Münazarat`ta geçen, İttihad-ı İslam`ın nakşını anlatan altı maddeyi

advertisement
Sorularlarisale.com
Münazarat'ta geçen, İttihad-ı İslam'ın nakşını anlatan
altı maddeyi izah eder misiniz?
"S - Dâima İttihad-ı İslâmdan bahsedersin. Sen bize tarif et."
"C - İki Mekteb-i Musibet Şehadetnamesi ismindeki eserimde tarif
etmişim. Şimdi ileride o kasr-ı muallânın bir taşını, bir nakşını
göstereceğim. İşte, kâbe-i saadetimiz olan ittihad-ı münevver-i
İslâmın Hacerül-Esved'i, Kâbe-i Mükerremedir; ve dürret-i beyzâsı,
Ravza-i Mutahharadır; Mekke-i Mükerremesi, Ceziretü'l-Araptır;
medine-i medeniyet-i münevveresi, tam hürriyet-i şer'iyeyi tatbik
eden Devlet-i Osmaniyedir. Eğer İslâmiyet milliyetini ve İttihad-ı
İslâmın taşını ve nakşını istersen, işte bak:"
1) Hayâ ve hamiyetten neş'et eden civanmerdâne humret;
Haya ve gayretten ortaya çıkan sağlam ve kahramanca bir şefkat ve edepli bir
utanmak. Halihazırdaki edepsizleri ve utanmazları görünce neden İslam birliğinin
sağlanamadığı anlaşılır. Mısır'da milyonlarca halk sokağa döküldüğü halde, diktatör
utanmadan haya etmeden koltuğunu koruma gayreti içine giriyor. İslam ahlakında
vazife istemek bile haya dışı addedilirken, böyle hayasız adamlar humret (hayadan
gelen yüz kızarıklığı) nedir bilmiyor.
2) hürmet ve merhametten tevellüd eden mâsumane tebessüm;
Müslümanlar birbirlerine karşı hürmet ve şefkatten dolayı masum bir hoşgörü içinde
olurlar ve olmalıdırlar. İslam dininin en güzel ahlakı saygı ve şefkatten ortaya çıkan
hoşgörü ve müsamahadır. Müslümanlar birbirlerinin farklılıklarına böyle bir hoşgörü
ile bakabilirse, İslam birliği tam manası ile yeşerir.
3) fesâhat ve melâhattan hasıl olan ruhânî halâvet;
page 1 / 3
Fesahat, burada, Müslümanların bir birlerine karşı açık ve akıcı olması iken,
melahat Müslümanların birbirleri ile güler yüzlü ve güzel ilişkiler kurması
anlamındadır ki, bu da Müslümanları bir vücudun azaları gibi yapıyor.
Müslüman alemi böyle bir vücut olmak istiyor ise, fesahat ve melahati bu vücuda
taze bir ruh yapmalıdır. Yani bir birlerine karşı açık ve akıcı, aynı zamanda cemil ve
melek yüzlü olmalıdırlar.
4) aşk-ı şebabîden, şevk-i bahârîden neş'et eden semâvî neşe;
Müslümanlar birbirlerine karşı taze ve güçlü bir aşk ve bahardaki hayat gibi bir
hayat ile bağlanmalıdırlar ki, semavi neşe, yani Allah’ın rızası ve yardımı bu
toplumun üzerine olsun. Allah’ın kudret eli birbirini Allah için seven toplumun
üzerindedir.
5) hüzn-ü gurûbîden, ferah-ı sehharîden vücuda gelen melekûtî
lezzet;
Hüznün gitmesi ve sırlı bir ferahlığın İslam alemine gelmesi melekuti, yani temiz ve
pak bir lezzeti Müslümanlara bahşediyor. Ve bu nurani lezzetle İslam alemi birbiri ile
kenetlenir. İslam’ın yüksek haslet ve hazlarını ruhunda hissetmeyen, birlik ve
beraberlik temin edemez.
6) hüsn-ü mücerredden, cemâl-i mücellâdan tecellî eden mukaddes
ziynet; HAŞİYE 1 birbiriyle imtizaç edip, ondan çıkan levn-i nuranî
ancak o şark ve garbın kab-ı kavseyni olan kâbe-i saadetinin tâk-ı
muallâsının kavs-ı kuzahının elvan-ı seb'asının lâcivert levninin
timsali, belki şu levnin manzarası bir derece irae edilebilir. Lâkin
ittihad, cehl ile olmaz. İttihad, imtizac-ı efkârdır. İmtizâc-ı efkâr,
mârifetin şua-ı elektrikiyle olur."
"HAŞİYE: Şu müselsel üslûptaki fıkralar, her biri İslâmiyetin bir
şuâsına, bir hüsnüne, bir seciyesine, bir râbıtasına, bir temeline
işarettir."(1)
Hüsn-ü mücerredden, cemâl-i mücellâdan tecellî eden mukaddes
ziynet: İslam dininde güzellik ve cemal kavramı maddeye hapsedilmemiştir. Batı
page 2 / 3
medeniyeti güzellik ve cemal kavramını sadece maddi suretlere indirgediği için,
onların kültür ve anlayışında putperestliğin kardeşi olan suretperestlik hakimdir. Bu
yüzden estetik ve sanatlarında “Nü” denilen çıplak kadın vücudu işlenir. Güzellik
sadece kadının maddi suretinden ibarettir. Halbuki İslam medeniyetinin güzellik ve
estetik kavramı aşkın ve mütealdir. Yani güzellik soyut ve ali bir kavramdır. Sadece
maddeye hapsolmaz. Mesela, bir çiçeğin heykelinde çiçeğin maddesi değil, sanatsal
yönü ve sanatkara bakan yüzü önemlidir. İşte İslam medeniyetinin estetik ve ziynet
anlayışı budur.
Nasıl gök kuşağı yedi rengin karışımından hasıl olan mükemmel bir tablo ise, İslam
güzelliklerinin bütününe birden bakılabilirse, gökkuşağı gibi mükemmel ve
büyüleyici vasıfları insanı kendisine çeker, harika ve mucize olduğunu irae eder,
yani kendini gösterir.
Tek renk, tek tipte o harika tablo olmaz ve o manzara teşekkül etmez. Ancak
muhtelif ve farklı renkler güzel bir desen ve ahenk ile bir araya gelirse o manzara
oluşabilir. İşte İslam medeniyeti çok renkleri ve meslekleri bünyesinde barındıran bir
gökkuşağı gibidir. Farklı renklerin ve farklı meşreplerin bulunması İslam birliğine
zarar vermez, bilakis her alanda bir güzelliğin tezahür etmesine bir vesile olur.
Üstad'ın haşiyede ifade ettiği gibi, bahsi geçen yerdeki her bir cümle İslam’ın bir
meziyetini ortaya koyuyor. Biz bu meziyetlerden yukarıda sadece güzellik ve estetik
kavramının İslam açısından bir değerlendirmesini şerh ettik.
Birlik cehalet ile değil ilim ve aydınlanma ile olur. İlim ve aydınlanmanın en büyük
medarı ise marifettir, yani eğitim ağının inşa edilmesidir.
(1) bk. Münazarat, Sualler ve cavplar
page 3 / 3
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download