DERLEME Küçük Kesiden Lentikül Ekstraksiyonu Ahmet DEMİROK,a,b Alper AĞCAb a Göz Hastalıkları AD, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, b Göz Hastalıkları Kliniği, Prof.Dr. N. Reşat Belger Beyoğlu Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Yazışma Adresi/Correspondence: Ahmet DEMİROK Prof.Dr. N. Reşat Belger Beyoğlu Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul, TÜRKİYE [email protected] ÖZET Refraktif kusurların düzeltilmesinde femtosaniye lazer yardımlı küçük kesiden lentikül ekstraksiyonu yeni bir yöntem olup refraktif cerrahide yeni bir çığır açma eğilimindedir. Yöntem femtosaniye lazer yardımıyla kornea stroması içinde lentikül oluşturulması ve bu lentikülün mekanik olarak dışarı alınması işlemini içerir. Bu teknoloji sadece Visumax (Carl ZeissMeditec AG, Jena, Almanya) femtosaniye lazer platformunda mevcuttur. Bu platform ile femtosaniye lazerle lentikül ekstraksiyonu (Femtosecond Lenticule Extraction, FLEX) veya küçük kesiden lentikül ekstraksiyonu (Small Incision Lenticule Extraction, SMILE) uygulanabilmektedir. FLEX’de LASIK’de olduğu gibi bir flep söz konusudur ve avantaj olarak sadece femtosaniye lazerle refraktif cerrahinin tamamlanabiliyor olması söylenebilir. Eğer lentikül, bir flep oluşturmadan 3-4 mm’lik bir yan kesiden çıkartılıyorsa cerrahi prosedür SMILE olarak adlandırılmaktadır. Bu makalede lentikül ekstraksiyonunun avantaj ve dezavantajları tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Refraktif cerrahi işlemler; kornea cerrahisi, lazer ABSTRACT Refractive lenticule extraction (RELEX) is a new method for surgical correction of myopia and myopic astigmatism. The procedure involves the creation of an intrastromal lenticule between two photodisruption planes that is mechanically removed for refractive correction. It is currently available in only Visumax (Carl ZeissMeditec AG, Jena, Almanya) femtosecond laser platform. There are two types of RELEX procedures: (1) Femtosecond Lenticule Extraction (FLEX) and (2) Small Incision Lenticule Extraction (SMILE). If the procedure involves creating and lifting a hinged flap above the lenticule, it is called femtosecond lenticule extraction (FLEX) (1). If a flap is not created, and the lenticule is extracted from a 3- to 4-mm arcuate side cut close to the edge of the lenticule, the procedure is referred to as small incision lenticule extraction (SMILE). SMILE may have benefits over LASIK because it does not involve the creation of a flep and leaves the stroma over the lenticule untouched. Advantages and disadvantages are discussed. Key Words: Refractive surgical procedures; corneal surgery, laser Turkiye Klinikleri J Ophthalmol-Special Topics 2014;7(1):35-45 Copyright © 2014 by Türkiye Klinikleri ünümüzde en yaygın olarak kullanılan korneaya yönelik refraktif cerrahi işlem LASIK’dir. Refraktif lentikül ekstraksiyonu (Refractive Lenticule Extraction, RELEX) ise miyopinin ve miyopik astigmatizmanın tedavisinde LASIK’a alternatif olan yeni bir yöntemdir.1,2 RELEX ile sferik eşdeğeri -10 D’ye kadar olan miyop hastalar ve -5 D’ye kadar miyop astigmatizma tedavi edilebilmektedir. Şu anda bu teknoloji sadece Visumax (Carl ZeissMeditec AG, Jena, Almanya) femtosaniye lazer platformunda mevcuttur. Bu platform ile femtosaniye lazerle lentikül ekstraksiyonu (Femtosecond Lenticule Extraction, FLEX) veya küçük kesiden Turkiye Klinikleri J Ophthalmol-Special Int Med Sci 2008, 4 Topics 2014;7(1) 35 Ahmet DEMİROK ve ark. lentikül ekstraksiyonu (Small Incision Lenticule Extraction, SMILE) uygulanabilmektedir. SMILE’a geçişte bir basamak olarak kabul edilen FLEX cerrahisinin erken dönem sonuçları ilk kez 2008’de, SMILE cerrahisinin erken dönem sonuçları ise ilk kez 2011 yılında yayınlanmıştır.1,2 FLEX ve SMILE cerrahileri 2012 yılında ticari olarak piyasaya çıkarak ulaşılabilir olmuştur. Aynı sene içerisinde yurdumuzda ilk kez Sağlık Bakanlığı Beyoğlu Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanmıştır. Femtosaniye lazerin kullanılmakta olduğu refraktif lentikül ekstraksiyonu da aslında LASIK gibi bir lameller refraktif cerrahi yöntemidir. Bu nedenle FLEX ve SMILE’a geçmeden önce lameller refraktif cerrahinin tarihçesindeki önemli dönüm noktalarının ve femtosaniye lazerle ilgili temel kavramların gözden geçirilmesi, lentikül ekstraksiyonunun daha iyi anlaşılması açısından faydalı olacaktır. Daha sonra FLEX ve SMILE cerrahi yöntemleri avantajları, dezavantajları ve refraktif sonuçları kendi deneyimimiz ışığında tartışılacaktır. LAMELLER REFRAKTİF CERRAHİNİN VE KERATOMİLEUSİSİN KISA TARİHÇESİ Keratomileusis denilen cerrahi tekniği geliştiren José Ignacio Barraquer Moner (1916-1998) lameller refraktif cerrahinin babası olarak kabul edilmektedir. Latince Keratomileusis kelimesi Türkçeye korneayı (kerato-) oyarak/yontarak (-mileusis) şekil vermek şeklinde çevrilebilir. Bu cerrahi yöntemde keratom denilen bir cerrahi alet kullanılarak kornea santralinden yaklaşık 300 mikron kalınlığında yuvarlak, daire şeklinde, kısmi kalınlıkta bir stromal disk çıkarılmaktaydı. Korneadan keserek alınan disk şeklindeki bu doku, soğuk tornaya (cryolathe) yerleştirilmekte ve arka yüzeyinden doku çıkartılarak şekillendirildikten sonra orijinal yerine tekrar dikilmekteydi. Yani bu cerrahi işlemde “şekillendirme” kısmı cerrahi sahanın dışında bir yerde yapılmaktaydı. Gerek keratomda gerekse şekillendirme işleminde zamanla çeşitli gelişmeler olsa da ilk büyük değişim Barraquer’in bir öğrencisi olan Luis A. Ruiz’nin 1987’de otomatik lameller keratoplasti (ALK) olarak isimlendirilen cerrahi yöntemi geliştirmesi olmuştur.3 Bu işlemde önce bugünkü modern mikrokeratomlara benzeyen bir mikrokeratom ile ön kornea dokusu kaldırılmakta, daha sonra stromal yatakta ikinci bir mikrokeratom kesisi yapılarak gerekli doku çıkarılmaktaydı. Refraktif kesi olarak tabir edilen bu ikinci keside çıkartılan dokunun kalınlığı refraktif etkiyi belirlemekteydi. Burada korneanın yeniden şekillendirilmesi dış bir ortamda değil de orijinal yerinde (göz üzerinde) 36 KÜÇÜK KESİDEN LENTİKÜL EKSTRAKSİYONU yapıldığından bu cerrahi prosedür bir in-situ (orijinal yerinde) keratomileusis (korneanın yeniden şekillendirilmesi) yöntemidir. Pallikaris ise 1990 yılında laser in-situ keratomileusis (LASIK)’i tanımlamıştır.4 LASIK’de ALK’ya çok benzer şekilde önce bir mikrokeratom kesisi ile menteşeli bir flep oluşturulmakta daha sonra stromadan çıkarılması gereken lentikül için ikinci bir keratom kesisi uygulamak yerine söz konusu lentikül excimer laser fotoablasyonla yok edilmektedir. Dolayısıyla 1949’da Barraquer ile başlayan bu süreçte aslında hedef hep korneadan intrastromal bir lentikülü; yontarak (keratomileusis), keserek (ALK) veya lazer ablasyonu ile (LASIK) uzaklaştırmaktır. Lentikülün çıkartılacağı bölgeye ulaşarak herhangi bir işlem uygulayabilmek için üzerindeki stromanın kaldırılması hedef dokuya ulaşmak için mecburi bir adım olagelmiştir. Ancak günümüzde femtosaniye lazerlerle introstromal kesi yapmak mümkün olduğundan stromadan çıkarılacak lentikülü üzerindeki dokuyu yerinden oynatmadan ve zarar vermeden hazırlamak olanaklı hale gelmiştir. Lentikül ekstraksiyonunun hedefi, LASIK cerrahisinde ablasyonla çıkartılan dokuyu, üzerindeki kornea bölgesini bir flep şeklinde açmadan çıkartabilmektir. Bu işlemde kullanılan femtosaniye lazerlerle ilgili temel kavramlar Şekil 1’de özetlenmiştir. FEMTOSANİYE LAZERLERLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Lazer doku etkileşimleri fotoablasyon, fotokoagülasyon, fotokimyasal reaksiyonlar, fotovaporizasyon, fotodistrüpsiyon gibi farklı şekillerde olabilmektedir. Burada ne kadar enerjinin, ne kadar kısa bir süreye sıkıştırılarak verildiği belirleyici olmaktadır. Farklı uygulamalarda farklı lazer-doku etkileşimlerinden faydalanılmaktadır. Örneğin Excimer lazerde kullanılan 193 nm dalga boyundaki morötesi radyasyon, moleküller arasındaki bağları kırarak “ablasyon” sağlamaktadır. Söz konusu dalga boyu korneaya penetre olamadığı için ancak yüzey ablasyonunda kullanılabilmektedir. Bir başka deyişle, üstteki dokuyu bir flep şeklinde ortamdan uzaklaştırmadıkça excimer lazerle intrastromal bir ablasyon yapmak mümkün değildir. Femtosaniye lazerlerde kullanılan 1043 nm dalga boyundaki (Visumax) infrared lazer ışını ise şeffaf ortamları geçebilmekte, bu nedenle rahatlıkla intrastromal olarak odaklanabilmektedir. Benzer dalga boyu lazer kapsülotomi işlemlerinde de kullanılmaktadır. Femtosaniye 10-15 saniyedir. Eşik bir değerin üzerindeki lazer enerjisi, çok küçük bir alana ve bu kadar kısa bir süreye sıkıştırılarak verilirse hedef dokuda non-lineer enerji abTurkiye KlinikleriTurkiye J Ophthalmol-Special Klinikleri J IntTopics Med Sci 2014;7(1) 2008, 4 KÜÇÜK KESİDEN LENTİKÜL EKSTRAKSİYONU Ahmet DEMİROK ve ark. ŞEKİL 1: LASIK, FLEX ve SMILE cerrahilerinin kavramsal olarak karşılaştırılması. (Renkli hali için Bkz. http://www.turkiyeklinikleri.com/journal/oftalmoloji-ozel-dergisi/1308-111X/) sorbsiyonu (enerji dokuda lineer veya non-lineer şekilde absorbe olabilir) sonucu optik parçalanma (optical breakdown) oluşturulabilmektedir. Optik parçalanma sonucu hedef doku plazma haline gelmektedir. Plazma maddenin ileri derecede iyonize olmuş (elektronları da serbestleşmiş) özel bir halidir (maddenin katı sıvı ve gaz hali dışında da halleri vardır). Enerji ne kadar kısa bir süreye veya ne kadar küçük bir alana odaklanırsa plazma oluşumu için gerekli minimum enerji miktarı da o kadar azalmaktadır. Plazma oluşumu ve çevre dokuda yarattığı etki fotodistrüpsiyon olarak adlandırılmaktadır. Fotodistrüpsiyondaki süreç fotoablasyondan farklıdır. Fotoablasyonda enerjinin odaklandığı bölgede moleküller arasındaki bağlar kopmakta ve ablasyon sadece enerjinin odaklandığı bölge ile (spot çapı ile) sınırlı kalmaktadır. Fotodistrüpsiyonda da plasmanın oluştuğu çok küçük bir bölgede plasma aracılı ablasyon (plasma induced ablation) gerçekleşirken, lazerin esas etkisi plasma oluşumundan sonra etrafa yayılan şok dalgası ile olmaktadır. Bu şok dalgası çevre dokuda doku diseksiyonu ve bir kavitasyon baloncuğu oluşturmaktadır. Böylece yan yana aralıklı lazer atışları yapıldığında diseksiyon planları birleşerek intrastromal bir kesi oluşturabilmektedir. Spot çapı küçüldükçe optik parçalanma yaratabilmek (yani plazma oluşturabilmek) için gerekli Turkiye Klinikleri J Ophthalmol-Special Int Med Sci 2008, 4 Topics 2014;7(1) enerji miktarı azalsa da, spotun kendi çapından ziyade spotta odaklanan enerji miktarı önemlidir. Çünkü diseksiyon alanı, oluşan şok dalgası sayesinde spottan daha geniş bir alana yayılmakta ve ardında bir kavitasyon baloncuğu bırakmaktadır. Diğer bir deyişle excimer lazer spotunun etki ettiği alan bakımından spotun çapı belirleyici olurken, femtosaniye lazerlerde spotun etki ettiği alan açısından spotun enerjisi belirleyici olmaktadır. Femtosaniye lazer platformlarında spot enerjisi değiştirilebilmektedir (amplifikatör kullanmayan Femto LDV [Zeimer] hariç). Spot enerjisi arttırılarak enerjinin odaklandığı alan etrafında gelişen diseksiyon planı genişletilebilmekte, böylece spotların arasını açarak aynı kesiyi daha az sayıda spot ile oluşturmak mümkün olmaktadır. Örnek olması açısından Tablo 1’de bir excimer lazer platformu ile bir femtosaniye lazer platformu karşılaştırılmıştır. CERRAHİ YÖNTEM Visumax femtosaniye lazer platformunda kornea yüzeyine yaklaşık olarak uyum sağlayacak eğimli bir ara yüz kullanılmakta ve gerek femto-LASIK flep kesisi, gerekse FLEX ve SMILE ameliyatları için oluşturulacak olan kesiler kornea düzleştirilmeden uygulanmaktadır. Bu yön- 37 Ahmet DEMİROK ve ark. temin en önemli avantajı aplanasyon (düzleştirme) uygulayan sistemlere göre göz içi basıncını daha az yükseltmesidir. Hasta ara yüzü tek parçadan oluşmaktadır ve ayrı bir vakum (suction) halkası bulunmamaktadır. Hasta ara yüzü etrafında bulunan ve limbusa denk gelen deliklerden vakum uygulanarak göz sabitlenmektedir. Kornea yüzeyinin kuruması kesi kalitesini olumsuz yönde etkilediğinden, önce hasta ara yüzünü cihaza takmakta, her türlü kurulum ve ayar işlemi yapıldıktan sonra hastanın gözüne bleforastayı takarak hemen santralizasyon işlemine geçilmektedir. Hasta ara yüzeyi cihaza takıldıktan sonra kumanda kolu (joystick) kullanılarak göz merkezlenir ve hastadan ara yüzeyin merkezindeki yanıp sönen fiksasyon ışığına bakması istenir. Daha sonra kumanda kolu saat yönünde çevrilerek yatak yükseltilir ve gözün ara yüzeye doğru yaklaşması sağlanır. Santralizasyonun verteks üzerinde olması açısından aray üzeyin halka şeklindeki reflesinin sürekli görüntü merkezinde tutulması uygun santralizasyonu kolaylaştıracaktır. Kornea ve ara yüzey arasında yeterli temas sağlandığında kumanda kolu üzerindeki düğmeye basılarak vakum aktif hale getirilir ve göz sabitlenir. Bu aşamadan sonra ayak pedalına basılır ve cihaz gerekli kesileri yapmaya başlar. Lentikül ekstraksiyonu (LE) cerrahisinde rutinde kullandığımız parametreler Tablo 2, Şekil 2 ve Şekil 3’de özetlenmiştir. Bu parametreler ile LE kesilerinin tamamlanması 24 saniye sürmektedir. Hastanın pupil çapı geniş ise lentikül çapını 7,0 mm’ye, başlık çapını ise 7,9 mm’ye kadar çıkarmaktayız. Başlık (cap) çapı 7,9 mm’yi aşmadığı sürece tüm vakalarda “S” tipi hasta ara yüzeyi (cone) kullanılabilmektedir. Femtosaniye kesileri esnasında oluşan kavitasyon baloncukları geçici bir opasite oluşturmakta ve mevcut kesinin altında yeni bir kesi planı oluşturulmasını engellemektedir. Bu nedenle hem FLEX hem de SMILE cerrahilerinde tüm kesiler arkadan başlayarak öne doğru yapılmaktadır. Her iki cerrahi yöntemde de gerekli kesiler 5 aşamada oluşturulmaktadır. İlk önce çıkarılması planlanan lentikülün arka yüzeyini geri kalan stromadan ayıran taban kesisi oluşturulmaktadır (Şekil 2A ve 2B, Kesi 1). Bu lameller kesi periferden başlayarak santrale doğru ilerler. Geride kalacak stromal yatağın yüzey eğimini dolayısıyla da yeni refraktif durumu belirleyecek olan kesi bu ilk kesidir. Dolayısı ile eğer bir neden ile bu kesi yarım kalacak olursa düzensiz astigmatizma oluşturma riskinden kaçınılması için FLEX veya SMILE prosedürü terkedilerek bir korneal flep oluşturulması ve cerrahiye femtosaniye lazer 38 KÜÇÜK KESİDEN LENTİKÜL EKSTRAKSİYONU TABLO 1: Femtosaniye Lazer ve Excimer lazer platformlarının karşılaştırması. Femtosaniye Lazer* Excimer Lazer** Dalga boyu 1043 nm (Infrared) Spot süresi 220-580 fs ≈10.000.000 fs (10ns) Etki mekanizması Fotodistrüpsiyon Fotoablasyon Kornea Geçebilir Spot Çapı <3 mikron 193 nm (Mor ötesi) Geçemez 540 mikron *Visumax, Carl Zeiss, Almanya; **Amaris 750S, Schwind Technologies, Almanya. nm: nanometre, ns: nanosaniye, fs: femtosaniye. nanosaniye: 10-9 sn, pikosaniye: 10-12 sn, femtosaniye: 10-15 sn. TABLO 2: Kliniğimizde kullanılan rutin parametreler. Cihaz-Hasta arayüzeyi (cone) tipi Lentikül çapı: Başlık (cap) çapı Minimum lentikül kenarı kalınlığı Lentikül kenar açısı Yan kesi genişliği Yan kesi kenar açısı Yan kesi pozisyonu Spot aralığı Spot enerjisi* S 6,5 mm 7,5 mm 15 µm 135˚ 3 mm 90 Superior 4,5 mm 180 nJ (0,18µJ) *Cihazda birer birer arttırılan enerji seviyesinin her birimi 5 nanoJoule’e denk gelmektedir. Yani cihazın 180 nJ ile çalışması için enerji seviyesi 36 yapılmalıdır. yardımlı LASIK olarak devam edilmesi önerilmektedir. Lameller taban kesisi tamamlandıktan sonra 360 derecelik vertikal bir kesi şeklinde lentikül kenar kesisi yapılmaktadır. (Şekil 2A ve 2B, Kesi 2) Üretici firma, lentikül kenarının ekstraksiyon esnasında yırtılmaması için en az 15 mikronluk bir kenar kalınlığı sağlayacak şekilde yapılmasını önermektedir. Minimum lentikül kenarı kalınlığı cihaz menüsünden ayarlanabilmektedir. Kenar kesisi tamamlandıktan sonra santralden perifere doğru lentikülün tavan kesisi yapılmaktadır. (Şekil 2A ve 2B, Kesi 3). Bu aşama tamamlandığında artık taban ve tavan kesileri arasında çıkarılması planlanan lentikül oluşmuş olur. Son aşamada yapılan kesi FLEX ve SMILE cerrahileri arasında farklılık göstermektedir. FLEX Lameller tavan kesisi kenarının kornea yüzeyi üzerindeki izdüşümünü takip eden, halka şeklinde bir kesi yapılır (flep kenar kesisi) (Şekil 2A, Kesi 4). Yaklaşık 50 Turkiye KlinikleriTurkiye J Ophthalmol-Special Klinikleri J IntTopics Med Sci 2014;7(1) 2008, 4 KÜÇÜK KESİDEN LENTİKÜL EKSTRAKSİYONU Ahmet DEMİROK ve ark. 2A ŞEKİL 2: FLEX (2A) ve SMILE (2B) cerrahilerinde uygulanan kesilerin şematik görünümü. 2B (Renkli hali için Bkz. http://www.turkiyeklinikleri.com/journal/oftalmoloji-ozel-dergisi/1308-111X/) ŞEKİL 3: Rutin bir SMILE vakası için lentikül ve kep parametreleri. (Renkli hali için Bkz. http://www.turkiyeklinikleri.com/journal/oftalmoloji-ozel-dergisi/1308-111X/) derecelik bir kısım menteşe olması için kesilmeden bırakılmaktadır. Bu şekilde lentikül üzerinde bir flep oluşturulmuş olur. Bırakılacak menteşenin genişliği cerrahi öncesinde cihaz menüsünden ayarlanabilmektedir. Bu kesi yapıldıktan sonra vakum otomatik olarak kesilmektedir. Kumanda kolu kullanılarak hasta yatağı ufak bir Turkiye Klinikleri J Ophthalmol-Special Int Med Sci 2008, 4 Topics 2014;7(1) pozisyon değişikliği ile cerrahi mikroskop altına çekilir. Cerrahi mikroskop altında bir spatül yardımı ile lentikül-flep arayüzeyine girilerek kalan bağlantılar açılır ve flep kenara katlanır. Lentikül bir forseps ile stromal yataktan soyularak alınır ve flep kapatılarak cerrahi sonlandırılır. 39 Ahmet DEMİROK ve ark. SMILE Yaklaşık 3 mm uzunluğunda, lameller tavan kesisi kenarının kornea yüzeyi üzerindeki izdüşümünü takip eden ve lentikül kenarına ulaşılmasını sağlayan bir kesi yapılır (Şekil 2B, Kesi 4). Kesi genişliği cerrahi öncesinde cihaz menüsünden ayarlanabilmektedir. Bu kesi yapıldıktan sonra vakum otomatik olarak kesilmektedir. Kumanda kolu kullanılarak hasta yatağı ufak bir pozisyon değişikliği ile cerrahi mikroskop altına çekilir. Cerrahi mikroskop altında, 3 mm’lik bu kesiden bir spatül ile girilerek, önce lentikül ile ön stroma arası, sonra da lentikül ile arka stroma arası ayrıştırılır. Kalan stromal bağlantılar koparıldıktan sonra yan kesiden sokulan bir forseps ile lentikül stromadan çıkartılır.. Her iki yöntemde de çıkartılan lentikül wavefront optimize bir lentiküldür ve kesin şekli telif hakkı ile korunmaktadır. TEDAVİNİN YARIM KALMASI Lentikül kesileri farklı planlardaki 4 kesiden oluşmaktadır: 1) Lentikül taban kesisi, 2) Lentikül kenar kesisi, 3) Kep (Cap) kesisi (lentikül tavan kesisi), 4) Yan kesi. Cerrahi, vakum kaybı veya bir başka nedenle yarım kalırsa cihaz ekranında tedavinin bu 4 aşamasından hangisinde ve o aşamanın yüzde kaçı tamamlandığı esnada yarım kaldığını belirten bir yazı çıkar. Eğer cerrah devam etme seçeneğini işaretlerse, tekrar santralizasyon ve vakum oluşturulduktan sonra hangi aşamada kalındıysa o aşamanın en başından başlanarak kesiler oluşturulmaya devam edilir. Fakat İlk aşamanın yani lentikül taban kesisinin %10’undan fazlası yapıldığı, ancak ikinci aşamaya geçilmeden tedavi yarım kaldıysa femto-LASIK’e geçilmesi zorunludur. İkinci santralizasyonun ilkiyle aynı hizada olmasına azami dikkat gösterilmelidir. Dolayısıyla lentikül kenar kesisi tekrar edilecekse kenar kesisinin yarım kalan tedavinin birinci aşamasında oluşturulmuş olan lameller lentikül kesisinin içinde kalacağını garantilemek açısından çapının küçültülmesi uygun olur. Ayrıca kenar kesisi derinliği de dokuda oluşması muhtemel kalınlaşmayı (gaz baloncukları nedeniyle) telafi etmek açısından bir miktar arttırılmalıdır. Eğer üçüncü aşama, yani kep kesisi tekrar edilecekse birinci aşamada oluşturulmuş olan lentikül kesisinin dışına taşmasını garantilemek açısından çapının büyütülmesi uygundur. Ancak şu anki yazılımda devam tedavisi esnasında kep kesisi çapını büyütme seçeneği yoktur. Bu nedenle bazı cerrahlar lentikül kesisi ile kep kesisi arasındaki farkı başlangıçta yüksek tutmaktadırlar (1 yerine 1,2 mm gibi). 40 KÜÇÜK KESİDEN LENTİKÜL EKSTRAKSİYONU EK TEDAVİ FLEX tedavisinden sonraki takip döneminde tekrar refraktif düzeltme ihtiyacı olursa flep kaldırılarak excimer lazer tedavisi uygulanmasında bir sakınca yoktur. Literatürde bu yönde bir yayın olmasa da kliniğimizde FLEX sonrası excimer lazerle ek tedaviyi başarılı bir şekilde uyguladık. SMILE sonrası teorik olarak tekrar SMILE uygulanmasında mantıken bir sakınca yoktur. Diseksiyon esnasında yanlışlıksa ilk lameller kesi planına girmemek için ilkinden daha derinde (kep kalınlığı daha fazla) ve daha geniş çaplı (kep çapı) bir tedavi uygulanabilirse ikinci bir SMILE operasyonu yapılmasında mantıken bir sakınca yok gibi gözükmektedir ancak santralizasyonun kayması gibi nedenlerle bu başarılamazsa diseksiyon esnasında yanlış plana girilebilir. Literatürde de lentikül ekstraksiyonu sonrası tekrar tedavi amacı ile lentikül ekstraksiyonu uygulaması yapılmış bir vaka yoktur. Bu nedenle şu an için en güvenlisi tekrar tedavinin LASIK veya PRK şeklinde yapılması gibi durmaktadır. Cihaz üreticisi şu anda SMILE sonrası tekrar tedavi için yazılım geliştirme çalışmalarını sürdürmektedir. Lentikül ekstraksiyonu endikasyonları açısından bakıldığında esas olarak LASIK cerrahisine alternatif bir yöntem olduğundan LASIK cerrahisine kıyasla avantaj ve dezavantajlarının tartışılması önemlidir. FLEX cerrahisinin femto-LASIK cerrahisine bir üstünlüğü yoktur ve genellikle sadece SMILE cerrahisine geçiş öncesinde manipülasyonlara alışılması için bir basamak olarak kullanılmaktadır. Aşağıda bazı önemli konular açısından SMILE ve LASIK cerrahileri karşılaştırılmış, her bir yöntemin avantaj ve dezavantajlarından kısaca bahsedilmiştir. KORNEA EKTAZİSİ LASIK sonrası kornea ektazisi en korkulan komplikasyonlardan birisidir ve kaçınılması için mümkün olan tüm önlemler alınmalıdır. LASIK sonrası ektazinin sıklığını tek bir rakamla veya dar bir aralıkla vermek mümkün değildir; çünkü insidans hasta grubunda düzeltilen refraktif kusurun miktarı, ablasyon miktarı, kalan stromal yatak, hastaların yaşı ve en önemlisi ameliyat öncesi topografilerinin durumu gibi faktörlere göre değişecektir. Dolayısıyla literatürdeki rakamlar farklı hasta gruplarında %0,06 ile %0,80 arasında değişmektedir.5,6 LASIK sonrası ektazinin sebebinin ön stromanın flep ve ablasyon nedeni ile biyomekanik olarak zayıflatılması olduğu düşünülmektedir. Ön ve arka kornea stromaları farklı yapıdadırlar. Ön korneada kollajen lamelleri daha darTurkiye KlinikleriTurkiye J Ophthalmol-Special Klinikleri J IntTopics Med Sci 2014;7(1) 2008, 4 KÜÇÜK KESİDEN LENTİKÜL EKSTRAKSİYONU dır, çok sayıda dallanma gösterirler ve karmaşık bir şekilde iç içe geçmişlerdir. Arka stromada ise kollajen lamelleri daha geniş, daha az sayıda dallanma gösteren, nispeten daha düzenli ve ortogonal (birbirine dik) bir yapıdadır. Ön stromanın bu içiçe geçmiş yapısı biyomekanik olarak daha dirençli bir çatı oluşturmaktadır.7 Korneal flep oluşturulduğunda flep olarak kaldırılan dokunun korneaya biyomekanik desteği ortadan kalkmakta, flep tekrar yerine yerleştirilse bile eski haline gelmemektedir. Üstelik korneal flep korneanın en dirençli olan ön kısmını devre dışı bıraktığından kornea biyomekaniğini olumsuz yönde kayda değer miktarda etkilemektedir. Knox ve ark. hayvan gözleri ile yaptıkları bir çalışmada grupta sadece flep yan kesisi, bir grupta sadece lameller flep kesisi, bir grupta ise tam bir flep kesisi yaparak stress-strain grafiklerini incelemişlerdir.8 Bu çalışmada tam bir flep kesisi yapılan grupta %33 güç kaybı saptanırken, flep oluşturulmadan sadece flep yan kesisi yapılan grupta da güç kaybı çok benzer şekilde %32 olmuştur. Flep oluşturulmadan sadece lameller kesi yapılan grupta ise güç kaybı %5 olarak saptanmıştır. Yani flep oluşturulduğunda stromada oluşan güç kaybından kenar kesisi sorumludur. Sadece intrastromal lameller bir kesi yapılması kornea direncinde belirgin bir kayba yol açmamaktadır. Geri kalan tüm faktörler eşit olduğundan, LASIK’te flep varken SMILE’de flep olmaması kornea direncinin daha iyi korunuyor olmasını gerektirmektedir (Şekil 4). Bunun ektazi insidansına nasıl yansıyacağı, yani klinik açıdan anlamlı bir etkisi olup olmadığı bilinmemektedir. Ancak literatürde henüz lentikül ekstraksiyonu sonrası bildirilmiş ektazi vakası Ahmet DEMİROK ve ark. yoktur. Yaptığımız bir çalışmada Korneal histerezis (CH) ve Korneal Rezistans Faktör (CRF) ölçümlerini SMILE ve femtosaniye yardımlı LASIK uygulanmış gözlerde karşılaştırdığımızda her iki grupta da operasyon sonrası CH ve CRF değerlerinin düştüğünü ve gruplar arasında anlamlı fark olmadığını gördük.9 Ancak CH ve CRF kornea biyomekaniği ile ilişkili değerler olsalar da korneanın deformasyona direncini göstermek açısından yeterli değildirler. Nitekim crosslink işleminden sonra korneanın Young Modülünün arttığı bilinmektedir. Ancak CH ve CRF değerleri crosslink işlemi sonrası anlamlı bir değişiklik göstermez.10 Şu an için literatürde CH ve CRF ya da diğer biyomekanik parametrelerin SMILE ve femtosaniye lazer sonrası farklılık gösterip göstermediğini karşılaştıran başka bir çalışma bulunmamaktadır. FLEP İLE İLİŞKİLİ PROBLEMLER LASIK de flep oluşturulması flep ile ilişkili komplikasyonları olası hale getirmektedir. Bunlardan en önemlisi operasyon sırasında veya ameliyat sonrası erken dönemde gelişen flep kırışıklıkları ve geç dönemde travma sonrası oluşan flep hasarlarıdır. LASIK flebi hiçbir zaman altındaki stromaya çok kuvvetli bir şekilde yapışmamaktadır ve operasyondan yıllar sonra bile travma ile yerinden ayrılması mümkündür. Şekil 5’de travma sonrası yırtılarak hasar gören bir kornea flebi ve uygun pozisyon verilerek sütüre edilmiş hali görülmektedir. SMILE cerrahisinde flep olmadığından bu tarz bir komplikasyon mümkün değildir. Dolayısı ile travma ihtimali bulunan kişilerin refraktif kusurları da yüksek ise en ŞEKİL 4: Şekilde de görüldüğü üzere, SMILE’de kornea biyomekaniğinin daha iyi korunuyor olması mantıksal bir zorunluluktur. Ancak bunun klinik açıdan anlamlı bir etkisi olup olmayacağı bilinmemektedir. (Renkli hali için Bkz. http://www.turkiyeklinikleri.com/journal/oftalmoloji-ozel-dergisi/1308-111X/) Turkiye Klinikleri J Ophthalmol-Special Int Med Sci 2008, 4 Topics 2014;7(1) 41 Ahmet DEMİROK ve ark. KÜÇÜK KESİDEN LENTİKÜL EKSTRAKSİYONU ŞEKİL 5: Travma sonrası yerinden oynayan ve yırtılan bir femtosaniye lazer flebi ve sütüre edilmiş halinin ameliyat sonundaki görüntüsü. Böyle vakalarda flep kırışıklıklarının açılabilmesi için genellikle epitelin kazınması gerekmektedir. Bu vakada da epitel kazınmıştır. (Renkli hali için Bkz. http://www.turkiyeklinikleri.com/journal/oftalmoloji-ozel-dergisi/1308-111X/) güvenli korneal refraktif cerrahi prosedürünün SMILE olduğunu düşünüyoruz. Hastanemizde -9,00 D sferik eşdeğere kadar yapılan SMILE vakalarında herhangi bir komplikasyonla karşılaşmadık. KURU GÖZ Kornea sinirleri, trigeminal sinirin oftalmik dalına bağlı olan uzun posterior siliyer sinirlerden köken alırlar. Bu sinirler globun posteriorunda optik sinir civarında sklerayı penetre ettikten sonra koroid altında biri nazalde biri temporalde seyredip (saat 3 ve 9 hizasında) limbusa ulaşırlar. Kornea sinirleri yaklaşık 250-300 mikron derinlikte limbustan radyal olarak korneaya girer ve ön stromada daha yoğun olmak üzere kornea stromasına yayılırlar. Ön stromal sinirler Bowman’ı perfore ederek epitelin bazal memranı ile Bowman arasındaki düzlemde subbazal pleksusu oluştururlar. Subbazal pleksustan ayrılan dallar ise epitel hücreleri arasında dağılan serbest sinir uçları olarak sonlanmaktadırlar.11 Oküler yüzeyin sağlıklı bir şekilde devam etmesinde innervasyonu önemli bir rol oynamaktadır.12 LASIK sonrasında kuru göz nispeten sık görülmekle birlikte çoğunlukla ciddi bir probleme yol açmaz. Fakat bazı hastalarda ciddi morbiditeye yol açabilmektedir. Kuru gözün tanımı yayınlarda birbirinden farklı şekillerde verildiğinden, klinik bulgular ve hasta şikayetleri arasında sıklıkla uyumsuzluk olduğundan, LASIK sonrası insidansını net bir şekilde 42 ortaya koymak zordur. LASIK sonrası hastalarda rahatsızlığa yol açan kuru göz insidansı yaklaşık %10 civarındadır.13 LASIK sonrası gelişen kuru göz esas olarak kornea duyu sinirlerinde oluşan hasara bağlıdır.12 LASIK’ta oluşturulan flep, menteşe bölgesinden giren kısıtlı sayıda sinir dışında neredeyse tamamen kesilmiş haldedir. Eskiden korneal innervasyonu daha iyi koruyacağı düşünülerek LASIK esnasında nazal menteşe oluşturulması önerilmiş olsa da tüm kadranlardan giren sinir lifi sayısının eşit olduğu gösterilmiştir.11 Dolayısı ile flep menteşesinin konumunun sinir liflerini koruyucu bir etkisi yoktur. Sinir liflerinin büyük çoğunluğunun orta stromadan (lentiküle veya flebe göre daha alt seviyelerden) korneaya girip yukarı doğru yayılıyor olmaları gözden kaçırılmaması gereken önemli bir noktadır. Sinir liflerinin yukarıda bahsedilen dağılımı göz önüne alındığında sinir liflerine asıl zararı flebin kenar kesisinin değilde lameller kesisinin veriyor olması beklenir ve aynı hasar lentikül ekstraksiyonundaki lameller kesi nedeniyle de oluşabilir. Fakat gene de, SMILE’de hem lameller kesi alanı hem de yan kesi daha küçük olduğundan sinir liflerinin biraz daha iyi korunmuş olması beklenmektedir (Şekil 6). Bir gözüne LASIK diğerine SMILE uyguladığımız bir grup hastada Cochet-Bonet Esteziometresi ile yaptığımız kornea duyarlılığı ölçümlerinde SMILE lehine bir fark saptadık. Bu fark istatistiksel olarak anlamlı olsa da ameliyat sonrası erken dönemle sınırlı idi. Buna rağmen kuru göz parametrelerinde herTurkiye KlinikleriTurkiye J Ophthalmol-Special Klinikleri J IntTopics Med Sci 2014;7(1) 2008, 4 KÜÇÜK KESİDEN LENTİKÜL EKSTRAKSİYONU Ahmet DEMİROK ve ark. ŞEKİL 6: Gerek SMILE’da, gerekse LASIK’de derin stromal sinirlerin (kesik çizgili ok) yüzeye ulaşması lameller kesi ile engellenmektedir. Ancak SMILE’da yüzeye periferden gelen bir miktar sinir korunabilir ve lameller kesinin çapı LASIK flebine göre daha küçüktür (genellikle 7,5 mm). Çaptaki küçülme alana karesi ile orantılı olarak yansıyacağından ufak bir fark bile önemli olabilir. (Renkli hali için Bkz. http://www.turkiyeklinikleri.com/journal/oftalmoloji-ozel-dergisi/1308-111X/) hangi bir fark tespit etmedik.14 Bu çalışma ışığındaki kanaatimize göre SMILE sinir liflerine daha az zarar verse de bu durumun klinik olarak çarpıcı bir fark oluşturmamaktadır. Lameller kesinin çok daha derinde yapılması ile sinir hasarının daha az olabileceği söylenebilir. EPİTEL İÇE YÜRÜMESİ (EPITHELIAL INGROWTH) Epitel içe yürümesi değişik keratomlarla değişik oranlarda görülmüştür ve insidansı %0,92-14,7 arasındadır.1518 Ancak cerrahi girişim gerektirenlerin insidansı bundan çok daha düşük olup %0 ile %3 arasında değişmektedir.15-18 Bununla birlikte günümüzdeki modern mekanik mikrokeratomlarla görülme insidansı femtosaniye lazerle oluşturulan flepler kadar azdır.19 Epitel dokusu stromal ara yüzeye flep kenar kesisinden ilerlediği için SMILE cerrahisinde sadece 3 mm’lik bir kenar kesisi bulunması, teorik açıdan epitel içe yürümesi riskini azaltabilir gibi gözükmektedir. Bugüne kadar yaptığımız LE cerrahilerinden sonra herhangi bir epitel içe yürümesi vakası görmedik, literatürde de bildirilmiş bir vaka yoktur. Ancak bu konuda daha doğru sonuçlar verebilmek için daha fazla hastaya ve daha uzun süreli takiplere ihtiyaç vardır. DİFFÜZ LAMELLER KERATİT Diffüz lameller keratitin (DLK) literatürde rapor edilen insidansı çok değişkendir (%0,1 ila %12,4). Günümüzde de oldukça seyrek görülmektedir.20,21 Femtosaniye lazerTurkiye Klinikleri J Ophthalmol-Special Int Med Sci 2008, 4 Topics 2014;7(1) ler birçok konuda mekanik keratomlara göre daha güvenli olsa da DLK insidansı açısından modern mekanik mikrokeratomlara bir üstünlükleri yoktur. Hatta çeşitli metaanalizlerde femtosaniye lazer kullanılan vakalardaki DLK insidansı daha yüksek bulunmuştur.22 Fakat femtosaniye lazerlerde kullanılan enerjinin düşmesi DLK insidansını azaltmıştır. LE cerrahisinde, aynı platformla yapılacak bir femtosaniye lazer yardımlı LASIK cerrahisine kıyasla daha fazla femtosaniye lazer enerjisi kullanıldığından DLK insidansı açısından bir artış beklenebilir. Ancak hastanemizde yapılan hiçbir LE vakasında DLK görülmemiştir ve literatürde de LE sonrası rapor edilmiş birkaç DLK vakası bulunmaktadır.23 Ancak insidansı günümüzde çok düşmüş olan bu komplikasyon, ancak meta analizlerle ya da binlerce hastalık bir popülasyon üzerinden değerlendirilebilir. REFRAKTİF VE GÖRSEL SONUÇLAR Gerek bizim vakalarımızda gerekse literatürdeki diğer yayınlarda LE sonrası refraktif sonuçlar modern femtosaniye lazer yardımlı LASIK cerrahisi ile benzer bulunmuştur.24,25 Aynı LASIK cerrahisine benzer şekilde çoğu hastada operasyon sonrası erken dönemde emetropi sağlanmakta ve sonuçlar kısa dönemde stabilize olmaktadır. LE cerrahisi refraktif sonuçları ve görme keskinliği açısından LASIK cerrahisi kadar etkin, güvenli ve öngörülebilir bir cerrahi yöntemdir. LE cerrahisinin LASIK ten en önemli farkı ve belki de tek dezavantajı objektif ref- 43 Ahmet DEMİROK ve ark. raksiyondaki düzelme LASIK kadar hızlı olsa da görme keskinliğindeki düzelmenin LASIK kadar hızlı olmamasıdır.25 Yani operasyon sonrası erken dönemde hastanın objektif refraksiyonu +/- 0,25 D gibi emetrop sayılabilecek bir düzeyde olsa bile görme keskinliği 0,70,8’in üzerine çıkamayabilmektedir. Tamamen geçici olan bu durum bazı hastalarda hiç görülmemekte fakat bazı hastaların ameliyat öncesi en iyi düzeltilmiş görme keskinliğine ulaşması bir ayı bulabilmektedir. Bu durum Kornea yüzeyindeki veya lentikülün çıkarıldığı ara yüzeydeki mikro düzensizliklere bağlı olabileceği gibi uzamış cerrahi manipülasyonlara bağlı da olabilir. Bir gözüne LASIK bir gözüne SMILE uygulanmış hastalarda yaptığımız bir çalışmada; operasyon sonrası erken dönemden itibaren konfokal mikroskopi ile takip edilen hastaların SMILE cerrahisi uygulanan gözlerindeki ara yüzey reflektivitesinin operasyon sonrası ilk 3 ay boyunca LASIK cerrahisi geçirmiş gözlere kıyasla istatistiksel olarak anlamlı seviyede daha yüksek olduğunu bulduk. Bu da keratosit aktivasyonunun daha fazla olduğunu göstermekteydi. Fakat ara yüzey reflektivitesinde artış olan bu dönem, görme keskinliğindeki toparlanmanın gecikmesi ile çakışsa da arada bir neden sonuç ilişkisi olup olmadığı belli değildir. YÜKSEK SIRALI ABERASYONLAR Lentikül ekstraksiyonunda çıkarılan lentikül wavefront optimize bir lentikül olup, bu anlamda wavefront optimize bir LASIK işleminden farkı yoktur. Lentikül ekstraksiyonu yapılan hastaların benzer bir kontrol grubu ile karşılaştırıldığı tüm çalışmalarda, lentikül ekstraksiyonu yapılan gözlerde femto-LASIK yapılan gözlere kıyasla ya aynı ya da daha düşük miktarda yüksek sıralı aberasyonun indüklendiği tespit edilmiştir.26-28 Hastanemizde yapılan henüz yayınlanmamış bir çalışmada da 4 mm ve 6 mm zonlarda, lentikül ekstraksiyonunun oluşturduğu sferik aberasyon, trefoil, koma ve toplam yüksek sıralı aberasyon artışının wavefront optimize femto-LASIK uyguladığımız hastalarla kıyaslandığında anlamlı bir farklılık göstermediğini saptadık. DEZAVANTAJLARI SMILE cerrahisi şu anda sadece tek bir femtosaniye lazer platformunda sunulmaktadır. Bizce bu platformdaki en büyük eksiklik siklotorsiyonu düzeltecek bir eye-trac- 44 KÜÇÜK KESİDEN LENTİKÜL EKSTRAKSİYONU ker sistemi sunmamasıdır. Bu durum siklotorsiyon takibi yapan excimer lazer platformları ile kıyaslandığında yüksek astigmatı olan hastalar açısından teorik açıdan önemli bir dezavantajdır. Farklı femtosaniye lazer platformlarında da bu teknoljinin olması rekabeti arttırarak bu tarz yazılım özelliklerinin gelişmesini hızlandırabilir. Ayrıca yetersiz düzeltme, fazla düzeltme ya da yanlış düzeltme durumunda ek tedavi yapılması gerekirse en uygun tedavi şeklinin ne olacağı da henüz net değildir. Teorik olarak böyle bir durumda yüzey ablasyonu ya da femtosaniye lazer yardımlı LASIK yapılmasının önünde bir engel yoktur. Ancak bu durumda bir excimer lazer cihazı gerekmektedir. Cihazın üreticisi şu anda ek tedavilerin de lentikül ekstraksiyonu ile yapılabilmesi için yazılım geliştirme çalışmalarını sürdürmektedir. SMILE tedavisinin bir başka dezavantajı da henüz hipermetropik hastalarda uygulanmasının mümkün olmamasıdır. Fakat hipermetropi tedavisi ile ilgili ön çalışmalar devam etmekte ve olumlu sonuçlar alındığı duyulmaktadır. SONUÇ Lentikül ekstraksiyonu, miyopi ve miyopik astigmatizmanın tedavisinde etkili ve güvenli bir yöntem olup PRK ile LASIK’in avantajlarını birleştiren bir cerrahi yöntem olarak gözükmektedir. PRK ile kıyaslandığında görme keskinliği operasyon sonrasında çok daha hızlı toparlanmakta, refraktif sonuçlar çok daha hızlı stabilize olmakta, haze riski bulunmamakta ve çok daha yüksek refraktif kusurlara uygulanabilmektedir. LASIK’le kıyaslandığında kornea, operasyon sonrasında (PRK’da olduğu gibi) travmalara daha dirençli ve biyomekanik olarak daha sağlam olarak kalmaktadır. Tek dezavantajı görme keskinliğindeki düzelmenin LASIK’e kıyasla biraz daha yavaş olmasıdır. LASIK cerrahisinde flep, hedef dokuya ulaşmak için “zorunluluktan dolayı” oluşturulmaktadır. Teknoljik gelişme devam ettiği takdirde flep oluşturma zorunluluğunun ortadan kalkacağı aşikardır. Lentikül ekstraksiyonu cerrahisi bu yöndeki çok önemli bir adımdır ve şu haliyle LASIK cerrahisine güvenli bir alternatif oluşturmaktadır. Femtosaniye lazer platformlarındaki gelişmelerle birlikte daha yaygın yapılıyor hale gelmesinin kaçınılmaz olacağını düşünmekteyiz. Turkiye KlinikleriTurkiye J Ophthalmol-Special Klinikleri J IntTopics Med Sci 2014;7(1) 2008, 4 KÜÇÜK KESİDEN LENTİKÜL EKSTRAKSİYONU 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. Sekundo W, Kunert K, Russman C, Gille A, Bissmann W, Stobrawa G, et al. First efficacy and safety study of femtosecond lenticule extraction for the correction of myopia: six month results. J Cataract Refract Surg 2008;34(9):1513-20. Sekundo W, Kunert KS, Blum M. Small incision corneal refractive surgery using the small incision lenticule extraction (SMILE) procedure for the correction of myopia and myopic astigmatism: results of a 6 month prospective study. Br J Ophthalmol 2011;95(3):335-9. Ruiz L, Rowsey JJ. In-situ keratomileusis. Invest Ophthalmol Vis Sci 1988;29(suppl):392. Pallikaris IG, Papatzanaki ME, Stathi EZ, Frenschock O, Georgiadis A. Laser in situ keratomileusis. Lasers Surg Med 1990;10(5):4638. Binder PS. Analysis of ectasia after laser in situ keratomileusis: risk factors. J Cataract Refract Surg 2007;33(9):1530-8. Condon PI, O'Keefe M, Binder PS. Long-term results of laser in situ keratomileusis for high myopia: risk for ectasia. J Cataract Refract Surg 2007;33(4):583-90. Komai Y, Ushiki T. The three-dimensional organization of collagen fibrils in the human cornea and sclera. Invest Ophthalmol Vis Sci 1991;32(8):2244-58. Knox Cartwright NE, Tyrer JR, Jaycock PD, Marshall J. Effects of variation in depth and side cut angulations in LASIK and thin-flep LASIK using a femtosecond laser: a biomechanical study. J Refract Surg 2012;28(6):419-25. Agca A, Ozgurhan EB, Demirok A, Bozkurt E, Celik U, Ozkaya A, et al. Comparison of corneal hysteresis and corneal resistance factor after small incision lenticule extraction and femtosecond laser-assisted LASIK: A prospective fellow eye study. Cont Lens Anterior Eye 2013. pii: S1367-0484(13)00080-5. 10. Goldich Y, Barkana Y, Morad Y, Hartstein M, Avni I, Zadok D. Can we measure corneal biomechanical changes after collagen cross-link- Ahmet DEMİROK ve ark. KAYNAKLAR ing in eyes with keratoconus?--a pilot study. Cornea 2009;28(5):498-502. 11. Al-Aqaba MA, Fares U, Suleman H, Lowe J, Dua HS. Architecture and distribution of human corneal nerves. Br J Ophthalmol 2010;94(6):784-9. 12. Wilson SE. Laser in situ keratomileusis-induced (presumed) neurotrophic epitheliopathy. Ophthalmology 2001;108(6):1082-7. 13. Ambrósio R Jr, Tervo T, Wilson SE. LASIKassociated dry eye and neurotrophic epitheliopathy: pathophysiology and strategies for prevention and treatment. J Refract Surg 2008;24(4):396-407. 14. Demirok A, Ozgurhan EB, Agca A, Kara N, Bozkurt E, Cankaya KI, et al. Corneal sensation after corneal refractive surgery with small incision lenticule extraction. Optom Vis Sci 2013;90(10):1040-7. 15. Asano-Kato N, Toda I, Hori-Komai Y, Takano Y, Tsubota K. Epithelial ingrowth after laser in situ keratomileusis: clinical features and possible mechanisms. Am J Ophthalmol 2002;134(6):801-7. 16. Wang MY, Maloney RK. Epithelial ingrowth after laser in situ keratomileusis. Am J Ophthalmol 2000;129(6):746-51. 17. Carr JD, Nardone R Jr, Sulting RD, Waring GO 3rd. Risk factors for epithelial ingrowth after LASIK. Invest Ophthalmol Vis Sci 1997; 38(4):S232. 18. Caster AI, Friess DW, Schwendeman FJ. Incidence of epithelial ingrowth in primary and retreatment laser in situ keratomileusis. J Cataract Refract Surg 2010;36(1):97-101. 19. Zhang ZH, Jin HY, Suo Y, Patel SV, MontésMicó R, Manche EE, et al. Femtosecond laser versus mechanical microkeratome laser in situ keratomileusis for myopia: Metaanalysis of randomized controlled trials. J Cataract Refract Surg 2011;37(12):2151-9. 20. Gil-Cazorla R, Teus MA, de Benito-Llopis L, Fuentes I. Incidence of diffuse lameller keratitis after laser in situ keratomileusis associated with the IntraLase 15 kHz femtosecond laser Turkiye Klinikleri J Ophthalmol-Special Int Med Sci 2008, 4 Topics 2014;7(1) and Moria M2 microkeratome. J Cataract Refract Surg 2008;34(1):28-31. 21. de Paula FH, Khairallah CG, Niziol LM, Musch DC, Shtein RM. Diffuse lameller keratitis after laser in situ keratomileusis with femtosecond laser flep creation. J Cataract Refract Surg 2012;38(6):1014-9. 22. Chen S, Feng Y, Stojanovic A, Jankov MR 2nd, Wang Q. IntraLase femtosecond laser vs mechanical microkeratomes in LASIK for myopia: a systematic review and meta-analysis. J Refract Surg 2012;28(1):15-24. 23. Zhao J, Yao P, Li M, Shen Y, Niu L, Zhou X. Diffuse lamellar keratitis after femtosecond laser refractive lenticule extraction. JCRS Online Case Reports 2013;1 (2): e26-e32. 24. Demirok A, Agca A, Ozgurhan EB, Bozkurt E, Celik U, Demircan A, et al. Femtosecond lenticule extraction for correction of myopia: a 6 month follow-up study. Clin Ophthalmol 2013;7:1041-7. 25. Shah R, Shah S, Sengupta S. Results of small incision lenticule extraction: All-in-one femtosecond laser refractive surgery. J Cataract Refract Surg 2011;37(1):127-37. 26. Kamiya K, Shimizu K, Igarashi A, Kobashi H, Komatsu M. Comparison of visual acuity, higher-order aberrations and corneal asphericity after refractive lenticule extraction and wavefront-guided laser-assisted in situ keratomileusis for myopia. Br J Ophthalmol 2013;97(8):968-75. 27. Gertnere J, Solomatin I, Sekundo W. Refractive lenticule extraction (ReLEx flex) and wavefront-optimized Femto-LASIK: comparison of contrast sensitivity and high-order aberrations at 1 year. Graefes Arch Clin Exp Ophthalmol 2013;251(5):1437-42. 28. Vestergaard A, Ivarsen A, Asp S, Hjortdal JØ. Femtosecond (FS) laser vision correction procedure for moderate to high myopia: a prospective study of ReLEx(®) flex and comparison with a retrospective study of FS-laser in situ keratomileusis. Acta Ophthalmol 2013;91(4):355-62. 45