kamu mali yönetiminin yeniden yapılandırılması kapsamında

advertisement
T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
STRATEJİ GELİŞTİRME BAŞKANLIĞI
KAMU MALİ YÖNETİMİNİN YENİDEN
YAPILANDIRILMASI KAPSAMINDA TAHAKKUK
ESASLI DEVLET MUHASEBESİNİN
KARŞILAŞTIRMALI OLARAK ANALİZİ
MALİYE UZMANLIĞI
YETERLİLİK TEZİ
Hazırlayan
Ahmet Emre ÖZ
Danışman
Ahmet Uğur CEBECİ
İç Kontrol Dairesi Başkanı
Ankara - 2008
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER……………………………………………………………………..i
KISALTMALAR.................................................................................. iii
GİRİŞ ..................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM
DEVLET MUHASEBESİ
1. Kavramsal Çerçeve ............................................................................ 3
1.1. Devlet Muhasebesinin Tanımı ...................................................................... 3
1.2. Devlet Muhasebesinin Ortaya Çıkışı Ve Tarihsel Gelişimi .......................... 5
1.3. Devlet Muhasebesinin Kapsamı .................................................................... 5
1.4. Devlet Muhasebesinin Önemi ....................................................................... 6
2. Devlet Muhasebesi Yaklaşımları ....................................................... 7
2.1. Klasik Devlet Muhasebesi Yaklaşımı ........................................................... 7
2.2. Modern Devlet Muhasebesi Yaklaşımı ......................................................... 9
3. DEVLET MUHASEBESİ KAYIT YÖNTEMLERİ ...................... 11
3.1. Nakit Esaslı Kayıt Yöntemi ........................................................................ 12
3.2. Tahakkuk Esaslı Kayıt Yöntemi ................................................................. 16
4. DEVLET MUHASEBESİ ALANINDAKİ ULUSLARARASI
GELİŞMELER .................................................................................... 22
4.1. Ulusal Hesaplar Sistemi(SNA 93) .............................................................. 23
4.2. Devlet Mali İstatistikleri El Kitabı(GFSM 2001) ....................................... 25
4.3. Avrupa Hesap Sistemi(ESA 95) ................................................................. 26
4.4. Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu Kamu Kesimi Muhasebe
Standartları Kurulu(IFAC-PS) ........................................................................... 28
İKİNCİ BÖLÜM
DEVLET MUHASEBESİNİN TÜRKİYE’DEKİ GELİŞİMİ
1. CUMHURİYET DÖNEMİ DEVLET MUHASEBESİ
UYGULAMALARI............................................................................. 30
1.1. 1050 Sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu Dönemindeki Gelişmeler....... 30
1.2. 5018 Sayılı Kanun Öncesi Reform Hazırlık Süreci .................................... 33
1.3. 5018 Sayılı Kanun Sonrası Dönem ............................................................. 34
2. TÜRKİYE’DE NAKİT ESASLI DEVLET MUHASEBESİ
SİSTEMİNİN SORUNLARI ............................................................... 34
2.1. Uygulamaya İlişkin Sorunlar ...................................................................... 35
i
2.2. Hesap Planına İlişkin Sorunlar .................................................................... 36
2.3. Raporlamaya İlişkin Sorunlar ..................................................................... 38
3. DEVLET MUHASEBESİ ALANINDA REFORM GEREKSİNİMİ
............................................................................................................. 39
3.1. Uygulama Sorunlarından Kaynaklanan Reform Gereksinimi .................... 39
3.2. Uluslararası Gelişmelerin Etkileri Çerçevesinde Ortaya Çıkan Reform
Gereksinimi ........................................................................................................ 42
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TAHAKKUK ESASLI DEVLET MUHASEBESİ
SİSTEMİNE GEÇİŞ SÜRECİ
1. 5018 SAYILI KAMU MALİ YÖNETİMİ VE KONTROL
KANUNU ÇERÇEVESİNDE YAPILAN DÜZENLEMELER ......... 44
1.1. Muhasebe Sistemi ....................................................................................... 44
1.2. Muhasebe İşlemlerinin Kayıt Zamanı ......................................................... 47
1.3. Bütçe Gelir ve Giderleri .............................................................................. 48
1.4. Mali İstatistikler .......................................................................................... 49
1.5. Muhasebe Hizmetleri ve Muhasebe Yetkilileri........................................... 49
1.6. Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği ...................................................... 51
2. TAHAKKUK ESASLI DEVLET MUHASEBESİNİN MALİ
YÖNETİM SİSTEMİNE GETİRDİĞİ YENİLİKLER ....................... 52
2.1. Muhasebe Kayıtlarının Tahakkuk Esasına Göre Tutulması........................ 53
2.2. Devlet Faaliyetlerinin Tamamının Kayıt Altına Alınması .......................... 54
2.3. Devletin Sahip Olduğu Maddi Duran Varlıkların İzlenebilmesi ................ 55
2.4. Ödenek ve Nakit Planlamasına Katkı Sağlaması ........................................ 55
2.5. Devlet Borçlarının Muhasebe Sistemi Tarafından İzlenebilmesi ............... 57
2.6. Kesin Hesap Sürecine Katkısı ..................................................................... 58
2.7. Mali Bilgilerin Kurumsallaşması ................................................................ 59
2.8. Kamuda Mali Saydamlığın Arttırılması ...................................................... 59
2.9. Hesap Verebilirliğin Güçlendirilmesi ......................................................... 60
2.10. Denetimin İşlevini Güçlendirmesi ............................................................ 61
SONUÇ ................................................................................................ 63
KAYNAKÇA ...................................................................................... 64
ii
KISALTMALAR
a.g.e.
: adı geçen eser
a.g.r.
: adı geçen rapor
a.g.m.
: adı geçen makale
AB
: Avrupa Birliği
BM
: Birleşmiş Milletler
DPT
: Devlet Planlama Teşkilatı
ESA95
: Avrupa Hesaplar Sistemi
GFSM 2001 : Devlet Mali İstatistikleri El Kitabı
IBRD
: Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası
IMF
: Uluslararası Para Fonu
IFAC
: Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu
IFAC-PS
: Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu Kamu Kesimi Muhasebe
Standartları Kurulu
OECD
: Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü
s.
: sayfa
SNA93
: Ulusal Hesaplar Sistemi
iii
GİRİŞ
Bir yandan özellikle 1980’li yıllardan sonra hız kazanan küreselleşme
akımlarının yarattığı sert rekabet ortamı, diğer yandan iletişim teknolojileri
alanında yaşanan ilerlemelerin etkisiyle yaygınlaşan sınırlar ötesi ekonomik,
sosyal ve kültürel etkileşimler kamu yönetimi anlayışının değişmesine neden
olmuştur. Zira hizmet alanlar, temel kamu hizmetlerini bir başka ülke
vatandaşının aldığı hizmetlerle gerek nitelik, gerekse nicelik olarak kolaylıkla
karşılaştırabilir hale gelmişlerdir. Bu durum ise kamu hizmetlerinin kalite, hız,
ekonomiklik
ve
etkinlik
gibi
kavramlar
çerçevesinde
sürekli
olarak
iyileştirilmesini gerekli kılmıştır.
Kamu kaynaklarının ekili, ekonomik ve verimli kullanılması suretiyle
toplumsal talepleri karşılayabilen, kaliteli ve hızlı kamu hizmetleri üretebilme
ihtiyacı, gerek gelişmiş, gerekse de gelişmekte olan pek çok ülkeyi kamu
yönetim sistemlerinde reform yapmaya yönlendirmiştir. Devlet muhasebesi
sistemlerinin yeniden yapılandırılması, söz konusu reform hareketleri içinde
çok önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü muhasebe sistemi, gerek kamuoyuna
hesap verme yükümlülüğü altında bulunan kamu yöneticilerinin doğru
kararlar almasına yardımcı olma noktasında, gerekse kamu kaynaklarının
nasıl kullanıldığına ilişkin olarak kamu yönetiminde mali saydamlığın tesis
edilebilmesi açısından büyük bir önem taşımaktadır.
Türk kamu mali yönetim sistemini yeniden yapılandıran 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, devlet muhasebesi alanında da
düzenlemeler yapmış; bazı köklü değişiklikler getirmiştir. Buna göre, yeni
devlet muhasebesi sisteminde bütçesel gelir ve giderler -eskiden olduğu gibinakit esasına göre kaydedilirken; kamu gelir ve giderleri -devletin varlık ve
yükümlülüklerini,
faaliyet
sonuçlarını,
faaliyet
sonuçlarının
varlık
ve
yükümlülükler üzerindeki etkisini, sistem içinde meydana gelen nakdin
kaynaklarını ve kullanım yerlerini gösterecek biçimde- tahakkuk ettirildikleri
dönemde yani tahakkuk esasına göre kaydedilmeye başlanmıştır.
Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde genel olarak
devlet muhasebesi tanımları, devlet muhasebesinin kapsamı, tarihsel
gelişimi, yaklaşımları, sistemleri, kayıt yöntemleri ve bu alandaki uluslararası
gelişmeler ele alınmaktadır.
İkinci
bölümde
Türkiye’de
devlet
muhasebesinin
Cumhuriyet
dönemindeki gelişimine, sorunlarına ve bu alanda gerçekleştirilen reformun
gerekçelerine değinilmektedir.
Çalışmanın üçüncü bölümünde, tahakkuk esaslı devlet muhasebesi
sistemine geçiş ve tekdüzen muhasebe sistemi ile uyumlaştırma süreci ele
alınmaktadır.
Bu
kapsamda,
devlet
muhasebesi
sisteminin
yeniden
yapılandırılması çalışmaları ekseninde gerek mevzuat, gerekse uygulama
alanında yapılanlardan bahsedilmektedir.
2
BİRİNCİ BÖLÜM
DEVLET MUHASEBESİ
1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Devlet muhasebesi, kamu mali yönetiminde kilit bir rol oynar. Kamu
yönetimlerini yeniden yapılandırma çabası içerisindeki ülkelerin, reform
çalışmalarına muhasebe sistemlerini düzeltmekle ve daha doğru, daha
zamanlı, daha güvenilir bilgi üretebilir hale getirmekle başlamalarının
temelinde devlet muhasebesinin taşıdığı önem yatmaktadır.1
Devlet muhasebesinin kamu yönetimleri ve ekonomiler için taşıdığı
önemin ortaya konulabilmesi amacıyla aşağıda; devlet muhasebesinin nasıl
tanımlanması gerektiği, kapsamının ne olduğu, ülke ekonomisi için taşıdığı
önem, ortaya çıkışı ve tarihsel süreç içerisinde geçirdiği dönüşümler
irdelenmiştir.
1.1. Devlet Muhasebesinin Tanımı
Muhasebe, bir kurum, işletme veya örgütle doğrudan veya dolaylı
ilişkisi olan kesimlere iletmek üzere organizasyona ait mali bilgileri üreten bir
bilgi sistemidir. Bu nedenle, muhasebenin konusu örgütün yapmış olduğu
faaliyetler sonucunda gerçekleşen mali nitelikli işlem ve olaylardır.2 Bu
bağlamda, devlet muhasebesi, devletin ekonomik sonuçlar doğuran mali
1
Mustafa DİŞLİ - Mehmet İPEK - Binali AYDIN, Merkezi Yönetim Muhasebesi, Mayıs 2007, s.15
Halil KALMIŞ, Kamuda Tahakkuk Esaslı Muhasebe Sistemi ve Türkiye’de Kamu Muhasebe
Sisteminde Nakit Esasından Tahakkuk Esasına Dönüş Çalışmaları, Kamu Maliyesine Yeni Bakış,
Ankara 2006, s.233
2
3
nitelikli işlem ve faaliyetlerini izleyen, kaydeden ve raporlayan bir bilgi
sistemidir.
Başka bir tanıma göre Devlet muhasebesi, ekonomide yer alan tüm
çıkar gruplarını ilgilendiren, devletin yaptığı işlemleri, varlıkların değerlerini
göstererek kaydeden, bu verilerden dönemler itibariyle yoruma ve denetime
elverişli dökümler hazırlayarak sonuç özetleri çıkaran bir hesap yöntemidir.3
Devlet muhasebesi, devlet faaliyetlerini ve bu faaliyetlerin sebep ve
sonuçlarını parasal olarak ifade eden sistem ve usullerdir. Bu yönüyle devlet
muhasebesi devlet yönetiminde idari ve siyasi yetki sahipleri için bir yönetim
aracı görevi görmektedir.4
Devlet
muhasebesi,
genel
muhasebe
mantığı
çerçevesinde
tanımlayacak olursak; devletin para ile ifade edilebilen ve tamamen veya
kısmen mali nitelikteki bütün faaliyetlerinin, varlıklarının ve yükümlülüklerinin
kaydedilmesi, sınıflandırılması, özetlenmesi, yorumlanması ve ilgili kişi ve
kurumlara raporlanması olarak tanımlanabilir.
Devlet muhasebesi kamu yönetimi için bir araç olmanın yanında kendi
içinde önemli amaçlar barındırır. Buna göre, devlet muhasebesinin temel
amacı, devletin ve diğer kamu kuruluşlarının bir mali yıla ait faaliyet
sonuçlarının bütçelenmiş gelir ve giderlere uygunluğunun kontrolünü
sağlamaktır. Devlet muhasebesi bu amaca yönelik olarak mali yıl içerisinde
gerçekleşen gelir ve giderleri sağlıklı bir biçimde tespit eder ve faaliyet
sonuçlarını raporlar şeklinde ortaya koyar.5
Devlet muhasebesinin temel çıktısı; bilanço, faaliyet sonuçları tablosu
ve nakit akım tablosu başta gelmek üzere, mali raporlardır. Bu raporların
3
Kenan BULUTOĞLU – Erciş KURTULUŞ: Bütçe ve Kamu Harcamaları, 1981, s.193
İzzet ŞAHİN, Devlet Muhasebesi Ders Notları, Bolu 1982, s.2
5
Erkan KARAARSLAN, Devlet Muhasebesi Olgusu ve Ülkemizde Devlet Muhasebesi Standartları,
Ankara 2005, s.1
4
4
nihai kullanıcıları ise politika yapıcılar, kamu yöneticileri, yatırımcılar, halk,
uluslararası kuruluşlar, kredi derecelendirme kuruluşları, akademik çevreler,
sendikalar ve diğer ilgi gruplarıdır.
1.2. Devlet Muhasebesinin Ortaya Çıkışı Ve Tarihsel Gelişimi
Gerek ticari muhasebenin, gerekse kamu ya da devlet muhasebesinin
tarihsel gelişimi ülkelerin siyasi ve ekonomik gelişmişlik düzeyleri ile paralel
bir seyir göstermiştir. Zira ülkelerin ekonomik ve siyasi örgütlenme
şekillerinde meydana gelen farklılaşmalar ile birlikte kamu yönetimi
anlayışında da birtakım değişimler yaşanmıştır. Bu doğrultuda, kamu
yönetimlerinin bir yönetim aracı olan devlet muhasebesi de evrime uğramış,
kapsamlı dönüşümler yaşamıştır.
Siyasi rejimlerin farklılaşmasıyla birlikte devlet anlayışında da önemli
gelişmeler yaşanmıştır. Devlet muhasebesindeki gelişmeler de devlet
anlayışında ortaya çıkan bu gelişmelere uygun olarak gelişim göstermiştir.
Çünkü devlet muhasebesi kamu yönetimi için bir amaç değil araçtır. Dünyada
yaşanan gelişmelere paralel olarak devlet faaliyetleri farklılaşmaya başlamış
ve klasik devlet anlayışı değişim göstermiştir. Bu değişim sürecinde öncelikle
devlet bütçesi kavramı ortaya çıkmış ve paralelinde muhasebe anlayışı bütçe
odaklı olarak gelişim göstermiştir. Bu nedenle, devlet muhasebe sistemi
devlet bütçe sisteminin türevi olmuştur.6
1.3. Devlet Muhasebesinin Kapsamı
Devlet muhasebesinin kapsamı genel yönetimdir. Genel yönetim ise
genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, özel bütçeli kamu idareleri, sosyal
6
A. Azmi GÜNGÖR, Yönetim Aracı Olarak Türk Devlet Muhasebe Sistemi, Ankara 1981, s.18
5
güvenlik kurumları ve mahalli idarelerden oluşmaktadır. Devlete ait olan mali
ve mali olmayan şirketler, kamu sektörünün içinde yer almakla birlikte genel
yönetime dahil değillerdir. Çünkü devlete ait mali ve mali olmayan şirketlerin
varlık sebebi özel hukuk ilke ve kurallarına göre mal ve hizmet üretip kar elde
etmektir. Dolayısıyla bu şirketler ticari muhasebe usul ve esaslarına göre
yönetilmekte, devlet muhasebesinin kapsamı dışında kalmaktadırlar. Öyleyse
devlet muhasebesinin amacı genel yönetim kapsamına dahil olan merkezi
yönetim, yerel yönetimler ve sosyal güvenlik kurumlarında ortak muhasebe
ve raporlama standartları ile karşılaştırma yapmaya ve konsolide etmeye
elverişli çerçeve bir hesap planının oluşturulmasıdır.7
1.4. Devlet Muhasebesinin Önemi
Devlet
muhasebesi
kamu
kaynaklarının
nerelerde
ve
nasıl
kullanıldığının hesabını tutmayı kolaylaştıran ve bu suretle kamu fonlarının
kullanımında yetkili olan yöneticilerin bunları kendilerine verilen yetkiler
çerçevesinde ve rasyonel olarak kullandıklarının hesabını verebilmelerine
olanak sağlayan son derece önemli bir araçtır.8
Hükümetlerin izlediği mali politikalara ilişkin faaliyet ve işlemlerin
kayıtlarını tutan ve izleyen devlet muhasebe sistemi, bu anlamda mali hesap
verilebilirliğin ve saydamlığın çok önemli bir unsurudur.
Kamu kesiminin ihtiyaç duyacağı tüm mali verilerin günü gününe,
doğru, güvenilir bir şekilde kaydedilip saklanması; bunların işlenerek analiz
edilmesi ve böylece üretilen yönetim bilgileri ile mali bilgilerin karar verme
7
Devlet Muhasebesinde Reform Çalışmaları: Nakit Esasından Tahakkuk Esasına, Muhasebat Genel
Müdürlüğü, Ankara 2002, s.13
8
Devlet Muhasebesinde Reform Çalışmaları, a.g.r., s.2
6
durumundaki yöneticilerin kullanımına eş zamanlı olarak sunulması sağlıklı
bir kamu mali yönetimi için hayati önem taşır.9
2. DEVLET MUHASEBESİ YAKLAŞIMLARI
Devletin fonksiyonlarının sınırlı olduğu dönemlerde devlet muhasebesi
yalnızca bütçesel gelir ve giderleri izlemiş ve kayıtlamıştır. Ancak devlet
faaliyetlerinin çeşitlenmesi ve alanının genişlemesi ile birlikte devlet
muhasebesi kendinden beklenen ihtiyaçları karşılayamaz duruma gelmiştir.
Böylece zamanla devlet muhasebesinin kapsamına bütçesel gelir ve
giderlere ek olarak devletin patrimuanı yani malvarlığı ve devlet borç ve
alacakları da dâhil olmuştur.
Devlet muhasebe sistemlerine yönelik olarak tarihsel gelişim süreci
içerisinde klasik ve modern yaklaşım olmak üzere iki temel görüş ortaya
çıkmıştır.
2.1. Klasik Devlet Muhasebesi Yaklaşımı
Klasik devlet muhasebesi anlayışına göre devlet muhasebesinin temel
amacı, devletin gelir ve giderlerinin bütçesel hüküm ve usuller çerçevesinde
izlenmesi, kayıt altına alınması ve kontrol edilmesidir. Devletin sahip olduğu
maddi ve maddi olmayan varlıkların ve devlet borç ve alacaklarının
muhasebe mantığı içerisinde izlenerek kayıt altına alınmadığı bu sistemi
“bütçe muhasebesi” olarak değerlendirmek mümkündür.
Klasik anlayışa göre devlet borç ve alacaklarının ve malvarlığının
devlet muhasebesinin kapsamı dışında tutulması aşağıdaki gerekçelere
dayanmaktadır:10
9
Mustafa DİŞLİ, a.g.e., s.11
7
•
Devletin
malvarlığı
üzerinde
tasarruf
yetkisi(satın
alma,
kiralama vb.) yoktur. Eski eserler, saraylar, müzeler gibi devlet
malları
üzerinde
özel
mülkiyette
olduğu
gibi
tasarrufta
bulunulamaz. Malvarlığı devlet için değişim aracı olmadığından
kayda almak mümkün değildir.
•
Devletin malvarlığı, devletin değil milletindir. Bu nedenle,
devletin bu mallar üzerinde sorumluluğu, milletin menfaatini göz
önünde bulundurarak koruyuculuk yapmaktır. Dolayısıyla,
devletin malvarlığının olmadığı varsayımıyla patrimuan(devletin
malvarlığı ve teşebbüs gelirleri) muhasebesi tutulamaz ve
malvarlığına ilişkin kalemler bilânçoda gösterilemez.
•
Devlet
malı
ve
buna
ilişkin
bir
muhasebe
sisteminin
geliştirilmesi, devlet malvarlığının genişletilmesi düşüncesini
yaygınlaştırır.
Klasik
sisteme
göre
devletin
fonksiyonu
patrimuanı arttırmak değil mevcut varlık yapısını en iyi şekilde
yönetmektir.
•
Devletin nakit hesabı ile malvarlığı hesabını teknik açıdan
izlemek mümkün değildir. Bu nedenle, devletin bilançosunun
hazırlanmasında gerçek durumun ortaya konması açısından
birtakım sorunlarla karşılaşılmaktadır.
•
Patrimuan muhasebesi, bilanço düzenlemesi gerektirmektedir.
Devlet bilançosunda yer alan mevcutlar ve alacaklar ile
pasifindeki borçlar aynı nitelikte kıymetler değildir ve bu nedenle
10
Adil GİRAY, Milli Muhasebe ve Devlet Muhasebesi, Ankara 1997, s.137
8
karşılaştırma
yapılamaz.
Aktifte
bulunan
bazı
değerlerin
likiditesini belirlemek mümkün değildir.
•
Devletin
malvarlığına
ilişkin
gerçek
değerlerin
ortaya
konmasında birtakım sorunlarla karşılaşıldığından, değerleri
izlemek mümkün olmamaktadır. Bu duruma paralel olarak
amortisman ayrılması ve malvarlığı yönetimi ütopik düşünceler
olarak kalmaktadır.
2.2. Modern Devlet Muhasebesi Yaklaşımı
Modern devlet muhasebesi anlayışına göre devlet muhasebesi, klasik
anlayışın aksine, devlet gelir ve giderlerine ek olarak devlet borç ve alacakları
ile devletin malvarlığını da kapsamına almalı ve muhasebeleştirmelidir. Zira,
devletin zamanla genişleyen faaliyet alanına bağlı olarak birtakım borç ve
alacaklarının bulunması ve bir malvarlığına sahip olması kaçınılmazdır.
Bundan dolayı, devlet muhasebesini sadece bütçe muhasebesi olarak
değerlendirmek hem doğru değildir, hem de kamu yönetiminin ihtiyaçlarına
tam olarak cevap verilememesi anlamına gelmektedir.
Modern
devlet
muhasebesi
anlayışının
klasik
anlayışın
bütçe
muhasebesi odaklı yaklaşımına ilişkin olarak öne sürdüğü karşıt görüşler şu
gerekçelerle ifade edilmektedir:11
•
Devletin malvarlığı milletindir. Ancak bu durum devletin
sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Devlet söz konusu
malların hesabını verebilmesi için malvarlığında meydana gelen
her türlü değişikliği kayıt altına almalıdır.
11
Adil GİRAY, a.g.e., s.138
9
•
Günümüzde devlet fonksiyonlarının artması ile birlikte devletin
malvarlığında da önemli artışlar olmuştur. Devletin malvarlığının
artması modern devlet anlayışının bir sonucudur. Devlet
bilançosunun gerçekçi bir şekilde çıkartılabilmesi için mutlak
suretle
malvarlığının
da
muhasebeye
yansıtılması
gerekmektedir.
•
Mevcut malvarlığının kayıt altına alınması görüşünün mutlak
suretle malvarlığını arttırıcı bir etki yaratacağı sonucunun
çıkarılması çok akılcı bir yaklaşım değildir.
•
Teknik olarak bütçe hesapları ile patrimuan hesaplarının farklı
gruplarda ele alınması gerekmektedir. Bu durum imkânsız
olmamakla birlikte hesap planında bu ayrım dikkate alınarak
yapılacak düzenleme ile söz konusu sorun ortadan kaldırılabilir.
•
Öncelikle devlet bilançosu ile ticari bilançonun birbirinden ayrı
düşünülmesi gerekmektedir. Her ne kadar devlet bilançosunda
yer alan bazı kalemleri tam olarak değerlendirmek söz konusu
olmasa da, bu durum kalemlerin bilançoya alınmasına engel
değildir. Örneğin, müzeler, tarihi eserler, saraylar gibi kalemlerin
değerlerinin kayda alınmasında birtakım zorluklar ortaya
çıkmaktadır. Bu durumda, gerçeği net olarak yansıtacak bir
yöntem belirlenerek kayda alma işlemine başlanılmalıdır.
•
Patrimuan
muhasebesinin
büyük
ölçekli
devletlerde
uygulanmasında büyük zorluklarla karşılaşılacağı mutlak suretle
doğrudur.
Ancak
zorlukların
var
olması
uygulamanın
gerçekleştirilmesine engel değildir. Devletlerin büyük olması,
10
faaliyetlerinin
çoğalmasına
değişikliklere
uğramasına
patrimuan
ve
hatta
neden
muhasebesinin
patrimuanının
olacaktır.
kullanılması
Bu
da
nedenle
kaçınılmaz
bir
zorunluluktur.
Yeni kamu yönetimi anlayışı çerçevesinde saydamlık ve hesap
verilebilirlik
gibi
kavramların
hızla
yaygınlaşmasıyla
birlikte
devlet
muhasebesinde de modern yaklaşımın egemenlik kazanmaya başladığı
görülmektedir. Zira A.B.D., Kanada, Avustralya gibi gelişmiş ülkelerin, Avrupa
Birliğinin ve Uluslararası Para Fonu(IMF), Uluslararası İmar ve Kalkınma
Bankası(IBRD),
Ekonomik
İşbirliği
ve
Kalkınma
Örgütü(OECD)
gibi
uluslararası kuruluşların devlet muhasebesi alanında geliştirdiği kural ve
yöntemlerin hep modern anlayış çerçevesinde yürütüldüğü görülmektedir.
3. DEVLET MUHASEBESİ KAYIT YÖNTEMLERİ
Geçmişte, ulusal ekonomide hükümetlerin rollerinin küçük olduğu
dönemlerde,
ekonominin
yönetimi
için
bilgi
ihtiyacı
oldukça
basitti.
Zamanımızda ise gelişen ülkelerin büyük bir kısmında, halkın sosyoekonomik gelişmesini hızlandırmak amacıyla hükümetler ekonomilerinin
düzene sokulması, yönlendirilmesi ve doğrudan yönetimi konusunda büyük
sorumluluklar yüklenmiş bulunmaktadırlar. Bu gelişmeler ulusal ekonomilerin
etkin yönetimi için bilgi ihtiyacında önemli değişikliklere öncülük etmektedir.
Bu
nedenle,
etkin
kamu
mali
yönetimi
için
gerekli
olan
bilginin
sağlanmasında, gelişen şartlara göre değişim öncelikli ve gereklidir. Ülkeler
arasında artan ilişkiler nedeniyle, bilgi ihtiyacında ortaya çıkan değişikliklere
cevap verebilecek bir sistemin oluşturulması zorunlu hale gelmiştir.12
12
T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı: Kamu Mali
Yönetiminin Yeniden Yapılandırılması ve Mali Saydamlık Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara
2000, s.25
11
Devlet muhasebe sistemleri uzun yıllar, bütçelerle verilen ödenekleri,
bunlardan yapılan harcamaları, harcamaların finansmanı için toplanan
gelirleri ve ihtiyaç duyulan diğer bazı bilgileri kapsayan, esas olarak da
gelirlerin tahsil edildiğinde, harcamaların ödendiğinde kaydı anlamına gelen
nakit esasına göre tutulmuştur.13 Ancak, bütçe merkezli bu kayıt yöntemi
zamanla kamu yönetiminin ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmiş ve devlet
muhasebesi alanında birtakım yeni arayışların içine girilmiştir. Nitekim son
zamanlarda, devletin sahip olduğu maddi duran varlıklar da dahil olmak
üzere gerek ortaya çıkmış, gerekse de gelecekte ortaya çıkacak bütün mali
işlemlerin
muhasebeleştirildiği
tahakkuk
esaslı
bir
kayıt
sisteminin
geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapılmaktadır.
Kamu kesiminde uygulanacak muhasebe sistemlerinin seçiminde, bir
ucunda nakit esaslı muhasebenin, diğer ucunda ise tahakkuk esaslı
muhasebenin yer aldığı bir düzlem üzerinde hareket edilmektedir.14 Bu
düzlem üzerinde ise taahhüt esası, uyarlanmış nakit esası ve uyarlanmış
tahakkuk esası yer almaktadır.
3.1. Nakit Esaslı Kayıt Yöntemi
Devletin ekonomideki rolünün az olduğu dönemlerde yalnızca tahsil
edilen
bütçesel
gelirlerin
ve
ödemesi
yapılan
bütçesel
giderlerin
muhasebeleştirilmesi devlet muhasebesinin temel işlevini oluşturmaktaydı.
Bu anlamda, nakit esaslı kayıt yöntemi devletin o dönemlerdeki ihtiyaçlarını
karşılayabilmekteydi.
Nakit esaslı devlet muhasebesi kayıt sisteminde nakit akımları esas
alınmakta, mali işlemler ve olaylar nakit alındığında veya ödendiğinde
muhasebeleştirilmektedir. Dolayısıyla, mali işlemlere ilişkin fayda ve
13
14
Devlet Muhasebesinde Reform Çalışmaları, a.g.r., s.5
T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, a.g.r., s.74
12
hizmetlerin ne zaman gerçekleştiği göz önünde bulundurulmamaktadır. Mal
ve hizmetler bunları temin edenlere bedelleri ödendiğinde, tüketilmiş
sayılarak hesaplara alınırlar. Kullanımların ödeneklerden düşülmesi ödeme
anında yapılır ve gelirler tahsil edildiklerinde kazanılmış sayılarak hesaplara
kaydedilirler. Mali sonuçlar, tahsilât ve ödeme arasındaki fark bazında
raporlanır. Bilgiler fonların kullanıldığı bir raporlama dönemi içindeki nakit
tahsilâtlar ve harcamalardan sağlanır.15
Nakit esaslı devlet muhasebesi devletin sahip olduğu, özellikle maddi
duran varlıkları, tahakkuk etmiş gelir ve giderleri, aktifleştirilmesi gereken
varlıklara yapılan harcamaları, devlet borçları ile diğer yükümlülükleri, taahhüt
ve garantiler ile varlık ve yükümlülüklere ilişkin fiyat ve miktar değişmelerini
kaydetmez ve raporlamaz.16
Nakit esaslı muhasebe sistemi, kapsadığı işlemlerin basit olması
nedeniyle anlaşılması ve yönetilmesi kolay bir muhasebe sistemidir. Ancak
kapsadığı işlemler nakit akımları ile sınırlı olduğundan saydamlık ve hesap
verilebilirlik amaçlarına gerektiği gibi hizmet etmez.17 Bunun yanında, temel
olarak ödemeler üzerine yoğunlaştığı için mali yönetim için faydalı olan çok
az bilgiyi sağlar. Ayrıca, ne tutumluluk ve etkinlik anlamında bir performans
değerlendirmesine, ne de amaçlara ulaşılıp ulaşılmadığı konusunda bir
değerlendirmeye tek başına bir temel sağlamaz.18
Nakit
esaslı
devlet
muhasebesi
sisteminin
temel
zayıflıklarını
aşağıdaki başlıklar altında ele almak mümkündür;19
15
T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, a.g.r., s.70
Erkan KARAARSLAN, Tahakkuk Esaslı Muhasebe ve Devlet Hesaplarında Şeffaflık, Ocak 2002,
s.15
17
Erkan KARAARSLAN, a.g.e., s.13
18
T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, a.g.r., s.70
19
Vicente MONTESİMOS - Jose M. Vela BARGUES, Bases Of Accounting in Governmental
Accounting Systems in Spain, IFAC Public Sector Committee, 1996, s.21-23
16
13
a) Bilanço Düzenlenememesi: Nakit esaslı devlet muhasebesi sisteminde
bilanço düzenlenememektedir. Çünkü bilançonun hazırlanması için varlık,
borç ve yükümlülükler ile özkaynaklar hakkında bilgilerin olması gerekir.
Sistemin bu konuları kayıt altına almaması ve bilgi üretememesi, beraberinde
birtakım olumsuzlukları ortaya çıkarmaktadır.
Öncelikle, nakit esasında, devletin veya ilgili kamu biriminin sahip
olduğu ekonomik değerler(gelecekte kuruma fayda sağlaması beklenilen
kaynakları kullanma hakları) sistem tarafından tam ve doğru olarak izlenip
kayıt altına alınamadığı için varlıkların etkili, ekonomik ve verimli kullanılıp
kullanılmadığı bilgisi elde edilememektedir. Bunun yanında, kurumun
faaliyetlerinde uzun dönemler boyunca kullanılan demirbaş, makine, bina gibi
varlıkların yıpranma payları dikkate alınmadığı için verilen hizmetin
maliyetinin ne kadar olduğu bilgisi de elde edilememektedir.
Diğer yandan, nakit esaslı devlet muhasebe sisteminde, cari yıla ilişkin
sermaye(fon) tutarları ve bunların faizleri, kısa vadeli bütçe gelirleriyle
karşılaştırılarak elde edilirken; toplam borç ve yükümlülükler konusunda bilgi
elde edilememektedir. Varlık, borç ve yükümlülükler ile özkaynaklar
konusunda bilgi üretilemediği için, devletin veya ilgili kurumun mali durumu
ve mali performansı hakkında değerleme yapma imkânı bulunmamaktadır.
Dolayısıyla, hem kamu yöneticileri, hem de mali bilgi kullanıcıları yeterli
bilgilere sahip olamamakta ve analiz yapamamaktadırlar.
b) Ekonomik Sonuçların Açıklanmaması: Nakit esaslı muhasebe sisteminde,
bütçe gelirleri ile harcamalar ve de bütçe ve bütçe dışı tahsilâtlar ve ödemeler
sadece nakit akımları temelinde raporlanmaktadır. Kurumun göstermiş
olduğu faaliyetlerin sonuçlarını gösteren bir faaliyet raporu sunulmamaktadır.
Dolayısıyla, ilgili kurumun ekonomik sonuçları açıklanamamaktadır.
14
c) Ekonomik ve Finansal Performans Göstergelerinin Olmaması: Nakit esaslı
devlet muhasebe sisteminde ekonomik akımların tahmini yapılamamaktadır.
Buna bağlı olarak, dönem giderleri ve dönem gelirleriyle karşılaştırılması
konusundaki bilgi eksikliği, kurumun ekonomik ve mali performansını
değerlemede önemli bir kısıtlama oluşturmaktadır. Bu kısıtlamanın sonucu
olarak performans göstergeleri belirlenememektedir.
d) Hizmet Maliyetleri Konusunda Bilgi Üretilememesi: Hizmet maliyeti bilgisi,
performans değerleme ve kontrol, fiyatlama politikası, kamu sözleşme
politikası ve diğer karar alma süreçleri için yararlı ve zorunlu bir araçtır.
Ancak nakit esaslı devlet muhasebesi sisteminde giderler hakkında ilgili bilgi
ile hizmet maliyetini belirlemede kullanılacak veriler üretilemediği için karar
alma konusundaki gerekli bilgileri edinme de imkânsızlaşmaktadır. Çünkü
giderler ve gelirler gerçekleştiği dönemde değil de ödemenin veya tahsilatın
yapıldığı tarihte kayıt altına alınmaktadır. Bunun yanında, maddi duran
varlıkların
kayıt
altına
alınamaması
ve
ilgili
amortisman
paylarının
ayrılmaması da hizmet maliyetlerinin belirlenmesini engelleyen unsurlardan
birisidir.
e) Hesap Verme Sorumluluğunun Yerine Getirilememesi ve Mali Şeffaflığın
Sağlanamaması: Hesap verme sorumluluğu, demokratik rejimin gereği
olarak, seçilmiş ve seçilmişler tarafından atanmış kamu yöneticilerinin
görevlerini yerine getirme ve kamu kaynaklarının kullanımı konularında bilgi
isteme ve hesap sorma gerekliliği ve sorumluluğudur. Mali şeffaflık ise, kamu
sektörü hesaplarının ve mali hedeflerin kamuoyuna açık olmasıdır.
Devlet muhasebesi, kamuya ait varlık ve kaynakların kullanımını
kaydedip, sonuçlarını raporlayan bir sistem olmasından dolayı hesap verme
sürecinin temel bir unsurudur. Ancak, nakit esaslı devlet muhasebe sistemi,
hesap verme sorumluluğunu ortaya koyacak temel bilgileri üretememekte ve
raporlayamamaktadır. Aynı şekilde, nakit esaslı muhasebe sisteminde,
kamuoyunun bilgisinde olması gereken konular hakkında zamanında,
15
kapsamlı, güvenilir ve anlaşılır mali bilgiler üretilememesinden dolayı mali
şeffaflığa gereken katkı sağlanamamaktadır.
3.2. Tahakkuk Esaslı Kayıt Yöntemi
Genel bir eğilimle, başta gelişmiş ülkelerde olmak üzere, kamu
sektörünün ülke ekonomilerindeki payı giderek küçülmekle beraber üstlendiği
ekonomik ve sosyal fonksiyonlar dolayısıyla devlet hala en büyük ve en
önemli tüketici ve ekonomik ünite olma özelliğini sürdürmektedir. Devletin
ekonomiye müdahalesi gerek doğrudan, gerekse dolaylı olarak devam
etmektedir. Bu nedenle, devlet muhasebe sisteminin, kamu sektörünün
ekonomiden çektiği kaynaklar, yaptığı giderler, elde ettiği gelirler ve sahip
olduğu varlık ve borçların etkin bir biçimde yönetimine ve denetimine imkan
verecek
şekilde
kurulması
büyük
önem
taşımaktadır.
Gerek
kamu
ekonomisinin, gerekse bir bütün olarak milli ekonominin planlanmasında
devlet muhasebe sistemi, muhasebenin temelde bir bilgi sistemi olmasının
sonucu olarak, doğru, zamanlı ve anlamlı veriler üretebilmelidir. Bunun
yanında, yalnızca kamu yöneticilerinin değil, ekonomide yer alan tüm çıkar
gruplarının devletin faaliyetlerinin sonuçlarıyla yakından ilgileniyor olmaları,
devlet muhasebe sisteminde ileri düzeyde bir mali saydamlık ve hesap
verebilirliğin tesis edilmesini gerektirmektedir.
Bütçe odaklı nakit esasından tahakkuk esasına doğru devlet
muhasebesinin gelişim sürecine bakıldığında, tahakkuk esaslı devlet
muhasebe sisteminin, yeni kamu yönetimi anlayışı ve bu anlayışın yukarıda
değinilen gereksinimlerine paralel bir gelişme seyri izlediği görülmektedir.
Tahakkuk esaslı muhasebenin temel amacı belirli bir dönem içerisinde
meydana gelen giderler ile aynı dönem içerisinde elde edilen gelirlerin
16
karşılaştırılması ve elde bulunan kaynakların ve yerine getirilmesi gereken
yükümlülüklerin dönem sonu itibariyle kontrol edilmesidir.20
Tahakkuk esaslı devlet muhasebe sistemi, bir dönem boyunca oluşan
maliyetlerle kazanılan faydaları, gelirlerle birlikte malları veya sağlanan
hizmetlerin karşılaştırılmasını amaçlar. Bu işlemler, nakit işlemlerinden
bağımsız olarak yapılabileceği gibi birlikte de yapılabilir.
Tahakkuk esasında işlemler ve olaylar, nakit akımlarının ne zaman
olduğuna bakılmaksızın, ortaya çıktıklarında kaydedilir. Gelirler hesabı, nakit
olarak tahsil edilip edilmediklerine bakılmaksızın, mali yıl boyunca tahakkuk
eden ve genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine göre gelir olarak
kaydedilmesi gereken gelir işlemlerini, giderler hesabı da, yine, nakit olarak
ödenip ödenmediklerine bakılmaksızın, mali yıl boyunca tahakkuk eden
giderlerin toplamını gösterir. Anlaşılacağı gibi, tahakkuk eden gelir ve giderler
doğdukları mali yılın hesaplarına ve raporlarına dahil edilirler. Böyle bir
yaklaşım, ekonomik olaylara ilişkin işlemleri ait oldukları mali yılda kaydeder
ve raporlar. Bu özelliği ile dönemsel mali raporlar ilgili faaliyet dönemlerine
ilişkin mali işlemleri tam olarak yansıtırlar.21
Tahakkuk esaslı devlet muhasebe sisteminde, gelecekte örgüte fayda
sağlaması beklenilen kaynakları kullanma hakları elde edildiğinde, bunları
varlık olarak kabul ederek kayıt altına almaktadır. Aynı şekilde, kurumun
üçüncü kişilere karşı gelecekte yerine getirmesi gereken yükümlülükler(kesin,
şartlı, garanti vs. niteliğinde) ortaya çıktığında borç ve yükümlülük olarak
kayıt altına alınır. Dolayısıyla, varlıklar ve borçlar arasındaki fark olumlu ise
kurumun öz kaynağı (net değer) olarak kayıt altına alınır ve raporlanır.22
20
Serap Sebahat YANIK, Türkiye’deki Devlet Muhasebe Sisteminin Uluslararası Standartlarla
Karşılaştırılması ve Yeni Devlet Muhasebe Sisteminin Oluşturulması, Ankara 2000, s. 179
21
Devlet Muhasebesinde Reform Çalışmaları, a.g.r., s.7
22
Penne AİNSWORTH - D. DENIES – R.D. PLUMLEE – C.X. LARSON, Introduction to
Accounting: An Integrated Approach, A.B.D. 1997, s.25
17
Tahakkuk esaslı devlet muhasebesi sistemine göre üretilen mali
raporlar, gelirleri, giderleri (amortisman dahil), varlıkları (mali ve fiziksel
varlıkları, cari ve sermaye varlıklarını), yükümlülükleri ve diğer ekonomik
akımları içerir. Tam tahakkuk esasına dayalı muhasebe, amortisman giderleri
dahil, program maliyetlerinin tamamını hesaplar ve raporlar. Bu yönü ile
kamu kaynaklarının etkin, verimli ve ekonomik kullanılıp kullanılmadığını ya
da diğer bir ifade ile harcama birimlerinin faaliyet sonuçlarının daha önceden
belirlenmiş olan performans kriterlerine uygun olup olmadığının ölçümünde
sağlam bir alt yapı oluşturur.23
Tahakkuk esaslı devlet muhasebesi diğer devlet muhasebesi kayıt
yöntemleri ile karşılaştırıldığında, diğerlerinden farklı olarak aşağıdaki
üstünlüklere sahip olduğu görülür;24
•
Bilanço Düzenlenebilmesi: Nakit esaslı devlet muhasebesinde
hazırlanan bilgi vericilikten uzak cetveller yerine, tahakkuk
esaslı sistemde düzenlenen, varlık, borç ve yükümlülükler ile
özkaynakları kapsayan bilançolar, ilgili kamu kurumunun mali
durumunu ve performansını açık, anlaşılabilir ve doğru bir
biçimde
ortaya
koyar.
Tahakkuk
esasına
dayalı
devlet
muhasebesi sistemi, bu yapısıyla kamu yönetiminin ve dış
kullanıcıların karar alma mekanizmalarına destek olur. Bu
sistem, kamunun geneli veya ilgili kamu kurumunun tüm borç
ve yükümlülüklerini kapsar. Bir başka ifadeyle, ilgili kamu
kurumunun yerine getirdiği hizmet ve faaliyetlerin tüm ekonomik
sonuçlarını içerir. Bununla birlikte, bilançodan elde edilen mali
durum
bilgileri,
kamu
kesiminin
gelecekteki
borç
ve
yükümlülüklerini karşılama kapasitesini değerlemeye de imkan
verir.
23
Erkan KARAARSLAN, Ülkemizde Devlet Muhasebesinin Serüveni, Temmuz-Eylül 2004, s.43
Vicente MONTESİMOS - Jose M. Vela BARGUES, Bases Of Accounting in Governmental
Accounting Systems in Spain, IFAC Public Sector Committee, 1996, s.21-23
24
18
•
Faaliyet
Tablosu
Düzenlenebilmesi:
Nakit
esaslı
devlet
muhasebesi sisteminin aksine, tahakkuk esaslı sistemde, bütün
kamu kesiminin veya ilgili kamu kurumunun gerçekleştirdiği
faaliyet ve hizmetlerin sonuçları ortaya konulabilmekte, yani
raporlanabilmektedir.
Dolayısıyla,
devletin
ve
ilgili
kamu
kurumunun verdiği hizmetlerin veya gerçekleştirdiği faaliyetlerin
maliyetlerini
Böylece,
belirleyebilme
performans
imkânı
değerlemesi
sağlanmış
yapmak
olmaktadır.
da
mümkün
olmaktadır.
•
Performans Göstergeleri Belirlenebilmesi: Mali karar alma
süreci ve performans değerlemesi açısından, tahakkuk etmiş
gelir ve giderlerin kayıt altına alınması büyük bir önem
taşımaktadır. Tahakkuk esaslı devlet muhasebesinde, üretilen
raporların kullanılması suretiyle, ekonomik ve mali performansın
ölçülebilmesine
yönelik
gösterge
ve
kriterler
belirlenebilmektedir.
Kamu sektöründeki sorumluluğun yapısı, harcama limitlerine uygunluk
şeklindeki dar bir bakış açısından, ürünler üzerindeki sorumluluğu,
faaliyetlerin etkinliğini ve sonuçlarını, operasyonların tam maliyetini, uzun
dönemli yükümlülükleri ve genel olarak mali durumu kapsayan bir bakış
açısına kaymıştır. Bu durumda muhasebe ve raporlama sistemlerinin bu
gerekleri yansıtması gerekmektedir.25 Tahakkuk esaslı devlet muhasebesi
kamu mali yönetimine ilişkin bütün mali olay ve işlemleri kapsayarak kamuda
hesap verme sorumluluğunun tesis edilmesine ve yerleşmesine katkıda
bulunmaktadır.
25
T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, a.g.r., s.75
19
Saydamlık, devlet adına gerçekleştirilen bütün işlemlerin açıkça
görülebilmesini ve anlaşılmasını gerektirir. Bir ülkede mali saydamlıktan söz
edebilmek için, kamuoyuna tüm mali faaliyetleri (bütçe dışı faaliyetler dahil)
gösteren açıklıkta bilgi verilmesi, gerçekleşmesi muhtemel büyüklükleri
içeren mali risklerin, vergi harcamalarının ve yarı mali nitelikteki faaliyetlerin
raporlanması,
ayrıca,
mali
bilgilerin
önceden
belirlenen
sürelerde
yayımlanması konusunda açık bir taahhütte bulunulması gereklidir.26
Tahakkuk esaslı devlet muhasebesi kamu yönetimlerinin ekonomik ve mali
politikalarının etkilerini ve sonuçlarını raporlayarak devlet hesaplarında
saydamlığın temelini oluşturur.27
Tahakkuk esaslı devlet muhasebesi sisteminin bütün unsurlarıyla
birlikte ve tam olarak uygulanabilmesinin taşıdığı zorluklar karşısında
uygulamaya
dönük
birtakım
değişiklikler
ve
uyarlamalar
yapılmıştır.
Tahakkuk esaslı devlet muhasebesi sistemine geçmiş bazı ülkelerde, sözü
edilen
uygulama
zorluğu
nedeniyle
geliştirilmiş
olan
yaklaşım
ve
modifikasyonlar aşağıdaki gibidir;28
•
Varlık ve yükümlülüklerin tahakkuk esasına göre; gelirlerin ise,
ne kadar tahsilat yapıldığını hesaplayabilmenin zorluğundan
dolayı, nakit esasına göre kaydedilmesi yaklaşımı.
•
Bazı borç kalemleri hariç (bütçe gelirleri ile fonlanan sosyal
güvenlik ödemeleri gibi) bütün yükümlülüklerin tahakkuk
esasına göre kaydedilmesi yaklaşımı.
•
Bazı
varlık
kalemleri
hariç
(edinildiklerinde
veya
inşa
edildiklerinde giderleştirilen altyapı, savunma ve kültür varlıkları
26
Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Pilot Uygulama Sonuçları, Muhasebat Genel Müdürlüğü,
Ankara, Mayıs 2003, s.27
27
www.muhasebat.gov.tr
28
Richard Allen - Daniel Tommasi, Managing Public Expenditure; A Referance Book for Transition
Countries, OECD-SIGMA, 2001, s.293
20
gibi) bütün varlıkların tahakkuk esasına göre kaydedilmesi
yaklaşımı.
•
Bütün duran varlık kalemlerinin, edinildikleri, imal veya inşa
edildikleri
zaman
kaydedilmesi
yaklaşımı.
Bu
yaklaşım
uyarlanmış tahakkuk esası ya da harcama metodu olarak da
adlandırılmaktadır.
Buradaki
“harcama”
kelimesi,
Ulusal
Hesaplar Sistemi(SNA93)’ndeki anlamıyla değerlendirilmelidir.
Zira Ulusal Hesaplar Sistemi(SNA93), bir muhasebe dönemi
boyunca, kaynakların kullanılması yoluyla yapılan harcamaları,
edinilen mal ve hizmetlerin değerinin(fiyatının) bir ifadesi olan
“harcamalardan” ayırmaktadır. Burada ikincisi kastedilmektedir.
Tahakkuk esaslı muhasebe her ne kadar özel kesimce uygulanacak
bir sistem olarak geliştirilmişse de kamu kesimine de uygulanabilir. Zira
tahakkuk esaslı muhasebe sistemi dışında kalan diğer muhasebe sistemleri
kullanıldığı zaman; nakit esasında gerekli bilgiler üretilememekte ve bilgiler
aktarılamamaktadır. Bu durumda nakit yönetimi gerçekleştirilememekte ve
performans
ölçülememektedir.
Bu
nedenlerle
devlet
muhasebesinde
tahakkuk esası uygulanması yolundaki görüşlere ilişkin gerekçeler aşağıdaki
gibi ifade edilebilir;29
•
Devlet
muhasebesinde
tahakkuk
esasının
uygulanması,
devletin varlık ve yükümlülükleri, gerçek anlamda faaliyet
sonuçları, faaliyet sonuçlarının varlık ve yükümlülükler üzerine
etkisi, sistem içinde meydana gelen nakdin kaynakları ve
kullanım yerleri bilinecektir.
•
Kamu sektöründe kamu kurum ve kuruluşlarının finansal
raporlarını
29
tahakkuk
esası
doğrultusunda
düzenlenmesi
Serap Sebahat YANIK, a.g.e., s.179-180
21
sonucunda bu kuruluşların performansları ile ilgili bilgilerin
açıklanması daha kolaydır.
•
Tahakkuk esasına dayalı veriler nakit yönetiminde yararlı
olmaktadır.
Tahakkuk
esaslı
bilgiler
nakit
harcamalar
yapılmasını gerektiren varlık veya borçların belirlenmesini
sağlar.
•
Bir mali dönem içerisinde meydana gelen hesap açıklarının ya
da fazlalıklarının tespit edilebilmeleri için elde edilen iktisadi
faydaları ve maliyetlerinin karşılaştırılması gerekmektedir. Bu
da tahakkuk esasına dayanan muhasebe sistemini kullanmakla
gerçekleşmektedir.
Son yıllarda ekonomik anlamda gelişmiş ülkelerin ve uluslararası
kuruluşların tahakkuk esaslı devlet muhasebesi alanında gerek teorik,
gerekse de pratik anlamda önemli ilerlemeler kaydettiği görülmektedir. Zira
uygulamada bazı değişiklikler göstermekle birlikte, genel kabul görmüş
kuralları bulunan tahakkuk esaslı muhasebe sistemi, raporlama, denetleme
ve analiz yapılırken kullanılan ve diğer muhasebe uygulamalarına göre en
uygun olan sistemdir. Çünkü bu esasın taahhüt, nakit, uyarlanmış nakit ve
uyarlanmış tahakkuk esaslarından üstünlüğü bilgi kaybına neden olmaması
ve bütçeleme ve raporlamaya en uygun sistem olmasıdır.30
4. DEVLET MUHASEBESİ ALANINDAKİ ULUSLARARASI
GELİŞMELER
Devlet muhasebesi ve devlet mali istatistikleri konusunda kapsamlı
projeler ve çalışmalar yapılmasının, ortak standartlar ve yöntemler
belirlenmesinin
30
ve
yayımlanmasının
ardındaki
temel
düşünce
Serap Sebahat YANIK, a.g.e., s.71
22
karşılaştırılabilirlik ve konsolide edilebilirliğin tesis edilmesidir. Zira değişik
muhasebe ve raporlama sistemlerinde üretilen mali raporları birbirleriyle
karşılaştırmak ve konsolide etmek mümkün değildir.31
Uluslararası örgüt ve kuruluşlar, ekonomik yönden gelişmiş ülkeler ve
özellikle Avrupa Birliği devlet muhasebesi alanında uluslararası anlamda
önemli
çalışmalar
sistemi(SNA93),
gerçekleştirmektedirler.
Avrupa
Hesap
Nitekim
Sistemi(ESA95),
Ulusal
Hesaplar
Devlet
Mali
İstatistikleri(GFSM2001) ve Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu Kamu
Kesimi Muhasebe Komitesi Standartları(IFAC-PS Standarts) bu alanda
yürütülen çalışma ve projelerin temel çıktıları olarak ortaya çıkmışlardır.
Aşağıda ele alınacak düzenlemeler ve çalışmalar birbirinden çok farklı
olmayıp, özellikle SNA93, GFSM2001 ve ESA95, devlet mali istatistiklerinin
kapsamı ve hesapların sınıflandırılması konusunda benzer düzenlemeleri
içermektedirler.32
4.1. Ulusal Hesaplar Sistemi(SNA 93)
Ulusal Hesaplar Sistemi(SNA93), Avrupa Birliği, Uluslararası Para
Fonu(IMF), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı(OECD), Uluslararası
İmar ve Kalkınma Bankası(IBRD) ve Birleşmiş Milletler(BM) tarafından birlikte
hazırlanan, ulusal ekonomilerin kurumlar ve sektörler ve alt sektörler bazında
sınıflandırılması, akımlar, stoklar ve muhasebe kuralları, üretim hesabı, gelir
dağılımı, sermaye hesabı, mali hesaplar, bilanço, dış dünya ile yapılan
ekonomik faaliyetler, fiyat ve değer değişimleri, nüfus ve işgücü girdileri,
fonksiyonel sınıflandırma gibi ulusal ekonominin ölçümüne yönelik standartlar
ve kurallar oluşturulması amacıyla hazırlanmıştır. Söz konusu sistem,
31
32
Erkan KARAARSLAN, a.g.m., s.44
Devlet Muhasebesinde Reform Çalışmaları, a.g.r., s.9
23
yukarıda belirtilen konular itibariyle muhasebe ve raporlama sistemlerinin
oluşturulmasında dikkate alınması gereken esasları içermektedir.33
Ulusal Hesaplar Sisteminin(SNA93) amacı, son yıllarda ortaya çıkan
ekonomiyle ilgili kavram ve tanımları ele alarak çeşitli kurum ve kuruluşların
rapor ve yayınlarında gözlemlenen bu kavramların tanımları ve kapsamları
arasındaki farklılığı ortadan kaldırmaktır.34
Ulusal Hesaplar Sistemi(SNA93), uluslararası alanda kabul görmüş
kavramlar, tanımlar, sınıflandırmalar ve muhasebe kurallarının bir seti
üzerine kurulu olarak, makro ekonomik hesapların, bilançoların ve tabloların,
anlamlı, tutarlı ve bütünleşmiş bir setinden oluşmaktadır.35 Buna göre bu
sistemin temel amacı, bir ekonominin bütünüyle kayıt altına alınmasıdır.36
Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra dünya genelinde makro
ekonomik kavramlarda önemli gelişmeler yaşanmıştır. Önceleri birçok
ekonomist toplulaştırılmış birkaç ekonomik değişkenle yetinirken, günümüzde
istatistiksel
analizlerde
daha
ayrıntılı
ekonomik
verilere
gereksinim
duyulmaktadır. Bu bilgilerin derlenmesi ise, ancak daha ayrıntılı istatistiksel
verilerin toplanması ile mümkün olacaktır. Dolayısıyla, bugünkü ulusal
hesaplar sistemi gayri safi milli hâsılanın hesaplanmasından öte birbiriyle
ilişkili birçok ekonomik değişkenden oluşan karmaşık bir sistemdir. Ulusal
Hesaplar Sisteminde(SNA93) yer alan hesaplarda ekonominin kurallarına ve
çalışma sisteminin algılanışına göre çok fazla ayrıntılı bilgi yoğunlaştırılmış
biçimde kendilerini göstermektedir. Ayrıca, hesaplar bir ekonomi içerisinde
yer alan karmaşık ekonomik faaliyetler ve değişik ekonomik unsurlar
33
Devlet Muhasebesinde Reform Çalışmaları, a.g.r., s.9
Kamil UNUR - Orhan İÇÖZ, Turizm Uydu Hesapları, İzmir 2004, s.308
35
T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, Uydu Hesapları Turizm:1996-1998, Ankara 2002, s.34
36
Dadley JACKSON, The New National Accounts: An İntroduction To The System of National
Accounts 1993 and The European System of Accounts 1995, 2000, s.3
34
24
arasındaki ekonomik ilişkiler konusunda daha kapsamlı ve ayrıntılı kayıtlar da
sağlamaktadır.37
4.2. Devlet Mali İstatistikleri El Kitabı(GFSM 2001)
Devlet Mali İstatistikleri El Kitabı(GFSM 2001), IMF tarafından
dünyada tahakkuk esaslı muhasebe ve raporlama alanında ilerleme
kaydetmiş Avustralya, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerden ve
Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası(IBRD), Birleşmiş Milletler, Ekonomik
İşbirliği ve Kalkınma Örgütü(OECD) ve Avrupa Komisyonundan uzmanların
da katılımıyla hazırlanan ve tahakkuk esasına göre, bilanço, faaliyet raporu
gibi, devlet mali raporlarının hazırlanmasını ve stokların, yükümlülüklerin,
gelirlerin ve giderlerin her ülkede aynı sınıflandırmaya tabi tutulmasını ve
raporlanmasını amaçlayan bir düzenlemedir. Kapsam ve düzenlediği kurallar
itibariyle, özellikle varlıklar, yükümlülükler ve gelir ve gider sınıflandırılması
gibi, muhasebe ve raporlama sistemlerinin oluşturulmasında dikkate alınması
gereken hususları içermektedir.38
Devlet Mali İstatistikleri El Kitabı(GFSM 2001)’nın temel amacı mali
politikaların ve özellikle genel yönetimin ve geniş anlamda kamu sektörünün
performansının analiz edilmesine ve değerlendirilmesine imkân veren
kapsamlı bir kavram ve muhasebe çerçevesinin oluşturulmasıdır.39
Devlet Mali İstatistikleri El Kitabı(GFSM 2001)’nda yer alan temel
tanımlar, kavramlar ve sınıflandırmalar -uygulandığı ülkenin koşullarından
bağımsız olarak- evrensel olarak geçerlilik kazanmış ekonomik düşünce ve
prensiplere dayanmaktadır. Bundan dolayı, Devlet Mali İstatistikleri Sistemi,
uygulandığı ülkenin kurumsal ya da yasal yapısından, istatistik sisteminin
karmaşıklığından, muhasebe sisteminden ya da kamu işletmeciliğinin
37
Kamil UNUR - Orhan İÇÖZ, a.g.m., s. 309
Devlet Muhasebesinde Reform Çalışmaları, a.g.r., s.9
39
Government Finance Statistics Manual 2001, www.imf.org, s.1
38
25
genişliğinden bağımsız olarak, bütün ekonomilere uygulanabilir. Ne var ki,
yönetsel ve ekonomik yapı bağlamında büyük farklılıkları bulunan ülkeler
açısından Devlet Mali İstatistikleri El Kitabının bazı bölümleri aynı anlam ve
sonuçları ifade etmeyecektir.40
Devlet Mali İstatistikleri Sistemi, Ulusal Hesaplar Sisteminde(SNA93)
tanımlandığı şekliyle, genel yönetim ve kamu sektörü için tasarlanmış ve
yayımlanmıştır. Bu sektörler ise, kendi kendine varlık edinebilen, yükümlülük
altına girebilen ve ekonomik faaliyetlere girişebilen kurumsal birimlere
dayanılarak tanımlanmıştır.41
Devlet Mali İstatistikleri Sisteminin, Ulusal Hesaplar Sisteminden en
önemli faklılığı; Devlet Mali İstatistikleri Sistemi vergiler, harcamalar,
borçlanmalar gibi mali işlemlere odaklanırken, Ulusal Hesaplar Sisteminin
mal ve hizmet üretim ve tüketimini de kapsamasıdır.42
4.3. Avrupa Hesap Sistemi(ESA 95)
Avrupa Birliği’nin istatistik alanında çalışmalar yapan alt kuruluşu olan
EUROSTAT tarafından hazırlanan ve Birliğe üye ve aday ülkelerde aynı
tabandan karşılaştırılabilir ve konsolide edilebilir istatistikler oluşturulmasını
amaçlayan bir çalışmadır. Kapsamı ve düzenlediği hususlar itibariyle Devlet
Mali
İstatistikleri
El
Kitabı(GFSM2001)
ile
paralellikler
taşımaktadır.
GFSM2001 hazırlanırken –bir önceki GFS belgesi 1986 yılında hazırlanmıştı
ve nakit esasına göre raporlamayı öngörüyordu- yeni düzenlemenin hem
Avrupa
Hesap
Sistemi(ESA95)
ve
hem
de
Ulusal
Hesaplar
Sistemine(SNA93) uygun olması için gayret gösterilmiştir.43
40
Government Finance Statistics Manual 2001, www.imf.org, s.2
Government Finance Statistics Manual 2001, www.imf.org, s.3
42
Government Finance Statistics Manual 2001, www.imf.org, s.4
43
Devlet Muhasebesinde Reform Çalışmaları, a.g.r., s.10
41
26
Avrupa Hesap Sistemi(ESA95), 1970 yılında yayımlanan Avrupa
Bütünleşik Ekonomik Hesap Sisteminin yerini almıştır. ESA95 ulusal
muhasebe sistemleri ile ilgili olarak dünya çapında bir kılavuz görevi gören
Ulusal Hesaplar Sistemi(SNA93) ile bütünüyle uyumlu olarak hazırlanmış ve
yayımlanmıştır. Fakat Avrupa Hesap Sistemi(ESA95) daha çok Avrupa Birliği
koşullarına ve yine birlik içerisinde ihtiyaç duyulan bilgi ve verilere
odaklanmıştır. Tıpkı Ulusal Hesaplar Sistemi(SNA93) gibi Avrupa Hesap
Sistemi(ESA95) de istihdam istatistikleri, üretim istatistikleri, dış ticaret
istatistikleri gibi değişik ekonomik ve sosyal istatistiklere ait kavram ve
sınıflandırmalarda tekdüzeni sağlamıştır. Bundan dolayı, Avrupa Hesap
Sistemi(ESA95) ekonomik ve sosyal istatistiklere ilişkin olarak Avrupa Birliği
ve üye ülkeler için merkezi bir referans görevi görmektedir.44
Avrupa Hesap Sistemi(ESA95) çerçevesi iki temel tablo(çizelge)
setinden oluşmaktadır;
•
Sektör Hesapları,
•
Girdi-Çıktı Çerçevesi ve Endüstri Hesapları.
Hesaplar ise üç kategori altında toplanmaktadır;
•
Cari Hesaplar; gelirlerin edinimi, dağıtımı, yeniden dağıtımı ve
nihai tüketim amacıyla kullanımını içerir. Ayrıca bu hesaplar
birikim (sermaye) hesapları için gerekli bir işlem olan tasarruf
hesaplamasına da imkan verirler.
•
Birikim (Sermaye) Hesapları; farklı birimlere ait varlık ve
yükümlülüklerdeki değişimleri analiz eder ve net değer(varlıklar
44
European System of Accounts (ESA95), http://forum.europa.eu.int
27
ile yükümlülükler arasındaki fark) değişimlerinin kaydedilmesine
imkan verir.
•
Bilançolar; farklı birimlere ait varlık ve yükümlülükleri ve net
değerleri
muhasebe
döneminin
başı
ve
sonu
itibariyle
gösterirler.
4.4. Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu Kamu Kesimi
Muhasebe Standartları Kurulu(IFAC-PS)
Muhasebe mesleğinin dünya genelindeki en üst ve kapsayıcı
organizasyonu
Uluslararası
Muhasebeciler
Federasyonu’dur(IFAC).
Federasyon; çeşitli alt birim, kurul, komite ve bağımsız danışma grupları
kanalıyla muhasebe alanında global anlamda çalışmalar yürütmekte ve
hizmetler sunmaktadır. Organizasyonun temel misyonu, kendi tüzüğünde de
belirtildiği üzere, kamu çıkarlarına hizmet etmek, dünya çapında muhasebe
mesleğini güçlendirmek ve güçlü uluslararası ekonomilerin gelişmesine
katkıda bulunmaktır.45
Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu(IFAC)’nun bir alt birimi olan
Uluslararası Kamu Kesimi Muhasebe Standartları Kurulu dünya çapında
devlet muhasebe ve raporlama standartları oluşturulmasına yönelik olarak
çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar uluslararası mali kuruluşlar, bölgesel
ekonomik ve siyasi birleşmeler ve gelişmiş ülkeler tarafından da kabul
görmektedir. Şu ana dek Uluslararası Muhasebeciler Federasyonunun
yayımladığı yirmi bir tane muhasebe standardı bulunmakta ve yenileri
üzerinde de çalışmalar devam etmektedir.46 Söz konusu standartlar, bütün
45
46
Handbook of International Public Sector Accounting Standards, www.ifac.org, s.14
Devlet Muhasebesinde Reform Çalışmaları, a.g.r., s.10
28
kamu kurumlarında uygulanabilecek türden nitelikli ve küresel finansal
raporlama standartlarıdır.47
Uluslararası Kamu Kesimi Muhasebe Standartları Kurulu’nun temel
amacı, nitelikli kamu kesimi muhasebe standartları geliştirerek ve dünya
çapında finansal raporlamada kalite ve tekdüzeni yaygınlaştırmak suretiyle
uluslararası ve ulusal muhasebe standartlarının yakınsanmasına yardımcı
olarak kamu çıkarlarına hizmet etmektedir. Kurul, amaçlarını şu yollarla
gerçekleştirir;
•
Uluslararası Kamu Kesimi Muhasebe Standartları oluşturmak
ve yayımlamak,
•
Standartların genel kabul düzeyini yükseltmek,
•
Kamu sektöründe finansal raporlamada ortaya çıkan mesele ve
deneyimlere
ilişkin
olarak
kılavuz
görevi
görecek
diğer
dokümanları yayımlamak.
Uluslararası
Kamu
Kesimi
Muhasebe
Standartları
Kurulu’nun
geliştirdiği standartlar gerek tahakkuk esaslı muhasebe sisteminde, gerekse
de nakit esaslı muhasebe sisteminde uygulanabilmektedir. Söz konusu
standartlar genel amaçlı mali bildirimlere(finansal raporlar) ilişkin işlem ve
olaylarla ilgili belirleme, ölçme, sunma ve açıklama gerekliliklerini ortaya
koymaktadır. Burada sözü edilen genel amaçlı mali bildirimler, bizzat kendi
ihtiyacı için mali bilgi talebinde bulunamayan kullanıcılara(vatandaşlar,
seçmen grupları vb.) yönelik olarak çıkarılan finansal tabloları ifade
etmektedir.
47
Handbook of International Public Sector Accounting Standards, www.ifac.org, s.15
29
İKİNCİ BÖLÜM
DEVLET MUHASEBESİNİN TÜRKİYE’DEKİ GELİŞİMİ
1.
CUMHURİYET
UYGULAMALARI
DÖNEMİ
DEVLET
MUHASEBESİ
Devlet muhasebesinin ülkemizdeki tarihsel gelişimi genel olarak iki
başlık altında ele alınmaktadır. Buna göre, Osmanlı dönemi devlet
muhasebesi ve bütçe sistemi birinci ayrımı oluştururken, Cumhuriyet dönemi
boyunca devlet muhasebesi alanında yapılan düzenlemeler ile uygulanan
devlet muhasebesi ikinci ayrımın kapsamına girmektedir. Zira söz konusu iki
dönem
arasında
devlet
teşkilatlanması
ve
düzenlemelerin
yasallığı
anlamında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Fakat bu çalışmanın kapsamı
göz
önüne
alındığında;
devlet
muhasebesinin
yalnızca
cumhuriyet
dönemindeki gelişiminin ele alınmasının uygun olacağı düşünülmüştür.
1.1. 1050 Sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu Dönemindeki
Gelişmeler
Cumhuriyetin ilanından sonra ülkemizde gerek devlet muhasebesi,
gerekse ticari muhasebenin gelişimi konusunda önemli adımlar atılmıştır. Bir
yandan devletçi ekonomi politikalarının ve dolayısıyla devletin mal ve hizmet
üretimindeki payının büyüklüğüne bağlı olarak ticari muhasebe alanında
ilerlemeler sağlanırken, bir yandan da kamu muhasebesi anlamında önemli
çalışmalar
Cumhuriyet
yürütülmüştür.
devrinin
Bu
çalışma
başlarında
26
ve
Mayıs
gayretlerin
1927
sonucu
tarihinde
olarak
kusursuz
sayılabilecek 1050 sayılı Genel Muhasebe(Muhasebe-i Umumiye) Kanunu
30
çıkarılmıştır. Bu kanun bakanlıkların tahakkuk daire ve memurlarının,
saymanların(muhasiplerin) yetki ve görevleri ile devlet bütçesi ve bu konulara
ilişkin hususları açıklamaktadır.48
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu 2003 yılında
yayımlanana dek, 76 yıl boyunca ülkemizde devlet muhasebe sisteminin
hukuki altyapısını 1050 sayılı yasa oluşturmaktaydı. Ancak, kamu yönetimi
anlayışında ve devletin organizasyon yapısında meydana gelen değişimlerin
doğal bir sonucu olarak 1050 sayılı Genel Muhasebe Kanunu ihtiyaçlara
cevap veremez hale gelmiş ve sözünü ettiğimiz 5018 sayılı kanun kamu mali
yönetimini düzenleyen temel yasa olarak 2003 yılında yürürlüğe girmiştir.
Devlet gelirlerinin toplanması, devlet parasının harcanması ve kesin
hesapların düzenlenmesi ile bu işlerden sorumlu olanların belirlenmesine
ilişkin hükümleri düzenleyen Genel Muhasebe Kanunu’nun 1927 yılında
yayımlanmasının ardından 1928 yılında Hazine Hesap Usullerine Dair
Talimatname
yayımlanmıştır.49
Bu
Talimatname
ile
hesaplar
daha
basitleştirilmiş, esas defteri yerine “Tasnif Yevmiyesi” kurulmuştur.
1948 yılında 1928’de yayımlanan Talimatname ile getirilen muhasebe
sisteminin, gelir ve gider tahakkuklarını gösterememesi, hazinenin gerçek
durumunu yansıtamaması ve hesapların kontrolünün yardımcı defterler ile
sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilmesine imkân vermemesi sebebiyle Devlet
Muhasebesi
Genel
ve
Devlet
Muhasebesi
Muamelat
Yönetmelikleri
yayımlanmıştır. Bu yönetmelikler ile kayıtların karşılıklı iki hesapta tutulması
öngörülmüştür.50
Devlet Muhasebesi Genel Yönetmeliği ile tasnif yevmiyesi sisteminden
vazgeçilerek çift yanlı kayıt yöntemine dayalı yevmiye defteri uygulamasına
48 M. Hikmet ÇOŞAN, Devlet Muhasebesi, Ankara 1980. a.g.e., s.3
49
Zuhal YILDIRIM-Özhan ÇETİNKAYA, Devlet Muhasebesi; Teori ve Uygulama, Bursa 1999, s.63
50
Zuhal YILDIRIM-Özhan ÇETİNKAYA, a.g.e., s.64
31
geçilmiş, ayrıca açılan hesapların maliyeti ve işleyişi açık olarak ifade edilmiş
ve sistemde olmayan bazı hesap grupları sisteme dahil edilerek devlet
borçları, dış borçlar, iştirakler, döner sermayeler, müteahhit bonoları, hazine
kefaletleri, esham ve tahvilat ve hazine altınları açılan yeni hesaplar dahilinde
kayıt altına alınmıştır.51 Ancak bütçenin ödenek ve yüklenme işleri ile gelir ve
gider tahakkukları muhasebe dışında kalmıştır.52
1948 yılında yayımlanan söz konusu yönetmelikte belli başlıcaları
1953, 1974, 1975, 1977, 1981, 1986, 1987 ve 1989 yıllarında olmak üzere
bazı değişiklikler ve ilaveler yapılmış, hesap sayısı artırılmış, taahhüt ve
tahakkuk hesaplarına yer verilmiş ve nazım hesapların sayısı artırılmıştır. Mal
muhasebesine ve dönem sonu işlemlerine yer vermek gibi önemli unsurlara
sahip olmasına rağmen; söz konusu yönetmelikler yukarıda sayılan ek ve
değişiklerin yapılması ile iyice karmaşık bir hale gelerek, dili de yeni kuşak
görevlilerini zorlamıştır.53
1990 yılında yukarıda sözü edilen 1948 tarihli iki yönetmelik, devlet
muhasebesi alanında en iyi kayıt yöntemini ve şeklini bulmak amacıyla
birleştirilerek Devlet Muhasebesi Yönetmeliği adıyla yayımlanmıştır.54 Bu
düzenleme ile genel olarak devlet muhasebesinin değişen mevzuata uygun
hale getirilmesi, iki ayrı yönetmelik halinde düzenlenen işlem ve muhasebe
kayıtlarının tek yönetmelikte bir araya getirilmesi, defter, cetvel ve belgelerin
bilgisayar
aracılığıyla
düzenlenmesine
olanak
sağlayacak
yapıya
kavuşturulması, hesap sayısının azaltılması ve işlemlerin basitleştirilmesi
amaçlanmıştır.55
51 Vural AKARÇAY, Türkiye’de Devlet Muhasebesi ve Uygulaması, İstanbul 1980, s.30
52
Erdi KAPLAN, Devlet Muhasebesi Ders Notları, İzmir 1992, s.9
53
Erkan KARAARSLAN, a.g.m., s.48
54
Zuhal YILDIRIM-Özhan ÇETİNKAYA, a.g.e., s.63
55
Erkan KARAARSLAN, a.g.m., s.49
32
1.2. 5018 Sayılı Kanun Öncesi Reform Hazırlık Süreci
Devlet muhasebesi alanındaki yeniden yapılanma çalışmaları 1995
yılında Maliye Bakanlığı ile Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası(IBRD)
arasında imzalanan “Kamu Mali Yönetimi Projesi” ile başlamıştır. Bu proje
çerçevesinde uluslararası standartlarda bir bütçe sınıflandırması ve bu
sınıflandırmayı destekleyecek bir muhasebe sisteminin geliştirilmesi yönünde
çalışmalara başlanmıştır. Yine söz konusu proje kapsamında genel ve katma
bütçeli idarelerde tahakkuk esasına geçilmesini amaçlayan çalışmalar
yürütülmüş ve döner sermayeler için Döner Sermayeli İşletmeler Muhasebe
Yönetmeliği hazırlanmış ve yayımlanmıştır. Ayrıca saymanlıklarda yürütülen
muhasebe
işlemlerinin
bilgisayar
ortamında
izlenerek,
ortaya
çıkan
sonuçların yine sanal ortamda konsolide edilebilmesini sağlayan “say2000i”
sistemi Maliye Bakanlığınca uygulamaya konulmuştur.
2001 yılında genel yönetime dahil kamu idarelerinde ortak standartları
bulunan tahakkuk esaslı bir muhasebe sisteminin oluşturulması amacıyla
Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü bünyesinde bir çalışma grubu
oluşturulmuş ve 2002 yılı başında bütçe sınıflandırmasıyla birlikte tahakkuk
esaslı devlet muhasebesinin test edilmesine karar verilerek pilot uygulamaya
başlanılmıştır.56
2003 yılında genel yönetime dahil kamu idareleri için muhasebe ve
raporlama standartlarını ve çerçeve hesap planını ortaya koyan Devlet
Muhasebesi Genel Yönetmeliği, 2004 yılında da çerçeve hesap planına
uygun olarak, merkezi yönetim içinde yer alan genel ve katma bütçeli idareler
için, tam tahakkuk esasına dayalı Genel Bütçeli Daireler ve Katma Bütçeli
İdareler Muhasebe Yönetmeliği yayımlanmıştır.
56
Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Pilot Uygulama Sonuçları, a.g.r, s.7
33
1.3. 5018 Sayılı Kanun Sonrası Dönem
2004 yılında Türk kamu mali yönetim sistemini, kamu kaynaklarının
etkili, ekonomik ve verimli kullanımı, saydamlık, hesap verilebilirlik, tahakkuk
esaslı devlet muhasebesi, analitik bütçe sistemi, iç kontrol gibi çağdaş mali
yönetim ilke ve uygulamalarıyla uyumlaştırmak amacıyla 5018 sayılı Kamu
Mali
Yönetimi
ve
Kontrol
Kanunu
çıkarılmıştır.
1050
sayılı
Genel
Muhasebe(Muhasebe-i Umumiye) Kanunu’nun yerine getirilen bu kanun, 10
Aralık 2003 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiş ve bütün
hükümleri ile 1 Ocak 2006 tarihinde uygulanmaya başlanmıştır.
5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun ikincil
mevzuat düzenlemeleri kapsamında 2005 yılında, “Genel Yönetim Muhasebe
Yönetmeliği” ve “Genel Bütçe Muhasebe Yönetmeliği” çıkarılmış ve 2006
yılından itibaren yürürlüğe konulmuştur. Söz konusu yönetmeliklerin
yayımlanmasıyla birlikte 2003 yılında çıkarılan Devlet Muhasebesi Genel
Yönetmeliği ve 2004 yılında çıkarılan Genel Bütçeli Daireler ve Katma Bütçeli
İdareler Muhasebe Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır. Son olarak, 2006
yılında çıkarılan ve 2007 yılından itibaren yürürlüğe konulan “Merkezi
Yönetim Muhasebe Yönetmeliği” ile birlikte ise Genel Bütçe Muhasebe
Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır.
2. TÜRKİYE’DE NAKİT
SİSTEMİNİN SORUNLARI
Türk
devlet
muhasebe
ESASLI
sisteminin
DEVLET
yeniden
MUHASEBESİ
yapılandırması
ve
uluslararası standart ve uygulamalarla uyumlaştırılması amacı çerçevesinde,
özellikle 1995 yılından itibaren, son derece kapsamlı teorik araştırmalar
yapılmıştır.
Söz
konusu
çalışmalar,
devlet
muhasebesi
sisteminin
sorunlarının tespit edilmesi ve sistematik bir biçimde ortaya konulması
suretiyle gerekli yasal düzenlemelere zemin oluşturması açısından büyük bir
34
önem taşımaktadır. Söz konusu reform hareketinin dayanaklarını oluşturan
temel sorunlar, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlıkları çerçevesinde
oluşturulan “Kamu Mali Yönetiminin Yeniden Yapılandırılması ve Mali
Saydamlık Özel İhtisas Komisyonu” tarafından yayımlanan ihtisas raporunda
yer
verilen
tespitler
paralelinde,
aşağıdaki
başlıklar
çerçevesinde
incelenmiştir.
2.1. Uygulamaya İlişkin Sorunlar
a) Devlet Muhasebesi Uygulamalarındaki Dağınıklık
Devlet muhasebesi sistemi yeniden yapılandırılmadan ve tahakkuk
esaslı devlet muhasebesi sistemine geçilmeden önce Türkiye’de devlet
muhasebesi alanındaki en önemli sorunların başında devlet muhasebesi
uygulamalarındaki dağınıklık gelmekteydi. Genel yönetim içinde yer alan
kurumların bütününe yönelik çalışmalar yapmak, standartlar ve kurallar
oluşturmak üzere yetki verilmiş bir kurum bulunmadığı için devlet
muhasebesinde ortak standartlar ve kurallar oluşturulamamaktaydı. Ayrıca
devletin resmini tam olarak görme konusunda bir talebin veya ilginin de
olmaması bu dağınıklığın sürdürülmesinde rol oynamıştır.57
b) Devlet Muhasebe Sisteminin Kapsamının Darlığı
Nakit esasının benimsendiği dönemlerde devlet muhasebe sistemi
kapsam itibariyle sınırlı ve dar bir yapıdaydı. Öyle ki, 1990 yılından itibaren
uygulanılmaya başlanılan Devlet Muhasebesi Yönetmeliği genel bütçeli
daireler ile özel mevzuatlarındaki hükümler saklı kalmak üzere katma bütçeli
idareleri kapsamaktaydı. Fakat, kamu kesiminde belediyeler, özel idareler,
fonlar, sosyal güvenlik kuruluşları gibi ellerinde mali kaynak tutan ve kullanan
kurumlar da bulunmaktadır. Bunların varlıklarını ve sorumluluklarını dışarıda
57
Devlet Muhasebesinde Reform Çalışmaları, a.g.r., s.20
35
bırakarak elde edilen veriler, milli ekonominin planlanması ve ekonomi
politikalarının hazırlanıp uygulanmasında yeterli olmamaktaydı.
c) Devlet Muhasebe Sisteminde Süreklilik Olmaması
Süreklilik temel muhasebe ilkelerinden biridir. Nakit esaslı sistemin
uygulandığı dönemlerde devlet muhasebe sistemi süreklilik ilkesini tam
olarak
gerçekleştirememiştir.
Çünkü
bu
sistemde
faaliyet
ve
bütçe
uygulamaları ait oldukları yılda kalmaktadırlar. Devletin varlıkları, borçları ve
alacakları gibi değerler yeni muhasebe dönemine aktarılmamaktadır. Keza,
devletin faaliyet ve bütçe uygulamasının sonuçları da ileriki yıllara
taşınamamaktadır. Bu da nakit esaslı devlet muhasebe sisteminin sürekliliğini
ve üretilen raporların karşılaştırılabilir olma özelliğini ortadan kaldırmaktadır.
d) Devlet Muhasebesi İşlemlerinde Otomasyona Geçilememiş Olması
Devlet muhasebesi sisteminin yeniden yapılandırılmasından önceki
dönemlerde devlet muhasebesi uygulamaları, gerek merkezi düzeyde,
gerekse yerel düzeyde büyük ölçüde elle gerçekleştirilen işlemlerle
yürütülmekteydi. Az sayıda kamu kurumunda kullanılan bilgisayar sistemleri
gerçek
anlamda
otomasyon
özelliğine
taşımamaktaydı.
Çünkü
bu
sistemlerde de, üretilen mali bilgilerin konsolidasyonunda yine elle bilgi girişi
ve kontroller yapılması gerekmekteydi. Bu durum ise, bilginin doğruluğunu ve
hızını olumsuz yönde etkilemekteydi.
2.2. Hesap Planına İlişkin Sorunlar
a) Devlet Muhasebe Sisteminin Nakit Esasına Dayanıyor Olması
Tahakkuk esasına geçilmesiyle birlikte terkedilen nakit esaslı devlet
muhasebe sistemi, temin edilen bir mal veya hizmet karşılığı doğmuş olan bir
36
devlet borcunun gerçekleştiğinde değil, nakden veya hesaben ödendiğinde
gider olarak kaydedilmesi; gelirlerin ise nakden veya hesaben tahsil
edildiğinde gelir olarak kaydedilmesi esasına dayanmaktaydı. Bundan dolayı,
bu sistemde devletin varlıkları ve sorumluluklarıyla ilgili mali ve idari bilgiler,
tam olarak ve zamanında kayıt altına alınamamaktaydı.
b) Devlet Muhasebesi Sisteminin Bütçe Odaklı Olması
Nakit esaslı devlet muhasebe sistemi bütçeye odaklıydı ve yalnızca
bütçesel
işlemleri
esas
almaktaydı.
Dolayısıyla,
bütçesel
işlemler
muhasebeleştirilirken, bütçe dışında kalan kamu faaliyetleri izlenip kayıt
altına alınmamaktaydı. Oysa, devlet, bütçe ile ilişkisi henüz kurulmamış
olmakla beraber, devlet bilançosunda değişim yaratan birtakım mali işlem ve
süreçler yürütmektedir. Bu işlem ve süreçlerin muhasebe anlamında
izlenmemesi, kayıt altına alınmaması ve yönetici kararlarına destek olacak
biçimde mali raporlara yansıtılamaması nakit esaslı sistemin ve dolayısıyla
Türk devlet muhasebesinin en önemli sorunlarından birini oluşturmaktaydı.
c) Devlet Muhasebe Sisteminin Hesap Sistematiğine Sahip Olmaması
Tahakkuk esasına geçilmeden önce uygulanmakta olan devlet
muhasebesi sisteminde hesaplar sınıflandırmaya tabi tutulmamıştı ve
sistematik bir kodlama sistemi bulunmamaktaydı. Bunun yanında, sistemde
dönem ayırıcı hesaplar da bulunmamaktaydı. Hesapların nitelikleri ve
taşıdıkları anlamlar sadece bu konuda uzmanlaşmış kişiler tarafından
anlaşılabilmekteydi. Bu nedenle, mevcut muhasebe sisteminden anlamlı mali
raporlar üretmek oldukça zordu; üretilen raporların önceden belirlenmiş bir
standartta olması ise hemen hemen imkânsızdı. Sonuç itibariyle, mevcut
muhasebe
sisteminden
tüm
kullanıcıların
anlayabileceği
ve
37
yorumlayabileceği mali raporlar ve bilgiler üretilememekte ve devlet
muhasebesi bir uzmanlık alanı olarak kalmaktaydı.58
d) Yarı Mali Nitelikteki İşlemlerin İzlenememesi
Yarı mali işlemler; bütçe dışı fonlar, görev zararları gibi merkezi
hükümet bütçesinde yer almayan bütçe dışı işlemleri ifade eder. Bu işlemlerin
devlet hesaplarında ve mali tablolarda görülmesi, mali disiplinin tesisi ve mali
saydamlık anlamında büyük önem taşımaktadır. Nakit esaslı devlet
muhasebesi sisteminde yarı mali nitelikteki işlemlerin çoğu muhasebe
sisteminin dışında gerçekleşmekte, sistemin kaydettikleri ise hesapların
niteliklerine uygun kullanılmaması sonucunda oluşan torba hesapların içinde
kaybolup
gitmektedir.
Böylelikle
yarı
mali
nitelikteki
işlemler
raporlanamamaktadır.
2.3. Raporlamaya İlişkin Sorunlar
a) Devlet Muhasebe Sisteminin Mali Raporlamaya Uygun Olmaması
Nakit esaslı devlet muhasebe sistemi mali raporlamaya ve anlamlı
mali sonuçlar üretmeye elverişli değildir. Devlet muhasebe sistemi, genel ve
katma bütçelere ait işlemleri kavramakta ve sadece bütçe uygulama
sonuçlarına ilişkin, muhasebe dışı işlemlerle hazırlanabilen cetveller şeklinde
bilgiler üretebilmektedir. Hesap planı itibariyle raporlamaya elverişli değildir.
Bilânço, nakit akım tablosu, faaliyet sonuçları tablosu, bütçe uygulama
sonuçları
tablosu
gibi
kamu
kesimini
kapsayan
mali
raporlar
düzenlenememektedir.
Nakit esaslı muhasebe sisteminin yetersizlikleri, raporlama ile
muhasebe arasında olması gereken ilişkiyi yani “doğru ve tutarlı rapor
58
T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, a.g.r., s.77
38
muhasebeden üretilir” ilkesini bozmuş; yetersiz oldukları açık olan mevcut
raporların bile büyük bir kısmı muhasebe dışındaki kayıt yöntemleri ve veri
tabanları ile üretilir olmuştur.
b) Devletin Mal Varlığının İzlenememesi ve Raporlanamaması
Nakit esaslı devlet muhasebesi sisteminin uygulandığı dönemlerde
devletin
sahip
kavranamamakta;
olduğu
mal
izlenip
varlıkları,
kayıt
muhasebe
altına
alınarak
sistemi
dönem
tarafından
sonlarında
değerlenememekte ve raporlanamamaktaydı. Oysa devletin gerçek mali
durumunu görebilmek amacıyla, belli bir dönemde hazırlanan bilançoda
maddi duran varlıkların tam olarak yer alması gerekmektedir. Öyle ki, devletin
bütün malvarlıkları muhasebe anlamında birer maddi duran varlık olarak ele
alınmalı; genel kabul görmüş muhasebe ilke ve standartları çerçevesinde
kayıt altına alınarak dönem sonunda değerlemeye tabi tutulmalı ve bu
varlıklar için amortisman işlemleri gerçekleştirilmelidir.
3. DEVLET MUHASEBESİ ALANINDA REFORM GEREKSİNİMİ
Türk devlet muhasebe sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiği
düşüncesini
ortaya
çıkaran
temel
gerekçeler
aşağıdaki
başlıklar
çerçevesinde incelenmiştir.
3.1. Uygulama Sorunlarından Kaynaklanan Reform Gereksinimi
a) Mali Yönetim Sisteminin Bütününe Hâkim Olabilme Gerekliliği
Yeni kamu yönetimi anlayışına uygun olarak kaynakların etkili,
ekonomik ve verimli kullanıldığı, şeffaflık ve hesap verilebilirliğin tam olarak
tesis edildiği, stratejik planlama temeline oturtulmuş bir kamu mali yönetimi
sisteminin oluşturulabilmesi ve bütün kamuda içselleştirilebilmesi için kamu
39
yönetiminin
devletin
mali
faaliyetlerini
tam
olarak
kavrayabilmesi
gerekmektedir. Zira belki idare etmek için değil ancak “yönetebilmek” için
resmin
bütününü
görebilmek,
sistemin
tamamına
hâkim
olabilmek
gerekmektedir.
b) Kamuda Hesap Verilebilirliğe Duyulan Gereksinim
Hesap verme yükümlülüğü, bir görevi icra etmek üzere kendilerine
emanet edilen kamu kaynaklarını kullananların, kaynakları kendilerine
emanet edenlere karşı, kaynakların kullanımı ve görevi yerine getirme tarzları
hakkında açıklamada bulunma mecburiyetleridir.59
Devlet Muhasebesi, kaynak kullanımı gerektiren işlemleri kaydetmeli
ve bu işlemleri özetleyen mali raporların hazırlanmasına temel teşkil
etmelidir. Bu nedenle muhasebe, birçok kaynağın kullanıldığı mali hesap
verme süreci için temel bir unsur olma özelliğini taşır. Kamu yönetiminde
“muhasebe” yoluyla mali hesabın tutulması ile birlikte bütçeleme ve denetim,
hesap verilebilirliğin temel öğelerini oluşturur. Bu anlamda özellikle
muhasebe aynı zamanda yönetimin hesap verme yükümlülüğünü ifa
etmesinin bir enstrümanı konumundadır. Nakit esaslı muhasebe sistemi
yukarıda da sözünü ettiğimiz çeşitli nedenlerle bu işlevini sağlıklı bir biçimde
yerine getirememektedir.60
c) Kamuda Mali Saydamlığa Duyulan Gereksinim
Mali saydamlık kavramını devletin işleyişi ve yapısının, uygulayacağı
maliye
politikaları
konusundaki
niyetlerinin,
devlet
hesapları
ve
projeksiyonlarının kamuya açık olması şeklinde tanımlamak mümkündür.61
Bir ülkede mali şeffaflıktan söz edebilmek için, kamuoyuna –bütçe dışı
59
Kamu Mali Yönetimi, www.tesev.org.tr
Erkan KARAARSLAN, a.g.m., s.64
61
Ferhat EMİL - H. Hakan YILMAZ, Mali Saydamlık İzleme Raporu, Şubat 2004, s.15
60
40
faaliyetler dâhil- tüm mali faaliyetleri gösteren açıklıkta bilgi verilmesi,
gerçekleşmesi
muhtemel
büyüklükleri
içeren
mali
risklerin,
vergi
harcamalarının ve yarı mali nitelikteki faaliyetlerin raporlanması, ayrıca, mali
bilgilerin yayınlanması konusunda açık bir taahhütte bulunulması gereklidir.
Mali raporlama, zamanlı, kapsamlı, güvenilir olmalı ve bütçeden sapmaları
açıkça tanımlamalıdır. Ayrıca, mali bilgiler kamuoyuna açık olmalıdır.62
Türkiye’de
kamu
muhasebesi
anlamında
ortak
standartların
bulunmaması, kamunun genelinde bir muhasebe birliğinin sağlanamamış
olması ve uygulanan muhasebe sisteminin nakit esasına dayanıyor olması
mali raporlamanın ve dolayısıyla kamuda mali saydamlığın istenilen ölçüde
gelişmesini engelleyen unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır.
d) Kamu Yöneticilerine Karar Almada Yardımcı Olma
Kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılması, kayıp,
kaçak ve israflardan korunabilmesi ve sonuç olarak bu kaynakların faydalı
kamu hizmetlerine dönüşebilmesi için kamu yöneticilerinin etkin ve doğru
kararlar alabilmeleri gerekmektedir. Doğru kararlar alabilmek için ise kamu
yöneticilerinin doğru, anlamlı, tutarlı ve karşılaştırılabilir verilere sahip
olmaları gerekmektedir.
Devletin sahip olduğu varlıklar ve alacaklar ile yükümlülüğü altındaki
borçlar da dahil olmak üzere bütün kamu kaynaklarını izleyebilen,
değerleyebilen ve karşılaştırılabilir mali raporlar haline dönüştürebilen etkili
bir muhasebe sisteminin tesis edilmesi kamu yöneticilerinin mali işlem
süreçlerine ilişkin olarak etkili ve doğru kararlar alabilmesi noktasında hayati
bir önem taşımaktadır.
62
Erkan KARAARSLAN, a.g.e., s.17
41
3.2. Uluslararası Gelişmelerin Etkileri Çerçevesinde Ortaya Çıkan
Reform Gereksinimi
a) Dünyada Nakit Esasından Tahakkuk Esasına Geçilmesi Eğilimi
Çok uzun yıllar boyunca bütün dünyada devlet muhasebesi kayıtları
bütçe odaklı bir anlayış çerçevesinde bütçesel gelirlerin tahsil edilip kasaya
veya hazineye intikal ettirildiği, bütçesel giderlerin ise fiilen ödendiği anda
muhasebeleştirildiği
nakit
esaslı
muhasebe
sistemine
uygun
olarak
tutulmuştur. Ancak, gerek kamu hizmetleri yelpazesinin giderek genişlemesi,
gerekse kamu yönetimlerinin mali anlamda yönetmek zorunda oldukları kamu
kaynaklarının önemli artışlar göstermesi nakit esaslı muhasebe sistemini
etkili bir kamu yönetimi aracı olmaktan uzaklaştırmıştır.
Nakit esaslı muhasebe sisteminin zamanla yönetsel ihtiyaçları
karşılayamaz hale gelmesi üzerine ekonomik ve idari anlamda gelişmiş
A.B.D., Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda gibi ülkeler, özellikle son yirmi beş
yıldır, muhasebe sistemlerini reforma tabi tutarak tahakkuk esaslı muhasebe
sistemine dönüştürme yolunda önemli ilerlemeler kaydetmişlerdir. Söz
konusu dönüşüm çabaları zamanla yaygınlaşarak uluslararası kuruluş ve
birliklerin, araştırma ve geliştirme projeleri kapsamında gündemlerine
girmiştir. Sözü edilen kuruluşların, dünya genelinde ortak standartları olan ve
karşılaştırılabilir mali ve ekonomik raporlar oluşturulması amacı çerçevesinde
ele aldıkları, bu konuda önemli bir bilgi ve tecrübe birikimi oluşmuştur.
Devlet muhasebesinde nakit esasından tahakkuk esasına geçiş
konusunda uluslararası alanda kaydedilen gelişmeler Türk kamu yönetimini
de etkilemiş ve nakit esasına dayalı ülkemiz devlet muhasebe sisteminde de
köklü bir dönüşüme ihtiyaç olduğu düşüncesi ortaya çıkmıştır.
b) Avrupa Birliğine Tam Üyelik Süreci
42
1959 yılında o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu’na yaptığı
üyelik başvurusu ile başlayan Türkiye’nin Avrupa Birliği süreci, 1999 yılında
aday ülke statüsü kazanılması ve 2005 yılında resmi olarak tam üyelik
müzakerelerine başlanması ile önemli bir noktaya gelmiştir. Türkiye tam
üyelik müzakereleri çerçevesinde Avrupa Birliği müktesebatına (hukukuna)
uymak, kendi iç hukukunu söz konusu müktesebat ile uyumlaştırmak
yükümlülüğü altındadır.
Sözü edilen müktesebat Avrupa Birliği hukuk sistemine verilen genel
addır. Yaklaşık yüz yirmi bin sayfadan oluşmaktadır. Avrupa Birliğini kuran ve
daha sonra değişikliğe uğrayan antlaşmaları, aday ülkelerin Avrupa Birliğine
katılırken imzaladıkları katılım antlaşmalarını, Konsey, Komisyon, Avrupa
Toplulukları Adalet Divanı gibi topluluk organlarının çıkardıkları tüm mevzuatı
ifade etmektedir.63
Tam üyelik müzakereleri çerçevesinde birlik müktesebatı otuz beş
konu başlığı altında sınıflandırılmıştır ve bu konu başlıklarından biri de
“İstatistik” adını taşımaktadır. İstatistik başlığı altında ise gerek üye ülkelerde,
gerekse de birlik genelinde ortak olarak kullanılması öngörülen ulusal
hesaplar ve standartlara ilişkin yönetmelik, yönerge, karar gibi yönetsel
düzenlemeler yer almaktadır. Nitekim daha önce ele aldığımız Avrupa Hesap
Sistemi(ESA95) de bir Konsey Tüzüğü olarak söz konusu müzakere
başlığının ve dolayısıyla Avrupa Birliği Müktesebatının içinde yer almaktadır.
63
Türkiye - Avrupa Birliği İlişkileri, www.abgs.gov.tr
43
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TAHAKKUK ESASLI DEVLET MUHASEBESİ
SİSTEMİNE GEÇİŞ SÜRECİ
1. 5018 SAYILI KAMU MALİ YÖNETİMİ VE KONTROL
KANUNU ÇERÇEVESİNDE YAPILAN DÜZENLEMELER
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ülkemizde kamu
mali
yönetim
sistemini
yeniden
düzenlemekte;
özellikle
kamu
mali
yönetiminin sınırlarının çizilmesi, ortak terminoloji oluşturulması, devlet
muhasebesi, mali raporlama ve devlet mali istatistiklerinin hazırlanması,
merkezi yönetim bütçesinin kapsamı, hazırlanması ve uygulanması gibi
konularda,
uluslararası
gelişmelere
uygun
olarak,
yeni
yaklaşımlar
getirmektedir.64
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda devlet
muhasebesi ve kamu mali istatistiklerine ilişkin hükümler kanunun “Kamu
Hesapları ve Mali İstatistikler” başlıklı dördüncü kısmında; 49 ile 54.
maddeler arasında düzenlenmiştir.
1.1. Muhasebe Sistemi
Muhasebe sistemi, kamu idarelerinin bütün mali iş ve işlemlerinin
yürütülmesinde, kaydedilmesinde ve raporlanmasında kullanılan hesap
planını, defter ve belgeleri ve muhasebeleştirme sürecinin tamamını ifade
eder. 5018 sayılı Kanunun 49. maddesinin birinci fıkrasında muhasebe
64
Erkan KARAARSLAN, a.g.m., s.68
44
sisteminin; karar, kontrol ve hesap verme süreçlerinin etkili çalışmasını
sağlayacak ve malî raporların düzenlenmesi ile kesin hesabın çıkarılmasına
temel olacak şekilde kurulacağı ve yürütüleceği hüküm altına alınmıştır.
Kamuda oluşturulacak muhasebe sisteminin esaslarının açıklandığı bu
maddeye göre muhasebe sisteminin;65
•
Kamu idarelerinin hesap ve kayıt düzeninde saydamlık, hesap
verilebilirlik ve tekdüzenin sağlanmasını, mali işlem ve olayların
kayıt dışında kalmasının önlenmesini, idare faaliyetlerinin
gerçek mahiyetlerine uygun olarak sağlıklı ve güvenilir bir
biçimde muhasebeleştirilmesini,
•
Mali
tabloların
kavramları
ve
zamanında,
genel
kabul
doğru,
görmüş
muhasebenin
temel
muhasebe
ilkeleri
çerçevesinde, uluslararası standartlara uygun, yönetimin ve ilgili
diğer kişilerin bilgi ihtiyaçlarını karşılayacak ve kesin hesabın
çıkarılmasına temel olacak şekilde çıkarılmasını,
•
Karar alma, mali kontrol ve hesap süreçlerinin etkili çalışmasını
sağlayacak şekilde oluşturulması gerektiği ifade edilmiştir.
Muhasebe sistemi tarif edilirken karar, kontrol ve hesap verme ve mali
raporlama süreçlerine atıfta bulunulmasının altında yeni kamu yönetimi
anlayışı çerçevesinde devlet muhasebesinin kamu yönetiminin bir “yönetim
aracı” olduğu fikri yatmaktadır. Zira sözü edilen bu süreçlerin her biri kamu
yönetiminde etkinlik ve verimliliğin artırılabilmesi noktasında hayati önem
taşıyan unsurlar olarak ele alınmaktadır. Bütün bu süreçlerin temeline
muhasebe sisteminin yerleştirilmesi ise muhasebenin kamu yönetimi için
taşıdığı önemi ortaya koymaktadır.
65
A. Uğur CEBECİ - Hikmet TOSUN, Açıklamalı ve Karşılaştırmalı 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve İkincil Mevzuat, 2006, s. 124
45
Muhasebe işlemleri, bir kamu idaresinin bir başka kamu idaresi ve
tüzel veya gerçek üçüncü kişilerle olan ekonomik ve mali ilişkilerinden doğan
ve para cinsinden ifade edilebilen her türlü işlemlerini ifade eder. Muhasebe
işlemleri, kamu hesapları aracılığıyla izlenir, kaydedilir ve raporlanır.
49. maddenin ikinci fıkrasında muhasebe işlemlerinin nitelikleri
açıklanmış ve bu işlemlere ilişkin kamu hesaplarının kayıt edilmesinin
gerekçeleri belirtilmiştir. Buna göre, “kamu hesapları, kamu idarelerinin gelir,
gider ve varlıkları ile malî sonuç doğuran ve öz kaynağın artmasına veya
azalmasına neden olan her türlü işlemlerle garantilerin ve yükümlülüklerin
belirlenmiş bir düzen içinde hesaplara kaydedilerek, yönetim ve denetim
yetkilileriyle kamuoyuna gerekli bilgilerin sağlanması amacıyla tutulur.”
Bir ülkede ister nakit esası, ister tahakkuk esası benimsenmiş olsun,
muhasebe
sisteminin
aşağıdaki
genel
niteliklere
sahip
olması
gerekmektedir;66
•
İşlemlerin sistematik olarak kaydedilmesi, bilgi ve belgelerin
güvenliği ve muhasebe defterlerinin doğru ve düzgün olarak
tutulması konularında etkili kural ve prosedürlerin tesis edilmiş
olması
gerekmektedir.
hesapların
bilgisayar
Otomasyona
ortamında
geçilmesi
izlenmesi,
suretiyle
sözü
edilen
muhasebe prosedürlerinin gelişmesine katkıda bulunur. Ancak
bu konuya ilişkin güvenlik uygulamalarının tam olarak yerleşmiş
olması gerekmektedir.
•
Fonlar ve iç ve dış borçlar da dahil olmak üzere bütün gelir ve
giderler
ortak
bir
metodoloji
çerçevesinde,
muhasebe
kayıtlarına muntazaman giriyor olmalıdır.
66
Richard Allen, Daniel Tommasi, a.g.e., s.302
46
•
Giderlerin fonksiyonel ve ekonomik olarak sınıflandırılmış
olması gerekmektedir.
•
Temel muhasebe ilke ve usulleri, açık ve anlaşılır bir şekilde
tanımlanmış ve yazıya dökülmüş olmalıdır.
•
Mali rapor ve belgelerin düzenli olarak üretiliyor ve yayımlanıyor
olması gerekmektedir.
•
Bütçe ödeneklerinin kullanımını(taahhüt, gerçekleştirme ve
ödeme) detaylı bir biçimde takip etmeye imkan veren yeterli bir
sistemin kurulmuş olması gerekmektedir.
•
Geçici ve alt hesaplarda izlenen işlemleri gösteren şeffaf bir
raporlama sisteminin kurulmuş olması gerekmektedir.
•
Hangi muhasebe sistemi benimsenmiş olursa olsun, mali
tabloların dipnot ve ekleri, temel muhasebe politikalarını
göstermeli; muhasebe politikalarına ilişkin doğru yorumlar
yapmaya imkân verecek ölçüde detaya sahip olmalıdır.
1.2. Muhasebe İşlemlerinin Kayıt Zamanı
5018 Sayılı Kanunun 50. maddesinde muhasebe işlemlerinin ne
zaman ve hangi şartlarda kayıt edileceği düzenlenmiştir. Buna göre
muhasebe işlemleri, “Bir ekonomik değer yaratıldığında, başka bir şekle
dönüştürüldüğünde, mübadeleye konu edildiğinde, el değiştirdiğinde veya
yok olduğunda muhasebeleştirilir. Bütün mali işlemlerin muhasebeleştirilmesi
ve her muhasebe kaydının belgeye dayanması şarttır.”
47
Maddede öngörülen; muhasebeleştirme işlemlerinin, bir ekonomik
değer yaratıldığında, başka bir şekle dönüştürüldüğünde, mübadeleye konu
edildiğinde, el değiştirdiğinde veya yok olduğunda gerçekleştirilmesi ilkesi
tahakkuk esaslı muhasebenin temelini oluşturmaktadır. Buna göre, tahakkuk
esaslı sistemde muhasebe kayıtları tutulurken, gelir ve giderlerin fiilen tahsil
edilmesi veya ödenmesi değil, tahakkuk ettirilip kesinleşmesi esas alınır.
Nitekim kanunun 51. maddesinde, “Kamu gelir ve giderleri tahakkuk
ettirildikleri
mali
yılın
hesaplarında
gösterilir.”
denilerek
devlet
muhasebesinde tahakkuk esasının benimsendiği açık bir biçimde ifade
edilmiştir.
Muhasebe sisteminin, idarenin mali durumunu doğru ve kapsamlı
olarak gösterebilme, anlamlı yönetim bilgisi sağlayabilme gibi, kendisinden
beklenen fonksiyonlarını tam olarak yerine getirebilmesi için bütün mali işlem
ve olayların muhasebeleştirilmesi, kayıt altına alınması gerekmektedir.
Bütün muhasebe işlemlerinin fatura, ihale dokümanı vb. gibi kanıtlayıcı
belgelere dayandırılması zorunludur. Kanıtlayıcı belgeler, ilgili mevzuatında
belirtilen ve muhasebeleştirme belgelerinin oluşturulması için gerekli olan
belgeleri ifade eder.
1.3. Bütçe Gelir ve Giderleri
Tahakkuk esaslı devlet muhasebesi sisteminin bir gereği olarak kamu
gelir ve giderleri ve bunlara ilişkin muhasebe işlemleri tahakkuk ettirildikleri
mali yılın muhasebe kayıtlarında izlenir ve gösterilirler. Ancak, bütçesel
işlemlerin muhasebeleştirilmesi açısından hala nakit esası geçerlidir. Buna
göre, bütçe gelir ve giderleri tahsilâtın veya ödemenin fiilen gerçekleştiği mali
yılda muhasebeleştirilir. Nitekim 5018 sayılı Kanunun 51. maddesinde, kamu
gelir ve giderlerinin tahakkuk ettirildikleri yılın mali hesaplarında gösterileceği,
48
bütçe
gelir
ve
giderlerinin
ise
tahsil
edildiği
veya
ödendiği
yılda
muhasebeleştirileceği hüküm altına alınmıştır.
1.4. Mali İstatistikler
Mali
istatistikler,
genel
yönetime
dahil
kamu
idarelerinin
gerçekleştirdikleri bütün mali işlem ve faaliyetlere ilişkin mali verileri ifade
eder. Hesap verilebilirlik ve saydamlık gibi modern yönetim kavramlarının
Türk kamu yönetimine yerleştirilebilmesi amacı çerçevesinde, söz konusu
istatistiklerin,
Avrupa
Birliği,
Uluslararası
Para
Fonu(IMF),
Birleşmiş
Milletler(BM) gibi uluslararası kuruluşlarca belirlenen standartlara, bütünlük,
güvenilirlik, karşılaştırılabilirlik, kullanışlılık, ulaşılabilirlik, yöntemsel ve
kavramsal geçerlilik gibi ilkelere uygun olarak hazırlanması gerekmektedir.
Dolayısıyla, mali istatistiklerin hazırlanması sürecinde, kamu yöneticilerinin
uygun kurumsal çevrenin oluşturulması için gerekli önlemleri alması; bu
süreçte
yeterli
mesleki
eğitime
ve
donanıma
sahip
personelin
görevlendirilmesi gerekmektedir.
Mali istatistiklerin tam ve düzgün muhasebe kayıtlarına ve istatistiksel
yöntemlere dayanılarak hazırlanması gerekmektedir. Bu noktada, devlet
muhasebesi standartlarının kalitesi ve uygulanan muhasebe sisteminin
etkinliği büyük önem taşımaktadır. Zira zayıf ve belli bir kalite seviyesini
yakalayamayan mali istatistikler, ne yurtiçi kullanıcılar, ne de uluslararası
kuruluşlar tarafından kabul görecektir.
1.5. Muhasebe Hizmetleri ve Muhasebe Yetkilileri
Muhasebe hizmetleri, gelirlerin tahsili, giderlerin hak sahiplerine
ödenmesi, para ve parayla ifade edilebilen değerler ile emanetlerin alınması,
saklanması, ilgililere verilmesi, gönderilmesi ve diğer tüm malî işlemlerin
49
kayıtlarının yapılması ve raporlanması işlemlerinden oluşur. Bu hizmetler,
söz konusu işlemlerin gerçekleştirildiği muhasebe biriminden de sorumlu olan
muhasebe yetkilileri tarafından yürütülür.
5018 Sayılı Kanunun 61. maddesiyle yapılan düzenlemelere göre,
muhasebe yetkilileri, ödeme emri belgesi ve eki belgeleri kontrol etmekle;
muhasebe işlemlerine ilişkin defter, kayıt ve belgeleri muhafaza etmekle ve
denetime hazır bulundurmakla yükümlüdürler.
Muhasebe hizmetlerinin tanım ve niteliklerinin; bu hizmetlerin hangi
birimlerde
ve
kimler
tarafından
yürütüleceği
hususlarının
yönetim
organizasyonu anlamında net olarak belirlenmesi, muhasebe sisteminin,
kendisinden beklenen faydaları tam olarak yerine getirebilmesi açısından son
derece önemlidir. Kamuda muhasebe organizasyonu için iki temel model
bulunmaktadır;67
•
Dikey(Merkezileştirilmiş) Model: Bu modelde bütün hesaplar
merkezdeki bir muhasebe birimi tarafından tutulur. Mali bilgilerin
merkezde toplanması bu modelin en önemli avantajıdır. Bu
durum, otomasyona geçmemiş birimler düşünüldüğünde çok
daha büyük bir önem kazanmaktadır. Ayrıca, bu model bütçe
uygulama
kontrollerine
son
derece
uygundur.
Modelin
dezavantajı ise, merkez dışı birimlerin, kayıtları düzenli olarak
tutmamalarıdır.
•
Konsolidasyon Modeli: Bu modelde hesaplar, bizzat harcamacı
kuruluşlar tarafından tutulur; merkezde ise konsolide edilirler.
Otomasyona geçilmiş olması durumunda, mali işlem süreçlerine
ilişkin her adımın izlenebilmesi ve merkez ile harcamacı kuruluş
arasında elektronik bağlantı kurulabilmesi mümkündür. Modelin
67
Richard Allen, Daniel Tommasi, a.g.e., s.305
50
zayıf yanı, merkezdeki konsolidasyon işleminin zamanında
yapılamaması ve bundan dolayı, mali bilgilerin güncelliğini
yitirmesi veya kaybolmasıdır.
5018
sayılı
Kanunda,
genel
bütçeye
dahil
idareler
için
dikey(merkezileştirilmiş) model; diğer kamu idareleri için ise konsolidasyon
modeli benimsenmiştir. Buna göre, genel bütçe kapsamındaki idarelerin
muhasebe hizmetleri Maliye Bakanlığınca; özel bütçe kapsamındaki
idarelerin, düzenleyici ve denetleyici kurumların, sosyal güvenlik kurumlarının
ve mahalli idarelerin muhasebe hizmetleri bu idarelerin kendileri tarafından
yürütülecektir. Genel bütçeye dahil idareler için merkezileştirilmiş muhasebe
modelinin benimsenmesinde, genel bütçeye dahil dairelerde uygulanan tek
hazine hesabı sistemi uygulaması, say2000i Projesi kapsamında oluşturulan
otomasyon sistemi ve taşrada muhasebe hizmetlerinin bu idareler için tek bir
elden yürütülmesinin sağladığı kolaylıklar önemli rol oynamıştır.68
1.6. Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği
Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği, 5018 Sayılı Kanunun ikincil
mevzuat düzenlemeleri kapsamında, merkezi yönetime dahil idarelerde,
sosyal güvenlik kurumlarında ve mahalli idarelerde uygulanacak muhasebe
sisteminin usul ve esaslarını düzenlemek amacıyla, 2005 yılında yürürlüğe
konulmuştur.
Nakit esaslı muhasebe sisteminde iyi tasarlanmış ve kullanışlı bir
kodlama
sistemi
sınıflandırmaya
tabi
bulunmamaktaydı.
tutulmamıştı
Hesaplar
ve
dönem
niteliklerine
ayırıcı
göre
hesaplar
kullanılmamaktaydı. Bunun yanında, hesapların pek çoğu, muhasebe
anlamında özelliğini yitirmişti ve niteliği itibarıyla farklı işlemler aynı hesaplara
kaydedilmekteydi. Bütün bunlardan dolayı, nakit esasına dayalı muhasebe
68
Erkan KARAARSLAN, a.g.m., s.71
51
sisteminde, anlamlı ve önceden belirlenmiş standartlara uygun mali raporlar
üretilememekteydi.69
Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliğinde, devlet muhasebesinin belli
bir sistematiğe dayanıyor olması gerektiği düşüncesinden hareketle,
tahakkuk esaslı muhasebe sisteminde bütün hesaplara birer kod numarası
verilmiş ve belli bir kodda tanımlanan hesabın herkes için aynı şeyi ifade
etmesi için teknik standartlar geliştirilmiştir. Bu hesaplar özelliklerine göre
gruplara ayrılarak; devlet bilançosu yani varlık ve yükümlülükler kısa dönem
ve uzun dönem şeklinde dönemsel bir ayrımına tabi tutulmuştur. Ayrıca aktif
veya pasif hesaplarda izlenmesi mümkün olmayan mali işlem ve süreçlerin
izlenebilmesi amacıyla, muhasebenin bilgi verme sorumluluğu çerçevesinde,
nazım hesaplar grubu oluşturulmuş ve bu grupta yer alan hesaplar
tanımlanmıştır.
Bu sınıflandırma kendi içerisinde önce iki düzeyli ana hesap
gruplarına; daha sonra üç düzeyli ana hesaplara ayrılmıştır. Sistemde 56
adet iki düzeyli ana hesap grubu ve 179 adet üç düzeyli ana hesap
bulunmaktadır. Bu ana hesaplar ise kendi aralarında 6000 civarında yardımcı
hesaba ayrılmaktadır.70
2. TAHAKKUK ESASLI DEVLET MUHASEBESİNİN MALİ
YÖNETİM SİSTEMİNE GETİRDİĞİ YENİLİKLER
Türk kamu mali yönetim sistemini iyileştirmek ve çağdaş kamu
yönetim ilke ve uygulamalarına yakınsamak amacı çerçevesinde yürütülen
reform çalışmalarının en önemli adımlarından birisi de, kuşkusuz, devlet
muhasebesi sistemini yeniden yapılandırmak ve nakit esasından tahakkuk
esasına geçilmesidir. 2004 yılından itibaren, devlet muhasebe ve raporlama
69
70
Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Pilot Uygulama Sonuçları, a.g.r, s.16
Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Pilot Uygulama Sonuçları, a.g.r, s.17
52
sisteminde tahakkuk esasına geçilmesiyle birlikte hâlihazırda ulaşılan ve
zaman içerisinde ulaşılması beklenen sonuçlar aşağıda incelenmiştir.
2.1. Muhasebe Kayıtlarının Tahakkuk Esasına Göre Tutulması
Hem bütçe işlemlerinin, hem de faaliyetlere ilişkin işlemlerin nakit
esasına dayandırıldığı devlet muhasebe sistemi, mali raporlama ve mali
istatistiklerin çıkarılması konularında önem taşıyan pek çok mali bilginin
kaydedilmemesine ve kaybolmasına neden olabilmekte, bu durum ise, karar
verici konumunda bulunan kamu yöneticilerinin mali ve yönetsel kararları
eksik veya yanlış vermesine sebep olabilmekteydi. 2004 yılı itibariyle
uygulamaya konulan tahakkuk esaslı devlet muhasebesi sistemi ile birlikte,
bütçesel işlemler nakit esasına; faaliyetler ise tahakkuk esasına göre
kaydedilmeye başlanmıştır. Diğer bir ifadeyle, bütçesel anlamda bir nakit
giriş-çıkışına sebep olmadığı halde devletin aktifinde veya pasifinde değişiklik
yaratan işlemler muhasebe anlamında kaydedilmeye başlanmıştır.
Tahakkuk esasına dayalı devlet muhasebesi sistemi ile nakit esasına
dayalı bütçe sisteminin uyumlaştırılması ve tahakkuk esasında muhasebe
raporları ve nakit esasında bütçe raporları üretilebilmesi için “yansıtma
tekniği” kullanılmıştır. Böylece bütçe kanunlarının gelir ve gider kabul ettiği
işlemler, bütçe geliri ve bütçe gideri hesaplarına kaydedilmekte ve yansıtma
hesapları kullanılarak; genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine göre gelir ve
gider kabul edilen işlemler, gelir ve gider hesaplarına yansıtılmakta, gelir ve
gider olarak kabul edilmeyen işlemler ise ilgili varlık veya yükümlülük
hesaplarına yansıtılmaktadır.71
Tahakkuk
esaslı
muhasebe
sisteminde,
devletin
alacak
ve
yükümlülükleriyle ilgili mali bilgilerin de zamanında ve doğru olarak
71
Erkan KARAARSLAN, Tahakkuk Esaslı Muhasebede Yansıtma Hesapları ve Dönem Sonu
İşlemleri, Temmuz 2002, s.109
53
kaydedilmesi mümkün hale gelmiştir. Zira bu sistemde, kamu alacakları
tahakkuk ettirildikleri anda “gelir” olarak; dışarıdan temin edilen mal veya
hizmetler karşılığında doğmuş olan bir devlet borcu ise yükümlülük doğduğu
anda “gider” olarak kaydedilmektedir.
2.2. Devlet Faaliyetlerinin Tamamının Kayıt Altına Alınması
Ülkemizde 2004 yılına dek uygulanan devlet muhasebesi sisteminin
temelini oluşturan nakit esası, tamamen bütçeye odaklı bir anlayış
gerektirmekteydi. Bu durum, bütçesel işlem niteliğinde olmayan pek çok mali
işlem
ve
olayın,
muhasebeye
ve
dolayısıyla
devletin
bilançosuna
yansımaması sonucunu doğurmakta, devletin mali durumu hakkında yeterli
ve gerekli bilgilere sahip olmayı güçleştirmekteydi.
Genel yönetim kapsamındaki tüm kamu idarelerini kapsayan yeni
devlet muhasebesi çalışmalarının başlangıcındaki temel amaç devlet
hesaplarında saydamlığın sağlanabilmesiydi. Modern kamu yönetiminde tüm
kullanıcılar ile sistemin finansmanını sağlayan vergi verenlerin, devlete ilişkin
bütün mali bilgileri muhasebeden açık, doğru ve net bir şekilde öğrenme
hakları vardır. Bu demokratik ve çağdaş bir devlet olmanın da en temel
gereklerinden birisidir. Yeni devlet muhasebesi anlayışı bu gereği yerine
getirebilmek için bütçe odaklı bir muhasebe sisteminin dışına çıkarak bütçe
tarafından kavranmayan, maddi ve maddi olmayan tüm duran varlıkların yanı
sıra kayıt dışı bütçe işlemlerini ve devletin muhtemel yükümlülüklerini
kavrayarak muhasebeleştirmektedir. Böylelikle muhasebeden elde edilen
raporlarda geçmişten farklı olarak devletin faaliyet ve performansını
doğrudan etkileyen işlemler görülebilmektedir.72
72
Baki KERİMOĞLU, Mahalli İdareler İçin Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi, Ocak 2006, s.22
54
2.3. Devletin Sahip Olduğu Maddi Duran Varlıkların İzlenebilmesi
Maddi duran varlıklar, faydası bir bilanço dönemini aşan, yıpranmaya,
aşınmaya, tükenmeye ve değer kaybına tabi, bina, makine, arsa gibi
kıymetleri ifade eder. Bu varlıkların edinildikleri anda muhasebeleştirilmesi,
kullanımda oldukları yıllar itibariyle amortisman ayrılması, değerlemeye tabi
tutulması ve envanter kayıtlarında izlenmesi, muhasebe sisteminden doğru
mali bilgiler üretilebilmesi açısından önemlidir. Devletin, sahip olduğu maddi
duran varlıkları muhasebe kayıtlarında izleyememesi, devlet bilançosunun
net değerinin yani varlıklar ile yükümlülükler arasındaki farkın sağlıklı bir
şekilde tespit edilmesini güçleştirmektedir. Zira bütçe odaklı nakit esaslı
muhasebe sisteminde maddi duran varlıklara yapılan bütün harcamalar, bu
varlıkların edinildikleri mali yılın bütçesine gider yazılmakta; yukarıda sözü
edilen muhasebe işlemleri yapılmamaktadır.
2004 yılı başından itibaren uygulanmaya başlanılan muhasebe
standartları ve detaylı hesap planı, yukarıda belirtilen eksiklikleri ortadan
kaldıracak şekilde maddi duran varlıkların muhasebeleştirilmesini ve
raporlamasını kapsamaktadır. Üretilen mali tablolarda maddi duran varlıklar
kapsanmakta, amortisman ve yıl sonlarında yapılacak değerleme işlemleri ile
de duran varlıklar, olması gereken değerde raporlanmaktadır. Böylelikle,
maddi duran varlık edinimiyle giderlerin dönemsel olarak artması ya da
azalması söz konusu olmamaktadır.73
2.4. Ödenek ve Nakit Planlamasına Katkı Sağlaması
Nakit esaslı muhasebe sisteminde, gerek girişilen taahhütler, gerekse
ödenek
yokluğu
nedeniyle
ödemesi
gerçekleştirilememiş
borçlar
muhasebeleştirilmediği için ödenek ve nakit planlaması ve dağıtımı sağlıklı
73
Baki KERİMOĞLU, a.g.e., s.23
55
bir
şekilde
gerçekleştirilememektedir.
Çünkü
nakit
esaslı
muhasebe
sisteminde ödenek yokluğu nedeniyle ödenememiş devlet borçlarının ve
girişilen taahhütlerin kaydedileceği bir hesap ve bütçe hazırlama ve
uygulama sürecine destek sağlayacak bir borç ve taahhüt izleme
mekanizması bulunmamaktadır. Bu durum ise, gerçekte yeterli ödeneği
olmayan taahhütlere girişilmesine ve yıllara yaygın işler için yeterli ödenek
konulamamasına sebep olmakta, yatırımların verimliliğini azaltmaktadır. Bu
nedenle, devlet sektörünün hangi zaman dilimlerinde hangi yükümlülüklerle
karşılaşılabileceği tespit edilememekte; orta-uzun vadeli harcama planları
yapılamamaktadır.74
2004 yılından itibaren uygulanmaya başlanan tahakkuk esaslı devlet
muhasebe
sisteminde,
yukarıda
sözünü
ettiğimiz
nakit
ve
ödenek
planlamasına ilişkin eksikliğin giderilebilmesi amacıyla çerçeve hesap planına
iki yeni hesap eklenmiştir: “322- Bütçeleştirilecek Borçlar Hesabı” ve “920Gider Taahhüt Hesabı”.
Bütçeleştirilecek borçlar hesabı, bütçe kanunu veya özel bir mevzuatla
yapılması öngörülen bir hizmet ve husus karşılığı olmak üzere, gerçekleştiği
halde; ödeneği bulunmaması veya kanunen ödenek üstü harcamaya izin
verilmemesi gibi nedenlerle bütçeye gider kaydedilemeyen borçların
izlenmesi için kullanılmaktadır.75
Gider taahhüt hesabı, içinde bulunulan dönemde geçerli olan
sözleşmeler ile ertesi mali yıl veya yıllara geçerli olmak üzere yapılan
sözleşmelere dayanılarak girişilen ve mevzuatı gereğince bunlara ilave edilen
taahhüt tutarları ile bu sözleşmelerden yerine getirilenler veya feshedilenlerin
izlenmesi için kullanılmaktadır.76
74
Baki KERİMOĞLU, a.g.e., s.24
Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği, madde 70
76
Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği, madde 108
75
56
Tahakkuk esaslı devlet muhasebesi sisteminde, bu iki hesabın
kullanılmasıyla
birlikte,
ödeneği
bulunmayan
taahhütlere
girişilmesi
engellenirken, yıllara yaygın işler için yeterli ödenek konulabilmektedir. Bu
durum, gerek bütçe hazırlama ve uygulama süreçlerinin, gerekse de bütçe
kontrol süreçlerinin etkinliğinin arttırılması açısından büyük bir önem
taşımaktadır. Ayrıca, devlet sektörünün hangi zaman dilimlerinde hangi
yükümlülüklerle karşılaşabileceği tespit edilip, orta ve uzun vadeli harcama
programları muhasebe sisteminden elde edilen bilgilerle yapılabilecektir.
2.5. Devlet Borçlarının Muhasebe Sistemi Tarafından İzlenebilmesi
Nakit
esasına
dayalı
muhasebe
sisteminde
devlet
borçlarını
izleyebilmek genel olarak mümkündür ancak yeterli düzeyde değildir. Devlet
borçlarını etkili olarak izleyebilmek için çift taraflı kayıt yöntemine dayalı
tahakkuk esaslı muhasebe sistemine geçilmiş olması gerekmektedir.77
Gerçekten de ülkemizde nakit esasına dayalı muhasebe sisteminin
uygulandığı dönemlerde, devlet borçlarının tutar ve vade yapısı itibariyle,
muhasebe kayıt ve raporlarında izlenebilmesi mümkün olmamıştır. Bu
durum, gerek muhasebe sisteminin yetersiz olmasından, gerekse yönetsel
karar ve uygulamalardan kaynaklanmıştır. Çünkü borçlanma verileri, bu
işlemlerin
kayıtlarını
tutması
gereken
muhasebe
birimine
ya
hiç
gönderilmemekte ya da geç gönderilmekteydi. Tahakkuk esaslı muhasebe
sistemine geçilmesi ile birlikte sözü edilen iletişim eksikliklerinin ortadan
kaldırılması ve devlet borçlarının muhasebe kayıt ve raporlarından elde
edilmesi mümkün hale gelecektir.
77
Richard Allen, Daniel Tommasi, a.g.e., s.253
57
2.6. Kesin Hesap Sürecine Katkısı
Bütçe yasası ile yürütme organına, devlet gelir ve giderleriyle ilgili
işlemleri yapma izin ve yetkisi veren yasama organı, bütçe hakkının doğal bir
sonucu olarak denetimi de yapmak durumundadır. Bu denetim, yasama
organınca bütçenin hem uygulanması sırasında, hem de sonrasında yapılır.
Yasama organının, yürütme organını bütçenin uygulama döneminin ardından
denetlemesi kesin hesap kanun tasarısı ile gerçekleştirilir. Çağdaş
demokrasilerde bu denetim büyük bir önem taşımakta ve kamuoyunda daha
fazla ilgi görmektedir. Zira, bütçenin sadece bir tahmin olmasına karşılık,
Kesin Hesap Kanun Tasarısı bütçeye ilişkin somut gerçekleşmeleri
göstermektedir.78
Kesin hesap kanunu tasarısı, bütçe uygulamasına esas muhasebe
kayıtları dikkate alınarak hazırlanır.79 Oysa nakit esaslı devlet muhasebe
sistemi, kesin hesap kanun tasarısının hazırlanması sürecine yeterli ölçüde
katkı sağlayamamaktadır. Zira kesin hesap kanun tasarısına ilişkin bilgiler
daha ziyade muhasebe dışı bazı bütçesel verilerden elde edilebilmektedir. Bu
durum ise, böylesine önemli bir denetim mekanizmasının işlevselliğini
azaltmaktadır.
Tahakkuk
Esaslı
Devlet
Muhasebe
sisteminde,
bütün
bütçe
uygulamalarına ait sonuçları, taahhütler hesabı altında formüle edilecek kesin
hesaba ilişkin bilgiler yardımıyla80 ve 895-Bütçe Uygulama Sonuçları
Hesabının bakiyesini kullanmak suretiyle elde edebilmek mümkündür.
78
Aziz KONUKMAN, Kesin Hesap Kanun Tasarıları Üzerine Bir Değerlendirme, www.tesev.org.tr
5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, madde 42
80
Baki KERİMOĞLU, a.g.e., s.25
79
58
2.7. Mali Bilgilerin Kurumsallaşması
Nakit esasına dayalı devlet muhasebe sisteminde kamu hesapları
harcamacı birimler bazında değil, saymanlıkların teşkilatlandığı il ve ilçeler
bazında tutulmaktaydı. Dolayısıyla nakit esaslı muhasebe uygulamasında,
bulundukları yer, tabi oldukları bütçe rejimi ve bağlandıkları saymanlık
dışında hiç bir ortak yanları bulunmayan bakanlıklar ve taşra birimlerinin
bütün gider ve gelir işlemlerinin kaydından oluşan hesaplar, farklı ekonomik
birimlerin mali işlem ve süreçlerinin karma bir şekilde kayıt edilmesinden öte
bir anlam ifade etmemekteydi.81
Tahakkuk
esaslı
devlet
muhasebe
sistemi
kurumsal
kodlama
sistematiğine sahiptir. Geliştirilen kurumsal kodlama sistemi ile aynı
harcamacı birimin farklı muhasebe birimlerinde tutulan muhasebe işlemleri,
bir merkezde birleştirilebilmekte; böylelikle kurumsal muhasebe bilgileri ve
kurumsal mali tablolar üretilebilmektedir.
2.8. Kamuda Mali Saydamlığın Arttırılması
Kamu yönetiminde şeffaflığın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına
tahakkuk esasına dayalı devlet muhasebe sisteminin sağlayacağı katkılar şu
şekilde özetlenebilir;
•
Tahakkuk etmiş ancak ödenememiş borç ve yükümlülüklerin
tespit edilebilmesi,
81
Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Pilot Uygulama Sonuçları, a.g.r., s.16
59
•
Devletin gerçekleşmesi muhtemel bütün yükümlülüklerinin ve
yarı
mali
nitelikli
faaliyetlerinin
muhasebeleştirilmesi
ve
raporlanması,82
•
Dönemsellik ilkesi çerçevesinde mali işlem ve süreçlerin ait
oldukları dönemde kaydedilmesi,
•
Devlete ait standartları önceden belirlenmiş bir bilanço
çıkarılabilmesi; varlıkların ve yükümlülüklerin vadeleri itibariyle
düzenli bir biçimde sunulabilmesi.
2.9. Hesap Verebilirliğin Güçlendirilmesi
Şeffaflık ilkesinin bir tamamlayıcısı olan hesap verilebilirlik ilkesi, çeşitli
faaliyet ve görevleri yürüten veya koordine eden gerçek veya tüzel kişilerin,
gerçekleştirdikleri
faaliyetleri
gerekçelere
dayandırarak
ilgili
gruplara
açıklaması ve topluma karşı daha duyarlı olması anlamına gelir.
5018 sayılı Kanun’un 8. maddesine göre ise; her türlü kamu
kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar,
kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde
edilmesinden,
raporlanmasından
kullanılmasından,
ve
kötüye
kullanılmaması
muhasebeleştirilmesinden,
için
gerekli
önlemlerin
alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek
zorundadır.
Devlet muhasebesi, kamu mali yönetiminde hesap verebilirliğin
etkin bir biçimde işleyebilmesinde kilit bir role sahiptir. Zira kamu
kaynaklarının elde edilmesinde ve kullanılmasında yetkili olanlar yani kamu
yöneticileri, kanun ile kendilerine verilen görevleri yine kanunda belirtilen
82
Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Pilot Uygulama Sonuçları, a.g.r, s.27
60
ilkelere uygun olarak yerine getirip getirmediklerini kamuoyuna ve meclise
ancak devlet muhasebesi sisteminden üretilecek rapor ve bilgilerle
açıklayabileceklerdir.
2.10. Denetimin İşlevini Güçlendirmesi
Denetim, ekonomik faaliyet ve olaylarla ilgili olarak gerçekleşmiş
sonuçları, önceden belirlenmiş amaçlar, kriterler ve standartlara göre tarafsız
olarak analiz etmek ve ölçmek suretiyle kanıtlara dayanarak değerlendirmek,
gelecekteki hataların önlenmesine yardımcı olmak, kişi ve kuruluşların
gelişmesine, mali yönetim ve kontrol sistemlerinin geçerli, güvenilir ve tutarlı
hale gelmesine, verimlilik, tutumluluk ve etkinliğin iyileştirilmesine rehberlik
etmek ve elde edilen sonuç ve bulguları ilgililere duyurmak için uygulanan
sistemli, planlı ve programlı bir süreçtir.
Denetimin ekonomik faaliyet ve olayların sonuçlarından yola çıkıyor
olması, muhasebe ile olan güçlü ilişkisini ortaya koymaktadır. Zira muhasebe,
bir kurum, işletme veya örgütle doğrudan veya dolaylı ilişkisi olan kesimlere
iletmek üzere organizasyona ait mali bilgileri üreten bir bilgi sistemidir. Bu
nedenle, muhasebenin konusu örgütün yapmış olduğu faaliyetler sonucunda
gerçekleşen mali nitelikli işlem ve olaylardır.
2004 yılında geçilen yeni devlet muhasebesi sistemi; devletin bütün
faaliyetlerini ve bunun yanında varlık ve yükümlülüklerini izleyip kaydeden ve
raporlayan “tahakkuk esasına” dayandığı için bütüncül ve kavrayıcı bir nitelik
taşır. Bu sistemde, nakit esasının uygulandığı dönemlerde izlenemeyen veya
farklı hesaplarda dağınık olarak takip edilen devletin bütün alacak, borç ve
varlık kalemleri kolaylıkla izlenebilmekte ve raporlanabilmektedir. Ayrıca,
dönem sonu itibariyle bütün hesaplar kapatılmakta ve devletin faaliyet
sonuçlarını gösteren mali tablolar üretilmektedir. Tahakkuk esaslı devlet
muhasebesi sistemi, kamu mali yönetimine getirdiği yenilikler ile kamuda
61
denetim
fonksiyonunun
işlevselliğini
artıracak
ve
dolayısıyla
hesap
verebilirliği güçlendirecektir.
62
SONUÇ
Gerek toplumsal ihtiyaçların ve bu bağlamda talep edilen kamu
hizmetlerinin nitelik ve nicelik itibariyle sürekli olarak artması ve çeşitlenmesi,
gerekse küreselleşme ve teknolojik ilerlemeler gibi evrensel olguların ortaya
çıkardığı kamu hizmeti kalitesi farklılıkları, kamu yönetim sistemlerinde köklü
bir yeniden yapılanmaya gidilmesini zorunlu kılmıştır. Ülkemizde 1960’lı
yıllardan beri hayata geçirilmeye çalışılan kamu yönetimi reform hareketleri
2000’li yıllardan itibaren, Avrupa Birliği sürecinin de etkisiyle hız kazanmıştır.
Türk kamu yönetim sisteminin yeniden yapılandırılması çalışmaları
çerçevesinde yürütülen devlet muhasebesi sisteminin iyileştirilmesi ve
çağdaş mali yönetim ilkeleri ile uyumlu hale getirilmesi süreci, kamu mali
yönetiminde etkinliğin arttırılması ve böylece daha kaliteli kamu hizmetleri
üretilmesi noktasında büyük bir önem taşımaktadır.
Etkin bir devlet muhasebe sistemi, devletin bütün mali faaliyetlerini
kapsamalı; maddi duran varlıklar dahil bütün varlık kalemlerini ve devlet
borçlarını izlemeli, kayıt altına almalı ve raporlayabilmelidir. Ayrıca, gerek
yalnızca kamu ekonomisinin, gerekse bir bütün olarak ulusal ekonominin
planlanması çerçevesinde, muhasebenin temelde bir bilgi sistemi olmasının
sonucu olarak, doğru, zamanlı, anlamlı ve karşılaştırılabilir mali veriler
üretebilmelidir. Bunun yanında, 0yalnızca kamu yöneticilerinin değil,
ekonomide yer alan tüm çıkar gruplarının devletin yürüttüğü faaliyetlerin
sonuçlarıyla yakından ilgileniyor olmalarından dolayı, devlet muhasebe
sisteminde ileri düzeyde bir mali saydamlık ve hesap verilebilirliğin tesis
edilmesini gerektirmektedir.
63
KAYNAKÇA
AİNSWORTH, Penne ve D. DENIES, R.D. PLUMLEE, C.X. LARSON.
Introduction to Accounting: An Integrated Approach, A.B.D. 1997.
AKARÇAY, Vural. Türkiye’de Devlet Muhasebesi ve Uygulaması, İstanbul
1980.
ALLEN, Richard ve Daniel TOMMASİ. Managing Public Expenditure; A
Referance Book for Transition Countries, OECD-SIGMA, 2001.
BULUTOĞLU, Kenan ve Erciş KURTULUŞ. Bütçe ve Kamu Harcamaları,
1981.
CEBECİ, A. Uğur ve Hikmet TOSUN. Açıklamalı ve Karşılaştırmalı 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve İkincil Mevzuat, Ankara
2006.
ÇOŞAN, M. Hikmet. Devlet Muhasebesi, Ankara 1980.
Devlet Muhasebesinde Reform Çalışmaları: Nakit Esasından Tahakkuk
Esasına, Muhasebat Genel Müdürlüğü, Ankara 2002.
DİŞLİ, Mustafa ve Mehmet İPEK, Binali AYDIN. Merkezi Yönetim
Muhasebesi, Ankara 2007.
64
EMİL, Ferhat ve H. Hakan YILMAZ. Mali Saydamlık İzleme Raporu, Ankara
Şubat 2004.
European System of Accounts (ESA95), http://forum.europa.eu.int
Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği.
GİRAY, Adil. Milli Muhasebe ve Devlet Muhasebesi, Ankara 1997.
Government Finance Statistics Manual 2001, www.imf.org
GÜNGÖR, A. Azmi. Yönetim Aracı Olarak Türk Devlet Muhasebe Sistemi,
Ankara 1981.
Handbook of International Public Sector Accounting Standards, www.ifac.org
JACKSON, Dadley. The New National Accounts: An İntroduction To The
System of National Accounts 1993 and The European System of Accounts
1995, 2000.
KALMIŞ, Halil. Kamuda Tahakkuk Esaslı Muhasebe Sistemi ve Türkiye’de
Kamu Muhasebe Sisteminde Nakit Esasından Tahakkuk Esasına Dönüş
Çalışmaları, Kamu Maliyesine Yeni Bakış, 2006.
Kamu Mali Yönetimi, www.tesev.org.tr
65
KAPLAN, Erdi. Devlet Muhasebesi Ders Notları, İzmir 1992.
KARAARSLAN, Erkan. Tahakkuk Esaslı Muhasebede Yansıtma Hesapları ve
Dönem Sonu İşlemleri, Temmuz 2002.
KARAARSLAN, Erkan. Tahakkuk Esaslı Muhasebe ve Devlet Hesaplarında
Şeffaflık, Mali Kılavuz Dergisi, No:15, Ocak 2002.
KARAARSLAN, Erkan. Ülkemizde Devlet Muhasebesinin Serüveni, Sayıştay
Dergisi, No:54, Temmuz-Eylül 2004.
KARAARSLAN, Erkan. Devlet Muhasebesi Olgusu ve Ülkemizde Devlet
Muhasebesi Standartları, Ankara 2005.
KERİMOĞLU,
Baki.
Mahalli
İdareler
için
Tahakkuk
Esaslı
Devlet
Muhasebesi, Ankara, Ocak 2006.
KONUKMAN,
Aziz.
Kesin
Hesap
Kanun
Tasarıları
Üzerine
bir
Değerlendirme, www.tesev.org.tr
MONTESİMOS, Vicente ve Jose M. Vela BARGUES. Bases Of Accounting in
Governmental Accounting Systems in Spain, IFAC Public Sector Committee,
1996.
ŞAHİN, İzzet. Devlet Muhasebesi Ders Notları, Bolu 1982.
66
Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi Pilot Uygulama Sonuçları, Muhasebat
Genel Müdürlüğü, Ankara, Mayıs 2003, s.27
T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, Uydu Hesapları Turizm: 19961998, Ankara 2002.
T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı:
Kamu Mali Yönetiminin Yeniden Yapılandırılması ve Mali Saydamlık Özel
İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara 2000.
Türkiye - Avrupa Birliği İlişkileri, www.abgs.gov.tr
UNUR Kamil ve Orhan İÇÖZ. Turizm Uydu Hesapları, Dokuz Eylül
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 6, Sayı:1, İzmir 2004.
YANIK,
Serap
Sebahat.
Türkiye’deki
Devlet
Muhasebe
Sisteminin
Uluslararası Standartlarla Karşılaştırılması ve Yeni Devlet Muhasebe
Sisteminin Oluşturulması, Tez, Ankara 2000.
YILDIRIM Zuhal ve Özhan ÇETİNKAYA. Devlet Muhasebesi; Teori ve
Uygulama, Bursa 1999.
5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
www.muhasebat.gov.tr
67
Download