Önsöz

advertisement
Önsöz
Yıl: 49 • Sayı: 581 • Ekim 2010
Sahibi
Türk Standardları Enstitüsü Adına
Tahir BÜYÜKHELVACIGİL
Genel Yayın Yönetmeni
Ahmet PELİT
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Nesrin SEVİMLİ
Yayına Hazırlayanlar
Funda ÖZEN • O. Murat PERÇİN
A. Sabit YÖNEY • Türkay BİRBEN
Aslıhan KÖKER • Canan DOĞAN
Ebru CEM
Yönetim Yeri
TSE
Pazarlama ve Tanıtım Dairesi Başkanlığı
Necatibey Cad. No:112, 06100
Bakanlıklar / ANKARA
Tel: 0.312. 416 63 12 • 416 63 25
Faks : 0.312. 416 65 84
e-mail: [email protected]
Reklam ve Abone
Ayşe Nedret GÜNEŞ
tel: 0.312. 416 63 17
e-mail: [email protected]
2010 Yılı Abone Şartları
Aylık : 7 TL (KDV dahil)
Yıllık : 70 TL (KDV dahil)
(Bir yıllık aboneliklerde öğretim görevlileri,
öğrenciler ve Enstitümüzden belgeli firma, kurum
ve kuruluşlara % 50
indirim uygulanır.)
2010 Yılı Reklam Tarifesi
Arka Kapak: 2000 TL + KDV
Kapak İçleri: 1500 TL + KDV
Son Sayfa: 1500 TL + KDV
İç Tam Sayfa: 1300 TL + KDV
Grafik Tasarım
Serdar ARITÜRK
Tasarım, Baskı, Dağıtım
KORZA YAYINCILIK
Basım San. ve Tic. Ltd. Şti.
Büyük San. 1. Cadde 95/1 İskitler-Ankara
Tel:0.312 342 22 08 • Fax: 0.312 341 14 27
www.korzabasim.com.tr
Yayın Türü: Yerel Süreli
Basım Tarihi: 11.10.2010
Standard hakemli bir dergidir. Dergimize
gönderilen makaleler ihtiyaç duyulduğunda
uzmanlık alanına göre, konusunda uzmanlaşmış
kişilere incelettirildikten sonra yayınlanır. Dergide
yayınlanan yazılardaki görüşler yazarına ait olup
Derginin ve yazarın adı alınarak iktibas edilebilir.
Dergimize gönderilen yazılar yayınlansın veya
yayınlanmasın
iade edilmez.
14 Ekim 1970’ten bu yana 40 yıldır tüm dünyada
kutlanmakta olan Dünya Standardlar Günü, dönemin Türk Standardları Enstitüsü (TSE) ve Uluslar
arası Standardizasyon Teşkilatı (ISO) Başkanı Faruk
Sünter’in teklifi ile kabul edilmiş, standardizasyonun
faydalarını ve önemini kamuoyuna aktarma fırsatını
bulduğumuz özel bir gündür.
Standard çalışmalarının tarihi oldukça eskiye dayanıyor. Özellikle bir sistem olarak uzunluk ve ağırlık ölçülerinin standardları, yüzyıllar boyunca zengin tarihi
olan standardlardır. Sanayi geliştikçe, üretim arttıkça,
imalatta otomasyona gidildikçe standardların çeşitliliği de artıyor.
Standardların hükümet veya uygulayıcılar tarafından
korunması konusu da standardlar kadar eskidir. MÖ
2400-2350 yıllarında Babil Kralı Dungi, ağırlık ölçüleri için standardları tespit etmiş, başkentte bir ölçüevi
kurarak standardların esaslarını orada saklamak, yapılanları onlarla karşılaştırmak ve ondan sonra kullanma izni vermek gibi ileri bir adım atmıştır.
MS 1040 yıllarında matbaanın bulunması, standardların gelişiminde önemli bir aşamadır. Askerlik alanında
standardların önemi büyüktür. İlk çağlarda aynı yayla atılacak okların standard olmasına dikkat ediliyordu.
Ateşli silahlar geliştikçe mermilerin ve silah çaplarının aynı olması, askerler arasında standard konusunun
gelişmesinde önemli rol oynadı.
19. yüzyıl başlarında Avrupa’da, insan eli değmeden üretim yapılır oldu. Makine çağı, standardlara duyulan ihtiyacı iyice ortaya çıkardı. Standard konusunda yeni bir çağ başladı.
Türk Standardları Enstitüsü, 1963 yılında, aslı Topkapı Müzesinde bulunan ve Sultan II. Bayezid zamanında yürürlüğe konulan “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” adlı belgeyi yayımlayarak dünyada standard konusu
ile uğraşanların ilgisine sundu. Bu belge ile Türk tarihinde standard çalışmalarının uzun bir sürece dayandığı belgelerle ortaya konmuş oldu.
“Kanunname-i İhtisab-ı Bursa”yı incelediğimizde; tekstillerin atkısı ve çözgüsü, simle işlemelerde simdeki
kıymetli maden oranı, dokumaların eni boyu, tam bugünkü standard anlayışına göre ölçülere bağlanmıştır.
Şeker ambalajlanırken, kesme şeker ve toz şeker ayrı ambalajlanmış ve fiyat farkı uygulanması sistemleştirilmiştir. Ayakkabı ile ilgili kalite ve boyut belirtilerek seri halinde standard ölçüler belirlenmiştir. Konfeksiyon eşyası aynı titizlikle ele alınmıştır. Hele halkın beslenmesiyle ilgili yiyecek ve içecekte standarda
dayanan narh sistemleri öyle ileri bir düzeyde ele alınmıştır ki, bugün gelişmiş toplum dediğimiz ülkelerde
bile bu sistemler yeni yeni uygulanmaya başlamıştır.
TSE olarak bugün beşyüz yılı aşkın bir geçmiş ile standard çalışmalarına devam ederken atalarımızın
bütün dünyaya önder oldukları “Standard Çalışmaları” ile övünüyoruz. Geçmişten aldığımız bu destekle
yarınımız için kendimizi daha güçlü hissediyoruz.
Standardizasyon alanının dünyadaki en büyük kuruluşu ISO’nun yürütme organı olan ISO Konseyi’ne
seçilmenin gururunu da yaşadığımız bugünlerde, bu vesile ile 14 Ekim Dünya Standardlar Gününüzü ve
1993 yılından itibaren TSE’nin teklifi ile özel haftalar arasına giren Türkiye Standardlar Haftanızı kutluyorum.
Saygılarımla.
Ahmet PELİT
Genel Yayın Yönetmeni
56. Yıl
Özel
Ekonomik ve Teknik Dergi • Yıl:49 • Sayı: 581 Ekim 2010 • ISSN: 1300-8366
es
de herk
ayesin
rdlar s
Standa erişebiliyor
e
her şey
Dünya
Stand
ardlar
G
14 Ekim ünü
2010
4
5
Başbakan
Recep Tayip
ERDOĞAN'ın
14 Ekim Dünya
Standardlar Günü
Kutlama Mesajı
16
24
Sanayi ve Ticaret
Bakanı Nihat
ERGÜN'ün
14 Ekim Dünya
Standardlar Günü
Kutlama Mesajı
29
Ayın Konuğu:
TOBB Başkanı: M.
Rifat HİSARCIKLIOĞLU
58
İlk Dünya Standardlar
Günü Mesajı
Başkanlarımızın
Gözüyle
68
64
Sistem
Belgelendirme
Faaliyetlerimiz
Güvenlik Şemsiyesi:
Belgelendirme
90
Tek Standard
Tek Deney
Tek Belge
94
56'ncı Yılında
TSE'nin
Ekonomideki Yeri
ve Önemi İyice
Güçlendi
İş Zekâsı
6
10
TSE Başkanı
Tahir
BÜYÜKHELVACIGİL'in
14 Ekim Dünya
Standardlar Günü
Kutlama Mesajı
34
11
IEC, ISO, ITU
14 Ekim Dünya
Standardlar Günü
Ortak Mesajı
53
42
Dünyada, Avrupa'da
ve Türkiye'de
Standard Kavramı
ve Standardizasyon
Kuruluşları
Söyleşi:
AK Parti İstanbul
Milletvekili
Lokman AYVA
76
74
Haberler
Güvenilir Kalibrasyon
Hizmeti TSE'de Verilir
Standardlara
Neden İhtiyaç Var?
82
TSE İthal Mallar
İçin Uygunluk
Değerlendirmesi
Faaliyetleri ve Mevzuat
102
96
Nevşehir
Dedikleri...
Çevreyi Merkez Alan
İşletmecilik
Kentsel Yaşamda
Standardlar ve
Özürlüler İçin
Standardların
Önemi
“
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ın
14 Ekim Dünya Standardlar Günü Mesajı
Günümüzün gelişen ekonomik yapısı içinde
uluslararası ticaretin sınırları genişlemiş, dünya küreselleşmeyle hızlı bir ekonomik bütünleşme sürecine girmiştir.
Türkiye olarak bu süreçte etkinliğimizi artırarak sürdürebilmemiz, Standard ve Kalite konusunda
kat edeceğimiz yeni mesafelere bağlıdır.
Uluslararası her alanda rekabet edebilmenin ilk şartı,
bütün dünyada en iyi uygulamalar olarak belirlenen
standardlara ulaşmak, bunları uygulamak ve ileriye
taşıyabilmektir.
Ancak bu şekilde dünya pazarlarıyla bütünleşme
sağlayabiliriz.
Verimlilik ve toplam kalite anlayışının hâkim olduğu,
yeterli üretim kapasitesine sahip, üretici ve tüketicisiyle dünya standardlarını yakalayan ve hatta bu
standardları daha da ileri noktalara taşıyan Türk üreticilerinin sayısını her geçen gün artırmak durumundayız.
Gelişme ve ilerlemenin ancak uluslararası kabul görmüş standard ölçülerine ulaşmakla mümkün olduğu gerçeğinden hareketle Türk Standardları Enstitüsü,
geliştirdiği standardlar, Ar-Ge ve laboratuvar çalışmalarıyla kurulduğu günden bu yana ülkemize başarıyla
hizmet vermektedir.
Türk Standardları Enstitüsünün bu çalışmaları, dünya piyasalarına sunduğumuz mal ve hizmetlerin standardlara uygunluğunu sağlayarak rekabet gücünün artırılmasına büyük katkı sağlamaktadır.
Unutmamalıyız ki, dünyanın her yerinde herkesin kaliteli mal ve hizmetlere erişebilmesi ancak standardlar
sayesinde mümkün olabilmektedir.
Bu düşüncelerle Dünya Standardlar Günü’nü kutluyor, toplam kalite bilincinin yaygınlaşarak yerleşmesinde bu anlamlı günün katkıları olacağına inanıyorum.
Bu vesileyle Türk Standardları Enstitüsünün değerli mensuplarına başarılarının devamını diliyor, tüm vatandaşlarımı sevgiyle selamlıyorum.”
“
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat ERGÜN’ün
14 Ekim Dünya Standardlar Günü Mesajı
İnsanoğlu yaratıldığı günden bu yana karışıklıktan kurtulma ve belirli bir düzen tesis etme
gayreti içerisinde olmuştur. Bu düzenleme
sürecinin tabii bir neticesi olarak ortaya çıkmış olan standard ve standardizasyon olgusu insanlık tarihi kadar eskidir.
Standard; üretimde, anlayışta, ölçme ve deneyde bir
örnekliktir.
Yeryüzünde kıt olan iktisadi kaynakları optimum
değerlendirme çabalarının bir ürünü olan standardizasyon, insanlık için bir lüks değil, bilakis “olmazsa
olmaz” mutlak bir gerekliliktir.
Hayatın her alanında, her an yer alan standardlardan, herkesin yararlanması ve standardlarla hayatını kolaylaştırması konusu Uluslararası Elektroteknik
Komisyonu (IEC), Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO) ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği
(ITU) tarafından 14 Ekim Dünya Standardlar Günü
münasabetiyle her yıl yayınlanan ortak mesajda bu
yıl ele alınmış ve mesajda “Standardlar sayesinde
herkes her şeye erişebiliyor” ana teması işlenmiştir.
Uluslararası standardların üreticilere ve hizmet sağlayıcılara, herkesin erişebilmesi için ürünlerini nasıl tasarlamaları gerektiği konusunda yol gösterdiğinin belirtildiği mesajda uluslararası standardların, ürünlere,
yapılara ve hizmetlere herkesin erişmesini kolaylaştırdığı, standardların, erişilebilirliği artırmaya yönelik
güvenlik hususları, ergonomi ve harmonize deney yöntemlerini ihtiva ettiği vurgulanmıştır.
Günümüzde yaşamın her alanında kullanılan standardlar, insan mutluluğunu temel alan, toplumsal gönencin yükseltilmesini hedefleyen çabaların ve arayışların bir sonucudur.
Herkesin aynı standardlara kavuşması, aynı standardlarda yaşaması, en doğal insanlık hakkıdır. Bu haklara ulaşmanın yolu ise yine standardlardan geçer. Onun için standardlar hayatın olmazsa olmazıdır.
Uluslararası standardlara uygun üretimin yapılması, üretim maliyetinin düşürülmesi, bireylere kaliteli mal
ve hizmet sunulması, tüketicinin bilinçlenmesi, teknolojinin gelişmesi ve Türk ekonomisinin güçlenmesi
için Türk Standardları Enstitüsü ülkemizde üzerine düşen görevi 56 yıldır eksiksiz olarak yerine getirmektedir.
Tüm engellerin kaldırıldığı, standard ve kalite çalışmalarıyla hayatımızın kolaylaşıp daha yaşanabilir şartlara kavuştuğumuz günlere ulaşmak dileğiyle tüm vatandaşlarımızın Dünya Standardlar Günü’nü kutluyor,
esenlikler diliyorum.”
TSE Başkanı Tahir BÜYÜKHELVACIGİL’in
14 Ekim Dünya Standardlar Günü Mesajı
“Standardlar Sayesinde Herkes Her Şeye
Erişebiliyor”
Standard; ürün, hizmet ve tesisler için kalite ve
güvenlik alt yapısını oluşturmak, üretim süreçlerini
iyileştirmek, teknoloji kullanımını yaygınlaştırmak,
ticari engelleri kaldırmak ve yeni pazarlara
ulaşılmasını sağlamak, çevreyi ve sağlığı korumak
için tüm dünyanın kullandığı tek ortak dili simgeler.
Üreticilerin, günümüzün küresel rekabet ortamında,
sürdürülebilir bir başarı sağlamaları ve ayakta
kalabilmeleri, tüketicilere standardlara uygun ürün
ve hizmet sunmalarıyla mümkün olabilmektedir.
Çünkü standardlar, insan hayatının her karesinde yer
almakta, daha kaliteli, daha güvenli bir hayata temel
oluşturmaktadır. Kamu kuruluşlarından özel sektör
temsilcilerine, üniversitelerden araştırma ve deney
kuruluşlarına, sivil toplum kuruluşlarından tüketicilere
ve uluslararası standardizasyon kuruluşlarına kadar
ulaşan bir paydaş zincirinde üzerinde uzlaşma
sağlanarak yayınlanmaktadır.
Standardlar sayesinde üreticiler yasal mevzuata
uygun üretim yapabilmekte, üretim zincirinde riskleri azaltarak kusurlu ürünlerin önüne geçmekte, ticari
engellerin kaldırılması ile ürününün daha rekabetçi bir yapıya sahip olmasını sağlayarak ihracatını daha
kolay gerçekleştirmekte, iç piyasada tüketicilere güvenle ürünlerini sunabilmektedir.
Standardlar ülke ekonomilerinde çok önemli bir yere sahiptir. Bugün dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında
yer alan ABD, Almanya, İngiltere, Fransa gibi ülkelere baktığımızda bu ülkelerin standardizasyon alt
yapılarının çok güçlü olduğunu, ekonomik gelişimlerinde de bu alt yapının çok etkili olduğunu görürüz.
“Dünya Standardlar Günü” bu çerçevede tüm dünyada standardizasyonun önemine dikkat çekmek için
kutlanan önemli bir gündür. Bugünün hem Türkiye hem de Türk Standardları Enstitüsü (TSE) açısından
ise farklı bir önemi, farklı bir değeri, farklı bir gururu vardır.
Çünkü tüm dünyada her yıl 14 Ekim’de kutlanan “Dünya Standardlar Günü” 1968 yılında dönemin
TSE Başkanı Sayın Faruk Sünter’in teklifi ile gündeme gelmiştir. 1968-1970 döneminde Uluslararası
Standardizasyon Teşkilatı (ISO) Başkanlığı da yapmış olan Sünter’in standardizasyon anlayışının daha
geniş kitlelere yayılması için yaptığı bu teklif, Birleşmiş Milletler, Uluslararası Elektroteknik Komisyonu
(IEC) tarafından da desteklenmiş ve 1969 yılında yapılan ISO Genel Kurulu’nda üye tüm ülkelerin de
uygun görmesi ile kabul edilmiştir.
14 Ekim 1970’den bu yana 40 yıldır tüm dünyada kutlanan “Dünya Standardlar Günü”, standardizasyonun
önemini ve faydalarını dünya kamuoyuna aktaran bir gün olma özelliğini korumuştur.
TSE’nin Milli Eğitim Bakanlığı’na yaptığı 19 Ağustos 1993 tarihli teklifin kabul görmesi ile 1993’ten
itibaren ülkemizde her yıl Ekim ayının 3. haftası “Türkiye Standardlar Haftası” olarak ilköğretim okullarında
kutlanmaya başlanmıştır. Bu karar ile birlikte “Standardizasyon ve Kalite” isimli ders kitabının orta
öğrenimde seçmeli dersler arasına alınması ve yine ilköğretim okullarımızda “Tüketici Kolu”nun eğitsel
kollar arasında yer alması da kabul edilmiştir.
Bu yıl aynı zamanda TSE’nin 56. Kuruluş Yıldönümünü kutluyoruz. 16 Ekim 1954 yılında Türkiye Odalar
ve Borsalar Birliği Kanunu’na istinaden alınan bir kararla Birlik bünyesinde bir ünite olarak kurulmuş olan
Türk Standardları Enstitüsü, 18 Kasım 1960 tarih ve 10661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 132 sayılı
TSE Kuruluş Kanunu ile bugünkü statüsünü kazanmıştır.
Enstitümüz, kuruluşundan iki yıl gibi kısa bir süre sonra, 1956 yılında Uluslararası Standardizasyon
Teşkilatı (ISO)’na ve Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (IEC)’na tam üye olmuş ve uluslararası alanda
yürüttüğü faal çalışmaları ile kısa zamanda ön plana çıkmıştır.
Uluslararası Kalite Teşkilatı (EOQ), Dünya Ambalaj Örgütü (WPO), Avrupa Birliği Standard Teşkilatları (CEN
ve CENELEC) gibi dünya ve Avrupa standardizasyon ve kalite teşkilatlarının yönetim kademelerinde,
genel kurul ve teknik komite faaliyetlerinde de etkin görev alan TSE, aynı zamanda İslam Ülkeleri
Standardizasyon ve Metroloji Enstitüsü, Bölgelerarası Standardizasyon Birliği gibi bölgesel teşkilatların
kuruluşunu da gerçekleştirmiştir.
Yönetim Kurulu olarak göreve geldiğimiz 2008 Mayıs ayından bugüne uluslararası alanda kazanılmış bu
prestiji ve kültürü daha ileri götürmek için yoğun çaba harcıyoruz. ISO’nun 15-17 Eylül 2010 tarihlerinde
Oslo’da gerçekleştirilen 33. Genel Kurulunda 94 üye ülkenin katıldığı oylamada TSE, 62 oy alarak en
yüksek oy oranına sahip olmuş ve ISO’nun yürütme organı olan ISO Konseyi’ne 2011 ve 2012 yıllarında
görev yapmak üzere iki yıllığına seçilmiştir. TSE, ISO Konseyinde daha önce de altı kez görev yapmıştır.
ISO’daki önümüzdeki iki yıllık görev döneminin TSE’nin AB standardizasyon kuruluşları olan CEN ve
CENELEC’e tam üyelik sürecine olumlu katkı sağlayacağına ve bu sürecin de ülkemizin Avrupa Birliği’ne
üyeliği yolunda atılan çok önemli bir adım olacağına inanıyoruz.
TSE, sadece standardizasyon alanında değil, kalite, belgelendirme, gözetim ve muayene, metroloji
ve kalibrasyon, deney laboratuvarları gibi birçok alanda ülkemizde öncülük ederek, alt yapıyı kurmuş
ve geliştirmiştir. Enstitümüzün faaliyetleri, ülkemiz sanayisinin ve ticaretinin büyük sıçramalar yaparak
uluslararası pazarlardaki fiyat ve kalite rekabetine karşı koyabilmesi ve teknik engelleri rahatlıkla aşabilmesi
açısından çok önemlidir.
Ülke gündemine 1990’lı yıllarda ISO 9000 serisi standardlar ile ilk kez getirilmiş olan kalite yönetim
sistemi standardları sayesinde Türk insanı, kamu kurumları, sanayicisi, tüccarı, yöneticisi, akademisyeni kalite olgusu ile tanıştırılmış ve kalitenin tüm Türkiye’de yayılması ve uygulanması için bir seferberlik
başlatılmıştır.
Kalite yönetim sistemi standardlarının yanı sıra gıda, çevre, enerji, bilgi güvenliği, müşteri memnuniyeti,
iş sağlığı ve güvenliği gibi alanlarda da yönetim sistemi standardlarının tanıtılması, uygulanması ve
belgelendirilmesi ülkemizde kalite ve güvenlik alanında ciddi bir dönüşüm süreci yaratmıştır.
Enstitümüz, 1964 yılında ilk defa yürürlüğe koyduğu TSE Marka Sistemi ile tüketiciye, satın aldığı TSE
Markalı herhangi bir ürünün üretiminden kaynaklanan hatanın tespiti halinde malın ücretsiz tamiri, bu
mümkün değilse de yenisi ile değiştirilmesi veya satın alma bedelinin iadesi gibi son derece radikal
ve yenilikçi fırsatlar sunarak Türk Tüketicisinin gönlüne taht kurmuştur. O nedenle de yıllarca halkımız
TSE’nin baklava dilimli simgesini gördüğünde ‘’Bu ürün kalitelidir” algısını ortaya koymuştur.
TSE bununla birlikte Türkiye’de ürün belgelendirme sisteminin uluslararası kurallara bağlanmasına ve
akreditasyon sisteminin gelişmesine de katkıda bulunmuştur.
TSE, 1976 yılında Avrupa Kalite Teşkilatı (EOQ)’na tam üye olarak katılmış ve bu tarihten beri söz konusu
Teşkilatın faaliyetlerine aktif olarak iştirak etmiştir.
Kalite, ülkemiz açısından sadece hayat standardlarının yükseltilmesi değil, ekonominin etkin, verimli ve
sürekli gelişen bir yapıya kavuşması açısından da anahtar bir faktördür.
Kalite kavramının yeni politikalar ve yaklaşımlarla geliştirilerek, günümüz dünyasıyla uyum içerisinde
ülkemizde refahımızı artırıcı etkilerinin ön plana çıkarılması, TSE olarak üzerine büyük bir ciddiyetle
eğildiğimiz konuların başında gelmektedir.
Kalite alanında dünyanın en büyük organizasyonlarından biri olan EOQ’nun her yıl düzenlediği
“Avrupa Kalite Kongresi’’sinin 54.’sü 26-27 Ekim 2010 tarihlerinde TSE’nin ev sahipliğinde İzmir’de
gerçekleştirilecektir.
2001 yılında İstanbul’da, 2005 yılında Antalya’da gerçekleştirilen bu kongrenin, 10 yıl içinde ülkemizde
üçüncü kez düzenlenmesi kalite alanında ülkemize ve TSE’ye uluslararası alanda verilen değerin de bir
göstergesi olarak kabul edilmektedir.
TSE, 2002 yılından itibaren üç dönemdir EOQ Yönetim Kurulu üyeliği görevini yürütmüş ve 2008-2011
yılları arasında ise EOQ Birinci Başkan Yardımcılığı görevini üstlenmiştir. 2 Haziran 2008 tarihinde
Viyana’da gerçekleştirilen EOQ Genel Kurulu’nda yeni dönem görevi başlamıştır. Ayrıca Türkiye adına
TSE, 2011-2014 yılları arasında EOQ Başkanlığı görevini de yürütecektir.
Standardların oluşumu, kalite yolculuğunun ilk adımıdır. Hayatımızın her aşamasında kaliteli hizmet ve
ürünleri sağlayacak süreçleri oluşturmak ve bu süreçlerin de sürekli iyileştirme ile desteklenmesi, bizi
daima en iyiye, en doğruya, en yükseğe taşıyacaktır.
Temel bir kültür olan standardizasyon, bir hayat tarzı, bir felsefedir. Kalite, belgelendirme, laboratuvar,
metroloji ve kalibrasyon, bu felsefenin olmazsa olmaz mihenk taşlarıdır. Çok güçlü bağlarla birbirlerini
destekler ve geliştirirler. Ülkeler gelişmişlik düzeyine bu bağların gücüyle ulaşır.
Standardizasyonun başarısı, standardların toplum tarafından benimsenmesi ve uygulanmasına bağlıdır.
Bu açıdan bakıldığında ülkemizde standardizasyon alanında bir boşluk veya eksiklik bulunmamaktadır.
Türkiye’de halen 30.000 civarında Türk standardı mevcuttur. AB standardlarının neredeyse tamamı
(% 99.6’sı) Türk standardı haline getirilmiştir. Uluslararası Standard Teşkilatları ISO ve IEC’nin standardlarının
da büyük bölümü Türk Standardı olarak yürürlükte bulunmaktadır.
Tarihimize baktığımızda Türklerin Anadolu toprakları üzerinde kurdukları uygarlık örneklerinden birinin de
standardizasyon alanında gerçekleştiğini görüyoruz. Standardın bugünkü anlamında kavradığını gösteren
yazılı en eski belge olarak dünya tarihine geçen “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” Sultan II. Beyazid Han
tarafından ferman olarak hazırlanmıştır. Bu fermanda bugünkü standardizasyon sistemine benzeyen bir
yapı oluşturulmuştur.
Modern ve müreffeh bir Türkiye’nin yolu, köklerimizden gelen standardizasyon anlayışının yaygınlaştırılması,
zihinlerimizde güçlendirilmesiyle oluşturulabilir.
TSE olarak önümüzdeki süreçte temel hedefimiz, standardizasyon zihniyetinin kamuoyunda yerleştirilmesi,
benimsetilmesi ve uygulanması yönünde olacaktır. Burada kamuoyuna da önemli bir rol düşmektedir.
Bu da denetimdir. Öz denetim sistemini geliştirememiş bir organizasyonun kaliteyi yakalaması ve
sürdürebilmesi mümkün değildir. Toplam kalite alanında Dr. Deming’in “Planla, uygula, kontrol et, önlem
al” şeklinde özetlenen Pukö Döngüsü bizim kalite anlayışımızın düsturu olmalıdır.
Uluslararası standard teşkilatları ISO, IEC ve ITU, her yıl 14 Ekim’de “Dünya Standardlar Günü” nedeniyle,
ortak bir bildiri yayınlayarak, tüm dünyanın dikkatini standardizasyon üzerine yoğunlaştırmaya çalışırlar.
Bu yıl “Standardlar sayesinde herkes her şeye erişebiliyor” başlığıyla yapılan ortak deklarasyonda, dünya
nüfusunun yaşlanması, engelli insanların sosyal, politik ve ekonomik hayata eşit düzeyde katılmayı talep
etmesiyle erişebilirlik konusunun hep gündemde kalacağına vurgu yapılmaktadır.
Erişilebilirliğin yaşlı ya da engellilerin yanı sıra hayatın belli dönemlerinde sağlam insanlar için de sorun
olabildiği, basit ve gündelik faaliyetlerin zaman zaman çok karmaşık hale gelebildiği belirtilmektedir. Bu
çerçevede, uluslararası standardların, herkesin ürünlere, yapılara ve hizmetlere erişmelerini kolaylaştıran,
güvenlik, ergonomi ve harmonize deney yöntemlerini içeren özelliklere sahip olduğuna dikkat
çekilmektedir.
Standardların ülke ekonomileri için taşıdıkları önemin de aktarıldığı ortak mesajda, “ISO, IEC ve ITU
birlikte çalışarak, tasarımcıların, üreticilerin ve gündemi belirleyenlerin, dünyanın bugün ve gelecekte
herkes için, daha güvenli ve erişilebilir olmasını sağlamalarına yardımcı olan bir standardizasyon sistemi
önerirler” vurgusu yer almaktadır.
Standardizasyonun ülke ekonomisi ve insan hayatı üzerindeki öneminin sorumluluğunu taşıyan Türk
Standardları Enstitüsü olarak 56 yıldır sorunların değil çözümlerin bir parçası olarak çalışmayı ilke
edinerek, standardizasyon ve kalite bilincinin, felsefesinin Türkiye’de yerleştirilmesi ve geliştirilmesi için
öncülük etmeye devam ediyoruz.
Kalite ve standardizasyon, geçmişi bugüne ve yarına bağlayan en sağlam köprüdür. Bu sayede her nesil
kendinden bir sonra gelen nesile daha kaliteli yaşam ortamlarına sahip olma imkânını bırakacaktır.
Tüm insanlar için bugün ve gelecekte hiç bir ayrım gözetmeden dünyamızın daha güvenli ve erişilebilir
olmasını sağlayacak bir standardizasyon sistemi oluşturarak, herkesin her şeye ulaşımının mümkün
olduğu, daha iyi koşullar taşıyan bir dünyaya ve bir ülkeye sahip olabilmek için çözümler, hizmetler
üretmek, bu hedef için çalışmak hepimizin ortak sorumluluğudur.
Hz. Mevlana’nın dediği gibi “Dünle beraber gitti cancağızım; ne kadar söz varsa düne ait… Şimdi yeni
şeyler söylemek lazım.”
Kalite ve standardizasyonda yeni bir ruhla, yeni bir heyecanla yeni şeyler söyleyebileceğimiz, modern
ve müreffeh bir Türkiye için en iyiye, en doğruya , en güzele ulaşacağımız bir dönemi tüm millet olarak
yaşamamızı diliyorum.
Türkiye’yi 2023 yılında, dünyanın en güçlü ekonomisine sahip 10 ülkesi arasında görme hedefimize
ulaşmak için tüm TSE çalışanları olarak büyük bir heyecanla, büyük bir şevkle çalışmaya devam
edeceğimizi özellikle vurgulamak istiyorum.
14 Ekim “Dünya Standardlar Günü”nü ve Türkiye Standardlar Haftasını kutluyor, standardizasyon ve
kalite için yüreklerini ortaya koymuş herkese saygı, sevgi ve selamlarımı sunuyorum.
Jacques REGIS
IEC Başkanı
Dr. Alan MORRISON
ISO Başkanı
Dr. Hamadoun TOURE
ITU Genel Sekreteri
Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (IEC), Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı
(ISO) Başkanları ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) Genel Sekreteri’nin
Dünya Standardlar Günü Ortak Mesajı
(14 Ekim 2010)
Standardlar Sayesinde Herkes Her Şeye Erişebiliyor
D
ünya genelinde en az 650 milyon kişi engellidir; sanayileşmiş ülkelerdeki vatandaşların dörtte
biri 60 yaş ve üzerindedir, 2050’lere gelindiğinde gelişmekte olan ülkeler de bu sayıya yetişecektir.
Dünya nüfusu yaşlandıkça ve engelli insanlar sosyal, politik ve ekonomik hayata eşit düzeyde katılmayı
talep ettikçe, erişebilirlik konusu gündemde olacaktır. Sağlam insanlar için olduğu kadar onlar için de
bilgi ve iletişime erişim; asansöre binme, bir binaya girme, seyahat etme ya da bir aleti güvenle açıp
kullanma becerisi kadar önemlidir.
Ancak erişebilirlik sadece yaşlı ya da engelliler için bir sorun değildir. Hayatın herhangi bir dönemindeki
herhangi birisinin de geçici olarak erişimi kısıtlanabilir. Böyle bir durumda, basit gündelik faaliyetler çok
karmaşık hale gelebilir. Uluslararası standardlar, üreticilere ve hizmet sağlayıcılara, herkesin erişebilmesi
için ürünlerini nasıl tasarlamaları gerektiği konusunda yol gösterir.
- Uluslararası standarda uyan iyi tasarlanmış bir tekerlekli sandalye rampası, bebek arabalı yeni anne
için gerçekten faydalı bir şeye dönüşebilir.
- Düğmesi büyük bir cihaz, eli yaralı birisinin işini daha kolaylaştırabilir.
- Kapıların kapanmasını önleyen bir sensör, bel ağrısı çektiği için hızlı yürüyemeyen birisini kazalardan
korur.
- Telefon tuşlarından 5’in üzerindeki küçük nokta, numaraların bulunmasını kolaylaştırır bir göz ameliyatı
sonrasındaki ilk birkaç gün için büyük nimet.
Uluslararası standardlar, herkesin ürünlere, yapılara ve hizmetlere erişmelerini kolaylaştırır. Standardlar, erişilebilirliği artırmaya yönelik güvenlik hususları, ergonomi ve harmonize deney yöntemlerini ihtiva
ederler. Buna ek olarak standardlar, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde teknolojik yeniliklerin yayılması için bir platform sunarlar. Piyasaların hızlı büyümesine ve küresel ticaretin artmasına
yardımcı olurlar.
IEC, ISO ve ITU birlikte çalışarak, tasarımcıların, üreticilerin ve gündemi belirleyenlerin, dünyanın bugün
ve gelecekte herkes için, daha güvenli ve erişilebilir olmasını sağlamalarına yardımcı olan bir standardizasyon sistemi önerirler.
HABERLER
EKİM 2010
Organize Sanayi Bölgeleri Üst
Kuruluşu (OSBÜK)’ndan
TSE’ne Kutlama Ziyareti Yapıldı
STANDARD
11
O
rganize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Başkanı Mahmut Yılmaz Başkanlığında OSBÜK Yönetim Kurulu Üyelerinden
oluşan bir heyet, Türk Standardları Enstitüsü (TSE)’nün Uluslararası Standardizasyon
Teşkilatı (ISO)’nın Konsey üyeliğine seçilmesinden dolayı
TSE Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’e bir kutlama ziyareti
gerçekleştirdi.
TSE Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’in de Yönetim Kurulu
üyesi olduğu OSBÜK heyetinde Başkan Mahmut Yılmaz’ın
yanı sıra, Başkan Vekili Nurettin Özdebir, Yönetim Kurulu Üyeleri İsmail Kadıoğlu, Nuri Konak, Genel Sekreter Ali
Yüksel, Bölge Müdürleri Ali İhsan Karamanlı, Türker Ertürk,
Yaşar Şahin ve Vahit Türkyılmaz yer aldı.
OSBÜK Başkanı Mahmut Yılmaz, TSE’nin ISO Konseyi’ne
seçilmesinden dolayı hem Türkiye, hem kendileri, hem de
TSE adına duydukları mutluluğu dile getirdi ve OSBÜK
Yönetim Kurulu olarak bu gururu paylaşmak ve kutlamak
istediklerini söyledi. Ziyarette konuşan Yılmaz;
“ Türk Standardları Enstitüsünün dünyada standardizasyona yöne veren ISO’nun Yürütme Organı ISO Konsey’ine
seçilmesi çok büyük bir başarıdır. Bu başarıdan dolayı hem
ülkemiz, hem bizler hem de TSE adına büyük bir gurur ve
mutluluk duyuyoruz. OSBÜK Yönetim Kurulu olarak duyduğumuz bu gururu ve mutluluğu aynı zamanda Yönetim
Kurulu Üyemiz olan TSE Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’i
ziyaret ederek paylaşmak, duygularımızı dile getirmek istedik.
TSE son dönemlerde atağa kalktı. Standardizasyon alanının önemi tartışılmaz. TSE de bu alanın en önemli ve en
büyük kuruluşu. Biz sanayiciler için çok büyük bir önceliği
var. AB standardlarının neredeyse tamamı TSE sayesin-
miştir. Türkiye adına TSE, ISO’nun yürütme organı olan ISO
Konseyi’nde 2011-2012 yıllarında görev yapacak.
EKİM 2010
de uyumlaştırıldı. Bazı alanlarda Avrupa’dan bile öndeyiz.
Dünyanın her yerinde kabul edilen standardlara sahibiz.
Standardlar, sanayicinin rekabet edebilmesinin de aracı.
TSE yaptığı hizmetlerle biz sanayicilerin önünü açıyor, ışık
tutuyor. Son yıllarda ülke olarak pek çok alanda uluslararası başarıya imza attık. TSE’nin uluslararası alandaki etkinliğini artıracak ISO Konseyi’ne seçilmesi de bu başarılara
yenisini ekledi. Başarılarından dolayı Başkan Tahir Büyükhelvacıgil nezdinde tüm TSE çalışanlarını kutluyoruz. TSE
bu gururları yaşatmaya devam etsin” dedi.
STANDARD
12
OSBÜK Başkan Vekili Nurettin Özdebir ise; “Dünyada ilk
yazılı Standardlar, Osmanlı döneminde gerçekleştirildi.
TSE ilkleri yapmaya devam ediyor. TSE’nin ISO’nun Yönetim Organı olan ISO Konseyi’ne seçilmesi hem ülke hem
de kurum açısından büyük bir övünç kaynağı. Uluslararası alanda standardizasyon politikalarını belirleyen, Avrupa
ekonomisinde etkin rol oynayan bir kuruluşta söz sahibi
olduk. Burada sanayicilerimize de çok büyük görevler
düşüyor. Standardlar konusunda sektörel olarak çalışma
yapıp görüşlerimizi sunmalıyız. TSE’nin başarısından gurur
duyuyoruz.”
TSE Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil OSBÜK Yönetim
Kurulu’nun kutlama ziyaretinde yaptığı konuşmada,
TSE’nin uluslararası alandaki etkinliğini artırarak devam
ettireceğini belirtti ve Avrupa Standardlar Teşkilatı’na tam
üyelik konusunda da önemli çalışmalar yaptıklarını kaydetti. Büyükhelvacıgil seçim sürecini özetleyerek konuşmasının devamında;
“Türk Standardları Enstitüsü, Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO)’nın 1956 yılından beri ülkemiz adına
tam üyesidir. Standardizasyon alanında dünyadaki en büyük kuruluş olan ISO’nun 15-17 EKİM 2010 tarihlerinde
Norveç’in başkenti Oslo’da gerçekleştirilen 33. Genel Kurulunda yapılan toplam 94 ülkenin oy kullandığı seçimde,
Türk Standardları Enstitüsü 62 oy alarak, “En Yüksek Oyu
Alan Ülke” olarak 20 ülkeden oluşan ISO Konseyi’ne seçil-
TSE’nin bundan sonraki hedefi, artık ISO Başkanlığı. Çünkü Enstitümüz geçmişinde de, TSE Başkanı Faruk Sünter döneminde 1968-1970 yılları arasında ISO Başkanlığı
yapmış. Hedefimiz gerçekleşirse hem Türkiye hem de TSE
adına büyük bir başarı olacaktır. ISO Konsey seçimlerinde
Türkiye adına TSE’nin aldığı oy, hem ülkemizin hem de kurumumuzun dünyanın hemen her bölgesinde kabul gördüğünün de bir göstergesidir. ISO Konsey üyeliğimiz Avrupa
Standard Teşkilatları CEN ve CENELEC’e tam üye olma
konusunda da bize güç verecek. Avrupa standardlarının
% 99’undan fazlasını uyumlaştırmış olan Enstitümüzün
dünya ve Avrupa standardizasyonuna yön veren kuruluşların yönetiminde görev alması ile uluslararası alanda etkinliğimizi artıracağımıza ve ülkemizin Avrupa Birliği’ne üyelik
sürecine de katkı sağlayacağımıza inanıyoruz.
Bilgi teknolojileri ürün ve sistemlerinin güvenliğini içeren Ortak Kriterler konusunda da Enstitümüz aracılığı ile ülkemiz,
Nisan 2010 ayında yapılan Ortak Kriterler denetimlerinden
başarıyla çıkmış ve “Sertifika Üretici Ülke-Authorizing Country” unvanını alma aşamasına gelmiştir. Ortak Kriter Anlaşmasına 26 ülkenin taraf olmasına rağmen sadece 13
ülke belgelendirme yetkisine sahiptir. TSE’nin de yetkili
kuruluş olmasıyla belgelendirme yetkisine sahip ülke sayısı
14’e ülkeye ulaşmıştır. Böylece hem ülkemizde hem çevre
ülkelerde bu konuda sertifika verebilir hale geleceğiz.
Ayrıca kalite alanında dünyanın en büyük organizasyonlarından biri olan Avrupa Kalite Teşkilatı’nın her yıl düzenlediği
“Avrupa Kalite Kongresi’’sinin 54.’sü de 26-27 Ekim 2010
tarihlerinde, TSE’nin ev sahipliğinde, İzmir’de gerçekleştirilecek. 2001 yılında İstanbul’da ve 2005 yılında Antalya’da
gerçekleştirilen bu kongrenin, 10 yıl içinde 3. kez ülkemizde düzenlenmesi, kalite alanında ülkemize ve TSE’ye uluslararası alanda verilen değerin de bir göstergesidir.
Ülke sanayisinin ve ticaretinin gelişmesini, küresel pazarda
rekabet şansının artırılmasını sağlayan en önemli stratejik
araçlardan biri olan standardizasyon, aynı zamanda tüm
dünyada insanların kabul ettiği tek ortak dil olma özelliğine
sahiptir.
Dünyanın standardizasyon alanının öncü ülkeleri Almanya,
İngiltere gibi aynı zamanda dünyanın en gelişmiş ülkeleridir. Ülke ekonomisinin gelişmesi için ihracatta, endüstride,
sanayide öncü olmak için standardizasyona önem vermeliyiz. Bu ülkemizin gelişmişliğini ve rekabet gücünü artırır.”
dedi.
Söz konusu anlaşma, standardizasyon ve
uygunluk değerlendirmesi alanlarında teknik iş birliği,
uluslararası alanda karşılıklı destek sağlama, doküman
teatisi, eğitim ve karşılıklı uzman değişimi konularını
içermektedir.
Bu kapsamda 27-30 EKİM 2010 tarihleri arasında Bosna
ve Hersek Standardizasyon Enstitüsü Genel Müdürü
Goran Tesanovıc, Genel Müdür Yardımcısı Sead Bekic
ve Standardizasyon Departmanı Müdür Yardımcısı Edina
Tanovıc’in katılımıyla oluşan bir heyet TSE’ye ziyarette
bulundu.
BAS Heyeti; TSE Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, Genel
Sekreter Ahmet Pelit, Genel Sekreter Yardımcısı Coşkun
Şentürk ve Dış İlişkiler Müdürü İhsan Övüt ile görüşmeler
yaparak, TSE birimlerinde incelemelerde bulundu.
Toplantı esnasında konuşma yapan TSE Başkanı Tahir
Büyükhelvacıgil, Türkiye’nin Bosna ve Hersek ile olan
derin tarihi bağları dolayısıyla kendilerine karşı sorumluluk
duyduklarını ifade etti. Büyükhelvacıgil, TSE’nin üye
olduğu uluslararası kuruluşlardaki etkinliğini ve TSE
markasının uluslararası alandaki geçerliliğini vurguladı.
TSE’nin standardizasyon ve uygunluk değerlendirmesi
alanlarında, uzmanların eğitimi ve karşılıklı uzman
değişimi konularında her türlü teknik iş birliği ve yardıma
TSE olarak hazır olduklarını belirten Tahir Büyükhelvacıgil,
BAS’ı Bölgelerarası Standardizasyon Birliği’ne (BASB)
üye olmaya davet etti.
Bosna ve Hersek Standardizasyon Enstitüsü Genel
Müdürü Goran Tesanovıc ise ekonomik gelişme
açısından standardizasyonun öneminden bahsederek,
milli standard kuruluşu olan TSE’nin standardizasyon ve
uygunluk değerlendirmesi alanlarındaki bilgi birikiminden
faydalanmak istediklerini ifade etti. Tesanovıc, iki
kuruluş arasındaki teknik iş birliğinin iki ülkeyi birbirine
yakınlaştırarak ticaret hacmini artıracağını vurguladı
ve kendi uzmanlarını TSE’nin bilgi ve birikimlerinden
faydalanmak üzere ülkemize göndereceklerini de sözlerine
belirtti.
EKİM 2010
ürk Standardları Enstitüsü ile Bosna ve
Hersek Standardizasyon Enstitüsü arasında
29 EKİM 2010 tarihinde, Ankara’da teknik iş
birliği anlaşması imzalandı.
13
STANDARD
T
HABERLER
TSE ile Bosna ve Hersek
Standardizasyon Enstitüsü (BAS)
Arasında Teknik İş Birliği Anlaşması
İmzalandı
HABERLER
Çek Cumhuriyeti Tekstil Enstitüsü
TSE’nin Bursa’daki Müdürlüklerini
Ziyaret Etti
Ç
EKİM 2010
ek Cumhuriyeti Tekstil Enstitüsü (IZU),
28.09.2010 tarihinde Türk Standardları Enstitüsü (TSE)’nün Ürün Belgelendirme, Personel Sistem Belgelendirme ve Kalibrasyon
müdürlüklerini ziyaret etti. Ürün Belgelendirme Müdürü Svatava Horackova, Kimya Laboratuvarları
Müdürü Elen Klaskove ve Teknik Uzman-Tetkikci Dr. Jaromir
Klaska’dan oluşan heyet, ziyaretleri esnasında her iki kurumun uygulamaları ve hizmetleri hakkında bilgi alışverişinde
bulunarak, hangi konularda iş birliği yapabileceklerini görüştüler.
STANDARD
14
TÜİM, Tüketicilerimizin Hizmetinde
B
ilişim çağının hayatımızı kolaylaştıran
imkânlarından tüketicilerimizin de yararlanabilmesi için Türk Standardları Enstitüsü
(TSE) Tüketici İletişim Merkezi (TÜİM)'ni
hizmete açtı.
gili şikâyetlerini evlerinden çıkmadan, zaman ve emek
Enstitümüze intikal eden tüketici şikâyetleri belgeli
olup olmadığına göre değerlendirilmektedir. Buna göre
TSE Belgeli olmayan ürünler hakkındaki şikâyetler ilgili kurum ve kuruluşlara iletilirken, belgeli ürünler ile ilgili
şikâyetler incelenerek gereği yapılmaktadır. Akreditasyon kapsamında gerçekleştirilen belgelendirme süreci
ile aslında tüketiciye standarda uygun kusursuz ürünlerin sunulması hedeflenmektedir. Bununla birlikte az da
olsa belgeli ürünler konusunda tüketicilerin şikâyetleri
olabilmektedir. Enstitümüz tüketicilerden gelen şikayetleri önemli bir denetim mekanizması olarak görmekte ve
bu çerçevede işleme koymaktadır. Bugüne kadar tüketicilerimiz bize mektupla ulaşabildikleri gibi, 444 0 873
telefonla da irtibat kurabilmekteydiler. Bu hizmetlerimize
bir yenisini daha ekledik.
giren tüketicilerimiz, ilgili formu doldurarak müracaatını
Tüketicilerimiz artık TSE veya TSEK belgeli ürünlerle il-
kaybı yaşamadan elektronik ortamda Enstitümüze ulaştırabilecekler.
Enstitümüzün web sayfasında yer alan TÜİM linkine
başlatmış olacak. Tüketici, başvurusunu Enstitümüzün
web sayfasında izleyebilecektir.
Tüketici bilincinin gelişmesinde önemli katkıları olacağına inandığımız TÜİM’in yaygınlaşmasıyla tüketicilerimizin TSE ve TSEK markalı ürün tercihlerini de artırmayı
hedefliyoruz.
54. Avrupa Kalite Kongresi TSE’NİN
Ev Sahipliğinde 26-27 Ekim’de
İzmir’de Düzenleniyor
• 54. Avrupa Kalite Kongresi 26-27 Ekim 2010 tarihlerinde TSE’nin ev sahipliğinde İzmir’de gerçekleştiriliyor.
DUYURU
Geleceğe Miras: KALİTE
• Kalite alanında dünyanın en büyük organizasyonlarından biri olan Avrupa Kalite Teşkilatı’nın
(EOQ) her yıl düzenlediği kongre bu yıl “Geleceğe Miras:Kalite” temasıyla düzenleniyor.
• 17-21 Eylül 2001 yılında İstanbul’da, 25-27 Nisan 2005 yılında Antalya’da gerçekleştirilen bu
kongrenin, 10 yıl içinde ülkemizde 3. kez düzenlenmesi kalite alanında ülkemize ve TSE’ye uluslararası alanda verilen değerin de bir göstergesi olarak kabul ediliyor.
Türk Standardları Enstitüsü 1976 yılında EOQ’ya tam üye statüsüyle katıldı ve günümüze kadar EOQ’nun bütün faaliyetlerine aktif olarak iştirak etti. Bu çerçevede, EOQ’nun 45. Yıllık Kongresi ve 2001 yılı Genel Kurul toplantısı, 17-21
Eylül 2001 tarihlerinde Türkiye’de yapıldı. Söz konusu kongre dünyanın 60 farklı ülkesinden yaklaşık 1100 kişinin katılımıyla, İstanbul’da gerçekleştirildi ve EOQ tarihinin en başarılı Kongresi olarak kayıtlara geçti.
25-27 Nisan 2005 tarihlerinde Antalya’da yapılan 49. EOQ Yıllık Kongresi de yine TSE tarafından organize edildi. Söz
konusu kongreye 50’yi aşkın ülkeden 800 katılımcı iştirak etti. 2001 İstanbul Kongresi’nde olduğu gibi Antalya Kongresi
de kayıtlarda en başarılı kongrelerden birisi olarak yer aldı.
Avrupa Kalite Teşkilatının her yıl düzenlenen Avrupa Kalite Kongresinin 54.sü yine Türkiye’de, İstanbul ve Antalya’dan
sonra bu kez İzmir’de yapılacak. 26-27 Ekim 2010 tarihlerinde düzenlenecek olan kongrenin ana teması Geleceğe Miras: Kalite. TSE olarak EOQ’nun 54. Yıllık kongresine ev sahipliği yapmaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyoruz.
Bu çerçevede, tüm dünya ülkelerinden en önemli kalite uzmanlarını buluşturarak dünyadaki son gelişmeleri değerlendirme platformunu sağlayacak 54. Avrupa Kalite Kongresi’nin, bizler için olduğu kadar, çocuklarımız ve onların çocukları için de önemli katma değerler getireceğini umuyoruz. Bu mirasa katkıda bulunmak isteyen herkesi kongremize
davet ediyoruz.
15
STANDARD
Almanya, Avusturya, Belçika, Bosna Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa,
Hırvatistan, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Kıbrıs Rum Kesimi, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Slovakya, Slovenya, Türkiye,
Ukrayna, Yunanistan’ın üye olduğu EOQ, günümüzde küçük, büyük Avrupa kuruluşları ve profesyoneller arasında
“kalite”yi simgelemektedir. EOQ bugün Avrupa’nın en önde gelen kalite profesyonellerinin, kalite yöneticilerinin ve tetkikçilerinin bulunduğu “Personel Kayıt ve Belgelendirme Programını” geliştirmiştir.
EKİM 2010
Avrupa Kalite Teşkilatı, tam üye kuruluşları ile Avrupa’da kalite yönetimi konusunun etkin gelişimi için çaba
sarf eden bir koordinatör ve katalizör kuruluştur. Avrupa Kalite Teşkilatı kalite ve değişim yönetimi kavramlarının ve tekniklerinin en geniş anlamda uygulanması ile Avrupa’da faaliyet gösteren işletmelerin ve kuruluşların gelişimine katkıda bulunmaktadır.
AYIN KONUĞU
EKİM 2010
STANDARD
16
Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği Başkanı:
M. Rifat HİSARCIKLIOĞLU
M. Rifat HİSARCIKLIOĞLU KİMDİR?
Bu ayki konuğumuz Türkiye ve
Türk sanayisi için önem taşıyan
bir kurum olan Türkiye Odalar
ve Borsalar Birliği’nin Başkanı
M. Rifat Hisarcıklıoğlu. Türkiye
ekonomisi, sanayimizin geldiği
nokta, standardizasyon ve sanayi
arasındaki yakın ilişki … Aklımızda
pek çok soru vardı ve bu sorularımızı
M. Rifat Hisarcıklıoğlu cevapladı. İlgi ile
okuyacağınızı umuyoruz.
1
955 yılında Ankara’da dünyaya gelen
Rifat Hisarcıklıoğlu, TED Ankara Koleji ve ardından Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Ekonomi ve İşletme Bölümünden mezun oldu.
Ayrıca yine farklı dönemlerde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığı, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Mütevelli Heyeti
Başkanlığı, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanlığı, Milletlerarası Ticaret Odası Türkiye Milli Komitesi
Başkanlığı, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Yönetim Kurulu Başkanlığı, Dünya Türk İşadamları
Kurultayı Başkanlığı, Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (Eurochambres) Yönetim Kurulu Üyeliği ve Başkan Yardımcılığı, Ankara Ticaret Odası Meclis Üyeliği, Stratejik ve Uluslararası Etüdleri Merkezi Türkiye İletişim Grubu
Eş Başkanlığı, Balkan Odaları Birliği Başkanlığı, ECO-Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Başkanlığı
gibi görevleri de yürüten Hisarcıklıoğlu, UNICEF Türkiye Ulusal Komitesinin Onursal Başkanlığında da bulunmuştur.
Çok çeşitli sosyal etkinliklerde yer alan Hisarcıklıoğlu, 27 Nisan 2005 günü yapılan; Filistin, Türkiye ve İsrail Ekonomik İşbirliği’ni esas
alan Ankara Forumu ile ilki 26 Ekim 2007’de,
ikincisi 28 Ocak 2008’de İstanbul’da düzenlenen Pakistan, Afganistan ve Türkiye Ekonomik
İşbirliği’ni konu alan İstanbul Forumu’nda oturum başkanlığı yapmıştır.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı ve
Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (EUROCHAMBRES) Başkan Yardımcısı Rifat Hisarcıklıoğlu; pek çok ulusal ve uluslararası ödül
ve nişana lâyık görülmüş ve kendisine iki farklı üniversite tarafından “fahri doktor” unvanı
verilmiştir.
Evli ve 3 çocuk babası olan Hisarcıklıoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığı ve
Eurochambres Başkan Yardımcılığı görevlerini
yürütmektedir.
EKİM 2010
İngilizce ve Almanca bilen Hisarcıklıoğlu; Armada İnşaat ve İşletme A.Ş., Eskihisar İnşaat
Malzemeleri A.Ş., Eskihisar Dış Ticaret A.Ş., Eskihisar İnşaat ve Yatırım A.Ş., Fibor A.Ş. ve Kristal Şeker Sanayi A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanlıkları görevlerini üstlenmiştir.
17
STANDARD
“Artık bir G-20 üyesi olan Türkiye
var. 10 yıl önce izleyicisi olduğumuz
toplantıların bugün konuşmacısıyız.
Dün üyesi olduğumuz kuruluşların
bugün yönetimindeyiz. Diplomatımız
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde,
siyasetçimiz Avrupa Konseyi
Parlamenterler Meclisinde, donanmamız
Afrika sahillerinde, müteahhidimiz
Atlantik ile Pasifik arasındaki her ülkede,
profesyonel çalışanlarımız dünya
markalarının üst düzey görevlerinde,
bürokratlarımız NATO’da, İslam
Konferansı’nda, edebiyatçımız Nobel
Akademisinde, bilim insanımız dünyanın
en seçkin üniversitelerinde. Şimdi
TSE’nin böyle çağdaş bir vizyonla
uluslararası kurumların yönetiminde
yer alarak söz sahibi olmasından ve
Türk özel sektörünü başarıyla temsil
etmesinden ayrı bir gurur ve mutluluk
duyuyorum.”
EKİM 2010
STANDARD
18
STANDARD- TOBB, Türkiye ve Türk sanayisi için
önem taşıyan bir kurum. Son yıllarda Türk sanayisinin geldiği noktayı ve TOBB’un bu çerçevedeki
çalışmalarını anlatır mısınız?
8’i Türk şirketidir. Komisyonculara mal satmakla ihracat
yapmayı öğrenen firmalarımız, artık yabancı pazarlarda
yerleşik hale geliyor. Türk özel sektörünün bugün yurt
dışında 20 milyar Dolardan fazla yatırımı bulunuyor.
M. R. HİSARCIKLIOĞLU- 80’lerin başında Türkiye
ekonomisi; rekabete kapalı, yüksek gümrük duvarları
arkasında kalitesiz malı içeride pahalı üreten, ithal ikameci bir yapıdaydı. Rahmetli Özal bu sağlıksız yapıyı
değiştirecek adımları başlattı. Ekonomide ilk reform
hamlesini başlatan rahmetli Özal ile birlikte Türkiye
ekonomisi hızlı bir büyüme gösterdi. Dünyaya açılarak
ve rekabet ederek para kazanmayı öğrendik. Sonuçta
70’lerin hasta adamı gitti ve yerine müthiş bir ekonomik
performans sağlandı.
2009 yılında Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu
içinde Anadolu’dan 290 şirket girdi. Bu sayı 5 yıl önce
258 idi. Demek ki Anadolu sanayisi büyüyor. Gururla
ifade etmek istiyorum ki, ekonomide bir Anadolu şahlanışı yaşanıyor. Anadolu’dan yükselen sanayi, hem
Türkiye ekonomisini büyütüyor, hem de demokrasinin
güçlenmesini ve yerleşmesini sağlıyor. Güçlenen Anadolu sermayesi, müteşebbisi ve sanayisi, Türkiye’nin
geleceğinin teminatıdır.
1980'lerin başında Suudi Arabistan ekonomisi,
Türkiye'den daha büyüktü, Yunanistan’la ise eşit konumdaydık. Bugünse Türkiye bu üç bölgenin en büyük
ekonomisidir. Türkiye bunu, petrol veya doğal gaz gibi
kaynaklara sahip olmadan, sadece müteşebbis gücüyle başarmıştır. 2001 krizinden sonra hayata geçirilen
yapısal reformlar ve sağlanan siyasi istikrar ile yeni bir
çıkış hamlesine başladık. 2001’de dünyanın 26. büyük
ekonomisi iken bugün 17. büyük ekonomi olduk. Bu
bir başarı hikâyesidir ve bunu sağlayan Türk müteşebbisi, sanayicisi, üreticisi, çalışanı hepimizin övünç kaynağı olmuştur.
Sanayimizin geldiği nokta gözardı edilemez bir başarı
hikâyesidir. İtalya ile Hindistan arasındaki geniş coğrafyada en büyük sanayi üretim kapasitesi bu topraklarda
kurulmuştur. Üstelik sanayimizi tüm Anadolu’ya yaydık.
1980’de Türkiye’de sadece 12 Organize Sanayi Bölgesi vardı. Bugünse 200’e yakın OSB yatırımcılarla dolmuş durumda. 1980’lerin başında tarım ihracatçısı bir
ülke konumundayken, bugün sattığımız malların yüzde
doksanı sanayi ürünlerinden oluşuyor. Türkiye’nin imalat sanayi net üretimi 10 yıl önce 56 milyar Dolar iken,
küresel kriz öncesinde 120 milyar Dolara ulaştı.
Sanayici ve tüccarımız da, üretim ve pazarlama ağlarını bu coğrafyaya genişletiyorlar. Yeri geldiğinde fabrika
açıyorlar, yeri geldiğinde temsilcilik açıyorlar ya da stratejik ortaklıklar kurma yoluna giriyorlar. Bu dediklerimi
artık sadece İstanbul’daki büyük şirketlerimiz değil,
Anadolu’daki binlerce KOBİ’miz de yapıyor. İslâm dünyasının en büyük 100 şirketinden 24’ü Türk şirketleridir.
Bu listede petrol ve doğal gaz şirketlerini dışarıda bıraktığımızda, İslâm dünyasındaki en büyük 10 şirketin
TOBB olarak bu değişim ve gelişme sürecine destek
oluyoruz. Dünyaya yayılan Türk girişimcisinin sesi olmaya, onların çalışmalarına desteklemeye gayret gösteriyorum. Haftada en az 2-3 farklı Anadolu şehrine
gidiyorum, 1-2 farklı ülkede bulunuyorum. Yaptığımıza dışarıdan bakanlar “ekonomi diplomasisi” diyorlar.
Anadolu girişimcisinin sesini duyurmaya, ekonomimizi
dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmeye çalışıyoruz.
STANDARD- Standardizasyon, ülke sanayisinin
ve ticaretinin gelişmesini, küresel pazarda rekabet şansının artırılmasını sağlayan en önemli
stratejik araçlardan biri olarak değerlendiriliyor.
Gelişmiş ülkelerin uluslararası standardizasyon
alanında her dönem söz sahibi olduğunu görüyoruz. Standardizasyon kavramının Türkiye’deki
durumunu ve ekonomimiz ile bağlantısını nasıl
değerlendiriyorsunuz? Daha başarılı bir tablo için
Türkiye’de nasıl bir yol izlenmeli?
M. R. HİSARCIKLIOĞLU- Sorunuzda da belirttiğiniz
üzere, standardizasyon ile gelişmişlik arasında yüksek
bir ilişki mevcuttur. Standardın seviyesini tüketicinin
(veya müşterinin) talebi belirlemektedir. Ülkemizde 80
öncesindeki korumacı politikalar, bu seviyenin sadece iç talep ile belirlenmesine sebep olurken, 1980’li
yıllardan itibaren rekabete açılmayla birlikte ihracat
pazarlarından gelen dış talepler standardizasyon seviyesini artırmıştır. Bu durum bir anlamda iç müşterinin
de bilinç seviyesini, dolayısıyla, talep ve beklentilerini
yükseltmiştir. Beklentilerin seviyesinin yükselmesi de
üründe ve hizmette kaliteyi ve bunun belgelendirilmesi
ihtiyacını ön plana çıkarmıştır. Ürün ve hizmetteki kalitenin sürdürülebilir kılınması için yönetim sistemleri ge-
Öte yandan Piyasa Gözetimi ve
Denetimi faaliyetlerinde eksiklik
ve koordinasyonsuzluk bulunmaktadır. İthal ürünlerin denetimi,
piyasaya çıkan ürünlerin gözetimi
ülkemizde büyük bir sorun haline
gelmiştir. İnsan sağlığını etkilemesinden ülke ekonomisine zarar
vermesine, ihracat kayıplarından
ülkenin prestijinin sarsılmasına kadar birçok faktörü etkileyen PGD,
mutlaka öne çıkan bir konu olmalı
ve bir an önce PGD kurumları
ile koordinasyon sağlanmalıdır.
Türkiye standardlara uymakla
yetinmemeli, aynı zamanda standardların oluşmasında da azami
derecede görev almalıdır.
19
STANDARD
Toplam Kalite Yönetimi, rekabet avantajı yaratabilmenin
önemli araçlarından birisi haline gelirken, “standardlar” ise
uluslararası ticaretin ortak dili
haline gelmiştir. Uluslararası
pazarlarda rekabet edebilmenin yolu, standardlara uygun
ve kaliteli mal ve hizmet üretiminden geçmektedir. Standardlar, kaliteyi teşvik ederek,
kalite seviyesi düşük üretimle
meydana gelecek emek, zaman ve ham madde israfını
ortadan kaldırarak ekonomiyi
geliştirir. Son yıllarda uluslararası standardların ve özellikle
AB ile Gümrük Birliği sürecinin
bir gereği olan mevzuat uyumu
çerçevesinde AB standardlarının önemi arttı. AB’ye uyum
süreciyle birlikte standardizasyon alanında TSE liderliğinde
önemli ilerlemeler yaşadık.
EKİM 2010
liştirilmiş, bununla birlikte ürün
ve hizmetin belgelendirilmesinin yanı sıra sistemlerin de
belgelendirilmeleri gerekliliği
hâsıl olmuştur.
EKİM 2010
STANDARD
20
STANDARD- Gerek Avrupa Birliği’ne giriş süreci,
gerekse ekonomik krizlerin aşılması, günümüz
rekabet koşullarında “Standard” ve “Kalite” kavramı sanayimize neler katar? Türk ekonomisinin
küresel ekonomi ile bütünleşmesinde nasıl bir rol
oynar?
M. R. HİSARCIKLIOĞLU- Standardizasyon ve sanayi arasında da yakın bir ilişki bulunmaktadır. Standardizasyon, sanayide kalitenin yükseltilmesi, teknolojide
yenilik sağlanması, güvenilir şartlarda üretimde bulunulması açılarından büyük rol oynamaktadır. Bu yüzden
bu alan teşvik edilmelidir. Türk özel sektörünün önünde
çok büyük fırsatlar var. Sadece 3 saatlik uçuş mesafesinde 9.4 trilyonluk pazar var. Peki, bu pazardan nasıl
pay alırız? İşin sırrı kaliteli ve standardlara göre üretim.
Önümüzdeki fırsatları yakalayabilmek için bu kavramlar çok önemli. Kurumsallaşabilmiş, marka yaratmış ve
kaliteli üretim yapanlar ekonomik krizlerde ayakta kalacaklardır. Yaşanan son kriz de zaten bunu gösterdi.
Türk özel sektörü olarak önümüzdeki fırsatları yakalayabilmek için standard ve kalitenin çok önemli olduğuna inanıyorum. Türkiye’de bu konulara daha çok dikkat edilmesi halinde bundan sonra yaşanacak başka
krizlere daha çok firmamızın direnç sağlaması mümkün
uyumlu hale süratle getirmeliyiz.
STANDARD- Türk üreticisinin dünya pazarlarında
rekabet edebilmesinde TSE belgelendirme
sisteminin katma değeri konusunda neler
söylersiniz? Özellikle piyasadaki kalitesiz, düşük
fiyatlı Uzakdoğu ürünlerine karşı rekabette Türk
üreticisi neler yapmalı? Tüketicilerin bu konuda
bilinçlendirilmesi için neler yapılabilir?
olacaktır. Buna ek olarak biliyorsunuz ki, 2023 yılında
500 milyar Dolarlık ihracat hedefimiz var. 500 milyar
Dolarlık ihracatı, ürünler/hizmetlerde standardları göz
ardı ederek sağlayamayız.
Bugün gelinen noktada yaklaşık 130 milyar Dolara
ulaşan ihracatımız varsa bunda kaliteli ve standardlara göre üretiminin büyük payı olduğunu düşünüyorum.
Bundan sonra da kaliteden asla taviz vermememiz gerekiyor. Çin, Endonezya, Malezya gibi ülkelerle rekabet
edeceksek kaliteli üreteceğiz, standardlara uyacağız.
Başka şekilde rekabet edemeyiz. Ayrıca, AB’ne uyum
çerçevesinde standardlarımızı da AB standardlarına
Son dönemde özellikle Uzak Doğu kaynaklı kalitesiz ve sağlıksız ürün ithalatında ciddi artış yaşanıyor.
Bu durum hem haksız ve yıkıcı rekabete yol açıyor,
hem de insan sağlığını olumsuz etkiliyor. Dış Ticaret
Müsteşarlığı’nca herhangi bir ön hazırlık yapılmadan
TSE'nin piyasa gözetim ve denetimini kaldırmasından
sonra kalitesiz mal ithalatında müthiş bir artış oldu. Bunun faturasını, hem üretenler, hem de 72 milyon tüketici de ödüyor. Dünya ticaretinin önündeki engellerin
kaldırılması noktasında her türlü desteğimizi veriyoruz.
Ama kalitesiz ve standardı olmayan ürünlerin üretilmesi
ve tüketicilere sunulmasına karşıyız. Hem kamuoyunu
bilgilendirme hem de tedbir getirme konusunda TSE
muhakkak devreye alınmalı. Bunun için gerekli düzenlemeler yapılarak TSE’nin eli güçlendirilmeli.
STANDARD- Hem TOBB Başkanı hem de bir sanayici olarak TSE’yi değerlendirir misiniz? Sanayicimizin TSE’den beklentileri nelerdir?
M. R. HİSARCIKLIOĞLU- Sanayide söz sahibi ülke
21
STANDARD
Bu çerçevede TSE’nin başta Avrupa Birliği olmak
üzere ürün ve hizmetlerin belgelendirilmesinde uyum
çalışmalarına ağırlık vermesini ve uluslararası belgelendirme ağına üye olmasını çok önemsiyorum. TSE’nin
iş birliği anlaşması imzaladığı ülke ve kuruluş sayısının
hızla artması da, TSE’nin küresel bir aktör olduğunu
gösteriyor.
EKİM 2010
M. R. HİSARCIKLIOĞLU- Dünyanın birçok ülkesinde
ürün belgelendirilmesinin milli standard teşkilatları tarafından yürütülmesi, bu kurulların önemini göstermektedir. Günümüzde belgelendirme, uluslararası ticarette pazarlamanın en önemli unsurlarından birisi haline
gelmiştir. Bu nedenle uluslararası platformda belgelerin
karşılıklı olarak tanınması gerekiyor. Böylece ürünlerin
gümrük kapılarında günlerce beklemesine gerek kalmamış ve ticaret önemli ölçüde kolaylaşmıştır.
olmak istiyorsak, TSE’yi geliştirmeye devam etmeliyiz.
Zira sanayide lider olmak isteyen bir ülkede, standardları da deklare eden kuruluşlar olmalıdır. TSE'nin dünyanın önde gelen 10 büyük kuruluşundan biri haline
gelmesinden gurur duyuyoruz. TSE Başkanımız Sayın
Tahir Büyükhelvacıgil’in özellikle vurguladığı gibi TSE
sayesinde 30 bin standard yürürlüktedir ve tüm standardlar AB normlarıyla uyumlaştırılmış durumda. Yani
Türkiye'de yapılan ürünler AB standardlarında üretilen
ürünler demektir. TOBB bünyesine kurulmuş, şu anda
da kanun gereği TOBB’un temsil edildiği bir kuruluş
olan TSE’ye ekonomik büyümemizde ve ihracatımızın
artışında çok iş düştüğü muhakkak. TSE, idari ve mali
yönden Avrupa’daki muadilleriyle eşit konuma getirilmeli.
EKİM 2010
TSE çok başarılı işlere imza attı. Ülkenin ihracatında kaliteli ve standardlara göre üretimin artmasında TSE’nin
faaliyetlerinin de payı var. Ancak TSE’nin, iş yelpazesi
çok geniş ve sanayici için önemli bir kurum olmasına
rağmen hak ettiği değeri alamadığını düşünüyorum.
STANDARD
22
Burada herkes çuvaldızı kendine batırmalı. TSE’nin
kendini yeteri kadar tanıtamadığını, yaptığı önemli işleri, projeleri kamuoyuna duyuramadığını düşünüyorum.
TSE çoğunlukla ürün ve sistem belgelendirme göreviyle tanınıyor. Aslında TSE’nin o kadar geniş iş yelpazesi var ki belgelendirme yalnızca bunlardan bir tanesi.
Ama TSE’nin diğer görevleri kamuoyunda az biliniyor
veya gündeme gelmiyor.
TSE’nin Piyasa Gözetimi ve Denetiminde de lider kurum olmalı. Gerek ithal ürünlerin gümrüklerde denetlenmesi, gerek ithal ve yerli malı ürünlerin piyasadayken denetimi konularında TSE aktif rol almalı. Bunun
için TSE’ye gerekli yasal statü kazandırılmalı. Bunun
yanında sanayicilerle kalite, standardlar, standardizasyon, ürün belgelendirme, akreditasyon vb. konularında
bilgilendirme, farkındalık artırma faaliyetleri için ortak
proje üretmeli. Sanayicilerimizle ortak yapılacak ve ülkemize faydalı olacağına inandığımız projelere TOBB
olarak her türlü desteği vermeye hazırız.
Artık bir G-20 üyesi olan Türkiye var. 10 yıl önce izleyicisi olduğumuz toplantıların bugün konuşmacısıyız. Dün
üyesi olduğumuz kuruluşların bugün yönetimindeyiz.
Diplomatımız Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde,
siyasetçimiz Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde, donanmamız Afrika sahillerinde, müteahhidimiz
Atlantik ile Pasifik arasındaki her ülkede, profesyonel
çalışanlarımız dünya markalarının üst düzey görevlerinde, bürokratlarımız NATO’da, İslam Konferansı’nda,
edebiyatçımız Nobel Akademisinde, bilim insanımız
dünyanın en seçkin üniversitelerinde. Şimdi TSE’nin
böyle çağdaş bir vizyonla uluslararası kurumların yönetiminde yer alarak söz sahibi olmasından ve Türk özel
sektörünü başarıyla temsil etmesinden ayrı bir gurur ve
mutluluk duyuyorum.
STANDARD- TSE, bilgi teknolojileri ürün veya sistemlerinin güvenlik seviyelerinin belirlenmesi ve
bağımsız laboratuvarlarda test edilmesi amacıyla
ortak bir güvenlik standardı olan “Ortak Kriterler”
konusunda da çalışıyor. TSE aracılığı ile Türkiye,
Nisan ayında yapılan Ortak Kriterler denetimlerinden başarıyla çıkarak “Sertifika Üretici ÜlkeAuthorizing Country” unvanını alma aşamasına
geldi. Ayrıca 21-23 Eylül’de TSE’nin ev sahipliği
ile 11. Uluslararası Ortak Kriterler Konferansı
(ICCC)’nı gerçekleştirdi. Bu konuda değerlendirmenizi alabilir miyiz?
M. R. HİSARCIKLIOĞLU- Ortak Kriterler, bilgi teknolojileri ürün veya sistemlerinin güvenlik seviyelerinin
belirlenmesi ve bağımsız laboratuvarlarda test edilmesi
amacıyla daha önce Avrupa, Amerika ve Kanada'da
TSE'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen 11. Uluslararası Ortak Kriterler Konferansında, bilişim güvenliği konusunda dünyaca ünlü uzmanlar katıldı. Konferansta,
yazılım güvenliği, akıllı kart güvenliği, kritik alt yapının
korunması, mobil teknoloji gibi çeşitli konular ele alındı.
Konferans, Ortak Kriterler alanındaki son gelişmelerin
paylaşılabilmesi için önemli bir iletişim platformu oluşturmuştur. TSE'nin 'Sertifika Üretici Ülke' statüsünü
alma aşamasına gelmesi ve Konferansı Türkiye’ye getirmesi takdir edilmesi gereken önemli başarıdır. Ayrıca
sertifika üretici ülke olmak da uluslararası alanda büyük
bir itibar sağlayacaktır.
STANDARD- Son olarak söylemek istedikleriniz?
M. R. HİSARCIKLIOĞLU- 13 yıl sonra Cumhuriyetimiz 100 yaşına girecek. Hedefimiz dünyanın en büyük
10 ekonomisi arasında yerini almış, milli geliri 2 trilyon
Doların üzerine çıkmış bir Türkiye. Bu hedefimiz doğrultusunda yenilikçi ve rekabetçi bir ekonomi oluşturmayı,
en az üç sektörde dünya lideri olmayı, 500 milyar Dolar
ihracat yapmayı, dünyada tanınan 10 marka üretmeyi,
dünyanın en büyük 500 şirketi arasında 20 Türk şirketine sahip olmayı amaçlıyoruz.
Hedeflerimize daha çok ve dünya standardlarında üretim yaparak ulaşabiliriz. Bu yüzden de TSE’nin stratejik önemi daha da artacak. TSE yaptığı çalışmalarla
bugüne kadar sanayicimize yol gösteren, yönlendiren
bir kuruluş olmuştur. İnanıyorum ki atılacak yeni adımlarla, bundan sonra sadece Türk sanayicisine değil,
Türkiye’nin bölgesinde artan önemine ve üstlendiği lider rolüne paralel olarak, birikim ve tecrübelerini bölge
ülkelerine taşıyan, böylece etkinliğini daha da artıracak
bir yapıya kavuşacak, alanında lider kuruluşlardan biri
olacaktır. Bu yolda büyük gayret gösteren TSE Başkanımız Sayın Tahir Büyükhelvacıgil başta olmak üzere
yönetimini ve tüm çalışanlarını başarılı çalışmalarından
dolayı kutluyorum.
EKİM 2010
M. R. HİSARCIKLIOĞLU- Küresel rekabetin arttığı,
küresel eğilimlerin belirleyici olduğu bir dünyada, kendi
başımıza yaşıyormuş gibi yapamayız. Dünyadaki gelişmelere duyarsız kalarak, kapılarımızı kapatıp, “azıcık
aşım kaygısız başım” politikalarının zamanı geçmiştir.
Küresel eğilimleri dikkate almadan politika oluşturma
dönemi kapanmıştır. Şimdi dünyayı anlamak, eğilimleri doğru okumak mecburiyetindeyiz. Küresel eğilimleri
gözden kaçırmayan politikalar tasarlamalıyız.
geliştirilmiş standardların ortak bir güvenlik standardı oluşturulması amacıyla birleştirilmesi sonucunda
ortaya çıkmıştır. Ortak Kriterler, uluslararası düzeyde
kabul gören 'Bilgi Teknolojileri Güvenlik Değerlendirme Standardı'dır ve Türk Standardı olarak da kabul
edilmiştir. Bu statü, ülkemiz için çok büyük bir önem
taşımaktadır.
23
STANDARD
STANDARD- TSE 15-17 Eylül’de Norveç’in Oslo
kentinde yapılan Uluslararası Standardizasyon
Teşkilatı’nın (ISO) Genel Kurulunda 94 ülkenin
katıldığı oylamada en yüksek oy alan ülke (62 oy)
olarak ISO’nun yönetim organı ISO Konseyine
seçildi. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
EKİM 2010
“Dünya Standardlar Günü” nün dünya literatüründe
yer almasına vesile olan TSE’nin geçirdiği süreci sarı
sayfalarda aktarıyoruz...
STANDARD
24
Standard Ekonomik ve Teknik Dergi Yıl: 7 Sayı:84 Aralık 1968
EKİM 2010
STANDARD
25
Standard Ekonomik ve Teknik Dergi Yıl: 9 Sayı:105 Eylül 1970
EKİM 2010
ISO ve TSE Başkanı Faruk A.
SÜNTER'in Yayınladığı İlk Dünya
Standardlar Günü Mesajı
STANDARD
26
Standard Ekonomik ve Teknik Dergi Yıl: 9 Sayı:106 Ekim 1970
EKİM 2010
STANDARD
27
Standard Ekonomik ve Teknik Dergi Yıl: 9 Sayı:106 Ekim 1970
STANDARD
28
EKİM 2010
TSE
Başkanlarımızın Gözüyle...
Ahmet CAFOĞLU
1999-2001 Dönemi TSE Başkanı
Artan tüketimin karşılanması aşamasında kıyasıya bir
rekabet oluşmaktadır. Bir ürünü oluşturan parçalar çok
farklı ülkelerden tedarik edilebilirken, montajı kısmen veya
tamamen iş gücü maliyetlerinin mukayeseli üstünlüğe
sahip olduğu gelişmekte veya azgelişmiş ülkelerde
yapılabilmektedir.
Üretimin globalleşmesi olarak da tanımlanabilecek bu
olgu, standardizasyonun gerekliliğini de beraberinde
taşımaktadır. Uluslararası kabul görmüş standardların
yokluğu veya var olanların uygulanması aşamasındaki
eksiklikler, ürün kalitesinde bozulmalar ve sonuçta iş gücü,
para, zaman ve çevrenin kirlenmesi gibi üretim girdilerinde
israfa ve dolayısıyla verimsizliğe neden olmaktadır.
Ulusal bazda ulusal standard kuruluşları ve uluslararası
şemsiye kuruluşların ürettiği standardlar ve uygulama
kural ve yöntemleri ile sürdürülen standardizasyon
faaliyetleri ile bu istenmeyen verimsizliğin önemli ölçüde
önüne geçilebilmektedir.
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de ticaretin
kolaylaştırılmasını ve verimliliğin artırılmasını amaçlayan
standardların, korumacılık amacıyla da kullanıldığı
dikkate alınarak, özellikle ulusal standardlara temel
oluşturan, hatta olduğu gibi kabul edilen uluslararası
standardların mümkün olan en geniş katılımla
hazırlanması gerekmektedir. Bunun olmaması ve
başlangıçta standardın hazırlanmasında daha aktif
olan gelişmiş ülkelerin lehindeymiş gibi ortaya çıkan
bu olgu, pazarda payı azalan ülkeleri korumacılığa
yönlendirmektedir.
Son global krizler, önemli bir gerçeğin altını çizmektedir.
Serbest piyasada o her şeyi kendi içinde dengeleyip
düzenleyerek yürüttüğüne inanılan “görünmez elin” her
yere ulaşamadığı ortaya çıkmıştır. Böyle olağanüstü
şartlarda devlet ve/veya kurumların müdahale gereği
ortaya çıkmaktadır. Ancak müdahalenin dozu ve
kullanılacak her türlü standardın doğru seçimi büyük
önem taşımaktadır.
Ulusal standard kuruluşları arasında itibarlı yeri olan Türk
Standardları Enstitüsü, geçmişten bugüne birikimiyle
ülkemizin rekabet edebilirliğinin geliştirilmesi çabalarını
başarıyla sürdürmektedir. Bu çabaların artırılarak
sürdürülmesi, gelişmişlik için vazgeçilmezdir.
Dünya Standardlar Günü’nün daha iyi bir dünya ve daha
kaliteli bir yaşamın gerekliliğini hatırlatmasını diliyorum.
EKİM 2010
letişim ve ulaşımın yaygınlaşması ve
ucuzlamasına paralel olarak, sanki tek
pazarmış gibi, mecazi anlamda küçülen
bir dünyada yaşıyoruz. Dünyanın bir
ucunda piyasaya sürülen yeni bir ürün, çok kısa bir
sürede öbür ucunda da pazara girebilmektedir. Artan
refah ve tüketim alışkanlıklarında ortaya çıkan değişiklikler,
daha fazla tüketim ve üretimi de beraberinde getirmiştir.
Ticarete konu mal ve hizmet çeşitliliği, hava kirliliği
kotalarının ülkeler arasında satışı veya haberleşme için
frekans tahsisleri gibi daha önce hayal bile edilmeyen
çeşitliliğe ulaşmıştır.
29
STANDARD
İ
DÜNYA STANDARDLAR GÜNÜ
EKİM 2010
30
STANDARD
Bekir ÖZTÜRK
2001-2003 Dönemi TSE Başkanı
STANDARDLAR VE TSE'NİN ÖNEMİ
O
tuz yıllık Devlet Memurluğundan, en
son Tarım ve Köyişleri Bakanlığında
Müsteşar Yardımcısı iken 2001 Mayıs
ayında yapılan Olağanüstü Genel
Kurul’un teveccühleri ile TSE’ye Başkan olarak
seçildim.
İtiraf etmeliyim ki Başkan olana kadar Standardlar
ve TSE hakkındaki bilgilerim çok yüzeyseldi. Gerçi
Tarım Bakanlığında da özellikle Gıda konusundaki
kodeks uygulamaları ile standardlar ile zaman zaman
yoğun uğraşımız oluyordu. Ancak Başkan seçildikten
sonra
standardların insan hayatı için ne kadar
önemli olduğunu, çağdaş ve modern bir hayatın ancak
standardlarla sürdürülebileceğini, insan sağlığının
korunması ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesinin mutlak
ve vazgeçilmez unsurunun standardlar olduğunu
anladım.
Gerçekten de ilk çağlardan günümüze değin insanın ve
insan hayatının tekamülünde standardların çok önemli
bir araç olduğunu görmekteyiz. Özellikle teknolojinin
baş döndürücü bir hızla gelişmeye başladığı 2. Dünya
Savaşı sonrasında ulaşım ve iletişim araçlarında
yaşanan teknolojik gelişmeler, bilişim alanındaki
ilerlemeler ve bilgiye ulaşımdaki kolaylıklar, üretimdağıtım ve tüketim zincirlerindeki kolaylıklar ile insanlar
yani tüketiciler kendilerini bireysel olarak korumak
istemişlerdir. Gelişen dünya düzeni içerisinde insanoğlu
can ve mal güvenliğini güvenceye almada standardları
ve standardizasyonu kendisine yardımcı olacak en etkili
araç olarak görmüş ve kısa vadede yaşadıkları olumlu
tecrübelerle standardlara adeta dört elle sarılmıştır.
Dünyanın
birçok
ülkesinde
standardlar
ve
standardizasyon, tüketici güvenliğini sağlamada
Standardların
ve
standardizasyonun
tarihçesi
Batıda 1900’lü yıllardan sonra ortaya çıkarken, Türk
Dünyasında tarihçenin çok eski yıllara dayandığını,
Osmanlı İmparatorluğunda Sultan II. Bayezid Han’ın
çıkardığı “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” (Bursa
Fermanı) ile dünyada yazılı ilk standardları tüm
Osmanlı İmparatorluğunda ilan ettiğini ve uygulattığını
yine TSE’ye Başkan olarak seçildikten sonra öğrendim
ve hayretler içerisinde kaldım. Kendi kendime 3 kıtayı
yıllarca hükümranlığı altına almış bir İmparatorluğun
sadece silah ve insan gücü üstünlüğü ile ayakta
kalamayacağının en bariz örneğinin bu olduğunu
düşündüm.
Günümüz dünyasında; ilk kez 1954 yılında Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği bünyesinde kurulmuş,
bilahare 1960 yılında çıkarılan 132 sayılı Özel
Kanun’la bugünkü Kanuni hüviyetini kazanmış Türk
Standardları Enstitüsü, köklerini ta Sultan II. Bayezid
Han zamanında aldığı standardizasyon kültürünü
modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına yeniden
hazırlamak ve yaşatmakla görevlendirilmiştir. 132 sayılı
Özel Kanun’un verdiği esnek yapının da katkısıyla
kısa sürede Dünyanın Standardizasyon Kuruluşlarına
ISO ve IEC’ye tam üye olan TSE etkin ve göz alıcı
çalışmaları sayesinde uluslararası alanda da yüklendiği
bu tarihi misyonun itici gücü ile çok başarılı faaliyetlere
imza atmış bir kurum haline gelmiş ve TSE’nin kanuni
kuruluşunu gerçekleştiren Sn. Faruk Sünter, 1970
yılında ISO’nun Başkanlığına seçilerek dört yıl başarılı
bir icraat gerçekleştirmiştir.
Bu vesile ile TSE’nin kurulmasında, gelişmesinde
emeği geçmiş ve hakkın rahmetine kavuşmuş tüm
TSE yöneticilerine ve çalışanlarına Allah cc.dan rahmet
TSE’ye geldiğimde dikkatimi çeken en önemli
hususlardan birisi, TSE’nin Kanuni yapısı ve yönetim
organizasyonu, diğeri ise çok yetenekli, kabiliyetli ve
iyi yetişmiş, vasıflı personele sahip olması idi. TSE’nin
Türk Sanayinin gelişmesindeki öncü rolünde bu iyi
yetişmiş, vasıflı ve özellikli personelin istihdamının birinci
önceliğe haiz olduğunu gördüm. Görevim süresince de
mevzuatlara tam uyan ve uygulayan, tamamıyla şeffaf,
bilgiye ve tecrübeye önem veren kamu-üniversite-özel
sektör üçgenini hiç ihmal etmeyen ve üçlü saç ayağını
tüm icraatlarımızda ön plana çıkaran bir yönetim
anlayışı sergilemeye çalıştım.
Görev yaptığım süre içerisinde TSE’nin sadece Türk
Üretim Sektörü için değil, hizmet sektöründe de çok
önemli olduğunu, özellikle kalite anlayışının ülkemizde
TSE sayesinde yerleştiğini, tüketicinin hakkının
ve güvenliğinin kanuni bir yapıya TSE sayesinde
kavuştuğunu gördüm. TSE’nin daha AB’ne üyelik için
resmi müracaat yapılmadan yıllar önce, dünya ve AB
Standardlarını Türk Standardları olarak kabul ederek,
Türk toplumunun gündemine oturtması ve Türk
Sanayisinin önünü açması, her türlü takdire şayandır.
Bu uğurda geçmişte büyük çabalar sarf etmiş olan
yöneticilere bu vesile ile ülkemiz ve TSE camiası
adına teşekkürleri bir borç biliyorum. TSE’nin
geleceği parlaktır, ufku açıktır. Ülkemiz için yapacağı
pek çok iş vardır. Yeni yöneticilerimizin TSE adına
yapacakları öncelikli iş ise: TSE’nin 2020’li, 2050’li
yıllara perspektifini ve bakışını sağlayacak bir Kanuni
düzenlemeye; mevcut esnek yapısına ve personel
motivasyonuna zarar vermeyecek şekilde geçişini
sağlamak olmalıdır.
TSE; ülkemizin özellikle üretim sektörünün itici
lokomotif gücü olmuş, bu sayede ihracatımız 100
milyar Dolarların üstüne çıkmıştır. TSE’nin bundan
sonraki hedefi; ülkemizdeki hizmet, eğitim ve sağlık
sektörlerinin de uluslararası seviyeye gelmesi için
öncülük yapmak olmalıdır.
TSE’nin mevcut yönetici ve çalışanlarının kalitesi ile bu
zorlukların da üstesinden geleceğine inancım tamdır.
14 Ekim 2010 Dünya Standardlar Günü dolayısıyla tüm
TSE camiasını tebrik ediyor, aileleriyle sağlıklı ve huzur
dolu nice 14 Ekimler geçirmelerini temenni ediyorum.
EKİM 2010
Dünün gelişmekte olan, bugünün ise gelişmiş ülkeleri
bu sayededir ki toplumsal refahlarını artırabilmişler,
katma değeri yüksek, ileri teknoloji ürünleri üretip
pazarlayarak dünyada söz sahibi olmuşlardır.
diliyorum.
31
STANDARD
en etkili can kurtaran olarak kabul edilirken, kamu,
üniversite ve iş dünyası da standardların kamu
otoritesini sağlamada, bilimsel araştırma ve gelişmelere
öncülük etmesinde, üretim ve tüketim odakları
arasında maliyetleri düşürme, kalite ve fiyat rekabeti
sağlamadaki üstünlüklerini gördükçe standardları
ve standardizasyonu yürekten benimsemiş ve
desteklemişlerdir.
EKİM 2010
Kenan MALATYALI
2003-2008 Dönemi TSE Başkanı
STANDARD
32
İ
STANDARD VE STANDARDİZASYONUN ÖNEMİ
nsanlık tarihinin başlangıcından
bu yana karışıklıktan kurtulma ve
belirli bir düzen tesis etme ihtiyacı
ve gayreti her zaman olmuş ve
olmaya da devam etmektedir.
Dolayısıyla insanlık sürecinin tabiî bir neticesi olarak
ortaya çıkmış olan standard ve standardizasyon olgusu
da insanlık tarihi kadar eskidir. Kalkınmanın temel
taşlarından biri olan standardın öneminin yüzyıllar önce
Türkler tarafından kavrandığını ifade eden ve 1502 tarihli
ve zamanın padişahı Sultan II. Bayezid Han tarafından
çıkarılan "Kanunname-i İhtisab-ı Bursa", bu gerçeği
doğrulayan ve yazılı en eski belge olup bu belgede
bugünkü anlamda, boylama, ambalaj, kalite gibi esaslar
ile narh ve ceza hükümlerine yer verilmiştir.
Uluslararası Standardizasyon Teşkilâtı (ISO) tarafından
imalatta, anlayışta, ölçme ve deneyde bir örneklik olarak
tarif edilen standard ve belirli bir faaliyetle ilgili olarak
ekonomik fayda sağlamak üzere bütün ilgili tarafların
yardım ve iş birliği ile belirli kurallar koyma ve bu kuralları
uygulama işlemi olarak tarif edilen standardizasyon işlemi
ile öncelikli olarak can ve mal güvenliği hedeflenirken
aynı zamanda kalitenin alt sınırı tespit edilmek suretiyle
belirlenen düzeyin altında mal ve hizmet üretimine
müsaade edilmemesi durumu, yaşamımızda Standard ve
Standardizasyonun önemini açıkça ortaya koymaktadır.
Buradan hareketle En Ekonomik Üretimin Standardlara
Uygun Üretim, En Ekonomik Tüketimin de Standardlara
Uygun Tüketim olduğu gerçeği ile yeryüzünde kıt olan
iktisadi kaynakları optimum değerlendirme çabalarının
bir ürünü olan standard ve standardizasyon kavramı,
insanlık için bir lüks değil, bilakis “olmazsa olmaz” mutlak
bir gerekliliktir. Enformasyon ve üretim teknolojilerindeki
gelişme ile birlikte hızlı bir küreselleşme sürecinin
yaşandığı günümüzde uluslararası ticaretin Ortak
Dili haline gelen standardlar, hem gelişmiş hem de
gelişmekte olan ülkelerde teknolojik yeniliklerin yayılması
için bir platform sunmakta, piyasaların hızlı büyümesine
ve küresel ticaretin artmasına yardımcı olmaktadırlar.
Artık, uluslararası pazarlarda rekabet edebilmenin yolu,
standardlara uygun ve kaliteli mal ve hizmet üretiminden
geçmektedir.
Standard ve standardizasyonun önemini bize sağlamış
oldukları faydalarda görebiliriz. Bu faydaları ise üç ana
başlık altında toplayabiliriz. Bunlardan birincisi “Üreticiye
Faydaları”dır. Şöyle ki; üreticiler üretimlerini yaparken
Standard ve standardizasyonun üçüncü temel faydasının
ise TÜKETİCİYE olduğu görülmektedir. Standard ve
standardizasyon ile tüketicinin can ve mal güvenliği
sağlanır, tüketiciye karşılaştırma ve seçim kolaylığı
sağlanır, fiyat ve kalite yönünden aldanmaları önlenir,
ucuzluk sağlanır ve tüketicinin bilinçlenmesi sağlanır.
Bu çerçevede kısaca söylemek gerekirse standardlara
uygun üretmek ve tüketmek, herkes için millî ve insanî bir
görev telakki edilmelidir. Böylece kaynakların optimum
değerlendirilmesi mümkün olabilecek ve toplumun refah
düzeyinde önemli bir artış sağlanabilecektir.
TSE’nin Hayatımızdaki Önemi
Bir ülkenin kalkınmasında ve gelişmesinde temel mihenk
taşı olan standard ve standardizasyon çalışmalarının
ülkeye katkı sağlamasını temin edebilmek için bu paralelde
ülke kalite alt yapısının da güçlü bir şekilde kurulması,
kaçınılmaz bir husus olarak ortaya çıkmaktadır. İşte bu
noktada Türk Standardları Enstitüsü, ülkemizin kalite
alt yapısını oluşturan kalite, belgelendirme, metroloji ve
kalibrasyon, akreditasyon ile laboratuvar faaliyetlerinin
yerine getirilmesinde öncü olmuş, halen de bu öncü
kimliğini devam ettirmektedir. Ülke hizmetine sunmuş
olduğu bu kalite alt yapısı ile ülkemizin kıt kaynaklarının
gereksiz yere yurt dışına transfer edilmemesini,
KOBİ’lerimizin talep ettiği her türlü belgelendirme ve
test hizmetlerinin en hızlı, en ekonomik şekilde temin
edilmesini sağlamak suretiyle Türk mallarının küresel
dünyada karşılaştığı ticari engellerin yıkılmasında
sanayicilerimizin en büyük destekçisi olması, TSE’nin
öneminin en büyük göstergesidir.
İçinde bulunduğumuz bu ortamda ülkemizin kalkınması
için değişime uymak ve hatta değişimin öncüsü olmaktan
başka seçeneğimiz olmadığına göre her alanda kalitenin
sağlanması, kalite bilincinin tüm sektörlerimizde
yaygınlaştırılması için çaba sarf etmemiz kaçınılmaz
bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Değişimin
en fazla etkilediği alanlardan biri de uluslararası
ticarettir. Uluslararası ticaretin önündeki engellerin,
özellikle teknik engellerin azaltılması ve kaldırılması için
kalite, standardizasyon ve belgelendirme alanlarında
yoğun bir harmonizasyon söz konusudur. Yine bu
manada sanayicilerimizin muhtemel karşılaşabileceği
teknik engellerin ortadan kaldırılmasında TSE, yapmış
olduğu ikili ve çok taraflı belgelendirme anlaşmaları ile
sanayicilerimizin uluslararası rekabette ellerinin kuvvetli
hale gelmesini temin etmiş bulunmaktadır. Bu manada
sanayicilerimizin olmazsa olmaz partnerlerinden birinin
TSE olduğu ve bundan sonra da olacağı kaçınılmaz bir
gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Türk Standardları Enstitüsünün toplum yaşamında
önemini ortaya koyan bir diğer alan ise Tüketici Haklarının
korunması noktasında üstlenmiş olduğu roldür. Keza
kalite konusunda yapmış olduğu bilinçlendirme
çalışmaları, sunmakta olduğu belgelendirme hizmetleri
ile tüketicilerin can ve mal güvenliğinin tesis edilmesinde
güvenilir bir kurum olarak hayatımızda önemli bir rol
oynamaktadır.
Ülkemizin rekabet gücünü artırmak, ulusal ve uluslararası
düzeyde ticaretini kolaylaştırmak ve toplumun yaşam
düzeyini yükseltmek için; standardizasyon, uygunluk
değerlendirme, deney ve kalibrasyon faaliyetlerini tarafsız,
bağımsız, etkin ve güvenilir olarak sağlamak vizyonu
paralelinde TSE, sanayicimizin ve tüketicilerimizin aranan
partneri ve ülkemizin olmazsa olmaz kurumlarından biri
olmayı sürdürecektir.
EKİM 2010
Standard ve standardizasyonun ikinci temel faydasının
ise ekonomiye olduğu görülecektir.
Standard ve
standardizasyon kaliteyi teşvik eder, kalite seviyesi
düşük üretimle meydana gelecek emek, zaman ve ham
madde israfını ortadan kaldırır, sanayii belirli hedeflere
yöneltir, üretimde kalitenin gelişmesine yardımcı olur,
arz ve talebin dengelenmesinde yardımcı olur, yanlış
anlamaları ve anlaşmazlıkları ortadan kaldırır, ihracatta ve
ithalatta üstünlük sağlar, yan sanayi dallarının kurulması
ve gelişmesine yardımcı olur, rekabeti geliştirir ve kötü
malı piyasadan siler.
Üretici ve tüketici arasındaki ilişkilerin gelişmesinde
bir köprü görevi üstlenen, Türk Sanayisinin dünya ile
rekabet edebilmesinin anahtarı konumunda olan Türk
Standardları Enstitüsü, sahip olduğu teknik alt yapı ve
yetişmiş insan kaynağı, bağımsız ve ticari kaygılardan
uzak ve kamu kimliğinin yüklemiş olduğu sorumluluk
çerçevesinde değişimin hızlandığı ve yoğunlaştığı,
küreselleşme ve bilgi toplumu şartlarında bölgesel ve
uluslararası ticari entegrasyonun kaçınılmaz hale geldiği,
bireyin ve toplumun ön plana çıktığı, artan ve çeşitlenen
talep yapısı ile karşı karşıya kaldığımız günümüz
koşullarında Türk sanayisinin ihtiyaç duyacağı her
alanda çözümler üretebilecek bir kurum rolü üstlenmiş
ve üstlenmeye de devam etmektedir.
33
STANDARD
standardları referans almaları durumunda üretimin belirli
plan ve programlara göre yapılmasını, kaliteli ve seri
imalât imkânını, kayıp ve artıkların asgariye inmesini,
verimliliğin ve hasılanın artmasını, depolamanın ve
taşımanın kolaylaşmasını, stokların azalmasını ve
maliyetlerin düşmesini sağlarlar.
SÖYLEŞİ
EKİM 2010
STANDARD
34
AK Parti İstanbul Milletvekili
Lokman AYVA
“Standardlar Sayesinde Herkes Her Şeye Erişebiliyor” 14 Ekim Dünya Standardlar Gününün ortak mesajı.
Bu mesajdan yola çıkarak Engelliler Dünyası ve bu dünyada standardların yeri Milletvekili, Beyaz Ay Derneği
Genel Başkanı, Fiziksel Engelliler Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Körler Federasyonu Genel Kurul Üyesi
sıfatlarıyla Lokman Ayva ile sohbet konumuz oldu.
Türkiye’de engellilerin topluma entegrasyonunda yaşanan sorunları, ayrımcılık, isitihdam, erişim, eğitim konularını, standardların bu konuların çözümündeki yerini sohbetimizde bulabilirsiniz.
Lokman AYVA Kimdir?
başkanlığını yaptığı Beyaz Ay Derneği bünyesinde engelli
insanlarımızın sahip oldukları engelli psikolojilerini yıkarak,
normal bir insan gibi hayata adaptasyonları noktasında
yoğun çalışmalar sarf etmiştir. Beyaz Ay Derneği Genel
Başkanı, Fiziksel Engelliler Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği ve
Türkiye Körler Federasyonu Genel Kurul Üyeliği sıfatıyla
resmî ve gayri resmî kurumlara yapmış olduğu ziyaretlerle
engelli insanlarımızın sorunlarını üst makamlara taşıdı ve
gündemde tutmaya çalıştı.
Lokman Ayva, yaz aylarında açılan okuma-yazma kursuna
katıldı ve Braille (kabartma) yazıyı orada öğrendi. 1982
yılında Ankara Körler Ortaokuluna başladı ve 1985 yılında
bu okuldan mezun oldu. Okula gelene kadar babası,
Lokman’ın bir şeyler yapabileceğine pek inanmadı.
Babası, Körler Ortaokulunun kör müdür yardımcısını ve
bir İngilizce öğretmenini görünce oğlunun da İngilizce
öğretmeni olmasını gönülden arzu etti ve bundan
böyle daha büyük bir şevkle çocuğunu okutur oldu.
Lokman, hem fizikî bakımdan, hem de ailesinin maddî
yetersizliklerinden ötürü çok zorlanmasına rağmen büyük
bir azimle eğitime devam etti. Ailesi, yol parası bulamadığı
için, çoğu kez komşuların yardımına da ihtiyaç duyardı.
Yurt Dışı Sosyal Faaliyetleri
Lokman Ayva, okul yıllarını hatırladığında bir başarı
öyküsünü hiç unutamaz: “Orta birde fen bilgisinde 10
kişi 2 aldı, bir ben 5 aldım. Öğretmenimiz, herkese çay
ısmarladı ve “Lokman’ın çayı 2 şekerli olsun” dedi. Bu
benim gerçekten çok hoşuma gitmişti. Bu duygular,
benim okulu birincilikle bitirmeme sebep olmuştur”.
Lokman, geliştirdiği bu özgüvenle çok azimli çalıştı ve bu
özgüven sadece ortaokulda değil, lise ve üniversitede de
başarılı olmasını sağladı. 1988’de Ankara Bahçelievler
Cumhuriyet Lisesini tamamladıktan sonra aynı yıl içinde
Boğaziçi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
İşletme Bölümüne kaydını yaptırdı. 1993 yılında yüksek
eğitimini tamamladı. 1993-1996 yılları arasında Boğaziçi
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Bölümünde
ayrıca Yüksek Lisans yaptı.
Lokman Ayva, çok iyi derecede İngilizce ve başlangıç
seviyesinde Arapça bilmektedir.
Yurt İçi Sosyal Faaliyetleri
Lokman Ayva, üniversite eğitimi ile birlikte çeşitli şekillerde
iş hayatını da sürdürdü. Ancak örgütlü kör hareketinin
içerisinde yönetici konumlarda bulunmak ve özürlülerin
sosyal sorunlarıyla ilgilenmekle ün yapmıştır. “Karanlıktan
Aydınlığa Adım” Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği ve
Başyazarlığı, radyo-program yapımcılığı ve bilgisayar
öğretmenliği yaptı, özel olarak İngilizce ders verdi. 1994
yılında, Türkiye’de ilk kez İstanbul Büyükşehir Belediyesi
bünyesinde
oluşturulan
Özürlüler
Koordinasyon
Merkezi’nin kurucu başkanlığını yaptı ve bu görevi 1995 yılı
sonuna kadar sürdürdü. 1996-2000 yılları arasında MEB
Sarıyer Şükran Ülgezen Anadolu Meslek Lisesinde İngilizce
Öğretmenliği yaptı. 2001 yılında İstanbul Büyükşehir
Belediyesi, Özürlüler Merkezi Yöneticiliğine getirildi.
Sıkıntı içerisinde yaşayan özürlü insanlarımızın yaşadığı
problemleri en aza indirgemek isteyen ve onlara müreffeh
bir hayat sunma yönünde çaba sarf eden Lokman Ayva,
Aldığı Ödüller
Bir mülakatta, “sosyal ve fiziksel sistemler, belirli bir
insan tipine göre ayarlanmış. İşte bu bakış açısını
değiştirmek için, ya sistem içinde olacaksınız ya da açıyı
genişleteceksiniz. Bizler de sistem içinde olamayacağımıza
göre açıyı genişletmemiz lâzım” diyen Lokman Ayva, bu
uğurda çok çaba sarf etmiş ve toplumun özürlülere daha
hoşgörülü bakması yönünde bilimsel, sosyal ve siyasî
faaliyetlerde bulunmuştur. Engellilerin sorunlarına yönelik
etkin çalışmaları sebebiyle çok sayıda başarı ödülüne
layık görüldü. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:
1. Junior Chamber 2000 Türkiye’nin En Başarılı 10 Genci
Yarışmasında Birincilik.
2. Özel Eğitime Muhtaç Çocukları Koruma Derneği
Hizmet Ödülü.
3. Fiziksel Engelliler Vakfı Hizmet Ödülü.
4. İstanbul Sessizler Spor Klubü Hizmet Ödülü.
5. Fazilet Partisi 18 Nisan 1999 Seçimleri Başarılı
Çalışmalar Plaketi.
6. Hür Medya Haber Yorum Dergisinin Yılın Başarılı Adamı
Ödülü.
7. İstinye Rotary Kulübü Hizmet Ödülü.
Siyasî Faaliyetleri
Lokman Ayva, 18 Nisan 1999 Genel Seçiminde İstanbul
3. bölgeden, Fazilet Partisinden milletvekili adayı oldu,
ancak az bir farkla seçilemedi. Lokman Ayva, daha sonra
3 Kasım 2002 tarihinde yapılan 22. Dönem Milletvekili
Genel Seçimine İstanbul'da 3. bölgeden katıldı ve AK Parti
İstanbul Milletvekili olarak seçildi. AK Parti kurucularından
olan Lokman Ayva, bu partinin aynı zamanda Merkez
Karar ve Yönetim Kurulu üyesidir. Böylece, 3 Kasım 2002
seçimleriyle birlikte Türk siyasî tarihinde ilk defa görme
engelli bir kişi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girme
şansını elde etmiştir.
Milletvekili olduktan sonra TBMM’de yapılacak törende
‘Yemin Metni”ni nasıl okuyacağını Meclis Genel
Sekreterliği’ne soran Lokman Ayva, “Şimdiye kadar hiç
böyle bir ihtiyaç olmamıştı. Maalesef öyle bir metin elimizde
yok” cevabını alır. İyi bir hafızaya sahip olan Lokman Ayva,
buna rağmen kabartma bir metin hazırlatılmasını talep
eder ve yemin töreninde de kabartma metninden yeminini
eder.
EKİM 2010
Lokman, Körler Ortaokulunda özgüvenini iyice geliştirdi.
Öğretmenlerin kendi hayatlarından bahsetmeleri, onu
derinden etkiledi. Bir gün rehberlik servisine gittiğinde,
heyecandan yine kekeledi. Rehber öğretmenleri, bunun
üzerine “madem zorlanıyorsun, o hâlde bu problemin
üstüne üstüne gidelim” dediler. Bunun üzerine tiyatroda
çalıştı ve hocaların manevî desteğini gördü. Olumsuz
psikolojisini yıktı ve kör olduktan sonra hiç tatmadığı
başarma duygusunu orada tatmaya başladı.
1985 yılında Türkiye sakat gençliğini temsilen, Milli
Eğitim Bakanlığı aracılığı ile Avrupa Konseyi toplantılarına
katıldı. 1992 yılında ABD’nin Baltimore şehrinde körlerin
“bilgisayar kullanmaları ve faydalanmaları“ konusunda,
Milli Körler Federasyonunun misafiri olarak araştırmalar
yaptı. 2000 yılında Romanya’nın Neptün şehrinde
yapılan “Özürlülerle İlgili Bölgesel Projeler” Kongresine
katıldı. 2002 yılı Ocak ayında Almanya’da özürlülerle ilgili
çalışmalar yaptı.
35
STANDARD
1
966 yılında Konya’nın Doğanhisar İlçesi, Başköy
Kasabasında doğdu. 11 yaşında geçirdiği
menenjit hastalığı sonucu görme yeteneğini
kaybetti. Eğitimine bu sebepten dolayı 5 yıl
ara vermek mecburiyetinde kaldı. Lokman’ın
babası bir devlet kurumunda odacılık yaparken, şef,
ziraat mühendisi gibi elemanlar daireye gelirken oğlunu
başkalarından hep sakladı. Böyle bir psikolojide yetişen
Lokman, yabancı kişilerle konuşurken kekelerdi.
EKİM 2010
STANDARD- 14 Ekim Dünyada ve Türkiye’de
“Dünya Standardlar Günü” olarak kutlanmaktadır.
Bugünle başlayan hafta da Türkiye Standardlar
Haftası’dır. Uluslararası standard kuruluşlarının
yayınladığı ortak mesajda bu sene bugüne
atfedilen tema “Standardlar sayesinde herkes
her şeye erişebiliyor”. Gerçekten standardlar
sayesinde herkes her şeye erişebilir mi? Sizin bu
konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
STANDARD
36
L. AYVA- Fırsat körlüğü diye bir şey uydurmak zorunda
kaldım. Bu sorunuzu cevaplamak ve hatta bu sohbeti
de bu bağlamda yapmak isterim. O yüzden de bunları
paylaşma imkânı tanıdığınız için teşekkür ediyorum.
Standardlar konusu hem çift taraflı bıçak gibi, hem
de her şeyinden faydalandığınız karpuz gibidir. Eğer
gelişmiş bir kafaya sahip değilseniz çift taraflı bir bıçak
gibidir. Mesela bir şeyler yapan, üreten birisiniz. Bunu
da rastgele yapmak istiyorsunuz. Yaptığınız arabanın
kadranı bazen 100 gösterirken araba 150 km hızla
gitsin, bazen 80 km hızla gitsin, bazen de 100 km hızla
gitsin. Tüketici ne yapar adamı? Vallahi kıtır kıtır doğrar.
Memleketimizde
hizmet sektörü
hizmetlerde
insana bağlı
hususlarda arzu
edilen standardı
tutturamadı. O
yüzden aldığımız hizmetle
şirkete minnet doluyoruz, ertesi
gün de ağzımıza geleni söylüyoruz.
Bu durumda koyacağınız her
standard üreticiye de, tüketiciye de
zulüm gibidir. Ama diğer boyutu da kâr
içinde kâr. Dedim ya karpuz gibidir. İçini
kendiniz yersiniz, kabuğunu ahırdakiler yer,
çekirdeklerini de kümestekiler. Önce temel
bir standardımızı koyalım: Herkes her şeye
erişecek. Eğer temel standardımız bu olursa her
şeye erişilmiş olur. Pek çok arkadaşımızın aklına
şöyle bir soru gelecektir: Hem standard diyorsunuz,
hem de herkes diyorsunuz. Standardlardan, o
standardlara uyabilenler yararlanır gibi bir durum varken
herkese uygun nasıl olacak? Bu durum aslında bir
paradoks. Ancak bunu yine standard mantığında aşmak
mümkün. O da herkes her şeye erişecek standardını
koyarak aşılabilir. Pek çok insan bilir, eskiden
matbaalarda bir kaç çeşit harf vardı ve bütün eserler
o kalıplarda basılabiliyordu. Şimdi bilgisayar imkânları
neredeyse bunu sonsuz sayıda şekle dönüştürdü.
İşte fırsat da burada. Sonraki sorularınıza
bağlı olarak bu fırsatlara
girmek isterim. Bu
sorunuza net cevabım, herkes her şeye
erişebilir, ancak standardlar tam uygulanırsa.
* Bunların başında standardlardan fayda görecek kişiler
geliyor. Eğer onlar istemezse bunları uygulama şansınız yok.
*Üretici veya hizmet sunan taraf… Eğer bu kişi de
durumun farkında değilse, müşterinin veya hizmet
sunulan vatandaşın gizli veya açık standard ihtiyacının
farkında olup onu karşılamıyorsa yine standardlardan
faydalanamıyorsunuz. O firma veya kurum, eninde
sonunda çok geçmeden batıyor, ama benimki benden
gittikten sonra ne yapayım. Maksat firmaların batması
değil ki, müşterisiyle beraber mutlu bir şekilde gelişerek
devam etmesi.
*Standard belirleyiciler … TSE gibi kuruluşlar standard
geliştirmemişse siz acı çekiyorsunuz, firma da size acı
çektiriyor, ancak bunları bilmeden yapıyorsunuz. Birisi
bu standardı koyacak ki siz de acınızın adını ve nedenini
görebilesiniz. Yani ortada bir metre lazım. Böylelikle
herkes boyunun ölçüsünü rahat görsün.
*Son kısım da bunların denetlenmesi… Müşteri
standardı talep ediyor, üretici de vermek istiyor, TSE de
standardı üretti… Sistemde çıkabilecek aksaklıkları kim
tespit edecek? Uygulamada yaşanacak yanlışlıkları kim
giderecek? Bunun için de bir denetleyici lazım.
Bütün bunlardan sonra şunu söylemek istiyorum:
Öncelikle engellileri standard beklentisine sokmamız
gerekiyor. Öyle ki özürlü birey asansöre binince arzu
ettiği katın düğmesine basamamasını kendi körlüğüne
bağlıyor. Halbuki o tuşların üzerinde kabartma harfler
olsaydı mesele yoktu. Tekerlekli sandalye kullanan biri
kaderine isyan etmek yerine kendisine bu standardlarda
hizmet sunulmamasına isyan etmelidir. “Başkasını
dövemeyen eşeğini döver” hesabı, kendi haklarını
bilmeyen, hayat beklentisi yüksek olmayan kişiler de
maalesef kendi kendilerini cezalandırıyorlar. Bazen
burnunun ucundaki imkânı göremeyebiliyor. Bu anlamda
TSE tarafından yapılan veya geliştirilen standardları
öğrenmeli, uygulanmasını talep etmeli ve geliştirilmesine
katkıda bulunmalıyız. Tek cümleyle söylemek
gerekirse; bu standardlar henüz bilinmiyor, dolayısıyla
uygulanmıyor, dolaysıyla acı çekmeye devam ediyoruz.
"Sadece engelliler mi?" diye de sormak istiyorum…
STANDARD- Standardlar engellilerin yaşamını
nasıl kolaylaştırır? Üreticilere mesajlarınız olmalı
mutlaka. Bu konuda sizin değerlendirmelerinizi
alabilir miyiz?
L. AYVA- Bu konuda çok mesajım var üreticilere.
Üreticiler engellilerin rahatlığını mahatlığını bir yana
bıraksınlar, para kazanmaya baksınlar. Para kazanmanın
yolu da insanı mutlu etmekten geçer. Eğer engellilerin
yararına gibi laflarla bu işi hayrına yapmaya kalkarlarsa
o işten hayır gelmez. İnsanoğlu kendisi için en güzel
olanı hayrına vermez. Fazlalarını falan verir. O yüzden
bu işi hayrına yaparlarsa yapmasınlar, daha iyi. Bu yolla
37
STANDARD
STANDARD
L. AYVA- Anadolu'da bir
misafirhanede kaldım. Odama
yerleştikten sonra Twitter’de
yazmak istediklerimi yazayım,
gelen mailleri de cevaplayayım
diye internete bağlanmak istedim.
Aman Allah'ım, o da ne? Odada internet yok! Başka odada
kalan arkadaşa onun odasında wireless çekip çekmediğini
sordum. "Ne yapacaksın ki interneti? İnsan odasında
dinlenir." dedi. Anladım ki konunun dört tarafı var.
EKİM 2010
STANDARD- 50’yi aşkın
Türk Standardı engellileri
ilgilendiriyor. Asansörlerden
karyolalara, kapı
kanatlarından ders kitaplarına
birçok konuda engellilere
yaşam kolaylığı sağlamayı
hedefleyen Türk Standardı
var. Çok standard var, ama bu
standardlar uygulama alanı
buluyor mu? Bu standardlara
üreticiler uyuyor mu?
EKİM 2010
STANDARD
38
pekiyi para kazanmak
mümkün mü? Artık hepimiz
uyanalım! Türkiye'nin gayri
safi milli hasılasının % 5.9'u
sosyal konulara gidiyor.
2009 yılının verilerini
almadım. Ama durum bu.
Bu işte para var. Biz 5
senede 100 binden fazla
özürlüyü işe yerleştirdik.
Sizi hayrette bırakmaya
devam edeceğim: 2002'de
2000 civarında olan lisanslı
engelli sporcu sayısı,
bugün 25 binleri aşıyor.
Pazarlar klasik pazarlar
değil. Lütfen uyanalım!
Bugün Belçika'nın önemli
bir bölgesinde özürlüleri
turizme çekiyorlar.
Piyasalar değişiyor,
dengeler değişiyor. İnsanlar o kadar da ulvi amaçlarla
yaşamıyor. Kazandığını harcamak istiyor. İnsanlar
anladı artık: kazandıklarını mezara götüremiyorlar. Her
ekonomik seviyede, her kültürel seviyede, her coğrafi
seviyede yahut her toplumsal seviyede arayışlar var.
Sizin ne sunabildiğiniz önemli. Siz bana 3 yaşından
beri yediğim ekmeği sunuyorsanız, yanınızdaki de farklı
ekmek lezzetleri sunuyorsa ben niye sizden alayım
ki? Bütün bu yeni şeylerin temelinde ise bir standard
var. Yeni şeyleri tadacağım veya deneyeceğim diye bir
keşmekeşe de girişilmez her hâlde.
Bakınız, geçen sene Avrupa'nın yenilik ve yaratıcılık
yılıydı. Herkes kendi hayatında sorsun, standardları
temel alarak özel hayatımızda, iş hayatımızda, günlük
hayatımızda, toplumsal hayatımızda yenilik yaptık mı?
Evde yeni bir yemek mi icat ettik, eşimize, çocuklarımıza
yeni bir hediye yöntemi mi bulduk, daha ucuz ve daha
farklı gezme tozma yahut tatil yerleri mi keşfettik, işimizde
ne yaptık? Bunların hepsini soralım. Bütün bunları şunun
için anlatıyorum: Standard kavramı iyi bir pazar anahtarı.
Özürlüler de bu işin en kolayları. Ama buraya bakarken,
kafa yapımızı değiştirerek bakalım. Mesela inovasyon ve
yaratıcılık kavramlarını çalıştıktan sonra buraya bakalım.
Göreceğiz ki bu alanlar yeni bile sayılmazmış. Tabi ki
şunun da altını çizmek istiyorum: Her şey bir anda olup
bitecek ve az zamanda köşe döneceğiz. O iş piyangoda
falan olur. Onun da çıkma ihtimali o kadardır. Ona güvenip
yatırım yapacaksanız yorulmamanızı öneririm.
Ayrıca şunu da söyleyeyim: herkes kendi sektöründe
yeni standardlar da üretebilir. Körlerin ahşap işçiliğinde
çalıştığını düşünün bir! Tekstilde çalıştığını düşünün.
İnsanlar zanneder ki kumaşların renkleri veya desenleri
insanları etkiliyor. Siz o kumaşa dokununca… Bunu
mobilyada, tekstilde, paketlemede, kısaca her yerde
geliştirmek mümkün. Fena mı olur, dokunsal olarak da
etkileyici bir standardımızın olması? Bu fırsat meselesini
yüzeysel olarak geçmek zorunda kalıyorum ve çok
üzülüyorum.
STANDARD- Standardlar olmasına rağmen, bu
standardlara yeterince uyulmuyorsa bunun sebebi
nedir sizce?
L. AYVA- Klasik nedenler. "Benden başka herkes
suçludur." anlayışı. Yahu insanlar oturmuş, çalışmış ve
standardları geliştirmişler ve biz oturduğumuz yerde
bu standardlara uymayı beceremiyoruz. Siz, hâlâ bir
kasabın dükkânındaki etin üzerinde sinek görmeyi
kabullenebilir, anlayabilir misiniz? Ya o kasabın, “işler
kötü, kahrolsun büyük marketler” demesini nasıl
değerlendirirsiniz? Dikkat ettiniz mi? AB nedeniyle
standardlara uyma mecburiyetleri sürekli ertelenmiştir.
Kapımızdaki büyük tehlike daha fark edilmedi. Keşke
batmadan veya ceza yemeden bunları öğrenebilsek.
Temellerini şöyle görüyorum:
İşimizi fazla sevmiyoruz. Dolayısıyla da işimizle ilgili
hayallerimiz yok. “İşimizi nasıl geliştiririz?” hayalini
STANDARD- Üretim ve hizmet sektöründe
standardlara uygunluk açısından firmaların, diğer
kurum ve kuruluşların neler yapması gerekir? Bu
konuda beklentiler neler olmalıdır?
L. AYVA- Kulakları çınlasın, Prof. Üstün Ergüder
rektörken İTÜ'den bir öğrenci master tezi olarak
Boğaziçi Üniversitesi'nin sahasını planlamak istediğini
söyler. Üstün Hoca da sever böyle şeyleri. Çocuğa
demiş ki, “iki ay boyunca günün her saatinde bu toprak
sahayı insanlar nasıl kullanıyorlar? Gözlemle ve planını
ona göre yap.” Çocuk da gözlemliyor, not ediyor ve
planına yansıtıyor. İnanır mısınız, o saha çimlendikten,
düzenlendikten sonra ne çimlere basma ihtiyacı
hissettim, ne de sahanın özelliklerini planlananın dışında
STANDARD- Bu konularda yurt dışındaki
uygulamalarla Türkiye’mizdeki uygulamaları
mukayese edebilir miyiz?
L. AYVA- Yurt dışı bu konuda sanıldığı kadar gelişmiş
değil. Ama son zamanlarda bu pazarı fark etmişler ve
ciddi açılımlar var. Mesela Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi üyesiyim. Ancak burası bana uygun değil.
Yeni yeni uyanıyorlar. Çalışmalar başladı. Amerika bu
konuda başı çekiyor. Bu konuyu mukayeseli üstünlük
haline getirecekler gibi görünüyor. Her şeyin, ama her
şeyin özürlülere göre olanını da yapıyorlar. Pazarları
da bu Ar-Ge maliyetlerini karşılayacak büyüklükte.
Ama bizim memleketimizde Ar-Ge destekleri bile
yeteri kadar kullanılmıyor. Ancak insanlar yaşadıkları
bir sorunun arkasındaki standardsızlığı görebiliyorlar.
Onların uyguladıkları ve kullandıkları standardları
ben de kullandıkça mutlu oluyorum. Ben de onlar
EKİM 2010
kullanma ihtiyacı hissettim. Bu nasihatten yola çıkarak,
atandığım yerleri önce gözlemliyorum, sonra kolları
sıvayıp işe girişiyorum. O bakımdan müteşebbislere ve
yöneticilere öneriyorum ki, müşterilerinizi gözlemleyin,
insanları gözlemleyin, ne yaparken, neye ihtiyaç
duyuyorlar? Siz de ona uygun ürün ve hizmet geliştirin.
Yine size bir örnek: İnanır mısınız? yıllardır uğraşıyorum,
kullandığımız otomobilin sağ ön koltuğunun arkasına bir
lap top masası bulamadım. Birisine söyledik, milyarlar
istedi. Konya'da akıllı bir arkadaş bir şeyler uydurdu.
Tam istediğim gibi olmadı, ama idare ediyorum. Yahu
kardeşim, wireless bunca gelişmiş, internet gelişmiş,
bilgisayar gelişmiş ve biz hâlâ otomobilde bunları
kullanmayı beceremiyoruz. Uçaklarda son derece
rahatım. Onlar da çalışmak için değil, yeyip içmek
için masa yapmışlar. Koy şöyle 220 volt priz. İnsanlar
çalışsın. Ben otomobilimi öyle yaptım. Bir masa
uydurdum, bir priz uydurdum, bir dolap uydurdum.
Arabaya girenler şaşıp kalıyor. Bunlara hâlâ şaşılıyorsa
daha çok işimiz var. Ama maalesef ben uydurmamalıyım
bunları. Bunları, bu ürünleri üretenler uydurmalı veya
geliştirmeli. Engellilerle ilgili durumlar da böyledir. Sadece
birazcık gözlem, birazcık empati, birazcık da zekâ
yeter de artar bile. Şunu da söyleyeyim, engellilerle ilgili
yapılanlar sadece engellilerin işine yaramıyor. Herkes
bunları tercih edebiliyor. Mesela rampalı kaldırımlarda
herkes rahat ediyor. Basamak kaldırımlar rahat değildir
ki. Eğer herkese uygun olsun diye bir standard
belirlemişsek, o zaman müşterileriniz herkestir. Ama
engellileri de dışarıda bırakırsanız o zaman hedef
kitleniz çok sınırlı bir kitledir. Sonra da “gâvurlar neden
büyüyorlar da biz yerimizde sayıyoruz?” demeyelim.
39
STANDARD
kurmadıkça gönüllü olarak, isteyerek bunu yapamayız.
Dışarıdan bir zorlamayla ancak yaparız. Tüketici,
kullanıcı olarak adlandırdığımız kesimlerin de bu
konularda fazla talebi yok. Aslında ortada gizli bir
talep var. İnsanlar olursa kullanıyorlar. Olmazsa talep
etmiyorlar. Sıkıntıların arka planını görme gayretimiz
de yok. Hiç dikkatinizi çekti mi, bilmem: Bu güzel
ülkemizde bir buluşma sorunu vardır. Üniversitedeyken
bir arkadaşım bir kızla buluşacaktı. Akşam kızgın bir
şekilde geri geldi. Burnundan nefes alıyordu. Kızı
uzun süre aramadı. Çünkü kız gelmemişti. Bir vesile
görüştüler de biz de gerçeği öğrendik. Meğer kız gelmiş,
bizimkini gelmedi sanıyormuş. Neden buluşamamışlar,
çünkü buluşacakları durağın gerçek adını değil, kendi
aralarındaki adlarını biliyorlarmış. Herkes kendince
doğru yere gitmiş, ama gerçek yere kimse gitmemiş.
Sık şubesi olan banka önünde buluşma çabalarını
da anlamam. Mecidiyeköy'de, Eminönü'nde falan
bankanın önünde buluşalım derler. Halbuki o bankadan
orada bir kaç tane vardır. Allah'tan cep telefonları çıktı
da biraz derde çare oldu. Ama hâlâ adres bulma ve
buluşma sorunu yaşanıyor. Şimdi bunun nedeni ne?
Bir standardımız yok. Sokak adlarını kıymetli insanların
adlarıyla adlandırırız. Hafız gibi ezberleyeceksiniz ki
sırasını falan bilin. Aksi halde o adlara bakarak adres
madres bulamazsınız. Bazen de gülmekten ölürüm,
adresi bulamayan arkadaşlarım, sokağa adını verdiğimiz
kıymetli şahsiyetlere basarlar küfrü. "Senin Sokullu'na da
Mehmet'ine de…" Ne komik durumlarımız var!.. Eşimle
Amerika'ya gitmiştik. İnanır mısınız, her yeri yarım saatte
söktük. Her yeri elimizle koymuş gibi buluveriyorduk.
Bunları yaşayınca gel de çıldırma! Standard, standard,
standard… Belki de şu soru bütün meseleyi çözer: "Ben
bu sorunu, hangi standarda uymadığım veya standard
olmadığı için yaşıyorum?"
EKİM 2010
STANDARD
40
gibi bakmaya alıştığım için Fransa'nın en büyük
hava alanını mahkemeye verebiliyorum. Kendi iddia
ettikleri standardlara uymuyorlar. O zaman kardeşim
bedelini öderler. Şu an için farkımız, onlar az da olsa
standardları uyguluyor ve sorun yaşayınca da bunun
bir standard eksikliğinden kaynaklandığını biliyorlar. Biz
ise standardları uygulamayı ve kullanmayı bir özenti
zannediyoruz. Standardsızlıktan dolayı yaşadığımız
problemlerin kaynaklarını başka yerlerde arıyoruz. Ama
Türkiye insanını iyi tanıdığım için söyleyebilirim ki, Türkiye
insanı bunu kafaya koyunca dünyanın en iyisini yapar!..
Dilerim o kafaya koyma meselesi fazla gecikmez.
STANDARD- Gelişmiş ülkelerde standardizasyon
alanında oldukça yol alınmış yani... Öyleyse
zenginleşmeyle standardizasyon arasında bir
paralellik mi var?
L. AYVA- Her zamanki yanılgı budur. Zannedilir ki
standardları zenginleşince uygulamalıyız. Halbuki
fakirlerin daha çok ihtiyacı vardır ve zenginleşmek için
bunu yapmak lazım. Az suyla çok banyo yapmak ve
temizlenmek kimin işine gelir mesela? Parası ve suyu
çok olanın mı? Yoksa bunlardan azına sahip olanın
mı? Tekrar tekrar kaldırım yapmaktansa standard bir
kaldırım yapmaktan kim zarar görür? Halbuki fakirliğin
nedeni standardsızlıktır. Batının standardlara ulaşma
gerekçesiyle bizimki aynı olmak zorunda değil. Biz, az
kaynakla çok mutlu olmak, israfı önlemek, zenginleşmek
için standardı uygularız, başkası da başka gerekçelerle
uygular. Bunlar kimseyi de ırgalamaz. Mesela ben kaset
kullandığım dönemlerde kaset kapaklarına kabartma
etiketler yapıştırdım. Amerikalılar bunu 1 liraya mal
ediyordu, ben de 10 kuruşa mal ediyordum. Benimki
biraz emek gerektiriyordu. Ama sonuçta her ikimiz de
aynı standardı kullandık. O standardı kullanmadığım
dönemlerde 200 kasetin içinden aradığımı bulana kadar
akla karayı seçerdim. Baştan başlarım, aradığım kaset
sonda olur. Sondan başlarım, aradığım baştakidir. Bir
baştan, bir sondan bakarak giderim, aradığım kaset
ortadakidir. Saatlerim erir giderdi. Yani özetle söylemek
gerekirse, batıdan daha çok bizim standardlara
ihtiyacımız var. Oradaki imkân, para ve tecrübedir.
Bizdeki imkân ise yeni şeyler bulabilme potansiyeli,
parasızlık ve çok sorunumuzun olmasıdır. Allah'tan
parasızız ki parayla sorunlarımız görünmez hale gelmiyor.
Allah'tan çok sorunumuz var ki çözüm için yeteri kadar
mecburiyetimiz olmuş oluyor. Bu şartlarda bizi kimse
tutamaz.
STANDARD- İlave etmek istedikleriniz…
L. AYVA- Kamu sektörünü bu konuda kayıp bir sektör
olarak görüyorum. Kendi ayağına kurşun sıkan bir kamu
sektörümüz var. Eğer özel sektörü kamu da sollarsa
bak sen işin garipliğine! Eğer kamu bu hantal haliyle, bu
kadar motivasyonsuz haliyle, bu kadar "adam sende"
haliyle özel sektörü geçerse gidip kendimi Boğaz
Köprüsünden atayım! Özürlülerle ilgili kuruluşlar ortak
Ar-Ge çalışmaları için her türlü gayrete hazırdırlar. Kamu
kuruluşları da bugünlerde bu desteği esirgemezler. Bunu
kafaya koyup yapacak özel sektör ilgili ve yetkililerine
duyurulur.
Bu konudaki görüşlerimizi paylaşma şansı ve imkânı
verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.
STANDARD
41
EKİM 2010
STANDARD
42
EKİM 2010
TSE STANDARD
Dünyada, Avrupa’da ve
Türkiye’de Standard
Kavramı ve Standardizasyon
Kuruluşları
Hüseyin KASAPOĞLU
TSE Standard Hazırlama Grubu
Daire Başkanı
EKİM 2010
Standardizasyon, mevcut ve olası problemler dikkate alınarak, belirli bir konuda ortak ve tekrar eden kullanımlar
için en uygun düzeyde bir düzen gerçekleştirilmesi amacıyla gerekli hükümlerin oluşturulması faaliyeti olarak tanımlanmıştır (TS EN 45020).
STANDARD
43
Standardizasyon çalışmalarının sonucunda oluşturulan
standardlar ise üzerinde uzlaşma sağlanmış, yetkili bir
kurumca onaylanmış, tüm ilgili tarafların katılımıyla geliştirilmiş, ortak ve tekrarlanan kullanımlar için hazırlanmış,
uygulaması zorunlu olmayan dokümanlardır.
Ülkemizde standard hazırlama faaliyetleri Türk Standardları Enstitüsü tarafından yürütülmektedir. Uluslararası ve
Avrupa düzeyinde standard hazırlama faaliyetlerini yürüten kuruluşlar ise aşağıda belirtilmiştir:
• ISO, Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı
• IEC, Uluslararası Elektroteknik Komisyonu
• ITU, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği
• CEN, Avrupa Standardizasyon Komitesi
• CENELEC, Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi
• ETSI, Avrupa Telekomünikasyon Standardlar Enstitüsü
Neden Standard, Standardlar Ne Yapar,
Standardlardan Kimler Kazanç Sağlar, Nasıl?
Ürün, hizmet ve tesisler için güvenlik ve kalite gereklerini
oluşturmak, imalat süreçlerini iyileştirmek, teknoloji kullanımını yaygınlaştırmak, ticari engelleri kaldırmak ve yeni
pazarların açılmasını sağlamak, çevreyi ve sağlığı korumak için standard hazırlanır.
Standardizasyonun üreticiye, tüketiciye ve ekonomiye
sağladığı kazanımlar aşağıda verilmiştir:
Üreticiye;
• Üretimin belirli plan ve programlara göre yapılmasına
yardımcı olur.
• Uygun kalite ve seri imalata imkân sağlar.
• Kayıp ve artıkları asgariye indirir.
• Verimliliği artırır.
• Depolamayı ve taşımayı kolaylaştırır, stokların azalmasını sağlar.
• Maliyeti düşürür.
Tüketiciye;
• Can ve mal güvenliğini sağlar.
• Karşılaştırma ve seçim kolaylığı sağlar.
• Fiyat ve kalite yönünden aldanmaları önler.
• Ucuzluğa yol açar.
• Tüketicinin bilinçlenmesinde etkili rol oynar.
Ekonomiye;
• Kaliteyi teşvik eder, her türlü israfı önler.
• Üretimde kalitenin gelişmesine yardımcı olur.
• Ekonomide arz ve talebin dengelenmesine yardımcı
olur.
• Yanlış anlamaları ve anlaşmazlıkları ortadan kaldırır.
• İhracatta ve ithalatta üstünlük sağlar.
• Yan sanayi dallarının kurulması ve gelişmesine yardımcı
olur.
• Rekabeti geliştirir.
• Kötü malı piyasadan siler.
Standard Türleri
Enstitümüz İhtisas Gruplarında; ölçü birimleri, terimler,
kurallar vb. temel standardların yanı sıra madde, mamul,
hizmet, metot, sistem, vb. belirleyen standardlar, telif,
sentez veya tercüme yolu ile hazırlanmakta veya uyumlaştırılmaktadır.
• Telif Standardlar, ihtisas gruplarınca konunun uzmanlarından sadece ilgili konuya mahsus olarak teşkil edilen
Teknik Komite’lere hazırlatılıp olgunlaştırılarak yayımlanan
standardlardır.
• Sentez Standardlar, ülke ve endüstriyel şartları benzeşen ulusal standard kuruluşlarının (DIN, BS, JIS, ANSI,
vb.) mevcut standardlarından yararlanılarak sentezlenen
standardlardır.
• Tercüme Standardlar ise, Avrupa Birliği Standard Teşkilatları (CEN, CENELEC, ETSI) ve Uluslararası Standard
Teşkilatları (ISO, IEC, ITU) tarafından yayımlanan standardların tercüme edilmesi sonucu ihtisas grupları tarafından olgunlaştırılarak yayımlanan standardlardır.
STANDARD
EKİM 2010
• Adapte Standardlar ise; Avrupa Birliği Standard Teşkilatları (CEN, CENELEC, ETSI) ve Uluslararası Standard
Teşkilatları (ISO, IEC, ITU) tarafından yayımlanan standardların herhangi bir değişiklik yapılmaksızın Türkçe
kapak-İngilizce
şeklinde
Türk Standardı
Tüm
sektör
alanlarını
kapsayan
22
adet
İhtisas
Grubu/Özel
Daimi metin
Komite
tarafından
her olarak ka44
Türk Standardlarının Hazırlanmasında Esas bul edilerek yayımlanan standardlardır.
standard aşağıdaki aşamalardan geçtikten sonra Türk Standardı olarak kabul edilmektedir:
Alınan Temel Ölçüler
Standard Hazırlama Süreci
•
İnsan
can ve mal
güvenliği,
İş sağlığı,
programına
konu
teklifi
Tüm sektör alanlarını kapsayan 22 adet İhtisas Grubu/
•
Ülke
şartları,
Avrupa Standardları ve Uluslararası Standardların incelenmesi
sonucu, Sistematik gözden
Özel Daimi Komite tarafından her standard aşağıdaki
•
Uluslararası
entegrasyon
ve
rekabet,
geçirme sonuçları, kamu kurum/kuruluşları, özel sektör kuruluşları, bilimsel kuruluşlar,
aşamalardan geçtikten sonra Türk Standardı olarak kabul
ve ihracatın geliştirilmesi,
tüketici• Üretim
dernekleri,
mesleki kuruluşlar ve enstitü birimlerinin
talepleri doğrultusunda ihtisas
edilmektedir:
• İthalatın kontrolü,
gruplarınca
iş
programına
konu
teklifi
yapılır.
Konu
tekliflerinin
öncelikleri belirlenerek
• Tüketici beklentilerinin karşılanması,
•
İş
programına
konu teklifi (Standard
teknik •incelemeye
tabi tutulur. İş programına konu teklifleri Enstitü Yönetimince
Kalitenin yükseltilmesi,
Hazırlama
Merkez
Başkanlığı, Yönetim Kurulu, Genel Kurul)
onaylandıktan
sonra Yıllık
İş
Avrupa Standardları
ve Uluslararası
Standardların
ince• Çevrenin
korunması,
Programı
oluşturulur.
lenmesi sonucu, Sistematik gözden geçirme sonuçları,
• Teknoloji
transferi.
•Avrupa Standardları
•Uluslararası Standardlar
•Sistematik Gözden Geçirme
•Kamu Kurum ve Kuruluşları
•Özel Sektör Kuruluşları
•Bilimsel Kuruluşlar
•Tüketici Dernekleri
•Meslek Kuruluşları
•Enstitü Birimleri
 İlk Taslağın Hazırlanması
kamu kurum/kuruluşları, özel sektör kuruluşları, bilimsel
kuruluşlar, tüketici dernekleri, mesleki kuruluşlar ve Enstitü birimlerinin talepleri doğrultusunda ihtisas gruplarınca
iş programına konu teklifi yapılır. Konu tekliflerinin öncelikleri belirlenerek teknik incelemeye tabi tutulur. İş programına konu teklifleri Enstitü Yönetimince (Standard Hazırlama Merkez Başkanlığı, Yönetim Kurulu, Genel Kurul)
onaylandıktan sonra Yıllık İş Programı oluşturulur.
45
STANDARD
İş programındaki konuların hazırlanması için, öncelikle ilgili
üretim/hizmet sektörleri ve dernekleri ile kamu kurum/kuruluşlarının katılımı sağlanır; mesleki tecrübe, yabancı dil,
standardizasyon tecrübesi, performans kriterlerine göre
Teknik Komite/Konu Raportörü belirlenerek görevlendirilir. Teknik Komite; konu raportörü ve üyelerden oluşur.
Katılım olmaması durumunda, konu raportörü ayna komite üyelerinin de yer aldığı raportör havuzundan görevlendirilir. Teknik Komite/Konu Raportörü, İhtisas Grubu/
Özel Daimi Komite tarafından teknik yönden ve doküman
desteği sağlanarak Teknik Kurul prensip kararlarına göre
standard taslağını belirlenen sürede hazırlar. Standard
taslağı, konu aportörünün de katılımı ile ihtisas grubu/özel
daimi komitede incelenir, uygun görülmesi halinde gerekli
düzeltmeler yapılarak mütalâaya sevk edilir. Uygun görülmemesi halinde Teknik Komite/Konu Raportörüne iade
edilir.
EKİM 2010
• İlk Taslağın Hazırlanması
•Raportar Havuzu
•Mesleki Tecrübe
•Yabancı Dil
•Standardizasyon
Tecrübesi
•Performans
•Tasarı Hazırlama Süresi
•Ayna Komiteler
•Sektör Dernekleri
• Mütalaa
Mütalaaya sevk edilen standard tasarısı, konunun mahiyeti ve kapsamı da göz önünde bulundurularak 2 aydan az
olmamak
üzere makul bir süre verilerek ilgili paydaşlara (Kamu Kurum/Kuruluşları, Üniversiteler, Sanayi ve Ticaret
 Mütalaa
Odaları, Sivil
Toplum
Kuruluşları,
Sektör
Dernekleri,
Ayna Komiteler,
İmalatçılar,
vb.) ve Enstitünün
birimlerine müMütalaaya
sevk
edilen
standard
tasarısı,
konunun
mahiyeti
ve kapsamı
da göz ilgili
önünde
bulundurularak 2 aydan az olmamak üzere makul bir süre verilerek ilgili paydaşlara (Kamu
Kurum/Kuruluşları, Üniversiteler, Sanayi ve Ticaret Odaları, Sivil Toplum Kuruluşları,
Sektör Dernekleri, Ayna Komiteler, İmalatçılar, vb.) ve Enstitünün ilgili birimlerine
Kurum/Kuruluşları, Üniversiteler, Sanayi ve Ticaret Odaları, Sivil Toplum Kuruluşları,
Sektör Dernekleri, Ayna Komiteler, İmalatçılar, vb.) ve Enstitünün ilgili birimlerine
mütalaaya gönderilir. Mütalâa için verilen sürenin dolmasından sonra, İhtisas Grubu/Özel Daimi
Komitede Konu Raportörünün de katılımı ile mütalâa değerlendirmesi yapılır. Mütalaa
değerlendirmesi neticesinde standard tasarısı, gerektiğinde tasarının olgunlaşması amacıyla 2.
Mütalâaya veya uygun bulunması durumunda ise görüşülmek üzere Teknik Kurul'a sevk edilir.
EKİM 2010
•İlgili Kurumlar
•Firmalar
•Sektör Dernekleri
•Ayna Komiteler
•Tüketici Dernekleri
STANDARD
46
 gönderilir.
Kabul Mütalaa için verilen sürenin dolmasın- kanlarından oluşur. Teknik Kurul gündemindeki standard
talaaya
İhtisas
Grubunda
teknik Konu
incelemeye
tabi tutulan
standard
tasarıları
görüşüldükten
sonra
oylanarakTeknik
kabul veya İhtidan sonra,
İhtisasolgunlaştırılan
Grubu/Özel Daimive
Komitede
Ra- tasarıları
sas Grubu/Özel
Daimi
Komiteye
iade edilir.
Kabul edilen
Kurul
öncesi de
hazırlıkları
tamamlanarak
Teknik
Kurul’da
görüşülmek
üzere
gündeme
alınır.
portörünün
katılımı ile mütalaa
değerlendirmesi
yapılır.
standard
tasarıları
gerekli
düzeltmeler
yapıldıktan
Teknik
Kurul;
Yönetim neticesinde
Kurulu Başkan
Üyeleri, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği sonra
Mütalaa
değerlendirmesi
standardve
tasarısı,
Enstitümüz
web sayfasında
Kabul edilmeyen
gerektiğindeüniversite
tasarının olgunlaşması
amacıyla
2. Mütalatemsilcileri,
temsilcileri,
Bakanlık
temsilcileri
ile İhtisas
Grubu yayımlanır.
Başkanlarından
standard
tasarıları
ise
ilgili
İhtisas
Grubu/Özel
aya
veya
uygun
bulunması
durumunda
ise
görüşülmek
oluşur. Teknik Kurul gündemindeki standard tasarıları görüşüldükten sonra oylanarak kabulDaimi Ko(inceleme
veya mütalaa)
Teknik
Kurul'a sevk Daimi
edilir. Komiteye iade edilir. mitede
veyaüzere
İhtisas
Grubu/Özel
Kabulyeniden
edilenolgunlaştırılarak
standard tasarıları
gerekli
Teknik Kurula tekrar görüşülmesi için sevk edilir veya iş
• Kabul
programından çıkarılır.
4
İhtisas Grubunda olgunlaştırılan ve teknik incelemeye tabi
• Sistematik Gözden Geçirme
tutulan standard tasarıları Teknik Kurul öncesi hazırlıkları
tamamlanarak Teknik Kurul’da görüşülmek üzere günde- Sistematik Gözden Geçirme kapsamındaki sentez Türk
düzeltmeler
yapıldıktan
sonraBaşkan
Enstitümüz
sayfasında
yayımlanır.
Kabul edilmeyen
(5 yılını
dolduran standardlar)’na
dair, ilgili
me
alınır. Teknik Kurul;
Yönetim Kurulu
ve Üyeleri,webstandardları
standard
tasarıları
ise
ilgili
İhtisas
Grubu/Özel
Daimi
Komitede
yeniden
olgunlaştırılarak
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsilcileri, üniversite paydaşların (Kamu Kurum/Kuruluşları, Üniversiteler, Sanayi görüşülmesi
ve Ticaret Odaları,
Toplum
Kuruluşları,
(incelemeBakanlık
veya temsilcileri
mütalaa) ileTeknik
Kurula
içinSivilsevk
edilir
veya Sektör
iş
temsilcileri,
İhtisas Grubu
Baş-tekrar
programından çıkarılır.
•Büro İşlemleri
• Numaralandırma
 Sistematik Gözden Geçirme
Sistematik Gözden Geçirme kapsamındaki sentez Türk standardları (5 yılını dolduran
standardlar)’na dair, ilgili paydaşların (Kamu Kurum/Kuruluşları, Üniversiteler, Sanayi ve
teknik inceleme uzmanlarınca da, sistematik gözden geçirmeye gönderilen standardların
Perinorm ve intranet veri tabanı ile ilgili standard kuruluşlarının web sayfalarından
yararlanılarak kaynaklarında değişiklik olup olmadığı araştırılır. Gelen görüşler ve
kaynaklarındaki son durum, göz önüne alınarak yapılan değerlendirme sonucunda, standardın
aynen kalması (konfirmasyon), revizyonu veya iptal işlemleri yapılır.
Ulusal Standard Hazırlamada Önceliklerimiz
Avrupa Birliği’ne uyum çalışmaları: 1/95 sayılı Ortaklık
Konseyi Kararı neticesinde, Türkiye ile AB arasında imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması sürecinin bir gereği olan
mevzuat uyumu çerçevesindeki Avrupa Birliği standardları (EN) ile Topluluk Direktifleri ve Teknik Düzenlemelerin
birebir tercümesine büyük bir önem ve öncelik verilmiştir. Bu kapsamda, EN standardları uyumlaştırılarak Türk
Standardı (TS) olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, uluslararası standard teşkilatları tarafından hazırlanan standardlar
da Türk Standardı (TS) olarak uyumlaştırılma çalışmaları
için izlenmektedir.
Sistem standardları: Son yıllarda uluslararası ve bölgesel standardizasyon kuruluşları tarafından hazırlanmış
bulunan EN ISO 9000 serisi (Kalite Güvence Sistemi
Standardları), EN ISO 14000 serisi (Çevre Yönetim Sistemi Standardları), EN ISO 22000 (Gıda Güvenliği), EN ISO
13485 (Tıbbi Cihazlar), ISO/IEC 27001 (Bilgi Güvenliği)
sistem standardları Türk Standardı haline getirilmiştir. EN
16001 “Enerji Yönetim Sistemi” Standardının tercümesi
ile ilgili çalışmalara da başlanmış bulunmaktadır. Henüz
tasarı aşamasında olan ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi
standardının yayımlanması da takip edilmektedir.
Standardizasyon; belirli bir faaliyetle ilgili olarak ekonomik
fayda sağlamak üzere bütün tarafların yardım ve iş birliği
ile en uygun düzeyde belirli kurallar koyma ve bu kuralları
uygulama işlemidir. Standardizasyon, aslında toplumun
kalite ve ekonomikliği arama çalışmalarının sonucu olarak
ortaya çıkan bir faaliyettir.
Standardizasyon, esas itibarıyla mal ve hizmet üretiminde
aranacak özellikleri ortaya koymakla beraber, diğer alanlarda da hukuk, yönetim vb. kullanılmaktadır.
Standardizasyon, ilgili tarafların yardımları, iştirakleri ve
karşılıklı iş birliği ile gerçekleştirilmelidir. Genel kabul görmesi nedeniyle, toplumun her kesiminde genel fayda
sağlar.
Standardizasyon, çeşitliliğin kontrolü, ürün ve hizmet kalitesinin sağlanması ve kullanılabilirlik gibi faydaları olması
nedeniyle önemlidir. Çeşitli konularda, uyumluluk, birbirinin yerine geçebilirlik, insan için sağlık ve güvenlik sağlaması açısından da faydalıdır. Standardizasyon, insan için
hayati önemi haiz olan çevrenin muhafazası yönünden
çok büyük faydalar sağlar.
Ayrıca ürünlerin kullanım sırasında korunması ve ülke-
47
STANDARD
Ulusal Standard Hazırlamada Önceliklerimiz
Dernekleri, Ayna Komiteler, İmalatçılar, vb.) Standard-Net Hizmet standardları ve kriterler: Hizmet sektörünsistemi vasıtasıyla elektronik ortamda görüşleri alınır. İhti- de Kalite Güvence Sistemine zemin hazırlanması için ve
Avrupa
uyumuzmanlarınca
çalışmaları:
1/95 sayılı
Ortaklık
Konseyi
Kararı
neticesinde,
4077 sayılı
Tüketicinin
Korunması
Hakkında
Kanun’a dasas
GruplarıBirliği’ne
ve teknik inceleme
da, sisteTürkiye
ile
AB
arasında
imzalanan
Gümrük
Birliği
Anlaşması
sürecinin
bir
gereği
Bakanlığı
matik gözden geçirmeye gönderilen standardların Peri- yanılarak yayımlanmış olan ve Sanayi ve Ticaret olan
mevzuat
uyumu
çerçevesindeki
Avrupa
Birliği standardları
(EN) ile
Topluluk
Direktifleri
veHiztarafından yürütülen
“Sanayi
Mallarının
Satış Sonrası
norm
ve intranet
veri tabanı
ile ilgili standard
kuruluşlarının
metleribir
Hakkında
uygulamasına
esas
Teknik
Düzenlemelerin
tercümesine
önem Yönetmelik”
ve öncelik
verilmiştir.
Buteşkil
web
sayfalarından
yararlanılarakbirebir
kaynaklarında
değişiklik büyük
üzereStandardı
hizmet standardları
kriterlerinin
hazırlankapsamda,
EN Gelen
standardları
Türk
(TS) veolarak
kabul
olup
olmadığı araştırılır.
görüşler veuyumlaştırılarak
kaynaklarında- etmek
masına
öncelik
verilmiştir.
ki son durum göz önüne alınarak yapılan değerlendirme
sonucunda, standardın aynen kalması (konfirmasyon),5
Standardizasyon ve Uygunluk Değerlendirmesi
revizyonu veya iptal işlemleri yapılır.
EKİM 2010
•İlgili Kurumlar
•Firmalar
•Sektör Dernekleri
•Ayna Komiteler
•Tüketici Dernekleri
ler arası ticari engellerin aşılması, teknolojik iş birliğinin
sağlanması gibi faydalar ile bu faydaların etkisiyle ortaya
çıkan çok ikincil faydalar da olabilmektedir.
Ürünlerin belirlenmiş kalite ve güvenlik kriterlerine göre
yeterliliğini tespit etmek için yapılan deney, muayene ve
belgelendirme işlemleri "uygunluk değerlendirmesi" kavramı içinde yer almaktadır.
Ürünlerin, standardlara uygun ve güvenli olduğunu göstermek amacıyla tanzim edilmiş tek bir belge ile uluslararası pazarlarda kabul edilmesine, Dünya Ticaret Örgütü ve
bölgesel ekonomik bloklar tarafından önem verilmektedir.
Bunu sağlayacak olan uygunluk değerlendirmesi faaliyetinde bulunan kuruluşlar ve belgelendirme kuruluşlarının
önemi büyüktür.
EKİM 2010
Avrupa Birliği'nin teknik mevzuat sisteminin iki önemli temelinden birisi, ürünlerin piyasaya arz aşamasında veya
arz sonrasında yapılan piyasa gözetimi ve denetimi faaliyetleri, diğeri üçüncü taraf uygunluk değerlendirmesi
kuruluşları tarafından kamu adına yerine getirilecek olan
uygunluk değerlendirme faaliyetleridir.
STANDARD
48
Bu faaliyetler, Uygunluk Değerlendirme Kuruluşları ile
Onaylanmış Kuruluşlar tarafından yerine getirilir. Bu sırada üretici ile tüketiciye eşit mesafede durulmalı, teknik ve
idari özellikler görev süresince muhafaza edilmelidir.
Uygunluk değerlendirme kuruluşları ve onaylanmış kuru-
luşlar yoluyla, piyasaya arz edilecek ürünlerin teknik düzenlemelere uygun olup olmadığının öncelikle bağımsız
ve tarafsız olan bu kuruluşlarca denetlenmesi hedeflenmekte ve piyasaya güvensiz ürün sunulması ihtimalinin
mümkün olduğunca en aza indirilmesi amaçlanmaktadır.
İhtiyari Standardizasyon
Standardizasyon çalışmalarının sonucunda oluşturulan
standardların kullanımının isteğe bağlı olarak bırakılması durumunda bu standard ihtiyari standard olur. Bu tip
standardlar zaruri ihtiyaçları belirlemek yerine daha çok
kaliteye yönelik ve kaynak doküman yerine geçen metot
standardlarıdır.
Bu tip standardlar, kullanıcılara kendi ihtiyacına göre uygulama, seçme ve kullanma olanağı sağlar. Kullanıcılar
kendi şartlarına uyan kurallar ve yöntemleri belirlerken ihtiyari standardları seçebilecekleri gibi farklı uygulamaları
da seçebilirler.
Bu şekilde kullanımı seçilen ihtiyari standard, kişilerin kendi talepleri ile uygulanmaya koyulması nedeni ile uygulama sonuçlarının, dolayısıyla elde edilecek kazancın daha
fazla olmasını sağlar.
Standardizasyonun ihtiyari olması, herhangi bir konuda
ihtiyari standardın yanı sıra farklı ve daha zengin uygulama seçeneklerinin olmasını sağlar. Ancak bu uygulama
çeşitliliği beraberinde belirlenen alanda farklı kalitelerde
bir ürün yelpazesinin oluşmasına yol açar.
Uluslararası Standardların Hazırlanması Süreci
Böyle durumlarda ürün kullanıcıları veya konu tarafları,
bilinçli olmalıdır. Bazı faydalı standardların ihtiyari olması,
buradan elde edilebilecek faydaların tercihe bırakılmasına
ve dolayısıyla bazı taraflarca bu faydaların farkında olmadan tercih edilmemesine yol açabilir
Uluslararası düzeyde standard hazırlama kuruluşları, genel konularda ISO, elektrik ve elektronik konularında IEC
kuruluşlarıdır. Enstitümüz, her iki kuruluşun da üyesidir.
ISO ve IEC’nin standard hazırlama aşamaları konu ile ilgili
dokümanları ve bu aşamaları yürütmekle görevli olan organlarına ait bilgiler Tablo-1’de özetlenmiştir.
Bilinçli bir toplumda standardizasyonun ihtiyari olması
durumunda bile uygulamaların faydaları nedeniyle taraflar tarafından zorunlu gibi tercih edilmektedir. Bu nedenle
ihtiyari standardlar bu tip gelişmiş toplumlarda bir olumsuzluk değil gelişmişlik göstergesidir.
Sanayicinin Standardizasyona Katılımı
Sanayicilerimizin standard hazırlama çalışmalarına katılımını ulusal ve uluslararası seviyede olmak üzere iki şekilde inceleyebiliriz.
Zorunlu bir standardizasyon, bağlayıcı olması nedeniyle
genellikle güvenlik, sağlık, emniyet gibi zaruri durumlarda 1- Ulusal Seviyede Standardizasyon Çalışmalarına
IEC’nin standard hazırlama aşamaları konu ile Katılım
ilgili dokümanları ve bu aşamaları yürütmekle
uygulanabilmektedir.
görevli olan organlarına ait bilgiler Tablo-1’de özetlenmiştir.
Öneri
aşaması
Hazırlık
aşaması
SORUMLU ORGAN
Teknik Komite (TC)
Yeni
çalışma
maddesi teklifi
NWIP
Teknik Komite (TC)
Çalışma taslağı
WD
Çalışma Grubu (WG)
Komite taslağı
CD
Teknik Komite (TC)
Mütalaa taslağı
ISO/DIS
IEC/CDV
Komite
aşaması
Mütalaa
aşaması
Onay
aşaması
- Merkez Sekreterya,
ISO/IEC Üyeleri
Son
uluslararası
standard tasarısı
FDIS
Merkez Sekreterya,
ISO/IEC Üyeleri
Uluslararası standard ISO, IEC veya
ISO/IEC ortak
ISO/IEC Merkez Sekreterya
Yayın
aşaması
Enstitümüzün 1991 yılından beri üyesi olduğu Avrupa Standardizasyon Kuruluşları CEN ve CENELEC’in standard
Enstitümüzün 1991 yılından beri üyesi olduğu Avrupa Standardizasyon Kuruluşları CEN ve
hazırlama prosedürü aşağıdaki şekilde verilmiştir.
CENELEC’in standard hazırlama prosedürü Şekil-1’de verilmiştir.
49
STANDARD
Proje
İlgili Doküman
aşamaları
Adı
Kısaltması
Ön aşama Ön çalışma maddesi PWI
EKİM 2010
Tablo 1- ISO/IEC’nin standard hazırlama aşamaları ve sorumlu organları
CEN/CENELEC’in Standard Hazırlama Prosedürü
SÜRE: 3 YIL
• Teknik
Komite,
Teknik
Komite,
Çalşma
Grubu
Çalışma
Grubu
• Ulusal
Standard
Ulusal
Standard
Kuruluşlar
Kuruluşları

EKİM 2010
• Ulusal
Standard
Ulusal
Standard
Kuruluşlar,
Kuruluşları
STANDARD
Proje Teklifi

Standard
tasars

Bağl üyeler, ...
• Teknik
Komite,
Teknik
Komite,
Çalışma
Grubu
Çalşma
Grubu
50

Mütalaa
Mütalaa
Aşamas
Aşaması

(Görüş amac
ile)
Görüşlerin
Görüşlerin
Değerlendirilmesi
değerlendirilm
esi

Resmi
Oylama
Resmi
Oylama

Avrupa Standardı
Avrupa
Standard
Sanayicilerimiz,
ulusal seviyede standard
hazırlama
çalış- Prosedürü
AYNA KOMİTELER
Şekil 1- CEN/CENELEC’in
Standard
Hazırlama
malarına ihtisas kurulları bünyesinde hazırlanan Türk standardlarının mütalaa aşamalarında katılmaktadırlar. Görüş Ayna Komite Nedir?
vermek isteyen sanayiciler ve diğer ilgili
taraflar, hazırlanSanayicinin
Standardizasyona Katılımı
makta olan Türk Standardı tasarılarına kolaylıkla erişebil- ISO, IEC, CEN ve CENELEC standard kuruluşlarının
mektedir. Ayrıca görüşe sunulan tüm tasarılar, web sayfa- standard hazırlama faaliyetlerinin yürütüldüğü teknik koSanayicilerimizin standard hazırlama çalışmalarına katılımını ulusal ve uluslararası seviyede
mızda da ilan edilmektedir. İlgili taraflardan görüş gelmesi mite (TC) ve/veya alt komite (SC) çalışmalarını takip eden,
olmak üzere iki şekilde inceleyebiliriz.
halinde, bu görüşler konu uzmanları tarafından değerlenbu komitelerce hazırlanan ve görüşe sunulan taslak dodirilmekte ve uygun bulunanlar kabul edilmektedir.
kümanları inceleyip
komite içinde uzlaşmaya vararak ülke
1- Ulusal Seviyede Standardizasyon Çalışmalarına
Katılım
görüşünü oluşturan ve gerektiğinde ulusal standard ha2- Uluslararası Seviyede Standardizasyon Çalışma- zırlama faaliyetlerine katılan ulusal teknik komitelerdir.
Sanayicilerimiz, ulusal seviyede standard hazırlama çalışmalarına ihtisas kurulları bünyesinde
larına Katılım
hazırlanan Türk standardlarının mütalaa aşamalarında katılmaktadırlar. Görüş vermek isteyen
Ayna
Komite
sanayiciler ve diğer ilgili taraflar, hazırlanmakta
olan
TürkYapısı:
Standardı tasarılarına kolaylıkla
Avrupa’da ve diğer gelişmiş ülkelerde konu ilgililerinin stanerişebilmektedir.
Ayrıca
görüşe
sunulan
tüm
tasarılar,
web
sayfamızda
da ilan edilmektedir.
dard hazırlama çalışmalarına katılımı, konu ile ilgili sektörün
Ayna
komiteler,
paydaş
gruplarından
herhangi
birinin taİlgili
taraflardan
görüş
gelmesi
halinde,
bu
görüşler
konu
uzmanları
tarafından
çalışmalara bizzat iştirak ettikleri bir yapıdadır. Mümkün ollebi
üzerine
paydaş
girişimiyle
veya
ülke
sanayinin
ilgisi
değerlendirilmekte
ve uygun
bulunanlar
duğunca
konu ile ilgili tüm tarafların,
kamu,
üniversite,kabul
özel edilmektedir.
ya da ihtiyacı doğrultusunda TSE girişimiyle, özel sektör
sektör, sivil toplum örgütleri temsilcilerinin bir araya geldiği
temsilcileri
ve/veya bunların
dernek ve/veya birlikleri, üni2- aracılığı
Uluslararası
Standardizasyon
Çalışmalarına
Katılım
teknik komiteler
ile ulusal,Seviyede
uluslararası
ve Avrupa
versite, kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlestandard hazırlama çalışmalarına katılım sağlanmaktadır.
rinden en az üç
farklı kuruluşun
katılması
ile kurulur.
Avrupa’da
ve diğer
gelişmiş
ülkelerde
konu ilgililerinin
standard
hazırlama
çalışmalarına
Enstitümüz,
dünyadaki
örnekleri
çerçevesinde
ISO, IEC,
konu
ile komiteleri
ilgili sektörün
CENkatılımı,
ve CENELEC
teknik
ile paralelçalışmalara
çalışan, bu bizzat iştirak ettikleri bir yapıdadır. Mümkün
ve Görevlendirme:
olduğunca
ile ilgili
tarafların,
kamu, Üyelik
üniversite,
özel sektör, sivil toplum örgütleri
komitelerin
ulusal konu
yansımaları
olan tüm
“AYNA
KOMİTELERİ”
(MTC-Mirror
Committees)
gelen talepler
ihtemsilcilerinin
bir sektörden
araya geldiği
teknik ve
komiteler
aracılığı ile ulusal, uluslararası ve Avrupa
Ayna komite üye
adayları; temsil
ettikleri kuruluşun
tiyaçlar
doğrultusunda
kurmaya
başlamıştır. Ayna
komitestandard
hazırlama
çalışmalarına
katılım
sağlanmaktadır.
Enstitümüz,
dünyadaki
örnekleriresmi
talep
yazısı
ile
birlikte
Ayna
Komite
Üye
Bilgi
lerin çerçevesinde
kurulma amaçları,
henüz
hazırlanma
ISO,
IEC,
CEN aşamasındaki
ve CENELEC teknik komiteleri ile paralel çalışan,Formunu
bu
Hazırlama Merkezi
BaşkanlığıCommittees)
(SHMB)’na iletirulusal,
Avrupa ya daulusal
uluslararası
taslak standardlar
konu- Standard
komitelerin
yansımaları
olan “AYNA
KOMİTELERİ”
(MTC-Mirror
sunda ilgili tüm tarafların (kamu, özel sektör, üniversite, ler ve SHMB’nin onayını müteakip görevlerine başlarlar.
sivil toplum örgütleri, tüketiciler vb.) görüşlerinin alınması Üye bilgi formuna http://www.tse.org.tr/Turkish/stan9
adresinden ulaşmak
ve bu görüşlerin standardlara yansıtılmasıdır. Ayna komi- dard/aynakomkatilimbilgi.asp
teler ile ilgili detaylı bilgiler aşağıda verilmiştir.
mümkündür.
Ayna komitelerde başkan ve başkan vekili olarak görev
almak isteyen üyeler, taleplerini SHMB’ye bildirirler. Başkan ve başkan vekili ataması; diğer üyelerin görüşleri,
adayların özgeçmişleri, komite içindeki temsil edilen paydaşlar arasındaki dengeli dağılım gibi unsurların değerlendirmesini takiben, TSE onayı ile yapılır.
Kimler üye olabilir?
• Görev almak istediği ayna komitenin çalışma alanında
uzman olan;
Ayna komiteler aşağıda yer alan 20 sektör altında çalışmalarını sürdürmektedir:
1. Kimya
2. Tüketici Ürünleri
3. Yapı Malzemeleri
4. Elektrik
5. Elektronik
6. Çevre
7. Gıda
• Tercihen standardizasyon çalışmaları konusunda bilgi
birikimine sahip olan veya SHMB tarafından düzenlenecek standardizasyon eğitimlerini almaya açık;
8. Genel Standardlar
• Gönüllük esasına dayalı komite çalışmalarına yeterli zamanı ayırabilecek kişiler ayna komitelere üye olabilir.
11. Isıtma, Soğutma, Havalandırma, İklimlendirme
Komitelere katılımın önemi:
13. Malzemeler (Metal ve Metal Olmayan)
• Ulusal, Avrupa ve uluslararası standard hazırlanmasına
katkıda bulunarak temsil edilen kurumun bu platformda
tanınırlığını artırmayı sağlar;
14. Makine Mühendisliği
• Teknik bilgi, uzmanlık ve deneyimin aynı alanda çalışan
diğer yerli ve yabancı uzmanlarla paylaşma, fikir alışverişinde bulunma fırsatı sunar;
17. Deri
19. Doğal Gaz ve Ekipmanları
EKİM 2010
• Çalışmaları takip edebilecek düzeyde İngilizce bilen;
Mevcut Sektörler
• Teknolojik gelişme ve yenilikleri izleyebilme fırsatı yaratır;
20. Enerji
51
Komitelerin görevleri:
• Uluslararası, Avrupa ve ulusal standard çalışmalarını takip etmek ve ilgili tarafların aktif katılımını sağlamaya
çalışmak,
• Uluslararası ve Avrupa standardizasyon kuruluşlarının
teknik ve bağlı alt alt komitelerine (TC/SC) ait dokümanlar/standard tasarıları ile ilgili ülke görüşünü komite içinde
uzlaşmaya vararak oluşturmak,
• Ülke görüşünü oluştururken ayna komite üyesi olmayan
sektördeki diğer kuruluşlardan gelecek olan görüşleri değerlendirmek,
• Uluslararası ve Avrupa standardizasyon kuruluşlarının
TC/SC’lerinin toplantı duyurularını değerlendirmek ve gerek duyulan toplantılara ayna komite üyeleri ve/veya sektörden diğer temsilcilerin katılımını sağlamak,
• Gerektiğinde çalışma grupları oluşturmak,
• Ulusal standard hazırlama çalışmalarına katılmaktır.
10. Sağlık ve Güvenlik
12. Bilgi Teknolojileri
15. Hizmet
16. Taşıma ve Ambalajlama
18. Tütün ve Tütün Ürünleri
STANDARD
• Uzmanlığın uluslararası/ulusal anlamda geçerliği olan
teknik dokümanlara aktarılması yoluyla mesleki tatmin
sağlar.
9. Sağlığın Korunması
Tüm Gruplar
Sektör
Üye Sayısı
Kamu
235
Özel Sektör
490
Sivil Toplum Örgütü
43
Üniversite
109
Üye Sektörel Dağılım
Sivil Toplum
Örgütü
43
Üniversite
109
Kamu
235
Özel Sektör
490
EKİM 2010
Kamu
STANDARD
52
235
26,8%
Özel Sektör
490
Sivil Toplum Örgütü 43
55,9%
4,9%
Üniversite
Total:
109 12,4%
877 100,0%
STANDARDLARA
Neden İhtiyaç Var?
TSE
Elektrik-Elektronik Müh. Ramazan USTA
TSE Çevre ve İşletme Bilim Uzmanı
STANDARDLARA
NEDEN İHTİYAÇ VAR?
GÜNE İYİ BAŞLAMAK !
N .....
AKİ TRE
sında
şuşturma
ve okul ko esini isteriz.
iş
k
lü
n
ü
rüm
 G
planlı yü
yere
her şeyin
eceğimiz sız
id
g
r,
la
la
ard
e
d
b
n
z
ta
sı
S
za

da ve ka
zamanın
cı olur.
ım
rd
ya
a
ız
izdeki
varmam
elişlerim
, gidiş -g
sa
a
lm
o
r
zdık.
 Onla
i bulama
bu düzen
tler
 İşare
ivenler
 Merd
r
le
n
re
etleri
 T
cılık hizm
u taşıma
 Kam
PEROND
Saba
h
çoğu leyin evd
m
e
kahv uzun can n çıkmad
e iste
ı bir
a
 İş
finca n önce
r.
te, k
n sıc
ak
porta ahveyi ya
k
p
güve al suyun an, ekm
eği k
u sık
nli, a
ıza
an
z
oluşu
nda enerji tük aletlerin rtan,
stand
e
 E
ardla ten ve sa
v ale
rın ro
ğ
tleri
 M
lü va lam
obily
rdır.
a ve
 S
mutf
oğutm
ak do
a ve
lapla
 F
ener
ırın k
rı
ji etk
a
p
aklar
in
kapıl
liği
ı, du
ar
var k
arola
rı ve
TEHLİKELİ İŞLER.....
Tehlikeli bir işiniz olabilir…
 Standardlar, örneğin yapı iskelesi,
kaymayan merdivenler, güvenlik baretleri ve
benzerlerinin kullanımını sağlayarak işinizi
daha güvenli hale getirir.
 Çelik takviye
 Beton
 Merdiven
 Baret
 Vinç
 Yapı iskelesi
 İş ayakkabıları
EKİM 2010
 53
STANDARD
Güne aksilikle başlamak istemiyorsanız,
standardlar, banyo aynasında yüzünüzü
gördüğünüz andan itibaren size destek
olacaktır.
 İşin iyi tarafı, sizin bu konuda düşünmeniz
gerekmemesidir.
 Işıklar
 Borular ve bağlantı parçaları
 Diş fırçaları
 Lavabolar
 Cilt ve saç bakımı, ağız hijyeni aletleri
 Kontak lensler
 İster gö
KORUYUCU VE UYARICI
GİYSİLER.....
  Sokaklarımızı temiz tutan insanları fark
etmenizin nedeni, belki de güvenlik ceketi
giymelerindendir.
Standardlar yeterli görünürlük sağlar ve
karanlık kış sabahlarında kazaları
önleyerek can kurtarabilir.
       ijyen sta
ndardla
rı
ma
utma
 Bula
şık yıka
ma yerl
 Ayd
eri
ınlatma
 Ha
valandır
ma
 Soğ
Başarabiliriz.....
çoğu zamanını
işyerinde geçiririz.
 İşyeri ne kadar iyi olursa, elimizdeki
işe o kadar yoğunlaşabiliriz.
 Uygun aydınlatma ve havalandırma,
ergonomik mobilyalar, aletler ve
cihazlar, düşük gürültü düzeyleri ve
makul sıcaklık – standardlar çalışma
ortamımıza olumlu katkılarda
bulunurlar. Gerisi bize kalmış bir
şey…
EKİM 2010
 Günümüzün
STANDARD
ro
 Kıy
Koruyucu giysi
Eldivenler
Saplı süpürge
Çöp kutusu
Çöp torbası
Kaldırım taşı
Işık yansıtıcı giysi
54
tür iste
rada ye
vermek
.....
, stres g
yoldur.
id
erici bir
Çevren
izdeki h
standard
erkes
la
yapıldığ ra göre yemek e
ını bilm
s
e
k, rahatl ervisi
 Yiy
ecek ha
a
tı
cıdır.
z
ırlığı
 H
 Ara
Başarabiliriz.....
 Ergonomik
sandalyeler
ve işyeri
atmosferi
 Halı ve ateşe
dayanıklı yer
kaplamaları
 Büro mobilyası
 Bilgisayarlar ve
klavyeler
 Hava
ısınız ?
e hazır m
Aşağı ve yukarı….
 Asansörle ya da yürüyerek,
yukarıya çıkarken ya da
aşağıya inerken,
standardlar yolunuzu
kolaylaştırmaya yardımcı
olur.
 Asansörler
 Merdivenler
 Tırabzanlar
 Seramik
karolar
Alışveriş
e
vabını siz
Bunun ce
ı?
m
k
a
c
i
lı giys
 Uya
lara daya
ektir.
standard
eri verec
tl
e
k
ti
e
ri
bedenle
ri ise
til deneyle
dard teks zun bir süre iyi
 Stan
daha u
giysilerin
acaktır.
ini sağlay
s
e
m
n
rü
gö
tları
i
bedenler
denetimi
nik madde
ro
kt
le
E

er
ül
üc
ür
ın sönd
 Yang
i
 Der
 Barko
 Giysi
Benzin doldur
 Nerede
ma….
olursanız olun,
Standardlar sa
yesinde petrol
kalitesinden em
in olabilirsiniz.
 Bu, yalnı
zca motorunuz
için
değil, çevre için
de iyidir.
 Otomotiv
yakıtı
 Hortumlar
 Resimya
zılar
 Gözlükle
r
Büyüyünce itfaiyeci olmak
istiyorum….
İtfaiyeciler sizi ve mülkünüzü koruyabilirler.
Onlar da görev sırasında kendilerini
koruyacak olan teçhizatlarına güvenirler.
 Bu türden teçhizat için nelerin gerektiği ve
uygunluğun nasıl test edileceği
standardlarda tanımlanmıştır..
 Kasklar
 Koruyucu eldivenler
 Koruyucu kıyafetler
 Alarm sistemleri
 Bu gece yemek
Sallanan bebek….
  Standardlar bebeğinizin çok ihtiyaç duyduğu dinlenme
konusunda yardımcı olur ve size zihinsel rahatlık verir.
Standardlar, beşik, karyola ya da puset, hepsinin
güvenli olmasını, oyuncak ve bebek arabalarının,
oluşturulan spesifikasyonlara uymasını sağlarlar..
 Bebek pusetleri ve evde kullanılan katlanabilir
pusetler
 Oyuncakların güvenliği
 Duvar kağıtları
 Alev almaz bebek gece giysileri
 Piller
 Oyuncaklar için güç transformatörleri
EKİM 2010
Paten kaymak, sürat isteyen bir spor olduğu
için en düzgün yüzeylerde bile kazalar
olabilmektedir. Giydiğiniz koruyucuların ilgili
standardlara göre test edildiğini bilmek, iyi bir
şey olsa gerek.
 Patenler
 Diz koruyucular
 Güneş gözlükleri
 Dikkat çekici ceketler
 Eğiticiler
 Asfalt
 Hava kalitesi
 Kasklar
55
STANDARD
Düzlükte koşmak….
 te ne var
?
Alışverişe gittiğ
inizde seçim ya
pmakta
zorlanabilirsiniz
, ama önünüzde
ki rafta
duran yiyeceğin,
hatalı ambalajl
ama ya da
yetersiz soğutm
a yüzünden bo
zulmaması
gerekir. Tek ka
ygınız, hangi ürü
nü
seçeceğiniz olm
alıdır: ötesini sta
ndardlar
düşünür.
 Alışveriş
arabaları
 Barkodu
 Ambalajl
ama
 Kalite yö
netim sistemler
i
 Süt ve sü
t ürünleri
 Herkes için standardlar….
EKİM 2010
 STANDARD
56
anı….
Parti zam
ırsa
puğu kırıl
bınızın to
en ayakka
giderk
a kulübe
lmasını
vkli,am
sağlam ka lal
Gitmek ze r.
r zaman
ih
ça
n uzun bi
yasasını
zi
t
ni
fe
çe
keyfiniz ka
ya
ök
kı
revli,
rdları
bı standa
ğinizde, gö ecektir.
ka
tti
ak
gi
Ay
be
lü
ik

virmey
r: güvenl
öylece ku
sizi geri çe
sağlar. B
ası gereki rlüktedir.
lara uym
rekçesiyle
rü
rd
ge
yü
da
iz
rd
an
in
ettiğ
de st
r standa
görevlilerin lerini oluşturan bi
arada bu
viye
 Bu
emleri
in kalite se
st
rin
si
le
m
et
ar
zm
klılığı test
hi
etleri ve al
çe dayanı
enlik hizm
arı ve ök
 Güv
bı tabanl
ka
ak
ay
kabılar:
 Ayak
metotları
blokları
kaldırım
 Beton
zemeleri
leme mal
Yol işaret
  Standardlar, daha fazla kullanılabilirlik,
ulaşılabilirlik ve engellere karşı özgürlük
açısından herkes için giderek artan bir şekilde
tasarım ilkelerini içeriyor. Bu, hayatı, yalnızca
engelliler için değil, herkes için daha kolay hale
getiriyor.
 Basamaklar
 İskemleler için plastik
 Engelliler için tekerlekli sandalyeler
 Tekerlekli sandalye kullananlar için
yükseltme asansörleri
Meyve suyu, tü
m meyve sula
rı,
yalnızca meyve
suyu….
 Portakal
suy
u yararlıdır, am
a doğru mbala
sıkıntı yaratabili
jlanmamışsa
r.
Standardlar, iste
r plastik şişeler,
iste
kahve fincanı ols
r çatal bıçak ya
un, gıda ile ilgi
da
li tüm malzeme
güvenli olması
lerin
nı sağlar.
 Portakal
suyu
 Ambalajl
ama (gıda ile ilgi
li)
 Kahve ma
kineleri
 Çay (temiz
lik)
 Çanak çöm
lek
 Elektrik am
pulleri
 Dinlenme zam
kular….
İyi uy
ya
a, için için
garanın
nan bir si
onu
ns
lara uygu
ın doğru
standard
ir.
k takımın r rol
Yatağınız ı pek kolay değild
tüyü yata
la
as
veya kuş
standard
a
ye
tutuşturm
ni
ad
tta
am
ı sağl
iniz ba
ih edeceğ n kalitede olmasın
 Terc
istene
boyutta ve
.
oynamıştır
klar
 Yata
niyeler
 Batta
k takımı
ışı
tüyü yata
a davran
 Kuş
rinin yanm
tle
fe
ya
kı
k
 Yata
i
eler
trik düğm
ması
 Elek
numaralan
-kitapların
ışları
 ISBN
an
vr
da
a
eler: yanm
 Perd
tüyü
 Kuş
 anı….
Evinizin konfor
u içinde dinlen
meniz, büyük ölç
standardlara da
üde
yanır.
 İnşaatçıl
ar, evsel eğlen
ce
ara
çla
rının üreticileri,
ve halı tedarikçi
mobilya
lerinin hepsi tük
etici şartlarını yer
getirmek için sta
ine
ndardlardan yar
arl
an
ırla
r.
 Televizyo
nlar
  Parke
döşemeler
 Tabanda
n ısıtma
ve patlamaya kar
şı dayanıklı pe
camları
ncere
 Radyatör
ler
 Duvar kağ
ıtları
 Hırsızlığa
Çevrenizin temiz ve sağlıklı olmasını ister
misiniz ?
 Su
ve hava kalitesini ölçmek, kirletici maddelerin ve
gürültü emisyonunun seviyelerini denetlemek için
standardlar kullanılır.
standardlar, atık ve kanalizasyon sistemlerimizin iyi
çalışmasını sağlar ve dahası, kentsel trafik tıkanıklığını
önlemeye de yardımcı olur.
EKİM 2010
 Bu
isiniz ?
ı ister m
a ortam
bir çalışm
a, okulda
, fabrikad
alanında
t
ardlar, iş
a
d
n
şa
a
in
st
olsun, bir de olursa olsun,
a
d
pılır hale
ro
ü
ya
b
a
re
 Bir
az çabayl
zada, ne
a
a
ğ
h
a
a
m
d
a
ve
ya d
üvenli
ı daha g belirler.
hayatınız
larını
rt
şa
in
n
k
getirme
rdan uza
ile kazala
ününde b
g
iş
ir
b
yoğun
uç olarak,
 Son
r.
ili
b
a
kalın
57
STANDARD
Güvenli
Çocuklarınızın
güvenli ve sağl
ıklı büyümesin
ister misiniz ?
i
yiyecek
iniz ?
ister mis
a rd a ,
in b a lı kl
k, ö rn e ğ ürünlerinde,
ra
la
o
l
p o ta n si ye işlerde, mandıra
rını
d a rd la r,
e metotla
yem
 S ta n
kabuklu
deleri ölçm a çevrimine
e,
ad
rd
m
le
i
ve
el
gıd
mey
tehlik
ceklerin
biradaki
miş yiye
şarap ve
k, kirlen ım ederler.
ra
ya
la
tanım
yard
önlemeye
jlamak,
girmesini
, ambala
i işlemek
hijyen
rin
le
in
iç
de
ak
mad
ve sunm
da, gıda
an
ak
m
m
la
za
ı
, depo
 Ayn
ı yapmak
dağıtımın
belirlerler.
da
nı
rı
şartla
Kaliteli
 Standardl
ar, çocuklarınızı
n oyuncakları
sp es ifi ka sy on
ve giysileri içi
la r ol uş tu ra
n
ra k on la rın
mutluluklarının
sa ğl ık ve
korunmasına ya
rdım eder.
 Bu,
oyuncak ve giy
silerin zehirli
keskin kenarla
madde içermed
rı, gizli tehlikele
iği,
ri olmadığı ve
gibi, çocukların
ilaç şiş eleri
temas edebile
cekleri başka
güvenlik meka
ürünlerin
nizmalarının bu
lunduğu anlam
ına gelir.
STANDARD
58
EKİM 2010
Mehmet EVCİ
TSE Ürün Belgelendirme
Merkezi Başkanı
B
20. Yüzyıl başlarından itibaren ekonomik ve sosyal hayatta standard ve standardizasyonun önem kazanması,
ülkeleri, hazırlanan standardların uygulanması için çeşitli
tedbirler almaya yöneltmiştir. Gerek üretici ile doğrudan
temas sağlanması, gerekse tüketici için teminat oluşturması açısından ürün belgelendirme sistemlerinin kurulması, kısa vadede sonucu alınabilecek en etkili araç
olarak görülmüştür. Ürün belgelendirme sistemi, ürünün
imalattan kullanım yerine kadar geçirmiş olduğu aşamalarda birçok fayda sağlar. Bunların başlıcaları şunlardır:
•
Müşteri güveni, güvenli ürün kullanım rahatlığı,
•
Pazarlama kolaylığı,
•
Sürekli gelişmeye katkı,
•
Kalitesizlik maliyetlerinde azalma,
•
Müşteri güveni,
•
Ürüne bağlı işletme maliyetlerinde azalma,
•
Standardlara uygun ürün kullanımı.
EKİM 2010
ir ürünün belgelendirilmesi, ürünün özel
standardlar ve diğer norm dokümanlara
uygunluğu için güvence sağlamanın bir
aracıdır. Bazı ürün belgelendirme sistemleri, ürünün başlangıç deneyini ve ürün
tedarikçisinin kalite sistemlerinin değerlendirilmesini ve
bunu takiben fabrika kalite sistemini, fabrikadan ve serbest piyasadan alınan numunelerin denenmesini dikkate alan periyodik kontrolü içerir.
TSE-ÜRÜN BELGELENDİRME
Güvenlik Şemsiyesi:
Belgelendirme
STANDARD
59
ÜLKEMİZDE ÜRÜN BELGELENDİRME
ÇALIŞMALARI
Ülkemizde, Türk Standardları Enstitüsü 1964 yılında uygulamaya koyduğu "Standardlara Uygunluk Belgelendirmesi (TSE Markası)" ile ürün belgelendirmesini başlatmıştır. Bu uygulama ile başlangıçta üreticilerde standardlara uygun ve kalite seviyesi yüksek mal üretme
şuurunun yerleştirilmesi, yaygınlaştırılması amaçlanmış,
tüketicilerin can ve mal güvenliklerinin korunması sağlanmıştır. İlk TSE Uygunluk Belgesi ve Markası kullanma
hakkı, 1964 yılında bakır tel için verilmiştir. Günümüzde
50 bine yakın üretim ve hizmet yeri TSE Belgelendirme hizmetlerinden yararlanmaktadır. Bugüne kadar bu
kapsamda verilen ve güncelliğini koruyan TSE Belgeleri
60 bini aşmış bulunmaktadır.
Belgelendirme Merkezi, uzun zamandır yürütmekte olduğu çalışmalar neticesinde elektroteknik sektöründe
uygunluk belge ve sertifikalarının uluslararası alanda
karşılıklı tanınması sistemi olan IECEE-CB sistemine
ve Avrupa ülkeleri bünyesinde belgelerin karşılıklı tanınması anlaşması olan CCA’ya (Cenelec Certification
Agreement-Cenelec Belgelendirme Anlaşması) ve kabloların belgelendirilmesi anlaşması HAR’a üye olmuştur.
Ayrıca, Avrupa Markası olarak adlandırılan “EMS-KEY
MARK” Markasını verme konusunda da ilgili organizasyona müracaat etmiş bulunmaktadır.
EKİM 2010
Belgelendirme hizmetlerine ürün belgelendirme çalışmaları ile başlayan Enstitümüz, günün şartlarının gerektirdiği uyumu sağlayarak bugün ürün belgelendirme faaliyetlerini yurt içinde ve yurt dışında da Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya, Belçika, Bulgaristan,
Cezayir, Çin, Danimarka, Fransa, Finlandiya, Güney
Kore, Hindistan, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya,
İsveç, İtalya, Japonya, Macaristan, Polonya, Portekiz,
Romanya, Rusya, Singapur, Srilanka, Suudi Arabistan,
Taiwan, Tayland, Endonezya, Malezya, Slovenya, Brezilya, Bosna Hersek ve Yunanistan’da faaliyet gösteren
firmalarla aşağıda belirtilen ana gruplarda yürütmektedir;
STANDARD
60
•
Madde, Mamul veya Mahsullerin Belgelendirilmesi,
•
Hizmet Yerlerinin Belgelendirilmesi,
•
Laboratuvarların Belgelendirilmesi,
•
Atık Taşıma Uygunluk Belgelendirilmesi,
• Motorlu Araçlar Aksam ve Parçalarının AEK Regulasyonlarına Göre Teknik Servis Hizmeti.
Bugüne kadar,
Belgelendirme, günümüzde giderek daha da önem kazanmış, uluslararası ticarette, pazarlamanın birinci öncelikli konusu olarak gündemdeki yerini almıştır. Özellikle iki ve çok taraflı anlaşmalar çerçevesinde mal ve
hizmetin pazarlanması için, düzenlenen belgeler önemli
rol oynamaktadır. Bu çerçevede uluslararası platformlarda belgelerin karşılıklı olarak tanınması ticareti kolaylaştırmış, özellikle gümrük kapılarında malların uzun
süre bekletilmesi problemini ortadan kaldırmıştır.
Dünyadaki global yaklaşım çerçevesinde özellikle Avrupa Birliği başta olmak üzere belgelendirmede de Enstitümüzce uyum çalışmalarına ağırlık verilmiş olup; Ürün
Ürün belgelendirme hizmetleri, hizmet türü anlamında
sektörel belgelendirme ve teknik düzenlemeler olmak
üzere iki kısımda verilmektedir. Teknik düzenlemeler ile
ilgili hizmetler merkezden verilmekte, sektörel belgelendirme ile ilgili hizmetler merkezden ve illerde bulunan
ürün belgelendirme müdürlüklerinden de verilmektedir.
Bu belgeler:
•
CB Deney Belgesi,
•
CCA- NTR Belgesi,
•
Deney Belgesi,
•
Birim Doğrulama Belgesi.
•
TSE Kritere Uygunluk Belgesi (TSEK Markası),
•
TSE Elektromanyetik Uyumluluk Belgesi,
EMU ◄► TSE ◄►EMC
•
TSE-HAR Markası Kullanma Belgesi,
•
TSE Ex Uygunluk Belgesi,
•
Ortak Kriterlere Uygunluk Belgesi,
Ürün Belgelendirme Merkezi; tüm AB Yönetmelikleri
kapsamında; MARTOY (Motorlu Araçlar ve Römorkları Tip Onay Yönetmeliği) ve alt yönetmelikleri (58 adet),
TORTOY (Tekerlekli Tarım veya Orman Traktörleri Tip
Onay Yönetmeliği) ve alt yönetmelikleri (37 adet) dahil,
MOTOY (İki veya Üç Tekerlekli Motorlu Araçların Tip
Onayı Yönetmeliği) ve alt yönetmelikleri (26 adet); hizmet vermektedir.
Ürün Belgelendirme Merkezi, 2006 yılında CE İşareti Uygunluk Değerlendirme işlemleri konusunda 1783
onaylanmış kuruluş numarasıyla Enstitümüze Onaylanmış Kuruluş statüsünü kazandırmış olup, günümüz
itibarıyla;
•
Yapı Malzemeleri Direktifi
•
Basınçlı Ekipmanlar Direktifi
•
Kişisel Koruyucular Direktifi
•
Oyuncaklar Direktifi
•
Asansör Direktifi
•
Gaz Yakan Cihazlar Direktifi
•
Yeni Sıcak Su Kazanları
konularında yetkilendirilmiştir.
Ayrıca;
•
CENELEC KEYMARK Belgesi,
•
Tıbbi Cihazlar Direktifi
•
İnvitro Tıbbi Tanı Cihazları Direktifi
•
Makine Emniyeti Direktifi
kapsamlarında ilgili Bakanlıklara başvurumuz yapılmış
olup, süreç devam etmektedir.
Enstitümüzün Kuruluş Kanunu’nda tanımlanan yetki ve
görevlerin dışında muhtelif yollarla Ürün Belgelendirme
Merkezi (ÜBM)’ne tevdi edilmiş diğer görevler aşağıda
sıralanmıştır.
Ürün Belgelendirme Merkezi, muayene ve/veya laboratuvar hizmet kuruluşu olarak görevlendirilmesi bağlamında “Ölçü ve Ölçü Aletleri Hakkında Dair Tebliğ (Tebliğ
No: ÖSG/2004/2) kapsamında Tip Onayı İçin Muayene
ve Deney hizmeti vermektedir.
EKİM 2010
• Türk Standardlarına Uygunluk Belgesi (TSE Markası),
Ürün Belgelendirme Merkezi bünyesinde Motorlu Araçlar ve Bunlara Ait Aksam ve Parçaların Uluslararası Kurallara Uygun Tip Onay konusundaki çalışmalar, 1989
yılından beri yapılmaktadır. Tekerlekli Araçlar ile Bu
Araçlara Takılan ve/veya Araçlarda Kullanılan Aksam ve
Parçalar ile ilgili Teknik Mevzuatın Uygulanmasına Dair
Yönetmelik çerçevesinde ÜBM, Onay Kuruluşu olan
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı (STB) tarafından teknik servis hizmeti verme amacı ile görevlendirilmiştir.
61
STANDARD
Marka sözleşmesi yaparak kullanımına izin verdiğimiz,
Türk Patent Enstitüsü tarafından Enstitümüz adına tescil
edilmiş olan markalarımız ve logoları aşağıda verilmektedir.
EKİM 2010
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile
23.12.2003 tarihinde yapılan protokolle Araçların İmal, Tadil ve Montajı
Hakkında Yönetmelik kapsamında
AİTM Seri Tadilat/Seri İmalat Tip Onay
Belgesi, AİTM LPG Seri Tadilat/Seri
İmalat Tip Onay Belgesi, AİTM Münferit Araç Uygunluk Belgesi, Araç İthali Öncesi Proforma Fatura Vizesi,
Münferit Tadilat Projelerinin Tetkik ve
Tasdiki, Karayolu İle Tehlikeli/Tıbbi Atık
Taşıyan Araçların Belgelendirilmesi,
Karayolu İle Tehlikeli Madde (LPG) Taşıyan Araçların Belgelendirilmesi yapılmaktadır.
STANDARD
62
4077 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun gereğince satış sonrası hizmet istenecek ürünlerin bakım
onarımını yapan iş yerlerinin Hizmet
Yeri Yeterlilik belgeli olması mecburiyeti olduğundan, kanun kapsamındaki ürünlerin servisini veren firmalara,
Hizmet Yeterlilik Belgesi (HYB) hizmeti
verilmektedir.
Merkezi İsviçre’nin Zürih şehrinde olan
Quarisurfal, yüzey kalitesi işlemlerini
takip edip yürüten bir kuruluş olup,
bütün dünyada Qualanod (Alüminyum
Profil, Paneller üzerinde anodik oksidasyon ile renklendirilmesi) ve Qualicoat (Alüminyum Profil ve Paneller
üzerine elektrostatik toz boya kaplaması işlemi) kalite belgelerini düzenlemekte olup, bu kuruluşun Türkiye’deki
genel lisansiyeri AYİD (Alüminyum Yüzey İşleme Derneği)’dir. AYİD ile TSE
arasında 27.08.1996 tarihinde imzalanan bir protokol ile TSE, Qualanod ve
Qualicoat incelemelerini yapmaktadır.
Ürün Belgelendirme Merkezinin 2006
yılından bu yana yapmış olduğu yoğun
çalışmaların sonucunda, 2009 yılında
Enstitümüz yine bir ilke imza atarak
ürün belgelendirmesi alanında 110
standardda TÜRKAK tarafından akredite edilmiştir.
EKİM 2010
STANDARD
63
Sonuç olarak; Türk Standardları Enstitüsü, 1964
yılında uygulamaya koyduğu “TSE Markası Sistemi” ile standarda uygunluk belgelendirmesini
başlatmış ve bu sistem ile üreticilerin standardlara
uygun ve kalite seviyesi yüksek mal üretme şuurunun yaygınlaştırılmasının yanı sıra, tüketicilerin
can ve mal güvenliğini korumayı, karşılaştırma ve
seçim kolaylığını sağlayarak kaliteli ürünler kullanmasını sağlamış ve giderek artan bir gelişme hızı
göstererek, tüketicinin benimsediği ve bugün için
yıllık satış tutarı yaklaşık 150 trilyon TL’nın üzerin-
de madde ve mamulü kapsayan bir güvenlik şemsiyesi niteliği kazanmış bulunmaktadır.
Ürün Belgelendirme Merkezi, yarım yüzyıllık tecrübesiyle bugün itibarıyla 450 çalışanı ile sözleşme
sayısını 50 binlere ulaştırmış ve tip bazında yaklaşık 60 bin ürünün belgelendirilmesini gerçekleştirmiştir. Tecrübesi, bilgi birikimi ve uzman personeli
ile Enstitümüz, tüketicinin bilinçlendirilmesinde
üstlenmiş olduğu misyonunu yerine getirmektedir.
STANDARD
64
EKİM 2010
TSE SİSTEM BELGELENDİRME
Sistem Belgelendirme
Faaliyetlerimiz
EKİM 2010
TSE PERSONEL ve SİSTEM BELGELENDİRME FAALİYETLERİ
65
Küreselleşme ve artan rekabetçiliğin beraberinde getirdiği değişken piyasa şartları, yönetimde kalite anlayışının ortaya
çıkmasına yol açmıştır. Bu gelişmelere ayak uydurmak üzere 1990 yılında faaliyetlerine Sistem Belgelendirmeyi de
ekleyen Enstitümüz, Personel Belgelendirme faaliyetlerini Merkezden; Sistem Belgelendirme ve eğitim faaliyetlerini
ise Merkez, İstanbul, İzmir, Kayseri, Antalya, Bursa ve Konya olmak üzere ülke genelinde yedi ana birim üzerinden
yürütmektedir.
PERSONEL BELGELENDİRME
Ülkemizin kalite altyapısını güçlendirmek üzere yürütülen en önemli görevlerimizden biri, gerekli insan kaynağının yetiştirilmesidir. Bu amaçla Şubat 2001’de kurulan Personel Belgelendirme Müdürlüğümüz, 15 Temmuz 2001 tarihi itibarıyla
Avrupa Kalite Teşkilatı (EOQ) Personel Belgelendirme Şeması çerçevesinde yürütülen Kalite, Çevre ve İş Sağlığı ve
Güvenliği Yönetim Sistemleri konularında Uzman, Yönetici ve Tetkik Görevlisi belgelendirmeleri için EOQ üyeliğini gerçekleştirmiştir. 2001 yılında milli akreditasyon kuruluşu Türk Akreditasyon Kurumu’nun (TÜRKAK) faaliyete başlaması
ile birlikte 30 Eylül 2002 tarihinde TÜRKAK akreditasyonu gerçekleştirilmiş olup, personel belgelendirme faaliyetlerimiz
TS EN ISO/IEC 17024 “Uygunluk Değerlendirmesi - Personel Belgelendirmesi Yapan Kuruluşlar İçin Genel Şartlar”
Standardına göre akreditedir.
TS EN ISO/IEC 17024 Standardı çerçevesinde Kalite, Çevre ve İş Sağlığı ve Güvenliği ve Gıda Güvenliği Yönetim Sistemleri konusunda EOQ Personel Belgelendirme Şeması Gereklerine göre; Uzman, Yönetici, Tetkik Görevlisi, Meslek
Standardları çerçevesinde Kaynakçı, Tahribatsız Muayene Personeli, Sekreter ve Polis, Güvenlik Bilgi Formlarının Düzenlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Tebliği çerçevesinde Güvenlik Bilgi Formu Hazırlayıcısı, Organik Tarımın Esasları ve
Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik çerçevesinde Organik Tarım Kontrolörü ve İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmelik
çerçevesinde İyi Tarım Uygulamaları Kontrolörü, Entegre İç Tetkikçi, Gıda Güvenliği Ön Gereksinim Programları, Proses
STANDARD
Aykut KIRBAŞ
TSE Personel ve Sistem Belgelendirme Merkezi Başkanı
Yöneticisi, Akredite Veteriner Hekim ve Sağlık Sektöründe
Yönetim Sistemi Uygulamaları, belgelendirme kategorilerimiz arasındadır.
SİSTEM BELGELENDİRME
Değişken piyasa şartları ve giderek artan küresel rekabet
ortamında ayakta kalmak için, işletmelerin global değişime ayak uydurup kurumsallaşabilmeleri; misyon, vizyon,
politika ve hedeflerini belirlemeleri, sistematik ve kaliteli
yönetim çerçevesinde sürekli iyileştirme anlayışını benimsemeleri gerekmektedir. Bu amaçla kullanılabilecek ve
küresel piyasaların kapılarını açabilecek anahtar, yönetim
sistemleridir.
EKİM 2010
Enstitümüz hâlihazırda sekiz konuda Sistem Belgelendirmesi faaliyetleri yürütmektedir:
STANDARD
66
• TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi
• TS EN ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi
• TS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi
• TS EN ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi
• TS ISO/IEC 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi
• TS EN ISO 13485 Tıbbi Cihazlar Yönetim Sistemi
• TS ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi
• TS EN 16001 Enerji Yönetim Sistemi
Avrupa ile neredeyse eş zamanlı olarak 1990 yılında ISO
9001, 9002, 9003 Kalite Yönetim Sistemi eğitim ve belgelendirme faaliyetlerine başlanmış olup, bu faaliyetler
1997’de ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi, 2003 yılında
HACCP ve OHSAS Sistemleri, 2004 yılında Tıbbi Cihazlar
Kalite Yönetim Sistemi, 2005 yılında Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, 2006 yılında Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi ve 2009 yılında Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi
belgelendirmeleri ile devam etmiştir.
Enerjinin her geçen gün daha da önemli hale gelmesiyle,
sistem belgelendirme faaliyetlerimize geçtiğimiz aylarda
enerji alanı da eklenmiştir. Enerjinin verimli kullanılması
esasına dayanan TS EN 16001 Enerji Yönetim Sistemi Belgelendirme faaliyetlerimiz Temmuz 2010 itibarıyla
başlamış olup, kuruluşlarımızın TS EN 16001 Standardı
çerçevesinde etkin bir enerji yönetim sistemi kurarak sürdürmelerini kolaylaştıracak eğitim faaliyetleri de yürütülmektedir.
TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ve TS EN ISO
14001 Çevre Yönetim Sistemi belgelendirme faaliyetlerimiz 2002 yılında Hollanda Akreditasyon Kuruluşu (RvA)
ve Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından akredite edilmiştir. 2006 yılında TÜRKAK’ın Karşılıklı Tanıma
Anlaşmasını imzalamasından sonra RvA akreditasyonu
yenilenmemiş olup TÜRKAK akreditasyonu sürmektedir.
Her iki sistemde de nükleer hariç tüm kapsamlarda akreditasyonumuz bulunmaktadır.
TS EN ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi belgelendirme faaliyetimiz A’dan M’ye tüm kategorilerde
Temmuz 2008’den bu yana TÜRKAK tarafından akredite
olup, TS ISO/IEC 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi
alanında akreditasyonumuz Nisan 2009’da başlamıştır.
Bir başka faaliyet alanımız olan Sistem Belgelendirme faaliyetlerine yönelik eğitimler de Merkez Başkanlığımız tarafından yürütülmektedir. Yönetim Sistemleri eğitimlerinin
yanı sıra Yönetim Sistemleri Entegre Eğitimleri, Yönetim
Sistemleri Sürekli İyileştirme Eğitimleri ve Stratejik Planlama Eğitimleri de düzenlenmektedir.
SİSTEM BELGELENDİRME
NEDEN TSE?
HİZMETİ
ALIRKEN
Türk Standardları Enstitüsü, yarım asırdır hizmetlerini
“Türkiye’nin rekabet gücünü artırmak, ülkemizin ulusal ve
uluslararası düzeyde ticaretini kolaylaştırmak ve toplumun
yaşam düzeyini yükseltmek” misyonu doğrultusunda ve
“hizmetlerimizde; ulusal, bölgesel ve uluslararası alanda
tercih edilen, yönlendirici ve lider bir kuruluş olmak” vizyonu çerçevesinde vermektedir.
Ülkemizde Yönetim Sistemleri belgelendirmesi yapan
150’ye yakın yabancı ve yerli menşeli belgelendirme kuruluşu bulunmaktadır. Bu kuruluşların içerisinde Enstitümüz
tecrübe ve altyapısıyla her zaman bir adım önde olmuş,
gerek ülkede gerekse bölgede sistem belgelendirme faaliyetlerine liderlik etmiştir. TSE, ülkemizin en tecrübeli,
hizmetlerinde sadece kamu yararı ve ülke menfaatlerini
ön planda tutan, pazar payı, yetişmiş teknik eleman ve
altyapı konusunda en büyük ve öncü sistem belgelendirme kuruluşudur.
Standardlara uygun belgelendirme yapabilme adına asla
ilkelerinden taviz vermeyen ve tüm amacı ülkenin kalite
altyapısının yükseltilmesi ve kalite bilincinin yerleştirilmesi
olan Enstitümüz, bu kuruluşlarla, belgelendirmede öncü
misyonunu devam ettirerek, kalite bilincinin toplumun her
kademesinde, işletmelerde yaygınlaşmasını sağlamaya
yönelik eğitim faaliyetlerini sürdürerek dolaylı olarak mücadele etmektedir. Ancak kaliteye olan inancın körelmemesi için yalnızca Enstitümüz değil, ilgili tüm kamu kurum
ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve bu faaliyetlerden
faydalanan sanayicilerimiz bu konuda hassasiyet göstermelidir.
67
STANDARD
Enstitümüzün rakipleri olarak ülkemizde aynı sahada faaliyet gösteren, yurt dışı akreditasyon kuruluşlarından akredite olan, ancak gerekli denetimlerden etkin olarak geçmeyen belgelendirme kuruluşları ciddi bir haksız rekabet
sorununa yol açmaktadır. Kendi ülkelerinde akreditasyon
kurallarını bütünüyle yerine getiren yabancı belgelendirme
kuruluşları, özellikle gelişmekte olan Türkiye gibi ülkelerde
kurdukları temsilciliklerde belgelendirme yaparken aynı
hassasiyeti göstermemektedirler. Standardlara uygun
belgelendirmeden ziyade ticari kaygılarla çalışan bu tip
belgelendirme kuruluşlarından birçoğu, olması gerekenden kısa zamanda etkin bir tetkik gerçekleştirmeden belge verme yoluna gitmektedirler.
EKİM 2010
Sistem belgelendirme faaliyetlerimiz, ülke çapında yedi
ana birim üzerinden yürütülmekte olup, tüm birimlerimiz
TÜRKAK akreditasyonu kapsamında denetlenmekte ve
uluslararası standardlara uygun belgelendirme yaptığımız onaylanmaktadır. Milli Belgelendirme Kuruluşu olarak
Enstitümüz, kamu yararına ve kâr amacı gütmeksizin yürütülen bu faaliyetlerde Yönetim Sistemi Standardlarında
yer alan şartları sağlayarak gerçek anlamda hak eden kuruluşlara belge vermeyi ilke edinmiştir.
STANDARD
68
EKİM 2010
TSE-LABORATUVAR
Tek Standard - Tek Deney
Tek Belge
EKİM 2010
Üzeyir KARAGÖZ
TSE Deney Laboratuvarları Merkezi Başkanı
STANDARD
69
STANDARD NEDİR? GEREKLİ MİDİR?
- Japonya da üretilen otomobile Türkiye’de üretilen lastik takılabilir mi?
- Avustralya’da üretilen televizyon, Almanya’daki yayınları alabilir mi?
- Finlandiya’da üretilen cep telefonları ile dünyanın her tarafından görüşülebilir mi? soruları belki bugün birçok
kimse için anlamsız ve gereksiz sorular olarak değerlendirilebilir. Zira bugün bu soruları anlamsız kılacak
uluslararası konsensüsle ulaşılmış çok değerli sonuçlar vardır. Dünyanın önemli bir kesimi, her türlü ürünün
her yerde kullanılmasını temin edebilmiş durumdadır. Tekstilde beden (size) ölçüleri, ayakkabıdaki numaralar
neredeyse tüm dünyada aynı noktalara taşınmış durumdadır. Elbette, ancak böyle bir mutabakatla uluslararası
ticaret yapabilir, ticarette rekabet edebilecek aktör olunabilir. İşte herkesin bir kavramdan, tanımdan ve tariften
aynı şeyi anlaması esasına dayalı sistematiğe ‘Standardizasyon’ diyoruz.
EKİM 2010
STANDARD
70
STANDARDLARIN ÇEŞİTLERİ
Takdir edersiniz ki, standardlar hedef kitlesiyle birlikte
değerlendirilmektedir. Bazı standardlar sadece bir firma
için oluşturulmuştur ve sadece o firma ve o firmanın
tedarikçileri arasında geçerli ve anlamlıdır. Bir başka
firmanın ürettiği yedek parçayı, malzemeyi bahse konu
firma ürünlerinde kullanamazsınız.
Bahse konu standardlara bir ülkede “herkes uymak
zorundadır” denirse, bu standard, Milli Standard olarak
anılır (Örnek: Milli Standard Kuruluş TSE, Milli Standard
TS) ve aynı konuda üretim ve servis kuruluşlarını bağlar.
Eğer bahse konu mutabakat, dünyanın belli bir bölgesi
için geçerli ise bu tür standardlara Bölgeler Arası
Standard (Örnek: Kuruluş. Bölgesel Kuruluş CEN,
CENELEC Bölgesel Standard EN), eğer bahse konu
mutabakat dünyadaki tüm üye ülkeler için geçerli ise bu
tür standardlara Uluslararası Standard (Örnek Standard
Kuruluşu ISO, IEC. Uluslararası Standard ISO, IEC)
denir.
Dünya ticareti bu doküman ve tanımlar üzerinden
yapılmaktadır. Bu tür uluslararası standardların
bulunmadığı durumu bir an düşündüğümüzde her
şeyin, her olayın, ticaretin, sanayinin nasıl tıkandığını ve
alt üst olduğunu tasavvur bile edemeyiz.
Bu hususta en önemli örnek, tıbbi cihazlardaki
durumdur. Maalesef bugün hiçbir firmanın cihazına
başka bir firmanın vidası bile uymamaktadır. Kitler ve
Kavitelerin uyumsuzluğu, sağlık kuruluşunu cihaz
makinenin, ilacın veya gıdanın Standarda Uygun
Üretildiğinde dair üretici beyanı yetmez. Bu ürünü
kullanan/tüketen ile üretenden ve tüketenden bağımsız
bir kurumun/kuruluşun, üreticinin “Standarda Uygundur”
beyanını “tescil etmesi” şarttır. Bu işi yapan kuruluşlar,
“Ürün Belgelendirme (PRODUCT CERTİFACTİON)”
kuruluşu diye adlandırılmaktadır.
Günümüzde, tüm dünyada;
‘TEK STANDARD-TEK DENEY -TEK BELGE’
Prensibi
Bu temel bilgiler hatırlatılmadan, TSE’nin ve TSEDeney
Laboratuvarları
Merkezi
Başkanlığının
misyonunu tam olarak tanıtmanın mümkün olmayacağı
değerlendirilmektedir.
üreticisine Mutlak Bağımlı hale getirmektedir. Bunun
mahsurları inanılmayacak kadar fazladır.
Üreticinin ve tüketicinin haklarını korumak, ticarette
güveni ve rekabeti sağlamak, yaygın ve kolay kullanım
imkânları oluşturmak maksadıyla yapılan standardizasyon
faaliyetinin gereği ve faydası konusunda tüm dünya
mutabakat sağlamış durumdadır.
EŞDEĞERLİLİK – KARŞILIKLI TANIMA/TANINMA
Standardizasyon, uluslararası ticaretin, tüketici ve
üretici hakkının korunması ve rekabetçi ortamın
oluşturulmasının Gerek Şartıdır, ama Yeter Şartı değildir.
Karşılıklı ekonomik ilişkilerin sağlam esaslar üzerine
kurulması ve sürdürülebilir olması ise karşılıklı güven
esası üzerine kurgulanmalıdır. Otomobilin, telefonun,
TSE DENEY
LABORATUVARLARI MERKEZİ
BAŞKANLIĞI (DLMB)
Tek Standard-Tek Deney-Tek Belge üçlemesinin
merkezinde deney (test) laboratuvarları bulunmaktadır.
Gerek standardların hazırlanması aşamasında, gerekse
de üretilmiş ürünlerin teknik düzenlemelerinin (standard,
kılavuz, şartname) Uygunluğunun Tescili laboratuvarlar
tarafından
yapılmaktadır.
Ürün
belgelendirme
kuruluşlarının verdikleri Uygunluk Belgesinin de teknik
mesnedi Laboratuvar Deney Raporu’dur.
İşte bu noktada deney raporlarının uluslararası
geçerliliği ve güvenilirliği önemli bir sorudur ve karşılığı
laboratuvarlardan hizmet alanları tatmin edici olmalıdır.
Yani Testlerin Eşdeğerliliği meselesi nasıl halledilecektir?
71
STANDARD
Bugün bir ürünün serbest dolaşımı için;
Cana-Mala-Çevreye ve Nesle zarar vermeyecek
özellikler yeterli görülmektedir. İşte bu kurallar, CE
(CONFORMİTY EUOPENA=Avrupa Uygunluk) olarak
adlandırılmaktadır.
EKİM 2010
WTO’nun dünya ticareti için temel kabulüdür. Tüm
dünyadaki ürün ve hizmetlerin serbest dolaşımı esas
kabul edilmiştir. Bu amaçla;
Standardlarda Harmonizasyon ve Tekleştirme
Testlerde Eşdeğerlilik
Belgelerin Karşılıklı Tanınması kuralları oluşturularak,
daha az maliyetle, daha güvenilir ürünlerin tüketiciye
ulaştırılması, bu yolla da refah seviyesinin geliştirilmesi
hedefi realize edilmeye çalışılmıştır.
Bu sorunun kestirme cevabı ise karşılıklı veya çok
taraflı tanınma/tanıma
(MRA: Mutual Recogniton
Arrangment=Karşılıklı Tanınma Düzenlemesi ve MLA:
Multi Lateral Aggrement Çok Taraflı Tanınma Anlaşması)
düzenlemeleridir.
İşte TSE’nin temel misyonu, bu noktada ortaya
çıkmaktadır. TSE ülke sanayisinin gelişimi, uluslararası
arenada rekabetçi konumunu korumak, geliştirmek ve
sürdürülebilir olmasını temin maksadıyla;
- Standardların hazırlanmasında,
- Deney (test)
kurulmasında,
Muayene
laboratuvarlarının
- Test laboratuvarlarındaki cihazların doğru ve
güvenilirliğini teminen kalibrasyon laboratuvarları
kurulmasında,
EKİM 2010
- Bu bilgilerin de sanayiye aktarılması için eğitim
hizmetleri verilmesinde 60 yıldır çaba sarf etmektedir.
STANDARD
72
STATÜMÜZ,
YERİMİZ
ULUSLARARASI
SEKTÖRDEKİ
Bu çabalardır ki; bugün TSE’yi uluslararası bir aktör
durumuna getirmiştir. Yukarıda zikredilen tüm uluslararası
anlaşmaların bir uzantısı olan en geniş kapsama sahip
TÜRKAK, akreditasyon statüsünde akredite kamu tüzel
kişiliğine sahip (COMPETİT BODY) yetkin kuruluştur. Tüm
bu bilgiler ve bağlantılar, okuyucularımız ve ilgilenenler
tarafından www.tse.org.tr
web sitemizden daha
ayrıntılı olarak izlenebileceklerdir. Ayrıca iftiharla ifade
etmek gerekir ki TSE, Avrupa’daki ve dünyadaki tüm
akreditasyon ve karşılıklı tanınma anlaşmaları taraflarının
çok ciddiye aldığı Avrupa Yeterlilik Testleri Veri Tabanı
organizatörü EPTİS’in Türkiye tek temsilcisi olup tüm
karşılaştırmalarında koordinatörü statüsündedir.
Deney Laboratuvarları Merkezi adı altında TSE Kalite
Kampüsü-Gebze/Kalite
Kampüsü-Gebze/Kocaeli
lokasyonunda teşkilatlanan deney faaliyetlerimiz, ikisi
Gebze’de, biri Ankara’da olmak üzere üç grup başkanlığı
ve Gebze, Ankara, İzmir, Denizli, Çorum, Kayseri ve
Turgutlu’da onaylanmış 17 Laboratuvar Müdürlüğü
ile hizmet vermektedir. Yaklaşık üç yüz çalışanı olan
merkezimizde çalışan profili 146 adet Dr., Müh., Y.
Müh., Müh ve Lisans mezunu teknik personel, 29
tekniker, 38 teknisyen ve 35 idari elaman mevcuttur.
DENEY İMKÂNLARIMIZ
Deney imkânlarımız ise,
makine,
malzeme, tahribatsız muayene, tüm
elektrik elektronik ürünler, tüm kimyasal
testler, CE işaretlemesinin gerektirdiği
birçok direktif kapsamındaki deneyler
(EMC, LVD, Asansörler, Oyuncaklar…),
Yapı Malzemeleri (tuğladan boyaya,
yalıtımdan kaplamaya kadar) ve akaryakıt
testleri laboratuvarlarımızda uluslararası
güvenilirlik kuralları ile yapılabilmektedir.
YETER Mi? “HAYIR”
TSE misyonu gereği, sanayiden hep birkaç
adım önde olmak sorumluluğundadır.
Bu nedenle, test imkânlarını artırmak
ve geliştirmek, ileri teknoloji ve nano
teknoloji gereklerine göre pozisyon almak,
önümüzdeki dönemin bize yüklediği
stratejik görevlerdir.
Gelişmeleri gün ve gün değil, an ve an
takip ederek hep bir adım önde olmak
ve hep orada kalmak vizyonu ile ülkemiz
sanayicisinin
rekabet
yolculuğunda
hep yanında ve destekçisi olmayı
kendimize vazife addediyor, sanayicimizin
karşılaşacağı
her
türlü
problemin
çözümünde bizi, bir kapı komşusu kabul
etmesini temenni ediyoruz.
73
STANDARD
TSE-Deney Laboratuvarları Merkez
Başkanlığı (DLMB) olarak, sahip
olduğumuz tüm deney imkânlarımız web
sayfamızdan talep sahiplerinin hizmetine
sunulmuştur. İhtiyaç sahipleri bu siteden
seçecekleri
deneylerin
yapılmasını
doğrudan talep edebilirler. Yazılı ortamda,
e-mail veya diğer iletişim vasıtalarını
kullanabilirler. Üreticiler, belgelendirme
yapan kuruluşlar, gözetim ve muayene
kuruluşları hizmet bedeli olarak da,
aynı kalitedeki ve geçerlilikteki hizmeti
Avrupa’daki benzer kuruluşlarla mukayese
kabul etmez ucuzlukla sürdürmektedir.
EKİM 2010
NASIL HİZMET VERİLMEKTEDİR?
TSE KALİBRASYON
Güvenilir Kalibrasyon
Hizmeti
TSE’de Verilir
EKİM 2010
Doğan Yazar
TSE Kalibrasyon Merkezi Başkanı
STANDARD
74
Ölçme ihtiyacı insanlık tarihiyle başlar. Yaşanılan devrin
imkânları ölçüsünde toplumlar bu ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmışlardır. Örneğin yaptıkları bir alışverişin bedelini
ortaya koymak, ya da gidecekleri bir mesafeyi bilmek
için eldeki imkânları ile ölçümler yapmışlardır.
Zamanla teknolojik gelişmeler, ölçüm imkânlarının da
artmasına fırsat oluşturmuştur. Günümüzde çok çeşitli ölçme cihazları ile çok hassas ölçümler yapabilmek
mümkün olabilmektedir.
Ölçme cihazlarının güvenilir ve doğru ölçmesinin sağlanabilmesi ise standardlara uygun kalibrasyonlarının düzenli olarak yapılmasına bağlıdır.
TSE yaklaşık yirmi yıldan bu yana güvenilir kalibrasyon
hizmetinin adresi olmuştur. Ülkemizde henüz kalibras-
yon diye bir kavramın bilinmediği ya da ancak zorunluluk
gereği kısmen bazı kuruluşların haberdar olduğu doksanlı yılların başında, TSE Alman Akreditasyon Kuruluşu
DAR’dan akredite olma ayrıcalığını yakalamıştır. Hemen
hemen tüm teknik personelini yurt dışında uzun süreli
kalibrasyon eğitimlerine göndermiş ve uzmanlaşmalarını sağlamıştır. Yine ülkemizin milli akreditasyon kuruluşu TÜRKAK’ın ilk akredite ettiği laboratuvarlardan olma
özelliğini de taşımaktadır.
En az uzman personel kadar önem arz eden ve güvenilir
kalibrasyonun temel gereklerinden olan referans cihazların izlenebilirliği konusunda da TSE hassas ve seçici
bir politika izlemiş ve referans cihazların izlenebilirliğini,
ya ülkemizdeki en üst seviye kalibrasyon kuruluşu olan
UME’den ya da muadili olacak şekilde yurt dışından temin etmiştir.
EKİM 2010
İlk akreditasyon kapsamını sürekli artırarak bugün itibarıyla kamu veya özel sektörden gelen taleplerin tamamına
yakınını karşılayacak akreditasyon kapsamına ulaşmıştır.
Örneğin uzunluk kalibrasyonunda Bursa ve Gebze’de
10 nm düzeyinde ölçüm yapabilen, sıcaklık konusunda
Gebze’de, primer (birincil) bir ölçüm olan suyun üçlü
noktası ölçümü, yine Ankara’da elektriksel kalibrasyon
ile ilgili ölçüm yapılabilen laboratuvarlar mevcuttur.
Bugün itibarıyla, Ankara, Gebze ve Bursa kalibrasyon
müdürlükleri ile hizmetlerini sürdürmeye çalışan Kalibrasyon Merkezi Başkanlığı’nın bir diğer önemli faaliyeti
de kalibrasyon eğitimleridir. Eğitimler talebe göre, gerek
talep edilen kuruluş bünyesinde, gerekse planlanan tarihlerde TSE eğitim salonlarında sunulmaktadır.
Her yılın başında yayınlanan ve yıl boyunca her üç bölgede verilecek eğitimleri içeren plan doğrultusunda alınan
taleplere istinaden, hem teorik hem de pratik eğitimler
TSE eğitim salonlarında verilmektedir.
Özellikle birden çok katılımcıya eğitim almak isteyen kuruluşlarımızın kendi eğitim salonlarında almak istedikleri
eğitimler de, yine kendi talepleri doğrultusunda, görevlendirilen uzman personelimiz tarafından yerinde verilmektedir. Bu şekilde eğitimlerini TSE’den almış ülkemizde birçok seçkin kamu veya özel kuruluş refaransımızdır.
Hatta bugün akredite olarak faaliyet gösteren birçok
özel kalibrasyon laboratuvarının personeline aldırdığı ilk
eğitimlerin adresi TSE olmuştur.
Bugün itibarıyla Kalibrasyon Merkezi Başkanlığımız
bir kuruluşun akreditasyon sürecinde en başından
TÜRKAK’tan akredite olana kadar geçen süreçte her
türlü eğitimini yurt içinde ve yurt dışında sunabilecek
personel ve donanıma sahiptir.
Tarihçesinden de anlaşılacağı üzere, birçok konuda olduğu gibi kalibrasyon alanında da bu ülkenin vazgeçilmez bir kuruluşu olarak yerini ve önemini korumaktadır.
Yegâne gayesi kâr elde etmek olmayıp, gerektiğinde
maliyetine dahi olmak üzere, Hakkari’den Edirne’ye uzanan tüm ülke sathında verdiği güvenilir ve sorgulanabilir
hizmetlerinden dolayı müşterilerinin beğeni ve memnuniyetini kazanmaya devam etmektedir.
STANDARD
75
STANDARD
76
EKİM 2010
TSE GÖZETİM VE MUAYENE
TSE İthal Mallar İçin
Uygunluk Değerlendirmesi
Faaliyetleri ve Mevzuat
Hüseyin ÖZDAMAR
TSE Gözetim ve Muayene Dairesi Başkanı
4703 sayılı Kanun ve 17 Ocak 2002 tarihli Resmi
Gazete’de yayımlanan “Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve
Denetimine Dair Yönetmelik” kapsamında yer aldığı düşünülen, piyasaya arz edilecek yeni ürünlerin ilgili teknik düzenlemeye uygun olması zorunludur. Bu hüküm,
kullanılmış olmakla birlikte değişiklik yapılarak piyasaya
tekrar arz edilmesi hedeflenen ürünler ile Avrupa Birliği
üyesi ülkeler dışındaki ülkelerden ithal edilen eski ve kullanılmış ürünlere de uygulanır.
Üretici, piyasaya sadece güvenli ürünleri arz etmek zorundadır. Teknik düzenlemelere uygun ürünlerin güvenli
olduğu kabul edilir. Teknik düzenlemenin bulunmadığı
hallerde, ürünün güvenli olup olmadığı; ulusal veya uluslararası standardlara; bunların olmaması halinde ise söz
konusu sektördeki iyi uygulama kodu veya bilim ve teknoloji düzeyi veya tüketicinin güvenliğine ilişkin makul
beklentisi dikkate alınarak değerlendirilir.
77
STANDARD
Bu Kanun; ürünlerin piyasaya arz koşullarını, üretici ve
dağıtıcıların yükümlülüklerini, uygunluk değerlendirme
kuruluşlarını, onaylanmış kuruluşları, piyasa gözetimi
ve denetimini, ürünün piyasaya arzının yasaklanmasını,
toplatılmasını, bertarafını ve bunlarla ilgili olarak yapılacak bildirimleri kapsamaktadır.
EKİM 2010
4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un amacı; ürünlerin
piyasaya arzı, uygunluk değerlendirmesi, piyasa gözetimi ve denetimi ile bunlarla ilgili olarak yapılacak bildirimlere ilişkin usul ve esasları belirlemektir.
Üretici, güvenli olmadığı tespit edilen ürünün kendisi tarafından piyasaya arz edilmediğini veya ürünün güvenli
olmaması halinin ilgili teknik düzenlemeye uygunluktan
kaynaklandığını ispatladığı takdirde sorumluluktan kurtulur.
Bir ürünün güvenli kabul edilmesi için; ürünün bileşimi,
ambalajlanması, montaj ve bakımına ilişkin talimatlar
da dahil olmak üzere özellikleri; başka ürünlerle birlikte
kullanılması öngörülüyorsa bu ürünlere yapacağı etkiler;
piyasaya arzı, etiketlenmesi, kullanımı ve bertaraf edilmesi ile ilgili talimatlar ve üretici tarafından sağlanacak
diğer bilgiler ve ürünü kullanabilecek risk altındaki türetici grupları açısından değerlendirildiğinde, temel gerekler
bakımından azami ölçüde koruma sağlaması gerekir.
Daha güvenli bir ürünün üretilmesinin mümkün olması
veya piyasada daha az risk taşıyan ürünlerin mevcut olması, ilgili teknik düzenlemede aksi belirtilmedikçe, bir
ürünün güvenli olmadığı anlamına gelmez.
CE İŞARETİ ve AVRUPA DİREKTİFLERİ:
Avrupa Birliği, Yeni Yaklaşım, Küresel ve Modüler
Yaklaşım Direktifleri
EKİM 2010
Aşağıda AB’nin Tek Pazar hedefine ulaşmasında önemli
rol oynayan ve teknik uyumun temel taşlarından birini
oluşturan Yeni Yaklaşım Politikası kapsamında hazırlanan ve yayınlanan direktiflerin listesi verilmektedir. Bu
politika kapsamında geliştirilen direktifler (mevzuat) ilk
olarak 1987 yılında yayınlanmaya başlanmıştır ve günümüze kadar yaklaşık 20 adedi bulmuştur. Bu direktiflerin
iki temel amacı bulunmaktadır. İlki, iç pazarda malların
serbest dolaşımını temin etmek ve ikinci olarak da ilkini gerçekleştirirken mümkün olan en yüksek seviyede korumayı sağlamaktır. Bu direktiflerin ortak noktası
ise uyumlaştırılması ve uygulaması zorunlu olan temel
gerekler, uygunluk değerlendirme süreçlerinin tanımı ve
CE işaretinin kullanımıdır. AB’nin standardizasyon kuruluşları bu mevzuata göre uygunluğu tek yöntemle ortaya koyacak olan teknik spesifikasyonları hazırlamakla
görevlendirilmişlerdir.
STANDARD
78
Üretici, ürünün öngörülen kullanım süresi içinde, yeterli uyarı olmaksızın fark edilemeyecek nitelikteki riskleri
hakkında tüketicilere gerekli bilgiyi sağlamak, özelliklerini belirtecek şekilde ürünü işaretlemek; gerektiğinde
piyasaya arz edilmiş ürünlerden numuneler alarak test
etmek, şikâyetleri soruşturmak ve yapılan denetim sonuçlarından dağıtıcıları haberdar etmek, riskleri önlemek amacı ile ürünlerin toplatılması ve bertarafı da dahil
olmak üzere gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
Üretici, ilgili teknik düzenlemede belirtilen tüm belgeleri;
bu belgeler kapsamındaki son ürünün yurt içinde üretiliyor ise üretildiği, ithal ise ithal edildiği tarihten itibaren ilgili teknik düzenlemede belirtilen süre, bu sürenin
belirtilmemesi halinde yetkili kuruluşça belirlenecek süre
boyunca muhafaza etmek ve istenilmesi halinde yetkili
kuruluşlara ibraz etmekle yükümlüdür.
Dağıtıcı, sahip olduğu bilgiler çerçevesinde, güvenli olmadığını bildiği ürünleri piyasaya arz edemez. Dağıtıcı,
faaliyetleri çerçevesinde, ürünlerin taşıdığı riskler ve bu
risklerden korunmak için alınması gereken önlemler
hakkında ilgililere bilgi verir. Üreticinin tespit edilemediği
durumlarda, yetkili kuruluşça belirlenecek süre içinde
üreticinin veya malı tedarik ettiği kişinin kimliğini bildirmeyen dağıtıcı, üretici olarak kabul edilir.
CE İŞARETİ:
CE İşareti, malların serbest dolaşımını sağlayabilmek
amacıyla Avrupa Birliği’nin 1985 yılında oluşturduğu
“Yeni Yaklaşım” çerçevesinde uygulanan bir sağlık ve
güvenlik işaretidir. AB genelinde kullanılmış olan değişik uygunluk işaretleri yerine AB direktiflerine uygunluğu
belirten tek tip bir AB işareti kullanılması amaçlanmıştır.
CE İşareti, üzerine iliştirildiği ürünün insan, hayvan ve
çevre açısından sağlıklı ve güvenli olduğunu gösteren
Avrupa Birliği’nin Yeni Yaklaşım Direktifleri’ne uygunluk işaretidir. Şu an sayısı 25’i bulan Yeni Yaklaşım
Direktifleri’nden biri veya birkaçı kapsamına giren bir
ürünün CE İşareti taşımadan AB pazarına girebilmesi
mümkün değildir. Yeni Yaklaşım Direktifleri’ne uygunluğu kanıtlamada imalatçıların direktiflerle ilgili harmonize
standardlara uygun üretim yapmalarının büyük önemi
bulunmaktadır. Standardlara uymak zorunlu olmamakla birlikte, standardlara uygun üretim yapılması halinde,
direktiflere de uygun üretim yapıldığının varsayılması,
üreticinin standlardlara uymasını teşvik etmektedir.
CE işareti; bir kalite simgesi olmayıp üzerine iliştirildiği ürünün ilgili yönetmeliğin tüm gereklerini karşıladığı
anlamına gelen ve Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında
malların serbest dolaşımını sağlamak amacıyla ortaya
çıkan bir işarettir.
“CE” uygunluk işareti aşağıdaki şekle sahip olan “CE”
baş harflerinden oluşur.
Eğer “CE” uygunluk işareti küçültülür veya büyültülür
ise, yukarıdaki çizimde verilen oranlara sadık kalınmalıdır.
“CE” uygunluk işaretini müteakip, işlemleri yapan onaylanmış kuruluşun kimlik numarası yer almalıdır. Örneğin
TSE için;
“CE 1783”
5- Elektromanyetik Uyumluluk
şeklindedir.
HANGİ ÜRÜNLER “CE” İŞARETİ TAŞIMALIDIR?
6- Makineler
7- Sicil Kullanım İçin Patlayıcılar
4. KAT TEKNİK BÜRO ( DOSYA İNCELEYEN TEKNİK PERSONELLERİN OLDUĞU
BÖLÜM.)
8Otomatik Olmayan Tartı Aletleri
9- Patlayıcı Ortamlarda Kullanılan Ekipmanlar
11- Basınçlı Ekipmanlar
EKİM 2010
10- Asansörler
- Üye ülkelerde veya üçüncü ülkelerde üretilmiş tüm
yeni ürünlerin,
- Üçüncü ülkelerden ithal edilen kullanılmış veya ikinci
el ürünlerin,
12- Aktif Emplante Edilen Tıbbi Cihazlar
79
13- Tıbbi Cihazlar
STANDARD
Aşağıdaki tabloda verilen CE işareti gerektiren direktifler
arasında bulunan,
- Direktiflerin hükümlerine yeni ürünmüş gibi tabi olan,
önemli ölçüde değişikliğe uğratılmış ürünlerin
CE işaret taşıması gerekmektedir.
14- In Vitro Diagnostik Tıbbi Cihazlar
15- Oyuncaklar
16- Gezi Amaçlı Tekneler
17- İnşaat Malzemeleri
CE İşareti Gerektiren Yeni Yaklaşım
Yönetmelikleri:
18- Kişisel Korunma Cihazları
1-Alçak Gerilim Cihazları
2- Basit Basınçlı Kaplar
20- Yolcu Taşıma Amaçlı Kablo Üzerinde Hareket Eden
Araçlar
3- Gaz Yakan Cihazlar
21- Ölçü Aletleri
4- Yeni Sıcak Su Kazanları
19- Radyo ve Telekomünikasyon Terminal Cihazları
CE İŞARETİ TAŞIMASI GEREKEN RİSKLİ
İTHAL
ÜRÜNLERİN
TSE
TARAFINDAN
GÜMRÜK SAHALARINDA YAPILAN UYGUNLUK
DEĞERLENDİRMESİ FAALİYETLERİ
Bilindiği üzere; Türk Standardları Enstitüsü diğer görevlerinin yanı sıra 1985 yılından bu yana yetkili kuruluşlar
tarafından yayımlanan mevzuatlar çerçevesinde, yine
yetkili kuruluşlar tarafından belirlenen listede yer alan
6- Basıt Basınçlı Kaplar Yönetmeliği,
7- Taşınabilir Basınçlı Ekipmanlar Yönetmeliği,
8- Gaz Yakan Cihazlara Dair Yönetmelik,
9- Sıcak Su Kazanlarına Dair Yönetmelik.
Tebliğ ile belirlenen yukarıda isimleri verilmiş yönetmelikler kapsamında yer alan, ancak “RİSKLİ” olduğu
yönünde ciddi belirtiler taşıyan malların isimleri, ilgili
oldukları yönetmelikleri ve Gümrük Tarife İstatistik Pozisyon Numaraları’nın yer aldığı listeler tebliğin yayımını
müteakip Gümrük Müşteşarlığı’na ve Türk Standardları
Enstitüsü’ne Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından gönderilmektedir. Listeler yetkili kuruluş olan Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı tarafından belirlenmektedir. (Bu aşamada Dış
Ticaret Müsteşarlığı, Türk Standardları Enstitüsü ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı koordineli çalışmaktadır).
EKİM 2010
“Riskli” ithal malların kontrollerini de “Dış Ticarette Standardizasyon Tebliğleri” kapsamında yapılmaktadır.
STANDARD
80
Yukarıda özetlenen AB mevzuatı kapsamında uyumlaştırılarak milli mevzuat haline getirilen Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı’nın yetki alanına giren direktiflerden 9 adet direktif kapsamındaki ithal mallar Türk Gümrük sahalarında TSE tarafından belgelendirilmektedir.
Mevzuat, Dış Ticaret Müsteşarlığımız tarafından
31 Aralık 2009 tarihli ve 27449 sayılı (2. Mükerrer)
Resmi Gazete’de tebliğ olarak yayımlanmıştır.
Tebliğin adı; “CE” İŞARETİ TAŞIMASI GEREKEN BAZI
ÜRÜNLERİN İTHALAT DENETİMLERİNE DAİR DIŞ TİCARETTE STANDARDİZASYON TEBLİĞİ (2010/9)’ dir.
Tebliğ ile aşağıda isimleri verilen Yeni Yaklaşım Direktifleri kapsamında üçüncü ülkelerden doğrudan veya AB
üzerinden ülkemize ithal edilen malların belgelendirilmesi TSE tarafından yapılmaktadır.
Bu direktifler şunlardır:
1- Belirli Gerilim Sınırları Dahilinde Kullanılmak Üzere Tasarlanmış Elektrikli Teçhizat İle İlgili Yönetmelik,
2- Makine Emniyeti Yönetmeliği,
3- Elektromanyetik Uyumluluk Yönetmeliği,
4- Asansör Yönetmeliği,
5- Basınçlı Ekipmanlar Yönetmeliği,
GÜMRÜKLERDE KONTROLLER NASIL YAPILMAKTADIR?
2010/9 DTS Tebliği kapsamında yer alan direktifler çerçevesinde CE işareti taşıması ve direktiflerine, 4703 sayılı Yasa ve Yönetmeliğe uygun olması gereken ve GTİP’i
riskli ürün listesinde yer alan üçüncü ülke menşeili bir
mal (AB üzerinden bile gelse) ithal edildiğinde ilgili gümrük idaresi ithalatçı veya temsilcisinden TSE uygunluk
yazısı istemektedir.
Bu durumda söz konusu malı ithal eden veya yetkili
temsilcisi, 2010/9 DTS Tebliği eki (Ek-2) Başvuru Formu ile DTS Tebliği’nin 6. maddesi çerçevesinde en
yakın Türk Standardları Enstitüsü Gözetim ve Muayene Dairesi Başkanlığı’na bağlı Gözetim ve Muayene
Müdürlükleri’nden birisine başvurur.
Başvuru Formu ekinde malın;
- Fatura veya Proforma Faturası,
- İmza Sirküleri veya Vekaletname,
- AT Uygunluk Beyanı,
- Bilgi Formu (Ek-3),
-Antrepo Beyannamesi,
Belgesi’nden birisinin
Özet
Beyan,
Taşıma
bulunması zorunludur.
Konusunda uzman, yetkin Gözetim ve Muayene Teknik personeli önce sunulan dokümanlar üzerinden bir
inceleme yapar. Sunulan vesaikler yeterli ise gümrük
sahasında ithale konu mallar üzerinde Gümrük Yetkilisi,
Firma Temsilcisi ve TSE Teknik Heyeti nezaretinde mevzuata paralel tespit yapılıp tutanağa bağlanır.
Örnekleme yöntemi ile yapılan tespitler, ürünün ve firma
tarafından sunulan ürünlere ilişkin belgeler arasındaki
illiyet bağını kurmaya vasıta olacak tespit ve fotoğraflarından oluşmaktadır.
TEMEL GEREKLER:
İthalat belgelendirmesinde ithale konu ürünün CE işareti
taşıyıp taşımadığı, uygunluk beyanında atıf yapılan üreticinin ve/veya ithalatçının ismini, markasını taşıyıp taşımadığı, uygunluk beyanında ilgili direktife/standardlara
atıf yapılıp yapılmadığı, mevzuatın belirlediği ve gerektirdiği diğer işaretleme bilgileri (gerektiğinde seri numarası,
onaylanmış kuruluş numarası, üretim tarihi, uyarı ve ikaz
işaretleri vb.) hususları yönüyle incelenir.
Üniversiteler ile kamu kuruluşlarının bu mevzuat kapsamındaki ithalatları ile şahsi eşya niteliği taşıyan, numune
olarak ithal edilen, sanayicinin kendi ihtiyacı için ithal et-
Yapılan uygunluk değerlendirmesinde; CE işareti taşımayan, üzerinde teknik mevzuatın ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı’nın uygulama talimatının gereklerini taşımayan mallar için “Uygunsuzluk Yazısı” düzenlenerek
ithalatına izin verilmez.
Tali nitelikteki uygunsuzlukları taşıyan mallar için ise
“Şartlı Uygunluk Belgesi” düzenlenir (örneğin; CE işaretinin şekil olarak Yönetmeliğe uygun olmaması hali).
Tüketicinin doğru bilgilendirilmesi ve korunması, yerli
sanayicinin korunması, standardlara ve mevzuata uygun teknoloji transferi sağlayan, talebi olan ithal malların ithalatını kolaylaştırmak, haksız rekabeti önlemek,
standard dışı kalitesiz malların ithalatlarını engellemek,
piyasa dengelerini arz ve talep yönünden sağlamak
için 25 yıldır TSE tarafından yapılan denetimler bugün
itibariıyla 8 Gözetim ve Muayene Müdürlüğü, 20 Ürün
Belgelendirme Müdürlüğü aracılığı ile yurt çapında, tümüyle elektronik ortamda gerçekleştirilmektedir.
Başvuruyu usulüne uygun yapıp, gereken vesaikleri
başvuruda sunan firmaların ithal mallarının belgelendirilmesi, 72 saat içinde gerçekleştirilebilmektedir. Hizmetlerimiz müşteri memnuniyetini ve yetkili kuruluşlar tara-
Riskli ürün listeleri Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından
gerektiğinde riskli firmalar, riskli ülkeler, riskli markalar
vb. dikkate alınarak değiştirilebilir, düzenlenebilir.
Direktifler kapsamında yer almayan veya GTİP’i itibarıyla riskli ürün listeleri içinde bulunmayan mallar için Türk
Standardları Enstitüsü tarafından Kapsam Dışı/Liste
Dışı yazıları düzenlenir.
fından belirlenen mevzuatı esas almaktadır.
Belgelendirmede sürat, kalite, şeffaflık ve verimlilik temel
kriterlerimizin en başındadır. Yaptığımız belgelendirmelerin amacı, ÇİN mallarının ithalatını engellemek değildir.
TSE yetkili kuruluşlarca yayımlanan mevzuatta belirtilmediği sürece ülke ve firma ayrımı yapmamaktadır.
81
STANDARD
leri TSE’nün denetimleri dışındadır.
EKİM 2010
tiği ve geri gelen eşya kapsamında yapılan ithalat işlemMalın ekinde sunulan uygunluk beyanı, gerektiğinde test
raporu ve diğer belgeler ile mal arasında illiyet bağı kurulduğunda ve herhangi bir risk şüphesi görülmediğinde mallar için “Uygunluk Yazısı” düzenlenir ve malların
millileştirilmesi sağlanır. Sunulan belgeler ile gümrükteki
mallar arasında illiyet bağı kurulamadığında veya temel
gerekler açısından şüphe duyulduğunda mallar laboratuvarda teste tabi tutulabilir.
ÖZÜRLÜLER VE STANDARDLAR
EKİM 2010
STANDARD
82
Kentsel Yaşamda
Standardlar ve
Özürlüler İçin Standardların
Önemi
Aslında söz konusu sokakta kaldırımın standardlardan
yüksek ve dar olması, iş yeri girişinde merdivene
alternatif olarak standardlara uygun düzenlenmiş rampa
bulunmaması, kapı genişliğinin yeterli olmaması, kent
içinde kullanılan otobüse basamak çıkılarak binilebiliyor
olması, üst geçidin ise kendisi özürlüler için günlük
hayatın içinde, yukarıda anlatılanlardan farksız sonuçlar
yaratmaktadır. Herhangi bir sağlık sorunu yaşamayan
ve hareketliliğine dair bir kısıtı olmayan kişiler için
“normal” olarak karşılanabilen ve kullanılabilen bu
düzenlemeler, özürlüler başta olmak üzere hareketliliğinde
sorun bulunanlar için “tamamen kapalı” durumunu
yaşatmaktadır.
Özürlüler, yapılı çevrede ve kentsel hizmetlerde
karşılaştıkları bu ve benzer engeller nedeniyle, toplumsal
yaşamın akla gelebilecek her alanına katılmakta zorluklarla
karşılaşmakta veya tamamen engellenmektedir. Birleşmiş
Milletler Dünya Sağlık Örgütü’nün dezavantajlılık
tanımında; ayrımcılık, farklılaştırma, fırsat eşitsizliği veya
en basit biçimiyle sosyal sistemin dezavantajlı grupların
gereksinimlerini karşılamaması nedeniyle, bir toplumda
kabul edilen ve beklenen etkinliklerin yürütülmesinde
güçlük yaşama durumu anlatılmaktadır (DSÖ, (World
Health Organisation) 1980, International classification
of impairments, disabilities and handicaps, sayfa: 29,
Geneva: World Health Organisation).
Yani toplumun bütün kesimlerinin mevcut yaşam
çevresinde eşit biçimde var olamaması veya bazı
kesimlerinin güçlükle var olabilmesi durumu,
kişilerin özelliklerinden değil toplumun yaklaşımından
kaynaklanmaktadır.
İdeal toplumsal yaşam, tamamen engelsiz bir çevrede
sürdürülen, özürlülerin ve ek olarak yaşlılar, hamileler,
bebek arabalılar ve çocuklar gibi hareketliliklerinde kısıtlılık
olan kişilerin, bağımsız ve güvenli biçimde, dolayısıyla diğer
insanlarla eşit bir şekilde günlük yaşamlarını geçirmeleriyle
oluşabilir. Ortopedik, görme, işitme-konuşma ve zihinsel
özürlüler, kentsel yaşam alanlarında farklı gereksinimleri
olan ve bu gereksinimler karşılandığında herkes gibi bu
yaşam alanlarını kullanabilen ve bu alanlarda var olabilen
bireylerdir.
83
STANDARD
Günlük yaşamı geçirdiğimiz evimiz, sokağımız, toplu
taşıma hizmetini kullandığımız semt durağı, iş yerimiz,
alış veriş yaptığımız market… Bu kullanımlardan
herhangi birinin “iptal” olması ve o gün için hayatımızdan
çıkması halinde ne değişir? Örneğin evden çıktığımızda
yürümemiz gereken sokağın alt yapı çalışması nedeniyle
tamamen kapalı olmasıyla; yoğun ve hızlı trafik akışı
olan bir caddede karşıya geçmek için kullanılan üst
geçidin güvenlik nedeniyle kullandırılmamasıyla; ya da
binmemiz gereken otobüsün durakta dursa bile kapısını
açmadan duraktan ayrılması durumunda; veya otomatik
işyeri kapısının bozularak kapalı kalmasıyla… evimize,
çalışma ofisine ulaşmak, istediğimiz yere gitmek mümkün
olmayacaktır. Sonuçta günlük yaşamımızda önemli
aksaklıklar yaşanması kaçınılmazdır.
EKİM 2010
Dr. Deniz ÇAĞLAYAN GÜMÜŞ
Şehir Plancısı
Yapılı Çevrede ve Kentsel Hizmetlerde Standardların
Önemi
Ülkemizdeki mevcut yaşam çevreleri, ideal toplumsal
yaşam sunan ideal kentten oldukça farklı biçimde
kurgulanmış, tasarlanmış ve uygulanmıştır. Bunun
nedenleri köklü bazı sorunların çözüm bekliyor olması
ve bu sorunlara her gün yenilerinin eklenmesidir.
İdeal olan ve olmayan arasındaki bu büyük boşluğun
doldurulmasında ilk adım, yapılı çevrede bulunan mevcut
engellerin belirlenerek tamamen ortadan kaldırılması
veya olumsuz etkilerinin azaltılmasıyla kullanılabilir hale
getirilmesidir. Diğer yandan, yeni oluşturulan alanların ve
planlanan hizmetlerin engelsiz biçimde hayata geçirilmesi
gerekmektedir. Bu sürecin en önemli bileşenlerinden biri
kuşkusuz standardlardır.
EKİM 2010
Yaşam çevrelerinde ve günlük yaşamın ayrılmaz parçası
olan kentsel hizmetlerde standard sağlanması herkes için
yaşam kalitesini artırıcı bir unsur olacaktır. Ancak özürlüler
için durum hayati anlam taşır, çünkü standardlara
uygunluk, kullanımı mümkün kılar, çoğu zaman can
güvenliği sağlar.
STANDARD
84
Açık alan düzenlemelerinden ve yapılı çevrenin en önemli
elemanlarından biri olan kaldırımların, standardlara uygun
inşa edilmesinin önemi, açıklayıcı bir örnek olacaktır.
Kaldırım yüksekliğinin standarda uygun biçimde en
fazla 15 cm, yani bir merdiven basamağı kadar olması
gerekmektedir. Bunun üzerindeki her uygulama standard
dışıdır ve yürüme güçlüğü çeken, bacağını kaldırmakta
zorlanan herkes için sorun yaratmaktadır. Kaldırımın
genişliği de yan yana iki kişinin rahatlıkla geçebileceği en
az ölçü olan 150-200 cm olmalıdır. Bu genişliğe sahip
kaldırım, elinde alış-veriş paketleri bulunan bir kişinin
veya tekerlekli sandalye kullanıcısının hareket etmesini
sağlayacaktır.
Kaldırımda kullanılacak malzeme seçimi ve bu
malzemenin uygulanması da standardlara uygun
olmalıdır. Malzeme seçiminde yörenin iklim şartları,
kaldırımın kullanım yoğunluğu gibi etkenler de devreye
girecektir. Standardlara uygun olmayan ve uygun biçimde
monte edilmemiş malzemeler, kısa sürede kırıldığı veya
yerinden çıktığı için bozulmalara neden olmakta ve
kullanıcıların, özellikle de özürlü ve yaşlı kullanıcıların işini
zorlaştırmaktadır. Özellikle yağışlı havada su birikintileri
oluşması, aslında standard dışı bir uygulamanın en basit
sonuçlarındandır. Arnavut kaldırımı olarak isimlendirilen
paket taşlar tekerlekli sandalye, koltuk değneği, topuklu
ayakkabı kullananların hareketliliğini kısıtlamaktadır. Bu tür
malzemeler tercih edilmemeli, tercih edilirse uygulamaları
düzenli ve düzgün yapılmalıdır. Kaldırımlarda ve diğer
Diğer yandan kaldırım üzerine yerleştirilen donanımların
yer seçiminin de standardlara uygun biçimde hem geçişi
engellemeyecek nitelikte, hem de görme özürlüler,
yaşlılar, çocuklar için çarpmaya, takılıp düşmeye neden
olmayacak şekilde yapılması gerekmektedir.
Standardlar göz önünde bulundurularak tasarlanmış
kaldırımlar ise, herkesin rahatlıkla, en az enerjiyi harcayarak
kullanımını sağlar. Diğer yandan kaygan olduğu için başta
görme özürlüler ve yaşlılar olmak üzere, baston ve koltuk
değneği kullananlar, çocuklar için düşme tehlikesi yaratan
malzemelerin sağlıksız olduğunu, bunun yerine kaymaz
malzemelerin her kullanımda tercih edilmesi, var olanların
ise pürüzlü hale getirilecek işlemden geçirilmesi gerektiğini
vurgulamak gereklidir. Standarddan yüksek olduğu için
kaldırıma çıkamayan veya genişliği az olduğu için buraya
sığmayıp trafik yolunda yürüyen bir yayanın can güvenliği
tehlikeye girmektedir.
Türkiye’de Ulaşılabilirlik Mevzuatı ve Standardları
Kentsel yaşam alanını oluşturan yapılı çevrenin ve
hizmetlerin özürlüler için kullanılabilmesi amacıyla,
ülkemizde bir dizi mevzuat düzenlemesi yapılmıştır.
EKİM 2010
Standard dışı uygulamanın yaratacağı bu ve benzer
sorunlar, günlük yaşamın bir parçasıymış gibi görünen,
aslında hayat kalitesini ve çağdaşlık göstergelerini düşüren
sonuçlar yaratmaktadır.
85
STANDARD
yaya alanlarıyla ilgili malzemeler arasında, ülkemizde
uygulanmasına yeni yeni başlanan, görme özürlüler için
yönlendirici ve uyarıcı “hissedilebilir kaplama malzemesi”
yer almaktadır. Bu malzemeler görme özürlülerin ve az
görenlerin yürürken yönlenmelerini, merdiven, rampa veya
bir engel bulunması gibi kullanım değişikliği olduğunda ise
uyarılarak dikkatli hareket etmelerini sağlamaktadır.
EKİM 2010
STANDARD
86
Türkiye için ulaşılabilirliğin ilk kez gündeme getirildiği, ilgili
ve sorumlu kurum ve kuruluşlara konunun önemini anlatan
düzenleme, 1997 yılında 572 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname ile 3194 sayılı İmar Kanunu’na ulaşılabilirlikle
ilgili bir madde eklenmesidir.
İmar Kanunu’nda “Fiziksel çevrenin özürlüler için
ulaşılabilir ve yaşanabilir kılınması için, imar planları ile
kentsel, sosyal, teknik altyapı alanlarında ve yapılarda
Türk Standardları Enstitüsü’nün ilgili standardlarına
uyulması zorunludur.” maddesinin yer aldığı bu tarihten
itibaren, ilgili kurum ve kuruluşların planlama sürecinden
başlayarak ulaşılabilirlik ilkelerini uygulamaları hüküm
altına alınmıştır. Yapılı çevreyle ilgili görev ve sorumluluk
alanlarının; uygulama, ruhsatlandırma ve denetleme
faaliyetlerinin de bu hüküm gereğince engelsiz biçimde
hayata geçirilmesi gerekmektedir.
İmar Kanunu’nda yapılan bu değişikliğin ardından,
uygulamaya yönelik ikincil mevzuat düzenlemeleri 1999
yılında yapılmıştır.
Türkiye’de özürlüler için ulaşılabilir yapılı çevreler
oluşturulmasında önemli diğer mevzuat düzenlemesi,
01.07.2005 tarihinde kabul edilen 5378 sayılı Özürlüler
ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’da yer almaktadır.
5378 sayılı Kanun’un geçici 2’nci ve 3’üncü maddeleri
yapılı çevre düzenlemeleri ve toplu taşıma hizmetlerinin
ulaşılabilir hale getirilmesi ile ilgilidir. Geçici 2’nci maddede;
Kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmî yapılar,
mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar,
spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları ile
gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık
hizmet veren her türlü yapılar bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlülerin erişebilirliğine
uygun duruma getirilir.” hükmü yer almaktadır. Toplu
taşımacılık hizmetlerinin ele alındığı Kanunun geçici
3’üncü maddesinde ise; “Büyükşehir belediyeleri ve
Yukarıda açıklanan tüm bu mevzuat düzenlemelerinin
en önemli ortak noktalarından biri; “Türk Standardları
Enstitüsü’nün ilgili standardlarına” atıf yapılmasıdır.
İlgili tüm hükümlerde “yapılacak düzenlemelerde Türk
Standardları Enstitüsü standardlarının esas alınması”
istenilmektedir. Bu atıflar, hem yapılacak çalışmaların
bilimsel ölçü ve ölçütleri taşıması açısından, hem de
mevzuatta bahsedilemeyecek ölçülendirme ayrıntıları
için yönlendirici olması nedeniyle son derece önemlidir.
Bahsi geçen ilgili standardlar, mevzuat hükümlerinde atıf
yapıldığı için uyulması gerekli yasal bir doküman haline
gelmiş, bu standardların önem ve değeri artmıştır.
Türk Standardları Enstitüsü tarafından yayımlanmış
pek çok standardda özürlülerle ve ulaşılabilirlikle ilgili
bölümler yer almaktadır. Mevzuatta atıfta bulunulan
Türk Standardları Enstitüsü standardlarının, özürlülerin
ulaşabilirliği ile doğrudan ilgili olan üç tanesi ise; “TS 9111:
Özürlü İnsanların İkamet Edeceği Binaların Düzenlenmesi
Kuralları”, “TS 12576: Şehir İçi Yollar-Özürlü ve Yaşlılar İçin
Sokak, Cadde, Meydan ve Yollarda Yapısal Önlemlerin
Tasarım Kuralları” ve “TS 12460: Şehir İçi Yollar-Raylı
Taşıma Sistemleri Bölüm 5: Özürlü ve Yaşlılar İçin
Tesislerde Tasarım Kuralları”dır.
TS 9111 Standardının Revizyon Çalışması
Bina ve yakın çevresinde özürlüler için alınması gereken
önlemlerin konu edildiği TS 9111 “Özürlü İnsanların İkamet
Edeceği Binaların Düzenlenmesi Kuralları” Standardı,
1991 yılında basılmıştır. Standard ülkemizde çok önemli ve
gerekli bilgilendirici bir doküman niteliğinde olsa da, gerek
ismi, gerekse kapsamı açısından güncel gereksinimleri
karşılamadığı saptandıktan sonra revize edilmesine karar
verilmiştir. Revizyon çalışmasının roportörlüğü Özürlüler
İdaresi Başkanlığınca sürdürülmektedir ve Teknik Komite,
TS 9111 her özür grubundan kişilerin, yakın çevresinden
başlayarak bina içinde bağımsız ve güvenli biçimde
hareket edebilmeleri ve binayı kullanabilmelerine
yönelik düzenleme ilkelerini içermektedir. Teknik Komite
çalışmalarına, TS 9111’in değişmesi ve eklenmesi gereken
yönlerinin tespiti ile başlamış, bu tespit yapılırken yurt dışı
mevzuatı ve standardları incelenmiştir. Diğer yandan,
standard tasarım için rehber niteliğinde genel ölçü ve
ilkeleri içerse de yalnızca konut özelinde hazırlandığı için,
sağlık, eğitim, halka yoğun hizmet veren kamu kurumları,
ticari kullanımlar, kütüphaneler, terminaller gibi özellikli
yapıların taşıması gereken özellikleri içermemektedir.
Teknik Komite, standardda yer alan ölçü ve ölçütlerin
güncellemesini yaparken, bu yönde de çalışmalarını
yoğunlaştırmıştır. Standard genelinde kullanılan şekil ve
fotoğrafların güncel gereksinimleri karşılayacak nitelikte
olmasına dikkat edilmektedir. Genel olarak standardın
daha kolay anlaşılır ve diğer standardlarla ortak bir dile
kavuşması da amaçlanarak Teknik Komite’nin çalışmaları
devam etmektedir.
SONUÇ OLARAK;
Kentsel yaşam çevresinin nasıl kurgulandığı ve
uygulandığı, özürlülerin toplumsal yaşama katılmalarında
son derece önemli bir belirleyicidir. Özürlüler tarafından
da rahatça kullanılabilen binalar, açık alanlar ve ulaşım
sistemleri, bunların yapılış ve üretim amacına ulaşmalarını
sağlayacaktır.
Bu süreçte standardların uygulanması, her türlü
düzenlemenin standard ölçü ve ölçütleri taşıması,
bunların kullanılabilirliğini ve kullananların güvenliğini
sağlayacaktır. Diğer yandan özellikle yerel yönetimlerce
bilgilendirme, toplu taşımacılık gibi kentsel hizmetlerin
planlanmasında ve sunumunda da standard ilkelerin göz
önünde bulundurulması gerekmektedir. Standardlara
uygun biçimde yapılacak olan düzenlemeler, deneyip
yanılma yoluyla uygulama yapmaktan çok daha kolay,
ucuz ve ergonomik olacak, özürlülerin günlük yaşamında
onlara çok büyük bir avantaj sağlayacaktır. Böylece, ideal
yaşam çevrelerine kavuşmak için önemli bir adım da
atılmış olacaktır.
Bu nedenle, yapılı çevreyle uğraşan her meslek alanında
bu standardlarla ilgili yeterli bilgi sahibi olunması ve
bunların kullanılması gereklidir.
EKİM 2010
Kanun maddelerinin uygulanması için açıklayıcı bir
Başbakanlık Genelgesi, 12.07.2006 tarihinde 2006/18
sayı ile yayımlanmıştır. Diğer yandan, 12.08.2008 tarihinde
tüm kamu kurum ve kuruluşlarına Başbakanlık Talimatı
gönderilerek konuya bir kez daha vurgu yapılmıştır.
Dokuz Eylül Üniversitesi ve Mersin Üniversitesi’nde görev
yapan öğretim üyeleri ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığında,
Yapı İşleri Genel Müdürlüğü ve Teknik Araştırma ve
Uygulama Genel Müdürlüğünde görev yapan ilgili teknik
elemanlardan oluşturulmuştur.
87
STANDARD
belediyeler, şehir içinde kendilerince sunulan ya da
denetimlerinde olan toplu taşıma hizmetlerinin özürlülerin
erişilebilirliğine uygun olması için gereken tedbirleri alır.
Mevcut özel ve kamu toplu taşıma araçları, bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlüler
için erişilebilir duruma getirilir.” hükmü ile 2012 yılına kadar
büyükşehir belediyeleri ve belediyelerin denetim görevleri
olan sistemler dahil olmak üzere, toplu taşıma taşıtlarında
ve sistemlerinde özürlüler için ulaşılabilirlik önlemlerini
tamamlamaları gerekmektedir.
EKİM 2010
ENGELLİLER İLE İLGİLİ STANDARDLAR
Engelliler ile
STANDARD
88
TS NO
Türkçe İsim
direktif
TS 13258
Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri - Genel Kurallar
20.02.2007
00:00:00
TS ISO
10542-1
Özürlü veya Engelli Kişiler İçin Teknik Sistemler ve Yardımcı Donanımlar
– Tekerlekli Sandalye Bağlantı ve Emniyet Kemeri Sistemleri - Bölüm 1:
Bütün Sistemler İçin Özellikler ve Deney Metotları
08.02.2005
00:00:00
TS ISO
10542-2
Özürlü veya Engelli Kişiler İçin Teknik Sistemler ve Yardımcı Donanımlar –
Tekerlekli Sandalye Bağlantı ve Emniyet Kemeri Sistemleri – Bölüm 2: Dört
Noktalı Kuşak Tipi Bağlantı Sistemleri
08.02.2005
00:00:00
TS 9111
Özürlü İnsanların İkamet Edeceği Binaların Düzenlenmesi Kuralları
TS EN ISO
9999
Engelli Kişiler İçin- Teknik Yardımcılar- Sınıflandırma
TS EN ISO
10535
Engelli Kişilerin Taşınması İçin Yükselticiler - Özellikler ve Deney Yöntemleri
93/42/EEC
13.07.2010
00:00:00
TS EN 12182
Engelli Kişiler için Teknik Yardım Malzemeleri – Genel Özellikler ve Deney
Metotları
93/42/EEC
26.04.2004
00:00:00
TS EN ISO
16201
Engelliler İçin Teknik Yardımcılar - Günlük Yaşama Yönelik Çevre Kontrol
Sistemleri
93/42/EEC
27.03.2007
00:00:00
TSE CEN TS
81-82
Asansör-Yapım ve Montaj İçin Güvenlik Kuralları - Mevcut Asansörler Bölüm 82 - Engelliler Dahil Mevcut Asansörlere Erişebilirliğin Geliştirilmesi
TS EN 81-40
Asansörler - Yapım ve Montaj İçin Güvenlik Kuralları - Yolcu ve Yük
Asansörleri İçin Özel Uygulamalar - Bölüm 40:Hareket Engelli Yolcular İçin
Yürüyen Merdivenler ve Eğimli Kaldırma Platformları
2006/42/
EC(98/37/
EC)
19.01.2010
00:00:00
TS EN 81-70/
A1
Asansörler- Yapım ve Montaj İçin Güvenlik Kuralları- Yolcu ve Yük Asansörleri İçin Özel Uygulamalar - Bölüm 70: Engelliler Dahil Yolcu Asansörleri 95/16/EC
İçin Erişilebilirlik
21.06.2007
00:00:00
TS 5034 EN
14434
Eğitim Kurumları İçin Yazı Tahtaları – Ergonomi, Teknik ve Emniyet Kuralları
ve Deney Metotları
09.03.2006
00:00:00
TS EN 81-70
Asansörler - Yapım ve Montaj İçin Güvenlik Kuralları - Yolcu ve Yük Asansörleri İçin Özel Uygulamalar - Bölüm 70: Engelliler Dâhil Yolcu Asansörleri 95/16/EC
İçin Erişilebilirlik
21.06.2007
00:00:00
TS EN 81-70/
A1
Asansörler- Yapım ve Montaj İçin Güvenlik Kuralları- Yolcu ve Yük Asansörleri için Özel Uygulamalar Bölüm 70: Engelliler Dâhil İnsanların Asansörlere Erişebilirliği
21.06.2007
TS 7734
Kursiyer İzin Belgesi (Hizmetiçi Eğitim Faaliyetinde Kullanılan)
19.12.1989
00:00:00
TS 8740
Görev İstek Formu (Hizmet İçi Eğitim Faaliyetlerinde Görev Alacak Öğretim
Elemanları için)
05.02.1991
00:00:00
TS 9677
İmtihan Sonuç Çizelgesi (Hizmetiçi Eğitim Faaliyetleri İçin)
24.12.1991
00:00:00
TS EN 1970
Ayarlanabilir Karyolalar-Engelli Kişiler İçin-Özellikler ve Deney Metotları
93/42/EEC
26.03.2003
00:00:00
TS EN 1970
Ayarlanabilir Karyolalar-Engelli Kişiler İçin-Özellikler ve Deney Metotları
93/42/EEC
26.03.2003
00:00:00
TS 12559
Yetkili Servisler-Engellilerin Kullandığı Teknik Yardım Araçları İçin-Kurallar
25.04.2003
00:00:00
TS EN
14413-1
Rekreasyonel Dalış Hizmetleri – Aletli Dalış Eğitmenleri İçin Güvenlikle İlgili
Asgarî Gerekler – Bölüm 1: Seviye 1
30.01.2007
00:00:00
TS EN
14413-2
Rekreasyonel Dalış Hizmetleri – Aletli Dalış Eğitmenleri İçin Güvenlikle İlgili
Asgari Gerekler – Bölüm 2: Seviye 2
30.01.2007
00:00:00
Y
kabul tarihi
04.04.1991
10.05.2001
00:00:00
09.04.2009
00:00:00
İlgili Standardlar
TS EN 61326/
A3
Ölçme, Kontrol ve Laboratuvarda Kullanım İçin Elektrikli Cihazlar-Elektromanyetik Uyumluluk (EMU) Şartları
2004/108/
EC(89/336/
EEC)
20.07.2006
00:00:00
TS EN 1970/
A1
Ayarlanabilir Karyolalar - Engelli Kişiler İçin - Özellikler ve Deney Metotları
93/42/EEC
28.02.2008
00:00:00
TS EN 794-3/
A1
Akciğer Ventilatörleri - Bölüm 3: Acil Kullanım ve Hasta Nakil Ventilatörleri
İçin Belirli Özellikler
19.06.2007
00:00:00
TS EN 1729-1
Mobilya – Eğitim Kurumları İçin Sandalyeler ve Masalar – Bölüm 1:
Fonksiyonel Boyutlar
13.03.2008
00:00:00
TS EN 1729-2
Mobilya – Eğitim Kurumları İçin Sandalyeler ve Masalar – Bölüm 2: Emniyet Gerekleri ve Deney Metotları
13.03.2008
00:00:00
TS EN 61010031
Ölçme, Kontrol İşlemlerinde ve Laboratuvarda Kullanılan Elektrik
Donanımının Güvenlik Kuralları - Bölüm 031: Elektriksel Ölçme ve Deneylerde Kullanılan Elle Taşınan Prop Tertibatı için Güvenlik Kuralları
TS 8063
Ses ve Görüntü Veren Cihaz ve Sistemler- Manyetik Ses Yaprakları
06.03.1990
00:00:00
TS 5907
Ses ve Görüntü Veren Cihaz ve Sistemler Sesli Öğrenim Sistemleri
(Yabancı Dil Laboratuvarları) Ölçme Metotları
22.08.1988
00:00:00
TS 8968
Kurs Bitirme Belgesi
19.03.1991
00:00:00
TS 8254
Yaygın Eğitim Kursiyer Belge Defteri
03.04.1990
00:00:00
TS 8255
Yaygın Eğitim Kursiyer Ön Kayıt Defteri
03.04.1990
00:00:00
TS EN
60268-7
Ses Sistemi Cihazları-Kulaklıklar ve Baş Mikrotelefonları Ölçme Metotları
30.11.2006
TS 6506
Ses ve Görüntü Veren Cihaz ve Sistemler Eğitimde Kullanılan Ses
Kasetlerini Etiketleme Kuralları
14.02.1989
00:00:00
TS 9217
Ders Defteri (Hizmet İçi Eğitim Faaliyetleri İçin)
11.04.1991
00:00:00
TS 9230
Formlar- Müracaat Formu (Hizmetiçi Eğitim Faaliyetleri İçin)
12.04.1991
00:00:00
TS 10220
Ders Kitapları
21.04.1992
00:00:00
TS 9679
Ders Takip Cetveli (Hizmetiçi Eğitim Faaliyetleri İçin)
24.12.1991
00:00:00
TS 11849
Sağlık Kuruluşlarında Güvenlik Kuralları Bölüm 3: Güvenlik Eğitimi ve
Politikaları İle İlgili Kurallar
24.10.1995
00:00:00
TS 11847
Özel Dershaneler-Genel Kurullar
30.01.2007
TS 11958
Sağlık Kuruluşlarında Güvenlik Kuralları Bölüm 11- Güvenlik Kılavuzu
05.03.1996
00:00:00
TS 5560 EN
166
Kişisel Göz Koruması- Özellikler
05.04.2005
TS 12280
Sağlık İşçisi Eğitimi
15.04.1997
00:00:00
TS EN 12307
Biyoteknoloji- Büyük Ölçekli Proses ve Üretim- Personel İçin İyi Çalışma
İşlemleri- Eğitim ve Kontrol Kılavuzu
24.04.2000
00:00:00
TS EN 1529
Kapı Kanatları - Yükseklik, Genişlik, Dört Köşeli-Tolerans Verilmesi Kuralları
20.11.2001
00:00:00
TS EN 1729-1
Mobilya-Eğitim Kurumları İçin Sandalyeler ve Masalar–Bölüm 1: Fonksiyonel Boyutlar
13.03.2008
EKİM 2010
27.12.2004
00:00:00
89
STANDARD
2006/95/
EC(73/23/
EEC)
EKO-ANALİZ
EKİM 2010
STANDARD
90
56'ncı Yılında
TSE'nin Ekonomideki Yeri
ve Önemi İyice Güçlendi
Cahit UYANIK
Ekonomi Muhabiri
Bu belge aynı zamanda Osmanlı’daki idari yapının da
değiştirilmesini gerektirmişti. Bursa Belediye/İhtisab
Yasası. Osmanlı’nın kent yönetimine ilişkin çıkardığı
ilk yasalardan biri idi. O zamanlar ilçelerin yöneticileri
olan kadılar, yargıç görevini sürdürmelerinin yanı sıra
idari yöneticilik de yaparak bir bakıma o devrin belediye başkanlığını yürütürlerdi. Görevlerinde kendilerine ‘kapı naipleri’ veya ‘ayak naipleri’ adı verilen işlevi
günümüzdeki zabıta ile eşdeğer olan yardımcıları eşlik
ederdi. Daha sonra Bursa’da kadıların yanında bir de
‘muhtesip (hesaba çeken, sorgulayan)’ adı verilen görevliler atanmaya başladı. Bu görevliler de kentin yönetiminde yetkiliydi. Ancak bunların görev ve yetkileri
sadece beldenin düzeniyle sınırlıydı. Bu görevliler de
‘ihtisab emini’ veya ‘ağası’ olarak anılmaktaydı.
"Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” bugünkü anlamdaki standardların hazırlanışına çok benziyordu. Çünkü
kente gelen dönemin yetkilileri, herkesin görüşünü
sorup düşüncesini alarak ortaya bir takım standardlar
koymuştu. Söz gelimi; o dönemde, yaya yürümenin
en önemli ve zorunlu ulaşım aracı olduğu düşünülürse,
ayakkabı standardının Kanunname-i İhtisab-ı Bursa’da
çok ayrıntılı açıklanması manidardı:
“Çimeciler ve bilirkişileri ve şehrin ileri gelenleri ile bütün müslümanlar mecliste bulundurulup çizme ve başmak (kundura) durumu araştırıldığında eski zamandan
uygulanan kanun ve narh bulunmayıp, bugün oy birliğiyle şöyle narh konuldu ki, 22 akçaya alınan kırmızı
sahtiyanın çizmesi, 30 akçaya olacak. Fakat koncu
tamam olup sığır gönünden, üç sıra çivili ve ince biz
ile ve sıkı iplikle dikilmiş olacak. 16 akçalık sahtiyanın
çizmesi yine bu tertipte 24 akçaya olacak. Ve 12’şer
akçalık sahtiyanın çizmesi 22 akçaya olacak. Ve sahtiyan içli edik 14’e, daha iyisi 15’e olacak. Eğer tablalı
olursa bu narhtan iki akça ziyadeye olacak. Ve şirvani
sahtiyan başmak ki sığır gönü ve sahtiyan astarlı, sığır
gönü ökçe, enli kenar, ökçe ve burun nalçalı olacak.
Büyük ayak olursa narhı 21 akça, büyük orta olursa
18 akçaya, orta ayak olursa 15’e olacak. Ve mutlak
başmak ki sığır gönünden ve üç sıra çivili, sahtiyan astarlı, sığır gönü ökçe, büyük orta ayak olursa narhı 18
akça ve orta ayak 15’e olacak… Yeniçeri pabucu ki
su sığırı (manda) gönünden ve sahtiyan meşini altlı ve
astarlı büyük ayak olursa narhı 17 akçaya ve orta ayak
14 akçaya olacak. Kara sığır gönünden olup üç sıra
çivili olursa 16 akçaya olacak…”
Uluslararası Standardizasyon Örgütü’nün (ISO) ta-
EKİM 2010
TSE’nin 1954 yılında kurulması, 1502 tarihli ve zamanın padişahı Sultan II. Bayezid Han tarafından çıkarılan "Kanunname-i İhtisab-ı Bursa" kadar önemlidir. Bu
belge, Türkiye’nin bugünkü anlamda ilk standardı veya
birçok ürüne ilişkin standardı tek belgede toplayan bir
dokümandı. 508 yaşına girmiş olan bu belge, TSE’nin
40’ıncı kuruluş yıldönümünde, Topkapı Sarayı Müzesi
Kütüphanesi'ndeki orijinalinden çoğaltılarak hepimizin
dikkatine sunulmuştu.
ün
n Örgütü’n
o
sy
a
iz
rd
a
Stand
timde,
Uluslararası
andard, üre liktir.
st
re
ö
g
a
ın
ir örnek
(ISO) tanım
deneyde b
e
v
gili
e
m
lç
ö
faaliyetle il
ir
b
i
anlayışta,
rl
li
e
b
n
asyon ise
üzere, bütü
k
a
m
la
ğ
Standardiz
sa
a
nomik fayd ve iş birliği ile belirli
olarak eko
ım
rd
arın ya
gulama
ilgili tarafl
kuralları uy
u
b
e
v
a
m
ncelikli
y
işlemi ile ö
kurallar ko
n
o
sy
a
iz
rd
ken,
tanda
hedeflenir
i
ğ
li
işlemidir. S
n
e
v
ü
ek
g
ve mal
tespit edilm
ı
ır
n
sı
olarak can
lt
a
da kalitenin eyin altında mal ve
aynı zaman
üz
sonra
elirlenen d
. Yüzyıllar
z
e
suretiyle b
lm
ri
e
v
1500’lü
timine izin
ların daha
ım
hizmet üre
n
ta
u
b
evleti
ulan
rın süper d
la
ortaya kon
n
a
m
a
z
nda, o
uygulanmış
ip
il
d
e
yılların başı
it
sp
rafından te
ilginç.
Osmanlı ta
olması çok
91
STANDARD
Türk Standardları Enstitüsü (TSE) Kasım ayında
56’ıncı yaşını kutluyor olacak. TSE, ‘her türlü madde
ve mamüller ile usul ve hizmet standardlarını yapmak’
amacıyla 1954 yılında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kanunu’na istinaden alınan bir kararla Birlik bünyesinde bir ünite olarak kuruldu. Kanuni hüviyetini
18.11.1960 tarih ve 132 sayılı Kanunla kazandı. Dile
kolay, Türkiye’nin ekonomik gelişme ve sanayileşme
macerasının en önemli unsurlarından birisi olmak, çok
önemli ayrıntıları içinde barındırıyor olsa gerek. Belki de
ileride tarihi yazılması gereken önemli süreçlerden birisi, TSE ile birlikte ekonominin standard üretim yapısına
geçişi olacak. Umarım Türkiye’de ekonomi tarihçiliğine
olan ilginin azlığı, bu ilginç dönemi öğrenmemize engel
olmaz.
EKİM 2010
ğu
ilk kuruldu
in
’n
E
S
T
i,
onomis
üm arz
Türkiye ek
ıf bir görün
y
a
z
a
ç
k
u
nomi, G-20
yıllarda old
o
k
e
e
d
z
ü
ysa günüm
çısından
ediyordu. O
ik üretim a
m
o
n
o
k
e
r.
nyanın
a bulunuyo
denilen dü
d
n
sı
ra
a
ri
lkele
or. Dış
en güçlü ü
ya çalışmıy
sa
a
iy
p
iç
ların
Türkiye, sırf
0 milyar Do
0
1
ıl
y
r
e
h
a
bunları
piyasaya d
abii bütün
T
r.
o
ıy
p
a
y
racat
yapmak
üzerinde ih
ı olmadan
ıs
p
a
y
lt
a
ve
andard
te, üretim
iş
güçlü bir st
m
ç
e
g
e
d
,
eğil. TSE
tanıtılması
ın
mümkün d
ın
ış
y
la
n
standard a
çok önemli
a
d
n
tüketimde
sı
a
m
n
la
, orta
esi ve uygu
yerleştirilm
lünün yakın
ro
u
b
in
’n
or.
ndi. TSE
beklenmiy
roller üstle
si
e
m
it
b
lecekte
ve uzak ge
STANDARD
92
nımına göre standard, üretimde, anlayışta, ölçme ve
deneyde bir örnekliktir. Standardizasyon ise belirli bir
faaliyetle ilgili olarak ekonomik fayda sağlamak üzere,
bütün ilgili tarafların yardım ve iş birliği ile belirli kurallar
koyma ve bu kuralları uygulama işlemidir. Standardizasyon işlemi ile öncelikli olarak can ve mal güvenliği
hedeflenirken, aynı zamanda kalitenin alt sınırı tespit
edilmek suretiyle belirlenen düzeyin altında mal ve
hizmet üretimine izin verilmez. Yüzyıllar sonra ortaya
konulan bu tanımların daha 1500’lü yılların başında,
o zamanların süper devleti Osmanlı tarafından ortaya
konulması çok ilginç.
TSE’ye göre standardizasyon ekonomide 3 boyutlu
bir fayda yaratıyor. Üreticiler için üretimin belirli plan ve
programlara göre yapılmasına yardımcı oluyor. Uygun
kalite ve seri imalata imkân sağlıyor. Kayıp ve artıkları
asgariye indiriyor. Verimliliği ve hasılayı artırıyor. Depolamayı ve taşımayı kolaylaştırıyor, stokların azalmasını
sağlıyor. Maliyeti düşürüyor. Standardizasyon, ekonominin geneli için de çeşitli faydalar sağlıyor. Şöyle
ki; kaliteyi teşvik ediyor, kalite seviyesi düşük üretimle
meydana gelecek emek, zaman ve ham madde israfını
ortadan kaldırıyor. Sanayii belirli hedeflere yöneltiyor.
Üretimde kalitenin gelişmesine yardımcı oluyor. Ekonomide arz ve talebin dengelenmesinde yardımcı oluyor.
Yanlış anlamaları ve anlaşmazlıkları ortadan kaldırıyor.
İhracatta ve ithalatta üstünlük sağlıyor. Yan sanayi dal-
larının kurulması ve gelişmesine yardımcı oluyor. Rekabeti geliştiriyor. Kötü malı piyasadan siliyor. Standarda
dayanan bir ekonomik yapı tüketicileri de yakından ilgilendiriyor ve ona faydalar sağlıyor. Standardizasyon,
tüketiciye faydaları sayesinde can ve mal güvenliği
sağlıyor. Karşılaştırma ve seçim kolaylığı sağlıyor. Fiyat
ve kalite yönünden aldanmaları önlüyor. Ucuzluğa yol
açıyor. Ruh sağlığını koruyup stresi önlüyor. Tüketicinin
bilinçlenmesinde etkili rol oynuyor.
TSE, bu kadar fazla işlev yüklenmiş standard hazırlama ve izleme-değerlendirme gibi bir görevi yerine
getirmeyi yıllardır sabırla sürdürüyor. Enstitü üstlendiği
görevleri ise kendisi şu şekilde tanımlıyor:
“Her türlü standardı hazırlamak ve hazırlatmak. Enstitü
bünyesinde veya hariçte hazırlanan standardları tetkik
etmek ve uygun bulduğu takdirde Türk Standardları
olarak kabul etmek. Kabul edilen standardları yayımlamak ve ihtiyari olarak uygulanmalarını teşvik etmek,
mecburi olarak yürürlüğe konmalarında fayda görülenleri ilgili bakanlığın onayına sunmak. Kamu sektörü ve
özel sektörün talebi üzerine standardları veya projelerini
hazırlamak ve görüş bildirmek. Standardlar konusunda her türlü bilimsel teknik incelemelerle araştırmalarda
bulunmak, yabancı ülkelerdeki benzer çalışmaları takip
etmek, uluslararası ve yabancı standard kurumları ile
ilişkiler kurmak ve bunlarla iş birliği yapmak. Üniversiteler ve diğer bilimsel ve teknik kurum ve kuruluşlarla iş birliği sağlamak, standardizasyon konularında
yayım yapmak, ulusal ve uluslararası standardlardan
arşivler oluşturmak ve ilgililerin faydalanmalarına sunmak. Standardlarla ilgili araştırma yapmak ve ihtiyari
standardların uygulanmasını kontrol etmek için laboratuvarlar kurmak, kamu sektörü veya özel sektörün
isteyeceği teknik çalışmaları yapmak ve rapor vermek.
Yurtta standard işlerini yerleştirmek ve geliştirmek için
elemanlar yetiştirmek ve bu amaçla kurslar açmak ve
seminerler düzenlemek. Standardlara uygun ve kaliteli
üretimi teşvik edecek çalışmalar yapmak ve bunlarla
ilgili belgeleri düzenlemek. Metroloji ve kalibrasyon ile
ilgili araştırma ve geliştirme çalışmaları yapmak ve gerekli laboratuvarları kurmak. “
Türkiye ekonomisi, TSE’nin ilk kurulduğu yıllarda oldukça zayıf bir görünüm arz ediyordu. Oysa günümüzde
ekonomi, G-20 denilen dünyanın ekonomik üretim açısından en güçlü ülkeleri arasında bulunuyor. Türkiye,
sırf iç piyasaya çalışmıyor. Dış piyasaya da her yıl 100
EKİM 2010
STANDARD
STANDARD
93
milyar Doların üzerinde ihracat yapıyor. Yani standarda dayalı üretim, sırf Türk vatandaşlarını değil dünyadaki tüm
insanları ilgilendiriyor. Tabii bütün bunları güçlü bir standard altyapısı olmadan yapmak mümkün değil. TSE de
geçmişte, üretim ve tüketimde standard anlayışının tanıtılması, yerleştirilmesi ve uygulanmasında çok önemli roller üstlendi. TSE’nin bu rolünün yakın, orta ve uzak gelecekte bitmesi beklenmiyor. Çünkü Türkiye ekonomisinin
2023 yılında yani Cumhuriyet’in 100’üncü yılında 500 milyar Dolarlık ihracat gerçekleştirme hedefi var. Türkiye’nin
gelecekte ekonomisinde hizmetler sektörünün oldukça önemli rol oynaması da bekleniyor. TSE’nin, ekonomideki
güçlü üretim altyapısına yönelik standardlarını artırmasının yanı sıra giderek gelişen hizmet sektörlerine yönelik
standardlarını geliştirmesinin; onun yeni vizyon ve misyonunun bir parçası olmalı diye düşünüyorum.
BİLİŞİM
EKİM 2010
Mehmet ÖZKAN
Yönetim Danışmanı
[email protected]
İş Zekâsı
STANDARD
94
İş zekası kavramı yazılım sektöründe ve uluslararası
arenada uzun zamandan beri kullanılan bir
kavram. Ancak dar kapsamlı muhasebe ya da stok
yazılımlarından öteye, gelişen teknoloji ile birlikte daha
çok veri işleyebilen, daha hızlı çalışabilen, daha geniş
sorgulayabilen esnek ve gelişken bir kullanım altyapısı
var. Dikey endüstriyel yazılımlar gibi sadece satın alma,
sadece muhasebe ya da sadece üretime odaklı değil,
bunların hepsiyle bir arada ve aynı anda çalışabilen bir
konsept, iş zekası. klasik bilgi sistemleri (erp, crm vb.)
veriyi depolamaya yönelik tasarlanmışken, iş zekası
sistemleri bu verilerden doğru bir şekilde yararlanmaya
odaklanmıştır. Zamanla iş zekası sistemleri, doğru
kararlar almak isteyen yöneticilerin en önemli
yardımcısı olacaktır.
İş zekasının giderek ön plana çıkıyor olmasının en
büyük gerekçesi, bu sistemlerin veri madenciliği ile
birlikte çalışıyor olmasıdır. Teknolojinin yoğun olarak
kullanıldığı sektörler olan telekom, finans, sigorta,
perakende gibi alanlarda giderek artan miktarlardaki
veri tabanları ve beraberinde gelen veri madenciliği
ihtiyacı, iş zekası sistemlerinin gerekliliğini artırıyor.
Saydığımız sektörlerde yaşanan veri patlamasının
giderek diğer sektörlerde de yaşanacağını
tahmin etmek zor değil. Veriler arttıkça raporlama
varyasyonları artıyor, buna bağlı olarak fırsatlar ve
çözümler de artıyor. Bu avantajların yanı sıra tabi ki
veri kalitesinin de düşme riski bulunuyor. İş zekası
sistemlerini bekleyen en büyük tehlike burada.
Ancak bu sistemlerin geleceğe yönelik daha büyük
iddiaları var: Mevcut verilerden yola çıkarak geleceğe
yönelik gerçekçi tahminler yapabilmek. Her şirket
geleceğini görmek ister ancak bunu yapabilmek
için yeterli ve organize veriye sahip değildir. Eğer
şirketin ürettiği ya da bir şekilde temas ettiği tüm
veriler derlenebilirse ve bunların birbirleriyle olan
ilişkileri tanımlanabilirse, belli hesaplama algoritmaları
kurulabilir ve ölçümler yapılabilir. İşte iş zekası bu
noktada ciddi bir altyapı hizmeti getiriyor. Güney
Afrika’da bir banka, hizmet bölgesinde gerçekleşen
banka soygunlarının yapılmasıyla ilgili tüm verileri iş
Sadece özel sektör değil, kamu sektörünün de iş
zekası sistemlerine ihtiyacı var. Nüfus hareketleriyle
ilgili işlemlerde, tahminlemede, trafikte, güvenlikte ve
daha bir çok kamusal alanda yoğun verileri kullanarak
planlama yaparken iş zekası sistemleri büyük altyapı
kolaylıkları getiriyor.
Dünyadaki katma değerin, ağır endüstrilerden bilgi
odaklı hizmet endüstrilerine transfer olduğu gerçeğini
dikkate alırsak, iş zekası sistemlerinin geleceğinin
ne kadar parlak olduğunu anlayabiliriz. Öte yandan
iş zekasının da giderek uzmanlaşarak iş analitiği
konusuna girmesini ve genel değil ancak sektörel özel
çözümlere de dönüşeceğini düşünmek mümkün.
EKİM 2010
Yakın geçmişe kadar mali veriler temelinde bütçe ve
raporlama alanında yoğunlaşan iş zekası sistemlerinin
bugün çözüm getirdiği noktalar ise genellikle finansal
konularda risk yönetimi, müşteri ilişkileri konularında
ise müşteri değer analizi, kampanya hesaplaması vb.
olarak sayılabilir.
zekası sistemlerinde değerlendirdikten sonra, olası
soygun zaman ve ortamlarını simüle ederek bu
yerlerdeki güvenlik önlemlerini artırmış ve soygunlardan
kaynaklanan kayıplarda radikal düşüşler elde etmiştir.
Aynı analizleri müşteri verileri üzerinde yaparak
satışlarını artıran çok sayıda perakendeciyi, risk verileri
üzerinde yaparak kaybolmak üzere olan müşterileri
tespit eden çok sayıda bankayı rahatlıkla varsayabiliriz.
95
STANDARD
Veri madenciliğinin de dahil olduğu iş zekası
uygulamalarının pazar büyüklüğü Almanya’da 1 milyar
Dolar, İspanya’da 254 milyon Dolar, Türkiye’de ise
yaklaşık 31 milyon Dolar olarak düşünülüyor.
STANDARD
96
EKİM 2010
NEVŞEHİR
GELENEKSEL ERKEK GİYİMİ
Nevşehir Dedikleri...
Bu yazıda bu güzel yurt parçasını dağdan dağa, vadiden vadiye, dört mevsimiyle,
doğası ve emek verilip yetiştirilen binbir ürünüyle, yârenlik yaptığımız gönlü zengin
insanıyla anlatmaya çalışacağız… Kısa bir yazının kısıtlamasıyla ne denli zor
olduğunu bile bile…
Konya’dan başlayan ışınsal kervan yolları Anadolu’nun dört bir köşesine Selçuklu
hümanizmasının, Türk Anadolu rönesansının duyularını, düşüncelerini, kısacası
uygarlığını taşırdı. Ticari mallarla birlikte. Aksaray–Kayseri arasındaki görkemli
hanların arası bir günlük yoldu. Bakımı, güzel asfaltta uçarak yol alıyoruz ve iki han
arasını sekiz on dakikada geçiyoruz. Taşa türkü söyleten Selçuklu taş ustalarına
saygı, rahmet dilekleriyle… Ağzıkarahan, Alayhan, Öresin Han… Sonra bir yanardağ
bilim laboratuvarı: Acıgöl yöresi. Anadolu’nun en yeni volkanik yörelerindendir. Ve
bu diyarı Türkleştiren atalarımızın dağa, bayıra, dereye, düze verdiği adlara bakalım.
Krateri ne bilsin halkımız… Tepesidelik… Yamacından lavlar akmış bir tepe:
Karnıyarık…. Dağın doruğunda cehennem alevleri yanmış ve kayaları karartmış:
Dağocağı… Buradan çıkan lavlar akmış ta Kızılırmak’a kadar: Ketir… Toponominin
uygunluğu, ismi ile müsemma yer adları bize Selçuklu atalarımızın kıvrak zekâsını,
bir yere ad vermedeki ustalığını gösteriyor. Lavlar akmış hisar kalıntısı kıvamında
katılaşıp kalmış: Kalece Tepe… Doruğundaki çukurda su birikmiş zamanında:
Göl Tepe… Patlayan yerde çukur var: Patlak Çukur… Düz yazıda çöküntüler:
Obruk… Acıgöl volkanlarının perlitik kayaları ufalanan da en güzelinden tarım
97
STANDARD
Nevşehir… Harita üzerinde küçük bir il. Kızılırmak’ın ikiye böldüğü… Fakat,
Türkiye’mizin sonsuz büyüklüğünde bu küçük il kadar dolu, dopdolu kaç benzer
il vardır? Doğasının değişkenliği, renkliliği, tarihsel derinliği, Nevşehir’i benzersiz bir
diyar yapar.
EKİM 2010
Prof. Dr. Emrullah GÜNEY
Dicle Üniversitesi , Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi,
Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü, Coğrafya Eğitimi ABD Başkanı
EKİM 2010
STANDARD
98
toprağı olmuştur ki bu diyarın patatesi, ayçiçeği, kabağı,
karpuzu pek namlıdır. Siz kebabı yalnız etten mi yapılıyor
sanırsınız. Patates sökme mevsiminde yolunuz buralara
düşerse, kısa bir yârenlikten sonra size, üzüm çubuklarının
ateşinde, korunda pişirilmiş patates ikram edeceklerdir.
İşte patates kebabı budur. Kuzeye doğru yol alırsanız,
Alacaşar yöresinde, lav akıntılarının arasındaki küçük
ekeneklerde, tadına doyum olmaz karpuzlar yersiniz.
Yolculuğunuzu sabaha denk düşürün. Bozkır gecesinin
ayazını yemiş karpuz kütür kütür, önünüze konulur.
Kızılırmak kıyılarına doğru ilerleyelim. Tuzköyünde tuz
galerileri… Dehlizleri, sarkıt ve dikitleriyle tuz mağaraları…
Sonra Çakırcan bahçeleri… Gökçe gövertinin binbir
türü… Kızılırmak güneşi, kaymak suları ile elele verince bu
diyarı sanki Çukurova’ya çevirmiştir. Her çeşit meyvesiyle
ve de sebzesiyle…
halı satıcılarının gözlem gücü, bin bir konukla yârenliğin
sonucu anlatım zenginliği Aksoy’da somutlaşmıştır…
Olayları, anıları dinlemenin tadına doyum olmaz… Oradan
Nasibe Ova Halamızın evine gidelim… Ekim ayında, içine
reyhan otu katarak, yumurta kırarak sabırla kaynattığı
pekmezinden ikram edecektir. Reyhan otunun kokusu
hoştur, tadı damakta kalır pekmezin… Ve bu eski Ürgüp
evinde geçirdiğiniz anlar unutulmayacaktır.
Avanos… Kızılırmak Vadisinde bir güzel belde… Kızılırmak
sanki ona bir deniz kıyısı şehri havasını vermektedir.
Havasında saman yakmaktan ileri gelen dumanlar… Yanık
toprak kokusu… Burası çömlekçiler beldesidir. Ekmeğini
taa Hitit çağından bu yana çanak, testi yaparak kazanan
insanların diyarıdır.
Bir öğle sonrasında, Kırkikindi yağmurlarının ardından
Ürgüp bağlarının içinde, yol kenarlarındaki iğde çiçeklerinin
kokusuyla çakır keyif olmadıysanız “bu diyarı gördüm,
yaşadım” diyemezsiniz… Yunmuş, arınmış, tozdan
topraktan yıkanmış ağlarlardan yayılan o kokuya toprak
kokusu da eklenir ve insan yaşam coşkusu bulur, canına
can katıldığını anlar… Islanmaya değer böyle bir günde.
Konuk olduğunuz evde taze, nar gibi kızarmış tandır
çöreği, yanında bir mevsimden öbürüne erişen hevenk
üzümü olacaktır. Muhakkak…
Kalaba’dan Topaklı’ya doğru o sonsuz ekeneklerde
ilerledikten sonra şifalı sıcak sular diyarı Kozaklı…
Çamurlu göllerden buğular yükselmekte… Fokur fokur
kaynayan sulara doğru bir çocuk değneğine bağladığı
çıkınını uzatmış… Çıkında yumurta, patates… Doğal
enerji varken dene başka bir ısıtma aracı kullansın? Doğa
öğretmendir… Karasenirin yonca bahçelerinde yürüyoruz.
Havada yeni biçilmiş yoncanın o serin kokusu, birden
tren yolu ve katar katar tren… Kayseri-Ankara seferini
yapmaktadır. Sakın şaşırmayın…
Ürgüp… 1960’lara değin doğa ile daha barışık bir belde
idi… Modern apartmanlarla dolu mahalleleri yoktu, ama
doğa ile iç içe, mağaralarla içli dışlı idi… Bugün yıkıntılaşmış
yamaç evlerinde acı tatlı ne olaylar yaşanmıştır… Soğuk bir
günde, Ürgüp çarşısında kimseler yokken, bir alışkanlığı
sürdüren İsmet Aksoy’un konuğu olalım… Saç soba
yanmaktadır ve ikram edilen ıhlamur içilmektedir… Ürgüp
Anadolu’da bir dinsel çekim merkezi… Mevlâna, nasıl ki
Konya’yı bir ziyaret merkezi durumuna getirmişse, Hünkâr
Hacıbektaşı Veli de eski Sulucakarahöyük Köyünü bir
ziyaretgâh yapmıştır. Dergâhı buradadır. Her yıl ağustos
ortalarında, on binlerce insan bir kutsal görevi yerine
getirmek için Hacıbektaş’a koşarlar… Vilâyetname’de adı
geçen Hırka Dağı. Hünkâr, hırkasını dağın doruğuna serer,
Kızılırmak Vadisini seyreder derin düşüncelere
dalarmış.
Yazın tozla boğulduğumuz, kışın çamurla
cebelleştiğimiz yollardan bugün son sürat
gidiyoruz. Nevşehir’den güneye doğru…
Yamaçlarında kuzu güttüğümüz Oylu Dağı,
Aşıklı Dağı, Ballıkaya… Sonra düzlükler. İşte
Kaymaklı… Eski Eneği… Yer altı şehriyle ve
kuru kaymağıyla ünlü… Sonra Derinkuyu…
Geçmişin Malakopea-Melegübüsü… Misli
Ovasına doğru yayılmış… Görkemli taş
kiliseleri dikkati çeker. Korunmuş… Yer
altı şehri gez gez bitmez; yerin yedi kat
derinliklerine doğru… Can korkusuyla insanlar
neler yaratırmış; Derinkuyu’da görkemli…
Bütün gece tavşan tozağı kar yağmıştır ve
sabahleyin göz kamaştıran güneş açmıştır.
Cam gibi bir hava… Güneş olsa da üşür
insan… Gelin, yarım saatlik bir yolculuğu
göze alalım ve Kızılırmak Vadisinin dulda bir
köşesine, Sarıhıdır Köyüne inelim. Alçaldıkça
99
STANDARD
Erciyes’in saçtığı bereketin en güzel örnekleri
göz alabildiğine uzanıyor… Bunun için en
güzel seyir yeri Uçhisar... Kalenin tepesine
çıkıp oradan bakmalı önce… İnsanın dili
tutulur… Germil Dağından Kızılırmak’a kadar
şerha şerha yarılmış sayısız vadi, derecik…
Peri Bacaları ormanı… Yürürken katılaşmış
tam müsellâh bir büyük ordu… Kaleden
inip bu vadilere dalmalı… Güpegündüz bir
rüyadır bu… serin derelerde kekremsi tadı
olan maden suları çıkar. Ve dulda köşelerde
fındık bile yetişir. Fakat en güzel meyveler
erik, elma, kayısıdır…
EKİM 2010
1720’ye kadar bir küçük köydü Muşkara
adında…. Ne zaman ki, İbrahim İstanbul
yollarına düştü. Saray kapılandı. Aklıyla,
bilgisiyle kabul ettirdi, kendi ve sadrazam oldu.
Ahdettiğini gerçekleştirdi. Küçük Muşkara’yı
Anadolu yaylasında bir yeni şehre çevirdi.
Lâle Devrinin, Devr-i Çırağan’ın rönesansının
meyvesidir Nevşehir… Erdaş Dağı ormanları
bu şehrin uğruna yok edilse de, sonunda
ortaya camisi, medresesi, imarethânesi,
aşeviyle yâni külliyesiyle bir sağlam belde
ortaya çıkmıştır… Bugün, dağdağası, canlı
alışverişleriyle dikkati çeker.
EKİM 2010
STANDARD
100
hava ısınır… Topuz Dağının, Aşıklı Dağının, Erdaş Dağının
karlarından eser yoktur burada. İnsanlar duvar diplerinde
güneşlenmektedirler ve Kızılırmak bu mevsimde balığını
esirgemez. Konuklar için daima hazırda balık bulundurulur.
Balığın üstüne lokum tadında kavun… Sarıhıdır köylüsünün
görgüsü yücedir; konuğunu tok gönderir…
Temmuz güneşinde süngertaşı kaplı, yani hışır tarlalarda
karaya yakın yeşillikte yapraklarıyla ceviz ağaçları çıkar.
Meyveleri beyinsi… Ve çevrede domates… Tuzu doğadan
gelmiş böyle bir domatesi başka yerde yememişsinizdir.
Yörenin kendine özgü, kokulu gül üzümünden tatmadan
geçmek olmaz. Sahibi gücenir ve der ki “Her bağın
üzümünün ayrı tadı var; çiğneyip geçmeyin bizi.”
İbrahimpaşa Köyünün çalışkan bağcılarının yetiştirdiği
ve Osmanlı döneminde İstanbul saraylarında pek
rağbet gören Tokaloğlu, Bitirgen, Şekerpare kayısılarını
da unutmamalı… Burada kayısının çekirdeği bile
değerlendirilir; kavrulur ve çerez olarak konuğa sunulur…
Fındık değerindedir; afiyet olsun…
Selçuklu akıncılar Erciyes çevresinin tuzlu, çorak
düzlüklerinden kurtulduktan sonra Topuz Dağının gür
meşe ormanlarından batıya doğru baktılar ki üç büyük
kale görünmektedir: Hemen orada isim babası olarak “ad
koydular” Dedem Korkut geleneğince: Başhisar, Ortahisar,
Uçhisar… İlk görünen, en yakında olan Başhisar bugünkü
Ürgüp’tür… Çok daha eski adı Osiana… Ve Selçuklular
Ürgüp ve Damsa Vadisinin Hıristiyan şöhretini silmek
için çok uğraştılar. Karamanoğlu Camisi bu çabanın
sonucudur. Ve birçok Selçuklu emiri bu diyara türbeler
yaptırdı. Emir Taş Hun da Damsa Köyüne görkemli bir
medrese, cami, türbe kondurdu… Çünkü yakındaki
Sinasos Köyünün manastırları hiç durmadan misyoner
yetiştirmekteydi. Sinasos’un bir Türk uygarlık eserine
EKİM 2010
STANDARD
101
kavuşması daha sonlarına rastlar: İmparatorluğun son
dönemlerinde Mustafa Paşa adlı bir Türk büyüğü yaptırır
medreseyi bu kasabaya… Günümüzde de tüm görkemiyle
yükselir bu anıt eser…
Ekim ayının ilk haftasında Damsa Vadisinde elma indirilir.
Bu hasan demektir. Damsa sututarının arkasında gökçe
gövertili Dama deryacası göz okşar, gönül ferahlatır.
Ülkelerinde, suyun gelbanasına alışmış gezginler bu
deryacanın kıyılarını plaj olarak kullanırlar ve gölüm temiz,
serin sularından müstefid olurlar. Onlara bir göz atıp bir
elma indiren aileyle yârenlik edelim. On beşinde kız yanağı
elmalar dalları eğmektedir. Fakat elmanın bu duruma
gelmesi ne zorluklar pahasınadır. Gece yarısı uykuları
bölünmüştür sulama uğruna… Ve ilaç bedelleri yüksektir.
Misket, Amasya, Tavşanbaş, Starking, Kaliforniya… Siz
söyleşirken, bahçe sahibi ilerdeki gelinlere göz eder… Az
sonra anlarsınız… Soylu Türkmen geleneğinin gereğidir
bu: Yolcu, azıksız gönderilmez. Bir bohça içinde elmalar,
çömlek peyniri, tandır çöreği yükünüze eklenmiştir…
Taşıyacaksınız; gözleriniz dolu dolu…
Anadolu’nun Türkleşme tarihini bu diyarın köy adlarına
bakarak anlamak mümkündür. Yaylada Salur, derelerin
yamaçlarında İltaş, Demirtaş, Boyalı, Karlık, Tağar…
Göçlerle giderek nüfus yitiren bu güzelim köyler Selçuklu
Türk atalarımızın gömütlerinin bulunduğu yerler… Biraz
yükselirken vadi boyu Başdere’ye ulaşırız. Çağrıldığımız
evde coşkudan, sevinçten ağlayabilirsiniz. Başderenin
marifetli hatunları, genç kızları, kendi koyunlarının yünün
eğirerek ipe dönüştürmüşler, Kendileri boyamışlar ve
basirt tezgahlarda olağanüstü güzel halılar dokumuşlardır.
Renkler, nakışlar sarmaş dolaş… Ve halıyı seyrederken siz,
hemen kahvaltı sofrası kurulmuştur bakır sini üstünde…
Yaylanın kaymağı, kovanların balı ve yayla buğdayının
ununda taze bazlama… Nevşehir deyip geçme. Küçük
bir il, büyük ve renk renk bir coğrafya…
STANDARD
102
EKİM 2010
ÇEVRE-İŞLETME
Çevreyi Merkez Alan
İşletmecilik
neden olduğu gibi çevrede birikime neden olarak uzun yıllar hastalık riski oluşturabilir. Serbest
piyasanın yönlendirdiği işletmeler, toplumdaki
değişen değerlere ve davranışlara cevap vermek, olumlu tepki göstermek durumundadırlar.
Girişimciler, uzun dönemde, çevreye duyarlı işletmelerin tüketiciler tarafından daha çok kabul
göreceğinin bilincindedirler (Ünlü, 1999: 50).
Gittikçe çevreye daha duyarlı hale gelen böyle
bir ortamda, işletme yöneticilerinin de işi zorlaşmaktadır. Yeşil yöneticiler, çevre dostu ürünlere
olan talebi tahmin etmek, daha güvenli, sağlıklı ve daha az kirleten ürünler ve ambalajlama yöntemlerini geliştirmek, daha az kirleten
üretim süreçleri tasarlamak, tehlikeli atıkları
minimize etmek, teknolojik riskleri yönetmek,
yenilenemeyen doğal kaynakları korumak ve
çalışanlarının ve toplumun sağlığını korumak
zorundadırlar (Shrivastava, 1993: 27). Sanayi
bugün ve gelecek kuşaklar için, ekonomik gelişme ile çevre koruma arasında çatışan değil,
ortaklaşa bir amacı paylaşan bir düşünceye
sahip olmalıdır.
Dünyadaki büyük kazaların ana nedenlerinin
başında da kimyasallar gelmektedir. Kimyasal
kazalar ve yangınlar sadece iş yerine değil aynı
zamanda çevreye de zarar verirler. Çok tehlikeli bir kimyasalın bölgedeki ani bulaşıcılığı halk
sağlığını ve çevreyi tehdit eder. Toplu ölümlere
İŞLETMELERİN ÇEVRECİ YÖNETİMİ
İşletmelerin, dünyadaki çevre sorunlarının çözümünde önemli sorumlulukları bulunmaktadır. İşletmeler, çevre sorunlarının çözümünün
bir parçası olmalı ve tüm faaliyetleri ile çevre
103
STANDARD
Yaklaşık iki yüz yıllık bir geçmişi olan sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan küresel ısınma,
ozon tabakasının incelmesi, hava ve su kirliliği,
toprak erozyonu ve ormanların yok olması gibi
sorunlar, artan nüfus ile birlikte günümüzde insan yaşamı için ciddi tehlikeler oluşturmaktadır.
Sanayinin gelişmesi ile özellikle son otuz yılda
kimyasal madde kullanımında da önemli artış
olmuştur. Birçok teknoloji dalında ham madde
veya ara madde olarak kullanılması sonucu
üretilen sanayi ürünlerinin insan yaşamını veya
yaşam koşullarını kolaylaştırması ile kimyasal
maddeler modern toplumların vazgeçilmez
kaynaklarından biri olmuştur. Günümüzde bilinen 8 milyon civarında kimyasal maddenin 80
bin kadarı ticari dolaşımda aktif olarak kullanılmaktadır. Kimyasal maddelerin çoğunun patlayıcı, parlayıcı, oksitleyici, alevlenir, zararlı, aşındırıcı, tahriş edici, alerjik, kanserojen, mutajen,
üreme için tahrip, çevre için tehlikeli gibi tehlike
özelliklerinden bir veya birkaçına sahip oldukları
bilinmektedir. Bu tür kimyasal maddeler tehlikeli
olarak anılmaktadır (Atay, 2004: 41).
EKİM 2010
Öğr. Gör. Dr. Aybeniz Akdeniz AR
Balıkesir Üniversitesi Bandırma Meslek Yüksekokulu,
Dış Ticaret Programı
Prof. Dr. Tuncer TOKOL
Uludağ Üniversitesi, İ.İ.B.F. İşletme ABD
EKİM 2010
STANDARD
104
korunması için yeni projeler gerçekleştirmeyi ön planda
konularını bütünleştirmelidirler. İşletmelerin çevre konututan bir anlayıştır (Karabulut, 2004: 51–68). Yeşil yönetim
larına yaklaşımları, çevre sorunları ortaya çıktıktan sonra
anlayışının işletmelerde benimsenebilmesi için işletmelerin
çözümlerin bulunması olmamalı, çevre konularına proakbu anlayışa uygun faaliyetlerde bulunduklarında ne gibi
tif bir yaklaşımı benimsemelidirler. Hükümetlerin, işletme
kazançlar elde edecekleri konusunda bilgi sahibi olmaları
faaliyetlerinin ekolojik etkilerini sıkı takip altına almaları ve
gerekmektedir. Bu anlayış, işletmelerin rekabet avantajı,
kendini çevre korumaya adamış baskı gruplarının daha
maliyetler, verimlilik, kârlılık, firma imajı, ihracat ve pazar
güçlü hale gelmelerine ilaveten, tüketicilerin de tüketim
payı gibi konularda kazanç sağlamalarına yardımcı olatercihlerinde çevreyi daha fazla göz önünde bulundurcaktır (Karabulut, 2004: 52). Shrivastava, geleneksel yömaya başlamaları çevre konusunu işletmeler için stratejik
netim anlayışıyla çevreye duyarlı anlayışı aşağıdaki tabloda
bir alan haline getirmiştir. Çevrenin korunması konusunda
görüldüğü gibi karşılaştırmaktadır.
tüketicilerden gelen talepler de, işletmeleri çevreye karşı
duyarlıyönlendirmektedir.
olmaya yönlendirmektedir.
Tüketiciler, daha az kirlilik ve atık, daha fazla geri
daha duyarlı olmaya
Tüketiciler, daha
istemekte,
yenilenebilir
kaynakların
daha fazla
kullanımını
ve ürünlerin
ekosistem
Toplam
Kalite
Felsefesini
benimsemiş
kuruluşlarda da
az kirlilik ve atık,dönüşüm
daha fazla
geri dönüşüm
istemekte,
yeiçin
daha
güvenli
olmasını
talep
etmektedirler.
İşletme
yöneticileri
de
değişimin
gerisinde
çevrenin
korunması
bir
öncelik
olarak
yer
alır. Toplam
nilenebilir kaynakların daha fazla kullanımını ve ürünlerin
kalmamak için bu yöndeki talepleri stratejik kararlarda dikkate almak ve çevreye karşı daha
Kalite Yönetimi ile Çevre Yönetimi arasındaki benzerlikler
ekosistem için daha güvenli olmasını talep etmektedirler.
duyarlı bir yönetim anlayışı geliştirmek durumundadırlar. (Nemli, 2001: 23–24) Sonuç olarak
bulunmaktadır. Dolayısıyla Toplam Kalite Yönetimini bünİşletme yöneticileri de değişimin gerisinde kalmamak için
çevreye duyarlı işletmecilik, çevre dostu yönetim ya da yeşil yönetim olarak adlandırılabilen
yelerine oturtmuş
işletmeler,
14001verilen
serisindeki çevbu yöndeki talepleri
stratejik
kararlarda
dikkate
almak
ve
işletmecilik anlayışı, işletmelerin tüm faaliyetlerinde
çevreyi dikkate
alan,ISO
çevreye
reci
standardları
hiç
zorlanmadan
oluşturabilmektedirler.
çevreye karşı daha
duyarlı
bir
yönetim
anlayışı
geliştirmek
zararı minimuma indiren, üretim süreçlerini değiştiren, çalışanlarını çevre duyarlılığı
Günümüzde
en güncel
olarak
iki Çevre
Yönetim Sistemi
durumundadırlar.
(Nemli, 2001:
23–24)
Sonuç zarar
olarak çevkonusunda
eğiten,
çevreye
vermeyen
teknolojileri
kullanan,
ekolojik
çevrenin
mevcuttur.
ISO 14001,
EMAS(Karabulut,
(Eco-Management
reye duyarlı işletmecilik,
dostuprojeler
yönetim
ya da yeşil
korunmasıçevre
için yeni
gerçekleştirmeyi
ön planda tutan
bir anlayıştır
2004: and Auditing
Scheme), ISOiçin
14001,
merkezibu
Cenevre’de
yönetim olarak 51–68).
adlandırılabilen
işletmecilik
anlayışı,
işletYeşil yönetim
anlayışının
işletmelerde
benimsenebilmesi
işletmelerin
anlayışa bulunan
uygun faaliyetlerde
ne gibi kazançlar
elde
edecekleri konusunda
bilgiyayınladığı
sahibi bir sisuluslararası
standardizasyon
merkezinin
melerin tüm faaliyetlerinde
çevreyi bulunduklarında
dikkate alan, çevreye
olmaları indiren,
gerekmektedir.
Bu anlayış,
işletmelerin
avantajı,
verimlilik,
temdir.rekabet
Üyelerinin
gönüllümaliyetler,
olarak katılmalarını
öngörmekteverilen zararı minimuma
üretim süreçlerini
değiştifirma imajı,
ihracateğiten,
ve pazar
payı gibi
konularda
kazanç
sağlamalarına
yardımcı
dir. EMAS
sistemi
ise AB’nin
yayınladığı
bir sistemdir. Bu
ren, çalışanlarınıkârlılık,
çevre duyarlılığı
konusunda
çevreolacaktır
(Karabulut,
2004:
52). Shrivastava,
geleneksel
yönetim anlayışıyla
çevreye
duyarlı
sistem
de üyelerinin
gönüllü katılımını
öngörmektedir.
ye zarar vermeyen
teknolojileri
kullanan,
ekolojik
çevrenin
anlayışı aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi karşılaştırmaktadır.
Tablo 1. Geleneksel Yönetim-Çevreye Duyarlı Yönetim Karşılaştırması
Geleneksel Yönetim
Çevreye Duyarlı Yönetim
Amaçlar:
Amaçlar:
• Ekonomik büyüme ve kâr
• Sürdürülebilirlik ve yaşam kalitesi
• Ortaklara sağlanan getiri
• Ortakların refahı
Ürünler:
Ürünler:
• Fonksiyon, stil ve fiyat için
• Çevre için tasarlanmış çevre dostu
tasarlanmış ürünler
ürünler
• Gereksiz atık yaratan paketleme
Organizasyon:
Organizasyon:
• Hiyerarşik yapı
• Hiyerarşik olmayan yapı
• Yukarıdan aşağıya karar verme
• Katılımcı karar verme
• Karar vermede merkeziyetçilik
• Karar vermede merkezkaçlık
Çevre:
Çevre:
• Çevreye hâkim olma
• Doğayla uyum içinde olma
• Çevrenin bir kaynak olarak
• Doğal
kaynakların
sınırsız
yönetilmesi
olmadığının farkına varılması
• Kirlilik ve atıkların dışsallıklar
• Kirlilik ve atıkların yönetilmesi ve
olarak değerlendirilmesi
minimize edilmesi
İşletme fonksiyonları:
İşletme fonksiyonları:
• Pazarlama tüketimi artırmayı
• Pazarlama tüketici eğitimi için
amaçlar.
vardır.
• Finansman kısa dönemde kârı
• Finansman
uzun
dönemli
maksimize etmek ister.
sürdürülebilir büyümeyi amaçlar.
• Muhasebe geleneksel maliyetler
• Muhasebe
çevreyle
ilgili
üzerinde yoğunlaşır.
maliyetler üzerinde yoğunlaşır.
• İnsan kaynakları yönetimi işçi
• İnsan
kaynakları
yönetimi
verimliliğini arttırmayı hedefler.
işyerinde sağlık ve güvenliği
sağlamaya çalışır.
Kaynak: Nemli, Esra.(2000–2001).Çevreye Duyarlı Yönetim Anlayışı, İ.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,
23–24.
Tablo.2.Roome’s’ un Çevreci Stratejileri
Reaktif
Uymama
Organizasyonel Değişim
Çevreci Teknoloji ve
Teknikler
Yönetim Yapısı ve
Sistemleri
Organizasyonel ve bireysel
değer/kültür
Proaktif
Proaktiflik
Uyma
Uymanın
Fazlası
*
*
*
*
*
*
Kaynak. McCartney, Jennifer–Rouse, Paul. (2004).A Framework For Sustainability, Strategy and
Management Control”, Department of Accounting and Finance The University of Auckland Business
School, Fourth Asia Pacific Interdisciplinary Research in Accounting Cenference, Singapore.24.
Tablo 2’den de anlaşılabileceği gibi uymama aşamasında organizasyonel değişimi
gerektirecek herhangi bir neden bulunmamaktadır. Uyma safhasında sadece çevreci teknoloji
ve teknikler kısmında organizasyonel değişim meydana gelmektedir. Uymanın fazlası
safhasında ise çevreci teknoloji ve teknikler ile yönetim yapısı ve sistemleri organizasyonel
EKİM 2010
105
STANDARD
gelmektedir.
Çevreci Yönetim Modelleri
İşletmeler çevreyle ilişkili birbirinden farklı yönetim şekilleri
Çevreci Yönetim Sistemi ve Standardları
ortaya koymaktadır. Çevreci yönetim alanında baskın bir
Çevre yönetim sisteminin amacı, çevre politikası çerçemodel bulunmamaktadır. Ancak adı en çok geçen stravesinde, kuruluşun faaliyet, hizmet ve ürünlerinden kaytejik model, Roome’un tanımladığı beş çevreci stratejiden
naklanan ya da kaynaklanabilecek önemli çevre etkilerinin
oluşan modeldir. Henriques ve Sadorsky son iki seçeneği
Toplam
Kalite
Felsefesini
benimsemiş
kuruluşlarda
çevrenin
korunması
birçevre
öncelik
olarak
kontrolda
altında
tutulması
ve böylece
performansının
birbirine çok yakın olduğu için birleştirmiştir (Henriques ve
sürekli geliştirilmesidir.
Öncelikle çevre
yönetim sisteminin
Sadorsky,
Çevreci
seçenek,
uyma- Yönetimi
yer1999:
alır. 87–99).
ToplamBirinci
Kalite
Yönetimi
ile Çevre
arasındaki benzerlikler
bulunmaktadır.
kurulması gerekmektedir.
Bu süreç, tam
anlamıyla
ma stratejisidir.
Bu işletmeler
yöneticilerinin
yöne- bünyelerine
Dolayısıyla
Toplamgerek
Kalite
Yönetimini
oturtmuş işletmeler,
ISO
14001proje
yönetimioluşturabilmektedirler.
mantığıyla düşünülmesi gereken
bir süreçtir.
timsel beceriksizliklerinden
veyastandardları
çevreci maliyetlerini
fazla
serisindeki çevreci
hiç zorlanmadan
Günümüzde
enSistemi kurduktan
sonra tarafsız
belgelendirme kuruluşu
bulduklarından
çevre
ilgili standardlara
uyma ko-mevcuttur.
güncel dolayı
olarak
iki ile
Çevre
Yönetim Sistemi
ISO 14001,
EMASbir(Eco-Management
tarafından belgelendirmenin
yapılması
gerekir. Eğer sistem
nusundaand
isteksiz
davranırlar.
İkinciISO
Seçenek,
uyum
stra- Cenevre’de
Auditing
Scheme),
14001,
merkezi
bulunan uluslararası
standardizasyon
gerekleri
yerine
getirildiyse
standarda
uygunluğu
kanıtlayan
tejisidir. merkezinin
İşletme ancakyayınladığı
çevre ile ilgilibir
uygulamaları
yasalar
sistemdir. Üyelerinin gönüllü olarak katılmalarını öngörmektedir.
bir
belge
verilir.
Ancak
sistemi
sürdürmek
gerekir
bunu da
emrettiğinde
yerine
getirir.
Kendi
yönetim
felsefesinden
EMAS sistemi ise AB’nin yayınladığı bir sistemdir. Bu sistem de üyelerinin gönüllü
belgelendirmeyi yapan tetkik kuruluşu yapar sistemin çakaynaklı çevreci uygulamaları yoktur. Üçüncü Seçenek,
katılımını öngörmektedir.
lışıp çalışmadığını denetler. Diğer taraftan, işletmenin üst
uyumun fazlasını yapmaktır. Bu işletmeler yasalar emretyönetiminin, projenin yapılmasına karar vermesi ve proje
mese dahi çevreci uygulamalarını kendi yönetim felsefeÇevreci Yönetim Modelleri
süresince projeyi desteklemesi gerekmektedir. Üst yönetilerinin içerisine sokarlar. Proaktif uygulamaları sayesinde
İşletmeler çevreyle ilişkili birbirinden farklı yönetim
şekilleri ortaya koymaktadır. Çevreci
min bu konudaki tutumu çevre yönetim sisteminin başarısı
çevre standardlarını aşan uygulamalar yerine getirirler.
yönetim alanında baskın bir model bulunmamaktadır.
adıDaha
en çok
geçen
stratejik
model,
için çok Ancak
önemlidir.
sonra
sistemin
oluşturulmasında
Dördüncü seçenek ise, proaktiflik stratejisidir. Bu işletmeRoome’un
tanımladığı
beş
çevreci
stratejiden
oluşan
modeldir.
Henriques
ve
Sadorsky
son iki
görev alacak personelden oluşan bir grubun oluşturulması
lerde çevre yönetim sistem ve standardları çok iyi işlemekseçeneği
birbirine
çok
yakın
olduğu
için
birleştirmiştir
(Henriques
ve
Sadorsky,
1999:
87–99).
gerekir. Oluşturulan bu proje grubu çevre boyut ve etkiletedir. Bütün uygulamalar yerine oturmuştur. İşletme farklı
Birinci
seçenek,
uymama
stratejisidir.
Bubelirler,
işletmeler
gerek
yöneticilerinin
yönetimsel
rini
çevreci
politika,
amaç ve hedefleri
oluşturur.
işletmeler
için bileÇevreci
standardlar
oluşturmaya
başlamıştır.
Bu
veyaavantajı
çevrecisağlarlar.
maliyetlerini
fazla
bulduklarından
dolayı çevre
ile ilgili
Amaç
ve hedefleri
birbirine bağlayan
çevre yönetim
progstratejiyibeceriksizliklerinden
uygulayan işletmeler rekabet
standardlara
uyma konusunda
isteksiz
davranırlar.
Seçenek,
uyum stratejisidir.
ramı İkinci
hazırlanarak
dokümantasyon
sistemi İşletme
oluşturulup
Tablo 2’den
de anlaşılabileceği
gibi uymama
aşamasında
ancak değişimi
çevre ile
ilgili uygulamaları
yasalar çevre
emrettiğinde
yerineyürürlüğe
getirir.konur,
Kendi
yönetim ve
yönetim sistemi
iç denetimler
organizasyonel
gerektirecek
herhangi bir neden
felsefesinden
yoktur.
Üçüncü
Seçenek,
uyumun
fazlasını
tetkik
kuruluşu
uzmanlarınca
düzeltici
faaliyetlere
başvubulunmamaktadır.
Uymakaynaklı
safhasındaçevreci
sadece uygulamaları
çevreci tekrulduktan
sonra
belgelendirme
tetkiki
gerçekleşir.
noloji veyapmaktır.
teknikler kısmında
organizasyonel
değişim
meyBu işletmeler yasalar emretmese dahi çevreci uygulamalarını kendi yönetim
dana gelmektedir.
Uymanın
fazlası sokarlar.
safhasındaProaktif
ise çevreciuygulamaları sayesinde çevre standardlarını aşan
felsefelerinin
içerisine
Çevreci
yönetim standardları,
işletmelerin
çevreyle ilgili
teknolojiuygulamalar
ve teknikler ileyerine
yönetimgetirirler.
yapısı ve sistemleri
orgaDördüncü
seçenek
ise, proaktiflik
stratejisidir.
Bu işletmelerde
performanslarının
gerçekleşmesine
yardımcı
nizasyonel
değişim
gerektirmektedir.
Sonstandardları
safha proaktiflik
çevre
yönetim
sistem ve
çok sürdürülebilir
iyi işlemektedir.
Bütün uygulamalar
yerine
olmaktadır.
Bu
standardlar
hâlihazırda
ve
gelecekte
ortaya
safhasında
ise
çevreci
teknoloji
ve
teknikler,
yönetim
yapı
oturmuştur. İşletme farklı işletmeler için bile standardlar oluşturmaya başlamıştır. Bu
çıkabilecek
yasal
düzenlemelere
uyum
sağlanmasını
da
ve sistemleri,
organizasyonel
ve
bireysel
değer
ve
kültürel
stratejiyi uygulayan işletmeler rekabet avantajı sağlarlar.
kolaylaştırır. Bu alanda ISO 14001, EMAS, standardları
açıdan organizasyonel değişim köklü bir şekilde meydana
personelden oluşan bir grubun oluşturulması gerekir. Oluşturulan bu proje grubu çevre boyut
ve etkilerini belirler, çevreci politika, amaç ve hedefleri oluşturur. Amaç ve hedefleri birbirine
bağlayan çevre yönetim programı hazırlanarak dokümantasyon sistemi oluşturulup çevre
yönetim sistemi yürürlüğe konur, iç denetimler ve tetkik kuruluşu uzmanlarınca düzeltici
faaliyetlere başvurulduktan sonra belgelendirme tetkiki gerçekleşir.
Tablo.3.Çevre Yönetim Sisteminin Oluşturulması
•
•
•
•
•
•
•
•
Şirket üst yönetiminin, projenin yapılmasına karar vermesi
Proje grubunun oluşturulması
Şirketin çevre performansının değerlendirilmesi, çevre boyut ve
etkilerinin belirlenmesi, politika, amaç ve hedeflerin oluşturulması.
Çevre yönetim programının hazırlanması
Dokümantasyon sisteminin oluşturulması
Çevre yönetim sisteminin yürürlüğe konması
İç denetimler, düzeltici faaliyetler
Denetim hazırlık çalışmaları
Belgelendirme Tetkiki.
Kaynak: Kılanç, Burak.(2000). Sistem Yaklaşımı ve Çevre Yönetim Sistemi, ISO Çevre
Şubesi, Çevre Seminerleri Notları.178.
EKİM 2010
Çevreci
dikkat
çekicidir. yönetim
STANDARD
106
standardları, işletmelerin çevreyle
ilgili
sürdürülebilir
performanslarının
rasyonlarının
çevreyle
ilgili sürdürülebilir
biçimde gerçekleştirildiğini göstermek
gittikçe önem
taşımaktadır.ortaya
Avrupa
gerçekleşmesine yardımcı olmaktadır. Bu standardlar
hâlihazırda
ve gelecekte
1. ISO
14001 Çevre
Yönetim
Standardlarıuyum sağlanmasını
Birliği ülkeleri
5. Eylem planında,
ve faaliyetlerin
çevre
çıkabilecek
yasal
düzenlemelere
da kolaylaştırır.
Buürün
alanda
ISO 14001,
ISO EMAS,
14001 serisi
uluslararası
piyasalarda
hızla
yaygınlaşüzerindeki
etkilerinin
yasal
uygulamalardan
çok,
piyasa
standardları dikkat çekicidir.
maktadır. Örneğin; Avusturya, İsviçre ve Türkiye 1995 yıkuvvetleri tarafından kontrol edilmesini sağlayacak olan
lında ISO 14001 standardlarını ulusal standardlar olarak
EMAS (Environmental Management and Audit Scheme)
1. ISO 14001 Çevre Yönetim Standardları uygulamasını yürürlüğe koymuşlardır. EMAS; Avrupa Ekokabul etmişlerdir. ISO 14001 Çevre Yönetim Sistem StanISO
14001 çevreye
serisi olan
uluslararası
piyasalarda hızla
Örneğin;
Avusturya,
dardı,
kuruluşların
etkilerinin belirlenmesini
nomik yaygınlaşmaktadır.
Alanı içinde yer alan AB ülkeleri,
Norveç,
İzlanda ve
İsviçre
Türkiye
1995 yılında
ISO
14001
standardlarınıçevre
ulusal
standardlar
kabul
ve bu
etkilere ve
neden
olan faaliyetlerini
denetim
altına
alLihteştayn’daki
üzerinde
etkisi olan olarak
tüm kuruluşların
etmişlerdir.
ISO 14001
Çevre
Yönetim
Sistem dâhil
Standardı,
kuruluşların
çevreye
olan etkilerinin
masını
gerekli kılmaktadır.
İşletmeler,
kendi
çevre politikaolabileceği
bir çevre yönetimi
sistemidir.
(Çatalbaş,
sını belirlemeli,
bütün faaliyetlerinde
bu politika
ile uyum
2001:1) EMAS, Avrupa
Birliğialtına
Eko-Yönetim
ve Tetkik
Progbelirlenmesini
ve bu etkilere
neden
olan faaliyetlerini
denetim
almasını
gerekli
içinde olmalı ve çevre performansını artıracak amaçlar ve
ramı olup, işletmeler ve diğer organizasyonlar için çevre
hedefler belirlenmelidir. Ayrıca standard, çevre performanperformanslarını değerlendirme, raporlama ve iyileştirme
sının sürekli olarak izlenmesini, gözden geçirilmesini ve
aracı konumundadır. Program, kamu ve özel sektörler
4
uygunsuzlukların periyodik denetimlerle ortaya çıkarılarak
dâhil olmak üzere tüm ekonomik sektörlere açıktır. Katılım
düzeltilmesini gerektirir. (ICC Danışmanlık, 2002) Yönetim
gönüllü olup, Avrupa Birliği ve Avrupa Ekonomik Bölgesi
biçimine ve uygulama ilkelerine çevre koruması faktörü(EEA) içerisinde faaliyet gösteren organizasyonlarla genişnün eklenmesi, organizasyonlar açısından yeni bir yaklalemekte olup, artan sayıda aday ülke de AB’ye giriş haşımdır. Zamanla davranış biçimlerinin değişmesi sonucu
zırlıklarının bir parçası olarak bu programı yürütmektedir.
gelişen çevre bilinci, işletmeleri çevreye duyarlı olmaya
(EMAS, 2007) EMAS Sertifikasyonu aşağıdaki adımlardan
zorlamaktadır. Bu zorlamanın sonucunda, çevre yönetim
oluşmaktadır.
sistemlerine ilişkin uluslararası standardlar olan ISO 14001
işletmelerin gündemine girmiştir (Tavmergen, 2007).
- Kuruluşun tanımlaması, yapısı, faaliyetleri, ürünleri ve hizmetlerinin değerlendirilmesi.
2. Eko Yönetim ve Denetim Sistemi
- Kuruluşun çevre sorunlarının değerlendirilmesi.
Çevreyle ilgili kaygılar, büyüyen toplum baskısı ve düzenle- Kuruluşun yıllar bazında; ham madde, enerji ve su tüyici önlemler, insanların dünya genelinde iş yapma biçimketimi, gürültü ve kirlilik emisyonlarının ve atıklarının yıllar
lerini değiştirmektedir. Müşteriler, tüketiciler ve hissedarlar,
bazında özetinin çıkarılması.
gittikçe artan bir şekilde, sosyal sorumluluk sahibi işlet- Kuruluşun çevre politikasının ve yönetim sisteminin tamelerce sunulan çevreyle arkadaş ürün ve hizmetleri talep
nıtılması.
etmektedir. Organizasyonlar için, yalnızca felsefelerinin
- EMAS akışının yönetim sistemine bütünleşmesi.
değil aynı zamanda yatırım stratejilerinin ve günlük ope- Akreditasyon numarası verilerek EMAS logosunun kuru-
EMAS’ın hedefleri arasında da;
- Organizasyonların EMAS yönetmeliğinde açıklandığı şekilde Çevre Yönetim Sistemi kurmaları ve uygulamaları.
- Bu sistemlerin performanslarının sistematik, tarafsız ve
periyodik olarak değerlendirilmesi.
- Çevreci performans hakkında bilginin sağlanması, kamu
ve diğer ilgili taraflarla açık bir diyaloğun kurulması.
- Organizasyon personellerinin eğitimi ve aktif olarak işin
içine girmeleri sayılabilir.
EMAS, ISO 14001 koşullarını içermekte olup, ISO 14001
sertifikası alındığında EMAS ile tekrarlanmasına gerek olmamaktadır.
ÇEVREYİ MERKEZ ALAN İŞLETMECİLİK
Sanayileşme, artan nüfus vb. faktörlerin doğal çevre üzerinde yapmış olduğu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması
için dünyada ve Türkiye’de giderek artan sayıda işletme,
çevre yönetim sistemlerini oluşturmakta ve çevreyle ilgili
faaliyetlerini sistematik hale getirmektedir. Bu kapsamda
işletmeler, çevre politikalarını belirlemekte, çevre boyutlarını ve etkilerini saptamakta, çevre amaç ve hedeflerini
ortaya koyarak çevre yönetim programlarını oluşturmakta, oluşturulan çevre yönetim sisteminin gereklerini yerine getirerek sürekliliği ve iyileşmeyi sağlamaktadır. Ayrıca,
çevre konusunda duyarlılığı artan kamuoyu tüketim tercihini çevreye duyarlı ürünler üzerinde yoğunlaştırmaktadır.
Bu durumda, çevre dostu işletmelerin ürettikleri ürünler
avantaj sağlamıştır. Böylesi bir sonuç, işletmeleri çevre
konusunda her şeyi yapmaya ya da konuyla ilgili yapılabilecekleri desteklemeye yöneltmektedir. Bu çerçevede
işletmeleri çevreye duyarlı faaliyetlere yönlendiren nedenler şu şekilde sıralanabilir: (Çağlar, 1996: 91) Yasal zorunluluklar, çevre bilinci, işletmelerde sosyal sorumluluk,
yetkili kurumların politika ve çalışmaları, uluslararası çevresel gelişmeler, rekabet, maliyet faktörleri. Bu faktörlere
duyarlılık gösteren ve faaliyetlerini çevreyi merkez alarak
yeniden tasarlayan işletmeler, piyasa ile iyi ilişkiler kurmak,
müşteri gözünde olumlu işletme imajına sahip olmak vb.
üstünlükler elde edeceklerdir. Bu kapsamda pazarlama,
üretim, muhasebe-finansman, insan kaynakları yönetimi
fonksiyonlarında meydana gelen önemli değişimler söz
konusu olmaktadır.
Üretim Fonksiyonu
Çevreye duyarlı üretim, çevre dostu teknolojilerin yani
çevreyi koruyan, daha az kirleten, tüm kaynakları daha
sürdürülebilir şekilde kullanan, atıkları daha yüksek oran-
Şekil1. Çevreyi Merkez Alan İşletmeciliğin Fonksiyonları
107
Pazarlama fonksiyonu
Yeşil tüketici
−
Yeşil pazarlama ve
reklam (yeşil etiketleme,
fiyatlama, pazarlama ve
dağıtım)
Üretim fonksiyonu
Eko verimlilik
Yaşam döngüsü
analizi
− Çevreci tasarım
− Çevreci satın alma
− Sıfır yayımlı fabrika
−
−
−
Çevreyi
merkez alan
işletmecilik
Muhasebe ve
finansman fonksiyonu
−
Önleme maliyetleri
−
Değerleme
maliyetleri
−
İçsel ve dışsal hata
maliyetleri
EKİM 2010
bırakılması (EMAS,
İnsan kaynakları
yönetimi fonksiyonu
−
İşletme kültürü
−
İşletme kültürünün
değişimi
Kaynak. AB Türkiye Temsilciliği.(Ocak–2003).Bursa Çevre Merkezi Aktüel, BTSO Yayın Organı Bursa
Ekonomi’nin Eki.2.
Üretim Fonksiyonu
Çevreye duyarlı üretim, çevre dostu teknolojilerin yani çevreyi koruyan, daha az kirleten, tüm
STANDARD
luş tarafından kullanımının serbest
2007).
EKİM 2010
larda geri dönüştürebilen ve daha kabul edilebilir şekilde
bertaraf eden teknolojilerin kullanımıdır. Çevreye duyarlı
üretim stratejisinin 3R’si olarak adlandırılan ve yenilenemeyen doğal kaynakların daha az tüketilmesini ve kirliliğin
azaltılmasını hedefleyen üç önemli strateji vardır. Bunlar:
azaltma (Reduce), yeniden üretim (Remanufacture) ve yeniden kullanım (Reuse)’dır (AB Türkiye Temsilciliği, 2003:2).
İşletmeler üretim sürecinde, girdi olarak malzeme ve enerji
kullanmakta, süreç sonunda ise çıktı olarak ürün ve ürün
olmayan çıktı olarak adlandırılan emisyonlar ve katı atıklar
gibi çevreye zarar veren unsurlar oluşmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma anlayışı çerçevesinde çevreye verilen zararın minimuma indirilebilmesi için işletmelerin bu zararlı
etkileri yok etmeleri gerekmektedir (AB Türkiye Temsilciliği,
2003:2). Mintzberg’e göre ürünlerin tasarımlarını tamamen
değiştirerek farklı bir ürün ortaya koymak, böylece ürünlerin şimdiye kadarki baskın tasarım yapılarından bütünüyle
farklı bir özellik ekleyerek müşterileri cezp etmek farklılaştırma türü olarak kullanılmaktadır (Thompson ve Strickland, 2003: 150).
STANDARD
108
Mintzberg’in tasarım farklılaştırmasını, günümüz çevreye duyarlı işletmeleri ham madde ve enerji kaynaklarının
azalması ve fiyatların yükselmesiyle çevre bilinci dışında
da “çevre dostu üretim teknikleri” aracılığıyla uygulamaktadır. Bu durumda teknoloji, ürün verimi en yüksek olan,
en az yan ürün oluşturan ve üretim sırasında en az enerji
gerektiren teknoloji ile değiştirilmiştir (Usta, 2001: 55). İşletmelerin çevre dostu üretim politikaları aşağıdaki konuları
kapsamaktadır.
• Yeni ve farklı ürünler geliştirilmesi ile yeni pazarlar yaratılması,
• Çevreci ürünlerin üretimiyle işletme imajının kuvvetlendirilmesi,
• Halen üretilmekte olan ürünlerin, yapılacak değişiklikler
ve farklılaşma yolu ile geliştirilmesi, çevreye zararlı bir ürünün çevreci bir ürüne dönüştürülmesi.
Çevreye duyarlı üretim stratejileri hem işletme stratejisinin
bir parçası haline gelmeli, hem de işletmenin bütün fonksiyonel alanlarına ve faaliyetlerine entegre edilmelidir. Fonksiyonel alanlar arasında pek çok noktada karşılıklı bağımlılık bulunduğundan bu bütünleşme çok önemlidir.
1. Eko Verimlilik
Çevreyi daha az kirleten teknolojiler ve çevre dostu ürünler, müşterilerden gelen tepkilerin de artmasıyla özellikle
1980’lerin II. yarısından sonra, işletmeler çevresel sorunlar konusunda toplumdaki endişelerin arttığını daha fazla
hissetmeye başlamıştır. Eko-verimlilik; verimliliği ve kârlılığı
artıran kaynak verimliliği kavramıyla işletmelerin çevreyle ilgili sorumluluklarını birleştiren önemli bir olgudur. Eko
verimlilik için önerilen yaklaşımları üç temel başlık halinde
gruplandırmak mümkündür (Fiksel, 1996:50). Bunlar;
Daha temiz süreçler: Üretim süreçlerinin ve teknolojilerinin
daha az kirlilik ve atık ortaya çıkaracak şekilde geliştirilmesi.
Daha temiz ürünler: Ürünlerin tasarım ve içeriğinin tüm
ömürleri göz önünde bulundurularak daha az kirlilik ve atık
oluşturacak şekilde geliştirilmesi.
Sürdürülebilir kaynak kullanımı: Tedarikçiler ve müşterilerde dâhil olmak üzere, sürecin bütününde üretilen birim
ürün başına daha az madde ve enerji kullanımını sağlayacak şekilde üretim sisteminin değiştirilmesidir.
2. Yaşam Döngüsü Analizi (Life Cycle Analysis)
Herhangi bir malzemenin, ürünün veya sürecin, bütün yaşam döngüsü boyunca çevreye yaptığı etkileri sistematik
biçimde değerlendirmek üzere kullanılan bir yöntemdir (AB
Türkiye Temsilciliği, 2003:2). Bu analiz söz konusu etkinliğin, belirlenen sınırlar içerisinde, içerdiği tüm aşamalar,
tüm girdiler ile ara ve son ürünlerin bir yaşam döngüsü
çerçevesinden beşikten-mezara (from craddle to the grave) izlediği tanımlı bir zaman ve mekân için yapılır. Yaşam
Döngüsü Analizi bir karar mekanizması olmayıp, verilecek
olan kararlara yardımcı olma niteliği taşır (Demirer, 2007:
22). Yaşam Döngüsü Analizi, sürekli gelişmekte olan, asıl
olarak ürünleri hedef alan ve pek çok kullanımı bulunan bir
analizdir. Yaşam Döngüsü Analizi ana olarak çevresel etiketleme kıstaslarının geliştirilmesinde, ürünlerin ham maddelerinin, üretim süreçlerinin, donanımlarının, vb. değiştirilmesi ya/ya da yeniden tasarlanması aracılığıyla çevresel
etkilerinin önlenmesi/azaltılması amacıyla kullanılır. Ayrıca,
bir ürünün yaşam döngüsünün hangi aşamasında daha
ayrıntılı bir atık denetleme uygulamasının gerekli olduğunu
belirlemek için de faydalıdır. Temel olarak yaşam döngüsü
analizi, dört bileşenden oluşur (Demirer, 2007: 22).
1. Amaç belirlenmesi: Bu aşamada söz konusu etkinlik/
yaklaşım incelenerek, problemler net olarak tanımlanır.
Buna bağlı olarak da değerlendirmenin amaç ve hedefleri
belirlenir.
2. Yaşam döngüsü envanteri: Bu aşamada ürünün değişik
süreçlerinde ne kadar enerji ve ham madde kullanıldığı ve
çeşitli alıcı ortamlara ne kadar atık verildiği konusunda bilgi
derlenir.
3. Etki değerlendirmesi: Envanter analizinde belirlenen
çevresel yüklerin neden olduğu çevresel etkilerin, değişik
başlıklar altında (sera etkisi potansiyeli, asidifikasyon, vb.)
belirlenmesini içerir. Bu değerlendirme ışığında söz konusu
olan değişik etkinlik ve/veya yaklaşımların değişik başlıklar
altındaki etkileri karşılaştırılır.
4. İyileştirme değerlendirmesi: İsteğe bağlı olarak yapılan
bu aşamada değişik süreçler değerlendirilerek, çevresel
kirlilik yüklerinin önlenmesi / azaltılması için yapılması gerekli olan iyileştirmeler ve değişiklikler belirlenir.
4. Çevreci Satın Alma Uygulamaları
Çevre bilincinin artmasıyla birlikte, satın alma politikasıyla
stratejik amaçları ilişkilendirmeyi amaçlayan, diğer fonksiyonlarla iş birliği içinde olan, çevre yönetim sisteminin
geliştirilmesine katkıda bulunan, yeni aktif bir satın alma
Tablo 4. Çevresel Tasarım Örnekleri
Alternatif Malzeme Kullanan Tasarım: Cleo Wrap firması kâğıt ambalaj ürünlerinde
kullandığı organik solvent bazlı matbaa mürekkepleri yerine su bazlı mürekkepleri
tercih ederek atık bertaraf maliyetlerinden yılda 35 bin Dolar kâr etti.
Atık Azaltıcı Tasarım: Xerox firması büyültme, küçültme gibi fotokopi makinesi
işlemleri sırasında dünyada makine başına günde ortalama 5 milyon sayfa kâğıdın
denemeler sırasında boşa gittiğini tespit ettikten sonra, yeni makinelerde boşuna kâğıt
harcamasını % 50 azaltan dijital fotokopi makinesi tasarımını gerçekleştirerek günde 2,5
milyon sayfa kâğıtlık bir tasarrufu sağlamıştır.
Zararlı Maddelerin Kullanılmaması ve Miktarlarının Azaltılması: ABD’de
kurşunlu benzinin yasaklanması rafinerilere 3,6 milyar Dolarlık bir külfet getirirken,
diğer taraftan ilaç harcamalarından 42 milyar, çevre korumadan 1,6 milyar, araç
amortisman masraflarından tasarruf edilen 5,8 milyar ve verimli yakıt ekonomisinden
sağlanan 1,1 milyar ile beraber toplam 50 milyar Doları aşan bir getirisi olmuştur.
Enerji Kullanımının Azaltıldığı Tasarım: Goodyear İzmit Fabrikası, yeni tasarımları
sayesinde 1991 yılına oranla birim ürün başına % 41’lik bir enerji tasarrufu yapmıştır.
Kolay Demonte Edilebilirlik veya Ayrılabilirlik Tasarım: Volkswagen Almanya
1990 yılından beri bir geri dönüşüm fabrikası çalıştırıyor. Yeni otomobil tasarımları
parçaların kolay sökülebilmesi ve farklı maddelerin birbirinden ayrılabilmesi göz önüne
alınarak yapılmıştır.
Yeniden Kullanıma Uygun Tasarım: Xerox firması eski makineleri toplayarak
kullanılabilir parçalarını yeniden kullanmaktadır. 1995 yılında 60000 makine yeniden
üretildi ve 3 milyonun üzerinde parça yeniden işlendi.
Kaynak. Saner, Samim.(11–12 Kasım 1998).Çevresel Tasarım, 7. Ulusal Kalite Kongresi, Tebliğler ve
Özgeçmişler CDROM’u.4.
4. Çevreci Satın Alma Uygulamaları
EKİM 2010
3. Çevresel Tasarım
Çevre için tasarım, işletmelerin birtakım kararlar verme
yolunda kendilerini sorgulamalarını gerektirir. Bu bağlamda, ürün stratejilerini geliştirenlerin ve ürün planlamacılarının öncelikle yanıtlamaları gereken sorulara örnek
olarak aşağıdakiler gösterilebilir (Tipnis, 1993:157-162).
Rekabetçi bir ürün için çevre açısından güvenli ürün yaşam eğrisi tasarımı nasıl formüle edilir? Ürün yaşam eğrisi nasıl olmalıdır? Ürün ne kadar bir süre satılmalı ya da
kiralanmalıdır? Ürün fonksiyonları, özellikleri, performansı,
kalitesi ve güvenirliği için en doğru rekabetçi hedefler nasıl
belirlenmelidir? Ürünü gerçekleştirme süreci nasıl organize edilmelidir? İşletmeler hayatta kalabilmek için müşteri
veya halkın gözünde rakiplerden daha farklı oldukları imajını da pazarlayabilmelidir. Bunun için de yukarıda sorulan
soruları sürekli sorgulamaları gerekir. Ürün veya hizmetin
bünyesinde veya niteliğinde farklılık yapacak ve müşteri
için daha cazip hale getirecek her türlü çaba bu stratejinin
içine girmektedir. Böylece ürünün; dayanıklılığı ya da sağlamlığı artacak, kullanım güvenirliliği yükselecek ve bundan
doğacak riskler azaltılabilecektir. Eğer ürün kullanıcısının
başarısını artıracak bir ana mal ise nihai ürünün kalitesini
yükseltebilecektir. Böylece müşteri rakiplerin ürünlerinden
daha kaliteli bulduğu işletmenin ürünlerini tercih etmiş olacaktır. Bu farklılaştırma stratejisi çevresel tasarım da; bir
işlem veya ürünü çevreyi gözeterek tasarlarken tüm ürün
yaşam döngüsüne dikkat etme şeklinde görülmektedir.
Uygulamada, ürünün üretiminde kullanılan malzemelere,
bu malzemelerin geri dönüşümüne, yeniden kullanılabilirlik
kapasitelerine, uzun dönemli çevresel etkilerine, kullanılan
enerji miktarına, ayrıştırma ve yeniden üretim olanaklarına,
ürünün dayanıklılık ve atık karakteristiklerine dikkat edilmelidir. Bu strateji, çevresel faktörlerin ürün veya işlemin tasarımından önce veya aynı anda düşünülmesi felsefesine
dayanmaktadır (Birdoğan ve Ekrem, 2002:153–175).
109
STANDARD
Ürün yaşam süreçlerinin her basamağında alınan kararlarda çevresel ihtiyaçların da dikkate alınması ve bunun ürünün tasarım sürecine uyarlanması, sürdürülebilirliğin yeni
bir boyutudur. Bu boyut, ürün geliştirme sürecinin her bir
basamağı için yeni bir bakış açısı ve yönetim tarzı, yeni
uygulama araçları ve metotları gerektirmektedir. Ayrıca işletmeler açısından bakıldığında sürdürülebilirliğin bu yeni
boyutu, yepyeni pazar fırsatlarına işaret etmektedir (Nakiboğlu ve Zeren, 2008:486).
EKİM 2010
yönetimi yaklaşımının gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Satın
alma stratejisi çerçevesinde, çevreyle ilgili katlanılan maliyetleri azaltmak için piyasadaki fırsatlar sürekli olarak yeniden değerlendirilmeli, çevreye daha az zarar verecek malzemeler araştırılmalı ve üretimde kullanılmalıdır. Ekolojik ve
ekonomik açıdan doğru satın alma kararlarını verebilmek
için, tedarikçiler sadece teklif ettikleri fiyat bazında değil,
ekolojik çevreye bakış açıları da göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme, çerçevesinde,
tedarikçinin üretim süreçlerinin çevre dostu olup olmadığı
ve çevreyle ilgili problemlerin çözümünde iş birliği yapmaya istekli olup olmadığı da dikkate alınmalıdır (Nemli,
2000:168).
STANDARD
110
yaşanan süreçlerde çevreye duyarlı olmak anlaşılmaktadır.
(Altunışık-Özdemir ve Torlak, 2006: 163) Tüm pazarlama
fonksiyonlarını (ürün yönetimi, dağıtım kanalı ve tedarikçi
seçimi, fiyat, ambalaj, reklam, satış kararları) çevreye, insan sağlığına ve kurum imajına zarar verip vermediği yönünde sorgulamak, çevreci pazarlamanın sürdürülebilirliğini sağlamaktır (Altuntuğ, 2008:36).
5. Sıfır Yayımlı Fabrika
Sıfır yayımlı fabrikanın ana fikri, üretimin tüm girdi faktörlerini nasıl kullanabileceği sorusuna dayanmaktadır. Örneğin,
insan sağlığına ve ekosisteme verecekleri olası zararlar
nedeniyle ağır metallerin geri kazanılması büyük önem taşımaktadır. Bu fikrin başlangıcı, endüstriyel ekoloji disiplinine dayandırılabilir. Yeni gelişmekte olan endüstriyel ekoloji
disiplininin çekirdeğini doğal ekosistemlerdeki kapalı halkalar (closed loops) oluşturmakta ve ekonomik faaliyetlerle
çevre sağlığı arasındaki dengeyi korumaya çalışmaktadır.
Doğal ekosistemlerin birbirine bağımlı organizmalardan
oluştuğu ve aralarında kaynak değişimi yoluyla dinamik bir
dengeyi korudukları göz önünde bulundurulduğunda, endüstriyel ekosistemler de birbirlerinin atıklarını ve yan ürünlerini kullanan ve ortak bir çabayla çevreye verilen zararı
minimize etmeye çalışan işletmelerden oluşmaktadır. (AB
Türkiye Temsilciliği, 2003: 3)
1. Çevreci Tüketicinin Ortaya Çıkışı
Tüketiciler için çevrecilik 1960’larda bir “uyanma zamanı”,
1970’lerde “harekete geçme dönemi”, 1980’lerde “hesaplı olma zamanı” ve 1990’larda “pazardaki güç” olarak
tanımlanmıştır. Özellikle bu son dönemde tüketiciler, doğal
kaynakları kullanmanın sınırları olduğunun ve düşünülenden çok daha hassas gerçekleri bulunduğunun farkına
varmışlardır (Ay ve Ecevit, 2005: 239). Çevreci tüketici
bir takım ürünleri (tüketicileri veya diğer insanların hayatını
tehdit eder ürünleri, üretimi, kullanımı ya da atıkları çevreye
önemli şekilde zarar veren ürünleri, oransız olarak büyük
miktarda kaynak tüketen ürünleri; fazladan ambalajlama,
ilave özellikler ve aşırı derecede kısa ömürlü olmaları nedeniyle gereksiz atığa neden olan ürünleri; hayvanlara eziyet
eden uygulamaları içeren ürünleri, diğer ülkeleri olumsuz
etkileyen ürünler gibi) almaktan kaçınan kişi olarak tanımlanmaktadır. Bu gelişmenin pazarlama açısından etkilerine
bakacak olursak, işletmelerin bu tüketicilerin ihtiyaçlarına
cevap vermek için yeni ürün ve hizmetler geliştirdikleri görülecektir. Diğer yandan, medyanın ve bazı baskı gruplarının çevreci tüketicileri bilgilendirmesi, çevresel anlamda
düşük performansa sahip işletmelere karşı bir tehlike oluşturmaya başlamıştır (Özata, 2006).
Pazarlama Fonksiyonu
Çevreci Pazarlama, toplumsal pazarlamadan doğmuştur.
Toplumsal Pazarlama, müşterileri sadece memnun etmekle kalmayıp toplumun ilgilerini de göz önüne almayı
amaçlayan bir pazarlama yaklaşımıdır. Paydaşlık teorisine
göre, hedefler ve politikalar oluşturulurken bir işletmenin
faaliyetlerinden etkilenecek herkesin göz önüne alınması
gerekir. Bu yaklaşım, işletmelerin yeşilci olma eğilimlerini
artırmıştır (Blythe, 2001: 305–309). Çevreci Pazarlama;
sürdürülebilir gelişme, sosyal sorumluluk, çevre koruma
ilişkilerine uygun ürünlerin üretilmesi, tüketicilerin istek ve
ihtiyaçlarını karşılarken uzun vadede kazançlı olmayı düşünürken çevreye verilen zararı minimum düzeye indirmeyi
amaçlayan pazarlama düşünüşüdür. Çevreye duyarlı ve
uyumlu ürünlerin üretilmesini teşvik edici önlemler geliştirmek ve uygulamak da bu kapsamda değerlendirilmektedir. Geri dönüştürülebilir, çevreyle dost ürünlerin üretilerek;
fiyatının diğerlerine oranla yüksek olmasına karşın, tüketicilerin bu ürünleri tercih etmelerini sağlamaya çalışan tüm
pazarlama çabalarıdır. Sadece ürünün kendisinin çevreye
duyarlı olmasından değil aynı zamanda tasarımından başlayarak üretilmesi, dağıtılması, tüketilmesi ve sonrasında
2. Çevreci Pazarlama ve Reklam
Çevreci pazarlama stratejisi, işletmenin diğer fonksiyonlarından ayrı düşünülemez, piyasaya yeni bir ürün sürmek
veya mevcut bir ürünü çevre dostu özelliklerle yeniden
konumlandırmak, satın alma, finansman, insan kaynakları, üretim ve teslimat gibi bütün alanlarda ihtiyaç duyulan
değişikliklerin yapılmasını gerektirmektedir. İşletme, gerçekten çevre dostu olan ürünleri çevreci pazarlama stratejisiyle piyasaya sunmak istiyorsa şu sorulara vereceği
cevapları değerlendirmelidir (Nemli, 2000:172).
• Pazarlama planı, söz konusu ürünün pazarında görülen
çevreyle ilgili temel talepleri belirledi mi?
• Ürünün çevreye zararlı etkilerinin geçmişe göre daha az
olduğu konusunda yeterli bilimsel ve teknolojik araştırma
yapıldı mı?
• Ürünün yeni çevresel özelliklerinin maliyet, gelir ve kâr
üzerindeki etkileri ne olacaktır?
• Değişen tüketici tutumları sonucunda pazar büyüklüğündeki değişikliklere işletme hazırlıklı mı?
• Söz konusu ürün veya ürünlerin geliştirilmesi veya yenilenmesi için ne kadar yeni yatırım gereklidir?
• Ürünün beşikten mezara bütün çevresel etkileri değer-
lendirildi mi?
• Ürün çevresel etkileri bakımından yeterli derecede test
edildi mi?
• Çevreyle ilgili çıkar gruplarıyla görüşüldü mü? İşletme
ürünleri aleyhindeki bir kampanyaya hazırlıklı mı?
• Ürünle ilgili iletişim stratejileri çevreyle ilgili yararları vurguluyor mu?
maliyetleri, bu maliyetlerin içerisinde en fazla göze çarpan
ve önemlilerindendir. Tanım genişledikçe, bu atığın toplanması ve bertaraftı sırasında harcanan iş gücü ve sermayenin maliyeti ya da atık haline gelen ham maddenin ve
girdilerin satın alınma değeri, belirli malzemelerin depolama maliyetleri, çevreye etki çerçevesinde alınan lisans maliyetleri de maliyet olarak kabul edilir.
İşletmeler reklâm kampanyalarının içeriklerinde, hazırlanmasında ve sunumu sırasında hedef kitlelerine, doğaya ve
çevreye duyarlı, doğanın korunmasına azami özen gösterdiklerini açıkça ortaya koyan reklamlar sunmalı ve bunun
politikalarının temelini oluşturduğunu belirtmelidir (Erbaşlar, 2007).
Çevre koruma maliyetleri, işletmenin çevreyi korumak için
aldığı önlemlere yönelik tüm harcamaları kapsar. Ancak
çevre koruma harcamaları madalyonun sadece bir yüzüdür, atık ve emisyon maliyetleri, kirliliğin önlenmesi veya
arıtma faaliyetlerinin öngördüklerinden çok daha fazlasını
içermektedir. Dolayısıyla, atık bazı sektörlerde pazarlanabilen bir mal olmasına rağmen, genellikle ham maddelere yapılan ödeme düşünüldüğünde, atıktan elde edilecek
faydanın payı daha azdır (TÜSİAD,2005:35).
1. Çevresel maliyetler
Çevresel Maliyetlerin hem dar hem de geniş tanımlamalarını yapmak mümkündür. Dar tanımlamada, işletmenin mal
ve hizmet üretimi ile satışı sırasında doğrudan katlandığı
veya ödediği konu ile ilgili maliyetlerdir. Üretim sonrasında
ortaya çıkan katı atıkların bertaraftı ve/veya atık su arıtma
2. Atık Bertaraftı ve Emisyon Arıtma Maliyetleri
Atık bertaraf ve emisyon arıtma maliyetleri, konu ile ilgili
tüm iş gücü ve bakım malzemelerinin maliyetlerini kapsar.
Bu anlamda, söz konusu maliyetlerin içine, ilgili donanımın
amortismanı, işletim malzemesi ve hizmetlerinin bakımı da
dâhil olmak üzere maliyetleri, ilgili personel ücretleri, vergiler, cezalar, çevresel pasiflerin sigortalanmaları ve temizleme maliyetleri veya düzeltme gerektirecek durumlar için
ayrılan karşılıklar da girmektedir.
3. Önleme ve Çevre Yönetim Maliyetleri
Önleme ve çevre yönetim maliyetleri ise temiz teknolojiler de dâhil olmak üzere, çevreci satın alımların ilave maliyetlerini ve diğer çevresel payları içine alır. Örneğin düşük
emisyonlu üretim teknolojileri, çevre-dostu ürünlerin geliştirilmesi gibi daha az atık ve emisyon çıkartmanın yıllık
maliyetleri olarak hesaplanırlar. Bu arada çevre yönetimi ile
ilgili danışmanlık, eğitim, denetim, iletişim hizmetleri ve ArGe faaliyetleri, hatta çevre raporunun yayınlanması ile ilgili
maliyetler dahi bu kalem içerisindedir.
4. Ürün Olmayan Çıktının Malzeme Satın Alma
Maliyeti
Üretim süreci sonunda, işletme tarafından ürün olarak
nitelendirilmeyen her ne ise atık ve/veya emisyon olarak
isimlendirilir. Ürün olmayan çıktının malzeme satın alma
değeri, malzeme akış dengesi tarafından değerlendirilen
tüm atıkların üretim süreci başında/esnasında satın alma
maliyetini kapsamaktadır. Bu miktar işletmenin toplam
EKİM 2010
Ürün tasarımı, ürün karışımları, üretim süreci tasarımı, fabrika konumu, işletme tekniği ve satın alma, risk yönetimi,
çevresel düzenleme stratejisi, atık yönetimi, yatırım bütçelemesi, maliyet kontrolü ve dağılımı, ürün fiyatlandırması,
performans değerlendirme süreçleri çevresel maliyet bilgisinin etkilediği karar süreçleridir (TÜSİAD, 2005:35).
111
STANDARD
Muhasebe ve Finansman Fonksiyonu
Çevresel Muhasebe; bir işletmenin tüm faaliyetlerinin çevresel olarak sınıflandırılması, envanterinin tutulması, envanterdeki değişimlerin izlenmesi, bu değişimlerin parasal ve/
veya fiziksel boyutlarının ortaya konulması ve bunun, işletme bilançosuyla bütünleştirilip işletmenin gerçek kârlılığının
ortaya konulması yönündeki düzenlemelerdir. Çevresel
muhasebe, özellikle büyük işletmelerin yönetiminde giderek daha çok yer bulan çevre yönetim sisteminin bir alt
sistemi veya çevre yönetim sistemini geliştirmede iyi bir
başlangıç noktası olarak görülebilir (TÜSİAD, 2005:25).
İşletmeler çevresel muhasebeyi;
• Kurumun imajını geliştirmek ve toplumlarda yükselen
çevre hareketlerine cevap verebilmek için,
• Yürürlükte bulunan ve yürürlüğe konulması düşünülen
çevre mevzuatına uyum sağlamak için,
• Pazar payı ve rekabet gücünü artırmak için,
• Birçok farklı tarafla iletişime katkı sağlamak, bu anlamda,
çevrede yaşayan halk, yerel yönetim ve diğer kuruluşlardan emisyon, koku, gürültü gibi konularda alınan şikâyet
ve uyarıların değerlendirilmesi için,
• Yönetimsel riskleri azaltmada önemli bir rol oynadığı
için,
• Çevresel performans ve halk sağlığına yönelik iyileştirmeler için,
• Kullanılan kaynaklar ve işletme maliyetlerinden sağlayacağı tasarruflar ve nihayetinde finansal performansın artırılması için,
• Daha makul değerlerle sigortalanma imkânı sağlamak
için,
• Yatırımların çevre dostu faaliyetlere yönelmesi için kullanırlar (TÜSİAD, 2005:28).
üretim maliyetlerinin % 7’sine kadar çıkabilir.
5. Ürün Olmayan Çıktının Malzeme Üretim Maliyeti
Ürün olmayan çıktının üretim maliyetlerine iş gücü,
amortismanlar, işletim malzemeleri ve finansman
maliyetleri girer.
EKİM 2010
İnsan Kaynakları Yönetimi Fonksiyonu
İnsan Kaynakları Yönetimi, çevre yönetim sisteminin etkin
biçimde işlemesinde ve çevre politikası ile programlarının
başarıyla uygulanabilmesinde önemli bir yere sahiptir. İşletme kültürünün ekolojik çevreye duyarlı özellikler kazanması ve bunun kültürün bir parçası haline gelmesi için insan
kaynakları uygulamalarında bazı değişiklikler söz konusu
olacaktır (Nemli, 2000:179–181). İnsan kaynakları yönetimi, çevre yönetimi alanında dört ana konuda ön plan çıkmaktadır. İlk olarak işletme çevreye duyarlı olduğunu ortaya koyan vizyon geliştirmeli, vizyonu politika ve amaçlar
takip etmelidir. İkinci aşamada gerekli yeteneklerin geliştirilebilmesi için eğitim verilmelidir. Üçüncü aşamada çevre
yönetimi programlarının başarılı olabilmesi için bunların
herkesi kapsaması ve her çalışanın değişim sürecinde bir
rol alması gerekmektedir. Son aşamada da çevreyle ilgili
amaçlara bağlılığın sağlanması ve çalışanların motivasyonunu artırmak için ödül mekanizmalarına ihtiyaç vardır.
STANDARD
112
SONUÇ ve ÖNERİLER
Yeşil işletme olmak yolunda atılacak her adımın kalıcı sonuçlara dönüşmesi; gelecek yönelimli, stratejik öngörüye
ve senaryo planlama becerisine önem veren yöneticiler
tarafından vizyon oluşturulmasını gerektirir. Giderek artan sayıda işletme, çevre yönetim vizyon ve sistemlerini
oluşturmakta ve çevreyle ilgili faaliyetlerini sistematik hale
getirmektedir. Bu kapsamda işletmeler, çevre politikalarını belirlemekte, çevre boyutlarını ve etkilerini saptamakta,
çevre amaç ve hedeflerini ortaya koyarak çevre yönetim
programlarını oluşturmakta, oluşturulan çevre yönetim
sisteminin gereklerini yerine getirerek sürekliliği ve iyileşmeyi sağlamaktadır. Ayrıca, çevre konusunda duyarlılığı
artan kamuoyu, tüketim tercihini çevreye duyarlı ürünler
üzerinde yoğunlaştırmaktadır. Bu durumda, çevre dostu
işletmelerin ürettikleri ürünler avantaj sağlamıştır. Böylesi
bir sonuç, işletmeleri çevre konusunda her şeyi yapmaya
ya da konuyla ilgili yapılabilecekleri desteklemeye yöneltmektedir. Bu çerçevede işletmeleri çevreye duyarlı faaliyetlere yönlendiren nedenler şu şekilde sıralanabilir: Yasal
zorunluluklar, çevre bilinci, işletmelerde sosyal sorumluluk,
yetkili kurumların politika ve çalışmaları, uluslararası çevresel gelişmeler, rekabet, maliyet faktörleri. Bu faktörlere
duyarlılık gösteren ve faaliyetlerini çevreyi merkez alarak
yeniden tasarlayan işletmeler, piyasa ile iyi ilişkiler kurmak,
müşteri gözünde olumlu işletme imajına sahip olmak vb.
üstünlükler elde edeceklerdir. Bu kapsamda çevreye duyarlı yöneticilerin, çevreci pazarlama ve üretim, çevresel
muhasebe-finansman ve çevre odaklı insan kaynakları yönetimi fonksiyonlarında meydana gelen önemli değişimleri
hayata geçirebilmeleri, benimseyecekleri çevreye duyarlı
işletmecilik anlayışı ile olmaktadır.
KAYNAKLAR
1- AB Türkiye Temsilciliği, Bursa Çevre Merkezi Aktüel, (Ocak 2003), “BTSO
Yayın Organı Bursa Ekonomi’nin eki”,s.2.
2- Altunışık, Remzi-Özdemir, Şuayip-Torlak, Ömer,(2006), Pazarlamaya Giriş,
Sakarya Yayıncılık, Sakarya. s.163.
3- Altuntuğ, Nevriye, (2008), Sürdürülebilir Pazarlama Bağlamında İşletmelerin Sosyal ve Etiksel Sorumluluklarının Rolü, 13. Ulusal Pazarlama KongresiSürdürülebilirlik ve Pazarlama,Adana,s.36.
4- Atay, Osman (2004), İşletmelerin Çevre Kirliliğindeki Rolü ve Afşin-Elbistan
Termik Santrali Örneği, Standard Ekonomik ve Teknik Dergi, 505, 43, s.41.
5- Ay, Canan-Ecevit, Zümrüt,(2005), Çevre Bilinçli Tüketiciler, Akdeniz İ.İ.B.F.
Dergisi,10, s.239.
6- Birdoğan Baki - Ekrem Cengiz, (2002),Toplam Kalite Çevre Yönetimi, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, XXI, 1, ss.153–175.
7- Blythe, Jim,(2001), Pazarlama İlkeleri, çev. Yavuz Odabaşı. Bilim Teknik Yayınevi, Eskişehir. ss.305–309.
8- Çağlar, İrfan, (1996), İşletmelerde Çevre Yönetimi ve Çevre Yönetimini Yaygınlaştıran Dinamiklerin Belirlenmesi”, Standard Dergisi.412, 35, s.91.
9- Çatalbaş, Özden, (2001), Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü açısından Çevre,
Çalışma Koşulları ve Çocuk İşçi İstihdamı, Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Ankara.
10- Demirer, Göksel N, (2007),Temiz Üretim, TMMOB Çevre Mühendisliği
Odası, Çevre ve Mühendis Dergisi,25.
11- Demirer, Göksel N,(22 Eylül 2007), “Temiz Üretim”, http://144.122.60.76/
people/gndemirer/links/temizuretim/tu.htm.
12- EMAS, (21 Eylül 2007), “What is EMAS”, http://ec.europa.eu/environment/emas/index_en.htm.
13- Erbaşlar, Gazanfer,(13 Temmuz 2007), Yeşil Pazarlama, Paradoks, Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi, (e-dergi), http://www.paradoks.org ISSN
1305–7979, 1,3.
14- Fiksel, Joseph, (1996), Design For Environment, Cresting Eco-Efficient
Products and Processes, Mc Graw Hill, New York, s.50.
15- Henriques, I - Sadorsky, P,(1999), The Relationship Between Environmental Commitment and Managerial Perceptions of Stakeholder Importance”, Academy of Management Journal, 42,1, p. 87–99.
16- ICC Uluslararası Danışmanlık, (2002),Kaliteden Mükemmelliğe, ICC Uluslararası Danışmanlık Organizasyon Ltd. Şti, İstanbul.
17- Karabulut, Elif, (2004),İşletmelerde Yeşil Yönetim Uygulamalarının İşletme
Başarısına Katkısını İncelemeye Yönelik Bir Araştırma, İ.Ü.İşletme Fakültesi
Dergisi,33,1, s.51–68.
18- Nemli, Esra, (2000), Çevreye Duyarlı İşletmecilik ve Türk Sanayinde Çevre
Yönetim Sistemi Uygulamaları, İstanbul Sanayi Odası, Çevre Şubesi,11, İstanbul, s.168.
19- McCartney, Jennifer–Rouse, Paul. (2004).A Framework For Sustainability,
Strategy and Management Control”, Department of Accounting and Finance
The University of Auckland Business School, Fourth Asia Pacific Interdisciplinary Research in Accounting Cenference, Singapore.24.
20- Nakiboğlu,G-Zeren, D, (2008), Sürdürülebilir Pazarlama Bağlamında
İşletmelerin Sosyal ve Etiksel Sorumluluklarının Rolü, 13.Ulusal Pazarlama
Kongresi-Sürdürülebilirlik ve Pazarlama, Adana, s.486.
21- Nemli, Esra, (2001), Çevreye Duyarlı Yönetim Anlayışı, İ.Ü.Siyasal Bilgiler
Fakültesi Dergisi, No.23–24.
22- Özata, Zeynep, (13 Eylül 2006),Yeşil Pazarlama” http://Zeynepozata.
wordpress.com.
23- Saner, Samim, (11-12 Kasım 1998), Çevresel Tasarım, 7. Ulusal Kalite
Kongresi, Tebliğler ve Özgeçmişler CDROM’u.4.
24- Shrivastava, Paul, (1993),The Greening of Business, Business and The
Environment: Implications of The New Environmentalism, ed. Denis Smith,
Paul Chapman Publishing, London, p.27.
25- Tavmergen, İge,(19 Aralık 2007) “ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemleri,
Uygulama Aşamaları ve Uygulayanlara Sağladığı Faydalar” Dış Ticaret Müsteşarlığı,
http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/TanitimKoordinasyonDb/iso14000.doc.
26- Tipnis, V.A. (1993), Challenges in Product Planning and Technology Development for Product Life Cycle Design, Annals of the CIRP, 43-1. p.157-162.
27- Thompson, Arthur A - Strickland, A.J. (2003), Strategic Management
Concepts and Cases, McGraw-Hill Irwin Thirteenth Edition, p.150.
28- Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği, TÜSİAD (2005), Şirketlerin Yeni
Yönetim Aracı: Çevresel Muhasebe, T/2005–06/404), s.25.
29- Usta, Ramazan, (2001), Çevre ve Çevre Yönetim Standardları, Standard
Dergisi, sy 474, Yıl 40, Haziran 2001, s.55.
30- Ünlü, Halil (1999), Sanayiciler İçin Çevre El Kitabı, İstanbul Sanayi Odası
Çevre Şubesi, İstanbul.
Download