ümran Araştırma ve K ü l t ü r Vakfı Yayın O r g a n ı d ı r . Sistemin İflası Karşısında İslâmi Model Arayışı İslâmi Model Oluşturma Zarureti Bıırhaneddin Can Toplumsal Yozlaşma ve Yolsuzluklar Ekrem Özkaya İslâmi Yönetim Biçiminde İktidarın Kaynağı Muhammed Abdülcehbar Bir Çınar Devrildi Yüreğimde Lokman Yıldırım Batı kaynaklı Düzenler İçin En Büyük tehdit İslâm Nizamıdır Dr. Ahdülhâdî el-Tâzi FKÖ Nasd FİKÖ Oldu ? Mesut Karaşahan EyM-EkimmS 10.000 U. ÜMRAN 'dan AUAŞTIR»IA VE KÜLTLK VAKFI VyVYKV O R G A ! \ ' I U I R Yeni bir Ümranla daha AKV Adına SAHİBİ Necati CKYI.AN Ümranı, biraz geç te olsa size için Rabbimize hamdediyoruz. , İŞLICTME A r a ş t ı r m a ve Kültür Vakfı Bilgi-İlotişim Merkt-zi (AKBÎM) AKV Yayın Koordinatürii Mustafa liRTEKİN Yaxı İdleri niüdürü Abdullah YILDIZ İdare Merkezi 1 , Flurlırtr Cacl. Ragıphey Sk. No: 2/10 r-^atilı/İSTANBUL Tel: 534 88 88 Yazışma Adresi J ' . K . 62 K a t i l i - İ S T A N B U L AKV Merkez ve Şube Adresleri : M e r k e z : Akbıyık C a d . Sultnnalınıet Camii Yauı ; (£ski Sıhyarı Mektebi) Tel: 517 44 44 ^ A n k a r a : Kü^ükesal C a d . (Akay Yokuşu) No: L5/iy LaleA|)t. Tel: (4) 418 Ö8 60 Bakanlıklar/ANtC-VRA İ z n ı i i : TepeeikMulı. rei'idıııı Ozbay C a d . No: 15/3 Î / İ 1 İ T ; I t a y r j i i n p a . ş a (İrtibat): MuratMah. SiııemaSok." N o: 21/2 Bayraınpaşa-İSTANBUL : A d a n a : Bakunytırdu C a d . -y.ri: N o : 86 ADANA ABO^'E Ş.UlTLAItl Yıllık: 50.000 T L (Öğıcnoi: 30.000 T L . ) P O S T A Ç K K İ IVO A b d ü l v a h a p Y'amaıı / 658136 D i z g i M E H M E T ALİ ATICf İ ç d i ı z e n : METİN EKEN B a s k ı : Yıldızlar Matbaac,ılık A.Ş. 'Ayda bir yayınlanır' karşınızdayız. ulaştırdığımız Geçen sayımızda; Türkiye'nin birinci gündem •maddesi olan ve neredeyse bir Türk-Kürt savaşına dönüşme eğilirrii gösteren'"ulusçuluk" sorununun, insanımızın önündeki en büyük handikap olduğunu ortaya koymuştuk. îslam açısından 'ulusçuluk' olgusunu, değişik boyut ve yansımaları ile ele alan yazılar yayınlamış ve çözüm olarak ta "ümmet bilinci'hin yeniden canlanmasının bir zaruret olarak karşımıza çıktığını görmüştük. Türkiye düzeni sadece bu konuda değil, her alanda ciddi sarsıntılar ve genel bir tıkanmayla karşı karşıya. Bu da toplumu bir yarıdan umutsuzluğa sevkederken biryandan da umut haline gelen İslam'ın bir model olarak nasıl uygulanacağına ilişkin bir arayışa yöneltiyor. Ümran; siyasi ve sosyal gelişmelerin doğru tahlil edilip yorumlanmasına imkan verecek temel ' bakışaçıları sunan yaztlarıyla diğer konularda olduğu gibi bu konuya da açıliin getirmeye be okuyucunun ufkunu genişletmeye çalışacaktır. iBu bağlamda; Burhaneddin Canın "tslami model oluşturma zarureti,"Ekrem Özkaya'nın "Toplumsal yozlaşma ve yolsuzluklar" ve Abdullah Yıldız'ın başyazısı, konuya ilişkin temel yaklaşımlar sunmaktadır. ' ' -' ' Muhammed Abdülcebbar'ın El-Alem dergisinden tercüme ettiğimiz "İslam yönetim biçiminde iktidarın kaynağı" adlı makalesi ve Şem-. şeddin Özdemir'in "islam'da davet" başlıklı çalişmasinda konuya bir başka açıdan*ışık tutmaktadır. . Beğeneceğiniz ümidiyle selam Ve sevgiler. ; • Mustafa > ERTEKİN İÇİNDEKİLER • » ^ . Sistemin İflası Karşısında İslami Model Arayışı Abdullah YILDIZ , islami Model Oluşturma Zarureti Burhaneddin CAN • ». . . . . . . . . . . .. Toplumsal Yozlaşma v e YolsuzluMar . . . . Ekrem ÖZKÂYA ' ' ' 3 ,5 . . . . . . ; • . ' . . .13 ' ' ' '' İslam Yönetim Biçiminde İktidarm Kaynağı Muhammed ABDÛLCEBBAR . . . . . . . . . . .17 • Resmi İdeolojinin İflası. . . . . . Mustafa ALBAYRAK ' . . . . Bir Çınar DevrUdi Yüreğinide . . . . . . . . Lokman YILDIRIM . , İslam'da Davet III . . . . . . Şemseddin ÖZDEMİR . \ ' . Önce İnsan Kirlendi . Lokman YILDIRIM . , . . . . . . . . V F3S «^^bS » • (Belge) ' a • *, ' _ • • • . . . . . . . . . .,26 - • -• . . . . . *- • • - •; . . . .1. Kitap Dünyası İlhan GÜNDOĞDU Türkiye'den... Dünya'dan Mesut KARAŞAHAN Şakir ALTINTAŞ . . .33 . . . . . . 35 • • • • • • • • . . .36 a «39 • ; . Batı Kaynaklı Düzeıüer i ç i n En Büyük Tehdit islam Nizamıdır. Dr. Ahdülhadi el-Tâzî ' \ ' . ' FKÖ Nasd FİKÖ Oldu? . . . . Mesut KARAŞAHAN .23 . . . . ;. '. . » . .24 ' . . . .: . . . . . . . . . . . . ' ' y , n' ^ ' Kur'aniKavramlar-X' . . . . . , . . . Mustafa AYDIN / • . ,, ' » . '• '• . . Kur an da Şirk n . . . . . . . . . . . . . M. Nun KAYNAR v. . ". .. . X , ' , . 40 . . . . . 42 44 . • . 46 • . BAŞYAZI BAŞYAZI BAŞYAZI BAŞYAZI BAŞYAZI BAŞYAZI BAŞYAZI BAŞYAZI BAŞYAZI Sİ s t E M İN i FL AS I K ARŞ ISIN DA İŞLAMİ MODEL ARAYICI ,., - • ». ''t ' . .. 'i • i-.- .. - ) • ; f 'T'.. ^ -t'. . İ'.t V ; i-V.;,,, .-i. . '' Kalk: artvk kendini~yönetenle-_ re ve çürüyen düzene ^ güven duymuyor.]: -i- •. " >. Türkiye insant^ ÎTf ti d dr l a rt n 'd eği l , " si s t em "in • a it er, n a t i f i o l a h i l e ce khir toplumsal (niö del) arıyor: . İşte' hu aş a ma 'd a soru n^ laf v e slogan üretme de ğ i l , " İs l a mi m o d e l o l u ş t u r a b İ im e sorunudur: ^ V-, »il • Ürilü m ü s l ü m â n Tarihçi İbıf H a l d u n şöyle der: "Bil ki, devlet t ü r l ü devreler ve zâmariin geçmesiyle yenilenen t ü r l ü h a l l e r geçirir. O devleti -idare edenlerin huyları', o devrelerin h a l l e r i n e göre. değişir, devredeki h a l ve ahlakları, diğer devreierdeki hal ve a h l a k l a r ı n a benzemez."'' ' ' ' , • •• ' ' . ' ' M u k a d d i m e isimli eserinde devletlerin de ins a n l a r ' g i b i doğup b ü y ü d ü ğünü ve nihayet ihtiyarlama çağına gelip yîkilıdiğını anl a t a n İbn Haldun; devletle^ rih genellikle şü beş devreden geçtiğini "açıklar:' -i '• *İlk devre; zafer ve maksatlara erişine, karşı koyanları koğma, devlet vie tahta sahip olma ve önce hükümet s ü r m ü ş olânlârın elinden dövleti çekerek alma ça:ğıdır.-Bu'devrede devletin başinda bulunan kimse, ululuk g ö s t e r m e k , vergiler ve p a r a l a r t o p l a m a k , devletin s ı n ı r l a r i n ı k o r u m a k ve ko-runmak hususlarında kavmi için bir örnek teşkil eder. On-' ların fikir ve oylarıiıı almadan tek başına bir şey yap• *İkinci d e v r e d e ; asabiyet (dayanışma r u h u ) eskisi gibi m u h a f a z a ' o l u n m a k l a beraber h ü k ü m d a r , ' d e v l e t i kendi başına, onları karışt ı r m a d a n idare etmeye başlar ve devletin idaresini payl a ş m a k t a n ve ortaklaşmakt a n önlâr'ı uzâklaştırıri-Devlet b a ş k a n ı bu devrede köleler e d i n m e y e ve ihsanıyla' adamlar besleyerek onları kendisine 'yardımcı y a p m a ya önem verir, b u n l a r m sayılarını'çoğaltır. * Ü ç ü n c ü d e v r e ise; insanın tabiatıyla meylettiği devletin servet ve meyvelerinden faydalanmakj feragat v e rahatlık çağıdır. Hü k ü m d a r l a r bu devrede p a r a ve servet toplayarak" b ü y ü k binalar, büyük köşkler, kaleler vs. b ü y ü k ş e h i r l e r ve yüksek heykeller bina etmek ve kavimlerin eşrafından katına gelen heyet ve uruğların ileri gelenlerine b a ğ ı ş l a r d a bulunmakla,maiyyetinde bulunanların sayılarım çoğaltm a k l a , p a r a l a r , v e r e r e k , de-, rece ve r ü t b e l e r i n i yükseltmek suretiyle onların hallerini düzenlemek, "askerleri teftiş edip önünden geçirmek ve tahsis atlârinı çoğaltmakla meşgüldur. Askerler, süslü, güzel giyimleri, silah; ve kıyafetleriyle törenlerde hazır bulü'nurlar.Bu devre, devletin' başında b u l u n a n l a r ı n istibdad devirlerinin son çağıdır;- -• .. . • ' ..'f . ••"Dördüncü d e v r e ; kan a a t ve barışla yaşamsf çağı olup, hükümdarlar bu çağda,'kendilerinden önce gelip geçen h ü k ü m d a r l a r ı kendileirine örnek alıp, onların izlerini karış karış kollayarak, o n l a r ı n ^ y o l u n d a n bir y a n a s a p m a z l a r . Bu d e v i r , h ü k ü m d a r ı n s e l e f l r i n i n yolun u n takip edilerek en doğru ve en hayırlı yol olduğuna ve onların izinden ayrılmanın, devlet ve y u r d u n düzeninin bozulmasını icab ettireceğine k a n i olarak y a ş a d ı k l a r ı bir devredir. Seleflerinin k e n d i - ' l e r i n d e n d a h a i s a b e t l i fikir sahibi olduklarına ve bu isabetli d ü ş ü n c e l e r i s a y e s i n d e devlete b u u l u l u k .ve şerefi kazandırmış olduklarına inanırlar. , . , , . * B e ş i n c i d e v r e ; israf ve saçıp d a ğ ı t m a çağıdır. H ü k ü m d a r l a r bu çağda kendil e r i n d e n önce h ü k ü m e t sür e n l e r i n t o p l a d ı k l a r ı m şehvet, arzu ve zevkleri u ğ r u n d a d a ğ ı t m a k l a m e ş g u l olurlar. Y a k ı n l a r ı n a , k o n u ş t u k l a r ı k i m s e l e r e ve k ö t ü dostlarına, kötü terbiye tesirinde y e t i ş e n l e r e c ö m e r t l i k göst e r m e k l e v a k i t l e r i n i geçirirler. Onları içinden çıkamay a c a k l a r ı ve i d a r e edemeyecekleri büyük memuriyetlere tayin ederler.(...) İşte bu devrede devlette i h t i y a r l a m a h a l i h u s u l e gelir. Devlet tedavisi kabil o l m a y a n h a s t a lığa t u t u l u r ve bu h a s t a l ı k t a n iyileşmesi imkansız hale gelir, b ü s b ü t ü n yıkılıncaya k a d a r bu h a s t a l ı k t a n k u r t u lamaz, devlet yıkılır. İbn H a l d u n ; "İhtiyarl a m a Çağı" olarak adlandırdığı beşinci ve son devre de yöneticilerin boluk ve nim e t içinde y ü z d ü k l e r i n i , yeni a l ı ş k a n l ı k l a r edindiklerini, m a s r a f l a r ı n çoğaldığını ve buna paralel olarak da aylık ve bağışların- a r t t ı ğ ı n ı , gelirlerin bu h a r c a m a l a r ı k a r ş ı l a y a m a z h a l e geldiğini, yoksullar m a h v o l u r k e n zenginlerin zevke ve .nimetlere daldığını, asabiyetin yani day a n ı ş m a r u h u n u n ve a h l a kın bozulduğunu, kalp ve nefislerde h e r çeşit kötülük, zayıflığın baş g ö s t e r d i ğ i n i ve •nihayet devlette çökme belirtilerinin görülmeye başladığını ve Allah'ın i r a d e ettiği yıkılış anına k a d a r bu hastalıkların s ü r ü p gittiğini anlatır. (İbn H a l d u n , M u k a d d i m e , M E B yay., Çev. Z . Kad i r i U g a n , İ s t a n b u l 1988, C . l , s.426-447) Asırlar ötesinden, bugün ü n T ü r k i y e s i n i n içinde bulunduğu tarihsel konumu anlayıp k a v r a m a m ı z a yardımcı olaiı büyük düşünür İbn Haldun'(1332-1406), s a n k i bize seslenir gibi şu h a t ı r l a t m a d a bulunur: "Elinde b u l u n a n tarih kitaplarının sayfalarını gözden geçirirsen, burada sana söylediklerim i n d o ğ r u o l d u ğ u n a şüphesiz, olarak inanırsın." (a.g .e., S.430) İbn H a l d u n ' u n tespitlerinin doğrularına inanmam a k elde mi? Bu g ü n yetmişinci yılım k u t l a y a n Türkiye Cumhuriyetinin, "İhtiyarl a m a Çağı"nın b ü t ü n özelliklerine sahip o l d u ğ u n a ve b u n a bağlı olarak da içte ve d ı ş t a ard a r d a h e z i m e t e uğr a d ı ğ ı n a bizzat t a n ı k oluyor u z . E m a n e t i n ehline.verilm e m e s i n i n (Nisa/58) doğal bir sonucu olarak o r t a y a çık a n ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar halkı derin bir u m u t s u z l u ğ a ve k a r a m sarlığa şevketmiş bulunuyor. Laik-kapitalist sistemin ürün ü olan lüks, israf, s ö m ü r ü , adaletsizlik, zulüm, v u r g u n , soygun, rüşvet, yolsuzluk, f u h u ş , ahlaksızlık... sistemin bizzat iflasını ve s o n u n u hazırlıyor. Halk a r t ı k k e n d i n i yönetenlere ve ç ü r ü y e n düzene güven duymuyor. Türkiye i n ş a m , i k t i d a r l a r ı n değil, "siştem"in alternatifi olabilecek bir t o p l u m s a l "model" arıyor. Komünizmin ve k a p i t a l i z m i n ç i f ^ ve k e ş i n iflası karşısında İslam yegane alternatif olarak, ebedi ve s a r s ı l m a z ilkeleriyle u f k u m u z u aydınlatıyor. Diyebiliriz ki, i s l a m , a s ı r l a r s o n r a y e n i d e n insanlığın ve insanımızın "umud"u h a l i n e geliyor. İşte bu a ş a m a d a sorun; laf ve slogan ü r e t m e değil, "İslami model oluşturabilme" sorunudur. İslamcı k a d r o l a r halkın İslam'a olan açlığını gidermek, laik-kapi- t a l i s t d ü z e n i n neden olduğu sorunları gerçekçi bir tahlile t a b i t u t u p , a l t e r n a t i f çözümler üretmek, geleceğe yönelik p l a n ve projelere s a h i p olmak için-^olanca çabalarını o r t a y a k o y m a k z o r u n d a dırlar. Bu bağlamda; bir topl u m u n "özünde olan" şeyleri değiştirmedikçe, toplumun k e n d i s i n i n de k u r u m s a l yap ı l a r ı n ı n da değişmeyeceği (Rad/11) gerçeği u n u t u l m a malıdır. Toplumu d ö n ü ş t ü r me m i s y o n u n a talip olan İslam davetçileri kendi nefisl e r i n d e n b a ş l a y a r a k toplum u n n e f s i n d e olan olumsuzlukları değiştirme çabasını sabırla, az imle ve en güzel bir t a r z d a (Nahl/125) s ü r d ü rürler ve me hdi beklercesine hep görevi bir b a ş k a s ı n d a n beklemezlerse, ilahi irade bu değişime göre tecelli edecek, istikbal İ s l a m ' ı n olacaktır. S i s t e m i n " i h t i y a r l ı k çağı"nı yaşadığı ve İslam'ın geleceğimize bir güneş gibi doğduğu şu yıllarda; İslamcılar " i s l a m gelir dertler bit e r " gibi s l o g a n i k a v u n m a larla yetinmemeli, yarınların plan ve projelerini hazırlamalı, İslam'ın toplumsal •modelini somut olarak kendi kişilikleri, cemaatleri ve kur u m l a r ı n d a n b a ş l a y a r a k inş a etmeşlidirler.^ G e r ç e k t e n salih bir toplufn o l u ş t u r u l m a k isteniyorsa, "salih" dav r a n ı ş l a r l a t o p l u m a "Örnek" olunmalı ve d a v r a n ı ş l a r ıslah edilmelidir. • ' "Allah içinizden i m a n edenlere ,ve salih amellerde bulunanlara vadetmiştir: 'Hiç t a r t ı ş m a s ı z , o n l a r d a n öncekileri n a s ı l güç ve iktidar sahibi kıldıysa onları da yeryüzünde iktidar sahibi kılacak kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp s a ğ l a m l a ş tıracaktır."(Nur/55) Abdullah YILDIZ DUŞUNÇK J)UŞUNCH UUŞUNÇK DUŞUNCK DUŞUNÇE DUŞUıNCIi: DUŞUACK DUŞUıNCK ÜUŞUNCK DUŞUNCI': İSLAMİ MODEL OLUŞTURMA ZARURETİ Burhanettin Yalnızca Allah'a kulluk ve ibadet eden, sadece O'nu velî kabul eden mü'minleri, bugünün çürüyen ve çökmeye yüz t u t a n toplumunda ne gibi görevler beklemektedir?.. Günümüz pratiğinde, biz mü'minler nasıl bir çıkış yolu izlemeliyiz? ' , ' . Kısaca; ne yapmalıyız, nasıl yapmalıyız? . ., • v ; r; Bu s o r u n u n c e v a b ı n ı , Hz.Ebubekir'in şu sözlerinde" bulabiliriz:' . , "Ey insanlar, Allah'tan korkun. Dininize sımsıkı sarılın, Rabbinize güvenip itimad edin.. Zira Allah'ın dini yaşayacaktır. Allah'ın dini tamdır. Allah, dinine yardım edene, dinine saygılı davranana yardım eder. .Ortada Allah'ın kin tabı vardır. Bu kitap, bütün insanlara doğru ye emin yolu gösterir. Âllah, Muhammed'i bu kitapla doğru yola iletmiştir. • ' v' C ^ "Müslümanların içinde bulunduğu sıkıntı, müslümanların İçine, düştüğü çıkmaz, ancak İslam'ın ilk günlerindeki 'Metod'un tatbiki ile düzelir. , , , •Evet, bugün de, içinde bulunduğumuz karanlıktan kurtuluş; Kurban rehberliğinde, Rasulullah'ın metodunun günümüz pratiğine uygulanması ile mümkün olacaktır. , > Zulmetten nura, karanlıktan aydınlığa, geçiş; "mücadele"yi, "cemaatleşme"yi, ;'strateji"yi, ."metod"u,- "birlik ve dayanışma"yı gerektirir. Halkın mücadeleye kaklımıni gerektirir. '' , , . Ştiateji; zaman ye 'mekan f a k t ö r ü n ü gözönüne a l a r a k kuvyetlerin sevk ve idaresinin ilim ve sanatıdır. Belli bir stratejiye uygun olarak verilıniş mücadele; içinde bulunulan toplum yapısının, şer kuvvetlerin ve kendi kuvvetlerimizin, güçlü ve zayıf yânlarını dikkate, alarak yürütülür. Bu sebeple,'günümüz pratiğinde şunları yapmalıyız: 1-îsİami potansiyeli, t a n ı malıyız.' . ' , 2-İslam'ı öğrenip yaşayarak İslam'ı şahsımızda temsil edilir duruma. getirmeli, kısaca bir model ortaya koymalıyız. 3'-Cem'aajtleşmeliyiz ,ye mü'minle'rin birliğini sağlayıp korumalıyız. 4-İçinde yaşanılan toplumu gerçekçi bir şekilde tanımalıyız- • ," , ,. ^ 5-Şer cephesini tammalayız. 6-Mücadale etmeliyiz. , Şimdi bunları ele alıp kısaca inceleyelim: TOPLUMSAL YAPI VE ŞER CEPHESİ . kötülüklerin yaygınlaştığı cahili toplumlarda genel olarak üç farklı i.nsan u n s u r u v a r d ı r ; "Zulüm y a p a n l a r " , "Davetçiİer" ve "Neme lazımcılar'^. ... , ' „ "Biride onlara deniz kıyısın-, da b u l u n a n k e n t (halkın)in CAN durumunu sor. Hani onlar cum a r t e s i n e saygısızlık edip haddi aşıyorlardı. Çünkü (cumartesi günü, avlanmaları yasaklanmıştı.) Cumartesi ^(tatil) yaptıkları (yasağa riayet ettikleri) gün, balıklar onlara akın akın gelirdi. Cumartesi tatil yapmadıkları gün (yani cumartesi olmayan günlerde' veya cuınartesine saygı göstermedikleri zamanlarda) balıkları gelmezdi. (Avlandıklarını anladıkları için artık balıklar gelmez olmuş ve Allah'ın koyduğu yasağa uyıriamalanndan öİürü nzıklân da- • ralnııştı.) Biz' onları yoldaıi çıkmalarından Ötürü böyle sınıyorduk", "İçlerinden bir topluluk 'Allah'ın helak'edeceği, yahut şiddetli bir şeMlde az'âp edeceği bir kavme artık ne diye öğüt veriyorsunuz?' dedi.' Dediler^ki: 'Rabbimize mazaret (beyan edebilmek için), bir de belki kçrunûrlar diye (öğ^t yeriyoruz)'"Ne zaman ki on-' 1ar, kendilerine hatırlatılanı unuttiılar, biz de, kötülükten meıi edenleri kurtardık; zulmedenleri de, yoldan çıkmalarından ötürü çetin bir azap ile 'yakaladık.",: "Kibirlerinden dolayı kendilerine yasak kılınan şeylerden vazgeçmeyince onlara: 'aşağılık maymunlar ' " olun' dedik."(A'raf/163-166) Hiç şüphe yok ki, toplumun eh kalabalık kesimi; neme lazırncı, sessiz kitlelerden oluşur. Bunlar, haksızlıklara eh şedid ve İslam'a en fazla ve kötülüklere karşı, genelde daha doğru bir yoldadır' didüşmanlık eden unsur, "refah tepkisiz olup şu üç temel özelyorlar." (Nisa/51) içinde ş ı m a r ı p a z a n l a r " ile liğe sahiptirler: Bu kesimin üçüncü özelliği müşriklerdir: ise; İslam'ı bilmemesine rağ1-Acizlik ve zayıflık psikolojisi. • • ; • • ' \ ^ ^ "'men bildiğini sanmasıdır. Bu - . "Senden önce de hangi memlekete bir peygamber gönderinsanlar kendilerine göre bir 2-Islam'a karşı şüphe içinde mişsek, mutlaka onun refah "Din" anlayışına sahiptirler^^ olma (İslam'ın, problemlerini içinde şımarıp azan önde ge"Onlardan bir bölümü de ümçözebileceğine olan inançsızlenleri şöyle demişlerdir: 'Germidir, kitabı bilmezler; billık) çek şu ki, biz atalarımızı bir dikleri bir sürü asılsız şeyler3-Din adına asılsız şeylere din ve bir gelenek üzerinde den b a ş k a s ı değildir; onlar inanma bulduk ve doğrusu biz, onla^ yalnızca z a n n içinde buluAcizlik duygusu. Nisa surerın izlerine uymuşlarız." (Zuhnurlar." (Bakara/78) Bundan sinde şöyle anlatılıyor: "Kenruf/23) dolayı da bir tezat içerisindedi kendilerine izulmeden kimdirler: " Şayet onlar da sizin Şer cebesinin İslam'a karşı selere, melekler canlarını alırinandığınız gibi inanırlarsa düşmanlıkları, genelde iki şeken derler ki 'ne işte idiniz', kuşkusuz doğru yolu bulmuşkilde ortaya çıkar: • onlar: 'biz yeryüzünde zayıf lardır. Yok eğer yüz çevirira- Açık ve aleni düşmanbırakılmiışlar, çaresizler idik.' lerse onlar elbette bir ayrılık lık: Alay, hakaret,'tehdit ve derler. Melekler de: 'Onda hicve tezat içindedirler.*" (Bakaişkence şeklinde belirir. İslam ret etmeniz için Allah'ın arşı ra/137) Yine bu sebeple de için ve mü'minler için asıl tehgeniş değil miydi?' defler." ameli bakımdan tezat içindelike bu ç a l ı ş m a ş e k l i n d e n (Nisa/97) : " " dirler: "İnsanlardan kimi de, kaynaklanmaz. Asıl tehlike, U n u t u l m a m a l ı d ı r ki, daAllah'a yalnız bir yönden ibaaşağıda ifade olunan sinsi ve v e t ç i l e r i n ilk g ö r e v l e r i n det eder. Eğer kendisine bir h a y i n a n e çalışma şekillerd e n biri de, toplum genehayır dokunursa bununla tatdinden ortaya çıkar, l i n d e k i b u 'aciz b ı r a k ı l min olur ve eğer kendisine bir b- İ h t i l a f l a r ç ı k a r m a ve mışlık' p s i k o l o j i s i n i ortafitne isabet edcek olursa, dini s a p t ı r m a : K.Kerim, İslam d a n kaldırmaktır. k ö t ü l e y e r e k yüz çevirir." düşmanlarının bu çalışma şeİkinci olarak; bu ülkeden (Hacc/11)/-^ killerine ısrarla dikkât çeker geniş kitleler, A l ^ h ' a inanve a y r ı r itılarıyla anlatır. mış olmalarına rağmen, İsŞer kuvvetler; b ü t ü n imÖzetle bu çalışma biçimlerinlam'ın kendi problemlerini çökanlarıyla -televizyon, radyo, den bir kaçi şudur: - • zebileceğinden ve pratik habr.sın, eğitim kurumları- hal-Allah'ın yolunda çarpıklık yatı kuşatabilecek bir ıhoael kın kafasında 'zann' oluşturararlar.(A'raf/45) • ortaya koyabileceğinden şüpmakta, onları imani ve ameli -Dini bir oyun ve eğlence kohe ei;mektedirler. Üstelik bu İjakimdan tezada sürüklenusu yaparlar.(A'raf/51) i n s a n l a r ı n çoğu n a m a z kılmekte ye kendilerine (şer kuv-Dini k a r m a k a r ı ş ı k kılaram a k t a , oruç t u t u p , k u r b a n vetlere) zarar vermeyecek bir lar.(Enam/137)'- ' ' -• kesmektedir. Ama yine bu in'din' anlayışını ısrarla yay-Kelimeleri konuldukları yersanlar, İslam'a açık yada gizgınlaştırmak işemektedirler. den saptırırlar ve çarpıtırlar. li düşmanlıkta bulunan düUyguladıkları ekonomik mo(Nisa/44, Maide/13,41,'A'raf zenin partilerine de rey verdel ise, insanları düşünmek7162, Fussilet/40) mekte", onları âlkışlaıriaktaten, okuyup a r a ş t ı r m a k t a n -Allah'ın mescidlerinde O 'nun dır. 'Hatta halktan bir kısım alıkoymakta; bir lokma ekadının anılmasına engel olur, insanlar 'dininden dönerim de meğin kavgası içinde bocalatasli fonksiyonundan uzaklaşpartimden dönmem' diyecek maktadır. tırır harab'ederler. (Bakara kadar parti taasubuna kapıl/114) mış bulunmaktadır. Bu duygu ŞER CEPHESİ , • . ve anlayış biçimi, Kur'an'da -İnsanları Allah yolundan alışöyle dile getirilir: koyar ve s a p t ı r ı r l l a r . ( N i s a Bunlar, toplumun azınlık /167) • "Onlardan sonra kitaba mibir kesimini oluşturmalarına -Fitne ve fesat çıkarırlar, ama rasçı olanlar da, O'nai k a r ş ı rağmen, örgütlü ve programkendilerinin,İslah edici" olbir şüphe içindedirler." (Şulı çalışmaları sebebiyle topluduklarını söylerler.(Bakata ra/14) ma hakimdirler. 'Şer cephesi' /İl) ' •• "Kendilerine kitaptan bir olarak nitelendirdiğimiz bu -Ekini ve nesli h e l a k ' e d e r pay verilenleri görmedin mi? kesim; kafir, müşrik, münaler.(Bakara/205) " - Onlar tâğut'a ve cipt'e inanıfık, zalim ve menfaatperest, B u a ç ı d a n bakıldığında, y o r l a r ve diğer k ü f r e d e n l e r vurguncu-soyguncü taifesinmüşriklerin Türkiye'de şu için; 'bunlar, iman edenlerden den oluşur. Şer cephesi içinde Haşr/14), "Onla,r ödleri koçalışma ş e k i l l e r i n i uygudüzeltmektir." (Hud/88) pan bir topluluktur.." (Tevladıklarını görmekteyiz: Bu noktada unutmamamız be/56) - -i ^ < . ¡''i > -Dirii yalmzca bir vicdan işi gereken temel gerçek şudur: " Öyleyse; b u şer cephesiolarak gösterme, U l u s l a r a r a s ı şeytani düzen n i n hakimiyeti yıkılabilir.^ -Dini ve dindarları horlama hakim oldukça, İslam'ı bir büEperyalizmin zulüm şebeve küçük düşürme, ^ . tün olarak yaşayamayız, yakesi yıkılabilir. B u hiç de -Dini parçlama, cemaatleri böş a t a m a y ı z . "Yusuf dedi ki: zor değildir. Zor olan; 'şüplüp birbirine düşürme,- v 'Rabbim, zindan, bunların behe' içinde b u l u n a n ve 'za- . ni kendisine çağırdıkları şey-Cemaatler arasına ajan-proyıf bırakıldığına inanan vakatörler sokma, ihtilafları den daha sevimlidir. Onların bir topluma islam'ı 'kurkörükleme, kurdukları düzeni benden tuluş yolu' olarak sunabilu'z'aklaştırmazsân, onlara -Müslümanlar arasında yalan mek, benimsetebilmektir. korkarım ki- eğilim gösterir, haberleri yayma' . 'Zor olan; sömürülen, eziböylece cahillerden olurum." ' Tartışmalı konuları bulup l e n ve horlanan bir halkı, (YusufSS) B u gerçek; b i z e gündeme getirme ve müslübu şer c e p h e s i n i n karşısıbünâlımlarımızın kaynamanları bununla meşgul etna dikebilmektir. O halde, ğını gösterdiği gibi, asıl heme, 'b u n u gerçekleştirebilmek d e f i n ne o l d u ğ u n u da gös-İslam'ın, günümüz problamiçin ne yapmalıyız?, nasıl terir. Ayrıca; b i r e y s e l yal a r e n i çözemeyeceği ve İsyapmalıyız? ^ şamın, sapma i ç i n n e kalam'ın çağımıza uygulanama^ • " d a r elverişli bir ortam yacağı düşüncesini y a y - ^ " gınlaştırma. ^^ , , , . ^ ^ Evet; bü gerçekleri hu halk d a hazırladığnı, b u y ü z d e n - K ö t ü l ü k l e r i , f a h ş a ve • ı . / j- i . t • • de cemaatleşmenin sârt münkeri yaygınlaştırma, • " i r İJtLseyat. İşte punufl tçtfl, o l d u ğ u n u gösterir. • Unutulraammahdır ki,'iÎMrmfliÎflM> bıkmadan kafaları ' Bugün, hem İslam'ın müşrikler ve küfrün önde ç'dfldfıycasina anlatacağız; fl M geniş kitlelere sirayet etgelenleri islam davası güç- ^ ^ ^ saflarında tirilmesinde hem de sıhlendıkçe bu çalışma yoni • j r -r j' ' hatlı bir cemaat yapısının temlerine yenilerini ekle- bilerek ya da bilmeyerek . oluşturulmasında karşıla•yerek çalışmalırını sürdü- alanlara karşi en gÜzel t a r z d a şıian en büyük'sıkıntı bazı receklerdir.'Ancak-"Onlar mücadele edeceğiz. Tağ'utî davranış bozuklüklarıriın istemedikleri halde hakk ^ zuliHüne uğramış o l u ş m a s ı d ı r ' -Böylece gelecek ve Allah m emri _ ' r ' t tı r ^ mü'mih olanla olamayan ortaya çıkıp üstünlük sağ- tum insanların, halKlarin arasındaki ayırt edici ame^ layacaktır." (Tevbe/47-48) yilmaz savunuCUSU O î m a - H özellik ortadan kalkmış Bü zulüm ve şer cephesi, h y t z . Zu l me ka rş l ortak olmaktadır. Bu, küçümyani şeytanın taifesi s a7, ı'i'' n 1 Ji'y^ 11 ı/'ı 'r ' senmeyecek bir konudur, nıldığr kadar güçlü değil^' . f . • ^ « ^^ ^ ' « ^ ^ ' ^V} Z - - ,, Db^yısıyla^inü'minlerin dir. Bunların yikilışları da birbirlerine karşı davranıyükselişleri gibi hızlı olur. En şı ve'konuşma âdabı, kesingüçlü göründükleri dönemde MODEL OLUŞTUMA likle batılı davranış biçimini r. i * . . • • • : --' bile; en küçük bir darbe ile yıbenimsemiş zümrelerinkirie kılabilecek haldedirler." . Kötülüklerin yaygılaştığı benzeinemelidir. •• KKerim şer cephesinin bu bir toplumda, insanlara kur' Mü'miri davranış biçimi ve halini şöyle tarif eder:i"Onlar tüluş yollarının gösterilebilk o n u ş m a â d â b ı İCuir'an'da sütun gibi dayandırılmış ahmesi; bir.'davranış ve bir yaözetle şöyle belirlenir: şap kütükler gibidirler. Bü daşama biçiminin model olarak "Ey iman edenler, sözü doğyanıksızlıklarından dolayı da ortaya konulması ile mümkün r u o l a r a k 'söyleyin." (Ahher ç a ğ n y r aleyhlerinde saolacaktır. Yânlızca anlatım yezab/70), "Kullanma, sözün eri nıriar." (Münafıkuri/4), "O küfterli olmaz, söylediklerimizi, güzelini'söylemelerini söyle; redenler boş bir gurur ve parkapitalist bir i düzende yaşaçünkü şeytân araların aralaçalanırla içindedirler" (Sad/3), ma fâkötörünü de gözönüne rını açıp bozmaktadır." (İs"Onlar, çeşitli f ı r k a l a r d a n alarak yaşamamız ve ona göra/53)• • oluşma, bozguna uğratılmış re davranmamız gerekir. "ŞuŞeytanın, mü'minlefin ara. b i r o r d u d u r l a r . " (Sad/11), ayb dedi ki.-'Ey kavihim, ben sını açma'sınâ i m k a n veren "Kendi aralarındaki çarpışsize yasakladığım şeyleri ken-davranışlardan bazıları ise mâlari pek şiddetlidir? Sen ondim yaparak size ters düşmek şunlardır: ; " '' : ları birlik' sanırsın, oysa kalp'^ istemiyorum,' benini istediMü'minlerin birbirleri ile alay leri param.parçadır."( ğim gücüm yettiği kadar sizi etmesi, birbirlerinin gıybetini y a p m a s ı , zanla h a r e k e t etmesi, tecessüste bulunması... (Hucurat/11-12), , . ; Mü'minler arasındaki sözleşme ve ahitleşmeler, batı tipi yaşama modelini benimseyenlerinki gibi olamaz: "Ey iman edenler, yapamayacağınız şeyi neden söylersiniiz? Yapamayacağınız şeyi söyle meniz Allah'ı g a z a p l a n d ı r maktadır." (Saff/2-3) O halde mü'min., Allah'ı gazaplandıracak böyle bir davranışı yapamaz, yapmamalıdır. .. ."Bir ümmet diğer ümmett e n d a h a gelişkin diye, yem i n l e r i n i z i kendi a r a n ı z d a bozgüncuk u n s u r u yaparak, ipini kuvvvetle sonra bozup çözen kadın gibi olmayın.. Yeminlerinizi kendi a r a n ı z d a bozgunculuk unsuru edinme-' 1in; sonra sapasağlam basan ayak kayar."(Nalh: 16/92) Mü'min, ayaklarının kaymasına yol açacak bir davranış bozukluğunda bulunamaz. Mü'min, işyerindeki insanla- rı ezmemeli, sömürmemeli, yönetimi altındaki insanlara mü'mince davranmalı,onları köleleştirmemelidir. Böylece ' c a h i l i m o d e l ' ile ^islami model' arasındaki fark ortaya çıkacaktır. ' • Mü'min, üstünlüğü para ve makamda değil, takvada görmelidir. Fakirlere ve ünvanı olmayanlara karşı davranışımız, para ve makam sahiplerine k a r ş ı davranışımızdan faklıysa, bu cahili bir davranış biçimi olmaz mı?Bu, bir sınıfsal ayırım değil midir? "Nefsini, sabah-akşam onun . rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle tut. Dünya hayatının aldatıcı sözünü isteyerek gözlerini onlarden kayd ı r m a . Kalbini bizi zikretm e k t e n gaflete düşürdüğümüz, kendi istek ve tutkularına uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme"(Kehf/28) Mü'minler arasındaki ticari ilişkiler, kavga ve kırgınlaklarla^bitmenıeli,mü'minler birbirlerini aldatmamalı- dır:"Doğrusu e m e k ve m a l lemektedir: . • r '-r • , f güçlerini b i r l e ş t i r e n ortak-" l)Tebliğ edip 'cahili'düzenlardan çoğu,biirbirlerine karden yüz çevirmek, cemaatlaşşı tecavüz ederler;ancak iman mak, birlik ye dayanışmayı edip s a l i h : ameller.de b u l u sağlamak. .. ' , , nanlarbaşka. Onlarda ne ka. 2)Tebliğ ve tebliğle birlikte dar azdır! (Sad/24) . başlayan mücadeleyi 'en gü• Evet; onlar da ne kadar azzel' bir tarzda yapmak. dır! İşte bu azınlığın kuraca3)Bu düzendeki zuliim ye ğı bir yaşama modeli,kapitahaksızlıkra karşı durmak. lizmin zulüm çarkı içinde kıvr a n a n insanlar için bir ümit 1) TEBLİĞ, YÜZÇEVİR. ışığı olacak, onları İslam ME VE CEMAATLEŞME . davasına, kazandıracaktı. Mekki bir sure olan şüara Mü'min, herkese iyilikle musüresinin 214-216. ayetlerinamele etmeli, güzel davrande şu b e y a n yer a l m a k t a ? malıdır:"Allah'a ibadet edin dır:"Öncelikle en y a k ı n hıve O'na hiç bir şeyi ortak koşs ı m l a r ı n ı u y a r ı p k o r k u t ve mayın. Anne-babaya, yakın mü'minler den sana tabi olanakrabaya, yatimlere, yoksullara koruyucu kanatlarını ger. lara, yakın konşuya, uzak Eğer sana isyan edecek olurkomşuya, yanındaki arkadalarsa, artık de ki:'Gerçekten şa, yol oğluna ve sağ elinizin ben, sizin yapmakta-olduğumalik olduklarına güzellikle nuzdan uzağım. "• davranın.. Çünkü Allah, kuBu ayetler, iman edenlere; rumlu, böbürlenen insanları, davet.etmek,cemaatleşmek've sevmez."(Nisa/36) E v e t , b i r isyankârlardan yüzçevirmek a p a r t m a n katında, yanyana görevini vermektedir. Bunun iki dairede yaşayan i n s a n l a - ' içinde yaşadığımız cahili dü' rın birbiriyle görüşmediği, kozende; de bize d ü ş e n görev nuşmadığı, dertleşmediği bir. bundan başkası değildir. - , ortamda; mü'minlerin ortaya Cemaatleşme; emaneti eh' koyacağı Kur'an'i davranış biline vermedir, denetimdir. * çimini görüpte etkilenmeyeCemaatleşme; inananla cek insan unsuru var mıdır?. inanmayanın hukunun ayrıl, İşte bu yüzden, mü'minler , masıdır,Mü'minin h a k k ı n ı n olarak inanıp söyladiklerimikorunması ve yardımına kozi pratik h a y a t a aktarmalı, şulmasıdir,'cemaatleşme; şûörnek bir model oluşturma- - râdır, karardır ve kararın uylı, bu m o d e l i yayğınlaştırg u l a n m a s ı d ı r . H a r e k e t .ye malıyız. O zaman insanların kuvvet birliğidir. , islam'a dalga dalga koştuğuCemaatleşme; bir ahitir.." ' nu göreceğiz. • Cemaatleşme; bir strateji, İşte o zaman insanlar,"Ey plan ve proğram yapmapdır. i m a n edenler, h e p i n i z topCemaatleşme; bir kadro ve luca barışa ve güvenlihalk hareketidir, bunların büğe (İslam'a) girin ve şeytatünleşmesi ve • - . nın adımlarını izlemedayanışmaşıdır. • yin"(Bakara/203) a y e t i n i n Ve cemaatleşme; sabırdır sırrına mazhar olup, şeydüzenden kopup ayrılmadır. tana ve onun düzenine lan"Onların sözlerine karşı sen net yağdıracak, islam'a sasabret ve onlardan ^ n güzel h i p çıkacaktır. , bir kopma ile kopup ayrıl,' yal a n l a m a k t a olan n i m e t sahiplerini seni, bana GÖREVLERİMİZ: : bırak."(Müzemmil/10-ll) • B u n l a r d a n başka kimKur'an' Kerim, bize, bugün lerden yüzçevirip ayrıliçinde b u l u n d u ğ u m u z ş a r t mak gerekiyor? larda şu üç önemli görevi yük- Zikrimizden sırt çeviren ve dünyâ hayatından başkasını istemeiyenden. yüzçevii:." (Necm/29); "Allah'ın isimlerinde ayrılığa sapanları bırakın." (AraClSO) . . j ... • Şu halde; bugünün pratiğinde, müslüman olduğunu söyleyen, namaz kılan, oruç tutan,'hacca giden, zekat veren, kurban kesen insanımızın inançlarına hakaret eden, onlara fgerici, yobaz' diyen 'ca; hiller grubu'ndan, kopup ayrılmak, onları desteklememek, onları h o ş n u t edecek davranışlarda bulunmamak, onlar için, onlar adına birdiğeri ile mücadele etmemek müslümanların birinci"^^^™ görevidir. ^ 'r 'IBirlik olduğunu anlatabiliriz. Bugünün pratiğinde yapılması gereken; bu konunun ısrarla, sabırla, bıkmadan, usanmadan," tekrar tekrar anlatılmasıdır: "Şu halde sen bundan dolayı 'davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heva ve heveslerine uyma." (Şûrâ/15) •> - . . 2) EN GÜZEL TARZDA MÜCADELE Hiç-şüphesiz; tebliğ, yüzçevirme, safları belirleme ve cemaatleşme; şer cephesini ve şeytanın- t a r a f t a r l a r ı n ı rahatsız edecek, onların öfke ve ve beraberliğin malıdır. Kur'an bu prensibi apaçık ortaya koyar: "Rabbinin-yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde' . ^mücadele et."(Nahyi25), «Kötülüğü en güzel olan bir t a r z d a uzak-' laştır." (Mü'minun /96) Hikmetle, basiretle, sabırla ve en güzel bir tarzda mücadele, elbette meyvesini verecek, toprak kımıldayacak, bu ülkede horlanan, aşağılan a n , ümitsizliğe d ü ş ü r ü l e n h a l k uyanacak ve ş a h l a n a caktır! Akif in mısralaştırdığı gibi: ' • "Doğru yöl işte budur, gel" diye sen bir yürü de, " ' O zaman bak ne koşansağlanabillar göreceksin sürn^ den ve Allah'tan başka hakktm, onceSger mu^mtn^ tapmakta olduklarınız- lertmtze.vermeltytz. Yanhşt kendtdan gerçekten uzağız, ntizde aramalıyız. - Yalnızca henim Sizi tanımayıp inkâr et-d j/şMncem do^rMiİMr u e S f l d e c e b e n i m ^.'î^' Sizinle aramızda siz, cemaatim Kak ybidddır' şeklindeki ^ ^ ^ S ^ ^ ^ ^ r t a v u / J . ^ ^ ^ ^ Sn^ SüraLgöğsüne t u t t u m s a k u l a k ; • Şunu duydum ki; onun hiç sesi çıkmaz kalM; En temiz hislerle vur- m a k t a ^ ^ g b L d ü ş m ^ h k . v e bir Mn; lunda en ciddi engellerden hırıdır. başgöstermiştir.":(Müm- Unutm apt ak gerekir ki, her cemaat^ geisinVo zamân tehine/4)ı • bir boşluğu dolduruyor ve bir diğe-ürök"ahlarsın!' - Böylesi bir tebliğ yf^İM Ulaşamadığı kesimlere ulaşı^^ ^^^^^^ ' ^^ arsın. ve. cahiliyyeden y ü z . ^ ^ ^ gerçeği görmek zorundayız. çevirme 3) ZULME KARŞİ zenden kopup ayrıl-"^^^ ma; 'hak' ile 'batıl'ın apadüşmanlıklarım'kabartacak, çık ortaya' çıkmasını sağher türlü yöntemi kullanarak Tebliğ, yüzçevirme ve en güliayacaktır. Böyliece; yıllarsaldırıya geçmelerine yol açazel bir tarzda; mücadele, bedır, İslamfla liberalizmi uzcaktır. Şer cephesinin bütün raberinde zulme karşı olııia laştırma ve mevcut düzehile ve desiselerine,.baskılave tavır alma görevini de yükni müslümanın düzeni olarına, oyun ve komplularına ler dayetçiİere.^Bu görev; bürak kabul e t t i r m e o y u n u karşı tavrımız, Kur'an'ın tatün mü'minlerin haklarını kosona erecektir. Herkes biriyle 'en güzel tarzda mürumanın yanısıra; zulmün kendi i n a n c ı n ı n gerektircadele' olmalıdır: "O halde pençesi altında inleyen mildiği ş e k i l d e d a v r a n ı r v e sen, onlardan yüz çevir, onlayonların da haklarını koruyaşarsa; hak ile; batıl birra öğüt ver ve onlara nefislemayı ve savunmayı gerektibirine karıştırılmayacak, rine ilişkin açık ve etkileyici rir. "Mü'minlerih'ijşleri kendi kavramlar saptırılmayasöz söyle.',' ( NisW63),. . " aralarında şûra iledir ve hakcak, çarpıtılmayacak ve zi.. Nefsâni davranışlardan kalarına tecavüz edildiği vakit hinler bularidırılmayacakçınılmalı, hâd aşılmamalıdır: birlik olup karşı koyarlar." tır.'.:•< ' "Allah'tan başkasına yalvarıp (Şûrâ/38-39) ' " ' yakaranlara sövmeyin, sonra Safların belirlenmesi, kav• Burada ceinaat; zulme karonlar da haddi aşarak bilmeramların berraklaşması haşı bir karar, hareket ve kuvvet den Allah'a söverler." (En' linde, işte o zaman halkımıza, birliği olarak tanımlanmakiçinde kıvranıp durduğu" buam/108) Tam'tersine-- güzel tadır. Hûd'süre'si/113'te ise lanımların asıl kaynağının ve "Zulme'sapanlara bir eğilim öğüt, iyi davranış, hikmetle sorumlusunun 'cahili düzen' göstermeyin, yoksa size ateş davet temel prensibimiz ol- dokunur" buyürulmaktadır. Bu mücadelede; k ü f r e t m e k , kolik' gibi kavramlarla suçlaDolayısıyla mü'min; ateşe çar tekfir etmek, h a k a r e t t e buyarak zulüm şebekesinin kuğıranlanri safinda yer alamaz. - l u n m a k ve k ü s m e k yoktur. cağına itmemeliyiz. ' O n l a r a A t e ş t e n k u r t u l m a k için İ s İnananları ve zulme uğramış kurtuluş" yolunu gösterıneli; lam'ı seçtiğimize göre, biz nahalkı saflarımızdan uzaklaşkendilerine bu sistemin kursıl olur da -zâlimlere arka çı- ' tırâcak her türlü hareket ve banları olduklarını anlatma' karız! - • • •' • her türlü davranış şekli yanlıyız. Bu sistem ayakta'durlıştır. • •.. dukça bulanımların bitırieye: "İşte Ad halkı! Rablerinin ceğini anlatmalıyız. Unutmaayetlerini tanımazlık ettiler. Halkımıza karşı davranışıyalım ki; suçlU olan bü zavalO'nun peygamberine isyan etmız; "Yasin ehli'nin, kendilelı insanlar değil, tağuti ve catiler ve her inatçı zorbanın rini öldürmeye gelen ve nihahili düzendir. İnsanları bütün e m r i ar'dınca y ü r ü d ü l e r . " yet taşlayarak öldüren insanpropaganda vasıtalarını kul(Hûd/59) ' • / lara karşı, gös'terdiği tavır ollanarak çıplaklığa, fuhşa, kumalıdır: "Ona 'cennete gir' de' Mü'ıılin, zulmü ve zalimi mara, alkolizme iten bu- dünildi. O da: 'Keşke benim kavasla savunamaz. Mü'minler, zen suçludur. •' mim de bir bilseydi' dedi." (Yazalime karşı tek bir vücut gisin/26)• ^ : bi hareket ederler; onlar hakİçkijd adeta teşvik eden ve kında tavizkâr düşünmeleri, Evet, bü gerçekleri bu bizzat üreten bu düzen suçiki ayrı t a v ı r sergilemeleri h a l k da bir b i l s e y d i . İşte ludır. ! . ' ' m ü m k ü n değildir. . Ç ü n k ü b u n u n i ç i n , d u r m a d a n , " - Kumarı ve şans oyunlarım ü ' m i n l e r f e s a d a o r t a k l ı k ; .bıkmadan, kafaları çatlanı devlet eliyle yaygınlaştıran edemezler: "Şu halde münat ı r c a s ı n a anlatacağız; anbu düzen suçludur. - x.'f ı k l a r k o n u s u n d a ikiye bö-, c a k c â h i l i d ü z e n i n saflaKadın ticaretini ve fuhşu lünmeniz ne diye?"(Nisa/88) r ı n d a bilerek ya da bilmem e ş r u l a ş t ı r a n bu zâlim dü"Ölçüsüzce davrananların emy e r e k y e r alârilarâ k a r ş ı zen suçludur, i-" rine itaat etmeyin. Ki onlar, e n g ü z e l tarzda m ü c a d e l e İnsanları bir lokma ekmeyeryüzünde fesat çıkarmak; . edeceğiz., . î» ğe muhtaç hale getiren bu tat a , dirlik d ü z e n l i k k u r m a > Tağutî düzenin zulmüne , lan düzeni suçludur. ' . maktadırlar." (Şu'ara/150uğramış tüm insanların, ,Her türlü fitne ve fesadın 152) "Kendi nefsine ihanet" h a l k l a r ı n yılmaz savunukaynağı olan bu 'örümcek yuedenlerden yana mücadeleye c u s u olmalıyız. Zulme karvası' düzen suçludur. •^ girişme. İşte siz böylesiniz; şı ortak tavır almalıyız: ">' * -' Bu zülüm ve cinayet medünya hayatında onlardan yar •> "Size ne oluyor ki, Allah yokanizmasını suçlamayıp da na mücadele ettiniz. Peki kılunda ve 'Rabbimiz, bizi halkı yalnızca onun k u r b a n l a r ı n ı y a m e t t e o n l a r d a n y a n a Al- . ' zalim olan bu ülkeden çıkar suçlamakla bir yere varamalah'la, mücadele edecek ¿imve bize katından yardım eden yacağımızı ve bunun hesabını dir? Ya da onlara vekil olacak ' yolla' diyen erkekler, kadınAllah'a vereceğimizi unutmakimdir?" (Nisa/107-109) lar Ve çocuklardan zayıf bıramalıyız. • ' i .... kılmışlar adına savaşmıyorBu ayetlerin ifade ettiği . Zalimle mazlumu birbirinsunuz?" (Nisa/75) davranış şekillerinin," günüden ayırdığımız ve bu tağuti "İman edenler Allah yolunda müz Türkiye'sinin pratiğinde düzenden mazlumların hesasavaşırlar, küfredenler ise taelbette bir kâişılığı vardır. Bu bını s o r m a y a başladığımız ğut yoliında savaşırlar. Öymüslüm'ân kardeşlerimizi,'içizamân, işte o zaman; gelecek leyse şeytanın dostlarıyla sane düştükleri bu hatadan kurzalimlerin alehine olacaktır. vaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın tarmak için en güzel bir tarz"Güneş köreltildiği zaman, hileli düzeni pek zayıftır." (Nida inücadele prensibine uy^Yıldızlar döküldüğü zâman, sa/76) . gun olarak gayret sarfetmeDağlar yürütüldüğü zaman. liyiz. İşte burada, çok temel bir Denizler tutuşturulduğu za'Allah Rasulü şöyle buyunoktaya gelmekteyiz: ' : : man, • ' • ruyor:' "Ey mü'min, ister za'Zulmü icra" edenler* ile 'zulNefisler birleştirildiği zalim! ister mazlum olsun, karme uğrayanlar'ı kesinlikle birman, • • - <• -c deşine yardım et." "Sahabe: birinden ayırmalıyız. Zulmün Ve diri olarak toprağa göZalime nasıl yardım edebilikurbanları olan ihsanları zamülen kızcağıza sorulduğu zariz? diye sorduğunda:"Zalimin limlerin safına itecek ve onman: iki elinin ü s t ü n ü tutar, zulları zulüm çarkının birer diş• Hangi suçtan dolayı öldümüne' mani olursunuz." bulisi haline getirecek davrarüldü?" (Tekvir/1-9) ; • yurdu.İşte, zulme karşı tavır nışlardan ısrarla kaçınmalıE v e t , t a ğ u t i d ü z e n i n yaalmanın ve en güzel tarzda yız. Cahili sistemin kurbanş a y a n ölüler h a l i n e . g e t i r mücadelenin nebevi ifadesi. larını; 'fahişe, kumarbaz, aldiği 've d i r i d i r i t o p r a ğ a O h a l d e b u birlik v e dayanışma nasıl sağlanabilir?. : .. - ..Birlik olmak; cemaatlerin zulme karşı ortak tavır koymasıdır. .' . Birlik, olmak; tebliğ politikasının tespit edilmesidir -. Birlik olmak; mü'minlerin birbirini sevmesi, birbirine hayır duada bulunmasıdır. , Birlik olmak; mü'minlerin birbirlerini dost- veli edinme(Şüarâ/227)' = " '-'•, si, birbirlerini koruma ve tecavüzlere karşı birlikte tavır MÜ'MİNLERİN BİRLİĞİ almasıdır.- . . • , . '" ' İiAYÂNİŞMASr^^ •• Bii-lik olmak; Kur'an'a yö-. nelmek, Kur'an'ın emrettik' Akıp,, g i d e n z a i n a n ı n lerini y a p m a k t ı r . " . i : mü'minlerin lehine gelişmesi "Hepiniz Allah'ın ipine ii. İçin gerekli olan, şar;t-^ sımsıkı.yapışın, dağılıp lar^an birı de ı n ü ' m i n - ^ y ^ ^ ^ , ^ . ^ a r a s ı n d a k i fark"- ayrılmayın. Hani siz düşlerin birliğinin ve daya-. ı^ı^j^ı^^^ tezada dönüştürmemeli--rnanlav idiniz; O, kalple- gömdüğü bu i n s a n l a r ı n ' h e s a b ı n ı sorma'y'a b a ş l a d ı ğ ı mız z a m â h , k a r a n l ı k l a r aydınlığa dö'nüşe'cektir:-'' Yol,ancak i n s a n l a r a z u l m e d e n ve yeryüzünde haksız yere tecavüz ve haksızlıkta bulunanların aleyhinedir." (Şûrâ/42) - "Ve işte o zaman; " Zulmetmekte olanlar nasıl bir inkalaba uğrayıp devrileceklerini pek .yakında bileceklerdir.- Onlar ne sizdendirler, ne de o n l a r d a n . Kendileri, de bildikleri halde yalan üzere yem i n etmektedirler." (Mücadele/14) . • • • ' • iMü'minlerin birbirlerinin velisi ye yaidımcısı olmaması hâlinde' fitne ve fesadın yeryüzünü kaplayacağını açıklar K. Kerim: "Küfre sapanlar da b i r b i r l e r i n i n velileridirler. Eğer siz" birbirinize yardım etmez' Ve dost olmazsanız,'yeryüzünde b ü y ü k bir fitne ve büyük bir bozgunculuk olur." (Enfal/73). • •i 'Öyleyse, fitbe ve'fesadın sön bulması için birlik ve dayanışma gereklidir. Aramadaki farklUtklar^bati---'^^^^^ - : : . . ' ö n c e l i k k f e i a n : ZiZaşmfl h f l i ^ / c e t i - / î e ^ ^ ^ f l olan kardeşler olarak sabahla, ması gereken husus şu- tezattan daha buyuk değildir. Oy- ¿ m ı z . Yine siz t a m bir dur,ki; Türkiyelde I ş l a - 7 e y s e , bu temel tezadın önüne, a r a - a t e ş ç u k u r u n u n kıyısınmifmüçadele yem \.fn{zdaki farklılıkları çıkarmayad a y k e n o r a d a n da sizi amış değildir. 3 u g u n Mü'minler arasındaki bütün-^^rtardı.'l (Al-i i m r a n lere gelişte binlerce ı n . , v , ^ ,, , , , /ın^l gözyaşı ve kanının hak-, / « m i Z i ^ birbirine ısındıracak o lan kı vardır. Bu davaca pek . Kur'an'ay önelelım ve onun hu- igii^ig b^^i ateş çukuruna çok cemaat hizmet e t - k ü m l e r i n e yuvarlayacak davranış- miştir,ve,etmektedir: HepsindenAllah r.azı ol- . sun. ' . Bu davaya hizmet edenlerin ^y^efat e d e n l e r i n i r a h metle anmak,", s a f o l a n l â r m a s'evgi j e saygi göst'ermek, mü'min,olarak görevimizdir. j'^.. K. JKeriçı,^ mü'minlerin birbirleriyle ilişkisini ."veli" ve'"]cardeş" kelimeleri ile tanımlar. Özellikle, .mü'minlerin" Allah'tan başkasını veli, dost v e yardımcı edinşmeyec^eği, onlara sevgi göstereme; yeceğini ısrarla belirtir: "Oh; i ar, mü'minleri bırakıp kafirleıri veli edinirler, kuvvet ye onuru .onların yanında m i arıyorlar? Kuvvet ve onur Allah'ındır." (Nisa/139) ; . . •j /'Allah'ın kendileçifie karşı gazaplandığı bir",kavmi veli edinmekte olanı görmedin mi? - ^tabi olalım. ^ • "Allah'a» ve ahiret gününe inanan hiç bir topluluk bülainazsın ki, onlar Allah'a • vfe Rasulüne karşı kimselerle bir sevgi ve dostluk bağı kurmuş olsunlar; bunlar ister babaları, ister çocukları, isterse kendi aşiretleri oİsalaf dahi-. Onlar öyle kimselerdir ki,« Allah ânların kalblerine imânı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir.'Allah onlardan râzı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasidır" (hizbullah)." Dikkât edin^ şüphesiz Allah'ın fırkası olanlar, felah buİânlarıh- t a k e n d i s i d i r . " (Mücadele/22) • : Öyleyse, f e l a h bulanlardan olmak için birlik ve d a y a n ı ş m a zaruridir. * . ^^^^^^ zedeleyecek, böy- ——kaçınmalıyız. Onun için,. Allah'ı bırakıp ta birbirimizi rabler" edinmeyelim. Hucurat suresinde açıkça belirtilen ve yasaklanan 'alay, dedikodu, gıybet, tecessüs ve zan'Jle k a r a r verme'gibi davranışlarda bul u n m a m a l ı y ı z . Böylelikle, Kur'an'ın tanımladığı ve övdüğü mü'minlerden olabiliriz. Ayrıca; mü'minler arasındaki farklılıkları tezada, dönüştürmemehyiz. Aramızdaki farklılıklar, batılılaşma hareketi ile aramızda olan tezatt a n daha büyük değildir. Öyleyse, bü temel tezadın önüne, a r a m ı z d a k i f a r k l ı l ı k l a r ı , çıkarmayalım. Mü'minler arasındaki .bütün^htilafları ort a d a n kaldırıp kalplerimizi b i r b i r i n e ı s ı n d ı r a c a k olan Kur'an'a yönelelim ye onun ,,."Ya Rabbi, bizi dosdoğru yo- uzakta da olsalar, birbirlerini hükümlerine tabi olalım: * la ilet; kendilerine nimet.ver- seven ve birbirlerine h a k k ı ' ' "Ey iman edenler, Allah'a diklerinin yoluna, gazaba uğ- "tavsiye eden bir millettir." ı i t a a t edin, peygambere itaat rayanların ye sapıklarınkine edih ve sizden olâh emir' sa• • Özet Olarak; ı-., . değil." (Fatiha/5-7) hiplerine de..Eğer bir şeyde • I . Kur'an'ın tamıhladıği, Ra''Rabbimiz, bizi ve iman ile anlaşmazlığa düşerseniz, arsulullah'ın yaşadığı İslam'ın daha,önce geçnıiş olan kart ı k ' o n u Allah'a ve'Rasulüne canlı bir örneği olalım; • : deşlerimizi bağışla ve kalpledöndürün; Allah'a ve ahiret . 2. Cemaat halinde inücaderimizde iman etmiş ola.nlara g ü n ü n e i m a n ediyorsanız." le edelim, fert olarak kalma(Nisa/59) . ' k a r ş ı , bir kin-, b ı r a k m a . " yalı m. • ' .r^ • ., ' (Haşr/10):. . .t . 3. Mü'minlerin hak ve hu• Birlik ve beraberliğin sağ. Mü'minlerin kardeşliğini kukunu savunup, birliğini bol a n â b i l i n e s i için; doğru ve ve birliğini zedeleyecek her zucu davranışlardan kaçınahaklı olabilme hakkını, önce türlü fitne ve fesada, tahrike lım. diğer mü'min kardeşlerimize karşı uyanık olmalıyız. Müsvermeliyiz. "Yanlışı kendimiz4. Belirli bir stratejiye uygun l ü m a n l a r h a k k ı n d a işittiğide aramalıyız. 'Yalnızca beolarak, planlı, parogramlı bir miz haberleri, dedikoduları nim düşüncem doğrudur ve mücadele'verelim. ' ' yaygınlaştırarak şeytanın eksâdece beniıri cemaatim hak 5. Tebliğ edelim ve insanları meğine yağ sürmemeliyiz. "Ey yoldadır' şeklindeki bir tavır, câhili düzeriden kdparip yüz iman edenler, eğer bir fasık çevirelim. " ' birlik ve dâyanışma' yolunda eh ciddi engellerden biridir. "size bir haber getirirse onU"" 6. Zulme karşı tavır koyalım "Unutmamak gerekir ki, 'her ! etraflıca araştırın; yoksa ce-.^ »ve.mazluirtların, ezilen halhalet ^sonucu bir kayme kö- I kın haklarını koruyalım. cemaat bir boşluğu doldûrutülükte bulunursunuz da şon: . 7. Mücadelemizi'en güzel bir yor ve bir diğerinin ulaşamadığı kesimlere ulaşıyor. Bu . r a i ş l e d i k l e r i n i z d e n " ' p i ş m a n _ ^ tarzda yapalım, hikmetle, güölürsünüz." (Hücurât/6) " " gerçeği görmek zorundayız. . zel öğütle davette bulunalım. ' Yine unutulmamalıdır ki; * "Kendilerine güven ya da ' bu ülkede" iki cephe vardır: '" korku haberi geldiğinde onu " Böyle bir çalışmanın'soH a k ve Batıl cephesi. Biz, inyaygınlaştınverirler. Oysabu-, nünda Allah bize zafer nasip sanları önce hakka çağırma^ • nu peygambere ve onlardan edecektir. Çünkü; ' "' lıyız. • .! olan emir sahiplerine götür-, müş olsalardı, onlardan so. "Gerçek'şü ki, onlar hileli Cemaatimize davet ederken de, sadece kendi doğru- , nuç çıkarâbilenler^ oıiu bilir- düzenler kur'dular. Oysa önlarımızı anlatmalı, illâ da di- ' lerdi. Allah'ın üzerinizdeki ' İarın düzenleri dağları yerlefazir ve r a h m e t i olmasaydı; ^ rinden oynatacak da olsa, Alğer ceinaatlerin yanlışlarını anlatma ihtiyacı duymamalı- ' azınız hariç herhalde şeyta- . lah katında onlara hazırlanna uymuştunuz." (Nisa/83) mış bir düzen vârdır."(İbrayız. Birbirimize üstünlük sağMü'minlerin": kardeşliğini pe- him/46) l a y a r a k , h a s e t ederek, geçkiştirmeli, kavga edenleri bamişte Ehli Kitab'ın düştüğü nştırmalı,"ihtilafları büyüten hataya düşmemeliyiz: ""Yahu"Allah, içinizden irtiân edenve acitasyon yapan,bozgun- lere ve sâlih amellerde buludiler-dedi ki: 'Hıristiyanlar culara karşı mücadele etme- nanlara vadetmiştir: Hiç tarbir şey üzere değildir" Hıristiliyiz. "Mü'minlerden iki top- tımasız; onlardan öncekileri yanlar da: 'Yahudiler bir şey luluk çarpışacak olursa, araüzere değil dir'dediler. Oysa hasıl guç ve iktidar sahibi kıllarını ,bulup düzeltin, şayet onlar' kitabı okuyorlar. Bildıysa, onları da yeryüzünde biri diğerine karşı haksızlıkla meyen bilgisizler" de onların güç ve iktidar sahibi kılacak, tecavüzde bulnacak olursa, söylediklerinin benzerlerini kendileri i ^ seçip* beğendiği dintecavüzde bulunana karşı, Alsöylemişlerdi. Artık Allah, kılerini yerleşik kılıp sağlamlah'ın emrine dönünceye ka- laştıracak ve onları korkulayamet günü-anlaşmazlığa dar savaşın; eğer sonunda dö- rından sonra güvenliğe çevidüştükleri şeyde aralarında nerse, bu durumda adaletle h ü k ü m verecektir." (Bakarecektir." (Nur/55) ' ' " • aralarını bulun, ve adiL davra/113) • • •• ranın. Mü'minler ancak kar- "Allah, İslam'ı ü s t ü n kıla"Orilar, "kendilerine ilim geldeştirler. Öyleyse kardeşleridikten sohfa,' yalnızca aralacaktır, müşrikler istemese de" nizin arasını bulup düzeltin." (Saff/8) . , • • . rındaki 'tecavüz Ve haksızlık' ; (Hucurat/9-10) ' . . , dolayısıyla ayrılığa düştülen" "Gevşemeyin, ' ü z ü l m e y i n . (Şûrâ/14) ' < ^ Ve geliniz Hz.Ali (r)'nin şu Eğer inânmişlârsanız en üs" İşte bu noktada duamız şöy- sözüne uyalım-: , . • : . t ü n s i z l e r s i n i z . " (Al-i İmle olmalıdır: "Mü'minler birbirlerinden ran/139) / • GLNOEAl GÜNDEM GUJVÜEM GLıNDEM GLMDEM GÜNDEM GÜNDEM GÜNDEM GÜNDEM • -5 . •T •• • , ) " ' ... -r • •' TO P LU M S A L Y O Z L A Ş M A V E Y O L S ü Z L U K L A Fİ a 'i •i'. , ' • i •i ' • >'.i' ' ''i^'' .. ^^^ .t'i-. . • -it '' -t - .• •>».; .Jj • • ., ^• \t; "• •fj ' Û • < •- ' • ' ' f:f. . : - , ,., ^ ' . >i -i". , - j'- i i.•'1 •ıv. ;^ ' v! • V.- ^ r"•" •• • . - i - '••l-v • 'Bu ülkede insanlar; iş ' ararken'; çocuğunu 'oküta . h^âytt eitj.rirken, evine iskan ^altrke(n, fazla gelen elektrik, telef on faturalar rina itiraz ederken, yüzde yüz hakli'olduğu'hir da'Vada kendim sa^vünurken, hasta 'ziyaretinden hasta yatırmaya ve. tedavisine kadar bütün günlük işlerinde ya doğrudan para vermekte veya yüzde yüz hakki blan bir şeyi ala^ biİth'ek İçin aracılar koşmak durumunda kalmaktadır. .••! i.j . •! • .; w 'Bu içiçe yaşayış ğöile görülür bir tepkisizliği/ güveHsizliği, duy arsızlığa ister işteinezgeiirecekti^u • J>. ".i'f ,^Ekrent^ ÖZKAYA , .. î S Son yıllarda, (Özellikle son günleriie) Türkiye kamuoyu a m ı ardına p a t l a y a n rüşvet ye yolsuzluk s k a n d a l l a r ı y l a s a r s ı l i ^ r . ^ H e r bir iddia peşinden yenilerini getirerek a d e t a toplumsal bilinci felç ^ediyor. Kızgınlıkla gelen çaresizlik insanlarda garip bir ironi ve u m u t s u z l u k oluşturuyor., Şurasını henıen belirtmelim, bireysel ve toplumsal anlamda iktidar mücadelesinin olduğu her ş a r t t a rüşvete aralanmış bir kapı yardır^Ve bıi kapı ne sadece İjizde ne de sadece üçüncü dünya ülkeler i n d e a r a l a n m ı ş t ı r . . E n ,gel enekseUnden.en modernine, b ü t ü n toplumlar b u a r a d a n gireıi »rüzgardan,şöyle yeya bgyle'etkilenirler. . , RUŞVETNEPIR?. , . Sözlüklere baktığımızda; örneğin. K a m u s - ı T ü r k i ' d e : "Bir m e m u r a , h a k s ı z .bir,iş gördürmek için yerilen ücret ve hediye" olarak tarif edilir rüşvet. -X -'ir T ü r k DiJ';Kurumu;SÖz;liiğünde ise: "Bir görevlinin elindeki o l a n a k l a n p a r a ya da mal karşılığı kötüye kullanması veya bu yolda yerilip alı-, n â n . m a l ya da para", şeklindedir',bu -tarif. .M.Nihat. .Özon'da ise "Vazifeliye bir i ş gördiirmek için verilen p a r a veya,hediye" tanımına rastlıyoruz..,, . >: 1 , .Nedeninsanlarişlerini gördürmlek için parave hediye verirler?' D i k k a t edilirse b ü t ü n t a n ı m l a r d a "verilen" önceliği ıvardır. H a i b ü k i bugün^ baktığımızda konuşulan ve a r a ş t ı r ı l a n sadece • "alanlar". Oysa en aâ a l a n l a r ' k a d a r y e r e n l e r de s u ç l u değil mi? Ç ü n k ü r ü ş v e t alma" bir sonuçtur. Hiçbir sonuç ise sebepleri doğru tespit edilip ortaya konulmadan ,açıklığa kavuşturulamaz. Diişünceyi sonuç üzerinde odaklaştırmak, esas, s o r g u l a n m a s ı g e r e k e n noktayı- g ö z a r d ı etme.k deniektir. Cevabını, a r a ı n a m ı z gereken soru, ."nederi, r ü ş v e t alınıyor?" yerine "neden rüşvet ver ilir,/veriliyor?" sorusu olmalıdır. Bu aynı z a m a n d a neden alındığının açıklayıcısı olacaktır. . v »-•"' RÜŞVETE ORTAM. " HAZIRLAYAN. • , . NEDENLER , , -. : .Evet, İDİr inşan neden rüşr. v e t ^v.erıri.e g e r e ğ i n i d u y a r ? Rüşvet,,yapılan bir yolsuzlu-i ğ u n veya haksızlığın h a k l ı r lıştırılma çabasıdır.- ' • .. 1 • sınıf a r a s ı n d a başlar.. ' " labilir belki- ama, doğasLğeş,-j î n s a n ^ r arasındaki ha"Bir toplumda ğüç sahipleri reği ü s t k a t ı r i a n l a r d a n a l t - kimiyet ve üstünlük kavgası ^ ve siyaset erbabı yolsuzluğa k a t m a n l a r a doğru yayılım s a ğ l a m temellere o t u r t u l a bulaşarak zengin olmuşlarsa, . gösterir ve toplu bir hastalık mayınca, hırsın güdülediği ne zengini d a h a az zengin gibi bünyeyi çürütür. Bu hasduygular frensiz bırakılınca y a p m a k , ne de f u k a r a l a r ı n " talık "sürekli kontrol altınyolsuzluk ve rüşvetin yayılderdine deva bulmak mümdaysa sorun yoktur, aksi takmasının önüne nasıl geçilebik ü n olmaz. Elinde bol.mik- . dirde ise öldürücüdür".(5) lir? "Mallarınızı aranızda . t a r d a arsa olan bürokrâtlaf,^;.î >\ r Tepeden tırnağa-"güven siyasileri arsa reformuna kar- " duygusunun'sarsıldığı" bir or• h a k s ı z y e r e y e m e y i n . Kenşı tavır almaları için ikna et^f.;- , tamda,:toplumsal yapıyı ve d i n i z b i l i p d u r u r k e n , ins a n l a r ı n m a l l a r ı n d a n biri "menin bir yolunu bulacaklar- ' toplumsal düzeni alt-üsteden bir uygulama nasıl ölümcül k ı s m ı n ı h a r a m y o l l a r d a n . dır. F a b r i k a l a r ı , uçsûz-bucaksız tarlaları olan siyasiler olmaz? "Otoriteye duyulan y e m e n i z i ç i n o malları haelbette toprak reformu için, saygının yok oluşuyla, halk k i m l e r e vermeyin." buyuküçük işletmelerin teşfiki için desteğinden yoksun kalan hüruyor Kur 'an-ı Kerim. (Baparmaklarını kımıldatmayakümetler, vatandaşlarıyla bir kara / 1 8 8 ) caklardır. yabancılaşma y a ş a r l a r " Bu Demek ki rüşvetin köyabancılaşma ve düzene is"Siyaset güç ve s e r v e t k ü n d e günah işleme ve bile yan eden, direnen insanlar els a h i b i o l m a n ı n bir a r a c ı bile h a k gaspı vardır. Ve inbette olacaktır. Ama zaman h a l i n e d ö n ü ş t ü mü, d a h a sanın olduğu her yerde kanave çark bu direnci kendi içinaz s a y ı d a idealist ve d a h a y a n bir yara olmuştur yolsuzde absorbe edemezse dışlayıp çok s a y ı d a üçkâğıtçı'siyaluk. Bu yâra sadece veren veatacaktır. Namussuz bir orsete özenecektir. Üçkâğıtya a l a n ' a r a s ı n d a k i ilişki ile tamda namuslu insanların olçısı b o l olan grupların yozsınırlı kalmamaktadır. "Haması ve varlıklarını sürdürelaşindası ise daha bir çabuk vuza atılan-taşın oluşturdubilmeleri ne kadar mümkünblur".(l) : : , - ğu halkalar" gibi toplumu çevdür? Başta direnç gösteren kirelemekte ve toplum'sal yapı" • Bu satırlar sâhki Türkişilere" zamanla "İçtikleri su, yı felç etmektedir. ' ' ' ' ' yenin b ü g ü n k ü dururiıiınun çektikleri hava gibi gelen orf •' Aşkın değerlerin zayıflaözeti gibi. ' • ' • tam" onları da sarmalına alaması veya yokoluşu, insanla• Egemen sınîf içinde ahcaktır. rın ahlaki boyutu üriutup "sulak ölçülerinin giderek silikya tirit" bir hayat anlayışına leşmesi,"(2) şahsi çıkarlar ya... Eğer ..bir .ülkede "kumar yönelmesi ve" bir başka han ı n d a f ö p l u m çıkarlâ'rıhin partileri düzenlenip imzası-, yat" endişesi taşımamaları doikinci planda kâlmasi, görev na 'muhtaç olunan, bürokrat . layısıyla adalet duygusuhdan anlayışının ve^ ortak menfâkarşlsinda 'imi;ahıri değerine uzaklaşmalar yolsuzluğun ilk âtleriiı ihlâli, gizlilik, "ihanet, münasip miktarda para kâyakla gölen nedenlerindendir. aldatmaca ve halkın ihtiyâçbedilebiliyorsâ" (ö)'veya pi^ lârına sırt çevrilm"esi(3) yolyango çekilişlerinde kazanan îbn-i Haldun " yolsuzluk suzluk olaylarının ortak özelbilet s a h i p l e r i n d e n gerekli olgusunun temel nedeni, likleridir. ' • i'.: miktar^ödenip, bilet alınarak y ö n e t i m e h a k i m o l a n kimilgili bürokrata hediye edile• Bu özellikler bir toplumda s e l e r i n l ü k s y a ş a m a karşı biliyprsa, artık "bu insanların başgösterince artık "önemli o l a n tutkularıdır." der ünlü moral değerlerinden, ahlakk a r a r l a r sosyal bileşenden Mukaddimesi'nde.' - ' larından söz edilebilir mi? Ya • Yerleşik düzene geçip, bü- yoksun, h k l k ı n ' d i k k a t i n d e n da bu olayların sadece iligili kaçırılmış " faktöî*ler t a r a rokratik otorite oluştuğu ankişiler arasında kalıp topluma, fından belirlenir. Sonuçların d a n i t i b a r e n , yolsuzluk t a yansımadığı; diğer kurumla-, ekonomiye vereceği zarar dükendine zemin aramaktadır. rın (edebiyatından müziğine) şünülmez;"(4) • '' Bu zeminin ortaya çıkabilmebü ölaydan, ikiyüzlülükten si, yolsuzluğu düşünebilmenasiplenmediği söylenebilir niz için; konunuzun güçlü ol-' RÜŞVETİN mi? Artık suç kavramı anlam'ması, bulunduğumuz ortamın SOSYAL -AHLAKİ' değiştirmiş, ahlaki boyutunu size dar gelmesi gerekir. GüçYANSIMALARI süzün güçlüyü ezdiği, hakkSonuçlar sadece ekonomi-^' kaybeden vicdan yâkalanmadah yaptığı her şeyde kendini kını gaspettiği hiçbir yolsuzye nii z a r a r yerir? Yalnızca r a h a t ve haklı'göstermekte-, luk' görülmeihiştir.' Onun için maddi unsürları mı etkiler? dir. Onun i^ih arabeökih kra"balık baştan kokâr" onuri için Bu özellikler yalnızca üst sı4 yolsuzluk olayları önce hakim nıflar arasında kalsa k a t l a t " -lının "vallah aşık değilim, hoşUMRAN 14 EYLÜL/FKİM'IMÎ a ulaşınak hayal olacaktır. lanıyorum senden" demesine kızmamali.-=Veya da son günYolsuzluk olaylarının "toplerin meşhür. şarkısının "gece luma verdiği en büyük zarar, yakti gel gizlice/kim görecek, karşı koyma arzusunun gidekim bilecek" demesine. Evet rek zayıflaması ve yolsuzlukolay gizli olunca, mübah. Suç larla koyun koyuna, yaşainaolayın kendisinde/ içeriğinde nın bir hayat tarzı olarak bedeğil; b a ş k a l a r ı t a r a f ı n d a n nimsenmesi şeklinde tezahür anlaşılmasında/bilinmesinde. eder"(6) . . . . V . Bu toplumsal bilincin farkın« Her çaldığı kapıda adam da olmadan suç olgusunun aramak, rüşvet vermek, biriiçeriğinde yaptığı devrimdir(!) lerine boyun eğmek duTuBu başlı başına bir çöküş.-ve munda bırakılan insanların kokuşmuşluk halidir. Hiçbir çaresizlik tavrıdır bu. Bu üldeğerin kalmadığı ve gemikede insanlar; iş ararken,.çosini öyle. veya böyle.yüzdücuğunu okula .kayıt ettirirken, ren/yiizdürebilenin kaptan olevine iskan alırken, fazla geduğu bir kokuşmuşluk. ' : • len elektrik, telefon faturalaV i . Bu kokuşmuşluğa toplu- rına itiraz ederken, yüzde yüz mumuzun gösterdiği tek tephaklı olduğu bir davada kenk i suskunluk.ve seyretmek. dini savunurken, hasta ziyaTürkiye kamuoyu b u olayl a r a sessiz k a l m a k t a vareste susmaktadır. Bu susuş T® Bazt-insanlarsorguddn ık- . , r j t • ' T • Tt r. ar dan ve tasvipten kay.... ..ay-: uyandınnıştır bende. Gizli bir serzenişi de içinde şaklamlamaktadır sanki: bende. "Pay alanıadık veya bir; de biz götürebilsek" gibi*. Böyle olmasa televizyon haberciliğinde yeni bir çığır açıp haber röportajları "Arkası Yarın"lı dizi olan "Fettan â z ı m ı z " o kesik ve m a t Tükçesiyle "Sağ partiler yapınca bir şey, olmuyor da sol partilerden biri yapınca neden bu olaylar oluyor, büyütülüyor" der miydi? Aynı partinin çok sayın yöneticileri, de aynı sözlerle savunmayı yapmadırlar mı?Bizce bu nokta satır aralarında atlanmayacak,. kaybedilmeyecek kadar ilginç ye düşündürücüdür, Salt köşeye sıkışan i n s a n l a r ı n s a v u n m a iıisiyakı üe^söyledikleri • sözler degil, toplumumuz^^ naklanmamaktadır.Buin^®P''^«^««^«.?.^Î^ ^trht altında feo-y^^g^ı^rındaki değişimin sanlar rahatsız olmadık- runuyorsa rejime halkın güvem somut göstergesidir: Eskiları için değil, rahatsızlık-. sarsılmış mıdır bilemiyoruz - İer «merdi kipti şecaat arlarını ifade edecek merci ama, şurası kesin; kerıdini zırh zederken sirkatin söyler" bulamadıkları, sonuçtan Jçinde tutmaya çalışan rejim .- .derler. Burada sa\)'unulan umutvar olmadıkları-içih kendine,güvenmemektedir. Sorun şey.ihsanların masumluğu, susmaktadırlar. Bir güven' rejim ,ve haştakilerin kendine değildir. Savunmanın tebunalımı,ve umutsuzluk ola'n güvensizliğindedir. meli emsal göstermeye,dahakimdir tfinlnma.-Onnn -• ' • " • yalıdır. Tıpkı bir günlük . . gazetenin "duvar yazıları", için cumhurbaşkanının-.- -.1 retinden hasta yatırmaya ve, köşesindeki spotu gibi: "Rüş-. ÎLKSAN olayı ve İstanbul'Vatedavisine kadar bütün günvete'fırsat eşitliği istiyoruz";: liliği olayına k a n a t gererek lük; işlerinde ya doğrudan padoğrusu liberalizıne uygun bir. karşı çıkması ve "rejime;güra verınekte veya yüzde yüz .mantık. Toplumda herkes fırv e n sarsılır" gerekçesini öne' hakkı olan bir şeyi alabilmek sat eşitliğine sahiptir.;Dün, sürmesi doğrusu anlaşılması fırsat sağ partilerde idi, onçok güç ve manidar bir tâvır. için aracılar koşmak durumunda kalmaktadır. Bu içiçe lar yaptılar^ bugün.sıra bizalıştır. Bazı insanlar sorgude; Bizim bildiğimiz insanlardan vareste tutuluyor ve do-, yaşayış gözle görülür bir tepkisizliği, güvensizliği,, duy arhelal kazançta , iyilikte y a r ı kunulmazlık, sorgulanmazlık sızhği ister istemez getireşırlardı. Ne kadar çağ dışı kalzırhı altında korünuyorsa recekti. Fazla geriye -gitmeye mışız ki(!) değişen y a n ş kuljime halkın güveni sarsılmış gerek yok; soıi on yılın gazete • varlarının bile farkında deği. mıdır bilemiyoruz ama, şuramanşetlerini canlandırın haliz! . . . • sı kesin; kendini zırh içinde fızanızda: "Namuszuzlar, va. Bu kokuşmuşluğu, kuruttutmaya çalışan rejim kenditan hainleri, alçaklar" diye nimakta kullanılacak en önem-ı ne güvenmemektedir. Sorun telenen suçlular halkın dilinli araçlardan biri basındır. Barejim ve baştakilerin kendide de ayjıı karşılığı bulmaksın özgürlüğü ve basın, yolne olan güvensizliğindedir. taydılar. Ya bugün?. Bjıgün suzluğu Önlemenin en önemli Türkiye bu handikapı, sistemanşetlerimiz:"Vay,be, malı. garantilerindendir. Amarbir me rağmen aşmak zorundagötürmüşler", diyor ^ık.;"Ma-, şartla,; onlar da yolsuzluğun dır. Özgür bir tartışma ortamı ortasında,", boğa'^zinâ k a d a r ve -sistem dahil- sçrgulama , İl götürmek" tabiri oldum olası, bilinç altında saklanan.özbatmamışlarsa! Son günlerde, bilinci ve toleransı benimsenlem ve t a k d i r d u y g u s u n u yaşadığımız Hürriyet-Show mediği sürece "temiz toplum" değü. Ama unutulmaması gere1ar Cumhurbaşkammn yaptığı ikilisi iİe İnter Staı'ın karşıken bir şey var, insanm olduğu hiç gibi "sistem zarar görür, güven lıklı ipliği pazara dökme sade bir yerde, hiçbir şartta oluînsarsıhr" gerekçesiyle sorgulanvaşı bu açıdan çok anlamlısuzluk kader değüdir. En olumsuz mazsa yolsuzluk olaylarmm değil dır. "Hürriyet gerçekten çök şartlarda bile mutlaka'yapılabiönlehmesi, artmasmm önüne gecazip bizim de candan katıllecek şeyler vardır. çilemez. Hiçbir gerekçe öne südığımız -bir sloganla k a m rülmeden tabusuz, önşartsız gep a n y a s ı n ı y ü r ü t ü y o r ; "Dü• Öncelikle yapılması gereken, rekiyorsa acımasız bir sorgularüstler de en az namussuzlar Endonezya'da günlük olarak yama (herşey dahil) gerçekleştirilkadar cesur olmalı" Evet, böyyınlanan Kompas'm genel yaym melidir. Ve çalışması içih, rüşvele olmasını nasıl isterdik. Yamüdürünün dediği gibi: "yolsuztin "makina yağı gibi kuUanıltîığı" ni Hürriyet'in dürüst olmasıluk yapanların bir yolımu bulup sistem bütün değerleriyle bu sornı ve' dürüst olarak cesUr olyüziünün kızarblmasıdır". Bu gergulamamn içinde olmak zorunmasını. Ya biz dürüstlüğü bilçekleştirilmediği sürece yolsuzdadır. .. . . . • miyoruz veya dürüstlüğün taluk artarak devam edecek ve işanımı değişti de haberimiz yok. damı kdığmdaki insanlar yüzleri Unutulmaması gereken en H ü r r i y e t m e n f a a t l e r i n e dokızarmadan^ gözümüzün içine baönĞmli nokta ise öncelikle yönetici kunduğunda dürüstlüğü(!) haka baka üç kât fazlasma sattığı sımfin dürüst olmasıdır. jTîuaitıi-layıverildi. Ve trilyonların mal için "evet, İSKİ'yi kazıklanan Tzu" adh eserde belirtildiği giUzanlar'ca nasıl götürüldüdım" deme pervasızhğım göstebi :"Orman hem eğri hem doğru ğünü arka arkaya belgelemerecektir. Sinirleri aimmamış bir odunlarla doludur Jîükümdar düye başladı". Eğer Star on miltoplumda böyle bir sözün söylenrüst ise yönetimde dürüst insanyarlık reklam pastasından mesi imkansızdır. . ._ , .1ar bulunacak, eşkiya gizleneHürriyet'e pay vermiş'olsaydı,. Etkiniğini yirtirmiş ve boğacektir. Hükümdar dürüst değilbugüne kadar olduğu gibi nazma kadar bu olaylara batmış büse, dürüst insanlar saklanacak muslu olacak, kardeş kardeş rokratik yapı, köklü değişikliğe eşkiya yönetime hakim olacakyaşayacaklardı: Paylaşım geruğratiknahdır. Yolsuzluk olayla- ' tır. İnsanlar kavunu veya su kaçekleşmeyince, dürüstlük ak- ' nmn soruşturubnasina alt kade- • bağını tırnaklan ile tırmalarla geliverdi ve namusuzlukmelerden değü çünkü alta inen' lar,fakat taşı veya elması tırnak1ar, vurgunlar şimdiye kadar yolsuzluk yansımadır- "en tepelan ile tırmalamağa kalkışmazbunları bilip de susmanın na- • lerden başlanmadığı sürece" or- • .lar"(s.89). vr> : , / , . . • .. musuzluğu üstlenilerek- kar-' taya konan gerçekler, sadece bâBütün bunlarm yapılabilmeşılıklı ortaya dökülmeye baş- • hğa atılan yem olacaktır. Soruş- sinin temel şarta yeni bir bilinç landı. ' turma veya âraşürma "gerektive yeni bir zihinsel yapımn oluşğinde en y a ^ l a r m m bile bohça- _ turulmasıdır.- Zihinsel transfor• Bunlar'yaşadığımız ülkesim pazara çıkarmaktan çekinmasyon sağlanmadan ne saydınin gerçekleri.Bir tarafta Başmeyecek kimselerce yapümahğımız önlemlerin ahnabümesi ne bakan oİduğu dönemde yandır.(7) • -. . de bu vıcık vıak kokan ortamdan daşı olan bir gazete3d canlankutulunması mümkün değildir. Maaşların yetersizhği, alt kadırmak, kaynak sağlamak için Yeni bir bilinç yeni' bir zihinsel damelerde rüşvet olayınm devİLKSAN denilen ö ğ r e t m e n yapı oluşana kadar bu batakhk reye girmesine .neden olmaktak u r u l u ş u n d a n haksız çıkar büyümeye, bu koku artmaya dedır(8) Maaşların normal yaşam sunduğu gerekçesiyle suçlavam edecektir. stardandma jmkseltilmesi, bunnırken ,aklanmadan ülkenin dan sonra görülen olaylarda, "çok en yüksek makamına oturan ağır" cezalar verilmesi caydıncı Cumhurbaşkanı. Diğer yan1) Paıd Harrison, > olacaktır. İletişim araçlan bu müdan hizmet etmek için seçilÜçüncü Dünyanın cadelede son derece etkili olacakdiği belediye imkanlarını parBaülılıştmiması, . . lardır. Ama öncelikle kendi içle-tiye ve dostlara hizmet için Pınar yay., S.255. , rinden başladıklarında, bu etki kullananlar ve buralardan ge2)S.H.el-Attas, ' ' gerçekleşecektir; aksi takdirde len k a y n a k l a r ı hiç r a h a t s ı z Tbplumlann Çökü gebe insanlann namuslu m ü c a ^ olmadan bünyesine kabül edeşünde Rüşvet, déle yürütmesi ve bu mücâdeleye' bilen iktidar ortağı parti. • ' Pınar yay., s'.88. katılmasından ne söz edilebilir 3)'a.g.e.s.27. ne de yarar umulabüir. Bir başka 4) a.g.e.s.44. , : RÜŞVETİ ÖNLEMEK can ahcı nokta Türkiye'deki yol5) a.g.e.s.60. . . . MÜMKÜNMÜ? 6) a.g.e,s.l61., , • suzluk olaylarmm bizatihi sisteEvet bunlar içinde bulundu7) a.g.e.s.l42. ;. , " min kendisinden, işleyişindan ğumuz ülkenin gerçekleri. Doğ-' 8)a.g.e.s.l24, kaynaklâmyor olmasıdır. Bu'olayrusü mü hiç iç âçıa ve umut verici -î " • ÜMRAN 1R FVI III /FKIy IQQ-í CKVIHI CKMHI ÇKMKI ÇICVJKI ÇliVlUl giiVIHI ÇEVİHI ÇKMKI ÇKMKI ÇKMKI ÇKCİHI ÇKMKI •f . -T.. İSLAM YÖNETİM BİÇİMİNDE İKTİDARIN KAYNAĞI i- ; , .. J-' . . ' • *. •- ., i ' " . .: •• • Muhammed ABDÛLCEBBAR • •" • ' . • •• islam yönetim biçimi hiçbir ön haztrİtğa dayanmadan fepeden inme/irticali olarak kurulmuş bir sistem değildir. Rasulullah (s) Medine'de yönetim görevini üstlendiği ve bu görevi yürüttüğü zaman yönetim gücünü (iktidarmt) dayaridirdiğt iki andkay- ' •' riak vardır: Bi'at ve Şura^.. . " = , ! yordu. İnsanlar b ü t ü n içtenlikleri, memnuniyetleri ve sevgileri ile onıon buyrijguna boyun finişlerdi. HİCRET SONRASI - 1. Kendi başma buialâlan deve, istediği yere koİSLAM İKTİDARININ KURULUŞU naklayınca, Allah Rasülü'riün e\d ve mescidi bu ara•rri t - a - . r - •'j:''.:-- í 'iíC- ' í . r zi üzerine yapıldı. O sırada bu arsa iki çocuğun idi. Burada; harabe haline gelmiş ev, h u r m a ağaçlan, niiişriMeire ait medarlar ve h u m i a kurutman harmani vardf. Rasululluh bu harmanm ... t-i^-..-kime ait ol¿tffi Rebi'ülevvel âyinin 12.ğüriû kuşluk vakti örâ-' "düğünü soriop öğrendi ve arsayı satiri aldı. Kabirya ûla^tı.' AUâK e l ^ i Yesrib'e l i l a ş t ı k ^ sonra b û " lerin sökülmesini; hurmalârm kesilmesini ye meskentin adı, Allah elçisinin oturduğu İcent anlaimâdiniri burayai ^pılmasıni emreW. Bu mescit kennâ gelen k i ^ c a "Medtoe" şeklinde değişmektir! O di evi blmasmırî'yam sıra AUah elçisirıiri'yönetiıiiye aıidan itibaren Hz.Peygahıber'in Arap Yarimâda- . iktidarinm gend róerkek forúos^óriüriü da "görecek. sı'hda kuracağı devlfetin hazırlik çalışmalarına da ' Bu işlerin taııiaı^ârınıasmm ardından Rasubaşlandı.'"= '• " • ' v • " ' İüllali(s) küçük birtótleji^idare etmek için kiırüla" 'Rasulullah(s) Medine'ye gelir gelmez, orada en cak, olan "Medine Site pevleti"nin anayasasım jrüksek düzeyde emretme ve yâsaklaima yetkisine hazırladı. Bu ánáyasánm' Medihe'dé e n yüksek (otoritesine) sahip idareci kimse konumuna geldi.' düzeyde pölitik, dirtsel ve yónétsel başvuru k a y n s ^ Onûh bu yetkisini ve gücünü hiç kiinse tartışmıolarak belirlendiğinde en ufak bir kuşku dujrmaya yöi-dü. Bü olgu; çok b ü ^ k ve çok önemli hususinikan ^öktu. Yönetimin başı olan peygamber Ablarda kendiri! gösterdiği gibi, sembolik ve bcisit, d ı ^ a h oğlu Hz. Muhammed (s)'in dahi yegane kayönemsiz işlerde dahi k e n d ^ gösteriyordu. " ' nağı b ü anayasa idi. .. . ' • Allah elçisi, devesinin üzerinde Medine'ye gir' Aiaayasa şu hükümle başhyordu:;' diği zaıiıan,' O'nu konUk edebilme şerefine erebil'Bu anayasa Allah elçisi Muhammed ile Kümek için insanlar adeta'yanşa girdi. Her grup dereyşli, Yesribli diğer kabileler ve iilkelerden onkendi mahallesine yöneltmek istiyordu. Fakat lara uyan müslümanlar aıasmda jrapılan bir sözAllah elçisi: "Btrakın deveyi, çünkü b, nereyefco• leşmedir...' • ' TicMayacağma dair emir alnuştır' buyurarak in- ' Bunu izleyen bendler,ise şu içerikteydi: "Siz, bü saiılari böyle davranmaktan vazgeçirmeye çalışı-' • sözleşmeye bağlı m ü s l ü m ^ a r , aranızda anlaş- rnazhgadüştüğüni^^ î CEf peygamber olmasinm yanısıra en yüce iktidar sadünyevi veya uhrevi olsun- konu3aı mutiaka AUah " hibi, en yetkili el ve en güçlü yönetici, tüm yanmave O'nun elçisi Muhammed(s)'e götürecekesiniz. danm efendisi oluncaya dek yaşadı. (Sorununuza bu üd kaynaktan çözürn arayacaksınız." "... Bu anayasaya bağhhk sözii veren kimseler arasında bireysel ve toplumsal bozuMuğa,. İSLAM İKTİDARI - . • îjîT ^ neden o l m a s m d ^ korkulan herhangi bir olay TEPEbEN İNipîCİ'DEĞİLrMİ^ meydana gelirse,'bu tiir oilaylan da mutlaka Allah ve O'nım elçisi Mııhammed(s)'e götüre- ? çeklerdi..." v^ ; ' , * i." İBiz bugün (yukanda verilen bügileri öğrendikAnayasa b u önemli maddelerin yanı sıra, ten sonra) Allah elçisinin buradaki nebevi, dinsel, müslümanlann Hz.Muhaınmed (s)'in izni olmadan dünyasal, siyasal, ruhsal, askeri ve sivü otoritesinin Medine dışına çıkmalanm bile yasaklayan bir (iktidar) kaynağırun hiçbir ön-hazırlığa dayanmadan maddeyi de içeriyordu. tepeden inme, irticaü bir biçimde kurulan veya elde edilen bir iktidar biçimi olduğunu söyleyemeyiz. Bu anayasal metinle birlikte Allah elçisi, idaZira İslam dininin tabiatmda böyle bir ilke yoktur; re etiği müslümanlar adına karar çıkartma yetkibu iktidar türü, tarihsel verilerin sonucu elde edisine sahip en yetkili kimse konumuna gelmişti. len bir hak da değildir; sosyal, siyasal görüntüler ve Sözgelişi b u kararlardan birisi ve en önemlisi Enbunlarm gerçekUği sonucunda bu tür (irticali iktisaf (Medineli müslümanlar) ile Muhacirler (Mekdar biçimi) iktidara sahip olma varsayırmna tolerans ke'den Medine'ye göçen müslümanlar)'m kardeş oltanıyacak herhangi bir özeUik yoktur. Durum bunduklarım ilan etmesi idi. Allah elçisirıin Medineye teşiiflerînin üzerlriSen ' lann;tam aksidir; çünkü bü tür görüşler AUah Rahenüz bir yıl geçmemişti; hicretin i 2. ajanda, ' sülü'Hz.Muhammed'ih sahip olduğu otoritesini, müslümanlar adma ilk akıncı birliğini; de:pye çı- • •. •peygamber olarak gönderilmesi temeli üzerine kurkarabilmek için, yüksek askeri şuranm komu- ., 5 duğu, ^ ü eksenin bu olduğu, kpbvıl edilir gerekçenin sadece bu plduğu; böyle b y iktidara sahip olmeısı, tanlığmı da bizzat üstlenmişti. Yaklaşik olarak islami Çâğn görevinin tekamül şartlarından birisi olhicretin altmcı jah, Allah Rasulü(s), Veber'in deyiduğu sonucunu çıkarmaya neden olur. Nitekim O rni ile Medine sakilerinin karizmatpc bir Meri şöyle bujoırmuştu: köhümiana gelmişti. Onuri bu kârizmaktik pozisyonunu Hudeybiye Antlaşması sıraşmda sahabe' 'Yazık Kureyş'e yazık!.. Savaş y e d i b i ^ ı p on^ arasındaki saygınlığı iyice pekiştiriyordu. Sahabe lan... Benimle diğer i n s a ı ü a ^ arasmi;boş bıarasında adetâ odak şahsiyeti ifade ediyordu Hz. raksalardı (ki serbestçe onlarla iletişim kurabilpeygamber. Her h^eketlnde sahabe önu izliyor ye seydim) da onlar ya kendi istekleri ile ya da Yüonayardırtıcı olmaya çalışıyordu. Hudeybiye antce Allah!m beni desteklemesi neticesinde celaşması içiri, karşı tarafın delegesi olarak getlen' maatler halinde İslam'a girşelerdi!.. AUah'a yemin Üıye b.' Mesud ^-Şakafi, AUah elçisinin saHa,be olsun ki, AUah, İznimle birlikte gönderdiği dinini arasihdaki b u kdriürnunu göıroesi üzeıme şüyÖ-, ortaya çıkarmcaya dek pnlarla şavaşımı (miica; rurnu yapmıştır: "Nice kişral^, nice^çarl^, nidele vecüıad) sürdi^ceğim...''. • .. .j,»,-. ; ce necaşileri sâraylaımda gördiim;' ancak Mü;;. Ife.Peygamber'm otorite ve yöneticihğirıin meşhammed'in ashabı ,arasmdaki pbasyonunu hiç' ruiyetinin ta'risalet görevinin başladığı ilk yıUara, en birinde görmedUum. Hiçbir hareketi ken^sihelııazmdan "enyakmakrabalârmı, aşiretini uyar (korrakmayan bir topİ^ıik gördüm onun çevresinkut)" (Şu'ara/214) ayetinin indirildiği günlere kadar dayandığını diişündüğümüz zaman hakikaden d®: ' ^.v/.'., u z ^ a ş m ı ş sayamayız... Nitekim ünlü Kur'an yo; H i c r e ^ S.johhda "Kral"(melik) ünvanmı karumculanndan merhum HüseyinTabatabai bu,suzanan AUah Rasülü Ebu Süfyan'mn nitelemesiy-' reja ."Mekke'de-inen surelerin en eskisi ve. en iUc le kendisi ve ordusu Mekke'yi fetheden "Büyük Fainen Kur'an surelerinden birisi olarak".nitelendir7 tih" payesine eriştüen_'ÛriÎ^n b)u plağanüstü semiştir Bu surenin Hicr suresinden önce indirildiği rüveni sona ererkerı , müşrik "Mekke Kureyş Dev,, , , i - . leti de tarihe'gömülüyordu." Allah elçisiıiin böyle, muhtemeldir. . . .i . ^. İbn Esir ''El-Kaıi^Fİt-T^^ 1 l,s.41,-42) ad- , nitelendiğini, peygamberin anıçası ile Ebu.Süf-*" yan araşıridâ geçen şu ^diyâlggdan çıkanyoruz:. İl eserinde şu bügiyi vermektedir: 'Bu ayetin indirilmesi üzerine AUah l ^ s ü l ü bir ziyafet hazırlaya.-, Hz.Abbas Mekke'nin fethi Rârşısında'şâştan dö; nefiEbû,Süfyân'a"jştebu; düpediizrisaletiri gü-, rak Kureyş kabüesinin ileri gelenlerini bu yemeğe çağırıp İslam'ı onlara sundu ve şöyle dedi:-"Ey Abcüdür" dejhrice Ebü Süfyan:" Evet, şü durumda öydülmuttalib OğuUan! AUah'a yemin ederim ki, bele..." karşdığım veriyor. . . nimle birlikte size getirdiğim, meşajdan daıha er. Hicretin lO.yıhnda Allah ^elçisinin elçilik göredemli bir mesajla Arap toplumundan herhangi bir vi sona erip irtihal etmedi;' türri yanmada bojaiıi- kabileye bîr mesaj getiren hiç bîr genç tarumiQförum. Size dünya ve ahirette en hayırlı olan bir mesaj getirdim; ./Ülah sizi o mesaja çağırmamı bana emrediyor; şimdi aranızda hanginiz b u hususta benimle kardeş olmak, benim vasim ve benim hâlifem olmak üzere bana yardimcı olacaktır?'"' '• - 'Arap Dilinin bütün inceliklerini, içerdiği kavranılan en iyi bilen Araplanh başmda Mekkeli müşrikler geliyordu. Muhammedi nübüvvet çağnsınm yönetim ve otorite (iktidar) sorununa ilişkin politik bir mes^'ı zımnmda taşıdığım gayet iyi bir biçimde algılamışlardı. İşte Urve bin Rebi'a'nm söz konusu davet konuşmasının ardmdan Allah Rasülüne karşı çıktığı temel nokta burası idi. O, Allah elçisinin daveti konusunda onunla görüşüyordu; bu davetten sorira Hz.peygamber'in Mekke'de gün geçtikçe gücünü yitiriyordu. ' ' i • . • ' İbn Hişam, İbn İshak'tan Utbe'nin söz konusu mesele ile ilgili olarak şöyle dediğini rivayet etmektedir: Utbe: "E^ kardeşimin oğlu, aşiret içerisinde otorite sahibi olduğumuzu; soyca saygın bir yere sahip olduğumuzu, bizderi birisi olarak sen de biknektesin: Şimdi ise sen ri gelenlerine söylediği sözlerden başkası değildi. Şöyle demişti: "Eîvet tek bir kelime (söz) vereçeksiıüz... O kelime sayesinde t ü m Araplara sahip oIacaksm;z; bu kelimeden ötürü Acemler (Arap olmayan hşdklar) size minnet borçlanacaklar..." .. , . . Bu olaym ardmdan Utbe "hilafet" konusunda RasüluUah üe görüştü. Medine'ye hicret etmezden önce Allah elçisi kendisine yardımcı olmalan ve kendisini korumaları için kendini onlara takdim etti. Rivayet edildiğine göre Beni Amir b.Sa'sa'a kabilesi, peygamber kendilerini Allah'a çağınp kendisini de onlara takdim ettiği zaman şöyle karşılık vermişlerdi: "Görmüyormusun, emrin üzerine bizy 1er sana bi'at ettik; daha sonra Allah seni, sana kar-, şı çıkanlara üstün kılacak (kıldı); senden sonra bizim durumumuz ne olacak?.." . Allah elçisinin siyasal meşruiyetinin dini ve nebevi davetinin özüne dayandığı görüşümüzü, İsra olayından sonra Mekke'de indirilen İsra suresi de pekiştirmektedir. Tarihçiler İsra (miraç) olayırim 1. . . : • . Mekke'de gerçekleştiği h u s u M^MKHa^H s u n d a söz birliği içindedirler, büyük bir iş (büyük bir mesaj),üe , i/inrPtıitı hn<iitiiJn hulıj - ^^^ ^^^ ^^ kavmine gelmektesin. Getirdiğin b u - ıı^urtnın uu^ınuu uuıu ^^^^ j^^^g. tarihte gerçekleşti. inesajlaoıılanncemaatıriı parçala- nan kİftîSe, Ülke Stntrlart ği konusunda tartişma^ya düş-* yacak, ülküleriru geçersiz kılacak, r yaşayan ve daresi müşlerdir. SözgeUşi İbn Abbas tanrılarını ve dirilerini önemsiz ^ ^ jj. j t. j • gibi bazı alimler bi'set (peygamhale getirecek, onun sayesinde geç-,- (^ittnaa oulunan Utger beflik göreyi) in gelişinden ikiyü . miş ecdadımızı tekfir edeceksin. Gel normal vatandaşlar sonra veya üç yü, beş yada alti yabfenim sözümü dinle; s ^ a birta- -. gibi herhang i birisidir ' b u t on yıl üç ay geçtikten sonra kim tekliflerde bulunacağım; b u ^ ° ° . • • veya on iki yU sonra gerçekleştiteklifleri değerlendir;.belki bunlar. -î ' , • . / ğine dair farklı görüşler ileri sürdan bir kısmım kabule şayan bu- < ; ' müşlerdir. Bizce bu hususun gerlüfsun.-" Bu teklife Allah Rasülü(s) < . v . çekleştiği ay, yıl, gün, hafta önemşöyle karşılık verdi:'; Söyle E^ Ebu'l-Veled, dinliyöli değil. .Önemli olan mi'raç hadisesinin, AUah el' furh seiii.'': Utbe: "Ey yeğenim sen, getirdiğin bu çisinin. Mekke'de yaşadığı yıUarda gerçekleşmiş yeni mesajla (dinle) şayet mal edinmek istiyorolmasıdır; İbn Hişam'm ünlü eseri "Siref'inde tassan, hepimiz kendi TnaltnnınıyyigTi bir kısnmıı ayıvir ettiği gibi Miraç hadisesi, AUah Rasülüriün(s) rarak saha verelim; hepsini bir araya topladı: "O'nun emri ile yenik bir konumda iken Mekke rıe ğmda en büyük mal sahiplerimizden birisi haliharam olur ne de haram olur" ortamda bulunne getirelim seni; yok eğer bununla bir sayguıhk duğu biir sırada gerçekleşmiştir. . = . elde etmek istiyorsan 'seni başımıza efendi yapalım; yaşadığm sürece hep o makamda kal.. Şayet kralımız olmak istiyorsan gene seni kralımız jrapalun.." şeklinde bür teklif sunuyor RasuluUah'a. KUR'AN'DA AUah Rasülü (s) üe arasmda bu diyalog geçtikSULTAN VE BURHAN ten sonra Kureyş'e şöyle diyor Utbe: "VaUâhi, onun KAVRAMI sözünden anladığım kadarıyla büyük bir olayla karşı k a r ş ı y a ^ ; ortada büyük bir olay var, büyük bir mesaj var.;. Şayet Arap milUeti bu mesaja'evet İsra suresinin 80. ayeti, siyeısi meşruiyyete derse, Muhainmed o kimsderle sizi aynı konuma geaçıkça işaret eden, Peygamber'e b u hususu öğretirecek, sizin dışmızdaki kimseleri -saygınlık ve şeten Uahi bir öğretidir. - Şöyle buyurubnaktadır: ref bakımmdan- sizinle eşit bir duruma getirecek; "De ki, 'Rabbim, beni girdireceğin yere doğruluk eğer Araplara egemen olursa, O'nun mülkü sizin de (sıdk) girdirişiyle girdir; beni çikaracağm yerden müUtünüz, onun şerefi sizin de şerefiniz olacakdoğruluk çıkanşıyla çıkar; bana katından yardımcı tır.." Bu sözler RasüluUah'm daha önce Kureyş'in ileolacak bir otorite (sultan) ver.' .... ri gelenlerine söylediği sözlerden başkası değüdi. ; • " Ayette geçen "sultanen-nasıra" yardımcı mut hale getirmiştir; Kendisinden önce bu vazifeotorite kavrâım üzerinde duralım.... ' ' . yi icra eden selefinin bu uğurdaki çabalarım taç"Sultan" kâvrami Kur'an'da 37 yerde geçmekV landırmayı başarmıştır böylelikle. ', . • • tedir Kelimeniıi asıl anlamı: "üstüiı gelen, galip olan" i Yesriblüer Allah elçisinin teşriflerini büyük bir duv Bü ânlaımn yanı sira "hüccet", "burhan" ancoşku ile bekliyorlardı.' Yolculuk sırasmda, Hz. larnlarınâ da gelriıektedir.' Söz k o n u s u kelime Ebubekir kendisine eşük ediyordu. Kendisini bekKur'an'm 25 yerinde "hüccet" ve "burhan" ahlaleyen insanlar bu iki kiştyi gördüklerinde; hangisinin mmda kuUanimıştır. Örneğin şu ayette olduğu giAllah elçisi olduğunu ilk anda tesbit edememişlerbi: "Allah'm kendileri için hiçbir "delil-hüccet-bürdi. İbn İshak "Siyer"inde naklettiğine göre, o güne han" indirmediği, sadece sizin ve atalannızm kuru tanık olan YesribUlerden birisi olayı şöyle anlatisimleri hakkında im benimle tartışıyorsunuz?" maktadır: "Allah elçisini karşılamak için Medine dı(A'raf/71) • • • ' • . şma çıkmıştık. Onlar bir hurma ağacınm gölgesinde Öte yandan kelime 12 yerde de "galip olma" dinleniyorlardı. Ebubekir de onunla aym yaşta olanlammda kullanılmıştır; Şu ayette buyurulduğu duğu için hangisinin Rasülullah olduğunu kestigibi: "Şeytan şöyle dedi: 'Benim sizi küfre zorlayaremiyorduk. O'nu görebilmek için insanlar birbiri cak kahır bir gücüin yoktu; sadece sizi küfür ve isüzerine tırmamyordu. RásüluUah'i gölgeleyen huryana çağırdım (o kadar); siz de hemen çağrıma ma ağacınm gölgesi gidince Ebubekir kendi abasyla uydunuz." (Îbrahim/22) Başta îsra suresinden O'nu gölgelendirmek için ayağa kalktiğmda, O'nu naklettiğimiz 80. ayette geçen "sultan" kelimesi de ancak o zaman tamyabildik. O zamana dek hiç biaym anlama gelmekte idi. rimiz Hz.Peygamberi tanımıyordu." İbn Manzur "Lisanü'l-Arab" adlı eserinde (c.6,s.327), "sultan" kelimesinin ikL anlama geldi• Buradan şunu anhyoruz ki, Rasülullah kenğine değinerek şöyle diyor: "sultan" kelimesi dilerini yönetmeye geldiği bu kimseler tarafinKur'an'da- "hüccet ve burhan" anlammda kulladan fizyolojik 3rapısı ile henüz tammnqrordu. Oynılmıştır. Bunun yanı sıra "kralm gücü ", "kral yesa o kentte, kendisini, tanımayan bu insanlann rine geçen veya konulan kişinin gücü"(otoritesi) mutiak idarecisi olacakti bir kaç ay sonra. Bu inanlammda da kullanılmaktadır. Burada "galip gelsanlar, sınırlarım henüz bilmedikleri hususlarda Rame" ve "hüccet", "burhan" arasmdaki irtibat gayet . sülün yönetimine kayıtsız şartsız itaata hazır hale açık bir biçimde anlaşılmaktadır. Bundan dolayı digeleceklerdi. Nitekim Rasulullah (s) bu velayetini hicyor İbn Manzur; "sultana sultan denilmesi, önün ' retin 2.yılı Ramazan aymda gerçekleşen Bedir sayeryüzünde Allah'm "hüccet ve burhan"ı oknasmvaşında iyice pekiştirmek istiyor, ,bu nedenle sadaiı ötürüdür." Bumda her iki anlamm ortak oMuğu . , .habesine şöyle sesleniyordu: "Ey insanlar bana bir anlam var: "güç" anlamı.. Çünkü iktidar (otodönün ve beni dinleyin." Bu sesleniş üzerine Enrite)m özü "güç"tür. Her politik(siyasi) meşruiyyesar'm ileri gelenlerinden Sa'd b. Muaz RasuluUah'ı tin asıl hedefi "saltanat"ı (iktidan otoriteja) ele ge-- şöyle cevapladı: "Hamd Allah'adır. Bizden bir şey çirmektir.' • i yapmamızı mı istiyorsun ey Allah'm Rasülü, buyur"...RasiiluUah: "Evet", diyor. Bunun üzerine Büyük islam düşünürü Muhammed Bakır es-Sadr'ın konu ile ilgili açıklamasım burada zik- . Sa'd b. Müâz: "Biz, sana inandık, seni tasdik: ettik; getifdiğiri dinin "hak"; olduğuna şahitlik ettik Bu huretmek, meselenin daha iyi anlaşılmasım'sağlayasusta dinlerriék vé itaat etmek üzere sana söz vercaktır kanaatindeyiz. Şöyle dtyon" 'Devlet' insan hadik, sözleşme (ahd-ü misak) yaptık. E^AUah'm elyatinda asli, zahiri bir olgudur. Bundan dolayı evçisi ne yapmajn arzuluyorsan onu uygula. Biz her vel emirde (başlangıçta) semavi mesajlân insanlıhalükarda seninle birlikteyiz. Şeni hak ilegönderen ğa taşıyan bizzat Allah elçilerinin elleriyle kurulyüce Allah'a yemin olsun ki bize şu denizi gösterip, muştur." Nitekim peygamberler, elçilik görevlerinin kendin ona dalsan, biz de hiç düşünmeden sebüyük bir bölümünü, sağlam bir devlet kurabilmek ninle birlikte oraya dalanz. Aramızdan hiçkimse bu için harcamış, sürekli b u n u n üzerinde durmuşhususta geri kadmaz. Yann düşmanla karşılaşalardır. Söz gelişi Davut, Süleyman ve diğer peycağımızı hiç kimse inkar etintyor. Savaşta sabırlı olagamberler (Allah'm selamı hepsinin üzerine olsun) cağız. Düşmanla karşüaştiğımızda bunu sen de kurduklan devleüerinin başkanlık görevini bizzat tasdik edeceksin. Belki de Cenabı Hak, savaş ve dikendileri üstienmiş ve yürütmüşlerdir. Öte yandan ğer emirleri dinleme konusunda bizlerden göreceHz. Musa (a.s.) gibi bazı peygamberler de bütün yağin bu sadakat sayesinde senin gözünü aydm edeşamlarım,' temelleri sağlam bir devlet kurabüme cektir. Bu nedenle, Allah'm bereketi üe bizimle seadma, mücadele ile geçirmişlerdir. Son peygamber vinebilirsiniz... " şeklinde konuşuyor. Hz. Muhammed (salât ve selam üzerine olsun) de insanlik tarihinde eşine rasüanmayan devletierin • Öte yandan gene ensardan birisi olan Miken temizini, en jnjcesini, en sağlamıriı kurarak, dad b J^mr da Allah Rasülüne (salat ve selam üzetarihi süreç içerisinde insardığa layık olduğu en yürine olsun) şöyle demişti: "E^ Allah'm elçisi AUah sace saygınlığı kazandırmıştir. Kurduğu devletin ilna neyi emrettiyse onu çekinmeden ı.Q/^gula. Biz her kelerini, artık bir daha sarsılmayacak biçimde sohalükarda seninle birlikte olacağız. AUah'a yemin olsun ki İsrailoğullannm, peygamberleri Hz.MusaCa-sOVa^ söylediklerini biz sana söylemeyeceğiz kesinlikle, Nitekim İsrailoğuUan kendüerini savaşa çağıran Hz.Musa{a.s.)'ya şöyle , demişlerdi: . "Sen ve Rabbin birlikte şavaşm, biz burada oturacağız. Halbuki biz sana şunu söylüyoruz: Sen ve Fîabbin gidin birlilde savaşm. Biz de sizinle birlikte mutiaka savaşacağız. Seni hakk üe gönderene and olsun ki şayet sen bizimle.birlikte Merk-i Gmıad (Yemeride bir yerin adı)'a .kadar yürüsenbüe biz de se-, nirüe birlikte geliriz. Hiçbir durumda seni yalnız bırakmayız".-ı, U ... . -> • r Gene hayır, çünkü O, Kureyş'ten güllük gü, lüstanlık bir ortamda aynlmış değüdi. Çatişma halinde olduğu bu kabüe tarafından düpedüz Yesrib'e sürgün edümişti. Sırf kendisi mücadele etmiyordu. Mekke müşrikleri üe kendisine üıanan müstez'af, köle ve fakür insanlar da onlarla çatişma halinde; idi. Çatişrria öyle bir noktaya varmışti ki IRasuluUah Sakif kabüesine gidip kendüerine yardımcı olmalanni, AUah'tan kendisine gelen vahyi kabul etrtielerini rica etmek zorunda kâlmışti. . , .; Buna rağmen SakiMer O'nun bu ncasıriı geri çevirmiş, aynca oritmla alay daetmişlerdi. Bunun üzerine O, ikinci kez Mekke'ye dönüp orada yaşamak zorunda kalmışti. Müşrikler döndüğünü görünce muhalefeüerini artırmış, dinsel aynlıklanm • iyiceşiddetiendirmişlerdi. ; •, ' . - • • RASULÜLLAH-m İKTİDARI Yaşam koşuUannm dayanılmaz bir hal aknası GELENEKSEL TEMELE Mİ nedeniyle Rasülullah kendisini ve mesajım başka DAYANIIYORDU? kabüelere takdim edip orüardan destek istemek iiiı^5 : . zorunda kalrmşti. Bu amaçla Kinde, Kelp, Ben-i •j-.; •••i» ^Amir b.Sa'd ve diğer kabüelerin Bütün bu söylenenlerden orta-, c m/ji/ o-zt ^ T i p i ' Ff r Mu evleririe bizzat giderek onlardan ya çıkan realite nedir? Rasüluüah peygamoer nz. lVlU- ^ ^ ^ istemişti. - • politik, dinsel ve askeri otoritesini hammed (sav) ,tnsanltk , ö t e yandan her hacc şunca kısa zarnanzarfinda hangi te- târihindi eşİne' rast- mevsiminde Mekke'ye gelerek mele dayandırmışti? Hemen hemen '' ' R a ş ü l u l l a h ı ziyaret eden topArapyanmadasınm her köşesinde , ¡ u l u k l a r ı d a I s l a m a .çağırıp iktidar araçlannm böylesine kısa en temİZİni,;en yÜcesİ- o n l a r d a n d e s t e k isterdi Rabir zamanda ele geçirilmesini m ü m - . ^ ^ ' ^n • SCL^lcifntni kUTCl- s ü l u l l a h . Allah k a t ı n d a k e n k ü n küan ne idi? Medine'deki Udif ^ r i h i ^ciir^r i r ^ r i birlikte gelen, h i d a y e t dar araçlarım hangiyoUa elde etti? r a r ı m ' süreç içeri- ^^ r a h m e t kaynağı m e s a j l a r ı Acaba RaşüluUah.Maks;Weber'in ' s m i Î e İnsanltğa layik o n l a r a s u n a r , k a b u l etmele"geleneksel iktidar biçimi" oldÜSU en yİİce ' savsin-^^^^ isterdi. Ç ü n k ü b u sıraadlandırdığı otorite biçiminde olt^^j Ar^P h a l k l a r m d a n oonn u nr Itğî kazandirmıştir a d ı n ı - s a n ı n ı d u y u p o n u duğu gibi, önce Medine, daha sonra tüm Arap yeınmadasmda otorigörmeyi h e m e n h e r k e s a r z u tesini; yörede uygülanagelen ürtidar'geleneğine mi' luyordu. O da y a n ı n a ' g e l e n b u i n s a n l a r ı Aldayandurmışti? . . • -, lah'a çağırıryor, kendisini onlara takdim edip . , Hayır... Herşeyden önce Rasülullah YesribU o n l a r d a n yardım istiyordu. O d ö n e m d e yadeğildi, aynca orada yaşayan kâbüelerden herş a y a n i a r ı h a k t a r d ı k l a r ı bilgilere göre o n l a r a ' hangi birisinin de lideri d e ^ d i ? Buralı olsa büe yi- - şöyle diyordu: "Ey falanca! oğulları, b e n , Alne de geleneksel iktidan ele geçirmesinin imkam lah'ın size gönderdiği bir elçiyim. Size yalnız yoktu. .Çünkü btıradaki gelenek, iktidara, daha -AUah'a ibadet etmenizi, O'na hiçbir şeyi ortak önce bu makamda bulunan kimsenin en büyük çokoşmamanızı, taptığınız b u p u t l a r d a n vazcuğunu getirmek biçiminde idi. Oysa o, bütıîn bu geçmenizi, b a n a i n a n m a n ı z ı , beni t a s t i k etimkanımdan yoksun, müşriklerin saldınsmdan, . menizi, benimle gönderilen vahyi a p a ç ı k bir zulmünden kendisini koruyabüecek inşanlan bubiçimde insanlara s u n a b i l m e m için, m u ' a n z labilmek umuduyla muhacir, müstez'af ve.gariların k a r ş ı s ı n d a b e n i korumanızı, b a n a desban bir kimse olarak buraya gelip yerleşmiş biristydi.' tek olmanızı e m r e d i y o r u m ." - • • Sadece daha önce inanan Medinelüeri doğrudan Allah'm dinine çağırmak için gelmişti buraya... ı.' Başka bir som daha yöneltüebüir, şöyle ki: Aca• ba AUah elçisi (salat ve selam üzerine olsun) o dö- ANAYASAL İLKELERE nemde Arap mületinin en aristokrat kabilesi koDAYALI BİR İKTİDAR numunda olan "Kureyş" kabüesinden olması nedeniyle, kabüesel bir. otoriteye dayanarak, Yesrib'e. geüp orada yaşayan.insanlann başma irticalen geAllah elçisinin Yesrib'de, otoritesini k ü r a len bircüder miydi?,--s . bilmek, 'orada y a ş a y a n i n s a n l a r ı n yöneticisi olmak için bizzat Allah'm kendisini seçtiğini, mal v a t a n d a ş l a r gibi h e r h a n g i birisidir. Onteokratik kralların iddia ettiği gibi iktidarının d a n d a diğer v a t a n d a ş l a r gibi a n a y a s a y a ve i n s a n ü s t ü o l d u ğ u n u , doğal o l d u ğ u n u veya yasalar sistemi olan şeriata boyun eğmesi isb e n z e r bir u y g u l a m a o l d u ğ u n u ifade eden n e tenir. Yöriettiği i n s a n l a r ı b u a n a y a s a ve yaî Kur'ani bilgi n e de R a s ü l ' ü n kendi s ü n n e t i n s a l a r b ü t ü n ü olan şeriat h u d u t l a r ı içerisinde bir bilgi yoktur. Aksine Mekke'de irıen ayetde idare etmesi gerekir. Hiçbir z a m a n anâ^ lerde b ü teoriye ters d ü ş e n bir d u r u m l a kary a s a ve y â s a l a f üzerine 'çıkabilecek g ü ç t e şılaşıyoruz. K u r ' a n -özellikle. Mekke dönedeğildir idareci. Biz b u n o k t a d a kişisel'olm i n d e inen ayetlerde- i n s a n l a r a sürekli "Alm a y a n ahayas'a ve y a s a l a r ı n "saygınlığına lah'ın onlardan birisi olan bir a d a m a vahiy inbağlı k a l ı n m a s ı , .idare m e r c i i n d e b u l u n a n dirdiğini" (Yunus/2), vahyettiğini; peygamkişinin etkinliklerini b u y a s a l a r çerçeveb e r e : "Ben de s i z i n g i b i b i r i n s a n ı m " sinde yerine getirmek z o r u n d a olduğu yüce (Kehf/111) demesini emrediyordu. Ayrıca Mubir iktidar (otorite) biçimiyle karşı karşıya buh a m m e d ' i n görevinin, idare altında b u l u n a n lunuyoruz. Bu iktidar biçimi, Weberyen tasve diğer çağrısına m u h a t a p k a b u l ettiği t ü m nife göre, Rasülullah'ın ö n c e Medine'de insanları uyarmaktan b a ş k a bir şey olmadığını kurduğu, daha sonra t ü m Arap yarımadavurguluyordu. • • > ' .• sına yayılacak olan, anayasa v e yasalarla si, Hz.Peygamber, kendi• . nırları tespit edilmiş s i n e p e y g a m b e r l i k görevi anayasal bir iktidar bigeldikten s o n r a bile i n s a n çimidir. lığını, kişiliğini, "peygamRasülullah'tn Medine'de berlik", "hükümdarlık" gibi yaşama geçirdiği bu iktidarın niteliklerle v a s ı f l a n d ı r m ı Şimdi, Rasülullah'ın geleneksel, aristoİcratik [ yordu. Yani uyarıcı bir peyMedine'de y a ş a m a geçirve teokratik unsurlara dayalı diği b u i k t i d a r ı n geleg a m b e r olması, a y n ı b a ğ l a m d a direkt olarak i n s a n - bir iktidar türü olduğunu reddet- n e k s e l , a r i s t o k r a t i k ve mekle tamamen pozitif ların b a ş ı n a lider, h ü k ü m teokratik u n s u r l a r a dad a r olma h a k k ı n ı ona ver• (reel) öğelere dayalı, somut ' yalı bir iktidar t ü r ü olmiyordu. "Ben sizini üzeribir iktidar biçimine yaklaşmış d u ğ u n u reddetmekle tanize vekil değilim, b e n sim a m e n pozitif (reel) öğeolduk. Bu iktidar türü, Arap zin üzerinizde bir gözcü delere dayalı, 'somut bir ikyarımadasında öteden beri ğilim; s e n onların üzerine ' tidar biçimine yaklaşmış / süregelen egemenlik ve . gönderilmiş bir vekil değilolduk. Bu iktidar t ü r ü , sin..." ( E n ' a m 7 66 ., 104 'otorite esaslarından tama •Arap y a r ı m a d a s ı n d a öte,107 ve devam eden ayetden beri süregelen egemen uzak, kendine özgü bir ^ ler). ' menlik ve otorite" esâslayapısi olan orjinal bir iktidar r i n d a n t a m a m e n uzak^ • biçimidir. kendine özgü bir yapısı Gerçekte Hz.Peygamber • olan o r j i n a l bir ilttidar de diğer i n s a n l a r gibi, k e n ' . biçimidir, Ancak ne yazık dişiyle gönderilen t a n r ı s a l ki Allah elçisi (salat ve b u y r u k l a r a u y m a k l a emreselam üzerine olsun) hin ö l ü m ü n ü n üzerindilmekte idi. "Sonra s a n a katımızdan bir şeden çok az denecek bir s ü r e geçtikten sonra. riat verdik; öyle ise ona uy..." {Casiye/17; YuArap y a r ı m a d a s ı n d a ve diğer İ s l a m ' d ü n y a nus /15) • .. , • sında b u peygamberi iktidar biçimi terk edilerek t e k r a r eski iktidar biçimine d ö n ü l d ü ; . Kur'an'i incelediğimizde Kur'an'ın Mekke d ö n e m i n e ait ayet ve s u r e l e r i n d e Rasül'e itaati açıkça emreden hiçbir ayetin olmadığını gö• •• Bu o l u ş u m l a r nasıl oldu; Allah elçisi sirürüz. , , yasi i k t i d a r ı n ı , - otoritesini n â s ı l ve h a n g i esaslar üzerine kurdu?...' .. ' Yukarıda zikrettiğirnez son iki ayet (Cas i y e / 1 7 ; Y u n u s / 1 5 ) Hz.Peygamberin k u r m a y ı ' (Bu s o r ü l a r ı n ı n cevabı gelecek sayıdaamaçladığı iktidar (otorite) biçimine i ş a r e t etki yazının d e v a m ı n d a verilecektir) . • • • > mektedir. Bu iktidar t ü r ü , kişi egemenliğine d a y a n m a y a n , t a m a m e n a n a y a s a l ilkelere dayalı bir otorite türüdür. İdarenin (iktidarın) baEl-Alem, - • ş ı n d a b u l u n a n kimse, ü l k e sınırları içinde çev: Abdi Keskifısoy y a ş a y a n ve idaresi altında b u l u n a n diğer nor(Devam' edecek) ' GOKljŞ GÜKUŞ GOKUŞ GÜKUŞ GOKUŞ GÜKUŞ GOUUŞ GÜKUŞ GÜKUŞ GÜKÜŞ GOKUŞ GOKÜŞ RESMİ İDEOLOJİNİN İFLASI ifis . i ı 3 : Mustafa ALBAYRAK X ..y-T-, • "i • \ nimseyen genç Türkiye Cumhu70 önce "üniformalılar" tahalkı kendisine düşman etmişriyeti 1000 yıldır Türk-Kürt ye rafından kurulan Türkiye Cumtir. Anarşi ve diğer sosyal probdiğer halkları bir arada tutan İshuriyeti, son 43 yılını Demokralemlerle köşeye sıkışan Resmi lam'ı yok saymakla Kürtleri de si denilen çok elastiki bir rejimle İdeoloji problemleri sadece as"Artık sizinle bizim aramızda bir geçirmesine rağmen bu.son 43 kerle çözeceğine inanıyor. Siyasi ortak payda yok, ya kendinizi yok î yılınızda yine askeriyeniri'^denehiç bir adım atmaya gerek duysayıp Türk ilan edin, dilinizi, kül"'tiıiii ve kılıcı altihdâ yaşamıştır. muyor. Resmi ideoloji adeta kentürünüzü, kimliğinizi bize uydudi halkını yiyen canavarlar tüSistem bu zaman zarfında run, ya da yok olun!" diyordu. retiyor. Bu canavarlar bazen resaskeri rejim tarafından üç defa Bunun sonucu olarak da "Takriri mi, bazen eşkiya kılıklı olabilikesintiye uğratılmıştır. Sükun ve Şark Islahat Planı gibi yor. Diğer yıllarda da yine askeri Tek Parti kararnameleri ile sürgüç hep belirleyici olmuştur. HaDevletin kimseyle iyi geçingünler, hapisler, idamlar başlazırladıkları anayasalar, nüfuzladiği yoktur. 1921'de Komünist yacaktı. Peki bu ne kadar devam rı altındaki MGK ile atanmış, en Mustafa Suphi'yi boğdurtan zihedecekti? 1000 yıllık bir inanç ve az "Askeriye" k a d a r batılı büniyet Türkiye'de Liberalizm'in kimlik halkın belleklerinden sirokratlar tarafından yönetilmişilk temsilcilerinden Cavit Bey'i linebilir miydi? Kabe'yi Arap'a tir. Türkiye, etnik ve mezhebi bir astırıp, ilk meclisteki bir çok muveren resmi ideoloji, Çankaya'yla ' \ halif mebUsütöldürtüp,- bir çoğumozayik olma özelliğini 1000 yılhalkı t a t m i n edebilecek miydi? • dır umumiyetle barış içinde konu da sürdürtmüştür. Alevi varuyan bir ülkedir. Son 70-80.yılıtandaşlar "Benim vergimle SünBir inancı yok saymakla veya bir nı, hüsussiyetle de son 25-30 yınilere din hizmeti veriyorsun" dietnik kökene "sen yoksün" deye bu ideolojiye hasımdır. lim mezhebi, ideolojik ve malesef^ mekle yok edebilecek miydi? Soetnik iç savaş veya karışıkliklâr ' ruİarı uzatmak mümkün, f a k a t Böyle bir ideoloji iflas etmez içerisinde geçirmektediî-". . ' i f verilecek tek cevap var: Hayır! de ne olur? Çağdaşı olan Komü• Ne olmuştur da en az, 1000^ j-,^Başka-bir cevap verebilecek-pi- ^jiıizm bile büt;ün. ceberr^utluğuna yıldır barış ve huzur içinde yasaydı r e s m i ideoloji kendi k a " ' rağmen daha evvel iflas" etmişşayan bu insanlar son 70-80 yılı- ' ' riühlarım sadece J a n d a r m a zo- .^ir. Hem?bü,idedİoji kendi ilkesi olan Türk milliyetçiliğine bile yanı karanlık içerisinde geçirmek, .^ .ruyla,değil halkın vicdanları ile yılma'h'akkırii vermemiştir. Zeki zorunda kalmışlardır? Veyahut ' .. de.savunabilmeliydi. Hala devVelidi Togâri ve Yusuf Âkçürâ'ya da en az söni^'0-7b yılını -ki'lDunu. let halkına güvenmiyor. Hala halbile bizatihi devletin resmi ilkeTanzimat'â kadar d a y a n d ı r a b i l i - k ı n tercihleri ne olursa olsun devriz- "muasır medeniyet" diye y u t - " let ideolojisinden vazgeçemez de-' - lerinden olan Türk 'milliyetçiliğini, Türk Dünyasıyla, Orta Asya t u r u l a n bir rejimin özellikle bu niliyor. .ile biitünleştirmeyi çok görmüş- • son yıllarda k a n kaybettiği, te-,V\ Dünyanın hangi h u k u k ü l "tür. Yani'Âlevisi,' Sürinîsi', "Türkmel oklarının kınidığı h a t t a çök- 1 kesinde,hukuk sisteminde'parçüsü, Müslümanı; Eomünisti, Detüğü; devletin en yetkili ağizlar^.ia'V lamentonun anayasayı değil de mokratı bu sisteme, bu ideo.lojiye dan bile bazen telaffuz edilmek- . v \ a n a y a s a n ı n p a r l a m e n t o y u dekarşıdır. Eğer bu coğrafya uzetedir. Buna bir teşhis koymak zo-; ' ' netleme yetkisi vardır? Nasıl olur rundayız. da atanmışlar, seçilmişleri de- , rinde, bir'devlet v a r olacaksa,bu ancak Türk, K ü r t ve. diğer halkResmi ideoloji onlarca yılnetleyebilir? M a r k s i s t N a z ı m ların gönüllü birlikteliğinden oludır ayakta durmuşsa bunu ya yaHikmet'i İslam Alimi Said-i Nurşan, bu birlikteliği de Tevhidi İslan-dolan ya"-da. cebren gerçek- " si'yi ve nicelerini hapislerde çülam ile insan haklarına fıtrattan leştirmiştir. Resmi ideoloji daha .. rüten .Resmi ideoloji halkın seç1 1• • • ' i —1 ^ •• 'ıi j -A' ^ 1 1 1 w •»'i gelen hayatiyetini tânıyarak'sağ-' kendisini ilan edef-ken özelliklie ' •.tiği Başbakanı darağacına yollalayabilir.»Yoksa devlet; yâ- sistemi iki düşman belirlemiştir:'Halkın. -makt'âh 'çekinmemiştir.Sistem yani Resmi İdeolojisini, ya da ülİslamî kimliği ve Tük ırkının dıs o l c u s u n u , m ü s l ü m a n ı n ı , dekesinin bütünlüğünü tercih edeşındaki etnik kimlikler. Türk ırkmokratını kendine düşman hale cektir. çılığını resmi ideoloji olarak begetirmiştir. Esasen Resmi İdeoloji DEıNKMK J^ENİİMK DEiNEME DENEME DENEME DENEME DENEME DENEME DENEME - j» Lokman YILDIRIM • • ..I' -. Sava^tmtza seyirci I^CanCara: ÇötürdüCtr dönmemece'sine bir daha gözUrimizdelo. f^rioısuzCuğu ' ; .SüH^Cmez SiCe^erimizi ' -zincirkrevurdutar ^ • ' . l^rl^yCa sinmez l^rlqısuz[uğumüzu Çötürdüier dönmemec^sine Bir daha ^ yürel^erimizdeİQ co^f^uyu vurduCdr ' ' . yıidıziara uzanan eğilmez Ba^ianmtzt 'Ba^'eğmeziiğimizi ' • eğdirdiCer . , ^Sai^amadıüi • onurCu ^afalçCara yannCara , • , r.r • • ' i ^ • ••• i . . ,•> :- • ••• < i.'''' • ::t jBrahimî l^vgaCanmıztn stcal^t£tn_da zemheriye yai^Candtic' ' Bir ü^raBasan ç-uCCandı üzerimize , yangınİt Bir Hcıvgâhın sıcafiÇığinda • (çfiCkamadıHi • • • ^ griCe^iverdi renizi düf Çerimiz Birden' ' l^aranCıliÇar pprelçiendi gözCerimize >. uyanamadıHi ' " ' ^' ' İsrafiC'in diriCtici soCul^annda diriCmeyi BelçCedi^ . ; . • , ., diriCemedifi '' ' ^ " ; / Ardımızdan ağıtCar yalçjCmasın, devriiip ^[l^madtlç^BiT daha'' . ' ' ! Bize dipsiz mezarCar l^zın (1).. , •HTlÖtutmayi^ây^ i'.lerO^ise a f t m d a n . ırmaklar^ â k a n î l ^ M ^ * oturmaktan, uyumayı yatmaktan, belki de öle b e d i olarak k a l a c a k l a r ı c e n n e t l e r e y e r . meyi y a ş a m a k t a n d a h a dinlendirici, d a h a leştireceğiz. Bu Allah'ın va'didir. Kim k o r u n a k l ı b u l a n l a r ! Cansız cenaze sessizliAllah'tan d a h a doğru s ö z l ü olabilir?" (Niğini, elem verici, alçaltıcı s u s k u l a r ı n ı y a ş a sa /122) yanlar! Bin nimet içinde r a h a t ve mutlu(!) bir . ^ hayatı yaşâyanlâr! TepkişizT heyecansız; Ne m u t l u ] o; ö z g ü r l ü k ş e v d a h l a n n a ki bicadelesiz t a ş yiirekler! Tarn ş ü â n d a k a ç ye- ) timsiz c e n n e t l e r ; öteki diinya; onIar;ındır, er r i n d e dühyanırir k a ç i n s a n açlıktan' ö l m e k " y a d a geç b ü d ü n y a d a ohlarıri o l a c a k t ı r , üzere, k a ç i n s a n a binbir çeşit işkence ve k a ç çocuğa binbir çeşit tecavüz yapılmakta. Kim , Veyl o l s u n , Allah'm ayetlerini o k u y u p t a bilir!... Kaç insan katledilmek üzere. Bu d ü n g e r e ğ i n i y a p m a y a n l a r a : ."Size n e o l d u d a y a ' d a s o n m ü s l ü m a n d a öldüğü a n mı diriAllah y o l u n d a ve 'Rabbimiz b i z i , h a l k ı zaleceksiniz? M u h a m m e d İkbal'in ifadesi ile: ü m o l a n ş u ş e h i r d e n çıkar, b i z e t a r a f ı n . d a n bir s a h i p gönder, b i z e k a t ı n d a n bir i'"' • '-.ttıi-V-t y a r d ı m c ı y o l l a ' d i y e n zavallı ( m u s t a z ' a f ) bafi... . . . '^eniddâti'dan iuğyatiei;' •zinc^iMÎ^..., ' ^ ^= E}^ Allah'ım, bizi y a k ı t ı t a ş l a r v e İ n s a n - l ^ p l ^ o korkunç ateşten koru. ' / " • * Devrilen h e r ç ı n a r , gövde gövde d ü ş e n • E z e l d e n e b e d e u z a n â ı i ' b i r b i r s i s t e m i n / hdr c a n toprağa d a h a bir bilenip gelecek safCTİert(;îbriahirû'leW hepimiz: püt;^ l a r ı m ı z a . Y ı k m a y a c a ğ ı z a s l a . B a ş ı m ı z a ' lan'dWirenV^^ y ı k ı l m a z özlemleri- , ö l ü m l e r y a ğ s a d a . Yüreğimizde d i k b a ş h l ı ğ ı " mi?lmuj(deçi yarınla u m u d u n ; d a ğ l a r gibi. Eğilmeyeceğiz^ d ü ş l â f i n û m u t İ a n r ^ a d^ b i z . ; j, ıneyeceğiz a s l a . M a r ş l a r ı m ı z , özlemlerimiz. Karanlıkları devire^ Zincirleri k o p a r a n öz- 'sevdalanriıız n e d e n l i k a t r a n s ı o l s a d a . Bir gurÎülç öridefleri'i ö n c ü l e r i z biz: G ü n e ş i , y a n h . o l u p , geleceğiz y a ğ m u r y a ğ m u r . , B i r • ûmudu Wle^eı^İzde'taşır,' y ü r e İ ö l e ^ ^ d e c e m r e p İ u p düşVceğiz ü i ı i u t l â r i n i z â . B a y a ş a t ı r , "gözlerimize yıikleriz a r k a d a ş . 'Özh â r l a n m ı z d a o l a c a k ; d ö r f ^ m e v s i m i m i z deî g ü r l ü k bizim güneşimizdir, s ö n m e y e n . S a n - . "iûlah, İ s l a m ' ı ü s t ü n kılacaktır,'müşrikT Gisını.çekenleriz^davainızm; b i t m e y e n . Bir,", l e r i s t e m e s e de."^(Saff/8) - . „ . v «. » * . anne ç o c u ğ u n u n f n a s ı l çekerse şancış , , , ,, = ' < .. . • •. - > •öyle, ; n a s ı l , d u y a r s a a c ı s ı n ı teninde', h a ş ı l , 7 .. c >Bir tür^ku olacağız diUerinizdeV'yikür -b û y û t û r ş e ' y a v r u s u n u göğsünde, nasıl eker-,, . m a y a n . ¡ D i l i m i z d e m a r ş ı m ı z d ü ş m e y e c e l c s e s e v d a s ı n ı y ü r e ğ i n e ; öyle s a n c ı s ı n ı ç e - , , t o p r a ğ a . Ey Bosnalım,' Ey Filistinliıh, Ey 'kenleriz,^ öyle b ü y ü t ü r ü z davaınızı g ö ğ s ü Bedr'in a r s l â n l a n , .yüreğim;.katransı?ge. m ü z d e , y ü r e k l e r i m i z d e . Öyle s e v d a l a n ı r ı z , r çelerin y a m a c ı n d a gündiizler t o p i â d ı m size: işte öyle bir y e r d e , böyle k o r u r u z y ü r e k l e - • '.'Gevşemeyin, ü z ü l m e y i n , e ğ e r i n â n m ı ş rimizde. İşte öyle bir y e r d e y ü r e k atışımıztî . l a r s a n ı z ü s t ü n g e l e c e k o l a n ' t a r a r s i z İ e r dır b i z i m . . Ö z g ü r l ü ğ ü m ü z , d a v a m ı z s e v d a - . / siniis" (Al-i İ m r a n / 1 3 9 ) Size d i p s i z ' m e z a r m ı z d ı r ; b i z i m : A r i ı t l â n n ı diktiğimiz; yıkıl- i : i a r k a z a m a y a c a k l a r , ey m ü c a h i d i m , ey yım a y a n . ' ' . / ^».t.^ ^ ' kılrhaz dağlar. Bir z a f e r ' • • ' ' . • • sizinle y a ş a r ! •• . ^ ' ' B u g ü n bir kez d a h a d ü ş ü r d ü z u l ü m ; 'i • . • r '• o n u r u n u t o p r a ğ a y e r y ü z i i n ü n . Bir kez d a - ' f •" Ö l ü m ü n a r d ı n d a k i gerçek^ a r i c â k t a h i h a g ö s t e r d i kahpeliğini,' hir kez d a h a dişi- ' ' dıklarımız ö l d ü ğ ü n d e bize k a i a n . y a l n ı z h k ni, m e d e n i y e t a d ı n a yu'zunü... ' ı tır.'Nasıl d a y a l n ı z k a h r i n s a n l a r . ^ . v •• Bugün bir mücahid d a h a d ü ş ü r ü l d ü •. •. - : " • ' ^ ' ' y. ' * t o p r a ğ a : Bil-ülke d a h a yıkıldı. Gövde gövde ' . . ı: = : • ' • ' ' b i r ç i n a r d a h a devrildi s a f l a r ı m ı z d a , y ü - • (D Lokman YILDIRIMî"- - . • ^ reklerimizde; ö l m e > r i : ' ' ' İ m a n e d i p i y i a m e l V ' "Bize . dipsiz mezarU.r kazııı'; . ^,, i ş l e p n l e r i (uğrumuzda mücadele e d e n - ^ •' * '.ı ı \s ' , ^ SEMlıMİKLliKDJİiV SJİMJINEJİLEKÜEIN SEMİMEKLEKDEİN SEMlıNEKLEKUEıN SEMİAEİÎLEKDEN f'j hi'H'J .lif i.r . , -J ii-v »iV i.-i i' T"'-.. : ISLİIM^Dİ^ D A V E T 411 • •¿i. • w'- . i'.ii • rîsi'i -f M:-; • • ••> '.r'iji'V ' ..'-.lij\ • ij.; vn-îr. 'ifiî. uC*. îi.- f-a • • .'İS-M^'İ ji- t ; . . ı(.- i ;; . j i " 'v - -r , m,i I -T î! Şemseddin ÖZDEMÎR •v» li- .. :V % lim ki b u g ü ı i j g e n i ş . h a l k k i t l e l e r i - 've i n s a n l a r ı m ı z ı n b ü y ü k b i r k ı s m ı gerçek anl a m d a d o ğ r u ve h a k l ı b i r / ... D a v e t i n a s ı l yapınalı?.Pek . tebliğle .yüzyüze.gelmiş de' çok' s ö z ü n söyleıi.diği, p e k . ğil,dir,,.Bu ^ t e s b i t , k o n u y u , • ',• ' ''çok k i t â b ı n ' y a z ı l d ı ğ ı .bir.ko- \ k a v r a y a n i n s a n ü n s ü r l a r ı " . ' '•:'•".,' ' " ' . riıi'. Ne k a d a r biliyoruz'den- ','/ iıa önemli g ö r e v l e r y ü k l e r . ' - ' '' ' ' » T ü r k i y e d e p"ra't'iğ,i*gö- ' ' B i z i öıiemli s ö r u m l ü l u k l a r altında bırşkır.'Şirndi'bu ' \ " ' ' - V riiyorüz.' Öbakımd'an bu kb'' . ' ' ' - ' ' n u ' ' y a ' ' ğ e r ' e k t i ğ i "gibi pğre- /"tebliğ görevini ü'stÎ'enen bir '' /'Aİ fUh a fertlerin' "nilm-emlştir.'ya d a ' ö ğ r e n i l - ' i n s ariı'n - î s i 'a rn' i ' b i 1 d i ğ irii , -T t' "'* ' • ' ' ' ' ' "' diği h a l d e p r a t i ğ i m i z e ' y a n - ' . v â r ş a y a r a k - b a z i t e m e l et a p t j k l a r t n a . s o r a r a . , , ^ ' ' s a s l a r a d i k k a t 'etıriesi gereB u -kui larrmt -S tzv mı -n^ö-ncelîİEİ^Vakış^açİmız bil--'. kiy'ör.'Yani bü d'a-ve'tçiriitf fasaptırdınız' y Ö k s d ' ğinirî bt'esifide o'lmalıdir-Bu ' aliyetleriniri' ğer'çekteri-hâkkendileri mi saptısebeble biz bu s o h b e t i m i z - ' ' k i y l â y ü r ü t e b i l r h ' e s i , g e r ç e k t e n kabüle. ş a y a n ' o l â b i l . . 1 V ".d'e" h e r k o n u y a 'değil, f a k a t ö n c e l i k l i ' g ö r d ü ğ ü n i ü z ' bazı • m e s i ve' i n s a n l a r ri'ezdiride .>: Dediler ki;senin t e m e l meselelere değinelim. m e s e l e n i n ' iyi a n i a ş ı l a b i l şariin y ücedir;sen' D a v e t i hedef o l a r a k ' ğ ö r m e - m e s i için bazı özelliklere sahip o l m a s ı gerekir.' âen ''hâşka:-dömar' Bü özellikleri şöyle 'grup. v M'-iij." , . n ü f u s u eOf-mılyona u l a ş m ı ş i layabiliriz;• /( • r ,i • , r.•. < ve o r t a m d a ( i s - v •a)K.Kerim.'le ilgili ı.t ^ maZrfaka^t sen onla- .'•lAmJ.,çok değişik biçimde ri' v e b a ba lannı nim «hakkıyla, doğru olduğu şek- : ;b)Din ile ilğili(Islariı ile) ; c) P r a t i k h a r e k e t t a r z l a r ı tebliğ edilmiş değildir. et verip"yaşattin. • liyle O, bakımdan biz böyle bir or- . ile ilgili özellikler. O derece ki zikri. t a m d a Allah'ın k i t a b ı n ı in:r I unut .tular, ,y er diğin s a n l a r a , doğruca, t e b l i ğ , e t Mî" f.'i DAVETI N A S ı L YAPMALı ? iz i ine t', o n İar ın- zikrh- mek l.e .. .y ü küm lü y ü ? • B, ¡uA) KUR^AN'L İLGİLİ , ÖZELLİKLER .r un utmasınr^sağla-'-^^^ ~ o B u n u en lyı şekilde y a p m a - dl.Do layisiyla on- ^y^^ ki i n s a n l a r ' t e r c i h et-, lar da bize ibadet t i k l e r i n e göre i m a n etsinler, etmeye fc a ş Zarf î - ^ e y a . b u n d a n sonra" h a n g i . lar."<FurkaH W ' S a m i m i y e t l e i t i r a f ede- -,.l-^kur-'an-ı .Kerim'i .. . ; . gereği gibi,.'.^ , ...^okumak. ^¡^ . .. .j.r. . Bu ş a r t i u r k ı y e zemı- nin(ie,.bulüriduğumüz yerde d a v e t i , İ s l a m ' ı "doğru diir ü s t , t e b l i ğ etineniri olmazsa, o l m a z b i r i n c i , ' ş a r t ı d ı r . Bakara. Suresi' 121.ayette A l l a h u Teala^büyur'uyoiki: "Kendilerine' k i t a p verdikleriiniz o k i t a b ı h a k k ı y l a ^ t i M v e t . e d e r l e r ki, o n l a r '.ona i m a n e d e r l e r . " K u r ' a n , gerektiği g i b i h a k k ı y l a n a sıl o k u r i a c a k t ı r ? . T a b i k i diişüne d ü ş ü n e , k a f a y o r â yora, iizerinde b i r a z dâ.te'r d ö k e r e k akİımızı k u l l a n a r a k o k u n a c a k t ı r . A n c a k bu anlamıyla\yqğunlaşıp,,Kui'aıî'üzerinde 'tedrisatımızi ç o ğ a l t t ı ğ ı m ı z takdirde,^birinci ş a r t 6İuşa,ça.ktır.Çünkü; K u r ' a n ' i gereği gi-, İdİ. o k u m ' a y â r i l a r , o'nu y o l a . i l e t i l m i ş t i r . ' ' A.lah'a şarıÎmkk,daha''çok 'O'nun kitabına 'şarılmaktır:^"Ey i n s a n l a r ! ; A l l a h ' t a n .O'hâ• yaraşır jbiçimde,korkun'' A'raf 170: .aye^t£e ise " o n l a r ki,, k i t a b a , ş ı m s i k ı / ş a r ı l ı r - ' lar... "ifadesi "yar.'Kur'an'i g e r e ği - g i b i p k u d ü ğ'u m ü z z.ainan k a r ş ı i f ı ı z â i k i n c i şart çlan Kur'ah'a şımsıki s a r ı l m a k 'mecburiyeti^ çit kâr. Artık o ipi öylesine Ka-. fifç'e t u t a m a y i z . " S ı m s ı k ı s ar ilin a m ı z. ,için; .i çin d e '^n e o l d u ğ u n u .bîlnıemiz. gerekiri .Prenşiblerini b i l m e m i z grekir.'^Çünkü. biz i d d i a sah i b i y i z . Biz b i r e y o l a r a k " . m ü s l ü m a ' n ı z "ye b^ü top.^ v. ' l u m d a İ s l a m ' ı irişanla'-J f a a n l a t m a k gibi bir gök a v r a y â i n a z l a r . Kavra- ' ' ' '.','- * ' , a ',, , reVe'talibiz"/diyoruz yamayanlar n a s ı l o ki- '^Bugüfiün t n ş m t / ^ d^gtl^:^nnu ıMagediyoruz.' tabı^'tebliğ e'decektirî-'t "'din" diye'khtdttlanlarin'-kafiri '•, t .I"''." ' " ' : -V • i'ı.ı-- ••'•^'^ii'.j.'i' ^ j < • '-'ii' i ' ısıîi i ¡.I ı ' 1-. ı : . ' V'.J i i O z a m a n o n l a r ı n t e b h g ^ „ veya munaftğt .olmuştur. ^., . . > e t t i k l e r i keı^di"elleny;'l^Bilmeden küfredenler,, bilmeden . 3,- K u r ' a n ' i L-nt. Çıkart-. y ü r ü t t ü ğ ü m ü z tebliğ f a a l i y e t l e r i son de.reç'e eksik,ve y a n l ı ş jOlacaktır,. b u n d a n dolayı, da i s t e n i l e n , sonucu y e r m e y e c e k t i r Ve r m e s i m ü n i k ü n '.değildir',' ç ü n k ü bilme.diğimiz bir' şeyi anl a t a m a y ı z . İ n s a n , hakkırida'doğru dürüst-bir'şey bilmediği kitabi:, ' i ş t e din' diye'nasıl takdim edecektir? Kafasın.âa olan Şeyleri ^ u varlayıj)^=söyİeyecektir'.ye toplum onu red'decektir .Belki Kur'an'i değil "de dnü r e d d e c e k t i r a m a insanlarda d i y e c e k t i r ki "dini r e d de t ti,, ..k a f i r .,01 d u . " JEger Kur' an'ı insanlara;febjliğ etmiş olsa'ydin,''belki' in- islam'\ikabui:edemeyen-ler..veyd>/^^^^^ t ı k l a r ı d ı r . Kendi k a n a - , , y ı -i ı • Bırakmaır"' atleridi,, k e n d i , ; . , r/î l e r i d i r . K e n d i g ö r ü ş ye. f a i / n t j a m ^ i f n d ' a bu yanlış an-- i ' ;,,Furk4n . Suresi kanaatle>ini in^^^^^ latiijıtn kurb^ diq.'^â,iye takdi.m ediîJ . ... . ''ivj •' .'if} -"-î •'.¡{'^ a ' anlatinâksâ,;Son derece " ' ' ' ' ' : " yarilış'ye e k s i k bir .ha« ^ -r^eke't t a r z ı d . ı r . B e l k i ' - " , s a n l a r , onu iSenın. kendınT bunu K u r ' a r i ' a ' k â r ş ı o l a r a k ç ı k a r ı p "bu d a h a . d o ğ r u d u r " dyri/jmİâttiğihdân.d.ş^a,^-" demiyördıir aTrıa.,"netice jtiz ¿1' k a v r a y& c a k t i. Ç ü h k ii 'b'^rıyla k e n d i ' s ö z u n ü ; d a h ' a h i k m e t ş e i ori d a, ' k e r â'metş é • çok aiılâtıyo'r^.Kendisi gi.bi a n d a , "e ñ g ' ü z e. 1. s ö z s e" o n b i r in's a n ı n, ş ö z ii n ü t e b 1 i ğ H' ı. ediyo.r " i n s a n l a r a , ' A l l a h ' ı n : I f'i; >'••: -i -ı a y e t l e r i n i değil!.'.,/ . t -Bjı. biriri'ci ş a r t ı m ı z 'olan 2- K u r ' a n ' a S ı m s ı k ı . K u r ' a ı i ' i gereği.'gibi. o k u Sarılmakm a k "kayramını k e n d i m i z e s o r a l ı m ye. bu e k s i k l i ğ i m i zi gideı:m'eye çalış alini. He^Ancak,,bu, m ü s h a f ı n cisp i m i z e . düşeh," g ö r e v , Almiiıe s á r i l i n a k değil, preri; l a h ' ı n i n d i r d i ğ i bıi son fnes i b l e r i n e s ı m s ı k ı , ¡sar.ilj s'aj 1,' s ön _kit ab'ı'ger eği gibi maktır." B u k'ónudá K u r ' ' . i • 1 *. ', ' • i • ' t ' ' ' okumak için kendimizi zoran'dá Peygamberimize ifaÎam.âk .ve' g a y r e t / s a r f e . t de edilen h a r e k e t t a r z i şui m e k t i f ? B u,, b'İ z i m iı z e 'r i ; "Sen saria yahyedile^n^^ sıni miz'deki .biririci. yükiiıhlüsıkı luktür. Bunu yapamazs'ak . a y e t t e "Kirn* A l l a h ' a s a r ı y ü r ü t t ü ğ ü m ü z tebliğ f a a l i l ı r s a m u h a k k a k ki doğr'ıi ' .3Ö;ayet|-e'.^P;eyg . ' t'.d © ^'i' Hi:" E j ll â i mİ. " ' " K a v m i r n h u Kur'^an'ı ,, t e r k e d i l m i ş bırâktilar".^ ' yİnei'Züfîriıf C-z^Vt 1* l i r Suresirid.e *'ÎV^î''î Ce'nab-ı.Hak,4iyo'r ki: Kim R â b m â n . ' i n / z i k r i n d eh y ü z ç e v i r i r s e 'oha, S i r / ş V y t â ı i j a r k a d a ş ' k ı l a ' r ı z ? A r t ı k 'o ş e y t a n onun a r k a d a ş ı o j u r ve.o şeytanla 'arka,dâş'planlar yoİdân'çıktıklârı halde doğru yolda o l d u k l a r ı n ı z a n n e d e r l e r " . D e m e k ki K u r ' a n ' d a n yüz ç e v i r e n bir ferde Allah şeytanı arkad aş . İl yor. B ı z. yu z ç evı r rn'i y ör u z' a in a ,b u' î a.fİ a ;01 a cak iş değil, b û n u i i ' b i r ' d e pratiği vardır. Taha suresi 1 2 4 - 1 2 6. ay e t l e r . , a r a s ı n d a t ş 6 yi e. d i y o r:' " K i ın b' e n i m zikrinıden'yiiz çevirirse,, o h u f ı i ç i n • d a r ' . b i r 'ge^çiin .yâr¡dii"v-Î^ıysi^™^^ g ü n ü onu k ö r^ / h â ş r e d e r i z. A İ1 a h ' iri ayetlerinin'ûniıt'ulmasıri-. d a n dolayı Allah i n s a n ı kör e d e r e k c e z a ^ h d ı r ı y o r . Ve y i n e ' F u r k a h s û r e s i ' 707 2 . a y e t l e r d e şöyle, deir: " K e' n d i 1 e r i n e R a b b i n i ri ay e tl e r i a n 1 a tı 1 d ı ğı n d â önl a r a k a t ş i kör ve sağır dav r a n m a z l a r . " Şimdi y i n e kıy a m e t günüyle ilgili tasvirler ârilatılıyor. F u r k a n s u f e s i 18. a y e t t e : " O n l a r ı ve'Allah'tan başka'taptıkl a r ı n ı topla'diği gün der ki': 'Allah ö fertlerin taptıklarıria^ s o r a r : Bu k u l l a r ı m i siz m i s a p t ı r d ı n ı z yok'sa k e n d i l e r i mi s a p t ı l a r ? De^ d i l e r "ki; s e n i n ş a n ı n ' y ü c e dir/seriden'başka dostlar edininek bize yak'ışniaz, fak a t sen o n ^ r ı ve b a b a l a r ı nı n i m e t v e r i p y a ş a t t ı n . O d e r e c e ki z i k r i u n u t t u l a r , vefdiğiri'ninîet o n l a r ı n zik-^ ri ü n ü t ı r i a s ı n ı s a ğ l a d ı . Dol a y ı s ı y l a o n l a r da bize ibadet e t m e y e b^aşladılar.j Yan i Allah, Teaİ'anıri''zikrinden yüz çeyir'meriîeli, ayetlerini " 'ûnütmariıalıdır.. K u r ' a n ' i t e r k e d i l m i ş bır a k m a m a l ı y ı z . . Bugün bu ümırietin içinde Bulunduğu s ı k i r i t ı n ı n , d a r geçimin aslında "Allah'ın kitabından'yıiz ç e v i r m e n i n bir son u c ü öldüğünü, bileliıri. O bakımdan daveti, Kur'an'i tebliğ görevini ü s t l e n e n inşanlar,özellikle Kur'an'ın bu k o y d u ğ u pr'ensibler ve esâslara" h a ' r f i y y e n r i a y e t e t m e k içiri g a y r e t s a r f e t melidirlei'.'"' ' • . 4-Kur'an-ı .Gereği Gibi Düşünmek, Haltkıyla ' Düşünmek ' ; ' N i s a S û r e s i 82." ve Muh a i n m e d S u r e s i 24i a y e t t e şöyle "deniyor: "Hiç Kur'an'i g e r e ğ i gibi t e d e b b ü r e t m i yolar mı ( d ü ş ü n m ü y o r l a r iril)? "yoksa k a l p l e r i ü z e - r i n d e k i l i t l e r i mi var, eğer ö ' A l l a h ' t â n bâşk'ası t a r a f ı n d a n " i n d i r i l i n i ş olsa i d i o n d a b i r çok e k s i k l i k l e r o l u r d u . " B ı i r â d a bize iletilen i f a d e K u r ' a n ' i e t r a f l ı c a düşünerek okumaktır, H a k k ı y l a oküıriak, a n c a k onu gereği'gibi, etraflıca düşünmekle yerine gelin Bugün bâzılarının yaptîğı g i b i ' o k ü m û ş olmak İçin değil... Veya yâlriızca Ara'pçasını okuyup hiçbirşey anlamadan ömür tüketmekle değil. . 5-Kitahıri Hükümlerini " Gizlememek B a k a r a S u r e s i 159 ve , 174. a y e t l e r d e bu k o n u d a .kesin,uyarı; vardıı;. Der ki:, . , "İndirdiğimiz açık delilleri . "ve h i d a y e t i biz K i t a p t a ins a n l a r a açıkça b e l i r t t i k t e n s o n r a onu g i z l e y e n l e r e Al- ^ l a h da l a n e t eder, t ü m la- • n e t e d e b i l e n l e r , de l a n e t ^ . . ^eder.," K u r ' a n ' ı n , d o ğ r u l a r ı i s t i k â m e t i n d e i n d i r i l e n bü g e r ç e k l e r i eğer o k u m u y o r s a k , d o l a y ı s ı y l a bilmiyor• s a k ' v e a n l a t a m ı y o r s a k bu a s l ı n d a b i r b a k ı m a gizleme a n l a m ı n a gelir. Ç ü n k ü biz böylece A l l a h ' ı n k i t a bını ö r t m ü ş , gizlemiş olur u z ve i n s a n l a r a ' , b u n u n y e r i n e "din diye b a ş k a görüşleri aktarmış oluruz. Bilmiyorsak kendi görüşlerimizi a n l a t m a k z o r u n d a kalacağız. , B i r ' d e K u r ' a n ' d â n olm a y a n ı K u r ' â n ' d a n m ı ş gibi g ö s t e r e m e y i z . Al-i İmr a n 78.de şöyle diyor: "Onl a r d a n öyle bir g r ü p var ki K i t a p ' t â ¿ İ m a y a n bir şeyi, k i t a p t a n s a n a s ı n ı z diye d i l l e r i n i K i t a p ' a eğip bük e r l e r ve o , ' A l l a h k a t i n d a n d ı r d e r l e r . ' O Allah k a t ı n d a n değildir, bile bile A l â h ' â k a r ş ı y a l a n Söylerler." • ' ^ Samimi olarak olmayarak" b u g ü n b i r ç o k m ü s l ü m a n ı n d ü ş t ü ğ ü t e h l i k e budur. Kendi sevdiklerinin yazdıkları, düşünce ve eserleri A l l a h ' ı n m a k a m ı n d a n m\ş'gibi" t a k d i m e t m e k t e ler. Keridi yazdığını, ortaya köydûğunu neredöyse Kur 'an'a eşit Şekilde t a k d i m ederler. . . Biz keridi g ö r ü ş l e r i m i zi Allah'ın â'yetleriymiş gibi t a k d i m e t m e y e h a i z değiliz.' B u n u n a d ı t e b l i ğ değildir. Ü s t ü n e ü s t l ü k k ö t ü bir. h a r e k e t tarzıdır." Aynı kapsamda Bakara Suresi 79. âyett'e d e r ki; ''Veyl ö k i m s e l e r e k i K i t a b ' ı elleriyle yâ^ıp az'bif değere s a t m a k için, bu A l l a h katındandır derler. Elleriyle y a z d ı k l a r ı n d a n ö t ü r ü veyl onların haline" Yani ne ge; reği var, ne h a k k ı r i v a r senin Kur'ari'ı'çarpıtmağa'. Ama Allah Teala y u k a r ı d a k i a y e t t e o l d u ğ u gibi uyarıyor. . ' " Buğun' b i r ç o k m ü s l ü maniri d ü ş t ü ğ ü , çok ciddi ve s ı k ı n t ı yereri bir problemdir bu d u r u m . B u g ü n ü n i n s a n ı , İ s l a m ' ı n değil "din", diye a n l a t ı l a n l a r ı n k a f i r i veya m ü n a f ı ğ ı olmıiştıir. B i l m e d e n k ü f r e d e r i l e r , bilm e d e n İ s l a m ' ı k a b u l edem e y e n l e r veya b â z ı görüşl e r e k a r ş ı ç ı k a n l a r ı n çoğu aynı z a m a n d a bu yanlış a n l a t ı m ı n kûrHanıdıi'lar; "Adamın b i r i çıkıp din diye saçma s a p a n şeyler anlatıyor, " h a l k t a j ı birisi i s e "bu n e biçiın h a r e k e t tarzı, böyle.diri mi olur" diyor. Bilinçli h a l k dini adıria b u ' y a n l i ş l a r a d a h a çok k a r ş i ç ı k m a k t a d ı r . Redded e n l e r zateıî i r a d e l e r i ile k ü f r ü t e r c i h ederler. Zaten K.Kefİm'in tebliğcilere y ü k l e d i ğ i asil görev;',ihs a n l a r a ön yargısız', peşin hüküriıSüz K u r ' a n ' i t e b l i ğ etıri'ektir.' a • ' t e v a s ı n a , m e s a j l a r ı n a .şuu r l a u l a ş m a k . g e r e k i r . Dini temsil eden iiısanları bazen g ö r i i y o r s u n u z k i b i r birleririi y ü z d e yüz r e d d e den i n s a n l a r d ı r ve İ s l a m i s m i n e k a t t ı k l a r ı , b i r çok Bir k e n a r ı n ı alıp a n l a t a r i h i , m a l u m a t ı da v a h i y t ı p ö b ü r . t a r a f ı n ı görmezler gibi t a k d i m e t m e k t e k r , l i k t e n gelmektir.' B a z ı l a r ı İslam K ü l t ü r ü , İ s l a m Edebir k o n u d a n bahseder, üzebiyatı, İslam S a n a t ı vd. "gir i n d e çok d u r u r l a r , d i ğ e r bi.beşerin yaptığı kavramboyutlar geri k a l ı r Ve o anları vahiy gibi k a b u l etlattığı konuyu da eksik anmek; İ s l a m ' a b ü y ü k h a k ş ı l a t ı r . O z a m a n b u n u dinlez ı k t ı r ve d i n i h a l i s kılnâam e k t e olan birisi de o adam a k t ı r . Bu t o p r a k l a r d a dimın a n l a t t ı ğ ı n a e k s i k i n a ni a n l a t ı n a k g e r e ğ i n i hisB) D İ N İLE nır] Yapılan bir tebliği de seden i n s a n l a r o l a r a k biz. İLİGİLİ TEMEL ' ' konunun mutlaka tamamler; pratiğimizi y u k a f i d a ÖZÎELLİLERt lanması gerekir. Davetçii f a d e e t t i k l e r i m i z e üyT İer Kur'an'i p a r ç a l a y a ^ , guıı y a p m a z s a k ilk b'aişmazlar.' "Gerçekten/sa. f ^ ' n y a n l ı ş y a p m ı ş öliin a siirekli t e k r a r l a n a n ' , "Hiç Kur'an'i gereği ruz. B a ş l a n g ı ç t a k i yapy e d i . , a y e t ve y ü c e gibi tedebbür etmiyolar i tığı y a n l ı ş ı n ş o n u c u n a Kûr'an'^yerdık,'^ Ermı (düşünmüyorlar mı)? .. k a t l a m r i z . Belki de bukek-kadın bazı'kafirYoksa kalpleri, üzerinde ' g ü n k ü z i l l e t i m i z i n , silere verdiğimiz d ü n y a k ı n t ı m ı z ı n , perişanlığınimetlerine gözlerini kilitleri mi var?- Eğer o ' mızın sebebi büdur. Badikme. (Dünya n i m e t A l la h' tan ¡başkası --. lerine karşı peygaıntarafında in dirilm İş^ olsa S w uVberlerin şahsında/hej e k s i k l i k l e y r ^ l ^ ^ ^ ^ ^ p i m i z e uyarı).^ Ö ^ l a r /idi onda bir çok olurdu."(Nisa 82) için ü z ü l m e , i n ü ' m i h - ' • kimdif.'Biz O'na k u l l u k 1er için t e v a z u k a n a t /'ederiz.!' Boya b u g ü n bir l a r ı n ı indir. Ben a ç ı k | , anlamda ayırtedici s ö z l ü / û y a r i c ı y ı m ' de! ^ m —; / özelliktir. "Sıbğatullâh'' Kutsal kitaplar ara- . / A l l a h ' ı n boyasından" "da^ s ı n d a ayriım gözeten bölüh a güzel boyası olan kıiiı, p a y . e t ç i l e r i n Din^Konuc ü l e r e de m e s a j i n d i r d i k : diri Siz onuri' r e n g i n i a l ı n , s u n d a k i T a v i r l á r i h d a Şu Onlar ki,Kur'an'i,^böluk böO'nun istediği, bir/görünüm. Özelliklerin Olması Gerelük, parça' parça ettiler. k a z a r i i n . " A m a b â k ı n . biz kir: Rabbinin hakki/için biz,onkendimize o' k â d a f da r e n k l a r ı n h e p s i n e soracağız." ( ediniyoruz ki A l l a h ' ı n r e n * '»i- ^''' i*/''i. Hiçr/87-93) Kur'an "/ın b ü gi ile b a ş k a r e n k l e r i k a r ı ş 1- Dine Halis Olarak^ t ü n l ü ğ ü n e vakıf olmaİk get ı r i y o r u z . B u düştüğümüz" İman EimeU rekir. İ n s a n l a r ona ,iman sıkıntıyı ayırtedeinez halé e s i n l e r ' diye'. B u g ü n yeiiigelebiliypruz. Rabbaniler den i n a n ı y o r m u ş ç a s ı n a , olmak kolay iş değildir. ."Yu/ Z ü m e r S u r e s i 2-3. ayetbugün tebliğ edildiğini varkarıda bahsettiğimiz gibi lerinde.: "Biz b u , K i t a b ı sasayarak insanlara götürüolamazsak biz bu toplüirida na h a k Jolârak indir dik.. Öyy o r u z ' o dini. p b ü t ü n l ü k insanlârâ nasıl şahitler leyse sen de.dini yalnız i ç e r i s i n d e a n l a t m a k mecolacağız' .Nasıl i n s a n l a r bi^ kendisine h a l i s k ı l a r a k Alburiyetindeyiz. 1 a h ' â k u 11 u k e t. ^ Mü ' m ı h zim a n l a t t ı k l a r ı m ı z a , örn e k l e n d i r d i k l e f i m i z e geleSuresi a y e t t e ' i s e "KâYukarıdaki özellikleri ceklerdir. Demek ki biz h e r f i r l e r i n h o ş u n a g i t m e s e de öncelikle sıraladık- Ç ü n k ü h â l ve d u r ú m u m ' u z l a b u dini y a l n ı z c a Allah'a h a l i s bugün Türkiye'de İslam'ı a y e t i n a'nlaıriına u y g u n k ı l a r â k O ' n a çağır.;' T a b i tabİiğ ettiğini söyleyen in^ d a v r a n m a k 'mecburiyetindini halis.'-kılmak için s a n l a r ı n büyük ekseriyetle deyiz. . " ; ' , : *. Kur^an'ın b i l g i s i n e , muh'm'aalesef K u r ' a n iİe.ilişki• '• • i* • ' ö- Kur'an'a Bütünü , İle İnanmak, ,, \ Algılamak ve ; Anlatmak,Onu . Parçalamamak^ " si son derece azdır. Belki bir defa t e d e b b ü r e d i l e r e k (iyiden iyiye d ü ş ü n ü l e r e k ) b a ş t a n ' a ş a ğ ı o k u n m u ş de-î ğildir ve bıi i n s a n ' u n s u r u bu d i n i a n l a t m a y a çalışıyor. Birçok y a n l ı ş yapıyor. Yaptığı y a n l ı ş l a r d a n Sa ins a n l a r bir şeyi k a b u l edemiyorlar'.'Ö'ndan s o n r a da biz o k a b u l etm'eyenleri is-; te'diğimiz 'gibi s u ç l u y o r u z . Belki, davete m u h a t t a p olanlarHan çok, o a n l a t a n lar s u ç l u d u r l a r . " i ,, . . , . F \t V» • " •' '' m e k l ç i n , kendi cemaatinde yor." "Yani "ş û/ ekol d e ' ol anolmayan bir çok vasfi,hava '' ¡ Parçatamamak lârı;"9' ekbr.cennete ğötüb a s a r a k "aktariyor.''Ken, \GrÜpló,§iniiyá riir." Şü k i t a p "cennete gödinde olmâyan yiğınla vas' 'Meydân Vermemek ." t ü r ü r diyor,'bununla^ avûfı gücüriün'yetmeyeceği bir ^ ; 3 . > - • : ü' ? -.. fl • j b n u p sevihiyçr. Tamarn di^ işi i n s a n l a r ı o yapıya kayor." Biz" bu i ş i A l l a h ' a şüzan'dırriiak için'sö'ylüyor. ' En'ám Sûresi 159'.'ayei-f kür, h a l l e t t i k . Yarii'dini, H a v a a t m a k l a , biri on göst e ' şöyle diypf V " D i n l e r i n i i n s a n l a r o hale getirıriiş ki terin'ekle t e b l i ğ olmaz. Alf ı r k a f ı r k a e'dip,"grup grup din p a r ç a payç'a'ölmüş, lah b e r e k e t vermez ve,'ayo l a n l a r yarya; senin onlarh e r k e s i n dini t a r i f , k ö r ü n rıca'Allah böyle" yapana hela^ h i ç b i r i l i ş k i n "yoktur." fili t a r i f i n e benziyor:'Bu sap "soracaktır. ' ,'. Yine bir b a ş k a ayeti keriçelişki içinde Kur 'an'ı termede" "Dini. i k a m e edin ve Bu tav'ır K u r ' a n ' n ı n " yak e d i l m i ş b ı r a k m ' ı ş ı z ye O'nda tefj,-ikaya düşmeyiri." s a k l a d ı ğ ı en tein'el yanlışb'undan'dölâyı h e s a p vereAslında Kur'an'in/kendisi lıklardan biridir. Hiçbir zaceğiz. "Kur'an'a sımsıkı saa s l a i h t i l a f a yer vermiyor. man, ve hiç bir yerde sizler r ı l m a k e m r e d i l i y o r " ^B i l : Diñdé hiç bir i h t i l a f a imt'ek de'olsanıl;, g r u p h a l i n mediğimiz şeye n a s ı l sarık a n yoktur." B a k a r a s û r e de de olsanız hepĞiıie diklacağız.^ B u n u n sonuçu'nda s i n d e şöyle geçiyor: "Allah k a! t "e d er ek i s l â m i t e b l i ğ hem K u r ' a n ' i p a r ç a l a m ı ş ı z K i t a b i onlara hak'olarak hem de f a r k ı n a v a r m a d a n - ..'edin. A m a ' i n s a n l a r a ; h a l k a i n d i r d i . " (2/176). Ama onhava b a s m a y ı n . ' O hava ordini p a r a m p a r ç a e t m i ş i z l a r n e y a p t ı l a r , ' bu k i t a p dir!' i • > V ' ' i - i " t a y a ' ' ç i k a r s a a d a m işi bıü z e r i n d e i h t i l a f a düştüler.-; t: : r a k ı r gider, b e l k i - " b u n l a r İ ş t e , "Kitap h a k k ı n d a ih..boş konuşuyor"'der". Yapat i l a f a düşenler uzak bir ay' m a y a ' c a ğ ı m i z "şeyi v a d e t rİlık^ t e z a t i ç i n d e d i r l e r . " meyelim.'*' ' "'• •"• '. cy PRATİK \ (2"^176). Kilaipta i t t i f a k ol- • dAVİtÂNIŞLA ' mayınca',"müslümân g r u p ^İLGİLİ ÖZELLİKLER ^ r ı b i r l e ş t i r n i ö k mümkün2-MüsÎüm'an ' ' "• de'ğildir.'Bûgün b ü t ü n vah-t U V.A T, Davetçiler ' • ^' • " Í» ü det*dé,nemélerinin k ı s a bir Alay Etmezler ' z a m a n so'nra da de'dikoduÜçüncü temel esasımız ^rla^,. f i s k o s l a r l a , ' k a v g a p r a t i k y a ş a m ile ilgilidir, í á f i a ' soriuçlaıimasının seNe k e n d i müslü'mârilâDavetçi bir m ü s l ü m a ı ı dabebi aslında a n á noktadaki f ı n a n e de b a ş k a b i r i n e vet yapmaya zorunludur ve i h t i l a f t a n ileri gelir. Ama k a r ş ı alaycı olmaz. Boyuybu, onun görevidir. Kesinge'rçek"anlamdâ ittifak; la pö'sûylâ^-kılık-kıyafetiy-^ likle'^"Ben bu işi y a p m â n i a O'hüıî/bütünlüğü,' mühtele â l â y ' e d i l d i ğ i n i görrneh a k k ı n a sahibim" diyemez. v i y a t ı ' k ö n û s u n ' d a 'ola'cakdik.''Ne P e y g a m b e r ne" de tır. Biz'O'nû'ırİümk'ün kıls â h a b e s i n d e yoktur! Kafir m'âdaıı n'e b ü ' t b p r a k l a r d a de'olsa'alay'yok'. "ilkel bir ki ne cie b a ş k â y e r l e r d e k i tavır köyac'âksıniız! Çok de1-DavetçiJer, .^ müslümanlar arasındaki fa bu h a s t a l ı ğ a d ü ş ü l d ü ğ ü Yapamayacaklâri \ g e r ç e k â n l â m d a "eylenide oluyor. B u n l a r ı d e ğ i ş t i r Şeyleri Söylemez' birliği sağlâyamayiz.'Bu mek'içiri Rabbaniler olm'ak ler, Vadetmezler n e d e n l e bü t ü r d e n e m e l e r gerekiyor. ' 't h e p InüŞlünıanlârı h ü s r a . 't ., '. - > - . . • • n a u ğ r a t a c a k şekilde' sonuç •' Ey i m a n edenler! ya-: v e r m i ş t i r . Hep' canımız sıpamayâcağinız şeyi niçin kilmıştir,' üzülmüşüzdür, 3-Tebligcile rD e dik o d u söylüyorsunuz. Yapârnayaher bir birleşhıe bizi'áéYapni'ailar ,' cağınız şeyi 'söylemek' Alv i n d i r m i ş t i r . ' K ı s a . b i r 'zâl a h k a t ı n d a eii 'sevilmeyen inari" s o n r a ; k a V g a çıkrnışbir şeydir. "Bugiin bir çok tır. B u g ü n birçok g r u p bir En k ö t ü y a p ı l a n iş bu. miislü'mari bu h a t a y a dük i t a p oküyoî". "Támam"'diHele İslam cefnaatleri araşüyor. F e r d k e n d i cemaa-; yor. K e n d i hizljirideki insında'"yapılan dedikoduyu t i n e , k e n d i g r ü b u n a insaiı sanları^ kendi şeyhini cend u y u y o r s u n , b İ r ' ş e y i bazı k a z a n d ı r m a k için .ve.onu n e t l i k l e r o l a r a k i f a d e ediilâveler y a p ı p bir h a ş k a s ı kendi cemaatine a d a p t e et- .: 2-Dir^Ani \ ' [[ ^ ') na anlatıyorsun. Ondan s o n r a b a k ı y o r s u n ki iki eemaat birbiriyle konuşmuyor. •r." ) i i , / iiV, / i ' -İİ TM;- ' V..' 4-İnsân'lara Kötü ' " Lakap Takmazlar ..t I r e y e çıkıp c e m a a t t e girelim\ B i r b i r i m i z h a k k ı n d a öfkelerimizi, duygusal-öfkeTerir-imizi a t m a n i t i -zor olduğu, ama yapmak'zor u n d a o l d u ğ u m u z bir i ş t i r . Kolay-iş değil, kızin'ca öfkeyi y u t m a k önernli'. î n s a ı i kızınca öfkeyi dışa"vürmak-, h e p ' u s t t e k a l m a k ister, pisikölojik o l a r a k . İkil i bir t a r t ı ş m a k a r ş i s ı n d a h a k s i z 'bir iş yapmış'^ cinleriniz başınıza üşüşüyor. Ne yâpmalısihız?-Kızğınrığ ı h ı z a ve kiiıiriize ma;ğlup o l m a k değil, s i n i r i n i z e galip gelerek öfkenizi>yutmak Al-i İ m r a n s u r e s i 135. ayette "Onlar ki»hatâlar i r i d â b i l e b i l e ı s r â r "etmezler." diyor. D i y e l i m k'i bir y a n l ı ş y a p t ı n , i k a z edildin. B i l e ' b i l e ayîıııh"a'tayı ykp'maya" is'rarla d e v a m e d e r s e n • bu d a v e t ç i y e y a kışittayari bir t a r z olur. r i;; n-ı r. -. ı.:}. r- • t- .. , , . i . > j •• i '.t I: '7-Dâvetçiler' • ' "• U/ • Adaletsizliğe ' ^ •' ' • • ' Sehep Olmazlar • M î ü c ü r a t S u r e s i n d e "Ey iman'edenler ! Bir topluluk diğer bir tö'pluluklâ alay etmesin.' Birbirinizde kusur arama'yin. Birbirinizi kötü lakaplarla' çağırmayın. Z a n d a r i kaçıiıırı, gizli Kin d u y a b i l i r , ' k ı z a b i l i r yönlerinizi araştırmayın." a m a K u r ' a n ' i n - ve İ s l a m diyor. - B ü t ü n ' b u n l a r ı 'inen b ü y ü k h e d e f i ö l a n ahlaka', ikili i l i ş k i l e r e - ^ " a d a l e t t e i i s a p m a z : Mais ö k t ü ğ ü m ü z ' ' z a m a n -iî': ' ' de S u r e s i S . ' i a y e t ' t e "Ey r'abbân'iler o l m a k ,;. • "Ki tap ha kktnda i htil af a iman edenler!''Allah tezat, i ç i n ' a d a l e t l e ş a h i d l i k . m ü m k ü n . ' B u h a r e k e t - ' düşenler uzak bir ayrtltk, l e r e ' b i r e y s e l ve t o p - -içindedirler." (2/176). Kitapta. , e d e n l e r d e n o l u t f : ' B i r l u m s a l o l â r a k ' d i k k a f - " ittifak olmayınca m M s / M m a n t o p l u l ü ğ a k a f ş ı düydüe t m e k gerekir. Mahal-; - - grupları birleştirmekle mümğ ü n u z ' k i n sizi a d a l e t l^nizde i r i s a h l a r s i z i ı ı . değildir.BÜİİİnİ^)iMn vahdet hu davranfşlarınıza ' 4 , ••.- .-^ »•» « 'i ^ ^ >-Adıl davranın.'Takvaiya b a k a r a k sizin aslımda ^ lerinın kisa bir zaman y a r a ş a n . b ü d u r l i . ; icÇ;-. nasıl bir insan oldu- sonra ğ u n u z - ' h a k k ı n d a ^ hü-^ fİskoslarla,kavğalarla da dedikodularla, kü'ni v e r e c e k t i r . ' D e ' - 'sönuçldnm'astmn^sebebi ddikleriiiizi'yaşâyıp.ya ikleririizi'vaRavıb.va-'-'^ ' ş a iri a d i ğıriiz a'' b a k'a - ' ^ • caklardır.^ »'"' t. s'-i-iv. J ; : i'' - 'ı, i-,1;.* vj: ^'Ajlaii''tan k o ' r k u n ; aslında şüpheisizi  l l a h ' « y a p - m aa kk t a o lldduu&ğuunnuu7z. .sevşey' l e r d e n h a b e r i o l a n d '^ihtilaftun İlefi 'geîir..2 ı r . " '•n f Ar a n ı z d a kiri d u y a c a k -1.. • '• bir s e b e p 'rneydariâ ğelt ;i iJtt.f—ftİ'..' miş olâbilif,''an'cak bü ' fl'î v;; < • rr: 2'' i-rt1 kinv 'bu' k z g ı r i l i k ' s i z i r i ^ o n i â r l a ' i l ğ i l i değeleridirme g e r e k i r . Çürikü siz','Al' 5-Öfkîelerini i ' -i- y a p a r k e n • b u 'k i n i ' v e s i l e i Yenerler ^ ^ i l a h ' ı n .t'dininiri' t o p l u m d a C-î'^ iJİı'' v^-ı.uif i -I 1 ; ederek 'sizi 'adaletsizliğ'e ş a h i t l e r i o l a r a k h a r e k e t ' et.intipr] • vn se-vk e t m e s i n . ' İ k i f e r t kav^^ rnek zorundasınız. Zor işler •;>;, ! »'Îtî • .f.;:. ga e t t i ğ i n d e h e r ikisi de bu bifnl'ar;''BüUşl'eri y a p a b i ayeti'şiar edin. 'V l'erıîler a n c a k daveti"!hakDavetçi denen i n s a n ani' i'Davetçiler a d a l e t i e n ay^kiylâ' y a p m ı ş t ı r . Bühu: bir , deiri'b'eşer örâ'ia'k 'siriirlerılm'azlar"ve\aid'aletle şari e b i l i r ' a m â Al - İ- İ m r a n ' Su- , defa- y a p m a z s a k p r a t i k t e h i t l i k "e'derrerV Nisâ^ s ü r e s i b ü yâhlışi'dfevam'ettiriiiz". r e s i ^ 3 4 . ' ayette'-şöyle' di; 135/âyette "Ey ima:n'ederiyor:'""Orilâ'r b o l l u k t a ve i-.Ttf ler! A-daleti-tâıri' y e r i n e ge'd a r l ı k t a A l l a h için i n f â k . t i r e r e k Allah" içiri " ş a h i t l i k edörler,' ö f k e l e r i n i y u t k u nurlar.': İkili i l i ş k i l e r i r i i z i '6-Hatalarmda • •' ^ -- - e d e n l e r ' "biün.•" diyor.• Ş a Kitlik e t t i ğ i n i z f e t l e r için diişühüri; b i r - t a r t ı ş m a ' çı'' Bile Bile Israr ^ ' »< adaletteri -âyrılmayırî. Keykıyor, bakiy'orsünuz tırıriâ-' •'-•Etmezler ^ : finize u y a r a k d o ğ r u l ü k t a k ..•J- t-.-hıyor.'-bağırma'-^çağirma::. •âyrilmâyıiıi- E ğ e r ş a h i t l i k _ n e f i s l e r galeyana» geliyor', r-'-fî., ••'."i i s e'derkeri d i l i n i z i 'eğip" b ü öfkemizi yutacağız, birimiz • ' -'Müslünıân,-'mü'min h a k e r s e n i z ya 'da^'dögrüyü y a p m ı y o r s a k birimiz yapat a ' y a p a ı i ' F a k a t - hSr'-'defas ö ylemezseniz m u h a k k a k cağız. İkincisi bireyden bisırida b i l e - b i l e ' i s r a r ' e t m e z . ana noktadaki ' l. " • . ! f.r . .' i . • ki; A l l a h » y a p t ı k l a r ı n ı z d a n haberdardır.'Bunu biraz düşünelim. ''.m . 'Ifij'^ -f ı'i'j. [•'• 4 • a) Önce k e n d i n i z a l e y h i : ne bir iş oldu. Acaba g e r ç e k ten bunu yapabiliyormuyuz. E v e t a r k a d a ş , ben gerç e k t e n h a t a e t t i m . Once adeleti tam olarak yapıp Allah için ş a h i t l i k edin. Bir k o n u y l a k a r ş ı n ı z d a n e f s i n i z . m u h a k e m e .ediliyor. . Tebliğ ko.nüsjinda bilgi bizi hiçbir z a m a n . u k a l a y a p m a m a l ı , havalı, o l m a malıyız.; _ . ^ • V Allah diyor ki:"Rahmanın.kulları yeryüzünde müteyazi olarak .yürürler, tevazu; sahibidirler, alçak gönüllüdürler." Davetçi insan u n s u r u alçak gönüllüdür. H a v a atmak,»her şeye üst. perdeden bakmak, m ü s l ü m a n , m ü ' m i n bir davetçinin yapacağı bir iş değildir. B u t ü r bir h a r e k e t t a r z ı a y e t e aykıdır. M ü t e v a z i l i k yok, k i b i r v a r d ı r . • Bir de makana ve mevkiden dolayı b u n u y a p a m a z . Yapsa h a k s ı z l ı k e t m i ş o l u r . " girdiniz.;; - ;•• •• . ,t .. u. d fri I f k o l a y ı n d a böyle bir şey oldu. P e y g a m b e r i n h a n ı m ı n a i f t i r a a t t ı l a r . Bu işi m ü n a f ı k l a r t e z g a h l a d ı . Saf m ü ' m i n l e r b u işi y a y d ı l a r . M e d i n e ' d e bir s ü r ü s ı k ı n t ı ortaya çıktı. Bir k o n u d a işt i ş a r e e t m e y i g e r e k l i görd ü k t i n ve g ö r ü ş t ü k t e n sonra bu h a b e r y a y ı l a c a k s a yayın, .yayılmayacaksa yaymayın..Ka,ldı ki, o m a h r e m h a y a t l a ilgili ş e y l e r i n belli ş a r t ı da var. b) D ü ş ü n ü n , m a h a l l e n i z de b a b a n l a bir kornşu a r a s ı n d a i f t i l a f çıktı. Ve yüzde H e r h a n g i bir, k o n u d a yüz . b i l i y o r s u n u z - k i b a b a ş a h i t l e r o l m a d a n b i r şey nız s u ç l u . H a d d i a ş m ı ş vekonuşamazsınız. Siyasal ya a n n e n s u ç l u , d e d i k o d u b i r k o n u d a b i r h a b e r yay a p m ı ş ; çıkıp diyebiliyory ı l m a s ı g e r e k i y o r s a önce muyuz.ki anne , baba bak ; \ i ş t i ş a r e . e t t i ğ i n i z k i ş i ile sen h a k s ı z s ı n . " A n n e ve ba-,^ i' • ' \ ' . k o n u ş u n . Ne v a r ne yok öğb a n ı z ı n a l e y h i n e de olsa ^ , 8-Söz r e n i n . Veya b u .konuda n a , k e n d i c e m a a t i n i z i n aleysıl d a v r a n a c a ğ ı n a z ı öğreVerdiklerinde h i n e , der olsa", Kaçıp g i d e r • • n i n . O n d a n s o n r a d a bu haYerine Getirirler '' h a s t a l ı ğ ı n a düşmeden, kor- il- \ • b e r i gidin a k t a r ı n . , , kusuna kapılmadan 'hak; >' , "i • i" • I .. •^ i -t sizsin' diyebiliyormuyuz? .1 H e r h a n g i bir: haberde, D a y e t ç i i n s a n unşuıçuD i y e b i l i y o r l a r mı? . . ,î - y a y g a r a c ı l ı k y a p m a z l a r . , n u n bu k o n u d a d a a z a m i N i s a s u r e s i ,83'te: ".Onlara h a s s a s i y e t g ö s t e r m e s i ge' . B u g ü n c e m a a t l a r i n çoğu güven veya korkuya dair rekir. B u g ü n h e r d u y d u ğ u kendiiCemaatlerini savubir h a b e r gelse onu h e m e n nu yayan, her duyduğunu nuyor, o hep; h a k l ı d ı r diyor. y a y a r l a r . H a l b u k i onu ely a y m a d a bir beis görmeyen .Ama A l l a h T a a l a k e n d i , çiye ve a r a l a r ı n d a emir sa-_^ . m ü s l ü m a n ı n g i z l i s i - s a k l ı g r u b u n u n aleyhine olsa h i p İ e r i n e g ö t ü r s e l e r d i , içsı mı v a r d ı r , d e m e d e n aladeletten sapşan sakınca l e r i n d e i ş i n iç y ü z ü n ü dığı sözü t a ş ı y a n i n s a n l a r yok demiyor. Yani b a b a n ı z a r a ş t ı r a n l a r , .onun .ne^ol: la s ü r e k l i k a r ş ı l a ş ı y o r u z . da olsa m e s e l a y a l a n ^söyduğunu bilirlerdi." , .. F e r t b u n u y a p a r a k etkisini l e s e n i z c a i z d i r demiyor. de kaybediyor. İ n s a n l a r d a . -i i • > -1 ki i t i b a r ı n ı da kaybediyor. • A l l a h Teala bu a y e t t e B i r d i ğ e r konu m e s e l a y a y g a r a c ı l a r ı kınıyor. Hal- • < . '. ~ . •[ bir v a k f a b i r i s i p a r a veribuki onu y a y m a k yerine . Bu saydığımız,özellikleyor, o bir. h a t a y a p s a . O ' n u n onu R a s u l ' e ya da a r a l a rer,azami-dikkat etmemiz h a k k ı n d a kolaklıkla konur ı n d a k i y e t k i l i k i ş i l e r e gög e r e k i r . B u n u n l a ilgili d a : ş a b i l i r m i s i n i z . O'nu -azart ü r s e l e r d i (emir s a h i p l e r i h a b i r çok ö z e l l i k o r t a y a layamazsınız tabi. Çünkü ne), o h a b e r i n ne a n l a m a koyabiliriz. Kaldı ki önemVakfa,menfaati.var.-Kendi geldiğini b i l e n l e r onu del i olan çok p r e n s i p s a h i b i n e f s i n e h ü k m e d e b i l e n , dağ e r l e n d i r i r j bir h ü k m e vao l m a k , y e y a çok p r e n s i p veti h a k k ı y l a yapabilir. rırlardı.. Hemen y a y g a r a çık o y m a k değil, öncelikle b u Önce t e b l i ğ i k e n d i n e f s i n i karıyorsunuz, duymayantesbit^, edilenlere taze yapabilirsiniz,. E ğ e r bulara haber salıyorsunuz. mamlıca uyma zorunlu: nu yapabilirsek dışarıya Üç gün sonra bakıyorsunuz l u ğ u d u n ; . , , ' ; • -:". . karşı,olan tebüği.yapabiki hiç ilgisi y o k . a s l ı y l a . O liriZjdemektir. . . . . k a d a r insana yalan yaydi: nız ve bu y a l a n ı n g ü n a h ı n a . (Devam edecek) DÜŞÜNCE DÜŞÜNCE DÜŞÜNCE •» • » •• -i DÜŞÜNCE DÜŞÜNCE DÜŞÜNCE DÜŞÜNCE DÜŞÜNCE , . ' • ^ •.'> ' V -t. . •f '.r, i t ,'ı. ONCE 1NSAN KİRLENDİ t. / . i- . r-: Lokman YILDIRIM^ r ' j • . •• " •> • • . • •h • " V "i : î t.,' n . :, 'j • ¡'r- • , il '-i' .î' ^ - -i.»- [ Ayr;iça Külliyemde hifia ve.,inşa eylediğim imarethanede şehid ve 'şühadantn harijnlefi ve Me'dine-i İstanbul fukarası yemek ijiy eler >' - _ Ancak yemek yemeye, veya-almaya hizzatihi,kendüleri ğeÍmeyüp yemekleri güneşin loş hir kafariltğinda ve kiinşe görmeden kapalı kaplar içersinde evlerine götürüle." ' . , (Fatih Vakfiye Belgesinden) ''' Üzerinde }^şa'dığımız bir hızla:- , — gezegen ve insanlık büyük ' Toplumumuz bütün safbir hızla kirleniyor.' Önce lığını, gözyaşı temizliğini, insan k'eridisini kirletti. şiifj güzelliğini kaybetmek Mântalitesiyle, vicda'nıyüzere b'ügün. Yalnızca bu la bütün benliğiyle kirlegiizelliği' kirletıriekle, bü tildi insanlık'. Basit zevkoksijeni tüketmekle' kallerimiz, iîcuz isteklerimiz madık kendi oksijenimizi; uğruna her şeyi büyük bir kendi 'güzelliğimizi d'e tü^ hızla katranlaştırıyoruz. ketinek ü z e r e y i z . Önce Şeytan nefeslerimize: sinT kendi doğamızı, örice ruhdi: "Yemin olsun ki onları larımızı kirletdik. Sonra saptıracağım,\onlari boş doğaya, çevreye, i n s a n a kuı-üntulara mutlaka iteama Herşeye kar'^ı düşceğiin. Onlara, m u t l a k a manca' tavırlarımız arttı. eınir vei-eceğim de davarÇağıl çağıl akan'nehirleların kulaklarini yaracakrimiz masnîavi denizlerilar; öhlâra'mutlâka'einremiz .ğrileşiver'di birden, Heceğim de Allah'ın yarâörmanlarımızin saçlarını tışinı/yarattıklârını deyolduk, kafalarını koparğiştirecekler.' Kiiri AÎlali'ı dık."' Sonra da • üzerimize bırakıp_ta_ şeytânı 'yandaş asit yağmurları yâğmayâ edinirse açik bir hüsrana başladı. Bu göklerin gazakesihlikle' yüvârİanmış bıniiydi?' Hayır..'. Hayır... öÎacakl^:'(Nisa:4/llg)=" " Bu kirletilen gezegenirni"' BilinıV üretim-tüketim, zin belkide' son göz'yaşlarıydı! Kirletilenin gözyaşkâr gibi totem kavramlaları.. rın'airkasına sığınarak . Sevgiye, vicdanlara^, düşlerdeki hayâtı gerçekka:lblere zehir kâttık. Sonleştirmek içiiı biteyin, topra sularımız,' sokaklarılumun; â i m t e r i g ö z y a ş ı , mız; gıdalarındız zehirlenemeği ye hatta'kanı üzedi.'Ama" bunlar müasslrrinde yülcselmeyeC!) çalılâşmahıiı(!)çağdaş yaşa,şılıyor. Köşe döniiıeciliğin, mın(!) gefeklefîydi(!) On vurgunculuğun, çılgınca yılda onbeş milyon Göknel yaşam'âmn,' üretim^ve tü'ler, î l k s a i ı c i ' S ü l e y m a n ketimin vebâ haline geldi'lar,' Câvit'ler, Uz ari'lar, ği tojilunıumuz da nasıl bir Hijrriyet'ler,Rotary Klüpsona varılacağı açıkça kesleri yâratm'alıydik.' Çâğtirilemeyen sonun soniına dâş yaşamı'ikâme edecek sürüklenmekteyiz 'Büyük dernekler kurulmalıydı. bilaistisna her kapuyu vuSözen'ler, Horzum'lar yeralar ve o evde hasta olup tiştirecek papatyalar güçolmadığını soralar, var ise^ len(diril) -meliydL Çünkü şifası ya da mümkün ise hala kirlelecek çevre, çÖp;?> şifayab olaidr. Değilse kendağlarının'birikeceği' sö-- dilerinden hiçbir karşılık kaklar, çalınacak birşeybeklemeksizin Darülace1er vardı. ze'ye kaldırılarak orada salah bulduralar. Vurgunlar soygunlar kirletilen sular dalgalar" haMaazallah herhangi hir linde üzerimize gelmeğe gıda maddesi buhranı da başlayınca cılız sesler yükvakî olabilir. Böyle bir hal seltmeye, tarihe sığınmak'arşışında 100 silah, ehya başladık. li-i erbaba verile. . , ^ Sabah gazetesindeki kö- Bunlar ki hayvanat-ı vahşesinde Hincal Uluç Gayşiyenin yumurtada ve yavrettepe Rotary Külübünün ruda olmadığı sıralarda yayımladığı Fatih _ Sultan balkanlara çıkıp avlanaMehmet'e ait vakfiye beİT lar ki , zinhar hastalarıgeşinden. iktibas yaparak mızı,gıdasız bırakmaya: pislik dalgalarına karşı lan . . .' kürek çekmeye çalişıyorAyrıca Küllüyemde bina ve inşa 'eylediğim imaret. "Ben ki îstaribul Fatihi hanede şehidve^ şühadaabd-i^aciz FatJ,h Sultan nın harimleri ve Medine-i Mehmed, bizatihi alun teİstanbul fukarası yemek rimle kazanmış olduğum yiyeler . Ancak yemek yeakçelerimle 'satıh aldığım meye veya almaya bizzatiİstanbul'un Taşlık'mevkihi kendüleri gelmeyüp yeinde kâin ve malumu'l-humekleri güneşin loş bir kadud olan 136 bab dükkaranlığında ve kimse görnımı aşağıdaki müvacehemeden kapalı kâplar içersinde,vakfı/ş_ahih' eylerim. sinde evlerine götürüle." ,. . 'Şöy.le ki, j • „ E v e t , bu vakfiye belgesi Bu gayrı menkulatımdan rnedeniyetimizin ve insana elde olup,acak nemalarla , doğaya , bütün yaratılistanbul'un.her sokağına mışlara verdiğimiz değeikişer kişi tayin eyledim. rin,sadece bir kesiti. Yine Bunlar ki bir kap içerisinFatih Sultan Mehniet Îsde kireç tozu ve kömür kütabul'un^fethi için büyük lü olduğu halde günün betpplar- döktürdü bunları lirli saatlerinde bu soÎstanb.urü kuşatinadan kakları gezeler. Bu sokakönce ¿enemek istedi: lara tükürenlerin tükü"Fakat ilk deneme atışı rükleri üzerine bu tozu toyapılmadan.önce şehirde keler ki yevmiye 20'şer aktellallar dolaştırıp gebe çe olsunlar, ayrıca 10 cerkadınlara haberdar ettirirah, 10 tabibye 3'de yara yqr."(l) " _ ' ' , ^ sancı tayin ve ndsp eylefey Batılı ve Batı'nin des'dim.: ; • tabilite ettiği 'gayrumeşBunlar ki ayın belli günru medeniyet');!) leri, kürlerinde İstanbul'ca çıkaldr. tajlarla katlettiğiniz her çocuk yokedilen geleceğinizdir ve sonunuzun başlangıcı olacaktır. .. Hükümetler, ^siyasiler, yörietenler^ye en genel anlamıyla devlet; toplumun, kamu vicdanının ifadesi olmalıdırlar. Ama bügün bunlar toplumun içini kemiren kurtlar olmuşlardır. Kendilerine aralanan bir r ü ş v e t k a p ı s ı n d a n içeri rüzgâr hızıyla girmektedirler. Göknel, îlksancı Süleyman, Uzan-Hürriyet patendli rüzgârlar sam yeli gibi kavurmaktadır bütün toplumu. Kokuları yukardan aşağıya doğru gitgide yayılmakta. Öyle ki bu kokular Hürriyetleşti bile. Partilere, parti il örgüt ve yöneticilerine, şirketlere kadar Uzan 'ır (dı) bu pislik." Peki çözüm nedir? Çözüm: " Y e n i b i r i n s a n , y e n i bir t o p l u m " projesidir. . "Yolsuzluk b e l a s ı n d a n kendisini kürtarmâk isteyen-bir toplumun; yeterli sayıda insanı yeterli derecede ahlâki değerlerle^donatıp," en kısa zamanda bu insanlari, toplumu etkileyip yeniden bi^imlendirebilecekleri makamlara getirmesi gerekir.''(2) •. Yer ve gök^yicdanlar; rüşvet adaletsizlik ye kirlikten katranlaşmaktadır. Güneş ancak 'Islainı bir düzende lekesiz doğacıktır. ,Gün. doğacaktır birgün, o günedir Özlemim." 1) 2) Y ı l d ı z ı n P a r l a d iğı a n l a r , S t e f a n Zw e ig_ İ ş B a n k a s ı Ya y. •' Ank. Tarihsiz, R ü ş v e t , s ey y id Hüseyin el-Attas Pınar Yayınları îst. 1988 liAVJİAMLAR KAVKAMl^U KAVRAMLAR Kur'ani KAVRAMLAR KAVJIAMLAK KAVRAMLAR KAVRAMLAR K a v r a m I ar :X i T  ili T V E Y A T  A T '•jr MustafaAYDIN /Arapça^(Tâa') kökünden gelen kavram Kur'an'da etmiş olur" (Nisa/80) vd. tâa' , etâa', tavvea' ve istedâa' formlarında yaklaşık Son ayetlerden de anlaşılacağı üzere Peygambere ita124 yerde geçmektedir. Sözlükte üçüncü kalıp (yani at, bir tebliğci olması nedeniyledir. Bu itaat, Peygamber tavvea') çağırmak anlamına gelmektedir. Mesela; Kâbil- hayatta iken günübirlik (siyasi, askeri vb) icraatlarını Habil olayı konuşunda'"Nefsi onu, kardeşini öldürme- da içine alır. Bu konudaki ayetler açıktır. Hz.peygamye çağırdı. Önu öldürdü ve ziyânsı uğrayanlardan oldu." ber'in vefatından sonra ise içinde Kur'an'ın kendisi de bu(Maide/30) büyrulmuştur. Sonuncu kalıp (istedâa') ise lunmak üzere tebliğin muhtevasıdır, ahlâki prensiplergüç yetirmek manasındadır.-"Yoluna gücü yeten her- dir. Demek ki peygambere itaat, tebliğin içeriği itibarıyla kesin o evi (Kâbe'yi);iıacçetmesij'insanlar üzerinde Al- • Allah'a, itaat demektir. Onun için burada üzerinde dulah'ın bir hakkıdır." (Âl-i Îmran/97). Yine birden fazla ; rulması gereken nokta; Allah ve, peygamberin dışında evlilik konusunda "Ne kadar isteseniz de kadınlar ., r itaat edilecek merci konusudur. Kur'an bunu özellikle bearasında adaletVgüç yetiremezsiniz." (Nisa /129) ayet- lirtmiş ye "Sizden olan einir sahiplerine itaatfedin" (liilerinde olduğu gibi.' ' 1 - :, sa/59) buyurmuştur. Ne vârki bu konul'farihi gelişimi iti"Fakat söz^koriusû ettiğimiz kavramın esâsmı birin-' barıyla yanlış anlaşılmış, işin başında buiunah her türci kök'ten'gelen tâat, ikinciden türetilen itâat terimle- lü otoriteye, her halükârda mutlaik itaat olarak algıri oluşturmaktadır. İkisi de sözlükte, itaat etmek, söz lanmıştır. İlk dönemlerin saltanat kavgaları; Harici gatutmak, uyınak, boyun eğmek, peki demek, anlamları-, • ilesi-vb. de bu duyguyu pekiştirm^iş, ne yaparsa yapsın na gelmektedir. Kur'an'da da hemen bu anlamların , siyasi otoriteye itaat Ku^ani bir vecibe sayılmıştır. Hathepsinde kullanılmiŞtır. Nüanslarıyla hangi maıiada ge- ^ta zamanla (Roma ve, Bizans'tan gelen bir inançla) sul" çerse geçsin', Kur'ah'a göre itaat edilecek (veya t a â t tan "Allah'ın yeryüzündeki gölgesi" (zıllullahi'fı'l-arz) şagösterilecek) yegane varlık Allah'dır. ' " yılmıştır; Hâlbuki ilk Halife Hz.Ebubekir'iıi'de vufğu' Meselâ savaşta Ölenler için'riıünafıklarin sözlerine 'ladığı gibi bunun ölçüsü Allah'a itaattir. "Allah'a itaat etbir itaylr gösteren bir'ayettö "Oturarak kardeşleri için ' •• meyen emir sahiplerine i t a a t yoktur. Müslümanların "Bizim sözümüzü tutşalardı (Yani bize itaat etselerdi) .. arasında çıkmış olması bu kuralı değiştirmez. ' öldürülmezlerdi", diyenlere şöyle: "Eğer doğru söylü- . • Buradaki "emir sahipleri", sûfi kesim tarafından bir yorsanız o halde ölürnü kendinizden sayın." (Aİ-i imran; başka hatalı biçimde ele'alınmıştır.,Müridin sorgusuz168) buyrulur^Bürâda bir temel davranışta Allah'dan [ sualsiz bir şeyhe bağlılığı; Allah'a bir "dolaylı bağlılık" başkasına itaata taVir'alındığîA'ı görüyp •'sa'nilmıştır ki'böylesi"bir itaat Kur'aii dişidir. Çünkü " Esasen pelTçok ayet'Allah'dan başkasma itaatin in- • emir sahipleri dünyevi (siyasi, askeri; sosyal) işleri düsan için doğuracağı sorunlara işaret etmektedir:-"Yer- zenleyen olarak bir ruhanî aracılığı kapsamadığı, gibi bir yüzünde bulunanların-çoğuna uysan seni,Allah'ın »yo- irşatçı,(rehber) olara.k alındığındaıda» Kur'ân açışınlundan sapjtırırlar. (çünkü) onlar sadece zannediyor- , dan (peygamber dışında) sprgulanamayan bir beşeri lar,-sadece saçmalıyorlar.", (En'am /116).ayeti sedece otoriteye itaat, Allah'a (dolaylı da olsa) bir itaat sayılabirj^örnektir. İtaat Allaîh'adır'Zira Kur* an'da "(Başka- ' maz. Çürikü Allah'a'dayandığını söyleyen heFbeş'eri sına) böyün'eğm'e (ita'at'etrhe), (Allah'a) s e c d e e t v e otorite eri azından hükmü gerçekleştirme bakimindan • y a k l a ş / ' (  l â k / 1 9 ) buyurulniâktadır. • ^ . ' - ' eleştirilir. İtaatin gerçek sebebi kendisi değildirl OnunGörüldüğü'gibi itaatin,ibadetle yâkııi bir ilişkisi ki de- sonuç itibarıyla (uygunluk derecesi ne olursa olvardır. Daha doğrusu itaat (veya taat),'bir ibadet şek-- sun) bir gerçekleştirmedir. Bu gerçekleştirme noktalidir; ibadet dahaş kapsamlıdır. Allah için bile; olsa bir sında da ister şeyh ister sultan olan kimse denetim, dıbaşkasına ibadet edilemez^ ibadette dplaylılık yoktur. , şı değildir. Dikkat çekicidir ki ana-babaya iyi davranmayı Ancak Kur'an nihâi'it'aatin AUah'a olduğunu vıirgula- .. ısrarla vurgulayan, ayetler incelendiğinde bunuriî söz m a b n i n yanında'"Allah içiıi "itaat edilecek iki inerci ' ' könüşü ettiğimiz itaat türünden bir şey olmadığı saygıdaha g'österhı'ektedir: Peygamber ve (Allah'a itaati şi- - sevgi, iyilik yapmak düzeyinde kaldığı'görülür; '• ar edinmiş) emir sahipleri. Bu konuda "Ey insanlar, Ku^ân'da'Allah'a karşı gösterilrnesı gerekli itaatin Allah'a, Peygamberine ve sizden olan emir sahiplerine . gerçekleşmediği yerde " m ü ' m i ü l e r i n g ü c ü n ü n k a y i t a a t edin." (Nisa/59),buyrulınuştur. Peygamber de, ni- b o l d u ğ u " belirtilir. (Enfal/46). Bir yığın otoriteye yöteliği belirtilmiş emir sahipleri de Allah'a-itaat yolunu ,nelttiWeri gereksiz itaat önlan güçsüz hale getirir. Onun açmaktadırlar. Burada doğrudan^tebliğci olması sebe- .',.için rnü'min Allah'ın koyduğu sınırlara uymalı, O'na te- biyle Peygamber büyük bir önem taşımaktadır ki Kur'an reddüdsüz ye gönül rahatlığı içinde bağlâfiabilmelidir. bu noktayı ısfairlâ vurgular. "Allah'a itaat edin,' Pey- Bu kÖnüda şöyle buyrulur: "De ki, yemin etmeyin (size gambere itaat edin. Eğer yüz" çevirirseniz bilin ki ona dü-'! . düşen) güzelce itaat etmektir. Allah yaptıklahnızdan haşen tebliğ etmek', size düşen uymak (itaat etmek) tır. 1 berdardıf." (Nur/53). "Orada (arşda-daAHah'aJitaatediEğer ona i t a a t , ederseniz doğru yolu b ü l u r s u n u z . " lir." (Tekvir/19). O halde yeryüzünde insanın yapması;ge(Nur/54), "Kim peygambere itaat ederse Allah'a itâat rekli şey budur. AKAŞ'l'IKMA AKAŞ'J'IKMA AKAŞ'J'IKMA i- ». - ARAŞTIRMA ARAŞ'J'IRMA ARAŞ'IIRMA ARAŞ'I'IRMA -S- Kur'aıi Işığında 'ŞIRK"-II M. Nuri KAYNAR g-Şirk, Allah'tan Başka İlah Edinmektir olduğu için, evrende tam bir bozukluk egemen olur, Oysa, evrende her şey muazzam bir denge halindedir; en ufak bir Ilah/E-leiLİVKefıilindan . bozulmaya tanık olmak mümkün değildir. Öyleyse evrene - gelir. Bir çok kullanımı varhükmeden ilah tektir ki o da dır. Bü fiilin "kulluk etiriek, t u t k u n ve düşkün olmak, yö- ,ALLAH'tır. nelmek, ısınmak, alışmak, aşıİşte bu vasıfları, yani Alrı sevgiden dolayı yönelmek, lah'tan başka birinin de her •ibadet/kulluk etmek, mâşeyi görebileceğini, bildiğini b u f / t â n r ı " a n l a m l a r ı konu- • ' ve k a i n a t t a • dilediği gibi tamuzla'ilgilidir'(9) ' ' ' sarruflarda bulundğunu, zaKur'an'da Allah'ın öncelik- ; man ve mekandan münezzeh le 'ilahliğı'.üzerinde öneırile , ; olduğunu^ iddia etmek, böyle • durulur. 'Allah' kelimesi de olduğuria inanmak şirktir. , 'ilah'ın belirlenmiş halidir; ya- î • .- -"Ya Şeyh! Mürşit olan her ni, Allah 'bir' ve kendinden " kimse zaman kendine dönebi'başka* h a k k i l a h o l m a y a n lir'mi? Ve bir çok yıllarda ya'ilah'tır;' ama batıl ilahlar pek ' ' 'piİabilecek şeyleri az' bir zaçok olduğu için, 'ilah' başma .marida yapabilir mi? .Şeyh cebelirlilik takısı getirilerek ' A l - : vaben buyuruyorv 7Dervişlere . lah' yapılmıştır. Kuı^an'm ifa-. Allah Teala o k a d a r k u v v e t , verir ki 10-15 yılda yapılabi• deleriyle, ancak herşeyi yaratan, insanları bir gün topla- . lecek şeyleri kolaylıkla ve az yacak oları, öldüren ve diril-", bir zamanda yaparlar. O alim kimse.dediki: , . . ,. teri, kendisine dayanılan, gü. venilen, yal varılan, sığınılan,. -IBen buna kail değilim. Kimse zamanı döndüremez. - ilmi herşeyi kaplayan, kendiSen zanîan ve mekanı kendine si iç zaman ve mekan gibi hiç • bir s i n i n olmayan," varlıkİEi-' tabi edemezsin. Sen onbeş yılda olacak şeyi asla bir günde rın eksikliklerinden bütünüyle uzak bulunan,, 'ilah' olabilir,' , yapamazsın.' Bu iş H a k Tea;, O halde, bütün bunlara" gücü , la'nm işidir. Şeyh cevap verdi , • yeten 'ilah'tır; böyle bir ilah • ve, dedi ki: • -Hak Teala'nm tasarruf imda birden fazla ölamâz. Çüntiyazı verilmiş kulları vardır. kü, olacak olursa " H e r ' i l a h keiıdi yarattığıyla gider ve ba-; - Onlar ne dilerlerse yaparlar. Hiçbir şey bunların bu tasarzısı, b.azışı üzerinde büyükle,nir."(Mü'minun/91) Yani her - r u f u n a mani olamaz." (11) . ilah bir başka şey diler; hepsi Bü inanışlar toplumumuz-, de ilah olarak dilediğini dile- ' da dilden dile dolaşan efsane"' diğr gibi yapma gücüne' sahip ' leşmiş olaylardır. Örnekleri- ni çoğaltmamız mümküri. Aslında her başlıkta konumuzla ilgili bü tip örnekler vermek mümkün ama . konumuz "Kur'an Işığında Şirk" olduğu için sahamızı sıriırlândırmış oluyoruz. Bu çalışriıada yapm a k i s t e d i ğ i m i z yalnızcö Kur'an'da nelerin şirk olarak tanımlandığıdır. Ayetler ;üze. rinde tefekkür etmeyi okuyuculara bırakmak en doğrusu olsa gerek. '• - "Bunlair, Rabbiniri sana vahyettiği hikmettendir. Al-J l a h ile b e r a b e r b a ş k a ilahi , edinme, sonra kınanmış ola! rak cehenneme atılırsın. ' -Rabbiniz, oğullan size seçti de kendisine meleklerden kadınlar iril edindi?. Gerçek;ten siz; büyük (çok tehlikeli) bir söz söylüyorsunuz. ; .-Biz (bunu) Kur'an'da türlü şekillerle çevirip anlattık ki, düşünüp anlasınlar/öğüt alsınlar. Fakat, örılâra (haktan) kaçmaktan başka bir katkıda bulunmuyor. . •^De ki: "Eğer dedikleri gibi O'nunla b e r a b e r (başka) ilahlar olsaydı, o zaniari (öteki i l a h l a r ) A r ş ı n s a h i b i n e , (yaklaşmak için) bir'yol "arar,. lardı. •' -Hâşâ, Oj onların dediklerinden münezzehtir, çok yücedir, uludur." (İsra/39-43) ; , "Allah'la beraber başka ,' ilâhlar' b u l u n d u ğ u n a siz' mi şahitlik ediyorşunuz? Ben şahitlik etmem! de. O, ancak tek bir ilahtır. Doğrusu be şirk koşmanızdan . uzağım." (Enam/19) . -. , ; , "De ki: 'Ben de sizin giM, sadece bir beşerim. Bana, ilahınızın bir t e k ilah olduğu vahyediliyor. Ö halde yalnız O'na yönelin. Ve Ondan mağrfiret dileyin.' Allah'a^şirk koşanlara yazıklar olsun."(Fusşilet/6) (12) \ . . . . . . . . h- Şirk Allahtan • Başka Rabler ,~ Edinmektir • . Rabba kelimesi Arapça'ada (r) harfiyle, şeddeli (b) harfinden oluşur. Manası 'Terbiye'dir. Bundan t a s a r r u f , taahhüt;'ıslah etme, tamamlama,kemale erdirme.manalır çıkmıştır, B ü t ü n b u n l a r d a n da yücelik, riyaset, malik ol; mak, ve efendilik • rnanaları ggibi kelimeler, doğnıaktadır, Arap dilinde kelimenin muhtelif manalarda kullanılışına, ait misaller: - / j . .. , ^1) Terbiye etmek, yetiştir mek. geliştirmek; . j s ,.'. ! ' r i. '.i-'^ ... 2). Toplamak,.yığmak, ha^ zırlamak f. ' - , ' ? ; : ir., ' • , 3) Mes'uliyetini yüklenmek, ıslah etmek, koruyup gözetmek !, . ' , ' .... t , ...-Î- . ' •.•• • ; .• . . . 4) TLFstünlük, efendiUk, başkanlık,, sözünü geçirmek,; istediğini yapabilmek ,; ^ ,: • , ; 5) Malik olmak, , sahip olmak (13) . . ; - . . ^ f , , . \ Nitekim, 'Türkçe'de de çocukları yetiştirmek için tutulan kişilere 'mürebbi' denir. Kelime, aym. zamanda ıslah etmek, üzerinde t a s a r r u f t a bulunmak, kemale erdirmek, efendisi olmak, kefil olmak, sorumluluğunu yüklenmek, toplamak-yığmak, başkanlık yapmak, sahip ve malik olmak gibi anlamlara.da gelir. (14) , Allah, kainatı yaratan, in- mektir. sanı vareden ve yönetin mutKur'an'da görüyoruz ki lak hakimiyet yalnız O'nun Allah'ın tasarrufuyla ilgili olaolan tek Rab'tır. •, , ,, rak çoğunlukla irade," ilim ve . Özellikle Aristo'dan etkikelanı sıfatları kulamlır; ya.ni, lenen Fârabi ve İbn Rüşt gibi Allah istediği piçimde diler, bir takım filozoflar,, Allah'm dilerneşi, ilmihdendir, yani il'muharrik-i evvel' yani'ilk hami herşeyi kuşatır ye dileyinreket ettirici' olduğunu ileri ce, dilediği şey^ "ol", der, o da sürerek, yaratılıştan sonra evoluverir; yani Allah'ın t a s a r j renin, içindeki varhklarla birr u f u sadece 'ol' demektir. Nilikte fıtratında taşıdığı meletekim biz evrene 'kainat', yakelerle hareket etptıekte olduni 'olanlar* demekteyiz. ğunu ileri sürmüşler ve adeta • Kur'an, Allah'ın m u t l a k 'Allah evreni y a r a t t ı ve bı- , jRabb olduğunu b e l i r t i r k e n , raktı' gibi yanlış bir anlayışa bazı i n s a n l a r ı n bilginlerini, düşmüşlerdir. Bu yanlış anlahahamlarını, büyük kabul etyış, sonunda,, peygaınberler tikleri kimseleri, yiineticileçiolmadan filozofların koyacakni rabb edindiklerini, y a n i o n : ları kurallarla da yeryüzünde ilahi hükümet kurulabilir ' ların kendi hevalarından uydurdukları ve yeryüzündeki düşüncesine varmıştır. Oysa hayatı düzenlejaci k u r a l l a r a Kur'an 'muharrik-i eyvel' şeklinde bir Allah anlayışına kar- . bağlı kaldıklarmı da vurgular. Yine Kur'an, i n s a n l a r ı n şıdır. Bir kez, "sizi ve yaptıkbirbirini 'rable?, edinmeyi bılannızi yaratan Allah'tır" ayerakıp, yalnızca Allah'ı r a b b ti, yaratmanın ve emr'in Aledinmeye çağırır. (17) . l a h ' a ait oldjığunu b e l i r t e n • A l l a h ' t a n başta rab edinmek ayet,' Allah'ın her an bir işte şirktir.^ İn.sanların Allah'tan olduğunu ifade edén ayet ve b a ş k a r a b edinmeleri n a s ı l h a t a dilemerıinjyalnızca Alolur? Allah'ı.ve Alİah'ııi kitalah'a ait olduğunu ve ancak bı Kur'an'i bir t a r a f a atiarak"; insanın-Allah'ın ^dilemesiyle üstün y e büyük zatlar olarak dileyebileceğini belirteiı ayetbildikleri kişi vje otoritelere ler de aynı şekilde Allahm evyönelip, onların her,dediğini reni kendi ^haline bırakmadıdüşünmşden kabulj etmek, .-ğımn.açık işaretleridir.,(15) .'tartışihasız doğrular olarak ^Allah açısından 'sebep-mügörmek o İîişileri rab görmeksebbib' (şebep.,ye .sebebin se-; tir. ^ f ,, bebi)' şeklinde,bir ikilem aşla j^. Allah,'ilmi bütün kainatı söz konusu olamaz; yani, ser kuşatıcı olduğu için O ' n ^ sözbep de, müsebbip de Allah'tır; leri tartışmasız doğriılardır. fakat, soruna izafi-olarak yar•Ama . A l l a h ' t a n .başka^ k i m lıklâr^açısındanı yaklaşıldıolursa olsun; sözleri tartışıÎır^ ğında karşımıza bir 'sebep-sokabul yeya reddedilebilir. Alnuç' ilişkisi çikmaktadır. Ne lahfm Rastüii Hz.Muhamnied'i var ki bu ilişki bazıları taraashabı rab edinmemişti. findan mutlaldaştırılıp, adeta Hz.peygamber bir söz söyleAllah'ın 'ilah ,Ve rab' olarak diği zaman onlar hemen şöyle yeisini almaktadır ki,, bugün diyorlardı: ; Batı'nin ye bazi müslümanların bilmede vardıkları nokta "Ey Allah'ın Rasülü! Bu vaburasıdır. (16) < • '' hiy mi yoksa sizin görüşünüz • Allah'ı salt ilk yaratıcı,vemüdiir?" Eğer yahiy ise kabul ya hareket ettirici olarak görr ediyor, kendi görüşü olduğunu mek, O'nu evrenden çekip çısöylediği konularda onlar,da k a r m a k , ve s o n u ç t a O ' n u n görüşlerini belirtiyorlardı, Me'râbb'hğını inkar etmek desela; Bedir Savaşı'nda Pey- gamber'in belirlediği mevzi' üyğ'ün görülmemişti.' Uhud Sâvaşı'ıida da Peygaihber'in 'savuninâ h a r b i yapalım' teklifi, kabul edilmemiş; meydan savaşı yâpılmişti; TJTıud savaşındaki yenilgi;' savunma savaşı yapmamaktan değil, okçuların y e r l e r i n i terketmesind'en kaynaklaümıştır' Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer de halife seçilmelerini müteakip y a p t ı k l a r ı konuşmalarında kendilerini "rablık" ko; numuria getirmemelerini onlara bildirmiş, "Eğer biz'"Allahin "yolundan aynlırsak, bize i t â a t etmeniz gerekmez" deniışlerdir. Halkın içiıide'n bir çoban çıkıp 'Ey' Ömer, Allah'ın yolundan ayrılırsan,"^ seni bu kılıçlarımızla doğrulturuz', diyebilmiş, Öırier de bundan dolayı Alemlerin Rabbine hamd etmişti. ' O ilk " K u r ' a n nesli" Kur'an'dan b'eslenmiş ve kendilerine p ' n u rehber seçmişlerdi.' Kendilerine bir vahiy u l â ş t ı ğ ı z a m a n eğer vahye muhalif hâl üzere iseler, ayetl e r i 'saptırmıyor, içinde ÎJUlundükları yanlıştıkta ısrar e t m i y o r l a r d ı . Ç ü n k ü önlaV müslüman plînakla atalarını ye âtâlari'nıri dinini kesinlikle birâkmalârı gerektiğini biliyorlardı. (Aksi halde müslüman olmak zaten mümkün değildi). Müsliiman olmak'"Lailâheillallah" demek, "Allah'a teslim olmak, oiıu tek ilah, tek hüküm koyucu, tek yol gösterici kabul etmek , atâlarm dinini ve sahte ilahları reddet^ niek'' ğerektiginiri de bİliıîcindö'ydiler. '' " ' ' ' " Oysa günümüz insanlarına (müslümâiı olduğunu üzerine basa basa vurgulayan insan u n s u r l a r ı n a ) baktığımızda' k ü l t ü r ü n değiştiğini, "•Vahiy kültürü"nüii yerini, beşer sözleri, hûrafeilerle dolu küllüyatlarıri, tarikat menkıbelerinin aldığını görüyor, şâhit oluyoruz. ' • ' • Ne üzücüdür ki; Allah'm leririe-baktığıniız zamân bu "Hânif diiii" yeniden ihya ve , şirk çeşitlerinin halen devam inşa için bir uyarı olarak gönettiğini görmekle birlikte bu derdiği kitap bırakılıp=-, onu kültürden friüslümarilarin da y a ş a n t ı s ı y l a sergileyen , etkilendiği bir gerçek olarâk Kur'an ahlakının eri güzel ink'arşımizâ çıkmakta'dır' Şeyh, s a n ı Hz. M u h a m m e d ' i n ' v e veli, evliyâ gibi inançlar buO'nun tebliğine kulak veren na örnek verilebilir. - " ' 'Kur'an nesli' nin ne yazık ki"Onlar; Allah'tan başka pütlâştırıltığıni, rab edinildialimlerini ve din adamlarırii ğini görüyoruz. - " ' '• • < ve Meryemoğlu Mesih'i kenHz.'Muhammed'i âdeta dilerine rab' edirimişlerdi; Halinsan üstü bir yairatık'haline buki onlar dâ" tek ilah'a kulgetiren "hurafe kültürü" onun luktan başka bir' şeyle eriıroashabını 'gökteki yıldızlar gil u n m a m ı ş l a r d ı . Zira ondan bi' görüp onları hiç hata yapbaşka ilah'yoktur. O, koştukmayan, onlardan gelen rival a r ı ş i r k l e r d e n müneh'zehyetlerin de târtışinasız doğtir."(Tevbe/3l) — ^ • ' r u l a r olduğunu, hiç düşünPeygaıriberiniiz, bu kimmederi V itirazsız kabul etmek s e l e r i " A l l a h ' t a n b a ş k a s ı n a g e r e k t i ğ i n i söyleyerek Kikulluk etmemeye, hiç bir şeyi tab'ın 'vahiy kültürü' nün asıl O'na şirk koşmamaya ."davet hedefîriden s a p m a b n a nederi etti ve "birbirimizi rabler edinolmuştur. "Ve bunlar Hz. Peymeyelim. Yalmzca Allah'ı rab gamber'in v e f a t ı n ı n hemen edinelim."-dedi (Al-i îmran/64) sonrasından günümüze kadar ' Bu ç'ağriyı b ü t ü n peyyüzyıllardır insanlara din'olag a m b e r l e r yaptı. Zateri burak gösterilmiştir, kaynak nunla emr onulmuşlar dı. Yu(Kur'an) dan habersiz insansuf Aleyhisselâm şunları dilar b u n l â r i ' d i n i n vecibeleri yo'rdü: ''Ey hapis arkadaşlaolarak benimsemişler..'. '• rım, birbirinden ayii rabler mi daha hayırlıdır, yoksa her. Bizler; Allah'ı tek ilah ve şeye hakim ve galip olan bir rab edinmekle sorumluyuz; tek Allah mı?" (Yusuf/39) Rabbimiz bizi kitabından sorumlu tuttiı ve ondan hesaba Aynı şekilde Allah'u Tâçekecek. Öyleyse herşeyden ala 'nin Hz. Muhammed'e inönc'e hidayet-rehber-furkan sanlara! duyurmasırii emretolarak Rabbimiz t a r a f ı n d a n tiği şu sözlerle dikkat edilmegönderilen kitabı okumalı,hasi gereken ibretler vardır: yatımıza uygulamalı "Hurafe • "Ben de sizin' gibi bir inkültürü yerine "Vahiy Kültüsanım. İlâhınızın tek bir ilâh rüne " itibar etmeliyiz. ' Iduğu bana vahyediliyor". Her İnsanlar geçmişte hata kim Rabbma kavuşmayı umuyapabilir; ''onlar bir ümmetti yorsa, doğru iş yapsın ve Rabgeldi geçti". Ne biz onların bma: ibadette hiç bir şeyi oryaptıklarından ne de Onlar bit a k (şirk) koşmasıri."(Keh£'10) zim y a p t ı k l a r ı m ı z ı n d a n so- '-'-"De ki: Ey kitap sahiplerumlu tutülacakîa'r.(2/134)' ri; sâdece Allah'a'küllük etmek, O'riâ hiç birşeyi ortak • Kitabımız Kur'an-ı Keko'şmamak , Allah'ı bırakıp rim'e ve bize ulaşan târih bilbirbirinizi r^b olarak benimgilerine baktığımız zaman Hz. sememek üzere âramızda orMuhammed (s.a.v.) 'dân öncet a k bir söze gelin. Eğer yüz ki dönemlerde de'yahudi ve çevirirlerse 'Bizim müslümân Hıristiyanlar Allah'tan başka olduğumuza şahit olun' depeygamberlerini ve din bilyin"(Al-İİmran/64-65j" ginlerini r a b edinmişler. Gü(Devaıri edecek) nümüz hıristiyan ve yahudi- 13KLGE BELGE BliI.GJÎ IJEl.GE BELGE BELGE BELGE BELGE BELGİ f Başkenti Yüzölçümü Nüfus. Dili Dini Yönetim Biçim'' Devlet Başkanı P a r a Birimi,', iEI.GMiliJ.GE ( : Rabat : 724.730 km2 25.72,1.000(1991)" '•.'Arapça : îslam , : Meşruti Monarşi : Kral 2. Hasan ;. • .1'. • : Fas Dirhemi 'i i feslıedildiği görüldü. Cezayir gibi komşuı ETNIK YAPI;,Nüfusun büyük bplüraünü Araplaşmış Berberiler pluştuçur.^ Özellikle-f l a r ı y l a , olan sınır a n l a ş m a z l ı k l a r ı n ı n sıcak r i n i ve dillerini k o r u m u ş olan Berberilerin ^ -.çatışm.alâra dönüştüğü, B a t ı . S a h r a ' d a ,basayısı n ü f u s u n ancak üçte birini .pluştüru;?:,",;^ ğımsızlik isteyen Polişairip ö r g ü t ü n ü b a s t ı r EKONOMI: F a s ' t a büyük ölçüde h i z m e t . a,mâ girişimlerin.iri ş p z ' k o n u s u ' o l d u ğ u 'dös e k t ö r ü n e , t a r ı m a , ye madenciliğe; d a y a n a n . .'neml.er y a ş a n d ı . Siyâsi .mahkıamlara' uygul a n a n işkencelere ilişkin r a p o r l a r y ü z ü n d e n k a r m a . b i r ekonomi y ü r ü r l ü k t e d i r . Tarımsal potansiyel açısından k e n d i n e y e t e r l i bir. kaç , Kral II.Hasan'ıri U l u s l a r a r a s ı Af Ö'rgütü'yle Ara.p, ülkeşiniden biridir. B u n u n yanısıra Fas, , başı derde girdi." Son b ü y ü k i c r â â t l a r ı n d a n dünyanın en zengin fosfat-yatak rezervlerine' , birisi,ise", d ü n y a n ı n ' e n büyük.cami'ini i n ş a ^/ettirerek j s l a m ' a ,yerdiği'p !) göstermek sahiptir.. , x '/Sv'îV . TARIHÇE: Berberiler b u g ü n k ü F a ş .top- ., .,' Oİdu; .Üniversite, çeyrelerinde; hVyli,.güçlü r a k l a r ı n ı n İ . 0 , 2 0 0 0 d o l a y l a r ı n d a geldiler.,. ;."olan İ s l â m i ceımaat ye gruplanri'ş"ayıs"ı ,ptugöze çarKartaca'nın yıkılmaşın.dan s o n r a Berberi kö- . za yaklaşmaktadır^ 'Buplard.an kenli Maurilerin egemenlik kurduğu, bölge, , p a n ye, geniş kitle t a b a n ı n a sahip olâhııi I s Kral II..İuba/dönemin;de, (İ.Ö.254.S.24) Ro-, . lakeye Tecdid Cema'ati olduğu biİdirilmekm a ' n ı n n ü f u z u a l t ı n a .girdi. 7.yüzyıl sonla-, . tedir." Abdulillah Benkİran'ın liderliğindeki r ı n d a bölgeye gelen m ü s l ü m a n A r a p l a r bu- . bü t e ş k i l a t , yönetimle ^h'erhangi/bi^ çekişrada,İslam'ı yaymaya b,aşladılar.. D a h a şonra^ ";meye.'girmeden.ve,daha"çok tebliğ'metodûnu İdrisiler,:Murabıtlar, Muvahhidler, Sâdi Şe- . k u l l a n a r a k t a b a n a .yâyılmayarçalişmaktariflerii sır^asıyİa İDu ü l k e d e h a k i m i y e t l e r i n i , . d ı r r p â h â s e r t ve'.tâ'vizsiz bir t u t u m izleyen k u r d u l a r , Cezayir y e T u n u s ' u n ajisine Faş, .. "ye. liderliğini defalarca .hapse girip .çıkmış O s m a n l ı egemenliğine dahil ölmadi. 19.yy,, , Abdusselâm Yasiiı'in yaptığı Adalet ve İ h s a n b a ş l a r ı n d a is.e Batılı devletlerin şiddetli n ü - , ^ (İî'emaati ile "Fas'ın .Seyyid K u t u b u " diye adf u z m ü d a h a l e l e r i n e s a h n e oldu. , 30, M a r t . ' l a n d ı r i l a n Abdulkerim Muti'ni'n k u r u c u s u 1912'de i m z a l a n a n Fez Antlaşmasıyla'^Frân- , olduğu İ s l a m i Gençlik H a r e k e t i , diğei- önde sa'nın himayesine girdi. 2 M a r t 1956.'da.şöz,-,, •, gelen iki harekettir. Yanısıra Fas Mücahitler ' P r g ü t ü , ;  l l a h ' ı n Askerleri. Ör'gütü, M u k a d de bağımsızlıkiilan edildi. Şu anki,devlet,baş^ kanı, 1961'de Kral Sidi Muhammed'in ölümü^ î^des Cihâd Örgütü, Deyrimci'İslanicı Gençlik üzerine onun" yerini alan II. Hasan'dır. Ba-."" .•j'.Örgütü,.ve H i z b ü t t â h f i r ile' P a k i s t a n "Tebliğ ğımsızlıkta,n bu y a n a z a m a n z a m a n s e ç i p l e - . Çenıâatlerinin b u r a d a k i "uz'antılârı başlıca İslamiicemaatler a r a s ı n d a sayılabilir. ' ' re gidildiği," f a k a t meclisin Kral t a r a f ı n d a n CKVİK irsnnn ınraiH irsrara ;kviri çeviju çevihi çevjki q:eviri çeviri çevjri çeviri '^Batı Kaynaklı Düzenler İçin En Büyük Tehdit İslam Nizamıdır'' - * - -, , i ,, Dr.Abdulhadi El-Tâzî biçimde bu çahşmalanm sürdür- meleridir. ' • Dr. Abdülhadi El-Tâzî • Kanaatimce İslam Dünyası,KÎMDÎR?: . nm çeşitli bölgelerine yayılan İsSoru: Dünyanın hemen her köşesinde müslümanlar • lam mezheplerinin birbirine yak. ' DrAhdulhadi el-T^î(72) Fas çeşitli saldırılara maAız kal- • laşünlmaya çalışıldığı şu günlerİlimler Akademisi; Kahire, Şam, de, bünun yam sıra tüm düşmtomald:a(hr;Bu s a l d ı n l ^ karşıIrak ve Ürdün gibi İslam ülkele- ^ • smdâ İslam alimleri ve özel- lanmızm her cepheden bizi çeperinde faaliyet gösteren üniversite- ' likle müsülümah entellektüçevre kuşattığı bir ortamda, î^lam lerin bilimsel üyesidir.' " bilginlerinin ve müslüman enteleller nasıl bir tavir takmabilirler? '' lektüellerin İslam dimyâsmda etKarnin Üniversitesi'nden mezun olan olan el-Tâzî, İskenderiye , ' Cfeua/?: Her şeyden Önce ŞU nok- kinliklerini sürdüren çeşitli mezÜniversitesi Tarih Kürsüsü'nde tayı bebıtmeliyim M ben, Faşta ü- ' hep ve meşreplerin olaylara, birbirlerine bakış açılarım birbirle, Doktora çalışmaları yaptı. mi ve fikri çahşnialarm oldukça rine yaklaştırmak için bütün güçÜlkesi, kansızlar tarafından yoğüri olduğu bir ortamda bulun' sönıürgeleştirildiğiydlarda, genç- ' ' maktayım. Bu çalışinalar sırasm- " ' leri ile çalışmâlan geİBİdr. Allah'a, lik yıllarının çoğunu hapislerde da İslam ülkelerinde yaşanan bü- • Rasiil(s)'iine ve lütab'ma inanan . geçirdi. Hapse atılmasının başlıca jöik politik olaylarm, alman ka- ' her makiıl müslümanın, dinin temellerinden olmayan, fei'i inesenedeni, sömürgeciliğe baş kaldır- rarlarm ve takmılan tavırlarm . ması idi. Yazarın güniimüze dek arkların, İslam iimmetinin bil-' lelerde, müslümanlarla hala ihtilâf halinde olacağım düşünemiyoyayınlcıdığı kitaplahmn sayısı kır- ginleri ve entellektüelleıinin olrum. îhlaslı her müslüman ve İskın üzerindedir. Son kitabı, Fas'ın = düğuna tanık oluyorum'. Alim ve lam toplumımun arzuladığı gibi ' •. diğer dünya ülkeleri ile olan iliş- aydmlar gelişmelerle ilgili olarak / kileri üzerine yaptığı, taniamı 20 ' çeşitli p r o g r ^ ve projeler'üret- benim de yegane arzüm, homojeıi cildi bulan çalışmasıdır. İran'da mektedirler İslam iiınmetiniıi son ' yapıya sahip, tam bir 'İslam Birliği''ni sağlayamazsak da, hiç olİslam Devrimi biışanya ulaştıkderece kritik bir ortamda yaşadığı ' tan sonra, bil ülkede bir yıl kadar ' şu dönemde aüm ve enteUektüel- • mazsa, birbirine yakm önemli m e selelerde aralarmda anlaşnia ve bir süre Fas . Büyükelçiliği göre- , lerin, bü önemli etkinUkleıini, hiç birlikteliği gerçekleştirebilen, vinde bulundu. arahksız sürdürmeleri gerektiğine Şu sıralar Fas Üniyefsitesi'nde inamyorum. Onlardan istenilen, > ' üyumbir İslam Ümmeti görmekte, uyumlu bir İslam ümmeti göimek içinde yaşadığımız şu ortamda, İsöğretim görevlisi olarak çalışan ' İslam alim ve aydınlan bir yazar, son yapılanfikrikonferans- ' lam ümmetinin karşılaştığı prob' araya geldikleri her ortamda, İsların birinde, El-Alem dergisi ken- , lemleriomuzlayarâk onlara karşı lam dünyasma karşı tavır takıtutarh çözümler üretmeleri, gün disi ile görüşerek çağdaş İslami nan, zaman zaman meydan okugeçtikçe bu etkinliklerim arttır-' gelişmeler üzerine kısa bir söyleşi yan ortak İslam düşmanlarımıza malan ve her zaman tempolu bir gerçekleştirdi. ' " ' Müllâkat metni aşağıdadır. • lam mezhep ve meşrepleri arasmda sağlıklı bir diyaloğun sağlanabilmesi için, ellerinden gelen bütün gayretleri sarfetmelidirler. Kanaatimce bunun tek yolu, salih selefimizin, üzerinde yürüdüğü, İslam Ümmeti adına en bü3dik başarılan sağladıklan yüce dinimizin temellerine ve engin hoşgörü anlayışma yeniden dönmektedir. Zira İslam'm temel kavramlarma uygun yaşadı^mız zaman, 'ÎCurşunla birbirine kaynatüımş bina" gibi olacağız. Artık hiçbir düşmanın aramıza sızıp, bize saldırması mümkün olmayacaktır. lüde bu îslam mezheplerini birbiCevap: Daha önce Komünizm rine yaklaştırma konusu üzerinde ile Kapitalizm ^ a s m d a cereyan . yoğunlaşürmahyız. Zira ihlas sahibi her müslümanm arzusu dâ - ' eden çatışma,'koinunizmin salía-• bu değü midir?.. Biz bu amaa gerdan çekilmesi ile bu kez İslam Niçekleştirmek için sağlam temelli zamı ile diğer maddeci (pozitivist) bir çahşmayı başlatabilirsek, gebaü kaynakh düzenler arasmda lecek kuşaklanmız için en büyük olacaktır. Daha şimdiden İslam hizmeti yapmış olacağız. düşmanlan, gayri meşru çikarlan için en büyük'tehdit öğesi olarak Ben süiıiıî bir müslüman ola- • -islam Nizamını görmeye başla. rak, ŞİÎ bir müslümanla aym me- ^. mışlarbile.. kanda birlikte nainaz kılmayı enSözgelimi geçen yıl savaş gelleyen herhangi bir mani görpatlak vermeden önce Bosna-Hermüyorum. Bu bağlamda şiî bir sekte idim. Bosnah müslümanlar müslüman da sünnî müslümanbağımsız bir siyasal yapıya kalarla aym mekanlarda, birlikte navuştuklan için son derece sevinçmaz kdabümesini engelleyen herSoru: İslamî mezhe pleriiı li idiler; geleceğe de iyimser bakıhangi bir mani görmemektedir. birbirine yaklaştırılma düyorlardı. Böyle bir vahşeti yaşaBu tür çabalar, müslümanlann şüncesine aktivite kazandırmak şöyle dursun, hayal bile etyüreklerini, düşüncelerini birbirimak için müslüman alim ve miyorlardı. Fakat ne oldu? -Allah ne ısmdırarak güçlü bir "İslam enteUektüellerin neler yapmadaha beterinden saklasın- Aklarını öneriyorsunuz?, ; - ' • Dünyası"nın kurulabilmesini şamdan sabaha ülkedeki her şey mümkünkdar. . değişti; İslam düşmanİEmnm İsCevap: Müslümanlann meselam'a ve müslümanlara karşı ne leleriyle ilgilenmeye azanü özen , Soru: Fash müslümanladenli öfke ve nefi^tle dolu oMuklan gösteren ve her zaman onlarm ' rm şu anki durxmılannı nasü bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı. güçlenmesini, bütim yüreğiyle ardeğerlendiriyorsunuz? . Bugün ve bugünden sonra daha zulayan birisi olarak, bütün sauzun yülar Avrupa'mn tam. ortâ mimiyetimle liütim dimya müsv, Ceuap; Size kesinlikle şunu yerinde yaşayan bu insanlar, çok lümanlannm elbirliği yaparak, biifade edebilirim ki, Fas geçmişte daha acı, olaylar, yaşayacak, acı raraya gelerek, aralarında yarmüslüman olduğu gibi sonsuza günler geçireceklerdir. dımlaşmaları, İslam dünyasmm dek de müslüman kalacaktır. Fas'ı çeşitli bölgelerinde cephelere böziyaret eden hemen herkes Fas Herkes şunu çok iyi gördü lünerek paramparça bir manzahalkuun İslam'a ne denli güçlü ki,dim bütün Mn ve nefreiani kora arzeden çeşitU. islam mezhep bağlarla siki sibya bağhplduğunu, münizme yönelten Baü, bugün ayve meşreplerinin aralarım birbionlarm kaüıida İslam'm ne kadar m kin ve nefreti beUd daha acırine yaklaştırmaya çalışmalange3üce bir anlam, taşıdığma taruk masızca, daha vahşice İslam'a ye, rektiği kanaatindeyim. Bu ülkeolur. Buhun-bâşlıca nedeni kâmüsliimanlara yöneltmişidir. Bu lerden birisi ve en önemlisi İran'dır. nmica şu olsa gerek: Fas diğer İsdönüşiim ve açikça takuulan düşMüslümanlar olarak bu ülke ile lam Ülkelerinin aksine, düşman manca tavır karşısında , kanaa-: ittifak etmemiz,'diğer İslam mezülkelerinin İslam dimyasma sokhepleri ile burada yaygm olan mezmayı başardığı 'Toziti\^', "ateisif' . timcejmiislümanlarm tek çıkar hep arasmdaki yaklaştırma faaHdüşüncelerden uzak kalmayı ba- \ yolu vardır, o da şudur: Bütün yetimizi sürdürmeliyiz. Bunu gerşarabilmiştir, Nitekim İdris bAb- ^ müslümanlar ortak düşmanlan üe kesinlikle ilişki içerisine gir-' çekleştirmek için ne yapmamız duUâh'm Fas'ı yönetmeye başlalamelidirler. Bütün müslümanlar gerekiyorsa onu mutlaka yapmadığı ük günlerden bugüne dek ülólarakyeni direniş cepheleri oluşlıyız. Çünkü başta yücekitabımız kemiz İslami esaslar ve gelenekler turabilmek için, saflarm birleştiKur'an bizi böyle davranmaya çaüzere yürüyegelmiştir. Bundan rilebilinesi için, beynini kullanağıraıyor.; ! . •• dolayı bu gün Fas'ın bütün sobilen her müslüman bütün gükaklarma İslam'm hakim olduğu cüyle çalışmalıdır. Bundan başka; yargısma varabiliriz.. ; ö t e yandan Allah elçisi ve çıkar bir yol olduğuna inanımyoİmam Ah, (selam üzerine olsım) rum de bu doğrultuda hareket etmiş- Sora: Komünist Sistem iflerdir. i , . . . las ettikten sonra İslam Nizia-Çev:Abdi Keskinse^ mı ile diğer maddeci düzenler El-Alem . ' ' . Arzuladığımız "Dünya İslam arasmdaki çatışmanın yeni Sayı:495 s:36 • ' . Söyleşiyi Gerçekleştiren,: Muhammed Hasan : Ümmeti Birliği"ni gerçekleştireboyutlar kazariacağma inamyor el-Bahrani bilmemiz için çahşmalarıraızı özel-: musunuz?. . > - r. . ' * . » ' , . ^ » , ' ,• . AKAŞTIUMA İNCELEME AKŞTIKMA liSCELEME AllAŞTlKMA İNCELEME AKAŞTIKMA İNCELEME i, -1, - "•>• FKO N A S I L FİKO OLDU? ( F İ L İ S T İ N İSLAM'DAN K U R T U L U Ş Ö R G Ü T Ü ) , Mesut KARAŞAHAN ^ B e y a z S a r a y ' d a Bir ; "Mr.Ghairman ' Geçtiğimiz h a f t a l a r d a Filistinli m ü s l ü m a n l a n n m ü c a d e l e s i n d e yeni bir dönemin habercisi sayılabilecek gelişmeler yaşandı. L ü b n a n ' d a Hizbullah'ı etkisiz hale getirme ç a b a l a r ı n ı n söz k o n u s u olduğu bir s ı r a d a İsrail ile FKÖ â r a s i n d â b a r ı ş ( ! ) anlaşması imzalanıyor, ardından Orta Doğu'daki u l u s l a r a r a s ı d e n g e l e r e yeni bir'biçim verme çalışm a l a r ı h ı z l a h ı y o r d u . Yapılan beyanatlardan u z u n s ü r e d i r devam ettiği anl a ş ı l a n gizli g ö r ü ş m e l e r nihayet FKÖ'nün'İsrail ile,' i s r a i l ' i n ş a h s ı n d a e m peryalişt d ü n y a güçleriyle u z l a ş r i ı a s î y l a s o n u ç l a nıyordu. Kimilerine göre b u b i r b a r ı ş t ı ve m e d y a bu doğrultuda hemen ö m u t a t beyin yıkama faaliyetine başlıyordu." Önceleri İsrail'den b a h s e d e r k e n h a y l i ' s ı k ı n t ı çek e n ç e v r e l e r b u kez d a h a r a h a t ç ı ğ l ı k l a r a t ı y o r , İsrail övmekle bitirilemiy o r d u . S a n k i Deyr Yasin S a b r a ve Ş a t i l l a k a t l i a m larını g e r ç e k l e ş t i r e n , televizyon b a ş ı n d a k i mily o n l a r c a i n s a n ı n gözü ö n ü n d e Filistinli gençle- r i n k o l l a r ı n ı t a ş l a r l a kır a n , ç o c u k ve k a d ı n l a r ı n üzerine k u r ş u n l a r yağdırıp evlerini buldozerlerle y ı k a n İsrail değildi. Öte y â n d a n İsrail basını da artık Arafat'ın d a h a yakışıklı fotoğraflarını yayınl a r o l m u ş t u . O; ş i m d i Mister A r a f a t idi. Anlaşm a n ı n i m z a l a n d ı ğ ı 13 Eylül g ü n ü Beyaz Saray'ın b a h ç e s i n d e t o p l a n a n coşkulu kalabalık şimdi onu ayakta alkışlıyor, h a t t a K i s s i n ğ e r gibi b a z ı l a r ı n ı n bu manzara karşısında g ö z l e r i d o l u d o l u oluyor^ d u . r ' D ü n t e r ö r i s t diye n i t e l e n i r k e n b u g ü n Mr.Chairmah (Sayın Başkan) o l u v e r m i ş t i . Ne v a r ki, b u sözde barış a n t l a ş m a s ı n ı n içeriği m e d y a n ı n t ü m b ü göz k a m a ş t ı r ı c ı ; a l d a t ı c ı ve ş e y t a n c a v e l v e l e sini yalanlıyordu. . ; ' * • > Özerk Toplama Kampları Anlaşmanın muhtevas ı n a k ı s a c a b i r göz a t m a k bile; b u n u n tek taraflı olarak h a z ı r l a n m ı ş bir m e t n i n FKÖ l i d e r l i ğ i n e onaylatılmasından ibaret o l d u ğ u n u a n l a m a y a yete-i çektir. A n l a ş m a y l a birlikt e s a d e c e G a z z e ş e r i d i ve küçük Eriha kasabasına özerklik veriliyordu ki, Filistin t o p r a k l a r ı n ı n çok k ü ç ü k bir kısmını oluşt u r a n bu bölgeler zaten doğal olarak İsrail sınırlarıyla çevrilmiş d u r u m daydı. Buralardaki Yahudilerin temel hakları güv e n c e a l t ı n a a l ı n ı r k e n , Fil i s t i n l i l e r i n â y n ı h a k ve güvenliklerinin nasıl teminat altına alınacağı tartışma konusu dahi edilmemişti. Üstelik bu Yahudilerin güvenlikleri eskisiden .daha sıkı bir şekilde yine İsrail ordus u n c a sağlanacaktı.V • Anlaşmaya göre İsrail, Gazze ve E r i h a ' y ı a r a lık o r t a l a r ı n d a t e r k e t m e ye b a ş l a y a c a k . Y a h u d i l e ri k o r u m a y a devam edeceği v u r g u l a n a n İ s r a i l ordusunun, buralardan ne o r a n d a çekileceği ise ayrı b i r m e r a k k o n u s u . B u çekilme altı ay içinde tamamlanırken müteakip d ö r t ay z a r f ı n d a d a Fil i s t i n Yönetim K u r u l u için s e ç i m l e r y a p ı l a c a k . Eğitim, sağlık, vergilerin topl a n m a s ı vb. gibi çeşitli k a m u hizmetlerini üstlen e c e k K u r u l , g ü v e n l i k ve dış politika k o n u l a r ı n d a İsrail'e bağlı k a l a c a k . Vaktiyle b u bölgeler- deri a y r ı l m a k z o r u n d a k a ' İ a n - F i l i s t i n l i l e r d e n - han-\ gilerinin geri dönebileceği ise y i n e h a y a l kırıklığın a yol a ç a n h u s u s l a r d a n bir tanesi. Anlaşma, bur a l a r d a n r 9 6 7 ve d a h a s o n r a s ı n d a göç e t m i ş o l a n l a r a bu, h a k k ı t a n ı r ken 1948'de ayrılmış o l a n l . a n n .-geri dönüş umutİarını suya düşürd ü . Kaç k i ş i n i n g e r i d ö nebileceği de yine belirsizlik a r z e d e n bir konuİ s r a i l D ı ş i ş l e r i B a k a n ı Şin i o n P e r e s , S.OOOJcişi giblikpmik bir r a k a m d a n b a h s e d e r k e n , FKÖ l i d e r liği •. 8 0 0 . 0 0 0 k i ş i n i n g e r i gelebileceğini söylüyor. O s l o ' d a k i gizli g ö r ü ş m e ; ler e s n a s ı n d a ise b u râkarrnn 2 0 0 . 0 0 0 civarında d o l a ş t ı ğ ı bildiiriliyor. H i n d i s t a n Gurka M o d e l i Ya. da İ s l â m ' a Karşı F i l i s t i n Polisi A n l a ş m a n ı n örıemli y a n l a r ı n d a n b i r i de F i l i s ; tinlilerden .oluşacalc yir^ mibin kişilik bir Merkezi Güvenlik Gücü'rıe irhkân t a n ı m a s ı . : Gerçi son zam a n l a r d a b a s ı n d a " ötuz-" bini a ş a n r a k a m l a r d a n b a h s e d i l s e de.Filistin polisinin İsrail birimlerinden, d a h a k a l a b a l ı k . olmaması h u s u s u n d a kesin m u t a b a k a t a v a r l ı ğ ı n ı ha-; tırİataİım. Daha anlaşmanın imzalanmasından b i r k a ç ay önce bir .kısmı Amman Pojis Akademis i ' n d e b i r k ı s m ı d a Mıs ı r ' d a ; eğitim^ g ö r m e y e başlayan- bu.-polis,,gücün ü n gelecekteki işlevini • t a h m i n e t m e k g ü ç djeğil. İsrail Dışişleri .Bakânlığı• nin Hukuk Danışmanlar ı n d a n J o e l S i n g e r ,, gizli g ö r ü ş m e l e r e s n a s ı n d a Fi-listin heyetinin. Hamas'ı etkisiz hale getirme ko- n u s u n d a k e n d i l e r i n e tem i n a t verdiğini söylüyor. • FKÖ M e r k e z K o n s e y i ü y e si E s ' a d A b d u r r a h m a n ' ı n a ç ı k l a m a s ı d a a y n ı doğr u l t u d a : " İ n a n ı y o r u m ki, FKÖ ş i d d e t e b a ş v u r a n Filistinlileri yakalayıp t e s l i m e d e c e k k a d a r (tabi ki İsrail m a k a m l a r ı n a , M.K.) i l e r i g i d e c e k tir." Bu Merkezi G ü v e n l i k G ü c ü ' n ü n k o m u t a n listesinin onaylanmak üzere İsrail yetkililerine s u n u l a c a k o l m a s ı d a .özerkliğin d e r e c e s i n i y e t e r i n c e aydınlatıyor.Bu bağlamda h a t ı r l a t a c a ğ ı m ı z bir b a ş k a b e y a n a t d a y i n e İsrailli b i r y e t k i l i d e n , İşçi Partisi Genel Sekreteri N i s s i m Zvilli' den olac a k . Ş ö y l e d i y o r p a r t i genel s e k r e t e r i : ''Güvenliği sağlamaları ve düzeni korumaları için onlara (Filistinlilere) istedikleri h e r ş e y i t e m i n edeceğiz. Ancak hiç kimse bir F i l i s t i n o r d u s u o l u ş turmaya' kalkışmiayacak." Noam Chomsky'ye göre i s e ABD-ye İsrail'in yapmaya'çalıştığı'şey, bir z a m a n l a r İngilizlerin Hind i s t a n ' d a p ü r | c a l a r ı Fıigiiiz o r d u s u n u l r i t a k v i y e sinde kullanmalarına benzer k l a s i k bi koloni düzeni k u r m a k t a n ibaret olacak. F i l i s t i n : d e Zor . Z a m a n l a r ... ; - . jKudûs'de ne z a m a n namaz liilacağına bir türlü k a r a r v e r e m e y e n ve a r t ı k Mossad t a r a f ı n d a n korun a n Arafat, hala bu tarih i i h a n e t i n F i l i s t i n : Devl e t i ' n e d o ğ r u bir, a d ı m olduğunu söyleyedursun, İsrail'in b u n a i m k a n tan ı m a y a h i ç n i y e t i n i n olmadığı her; fırsatta vurg u l a n ı y o r . Ve m ü s l ü m a n - lar bir. kez d a h a , m ü ş l ü - " m a n h a l k ı n v e r d i ğ i nüü'— cadeleyi laik l i d e r l i ğ i n b o şa çıkarmasıyla sonuçlanan, yanlış temeller üzerine kurulu hareket, tarzının iflasına^ t a n ı k , o l u yorlar. Ü l u s l a f a r a s ı aland a bir u c u İran'ı tecrit etm e y e k a d a r , y a r a n b i r siy a s i mane-vrâ k V r ş i s i n d a Filistin'deki İslami harek e t i zor ğ ü r i i e r b e k l i y o r . Müslümanlairın b u zorlukları aşmadaki başarıları, yeni ş a r t l a r a u y g u n stratejiler geliştirebilme yeteneklerine' bağlı. 'Anla'şinayi t a k i b e d e r i g ü n l e r d e , H a r i ı a s -ve İ s l â r n i Cihad'ın ortak bir cephe o l u ş t u r d u k l a r ı n ı v e Filistinliler arasında v u k u bulabilecek ç a t ı ş m a l a r d a n k a ç ı n a c a k l a r ı n ı ilan' etm e r e r i b u b a k ı m d a n "anl â m l ı ve k a y d a d e ğ e r b i r gelişme." B ö l g e n i n k a r m a şık, istikrarsız yapısı, F K Ö . 1 ç i n d e' • b e 1 i r m e y e b a ş l a y a n ' ç a t l a k l a r , sinlaşmanıri üygularııp uygulajıamayacağina dâir zihinierde soru işaretleri bırakmakta: Filistin'in k a l k ı n m a s ı a d ı n a en iyi ihtimalle bir m o n t a j ^a^ nayii için u c u z i ş ğ u c ü olarak görülecek Filistinlilerin karşılaşacakları y e n i . d ü ş k ı r ı k l i k l a r ı , an'laşmanın" gerçekte neyi ifade'ettiğini bizzat tecriabe_ e d e r e k ö ğ r e n m e l e r i , İslamî direnişiîı'öhüriü a ç a 'c a k y e n i g e 1 i ş m e 1 e i i b e r a b e r i n d e getifelailir. Ve yine Filistin'deki mücâr deleniri_ b e r f a k i â ş ı p d u - , rulması, yıllardir İslamî h"âreket(ler)i' gölgeley'en bif F K Ö ' n ü n t a s f i y e s i (vö•ya İ s r a i r s a f l a r m a g e ç m e si) ^ F i l i s . t i h i n k u r t ü l u ş m ü c a d e l e s i n i, Fi 1 i â t i n ' in sadece İslam'la k u r t u l u ş u rhücad.,elesine ç o k ' ğ e ç m e derı d ö n ü ş t ü r e b i l i r . KİTAP DÜNYASI KİTAPDUNYASI KİTAP DÜNYASI KİTAP DUNTASI 3, PETROL SAVAŞI ' Körfez Savaşının Perde Arkası , . . " 21.yüzyılı bir Amerikan yüzyılı yapmaya. çalışan ABD,enerji ¡kaynaklarını kontrol altına almaya çalışıyordu. Soğuk Savaş'ın bit i m i n d e n sonra hedeften' ve d ü ş m a n d a n yoksun k a l m ı ş bir süper gücün yeni bir hedefe ihtiyacı vardı. Bu ihtiyaç S a d d a m Hüseyin t a r a fından yanlış hesaplarla karşılanıverdi." ' Mısırlı gazeteci-yazar M. H e y k e l ' i n akici ü s l ü b u y l a k a l e m e aldığı ve güzel bir türkçeyle okuyucuya takdim edilen eser; Amerika'nın zafer hayellerinin ş a h a kalktığı bir dönemde Saddarn'ın b i l e r e k yâ da b i l m e y e r e k ateşlediği savaş fitilinin, A m e r i k a açısından affedilmez bir başlangıç olduğunu hiç kimse, bilmiyordu. 1 9 8 9 ' d a doğu b l o k u yönet i m l e r i n i n i s k a m b i l kâğıdı gibi birbiri ardınca yıkılması neticesi, Amerika'hırı rakipsiz liderliği türn diinyaya ilan ediliyordu. Ya'da Franciz F u k û y a m a ' m n deyimiyle t a r i h i n sonu gelmiş, bir b a ş k a deyişte Amerikan yüzyılı başlaniıştı. İşte siyasal platformda kazandığı.bu 'zaferi A m e r i k a , . eknomik a l a n d a da perçinlemek istiyordu.Nitekim 19 ocak 1991 t a r i h i n d e Saddam^'ın K u veyt'e saldırmasıyla bir tarilıi an gelmiş, petrol bölgesinin kontrolü ve sömürüsü için adeta davetiye çıkartılmıştı. Süper güçted) bu fırs a t ı hiç kaçırmadan,' en' az yüzyıl daha müslüman halkl a r ı n mağdur uy eti ve Amer i k a n h a l k ı n ı n r e f a h ı , içih petrol gelirlerini kendi menfaatlerine ciro etmesini bilmişti. • ' -. i : BM, batı ve halkı müslüman bazı drtadoğu yönetimlerini kendi y a n ı n a almayi bâşarâü" Amerika siyasi alandaki zaferini, askeri ve ekonomik alanda da ispatlamış oluyordu.Petrol ve bölgedeki siyasal yönetimlerin geleceğini ipotek ederek ülkesine dönen yankiler, geride k a n , gözyaşı, h a r a b ü ' l Basra (yıkılmış bir Basra), kimsesiz çocukİar, aç insan- Muhammed Heykel 3. Petrol Savaşı Körfez Savaşının Perde Arkasî ' PINAR •i YAYİNLARİ lar, k o r k u l u k y ö n e t i m l e r , p a r ç a l a n m ı ş halklar, endişeli i n s a n l a r b ı r a k a r a k gitmişti. Bu da ona en azından belirli bir zaman kazandırac a k t ı . İ ş t e bu k i t a p Körfez Savaşı'na varan sürecin güncel yanıyla, tarihsel arka planını b i r a r â d a vermektedir. B u g ü n ü a n l a m a k için dünü bilmek gerekir. Muhammed Heykel çev: Dr. N. A h m e d A s r a r P ı n a r yay./520 sh. KİTAP DUNTASI KİTAP DÜNYASI MEDYA GERÇEĞİ ' Noam Chomsky, kitabında m e d y a n ı n ve t ü m ' k a m u s a l alanları nâsil bir cendereye s o k t u ğ u n u zengin örnekleriyle işlemektedir. Medyanın bizi sermayenin, eğemen devletlerin arz u l a r ı n a boyün eğen, onların istedikleri gibi üreten ve t ü k e t e n t u t s a k l a r a dönüştürmesini televizyonlarımızın başında o t u r a r a k bekleyecekmiyiz? Biz ne yapmalıyız? . • Çeşitli televizyon kanalları ve r e n k l i g a z e t e l e r i ile medya özel m e k â n l a r ı m ı z ı istila ediyor. Düşünce ve değerlerimizi' a l t ü s t eden bir m'edyâ şoku dalga dalga yaşamımızın her alanına yayılıyor. Zavallı bir k u ş u n petrole bulanmış çaresiz görüntüsü k a r ş ı s ı n d a 'dehşete kapılıp lanetler yağdıracak kadar hassas öldüğümüz "günlerde, nasıl olup da çoğu kadın ve ç'ocuk y ü z b i n l e r c e i n s a n ı n gökyüzünden yağan bombalârla öldürülmelerini odalarımızdaıi h a v a i fişek" gösterileri seyreder gibi izledik! Ne oldu da ölüm gibi hayata dair sahici bir olgu "medya şöleni" ne, "gösteriye" dönüştü? ,' ' Ne oldu da biz, ölümü tepkisiz, şaşkın, belki de biraz zevkle izler hale geldik? Kıyamet habercilerinden Guy Debord 'un 1 9 6 8 ' l e r d e öngördüğü "Gösteri Toplumu" gerçekleşti mi yoksa? ' / İ ş t e medyanın zihinlerimizi felç 'eden bu gücü, gün geçtikçe dâha fazla, toplumsal m ü c a d e l e l e r i n ve araştırmaların ilgi odağı oluyor. AMERIKAN ; YÜZYıLıNıN SONU Amerika yüzyılının sonu "Amerika'nın Sonu" değil. Bel. ki-yeni bir Amerika'nın baş; langıci;- Bu ırklardan yamalı^ bohçasından daha eşitlikçi bir toplum çıkabileceği gibi, kadim Yunan'a r a h m e t okutan köleci bir toplum da çıkabilir. Her halükarda, yirmibirinci yüzyıl bir pax-Amerika devresi olmayacak. '• ' Dünya sistemin bütün eski hegemonları (Hollanda, İngiltere) ve iktisadi güçten ziyade askeri-siyasi kudretiyle İZ YAYINCILIK temayüz edén eski dünya imp a r a t o r l u k l a r ı n ı n , varisleri (Çin, Rusya, Türkiye, İspanlendirebilecek mi? Öyle olya, Portekiz) hala yaşıyorlar. masını dileyelim.F a k a t h i ç b i r i d ü n y a sisteBu kitaptaki yazıların teminde birinci dereceden bir mel iddiası şu: Amerika,' yirrole sahip değil. mibirinci yüzyılda ikinci de1989'dan ba'şlatâbileceğİreceden bir güç olmak zorunmiz yirmibirinci yüzyıl, yeni j da kalacaktır. Daha şimdiden hegemonik güçlere v e ' y e n i • ' k e n d i n i buna alıştırıyor asdevletlerarası ittifaklara sahlında. Avurupa'nın ve Japonne olacak. Şu anda ilk sıraya'nın belirli üstünlükleri var. daki ulusal güçler: Almanya • Ancak hangisinin galebe çamerkezli Avrupa,'Japonya ve İacağini şinididen kestirmek ¡Amerika'; Onlan Çin ve Rusya zor. izliyor. İslam Dünyası, önüne Mustafa ÖZEL' - ' ' açılan yeni fırsatları "değerİz Yayıncılık / 245 s.' mmım YÜZYILIIM SOM Mustafa Özel Dünyaca t a n ı n m ı ş dilbil i m c i • ve m u h a l i f N o a m Chomsky bu kitabında medyanın h ü k ü m e t , sermaye ve elit kesimlerin ilişkileri temelinde işleyiş mekanizmalarını, zengin örnekler sun a r a k , ' d e r i n l e m e s i n e çözümiüy0r. - • ' . ' Şeytanlar medyanın çarpıtan p r i z m a s ı n d a n geçerek melekleşirken, .yalanların nasıl h a k i k a t e d ö n ü ş t ü ğ ü nü, d u y u l m a s ı i s t e n m e y e n çığlıklara kulaklarımızın, g ö r ü l m e s i i s t e n m e y e n çirk i n l i k l e r e ise gözlerimizin nasıl kapatıldığinı t ü m çıplaklığıyla ortaya koyuyor.Nik a r a g u a ve Küba kötülüklerin kaynaği olarak boğulmaya çalışilır, Filistinliler insan daiıi görülmezken, Orta Amerika terör.devletleri ile İsrail'in zülüm ve işkenceleri nasıl bir sis perdesi arkasında kaybedilmek istenmektedir?"' " . Ye medya ne zaman, hangi koşullarda gerçekleri t ü m ç ı p l a k l ı ğ ı y l a o r t a y a koyacaktır? • . ' , NOAM CHOMSKY , T ü m z a m a n l a r yay. ' 504 sy.» A - .-.YENİ ÇIKAN KİTAPLAR • Hayali C e m a a t l e r ; / M e t i s y a y . / B e n e d i c t Anderson. . . İrk u l u s s ı n ı f / M e t i s ı/ay./Balıbar ve "Waller S t e i n . . • . Milletler ve Miliiyetçilik/Aynntı yay./E. J . Hobsbawm. Oryantalizm ve O r y a n t a l i z m / B e i / a n i y a y . / M u s t a f a Sıbai C u m h u r i y e t i n Şeref K i t a b ı / i ş a r e t yay./A-. Dilipak • .Medya Denetimi/Tümzamdnlar i/ay./Nöam C h o m s k y Osmanlının Bozğûh Yılları/Betjari . v a v . / S t e p h a n Lauzar Kadın ve Sosyal Adalet/Be.yan yay./Prof. E n i s A h m e d ' Piyasa D ü ş m a n ı Kapitaiizm/Iz .yay./Mustafa Özel ' Felsefenin Arka Merdiveni/Jz .ya.y./Wilheim 'Weisschedel Darbeler A n a y a s a l a r ve M o d e r n l e ş m e / I z yay./Ş.Karatepe Hadislerle Hz.Ali/fz .ygy./lmam Nesai Zihin Y ö n l e n d i r e n l e r / P ı n a r .ya.y./Herbert Schiller ,3.Petrol Savaşı/Pınar Yay./M.Hasaneyn Heykel ' • İktisat Ideoloı'isinin Eleştirisi/Birikim yay./Ahmet Insel İlk Devir Hadis Edebiyatı/Jz yay./Prof.Dr.M. M. el-A'zami J u r n a l 2/iletişim yay./Cemil Meriç , Ittihad ve Terakki C e m i y e t i / E m r e yay./Kazım Karabekir Sol Keriıalizm/iz y a y . / H i k m e t Dzdemir ' ' ' '* - . Hazırlayan: İlhan GÜNDOĞDU KİSA KİSA KİSA KİSA KİSA KİSA KİSA KİSA KİSA KİSA t ü r k i y e ' d e n ... KİSA KİSA KISA KİSA KİSA KİSA Dünya'dan ı1.8.93 G ü n e y d o ğ u ' d a Yine Kan Aktı. Teröristler 17 askeri katletti.^ 1.8.93. A s k e r i K o n v o y a Saldırı.'Sonuç: 8'er öldü. 4.8.93 Ü r d ü n . Kral H ü s e y i n parlementoyu feshetti.^ B a k a n ' d a n Acı İtiraf. Gümrükten sorumlu Devlet Bakanı Nafiz Kurt, y u r t dışına çıkışlarda alınan 100 dolarlık toplu konut fonunda, y a n yarıya rüşyet döndüğünü itiraf etti. 5.8.93; PKK'dan Katliam. Köy basan, yöl kesen teröristler 34 kişiyi k u r ş u n a dizdi. 7.8.93 Meriç Suyu. Suriye ile I r a k ' a bedeva su.veren Türkiye, Meriç suyu için 4 milyon dolar verecek. 8.8.93 Trafik PKK'yı solladı. PKK t e r ö r ü son 6 a y d a 1787 kurban alırken, aynı süre içinde trafik anarşisinin öldürdüğü insan sayısı tam 2693'e ülaştıl ' 9.8.93 F r a n s a ' d a İ m a m l a r a S ı k ı Takip. Fransız Haber Al. ma örgütleri bu ülkedeki imamları yakın takibe aldı. , . 10.8.93 B i z i m k i l e r i n Kulakl a r ı Çınlasın! Amerikan dışiş- BURASI SOMALIETNAM! . Aralık 1992'de güya aç insanları doyurmak, umutlan tazelemek için başlatdan BMninn Somali operasyonu şon gelişmelerle birlikte tam bir çıkmaza girerken ABD için de bir Vietnam sendromuna dönüştü. Ekim ayınmı ük günlerinde düzenlenen bir operasyonda 15,ABD askerinin öldürülmesi, bir helikopter pilotonun esir alınıp ölen bir diğer askerin cesedinin Mogadişu sokaklarmda dolaştmlması birdenbire dikkatleri tekrar bu operasyon üzerinde topladı. Clinton yötemi bu konudaki lıalk desteğini kaybetmeye başlarken hakkmc^^estem usulü "Wanted" üanlan dağıülan Aidid'i yakalama konusunda geri adımlar atılmaya başlandı.Yeni amaçlaruım Aidid'i'yakalamak değil siyasi bir çözüm bulmak olduğunu söyleyen ABD Dışişleri Bakanı Chriskopher'inhîı açıJdaması ABD'mn Soniaii halkı karşısmda boyun eğdiğinin resmen kabulü olarak y6rumlâridı.Diihyanm bu tek süper dilerde ABE) bu batakhktan bir ah önce kurtulmanm yoUarmı ararken asker sayılarım artırmalanm talep ediyor. Operasyonun başansızlıçalışıyor. „ - ' SomaH'de mücadelenin gözlerden kaçan bir yanı ise, bü müca^ dele içinde oldukça etkin bir hale gelen İslami cemaat ve hareketlerin eylemleri. Sayılan ona yaklaşan bu gruplar hemen her gün planh eylemler gerçekleştirip BM'güçlerini yipratıyorlar İslami hareketlerin önenıli bir özelliği de Soriıaii'delsi kabileye dayah sosyal yapılaiımayı aşan bir biinyeye sahip ohnalandır. Yani değişik kabile veya bölgeye mensup müslümanlar aym hareket içinde bir araya gelebiliyorlar. BM askerlerimin müslümanlardan sadır olan eylemleri Aidid taraftarlarmm gerçekleştirdiğini zannederek bırna karşılık vermeleri ise hadisenin traji-komik yanlarından birini oluşturmakta. l e r i B a k a n l ı ğ ı ' n d a ç a l ı ş a n ve parlak bir gelecek vadeden 32 yaşındaki genç diplomat Marshall H a r r i s : "Sırpların katliamına seyirci kalan yönetimle çalışamam" diyerek istifa etti. 1 1 . 8 . 9 3 Ç e t i n , B o s n a İçin • ABD'de. Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, Bosna'ya hava harek a t ı n ı n hemen b a ş l a m a s ı için ABD'ye gitti... .; 12.8.93 Telefon S k â n d a h . Sinop'ta PTT'den Emniyet'e gizli h a t çekildi. 13.8.93' Şırnak'a Gitmemek İçin Paşalığı Tepti. Kurmay Albay Tayfun Keskin, rütbesi yükseltilerek Şırnak J a n d a r m a Tugay K o m i t a n l ı ğ ı n a a t a n m a s ı önerisini r e d d e d e r e k görevinden istifia etti. 14.8.93 H i k m e t Ç e t i n "Irak'a ambargo kaldırılsın; günlük zararımız 9 milyar" : , 15.8.93 PKK Yine Sıkıştı. Güvenlik güçlerinin bölgedeki operasyonlarından bunalan PKK lideri "ateşkese hazır olduğunu" duyurdu. . . - ; - . ^ -: •. BM'de R ü ş v e t Krizi. İngiliz Sunday Time gazetesi, BM'nin her yıl r ü ş v e t ve müsriflik yüzünden yaklaş'ık olarak 405 milyon dolar z a r a r ettiğini ileri sürdü. ' " • 16.8.93 İSKİ. İSKİ skandalinin baş oyuncusu Erguri Göknel ve ailesi gözaltına alındı. ^ . •. 17.8.93 İSKİ. Ergun Göknel'in SHP'li Çalışma Bakanı Mehmet Moğultay'a aylık 150 milyon, İstanbul İl Başkanı Yüksel Çengel'e aylık 100 milyon lira maaş bağladığı ortaya çıktı. ' 18.8.93 İSKİ. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün, İSKİ olayını aylar önce öğrendiği ve politikadan ayrılma kararında bunun fol oynamış olabileceği öne sürüldü. 19.8.93 İSKİ. E r g u n Göknel hapse atıldı. ' D ü n y a n ı n Bir Numaralı Teröristi Washington, Sudan'ı terörizme deStek vereiı devlet ilân etti. - . Hizballah İsrail'i Vurdu. 8 ölü. ' • , ; • Bosna-Hersek'ten Çıkr atıl a b il en- E n B üy ü k Ya r a li Grubu.'Bosna Dayanışma Grubu, tedavilerini sağlamak "amacıyla "74 Bosna gazisini Türkiye'ye getirtti. 22.8.93 Azerbaycan. Fuzuli, Ermenilerin eline geçti. Cezayir. Eski Başbakan Kasdi Merbah,- Cezayir Meydanı'nda t a r a n a r a k öldürüldü. Mostar Çığlık Çığlığa. BM Yetkilileri, İMostar'a 5 gün içinde,yiyecek u l a ş m a m a s r h a linde üç aydır Hırvat kuşatma^ sı altında bulunan keiıtte toplu ölümlerin yaşanacağını bildirdiler./ ' , ' 23.8.93 K o s o v a . A r n a v u t l a r Sırp dayağından yakınıyorlar. 24.8.93^ İErgun Göknel'in dört yıl boyuıica "sâdece ihalelerden 200 milyar lira rüşyet aldığı ortaya çıktı. , , . . V.'", . • Amerika İDışişleri Bakanlığı görevlisi Stephen Walker, yönetimin Bösıia politikasını eleştirip iştifa etti. Bu olay son, b i r , a y içinde "gerçekleşen üçüncü istifa. , , ';, • 26.8.93 Azerbaycan. Ermeni kuvvetleri Azefi toprağında ilerlemeye devam ederken, Azerr baycan Millet Meclis Başkanı Haydar Aliyev, "Gerçeği söylemek gerek, Azerbaycan ordusu kaçıyor; Bu bir gerçek." dedi. 28.8.93 .r Prensin islam Planı; Ürdün "Veliaht Prensi Hasan'dan Türkiye'ye çağrı: "Radikallerin yarattığı çirkin İslam imajını silelim. Batı'ya»kendimizi gösterelim." . j • "• 1.9.93 Savaş Rüzgârı. Ermeni saldırılarının şiddetlenmesi üzerine İran,- Azerbaycan sınırına yığınak yapmaya başladı. Eri^ van ise Rusya'dan Türkiye sınırına asker yerleştirmesini istedi. - . 2.9.93 İzzetbego-idç Türkiye'de. Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Ali İzzetbegoviç, Cenevre'de yapılan görüşmelerin .anlaşmazlıkla sona ermesi üzerine İstanbul'a geldi. • -3.9.93 Milletin Parasıyla Muhteşem D ü ğ ü n . İ ş a d a m ı - E m i n "Hattat, 10 milyar lira harcayarak oğluna görkemli bir düğün yaptı. Hattat'ın devlete sadece SSK primlerinden 60 milyar lira borcu' var. Düğünün baş,konuğu da devletin en başındaki kişi olan Süleyman Demirel idi. 4.9.93 Kanlı Tahrik. DEP GAYET DEIVLOKRATIK BİR KATLİAM . • . ' ' Ekim aymm başlanndaMoskova, Yeltsiri'in zaferiyle sonuçlanan kanh bir iktidar kavgasma tanık oldu; 21 Eylül'de parlamentonun Yeltsin tarafından fesh edilmesiyle başlayan Rustkoy-Hasbulatov Halisinin Hderüğindeki pariaınento direnişi, 13 gün sonra Yeltein'e bağh birliklerin dimya kamuoyunun gözleri önünde Beyaz E-v'i topa tutarak gerçekleştirdikleri bir operasyonla etkisiz hale getirildi. Bir süredir askerlerin maaşlarina zam üstüîıe zam yapan Yeltsin, son .ABD ziyaretindeki pazarhklar sonucunda dımyanm tek meşruiyyet makaımd) olan ABD'nin (-ve Batı'nm) de desteğini aldığı için katliama kalkışmaktan kaçınmadı. Rusya konûsımda ümitsizliğe düşmeye başlayan IMF gibi kunıluşİan, batmm 80 milyar dolara yaMaşan yatırmılariru kurtaracağı umulan Yeltsin bütün olan bitene rağmen demokrasi kalıramahı olarak görülebildi. Orduya olan vefa borcii yeni bir iki başhhğa yol açabilecek mâhiyette ise de "Yeltsin şündüık Riısya'da tek adam. Parlamento zaferinin hemen ardmdan anayasa mahkemesinin askıya ahnınasından sayışız gazetenin kapatılmasına kadar diktâtörlük alameti bir dizi uygulamaya'gitti. Fakat halk arasmdaki huzursuzluk yatışmış değil. Kısa vadede sonuç getirmesi beklenmeyen reformlar^ özelleştirme üe büjdiyebilecek işsizler örudusu vb. sorunlar gözönünde bulundurulduğunda Yeltsin'in bu doludizgin ve başma buyruk uygulamaları yeni Rustkoyiar, Hasbulatoy'iar doğurabilir. " ' Mardin Milletvekili Mehmet Sincar, Batman'da öldürüldü. 5.9.93 B o s n a Ç o c u k s u z Kalmasın. Üsküdar Bağlarbaşı'nda Bosna Dayanışma Grubu ile Çocuk Vakfı'nın ortaklaşa düzenlediği "Bosna Çocuksuz Kalmasın" mitingi,yapıldı. î- 1! . 6.9.93 Azerbaycan Rus'a Teslim. Meclis Başkam Haydar Aliyev, Moskova'da Rusya lideri Boris Yeltsin ile yaptığı görüşmede ü l k e s i n i n Bağımsız Devletler Topluluğu'na alınmasını istedi-. ,7.9.93 i z z e t b e g o v i ç C l i n t o n G ö r ü ş m e s i . - Bosna" H e r s e k Cumhurbaşkanı; Ali" İzzetbegoviç', ABD Başkanı Clinton ile bûjluşurken BM Genel S e k r e t e r i Butros Gali ile görüşmeyi red'detti. •» 8.9.93 D a k i k a d a İki Kadın. Dünyada dakikada iki kadıniiı AİDS hastâliğıhâ y a k a l a n d ı ğ ı açıklandı. ' . ^ -•' Bosna.' İzzetbegoviç ABD'den^askeri müdahale istedi. , . .r, 9.9.93 Ortadoğu. FKÖ, ile İsral il birbirini tanıdı. • 10.9.93 Somali'de BM Katliamı. BM a s k e r l e r i 150 kişiyi katletti. . ;. " , 11.9.9*3 A n k a r a . ' M u r a t Karyalçın SİIP Genel Başkanı sesçildi; " - i ' - i - ' : f . H -i' Somali. Muhammed F a r ah Aidid,-BM'ye a t e ş k e s önerdi, .'it'' ^ . r j ,. 12.9.93 İnönü İstifa Etti. Dev'let B a k a n ı ve B a ş b a k a n Yardımcısı Erdal İnönü görevinden istifa ettiğine' dair dilekçe^H Başb'afc"an Tansu Çiller'e 'sundü. ' 13.9.93 Ortadoğu. İsraiİ-FKÖ Anlaşmasında imzalar atıldı. ' .14.9.93 Gürcistan. Edward Şev a r d n a d z e , ' P a r l a m e n t o Başikanlığı görevinden istifa etti. 1 •• \ i ^ i -••.r • .il' / ... İSLAM D Ü Ş Ü N C E S İ ^ SEMPOZYUMU YAPİLDİ İpek yotu bilgi evi .gelecek dergisi ' niri organizeleri ve Pınar yayıhlart bölge temsilciliğinin 'teikılanyla I.Islafndüşüncesisempozyumu 22-23'Ekim ¡93 tarihleri arsında yapıldı. Geniş özetini bir sonraki sayımızda yayınlayacağız,• < •> • .-I"-;.:. 15.9.93 H ı r v a t - B o ş n a k Barış ı n a D o ğ r u . Tudjman, İzzetbegoviç ile ciddi adım olarak ııitelenen bir anlaşma yaptı.'' - .. -> 16.9.93- İLKSAN. Dönemin Başbakanı Demirel'in "Verdimse ben verdim.Ne olmuş?" diye geçiştirdiği İLKSAN davasında m a h e m e ' 1 7 sanığın t u t u k l a n masına k â r a r verdi'. -: Kosova'da Savaş Ki- . PAKİSTAN^DA SEÇMENSİZ SEÇİMLER Geçtiğimiz Ekim ayı başlannda Pakistâl'da son beş ydm üçüncü genel, şeçimleri yapıldı. İktidar için çeldşen Pakistan Halk Partisi Lideri Benazir Butto ile Pakistan M ü s l ü m a n Birliği Lideri Navaz Şerif, seçim kampanyalarmm büyük kısmım birbirİerini yolsuzlukla suçlayarak geçirdiler Üç yıl önce yine yolsuzluk s u ç l a m a l a r ı nedeniyle B a ş b a kanlıktan aimmış olan Benazir Butto h e m 6 Ekim'deki genel seçimleri, hem de 9 Ekim'deki Eyalet seçimlerini çok az bir farkla kazandı. Çemaat-i İslami E m m olan Kadı Hüseyin Ahmed'in İslami Cephesi ise mecliste üç sandalye üe yetinmek zorunda kaldı. 19 Ekim'de Pakistan MüK Meclisi'nde yapılan oylamayla Başbakanlığa seçilen Butto, tek başma H ü k ü m e t oluşturmaya yetecek. sandalyeye ulaşamadığı için koalisyon hükümeti kurmaya çahşacak. Yeni Hükümeti kurmayı başarabilse bile bu, zayıf bir h ü k ü m e t olacak. Öte yandan seçimlerin halkm çok düşük bir katıhımyla gerçekleşmesi de meselenin dikkatleri çeken bir başka yönü. Seçimlere katılma oranmın %40'dan bile az olduğu gözönünde bulundurulursa, Pakistan halkmın bu ülkedeki siyaset ve siyasetçilerden y a n a pek beklenti içmde ohnadığı, aksine bu konuda gitgide duyarsıziaştığı söylenebilir. vılcımı. Sırplar Arnavutça eğit i m v e r e n bütün, o k u l l a r ı k a pattı. .17.9.93 Sözen'Sanık. Fatih c u m h u r i y e t Savcısı, İ s t a n b u l Beldiye B a ş k a n ı N u r e t t i n Sözen'in de miİyarlık İSKİ yolsuzluğunun sanığı olduğunu açıkladı.- • . - 18.9.93 İSKİ. N u r e t t i n Sözen, Savcı'ya ifade verdi. . , ; G ü n y e d o ğ u . PKK minübüs taradı: 7 ölü. 19.9.93 Beni S ö z e n Alıştırdı. İSKİ skandali Nurettin Sözen'e doğru tırmanıyor. E r g u n Göknel bağış toplamaya Sözen'in talimatıyla başladığını açıkladı, "Beni ilk olarak STFA'ya yolladı" dedi. 20.9.93 Z o n g u l d a k ' a N ü k l e r Santral. Tansu Çiller, Almanya B a ş b a k a n ı Kohl'e Zonguldak'a nükleer s a n t r a l k u r m a l a r ı için t e k l i f t e bulundu. Teklif kabul edildi. . 22.9.93 Kamhi PTT'yi Çarptı. J a k Kamhi'nin oğlu Jefi Kamhi'nin PTT'yi 5 milyar 506 milyon 971 bin 169 lira dolandırdığı ortaya çıktı.' • 23.9.93 Türkiye'nin Hevesi K u r s a ğ ı n d a Kaldı. Olimpiyatı Sydney aldı.. 24.9.93. R u s y a ' d a n Tehdit! Yeltsin'in Demirel'e gönderdiği m e k t u p t a Moskova'nın Kafkasya'ya silah yığacağını r e s m e n bildirmesi Ankara'da şok etkisi yarattı. 25.9.93 Dünya'yı ABD Kirletiyor. Çevre örgütleri t a r a f ı n d a n y a p ı l a n bir a r a ş t ı r m a y a göre, çevreyi en fazla kirleten ülkelerin başında ABD geliyor. 26;9.93 T o k a t ç ı B ü r o k r a t . ' Toprak Mahsûlleri Ofisi'nin eski Genel Müdürü Ahmet Özgüneş'in a r s a verdiği bir müteahitten milyarlar değerinde' 6 d ü k k a n aldığı ortaya çıktı. 27.9.93 Yeltsin İ n t i k a m Ahyor. Suhumi kenti düştü. Abha- . zalar destek veren Yeltsin, BDT'ye üye olmayan G ü r c i s t a n ' a izlediği politikanın bedelini çok ağır ödetiyor. 29.9,93 Savcı'nın İsyanı. İSKİ soruşturmasını yürüten Fatih Cumlıuriyet Savcısı Selim Ulaş: "Bu şartlarda duvarları aşmam, İtalyan Savcı gibi etkili olmam m ü m k ü n değil." İhale Almak İçin 7 Mil- y a r Verdim! İSKİ skandalinin kilit ismi m ü t e a h i t Faik Akdil, İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel ile mali işler yardımcısı Ziya K u r t a r a n ' a 7 milyar lira rüşvet verdiğini söyledi. •• . Savaş mı Barış mı? Bosna Hersek Parlamentosu, batılıların empoze etmek istediği barış planının kabul edilip edilmemesini görüşmeye başladı. AKN'den . ' rf i . -• - r v ' Genel Kurul Toplantısı Yapıldı Vakfımız, 27 Ekim 1993'de Genel Kurul toplantısı yaparak yıllık faaliyet değerlendirm'esi yapmış ve yeni yönetim kurulunu seçmiştir. Şefik Dursun'un ba'şkanlığindaki yerii yönetim kurulu şu üyelerden oluşmuştur. Şemseddin Özdemir Mustafa Ertekin Mehmet Bursa'' Hasan Eryilmaz ' Fahreddin Gör ' Veli Kahraman Yeni Yönetim Kurulu'na yeni faaliyet döneminde başarılar dileriz. ADANA Şubemiz • Açıldı •• ' " Adana şubemiz 6 kasım 1993'te Adana Gallería konferans salonunda bir açılış proğramı yaptı. Proğramda Prof. Dr. Burhaneddin CAN "Sistemin iflası k a r ş ı s ı n d a İslami model oluşturma zarureti" konulu bir conuşma yaptılar. Daha sonra AKV Adana şubesi başkanı Hikmet YILDIRIM şube faaliyetleri hakkında bilgi verdi. Bu konuşmaların ardından Pınar Yayıniarı'nca hazırlanan "Dünya Düz e n i v e Türkiye" konulu bir slayt gösterimi yapıldı. Kalabalık bir davetli gurubunun katıltığı proğramda Mehmet GÜLDÜR şi ir okudu. Adanalılar vakfın açılışını sevinçle karşıladılar.'