Önsöz Yıl: 49 • Sayı: 581 • Ekim 2010 Sahibi Türk Standardları Enstitüsü Adına Tahir BÜYÜKHELVACIGİL Genel Yayın Yönetmeni Ahmet PELİT Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Nesrin SEVİMLİ Yayına Hazırlayanlar Funda ÖZEN • O. Murat PERÇİN A. Sabit YÖNEY • Türkay BİRBEN Aslıhan KÖKER • Canan DOĞAN Ebru CEM Yönetim Yeri TSE Pazarlama ve Tanıtım Dairesi Başkanlığı Necatibey Cad. No:112, 06100 Bakanlıklar / ANKARA Tel: 0.312. 416 63 12 • 416 63 25 Faks : 0.312. 416 65 84 e-mail: [email protected] Reklam ve Abone Ayşe Nedret GÜNEŞ tel: 0.312. 416 63 17 e-mail: [email protected] 2010 Yılı Abone Şartları Aylık : 7 TL (KDV dahil) Yıllık : 70 TL (KDV dahil) (Bir yıllık aboneliklerde öğretim görevlileri, öğrenciler ve Enstitümüzden belgeli firma, kurum ve kuruluşlara % 50 indirim uygulanır.) 2010 Yılı Reklam Tarifesi Arka Kapak: 2000 TL + KDV Kapak İçleri: 1500 TL + KDV Son Sayfa: 1500 TL + KDV İç Tam Sayfa: 1300 TL + KDV Grafik Tasarım Serdar ARITÜRK Tasarım, Baskı, Dağıtım KORZA YAYINCILIK Basım San. ve Tic. Ltd. Şti. Büyük San. 1. Cadde 95/1 İskitler-Ankara Tel:0.312 342 22 08 • Fax: 0.312 341 14 27 www.korzabasim.com.tr Yayın Türü: Yerel Süreli Basım Tarihi: 11.10.2010 Standard hakemli bir dergidir. Dergimize gönderilen makaleler ihtiyaç duyulduğunda uzmanlık alanına göre, konusunda uzmanlaşmış kişilere incelettirildikten sonra yayınlanır. Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler yazarına ait olup Derginin ve yazarın adı alınarak iktibas edilebilir. Dergimize gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. 14 Ekim 1970’ten bu yana 40 yıldır tüm dünyada kutlanmakta olan Dünya Standardlar Günü, dönemin Türk Standardları Enstitüsü (TSE) ve Uluslar arası Standardizasyon Teşkilatı (ISO) Başkanı Faruk Sünter’in teklifi ile kabul edilmiş, standardizasyonun faydalarını ve önemini kamuoyuna aktarma fırsatını bulduğumuz özel bir gündür. Standard çalışmalarının tarihi oldukça eskiye dayanıyor. Özellikle bir sistem olarak uzunluk ve ağırlık ölçülerinin standardları, yüzyıllar boyunca zengin tarihi olan standardlardır. Sanayi geliştikçe, üretim arttıkça, imalatta otomasyona gidildikçe standardların çeşitliliği de artıyor. Standardların hükümet veya uygulayıcılar tarafından korunması konusu da standardlar kadar eskidir. MÖ 2400-2350 yıllarında Babil Kralı Dungi, ağırlık ölçüleri için standardları tespit etmiş, başkentte bir ölçüevi kurarak standardların esaslarını orada saklamak, yapılanları onlarla karşılaştırmak ve ondan sonra kullanma izni vermek gibi ileri bir adım atmıştır. MS 1040 yıllarında matbaanın bulunması, standardların gelişiminde önemli bir aşamadır. Askerlik alanında standardların önemi büyüktür. İlk çağlarda aynı yayla atılacak okların standard olmasına dikkat ediliyordu. Ateşli silahlar geliştikçe mermilerin ve silah çaplarının aynı olması, askerler arasında standard konusunun gelişmesinde önemli rol oynadı. 19. yüzyıl başlarında Avrupa’da, insan eli değmeden üretim yapılır oldu. Makine çağı, standardlara duyulan ihtiyacı iyice ortaya çıkardı. Standard konusunda yeni bir çağ başladı. Türk Standardları Enstitüsü, 1963 yılında, aslı Topkapı Müzesinde bulunan ve Sultan II. Bayezid zamanında yürürlüğe konulan “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” adlı belgeyi yayımlayarak dünyada standard konusu ile uğraşanların ilgisine sundu. Bu belge ile Türk tarihinde standard çalışmalarının uzun bir sürece dayandığı belgelerle ortaya konmuş oldu. “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa”yı incelediğimizde; tekstillerin atkısı ve çözgüsü, simle işlemelerde simdeki kıymetli maden oranı, dokumaların eni boyu, tam bugünkü standard anlayışına göre ölçülere bağlanmıştır. Şeker ambalajlanırken, kesme şeker ve toz şeker ayrı ambalajlanmış ve fiyat farkı uygulanması sistemleştirilmiştir. Ayakkabı ile ilgili kalite ve boyut belirtilerek seri halinde standard ölçüler belirlenmiştir. Konfeksiyon eşyası aynı titizlikle ele alınmıştır. Hele halkın beslenmesiyle ilgili yiyecek ve içecekte standarda dayanan narh sistemleri öyle ileri bir düzeyde ele alınmıştır ki, bugün gelişmiş toplum dediğimiz ülkelerde bile bu sistemler yeni yeni uygulanmaya başlamıştır. TSE olarak bugün beşyüz yılı aşkın bir geçmiş ile standard çalışmalarına devam ederken atalarımızın bütün dünyaya önder oldukları “Standard Çalışmaları” ile övünüyoruz. Geçmişten aldığımız bu destekle yarınımız için kendimizi daha güçlü hissediyoruz. Standardizasyon alanının dünyadaki en büyük kuruluşu ISO’nun yürütme organı olan ISO Konseyi’ne seçilmenin gururunu da yaşadığımız bugünlerde, bu vesile ile 14 Ekim Dünya Standardlar Gününüzü ve 1993 yılından itibaren TSE’nin teklifi ile özel haftalar arasına giren Türkiye Standardlar Haftanızı kutluyorum. Saygılarımla. Ahmet PELİT Genel Yayın Yönetmeni 56. Yıl Özel Ekonomik ve Teknik Dergi • Yıl:49 • Sayı: 581 Ekim 2010 • ISSN: 1300-8366 es de herk ayesin rdlar s Standa erişebiliyor e her şey Dünya Stand ardlar G 14 Ekim ünü 2010 4 5 Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN'ın 14 Ekim Dünya Standardlar Günü Kutlama Mesajı 16 24 Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat ERGÜN'ün 14 Ekim Dünya Standardlar Günü Kutlama Mesajı 29 Ayın Konuğu: TOBB Başkanı: M. Rifat HİSARCIKLIOĞLU 58 İlk Dünya Standardlar Günü Mesajı Başkanlarımızın Gözüyle 68 64 Sistem Belgelendirme Faaliyetlerimiz Güvenlik Şemsiyesi: Belgelendirme 90 Tek Standard Tek Deney Tek Belge 94 56'ncı Yılında TSE'nin Ekonomideki Yeri ve Önemi İyice Güçlendi İş Zekâsı 6 10 TSE Başkanı Tahir BÜYÜKHELVACIGİL'in 14 Ekim Dünya Standardlar Günü Kutlama Mesajı 34 11 IEC, ISO, ITU 14 Ekim Dünya Standardlar Günü Ortak Mesajı 53 42 Dünyada, Avrupa'da ve Türkiye'de Standard Kavramı ve Standardizasyon Kuruluşları Söyleşi: AK Parti İstanbul Milletvekili Lokman AYVA 76 74 Haberler Güvenilir Kalibrasyon Hizmeti TSE'de Verilir Standardlara Neden İhtiyaç Var? 82 TSE İthal Mallar İçin Uygunluk Değerlendirmesi Faaliyetleri ve Mevzuat 102 96 Nevşehir Dedikleri... Çevreyi Merkez Alan İşletmecilik Kentsel Yaşamda Standardlar ve Özürlüler İçin Standardların Önemi “ Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ın 14 Ekim Dünya Standardlar Günü Mesajı Günümüzün gelişen ekonomik yapısı içinde uluslararası ticaretin sınırları genişlemiş, dünya küreselleşmeyle hızlı bir ekonomik bütünleşme sürecine girmiştir. Türkiye olarak bu süreçte etkinliğimizi artırarak sürdürebilmemiz, Standard ve Kalite konusunda kat edeceğimiz yeni mesafelere bağlıdır. Uluslararası her alanda rekabet edebilmenin ilk şartı, bütün dünyada en iyi uygulamalar olarak belirlenen standardlara ulaşmak, bunları uygulamak ve ileriye taşıyabilmektir. Ancak bu şekilde dünya pazarlarıyla bütünleşme sağlayabiliriz. Verimlilik ve toplam kalite anlayışının hâkim olduğu, yeterli üretim kapasitesine sahip, üretici ve tüketicisiyle dünya standardlarını yakalayan ve hatta bu standardları daha da ileri noktalara taşıyan Türk üreticilerinin sayısını her geçen gün artırmak durumundayız. Gelişme ve ilerlemenin ancak uluslararası kabul görmüş standard ölçülerine ulaşmakla mümkün olduğu gerçeğinden hareketle Türk Standardları Enstitüsü, geliştirdiği standardlar, Ar-Ge ve laboratuvar çalışmalarıyla kurulduğu günden bu yana ülkemize başarıyla hizmet vermektedir. Türk Standardları Enstitüsünün bu çalışmaları, dünya piyasalarına sunduğumuz mal ve hizmetlerin standardlara uygunluğunu sağlayarak rekabet gücünün artırılmasına büyük katkı sağlamaktadır. Unutmamalıyız ki, dünyanın her yerinde herkesin kaliteli mal ve hizmetlere erişebilmesi ancak standardlar sayesinde mümkün olabilmektedir. Bu düşüncelerle Dünya Standardlar Günü’nü kutluyor, toplam kalite bilincinin yaygınlaşarak yerleşmesinde bu anlamlı günün katkıları olacağına inanıyorum. Bu vesileyle Türk Standardları Enstitüsünün değerli mensuplarına başarılarının devamını diliyor, tüm vatandaşlarımı sevgiyle selamlıyorum.” “ Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat ERGÜN’ün 14 Ekim Dünya Standardlar Günü Mesajı İnsanoğlu yaratıldığı günden bu yana karışıklıktan kurtulma ve belirli bir düzen tesis etme gayreti içerisinde olmuştur. Bu düzenleme sürecinin tabii bir neticesi olarak ortaya çıkmış olan standard ve standardizasyon olgusu insanlık tarihi kadar eskidir. Standard; üretimde, anlayışta, ölçme ve deneyde bir örnekliktir. Yeryüzünde kıt olan iktisadi kaynakları optimum değerlendirme çabalarının bir ürünü olan standardizasyon, insanlık için bir lüks değil, bilakis “olmazsa olmaz” mutlak bir gerekliliktir. Hayatın her alanında, her an yer alan standardlardan, herkesin yararlanması ve standardlarla hayatını kolaylaştırması konusu Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (IEC), Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO) ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) tarafından 14 Ekim Dünya Standardlar Günü münasabetiyle her yıl yayınlanan ortak mesajda bu yıl ele alınmış ve mesajda “Standardlar sayesinde herkes her şeye erişebiliyor” ana teması işlenmiştir. Uluslararası standardların üreticilere ve hizmet sağlayıcılara, herkesin erişebilmesi için ürünlerini nasıl tasarlamaları gerektiği konusunda yol gösterdiğinin belirtildiği mesajda uluslararası standardların, ürünlere, yapılara ve hizmetlere herkesin erişmesini kolaylaştırdığı, standardların, erişilebilirliği artırmaya yönelik güvenlik hususları, ergonomi ve harmonize deney yöntemlerini ihtiva ettiği vurgulanmıştır. Günümüzde yaşamın her alanında kullanılan standardlar, insan mutluluğunu temel alan, toplumsal gönencin yükseltilmesini hedefleyen çabaların ve arayışların bir sonucudur. Herkesin aynı standardlara kavuşması, aynı standardlarda yaşaması, en doğal insanlık hakkıdır. Bu haklara ulaşmanın yolu ise yine standardlardan geçer. Onun için standardlar hayatın olmazsa olmazıdır. Uluslararası standardlara uygun üretimin yapılması, üretim maliyetinin düşürülmesi, bireylere kaliteli mal ve hizmet sunulması, tüketicinin bilinçlenmesi, teknolojinin gelişmesi ve Türk ekonomisinin güçlenmesi için Türk Standardları Enstitüsü ülkemizde üzerine düşen görevi 56 yıldır eksiksiz olarak yerine getirmektedir. Tüm engellerin kaldırıldığı, standard ve kalite çalışmalarıyla hayatımızın kolaylaşıp daha yaşanabilir şartlara kavuştuğumuz günlere ulaşmak dileğiyle tüm vatandaşlarımızın Dünya Standardlar Günü’nü kutluyor, esenlikler diliyorum.” TSE Başkanı Tahir BÜYÜKHELVACIGİL’in 14 Ekim Dünya Standardlar Günü Mesajı “Standardlar Sayesinde Herkes Her Şeye Erişebiliyor” Standard; ürün, hizmet ve tesisler için kalite ve güvenlik alt yapısını oluşturmak, üretim süreçlerini iyileştirmek, teknoloji kullanımını yaygınlaştırmak, ticari engelleri kaldırmak ve yeni pazarlara ulaşılmasını sağlamak, çevreyi ve sağlığı korumak için tüm dünyanın kullandığı tek ortak dili simgeler. Üreticilerin, günümüzün küresel rekabet ortamında, sürdürülebilir bir başarı sağlamaları ve ayakta kalabilmeleri, tüketicilere standardlara uygun ürün ve hizmet sunmalarıyla mümkün olabilmektedir. Çünkü standardlar, insan hayatının her karesinde yer almakta, daha kaliteli, daha güvenli bir hayata temel oluşturmaktadır. Kamu kuruluşlarından özel sektör temsilcilerine, üniversitelerden araştırma ve deney kuruluşlarına, sivil toplum kuruluşlarından tüketicilere ve uluslararası standardizasyon kuruluşlarına kadar ulaşan bir paydaş zincirinde üzerinde uzlaşma sağlanarak yayınlanmaktadır. Standardlar sayesinde üreticiler yasal mevzuata uygun üretim yapabilmekte, üretim zincirinde riskleri azaltarak kusurlu ürünlerin önüne geçmekte, ticari engellerin kaldırılması ile ürününün daha rekabetçi bir yapıya sahip olmasını sağlayarak ihracatını daha kolay gerçekleştirmekte, iç piyasada tüketicilere güvenle ürünlerini sunabilmektedir. Standardlar ülke ekonomilerinde çok önemli bir yere sahiptir. Bugün dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında yer alan ABD, Almanya, İngiltere, Fransa gibi ülkelere baktığımızda bu ülkelerin standardizasyon alt yapılarının çok güçlü olduğunu, ekonomik gelişimlerinde de bu alt yapının çok etkili olduğunu görürüz. “Dünya Standardlar Günü” bu çerçevede tüm dünyada standardizasyonun önemine dikkat çekmek için kutlanan önemli bir gündür. Bugünün hem Türkiye hem de Türk Standardları Enstitüsü (TSE) açısından ise farklı bir önemi, farklı bir değeri, farklı bir gururu vardır. Çünkü tüm dünyada her yıl 14 Ekim’de kutlanan “Dünya Standardlar Günü” 1968 yılında dönemin TSE Başkanı Sayın Faruk Sünter’in teklifi ile gündeme gelmiştir. 1968-1970 döneminde Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO) Başkanlığı da yapmış olan Sünter’in standardizasyon anlayışının daha geniş kitlelere yayılması için yaptığı bu teklif, Birleşmiş Milletler, Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (IEC) tarafından da desteklenmiş ve 1969 yılında yapılan ISO Genel Kurulu’nda üye tüm ülkelerin de uygun görmesi ile kabul edilmiştir. 14 Ekim 1970’den bu yana 40 yıldır tüm dünyada kutlanan “Dünya Standardlar Günü”, standardizasyonun önemini ve faydalarını dünya kamuoyuna aktaran bir gün olma özelliğini korumuştur. TSE’nin Milli Eğitim Bakanlığı’na yaptığı 19 Ağustos 1993 tarihli teklifin kabul görmesi ile 1993’ten itibaren ülkemizde her yıl Ekim ayının 3. haftası “Türkiye Standardlar Haftası” olarak ilköğretim okullarında kutlanmaya başlanmıştır. Bu karar ile birlikte “Standardizasyon ve Kalite” isimli ders kitabının orta öğrenimde seçmeli dersler arasına alınması ve yine ilköğretim okullarımızda “Tüketici Kolu”nun eğitsel kollar arasında yer alması da kabul edilmiştir. Bu yıl aynı zamanda TSE’nin 56. Kuruluş Yıldönümünü kutluyoruz. 16 Ekim 1954 yılında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kanunu’na istinaden alınan bir kararla Birlik bünyesinde bir ünite olarak kurulmuş olan Türk Standardları Enstitüsü, 18 Kasım 1960 tarih ve 10661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 132 sayılı TSE Kuruluş Kanunu ile bugünkü statüsünü kazanmıştır. Enstitümüz, kuruluşundan iki yıl gibi kısa bir süre sonra, 1956 yılında Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO)’na ve Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (IEC)’na tam üye olmuş ve uluslararası alanda yürüttüğü faal çalışmaları ile kısa zamanda ön plana çıkmıştır. Uluslararası Kalite Teşkilatı (EOQ), Dünya Ambalaj Örgütü (WPO), Avrupa Birliği Standard Teşkilatları (CEN ve CENELEC) gibi dünya ve Avrupa standardizasyon ve kalite teşkilatlarının yönetim kademelerinde, genel kurul ve teknik komite faaliyetlerinde de etkin görev alan TSE, aynı zamanda İslam Ülkeleri Standardizasyon ve Metroloji Enstitüsü, Bölgelerarası Standardizasyon Birliği gibi bölgesel teşkilatların kuruluşunu da gerçekleştirmiştir. Yönetim Kurulu olarak göreve geldiğimiz 2008 Mayıs ayından bugüne uluslararası alanda kazanılmış bu prestiji ve kültürü daha ileri götürmek için yoğun çaba harcıyoruz. ISO’nun 15-17 Eylül 2010 tarihlerinde Oslo’da gerçekleştirilen 33. Genel Kurulunda 94 üye ülkenin katıldığı oylamada TSE, 62 oy alarak en yüksek oy oranına sahip olmuş ve ISO’nun yürütme organı olan ISO Konseyi’ne 2011 ve 2012 yıllarında görev yapmak üzere iki yıllığına seçilmiştir. TSE, ISO Konseyinde daha önce de altı kez görev yapmıştır. ISO’daki önümüzdeki iki yıllık görev döneminin TSE’nin AB standardizasyon kuruluşları olan CEN ve CENELEC’e tam üyelik sürecine olumlu katkı sağlayacağına ve bu sürecin de ülkemizin Avrupa Birliği’ne üyeliği yolunda atılan çok önemli bir adım olacağına inanıyoruz. TSE, sadece standardizasyon alanında değil, kalite, belgelendirme, gözetim ve muayene, metroloji ve kalibrasyon, deney laboratuvarları gibi birçok alanda ülkemizde öncülük ederek, alt yapıyı kurmuş ve geliştirmiştir. Enstitümüzün faaliyetleri, ülkemiz sanayisinin ve ticaretinin büyük sıçramalar yaparak uluslararası pazarlardaki fiyat ve kalite rekabetine karşı koyabilmesi ve teknik engelleri rahatlıkla aşabilmesi açısından çok önemlidir. Ülke gündemine 1990’lı yıllarda ISO 9000 serisi standardlar ile ilk kez getirilmiş olan kalite yönetim sistemi standardları sayesinde Türk insanı, kamu kurumları, sanayicisi, tüccarı, yöneticisi, akademisyeni kalite olgusu ile tanıştırılmış ve kalitenin tüm Türkiye’de yayılması ve uygulanması için bir seferberlik başlatılmıştır. Kalite yönetim sistemi standardlarının yanı sıra gıda, çevre, enerji, bilgi güvenliği, müşteri memnuniyeti, iş sağlığı ve güvenliği gibi alanlarda da yönetim sistemi standardlarının tanıtılması, uygulanması ve belgelendirilmesi ülkemizde kalite ve güvenlik alanında ciddi bir dönüşüm süreci yaratmıştır. Enstitümüz, 1964 yılında ilk defa yürürlüğe koyduğu TSE Marka Sistemi ile tüketiciye, satın aldığı TSE Markalı herhangi bir ürünün üretiminden kaynaklanan hatanın tespiti halinde malın ücretsiz tamiri, bu mümkün değilse de yenisi ile değiştirilmesi veya satın alma bedelinin iadesi gibi son derece radikal ve yenilikçi fırsatlar sunarak Türk Tüketicisinin gönlüne taht kurmuştur. O nedenle de yıllarca halkımız TSE’nin baklava dilimli simgesini gördüğünde ‘’Bu ürün kalitelidir” algısını ortaya koymuştur. TSE bununla birlikte Türkiye’de ürün belgelendirme sisteminin uluslararası kurallara bağlanmasına ve akreditasyon sisteminin gelişmesine de katkıda bulunmuştur. TSE, 1976 yılında Avrupa Kalite Teşkilatı (EOQ)’na tam üye olarak katılmış ve bu tarihten beri söz konusu Teşkilatın faaliyetlerine aktif olarak iştirak etmiştir. Kalite, ülkemiz açısından sadece hayat standardlarının yükseltilmesi değil, ekonominin etkin, verimli ve sürekli gelişen bir yapıya kavuşması açısından da anahtar bir faktördür. Kalite kavramının yeni politikalar ve yaklaşımlarla geliştirilerek, günümüz dünyasıyla uyum içerisinde ülkemizde refahımızı artırıcı etkilerinin ön plana çıkarılması, TSE olarak üzerine büyük bir ciddiyetle eğildiğimiz konuların başında gelmektedir. Kalite alanında dünyanın en büyük organizasyonlarından biri olan EOQ’nun her yıl düzenlediği “Avrupa Kalite Kongresi’’sinin 54.’sü 26-27 Ekim 2010 tarihlerinde TSE’nin ev sahipliğinde İzmir’de gerçekleştirilecektir. 2001 yılında İstanbul’da, 2005 yılında Antalya’da gerçekleştirilen bu kongrenin, 10 yıl içinde ülkemizde üçüncü kez düzenlenmesi kalite alanında ülkemize ve TSE’ye uluslararası alanda verilen değerin de bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. TSE, 2002 yılından itibaren üç dönemdir EOQ Yönetim Kurulu üyeliği görevini yürütmüş ve 2008-2011 yılları arasında ise EOQ Birinci Başkan Yardımcılığı görevini üstlenmiştir. 2 Haziran 2008 tarihinde Viyana’da gerçekleştirilen EOQ Genel Kurulu’nda yeni dönem görevi başlamıştır. Ayrıca Türkiye adına TSE, 2011-2014 yılları arasında EOQ Başkanlığı görevini de yürütecektir. Standardların oluşumu, kalite yolculuğunun ilk adımıdır. Hayatımızın her aşamasında kaliteli hizmet ve ürünleri sağlayacak süreçleri oluşturmak ve bu süreçlerin de sürekli iyileştirme ile desteklenmesi, bizi daima en iyiye, en doğruya, en yükseğe taşıyacaktır. Temel bir kültür olan standardizasyon, bir hayat tarzı, bir felsefedir. Kalite, belgelendirme, laboratuvar, metroloji ve kalibrasyon, bu felsefenin olmazsa olmaz mihenk taşlarıdır. Çok güçlü bağlarla birbirlerini destekler ve geliştirirler. Ülkeler gelişmişlik düzeyine bu bağların gücüyle ulaşır. Standardizasyonun başarısı, standardların toplum tarafından benimsenmesi ve uygulanmasına bağlıdır. Bu açıdan bakıldığında ülkemizde standardizasyon alanında bir boşluk veya eksiklik bulunmamaktadır. Türkiye’de halen 30.000 civarında Türk standardı mevcuttur. AB standardlarının neredeyse tamamı (% 99.6’sı) Türk standardı haline getirilmiştir. Uluslararası Standard Teşkilatları ISO ve IEC’nin standardlarının da büyük bölümü Türk Standardı olarak yürürlükte bulunmaktadır. Tarihimize baktığımızda Türklerin Anadolu toprakları üzerinde kurdukları uygarlık örneklerinden birinin de standardizasyon alanında gerçekleştiğini görüyoruz. Standardın bugünkü anlamında kavradığını gösteren yazılı en eski belge olarak dünya tarihine geçen “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” Sultan II. Beyazid Han tarafından ferman olarak hazırlanmıştır. Bu fermanda bugünkü standardizasyon sistemine benzeyen bir yapı oluşturulmuştur. Modern ve müreffeh bir Türkiye’nin yolu, köklerimizden gelen standardizasyon anlayışının yaygınlaştırılması, zihinlerimizde güçlendirilmesiyle oluşturulabilir. TSE olarak önümüzdeki süreçte temel hedefimiz, standardizasyon zihniyetinin kamuoyunda yerleştirilmesi, benimsetilmesi ve uygulanması yönünde olacaktır. Burada kamuoyuna da önemli bir rol düşmektedir. Bu da denetimdir. Öz denetim sistemini geliştirememiş bir organizasyonun kaliteyi yakalaması ve sürdürebilmesi mümkün değildir. Toplam kalite alanında Dr. Deming’in “Planla, uygula, kontrol et, önlem al” şeklinde özetlenen Pukö Döngüsü bizim kalite anlayışımızın düsturu olmalıdır. Uluslararası standard teşkilatları ISO, IEC ve ITU, her yıl 14 Ekim’de “Dünya Standardlar Günü” nedeniyle, ortak bir bildiri yayınlayarak, tüm dünyanın dikkatini standardizasyon üzerine yoğunlaştırmaya çalışırlar. Bu yıl “Standardlar sayesinde herkes her şeye erişebiliyor” başlığıyla yapılan ortak deklarasyonda, dünya nüfusunun yaşlanması, engelli insanların sosyal, politik ve ekonomik hayata eşit düzeyde katılmayı talep etmesiyle erişebilirlik konusunun hep gündemde kalacağına vurgu yapılmaktadır. Erişilebilirliğin yaşlı ya da engellilerin yanı sıra hayatın belli dönemlerinde sağlam insanlar için de sorun olabildiği, basit ve gündelik faaliyetlerin zaman zaman çok karmaşık hale gelebildiği belirtilmektedir. Bu çerçevede, uluslararası standardların, herkesin ürünlere, yapılara ve hizmetlere erişmelerini kolaylaştıran, güvenlik, ergonomi ve harmonize deney yöntemlerini içeren özelliklere sahip olduğuna dikkat çekilmektedir. Standardların ülke ekonomileri için taşıdıkları önemin de aktarıldığı ortak mesajda, “ISO, IEC ve ITU birlikte çalışarak, tasarımcıların, üreticilerin ve gündemi belirleyenlerin, dünyanın bugün ve gelecekte herkes için, daha güvenli ve erişilebilir olmasını sağlamalarına yardımcı olan bir standardizasyon sistemi önerirler” vurgusu yer almaktadır. Standardizasyonun ülke ekonomisi ve insan hayatı üzerindeki öneminin sorumluluğunu taşıyan Türk Standardları Enstitüsü olarak 56 yıldır sorunların değil çözümlerin bir parçası olarak çalışmayı ilke edinerek, standardizasyon ve kalite bilincinin, felsefesinin Türkiye’de yerleştirilmesi ve geliştirilmesi için öncülük etmeye devam ediyoruz. Kalite ve standardizasyon, geçmişi bugüne ve yarına bağlayan en sağlam köprüdür. Bu sayede her nesil kendinden bir sonra gelen nesile daha kaliteli yaşam ortamlarına sahip olma imkânını bırakacaktır. Tüm insanlar için bugün ve gelecekte hiç bir ayrım gözetmeden dünyamızın daha güvenli ve erişilebilir olmasını sağlayacak bir standardizasyon sistemi oluşturarak, herkesin her şeye ulaşımının mümkün olduğu, daha iyi koşullar taşıyan bir dünyaya ve bir ülkeye sahip olabilmek için çözümler, hizmetler üretmek, bu hedef için çalışmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Hz. Mevlana’nın dediği gibi “Dünle beraber gitti cancağızım; ne kadar söz varsa düne ait… Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” Kalite ve standardizasyonda yeni bir ruhla, yeni bir heyecanla yeni şeyler söyleyebileceğimiz, modern ve müreffeh bir Türkiye için en iyiye, en doğruya , en güzele ulaşacağımız bir dönemi tüm millet olarak yaşamamızı diliyorum. Türkiye’yi 2023 yılında, dünyanın en güçlü ekonomisine sahip 10 ülkesi arasında görme hedefimize ulaşmak için tüm TSE çalışanları olarak büyük bir heyecanla, büyük bir şevkle çalışmaya devam edeceğimizi özellikle vurgulamak istiyorum. 14 Ekim “Dünya Standardlar Günü”nü ve Türkiye Standardlar Haftasını kutluyor, standardizasyon ve kalite için yüreklerini ortaya koymuş herkese saygı, sevgi ve selamlarımı sunuyorum. Jacques REGIS IEC Başkanı Dr. Alan MORRISON ISO Başkanı Dr. Hamadoun TOURE ITU Genel Sekreteri Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (IEC), Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO) Başkanları ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) Genel Sekreteri’nin Dünya Standardlar Günü Ortak Mesajı (14 Ekim 2010) Standardlar Sayesinde Herkes Her Şeye Erişebiliyor D ünya genelinde en az 650 milyon kişi engellidir; sanayileşmiş ülkelerdeki vatandaşların dörtte biri 60 yaş ve üzerindedir, 2050’lere gelindiğinde gelişmekte olan ülkeler de bu sayıya yetişecektir. Dünya nüfusu yaşlandıkça ve engelli insanlar sosyal, politik ve ekonomik hayata eşit düzeyde katılmayı talep ettikçe, erişebilirlik konusu gündemde olacaktır. Sağlam insanlar için olduğu kadar onlar için de bilgi ve iletişime erişim; asansöre binme, bir binaya girme, seyahat etme ya da bir aleti güvenle açıp kullanma becerisi kadar önemlidir. Ancak erişebilirlik sadece yaşlı ya da engelliler için bir sorun değildir. Hayatın herhangi bir dönemindeki herhangi birisinin de geçici olarak erişimi kısıtlanabilir. Böyle bir durumda, basit gündelik faaliyetler çok karmaşık hale gelebilir. Uluslararası standardlar, üreticilere ve hizmet sağlayıcılara, herkesin erişebilmesi için ürünlerini nasıl tasarlamaları gerektiği konusunda yol gösterir. - Uluslararası standarda uyan iyi tasarlanmış bir tekerlekli sandalye rampası, bebek arabalı yeni anne için gerçekten faydalı bir şeye dönüşebilir. - Düğmesi büyük bir cihaz, eli yaralı birisinin işini daha kolaylaştırabilir. - Kapıların kapanmasını önleyen bir sensör, bel ağrısı çektiği için hızlı yürüyemeyen birisini kazalardan korur. - Telefon tuşlarından 5’in üzerindeki küçük nokta, numaraların bulunmasını kolaylaştırır bir göz ameliyatı sonrasındaki ilk birkaç gün için büyük nimet. Uluslararası standardlar, herkesin ürünlere, yapılara ve hizmetlere erişmelerini kolaylaştırır. Standardlar, erişilebilirliği artırmaya yönelik güvenlik hususları, ergonomi ve harmonize deney yöntemlerini ihtiva ederler. Buna ek olarak standardlar, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde teknolojik yeniliklerin yayılması için bir platform sunarlar. Piyasaların hızlı büyümesine ve küresel ticaretin artmasına yardımcı olurlar. IEC, ISO ve ITU birlikte çalışarak, tasarımcıların, üreticilerin ve gündemi belirleyenlerin, dünyanın bugün ve gelecekte herkes için, daha güvenli ve erişilebilir olmasını sağlamalarına yardımcı olan bir standardizasyon sistemi önerirler. HABERLER EKİM 2010 Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK)’ndan TSE’ne Kutlama Ziyareti Yapıldı STANDARD 11 O rganize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Başkanı Mahmut Yılmaz Başkanlığında OSBÜK Yönetim Kurulu Üyelerinden oluşan bir heyet, Türk Standardları Enstitüsü (TSE)’nün Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO)’nın Konsey üyeliğine seçilmesinden dolayı TSE Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’e bir kutlama ziyareti gerçekleştirdi. TSE Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’in de Yönetim Kurulu üyesi olduğu OSBÜK heyetinde Başkan Mahmut Yılmaz’ın yanı sıra, Başkan Vekili Nurettin Özdebir, Yönetim Kurulu Üyeleri İsmail Kadıoğlu, Nuri Konak, Genel Sekreter Ali Yüksel, Bölge Müdürleri Ali İhsan Karamanlı, Türker Ertürk, Yaşar Şahin ve Vahit Türkyılmaz yer aldı. OSBÜK Başkanı Mahmut Yılmaz, TSE’nin ISO Konseyi’ne seçilmesinden dolayı hem Türkiye, hem kendileri, hem de TSE adına duydukları mutluluğu dile getirdi ve OSBÜK Yönetim Kurulu olarak bu gururu paylaşmak ve kutlamak istediklerini söyledi. Ziyarette konuşan Yılmaz; “ Türk Standardları Enstitüsünün dünyada standardizasyona yöne veren ISO’nun Yürütme Organı ISO Konsey’ine seçilmesi çok büyük bir başarıdır. Bu başarıdan dolayı hem ülkemiz, hem bizler hem de TSE adına büyük bir gurur ve mutluluk duyuyoruz. OSBÜK Yönetim Kurulu olarak duyduğumuz bu gururu ve mutluluğu aynı zamanda Yönetim Kurulu Üyemiz olan TSE Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’i ziyaret ederek paylaşmak, duygularımızı dile getirmek istedik. TSE son dönemlerde atağa kalktı. Standardizasyon alanının önemi tartışılmaz. TSE de bu alanın en önemli ve en büyük kuruluşu. Biz sanayiciler için çok büyük bir önceliği var. AB standardlarının neredeyse tamamı TSE sayesin- miştir. Türkiye adına TSE, ISO’nun yürütme organı olan ISO Konseyi’nde 2011-2012 yıllarında görev yapacak. EKİM 2010 de uyumlaştırıldı. Bazı alanlarda Avrupa’dan bile öndeyiz. Dünyanın her yerinde kabul edilen standardlara sahibiz. Standardlar, sanayicinin rekabet edebilmesinin de aracı. TSE yaptığı hizmetlerle biz sanayicilerin önünü açıyor, ışık tutuyor. Son yıllarda ülke olarak pek çok alanda uluslararası başarıya imza attık. TSE’nin uluslararası alandaki etkinliğini artıracak ISO Konseyi’ne seçilmesi de bu başarılara yenisini ekledi. Başarılarından dolayı Başkan Tahir Büyükhelvacıgil nezdinde tüm TSE çalışanlarını kutluyoruz. TSE bu gururları yaşatmaya devam etsin” dedi. STANDARD 12 OSBÜK Başkan Vekili Nurettin Özdebir ise; “Dünyada ilk yazılı Standardlar, Osmanlı döneminde gerçekleştirildi. TSE ilkleri yapmaya devam ediyor. TSE’nin ISO’nun Yönetim Organı olan ISO Konseyi’ne seçilmesi hem ülke hem de kurum açısından büyük bir övünç kaynağı. Uluslararası alanda standardizasyon politikalarını belirleyen, Avrupa ekonomisinde etkin rol oynayan bir kuruluşta söz sahibi olduk. Burada sanayicilerimize de çok büyük görevler düşüyor. Standardlar konusunda sektörel olarak çalışma yapıp görüşlerimizi sunmalıyız. TSE’nin başarısından gurur duyuyoruz.” TSE Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil OSBÜK Yönetim Kurulu’nun kutlama ziyaretinde yaptığı konuşmada, TSE’nin uluslararası alandaki etkinliğini artırarak devam ettireceğini belirtti ve Avrupa Standardlar Teşkilatı’na tam üyelik konusunda da önemli çalışmalar yaptıklarını kaydetti. Büyükhelvacıgil seçim sürecini özetleyerek konuşmasının devamında; “Türk Standardları Enstitüsü, Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO)’nın 1956 yılından beri ülkemiz adına tam üyesidir. Standardizasyon alanında dünyadaki en büyük kuruluş olan ISO’nun 15-17 EKİM 2010 tarihlerinde Norveç’in başkenti Oslo’da gerçekleştirilen 33. Genel Kurulunda yapılan toplam 94 ülkenin oy kullandığı seçimde, Türk Standardları Enstitüsü 62 oy alarak, “En Yüksek Oyu Alan Ülke” olarak 20 ülkeden oluşan ISO Konseyi’ne seçil- TSE’nin bundan sonraki hedefi, artık ISO Başkanlığı. Çünkü Enstitümüz geçmişinde de, TSE Başkanı Faruk Sünter döneminde 1968-1970 yılları arasında ISO Başkanlığı yapmış. Hedefimiz gerçekleşirse hem Türkiye hem de TSE adına büyük bir başarı olacaktır. ISO Konsey seçimlerinde Türkiye adına TSE’nin aldığı oy, hem ülkemizin hem de kurumumuzun dünyanın hemen her bölgesinde kabul gördüğünün de bir göstergesidir. ISO Konsey üyeliğimiz Avrupa Standard Teşkilatları CEN ve CENELEC’e tam üye olma konusunda da bize güç verecek. Avrupa standardlarının % 99’undan fazlasını uyumlaştırmış olan Enstitümüzün dünya ve Avrupa standardizasyonuna yön veren kuruluşların yönetiminde görev alması ile uluslararası alanda etkinliğimizi artıracağımıza ve ülkemizin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecine de katkı sağlayacağımıza inanıyoruz. Bilgi teknolojileri ürün ve sistemlerinin güvenliğini içeren Ortak Kriterler konusunda da Enstitümüz aracılığı ile ülkemiz, Nisan 2010 ayında yapılan Ortak Kriterler denetimlerinden başarıyla çıkmış ve “Sertifika Üretici Ülke-Authorizing Country” unvanını alma aşamasına gelmiştir. Ortak Kriter Anlaşmasına 26 ülkenin taraf olmasına rağmen sadece 13 ülke belgelendirme yetkisine sahiptir. TSE’nin de yetkili kuruluş olmasıyla belgelendirme yetkisine sahip ülke sayısı 14’e ülkeye ulaşmıştır. Böylece hem ülkemizde hem çevre ülkelerde bu konuda sertifika verebilir hale geleceğiz. Ayrıca kalite alanında dünyanın en büyük organizasyonlarından biri olan Avrupa Kalite Teşkilatı’nın her yıl düzenlediği “Avrupa Kalite Kongresi’’sinin 54.’sü de 26-27 Ekim 2010 tarihlerinde, TSE’nin ev sahipliğinde, İzmir’de gerçekleştirilecek. 2001 yılında İstanbul’da ve 2005 yılında Antalya’da gerçekleştirilen bu kongrenin, 10 yıl içinde 3. kez ülkemizde düzenlenmesi, kalite alanında ülkemize ve TSE’ye uluslararası alanda verilen değerin de bir göstergesidir. Ülke sanayisinin ve ticaretinin gelişmesini, küresel pazarda rekabet şansının artırılmasını sağlayan en önemli stratejik araçlardan biri olan standardizasyon, aynı zamanda tüm dünyada insanların kabul ettiği tek ortak dil olma özelliğine sahiptir. Dünyanın standardizasyon alanının öncü ülkeleri Almanya, İngiltere gibi aynı zamanda dünyanın en gelişmiş ülkeleridir. Ülke ekonomisinin gelişmesi için ihracatta, endüstride, sanayide öncü olmak için standardizasyona önem vermeliyiz. Bu ülkemizin gelişmişliğini ve rekabet gücünü artırır.” dedi. Söz konusu anlaşma, standardizasyon ve uygunluk değerlendirmesi alanlarında teknik iş birliği, uluslararası alanda karşılıklı destek sağlama, doküman teatisi, eğitim ve karşılıklı uzman değişimi konularını içermektedir. Bu kapsamda 27-30 EKİM 2010 tarihleri arasında Bosna ve Hersek Standardizasyon Enstitüsü Genel Müdürü Goran Tesanovıc, Genel Müdür Yardımcısı Sead Bekic ve Standardizasyon Departmanı Müdür Yardımcısı Edina Tanovıc’in katılımıyla oluşan bir heyet TSE’ye ziyarette bulundu. BAS Heyeti; TSE Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, Genel Sekreter Ahmet Pelit, Genel Sekreter Yardımcısı Coşkun Şentürk ve Dış İlişkiler Müdürü İhsan Övüt ile görüşmeler yaparak, TSE birimlerinde incelemelerde bulundu. Toplantı esnasında konuşma yapan TSE Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, Türkiye’nin Bosna ve Hersek ile olan derin tarihi bağları dolayısıyla kendilerine karşı sorumluluk duyduklarını ifade etti. Büyükhelvacıgil, TSE’nin üye olduğu uluslararası kuruluşlardaki etkinliğini ve TSE markasının uluslararası alandaki geçerliliğini vurguladı. TSE’nin standardizasyon ve uygunluk değerlendirmesi alanlarında, uzmanların eğitimi ve karşılıklı uzman değişimi konularında her türlü teknik iş birliği ve yardıma TSE olarak hazır olduklarını belirten Tahir Büyükhelvacıgil, BAS’ı Bölgelerarası Standardizasyon Birliği’ne (BASB) üye olmaya davet etti. Bosna ve Hersek Standardizasyon Enstitüsü Genel Müdürü Goran Tesanovıc ise ekonomik gelişme açısından standardizasyonun öneminden bahsederek, milli standard kuruluşu olan TSE’nin standardizasyon ve uygunluk değerlendirmesi alanlarındaki bilgi birikiminden faydalanmak istediklerini ifade etti. Tesanovıc, iki kuruluş arasındaki teknik iş birliğinin iki ülkeyi birbirine yakınlaştırarak ticaret hacmini artıracağını vurguladı ve kendi uzmanlarını TSE’nin bilgi ve birikimlerinden faydalanmak üzere ülkemize göndereceklerini de sözlerine belirtti. EKİM 2010 ürk Standardları Enstitüsü ile Bosna ve Hersek Standardizasyon Enstitüsü arasında 29 EKİM 2010 tarihinde, Ankara’da teknik iş birliği anlaşması imzalandı. 13 STANDARD T HABERLER TSE ile Bosna ve Hersek Standardizasyon Enstitüsü (BAS) Arasında Teknik İş Birliği Anlaşması İmzalandı HABERLER Çek Cumhuriyeti Tekstil Enstitüsü TSE’nin Bursa’daki Müdürlüklerini Ziyaret Etti Ç EKİM 2010 ek Cumhuriyeti Tekstil Enstitüsü (IZU), 28.09.2010 tarihinde Türk Standardları Enstitüsü (TSE)’nün Ürün Belgelendirme, Personel Sistem Belgelendirme ve Kalibrasyon müdürlüklerini ziyaret etti. Ürün Belgelendirme Müdürü Svatava Horackova, Kimya Laboratuvarları Müdürü Elen Klaskove ve Teknik Uzman-Tetkikci Dr. Jaromir Klaska’dan oluşan heyet, ziyaretleri esnasında her iki kurumun uygulamaları ve hizmetleri hakkında bilgi alışverişinde bulunarak, hangi konularda iş birliği yapabileceklerini görüştüler. STANDARD 14 TÜİM, Tüketicilerimizin Hizmetinde B ilişim çağının hayatımızı kolaylaştıran imkânlarından tüketicilerimizin de yararlanabilmesi için Türk Standardları Enstitüsü (TSE) Tüketici İletişim Merkezi (TÜİM)'ni hizmete açtı. gili şikâyetlerini evlerinden çıkmadan, zaman ve emek Enstitümüze intikal eden tüketici şikâyetleri belgeli olup olmadığına göre değerlendirilmektedir. Buna göre TSE Belgeli olmayan ürünler hakkındaki şikâyetler ilgili kurum ve kuruluşlara iletilirken, belgeli ürünler ile ilgili şikâyetler incelenerek gereği yapılmaktadır. Akreditasyon kapsamında gerçekleştirilen belgelendirme süreci ile aslında tüketiciye standarda uygun kusursuz ürünlerin sunulması hedeflenmektedir. Bununla birlikte az da olsa belgeli ürünler konusunda tüketicilerin şikâyetleri olabilmektedir. Enstitümüz tüketicilerden gelen şikayetleri önemli bir denetim mekanizması olarak görmekte ve bu çerçevede işleme koymaktadır. Bugüne kadar tüketicilerimiz bize mektupla ulaşabildikleri gibi, 444 0 873 telefonla da irtibat kurabilmekteydiler. Bu hizmetlerimize bir yenisini daha ekledik. giren tüketicilerimiz, ilgili formu doldurarak müracaatını Tüketicilerimiz artık TSE veya TSEK belgeli ürünlerle il- kaybı yaşamadan elektronik ortamda Enstitümüze ulaştırabilecekler. Enstitümüzün web sayfasında yer alan TÜİM linkine başlatmış olacak. Tüketici, başvurusunu Enstitümüzün web sayfasında izleyebilecektir. Tüketici bilincinin gelişmesinde önemli katkıları olacağına inandığımız TÜİM’in yaygınlaşmasıyla tüketicilerimizin TSE ve TSEK markalı ürün tercihlerini de artırmayı hedefliyoruz. 54. Avrupa Kalite Kongresi TSE’NİN Ev Sahipliğinde 26-27 Ekim’de İzmir’de Düzenleniyor • 54. Avrupa Kalite Kongresi 26-27 Ekim 2010 tarihlerinde TSE’nin ev sahipliğinde İzmir’de gerçekleştiriliyor. DUYURU Geleceğe Miras: KALİTE • Kalite alanında dünyanın en büyük organizasyonlarından biri olan Avrupa Kalite Teşkilatı’nın (EOQ) her yıl düzenlediği kongre bu yıl “Geleceğe Miras:Kalite” temasıyla düzenleniyor. • 17-21 Eylül 2001 yılında İstanbul’da, 25-27 Nisan 2005 yılında Antalya’da gerçekleştirilen bu kongrenin, 10 yıl içinde ülkemizde 3. kez düzenlenmesi kalite alanında ülkemize ve TSE’ye uluslararası alanda verilen değerin de bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Türk Standardları Enstitüsü 1976 yılında EOQ’ya tam üye statüsüyle katıldı ve günümüze kadar EOQ’nun bütün faaliyetlerine aktif olarak iştirak etti. Bu çerçevede, EOQ’nun 45. Yıllık Kongresi ve 2001 yılı Genel Kurul toplantısı, 17-21 Eylül 2001 tarihlerinde Türkiye’de yapıldı. Söz konusu kongre dünyanın 60 farklı ülkesinden yaklaşık 1100 kişinin katılımıyla, İstanbul’da gerçekleştirildi ve EOQ tarihinin en başarılı Kongresi olarak kayıtlara geçti. 25-27 Nisan 2005 tarihlerinde Antalya’da yapılan 49. EOQ Yıllık Kongresi de yine TSE tarafından organize edildi. Söz konusu kongreye 50’yi aşkın ülkeden 800 katılımcı iştirak etti. 2001 İstanbul Kongresi’nde olduğu gibi Antalya Kongresi de kayıtlarda en başarılı kongrelerden birisi olarak yer aldı. Avrupa Kalite Teşkilatının her yıl düzenlenen Avrupa Kalite Kongresinin 54.sü yine Türkiye’de, İstanbul ve Antalya’dan sonra bu kez İzmir’de yapılacak. 26-27 Ekim 2010 tarihlerinde düzenlenecek olan kongrenin ana teması Geleceğe Miras: Kalite. TSE olarak EOQ’nun 54. Yıllık kongresine ev sahipliği yapmaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyoruz. Bu çerçevede, tüm dünya ülkelerinden en önemli kalite uzmanlarını buluşturarak dünyadaki son gelişmeleri değerlendirme platformunu sağlayacak 54. Avrupa Kalite Kongresi’nin, bizler için olduğu kadar, çocuklarımız ve onların çocukları için de önemli katma değerler getireceğini umuyoruz. Bu mirasa katkıda bulunmak isteyen herkesi kongremize davet ediyoruz. 15 STANDARD Almanya, Avusturya, Belçika, Bosna Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Kıbrıs Rum Kesimi, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Slovakya, Slovenya, Türkiye, Ukrayna, Yunanistan’ın üye olduğu EOQ, günümüzde küçük, büyük Avrupa kuruluşları ve profesyoneller arasında “kalite”yi simgelemektedir. EOQ bugün Avrupa’nın en önde gelen kalite profesyonellerinin, kalite yöneticilerinin ve tetkikçilerinin bulunduğu “Personel Kayıt ve Belgelendirme Programını” geliştirmiştir. EKİM 2010 Avrupa Kalite Teşkilatı, tam üye kuruluşları ile Avrupa’da kalite yönetimi konusunun etkin gelişimi için çaba sarf eden bir koordinatör ve katalizör kuruluştur. Avrupa Kalite Teşkilatı kalite ve değişim yönetimi kavramlarının ve tekniklerinin en geniş anlamda uygulanması ile Avrupa’da faaliyet gösteren işletmelerin ve kuruluşların gelişimine katkıda bulunmaktadır. AYIN KONUĞU EKİM 2010 STANDARD 16 Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı: M. Rifat HİSARCIKLIOĞLU M. Rifat HİSARCIKLIOĞLU KİMDİR? Bu ayki konuğumuz Türkiye ve Türk sanayisi için önem taşıyan bir kurum olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu. Türkiye ekonomisi, sanayimizin geldiği nokta, standardizasyon ve sanayi arasındaki yakın ilişki … Aklımızda pek çok soru vardı ve bu sorularımızı M. Rifat Hisarcıklıoğlu cevapladı. İlgi ile okuyacağınızı umuyoruz. 1 955 yılında Ankara’da dünyaya gelen Rifat Hisarcıklıoğlu, TED Ankara Koleji ve ardından Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Ekonomi ve İşletme Bölümünden mezun oldu. Ayrıca yine farklı dönemlerde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığı, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanlığı, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanlığı, Milletlerarası Ticaret Odası Türkiye Milli Komitesi Başkanlığı, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Yönetim Kurulu Başkanlığı, Dünya Türk İşadamları Kurultayı Başkanlığı, Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (Eurochambres) Yönetim Kurulu Üyeliği ve Başkan Yardımcılığı, Ankara Ticaret Odası Meclis Üyeliği, Stratejik ve Uluslararası Etüdleri Merkezi Türkiye İletişim Grubu Eş Başkanlığı, Balkan Odaları Birliği Başkanlığı, ECO-Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Başkanlığı gibi görevleri de yürüten Hisarcıklıoğlu, UNICEF Türkiye Ulusal Komitesinin Onursal Başkanlığında da bulunmuştur. Çok çeşitli sosyal etkinliklerde yer alan Hisarcıklıoğlu, 27 Nisan 2005 günü yapılan; Filistin, Türkiye ve İsrail Ekonomik İşbirliği’ni esas alan Ankara Forumu ile ilki 26 Ekim 2007’de, ikincisi 28 Ocak 2008’de İstanbul’da düzenlenen Pakistan, Afganistan ve Türkiye Ekonomik İşbirliği’ni konu alan İstanbul Forumu’nda oturum başkanlığı yapmıştır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı ve Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (EUROCHAMBRES) Başkan Yardımcısı Rifat Hisarcıklıoğlu; pek çok ulusal ve uluslararası ödül ve nişana lâyık görülmüş ve kendisine iki farklı üniversite tarafından “fahri doktor” unvanı verilmiştir. Evli ve 3 çocuk babası olan Hisarcıklıoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığı ve Eurochambres Başkan Yardımcılığı görevlerini yürütmektedir. EKİM 2010 İngilizce ve Almanca bilen Hisarcıklıoğlu; Armada İnşaat ve İşletme A.Ş., Eskihisar İnşaat Malzemeleri A.Ş., Eskihisar Dış Ticaret A.Ş., Eskihisar İnşaat ve Yatırım A.Ş., Fibor A.Ş. ve Kristal Şeker Sanayi A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanlıkları görevlerini üstlenmiştir. 17 STANDARD “Artık bir G-20 üyesi olan Türkiye var. 10 yıl önce izleyicisi olduğumuz toplantıların bugün konuşmacısıyız. Dün üyesi olduğumuz kuruluşların bugün yönetimindeyiz. Diplomatımız Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde, siyasetçimiz Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde, donanmamız Afrika sahillerinde, müteahhidimiz Atlantik ile Pasifik arasındaki her ülkede, profesyonel çalışanlarımız dünya markalarının üst düzey görevlerinde, bürokratlarımız NATO’da, İslam Konferansı’nda, edebiyatçımız Nobel Akademisinde, bilim insanımız dünyanın en seçkin üniversitelerinde. Şimdi TSE’nin böyle çağdaş bir vizyonla uluslararası kurumların yönetiminde yer alarak söz sahibi olmasından ve Türk özel sektörünü başarıyla temsil etmesinden ayrı bir gurur ve mutluluk duyuyorum.” EKİM 2010 STANDARD 18 STANDARD- TOBB, Türkiye ve Türk sanayisi için önem taşıyan bir kurum. Son yıllarda Türk sanayisinin geldiği noktayı ve TOBB’un bu çerçevedeki çalışmalarını anlatır mısınız? 8’i Türk şirketidir. Komisyonculara mal satmakla ihracat yapmayı öğrenen firmalarımız, artık yabancı pazarlarda yerleşik hale geliyor. Türk özel sektörünün bugün yurt dışında 20 milyar Dolardan fazla yatırımı bulunuyor. M. R. HİSARCIKLIOĞLU- 80’lerin başında Türkiye ekonomisi; rekabete kapalı, yüksek gümrük duvarları arkasında kalitesiz malı içeride pahalı üreten, ithal ikameci bir yapıdaydı. Rahmetli Özal bu sağlıksız yapıyı değiştirecek adımları başlattı. Ekonomide ilk reform hamlesini başlatan rahmetli Özal ile birlikte Türkiye ekonomisi hızlı bir büyüme gösterdi. Dünyaya açılarak ve rekabet ederek para kazanmayı öğrendik. Sonuçta 70’lerin hasta adamı gitti ve yerine müthiş bir ekonomik performans sağlandı. 2009 yılında Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu içinde Anadolu’dan 290 şirket girdi. Bu sayı 5 yıl önce 258 idi. Demek ki Anadolu sanayisi büyüyor. Gururla ifade etmek istiyorum ki, ekonomide bir Anadolu şahlanışı yaşanıyor. Anadolu’dan yükselen sanayi, hem Türkiye ekonomisini büyütüyor, hem de demokrasinin güçlenmesini ve yerleşmesini sağlıyor. Güçlenen Anadolu sermayesi, müteşebbisi ve sanayisi, Türkiye’nin geleceğinin teminatıdır. 1980'lerin başında Suudi Arabistan ekonomisi, Türkiye'den daha büyüktü, Yunanistan’la ise eşit konumdaydık. Bugünse Türkiye bu üç bölgenin en büyük ekonomisidir. Türkiye bunu, petrol veya doğal gaz gibi kaynaklara sahip olmadan, sadece müteşebbis gücüyle başarmıştır. 2001 krizinden sonra hayata geçirilen yapısal reformlar ve sağlanan siyasi istikrar ile yeni bir çıkış hamlesine başladık. 2001’de dünyanın 26. büyük ekonomisi iken bugün 17. büyük ekonomi olduk. Bu bir başarı hikâyesidir ve bunu sağlayan Türk müteşebbisi, sanayicisi, üreticisi, çalışanı hepimizin övünç kaynağı olmuştur. Sanayimizin geldiği nokta gözardı edilemez bir başarı hikâyesidir. İtalya ile Hindistan arasındaki geniş coğrafyada en büyük sanayi üretim kapasitesi bu topraklarda kurulmuştur. Üstelik sanayimizi tüm Anadolu’ya yaydık. 1980’de Türkiye’de sadece 12 Organize Sanayi Bölgesi vardı. Bugünse 200’e yakın OSB yatırımcılarla dolmuş durumda. 1980’lerin başında tarım ihracatçısı bir ülke konumundayken, bugün sattığımız malların yüzde doksanı sanayi ürünlerinden oluşuyor. Türkiye’nin imalat sanayi net üretimi 10 yıl önce 56 milyar Dolar iken, küresel kriz öncesinde 120 milyar Dolara ulaştı. Sanayici ve tüccarımız da, üretim ve pazarlama ağlarını bu coğrafyaya genişletiyorlar. Yeri geldiğinde fabrika açıyorlar, yeri geldiğinde temsilcilik açıyorlar ya da stratejik ortaklıklar kurma yoluna giriyorlar. Bu dediklerimi artık sadece İstanbul’daki büyük şirketlerimiz değil, Anadolu’daki binlerce KOBİ’miz de yapıyor. İslâm dünyasının en büyük 100 şirketinden 24’ü Türk şirketleridir. Bu listede petrol ve doğal gaz şirketlerini dışarıda bıraktığımızda, İslâm dünyasındaki en büyük 10 şirketin TOBB olarak bu değişim ve gelişme sürecine destek oluyoruz. Dünyaya yayılan Türk girişimcisinin sesi olmaya, onların çalışmalarına desteklemeye gayret gösteriyorum. Haftada en az 2-3 farklı Anadolu şehrine gidiyorum, 1-2 farklı ülkede bulunuyorum. Yaptığımıza dışarıdan bakanlar “ekonomi diplomasisi” diyorlar. Anadolu girişimcisinin sesini duyurmaya, ekonomimizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmeye çalışıyoruz. STANDARD- Standardizasyon, ülke sanayisinin ve ticaretinin gelişmesini, küresel pazarda rekabet şansının artırılmasını sağlayan en önemli stratejik araçlardan biri olarak değerlendiriliyor. Gelişmiş ülkelerin uluslararası standardizasyon alanında her dönem söz sahibi olduğunu görüyoruz. Standardizasyon kavramının Türkiye’deki durumunu ve ekonomimiz ile bağlantısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha başarılı bir tablo için Türkiye’de nasıl bir yol izlenmeli? M. R. HİSARCIKLIOĞLU- Sorunuzda da belirttiğiniz üzere, standardizasyon ile gelişmişlik arasında yüksek bir ilişki mevcuttur. Standardın seviyesini tüketicinin (veya müşterinin) talebi belirlemektedir. Ülkemizde 80 öncesindeki korumacı politikalar, bu seviyenin sadece iç talep ile belirlenmesine sebep olurken, 1980’li yıllardan itibaren rekabete açılmayla birlikte ihracat pazarlarından gelen dış talepler standardizasyon seviyesini artırmıştır. Bu durum bir anlamda iç müşterinin de bilinç seviyesini, dolayısıyla, talep ve beklentilerini yükseltmiştir. Beklentilerin seviyesinin yükselmesi de üründe ve hizmette kaliteyi ve bunun belgelendirilmesi ihtiyacını ön plana çıkarmıştır. Ürün ve hizmetteki kalitenin sürdürülebilir kılınması için yönetim sistemleri ge- Öte yandan Piyasa Gözetimi ve Denetimi faaliyetlerinde eksiklik ve koordinasyonsuzluk bulunmaktadır. İthal ürünlerin denetimi, piyasaya çıkan ürünlerin gözetimi ülkemizde büyük bir sorun haline gelmiştir. İnsan sağlığını etkilemesinden ülke ekonomisine zarar vermesine, ihracat kayıplarından ülkenin prestijinin sarsılmasına kadar birçok faktörü etkileyen PGD, mutlaka öne çıkan bir konu olmalı ve bir an önce PGD kurumları ile koordinasyon sağlanmalıdır. Türkiye standardlara uymakla yetinmemeli, aynı zamanda standardların oluşmasında da azami derecede görev almalıdır. 19 STANDARD Toplam Kalite Yönetimi, rekabet avantajı yaratabilmenin önemli araçlarından birisi haline gelirken, “standardlar” ise uluslararası ticaretin ortak dili haline gelmiştir. Uluslararası pazarlarda rekabet edebilmenin yolu, standardlara uygun ve kaliteli mal ve hizmet üretiminden geçmektedir. Standardlar, kaliteyi teşvik ederek, kalite seviyesi düşük üretimle meydana gelecek emek, zaman ve ham madde israfını ortadan kaldırarak ekonomiyi geliştirir. Son yıllarda uluslararası standardların ve özellikle AB ile Gümrük Birliği sürecinin bir gereği olan mevzuat uyumu çerçevesinde AB standardlarının önemi arttı. AB’ye uyum süreciyle birlikte standardizasyon alanında TSE liderliğinde önemli ilerlemeler yaşadık. EKİM 2010 liştirilmiş, bununla birlikte ürün ve hizmetin belgelendirilmesinin yanı sıra sistemlerin de belgelendirilmeleri gerekliliği hâsıl olmuştur. EKİM 2010 STANDARD 20 STANDARD- Gerek Avrupa Birliği’ne giriş süreci, gerekse ekonomik krizlerin aşılması, günümüz rekabet koşullarında “Standard” ve “Kalite” kavramı sanayimize neler katar? Türk ekonomisinin küresel ekonomi ile bütünleşmesinde nasıl bir rol oynar? M. R. HİSARCIKLIOĞLU- Standardizasyon ve sanayi arasında da yakın bir ilişki bulunmaktadır. Standardizasyon, sanayide kalitenin yükseltilmesi, teknolojide yenilik sağlanması, güvenilir şartlarda üretimde bulunulması açılarından büyük rol oynamaktadır. Bu yüzden bu alan teşvik edilmelidir. Türk özel sektörünün önünde çok büyük fırsatlar var. Sadece 3 saatlik uçuş mesafesinde 9.4 trilyonluk pazar var. Peki, bu pazardan nasıl pay alırız? İşin sırrı kaliteli ve standardlara göre üretim. Önümüzdeki fırsatları yakalayabilmek için bu kavramlar çok önemli. Kurumsallaşabilmiş, marka yaratmış ve kaliteli üretim yapanlar ekonomik krizlerde ayakta kalacaklardır. Yaşanan son kriz de zaten bunu gösterdi. Türk özel sektörü olarak önümüzdeki fırsatları yakalayabilmek için standard ve kalitenin çok önemli olduğuna inanıyorum. Türkiye’de bu konulara daha çok dikkat edilmesi halinde bundan sonra yaşanacak başka krizlere daha çok firmamızın direnç sağlaması mümkün uyumlu hale süratle getirmeliyiz. STANDARD- Türk üreticisinin dünya pazarlarında rekabet edebilmesinde TSE belgelendirme sisteminin katma değeri konusunda neler söylersiniz? Özellikle piyasadaki kalitesiz, düşük fiyatlı Uzakdoğu ürünlerine karşı rekabette Türk üreticisi neler yapmalı? Tüketicilerin bu konuda bilinçlendirilmesi için neler yapılabilir? olacaktır. Buna ek olarak biliyorsunuz ki, 2023 yılında 500 milyar Dolarlık ihracat hedefimiz var. 500 milyar Dolarlık ihracatı, ürünler/hizmetlerde standardları göz ardı ederek sağlayamayız. Bugün gelinen noktada yaklaşık 130 milyar Dolara ulaşan ihracatımız varsa bunda kaliteli ve standardlara göre üretiminin büyük payı olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra da kaliteden asla taviz vermememiz gerekiyor. Çin, Endonezya, Malezya gibi ülkelerle rekabet edeceksek kaliteli üreteceğiz, standardlara uyacağız. Başka şekilde rekabet edemeyiz. Ayrıca, AB’ne uyum çerçevesinde standardlarımızı da AB standardlarına Son dönemde özellikle Uzak Doğu kaynaklı kalitesiz ve sağlıksız ürün ithalatında ciddi artış yaşanıyor. Bu durum hem haksız ve yıkıcı rekabete yol açıyor, hem de insan sağlığını olumsuz etkiliyor. Dış Ticaret Müsteşarlığı’nca herhangi bir ön hazırlık yapılmadan TSE'nin piyasa gözetim ve denetimini kaldırmasından sonra kalitesiz mal ithalatında müthiş bir artış oldu. Bunun faturasını, hem üretenler, hem de 72 milyon tüketici de ödüyor. Dünya ticaretinin önündeki engellerin kaldırılması noktasında her türlü desteğimizi veriyoruz. Ama kalitesiz ve standardı olmayan ürünlerin üretilmesi ve tüketicilere sunulmasına karşıyız. Hem kamuoyunu bilgilendirme hem de tedbir getirme konusunda TSE muhakkak devreye alınmalı. Bunun için gerekli düzenlemeler yapılarak TSE’nin eli güçlendirilmeli. STANDARD- Hem TOBB Başkanı hem de bir sanayici olarak TSE’yi değerlendirir misiniz? Sanayicimizin TSE’den beklentileri nelerdir? M. R. HİSARCIKLIOĞLU- Sanayide söz sahibi ülke 21 STANDARD Bu çerçevede TSE’nin başta Avrupa Birliği olmak üzere ürün ve hizmetlerin belgelendirilmesinde uyum çalışmalarına ağırlık vermesini ve uluslararası belgelendirme ağına üye olmasını çok önemsiyorum. TSE’nin iş birliği anlaşması imzaladığı ülke ve kuruluş sayısının hızla artması da, TSE’nin küresel bir aktör olduğunu gösteriyor. EKİM 2010 M. R. HİSARCIKLIOĞLU- Dünyanın birçok ülkesinde ürün belgelendirilmesinin milli standard teşkilatları tarafından yürütülmesi, bu kurulların önemini göstermektedir. Günümüzde belgelendirme, uluslararası ticarette pazarlamanın en önemli unsurlarından birisi haline gelmiştir. Bu nedenle uluslararası platformda belgelerin karşılıklı olarak tanınması gerekiyor. Böylece ürünlerin gümrük kapılarında günlerce beklemesine gerek kalmamış ve ticaret önemli ölçüde kolaylaşmıştır. olmak istiyorsak, TSE’yi geliştirmeye devam etmeliyiz. Zira sanayide lider olmak isteyen bir ülkede, standardları da deklare eden kuruluşlar olmalıdır. TSE'nin dünyanın önde gelen 10 büyük kuruluşundan biri haline gelmesinden gurur duyuyoruz. TSE Başkanımız Sayın Tahir Büyükhelvacıgil’in özellikle vurguladığı gibi TSE sayesinde 30 bin standard yürürlüktedir ve tüm standardlar AB normlarıyla uyumlaştırılmış durumda. Yani Türkiye'de yapılan ürünler AB standardlarında üretilen ürünler demektir. TOBB bünyesine kurulmuş, şu anda da kanun gereği TOBB’un temsil edildiği bir kuruluş olan TSE’ye ekonomik büyümemizde ve ihracatımızın artışında çok iş düştüğü muhakkak. TSE, idari ve mali yönden Avrupa’daki muadilleriyle eşit konuma getirilmeli. EKİM 2010 TSE çok başarılı işlere imza attı. Ülkenin ihracatında kaliteli ve standardlara göre üretimin artmasında TSE’nin faaliyetlerinin de payı var. Ancak TSE’nin, iş yelpazesi çok geniş ve sanayici için önemli bir kurum olmasına rağmen hak ettiği değeri alamadığını düşünüyorum. STANDARD 22 Burada herkes çuvaldızı kendine batırmalı. TSE’nin kendini yeteri kadar tanıtamadığını, yaptığı önemli işleri, projeleri kamuoyuna duyuramadığını düşünüyorum. TSE çoğunlukla ürün ve sistem belgelendirme göreviyle tanınıyor. Aslında TSE’nin o kadar geniş iş yelpazesi var ki belgelendirme yalnızca bunlardan bir tanesi. Ama TSE’nin diğer görevleri kamuoyunda az biliniyor veya gündeme gelmiyor. TSE’nin Piyasa Gözetimi ve Denetiminde de lider kurum olmalı. Gerek ithal ürünlerin gümrüklerde denetlenmesi, gerek ithal ve yerli malı ürünlerin piyasadayken denetimi konularında TSE aktif rol almalı. Bunun için TSE’ye gerekli yasal statü kazandırılmalı. Bunun yanında sanayicilerle kalite, standardlar, standardizasyon, ürün belgelendirme, akreditasyon vb. konularında bilgilendirme, farkındalık artırma faaliyetleri için ortak proje üretmeli. Sanayicilerimizle ortak yapılacak ve ülkemize faydalı olacağına inandığımız projelere TOBB olarak her türlü desteği vermeye hazırız. Artık bir G-20 üyesi olan Türkiye var. 10 yıl önce izleyicisi olduğumuz toplantıların bugün konuşmacısıyız. Dün üyesi olduğumuz kuruluşların bugün yönetimindeyiz. Diplomatımız Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde, siyasetçimiz Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde, donanmamız Afrika sahillerinde, müteahhidimiz Atlantik ile Pasifik arasındaki her ülkede, profesyonel çalışanlarımız dünya markalarının üst düzey görevlerinde, bürokratlarımız NATO’da, İslam Konferansı’nda, edebiyatçımız Nobel Akademisinde, bilim insanımız dünyanın en seçkin üniversitelerinde. Şimdi TSE’nin böyle çağdaş bir vizyonla uluslararası kurumların yönetiminde yer alarak söz sahibi olmasından ve Türk özel sektörünü başarıyla temsil etmesinden ayrı bir gurur ve mutluluk duyuyorum. STANDARD- TSE, bilgi teknolojileri ürün veya sistemlerinin güvenlik seviyelerinin belirlenmesi ve bağımsız laboratuvarlarda test edilmesi amacıyla ortak bir güvenlik standardı olan “Ortak Kriterler” konusunda da çalışıyor. TSE aracılığı ile Türkiye, Nisan ayında yapılan Ortak Kriterler denetimlerinden başarıyla çıkarak “Sertifika Üretici ÜlkeAuthorizing Country” unvanını alma aşamasına geldi. Ayrıca 21-23 Eylül’de TSE’nin ev sahipliği ile 11. Uluslararası Ortak Kriterler Konferansı (ICCC)’nı gerçekleştirdi. Bu konuda değerlendirmenizi alabilir miyiz? M. R. HİSARCIKLIOĞLU- Ortak Kriterler, bilgi teknolojileri ürün veya sistemlerinin güvenlik seviyelerinin belirlenmesi ve bağımsız laboratuvarlarda test edilmesi amacıyla daha önce Avrupa, Amerika ve Kanada'da TSE'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen 11. Uluslararası Ortak Kriterler Konferansında, bilişim güvenliği konusunda dünyaca ünlü uzmanlar katıldı. Konferansta, yazılım güvenliği, akıllı kart güvenliği, kritik alt yapının korunması, mobil teknoloji gibi çeşitli konular ele alındı. Konferans, Ortak Kriterler alanındaki son gelişmelerin paylaşılabilmesi için önemli bir iletişim platformu oluşturmuştur. TSE'nin 'Sertifika Üretici Ülke' statüsünü alma aşamasına gelmesi ve Konferansı Türkiye’ye getirmesi takdir edilmesi gereken önemli başarıdır. Ayrıca sertifika üretici ülke olmak da uluslararası alanda büyük bir itibar sağlayacaktır. STANDARD- Son olarak söylemek istedikleriniz? M. R. HİSARCIKLIOĞLU- 13 yıl sonra Cumhuriyetimiz 100 yaşına girecek. Hedefimiz dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yerini almış, milli geliri 2 trilyon Doların üzerine çıkmış bir Türkiye. Bu hedefimiz doğrultusunda yenilikçi ve rekabetçi bir ekonomi oluşturmayı, en az üç sektörde dünya lideri olmayı, 500 milyar Dolar ihracat yapmayı, dünyada tanınan 10 marka üretmeyi, dünyanın en büyük 500 şirketi arasında 20 Türk şirketine sahip olmayı amaçlıyoruz. Hedeflerimize daha çok ve dünya standardlarında üretim yaparak ulaşabiliriz. Bu yüzden de TSE’nin stratejik önemi daha da artacak. TSE yaptığı çalışmalarla bugüne kadar sanayicimize yol gösteren, yönlendiren bir kuruluş olmuştur. İnanıyorum ki atılacak yeni adımlarla, bundan sonra sadece Türk sanayicisine değil, Türkiye’nin bölgesinde artan önemine ve üstlendiği lider rolüne paralel olarak, birikim ve tecrübelerini bölge ülkelerine taşıyan, böylece etkinliğini daha da artıracak bir yapıya kavuşacak, alanında lider kuruluşlardan biri olacaktır. Bu yolda büyük gayret gösteren TSE Başkanımız Sayın Tahir Büyükhelvacıgil başta olmak üzere yönetimini ve tüm çalışanlarını başarılı çalışmalarından dolayı kutluyorum. EKİM 2010 M. R. HİSARCIKLIOĞLU- Küresel rekabetin arttığı, küresel eğilimlerin belirleyici olduğu bir dünyada, kendi başımıza yaşıyormuş gibi yapamayız. Dünyadaki gelişmelere duyarsız kalarak, kapılarımızı kapatıp, “azıcık aşım kaygısız başım” politikalarının zamanı geçmiştir. Küresel eğilimleri dikkate almadan politika oluşturma dönemi kapanmıştır. Şimdi dünyayı anlamak, eğilimleri doğru okumak mecburiyetindeyiz. Küresel eğilimleri gözden kaçırmayan politikalar tasarlamalıyız. geliştirilmiş standardların ortak bir güvenlik standardı oluşturulması amacıyla birleştirilmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Ortak Kriterler, uluslararası düzeyde kabul gören 'Bilgi Teknolojileri Güvenlik Değerlendirme Standardı'dır ve Türk Standardı olarak da kabul edilmiştir. Bu statü, ülkemiz için çok büyük bir önem taşımaktadır. 23 STANDARD STANDARD- TSE 15-17 Eylül’de Norveç’in Oslo kentinde yapılan Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı’nın (ISO) Genel Kurulunda 94 ülkenin katıldığı oylamada en yüksek oy alan ülke (62 oy) olarak ISO’nun yönetim organı ISO Konseyine seçildi. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? EKİM 2010 “Dünya Standardlar Günü” nün dünya literatüründe yer almasına vesile olan TSE’nin geçirdiği süreci sarı sayfalarda aktarıyoruz... STANDARD 24 Standard Ekonomik ve Teknik Dergi Yıl: 7 Sayı:84 Aralık 1968 EKİM 2010 STANDARD 25 Standard Ekonomik ve Teknik Dergi Yıl: 9 Sayı:105 Eylül 1970 EKİM 2010 ISO ve TSE Başkanı Faruk A. SÜNTER'in Yayınladığı İlk Dünya Standardlar Günü Mesajı STANDARD 26 Standard Ekonomik ve Teknik Dergi Yıl: 9 Sayı:106 Ekim 1970 EKİM 2010 STANDARD 27 Standard Ekonomik ve Teknik Dergi Yıl: 9 Sayı:106 Ekim 1970 STANDARD 28 EKİM 2010 TSE Başkanlarımızın Gözüyle... Ahmet CAFOĞLU 1999-2001 Dönemi TSE Başkanı Artan tüketimin karşılanması aşamasında kıyasıya bir rekabet oluşmaktadır. Bir ürünü oluşturan parçalar çok farklı ülkelerden tedarik edilebilirken, montajı kısmen veya tamamen iş gücü maliyetlerinin mukayeseli üstünlüğe sahip olduğu gelişmekte veya azgelişmiş ülkelerde yapılabilmektedir. Üretimin globalleşmesi olarak da tanımlanabilecek bu olgu, standardizasyonun gerekliliğini de beraberinde taşımaktadır. Uluslararası kabul görmüş standardların yokluğu veya var olanların uygulanması aşamasındaki eksiklikler, ürün kalitesinde bozulmalar ve sonuçta iş gücü, para, zaman ve çevrenin kirlenmesi gibi üretim girdilerinde israfa ve dolayısıyla verimsizliğe neden olmaktadır. Ulusal bazda ulusal standard kuruluşları ve uluslararası şemsiye kuruluşların ürettiği standardlar ve uygulama kural ve yöntemleri ile sürdürülen standardizasyon faaliyetleri ile bu istenmeyen verimsizliğin önemli ölçüde önüne geçilebilmektedir. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de ticaretin kolaylaştırılmasını ve verimliliğin artırılmasını amaçlayan standardların, korumacılık amacıyla da kullanıldığı dikkate alınarak, özellikle ulusal standardlara temel oluşturan, hatta olduğu gibi kabul edilen uluslararası standardların mümkün olan en geniş katılımla hazırlanması gerekmektedir. Bunun olmaması ve başlangıçta standardın hazırlanmasında daha aktif olan gelişmiş ülkelerin lehindeymiş gibi ortaya çıkan bu olgu, pazarda payı azalan ülkeleri korumacılığa yönlendirmektedir. Son global krizler, önemli bir gerçeğin altını çizmektedir. Serbest piyasada o her şeyi kendi içinde dengeleyip düzenleyerek yürüttüğüne inanılan “görünmez elin” her yere ulaşamadığı ortaya çıkmıştır. Böyle olağanüstü şartlarda devlet ve/veya kurumların müdahale gereği ortaya çıkmaktadır. Ancak müdahalenin dozu ve kullanılacak her türlü standardın doğru seçimi büyük önem taşımaktadır. Ulusal standard kuruluşları arasında itibarlı yeri olan Türk Standardları Enstitüsü, geçmişten bugüne birikimiyle ülkemizin rekabet edebilirliğinin geliştirilmesi çabalarını başarıyla sürdürmektedir. Bu çabaların artırılarak sürdürülmesi, gelişmişlik için vazgeçilmezdir. Dünya Standardlar Günü’nün daha iyi bir dünya ve daha kaliteli bir yaşamın gerekliliğini hatırlatmasını diliyorum. EKİM 2010 letişim ve ulaşımın yaygınlaşması ve ucuzlamasına paralel olarak, sanki tek pazarmış gibi, mecazi anlamda küçülen bir dünyada yaşıyoruz. Dünyanın bir ucunda piyasaya sürülen yeni bir ürün, çok kısa bir sürede öbür ucunda da pazara girebilmektedir. Artan refah ve tüketim alışkanlıklarında ortaya çıkan değişiklikler, daha fazla tüketim ve üretimi de beraberinde getirmiştir. Ticarete konu mal ve hizmet çeşitliliği, hava kirliliği kotalarının ülkeler arasında satışı veya haberleşme için frekans tahsisleri gibi daha önce hayal bile edilmeyen çeşitliliğe ulaşmıştır. 29 STANDARD İ DÜNYA STANDARDLAR GÜNÜ EKİM 2010 30 STANDARD Bekir ÖZTÜRK 2001-2003 Dönemi TSE Başkanı STANDARDLAR VE TSE'NİN ÖNEMİ O tuz yıllık Devlet Memurluğundan, en son Tarım ve Köyişleri Bakanlığında Müsteşar Yardımcısı iken 2001 Mayıs ayında yapılan Olağanüstü Genel Kurul’un teveccühleri ile TSE’ye Başkan olarak seçildim. İtiraf etmeliyim ki Başkan olana kadar Standardlar ve TSE hakkındaki bilgilerim çok yüzeyseldi. Gerçi Tarım Bakanlığında da özellikle Gıda konusundaki kodeks uygulamaları ile standardlar ile zaman zaman yoğun uğraşımız oluyordu. Ancak Başkan seçildikten sonra standardların insan hayatı için ne kadar önemli olduğunu, çağdaş ve modern bir hayatın ancak standardlarla sürdürülebileceğini, insan sağlığının korunması ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesinin mutlak ve vazgeçilmez unsurunun standardlar olduğunu anladım. Gerçekten de ilk çağlardan günümüze değin insanın ve insan hayatının tekamülünde standardların çok önemli bir araç olduğunu görmekteyiz. Özellikle teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişmeye başladığı 2. Dünya Savaşı sonrasında ulaşım ve iletişim araçlarında yaşanan teknolojik gelişmeler, bilişim alanındaki ilerlemeler ve bilgiye ulaşımdaki kolaylıklar, üretimdağıtım ve tüketim zincirlerindeki kolaylıklar ile insanlar yani tüketiciler kendilerini bireysel olarak korumak istemişlerdir. Gelişen dünya düzeni içerisinde insanoğlu can ve mal güvenliğini güvenceye almada standardları ve standardizasyonu kendisine yardımcı olacak en etkili araç olarak görmüş ve kısa vadede yaşadıkları olumlu tecrübelerle standardlara adeta dört elle sarılmıştır. Dünyanın birçok ülkesinde standardlar ve standardizasyon, tüketici güvenliğini sağlamada Standardların ve standardizasyonun tarihçesi Batıda 1900’lü yıllardan sonra ortaya çıkarken, Türk Dünyasında tarihçenin çok eski yıllara dayandığını, Osmanlı İmparatorluğunda Sultan II. Bayezid Han’ın çıkardığı “Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” (Bursa Fermanı) ile dünyada yazılı ilk standardları tüm Osmanlı İmparatorluğunda ilan ettiğini ve uygulattığını yine TSE’ye Başkan olarak seçildikten sonra öğrendim ve hayretler içerisinde kaldım. Kendi kendime 3 kıtayı yıllarca hükümranlığı altına almış bir İmparatorluğun sadece silah ve insan gücü üstünlüğü ile ayakta kalamayacağının en bariz örneğinin bu olduğunu düşündüm. Günümüz dünyasında; ilk kez 1954 yılında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesinde kurulmuş, bilahare 1960 yılında çıkarılan 132 sayılı Özel Kanun’la bugünkü Kanuni hüviyetini kazanmış Türk Standardları Enstitüsü, köklerini ta Sultan II. Bayezid Han zamanında aldığı standardizasyon kültürünü modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına yeniden hazırlamak ve yaşatmakla görevlendirilmiştir. 132 sayılı Özel Kanun’un verdiği esnek yapının da katkısıyla kısa sürede Dünyanın Standardizasyon Kuruluşlarına ISO ve IEC’ye tam üye olan TSE etkin ve göz alıcı çalışmaları sayesinde uluslararası alanda da yüklendiği bu tarihi misyonun itici gücü ile çok başarılı faaliyetlere imza atmış bir kurum haline gelmiş ve TSE’nin kanuni kuruluşunu gerçekleştiren Sn. Faruk Sünter, 1970 yılında ISO’nun Başkanlığına seçilerek dört yıl başarılı bir icraat gerçekleştirmiştir. Bu vesile ile TSE’nin kurulmasında, gelişmesinde emeği geçmiş ve hakkın rahmetine kavuşmuş tüm TSE yöneticilerine ve çalışanlarına Allah cc.dan rahmet TSE’ye geldiğimde dikkatimi çeken en önemli hususlardan birisi, TSE’nin Kanuni yapısı ve yönetim organizasyonu, diğeri ise çok yetenekli, kabiliyetli ve iyi yetişmiş, vasıflı personele sahip olması idi. TSE’nin Türk Sanayinin gelişmesindeki öncü rolünde bu iyi yetişmiş, vasıflı ve özellikli personelin istihdamının birinci önceliğe haiz olduğunu gördüm. Görevim süresince de mevzuatlara tam uyan ve uygulayan, tamamıyla şeffaf, bilgiye ve tecrübeye önem veren kamu-üniversite-özel sektör üçgenini hiç ihmal etmeyen ve üçlü saç ayağını tüm icraatlarımızda ön plana çıkaran bir yönetim anlayışı sergilemeye çalıştım. Görev yaptığım süre içerisinde TSE’nin sadece Türk Üretim Sektörü için değil, hizmet sektöründe de çok önemli olduğunu, özellikle kalite anlayışının ülkemizde TSE sayesinde yerleştiğini, tüketicinin hakkının ve güvenliğinin kanuni bir yapıya TSE sayesinde kavuştuğunu gördüm. TSE’nin daha AB’ne üyelik için resmi müracaat yapılmadan yıllar önce, dünya ve AB Standardlarını Türk Standardları olarak kabul ederek, Türk toplumunun gündemine oturtması ve Türk Sanayisinin önünü açması, her türlü takdire şayandır. Bu uğurda geçmişte büyük çabalar sarf etmiş olan yöneticilere bu vesile ile ülkemiz ve TSE camiası adına teşekkürleri bir borç biliyorum. TSE’nin geleceği parlaktır, ufku açıktır. Ülkemiz için yapacağı pek çok iş vardır. Yeni yöneticilerimizin TSE adına yapacakları öncelikli iş ise: TSE’nin 2020’li, 2050’li yıllara perspektifini ve bakışını sağlayacak bir Kanuni düzenlemeye; mevcut esnek yapısına ve personel motivasyonuna zarar vermeyecek şekilde geçişini sağlamak olmalıdır. TSE; ülkemizin özellikle üretim sektörünün itici lokomotif gücü olmuş, bu sayede ihracatımız 100 milyar Dolarların üstüne çıkmıştır. TSE’nin bundan sonraki hedefi; ülkemizdeki hizmet, eğitim ve sağlık sektörlerinin de uluslararası seviyeye gelmesi için öncülük yapmak olmalıdır. TSE’nin mevcut yönetici ve çalışanlarının kalitesi ile bu zorlukların da üstesinden geleceğine inancım tamdır. 14 Ekim 2010 Dünya Standardlar Günü dolayısıyla tüm TSE camiasını tebrik ediyor, aileleriyle sağlıklı ve huzur dolu nice 14 Ekimler geçirmelerini temenni ediyorum. EKİM 2010 Dünün gelişmekte olan, bugünün ise gelişmiş ülkeleri bu sayededir ki toplumsal refahlarını artırabilmişler, katma değeri yüksek, ileri teknoloji ürünleri üretip pazarlayarak dünyada söz sahibi olmuşlardır. diliyorum. 31 STANDARD en etkili can kurtaran olarak kabul edilirken, kamu, üniversite ve iş dünyası da standardların kamu otoritesini sağlamada, bilimsel araştırma ve gelişmelere öncülük etmesinde, üretim ve tüketim odakları arasında maliyetleri düşürme, kalite ve fiyat rekabeti sağlamadaki üstünlüklerini gördükçe standardları ve standardizasyonu yürekten benimsemiş ve desteklemişlerdir. EKİM 2010 Kenan MALATYALI 2003-2008 Dönemi TSE Başkanı STANDARD 32 İ STANDARD VE STANDARDİZASYONUN ÖNEMİ nsanlık tarihinin başlangıcından bu yana karışıklıktan kurtulma ve belirli bir düzen tesis etme ihtiyacı ve gayreti her zaman olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Dolayısıyla insanlık sürecinin tabiî bir neticesi olarak ortaya çıkmış olan standard ve standardizasyon olgusu da insanlık tarihi kadar eskidir. Kalkınmanın temel taşlarından biri olan standardın öneminin yüzyıllar önce Türkler tarafından kavrandığını ifade eden ve 1502 tarihli ve zamanın padişahı Sultan II. Bayezid Han tarafından çıkarılan "Kanunname-i İhtisab-ı Bursa", bu gerçeği doğrulayan ve yazılı en eski belge olup bu belgede bugünkü anlamda, boylama, ambalaj, kalite gibi esaslar ile narh ve ceza hükümlerine yer verilmiştir. Uluslararası Standardizasyon Teşkilâtı (ISO) tarafından imalatta, anlayışta, ölçme ve deneyde bir örneklik olarak tarif edilen standard ve belirli bir faaliyetle ilgili olarak ekonomik fayda sağlamak üzere bütün ilgili tarafların yardım ve iş birliği ile belirli kurallar koyma ve bu kuralları uygulama işlemi olarak tarif edilen standardizasyon işlemi ile öncelikli olarak can ve mal güvenliği hedeflenirken aynı zamanda kalitenin alt sınırı tespit edilmek suretiyle belirlenen düzeyin altında mal ve hizmet üretimine müsaade edilmemesi durumu, yaşamımızda Standard ve Standardizasyonun önemini açıkça ortaya koymaktadır. Buradan hareketle En Ekonomik Üretimin Standardlara Uygun Üretim, En Ekonomik Tüketimin de Standardlara Uygun Tüketim olduğu gerçeği ile yeryüzünde kıt olan iktisadi kaynakları optimum değerlendirme çabalarının bir ürünü olan standard ve standardizasyon kavramı, insanlık için bir lüks değil, bilakis “olmazsa olmaz” mutlak bir gerekliliktir. Enformasyon ve üretim teknolojilerindeki gelişme ile birlikte hızlı bir küreselleşme sürecinin yaşandığı günümüzde uluslararası ticaretin Ortak Dili haline gelen standardlar, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde teknolojik yeniliklerin yayılması için bir platform sunmakta, piyasaların hızlı büyümesine ve küresel ticaretin artmasına yardımcı olmaktadırlar. Artık, uluslararası pazarlarda rekabet edebilmenin yolu, standardlara uygun ve kaliteli mal ve hizmet üretiminden geçmektedir. Standard ve standardizasyonun önemini bize sağlamış oldukları faydalarda görebiliriz. Bu faydaları ise üç ana başlık altında toplayabiliriz. Bunlardan birincisi “Üreticiye Faydaları”dır. Şöyle ki; üreticiler üretimlerini yaparken Standard ve standardizasyonun üçüncü temel faydasının ise TÜKETİCİYE olduğu görülmektedir. Standard ve standardizasyon ile tüketicinin can ve mal güvenliği sağlanır, tüketiciye karşılaştırma ve seçim kolaylığı sağlanır, fiyat ve kalite yönünden aldanmaları önlenir, ucuzluk sağlanır ve tüketicinin bilinçlenmesi sağlanır. Bu çerçevede kısaca söylemek gerekirse standardlara uygun üretmek ve tüketmek, herkes için millî ve insanî bir görev telakki edilmelidir. Böylece kaynakların optimum değerlendirilmesi mümkün olabilecek ve toplumun refah düzeyinde önemli bir artış sağlanabilecektir. TSE’nin Hayatımızdaki Önemi Bir ülkenin kalkınmasında ve gelişmesinde temel mihenk taşı olan standard ve standardizasyon çalışmalarının ülkeye katkı sağlamasını temin edebilmek için bu paralelde ülke kalite alt yapısının da güçlü bir şekilde kurulması, kaçınılmaz bir husus olarak ortaya çıkmaktadır. İşte bu noktada Türk Standardları Enstitüsü, ülkemizin kalite alt yapısını oluşturan kalite, belgelendirme, metroloji ve kalibrasyon, akreditasyon ile laboratuvar faaliyetlerinin yerine getirilmesinde öncü olmuş, halen de bu öncü kimliğini devam ettirmektedir. Ülke hizmetine sunmuş olduğu bu kalite alt yapısı ile ülkemizin kıt kaynaklarının gereksiz yere yurt dışına transfer edilmemesini, KOBİ’lerimizin talep ettiği her türlü belgelendirme ve test hizmetlerinin en hızlı, en ekonomik şekilde temin edilmesini sağlamak suretiyle Türk mallarının küresel dünyada karşılaştığı ticari engellerin yıkılmasında sanayicilerimizin en büyük destekçisi olması, TSE’nin öneminin en büyük göstergesidir. İçinde bulunduğumuz bu ortamda ülkemizin kalkınması için değişime uymak ve hatta değişimin öncüsü olmaktan başka seçeneğimiz olmadığına göre her alanda kalitenin sağlanması, kalite bilincinin tüm sektörlerimizde yaygınlaştırılması için çaba sarf etmemiz kaçınılmaz bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Değişimin en fazla etkilediği alanlardan biri de uluslararası ticarettir. Uluslararası ticaretin önündeki engellerin, özellikle teknik engellerin azaltılması ve kaldırılması için kalite, standardizasyon ve belgelendirme alanlarında yoğun bir harmonizasyon söz konusudur. Yine bu manada sanayicilerimizin muhtemel karşılaşabileceği teknik engellerin ortadan kaldırılmasında TSE, yapmış olduğu ikili ve çok taraflı belgelendirme anlaşmaları ile sanayicilerimizin uluslararası rekabette ellerinin kuvvetli hale gelmesini temin etmiş bulunmaktadır. Bu manada sanayicilerimizin olmazsa olmaz partnerlerinden birinin TSE olduğu ve bundan sonra da olacağı kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Türk Standardları Enstitüsünün toplum yaşamında önemini ortaya koyan bir diğer alan ise Tüketici Haklarının korunması noktasında üstlenmiş olduğu roldür. Keza kalite konusunda yapmış olduğu bilinçlendirme çalışmaları, sunmakta olduğu belgelendirme hizmetleri ile tüketicilerin can ve mal güvenliğinin tesis edilmesinde güvenilir bir kurum olarak hayatımızda önemli bir rol oynamaktadır. Ülkemizin rekabet gücünü artırmak, ulusal ve uluslararası düzeyde ticaretini kolaylaştırmak ve toplumun yaşam düzeyini yükseltmek için; standardizasyon, uygunluk değerlendirme, deney ve kalibrasyon faaliyetlerini tarafsız, bağımsız, etkin ve güvenilir olarak sağlamak vizyonu paralelinde TSE, sanayicimizin ve tüketicilerimizin aranan partneri ve ülkemizin olmazsa olmaz kurumlarından biri olmayı sürdürecektir. EKİM 2010 Standard ve standardizasyonun ikinci temel faydasının ise ekonomiye olduğu görülecektir. Standard ve standardizasyon kaliteyi teşvik eder, kalite seviyesi düşük üretimle meydana gelecek emek, zaman ve ham madde israfını ortadan kaldırır, sanayii belirli hedeflere yöneltir, üretimde kalitenin gelişmesine yardımcı olur, arz ve talebin dengelenmesinde yardımcı olur, yanlış anlamaları ve anlaşmazlıkları ortadan kaldırır, ihracatta ve ithalatta üstünlük sağlar, yan sanayi dallarının kurulması ve gelişmesine yardımcı olur, rekabeti geliştirir ve kötü malı piyasadan siler. Üretici ve tüketici arasındaki ilişkilerin gelişmesinde bir köprü görevi üstlenen, Türk Sanayisinin dünya ile rekabet edebilmesinin anahtarı konumunda olan Türk Standardları Enstitüsü, sahip olduğu teknik alt yapı ve yetişmiş insan kaynağı, bağımsız ve ticari kaygılardan uzak ve kamu kimliğinin yüklemiş olduğu sorumluluk çerçevesinde değişimin hızlandığı ve yoğunlaştığı, küreselleşme ve bilgi toplumu şartlarında bölgesel ve uluslararası ticari entegrasyonun kaçınılmaz hale geldiği, bireyin ve toplumun ön plana çıktığı, artan ve çeşitlenen talep yapısı ile karşı karşıya kaldığımız günümüz koşullarında Türk sanayisinin ihtiyaç duyacağı her alanda çözümler üretebilecek bir kurum rolü üstlenmiş ve üstlenmeye de devam etmektedir. 33 STANDARD standardları referans almaları durumunda üretimin belirli plan ve programlara göre yapılmasını, kaliteli ve seri imalât imkânını, kayıp ve artıkların asgariye inmesini, verimliliğin ve hasılanın artmasını, depolamanın ve taşımanın kolaylaşmasını, stokların azalmasını ve maliyetlerin düşmesini sağlarlar. SÖYLEŞİ EKİM 2010 STANDARD 34 AK Parti İstanbul Milletvekili Lokman AYVA “Standardlar Sayesinde Herkes Her Şeye Erişebiliyor” 14 Ekim Dünya Standardlar Gününün ortak mesajı. Bu mesajdan yola çıkarak Engelliler Dünyası ve bu dünyada standardların yeri Milletvekili, Beyaz Ay Derneği Genel Başkanı, Fiziksel Engelliler Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Körler Federasyonu Genel Kurul Üyesi sıfatlarıyla Lokman Ayva ile sohbet konumuz oldu. Türkiye’de engellilerin topluma entegrasyonunda yaşanan sorunları, ayrımcılık, isitihdam, erişim, eğitim konularını, standardların bu konuların çözümündeki yerini sohbetimizde bulabilirsiniz. Lokman AYVA Kimdir? başkanlığını yaptığı Beyaz Ay Derneği bünyesinde engelli insanlarımızın sahip oldukları engelli psikolojilerini yıkarak, normal bir insan gibi hayata adaptasyonları noktasında yoğun çalışmalar sarf etmiştir. Beyaz Ay Derneği Genel Başkanı, Fiziksel Engelliler Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği ve Türkiye Körler Federasyonu Genel Kurul Üyeliği sıfatıyla resmî ve gayri resmî kurumlara yapmış olduğu ziyaretlerle engelli insanlarımızın sorunlarını üst makamlara taşıdı ve gündemde tutmaya çalıştı. Lokman Ayva, yaz aylarında açılan okuma-yazma kursuna katıldı ve Braille (kabartma) yazıyı orada öğrendi. 1982 yılında Ankara Körler Ortaokuluna başladı ve 1985 yılında bu okuldan mezun oldu. Okula gelene kadar babası, Lokman’ın bir şeyler yapabileceğine pek inanmadı. Babası, Körler Ortaokulunun kör müdür yardımcısını ve bir İngilizce öğretmenini görünce oğlunun da İngilizce öğretmeni olmasını gönülden arzu etti ve bundan böyle daha büyük bir şevkle çocuğunu okutur oldu. Lokman, hem fizikî bakımdan, hem de ailesinin maddî yetersizliklerinden ötürü çok zorlanmasına rağmen büyük bir azimle eğitime devam etti. Ailesi, yol parası bulamadığı için, çoğu kez komşuların yardımına da ihtiyaç duyardı. Yurt Dışı Sosyal Faaliyetleri Lokman Ayva, okul yıllarını hatırladığında bir başarı öyküsünü hiç unutamaz: “Orta birde fen bilgisinde 10 kişi 2 aldı, bir ben 5 aldım. Öğretmenimiz, herkese çay ısmarladı ve “Lokman’ın çayı 2 şekerli olsun” dedi. Bu benim gerçekten çok hoşuma gitmişti. Bu duygular, benim okulu birincilikle bitirmeme sebep olmuştur”. Lokman, geliştirdiği bu özgüvenle çok azimli çalıştı ve bu özgüven sadece ortaokulda değil, lise ve üniversitede de başarılı olmasını sağladı. 1988’de Ankara Bahçelievler Cumhuriyet Lisesini tamamladıktan sonra aynı yıl içinde Boğaziçi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümüne kaydını yaptırdı. 1993 yılında yüksek eğitimini tamamladı. 1993-1996 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Bölümünde ayrıca Yüksek Lisans yaptı. Lokman Ayva, çok iyi derecede İngilizce ve başlangıç seviyesinde Arapça bilmektedir. Yurt İçi Sosyal Faaliyetleri Lokman Ayva, üniversite eğitimi ile birlikte çeşitli şekillerde iş hayatını da sürdürdü. Ancak örgütlü kör hareketinin içerisinde yönetici konumlarda bulunmak ve özürlülerin sosyal sorunlarıyla ilgilenmekle ün yapmıştır. “Karanlıktan Aydınlığa Adım” Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği ve Başyazarlığı, radyo-program yapımcılığı ve bilgisayar öğretmenliği yaptı, özel olarak İngilizce ders verdi. 1994 yılında, Türkiye’de ilk kez İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde oluşturulan Özürlüler Koordinasyon Merkezi’nin kurucu başkanlığını yaptı ve bu görevi 1995 yılı sonuna kadar sürdürdü. 1996-2000 yılları arasında MEB Sarıyer Şükran Ülgezen Anadolu Meslek Lisesinde İngilizce Öğretmenliği yaptı. 2001 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Özürlüler Merkezi Yöneticiliğine getirildi. Sıkıntı içerisinde yaşayan özürlü insanlarımızın yaşadığı problemleri en aza indirgemek isteyen ve onlara müreffeh bir hayat sunma yönünde çaba sarf eden Lokman Ayva, Aldığı Ödüller Bir mülakatta, “sosyal ve fiziksel sistemler, belirli bir insan tipine göre ayarlanmış. İşte bu bakış açısını değiştirmek için, ya sistem içinde olacaksınız ya da açıyı genişleteceksiniz. Bizler de sistem içinde olamayacağımıza göre açıyı genişletmemiz lâzım” diyen Lokman Ayva, bu uğurda çok çaba sarf etmiş ve toplumun özürlülere daha hoşgörülü bakması yönünde bilimsel, sosyal ve siyasî faaliyetlerde bulunmuştur. Engellilerin sorunlarına yönelik etkin çalışmaları sebebiyle çok sayıda başarı ödülüne layık görüldü. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 1. Junior Chamber 2000 Türkiye’nin En Başarılı 10 Genci Yarışmasında Birincilik. 2. Özel Eğitime Muhtaç Çocukları Koruma Derneği Hizmet Ödülü. 3. Fiziksel Engelliler Vakfı Hizmet Ödülü. 4. İstanbul Sessizler Spor Klubü Hizmet Ödülü. 5. Fazilet Partisi 18 Nisan 1999 Seçimleri Başarılı Çalışmalar Plaketi. 6. Hür Medya Haber Yorum Dergisinin Yılın Başarılı Adamı Ödülü. 7. İstinye Rotary Kulübü Hizmet Ödülü. Siyasî Faaliyetleri Lokman Ayva, 18 Nisan 1999 Genel Seçiminde İstanbul 3. bölgeden, Fazilet Partisinden milletvekili adayı oldu, ancak az bir farkla seçilemedi. Lokman Ayva, daha sonra 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan 22. Dönem Milletvekili Genel Seçimine İstanbul'da 3. bölgeden katıldı ve AK Parti İstanbul Milletvekili olarak seçildi. AK Parti kurucularından olan Lokman Ayva, bu partinin aynı zamanda Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyesidir. Böylece, 3 Kasım 2002 seçimleriyle birlikte Türk siyasî tarihinde ilk defa görme engelli bir kişi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girme şansını elde etmiştir. Milletvekili olduktan sonra TBMM’de yapılacak törende ‘Yemin Metni”ni nasıl okuyacağını Meclis Genel Sekreterliği’ne soran Lokman Ayva, “Şimdiye kadar hiç böyle bir ihtiyaç olmamıştı. Maalesef öyle bir metin elimizde yok” cevabını alır. İyi bir hafızaya sahip olan Lokman Ayva, buna rağmen kabartma bir metin hazırlatılmasını talep eder ve yemin töreninde de kabartma metninden yeminini eder. EKİM 2010 Lokman, Körler Ortaokulunda özgüvenini iyice geliştirdi. Öğretmenlerin kendi hayatlarından bahsetmeleri, onu derinden etkiledi. Bir gün rehberlik servisine gittiğinde, heyecandan yine kekeledi. Rehber öğretmenleri, bunun üzerine “madem zorlanıyorsun, o hâlde bu problemin üstüne üstüne gidelim” dediler. Bunun üzerine tiyatroda çalıştı ve hocaların manevî desteğini gördü. Olumsuz psikolojisini yıktı ve kör olduktan sonra hiç tatmadığı başarma duygusunu orada tatmaya başladı. 1985 yılında Türkiye sakat gençliğini temsilen, Milli Eğitim Bakanlığı aracılığı ile Avrupa Konseyi toplantılarına katıldı. 1992 yılında ABD’nin Baltimore şehrinde körlerin “bilgisayar kullanmaları ve faydalanmaları“ konusunda, Milli Körler Federasyonunun misafiri olarak araştırmalar yaptı. 2000 yılında Romanya’nın Neptün şehrinde yapılan “Özürlülerle İlgili Bölgesel Projeler” Kongresine katıldı. 2002 yılı Ocak ayında Almanya’da özürlülerle ilgili çalışmalar yaptı. 35 STANDARD 1 966 yılında Konya’nın Doğanhisar İlçesi, Başköy Kasabasında doğdu. 11 yaşında geçirdiği menenjit hastalığı sonucu görme yeteneğini kaybetti. Eğitimine bu sebepten dolayı 5 yıl ara vermek mecburiyetinde kaldı. Lokman’ın babası bir devlet kurumunda odacılık yaparken, şef, ziraat mühendisi gibi elemanlar daireye gelirken oğlunu başkalarından hep sakladı. Böyle bir psikolojide yetişen Lokman, yabancı kişilerle konuşurken kekelerdi. EKİM 2010 STANDARD- 14 Ekim Dünyada ve Türkiye’de “Dünya Standardlar Günü” olarak kutlanmaktadır. Bugünle başlayan hafta da Türkiye Standardlar Haftası’dır. Uluslararası standard kuruluşlarının yayınladığı ortak mesajda bu sene bugüne atfedilen tema “Standardlar sayesinde herkes her şeye erişebiliyor”. Gerçekten standardlar sayesinde herkes her şeye erişebilir mi? Sizin bu konudaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? STANDARD 36 L. AYVA- Fırsat körlüğü diye bir şey uydurmak zorunda kaldım. Bu sorunuzu cevaplamak ve hatta bu sohbeti de bu bağlamda yapmak isterim. O yüzden de bunları paylaşma imkânı tanıdığınız için teşekkür ediyorum. Standardlar konusu hem çift taraflı bıçak gibi, hem de her şeyinden faydalandığınız karpuz gibidir. Eğer gelişmiş bir kafaya sahip değilseniz çift taraflı bir bıçak gibidir. Mesela bir şeyler yapan, üreten birisiniz. Bunu da rastgele yapmak istiyorsunuz. Yaptığınız arabanın kadranı bazen 100 gösterirken araba 150 km hızla gitsin, bazen 80 km hızla gitsin, bazen de 100 km hızla gitsin. Tüketici ne yapar adamı? Vallahi kıtır kıtır doğrar. Memleketimizde hizmet sektörü hizmetlerde insana bağlı hususlarda arzu edilen standardı tutturamadı. O yüzden aldığımız hizmetle şirkete minnet doluyoruz, ertesi gün de ağzımıza geleni söylüyoruz. Bu durumda koyacağınız her standard üreticiye de, tüketiciye de zulüm gibidir. Ama diğer boyutu da kâr içinde kâr. Dedim ya karpuz gibidir. İçini kendiniz yersiniz, kabuğunu ahırdakiler yer, çekirdeklerini de kümestekiler. Önce temel bir standardımızı koyalım: Herkes her şeye erişecek. Eğer temel standardımız bu olursa her şeye erişilmiş olur. Pek çok arkadaşımızın aklına şöyle bir soru gelecektir: Hem standard diyorsunuz, hem de herkes diyorsunuz. Standardlardan, o standardlara uyabilenler yararlanır gibi bir durum varken herkese uygun nasıl olacak? Bu durum aslında bir paradoks. Ancak bunu yine standard mantığında aşmak mümkün. O da herkes her şeye erişecek standardını koyarak aşılabilir. Pek çok insan bilir, eskiden matbaalarda bir kaç çeşit harf vardı ve bütün eserler o kalıplarda basılabiliyordu. Şimdi bilgisayar imkânları neredeyse bunu sonsuz sayıda şekle dönüştürdü. İşte fırsat da burada. Sonraki sorularınıza bağlı olarak bu fırsatlara girmek isterim. Bu sorunuza net cevabım, herkes her şeye erişebilir, ancak standardlar tam uygulanırsa. * Bunların başında standardlardan fayda görecek kişiler geliyor. Eğer onlar istemezse bunları uygulama şansınız yok. *Üretici veya hizmet sunan taraf… Eğer bu kişi de durumun farkında değilse, müşterinin veya hizmet sunulan vatandaşın gizli veya açık standard ihtiyacının farkında olup onu karşılamıyorsa yine standardlardan faydalanamıyorsunuz. O firma veya kurum, eninde sonunda çok geçmeden batıyor, ama benimki benden gittikten sonra ne yapayım. Maksat firmaların batması değil ki, müşterisiyle beraber mutlu bir şekilde gelişerek devam etmesi. *Standard belirleyiciler … TSE gibi kuruluşlar standard geliştirmemişse siz acı çekiyorsunuz, firma da size acı çektiriyor, ancak bunları bilmeden yapıyorsunuz. Birisi bu standardı koyacak ki siz de acınızın adını ve nedenini görebilesiniz. Yani ortada bir metre lazım. Böylelikle herkes boyunun ölçüsünü rahat görsün. *Son kısım da bunların denetlenmesi… Müşteri standardı talep ediyor, üretici de vermek istiyor, TSE de standardı üretti… Sistemde çıkabilecek aksaklıkları kim tespit edecek? Uygulamada yaşanacak yanlışlıkları kim giderecek? Bunun için de bir denetleyici lazım. Bütün bunlardan sonra şunu söylemek istiyorum: Öncelikle engellileri standard beklentisine sokmamız gerekiyor. Öyle ki özürlü birey asansöre binince arzu ettiği katın düğmesine basamamasını kendi körlüğüne bağlıyor. Halbuki o tuşların üzerinde kabartma harfler olsaydı mesele yoktu. Tekerlekli sandalye kullanan biri kaderine isyan etmek yerine kendisine bu standardlarda hizmet sunulmamasına isyan etmelidir. “Başkasını dövemeyen eşeğini döver” hesabı, kendi haklarını bilmeyen, hayat beklentisi yüksek olmayan kişiler de maalesef kendi kendilerini cezalandırıyorlar. Bazen burnunun ucundaki imkânı göremeyebiliyor. Bu anlamda TSE tarafından yapılan veya geliştirilen standardları öğrenmeli, uygulanmasını talep etmeli ve geliştirilmesine katkıda bulunmalıyız. Tek cümleyle söylemek gerekirse; bu standardlar henüz bilinmiyor, dolayısıyla uygulanmıyor, dolaysıyla acı çekmeye devam ediyoruz. "Sadece engelliler mi?" diye de sormak istiyorum… STANDARD- Standardlar engellilerin yaşamını nasıl kolaylaştırır? Üreticilere mesajlarınız olmalı mutlaka. Bu konuda sizin değerlendirmelerinizi alabilir miyiz? L. AYVA- Bu konuda çok mesajım var üreticilere. Üreticiler engellilerin rahatlığını mahatlığını bir yana bıraksınlar, para kazanmaya baksınlar. Para kazanmanın yolu da insanı mutlu etmekten geçer. Eğer engellilerin yararına gibi laflarla bu işi hayrına yapmaya kalkarlarsa o işten hayır gelmez. İnsanoğlu kendisi için en güzel olanı hayrına vermez. Fazlalarını falan verir. O yüzden bu işi hayrına yaparlarsa yapmasınlar, daha iyi. Bu yolla 37 STANDARD STANDARD L. AYVA- Anadolu'da bir misafirhanede kaldım. Odama yerleştikten sonra Twitter’de yazmak istediklerimi yazayım, gelen mailleri de cevaplayayım diye internete bağlanmak istedim. Aman Allah'ım, o da ne? Odada internet yok! Başka odada kalan arkadaşa onun odasında wireless çekip çekmediğini sordum. "Ne yapacaksın ki interneti? İnsan odasında dinlenir." dedi. Anladım ki konunun dört tarafı var. EKİM 2010 STANDARD- 50’yi aşkın Türk Standardı engellileri ilgilendiriyor. Asansörlerden karyolalara, kapı kanatlarından ders kitaplarına birçok konuda engellilere yaşam kolaylığı sağlamayı hedefleyen Türk Standardı var. Çok standard var, ama bu standardlar uygulama alanı buluyor mu? Bu standardlara üreticiler uyuyor mu? EKİM 2010 STANDARD 38 pekiyi para kazanmak mümkün mü? Artık hepimiz uyanalım! Türkiye'nin gayri safi milli hasılasının % 5.9'u sosyal konulara gidiyor. 2009 yılının verilerini almadım. Ama durum bu. Bu işte para var. Biz 5 senede 100 binden fazla özürlüyü işe yerleştirdik. Sizi hayrette bırakmaya devam edeceğim: 2002'de 2000 civarında olan lisanslı engelli sporcu sayısı, bugün 25 binleri aşıyor. Pazarlar klasik pazarlar değil. Lütfen uyanalım! Bugün Belçika'nın önemli bir bölgesinde özürlüleri turizme çekiyorlar. Piyasalar değişiyor, dengeler değişiyor. İnsanlar o kadar da ulvi amaçlarla yaşamıyor. Kazandığını harcamak istiyor. İnsanlar anladı artık: kazandıklarını mezara götüremiyorlar. Her ekonomik seviyede, her kültürel seviyede, her coğrafi seviyede yahut her toplumsal seviyede arayışlar var. Sizin ne sunabildiğiniz önemli. Siz bana 3 yaşından beri yediğim ekmeği sunuyorsanız, yanınızdaki de farklı ekmek lezzetleri sunuyorsa ben niye sizden alayım ki? Bütün bu yeni şeylerin temelinde ise bir standard var. Yeni şeyleri tadacağım veya deneyeceğim diye bir keşmekeşe de girişilmez her hâlde. Bakınız, geçen sene Avrupa'nın yenilik ve yaratıcılık yılıydı. Herkes kendi hayatında sorsun, standardları temel alarak özel hayatımızda, iş hayatımızda, günlük hayatımızda, toplumsal hayatımızda yenilik yaptık mı? Evde yeni bir yemek mi icat ettik, eşimize, çocuklarımıza yeni bir hediye yöntemi mi bulduk, daha ucuz ve daha farklı gezme tozma yahut tatil yerleri mi keşfettik, işimizde ne yaptık? Bunların hepsini soralım. Bütün bunları şunun için anlatıyorum: Standard kavramı iyi bir pazar anahtarı. Özürlüler de bu işin en kolayları. Ama buraya bakarken, kafa yapımızı değiştirerek bakalım. Mesela inovasyon ve yaratıcılık kavramlarını çalıştıktan sonra buraya bakalım. Göreceğiz ki bu alanlar yeni bile sayılmazmış. Tabi ki şunun da altını çizmek istiyorum: Her şey bir anda olup bitecek ve az zamanda köşe döneceğiz. O iş piyangoda falan olur. Onun da çıkma ihtimali o kadardır. Ona güvenip yatırım yapacaksanız yorulmamanızı öneririm. Ayrıca şunu da söyleyeyim: herkes kendi sektöründe yeni standardlar da üretebilir. Körlerin ahşap işçiliğinde çalıştığını düşünün bir! Tekstilde çalıştığını düşünün. İnsanlar zanneder ki kumaşların renkleri veya desenleri insanları etkiliyor. Siz o kumaşa dokununca… Bunu mobilyada, tekstilde, paketlemede, kısaca her yerde geliştirmek mümkün. Fena mı olur, dokunsal olarak da etkileyici bir standardımızın olması? Bu fırsat meselesini yüzeysel olarak geçmek zorunda kalıyorum ve çok üzülüyorum. STANDARD- Standardlar olmasına rağmen, bu standardlara yeterince uyulmuyorsa bunun sebebi nedir sizce? L. AYVA- Klasik nedenler. "Benden başka herkes suçludur." anlayışı. Yahu insanlar oturmuş, çalışmış ve standardları geliştirmişler ve biz oturduğumuz yerde bu standardlara uymayı beceremiyoruz. Siz, hâlâ bir kasabın dükkânındaki etin üzerinde sinek görmeyi kabullenebilir, anlayabilir misiniz? Ya o kasabın, “işler kötü, kahrolsun büyük marketler” demesini nasıl değerlendirirsiniz? Dikkat ettiniz mi? AB nedeniyle standardlara uyma mecburiyetleri sürekli ertelenmiştir. Kapımızdaki büyük tehlike daha fark edilmedi. Keşke batmadan veya ceza yemeden bunları öğrenebilsek. Temellerini şöyle görüyorum: İşimizi fazla sevmiyoruz. Dolayısıyla da işimizle ilgili hayallerimiz yok. “İşimizi nasıl geliştiririz?” hayalini STANDARD- Üretim ve hizmet sektöründe standardlara uygunluk açısından firmaların, diğer kurum ve kuruluşların neler yapması gerekir? Bu konuda beklentiler neler olmalıdır? L. AYVA- Kulakları çınlasın, Prof. Üstün Ergüder rektörken İTÜ'den bir öğrenci master tezi olarak Boğaziçi Üniversitesi'nin sahasını planlamak istediğini söyler. Üstün Hoca da sever böyle şeyleri. Çocuğa demiş ki, “iki ay boyunca günün her saatinde bu toprak sahayı insanlar nasıl kullanıyorlar? Gözlemle ve planını ona göre yap.” Çocuk da gözlemliyor, not ediyor ve planına yansıtıyor. İnanır mısınız, o saha çimlendikten, düzenlendikten sonra ne çimlere basma ihtiyacı hissettim, ne de sahanın özelliklerini planlananın dışında STANDARD- Bu konularda yurt dışındaki uygulamalarla Türkiye’mizdeki uygulamaları mukayese edebilir miyiz? L. AYVA- Yurt dışı bu konuda sanıldığı kadar gelişmiş değil. Ama son zamanlarda bu pazarı fark etmişler ve ciddi açılımlar var. Mesela Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi üyesiyim. Ancak burası bana uygun değil. Yeni yeni uyanıyorlar. Çalışmalar başladı. Amerika bu konuda başı çekiyor. Bu konuyu mukayeseli üstünlük haline getirecekler gibi görünüyor. Her şeyin, ama her şeyin özürlülere göre olanını da yapıyorlar. Pazarları da bu Ar-Ge maliyetlerini karşılayacak büyüklükte. Ama bizim memleketimizde Ar-Ge destekleri bile yeteri kadar kullanılmıyor. Ancak insanlar yaşadıkları bir sorunun arkasındaki standardsızlığı görebiliyorlar. Onların uyguladıkları ve kullandıkları standardları ben de kullandıkça mutlu oluyorum. Ben de onlar EKİM 2010 kullanma ihtiyacı hissettim. Bu nasihatten yola çıkarak, atandığım yerleri önce gözlemliyorum, sonra kolları sıvayıp işe girişiyorum. O bakımdan müteşebbislere ve yöneticilere öneriyorum ki, müşterilerinizi gözlemleyin, insanları gözlemleyin, ne yaparken, neye ihtiyaç duyuyorlar? Siz de ona uygun ürün ve hizmet geliştirin. Yine size bir örnek: İnanır mısınız? yıllardır uğraşıyorum, kullandığımız otomobilin sağ ön koltuğunun arkasına bir lap top masası bulamadım. Birisine söyledik, milyarlar istedi. Konya'da akıllı bir arkadaş bir şeyler uydurdu. Tam istediğim gibi olmadı, ama idare ediyorum. Yahu kardeşim, wireless bunca gelişmiş, internet gelişmiş, bilgisayar gelişmiş ve biz hâlâ otomobilde bunları kullanmayı beceremiyoruz. Uçaklarda son derece rahatım. Onlar da çalışmak için değil, yeyip içmek için masa yapmışlar. Koy şöyle 220 volt priz. İnsanlar çalışsın. Ben otomobilimi öyle yaptım. Bir masa uydurdum, bir priz uydurdum, bir dolap uydurdum. Arabaya girenler şaşıp kalıyor. Bunlara hâlâ şaşılıyorsa daha çok işimiz var. Ama maalesef ben uydurmamalıyım bunları. Bunları, bu ürünleri üretenler uydurmalı veya geliştirmeli. Engellilerle ilgili durumlar da böyledir. Sadece birazcık gözlem, birazcık empati, birazcık da zekâ yeter de artar bile. Şunu da söyleyeyim, engellilerle ilgili yapılanlar sadece engellilerin işine yaramıyor. Herkes bunları tercih edebiliyor. Mesela rampalı kaldırımlarda herkes rahat ediyor. Basamak kaldırımlar rahat değildir ki. Eğer herkese uygun olsun diye bir standard belirlemişsek, o zaman müşterileriniz herkestir. Ama engellileri de dışarıda bırakırsanız o zaman hedef kitleniz çok sınırlı bir kitledir. Sonra da “gâvurlar neden büyüyorlar da biz yerimizde sayıyoruz?” demeyelim. 39 STANDARD kurmadıkça gönüllü olarak, isteyerek bunu yapamayız. Dışarıdan bir zorlamayla ancak yaparız. Tüketici, kullanıcı olarak adlandırdığımız kesimlerin de bu konularda fazla talebi yok. Aslında ortada gizli bir talep var. İnsanlar olursa kullanıyorlar. Olmazsa talep etmiyorlar. Sıkıntıların arka planını görme gayretimiz de yok. Hiç dikkatinizi çekti mi, bilmem: Bu güzel ülkemizde bir buluşma sorunu vardır. Üniversitedeyken bir arkadaşım bir kızla buluşacaktı. Akşam kızgın bir şekilde geri geldi. Burnundan nefes alıyordu. Kızı uzun süre aramadı. Çünkü kız gelmemişti. Bir vesile görüştüler de biz de gerçeği öğrendik. Meğer kız gelmiş, bizimkini gelmedi sanıyormuş. Neden buluşamamışlar, çünkü buluşacakları durağın gerçek adını değil, kendi aralarındaki adlarını biliyorlarmış. Herkes kendince doğru yere gitmiş, ama gerçek yere kimse gitmemiş. Sık şubesi olan banka önünde buluşma çabalarını da anlamam. Mecidiyeköy'de, Eminönü'nde falan bankanın önünde buluşalım derler. Halbuki o bankadan orada bir kaç tane vardır. Allah'tan cep telefonları çıktı da biraz derde çare oldu. Ama hâlâ adres bulma ve buluşma sorunu yaşanıyor. Şimdi bunun nedeni ne? Bir standardımız yok. Sokak adlarını kıymetli insanların adlarıyla adlandırırız. Hafız gibi ezberleyeceksiniz ki sırasını falan bilin. Aksi halde o adlara bakarak adres madres bulamazsınız. Bazen de gülmekten ölürüm, adresi bulamayan arkadaşlarım, sokağa adını verdiğimiz kıymetli şahsiyetlere basarlar küfrü. "Senin Sokullu'na da Mehmet'ine de…" Ne komik durumlarımız var!.. Eşimle Amerika'ya gitmiştik. İnanır mısınız, her yeri yarım saatte söktük. Her yeri elimizle koymuş gibi buluveriyorduk. Bunları yaşayınca gel de çıldırma! Standard, standard, standard… Belki de şu soru bütün meseleyi çözer: "Ben bu sorunu, hangi standarda uymadığım veya standard olmadığı için yaşıyorum?" EKİM 2010 STANDARD 40 gibi bakmaya alıştığım için Fransa'nın en büyük hava alanını mahkemeye verebiliyorum. Kendi iddia ettikleri standardlara uymuyorlar. O zaman kardeşim bedelini öderler. Şu an için farkımız, onlar az da olsa standardları uyguluyor ve sorun yaşayınca da bunun bir standard eksikliğinden kaynaklandığını biliyorlar. Biz ise standardları uygulamayı ve kullanmayı bir özenti zannediyoruz. Standardsızlıktan dolayı yaşadığımız problemlerin kaynaklarını başka yerlerde arıyoruz. Ama Türkiye insanını iyi tanıdığım için söyleyebilirim ki, Türkiye insanı bunu kafaya koyunca dünyanın en iyisini yapar!.. Dilerim o kafaya koyma meselesi fazla gecikmez. STANDARD- Gelişmiş ülkelerde standardizasyon alanında oldukça yol alınmış yani... Öyleyse zenginleşmeyle standardizasyon arasında bir paralellik mi var? L. AYVA- Her zamanki yanılgı budur. Zannedilir ki standardları zenginleşince uygulamalıyız. Halbuki fakirlerin daha çok ihtiyacı vardır ve zenginleşmek için bunu yapmak lazım. Az suyla çok banyo yapmak ve temizlenmek kimin işine gelir mesela? Parası ve suyu çok olanın mı? Yoksa bunlardan azına sahip olanın mı? Tekrar tekrar kaldırım yapmaktansa standard bir kaldırım yapmaktan kim zarar görür? Halbuki fakirliğin nedeni standardsızlıktır. Batının standardlara ulaşma gerekçesiyle bizimki aynı olmak zorunda değil. Biz, az kaynakla çok mutlu olmak, israfı önlemek, zenginleşmek için standardı uygularız, başkası da başka gerekçelerle uygular. Bunlar kimseyi de ırgalamaz. Mesela ben kaset kullandığım dönemlerde kaset kapaklarına kabartma etiketler yapıştırdım. Amerikalılar bunu 1 liraya mal ediyordu, ben de 10 kuruşa mal ediyordum. Benimki biraz emek gerektiriyordu. Ama sonuçta her ikimiz de aynı standardı kullandık. O standardı kullanmadığım dönemlerde 200 kasetin içinden aradığımı bulana kadar akla karayı seçerdim. Baştan başlarım, aradığım kaset sonda olur. Sondan başlarım, aradığım baştakidir. Bir baştan, bir sondan bakarak giderim, aradığım kaset ortadakidir. Saatlerim erir giderdi. Yani özetle söylemek gerekirse, batıdan daha çok bizim standardlara ihtiyacımız var. Oradaki imkân, para ve tecrübedir. Bizdeki imkân ise yeni şeyler bulabilme potansiyeli, parasızlık ve çok sorunumuzun olmasıdır. Allah'tan parasızız ki parayla sorunlarımız görünmez hale gelmiyor. Allah'tan çok sorunumuz var ki çözüm için yeteri kadar mecburiyetimiz olmuş oluyor. Bu şartlarda bizi kimse tutamaz. STANDARD- İlave etmek istedikleriniz… L. AYVA- Kamu sektörünü bu konuda kayıp bir sektör olarak görüyorum. Kendi ayağına kurşun sıkan bir kamu sektörümüz var. Eğer özel sektörü kamu da sollarsa bak sen işin garipliğine! Eğer kamu bu hantal haliyle, bu kadar motivasyonsuz haliyle, bu kadar "adam sende" haliyle özel sektörü geçerse gidip kendimi Boğaz Köprüsünden atayım! Özürlülerle ilgili kuruluşlar ortak Ar-Ge çalışmaları için her türlü gayrete hazırdırlar. Kamu kuruluşları da bugünlerde bu desteği esirgemezler. Bunu kafaya koyup yapacak özel sektör ilgili ve yetkililerine duyurulur. Bu konudaki görüşlerimizi paylaşma şansı ve imkânı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. STANDARD 41 EKİM 2010 STANDARD 42 EKİM 2010 TSE STANDARD Dünyada, Avrupa’da ve Türkiye’de Standard Kavramı ve Standardizasyon Kuruluşları Hüseyin KASAPOĞLU TSE Standard Hazırlama Grubu Daire Başkanı EKİM 2010 Standardizasyon, mevcut ve olası problemler dikkate alınarak, belirli bir konuda ortak ve tekrar eden kullanımlar için en uygun düzeyde bir düzen gerçekleştirilmesi amacıyla gerekli hükümlerin oluşturulması faaliyeti olarak tanımlanmıştır (TS EN 45020). STANDARD 43 Standardizasyon çalışmalarının sonucunda oluşturulan standardlar ise üzerinde uzlaşma sağlanmış, yetkili bir kurumca onaylanmış, tüm ilgili tarafların katılımıyla geliştirilmiş, ortak ve tekrarlanan kullanımlar için hazırlanmış, uygulaması zorunlu olmayan dokümanlardır. Ülkemizde standard hazırlama faaliyetleri Türk Standardları Enstitüsü tarafından yürütülmektedir. Uluslararası ve Avrupa düzeyinde standard hazırlama faaliyetlerini yürüten kuruluşlar ise aşağıda belirtilmiştir: • ISO, Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı • IEC, Uluslararası Elektroteknik Komisyonu • ITU, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği • CEN, Avrupa Standardizasyon Komitesi • CENELEC, Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi • ETSI, Avrupa Telekomünikasyon Standardlar Enstitüsü Neden Standard, Standardlar Ne Yapar, Standardlardan Kimler Kazanç Sağlar, Nasıl? Ürün, hizmet ve tesisler için güvenlik ve kalite gereklerini oluşturmak, imalat süreçlerini iyileştirmek, teknoloji kullanımını yaygınlaştırmak, ticari engelleri kaldırmak ve yeni pazarların açılmasını sağlamak, çevreyi ve sağlığı korumak için standard hazırlanır. Standardizasyonun üreticiye, tüketiciye ve ekonomiye sağladığı kazanımlar aşağıda verilmiştir: Üreticiye; • Üretimin belirli plan ve programlara göre yapılmasına yardımcı olur. • Uygun kalite ve seri imalata imkân sağlar. • Kayıp ve artıkları asgariye indirir. • Verimliliği artırır. • Depolamayı ve taşımayı kolaylaştırır, stokların azalmasını sağlar. • Maliyeti düşürür. Tüketiciye; • Can ve mal güvenliğini sağlar. • Karşılaştırma ve seçim kolaylığı sağlar. • Fiyat ve kalite yönünden aldanmaları önler. • Ucuzluğa yol açar. • Tüketicinin bilinçlenmesinde etkili rol oynar. Ekonomiye; • Kaliteyi teşvik eder, her türlü israfı önler. • Üretimde kalitenin gelişmesine yardımcı olur. • Ekonomide arz ve talebin dengelenmesine yardımcı olur. • Yanlış anlamaları ve anlaşmazlıkları ortadan kaldırır. • İhracatta ve ithalatta üstünlük sağlar. • Yan sanayi dallarının kurulması ve gelişmesine yardımcı olur. • Rekabeti geliştirir. • Kötü malı piyasadan siler. Standard Türleri Enstitümüz İhtisas Gruplarında; ölçü birimleri, terimler, kurallar vb. temel standardların yanı sıra madde, mamul, hizmet, metot, sistem, vb. belirleyen standardlar, telif, sentez veya tercüme yolu ile hazırlanmakta veya uyumlaştırılmaktadır. • Telif Standardlar, ihtisas gruplarınca konunun uzmanlarından sadece ilgili konuya mahsus olarak teşkil edilen Teknik Komite’lere hazırlatılıp olgunlaştırılarak yayımlanan standardlardır. • Sentez Standardlar, ülke ve endüstriyel şartları benzeşen ulusal standard kuruluşlarının (DIN, BS, JIS, ANSI, vb.) mevcut standardlarından yararlanılarak sentezlenen standardlardır. • Tercüme Standardlar ise, Avrupa Birliği Standard Teşkilatları (CEN, CENELEC, ETSI) ve Uluslararası Standard Teşkilatları (ISO, IEC, ITU) tarafından yayımlanan standardların tercüme edilmesi sonucu ihtisas grupları tarafından olgunlaştırılarak yayımlanan standardlardır. STANDARD EKİM 2010 • Adapte Standardlar ise; Avrupa Birliği Standard Teşkilatları (CEN, CENELEC, ETSI) ve Uluslararası Standard Teşkilatları (ISO, IEC, ITU) tarafından yayımlanan standardların herhangi bir değişiklik yapılmaksızın Türkçe kapak-İngilizce şeklinde Türk Standardı Tüm sektör alanlarını kapsayan 22 adet İhtisas Grubu/Özel Daimi metin Komite tarafından her olarak ka44 Türk Standardlarının Hazırlanmasında Esas bul edilerek yayımlanan standardlardır. standard aşağıdaki aşamalardan geçtikten sonra Türk Standardı olarak kabul edilmektedir: Alınan Temel Ölçüler Standard Hazırlama Süreci • İnsan can ve mal güvenliği, İş sağlığı, programına konu teklifi Tüm sektör alanlarını kapsayan 22 adet İhtisas Grubu/ • Ülke şartları, Avrupa Standardları ve Uluslararası Standardların incelenmesi sonucu, Sistematik gözden Özel Daimi Komite tarafından her standard aşağıdaki • Uluslararası entegrasyon ve rekabet, geçirme sonuçları, kamu kurum/kuruluşları, özel sektör kuruluşları, bilimsel kuruluşlar, aşamalardan geçtikten sonra Türk Standardı olarak kabul ve ihracatın geliştirilmesi, tüketici• Üretim dernekleri, mesleki kuruluşlar ve enstitü birimlerinin talepleri doğrultusunda ihtisas edilmektedir: • İthalatın kontrolü, gruplarınca iş programına konu teklifi yapılır. Konu tekliflerinin öncelikleri belirlenerek • Tüketici beklentilerinin karşılanması, • İş programına konu teklifi (Standard teknik •incelemeye tabi tutulur. İş programına konu teklifleri Enstitü Yönetimince Kalitenin yükseltilmesi, Hazırlama Merkez Başkanlığı, Yönetim Kurulu, Genel Kurul) onaylandıktan sonra Yıllık İş Avrupa Standardları ve Uluslararası Standardların ince• Çevrenin korunması, Programı oluşturulur. lenmesi sonucu, Sistematik gözden geçirme sonuçları, • Teknoloji transferi. •Avrupa Standardları •Uluslararası Standardlar •Sistematik Gözden Geçirme •Kamu Kurum ve Kuruluşları •Özel Sektör Kuruluşları •Bilimsel Kuruluşlar •Tüketici Dernekleri •Meslek Kuruluşları •Enstitü Birimleri İlk Taslağın Hazırlanması kamu kurum/kuruluşları, özel sektör kuruluşları, bilimsel kuruluşlar, tüketici dernekleri, mesleki kuruluşlar ve Enstitü birimlerinin talepleri doğrultusunda ihtisas gruplarınca iş programına konu teklifi yapılır. Konu tekliflerinin öncelikleri belirlenerek teknik incelemeye tabi tutulur. İş programına konu teklifleri Enstitü Yönetimince (Standard Hazırlama Merkez Başkanlığı, Yönetim Kurulu, Genel Kurul) onaylandıktan sonra Yıllık İş Programı oluşturulur. 45 STANDARD İş programındaki konuların hazırlanması için, öncelikle ilgili üretim/hizmet sektörleri ve dernekleri ile kamu kurum/kuruluşlarının katılımı sağlanır; mesleki tecrübe, yabancı dil, standardizasyon tecrübesi, performans kriterlerine göre Teknik Komite/Konu Raportörü belirlenerek görevlendirilir. Teknik Komite; konu raportörü ve üyelerden oluşur. Katılım olmaması durumunda, konu raportörü ayna komite üyelerinin de yer aldığı raportör havuzundan görevlendirilir. Teknik Komite/Konu Raportörü, İhtisas Grubu/ Özel Daimi Komite tarafından teknik yönden ve doküman desteği sağlanarak Teknik Kurul prensip kararlarına göre standard taslağını belirlenen sürede hazırlar. Standard taslağı, konu aportörünün de katılımı ile ihtisas grubu/özel daimi komitede incelenir, uygun görülmesi halinde gerekli düzeltmeler yapılarak mütalâaya sevk edilir. Uygun görülmemesi halinde Teknik Komite/Konu Raportörüne iade edilir. EKİM 2010 • İlk Taslağın Hazırlanması •Raportar Havuzu •Mesleki Tecrübe •Yabancı Dil •Standardizasyon Tecrübesi •Performans •Tasarı Hazırlama Süresi •Ayna Komiteler •Sektör Dernekleri • Mütalaa Mütalaaya sevk edilen standard tasarısı, konunun mahiyeti ve kapsamı da göz önünde bulundurularak 2 aydan az olmamak üzere makul bir süre verilerek ilgili paydaşlara (Kamu Kurum/Kuruluşları, Üniversiteler, Sanayi ve Ticaret Mütalaa Odaları, Sivil Toplum Kuruluşları, Sektör Dernekleri, Ayna Komiteler, İmalatçılar, vb.) ve Enstitünün birimlerine müMütalaaya sevk edilen standard tasarısı, konunun mahiyeti ve kapsamı da göz ilgili önünde bulundurularak 2 aydan az olmamak üzere makul bir süre verilerek ilgili paydaşlara (Kamu Kurum/Kuruluşları, Üniversiteler, Sanayi ve Ticaret Odaları, Sivil Toplum Kuruluşları, Sektör Dernekleri, Ayna Komiteler, İmalatçılar, vb.) ve Enstitünün ilgili birimlerine Kurum/Kuruluşları, Üniversiteler, Sanayi ve Ticaret Odaları, Sivil Toplum Kuruluşları, Sektör Dernekleri, Ayna Komiteler, İmalatçılar, vb.) ve Enstitünün ilgili birimlerine mütalaaya gönderilir. Mütalâa için verilen sürenin dolmasından sonra, İhtisas Grubu/Özel Daimi Komitede Konu Raportörünün de katılımı ile mütalâa değerlendirmesi yapılır. Mütalaa değerlendirmesi neticesinde standard tasarısı, gerektiğinde tasarının olgunlaşması amacıyla 2. Mütalâaya veya uygun bulunması durumunda ise görüşülmek üzere Teknik Kurul'a sevk edilir. EKİM 2010 •İlgili Kurumlar •Firmalar •Sektör Dernekleri •Ayna Komiteler •Tüketici Dernekleri STANDARD 46 gönderilir. Kabul Mütalaa için verilen sürenin dolmasın- kanlarından oluşur. Teknik Kurul gündemindeki standard talaaya İhtisas Grubunda teknik Konu incelemeye tabi tutulan standard tasarıları görüşüldükten sonra oylanarakTeknik kabul veya İhtidan sonra, İhtisasolgunlaştırılan Grubu/Özel Daimive Komitede Ra- tasarıları sas Grubu/Özel Daimi Komiteye iade edilir. Kabul edilen Kurul öncesi de hazırlıkları tamamlanarak Teknik Kurul’da görüşülmek üzere gündeme alınır. portörünün katılımı ile mütalaa değerlendirmesi yapılır. standard tasarıları gerekli düzeltmeler yapıldıktan Teknik Kurul; Yönetim neticesinde Kurulu Başkan Üyeleri, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği sonra Mütalaa değerlendirmesi standardve tasarısı, Enstitümüz web sayfasında Kabul edilmeyen gerektiğindeüniversite tasarının olgunlaşması amacıyla 2. Mütalatemsilcileri, temsilcileri, Bakanlık temsilcileri ile İhtisas Grubu yayımlanır. Başkanlarından standard tasarıları ise ilgili İhtisas Grubu/Özel aya veya uygun bulunması durumunda ise görüşülmek oluşur. Teknik Kurul gündemindeki standard tasarıları görüşüldükten sonra oylanarak kabulDaimi Ko(inceleme veya mütalaa) Teknik Kurul'a sevk Daimi edilir. Komiteye iade edilir. mitede veyaüzere İhtisas Grubu/Özel Kabulyeniden edilenolgunlaştırılarak standard tasarıları gerekli Teknik Kurula tekrar görüşülmesi için sevk edilir veya iş • Kabul programından çıkarılır. 4 İhtisas Grubunda olgunlaştırılan ve teknik incelemeye tabi • Sistematik Gözden Geçirme tutulan standard tasarıları Teknik Kurul öncesi hazırlıkları tamamlanarak Teknik Kurul’da görüşülmek üzere günde- Sistematik Gözden Geçirme kapsamındaki sentez Türk düzeltmeler yapıldıktan sonraBaşkan Enstitümüz sayfasında yayımlanır. Kabul edilmeyen (5 yılını dolduran standardlar)’na dair, ilgili me alınır. Teknik Kurul; Yönetim Kurulu ve Üyeleri,webstandardları standard tasarıları ise ilgili İhtisas Grubu/Özel Daimi Komitede yeniden olgunlaştırılarak Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsilcileri, üniversite paydaşların (Kamu Kurum/Kuruluşları, Üniversiteler, Sanayi görüşülmesi ve Ticaret Odaları, Toplum Kuruluşları, (incelemeBakanlık veya temsilcileri mütalaa) ileTeknik Kurula içinSivilsevk edilir veya Sektör iş temsilcileri, İhtisas Grubu Baş-tekrar programından çıkarılır. •Büro İşlemleri • Numaralandırma Sistematik Gözden Geçirme Sistematik Gözden Geçirme kapsamındaki sentez Türk standardları (5 yılını dolduran standardlar)’na dair, ilgili paydaşların (Kamu Kurum/Kuruluşları, Üniversiteler, Sanayi ve teknik inceleme uzmanlarınca da, sistematik gözden geçirmeye gönderilen standardların Perinorm ve intranet veri tabanı ile ilgili standard kuruluşlarının web sayfalarından yararlanılarak kaynaklarında değişiklik olup olmadığı araştırılır. Gelen görüşler ve kaynaklarındaki son durum, göz önüne alınarak yapılan değerlendirme sonucunda, standardın aynen kalması (konfirmasyon), revizyonu veya iptal işlemleri yapılır. Ulusal Standard Hazırlamada Önceliklerimiz Avrupa Birliği’ne uyum çalışmaları: 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı neticesinde, Türkiye ile AB arasında imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması sürecinin bir gereği olan mevzuat uyumu çerçevesindeki Avrupa Birliği standardları (EN) ile Topluluk Direktifleri ve Teknik Düzenlemelerin birebir tercümesine büyük bir önem ve öncelik verilmiştir. Bu kapsamda, EN standardları uyumlaştırılarak Türk Standardı (TS) olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, uluslararası standard teşkilatları tarafından hazırlanan standardlar da Türk Standardı (TS) olarak uyumlaştırılma çalışmaları için izlenmektedir. Sistem standardları: Son yıllarda uluslararası ve bölgesel standardizasyon kuruluşları tarafından hazırlanmış bulunan EN ISO 9000 serisi (Kalite Güvence Sistemi Standardları), EN ISO 14000 serisi (Çevre Yönetim Sistemi Standardları), EN ISO 22000 (Gıda Güvenliği), EN ISO 13485 (Tıbbi Cihazlar), ISO/IEC 27001 (Bilgi Güvenliği) sistem standardları Türk Standardı haline getirilmiştir. EN 16001 “Enerji Yönetim Sistemi” Standardının tercümesi ile ilgili çalışmalara da başlanmış bulunmaktadır. Henüz tasarı aşamasında olan ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi standardının yayımlanması da takip edilmektedir. Standardizasyon; belirli bir faaliyetle ilgili olarak ekonomik fayda sağlamak üzere bütün tarafların yardım ve iş birliği ile en uygun düzeyde belirli kurallar koyma ve bu kuralları uygulama işlemidir. Standardizasyon, aslında toplumun kalite ve ekonomikliği arama çalışmalarının sonucu olarak ortaya çıkan bir faaliyettir. Standardizasyon, esas itibarıyla mal ve hizmet üretiminde aranacak özellikleri ortaya koymakla beraber, diğer alanlarda da hukuk, yönetim vb. kullanılmaktadır. Standardizasyon, ilgili tarafların yardımları, iştirakleri ve karşılıklı iş birliği ile gerçekleştirilmelidir. Genel kabul görmesi nedeniyle, toplumun her kesiminde genel fayda sağlar. Standardizasyon, çeşitliliğin kontrolü, ürün ve hizmet kalitesinin sağlanması ve kullanılabilirlik gibi faydaları olması nedeniyle önemlidir. Çeşitli konularda, uyumluluk, birbirinin yerine geçebilirlik, insan için sağlık ve güvenlik sağlaması açısından da faydalıdır. Standardizasyon, insan için hayati önemi haiz olan çevrenin muhafazası yönünden çok büyük faydalar sağlar. Ayrıca ürünlerin kullanım sırasında korunması ve ülke- 47 STANDARD Ulusal Standard Hazırlamada Önceliklerimiz Dernekleri, Ayna Komiteler, İmalatçılar, vb.) Standard-Net Hizmet standardları ve kriterler: Hizmet sektörünsistemi vasıtasıyla elektronik ortamda görüşleri alınır. İhti- de Kalite Güvence Sistemine zemin hazırlanması için ve Avrupa uyumuzmanlarınca çalışmaları: 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı neticesinde, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a dasas GruplarıBirliği’ne ve teknik inceleme da, sisteTürkiye ile AB arasında imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması sürecinin bir gereği Bakanlığı matik gözden geçirmeye gönderilen standardların Peri- yanılarak yayımlanmış olan ve Sanayi ve Ticaret olan mevzuat uyumu çerçevesindeki Avrupa Birliği standardları (EN) ile Topluluk Direktifleri veHiztarafından yürütülen “Sanayi Mallarının Satış Sonrası norm ve intranet veri tabanı ile ilgili standard kuruluşlarının metleribir Hakkında uygulamasına esas Teknik Düzenlemelerin tercümesine önem Yönetmelik” ve öncelik verilmiştir. Buteşkil web sayfalarından yararlanılarakbirebir kaynaklarında değişiklik büyük üzereStandardı hizmet standardları kriterlerinin hazırlankapsamda, EN Gelen standardları Türk (TS) veolarak kabul olup olmadığı araştırılır. görüşler veuyumlaştırılarak kaynaklarında- etmek masına öncelik verilmiştir. ki son durum göz önüne alınarak yapılan değerlendirme sonucunda, standardın aynen kalması (konfirmasyon),5 Standardizasyon ve Uygunluk Değerlendirmesi revizyonu veya iptal işlemleri yapılır. EKİM 2010 •İlgili Kurumlar •Firmalar •Sektör Dernekleri •Ayna Komiteler •Tüketici Dernekleri ler arası ticari engellerin aşılması, teknolojik iş birliğinin sağlanması gibi faydalar ile bu faydaların etkisiyle ortaya çıkan çok ikincil faydalar da olabilmektedir. Ürünlerin belirlenmiş kalite ve güvenlik kriterlerine göre yeterliliğini tespit etmek için yapılan deney, muayene ve belgelendirme işlemleri "uygunluk değerlendirmesi" kavramı içinde yer almaktadır. Ürünlerin, standardlara uygun ve güvenli olduğunu göstermek amacıyla tanzim edilmiş tek bir belge ile uluslararası pazarlarda kabul edilmesine, Dünya Ticaret Örgütü ve bölgesel ekonomik bloklar tarafından önem verilmektedir. Bunu sağlayacak olan uygunluk değerlendirmesi faaliyetinde bulunan kuruluşlar ve belgelendirme kuruluşlarının önemi büyüktür. EKİM 2010 Avrupa Birliği'nin teknik mevzuat sisteminin iki önemli temelinden birisi, ürünlerin piyasaya arz aşamasında veya arz sonrasında yapılan piyasa gözetimi ve denetimi faaliyetleri, diğeri üçüncü taraf uygunluk değerlendirmesi kuruluşları tarafından kamu adına yerine getirilecek olan uygunluk değerlendirme faaliyetleridir. STANDARD 48 Bu faaliyetler, Uygunluk Değerlendirme Kuruluşları ile Onaylanmış Kuruluşlar tarafından yerine getirilir. Bu sırada üretici ile tüketiciye eşit mesafede durulmalı, teknik ve idari özellikler görev süresince muhafaza edilmelidir. Uygunluk değerlendirme kuruluşları ve onaylanmış kuru- luşlar yoluyla, piyasaya arz edilecek ürünlerin teknik düzenlemelere uygun olup olmadığının öncelikle bağımsız ve tarafsız olan bu kuruluşlarca denetlenmesi hedeflenmekte ve piyasaya güvensiz ürün sunulması ihtimalinin mümkün olduğunca en aza indirilmesi amaçlanmaktadır. İhtiyari Standardizasyon Standardizasyon çalışmalarının sonucunda oluşturulan standardların kullanımının isteğe bağlı olarak bırakılması durumunda bu standard ihtiyari standard olur. Bu tip standardlar zaruri ihtiyaçları belirlemek yerine daha çok kaliteye yönelik ve kaynak doküman yerine geçen metot standardlarıdır. Bu tip standardlar, kullanıcılara kendi ihtiyacına göre uygulama, seçme ve kullanma olanağı sağlar. Kullanıcılar kendi şartlarına uyan kurallar ve yöntemleri belirlerken ihtiyari standardları seçebilecekleri gibi farklı uygulamaları da seçebilirler. Bu şekilde kullanımı seçilen ihtiyari standard, kişilerin kendi talepleri ile uygulanmaya koyulması nedeni ile uygulama sonuçlarının, dolayısıyla elde edilecek kazancın daha fazla olmasını sağlar. Standardizasyonun ihtiyari olması, herhangi bir konuda ihtiyari standardın yanı sıra farklı ve daha zengin uygulama seçeneklerinin olmasını sağlar. Ancak bu uygulama çeşitliliği beraberinde belirlenen alanda farklı kalitelerde bir ürün yelpazesinin oluşmasına yol açar. Uluslararası Standardların Hazırlanması Süreci Böyle durumlarda ürün kullanıcıları veya konu tarafları, bilinçli olmalıdır. Bazı faydalı standardların ihtiyari olması, buradan elde edilebilecek faydaların tercihe bırakılmasına ve dolayısıyla bazı taraflarca bu faydaların farkında olmadan tercih edilmemesine yol açabilir Uluslararası düzeyde standard hazırlama kuruluşları, genel konularda ISO, elektrik ve elektronik konularında IEC kuruluşlarıdır. Enstitümüz, her iki kuruluşun da üyesidir. ISO ve IEC’nin standard hazırlama aşamaları konu ile ilgili dokümanları ve bu aşamaları yürütmekle görevli olan organlarına ait bilgiler Tablo-1’de özetlenmiştir. Bilinçli bir toplumda standardizasyonun ihtiyari olması durumunda bile uygulamaların faydaları nedeniyle taraflar tarafından zorunlu gibi tercih edilmektedir. Bu nedenle ihtiyari standardlar bu tip gelişmiş toplumlarda bir olumsuzluk değil gelişmişlik göstergesidir. Sanayicinin Standardizasyona Katılımı Sanayicilerimizin standard hazırlama çalışmalarına katılımını ulusal ve uluslararası seviyede olmak üzere iki şekilde inceleyebiliriz. Zorunlu bir standardizasyon, bağlayıcı olması nedeniyle genellikle güvenlik, sağlık, emniyet gibi zaruri durumlarda 1- Ulusal Seviyede Standardizasyon Çalışmalarına IEC’nin standard hazırlama aşamaları konu ile Katılım ilgili dokümanları ve bu aşamaları yürütmekle uygulanabilmektedir. görevli olan organlarına ait bilgiler Tablo-1’de özetlenmiştir. Öneri aşaması Hazırlık aşaması SORUMLU ORGAN Teknik Komite (TC) Yeni çalışma maddesi teklifi NWIP Teknik Komite (TC) Çalışma taslağı WD Çalışma Grubu (WG) Komite taslağı CD Teknik Komite (TC) Mütalaa taslağı ISO/DIS IEC/CDV Komite aşaması Mütalaa aşaması Onay aşaması - Merkez Sekreterya, ISO/IEC Üyeleri Son uluslararası standard tasarısı FDIS Merkez Sekreterya, ISO/IEC Üyeleri Uluslararası standard ISO, IEC veya ISO/IEC ortak ISO/IEC Merkez Sekreterya Yayın aşaması Enstitümüzün 1991 yılından beri üyesi olduğu Avrupa Standardizasyon Kuruluşları CEN ve CENELEC’in standard Enstitümüzün 1991 yılından beri üyesi olduğu Avrupa Standardizasyon Kuruluşları CEN ve hazırlama prosedürü aşağıdaki şekilde verilmiştir. CENELEC’in standard hazırlama prosedürü Şekil-1’de verilmiştir. 49 STANDARD Proje İlgili Doküman aşamaları Adı Kısaltması Ön aşama Ön çalışma maddesi PWI EKİM 2010 Tablo 1- ISO/IEC’nin standard hazırlama aşamaları ve sorumlu organları CEN/CENELEC’in Standard Hazırlama Prosedürü SÜRE: 3 YIL • Teknik Komite, Teknik Komite, Çalşma Grubu Çalışma Grubu • Ulusal Standard Ulusal Standard Kuruluşlar Kuruluşları EKİM 2010 • Ulusal Standard Ulusal Standard Kuruluşlar, Kuruluşları STANDARD Proje Teklifi Standard tasars Bağl üyeler, ... • Teknik Komite, Teknik Komite, Çalışma Grubu Çalşma Grubu 50 Mütalaa Mütalaa Aşamas Aşaması (Görüş amac ile) Görüşlerin Görüşlerin Değerlendirilmesi değerlendirilm esi Resmi Oylama Resmi Oylama Avrupa Standardı Avrupa Standard Sanayicilerimiz, ulusal seviyede standard hazırlama çalış- Prosedürü AYNA KOMİTELER Şekil 1- CEN/CENELEC’in Standard Hazırlama malarına ihtisas kurulları bünyesinde hazırlanan Türk standardlarının mütalaa aşamalarında katılmaktadırlar. Görüş Ayna Komite Nedir? vermek isteyen sanayiciler ve diğer ilgili taraflar, hazırlanSanayicinin Standardizasyona Katılımı makta olan Türk Standardı tasarılarına kolaylıkla erişebil- ISO, IEC, CEN ve CENELEC standard kuruluşlarının mektedir. Ayrıca görüşe sunulan tüm tasarılar, web sayfa- standard hazırlama faaliyetlerinin yürütüldüğü teknik koSanayicilerimizin standard hazırlama çalışmalarına katılımını ulusal ve uluslararası seviyede mızda da ilan edilmektedir. İlgili taraflardan görüş gelmesi mite (TC) ve/veya alt komite (SC) çalışmalarını takip eden, olmak üzere iki şekilde inceleyebiliriz. halinde, bu görüşler konu uzmanları tarafından değerlenbu komitelerce hazırlanan ve görüşe sunulan taslak dodirilmekte ve uygun bulunanlar kabul edilmektedir. kümanları inceleyip komite içinde uzlaşmaya vararak ülke 1- Ulusal Seviyede Standardizasyon Çalışmalarına Katılım görüşünü oluşturan ve gerektiğinde ulusal standard ha2- Uluslararası Seviyede Standardizasyon Çalışma- zırlama faaliyetlerine katılan ulusal teknik komitelerdir. Sanayicilerimiz, ulusal seviyede standard hazırlama çalışmalarına ihtisas kurulları bünyesinde larına Katılım hazırlanan Türk standardlarının mütalaa aşamalarında katılmaktadırlar. Görüş vermek isteyen Ayna Komite sanayiciler ve diğer ilgili taraflar, hazırlanmakta olan TürkYapısı: Standardı tasarılarına kolaylıkla Avrupa’da ve diğer gelişmiş ülkelerde konu ilgililerinin stanerişebilmektedir. Ayrıca görüşe sunulan tüm tasarılar, web sayfamızda da ilan edilmektedir. dard hazırlama çalışmalarına katılımı, konu ile ilgili sektörün Ayna komiteler, paydaş gruplarından herhangi birinin taİlgili taraflardan görüş gelmesi halinde, bu görüşler konu uzmanları tarafından çalışmalara bizzat iştirak ettikleri bir yapıdadır. Mümkün ollebi üzerine paydaş girişimiyle veya ülke sanayinin ilgisi değerlendirilmekte ve uygun bulunanlar duğunca konu ile ilgili tüm tarafların, kamu, üniversite,kabul özel edilmektedir. ya da ihtiyacı doğrultusunda TSE girişimiyle, özel sektör sektör, sivil toplum örgütleri temsilcilerinin bir araya geldiği temsilcileri ve/veya bunların dernek ve/veya birlikleri, üni2- aracılığı Uluslararası Standardizasyon Çalışmalarına Katılım teknik komiteler ile ulusal,Seviyede uluslararası ve Avrupa versite, kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlestandard hazırlama çalışmalarına katılım sağlanmaktadır. rinden en az üç farklı kuruluşun katılması ile kurulur. Avrupa’da ve diğer gelişmiş ülkelerde konu ilgililerinin standard hazırlama çalışmalarına Enstitümüz, dünyadaki örnekleri çerçevesinde ISO, IEC, konu ile komiteleri ilgili sektörün CENkatılımı, ve CENELEC teknik ile paralelçalışmalara çalışan, bu bizzat iştirak ettikleri bir yapıdadır. Mümkün ve Görevlendirme: olduğunca ile ilgili tarafların, kamu, Üyelik üniversite, özel sektör, sivil toplum örgütleri komitelerin ulusal konu yansımaları olan tüm “AYNA KOMİTELERİ” (MTC-Mirror Committees) gelen talepler ihtemsilcilerinin bir sektörden araya geldiği teknik ve komiteler aracılığı ile ulusal, uluslararası ve Avrupa Ayna komite üye adayları; temsil ettikleri kuruluşun tiyaçlar doğrultusunda kurmaya başlamıştır. Ayna komitestandard hazırlama çalışmalarına katılım sağlanmaktadır. Enstitümüz, dünyadaki örnekleriresmi talep yazısı ile birlikte Ayna Komite Üye Bilgi lerin çerçevesinde kurulma amaçları, henüz hazırlanma ISO, IEC, CEN aşamasındaki ve CENELEC teknik komiteleri ile paralel çalışan,Formunu bu Hazırlama Merkezi BaşkanlığıCommittees) (SHMB)’na iletirulusal, Avrupa ya daulusal uluslararası taslak standardlar konu- Standard komitelerin yansımaları olan “AYNA KOMİTELERİ” (MTC-Mirror sunda ilgili tüm tarafların (kamu, özel sektör, üniversite, ler ve SHMB’nin onayını müteakip görevlerine başlarlar. sivil toplum örgütleri, tüketiciler vb.) görüşlerinin alınması Üye bilgi formuna http://www.tse.org.tr/Turkish/stan9 adresinden ulaşmak ve bu görüşlerin standardlara yansıtılmasıdır. Ayna komi- dard/aynakomkatilimbilgi.asp teler ile ilgili detaylı bilgiler aşağıda verilmiştir. mümkündür. Ayna komitelerde başkan ve başkan vekili olarak görev almak isteyen üyeler, taleplerini SHMB’ye bildirirler. Başkan ve başkan vekili ataması; diğer üyelerin görüşleri, adayların özgeçmişleri, komite içindeki temsil edilen paydaşlar arasındaki dengeli dağılım gibi unsurların değerlendirmesini takiben, TSE onayı ile yapılır. Kimler üye olabilir? • Görev almak istediği ayna komitenin çalışma alanında uzman olan; Ayna komiteler aşağıda yer alan 20 sektör altında çalışmalarını sürdürmektedir: 1. Kimya 2. Tüketici Ürünleri 3. Yapı Malzemeleri 4. Elektrik 5. Elektronik 6. Çevre 7. Gıda • Tercihen standardizasyon çalışmaları konusunda bilgi birikimine sahip olan veya SHMB tarafından düzenlenecek standardizasyon eğitimlerini almaya açık; 8. Genel Standardlar • Gönüllük esasına dayalı komite çalışmalarına yeterli zamanı ayırabilecek kişiler ayna komitelere üye olabilir. 11. Isıtma, Soğutma, Havalandırma, İklimlendirme Komitelere katılımın önemi: 13. Malzemeler (Metal ve Metal Olmayan) • Ulusal, Avrupa ve uluslararası standard hazırlanmasına katkıda bulunarak temsil edilen kurumun bu platformda tanınırlığını artırmayı sağlar; 14. Makine Mühendisliği • Teknik bilgi, uzmanlık ve deneyimin aynı alanda çalışan diğer yerli ve yabancı uzmanlarla paylaşma, fikir alışverişinde bulunma fırsatı sunar; 17. Deri 19. Doğal Gaz ve Ekipmanları EKİM 2010 • Çalışmaları takip edebilecek düzeyde İngilizce bilen; Mevcut Sektörler • Teknolojik gelişme ve yenilikleri izleyebilme fırsatı yaratır; 20. Enerji 51 Komitelerin görevleri: • Uluslararası, Avrupa ve ulusal standard çalışmalarını takip etmek ve ilgili tarafların aktif katılımını sağlamaya çalışmak, • Uluslararası ve Avrupa standardizasyon kuruluşlarının teknik ve bağlı alt alt komitelerine (TC/SC) ait dokümanlar/standard tasarıları ile ilgili ülke görüşünü komite içinde uzlaşmaya vararak oluşturmak, • Ülke görüşünü oluştururken ayna komite üyesi olmayan sektördeki diğer kuruluşlardan gelecek olan görüşleri değerlendirmek, • Uluslararası ve Avrupa standardizasyon kuruluşlarının TC/SC’lerinin toplantı duyurularını değerlendirmek ve gerek duyulan toplantılara ayna komite üyeleri ve/veya sektörden diğer temsilcilerin katılımını sağlamak, • Gerektiğinde çalışma grupları oluşturmak, • Ulusal standard hazırlama çalışmalarına katılmaktır. 10. Sağlık ve Güvenlik 12. Bilgi Teknolojileri 15. Hizmet 16. Taşıma ve Ambalajlama 18. Tütün ve Tütün Ürünleri STANDARD • Uzmanlığın uluslararası/ulusal anlamda geçerliği olan teknik dokümanlara aktarılması yoluyla mesleki tatmin sağlar. 9. Sağlığın Korunması Tüm Gruplar Sektör Üye Sayısı Kamu 235 Özel Sektör 490 Sivil Toplum Örgütü 43 Üniversite 109 Üye Sektörel Dağılım Sivil Toplum Örgütü 43 Üniversite 109 Kamu 235 Özel Sektör 490 EKİM 2010 Kamu STANDARD 52 235 26,8% Özel Sektör 490 Sivil Toplum Örgütü 43 55,9% 4,9% Üniversite Total: 109 12,4% 877 100,0% STANDARDLARA Neden İhtiyaç Var? TSE Elektrik-Elektronik Müh. Ramazan USTA TSE Çevre ve İşletme Bilim Uzmanı STANDARDLARA NEDEN İHTİYAÇ VAR? GÜNE İYİ BAŞLAMAK ! N ..... AKİ TRE sında şuşturma ve okul ko esini isteriz. iş k lü n ü rüm G planlı yü yere her şeyin eceğimiz sız id g r, la la ard e d b n z ta sı S za da ve ka zamanın cı olur. ım rd ya a ız izdeki varmam elişlerim , gidiş -g sa a lm o r zdık. Onla i bulama bu düzen tler İşare ivenler Merd r le n re etleri T cılık hizm u taşıma Kam PEROND Saba h çoğu leyin evd m e kahv uzun can n çıkmad e iste ı bir a İş finca n önce r. te, k n sıc ak porta ahveyi ya k p güve al suyun an, ekm eği k u sık nli, a ıza an z oluşu nda enerji tük aletlerin rtan, stand e E ardla ten ve sa v ale rın ro ğ tleri M lü va lam obily rdır. a ve S mutf oğutm ak do a ve lapla F ener ırın k rı ji etk a p aklar in kapıl liği ı, du ar var k arola rı ve TEHLİKELİ İŞLER..... Tehlikeli bir işiniz olabilir… Standardlar, örneğin yapı iskelesi, kaymayan merdivenler, güvenlik baretleri ve benzerlerinin kullanımını sağlayarak işinizi daha güvenli hale getirir. Çelik takviye Beton Merdiven Baret Vinç Yapı iskelesi İş ayakkabıları EKİM 2010 53 STANDARD Güne aksilikle başlamak istemiyorsanız, standardlar, banyo aynasında yüzünüzü gördüğünüz andan itibaren size destek olacaktır. İşin iyi tarafı, sizin bu konuda düşünmeniz gerekmemesidir. Işıklar Borular ve bağlantı parçaları Diş fırçaları Lavabolar Cilt ve saç bakımı, ağız hijyeni aletleri Kontak lensler İster gö KORUYUCU VE UYARICI GİYSİLER..... Sokaklarımızı temiz tutan insanları fark etmenizin nedeni, belki de güvenlik ceketi giymelerindendir. Standardlar yeterli görünürlük sağlar ve karanlık kış sabahlarında kazaları önleyerek can kurtarabilir. ijyen sta ndardla rı ma utma Bula şık yıka ma yerl Ayd eri ınlatma Ha valandır ma Soğ Başarabiliriz..... çoğu zamanını işyerinde geçiririz. İşyeri ne kadar iyi olursa, elimizdeki işe o kadar yoğunlaşabiliriz. Uygun aydınlatma ve havalandırma, ergonomik mobilyalar, aletler ve cihazlar, düşük gürültü düzeyleri ve makul sıcaklık – standardlar çalışma ortamımıza olumlu katkılarda bulunurlar. Gerisi bize kalmış bir şey… EKİM 2010 Günümüzün STANDARD ro Kıy Koruyucu giysi Eldivenler Saplı süpürge Çöp kutusu Çöp torbası Kaldırım taşı Işık yansıtıcı giysi 54 tür iste rada ye vermek ..... , stres g yoldur. id erici bir Çevren izdeki h standard erkes la yapıldığ ra göre yemek e ını bilm s e k, rahatl ervisi Yiy ecek ha a tı cıdır. z ırlığı H Ara Başarabiliriz..... Ergonomik sandalyeler ve işyeri atmosferi Halı ve ateşe dayanıklı yer kaplamaları Büro mobilyası Bilgisayarlar ve klavyeler Hava ısınız ? e hazır m Aşağı ve yukarı…. Asansörle ya da yürüyerek, yukarıya çıkarken ya da aşağıya inerken, standardlar yolunuzu kolaylaştırmaya yardımcı olur. Asansörler Merdivenler Tırabzanlar Seramik karolar Alışveriş e vabını siz Bunun ce ı? m k a c i lı giys Uya lara daya ektir. standard eri verec tl e k ti e ri bedenle ri ise til deneyle dard teks zun bir süre iyi Stan daha u giysilerin acaktır. ini sağlay s e m n rü gö tları i bedenler denetimi nik madde ro kt le E er ül üc ür ın sönd Yang i Der Barko Giysi Benzin doldur Nerede ma…. olursanız olun, Standardlar sa yesinde petrol kalitesinden em in olabilirsiniz. Bu, yalnı zca motorunuz için değil, çevre için de iyidir. Otomotiv yakıtı Hortumlar Resimya zılar Gözlükle r Büyüyünce itfaiyeci olmak istiyorum…. İtfaiyeciler sizi ve mülkünüzü koruyabilirler. Onlar da görev sırasında kendilerini koruyacak olan teçhizatlarına güvenirler. Bu türden teçhizat için nelerin gerektiği ve uygunluğun nasıl test edileceği standardlarda tanımlanmıştır.. Kasklar Koruyucu eldivenler Koruyucu kıyafetler Alarm sistemleri Bu gece yemek Sallanan bebek…. Standardlar bebeğinizin çok ihtiyaç duyduğu dinlenme konusunda yardımcı olur ve size zihinsel rahatlık verir. Standardlar, beşik, karyola ya da puset, hepsinin güvenli olmasını, oyuncak ve bebek arabalarının, oluşturulan spesifikasyonlara uymasını sağlarlar.. Bebek pusetleri ve evde kullanılan katlanabilir pusetler Oyuncakların güvenliği Duvar kağıtları Alev almaz bebek gece giysileri Piller Oyuncaklar için güç transformatörleri EKİM 2010 Paten kaymak, sürat isteyen bir spor olduğu için en düzgün yüzeylerde bile kazalar olabilmektedir. Giydiğiniz koruyucuların ilgili standardlara göre test edildiğini bilmek, iyi bir şey olsa gerek. Patenler Diz koruyucular Güneş gözlükleri Dikkat çekici ceketler Eğiticiler Asfalt Hava kalitesi Kasklar 55 STANDARD Düzlükte koşmak…. te ne var ? Alışverişe gittiğ inizde seçim ya pmakta zorlanabilirsiniz , ama önünüzde ki rafta duran yiyeceğin, hatalı ambalajl ama ya da yetersiz soğutm a yüzünden bo zulmaması gerekir. Tek ka ygınız, hangi ürü nü seçeceğiniz olm alıdır: ötesini sta ndardlar düşünür. Alışveriş arabaları Barkodu Ambalajl ama Kalite yö netim sistemler i Süt ve sü t ürünleri Herkes için standardlar…. EKİM 2010 STANDARD 56 anı…. Parti zam ırsa puğu kırıl bınızın to en ayakka giderk a kulübe lmasını vkli,am sağlam ka lal Gitmek ze r. r zaman ih ça n uzun bi yasasını zi t ni fe çe keyfiniz ka ya ök kı revli, rdları bı standa ğinizde, gö ecektir. ka tti ak gi Ay be lü ik virmey r: güvenl öylece ku sizi geri çe sağlar. B ası gereki rlüktedir. lara uym rekçesiyle rü rd ge yü da iz rd an in ettiğ de st r standa görevlilerin lerini oluşturan bi arada bu viye Bu emleri in kalite se st rin si le m et ar zm klılığı test hi etleri ve al çe dayanı enlik hizm arı ve ök Güv bı tabanl ka ak ay kabılar: Ayak metotları blokları kaldırım Beton zemeleri leme mal Yol işaret Standardlar, daha fazla kullanılabilirlik, ulaşılabilirlik ve engellere karşı özgürlük açısından herkes için giderek artan bir şekilde tasarım ilkelerini içeriyor. Bu, hayatı, yalnızca engelliler için değil, herkes için daha kolay hale getiriyor. Basamaklar İskemleler için plastik Engelliler için tekerlekli sandalyeler Tekerlekli sandalye kullananlar için yükseltme asansörleri Meyve suyu, tü m meyve sula rı, yalnızca meyve suyu…. Portakal suy u yararlıdır, am a doğru mbala sıkıntı yaratabili jlanmamışsa r. Standardlar, iste r plastik şişeler, iste kahve fincanı ols r çatal bıçak ya un, gıda ile ilgi da li tüm malzeme güvenli olması lerin nı sağlar. Portakal suyu Ambalajl ama (gıda ile ilgi li) Kahve ma kineleri Çay (temiz lik) Çanak çöm lek Elektrik am pulleri Dinlenme zam kular…. İyi uy ya a, için için garanın nan bir si onu ns lara uygu ın doğru standard ir. k takımın r rol Yatağınız ı pek kolay değild tüyü yata la as veya kuş standard a ye tutuşturm ni ad tta am ı sağl iniz ba ih edeceğ n kalitede olmasın Terc istene boyutta ve . oynamıştır klar Yata niyeler Batta k takımı ışı tüyü yata a davran Kuş rinin yanm tle fe ya kı k Yata i eler trik düğm ması Elek numaralan -kitapların ışları ISBN an vr da a eler: yanm Perd tüyü Kuş anı…. Evinizin konfor u içinde dinlen meniz, büyük ölç standardlara da üde yanır. İnşaatçıl ar, evsel eğlen ce ara çla rının üreticileri, ve halı tedarikçi mobilya lerinin hepsi tük etici şartlarını yer getirmek için sta ine ndardlardan yar arl an ırla r. Televizyo nlar Parke döşemeler Tabanda n ısıtma ve patlamaya kar şı dayanıklı pe camları ncere Radyatör ler Duvar kağ ıtları Hırsızlığa Çevrenizin temiz ve sağlıklı olmasını ister misiniz ? Su ve hava kalitesini ölçmek, kirletici maddelerin ve gürültü emisyonunun seviyelerini denetlemek için standardlar kullanılır. standardlar, atık ve kanalizasyon sistemlerimizin iyi çalışmasını sağlar ve dahası, kentsel trafik tıkanıklığını önlemeye de yardımcı olur. EKİM 2010 Bu isiniz ? ı ister m a ortam bir çalışm a, okulda , fabrikad alanında t ardlar, iş a d n şa a in st olsun, bir de olursa olsun, a d pılır hale ro ü ya b a re Bir az çabayl zada, ne a a ğ h a a m d a ve ya d üvenli ı daha g belirler. hayatınız larını rt şa in n k getirme rdan uza ile kazala ününde b g iş ir b yoğun uç olarak, Son r. ili b a kalın 57 STANDARD Güvenli Çocuklarınızın güvenli ve sağl ıklı büyümesin ister misiniz ? i yiyecek iniz ? ister mis a rd a , in b a lı kl k, ö rn e ğ ürünlerinde, ra la o l p o ta n si ye işlerde, mandıra rını d a rd la r, e metotla yem S ta n kabuklu deleri ölçm a çevrimine e, ad rd m le i ve el gıd mey tehlik ceklerin biradaki miş yiye şarap ve k, kirlen ım ederler. ra ya la tanım yard önlemeye jlamak, girmesini , ambala i işlemek hijyen rin le in iç de ak mad ve sunm da, gıda an ak m m la za ı , depo Ayn ı yapmak dağıtımın belirlerler. da nı rı şartla Kaliteli Standardl ar, çocuklarınızı n oyuncakları sp es ifi ka sy on ve giysileri içi la r ol uş tu ra n ra k on la rın mutluluklarının sa ğl ık ve korunmasına ya rdım eder. Bu, oyuncak ve giy silerin zehirli keskin kenarla madde içermed rı, gizli tehlikele iği, ri olmadığı ve gibi, çocukların ilaç şiş eleri temas edebile cekleri başka güvenlik meka ürünlerin nizmalarının bu lunduğu anlam ına gelir. STANDARD 58 EKİM 2010 Mehmet EVCİ TSE Ürün Belgelendirme Merkezi Başkanı B 20. Yüzyıl başlarından itibaren ekonomik ve sosyal hayatta standard ve standardizasyonun önem kazanması, ülkeleri, hazırlanan standardların uygulanması için çeşitli tedbirler almaya yöneltmiştir. Gerek üretici ile doğrudan temas sağlanması, gerekse tüketici için teminat oluşturması açısından ürün belgelendirme sistemlerinin kurulması, kısa vadede sonucu alınabilecek en etkili araç olarak görülmüştür. Ürün belgelendirme sistemi, ürünün imalattan kullanım yerine kadar geçirmiş olduğu aşamalarda birçok fayda sağlar. Bunların başlıcaları şunlardır: • Müşteri güveni, güvenli ürün kullanım rahatlığı, • Pazarlama kolaylığı, • Sürekli gelişmeye katkı, • Kalitesizlik maliyetlerinde azalma, • Müşteri güveni, • Ürüne bağlı işletme maliyetlerinde azalma, • Standardlara uygun ürün kullanımı. EKİM 2010 ir ürünün belgelendirilmesi, ürünün özel standardlar ve diğer norm dokümanlara uygunluğu için güvence sağlamanın bir aracıdır. Bazı ürün belgelendirme sistemleri, ürünün başlangıç deneyini ve ürün tedarikçisinin kalite sistemlerinin değerlendirilmesini ve bunu takiben fabrika kalite sistemini, fabrikadan ve serbest piyasadan alınan numunelerin denenmesini dikkate alan periyodik kontrolü içerir. TSE-ÜRÜN BELGELENDİRME Güvenlik Şemsiyesi: Belgelendirme STANDARD 59 ÜLKEMİZDE ÜRÜN BELGELENDİRME ÇALIŞMALARI Ülkemizde, Türk Standardları Enstitüsü 1964 yılında uygulamaya koyduğu "Standardlara Uygunluk Belgelendirmesi (TSE Markası)" ile ürün belgelendirmesini başlatmıştır. Bu uygulama ile başlangıçta üreticilerde standardlara uygun ve kalite seviyesi yüksek mal üretme şuurunun yerleştirilmesi, yaygınlaştırılması amaçlanmış, tüketicilerin can ve mal güvenliklerinin korunması sağlanmıştır. İlk TSE Uygunluk Belgesi ve Markası kullanma hakkı, 1964 yılında bakır tel için verilmiştir. Günümüzde 50 bine yakın üretim ve hizmet yeri TSE Belgelendirme hizmetlerinden yararlanmaktadır. Bugüne kadar bu kapsamda verilen ve güncelliğini koruyan TSE Belgeleri 60 bini aşmış bulunmaktadır. Belgelendirme Merkezi, uzun zamandır yürütmekte olduğu çalışmalar neticesinde elektroteknik sektöründe uygunluk belge ve sertifikalarının uluslararası alanda karşılıklı tanınması sistemi olan IECEE-CB sistemine ve Avrupa ülkeleri bünyesinde belgelerin karşılıklı tanınması anlaşması olan CCA’ya (Cenelec Certification Agreement-Cenelec Belgelendirme Anlaşması) ve kabloların belgelendirilmesi anlaşması HAR’a üye olmuştur. Ayrıca, Avrupa Markası olarak adlandırılan “EMS-KEY MARK” Markasını verme konusunda da ilgili organizasyona müracaat etmiş bulunmaktadır. EKİM 2010 Belgelendirme hizmetlerine ürün belgelendirme çalışmaları ile başlayan Enstitümüz, günün şartlarının gerektirdiği uyumu sağlayarak bugün ürün belgelendirme faaliyetlerini yurt içinde ve yurt dışında da Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Cezayir, Çin, Danimarka, Fransa, Finlandiya, Güney Kore, Hindistan, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Japonya, Macaristan, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Singapur, Srilanka, Suudi Arabistan, Taiwan, Tayland, Endonezya, Malezya, Slovenya, Brezilya, Bosna Hersek ve Yunanistan’da faaliyet gösteren firmalarla aşağıda belirtilen ana gruplarda yürütmektedir; STANDARD 60 • Madde, Mamul veya Mahsullerin Belgelendirilmesi, • Hizmet Yerlerinin Belgelendirilmesi, • Laboratuvarların Belgelendirilmesi, • Atık Taşıma Uygunluk Belgelendirilmesi, • Motorlu Araçlar Aksam ve Parçalarının AEK Regulasyonlarına Göre Teknik Servis Hizmeti. Bugüne kadar, Belgelendirme, günümüzde giderek daha da önem kazanmış, uluslararası ticarette, pazarlamanın birinci öncelikli konusu olarak gündemdeki yerini almıştır. Özellikle iki ve çok taraflı anlaşmalar çerçevesinde mal ve hizmetin pazarlanması için, düzenlenen belgeler önemli rol oynamaktadır. Bu çerçevede uluslararası platformlarda belgelerin karşılıklı olarak tanınması ticareti kolaylaştırmış, özellikle gümrük kapılarında malların uzun süre bekletilmesi problemini ortadan kaldırmıştır. Dünyadaki global yaklaşım çerçevesinde özellikle Avrupa Birliği başta olmak üzere belgelendirmede de Enstitümüzce uyum çalışmalarına ağırlık verilmiş olup; Ürün Ürün belgelendirme hizmetleri, hizmet türü anlamında sektörel belgelendirme ve teknik düzenlemeler olmak üzere iki kısımda verilmektedir. Teknik düzenlemeler ile ilgili hizmetler merkezden verilmekte, sektörel belgelendirme ile ilgili hizmetler merkezden ve illerde bulunan ürün belgelendirme müdürlüklerinden de verilmektedir. Bu belgeler: • CB Deney Belgesi, • CCA- NTR Belgesi, • Deney Belgesi, • Birim Doğrulama Belgesi. • TSE Kritere Uygunluk Belgesi (TSEK Markası), • TSE Elektromanyetik Uyumluluk Belgesi, EMU ◄► TSE ◄►EMC • TSE-HAR Markası Kullanma Belgesi, • TSE Ex Uygunluk Belgesi, • Ortak Kriterlere Uygunluk Belgesi, Ürün Belgelendirme Merkezi; tüm AB Yönetmelikleri kapsamında; MARTOY (Motorlu Araçlar ve Römorkları Tip Onay Yönetmeliği) ve alt yönetmelikleri (58 adet), TORTOY (Tekerlekli Tarım veya Orman Traktörleri Tip Onay Yönetmeliği) ve alt yönetmelikleri (37 adet) dahil, MOTOY (İki veya Üç Tekerlekli Motorlu Araçların Tip Onayı Yönetmeliği) ve alt yönetmelikleri (26 adet); hizmet vermektedir. Ürün Belgelendirme Merkezi, 2006 yılında CE İşareti Uygunluk Değerlendirme işlemleri konusunda 1783 onaylanmış kuruluş numarasıyla Enstitümüze Onaylanmış Kuruluş statüsünü kazandırmış olup, günümüz itibarıyla; • Yapı Malzemeleri Direktifi • Basınçlı Ekipmanlar Direktifi • Kişisel Koruyucular Direktifi • Oyuncaklar Direktifi • Asansör Direktifi • Gaz Yakan Cihazlar Direktifi • Yeni Sıcak Su Kazanları konularında yetkilendirilmiştir. Ayrıca; • CENELEC KEYMARK Belgesi, • Tıbbi Cihazlar Direktifi • İnvitro Tıbbi Tanı Cihazları Direktifi • Makine Emniyeti Direktifi kapsamlarında ilgili Bakanlıklara başvurumuz yapılmış olup, süreç devam etmektedir. Enstitümüzün Kuruluş Kanunu’nda tanımlanan yetki ve görevlerin dışında muhtelif yollarla Ürün Belgelendirme Merkezi (ÜBM)’ne tevdi edilmiş diğer görevler aşağıda sıralanmıştır. Ürün Belgelendirme Merkezi, muayene ve/veya laboratuvar hizmet kuruluşu olarak görevlendirilmesi bağlamında “Ölçü ve Ölçü Aletleri Hakkında Dair Tebliğ (Tebliğ No: ÖSG/2004/2) kapsamında Tip Onayı İçin Muayene ve Deney hizmeti vermektedir. EKİM 2010 • Türk Standardlarına Uygunluk Belgesi (TSE Markası), Ürün Belgelendirme Merkezi bünyesinde Motorlu Araçlar ve Bunlara Ait Aksam ve Parçaların Uluslararası Kurallara Uygun Tip Onay konusundaki çalışmalar, 1989 yılından beri yapılmaktadır. Tekerlekli Araçlar ile Bu Araçlara Takılan ve/veya Araçlarda Kullanılan Aksam ve Parçalar ile ilgili Teknik Mevzuatın Uygulanmasına Dair Yönetmelik çerçevesinde ÜBM, Onay Kuruluşu olan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı (STB) tarafından teknik servis hizmeti verme amacı ile görevlendirilmiştir. 61 STANDARD Marka sözleşmesi yaparak kullanımına izin verdiğimiz, Türk Patent Enstitüsü tarafından Enstitümüz adına tescil edilmiş olan markalarımız ve logoları aşağıda verilmektedir. EKİM 2010 Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile 23.12.2003 tarihinde yapılan protokolle Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelik kapsamında AİTM Seri Tadilat/Seri İmalat Tip Onay Belgesi, AİTM LPG Seri Tadilat/Seri İmalat Tip Onay Belgesi, AİTM Münferit Araç Uygunluk Belgesi, Araç İthali Öncesi Proforma Fatura Vizesi, Münferit Tadilat Projelerinin Tetkik ve Tasdiki, Karayolu İle Tehlikeli/Tıbbi Atık Taşıyan Araçların Belgelendirilmesi, Karayolu İle Tehlikeli Madde (LPG) Taşıyan Araçların Belgelendirilmesi yapılmaktadır. STANDARD 62 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gereğince satış sonrası hizmet istenecek ürünlerin bakım onarımını yapan iş yerlerinin Hizmet Yeri Yeterlilik belgeli olması mecburiyeti olduğundan, kanun kapsamındaki ürünlerin servisini veren firmalara, Hizmet Yeterlilik Belgesi (HYB) hizmeti verilmektedir. Merkezi İsviçre’nin Zürih şehrinde olan Quarisurfal, yüzey kalitesi işlemlerini takip edip yürüten bir kuruluş olup, bütün dünyada Qualanod (Alüminyum Profil, Paneller üzerinde anodik oksidasyon ile renklendirilmesi) ve Qualicoat (Alüminyum Profil ve Paneller üzerine elektrostatik toz boya kaplaması işlemi) kalite belgelerini düzenlemekte olup, bu kuruluşun Türkiye’deki genel lisansiyeri AYİD (Alüminyum Yüzey İşleme Derneği)’dir. AYİD ile TSE arasında 27.08.1996 tarihinde imzalanan bir protokol ile TSE, Qualanod ve Qualicoat incelemelerini yapmaktadır. Ürün Belgelendirme Merkezinin 2006 yılından bu yana yapmış olduğu yoğun çalışmaların sonucunda, 2009 yılında Enstitümüz yine bir ilke imza atarak ürün belgelendirmesi alanında 110 standardda TÜRKAK tarafından akredite edilmiştir. EKİM 2010 STANDARD 63 Sonuç olarak; Türk Standardları Enstitüsü, 1964 yılında uygulamaya koyduğu “TSE Markası Sistemi” ile standarda uygunluk belgelendirmesini başlatmış ve bu sistem ile üreticilerin standardlara uygun ve kalite seviyesi yüksek mal üretme şuurunun yaygınlaştırılmasının yanı sıra, tüketicilerin can ve mal güvenliğini korumayı, karşılaştırma ve seçim kolaylığını sağlayarak kaliteli ürünler kullanmasını sağlamış ve giderek artan bir gelişme hızı göstererek, tüketicinin benimsediği ve bugün için yıllık satış tutarı yaklaşık 150 trilyon TL’nın üzerin- de madde ve mamulü kapsayan bir güvenlik şemsiyesi niteliği kazanmış bulunmaktadır. Ürün Belgelendirme Merkezi, yarım yüzyıllık tecrübesiyle bugün itibarıyla 450 çalışanı ile sözleşme sayısını 50 binlere ulaştırmış ve tip bazında yaklaşık 60 bin ürünün belgelendirilmesini gerçekleştirmiştir. Tecrübesi, bilgi birikimi ve uzman personeli ile Enstitümüz, tüketicinin bilinçlendirilmesinde üstlenmiş olduğu misyonunu yerine getirmektedir. STANDARD 64 EKİM 2010 TSE SİSTEM BELGELENDİRME Sistem Belgelendirme Faaliyetlerimiz EKİM 2010 TSE PERSONEL ve SİSTEM BELGELENDİRME FAALİYETLERİ 65 Küreselleşme ve artan rekabetçiliğin beraberinde getirdiği değişken piyasa şartları, yönetimde kalite anlayışının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu gelişmelere ayak uydurmak üzere 1990 yılında faaliyetlerine Sistem Belgelendirmeyi de ekleyen Enstitümüz, Personel Belgelendirme faaliyetlerini Merkezden; Sistem Belgelendirme ve eğitim faaliyetlerini ise Merkez, İstanbul, İzmir, Kayseri, Antalya, Bursa ve Konya olmak üzere ülke genelinde yedi ana birim üzerinden yürütmektedir. PERSONEL BELGELENDİRME Ülkemizin kalite altyapısını güçlendirmek üzere yürütülen en önemli görevlerimizden biri, gerekli insan kaynağının yetiştirilmesidir. Bu amaçla Şubat 2001’de kurulan Personel Belgelendirme Müdürlüğümüz, 15 Temmuz 2001 tarihi itibarıyla Avrupa Kalite Teşkilatı (EOQ) Personel Belgelendirme Şeması çerçevesinde yürütülen Kalite, Çevre ve İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri konularında Uzman, Yönetici ve Tetkik Görevlisi belgelendirmeleri için EOQ üyeliğini gerçekleştirmiştir. 2001 yılında milli akreditasyon kuruluşu Türk Akreditasyon Kurumu’nun (TÜRKAK) faaliyete başlaması ile birlikte 30 Eylül 2002 tarihinde TÜRKAK akreditasyonu gerçekleştirilmiş olup, personel belgelendirme faaliyetlerimiz TS EN ISO/IEC 17024 “Uygunluk Değerlendirmesi - Personel Belgelendirmesi Yapan Kuruluşlar İçin Genel Şartlar” Standardına göre akreditedir. TS EN ISO/IEC 17024 Standardı çerçevesinde Kalite, Çevre ve İş Sağlığı ve Güvenliği ve Gıda Güvenliği Yönetim Sistemleri konusunda EOQ Personel Belgelendirme Şeması Gereklerine göre; Uzman, Yönetici, Tetkik Görevlisi, Meslek Standardları çerçevesinde Kaynakçı, Tahribatsız Muayene Personeli, Sekreter ve Polis, Güvenlik Bilgi Formlarının Düzenlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Tebliği çerçevesinde Güvenlik Bilgi Formu Hazırlayıcısı, Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik çerçevesinde Organik Tarım Kontrolörü ve İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmelik çerçevesinde İyi Tarım Uygulamaları Kontrolörü, Entegre İç Tetkikçi, Gıda Güvenliği Ön Gereksinim Programları, Proses STANDARD Aykut KIRBAŞ TSE Personel ve Sistem Belgelendirme Merkezi Başkanı Yöneticisi, Akredite Veteriner Hekim ve Sağlık Sektöründe Yönetim Sistemi Uygulamaları, belgelendirme kategorilerimiz arasındadır. SİSTEM BELGELENDİRME Değişken piyasa şartları ve giderek artan küresel rekabet ortamında ayakta kalmak için, işletmelerin global değişime ayak uydurup kurumsallaşabilmeleri; misyon, vizyon, politika ve hedeflerini belirlemeleri, sistematik ve kaliteli yönetim çerçevesinde sürekli iyileştirme anlayışını benimsemeleri gerekmektedir. Bu amaçla kullanılabilecek ve küresel piyasaların kapılarını açabilecek anahtar, yönetim sistemleridir. EKİM 2010 Enstitümüz hâlihazırda sekiz konuda Sistem Belgelendirmesi faaliyetleri yürütmektedir: STANDARD 66 • TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi • TS EN ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi • TS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi • TS EN ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi • TS ISO/IEC 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi • TS EN ISO 13485 Tıbbi Cihazlar Yönetim Sistemi • TS ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi • TS EN 16001 Enerji Yönetim Sistemi Avrupa ile neredeyse eş zamanlı olarak 1990 yılında ISO 9001, 9002, 9003 Kalite Yönetim Sistemi eğitim ve belgelendirme faaliyetlerine başlanmış olup, bu faaliyetler 1997’de ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi, 2003 yılında HACCP ve OHSAS Sistemleri, 2004 yılında Tıbbi Cihazlar Kalite Yönetim Sistemi, 2005 yılında Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, 2006 yılında Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi ve 2009 yılında Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi belgelendirmeleri ile devam etmiştir. Enerjinin her geçen gün daha da önemli hale gelmesiyle, sistem belgelendirme faaliyetlerimize geçtiğimiz aylarda enerji alanı da eklenmiştir. Enerjinin verimli kullanılması esasına dayanan TS EN 16001 Enerji Yönetim Sistemi Belgelendirme faaliyetlerimiz Temmuz 2010 itibarıyla başlamış olup, kuruluşlarımızın TS EN 16001 Standardı çerçevesinde etkin bir enerji yönetim sistemi kurarak sürdürmelerini kolaylaştıracak eğitim faaliyetleri de yürütülmektedir. TS EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ve TS EN ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi belgelendirme faaliyetlerimiz 2002 yılında Hollanda Akreditasyon Kuruluşu (RvA) ve Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından akredite edilmiştir. 2006 yılında TÜRKAK’ın Karşılıklı Tanıma Anlaşmasını imzalamasından sonra RvA akreditasyonu yenilenmemiş olup TÜRKAK akreditasyonu sürmektedir. Her iki sistemde de nükleer hariç tüm kapsamlarda akreditasyonumuz bulunmaktadır. TS EN ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi belgelendirme faaliyetimiz A’dan M’ye tüm kategorilerde Temmuz 2008’den bu yana TÜRKAK tarafından akredite olup, TS ISO/IEC 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi alanında akreditasyonumuz Nisan 2009’da başlamıştır. Bir başka faaliyet alanımız olan Sistem Belgelendirme faaliyetlerine yönelik eğitimler de Merkez Başkanlığımız tarafından yürütülmektedir. Yönetim Sistemleri eğitimlerinin yanı sıra Yönetim Sistemleri Entegre Eğitimleri, Yönetim Sistemleri Sürekli İyileştirme Eğitimleri ve Stratejik Planlama Eğitimleri de düzenlenmektedir. SİSTEM BELGELENDİRME NEDEN TSE? HİZMETİ ALIRKEN Türk Standardları Enstitüsü, yarım asırdır hizmetlerini “Türkiye’nin rekabet gücünü artırmak, ülkemizin ulusal ve uluslararası düzeyde ticaretini kolaylaştırmak ve toplumun yaşam düzeyini yükseltmek” misyonu doğrultusunda ve “hizmetlerimizde; ulusal, bölgesel ve uluslararası alanda tercih edilen, yönlendirici ve lider bir kuruluş olmak” vizyonu çerçevesinde vermektedir. Ülkemizde Yönetim Sistemleri belgelendirmesi yapan 150’ye yakın yabancı ve yerli menşeli belgelendirme kuruluşu bulunmaktadır. Bu kuruluşların içerisinde Enstitümüz tecrübe ve altyapısıyla her zaman bir adım önde olmuş, gerek ülkede gerekse bölgede sistem belgelendirme faaliyetlerine liderlik etmiştir. TSE, ülkemizin en tecrübeli, hizmetlerinde sadece kamu yararı ve ülke menfaatlerini ön planda tutan, pazar payı, yetişmiş teknik eleman ve altyapı konusunda en büyük ve öncü sistem belgelendirme kuruluşudur. Standardlara uygun belgelendirme yapabilme adına asla ilkelerinden taviz vermeyen ve tüm amacı ülkenin kalite altyapısının yükseltilmesi ve kalite bilincinin yerleştirilmesi olan Enstitümüz, bu kuruluşlarla, belgelendirmede öncü misyonunu devam ettirerek, kalite bilincinin toplumun her kademesinde, işletmelerde yaygınlaşmasını sağlamaya yönelik eğitim faaliyetlerini sürdürerek dolaylı olarak mücadele etmektedir. Ancak kaliteye olan inancın körelmemesi için yalnızca Enstitümüz değil, ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve bu faaliyetlerden faydalanan sanayicilerimiz bu konuda hassasiyet göstermelidir. 67 STANDARD Enstitümüzün rakipleri olarak ülkemizde aynı sahada faaliyet gösteren, yurt dışı akreditasyon kuruluşlarından akredite olan, ancak gerekli denetimlerden etkin olarak geçmeyen belgelendirme kuruluşları ciddi bir haksız rekabet sorununa yol açmaktadır. Kendi ülkelerinde akreditasyon kurallarını bütünüyle yerine getiren yabancı belgelendirme kuruluşları, özellikle gelişmekte olan Türkiye gibi ülkelerde kurdukları temsilciliklerde belgelendirme yaparken aynı hassasiyeti göstermemektedirler. Standardlara uygun belgelendirmeden ziyade ticari kaygılarla çalışan bu tip belgelendirme kuruluşlarından birçoğu, olması gerekenden kısa zamanda etkin bir tetkik gerçekleştirmeden belge verme yoluna gitmektedirler. EKİM 2010 Sistem belgelendirme faaliyetlerimiz, ülke çapında yedi ana birim üzerinden yürütülmekte olup, tüm birimlerimiz TÜRKAK akreditasyonu kapsamında denetlenmekte ve uluslararası standardlara uygun belgelendirme yaptığımız onaylanmaktadır. Milli Belgelendirme Kuruluşu olarak Enstitümüz, kamu yararına ve kâr amacı gütmeksizin yürütülen bu faaliyetlerde Yönetim Sistemi Standardlarında yer alan şartları sağlayarak gerçek anlamda hak eden kuruluşlara belge vermeyi ilke edinmiştir. STANDARD 68 EKİM 2010 TSE-LABORATUVAR Tek Standard - Tek Deney Tek Belge EKİM 2010 Üzeyir KARAGÖZ TSE Deney Laboratuvarları Merkezi Başkanı STANDARD 69 STANDARD NEDİR? GEREKLİ MİDİR? - Japonya da üretilen otomobile Türkiye’de üretilen lastik takılabilir mi? - Avustralya’da üretilen televizyon, Almanya’daki yayınları alabilir mi? - Finlandiya’da üretilen cep telefonları ile dünyanın her tarafından görüşülebilir mi? soruları belki bugün birçok kimse için anlamsız ve gereksiz sorular olarak değerlendirilebilir. Zira bugün bu soruları anlamsız kılacak uluslararası konsensüsle ulaşılmış çok değerli sonuçlar vardır. Dünyanın önemli bir kesimi, her türlü ürünün her yerde kullanılmasını temin edebilmiş durumdadır. Tekstilde beden (size) ölçüleri, ayakkabıdaki numaralar neredeyse tüm dünyada aynı noktalara taşınmış durumdadır. Elbette, ancak böyle bir mutabakatla uluslararası ticaret yapabilir, ticarette rekabet edebilecek aktör olunabilir. İşte herkesin bir kavramdan, tanımdan ve tariften aynı şeyi anlaması esasına dayalı sistematiğe ‘Standardizasyon’ diyoruz. EKİM 2010 STANDARD 70 STANDARDLARIN ÇEŞİTLERİ Takdir edersiniz ki, standardlar hedef kitlesiyle birlikte değerlendirilmektedir. Bazı standardlar sadece bir firma için oluşturulmuştur ve sadece o firma ve o firmanın tedarikçileri arasında geçerli ve anlamlıdır. Bir başka firmanın ürettiği yedek parçayı, malzemeyi bahse konu firma ürünlerinde kullanamazsınız. Bahse konu standardlara bir ülkede “herkes uymak zorundadır” denirse, bu standard, Milli Standard olarak anılır (Örnek: Milli Standard Kuruluş TSE, Milli Standard TS) ve aynı konuda üretim ve servis kuruluşlarını bağlar. Eğer bahse konu mutabakat, dünyanın belli bir bölgesi için geçerli ise bu tür standardlara Bölgeler Arası Standard (Örnek: Kuruluş. Bölgesel Kuruluş CEN, CENELEC Bölgesel Standard EN), eğer bahse konu mutabakat dünyadaki tüm üye ülkeler için geçerli ise bu tür standardlara Uluslararası Standard (Örnek Standard Kuruluşu ISO, IEC. Uluslararası Standard ISO, IEC) denir. Dünya ticareti bu doküman ve tanımlar üzerinden yapılmaktadır. Bu tür uluslararası standardların bulunmadığı durumu bir an düşündüğümüzde her şeyin, her olayın, ticaretin, sanayinin nasıl tıkandığını ve alt üst olduğunu tasavvur bile edemeyiz. Bu hususta en önemli örnek, tıbbi cihazlardaki durumdur. Maalesef bugün hiçbir firmanın cihazına başka bir firmanın vidası bile uymamaktadır. Kitler ve Kavitelerin uyumsuzluğu, sağlık kuruluşunu cihaz makinenin, ilacın veya gıdanın Standarda Uygun Üretildiğinde dair üretici beyanı yetmez. Bu ürünü kullanan/tüketen ile üretenden ve tüketenden bağımsız bir kurumun/kuruluşun, üreticinin “Standarda Uygundur” beyanını “tescil etmesi” şarttır. Bu işi yapan kuruluşlar, “Ürün Belgelendirme (PRODUCT CERTİFACTİON)” kuruluşu diye adlandırılmaktadır. Günümüzde, tüm dünyada; ‘TEK STANDARD-TEK DENEY -TEK BELGE’ Prensibi Bu temel bilgiler hatırlatılmadan, TSE’nin ve TSEDeney Laboratuvarları Merkezi Başkanlığının misyonunu tam olarak tanıtmanın mümkün olmayacağı değerlendirilmektedir. üreticisine Mutlak Bağımlı hale getirmektedir. Bunun mahsurları inanılmayacak kadar fazladır. Üreticinin ve tüketicinin haklarını korumak, ticarette güveni ve rekabeti sağlamak, yaygın ve kolay kullanım imkânları oluşturmak maksadıyla yapılan standardizasyon faaliyetinin gereği ve faydası konusunda tüm dünya mutabakat sağlamış durumdadır. EŞDEĞERLİLİK – KARŞILIKLI TANIMA/TANINMA Standardizasyon, uluslararası ticaretin, tüketici ve üretici hakkının korunması ve rekabetçi ortamın oluşturulmasının Gerek Şartıdır, ama Yeter Şartı değildir. Karşılıklı ekonomik ilişkilerin sağlam esaslar üzerine kurulması ve sürdürülebilir olması ise karşılıklı güven esası üzerine kurgulanmalıdır. Otomobilin, telefonun, TSE DENEY LABORATUVARLARI MERKEZİ BAŞKANLIĞI (DLMB) Tek Standard-Tek Deney-Tek Belge üçlemesinin merkezinde deney (test) laboratuvarları bulunmaktadır. Gerek standardların hazırlanması aşamasında, gerekse de üretilmiş ürünlerin teknik düzenlemelerinin (standard, kılavuz, şartname) Uygunluğunun Tescili laboratuvarlar tarafından yapılmaktadır. Ürün belgelendirme kuruluşlarının verdikleri Uygunluk Belgesinin de teknik mesnedi Laboratuvar Deney Raporu’dur. İşte bu noktada deney raporlarının uluslararası geçerliliği ve güvenilirliği önemli bir sorudur ve karşılığı laboratuvarlardan hizmet alanları tatmin edici olmalıdır. Yani Testlerin Eşdeğerliliği meselesi nasıl halledilecektir? 71 STANDARD Bugün bir ürünün serbest dolaşımı için; Cana-Mala-Çevreye ve Nesle zarar vermeyecek özellikler yeterli görülmektedir. İşte bu kurallar, CE (CONFORMİTY EUOPENA=Avrupa Uygunluk) olarak adlandırılmaktadır. EKİM 2010 WTO’nun dünya ticareti için temel kabulüdür. Tüm dünyadaki ürün ve hizmetlerin serbest dolaşımı esas kabul edilmiştir. Bu amaçla; Standardlarda Harmonizasyon ve Tekleştirme Testlerde Eşdeğerlilik Belgelerin Karşılıklı Tanınması kuralları oluşturularak, daha az maliyetle, daha güvenilir ürünlerin tüketiciye ulaştırılması, bu yolla da refah seviyesinin geliştirilmesi hedefi realize edilmeye çalışılmıştır. Bu sorunun kestirme cevabı ise karşılıklı veya çok taraflı tanınma/tanıma (MRA: Mutual Recogniton Arrangment=Karşılıklı Tanınma Düzenlemesi ve MLA: Multi Lateral Aggrement Çok Taraflı Tanınma Anlaşması) düzenlemeleridir. İşte TSE’nin temel misyonu, bu noktada ortaya çıkmaktadır. TSE ülke sanayisinin gelişimi, uluslararası arenada rekabetçi konumunu korumak, geliştirmek ve sürdürülebilir olmasını temin maksadıyla; - Standardların hazırlanmasında, - Deney (test) kurulmasında, Muayene laboratuvarlarının - Test laboratuvarlarındaki cihazların doğru ve güvenilirliğini teminen kalibrasyon laboratuvarları kurulmasında, EKİM 2010 - Bu bilgilerin de sanayiye aktarılması için eğitim hizmetleri verilmesinde 60 yıldır çaba sarf etmektedir. STANDARD 72 STATÜMÜZ, YERİMİZ ULUSLARARASI SEKTÖRDEKİ Bu çabalardır ki; bugün TSE’yi uluslararası bir aktör durumuna getirmiştir. Yukarıda zikredilen tüm uluslararası anlaşmaların bir uzantısı olan en geniş kapsama sahip TÜRKAK, akreditasyon statüsünde akredite kamu tüzel kişiliğine sahip (COMPETİT BODY) yetkin kuruluştur. Tüm bu bilgiler ve bağlantılar, okuyucularımız ve ilgilenenler tarafından www.tse.org.tr web sitemizden daha ayrıntılı olarak izlenebileceklerdir. Ayrıca iftiharla ifade etmek gerekir ki TSE, Avrupa’daki ve dünyadaki tüm akreditasyon ve karşılıklı tanınma anlaşmaları taraflarının çok ciddiye aldığı Avrupa Yeterlilik Testleri Veri Tabanı organizatörü EPTİS’in Türkiye tek temsilcisi olup tüm karşılaştırmalarında koordinatörü statüsündedir. Deney Laboratuvarları Merkezi adı altında TSE Kalite Kampüsü-Gebze/Kalite Kampüsü-Gebze/Kocaeli lokasyonunda teşkilatlanan deney faaliyetlerimiz, ikisi Gebze’de, biri Ankara’da olmak üzere üç grup başkanlığı ve Gebze, Ankara, İzmir, Denizli, Çorum, Kayseri ve Turgutlu’da onaylanmış 17 Laboratuvar Müdürlüğü ile hizmet vermektedir. Yaklaşık üç yüz çalışanı olan merkezimizde çalışan profili 146 adet Dr., Müh., Y. Müh., Müh ve Lisans mezunu teknik personel, 29 tekniker, 38 teknisyen ve 35 idari elaman mevcuttur. DENEY İMKÂNLARIMIZ Deney imkânlarımız ise, makine, malzeme, tahribatsız muayene, tüm elektrik elektronik ürünler, tüm kimyasal testler, CE işaretlemesinin gerektirdiği birçok direktif kapsamındaki deneyler (EMC, LVD, Asansörler, Oyuncaklar…), Yapı Malzemeleri (tuğladan boyaya, yalıtımdan kaplamaya kadar) ve akaryakıt testleri laboratuvarlarımızda uluslararası güvenilirlik kuralları ile yapılabilmektedir. YETER Mi? “HAYIR” TSE misyonu gereği, sanayiden hep birkaç adım önde olmak sorumluluğundadır. Bu nedenle, test imkânlarını artırmak ve geliştirmek, ileri teknoloji ve nano teknoloji gereklerine göre pozisyon almak, önümüzdeki dönemin bize yüklediği stratejik görevlerdir. Gelişmeleri gün ve gün değil, an ve an takip ederek hep bir adım önde olmak ve hep orada kalmak vizyonu ile ülkemiz sanayicisinin rekabet yolculuğunda hep yanında ve destekçisi olmayı kendimize vazife addediyor, sanayicimizin karşılaşacağı her türlü problemin çözümünde bizi, bir kapı komşusu kabul etmesini temenni ediyoruz. 73 STANDARD TSE-Deney Laboratuvarları Merkez Başkanlığı (DLMB) olarak, sahip olduğumuz tüm deney imkânlarımız web sayfamızdan talep sahiplerinin hizmetine sunulmuştur. İhtiyaç sahipleri bu siteden seçecekleri deneylerin yapılmasını doğrudan talep edebilirler. Yazılı ortamda, e-mail veya diğer iletişim vasıtalarını kullanabilirler. Üreticiler, belgelendirme yapan kuruluşlar, gözetim ve muayene kuruluşları hizmet bedeli olarak da, aynı kalitedeki ve geçerlilikteki hizmeti Avrupa’daki benzer kuruluşlarla mukayese kabul etmez ucuzlukla sürdürmektedir. EKİM 2010 NASIL HİZMET VERİLMEKTEDİR? TSE KALİBRASYON Güvenilir Kalibrasyon Hizmeti TSE’de Verilir EKİM 2010 Doğan Yazar TSE Kalibrasyon Merkezi Başkanı STANDARD 74 Ölçme ihtiyacı insanlık tarihiyle başlar. Yaşanılan devrin imkânları ölçüsünde toplumlar bu ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmışlardır. Örneğin yaptıkları bir alışverişin bedelini ortaya koymak, ya da gidecekleri bir mesafeyi bilmek için eldeki imkânları ile ölçümler yapmışlardır. Zamanla teknolojik gelişmeler, ölçüm imkânlarının da artmasına fırsat oluşturmuştur. Günümüzde çok çeşitli ölçme cihazları ile çok hassas ölçümler yapabilmek mümkün olabilmektedir. Ölçme cihazlarının güvenilir ve doğru ölçmesinin sağlanabilmesi ise standardlara uygun kalibrasyonlarının düzenli olarak yapılmasına bağlıdır. TSE yaklaşık yirmi yıldan bu yana güvenilir kalibrasyon hizmetinin adresi olmuştur. Ülkemizde henüz kalibras- yon diye bir kavramın bilinmediği ya da ancak zorunluluk gereği kısmen bazı kuruluşların haberdar olduğu doksanlı yılların başında, TSE Alman Akreditasyon Kuruluşu DAR’dan akredite olma ayrıcalığını yakalamıştır. Hemen hemen tüm teknik personelini yurt dışında uzun süreli kalibrasyon eğitimlerine göndermiş ve uzmanlaşmalarını sağlamıştır. Yine ülkemizin milli akreditasyon kuruluşu TÜRKAK’ın ilk akredite ettiği laboratuvarlardan olma özelliğini de taşımaktadır. En az uzman personel kadar önem arz eden ve güvenilir kalibrasyonun temel gereklerinden olan referans cihazların izlenebilirliği konusunda da TSE hassas ve seçici bir politika izlemiş ve referans cihazların izlenebilirliğini, ya ülkemizdeki en üst seviye kalibrasyon kuruluşu olan UME’den ya da muadili olacak şekilde yurt dışından temin etmiştir. EKİM 2010 İlk akreditasyon kapsamını sürekli artırarak bugün itibarıyla kamu veya özel sektörden gelen taleplerin tamamına yakınını karşılayacak akreditasyon kapsamına ulaşmıştır. Örneğin uzunluk kalibrasyonunda Bursa ve Gebze’de 10 nm düzeyinde ölçüm yapabilen, sıcaklık konusunda Gebze’de, primer (birincil) bir ölçüm olan suyun üçlü noktası ölçümü, yine Ankara’da elektriksel kalibrasyon ile ilgili ölçüm yapılabilen laboratuvarlar mevcuttur. Bugün itibarıyla, Ankara, Gebze ve Bursa kalibrasyon müdürlükleri ile hizmetlerini sürdürmeye çalışan Kalibrasyon Merkezi Başkanlığı’nın bir diğer önemli faaliyeti de kalibrasyon eğitimleridir. Eğitimler talebe göre, gerek talep edilen kuruluş bünyesinde, gerekse planlanan tarihlerde TSE eğitim salonlarında sunulmaktadır. Her yılın başında yayınlanan ve yıl boyunca her üç bölgede verilecek eğitimleri içeren plan doğrultusunda alınan taleplere istinaden, hem teorik hem de pratik eğitimler TSE eğitim salonlarında verilmektedir. Özellikle birden çok katılımcıya eğitim almak isteyen kuruluşlarımızın kendi eğitim salonlarında almak istedikleri eğitimler de, yine kendi talepleri doğrultusunda, görevlendirilen uzman personelimiz tarafından yerinde verilmektedir. Bu şekilde eğitimlerini TSE’den almış ülkemizde birçok seçkin kamu veya özel kuruluş refaransımızdır. Hatta bugün akredite olarak faaliyet gösteren birçok özel kalibrasyon laboratuvarının personeline aldırdığı ilk eğitimlerin adresi TSE olmuştur. Bugün itibarıyla Kalibrasyon Merkezi Başkanlığımız bir kuruluşun akreditasyon sürecinde en başından TÜRKAK’tan akredite olana kadar geçen süreçte her türlü eğitimini yurt içinde ve yurt dışında sunabilecek personel ve donanıma sahiptir. Tarihçesinden de anlaşılacağı üzere, birçok konuda olduğu gibi kalibrasyon alanında da bu ülkenin vazgeçilmez bir kuruluşu olarak yerini ve önemini korumaktadır. Yegâne gayesi kâr elde etmek olmayıp, gerektiğinde maliyetine dahi olmak üzere, Hakkari’den Edirne’ye uzanan tüm ülke sathında verdiği güvenilir ve sorgulanabilir hizmetlerinden dolayı müşterilerinin beğeni ve memnuniyetini kazanmaya devam etmektedir. STANDARD 75 STANDARD 76 EKİM 2010 TSE GÖZETİM VE MUAYENE TSE İthal Mallar İçin Uygunluk Değerlendirmesi Faaliyetleri ve Mevzuat Hüseyin ÖZDAMAR TSE Gözetim ve Muayene Dairesi Başkanı 4703 sayılı Kanun ve 17 Ocak 2002 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve Denetimine Dair Yönetmelik” kapsamında yer aldığı düşünülen, piyasaya arz edilecek yeni ürünlerin ilgili teknik düzenlemeye uygun olması zorunludur. Bu hüküm, kullanılmış olmakla birlikte değişiklik yapılarak piyasaya tekrar arz edilmesi hedeflenen ürünler ile Avrupa Birliği üyesi ülkeler dışındaki ülkelerden ithal edilen eski ve kullanılmış ürünlere de uygulanır. Üretici, piyasaya sadece güvenli ürünleri arz etmek zorundadır. Teknik düzenlemelere uygun ürünlerin güvenli olduğu kabul edilir. Teknik düzenlemenin bulunmadığı hallerde, ürünün güvenli olup olmadığı; ulusal veya uluslararası standardlara; bunların olmaması halinde ise söz konusu sektördeki iyi uygulama kodu veya bilim ve teknoloji düzeyi veya tüketicinin güvenliğine ilişkin makul beklentisi dikkate alınarak değerlendirilir. 77 STANDARD Bu Kanun; ürünlerin piyasaya arz koşullarını, üretici ve dağıtıcıların yükümlülüklerini, uygunluk değerlendirme kuruluşlarını, onaylanmış kuruluşları, piyasa gözetimi ve denetimini, ürünün piyasaya arzının yasaklanmasını, toplatılmasını, bertarafını ve bunlarla ilgili olarak yapılacak bildirimleri kapsamaktadır. EKİM 2010 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un amacı; ürünlerin piyasaya arzı, uygunluk değerlendirmesi, piyasa gözetimi ve denetimi ile bunlarla ilgili olarak yapılacak bildirimlere ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Üretici, güvenli olmadığı tespit edilen ürünün kendisi tarafından piyasaya arz edilmediğini veya ürünün güvenli olmaması halinin ilgili teknik düzenlemeye uygunluktan kaynaklandığını ispatladığı takdirde sorumluluktan kurtulur. Bir ürünün güvenli kabul edilmesi için; ürünün bileşimi, ambalajlanması, montaj ve bakımına ilişkin talimatlar da dahil olmak üzere özellikleri; başka ürünlerle birlikte kullanılması öngörülüyorsa bu ürünlere yapacağı etkiler; piyasaya arzı, etiketlenmesi, kullanımı ve bertaraf edilmesi ile ilgili talimatlar ve üretici tarafından sağlanacak diğer bilgiler ve ürünü kullanabilecek risk altındaki türetici grupları açısından değerlendirildiğinde, temel gerekler bakımından azami ölçüde koruma sağlaması gerekir. Daha güvenli bir ürünün üretilmesinin mümkün olması veya piyasada daha az risk taşıyan ürünlerin mevcut olması, ilgili teknik düzenlemede aksi belirtilmedikçe, bir ürünün güvenli olmadığı anlamına gelmez. CE İŞARETİ ve AVRUPA DİREKTİFLERİ: Avrupa Birliği, Yeni Yaklaşım, Küresel ve Modüler Yaklaşım Direktifleri EKİM 2010 Aşağıda AB’nin Tek Pazar hedefine ulaşmasında önemli rol oynayan ve teknik uyumun temel taşlarından birini oluşturan Yeni Yaklaşım Politikası kapsamında hazırlanan ve yayınlanan direktiflerin listesi verilmektedir. Bu politika kapsamında geliştirilen direktifler (mevzuat) ilk olarak 1987 yılında yayınlanmaya başlanmıştır ve günümüze kadar yaklaşık 20 adedi bulmuştur. Bu direktiflerin iki temel amacı bulunmaktadır. İlki, iç pazarda malların serbest dolaşımını temin etmek ve ikinci olarak da ilkini gerçekleştirirken mümkün olan en yüksek seviyede korumayı sağlamaktır. Bu direktiflerin ortak noktası ise uyumlaştırılması ve uygulaması zorunlu olan temel gerekler, uygunluk değerlendirme süreçlerinin tanımı ve CE işaretinin kullanımıdır. AB’nin standardizasyon kuruluşları bu mevzuata göre uygunluğu tek yöntemle ortaya koyacak olan teknik spesifikasyonları hazırlamakla görevlendirilmişlerdir. STANDARD 78 Üretici, ürünün öngörülen kullanım süresi içinde, yeterli uyarı olmaksızın fark edilemeyecek nitelikteki riskleri hakkında tüketicilere gerekli bilgiyi sağlamak, özelliklerini belirtecek şekilde ürünü işaretlemek; gerektiğinde piyasaya arz edilmiş ürünlerden numuneler alarak test etmek, şikâyetleri soruşturmak ve yapılan denetim sonuçlarından dağıtıcıları haberdar etmek, riskleri önlemek amacı ile ürünlerin toplatılması ve bertarafı da dahil olmak üzere gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Üretici, ilgili teknik düzenlemede belirtilen tüm belgeleri; bu belgeler kapsamındaki son ürünün yurt içinde üretiliyor ise üretildiği, ithal ise ithal edildiği tarihten itibaren ilgili teknik düzenlemede belirtilen süre, bu sürenin belirtilmemesi halinde yetkili kuruluşça belirlenecek süre boyunca muhafaza etmek ve istenilmesi halinde yetkili kuruluşlara ibraz etmekle yükümlüdür. Dağıtıcı, sahip olduğu bilgiler çerçevesinde, güvenli olmadığını bildiği ürünleri piyasaya arz edemez. Dağıtıcı, faaliyetleri çerçevesinde, ürünlerin taşıdığı riskler ve bu risklerden korunmak için alınması gereken önlemler hakkında ilgililere bilgi verir. Üreticinin tespit edilemediği durumlarda, yetkili kuruluşça belirlenecek süre içinde üreticinin veya malı tedarik ettiği kişinin kimliğini bildirmeyen dağıtıcı, üretici olarak kabul edilir. CE İŞARETİ: CE İşareti, malların serbest dolaşımını sağlayabilmek amacıyla Avrupa Birliği’nin 1985 yılında oluşturduğu “Yeni Yaklaşım” çerçevesinde uygulanan bir sağlık ve güvenlik işaretidir. AB genelinde kullanılmış olan değişik uygunluk işaretleri yerine AB direktiflerine uygunluğu belirten tek tip bir AB işareti kullanılması amaçlanmıştır. CE İşareti, üzerine iliştirildiği ürünün insan, hayvan ve çevre açısından sağlıklı ve güvenli olduğunu gösteren Avrupa Birliği’nin Yeni Yaklaşım Direktifleri’ne uygunluk işaretidir. Şu an sayısı 25’i bulan Yeni Yaklaşım Direktifleri’nden biri veya birkaçı kapsamına giren bir ürünün CE İşareti taşımadan AB pazarına girebilmesi mümkün değildir. Yeni Yaklaşım Direktifleri’ne uygunluğu kanıtlamada imalatçıların direktiflerle ilgili harmonize standardlara uygun üretim yapmalarının büyük önemi bulunmaktadır. Standardlara uymak zorunlu olmamakla birlikte, standardlara uygun üretim yapılması halinde, direktiflere de uygun üretim yapıldığının varsayılması, üreticinin standlardlara uymasını teşvik etmektedir. CE işareti; bir kalite simgesi olmayıp üzerine iliştirildiği ürünün ilgili yönetmeliğin tüm gereklerini karşıladığı anlamına gelen ve Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında malların serbest dolaşımını sağlamak amacıyla ortaya çıkan bir işarettir. “CE” uygunluk işareti aşağıdaki şekle sahip olan “CE” baş harflerinden oluşur. Eğer “CE” uygunluk işareti küçültülür veya büyültülür ise, yukarıdaki çizimde verilen oranlara sadık kalınmalıdır. “CE” uygunluk işaretini müteakip, işlemleri yapan onaylanmış kuruluşun kimlik numarası yer almalıdır. Örneğin TSE için; “CE 1783” 5- Elektromanyetik Uyumluluk şeklindedir. HANGİ ÜRÜNLER “CE” İŞARETİ TAŞIMALIDIR? 6- Makineler 7- Sicil Kullanım İçin Patlayıcılar 4. KAT TEKNİK BÜRO ( DOSYA İNCELEYEN TEKNİK PERSONELLERİN OLDUĞU BÖLÜM.) 8Otomatik Olmayan Tartı Aletleri 9- Patlayıcı Ortamlarda Kullanılan Ekipmanlar 11- Basınçlı Ekipmanlar EKİM 2010 10- Asansörler - Üye ülkelerde veya üçüncü ülkelerde üretilmiş tüm yeni ürünlerin, - Üçüncü ülkelerden ithal edilen kullanılmış veya ikinci el ürünlerin, 12- Aktif Emplante Edilen Tıbbi Cihazlar 79 13- Tıbbi Cihazlar STANDARD Aşağıdaki tabloda verilen CE işareti gerektiren direktifler arasında bulunan, - Direktiflerin hükümlerine yeni ürünmüş gibi tabi olan, önemli ölçüde değişikliğe uğratılmış ürünlerin CE işaret taşıması gerekmektedir. 14- In Vitro Diagnostik Tıbbi Cihazlar 15- Oyuncaklar 16- Gezi Amaçlı Tekneler 17- İnşaat Malzemeleri CE İşareti Gerektiren Yeni Yaklaşım Yönetmelikleri: 18- Kişisel Korunma Cihazları 1-Alçak Gerilim Cihazları 2- Basit Basınçlı Kaplar 20- Yolcu Taşıma Amaçlı Kablo Üzerinde Hareket Eden Araçlar 3- Gaz Yakan Cihazlar 21- Ölçü Aletleri 4- Yeni Sıcak Su Kazanları 19- Radyo ve Telekomünikasyon Terminal Cihazları CE İŞARETİ TAŞIMASI GEREKEN RİSKLİ İTHAL ÜRÜNLERİN TSE TARAFINDAN GÜMRÜK SAHALARINDA YAPILAN UYGUNLUK DEĞERLENDİRMESİ FAALİYETLERİ Bilindiği üzere; Türk Standardları Enstitüsü diğer görevlerinin yanı sıra 1985 yılından bu yana yetkili kuruluşlar tarafından yayımlanan mevzuatlar çerçevesinde, yine yetkili kuruluşlar tarafından belirlenen listede yer alan 6- Basıt Basınçlı Kaplar Yönetmeliği, 7- Taşınabilir Basınçlı Ekipmanlar Yönetmeliği, 8- Gaz Yakan Cihazlara Dair Yönetmelik, 9- Sıcak Su Kazanlarına Dair Yönetmelik. Tebliğ ile belirlenen yukarıda isimleri verilmiş yönetmelikler kapsamında yer alan, ancak “RİSKLİ” olduğu yönünde ciddi belirtiler taşıyan malların isimleri, ilgili oldukları yönetmelikleri ve Gümrük Tarife İstatistik Pozisyon Numaraları’nın yer aldığı listeler tebliğin yayımını müteakip Gümrük Müşteşarlığı’na ve Türk Standardları Enstitüsü’ne Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından gönderilmektedir. Listeler yetkili kuruluş olan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından belirlenmektedir. (Bu aşamada Dış Ticaret Müsteşarlığı, Türk Standardları Enstitüsü ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı koordineli çalışmaktadır). EKİM 2010 “Riskli” ithal malların kontrollerini de “Dış Ticarette Standardizasyon Tebliğleri” kapsamında yapılmaktadır. STANDARD 80 Yukarıda özetlenen AB mevzuatı kapsamında uyumlaştırılarak milli mevzuat haline getirilen Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın yetki alanına giren direktiflerden 9 adet direktif kapsamındaki ithal mallar Türk Gümrük sahalarında TSE tarafından belgelendirilmektedir. Mevzuat, Dış Ticaret Müsteşarlığımız tarafından 31 Aralık 2009 tarihli ve 27449 sayılı (2. Mükerrer) Resmi Gazete’de tebliğ olarak yayımlanmıştır. Tebliğin adı; “CE” İŞARETİ TAŞIMASI GEREKEN BAZI ÜRÜNLERİN İTHALAT DENETİMLERİNE DAİR DIŞ TİCARETTE STANDARDİZASYON TEBLİĞİ (2010/9)’ dir. Tebliğ ile aşağıda isimleri verilen Yeni Yaklaşım Direktifleri kapsamında üçüncü ülkelerden doğrudan veya AB üzerinden ülkemize ithal edilen malların belgelendirilmesi TSE tarafından yapılmaktadır. Bu direktifler şunlardır: 1- Belirli Gerilim Sınırları Dahilinde Kullanılmak Üzere Tasarlanmış Elektrikli Teçhizat İle İlgili Yönetmelik, 2- Makine Emniyeti Yönetmeliği, 3- Elektromanyetik Uyumluluk Yönetmeliği, 4- Asansör Yönetmeliği, 5- Basınçlı Ekipmanlar Yönetmeliği, GÜMRÜKLERDE KONTROLLER NASIL YAPILMAKTADIR? 2010/9 DTS Tebliği kapsamında yer alan direktifler çerçevesinde CE işareti taşıması ve direktiflerine, 4703 sayılı Yasa ve Yönetmeliğe uygun olması gereken ve GTİP’i riskli ürün listesinde yer alan üçüncü ülke menşeili bir mal (AB üzerinden bile gelse) ithal edildiğinde ilgili gümrük idaresi ithalatçı veya temsilcisinden TSE uygunluk yazısı istemektedir. Bu durumda söz konusu malı ithal eden veya yetkili temsilcisi, 2010/9 DTS Tebliği eki (Ek-2) Başvuru Formu ile DTS Tebliği’nin 6. maddesi çerçevesinde en yakın Türk Standardları Enstitüsü Gözetim ve Muayene Dairesi Başkanlığı’na bağlı Gözetim ve Muayene Müdürlükleri’nden birisine başvurur. Başvuru Formu ekinde malın; - Fatura veya Proforma Faturası, - İmza Sirküleri veya Vekaletname, - AT Uygunluk Beyanı, - Bilgi Formu (Ek-3), -Antrepo Beyannamesi, Belgesi’nden birisinin Özet Beyan, Taşıma bulunması zorunludur. Konusunda uzman, yetkin Gözetim ve Muayene Teknik personeli önce sunulan dokümanlar üzerinden bir inceleme yapar. Sunulan vesaikler yeterli ise gümrük sahasında ithale konu mallar üzerinde Gümrük Yetkilisi, Firma Temsilcisi ve TSE Teknik Heyeti nezaretinde mevzuata paralel tespit yapılıp tutanağa bağlanır. Örnekleme yöntemi ile yapılan tespitler, ürünün ve firma tarafından sunulan ürünlere ilişkin belgeler arasındaki illiyet bağını kurmaya vasıta olacak tespit ve fotoğraflarından oluşmaktadır. TEMEL GEREKLER: İthalat belgelendirmesinde ithale konu ürünün CE işareti taşıyıp taşımadığı, uygunluk beyanında atıf yapılan üreticinin ve/veya ithalatçının ismini, markasını taşıyıp taşımadığı, uygunluk beyanında ilgili direktife/standardlara atıf yapılıp yapılmadığı, mevzuatın belirlediği ve gerektirdiği diğer işaretleme bilgileri (gerektiğinde seri numarası, onaylanmış kuruluş numarası, üretim tarihi, uyarı ve ikaz işaretleri vb.) hususları yönüyle incelenir. Üniversiteler ile kamu kuruluşlarının bu mevzuat kapsamındaki ithalatları ile şahsi eşya niteliği taşıyan, numune olarak ithal edilen, sanayicinin kendi ihtiyacı için ithal et- Yapılan uygunluk değerlendirmesinde; CE işareti taşımayan, üzerinde teknik mevzuatın ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın uygulama talimatının gereklerini taşımayan mallar için “Uygunsuzluk Yazısı” düzenlenerek ithalatına izin verilmez. Tali nitelikteki uygunsuzlukları taşıyan mallar için ise “Şartlı Uygunluk Belgesi” düzenlenir (örneğin; CE işaretinin şekil olarak Yönetmeliğe uygun olmaması hali). Tüketicinin doğru bilgilendirilmesi ve korunması, yerli sanayicinin korunması, standardlara ve mevzuata uygun teknoloji transferi sağlayan, talebi olan ithal malların ithalatını kolaylaştırmak, haksız rekabeti önlemek, standard dışı kalitesiz malların ithalatlarını engellemek, piyasa dengelerini arz ve talep yönünden sağlamak için 25 yıldır TSE tarafından yapılan denetimler bugün itibariıyla 8 Gözetim ve Muayene Müdürlüğü, 20 Ürün Belgelendirme Müdürlüğü aracılığı ile yurt çapında, tümüyle elektronik ortamda gerçekleştirilmektedir. Başvuruyu usulüne uygun yapıp, gereken vesaikleri başvuruda sunan firmaların ithal mallarının belgelendirilmesi, 72 saat içinde gerçekleştirilebilmektedir. Hizmetlerimiz müşteri memnuniyetini ve yetkili kuruluşlar tara- Riskli ürün listeleri Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından gerektiğinde riskli firmalar, riskli ülkeler, riskli markalar vb. dikkate alınarak değiştirilebilir, düzenlenebilir. Direktifler kapsamında yer almayan veya GTİP’i itibarıyla riskli ürün listeleri içinde bulunmayan mallar için Türk Standardları Enstitüsü tarafından Kapsam Dışı/Liste Dışı yazıları düzenlenir. fından belirlenen mevzuatı esas almaktadır. Belgelendirmede sürat, kalite, şeffaflık ve verimlilik temel kriterlerimizin en başındadır. Yaptığımız belgelendirmelerin amacı, ÇİN mallarının ithalatını engellemek değildir. TSE yetkili kuruluşlarca yayımlanan mevzuatta belirtilmediği sürece ülke ve firma ayrımı yapmamaktadır. 81 STANDARD leri TSE’nün denetimleri dışındadır. EKİM 2010 tiği ve geri gelen eşya kapsamında yapılan ithalat işlemMalın ekinde sunulan uygunluk beyanı, gerektiğinde test raporu ve diğer belgeler ile mal arasında illiyet bağı kurulduğunda ve herhangi bir risk şüphesi görülmediğinde mallar için “Uygunluk Yazısı” düzenlenir ve malların millileştirilmesi sağlanır. Sunulan belgeler ile gümrükteki mallar arasında illiyet bağı kurulamadığında veya temel gerekler açısından şüphe duyulduğunda mallar laboratuvarda teste tabi tutulabilir. ÖZÜRLÜLER VE STANDARDLAR EKİM 2010 STANDARD 82 Kentsel Yaşamda Standardlar ve Özürlüler İçin Standardların Önemi Aslında söz konusu sokakta kaldırımın standardlardan yüksek ve dar olması, iş yeri girişinde merdivene alternatif olarak standardlara uygun düzenlenmiş rampa bulunmaması, kapı genişliğinin yeterli olmaması, kent içinde kullanılan otobüse basamak çıkılarak binilebiliyor olması, üst geçidin ise kendisi özürlüler için günlük hayatın içinde, yukarıda anlatılanlardan farksız sonuçlar yaratmaktadır. Herhangi bir sağlık sorunu yaşamayan ve hareketliliğine dair bir kısıtı olmayan kişiler için “normal” olarak karşılanabilen ve kullanılabilen bu düzenlemeler, özürlüler başta olmak üzere hareketliliğinde sorun bulunanlar için “tamamen kapalı” durumunu yaşatmaktadır. Özürlüler, yapılı çevrede ve kentsel hizmetlerde karşılaştıkları bu ve benzer engeller nedeniyle, toplumsal yaşamın akla gelebilecek her alanına katılmakta zorluklarla karşılaşmakta veya tamamen engellenmektedir. Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü’nün dezavantajlılık tanımında; ayrımcılık, farklılaştırma, fırsat eşitsizliği veya en basit biçimiyle sosyal sistemin dezavantajlı grupların gereksinimlerini karşılamaması nedeniyle, bir toplumda kabul edilen ve beklenen etkinliklerin yürütülmesinde güçlük yaşama durumu anlatılmaktadır (DSÖ, (World Health Organisation) 1980, International classification of impairments, disabilities and handicaps, sayfa: 29, Geneva: World Health Organisation). Yani toplumun bütün kesimlerinin mevcut yaşam çevresinde eşit biçimde var olamaması veya bazı kesimlerinin güçlükle var olabilmesi durumu, kişilerin özelliklerinden değil toplumun yaklaşımından kaynaklanmaktadır. İdeal toplumsal yaşam, tamamen engelsiz bir çevrede sürdürülen, özürlülerin ve ek olarak yaşlılar, hamileler, bebek arabalılar ve çocuklar gibi hareketliliklerinde kısıtlılık olan kişilerin, bağımsız ve güvenli biçimde, dolayısıyla diğer insanlarla eşit bir şekilde günlük yaşamlarını geçirmeleriyle oluşabilir. Ortopedik, görme, işitme-konuşma ve zihinsel özürlüler, kentsel yaşam alanlarında farklı gereksinimleri olan ve bu gereksinimler karşılandığında herkes gibi bu yaşam alanlarını kullanabilen ve bu alanlarda var olabilen bireylerdir. 83 STANDARD Günlük yaşamı geçirdiğimiz evimiz, sokağımız, toplu taşıma hizmetini kullandığımız semt durağı, iş yerimiz, alış veriş yaptığımız market… Bu kullanımlardan herhangi birinin “iptal” olması ve o gün için hayatımızdan çıkması halinde ne değişir? Örneğin evden çıktığımızda yürümemiz gereken sokağın alt yapı çalışması nedeniyle tamamen kapalı olmasıyla; yoğun ve hızlı trafik akışı olan bir caddede karşıya geçmek için kullanılan üst geçidin güvenlik nedeniyle kullandırılmamasıyla; ya da binmemiz gereken otobüsün durakta dursa bile kapısını açmadan duraktan ayrılması durumunda; veya otomatik işyeri kapısının bozularak kapalı kalmasıyla… evimize, çalışma ofisine ulaşmak, istediğimiz yere gitmek mümkün olmayacaktır. Sonuçta günlük yaşamımızda önemli aksaklıklar yaşanması kaçınılmazdır. EKİM 2010 Dr. Deniz ÇAĞLAYAN GÜMÜŞ Şehir Plancısı Yapılı Çevrede ve Kentsel Hizmetlerde Standardların Önemi Ülkemizdeki mevcut yaşam çevreleri, ideal toplumsal yaşam sunan ideal kentten oldukça farklı biçimde kurgulanmış, tasarlanmış ve uygulanmıştır. Bunun nedenleri köklü bazı sorunların çözüm bekliyor olması ve bu sorunlara her gün yenilerinin eklenmesidir. İdeal olan ve olmayan arasındaki bu büyük boşluğun doldurulmasında ilk adım, yapılı çevrede bulunan mevcut engellerin belirlenerek tamamen ortadan kaldırılması veya olumsuz etkilerinin azaltılmasıyla kullanılabilir hale getirilmesidir. Diğer yandan, yeni oluşturulan alanların ve planlanan hizmetlerin engelsiz biçimde hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu sürecin en önemli bileşenlerinden biri kuşkusuz standardlardır. EKİM 2010 Yaşam çevrelerinde ve günlük yaşamın ayrılmaz parçası olan kentsel hizmetlerde standard sağlanması herkes için yaşam kalitesini artırıcı bir unsur olacaktır. Ancak özürlüler için durum hayati anlam taşır, çünkü standardlara uygunluk, kullanımı mümkün kılar, çoğu zaman can güvenliği sağlar. STANDARD 84 Açık alan düzenlemelerinden ve yapılı çevrenin en önemli elemanlarından biri olan kaldırımların, standardlara uygun inşa edilmesinin önemi, açıklayıcı bir örnek olacaktır. Kaldırım yüksekliğinin standarda uygun biçimde en fazla 15 cm, yani bir merdiven basamağı kadar olması gerekmektedir. Bunun üzerindeki her uygulama standard dışıdır ve yürüme güçlüğü çeken, bacağını kaldırmakta zorlanan herkes için sorun yaratmaktadır. Kaldırımın genişliği de yan yana iki kişinin rahatlıkla geçebileceği en az ölçü olan 150-200 cm olmalıdır. Bu genişliğe sahip kaldırım, elinde alış-veriş paketleri bulunan bir kişinin veya tekerlekli sandalye kullanıcısının hareket etmesini sağlayacaktır. Kaldırımda kullanılacak malzeme seçimi ve bu malzemenin uygulanması da standardlara uygun olmalıdır. Malzeme seçiminde yörenin iklim şartları, kaldırımın kullanım yoğunluğu gibi etkenler de devreye girecektir. Standardlara uygun olmayan ve uygun biçimde monte edilmemiş malzemeler, kısa sürede kırıldığı veya yerinden çıktığı için bozulmalara neden olmakta ve kullanıcıların, özellikle de özürlü ve yaşlı kullanıcıların işini zorlaştırmaktadır. Özellikle yağışlı havada su birikintileri oluşması, aslında standard dışı bir uygulamanın en basit sonuçlarındandır. Arnavut kaldırımı olarak isimlendirilen paket taşlar tekerlekli sandalye, koltuk değneği, topuklu ayakkabı kullananların hareketliliğini kısıtlamaktadır. Bu tür malzemeler tercih edilmemeli, tercih edilirse uygulamaları düzenli ve düzgün yapılmalıdır. Kaldırımlarda ve diğer Diğer yandan kaldırım üzerine yerleştirilen donanımların yer seçiminin de standardlara uygun biçimde hem geçişi engellemeyecek nitelikte, hem de görme özürlüler, yaşlılar, çocuklar için çarpmaya, takılıp düşmeye neden olmayacak şekilde yapılması gerekmektedir. Standardlar göz önünde bulundurularak tasarlanmış kaldırımlar ise, herkesin rahatlıkla, en az enerjiyi harcayarak kullanımını sağlar. Diğer yandan kaygan olduğu için başta görme özürlüler ve yaşlılar olmak üzere, baston ve koltuk değneği kullananlar, çocuklar için düşme tehlikesi yaratan malzemelerin sağlıksız olduğunu, bunun yerine kaymaz malzemelerin her kullanımda tercih edilmesi, var olanların ise pürüzlü hale getirilecek işlemden geçirilmesi gerektiğini vurgulamak gereklidir. Standarddan yüksek olduğu için kaldırıma çıkamayan veya genişliği az olduğu için buraya sığmayıp trafik yolunda yürüyen bir yayanın can güvenliği tehlikeye girmektedir. Türkiye’de Ulaşılabilirlik Mevzuatı ve Standardları Kentsel yaşam alanını oluşturan yapılı çevrenin ve hizmetlerin özürlüler için kullanılabilmesi amacıyla, ülkemizde bir dizi mevzuat düzenlemesi yapılmıştır. EKİM 2010 Standard dışı uygulamanın yaratacağı bu ve benzer sorunlar, günlük yaşamın bir parçasıymış gibi görünen, aslında hayat kalitesini ve çağdaşlık göstergelerini düşüren sonuçlar yaratmaktadır. 85 STANDARD yaya alanlarıyla ilgili malzemeler arasında, ülkemizde uygulanmasına yeni yeni başlanan, görme özürlüler için yönlendirici ve uyarıcı “hissedilebilir kaplama malzemesi” yer almaktadır. Bu malzemeler görme özürlülerin ve az görenlerin yürürken yönlenmelerini, merdiven, rampa veya bir engel bulunması gibi kullanım değişikliği olduğunda ise uyarılarak dikkatli hareket etmelerini sağlamaktadır. EKİM 2010 STANDARD 86 Türkiye için ulaşılabilirliğin ilk kez gündeme getirildiği, ilgili ve sorumlu kurum ve kuruluşlara konunun önemini anlatan düzenleme, 1997 yılında 572 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 3194 sayılı İmar Kanunu’na ulaşılabilirlikle ilgili bir madde eklenmesidir. İmar Kanunu’nda “Fiziksel çevrenin özürlüler için ulaşılabilir ve yaşanabilir kılınması için, imar planları ile kentsel, sosyal, teknik altyapı alanlarında ve yapılarda Türk Standardları Enstitüsü’nün ilgili standardlarına uyulması zorunludur.” maddesinin yer aldığı bu tarihten itibaren, ilgili kurum ve kuruluşların planlama sürecinden başlayarak ulaşılabilirlik ilkelerini uygulamaları hüküm altına alınmıştır. Yapılı çevreyle ilgili görev ve sorumluluk alanlarının; uygulama, ruhsatlandırma ve denetleme faaliyetlerinin de bu hüküm gereğince engelsiz biçimde hayata geçirilmesi gerekmektedir. İmar Kanunu’nda yapılan bu değişikliğin ardından, uygulamaya yönelik ikincil mevzuat düzenlemeleri 1999 yılında yapılmıştır. Türkiye’de özürlüler için ulaşılabilir yapılı çevreler oluşturulmasında önemli diğer mevzuat düzenlemesi, 01.07.2005 tarihinde kabul edilen 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’da yer almaktadır. 5378 sayılı Kanun’un geçici 2’nci ve 3’üncü maddeleri yapılı çevre düzenlemeleri ve toplu taşıma hizmetlerinin ulaşılabilir hale getirilmesi ile ilgilidir. Geçici 2’nci maddede; Kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut resmî yapılar, mevcut tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor alanları ve benzeri sosyal ve kültürel alt yapı alanları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılmış ve umuma açık hizmet veren her türlü yapılar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlülerin erişebilirliğine uygun duruma getirilir.” hükmü yer almaktadır. Toplu taşımacılık hizmetlerinin ele alındığı Kanunun geçici 3’üncü maddesinde ise; “Büyükşehir belediyeleri ve Yukarıda açıklanan tüm bu mevzuat düzenlemelerinin en önemli ortak noktalarından biri; “Türk Standardları Enstitüsü’nün ilgili standardlarına” atıf yapılmasıdır. İlgili tüm hükümlerde “yapılacak düzenlemelerde Türk Standardları Enstitüsü standardlarının esas alınması” istenilmektedir. Bu atıflar, hem yapılacak çalışmaların bilimsel ölçü ve ölçütleri taşıması açısından, hem de mevzuatta bahsedilemeyecek ölçülendirme ayrıntıları için yönlendirici olması nedeniyle son derece önemlidir. Bahsi geçen ilgili standardlar, mevzuat hükümlerinde atıf yapıldığı için uyulması gerekli yasal bir doküman haline gelmiş, bu standardların önem ve değeri artmıştır. Türk Standardları Enstitüsü tarafından yayımlanmış pek çok standardda özürlülerle ve ulaşılabilirlikle ilgili bölümler yer almaktadır. Mevzuatta atıfta bulunulan Türk Standardları Enstitüsü standardlarının, özürlülerin ulaşabilirliği ile doğrudan ilgili olan üç tanesi ise; “TS 9111: Özürlü İnsanların İkamet Edeceği Binaların Düzenlenmesi Kuralları”, “TS 12576: Şehir İçi Yollar-Özürlü ve Yaşlılar İçin Sokak, Cadde, Meydan ve Yollarda Yapısal Önlemlerin Tasarım Kuralları” ve “TS 12460: Şehir İçi Yollar-Raylı Taşıma Sistemleri Bölüm 5: Özürlü ve Yaşlılar İçin Tesislerde Tasarım Kuralları”dır. TS 9111 Standardının Revizyon Çalışması Bina ve yakın çevresinde özürlüler için alınması gereken önlemlerin konu edildiği TS 9111 “Özürlü İnsanların İkamet Edeceği Binaların Düzenlenmesi Kuralları” Standardı, 1991 yılında basılmıştır. Standard ülkemizde çok önemli ve gerekli bilgilendirici bir doküman niteliğinde olsa da, gerek ismi, gerekse kapsamı açısından güncel gereksinimleri karşılamadığı saptandıktan sonra revize edilmesine karar verilmiştir. Revizyon çalışmasının roportörlüğü Özürlüler İdaresi Başkanlığınca sürdürülmektedir ve Teknik Komite, TS 9111 her özür grubundan kişilerin, yakın çevresinden başlayarak bina içinde bağımsız ve güvenli biçimde hareket edebilmeleri ve binayı kullanabilmelerine yönelik düzenleme ilkelerini içermektedir. Teknik Komite çalışmalarına, TS 9111’in değişmesi ve eklenmesi gereken yönlerinin tespiti ile başlamış, bu tespit yapılırken yurt dışı mevzuatı ve standardları incelenmiştir. Diğer yandan, standard tasarım için rehber niteliğinde genel ölçü ve ilkeleri içerse de yalnızca konut özelinde hazırlandığı için, sağlık, eğitim, halka yoğun hizmet veren kamu kurumları, ticari kullanımlar, kütüphaneler, terminaller gibi özellikli yapıların taşıması gereken özellikleri içermemektedir. Teknik Komite, standardda yer alan ölçü ve ölçütlerin güncellemesini yaparken, bu yönde de çalışmalarını yoğunlaştırmıştır. Standard genelinde kullanılan şekil ve fotoğrafların güncel gereksinimleri karşılayacak nitelikte olmasına dikkat edilmektedir. Genel olarak standardın daha kolay anlaşılır ve diğer standardlarla ortak bir dile kavuşması da amaçlanarak Teknik Komite’nin çalışmaları devam etmektedir. SONUÇ OLARAK; Kentsel yaşam çevresinin nasıl kurgulandığı ve uygulandığı, özürlülerin toplumsal yaşama katılmalarında son derece önemli bir belirleyicidir. Özürlüler tarafından da rahatça kullanılabilen binalar, açık alanlar ve ulaşım sistemleri, bunların yapılış ve üretim amacına ulaşmalarını sağlayacaktır. Bu süreçte standardların uygulanması, her türlü düzenlemenin standard ölçü ve ölçütleri taşıması, bunların kullanılabilirliğini ve kullananların güvenliğini sağlayacaktır. Diğer yandan özellikle yerel yönetimlerce bilgilendirme, toplu taşımacılık gibi kentsel hizmetlerin planlanmasında ve sunumunda da standard ilkelerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Standardlara uygun biçimde yapılacak olan düzenlemeler, deneyip yanılma yoluyla uygulama yapmaktan çok daha kolay, ucuz ve ergonomik olacak, özürlülerin günlük yaşamında onlara çok büyük bir avantaj sağlayacaktır. Böylece, ideal yaşam çevrelerine kavuşmak için önemli bir adım da atılmış olacaktır. Bu nedenle, yapılı çevreyle uğraşan her meslek alanında bu standardlarla ilgili yeterli bilgi sahibi olunması ve bunların kullanılması gereklidir. EKİM 2010 Kanun maddelerinin uygulanması için açıklayıcı bir Başbakanlık Genelgesi, 12.07.2006 tarihinde 2006/18 sayı ile yayımlanmıştır. Diğer yandan, 12.08.2008 tarihinde tüm kamu kurum ve kuruluşlarına Başbakanlık Talimatı gönderilerek konuya bir kez daha vurgu yapılmıştır. Dokuz Eylül Üniversitesi ve Mersin Üniversitesi’nde görev yapan öğretim üyeleri ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığında, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü ve Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğünde görev yapan ilgili teknik elemanlardan oluşturulmuştur. 87 STANDARD belediyeler, şehir içinde kendilerince sunulan ya da denetimlerinde olan toplu taşıma hizmetlerinin özürlülerin erişilebilirliğine uygun olması için gereken tedbirleri alır. Mevcut özel ve kamu toplu taşıma araçları, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi yıl içinde özürlüler için erişilebilir duruma getirilir.” hükmü ile 2012 yılına kadar büyükşehir belediyeleri ve belediyelerin denetim görevleri olan sistemler dahil olmak üzere, toplu taşıma taşıtlarında ve sistemlerinde özürlüler için ulaşılabilirlik önlemlerini tamamlamaları gerekmektedir. EKİM 2010 ENGELLİLER İLE İLGİLİ STANDARDLAR Engelliler ile STANDARD 88 TS NO Türkçe İsim direktif TS 13258 Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri - Genel Kurallar 20.02.2007 00:00:00 TS ISO 10542-1 Özürlü veya Engelli Kişiler İçin Teknik Sistemler ve Yardımcı Donanımlar – Tekerlekli Sandalye Bağlantı ve Emniyet Kemeri Sistemleri - Bölüm 1: Bütün Sistemler İçin Özellikler ve Deney Metotları 08.02.2005 00:00:00 TS ISO 10542-2 Özürlü veya Engelli Kişiler İçin Teknik Sistemler ve Yardımcı Donanımlar – Tekerlekli Sandalye Bağlantı ve Emniyet Kemeri Sistemleri – Bölüm 2: Dört Noktalı Kuşak Tipi Bağlantı Sistemleri 08.02.2005 00:00:00 TS 9111 Özürlü İnsanların İkamet Edeceği Binaların Düzenlenmesi Kuralları TS EN ISO 9999 Engelli Kişiler İçin- Teknik Yardımcılar- Sınıflandırma TS EN ISO 10535 Engelli Kişilerin Taşınması İçin Yükselticiler - Özellikler ve Deney Yöntemleri 93/42/EEC 13.07.2010 00:00:00 TS EN 12182 Engelli Kişiler için Teknik Yardım Malzemeleri – Genel Özellikler ve Deney Metotları 93/42/EEC 26.04.2004 00:00:00 TS EN ISO 16201 Engelliler İçin Teknik Yardımcılar - Günlük Yaşama Yönelik Çevre Kontrol Sistemleri 93/42/EEC 27.03.2007 00:00:00 TSE CEN TS 81-82 Asansör-Yapım ve Montaj İçin Güvenlik Kuralları - Mevcut Asansörler Bölüm 82 - Engelliler Dahil Mevcut Asansörlere Erişebilirliğin Geliştirilmesi TS EN 81-40 Asansörler - Yapım ve Montaj İçin Güvenlik Kuralları - Yolcu ve Yük Asansörleri İçin Özel Uygulamalar - Bölüm 40:Hareket Engelli Yolcular İçin Yürüyen Merdivenler ve Eğimli Kaldırma Platformları 2006/42/ EC(98/37/ EC) 19.01.2010 00:00:00 TS EN 81-70/ A1 Asansörler- Yapım ve Montaj İçin Güvenlik Kuralları- Yolcu ve Yük Asansörleri İçin Özel Uygulamalar - Bölüm 70: Engelliler Dahil Yolcu Asansörleri 95/16/EC İçin Erişilebilirlik 21.06.2007 00:00:00 TS 5034 EN 14434 Eğitim Kurumları İçin Yazı Tahtaları – Ergonomi, Teknik ve Emniyet Kuralları ve Deney Metotları 09.03.2006 00:00:00 TS EN 81-70 Asansörler - Yapım ve Montaj İçin Güvenlik Kuralları - Yolcu ve Yük Asansörleri İçin Özel Uygulamalar - Bölüm 70: Engelliler Dâhil Yolcu Asansörleri 95/16/EC İçin Erişilebilirlik 21.06.2007 00:00:00 TS EN 81-70/ A1 Asansörler- Yapım ve Montaj İçin Güvenlik Kuralları- Yolcu ve Yük Asansörleri için Özel Uygulamalar Bölüm 70: Engelliler Dâhil İnsanların Asansörlere Erişebilirliği 21.06.2007 TS 7734 Kursiyer İzin Belgesi (Hizmetiçi Eğitim Faaliyetinde Kullanılan) 19.12.1989 00:00:00 TS 8740 Görev İstek Formu (Hizmet İçi Eğitim Faaliyetlerinde Görev Alacak Öğretim Elemanları için) 05.02.1991 00:00:00 TS 9677 İmtihan Sonuç Çizelgesi (Hizmetiçi Eğitim Faaliyetleri İçin) 24.12.1991 00:00:00 TS EN 1970 Ayarlanabilir Karyolalar-Engelli Kişiler İçin-Özellikler ve Deney Metotları 93/42/EEC 26.03.2003 00:00:00 TS EN 1970 Ayarlanabilir Karyolalar-Engelli Kişiler İçin-Özellikler ve Deney Metotları 93/42/EEC 26.03.2003 00:00:00 TS 12559 Yetkili Servisler-Engellilerin Kullandığı Teknik Yardım Araçları İçin-Kurallar 25.04.2003 00:00:00 TS EN 14413-1 Rekreasyonel Dalış Hizmetleri – Aletli Dalış Eğitmenleri İçin Güvenlikle İlgili Asgarî Gerekler – Bölüm 1: Seviye 1 30.01.2007 00:00:00 TS EN 14413-2 Rekreasyonel Dalış Hizmetleri – Aletli Dalış Eğitmenleri İçin Güvenlikle İlgili Asgari Gerekler – Bölüm 2: Seviye 2 30.01.2007 00:00:00 Y kabul tarihi 04.04.1991 10.05.2001 00:00:00 09.04.2009 00:00:00 İlgili Standardlar TS EN 61326/ A3 Ölçme, Kontrol ve Laboratuvarda Kullanım İçin Elektrikli Cihazlar-Elektromanyetik Uyumluluk (EMU) Şartları 2004/108/ EC(89/336/ EEC) 20.07.2006 00:00:00 TS EN 1970/ A1 Ayarlanabilir Karyolalar - Engelli Kişiler İçin - Özellikler ve Deney Metotları 93/42/EEC 28.02.2008 00:00:00 TS EN 794-3/ A1 Akciğer Ventilatörleri - Bölüm 3: Acil Kullanım ve Hasta Nakil Ventilatörleri İçin Belirli Özellikler 19.06.2007 00:00:00 TS EN 1729-1 Mobilya – Eğitim Kurumları İçin Sandalyeler ve Masalar – Bölüm 1: Fonksiyonel Boyutlar 13.03.2008 00:00:00 TS EN 1729-2 Mobilya – Eğitim Kurumları İçin Sandalyeler ve Masalar – Bölüm 2: Emniyet Gerekleri ve Deney Metotları 13.03.2008 00:00:00 TS EN 61010031 Ölçme, Kontrol İşlemlerinde ve Laboratuvarda Kullanılan Elektrik Donanımının Güvenlik Kuralları - Bölüm 031: Elektriksel Ölçme ve Deneylerde Kullanılan Elle Taşınan Prop Tertibatı için Güvenlik Kuralları TS 8063 Ses ve Görüntü Veren Cihaz ve Sistemler- Manyetik Ses Yaprakları 06.03.1990 00:00:00 TS 5907 Ses ve Görüntü Veren Cihaz ve Sistemler Sesli Öğrenim Sistemleri (Yabancı Dil Laboratuvarları) Ölçme Metotları 22.08.1988 00:00:00 TS 8968 Kurs Bitirme Belgesi 19.03.1991 00:00:00 TS 8254 Yaygın Eğitim Kursiyer Belge Defteri 03.04.1990 00:00:00 TS 8255 Yaygın Eğitim Kursiyer Ön Kayıt Defteri 03.04.1990 00:00:00 TS EN 60268-7 Ses Sistemi Cihazları-Kulaklıklar ve Baş Mikrotelefonları Ölçme Metotları 30.11.2006 TS 6506 Ses ve Görüntü Veren Cihaz ve Sistemler Eğitimde Kullanılan Ses Kasetlerini Etiketleme Kuralları 14.02.1989 00:00:00 TS 9217 Ders Defteri (Hizmet İçi Eğitim Faaliyetleri İçin) 11.04.1991 00:00:00 TS 9230 Formlar- Müracaat Formu (Hizmetiçi Eğitim Faaliyetleri İçin) 12.04.1991 00:00:00 TS 10220 Ders Kitapları 21.04.1992 00:00:00 TS 9679 Ders Takip Cetveli (Hizmetiçi Eğitim Faaliyetleri İçin) 24.12.1991 00:00:00 TS 11849 Sağlık Kuruluşlarında Güvenlik Kuralları Bölüm 3: Güvenlik Eğitimi ve Politikaları İle İlgili Kurallar 24.10.1995 00:00:00 TS 11847 Özel Dershaneler-Genel Kurullar 30.01.2007 TS 11958 Sağlık Kuruluşlarında Güvenlik Kuralları Bölüm 11- Güvenlik Kılavuzu 05.03.1996 00:00:00 TS 5560 EN 166 Kişisel Göz Koruması- Özellikler 05.04.2005 TS 12280 Sağlık İşçisi Eğitimi 15.04.1997 00:00:00 TS EN 12307 Biyoteknoloji- Büyük Ölçekli Proses ve Üretim- Personel İçin İyi Çalışma İşlemleri- Eğitim ve Kontrol Kılavuzu 24.04.2000 00:00:00 TS EN 1529 Kapı Kanatları - Yükseklik, Genişlik, Dört Köşeli-Tolerans Verilmesi Kuralları 20.11.2001 00:00:00 TS EN 1729-1 Mobilya-Eğitim Kurumları İçin Sandalyeler ve Masalar–Bölüm 1: Fonksiyonel Boyutlar 13.03.2008 EKİM 2010 27.12.2004 00:00:00 89 STANDARD 2006/95/ EC(73/23/ EEC) EKO-ANALİZ EKİM 2010 STANDARD 90 56'ncı Yılında TSE'nin Ekonomideki Yeri ve Önemi İyice Güçlendi Cahit UYANIK Ekonomi Muhabiri Bu belge aynı zamanda Osmanlı’daki idari yapının da değiştirilmesini gerektirmişti. Bursa Belediye/İhtisab Yasası. Osmanlı’nın kent yönetimine ilişkin çıkardığı ilk yasalardan biri idi. O zamanlar ilçelerin yöneticileri olan kadılar, yargıç görevini sürdürmelerinin yanı sıra idari yöneticilik de yaparak bir bakıma o devrin belediye başkanlığını yürütürlerdi. Görevlerinde kendilerine ‘kapı naipleri’ veya ‘ayak naipleri’ adı verilen işlevi günümüzdeki zabıta ile eşdeğer olan yardımcıları eşlik ederdi. Daha sonra Bursa’da kadıların yanında bir de ‘muhtesip (hesaba çeken, sorgulayan)’ adı verilen görevliler atanmaya başladı. Bu görevliler de kentin yönetiminde yetkiliydi. Ancak bunların görev ve yetkileri sadece beldenin düzeniyle sınırlıydı. Bu görevliler de ‘ihtisab emini’ veya ‘ağası’ olarak anılmaktaydı. "Kanunname-i İhtisab-ı Bursa” bugünkü anlamdaki standardların hazırlanışına çok benziyordu. Çünkü kente gelen dönemin yetkilileri, herkesin görüşünü sorup düşüncesini alarak ortaya bir takım standardlar koymuştu. Söz gelimi; o dönemde, yaya yürümenin en önemli ve zorunlu ulaşım aracı olduğu düşünülürse, ayakkabı standardının Kanunname-i İhtisab-ı Bursa’da çok ayrıntılı açıklanması manidardı: “Çimeciler ve bilirkişileri ve şehrin ileri gelenleri ile bütün müslümanlar mecliste bulundurulup çizme ve başmak (kundura) durumu araştırıldığında eski zamandan uygulanan kanun ve narh bulunmayıp, bugün oy birliğiyle şöyle narh konuldu ki, 22 akçaya alınan kırmızı sahtiyanın çizmesi, 30 akçaya olacak. Fakat koncu tamam olup sığır gönünden, üç sıra çivili ve ince biz ile ve sıkı iplikle dikilmiş olacak. 16 akçalık sahtiyanın çizmesi yine bu tertipte 24 akçaya olacak. Ve 12’şer akçalık sahtiyanın çizmesi 22 akçaya olacak. Ve sahtiyan içli edik 14’e, daha iyisi 15’e olacak. Eğer tablalı olursa bu narhtan iki akça ziyadeye olacak. Ve şirvani sahtiyan başmak ki sığır gönü ve sahtiyan astarlı, sığır gönü ökçe, enli kenar, ökçe ve burun nalçalı olacak. Büyük ayak olursa narhı 21 akça, büyük orta olursa 18 akçaya, orta ayak olursa 15’e olacak. Ve mutlak başmak ki sığır gönünden ve üç sıra çivili, sahtiyan astarlı, sığır gönü ökçe, büyük orta ayak olursa narhı 18 akça ve orta ayak 15’e olacak… Yeniçeri pabucu ki su sığırı (manda) gönünden ve sahtiyan meşini altlı ve astarlı büyük ayak olursa narhı 17 akçaya ve orta ayak 14 akçaya olacak. Kara sığır gönünden olup üç sıra çivili olursa 16 akçaya olacak…” Uluslararası Standardizasyon Örgütü’nün (ISO) ta- EKİM 2010 TSE’nin 1954 yılında kurulması, 1502 tarihli ve zamanın padişahı Sultan II. Bayezid Han tarafından çıkarılan "Kanunname-i İhtisab-ı Bursa" kadar önemlidir. Bu belge, Türkiye’nin bugünkü anlamda ilk standardı veya birçok ürüne ilişkin standardı tek belgede toplayan bir dokümandı. 508 yaşına girmiş olan bu belge, TSE’nin 40’ıncı kuruluş yıldönümünde, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndeki orijinalinden çoğaltılarak hepimizin dikkatine sunulmuştu. ün n Örgütü’n o sy a iz rd a Stand timde, Uluslararası andard, üre liktir. st re ö g a ın ir örnek (ISO) tanım deneyde b e v gili e m lç ö faaliyetle il ir b i anlayışta, rl li e b n asyon ise üzere, bütü k a m la ğ Standardiz sa a nomik fayd ve iş birliği ile belirli olarak eko ım rd arın ya gulama ilgili tarafl kuralları uy u b e v a m ncelikli y işlemi ile ö kurallar ko n o sy a iz rd ken, tanda hedeflenir i ğ li işlemidir. S n e v ü ek g ve mal tespit edilm ı ır n sı olarak can lt a da kalitenin eyin altında mal ve aynı zaman üz sonra elirlenen d . Yüzyıllar z e suretiyle b lm ri e v 1500’lü timine izin ların daha ım hizmet üre n ta u b evleti ulan rın süper d la ortaya kon n a m a z nda, o uygulanmış ip il d e yılların başı it sp rafından te ilginç. Osmanlı ta olması çok 91 STANDARD Türk Standardları Enstitüsü (TSE) Kasım ayında 56’ıncı yaşını kutluyor olacak. TSE, ‘her türlü madde ve mamüller ile usul ve hizmet standardlarını yapmak’ amacıyla 1954 yılında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kanunu’na istinaden alınan bir kararla Birlik bünyesinde bir ünite olarak kuruldu. Kanuni hüviyetini 18.11.1960 tarih ve 132 sayılı Kanunla kazandı. Dile kolay, Türkiye’nin ekonomik gelişme ve sanayileşme macerasının en önemli unsurlarından birisi olmak, çok önemli ayrıntıları içinde barındırıyor olsa gerek. Belki de ileride tarihi yazılması gereken önemli süreçlerden birisi, TSE ile birlikte ekonominin standard üretim yapısına geçişi olacak. Umarım Türkiye’de ekonomi tarihçiliğine olan ilginin azlığı, bu ilginç dönemi öğrenmemize engel olmaz. EKİM 2010 ğu ilk kuruldu in ’n E S T i, onomis üm arz Türkiye ek ıf bir görün y a z a ç k u nomi, G-20 yıllarda old o k e e d z ü ysa günüm çısından ediyordu. O ik üretim a m o n o k e r. nyanın a bulunuyo denilen dü d n sı ra a ri lkele or. Dış en güçlü ü ya çalışmıy sa a iy p iç ların Türkiye, sırf 0 milyar Do 0 1 ıl y r e h a bunları piyasaya d abii bütün T r. o ıy p a y racat yapmak üzerinde ih ı olmadan ıs p a y lt a ve andard te, üretim iş güçlü bir st m ç e g e d , eğil. TSE tanıtılması ın mümkün d ın ış y la n standard a çok önemli a d n tüketimde sı a m n la , orta esi ve uygu yerleştirilm lünün yakın ro u b in ’n or. ndi. TSE beklenmiy roller üstle si e m it b lecekte ve uzak ge STANDARD 92 nımına göre standard, üretimde, anlayışta, ölçme ve deneyde bir örnekliktir. Standardizasyon ise belirli bir faaliyetle ilgili olarak ekonomik fayda sağlamak üzere, bütün ilgili tarafların yardım ve iş birliği ile belirli kurallar koyma ve bu kuralları uygulama işlemidir. Standardizasyon işlemi ile öncelikli olarak can ve mal güvenliği hedeflenirken, aynı zamanda kalitenin alt sınırı tespit edilmek suretiyle belirlenen düzeyin altında mal ve hizmet üretimine izin verilmez. Yüzyıllar sonra ortaya konulan bu tanımların daha 1500’lü yılların başında, o zamanların süper devleti Osmanlı tarafından ortaya konulması çok ilginç. TSE’ye göre standardizasyon ekonomide 3 boyutlu bir fayda yaratıyor. Üreticiler için üretimin belirli plan ve programlara göre yapılmasına yardımcı oluyor. Uygun kalite ve seri imalata imkân sağlıyor. Kayıp ve artıkları asgariye indiriyor. Verimliliği ve hasılayı artırıyor. Depolamayı ve taşımayı kolaylaştırıyor, stokların azalmasını sağlıyor. Maliyeti düşürüyor. Standardizasyon, ekonominin geneli için de çeşitli faydalar sağlıyor. Şöyle ki; kaliteyi teşvik ediyor, kalite seviyesi düşük üretimle meydana gelecek emek, zaman ve ham madde israfını ortadan kaldırıyor. Sanayii belirli hedeflere yöneltiyor. Üretimde kalitenin gelişmesine yardımcı oluyor. Ekonomide arz ve talebin dengelenmesinde yardımcı oluyor. Yanlış anlamaları ve anlaşmazlıkları ortadan kaldırıyor. İhracatta ve ithalatta üstünlük sağlıyor. Yan sanayi dal- larının kurulması ve gelişmesine yardımcı oluyor. Rekabeti geliştiriyor. Kötü malı piyasadan siliyor. Standarda dayanan bir ekonomik yapı tüketicileri de yakından ilgilendiriyor ve ona faydalar sağlıyor. Standardizasyon, tüketiciye faydaları sayesinde can ve mal güvenliği sağlıyor. Karşılaştırma ve seçim kolaylığı sağlıyor. Fiyat ve kalite yönünden aldanmaları önlüyor. Ucuzluğa yol açıyor. Ruh sağlığını koruyup stresi önlüyor. Tüketicinin bilinçlenmesinde etkili rol oynuyor. TSE, bu kadar fazla işlev yüklenmiş standard hazırlama ve izleme-değerlendirme gibi bir görevi yerine getirmeyi yıllardır sabırla sürdürüyor. Enstitü üstlendiği görevleri ise kendisi şu şekilde tanımlıyor: “Her türlü standardı hazırlamak ve hazırlatmak. Enstitü bünyesinde veya hariçte hazırlanan standardları tetkik etmek ve uygun bulduğu takdirde Türk Standardları olarak kabul etmek. Kabul edilen standardları yayımlamak ve ihtiyari olarak uygulanmalarını teşvik etmek, mecburi olarak yürürlüğe konmalarında fayda görülenleri ilgili bakanlığın onayına sunmak. Kamu sektörü ve özel sektörün talebi üzerine standardları veya projelerini hazırlamak ve görüş bildirmek. Standardlar konusunda her türlü bilimsel teknik incelemelerle araştırmalarda bulunmak, yabancı ülkelerdeki benzer çalışmaları takip etmek, uluslararası ve yabancı standard kurumları ile ilişkiler kurmak ve bunlarla iş birliği yapmak. Üniversiteler ve diğer bilimsel ve teknik kurum ve kuruluşlarla iş birliği sağlamak, standardizasyon konularında yayım yapmak, ulusal ve uluslararası standardlardan arşivler oluşturmak ve ilgililerin faydalanmalarına sunmak. Standardlarla ilgili araştırma yapmak ve ihtiyari standardların uygulanmasını kontrol etmek için laboratuvarlar kurmak, kamu sektörü veya özel sektörün isteyeceği teknik çalışmaları yapmak ve rapor vermek. Yurtta standard işlerini yerleştirmek ve geliştirmek için elemanlar yetiştirmek ve bu amaçla kurslar açmak ve seminerler düzenlemek. Standardlara uygun ve kaliteli üretimi teşvik edecek çalışmalar yapmak ve bunlarla ilgili belgeleri düzenlemek. Metroloji ve kalibrasyon ile ilgili araştırma ve geliştirme çalışmaları yapmak ve gerekli laboratuvarları kurmak. “ Türkiye ekonomisi, TSE’nin ilk kurulduğu yıllarda oldukça zayıf bir görünüm arz ediyordu. Oysa günümüzde ekonomi, G-20 denilen dünyanın ekonomik üretim açısından en güçlü ülkeleri arasında bulunuyor. Türkiye, sırf iç piyasaya çalışmıyor. Dış piyasaya da her yıl 100 EKİM 2010 STANDARD STANDARD 93 milyar Doların üzerinde ihracat yapıyor. Yani standarda dayalı üretim, sırf Türk vatandaşlarını değil dünyadaki tüm insanları ilgilendiriyor. Tabii bütün bunları güçlü bir standard altyapısı olmadan yapmak mümkün değil. TSE de geçmişte, üretim ve tüketimde standard anlayışının tanıtılması, yerleştirilmesi ve uygulanmasında çok önemli roller üstlendi. TSE’nin bu rolünün yakın, orta ve uzak gelecekte bitmesi beklenmiyor. Çünkü Türkiye ekonomisinin 2023 yılında yani Cumhuriyet’in 100’üncü yılında 500 milyar Dolarlık ihracat gerçekleştirme hedefi var. Türkiye’nin gelecekte ekonomisinde hizmetler sektörünün oldukça önemli rol oynaması da bekleniyor. TSE’nin, ekonomideki güçlü üretim altyapısına yönelik standardlarını artırmasının yanı sıra giderek gelişen hizmet sektörlerine yönelik standardlarını geliştirmesinin; onun yeni vizyon ve misyonunun bir parçası olmalı diye düşünüyorum. BİLİŞİM EKİM 2010 Mehmet ÖZKAN Yönetim Danışmanı [email protected] İş Zekâsı STANDARD 94 İş zekası kavramı yazılım sektöründe ve uluslararası arenada uzun zamandan beri kullanılan bir kavram. Ancak dar kapsamlı muhasebe ya da stok yazılımlarından öteye, gelişen teknoloji ile birlikte daha çok veri işleyebilen, daha hızlı çalışabilen, daha geniş sorgulayabilen esnek ve gelişken bir kullanım altyapısı var. Dikey endüstriyel yazılımlar gibi sadece satın alma, sadece muhasebe ya da sadece üretime odaklı değil, bunların hepsiyle bir arada ve aynı anda çalışabilen bir konsept, iş zekası. klasik bilgi sistemleri (erp, crm vb.) veriyi depolamaya yönelik tasarlanmışken, iş zekası sistemleri bu verilerden doğru bir şekilde yararlanmaya odaklanmıştır. Zamanla iş zekası sistemleri, doğru kararlar almak isteyen yöneticilerin en önemli yardımcısı olacaktır. İş zekasının giderek ön plana çıkıyor olmasının en büyük gerekçesi, bu sistemlerin veri madenciliği ile birlikte çalışıyor olmasıdır. Teknolojinin yoğun olarak kullanıldığı sektörler olan telekom, finans, sigorta, perakende gibi alanlarda giderek artan miktarlardaki veri tabanları ve beraberinde gelen veri madenciliği ihtiyacı, iş zekası sistemlerinin gerekliliğini artırıyor. Saydığımız sektörlerde yaşanan veri patlamasının giderek diğer sektörlerde de yaşanacağını tahmin etmek zor değil. Veriler arttıkça raporlama varyasyonları artıyor, buna bağlı olarak fırsatlar ve çözümler de artıyor. Bu avantajların yanı sıra tabi ki veri kalitesinin de düşme riski bulunuyor. İş zekası sistemlerini bekleyen en büyük tehlike burada. Ancak bu sistemlerin geleceğe yönelik daha büyük iddiaları var: Mevcut verilerden yola çıkarak geleceğe yönelik gerçekçi tahminler yapabilmek. Her şirket geleceğini görmek ister ancak bunu yapabilmek için yeterli ve organize veriye sahip değildir. Eğer şirketin ürettiği ya da bir şekilde temas ettiği tüm veriler derlenebilirse ve bunların birbirleriyle olan ilişkileri tanımlanabilirse, belli hesaplama algoritmaları kurulabilir ve ölçümler yapılabilir. İşte iş zekası bu noktada ciddi bir altyapı hizmeti getiriyor. Güney Afrika’da bir banka, hizmet bölgesinde gerçekleşen banka soygunlarının yapılmasıyla ilgili tüm verileri iş Sadece özel sektör değil, kamu sektörünün de iş zekası sistemlerine ihtiyacı var. Nüfus hareketleriyle ilgili işlemlerde, tahminlemede, trafikte, güvenlikte ve daha bir çok kamusal alanda yoğun verileri kullanarak planlama yaparken iş zekası sistemleri büyük altyapı kolaylıkları getiriyor. Dünyadaki katma değerin, ağır endüstrilerden bilgi odaklı hizmet endüstrilerine transfer olduğu gerçeğini dikkate alırsak, iş zekası sistemlerinin geleceğinin ne kadar parlak olduğunu anlayabiliriz. Öte yandan iş zekasının da giderek uzmanlaşarak iş analitiği konusuna girmesini ve genel değil ancak sektörel özel çözümlere de dönüşeceğini düşünmek mümkün. EKİM 2010 Yakın geçmişe kadar mali veriler temelinde bütçe ve raporlama alanında yoğunlaşan iş zekası sistemlerinin bugün çözüm getirdiği noktalar ise genellikle finansal konularda risk yönetimi, müşteri ilişkileri konularında ise müşteri değer analizi, kampanya hesaplaması vb. olarak sayılabilir. zekası sistemlerinde değerlendirdikten sonra, olası soygun zaman ve ortamlarını simüle ederek bu yerlerdeki güvenlik önlemlerini artırmış ve soygunlardan kaynaklanan kayıplarda radikal düşüşler elde etmiştir. Aynı analizleri müşteri verileri üzerinde yaparak satışlarını artıran çok sayıda perakendeciyi, risk verileri üzerinde yaparak kaybolmak üzere olan müşterileri tespit eden çok sayıda bankayı rahatlıkla varsayabiliriz. 95 STANDARD Veri madenciliğinin de dahil olduğu iş zekası uygulamalarının pazar büyüklüğü Almanya’da 1 milyar Dolar, İspanya’da 254 milyon Dolar, Türkiye’de ise yaklaşık 31 milyon Dolar olarak düşünülüyor. STANDARD 96 EKİM 2010 NEVŞEHİR GELENEKSEL ERKEK GİYİMİ Nevşehir Dedikleri... Bu yazıda bu güzel yurt parçasını dağdan dağa, vadiden vadiye, dört mevsimiyle, doğası ve emek verilip yetiştirilen binbir ürünüyle, yârenlik yaptığımız gönlü zengin insanıyla anlatmaya çalışacağız… Kısa bir yazının kısıtlamasıyla ne denli zor olduğunu bile bile… Konya’dan başlayan ışınsal kervan yolları Anadolu’nun dört bir köşesine Selçuklu hümanizmasının, Türk Anadolu rönesansının duyularını, düşüncelerini, kısacası uygarlığını taşırdı. Ticari mallarla birlikte. Aksaray–Kayseri arasındaki görkemli hanların arası bir günlük yoldu. Bakımı, güzel asfaltta uçarak yol alıyoruz ve iki han arasını sekiz on dakikada geçiyoruz. Taşa türkü söyleten Selçuklu taş ustalarına saygı, rahmet dilekleriyle… Ağzıkarahan, Alayhan, Öresin Han… Sonra bir yanardağ bilim laboratuvarı: Acıgöl yöresi. Anadolu’nun en yeni volkanik yörelerindendir. Ve bu diyarı Türkleştiren atalarımızın dağa, bayıra, dereye, düze verdiği adlara bakalım. Krateri ne bilsin halkımız… Tepesidelik… Yamacından lavlar akmış bir tepe: Karnıyarık…. Dağın doruğunda cehennem alevleri yanmış ve kayaları karartmış: Dağocağı… Buradan çıkan lavlar akmış ta Kızılırmak’a kadar: Ketir… Toponominin uygunluğu, ismi ile müsemma yer adları bize Selçuklu atalarımızın kıvrak zekâsını, bir yere ad vermedeki ustalığını gösteriyor. Lavlar akmış hisar kalıntısı kıvamında katılaşıp kalmış: Kalece Tepe… Doruğundaki çukurda su birikmiş zamanında: Göl Tepe… Patlayan yerde çukur var: Patlak Çukur… Düz yazıda çöküntüler: Obruk… Acıgöl volkanlarının perlitik kayaları ufalanan da en güzelinden tarım 97 STANDARD Nevşehir… Harita üzerinde küçük bir il. Kızılırmak’ın ikiye böldüğü… Fakat, Türkiye’mizin sonsuz büyüklüğünde bu küçük il kadar dolu, dopdolu kaç benzer il vardır? Doğasının değişkenliği, renkliliği, tarihsel derinliği, Nevşehir’i benzersiz bir diyar yapar. EKİM 2010 Prof. Dr. Emrullah GÜNEY Dicle Üniversitesi , Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi, Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü, Coğrafya Eğitimi ABD Başkanı EKİM 2010 STANDARD 98 toprağı olmuştur ki bu diyarın patatesi, ayçiçeği, kabağı, karpuzu pek namlıdır. Siz kebabı yalnız etten mi yapılıyor sanırsınız. Patates sökme mevsiminde yolunuz buralara düşerse, kısa bir yârenlikten sonra size, üzüm çubuklarının ateşinde, korunda pişirilmiş patates ikram edeceklerdir. İşte patates kebabı budur. Kuzeye doğru yol alırsanız, Alacaşar yöresinde, lav akıntılarının arasındaki küçük ekeneklerde, tadına doyum olmaz karpuzlar yersiniz. Yolculuğunuzu sabaha denk düşürün. Bozkır gecesinin ayazını yemiş karpuz kütür kütür, önünüze konulur. Kızılırmak kıyılarına doğru ilerleyelim. Tuzköyünde tuz galerileri… Dehlizleri, sarkıt ve dikitleriyle tuz mağaraları… Sonra Çakırcan bahçeleri… Gökçe gövertinin binbir türü… Kızılırmak güneşi, kaymak suları ile elele verince bu diyarı sanki Çukurova’ya çevirmiştir. Her çeşit meyvesiyle ve de sebzesiyle… halı satıcılarının gözlem gücü, bin bir konukla yârenliğin sonucu anlatım zenginliği Aksoy’da somutlaşmıştır… Olayları, anıları dinlemenin tadına doyum olmaz… Oradan Nasibe Ova Halamızın evine gidelim… Ekim ayında, içine reyhan otu katarak, yumurta kırarak sabırla kaynattığı pekmezinden ikram edecektir. Reyhan otunun kokusu hoştur, tadı damakta kalır pekmezin… Ve bu eski Ürgüp evinde geçirdiğiniz anlar unutulmayacaktır. Avanos… Kızılırmak Vadisinde bir güzel belde… Kızılırmak sanki ona bir deniz kıyısı şehri havasını vermektedir. Havasında saman yakmaktan ileri gelen dumanlar… Yanık toprak kokusu… Burası çömlekçiler beldesidir. Ekmeğini taa Hitit çağından bu yana çanak, testi yaparak kazanan insanların diyarıdır. Bir öğle sonrasında, Kırkikindi yağmurlarının ardından Ürgüp bağlarının içinde, yol kenarlarındaki iğde çiçeklerinin kokusuyla çakır keyif olmadıysanız “bu diyarı gördüm, yaşadım” diyemezsiniz… Yunmuş, arınmış, tozdan topraktan yıkanmış ağlarlardan yayılan o kokuya toprak kokusu da eklenir ve insan yaşam coşkusu bulur, canına can katıldığını anlar… Islanmaya değer böyle bir günde. Konuk olduğunuz evde taze, nar gibi kızarmış tandır çöreği, yanında bir mevsimden öbürüne erişen hevenk üzümü olacaktır. Muhakkak… Kalaba’dan Topaklı’ya doğru o sonsuz ekeneklerde ilerledikten sonra şifalı sıcak sular diyarı Kozaklı… Çamurlu göllerden buğular yükselmekte… Fokur fokur kaynayan sulara doğru bir çocuk değneğine bağladığı çıkınını uzatmış… Çıkında yumurta, patates… Doğal enerji varken dene başka bir ısıtma aracı kullansın? Doğa öğretmendir… Karasenirin yonca bahçelerinde yürüyoruz. Havada yeni biçilmiş yoncanın o serin kokusu, birden tren yolu ve katar katar tren… Kayseri-Ankara seferini yapmaktadır. Sakın şaşırmayın… Ürgüp… 1960’lara değin doğa ile daha barışık bir belde idi… Modern apartmanlarla dolu mahalleleri yoktu, ama doğa ile iç içe, mağaralarla içli dışlı idi… Bugün yıkıntılaşmış yamaç evlerinde acı tatlı ne olaylar yaşanmıştır… Soğuk bir günde, Ürgüp çarşısında kimseler yokken, bir alışkanlığı sürdüren İsmet Aksoy’un konuğu olalım… Saç soba yanmaktadır ve ikram edilen ıhlamur içilmektedir… Ürgüp Anadolu’da bir dinsel çekim merkezi… Mevlâna, nasıl ki Konya’yı bir ziyaret merkezi durumuna getirmişse, Hünkâr Hacıbektaşı Veli de eski Sulucakarahöyük Köyünü bir ziyaretgâh yapmıştır. Dergâhı buradadır. Her yıl ağustos ortalarında, on binlerce insan bir kutsal görevi yerine getirmek için Hacıbektaş’a koşarlar… Vilâyetname’de adı geçen Hırka Dağı. Hünkâr, hırkasını dağın doruğuna serer, Kızılırmak Vadisini seyreder derin düşüncelere dalarmış. Yazın tozla boğulduğumuz, kışın çamurla cebelleştiğimiz yollardan bugün son sürat gidiyoruz. Nevşehir’den güneye doğru… Yamaçlarında kuzu güttüğümüz Oylu Dağı, Aşıklı Dağı, Ballıkaya… Sonra düzlükler. İşte Kaymaklı… Eski Eneği… Yer altı şehriyle ve kuru kaymağıyla ünlü… Sonra Derinkuyu… Geçmişin Malakopea-Melegübüsü… Misli Ovasına doğru yayılmış… Görkemli taş kiliseleri dikkati çeker. Korunmuş… Yer altı şehri gez gez bitmez; yerin yedi kat derinliklerine doğru… Can korkusuyla insanlar neler yaratırmış; Derinkuyu’da görkemli… Bütün gece tavşan tozağı kar yağmıştır ve sabahleyin göz kamaştıran güneş açmıştır. Cam gibi bir hava… Güneş olsa da üşür insan… Gelin, yarım saatlik bir yolculuğu göze alalım ve Kızılırmak Vadisinin dulda bir köşesine, Sarıhıdır Köyüne inelim. Alçaldıkça 99 STANDARD Erciyes’in saçtığı bereketin en güzel örnekleri göz alabildiğine uzanıyor… Bunun için en güzel seyir yeri Uçhisar... Kalenin tepesine çıkıp oradan bakmalı önce… İnsanın dili tutulur… Germil Dağından Kızılırmak’a kadar şerha şerha yarılmış sayısız vadi, derecik… Peri Bacaları ormanı… Yürürken katılaşmış tam müsellâh bir büyük ordu… Kaleden inip bu vadilere dalmalı… Güpegündüz bir rüyadır bu… serin derelerde kekremsi tadı olan maden suları çıkar. Ve dulda köşelerde fındık bile yetişir. Fakat en güzel meyveler erik, elma, kayısıdır… EKİM 2010 1720’ye kadar bir küçük köydü Muşkara adında…. Ne zaman ki, İbrahim İstanbul yollarına düştü. Saray kapılandı. Aklıyla, bilgisiyle kabul ettirdi, kendi ve sadrazam oldu. Ahdettiğini gerçekleştirdi. Küçük Muşkara’yı Anadolu yaylasında bir yeni şehre çevirdi. Lâle Devrinin, Devr-i Çırağan’ın rönesansının meyvesidir Nevşehir… Erdaş Dağı ormanları bu şehrin uğruna yok edilse de, sonunda ortaya camisi, medresesi, imarethânesi, aşeviyle yâni külliyesiyle bir sağlam belde ortaya çıkmıştır… Bugün, dağdağası, canlı alışverişleriyle dikkati çeker. EKİM 2010 STANDARD 100 hava ısınır… Topuz Dağının, Aşıklı Dağının, Erdaş Dağının karlarından eser yoktur burada. İnsanlar duvar diplerinde güneşlenmektedirler ve Kızılırmak bu mevsimde balığını esirgemez. Konuklar için daima hazırda balık bulundurulur. Balığın üstüne lokum tadında kavun… Sarıhıdır köylüsünün görgüsü yücedir; konuğunu tok gönderir… Temmuz güneşinde süngertaşı kaplı, yani hışır tarlalarda karaya yakın yeşillikte yapraklarıyla ceviz ağaçları çıkar. Meyveleri beyinsi… Ve çevrede domates… Tuzu doğadan gelmiş böyle bir domatesi başka yerde yememişsinizdir. Yörenin kendine özgü, kokulu gül üzümünden tatmadan geçmek olmaz. Sahibi gücenir ve der ki “Her bağın üzümünün ayrı tadı var; çiğneyip geçmeyin bizi.” İbrahimpaşa Köyünün çalışkan bağcılarının yetiştirdiği ve Osmanlı döneminde İstanbul saraylarında pek rağbet gören Tokaloğlu, Bitirgen, Şekerpare kayısılarını da unutmamalı… Burada kayısının çekirdeği bile değerlendirilir; kavrulur ve çerez olarak konuğa sunulur… Fındık değerindedir; afiyet olsun… Selçuklu akıncılar Erciyes çevresinin tuzlu, çorak düzlüklerinden kurtulduktan sonra Topuz Dağının gür meşe ormanlarından batıya doğru baktılar ki üç büyük kale görünmektedir: Hemen orada isim babası olarak “ad koydular” Dedem Korkut geleneğince: Başhisar, Ortahisar, Uçhisar… İlk görünen, en yakında olan Başhisar bugünkü Ürgüp’tür… Çok daha eski adı Osiana… Ve Selçuklular Ürgüp ve Damsa Vadisinin Hıristiyan şöhretini silmek için çok uğraştılar. Karamanoğlu Camisi bu çabanın sonucudur. Ve birçok Selçuklu emiri bu diyara türbeler yaptırdı. Emir Taş Hun da Damsa Köyüne görkemli bir medrese, cami, türbe kondurdu… Çünkü yakındaki Sinasos Köyünün manastırları hiç durmadan misyoner yetiştirmekteydi. Sinasos’un bir Türk uygarlık eserine EKİM 2010 STANDARD 101 kavuşması daha sonlarına rastlar: İmparatorluğun son dönemlerinde Mustafa Paşa adlı bir Türk büyüğü yaptırır medreseyi bu kasabaya… Günümüzde de tüm görkemiyle yükselir bu anıt eser… Ekim ayının ilk haftasında Damsa Vadisinde elma indirilir. Bu hasan demektir. Damsa sututarının arkasında gökçe gövertili Dama deryacası göz okşar, gönül ferahlatır. Ülkelerinde, suyun gelbanasına alışmış gezginler bu deryacanın kıyılarını plaj olarak kullanırlar ve gölüm temiz, serin sularından müstefid olurlar. Onlara bir göz atıp bir elma indiren aileyle yârenlik edelim. On beşinde kız yanağı elmalar dalları eğmektedir. Fakat elmanın bu duruma gelmesi ne zorluklar pahasınadır. Gece yarısı uykuları bölünmüştür sulama uğruna… Ve ilaç bedelleri yüksektir. Misket, Amasya, Tavşanbaş, Starking, Kaliforniya… Siz söyleşirken, bahçe sahibi ilerdeki gelinlere göz eder… Az sonra anlarsınız… Soylu Türkmen geleneğinin gereğidir bu: Yolcu, azıksız gönderilmez. Bir bohça içinde elmalar, çömlek peyniri, tandır çöreği yükünüze eklenmiştir… Taşıyacaksınız; gözleriniz dolu dolu… Anadolu’nun Türkleşme tarihini bu diyarın köy adlarına bakarak anlamak mümkündür. Yaylada Salur, derelerin yamaçlarında İltaş, Demirtaş, Boyalı, Karlık, Tağar… Göçlerle giderek nüfus yitiren bu güzelim köyler Selçuklu Türk atalarımızın gömütlerinin bulunduğu yerler… Biraz yükselirken vadi boyu Başdere’ye ulaşırız. Çağrıldığımız evde coşkudan, sevinçten ağlayabilirsiniz. Başderenin marifetli hatunları, genç kızları, kendi koyunlarının yünün eğirerek ipe dönüştürmüşler, Kendileri boyamışlar ve basirt tezgahlarda olağanüstü güzel halılar dokumuşlardır. Renkler, nakışlar sarmaş dolaş… Ve halıyı seyrederken siz, hemen kahvaltı sofrası kurulmuştur bakır sini üstünde… Yaylanın kaymağı, kovanların balı ve yayla buğdayının ununda taze bazlama… Nevşehir deyip geçme. Küçük bir il, büyük ve renk renk bir coğrafya… STANDARD 102 EKİM 2010 ÇEVRE-İŞLETME Çevreyi Merkez Alan İşletmecilik neden olduğu gibi çevrede birikime neden olarak uzun yıllar hastalık riski oluşturabilir. Serbest piyasanın yönlendirdiği işletmeler, toplumdaki değişen değerlere ve davranışlara cevap vermek, olumlu tepki göstermek durumundadırlar. Girişimciler, uzun dönemde, çevreye duyarlı işletmelerin tüketiciler tarafından daha çok kabul göreceğinin bilincindedirler (Ünlü, 1999: 50). Gittikçe çevreye daha duyarlı hale gelen böyle bir ortamda, işletme yöneticilerinin de işi zorlaşmaktadır. Yeşil yöneticiler, çevre dostu ürünlere olan talebi tahmin etmek, daha güvenli, sağlıklı ve daha az kirleten ürünler ve ambalajlama yöntemlerini geliştirmek, daha az kirleten üretim süreçleri tasarlamak, tehlikeli atıkları minimize etmek, teknolojik riskleri yönetmek, yenilenemeyen doğal kaynakları korumak ve çalışanlarının ve toplumun sağlığını korumak zorundadırlar (Shrivastava, 1993: 27). Sanayi bugün ve gelecek kuşaklar için, ekonomik gelişme ile çevre koruma arasında çatışan değil, ortaklaşa bir amacı paylaşan bir düşünceye sahip olmalıdır. Dünyadaki büyük kazaların ana nedenlerinin başında da kimyasallar gelmektedir. Kimyasal kazalar ve yangınlar sadece iş yerine değil aynı zamanda çevreye de zarar verirler. Çok tehlikeli bir kimyasalın bölgedeki ani bulaşıcılığı halk sağlığını ve çevreyi tehdit eder. Toplu ölümlere İŞLETMELERİN ÇEVRECİ YÖNETİMİ İşletmelerin, dünyadaki çevre sorunlarının çözümünde önemli sorumlulukları bulunmaktadır. İşletmeler, çevre sorunlarının çözümünün bir parçası olmalı ve tüm faaliyetleri ile çevre 103 STANDARD Yaklaşık iki yüz yıllık bir geçmişi olan sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan küresel ısınma, ozon tabakasının incelmesi, hava ve su kirliliği, toprak erozyonu ve ormanların yok olması gibi sorunlar, artan nüfus ile birlikte günümüzde insan yaşamı için ciddi tehlikeler oluşturmaktadır. Sanayinin gelişmesi ile özellikle son otuz yılda kimyasal madde kullanımında da önemli artış olmuştur. Birçok teknoloji dalında ham madde veya ara madde olarak kullanılması sonucu üretilen sanayi ürünlerinin insan yaşamını veya yaşam koşullarını kolaylaştırması ile kimyasal maddeler modern toplumların vazgeçilmez kaynaklarından biri olmuştur. Günümüzde bilinen 8 milyon civarında kimyasal maddenin 80 bin kadarı ticari dolaşımda aktif olarak kullanılmaktadır. Kimyasal maddelerin çoğunun patlayıcı, parlayıcı, oksitleyici, alevlenir, zararlı, aşındırıcı, tahriş edici, alerjik, kanserojen, mutajen, üreme için tahrip, çevre için tehlikeli gibi tehlike özelliklerinden bir veya birkaçına sahip oldukları bilinmektedir. Bu tür kimyasal maddeler tehlikeli olarak anılmaktadır (Atay, 2004: 41). EKİM 2010 Öğr. Gör. Dr. Aybeniz Akdeniz AR Balıkesir Üniversitesi Bandırma Meslek Yüksekokulu, Dış Ticaret Programı Prof. Dr. Tuncer TOKOL Uludağ Üniversitesi, İ.İ.B.F. İşletme ABD EKİM 2010 STANDARD 104 korunması için yeni projeler gerçekleştirmeyi ön planda konularını bütünleştirmelidirler. İşletmelerin çevre konututan bir anlayıştır (Karabulut, 2004: 51–68). Yeşil yönetim larına yaklaşımları, çevre sorunları ortaya çıktıktan sonra anlayışının işletmelerde benimsenebilmesi için işletmelerin çözümlerin bulunması olmamalı, çevre konularına proakbu anlayışa uygun faaliyetlerde bulunduklarında ne gibi tif bir yaklaşımı benimsemelidirler. Hükümetlerin, işletme kazançlar elde edecekleri konusunda bilgi sahibi olmaları faaliyetlerinin ekolojik etkilerini sıkı takip altına almaları ve gerekmektedir. Bu anlayış, işletmelerin rekabet avantajı, kendini çevre korumaya adamış baskı gruplarının daha maliyetler, verimlilik, kârlılık, firma imajı, ihracat ve pazar güçlü hale gelmelerine ilaveten, tüketicilerin de tüketim payı gibi konularda kazanç sağlamalarına yardımcı olatercihlerinde çevreyi daha fazla göz önünde bulundurcaktır (Karabulut, 2004: 52). Shrivastava, geleneksel yömaya başlamaları çevre konusunu işletmeler için stratejik netim anlayışıyla çevreye duyarlı anlayışı aşağıdaki tabloda bir alan haline getirmiştir. Çevrenin korunması konusunda görüldüğü gibi karşılaştırmaktadır. tüketicilerden gelen talepler de, işletmeleri çevreye karşı duyarlıyönlendirmektedir. olmaya yönlendirmektedir. Tüketiciler, daha az kirlilik ve atık, daha fazla geri daha duyarlı olmaya Tüketiciler, daha istemekte, yenilenebilir kaynakların daha fazla kullanımını ve ürünlerin ekosistem Toplam Kalite Felsefesini benimsemiş kuruluşlarda da az kirlilik ve atık,dönüşüm daha fazla geri dönüşüm istemekte, yeiçin daha güvenli olmasını talep etmektedirler. İşletme yöneticileri de değişimin gerisinde çevrenin korunması bir öncelik olarak yer alır. Toplam nilenebilir kaynakların daha fazla kullanımını ve ürünlerin kalmamak için bu yöndeki talepleri stratejik kararlarda dikkate almak ve çevreye karşı daha Kalite Yönetimi ile Çevre Yönetimi arasındaki benzerlikler ekosistem için daha güvenli olmasını talep etmektedirler. duyarlı bir yönetim anlayışı geliştirmek durumundadırlar. (Nemli, 2001: 23–24) Sonuç olarak bulunmaktadır. Dolayısıyla Toplam Kalite Yönetimini bünİşletme yöneticileri de değişimin gerisinde kalmamak için çevreye duyarlı işletmecilik, çevre dostu yönetim ya da yeşil yönetim olarak adlandırılabilen yelerine oturtmuş işletmeler, 14001verilen serisindeki çevbu yöndeki talepleri stratejik kararlarda dikkate almak ve işletmecilik anlayışı, işletmelerin tüm faaliyetlerinde çevreyi dikkate alan,ISO çevreye reci standardları hiç zorlanmadan oluşturabilmektedirler. çevreye karşı daha duyarlı bir yönetim anlayışı geliştirmek zararı minimuma indiren, üretim süreçlerini değiştiren, çalışanlarını çevre duyarlılığı Günümüzde en güncel olarak iki Çevre Yönetim Sistemi durumundadırlar. (Nemli, 2001: 23–24) Sonuç zarar olarak çevkonusunda eğiten, çevreye vermeyen teknolojileri kullanan, ekolojik çevrenin mevcuttur. ISO 14001, EMAS(Karabulut, (Eco-Management reye duyarlı işletmecilik, dostuprojeler yönetim ya da yeşil korunmasıçevre için yeni gerçekleştirmeyi ön planda tutan bir anlayıştır 2004: and Auditing Scheme), ISOiçin 14001, merkezibu Cenevre’de yönetim olarak 51–68). adlandırılabilen işletmecilik anlayışı, işletYeşil yönetim anlayışının işletmelerde benimsenebilmesi işletmelerin anlayışa bulunan uygun faaliyetlerde ne gibi kazançlar elde edecekleri konusunda bilgiyayınladığı sahibi bir sisuluslararası standardizasyon merkezinin melerin tüm faaliyetlerinde çevreyi bulunduklarında dikkate alan, çevreye olmaları indiren, gerekmektedir. Bu anlayış, işletmelerin avantajı, verimlilik, temdir.rekabet Üyelerinin gönüllümaliyetler, olarak katılmalarını öngörmekteverilen zararı minimuma üretim süreçlerini değiştifirma imajı, ihracateğiten, ve pazar payı gibi konularda kazanç sağlamalarına yardımcı dir. EMAS sistemi ise AB’nin yayınladığı bir sistemdir. Bu ren, çalışanlarınıkârlılık, çevre duyarlılığı konusunda çevreolacaktır (Karabulut, 2004: 52). Shrivastava, geleneksel yönetim anlayışıyla çevreye duyarlı sistem de üyelerinin gönüllü katılımını öngörmektedir. ye zarar vermeyen teknolojileri kullanan, ekolojik çevrenin anlayışı aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi karşılaştırmaktadır. Tablo 1. Geleneksel Yönetim-Çevreye Duyarlı Yönetim Karşılaştırması Geleneksel Yönetim Çevreye Duyarlı Yönetim Amaçlar: Amaçlar: • Ekonomik büyüme ve kâr • Sürdürülebilirlik ve yaşam kalitesi • Ortaklara sağlanan getiri • Ortakların refahı Ürünler: Ürünler: • Fonksiyon, stil ve fiyat için • Çevre için tasarlanmış çevre dostu tasarlanmış ürünler ürünler • Gereksiz atık yaratan paketleme Organizasyon: Organizasyon: • Hiyerarşik yapı • Hiyerarşik olmayan yapı • Yukarıdan aşağıya karar verme • Katılımcı karar verme • Karar vermede merkeziyetçilik • Karar vermede merkezkaçlık Çevre: Çevre: • Çevreye hâkim olma • Doğayla uyum içinde olma • Çevrenin bir kaynak olarak • Doğal kaynakların sınırsız yönetilmesi olmadığının farkına varılması • Kirlilik ve atıkların dışsallıklar • Kirlilik ve atıkların yönetilmesi ve olarak değerlendirilmesi minimize edilmesi İşletme fonksiyonları: İşletme fonksiyonları: • Pazarlama tüketimi artırmayı • Pazarlama tüketici eğitimi için amaçlar. vardır. • Finansman kısa dönemde kârı • Finansman uzun dönemli maksimize etmek ister. sürdürülebilir büyümeyi amaçlar. • Muhasebe geleneksel maliyetler • Muhasebe çevreyle ilgili üzerinde yoğunlaşır. maliyetler üzerinde yoğunlaşır. • İnsan kaynakları yönetimi işçi • İnsan kaynakları yönetimi verimliliğini arttırmayı hedefler. işyerinde sağlık ve güvenliği sağlamaya çalışır. Kaynak: Nemli, Esra.(2000–2001).Çevreye Duyarlı Yönetim Anlayışı, İ.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 23–24. Tablo.2.Roome’s’ un Çevreci Stratejileri Reaktif Uymama Organizasyonel Değişim Çevreci Teknoloji ve Teknikler Yönetim Yapısı ve Sistemleri Organizasyonel ve bireysel değer/kültür Proaktif Proaktiflik Uyma Uymanın Fazlası * * * * * * Kaynak. McCartney, Jennifer–Rouse, Paul. (2004).A Framework For Sustainability, Strategy and Management Control”, Department of Accounting and Finance The University of Auckland Business School, Fourth Asia Pacific Interdisciplinary Research in Accounting Cenference, Singapore.24. Tablo 2’den de anlaşılabileceği gibi uymama aşamasında organizasyonel değişimi gerektirecek herhangi bir neden bulunmamaktadır. Uyma safhasında sadece çevreci teknoloji ve teknikler kısmında organizasyonel değişim meydana gelmektedir. Uymanın fazlası safhasında ise çevreci teknoloji ve teknikler ile yönetim yapısı ve sistemleri organizasyonel EKİM 2010 105 STANDARD gelmektedir. Çevreci Yönetim Modelleri İşletmeler çevreyle ilişkili birbirinden farklı yönetim şekilleri Çevreci Yönetim Sistemi ve Standardları ortaya koymaktadır. Çevreci yönetim alanında baskın bir Çevre yönetim sisteminin amacı, çevre politikası çerçemodel bulunmamaktadır. Ancak adı en çok geçen stravesinde, kuruluşun faaliyet, hizmet ve ürünlerinden kaytejik model, Roome’un tanımladığı beş çevreci stratejiden naklanan ya da kaynaklanabilecek önemli çevre etkilerinin oluşan modeldir. Henriques ve Sadorsky son iki seçeneği Toplam Kalite Felsefesini benimsemiş kuruluşlarda çevrenin korunması birçevre öncelik olarak kontrolda altında tutulması ve böylece performansının birbirine çok yakın olduğu için birleştirmiştir (Henriques ve sürekli geliştirilmesidir. Öncelikle çevre yönetim sisteminin Sadorsky, Çevreci seçenek, uyma- Yönetimi yer1999: alır. 87–99). ToplamBirinci Kalite Yönetimi ile Çevre arasındaki benzerlikler bulunmaktadır. kurulması gerekmektedir. Bu süreç, tam anlamıyla ma stratejisidir. Bu işletmeler yöneticilerinin yöne- bünyelerine Dolayısıyla Toplamgerek Kalite Yönetimini oturtmuş işletmeler, ISO 14001proje yönetimioluşturabilmektedirler. mantığıyla düşünülmesi gereken bir süreçtir. timsel beceriksizliklerinden veyastandardları çevreci maliyetlerini fazla serisindeki çevreci hiç zorlanmadan Günümüzde enSistemi kurduktan sonra tarafsız belgelendirme kuruluşu bulduklarından çevre ilgili standardlara uyma ko-mevcuttur. güncel dolayı olarak iki ile Çevre Yönetim Sistemi ISO 14001, EMASbir(Eco-Management tarafından belgelendirmenin yapılması gerekir. Eğer sistem nusundaand isteksiz davranırlar. İkinciISO Seçenek, uyum stra- Cenevre’de Auditing Scheme), 14001, merkezi bulunan uluslararası standardizasyon gerekleri yerine getirildiyse standarda uygunluğu kanıtlayan tejisidir. merkezinin İşletme ancakyayınladığı çevre ile ilgilibir uygulamaları yasalar sistemdir. Üyelerinin gönüllü olarak katılmalarını öngörmektedir. bir belge verilir. Ancak sistemi sürdürmek gerekir bunu da emrettiğinde yerine getirir. Kendi yönetim felsefesinden EMAS sistemi ise AB’nin yayınladığı bir sistemdir. Bu sistem de üyelerinin gönüllü belgelendirmeyi yapan tetkik kuruluşu yapar sistemin çakaynaklı çevreci uygulamaları yoktur. Üçüncü Seçenek, katılımını öngörmektedir. lışıp çalışmadığını denetler. Diğer taraftan, işletmenin üst uyumun fazlasını yapmaktır. Bu işletmeler yasalar emretyönetiminin, projenin yapılmasına karar vermesi ve proje mese dahi çevreci uygulamalarını kendi yönetim felsefeÇevreci Yönetim Modelleri süresince projeyi desteklemesi gerekmektedir. Üst yönetilerinin içerisine sokarlar. Proaktif uygulamaları sayesinde İşletmeler çevreyle ilişkili birbirinden farklı yönetim şekilleri ortaya koymaktadır. Çevreci min bu konudaki tutumu çevre yönetim sisteminin başarısı çevre standardlarını aşan uygulamalar yerine getirirler. yönetim alanında baskın bir model bulunmamaktadır. adıDaha en çok geçen stratejik model, için çok Ancak önemlidir. sonra sistemin oluşturulmasında Dördüncü seçenek ise, proaktiflik stratejisidir. Bu işletmeRoome’un tanımladığı beş çevreci stratejiden oluşan modeldir. Henriques ve Sadorsky son iki görev alacak personelden oluşan bir grubun oluşturulması lerde çevre yönetim sistem ve standardları çok iyi işlemekseçeneği birbirine çok yakın olduğu için birleştirmiştir (Henriques ve Sadorsky, 1999: 87–99). gerekir. Oluşturulan bu proje grubu çevre boyut ve etkiletedir. Bütün uygulamalar yerine oturmuştur. İşletme farklı Birinci seçenek, uymama stratejisidir. Bubelirler, işletmeler gerek yöneticilerinin yönetimsel rini çevreci politika, amaç ve hedefleri oluşturur. işletmeler için bileÇevreci standardlar oluşturmaya başlamıştır. Bu veyaavantajı çevrecisağlarlar. maliyetlerini fazla bulduklarından dolayı çevre ile ilgili Amaç ve hedefleri birbirine bağlayan çevre yönetim progstratejiyibeceriksizliklerinden uygulayan işletmeler rekabet standardlara uyma konusunda isteksiz davranırlar. Seçenek, uyum stratejisidir. ramı İkinci hazırlanarak dokümantasyon sistemi İşletme oluşturulup Tablo 2’den de anlaşılabileceği gibi uymama aşamasında ancak değişimi çevre ile ilgili uygulamaları yasalar çevre emrettiğinde yerineyürürlüğe getirir.konur, Kendi yönetim ve yönetim sistemi iç denetimler organizasyonel gerektirecek herhangi bir neden felsefesinden yoktur. Üçüncü Seçenek, uyumun fazlasını tetkik kuruluşu uzmanlarınca düzeltici faaliyetlere başvubulunmamaktadır. Uymakaynaklı safhasındaçevreci sadece uygulamaları çevreci tekrulduktan sonra belgelendirme tetkiki gerçekleşir. noloji veyapmaktır. teknikler kısmında organizasyonel değişim meyBu işletmeler yasalar emretmese dahi çevreci uygulamalarını kendi yönetim dana gelmektedir. Uymanın fazlası sokarlar. safhasındaProaktif ise çevreciuygulamaları sayesinde çevre standardlarını aşan felsefelerinin içerisine Çevreci yönetim standardları, işletmelerin çevreyle ilgili teknolojiuygulamalar ve teknikler ileyerine yönetimgetirirler. yapısı ve sistemleri orgaDördüncü seçenek ise, proaktiflik stratejisidir. Bu işletmelerde performanslarının gerçekleşmesine yardımcı nizasyonel değişim gerektirmektedir. Sonstandardları safha proaktiflik çevre yönetim sistem ve çok sürdürülebilir iyi işlemektedir. Bütün uygulamalar yerine olmaktadır. Bu standardlar hâlihazırda ve gelecekte ortaya safhasında ise çevreci teknoloji ve teknikler, yönetim yapı oturmuştur. İşletme farklı işletmeler için bile standardlar oluşturmaya başlamıştır. Bu çıkabilecek yasal düzenlemelere uyum sağlanmasını da ve sistemleri, organizasyonel ve bireysel değer ve kültürel stratejiyi uygulayan işletmeler rekabet avantajı sağlarlar. kolaylaştırır. Bu alanda ISO 14001, EMAS, standardları açıdan organizasyonel değişim köklü bir şekilde meydana personelden oluşan bir grubun oluşturulması gerekir. Oluşturulan bu proje grubu çevre boyut ve etkilerini belirler, çevreci politika, amaç ve hedefleri oluşturur. Amaç ve hedefleri birbirine bağlayan çevre yönetim programı hazırlanarak dokümantasyon sistemi oluşturulup çevre yönetim sistemi yürürlüğe konur, iç denetimler ve tetkik kuruluşu uzmanlarınca düzeltici faaliyetlere başvurulduktan sonra belgelendirme tetkiki gerçekleşir. Tablo.3.Çevre Yönetim Sisteminin Oluşturulması • • • • • • • • Şirket üst yönetiminin, projenin yapılmasına karar vermesi Proje grubunun oluşturulması Şirketin çevre performansının değerlendirilmesi, çevre boyut ve etkilerinin belirlenmesi, politika, amaç ve hedeflerin oluşturulması. Çevre yönetim programının hazırlanması Dokümantasyon sisteminin oluşturulması Çevre yönetim sisteminin yürürlüğe konması İç denetimler, düzeltici faaliyetler Denetim hazırlık çalışmaları Belgelendirme Tetkiki. Kaynak: Kılanç, Burak.(2000). Sistem Yaklaşımı ve Çevre Yönetim Sistemi, ISO Çevre Şubesi, Çevre Seminerleri Notları.178. EKİM 2010 Çevreci dikkat çekicidir. yönetim STANDARD 106 standardları, işletmelerin çevreyle ilgili sürdürülebilir performanslarının rasyonlarının çevreyle ilgili sürdürülebilir biçimde gerçekleştirildiğini göstermek gittikçe önem taşımaktadır.ortaya Avrupa gerçekleşmesine yardımcı olmaktadır. Bu standardlar hâlihazırda ve gelecekte 1. ISO 14001 Çevre Yönetim Standardlarıuyum sağlanmasını Birliği ülkeleri 5. Eylem planında, ve faaliyetlerin çevre çıkabilecek yasal düzenlemelere da kolaylaştırır. Buürün alanda ISO 14001, ISO EMAS, 14001 serisi uluslararası piyasalarda hızla yaygınlaşüzerindeki etkilerinin yasal uygulamalardan çok, piyasa standardları dikkat çekicidir. maktadır. Örneğin; Avusturya, İsviçre ve Türkiye 1995 yıkuvvetleri tarafından kontrol edilmesini sağlayacak olan lında ISO 14001 standardlarını ulusal standardlar olarak EMAS (Environmental Management and Audit Scheme) 1. ISO 14001 Çevre Yönetim Standardları uygulamasını yürürlüğe koymuşlardır. EMAS; Avrupa Ekokabul etmişlerdir. ISO 14001 Çevre Yönetim Sistem StanISO 14001 çevreye serisi olan uluslararası piyasalarda hızla Örneğin; Avusturya, dardı, kuruluşların etkilerinin belirlenmesini nomik yaygınlaşmaktadır. Alanı içinde yer alan AB ülkeleri, Norveç, İzlanda ve İsviçre Türkiye 1995 yılında ISO 14001 standardlarınıçevre ulusal standardlar kabul ve bu etkilere ve neden olan faaliyetlerini denetim altına alLihteştayn’daki üzerinde etkisi olan olarak tüm kuruluşların etmişlerdir. ISO 14001 Çevre Yönetim Sistem dâhil Standardı, kuruluşların çevreye olan etkilerinin masını gerekli kılmaktadır. İşletmeler, kendi çevre politikaolabileceği bir çevre yönetimi sistemidir. (Çatalbaş, sını belirlemeli, bütün faaliyetlerinde bu politika ile uyum 2001:1) EMAS, Avrupa Birliğialtına Eko-Yönetim ve Tetkik Progbelirlenmesini ve bu etkilere neden olan faaliyetlerini denetim almasını gerekli içinde olmalı ve çevre performansını artıracak amaçlar ve ramı olup, işletmeler ve diğer organizasyonlar için çevre hedefler belirlenmelidir. Ayrıca standard, çevre performanperformanslarını değerlendirme, raporlama ve iyileştirme sının sürekli olarak izlenmesini, gözden geçirilmesini ve aracı konumundadır. Program, kamu ve özel sektörler 4 uygunsuzlukların periyodik denetimlerle ortaya çıkarılarak dâhil olmak üzere tüm ekonomik sektörlere açıktır. Katılım düzeltilmesini gerektirir. (ICC Danışmanlık, 2002) Yönetim gönüllü olup, Avrupa Birliği ve Avrupa Ekonomik Bölgesi biçimine ve uygulama ilkelerine çevre koruması faktörü(EEA) içerisinde faaliyet gösteren organizasyonlarla genişnün eklenmesi, organizasyonlar açısından yeni bir yaklalemekte olup, artan sayıda aday ülke de AB’ye giriş haşımdır. Zamanla davranış biçimlerinin değişmesi sonucu zırlıklarının bir parçası olarak bu programı yürütmektedir. gelişen çevre bilinci, işletmeleri çevreye duyarlı olmaya (EMAS, 2007) EMAS Sertifikasyonu aşağıdaki adımlardan zorlamaktadır. Bu zorlamanın sonucunda, çevre yönetim oluşmaktadır. sistemlerine ilişkin uluslararası standardlar olan ISO 14001 işletmelerin gündemine girmiştir (Tavmergen, 2007). - Kuruluşun tanımlaması, yapısı, faaliyetleri, ürünleri ve hizmetlerinin değerlendirilmesi. 2. Eko Yönetim ve Denetim Sistemi - Kuruluşun çevre sorunlarının değerlendirilmesi. Çevreyle ilgili kaygılar, büyüyen toplum baskısı ve düzenle- Kuruluşun yıllar bazında; ham madde, enerji ve su tüyici önlemler, insanların dünya genelinde iş yapma biçimketimi, gürültü ve kirlilik emisyonlarının ve atıklarının yıllar lerini değiştirmektedir. Müşteriler, tüketiciler ve hissedarlar, bazında özetinin çıkarılması. gittikçe artan bir şekilde, sosyal sorumluluk sahibi işlet- Kuruluşun çevre politikasının ve yönetim sisteminin tamelerce sunulan çevreyle arkadaş ürün ve hizmetleri talep nıtılması. etmektedir. Organizasyonlar için, yalnızca felsefelerinin - EMAS akışının yönetim sistemine bütünleşmesi. değil aynı zamanda yatırım stratejilerinin ve günlük ope- Akreditasyon numarası verilerek EMAS logosunun kuru- EMAS’ın hedefleri arasında da; - Organizasyonların EMAS yönetmeliğinde açıklandığı şekilde Çevre Yönetim Sistemi kurmaları ve uygulamaları. - Bu sistemlerin performanslarının sistematik, tarafsız ve periyodik olarak değerlendirilmesi. - Çevreci performans hakkında bilginin sağlanması, kamu ve diğer ilgili taraflarla açık bir diyaloğun kurulması. - Organizasyon personellerinin eğitimi ve aktif olarak işin içine girmeleri sayılabilir. EMAS, ISO 14001 koşullarını içermekte olup, ISO 14001 sertifikası alındığında EMAS ile tekrarlanmasına gerek olmamaktadır. ÇEVREYİ MERKEZ ALAN İŞLETMECİLİK Sanayileşme, artan nüfus vb. faktörlerin doğal çevre üzerinde yapmış olduğu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması için dünyada ve Türkiye’de giderek artan sayıda işletme, çevre yönetim sistemlerini oluşturmakta ve çevreyle ilgili faaliyetlerini sistematik hale getirmektedir. Bu kapsamda işletmeler, çevre politikalarını belirlemekte, çevre boyutlarını ve etkilerini saptamakta, çevre amaç ve hedeflerini ortaya koyarak çevre yönetim programlarını oluşturmakta, oluşturulan çevre yönetim sisteminin gereklerini yerine getirerek sürekliliği ve iyileşmeyi sağlamaktadır. Ayrıca, çevre konusunda duyarlılığı artan kamuoyu tüketim tercihini çevreye duyarlı ürünler üzerinde yoğunlaştırmaktadır. Bu durumda, çevre dostu işletmelerin ürettikleri ürünler avantaj sağlamıştır. Böylesi bir sonuç, işletmeleri çevre konusunda her şeyi yapmaya ya da konuyla ilgili yapılabilecekleri desteklemeye yöneltmektedir. Bu çerçevede işletmeleri çevreye duyarlı faaliyetlere yönlendiren nedenler şu şekilde sıralanabilir: (Çağlar, 1996: 91) Yasal zorunluluklar, çevre bilinci, işletmelerde sosyal sorumluluk, yetkili kurumların politika ve çalışmaları, uluslararası çevresel gelişmeler, rekabet, maliyet faktörleri. Bu faktörlere duyarlılık gösteren ve faaliyetlerini çevreyi merkez alarak yeniden tasarlayan işletmeler, piyasa ile iyi ilişkiler kurmak, müşteri gözünde olumlu işletme imajına sahip olmak vb. üstünlükler elde edeceklerdir. Bu kapsamda pazarlama, üretim, muhasebe-finansman, insan kaynakları yönetimi fonksiyonlarında meydana gelen önemli değişimler söz konusu olmaktadır. Üretim Fonksiyonu Çevreye duyarlı üretim, çevre dostu teknolojilerin yani çevreyi koruyan, daha az kirleten, tüm kaynakları daha sürdürülebilir şekilde kullanan, atıkları daha yüksek oran- Şekil1. Çevreyi Merkez Alan İşletmeciliğin Fonksiyonları 107 Pazarlama fonksiyonu Yeşil tüketici − Yeşil pazarlama ve reklam (yeşil etiketleme, fiyatlama, pazarlama ve dağıtım) Üretim fonksiyonu Eko verimlilik Yaşam döngüsü analizi − Çevreci tasarım − Çevreci satın alma − Sıfır yayımlı fabrika − − − Çevreyi merkez alan işletmecilik Muhasebe ve finansman fonksiyonu − Önleme maliyetleri − Değerleme maliyetleri − İçsel ve dışsal hata maliyetleri EKİM 2010 bırakılması (EMAS, İnsan kaynakları yönetimi fonksiyonu − İşletme kültürü − İşletme kültürünün değişimi Kaynak. AB Türkiye Temsilciliği.(Ocak–2003).Bursa Çevre Merkezi Aktüel, BTSO Yayın Organı Bursa Ekonomi’nin Eki.2. Üretim Fonksiyonu Çevreye duyarlı üretim, çevre dostu teknolojilerin yani çevreyi koruyan, daha az kirleten, tüm STANDARD luş tarafından kullanımının serbest 2007). EKİM 2010 larda geri dönüştürebilen ve daha kabul edilebilir şekilde bertaraf eden teknolojilerin kullanımıdır. Çevreye duyarlı üretim stratejisinin 3R’si olarak adlandırılan ve yenilenemeyen doğal kaynakların daha az tüketilmesini ve kirliliğin azaltılmasını hedefleyen üç önemli strateji vardır. Bunlar: azaltma (Reduce), yeniden üretim (Remanufacture) ve yeniden kullanım (Reuse)’dır (AB Türkiye Temsilciliği, 2003:2). İşletmeler üretim sürecinde, girdi olarak malzeme ve enerji kullanmakta, süreç sonunda ise çıktı olarak ürün ve ürün olmayan çıktı olarak adlandırılan emisyonlar ve katı atıklar gibi çevreye zarar veren unsurlar oluşmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma anlayışı çerçevesinde çevreye verilen zararın minimuma indirilebilmesi için işletmelerin bu zararlı etkileri yok etmeleri gerekmektedir (AB Türkiye Temsilciliği, 2003:2). Mintzberg’e göre ürünlerin tasarımlarını tamamen değiştirerek farklı bir ürün ortaya koymak, böylece ürünlerin şimdiye kadarki baskın tasarım yapılarından bütünüyle farklı bir özellik ekleyerek müşterileri cezp etmek farklılaştırma türü olarak kullanılmaktadır (Thompson ve Strickland, 2003: 150). STANDARD 108 Mintzberg’in tasarım farklılaştırmasını, günümüz çevreye duyarlı işletmeleri ham madde ve enerji kaynaklarının azalması ve fiyatların yükselmesiyle çevre bilinci dışında da “çevre dostu üretim teknikleri” aracılığıyla uygulamaktadır. Bu durumda teknoloji, ürün verimi en yüksek olan, en az yan ürün oluşturan ve üretim sırasında en az enerji gerektiren teknoloji ile değiştirilmiştir (Usta, 2001: 55). İşletmelerin çevre dostu üretim politikaları aşağıdaki konuları kapsamaktadır. • Yeni ve farklı ürünler geliştirilmesi ile yeni pazarlar yaratılması, • Çevreci ürünlerin üretimiyle işletme imajının kuvvetlendirilmesi, • Halen üretilmekte olan ürünlerin, yapılacak değişiklikler ve farklılaşma yolu ile geliştirilmesi, çevreye zararlı bir ürünün çevreci bir ürüne dönüştürülmesi. Çevreye duyarlı üretim stratejileri hem işletme stratejisinin bir parçası haline gelmeli, hem de işletmenin bütün fonksiyonel alanlarına ve faaliyetlerine entegre edilmelidir. Fonksiyonel alanlar arasında pek çok noktada karşılıklı bağımlılık bulunduğundan bu bütünleşme çok önemlidir. 1. Eko Verimlilik Çevreyi daha az kirleten teknolojiler ve çevre dostu ürünler, müşterilerden gelen tepkilerin de artmasıyla özellikle 1980’lerin II. yarısından sonra, işletmeler çevresel sorunlar konusunda toplumdaki endişelerin arttığını daha fazla hissetmeye başlamıştır. Eko-verimlilik; verimliliği ve kârlılığı artıran kaynak verimliliği kavramıyla işletmelerin çevreyle ilgili sorumluluklarını birleştiren önemli bir olgudur. Eko verimlilik için önerilen yaklaşımları üç temel başlık halinde gruplandırmak mümkündür (Fiksel, 1996:50). Bunlar; Daha temiz süreçler: Üretim süreçlerinin ve teknolojilerinin daha az kirlilik ve atık ortaya çıkaracak şekilde geliştirilmesi. Daha temiz ürünler: Ürünlerin tasarım ve içeriğinin tüm ömürleri göz önünde bulundurularak daha az kirlilik ve atık oluşturacak şekilde geliştirilmesi. Sürdürülebilir kaynak kullanımı: Tedarikçiler ve müşterilerde dâhil olmak üzere, sürecin bütününde üretilen birim ürün başına daha az madde ve enerji kullanımını sağlayacak şekilde üretim sisteminin değiştirilmesidir. 2. Yaşam Döngüsü Analizi (Life Cycle Analysis) Herhangi bir malzemenin, ürünün veya sürecin, bütün yaşam döngüsü boyunca çevreye yaptığı etkileri sistematik biçimde değerlendirmek üzere kullanılan bir yöntemdir (AB Türkiye Temsilciliği, 2003:2). Bu analiz söz konusu etkinliğin, belirlenen sınırlar içerisinde, içerdiği tüm aşamalar, tüm girdiler ile ara ve son ürünlerin bir yaşam döngüsü çerçevesinden beşikten-mezara (from craddle to the grave) izlediği tanımlı bir zaman ve mekân için yapılır. Yaşam Döngüsü Analizi bir karar mekanizması olmayıp, verilecek olan kararlara yardımcı olma niteliği taşır (Demirer, 2007: 22). Yaşam Döngüsü Analizi, sürekli gelişmekte olan, asıl olarak ürünleri hedef alan ve pek çok kullanımı bulunan bir analizdir. Yaşam Döngüsü Analizi ana olarak çevresel etiketleme kıstaslarının geliştirilmesinde, ürünlerin ham maddelerinin, üretim süreçlerinin, donanımlarının, vb. değiştirilmesi ya/ya da yeniden tasarlanması aracılığıyla çevresel etkilerinin önlenmesi/azaltılması amacıyla kullanılır. Ayrıca, bir ürünün yaşam döngüsünün hangi aşamasında daha ayrıntılı bir atık denetleme uygulamasının gerekli olduğunu belirlemek için de faydalıdır. Temel olarak yaşam döngüsü analizi, dört bileşenden oluşur (Demirer, 2007: 22). 1. Amaç belirlenmesi: Bu aşamada söz konusu etkinlik/ yaklaşım incelenerek, problemler net olarak tanımlanır. Buna bağlı olarak da değerlendirmenin amaç ve hedefleri belirlenir. 2. Yaşam döngüsü envanteri: Bu aşamada ürünün değişik süreçlerinde ne kadar enerji ve ham madde kullanıldığı ve çeşitli alıcı ortamlara ne kadar atık verildiği konusunda bilgi derlenir. 3. Etki değerlendirmesi: Envanter analizinde belirlenen çevresel yüklerin neden olduğu çevresel etkilerin, değişik başlıklar altında (sera etkisi potansiyeli, asidifikasyon, vb.) belirlenmesini içerir. Bu değerlendirme ışığında söz konusu olan değişik etkinlik ve/veya yaklaşımların değişik başlıklar altındaki etkileri karşılaştırılır. 4. İyileştirme değerlendirmesi: İsteğe bağlı olarak yapılan bu aşamada değişik süreçler değerlendirilerek, çevresel kirlilik yüklerinin önlenmesi / azaltılması için yapılması gerekli olan iyileştirmeler ve değişiklikler belirlenir. 4. Çevreci Satın Alma Uygulamaları Çevre bilincinin artmasıyla birlikte, satın alma politikasıyla stratejik amaçları ilişkilendirmeyi amaçlayan, diğer fonksiyonlarla iş birliği içinde olan, çevre yönetim sisteminin geliştirilmesine katkıda bulunan, yeni aktif bir satın alma Tablo 4. Çevresel Tasarım Örnekleri Alternatif Malzeme Kullanan Tasarım: Cleo Wrap firması kâğıt ambalaj ürünlerinde kullandığı organik solvent bazlı matbaa mürekkepleri yerine su bazlı mürekkepleri tercih ederek atık bertaraf maliyetlerinden yılda 35 bin Dolar kâr etti. Atık Azaltıcı Tasarım: Xerox firması büyültme, küçültme gibi fotokopi makinesi işlemleri sırasında dünyada makine başına günde ortalama 5 milyon sayfa kâğıdın denemeler sırasında boşa gittiğini tespit ettikten sonra, yeni makinelerde boşuna kâğıt harcamasını % 50 azaltan dijital fotokopi makinesi tasarımını gerçekleştirerek günde 2,5 milyon sayfa kâğıtlık bir tasarrufu sağlamıştır. Zararlı Maddelerin Kullanılmaması ve Miktarlarının Azaltılması: ABD’de kurşunlu benzinin yasaklanması rafinerilere 3,6 milyar Dolarlık bir külfet getirirken, diğer taraftan ilaç harcamalarından 42 milyar, çevre korumadan 1,6 milyar, araç amortisman masraflarından tasarruf edilen 5,8 milyar ve verimli yakıt ekonomisinden sağlanan 1,1 milyar ile beraber toplam 50 milyar Doları aşan bir getirisi olmuştur. Enerji Kullanımının Azaltıldığı Tasarım: Goodyear İzmit Fabrikası, yeni tasarımları sayesinde 1991 yılına oranla birim ürün başına % 41’lik bir enerji tasarrufu yapmıştır. Kolay Demonte Edilebilirlik veya Ayrılabilirlik Tasarım: Volkswagen Almanya 1990 yılından beri bir geri dönüşüm fabrikası çalıştırıyor. Yeni otomobil tasarımları parçaların kolay sökülebilmesi ve farklı maddelerin birbirinden ayrılabilmesi göz önüne alınarak yapılmıştır. Yeniden Kullanıma Uygun Tasarım: Xerox firması eski makineleri toplayarak kullanılabilir parçalarını yeniden kullanmaktadır. 1995 yılında 60000 makine yeniden üretildi ve 3 milyonun üzerinde parça yeniden işlendi. Kaynak. Saner, Samim.(11–12 Kasım 1998).Çevresel Tasarım, 7. Ulusal Kalite Kongresi, Tebliğler ve Özgeçmişler CDROM’u.4. 4. Çevreci Satın Alma Uygulamaları EKİM 2010 3. Çevresel Tasarım Çevre için tasarım, işletmelerin birtakım kararlar verme yolunda kendilerini sorgulamalarını gerektirir. Bu bağlamda, ürün stratejilerini geliştirenlerin ve ürün planlamacılarının öncelikle yanıtlamaları gereken sorulara örnek olarak aşağıdakiler gösterilebilir (Tipnis, 1993:157-162). Rekabetçi bir ürün için çevre açısından güvenli ürün yaşam eğrisi tasarımı nasıl formüle edilir? Ürün yaşam eğrisi nasıl olmalıdır? Ürün ne kadar bir süre satılmalı ya da kiralanmalıdır? Ürün fonksiyonları, özellikleri, performansı, kalitesi ve güvenirliği için en doğru rekabetçi hedefler nasıl belirlenmelidir? Ürünü gerçekleştirme süreci nasıl organize edilmelidir? İşletmeler hayatta kalabilmek için müşteri veya halkın gözünde rakiplerden daha farklı oldukları imajını da pazarlayabilmelidir. Bunun için de yukarıda sorulan soruları sürekli sorgulamaları gerekir. Ürün veya hizmetin bünyesinde veya niteliğinde farklılık yapacak ve müşteri için daha cazip hale getirecek her türlü çaba bu stratejinin içine girmektedir. Böylece ürünün; dayanıklılığı ya da sağlamlığı artacak, kullanım güvenirliliği yükselecek ve bundan doğacak riskler azaltılabilecektir. Eğer ürün kullanıcısının başarısını artıracak bir ana mal ise nihai ürünün kalitesini yükseltebilecektir. Böylece müşteri rakiplerin ürünlerinden daha kaliteli bulduğu işletmenin ürünlerini tercih etmiş olacaktır. Bu farklılaştırma stratejisi çevresel tasarım da; bir işlem veya ürünü çevreyi gözeterek tasarlarken tüm ürün yaşam döngüsüne dikkat etme şeklinde görülmektedir. Uygulamada, ürünün üretiminde kullanılan malzemelere, bu malzemelerin geri dönüşümüne, yeniden kullanılabilirlik kapasitelerine, uzun dönemli çevresel etkilerine, kullanılan enerji miktarına, ayrıştırma ve yeniden üretim olanaklarına, ürünün dayanıklılık ve atık karakteristiklerine dikkat edilmelidir. Bu strateji, çevresel faktörlerin ürün veya işlemin tasarımından önce veya aynı anda düşünülmesi felsefesine dayanmaktadır (Birdoğan ve Ekrem, 2002:153–175). 109 STANDARD Ürün yaşam süreçlerinin her basamağında alınan kararlarda çevresel ihtiyaçların da dikkate alınması ve bunun ürünün tasarım sürecine uyarlanması, sürdürülebilirliğin yeni bir boyutudur. Bu boyut, ürün geliştirme sürecinin her bir basamağı için yeni bir bakış açısı ve yönetim tarzı, yeni uygulama araçları ve metotları gerektirmektedir. Ayrıca işletmeler açısından bakıldığında sürdürülebilirliğin bu yeni boyutu, yepyeni pazar fırsatlarına işaret etmektedir (Nakiboğlu ve Zeren, 2008:486). EKİM 2010 yönetimi yaklaşımının gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Satın alma stratejisi çerçevesinde, çevreyle ilgili katlanılan maliyetleri azaltmak için piyasadaki fırsatlar sürekli olarak yeniden değerlendirilmeli, çevreye daha az zarar verecek malzemeler araştırılmalı ve üretimde kullanılmalıdır. Ekolojik ve ekonomik açıdan doğru satın alma kararlarını verebilmek için, tedarikçiler sadece teklif ettikleri fiyat bazında değil, ekolojik çevreye bakış açıları da göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme, çerçevesinde, tedarikçinin üretim süreçlerinin çevre dostu olup olmadığı ve çevreyle ilgili problemlerin çözümünde iş birliği yapmaya istekli olup olmadığı da dikkate alınmalıdır (Nemli, 2000:168). STANDARD 110 yaşanan süreçlerde çevreye duyarlı olmak anlaşılmaktadır. (Altunışık-Özdemir ve Torlak, 2006: 163) Tüm pazarlama fonksiyonlarını (ürün yönetimi, dağıtım kanalı ve tedarikçi seçimi, fiyat, ambalaj, reklam, satış kararları) çevreye, insan sağlığına ve kurum imajına zarar verip vermediği yönünde sorgulamak, çevreci pazarlamanın sürdürülebilirliğini sağlamaktır (Altuntuğ, 2008:36). 5. Sıfır Yayımlı Fabrika Sıfır yayımlı fabrikanın ana fikri, üretimin tüm girdi faktörlerini nasıl kullanabileceği sorusuna dayanmaktadır. Örneğin, insan sağlığına ve ekosisteme verecekleri olası zararlar nedeniyle ağır metallerin geri kazanılması büyük önem taşımaktadır. Bu fikrin başlangıcı, endüstriyel ekoloji disiplinine dayandırılabilir. Yeni gelişmekte olan endüstriyel ekoloji disiplininin çekirdeğini doğal ekosistemlerdeki kapalı halkalar (closed loops) oluşturmakta ve ekonomik faaliyetlerle çevre sağlığı arasındaki dengeyi korumaya çalışmaktadır. Doğal ekosistemlerin birbirine bağımlı organizmalardan oluştuğu ve aralarında kaynak değişimi yoluyla dinamik bir dengeyi korudukları göz önünde bulundurulduğunda, endüstriyel ekosistemler de birbirlerinin atıklarını ve yan ürünlerini kullanan ve ortak bir çabayla çevreye verilen zararı minimize etmeye çalışan işletmelerden oluşmaktadır. (AB Türkiye Temsilciliği, 2003: 3) 1. Çevreci Tüketicinin Ortaya Çıkışı Tüketiciler için çevrecilik 1960’larda bir “uyanma zamanı”, 1970’lerde “harekete geçme dönemi”, 1980’lerde “hesaplı olma zamanı” ve 1990’larda “pazardaki güç” olarak tanımlanmıştır. Özellikle bu son dönemde tüketiciler, doğal kaynakları kullanmanın sınırları olduğunun ve düşünülenden çok daha hassas gerçekleri bulunduğunun farkına varmışlardır (Ay ve Ecevit, 2005: 239). Çevreci tüketici bir takım ürünleri (tüketicileri veya diğer insanların hayatını tehdit eder ürünleri, üretimi, kullanımı ya da atıkları çevreye önemli şekilde zarar veren ürünleri, oransız olarak büyük miktarda kaynak tüketen ürünleri; fazladan ambalajlama, ilave özellikler ve aşırı derecede kısa ömürlü olmaları nedeniyle gereksiz atığa neden olan ürünleri; hayvanlara eziyet eden uygulamaları içeren ürünleri, diğer ülkeleri olumsuz etkileyen ürünler gibi) almaktan kaçınan kişi olarak tanımlanmaktadır. Bu gelişmenin pazarlama açısından etkilerine bakacak olursak, işletmelerin bu tüketicilerin ihtiyaçlarına cevap vermek için yeni ürün ve hizmetler geliştirdikleri görülecektir. Diğer yandan, medyanın ve bazı baskı gruplarının çevreci tüketicileri bilgilendirmesi, çevresel anlamda düşük performansa sahip işletmelere karşı bir tehlike oluşturmaya başlamıştır (Özata, 2006). Pazarlama Fonksiyonu Çevreci Pazarlama, toplumsal pazarlamadan doğmuştur. Toplumsal Pazarlama, müşterileri sadece memnun etmekle kalmayıp toplumun ilgilerini de göz önüne almayı amaçlayan bir pazarlama yaklaşımıdır. Paydaşlık teorisine göre, hedefler ve politikalar oluşturulurken bir işletmenin faaliyetlerinden etkilenecek herkesin göz önüne alınması gerekir. Bu yaklaşım, işletmelerin yeşilci olma eğilimlerini artırmıştır (Blythe, 2001: 305–309). Çevreci Pazarlama; sürdürülebilir gelişme, sosyal sorumluluk, çevre koruma ilişkilerine uygun ürünlerin üretilmesi, tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarını karşılarken uzun vadede kazançlı olmayı düşünürken çevreye verilen zararı minimum düzeye indirmeyi amaçlayan pazarlama düşünüşüdür. Çevreye duyarlı ve uyumlu ürünlerin üretilmesini teşvik edici önlemler geliştirmek ve uygulamak da bu kapsamda değerlendirilmektedir. Geri dönüştürülebilir, çevreyle dost ürünlerin üretilerek; fiyatının diğerlerine oranla yüksek olmasına karşın, tüketicilerin bu ürünleri tercih etmelerini sağlamaya çalışan tüm pazarlama çabalarıdır. Sadece ürünün kendisinin çevreye duyarlı olmasından değil aynı zamanda tasarımından başlayarak üretilmesi, dağıtılması, tüketilmesi ve sonrasında 2. Çevreci Pazarlama ve Reklam Çevreci pazarlama stratejisi, işletmenin diğer fonksiyonlarından ayrı düşünülemez, piyasaya yeni bir ürün sürmek veya mevcut bir ürünü çevre dostu özelliklerle yeniden konumlandırmak, satın alma, finansman, insan kaynakları, üretim ve teslimat gibi bütün alanlarda ihtiyaç duyulan değişikliklerin yapılmasını gerektirmektedir. İşletme, gerçekten çevre dostu olan ürünleri çevreci pazarlama stratejisiyle piyasaya sunmak istiyorsa şu sorulara vereceği cevapları değerlendirmelidir (Nemli, 2000:172). • Pazarlama planı, söz konusu ürünün pazarında görülen çevreyle ilgili temel talepleri belirledi mi? • Ürünün çevreye zararlı etkilerinin geçmişe göre daha az olduğu konusunda yeterli bilimsel ve teknolojik araştırma yapıldı mı? • Ürünün yeni çevresel özelliklerinin maliyet, gelir ve kâr üzerindeki etkileri ne olacaktır? • Değişen tüketici tutumları sonucunda pazar büyüklüğündeki değişikliklere işletme hazırlıklı mı? • Söz konusu ürün veya ürünlerin geliştirilmesi veya yenilenmesi için ne kadar yeni yatırım gereklidir? • Ürünün beşikten mezara bütün çevresel etkileri değer- lendirildi mi? • Ürün çevresel etkileri bakımından yeterli derecede test edildi mi? • Çevreyle ilgili çıkar gruplarıyla görüşüldü mü? İşletme ürünleri aleyhindeki bir kampanyaya hazırlıklı mı? • Ürünle ilgili iletişim stratejileri çevreyle ilgili yararları vurguluyor mu? maliyetleri, bu maliyetlerin içerisinde en fazla göze çarpan ve önemlilerindendir. Tanım genişledikçe, bu atığın toplanması ve bertaraftı sırasında harcanan iş gücü ve sermayenin maliyeti ya da atık haline gelen ham maddenin ve girdilerin satın alınma değeri, belirli malzemelerin depolama maliyetleri, çevreye etki çerçevesinde alınan lisans maliyetleri de maliyet olarak kabul edilir. İşletmeler reklâm kampanyalarının içeriklerinde, hazırlanmasında ve sunumu sırasında hedef kitlelerine, doğaya ve çevreye duyarlı, doğanın korunmasına azami özen gösterdiklerini açıkça ortaya koyan reklamlar sunmalı ve bunun politikalarının temelini oluşturduğunu belirtmelidir (Erbaşlar, 2007). Çevre koruma maliyetleri, işletmenin çevreyi korumak için aldığı önlemlere yönelik tüm harcamaları kapsar. Ancak çevre koruma harcamaları madalyonun sadece bir yüzüdür, atık ve emisyon maliyetleri, kirliliğin önlenmesi veya arıtma faaliyetlerinin öngördüklerinden çok daha fazlasını içermektedir. Dolayısıyla, atık bazı sektörlerde pazarlanabilen bir mal olmasına rağmen, genellikle ham maddelere yapılan ödeme düşünüldüğünde, atıktan elde edilecek faydanın payı daha azdır (TÜSİAD,2005:35). 1. Çevresel maliyetler Çevresel Maliyetlerin hem dar hem de geniş tanımlamalarını yapmak mümkündür. Dar tanımlamada, işletmenin mal ve hizmet üretimi ile satışı sırasında doğrudan katlandığı veya ödediği konu ile ilgili maliyetlerdir. Üretim sonrasında ortaya çıkan katı atıkların bertaraftı ve/veya atık su arıtma 2. Atık Bertaraftı ve Emisyon Arıtma Maliyetleri Atık bertaraf ve emisyon arıtma maliyetleri, konu ile ilgili tüm iş gücü ve bakım malzemelerinin maliyetlerini kapsar. Bu anlamda, söz konusu maliyetlerin içine, ilgili donanımın amortismanı, işletim malzemesi ve hizmetlerinin bakımı da dâhil olmak üzere maliyetleri, ilgili personel ücretleri, vergiler, cezalar, çevresel pasiflerin sigortalanmaları ve temizleme maliyetleri veya düzeltme gerektirecek durumlar için ayrılan karşılıklar da girmektedir. 3. Önleme ve Çevre Yönetim Maliyetleri Önleme ve çevre yönetim maliyetleri ise temiz teknolojiler de dâhil olmak üzere, çevreci satın alımların ilave maliyetlerini ve diğer çevresel payları içine alır. Örneğin düşük emisyonlu üretim teknolojileri, çevre-dostu ürünlerin geliştirilmesi gibi daha az atık ve emisyon çıkartmanın yıllık maliyetleri olarak hesaplanırlar. Bu arada çevre yönetimi ile ilgili danışmanlık, eğitim, denetim, iletişim hizmetleri ve ArGe faaliyetleri, hatta çevre raporunun yayınlanması ile ilgili maliyetler dahi bu kalem içerisindedir. 4. Ürün Olmayan Çıktının Malzeme Satın Alma Maliyeti Üretim süreci sonunda, işletme tarafından ürün olarak nitelendirilmeyen her ne ise atık ve/veya emisyon olarak isimlendirilir. Ürün olmayan çıktının malzeme satın alma değeri, malzeme akış dengesi tarafından değerlendirilen tüm atıkların üretim süreci başında/esnasında satın alma maliyetini kapsamaktadır. Bu miktar işletmenin toplam EKİM 2010 Ürün tasarımı, ürün karışımları, üretim süreci tasarımı, fabrika konumu, işletme tekniği ve satın alma, risk yönetimi, çevresel düzenleme stratejisi, atık yönetimi, yatırım bütçelemesi, maliyet kontrolü ve dağılımı, ürün fiyatlandırması, performans değerlendirme süreçleri çevresel maliyet bilgisinin etkilediği karar süreçleridir (TÜSİAD, 2005:35). 111 STANDARD Muhasebe ve Finansman Fonksiyonu Çevresel Muhasebe; bir işletmenin tüm faaliyetlerinin çevresel olarak sınıflandırılması, envanterinin tutulması, envanterdeki değişimlerin izlenmesi, bu değişimlerin parasal ve/ veya fiziksel boyutlarının ortaya konulması ve bunun, işletme bilançosuyla bütünleştirilip işletmenin gerçek kârlılığının ortaya konulması yönündeki düzenlemelerdir. Çevresel muhasebe, özellikle büyük işletmelerin yönetiminde giderek daha çok yer bulan çevre yönetim sisteminin bir alt sistemi veya çevre yönetim sistemini geliştirmede iyi bir başlangıç noktası olarak görülebilir (TÜSİAD, 2005:25). İşletmeler çevresel muhasebeyi; • Kurumun imajını geliştirmek ve toplumlarda yükselen çevre hareketlerine cevap verebilmek için, • Yürürlükte bulunan ve yürürlüğe konulması düşünülen çevre mevzuatına uyum sağlamak için, • Pazar payı ve rekabet gücünü artırmak için, • Birçok farklı tarafla iletişime katkı sağlamak, bu anlamda, çevrede yaşayan halk, yerel yönetim ve diğer kuruluşlardan emisyon, koku, gürültü gibi konularda alınan şikâyet ve uyarıların değerlendirilmesi için, • Yönetimsel riskleri azaltmada önemli bir rol oynadığı için, • Çevresel performans ve halk sağlığına yönelik iyileştirmeler için, • Kullanılan kaynaklar ve işletme maliyetlerinden sağlayacağı tasarruflar ve nihayetinde finansal performansın artırılması için, • Daha makul değerlerle sigortalanma imkânı sağlamak için, • Yatırımların çevre dostu faaliyetlere yönelmesi için kullanırlar (TÜSİAD, 2005:28). üretim maliyetlerinin % 7’sine kadar çıkabilir. 5. Ürün Olmayan Çıktının Malzeme Üretim Maliyeti Ürün olmayan çıktının üretim maliyetlerine iş gücü, amortismanlar, işletim malzemeleri ve finansman maliyetleri girer. EKİM 2010 İnsan Kaynakları Yönetimi Fonksiyonu İnsan Kaynakları Yönetimi, çevre yönetim sisteminin etkin biçimde işlemesinde ve çevre politikası ile programlarının başarıyla uygulanabilmesinde önemli bir yere sahiptir. İşletme kültürünün ekolojik çevreye duyarlı özellikler kazanması ve bunun kültürün bir parçası haline gelmesi için insan kaynakları uygulamalarında bazı değişiklikler söz konusu olacaktır (Nemli, 2000:179–181). İnsan kaynakları yönetimi, çevre yönetimi alanında dört ana konuda ön plan çıkmaktadır. İlk olarak işletme çevreye duyarlı olduğunu ortaya koyan vizyon geliştirmeli, vizyonu politika ve amaçlar takip etmelidir. İkinci aşamada gerekli yeteneklerin geliştirilebilmesi için eğitim verilmelidir. Üçüncü aşamada çevre yönetimi programlarının başarılı olabilmesi için bunların herkesi kapsaması ve her çalışanın değişim sürecinde bir rol alması gerekmektedir. Son aşamada da çevreyle ilgili amaçlara bağlılığın sağlanması ve çalışanların motivasyonunu artırmak için ödül mekanizmalarına ihtiyaç vardır. STANDARD 112 SONUÇ ve ÖNERİLER Yeşil işletme olmak yolunda atılacak her adımın kalıcı sonuçlara dönüşmesi; gelecek yönelimli, stratejik öngörüye ve senaryo planlama becerisine önem veren yöneticiler tarafından vizyon oluşturulmasını gerektirir. Giderek artan sayıda işletme, çevre yönetim vizyon ve sistemlerini oluşturmakta ve çevreyle ilgili faaliyetlerini sistematik hale getirmektedir. Bu kapsamda işletmeler, çevre politikalarını belirlemekte, çevre boyutlarını ve etkilerini saptamakta, çevre amaç ve hedeflerini ortaya koyarak çevre yönetim programlarını oluşturmakta, oluşturulan çevre yönetim sisteminin gereklerini yerine getirerek sürekliliği ve iyileşmeyi sağlamaktadır. Ayrıca, çevre konusunda duyarlılığı artan kamuoyu, tüketim tercihini çevreye duyarlı ürünler üzerinde yoğunlaştırmaktadır. Bu durumda, çevre dostu işletmelerin ürettikleri ürünler avantaj sağlamıştır. Böylesi bir sonuç, işletmeleri çevre konusunda her şeyi yapmaya ya da konuyla ilgili yapılabilecekleri desteklemeye yöneltmektedir. Bu çerçevede işletmeleri çevreye duyarlı faaliyetlere yönlendiren nedenler şu şekilde sıralanabilir: Yasal zorunluluklar, çevre bilinci, işletmelerde sosyal sorumluluk, yetkili kurumların politika ve çalışmaları, uluslararası çevresel gelişmeler, rekabet, maliyet faktörleri. Bu faktörlere duyarlılık gösteren ve faaliyetlerini çevreyi merkez alarak yeniden tasarlayan işletmeler, piyasa ile iyi ilişkiler kurmak, müşteri gözünde olumlu işletme imajına sahip olmak vb. üstünlükler elde edeceklerdir. Bu kapsamda çevreye duyarlı yöneticilerin, çevreci pazarlama ve üretim, çevresel muhasebe-finansman ve çevre odaklı insan kaynakları yönetimi fonksiyonlarında meydana gelen önemli değişimleri hayata geçirebilmeleri, benimseyecekleri çevreye duyarlı işletmecilik anlayışı ile olmaktadır. KAYNAKLAR 1- AB Türkiye Temsilciliği, Bursa Çevre Merkezi Aktüel, (Ocak 2003), “BTSO Yayın Organı Bursa Ekonomi’nin eki”,s.2. 2- Altunışık, Remzi-Özdemir, Şuayip-Torlak, Ömer,(2006), Pazarlamaya Giriş, Sakarya Yayıncılık, Sakarya. s.163. 3- Altuntuğ, Nevriye, (2008), Sürdürülebilir Pazarlama Bağlamında İşletmelerin Sosyal ve Etiksel Sorumluluklarının Rolü, 13. Ulusal Pazarlama KongresiSürdürülebilirlik ve Pazarlama,Adana,s.36. 4- Atay, Osman (2004), İşletmelerin Çevre Kirliliğindeki Rolü ve Afşin-Elbistan Termik Santrali Örneği, Standard Ekonomik ve Teknik Dergi, 505, 43, s.41. 5- Ay, Canan-Ecevit, Zümrüt,(2005), Çevre Bilinçli Tüketiciler, Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi,10, s.239. 6- Birdoğan Baki - Ekrem Cengiz, (2002),Toplam Kalite Çevre Yönetimi, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, XXI, 1, ss.153–175. 7- Blythe, Jim,(2001), Pazarlama İlkeleri, çev. Yavuz Odabaşı. Bilim Teknik Yayınevi, Eskişehir. ss.305–309. 8- Çağlar, İrfan, (1996), İşletmelerde Çevre Yönetimi ve Çevre Yönetimini Yaygınlaştıran Dinamiklerin Belirlenmesi”, Standard Dergisi.412, 35, s.91. 9- Çatalbaş, Özden, (2001), Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü açısından Çevre, Çalışma Koşulları ve Çocuk İşçi İstihdamı, Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Ankara. 10- Demirer, Göksel N, (2007),Temiz Üretim, TMMOB Çevre Mühendisliği Odası, Çevre ve Mühendis Dergisi,25. 11- Demirer, Göksel N,(22 Eylül 2007), “Temiz Üretim”, http://144.122.60.76/ people/gndemirer/links/temizuretim/tu.htm. 12- EMAS, (21 Eylül 2007), “What is EMAS”, http://ec.europa.eu/environment/emas/index_en.htm. 13- Erbaşlar, Gazanfer,(13 Temmuz 2007), Yeşil Pazarlama, Paradoks, Ekonomi, Sosyoloji ve Politika Dergisi, (e-dergi), http://www.paradoks.org ISSN 1305–7979, 1,3. 14- Fiksel, Joseph, (1996), Design For Environment, Cresting Eco-Efficient Products and Processes, Mc Graw Hill, New York, s.50. 15- Henriques, I - Sadorsky, P,(1999), The Relationship Between Environmental Commitment and Managerial Perceptions of Stakeholder Importance”, Academy of Management Journal, 42,1, p. 87–99. 16- ICC Uluslararası Danışmanlık, (2002),Kaliteden Mükemmelliğe, ICC Uluslararası Danışmanlık Organizasyon Ltd. Şti, İstanbul. 17- Karabulut, Elif, (2004),İşletmelerde Yeşil Yönetim Uygulamalarının İşletme Başarısına Katkısını İncelemeye Yönelik Bir Araştırma, İ.Ü.İşletme Fakültesi Dergisi,33,1, s.51–68. 18- Nemli, Esra, (2000), Çevreye Duyarlı İşletmecilik ve Türk Sanayinde Çevre Yönetim Sistemi Uygulamaları, İstanbul Sanayi Odası, Çevre Şubesi,11, İstanbul, s.168. 19- McCartney, Jennifer–Rouse, Paul. (2004).A Framework For Sustainability, Strategy and Management Control”, Department of Accounting and Finance The University of Auckland Business School, Fourth Asia Pacific Interdisciplinary Research in Accounting Cenference, Singapore.24. 20- Nakiboğlu,G-Zeren, D, (2008), Sürdürülebilir Pazarlama Bağlamında İşletmelerin Sosyal ve Etiksel Sorumluluklarının Rolü, 13.Ulusal Pazarlama Kongresi-Sürdürülebilirlik ve Pazarlama, Adana, s.486. 21- Nemli, Esra, (2001), Çevreye Duyarlı Yönetim Anlayışı, İ.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No.23–24. 22- Özata, Zeynep, (13 Eylül 2006),Yeşil Pazarlama” http://Zeynepozata. wordpress.com. 23- Saner, Samim, (11-12 Kasım 1998), Çevresel Tasarım, 7. Ulusal Kalite Kongresi, Tebliğler ve Özgeçmişler CDROM’u.4. 24- Shrivastava, Paul, (1993),The Greening of Business, Business and The Environment: Implications of The New Environmentalism, ed. Denis Smith, Paul Chapman Publishing, London, p.27. 25- Tavmergen, İge,(19 Aralık 2007) “ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemleri, Uygulama Aşamaları ve Uygulayanlara Sağladığı Faydalar” Dış Ticaret Müsteşarlığı, http://www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/TanitimKoordinasyonDb/iso14000.doc. 26- Tipnis, V.A. (1993), Challenges in Product Planning and Technology Development for Product Life Cycle Design, Annals of the CIRP, 43-1. p.157-162. 27- Thompson, Arthur A - Strickland, A.J. (2003), Strategic Management Concepts and Cases, McGraw-Hill Irwin Thirteenth Edition, p.150. 28- Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği, TÜSİAD (2005), Şirketlerin Yeni Yönetim Aracı: Çevresel Muhasebe, T/2005–06/404), s.25. 29- Usta, Ramazan, (2001), Çevre ve Çevre Yönetim Standardları, Standard Dergisi, sy 474, Yıl 40, Haziran 2001, s.55. 30- Ünlü, Halil (1999), Sanayiciler İçin Çevre El Kitabı, İstanbul Sanayi Odası Çevre Şubesi, İstanbul.