İslâmi Model Arayışı

advertisement
ümran
Araştırma ve K ü l t ü r Vakfı Yayın O r g a n ı d ı r .
Sistemin İflası Karşısında
İslâmi Model Arayışı
İslâmi Model Oluşturma
Zarureti
Bıırhaneddin
Can
Toplumsal Yozlaşma ve
Yolsuzluklar
Ekrem Özkaya
İslâmi Yönetim Biçiminde
İktidarın Kaynağı
Muhammed
Abdülcehbar
Bir Çınar Devrildi Yüreğimde
Lokman Yıldırım
Batı kaynaklı Düzenler İçin En
Büyük tehdit İslâm Nizamıdır
Dr. Ahdülhâdî
el-Tâzi
FKÖ Nasd FİKÖ Oldu ?
Mesut Karaşahan
EyM-EkimmS
10.000 U.
ÜMRAN
'dan
AUAŞTIR»IA VE KÜLTLK
VAKFI
VyVYKV O R G A ! \ ' I U I R
Yeni bir Ümranla daha
AKV Adına
SAHİBİ
Necati CKYI.AN
Ümranı, biraz geç te olsa size
için Rabbimize hamdediyoruz.
, İŞLICTME
A r a ş t ı r m a ve Kültür Vakfı
Bilgi-İlotişim Merkt-zi (AKBÎM)
AKV Yayın Koordinatürii
Mustafa liRTEKİN
Yaxı İdleri niüdürü
Abdullah YILDIZ
İdare Merkezi
1 ,
Flurlırtr Cacl. Ragıphey
Sk. No: 2/10 r-^atilı/İSTANBUL
Tel: 534 88 88
Yazışma Adresi
J ' . K . 62 K a t i l i - İ S T A N B U L
AKV Merkez ve Şube Adresleri
:
M e r k e z : Akbıyık C a d .
Sultnnalınıet Camii Yauı ;
(£ski Sıhyarı Mektebi)
Tel: 517 44 44
^
A n k a r a : Kü^ükesal C a d .
(Akay Yokuşu)
No: L5/iy LaleA|)t.
Tel: (4) 418 Ö8 60
Bakanlıklar/ANtC-VRA
İ z n ı i i : TepeeikMulı.
rei'idıııı Ozbay C a d .
No: 15/3 Î / İ 1 İ T
;
I t a y r j i i n p a . ş a (İrtibat):
MuratMah.
SiııemaSok."
N o: 21/2 Bayraınpaşa-İSTANBUL
: A d a n a : Bakunytırdu C a d . -y.ri:
N o : 86 ADANA
ABO^'E Ş.UlTLAItl
Yıllık: 50.000 T L
(Öğıcnoi: 30.000 T L . )
P O S T A Ç K K İ IVO
A b d ü l v a h a p Y'amaıı / 658136
D i z g i M E H M E T ALİ ATICf
İ ç d i ı z e n : METİN EKEN
B a s k ı : Yıldızlar Matbaac,ılık A.Ş.
'Ayda bir yayınlanır'
karşınızdayız.
ulaştırdığımız
Geçen sayımızda; Türkiye'nin birinci gündem
•maddesi olan ve neredeyse bir Türk-Kürt savaşına
dönüşme eğilirrii gösteren'"ulusçuluk"
sorununun, insanımızın önündeki en büyük handikap olduğunu ortaya koymuştuk. îslam açısından 'ulusçuluk' olgusunu, değişik boyut ve yansımaları ile
ele alan yazılar yayınlamış ve çözüm olarak ta
"ümmet bilinci'hin yeniden canlanmasının bir
zaruret olarak karşımıza çıktığını görmüştük.
Türkiye düzeni sadece bu konuda değil, her
alanda ciddi sarsıntılar ve genel bir tıkanmayla
karşı karşıya. Bu da toplumu bir yarıdan umutsuzluğa sevkederken biryandan da umut haline
gelen İslam'ın bir model olarak nasıl uygulanacağına ilişkin bir arayışa yöneltiyor.
Ümran; siyasi ve sosyal gelişmelerin doğru
tahlil edilip yorumlanmasına imkan verecek temel
' bakışaçıları sunan yaztlarıyla diğer konularda olduğu gibi bu konuya da açıliin getirmeye be okuyucunun ufkunu genişletmeye çalışacaktır.
iBu bağlamda; Burhaneddin Canın "tslami
model oluşturma zarureti,"Ekrem
Özkaya'nın
"Toplumsal yozlaşma ve yolsuzluklar"
ve Abdullah Yıldız'ın başyazısı, konuya ilişkin temel
yaklaşımlar sunmaktadır.
' ' -'
'
Muhammed Abdülcebbar'ın El-Alem dergisinden tercüme ettiğimiz "İslam yönetim
biçiminde iktidarın
kaynağı" adlı makalesi ve Şem-.
şeddin Özdemir'in "islam'da davet"
başlıklı
çalişmasinda
konuya bir başka açıdan*ışık tutmaktadır.
.
Beğeneceğiniz ümidiyle selam Ve sevgiler.
; •
Mustafa
>
ERTEKİN
İÇİNDEKİLER
• » ^ .
Sistemin İflası Karşısında İslami Model Arayışı
Abdullah YILDIZ
,
islami Model Oluşturma Zarureti
Burhaneddin CAN •
». .
.
. .
. . . .
.
.
..
Toplumsal Yozlaşma v e YolsuzluMar . . . .
Ekrem ÖZKÂYA '
'
'
3
,5
. . . . . . ; • . ' . .
.13
' ' ' ''
İslam Yönetim Biçiminde İktidarm Kaynağı
Muhammed ABDÛLCEBBAR
. . . . . . . . . .
.17
•
Resmi İdeolojinin İflası. . . . . .
Mustafa ALBAYRAK
'
. . .
.
Bir Çınar DevrUdi Yüreğinide . . . . . . . .
Lokman YILDIRIM . ,
İslam'da Davet III . . . . . .
Şemseddin ÖZDEMİR . \ '
.
Önce İnsan Kirlendi
. Lokman YILDIRIM
. , .
. . . . . .
.
V
F3S
«^^bS »
•
(Belge)
'
a
•
*,
' _
•
•
•
. . . . . . . . . .,26 - •
-•
.
. . . .
*-
•
• - •;
. . . .1.
Kitap Dünyası
İlhan GÜNDOĞDU
Türkiye'den... Dünya'dan
Mesut KARAŞAHAN Şakir ALTINTAŞ
.
. .33
.
. . . . . 35
•
•
•
•
•
•
•
•
. .
.36
a
«39
•
;
.
Batı Kaynaklı Düzeıüer i ç i n En Büyük Tehdit islam Nizamıdır.
Dr. Ahdülhadi el-Tâzî
' \ ' . '
FKÖ Nasd FİKÖ Oldu? . . . .
Mesut KARAŞAHAN
.23
. . . . ;. '. . » . .24 '
. . . .: . . . . . . . . . . . .
' '
y ,
n' ^
'
Kur'aniKavramlar-X' . . . . . , . . .
Mustafa AYDIN /
•
.
,,
'
»
. '•
'•
. .
Kur an da Şirk n . . . . . . .
. . . . . .
M. Nun KAYNAR
v.
.
".
..
.
X
,
'
, . 40
. . . . .
42
44
.
•
. 46 •
.
BAŞYAZI
BAŞYAZI
BAŞYAZI
BAŞYAZI
BAŞYAZI
BAŞYAZI
BAŞYAZI
BAŞYAZI
BAŞYAZI
Sİ s t E M İN i FL AS I K ARŞ ISIN DA
İŞLAMİ MODEL ARAYICI
,., -
• ».
''t
'
.
.. 'i •
i-.-
.. -
)
• ; f 'T'..
^ -t'. .
İ'.t V ; i-V.;,,, .-i.
.
''
Kalk:
artvk
kendini~yönetenle-_
re ve çürüyen
düzene
^ güven
duymuyor.]:
-i- •.
" >.
Türkiye
insant^
ÎTf ti d dr l a rt n 'd eği l ,
" si s t em "in • a it
er, n a t i f i o l a h i l e ce khir toplumsal
(niö
del)
arıyor:
.
İşte'
hu aş a ma
'd a soru
n^ laf
v e
slogan
üretme
de
ğ i l , " İs l a mi
m o d
e l o l u ş t u r a b İ im e
sorunudur:
^
V-,
»il
• Ürilü m ü s l ü m â n Tarihçi
İbıf H a l d u n şöyle der: "Bil
ki, devlet t ü r l ü devreler ve
zâmariin geçmesiyle yenilenen t ü r l ü h a l l e r geçirir. O
devleti -idare edenlerin huyları', o devrelerin h a l l e r i n e
göre. değişir, devredeki h a l
ve ahlakları, diğer devreierdeki hal ve a h l a k l a r ı n a benzemez."''
' ' ' , • •• ' '
. ' ' M u k a d d i m e isimli
eserinde devletlerin de ins a n l a r ' g i b i doğup b ü y ü d ü ğünü ve nihayet ihtiyarlama
çağına gelip yîkilıdiğını anl a t a n İbn Haldun; devletle^
rih genellikle şü beş devreden geçtiğini "açıklar:'
-i
'•
*İlk devre; zafer ve
maksatlara erişine, karşı koyanları koğma, devlet vie tahta sahip olma ve önce hükümet s ü r m ü ş olânlârın elinden dövleti çekerek alma ça:ğıdır.-Bu'devrede devletin
başinda bulunan kimse, ululuk g ö s t e r m e k , vergiler ve
p a r a l a r t o p l a m a k , devletin
s ı n ı r l a r i n ı k o r u m a k ve ko-runmak hususlarında kavmi
için bir örnek teşkil eder. On-'
ların fikir ve oylarıiıı almadan tek başına bir şey yap• *İkinci d e v r e d e ; asabiyet (dayanışma r u h u ) eskisi
gibi m u h a f a z a ' o l u n m a k l a
beraber h ü k ü m d a r , ' d e v l e t i
kendi başına, onları karışt ı r m a d a n idare etmeye başlar ve devletin idaresini payl a ş m a k t a n ve ortaklaşmakt a n önlâr'ı uzâklaştırıri-Devlet b a ş k a n ı bu devrede köleler e d i n m e y e ve ihsanıyla'
adamlar besleyerek onları
kendisine 'yardımcı y a p m a ya önem verir, b u n l a r m sayılarını'çoğaltır.
* Ü ç ü n c ü d e v r e ise; insanın tabiatıyla meylettiği
devletin servet ve meyvelerinden faydalanmakj feragat v e rahatlık çağıdır. Hü
k ü m d a r l a r bu devrede p a r a
ve servet toplayarak" b ü y ü k
binalar, büyük köşkler, kaleler vs. b ü y ü k ş e h i r l e r ve
yüksek heykeller bina etmek
ve kavimlerin eşrafından katına gelen heyet ve uruğların
ileri gelenlerine b a ğ ı ş l a r d a
bulunmakla,maiyyetinde bulunanların sayılarım çoğaltm a k l a , p a r a l a r , v e r e r e k , de-,
rece ve r ü t b e l e r i n i yükseltmek suretiyle onların hallerini düzenlemek, "askerleri
teftiş edip önünden geçirmek
ve tahsis atlârinı çoğaltmakla meşgüldur. Askerler, süslü, güzel giyimleri, silah; ve
kıyafetleriyle törenlerde hazır bulü'nurlar.Bu devre, devletin' başında b u l u n a n l a r ı n
istibdad devirlerinin son çağıdır;- -• .. . • ' ..'f .
••"Dördüncü d e v r e ; kan a a t ve barışla yaşamsf çağı olup, hükümdarlar bu çağda,'kendilerinden önce gelip
geçen h ü k ü m d a r l a r ı kendileirine örnek alıp, onların izlerini karış karış kollayarak,
o n l a r ı n ^ y o l u n d a n bir y a n a
s a p m a z l a r . Bu d e v i r , h ü k ü m d a r ı n s e l e f l r i n i n yolun u n takip edilerek en doğru
ve en hayırlı yol olduğuna ve
onların izinden ayrılmanın,
devlet ve y u r d u n düzeninin
bozulmasını icab ettireceğine
k a n i olarak y a ş a d ı k l a r ı bir
devredir. Seleflerinin k e n d i - '
l e r i n d e n d a h a i s a b e t l i fikir
sahibi olduklarına ve bu isabetli d ü ş ü n c e l e r i s a y e s i n d e
devlete b u u l u l u k .ve şerefi
kazandırmış olduklarına inanırlar.
, . ,
, .
* B e ş i n c i d e v r e ; israf ve
saçıp d a ğ ı t m a çağıdır. H ü k ü m d a r l a r bu çağda kendil e r i n d e n önce h ü k ü m e t sür e n l e r i n t o p l a d ı k l a r ı m şehvet, arzu ve zevkleri u ğ r u n d a d a ğ ı t m a k l a m e ş g u l olurlar. Y a k ı n l a r ı n a , k o n u ş t u k l a r ı k i m s e l e r e ve k ö t ü dostlarına, kötü terbiye tesirinde
y e t i ş e n l e r e c ö m e r t l i k göst e r m e k l e v a k i t l e r i n i geçirirler. Onları içinden çıkamay a c a k l a r ı ve i d a r e edemeyecekleri büyük memuriyetlere
tayin ederler.(...) İşte bu devrede devlette i h t i y a r l a m a
h a l i h u s u l e gelir. Devlet tedavisi kabil o l m a y a n h a s t a lığa t u t u l u r ve bu h a s t a l ı k t a n iyileşmesi imkansız hale
gelir, b ü s b ü t ü n yıkılıncaya
k a d a r bu h a s t a l ı k t a n k u r t u lamaz, devlet yıkılır.
İbn H a l d u n ; "İhtiyarl a m a Çağı" olarak adlandırdığı beşinci ve son devre
de yöneticilerin boluk ve nim e t içinde y ü z d ü k l e r i n i , yeni a l ı ş k a n l ı k l a r edindiklerini, m a s r a f l a r ı n çoğaldığını
ve buna paralel olarak da aylık ve bağışların- a r t t ı ğ ı n ı ,
gelirlerin bu h a r c a m a l a r ı
k a r ş ı l a y a m a z h a l e geldiğini,
yoksullar m a h v o l u r k e n zenginlerin zevke ve .nimetlere
daldığını, asabiyetin yani day a n ı ş m a r u h u n u n ve a h l a kın bozulduğunu, kalp ve nefislerde h e r çeşit kötülük, zayıflığın baş g ö s t e r d i ğ i n i ve
•nihayet devlette çökme belirtilerinin görülmeye başladığını ve Allah'ın i r a d e ettiği yıkılış anına k a d a r bu hastalıkların s ü r ü p gittiğini anlatır. (İbn H a l d u n , M u k a d d i m e , M E B yay., Çev. Z . Kad i r i U g a n , İ s t a n b u l 1988,
C . l , s.426-447)
Asırlar ötesinden, bugün ü n T ü r k i y e s i n i n içinde bulunduğu tarihsel konumu anlayıp k a v r a m a m ı z a yardımcı
olaiı büyük düşünür İbn Haldun'(1332-1406), s a n k i bize
seslenir gibi şu h a t ı r l a t m a d a
bulunur: "Elinde b u l u n a n
tarih kitaplarının sayfalarını gözden geçirirsen,
burada sana söylediklerim i n d o ğ r u o l d u ğ u n a şüphesiz, olarak inanırsın."
(a.g .e., S.430)
İbn H a l d u n ' u n tespitlerinin doğrularına inanmam a k elde mi? Bu g ü n yetmişinci yılım k u t l a y a n Türkiye
Cumhuriyetinin, "İhtiyarl a m a Çağı"nın b ü t ü n özelliklerine sahip o l d u ğ u n a ve
b u n a bağlı olarak da içte ve
d ı ş t a ard a r d a h e z i m e t e uğr a d ı ğ ı n a bizzat t a n ı k oluyor u z . E m a n e t i n ehline.verilm e m e s i n i n (Nisa/58) doğal
bir sonucu olarak o r t a y a çık a n ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar halkı derin
bir u m u t s u z l u ğ a ve k a r a m sarlığa şevketmiş bulunuyor.
Laik-kapitalist sistemin ürün ü olan lüks, israf, s ö m ü r ü ,
adaletsizlik, zulüm, v u r g u n ,
soygun, rüşvet, yolsuzluk,
f u h u ş , ahlaksızlık... sistemin
bizzat iflasını ve s o n u n u hazırlıyor. Halk a r t ı k k e n d i n i
yönetenlere ve ç ü r ü y e n düzene güven duymuyor. Türkiye i n ş a m , i k t i d a r l a r ı n değil, "siştem"in alternatifi olabilecek bir t o p l u m s a l "model" arıyor. Komünizmin ve
k a p i t a l i z m i n ç i f ^ ve k e ş i n
iflası karşısında İslam yegane alternatif olarak, ebedi ve
s a r s ı l m a z ilkeleriyle u f k u m u z u aydınlatıyor. Diyebiliriz ki, i s l a m , a s ı r l a r s o n r a
y e n i d e n insanlığın ve insanımızın "umud"u h a l i n e geliyor. İşte bu a ş a m a d a sorun;
laf ve slogan ü r e t m e değil,
"İslami model oluşturabilme" sorunudur. İslamcı
k a d r o l a r halkın İslam'a olan
açlığını gidermek, laik-kapi-
t a l i s t d ü z e n i n neden olduğu
sorunları gerçekçi bir tahlile
t a b i t u t u p , a l t e r n a t i f çözümler üretmek, geleceğe yönelik p l a n ve projelere s a h i p
olmak için-^olanca çabalarını o r t a y a k o y m a k z o r u n d a dırlar. Bu bağlamda; bir topl u m u n "özünde olan" şeyleri
değiştirmedikçe, toplumun
k e n d i s i n i n de k u r u m s a l yap ı l a r ı n ı n da değişmeyeceği
(Rad/11) gerçeği u n u t u l m a malıdır. Toplumu d ö n ü ş t ü r me m i s y o n u n a talip olan İslam davetçileri kendi nefisl e r i n d e n b a ş l a y a r a k toplum u n n e f s i n d e olan olumsuzlukları değiştirme çabasını
sabırla, az imle ve en güzel
bir t a r z d a (Nahl/125) s ü r d ü rürler ve me hdi beklercesine
hep görevi bir b a ş k a s ı n d a n
beklemezlerse, ilahi irade bu
değişime göre tecelli edecek,
istikbal İ s l a m ' ı n olacaktır.
S i s t e m i n " i h t i y a r l ı k çağı"nı yaşadığı ve İslam'ın geleceğimize bir güneş gibi
doğduğu şu yıllarda; İslamcılar " i s l a m gelir dertler bit e r " gibi s l o g a n i k a v u n m a larla yetinmemeli, yarınların plan ve projelerini hazırlamalı, İslam'ın toplumsal
•modelini somut olarak kendi
kişilikleri, cemaatleri ve kur u m l a r ı n d a n b a ş l a y a r a k inş a etmeşlidirler.^ G e r ç e k t e n
salih bir toplufn o l u ş t u r u l m a k isteniyorsa, "salih" dav
r a n ı ş l a r l a t o p l u m a "Örnek"
olunmalı ve d a v r a n ı ş l a r ıslah edilmelidir.
•
'
"Allah içinizden i m a n
edenlere ,ve salih amellerde
bulunanlara vadetmiştir:
'Hiç t a r t ı ş m a s ı z , o n l a r d a n
öncekileri n a s ı l güç ve iktidar sahibi kıldıysa onları da
yeryüzünde iktidar sahibi kılacak kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp s a ğ l a m l a ş tıracaktır."(Nur/55)
Abdullah
YILDIZ
DUŞUNÇK
J)UŞUNCH
UUŞUNÇK DUŞUNCK DUŞUNÇE DUŞUıNCIi: DUŞUACK
DUŞUıNCK
ÜUŞUNCK DUŞUNCI':
İSLAMİ MODEL OLUŞTURMA
ZARURETİ
Burhanettin
Yalnızca Allah'a kulluk ve
ibadet eden, sadece O'nu velî
kabul eden mü'minleri, bugünün çürüyen ve çökmeye yüz
t u t a n toplumunda ne gibi görevler beklemektedir?..
Günümüz pratiğinde, biz
mü'minler nasıl bir çıkış yolu
izlemeliyiz?
' , ' .
Kısaca; ne yapmalıyız, nasıl yapmalıyız? . ., • v ; r;
Bu s o r u n u n c e v a b ı n ı ,
Hz.Ebubekir'in şu sözlerinde"
bulabiliriz:'
. ,
"Ey insanlar, Allah'tan korkun. Dininize sımsıkı sarılın,
Rabbinize güvenip itimad
edin.. Zira Allah'ın dini yaşayacaktır. Allah'ın dini tamdır.
Allah, dinine yardım edene,
dinine saygılı davranana yardım eder. .Ortada Allah'ın kin
tabı vardır. Bu kitap, bütün
insanlara doğru ye emin yolu
gösterir. Âllah, Muhammed'i
bu kitapla doğru yola iletmiştir.
•
' v' C
^
"Müslümanların içinde
bulunduğu sıkıntı, müslümanların İçine, düştüğü çıkmaz, ancak İslam'ın ilk günlerindeki 'Metod'un tatbiki ile
düzelir.
, ,
, •Evet, bugün de, içinde bulunduğumuz karanlıktan kurtuluş; Kurban rehberliğinde, Rasulullah'ın metodunun günümüz pratiğine uygulanması
ile mümkün olacaktır. , >
Zulmetten nura, karanlıktan aydınlığa, geçiş; "mücadele"yi, "cemaatleşme"yi,
;'strateji"yi, ."metod"u,- "birlik
ve dayanışma"yı gerektirir.
Halkın mücadeleye kaklımıni
gerektirir.
''
, , .
Ştiateji; zaman ye 'mekan
f a k t ö r ü n ü gözönüne a l a r a k
kuvyetlerin sevk ve idaresinin ilim ve sanatıdır. Belli bir
stratejiye uygun olarak verilıniş mücadele; içinde bulunulan toplum yapısının, şer kuvvetlerin ve kendi kuvvetlerimizin, güçlü ve zayıf yânlarını dikkate, alarak yürütülür.
Bu sebeple,'günümüz pratiğinde şunları yapmalıyız:
1-îsİami potansiyeli, t a n ı malıyız.' .
' ,
2-İslam'ı öğrenip yaşayarak
İslam'ı şahsımızda temsil edilir duruma. getirmeli, kısaca
bir model ortaya koymalıyız.
3'-Cem'aajtleşmeliyiz ,ye
mü'minle'rin birliğini sağlayıp korumalıyız.
4-İçinde yaşanılan toplumu
gerçekçi bir şekilde tanımalıyız- •
,"
, ,. ^
5-Şer cephesini tammalayız.
6-Mücadale etmeliyiz.
,
Şimdi bunları ele alıp kısaca
inceleyelim:
TOPLUMSAL YAPI VE
ŞER CEPHESİ
.
kötülüklerin yaygınlaştığı cahili toplumlarda genel
olarak üç farklı i.nsan u n s u r u
v a r d ı r ; "Zulüm y a p a n l a r " ,
"Davetçiİer" ve "Neme lazımcılar'^.
...
,
'
„ "Biride onlara deniz kıyısın-,
da b u l u n a n k e n t (halkın)in
CAN
durumunu sor. Hani onlar cum a r t e s i n e saygısızlık edip
haddi aşıyorlardı. Çünkü (cumartesi günü, avlanmaları yasaklanmıştı.) Cumartesi ^(tatil) yaptıkları (yasağa riayet
ettikleri) gün, balıklar onlara
akın akın gelirdi. Cumartesi
tatil yapmadıkları gün (yani
cumartesi olmayan günlerde'
veya cuınartesine saygı göstermedikleri zamanlarda) balıkları gelmezdi. (Avlandıklarını anladıkları için artık balıklar gelmez olmuş ve Allah'ın koyduğu yasağa uyıriamalanndan öİürü nzıklân da- •
ralnııştı.) Biz' onları yoldaıi
çıkmalarından Ötürü böyle sınıyorduk", "İçlerinden bir topluluk 'Allah'ın helak'edeceği,
yahut şiddetli bir şeMlde az'âp
edeceği bir kavme artık ne diye öğüt veriyorsunuz?' dedi.'
Dediler^ki: 'Rabbimize mazaret (beyan edebilmek için), bir
de belki kçrunûrlar diye (öğ^t
yeriyoruz)'"Ne zaman ki on-'
1ar, kendilerine hatırlatılanı
unuttiılar, biz de, kötülükten
meıi edenleri kurtardık; zulmedenleri de, yoldan çıkmalarından ötürü çetin bir azap
ile 'yakaladık.",: "Kibirlerinden dolayı kendilerine yasak
kılınan şeylerden vazgeçmeyince onlara: 'aşağılık maymunlar '
"
olun'
dedik."(A'raf/163-166)
Hiç şüphe yok ki, toplumun eh kalabalık kesimi; neme lazırncı, sessiz kitlelerden
oluşur. Bunlar, haksızlıklara
eh şedid ve İslam'a en fazla
ve kötülüklere karşı, genelde
daha doğru bir yoldadır' didüşmanlık eden unsur, "refah
tepkisiz olup şu üç temel özelyorlar." (Nisa/51)
içinde
ş ı m a r ı p a z a n l a r " ile
liğe sahiptirler:
Bu kesimin üçüncü özelliği
müşriklerdir:
ise;
İslam'ı
bilmemesine
rağ1-Acizlik ve zayıflık psikolojisi.
• • ; • • '
\
^ ^ "'men bildiğini sanmasıdır. Bu - . "Senden önce de hangi memlekete bir peygamber gönderinsanlar kendilerine göre bir
2-Islam'a karşı şüphe içinde
mişsek, mutlaka onun refah
"Din" anlayışına sahiptirler^^
olma (İslam'ın, problemlerini
içinde şımarıp azan önde ge"Onlardan bir bölümü de ümçözebileceğine olan inançsızlenleri şöyle demişlerdir: 'Germidir, kitabı bilmezler; billık)
çek şu ki, biz atalarımızı bir
dikleri
bir
sürü
asılsız
şeyler3-Din adına asılsız şeylere
din ve bir gelenek üzerinde
den
b
a
ş
k
a
s
ı
değildir;
onlar
inanma
bulduk
ve doğrusu biz, onla^
yalnızca
z
a
n
n
içinde
buluAcizlik duygusu. Nisa surerın izlerine uymuşlarız." (Zuhnurlar." (Bakara/78) Bundan
sinde şöyle anlatılıyor: "Kenruf/23)
dolayı da bir tezat içerisindedi kendilerine izulmeden kimdirler: " Şayet onlar da sizin
Şer cebesinin İslam'a karşı
selere, melekler canlarını alırinandığınız gibi inanırlarsa
düşmanlıkları, genelde iki şeken derler ki 'ne işte idiniz',
kuşkusuz doğru yolu bulmuşkilde ortaya çıkar: •
onlar: 'biz yeryüzünde zayıf
lardır. Yok eğer yüz çevirira- Açık ve aleni düşmanbırakılmiışlar, çaresizler idik.'
lerse onlar elbette bir ayrılık
lık: Alay, hakaret,'tehdit ve
derler. Melekler de: 'Onda hicve tezat içindedirler.*" (Bakaişkence şeklinde belirir. İslam
ret etmeniz için Allah'ın arşı
ra/137) Yine bu sebeple de
için ve mü'minler için asıl tehgeniş değil miydi?' defler."
ameli bakımdan tezat içindelike bu ç a l ı ş m a ş e k l i n d e n
(Nisa/97) :
" "
dirler: "İnsanlardan kimi de,
kaynaklanmaz. Asıl tehlike,
U n u t u l m a m a l ı d ı r ki, daAllah'a
yalnız
bir
yönden
ibaaşağıda ifade olunan sinsi ve
v e t ç i l e r i n ilk g ö r e v l e r i n det
eder.
Eğer
kendisine
bir
h
a y i n a n e çalışma şekillerd e n biri de, toplum genehayır
dokunursa
bununla
tatdinden
ortaya çıkar,
l i n d e k i b u 'aciz b ı r a k ı l min olur ve eğer kendisine bir
b- İ h t i l a f l a r ç ı k a r m a ve
mışlık' p s i k o l o j i s i n i ortafitne isabet edcek olursa, dini
s a p t ı r m a : K.Kerim, İslam
d a n kaldırmaktır.
k
ö t ü l e y e r e k yüz çevirir."
düşmanlarının bu çalışma şeİkinci olarak; bu ülkeden
(Hacc/11)/-^
killerine
ısrarla dikkât çeker
geniş kitleler, A l ^ h ' a inanve
a
y
r
ı
r
itılarıyla anlatır.
mış olmalarına rağmen, İsŞer kuvvetler; b ü t ü n imÖzetle
bu
çalışma biçimlerinlam'ın kendi problemlerini çökanlarıyla -televizyon, radyo,
den
bir
kaçi
şudur: - • zebileceğinden ve pratik habr.sın, eğitim kurumları- hal-Allah'ın yolunda çarpıklık
yatı kuşatabilecek bir ıhoael
kın kafasında 'zann' oluşturararlar.(A'raf/45) •
ortaya koyabileceğinden şüpmakta, onları imani ve ameli
-Dini
bir oyun ve eğlence kohe ei;mektedirler. Üstelik bu
İjakimdan tezada sürüklenusu
yaparlar.(A'raf/51)
i n s a n l a r ı n çoğu n a m a z kılmekte ye kendilerine (şer kuv-Dini k a r m a k a r ı ş ı k kılaram a k t a , oruç t u t u p , k u r b a n
vetlere) zarar vermeyecek bir
lar.(Enam/137)'- ' '
-•
kesmektedir. Ama yine bu in'din' anlayışını ısrarla yay-Kelimeleri konuldukları yersanlar, İslam'a açık yada gizgınlaştırmak işemektedirler.
den saptırırlar ve çarpıtırlar.
li düşmanlıkta bulunan düUyguladıkları ekonomik mo(Nisa/44, Maide/13,41,'A'raf
zenin partilerine de rey verdel ise, insanları düşünmek7162,
Fussilet/40)
mekte", onları âlkışlaıriaktaten, okuyup a r a ş t ı r m a k t a n
-Allah'ın
mescidlerinde O 'nun
dır. 'Hatta halktan bir kısım
alıkoymakta; bir lokma ekadının anılmasına engel olur,
insanlar 'dininden dönerim de
meğin kavgası içinde bocalatasli fonksiyonundan uzaklaşpartimden dönmem' diyecek
maktadır.
tırır
harab'ederler. (Bakara
kadar parti taasubuna kapıl/114)
mış bulunmaktadır. Bu duygu
ŞER CEPHESİ , • .
ve anlayış biçimi, Kur'an'da
-İnsanları Allah yolundan alışöyle dile getirilir:
koyar ve s a p t ı r ı r l l a r . ( N i s a
Bunlar, toplumun azınlık
/167) •
"Onlardan sonra kitaba mibir kesimini oluşturmalarına
-Fitne ve fesat çıkarırlar, ama
rasçı olanlar da, O'nai k a r ş ı
rağmen, örgütlü ve programkendilerinin,İslah
edici" olbir şüphe içindedirler." (Şulı çalışmaları sebebiyle topluduklarını
söylerler.(Bakata
ra/14)
ma hakimdirler. 'Şer cephesi'
/İl)
' ••
"Kendilerine kitaptan bir
olarak nitelendirdiğimiz bu
-Ekini ve nesli h e l a k ' e d e r pay verilenleri görmedin mi?
kesim; kafir, müşrik, münaler.(Bakara/205) " - Onlar tâğut'a ve cipt'e inanıfık, zalim ve menfaatperest,
B u a ç ı d a n bakıldığında,
y o r l a r ve diğer k ü f r e d e n l e r
vurguncu-soyguncü taifesinmüşriklerin Türkiye'de şu
için; 'bunlar, iman edenlerden
den oluşur. Şer cephesi içinde
Haşr/14), "Onla,r ödleri koçalışma ş e k i l l e r i n i uygudüzeltmektir." (Hud/88)
pan bir topluluktur.." (Tevladıklarını görmekteyiz:
Bu noktada unutmamamız
be/56)
- -i ^ < . ¡''i >
-Dirii yalmzca bir vicdan işi
gereken temel gerçek şudur:
" Öyleyse; b u şer cephesiolarak gösterme,
U l u s l a r a r a s ı şeytani düzen
n i n hakimiyeti yıkılabilir.^
-Dini ve dindarları horlama
hakim oldukça, İslam'ı bir büEperyalizmin zulüm şebeve küçük düşürme,
^ .
tün olarak yaşayamayız, yakesi yıkılabilir. B u hiç de
-Dini parçlama, cemaatleri böş a t a m a y ı z . "Yusuf dedi ki:
zor değildir. Zor olan; 'şüplüp birbirine düşürme,- v
'Rabbim, zindan, bunların behe' içinde b u l u n a n ve 'za- . ni kendisine çağırdıkları şey-Cemaatler arasına ajan-proyıf bırakıldığına inanan
vakatörler sokma, ihtilafları
den daha sevimlidir. Onların
bir topluma islam'ı 'kurkörükleme,
kurdukları düzeni benden
tuluş yolu' olarak sunabilu'z'aklaştırmazsân, onlara -Müslümanlar arasında yalan
mek, benimsetebilmektir.
korkarım ki- eğilim gösterir,
haberleri yayma'
.
'Zor olan; sömürülen, eziböylece cahillerden olurum."
' Tartışmalı konuları bulup
l e n ve horlanan bir halkı,
(YusufSS) B u gerçek; b i z e
gündeme getirme ve müslübu şer c e p h e s i n i n karşısıbünâlımlarımızın kaynamanları bununla meşgul etna dikebilmektir. O halde,
ğını gösterdiği gibi, asıl heme, 'b
u n u gerçekleştirebilmek
d e f i n ne o l d u ğ u n u da gös-İslam'ın, günümüz problamiçin ne yapmalıyız?, nasıl
terir. Ayrıca; b i r e y s e l yal a r e n i çözemeyeceği ve İsyapmalıyız?
^ şamın, sapma i ç i n n e kalam'ın çağımıza uygulanama^ • " d a r elverişli bir ortam
yacağı düşüncesini y a y - ^ "
gınlaştırma.
^^ , , ,
. ^ ^
Evet; bü gerçekleri
hu halk d a hazırladığnı, b u y ü z d e n
- K ö t ü l ü k l e r i , f a h ş a ve • ı . /
j- i . t
• •
de cemaatleşmenin sârt
münkeri yaygınlaştırma, • " i r İJtLseyat.
İşte punufl
tçtfl, o l d u ğ u n u gösterir.
• Unutulraammahdır ki,'iÎMrmfliÎflM> bıkmadan
kafaları
' Bugün, hem İslam'ın
müşrikler ve küfrün önde ç'dfldfıycasina
anlatacağız; fl M geniş kitlelere sirayet etgelenleri islam davası güç- ^ ^ ^
saflarında
tirilmesinde hem de sıhlendıkçe bu çalışma yoni • j r -r
j'
' hatlı bir cemaat yapısının
temlerine yenilerini ekle- bilerek ya da bilmeyerek
. oluşturulmasında karşıla•yerek çalışmalırını sürdü- alanlara
karşi en gÜzel t a r z d a şıian en büyük'sıkıntı bazı
receklerdir.'Ancak-"Onlar mücadele
edeceğiz. Tağ'utî
davranış bozuklüklarıriın
istemedikleri halde hakk ^
zuliHüne
uğramış
o l u ş m a s ı d ı r ' -Böylece
gelecek ve Allah m emri
_
' r '
t
tı r
^ mü'mih olanla olamayan
ortaya çıkıp üstünlük sağ- tum
insanların,
halKlarin
arasındaki ayırt edici ame^
layacaktır." (Tevbe/47-48) yilmaz
savunuCUSU
O î m a - H özellik ortadan kalkmış
Bü zulüm ve şer cephesi, h y t z . Zu l me ka rş l ortak
olmaktadır. Bu, küçümyani şeytanın taifesi s a7, ı'i'' n 1 Ji'y^ 11 ı/'ı 'r
' senmeyecek bir konudur,
nıldığr kadar güçlü değil^' . f .
• ^ « ^^ ^ ' « ^ ^ ' ^V} Z - - ,, Db^yısıyla^inü'minlerin
dir. Bunların yikilışları da
birbirlerine karşı davranıyükselişleri gibi hızlı olur. En
şı ve'konuşma âdabı, kesingüçlü göründükleri dönemde
MODEL OLUŞTUMA
likle batılı davranış biçimini
r. i *
. .
•
•
• : --'
bile; en küçük bir darbe ile yıbenimsemiş zümrelerinkirie
kılabilecek haldedirler." .
Kötülüklerin yaygılaştığı
benzeinemelidir. •• KKerim şer cephesinin bu
bir toplumda, insanlara kur' Mü'miri davranış biçimi ve
halini şöyle tarif eder:i"Onlar
tüluş yollarının gösterilebilk o n u ş m a â d â b ı İCuir'an'da
sütun gibi dayandırılmış ahmesi; bir.'davranış ve bir yaözetle şöyle belirlenir:
şap kütükler gibidirler. Bü daşama biçiminin model olarak
"Ey iman edenler, sözü doğyanıksızlıklarından dolayı da
ortaya konulması ile mümkün
r u o l a r a k 'söyleyin." (Ahher ç a ğ n y r aleyhlerinde saolacaktır. Yânlızca anlatım yezab/70), "Kullanma, sözün eri
nıriar." (Münafıkuri/4), "O küfterli olmaz, söylediklerimizi,
güzelini'söylemelerini söyle;
redenler boş bir gurur ve parkapitalist bir i düzende yaşaçünkü şeytân araların aralaçalanırla içindedirler" (Sad/3),
ma fâkötörünü de gözönüne
rını açıp bozmaktadır." (İs"Onlar, çeşitli f ı r k a l a r d a n
alarak yaşamamız ve ona göra/53)• •
oluşma, bozguna uğratılmış
re davranmamız gerekir. "ŞuŞeytanın, mü'minlefin ara. b i r o r d u d u r l a r . " (Sad/11),
ayb dedi ki.-'Ey kavihim, ben
sını açma'sınâ i m k a n veren
"Kendi aralarındaki çarpışsize yasakladığım şeyleri ken-davranışlardan bazıları ise
mâlari pek şiddetlidir? Sen ondim yaparak size ters düşmek
şunlardır:
; " ''
:
ları birlik' sanırsın, oysa kalp'^
istemiyorum,' benini istediMü'minlerin birbirleri ile alay
leri
param.parçadır."(
ğim gücüm yettiği kadar sizi
etmesi, birbirlerinin gıybetini
y a p m a s ı , zanla h a r e k e t etmesi, tecessüste bulunması...
(Hucurat/11-12), , . ;
Mü'minler arasındaki sözleşme ve ahitleşmeler, batı tipi yaşama modelini benimseyenlerinki gibi olamaz: "Ey
iman edenler, yapamayacağınız şeyi neden söylersiniiz?
Yapamayacağınız şeyi söyle
meniz Allah'ı g a z a p l a n d ı r maktadır." (Saff/2-3) O halde
mü'min., Allah'ı gazaplandıracak böyle bir davranışı yapamaz, yapmamalıdır.
.. ."Bir ümmet diğer ümmett e n d a h a gelişkin diye, yem i n l e r i n i z i kendi a r a n ı z d a
bozgüncuk u n s u r u yaparak,
ipini kuvvvetle sonra bozup
çözen kadın gibi olmayın.. Yeminlerinizi kendi a r a n ı z d a
bozgunculuk unsuru edinme-'
1in; sonra sapasağlam basan
ayak kayar."(Nalh: 16/92)
Mü'min, ayaklarının kaymasına yol açacak bir davranış bozukluğunda bulunamaz.
Mü'min, işyerindeki insanla- rı ezmemeli, sömürmemeli,
yönetimi altındaki insanlara
mü'mince davranmalı,onları
köleleştirmemelidir. Böylece
' c a h i l i m o d e l ' ile ^islami
model' arasındaki fark ortaya çıkacaktır.
'
• Mü'min, üstünlüğü para ve
makamda değil, takvada görmelidir. Fakirlere ve ünvanı
olmayanlara karşı davranışımız, para ve makam sahiplerine k a r ş ı davranışımızdan
faklıysa, bu cahili bir davranış biçimi olmaz mı?Bu, bir
sınıfsal ayırım değil midir?
"Nefsini, sabah-akşam onun .
rızasını isteyerek Rablerine
dua edenlerle tut. Dünya hayatının aldatıcı sözünü isteyerek gözlerini onlarden kayd ı r m a . Kalbini bizi zikretm e k t e n gaflete düşürdüğümüz, kendi istek ve tutkularına uyan ve işinde aşırılığa
gidene itaat etme"(Kehf/28)
Mü'minler arasındaki ticari
ilişkiler, kavga ve kırgınlaklarla^bitmenıeli,mü'minler
birbirlerini aldatmamalı-
dır:"Doğrusu e m e k ve m a l
lemektedir: .
• r '-r • , f
güçlerini b i r l e ş t i r e n ortak-"
l)Tebliğ edip 'cahili'düzenlardan çoğu,biirbirlerine karden yüz çevirmek, cemaatlaşşı tecavüz ederler;ancak iman
mak, birlik ye dayanışmayı
edip s a l i h : ameller.de b u l u sağlamak. ..
' ,
,
nanlarbaşka. Onlarda ne ka. 2)Tebliğ ve tebliğle birlikte
dar azdır! (Sad/24) .
başlayan mücadeleyi 'en gü• Evet; onlar da ne kadar azzel' bir tarzda yapmak.
dır! İşte bu azınlığın kuraca3)Bu düzendeki zuliim ye
ğı bir yaşama modeli,kapitahaksızlıkra karşı durmak. lizmin zulüm çarkı içinde kıvr a n a n insanlar için bir ümit
1) TEBLİĞ, YÜZÇEVİR.
ışığı olacak, onları İslam
ME VE CEMAATLEŞME .
davasına, kazandıracaktı.
Mekki bir sure olan şüara
Mü'min, herkese iyilikle musüresinin 214-216. ayetlerinamele etmeli, güzel davrande şu b e y a n yer a l m a k t a ?
malıdır:"Allah'a ibadet edin
dır:"Öncelikle en y a k ı n hıve O'na hiç bir şeyi ortak koşs ı m l a r ı n ı u y a r ı p k o r k u t ve
mayın. Anne-babaya, yakın
mü'minler den sana tabi olanakrabaya, yatimlere, yoksullara koruyucu kanatlarını ger.
lara, yakın konşuya, uzak
Eğer sana isyan edecek olurkomşuya, yanındaki arkadalarsa, artık de ki:'Gerçekten
şa, yol oğluna ve sağ elinizin
ben, sizin yapmakta-olduğumalik olduklarına güzellikle
nuzdan uzağım. "•
davranın.. Çünkü Allah, kuBu ayetler, iman edenlere;
rumlu, böbürlenen insanları, davet.etmek,cemaatleşmek've
sevmez."(Nisa/36) E v e t , b i r
isyankârlardan yüzçevirmek
a p a r t m a n katında, yanyana
görevini vermektedir. Bunun
iki dairede yaşayan i n s a n l a - ' içinde yaşadığımız cahili dü' rın birbiriyle görüşmediği, kozende; de bize d ü ş e n görev
nuşmadığı, dertleşmediği bir. bundan başkası değildir. - ,
ortamda; mü'minlerin ortaya
Cemaatleşme; emaneti eh' koyacağı Kur'an'i davranış biline vermedir, denetimdir.
* çimini görüpte etkilenmeyeCemaatleşme; inananla
cek insan unsuru var mıdır?.
inanmayanın hukunun ayrıl, İşte bu yüzden, mü'minler , masıdır,Mü'minin h a k k ı n ı n
olarak inanıp söyladiklerimikorunması ve yardımına kozi pratik h a y a t a aktarmalı,
şulmasıdir,'cemaatleşme; şûörnek bir model oluşturma- - râdır, karardır ve kararın uylı, bu m o d e l i yayğınlaştırg u l a n m a s ı d ı r . H a r e k e t .ye
malıyız. O zaman insanların
kuvvet birliğidir. ,
islam'a dalga dalga koştuğuCemaatleşme; bir ahitir.." '
nu göreceğiz.
• Cemaatleşme; bir strateji,
İşte o zaman insanlar,"Ey
plan ve proğram yapmapdır.
i m a n edenler, h e p i n i z topCemaatleşme; bir kadro ve
luca barışa ve güvenlihalk hareketidir, bunların büğe (İslam'a) girin ve şeytatünleşmesi ve
• - .
nın adımlarını izlemedayanışmaşıdır. •
yin"(Bakara/203) a y e t i n i n
Ve cemaatleşme; sabırdır
sırrına mazhar olup, şeydüzenden kopup ayrılmadır.
tana ve onun düzenine lan"Onların sözlerine karşı sen
net yağdıracak, islam'a sasabret ve onlardan ^ n güzel
h i p çıkacaktır.
,
bir kopma ile kopup ayrıl,' yal a n l a m a k t a olan n i m e t sahiplerini
seni,
bana
GÖREVLERİMİZ: :
bırak."(Müzemmil/10-ll) •
B u n l a r d a n başka kimKur'an' Kerim, bize, bugün
lerden yüzçevirip ayrıliçinde b u l u n d u ğ u m u z ş a r t mak gerekiyor?
larda şu üç önemli görevi yük-
Zikrimizden sırt çeviren ve
dünyâ hayatından başkasını
istemeiyenden. yüzçevii:."
(Necm/29); "Allah'ın isimlerinde ayrılığa sapanları bırakın." (AraClSO) . .
j ...
• Şu halde; bugünün pratiğinde, müslüman olduğunu
söyleyen, namaz kılan, oruç
tutan,'hacca giden, zekat veren, kurban kesen insanımızın inançlarına hakaret eden,
onlara fgerici, yobaz' diyen 'ca;
hiller grubu'ndan, kopup ayrılmak, onları desteklememek, onları h o ş n u t edecek
davranışlarda bulunmamak,
onlar için, onlar adına birdiğeri ile mücadele etmemek
müslümanların birinci"^^^™
görevidir.
^ 'r 'IBirlik
olduğunu anlatabiliriz. Bugünün pratiğinde yapılması
gereken; bu konunun ısrarla,
sabırla, bıkmadan, usanmadan," tekrar tekrar anlatılmasıdır: "Şu halde sen bundan
dolayı 'davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heva ve heveslerine uyma." (Şûrâ/15) •> - . .
2) EN GÜZEL TARZDA
MÜCADELE
Hiç-şüphesiz; tebliğ, yüzçevirme, safları belirleme ve cemaatleşme; şer cephesini ve
şeytanın- t a r a f t a r l a r ı n ı rahatsız edecek, onların öfke ve
ve beraberliğin
malıdır. Kur'an bu prensibi
apaçık ortaya koyar: "Rabbinin-yoluna hikmetle, güzel
öğütle çağır ve onlarla en güzel
şekilde' . ^mücadele
et."(Nahyi25), «Kötülüğü en
güzel olan bir t a r z d a uzak-'
laştır." (Mü'minun /96) Hikmetle, basiretle, sabırla ve en güzel bir tarzda mücadele, elbette meyvesini verecek, toprak kımıldayacak,
bu ülkede horlanan, aşağılan a n , ümitsizliğe d ü ş ü r ü l e n
h a l k uyanacak ve ş a h l a n a caktır! Akif in mısralaştırdığı
gibi: ' •
"Doğru yöl işte budur, gel"
diye sen bir yürü de,
" ' O zaman bak ne koşansağlanabillar göreceksin sürn^
den ve Allah'tan başka hakktm,
onceSger
mu^mtn^
tapmakta olduklarınız- lertmtze.vermeltytz.
Yanhşt
kendtdan gerçekten uzağız, ntizde aramalıyız.
- Yalnızca
henim
Sizi tanımayıp inkâr et-d j/şMncem do^rMiİMr u e S f l d e c e b e n i m
^.'î^' Sizinle aramızda siz, cemaatim Kak ybidddır'
şeklindeki
^ ^ ^ S ^ ^ ^ ^ r t a v u / J . ^ ^ ^ ^
Sn^
SüraLgöğsüne t u t t u m s a k u l a k ;
• Şunu duydum ki; onun
hiç sesi çıkmaz kalM;
En temiz hislerle vur-
m a k t a ^ ^ g b L
d ü ş m ^ h k . v e bir Mn; lunda en ciddi engellerden
hırıdır.
başgöstermiştir.":(Müm- Unutm apt ak gerekir
ki, her cemaat^
geisinVo zamân
tehine/4)ı
•
bir boşluğu
dolduruyor
ve bir
diğe-ürök"ahlarsın!'
- Böylesi bir tebliğ yf^İM Ulaşamadığı
kesimlere
ulaşı^^
^^^^^^ ' ^^ arsın.
ve. cahiliyyeden y ü z . ^ ^ ^
gerçeği görmek
zorundayız.
çevirme
3) ZULME KARŞİ
zenden kopup ayrıl-"^^^
ma; 'hak' ile 'batıl'ın apadüşmanlıklarım'kabartacak,
çık ortaya' çıkmasını sağher türlü yöntemi kullanarak
Tebliğ, yüzçevirme ve en güliayacaktır. Böyliece; yıllarsaldırıya geçmelerine yol açazel
bir tarzda; mücadele, bedır, İslamfla liberalizmi uzcaktır. Şer cephesinin bütün
raberinde
zulme karşı olııia
laştırma ve mevcut düzehile ve desiselerine,.baskılave
tavır
alma
görevini de yükni müslümanın düzeni olarına, oyun ve komplularına
ler
dayetçiİere.^Bu
görev; bürak kabul e t t i r m e o y u n u
karşı tavrımız, Kur'an'ın tatün mü'minlerin haklarını kosona erecektir. Herkes
biriyle 'en güzel tarzda mürumanın yanısıra; zulmün
kendi i n a n c ı n ı n gerektircadele' olmalıdır: "O halde
pençesi
altında inleyen mildiği ş e k i l d e d a v r a n ı r v e
sen, onlardan yüz çevir, onlayonların
da haklarını koruyaşarsa; hak ile; batıl birra öğüt ver ve onlara nefislemayı
ve
savunmayı
gerektibirine karıştırılmayacak,
rine ilişkin açık ve etkileyici
rir.
"Mü'minlerih'ijşleri
kendi
kavramlar saptırılmayasöz söyle.',' ( NisW63),. . "
aralarında şûra iledir ve hakcak, çarpıtılmayacak ve zi.. Nefsâni davranışlardan kalarına tecavüz edildiği vakit
hinler bularidırılmayacakçınılmalı, hâd aşılmamalıdır:
birlik olup karşı koyarlar."
tır.'.:•< '
"Allah'tan başkasına yalvarıp
(Şûrâ/38-39) '
"
'
yakaranlara sövmeyin, sonra
Safların belirlenmesi, kav•
Burada
ceinaat;
zulme
karonlar da haddi aşarak bilmeramların berraklaşması haşı bir karar, hareket ve kuvvet
den Allah'a söverler." (En'
linde, işte o zaman halkımıza,
birliği olarak tanımlanmakiçinde kıvranıp durduğu" buam/108) Tam'tersine-- güzel
tadır. Hûd'süre'si/113'te ise
lanımların asıl kaynağının ve
"Zulme'sapanlara bir eğilim
öğüt, iyi davranış, hikmetle
sorumlusunun 'cahili düzen'
göstermeyin, yoksa size ateş
davet temel prensibimiz ol-
dokunur" buyürulmaktadır.
Bu mücadelede; k ü f r e t m e k ,
kolik' gibi kavramlarla suçlaDolayısıyla mü'min; ateşe çar
tekfir etmek, h a k a r e t t e buyarak zulüm şebekesinin kuğıranlanri safinda yer alamaz. - l u n m a k ve k ü s m e k yoktur.
cağına itmemeliyiz. ' O n l a r a
A t e ş t e n k u r t u l m a k için İ s İnananları ve zulme uğramış
kurtuluş" yolunu gösterıneli;
lam'ı seçtiğimize göre, biz nahalkı saflarımızdan uzaklaşkendilerine bu sistemin kursıl olur da -zâlimlere arka çı- ' tırâcak her türlü hareket ve
banları olduklarını anlatma' karız! - •
•
•' •
her türlü davranış şekli yanlıyız. Bu sistem ayakta'durlıştır.
•
•..
dukça bulanımların bitırieye:
"İşte Ad halkı! Rablerinin
ceğini anlatmalıyız. Unutmaayetlerini tanımazlık ettiler.
Halkımıza karşı davranışıyalım ki; suçlU olan bü zavalO'nun peygamberine isyan etmız; "Yasin ehli'nin, kendilelı insanlar değil, tağuti ve catiler ve her inatçı zorbanın
rini öldürmeye gelen ve nihahili düzendir. İnsanları bütün
e m r i ar'dınca y ü r ü d ü l e r . "
yet taşlayarak öldüren insanpropaganda vasıtalarını kul(Hûd/59)
' • /
lara karşı, gös'terdiği tavır ollanarak çıplaklığa, fuhşa, kumalıdır: "Ona 'cennete gir' de' Mü'ıılin, zulmü ve zalimi
mara, alkolizme iten bu- dünildi. O da: 'Keşke benim kavasla savunamaz. Mü'minler,
zen suçludur.
•'
mim de bir bilseydi' dedi." (Yazalime karşı tek bir vücut gisin/26)•
^
:
bi hareket ederler; onlar hakİçkijd adeta teşvik eden ve
kında tavizkâr düşünmeleri,
Evet, bü gerçekleri bu
bizzat üreten bu düzen suçiki ayrı t a v ı r sergilemeleri
h a l k da bir b i l s e y d i . İşte
ludır.
!
.
' '
m ü m k ü n değildir. . Ç ü n k ü
b u n u n i ç i n , d u r m a d a n , " - Kumarı ve şans oyunlarım ü ' m i n l e r f e s a d a o r t a k l ı k ; .bıkmadan, kafaları çatlanı devlet eliyle yaygınlaştıran
edemezler: "Şu halde münat ı r c a s ı n a anlatacağız; anbu düzen suçludur. - x.'f ı k l a r k o n u s u n d a ikiye bö-,
c a k c â h i l i d ü z e n i n saflaKadın ticaretini ve fuhşu
lünmeniz ne diye?"(Nisa/88)
r ı n d a bilerek ya da bilmem e ş r u l a ş t ı r a n bu zâlim dü"Ölçüsüzce davrananların emy e r e k y e r alârilarâ k a r ş ı
zen suçludur, i-" rine itaat etmeyin. Ki onlar,
e n g ü z e l tarzda m ü c a d e l e
İnsanları bir lokma ekmeyeryüzünde fesat çıkarmak; . edeceğiz.,
.
î»
ğe muhtaç hale getiren bu tat a , dirlik d ü z e n l i k k u r m a > Tağutî düzenin zulmüne , lan düzeni suçludur.
' .
maktadırlar."
(Şu'ara/150uğramış tüm insanların,
,Her türlü fitne ve fesadın
152) "Kendi nefsine ihanet" h a l k l a r ı n yılmaz savunukaynağı olan bu 'örümcek yuedenlerden yana mücadeleye
c u s u olmalıyız. Zulme karvası' düzen suçludur.
•^
girişme. İşte siz böylesiniz;
şı ortak tavır almalıyız: ">'
* -' Bu zülüm ve cinayet medünya hayatında onlardan yar •>
"Size ne oluyor ki, Allah yokanizmasını suçlamayıp da
na mücadele ettiniz. Peki kılunda ve 'Rabbimiz, bizi halkı
yalnızca onun k u r b a n l a r ı n ı
y a m e t t e o n l a r d a n y a n a Al- . ' zalim olan bu ülkeden çıkar
suçlamakla bir yere varamalah'la, mücadele edecek ¿imve bize katından yardım eden
yacağımızı ve bunun hesabını
dir? Ya da onlara vekil olacak ' yolla' diyen erkekler, kadınAllah'a vereceğimizi unutmakimdir?" (Nisa/107-109)
lar Ve çocuklardan zayıf bıramalıyız. • '
i ....
kılmışlar adına savaşmıyorBu ayetlerin ifade ettiği
. Zalimle mazlumu birbirinsunuz?" (Nisa/75)
davranış şekillerinin," günüden ayırdığımız ve bu tağuti
"İman edenler Allah yolunda
müz Türkiye'sinin pratiğinde
düzenden mazlumların hesasavaşırlar, küfredenler ise taelbette bir kâişılığı vardır. Bu
bını s o r m a y a başladığımız
ğut yoliında savaşırlar. Öymüslüm'ân kardeşlerimizi,'içizamân, işte o zaman; gelecek
leyse şeytanın dostlarıyla sane düştükleri bu hatadan kurzalimlerin alehine olacaktır.
vaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın
tarmak için en güzel bir tarz"Güneş köreltildiği zaman,
hileli düzeni pek zayıftır." (Nida inücadele prensibine uy^Yıldızlar döküldüğü zâman,
sa/76)
.
gun olarak gayret sarfetmeDağlar yürütüldüğü zaman.
liyiz.
İşte burada, çok temel bir
Denizler tutuşturulduğu za'Allah Rasulü şöyle buyunoktaya gelmekteyiz: ' : :
man, •
'
•
ruyor:' "Ey mü'min, ister za'Zulmü icra" edenler* ile 'zulNefisler birleştirildiği zalim! ister mazlum olsun, karme uğrayanlar'ı kesinlikle birman, • •
- <• -c
deşine yardım et." "Sahabe:
birinden ayırmalıyız. Zulmün
Ve diri olarak toprağa göZalime nasıl yardım edebilikurbanları olan ihsanları zamülen kızcağıza sorulduğu zariz? diye sorduğunda:"Zalimin
limlerin safına itecek ve onman:
iki elinin ü s t ü n ü tutar, zulları zulüm çarkının birer diş• Hangi suçtan dolayı öldümüne' mani olursunuz." bulisi haline getirecek davrarüldü?" (Tekvir/1-9)
; •
yurdu.İşte, zulme karşı tavır
nışlardan ısrarla kaçınmalıE v e t , t a ğ u t i d ü z e n i n yaalmanın ve en güzel tarzda
yız. Cahili sistemin kurbanş a y a n ölüler h a l i n e . g e t i r mücadelenin nebevi ifadesi.
larını; 'fahişe, kumarbaz, aldiği 've d i r i d i r i t o p r a ğ a
O h a l d e b u birlik v e dayanışma nasıl sağlanabilir?.
: ..
- ..Birlik olmak; cemaatlerin
zulme karşı ortak tavır koymasıdır.
.'
. Birlik, olmak; tebliğ politikasının tespit edilmesidir -.
Birlik olmak; mü'minlerin
birbirini sevmesi, birbirine
hayır duada bulunmasıdır.
, Birlik olmak; mü'minlerin
birbirlerini dost- veli edinme(Şüarâ/227)' =
"
'-'•,
si, birbirlerini koruma ve tecavüzlere karşı birlikte tavır
MÜ'MİNLERİN BİRLİĞİ
almasıdır.- . . •
, .
'" '
İiAYÂNİŞMASr^^
•• Bii-lik olmak; Kur'an'a yö-.
nelmek, Kur'an'ın emrettik' Akıp,, g i d e n z a i n a n ı n
lerini y a p m a k t ı r . " . i :
mü'minlerin lehine gelişmesi
"Hepiniz Allah'ın ipine
ii.
İçin gerekli olan, şar;t-^
sımsıkı.yapışın, dağılıp
lar^an birı de ı n ü ' m i n - ^ y ^ ^ ^ , ^ . ^ a r a s ı n d a k i fark"- ayrılmayın. Hani siz düşlerin birliğinin ve daya-. ı^ı^j^ı^^^ tezada dönüştürmemeli--rnanlav idiniz; O, kalple-
gömdüğü bu i n s a n l a r ı n ' h e s a b ı n ı sorma'y'a b a ş l a d ı ğ ı mız z a m â h , k a r a n l ı k l a r aydınlığa dö'nüşe'cektir:-'' Yol,ancak i n s a n l a r a z u l m e d e n ve
yeryüzünde haksız yere tecavüz ve haksızlıkta bulunanların aleyhinedir." (Şûrâ/42)
- "Ve işte o zaman; " Zulmetmekte olanlar nasıl bir inkalaba uğrayıp devrileceklerini
pek .yakında bileceklerdir.-
Onlar ne sizdendirler, ne de
o n l a r d a n . Kendileri, de bildikleri halde yalan üzere yem i n etmektedirler." (Mücadele/14) . • • • '
• iMü'minlerin birbirlerinin
velisi ye yaidımcısı olmaması
hâlinde' fitne ve fesadın yeryüzünü kaplayacağını açıklar
K. Kerim: "Küfre sapanlar da
b i r b i r l e r i n i n velileridirler.
Eğer siz" birbirinize yardım etmez' Ve dost olmazsanız,'yeryüzünde b ü y ü k bir fitne ve
büyük bir bozgunculuk olur."
(Enfal/73).
• •i
'Öyleyse, fitbe ve'fesadın
sön bulması için birlik ve dayanışma gereklidir.
Aramadaki
farklUtklar^bati---'^^^^^
- : : . . ' ö n c e l i k k f e i a n : ZiZaşmfl h f l i ^ / c e t i - / î e ^ ^ ^ f l olan kardeşler olarak sabahla,
ması gereken husus şu- tezattan
daha buyuk değildir. Oy- ¿ m ı z . Yine siz t a m bir
dur,ki; Türkiyelde I ş l a - 7 e y s e , bu temel tezadın önüne, a r a - a t e ş ç u k u r u n u n kıyısınmifmüçadele yem
\.fn{zdaki farklılıkları
çıkarmayad a y k e n o r a d a n da sizi
amış değildir. 3 u g u n Mü'minler arasındaki bütün-^^rtardı.'l
(Al-i i m r a n
lere gelişte binlerce ı
n
.
, v , ^ ,,
, , , /ın^l
gözyaşı ve kanının hak-, / « m i Z i ^ birbirine ısındıracak
o lan
kı vardır. Bu davaca pek . Kur'an'ay önelelım ve onun hu-
igii^ig b^^i ateş çukuruna
çok cemaat hizmet e t - k ü m l e r i n e
yuvarlayacak davranış-
miştir,ve,etmektedir:
HepsindenAllah r.azı ol- .
sun.
'
.
Bu davaya hizmet edenlerin ^y^efat e d e n l e r i n i r a h metle anmak,", s a f o l a n l â r m a
s'evgi j e saygi göst'ermek,
mü'min,olarak görevimizdir.
j'^.. K. JKeriçı,^ mü'minlerin
birbirleriyle ilişkisini ."veli"
ve'"]cardeş" kelimeleri ile tanımlar. Özellikle, .mü'minlerin" Allah'tan başkasını veli,
dost v e yardımcı edinşmeyec^eği, onlara sevgi göstereme;
yeceğini ısrarla belirtir: "Oh;
i ar, mü'minleri bırakıp kafirleıri veli edinirler, kuvvet ye
onuru .onların yanında m i arıyorlar? Kuvvet ve onur Allah'ındır." (Nisa/139)
; . .
•j /'Allah'ın kendileçifie karşı
gazaplandığı bir",kavmi veli
edinmekte olanı görmedin mi?
-
^tabi olalım.
^
• "Allah'a» ve ahiret gününe
inanan hiç bir topluluk bülainazsın ki, onlar Allah'a • vfe
Rasulüne karşı kimselerle bir
sevgi ve dostluk bağı kurmuş
olsunlar; bunlar ister babaları, ister çocukları, isterse kendi aşiretleri oİsalaf dahi-. Onlar öyle kimselerdir ki,« Allah
ânların kalblerine imânı yazmış ve onları kendinden bir
ruh ile desteklemiştir.'Allah
onlardan râzı olmuş, onlar da
O'ndan razı olmuşlardır. İşte
onlar, Allah'ın fırkasidır" (hizbullah)." Dikkât edin^ şüphesiz
Allah'ın fırkası olanlar, felah
buİânlarıh- t a k e n d i s i d i r . "
(Mücadele/22) •
: Öyleyse, f e l a h bulanlardan olmak için birlik ve
d a y a n ı ş m a zaruridir. *
.
^^^^^^ zedeleyecek, böy-
——kaçınmalıyız. Onun için,. Allah'ı bırakıp ta birbirimizi rabler"
edinmeyelim. Hucurat suresinde açıkça belirtilen ve yasaklanan 'alay, dedikodu, gıybet, tecessüs ve zan'Jle k a r a r
verme'gibi davranışlarda bul u n m a m a l ı y ı z . Böylelikle,
Kur'an'ın tanımladığı ve övdüğü mü'minlerden olabiliriz.
Ayrıca; mü'minler arasındaki farklılıkları tezada, dönüştürmemehyiz. Aramızdaki
farklılıklar, batılılaşma hareketi ile aramızda olan tezatt a n daha büyük değildir. Öyleyse, bü temel tezadın önüne,
a r a m ı z d a k i f a r k l ı l ı k l a r ı , çıkarmayalım. Mü'minler arasındaki .bütün^htilafları ort a d a n kaldırıp kalplerimizi
b i r b i r i n e ı s ı n d ı r a c a k olan
Kur'an'a yönelelim ye onun
,,."Ya Rabbi, bizi dosdoğru yo- uzakta da olsalar, birbirlerini
hükümlerine tabi olalım: *
la
ilet; kendilerine nimet.ver- seven ve birbirlerine h a k k ı
' ' "Ey iman edenler, Allah'a
diklerinin yoluna, gazaba uğ- "tavsiye eden bir millettir." ı
i t a a t edin, peygambere itaat
rayanların ye sapıklarınkine
edih ve sizden olâh emir' sa•
• Özet Olarak; ı-., .
değil." (Fatiha/5-7)
hiplerine de..Eğer bir şeyde
• I . Kur'an'ın tamıhladıği, Ra''Rabbimiz, bizi ve iman ile
anlaşmazlığa düşerseniz, arsulullah'ın yaşadığı İslam'ın
daha,önce geçnıiş olan kart ı k ' o n u Allah'a ve'Rasulüne
canlı bir örneği olalım; • :
deşlerimizi bağışla ve kalpledöndürün; Allah'a ve ahiret
. 2. Cemaat halinde inücaderimizde iman etmiş ola.nlara
g ü n ü n e i m a n ediyorsanız."
le edelim, fert olarak kalma(Nisa/59) .
' k a r ş ı , bir kin-, b ı r a k m a . " yalı m. • '
.r^ • ., ' (Haşr/10):.
.
.t
.
3.
Mü'minlerin
hak ve hu• Birlik ve beraberliğin sağ. Mü'minlerin kardeşliğini kukunu savunup, birliğini bol a n â b i l i n e s i için; doğru ve
ve birliğini zedeleyecek her
zucu davranışlardan kaçınahaklı olabilme hakkını, önce
türlü fitne ve fesada, tahrike
lım.
diğer mü'min kardeşlerimize
karşı uyanık olmalıyız. Müsvermeliyiz. "Yanlışı kendimiz4. Belirli bir stratejiye uygun
l ü m a n l a r h a k k ı n d a işittiğide aramalıyız. 'Yalnızca beolarak, planlı, parogramlı bir
miz haberleri, dedikoduları
nim düşüncem doğrudur ve
mücadele'verelim.
' '
yaygınlaştırarak şeytanın eksâdece beniıri cemaatim hak
5. Tebliğ edelim ve insanları
meğine yağ sürmemeliyiz. "Ey
yoldadır' şeklindeki bir tavır,
câhili düzeriden kdparip yüz
iman edenler, eğer bir fasık çevirelim. " '
birlik ve dâyanışma' yolunda
eh ciddi engellerden biridir. "size bir haber getirirse onU"" 6. Zulme karşı tavır koyalım
"Unutmamak gerekir ki, 'her ! etraflıca araştırın; yoksa ce-.^ »ve.mazluirtların, ezilen halhalet ^sonucu bir kayme kö- I kın haklarını koruyalım.
cemaat bir boşluğu doldûrutülükte bulunursunuz da şon: . 7. Mücadelemizi'en güzel bir
yor ve bir diğerinin ulaşamadığı kesimlere ulaşıyor. Bu . r a i ş l e d i k l e r i n i z d e n " ' p i ş m a n _ ^ tarzda yapalım, hikmetle, güölürsünüz." (Hücurât/6) " "
gerçeği görmek zorundayız. .
zel öğütle davette bulunalım.
'
Yine unutulmamalıdır ki;
* "Kendilerine güven ya da '
bu ülkede" iki cephe vardır: '" korku haberi geldiğinde onu
" Böyle bir çalışmanın'soH a k ve Batıl cephesi. Biz, inyaygınlaştınverirler. Oysabu-, nünda Allah bize zafer nasip
sanları önce hakka çağırma^ • nu peygambere ve onlardan edecektir. Çünkü; '
"'
lıyız.
• .!
olan emir sahiplerine götür-,
müş olsalardı, onlardan so. "Gerçek'şü ki, onlar hileli
Cemaatimize davet ederken de, sadece kendi doğru- , nuç çıkarâbilenler^ oıiu bilir- düzenler kur'dular. Oysa önlarımızı anlatmalı, illâ da di- ' lerdi. Allah'ın üzerinizdeki ' İarın düzenleri dağları yerlefazir ve r a h m e t i olmasaydı; ^ rinden oynatacak da olsa, Alğer ceinaatlerin yanlışlarını
anlatma ihtiyacı duymamalı- ' azınız hariç herhalde şeyta- . lah katında onlara hazırlanna uymuştunuz." (Nisa/83)
mış bir düzen vârdır."(İbrayız. Birbirimize üstünlük sağMü'minlerin": kardeşliğini pe- him/46)
l a y a r a k , h a s e t ederek, geçkiştirmeli, kavga edenleri bamişte Ehli Kitab'ın düştüğü
nştırmalı,"ihtilafları büyüten
hataya düşmemeliyiz: ""Yahu"Allah, içinizden irtiân edenve acitasyon yapan,bozgun- lere ve sâlih amellerde buludiler-dedi ki: 'Hıristiyanlar
culara karşı mücadele etme- nanlara vadetmiştir: Hiç tarbir şey üzere değildir" Hıristiliyiz. "Mü'minlerden iki top- tımasız; onlardan öncekileri
yanlar da: 'Yahudiler bir şey
luluk çarpışacak olursa, araüzere değil dir'dediler. Oysa
hasıl guç ve iktidar sahibi kıllarını ,bulup düzeltin, şayet
onlar' kitabı okuyorlar. Bildıysa, onları da yeryüzünde
biri diğerine karşı haksızlıkla
meyen bilgisizler" de onların
güç ve iktidar sahibi kılacak,
tecavüzde bulnacak olursa,
söylediklerinin benzerlerini
kendileri i ^ seçip* beğendiği dintecavüzde bulunana karşı, Alsöylemişlerdi. Artık Allah, kılerini yerleşik kılıp sağlamlah'ın emrine dönünceye ka- laştıracak ve onları korkulayamet günü-anlaşmazlığa
dar savaşın; eğer sonunda dö- rından sonra güvenliğe çevidüştükleri şeyde aralarında
nerse, bu durumda adaletle
h ü k ü m verecektir." (Bakarecektir." (Nur/55)
' ' " •
aralarını bulun, ve adiL davra/113)
• • ••
ranın. Mü'minler ancak kar- "Allah, İslam'ı ü s t ü n kıla"Orilar, "kendilerine ilim geldeştirler. Öyleyse kardeşleridikten sohfa,' yalnızca aralacaktır, müşrikler istemese de"
nizin arasını bulup düzeltin." (Saff/8) . , • • .
rındaki 'tecavüz Ve haksızlık'
;
(Hucurat/9-10) ' . .
,
dolayısıyla ayrılığa düştülen"
"Gevşemeyin, ' ü z ü l m e y i n .
(Şûrâ/14)
'
< ^
Ve geliniz Hz.Ali (r)'nin şu
Eğer inânmişlârsanız en üs" İşte bu noktada duamız şöy- sözüne uyalım-: , . •
: .
t ü n s i z l e r s i n i z . " (Al-i İmle olmalıdır: "Mü'minler birbirlerinden
ran/139)
/ •
GLNOEAl
GÜNDEM GUJVÜEM
GLıNDEM
GLMDEM
GÜNDEM
GÜNDEM GÜNDEM
GÜNDEM
• -5 .
•T
•• • , ) "
'
...
-r
• •'
TO P LU M S A L Y O Z L A Ş M A
V E Y O L S ü Z L U K L A Fİ
a
'i
•i'.
, ' •
i
•i
' • >'.i' ' ''i^''
..
^^^ .t'i-. .
• -it
''
-t - .• •>».; .Jj
• • ., ^•
\t;
"•
•fj ' Û
•
< •- '
•
'
'
f:f. .
:
-
, ,.,
^
'
. >i
-i". , -
j'- i
i.•'1
•ıv.
;^
'
v!
•
V.-
^
r"•"
••
• . - i - '••l-v
• 'Bu ülkede insanlar; iş
' ararken'; çocuğunu 'oküta
. h^âytt eitj.rirken, evine iskan ^altrke(n, fazla gelen
elektrik, telef on faturalar
rina itiraz ederken, yüzde
yüz hakli'olduğu'hir da'Vada kendim sa^vünurken,
hasta 'ziyaretinden hasta
yatırmaya ve. tedavisine
kadar bütün günlük işlerinde ya doğrudan para
vermekte veya yüzde yüz
hakki blan bir şeyi ala^
biİth'ek İçin aracılar koşmak durumunda kalmaktadır. .••! i.j
. •! • .;
w 'Bu içiçe yaşayış ğöile
görülür bir
tepkisizliği/
güveHsizliği, duy arsızlığa
ister işteinezgeiirecekti^u
• J>.
".i'f
,^Ekrent^
ÖZKAYA
,
.. î
S Son yıllarda, (Özellikle son
günleriie) Türkiye kamuoyu
a m ı ardına p a t l a y a n rüşvet
ye yolsuzluk s k a n d a l l a r ı y l a
s a r s ı l i ^ r . ^ H e r bir iddia peşinden yenilerini getirerek
a d e t a toplumsal bilinci felç
^ediyor. Kızgınlıkla gelen çaresizlik insanlarda garip bir
ironi ve u m u t s u z l u k oluşturuyor., Şurasını henıen belirtmelim, bireysel ve toplumsal
anlamda iktidar mücadelesinin olduğu her ş a r t t a rüşvete
aralanmış bir kapı yardır^Ve
bıi kapı ne sadece İjizde ne de
sadece üçüncü dünya ülkeler i n d e a r a l a n m ı ş t ı r . . E n ,gel
enekseUnden.en modernine,
b ü t ü n toplumlar b u a r a d a n
gireıi »rüzgardan,şöyle yeya
bgyle'etkilenirler.
. ,
RUŞVETNEPIR?.
,
. Sözlüklere baktığımızda;
örneğin. K a m u s - ı T ü r k i ' d e :
"Bir m e m u r a , h a k s ı z .bir,iş
gördürmek için yerilen ücret
ve hediye" olarak tarif edilir
rüşvet.
-X
-'ir
T ü r k DiJ';Kurumu;SÖz;liiğünde ise: "Bir görevlinin elindeki o l a n a k l a n p a r a ya da
mal karşılığı kötüye kullanması veya bu yolda yerilip alı-,
n â n . m a l ya da para", şeklindedir',bu -tarif. .M.Nihat.
.Özon'da ise "Vazifeliye bir i ş
gördiirmek için verilen p a r a
veya,hediye" tanımına rastlıyoruz..,, . >: 1
, .Nedeninsanlarişlerini
gördürmlek için parave hediye verirler?' D i k k a t edilirse
b ü t ü n t a n ı m l a r d a "verilen"
önceliği ıvardır. H a i b ü k i bugün^ baktığımızda konuşulan
ve a r a ş t ı r ı l a n sadece • "alanlar". Oysa en aâ a l a n l a r ' k a d a r y e r e n l e r de s u ç l u değil
mi? Ç ü n k ü r ü ş v e t alma" bir
sonuçtur. Hiçbir sonuç ise sebepleri doğru tespit edilip ortaya konulmadan ,açıklığa kavuşturulamaz. Diişünceyi sonuç üzerinde odaklaştırmak,
esas, s o r g u l a n m a s ı g e r e k e n
noktayı- g ö z a r d ı etme.k deniektir. Cevabını, a r a ı n a m ı z
gereken soru, ."nederi, r ü ş v e t
alınıyor?" yerine "neden rüşvet ver ilir,/veriliyor?" sorusu
olmalıdır. Bu aynı z a m a n d a
neden alındığının açıklayıcısı
olacaktır. . v
»-•"'
RÜŞVETE ORTAM.
"
HAZIRLAYAN.
•
, .
NEDENLER , ,
-.
: .Evet, İDİr inşan neden rüşr.
v e t ^v.erıri.e g e r e ğ i n i d u y a r ?
Rüşvet,,yapılan bir yolsuzlu-i
ğ u n veya haksızlığın h a k l ı r
lıştırılma çabasıdır.- ' • .. 1 •
sınıf a r a s ı n d a başlar.. '
"
labilir belki- ama, doğasLğeş,-j î n s a n ^ r arasındaki ha"Bir toplumda ğüç sahipleri
reği ü s t k a t ı r i a n l a r d a n a l t
- kimiyet ve üstünlük kavgası ^
ve siyaset erbabı yolsuzluğa
k a t m a n l a r a doğru yayılım
s a ğ l a m temellere o t u r t u l a bulaşarak zengin olmuşlarsa, . gösterir ve toplu bir hastalık
mayınca, hırsın güdülediği
ne zengini d a h a az zengin
gibi bünyeyi çürütür. Bu hasduygular frensiz bırakılınca
y a p m a k , ne de f u k a r a l a r ı n " talık "sürekli kontrol altınyolsuzluk ve rüşvetin yayılderdine deva bulmak mümdaysa sorun yoktur, aksi takmasının önüne nasıl geçilebik ü n olmaz. Elinde bol.mik- . dirde ise öldürücüdür".(5)
lir?
"Mallarınızı aranızda . t a r d a arsa olan bürokrâtlaf,^;.î >\ r Tepeden tırnağa-"güven
siyasileri arsa reformuna kar- " duygusunun'sarsıldığı" bir or• h a k s ı z y e r e y e m e y i n . Kenşı tavır almaları için ikna et^f.;- , tamda,:toplumsal yapıyı ve
d i n i z b i l i p d u r u r k e n , ins a n l a r ı n m a l l a r ı n d a n biri "menin bir yolunu bulacaklar- ' toplumsal düzeni alt-üsteden
bir uygulama nasıl ölümcül
k ı s m ı n ı h a r a m y o l l a r d a n . dır. F a b r i k a l a r ı , uçsûz-bucaksız
tarlaları
olan
siyasiler
olmaz? "Otoriteye duyulan
y e m e n i z i ç i n o malları haelbette
toprak
reformu
için,
saygının yok oluşuyla, halk
k i m l e r e vermeyin." buyuküçük işletmelerin teşfiki için
desteğinden yoksun kalan hüruyor Kur 'an-ı Kerim. (Baparmaklarını kımıldatmayakümetler, vatandaşlarıyla bir
kara / 1 8 8 )
caklardır.
yabancılaşma y a ş a r l a r " Bu
Demek ki rüşvetin köyabancılaşma ve düzene is"Siyaset güç ve s e r v e t
k ü n d e günah işleme ve bile
yan eden, direnen insanlar els a h i b i o l m a n ı n bir a r a c ı
bile h a k gaspı vardır. Ve inbette olacaktır. Ama zaman
h a l i n e d ö n ü ş t ü mü, d a h a
sanın olduğu her yerde kanave çark bu direnci kendi içinaz s a y ı d a idealist ve d a h a
y a n bir yara olmuştur yolsuzde absorbe edemezse dışlayıp
çok
s
a
y
ı
d
a
üçkâğıtçı'siyaluk. Bu yâra sadece veren veatacaktır. Namussuz bir orsete özenecektir. Üçkâğıtya a l a n ' a r a s ı n d a k i ilişki ile
tamda
namuslu insanların olçısı b o l olan grupların yozsınırlı kalmamaktadır. "Haması
ve
varlıklarını sürdürelaşindası ise daha bir çabuk
vuza atılan-taşın oluşturdubilmeleri
ne kadar mümkünblur".(l) : :
, - ğu halkalar" gibi toplumu çevdür?
Başta
direnç gösteren kirelemekte ve toplum'sal yapı" • Bu satırlar sâhki Türkişilere"
zamanla
"İçtikleri su,
yı felç etmektedir. '
' ' ' '
yenin b ü g ü n k ü dururiıiınun
çektikleri hava gibi gelen orf •' Aşkın değerlerin zayıflaözeti gibi.
' • ' •
tam" onları da sarmalına alaması veya yokoluşu, insanla• Egemen sınîf içinde ahcaktır.
rın ahlaki boyutu üriutup "sulak ölçülerinin giderek silikya tirit" bir hayat anlayışına
leşmesi,"(2) şahsi çıkarlar ya... Eğer ..bir .ülkede "kumar
yönelmesi ve" bir başka han ı n d a f ö p l u m çıkarlâ'rıhin
partileri düzenlenip imzası-,
yat" endişesi taşımamaları doikinci planda kâlmasi, görev
na 'muhtaç olunan, bürokrat .
layısıyla adalet duygusuhdan
anlayışının ve^ ortak menfâkarşlsinda 'imi;ahıri değerine
uzaklaşmalar yolsuzluğun ilk
âtleriiı ihlâli, gizlilik, "ihanet,
münasip miktarda para kâyakla gölen nedenlerindendir.
aldatmaca ve halkın ihtiyâçbedilebiliyorsâ" (ö)'veya pi^
lârına sırt çevrilm"esi(3) yolyango çekilişlerinde kazanan
îbn-i Haldun " yolsuzluk
suzluk olaylarının ortak özelbilet s a h i p l e r i n d e n gerekli
olgusunun temel nedeni,
likleridir. '
• i'.:
miktar^ödenip, bilet alınarak
y ö n e t i m e h a k i m o l a n kimilgili bürokrata hediye edile• Bu özellikler bir toplumda
s e l e r i n l ü k s y a ş a m a karşı
biliyprsa, artık "bu insanların
başgösterince artık "önemli
o l a n tutkularıdır." der ünlü
moral değerlerinden, ahlakk a r a r l a r sosyal bileşenden
Mukaddimesi'nde.' - '
larından söz edilebilir mi? Ya
• Yerleşik düzene geçip, bü- yoksun, h k l k ı n ' d i k k a t i n d e n
da bu olayların sadece iligili
kaçırılmış " faktöî*ler t a r a rokratik otorite oluştuğu ankişiler arasında kalıp topluma,
fından belirlenir. Sonuçların
d a n i t i b a r e n , yolsuzluk t a
yansımadığı; diğer kurumla-,
ekonomiye vereceği zarar dükendine zemin aramaktadır.
rın (edebiyatından müziğine)
şünülmez;"(4)
•
''
Bu zeminin ortaya çıkabilmebü ölaydan, ikiyüzlülükten
si, yolsuzluğu düşünebilmenasiplenmediği söylenebilir
niz için; konunuzun güçlü ol-'
RÜŞVETİN
mi? Artık suç kavramı anlam'ması, bulunduğumuz ortamın
SOSYAL -AHLAKİ'
değiştirmiş, ahlaki boyutunu
size dar gelmesi gerekir. GüçYANSIMALARI
süzün güçlüyü ezdiği, hakkSonuçlar sadece ekonomi-^' kaybeden vicdan yâkalanmadah yaptığı her şeyde kendini
kını gaspettiği hiçbir yolsuzye nii z a r a r yerir? Yalnızca
r
a h a t ve haklı'göstermekte-,
luk' görülmeihiştir.' Onun için
maddi unsürları mı etkiler?
dir.
Onun i^ih arabeökih kra"balık baştan kokâr" onuri için
Bu özellikler yalnızca üst sı4
yolsuzluk olayları önce hakim
nıflar arasında kalsa k a t l a t " -lının "vallah aşık değilim, hoşUMRAN
14
EYLÜL/FKİM'IMÎ
a ulaşınak hayal olacaktır.
lanıyorum senden" demesine
kızmamali.-=Veya da son günYolsuzluk olaylarının "toplerin meşhür. şarkısının "gece
luma verdiği en büyük zarar,
yakti gel gizlice/kim görecek,
karşı koyma arzusunun gidekim bilecek" demesine. Evet
rek zayıflaması ve yolsuzlukolay gizli olunca, mübah. Suç
larla koyun koyuna, yaşainaolayın kendisinde/ içeriğinde
nın bir hayat tarzı olarak bedeğil; b a ş k a l a r ı t a r a f ı n d a n
nimsenmesi şeklinde tezahür
anlaşılmasında/bilinmesinde.
eder"(6)
. . . . V .
Bu toplumsal bilincin farkın« Her çaldığı kapıda adam
da olmadan suç olgusunun
aramak, rüşvet vermek, biriiçeriğinde yaptığı devrimdir(!)
lerine boyun eğmek duTuBu başlı başına bir çöküş.-ve
munda bırakılan insanların
kokuşmuşluk halidir. Hiçbir
çaresizlik tavrıdır bu. Bu üldeğerin kalmadığı ve gemikede insanlar; iş ararken,.çosini öyle. veya böyle.yüzdücuğunu okula .kayıt ettirirken,
ren/yiizdürebilenin kaptan olevine iskan alırken, fazla geduğu bir kokuşmuşluk. ' : •
len elektrik, telefon faturalaV i . Bu kokuşmuşluğa toplu- rına itiraz ederken, yüzde yüz
mumuzun gösterdiği tek tephaklı olduğu bir davada kenk i suskunluk.ve seyretmek.
dini savunurken, hasta ziyaTürkiye kamuoyu b u olayl a r a sessiz k a l m a k t a
vareste
susmaktadır. Bu susuş T® Bazt-insanlarsorguddn
ık- .
, r
j t • ' T • Tt
r. ar
dan
ve
tasvipten
kay....
..ay-:
uyandınnıştır bende. Gizli bir
serzenişi de içinde şaklamlamaktadır sanki: bende. "Pay
alanıadık veya bir; de biz götürebilsek" gibi*. Böyle olmasa televizyon haberciliğinde
yeni bir çığır açıp haber röportajları "Arkası Yarın"lı dizi olan "Fettan â z ı m ı z " o kesik ve m a t Tükçesiyle "Sağ
partiler yapınca bir şey, olmuyor da sol partilerden biri
yapınca neden bu olaylar oluyor, büyütülüyor" der miydi?
Aynı partinin çok sayın yöneticileri, de aynı sözlerle savunmayı yapmadırlar mı?Bizce bu nokta satır aralarında
atlanmayacak,. kaybedilmeyecek kadar ilginç ye düşündürücüdür, Salt köşeye sıkışan i n s a n l a r ı n s a v u n m a
iıisiyakı üe^söyledikleri
• sözler degil, toplumumuz^^
naklanmamaktadır.Buin^®P''^«^««^«.?.^Î^ ^trht altında
feo-y^^g^ı^rındaki
değişimin
sanlar rahatsız olmadık- runuyorsa
rejime halkın
güvem
somut göstergesidir: Eskiları için değil, rahatsızlık-. sarsılmış
mıdır bilemiyoruz
- İer «merdi kipti şecaat arlarını ifade edecek merci ama, şurası kesin; kerıdini
zırh zederken sirkatin söyler"
bulamadıkları, sonuçtan Jçinde
tutmaya
çalışan
rejim .- .derler. Burada sa\)'unulan
umutvar olmadıkları-içih kendine,güvenmemektedir.
Sorun şey.ihsanların masumluğu,
susmaktadırlar. Bir güven' rejim ,ve haştakilerin
kendine
değildir. Savunmanın tebunalımı,ve umutsuzluk
ola'n güvensizliğindedir.
meli emsal göstermeye,dahakimdir tfinlnma.-Onnn -• '
•
" •
yalıdır. Tıpkı bir günlük
. . gazetenin "duvar yazıları",
için cumhurbaşkanının-.- -.1
retinden hasta yatırmaya ve,
köşesindeki spotu gibi: "Rüş-.
ÎLKSAN olayı ve İstanbul'Vatedavisine kadar bütün günvete'fırsat eşitliği istiyoruz";:
liliği olayına k a n a t gererek
lük; işlerinde ya doğrudan padoğrusu liberalizıne uygun bir.
karşı çıkması ve "rejime;güra verınekte veya yüzde yüz .mantık. Toplumda herkes fırv e n sarsılır" gerekçesini öne'
hakkı olan bir şeyi alabilmek
sat eşitliğine sahiptir.;Dün,
sürmesi doğrusu anlaşılması
fırsat sağ partilerde idi, onçok güç ve manidar bir tâvır. için aracılar koşmak durumunda kalmaktadır. Bu içiçe
lar yaptılar^ bugün.sıra bizalıştır. Bazı insanlar sorgude; Bizim bildiğimiz insanlardan vareste tutuluyor ve do-, yaşayış gözle görülür bir tepkisizliği, güvensizliği,, duy arhelal kazançta , iyilikte y a r ı kunulmazlık, sorgulanmazlık
sızhği ister istemez getireşırlardı. Ne kadar çağ dışı kalzırhı altında korünuyorsa recekti. Fazla geriye -gitmeye
mışız ki(!) değişen y a n ş kuljime halkın güveni sarsılmış
gerek yok; soıi on yılın gazete • varlarının bile farkında deği. mıdır bilemiyoruz ama, şuramanşetlerini canlandırın haliz! . .
.
•
sı kesin; kendini zırh içinde
fızanızda: "Namuszuzlar, va. Bu kokuşmuşluğu, kuruttutmaya çalışan rejim kenditan hainleri, alçaklar" diye nimakta kullanılacak en önem-ı
ne güvenmemektedir. Sorun
telenen suçlular halkın dilinli araçlardan biri basındır. Barejim ve baştakilerin kendide de ayjıı karşılığı bulmaksın özgürlüğü ve basın, yolne olan güvensizliğindedir.
taydılar. Ya bugün?. Bjıgün
suzluğu Önlemenin en önemli
Türkiye bu handikapı, sistemanşetlerimiz:"Vay,be, malı. garantilerindendir. Amarbir
me rağmen aşmak zorundagötürmüşler", diyor ^ık.;"Ma-, şartla,; onlar da yolsuzluğun
dır. Özgür bir tartışma ortamı
ortasında,", boğa'^zinâ k a d a r
ve -sistem dahil- sçrgulama , İl götürmek" tabiri oldum olası, bilinç altında saklanan.özbatmamışlarsa! Son günlerde,
bilinci ve toleransı benimsenlem ve t a k d i r d u y g u s u n u
yaşadığımız Hürriyet-Show
mediği sürece "temiz toplum"
değü. Ama unutulmaması gere1ar Cumhurbaşkammn yaptığı
ikilisi iİe İnter Staı'ın karşıken bir şey var, insanm olduğu hiç
gibi "sistem zarar görür, güven
lıklı ipliği pazara dökme sade bir yerde, hiçbir şartta oluînsarsıhr" gerekçesiyle sorgulanvaşı bu açıdan çok anlamlısuzluk kader değüdir. En olumsuz
mazsa yolsuzluk olaylarmm değil
dır. "Hürriyet gerçekten çök
şartlarda bile mutlaka'yapılabiönlehmesi, artmasmm önüne gecazip bizim de candan katıllecek
şeyler
vardır.
çilemez. Hiçbir gerekçe öne südığımız -bir sloganla k a m rülmeden tabusuz, önşartsız gep a n y a s ı n ı y ü r ü t ü y o r ; "Dü• Öncelikle yapılması gereken,
rekiyorsa acımasız bir sorgularüstler de en az namussuzlar
Endonezya'da günlük olarak yama (herşey dahil) gerçekleştirilkadar cesur olmalı" Evet, böyyınlanan Kompas'm genel yaym
melidir. Ve çalışması içih, rüşvele olmasını nasıl isterdik. Yamüdürünün dediği gibi: "yolsuztin "makina yağı gibi kuUanıltîığı"
ni Hürriyet'in dürüst olmasıluk yapanların bir yolımu bulup
sistem bütün değerleriyle bu sornı ve' dürüst olarak cesUr olyüziünün kızarblmasıdır". Bu gergulamamn içinde olmak zorunmasını. Ya biz dürüstlüğü bilçekleştirilmediği sürece yolsuzdadır.
.. . . . •
miyoruz veya dürüstlüğün taluk artarak devam edecek ve işanımı değişti de haberimiz yok.
damı kdığmdaki insanlar yüzleri
Unutulmaması gereken en
H ü r r i y e t m e n f a a t l e r i n e dokızarmadan^ gözümüzün içine baönĞmli nokta ise öncelikle yönetici
kunduğunda dürüstlüğü(!) haka baka üç kât fazlasma sattığı
sımfin dürüst olmasıdır. jTîuaitıi-layıverildi. Ve trilyonların
mal için "evet, İSKİ'yi kazıklanan Tzu" adh eserde belirtildiği giUzanlar'ca nasıl götürüldüdım" deme pervasızhğım göstebi :"Orman hem eğri hem doğru
ğünü arka arkaya belgelemerecektir. Sinirleri aimmamış bir
odunlarla doludur Jîükümdar düye başladı". Eğer Star on miltoplumda böyle bir sözün söylenrüst ise yönetimde dürüst insanyarlık reklam pastasından
mesi imkansızdır. .
._ ,
.1ar bulunacak, eşkiya gizleneHürriyet'e pay vermiş'olsaydı,.
Etkiniğini yirtirmiş ve boğacektir. Hükümdar dürüst değilbugüne kadar olduğu gibi nazma kadar bu olaylara batmış büse, dürüst insanlar saklanacak
muslu olacak, kardeş kardeş
rokratik yapı, köklü değişikliğe
eşkiya yönetime hakim olacakyaşayacaklardı: Paylaşım geruğratiknahdır. Yolsuzluk olayla- ' tır. İnsanlar kavunu veya su kaçekleşmeyince, dürüstlük ak- ' nmn soruşturubnasina alt kade- • bağını tırnaklan ile tırmalarla geliverdi ve namusuzlukmelerden değü çünkü alta inen' lar,fakat taşı veya elması tırnak1ar, vurgunlar şimdiye kadar
yolsuzluk yansımadır- "en tepelan ile tırmalamağa kalkışmazbunları bilip de susmanın na- • lerden başlanmadığı sürece" or- • .lar"(s.89). vr> : , / , . . •
..
musuzluğu üstlenilerek- kar-' taya konan gerçekler, sadece bâBütün bunlarm yapılabilmeşılıklı ortaya dökülmeye baş- • hğa atılan yem olacaktır. Soruş- sinin temel şarta yeni bir bilinç
landı.
' turma veya âraşürma "gerektive yeni bir zihinsel yapımn oluşğinde en y a ^ l a r m m bile bohça- _ turulmasıdır.- Zihinsel transfor• Bunlar'yaşadığımız ülkesim pazara çıkarmaktan çekinmasyon sağlanmadan ne saydınin gerçekleri.Bir tarafta Başmeyecek
kimselerce yapümahğımız önlemlerin ahnabümesi ne
bakan oİduğu dönemde yandır.(7)
• -.
.
de bu vıcık vıak kokan ortamdan
daşı olan bir gazete3d canlankutulunması mümkün değildir.
Maaşların yetersizhği, alt kadırmak, kaynak sağlamak için
Yeni bir bilinç yeni' bir zihinsel
damelerde rüşvet olayınm devİLKSAN denilen ö ğ r e t m e n
yapı oluşana kadar bu batakhk
reye girmesine .neden olmaktak u r u l u ş u n d a n haksız çıkar
büyümeye, bu koku artmaya dedır(8)
Maaşların
normal
yaşam
sunduğu gerekçesiyle suçlavam edecektir.
stardandma jmkseltilmesi, bunnırken ,aklanmadan ülkenin
dan sonra görülen olaylarda, "çok
en yüksek makamına oturan
ağır" cezalar verilmesi caydıncı
Cumhurbaşkanı. Diğer yan1) Paıd Harrison, >
olacaktır. İletişim araçlan bu müdan hizmet etmek için seçilÜçüncü Dünyanın
cadelede
son
derece
etkili
olacakdiği belediye imkanlarını parBaülılıştmiması, . .
lardır. Ama öncelikle kendi içle-tiye ve dostlara hizmet için
Pınar yay., S.255.
,
rinden başladıklarında, bu etki
kullananlar ve buralardan ge2)S.H.el-Attas, '
'
gerçekleşecektir; aksi takdirde
len k a y n a k l a r ı hiç r a h a t s ı z
Tbplumlann Çökü
gebe insanlann namuslu m ü c a ^
olmadan bünyesine kabül edeşünde Rüşvet,
déle yürütmesi ve bu mücâdeleye'
bilen iktidar ortağı parti. • '
Pınar yay., s'.88.
katılmasından ne söz edilebilir
3)'a.g.e.s.27.
ne de yarar umulabüir. Bir başka
4) a.g.e.s.44. , :
RÜŞVETİ ÖNLEMEK
can ahcı nokta Türkiye'deki yol5) a.g.e.s.60. . . .
MÜMKÜNMÜ?
6) a.g.e,s.l61., , •
suzluk
olaylarmm
bizatihi
sisteEvet bunlar içinde bulundu7) a.g.e.s.l42. ;. , "
min
kendisinden,
işleyişindan
ğumuz ülkenin gerçekleri. Doğ-'
8)a.g.e.s.l24,
kaynaklâmyor olmasıdır. Bu'olayrusü mü hiç iç âçıa ve umut verici
-î
"
•
ÜMRAN
1R
FVI III /FKIy IQQ-í
CKVIHI CKMHI ÇKMKI ÇICVJKI ÇliVlUl giiVIHI ÇEVİHI ÇKMKI ÇKMKI ÇKMKI ÇKCİHI ÇKMKI
•f .
-T..
İSLAM YÖNETİM BİÇİMİNDE
İKTİDARIN KAYNAĞI
i-
; , ..
J-'
. .
' • *.
•-
.,
i
' "
.
.:
••
• Muhammed ABDÛLCEBBAR
•
•"
•
' . • ••
islam yönetim biçimi hiçbir ön haztrİtğa dayanmadan fepeden
inme/irticali olarak kurulmuş bir sistem değildir. Rasulullah
(s) Medine'de yönetim görevini üstlendiği ve bu görevi yürüttüğü zaman yönetim gücünü (iktidarmt) dayaridirdiğt iki andkay- ' •'
riak vardır: Bi'at ve Şura^..
.
" =
, !
yordu. İnsanlar b ü t ü n içtenlikleri, memnuniyetleri ve sevgileri ile onıon buyrijguna boyun finişlerdi.
HİCRET SONRASI - 1.
Kendi başma buialâlan deve, istediği yere koİSLAM İKTİDARININ KURULUŞU
naklayınca, Allah Rasülü'riün e\d ve mescidi bu ara•rri t - a - . r - •'j:''.:-- í 'iíC- ' í . r
zi üzerine yapıldı. O sırada bu arsa iki çocuğun idi.
Burada; harabe haline gelmiş ev, h u r m a ağaçlan,
niiişriMeire ait medarlar ve h u m i a kurutman harmani vardf. Rasululluh bu harmanm
... t-i^-..-kime ait ol¿tffi Rebi'ülevvel âyinin 12.ğüriû kuşluk vakti örâ-' "düğünü soriop öğrendi ve arsayı satiri aldı. Kabirya ûla^tı.' AUâK e l ^ i Yesrib'e l i l a ş t ı k ^ sonra b û "
lerin sökülmesini; hurmalârm kesilmesini ye meskentin adı, Allah elçisinin oturduğu İcent anlaimâdiniri burayai ^pılmasıni emreW. Bu mescit kennâ gelen k i ^ c a "Medtoe" şeklinde değişmektir! O
di evi blmasmırî'yam sıra AUah elçisirıiri'yönetiıiiye
aıidan itibaren Hz.Peygahıber'in Arap Yarimâda- . iktidarinm gend róerkek forúos^óriüriü da "görecek.
sı'hda kuracağı devlfetin hazırlik çalışmalarına da
' Bu işlerin taııiaı^ârınıasmm ardından Rasubaşlandı.'"=
'• " • ' v
• " '
İüllali(s) küçük birtótleji^idare etmek için kiırüla" 'Rasulullah(s) Medine'ye gelir gelmez, orada en
cak, olan "Medine Site pevleti"nin anayasasım
jrüksek düzeyde emretme ve yâsaklaima yetkisine
hazırladı. Bu ánáyasánm' Medihe'dé e n yüksek
(otoritesine) sahip idareci kimse konumuna geldi.'
düzeyde pölitik, dirtsel ve yónétsel başvuru k a y n s ^
Onûh bu yetkisini ve gücünü hiç kiinse tartışmıolarak belirlendiğinde en ufak bir kuşku dujrmaya
yöi-dü. Bü olgu; çok b ü ^ k ve çok önemli hususinikan ^öktu. Yönetimin başı olan peygamber Ablarda kendiri! gösterdiği gibi, sembolik ve bcisit,
d ı ^ a h oğlu Hz. Muhammed (s)'in dahi yegane kayönemsiz işlerde dahi k e n d ^ gösteriyordu. " '
nağı b ü anayasa idi.
.. .
' • Allah elçisi, devesinin üzerinde Medine'ye gir' Aiaayasa şu hükümle başhyordu:;'
diği zaıiıan,' O'nu konUk edebilme şerefine erebil'Bu anayasa Allah elçisi Muhammed ile Kümek için insanlar adeta'yanşa girdi. Her grup dereyşli, Yesribli diğer kabileler ve iilkelerden onkendi mahallesine yöneltmek istiyordu. Fakat
lara uyan müslümanlar aıasmda jrapılan bir sözAllah elçisi: "Btrakın deveyi, çünkü b, nereyefco•
leşmedir...'
•
'
TicMayacağma dair emir alnuştır' buyurarak in- ' Bunu izleyen bendler,ise şu içerikteydi: "Siz, bü
saiılari böyle davranmaktan vazgeçirmeye çalışı-' • sözleşmeye bağlı m ü s l ü m ^ a r , aranızda anlaş-
rnazhgadüştüğüni^^
î CEf peygamber olmasinm yanısıra en yüce iktidar sadünyevi veya uhrevi olsun- konu3aı mutiaka AUah " hibi, en yetkili el ve en güçlü yönetici, tüm yanmave O'nun elçisi Muhammed(s)'e götürecekesiniz.
danm efendisi oluncaya dek yaşadı.
(Sorununuza bu üd kaynaktan çözürn arayacaksınız."
"... Bu anayasaya bağhhk sözii veren kimseler arasında bireysel ve toplumsal bozuMuğa,. İSLAM İKTİDARI
- . • îjîT ^
neden o l m a s m d ^ korkulan herhangi bir olay
TEPEbEN İNipîCİ'DEĞİLrMİ^
meydana gelirse,'bu tiir oilaylan da mutlaka
Allah ve O'nım elçisi Mııhammed(s)'e götüre- ?
çeklerdi..."
v^
;
'
, * i." İBiz bugün (yukanda verilen bügileri öğrendikAnayasa b u önemli maddelerin yanı sıra,
ten sonra) Allah elçisinin buradaki nebevi, dinsel,
müslümanlann Hz.Muhaınmed (s)'in izni olmadan
dünyasal, siyasal, ruhsal, askeri ve sivü otoritesinin
Medine dışına çıkmalanm bile yasaklayan bir
(iktidar) kaynağırun hiçbir ön-hazırlığa dayanmadan
maddeyi de içeriyordu.
tepeden inme, irticaü bir biçimde kurulan veya elde edilen bir iktidar biçimi olduğunu söyleyemeyiz.
Bu anayasal metinle birlikte Allah elçisi, idaZira İslam dininin tabiatmda böyle bir ilke yoktur;
re etiği müslümanlar adına karar çıkartma yetkibu iktidar türü, tarihsel verilerin sonucu elde edisine sahip en yetkili kimse konumuna gelmişti.
len bir hak da değildir; sosyal, siyasal görüntüler ve
Sözgelişi b u kararlardan birisi ve en önemlisi Enbunlarm gerçekUği sonucunda bu tür (irticali iktisaf (Medineli müslümanlar) ile Muhacirler (Mekdar biçimi) iktidara sahip olma varsayırmna tolerans
ke'den Medine'ye göçen müslümanlar)'m kardeş oltanıyacak herhangi bir özeUik yoktur. Durum bunduklarım ilan etmesi idi.
Allah elçisirıin Medineye teşiiflerînin üzerlriSen ' lann;tam aksidir; çünkü bü tür görüşler AUah Rahenüz bir yıl geçmemişti; hicretin i 2. ajanda, ' sülü'Hz.Muhammed'ih sahip olduğu otoritesini,
müslümanlar adma ilk akıncı birliğini; de:pye çı- • •. •peygamber olarak gönderilmesi temeli üzerine kurkarabilmek için, yüksek askeri şuranm komu- ., 5 duğu, ^ ü eksenin bu olduğu, kpbvıl edilir gerekçenin
sadece bu plduğu; böyle b y iktidara sahip olmeısı,
tanlığmı da bizzat üstlenmişti. Yaklaşik olarak
islami Çâğn görevinin tekamül şartlarından birisi olhicretin altmcı jah, Allah Rasulü(s), Veber'in deyiduğu sonucunu çıkarmaya neden olur. Nitekim O
rni ile Medine sakilerinin karizmatpc bir Meri
şöyle bujoırmuştu:
köhümiana gelmişti. Onuri bu kârizmaktik pozisyonunu Hudeybiye Antlaşması sıraşmda sahabe'
'Yazık Kureyş'e yazık!.. Savaş y e d i b i ^ ı p on^
arasındaki saygınlığı iyice pekiştiriyordu. Sahabe
lan... Benimle diğer i n s a ı ü a ^ arasmi;boş bıarasında adetâ odak şahsiyeti ifade ediyordu Hz.
raksalardı (ki serbestçe onlarla iletişim kurabilpeygamber. Her h^eketlnde sahabe önu izliyor ye
seydim) da onlar ya kendi istekleri ile ya da Yüonayardırtıcı olmaya çalışıyordu. Hudeybiye antce Allah!m beni desteklemesi neticesinde celaşması içiri, karşı tarafın delegesi olarak getlen'
maatler halinde İslam'a girşelerdi!.. AUah'a yemin
Üıye b.' Mesud ^-Şakafi, AUah elçisinin saHa,be
olsun ki, AUah, İznimle birlikte gönderdiği dinini
arasihdaki b u kdriürnunu göıroesi üzeıme şüyÖ-,
ortaya çıkarmcaya dek pnlarla şavaşımı (miica;
rurnu yapmıştır: "Nice kişral^, nice^çarl^, nidele vecüıad) sürdi^ceğim...''.
• .. .j,»,-. ;
ce necaşileri sâraylaımda gördiim;' ancak Mü;;. Ife.Peygamber'm otorite ve yöneticihğirıin meşhammed'in ashabı ,arasmdaki pbasyonunu hiç'
ruiyetinin ta'risalet görevinin başladığı ilk yıUara, en
birinde görmedUum. Hiçbir hareketi ken^sihelııazmdan "enyakmakrabalârmı, aşiretini uyar (korrakmayan bir topİ^ıik gördüm onun çevresinkut)" (Şu'ara/214) ayetinin indirildiği günlere kadar
dayandığını diişündüğümüz zaman hakikaden
d®:
'
^.v/.'.,
u z ^ a ş m ı ş sayamayız... Nitekim ünlü Kur'an yo;
H i c r e ^ S.johhda "Kral"(melik) ünvanmı karumculanndan merhum HüseyinTabatabai bu,suzanan AUah Rasülü Ebu Süfyan'mn nitelemesiy-'
reja ."Mekke'de-inen surelerin en eskisi ve. en iUc
le kendisi ve ordusu Mekke'yi fetheden "Büyük Fainen Kur'an surelerinden birisi olarak".nitelendir7
tih" payesine eriştüen_'ÛriÎ^n b)u plağanüstü semiştir Bu surenin Hicr suresinden önce indirildiği
rüveni sona ererkerı , müşrik "Mekke Kureyş Dev,, ,
, i - .
leti de tarihe'gömülüyordu." Allah elçisiıiin böyle, muhtemeldir. . . .i
. ^. İbn Esir ''El-Kaıi^Fİt-T^^
1 l,s.41,-42) ad- ,
nitelendiğini, peygamberin anıçası ile Ebu.Süf-*"
yan araşıridâ geçen şu ^diyâlggdan çıkanyoruz:. İl eserinde şu bügiyi vermektedir: 'Bu ayetin indirilmesi üzerine AUah l ^ s ü l ü bir ziyafet hazırlaya.-,
Hz.Abbas Mekke'nin fethi Rârşısında'şâştan dö;
nefiEbû,Süfyân'a"jştebu; düpediizrisaletiri gü-, rak Kureyş kabüesinin ileri gelenlerini bu yemeğe çağırıp İslam'ı onlara sundu ve şöyle dedi:-"Ey Abcüdür" dejhrice Ebü Süfyan:" Evet, şü durumda öydülmuttalib OğuUan! AUah'a yemin ederim ki, bele..." karşdığım veriyor.
. .
nimle birlikte size getirdiğim, meşajdan daıha er.
Hicretin lO.yıhnda Allah ^elçisinin elçilik göredemli bir mesajla Arap toplumundan herhangi bir
vi sona erip irtihal etmedi;' türri yanmada bojaiıi-
kabileye bîr mesaj getiren hiç bîr genç tarumiQförum.
Size dünya ve ahirette en hayırlı olan bir mesaj getirdim; ./Ülah sizi o mesaja çağırmamı bana emrediyor; şimdi aranızda hanginiz b u hususta benimle kardeş olmak, benim vasim ve benim hâlifem olmak üzere bana yardimcı olacaktır?'"'
'• - 'Arap Dilinin bütün inceliklerini, içerdiği kavranılan en iyi bilen Araplanh başmda Mekkeli müşrikler geliyordu. Muhammedi nübüvvet çağnsınm
yönetim ve otorite (iktidar) sorununa ilişkin politik
bir mes^'ı zımnmda taşıdığım gayet iyi bir biçimde
algılamışlardı. İşte Urve bin Rebi'a'nm söz konusu
davet konuşmasının ardmdan Allah Rasülüne karşı çıktığı temel nokta burası idi. O, Allah elçisinin daveti konusunda onunla görüşüyordu; bu davetten
sorira Hz.peygamber'in Mekke'de gün geçtikçe gücünü yitiriyordu.
' '
i •
.
• ' İbn Hişam, İbn İshak'tan Utbe'nin söz konusu
mesele ile ilgili olarak şöyle dediğini rivayet etmektedir: Utbe: "E^ kardeşimin oğlu, aşiret içerisinde otorite sahibi olduğumuzu; soyca saygın bir yere sahip
olduğumuzu, bizderi birisi olarak
sen de biknektesin: Şimdi ise sen
ri gelenlerine söylediği sözlerden başkası değildi.
Şöyle demişti: "Eîvet tek bir kelime (söz) vereçeksiıüz... O kelime sayesinde t ü m Araplara
sahip oIacaksm;z; bu kelimeden ötürü Acemler
(Arap olmayan hşdklar) size minnet borçlanacaklar..." ..
,
.
. Bu olaym ardmdan Utbe "hilafet" konusunda
RasüluUah üe görüştü. Medine'ye hicret etmezden
önce Allah elçisi kendisine yardımcı olmalan ve
kendisini korumaları için kendini onlara takdim etti. Rivayet edildiğine göre Beni Amir b.Sa'sa'a kabilesi, peygamber kendilerini Allah'a çağınp kendisini de onlara takdim ettiği zaman şöyle karşılık
vermişlerdi: "Görmüyormusun, emrin üzerine bizy
1er sana bi'at ettik; daha sonra Allah seni, sana kar-,
şı çıkanlara üstün kılacak (kıldı); senden sonra bizim durumumuz ne olacak?.." .
Allah elçisinin siyasal meşruiyetinin dini ve nebevi davetinin özüne dayandığı görüşümüzü, İsra
olayından sonra Mekke'de indirilen İsra suresi de
pekiştirmektedir. Tarihçiler İsra (miraç) olayırim
1. .
. : • . Mekke'de gerçekleştiği h u s u M^MKHa^H
s u n d a söz birliği içindedirler,
büyük bir iş (büyük bir mesaj),üe , i/inrPtıitı hn<iitiiJn hulıj - ^^^ ^^^
^^
kavmine gelmektesin. Getirdiğin b u - ıı^urtnın uu^ınuu uuıu
^^^^ j^^^g. tarihte gerçekleşti.
inesajlaoıılanncemaatıriı parçala- nan kİftîSe, Ülke Stntrlart ği konusunda tartişma^ya düş-*
yacak, ülküleriru geçersiz kılacak, r
yaşayan ve daresi müşlerdir. SözgeUşi İbn Abbas
tanrılarını ve dirilerini önemsiz ^ ^
jj. j t. j
• gibi bazı alimler bi'set (peygamhale getirecek, onun sayesinde geç-,- (^ittnaa oulunan Utger
beflik göreyi) in gelişinden ikiyü .
miş ecdadımızı tekfir edeceksin. Gel
normal vatandaşlar
sonra veya üç yü, beş yada alti yabfenim sözümü dinle; s ^ a birta- -. gibi herhang i birisidir ' b u t on yıl üç ay geçtikten sonra
kim tekliflerde bulunacağım; b u ^ °
° .
• • veya on iki yU sonra gerçekleştiteklifleri değerlendir;.belki bunlar. -î
' , • .
/ ğine dair farklı görüşler ileri sürdan bir kısmım kabule şayan bu- <
; ' müşlerdir. Bizce bu hususun gerlüfsun.-" Bu teklife Allah Rasülü(s) < . v .
çekleştiği ay, yıl, gün, hafta önemşöyle karşılık verdi:'; Söyle E^ Ebu'l-Veled, dinliyöli değil. .Önemli olan mi'raç hadisesinin, AUah el' furh seiii.'': Utbe: "Ey yeğenim sen, getirdiğin bu
çisinin. Mekke'de yaşadığı yıUarda gerçekleşmiş
yeni mesajla (dinle) şayet mal edinmek istiyorolmasıdır; İbn Hişam'm ünlü eseri "Siref'inde tassan, hepimiz kendi TnaltnnınıyyigTi bir kısnmıı ayıvir ettiği gibi Miraç hadisesi, AUah Rasülüriün(s)
rarak saha verelim; hepsini bir araya topladı: "O'nun emri ile yenik bir konumda iken Mekke rıe
ğmda en büyük mal sahiplerimizden birisi haliharam olur ne de haram olur" ortamda bulunne getirelim seni; yok eğer bununla bir sayguıhk
duğu biir sırada gerçekleşmiştir.
. =
.
elde etmek istiyorsan 'seni başımıza efendi yapalım; yaşadığm sürece hep o makamda kal.. Şayet kralımız olmak istiyorsan gene seni kralımız
jrapalun.." şeklinde bür teklif sunuyor RasuluUah'a.
KUR'AN'DA
AUah Rasülü (s) üe arasmda bu diyalog geçtikSULTAN VE BURHAN
ten sonra Kureyş'e şöyle diyor Utbe: "VaUâhi, onun
KAVRAMI
sözünden anladığım kadarıyla büyük bir olayla
karşı k a r ş ı y a ^ ; ortada büyük bir olay var, büyük
bir mesaj var.;. Şayet Arap milUeti bu mesaja'evet
İsra suresinin 80. ayeti, siyeısi meşruiyyete
derse, Muhainmed o kimsderle sizi aynı konuma geaçıkça işaret eden, Peygamber'e b u hususu öğretirecek, sizin dışmızdaki kimseleri -saygınlık ve şeten Uahi bir öğretidir. - Şöyle buyurubnaktadır:
ref bakımmdan- sizinle eşit bir duruma getirecek;
"De ki, 'Rabbim, beni girdireceğin yere doğruluk
eğer Araplara egemen olursa, O'nun mülkü sizin de
(sıdk) girdirişiyle girdir; beni çikaracağm yerden
müUtünüz, onun şerefi sizin de şerefiniz olacakdoğruluk çıkanşıyla çıkar; bana katından yardımcı
tır.." Bu sözler RasüluUah'm daha önce Kureyş'in ileolacak bir otorite (sultan) ver.' ....
ri gelenlerine söylediği sözlerden başkası değüdi.
; • " Ayette geçen "sultanen-nasıra" yardımcı
mut hale getirmiştir; Kendisinden önce bu vazifeotorite kavrâım üzerinde duralım.... ' ' . yi icra eden selefinin bu uğurdaki çabalarım taç"Sultan" kâvrami Kur'an'da 37 yerde geçmekV
landırmayı başarmıştır böylelikle.
', . • •
tedir Kelimeniıi asıl anlamı: "üstüiı gelen, galip olan"
i Yesriblüer Allah elçisinin teşriflerini büyük bir
duv Bü ânlaımn yanı sira "hüccet", "burhan" ancoşku ile bekliyorlardı.' Yolculuk sırasmda, Hz.
larnlarınâ da gelriıektedir.' Söz k o n u s u kelime
Ebubekir kendisine eşük ediyordu. Kendisini bekKur'an'm 25 yerinde "hüccet" ve "burhan" ahlaleyen insanlar bu iki kiştyi gördüklerinde; hangisinin
mmda kuUanimıştır. Örneğin şu ayette olduğu giAllah elçisi olduğunu ilk anda tesbit edememişlerbi: "Allah'm kendileri için hiçbir "delil-hüccet-bürdi. İbn İshak "Siyer"inde naklettiğine göre, o güne
han" indirmediği, sadece sizin ve atalannızm kuru
tanık olan YesribUlerden birisi olayı şöyle anlatisimleri hakkında im benimle tartışıyorsunuz?"
maktadır: "Allah elçisini karşılamak için Medine dı(A'raf/71) • •
• '
•
. şma çıkmıştık. Onlar bir hurma ağacınm gölgesinde
Öte yandan kelime 12 yerde de "galip olma"
dinleniyorlardı. Ebubekir de onunla aym yaşta olanlammda kullanılmıştır; Şu ayette buyurulduğu
duğu
için hangisinin Rasülullah olduğunu kestigibi: "Şeytan şöyle dedi: 'Benim sizi küfre zorlayaremiyorduk.
O'nu görebilmek için insanlar birbiri
cak kahır bir gücüin yoktu; sadece sizi küfür ve isüzerine
tırmamyordu.
RásüluUah'i gölgeleyen huryana çağırdım (o kadar); siz de hemen çağrıma
ma ağacınm gölgesi gidince Ebubekir kendi abasyla
uydunuz." (Îbrahim/22) Başta îsra suresinden
O'nu gölgelendirmek için ayağa kalktiğmda, O'nu
naklettiğimiz 80. ayette geçen "sultan" kelimesi de
ancak o zaman tamyabildik. O zamana dek hiç biaym anlama gelmekte idi.
rimiz
Hz.Peygamberi tanımıyordu."
İbn Manzur "Lisanü'l-Arab" adlı eserinde
(c.6,s.327), "sultan" kelimesinin ikL anlama geldi• Buradan şunu anhyoruz ki, Rasülullah kenğine değinerek şöyle diyor: "sultan" kelimesi
dilerini yönetmeye geldiği bu kimseler tarafinKur'an'da- "hüccet ve burhan" anlammda kulladan fizyolojik 3rapısı ile henüz tammnqrordu. Oynılmıştır. Bunun yanı sıra "kralm gücü ", "kral yesa o kentte, kendisini, tanımayan bu insanlann
rine geçen veya konulan kişinin gücü"(otoritesi)
mutiak idarecisi olacakti bir kaç ay sonra. Bu inanlammda da kullanılmaktadır. Burada "galip gelsanlar, sınırlarım henüz bilmedikleri hususlarda Rame" ve "hüccet", "burhan" arasmdaki irtibat gayet . sülün yönetimine kayıtsız şartsız itaata hazır hale
açık bir biçimde anlaşılmaktadır. Bundan dolayı digeleceklerdi. Nitekim Rasulullah (s) bu velayetini hicyor İbn Manzur; "sultana sultan denilmesi, önün ' retin 2.yılı Ramazan aymda gerçekleşen Bedir sayeryüzünde Allah'm "hüccet ve burhan"ı oknasmvaşında iyice pekiştirmek istiyor, ,bu nedenle sadaiı ötürüdür." Bumda her iki anlamm ortak oMuğu . , .habesine şöyle sesleniyordu: "Ey insanlar bana
bir anlam var: "güç" anlamı.. Çünkü iktidar (otodönün ve beni dinleyin." Bu sesleniş üzerine Enrite)m özü "güç"tür. Her politik(siyasi) meşruiyyesar'm ileri gelenlerinden Sa'd b. Muaz RasuluUah'ı
tin asıl hedefi "saltanat"ı (iktidan otoriteja) ele ge-- şöyle cevapladı: "Hamd Allah'adır. Bizden bir şey
çirmektir.'
• i
yapmamızı mı istiyorsun ey Allah'm Rasülü, buyur"...RasiiluUah: "Evet", diyor. Bunun üzerine
Büyük islam düşünürü Muhammed Bakır
es-Sadr'ın konu ile ilgili açıklamasım burada zik- . Sa'd b. Müâz: "Biz, sana inandık, seni tasdik: ettik;
getifdiğiri dinin "hak"; olduğuna şahitlik ettik Bu huretmek, meselenin daha iyi anlaşılmasım'sağlayasusta dinlerriék vé itaat etmek üzere sana söz vercaktır kanaatindeyiz. Şöyle dtyon" 'Devlet' insan hadik, sözleşme (ahd-ü misak) yaptık. E^AUah'm elyatinda asli, zahiri bir olgudur. Bundan dolayı evçisi ne yapmajn arzuluyorsan onu uygula. Biz her
vel emirde (başlangıçta) semavi mesajlân insanlıhalükarda seninle birlikteyiz. Şeni hak ilegönderen
ğa taşıyan bizzat Allah elçilerinin elleriyle kurulyüce Allah'a yemin olsun ki bize şu denizi gösterip,
muştur." Nitekim peygamberler, elçilik görevlerinin
kendin ona dalsan, biz de hiç düşünmeden sebüyük bir bölümünü, sağlam bir devlet kurabilmek
ninle birlikte oraya dalanz. Aramızdan hiçkimse bu
için harcamış, sürekli b u n u n üzerinde durmuşhususta geri kadmaz. Yann düşmanla karşılaşalardır. Söz gelişi Davut, Süleyman ve diğer peycağımızı hiç kimse inkar etintyor. Savaşta sabırlı olagamberler (Allah'm selamı hepsinin üzerine olsun)
cağız. Düşmanla karşüaştiğımızda bunu sen de
kurduklan devleüerinin başkanlık görevini bizzat
tasdik edeceksin. Belki de Cenabı Hak, savaş ve dikendileri üstienmiş ve yürütmüşlerdir. Öte yandan
ğer emirleri dinleme konusunda bizlerden göreceHz. Musa (a.s.) gibi bazı peygamberler de bütün yağin bu sadakat sayesinde senin gözünü aydm edeşamlarım,' temelleri sağlam bir devlet kurabüme
cektir. Bu nedenle, Allah'm bereketi üe bizimle seadma, mücadele ile geçirmişlerdir. Son peygamber
vinebilirsiniz...
" şeklinde konuşuyor.
Hz. Muhammed (salât ve selam üzerine olsun) de
insanlik tarihinde eşine rasüanmayan devletierin
• Öte yandan gene ensardan birisi olan Miken temizini, en jnjcesini, en sağlamıriı kurarak,
dad b J^mr da Allah Rasülüne (salat ve selam üzetarihi süreç içerisinde insardığa layık olduğu en yürine olsun) şöyle demişti: "E^ Allah'm elçisi AUah sace saygınlığı kazandırmıştir. Kurduğu devletin ilna neyi emrettiyse onu çekinmeden ı.Q/^gula. Biz her
kelerini, artık bir daha sarsılmayacak biçimde sohalükarda seninle birlikte olacağız. AUah'a yemin
olsun ki İsrailoğullannm, peygamberleri Hz.MusaCa-sOVa^ söylediklerini biz sana söylemeyeceğiz kesinlikle, Nitekim İsrailoğuUan kendüerini savaşa çağıran Hz.Musa{a.s.)'ya şöyle , demişlerdi: . "Sen ve
Rabbin birlikte şavaşm, biz burada oturacağız.
Halbuki biz sana şunu söylüyoruz: Sen ve Fîabbin
gidin birlilde savaşm. Biz de sizinle birlikte mutiaka savaşacağız. Seni hakk üe gönderene and olsun
ki şayet sen bizimle.birlikte Merk-i Gmıad (Yemeride bir yerin adı)'a .kadar yürüsenbüe biz de se-,
nirüe birlikte geliriz. Hiçbir durumda seni yalnız bırakmayız".-ı,
U ... .
-> • r Gene hayır, çünkü O, Kureyş'ten güllük gü, lüstanlık bir ortamda aynlmış değüdi. Çatişma halinde olduğu bu kabüe tarafından düpedüz Yesrib'e
sürgün edümişti. Sırf kendisi mücadele etmiyordu.
Mekke müşrikleri üe kendisine üıanan müstez'af,
köle ve fakür insanlar da onlarla çatişma halinde; idi.
Çatişrria öyle bir noktaya varmışti ki IRasuluUah Sakif kabüesine gidip kendüerine yardımcı olmalanni, AUah'tan kendisine gelen vahyi kabul etrtielerini rica etmek zorunda kâlmışti.
. ,
.;
Buna rağmen SakiMer O'nun bu ncasıriı geri çevirmiş, aynca oritmla alay daetmişlerdi. Bunun
üzerine O, ikinci kez Mekke'ye dönüp orada yaşamak zorunda kalmışti. Müşrikler döndüğünü görünce muhalefeüerini artırmış, dinsel aynlıklanm
• iyiceşiddetiendirmişlerdi. ; •,
' .
- • •
RASULÜLLAH-m İKTİDARI
Yaşam koşuUannm dayanılmaz bir hal aknası
GELENEKSEL TEMELE Mİ
nedeniyle Rasülullah kendisini ve mesajım başka
DAYANIIYORDU?
kabüelere takdim edip orüardan destek istemek
iiiı^5
: .
zorunda kalrmşti. Bu amaçla Kinde, Kelp, Ben-i
•j-.;
•••i»
^Amir b.Sa'd ve diğer kabüelerin
Bütün bu söylenenlerden orta-, c
m/ji/ o-zt ^ T i p i ' Ff r Mu
evleririe bizzat giderek onlardan
ya çıkan realite nedir? Rasüluüah
peygamoer nz. lVlU- ^ ^ ^ istemişti.
- •
politik, dinsel ve askeri otoritesini hammed (sav) ,tnsanltk
,
ö t e yandan her hacc
şunca kısa zarnanzarfinda hangi te- târihindi
eşİne' rast- mevsiminde Mekke'ye gelerek
mele dayandırmışti? Hemen hemen
''
' R a ş ü l u l l a h ı ziyaret eden topArapyanmadasınm her köşesinde
,
¡ u l u k l a r ı d a I s l a m a .çağırıp
iktidar araçlannm böylesine kısa en temİZİni,;en yÜcesİ- o n l a r d a n d e s t e k isterdi Rabir zamanda ele geçirilmesini m ü m - . ^ ^ ' ^n • SCL^lcifntni kUTCl- s ü l u l l a h . Allah k a t ı n d a k e n k ü n küan ne idi? Medine'deki Udif ^ r i h i ^ciir^r i r ^ r i
birlikte gelen, h i d a y e t
dar araçlarım hangiyoUa elde etti?
r a r ı m ' süreç içeri- ^^ r a h m e t kaynağı m e s a j l a r ı
Acaba RaşüluUah.Maks;Weber'in ' s m i Î e İnsanltğa
layik o n l a r a s u n a r , k a b u l etmele"geleneksel iktidar biçimi"
oldÜSU en yİİce ' savsin-^^^^ isterdi. Ç ü n k ü b u sıraadlandırdığı otorite biçiminde olt^^j
Ar^P h a l k l a r m d a n oonn u nr
Itğî
kazandirmıştir a d ı n ı - s a n ı n ı d u y u p o n u
duğu gibi, önce Medine, daha sonra tüm Arap yeınmadasmda otorigörmeyi h e m e n h e r k e s a r z u tesini; yörede uygülanagelen ürtidar'geleneğine mi' luyordu. O da y a n ı n a ' g e l e n b u i n s a n l a r ı Aldayandurmışti? . .
• -,
lah'a çağırıryor, kendisini onlara takdim edip
. , Hayır... Herşeyden önce Rasülullah YesribU
o n l a r d a n yardım istiyordu. O d ö n e m d e yadeğildi, aynca orada yaşayan kâbüelerden herş a y a n i a r ı h a k t a r d ı k l a r ı bilgilere göre o n l a r a '
hangi birisinin de lideri d e ^ d i ? Buralı olsa büe yi- - şöyle diyordu: "Ey falanca! oğulları, b e n , Alne de geleneksel iktidan ele geçirmesinin imkam
lah'ın size gönderdiği bir elçiyim. Size yalnız
yoktu. .Çünkü btıradaki gelenek, iktidara, daha -AUah'a ibadet etmenizi, O'na hiçbir şeyi ortak
önce bu makamda bulunan kimsenin en büyük çokoşmamanızı, taptığınız b u p u t l a r d a n vazcuğunu getirmek biçiminde idi. Oysa o, bütıîn bu
geçmenizi, b a n a i n a n m a n ı z ı , beni t a s t i k etimkanımdan yoksun, müşriklerin saldınsmdan, . menizi, benimle gönderilen vahyi a p a ç ı k bir
zulmünden kendisini koruyabüecek inşanlan bubiçimde insanlara s u n a b i l m e m için, m u ' a n z labilmek umuduyla muhacir, müstez'af ve.gariların k a r ş ı s ı n d a b e n i korumanızı, b a n a desban bir kimse olarak buraya gelip yerleşmiş biristydi.' tek olmanızı e m r e d i y o r u m ."
- • •
Sadece daha önce inanan Medinelüeri doğrudan Allah'm dinine çağırmak için gelmişti buraya...
ı.' Başka bir som daha yöneltüebüir, şöyle ki: Aca• ba AUah elçisi (salat ve selam üzerine olsun) o dö- ANAYASAL İLKELERE
nemde Arap mületinin en aristokrat kabilesi koDAYALI BİR İKTİDAR
numunda olan "Kureyş" kabüesinden olması nedeniyle, kabüesel bir. otoriteye dayanarak, Yesrib'e.
geüp orada yaşayan.insanlann başma irticalen geAllah elçisinin Yesrib'de, otoritesini k ü r a len bircüder miydi?,--s
. bilmek, 'orada y a ş a y a n i n s a n l a r ı n yöneticisi
olmak için bizzat Allah'm kendisini seçtiğini,
mal v a t a n d a ş l a r gibi h e r h a n g i birisidir. Onteokratik kralların iddia ettiği gibi iktidarının
d a n d a diğer v a t a n d a ş l a r gibi a n a y a s a y a ve
i n s a n ü s t ü o l d u ğ u n u , doğal o l d u ğ u n u veya
yasalar sistemi olan şeriata boyun eğmesi isb e n z e r bir u y g u l a m a o l d u ğ u n u ifade eden n e
tenir. Yöriettiği i n s a n l a r ı b u a n a y a s a ve yaî
Kur'ani bilgi n e de R a s ü l ' ü n kendi s ü n n e t i n s a l a r b ü t ü n ü olan şeriat h u d u t l a r ı içerisinde bir bilgi yoktur. Aksine Mekke'de irıen ayetde idare etmesi gerekir. Hiçbir z a m a n anâ^
lerde b ü teoriye ters d ü ş e n bir d u r u m l a kary a s a ve y â s a l a f üzerine 'çıkabilecek g ü ç t e
şılaşıyoruz. K u r ' a n -özellikle. Mekke dönedeğildir idareci. Biz b u n o k t a d a kişisel'olm i n d e inen ayetlerde- i n s a n l a r a sürekli "Alm a y a n ahayas'a ve y a s a l a r ı n "saygınlığına
lah'ın onlardan birisi olan bir a d a m a vahiy inbağlı k a l ı n m a s ı , .idare m e r c i i n d e b u l u n a n
dirdiğini" (Yunus/2), vahyettiğini; peygamkişinin etkinliklerini b u y a s a l a r çerçeveb e r e : "Ben de s i z i n g i b i b i r i n s a n ı m "
sinde yerine getirmek z o r u n d a olduğu yüce
(Kehf/111) demesini emrediyordu. Ayrıca Mubir iktidar (otorite) biçimiyle karşı karşıya buh a m m e d ' i n görevinin, idare altında b u l u n a n
lunuyoruz. Bu iktidar biçimi, Weberyen tasve diğer çağrısına m u h a t a p k a b u l ettiği t ü m
nife göre, Rasülullah'ın ö n c e Medine'de
insanları uyarmaktan b a ş k a bir şey olmadığını
kurduğu, daha sonra t ü m Arap yarımadavurguluyordu.
•
• > ' .• sına yayılacak olan,
anayasa v e yasalarla si, Hz.Peygamber, kendi•
.
nırları
tespit edilmiş
s i n e p e y g a m b e r l i k görevi
anayasal
bir iktidar bigeldikten s o n r a bile i n s a n çimidir.
lığını, kişiliğini, "peygamRasülullah'tn Medine'de
berlik", "hükümdarlık" gibi
yaşama geçirdiği bu iktidarın
niteliklerle v a s ı f l a n d ı r m ı Şimdi, Rasülullah'ın
geleneksel, aristoİcratik [
yordu. Yani uyarıcı bir peyMedine'de y a ş a m a geçirve teokratik unsurlara dayalı diği b u i k t i d a r ı n geleg a m b e r olması, a y n ı b a ğ l a m d a direkt olarak i n s a n - bir iktidar türü olduğunu reddet- n e k s e l , a r i s t o k r a t i k ve
mekle tamamen pozitif
ların b a ş ı n a lider, h ü k ü m teokratik u n s u r l a r a dad a r olma h a k k ı n ı ona ver• (reel) öğelere dayalı, somut ' yalı bir iktidar t ü r ü olmiyordu. "Ben sizini üzeribir iktidar biçimine yaklaşmış d u ğ u n u reddetmekle tanize vekil değilim, b e n sim a m e n pozitif (reel) öğeolduk. Bu iktidar türü, Arap
zin üzerinizde bir gözcü delere dayalı, 'somut bir ikyarımadasında öteden beri
ğilim; s e n onların üzerine
' tidar biçimine yaklaşmış
/ süregelen egemenlik ve .
gönderilmiş bir vekil değilolduk. Bu iktidar t ü r ü ,
sin..." ( E n ' a m 7 66 ., 104
'otorite esaslarından tama
•Arap y a r ı m a d a s ı n d a öte,107 ve devam eden ayetden beri süregelen egemen uzak, kendine özgü bir ^
ler).
'
menlik
ve otorite" esâslayapısi olan orjinal bir iktidar r
i
n
d
a
n
t a m a m e n uzak^
• biçimidir.
kendine özgü bir yapısı
Gerçekte Hz.Peygamber
•
olan o r j i n a l bir ilttidar
de diğer i n s a n l a r gibi, k e n ' .
biçimidir, Ancak ne yazık
dişiyle gönderilen t a n r ı s a l
ki Allah elçisi (salat ve
b u y r u k l a r a u y m a k l a emreselam üzerine olsun) hin ö l ü m ü n ü n üzerindilmekte idi. "Sonra s a n a katımızdan bir şeden çok az denecek bir s ü r e geçtikten sonra.
riat verdik; öyle ise ona uy..." {Casiye/17; YuArap y a r ı m a d a s ı n d a ve diğer İ s l a m ' d ü n y a nus /15) •
..
, •
sında b u peygamberi iktidar biçimi terk edilerek t e k r a r eski iktidar biçimine d ö n ü l d ü ;
. Kur'an'i incelediğimizde Kur'an'ın Mekke
d ö n e m i n e ait ayet ve s u r e l e r i n d e Rasül'e itaati açıkça emreden hiçbir ayetin olmadığını gö• •• Bu o l u ş u m l a r nasıl oldu; Allah elçisi sirürüz.
,
,
yasi i k t i d a r ı n ı , - otoritesini n â s ı l ve h a n g i
esaslar üzerine kurdu?...'
.. '
Yukarıda zikrettiğirnez son iki ayet (Cas i y e / 1 7 ; Y u n u s / 1 5 ) Hz.Peygamberin k u r m a y ı
' (Bu s o r ü l a r ı n ı n cevabı gelecek sayıdaamaçladığı iktidar (otorite) biçimine i ş a r e t etki yazının d e v a m ı n d a verilecektir) . • • • >
mektedir. Bu iktidar t ü r ü , kişi egemenliğine
d a y a n m a y a n , t a m a m e n a n a y a s a l ilkelere dayalı bir otorite türüdür. İdarenin (iktidarın) baEl-Alem,
- •
ş ı n d a b u l u n a n kimse, ü l k e sınırları içinde
çev: Abdi
Keskifısoy
y a ş a y a n ve idaresi altında b u l u n a n diğer nor(Devam' edecek) '
GOKljŞ GÜKUŞ GOKUŞ GÜKUŞ GOKUŞ GÜKUŞ GOUUŞ GÜKUŞ GÜKUŞ GÜKÜŞ GOKUŞ GOKÜŞ
RESMİ İDEOLOJİNİN İFLASI
ifis .
i ı
3 :
Mustafa ALBAYRAK
X ..y-T-,
•
"i
•
\
nimseyen genç Türkiye Cumhu70
önce "üniformalılar" tahalkı kendisine düşman etmişriyeti 1000 yıldır Türk-Kürt ye
rafından kurulan Türkiye Cumtir. Anarşi ve diğer sosyal probdiğer halkları bir arada tutan İshuriyeti, son 43 yılını Demokralemlerle köşeye sıkışan Resmi
lam'ı yok saymakla Kürtleri de
si denilen çok elastiki bir rejimle
İdeoloji problemleri sadece as"Artık sizinle bizim aramızda bir
geçirmesine rağmen bu.son 43
kerle çözeceğine inanıyor. Siyasi
ortak payda yok, ya kendinizi yok
î yılınızda yine askeriyeniri'^denehiç bir adım atmaya gerek duysayıp Türk ilan edin, dilinizi, kül"'tiıiii ve kılıcı altihdâ yaşamıştır.
muyor. Resmi ideoloji adeta kentürünüzü, kimliğinizi bize uydudi halkını yiyen canavarlar tüSistem bu zaman zarfında
run, ya da yok olun!" diyordu.
retiyor. Bu canavarlar bazen resaskeri rejim tarafından üç defa
Bunun sonucu olarak da "Takriri
mi, bazen eşkiya kılıklı olabilikesintiye uğratılmıştır.
Sükun ve Şark Islahat Planı gibi
yor.
Diğer yıllarda da yine askeri
Tek Parti kararnameleri ile sürgüç hep belirleyici olmuştur. HaDevletin kimseyle iyi geçingünler, hapisler, idamlar başlazırladıkları anayasalar, nüfuzladiği yoktur. 1921'de Komünist
yacaktı. Peki bu ne kadar devam
rı altındaki MGK ile atanmış, en
Mustafa Suphi'yi boğdurtan zihedecekti? 1000 yıllık bir inanç ve
az "Askeriye" k a d a r batılı büniyet Türkiye'de Liberalizm'in
kimlik halkın belleklerinden sirokratlar tarafından yönetilmişilk temsilcilerinden Cavit Bey'i
linebilir miydi? Kabe'yi Arap'a
tir. Türkiye, etnik ve mezhebi bir
astırıp, ilk meclisteki bir çok muveren resmi ideoloji, Çankaya'yla ' \ halif mebUsütöldürtüp,- bir çoğumozayik olma özelliğini 1000 yılhalkı t a t m i n edebilecek miydi?
• dır umumiyetle barış içinde konu da sürdürtmüştür. Alevi varuyan bir ülkedir. Son 70-80.yılıtandaşlar "Benim vergimle SünBir inancı yok saymakla veya bir
nı, hüsussiyetle de son 25-30 yınilere din hizmeti veriyorsun" dietnik kökene "sen yoksün" deye bu ideolojiye hasımdır.
lim mezhebi, ideolojik ve malesef^ mekle yok edebilecek miydi? Soetnik iç savaş veya karışıkliklâr ' ruİarı uzatmak mümkün, f a k a t
Böyle bir ideoloji iflas etmez
içerisinde geçirmektediî-". . ' i f verilecek tek cevap var: Hayır!
de ne olur? Çağdaşı olan Komü• Ne olmuştur da en az, 1000^ j-,^Başka-bir cevap verebilecek-pi- ^jiıizm bile büt;ün. ceberr^utluğuna
yıldır barış ve huzur içinde yasaydı r e s m i ideoloji kendi k a " ' rağmen daha evvel iflas" etmişşayan bu insanlar son 70-80 yılı- ' ' riühlarım sadece J a n d a r m a zo- .^ir. Hem?bü,idedİoji kendi ilkesi
olan Türk milliyetçiliğine bile yanı karanlık içerisinde geçirmek, .^ .ruyla,değil halkın vicdanları ile
yılma'h'akkırii vermemiştir. Zeki
zorunda kalmışlardır? Veyahut ' .. de.savunabilmeliydi. Hala devVelidi Togâri ve Yusuf Âkçürâ'ya
da en az söni^'0-7b yılını -ki'lDunu.
let halkına güvenmiyor. Hala halbile bizatihi devletin resmi ilkeTanzimat'â kadar d a y a n d ı r a b i l i - k ı n tercihleri ne olursa olsun devriz- "muasır medeniyet" diye y u t - " let ideolojisinden vazgeçemez de-' - lerinden olan Türk 'milliyetçiliğini, Türk Dünyasıyla, Orta Asya
t u r u l a n bir rejimin özellikle bu
niliyor.
.ile biitünleştirmeyi çok görmüş- •
son yıllarda k a n kaybettiği, te-,V\
Dünyanın hangi h u k u k ü l "tür. Yani'Âlevisi,' Sürinîsi', "Türkmel oklarının kınidığı h a t t a çök- 1 kesinde,hukuk sisteminde'parçüsü, Müslümanı; Eomünisti, Detüğü; devletin en yetkili ağizlar^.ia'V lamentonun anayasayı değil de
mokratı bu sisteme, bu ideo.lojiye
dan bile bazen telaffuz edilmek- . v \ a n a y a s a n ı n p a r l a m e n t o y u dekarşıdır. Eğer bu coğrafya uzetedir. Buna bir teşhis koymak zo-; ' ' netleme yetkisi vardır? Nasıl olur
rundayız.
da atanmışlar, seçilmişleri de- , rinde, bir'devlet v a r olacaksa,bu
ancak Türk, K ü r t ve. diğer halkResmi ideoloji onlarca yılnetleyebilir? M a r k s i s t N a z ı m
ların gönüllü birlikteliğinden oludır ayakta durmuşsa bunu ya yaHikmet'i İslam Alimi Said-i Nurşan, bu birlikteliği de Tevhidi İslan-dolan ya"-da. cebren gerçek- " si'yi ve nicelerini hapislerde çülam ile insan haklarına fıtrattan
leştirmiştir. Resmi ideoloji daha .. rüten .Resmi ideoloji halkın seç1
1• • •
' i —1
^ •• 'ıi
j
-A' ^ 1 1
1
w
•»'i
gelen hayatiyetini tânıyarak'sağ-'
kendisini
ilan edef-ken
özelliklie ' •.tiği
Başbakanı
darağacına
yollalayabilir.»Yoksa devlet; yâ- sistemi
iki düşman belirlemiştir:'Halkın. -makt'âh 'çekinmemiştir.Sistem
yani
Resmi İdeolojisini, ya da ülİslamî kimliği ve Tük ırkının dıs o l c u s u n u , m ü s l ü m a n ı n ı , dekesinin bütünlüğünü tercih edeşındaki etnik kimlikler. Türk ırkmokratını kendine düşman hale
cektir.
çılığını resmi ideoloji olarak begetirmiştir. Esasen Resmi İdeoloji
DEıNKMK
J^ENİİMK
DEiNEME
DENEME
DENEME
DENEME
DENEME
DENEME DENEME
- j»
Lokman YILDIRIM
• •
..I' -.
Sava^tmtza seyirci I^CanCara:
ÇötürdüCtr dönmemece'sine bir daha
gözUrimizdelo. f^rioısuzCuğu ' ; .SüH^Cmez SiCe^erimizi '
-zincirkrevurdutar ^ •
' .
l^rl^yCa sinmez l^rlqısuz[uğumüzu
Çötürdüier dönmemec^sine Bir daha ^
yürel^erimizdeİQ co^f^uyu
vurduCdr
'
'
.
yıidıziara uzanan eğilmez Ba^ianmtzt
'Ba^'eğmeziiğimizi
'
• eğdirdiCer .
,
^Sai^amadıüi
• onurCu ^afalçCara yannCara
,
• ,
r.r • • ' i ^ •
••• i . .
,•> :- •
•••
< i.'''' • ::t
jBrahimî l^vgaCanmıztn stcal^t£tn_da
zemheriye yai^Candtic'
'
Bir ü^raBasan ç-uCCandı üzerimize ,
yangınİt Bir Hcıvgâhın sıcafiÇığinda •
(çfiCkamadıHi • •
•
^
griCe^iverdi renizi düf Çerimiz Birden' '
l^aranCıliÇar pprelçiendi gözCerimize >.
uyanamadıHi '
"
' ^' '
İsrafiC'in diriCtici soCul^annda
diriCmeyi BelçCedi^ . ; . •
, .,
diriCemedifi
'' ' ^
"
; /
Ardımızdan ağıtCar yalçjCmasın,
devriiip ^[l^madtlç^BiT daha'' . ' ' !
Bize dipsiz mezarCar l^zın (1)..
,
•HTlÖtutmayi^ây^
i'.lerO^ise a f t m d a n . ırmaklar^ â k a n î l ^ M ^ *
oturmaktan, uyumayı yatmaktan, belki de öle b e d i olarak k a l a c a k l a r ı c e n n e t l e r e y e r . meyi y a ş a m a k t a n d a h a dinlendirici, d a h a
leştireceğiz. Bu Allah'ın va'didir. Kim
k o r u n a k l ı b u l a n l a r ! Cansız cenaze sessizliAllah'tan d a h a doğru s ö z l ü olabilir?" (Niğini, elem verici, alçaltıcı s u s k u l a r ı n ı y a ş a sa /122)
yanlar! Bin nimet içinde r a h a t ve mutlu(!) bir
.
^
hayatı yaşâyanlâr! TepkişizT heyecansız;
Ne m u t l u ] o; ö z g ü r l ü k ş e v d a h l a n n a ki bicadelesiz t a ş yiirekler! Tarn ş ü â n d a k a ç ye- ) timsiz c e n n e t l e r ; öteki diinya; onIar;ındır, er
r i n d e dühyanırir k a ç i n s a n açlıktan' ö l m e k " y a d a geç b ü d ü n y a d a ohlarıri o l a c a k t ı r ,
üzere, k a ç i n s a n a binbir çeşit işkence ve k a ç
çocuğa binbir çeşit tecavüz yapılmakta. Kim
, Veyl o l s u n , Allah'm ayetlerini o k u y u p t a
bilir!... Kaç insan katledilmek üzere. Bu d ü n g e r e ğ i n i y a p m a y a n l a r a : ."Size n e o l d u d a
y a ' d a s o n m ü s l ü m a n d a öldüğü a n mı diriAllah y o l u n d a ve 'Rabbimiz b i z i , h a l k ı zaleceksiniz? M u h a m m e d İkbal'in ifadesi ile:
ü m o l a n ş u ş e h i r d e n çıkar, b i z e t a r a f ı n .
d a n bir s a h i p gönder, b i z e k a t ı n d a n bir
i'"'
• '-.ttıi-V-t
y a r d ı m c ı y o l l a ' d i y e n zavallı ( m u s t a z ' a f )
bafi...
. . .
'^eniddâti'dan iuğyatiei;'
•zinc^iMÎ^...,
'
^
^=
E}^ Allah'ım, bizi y a k ı t ı t a ş l a r v e İ n s a n - l ^ p l ^ o korkunç ateşten koru.
' / "
•
*
Devrilen h e r ç ı n a r , gövde gövde d ü ş e n
• E z e l d e n e b e d e u z a n â ı i ' b i r b i r s i s t e m i n / hdr c a n toprağa d a h a bir bilenip gelecek safCTİert(;îbriahirû'leW
hepimiz: püt;^ l a r ı m ı z a . Y ı k m a y a c a ğ ı z a s l a . B a ş ı m ı z a '
lan'dWirenV^^
y ı k ı l m a z özlemleri- , ö l ü m l e r y a ğ s a d a . Yüreğimizde d i k b a ş h l ı ğ ı "
mi?lmuj(deçi yarınla
u m u d u n ; d a ğ l a r gibi. Eğilmeyeceğiz^ d ü ş l â f i n û m u t İ a n r ^ a d^
b i z . ; j, ıneyeceğiz a s l a . M a r ş l a r ı m ı z , özlemlerimiz.
Karanlıkları devire^ Zincirleri k o p a r a n öz- 'sevdalanriıız n e d e n l i k a t r a n s ı o l s a d a . Bir
gurÎülç öridefleri'i ö n c ü l e r i z biz: G ü n e ş i ,
y a n h . o l u p , geleceğiz y a ğ m u r y a ğ m u r . , B i r
• ûmudu Wle^eı^İzde'taşır,' y ü r e İ ö l e ^ ^ d e
c e m r e p İ u p düşVceğiz ü i ı i u t l â r i n i z â . B a y a ş a t ı r , "gözlerimize yıikleriz a r k a d a ş . 'Özh â r l a n m ı z d a o l a c a k ; d ö r f ^ m e v s i m i m i z deî
g ü r l ü k bizim güneşimizdir, s ö n m e y e n . S a n - . "iûlah, İ s l a m ' ı ü s t ü n kılacaktır,'müşrikT
Gisını.çekenleriz^davainızm; b i t m e y e n . Bir,", l e r i s t e m e s e de."^(Saff/8) - . „ . v «. » * .
anne ç o c u ğ u n u n f n a s ı l çekerse şancış
, , , ,,
=
' < .. .
• •. - >
•öyle, ; n a s ı l , d u y a r s a a c ı s ı n ı teninde', h a ş ı l , 7 .. c >Bir tür^ku olacağız diUerinizdeV'yikür -b û y û t û r ş e ' y a v r u s u n u göğsünde, nasıl eker-,, . m a y a n . ¡ D i l i m i z d e m a r ş ı m ı z d ü ş m e y e c e l c
s e s e v d a s ı n ı y ü r e ğ i n e ; öyle s a n c ı s ı n ı ç e - , , t o p r a ğ a . Ey Bosnalım,' Ey Filistinliıh, Ey
'kenleriz,^ öyle b ü y ü t ü r ü z davaınızı g ö ğ s ü Bedr'in a r s l â n l a n , .yüreğim;.katransı?ge. m ü z d e , y ü r e k l e r i m i z d e . Öyle s e v d a l a n ı r ı z , r çelerin y a m a c ı n d a gündiizler t o p i â d ı m size:
işte öyle bir y e r d e , böyle k o r u r u z y ü r e k l e - • '.'Gevşemeyin, ü z ü l m e y i n , e ğ e r i n â n m ı ş rimizde. İşte öyle bir y e r d e y ü r e k atışımıztî . l a r s a n ı z ü s t ü n g e l e c e k o l a n ' t a r a r s i z İ e r dır b i z i m . . Ö z g ü r l ü ğ ü m ü z , d a v a m ı z s e v d a - . / siniis" (Al-i İ m r a n / 1 3 9 ) Size d i p s i z ' m e z a r m ı z d ı r ; b i z i m : A r i ı t l â n n ı diktiğimiz; yıkıl- i : i a r k a z a m a y a c a k l a r , ey m ü c a h i d i m , ey yım a y a n . ' ' . / ^».t.^
^
' kılrhaz dağlar. Bir z a f e r
' •
•
' ' .
•
•
sizinle y a ş a r !
•• .
^ '
'
B u g ü n bir kez d a h a d ü ş ü r d ü z u l ü m ;
'i • .
• r
'•
o n u r u n u t o p r a ğ a y e r y ü z i i n ü n . Bir kez d a - ' f •" Ö l ü m ü n a r d ı n d a k i gerçek^ a r i c â k t a h i h a g ö s t e r d i kahpeliğini,' hir kez d a h a dişi- ' ' dıklarımız ö l d ü ğ ü n d e bize k a i a n . y a l n ı z h k ni, m e d e n i y e t a d ı n a yu'zunü...
' ı
tır.'Nasıl d a y a l n ı z k a h r i n s a n l a r . ^ .
v ••
Bugün bir mücahid d a h a d ü ş ü r ü l d ü
•. •.
- : "
• ' ^ ' ' y. '
*
t o p r a ğ a : Bil-ülke d a h a yıkıldı. Gövde gövde
'
. . ı: = : • ' • ' '
b i r ç i n a r d a h a devrildi s a f l a r ı m ı z d a , y ü - • (D Lokman YILDIRIMî"- - . •
^
reklerimizde; ö l m e > r i : ' ' ' İ m a n e d i p i y i a m e l V ' "Bize . dipsiz mezarU.r kazııı'; . ^,,
i ş l e p n l e r i (uğrumuzda mücadele
e d e n - ^
•' *
'.ı ı
\s '
, ^
SEMlıMİKLliKDJİiV
SJİMJINEJİLEKÜEIN
SEMİMEKLEKDEİN
SEMlıNEKLEKUEıN
SEMİAEİÎLEKDEN
f'j hi'H'J .lif
i.r . ,
-J ii-v
»iV i.-i
i'
T"'-..
:
ISLİIM^Dİ^ D A V E T 411
•
•¿i.
• w'- .
i'.ii
• rîsi'i
-f M:-; • •
••>
'.r'iji'V ' ..'-.lij\
•
ij.; vn-îr. 'ifiî.
uC*.
îi.- f-a
• • .'İS-M^'İ ji-
t ; . . ı(.-
i
;;
.
j
i " 'v - -r
, m,i
I -T
î!
Şemseddin
ÖZDEMÎR
•v» li- ..
:V
%
lim ki b u g ü ı i j g e n i ş . h a l k
k i t l e l e r i - 've i n s a n l a r ı m ı z ı n
b ü y ü k b i r k ı s m ı gerçek anl a m d a d o ğ r u ve h a k l ı b i r
/ ...
D a v e t i n a s ı l yapınalı?.Pek . tebliğle .yüzyüze.gelmiş de' çok' s ö z ü n söyleıi.diği, p e k . ğil,dir,,.Bu ^ t e s b i t , k o n u y u
,
• ',• '
''çok k i t â b ı n ' y a z ı l d ı ğ ı .bir.ko- \ k a v r a y a n i n s a n ü n s ü r l a r ı " .
'
'•:'•".,' ' " ' . riıi'. Ne k a d a r biliyoruz'den- ','/ iıa önemli g ö r e v l e r y ü k l e r .
'
- ' '' '
' » T ü r k i y e d e p"ra't'iğ,i*gö- ' ' B i z i öıiemli s ö r u m l ü l u k l a r
altında bırşkır.'Şirndi'bu
'
\ " ' '
- V
riiyorüz.' Öbakımd'an bu kb'' .
'
' ' - ' '
n u ' ' y a ' ' ğ e r ' e k t i ğ i "gibi pğre- /"tebliğ görevini ü'stÎ'enen bir
'' /'Aİ fUh a fertlerin'
"nilm-emlştir.'ya d a ' ö ğ r e n i l - ' i n s ariı'n - î s i 'a rn' i ' b i 1 d i ğ irii
, -T t' "'*
' • ' ' ' ' ' "' diği h a l d e p r a t i ğ i m i z e ' y a n - ' . v â r ş a y a r a k - b a z i t e m e l et a p t j k l a r t n a . s o r a r a . , , ^
' ' s a s l a r a d i k k a t 'etıriesi gereB u -kui larrmt -S tzv mı -n^ö-ncelîİEİ^Vakış^açİmız bil--'. kiy'ör.'Yani bü d'a-ve'tçiriitf fasaptırdınız'
y Ö k s d ' ğinirî bt'esifide o'lmalıdir-Bu ' aliyetleriniri' ğer'çekteri-hâkkendileri
mi saptısebeble biz bu s o h b e t i m i z - ' ' k i y l â y ü r ü t e b i l r h ' e s i , g e r ç e k t e n kabüle. ş a y a n ' o l â b i l . . 1 V ".d'e" h e r k o n u y a 'değil, f a k a t
ö n c e l i k l i ' g ö r d ü ğ ü n i ü z ' bazı • m e s i ve' i n s a n l a r ri'ezdiride
.>: Dediler
ki;senin t e m e l meselelere değinelim. m e s e l e n i n ' iyi a n i a ş ı l a b i l şariin y ücedir;sen' D a v e t i hedef o l a r a k ' ğ ö r m e - m e s i için bazı özelliklere sahip o l m a s ı gerekir.'
âen
''hâşka:-dömar'
Bü özellikleri şöyle 'grup.
v M'-iij." , . n ü f u s u eOf-mılyona u l a ş m ı ş i layabiliriz;• /( • r
,i • , r.•. <
ve o r t a m d a ( i s - v •a)K.Kerim.'le ilgili ı.t ^
maZrfaka^t sen onla- .'•lAmJ.,çok
değişik biçimde
ri' v e b a ba lannı nim «hakkıyla, doğru olduğu şek- : ;b)Din ile ilğili(Islariı ile) ;
c) P r a t i k h a r e k e t t a r z l a r ı
tebliğ edilmiş değildir.
et verip"yaşattin.
• liyle
O, bakımdan biz böyle bir or- . ile ilgili özellikler.
O derece ki zikri. t a m d a Allah'ın k i t a b ı n ı in:r I
unut .tular, ,y er diğin
s a n l a r a , doğruca, t e b l i ğ , e t Mî" f.'i
DAVETI N A S ı L
YAPMALı ?
iz i ine t', o n İar ın- zikrh- mek l.e .. .y ü küm lü y ü ? • B, ¡uA) KUR^AN'LÂ İLGİLİ
, ÖZELLİKLER
.r
un
utmasınr^sağla-'-^^^
~
o
B u n u en lyı şekilde y a p m a -
dl.Do layisiyla
on- ^y^^ ki i n s a n l a r ' t e r c i h et-,
lar da bize ibadet
t i k l e r i n e göre i m a n etsinler,
etmeye
fc
a ş Zarf î - ^ e y a . b u n d a n sonra" h a n g i .
lar."<FurkaH W
'
S a m i m i y e t l e i t i r a f ede-
-,.l-^kur-'an-ı .Kerim'i .. .
; . gereği
gibi,.'.^
, ...^okumak.
^¡^ . .. .j.r. .
Bu ş a r t i u r k ı y e zemı-
nin(ie,.bulüriduğumüz yerde
d a v e t i , İ s l a m ' ı "doğru diir ü s t , t e b l i ğ etineniri olmazsa, o l m a z b i r i n c i , ' ş a r t ı d ı r .
Bakara. Suresi' 121.ayette
A l l a h u Teala^büyur'uyoiki: "Kendilerine' k i t a p verdikleriiniz o k i t a b ı h a k k ı y l a ^ t i M v e t . e d e r l e r ki, o n l a r
'.ona i m a n e d e r l e r . " K u r ' a n ,
gerektiği g i b i h a k k ı y l a n a sıl o k u r i a c a k t ı r ? . T a b i k i
diişüne d ü ş ü n e , k a f a y o r â
yora, iizerinde b i r a z dâ.te'r
d ö k e r e k akİımızı k u l l a n a r a k o k u n a c a k t ı r . A n c a k bu
anlamıyla\yqğunlaşıp,,Kui'aıî'üzerinde 'tedrisatımızi
ç o ğ a l t t ı ğ ı m ı z takdirde,^birinci ş a r t 6İuşa,ça.ktır.Çünkü; K u r ' a n ' i gereği gi-,
İdİ. o k u m ' a y â r i l a r , o'nu
y o l a . i l e t i l m i ş t i r . ' ' A.lah'a
şarıÎmkk,daha''çok 'O'nun
kitabına 'şarılmaktır:^"Ey
i n s a n l a r ! ; A l l a h ' t a n .O'hâ•
yaraşır jbiçimde,korkun''
A'raf 170: .aye^t£e ise " o n l a r
ki,, k i t a b a , ş ı m s i k ı / ş a r ı l ı r - '
lar... "ifadesi "yar.'Kur'an'i
g e r e ği - g i b i p k u d ü ğ'u m ü z
z.ainan k a r ş ı i f ı ı z â i k i n c i
şart çlan Kur'ah'a şımsıki
s a r ı l m a k 'mecburiyeti^ çit
kâr. Artık o ipi öylesine Ka-.
fifç'e t u t a m a y i z . " S ı m s ı k ı
s ar ilin a m ı z. ,için; .i çin d e '^n e
o l d u ğ u n u .bîlnıemiz. gerekiri .Prenşiblerini b i l m e m i z
grekir.'^Çünkü. biz i d d i a sah i b i y i z . Biz b i r e y o l a r a k
" . m ü s l ü m a ' n ı z "ye b^ü top.^
v. ' l u m d a İ s l a m ' ı irişanla'-J
f a a n l a t m a k gibi bir gök a v r a y â i n a z l a r . Kavra- '
' ' '.','- * '
, a ',,
,
reVe'talibiz"/diyoruz
yamayanlar n a s ı l o ki- '^Bugüfiün t n ş m t / ^
d^gtl^:^nnu ıMagediyoruz.'
tabı^'tebliğ e'decektirî-'t "'din" diye'khtdttlanlarin'-kafiri
'•,
t .I"''." '
"
'
:
-V •
i'ı.ı-- ••'•^'^ii'.j.'i' ^ j < •
'-'ii' i
'
ısıîi i ¡.I ı ' 1-. ı : . ' V'.J
i i
O z a m a n o n l a r ı n t e b h g ^ „ veya munaftğt .olmuştur.
^.,
. . >
e t t i k l e r i keı^di"elleny;'l^Bilmeden küfredenler,, bilmeden . 3,- K u r ' a n ' i
L-nt.
Çıkart-.
y ü r ü t t ü ğ ü m ü z tebliğ f a a l i y e t l e r i son de.reç'e eksik,ve
y a n l ı ş jOlacaktır,. b u n d a n
dolayı, da i s t e n i l e n , sonucu
y e r m e y e c e k t i r Ve r m e s i
m ü n i k ü n '.değildir',' ç ü n k ü
bilme.diğimiz bir' şeyi anl a t a m a y ı z . İ n s a n , hakkırida'doğru dürüst-bir'şey bilmediği kitabi:, ' i ş t e din' diye'nasıl takdim edecektir?
Kafasın.âa olan Şeyleri ^ u varlayıj)^=söyİeyecektir'.ye
toplum onu red'decektir
.Belki Kur'an'i değil "de dnü
r e d d e c e k t i r a m a insanlarda d i y e c e k t i r ki "dini r e d de t ti,, ..k a f i r .,01 d u . " JEger
Kur' an'ı insanlara;febjliğ
etmiş olsa'ydin,''belki' in-
islam'\ikabui:edemeyen-ler..veyd>/^^^^^
t ı k l a r ı d ı r . Kendi k a n a - ,
,
y
ı
-i
ı
• Bırakmaır"'
atleridi,,
k
e
n
d
i
,
;
.
, r/î
l e r i d i r . K e n d i g ö r ü ş ye. f a i / n t j a m ^ i f n d ' a bu yanlış an-- i '
;,,Furk4n . Suresi
kanaatle>ini in^^^^^
latiijıtn kurb^
diq.'^â,iye takdi.m ediîJ . ...
. ''ivj •' .'if}
-"-î •'.¡{'^
a '
anlatinâksâ,;Son derece " '
' ' ' ' : " yarilış'ye e k s i k bir .ha« ^
-r^eke't t a r z ı d . ı r . B e l k i ' - " ,
s a n l a r , onu iSenın. kendınT
bunu K u r ' a r i ' a ' k â r ş ı o l a r a k
ç ı k a r ı p "bu d a h a . d o ğ r u d u r "
dyri/jmİâttiğihdân.d.ş^a,^-"
demiyördıir aTrıa.,"netice jtiz ¿1' k a v r a y& c a k t i. Ç ü h k ii
'b'^rıyla k e n d i ' s ö z u n ü ; d a h ' a
h i k m e t ş e i ori d a, ' k e r â'metş é
• çok aiılâtıyo'r^.Kendisi gi.bi a n d a , "e ñ g ' ü z e. 1. s ö z s e" o n b i r in's a n ı n, ş ö z ii n ü t e b 1 i ğ
H' ı.
ediyo.r " i n s a n l a r a , ' A l l a h ' ı n
: I f'i; >'••:
-i -ı
a y e t l e r i n i değil!.'.,/
. t
-Bjı. biriri'ci ş a r t ı m ı z 'olan
2- K u r ' a n ' a S ı m s ı k ı .
K u r ' a ı i ' i gereği.'gibi. o k u Sarılmakm a k "kayramını k e n d i m i z e
s o r a l ı m ye. bu e k s i k l i ğ i m i zi gideı:m'eye çalış alini. He^Ancak,,bu, m ü s h a f ı n cisp i m i z e . düşeh," g ö r e v , Almiiıe s á r i l i n a k değil, preri;
l a h ' ı n i n d i r d i ğ i bıi son fnes i b l e r i n e s ı m s ı k ı , ¡sar.ilj
s'aj 1,' s ön _kit ab'ı'ger eği gibi maktır." B u k'ónudá K u r '
' .
i • 1 *. ', ' • i • ' t ' ' '
okumak için kendimizi zoran'dá Peygamberimize ifaÎam.âk .ve' g a y r e t / s a r f e . t de edilen h a r e k e t t a r z i şui
m e k t i f ? B u,, b'İ z i m iı z e 'r i ;
"Sen saria yahyedile^n^^ sıni
miz'deki .biririci. yükiiıhlüsıkı
luktür. Bunu yapamazs'ak
. a y e t t e "Kirn* A l l a h ' a s a r ı y ü r ü t t ü ğ ü m ü z tebliğ f a a l i l ı r s a m u h a k k a k ki doğr'ıi
' .3Ö;ayet|-e'.^P;eyg
. ' t'.d © ^'i' Hi:" E j ll â i mİ.
" ' " K a v m i r n h u Kur'^an'ı
,, t e r k e d i l m i ş bırâktilar".^
' yİnei'Züfîriıf
C-z^Vt 1* l i r Suresirid.e
*'ÎV^î''î
Ce'nab-ı.Hak,4iyo'r ki: Kim
R â b m â n . ' i n / z i k r i n d eh y ü z
ç e v i r i r s e 'oha, S i r / ş V y t â ı i j
a r k a d a ş ' k ı l a ' r ı z ? A r t ı k 'o
ş e y t a n onun a r k a d a ş ı o j u r
ve.o şeytanla 'arka,dâş'planlar yoİdân'çıktıklârı halde
doğru yolda o l d u k l a r ı n ı
z a n n e d e r l e r " . D e m e k ki
K u r ' a n ' d a n yüz ç e v i r e n bir
ferde Allah şeytanı arkad aş . İl yor. B ı z. yu z ç evı r rn'i y ör u z' a in a ,b u' î a.fİ a ;01 a cak iş değil, b û n u i i ' b i r ' d e
pratiği vardır. Taha suresi
1 2 4 - 1 2 6. ay e t l e r . , a r a s ı n d a
t ş 6 yi e. d i y o r:' " K i ın b' e n i m
zikrinıden'yiiz çevirirse,,
o h u f ı i ç i n • d a r ' . b i r 'ge^çiin
.yâr¡dii"v-Î^ıysi^™^^ g ü n ü onu
k ö r^ / h â ş r e d e r i z. A İ1 a h ' iri
ayetlerinin'ûniıt'ulmasıri-.
d a n dolayı Allah i n s a n ı kör
e d e r e k c e z a ^ h d ı r ı y o r . Ve
y i n e ' F u r k a h s û r e s i ' 707 2 . a y e t l e r d e şöyle, deir:
" K e' n d i 1 e r i n e R a b b i n i ri
ay e tl e r i a n 1 a tı 1 d ı ğı n d â önl a r a k a t ş i kör ve sağır dav
r a n m a z l a r . " Şimdi y i n e kıy a m e t günüyle ilgili tasvirler ârilatılıyor. F u r k a n
s u f e s i 18. a y e t t e : " O n l a r ı
ve'Allah'tan başka'taptıkl a r ı n ı topla'diği gün der ki':
'Allah ö fertlerin taptıklarıria^ s o r a r : Bu k u l l a r ı m i
siz m i s a p t ı r d ı n ı z yok'sa
k e n d i l e r i mi s a p t ı l a r ? De^
d i l e r "ki; s e n i n ş a n ı n ' y ü c e dir/seriden'başka dostlar
edininek bize yak'ışniaz, fak a t sen o n ^ r ı ve b a b a l a r ı nı n i m e t v e r i p y a ş a t t ı n . O
d e r e c e ki z i k r i u n u t t u l a r ,
vefdiğiri'ninîet o n l a r ı n zik-^
ri ü n ü t ı r i a s ı n ı s a ğ l a d ı . Dol a y ı s ı y l a o n l a r da bize ibadet e t m e y e b^aşladılar.j Yan i Allah, Teaİ'anıri''zikrinden yüz çeyir'meriîeli, ayetlerini " 'ûnütmariıalıdır..
K u r ' a n ' i t e r k e d i l m i ş bır a k m a m a l ı y ı z . . Bugün bu
ümırietin içinde Bulunduğu s ı k i r i t ı n ı n , d a r geçimin
aslında "Allah'ın kitabından'yıiz ç e v i r m e n i n bir son u c ü öldüğünü, bileliıri. O
bakımdan daveti, Kur'an'i
tebliğ görevini ü s t l e n e n inşanlar,özellikle Kur'an'ın
bu k o y d u ğ u pr'ensibler ve
esâslara" h a ' r f i y y e n r i a y e t
e t m e k içiri g a y r e t s a r f e t melidirlei'.'"' ' • .
4-Kur'an-ı
.Gereği
Gibi
Düşünmek,
Haltkıyla
' Düşünmek
'
;
' N i s a S û r e s i 82." ve Muh a i n m e d S u r e s i 24i a y e t t e
şöyle "deniyor: "Hiç Kur'an'i
g e r e ğ i gibi t e d e b b ü r e t m i yolar mı ( d ü ş ü n m ü y o r l a r
iril)? "yoksa k a l p l e r i ü z e -
r i n d e k i l i t l e r i mi var, eğer
ö ' A l l a h ' t â n bâşk'ası t a r a f ı n d a n " i n d i r i l i n i ş olsa i d i
o n d a b i r çok e k s i k l i k l e r
o l u r d u . " B ı i r â d a bize iletilen i f a d e K u r ' a n ' i e t r a f l ı c a
düşünerek
okumaktır,
H a k k ı y l a oküıriak, a n c a k
onu gereği'gibi, etraflıca
düşünmekle yerine gelin
Bugün bâzılarının yaptîğı
g i b i ' o k ü m û ş olmak İçin değil... Veya yâlriızca Ara'pçasını okuyup hiçbirşey anlamadan ömür tüketmekle
değil.
.
5-Kitahıri
Hükümlerini
"
Gizlememek
B a k a r a S u r e s i 159 ve ,
174. a y e t l e r d e bu k o n u d a
.kesin,uyarı; vardıı;. Der ki:, .
, "İndirdiğimiz açık delilleri .
"ve h i d a y e t i biz K i t a p t a ins a n l a r a açıkça b e l i r t t i k t e n
s o n r a onu g i z l e y e n l e r e Al- ^
l a h da l a n e t eder, t ü m la- •
n e t e d e b i l e n l e r , de l a n e t ^ . .
^eder.," K u r ' a n ' ı n , d o ğ r u l a r ı
i s t i k â m e t i n d e i n d i r i l e n bü
g e r ç e k l e r i eğer o k u m u y o r s a k , d o l a y ı s ı y l a bilmiyor• s a k ' v e a n l a t a m ı y o r s a k bu a s l ı n d a b i r b a k ı m a gizleme a n l a m ı n a gelir. Ç ü n k ü
biz böylece A l l a h ' ı n k i t a bını ö r t m ü ş , gizlemiş olur u z ve i n s a n l a r a ' , b u n u n
y e r i n e "din diye b a ş k a görüşleri aktarmış oluruz.
Bilmiyorsak kendi görüşlerimizi a n l a t m a k z o r u n d a
kalacağız.
,
B i r ' d e K u r ' a n ' d â n olm a y a n ı K u r ' â n ' d a n m ı ş gibi g ö s t e r e m e y i z . Al-i İmr a n 78.de şöyle diyor: "Onl a r d a n öyle bir g r ü p var ki
K i t a p ' t â ¿ İ m a y a n bir şeyi,
k i t a p t a n s a n a s ı n ı z diye
d i l l e r i n i K i t a p ' a eğip bük e r l e r ve o , ' A l l a h k a t i n d a n d ı r d e r l e r . ' O Allah k a t ı n d a n değildir, bile bile
A l â h ' â k a r ş ı y a l a n Söylerler."
•
' ^
Samimi olarak olmayarak" b u g ü n b i r ç o k m ü s l ü m a n ı n d ü ş t ü ğ ü t e h l i k e budur. Kendi sevdiklerinin
yazdıkları, düşünce ve eserleri A l l a h ' ı n m a k a m ı n d a n m\ş'gibi" t a k d i m e t m e k t e ler. Keridi yazdığını, ortaya
köydûğunu neredöyse Kur
'an'a eşit Şekilde t a k d i m
ederler.
. .
Biz keridi g ö r ü ş l e r i m i zi Allah'ın â'yetleriymiş gibi t a k d i m e t m e y e h a i z değiliz.' B u n u n a d ı t e b l i ğ değildir. Ü s t ü n e ü s t l ü k k ö t ü
bir. h a r e k e t tarzıdır." Aynı
kapsamda Bakara Suresi
79. âyett'e d e r ki; ''Veyl ö
k i m s e l e r e k i K i t a b ' ı elleriyle yâ^ıp az'bif değere
s a t m a k için, bu A l l a h katındandır derler. Elleriyle
y a z d ı k l a r ı n d a n ö t ü r ü veyl
onların haline" Yani ne ge;
reği var, ne h a k k ı r i v a r senin Kur'ari'ı'çarpıtmağa'.
Ama Allah Teala y u k a r ı d a k i a y e t t e o l d u ğ u gibi
uyarıyor. .
' "
Buğun' b i r ç o k m ü s l ü maniri d ü ş t ü ğ ü , çok ciddi
ve s ı k ı n t ı yereri bir problemdir bu d u r u m . B u g ü n ü n
i n s a n ı , İ s l a m ' ı n değil "din",
diye a n l a t ı l a n l a r ı n k a f i r i
veya m ü n a f ı ğ ı olmıiştıir.
B i l m e d e n k ü f r e d e r i l e r , bilm e d e n İ s l a m ' ı k a b u l edem e y e n l e r veya b â z ı görüşl e r e k a r ş ı ç ı k a n l a r ı n çoğu
aynı z a m a n d a bu yanlış
a n l a t ı m ı n kûrHanıdıi'lar;
"Adamın b i r i çıkıp din
diye saçma s a p a n şeyler
anlatıyor, " h a l k t a j ı birisi
i s e "bu n e biçiın h a r e k e t
tarzı, böyle.diri mi olur" diyor. Bilinçli h a l k dini adıria b u ' y a n l i ş l a r a d a h a çok
k a r ş i ç ı k m a k t a d ı r . Redded e n l e r zateıî i r a d e l e r i ile
k ü f r ü t e r c i h ederler. Zaten
K.Kefİm'in tebliğcilere
y ü k l e d i ğ i asil görev;',ihs a n l a r a ön yargısız', peşin
hüküriıSüz K u r ' a n ' i t e b l i ğ
etıri'ektir.'
a •
'
t e v a s ı n a , m e s a j l a r ı n a .şuu r l a u l a ş m a k . g e r e k i r . Dini
temsil eden iiısanları bazen g ö r i i y o r s u n u z k i b i r birleririi y ü z d e yüz r e d d e den i n s a n l a r d ı r ve İ s l a m
i s m i n e k a t t ı k l a r ı , b i r çok
Bir k e n a r ı n ı alıp a n l a t a r i h i , m a l u m a t ı da v a h i y t ı p ö b ü r . t a r a f ı n ı görmezler gibi t a k d i m e t m e k t e k r ,
l i k t e n gelmektir.' B a z ı l a r ı
İslam K ü l t ü r ü , İ s l a m Edebir k o n u d a n bahseder, üzebiyatı,
İslam S a n a t ı vd. "gir i n d e çok d u r u r l a r , d i ğ e r
bi.beşerin
yaptığı kavramboyutlar geri k a l ı r Ve o anları vahiy gibi k a b u l etlattığı konuyu da eksik anmek; İ s l a m ' a b ü y ü k h a k ş ı l a t ı r . O z a m a n b u n u dinlez ı k t ı r ve d i n i h a l i s kılnâam e k t e olan birisi de o adam a k t ı r . Bu t o p r a k l a r d a dimın a n l a t t ı ğ ı n a e k s i k i n a ni a n l a t ı n a k g e r e ğ i n i hisB) D İ N İLE
nır] Yapılan bir tebliği de
seden i n s a n l a r o l a r a k biz. İLİGİLİ TEMEL
' '
konunun mutlaka tamamler; pratiğimizi y u k a f i d a
ÖZÎELLİLERt
lanması gerekir. Davetçii f a d e e t t i k l e r i m i z e üyT
İer Kur'an'i p a r ç a l a y a ^
,
guıı y a p m a z s a k ilk b'aişmazlar.' "Gerçekten/sa.
f
^ ' n y a n l ı ş y a p m ı ş öliin a siirekli t e k r a r l a n a n ' ,
"Hiç
Kur'an'i
gereği
ruz.
B a ş l a n g ı ç t a k i yapy e d i . , a y e t ve y ü c e
gibi tedebbür
etmiyolar i tığı y a n l ı ş ı n ş o n u c u n a
Kûr'an'^yerdık,'^ Ermı (düşünmüyorlar
mı)? .. k a t l a m r i z . Belki de bukek-kadın bazı'kafirYoksa kalpleri,
üzerinde ' g ü n k ü z i l l e t i m i z i n , silere verdiğimiz d ü n y a
k ı n t ı m ı z ı n , perişanlığınimetlerine gözlerini
kilitleri
mi var?- Eğer o ' mızın
sebebi büdur. Badikme. (Dünya n i m e t A l la h' tan ¡başkası
--.
lerine karşı peygaıntarafında
in
dirilm
İş^
olsa
S
w
uVberlerin şahsında/hej
e k s i k l i k l e y r ^ l ^ ^ ^ ^ ^
p i m i z e uyarı).^ Ö ^ l a r /idi onda bir çok
olurdu."(Nisa
82)
için ü z ü l m e , i n ü ' m i h - ' •
kimdif.'Biz O'na k u l l u k
1er için t e v a z u k a n a t /'ederiz.!' Boya b u g ü n bir
l a r ı n ı indir. Ben a ç ı k |
, anlamda
ayırtedici
s ö z l ü / û y a r i c ı y ı m ' de! ^ m
—; / özelliktir. "Sıbğatullâh''
Kutsal kitaplar ara- .
/ A l l a h ' ı n boyasından" "da^
s ı n d a ayriım gözeten bölüh a güzel boyası olan kıiiı, p a y . e t ç i l e r i n Din^Konuc ü l e r e de m e s a j i n d i r d i k :
diri Siz onuri' r e n g i n i a l ı n ,
s u n d a k i T a v i r l á r i h d a Şu
Onlar ki,Kur'an'i,^böluk böO'nun istediği, bir/görünüm.
Özelliklerin Olması Gerelük, parça' parça ettiler.
k a z a r i i n . " A m a b â k ı n . biz
kir:
Rabbinin hakki/için biz,onkendimize o' k â d a f da r e n k
l a r ı n h e p s i n e soracağız." (
ediniyoruz ki A l l a h ' ı n r e n * '»i- ^''' i*/''i.
Hiçr/87-93) Kur'an "/ın b ü gi ile b a ş k a r e n k l e r i k a r ı ş 1- Dine Halis
Olarak^
t ü n l ü ğ ü n e vakıf olmaİk get ı r i y o r u z . B u düştüğümüz"
İman
EimeU
rekir. İ n s a n l a r ona ,iman
sıkıntıyı ayırtedeinez halé
e s i n l e r ' diye'. B u g ü n yeiiigelebiliypruz. Rabbaniler
den i n a n ı y o r m u ş ç a s ı n a ,
olmak kolay iş değildir. ."Yu/
Z ü m e r S u r e s i 2-3. ayetbugün tebliğ edildiğini varkarıda bahsettiğimiz gibi
lerinde.: "Biz b u , K i t a b ı sasayarak insanlara götürüolamazsak biz bu toplüirida
na h a k Jolârak indir dik.. Öyy o r u z ' o dini. p b ü t ü n l ü k
insanlârâ nasıl şahitler
leyse sen de.dini yalnız
i ç e r i s i n d e a n l a t m a k mecolacağız' .Nasıl i n s a n l a r bi^
kendisine h a l i s k ı l a r a k Alburiyetindeyiz.
1 a h ' â k u 11 u k e t. ^ Mü ' m ı h zim a n l a t t ı k l a r ı m ı z a , örn e k l e n d i r d i k l e f i m i z e geleSuresi
a y e t t e ' i s e "KâYukarıdaki özellikleri
ceklerdir. Demek ki biz h e r
f i r l e r i n h o ş u n a g i t m e s e de
öncelikle sıraladık- Ç ü n k ü
h
â l ve d u r ú m u m ' u z l a b u
dini y a l n ı z c a Allah'a h a l i s
bugün Türkiye'de İslam'ı
a
y
e t i n a'nlaıriına u y g u n
k
ı
l
a
r
â
k
O
'
n
a
çağır.;'
T
a
b
i
tabİiğ ettiğini söyleyen in^
d a v r a n m a k 'mecburiyetindini halis.'-kılmak için
s a n l a r ı n büyük ekseriyetle
deyiz. .
" ; '
, : *.
Kur^an'ın b i l g i s i n e , muh'm'aalesef K u r ' a n iİe.ilişki• '• • i* •
'
ö- Kur'an'a Bütünü
,
İle İnanmak,
,,
\ Algılamak
ve
;
Anlatmak,Onu
.
Parçalamamak^
"
si son derece azdır. Belki
bir defa t e d e b b ü r e d i l e r e k
(iyiden iyiye d ü ş ü n ü l e r e k )
b a ş t a n ' a ş a ğ ı o k u n m u ş de-î
ğildir ve bıi i n s a n ' u n s u r u
bu d i n i a n l a t m a y a çalışıyor. Birçok y a n l ı ş yapıyor.
Yaptığı y a n l ı ş l a r d a n Sa ins a n l a r bir şeyi k a b u l edemiyorlar'.'Ö'ndan s o n r a da
biz o k a b u l etm'eyenleri is-;
te'diğimiz 'gibi s u ç l u y o r u z .
Belki, davete m u h a t t a p
olanlarHan çok, o a n l a t a n lar s u ç l u d u r l a r . " i
,, . . , .
F \t V» •
" •'
''
m e k l ç i n , kendi cemaatinde
yor." "Yani "ş û/ ekol d e ' ol anolmayan bir çok vasfi,hava
'' ¡
Parçatamamak
lârı;"9' ekbr.cennete ğötüb a s a r a k "aktariyor.''Ken,
\GrÜpló,§iniiyá
riir." Şü k i t a p "cennete gödinde olmâyan yiğınla vas' 'Meydân Vermemek ."
t ü r ü r diyor,'bununla^ avûfı
gücüriün'yetmeyeceği bir
^ ; 3 . > - • : ü' ? -.. fl • j b n u p sevihiyçr. Tamarn di^
işi
i n s a n l a r ı o yapıya kayor." Biz" bu i ş i A l l a h ' a şüzan'dırriiak için'sö'ylüyor.
' En'ám Sûresi 159'.'ayei-f
kür, h a l l e t t i k . Yarii'dini,
H a v a a t m a k l a , biri on göst e ' şöyle diypf V " D i n l e r i n i
i n s a n l a r o hale getirıriiş ki
terin'ekle t e b l i ğ olmaz. Alf ı r k a f ı r k a e'dip,"grup grup
din p a r ç a payç'a'ölmüş,
lah b e r e k e t vermez ve,'ayo l a n l a r yarya; senin onlarh e r k e s i n dini t a r i f , k ö r ü n
rıca'Allah
böyle" yapana hela^ h i ç b i r i l i ş k i n "yoktur."
fili t a r i f i n e benziyor:'Bu
sap
"soracaktır.
'
,'.
Yine bir b a ş k a ayeti keriçelişki içinde Kur 'an'ı termede" "Dini. i k a m e edin ve
Bu tav'ır K u r ' a n ' n ı n " yak e d i l m i ş b ı r a k m ' ı ş ı z ye
O'nda tefj,-ikaya düşmeyiri."
s a k l a d ı ğ ı en tein'el yanlışb'undan'dölâyı h e s a p vereAslında Kur'an'in/kendisi
lıklardan biridir. Hiçbir zaceğiz. "Kur'an'a sımsıkı saa s l a i h t i l a f a yer vermiyor.
man, ve hiç bir yerde sizler
r ı l m a k e m r e d i l i y o r " ^B i l :
Diñdé hiç bir i h t i l a f a imt'ek de'olsanıl;, g r u p h a l i n mediğimiz şeye n a s ı l sarık a n yoktur." B a k a r a s û r e de de olsanız hepĞiıie diklacağız.^ B u n u n sonuçu'nda
s i n d e şöyle geçiyor: "Allah
k a! t "e d er ek i s l â m i t e b l i ğ
hem K u r ' a n ' i p a r ç a l a m ı ş ı z
K i t a b i onlara hak'olarak
hem de f a r k ı n a v a r m a d a n - ..'edin. A m a ' i n s a n l a r a ; h a l k a
i n d i r d i . " (2/176). Ama onhava b a s m a y ı n . ' O hava ordini p a r a m p a r ç a e t m i ş i z l a r n e y a p t ı l a r , ' bu k i t a p
dir!'
i • >
V ' ' i - i " t a y a ' ' ç i k a r s a a d a m işi bıü z e r i n d e i h t i l a f a düştüler.-;
t: : r a k ı r gider, b e l k i - " b u n l a r
İ ş t e , "Kitap h a k k ı n d a ih..boş konuşuyor"'der". Yapat i l a f a düşenler uzak bir ay' m a y a ' c a ğ ı m i z "şeyi v a d e t rİlık^ t e z a t i ç i n d e d i r l e r . "
meyelim.'*' ' "'• •"• '.
cy PRATİK \ (2"^176). Kilaipta i t t i f a k ol- •
dAVİtÂNIŞLA
'
mayınca',"müslümân g r u p ^İLGİLİ
ÖZELLİKLER
^ r ı b i r l e ş t i r n i ö k mümkün2-MüsÎüm'an
' ' "•
de'ğildir.'Bûgün b ü t ü n vah-t
U V.A
T, Davetçiler
' • ^' • "
Í» ü
det*dé,nemélerinin k ı s a bir
Alay Etmezler
'
z a m a n so'nra da de'dikoduÜçüncü temel esasımız
^rla^,. f i s k o s l a r l a , ' k a v g a p r a t i k y a ş a m ile ilgilidir,
í á f i a ' soriuçlaıimasının seNe k e n d i müslü'mârilâDavetçi bir m ü s l ü m a ı ı dabebi aslında a n á noktadaki
f ı n a n e de b a ş k a b i r i n e
vet yapmaya zorunludur ve
i h t i l a f t a n ileri gelir. Ama
k a r ş ı alaycı olmaz. Boyuybu, onun görevidir. Kesinge'rçek"anlamdâ ittifak;
la pö'sûylâ^-kılık-kıyafetiy-^
likle'^"Ben bu işi y a p m â n i a
O'hüıî/bütünlüğü,' mühtele â l â y ' e d i l d i ğ i n i görrneh a k k ı n a sahibim" diyemez.
v i y a t ı ' k ö n û s u n ' d a 'ola'cakdik.''Ne P e y g a m b e r ne" de
tır. Biz'O'nû'ırİümk'ün kıls â h a b e s i n d e yoktur! Kafir
m'âdaıı n'e b ü ' t b p r a k l a r d a de'olsa'alay'yok'. "ilkel bir
ki ne cie b a ş k â y e r l e r d e k i
tavır köyac'âksıniız! Çok de1-DavetçiJer,
.^
müslümanlar arasındaki
fa bu h a s t a l ı ğ a d ü ş ü l d ü ğ ü
Yapamayacaklâri
\
g e r ç e k â n l â m d a "eylenide
oluyor. B u n l a r ı d e ğ i ş t i r Şeyleri
Söylemez'
birliği sağlâyamayiz.'Bu
mek'içiri Rabbaniler olm'ak
ler,
Vadetmezler
n e d e n l e bü t ü r d e n e m e l e r
gerekiyor. '
't
h e p InüŞlünıanlârı h ü s r a . 't .,
'. - > - . . • •
n a u ğ r a t a c a k şekilde' sonuç
•' Ey i m a n edenler! ya-:
v e r m i ş t i r . Hep' canımız sıpamayâcağinız şeyi niçin
kilmıştir,' üzülmüşüzdür,
3-Tebligcile
rD e dik o d u
söylüyorsunuz. Yapârnayaher bir birleşhıe bizi'áéYapni'ailar
,'
cağınız
şeyi
'söylemek'
Alv i n d i r m i ş t i r . ' K ı s a . b i r 'zâl
a
h
k
a
t
ı
n
d
a
eii
'sevilmeyen
inari" s o n r a ; k a V g a çıkrnışbir şeydir. "Bugiin bir çok
tır. B u g ü n birçok g r u p bir
En k ö t ü y a p ı l a n iş bu.
miislü'mari bu h a t a y a dük i t a p oküyoî". "Támam"'diHele
İslam cefnaatleri araşüyor.
F
e
r
d
k
e
n
d
i
cemaa-;
yor. K e n d i hizljirideki insında'"yapılan
dedikoduyu
t
i
n
e
,
k
e
n
d
i
g
r
ü
b
u
n
a
insaiı
sanları^ kendi şeyhini cend
u
y
u
y
o
r
s
u
n
,
b
İ
r ' ş e y i bazı
k
a
z
a
n
d
ı
r
m
a
k
için
.ve.onu
n e t l i k l e r o l a r a k i f a d e ediilâveler y a p ı p bir h a ş k a s ı kendi cemaatine a d a p t e et-
.: 2-Dir^Ani
\ ' [[
^ ')
na anlatıyorsun. Ondan
s o n r a b a k ı y o r s u n ki iki eemaat birbiriyle konuşmuyor. •r." ) i i , / iiV, / i ' -İİ
TM;-
' V..'
4-İnsân'lara
Kötü ' "
Lakap Takmazlar
..t
I
r e y e çıkıp c e m a a t t e girelim\ B i r b i r i m i z h a k k ı n d a
öfkelerimizi, duygusal-öfkeTerir-imizi a t m a n i t i -zor
olduğu, ama yapmak'zor u n d a o l d u ğ u m u z bir i ş t i r .
Kolay-iş değil, kızin'ca öfkeyi y u t m a k önernli'. î n s a ı i
kızınca öfkeyi dışa"vürmak-, h e p ' u s t t e k a l m a k ister, pisikölojik o l a r a k . İkil i bir t a r t ı ş m a k a r ş i s ı n d a
h a k s i z 'bir iş yapmış'^ cinleriniz başınıza üşüşüyor.
Ne yâpmalısihız?-Kızğınrığ ı h ı z a ve kiiıiriize ma;ğlup
o l m a k değil, s i n i r i n i z e galip gelerek öfkenizi>yutmak
Al-i İ m r a n s u r e s i 135.
ayette "Onlar ki»hatâlar i r i d â b i l e b i l e ı s r â r "etmezler." diyor. D i y e l i m k'i
bir y a n l ı ş y a p t ı n , i k a z edildin. B i l e ' b i l e ayîıııh"a'tayı
ykp'maya" is'rarla d e v a m
e d e r s e n • bu d a v e t ç i y e y a kışittayari bir t a r z olur.
r
i;; n-ı r. -.
ı.:}. r- •
t- ..
, , . i . > j •• i '.t I:
'7-Dâvetçiler'
• ' "• U/
• Adaletsizliğe
' ^ •'
' • • ' Sehep
Olmazlar
• M î ü c ü r a t S u r e s i n d e "Ey
iman'edenler ! Bir topluluk
diğer bir tö'pluluklâ alay
etmesin.' Birbirinizde kusur arama'yin. Birbirinizi
kötü lakaplarla' çağırmayın. Z a n d a r i kaçıiıırı, gizli
Kin d u y a b i l i r , ' k ı z a b i l i r
yönlerinizi araştırmayın."
a m a K u r ' a n ' i n - ve İ s l a m
diyor. - B ü t ü n ' b u n l a r ı
'inen b ü y ü k h e d e f i ö l a n
ahlaka', ikili i l i ş k i l e r e - ^ "
a d a l e t t e i i s a p m a z : Mais ö k t ü ğ ü m ü z ' ' z a m a n -iî': '
' de S u r e s i S . ' i a y e t ' t e "Ey
r'abbân'iler
o l m a k ,;. • "Ki tap ha kktnda i htil af a
iman edenler!''Allah
tezat, i ç i n ' a d a l e t l e ş a h i d l i k .
m ü m k ü n . ' B u h a r e k e t - ' düşenler uzak bir ayrtltk,
l e r e ' b i r e y s e l ve t o p - -içindedirler."
(2/176). Kitapta. , e d e n l e r d e n o l u t f : ' B i r
l u m s a l o l â r a k ' d i k k a f - " ittifak
olmayınca
m M s / M m a n t o p l u l ü ğ a k a f ş ı düydüe t m e k gerekir. Mahal-; - - grupları birleştirmekle mümğ ü n u z ' k i n sizi a d a l e t l^nizde i r i s a h l a r s i z i ı ı .
değildir.BÜİİİnİ^)iMn
vahdet
hu davranfşlarınıza ' 4
, ••.- .-^ »•»
« 'i
^ ^ >-Adıl davranın.'Takvaiya
b a k a r a k sizin aslımda ^
lerinın kisa bir zaman
y a r a ş a n . b ü d u r l i . ; icÇ;-.
nasıl bir insan oldu-
sonra
ğ u n u z - ' h a k k ı n d a ^ hü-^
fİskoslarla,kavğalarla
da dedikodularla,
kü'ni v e r e c e k t i r . ' D e ' - 'sönuçldnm'astmn^sebebi
ddikleriiiizi'yaşâyıp.ya
ikleririizi'vaRavıb.va-'-'^ '
ş a iri a d i ğıriiz a'' b a k'a - ' ^ •
caklardır.^
»'"' t.
s'-i-iv. J ; : i''
- 'ı,
i-,1;.*
vj: ^'Ajlaii''tan k o ' r k u n ;
aslında
şüpheisizi  l l a h ' « y a p -
m aa kk t a o lldduu&ğuunnuu7z. .sevşey'
l
e
r
d
e
n
h
a
b
e
r
i
o
l
a
n
d
'^ihtilaftun İlefi 'geîir..2 ı r . "
'•n f Ar a n ı z d a kiri d u y a c a k
-1..
• '• bir s e b e p 'rneydariâ ğelt ;i
iJtt.f—ftİ'..'
miş olâbilif,''an'cak bü
'
fl'î
v;;
< • rr:
2''
i-rt1 kinv 'bu' k z g ı r i l i k ' s i z i r i ^
o n i â r l a ' i l ğ i l i değeleridirme
g e r e k i r . Çürikü siz','Al' 5-Öfkîelerini
i
' -i- y a p a r k e n • b u 'k i n i ' v e s i l e
i Yenerler
^
^ i l a h ' ı n .t'dininiri' t o p l u m d a
C-î'^ iJİı'' v^-ı.uif i
-I 1 ;
ederek 'sizi 'adaletsizliğ'e
ş a h i t l e r i o l a r a k h a r e k e t ' et.intipr] •
vn
se-vk e t m e s i n . ' İ k i f e r t kav^^
rnek zorundasınız. Zor işler
•;>;, ! »'Îtî
•
.f.;:.
ga e t t i ğ i n d e h e r ikisi de bu
bifnl'ar;''BüUşl'eri y a p a b i ayeti'şiar edin.
'V
l'erıîler
a
n
c
a
k
daveti"!hakDavetçi denen i n s a n ani' i'Davetçiler a d a l e t i e n ay^kiylâ' y a p m ı ş t ı r . Bühu: bir
, deiri'b'eşer örâ'ia'k 'siriirlerılm'azlar"ve\aid'aletle şari e b i l i r ' a m â Al - İ- İ m r a n ' Su- , defa- y a p m a z s a k p r a t i k t e
h i t l i k "e'derrerV Nisâ^ s ü r e s i
b ü yâhlışi'dfevam'ettiriiiz".
r e s i ^ 3 4 . ' ayette'-şöyle' di;
135/âyette
"Ey ima:n'ederiyor:'""Orilâ'r b o l l u k t a ve
i-.Ttf
ler! A-daleti-tâıri' y e r i n e ge'd a r l ı k t a A l l a h için i n f â k
.
t i r e r e k Allah" içiri " ş a h i t l i k
edörler,' ö f k e l e r i n i y u t k u nurlar.': İkili i l i ş k i l e r i r i i z i
'6-Hatalarmda
• •' ^ -- - e d e n l e r ' "biün.•" diyor.• Ş a Kitlik e t t i ğ i n i z f e t l e r için
diişühüri; b i r - t a r t ı ş m a ' çı'' Bile Bile Israr ^ ' »<
adaletteri -âyrılmayırî. Keykıyor, bakiy'orsünuz tırıriâ-'
•'-•Etmezler
^
:
finize u y a r a k d o ğ r u l ü k t a k
..•J- t-.-hıyor.'-bağırma'-^çağirma::.
•âyrilmâyıiıi- E ğ e r ş a h i t l i k
_ n e f i s l e r galeyana» geliyor',
r-'-fî., ••'."i i s
e'derkeri d i l i n i z i 'eğip" b ü öfkemizi yutacağız, birimiz
• ' -'Müslünıân,-'mü'min h a k
e r s e n i z ya 'da^'dögrüyü
y a p m ı y o r s a k birimiz yapat a ' y a p a ı i ' F a k a t - hSr'-'defas
ö
ylemezseniz m u h a k k a k
cağız. İkincisi bireyden bisırida b i l e - b i l e ' i s r a r ' e t m e z .
ana
noktadaki
' l.
" • . ! f.r
. .' i . •
ki; A l l a h » y a p t ı k l a r ı n ı z d a n
haberdardır.'Bunu biraz
düşünelim.
''.m .
'Ifij'^
-f ı'i'j. [•'• 4 •
a) Önce k e n d i n i z a l e y h i :
ne bir iş oldu. Acaba g e r ç e k ten bunu yapabiliyormuyuz. E v e t a r k a d a ş , ben gerç e k t e n h a t a e t t i m . Once
adeleti tam olarak yapıp
Allah için ş a h i t l i k edin.
Bir k o n u y l a k a r ş ı n ı z d a
n e f s i n i z . m u h a k e m e .ediliyor.
. Tebliğ ko.nüsjinda bilgi
bizi hiçbir z a m a n . u k a l a
y a p m a m a l ı , havalı, o l m a malıyız.; _
. ^ •
V Allah diyor ki:"Rahmanın.kulları yeryüzünde
müteyazi olarak .yürürler,
tevazu; sahibidirler, alçak
gönüllüdürler." Davetçi insan u n s u r u alçak gönüllüdür. H a v a atmak,»her şeye
üst. perdeden bakmak,
m ü s l ü m a n , m ü ' m i n bir davetçinin yapacağı bir iş değildir. B u t ü r bir h a r e k e t
t a r z ı a y e t e aykıdır. M ü t e v a z i l i k yok, k i b i r v a r d ı r .
• Bir de makana ve mevkiden
dolayı b u n u y a p a m a z . Yapsa h a k s ı z l ı k e t m i ş o l u r . "
girdiniz.;;
- ;••
••
. ,t .. u.
d fri
I f k o l a y ı n d a böyle bir
şey oldu. P e y g a m b e r i n h a n ı m ı n a i f t i r a a t t ı l a r . Bu işi
m ü n a f ı k l a r t e z g a h l a d ı . Saf
m ü ' m i n l e r b u işi y a y d ı l a r .
M e d i n e ' d e bir s ü r ü s ı k ı n t ı
ortaya çıktı. Bir k o n u d a işt i ş a r e e t m e y i g e r e k l i görd ü k t i n ve g ö r ü ş t ü k t e n sonra bu h a b e r y a y ı l a c a k s a
yayın, .yayılmayacaksa
yaymayın..Ka,ldı ki, o m a h r e m h a y a t l a ilgili ş e y l e r i n
belli ş a r t ı da var.
b) D ü ş ü n ü n , m a h a l l e n i z de b a b a n l a bir kornşu a r a s ı n d a i f t i l a f çıktı. Ve yüzde
H e r h a n g i bir, k o n u d a
yüz . b i l i y o r s u n u z - k i b a b a ş a h i t l e r o l m a d a n b i r şey
nız s u ç l u . H a d d i a ş m ı ş vekonuşamazsınız. Siyasal
ya a n n e n s u ç l u , d e d i k o d u
b i r k o n u d a b i r h a b e r yay a p m ı ş ; çıkıp diyebiliyory ı l m a s ı g e r e k i y o r s a önce
muyuz.ki anne , baba bak
; \ i ş t i ş a r e . e t t i ğ i n i z k i ş i ile
sen h a k s ı z s ı n . " A n n e ve ba-,^ i' • ' \
' . k o n u ş u n . Ne v a r ne yok öğb a n ı z ı n a l e y h i n e de olsa ^ , 8-Söz
r e n i n . Veya b u .konuda n a , k e n d i c e m a a t i n i z i n aleysıl d a v r a n a c a ğ ı n a z ı öğreVerdiklerinde
h i n e , der olsa", Kaçıp g i d e r
• • n i n . O n d a n s o n r a d a bu haYerine Getirirler
''
h a s t a l ı ğ ı n a düşmeden, kor- il- \ •
b e r i gidin a k t a r ı n . , ,
kusuna kapılmadan 'hak; >' , "i • i" • I ..
•^
i
-t
sizsin' diyebiliyormuyuz?
.1 H e r h a n g i bir: haberde,
D a y e t ç i i n s a n unşuıçuD i y e b i l i y o r l a r mı? . . ,î - y a y g a r a c ı l ı k y a p m a z l a r . , n u n bu k o n u d a d a a z a m i
N i s a s u r e s i ,83'te: ".Onlara
h a s s a s i y e t g ö s t e r m e s i ge' . B u g ü n c e m a a t l a r i n çoğu
güven veya korkuya dair
rekir. B u g ü n h e r d u y d u ğ u kendiiCemaatlerini savubir h a b e r gelse onu h e m e n
nu yayan, her duyduğunu
nuyor, o hep; h a k l ı d ı r diyor.
y a y a r l a r . H a l b u k i onu ely a y m a d a bir beis görmeyen
.Ama A l l a h T a a l a k e n d i , çiye ve a r a l a r ı n d a emir sa-_^ . m ü s l ü m a n ı n g i z l i s i - s a k l ı g r u b u n u n aleyhine olsa
h i p İ e r i n e g ö t ü r s e l e r d i , içsı mı v a r d ı r , d e m e d e n aladeletten sapşan sakınca
l e r i n d e i ş i n iç y ü z ü n ü
dığı sözü t a ş ı y a n i n s a n l a r yok demiyor. Yani b a b a n ı z
a r a ş t ı r a n l a r , .onun .ne^ol:
la s ü r e k l i k a r ş ı l a ş ı y o r u z .
da olsa m e s e l a y a l a n ^söyduğunu bilirlerdi."
, ..
F e r t b u n u y a p a r a k etkisini
l e s e n i z c a i z d i r demiyor.
de kaybediyor. İ n s a n l a r d a . -i
i
• > -1
ki i t i b a r ı n ı da kaybediyor.
• A l l a h Teala bu a y e t t e
B i r d i ğ e r konu m e s e l a
y a y g a r a c ı l a r ı kınıyor. Hal- • < . '.
~ . •[
bir v a k f a b i r i s i p a r a veribuki onu y a y m a k yerine
. Bu saydığımız,özellikleyor, o bir. h a t a y a p s a . O ' n u n
onu R a s u l ' e ya da a r a l a rer,azami-dikkat etmemiz
h a k k ı n d a kolaklıkla konur ı n d a k i y e t k i l i k i ş i l e r e gög e r e k i r . B u n u n l a ilgili d a :
ş a b i l i r m i s i n i z . O'nu -azart ü r s e l e r d i (emir s a h i p l e r i h a b i r çok ö z e l l i k o r t a y a
layamazsınız tabi. Çünkü
ne), o h a b e r i n ne a n l a m a
koyabiliriz. Kaldı ki önemVakfa,menfaati.var.-Kendi
geldiğini b i l e n l e r onu del i olan çok p r e n s i p s a h i b i
n e f s i n e h ü k m e d e b i l e n , dağ e r l e n d i r i r j bir h ü k m e vao l m a k , y e y a çok p r e n s i p
veti h a k k ı y l a yapabilir.
rırlardı.. Hemen y a y g a r a çık o y m a k değil, öncelikle b u
Önce t e b l i ğ i k e n d i n e f s i n i karıyorsunuz, duymayantesbit^, edilenlere
taze yapabilirsiniz,. E ğ e r bulara haber salıyorsunuz.
mamlıca uyma zorunlu:
nu yapabilirsek dışarıya
Üç gün sonra bakıyorsunuz
l u ğ u d u n ; . , , ' ; • -:". .
karşı,olan tebüği.yapabiki hiç ilgisi y o k . a s l ı y l a . O
liriZjdemektir. . . . .
k a d a r insana yalan yaydi:
nız ve bu y a l a n ı n g ü n a h ı n a
. (Devam edecek)
DÜŞÜNCE
DÜŞÜNCE DÜŞÜNCE
•» • »
••
-i
DÜŞÜNCE
DÜŞÜNCE
DÜŞÜNCE
DÜŞÜNCE
DÜŞÜNCE
,
. ' • ^ •.'> ' V
-t. .
•f '.r, i t ,'ı.
ONCE 1NSAN KİRLENDİ
t.
/ . i- . r-:
Lokman YILDIRIM^
r
'
j •
. ••
"
•>
• • .
• •h
• " V "i : î t.,'
n
. :,
'j
• ¡'r- • ,
il '-i' .î' ^ - -i.»-
[ Ayr;iça Külliyemde
hifia ve.,inşa
eylediğim imarethanede şehid ve 'şühadantn harijnlefi ve Me'dine-i
İstanbul fukarası yemek ijiy eler
>'
- _ Ancak yemek yemeye, veya-almaya
hizzatihi,kendüleri
ğeÍmeyüp yemekleri güneşin loş hir kafariltğinda ve kiinşe görmeden kapalı kaplar
içersinde evlerine götürüle." '
. ,
(Fatih Vakfiye
Belgesinden)
''' Üzerinde }^şa'dığımız bir hızla:- , —
gezegen ve insanlık büyük
' Toplumumuz bütün safbir hızla kirleniyor.' Önce
lığını, gözyaşı temizliğini,
insan k'eridisini kirletti.
şiifj güzelliğini kaybetmek
Mântalitesiyle, vicda'nıyüzere b'ügün. Yalnızca bu
la bütün benliğiyle kirlegiizelliği' kirletıriekle, bü
tildi insanlık'. Basit zevkoksijeni tüketmekle' kallerimiz, iîcuz isteklerimiz
madık kendi oksijenimizi;
uğruna her şeyi büyük bir
kendi 'güzelliğimizi d'e tü^
hızla katranlaştırıyoruz.
ketinek ü z e r e y i z . Önce
Şeytan nefeslerimize: sinT
kendi doğamızı, örice ruhdi: "Yemin olsun ki onları
larımızı kirletdik. Sonra
saptıracağım,\onlari boş
doğaya, çevreye, i n s a n a
kuı-üntulara mutlaka iteama Herşeye kar'^ı düşceğiin. Onlara, m u t l a k a
manca' tavırlarımız arttı.
eınir vei-eceğim de davarÇağıl çağıl akan'nehirleların kulaklarini yaracakrimiz masnîavi denizlerilar; öhlâra'mutlâka'einremiz .ğrileşiver'di birden,
Heceğim de Allah'ın yarâörmanlarımızin saçlarını
tışinı/yarattıklârını deyolduk, kafalarını koparğiştirecekler.' Kiiri AÎlali'ı
dık."' Sonra da • üzerimize
bırakıp_ta_ şeytânı 'yandaş
asit yağmurları yâğmayâ
edinirse açik bir hüsrana
başladı. Bu göklerin gazakesihlikle' yüvârİanmış
bıniiydi?' Hayır..'. Hayır...
öÎacakl^:'(Nisa:4/llg)="
" Bu kirletilen gezegenirni"' BilinıV üretim-tüketim, zin belkide' son göz'yaşlarıydı! Kirletilenin gözyaşkâr gibi totem kavramlaları..
rın'airkasına sığınarak
. Sevgiye, vicdanlara^,
düşlerdeki hayâtı gerçekka:lblere zehir kâttık. Sonleştirmek içiiı biteyin, topra sularımız,' sokaklarılumun; â i m t e r i g ö z y a ş ı ,
mız; gıdalarındız zehirlenemeği ye hatta'kanı üzedi.'Ama" bunlar müasslrrinde yülcselmeyeC!) çalılâşmahıiı(!)çağdaş yaşa,şılıyor. Köşe döniiıeciliğin,
mın(!) gefeklefîydi(!) On
vurgunculuğun, çılgınca
yılda onbeş milyon Göknel
yaşam'âmn,' üretim^ve tü'ler, î l k s a i ı c i ' S ü l e y m a n
ketimin vebâ haline geldi'lar,' Câvit'ler, Uz ari'lar,
ği tojilunıumuz da nasıl bir
Hijrriyet'ler,Rotary Klüpsona varılacağı açıkça kesleri yâratm'alıydik.' Çâğtirilemeyen sonun soniına
dâş yaşamı'ikâme edecek
sürüklenmekteyiz 'Büyük
dernekler kurulmalıydı.
bilaistisna her kapuyu vuSözen'ler, Horzum'lar yeralar ve o evde hasta olup
tiştirecek papatyalar güçolmadığını soralar, var ise^
len(diril) -meliydL Çünkü
şifası ya da mümkün
ise
hala kirlelecek çevre, çÖp;?> şifayab olaidr. Değilse kendağlarının'birikeceği' sö-- dilerinden hiçbir
karşılık
kaklar, çalınacak birşeybeklemeksizin
Darülace1er vardı.
ze'ye kaldırılarak
orada
salah
bulduralar.
Vurgunlar soygunlar kirletilen sular dalgalar" haMaazallah
herhangi hir
linde üzerimize gelmeğe
gıda maddesi buhranı da
başlayınca cılız sesler yükvakî olabilir. Böyle bir hal
seltmeye, tarihe sığınmak'arşışında 100 silah, ehya başladık.
li-i erbaba verile.
. ,
^ Sabah gazetesindeki kö- Bunlar ki hayvanat-ı
vahşesinde Hincal Uluç Gayşiyenin yumurtada
ve yavrettepe Rotary Külübünün
ruda olmadığı
sıralarda
yayımladığı Fatih _ Sultan balkanlara
çıkıp
avlanaMehmet'e ait vakfiye beİT
lar ki , zinhar
hastalarıgeşinden. iktibas yaparak
mızı,gıdasız
bırakmaya:
pislik dalgalarına karşı
lan
.
. .'
kürek çekmeye çalişıyorAyrıca Küllüyemde
bina
ve inşa 'eylediğim imaret. "Ben ki îstaribul
Fatihi
hanede şehidve^
şühadaabd-i^aciz
FatJ,h
Sultan
nın harimleri ve Medine-i
Mehmed, bizatihi alun teİstanbul
fukarası
yemek
rimle kazanmış
olduğum
yiyeler . Ancak yemek yeakçelerimle 'satıh
aldığım
meye veya almaya
bizzatiİstanbul'un
Taşlık'mevkihi kendüleri gelmeyüp yeinde kâin ve malumu'l-humekleri güneşin loş bir kadud olan 136 bab dükkaranlığında
ve kimse görnımı aşağıdaki
müvacehemeden kapalı kâplar içersinde,vakfı/ş_ahih'
eylerim.
sinde evlerine
götürüle."
,. . 'Şöy.le ki,
j •
„ E v e t , bu vakfiye belgesi
Bu gayrı
menkulatımdan
rnedeniyetimizin ve insana
elde olup,acak
nemalarla
, doğaya , bütün yaratılistanbul'un.her
sokağına
mışlara verdiğimiz değeikişer kişi tayin
eyledim.
rin,sadece bir kesiti. Yine
Bunlar ki bir kap içerisinFatih Sultan Mehniet Îsde kireç tozu ve kömür kütabul'un^fethi için büyük
lü olduğu halde günün betpplar- döktürdü bunları
lirli
saatlerinde
bu soÎstanb.urü kuşatinadan
kakları gezeler. Bu sokakönce ¿enemek istedi:
lara tükürenlerin
tükü"Fakat ilk deneme atışı
rükleri üzerine bu tozu toyapılmadan.önce şehirde
keler ki yevmiye 20'şer aktellallar dolaştırıp gebe
çe olsunlar, ayrıca 10 cerkadınlara haberdar ettirirah, 10 tabibye 3'de yara
yqr."(l) " _ ' ' ,
^
sancı tayin ve ndsp eylefey Batılı ve Batı'nin des'dim.:
;
•
tabilite ettiği 'gayrumeşBunlar ki ayın belli günru medeniyet');!) leri, kürlerinde İstanbul'ca
çıkaldr.
tajlarla katlettiğiniz her
çocuk yokedilen geleceğinizdir ve sonunuzun başlangıcı olacaktır.
.. Hükümetler, ^siyasiler,
yörietenler^ye en genel anlamıyla devlet; toplumun,
kamu vicdanının ifadesi
olmalıdırlar. Ama bügün
bunlar toplumun içini kemiren kurtlar olmuşlardır.
Kendilerine aralanan bir
r ü ş v e t k a p ı s ı n d a n içeri
rüzgâr hızıyla girmektedirler.
Göknel, îlksancı Süleyman, Uzan-Hürriyet patendli rüzgârlar sam yeli
gibi kavurmaktadır bütün
toplumu. Kokuları yukardan aşağıya doğru gitgide
yayılmakta. Öyle ki bu kokular Hürriyetleşti bile.
Partilere, parti il örgüt ve
yöneticilerine, şirketlere
kadar Uzan 'ır (dı) bu pislik."
Peki çözüm nedir? Çözüm: " Y e n i b i r i n s a n , y e n i bir t o p l u m " projesidir.
. "Yolsuzluk b e l a s ı n d a n
kendisini kürtarmâk isteyen-bir toplumun; yeterli
sayıda insanı yeterli derecede ahlâki değerlerle^donatıp," en kısa zamanda bu
insanlari, toplumu etkileyip yeniden bi^imlendirebilecekleri makamlara getirmesi gerekir.''(2)
•. Yer ve gök^yicdanlar;
rüşvet adaletsizlik ye kirlikten katranlaşmaktadır.
Güneş ancak 'Islainı bir
düzende lekesiz doğacıktır. ,Gün. doğacaktır birgün,
o günedir Özlemim."
1)
2)
Y ı l d ı z ı n P a r l a d iğı
a n l a r , S t e f a n Zw e ig_
İ ş B a n k a s ı Ya y.
•'
Ank.
Tarihsiz,
R ü ş v e t , s ey y id
Hüseyin
el-Attas
Pınar
Yayınları
îst.
1988
liAVJİAMLAR
KAVKAMl^U
KAVRAMLAR
Kur'ani
KAVRAMLAR
KAVJIAMLAK
KAVRAMLAR
KAVRAMLAR
K a v r a m I ar :X
i T Â ili T V E Y A T Â A T
'•jr
MustafaAYDIN
/Arapça^(Tâa') kökünden gelen kavram Kur'an'da etmiş olur" (Nisa/80) vd.
tâa' , etâa', tavvea' ve istedâa' formlarında yaklaşık
Son ayetlerden de anlaşılacağı üzere Peygambere ita124 yerde geçmektedir. Sözlükte üçüncü kalıp (yani at, bir tebliğci olması nedeniyledir. Bu itaat, Peygamber
tavvea') çağırmak anlamına gelmektedir. Mesela; Kâbil- hayatta iken günübirlik (siyasi, askeri vb) icraatlarını
Habil olayı konuşunda'"Nefsi onu, kardeşini öldürme- da içine alır. Bu konudaki ayetler açıktır. Hz.peygamye çağırdı. Önu öldürdü ve ziyânsı uğrayanlardan oldu." ber'in vefatından sonra ise içinde Kur'an'ın kendisi de bu(Maide/30) büyrulmuştur. Sonuncu kalıp (istedâa') ise lunmak üzere tebliğin muhtevasıdır, ahlâki prensiplergüç yetirmek manasındadır.-"Yoluna gücü yeten her- dir. Demek ki peygambere itaat, tebliğin içeriği itibarıyla
kesin o evi (Kâbe'yi);iıacçetmesij'insanlar üzerinde Al- • Allah'a, itaat demektir. Onun için burada üzerinde dulah'ın bir hakkıdır." (Âl-i Îmran/97). Yine birden fazla ; rulması gereken nokta; Allah ve, peygamberin dışında
evlilik konusunda "Ne kadar isteseniz de kadınlar ., r itaat edilecek merci konusudur. Kur'an bunu özellikle bearasında adaletVgüç yetiremezsiniz." (Nisa /129) ayet- lirtmiş ye "Sizden olan einir sahiplerine itaatfedin" (liilerinde olduğu gibi.' '
1 - :,
sa/59) buyurmuştur. Ne vârki bu konul'farihi gelişimi iti"Fakat söz^koriusû ettiğimiz kavramın esâsmı birin-' barıyla yanlış anlaşılmış, işin başında buiunah her türci kök'ten'gelen tâat, ikinciden türetilen itâat terimle- lü otoriteye, her halükârda mutlaik itaat olarak algıri oluşturmaktadır. İkisi de sözlükte, itaat etmek, söz lanmıştır. İlk dönemlerin saltanat kavgaları; Harici gatutmak, uyınak, boyun eğmek, peki demek, anlamları-, • ilesi-vb. de bu duyguyu pekiştirm^iş, ne yaparsa yapsın
na gelmektedir. Kur'an'da da hemen bu anlamların , siyasi otoriteye itaat Ku^ani bir vecibe sayılmıştır. Hathepsinde kullanılmiŞtır. Nüanslarıyla hangi maıiada ge- ^ta zamanla (Roma ve, Bizans'tan gelen bir inançla) sul" çerse geçsin', Kur'ah'a göre itaat edilecek (veya t a â t tan "Allah'ın yeryüzündeki gölgesi" (zıllullahi'fı'l-arz) şagösterilecek) yegane varlık Allah'dır.
' " yılmıştır; Hâlbuki ilk Halife Hz.Ebubekir'iıi'de vufğu' Meselâ savaşta Ölenler için'riıünafıklarin sözlerine 'ladığı gibi bunun ölçüsü Allah'a itaattir. "Allah'a itaat etbir itaylr gösteren bir'ayettö "Oturarak kardeşleri için ' •• meyen emir sahiplerine i t a a t yoktur. Müslümanların
"Bizim sözümüzü tutşalardı (Yani bize itaat etselerdi) .. arasında çıkmış olması bu kuralı değiştirmez. '
öldürülmezlerdi", diyenlere şöyle: "Eğer doğru söylü- .
• Buradaki "emir sahipleri", sûfi kesim tarafından bir
yorsanız o halde ölürnü kendinizden sayın." (Aİ-i imran; başka hatalı biçimde ele'alınmıştır.,Müridin sorgusuz168) buyrulur^Bürâda bir temel davranışta Allah'dan [ sualsiz bir şeyhe bağlılığı; Allah'a bir "dolaylı bağlılık"
başkasına itaata taVir'alındığîA'ı görüyp
•'sa'nilmıştır ki'böylesi"bir itaat Kur'aii dişidir. Çünkü
" Esasen pelTçok ayet'Allah'dan başkasma itaatin in- • emir sahipleri dünyevi (siyasi, askeri; sosyal) işleri düsan için doğuracağı sorunlara işaret etmektedir:-"Yer- zenleyen olarak bir ruhanî aracılığı kapsamadığı, gibi bir
yüzünde bulunanların-çoğuna uysan seni,Allah'ın »yo- irşatçı,(rehber) olara.k alındığındaıda» Kur'ân açışınlundan sapjtırırlar. (çünkü) onlar sadece zannediyor- , dan (peygamber dışında) sprgulanamayan bir beşeri
lar,-sadece saçmalıyorlar.", (En'am /116).ayeti sedece otoriteye itaat, Allah'a (dolaylı da olsa) bir itaat sayılabirj^örnektir. İtaat Allaîh'adır'Zira Kur* an'da "(Başka- ' maz. Çürikü Allah'a'dayandığını söyleyen heFbeş'eri
sına) böyün'eğm'e (ita'at'etrhe), (Allah'a) s e c d e e t v e otorite eri azından hükmü gerçekleştirme bakimindan
• y a k l a ş / ' ( Â l â k / 1 9 ) buyurulniâktadır. • ^ .
' - ' eleştirilir. İtaatin gerçek sebebi kendisi değildirl OnunGörüldüğü'gibi itaatin,ibadetle yâkııi bir ilişkisi ki de- sonuç itibarıyla (uygunluk derecesi ne olursa olvardır. Daha doğrusu itaat (veya taat),'bir ibadet şek-- sun) bir gerçekleştirmedir. Bu gerçekleştirme noktalidir; ibadet dahaş kapsamlıdır. Allah için bile; olsa bir sında da ister şeyh ister sultan olan kimse denetim, dıbaşkasına ibadet edilemez^ ibadette dplaylılık yoktur. , şı değildir. Dikkat çekicidir ki ana-babaya iyi davranmayı
Ancak Kur'an nihâi'it'aatin AUah'a olduğunu vıirgula- .. ısrarla vurgulayan, ayetler incelendiğinde bunuriî söz
m a b n i n yanında'"Allah içiıi "itaat edilecek iki inerci ' ' könüşü ettiğimiz itaat türünden bir şey olmadığı saygıdaha g'österhı'ektedir: Peygamber ve (Allah'a itaati şi- - sevgi, iyilik yapmak düzeyinde kaldığı'görülür;
'•
ar edinmiş) emir sahipleri. Bu konuda "Ey insanlar,
Ku^ân'da'Allah'a karşı gösterilrnesı gerekli itaatin
Allah'a, Peygamberine ve sizden olan emir sahiplerine . gerçekleşmediği yerde " m ü ' m i ü l e r i n g ü c ü n ü n k a y i t a a t edin." (Nisa/59),buyrulınuştur. Peygamber de, ni- b o l d u ğ u " belirtilir. (Enfal/46). Bir yığın otoriteye yöteliği belirtilmiş emir sahipleri de Allah'a-itaat yolunu ,nelttiWeri gereksiz itaat önlan güçsüz hale getirir. Onun
açmaktadırlar. Burada doğrudan^tebliğci olması sebe- .',.için rnü'min Allah'ın koyduğu sınırlara uymalı, O'na te- biyle Peygamber büyük bir önem taşımaktadır ki Kur'an reddüdsüz ye gönül rahatlığı içinde bağlâfiabilmelidir.
bu noktayı ısfairlâ vurgular. "Allah'a itaat edin,' Pey- Bu kÖnüda şöyle buyrulur: "De ki, yemin etmeyin (size
gambere itaat edin. Eğer yüz" çevirirseniz bilin ki ona dü-'! . düşen) güzelce itaat etmektir. Allah yaptıklahnızdan haşen tebliğ etmek', size düşen uymak (itaat etmek) tır. 1 berdardıf." (Nur/53). "Orada (arşda-daAHah'aJitaatediEğer ona i t a a t , ederseniz doğru yolu b ü l u r s u n u z . " lir." (Tekvir/19). O halde yeryüzünde insanın yapması;ge(Nur/54), "Kim peygambere itaat ederse Allah'a itâat rekli şey budur.
AKAŞ'l'IKMA
AKAŞ'J'IKMA
AKAŞ'J'IKMA
i- ». -
ARAŞTIRMA ARAŞ'J'IRMA ARAŞ'IIRMA ARAŞ'I'IRMA
-S-
Kur'aıi Işığında
'ŞIRK"-II
M. Nuri KAYNAR
g-Şirk,
Allah'tan
Başka İlah
Edinmektir
olduğu için, evrende tam bir
bozukluk egemen olur, Oysa,
evrende her şey muazzam bir
denge halindedir; en ufak bir
Ilah/E-leiLİVKefıilindan . bozulmaya tanık olmak mümkün değildir. Öyleyse evrene
- gelir. Bir çok kullanımı varhükmeden ilah tektir ki o da
dır. Bü fiilin "kulluk etiriek,
t u t k u n ve düşkün olmak, yö- ,ALLAH'tır.
nelmek, ısınmak, alışmak, aşıİşte bu vasıfları, yani Alrı sevgiden dolayı yönelmek,
lah'tan başka birinin de her
•ibadet/kulluk etmek, mâşeyi görebileceğini, bildiğini
b u f / t â n r ı " a n l a m l a r ı konu- • ' ve k a i n a t t a • dilediği gibi tamuzla'ilgilidir'(9)
' ' '
sarruflarda bulundğunu, zaKur'an'da Allah'ın öncelik- ; man ve mekandan münezzeh
le 'ilahliğı'.üzerinde öneırile , ; olduğunu^ iddia etmek, böyle
• durulur. 'Allah' kelimesi de olduğuria inanmak şirktir. ,
'ilah'ın belirlenmiş halidir; ya- î • .- -"Ya Şeyh! Mürşit olan her
ni, Allah 'bir' ve kendinden " kimse zaman kendine dönebi'başka* h a k k i l a h o l m a y a n
lir'mi? Ve bir çok yıllarda ya'ilah'tır;' ama batıl ilahlar pek ' ' 'piİabilecek şeyleri az' bir zaçok olduğu için, 'ilah' başma .marida yapabilir mi? .Şeyh cebelirlilik takısı getirilerek ' A l - : vaben buyuruyorv 7Dervişlere
. lah' yapılmıştır. Kuı^an'm ifa-. Allah Teala o k a d a r k u v v e t ,
verir ki 10-15 yılda yapılabi• deleriyle, ancak herşeyi yaratan, insanları bir gün topla- . lecek şeyleri kolaylıkla ve az
yacak oları, öldüren ve diril-", bir zamanda yaparlar. O alim
kimse.dediki:
, . . ,.
teri, kendisine dayanılan, gü. venilen, yal varılan, sığınılan,.
-IBen buna kail değilim.
Kimse zamanı döndüremez.
- ilmi herşeyi kaplayan, kendiSen zanîan ve mekanı kendine
si iç zaman ve mekan gibi hiç
• bir s i n i n olmayan," varlıkİEi-' tabi edemezsin. Sen onbeş yılda olacak şeyi asla bir günde
rın eksikliklerinden bütünüyle uzak bulunan,, 'ilah' olabilir,' , yapamazsın.' Bu iş H a k Tea;,
O halde, bütün bunlara" gücü , la'nm işidir. Şeyh cevap verdi
,
•
yeten 'ilah'tır; böyle bir ilah • ve, dedi ki:
• -Hak Teala'nm tasarruf imda birden fazla ölamâz. Çüntiyazı verilmiş kulları vardır.
kü, olacak olursa " H e r ' i l a h
keiıdi yarattığıyla gider ve ba-; - Onlar ne dilerlerse yaparlar.
Hiçbir şey bunların bu tasarzısı, b.azışı üzerinde büyükle,nir."(Mü'minun/91) Yani her - r u f u n a mani olamaz." (11)
. ilah bir başka şey diler; hepsi
Bü inanışlar toplumumuz-,
de ilah olarak dilediğini dile- ' da dilden dile dolaşan efsane"' diğr gibi yapma gücüne' sahip ' leşmiş olaylardır. Örnekleri-
ni çoğaltmamız mümküri. Aslında her başlıkta konumuzla
ilgili bü tip örnekler vermek
mümkün ama . konumuz
"Kur'an Işığında Şirk" olduğu
için sahamızı sıriırlândırmış
oluyoruz. Bu çalışriıada yapm a k i s t e d i ğ i m i z yalnızcö
Kur'an'da nelerin şirk olarak
tanımlandığıdır. Ayetler ;üze. rinde tefekkür etmeyi okuyuculara bırakmak en doğrusu
olsa gerek. '•
- "Bunlair, Rabbiniri sana
vahyettiği hikmettendir. Al-J
l a h ile b e r a b e r b a ş k a ilahi
, edinme, sonra kınanmış ola! rak cehenneme atılırsın.
' -Rabbiniz, oğullan size seçti de kendisine meleklerden
kadınlar iril edindi?. Gerçek;ten siz; büyük (çok tehlikeli)
bir söz söylüyorsunuz.
; .-Biz (bunu) Kur'an'da türlü şekillerle çevirip anlattık
ki, düşünüp anlasınlar/öğüt
alsınlar. Fakat, örılâra (haktan) kaçmaktan başka bir katkıda bulunmuyor. .
•^De ki: "Eğer dedikleri gibi O'nunla b e r a b e r (başka)
ilahlar olsaydı, o zaniari (öteki i l a h l a r ) A r ş ı n s a h i b i n e
, (yaklaşmak için) bir'yol "arar,. lardı.
•' -Hâşâ, Oj onların dediklerinden münezzehtir, çok yücedir, uludur." (İsra/39-43)
; , "Allah'la beraber başka
,' ilâhlar' b u l u n d u ğ u n a siz' mi
şahitlik ediyorşunuz? Ben şahitlik etmem! de. O, ancak tek
bir ilahtır. Doğrusu be şirk
koşmanızdan .
uzağım."
(Enam/19) .
-.
, ;
, "De ki: 'Ben de sizin giM,
sadece bir beşerim. Bana, ilahınızın bir t e k ilah olduğu
vahyediliyor. Ö halde yalnız
O'na yönelin. Ve Ondan mağrfiret dileyin.' Allah'a^şirk koşanlara yazıklar olsun."(Fusşilet/6) (12) \ . .
. . . . . .
h- Şirk
Allahtan
• Başka Rabler
,~
Edinmektir
• . Rabba kelimesi Arapça'ada
(r) harfiyle, şeddeli (b) harfinden oluşur. Manası 'Terbiye'dir. Bundan t a s a r r u f , taahhüt;'ıslah etme, tamamlama,kemale erdirme.manalır
çıkmıştır, B ü t ü n b u n l a r d a n
da yücelik, riyaset, malik ol;
mak, ve efendilik • rnanaları
ggibi kelimeler, doğnıaktadır,
Arap dilinde kelimenin muhtelif manalarda kullanılışına,
ait misaller: - / j . .. ,
^1) Terbiye etmek, yetiştir
mek. geliştirmek; . j
s ,.'.
!
' r i. '.i-'^
... 2). Toplamak,.yığmak, ha^
zırlamak f. ' - ,
' ? ;
: ir.,
'
•
, 3) Mes'uliyetini yüklenmek,
ıslah etmek, koruyup gözetmek !, . ' , '
.... t
, ...-Î-
.
'
•.••
• ; .•
.
. . 4) TLFstünlük, efendiUk, başkanlık,, sözünü geçirmek,; istediğini yapabilmek ,; ^ ,: •
, ; 5) Malik olmak, , sahip olmak (13) . . ; - . . ^ f , ,
. \
Nitekim, 'Türkçe'de de çocukları yetiştirmek için tutulan kişilere 'mürebbi' denir.
Kelime, aym. zamanda ıslah
etmek, üzerinde t a s a r r u f t a
bulunmak, kemale erdirmek,
efendisi olmak, kefil olmak,
sorumluluğunu yüklenmek,
toplamak-yığmak, başkanlık
yapmak, sahip ve malik olmak
gibi anlamlara.da gelir. (14)
, Allah, kainatı yaratan, in-
mektir.
sanı vareden ve yönetin mutKur'an'da görüyoruz ki
lak hakimiyet yalnız O'nun
Allah'ın tasarrufuyla ilgili olaolan tek Rab'tır.
•, , ,,
rak çoğunlukla irade," ilim ve
. Özellikle Aristo'dan etkikelanı sıfatları kulamlır; ya.ni,
lenen Fârabi ve İbn Rüşt gibi
Allah istediği piçimde diler,
bir takım filozoflar,, Allah'm
dilerneşi, ilmihdendir, yani il'muharrik-i evvel' yani'ilk hami herşeyi kuşatır ye dileyinreket ettirici' olduğunu ileri
ce, dilediği şey^ "ol", der, o da
sürerek, yaratılıştan sonra evoluverir; yani Allah'ın t a s a r j
renin, içindeki varhklarla birr u f u sadece 'ol' demektir. Nilikte fıtratında taşıdığı meletekim biz evrene 'kainat', yakelerle hareket etptıekte olduni 'olanlar* demekteyiz.
ğunu ileri sürmüşler ve adeta
• Kur'an, Allah'ın m u t l a k
'Allah evreni y a r a t t ı ve bı- ,
jRabb
olduğunu b e l i r t i r k e n ,
raktı' gibi yanlış bir anlayışa
bazı i n s a n l a r ı n bilginlerini,
düşmüşlerdir. Bu yanlış anlahahamlarını, büyük kabul etyış, sonunda,, peygaınberler
tikleri kimseleri, yiineticileçiolmadan filozofların koyacakni rabb edindiklerini, y a n i o n :
ları kurallarla da yeryüzünde ilahi hükümet kurulabilir ' ların kendi hevalarından uydurdukları ve yeryüzündeki
düşüncesine varmıştır. Oysa
hayatı düzenlejaci k u r a l l a r a
Kur'an 'muharrik-i eyvel' şeklinde bir Allah anlayışına kar- . bağlı kaldıklarmı da vurgular. Yine Kur'an, i n s a n l a r ı n
şıdır. Bir kez, "sizi ve yaptıkbirbirini 'rable?, edinmeyi bılannızi yaratan Allah'tır" ayerakıp, yalnızca Allah'ı r a b b
ti, yaratmanın ve emr'in Aledinmeye çağırır. (17) .
l a h ' a ait oldjığunu b e l i r t e n
• A l l a h ' t a n başta rab edinmek
ayet,' Allah'ın her an bir işte
şirktir.^ İn.sanların Allah'tan
olduğunu ifade edén ayet ve
b a ş k a r a b edinmeleri n a s ı l
h a t a dilemerıinjyalnızca Alolur? Allah'ı.ve Alİah'ııi kitalah'a ait olduğunu ve ancak
bı
Kur'an'i bir t a r a f a atiarak";
insanın-Allah'ın ^dilemesiyle
üstün y e büyük zatlar olarak
dileyebileceğini belirteiı ayetbildikleri kişi vje otoritelere
ler de aynı şekilde Allahm evyönelip, onların her,dediğini
reni kendi ^haline bırakmadıdüşünmşden kabulj etmek,
.-ğımn.açık işaretleridir.,(15)
.'tartışihasız doğrular olarak
^Allah açısından 'sebep-mügörmek o İîişileri rab görmeksebbib' (şebep.,ye .sebebin se-;
tir.
^
f
,,
bebi)' şeklinde,bir ikilem aşla
j^. Allah,'ilmi bütün kainatı
söz konusu olamaz; yani, ser
kuşatıcı olduğu için O ' n ^ sözbep de, müsebbip de Allah'tır;
leri tartışmasız doğriılardır.
fakat, soruna izafi-olarak yar•Ama . A l l a h ' t a n .başka^ k i m
lıklâr^açısındanı yaklaşıldıolursa olsun; sözleri tartışıÎır^
ğında karşımıza bir 'sebep-sokabul yeya reddedilebilir. Alnuç' ilişkisi çikmaktadır. Ne
lahfm Rastüii Hz.Muhamnied'i
var ki bu ilişki bazıları taraashabı rab edinmemişti.
findan mutlaldaştırılıp, adeta
Hz.peygamber bir söz söyleAllah'ın 'ilah ,Ve rab' olarak
diği zaman onlar hemen şöyle
yeisini almaktadır ki,, bugün
diyorlardı: ;
Batı'nin ye bazi müslümanların bilmede vardıkları nokta
"Ey Allah'ın Rasülü! Bu vaburasıdır. (16)
<
•
''
hiy mi yoksa sizin görüşünüz
• Allah'ı salt ilk yaratıcı,vemüdiir?" Eğer yahiy ise kabul
ya hareket ettirici olarak görr
ediyor, kendi görüşü olduğunu
mek, O'nu evrenden çekip çısöylediği konularda onlar,da
k a r m a k , ve s o n u ç t a O ' n u n
görüşlerini belirtiyorlardı, Me'râbb'hğını inkar etmek desela; Bedir Savaşı'nda Pey-
gamber'in belirlediği mevzi'
üyğ'ün görülmemişti.' Uhud
Sâvaşı'ıida da Peygaihber'in
'savuninâ h a r b i yapalım' teklifi, kabul edilmemiş; meydan
savaşı yâpılmişti; TJTıud savaşındaki yenilgi;' savunma savaşı yapmamaktan değil, okçuların y e r l e r i n i terketmesind'en kaynaklaümıştır'
Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer
de halife seçilmelerini müteakip y a p t ı k l a r ı konuşmalarında kendilerini "rablık" ko;
numuria getirmemelerini onlara bildirmiş, "Eğer biz'"Allahin "yolundan aynlırsak, bize i t â a t etmeniz gerekmez"
deniışlerdir. Halkın içiıide'n
bir çoban çıkıp 'Ey' Ömer, Allah'ın yolundan ayrılırsan,"^ seni bu kılıçlarımızla doğrulturuz', diyebilmiş, Öırier de bundan dolayı Alemlerin Rabbine hamd etmişti.
'
O ilk " K u r ' a n nesli"
Kur'an'dan b'eslenmiş ve kendilerine p ' n u rehber seçmişlerdi.' Kendilerine bir vahiy
u l â ş t ı ğ ı z a m a n eğer vahye
muhalif hâl üzere iseler, ayetl e r i 'saptırmıyor, içinde ÎJUlundükları yanlıştıkta ısrar
e t m i y o r l a r d ı . Ç ü n k ü önlaV
müslüman plînakla atalarını
ye âtâlari'nıri dinini kesinlikle
birâkmalârı gerektiğini biliyorlardı. (Aksi halde müslüman olmak zaten mümkün değildi). Müsliiman olmak'"Lailâheillallah" demek, "Allah'a
teslim olmak, oiıu tek ilah, tek
hüküm koyucu, tek yol gösterici kabul etmek , atâlarm dinini ve sahte ilahları reddet^
niek'' ğerektiginiri de bİliıîcindö'ydiler.
'' " ' '
' " Oysa günümüz insanlarına (müslümâiı olduğunu
üzerine basa basa vurgulayan
insan u n s u r l a r ı n a ) baktığımızda' k ü l t ü r ü n değiştiğini,
"•Vahiy kültürü"nüii yerini, beşer sözleri, hûrafeilerle dolu
küllüyatlarıri, tarikat menkıbelerinin aldığını görüyor, şâhit oluyoruz.
'
•
' • Ne üzücüdür ki; Allah'm
leririe-baktığıniız zamân bu
"Hânif diiii" yeniden ihya ve , şirk çeşitlerinin halen devam
inşa için bir uyarı olarak gönettiğini görmekle birlikte bu
derdiği kitap bırakılıp=-, onu
kültürden friüslümarilarin da
y a ş a n t ı s ı y l a sergileyen ,
etkilendiği bir gerçek olarâk
Kur'an ahlakının eri güzel ink'arşımizâ çıkmakta'dır' Şeyh,
s a n ı Hz. M u h a m m e d ' i n ' v e
veli, evliyâ gibi inançlar buO'nun tebliğine kulak veren
na örnek verilebilir.
- " '
'Kur'an nesli' nin ne yazık ki"Onlar; Allah'tan başka
pütlâştırıltığıni, rab edinildialimlerini ve din adamlarırii
ğini görüyoruz. - " '
'• • <
ve Meryemoğlu Mesih'i kenHz.'Muhammed'i âdeta
dilerine rab' edirimişlerdi; Halinsan üstü bir yairatık'haline
buki onlar dâ" tek ilah'a kulgetiren "hurafe kültürü" onun
luktan başka bir' şeyle eriıroashabını 'gökteki yıldızlar gil u n m a m ı ş l a r d ı . Zira ondan
bi' görüp onları hiç hata yapbaşka ilah'yoktur. O, koştukmayan, onlardan gelen rival a r ı ş i r k l e r d e n müneh'zehyetlerin de târtışinasız doğtir."(Tevbe/3l) — ^ •
'
r u l a r olduğunu, hiç düşünPeygaıriberiniiz, bu kimmederi V itirazsız kabul etmek s e l e r i " A l l a h ' t a n b a ş k a s ı n a
g e r e k t i ğ i n i söyleyerek Kikulluk etmemeye, hiç bir şeyi
tab'ın 'vahiy kültürü' nün asıl
O'na şirk koşmamaya ."davet
hedefîriden s a p m a b n a nederi
etti ve "birbirimizi rabler edinolmuştur. "Ve bunlar Hz. Peymeyelim. Yalmzca Allah'ı rab
gamber'in v e f a t ı n ı n hemen
edinelim."-dedi (Al-i îmran/64)
sonrasından günümüze kadar
' Bu ç'ağriyı b ü t ü n peyyüzyıllardır insanlara din'olag a m b e r l e r yaptı. Zateri burak gösterilmiştir, kaynak
nunla emr onulmuşlar dı. Yu(Kur'an) dan habersiz insansuf Aleyhisselâm şunları dilar b u n l â r i ' d i n i n vecibeleri
yo'rdü: ''Ey hapis arkadaşlaolarak benimsemişler..'.
'•
rım, birbirinden ayii rabler
mi daha hayırlıdır, yoksa her. Bizler; Allah'ı tek ilah ve
şeye hakim ve galip olan bir
rab edinmekle sorumluyuz;
tek
Allah mı?" (Yusuf/39)
Rabbimiz bizi kitabından sorumlu tuttiı ve ondan hesaba
Aynı şekilde Allah'u Tâçekecek. Öyleyse herşeyden
ala 'nin Hz. Muhammed'e inönc'e hidayet-rehber-furkan
sanlara! duyurmasırii emretolarak Rabbimiz t a r a f ı n d a n
tiği şu sözlerle dikkat edilmegönderilen kitabı okumalı,hasi gereken ibretler vardır:
yatımıza uygulamalı "Hurafe
• "Ben de sizin' gibi bir inkültürü yerine "Vahiy Kültüsanım. İlâhınızın tek bir ilâh
rüne " itibar etmeliyiz.
'
Iduğu bana vahyediliyor". Her
İnsanlar geçmişte hata
kim Rabbma kavuşmayı umuyapabilir; ''onlar bir ümmetti
yorsa, doğru iş yapsın ve Rabgeldi geçti". Ne biz onların
bma: ibadette hiç bir şeyi oryaptıklarından ne de Onlar bit a k (şirk) koşmasıri."(Keh£'10)
zim y a p t ı k l a r ı m ı z ı n d a n so- '-'-"De ki: Ey kitap sahiplerumlu tutülacakîa'r.(2/134)'
ri; sâdece Allah'a'küllük etmek, O'riâ hiç birşeyi ortak
• Kitabımız Kur'an-ı Keko'şmamak , Allah'ı bırakıp
rim'e ve bize ulaşan târih bilbirbirinizi r^b olarak benimgilerine baktığımız zaman Hz.
sememek üzere âramızda orMuhammed (s.a.v.) 'dân öncet a k bir söze gelin. Eğer yüz
ki dönemlerde de'yahudi ve
çevirirlerse 'Bizim müslümân
Hıristiyanlar Allah'tan başka
olduğumuza
şahit olun' depeygamberlerini ve din bilyin"(Al-İİmran/64-65j"
ginlerini r a b edinmişler. Gü(Devaıri edecek)
nümüz hıristiyan ve yahudi-
13KLGE BELGE BliI.GJÎ IJEl.GE BELGE BELGE BELGE BELGE BELGİ
f
Başkenti
Yüzölçümü
Nüfus.
Dili
Dini
Yönetim Biçim''
Devlet Başkanı
P a r a Birimi,',
iEI.GMiliJ.GE
(
: Rabat
: 724.730 km2
25.72,1.000(1991)"
'•.'Arapça
: îslam ,
: Meşruti Monarşi
: Kral 2. Hasan ;.
• .1'.
• : Fas Dirhemi
'i i
feslıedildiği görüldü. Cezayir gibi komşuı ETNIK YAPI;,Nüfusun büyük bplüraünü
Araplaşmış Berberiler pluştuçur.^ Özellikle-f l a r ı y l a , olan sınır a n l a ş m a z l ı k l a r ı n ı n sıcak
r i n i ve dillerini k o r u m u ş olan Berberilerin ^ -.çatışm.alâra dönüştüğü, B a t ı . S a h r a ' d a ,basayısı n ü f u s u n ancak üçte birini .pluştüru;?:,",;^ ğımsızlik isteyen Polişairip ö r g ü t ü n ü b a s t ı r EKONOMI: F a s ' t a büyük ölçüde h i z m e t . a,mâ girişimlerin.iri ş p z ' k o n u s u ' o l d u ğ u 'dös e k t ö r ü n e , t a r ı m a , ye madenciliğe; d a y a n a n . .'neml.er y a ş a n d ı . Siyâsi .mahkıamlara' uygul a n a n işkencelere ilişkin r a p o r l a r y ü z ü n d e n
k a r m a . b i r ekonomi y ü r ü r l ü k t e d i r . Tarımsal
potansiyel açısından k e n d i n e y e t e r l i bir. kaç , Kral II.Hasan'ıri U l u s l a r a r a s ı Af Ö'rgütü'yle
Ara.p, ülkeşiniden biridir. B u n u n yanısıra Fas, , başı derde girdi." Son b ü y ü k i c r â â t l a r ı n d a n
dünyanın en zengin fosfat-yatak rezervlerine' , birisi,ise", d ü n y a n ı n ' e n büyük.cami'ini i n ş a
^/ettirerek j s l a m ' a ,yerdiği'p
!) göstermek
sahiptir..
,
x '/Sv'îV
. TARIHÇE: Berberiler b u g ü n k ü F a ş .top- ., .,' Oİdu; .Üniversite, çeyrelerinde; hVyli,.güçlü
r a k l a r ı n ı n İ . 0 , 2 0 0 0 d o l a y l a r ı n d a geldiler.,. ;."olan İ s l â m i ceımaat ye gruplanri'ş"ayıs"ı ,ptugöze çarKartaca'nın yıkılmaşın.dan s o n r a Berberi kö- . za yaklaşmaktadır^ 'Buplard.an
kenli Maurilerin egemenlik kurduğu, bölge, , p a n ye, geniş kitle t a b a n ı n a sahip olâhııi I s Kral II..İuba/dönemin;de, (İ.Ö.254.S.24) Ro-, . lakeye Tecdid Cema'ati olduğu biİdirilmekm a ' n ı n n ü f u z u a l t ı n a .girdi. 7.yüzyıl sonla-, . tedir." Abdulillah Benkİran'ın liderliğindeki
r ı n d a bölgeye gelen m ü s l ü m a n A r a p l a r bu- . bü t e ş k i l a t , yönetimle ^h'erhangi/bi^ çekişrada,İslam'ı yaymaya b,aşladılar.. D a h a şonra^ ";meye.'girmeden.ve,daha"çok tebliğ'metodûnu
İdrisiler,:Murabıtlar, Muvahhidler, Sâdi Şe- . k u l l a n a r a k t a b a n a .yâyılmayarçalişmaktariflerii sır^asıyİa İDu ü l k e d e h a k i m i y e t l e r i n i , . d ı r r p â h â s e r t ve'.tâ'vizsiz bir t u t u m izleyen
k u r d u l a r , Cezayir y e T u n u s ' u n ajisine Faş, .. "ye. liderliğini defalarca .hapse girip .çıkmış
O s m a n l ı egemenliğine dahil ölmadi. 19.yy,, , Abdusselâm Yasiiı'in yaptığı Adalet ve İ h s a n
b a ş l a r ı n d a is.e Batılı devletlerin şiddetli n ü - , ^ (İî'emaati ile "Fas'ın .Seyyid K u t u b u " diye adf u z m ü d a h a l e l e r i n e s a h n e oldu. , 30, M a r t . ' l a n d ı r i l a n Abdulkerim Muti'ni'n k u r u c u s u
1912'de i m z a l a n a n Fez Antlaşmasıyla'^Frân- , olduğu İ s l a m i Gençlik H a r e k e t i , diğei- önde
sa'nın himayesine girdi. 2 M a r t 1956.'da.şöz,-,, •, gelen iki harekettir. Yanısıra Fas Mücahitler
' P r g ü t ü , ; Â l l a h ' ı n Askerleri. Ör'gütü, M u k a d de bağımsızlıkiilan edildi. Şu anki,devlet,baş^
kanı, 1961'de Kral Sidi Muhammed'in ölümü^ î^des Cihâd Örgütü, Deyrimci'İslanicı Gençlik
üzerine onun" yerini alan II. Hasan'dır. Ba-."" .•j'.Örgütü,.ve H i z b ü t t â h f i r ile' P a k i s t a n "Tebliğ
ğımsızlıkta,n bu y a n a z a m a n z a m a n s e ç i p l e - . Çenıâatlerinin b u r a d a k i "uz'antılârı başlıca
İslamiicemaatler a r a s ı n d a sayılabilir. ' '
re gidildiği," f a k a t meclisin Kral t a r a f ı n d a n
CKVİK
irsnnn
ınraiH
irsrara
;kviri çeviju çevihi çevjki q:eviri
çeviri çevjri çeviri
'^Batı Kaynaklı Düzenler İçin
En Büyük Tehdit İslam Nizamıdır''
- * - -, , i ,,
Dr.Abdulhadi
El-Tâzî
biçimde bu çahşmalanm sürdür- meleridir.
' •
Dr. Abdülhadi El-Tâzî
• Kanaatimce İslam Dünyası,KÎMDÎR?: .
nm çeşitli bölgelerine yayılan İsSoru: Dünyanın hemen
her köşesinde müslümanlar • lam mezheplerinin birbirine yak. ' DrAhdulhadi el-T^î(72) Fas
çeşitli saldırılara maAız kal- • laşünlmaya çalışıldığı şu günlerİlimler Akademisi; Kahire, Şam,
de, bünun yam sıra tüm düşmtomald:a(hr;Bu s a l d ı n l ^ karşıIrak ve Ürdün gibi İslam ülkele- ^ • smdâ İslam alimleri ve özel- lanmızm her cepheden bizi çeperinde faaliyet gösteren üniversite- ' likle müsülümah entellektüçevre kuşattığı bir ortamda, î^lam
lerin bilimsel üyesidir.' "
bilginlerinin ve müslüman enteleller nasıl bir tavir takmabilirler?
'' lektüellerin İslam dimyâsmda etKarnin Üniversitesi'nden mezun olan olan el-Tâzî, İskenderiye
, ' Cfeua/?: Her şeyden Önce ŞU nok- kinliklerini sürdüren çeşitli mezÜniversitesi Tarih Kürsüsü'nde
tayı bebıtmeliyim M ben, Faşta ü- ' hep ve meşreplerin olaylara, birbirlerine bakış açılarım birbirle, Doktora çalışmaları yaptı.
mi ve fikri çahşnialarm oldukça
rine yaklaştırmak için bütün güçÜlkesi, kansızlar tarafından yoğüri olduğu bir ortamda bulun' sönıürgeleştirildiğiydlarda, genç- ' ' maktayım. Bu çalışinalar sırasm- " ' leri ile çalışmâlan geİBİdr. Allah'a,
lik yıllarının çoğunu hapislerde
da İslam ülkelerinde yaşanan bü- • Rasiil(s)'iine ve lütab'ma inanan
. geçirdi. Hapse atılmasının başlıca jöik politik olaylarm, alman ka- ' her makiıl müslümanın, dinin temellerinden olmayan, fei'i inesenedeni, sömürgeciliğe baş kaldır- rarlarm ve takmılan tavırlarm
. ması idi. Yazarın güniimüze dek
arkların, İslam iimmetinin bil-' lelerde, müslümanlarla hala ihtilâf halinde olacağım düşünemiyoyayınlcıdığı kitaplahmn sayısı kır- ginleri ve entellektüelleıinin olrum. îhlaslı her müslüman ve İskın üzerindedir. Son kitabı, Fas'ın = düğuna tanık oluyorum'. Alim ve
lam toplumımun arzuladığı gibi
' •. diğer dünya ülkeleri ile olan iliş- aydmlar gelişmelerle ilgili olarak
/ kileri üzerine yaptığı, taniamı 20 ' çeşitli p r o g r ^ ve projeler'üret- benim de yegane arzüm, homojeıi
cildi bulan çalışmasıdır. İran'da
mektedirler İslam iiınmetiniıi son ' yapıya sahip, tam bir 'İslam Birliği''ni sağlayamazsak da, hiç olİslam Devrimi biışanya ulaştıkderece kritik bir ortamda yaşadığı
' tan sonra, bil ülkede bir yıl kadar ' şu dönemde aüm ve enteUektüel- • mazsa, birbirine yakm önemli m e
selelerde aralarmda anlaşnia ve
bir süre Fas . Büyükelçiliği göre- , lerin, bü önemli etkinUkleıini, hiç
birlikteliği gerçekleştirebilen,
vinde bulundu.
arahksız sürdürmeleri gerektiğine
Şu sıralar Fas Üniyefsitesi'nde inamyorum. Onlardan istenilen, > ' üyumbir İslam Ümmeti görmekte,
uyumlu bir İslam ümmeti göimek
içinde yaşadığımız şu ortamda, İsöğretim görevlisi olarak çalışan
' İslam alim ve aydınlan bir
yazar, son yapılanfikrikonferans- ' lam ümmetinin karşılaştığı prob'
araya
geldikleri her ortamda, İsların birinde, El-Alem dergisi ken- , lemleriomuzlayarâk onlara karşı
lam
dünyasma
karşı tavır takıtutarh
çözümler
üretmeleri,
gün
disi ile görüşerek çağdaş İslami
nan,
zaman
zaman
meydan okugeçtikçe
bu
etkinliklerim
arttır-'
gelişmeler üzerine kısa bir söyleşi
yan
ortak
İslam
düşmanlarımıza
malan
ve
her
zaman
tempolu
bir
gerçekleştirdi. ' " '
Müllâkat metni aşağıdadır. •
lam mezhep ve meşrepleri arasmda sağlıklı bir diyaloğun sağlanabilmesi için, ellerinden gelen
bütün gayretleri sarfetmelidirler.
Kanaatimce bunun tek yolu, salih
selefimizin, üzerinde yürüdüğü,
İslam Ümmeti adına en bü3dik başarılan sağladıklan yüce dinimizin
temellerine ve engin hoşgörü anlayışma yeniden dönmektedir. Zira İslam'm temel kavramlarma
uygun yaşadı^mız zaman, 'ÎCurşunla birbirine kaynatüımş bina"
gibi olacağız. Artık hiçbir düşmanın aramıza sızıp, bize saldırması
mümkün olmayacaktır.
lüde bu îslam mezheplerini birbiCevap: Daha önce Komünizm
rine yaklaştırma konusu üzerinde
ile Kapitalizm ^ a s m d a cereyan
. yoğunlaşürmahyız. Zira ihlas sahibi her müslümanm arzusu dâ - ' eden çatışma,'koinunizmin salía-•
bu değü midir?.. Biz bu amaa gerdan çekilmesi ile bu kez İslam Niçekleştirmek için sağlam temelli
zamı ile diğer maddeci (pozitivist)
bir çahşmayı başlatabilirsek, gebaü kaynakh düzenler arasmda
lecek kuşaklanmız için en büyük
olacaktır. Daha şimdiden İslam
hizmeti yapmış olacağız.
düşmanlan, gayri meşru çikarlan için en büyük'tehdit öğesi olarak
Ben süiıiıî bir müslüman ola- • -islam Nizamını görmeye başla.
rak, ŞİÎ bir müslümanla aym me- ^. mışlarbile..
kanda birlikte nainaz kılmayı enSözgelimi geçen yıl savaş
gelleyen herhangi bir mani görpatlak vermeden önce Bosna-Hermüyorum. Bu bağlamda şiî bir
sekte idim. Bosnah müslümanlar
müslüman da sünnî müslümanbağımsız bir siyasal yapıya kalarla aym mekanlarda, birlikte navuştuklan için son derece sevinçmaz kdabümesini engelleyen herSoru: İslamî mezhe pleriiı
li idiler; geleceğe de iyimser bakıhangi bir mani görmemektedir.
birbirine yaklaştırılma düyorlardı.
Böyle bir vahşeti yaşaBu
tür
çabalar,
müslümanlann
şüncesine aktivite kazandırmak
şöyle
dursun, hayal bile etyüreklerini,
düşüncelerini
birbirimak için müslüman alim ve
miyorlardı. Fakat ne oldu? -Allah
ne ısmdırarak güçlü bir "İslam
enteUektüellerin neler yapmadaha beterinden saklasın- Aklarını öneriyorsunuz?,
; - ' • Dünyası"nın kurulabilmesini
şamdan sabaha ülkedeki her şey
mümkünkdar. .
değişti; İslam düşmanİEmnm İsCevap: Müslümanlann meselam'a
ve müslümanlara karşı ne
leleriyle ilgilenmeye azanü özen
, Soru: Fash müslümanladenli
öfke
ve nefi^tle dolu oMuklan
gösteren ve her zaman onlarm ' rm şu anki durxmılannı nasü
bütün
çıplaklığıyla
ortaya çıktı.
güçlenmesini, bütim yüreğiyle ardeğerlendiriyorsunuz? .
Bugün ve bugünden sonra daha
zulayan birisi olarak, bütün sauzun yülar Avrupa'mn tam. ortâ
mimiyetimle liütim dimya müsv, Ceuap; Size kesinlikle şunu
yerinde
yaşayan bu insanlar, çok
lümanlannm elbirliği yaparak, biifade edebilirim ki, Fas geçmişte
daha
acı,
olaylar, yaşayacak, acı
raraya gelerek, aralarında yarmüslüman olduğu gibi sonsuza
günler
geçireceklerdir.
dımlaşmaları, İslam dünyasmm
dek de müslüman kalacaktır. Fas'ı
çeşitli bölgelerinde cephelere böziyaret eden hemen herkes Fas
Herkes şunu çok iyi gördü
lünerek paramparça bir manzahalkuun İslam'a ne denli güçlü
ki,dim bütün Mn ve nefreiani kora arzeden çeşitU. islam mezhep
bağlarla siki sibya bağhplduğunu,
münizme yönelten Baü, bugün ayve meşreplerinin aralarım birbionlarm kaüıida İslam'm ne kadar
m kin ve nefreti beUd daha acırine yaklaştırmaya çalışmalange3üce bir anlam, taşıdığma taruk
masızca, daha vahşice İslam'a ye,
rektiği kanaatindeyim. Bu ülkeolur. Buhun-bâşlıca nedeni kâmüsliimanlara yöneltmişidir. Bu
lerden birisi ve en önemlisi İran'dır.
nmica şu olsa gerek: Fas diğer İsdönüşiim ve açikça takuulan düşMüslümanlar olarak bu ülke ile
lam Ülkelerinin aksine, düşman
manca tavır karşısında , kanaa-:
ittifak etmemiz,'diğer İslam mezülkelerinin İslam dimyasma sokhepleri ile burada yaygm olan mezmayı başardığı 'Toziti\^', "ateisif' . timcejmiislümanlarm tek çıkar
hep arasmdaki yaklaştırma faaHdüşüncelerden uzak kalmayı ba- \ yolu vardır, o da şudur: Bütün
yetimizi sürdürmeliyiz. Bunu gerşarabilmiştir, Nitekim İdris bAb- ^ müslümanlar ortak düşmanlan
üe kesinlikle ilişki içerisine gir-'
çekleştirmek için ne yapmamız
duUâh'm Fas'ı yönetmeye başlalamelidirler. Bütün müslümanlar
gerekiyorsa onu mutlaka yapmadığı ük günlerden bugüne dek ülólarakyeni direniş cepheleri oluşlıyız. Çünkü başta yücekitabımız
kemiz İslami esaslar ve gelenekler
turabilmek için, saflarm birleştiKur'an bizi böyle davranmaya çaüzere yürüyegelmiştir. Bundan
rilebilinesi için, beynini kullanağıraıyor.; ! .
••
dolayı bu gün Fas'ın bütün sobilen her müslüman bütün gükaklarma İslam'm hakim olduğu
cüyle çalışmalıdır. Bundan başka;
yargısma
varabiliriz..
; ö t e yandan Allah elçisi ve
çıkar bir yol olduğuna inanımyoİmam Ah, (selam üzerine olsım)
rum
de bu doğrultuda hareket etmiş- Sora: Komünist Sistem iflerdir.
i ,
. . .
las ettikten sonra İslam Nizia-Çev:Abdi Keskinse^
mı ile diğer maddeci düzenler
El-Alem
.
' '
.
Arzuladığımız "Dünya İslam
arasmdaki çatışmanın yeni
Sayı:495 s:36
• ' .
Söyleşiyi Gerçekleştiren,: Muhammed Hasan :
Ümmeti Birliği"ni gerçekleştireboyutlar kazariacağma inamyor
el-Bahrani
bilmemiz için çahşmalarıraızı özel-: musunuz?.
.
>
-
r. .
'
*
.
»
'
, . ^ »
, '
,•
.
AKAŞTIUMA İNCELEME AKŞTIKMA
liSCELEME AllAŞTlKMA İNCELEME
AKAŞTIKMA İNCELEME
i, -1, - "•>•
FKO N A S I L FİKO OLDU?
( F İ L İ S T İ N İSLAM'DAN K U R T U L U Ş Ö R G Ü T Ü ) ,
Mesut KARAŞAHAN ^
B e y a z S a r a y ' d a Bir
; "Mr.Ghairman '
Geçtiğimiz h a f t a l a r d a
Filistinli m ü s l ü m a n l a n n
m ü c a d e l e s i n d e yeni bir
dönemin habercisi sayılabilecek gelişmeler yaşandı. L ü b n a n ' d a Hizbullah'ı etkisiz hale getirme
ç a b a l a r ı n ı n söz k o n u s u
olduğu bir s ı r a d a İsrail
ile FKÖ â r a s i n d â b a r ı ş ( ! )
anlaşması imzalanıyor,
ardından Orta Doğu'daki
u l u s l a r a r a s ı d e n g e l e r e yeni bir'biçim verme çalışm a l a r ı h ı z l a h ı y o r d u . Yapılan beyanatlardan u z u n
s ü r e d i r devam ettiği anl a ş ı l a n gizli g ö r ü ş m e l e r
nihayet FKÖ'nün'İsrail
ile,' i s r a i l ' i n ş a h s ı n d a e m peryalişt d ü n y a güçleriyle u z l a ş r i ı a s î y l a s o n u ç l a nıyordu. Kimilerine göre
b u b i r b a r ı ş t ı ve m e d y a
bu doğrultuda hemen ö
m u t a t beyin yıkama faaliyetine başlıyordu." Önceleri İsrail'den b a h s e d e r k e n h a y l i ' s ı k ı n t ı çek e n ç e v r e l e r b u kez d a h a
r a h a t ç ı ğ l ı k l a r a t ı y o r , İsrail övmekle bitirilemiy o r d u . S a n k i Deyr Yasin
S a b r a ve Ş a t i l l a k a t l i a m larını g e r ç e k l e ş t i r e n , televizyon b a ş ı n d a k i mily o n l a r c a i n s a n ı n gözü
ö n ü n d e Filistinli gençle-
r i n k o l l a r ı n ı t a ş l a r l a kır a n , ç o c u k ve k a d ı n l a r ı n
üzerine k u r ş u n l a r yağdırıp evlerini buldozerlerle
y ı k a n İsrail değildi. Öte
y â n d a n İsrail basını da
artık Arafat'ın d a h a yakışıklı fotoğraflarını yayınl a r o l m u ş t u . O; ş i m d i
Mister A r a f a t idi. Anlaşm a n ı n i m z a l a n d ı ğ ı 13 Eylül g ü n ü Beyaz Saray'ın
b a h ç e s i n d e t o p l a n a n coşkulu kalabalık şimdi onu
ayakta alkışlıyor, h a t t a
K i s s i n ğ e r gibi b a z ı l a r ı n ı n
bu manzara karşısında
g ö z l e r i d o l u d o l u oluyor^
d u . r ' D ü n t e r ö r i s t diye n i t e l e n i r k e n b u g ü n Mr.Chairmah (Sayın Başkan)
o l u v e r m i ş t i . Ne v a r ki, b u
sözde barış a n t l a ş m a s ı n ı n içeriği m e d y a n ı n t ü m
b ü göz k a m a ş t ı r ı c ı ; a l d a t ı c ı ve ş e y t a n c a v e l v e l e sini yalanlıyordu. . ; ' *
• > Özerk Toplama
Kampları
Anlaşmanın muhtevas ı n a k ı s a c a b i r göz a t m a k
bile; b u n u n tek taraflı
olarak h a z ı r l a n m ı ş bir
m e t n i n FKÖ l i d e r l i ğ i n e
onaylatılmasından ibaret
o l d u ğ u n u a n l a m a y a yete-i
çektir. A n l a ş m a y l a birlikt e s a d e c e G a z z e ş e r i d i ve
küçük Eriha kasabasına
özerklik veriliyordu ki, Filistin t o p r a k l a r ı n ı n çok
k ü ç ü k bir kısmını oluşt u r a n bu bölgeler zaten
doğal olarak İsrail sınırlarıyla çevrilmiş d u r u m daydı. Buralardaki Yahudilerin temel hakları güv e n c e a l t ı n a a l ı n ı r k e n , Fil i s t i n l i l e r i n â y n ı h a k ve
güvenliklerinin nasıl teminat altına alınacağı
tartışma konusu dahi
edilmemişti. Üstelik bu
Yahudilerin güvenlikleri
eskisiden .daha sıkı bir
şekilde yine İsrail ordus u n c a sağlanacaktı.V
• Anlaşmaya göre İsrail, Gazze ve E r i h a ' y ı a r a lık o r t a l a r ı n d a t e r k e t m e ye b a ş l a y a c a k . Y a h u d i l e ri k o r u m a y a devam edeceği v u r g u l a n a n İ s r a i l ordusunun, buralardan ne
o r a n d a çekileceği ise ayrı
b i r m e r a k k o n u s u . B u çekilme altı ay içinde tamamlanırken müteakip
d ö r t ay z a r f ı n d a d a Fil i s t i n Yönetim K u r u l u için
s e ç i m l e r y a p ı l a c a k . Eğitim, sağlık, vergilerin topl a n m a s ı vb. gibi çeşitli
k a m u hizmetlerini üstlen e c e k K u r u l , g ü v e n l i k ve
dış politika k o n u l a r ı n d a
İsrail'e bağlı k a l a c a k .
Vaktiyle b u bölgeler-
deri a y r ı l m a k z o r u n d a k a ' İ a n - F i l i s t i n l i l e r d e n - han-\
gilerinin geri dönebileceği ise y i n e h a y a l kırıklığın a yol a ç a n h u s u s l a r d a n
bir tanesi. Anlaşma, bur a l a r d a n r 9 6 7 ve d a h a
s o n r a s ı n d a göç e t m i ş
o l a n l a r a bu, h a k k ı t a n ı r ken 1948'de
ayrılmış
o l a n l . a n n .-geri
dönüş
umutİarını suya düşürd ü . Kaç k i ş i n i n g e r i d ö nebileceği de yine belirsizlik a r z e d e n bir konuİ s r a i l D ı ş i ş l e r i B a k a n ı Şin i o n P e r e s , S.OOOJcişi giblikpmik bir r a k a m d a n
b a h s e d e r k e n , FKÖ l i d e r liği •. 8 0 0 . 0 0 0 k i ş i n i n g e r i
gelebileceğini söylüyor.
O s l o ' d a k i gizli g ö r ü ş m e ; ler e s n a s ı n d a ise b u râkarrnn 2 0 0 . 0 0 0 civarında
d o l a ş t ı ğ ı bildiiriliyor.
H i n d i s t a n Gurka
M o d e l i Ya. da İ s l â m ' a
Karşı F i l i s t i n Polisi
A n l a ş m a n ı n örıemli
y a n l a r ı n d a n b i r i de F i l i s ;
tinlilerden .oluşacalc yir^ mibin kişilik bir Merkezi
Güvenlik Gücü'rıe irhkân
t a n ı m a s ı . : Gerçi son zam a n l a r d a b a s ı n d a " ötuz-"
bini a ş a n r a k a m l a r d a n
b a h s e d i l s e de.Filistin polisinin İsrail birimlerinden, d a h a k a l a b a l ı k . olmaması h u s u s u n d a kesin
m u t a b a k a t a v a r l ı ğ ı n ı ha-;
tırİataİım. Daha anlaşmanın imzalanmasından
b i r k a ç ay önce bir .kısmı
Amman Pojis Akademis i ' n d e b i r k ı s m ı d a Mıs ı r ' d a ; eğitim^ g ö r m e y e
başlayan- bu.-polis,,gücün ü n gelecekteki işlevini
• t a h m i n e t m e k g ü ç djeğil.
İsrail Dışişleri .Bakânlığı• nin Hukuk Danışmanlar ı n d a n J o e l S i n g e r ,, gizli
g ö r ü ş m e l e r e s n a s ı n d a Fi-listin heyetinin. Hamas'ı
etkisiz hale getirme ko-
n u s u n d a k e n d i l e r i n e tem i n a t verdiğini söylüyor. •
FKÖ M e r k e z K o n s e y i ü y e si E s ' a d A b d u r r a h m a n ' ı n
a ç ı k l a m a s ı d a a y n ı doğr u l t u d a : " İ n a n ı y o r u m ki,
FKÖ ş i d d e t e b a ş v u r a n
Filistinlileri yakalayıp
t e s l i m e d e c e k k a d a r (tabi ki İsrail m a k a m l a r ı n a , M.K.) i l e r i g i d e c e k tir." Bu Merkezi G ü v e n l i k
G ü c ü ' n ü n k o m u t a n listesinin onaylanmak üzere
İsrail yetkililerine s u n u l a c a k o l m a s ı d a .özerkliğin d e r e c e s i n i y e t e r i n c e
aydınlatıyor.Bu bağlamda h a t ı r l a t a c a ğ ı m ı z bir
b a ş k a b e y a n a t d a y i n e İsrailli b i r y e t k i l i d e n , İşçi
Partisi Genel Sekreteri
N i s s i m Zvilli' den olac a k . Ş ö y l e d i y o r p a r t i genel s e k r e t e r i : ''Güvenliği sağlamaları ve düzeni
korumaları için onlara
(Filistinlilere) istedikleri h e r ş e y i t e m i n edeceğiz. Ancak hiç kimse
bir F i l i s t i n o r d u s u o l u ş turmaya' kalkışmiayacak." Noam Chomsky'ye
göre i s e ABD-ye İsrail'in
yapmaya'çalıştığı'şey, bir
z a m a n l a r İngilizlerin Hind i s t a n ' d a p ü r | c a l a r ı Fıigiiiz o r d u s u n u l r i t a k v i y e sinde
kullanmalarına
benzer k l a s i k bi koloni
düzeni k u r m a k t a n ibaret
olacak.
F i l i s t i n : d e Zor
.
Z a m a n l a r ... ; - .
jKudûs'de ne z a m a n namaz liilacağına bir türlü
k a r a r v e r e m e y e n ve a r t ı k
Mossad t a r a f ı n d a n korun a n Arafat, hala bu tarih i i h a n e t i n F i l i s t i n : Devl e t i ' n e d o ğ r u bir, a d ı m olduğunu söyleyedursun,
İsrail'in b u n a i m k a n tan ı m a y a h i ç n i y e t i n i n olmadığı her; fırsatta vurg u l a n ı y o r . Ve m ü s l ü m a n -
lar bir. kez d a h a , m ü ş l ü - "
m a n h a l k ı n v e r d i ğ i nüü'—
cadeleyi laik l i d e r l i ğ i n b o şa çıkarmasıyla sonuçlanan, yanlış temeller üzerine kurulu hareket, tarzının iflasına^ t a n ı k , o l u yorlar. Ü l u s l a f a r a s ı aland a bir u c u İran'ı tecrit etm e y e k a d a r , y a r a n b i r siy a s i mane-vrâ k V r ş i s i n d a
Filistin'deki İslami harek e t i zor ğ ü r i i e r b e k l i y o r .
Müslümanlairın b u zorlukları aşmadaki başarıları, yeni ş a r t l a r a u y g u n
stratejiler geliştirebilme
yeteneklerine' bağlı. 'Anla'şinayi t a k i b e d e r i g ü n l e r d e , H a r i ı a s -ve İ s l â r n i
Cihad'ın ortak bir cephe
o l u ş t u r d u k l a r ı n ı v e Filistinliler arasında v u k u bulabilecek ç a t ı ş m a l a r d a n
k a ç ı n a c a k l a r ı n ı ilan' etm e r e r i b u b a k ı m d a n "anl â m l ı ve k a y d a d e ğ e r b i r
gelişme." B ö l g e n i n k a r m a şık, istikrarsız yapısı,
F K Ö . 1 ç i n d e' • b e 1 i r m e y e
b a ş l a y a n ' ç a t l a k l a r , sinlaşmanıri üygularııp uygulajıamayacağina dâir
zihinierde soru işaretleri
bırakmakta: Filistin'in
k a l k ı n m a s ı a d ı n a en iyi
ihtimalle bir m o n t a j ^a^
nayii için u c u z i ş ğ u c ü
olarak görülecek Filistinlilerin karşılaşacakları
y e n i . d ü ş k ı r ı k l i k l a r ı , an'laşmanın" gerçekte neyi
ifade'ettiğini bizzat tecriabe_ e d e r e k ö ğ r e n m e l e r i ,
İslamî direnişiîı'öhüriü
a ç a 'c a k y e n i g e 1 i ş m e 1 e i i
b e r a b e r i n d e getifelailir. Ve
yine Filistin'deki mücâr
deleniri_ b e r f a k i â ş ı p d u - ,
rulması, yıllardir İslamî
h"âreket(ler)i' gölgeley'en
bif F K Ö ' n ü n t a s f i y e s i (vö•ya İ s r a i r s a f l a r m a g e ç m e si) ^ F i l i s . t i h i n k u r t ü l u ş
m ü c a d e l e s i n i, Fi 1 i â t i n ' in
sadece İslam'la k u r t u l u ş u
rhücad.,elesine ç o k ' ğ e ç m e derı d ö n ü ş t ü r e b i l i r .
KİTAP DÜNYASI KİTAPDUNYASI KİTAP DÜNYASI KİTAP DUNTASI
3, PETROL SAVAŞI
' Körfez Savaşının Perde
Arkası
,
. .
" 21.yüzyılı bir Amerikan
yüzyılı yapmaya. çalışan
ABD,enerji ¡kaynaklarını
kontrol altına almaya çalışıyordu. Soğuk Savaş'ın bit i m i n d e n sonra hedeften' ve
d ü ş m a n d a n yoksun k a l m ı ş
bir süper gücün yeni bir hedefe ihtiyacı vardı. Bu ihtiyaç S a d d a m Hüseyin t a r a fından yanlış hesaplarla karşılanıverdi."
'
Mısırlı gazeteci-yazar M.
H e y k e l ' i n akici ü s l ü b u y l a
k a l e m e aldığı ve güzel bir
türkçeyle okuyucuya takdim
edilen eser; Amerika'nın zafer hayellerinin ş a h a kalktığı bir dönemde Saddarn'ın
b i l e r e k yâ da b i l m e y e r e k
ateşlediği savaş fitilinin,
A m e r i k a açısından affedilmez bir başlangıç olduğunu
hiç
kimse, bilmiyordu.
1 9 8 9 ' d a doğu b l o k u yönet i m l e r i n i n i s k a m b i l kâğıdı
gibi birbiri ardınca yıkılması neticesi, Amerika'hırı rakipsiz liderliği türn diinyaya ilan ediliyordu. Ya'da
Franciz F u k û y a m a ' m n deyimiyle t a r i h i n sonu gelmiş,
bir b a ş k a deyişte Amerikan
yüzyılı başlaniıştı. İşte siyasal platformda kazandığı.bu
'zaferi A m e r i k a , . eknomik
a l a n d a da perçinlemek istiyordu.Nitekim 19 ocak 1991
t a r i h i n d e Saddam^'ın K u veyt'e saldırmasıyla bir tarilıi an gelmiş, petrol bölgesinin kontrolü ve sömürüsü
için adeta davetiye çıkartılmıştı. Süper güçted) bu fırs a t ı hiç kaçırmadan,' en' az
yüzyıl daha müslüman halkl a r ı n mağdur uy eti ve Amer i k a n h a l k ı n ı n r e f a h ı , içih
petrol gelirlerini kendi menfaatlerine ciro etmesini bilmişti.
•
' -. i :
BM, batı ve halkı müslüman bazı drtadoğu yönetimlerini kendi y a n ı n a almayi
bâşarâü" Amerika siyasi
alandaki zaferini, askeri ve
ekonomik alanda da ispatlamış oluyordu.Petrol ve bölgedeki siyasal yönetimlerin
geleceğini ipotek ederek ülkesine dönen yankiler, geride k a n , gözyaşı, h a r a b ü ' l
Basra (yıkılmış bir Basra),
kimsesiz çocukİar, aç insan-
Muhammed Heykel
3. Petrol Savaşı
Körfez Savaşının Perde Arkasî
' PINAR
•i YAYİNLARİ
lar, k o r k u l u k y ö n e t i m l e r ,
p a r ç a l a n m ı ş halklar, endişeli i n s a n l a r b ı r a k a r a k gitmişti. Bu da ona en azından
belirli bir zaman kazandırac a k t ı . İ ş t e bu k i t a p Körfez
Savaşı'na varan sürecin
güncel yanıyla, tarihsel arka
planını b i r a r â d a vermektedir. B u g ü n ü a n l a m a k için
dünü bilmek gerekir.
Muhammed Heykel
çev: Dr. N. A h m e d A s r a r
P ı n a r yay./520 sh.
KİTAP DUNTASI
KİTAP DÜNYASI
MEDYA GERÇEĞİ
' Noam Chomsky, kitabında
m e d y a n ı n ve t ü m ' k a m u s a l
alanları nâsil bir cendereye
s o k t u ğ u n u zengin örnekleriyle işlemektedir.
Medyanın bizi sermayenin, eğemen devletlerin arz u l a r ı n a boyün eğen, onların istedikleri gibi üreten ve
t ü k e t e n t u t s a k l a r a dönüştürmesini televizyonlarımızın başında o t u r a r a k bekleyecekmiyiz? Biz ne yapmalıyız? .
•
Çeşitli televizyon kanalları ve r e n k l i g a z e t e l e r i ile
medya özel m e k â n l a r ı m ı z ı
istila ediyor. Düşünce ve değerlerimizi' a l t ü s t eden bir
m'edyâ şoku dalga dalga yaşamımızın her alanına yayılıyor.
Zavallı bir k u ş u n petrole
bulanmış çaresiz görüntüsü
k a r ş ı s ı n d a 'dehşete kapılıp
lanetler yağdıracak kadar
hassas öldüğümüz "günlerde,
nasıl olup da çoğu kadın ve
ç'ocuk y ü z b i n l e r c e i n s a n ı n
gökyüzünden yağan bombalârla öldürülmelerini odalarımızdaıi h a v a i fişek" gösterileri seyreder gibi izledik!
Ne oldu da ölüm gibi hayata
dair sahici bir olgu "medya
şöleni" ne, "gösteriye" dönüştü?
,'
' Ne oldu da biz, ölümü tepkisiz, şaşkın, belki de biraz
zevkle izler hale geldik? Kıyamet habercilerinden Guy
Debord 'un 1 9 6 8 ' l e r d e öngördüğü "Gösteri Toplumu"
gerçekleşti mi yoksa? ' /
İ ş t e medyanın zihinlerimizi felç 'eden bu gücü, gün
geçtikçe dâha fazla, toplumsal m ü c a d e l e l e r i n ve araştırmaların ilgi odağı oluyor.
AMERIKAN ;
YÜZYıLıNıN SONU
Amerika yüzyılının sonu
"Amerika'nın Sonu" değil. Bel. ki-yeni bir Amerika'nın baş; langıci;- Bu ırklardan yamalı^
bohçasından daha eşitlikçi bir
toplum çıkabileceği gibi, kadim Yunan'a r a h m e t okutan
köleci bir toplum da çıkabilir.
Her halükarda, yirmibirinci
yüzyıl bir pax-Amerika devresi olmayacak.
'• ' Dünya sistemin bütün eski hegemonları (Hollanda, İngiltere) ve iktisadi güçten ziyade askeri-siyasi kudretiyle
İZ YAYINCILIK
temayüz edén eski dünya imp a r a t o r l u k l a r ı n ı n , varisleri
(Çin, Rusya, Türkiye, İspanlendirebilecek mi? Öyle olya, Portekiz) hala yaşıyorlar.
masını dileyelim.F a k a t h i ç b i r i d ü n y a sisteBu kitaptaki yazıların teminde birinci dereceden bir
mel
iddiası şu: Amerika,' yirrole sahip değil.
mibirinci yüzyılda ikinci de1989'dan ba'şlatâbileceğİreceden bir güç olmak zorunmiz yirmibirinci yüzyıl, yeni j da kalacaktır. Daha şimdiden
hegemonik güçlere v e ' y e n i • ' k e n d i n i buna alıştırıyor asdevletlerarası ittifaklara sahlında. Avurupa'nın ve Japonne olacak. Şu anda ilk sıraya'nın belirli üstünlükleri var.
daki ulusal güçler: Almanya • Ancak hangisinin galebe çamerkezli Avrupa,'Japonya ve
İacağini şinididen kestirmek
¡Amerika'; Onlan Çin ve Rusya
zor.
izliyor. İslam Dünyası, önüne
Mustafa ÖZEL' - ' '
açılan yeni fırsatları "değerİz Yayıncılık / 245 s.'
mmım
YÜZYILIIM
SOM
Mustafa Özel
Dünyaca t a n ı n m ı ş dilbil i m c i • ve m u h a l i f N o a m
Chomsky bu kitabında medyanın h ü k ü m e t , sermaye ve
elit kesimlerin ilişkileri temelinde işleyiş mekanizmalarını, zengin örnekler sun a r a k , ' d e r i n l e m e s i n e çözümiüy0r. - •
'
. '
Şeytanlar medyanın çarpıtan p r i z m a s ı n d a n geçerek
melekleşirken, .yalanların
nasıl h a k i k a t e d ö n ü ş t ü ğ ü nü, d u y u l m a s ı i s t e n m e y e n
çığlıklara kulaklarımızın,
g ö r ü l m e s i i s t e n m e y e n çirk i n l i k l e r e ise gözlerimizin
nasıl kapatıldığinı t ü m çıplaklığıyla ortaya koyuyor.Nik a r a g u a ve Küba kötülüklerin kaynaği olarak boğulmaya çalışilır, Filistinliler insan daiıi görülmezken, Orta
Amerika terör.devletleri ile
İsrail'in zülüm ve işkenceleri nasıl bir sis perdesi arkasında kaybedilmek istenmektedir?"' "
.
Ye medya ne zaman, hangi
koşullarda gerçekleri t ü m
ç ı p l a k l ı ğ ı y l a o r t a y a koyacaktır? •
. ' ,
NOAM CHOMSKY
, T ü m z a m a n l a r yay.
' 504 sy.»
A - .-.YENİ ÇIKAN KİTAPLAR •
Hayali C e m a a t l e r ; / M e t i s y a y . / B e n e d i c t Anderson. . . İrk u l u s s ı n ı f / M e t i s ı/ay./Balıbar ve "Waller S t e i n . . • .
Milletler ve Miliiyetçilik/Aynntı yay./E. J . Hobsbawm.
Oryantalizm ve O r y a n t a l i z m / B e i / a n i y a y . / M u s t a f a Sıbai
C u m h u r i y e t i n Şeref K i t a b ı / i ş a r e t yay./A-. Dilipak
• .Medya Denetimi/Tümzamdnlar
i/ay./Nöam C h o m s k y
Osmanlının Bozğûh Yılları/Betjari . v a v . / S t e p h a n Lauzar
Kadın ve Sosyal Adalet/Be.yan yay./Prof. E n i s A h m e d '
Piyasa D ü ş m a n ı Kapitaiizm/Iz .yay./Mustafa Özel
'
Felsefenin Arka Merdiveni/Jz .ya.y./Wilheim 'Weisschedel
Darbeler A n a y a s a l a r ve M o d e r n l e ş m e / I z
yay./Ş.Karatepe
Hadislerle Hz.Ali/fz .ygy./lmam Nesai
Zihin Y ö n l e n d i r e n l e r / P ı n a r .ya.y./Herbert Schiller
,3.Petrol Savaşı/Pınar
Yay./M.Hasaneyn
Heykel '
•
İktisat Ideoloı'isinin Eleştirisi/Birikim
yay./Ahmet
Insel
İlk Devir Hadis Edebiyatı/Jz yay./Prof.Dr.M.
M. el-A'zami
J u r n a l 2/iletişim yay./Cemil
Meriç
,
Ittihad ve Terakki C e m i y e t i / E m r e yay./Kazım Karabekir
Sol Keriıalizm/iz y a y . / H i k m e t Dzdemir
'
'
'
'*
-
.
Hazırlayan: İlhan
GÜNDOĞDU
KİSA
KİSA KİSA KİSA
KİSA KİSA KİSA
KİSA KİSA KİSA
t ü r k i y e ' d e n ...
KİSA KİSA KISA
KİSA KİSA KİSA
Dünya'dan
ı1.8.93 G ü n e y d o ğ u ' d a Yine Kan Aktı. Teröristler 17 askeri katletti.^
1.8.93. A s k e r i K o n v o y a
Saldırı.'Sonuç: 8'er öldü.
4.8.93 Ü r d ü n . Kral H ü s e y i n
parlementoyu feshetti.^
B a k a n ' d a n Acı İtiraf.
Gümrükten sorumlu Devlet Bakanı Nafiz Kurt, y u r t dışına çıkışlarda alınan 100 dolarlık toplu konut fonunda, y a n yarıya
rüşyet döndüğünü itiraf etti.
5.8.93; PKK'dan Katliam. Köy
basan, yöl kesen teröristler 34
kişiyi k u r ş u n a dizdi.
7.8.93 Meriç Suyu. Suriye ile
I r a k ' a bedeva su.veren Türkiye, Meriç suyu için 4 milyon dolar verecek.
8.8.93 Trafik PKK'yı solladı.
PKK t e r ö r ü son 6 a y d a 1787
kurban alırken, aynı süre içinde
trafik anarşisinin öldürdüğü insan sayısı tam 2693'e ülaştıl '
9.8.93 F r a n s a ' d a İ m a m l a r a
S ı k ı Takip. Fransız Haber Al. ma örgütleri bu ülkedeki imamları yakın takibe aldı.
, .
10.8.93 B i z i m k i l e r i n Kulakl a r ı Çınlasın! Amerikan dışiş-
BURASI SOMALIETNAM!
. Aralık 1992'de güya aç insanları doyurmak, umutlan tazelemek
için başlatdan BMninn Somali operasyonu şon gelişmelerle birlikte tam
bir çıkmaza girerken ABD için de bir Vietnam sendromuna dönüştü.
Ekim ayınmı ük günlerinde düzenlenen bir operasyonda 15,ABD askerinin öldürülmesi, bir helikopter pilotonun esir alınıp ölen bir diğer
askerin cesedinin Mogadişu sokaklarmda dolaştmlması birdenbire dikkatleri tekrar bu operasyon üzerinde topladı. Clinton yötemi bu konudaki lıalk desteğini kaybetmeye başlarken hakkmc^^estem usulü "Wanted" üanlan dağıülan Aidid'i yakalama konusunda geri adımlar atılmaya başlandı.Yeni amaçlaruım Aidid'i'yakalamak değil siyasi bir çözüm bulmak olduğunu söyleyen ABD Dışişleri Bakanı Chriskopher'inhîı açıJdaması ABD'mn Soniaii halkı karşısmda boyun eğdiğinin resmen kabulü olarak y6rumlâridı.Diihyanm bu tek süper
dilerde ABE) bu batakhktan bir ah önce kurtulmanm yoUarmı ararken
asker sayılarım artırmalanm talep ediyor. Operasyonun başansızlıçalışıyor. „ - '
SomaH'de mücadelenin gözlerden kaçan bir yanı ise, bü müca^
dele içinde oldukça etkin bir hale gelen İslami cemaat ve hareketlerin
eylemleri. Sayılan ona yaklaşan bu gruplar hemen her gün planh eylemler gerçekleştirip BM'güçlerini yipratıyorlar İslami hareketlerin
önenıli bir özelliği de Soriıaii'delsi kabileye dayah sosyal yapılaiımayı
aşan bir biinyeye sahip ohnalandır. Yani değişik kabile veya bölgeye
mensup müslümanlar aym hareket içinde bir araya gelebiliyorlar. BM
askerlerimin müslümanlardan sadır olan eylemleri Aidid taraftarlarmm
gerçekleştirdiğini zannederek bırna karşılık vermeleri ise hadisenin traji-komik yanlarından birini oluşturmakta.
l e r i B a k a n l ı ğ ı ' n d a ç a l ı ş a n ve
parlak bir gelecek vadeden 32
yaşındaki genç diplomat Marshall H a r r i s : "Sırpların katliamına seyirci kalan yönetimle çalışamam" diyerek istifa etti.
1 1 . 8 . 9 3 Ç e t i n , B o s n a İçin •
ABD'de. Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, Bosna'ya hava harek a t ı n ı n hemen b a ş l a m a s ı için
ABD'ye gitti...
.;
12.8.93 Telefon S k â n d a h . Sinop'ta PTT'den Emniyet'e gizli
h a t çekildi.
13.8.93' Şırnak'a Gitmemek
İçin Paşalığı Tepti. Kurmay Albay Tayfun Keskin, rütbesi yükseltilerek Şırnak J a n d a r m a Tugay K o m i t a n l ı ğ ı n a a t a n m a s ı
önerisini r e d d e d e r e k görevinden istifia etti.
14.8.93 H i k m e t Ç e t i n "Irak'a
ambargo kaldırılsın; günlük zararımız 9 milyar"
: ,
15.8.93 PKK Yine Sıkıştı. Güvenlik güçlerinin bölgedeki operasyonlarından bunalan PKK lideri "ateşkese hazır olduğunu"
duyurdu. . .
- ; - . ^ -: •.
BM'de R ü ş v e t Krizi.
İngiliz Sunday Time gazetesi,
BM'nin her yıl r ü ş v e t ve müsriflik yüzünden yaklaş'ık olarak
405 milyon dolar z a r a r ettiğini
ileri sürdü.
'
"
•
16.8.93 İSKİ. İSKİ skandalinin
baş oyuncusu Erguri Göknel ve
ailesi gözaltına alındı. ^
. •.
17.8.93 İSKİ. Ergun Göknel'in
SHP'li Çalışma Bakanı Mehmet
Moğultay'a aylık 150 milyon, İstanbul İl Başkanı Yüksel Çengel'e aylık 100 milyon lira maaş
bağladığı ortaya çıktı. '
18.8.93 İSKİ. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün, İSKİ olayını aylar önce öğrendiği ve politikadan ayrılma kararında bunun fol oynamış olabileceği öne
sürüldü.
19.8.93 İSKİ. E r g u n Göknel
hapse atıldı.
'
D ü n y a n ı n Bir Numaralı Teröristi Washington, Sudan'ı terörizme deStek vereiı
devlet ilân etti.
- .
Hizballah İsrail'i Vurdu. 8 ölü.
'
• ,
;
• Bosna-Hersek'ten Çıkr atıl a b il en- E n B üy ü k Ya r a li
Grubu.'Bosna Dayanışma Grubu, tedavilerini sağlamak "amacıyla "74 Bosna gazisini Türkiye'ye getirtti.
22.8.93 Azerbaycan. Fuzuli, Ermenilerin eline geçti.
Cezayir. Eski Başbakan
Kasdi Merbah,- Cezayir Meydanı'nda t a r a n a r a k öldürüldü.
Mostar Çığlık Çığlığa.
BM Yetkilileri, İMostar'a 5 gün
içinde,yiyecek u l a ş m a m a s r h a linde üç aydır Hırvat kuşatma^
sı altında bulunan keiıtte toplu
ölümlerin yaşanacağını bildirdiler./ ' ,
'
23.8.93 K o s o v a . A r n a v u t l a r
Sırp dayağından yakınıyorlar.
24.8.93^ İErgun Göknel'in dört
yıl boyuıica "sâdece ihalelerden
200 milyar lira rüşyet aldığı ortaya çıktı. , , . . V.'", . •
Amerika İDışişleri Bakanlığı görevlisi Stephen Walker, yönetimin Bösıia politikasını eleştirip iştifa etti. Bu olay
son, b i r , a y içinde "gerçekleşen
üçüncü istifa. ,
, ';,
•
26.8.93 Azerbaycan. Ermeni
kuvvetleri Azefi toprağında ilerlemeye devam ederken, Azerr
baycan Millet Meclis Başkanı
Haydar Aliyev, "Gerçeği söylemek gerek, Azerbaycan ordusu
kaçıyor; Bu bir gerçek." dedi. 28.8.93 .r Prensin islam Planı;
Ürdün "Veliaht Prensi Hasan'dan
Türkiye'ye çağrı: "Radikallerin
yarattığı çirkin İslam imajını
silelim. Batı'ya»kendimizi gösterelim." . j • "•
1.9.93 Savaş Rüzgârı. Ermeni
saldırılarının şiddetlenmesi üzerine İran,- Azerbaycan sınırına
yığınak yapmaya başladı. Eri^
van ise Rusya'dan Türkiye sınırına asker yerleştirmesini istedi.
- . 2.9.93 İzzetbego-idç Türkiye'de.
Bosna Hersek Cumhurbaşkanı
Ali İzzetbegoviç, Cenevre'de yapılan görüşmelerin .anlaşmazlıkla sona ermesi üzerine İstanbul'a geldi.
•
-3.9.93 Milletin Parasıyla Muhteşem D ü ğ ü n . İ ş a d a m ı - E m i n
"Hattat, 10 milyar lira harcayarak oğluna görkemli bir düğün
yaptı. Hattat'ın devlete sadece
SSK primlerinden 60 milyar lira borcu' var. Düğünün baş,konuğu da devletin en başındaki
kişi olan Süleyman Demirel idi.
4.9.93 Kanlı Tahrik. DEP
GAYET DEIVLOKRATIK BİR KATLİAM
.
•
.
'
'
Ekim aymm başlanndaMoskova, Yeltsiri'in zaferiyle sonuçlanan
kanh bir iktidar kavgasma tanık oldu; 21 Eylül'de parlamentonun Yeltsin tarafından fesh edilmesiyle başlayan Rustkoy-Hasbulatov Halisinin Hderüğindeki pariaınento direnişi, 13 gün sonra Yeltein'e bağh
birliklerin dimya kamuoyunun gözleri önünde Beyaz E-v'i topa tutarak
gerçekleştirdikleri bir operasyonla etkisiz hale getirildi. Bir süredir askerlerin maaşlarina zam üstüîıe zam yapan Yeltsin, son .ABD ziyaretindeki pazarhklar sonucunda dımyanm tek meşruiyyet makaımd) olan
ABD'nin (-ve Batı'nm) de desteğini aldığı için katliama kalkışmaktan
kaçınmadı. Rusya konûsımda ümitsizliğe düşmeye başlayan IMF gibi kunıluşİan, batmm 80 milyar dolara yaMaşan yatırmılariru kurtaracağı umulan Yeltsin bütün olan bitene rağmen demokrasi kalıramahı olarak görülebildi. Orduya olan vefa borcii yeni bir iki başhhğa
yol açabilecek mâhiyette ise de "Yeltsin şündüık Riısya'da tek adam. Parlamento zaferinin hemen ardmdan anayasa mahkemesinin askıya
ahnınasından sayışız gazetenin kapatılmasına kadar diktâtörlük alameti bir dizi uygulamaya'gitti. Fakat halk arasmdaki huzursuzluk yatışmış değil. Kısa vadede sonuç getirmesi beklenmeyen reformlar^
özelleştirme üe büjdiyebilecek işsizler örudusu vb. sorunlar gözönünde bulundurulduğunda Yeltsin'in bu doludizgin ve başma buyruk uygulamaları yeni Rustkoyiar, Hasbulatoy'iar doğurabilir.
"
'
Mardin Milletvekili Mehmet
Sincar, Batman'da öldürüldü.
5.9.93 B o s n a Ç o c u k s u z Kalmasın. Üsküdar Bağlarbaşı'nda
Bosna Dayanışma Grubu ile Çocuk Vakfı'nın ortaklaşa düzenlediği "Bosna Çocuksuz Kalmasın" mitingi,yapıldı. î- 1! .
6.9.93 Azerbaycan Rus'a Teslim. Meclis Başkam Haydar Aliyev, Moskova'da Rusya lideri Boris Yeltsin ile yaptığı görüşmede
ü l k e s i n i n Bağımsız Devletler
Topluluğu'na alınmasını istedi-.
,7.9.93 i z z e t b e g o v i ç C l i n t o n
G ö r ü ş m e s i . - Bosna" H e r s e k
Cumhurbaşkanı; Ali" İzzetbegoviç', ABD Başkanı Clinton ile bûjluşurken BM Genel S e k r e t e r i
Butros Gali ile görüşmeyi red'detti.
•»
8.9.93 D a k i k a d a İki Kadın.
Dünyada dakikada iki kadıniiı
AİDS hastâliğıhâ y a k a l a n d ı ğ ı
açıklandı.
' . ^
-•'
Bosna.' İzzetbegoviç
ABD'den^askeri müdahale istedi.
, . .r,
9.9.93 Ortadoğu. FKÖ, ile İsral
il birbirini tanıdı. •
10.9.93 Somali'de BM Katliamı. BM a s k e r l e r i 150 kişiyi
katletti.
.
;.
" ,
11.9.9*3 A n k a r a . ' M u r a t Karyalçın SİIP Genel Başkanı sesçildi; "
- i ' - i - ' : f . H
-i' Somali. Muhammed
F a r ah Aidid,-BM'ye a t e ş k e s
önerdi, .'it''
^ . r
j
,.
12.9.93 İnönü İstifa Etti. Dev'let B a k a n ı ve B a ş b a k a n Yardımcısı Erdal İnönü görevinden
istifa ettiğine' dair dilekçe^H Başb'afc"an Tansu Çiller'e 'sundü. '
13.9.93 Ortadoğu. İsraiİ-FKÖ
Anlaşmasında imzalar atıldı. '
.14.9.93 Gürcistan. Edward Şev a r d n a d z e , ' P a r l a m e n t o Başikanlığı görevinden istifa etti. 1
•• \ i ^ i -••.r • .il' / ...
İSLAM D Ü Ş Ü N C E S İ
^
SEMPOZYUMU YAPİLDİ
İpek yotu bilgi evi .gelecek dergisi ' niri organizeleri ve Pınar yayıhlart bölge temsilciliğinin 'teikılanyla
I.Islafndüşüncesisempozyumu 22-23'Ekim ¡93 tarihleri arsında yapıldı. Geniş özetini bir sonraki sayımızda yayınlayacağız,• < •>
•
.-I"-;.:.
15.9.93 H ı r v a t - B o ş n a k Barış ı n a D o ğ r u . Tudjman, İzzetbegoviç ile ciddi adım olarak ııitelenen bir anlaşma yaptı.'' - .. ->
16.9.93- İLKSAN. Dönemin
Başbakanı Demirel'in "Verdimse ben verdim.Ne olmuş?" diye
geçiştirdiği İLKSAN davasında
m a h e m e ' 1 7 sanığın t u t u k l a n masına k â r a r verdi'. -:
Kosova'da Savaş Ki-
. PAKİSTAN^DA
SEÇMENSİZ SEÇİMLER
Geçtiğimiz Ekim ayı başlannda Pakistâl'da son beş ydm üçüncü genel, şeçimleri yapıldı. İktidar için çeldşen Pakistan Halk
Partisi Lideri Benazir Butto ile
Pakistan M ü s l ü m a n Birliği Lideri Navaz Şerif, seçim kampanyalarmm büyük kısmım birbirİerini yolsuzlukla suçlayarak geçirdiler Üç yıl önce yine yolsuzluk
s u ç l a m a l a r ı nedeniyle B a ş b a
kanlıktan aimmış olan Benazir
Butto h e m 6 Ekim'deki genel seçimleri, hem de 9 Ekim'deki Eyalet seçimlerini çok az bir farkla
kazandı. Çemaat-i İslami E m m
olan Kadı Hüseyin Ahmed'in İslami Cephesi ise mecliste üç sandalye üe yetinmek zorunda kaldı.
19 Ekim'de Pakistan MüK Meclisi'nde yapılan oylamayla Başbakanlığa seçilen Butto, tek başma H ü k ü m e t oluşturmaya yetecek. sandalyeye ulaşamadığı
için koalisyon hükümeti kurmaya çahşacak. Yeni Hükümeti kurmayı başarabilse bile bu, zayıf
bir h ü k ü m e t olacak. Öte yandan
seçimlerin halkm çok düşük bir
katıhımyla gerçekleşmesi de meselenin dikkatleri çeken bir başka yönü. Seçimlere katılma oranmın %40'dan bile az olduğu gözönünde bulundurulursa, Pakistan halkmın bu ülkedeki siyaset
ve siyasetçilerden y a n a pek beklenti içmde ohnadığı, aksine bu
konuda gitgide duyarsıziaştığı
söylenebilir.
vılcımı. Sırplar Arnavutça eğit i m v e r e n bütün, o k u l l a r ı k a pattı.
.17.9.93 Sözen'Sanık. Fatih
c u m h u r i y e t Savcısı, İ s t a n b u l
Beldiye B a ş k a n ı N u r e t t i n Sözen'in de miİyarlık İSKİ yolsuzluğunun sanığı olduğunu açıkladı.- • .
- 18.9.93 İSKİ. N u r e t t i n
Sözen, Savcı'ya ifade verdi. .
, ;
G ü n y e d o ğ u . PKK minübüs taradı: 7 ölü.
19.9.93 Beni S ö z e n Alıştırdı.
İSKİ skandali Nurettin Sözen'e
doğru tırmanıyor. E r g u n Göknel bağış toplamaya Sözen'in talimatıyla başladığını açıkladı,
"Beni ilk olarak STFA'ya yolladı"
dedi.
20.9.93 Z o n g u l d a k ' a N ü k l e r
Santral. Tansu Çiller, Almanya
B a ş b a k a n ı Kohl'e Zonguldak'a
nükleer s a n t r a l k u r m a l a r ı için
t e k l i f t e bulundu. Teklif kabul
edildi.
.
22.9.93 Kamhi PTT'yi Çarptı.
J a k Kamhi'nin oğlu Jefi Kamhi'nin PTT'yi 5 milyar 506 milyon 971 bin 169 lira dolandırdığı ortaya çıktı.' •
23.9.93 Türkiye'nin Hevesi
K u r s a ğ ı n d a Kaldı. Olimpiyatı
Sydney aldı..
24.9.93. R u s y a ' d a n Tehdit!
Yeltsin'in Demirel'e gönderdiği
m e k t u p t a Moskova'nın Kafkasya'ya silah yığacağını r e s m e n
bildirmesi Ankara'da şok etkisi
yarattı.
25.9.93 Dünya'yı ABD Kirletiyor. Çevre örgütleri t a r a f ı n d a n
y a p ı l a n bir a r a ş t ı r m a y a göre,
çevreyi en fazla kirleten ülkelerin başında ABD geliyor.
26;9.93 T o k a t ç ı B ü r o k r a t . '
Toprak Mahsûlleri Ofisi'nin eski Genel Müdürü Ahmet Özgüneş'in a r s a verdiği bir müteahitten milyarlar değerinde' 6
d ü k k a n aldığı ortaya çıktı.
27.9.93 Yeltsin İ n t i k a m Ahyor. Suhumi kenti düştü. Abha- .
zalar destek veren Yeltsin,
BDT'ye üye olmayan G ü r c i s t a n ' a izlediği politikanın bedelini çok ağır ödetiyor.
29.9,93 Savcı'nın İsyanı. İSKİ
soruşturmasını yürüten Fatih
Cumlıuriyet Savcısı Selim Ulaş:
"Bu şartlarda duvarları aşmam,
İtalyan Savcı gibi etkili olmam
m ü m k ü n değil."
İhale Almak İçin 7 Mil-
y a r Verdim! İSKİ skandalinin
kilit ismi m ü t e a h i t Faik Akdil,
İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel ile mali işler yardımcısı Ziya
K u r t a r a n ' a 7 milyar lira rüşvet
verdiğini söyledi.
•• .
Savaş mı Barış mı?
Bosna Hersek Parlamentosu, batılıların empoze etmek istediği barış planının kabul edilip edilmemesini görüşmeye başladı.
AKN'den
.
'
rf
i
.
-• - r v
'
Genel Kurul
Toplantısı Yapıldı
Vakfımız, 27 Ekim 1993'de
Genel Kurul toplantısı yaparak
yıllık faaliyet değerlendirm'esi
yapmış ve yeni yönetim kurulunu seçmiştir.
Şefik Dursun'un ba'şkanlığindaki yerii yönetim kurulu şu
üyelerden oluşmuştur.
Şemseddin
Özdemir
Mustafa Ertekin
Mehmet
Bursa''
Hasan Eryilmaz
'
Fahreddin Gör '
Veli Kahraman
Yeni Yönetim Kurulu'na yeni faaliyet döneminde başarılar dileriz.
ADANA Şubemiz
• Açıldı ••
' " Adana şubemiz 6 kasım
1993'te Adana Gallería konferans salonunda bir açılış proğramı yaptı. Proğramda Prof. Dr.
Burhaneddin CAN "Sistemin iflası k a r ş ı s ı n d a İslami model
oluşturma zarureti" konulu bir
conuşma yaptılar. Daha sonra
AKV Adana şubesi başkanı Hikmet YILDIRIM şube faaliyetleri
hakkında bilgi verdi. Bu konuşmaların ardından Pınar Yayıniarı'nca hazırlanan "Dünya Düz e n i v e Türkiye" konulu bir
slayt gösterimi yapıldı. Kalabalık
bir davetli gurubunun katıltığı
proğramda Mehmet GÜLDÜR şi
ir okudu.
Adanalılar vakfın açılışını
sevinçle karşıladılar.'
Download