmaktadır.
zamanında ve istenilen kalitede üretebilecek
şirketleri bulmak ve geliştirmek olmuştur. İşe
başlanıldığında yerli katkı oranının sıfır
olduğunu not etmekte yarar vardır. İlk adımda,
büyük çaplı üretim yapan kalite kültürü sağlam
olan şirketlerimize başvurulmuştur. Ancak,
genelde otomotiv sanayiine seri imalat tekniği
ile parça üretimi yapan, daha çok TAYSAD
(Taşıma Yan sanayicileri Derneği) bünyesinde
toplanan üreticileri, kısıtlı sayıdaki ihtiyacımıza
yönlendirmek kolay olmamıştır. Bu nedenle,
daha küçük çaplı üretici firmalar incelenmiş ve
seçilen firmalarımıza tezgah, takım yatırımı
yapılmış; personele eğitim verilmiş; mali
destek verilmiştir. Kısa zamanda değişik ürün
kategorilerinde çok sayıda üretici geliştirilmiş;
bu çalışmanın meyveleri ise yerli katkı
oranımızın iki yıl içinde sıfırdan %73’e çıkması
ile alınmıştır. Bu yıllarda FNSS, 250’ye varan yan
sanayi şirketlerinin sayısı ile gurur duymuş, bu
duyguları tüm pazarlama ağına, çeşitli
vasıtalarla duyurmuştur. Yerli sanayici ile
çalışmanın avantajları birden fazladır:
herşeyden önce kendi dilinizden, derdinizi
anlayan aynı kültürden insanlarla çalışmanın
kolaylığı vardır. Fiziksel yakınlık çok önemlidir.
Ankara’da konuşlu bir yan sanayi şirketine en
çok yarım saatte ulaşılabilmektedir. Yerli
sanayiciden alınan parçalarda, yabancı ülke
kısıtı bulunmamakta, bu da stratejik bir avantaj
sağlamaktadır. Bu tür tedarik çalışması, lisanslı
ve tek ürünle çalıştığımız, ürün resimlerinin
hazır olduğu ilk yıllar için çok yararlı olmuştur.
FNSS, yıllar ilerledikçe, özgün ürünler
geliştirmeye başlamış; lisanslı ürünler
terkedilmeye başlanmış; birden fazla proje
üzerinde ve değişik coğrafyalarda, üretim
09
Bir Konuk Bir Söyleşi
tesisleri işletilmeye başlanmıştır. Değişen
koşullar nedeniyle, bir dönem çok başarılı olan
Konferansın somut çıktısı
tedarik stratejilerimizde yön değişikliği
“savunma sanayiinde
yapılması gereği, 2000’li yılların ortalarında
ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu çerçevede, 7
rekabetçi olabilmek için
Ocak 2010 tarihinde FNSS tarafından Çözüm
esnek, işbirliğine dayalı,
Ortaklığı Konferansı düzenlenmiş; çok sayıda
yan sanayi şirketimiz, bu konudaki özlemin de
sorumlulukları ve riski
bir ifadesi olarak, bu konferansa katılmıştır.
paylaşan politikalara
Konferansın somut çıktısı “savunma sanayiinde
rekabetçi olabilmek için esnek, işbirliğine
ihtiyaç olduğu; akıllı,
dayalı, sorumlulukları ve riski paylaşan
yetenekli, tasarım da
politikalara ihtiyaç olduğu; akıllı, yetenekli,
tasarım da yapabilen yan sanayi şirketleri ile
yapabilen yan sanayi
ana yüklenicilerin birer ortak gibi çalışmaları
şirketleri ile ana yüklenicilerin
gereğinin tespiti” olmuştur. FNSS, bu
çerçevede, iç bünyesinde tedarik süreci
birer ortak gibi çalışmaları
üzerinde transformasyon çalışmalarına
gereğinin tespiti” olmuştur.
başlamıştır. Bu cümleden olarak önce tedarik
süreci yeniden tarif edilmiş; tedarik zinciri
tarifine şirket içi üretim de dahil edilmiş;
tedarikçiler yeniden sınıflandırılmış; tedarik
uzmanlığı kavramı üzerinde durulmaya
başlanmıştır. Pilot olarak seçilen bir
Şirketimizle çalışmalara başlanmış olup,
alınacak net sonuçlar süratle uygulamaya
konulacak, Çözüm Ortakları FNSS’in günlük
tedarik uygulamalarının temel unsuru
olacaktır.
Savunma Sanayi Gündemi Dergisi’nin bu
hizmetlerimizde de “Başka yaratıcı beyinler
nerede var?” “Bu beyinler bize nasıl destek
olabilir?”, “Gelecekte doğacak insan kaynağı
sorunlarımıza bugünden nasıl çare bulabiliriz?”
sorularını da kendimize soruyoruz. Yaratıcı
çözümler için de planlı “arama seansları”
yapıyoruz. Bu çalışmalar sonunda, çift sayılı
yıllarda düzenlediğimiz Zırhlı Araç Maket
Yarışmamızı başlattık. Çok büyük ilgi gördü.
Maketçilik öğreticidir. Maketçi, üzerinde
çalıştığı araç sisteminin her detayını öğrenir,
uzmanı olur.
sayısının teması “Savunma Sanayii’nde İnsan
Kaynakları”, FNSS olarak savunma
sektöründe tasarımcı geliştirmeye yardımcı
olmak üzere “FNSS Mil. Design 2011” adında
bir yarışma düzenlediniz, bu konuda bize
bilgi verir misiniz?
FNSS’in hayalleri geniş ve uzun ufukludur.
Tedarikçi stratejilerimizde nasıl kendi kaynaklarımızla birlikte diğer Şirketlerin de aklını
kullanmayı planlıyorsak; tasarım ve geliştirme
Geçtiğimiz yıl, bu yarışmaya ilave olarak
tasarımcı ihtiyacımıza çare ararken, gençleri
destekleyerek, kabiliyetli olanlarını bulmak ve
onları teşvik etmek gereğini tespit ettik.
Arkadaşlarım derhal çalışmalara başladılar ve
Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşunun
(ETMK) desteği ile titiz bir hazırlık yaparak Mil.
Design 2011’i düzenlediler. Bu sene, ulusal
temelde yaptığımız bu yarışmayı, küresel
liderlik amaçlarımız doğrultusunda, 2013’te
uluslararası çapta yapma düşüncemiz var. Mil.
Design 2011 yarışmamıza profesyonel
kategoride 45, öğrenci kategorisinde 20 eser
katıldı. Saygın ve konusunda usta isimlerden
oluşan geniş katılımlı bir jüri oluşturduk.
Jürimiz 12 Ocak 2011’de tüm gün biraraya
gelerek titiz bir çalışma ile ödül sahiplerini
tespit etti.
19 Mart 2011’de Ankara Sheraton Otelinde
düzenlediğimiz geniş katılımlı bir resepsiyonda, kazananlara ödüllerini verdik; eserlerini
sergiledik. Şunu ifade etmek isterim ki, gerek
kazanan eserler, gerekse dereceye girmeyen
diğer eserlerin hemen tamamı, endüstriyel
tasarımcılığımızın geldiği nokta itibariyle bizleri
son derece sevindirdi. Bu eserlerin, gerek
Şirketimizde, gerekse ilgili diğer kurumlarda
sergilenmesi konusunda çalışmalara başladık.
Nihai amacımız, bu Yarışmanın benzerlerinin
ve daha iyilerinin diğer Savunma Sanayii
şirketlerimiz tarafından da kendi alanlarında
yapılması; uzman tasarımcı havuzumuzun
süratle gelişmesidir.
Yurt dışında yaşayan beyinlerimizin yeniden
ülkemize kazandırılması adına savunma
sanayiinde neler yapılabilir? Tersine beyin
göçü için savunma sanayimizin uygun
koşulları sağlayabileceğini düşünüyor
musunuz?
Bu konuda düzenlenen ve savunma sanayinin
aktif olarak katıldığı etkinlik, Sinerjitürk
etkinliğidir. Dışarıda faaliyette bulunan Türkleri
savunma sanayii ile entegre etmeyi amaçlayan
etkinlik geniş katılım bulmakta; SSM Müsteşarı
Sn. Murad Bayar, bu etkinliğe geniş bir SSM
ekibi ile katılmaktadır.
Savunma Sanayii şirketlerimizin personel
ihtiyacı olduğunda, özellikle tasarım alanında,
tecrübeli personel bulunamamakta; bu ise,
alınan işlerin süresi içinde bitirilmesini risk
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
ABD pasaportu taşımaya devam etmeleri
halinde, Türkiyede aynı alanlarda çalışma
güçlüğü olabilir. Bu nedenle ABD’de çalışan
Türklerin geri dönmeleri halinde, ABD
pasaportunu bırakmalarında yarar vardır. Bu
zorluklara rağmen, geri dönmeye hevesli ne
kadar Türk olduğu konusunda da bir çalışma
yapılabilir.
FNSS’in geleceğine yönelik planlarınız
nelerdir?
Bugüne kadar başardıklarımız, mevcut İşgücümüzün sağlamlığı, profesyonelliği, şirketine
bağlılığı; ortaklarımızın güçlü oluşu ve FNSS’ye
olan güçlü inancı bize geleceğe yönelik çok
büyük umutlar besleme cesareti veriyor.
Dolayısı ile hayallerimiz büyük...
BÜLENT ÖZKURT Mil. Design 2011 Birincilik ödülü Profesyonel Kategori
Önümüzdeki 10 yılda savunma alanında en az
2,5 milyar dolarlık iş almayı planlıyoruz. Bu
rakamın çok üzerine çıkabileceğimizi bilmekle
birlikte, asgari planlarımız bunun üzerine
yapılıyor. Bunu yaparken çalıştığımız dost
ülkelerin yerel şirketi olma, oraya teknolojiyi
taşıyarak tercih edilen şirketi olmayı planlıyoruz. Tabii ki yerli projeler de planlarımızda
çok önemli yer tutuyor. İdeal bir yapıda iç ve dış
projeler arasında denge olmalı. Sadece yerli
projelerle ayakta kalmak sağlıklı olmadığı gibi,
son dört yıldır yaşadığımız gibi sadece ihracata
bağlı yaşamak da çok sağlıklı değil diye
düşünüyorum.
Bizler, ordumuza olan sonsuz inancımız ve
sevgimizi, vatanseverliği; muhatabımıza
saygılı, dürüst ve güvenilir olmayı her şeyin
üzerindeki çalışma değerleri olarak görüyoruz.
MUZAFFER KOÇER Mil. Design 2011 Birincilik ödülü Öğrenci Kategorisi
altına almaktaydı. Bu nedenle, dışarıda ve
savunma sanayii üzerine çalışan Türklerin
tasarımcı eksikliğini gidermede, önemli bir
unsur teşkil ettiği şüphe götürmez bir gerçektir.
Bu konuda yurt dışında çalışan Türklerin,
ülkelerine geri dönmeleri için öncelikle uygun
çalışma ortamının sağlanması, kabul edebilecekleri bir gelir seviyesinin garanti edilmesi,
özellikle çocukları olan yurttaşlarımız için
uygun eğitim olanaklarının sağlanması şarttır.
Bu kapsamda, TÜBİTAK’ın yürütmekte olduğu
Avrupa Birliği 7. ÇP Marie-Curie araştırma
programlarının çağrıları izlenerek, programlardan destek almak için çalışmalar yapılmalıdır.
Programa ayrılan fon ile tersine beyin göçü
direk olarak desteklenmekte ve araştırma
projelerini hem araştırmacılar hem de sanayi
kurumları için cazip hale getirmektedir. Savunma Sanayimizin olanakları ile bu programın
sunmuş olduğu fırsatlar birlikte değerlendirilerek yurt dışında çalışmalarını sürdüren
araştırmacılarımız için tersine beyin göçünü
çekici hale getirmek mümkün olacaktır. Ayrıca
ABD’de savunma alanında çalışan Türklerin,
Operasyonel mükemmeliyet gelecek 5 yılda,
bizim temel hedefimiz. Çok sayıda projeyi,
değişik ürün alanlarında, değişik coğrafyalarda
başarı ile ifa edebilmek için bilgi altyapınızın
doğru işletilmesi, projelerin ahenk içinde
yönetilmesi; tedarik sisteminin farklı ve verimli
bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Buna çok
önem veriyoruz.
2015-2020 arasında alınması planlanan yeni iş
paketleri için, iş geliştirme faaliyetlerimizde
farklılaşma planlıyoruz. Detayına şimdi
giremeyeceğim iş geliştirme çalışmalarımız,
bizi gelecek on yıllara taşıyacaktır.
Tüm pazarlama faaliyetlerimizin temelinde
yeni ürünler geliyor. FNSS, bu konuda sürekli
yatırım yapacak; silahlı kuvvetlerimizin ihtiyaç
duyduğu kara savunma sistemlerini geliştirecek ve subaylarımızın beğenisine sunacaktır.
Sayın Nail Kurt vermiş olduğunuz bilgiler için
çok teşekkür ediyoruz.
11
ASELSAN
İnsan Kaynakları Politikası ve
Bu Alanda Yürütülen Önemli Faaliyetleri
Şirket Profili
Çalışan Profilimiz
ASELSAN; %84.58 hissesi Türk Silahlı Kuvvetleri
ASELSAN’da 2168’i mühendis ve 1084’ü
teknisyen olmak üzere toplam 3851 personel
çalışmaktadır. Personel dağılımı Grafik-1’de
görülmektedir. Çalışanlarımızın yaklaşık 60’ı
mühendistir.
Güçlendirme Vakfı (TSKGV)’na ait, %15.42
hissesi İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda
işlem gören Türkiye’nin öncü savunma sanayi
şirketidir. Tasarım ve üretim faaliyetlerini;
Haberleşme ve Bilgi Teknolojileri Grup Başkanlığı, Mikro Elektronik Güdüm ve Elektro
Optik Grup Başkanlığı, Radar, Elektronik Harp
Halen 4 ARGE Merkezimizde 5746 sayılı ARGE
Kanunu kapsamında 1741 ARGE personeli
çalışmaktadır.
ve İstihbarat Sistemleri Grup Başkanlığı ve
Savunma Sistem Teknolojileri Grup Başkanlığı
olmak üzere dört Grup Başkanlığı altında
Büro İşleri Kulvarı
%4
İşçilik Kulvar
%4
Mühendislik Kulvarı
%56
Ankara’da; Macunköy, Akyurt ve Orta Doğu
Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Teknokent tesislerinde yürütmektedir. (Şekil-1) Ayrıca
İzmir’de Trafik Sistemleri konusunda ve
İstanbul’da Deniz Sistemleri ve Ürün Desteği
konusunda çalışan müdürlüklerimiz bulunmaktadır. Tüm Grup Başkanlıklarına hizmet
veren insan kaynakları, destek hizmetleri,
pazarlama vb. konularda çalışan bölümler ise
Teknisyenlik Kulvarı %28
doğrudan Genel Müdürlüğe bağlı olarak
faaliyetlerini yürütmektedir.
Şekil-1: ASELSAN Çalışma Ortamlarından Genel Görünüş
Grafik-1: Personel Dağılımı
İdari Kulvar %8
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
? Çalışanlarımıza sürekli eğitim ve kendini
geliştirme olanakları sağlamak,
? Çalışanlarımız için kariyer planlaması yaparak
verimliliklerini en üst düzeye çıkarmak,
? Çalışanlarımız arasında fırsat eşitliği
yaratmak,
? Çalışanlarımızın, maddi ve manevi haklarının
korunmasını sağlamak,
? İnsan kaynakları politikamızı sürekli gözden
geçirmek, güncellemek ve geliştirmek
temel ilkelerimizdir.
ASELSAN’ı bugün bu noktaya getiren; şirket
kültürümüzün ve temel prensiplerimizin tüm
çalışanlarımız tarafından benimsenmiş olması,
çalışanlarımızın kendilerini sürekli gelişmeye
ve öğrenmeye açık tutmalarının sonucudur.
Nitelikli ve Deneyimli İş Gücü Temini
Konusunda Yaşanan Sıkıntıları Gidermek
Amacıyla Oluşturulan Personel Seçim
Politikası
ASELSAN olarak stratejik planımızla uyumlu
olacak şekilde hazırladığımız iş gücü planımız
çerçevesinde; önümüzdeki yıllar içerisinde
hangi kadrolarda, hangi nitelikte personel
G ra f i k - 2 ’d e g ö r ü l d ü ğ ü ü ze re ; h a l e n
ASELSAN’da çalışmakta olan mühendislerin
1184’ü ODTÜ, 348’i Hacettepe Üniversitesi,
184’ü Bilkent Üniversitesi, 160’ı İstanbul
Teknik Üniversitesi, 107’si Gazi Üniversitesi
mezunudur.
Mühendislerimizin; 1398’i Elektrik / Elektronik
1200
1184
1400
1398
1200
1000
800
600
343
157
147
200
24
99
DİĞER MÜH.
HAVACILIK
ENDÜSTRİ
BİLGİSAYAR
MAKİNA
ELEKTRONİK
0
Grafik-3: Halen Çalışmakta Olan Mühendislerin
Ana Bilim Dallarına Göre Dağılımı
Nitelikli ve deneyimli aday temininde yaşanan
sıkıntıları en aza indirmek amacıyla yürüttüğümüz uygulamaları şu şekilde özetleyebiliriz;
1.İleriye dönük istihdam politikamız kapsamında şirketimizde stajlara büyük önem
verilmekte; çok sayıda meslek lisesi ve
üniversite öğrencisine staj imkanı yaratılmaktadır. 2010 yılında 193 meslek lisesi
öğrencisi ile 789 üniversite öğrencisine
şirketimizde staj yapma olanağı sağlanmıştır.
Öğrencilerin iki stajlarından sadece birisini
ASELSAN’da yaparak, diğer şirketlerden farkını
görmeleri ve okulda aldıkları teorik bilgiyi
mümkün olduğunca uygulamayla pekiştirebilecekleri ortamların yaratılması hedeflenmektedir.
Bu vizyonda oluşturulan
1000
insan kaynakları politikamız;
800
şirketimizin stratejik plan ve
hedefleri doğrultusunda
600
ihtiyaç duyulan insan gücü
348
400
ihtiyacını en iyi şekilde
184
160
420
107
131
54
0
DİĞER
ASELSAN’a bağlılıklarını ön planda tutmak,
DOKUZ
EYLÜL
? Çalışanlarımızın motivasyonlarını ve
GAZİ
politikası izlemek,
İşe alımda dikkat ettiğimiz temel konuların
başında, adayın ASELSAN kültürüne uygunluğu, ekip çalışmasına yatkınlığı gelmektedir.
Bunun yanında her yıl yönergemizde de geçtiği
üzere; Türkiye’de bulunan tüm üniversitelerden değil, yetkinliğini ve başarısını kanıtlamış
ayrıca ÖSS sınav sonuçlarına göre tercih edilen
üniversiteler arasında ilk sıralarda yer almış
üniversitelerin mezunlarını istihdam etmek
amacıyla, tespit edilen ilk 10 üniversiteden
mezun adayların istihdamına öncelik verilmektedir. Adayların seçiminde sadece
üniversite başarılarının değil aynı zamanda
kişilik özelliklerinin ve yapacakları işe mesleki
uygunluklarının test edildiği uluslararası
standartlara uygun 16 Personality Factors (PF)
vb. destekleyici testler uygulanmaktadır.
İTÜ
? Çalışanlarımız için şeffaf ve açık bir yönetim
Mühendisi, 343’ü Makine mühendisi, 157’si
Bilgisayar Mühendisi, 147’si Endüstri
Mühendisi ve 24’ü Havacılık Mühendisidir.
(Grafik-3)
400
BİLKENT
Bu vizyonda oluşturulan insan kaynakları
politikamız; şirketimizin stratejik plan ve
hedefleri doğrultusunda ihtiyaç duyulan insan
gücü ihtiyacını en iyi şekilde karşılamak, bu
gücün en verimli şekilde değerlendirilmesini ve
devamlılığını sağlamaktır. Bu kapsamda;
Kurumsal bir şirket olmamızın getirdiği anlayışla hazırlanan görev tanımları kapsamında;
şirket içinde tespit edilmiş iş aileleri bazında
tüm unvan grupları için personelde olması
gereken asgari özellikler tanımlanmış ve
standart hale getirilmiştir. Bu kapsamda; gerek
şirket dışından işe alımlarda, gerekse şirket içi
bölüm, görev değişikliklerinde personelin
niteliklerinin ilgili görev tanımıyla uyumlu
olması ilk şart olarak aranmaktadır.
HACETTEPE
ASELSAN; kuruluşundan bu yana personeline
yaptığı yatırımlar ve kaynaklarından önemli bir
kısmını ayırdığı araştırma-geliştirme çalışmalarıyla, sahip olduğu teknolojiler ve entelektüel
sermayesi ile ülkemizin savunma sanayisine
büyük katkılarda bulunarak, Türkiye’nin gurur
duyduğu milli bir teknoloji merkezi durumuna
gelmiştir. ASELSAN; sahip olduğu bilgi birikimi,
ürettiği milli ve özgün cihaz ve sistemlerle
Ulusal Savunma Sanayimizin lider kuruluşları
arasında hak ettiği yeri almıştır. Hedefimiz,
TSKGV’nın bir kuruluşu olan ASELSAN’ın, dünya
ölçeğinde rekabet edebilme yeteneklerini
geliştirmek ve savunma sanayi devleri arasında
en üst sıralara çıkarmaktır.
istihdam etmemiz gerektiği tespit edilmektedir.
ODTÜ
İnsan Kaynakları Politikamız
Grafik-2: Mezun Olduğu Okullara Göre Mühendis Dağılımı
karşılamak, bu gücün en
verimli şekilde
değerlendirilmesini ve
devamlılığını sağlamaktır.
13
Savunma Sanayiinde İK
2. Şirketimiz personel temininde yukarıda
sayılan kriterler yanında adayın ASELSAN’da
staj yapmış olmasına da büyük önem
vermektedir. Staj döneminde özellikle ana
faaliyet sahamıza uygun olarak, elektronik
branşından öğrenciler başta olmak üzere
bilgisayar, uzay havacılık vb. bölüm öğrencilerine oryantasyon eğitimi yanı sıra
ASELSAN’da çalışma koşulları ve yürüttüğümüz
işler konusunda brifingler verilmektedir.
Tamamen teorik bilgiyle donatılmış olarak staja
başlayan öğrencilere yazılım tasarımı, sistem
tasarımı, vb. birçok konuda verilen brifinglerde, öğrencilerin uygulama alanını tanımaları
sağlandığı gibi kariyer planlarını da yönlendirmede yardımcı olmaya çalışılmaktadır.
Her yıl ihtiyacımıza bağlı
olarak tespit ettiğimiz
konularda doktora tezi
hazırlayacak üniversite
araştırma görevlilerine burs
verilmektedir.
Burs karşılığında bursiyerin
personeli önceden yetiştirmede önemli bir
adım atmış olmaktadır.
4.Üniversitelerin düzenledikleri kariyer fuarlarına katılım sağlanarak, özellikle başarılı
öğrencilerin; ASELSAN’da staj yapmaları, aday
mühendis olmaları veya mezuniyetleri sonrası
şirketimizde istihdam edilmeleri için gerekli
bağlantılar kurulmaktadır. Ayrıca; öğrenci
kulüpleri vasıtasıyla düzenlenen etkinliklere
katılım sağlanmakta, bu kapsamda özellikle
teknik personelimizin konuya özel sunumlar
yaparak öğrencilerin ilgisini ASELSAN’a çekmeye çalışmaktayız. Bu kapsamda öğrenciler için
düzenlenen fabrika gezileri de şirket ve çalışma
olanaklarının tanımı açısından önem arz
etmektedir.
5. 2007 yılından bu yana; “Tersine Beyin Göçü
Projesi” kapsamında; Amerika Silikon Vadisi’ne
gidilerek özellikle doktorasını yapmış adaylar
başta olmak üzere lisans üstü eğitim yapmış
adayların, Türkiye’ye geri dönmeleri ve
ASELSAN’da istihdamı konusunda başarılı
adımlar atılmış, bununla birlikte Avrupa Birliği
7. Çerçeve Programı kapsamında kabul gören
projelerde teşvik alınması sağlanmıştır.
EML %21
Lise %5
MYO Önlisans %6
Diğer %3
Doktora
%2
Yüksek Lisans
%30
Lisans %33
Grafik-4: Mezuniyet Derecesine Göre Personel Dağılımı
Grafik-5’te görüldüğü üzere; ASELSAN’da
çalışmakta olan mühendislerin 78’i doktora
mezunu, 1053’ü yüksek lisans ve 1037’si lisans
mezunudur.
Yüksek Lisans %48
Doktora %4
Lisans %48
Grafik-5: Mezuniyet Derecesine Göre Mühendis Dağılımı
doktora sonrası üniversitede
kalması ve konunun ders
olarak okutulması
hedeflenmektedir.
3. ASELSAN aday mühendislik uygulaması
kapsamında; Ankara’da yerleşik üniversitelerin elektronik, makine, bilgisayar, uzay
havacılık bölümlerinde 3. sınıftan 4. sınıfa en az
3 not ortalaması ile geçmiş başarılı öğrenciler;
ağırlıklı olarak staj dönemlerinde tespit
edilerek, bu dönemde verilen brifinglerde
şirketimizde branşlarıyla ilgili uygulama
sahasını görmeleri sağlanmakta, bu adaylar
yapılan mülakatlar sonucunda aldıkları
derslerle ve kariyer hedefleri ile uyumlu
bölümlere yerleştirilmektedir. Aday mühendisler; haftada 1,5 gün ASELSAN’a gelmekte,
asgari ücret karşılığı çalışmaktadırlar.
Mezuniyetleri sonrasında performansı uygun
bulunan adaylar, mühendis kadrosuna
geçirilmektedir. Yeni mezun bir mühendisten
gerçek anlamda verim alınmaya başlanması
için mezuniyet sonrası en az 6 ay çalışmasının
gerekli olduğu düşünüldüğünde; ASELSAN,
yürüttüğü bu uygulama ile mühendis
kadrosuna henüz geçmemiş adayların önceden
tecrübe kazanmaları ve bir sonraki yılın norm
kadrosunda ihtiyaç duyulan nitelikteki
6. Yasal zorunluluklar yanı sıra aynı zamanda bir
sosyal sorumluluk olarak görülen engelli
personel istihdamında önemli adımlar atılmış,
İŞKUR’la işbirliğiyle yürütülen çalışmalar
neticesinde tespit edilen adayların, yasada da
öngörüldüğü şekilde bedenen ve ruhen
kendilerine uygun işlerde istihdamı sağlanmıştır. Bu kapsamda istihdamı sağlanan
personelin tamamı şirketimizdeki görev
tanımlarına uygun olup, şirketimiz bu
kapsamdaki uygulamaları ile Özürlüler
İdaresinden teşekkür almıştır.
Üniversite Sanayi İşbirliği Kapsamındaki
Uygulamalarımız
Nitelikli ve deneyimli aday temininde yaşanan
sıkıntıları en aza indirmek amacıyla personelin
tez konusunun, ASELSAN’la çalıştığı konuyla
uyumlu olması koşuluyla lisansüstü eğitim
teşvik edilmektedir. Bu sayede özellikle
savunma sanayinin ihtiyaç duyduğu konularda
yüksek lisans ve doktora tezlerinin yapılması
sağlanmış olmaktadır.
Halen ASELSAN’da çalışmakta olan personelin
1140’ı yüksek lisansını, 81’i doktorasını
tamamlamış olup, 425 personelimiz yüksek
lisansa, 138 personelimiz ise doktoraya devam
etmektedir. (Grafik-4)
Uzmanlık seviyesine kadar olan personelimize
lisansüstü eğitimi tamamlamaları ve tez
konusunun ASELSAN’la çalıştığı konuyla
uyumlu olması koşuluyla kademe artışı
verilerek, ücretinin yükselmesi ve kişinin
çalışma yılı, performansı vb.de dikkate
alınarak, unvanının yükselmesi olanağı
sağlanmaktadır. Ayrıca personelin lisansüstü
eğitimini kolaylaştırmak amacıyla personele
ulaşım kolaylığı sağlanmaktadır.
Yürüttüğümüz projeler kapsamında; Türkiye
genelinde birçok üniversite ile işbirliği halinde
çalışmalarımız devam etmektedir. ASELSAN
olarak stratejik planımızla uyumlu olacak
şekilde özellikle önümüzdeki yıllarda gireceğimiz projeler başta olmak üzere ihtiyaç
duyacağımız nitelikte öğrencilerin üniversitelerde yetiştirilmesi amacıyla, her yıl ihtiyacımıza bağlı olarak tespit ettiğimiz konularda
doktora tezi hazırlayacak üniversite araştırma
görevlilerine burs verilmektedir. Burs karşılığında bursiyerin doktora sonrası üniversitede
kalması ve konunun ders olarak okutulması
hedeflenmektedir. Burs verilecek adayların
tespitinde ağırlıklı olarak mezunlarını istihdam
ettiğimiz ilk 10 üniversite tercih edilmekte, bu
şekilde uygulamanın istihdam politikamızla
paralellik sağlaması amaçlanmaktadır.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
Mevcut İnsan Kaynağının Elde Tutulmasına
Yönelik Yürütülen Çalışmalar
Personelimizin moral ve motivasyonunu, şirket
bağlılığını en üst seviyede tutmak amacıyla
kurumsal her şirkette olduğu gibi personelin
özlük hakları ile birlikte personelin günlük
hayatta ihtiyaç duyacağı tüm konular yönergelerle yazılı hale getirilmiştir.
Şirket içinde hizmet
vermekte olan
“Çalışana Destek Birimi”
personele psikolojik,
sosyal her türlü alanda
destek olmaktadır.
TSKGV ilkeleri çerçevesinde kurgulanan; kişinin
kendisi yerine sağladığı katma değere göre
yapılan işin ücretlendirildiği ücret sistemimiz
ve buna paralel olarak oluşturulan kariyer
yolları kapsamında, hangi deneyimdeki
personelin tüm koşulların (norm kadro,
personelin performans notu vb.) uygun olması
durumunda hangi ücreti alacağı ve ünvanının
ne olacağı yönergelerle tespit edilmiş
durumdadır. Bu kapsamdaki uygulamalar
işgücü planıyla uyumlu olarak yürütülmektedir.
Kurumsal yapıya sahip her şirkette olduğu gibi;
oluşturulan kariyer yönergesi ile personelin
gerek yatay bazda (üretimden tasarıma
geçmesi vb), gerekse dikey bazda (bir üst
unvana terfisi) ilerlemesi için alması gerekli
kariyer eğitimleri tanımlandığı gibi ücretlendirme sistemi yönergemiz kapsamında
unvanlar arası geçiş koşulları da (asgari süreler,
personelin performansının etkisi, norm kadro
durumu vb.) tanımlanmış ve yazılı hale
getirilmiş durumdadır.
Şirket içinde hizmet vermekte olan “Çalışana
Destek Birimi” personele psikolojik, sosyal her
türlü alanda destek olmaktadır. Personelimizin
moral ve motivasyonunun yüksek tutulması
amacıyla her türlü sosyal aktivite planlamasına, günlük hayatı kolaylaştırıcı her türlü
tedbirin alınmasına (ulaşım, vb.) önem
verilmektedir.
Çalışan memnuniyetinin belirli periyotlarda
ölçülmesi sağlanmakta, yapılan anket sonuçlarında varsa iyileştirilmesi gerekli hususlar ele
alınmaktadır. Ayrılan personelimizle de
mülakat yapılarak, personelin ayrılmasına
neden olan varsa şirket içi unsurların
düzeltilmesi yönünde tedbirler alınmaktadır.
ASELSAN’da personel devir oranının çok
düşük olması insan kaynakları alanındaki
uygulamaların ve memnuniyetin bir göstergesidir.
Aysun Ülkü AYDIN
1968 Ankara doğumludur. 1990 yılında Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesinden mezun
olmuş, 1992 yılında aynı üniversitede yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 1991 yılından
itibaren ASELSAN’da çalışmaya başlamıştır. 2006 yılından bu yana İnsan Kaynakları Müdürü
olarak görev yapmaktadır.
15
FNSS
Kurumsal Değişimde İki Kritik Sınav:
Yetenek Yönetimi ve
Verimliliği Sürdürülebilir Kılmak
1989 yılında kurulan FNSS Savunma Sistemleri
A.Ş. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne zırhlı muharebe
aracı üretmek amacıyla, yurt içi ve yurt dışı
müşterileri için özgün, güvenilir, maliyet etkin,
kara muharebe sistemi çözümleri tasarlayan,
geliştiren, üreten ve destekleyen bir dünya
şirketidir. FNSS kuruluşundan bu yana zorlu
misyonunu üstün nitelikli insan gücünün
desteği ile başaracağının bilincinde olmuştur.
Günümüzün çağdaş yönetim ilkeleri çalışanların tüm potansiyellerini ortaya koyabilecekleri
ve bu yolla yüksek düzeyde performans
gösterebilecekleri çalışma ortamlarının
yaratılmasına ve korunmasına odaklanmaktadır. Biz de kurum olarak bu temel ilkeyi
gözeten politikaları gözetme kararlılığımız
olduğuna inanıyoruz.
insanın performansı olduğunu gördük. Kurum
olarak teknolojinin de gerçek yaratıcılarının
insan olduğuna içtenlikle inandık.
İşte bu ortak inanç İK’nın stratejik değerinin
desteklenmesi, süreçlerin hızla tamamlanması
açısından biz insan kaynakçılara önemli avantaj
sağladı.
Üst yönetimimizin desteğini aldıktan sonra,
fonksiyonumuzun en önemli iş hedeflerinden
birini gerçekleştirmeye sıra geldi; yeni
projelerin ve büyümenin ortaya koyduğu
nitelikli işgücüne ulaşma süreci.
İlk anda yüksek işsizlikle boğuşan ülkemizde
oldukça kolay bir süreç gibi algılanabilen seçme
ve yerleştirme işlevimizde açıkçası oldukça
zorlandık. Aldığımız önemli bir ders yüksek
FNSS‘in 2007 yılında hız kazanan büyüme
stratejisinde insan kaynakları (İK) yönetiminin
de iş hedeflerini destekleyen politika ve
uygulamalara yönelmesini, kritik bir başarı
aracı olarak gördük. İşte bu yaklaşımla tek
proje, tek ürün döneminin sona erdiği, çoklu
proje, çoklu ürün dönemine girilmiş olan ve
kurumun artan iş hacminin başlangıcı olan
2007 yılına gelindiğinde, kurum olarak en
büyük gücümüzün, mevcut insan kaynağımız
olduğunun bilincindeydik.
nitelikli iş gücü arzındaki sorunlar oldu. Yüksek
O dönemde; bu sıra dışı ve önemli farkındalığın
gerçek “şampiyon”u; stratejik İK uygulamalarına samimiyetle inanan ve destekleyen
şirketimiz CEO’su Sn. Nail Kurt oldu. Onun ileri
görüşlülüğü ile hepimiz savunma sanayi gibi
ağırlıklı olarak teknolojiye odaklı olunduğu
yargısının yaygın olduğu bir sektörde bile,
gerçek fark yaratacak olan değerin insan ve
bile, gerçek fark yaratacak
başvuru sayısına rağmen aranılan özelliklerde
eleman bulma problemini (özellikle de tasarım
Savunma sanayi gibi
ağırlıklı olarak teknolojiye
odaklı olunduğu yargısının
yaygın olduğu bir sektörde
olan değerin insan ve
insanın performansı
olduğunu gördük.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
mühendisi) farklı araçlar kullandığımız halde,
Bir başka önceliğimiz şirket içi iletişim çalışma-
zorlukla aştık. Öte yandan bu sıkıntılı dönemin
larımız. CEO’muzun ‘tüm çalışanlarımıza
bizler için önemli yararı seçme ve yerleştirme
yönelik bilgilendirme toplantıları’, farklı
sürecimizi iyileştirmemize yön vermesi oldu.
departmanlardan farklı seviyelerden davet
Bu dönemde kritik bir adım şirketimize özgü bir
edilen 20-25 kişi ile CEO’nun öğlen yemekli
yetkinlik modeli tasarlamamız oldu. Temel,
sohbet toplantıları ve çalışanlarımızı yeni İK
fonksiyonel ve yönetsel yetkinliklerimizi
uygulamalarımız konusunda bilgilendirdiğimiz
kapsayan bu çalışma ile birlikte yetkinlik bazlı
‘İK Kahvesi’ uygulamalarımız bunlara bazı
mülakat tekniği uygulamasını da başlattık.
örnekler.
Şekil 3: Her bir yetkinliğe uygun davranış sergileyen
arkadaşlarımızı takdir etmek için başlattığımız
İyi ki Varsın kampanyamıza aday formlarından,
"takım çalışması" için tasarlanmış formumuz.
Temel yetkinliklerimiz:
İletişim
Takım Çalışması
Müşteri Odaklılık
Yaratıcılık
Sahiplenme
Kişisel Motivasyon
Esneklik
Şekil 1: FNSS Temel yetkinlikleri
2007 ile 2010 arasındaki süreçte, çalışan
sayımız neredeyse üç kat arttı ve potansiyel
Şekil 2: İK olarak çalışanlarla küçük gruplar halinde buluşup,
hem İK uygulamaları konusunda bilgi verdiğimiz,
hem onlardan geribildirim ve öneri aldığımız bir İK
ile Çarşamba Kahvesi.
projelerimizle bu sayının daha da artacağını
öngörüyoruz ve bu büyüme olasılığı bizleri
Tüm bu çalışmalar sonunda mutlulukla ifade
heyecanlandırıyor. Bu yazacağımız ortak başarı
etmeliyiz ki, gerçekleştirdiğimiz “çalışan
hikayesi aynı zamanda İK’nın şirket içindeki
memnuniyeti” anketimiz (İK olarak motivas-
sorumluluğunun ve iş yükünün artması
yonumuzu çok arttırarak!) iki başlığı çok yüksek
anlamına da geliyor.
puanlarla öne çıkardı: çalışana değer verilmesi
Şekil 4: Hem temel yetkinliklerimizi pekiştirmek, hem de
birbirimizin hayatını kolaylaştıran örnek davranışları
takdir etmek amaçlı İyi ki Varsın kampanyamızın
ödül töreni.
ve FNSS’te çalışmaktan herkesin çok memnun
Artan hacimde istihdama aracılık etmek ve
olmasıdır.
yetenekli elemanı şirkete çekmiş olmak hiç
kuşkusuz hem İK’nın hem de üst düzey
yönetimin önemli bir başarısıdır. Ancak
günümüzde esas başarının, yetenekli elemanın
şirkette kalması ve performansını tam olarak
kullanması için gerekli atmosferi yaratmak
olduğunu biliyoruz.
Sayısı giderek artan çalışanlarımıza yönelik bu
kalıcılığı, yüksek motivasyonu koruyacak
sistemlerin tasarım ve uygulamasına özen
Yoğun işe alım döneminde, uzun yıllardır
okuduğumuz, otoritelerden dinlediğimiz ‘YJenerasyonu’ ile bizzat tanışma fırsatını da
Şekil 5: Takdir törenlerimizden bir görüntü...
bulduk. Yüksek potansiyelli ancak, kariyerleri
boyunca çok farklı iş verenle çalışma arzusuna
sahip bu yeni nesli elde tutmanın zorlukları,
daha tanışma aşamasında belirginleşti. Onların
beklentilerini algılamak ve birlikte sinerji
yaratmak için kendi paradigmamızı; yönetici-
İK’nın belkemiği olan performans yönetim
sistemini hedef ve yetkinlik bazlı olmak üzere
yeniden yapılandırdık. Yıllık şirket hedeflerinin
önce birim yöneticilerine ve oradan da tüm
çalışanlara akıtılması sağlandı. Kişilerin yıllık
hedeflerinden sorumlu tutulması ve yıl
gösteriyoruz. Eğitim, motivasyon, performans
lerimize bu konuda eğitimler vererek
değerlendirme, kariyer danışmanlığı gibi insan
değiştirdik. Kalifiye teknik işgücümüzü bu
kaynaklarının olmazsa olmaz sistemlerinin
yoğun rekabet ortamında kaybetmeme çabası
yardımıyla, şirket kültürü ve değerlerine
içinde kurum kültürümüzde de iyileştirmeler
adaptasyonlarını ve şirkete olan güvenlerini
yaptık. Başarının zaman geçmeden CEO’nun da
Yöneticilerin çalışanların hedeflerine rahatlıkla
sürdürülebilir kılmayı hedefliyoruz. Oryan-
katıldığı küçük sertifika seremonileri ile takdir
ulaşabildiği Kurumsal Kaynak Planlama (ERP)
tasyon süreçlerinin başarıyla tamamlanması,
edilmesi uygulamasını başlattık. Temel
sistemimiz sayesinde başarı ve varsa
eski çalışanlara uyumları ve ortak verimli iş
yetkinliklerin benimsenmesi için ise farklı
problemler rahatlıkla izlenebilmeye başlandı.
ortamı elbette İK’nın temel ve devredilemez
kampanyalar (Örneğin; İyi ki Varsın kampan-
Ayrıca, çalışanların temel, fonksiyonel ve
görevleri arasında yerini koruyor.
yası) düzenledik.
yönetsel yetkinlikleri de değerlendirilmeye
sonunda da değerlendirilmesi, çalışanın da
şirkete yaptığı katkının bilincine çok daha iyi
varmasını sağladı.
17
Savunma Sanayiinde İK
alındı. Yöneticilerin çalışanlarına yapıcı
2009 yılında kişi başı ortalama 66 saat ve 2010
taraflarla uzlaşı gerekir. En son olarak da
geribildirim verdiği bu sistemde gelişim
yılında da kişi başı ortalama 50 saat eğitim
değişim sürecinde çalışanımızın eğitim,
alanları ve öngörülen eğitimler de belirle-
olanağı yarattık.
gelişim, kariyer, ödemeler ve yan haklar
nebiliyor ve böylece performans primleri de
performans düzeyine göre ayarlanabiliyor.
açısından en iyisini hak ettiğine samimi olarak
2007 yılından bu yana yaşadığımız insan
inanmak gerekir.
kaynakları gelişim sürecinde kritik zorluk bu
Şirket tarihimiz boyunca en önemli özellik-
girişimlerin köklenmesi ve başarıyı sürdürüle-
Sonuç olarak gerçek başarı tüm bu çabaların
lerimizden biri eğitim ve gelişime verdiğimiz
bilir kılabilmek oldu.
sonucunda çalışanlarımızın güven ve sada-
önem olmuştur. Bu temel politikamızdan ödün
katini kazanmak ve onların kendilerinin
vermeden bir yandan yönetim ekibimizin
Bunun başarılmasında üç önemli unsur
dahi farkında olmadıkları yetkinliklerini
liderlik yetkinliklerinin sürekli gelişimi için
olduğunu gördük: üst yönetimin desteği
kurumlarının hizmetine sunmaları olacaktır.
eğitimlerimizi sürdürürken, diğer yandan da
olmadan kalıcı değişim olanaksızdır. Değişime
çalışanımızın kişisel ve profesyonel gelişimi için
insan kaynakları önderlik edebilir ancak tüm
Mehpare ALP
Mehpare Alp, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Malzeme ve Metalürji Mühendisliği bölümünden
mezun olduktan sonra kariyerine Maden Tetkik Arama Enstitüsü’nde proje mühendisi olarak
başladı. 1992 yılında Northern NEF Inc’te eğitim sorumlusu olarak devam etti ve 1994’te
Türkiye Müdürü oldu. FNSS elemanları, müşterileri ve tedarikçileri için yönetsel, teknik, kalite
ve iş güvenliği konularında yurt dışı ve yurt içinden eğitmenler davet ederek eğitim programları
organize etti. FNSS’in müşteri ve tedarikçileri için de eğitimler planladı ve yönetti. 2004 yılında
Unida İnsan Gücü Yönetimi Ankara temsilcisi oldu ve pek çok şirketin insan kaynaklarını
yeniden yapılandırma sürecinde yer aldı. Aynı zamanda FranklinCovey ‘Etkili İnsanların 7
Alışkanlığı’ eğitimi lisanslı eğitmeni olarak pek çok kuruluşa eğitim verdi. 2007 yılında FNSS
İnsan Kaynakları Direktörü olan Mehpare Alp FNSS’te işe alım süreçleri, yetenek yönetimi,
kariyer planlama ve eğitim ve gelişim konularında çalışmalarını sürdürmektedir.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
HEAŞ
İnsan Kaynakları Yönetimi ve
Önemi
Şirketlerin stratejileri ne olursa olsun insan
kaynaklarının değişmeyen ana stratejileri
vardır. İnsan Kaynakları biriminin varlık sebebi,
doğru insanın, doğru işleri yapmak üzere,
doğru yerde ve doğru zamanda bulunmasını
temin etmek gibi görünse de karşılıklı etkileşim
halinde olan birden fazla fonksiyonun
kurulması, işletilmesi ve sonuçlarının izlenerek
gereken iyileştirmelerin yapılması İnsan
Kaynakları birimlerinin sorumluluğundadır.
İnsan kaynaklarının ana faaliyet konularını
aşağıdaki biçimde sıralayabiliriz:
? İş gücü planlaması
? İşe alım
? İşe ve çevreye uyum programları
İnsan Kaynakları’nın Vazgeçilmezi:
Yetkinlikler
Yetkinlikler, iş performansı bakımından önemli
davranışların ortaya çıkmasını sağlayan
bireysel özelliklerdir. Kişilik, yetenek, ilgiler,
motivasyon ve geçmiş yaşantılar tarafından
biçimlenen, gözlemlenebilir davranış ve
eylemler kümesidir. Bireyin bu davranışları ne
kadar etkili ya da etkisiz biçimde sergilediği,
performans düzeyini belirlemektedir. Yetkinlik
modelinin temelini de bu özellikler oluşturur.
Uygulama Alanları
İnsan kaynakları işlevlerinin hemen hepsi
yetkinliklerle bağlantılandırılmıştır. İşe alım,
performans değerlendirme, ücretlendirme,
eğitim, yönetici geliştirme, kurum kültürü
oluşturma, işe son verme, kariyer planlaması
vb. gibi uygulamalarda yetkinlikler temel alınır.
? Eğitim ve gelişim
? Performans yönetimi
? Ücret ve yan haklar yönetimi
? Kariyer planlama ve yedekleme
? İş sağlığı ve güvenliği
? İş hukuku ve uygulamaları
? İletişim Yönetimi
Bu ana faaliyetlerin etkin biçimde yürütülebilmesi için İnsan Kaynakları çalışanlarının tüm
bu faaliyetlerden etkilenecek şirketin mevcut
insan kaynağını çok iyi tanıması gerekir.
Böylece mevcut olan ve gelecekte ihtiyaç
duyulacak insan profili arasında mukayese
yaparak, farkları bugünden görüp önlemlerini
almalıdır.
İşe alım: Kişilik testleri uygulanarak işin
gerektirdiği yetkinliklere uygun adaylar
belirlenir ve bu değerlendirmeler ışığında
yetkinlikleri ortaya çıkaran yapılanmış
davranışsal görüşme teknikleriyle işe alım
görüşmeleri yapılır. Görüşmeler yetkinlik
belirleyici sorular üzerine kurulur. Adaylar
çoğunlukla yetkinlik değerlendirmelerine
dayanarak elenir.
Performans yönetimi: Performans değerlendirme süreci, hedefler kadar yetkinlik düzeylerinin de değerlendirilmesini içerir. Bu süreçte
yöneticilerin, eşitlerin, iç müşterilerin, astların,
dış müşterilerin görüşlerinden yararlanılabilinir. Yönetici ile çalışanın birlikte yaptıkları
gelişim planları ve hedefler yetkinlikler üzerine
yapılandırılır. Elde edilen sonuçlar koçluk
çalışmalarına temel olurken, yükseltme, eğitim
ve ücretlendirme kararlarına da yol gösterir.
19
Savunma Sanayiinde İK
Eğitim ve gelişim: İhtiyaç analizi sonucu
saptanan yetkinlik düzeyleri, verilecek
eğitimlerin niteliğini ve içeriğini belirler.
Yetkinliklerin değerlendirilmesine bağlı olarak
eğitimlerde, zihin haritalarının değiştirilmesi,
insanlararası becerilerin geliştirilmesi, iş ve
ürün bilgisinin güncellenmesi hedeflenir.
Ödüllendirme: Yetkinlik düzeyleri takdir,
teşvik, ikramiye gibi konularda verilen kararlara
ışık tuttuğu gibi ücret artışlarında bir
dereceleme yapmak için de kullanılır. Çalışanın
yetkinlik düzeyi, hangi ücret kademesinde yer
alacağını belirler.
Doğru İnsanı Bulmak: İşe Alım
Görüşme Çeşitleri
İşe alım görüşmesi yöneticiye, işe başvuran
kişiyle yüz yüze konuşarak işin özelliklerine,
ekibe ve kurum değerlerine uygunluğunu
anlayabilmek için ona soru sorma imkanı verir.
Bu süreçte yönetici, kişinin gelecekte gösterebileceği performansı tahmin etmeye çalışır. İşe
alım görüşmesi, aynı zamanda işe başvuran
kişinin söz konusu işin sorumluluklarına,
çalışma ortamına ve gelişim imkanlarına
yönelik konular hakkında bilgi edinmesine
imkan sağlar. Bu şekilde kişi de işin kendisi için
ne derece uygun olduğuna karar verir.
Görüşülen kişiden alınmak istenen bilgiye göre
farklı görüşme teknikleri kullanılmaktadır:
Yetkinlik Sayısı
Görüşmecinin Sorumlulukları
Kurumların her pozisyon ve düzey için ihtiyaç
duyduğu yetkinliklerin sayısı, performans
değerlendirme ve gelişim programlarının
düzenlenmesi açısından büyük önem
taşımaktadır. Birçok kurumda yetkinlik sayısı
10-20 arasında değişmektedir. Bu, gerçekçi
değildir. Hiç kimsenin bu kadar alanda
mükemmel olması beklenemez. Ayrıca, işi bu
incelikleri görmek olmayan yöneticilerin
bunlarla ilgili gerçekçi bir değerlendirme
yapması da mümkün görünmemektedir.
Bunun kaçınılmaz sonucu olarak ortaya yasak
savma türünde bir performans değerlendirme
anlayışı çıkmaktadır.
Görüşme sırasında adayı gözlemlemek,
zincirleme soru sormamak, dinlemek, adayı
konuşması için cesaretlendirmek, önemli
bilgileri not almak, alınan notları standart bir
formda toplamak, görüşmeye katılan kişinin
kendini iyi hissetmesini sağlayarak onu yolcu
etmek görüşmeciden beklenen davranışlardır.
Daha sonra gözlemleri rapor etmek ve uygun
bir zamanda adaya geribildirimde bulunmak
yine görüşmecinin sorumlulukları arasındadır.
Yetkinliklerin sayısının sonuç için kritik başarı
faktörü sayılabilecek 4-6 arasında olması ve her
yıl bir veya iki hedef yetkinliğin geliştirilmesi
hedeflenmelidir.
Yapılandırılmış Görüşme: Belirli sorulara
cevap bulmaya, adayın bilgi düzeyi ve
deneyimleri gibi belirli konularda bilgi
toplamaya imkan verir.
Adayın işte gerilim
durumlarına nasıl tepki
göstereceğini belirlemek
amacıyla bilinçli olarak
baskılı ve gerilimli bir ortam
oluşturulur.
Bu yönteme göre; görüşmeci
ansızın oldukça saldırgan olur,
Görüşmenin Yapılandırılması
Görüşmeler belirli bir amaca yönelik olarak
farklı biçimlerde yapılabilir:
Durumsal Görüşme: “…durumunda siz
olsaydınız nasıl davranırdınız?” sorusuna cevap
arayarak görüşmeye alınan kişinin gelecekte
belirli durumlarda nasıl davranacağını
değerlendirmeye imkan verir.
Sözel Değerlendirme: Bir vaka çalışmasında
verdiği tepki ve yaklaşım biçimlerinden yola
çıkarak o kişinin genel özelliklerini ortaya
çıkarmak amacı ile yapılır.
Belirli Kriterlere Bağlı Görüşme: Belirli bir iş
için gerekli olan bilgi, beceri ve yeteneklerin
ortaya çıkarılması için yürütülür.
adayı küçümser ve onu
savunma durumunda bırakır.
Bu sırada adayın tepkileri
gözlenir.
Davranışsal Durum Görüşmeleri: Performansı
hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmak amacıyla
kişinin geçmiş yaşantılarının araştırılmasıdır.
Geçmiş yaşantılar, gelecekteki tutum, tavır ve
performans konusunda öngörüde bulunmaya
imkan verir.
Birebir görüşme: İşe alınacak kişilerle ilgili
gerekli bilgiyi edinmek için görevlendirilmiş kişi
tarafından yürütülür. Bu görüşme, herkesi eşit
ortamda değerlendirebilmek için daha önceden belirlenmiş soruların sorulması biçiminde
yapılandırılmış veya yapılandırılmamış olabilir.
Panel türünde görüşme: Bu görüşmede iş
başvurusunda bulunan kişiler iki ya da daha
fazla kişi tarafından görüşmeye alınır. Bu tür bir
görüşme 2-6 kişi tarafından yapıldığı takdirde
sağlıklı bir karar vermek mümkündür.
Stres görüşmesi: Adayın işte gerilim durumlarına nasıl tepki göstereceğini belirlemek
amacıyla bilinçli olarak baskılı ve gerilimli bir
ortam oluşturulur. Bu yönteme göre; görüşmeci ansızın oldukça saldırgan olur, adayı
küçümser ve onu savunma durumunda bırakır.
Bu sırada adayın tepkileri gözlenir. Bu yöntemin ana amacı, adayın ani olarak ortaya çıkan
durumlarda duygularını ve davranışlarını nasıl
denetim altına aldığını öğrenmektir. Çağrı
merkezleri gibi çalışanların sürekli sorun
yaşayan müşterilerle iletişim kurdukları iş
kollarında işe alımda stres görüşmeleri önemli
bir yer tutmaktadır.
Görüşme yönteminin işe alımla ilgili olarak tek
başına etkili bir araç olduğu konusunda ciddi
kuşkular vardır. Ancak psikometrik testler ve
değerlendirme merkezi uygulamalarının verileri üzerine gerçekleştirilecek yapılandırılmış
bir görüşme, işe alım konusunda doğru adayı
seçmeyi kolaylaştırır.
Değerlendirme Merkezi Uygulamaları
Değerlendirme Merkezi uygulamaları birden
çok sayıda yetkin değerlendiricinin bir araya
gelerek adayları çok farklı açılardan, birden çok
uygulama (Bireysel Alıştırmalar: Bekleyen işler,
Vaka çalışması, İkili Alıştırmalar: Rol oyunu,
Grup Önünde Birey Alıştırmaları: Sunum, Veri
toplama, Grup Alıştırmaları: Serbest grup
tartışması, Rol atamalı grup tartışması) içinde
gözlemlemesine dayanır. Değerlendirme
Merkezi uygulamaları yetkinlik temelli olarak
tasarlandığından, aynı zamanda şirket
çalışanlarının kurum içinde başka görevlere
tayinlere ya da terfilere hazır olup olmadıklarının değerlendirilmesi amacıyla da kullanılır.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
Psikometrik Testler
İş davranışının gerektirdiği tarz, bireyin kişilik
özellikleriyle bağdaşmadığında işe uyum
sağlama süreci uzun, sıkıcı ve bazen de
başarısız olmaktadır. Örneğin tedbirliliği düşük
birinin başarılı bir muhasebeci veya tedbirliliği
çok yüksek birinin başarılı bir satış uzmanı
olması çok zor, hatta bazen olanaksızdır.
Psikometrik testlerle ilgili en çok sorulan
soruları aşağıdaki tabloda özetleyebiliriz.
çalıştığı/çalışacağı yeni mezunlar karşısında
zaman geçtikçe kendisini yetersiz hissedecektir. O halde düzenlenen eğitim ve gelişim
programları ne kadar iyi tasarlanmış olursa
olsun katılımcıların kendilerini geliştirme
konusundaki tutum ve davranışları eğitimin
amacına ulaşmasında en önemli belirleyicilerden biri olacaktır.
Eğitim ve gelişim faaliyetlerinden sorumlu
İnsan Kaynakları uzmanlarının eğitim ihtiyacını
?Elde edilmek istenen performans, yetenek ve nitelikleri nesnel ölçülere göre doğru tahmin
edebilmek için
Neden
kullanmalı?
?İşe alımda hata ihtimalini azaltarak, seçilen kişinin yerleştirildiği iş alanında başarılı olmasını
sağlamak için
?Kurum kültürüne uygun kişileri seçmek, olası yönetim sorunlarını öngörebilmek için
?Gelişim ihtiyaçlarını tanımlamak ve geleceğe yönelik gelişim fırsatlarını fark etmek için
?Zihinsel yetenek testleri: Sözel, sayısal, soyut akıl yürütme testleri
Nasıl
kullanmalı?
?İşin gerektirdiği beceri ve yetkinlikleri ölçen testler
?İşe uygun kişilik özelliklerini ölçen testler: Beş faktör temeline dayanan testler (liderlik, karar
verme, problem çözme, yaratıcılık testleri gibi)
?Başvuranlar arasında "yıldızları" ayırt edebilmek için
Ne zaman
kullanmalı?
?Adayları, iş görüşmesinin yanı sıra, bağımsız ve nesnel biçimde değerlendirebilmek için
?Adayları benzer konumdaki çalışanlarla karşılaştırarak öngörü yapabilmek için
?İK bölümü
Kim karar
vermeli?
?İşe alımda danışmanlık yapan şirket
?Kurumun yönetim ve eğitim danışmanı
?Psikometrik test uygulamada uzman kuruluşlar
?Test konusunda eğitilmiş psikolog
Kim
uygulamalı?
?Test sunucunun görevlendirdiği özel eğitimden geçmiş teknik eleman
?Test yorumlama ve uygulama uzmanı
?İsabetli işe alım kararının kuruma katacağı değer test maliyetlerinden fazladır
Maliyet
nedir?
?En yüksek maliyet, hatalardan kaynaklanır
?Doğru seçilmiş kişiye paha biçilemez
Test
uygulanan
kişinin hakları
nelerdir?
?Adayın şirketi seçme hakkı
?Adayın özlük ve kişilik hakkı
?Gizlilik
?Test sonuçlarıyla ilgili geribildirim
Tablo 1: Testlerle İlgili En Çok Sorulan Sorular
Eğitim ve Geliştirme
Eğitim, bir şirketin stratejik hedeflerine
ulaşmasında anahtar durumdadır. Eğitim ve
geliştirmenin bu kadar önemli olmasına karşın,
yöneticiler bazen bu yatırımı, yüksek maliyetli
ve uzak gelecek için yararsız ödemeler olarak
görürler. Ancak bu yanlış bir eğilimdir. Lisans
mezunu bir çalışanın dört yıllık eğitim süresince edindiği bilgi ve beceriler, günümüz bilgi
çağında kendisini en fazla beş yıl güncel
tutabilme imkanı verebilmektedir. Yeni mezun
bir çalışan beş yıllık iş deneyimi neticesinde
ilk veya orta kademe yönetici konumuna
gelebilir. Bu kişi geçen süre içerisinde mesleki
bilgilerini sürekli güncellememişse, birlikte
doğru tespit edebilmeleri için şirket içindeki
diğer tüm birimlerin iş yapış biçimlerini,
süreçlerini çok iyi bilmeleri gerekir. Eğitim
ihtiyacı tespit edilirken pek çok yöntem
kullanılabilir. Yöneticilerle birebir yapılacak
görüşmeler, tüm çalışanlara doldurtulan
eğitim ihtiyacı tespit anketleri, performans
değerlendirme sonuçları, değerlendirme
merkezi uygulamaları sonuçları vb. pek çok
kaynaktan veri sağlamak mümkündür.
Eğitimcilerin Seçimi
Eğitim ihtiyacının şirket dışı kaynaklardan
temin edilmesi oldukça maliyetli olduğundan
özellikle teknik/mesleki eğitimlerin iç
eğitmenler tarafından verilmesi tercih
edilmektedir. Genellikle şirketler, birim
yöneticilerine verilen iki günlük “Eğiticinin
Eğitimi” semineri sonrasında iç eğitmenlerin
eğitim vermeye hazır hale geldiklerini
düşünürler. Oysa “yapılacak işin nasıl
yapılacağını bilen herhangi bir kimse onu
öğretir” varsayımıyla hareket etmek, yanılgıya
götürür. Eğitim vereceği konuda uzmanlaşmış,
sabırlı, nazik, etkin iletişim kurabilen, sürekli
öğrenme ve gelişime açık, öğretmekten zevk
alan “gönüllü” uzmanlar arasından seçilecek iç
eğitmenlerin, etkili konuşma (diksiyon),
yetişkin eğitiminin özellikleri, yazım teknikleri,
sunum becerilerini geliştirme, sınav sorusu
hazırlama gibi farklı konulardan oluşan ve çok
sayıda sunum yapma imkanı bulabilecekleri
yoğun bir eğitim programına katılmaları
sağlanmalıdır. İnsan kaynakları birimi, en
başarılı iç eğitmenleri ders saati ücreti ödeyerek, çeşitli sosyal ve kültürel aktivitelerden
ücretsiz yararlandırarak ödüllendirmeli ve iç
eğitmen olmayı cazip hale getirmelidir.
Eğitim Programının Değerlendirilmesi
Eğitim sonunda katılımcılar tarafından doldurulan Eğitim Değerlendirme Formları’ndan
elde edilen bilgiler sayesinde eğitmen, eğitim
verilen ortam ve genel olarak eğitim ile ilgili
edinmek mümkündür. Yine eğitim öncesi ve
sonrasında test uygulayarak katılımcıların
eğitim sonrasında gerçekleşen bilgi düzeylerindeki artışı somut olarak ölçmek mümkündür. Bu tip testler, ne öğrenilmiş olduğunu
oldukça doğru olarak gösterebilir. Fakat bu
testler, eğitimin katılımcıların davranışlarını
değiştirmeye götürüp götürmediği konusunda
pek az fikir verir. Örneğin bir yönetici, astların
güçlendirilmesiyle ilgili bir eğitim oturumuna
çok ilgi gösterebilir, anlatılanları tamamen
anlayabilir ve eğitim sonunda yapılan testte
çok yüksek bir puan alabilir. Ancak işyerine geri
döndüğünde yine aynı eski otokratik yönetim
tarzını sürdürmeye devam ederse, davranışlarında bir değişiklik olmadığı sonucuna varılır
ve dolayısıyla eğitimin etkinliğinden söz
edilemez.
Eğitimde sunulan konuların davranış değişikliğini oluşturması uzun bir süre gerektirdiğinden, eğitimden yaklaşık sekiz hafta sonra
da katılımcılara davranışlarla ilgili bir soru
formu ulaştırılmaktadır. Katılımcıların eğitimden edindikleri bilgileri davranışlarına ne kadar
yansıttıkları, kurum içinde sorunları nasıl
çözdükleri, kendilerinin yanı sıra, çalışma
arkadaşlarına ve yöneticilerine sorularak da
değerlendirilir ve bu üç kaynaktan elde edilen
cevaplar karşılaştırılarak, oluşmuş davranış
değişiklikleri tam olarak saptanır.
21
Savunma Sanayiinde İK
Ölçerek Yönetmek: Performans Yönetimi
360 Derece Değerlendirme
Performansa dayalı yönetim, performansı
iyileştirmeyi hedefleyen sistemli bir yaklaşım
olup, stratejik performans hedeflerini belirlemek, performansı ölçmek, performansla ilgili
verileri toplamak, analiz etmek, gözden geçirmek ve rapora aktarmak, sonra da bu
verilerden yararlanarak performansı geliştirmek aşamalarını içeren bir süreçtir.
Son yıllarda 360 derece geribildirimin yaygınlık
kazanmasının nedeni, kişiye iş hayatında
kendisiyle ilgili başka hiçbir şekilde elde
edemeyeceği nesnel ve samimi geribildirimi
vermesidir. Geri bildirim bir eleştiri veya yargılama değildir, geçmişte yaşanmış uyuşmazlık
ve engellemelerin acısını çıkarmak için bir fırsat
hiç değildir. Geribildirim, kontrollü ve sistemli
bir yöntemdir; kişinin belirli bir durum ve
ortamdaki davranışlarının olumlu ve olumsuz
yönleriyle ilgili, onu gözlemleme olanağı
bulmuş kişilerin görüşlerinin aktarılmasıdır.
Geribildirimin öncelikle kişiye uygun bir dille
verilmesi gerekir. İkincisi, kişi bu tür bir
geribildirimi gelişimi yolunda bir fırsat olarak
görmelidir.
Performans Yönetiminde Yapılan Hatalar
? Performans değerlendirme sürecinde en
büyük sorumluluk, yöneticinin ve İnsan
Kaynakları biriminin sırtındadır. Yönetici, bir
yandan görüşme, geribildirim verme
yetkinliklerini geliştirmeli bir yandan da
aşağıda sıralanan yaygın hatalara uzak
durmaya çalışmalıdır:
? SMART-C hedef belirleyememek: Perfor-
mans değerlendirme konusuna adım atan
çalışanın karşılaştığı ilk kavram olan “SMARTC” bir hedefin sahip olması gereken özellikleri
yansıtır. Specific (özelleşmiş), Measurable
(ölçülebilir), Alligned (kurum hedefleriyle
uyumlu), Reasonable (gerçekçi; zorlayıcı ama
başarılabilir), Timebound (zamanla sınırlı),
Customer focused (iç/dış müşteri odaklı).
? Performans yönetimi süreci içinde, perfor-
mans değerlendirmeye gereğinden fazla
odaklanmak: Performans değerlendirme,
kesintiye uğramadan ve etkin iletişimle
gelişen bir sürecin son durağıdır. Yılda bir
performansa not vermekten çok, performansı geliştirmeye zaman ayrılmalıdır.
Öncelikle şirkette kritik
pozisyonların neler olduğunu
tespit etmek gerekir.
Kritik pozisyonlar belirlendikten
sonra her bir pozisyon için
1-Anında Yedekler,
2- 1-3 yıl arasında aday
oldukları kritik pozisyona
atanabilecek yedekler,
3- En az üç yıldan sonra
atanabilecek yedekler olmak
üzere yedek havuzları
oluşturulur.
? Çalışanları birbiriyle kıyaslamak: Çalışanların
performanslarını karşılaştırmak rekabet ve
sürtüşme yaratır, çalışma isteğini kırar, ekip
çalışmasını engeller.
? Değerlendirmeyi, kusur bulmakla karıştır-
mak: Performans suçluyu bulmak için değil,
performansı geliştirmek için değerlendirilir.
Performans değerlendirmesinin amacı,
yönetici ve çalışanın bir araya gelip en iyi
çözümü bulmak amacıyla birlikte çalışmalarını sağlamaktır.
? Performans değerlendirmesi ücretlendir-
meye bağlı değilse, değerlendirmeden
vazgeçmek: Birçok yönetici, performans
değerlendirmesini çalışanı geliştirmek için
değil, ücret artışı ve terfilere dayanak olarak
kullanma eğilimindedir.
? Önemsiz ayrıntılara odaklanmak: En önemsiz
özellikler, en kolay ölçülebilenlerdir. Müşteri
hizmeti deyince, çalışanı “üç çalışta telefona
cevap vermek” üzerinden değerlendiren
yönetici, müşteri hizmetindeki gerçek kaliteyi
gözden kaçırır.
Hedef ve yetkinlik bazlı performans sisteminin
çıktılarının en az iki değerlendirme dönemi
geçmeden eğitim ve geliştirme ihtiyaçlarının
tespiti dışında insan kaynaklarının diğer
alanlarında kullanılması sakıncalar doğurur.
Performans sonuçlarının ücrete yansıtılması
ise çalışanın performansı sürekli aynı kalmayacağına göre düşük performans gösterdiği
dönemlerde ücretini azaltamayacağımız için
sorun teşkil eder. Bu nedenle “beklenen üzerinde” performans gösteren yani “fark yaratan” çalışanları, ücret artışı yerine performans
primi ile ödüllendirmek daha doğrudur.
atanabilecek yedekler olmak üzere yedek
havuzları oluşturulur. Yedeklerin belirlenmesinde adaylar, psikometrik testler, zihinsel
beceri testleri, değerlendirme merkezi uygulamaları, teknik yetkinlik sınavları, proje
hazırlama gibi birçok aşamadan oluşan uzun ve
zorlu bir süreçten geçirilerek yedek olup
olamayacaklarına karar verilir. İnsan Kaynakları
birimi yedekler için özel eğitim ve gelişim
programları tasarlar ve yedeklerin bu
programlarda katılımcı olarak sergiledikleri
performansları inceleyerek belirli aralıklarda
kendilerine geri bildirimde bulunur. Sadece
kritik pozisyonların yedekleri için değil, tüm
çalışanlar için yatay ve dikey hareketlilik
koşullarının açık olarak görülebildiği kariyer
yollarının da tanımlanmış olması gerekir.
Başarılı bir kariyer yönetimi için yapılması
gerekenleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
? Kurumun kariyer yönetim felsefesinin ve sis-
teminin ana hatlarını çalışanlarla paylaşmak
? Çalışanların kariyer beklentilerinin ger-
çekleşmesi için yapılması gerekenleri,
geliştirilmesi gereken beceri ve yetkinlikleri
belirlemek
? ”Kariyer yönlendirme geribildirimlerinin”
yöneticiler tarafından verilmesini sağlamak
? Eğer çalışanın kariyer planları kurum açısın-
dan gerçekçi değilse, kişisel beklentilerinin
yerine getirilmeyeceğini uygun bir dille
anlatmak
? Kişisel gelişim için çok etkin bir yöntem olan
“rotasyon” denemelerine destek vermek,
hatta kendi bölümünde bu alanda atamalar
yaparak referans olmak
? Kişisel ve kariyer gelişimi için iş zenginleş-
tirme yaklaşımının uygulanmasına destek
olmak
? Gerektiğinde “işten ayrılmalarda destek
programları”nın alınmasına öncülük etmek
? Tüm süreci yöneticilerle işbirliği içinde
yürütmek
İnsan Kaynakları birimi yedeklere yönelik
gelişim uygulamalarını tasarlarken, bu
çalışmaların çoğunun kurumdaki herkesi
kapsamasına özen göstermelidir.
Kariyer Planlama ve Yedekleme
Ücret Yönetimi
Kurumun yedekleme sisteminin ve planlarının
oluşturulmasındaki temel sorumluluk, İnsan
Kaynakları biriminindir. Öncelikle şirkette kritik
pozisyonların neler olduğunu tespit etmek
gerekir. Kritik pozisyonlar belirlendikten sonra
her bir pozisyon için 1-Anında Yedekler, 2- 1-3
yıl arasında aday oldukları kritik pozisyona
atanabilecek yedekler, 3- En az üç yıldan sonra
Etkin bir ücret yönetimi sisteminin sahip olması
gereken özellikler şunlardır:
1-Adil
2-Rekabetçi ve özendirici
3-Sistemin mekaniğinin çalışanlarla paylaşıldığı
4-Esnek
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
Adil bir ücret yönetimi için atılacak ilk adım,
görevlerin (pozisyonların) karşılaştırmalı ve
göreceli olarak ağırlıklarını belirlemektir. Bu
işlemin ücret yönetimindeki ismi “iş değerlemesi”dir. İş değerlemesi, bir şirket içindeki
görevlerin, belirlenmiş kriterler gözönüne
alınarak, değerlerinin belirlenmesi işlemidir.
Benzer ağırlıktaki görevler, benzer şekilde
ücretlendirilmelidir. Örneğin, sistem analisti ile
ürün yöneticisi görevleri aynı değerde ise bu
görevleri üstlenenlere verilecek ücretler de
benzer olmalıdır. Bunu başarabilmek için söz
konusu seviyeye bir ücret aralığı oluşturmak
gerekmektedir. Bu noktada sorulması gereken
kritik bir soru vardır: Şirket olarak bu seviyedeki
görevlerde piyasa ücretlerinin neresinde yer
almak istiyoruz; piyasa ortalamasında mı?,
piyasa ortalamasının altında mı?, piyasa
ortalamasının üzerinde mi? Bu soruların
cevabını bulabilmek için ücret karşılığı temin
edebileceğimiz piyasa ücret araştırmalarından
yararlanabileceğimiz gibi kişisel olarak
sektördeki şirketlerden de benzer pozisyonlara
ödenen ücretleri edinebiliriz. Böylelikle hangi
seviyeler için piyasa ortalamasının neresinde
olmak istediğimize karar veririz.
Ücret sistemi kurulup ücret ayarlamaları
yapıldıktan sonra çalışanlara kendi yer aldıkları
ücret seviyesi ve söz konusu seviyenin ücret
aralığı ve ücret aralığı içinde ilerleme koşulları
hakkında İnsan Kaynakları uzmanlarının çalışanlarla birebir görüşmeler yaparak bilgi
vermesi gerekir.
İnsan Kaynakları yönetiminin yetkinliklerin
tespiti, işe alım, eğitim ve gelişim, performans
yönetimi, kariyer planlama ve yedekleme,
ücret yönetimi gibi yukarıda detaylıca bahsetmeye çalıştığımız temel faaliyetlerinin yanı sıra
bu temel faaliyetlerle ilintili olarak üstlendiği
diğer önemli faaliyetleri şu şekilde sıralayabiliriz:
? İnsan Kaynakları birimi kurum içinde formal
? İnsan Kaynakları birimine bağlı görev yapan
işyeri sağlık birimi ve iş sağlığı ve güvenliği
uzmanları ile ortaklaşa yapılacak bireysel ve
birim bazında işgücü kayıplarının ana
nedenlerinin incelenmesi, çalışanların yaşam
kalitesini olumsuz etkileyen sigara, yanlış
beslenme gibi kötü alışkanlıklardan kurtulma
konusunda çalışanlara tıbbi destek verilmesi,
çalışanlarda iş sağlığı ve güvenliği bilinci
oluşturmak amacıyla “kaza geliyorum dedi”
gibi uygulamalar yine İnsan Kaynakları
yönetimi kapsamında yer alan faaliyetlerdir.
? Öneri sistemi, kıdem ödülleri, üstün başarı
iletişim kanalları vasıtası ile bilgi akışının üst
yönetimden tüm çalışanlara doğru biçimde
ve doğru zamanda iletilmesini sağlamalıdır.
Birim içinde gerçekleştirilen haftalık bilgilendirme toplantıları, ilk, orta ve üst kademe
yöneticilerin belirli aralıklarla bir araya geldiği
genişletilmiş yönetim toplantıları, çalışanların en üst yönetici ile doğrudan iletişim
kurabilmelerine imkan sağlayan açık kapı
toplantıları, belirli aralıklarla yayınlanan iç
iletişim bültenleri, toplantı tutanaklarının
ilgili çalışanlara anında iletilmesi İnsan
Kaynakları biriminin sorumluluğunda olup iç
iletişimi geliştiren araçlardır.
ödülleri, eğitim teşvik ödülleri, anlık takdir
ödülleri gibi ödüllerin verilmesi, disiplin
yönetmeliğinde yer alan cezaların iş yapış
biçimlerindeki değişikliklere uygun biçimde
güncellenmesi, çalışanların hak ve yükümlülükleri konusunda bilinçlendirilmesi, çalışan
memnuniyeti, iç hizmet kalitesi, müşteri
memnuniyeti, tedarikçi memnuniyeti gibi
memnuniyet anketlerinin belirli aralıklarla
ilgili birimlerin de desteğini alarak gerçekleştirilmesi, sonuçlarının tüm çalışanlarla
paylaşılması ve performans hedeflerine
dönüşmesinin sağlanması yine İnsan
Kaynaklarının temel faaliyetleri arasındadır.
KAYNAKLAR:
? BALTAŞ, Acar, İnsana ve İşe Değer Katan Yeni İK, Remzi Kitabevi A.Ş.,
1.Basım, Nisan 2009
? BİNGÖL, Dursun, İnsan Kaynakları Yönetimi, Beta Basım A.Ş., 7. Baskı, Eylül
2010
? BARUTÇUGİL, İsmet, Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi, Kariyer Yayıncılık
İletişim Eğitim Hizmetleri Ltd. Şti., 1.Basım, Mart 2004
? KEÇECİOĞLU, Tamer, Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi, Sistem Yayıncılık
A.Ş., 1.Baskı, Mayıs 2006
Dr. Sevda ERGENEKON
1963 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve
Endüstri İlişkileri Bölümü’nde lisans öğrenimini tamamladıktan sonra Sosyal Yapı ve Sosyal
Değişme Ana Bilim Dalı’nda yüksek lisans ve doktora yaptı. 1995 yılında Çelebi Hava Servisi
A.Ş.’nde Eğitim Uzmanı olarak başlayan çalışma hayatı finans ve ilaç sektörleri ağırlıklı olmak
üzere onbeş yıldır insan kaynakları alanında devam etmiştir. Halen HEAŞ Havaalanı İşletme ve
Havacılık Endüstrileri A.Ş.’nde İnsan Kaynakları Müdürü olarak görev yapmaktadır.
23
MilSOFT
İnsan Kaynakları
Uygulamaları
MilSOFT Yazılım Teknolojileri A.Ş. sistem
entegrasyonu ve yazılım geliştirme alanlarında faaliyet göstermek üzere 1998 yılında
kurulmuş, savunma sanayiine hizmet veren bir
Türk firmasıdır. MilSOFT, müşteri odaklı ve
rekabetçi yaklaşımı ile müşterilerine özel ve
maliyet etkin ürünleri üretmektedir. Lider bir
Türk sistem entegrasyonu ve yazılım firması
olarak dünya pazarında ana oyunculardan
birisi olmak vizyonuna sahip olan MilSOFT, en
değerli kaynağı olarak 170 çalışanını görmektedir. Çalışanlarımızın eğitim durumları Şekil
1’de verilmiştir.
MilSOFT, SEI CMMI Seviye 5 uyumlu bir
firmadır. Ayrıca NATO AQAP - 160 ve ISO
9001:2000 sertifikalarına da sahiptir. Ayrıca;
İnsan Kaynakları süreçleri People CMM modeli
baz alınarak yürütülmektedir. İnsan Kaynakları
bölümü de dahil olmak üzere MilSOFT’un
temel süreçleri için ERP ortamında otomasyon
ve entegrasyon sağlanmış olup, ilgili bütün
Diğer %11,4
Doktora %4,2
Lisans %36,5
Yüksek Lisans %47,9
Şekil 1 Personel Eğitim Durumları
personelin güncel bilgilere yetkileri dahilinde
anında erişimi temin edilmektedir.
MilSOFT olarak hedeflerimize ulaşabilmek için
en büyük yatırımın insana yapılması gerektiğine inanıyor ve bu inanç ile İnsan Kaynakları
fonksiyonuna büyük önem veriyoruz. Bu
fonksiyonun verimli bir şekilde çalışabilmesi ve
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
şirket hedeflerine ulaşılabilmesi için uygulamaların ilk basamağında iş analizi yer almaktadır.
Organizasyonun, rollerin ve işleyişin belirlenmesi ile doğru yapılandırmayı sağlamak için
gerçekleştirilen iş analizi kapsamında tüm
roller ve iş tanımları detaylandırılmıştır. İş
analizi sırasında belirlenmiş olan rollerin
yetkinlik olarak hangi bilgi, beceri, yetenek,
deneyim ve kişilik özelliklerini barındırması
gerektiği tanımlanmıştır. Bunların yanı sıra, söz
konusu rollerde ne kadar işgücü ihtiyacı
bulunduğu belirlenmektedir. Bu çalışmalar
sonucunda ortaya çıkan işgücü planlarını
gerçekleştirmek amacıyla, açık olan kadrolar
İşe Alım süreçlerinin yürütülmesiyle, belirlenen yetkinlikler bazında en uygun personelin
seçimi ile kapatılmaktadır. En uygun aday
belirlendikten sonra, adayın sahip olduğu
yetkinlikler ile rolün gerektirdiği yetkinlikler
karşılaştırılarak gelişim hedefleri belirlenmekte ve bu hedefler doğrultusunda eğitim
planlamaları yapılmaktadır. Gerek kişilerin iş
hedefleri, gerekse kariyer gelişim planları
ortaya koyularak, personelin performans
değerlendirmeleri periyodik olarak gerçekleştirilmektedir. Yapılan bu değerlendirmeler
neticesinde çeşitli ödüllendirme mekanizmaları aracılığı ile çalışan memnuniyeti ve personel istihdamının devamlılığı sağlanmaktadır.
Çalışanların sahip olduğu yetkinlikler sürekli
Yetkinlik Yönetimi
İşe Alım &
Yerleştirme
Ödüllendirme &
Çalışan Memnuniyeti
Performans
Değerlendirme
Şekil 2 İnsan Kaynakları İşleyiş Süreci
Personel Gelişimi
& Eğitim
takip edilerek çalışanların en doğru rollerde
görevlendirilmeleri ve böylece en yüksek
performansı ortaya koymaları sağlanmaktadır.
Bu sürecin devamlı işleyişi şirket hedeflerimizin
gerçekleşmesine ve şirket performansının
sürekli iyileşmesine katkıda bulunmaktadır.
Şekil 2’de İnsan Kaynakları temel süreçlerinin
akışı gösterilmektedir.
İnsan Kaynakları
uygulamaları iş analizi
sonrasında belirlenmiş
olan yetkinlikler bazında
yürütülmektedir. Bu yetkinlikler
MilSOFT Yetkinlik Kataloğunu
Organizasyon Yapısı
İnsan Kaynakları fonksiyonlarının temelini
oluşturan iş analizi kapsamında belirlenmiş
olan roller bölümlerin ihtiyaçları doğrultusunda farklı yapılandırılabilmektedir. MilSOFT’ta
projelerin bağlı olduğu Programlar ile
Mühendislik ve AR-GE direktörlüklerinde
matris organizasyon yapısı bulunurken, diğer
idari birimlerde ise klasik organizasyon yapısı
yer almaktadır. Bahsedilen proje matris
organizasyon yapısı, ERP sistemindeki proje
yönetimi uygulamaları ile entegre bir şekilde
çalışmaktadır. Böylece, Mühendislik ve AR-GE
Direktörlüğü ile İnsan Kaynakları arasında iş
gücü dağılımı konusunda gerekli tüm
güncellemeler sistem üzerinden takip
edilebilmektedir.
MilSOFT’ta İnsan Kaynakları Direktörlüğü
doğrudan Genel Müdürlüğe bağlı bir bölüm
olarak faaliyetlerini yürütmekte olup, aşağıda
daha detaylı anlatıldığı üzere ana faaliyet
alanları Yetkinlik Yönetimi, İşgücü Planlama, İşe
Alım ve Yerleştirme, Personel Gelişimi ve
Eğitim, Performans Yönetimi ve Çalışan
Memnuniyeti olarak sıralanabilir.
Yetkinlik Yönetimi
MilSOFT’ta tüm İnsan Kaynakları uygulamaları
iş analizi sonrasında belirlenmiş olan yetkinlikler bazında yürütülmektedir. Bu yetkinlikler
MilSOFT Yetkinlik Kataloğunu oluşturmaktadır.
Yetkinlik Kataloğunda, toplam 155 adet
yetkinlik “Alan, Bilgi ve Beceri” yetkinlikleri
olarak sınıflandırılmıştır. Bilgi yetkinlikleri de
kendi içinde Mühendislik, Proje Yönetimi,
Konfigürasyon Yönetimi, Kalite Yönetimi,
Finans, Pazarlama, İnsan Kaynakları v.b.
şeklinde rollere göre gruplandırılmış olup,
MilSOFT’taki her pozisyonun gerektirdiği
yetkinlik seti, Pozisyon Yetkinlik Profili olarak
tanımlanmıştır. Her bir yetkinlik 3 seviyeli
olacak şekilde belirlenmiştir.
Her çalışanın ait olduğu pozisyona göre bu
yetkinlik profilleri kendisine atanmaktadır.
Daha sonra kişinin ait olduğu pozisyondan
beklenen yetkinlikler ile sahip olduğu yetkinlikler arasındaki farkı gidermek için Yetkinlik
oluşturmaktadır.
Yetkinlik Kataloğunda, toplam
155 adet yetkinlik “Alan, Bilgi
ve Beceri” yetkinlikleri olarak
sınıflandırılmıştır.
Gelişim Planı hazırlanmaktadır. Bu plan kapsamında kişi için eğitimler planlanabileceği gibi,
projedeki görevlerini yürütürken gelişimi de
hedeflenmektedir.
İşgücü Planlama
MilSOFT’un en önemli kaynaklarının başında
gelen değerli işgücünü MilSOFT’un stratejileri
doğrultusunda belirlenmiş olan hedeflere
yönlendirmek, işgücü kaynaklarını doğru ve
verimli bir şekilde kullanabilmek amacıyla
işgücü planlama faaliyetleri gerçekleştirilmektedir.
MilSOFT’un beş yıllık stratejik iş planına uyumlu olarak beş yıllık işgücü planı üretilmekte ve
bu plan her yıl takip eden beş yıl için gözden
geçirilerek revize edilmektedir. Devam
etmekte olan, bakım aşamasında olan, AR-GE
ve potansiyel projelerin, genel mühendislik ve
araştırma faaliyetlerinin, destek bölümlerinin
ihtiyaç duyduğu bütün işgücü öngörüleri, ERP
uygulamasının sağlamış olduğu entegrasyon
imkanları kullanılarak ilgili birimlerden temin
edilmekte ve organizasyon seviyesinde işgücü
planı oluşturulmaktadır. Böylece stratejik
hedefleri gerçekleştirebilmek için ihtiyaç
duyulan yetkinlikler göz önünde bulundurularak organizasyon seviyesindeki toplam
işgücü ihtiyacı belirlenmektedir.
İşgücü planı oluşturulduktan sonra MilSOFT’un
mevcut çalışanlarının işgücü ihtiyacını ne kadar
karşılayabildiğine bakılmakta, eksik olan
yetkinlikler eğitim planlamalarıyla iyileştirilmektedir. Mevcut işgücünün eksik olması
ve/veya kritik yetkinliklerin gelişimi için yeterli
zamanın bulunmaması durumunda yeni
personel istihdamı planlanmaktadır.
25
Savunma Sanayiinde İK
İşe Alım ve Yerleştirme
İnsan Kaynaklarının temel çalışma alanlarından
birisi olan işe alım ve yerleştirme süreci şirketimizde iş gücü planlaması doğrultusunda
gerçekleştirilmektedir. Personel Talep Formlarının onaylanmasından sonra gerek uygun
mevcut personelin atanması, gerek dışarıdan
yeni işe alımlarla MilSOFT’un hedeflerine uygun olarak personel ihtiyacı karşılanmaktadır.
Açık pozisyonlarımız hem MilSOFT Internet
sayfasında, hem de Türkiye’nin önde gelen iş
bulma siteleri aracılığı ile duyurulmaktadır.
Internet kanalıyla toplanan başvurular, öncelikle özgeçmiş elemesinden geçirilmektedir.
Ardından uygun olabilecek adaylar, başvurulan
pozisyona göre, yeni mezun adaylar ve
deneyimli adaylar için farklı seviyelerde
hazırlanan sınavları almak üzere şirketimize
davet edilmektedir. Adayların sınav başarısı
değerlendirildikten sonra kişileri daha
yakından tanımak amacıyla İnsan Kaynakları
mülakatı; teknik bilgilerini daha detaylı ölçmek
için ise ilgili bölümlerden çalışanların katıldığı
teknik mülakat gerçekleştirilmektedir. İlk
değerlendirmeleri bu şekilde tamamlanan
adaylar arasından, aranan yetkinlik ve özellikler ile eşleştirilebilen adaylara, alanında
profesyonel hizmet veren bir şirket aracılığı ile
kişilik testi uygulanmakta ve adayların kişilik
özellikleri gerek MilSOFT çalışanları ile, gerek
pozisyonun gereklilikleri ile uyumu ve işe
yatkınlığı bakımından değerlendirilmektedir.
Bu aşamadan sonra hem adaylar hakkında
yapılan genel mülakat yorumları, hem de çeşitli
kriterler bazında hesaplanan değerlendirme
notları dikkate alınarak, nihai bir karara
varılmakta ve uygun bulunan adaylar
MilSOFT’a kazandırılmaktadır.
Tüm bu süreçler gerçekleşirken adaylara
bilgilendirme sağlamak ve geri dönüşleri
zamanında yapmak özellikle dikkat edilen bir
noktadır. Ayrıca, adaylarımızın başvuruları ile
ilgili gizlilik konusuna büyük önem verilmektedir.
İşe alım süreci ve işgücü planına uyumlu
atamaların gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği
konuları tanımlanmış olan metriklerle
periyodik olarak ölçülmekte, raporlanmakta ve
hedeflerden sapma olması durumunda gerekli
işlemler alınarak takip edilmektedir.
MilSOFT ile öğrencileri buluşturmak amacıyla
yaz aylarında halen eğitimlerine devam
etmekte olan mühendis adaylarımıza staj
imkanları sunularak kendilerini geliştirme,
eğitim sırasında öğrendikleri bilgileri pratiğe
dönüştürme ve iş hayatını tanıma fırsatı
sunulmaktadır. Her yıl Şubat ayında internet
sayfamız aracılığı ile duyurduğumuz staj
ilanımıza başvuruda bulunan adaylarımız, iş
başvurusunda bulunan adaylarımız gibi
öncelikle özgeçmiş elemesinden geçirilmekte,
daha sonra bir sınav değerlendirmesine tabi
tutulmaktadır. Ayrıca, lisans eğitimlerini son
sınıf olarak devam ettirmekte olan mühendis
adayları için sunduğumuz yarı zamanlı çalışma
imkanı sayesinde öğrenciler iş hayatlarına ilk
adımlarını MilSOFT’ta atma fırsatı bulabilmektedirler.
Tüm bu süreçler
gerçekleşirken
adaylara bilgilendirme
sağlamak ve geri dönüşleri
zamanında yapmak
özellikle dikkat edilen bir
noktadır.
Personel Gelişimi ve Eğitim
Ayrıca, adaylarımızın
MilSOFT’ta organizasyonel seviyede büyük
önem verilen sürekli gelişim prensibinin bir
sonucu olarak, çalışanların bireysel gelişimlerinin sürekli olması hedeflenmektedir.
Yetkinlik bazlı olarak belirlenen gelişim
ihtiyaçlarına göre çalışanların gelişimleri ve
eğitimleri planlanmakta ve gerçekleştirilmektedir.
başvuruları ile ilgili gizlilik
MilSOFT, eğitim faaliyetlerini CMMI’da yer alan
Organizasyonel Eğitim süreç alanına göre
yürütmektedir. Bu kapsamda beş yıllık Stratejik
Eğitim Planı, Yıllık Eğitim Planı ve Çeyrek Eğitim
Planları hazırlanmakta, eğitim faaliyetleri bu
planlar kapsamında ele alınmaktadır. Diğer
İnsan Kaynakları uygulamaları gibi eğitim
faaliyetleri de yetkinlik bazlı yürütülmektedir.
Beş yıllık Stratejik Eğitim Planında, MilSOFT’un
stratejik hedefleri ile bağlantılı olarak,
geliştirilmesi gereken alanlar belirlenmekte;
Yıllık Eğitim Planı’nda ise, hem dış kaynaklı,
hem de iç kaynaklı eğitimler planlanarak, dış
kaynaklı eğitimlerin hangi stratejik hedefle
ilişkili olduğu bağlantısı yapılmaktadır.
MilSOFT mevcut durumda çalışanlarına 46
adet eğitim ve 30 adet oryantasyonu dahili
olarak sunabilmektedir. Bu eğitimlerin hangi
yetkinlikleri geliştirdiği belirlenmiş, Eğitim
Kataloğunda her bir eğitim için yetkinlik listesi
tanımlanmıştır. Değişen ihtiyaçlara göre, bu
eğitimler yılda en az bir kez gözden geçirilerek,
stratejik hedefler ile ilgilisi kalmayanlar, Eğitim
Kataloğundan çıkarılıp; yeni ihtiyaçları karşılayacak eğitimler tanımlanmaktadır.
İşe yeni başlayan her çalışan için görev
yapacağı pozisyona göre alınması zorunlu olan
eğitimler ve oryantasyonlar tanımlanmıştır. İşe
yeni başlayan çalışanlar, işe başladığı ilk iki
hafta içinde, pozisyonuna göre en az 6
konusuna büyük önem
verilmektedir.
eğitim/oryantasyona katılmaktadır. İşe ilk
girişte verilen bu eğitim ve oryantasyonların
amacı, personelin MilSOFT’u daha yakından
tanımasını ve MilSOFT’un çalışma yöntemine
en kısa sürede adapte olmasını sağlamaktır.
Pozisyonlara zorunlu olarak tanımlanan
eğitimler dışında, projede doğan ihtiyaçlara
göre, kişilerin yetkinliklerinin geliştirilmesi
yönünde yöneticiler eğitim talebinde bulunabilmektedirler. Bu talepler, dahili eğitimlerin
yanı sıra dış kaynaklı eğitimler de olabilmektedir. 2010 yılı içerisinde MilSOFT çalışanlarına
31 adet dış kaynaklı eğitim verilmiştir.
Her eğitim sonucunda eğitimi alan çalışanlar
eğitimi ve eğitmeni değerlendirmekte, eğitimlerin içeriğinin ve eğitici personelin sürekli
gelişmesi ve iyileştirilmesi sağlanmaktadır.
Eğitimin hemen ardından yapılan değerlendirmelerin dışında, üç ayda bir, eğitim sonrası
değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu değerlendirmeler hem eğitimi alan kişiler hem de
onların yöneticileri tarafından yapılır. Bu
değerlendirmelerdeki amaç, eğitimlerle
kazandırılması hedeflenen yetkinliklerin
kişilerce kazanılıp kazanılmadığının ölçülmesidir. Eğitimlerin planlara uygun olarak
gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, eğitimden
beklenen kazanımın sağlanıp sağlanmadığına
yönelik ölçümler periyodik olarak yapılmakta,
raporlanmakta ve hedeflerden sapma olması
durumunda gerekli işlemler alınarak takip
edilmektedir.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
Performans Yönetimi
MilSOFT’ta performans yönetimi, iş kanunlarına uygun olarak idari kararlar, ödüllendirme
ve kişisel gelişim amaçlı olarak yürütülmektedir. Yılda bir kez uygulanmak üzere kurulan
sistem, karma bir şekilde hedef ve yetkinlik
bazlı olarak tasarlanmıştır. Çalışanlarımız hem
bir önceki dönemde kendilerine verilen
hedeflerin gerçekleşme oranı bazında, hem de
tanımlı olan bazı genel beceri ve kişilik
özellikleri kriterleri bazında yöneticileri
tarafından değerlendirilirler. Değerlendirme
sonuçları; işgücü planlama ve görev değişiklikleri gibi idari kararlarda, maaş zam oranları
ve hak edilen prim miktarları gibi ödüllendirme
sisteminde ve gerekli görülürse düşük
performans gösteren çalışanlarımız için
iyileştirme planlarının hazırlanmasında
kullanılmaktadır.
Hedef bazlı değerlendirmelerin etkin bir
şekilde yürütülmesi için hedeflerin belirlenmesi ve güncel tutulmasına önem verilmektedir. Bu sebeple, çalışanlarımız işe yeni
başladıklarında ya da proje/görev değişikliği
gerçekleştiğinde, iki hafta içerisinde hedeflerinin belirlenmesi veya güncellenmesi sağlanır.
Belirlenecek hedefler konusunda çalışanımızın
ve yöneticisinin hemfikir olması gerekmektedir.
İşe yeni başlayan her bir çalışanımızın ilk
değerlendirmesi işe başladığı tarihten itibaren
iki ay içinde gerçekleştirilmektedir. Bu
değerlendirmede, ağırlıklı olarak çalışanın
uyumu, bağlılığı ve genel performansı belirlenen kriterler bazında yöneticiler tarafından
değerlendirilir ve deneme süresini başarı ile
tamamlama durumu ve işe devam etmesinin
uygunluğu sorgulanmaktadır.
İlk değerlendirmesini olumlu bir şekilde
geçiren çalışanlarımızın bir sonraki değerlendirmeleri işe başlama tarihinden sonraki altı ay
içinde gerçekleştirilmektedir. MilSOFT ile yeni
tanışan çalışanlarımızın bir yılını doldurmalarını beklemeden yapılan bu ara değerlendirme, yılda bir yapılan normal değerlendirme ile
tamamen aynı uygulamalara sahiptir. Bu ara
değerlendirme sonucu yeni çalışanımıza
yöneticisi tarafından verilecek geri besleme,
çalışanımızın şirketimize adaptasyonunu
hızlandırması ve herhangi bir sorun oluşma
ihtimali varsa, erkenden tespit edilebilmesi
açısından önem arz etmektedir.
Tüm çalışanlarımız yılda bir kez rutin performans değerlendirmesine tabi tutulur ve
yöneticileri tarafından, hedeflerini gerçekleştirme oranı ve belirlenen bazı beceri kriterleri
bazında puanlanarak değerlendirilmektedir.
Değerlendirme süreci çalışanlarımızın doldurduğu form ile başlamakta, formda sağlanan
alanlar ile çalışanlarımızın geçmiş performans
dönemlerini kendi bakış açılarıyla değerlendirmeleri, başarıları ve hedefler konusunda
fikir beyan etmeleri amaçlanmaktadır. Ayrıca
formun İnsan Kaynakları tarafından en çok
önemsenen bölümü şirketimizin olumlu
yönleri ve gelişime açık yönlerinin yazıldığı
alanlardır. Bu alanlar tüm organizasyon
kapsamında yapılan iyileştirme faaliyetlerine
girdi teşkil etmektedir. Yöneticilerin değerlendirmeyi tamamlamalarının ardından, kişisel
performans notu hesaplanır ve yönetici ile
çalışan bir araya gelerek değerlendirme
sürecinin üzerinden sözlü olarak bir kez daha
geçilir. Performans görüşmesinde asıl
hedeflenen, kişiye iş hedefleri ve yetkinlik
gelişimleri gözetilerek olumlu ve olumsuz
yönleri konusunda geri besleme vermek
olduğu kadar, kendi doldurduğu formda
çalışanımızın ifade ettiği her türlü bildirimin ve
önerilerinin yöneticileri ile birlikte değerlendirilmesini sağlamaktır.
Belirli bir performans seviyesinin altında olan
çalışanlarımız için performans değerlendirme
sürecinin bir gereği olarak; ya da genel
performans notu düşük olmasa da bazı
kriterler bazında gelişime ihtiyaç duyduklarını
düşündüğümüz çalışanlarımız ile tercih
edildiğinde Performans İyileştirme Planları
Çalışanlarımız işe yeni
başladıklarında ya da
proje/görev değişikliği
gerçekleştiğinde, iki hafta
içerisinde hedeflerinin
belirlenmesi veya
güncellenmesi sağlanır.
Belirlenecek hedefler
konusunda çalışanımızın ve
yöneticisinin hemfikir olması
gerekmektedir.
hazırlanır. Bu planlarda amaçlanan, çalışanımızın iyileştirilmesini istediğimiz yönlerinin
tespit edilerek, iyileştirmelerin tamamlanması
için gereken süre ve hangi yollarla iyileştirilme
sağlanacağı konusunda karara varılmasıdır.
Ayrıca, bir tam yılın dolmasını beklemeden üç
ya da altı ay gibi ara dönemlerde yapılacak
değerlendirmeler ile çalışanımızın gelişim
sürecinin daha yakından takip edilmesi ve
gerekli görülürse önlemler alınması sağlanmış
olur.
Mevcut durumda idari kararlar, ödüllendirme
ve kişisel gelişim amaçlı olarak yürüttüğümüz
performans değerlendirme sistemimizin
çalışanlarımız tarafından daha çok benimsenmesi ve organizasyonel seviyede amaçlanan
sürekli gelişim hedefine daha çok hizmet
edebilmesi için 2011 yılından itibaren 360
derece performans değerlendirme sistemine
geçiş amaçlı süreç çalışmalarımız devam
etmektedir. Yeni uygulamamız ile çalışanlarımız yöneticilerini ve çalışma arkadaşlarını
değerlendirebileceklerdir. Bu değerlendirme
sonuçlarının daha etkin takım çalışmasına
imkan vermesi ve daha vasıflı yönetici
atamaları için İnsan Kaynakları bölümümüze
değerli katkılarının olacağı öngörülmektedir.
Çalışan Memnuniyeti
MilSOFT’ta çalışanlarımızın motivasyonunu
yükseltmek ve böylece üretkenliklerini
artırmak amacı ile yürütülen çalışan memnuniyeti faaliyetlerine de büyük önem verilmektedir. Her yıl tekrarladığımız Çalışan
Memnuniyeti Anketi uygulamamız bunlardan
bir tanesidir. Çalışanlarımızın görüş ve
düşüncelerini almak ve kurumumuzdan ne
ölçüde memnun olduklarını ölçmek amacı ile
gerçekleştirdiğimiz bu anketten gelen geribildirimler doğrultusunda, çalışma ortamımızda
hedeflerimizle uyumlu değişiklikleri ve
iyileştirmeleri hayata geçirmekteyiz.
Anket dışında, çalışanlarımız her zaman
iyileştirme önerilerini, dilek ve şikayetlerini
gerek sözel olarak, gerek tanımlanmış olan
formlarımız aracılığı ile iletme şansına sahiptirler. Yapılan analiz çalışmaları ile şikayet ve
problemler çözümlenmeye, olumlu bulunan
öneriler de uygulanmaya çalışılır. Ayrıca her
çalışan kendi performans değerlendirme
formunda gerek işleri, gerek kurum ile ilgili
olumlu bulduğu veya gelişime açık olduğunu
düşündüğü noktaları bildirerek her türlü
düşüncesini aktarır. Yine bu aktarımlar sonucu
ortaya çıkan işlem maddeleri de farklı bir
27
Savunma Sanayiinde İK
sistemle değerlendirilmeye alınır. Tüm bu
geribildirimler dikkate alınarak çalışanlarımızın
memnuniyetinin artırılmasının yanı sıra,
onların değerli fikirleri sayesinde şirketimiz de
gelişme imkanı bulmaktadır.
Her yıl gönüllülük esasına dayalı olarak
oluşturulan Sosyal Etkinlik Komitemiz de
çalışan memnuniyeti kapsamında çalışmalar
yaparak bu konuda büyük katkı sağlamaktadır.
Sosyal Komite faaliyetleri kapsamında gerçekleştirilen Happy Hour’larımızda çalışanlarımız
bir yandan canlı müzik ve kokteyl eşliğinde
deşarj olurken, bir yandan sürpriz etkinlik ve
hediyelerimiz ile farklı eğlenceleri tatmaktalar.
2010 yılında, Happy Hour etkinliklerimizden bir
tanesinde, kapılarımızı çalışanlarımızın ailelerine açarak onlara çalışma ortamımızı
tanıtma fırsatı bulduk. Ailelerimizin ve çalışanlarımızın daha da yakınlaşması, Türkiye’nin
kültürel zenginliklerinin bir bölümünü
çalışanlarımızın tanıyabilmesi amacı ile 2010
yılı Nisan ayında düzenlediğimiz Güneydoğu
Anadolu turunda ise çalışanlarımız iş temposuna bir mola verip, farklı anılar elde etme
imkanı bulmuşlardır. Bunların dışında, çalışan
memnuniyeti etkinliklerimiz kapsamında,
sektörün oldukça aşina olduğu bowling turnu-
valarında mutlaka yerimizi almakta, şirket
kapsamında da kendi bowling turnuvalarımızı
ve geleneksel tavla turnuvalarımızı düzenlemekteyiz. Spor faaliyetlerinde daha etkin
olma amacı ile kurulan MilSOFT Spor Kulübümüz sayesinde ise arkadaşlarımız futbol,
voleybol, masa tenisi gibi faaliyetleri gerçekleştirebilmektedirler.
Sporla beraber sanat alanında da etkin olmak
adına 2010 yılında gerçekleşen zeybek ve
fotoğrafçılık kurslarımızı da tamamlamış
bulunmaktayız. Her bayram gerçekleştirdiğimiz bayramlaşmalarımız, dağıtılan bayram
çikolataları, yılbaşı faaliyetlerimiz ve yılbaşı
hediyelerimiz, anneler günü ve babalar günü
kutlamalarımız, ara sıra gerçekleşen sürpriz
ikramlarımız, tiyatro sezonu boyunca aylık
olarak düzenlediğimiz tiyatro organizasyonlarımız ise Sosyal Etkinlik Komite’mizin
çalışanlarımız için gerçekleştirdiği diğer
faaliyetler arasında yer almaktadır.
Özel sağlık sigortası, yemek ve servis imkanları
da personelimize sağladığımız diğer yararları
oluşturmaktadır. Ayrıca, evlenen ve doğum
yapan personelimize de hediyeler sunulmaktadır.
Gelecek Dönem Hedefleri
Uluslararası standartlara uyumlu yenilikçi
teknolojiler kazandırmak amacıyla faaliyet
gösteren MilSOFT’un temel hedeflerinden biri
çalışanlarına daha fazla katma değer sağlamaktır. Üniversite eğitimi kalitesinin git gide
yükseldiği ülkemizde, üniversite ve endüstri
ilişkilerinin de iyileşmekte olduğu görülmektedir. Çalışanların gelişiminin üniversite yaşamından sonra endüstride görev yaparken de
hem teknik, hem de idari alanlarda devam
etmesi artık bir zorunluluk olarak görülmektedir. Bu amaçla, çalışanların şirket içi
gelişimlerinin yanı sıra lisansüstü eğitimleri
de desteklenmekte, yüksek lisans tezlerinin
şirketteki çalışmalar ile paralelliğinin sağlanmasına yönelik katkıda bulunulmaktadır.
Sürekli gelişim amacıyla hareket eden
MilSOFT’un gelecek dönem hedeflerinden biri
Liderlik Gelişim Programını hayata geçirmektir.
Liderlik Gelişim Programının amacı, kariyerini
yönetici olarak geliştirmek isteyen çalışanlarımıza bu fırsatı sunarak, kendilerini geliştirmelerine olanak sağlamaktır. Bu program
çerçevesinde yönetici kariyer patikasında ilerlemek isteyen çalışanlarımız liderlik/yöneticilik
yetkinlikleri bakımından değerlendirmeden
geçirilecek, bu değerlendirmeler sonucunda
geliştirmeleri gereken özellikler/yetkinlikler
için kendilerine özel gelişim planları hazırlanacaktır. Bu programla amacımız ekibiyle
etkin ilişkiler kurabilen, ekibini hedeflere
ulaştıran, başarılı liderler yetiştirmektir.
MilSOFT’un diğer bir önemli hedefi de
çalışanları için performansa dayalı sistematik
bir ödüllendirme sistemi kurmaktır. Bu sistem
ile her çalışan şirkete sağladığı katkı oranında
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
ödüllendirilecektir. Bu çalışma için şirket
hedefleri, bölüm/proje hedeflerine, bölüm/
proje hedefleri bireysel hedeflere indirgenmektedir. Hali hazırda Kurumsal Karne’de takip
edilen şirket hedefleri, bölüm/proje hedeflerine indirgenmiş olup diğer kriterler üzerinde
çalışmalar devam etmektedir. Çalışmalar
tamamlandığında, her çalışanın şirkete olan
katkısı sayısal olarak da ölçülebilecek ve
çalışanların katkılarının kendilerine geri dönüşü daha etkin gerçekleştirilebilecektir.
En büyük yatırımın insana yapılması gerektiği
inancı ile hareket ettiğimiz İnsan Kaynakları
Direktörlüğünde yürüttüğümüz tüm bu
faaliyetler çalışanlarımızı motive etmek,
geliştirmek, kişisel tatminlerini artırmak,
MilSOFT’un ve çalışanlarının sürekli iyileşmesine hizmet ederek, MilSOFT’un müşterilerine
en doğru, en etkin çözümleri sunmasına
yardımcı olmaktadır.
Meliha ÇALIŞIR
1980 yılında Bulgaristan’da doğmuştur. Lisans derecesini 2003 yılında Bilkent Üniversitesi
Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden alan Meliha Çalışır, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde
2008 yılında İşletme Yüksek Lisans eğitimini tamamlamıştır. 2003 yılında MilSOFT Yazılım
Teknolojileri A.Ş.’de yazılım mühendisi olarak çalışma hayatına başlamıştır. 2007 yılında kariyer
değişikliği yaparak İnsan Kaynaklarına geçiş yapmıştır. Halen MilSOFT Yazılım Teknolojileri
A.Ş.’de İnsan Kaynakları Yöneticisi olarak görev yapmaktadır.
Özlem KARAPINAR
1983 yılında Ürgüp’te doğmuştur. İlkokul, Ortaokul ve Lise öğrenimini Kayseri’de
tamamladıktan sonra, Lisans derecesini ODTÜ İşletme Bölümü’nde 2006 yılında edinmiştir.
2009 yılında, ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Endüstri ve Örgüt Psikolojisi Programı’nda
başladığı Yüksek Lisans eğitimine halen devam etmektedir. 2006 yılında Türkiye İş Bankası’nda
başladığı çalışma hayatını, 2008 yılından itibaren MilSOFT Yazılım Teknolojileri A.Ş.’nde İnsan
Kaynakları Uzmanı olarak sürdürmektedir.
Kübra YIKILMAZ
1987 yılında Almanya’da doğmuştur. İlköğretim ve lise öğrenimini İzmir’de tamamladıktan
sonra, ODTÜ Psikoloji bölümünden lisans derecesini almıştır. Endüstri ve Örgüt Psikolojisi
alanında uzmanlığını almak üzere 2009 yılında başladığı Yüksek Lisans eğitimine halen devam
etmektedir. Kariyer hayatına 2010 yılında MilSOFT Yazılım Teknolojileri A.Ş.’nde başlayan
Kübra Yıkılmaz İnsan Kaynakları Uzmanı olarak çalışmaktadır.
29
STM
İnsan Kaynakları
Uygulamaları
İnsan Kaynakları Yönetim Süreci
İnsan kaynakları yönetimi örgütte rekabetçi
üstünlükler sağlamak amacıyla gerekli insan
kaynağının sağlanması, istihdamı ve geliştirilmesi ile ilgili politika oluşturma, planlama,
örgütleme, yönlendirme ve denetleme
faaliyetlerini içeren bir disiplindir. İnsan
Kaynakları Yönetiminin başlıca fonksiyonları
ise; İş analizi, işe alım, eğitim ve gelişim,
kariyer planlama, performans yönetimi,
ücretlendirme, özlük işlemleri ve yasal süreçler
olarak sıralanabilir. İnsan Kaynakları Yönetimi
Süreç İlişkileri şu şekildedir;
Özellikle kurumsal yapılı organizasyonlarda
insan kaynakları birimlerinin varlık nedeni,
nitelikli aday havuzunun genişletilmesi ve
adaylar nezdinde kurumun marka bilinirliğini
arttırmak, pozisyona uygun adayların psikoteknik yaklaşımlarla kuruma katmak ve çeşitli
gelişim&motive araçlarını kullanarak çalışanların organizasyon ile uzun süreli bağını kurmak
ve devam ettirmektir. Bu yaklaşım, STM İnsan
Kaynaklarının yapılandırılmasında ve temel
sorumluluk alanlarının belirlenmesinde
referans noktası olarak kullanılmaktadır.
İş Analizi
Eğitim &
Gelişim
Performans
Yönetimi
Kariyer
Planlama
Ücret &
Yan Haklar
Özlük İşlemleri /
Yasal Süreçler
İşe Alım
Şekil 1: İnsan Kaynakları Yönetimi Temel Süreç İlişkileri
STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Tic.
A.Ş., Türk Silahlı Kuvvetleri ve Savunma Sanayii
Müsteşarlığı’na sistem mühendisliği, teknik
destek, proje yönetimi, teknoloji transferi ve
lojistik destek hizmetleri sağlamak amacı ile
1991 yılından bu yana faaliyet göstermekte
olan bir savunma sanayii kuruluşudur.
Şirketin kuruluş tarihinden 2006 yılına kadar
insan kaynakları süreçleri, Personel ve İdari
İşler Müdürlüğü altında yürütülmüş, 2006
yılında ise Kalite Yönetim Sistemi ve İnsan
Kaynakları Bölüm Müdürlüğü teşkil edilerek
insan kaynakları fonksiyonları bu bölüm altında
toplanmıştır.
ÇEK
SEÇ
GELİŞTİR
MOTİVE ET
ŞİRKETTE
TUT
Şekil 2: İnsan Kaynakları Sorumluluk Alanları
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
İnsan Kaynakları biriminin temel sorumluluk
alanları; İşe Alım, Eğitim ve Gelişim, Performans Yönetimi, Kariyer Yönetimi, Ücret ve
Yan Haklar, Tanıma/Ödüllendirme, Özlük
İşlemleri/Yasal Süreçler, İş Sağlığı ve Güvenliği,
Özel Sağlık Sigortası İşlemleri, Şahıs Güvenlik
Belgesi İşlemleri, Resmi Yazışmalar ve İşten
Ayrılma Süreci olarak sıralanabilir.
İnsan Kaynakları uzmanları, portföy yönetimi
esasına dayalı olarak görev yapmakta, bu
bağlamda her İK Uzmanı kendi portföyünde
bulunan bölümler için tüm İK süreçlerini
yürütmektedir. Kurumsal düzeyde yürütülen
Eğitim, İzinler, İş Sağlığı ve Güvenliği, Özel
Sağlık Sigortaları, Şahıs Güvenlik Belgeleri v.b.
süreçlerde ise belirli İK Uzmanları sorumluluk
almaktadır.
Kişi Yetenek Olgunluk Modeli (People
Capability Maturity Model)
“People Capability Maturity Model” (P-CMM),
insan kaynakları (İK) fonksiyonlarının birbirleri
ile olan mikro ve makro düzeydeki ilişkilerini
tanımlayan, kurumlardaki İK uygulamalarını
başlangıç düzeyinden alıp kurumsal seviyeye
çıkaran bir seviyede uluslararası bir modeldir.
P-CMM, uygulamaların nasıl yapılacağını değil,
uygulamalar neticesinde neyin amaçlandığına
odaklanan, dolayısı ile İK fonksiyonlarından
“ne” beklendiğinin altını çizip bu amaçlara
“nasıl” ulaşılacağını kurumlara bırakan, sektör
bağımsız bir modeldir.
Beş seviyeden oluşan modelin, ilk seviyesinde
İK uygulamalarında “karmaşık düzen”in hakim
olduğu yapı ele alınmaktadır. İkinci seviyede ise
bu düzensizliğin kırılarak “bölüm bazında
düzenli” İK uygulamalarının yapılandırılması ve
bölüm bazında işe alım, iletişim ve koordinasyon, iş ortamı, performans yönetimi, eğitim ve
gelişim ile ücretlendirme sistemlerinin
düzenlenmesi hedeflemektedir.
Üçüncü seviyede ise, ikinci seviyede düzenlenen uygulamaların “şirket geneline yayılmasına”, organizasyonel seviyede yetkinlik
analizi, yetkinlik gelişim planları, iş gücü
planlaması, kariyer planlama, çalışma grupları
oluşturma ve katılımcı kültürün geliştirilmesinin önemine vurgu yapılmaktadır.
Dördüncü ve beşinci seviyelerde, geliştirilen
ve artık organizasyonel seviyede düzene
kavuşmuş İK uygulamalarını geliştirmek üzere
ölçüm yöntemleri ve bu ölçümlerde süreç
performansının gözlemlenerek süreçlerin
sürekli iyileştirilmesi modellenmiştir.
STM İnsan Kaynakları, 2007 yılından itibaren
Seviye 2 ve Seviye 3 süreç alanlarını
uygulamaya almıştır. Bu kapsamda yeni
süreçler tanımlanırken, mevcut süreçler
gözden geçirilerek prosedürlerde gerekli
iyileştirmeler yapılmıştır.
İş Analizi
İçinde bulunulan sektörün ve kurumun gereksinimleri ile misyon ve vizyonuna uygun olarak
kurumun ve çalışanların yetkinliklerinin
tanımlandığı, görev ve sorumluluk alanlarının
belirlendiği ve pozisyon tanımlarının netleştirildiği süreçler bütünü olarak tanımlanabilir.
İş analizi sonucunda belirlenecek olan yetkinlik
tanımları tüm insan kaynakları süreçlerinin
temel veri kaynağını oluşturacağından, ilgili
tanımları sağlıklı şekilde yapabilmek İnsan Kaynakları fonksiyonunun başarısını arttırmada
önemli bir etken olarak karşımıza çıkacaktır.
Pozisyon gereksinimlerinin açıkça ortaya
konulduğu bir görev tanımı, işe alım sürecinde
personel seçim kriterlerini doğrudan etkileyerek, aday belirleme ve iş görüşmesi
süreçlerinde hangi yetkinliklerin sorgulanması
gerektiği konusunda İnsan Kaynakları Uzmanını yönlendirici olacaktır.
Ayrıca pozisyon tanımlarının ve yetkinlik
gereksinimlerinin açıklığı, işe alım sürecini
hızlandıracak, eğitim ve gelişim gereksinimlerini ortaya koyacak, kariyer planlama
sürecinde karar aşamalarını kolaylaştıracak,
yetkinliğe dayalı ücret sistemlerinin belirlenmesinde temel veri olacak ve performans
ölçüm kriterlerini belirleyecektir.
İşe Alım
Aday
İşe Alım
Aday
İşe Alım
Doğru Adayı
İşe Alma
Doğru Adayı
İşe Almama
Yanlış Adayı
İşe Alma
Yanlış Adayı
İşe Almama
Şekil 3: İşe Alım Tablosu
Doğru işe doğru personel seçimi olarak da
nitelendirilebilecek olan işe alım süreci İnsan
Kaynakları Yönetimi’nin uygulama alanındaki
ilk adımı olarak tanımlanabilir. Yetkinlik gereksinimlerinin ve eksiksiz pozisyon tanımlarının
önceden belirlenebildiği bir işe alım süreci
sağlıklı sonuç alabilmenin birinci basamağı
olarak karşımıza çıkacaktır.
Kurumların ergonomik işe alım yaklaşımından
uzaklaşıp psikoteknik bir işe alım süreci ile
personel teminine gittiğinde beklenen çıktı
“doğru adayı işe alma” ya da “yanlış adayı işe
almama” yönünde olacaktır. İşe alımda, maddi
ve manevi riskler göz önüne alındığında ise
“yanlış adayı işe alma” bir kurumun karşılaşabileceği en büyük riski oluşturmaktadır. Bu
riskin yanı sıra “doğru adayı işe almamak” ise
organizasyonların karşılaştığı fırsat maliyeti
olarak nitelendirilebilir.
Gazeteler veya internet üzerinden çıkılacak
ilanlar ile çeşitli veri tabanlarından ulaşılabilen
özgeçmişler arasından belirlenen adaylarla
kurulacak ilk iletişim, adayın kurum ile ilk
karşılaşması olacağından ilanın ve iletişim
sürecinin profesyonel iş yaşamına uygun olarak
koordine edilmesi adayı kuruma çekme
sürecinin başlangıcı olacaktır.
İş görüşmesi sürecine alınan adaylar kurumun
gereksinimleri ve yetkinlik beklentileri doğrultusunda çeşitli testlere tabii tutulabilir. İlgili
testler sonrasında gerçekleştirilecek olan ve
yine kurumun gereksinimleri ile yetkinlik beklentileri göz önünde bulundurularak çeşitli
mülakat teknikleri kullanılabilir. İşe alım süreci
sonucunda doğru işe doğru personeli alarak
süreç sonlandırılmalı ve sürece katlım sağlayan
tüm adaylara uygun bir bilgilendirme yapılmalıdır.
İşe alım süreçleri Kalite Yönetim Sistemi
içerisinde yer alan İşe Alım Prosedürü doğrultusunda yürütülmektedir. Bu bağlamda personel ihtiyacı oluşan bölümler bu ihtiyaçlarını
İnsan Kaynakları birimine “Personel Talep
Formu” aracılığı ile iletilmektedir. İlgili İnsan
Kaynakları Uzmanı talep formunda belirtilen
yetkinlikler doğrultusunda çeşitli kaynaklarda
ilana çıkarak gelen başvurular ve mevcut
veritabanları üzerindeki özgeçmişleri titizlik ile
inceler. Uygun olarak değerlendirilen özgeçmişlere sahip adaylar ilgili bölüm/proje
yöneticisi ile koordine edilerek iş görüşmesi
sürecine davet edilir. İş görüşmesi sürecine
alınan her adaya kişilik envanteri ve İngilizce
seviye tespit sınavı uygulanır.
Test süreçlerini başarı ile tamamlayan adaylar
panel mülakatlara davet edilerek mülakatlar
sırasında gerek insan kaynakları gerekse teknik
açıdan yeterlilik düzeyleri ölçülür. Olumlu
olarak değerlendirilen adaylarla, yönetim onay
sürecinden sonra ücret ve yan haklar görüşmesi gerçekleştirilir. Bu görüşme sonucunda, iş
teklifini kabul eden adayların gerekli işlemleri
en kısa süre içerisinde tamamlanarak işe alım
süreci tamamlanır.
31
Savunma Sanayiinde İK
Kariyer Planlama
Performans Yönetimi
Çalışanların güçlü ve gelişmesi gereken yönlerini ortaya koyarak başarılı olan çalışanları
ödüllendirmek, gelişim alanlarını tespit etmek
ve güçlü yanları verimli şekilde kullanmak
olarak tanımlanabilir. Unutulmamalıdır ki
çalışanların güçlü yönleri aynı zamanda
kurumun güçlü yönleri ve çalışanların gelişime
açık yönleri de kurumun gelişmesi gereken
yönleridir. Güçlü ve gelişmesi gereken yönlerinin bilincinde olmayan bir kurumun
başarıyı yakalayabilmesi temel yönetim mantığı dahilinde mümkün olarak değerlendirilemeyecektir.
Şirket vizyonundan bölümlere,
Performans yönetim sistemi, eğitim ve gelişim
alanlarını belirlemek, kariyer gelişim planlarını
oluşturmak ve ödüllendirme süreçlerini
doğrudan etkileyecek olan bir süreç olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle performans
yönetim sürecini sağlıklı bir şekilde uygulamak
kurumların sağlayacağı başarılarda önemli bir
rol oynayacaktır.
kişisel ve organizasyonel
Günümüzde performans yönetim sistemleri,
kurumun stratejik hedefleri doğrultusunda
yetkinlik ve/veya hedef bazlı sistemler olarak
kurgulanabilmektedir. Genel yaklaşım ise
yetkinliklerin ve hedeflerin kurumun gereksinim ve beklentileri doğrultusunda belirli
oranlarda performans sürecine girdi sağlaması
yönünde ortaya çıkmaktadır.
Yılda bir kez gerçekleştirilen Performans
Değerlendirmesi ile çalışanların sergiledikleri
başarım yetkinlik ve hedef bazlı olarak
ölçülmektedir. Bu kapsamda, şirketin pozisyonlar bazında temel aldığı yetkinliklerin 360
derece değerlendirilmesinin yapılması ve
çalışanlara atanan performans hedefleri ile
şirketimizin vizyonu doğrultusunda belirlenen
stratejik hedeflere ulaşılmasında en önemli
rolü üstlenen çalışanlarımızın performanslarının objektif bir biçimde değerlendirilmesi
sağlanmaktadır.
Şirket vizyonundan bölümlere, bölümlerden
de çalışanlara doğru kırılan hedefler, çalışanlara yıllık bazda atanmaktadır. Atanan hedefler
görev tanımından oldukça farklı içerikte olup,
temel amacı kişisel ve organizasyonel gelişimi
desteklemektir. Çalışanlarımıza atanacak
hedefler belirlenirken kişilerin kariyer beklentileri ve tercihleri de göz önünde bulundurulur
ve süreç tam bir etkileşim halinde tamamlanır.
Yıl içerisinde belirlenmiş dönemlerde gözden
geçirilen hedeflerin tamamlanma durumuna
göre yılın sonunda toplu bir not verilir ve bu not
belirli bir yüzde ile performans notuna etki
eder.
bölümlerden de çalışanlara
doğru kırılan hedefler,
çalışanlara yıllık bazda
atanmaktadır.
Atanan hedefler görev
tanımından oldukça farklı
içerikte olup, temel amacı
gelişimi desteklemektir.
Çalışanlarımızın yıl içerisinde sergiledikleri
performansın göstergeleri olan yetkinlikler ise
360 derece değerlendirme esasına uygun
olarak çalışanın kendisi, takım arkadaşı,
yönetici, iç/dış müşteri gibi rollerle değerlendirilmekte ve bu çoklu değerlendirme ile
ulaşılabilen en yüksek objektiflik seviyesi
yakalanmaktadır. Çalışanların teknik ve kişisel
gelişim alanları için öneriler de verebilen
değerlendiriciler, çalışanlarla en az altı ay
birlikte çalışmış, teknik ve teknik olmayan
yetkinliklerini yorumlayabilecek, çalışanların
şirkete katkısını ölçebilecek kurum içi/dışı
kişilerden oluşmaktadır. Sadece yetkinliklere
sayısal puan verme ile sınırlı olmayan sistemde,
değerlendiricilerden çalışanın güçlü ve
gelişmesi gereken yönler ile birlikte eğitim
önerilerini de bildirmeleri beklenmektedir.
Performans Yönetim Sistemimizin en önemli
kısmı ise her çalışan özelinde gerçekleştirilen
ve ilgili yönetici ile birebir yapılan geribildirim
görüşmeleridir. Bu görüşmede değerlendiricilerin performans görüşleri, yönetici tarafından konsolide edilmiş bir şekilde çalışanla
paylaşılmakta ve geçmiş performanslar
referans alınıp gelişim planları oluşturulmaktadır. Bu görüşmelerle çalışanın organizasyon
yapısındaki önemi ve operasyonel anlamda
bütünle ilişkisine de vurgu yapılmaktadır.
Performans Yönetim Sistemi’nin etkinliğini
arttırmak ve hızlı büyüyen kurumumuzda
organizasyonel seviyede oluşmuş kültürü
devam ettirebilmek adına STM İnsan Kaynakları, sürekli geliştirme ve uygulayıcılara
“Nitelikli Hedef Atama”, “Değerlendirici
Eğitimleri” ve “Verimli Geribildirim Eğitimi”
gibi başlıklar altında farkındalık eğitimleri
sağlamaktadır.
Çalışanların yetkinlikleri doğrultusunda yatay
pozisyon geçişleri ile dikey ilerlemelerin
belirlendiği, iş zenginleştirmesinin sağlandığı
ve kariyer gelişim planlarının hazırlandığı
süreçler bütünü olarak tanımlanabilir.
Genel olarak çalışanlar bilgi birikimleri ve
çalışma süreleri ile orantılı olarak pozisyon
ilerlemesi beklentisi içerisinde bulunabilmektedirler. Bu nedenle kariyer planlama süreci
çalışanları kurumda tutma stratejilerinden biri
olarak kabul edilmektedir.
STM Kariyer Planlama Sistemi, görev tanımlamaları ile farklılaşan pozisyonlarda, yüksek
performansın sürekliliğinin sağlanması ve
şirket süreçlerine katkısının geliştirilmesi için
gereksinimleri ve gelişim fırsatlarını ortaya
çıkarmaktadır. Kariyer Planlama Sistemi,
sadece dikey gelişim yönünde terfi kısıtlarını
belirlemek amacıyla değil, aynı zamanda da
yatay gelişim yönünde çalışanların uzmanlaşması ve bu uzmanlık seviyelerin belirlenmesi
aşamasında aktif bir rol oynamaktadır. Bu bakış
açısı ile çalışanların yetkinlik ve bilgi seviyeleri
yönetsel ve teknik anlamda geliştirilmektedir.
Dolayısı ile sadece kadroların gerektirdiği iş
tanımları değil, rollerden ve kişisel yetkinliklerden beslenen görev zenginleştirmeleri de
STM Kariyer Planlama Sistemi’nde yer
almaktadır. Bu sayede çalışanlarla daha uzun
vadeli iş ilişkileri geliştirilebilmektedir.
İş analizi ile pozisyonların kritiklik seviyesinin
belirlenme çalışması da yine aynı sistem üzerinden yapılmakta ve kritik olarak belirlenen
pozisyonların yedekleme çalışmaları da yatay
ve dikey gelişim planları göz önünde bulundurularak yapılmaktadır. Bu hali ile lider ve
yöneticilerini şirket içerisinden yetiştiren bir
noktada olan STM, operasyonel ve yönetsel
başarısının bu yaklaşımın bir sonucu olduğunu
değerlendirmektedir.
Ücret ve Yan Haklar
Ticari kurumlar çalıştırdıkları bütün çalışanlara
ücret ödemekle yükümlüdürler. Bu bağlamda
ücret ve yan haklar çalışanlar açısından iş
yaşamının temel amacı olarak nitelendirilebilir.
İktisat teorileri kapsamında, ücret emek
gücünün değeri (fiyatı) olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bu bağlamda tüm çalışanlar emek
güçleri karşısında, yetkinlikleri ve kuruma olan
katkıları ile doğru orantılı olan, adil bir ücret
sistemi beklentisi içerisindedir.
Ücret sistemleri kurumun beklentileri doğrultusunda çeşitli şekillerde kurgulanabilmek-
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
tedir. Genel olarak uygulanan ücret sistemleri
yetkinlik ve iş değerlemesi sonucunda
oluşturulmaktadır.
STM çalışanlarının, çalıştığı kadroya uygun bir
ücret alması için Kademe/Derece esaslı bir
ücret yönetim sistemi uygulanır. Kalite Yönetim
Sistemi içerisinde yer alan Kadro ve Görev
Tanımları Kılavuzunda belirtilen tüm kadroların
alabilecekleri minimum ve maksimum ücret
aralıkları tespit edilmiştir. Ücret belirlemesi
yapılırken;
? Şirket hedeflerini başarıyla gerçekleştirmek
üzere gerekli nitelikteki personelin, günün
ekonomik şartlarına uygun olarak istihdam
edilebilmesi,
? Hizmette sürekliliğin sağlanması,
? Çalışanların işyerine aidiyet duygusunu
pekiştirerek iş barışının ve adil bir ücret
yapısının tesis edilmesi ve eşit işlerin
benzer ücretlerle ücretlendirilmesinin
sağlaması
Çalışanların kariyer planlama ve performans
gelişim süreçlerine katkı sağlayan eğitim
sürecinde STM çalışanları şu kapsamda eğitim
veya aktivitelere katılım sağlamaktadırlar:
? Stratejik Plan Hedefleri
? Proje Gereksinimleri
? Performans Değerlendirme Süreci Çıktıları
? Bilgi ve becerileri geliştirici seminer,
konferans ve fuarlar
teknolojik gelişmelerin takibi
Kurulduğu günden bu yana deneyimli kadrosunu güncel bilgilerle zenginleştirmeyi ve
desteklemeyi hedefleyen STM 2010 yılında
kurulan ve tamamı gönüllü üyelerden oluşan
STM Akademisi ile eğitim faaliyetlerini daha da
profesyonelleştirmiştir.
2010 Yılı Eğitim Kaynağı Dağılımı
Şirket İçi %20
hedeflenmektedir.
‘‘Değişimi yakalamak için sürekli eğitim ve
gelişim şarttır’’ inanışı hemen tüm kurumların
kabullendiği bir algı olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde ülkelerin gelişmişlik düzeyleri sahip olduğu yeraltı ve yerüstü zenginliklerden ziyade, sahip olduğu eğitimli insan gücü
ile ölçülmektedir. Bu nedenle insan kaynakları
birimleri kurumdaki eğitim ve gelişim
süreçlerini beklentiler doğrultusunda sürekli
geliştirerek idame etmekle yükümlüdürler.
Kuruluş amacı Türk Silahlı Kuvvetleri ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı’na sistem mühendisliği, teknik destek, proje yönetimi, teknoloji
transferi, lojistik destek hizmetleri sağlamak
olan STM, bu amaç doğrultusunda kuruluşundan bu yana çalışanlarına güncel gereksinimler
doğrultusunda eğitim ve aktivitelere katılım
imkânı sağlamaktadır.
? Hava Aracı/Sistem Emniyeti Eğitimi
Sertifikasyon Süreç ve CS-25 Paket Eğitimi
? Uçuşa Elverişlilik Sertifikasyonu Eğitimi
Oryantasyon
Oryantasyon, bir işletmede yeni çalışmaya
başlayanlara veya işletme içinde görev konumları değişen personele uygulanan eğitimdir.
Yeni işin gereği olarak, yeni bilgilerin edinilmesi, düşünsel ve bedensel becerilerin kazandırılması maksadıyla uygulanan eğitsel programlardır.
Her geçen gün yeni bünyesine yeni çalışanlar
katarak büyüyen ve zenginleşen STM, yeni
personelinin şirket süreçlerine uyumunu
hızlandırmak için oryantasyon faaliyetlerini şu
başlıklar altında kurgulamıştır:
Eğitim ve Gelişim
İşe yeni başlayan çalışanlar için oryantasyon
eğitimi ile başlayan eğitim ve gelişim süreci,
kurumun misyonu ve vizyonu ile stratejik planı
göz önünde bulundurularak, pozisyon ve yetkinlik gereksinimleri doğrultusunda, çalışanın
kurumda kaldığı süre boyunca devam edecek
olan bir süreçtir. Bilgi yayılım/değişim hızının
ve teknolojik gelişimlerin her geçen gün arttığı
günümüzde, eğitim süreci geçmişte olduğu gibi
belirli bir yaşa kadar içinde bulunulan bir süreç
olmaktan çıkıp insanın yaşamı boyunca
içerisinde bulunmasının zorunlu olduğu bir
süreç haline gelmiştir.
2010 ve 2011 yılında çalışanlarımız tarafından
yerli ve yabancı savunma sanayii çalışanlarına
verilen eğitim başlıkları şöyle olmuştur:
? Uyum Doğrulama Mühendisleri için
? Faaliyet alanlarındaki yeniliklerin ve
Yurtdışı %28
tespit edilen çalışanlara, yapılan değerlendirme sonucunda her sene belli sayıda
çalışanımız Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinde “Executive MBA” programına katılma
fırsatı sunulmaktadır.
? İlk Gün Oryantasyonu
? Rehber Personel
? Genel Kapsamlı Oryantasyon Faaliyetleri
Yurtiçi %52
? İşe Uyum Değerlendirme Toplantısı
Şekil 4: Eğitim Kaynağı Dağılımı (2010)
Staj
STM Akademisi eğitimlerle çalışanlarımızın
gelişimine destek verirken, dış/iç müşterilere
verilen eğitimleri ve yürütülen staj sürecini
daha kurumsal bir seviyeye taşıma misyonunu
da üstlenmiştir.
STM’de eğitim ve aktiviteler şirket içi, yurtiçi ve
yurtdışı olmak üzere üç kaynaktan sağlanabilmektedir ve tüm eğitim süreci Eğitim Portalı
üzerinden elektronik olarak yürütülmektedir.
2010 yılı eğitim kaynak dağılımı sağ tarafta
özetlendiği şekilde olmuştur:
STM’nin profesyonel kadrosu bilgi birikimini
düzenli olarak yerli ve yabancı savunma sanayi
ve diğer sektör çalışanları ile paylaşmaktadır.
Çalışanlarımız bu kapsamda eğitimler düzenlemekte veya çeşitli platformlarda sunum
yapmaktadırlar.
STM çalışanlarından yapılan performans
değerlendirme süreci sonucunda ilgili değerlendirme döneminde üstün başarı gösterdiği
Staj, öğrencilerin eğitim-öğretim dönemlerinde edindikleri teorik bilgilerin veya laboratuar
ölçekli pratik uygulamaların, büyük ölçekli
endüstriyel üretimlerde nasıl yer aldığını
gördükleri, çalışmalara aktif olarak katılarak
bilgi ve becerilerini geliştirdikleri, mesleğe ilk
adım attıkları önemli bir süreçtir.
STM, 2009 yılından bu yana staj sürecini anlaşma yaptığı Türkiye’nin önde gelen üniversiteleri ile koordineli olarak yürütmektedir.
33
Savunma Sanayiinde İK
Tanıma ve Ödüllendirme Sistemi
Şirketin Stratejik Plan ve Taktik Planları doğrultusunda karlılığını artıracak ve hizmet/operasyon kalitesini olumlu yönde etkileyecek
tutum, davranış ve önerileri teşvik etmek üzere
tanımlanmıştır. Maddi ve maddi olmayan
çıktıları olan bu sistem, özellikle çalışanların
motive edilmesi ve şirket aidiyetinin sağlanması üzerine kurgulanmıştır.
Bu kapsamda STM’de,
STM’de staj süreci uzun vadeli personel istihdamını amaçlamaktadır. Staj sürecini şirketimizde tamamlayan üniversite öğrencileri,
mezun olacakları son dönemde yarı zamanlı
olarak istihdam edilmektedirler. Mezuniyetlerinin ardından açık olan pozisyonlarda
istihdam edilen yarı zamanlı personel sayısı her
geçen gün artmaktadır.
STM’de Sosyal Faaliyetler
Çalışanlarımızın kurumsal aidiyetini artırmak,
şirket süreçleri, vizyonu, hedefleri hakkında
bilgi sahibi olmalarını sağlamak ve iş dışı
ortamlarda bir araya gelerek sosyal ortamlarda
iletişim kurmalarını sağlamak ve takım olma
ruhunu pekiştirmek STM’nin şirket kültürünün
bir parçasıdır. Sosyal faaliyetlerimiz ise bu
kültürü pekiştirmek amacıyla oluşturduğumuz
çeşitli platformlardır. Bu platformlardan
bazıları şunlardır:
? Kurumsal Vizyon
? Geleneksel Bowling Turnuvası
? Pilates Eğitimi
? STM Aile Buluşması
? Mevsim Partileri
? Yıl içerisinde başarılı olan proje ve hizme-
tlere “Hizmette Başarı Ödülleri”,
? Şirket süreçlerine gelişim ve iyileştirme
yönünde katkı sağlayan önerilere “Süreç
İyileştirme Öneri Ödülleri”,
? Kurumun sahip olduğu bilgi ve birikimi
yenilikçi proje ve hizmetlerde kullanma
fırsatını yaratan önerilere “Ar-Ge Projesi
Ödülü”,
? Kurumda belirli hizmet yıllarını dolduran
çalışanlara “Kurumsal Aidiyet Ödülü”,
? Başarılı ve üstün performans sergileyen
çalışanlara “Performans İkramiyeleri”,
? İç ve dış müşteri memnuniyetini sağlayan
çalışanlara “Takdir/Teşekkür Yazıları”,
? İç eğitimlerden sonra “Başarı Sertifikaları”
ve “Eğitmen Sertifikaları”,
? Üstün performansı süreklilik gösteren ve
liderlik/yöneticilik vasfı fark edilir derecede
yüksek olan çalışanlara ise “Executive MBA
Programı Katılımı”
ödül ve tanıma araçları olarak tanımlanmıştır.
Özlük İşlemleri/ Yasal Süreçler
İşe alım süreci ile başlayan ve çalışanın işten
ayrılmasına kadar devam eden tüm yasal
süreçleri, bordro işlemlerini ve özlük dosyalarını içeren süreçler bütünü olarak tanımlanabilir.
4857 Sayılı İş Kanunu ve 5510 Sayılı Sosyal
Güvenlik Kanunu ile bağlı yönetmeliklerin ve
çalışma hayatını ilgilendiren diğer tüm
kuralların eksiksiz olarak uygulanması insan
kaynakları biriminin sorumluluğu altındadır.
İşe alım süreci ile başlayan ve çalışanın işten
ayrılmasına kadar devam eden tüm yasal
süreçleri, Yönetim Bilgi Sistemi ve SAP kayıtları
ile özlük dosyalarını içeren tüm işlemler İnsan
Kaynakları grubu sorumluluğu altında toplanmıştır.
İnsan Kaynakları grubu kurulduğu tarihten bu
yana tüm yasal işlemleri hukuka uygun olarak
başarılı bir şekilde yürütmektedir. STM,
yasalara uygun olarak yaptığı işlemlerden ve
istihdama sağladığı katkıdan dolayı Türkiye İş
Kurumu tarafından ’Teşekkür Belgeleri ile
ödüllendirilmiştir.
İş Sağlığı ve Güvenliği
STM’de İş Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu’nun
temel amacı;
? Çalışanların güvenliğini ve verimliliğini
sağlamak,
? İş yeri güvenliğinin devamlılığını temin
etmek,
? İşletmenin faaliyetleri sonucu iş sağlığı ve
güvenliği risklerine maruz kalabilecek
çalışan-lar ve ilgili diğer taraflar için, riskleri
yok etmek veya en aza indirmek için,
iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili gerekli önlemleri
almaktır.
İş Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu tarafından
yürütülen tüm işlemlerin operasyonel sorumluluğu İnsan Kaynakları birimi tarafından
sağlanmaktadır. Bu bağlamda ‘’Çalışma Ortamı
Risk Analizi’’ çalışması gerçekleştirilmiş, iş
güvenliğini tehdit edebilecek unsurlar ortadan
kaldırılmıştır. STM’de yeterli sayıda çalışana
yangın ve ilk yardım eğitimleri düzenlenmiş,
yangın güvenliği ile ilgili gerekli tüm tedbirler
alınmıştır. 2011 yılı için tüm çalışanlara iş sağlığı
ve güvenliği konusunda eğitimler verilmesi
planlanmış, ilgili eğitimlerin İnsan Kaynakları
birimi tarafından periyodik olarak tekrar
edilmesi kararlaştırılmıştır. Kalite Yönetim
Sistemi içerisinde yer alan İş Sağlığı ve
Güvenliği Prosedürü içerisinde tüm çalışanların bu kapsama giren görev ve sorumlulukları
tanımlanmıştır.
STM’de Yönetim Kurulu kararı doğrultusunda
çalışanlar ile eş ve çocuklarını kapsayan, çalışanlardan prim ödeme katılım payı alınmayan,
sağlık harcamalarında ise ayaktan tedavi
katılım payı alınan kurumsal bir özel sağlık
sigortası süreci uygulanmaktadır.
Temel amacı çalışanların sağlığını en etkin
şekilde koruyarak iş gücü kayıplarını minimum
seviyeye indirmek ve çalışan motivasyonunu
yükseltmek olarak nitelendirilebilecek olan
sürecin, çalışanların şirkete bağlılık düzeylerini
de doğrudan etkilediği gözlemlenmektedir.
STM İnsan Kaynakları’nın Gelecekle İlgili
Projeleri
Günümüz İnsan Kaynakları yaklaşımlarında
çalışanların iş sadakati, zaman bazlı iş gücü,
yetkinlik bazlı ücretlendirme, iletişim kanallarının arttırılması, çalışanların kişisel gelişimi ve
örgütsel gelişim konuları önem kazanmıştır.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
STM İnsan Kaynakları bugüne kadar insanı
odak noktası alarak süreçlerini tasarlamış ve
uygulamıştır.
dönemler için temel hedefi mevcut yetkinlik
sistemini iyileştirerek tüm süreçlerini yetkinlik
odaklı olarak güncellemektir.
Sadece ülkemizdeki değil, dünyadaki İnsan
Kaynakları trendlerini izleyerek çalışmalarını
yürüten STM İnsan Kaynakları’nın gelecek
Çalışma alanı danışmanlık, tedarik ve yazılım
geliştirme üzerine kurulu olan STM, en önemli
kaynağının çalışanları olduğunun farkındadır.
Bu nedenle diğer bir hedefimiz çalışanlarımızın
kişisel gelişimini desteklemek ve şirkette tutma
kapsamında tanıma ve ödüllendirme sistemini
daha etkin hale getirerek çalışan aidiyetini
arttırmaktır.
Referanslar
1. Curtis, B., Heffly, W.E., Miller, S.A., (2001). People Capability Maturity Model, Sürüm 2.0.
2. Fındıkçı, İ. (1996). Bilgi Toplumunda Yöneticilerde Kendini Geliştirme, İstanbul Kültür Koleji
Eğitim Vakfı yayınları.
Devrim Serkan GÜLTEKİN
2000 yılında Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun olmuş ve 20002006 yılları arasında TSK’da Subay olarak görev yapmıştır. 2006 yılından bu yana STM A.Ş.’de Kalite
Yönetim Sistemi ve İnsan Kaynakları Müdürlüğü’nde Kıdemli İnsan Kaynakları Uzmanı olarak görev
yapmakta olup, görev tanımına ek olarak; İş Sağlığı ve Güvenliği Komisyon üyeliği, Disiplin Kurulu
üyeliği ve İç Denetçi rollerini yürütmektedir. [email protected]
Selin TAMER
2005 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri
bölümünden mezun olduktan sonra 2008 yılında yine aynı üniversitede Sosyal Bilimler Enstitüsü
Finans Yüksek Lisans Programı’nı tamamlamış olup halen Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Endüstri ve Örgüt Psikolojisi Yüksek Lisans Programı’na devam etmektedir. 20072008 yılları arasında Şa-Ra Enerji A.Ş.’de İnsan Kaynakları Sorumlusu olarak çalışmıştır. 2008 yılından
itibaren STM Kalite Yönetim Sistemi ve İnsan Kaynakları Müdürlüğü’nde çalışmakta olup çok iyi
derecede İngilizce ve orta derecede Almanca bilmektedir. STM’de halen STM Akademisi
Koordinatörlüğü görevini yürütmektedir. [email protected]
Zeynep GÖNÜL
2007 yılında Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun olmuş ve halen Orta
Doğu Teknik Üniversitesi’nde Eğitimde İnsan Kaynaklarını Geliştirme programında yüksek lisans
yapmaktadır. 2007 yılından bu yana STM A.Ş.’de Kalite Yönetim Sistemi ve İnsan Kaynakları
Müdürlüğü’nde İnsan Kaynakları Uzmanı olarak görev yapmakta olup, görev tanımına ek olarak
People CMM projesinde İnsan Kaynakları temsilciliği rolünü yürütmektedir. Çok iyi derecede
İngilizce bilmektedir. [email protected]
35
TAI
TUSAŞ Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.
İnsan Kaynakları Uygulamaları
olup, iştirakleri ise aşağıda sunulmuştur.
? TUSAŞ Motor Sanayii (TEI) A.Ş. % 50.52
? Savunma Teknolojileri Mühendislik Ticaret
(STM) A.Ş. % 34
? Havaalanı İşletme ve Havacılık Endüstrileri
(HEAŞ) A.Ş. % 1.66
? Elektronik Sistemler Destek Sanayii ve
Ticaret (ESDAŞ)A.Ş. % 1
? Hava Elektronik Sanayii (HAVELSAN) A.Ş. %
0.5
? Airbus Military % 5.6
TUSAŞ - Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TAI)
A.Ş.nin
1. TAI Tarihçe ve İnsan Kaynakları
a. Tarihçe
VİZYONU
TUSAŞ - Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TAI)
Anonim Şirketi 15 Mayıs 1984 tarihinde F-16
uçaklarının Türkiye’de üretimi maksadıyla
ortak girişim şirketi olarak kurulmuş, yabancı
ortaklar olan “Lockheed Martin” ve “General
Electric” şirketleri hisselerinin (%49) Ocak
2005 tarihinde TUSAŞ tarafından satın
alınmasıyla tamamen milli bir şirket haline
dönüşmüş ve Nisan 2005 tarihinde TAI ve
TUSAŞ şirketlerinin birleşmesiyle bu günkü
mevcut yapısına kavuşmuştur.
“Özgün ürünlere sahip ve küresel rekabet
gücüne ulaşmış dünya markası havacılık şirketi
olmak”
TUSAŞ – Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TAI)
A.Ş.’nin hissedarları;
? Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı
(%54.49),
? Savunma Sanayii Müsteşarlığı (%45.45),
? Türk Hava Kurumu (%0.06),
MİSYONU
“Ülkemiz havacılık ve uzay sanayisinin gelişmesine öncülük yapmak”
şeklinde belirlenmiş ve uygulanmaktadır.
b. İnsan Kaynakları
Açık iletişim, takım çalışması, kişisel ve mesleki
gelişimi hedef alan uygulamalarla etkin, verimli
ve motivasyonu yüksek insan kaynağını bünyesinde bulundurma hedefi doğrultusunda
TAI’nin 2010 yılı sonu itibariyle personel
mevcudu 3541 olup, mevcut insan kaynağına
ilişkin bazı temel veriler aşağıda grafikler
halinde gösterilmiştir.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
Öğrenim Durumu
Toplam Mühendis ve Ar-Ge Mühendisi Kırılımı
14 (Doktora)
2000
1800
1600
1400
1600
368 (Y.Lisans)
1200
1400
1000
108
1200
1488 (Lisans)
1000
800
600
600
400
800
389
126
400
148
0
0
YÜKSEKOKUL
EML
LİSE
ÜNİVERSİTE
200
İLKÖĞRETİM
200
Yaş
2004
2005
2006
1038
1200
800
600
2009
2010
Metalurji ve Mlz.
Müh.: 71 %5
Kimya
Müh.: 36 %2
Mühendislerin Eğitim Seviyeleri
Diğer
Müh.: 41 %3
Endüstri
Müh.: 136
%9
1000
2008
Toplam Mühendis Sayısı: 1470 Toplam Ar-Ge Mühendisi Sayısı: 896 (719 ARGE Merkezi / 177 TEKNOKENT)
Bilgisayar
Müh.: 94 %6
960
2007
AR-GE Mühendisi
Toplam Mühendis
Mühendisliklerin Branşlara Dağılımı
1285
1400
2003
Yüksek Lisans: 333
%23
Doktora: 13
%1
Toplam: 1.470
Lisans: 1124
%76
258
400
200
0
- 29
30 - 39
40 - 49
50 -
Yaş Ortalaması : 36
Mühendis Yaş Ortalaması : 28
Medeni Durumu
Elektrik Elektronik Habr.
Müh.: 259 %18
Havacılık / Uçak / Uzay
Müh.: 274 %19
Makine
Müh.: 559 %38
2450
3000
1091
2000
İşe Alım Süreç Haritası
1000
0
Evli
1- İş İlanı
Bekar
6- Adayın Referanslarının ve
İş Tecrübelerinin Doğrulanması
7- Adaya İşin
Önerilmesi
Cinsiyet
3001
3000
2- Başvuruların
Değerlendirilmesi Ön Eleme
3000
5- İkinci Aşama
İş Görüşmesi
8- Yerleştirme
2000
540
1000
0
Kadın
3- Testler ve
İkinci Eleme
Erkek
4- Birinci Aşama
İş Görüşmesi
Yabancı Dil * (Yabancı dil gerektiren kadrolar)
777
800
Adayın sınav ve görüşmeler sonrası uygun
bulunması ve aday tarafından da iş önerisinin
kabul edilmesi halinde yerleştirmeye kadar
geçen süre azami iki haftadır.
700
600
500
400
300
300
159
138
200
100
31
ÇOK İYİ
İYİ
ORTA
AZ
0
Vizyon
? Rekabetçi, insan gücü ile tüm paydaşları
dengeli memnun edecek insan kaynakları
sistemine sahip olmak,
2. İnsan Kaynakları Vizyon, Misyon, Değer Ve
Hedefleri
? İnsanı var olan en değerli kaynağımız kabul
TUSAŞ - Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TAI) A.Ş.
İnsan Kaynakları Başkanlığının Vizyon, Misyon,
Değer ve Hedefleri, şirket vizyonu doğrultusunda belirlenmiş olup, aşağıda sunulmuştur.
ederek, bölümlerin, çalışanların ve çalışan
ailelerinin kısaca TAI ailesinin el üstünde
tutulduğu bir insan kaynakları yönetimi
sağlamaktır.
37
Savunma Sanayiinde İK
Misyon
“Açık iletişim, takım çalışması, kişisel ve mesleki gelişimi hedef alan uygulamalara sahip
olan çağdaş insan kaynakları yapılanmamızda
temel misyonumuz; şirketimiz ve çalışanlarımızın hedef ve beklentilerini, etkin, verimli ve
motivasyonu yüksek bir organizasyonla
gerçekleştirmektir.”
Değerlerimiz
Adil, dürüst, dengeli, güvenilir ve şeffaf
olmaktır.
Hedeflerimiz
Şirketimizin havacılık ve uzay alanında gerek
Türkiye’de gerekse dünyada söz sahibi ve
saygın bir şirket olmasına katkıda bulunacak
insan kaynağının TUSAŞ’a kazandırılması,
geliştirilmesi ve değerlerimize bağlı aidiyetin
sürdürülmesidir.
3. İnsan Kaynakları Uygulamaları ve
Karşılaşllan Sorunlar
a. İşe Alım
Şirketimiz tarafından yürütülmekte olan proje/
programların gerektirdiği nitelik ve nicelikteki
insan kaynağının bulunması ve şirketimize
kazandırılması maksadıyla şirketimiz web
sayfası ve diğer kaynaklar (işe alım şirketleri,
gazete ilanları vb. gibi) yoğunlukla kullanılmaktadır. Bir örnek olması açısından 2010 yılı içinde
şirketimiz web sayfasına 27.000 kişi başvuruda
bulunmuş, başvuranlardan 8.000’i nitelik ve
nicelik bakımından uygun bulunarak değerlendirilmiş, bunlardan 2987’si yabancı dil, teknik
sınav ve mülakat için davet edilmiş ve yapılan
değerlendirme sonrası 709’u uygun bulunarak
şirkette istihdamları kararlaştırılmıştır. (Ortalama olarak; günde 12 adayla görüşülmüş ve 3
adayın işe alımı gerçekleştirilmiştir.)
Temel misyonumuz;
şirketimiz ve çalışanlarımızın
hedef ve beklentilerini,
etkin, verimli ve motivasyonu
yüksek bir organizasyonla
gerçekleştirmektir.”
Şirketimize başvurular ilk bakışta miktar olarak
yeterli olarak görülse de, özellikle şirketimizin
faaliyet gösterdiği alanda deneyimli insan
kaynağının kısıtlı oluşu çözümlenmesi gereken
bir sorun sahası olarak öncelikle gündemimizde yer almaktadır.
Şirketimizin kuruluşunu takip eden yıllarda
yürütülen proje ve programlar gereği emek
yoğun olarak oluşan insan kaynağı, özellikle
2000’li yıllardan itibaren başta özgün projeler
olmak üzere mühendislik ağırlıklı projeler
kapsamında şekil değiştirerek bilgi ve
teknoloji yoğun bir insan kaynağının istihdam
edilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmış ve söz
konusu ihtiyacın karşılanabilmesi için insan
kaynağımızı teşkil eden üniversitelerle yakın
ilişkiler kurulmuştur.
Bu kapsamda üniversite öğrencilerine şirketimizde sağlanan, her yıl yaklaşık 600 civarında
üniversite öğrencisinin yararlandığı yaz stajı
dışında, ODTÜ, İTÜ ve TOBB Üniversitesi ile
İşbirliği (KO-OP) ve Ortak Eğitim Protokolleri
yapılarak söz konusu üniversitelerin çeşitli
mühendislik dallarında öğrenim gören
öğrencilerin yaz tatilleri ve/veya öğrenimleri
sırasında şirketimizde özel programlarda
akademik bilgilerini fiiliyata aktarmaları sağlanmakta, böylece hem öğrencilere iş yaşamı
gerçekleri gösterilmekte, hem de şirketimiz
ihtiyaçlarının karşılanmasında değerlendirilmek üzere etkin bir aday havuzu yaratılmaya
çalışılmaktadır.
Üniversite öğrencileri dışında çeşitli projelerde
üniversite öğretim üyeleri danışman olarak
kullanılarak mühendislerimizin gelişimleri ve
deneyim kazanmaları sağlanmakta, spesifik
alanlarda ise yurtdışında çeşitli şirketlerde
görev yapan veya bağımsız çalışan deneyimli
personel gerekli koordine ve sözleşmeler
yapılmak suretiyle belirli sürelerle şirketimizde
istihdam edilerek deneyimli personel sorununun asgariye çekilmesi yönünde gayret
gösterilmektedir.
Üniversite camiası ve üniversite öğrencilerine
yönelik yukarıda açıklanan girişimler yanında,
3308 sayılı Çıraklık yasası kapsamında Meslek
Lisesi son sınıf öğrencilerinin de şirketimizde
öğrenim yılı boyunca haftada 2 - 3 gün staj
yapmaları sağlanmaktadır. 3308 sayılı yasa
kapsamında Meslek Lisesi son sınıf öğrencilerine sağlanan staj olanağı dışında, havacılık
ve uzay teknolojilerinde kompozit malzemelerin kullanımının giderek arttığı dikkate alınarak kompozit malzeme teknolojileri alanındaki
gelişmelerin gençlerimize kazandırılmasını
teminen, Sosyal Sorumluluk projelerimiz
kapsamında, KAZAN Efes Anadolu Endüstri
Meslek Lisesi son sınıf öğrencilerine şirketimizde Kompozit Eğitimleri verilmek üzere
KAZAN Kaymakamlığı ile protokol imzalanmış
olup, bu kapsamda hem şirketimiz ihtiyaçlarına
uygun nitelik ve sayıdaki gencimizin Kompozit
Teknisyeni olarak istihdamı için olanak
yaratılmış, hem de şirketimizin konuşlanmış
olduğu bölgenin istihdamda ön alması yolunda
önemli bir adım atılmıştır.
b.İş Yerleştirme ve Eğitim
İşe alım sürecinde istihdam edilebilecekleri
alanlara ilişkin çeşitli sınav (yabancı dil /
teknik), mülakat ve psikolojik testleri başarı ile
tamamlayan adaylar onay sürecini takiben,
istihdam edilecekleri görevlere başlamadan
önce 2 – 6 ay arasında değişen, şirket kültürü,
şirket uygulamaları ve görev yapacakları
unvanlara uygun eğitimlerin yer aldığı oryantasyon eğitimlerine tabi tutulmakta olup, söz
konusu eğitimleri başarı ile tamamlamalarını
takiben görevlerine başlayabilmektedirler.
İnsan Kaynakları Başkanlığı bünyesinde bulunan Eğitim Bölümü şirketimiz çalışanlarının
ihtiyaç duyacağı tüm mesleki teknik eğitimleri
verebilecek kabiliyet ve kapasitede olup, spesifik alanlarda iç ve dış kaynaklar da kullanılmaktadır.
Kişisel gelişim ve yönetim eğitimleri ağırlıklı
olarak dış kaynak kullanılarak sağlanmakta
olup, söz konusu eğitimlerin şirket kaynaklarından sağlanması yönünde çalışmalar da
sürdürülmektedir.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
Eğitim Bölümümüz tarafından 2010 yılında
16.362’i şirket çalışanı, 1.704'ü ise diğer
kuruluş ve şirketlerin personeli olmak üzere
toplam 18.066 kişiye çeşitli teknik eğitimler
verilmiş, şirket dışı kaynaklardan ise ağırlıklı
olarak kişisel gelişim ve yönetim eğitimleri
olmak üzere, 1704 şirket çalışanı eğitim
almıştır. Çalışan başına düşen eğitim saati,
2010 yılı sonunda 39 saattir.
Yukarıda açıklanan eğitim rakamları ileri
teknoloji uygulamaları ve bilginin kullanıldığı
şirketimizde eğitimin ne denli önemli rolü ve
katkısının olduğunu açıkça göstermektedir.
c. Kariyer Planlaması / Yedekleme / Moral ve
Motivasyon:
Şirketimizin istihdam ettiği çalışanlar arasında
birlik ve beraberlik ruhunun yaratılması,
şirkete karşı olan aidiyet ile çalışanların etkinlik
ve verimliliğinin arttırılması etkin bir kariyer
planlama ve yedekleme sistemi ile moral/motivasyon alanında önemli adımlar atılmasını
gerektirmiştir.
TAI ailesine katılan her birey işe başladığı
andan itibaren Kariyer Planlamasının bir
parçası olarak sıralı yöneticilerinin ve insan
kaynaklarının gözetiminde gerekli eğitim ve
yönlendirmelere tabi tutulmakta, gelişimleri
yakından izlenmekte ve her yıl yetkinlikleri ve
kendilerine verilen dönemsel/yıllık hedefler
bazında performans değerlendirmesine tabi
tutularak gereken kriterleri karşılayanların
şirket Kariyer Planı doğrultusunda ilerlemesi
sağlanmaktadır. Performans değerlendirmelerinde emsallerine nazaran başarı gösteren
çalışanların görev unvanlarına uygun Kariyer
Planlamasına göre terfileri gerçekleştirilmekte
ve gelecekte şirket yönetici kadrolarına
getirilmeleri yönünde Yedekleme Planında
gerekli düzenlemeler yapılmaktadır.
İnsan Kaynaklarının önemli süreçlerinden birisi
olan çalışan memnuniyetinin artırılması, moral
ve motivasyonun en yüksek seviyede tutulması
için şirket yönetimimiz tarafından her türlü
önlem alınmış ve çalışanlarımız hizmetine
sunulmuş olup, bu alandaki uygulamalar özetle
aşağıda belirtilmiştir.
? Şirketimiz çalışanlarına; görevlendirildikleri
iş unvanına uygun olarak tespit edilen ve
piyasa koşulları, ekonomik durum ve
şirketin mali durumu dikkate alınarak her yıl
iyileştirilen ücret dışında çeşitli yan faydalar
(Özel Hayat Sigortası, Özel Sağlık Sigortası
vb. gibi) sağlanarak yaşam koşulları en üst
seviyede tutulmaya çalışılmaktadır.
? Şirkete ve işe yönelik katma değer yaratan
TAI ailesine katılan
her birey işe başladığı
andan itibaren
Kariyer Planlamasının
bir parçası olarak
sıralı yöneticilerinin
ve insan kaynaklarının
gözetiminde gerekli eğitim
ve yönlendirmelere
tabi tutulmaktadır.
çalışmalar yapan veya söz konusu çalışmalarda katkısı bulunan çalışanlar ödül yönetmeliği kapsamında takdir edilmekte ve
değerlendirilmektedir.
? Şirket Sosyal Konutları, Kreş ve Ana Okulu,
Spor Tesisleri, Sosyal Tesisler ve Sağlık Merkezi çalışanlarımıza en iyi hizmeti verecek
şekilde faaliyet göstermektedir.
geleneksel hale gelen şirket kuruluş
yıldönümlerinde tüm çalışanlarımız ve
ailelerinin katılımıyla şirket piknikleri düzenlenmekte, tiyatro ve konser gibi kültürel
etkinlikler ile düzenlenen gezilere topluca
katılınarak arkadaşlık ve dostluk bağları
güçlendirilmekte, tüm çalışanlarımızın
katılımıyla spor etkinlikleri düzenlenmekte,
bölüm etkinlikleri ve bölüm yemekleri yapılmakta, ekonomi, siyaset, eğitim, bürokrasi
ve spor alanlarından tanınmış simalar
konuşmacı olarak şirketimize davet edilerek
hem çalışanlarımızın ufuklarının açılması,
hem de şirketimizin tanıtılması yönünde
faaliyetler gerçekleştirilmektedir.
4. Sonuç
İnsan Kaynakları açısından değerlendirildiğinde, şirketimiz yürütülmekte olan proje/programları doğrultusunda yıllık olarak planlanan
işgücü planlarına göre, çok spesifik alanlarda
istihdamı öngörülen deneyimli personel kadroları dışında, çeşitli yollarla yapılan başvurularla
oluşan adaylar arasından ihtiyaç duyduğu
nitelik ve nicelikteki insan kaynağını istihdam
edebilmektedir. Deneyimli insan kaynağının
temini için Sanayi - Üniversite işbirliğinin daha
da arttırılarak özellikle üniversite müfredat
programlarının sanayinin ihtiyaçları doğrultusunda düzenlenmesi yönünde gerek devlet ve
üniversiteler gerekse sanayi kuruluşları
tarafından adımlar atılması büyük önem
taşımaktadır.
Şirkette; daha önce iş deneyimi bulunmayan
ve/veya mezuniyetlerini takiben askerlik
mükellefiyetini tamamlayarak işe başlatılan
Lise, Meslek Lisesi, Meslek Yüksek Okulu ve
Üniversite mezunlarının eğitim alt yapılarının
yapacakları görevlerine uygun hale getirilmesi
için asgari 2 - 6 aylık bir eğitim sürecinden
geçirilmeleri gerekmektedir. Diğer şirketler
için de geçerli olan bu durumun ülkemiz
genel eğitim politikaları kapsamında ele
alınması hayati önemi haizdir.
? Şirket çalışanlarının talep, öneri ve şikayet-
leri Yardım Masası, Öneri Kutusu, Çeşitli
Anketler ve birebir yapılan görüşmelerle
değerlendirilmekte ve en kısa sürede çözümler üretilerek, geri dönüş sağlanmaktadır.
? Şirket kültürünün oluşumunda ana katkı
maddelerinden birisini oluşturan Sosyal Yaşam etkinliklerine azami önem gösterilerek
tüm çalışanlarımızın sosyal faaliyetlere
katılımları teşvik edilmekte, bu kapsamda;
Adayın şirkette istihdam edildiği tarihten
itibaren yakından izlenmesi, şirket kültürüne
adaptasyonunun süratle sağlanması, iş ve
sosyal yaşam ile ilgili sorunlarında kendisine
yardımcı olunması ve destek sağlanması, moral
ve motivasyonunun en üst düzeyde tutulması
için çaba sarf edilmesi daima en ön planda
tutulması gereken işlevler olup, bunların
gerçekleştirilmesi halinde şirketine güven
duyan, işine ve görevine sadık, şirkete aidiyeti
yüksek çalışanlara sahip olunacağı bir gerçektir.
39
Savunma Sanayiinde İK
Yüksek öngörüye sahip bir plan dahilinde
istikrarlı ve kontrollü büyümesini devam
ettiren şirketimizin dünya markası havacılık
şirketi olma hedefini gerçekleştirmek ve dünya
havacılık devleri arasındaki haklı yerini almak
yönünde atılım ve girişimlerini 2011 ve takip
eden yıllarda da devam ettirmesi bir zorunluluk
olup, mevcut ve önümüzdeki yıllarda TAI
ailesine katılacak insan kaynağının alınacak
ilave önlemlerle daha da geliştirilerek geleceğe
ve şirketine güvenle bakan çalışanlar olarak
aynı azim ve kararlılıkla şirketimize katkılarını
sürdüreceklerine olan inancım tamdır.
Bora ÖSKİPER
Bora ÖSKİPER 1951 yılında İstanbul’da doğmuştur. İlk, orta ve lise eğitimini Türkiye’nin çeşitli
bölgelerinde tamamlamış, 1968 yılında Hava Harp Okulu’na girerek 1970 yılında Astteğmen rütbesi
ile Hava Kuvvetleri Komutanlığı saflarına katılmıştır.
1970 – 1999 yılları arası, 29 yıl üzerinde Hava Kuvvetleri’nde uçucu ve kurmay subay olarak çeşitli
yurtiçi ve yurtdışı görevlerde bulunan ve Şubat 1999’da Hava Kurmay Albay rütbesinde iken kendi
isteği ile emekliye ayrılan Bora ÖSKİPER 1 Temmuz 1999 – 01 Eylül 2007 tarihleri arasında TUSAŞ Türk Havacılık ve Uzay San. A.Ş (TAI) ‘de İnsan Kaynakları Müdürlüğü görevinde bulunmuş olup, 01
Eylül 2007 tarihinden itibaren İnsan Kaynakları Başkanlığı görevini sürdürmektedir.
Bora ÖSKİPER evli ve iki çocuk babası olup, ingilizce bilmektedir.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
Personel Yönetiminden
Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimine
Geçiş ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı
Uygulamaları
Bilgi ve yaratıcılığın ön plana çıktığı günümüzde
işletmeler ve kurumlar, değişim ve rekabet
sürecine ayak uydurabilmek ve bu değişimi
yakalayabilmek amacıyla yönetim anlayışlarını
ve stratejilerini sürekli güncellemek durumunda kalmaktadır. Rekabetçi avantaja sahip
olma, stratejik hedeflere ulaşabilme ve bunların sürdürülebilirliğini sağlamada insan
kaynağı en önemli rolü üstlenmektedir. Bu
kapsamda insan kaynakları uygulamalarının
kurumun tasarım ve stratejileriyle uyumlu ve
tutarlı olması kaçınılmazdır.
Bu makalede Personel Yönetiminden İnsan
Kaynakları Yönetimine geçiş ve bu geçişin
stratejik hedefler doğrultusunda gerçekleşmesi gereğinin üzerinde durulmuş olup,
Savunma Sanayii Müsteşarlığı İnsan Kaynakları
yapısı ve uygulamalarına değinilmiştir.
Personel Yönetiminden İnsan Kaynakları
Yönetimine Geçiş
Personel Yönetimi, kurumun gerektirdiği insan
kaynağının sağlanması ve bu kaynaktan en
etkin ve verimli bir biçimde yararlanmanın yol
ve yöntemlerini gösterir. Genel anlamda
Personel Yönetimi;
? Personelin işe alınması,
? Sınıflandırma,
? Aylık ve ücret sorunları,
? Sicil, yükselme ve yer değiştirme,
? Hak ve yükümlülükler,
? Eğitim,
? Beşeri ilişkiler,
? Disiplin,
? Emeklilik’tir.
Yukarıda belirtildiği gibi Personel Yönetimi, az
sayıda işlevi kapsamakta olup, kurumlarda
stratejik bir önemi bulunmamaktadır. Personel
Yönetimi, çalışanlar hakkında kayıt tutma
faaliyeti olarak görülüp personelin ücreti, yan
ödemeleri, sigorta kesenekleri, izinler, raporlu
olduğu gün sayısı, işe devamsızlık ve geç kalma
gibi konularda kayıt tutmadan öteye gitmemiştir. Bu sistemin yetersiz kalması ve kurumsal
yapının etkinleştirilebilmesi amacıyla geleneksel Personel Yönetimi yaklaşımı terk edilmiş,
arzulanan hedeflere ulaşabilmek için İnsan
Kaynakları yaklaşımı benimsenmiştir.
Günümüzde örgüt kültürü alanında meydana
gelen gelişmeler, tam rekabet ortamı, değişim,
yenilikçilik, teknolojik yenilikler, küreselleşme,
klasik anlamda personel yönetiminin yeni bir
anlayışla ele alınmasını; içeriğinin önemli
ölçüde değiştirilmesini ve bu yeniliklere uyum
sağlanmasını zorunlu kılmıştır. Bu kapsamda,
kurumun stratejik hedefleri doğrultusunda
çalışanlarına liderlik eden, verimliliklerini
artırıp onları geleceğe hazırlayan ve yetenek
havuzunu genişleten bir İnsan Kaynakları
Yönetimi önem kazanmıştır. İnsan Kaynakları
Yönetimi; daha nitelikli ve daha verimli bir
sonuç elde etmek için yönetenlerle yönetilenler arasında güvenli ve etkili bir uyum sağlamayı amaçlayan örgütün bir fonksiyonudur.
Personel Yönetimi
Kayıt tutucu ve
düzenleyici
uzmanlık yaklaşımı
İK Yönetimi
Çözüm ortağı
uzmanlık yaklaşımı
İş odaklı
İnsan odaklı
Statik yapı
Dinamik yapı
İnsan=maliyet
İnsan=değer
Kalıplar, normlar
Misyon ve değerler
İç planlama
Stratejik planlama
Müşteri = Yönetim
Müşteri=Yönetim ve çalışanlar
Tablo: Personel Yönetimi ve İK Yönetimi kıyaslaması
41
Savunma Sanayiinde İK
67
160
140
120
45
100
133
80
60
83
40
1
10
4
3
6
Eğitim Durumu
DOKTORA
0
YÜKSEK LİSANS
1
LİSANS
20
LİSE
2007-2011 Stratejik Planı kapsamında kurum
stratejik hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla
İnsan Kaynakları uygulamalarına önem
verilmesi gerektiği sonucuna varılmış ve
stratejik insan kaynakları yaklaşımını esas alan
uygulamalara geçilmesi hedef olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda nitelikli insan kaynağına
yatırım yapmak, en iyi adayları işe almak,
gelişimlerini sağlamak ve elde tutmak önemli
adımlar olarak belirlenmiş ve bir takım
uygulamalar başlatılmıştır.
Şekil 2: SSM Personelinin Eğitim Durumu (2011)
Yıllara Göre Personel Mevcudu (1986 - 2011)
400
350
68
73
Kadrolu
69
Kadrosuz
61
1. İnsan Kaynakları Yönetimi anlayışında,
çalışan bir birey olarak öne çıkmakta ve kişinin
performansı önem kazanmaktadır. Ancak
Stratejik İnsan Kaynakları Yönetim anlayışında
bireyin performansından ziyade örgüt performansı öne çıkmaktadır.
180
ÖNLİSANS
İnsan Kaynakları Yönetimi anlayışından
Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi anlayışına
geçişte vurgulanması gereken 2 temel unsur
bulunmaktadır:
Erkek
200
ORTAOKUL
Günümüzde İnsan Kaynakları birimi aynı
zamanda organizasyonun stratejik iş ortağı
olarak kabul edilmektedir. Stratejik İnsan
Kaynakları'nın temel amacı, kurumun hedeflerini gerçekleştirmesini sağlayacak insan
kaynağını, ihtiyaçlar doğrultusunda sistematik
olarak belirlemek ve organize etmektir. Başka
bir ifadeyle, Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi’nin temel odak noktalarından biri insan
kaynakları yönetiminin stratejik planlama ile
tamamen bütünleştirilmesidir.
Kadın
süreçlerinin tümünü kapsayan İnsan Kaynakları Yönetimi faaliyetlerini yürütme görevi
Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda Personel ve
Eğitim Daire Başkanlığı tarafından yerine
getirilmektedir. Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın insan kaynağının yapısı çeşitli istatistiki
bilgiler çerçevesinde aşağıda incelenmiştir.
Personel Sayısı
İnsan Kaynakları Yönetiminden Stratejik
İnsan Kaynakları Yönetimine Geçiş
Savunma Sanayii Müsteşarlığı Çalışan Yapısı
Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda insan
kaynağı uygulamalarının gerekliliği, özellikle
2007-2011 yıllarını kapsayan Stratejik Plan’da
belirtilmiş ve İnsan Kaynakları uygulamalarının
önemi vurgulanmıştır. Söz konusu planın
bütün kurum çalışanları tarafından hazırlanmış
olması ve üst yönetim tarafından onaylanmış
olması İnsan Kaynakları politikalarının önemsendiği ve özümsendiğinin açık bir kanıtıdır.
İnsan Kaynakları planlaması, seçme ve işe
alma, eğitim ve geliştirme, kariyer planlama,
performans yönetimi, başarı değerlendirme ve
ödüllendirme ve kurum kültürü oluşturma
83
85
83
87
85
295
292
285
2010
2011
161
2006
269
249
167
162
2004
2005
172
170
179
2002
180
2000
2001
2003
177
158
1998
1999
167
165
170
1995
1996
162
1994
1997
156
1993
123
108
92
78
1988
90
66
55
50
1987
5
100
2009
5
7
11
43
70
69
32
16
150
2008
2007
1992
1991
1990
Yıllar
1989
0
1986
Personel Sayısı
Bir diğer ifadeyle, İnsan Kaynakları Yönetimi’nde Performans Değerlendirme süreci
sadece kendi içinde değerlendirilirken bunun
Eğitim süreci ile bağlantısı incelenmemektedir.
Ancak Stratejik İnsan Kaynakları Yönetim
anlayışında sistem öne çıkmakta ve her bir
sürecin etkileşim halinde olduğu kabul görmektedir. Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi’nin kurumun stratejik hedefleriyle de
benzer şekilde etkileşim halinde olması
gerekmektedir.
35
200
14
49
90
250
87
27
300
2. Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi’nde
bireysel insan kaynakları yönetiminden ziyade
sistem ön plana çıkmaktadır.
Şekil 1: SSM Personelinin Yıllar İtibarı ile Dağılımı
2006 yılından itibaren kurumun çalışan sayısında ciddi artış yaşandığı, toplam personel
sayısının yaklaşık olarak 1/3 oranında arttığı
görülmektedir. Bu durum beraberinde daha
dinamik bir yapıyı getirmiştir. Müsteşarlığa
katılan yeni personel ile birlikte mevcut insan
kaynağının yaklaşık % 50’lik kısmını 24-35 yaş
aralığındaki personel oluşturmuştur. Bu yaş
grubu Y kuşağı olarak değerlendirilmekte olup,
bu grupta yer alan çalışanlar esnek çalışma
biçimine uygun, sorgulayıcı ve söz hakkına
sahip olma ihtiyacındadır. Bu kapsamda, hem
değişen çalışan yapısının beklentilerini karşılayabilecek hem de modern İK uygulamalarına
imkân verebilecek bir sistemin oluşturulabilmesi önem arz etmektedir.
Eğitim düzeyinin oldukça yüksek olduğu
Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda çalışan
personelin %34’ü yüksek lisans, %2’si ise
doktora mezunudur. Çalışanların %85’ini
uzmanlar oluşturmaktadır. Bu kapsamda,
Müsteşarlık personeli mesleki ve kişisel
eğitimlerle sürekli desteklenmekte, böylece
sahip oldukları bilgi birikimini kendi alanlarında daha iyi kullanabilmeleri sağlanmaktadır.
Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda İnsan
Kaynakları Uygulamaları
Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda İnsan
Kaynakları uygulamalarına geçiş 2007-2011
Stratejik Planı ile başlamış ve bu dönemde
önemli adımlar atılmıştır. Bu kapsamda 2007
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
yılında başlatılan iş analizi çalışması sonucunda görev tanımları belirlenmiş, eğitim
faaliyetlerinin yıllık planlarla takibine yine aynı
yıl içinde başlanmıştır.
2007-2011 Stratejik Planı’nın İnsan Kaynaklarına ilişkin stratejik amaç; “Yüksek nitelikli
personelin işe alınması, üretkenlik ortamının
gerektirdiği altyapı ve eğitimlerin sağlanması
ile yetişmiş personelin elde tutulması
amaçlarına yönelik olarak Stratejik İnsan
Kaynakları yaklaşımı uygulanacaktır.” şeklinde
belirlenmiş ve;
? Stratejik insan kaynakları yaklaşımını esas
alan uygulamaların hayata geçirilmesi,
? Müsteşarlık personelinin en az % 50’sine
konusuyla ilgili olarak her yıl ortalama 40
saat eğitim ve öğretim verilmesi
alt hedefler olarak seçilmiştir. Stratejik Plan'ın
revize edilmesi aşamasında %50 olarak belirtilmiş olan oran % 80’e çıkarılmıştır. Uygulamalarda standardizasyonu sağlayabilmek için
yönerge çalışmalarına önem verilmiş, yetkinliklerin belirlenmesi, seçme ve işe alma, eğitim
ve geliştirme ve performans değerlendirme
sistemi gibi insan kaynaklarının önemli
fonksiyonlarının temelleri atılmıştır. Mevcut
yapının daha iyi yorumlanabilmesini teminen
çalışan memnuniyeti anketi uygulanmış,
sonuçlar hazırlanan eylem planı ile uygulamaya aktarılmıştır. 2012-2016 Stratejik
Planı’nda ise insan kaynakları uygulamalarının
eksikliklerinin giderilip birbirine entegre
edilmesi ve bir sistem haline getirilmesi
hedeflenmektedir.
kolaylaştırmak ve eğitim faaliyetlerinin daha
sistemli yürütülmesini sağlamak amacıyla her
yıl eğitim planı hazırlanmaktadır. Eğitim
Planı’nın en etkin şekilde hazırlanması
amacıyla İnsan Kaynakları’na ait diğer
süreçlerin çıktıları da analiz edilmektedir.
Ayrıca eğitimler her bir birimle koordine
edilmekte ve eğitim değerlendirmeleri
alınarak sistemin sürekli geliştirilmesi
hedeflenmektedir.
Güçlü ve değişime yön veren insan kaynağına
sahip olunması amacıyla;
Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda seçme ve
yerleştirme sisteminin yetkinliklere dayalı bir
sistem haline getirilebilmesi için çalışmalar
yapılmaktadır. Bu kapsamda, kuruma başvuran
adayların yetkinlikleri mülakatlar esnasında
ölçülmekte, başvurduğu pozisyona ve kurum
kültürüne uygunluğu tespit edilmektedir.
Müsteşarlıkta İnsan Kaynakları uygulamalarının en önemlilerinden biri de Eğitim ve
Geliştirme’dir. Stratejik hedeflere ulaşabilmeyi
0
itibaren uygulanmakta olan 360 performans
değerlendirme sistemi yukarıda belirtilen
hususlar çerçevesinde sürekli olarak iyileştirilmektedir.
? Mesleki Gelişim Eğitimleri (Konferans,
seminer ve eğitimler),
? Kişisel Gelişim Eğitimleri,
Sonuç olarak, çağdaş yönetim sistemleri ile
birlikte; özlük işleri, ücret ve emeklilik gibi
fonksiyonlarla sınırlı olan Personel Yönetimi
? Uzman Yardımcısı ve Proje Mühendisi/Bilgi
yerini daha kapsamlı ve çağdaş insan
Yönetimi Uzmanı/KTS Uzmanı ve Sözleşmeli
Personel için 3 yıllık eğitim,
kaynakları yaklaşımlarına bırakmıştır. İnsan
? Uzman Eğitimleri, Orta Kademe Yönetici
Eğitimleri, Üst Yönetici Eğitimleri,
? Kurum İçi Bilgi Paylaşım Günleri,
? Yurtdışı Yüksek Lisans,
? NATO Koleji Eğitimleri
gerçekleştirilmektedir.
Müsteşarlıkta 2 yılını doldurmuş Uzman
Yardımcıları ve Proje Mühendislerine yönelik
olarak, sektörün yakından tanınması, iş
süreçleri ile ilgili farkındalığın artırılması
amacıyla Savunma Sanayii firmalarında altı
aylık staj programı uygulaması da başlatılmıştır.
faktörü günümüzde maliyet unsuru olarak
görülmekten ziyade kurumların en önemli
dinamiği haline gelmiş ve fark yaratan unsur
olarak kabul edilmiştir. Stratejik hedeflerle
yönetimin, olmazsa olmaz unsuru olan “insan
kaynakları” stratejik bir önem ifade etmektedir.
Bu kapsamda İnsan Kaynakları uygulamalarının
bir sistem dahilinde yürütülmesi gerekliliği
ortaya çıkmaktadır.
Müsteşarlığın 2007 yılı planlı döneminden
itibaren İnsan Kaynakları süreçlerinde önemli
gelişmeler kaydedilmiştir. Personel Yönetimi
anlayışından vazgeçilmiş ve modern yöntemler
Müsteşarlıkta uygulanmaya başlanmıştır.
Ancak tek tek uygulamalar yerine Müsteşarlığın hedeflerine uygun olarak Stratejik
Çağdaş yönetim sistemleri
Müsteşarlıkta İnsan Kaynakları Sistemi oluşturma çalışmalarında kurumsal yetkinliklerin
belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.
Yetkinliklerin belirlenmesi çalışmaları; temel
yetkinlikler, yönetsel yetkinlikler ve fonksiyonel yetkinlikler çerçevesinde yapılmakta
olup, kurum misyon, vizyon ve stratejileri göz
önünde bulundurularak belirlenmektedir.
Performans Değerlendirme sisteminin oluşturulması, değer yaratan çalışanlara sahip
olunabilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Performansın doğru ölçülememesi,
çalışanların ihtiyaç duyduğu gelişim alanlarının
belirlenmesi ve eğitim gibi hususlarda sıkıntılara sebep olacak ve uzun vadede çalışanın
motivasyonunda ve verimliliğinde azalmaya
yol açacaktır. Müsteşarlıkta 2008 yılından
ile birlikte; özlük işleri, ücret
İnsan Kaynaklarının bir sistem bütünlüğü
içerisinde kurgulanması ve uygulamaya
geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
ve emeklilik gibi fonksiyonlarla
Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Stratejik İnsan
sınırlı olan Personel Yönetimi
Kaynakları Sistemini, belirlenen misyon, vizyon
yerini daha kapsamlı ve
ve stratejik hedefler doğrultusunda, çalışan-
çağdaş insan kaynakları
larının kurumun en önemli değeri olduğu
yaklaşımıyla yürütmektedir. Stratejik İnsan
yaklaşımlarına bırakmıştır.
Kaynakları yönetiminde, sistemin tüm kurum
İnsan faktörü günümüzde
çalışanlarıyla oluşturulması ile yöneticilerin
maliyet unsuru olarak
verdiği destek, yapılan değişim çalışmaları
görülmekten ziyade
birlikte, kurulacak her sistemde olduğu gibi,
kurumların en önemli
Stratejik İnsan Kaynakları Yönetim Sisteminin
dinamiği haline gelmiş ve
bakımından oldukça önemlidir. Bununla
de tüm çalışanlar tarafından benimsenerek bir
kurum kültürü haline gelmesi ve tüm
fark yaratan unsur olarak
yöneticilerin kendi birimlerinin İK yöneticisi
kabul edilmiştir.
oldukları anlayışının yerleşmesi, sistemin
başarısı için büyük önem arz etmektedir.
43
Savunma Sanayiinde İK
KAYNAKÇA
1. AKI, Pelin., Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda İnsan Kaynakları Yönetimi, (Uzmanlık
Yeterlik Tezi), Ankara, 2007.
2. AYKAÇ, Burhan., İnsan Kaynakları Yönetimi ve İnsan Kaynaklarının Stratejik Planlaması,
Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 1999.
3. AYYILDIZ ÜNNÜ, Nazlı Ayşe, KEÇECİOĞLU, Tamer. İnsan Kaynakları Yönetiminden
“Stratejik” İnsan Kaynakları Yönetimine Dönüşüm, Ege Akademik Bakış, 2009.
4. MOHRMAN, S.A. ve Lawler, E.E., Strategic Human Resource Management. Oxford:
Blackwell, 1999.
5. PEKTAŞ, M. Serkan. Stratejik İnsan Kaynakları Planlaması ve Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası Uygulaması, (Uzmanlık Yeterlilik Tezi), Ankara, 2009.
6. TUTUM, Cahit., Personel Yönetimi, TODAİE Yayınları, Ankara, 1979
7. YÜKSEL, Öznur., İnsan Kaynakları Yönetimi, Gazi Kitabevi, Ankara, 1998.
Esra AYDEMİR ÇAVUŞ
1985 yılında Niğde'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Niğde'de tamamladı. 2003-2008 yılları
arasında Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi’ndeki eğitimini tamamlayarak mezun oldu.
Ekim 2008 tarihinde Savunma Sanayii Müsteşarlığı Kara Araçları Daire Başkanlığı’nda göreve
başladı. Ağustos 2010 tarihinden itibaren Personel ve Eğitim Daire Başkanlığı’nda uzman
yardımcısı olarak görevine devam etmektedir.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
Performans
Değerlendirme Sistemi
1. Performansa İlişkin Tanımlar
2.Performans Değerlendirmenin Önemi
Performans, bir işi yapan bir bireyin, bir grubun
ya da bir teşebbüsün o işle amaçlanan hedefe
yönelik olarak nereye varabildiği, başka bir
deyişle neyi sağlayabildiğinin nicel (miktar) ve
nitel (kalite) olarak anlatımıdır.
Performans ölçümü organizasyonun tamamını,
bir bütün olarak ilgilendiren bir işlemdir. Bu
anlamda, genel olarak performans değerlendirme sisteminin çalışanlara, yöneticilere ve
şirkete olan faydaları ayrı ayrı ele alınmalıdır.
Başka bir tanımla performans, görevin gereği
olarak önceden belirlenen standartlara uygun
davranışların gösterilmesi ve beklenen
amaçlara ulaşma derecesidir.
Örgüt Açısından
Performans Denetimi, performansın formel
biçimde ölçülmesi, değerlendirmeler yapılması ve performans konusunda gerekli
ayarlama ve düzenlemelerin yapılabilmesi için
geri besleme sağlanmasını içeren bir dizge
olup, aslında performans yönetim dizgesinin
bir alt dizgesidir.
Performans Yönetimi dar anlamda çalışanların
değerlendirilmesi, derecelendirilmesi, ücretlendirilmesi ve geliştirilmesi sürecinin alt
yapısını oluşturan bir insan kaynakları
fonksiyonu olarak görülebilir. Ancak, gerçekte,
Performans Yönetimi, “Hedeflerle Yönetim”
anlayışı ile özdeştir. Çalışanların işe odaklanması, yeteneklerinin geliştirilmesi ve adanmanın sağlanması için amaçların belirlenmesi
ve bunlara ne oranda ulaşıldığının ölçülmesidir.
Performans Yönetimi, gerçekleştirilmesi
gerekli örgütsel amaçlara ve bu bağlamda
personelin ortaya koyması gereken performansa ilişkin ortak bir anlayışın örgütte
yerleştirilmesi ve personelin bu amaçlara
ulaşmak için gösterilen ortak çabalara
çalışmalarıyla yapacağı katkının derecesini
arttırıcı biçimde yöneltilmesi, değerlendirilmesi, ücretlendirilmesi ya da ödüllendirilmesi/geliştirilmesi sürecidir.
? Kurumsal hedef ve amaçların çalışanlara
duyurulmasını sağlar.
? Şirketin organizasyonel verimliliğini arttırır.
? Şirket hedeflerine ulaşma derecesinin,
şirketin farklı birimleri (takımlar, departmanlar, vb.) bazında izlenebilmesini sağlar.
? Terfi, nakil, ücret artışı ve insan kaynakları
alanlarındaki diğer kararlar için bir alt yapı
oluşturur.
? Organizasyon genelinde eğitim ve gelişim
ihtiyaçlarının tespit edilmesini sağlar.
Çalışanlar Açısından
? Üstlerin, performansları hakkındaki düşün-
cesini bilmesini ve “fark edilme, tanınma”
ihtiyacının karşılanmasını sağlar.
45
Savunma Sanayiinde İK
? Performansları hakkında geri bildirim
almalarına ve üstleri ile iki yönlü iletişim
kurmalarına olanak tanır.
? Kendilerinden bekleneni bilmelerini sağla-
yarak, güçlerini doğru yöne kanalize etmelerine yardımcı olur.
? Kariyer gelişimlerine yardımcı olur.
Yöneticiler Açısından
? Astları ile ilişkilerini ve iletişimlerini
güçlendirir.
? Ödüllendirilecek ve teşvik edilecek yüksek
performanslı çalışanları tespit etmelerini
sağlar.
? Koçluk ve yönlendirme yapılacak düşük
performanslı çalışanları tespit etmelerini
sağlar.
? Yöneticilerin kendi performanslarını
değerlendirmelerine yardımcı olur.
3. Performans Değerlendirmenin Aşamaları
Çalışan kendisinden ne beklendiğini, bu
beklentiyi gerçekleştirip gerçekleştiremediğinin hangi yöntemle ve ne sıklıkta ölçüleceğini ve son olarak da neyi iyi, neyi kötü
yaptığının kendisine ne şekilde bildirileceğini
önceden öğrenmiş olmalıdır. Aksi bir uygulama, performans denetiminin temel amacı
olan performans maksimizasyonunu gerçekleştirmek yerine, çalışanı gafil avlayarak
performansını olumsuz etkilemekten başka bir
işe yaramayacaktır.
Şimdi başarılı bir performans değerlendirme
sürecinin aşamalarını inceleyelim.
Görev tanımları, potansiyel
adaylara başvurdukları
görevin tanıtılmasında;
işe yeni başlayanlardan ne
İş Analizi ve İş/Görev Tanımlarının Yapılması
İş analizi, bir iş hakkındaki güvenilir bilgileri
toplama işlemi olarak tanımlanır. Bu bilgiler işin
cinsini, harcanan zamanı, kullanılan iş araçlarını, malzemeleri, işin gerektirdiği yetenekleri,
tecrübeleri, yetki ve sorumlulukları ve işin
hangi koşullar altında yapıldığını kapsar. Her iş
bu standart özellikler yönünden analize tabi
tutulur.
Bir başka tanımlamaya göre iş analizi, işlerin
içeriklerinin çözümlenmesi yoluyla işin yapılmasını etkileyen tüm faktörlerin belirlenmesidir. İş analizinin yapılması ile bir işi
oluşturan görevlerin ve bu işi başarılı bir şekilde
yerine getirebilmek için bir çalışanın ihtiyaç
duyduğu becerilerin, yeteneklerin ve
sorumlulukların neler olduğu belirlenir. Daha
ayrıntılı bir tanımlama ile, iş analizi, her bir
özgün iş için; neyin yapılacağına (fiziksel ve
zihinsel çaba), nasıl yapılacağına (araçlar,
ekipman, yöntemler, kararlar, hesaplamalar,
v.b.) ve niçin yapılacağına (işin genel amacı ve
görevlerin niçin birbiriyle bağlantılı olduğu)
ilişkin bilgilerin sistematik olarak derlenmesidir.
Bir başka ifadeyle, iş sahibinin sorumluluğundaki işlerin neler olduğunu, bu işleri nasıl ve
hangi koşullar altında gerçekleştirdiğini ve
yapılış amacını ifade eden yazılı ifadeye görev
tanımı denmektedir. Büyük ölçüde kabul
görmüş görev tanımı kapsamında görev
ünvanı, gerçekleştirilen görevler, görevin ayırt
edici özellikleri, çevresel koşullar ve iş sahibinin
yetki ve sorumlulukları başlıkları yer almaktadır. Görev tanımları, potansiyel adaylara
başvurdukları görevin tanıtılmasında; işe yeni
başlayanlardan ne yapmalarının beklendiğinin
kendilerine aktarılmasında ve herhangi bir
pozisyonda çalışan kişinin görev tanımlarında
belirtilen sorumlulukları ne derece yerine
getirdiğinin değerlendirilmesinde kullanılmaktadır.
yapmalarının beklendiğinin
kendilerine aktarılmasında
ve herhangi bir pozisyonda
çalışan kişinin görev
tanımlarında belirtilen
sorumlulukları ne derece
yerine getirdiğinin
Performans Kriterlerinin (Standartlarının)
Belirlenmesi
Etkili bir performans değerlendirme için ilk
koşul, performans standartları üzerinde ortak
bir anlayış sağlamaktır. Performansı ölçmek ve
daha sonra uzun vadede iyileştirmek için,
becerilerin ve etkinliklerin ölçümünü sağlayacak olan performans standartlarının belirlenmesi üzerinde yoğunlaşılmalıdır.
Bireysel performans değerlendirmesinde
dikkat edilecek ilkeler şunlardır:
? Değerlendirme ölçütlerinin öncelikle basit
ve anlaşılır olması gerekir.
? Değerlendirme ölçütlerinin kuruluşun
değerlendirmeden beklediği amaçlara,
örneğin yükselme, ücretleme, yer
değiştirme gibi yönetsel kararlara veri
olacak uygunlukta hazırlanması gerekir.
? Değerlendirme ölçütleri, zamanla değişen
durumlara uyumlu olmalıdır.
? Değerlendirmenin öznel olmaması için,
değerlendirme ölçütlerinin olabildiğince
sayısal verilere dayandırılması gerekir.
? Değerlendirme ölçütleri, bireysel perfor-
mansı tam olarak belirleyebilmelidir.
? Değerlendirme ölçütlerine göre bir değer-
lendirme sonucu ortaya çıkan verilerin,
değerlendirilen performansı açıkça ve
doğrulukla ortaya koyması gerekir.
? Değerlendirme ölçütleri birden fazla amaca
hizmet etmemeli ve aynı anlama gelecek
ölçüt getirilmemelidir.
? Değerlendirme ölçütleri ölçülen perfor-
değerlendirilmesinde
kullanılmaktadır.
bilmelidir. Elde bulunan rakamsal gerçekler,
standartlara erişilip erişilemediği konusunda
hiçbir şüphe veya müphemiyet taşımamalıdır.
Standartlar, pozitif (olumlu) rakamlara dayalı
olarak belirlenebilir. Örneğin; kesilen faturaların sayısı, tamamlanan denetim işlemlerinin
sayısı, yapılan araştırma (anket) sayısı ya da
yapılan toplantı sayısı gibi. Standartlar, aynı
zamanda negatif (olumsuz) rakamlara dayalı
olarak da belirlenebilir. Örneğin; şikayet
sayısındaki azalma; gönderimin gecikmesinde,
devamsızlıkta, personel hareketliliğinde,
yapılan işin cirosunda, iptal edilen birimlerin
sayısında ve stok seviyesindeki azalmalar gibi.
Bazı durumlarda çok daha belirli özgül
değerleri tespit etmekte yarar vardır. Örneğin;
satış cirosu, üretim değerleri, katma değerler,
verim oranları, tasarruf gelirleri, vb. Zaman
sınırları da (bir iş için belirlenen son tarih de)
akılcı bir şekilde kullanılabilir. Örneğin; “Bütün
faturalar yeni dönemin beşinci gününe kadar
gönderilmek zorundadır”, “siparişler alınıp fişi
kesildikten sonra 48 saat içinde bildirilmek
zorundadır ”, “fiyat değişiklik kararının
alınmasından sonra, 10 gün içinde bütün
temsilcilerin elinde yeni fiyat listesi olmak
zorundadır” gibi.
Performans standartları objektif (nesnel)
olduğu kadar pratik de olmalıdır. Bir başka
ifade ile, kolayca algılanabilmeli ve tanımlana-
mansın dışına çıkılmadan belirlenmeli,
yönetsel açıdan denetim dışı olabilecek
konuların ölçümüne geçilmemelidir.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
belirlenmektedir. Başarının kesinlikle belirlenmiş zaman aralıklarıyla değerlendirilmesi,
oldukça yaygın bir uygulamadır. Örneğin,
başarı her yıl herkes için işe başlama tarihinin
yıldönümünü izleyen onbeş gün içinde değerlendirilmektedir; ya da bütün işgörenlerin
başarısı yılda bir kez ve önceden belirlenen bir
tarihte değerlendirilebilmektedir. Bu tür
uygulamalar, bütün bir dönem içinde kişinin
başarısında ortaya çıkabilecek değişmelerin ya
da ilginç olayların gereği gibi değerlendirilmesine olanak vermemektedir. Buna karşılık,
özellikle ikinci uygulama, işgörenlerin
birbirleriyle karşılaştırılmaları ve yöneticilerin
tüm değerlendirmeleri yılda bir kez ve belirli bir
süre içinde bitirmeleri bakımından yararlı
görünmektedir.
? Diğer taraftan, değerlendirme ölçütleri
sadece kurumsal faktörleri değil, bireysel
performansı etkileyen kurum dışı faktörleri
de içermelidir.
? Değerlendirme ölçütlerinin sadece bireysel
performansı ölçen ölçütler değil, ayrıca
takım performansını da ölçen ölçütler
olması gerekir.
? Bireysel performansın ölçülmesine yarayan
değerlendirme ölçütlerinin, büyük ölçüde
işe ilişkin ölçütler olmasına karşın, bireyin
işle ilgisi olmak üzere kişisel özelliklerini de
ortaya çıkarıcı olması beklenir.
? Bireysel performansı belirleyen bu kişisel
özelliklerin, bireyin işe ilişkin doğal yetenekleri, becerileri, deneyim ve üstün özellikleri
açısından düşünülmesi gerekir.
? Son olarak, bireysel performans değerlen-
dirmesinde belirlenecek ölçütlerin, yasalara
ve uluslararası sözleşme ilke ve hükümlerine uygun olması sağlanmalıdır.
Değerlendirme Sisteminin Seçimi
Performans standartlarının belirlenmesiyle
koordineli olarak yürütülmesi gereken bir
aşamadır. İş için önemli olduğu düşünülen
standartların ölçümüne en uygun yol bulunmalıdır. Değerlendirme sistemi seçilirken, değerleyicilerin kimler olacağına da karar verilir.
Değerlendirme sisteminin yapılan işe, değerlendirme sonuçlarının kullanılacağı alana ve
kurum kültürüne uygunluğuna dikkat edilmesi
gerekmektedir.
Değerlendirme Zamanının Belirlenmesi
Başarının hangi aralıklarla değerlendirileceği
konusunda farklı düşünce ve uygulamalarla
karşılaşılmaktadır. Değerlendirme zamanı,
çoğu kere, psikolojik düşünceler bir yana
itilerek, yalnızca yönetsel uygunluk açısından
Öte yandan, başarıyı kesin zaman aralıkları
yerine değişken aralıklarla değerlendirmenin
psikolojik nedenlerle çok daha uygun ve yararlı
olacağı savunulmuştur. Değişken aralıklarla
değerlendirme, işgörenlerin başarılarında
zaman zaman görülen iniş-çıkışların gereği gibi
değerlendirilmesine de olanak sağlamaktadır.
Değişken aralıklar farklı yöntemlerle saptanabilir. Her şeyden önce, değerlendirmenin belirli
bir projenin ya da görevin tamamlanma
zamanında yapılması kabul edilebilir. İkincisi,
verilmiş olan görevin uzun sürede gerçekleştirilmesi söz konusu ise, kısa aralıklarla çok
sayıda değerlendirme yapılması yoluna
gidilebilir. Üçüncüsü, değerlendirme zamanının seçilmesi değerlendirilenlerin isteğine
bırakılabilir. Son olarak, kimin ne zaman değerlendirileceği konusunda değerlendirmeyi
yapacak yöneticiler serbest bırakılabilirler.
Çalışanın iş yerindeki
performansı üzerinde geri
bildirim almaya, diğer bir
ifadeyle işini kurumun,
üstünün veya çalışma
arkadaşlarının gözünde nasıl
yaptığı ile ilgili bilgi almaya
ihtiyacı vardır. Bu geri bildirim,
hem kendisine bulunduğu
noktayı objektif olarak görme
imkânı tanıyacak, hem kurumu
tarafından dikkate alındığı ve
yaptıklarının bir değeri olduğu
gerçeğini gösterecek, hem de
kendini geliştirmesi için fırsat
yaratacaktır.
Geri Bildirim
Performans değerlendirme sisteminin en
önemli aşaması sayılabilir. Çalışanın iş yerindeki performansı üzerinde geri bildirim
almaya, diğer bir ifadeyle işini kurumun,
üstünün veya çalışma arkadaşlarının gözünde
nasıl yaptığı ile ilgili bilgi almaya ihtiyacı vardır.
Bu geri bildirim, hem kendisine bulunduğu
noktayı objektif olarak görme imkânı
tanıyacak, hem kurumu tarafından dikkate
alındığı ve yaptıklarının bir değeri olduğu
gerçeğini gösterecek, hem de kendini geliştirmesi için fırsat yaratacaktır. Bir kurumda
performans değerlendirmenin varlığı bile
çalışana, kurumunun onun bireysel gelişimi ve
performansı ile ilgilendiği bilgisini verecektir.
Her şeyden önce çalışan, bu süreç boyunca
üstü ile işiyle ilgili (iş yoğunluğu sebebiyle
genelde ihmal edilen) yapılandırılmış ve formel
bir etkileşim içine girecek, gelişimi için neler
yapılabileceğini düşünecek, kendisinin ve
kurumunun geleceğini değerlendirecektir.
Performans değerlendirmenin çalışanı motive
edebilmesi için sonuçlarının çalışan için bir
kazanç teşkil etmesi gerekir. Bu kazanç
kurumdan kuruma farklılık göstermekle
birlikte, genel uygulamada hem maddi hem de
manevi olabilmektedir. Prim, hediye, ödül, zam
gibi maddi kazançların yanında terfi, övgü veya
yetki artırımı da çalışanlar üzerinde motive
edici etkiye sahiptir. Bu etkileri bazı motivasyon
teorileri üzerinden izah etmek daha uygun
olacaktır. Vroom’un ‘Bekleyiş Teorisi’nde
belirttiği üzere kişinin kazanacağı ödülü
arzulama derecesi ile, belirli davranışlarının
belirli bir ödülle ödüllendirileceğine dair olan
inancının çarpımı kişinin motivasyon düzeyini
gösterir.
4. Performans Değerlendirmesinde
Karşılaşılan Sorunlar
Tek Ölçüt
Tipik olarak, bir elemanın yaptığı iş birkaç
görevden oluşur ve bunlar iş tanımlarında
sıralanır. Bu yüzden, yönetici bütün değerlendirmesini tek bir ölçüte dayandırırsa, ortaya
bir sorun çıkar. İşin başarıyla tamamlanması
için bütün görevlerin yerine getirilmesi
gerektiği halde, bu yönetici en göze çarpan
göreve ilişkin tek bir ölçütle yetinir. Performans
değerlendirmesi bu şekilde yapıldığı takdirde,
çalışanlar işlerinin tek önemli parçasının bu
görev olduğu şeklinde yanlış bir mesaj alır. İşle
ilgili öteki faktörler önemlerini yitirir. Sonuç
olarak da, tercih edilen ölçütle diğer faktör
arasındaki ilişki bulanıklaşır.
47
Savunma Sanayiinde İK
Müsamaha/Katılık
Müsamaha ya da “değerlendirme enflasyonu”,
bir yöneticinin, bir elemanın performansını
gerçekte olduğundan daha yüksek değerlendirmesidir. Yöneticiler bazen, işgörenleri
suçlamak için bir neden olmadığını düşünerek
onları belli ölçütlere göre olduklarından daha
yüksek değerlendirir. Ya da, işgöreni teşvik
edeceğini düşünerek, onların performansını
olmasını istedikleri düzeydeymiş gibi değerlendirirler. Müsamaha, iş performansının hoşa
gitmeyecek taraflarını tartışmanın da gerekli
olduğunu gözden saklar. Gerçekleri görmezlikten gelir ve gelişme için doğru geri beslemenin
önemini unutur.
Müsamahanın tersi katılıktır. Katılık, çalışanları
hak ettiklerinden daha düşük düzeyde değerlendirme eğilimidir. Performansı küçümser;
daha çok çalışanların hatalarına, zayıflıklarına
ve eksikliklerine dikkat eder. Değerlendirmenin
bu şekilde kullanılması üretkenliği azaltır.
Çalışanları küçük düşürür ve gelişme heveslerini kırar.
anlaşılan amaç ve hedefler bakımından
değerlendirmek için gerçekleştirilir. Ne var ki,
çoğunlukla kişilik, davranış ve başka kişisel
konular da işin içine karıştırılır. O zaman da
yönetici, subjektif değerlendirmeler yapar.
Kişisel kanıların işin içine sokulması, işteki
performansa dayalı objektif bir değerlendirme
yapma olanağını ortadan kaldırır. Dolayısıyla,
performans değerlendirmelerinde nesnel
faktörler, yani ölçülebilir ve işe ilişkin faktörler
üzerinde odaklanmak için azami dikkat
göstermek gerekir.
Ortalama Eğilimi
Performans değerlendirmelerinde en çok
karşılaşılan sorunlardan biri de, herkesi “vasat”
olarak değerlendirme eğilimidir. Böylece
gerçek bir değerlendirme yapılmamış olur. Hiç
kimse yüksek bir değerlendirme almadığı gibi,
düşük bir değerlendirme de almaz. Yönetici ya
da değerlendirici, çalışanlara yol gösterme ya
da önerilerde bulunma görevini yerine
getirmekten ve olumsuz bir değerlendirme
yapmaktan kaçınır. Bu tipte bir değerlendirmenin ne organizasyona, ne de çalışanlara
yararı vardır. İşgörenler performansları hakkında geçerli bilgi almadıkları için, gelişmelerine
temel olacak verilerden yoksun kalırlar.
Organizasyon da kimin terfi edeceğine, kimin
yerinin değiştirileceğine ve kimin eğitime
ihtiyacı olduğuna ilişkin göstergelerden yoksun
kalır.
Yakın Zaman Etkisi (Recency Effect)
Hale Etkisi/Boynuz Etkisi
Hale etkisi, bir yöneticinin bir elemanı, belli bir
iş alanındaki mükemmelliğine bakarak, diğer
alanlarda da olduğundan yüksek değerlendirmesidir.
Hale etkisi ters yönde de işleyebilir. Bir eleman
işin bütün yönlerinde başarılı olduğu halde bir
tek yönde pek başarılı değilse, bu başarılı
olmadığı yönün öne çıkarılması “boynuz etkisi”
diye bilinen durumu ortaya çıkarır. Bu durum, o
elemanın başarılı olduğu konularda olduğundan daha düşük değerlendirilmesine yol
açabilir.
Objektif Olmama
Objektifliği hiç elden bırakmama gereği,
performans değerlendirmelerinde karşılaşılan
en büyük güçlüklerden biridir. Performans
değerlendirmeleri, yapılan işi, üzerinde
değerlendirmeyi yapan amirinden olumlu not
almasını örnek olarak verebiliriz.
Yakın zaman etkisi, değerleyicinin, personelin
yalnızca son zamanlardaki iş başarısını dikkate
alması durumunda ortaya çıkar. Bu tür bir hata
nedeniyle önceleri iyi çalışmayan, başarısız
olan, ancak son dönemde çok iyi çalışan bir
personel çok başarılı; önceleri çok başarılı olan,
ancak son zamanda başarılı olamayan bir
personel de çok başarısız olarak değerlendirilir.
Bu hata, değerlendirmenin sürekliliği ilkesi ile
çelişmektedir. Yakın zaman etkisini gidermek
için, personelin başarısının tüm dönemler
dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir.
Benzetme Etkisi
Amirler bazen, değerlendirme yaptıkları
memurları kendilerine benzetme hatasına
düşerler. Memurun zorluklar, tehlikeler ve
karşılaştığı engellerle dolu yaşam öyküsü veya
benzer aile yapısı gibi özellikleriyle amirine
benzemesi, onun değerlendirmede daha
yüksek bir not almasına neden olabilir. Buna,
memurun amiri gibi aynı okuldan mezun
olması, aynı mesleki kariyerden geçmiş olması
ya da memurun, amirin bir zamanlar çalıştığı
aynı alt birimlerde çalışıyor olması nedeniyle,
İşler Arasındaki Bağımlılığın Dikkate
Alınmaması
İşbölümünün artmasıyla işler arasındaki bağımlılık da artmıştır. İşler arasındaki bağımlılık
dikkate alınmadığında, kendisinden önceki
personelin iyi çalışmaması durumunda
verimliliği düşen bir personel, başarısız olarak
değerlendirilebilir. Ya da olağanüstü başarılı bir
kişinin çıktılarını işleyen bir personel, başarılı
olsa da, kendisinden önceki olağanüstü başarılı
personel kadar başarılı olmayabilir ve bu da o
personelin başarısızmış gibi değerlendirilmesine yol açabilir. Bu durumun tersi de söz
konusu olabilir. Başarısız bir personelin çıktıları
üzerinde çalışan bir diğer personel, gerçekte
çok başarılı olmasa da, çok başarılı gibi
görülebilir.
Önyargılar
Performans değerlendirmelerinde saptayıp
düzeltmesi en güç sorunlardan biri de değerlendirmeye önyargıların karışmasıdır. Objektif
olmayı başaramama sorununda olduğu gibi,
değerlendiricinin önyargılara sahip olması
değerlendirmenin yönünü değiştirir ve karşılıklı görüşmelerde elde edilecek sonuçları
etkiler. Etkili bir değerlendirme yapılması,
önyargıların değerlendirme sürecinden temizlenmesini gerektirir. Kişisel duygular, düşünce
kalıpları ve başka her türlü önyargı, çalışanların
performansları değerlendirilirken bir tarafa
bırakılmalıdır. Önyargılar cinsiyete, yaşa ya da
ırka göre farklı değerlendirmeler yapılmasına,
insanların eğitimlerine ya da ekonomik
durumlara göre kategorize edilmesine, bir grup
insanın o grup içindeki birkaç kişinin davranışına göre yargılanmasına yol açar. Bireysel
önyargılarının farkına varabilmeleri için,
değerlendiricilerin bir eğitimden geçmesi
gerekebilir.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
KAYNAKÇA
1- AKAL, Zuhal: İşletmelerde Performans Ölçüm ve Denetimi Çok Yönlü Performans
Göstergeleri, MPM Yayınları, Ankara 1996
2- AKGÜNER, Tayfun: Kamu Personeli Yönetimi, Der Yayınları, İstanbul, 2001
3- BARUTÇUGİL, İsmet: Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi, Kariyer Yayıncılık, İstanbul, 2004
4- BAŞ, İ. Melih – ARTAR, Ayhan: İşletmelerde Verimlilik Denetimi (Ölçme ve Değerlendirme
Modelleri), MPM Yayınları, Ankara, 1990
5- BİLGİN, Kamil Ufuk: Kamu Performans Yönetimi (Memur Hak ve Yükümlülüklerinin
Performansa Etkisi), TODAİE Yayınları, Ankara, 2004
5- CAN, Halil – AKGÜN, Ahmet - KAVUNCUBAŞI, Şahin: Kamu ve Özel Kesimde Personel
Yönetimi, Siyasal Kitabevi, Ankara, 1995
6- CANMAN, Doğan: Personelin Değerlendirilmesinde Çağdaş Yaklaşımlar ve Türkiye’de
Kamu Personelinin Değerlendirilmesi, TODAİE Yayınları, Ankara, 1993
7- DİCLE, Ülkü: Yönetsel Başarının Değerlendirilmesi ve Türkiye Uygulaması, Orta Doğu
Teknik Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi Yayınları, Ankara, 1982
8- EREN, Erol: Yönetim Psikolojisi, Beta Yayınları, İstanbul, 1993
9- PALMER, Margaret J.: Değerlendirme Teknikleri, (Çev.: ŞAHİNER, Doğan), Rota Yayınları,
1993
10- YERLİKAYA, Ömer: “Kamu Personelinin Değerlendirilmesi”, Devlet Planlama Teşkilatı,
Uzmanlık Tezi, Ankara, 1997
11- BAYAR, Başak: “Performans Değerlendirme Sisteminin Kurulması”,
www.insankaynaklari.com/cn/ContentBody.asp?BodyID=21, 2002
12- BİLGİN, Kamil Ufuk: “Performans Yönetiminde İnsan Kaynağı Planlaması”, Amme İdaresi
Dergisi, 2004, 37/2
13- ÖZARPACI, Oğuzhan: “İş Analizi ve İş Tanımı”,
www.insankaynaklari.com/cn/ContentBody.asp?BodyID=47
14- SERTGÖZ, Selin: “Performans Değerlendirme Motivasyonu Nasıl Etkiler?”,
www.insankaynakları.com/CN/ContentBody.asp?BodyID=4589, 2005
Gözde CİVELEK
1978 yılında Ankara’da doğmuştur. 1995 yılında TED Ankara Koleji’nden, 1999 yılında
Hacettepe Üniversitesi, Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek Lisansını 2008
yılında İşletme Yönetimi alanında Ufuk Üniversitesi’nde tamamlamıştır. 1999 yılında Savunma
Sanayii Müsteşarlığı’nda göreve başlamış, “Performans Değerlendirme Teknikleri ve Bu
Tekniklerin 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Tabi Personele Uygulanabilirliği” konulu
Uzmanlık tezini müteakip Uzman kadrosuna atanmıştır. Halen Roket, Füze ve Mühimmat Daire
Başkanlığı’nda görev yapmakta olan Gözde CİVELEK, evli ve 1 çocuk annesidir. Gözde CİVELEK
İngilizce bilmektedir.
49
Gizli Sicil Sisteminin
Sessiz Sonu
Kamuoyunda “Torba Yasa” olarak bilinen ve 25
Şubat 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı “Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun” ile çalışma hayatından, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına, sosyal
güvenlik sisteminden kamu çalışanları ile ilgili
düzenlemelere kadar çok geniş bir yelpazede
muhtelif kanunlarda değişiklikler yapılmıştır.
Söz konusu Kanun ile devlet memurları ile ilgili
olarak da çok sayıda yeni düzenlemeler
getirilmiştir. 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’nda yapılan en önemli değişikliklerinden biri de devlet memurlarına ilişkin sicil
değerlendirmesinin yürürlükten kaldırılmış
olmasıdır.
Sicil Değerlendirmesi Sistemi
Devlet memurlarının performansları, 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanunu’nun “Hizmet Şartları
ve Şekilleri” başlıklı (IV) numaralı kısmının
“Siciller” başlıklı 6 ncı bölümünde bulunan 121
inci maddesine dayanılarak çıkartılan Devlet
Memurları Sicil Yönetmeliği’ne göre doldurulan gizli sicil raporları doldurulmaktaydı. Bu
değerlendirmeler memurların kademe ilerlemelerinde, emekliye ayrılmalarında ve görev
yerlerinin değiştirilmelerinde yasal dayanak
oluşturmaktaydı.
Kamu kurumları tarafından, Devlet Personel
Başkanlığı’nın görüşünü almak kaydı ile çıkartılacak yönetmeliklerle gizli sicil raporlarını
vermeye yetkili sicil amirleri belirlenir, amirler
ise memurların gizli sicil raporlarını her yıl en
geç 31 Aralık günü mesai saati bitimine kadar
doldurarak gizli sicil raporlarını saklamakla
görevli birime teslim ederlerdi.
Siciller not esasına göre değerlendirilirdi. Sicil
amirleri tarafından, sicil raporunun memurların mesleğindeki, yöneticilik ve yurtdışı
görevlerdeki başarılarının belirlenmesi amacı
ile belirlenen sorular 100 tam puan üzerinden
değerlendirilir, bu değerlendirme sonunda
verilen notların aritmetik ortalaması alınarak
memurların sicil notları bulunurdu.
Sicil notu ortalaması;
60 – 75 olanlar orta,
76 – 89 olanlar iyi,
90 – 100 olanlar çok iyi,
derecede başarılı olmuş ve “olumlu sicil” almış
olarak değerlendirilir, not ortalaması 59 ve
daha düşük olanlar ise başarısız olmuş ve
“olumsuz sicil” almış sayılırlardı. İki defa
olumsuz sicil alan memurlar başka bir sicil
amirinin emrine verilir, burada da olumsuz sicil
alanların memuriyetle ilişikleri kesilerek, 5434
sayılı Emekli Sandığı Kanunu hükümleri
uygulanırdı.
Sicil değerlendirme sistemi Devlet memurlarının başarı durumlarını, performanslarını
ölçmek için konulmuş bir sistemdir. Bu açıdan
bakıldığında kanunun önemi açıktır. Bu
değerlendirme sistemi ile çalışanla çalışmayanı
belirleyip, yönetim olarak personel politikalarında buna uygun ve adil kararlar alınmasını
sağlayacak bir sistem kurulması hedeflenmiştir. Bununla beraber, değerlendirme
sonuçlarının çalışanlar açısından güvenirliliği,
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
tarafsızlığı ve sonuçları itibari ile inandırıcılığının sorgulanmaya başlanması daha kötü
sonuçlara yol açabilir.
Bu bağlamda;
? Devlet memurları için yıllardır sicil amirleri
tarafından gayretle doldurulan sicil raporları onların başarı veya başarısızlığının
tespitinde bir değerlendirme ölçütü
olabilmiş midir?
formalite haline gelmiş olan sicil sistemi, 6111
sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması
ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile kaldırılmıştır.
? Değerlendirme sisteminin çıktıları memur-
Bu Kanunla Devlet Memurları Kanunu'nun
6. bölümünün “Siciller” başlığı “Özlük Dosyası”
olarak değiştirilmiş ve Devlet Memurları
Kanunu’nun 109. maddesinde yapılan
değişiklikle Devlet memurlarının,
ların yetiştirilmesine (eğitim vb.) ilişkin
uygulamalarda kullanılabilmiş midir?
? T.C. kimlik numarası esas alınarak kurumla-
? Amirler değerlendirme yaparken yeterli
rınca tutulacak personel bilgi sistemine
kaydedilip özlük dosyası tutulacağı.
bilgi ve veri sahibi olabiliyorlar mı?
? Değerlendirme sonuçları personel ile ilgili
uygulamalara ne kadar yansıtılıyor? Örneğin memurun terfi ve yükselmelerinde
kullanılıyor mu?
? Verilen notlar nasıl veriliyor, örneğin sicil
amirlerinin 73, 88, 99 vb. gibi milimetrik
notlar vermesi sonucunda bu değerlendirmelere nasıl ulaşıldığı hep bir şüphe
konusu olmuştur. Örneğin “Görevine
bağlılığı, iş heyecanı, teşebbüs fikri?” için 89
veren bir amir neden 90 vermemiştir?
? Sicil raporlarını doldurmak sicil amirleri
tarafından gerçekten memurları değerlendirmenin bir aracı olarak mı görülmektedir
yoksa yıl sonlarında yerine getirilmesi
gereken bürokratik bir formalite olarak mı
düşünülmektedir?
Malesef bu ve benzeri birçok soru sorulabilir ve
bu soruların cevabı genel itibariyle olumsuzdur. Bundan dolayı da söz konusu etkenler
genel olarak memurun motivasyon ve
performansını düşürücü bir rol oynamıştır.
Diğer taraftan son yıllarda Bilgi Edinme Hakkı
Kanunu çerçevesinde, Devlet memurlarının
gizli sicil raporlarını öğrenmesinin önü açılmış
ve sicil raporlarının gizliliği fiilen ortadan
kalkmıştır. Bunun neticesinde, sicil notlarını
öğrenen ve notundan memnun olmayan
memurlar tarafından idareler aleyhine açılan
davalarda önemli ölçüde artış olmuş, bu
davalarda çoğu kez idare tarafından verilen sicil
notları mahkemelerce iptal edilmiştir. Bu
durumun bir yansıması olarak da idare içinde
sicil amirleri ve çalışanlar arasında önemli
huzursuzluklar ortaya çıkmıştır.
Açıklanan nedenlerden dolayı hem kurumlar
hem de memurlar açısından değerlendirme
fonksiyonunu kaybetmiş ve bürokratik bir
? Özlük dosyasına, memurun mesleki
bilgileri, mal bildirimleri; varsa inceleme,
soruşturma, denetim raporları, disiplin
cezaları ile ödül ve başarı belgesi verilmesine ilişkin bilgi ve belgelerin konulacağı.
? Başarı, yeterlik ve ehliyetlerinin tespitinde,
kademe ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde, emekliye ayrılmalarında veya
hizmetle ilişkilerinin kesilmesinde, hizmet
gerekleri yanında özlük dosyalarının göz
önünde bulundurulacağı belirtilerek, sicil
sistemi uygulamasına son verilmiş ve
bunun yerine memur bilgi ve özlük dosyası
sistemi gelmiştir.
Daha önce Devlet memurlarına, bulunduğu
kademede en az bir yıl çalışmış olması, o yıl
içinde olumlu sicil almış olması ve bulunduğu
derecede ilerleyebileceği bir kademenin
bulunması durumunda bir kademe ilerlemesi
uygulanmaktaydı. Yine 6 yıllık sicil notu
ortalaması 90 ve daha yukarı olan memurlara
da bir kademe ilerleme hakkı tanınmaktaydı.
Sicil sisteminin kaldırılması ile Devlet
Memurları Kanunu’nun 64 üncü maddesinde
yapılan düzenleme ile Devlet memurlarının
kademe ilerlemesi yapılabilmesi için,
? Bulunduğu kademede en az bir yıl çalışmış
olması ve bulunduğu derecede ilerleyebileceği bir kademenin bulunması yeterli
sayılmış, bu şartları taşıyanların başka
işleme gerek kalmaksızın bir ileri kademe
ilerlemiş sayılmaları hüküm altına alınmıştır.
? Diğer taraftan yine son sekiz yıl içinde her-
hangi bir disiplin cezası almayan memurlara
da, aylık derecelerinin yükseltilmesinde
dikkate alınmak üzere bir kademe ilerlemesi uygulanacağı öngörülmüştür.
Sonuç olarak 6111 sayılı
yasa ile, verimli işlemeyen
bir sistem kaldırılmış ve
Devlet Memurları Kanunu’nda
kademe ilerlemesi için
sicil yerine disiplin cezası
almamış olma şartı esas
alınarak disiplin amirlerinin
yetkileri ve sorumlulukları
daha da artırılmıştır.
Yasada yayımı tarihine (25.02.2011) kadar olan
süreçte doldurulan sicil notları için de geçiş
hükümleri getirilmiştir. Bu çerçevede, Geçici
Madde 36’da, bu maddenin yayımı tarihinden
önceki doldurulmuş sicil raporlarından, son altı
yıllık sicil notu ortalaması doksan ve daha
yukarı olanlardan bir kademe ilerlemesi
uygulamasından yararlanmamış olanlar
hakkında, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla değiştirilen 64 üncü maddenin ikinci
fıkrasının değişiklikten önceki hükmü uygulanacaktır.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
değiştirilen 64 üncü maddenin dördüncü
fıkrasında yer alan sekiz yıllık süre, ilk sekiz yıllık
dönem için, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önceki;
Son beş yıllık sicil notu ortalaması doksan ve
daha yukarı olanlar için üç yıl,
Son dört yıllık sicil notu ortalaması doksan ve
daha yukarı olanlar için dört yıl,
Son üç yıllık sicil notu ortalaması doksan ve
daha yukarı olanlar için beş yıl,
Son iki yıllık sicil notu ortalaması doksan ve
daha yukarı olanlar için altı yıl,
Son sicil notu doksan ve daha yukarı olanlar için
yedi yıl,
olarak uygulanacaktır.
Örnek 1- 2008 yılında 6 yıllık sicil notu
ortalaması 90 ve üzeri olan ve bir kademe
ilerlemesi alan bir memur hakkında, bu yasa
yürürlüğe girdikten sonra son 3 yıllık (20082010) sicil notu ortalaması 90 ve üzeri olması
halinde 2015 yılına kadar (2015 dahil) herhangi
bir disiplin cezası almaz ise 2016 yılında bir
kademe ilerlemesi uygulanır.
51
Savunma Sanayiinde İK
Örnek 2- 2006 yılında 6 yıllık sicil notu
ortalaması 90 ve üzeri olan ve bir kademe
ilerlemesi alan bir memur hakkında, bu yasa
yürürlüğe girdikten sonra son 5 yıllık (20062010) sicil notu ortalaması 90 ve üzeri olması
halinde 2013 yılına kadar (2013 dahil) herhangi
Disiplin amirlerinin yetki ve sorumluluklarını
artıran bu düzenleme ile belki de ilerde daha
fazla keyfi ve taraflı uygulamanın sonucu olarak
idari davalar artacak, Devlet memurları ile
idareler karşı karşıya gelecektir. Bu da hiç
kuşkusuz kurumların ve çalışanlarının performansını yine düşürecektir.
bir disiplin cezası almaz ise 2014 yılında bir
kademe ilerlemesi uygulanır.
Sonuç olarak 6111 sayılı yasa ile, verimli
işlemeyen bir sistem kaldırılmış ve Devlet
Memurları Kanunu’nda kademe ilerlemesi için
sicil yerine disiplin cezası almamış olma şartı
esas alınarak disiplin amirlerinin yetkileri ve
sorumlulukları daha da artırılmıştır. Artık
disiplin amirleri verdikleri bir uyarma cezasıyla
bile memurların ilave kademe ilerlemesi
almasına engel olabilecek durumdadır.
6111 sayılı yasa ile değiştirilen 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nun “Başarı, üstün başarı
değerlendirmesi ve ödül” başlıklı 122 nci
maddesinin son fıkrası ile bu durum dengelenmeye çalışılmıştır. “Kamu kurum ve kuruluşları
yürütmekte oldukları hizmetlerin özelliklerini
göz önünde bulundurarak memurlarının
başarı, verimlilik ve gayretlerini ölçmek üzere,
Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşü
alınmak kaydıyla, değerlendirme ölçütleri
belirleyebilir.” denilerek, kurumlara bu alanda
inisiyatif tanınmaktadır.
Dolayısıyla kurumlar personel politikalarını
başarıya, diğer bir deyişle performansa dayalı
olarak düzenleyecek bir değerlendirme
sistemini kurabilir. Bu çalışmalarda kurulacak
sistem ile birlikte, personel politikaları
verimlilik ve etkinlik ilkelerine göre yeniden
düzenlenir, mümkün olduğu kadar gelir-liyakat
ilişkisi kurulur, memurların işe alınma, yükselme ve başarı değerlendirme esasları adil ve
objektif hale getirilir, memur ihtiyacı (bir
hizmet biriminde ne kadar sayıda ve hangi
nitelikte bulunması gerektiği), iş analizi, görev
tanımları ve norm kadro çalışmaları ile belirlenir ve en önemlisi liyakat kriteri bu sistemde
esas alınır ise kurumların hizmet kalitesi,
memurların iş tatmini ve performansı artacak
ve başarıya ulaşılacaktır. Böyle bir sistemin
kurulması zaman ve emek gerektirmekle
birlikte kurumların başarısı için kaçınılmazdır.
Zafer MELİKOĞLU
1975 yılında Giresun’da doğmuştur. 1993 yılında Giresun Hamdi Bozbağ Anadolu Lisesi’nden,
1998 yılında Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi İstatistik Bölümü’nden mezun olmuştur. 2001
yılında Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda göreve başlamış, “Savunma Sanayii
Müsteşarlığı’nda Kariyer Yönetimi” konulu Uzmanlık tezini müteakip Uzman kadrosuna
atanmıştır. Halen Personel ve Eğitim Dairesi Başkanlığı’nda görev yapmakta olan Zafer
MELİKOĞLU, evli ve 1 çocuk babasıdır. Zafer MELİKOĞLU İngilizce bilmektedir.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
MSB-SSM-SASAD-TSKGV
II. Vizyon Paylaşım Platformu
(25 Şubat 2011)
Sektörde hedeflerle yönetim anlayışının ve
stratejik yönetim sistematiğinin yaygınlaşması
amacı kapsamında; savunma sanayii stratejilerinin tüm paydaşların katılımıyla belirlenmesi
ve yön birliğinin sağlanması öngörülmektedir.
Buradan hareketle, savunma sanayiine ilişkin
konuların stratejik seviyede gündeme alındığı
periyodik vizyon paylaşım toplantıları 2009
yılından itibaren icra edilmeye başlanmıştır.
Tedarik makamları ve sektör temsilcilerinin
biraraya geldiği bu toplantıların ikincisi 25
Şubat 2011 tarihinde FNSS tesislerinde gerçekleştirilmiştir. Toplantıya Savunma Sanayii
Müsteşarlığı Yöneticileri, SASAD Yönetimi ve
Alt Çalışma Grup Liderlerinin yanısıra MSB
Müsteşarlığı yetkilileri ve TSKGV de katılım
sağlamışlardır.
Toplantı, 2012-2016 dönemi için hazırlanan
SSM Stratejik Planı’nın genel çerçevesinin ve
değişim gündeminin paylaşılması ile başlamıştır. Ardından “Katmanlı Proje Ortaklığı
Modeli” ile ilgili bir sunum ve değerlendirme
yapılmıştır.
İlerideki dönemde, proje havuzunun daralmasıyla birlikte, savunma ve güvenlik yeteneklerimizin sürdürülebilirliği açısından ihracat,
lojistik ve diğer büyük bütçeli kamu yatırımlarının daha fazla önem kazanacağı öngörülmektedir. Özellikle JSF projesinde seri üretime
geçilmesi, önemli bir bütçenin buraya yönlendirilmesine neden olabilecek ve diğer projeleri
de etkileyebilecek bir hal alabilecektir.
Tespitler ve Öneriler
Toplantıda yapılan tespitler, geliştirilen öneriler ve alınan kararlar aşağıdaki gibidir:
İhracat
? Projelerimizin Türkiye ve belirli pazarlarda
ilgi odağı olduğu (mevcut konjonktürün bir
fırsat sunduğu) görülmektedir.
53
Savunma Sanayiinde İK
? Henüz yeterli bir özgün ürün portföyüne
sahip olmamamıza rağmen; Fikri ve Sınai
Mülkiyet Haklarına sahip olduğumuz hemen her ürünün alıcı bulduğu görülmektedir. Özgün ürünlerin artışına paralel
olarak rakamların daha da büyüyeceği
öngörülmektedir.
? Tüm ülkelerin ulusal sanayileşme hedefleri-
nin bulunduğu; “akıllı alıcı” olarak taleplerinin dikkate alınması gerektiği değerlendirilmektedir. Doğru yerel ortağın bulunması kaydıyla, sanayi işbirliğinin ihracatta
iyi sonuçlar verdiği görülmektedir.
? Firmalarımız arasında ihracata yönelik
işbirliği kültürünün geliştirilmesinin ve
uluslararası alanda birlikte hareket edilmesinin şart olduğu değerlendirilmektedir.
? İhracat yapabilmek için “ihtiyacın yaratıl-
ması” sürecinin yürütülmesi gerektiği
tecrübe edilmektedir.
? Ürünlerin daha geliştirilme safhasında
“ihraç versiyonu”nun (export variant)
çalışılması gerektiği değerlendirilmektedir.
? Firmalarımızda profesyonel pazarlama
birimlerinin oluşturulması ihtiyacı bulunmaktadır.
? Yurtdışında her bir firmamızın verdiği
taahhütlerin yerine getirilmesi, Türk Savunma Sanayiinin güvenilirliği açısından büyük
önem taşımakta; bu hususa özen gösterilmesi gerekmektedir.
? Savunma Sanayii İhracatçılar Birliği’nin
kurulması sektör ihtiyaçları için kullanılabilecek bir kaynak yaratacaktır.
? ABD’nin savunma ihracatında son yıllarda
Bunun için ana yüklenici şirketlerin birer “misyon şirketi” rolü üstlenerek sağlıklı / tasarımcı
alt yükleniciler (tedarik zinciri) oluşturulması
ve sektörde derinliğin sağlanmasında sorumluluk üstlenmesi gerektiği vurgulanmıştır.
İhracat faaliyetlerinin koordinasyonunda
Devlet yönlendirmesine/otoritesine ihtiyaç
duyulduğu; “pazarlama izni” gibi bir mekanizmaya ihtiyaç duyulduğu (kalifiye firma, kalifiye
ürün); yurtdışında aynı işe birden fazla Türk
firmasının teklif vermesinin yıkıcı rekabete yol
açtığı durumlarla karşılaşıldığı firmalar tarafından dile getirilmiştir.
Devletinden pazarlama izni alan firma yurtdışında “muteber” kabul edilmektedir. Firmalarımızın bu yöndeki taleplerinin değerlendirilmesi, önemli bir regülasyon aracı olabilecektir.
TSK envanterine ürün vermemiş bir firmanın
pazarlama izni alarak, muteber bir sanayi
firmamızın yurtdışında rakibi olmasının ve
hatta iki savunma firmamızın birbirine rakip
olmasının önüne geçilebilecektir.
İhracat izin sürecindeki iyileştirme ihtiyaçları
konusunda MSB Müsteşarlığının sektörden
öneri beklediği bildirilmiştir.
Tüm bu hususların değerlendirileceği bir
İhracat Çalıştayı’nın düzenlenmesine karar
verilmiştir.
Lojistik
? Sektörün “maliyet etkin” şekilde lojistik
destek sağlayabilecek şekilde organize
olmasına ve bu yönde kendisini hazırlamasına ihtiyaç duyulmaktadır. Henüz firmalarımızın organizasyonları ve tedarik zinciri
yapılanmalarıyla lojistik hizmet alanına
yeterince hazırlıklı olmadıkları değerlendirilmektedir.
? Ürün sahibi yerli bir firma olduğunda,
lojistiğin bu firmanın doğal görevi olduğu ve
bedelsiz olarak hizmet vermesi gerektiği
algısı dile getirilmiş; bir “lojistik işletme
modeli”nin geliştirimesine ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir.
? Bilişim sektöründe bakım idame maliyet-
lerinin donanımda yıllık %10’dan yazılımda
%5’ten düşük olduğu firmalar tarafından
dile getirilmiştir. Bu yönde savunma ürünlerine has rakamların oluşmasına ihtiyaç
duyulduğu belirtilmiştir.
? Yeni ürünler envantere girdikçe lojistik
paradigmasında değişimin kaçınılmaz olarak gündeme gelmeye başladığı değerlendirilmiştir.
? TSKGV şirketlerinin lojistik desteğe yönelik
altyapılarının hazır olduğu; bunun yanısıra
savunma firmalarının yan sanayileri ile
birlikte sorumluluk üstlenmesinin önemine
dikkat çekilerek, bu sürecin “Lojistik Destek
Sözleşmeleri” üzerinden yürütülmesinin
gerekliliği üzerinde durulmuştur.
? Lojistik destek faaliyetleri; envantere alınan
? SSM koordinasyonunda bir Entegre Lojistik
ürünlerin sağlıklı/ekonomik şekilde idamesinin yapılabilmesi, savunma sanayiinin birikimlerinin sürdürülebilirliği, kullanım dönemi girdileri ile tasarıma geri besleme
yapılabilmesi açılarından önem taşımaktadır.
Destek Platformu oluşturulacak; bu platform eliyle lojistik konusunda çalışma
yapılacaktır. Bununla birlikte, SASAD, lojistik
konusunda durum tespitine ilişkin bir
çalışma yapacak ve rapor sunacaktır.
yaşanan düşüş ve buna yönelik olarak
başlayan arayışları sanayimiz/ihracatımız
için tehdit olarak da değerlendirilebilir.
? Yurtiçinde geliştirilen sistemlerin üreticileri
Bunlara ilaveten, gerçekleşen ihracatın içinin
doldurulması gerektiği ve alt sistemlere odaklanılacak aşamaya gelindiği dile getirilmiştir.
tarafından desteklenmesi yaklaşımının ve
bu alanda SSM’nin sorumluluk üstlenmesinin (Stratejik Planda yer verilmesinin)
memnuniyet verici olduğu dile getirilmiştir.
Derinlik (Yan Sanayi)
Savunma sanayiinin geldiği aşama itibariyle;
? Derinliğinin geliştirilmesine ihtiyaç bulun-
duğu; aksi takdirde bağımlılık alanlarının
devam edeceği,
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
? sistem mühendisliğinin ve platform tasa-
rımı faaliyetlerinin başarılı bir şekilde
gerçekleştirilebildiği,
? Alt kırılımlara doğru bir sanayi derinliği
oluşturulamadığı için, kritik yan sanayi
ürünlerinde hala bağımlılık alanlarının
bulunduğu,
? Ana yüklenici firmaların, yan sanayide
teknolojik birikimin oluşacağı ve sürekliliğin
sağlanacağı şekilde iş dağıtımı yapmaları
gerektiği,
2012-2016 Stratejik Planında sektörün
derinleşmesi konusuna özel önem verildiği
vurgulanmıştır. Firmalarımızın ana faaliyet
alanları dışında kalan faaliyet/ürünlerde
(gerekiyorsa faaliyetlerini durdurarak ve bu
alandan çekilerek) yan sanayi firmalarının
gelişimini sağlayacak şekilde yapılanmasının
önemine vurgu yapılmıştır.
SSM tarafından uygulanan %70 SK/O ve %30
yan sanayi işpayı zorunluluğunun mümkünse
proje bazlı değil, genele yayılarak takip
edilmesi talep edilmiştir.
? Sözleşmelerden bağımsız olarak her fir-
manın kendi alt yüklenici ağını (tedarik
zincirini) yaratmasının önemi,
TÜBİTAK Enstitüleri ve Test Merkezleri
? TÜBİTAK’ın ileri teknolojiler geliştirme an-
? Yüzey geliştikçe derinliğin azaldığı; dolayı-
lamında önemli bir kaynak olduğu (özellikle Enstitülerin %40 civarında Devlet bütçesinden sübvanse ediliyor olması nedeniyle)
ve sanayinin bu yetkinliği kullanmasının
önemine değinilmiştir.
sıyla aynı alanda çok fazla oyuncu yaratmanın sürdürülebilirliğe engel teşkil edeceği,
? Bu anlamda, vakıf şirketlerinden her
? Aksi takdirde sektörün sığ kalacağı ve
sağlıklı bir sektör yapısının oluşturulamayacağı,
birinin bir TÜBİTAK Enstitüsü ile stratejik
ortaklık yapması; ilgili Enstitü tarafından
gerçekleştirilebilecek teknoloji geliştirme
faaliyetlerinin devredilmesi beklenmektedir.
? Sektörde büyük ve çok küçük firmaların
ağırlıkta olduğu; “orta büyüklükte” firmalara ihtiyaç duyulduğu (bunları yaratma
görevini misyon şirketlerinin üstlenebileceği),
? Bununla birlikte, Enstitülerin sistem geliş-
? Otomotiv yan sanayisinin tasarım değil
tirme alanında sanayinin rakibi olarak
konumlanmaması; mevcut nihai ürünlerini
(spesifik bir-iki tanesi hariç) sanayiye devredecek yöntemleri geliştirmesi ve teknoloji
geliştirme ve teknik destek sağlama
faaliyetlerine odaklanması beklenmektedir.
imalat bazlı olduğu; savunmada buna dikkat
edilmesi gerektiği
belirtilmiştir.
Savunma sanayiinin
teknoloji tabanının gelişmesi
ve özgün ürün tasarım
yetkinliği için kurulması
öngörülen test merkezlerinin
önceliklendirilmesinin ve
uluslararası düzeyde
akreditasyon sağlanmasının
önemine vurgu yapılmış;
?
Diğer taraftan, tasarım yetkinliğinin önemli
bir altyapı ayağı olan Test Merkezleri
konusunda merkezi bir planlamaya ihtiyaç
olduğu dile getirilmiş ve Stratejik Planda bu
konuya yer verilmesi memnuniyetle
karşılanmıştır. Savunma sanayiinin teknoloji
tabanının gelişmesi ve özgün ürün tasarım
yetkinliği için kurulması öngörülen test
merkezlerinin önceliklendirilmesinin ve
uluslararası düzeyde akreditasyon sağlanmasının önemine vurgu yapılmış; bu
altyapının yerli (sivil, askeri) ve yabancı
kullanıma sunulması önerilmiştir.
bu altyapının yerli (sivil,
Kamu Yatırımları
askeri) ve yabancı kullanıma
sunulması önerilmiştir.
? Savunma sanayiine paralel şekilde kamu
genelinde de sanayileşme bilincinin gelişmeye başladığı dile getirilmiştir. Başbakanlıkta, “kamu yatırımlarında offset uygu-
lamalarına yönelik yönerge” hazırlama
çalışmalarının yürütüldüğü belirtilmiştir.
? Savunma sanayiimizin enerji, sağlık,
ulaştırma alanlarındaki kamu yatırımlarına
da hizmet üretebileceği; bu itibarla SASAD
bünyesinde kamu yatırımlarını takip
edecek bir alt kurul oluşturulmasına karar
verilmiştir.
? Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşar-
lığı’nın önümüzdeki dönemde önemli
savunma tedarik projelerini hayata geçireceği öngörülmektedir. Buradaki alımların
savunma sektörü için önemli bir iş alanı
olabileceği değerlendirilmiştir.
? Ayrıca, Enerji Bakanlığı tarafından hayata
geçirilecek olan Akkuyu Nükleer Santrali’nin kabaca 15 milyar $’lık bir proje olduğu;
bunun %55’inin teçhizat kalemlerinden
oluştuğu; savunma firmalarının 1 milyar $
civarında bir işpayını alabilecekleri öngörüsü dile getirilmiştir. Bu çerçevede, projede ihtiyaç duyulacak teçhizat kırılımının
yapılarak, firmalarımızın faaliyet alanına
giren kalemlerin tespit edilmesi talep
edilmiştir. Yapılacak çalışma neticesinde
SSM koordinasyonunda Enerji Bakanlığına
gidilerek bilgi verilmesine karar verilmiştir.
Hızlı tren ihalelerinin de benzer şekilde ele
alınması gerektiği vurgulanmıştır.
SASAD
Sektörün gelişmesinde ve kamuoyu oluşturma
gücünün artmasında SASAD’a önemli görevler
düştüğü; bunun için gelirlerde ve yapılanmada
iyileştirmelere ihtiyaç olduğu değerlendirilmiştir. Bu amaçla;
? Derneğin isminin “Savunma&Havacılık ve
Güvenlik Sanayicileri Derneği” şeklinde
değiştirebileceği ve üye portföyünü genişletebileceği,
? SASAD’ın sektör adına sorumluluk üstlen-
mesinin ve sembolik temsili aşmasının
beklendiği,
? Üye aidatlarının buna göre yeniden ele
alınabileceği; firmaların cirolarıyla orantılı
bağış yapmasının kaynak sorununa çözüm
üretebileceği,
? SASAD bünyesinde Kamu Yatırımları Alt
Kurulu’nun oluşturulması; alt kurullarda
görevli firma temsilcilerinden daha fazla
katkı beklendiği
dile getirilmiştir.
55
Savunma Sanayiinde İK
TSK-MSB/SSM
I. VİZYON PAYLAŞIM PLATFORMU
(10 MART 2011)
Diğer taraftan, paydaşlarla birlikte tedarik
sisteminin ve yerli savunma sanayinin eksik ve
gelişime açık yönlerinin tespit edilmesi ve bu
alanlarda iyileştirme önerileri geliştirilmesi,
hedef ve yön birliği sağlanması açısından önem
taşımaktadır. Söz konusu ihtiyaçtan hareketle;
Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli Savunma Bakanlığı
ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı arasında,
stratejik seviyede konuların gündeme alınacağı
periyodik vizyon paylaşım toplantılarının
düzenlenmesi faydalı değerlendirilmiştir. Bu
amaçla, Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli Savunma
Bakanlığı ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı
yöneticilerinin katılımlarıyla TSK-MSB/SSM I.
Vizyon Paylaşım Platformu 10 Mart 2011
tarihinde SSM’de toplanmıştır.
Toplantıda özet olarak;
? Savunma sistem ihtiyaçlarının belirlenme-
sinde dikkate alınması gerekenler,
? Ar-Ge faaliyetlerinin önemi ve koordinas-
yonda karşılaşılan sorunlar,
? İhracatın Türk savunma sanayii için önemi
ve proje modelleri oluşturulurken uluslararası işbirliği olanaklarının dikkate alınması,
? Tedarik süreleri ve tedarik sözleşmelerinin
kapsamı,
? Projelerde görev alacak insan kaynağının
artırılması ihtiyacı
konuları ele alınmıştır.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
Savunma Muhabirleri
Sektör Tanıtım Programı
Savunma sanayii tesislerimizin basına tanıtılması ve savunma muhabirlerimizin tesisler
hakkında bilgilendirilmelerine yönelik olarak
Müsteşarlığımız koordinasyonunda “Savunma
Muhabirleri Sektör Tanıtım Programı” düzenlenmesine karar verilmiştir. Bu kapsamda
yapılan planlama gereği, Milli Savunma Bakanı
TAİ A.Ş. Basın tanıtım toplantısı
ASELSAN Basın tanıtım toplantısı
Sayın Vecdi GÖNÜL ve Sayın Müsteşarımız
Murat BAYAR’ın da katılımlarıyla, ilk olarak 17
Şubat 2011 tarihinde TAİ A.Ş. tesislerine, ikinci
olarak da 30 Mart 2011 tarihinde ASELSAN A.Ş.
Macunköy tesislerine basın mensupları ziyareti
gerçekleştirilmiştir.
TAİ A.Ş. Tesisleri tanıtımı
ASELSAN Tesisleri tanıtımı
ASELSAN Tesisleri tanıtımı
57
GÜNDEM
İmza Törenleri
TAKTİK İNSANSIZ HAVA ARACI (KATAPULT/PARAŞÜT) GELİŞTİRME PROJESİ (04 OCAK 2011)
Müsteşarlığımız ile Vestel Savunma A.Ş. arasında, 20 Aralık 2010 tarihinde Sözleşmesi imzalanan
Taktik İnsansız Hava Aracı (Katapult/Paraşüt) Geliştirme Projesinin imza töreni 4 Ocak 2011
tarihinde gerçekleştirilmiştir.
Proje ile, 35 kg faydalı yük kapasiteyle, 18 bin feet’de, 10 saat havada kalabilecek Taktik İnsansız
Hava Aracının, yurt içi geliştirme yoluyla tedariki amaçlanmıştır.
TSK AKILLI KART SİSTEMİ PROJESİ İMZA TÖRENİ (10 ŞUBAT 2011)
TSK Akıllı Kart Sistemi Projesi Sözleşmesi,
Müsteşarlığımız ile GATE Elektronik San. ve Tic.
A.Ş. arasında 10 Şubat 2011 tarihinde Sn. Müsteşarımız ve Genelkurmay Merkez Daire Başkanı
Tuğgeneral İshak CEYLAN’ın ve GATE Elektronik
San. ve Tic. A.Ş. temsilcilerin katılımıyla imzalanmıştır.
Proje, TSK’ne bağlı bütün karargah/birliklerde
gerçekleştirilen giriş-çıkış işlemlerinin merkezi
olarak yönetimini kapsamaktadır.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
FNSS İLE MALEZYALI İŞ ORTAĞI ARASINDA
İMZALANAN 8x8 ZIRHLI MUHAREBE ARACI
İMZA TÖRENİ (22 ŞUBAT 2011)
FNSS Savunma Sistemleri A.Ş. Malezya Silahlı
Kuvvetleri'nin ihtiyacını karşılamak üzere 8x8
Tekerlekli Zırhlı Muharebe Aracının tasarım,
geliştirme, üretim ve lojistik desteği konularında Malezya'lı iş ortağı DRB Hicom Defense
Technologies Sdn Bhd. (DEFTECH) firması ile 22
Şubat 2011 tarihinde iki ülke Savunma Bakanları huzurunda Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda yapılan törenle bir anlaşma imzalamıştır.
Aynı törende; TAI ile NADI National Aerospace
and Defence Industries Sdn. Bhd. ; GLOBAL A.Ş.
ve GATE A.Ş. ile Global Globe Sdn. Bhd. ve
MIKES ile NADI National Aerospace and
Defence Industries Sdn. Bhd. arasında da birer
işbirliği anlaşması imzalanmıştır.
ASKERİ AĞLAR İÇİN BİLGİ GÜVENLİĞİ SİMÜLASYONU ÇALIŞMASI SÖZLEŞMESİ İMZA TÖRENİ
(08 MART 2011)
Askeri Ağlar İçin Bilgi Güvenliği Simülasyonu Çalışması Sözleşmesi Müsteşarlığımız ile STM A.Ş
arasında 8 Mart 2011 tarihinde imzalanmıştır. Törene, Sn. Müsteşarımız, yüklenici STM A.Ş, alt
yüklenci Anel Ar-Ge ve projeye destek veren ODTÜ TSK MODSİMMER’in temsilcileri katılmışlardır.
Konferans, Toplantı, Fuar
SASAD GENEL KURUL TOPLANTISI (19 OCAK 2011)
SASAD 22 inci Genel Kurul Toplantısı 19 Ocak 2011’de Milli Savunma Bakanımız Sn. M. Vecdi
GÖNÜL, Müsteşarımız Sn. Murad BAYAR, Müsteşar Yardımcımız Sn. İsmail TOHUMCU, SASAD
Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Ünal ÖNSİPAHİOĞLU ve Savunma Sanayi sektörü yöneticilerinin
katılımı ile MKEK Genel Müdürlüğünde yapılmıştır.
SASAD Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Ünal ÖNSİPAHİOĞLU’nun açılış konuşmasıyla başlayan
toplantıda Sn. Müsteşarımız ve Sn. Bakanımızın yaptıkları konuşmalarda; “SSM’nin sektörde yol
gösterici olduğunun, Ana Yüklenici, Alt Yüklenici – KOBİ – Araştırma Kuruluşu gibi farklı
oyuncularla uyum ve işbirliği içinde çalışmak gerektiğinin, Savunma Sanayinin tarihi bir misyonu
olduğunu altını çizerek, sanayici ve SASAD’ın önümüzdeki dönemde de konuya sahip çıkmalarının
beklendiğini” belirtmişlerdir.
IDEX 2011 ULUSLARARASI SAVUNMA FUARI VE KONFERANSI (20 ŞUBAT 2011)
IDEX 2011 Uluslararası Savunma Fuarı ve
Konferansı, Orta Doğu ve Kuzey Afrika
bölgesindeki en büyük savunma ve güvenlik
etkinliği olup, 20-24 Şubat 2011 tarihleri arasında BAE’nin başkenti Abu-Dabi’de National
Exhibition Centre (ADNEC)’da gerçekleştirilmiştir.
Fuar, Abu Dabi Veliaht Prensi ve BAE Silahlı
Kuvvetler Başkomutan Yardımcısı Şeyh
Mohammed Bin Zayed Al NAHYAN ve Dubai
Emiri Şeyh Mohammed Bin Raşid Al
MAKTOUM’un teşrifleri ve çeşitli ülkelerden 66
59
Konferans, Toplantı, Fuar
ülkeleri ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde
yapılandırılacaktır.
4. MKEK-STM İşbirliği Protokolü :
MKEK ile STM firmaları arasında, yurtdışı tanıtım ve ihracat faaliyetlerinde işbirliği yapmaya
yönelik bir protokol imzalanmıştır. Protokole
Milli Savunma Bakanımız Sayın Vecdi GÖNÜL
ve Müsteşarımız Sayın Murad BAYAR da şahitlik
etmişlerdir.
5. METEKSAN Demonstrasyonu :
METEKSAN firması Damage Control Training
Simulator sisteminin demonstrasyonunu
yapmıştır.
savunma bakanı ve 64 genelkurmay başkanının
katılımları ile gerçekleşen Fuar’a ülkemiz adına
Müsteşarlığımız koordinatörlüğünde 41
savunma sanayii kuruluşumuz ile milli katılım
sağlanmış olup, Türk Pavyonu için toplam 2500
2
m alan kiralanmıştır.
Üst düzey resmi delegasyon ziyaretlerinin IDEX
2011 süresince gerçekleşen önemli firma
etkinlikleri:
2. ROKETSAN-AZERBAYCAN Sav. San.
Bakanlığı Ortak Üretim Protokolü :
107-122mm roketlerin ortak üretim modeliyle Azerbaycan’da üretilmesi amacıyla
ROKETSAN-AZERBAYCAN Savunma Sanayii
Bakanlığı Arasında bir protokol imzalanmıştır.
İmza töreni ROKETSAN standında yapılmış
olup, törene Milli Savunma Bakanımız Sayın
Vecdi GÖNÜL ve Müsteşarımız Sayın Murad
BAYAR da davet edilmiştir.
1. FNSS-Al JABER Endüstriyel İşbirliği
Anlaşması :
3. ASELSAN-IGG Ortak Girişim Anlaşması :
BAE’nin tüm tekerlekli zırhlı araç ailesinin
üretim ve lojistik destek faaliyetlerini üstlenmek üzere FNSS A.Ş. ve BAE firması olan
Al JABER arasında bir Endüstriyel İşbirliği
Anlaşması imzalanmıştır. İmza töreni Al JABER
standında yapılmış olup, törene Milli Savunma
Bakanımız Sayın Vecdi GÖNÜL ve Müsteşarımız Sayın Murad BAYAR da davet edilmiştir.
ASELSAN ile BAE firması olan International
Golden Group (IGG) arasında Birleşik Arap
Emirliklerinde yerleşik bir ortak girişim şirketi
kurulmasına yönelik anlaşma imzalanmıştır.
Şirketin %49 hissesi ASELSAN'a, %51 hissesi
IGG firmasına ait olacaktır. Şirket 2011 yılının
ilk yarısında faaliyete geçecektir. Kurulan ortak
girişim şirketi Birleşik Arap Emirlikleri ve Körfez
Son dönemde Orta Doğu bölgesinde yer alan
ülkelerin bir kısımında patlak veren iç siyasi
karışıklıklar nedeniyle, IDEX 2011 Fuarına
davet edilen üst düzey delegasyonların
katılımlarının beklenen seviyede olmamasının
fuarın etkinliğini olumsuz etkilediği; buna
rağmen üst düzey resmi delegasyon ziyaretleri
ve yukarıda sözü edilen imza törenleri ve diğer
savunma sanayii kuruluşlarımızın çeşitli
etkinlikleri fuarın Türk savunma sanayii
açısından oldukça faydalı geçtiğinin örnekleri
olarak değerlendirilmektedir.
TESİD ÖDÜL TÖRENİ (25 OCAK 2011)
TESİD’in (Türk Elektronik Sanayicileri Derneği)
25 Ocak 2011 tarihinde gerçekleştirilen Olağan
Genel Kurul Toplantısı öncesinde, dernek
Yönetim Kurulu tarafından, Müsteşarımız Sn.
Murad BAYAR ve Sn. Prof. Dr. Duran
LEBLEBİCİ’ye; derneğin elektronik ve bilgi
teknolojileri sanayisinin gelişimine katkıda
bulunmuş liderlere verdiği hizmet ödülleri
takdim edilmiştir.
Ödül töreninde yaptığı konuşmasında, Sn
Müsteşarımız; elektronik ve bilgi teknolojileri
sektörünün savunma sanayii sektörünün
komşu sektörü olduğunu belirterek, TESİD’in
öneminin altını çizmiş ve bu alandaki
işbirliğinin sektörde derinlik oluşturma ve
uluslararası platformda bağımsız ve rekabetçi
olma anlamındaki önemine vurgu yapmıştır.
Sn. Müsteşarımız, SASAD rakamlarını referans
göstererek; savunma sanayiinin 500 milyon
dolarlık harcaması ile Ar-Ge’ye en çok pay
ayıran sektörlerden olduğunu bildirmiştir. ArGe çalışmalarının sistem seviyesinde yapılabilir
olduğunu belirten Sn. Müsteşarımız; elektronik bileşenler seviyesinin ise küresel bazda
ele alınması gerektiğini bildirerek, sektörün bir
araya gelerek; bu doğrultuda uzun vadeli
stratejiler geliştirmesinin gerekli olduğunu
ifade etmiştir.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
SABİHA GÖKÇEN HAVAALANI YENİ DIŞ
HATLAR TERMİNAL BİNASI VE
MÜTEMMİMLERİ PROJESİ İLK KULLANIM
BEDELİ ÖDEMESİ ÇEK TÖRENİ (16 ŞUBAT
2011)
19 Mart 2008 tarihinde Savunma Sanayii
Müsteşarlığı ile ‘Limak İnşaat San. ve Tic. A.Ş.GMR Infrastructure Limited - Malaysia Airports
Holding Berhad Ortak Girişimi’ arasında
imzalanan ‘Sabiha Gökçen Havaalanı Yeni Dış
Hatlar Terminal Binası ve Mütemmimleri
Projesinin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılmasına İlişkin Uygulama
Sözleşmesi’ çerçevesinde 76.514.851 Avro
tutarındaki ilk Kullanım Bedeli ödemesi
Yardımcımız Sn. Dr. Faruk ÖZLÜ’nün katılımları
Üyesi Kiran Kumar Grandhi tarafından takdim
Görevli Şirket İSG tarafından Savunma Sanayii
ile 16 Şubat 2011 tarihinde düzenlenen
edilmiştir. Törende Savunma Sanayii Müste-
Destekleme Fonu hesabına yatırılmıştır.
törenle, 76.514.851 Avro tutarını temsilen
şarlığı, HEAŞ ve İSG temsilcilerinin yanı sıra çok
Sabiha Gökçen Havalimanı’nda Milli Savunma
hazırlanan sembolik çek, İSG Yönetim Kurulu
sayıda basın mensubu hazır bulunmuştur.
Bakanımız Sn. M. Vecdi Gönül’ün ve Müsteşar
Başkanı Nihat ÖZDEMİR ve Yönetim Kurulu
RİYAD SAVUNMA SANAYİİ İŞBİRLİĞI OFİSİ AÇILIŞI ve RİYAD’DA SAVUNMA ENDÜSTRİ GÜNÜ
Müsteşarlığımızın “savunma ürün ve hizmet
ihracatını arttırmak” stratejik hedefi kapsamında, dost ve hedef ülkeler ile mevcut işbirliği
faaliyetlerinin etkili ve yeterli ölçüde devam
ettirilebilmesi ve bu ülkelere yönelik ihracat
faaliyetlerinin arzu edilen seviyeye ulaştırılması amacıyla bölgesel nitelikli irtibat merkezlerinin açılmasına karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen amaçlara yönelik olarak
08 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
08 Mart Dünya Kadınlar Günü Müsteşarımızın
Eşi Sayın Efnan BAYAR, üst düzey bayan yöneticilerimiz ve kurumumuz bayan personelinin
katılımı ile İş Bankası lokalinde verilen bir
yemekle kutlanmıştır.
SSM’ye bağlı çalışacak Savunma Sanayii İşbirliği
Ofisi, Ortadoğu bölgesine yönelik olarak
faaliyet göstermek üzere Suudi Arabistan’ın
başkenti Riyad’da Milli Savunma Bakanımız
Sayın M. Vecdi GÖNÜL tarafından hizmete
açılmıştır. Riyad Savunma Sanayii İşbirliği
Ofisi’nde savunma sanayii işbirliği faaliyetlerini
desteklemek üzere Emekli Tuğgeneral Hüseyin
ŞENTÜRK görevlendirilmiştir. Böylelikle daha
önce açılan ABD ofisi ile birlikte iki yurtdışı
ofisimiz faaliyete geçmiş olup, önümüzdeki
dönemde Uzakdoğu, Kafkasya-Orta Asya ve
Avrupa-NATO bölgelerinde benzer ofislerin
açılması planlanmaktadır.
Uluslararası kalite standartlarında üretilen
Türk savunma sanayii ürün ve hizmetlerinin
pazarlanması/tanıtılması, ihracatının artırılması ve muhtemel işbirliği imkânlarının araştırılmasına yönelik olarak Müsteşarlığımız ve
SASAD’ın düzenlediği Endüstri Günü 02 Mart
2011 günü Milli Savunma Bakanımız Sn. M.
Vecdi Gönül’ün himayelerinde Riyad’da
gerçekleştirilmiştir. Türk savunma sanayiinden
34 kuruluşun, 58 temsilcisi ile katıldığı
faaliyette yapılan sunumların ardından Suudi
Arabistan sivil ve askeri tedarik makamları
ülkemiz savunma sanayii temsilcileri ile
muhtemel işbirliği alanlarında karşılıklı
görüşmeler yapmışlardır. Yapılan görüşmelerde taraflar, hazır ürün satışının ötesinde
ortak girişim, ortak üretim ve geliştirme
konularında işbirliğine açık olduklarını
vurgulamışlardır.
61
Konferans, Toplantı, Fuar
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İLE VİZYON
PAYLAŞIM TOPLANTISI (10 MART 2011)
Strateji Geliştirme Dairemiz tarafından
koordine edilen “Türk Silahlı Kuvvetleri ile
Vizyon Paylaşım Toplantıları”ndan ilki 10 Mart
2011 tarihinde kurumumuzda gerçekleştirilmiştir.
Genkur. Gn. P. P. Bşk. Korg. M. Emin ALPMAN,
M.S.B. Müsteşarı Korg. Ümit DÜNDAR başta
olmak üzere çok sayıda general,amiral ve üst
rütbeli subay ile kurumumuzdan Sn. Müsteşarımız, Müsteşar Yardımcılarımız, Daire Başkanlarımız ve ilgili arkadaşlarımızın katıldıkları
ve karşılıklı sorunların son derece samimi bir
ortamda dile getirildiği toplantı, birlikte
yenilen öğle yemeği ile sona ermiştir.
Ziyaretler
BULGARİSTAN SAVUNMA BAKANI ANYU
ANGELOV’UN ZİYARETİ (13 OCAK 2011)
JSF JPO BAŞKANI KORA. DAVİD VENNET’İN
ZİYARETİ (24 OCAK 2011)
SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARI MURAD
BAYAR'IN KUVEYT ZİYARETİ (29 OCAK 2011)
Bulgaristan Savunma Bakanı Anyu ANGELOV ve
beraberindeki heyet Sayın Müsteşarımıza bir
nezaket ziyaretinde bulunmuşlar ve kendilerine Savunma Sanayii Müsteşarlığı hakkında
bir brifing verilmiştir.
JSF JPO Başkanı Kora. David VENNET Sayın
Müsteşarımıza bir nezaket ziyaretinde bulunmuşlardır.
Sayın Başbakanımızın refakatinde Ocak 2011
içinde Kuveyt’e giden Savunma Sanayii
Müsteşarı Murad BAYAR Kuveyt ziyareti
sırasında savunma sanayii işbirliği konularında
ikili görüşmeler gerçekleştirmiştir. Bu ziyarete
İNGİLTERE SAVUNMA BAKANI DR. LIAM
FOX’UN ZİYARETİ (24 OCAK 2011)
İngiltere Savunma Bakanı Dr. Liam FOX ve
beraberindeki heyet Sayın Müsteşarımıza bir
nezaket ziyaretinde bulunmuşlar ve kendilerine Savunma Sanayii Müsteşarlığı hakkında bir
brifing verilmiştir.
4 üncü KOLORDU KOMUTANI KORG. YAŞAR
GÜLER’İN ZİYARETİ (27 OCAK 2011)
4 üncü Kolordu Komutanı Korg. Yaşar GÜLER
Sayın Müsteşarımıza bir nezaket ziyaretinde
bulunmuşlardır.
binaen Türkiye’den teknik bir ekibin ve
firmalarımızın bu ülkeye bir ihracat gezisi
yapmaları planlanmıştır.
Buradan hareketle, uluslararası kalite standartlarında üretilen Türk savunma sanayii ürün ve
hizmetlerinin devlet desteğinde pazarlanması/tanıtılması, ihracatının arttırılması ve
muhtemel işbirliği imkânlarının araştırılmasına
yönelik olarak Savunma Sanayii Müsteşarlığı
Uluslararası İşbirliği Daire Başkanı Sayın Lütfi
VAROĞLU başkanlığında, savunma sanayii
firmaları üst düzey temsilcilerinin de katılımıyla 29 Ocak-02 Şubat 2011 tarihlerinde
Kuveyt'e resmi bir ziyaret gerçekleştirilmiştir.
29 Ocak - 02 Şubat 2011 tarihlerinde Kuveyt’e
yapılan SSM ve Türk savunma sanayii
ziyaretinden itibaren Kuveyt ile savunma
sanayii işbirliği çalışmalarının ivme kazandığı
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
değerlendirilmiştir. Ziyaretin ilk gününden
itibaren yapılan görüşmelerde Kuveytli
yetkililerin Türkiye’ye karşı olumlu ve ilgili bir
tutum içinde olduğu; özellikle savunma ve
güvenlik işbirliği alanında Türkiye ile
yakınlaşmak arzusunda oldukları gözlemlenmiştir.
KAZAKİSTAN SAVUNMA BAKANLIĞI
MÜSTEŞARI TÜMG. TALGAT
JANJUMENOV'UN ZİYARETİ (24 ŞUBAT 2011)
Söz konusu ziyarette en üst düzey sivil ve askeri
yöneticilerle görüşme yapılmış, karargâh ve
tesisler yerinde incelenmiş ve firma temsilcileri
muhataplarıyla bir araya getirilmiştir. Kuveytli
yetkililerden, Türk Büyükelçiliği yetkililerinden
ve katılımcı firma temsilcilerinden alınan
olumlu geri beslemelerin ışığında, ziyaretin
amacına ulaştığı değerlendirilmektedir.
BELARUS CUMHURİYETİ ASKERİ VE
ENDÜSTRİYEL KOMİTE BAŞKANI GURULEV
S.P.’NİN ZİYARETİ (10 ŞUBAT 2011)
Öte yandan Kazakistan Savunma Bakan Yrd.
Talgat Janjumenov son dönemdeki karşılıklı
ziyaretlerin sonuncusunda, 23-24 Şubat 2011
tarihlerinde ülkemize bir ziyaret gerçekleştirmiş olup; SSM Uluslararası İşbirliği
Dairesi’nin koordinasyonunda hazırlanan
program kapsamında SSM Müsteşarı Sayın
Murad BAYAR’ı ziyaret etmiş; ayrıca Ankara’da
konuşlu bazı savunma sanayii firmalarında da
incelemelerde bulunmuştur.
BOSNA HERSEK ENERJİ, MADEN VE
ENDÜSTRİ BAKANI VAHİD HECO'NUN
ZİYARETİ (28 ŞUBAT 2011)
Kazakistan Savunma Bakanlığı Müsteşarı
Tümg. Talgat JANJUMENOV ve beraberindeki
heyet Sayın Müsteşarımıza bir nezaket
ziyaretinde bulunmuşlar ve kendilerine
Savunma Sanayii Müsteşarlığı hakkında bir
brifing verilmiştir.
Bosna Hersek Enerji, Maden ve Endüstri Bakanı
Vahid HECO ve beraberindeki heyet Sayın
Müsteşarımıza bir nezaket ziyaretinde bulunmuşlardır.
BİR İŞBİRLİĞİ ÖRNEĞİ: TÜRKİYE-KAZAKİSTAN
Belarus Cumhuriyeti Askeri ve Endüstriyel
Komite Başkanı Gurulev S.P. ve beraberindeki
heyet Sayın Müsteşarımıza bir nezaket ziyaretinde bulunmuşlar ve kendilerine Savunma
Sanayii Müsteşarlığı hakkında bir brifing
verilmiştir.
Türkiye ile Kazakistan arasında son dönemde
yoğun bir şekilde devam eden işbirliği çalışmalarının bir sonucu olarak, SSM, Kazakhstan
Engineering ve Aselsan arasında “AKE” adlı bir
ortak yatırım şirketi kurulması hususunda
prensipte anlaşılmış olup, resmi kuruluş
işlemlerinin önümüzdeki günlerde tamamlanması beklenmektedir.
NATO PARLAMENTER ASAMBLESİ SİYASİ
KOMİTE TRANSATLANTİK İLİŞKİLER ALT
KOMİTESİ’NİN ZİYARETİ (15 MART 2011)
Parlamenter Asamblesi Siyasi Komite Transatlantik İlişkiler Alt Komitesi tarafından 15
ESTONYA CUMHURİYETİ SAVUNMA BAKANI
JAAK AAVIKSOO’NUN ZİYARETİ (10 ŞUBAT
2011)
Mart 2011 tarihin de Müsteşarlığımıza bir
Estonya Cumhuriyeti Savunma Bakanı Jaak
AAVIKSOO ve beraberindeki heyet Sayın
Müsteşarımıza bir nezaket ziyaretinde bulunmuşlar ve kendilerine Savunma Sanayii
Müsteşarlığı hakkında bir brifing verilmiştir.
leri, Türk savunma sanayii imkan ve kabiliyet-
ziyaret gerçekleştirilmiştir. Ziyaret kapsamında
söz konusu heyete Müsteşarlığımız faaliyetleri ile Türkiye’nin transatlantik işbirliği çerçevesinde yaklaşım ve politikaları hakkında bir
Kuruluş sürecinde, Savunma Sanayii Müsteşarlığı Uluslararası İşbirliği Dairesi ve Aselsan
A.Ş. Pazarlama Direktörlüğü’nden temsilcilerin
oluşturduğu ekip, kısa sürede Kazakistan ve
Türkiye’de gerekli hukuki ve teknik hazırlıkları
tamamlamanın yanı sıra; 17 Şubat 2011
tarihinde, Astana’da, kurulacak tesislerde
üretilmesi hedeflenen ürünlerin sergilendiği
bir de sergi düzenlemiştir. Bu program
kapsamında SSM Müsteşar Yardımcısı Sayın
İsmail Tohumcu ve Aselsan Genel Müdürü
Cengiz Ergeneman bu sistemleri Kazakistan
Devlet Başkanı Nur Sultan Nazarbayev’e tek tek
tanıtmışlardır.
brifing verilmiştir.
63
Ziyaretler
SURİYE ARAP CUMHURİYETİ SAVUNMA
BAKANI KORG. ALİ MUHAMMED HABİB
MAHMOUD’UN ZİYARETİ (16 MART 2011)
ASKERİ TEÇHİZAT KAYNAKLARINDAN
SORUMLU SIRBİSTAN BAKAN YARDIMCISI
ILIJA PILIPOVIC'IN ZİYARETİ (27 MART 2011)
Suriye Arap Cumhuriyeti Savunma Bakanı Korg.
Ali Muhammed Habib MAHMOUD ve beraberindeki heyet Sayın Müsteşarımıza bir
nezaket ziyaretinde bulunmuşlar ve kendilerine Savunma Sanayii Müsteşarlığı hakkında
bir brifing verilmiştir.
Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın davetlisi
olarak 27-29 Mart 2011 tarihleri arasında
Türkiye’ye gelen Askeri Teçhizat Kaynaklarından sorumlu Sırbistan Bakan Yardımcısı Ilija
PILIPOVIC ve beraberindeki heyet, ilk olarak
Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nı ziyaret etmiş
SSM ziyaretini müteakip sözkonusu heyet,
ve burada heyete bir brifing verilmiştir. Verilen
MKEK, TAI, ODTÜ Teknokent ve Roketsan’ı
brifingde Sırbistan heyetine Türk savunma
ziyaret ederek incelemelerde bulunmuştur.
sanayii kabiliyetleri ve firmalarımızın ürettiği
Heyet 30 Mart 2011 tarihinde ülkemizden
özgün savunma ürünleri tanıtılmıştır.
ayrılmıştır.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
HABERLER
01 Ocak 2011
MİLGEM İLK SEYRİNE ÇIKTI
Genelkurmay Başkanlığı, MİLGEM Projesi adı
altında İstanbul Tersanesi Komutanlığında, 22
Ocak 2007 tarihinde inşasına başlanan
Heybeliada F-511 Korveti'nin 27 Eylül 2008
tarihinde denize indirildiğini hatırlatırken, 02
Kasım 2010 tarihinde ise ilk seyrine çıktığını
duyurdu.
Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı MİLGEM
Projesiyle, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk
kez bir savaş gemisinin savaş sistemleri de dahil
olmak üzere tüm tasarım, entegrasyon ve
analiz aşamalarını tamamen milli olarak
gerçekleştirildiği belirtildi. Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı, bu projeyle ASELSAN'ın da
aralarında bulunduğu çok sayıda milli sanayi
kuruluşu, üniversite ve bilimsel kurumu bir
araya getirerek, bilgi ve tecrübe birikimiyle
Türkiye'nin kendi savaş gemisinin tasarım ve
üretimini yapmasını sağladı. Yapılan açıklamada, şu bilgilere yer verildi: "MİLGEM (Milli
Gemi) Projesi adı altında, istanbul Tersanesi
Komutanlığında 22 Ocak 2007 tarihinde
inşasına başlanan HEYBELİADA (F-511) Korveti
27 Eylül 2008 tarihinde denize indirilmiş, 02
Kasım 2010 tarihinde ise ilk seyrine çıkmıştır.
Türkiye'nin ilk milli üretim savaş gemisi olan
HEYBELİADA (F-511)'nın donatım, test/tecrübe ve eğitim faaliyetlerine yoğun bir
program dahilinde devam edilmektedir.
Bu kapsamda; 02 Kasım 2010 tarihinden
itibaren Deniz Kabul Tecrübelerine başlanılan
HEYBELİADA (F-511)'nın, ana tahrik (ana
makina), seyir sistemleri ve savaş sistemlerinin
deniz şartlarındaki performans kontrolleri
yapılmaktadır. Projenin ikinci gemisi olan
BÜYÜKADA (F-512)'nın tekne inşası da
İstanbul Tersanesi Komutanlığında devam
etmektedir. Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
tarafından HEYBELİADA (F-511 )'nın tasarım,
inşa ve kullanım sürecinden elde edilecek bilgi
ve tecrübeler ışığında Deniz Kuvvetlerinin
ihtiyaçlarına yönelik su üstü ve su altı silah
sistem ve platformlarının geliştirilmesine
devam edilecektir."
11 Ocak 2011
HERON'A KARŞI TÜRK MALI ANKA
Türkiye, İnsansız Hava Araçları teknolojisinde
dünyayla yarışıyor. Tamamen yerli imkânlarla
üretilen hava araçları, Türk mühendisinin
gerektiğinde neler yapabildiğini gösteriyor.
Yakın bir gelecekte savaş uçaklarının bile
'insansız' olarak tasarlanacağı düşünülürse
millî İnsansız Hava Araçlarında gelinen nokta,
gurur verici. Yeni nesil İnsansız Hava Araçları,
2000'li yıllara kadar sektörün önemli bir kısmını
elinde bulunduran Amerika ve İsrail tarafından
üretildi. Genel olarak dört kısma ayrılan bu
araçlar, görevleri itibariyle birçok faaliyet için
kullanılabiliyor. Taarruz, iç güvenlik, hava
savunma, sinyal istihbaratı, hedef uçağı,
elektronik harp, özel görevler vb... İlk kez
1993'te Amerikan yapımı GNAT'larla başlayan
Türkiye'nin İnsansız Hava Araçları serüveni,
Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TAI-TUSAŞ)
tarafından geliştirilen 'UAV X-l' projesiyle o
yıllarda farklı bir boyut kazandı. Türkiye, kendi
hava aracını kendisi üretmek istiyordu. Bu
amaçla 'Turna' ve 'Keklik' isimleriyle, vurulması
için 'hedef uçak'lar üretildi. Ayrıca pilot
eğitiminde kullanılması için 'Baykuş' ve
65
Haberler
'Pelikan' isimli hava araçları da bu yıllarda
yapıldı. Kıyı erozyonunu önleme çalışmalarında
kullanılmak üzere üretilen 'Martı' isimli hava
aracı da bu dönemde envantere katıldı. Yine
90'ların sonunda 'Gözcü' adıyla üretilmiş olan
ve 'Mini İnsansız Hava Aracı' denilebilecek
keşif-gözetleme aracı da Türkiye semalarında
görüldü. Uzmanlara göre, ülkemizde 2004
yılına kadar yavaş ilerleyen İnsansız Hava Aracı
çalışmaları, bu tarihte Savunma Sanayii
Müsteşarlığı'nın (SSM) İnsansız Hava Araçları
alımı ve geliştirilmesi konusunda tek yetkili
kuruluş olarak belirlenmesiyle hız kazandı.
2004 yılında yapılan planlama doğrultusunda
AR-GE ve üretim çalışmalarına hızla başlandı.
'Taktik İnsansız Hava Aracı' sınıfında Kalekalıp
Baykar ortaklığı tarafından 'Çaldıran' ve Vestel
Savunma Sanayii tarafından üretilen 'Karayel'
hava araçları üretilerek Savunma Sanayii
Müsteşarlığına sunuldu. Devlet, daha üstün
özellikler taşıdığı için 'Çaldıran'ın alımına karar
verdi. 'Mini İnsansız Hava Aracı' sınıfında ise
Baykar tarafından 'Bayraktar' adlı hava aracı
geliştirildi. Vestel Savunma ise 'Bayraktar'ın
karşısına 'Efe' isimli bir mini İnsansız Hava Aracı
ile çıktı. Bunun yanında Baykar'ın geliştirdiği
'Malazgirt' isimli 'İnsansız Helikopter Sistemi'
de büyük ilgi topladı. Vestel Savunmanın aynı
dönemde geliştirdiği ve 'Arı' adını verdiği bir
'mikro İnsansız Hava Aracı', yapılan AR-GE
çalışmalarının sonuçlan açısından sevindirici
anlar yaşattı. Özel sektörün ürün geliştirmede
sürdürdüğü bu tatlı rekabet, Türk Savunma
Sanayii'nin de önünü açtı. Artık üniversitesanayi işbirliği gerçekleşiyor, kamu kurumlarıyla özel sektör her alanda işbirliğinin yollarını
arıyordu. ODTÜ de İnsansız Hava Aracı
konusunda 'ben de varım' dedi ve 'Güventürk'
adı verilen mini hava aracına imzasını attı.
Güventürk, 16 gram ağırlığındaki kamera ile
çektiği görüntüleri 10 km mesafeden merkeze
aktarabilme özelliğiyle dikkat çekiyor.
Uzmanlar, özellikle Bayraktar, Malazgirt ve
Çaldıran adlı İnsansız Hava Araçlarının,
teknolojileriyle dünyadaki rakiplerine meydan
okuduğunu belirtiyor. Tamamen özgün ve millî
olan bu İnsansız Hava Araçları, kilometreler
içinde keşif, gözetleme, hedef tespit, teşhis
ve tanıma fonksiyonlarını yerine getirebiliyor.
Türkiye'nin geliştirdiği en üstün nitelikteki
İnsansız Hava Aracı olan ANKA, ülkemizin bu
alanda kimseye ihtiyacı olmadığını bütün
dünyaya kanıtladı. Türk Havacılık ve Uzay
Sanayii (TUSAŞ) tarafından yüzde yüz yerli
teknoloji ile tamamlanan Anka, yakında bu
toprakların semalarında görev yapmaya
başlayacak. Anka, görev planına sadık kalarak
bir uçuşu başından sonuna kadar kendi (yapay)
zekâsıyla gerçekleştiren, bir kalkışta 24 saat
havada kalabilen sisteme sahip. Üzerindeki
yerli üretim kamerayla, gece veya gündüz,
kilometrelerce öteden insanların ve taşıtların
tespiti, tanınması ve takip edilmesi işlemlerini
yapabiliyor. 24 saatte ortalama 300 kg yakıta
ihtiyaç duyan bir Anka, saatte 200 km yol
alabiliyor. 155 beygir gücünde dizel motoru
bulunan ve elektrik şokuyla buzdan koruma
sistemlerinin olduğu Anka, otomatik inişkalkış, uzaktan haberleşme sistemi ve
benzersiz uçuş kontrol yazılımıyla dünyadaki
birçok rakibinden üstün durumda. Anka'dan
sonra, Türkiye'nin, İsrail'den alınan Heron'lara
ihtiyacı kalmayacak. Çünkü bir 'Heron'un
yaptığı görevlerin çoğunu ve daha fazlasını
ANKA da yapabiliyor. Ülkemiz, Anka' ile ABD ve
İsrail'den sonra İnsansız Hava Aracı üreten
üçüncü ülke oldu.
01 Şubat 2011
SIEMENS VE STM, NATO'NUN EN PRESTİJLİ
İŞLERİNDEN BİRİNİ ALDI
Siemens Türkiye, dev savunma sanayii
şirketlerini geride bırakıp en teknolojik NATO
ihalesini kazandı. İhale, Türk şirketlerinin
NATO'dan kazandığı en yüksek nitelikli iş olarak
tanımlandı. Siemens Türkiye ve alt yüklenicisi
STM (Savunma Teknolojileri Mühendislik)
NATO tarafından yürütülen ihalelerdeki en
prestijli ve teknolojik yönü ağır basan
işlerinden birini aldı. Komuta kontrol sistem
entegrasyonu yanında yazılımı da kapsayan
ihale, NATO'nun komuta kontrol ve yönetim ve
teknik destek faaliyetini yürüten C3 ajansı
tarafından yapıldı. İhalede Siemens TürkiyeSTM, Boeing-Havelsan, Lockheed Martin,
Northrop gibi dev savunma şirketleriyle yarıştı.
Bu projenin Türkiye tarafından üstlenilmesinin,
hem proje kapsamında, hem de gelecekte
başka ülkelerde de benzeri işler üstlenilmesine
katkı verilmesi bekleniyor.
Siemens Türkiye ve STM ortaklığı, NATO'nun
hava uçuş komuta kontrol ve teknik
altyapısının yönetildiği C3 ajansının, yeni
dönemdeki komuta kontrol sistem entegrasyonu ve buna bağlı bazı yazılımlarının
geliştirilmesi işini yapacak. DÜNYA'ya bilgi
veren Savunma Sanayii Müsteşarlığı yetkilileri,
Türkiye'nin şimdiye kadar NATO'dan kazandığı
en yüksek nitelikli iş olarak nitelediklerini,
ihalenin gelecek dönemde benzeri ihalelerin
alınması yanında, bağlı iş olarak ülkelerden de
yeni üstlenimler yapmaya imkan sağlayacağını
vurguladılar. İhaleye Siemens Türkiye-STM
ortaklığı yanında, yine Türk şirketi ortaklı
Boeing-Havelsan ortaklığının da katıldığı,
bunun yanında Lockheed Martin, Northrop
gibi dünyanın devlerine karşı kazanılmış
olmasının önemli olduğu kaydedildi. Siemens
Türkiye ve STM, NATO Hava Komuta Kontrol
Bilgi Sistemi ve radar bilgi iletişim-yönetim ağı
entegrasyonu gerçekleştirilecek.
01 Şubat 2011
SAVUNMA SANAYİ TÜRKİYE'NİN ÖNÜNÜ
AÇACAK
'TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde
düzenlenen "Savunma Sanayii Teknoloji Paylaşımı Semineri"nde önemli mesajlar verildi.
Sektör 1 milyar dolarlık ihracat hedefiyle,
küresel savunma sanayi pazarında da ciddi bir
rol alma yönünde ilerliyor.
"Savunma Sanayii Teknoloji Paylaşımı Semineri" TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde (ETÜ) gerçekleştirildi. Seminer'in
açılışında konuşan TOBB Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Tanıl Küçük. Türkiye'nin
askeri bazda en fazla harcama yapan ülkeler
arasında yer aldığını ifade ederken. 'Silah
alımlarını ekonomiye yük olmaktan çıkarmalıyız" dedi.
Savunma sanayinin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
ihtiyaçlarını yüzde 45,7 oranında karşılama
başarısı gösterdiğine işaret eden Küçük,
sektörün 1 milyar dolarlık ihracat hedefiyle de
küresel pazarda ciddi bir rol alma yolunda
ilerlediğini bildirdi.
TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tanıl
Küçük konuşmasında. Türkiye'nin, coğrafi,
tarihi ve siyasi şartların da etkisiyle, askeri
harcamaları en fazla olan ülkelerden birisi
olduğuna işaret ederken şöyle konuştu: "Bu
alanda gerçekleştirilen brüt harcama bazında,
Ortadoğu'da dördüncü, Avrupa ülkeleri
arasında beşinci sırada bulunuyoruz. Dolayısıyla silah alımlarını yurtdışına kaynak aktaran
bir yapı olmaktan kurtarmak zorundayız.
Ekonomiye yük değil, destek olacak hale
getirmeliyiz. TOBB Türkiye Savunma Sanayi
Meclisimiz, işte bu vizyonla çalışmaktadır.
Kuruluşundan itibaren en aktif çalışan sektör
meclislerinden olan ve başarılı çalışmalara
imza atan Türkiye Savunma Sanayi Meclisimizin değerli başkanına, başkan yardımcılarına
ve tüm üyelerine, bu vesileyle teşekkürlerimi
sunuyorum.”
Türk savunma sanayinin gösterdiği gelişmeden
gurur duyduklarını anlatan Küçük, "Savunma
sanayimiz Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarını yüzde 45,7 oranında karşılama başarısı
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
göstermiştir. 2002'de bu oran yüzde 25
mertebesindeydi. Savunma sanayi ihracatımız, 2002'de sadece 248 milyon dolar iken,
2009'da 832 milyon dolara çıkmıştır. 1 milyar
dolarlık ihracat hedefiyle de, küresel savunma
sanayi pazarında da ciddi bir rol alma yönünde
ilerlemektedir. 2009 yılı verilerine göre 250'ye
yakın şirketimizin faaliyet gösterdiği, 2,3 milyar
dolar ciroya ulaşan, havacılık ve uzay
alanındaki üretimle birlikte 2,8 milyar dolar
seviyesine çıkan savunma sanayimizin
üretiminin, 2010 yılı sonu itibariyle 3 milyar
dolara ulaşması da dikkat çekicidir" ifadesini
kullandı.
Savunma sanayii, Ar-Ge ve inovasyona en
fazla kaynak ayıran sektörlerden birisi
Savunma sanayinin, Ar-Ge ve inovasyon
çalışmalarına en fazla sermaye ve emek ayıran
sektörler arasında bulunduğuna dikkat çeken
Tanıl Küçük, savunma sanayininin teknoloji
temelli bir alanda faaliyet gösterdiğinin altını
çizdi.
TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Küçük sözlerine şöyle devam etti:
"Savunma sanayi firmalarımız, kendi öz
kaynakları ve kamunun sağladığı kaynaklarla,
2009 yılında 506 milyon dolarlık araştırma ve
geliştirme faaliyetinde bulunmuştur. İftiharla
ve memnuniyetle ifade ettiğimiz bu başarı,
savunma sanayi alanında faaliyet yapan
firmalarımızın ve bu firmalarımıza destek
veren kamu kuruluşlarının değerli temsilcilerine, başka bir ifadeyle sizlere ve hepimize
aittir. Böyle başarılı mensupları olan bir
sektörümüzün çalışmalarına, Türk özel
sektörünün asli temsil mekanizması olan
TOBB, destek ve katkıda bulunmaya devam
edecektir. Türk sanayisinde gerçekleştirmeyi
hedeflediğimiz yapısal değişimin, yani yüksek
katma değerli ihracat ve yüksek teknoloji
ürünlerinden oluşan üretim deseni hedefinin
net bir yansımasını, burada görüyoruz."
Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar
Savunma Sanayii Müsteşarı Sayın Murad Bayar
da konuşmasında Savunma Sanayii Müsteşarlığının (SSM) görevleri ve çalışmalarıyla ilgili
bilgi verdi. SSM'nin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
(TSK) modernizasyonu ve savunma sanayisinin
geliştirilmesi görevlerini üstlendiğini belirten
Bayar, bazen bu iki görevin çakıştığını kaydetti.
İhtiyacın acilen karşılanması gereken durumlarda yurt dışından alım yapıldığını, bu
durumda yerli sanayinin gelişimi için adım
atılamamış olduğunu anlatan Bayar, bazen ise
ihtiyacı yerli sanayinin karşılaması için
çalışmalar yapıldığını ve ihtiyacın karşılanma-
sının zaman aldığını ifade etti. Bu dengenin
kurulmasının yerli sanayinin yeteneğine bağlı
olduğunu dile getiren Bayar, yerli sanayinin
gelişimi konusunda TSK'nın anlayış gösterdiğini
ve bu sayede savunma sanayinin geliştiğini
kaydetti.
İhtiyaç mümkün olduğunda yerli sanayiden
karşılanıyor
Kamuoyunda savunma sanayisine çok para
harcandığına yönelik eleştiriler bulunduğunu
ifade eden Bayar, Türkiye'de teknoloji yatırımı
yapan tek kamu sektörünün kendileri olmadığını, sağlık, enerji gibi birçok kamu sektörünün
de teknoloji yatırımları yaptığını belirtti. Bayar,
yetkililer tarafından, ilaç harcamalarına bu
sene 10 milyar lira harcandığının açıklandığını,
savunma sanayisine ise 3 milyar dolar
harcandığını bildirdi. SSM olarak, bu ihtiyacın
mümkün olduğunca yerli sanayi tarafından
karşılanması için çalışmalar yaptıklarını anlatan
Bayar, "Bu konuda sanayiyi geliştirmek zorlu ve
riskli bir yol, sonuçta başarısızlıkta olabiliyor.
Risk alıp bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz"
dedi. Öte yandan konuşmaların ardından TOBB
ETÜ'de, savunma sanayi sektöründe yer alan
35 firma ürünlerinin yer aldığı sergi açıldı.
03 Şubat 2011
MİLGEM MEYVELERİNİ VERMEYE BAŞLADI
200 Milyon € Türkiye’de Kaldı
Dearsan Tersanesi'nde Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı için 16 yeni tip karakol gemisinin
inşasında yerli sanayinin katkısı yüzde 69.400
milyon Euro'yu bulan projede Türkiye'de kalan
tutar 200 milyon Euro.
Geçen hafta düzenlenen SMM İstanbul Gemi
İnşa İhtisas Fuarı süresince çeşitli paneller
düzenlendi, ilk oturum 'Askeri Gemi Yapımı'
üzerineydi. Savunma Sanayii Müsteşarlığı
Deniz Araçları Daire Başkanı Sayın Serdar
Demirel ve Dearsan Tersanesi Askeri Projeler
Koordinatörü Taner Akkaya, Türk tersanelerinde devam eden projeler ile ilgili bilgi verdi.
Akkaya, Dearsan Tersanesi ve karakol botlarının yapımı ile ilgili detayları katılımcılarla
paylaştı. Römorkör, tedarik gemileri ve
kimyasal tanker inşaatının yanı sıra askeri
gemiler de inşa eden Dearsan, şu anda Türk
Deniz Kuvvetleri için 16 adet karakol gemisi
inşa ediyor. Şu ana kadar inşa edilen bütün
ürünlerin Avrupa'ya ihraç edildiğini söyleyen
Taner Akkaya, son iki römorkörün ise ABD'ye
ihraç edildiğini kaydetti.
Baki Gökbayrak'ın başkanlığında faaliyet
gösteren Dearsan Tersanesi, 2007 yılında Türk
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için 16 yeni tip
karakol botunun inşa ihalesini kazanmıştı.
Gemilerin toplam bedelinin 400 milyon Euro
olacağı açıklanmıştı. 2008 yılında işçi güvenliği
ve tersanenin modernizasyonu için 1.5 milyon
dolar yatırım yapan Dearsan, yapılan iki büyük
holün birinde 110 metreye kadar bir gemiyi
kapalı alanda inşa edebilme imkanına sahip.
Akkaya, MİLGEM projesindeki bir gemiyi de bu
holde rahatlıkla yapabileceklerini kaydetti. İlk
karakol gemisini geçen yıl DKKya teslim
ettiklerini ve iki büyük holde 5 karakol gemisinin inşasının devam ettiğini söyleyen Akkaya,
2015 yılına kadar bütün gemilerin DKK'ya
teslim edileceğini açıkladı. Tuzla'da kurulu
Dearsan Tersanesi'nin 12.000 dwt'ye kadar
gemileri inşa etme kapasitesine sahip olduğunu ifade eden Akkaya "Tersanede aynı anda
askeri amaçlı 8 geminin yanı sıra 3 römorkör ve
bir tanker inşası devam ediyor" dedi.
6 milyar dolarlık pazar var
İnşa ettikleri karakol botlarının ana savaş
gemilerine destek verme kabiliyetlerine sahip
olduğunu söyleyen Akkaya, artan korsanlık,
kaçakçılık ve deniz kirliliği olaylarının bu tür
gemilere talebi arttırdığını kaydetti. Dünya
üzerinde 10 yıl içinde yaklaşık 6 milyar dolarlık
karakol botu pazarı oluşacağının konuşulduğunu ifade eden Akkaya, dünyada bunları
dizayn edip üretebilen 22 ülke olduğuna ve
Türk tersanelerinin bu pazarda büyük rol
onayabileceğine dikkat çekti.
Türkiye'de kalan 200 milyon Euro
Yerli sanayii desteklemek adına MİLGEM
projesini hayata geçirenlere teşekkür eden
Akkaya, 16 karakol gemisinin oluşturduğu
projede % 69 yerli sanayi kullanıldığını
belirterek "Böylelikle 200 milyon Euro
Türkiye'de kalmıştır" dedi. Tersanenin askeri
projelerde çok fazla kazanmadığını ancak bu
projeler sayesinde Tuzla'da binlerce kişinin
ekmek yediğini dile getiren Akkaya, "bizim
fotokopileri çeken çocuk ilk başlarda dosyaları
motosiklet ile getiriyordu şimdi ise dosyalan
üstü açık bir araba ile getiriyor" diye konuştu.
06 Şubat 2011
TEKNOPARK İHALEYE ÇIKMADAN KAPASİTEYİ
DÖRDE KATLADI
Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM), İstanbul
Ticaret Odası (İTO), Havaalanı İşletme ve
Havacılık Endüstrileri A.Ş. (HEAŞ), Savunma
Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş. (STM)
ile İstanbul Ticaret Üniversitesi ortaklığıyla
kurulacak olan Teknopark İstanbul'a, teknoloji
67
Haberler
alanında faaliyet gösteren yerli ve yabancı
şirketlerden büyük ilgi olduğu bildirildi. Sabiha
Gökçen Uluslararası Havaalanı bitişiğinde
yaklaşık 250 hektarlık alan üzerine kurulmakta
olan Teknopark İstanbul'da, binin üzerinde
firma faaliyet gösterecek. İTO Yönetim Kurulu
Başkanı Murat Yalçıntaş, şu anda projelerin
tamamlanmak üzere olduğunu, projelerin
tamamlanmasıyla ihaleye çıkacaklarını bildirdi.
Yalçıntaş, "İlk bina olduğu için kısıtlı sayıda
yerimiz var. Beklentimizin ve kapasitemizin çok
üzerinde bir taleple karşılaştık. Kapasitemizin 4
katı bir taleple karşılaştık ki ciddi anlamda bir
duyuru da yapmamıştık. Sadece kendi WEB
sitemizde duyuru yapmıştık" diye konuştu.
13 Şubat 2011
SAVUNMA FUARINDA İLK KEZ YERLİ ÜRETİM
SAVAŞ GEMİLERİ SERGİLENECEK
IDEF Savunma Sanayii Fuarında sergilenecek
olan Heybeliada Korveti, 2008'de denize
indirilmişti. Cumhuriyet tarihinde ilk kez
üretilen yerli savaş gemileri İDEF 2011-10.
Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nda sergilenecek. Bugüne kadar gerçekleştirilen İDEF
savunma fuarlarında tank, top, helikopter,
uçak gibi kara ve hava platformlarına yer
veriliyordu. Fuarda böylece bu sene ilk kez
deniz araçlarına da yer verilmiş olacak. TÜYAP
Fuarcılık tarafından düzenlenen İDEF 2011, 1013 Mayıs 2011 tarihleri arasında İstanbul'da
gerçekleştirilecek. Fuarın geçmiş yıllarda
Ankara'da yapılması sebebiyle, sektör olarak
denizle ilgili araç ve ürünlere yeterince yer
verilemiyordu. Fuar Ankara'dan taşınarak
2009'da İstanbul'da düzenlendi. Fuara en yakın
yerin Büyükçekmece sahilleri olması sebebiyle
deniz platformlarının bu bölgede sergilenmesi
planlanıyor. Bu yılki fuarda Milgem (Milli Gemi)
Projesi çerçevesinde İstanbul Tersanesi
Komutanlığı'nca 3 yılda tamamlanan ve Türk
savunma sanayii açısından bir ilk olan
Heybeliada Korveti ile Sahil Güvenlik
Komutanlığı için inşa edilen Sahil Güvenlik
arama ve kurtarma gemilerinden 'TCGS Dost'
ve 'TCSG Güven'in misafirlerin ilgisine
sunulması bekleniyor. Büyükçekmece'ye demir
atacak gemileri, fuara gelen yerli ve yabancı
heyetler gezme fırsatı bulacak. RMK Marine
tarafından inşa edilen 'TCGS Dost'un ilk seyir
testi geçen ay yapıldı. Türk mühendisleri
tarafından üretilen geminin, bu yılın Eylül
ayında Sahil Güvenlik Komutanlığına teslim
edilmesi bekleniyor. Türkiye'nin ilk milli üretim
savaş gemisi olan Heybeliada (F-511) Korveti
ise geçen yıl kasım ayında ilk seyrine çıkmıştı.
Milgem Projesiyle, Cumhuriyet tarihinde ilk kez
bir savaş gemisinin savaş sistemleri de dahil
olmak üzere tüm tasarım, entegrasyon ve
analiz aşamaları tamamen milli olarak
gerçekleştirildi. İlk Türk muharebe platformu
tasarımı olarak tarihe geçen Heybeliada
Korveti, Türk denizcilik sanayii açısından bir ilk
olarak görülüyor. Korvetin inşasına, İstanbul
Tersanesi Komutanlığında 2007'de başlandı ve
27 Eylül 2008'de denize indirildi. Projenin ikinci
gemisi olan Büyükada'nın (F-512) tekne inşası
da İstanbul Tersanesi Komutanlığında devam
ediyor.
17 Şubat 2011
SABİHA GÖKÇEN İLK KİRAYI ÖDEDİ
76.514.851,00 EURO.
Yap-işlet-devret modeli ile yapılan Sabiha
Gökçen Havalimanı'nın ilk kirası Milli Savunma
Bakanı Sayın Vecdi Gönül'e ödendi. Bakan
Gönül, 76 milyon 514 bin 851 Euro'luk
sembolik çeki ISG Yönetim Kurulu Başkanı
Nihat Özdemir'in elinden aldı. Sabiha Gökçen
Uluslararası Havalimanı'nın içinde bulunan
Airport Otel'de düzenlenen törene Bakan
Gönül'ün yanı sıra Nihat Özdemir ve bazı
yabancı ortaklar katıldı. Gönül, 2002 yılına
kadar masraf kapısı olarak nitelendirilen
Sabiha Gökçen Havalimanı'nın, hükümetin
yürüttüğü politikalar sonucunda kazanç kapısı
haline geldiğini söyledi. YİD modeli çerçevesinde ortak girişim grubu tarafından
sözleşme kapsamında iş artışlarıyla birlikte 2
milyar 175 milyon Euro tutarındaki kullanım
bedelinin, Savunma Sanayii Destekleme
Fonu'na aktarılacağını bildiren Gönül, "20 yıl
boyunca taksitler halinde ödenecek bu bedel,
Türk savunma sanayiinin gelişimi için
kullanılacaktır." dedi. Nihat Özdemir ise,
"Sabiha Gökçen'in hızlı büyümesine katkıda
bulunan yıllık yolcu kapasitesini 25 milyona
çıkaran terminal binası ve eklerini 18 ay gibi
kısa bir sürede tamamladık. Toplam 76 milyon
514 bin 851 Euro tutanndaki ilk kira bedelinin
sembolik olarak ödenmesini Savunma Sanayii
Müsteşarlığına sunmaktan mutluluk duyuyoruz." şeklinde konuştu.
18 Şubat 2011
HEDEF 2 MİLYAR DOLAR İHRACAT
Savunma Sanayii Müsteşarlığı 2016 yılına
kadar ihracatını yıllık 2 milyar dolara çıkarmayı
hedefliyor. Savunma Sanayii Müsteşarlığında
(SSM) sektörle ilgili basını bilgilendirme
toplantısı düzenlendi. SSM Müsteşarı Sayın
Murad Bayar, toplantının açılışında yaptığı
konuşmada, amaçlarının sektör hakkında
gazetecilere sistematik bilgi vermek ve
sektörde faaliyet gösteren firmaların yetenekleri ve projeleri konusunda bir çerçeve
sunmak olduğunu söyledi. Bu amaçla ilk olarak
TAI tesislerinin gezdirileceğini ve bu kurumla
ilgili bilgiler verileceğini anlatan Bayar, daha
sonra bu toplantıları periyodik aralıklarla
sürdürmeyi amaçladıklarını ifade etti. Bayar,
bir soru üzerine genel maksat helikopter
projesiyle ilgili görüşmelerin sürdüğünü, bu
ayın sonuna kadar karar vermeleri halinde İcra
Kurulu toplantısının yapılabileceğini belirtti.
Daha sonra SSM Uluslararası İşbirliği Daire
Başkanı Sayın Lütfi Varoğlu, SSM'nin teşkilat
yapısı ve projeleriyle ilgili bilgi verdi. Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ihtiyaçlarının yurt içinde karşılanma oranının 2010 yılında yüzde 47,5
olduğunu ifade eden Varoğlu, bu yılın sonunda
bu rakamı yüzde 50'ye çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Savunma Sanayi ihracat hedefine
ilişkin bilgi veren Varoğlu, "Savunma Sanayi
2011 yılında 1 milyar dolar, 2016 yılına kadar da
yıllık 2 milyar dolar ihracat yapmayı hedefliyor"
dedi. Savunma Sanayi İhracatçılar Birliği adı
altında bir organizasyon oluşturduklarını,
birkaç ay içinde bu konuyla ilgili bürokratik
işlemlerin tamamlanacağını belirten Varoğlu,
yurt dışında da savunma sanayi büroları
açmayı planladıklarını, bununla ilgili olarak
Katar, Malezya, Belçika ve Endonezya'da
çalışmaların sürdürüldüğünü kaydetti. Suudi
Arabistan'daki Savunma Sanayi bürosunun 2
Mart'ta açılışının yapılacağını ifade eden
Varoğlu, Kazakistan'da da ASELSAN aracılığıyla
ortak yatırım şirketi kurmak için görüşmelerin
devam ettiğini kaydetti
23 Şubat 2011
MALEZYA ORDUSUNA 600 MİLYON DOLARA
257 'PARS' ÜRETECEK
TÜRKİYE'nin savunma sanayiinde bugüne
kadarki en büyük ihracat sözleşmesi, Milli
Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül ile Malezya
Savunma Bakanı Ahmed Zahid Hamidi'nin
katıldığı törenle imzalandı. Anlaşma ile FNSS,
Malezya Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyacını
karşılamak üzere 8x8 Tekerlekli Zırhlı
Muharebe Aracının tasarım, geliştirme, üretim
ve lojistik desteğini sağlayacak. Malezya Silahlı
Kuvvetleri için 12 değişik konfigürasyonda 257
adet 8x8 Tekerlekli Zırhlı Muharebe Aracının
geliştirme ve üretimini kapsayan projeye ilişkin
sözleşme bedeli yaklaşık 600 milyon doları
bulacak. FNNS Savunma Sistemleri A.Ş. Genel
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
Müdürü Nail Kurt, "Bu araçlara, Anadolu'da
gücü temsil ettiği için Pars adını verdik. Pars
araç ailesi 4x4,6x6 ve 8x8 olarak üretilebildi"
dedi.
Montaj Malezya'da
FNSS'nin PARS 8x8 Tekerlekli Zırhlı Aracı baz
alınarak geliştirilecek araçlar, FNSS ve DEFTECH
mühendislerince Malezya Silahlı Kuvvetleri
ihtiyaçları gözönüne alınarak yeniden
tasarlanarak Malezya'da üretilecek. FNSS ve
DEFTECH firmaları daha önce Malezya Silahlı
Kuvvetlerine 211 adet paletli Zırhlı Muharebe
Aracı (Malezya'da ADNAN adıyla biliniyor) ve 8
adet 120mm Havan Taşıyıcı araç üreterek
teslim etmişti. 8x8 Tekerlekli Zırhlı Muharebe
Aracı sözleşmesini FNSS adına Genel Müdür
Nail Kurt, DEFTECH adına ise CEO Abdul Harith
Abdullah imzaladı. Araçların parçalarının
Türkiye'de hazırlanacağını, montajının ise
Malezya'da yapılacağını ifade eden Kurt şöyle
konuştu: "Sözleşme kapsamında araçlar
Malezya'ya özel tasarlanacak. Malezya'nın
seçtiği alt sistemlerin entegrasyon işlemlerini
de biz yapacağız. Pars 8x8 tekerlekli araçlar
Malezya'ya göre uyarlanacak. Bu araçlar
değişik görevler için 12 farklı konfigürasyonda
üretilecek. Lojistik desteği vereceğiz ve
teknoloji transferi yapılacak. Bu ihracat hacim
olarak çok önemli. Teknik olarak önemi de daha
çok. Çünkü daha önce biz ZMA teknolojisi
ihracatı yaptık ama ABD'den aldığımız ZMA'ları
satmıştık Malezya'ya. Şimdi ilk defa Türkiye'de
geliştirilen bir sistem, daha Türkiye bile satın
almadan Malezya tarafından alınıyor."
Üç anlaşma daha
Bu arada, Malezya ile MİKES firması, Türk
Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) ve GATE
Elektronik firması da savunma alanında işbirliği
anlaşmaları imzaladı.
MİKES firması, Malezya'nın savaş uçakları,
nakliye uçakları ve helikopter platformlarının
elektronik harp sistemleri modernizasyonunu
gerçekleştirecek.
TUSAŞ ise Malezyalı havacılık ve savunma
sanayii firması National Aerospace and
Defense Industries (NADI) firması ile hava
araçlarının modernizasyonu, modifikasyonu ve
sistem entegrasyonu konularında işbirliği
yapacak.
GATE Elektronik firması da Malezyalı savunma
sanayi firması Global Globe ile kara ve deniz
platformları için elektronik harp ve insansız
araç sistemleri üretecek.
01 Mart 2011
SSM, SAVUNMA SEKTÖRÜNÜN KAPILARINI
AÇIYOR
Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM), Türk
basınının, SSM'nin faaliyetleri ve savunma
sanayimiz hakkında daha sistematik bilgi sahibi
olabilmesi amacıyla yeni bir program başlattı.
İlk durağı SSM olan program kapsamında,
düzenlenecek tesis gezileriyle, basın mensuplarının, firmaların kabiliyetleri, yürütülen
projeler ve imzalanan anlaşmalar hakkında
daha detaylı bilgi sahibi olması hedefleniyor.
Sektör firmalarına yapılacak ilk gezinin, Türk
Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ)'a
düzenlendiği programın ilerleyen süreçlerinde
ise sadece Ankara ile sınırlı kalınmaması,
İstanbul ve Eskişehir'deki çeşitli tesis ve
firmalara da ziyaretler gerçekleştirilmesi
planlanıyor.
Program, çok sayıda basın mensubunun
SSM"de hazır bulunduğu, 17 Şubat sabahı,
Savunma Sanayii Müsteşarı Sayın Murad
Bayar'ın açılış konuşmasıyla başladı. Bayar,
konuşmasına, SSM'nin projelerinin toplumla
paylaşılması açısından basının çok büyük bir
katkısı olduğunu söyleyerek başladı. Basını bu
açıdan, "çok önemli paydaşlar" olarak tanımlayan Bayar'ın, kurum olarak bu programlar ile
ne amaçladıklarını dile getirdiği kısa konuşmasının ardından, SSM Uluslararası İşbirliği
Daire Başkanı Sayın Lütfi Varoğlu da SSM'nin
yapılanması, faaliyetleri ve hedeflerini içeren
genel bir sunum yaptı ve basın mensuplarının
sorularını yanıtladı. Sunumunda, SSM'nin yeni
yapılanmasına da değinen Varoğlu, projelerin
yürütüldüğü daire başkanlıklarının yeni
durumu hakkında da bilgi verdi. Elektronik
Harp ve Algılayıcılar Daire Başkanlığının
Muhabere Elektronik ve Bilgi Sistemleri (MEBS)
Daire Başkanlığına bağlandığını; Hava Araçları
Daire Başkanlığının ise Uçak ve Helikopter
Daire Başkanlığı olarak iki daire başkanlığına
bölündüğünü söyleyen Varoğlu, İHA'ların ise
uçak biriminin altında yer aldığını belirtti.
Projelerdeki gelişmelere bağlı olarak yeni
düzenlemelerin de yapılacağını aktaran
Varoğlu, SSM'nin bu konuda esnek bir yapıya
sahip olduğunu vurguladı. Varoğlu ayrıca,
Savunma Sanayii Destekleme Fonu finansmanları sayesinde, kurum olarak sahip
oldukları esnekliğin bütçeler açısından da
sürdüğünü söyledi.
SSM Model Olarak Gösteriliyor
Varoğlu, hemen hemen her gelişmiş ülkede,
savunma sanayisi politikalarını belirleyen,
tedarik yapan ve bunlara finansman sağlayan
SSM benzeri bir kurumun bulunduğunu
söyledi. Varoğlu, Ar-Ge ve teknoloji
yönetiminin yanı sıra sanayi katılımı ve offseti
planlayan ve bunların hem kalite hem de sanayi
güvenliğini kontrol ederek değerlendirmeler
yapan bu kurumların görevleri arasında,
savunma sanayisiyle iş birliği ve ihracatın da
bulunduğunu anlattı. Son donemde yurt
dışında yapılan sunumlarda, SSM'nin çalışma
yapısı ve SSM'nin görev çerçevesini oluşturan
yasa ile ilgili olarak olumlu tepkiler aldıklarına
da dikkat çeken Varoğlu, özellikle Körfez
ülkeleri için SSM'nin bir model olarak
düşünüldüğünü de sözlerine ekledi.
Zaman En Önemli Faktörlerden
SSM'nin tedarik süreçleri hakkında da bilgi
veren Varoğlu, uzun vadede, hem yatırım
yapılması gereken alanların belirlenmesi hem
de yatırım yapılan alanlardan teknoloji
kazanabilmek için sektörün sahip olduğunu
altyapı ve imkânların bilinmesinin şart olduğu
söylerken, zaman faktörünün buradaki en
önemli belirleyici unsur olduğunun altını çizdi.
En başta zaman ve ardından sahip olunan
bütçe doğrultusunda, hedeflenilen teknolojiyi
kazanmanın olabilirliğinin değerlendirilmesinin en önemli hususu oluşturduğunu
söyleyen Varoğlu, "Eğer bu sorunun yanıtı
olumlu ise ve ürün geliştirmeye değer bir
ürünse ürün geliştirme bizim için birinci öncelik
oluyor" dedi. Ayrıca, tedarik makamı olarak,
ürünün geliştirilip teslim edilmesi ile görevlerinin tamamlanmış olmadığına da dikkat
çeken Varoğlu, "Ürünleri, sektörün sürekliliğini
sağlayacak şekilde kullanabilmek, pazara
çıkartabilmek ve başka bir ülkeye satılabilir
hale getirmek de ayrı bir konu" dedi.
Uluslararası Konsorsiyumlar ve İş Birlikleri
Artıyor
Gerek ekonomik sıkıntılar gerekse bir ülkenin
tek başına geliştirdiği sistemlerin ihracatının
zor olması gibi birtakım nedenlerden ötürü,
ABD'nin ve pek çok ülkenin, tek başına ürün
geliştirmekten giderek uzaklaştığına da
değinen Varoğlu, son zamanlarda giderek
uluslararası konsorsiyumlar ve iş birliklerinin
arttığına da dikkat çekti. Savunma sanayisinde,
bu dönüşümün özellikle ABD'nin teknoloji
paylaşımına sınırlama getirmesi ve hatta
durdurmasının ardından, özellikle Avrupa’da
başlayan sürecin diğer coğrafyalara da
yayıldığını belirten Varoğlu, "Artık herkes bir
ortak arıyor. Ancak bu sadece finansman
paylaşımı için değil, teknolojiyi de beraber
paylaşmayı göze almakla ilgili" dedi. Varoğlu,
ortaklıkla ilgili tüm ihtimallerin değerlendirilmeye alınmasının ardından da en son tercih
69
Haberler
olarak doğrudan tedarik modellerine başvurduklarını belirtti. Avrupa savunma pazarının
birleştirildiği, radar ve gemi projeleri gibi pek
çok ortak projenin yürütüldüğü OCCAR (The
Organisation for Joint Armament Cooperation)
da değinen Varoğlu, OCCAR üyeliği ile ilgili
sürecin devam ettiğini ve Türkiye'nin üyeliğinin
kabul edilmesi halinde bu kuruluş aracılığıyla
pek cok projeye ortak olmak için fırsat elde
edileceğini söyledi. Günümüzde, proje
ortaklığı yaklaşımının, özellikle Kuzey Afrika,
Kafkasya ve Körfez ülkeleri arasında çok cazip
bir model haline geldiğini de söyleyen Varoğlu,
ANKA projesi ve benzeri çalışmaların, ABD'nin
JSF'de yaptığı gibi, ortaklık talebi toplayabileceğine dikkat çekti. Varoğlu, böyle bir
ortaklıkla elde edilecek avantajın, özellikle satış
garantisi açısından kendisini gösterdiğini
söyledi.
Savunma İhracatında Devlet Desteği Önemli
SSM'nin sürdürdüğü diğer faaliyetlerle ilgili
olarak, "Tanıtım faaliyetlerimiz var, uluslararası
fuarlara katılıyoruz. İhraç edebileceğimiz
ürünler arttıkça, oradaki ihaleleri takip
edebilecek hale gelmek ve Türkiye'deki
firmaları o ülkelerle irtibatlandıracak ofislerin
olması gerekiyor" diyen Varoğlu, savunma
sektöründe iş yapılacak ülkelerin, devlet
kademesinde bir muhatap görmek istediğine
dikkat çekti ve devletin destek verdiği,
arkasında durduğu ürün ve firmalarla çalışmaya daha sıcak bakıldığını belirtti. Bu
anlamda, ABD ve Türkiye arasındaki projeleri
takıp etmek ve ABD pazarına yönelik
şirketlerimize bilgi aktarabilmek adına kurulan
Washington'daki SSM ofisinin, Ekim ayından
beri çalıştığına da değinen Varoğlu,
Kazakistan'daki, yüzde 50'si Kazakistan
Engineering firmasına, yüzde 49’u ASELSAN'a
ve yüzde 1’i SSM'ye ait ortak yatırım şirketinin
kuruluş çalışmalarından da bahsetti. Varoğlu,
SSM'nin Kazakistan'da kurulan ortak yatırım
şirketindeki varlığının nedeninin, sadece
ASELSAN'ın ürünlerini ihraç etmek değil diğer
şirketlerin ihracatlarında da yardımcı olmak
olduğunu belirtti ve ortak yatırım şirketi modelini de ilk defa burada denediklerini söyledi.
Geleceğe Yatırım Yapmak Gerekiyor
"Geleceğe yatırım yapmak gerekiyor, para
ayıracaksınız, proje hazırlayacaksınız, Ar-Ge
yapacaksınız ve tüm bu yatırımları son güne
bırakmayacaksınız ki eksiklerinizi önceden
giderebilesiniz" diyen Varoğlu, SSM'nin, İleri
Teknoloji Parkı (İTEP) gibi girişimlerine de
değindi. SSM'nin 2016ya doğru sektör
ihracatının 2 milyar dolara çıkartılması hedefi
bulunduğunu söyleyen Varoğlu, özellikle
teknoloji yoğun, liderlik yapabilecek teknolojilere eğilmeyi planladıklarını da belirtti.
Varoğlu ihracat kredisi konusuna da değindiği
konuşmasında, "Eğer Eximbank'ın kuruluş
yasasında, savunma ürünlerinin kredili satışlarına izin verilseydi, muhtemelen biz en yoğun
kullanıcı olurduk" dedi ve hem askeri alanda
hem de sivilde kullanılabilen ürünler için kredi
çıkartmaya başladıklarını sözlerine ekledi.
TSK'nın ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin
süreçler hakkında da basının bilgilendirildiği
toplantının ardından TUSAŞ tesislerine doğru
hareket edildi.
Heyetlerden bahsetmişken, BAE Veliaht Prensi
Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan'ın, fuarı
sade bir vatandaş gibi dolaşarak stantları
ziyaret ettiği de gözlerden kaçmadı. 5 gün
süren fuarda, BAE Silahlı Kuvvetlerinin
ihtiyaçlarına yönelik, 14,5 milyar BAE dirhemi
(yaklaşık 4 milyar dolar) değerinde anlaşmanın
yanı sıra firmalar arasında iş birliklerine ilişkin
duyurular da yapıldı. İş birliği anlaşmalarının
bir tarafında daha çok BAE firmaları yer alsa da;
MKEK-STM ve MKEK-Azerbaycan örneklerinde
olduğu gibi, çok sayıda firma, bölgeyi
ilgilendirmese bile, yapılacak iş birliği
anlaşmasını duyurmak için IDEX'i seçmişti.
01 Mart 2011
1000'in üzerinde firma katılmış olsa da, fuar,
BAE firmalarından TAWAZUN'un gövde
gösterisi şeklinde geçti. Başta TAWAZUN olmak
üzere, 169 firmayla IDEX'e katılan BAE
savunma sanayisi, özellikle kara araçlarına
yönelik çözümleriyle, gelişimini de gözler
önüne serdi. BAE savunma sanayisindeki
gelişimin bir diğer kanıtı da, bir önceki fuarın
düzenlendiği 2009 yılına kıyasla, BAE'yi
temsilen katılan firma sayısındaki, yaklaşık
yüzde 50'lik artış oldu.
IDEX'İN PARLAYAN YILDIZI: TÜRKİYE
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)'nin başkenti Abu
Dhabi'de, 20-24 Şubat arasında, 10'uncusu icra
edilen IDEX 2011 fuarı, gerek katılımcıların
sayısal çokluğu gerekse sergilenen ürün ve
sistemlerin zenginliği açısından çok başarılı bir
etkinlik olarak geride bırakıldı. Sayın Devlet
Başkanı Şeyh Khalifa bin Zayed al Nahyan'ın
himayesinde, Abu Dhabi National Exhibition
Company (ADNEC) tarafından, BAE Silahlı
Kuvvetleri iş birliğiyle organize edilen IDEX,
rekor seviyede bir katılıma da sahne oldu. IDEX,
eş zamanlı icra edilen, denizcilik fuarı NAVDEX
ile birlikte, 52 ülkeden 1060 katılımcı firma ile
60.000 ziyaretçinin yanı sıra 100'den fazla
resmi heyeti de ağırladı.
Yeni Zelanda. Avustralya ve BAE askeri
bandolarının çaldığı marşlar eşliğinde icra
edilen bir resmi geçitle başlayan fuarın açılış
töreni, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi. yine
oldukça gösterişliydi...
Hava ve deniz sistemlerinin yanında genel
olarak kara sistemlerinin öne çıktığı IDEX ile eş
zamanlı olarak düzenlenen ve sadece deniz
sistemlerine odaklanan NAVDEX fuarına da
kısaca değinmekte yarar var. 80 civarında
katılımcısı olan NAVDEX, gerek katılımcı sayısı
gerekse ziyaretçi sayısı açısından IDEX'in
gölgesinde kalmış gibi görünüyordu.
Her ne kadar katılımcı firmalar açısından çok
yüksek bir profil sergilense de son dönemde
Kuzey Afrika ve paralelinde Arap dünyasında
yaşanan gelişmelerin etkisiyle olsa gerek. IDEX
resmi heyet sayısı ve seviyesi açısından oldukça
düşük bir profil sergiledi. Bu durumun, Avrupa
ve ABD'nin yanı sıra özellikle Orta Doğu ve
Afrika'dan gelen katılımcılar tarafından büyük
memnuniyetsizlik yarattığının da altını çizmek
gerekiyor.
Katılımcı ülkeler açısından değerlendirdiğimizde ise özellikle Çin ve Rusya Federasyonu'nun,
bölgeye verdikleri önemin de bir göstergesi
olarak, hem katılım alanının büyüklüğü hem
de, maketleriyle bile olsa, sergilenen
sistemlerin çeşidi açısından en gösterişli
ülkeler olduğunu söyleyebiliriz.
Fuarda dolaşırken, BAE Ordusu üniforması
giyen çok sayıda İngiliz subayı ile karşılaşsanız
da, belki de ihtiyaç duymadıklarından olsa
gerek, diğer ülke katılımlarına kıyasla,
İngiltere'nin katılımının sönük kaldığı da dikkat
çekti. Milli Savunma Bakanımız Vecdi Gönül ve
Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar ile
Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanı Korgeneral
Eyüp Kaptan'ın da katıldığı fuarda, Türkiye ise
Savunma Sanayii Müsteşarlığının koordinasyonunda, 41 firma ile yer aldı. Türkiye, ev sahibi
BAE'yi dahil etmezsek, alan olarak, Almanya ve
ABD'den sonra, IDEX'e katılan üçüncü büyük
ülke oldu ve Rusya, Çin ve Fransa gibi ülkeleri
geride bıraktı.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere, resmi heyet
katılımı açısından sönük geçen IDEX'te, Türk
firmalarının, en çok ilgiyi Azerbaycan
heyetlerinden gördüğünü söylememiz yanlış
olmaz. Hem Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer
Abiyev hem de Azerbaycan Savunma Sanayi
Bakanı Yaver Camalov, neredeyse Türk
firmalarının tamamını ziyaret edip, ürünleri ve
kabiliyetleri hakkında bilgi aldı.
SAVUNMA SANAYİİ GÜNDEMİ
Savunma sanayimizin, sergilenen yeni ürünler
ve imzalanan iş birliği anlaşmalarıyla ağırlığını
koyduğu IDEX'in, 2013 yılının 17-21 Şubat
günleri arasında 11’incisinin gerçekleştirilmesi
planlanıyor.
04 Mart 2011
HAVALI SANAYİ
Havacılık sanayinin OSB'si Ankara'da kuruluyor.
TAI’nin bitişiğinde yer alan “Akıncı” bölgesi,
havacılık alanında çalışan firmalar için bir üs
olacak
Ankara havacılık sanayiinin de başkenti. TAl'nin
bitişiğindeki bölge, havacılıkta çalışan
firmaların üssü haline gelecek. OSB'lerdeki
işletmelerin buluşacağı bölgenin adı Akıncı
Havacılık Ovası olacak.
MEMUR kenti imajından hızla sıyrılan ve
'Sanayinin de Başkent'i' olma yolunda ilerleyen
Ankara, havacılık sanayiinin de Türkiye'deki
merkezi oluyor. Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı 4. Ana Jet Üs Komutanlığının
bulunduğu, eski adıyla 'Mürted' olarak bilinen
'Akıncı' bölgesindeki 820 dönümlük Hazine
arazisinin kullanım hakkı Savunma Sanayii
Müsteşarlığı'na devredilecek. Ankara'da
havacılık sektöründe üretim yapan sanayi
işletmelerinin tamamı otoyol ile dere arasında
kalan bu bölgede toplanacak.
Akıncı Havacılık Ovası
Burada kentteki 5 ayrı Organize Sanayi
Bölgesi'nde faaliyet gösteren ve havacılık
alanında çalışan yardımcı sanayi firmaları
taşınacak. Bölgeye 'Akıncı Havacılık Ovası' ismi
verilecek. TAI'ye çalışan yan sanayi firmalarının
bir araya gelmesiyle bölge Türkiye'nin de
havacılık sanayi merkezi konumunu alacak.
1984 yılında F-16 'Savaşan Şahin' uçaklarının
ABD ile birlikte ortak üretimi amacıyla kurulan
TAI, bugüne kadar 278 adet F-16 savaş uçağı,
59 adet CN-235 tipi hafif nakliye uçağı, 34 adet
SF-260 eğitim uçağı ve 30 adet AS-532
helikopteri üretti. Tesislerde şu anda HÜRKUŞ
milli eğitim uçağı, Göktürk uydusu, ATAK
helikopteri, İnsansız Hava Aracı, AWACS
havadan erken uyarı ihbar sistemi uçağı,
A400M nakliye uçağı, uçak modernizasyonu
projeleri gerçekleştirildi. Bunların yanı sıra, JSF
projesi ve Boeing ile Airbus uçakları için parça
üretimi çalışmaları da devam ediyor. TAl'nin 3
bin 541 çalışanından bin 470'i mühendis.
Bunların 900'ünün 'tasarım mühendisi' olması,
TAl'nin artık kendi ürünlerini geliştiren bir
fabrika olduğunun başlıca göstergesi. TAI
tesisleri toplam 5 milyon metrekarelik bir alan
üzerinde kurulu.
06 Mart 2011
ABD'den aldığı F-16 parçalarının montajı için
kurulan TAI, dünyanın en çok kullanılan C-130
nakliye uçaklarının aviyonik (havacılık
elektroniği) modernizasyonu programında
önemli bir aşamaya geldi. TAI, C-130 uçağına
milli yazılım yükleyerek, 2 Mart'ta ilk defa
uçurdu. Bir uçağın kontrol maksatlı olarak eşlik
ettiği uçuş, yaklaşık bir saat sürdü. ABD'de
Boeing tarafından yürütülen modernizasyon
programı 2001'de başladı. ABD, 400 C-130
uçağının 12 versiyonunu modernize etmeyi ve
hepsine aynı görev bilgisayarı koymayı
planladı. Uçakların farklı özellikleri nedeniyle
program bütçeyi aştı ve sık sık kesintiye uğradı.
Türkiye'de ise Savunma Sanayii Müsteşarlığı
(SSM) Ocak 2007'de TAI'ye, 7 adet C-130E ve 6
adet C-130B olmak üzere toplam 13 uçağın 56
ayda modernize edilmesi görevini verdi. İlk iki
uçağın TAI'de, geri kalanların Hava Kuvvetleri
Komutanlığı 2'nci Hava İkmal ve Bakım Merkezi
Komutanlığı tesislerinde yenilenmesi planlandı. Programda 2 yıllık gecikme yaşandı
ancak buna rağmen Türkiye, geç başladığı
programda ABD'yi yakaladı. Uçakların son
derece gelişmiş uçuş sistemleriyle donatılmasını öngören projeyle bütün uçuş
sistemlerinin yenilenmesi ve milli yazılım
kullanılması öngörüldü. Uçaklara 17 yeni
sistem takıldı ve beş mevcut sistem bir üst
modele yükseltildi. Uçakların uluslararası
havacılık kurallarına uyumlu hale gelmesi, gece
görüş sistemleriyle donatılması ve yedek parça
sorununun çözülmesi amaçlandı. Uçağın dış
görünüşünde bir anten dışında değişiklik
bulunmuyor. Asıl değişiklik uçağın aviyonik adı
verilen uçuş sistemlerinde görülüyor.
Tamamıyla analog olan eski sistemlerin yerine
TAI'de "glass cocpit" (cam kokpit) adı verilen
dijital sistemler konuldu. Uçağın daha etkin
kullanılmasını sağlayan bu sistem ile kokpitin
görüntüsü eskiden soldaki gibiydi şimdi
sağdaki gibi oldu. 2 bin 300'e yakın C-130
Herkül uçağı, dünyada 50'den fazla ülkede
kullanılıyor.
Kıbrıs'a çıkarma yaptı
Adını, Yunan mitolojisinde gücü temsil eden
"Herkül" adlı tanrıdan alan C-130'lar, şimdi
Lockheed Martin adını taşıyan firmanın
geliştirdiği orta sınıf bir taktik nakliye uçakları.
Türk Hava Kuvvetleri'nde bulunan bu uçaklar,
Kıbns Barış Harekâtı'nda uçtu, Kıbns'a 2 bin 311
paraşütçü ve 1238 ton malzeme taşıdı.
07 Mart 2011
SAVUNMA SANAYi MÜSTEŞARLIĞI HEDEF
BÜYÜTTÜ: "ASKERI GEMİ YAPMAYI
ÖĞRENDİK ŞİMDİ İHRAÇ EDECEĞİZ".
Yerli tersanelere 60'ın üzerinde askeri bot ve
gemi ihale eden Savunma Sanayİi Müsteşarlığı,
onlarca yeni proje için tersanelerle görüşüyor.
Diğer yandan da müsteşarlık, askeri gemilerin
ihracatı için çeşitli ülkeler ile görüşmeler
yapıyor.
Türk Deniz Kuvvetleri için askeri bot ve gemi
dizayn edip, inşa eden 7 tersane başta olmak
üzere Türk tersaneleri, artık benzer gemileri
dünyaya satmak istiyor. Bir elin parmaklarını
geçmeyecek sayıda Türk tersanesi yıllardır
çeşitli ülkelere askeri bot ve savunma amaçlı
tekneler inşa edip ihraç etmeyi başardı.
Tersanelerin şimdiki hedefi ise aynı ülkeler için
askeri gemiler inşa etmek. Savunma Sanayii
Müsteşarlığı Deniz Araçları Daire Başkanı Sayın
Serdar Demirel'e göre bunu yapmak mümkün,
"Çünkü Türk tersaneleri askeri gemi dizaynı ve
yapımını öğrendi, şimdi sıra satmaya geldi. Bu
konuda çeşitli ülkeler ile görüşmelerimiz var"
diyor Demirel. Wall Street Journal gazetesinin
14 Şubat 2011 tarihli sayısında yayımladığı bir
haber Demirel'in görüşlerini doğruluyor ve
destekliyor. Habere göre Türkiye, İngiltere'nin
2020'de kullanmaya başlayacağı Frigate 26 tipi
savaş gemisi üretimine yardım edecek. Askeri
gemi inşasında yerli sanayi kullanımını % 70'e
çıkarmayı başaran Türk tersanelerinin hedefi
ise çok daha farklı. 69'u faal 126 tersanenin
bulunduğu Türkiye'de sadece yedi tersane
Savunma Sanayiine gemi yapmak için onaylı.
Savunma Sanayii Müsteşarlığı tersane sayısını
beşe düşürmeyi planlarken, birçok tersane
askeri gemi yapabilecek şekilde yatırımlarını
sürdürüyor. Türk tersaneleri arasında
Avrupa'daki büyük kuruluşlar ile askeri gemi
inşası için ortaklık görüşmesi yapanlar dahi var.
Ocak 2011'de düzenlenen SMM İstanbul Gemi
İnşa İhtisas Fuarı'nda konuşan Daire Başkanı
Demirel, askeri gemi yapmanın son derece
disiplinsel bir çalışma ve özel yatırımlar
gerektirdiğini belirterek şu anda askeri gemi
inşa eden tersanelerin para kazanamadığını
vurguladı. Demirel, tersanelerin ne zaman
kazanmaya başlayacağını ise şu sözlerle
anlatıyor: "Bu işin üç aşaması var; yapmak,
dizayn etmek ve satmak. MİLGEM'in açtığı
yolda askeri gemi yapımı ve gerekli olan
dizaynları yapma aşamasını geçtik şu anda
satma kısmındayız. Bu gemiler ihraç edilmeye
başlandığında tersaneler para kazanmaya
başlayacaktır. Değişik ülkeler ile bu gemilerin
71
Haberler
pazarlanması için görüşmelerimiz devam
ediyor." Askeri projelerde yerli sanayi katkısını
artırmak için çalışmalar yaptıklarını söyleyen
Demirel, ana makinelerin de Türkiye'de
üretilmesi için MTU ve bazı makine üreticilerinin çalışmaları olduğunu belirtiyor.
tamamlanması planlanan proje kapsamında;
"1 adet LPD, 27 adet Amfibi Zırhlı Hücum Aracı
(AAV), 4 adet Çıkarma Aracı (LCM), 2 adet Araç
ve Personel Çıkarma Aracı ( LCVP), 1 adet RHIB
Bot ve 1 adet Komutan Vasıtası tedariği
gerçekleştirilecek.
Özelikler:
Tersanelere 2 milyar dolar
Her şey MLGEM' ile başladı
Deplasman: 2000t
Savunma Sanayi Müsteşarlığı için 7 tersanede
devam eden askeri projelerin finansman
tutarının 2 milyar doları aştığı belirtiliyor. Türk
tersaneleri ile anlaşması yapılan 60 civarında
gemi ve bot projesi bulunuyor ve büyük
kısmının inşası başlamış durumda. Müsteşarlık
ayrıca 'Havuzlu Çıkarma Gemileri', 'Hava
Yastıklı Çıkarma Aracı', 'Sismik Araştırma
Gemisi', 'Denizde İkmal Muharebe Destek
Gemisi' ve 'Yelkenli Okul Gemisi' gibi onlarca
projeyi de yerli tersanelere ihale etmeyi
planlıyor.
İhtiyaç duyduğu askeri bot ve gemileri yerli
sanayiiden karşılamak hedefiyle yola çıkan
Savunma Sanayii Müsteşarlığı, 90'lı yıllarda
'Milli Gemi' projesi için çalışmalara başladı.
Türk Donanması'nın ihtiyaç duyduğu gemileri
ABD ve Avrupa'dan tedarik etmeye alışkın
olanlar projeye imkansız gözüyle bakıyorlardı,
ilk etapta askeri bot ve küçük deniz araçlarının
yapımı ile başlandı ve ilk korvet için çalışmalar
yapıldı, inşası plalanan 11 geminin ilk ikisi
Pendik Askeri Tersanesi'nde inşa edilerek diğer
gemilerin özel sektör tersanelerine açılması
planlandı. Böylelikle Türk tersanelerinin askeri
gemi yapmındaki kabiliyeti de geliştirilecekti.
Projenin ilk gemisi TCE Heybeliada geçen yıl
suya indirildi, ikinci geminin yapımı ise aynı
tersanede devam ediyor. Daire Başkanı
Demirel'e göre bu gemilerin özel sektöre
açılması çok yakın.
Ana makine: 2 x MTU 16V595TE90 dizel
LPD'ler için teklifler alınıyor
Savunma Sanayii Müsteşarlığı şu sıralarda
Havuzlu Çıkarma Gemi'leri için tersanelerden
teklif alıyor. 16 Mayıs 2011 tarihinde son
bulacak tekliflerden sonra 36 deniz aracı için
tersaneler belirlenecek. 2017'ye kadar
Boy: 99m
Genişlik: 14.40m
Dizayn draftı: 3.59m
Sevk sistemi: 2 x Escher-VVyss CPP
Maksimum hız: 29 knot
Silahlar:
8 x Harpoon Blok II SSM BB
1 x 76mm OtoMelara Top
1 x RAMPDSM[21 hücreli]
2 x 324mm ikiz tüplü Torpido Sistemi (Mk 46/
54 torpido)
2 x 12.7mm STAMP (STAbilize Makine Platformu, ASELSAN)
1 x S-70B SeaHawk
Download