Açık Toplum Vakfı'ndan AB, Eğitim ve Sivil Topluma Destek Açık Toplum Vakfı olarak 12 Şubat 2010 tarihinde düzenlediğimiz yıllık basın toplantısında 2009 yılı etkinliklerimizi değerlendirerek; 2010 yılı planlarımızı kamuoyuna duyurduk. Toplantıda Bağımsız Türkiye Komisyonu'nun "Avrupa'da Türkiye: Kısır Döngüyü Kırmak" adlı ikinci Türkiye raporunun Avrupa ve Türkiye'de düzenlenen tanıtım toplantılarından, Her Kadın İçin Bir Fırsat Projesi'ne; "Medya'da Nefret Suçları İzleme Projesi"nden, "Türkiye'de F Tipi Cezaevlerinde İnsan Hakları İhlallerinin Önlenmesi Projesi"ne kadar 2009'da destek verilen çok sayıda proje tanıtıldı. Basın toplantısında ayrıca, Açık Toplum Vakfı'nın 2010 yılında öncelik vereceği çalışma alanları ve hayata geçirilmesi beklenen projeler hakkında bilgi verildi. Açık Toplum Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker ve Genel Sekreteri Gökçe Tüylüoğlu'nun katıldığı toplantıda Hakan Altınay, Nurcan Baysal, Ferhat Boratav, Eyüp Can, Temel İskit, Şebnem Karauçak, Elisabeth Özdalga, Can Paker ve Murat Sungar'dan oluşan 2010 Danışma Kurulu duyuruldu. Gökçe Tüylüoğlu, basın toplantısı açılış konuşmasında vakfın Türkiye'nin insan hakları, demokrasi ve evrensel değerlere karşı daha duyarlı, daha açık bir toplum olabilmesi amacıyla, AB-Türkiye üyelik süreci, reform, kadın hakları, eğitim, sivil toplumun güçlenmesi gibi öncelikli ilgi alanlarına giren girişimleri proje veya kurum ölçeğinde desteklemenin yanı sıra çalışma alanlarında yayınlar çıkartmakta olduğunu hatırlattı. Tüylüoğlu ayrıca Vakfın 2009 yılında toplam 29 projeye destek verirken; yedi kişiye ulaşım desteği sağladığını bütün bu projelere yaklaşık 2 milyon 500 bin TL destek sağlandığını açıkladı. Açık Toplum Vakfı'nın yıllık basın toplantısı ile ilgili dokümanları indirmek için: www.aciktoplumvakfi.org.tr/basin-toplantilari-ve-bultenler.php http://www.aciktoplumvakfi.org.tr/ab_egitim_sivil_toplum.php Dünya Vatandaşlarının Hak ve Sorumlulukları... Açık Toplum Vakfı Danışma Kurulu üyesi Hakan Altınay, Brookings Enstitüsü'nden aldığı davet ile yürüttüğü araştırma programı kapsamında kaleme aldığı 'The Case For Global Civics ' başlıklı yayında, "karşılıklı sorumluluk" konusunu gündeme getirdi. Altınay basılarak, 40 ülkede, 2500 üniversite ve karar vericilerden oluşan geniş bir kesime de dağıtılan yayında gelecek kuşakların karşılıklı sorumluluk sahibi, vicdanlı vatandaşlar olabilmesi için üniversitelerin üstlenebileceği rolleri tartışmaya açıyor. Bilindiği gibi küreselleşen dünyada insanlar her geçen gün karşılıklı olarak birbirlerine daha bağımlı hale geliyorlar. Finans piyasalarının, ticaretin, teknolojinin, iletişimin ve ulaşımın küreselleşmesi dünya üzerindeki bireyler, topluluklar ve devletler arasındaki bağ ve iletişimi güçlendirdi. Hakan Altınay BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan ve Bağımsız Türkiye Komisyonu Başkanı, Nobel ödülü sabihi eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari’nin de destekledikleri proje çerçevesinde hazırladığı yayında, karşılıklı bağımlılığın her geçen gün daha da arttığı gerçeğinden hareketle, gelecek kuşaklara karşılıklı sorumluluk sahibi vatandaşlar olarak hak ve yükümlülüklerinin neler olacağı konusunda bir çerçeve sunuyor. Altınay, sorumluluk sahibi vatandaşlık kavramının ülke düzeyinden küresel düzeye taşınması gerektiğinin altını çizdiği makalede, vatandaşlığa küresel perspektifle bakmanın karşılıklı bağımlılığın getirdiği güçlüklerle başa çıkabilmek ve küreselleşen dünyada bireylerin hak ve sorumluluklarını değerlendirebilmek için güvenilir bir pusula olacağını savunuyor. Hakan Altınay'ın The Case For Global Civics başlıklı makalesinin tam metnini indirmek için tıklayınız : http://www.aciktoplumvakfi.org.tr/pdf/globa_civics.pdf F Tipi Cezevlerindeki İnsan Hakları İhlallerinin Önlenmesi... Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST), Açık Toplum Vakfı'nın da desteği ile sürdürmekte olduğu, "Türkiye'deki F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevlerindeki İnsan Hakları İhlallerinin Önlenmesi Projesi"ni Ankara'da yaptığı "F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumlarında Yaşam: Hükümlü-Tutuklular ve Çalışanlar Açısından Sorunlar ve Çözüm Önerileri Çalışma Toplantısı" ile sonlandırdı. Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın yönettiği toplantıya, insan hakları alanında çalışan sivil toplum kuruluşu temsilcileri, akademisyenler, uzmanlar, meslek örgütleri temsilcileri, F tipi ceza evi idarecileri, infaz koruma memurları, eski hükümlüler ve Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Nizamettin Kalaman katıldı. F Tipi Cezaevlerinde var olan çalışmaların ve tutukluların insan haklarının geliştirilmesini amaçlayan CİSST, proje kapsamında Adana, Ankara, Bolu, Edirne, İzmir, Kırıkkale, Kocaeli, Tekirdağ ve Van'da yer alan toplam 13 F Tipi Cezaevini toplam üçer kez ziyaret etti. CİSST Yönetim Kurulu Başkanı ve Proje Koordinatörü Zafer Kıraç ve proje ekibinin, bu ziyaretler ve F Tipi Cezaevlerinin bulunduğu şehirlerdeki yerel sivil toplum kuruluşları ile yaptığı platform toplantıları sonucunda elde ettiği çıktıları ve gözlemlerini aktarması ile başlayan toplantı sorunların ve çözüm önerilerinin tartışılması ile devam etti. Dernek bu toplantının verilerini de değerlendirmeye alarak F Tipi cezaevlerindeki koşulların nasıl iyileştirilebileceğine dair gözlem ve önerilerin bulunduğu bir rapor hazırlayacak ve nisan ayı içerisinde kamuoyuna duyuracak. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği hakkında ayrıntılı bilgi için : www.cezaevindestk.org Ruh Sağlığında DA İnsan Hakları..." Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi (RUSİHAK), "Ruh Sağlığında DA İnsan Hakları" başlıklı hukuk danışma hattı projesini 31 Mart 2010 tarihinde, derneğin Harbiye'deki merkezinde düzenlenen bir toplantı ile kamuoyuna duyurdu. RUSİHAK Yönetim Kurulu Üyesi ve Proje koordinatörü Can İlbey toplantıda Türkiye'de henüz ruh sağlığı hizmetlerini düzenleyen bir ruh sağlığı yasası bulunmadığına değinerek mevcut yasalarda psikiyatrik teşhis almış ve zihinsel engeli bulunan bireylerin haklarının oldukça kısıtlı ve bu alandaki uluslararası standartların çok gerisinde; çeşitli yasalarda dağınık bir şekilde bulunan hakların da bireylerin ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak olduğuna dikkat çekti. Toplantıda ayrıca Türkiye'de ruh sağlığı problemleri çeken ve zihinsel engelli grubun yasal ihtiyaçlarını karşılayabilecek, bu konuda duyarlı ve bilgili hukukçu eksikliğine dikkat çekildi. RUSİHAK, bu ihtiyaçlardan hareketle, Açık Toplum Vakfı olarak desteklemekte olduğumuz proje ile, akıl ve ruh sağlığı alanında sorun yaşayan bireylere ve yakınlarına hukuki danışmanlık hizmeti sunmayı, yasal ihtiyaçlarını tespit etmeyi, eğitim, barınma, istihdam, tedavi, rehabilitasyon, vesayet, malullük maaşı gibi sorun alanlarında emsal teşkil edecek davalar açmayı ve yürütmeyi, bu davaların görünürlüğünü sağlamayı amaçlıyor. Dernek proje süresinde tespit edilen hukuki sorun alanlarından yola çıkarak da Türkiye'de henüz var olmayan, sorunu yaşayan kişilerin deneyimlerini ve ihtiyaçlarını dikkate alan, kapsamlı bir ruh sağlığı yasasının oluşturulmasının savunuculuğunu yapmayı hedefliyor. Proje çerçevesinde, MDRI'dan (Mental Disability Rights International - Zihinsel Engellilik ve Psikiyatride İnsan Hakları Kuruluşu) Eric Rosenthal ve Laurie Ahern ile Av. Özlem Yılmaz ve Av. Gülçin Aktunç ve Prof. Arline Kanter, hukuk ve psikoloji öğrencilerine hukuk danışma hattında görev alabilmeleri için ikişer günlük hukuki danışmanlık eğitimi verdi. Bu öğrenciler arasından seçilen danışmanlar, pazartesi hariç her gün saat 11.00 ile 16.00 arasında rusihak-ALO 0 212 225 27 65 hattında ücretsiz yasal danışmanlık vermekteler. Hattın danışmanları gelen talepleri projenin danışmanı gönüllü avukatlara iletmekte; gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra başvuru sahipleri bilgilendirilmekte. RUSİHAK hakkında ayrıntılı bilgi için : www.rusihak.org "Herkesin Yargısı Kendine..." TESEV Demokratikleşme Programı'nın "Algılar ve Zihniyet Yapıları" başlıklı proje çerçevesinde yürüttüğü Türkiye'de yargıya ilişkin araştırma dizisinin üçüncü ve son çalışması "Herkesin Yargısı Kendine...": Demokratikleşme Sürecinde Basının Yargı Algısı" 24 Mart 2010 tarihinde kamuoyuna tanıtıldı. TESEV tarafından Mayıs 2009'da kamuoyuna tanıtılan dizinin ilk raporu, hâkim ve savcıların ikinci raporu da toplumun yargı algısını inceliyordu. Çalışmanın kamuoyuna duyurulması amacıyla düzenenen panelde, TESEV Demokratikleşme Programı Direktörü Etyen Mahçupyan'ın yaptığı açılış konuşmasının ardından kitabın yazarı Meryem Erdal çalışmasını anlattı. Sonrasında Yeni Şafak Gazetesi yazarı Kürşat Bumin ve Vatan Gazetesi'nden Kemal Göktaş kitap ve genel olarak Türkiye'de yargı ile medya ilişkileri konusundaki görüşlerini belirttiler. Hukukçu araştırmacı-yazar Meryem Erdal tarafından hazırlanan çalışma, derin devlet ve parti kapatma konularında kritik öneme sahip Susurluk, Şemdinli, Ergenekon, Hrant Dink cinayeti, Refah Partisi ve Demokrasi Partisi'nin kapatılması davaları temelinde, temsil ettikleri eğilimlere göre seçilen Hürriyet, Zaman, Ortadoğu, Radikal ve Taraf gazetelerini esas alarak, basının yargı algısını ortaya koymayı amaçlıyor. Kitapta, basının kritik yargılama süreçlerindeki yaklaşımı; yargının bağımsızlığı, silahlı kuvvetler başta olmak üzere kurumların yargılama süreçlerindeki etkileri ve müdahale biçimleri, askeri yargı-sivil yargı ayrımı, hakim ve savcı güvencesi, adil yargı, dokunulmazlık ve cezasızlık sorunu baslıkları altında ele alınıyor. "Herkesin Yargısı Kendine." başlıklı yayını indirmek için tıklayınız : http://www.tesev.org.tr/UD_OBJS/PDF/DEMP/Yargi3Kitabi.pdf.pdf Vatandaşların Vergi Algıları Araştırıldı Açık Toplum Vakfı olarak, "Vergi Temsiliyet ve Demokrasi İlişkisi Üzerine Türkiye'de Vatandaşların Algıları Araştırması"nın kamuoyu ile paylaşımına destek verdik. Boğaziçi Üniversitesi ile birlikte desteklediğimiz araştırma Boğaziçi Üniversitesi'nden Ünal Zenginobuz ve Fikret Adaman ile Koç Üniversitesi'nden Fatoş Gökşen tarafından gerçekleştirildi. Demokrasinin, vergi veren, vergi verdiği için de kamu erkini kullananlardan hesap sorma hakkı olan vatandaşların yönetimi olduğu; vergi vermek ile yönetime katılma hakkı arasında doğrudan bir bağ bulunduğu düşüncesinden hareketle vergi konusunu önemsemekteyiz. Açık Toplum olarak geçtiğimiz yıllarda birinci aşamasını da desteklemiş bulunduğumuz araştırma, Türkiye genelinde 2400 kişiye uygulanan bir anket çalışması ile vatandaşların vergi ve vergi sistemi konusundaki bilgi, algı, tutum ve davranışlarını ortaya koymakta. Çalışma, bu konuda önemli bir veri elde etmenin yanı sıra vatandaşların adil bir vergi sistemi için taleplerini dile getirmelerine yardımcı olmayı ve bu konuda kamuoyu yaratmayı amaçlıyor. Vatandaşların gönüllülük esasına dayalı olarak, nasıl bir vergi sisteminde, ne kadar vergi vereceklerini ortaya koyarken; karar vericilere de önemli veriler sunan araştırmanın ilginç tespitleri var: Vatandaşların önemli bir bölümünün Türkiye'deki vergi sisteminin kendilerini doğrudan etkileyen unsurları hakkında doğru bilgiye sahip olduğu görülüyor. Örneğin, vatandaşların %46'sı gibi önemli bir bölümü Türkiye'de vergilerin çoğunun tüketim vergileri yoluyla toplandığını biliyor. Vatandaşların %39'u da, tüketimden alınan yüksek vergileri Türkiye'deki vergi sisteminin en önemli sorunu olarak görüyor. Bu yanıtı, %23 ile gelir vergisinde yüksek kazananlardan yeterince yüksek vergi alınmaması ve %16 ile kayıt dışı ekonomiden vergi alınamaması izliyor. Araştırmanın tüketim üzerinden alınan ve çok yüksek boyutlara varmış olan dolaylı vergileri kimlerin ödediğini gün ışığına çıkararak vatandaşların kamuyu nasıl ayakta tuttuklarını anlamalarına katkıda bulunacağını umuyoruz. Vergi Temsiliyet ve Demokrasi İlişkisi Üzerine Türkiye'de Vatandaşların Algıları Araştırması'nı indirmek için tıklayınız : http://www.aciktoplumvakfi.org.tr/pdf/vergi-algilari-arastirmasi.pdf Çocuklar için Mayın ve Çatışma Atıklarına Karşı Eğitim… Açık Toplum Vakfı olarak Toplumsal Duyarlılık Derneği'nin (DUY-DER) "Çocuklar İçin Mayın ve Çatışma Atıklarına Karşı Eğitim Projesi'ne destek vermekteyiz. Her türlü bireysel ve örgütlü şiddete, ayrımcılığa ve insan hak ihlallerine karşı, şiddetin ve ayrımcılığın yarattığı mağduriyetlerin fark edilmesi ve bunlara ilişkin çözüm önerilerinin geliştirilmesi amacıyla faaliyet gösteren DUY-DER projeyi Hakkari merkeze bağlı Derecik, Esendere, Büyükçiftlik, Durankaya beldelerinde uygulamakta. Proje ile 2230 çocuğa ulaşılarak, mayın ve çatışma atıklarının zararları konusunda çocukların kendilerini korumaları amaçlanmakta. Mayın ve çatışma atıklarının sebep olduğu patlamalardan kaynaklı yeni ölüm ve yaralanmaları engellemek üzere hazırlanan "Çocuklar İçin Mayın ve Çatışma Atıklarına Karşı Eğitim Projesi" çerçevesinde eğitimler, okullarda ve mahallelerde verilmekte. Mayın ve mayın türleri tanıtılarak, korunma yöntemleri anlatılmakta. Ayrıca eğitici CD' ler izletilmekte. Dernek tarafından çocuklara yönelik olarak hazırlanan "Hızır Dede" adlı kitapçıkta mayın türleri ve koruma yöntemleri karikatürize edierek çocukların anlayacağı bir şekilde anlatılmakta. Kitapçık projede ulaşılan her çocuğa verilmekte. Eğitimler süresince, DUY-DER'in Hakkari'de Mayın patlamalarının olduğu bölgelerden hareketle hazırlamış olduğu mayın/pam risk haritası ile bu riskli bölgeler çocuklara tanıtılmakta. Örnek Bir Sivil Toplum Modeli Olarak KA-MER... Açık Toplum olarak, kuruluşumuzdan bu yana, KA-MER Vakfı'nın Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde bağımsız bir kadın hareketi oluşturulmasına öncülük eden, insan hakları ve kadının insan haklarından yana her türlü ayrımcılığı reddeden çalışmalarına destek olmaktan mutluluk duyduk. Bu nedenle başarılarla dolu mücadelesi ile örnek bir sivil toplum modeli oluşturan KA-MER ile ilgili bir belgeselin yapımına destek verdik. Açık Toplum Vakfı olarak ayrıca, belgeseli yurtdışında ve yurtiçinde, politikacılar, karar vericiler, akademisyenler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile medya mensuplarından oluşan geniş bir kesime dağıttık. Bilindiği gibi KA-MER, Diyarbakır ve çevresinde kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla, 1997 yılında başladığı faaliyetlerini Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan kadınlardan gelen talep üzerine on yıl gibi kısa bir sürede bölgedeki 23 ilin tamamına ve 120'den fazla ilçeye yaygınlaştırmış bir sivil toplum mücadelesi. KAMER, kurulduğundan beri Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da kadının geleneksel statüsünden dolayı gördüğü şiddete ve baskıya dikkat çekerek 40 binden fazla kadına ulaştı. Bu bağlamda namus kisvesi altında işlenen cinayetlere karşı mücadele etti ve kurduğu danışma hattı ve yerel merkezler aracılığıyla yüzlerce kadının bu cinayetlere kurban edilmesini engelledi. KAMER'in de etkisi ile Başbakanlık tarafından yayınlanan "Kadın ve çocuklara yönelik şiddet hareketleriyle töre ve namus cinayetlerinin önlenmesi için alınacak tedbirler" konulu genelgenin devlet kurumları tarafından uygulanmasını sağlamak için yerel mülki ve idari birimlerle görüşmeler yapmakta, valiliklerin insan hakları kurullarında yer almakta ve yapılan çalışmaları sivil ve kadınlardan yana bir göz ile izlenmekte. KA-MER belgeseli, 8 Mart Dünya Kadınlar günü nedeniyle, bu mücadeleden geniş bir kesimin haberdar olması düşüncesi ile özel bir televizyon kanalında da yayınlandı. KA-MER hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız : http://www.kamer.org.tr Bandırma'da "Kadınlar Güçleniyor" Açık Toplum Vakfı olarak "öğretmenler için alternatif bilgilenme ve kişisel gelişim programları" çerçevesindeki projeler için yapmış olduğumuz çağrıya başvuran Bandırma Halk Eğitim Merkezi, "Kadınlar Güçleniyor" projesi kapsamındaki eğitimlerine 23 Şubat 2010 tarihinde başladı. Bandırma Halk Eğitim Merkezi'nde görevli öğretmenlerin toplumsal cinsiyet konusunda farkındalık yaşamalarını amaçlayan proje, toplumun zihniyet değişimi yaşaması doğrultusunda öğretmenlere önemli görevler düştüğü noktasından hareket etmekte. Proje çerçevesinde, Halk Eğitim Merkezi'nde yüzlerce kadına okuma yazmadan, ev mefruşatına kadar çok farklı alanlarda eğitim vermekte olan öğretmenlerin toplumsal cinsiyet rolleri ve bu rollere bağlı olarak yaşanan şiddet ve ayrımcılık, konularında farkındalık yaşamaları hedefleniyor. KA-MER Vakfı'nın da alanında uzman eğitmenlerle destek verdiği projede, katılımcıların kadın hakları, aile içi şiddet, namus adına işlenen cinayetler, fırsat eşitliği, kadın-erkek eşitliği, anayasal ve medeni haklar, kadın girişimciliği, AB sürecinde kadınların kazanımları konularında bilinçlendirilmeleri sağlanıyor. Altı ay sürecek eğitimlere katılan öğretmenlerin süreçte kazandıkları farkındalık ile, mesleki hayatlarında bilgilendirici ve yol gösterici olmaları bekleniyor. Kadınlar Güçleniyor Projesi hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız : http://bandirmahem.gov.tr/kadinlar_gucleniyor/index.html Tarih Öğretiminde Avrupa Değerleri AB Öncüleri Derneği'nin, Açık Toplum Vakfı olarak "Öğretmenler İçin Alternatif Bilgilenme ve Kişisel Gelişim Programları" çerçevesindeki projeler için yapmış olduğumuz çağrı sonrasında yürüttüğü "Tarih Öğretiminde Avrupa Değerleri ve Avrupa Birliği Perspektifi" projesi sona erdi. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım sürecinde kamuoyunu bilgilendirme amacı doğrultusunda faaliyet gösteren AB Öncüleri Derneği'nin projesi çerçevesinde Prof. Zafer Toprak, Orhan Silier, Doç. İrfan Kaya Ülger, Doç. Füsun Türkmen ve Nazım Tural İstanbul'un çeşitli ilçelerinden 20 tarih öğretmenine toplam 80 saat eğitim verdiler. Seminer programında Tarihsel Eksende Küreselleşme ve Türkiye; Avrupalılık, Kimlik ve Tarih Öğretimi; Uluslararası Örgütler; Bölgesel İşbirliği ve Avrupa Bütünleşmesinin Teorik Boyutu; Türk Dış Politikası; Küreselleşme ve Bölgesel Entegrasyon Süreci ve II. Dünya Savaşı Sonrası Avrupa; Türkiye'de Tarih Bilinci; Avrupa Konseyi, Avrupa Sistemindeki Yeri ve Önemi; Avrupa Birliği Kuruluş ve Gelişim Süreci; AB Kurumsal Yapılanması, Karar Süreci; AB Genişleme Stratejisi / Kopenhag Kriterleri; Avrupa Birliği Değerleri; Gümrük Birliği; Türkiye'nin Önündeki Engeller - Kıbrıs Sorunu; Lizbon süreci ve AB'nin geleceği gibi başlıklar yer aldı. Proje kapsamında ayrıca Fener Rum Ortodoks Kilisesi, Topkapı Sarayı ve GalataMusevi Cemaatine eğitim gezileri düzenlendi; 17-19 Şubat 2010 tarihinde de Ankara'da, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, TBMM Dış İlişkiler Komisyonu, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, Dış Politika Enstitüsü ve Milli Eğitim Bakanlığı ziyaret edildi. Proje çerçevesinde AB konusunda bilgi ölçmeye ve tutum değerlendirmeye yönelik olarak eğitimlerin başında ve sonunda yapılan ölçme - değerlendirme uygulamaları, eğitimlerin olumlu yönde etkili olduğunu göstermekte. Açık Toplum Vakfı olarak biz de öğretmen eğitimi konusundaki desteğimizi sürdürmeyi arzulamaktayız. "Fırat'ın Öte Yanı ile Karşılaşmalar..." Müjgan Arpat'ın "KARŞI-LAŞMALAR: Fırat'ın Öte Yanında" başlıklı fotoğraf sergisi, 22 Ocak - 21 Şubat tarihleri arasında, kuruluşundan beri desteklemekte olduğumuz Depo'da sergilendi. Açık Toplum Vakfı olarak ayrıca serginin kataloğuna da destek verdik. Müjgan Arpat'ın son 20 yılda Kürt sorunuyla bağlantılı yerlerde ve durumlarda çektiği fotoğrafları biraraya getiren serginin açılışında, konuklar, sorunun yakıcılığını ve demokratik mücadelenin önemini, bu kez fotoğraflar üzerinden kavradıklarını ifade ettiler. Müjgan Arpat, "Fırat'ın öte yanı, Türk basınında yıllarca sadece şehit cenazeleri ve PKK'nın terör eylemleri bağlamında yer alırken, 'orada' yaşananlar, 'burada'kilerin gözünden uzak kaldı," diyor : "Sonuçta Fırat'ın iki yakasında birbirine zıt ve arasında uçurumlar olan iki farklı algılama oluştu. Bu algı farklılığını gidermeden ne 'Kürt Açılımı'nı, ne de barışı konuşmak mümkün. KARŞI-LAŞMALAR: Fırat'ın Öte Yanında, savaşta ödenen bedeller ve barış mücadelesine biraz daha yakından bakabilmek için yaşananlardan kesitler sunuyor. "Herkesin Ötekisi" Diyarbakır'da Tartışıldı Açık Toplum olarak kuruluşundan bu yana desteklemekte olduğumuz Diyarbakır Sanat Merkezi(DSM), Kaos GL ve Hevjin LGBTT Oluşumu'nun erkeklik kavramını Homofobi üzerinden tartıştığı "Erkekliğin Gölgesinde" söyleşiler dizisinin dördüncüsüne evsahipliği yaptı. DSM'nin "kimlik, aidiyet, öteki" temalı söyleşiler dizisi kapsamında evsahipliği yaptığı "Hepimizin Ötekisi' başlıklı buluşmada gazateci - yazar Yıldırım Türker katılımcılarla söyleşti. Çok sayıda izleyicinin yorum ve düşünceleriyle katkıda bulunduğu söyleşide, kadın düşmanlığı, toplumsal cins ayrımı, farklı cinsel kimlikler, homofobi, heteroseksüel dünya gibi kavramlar üzerinde tartışıldı. Yıldırım Türker, konuşmasına "Konuştuğumuz konu herkesi rahatsız ediyor. Bozgunculuk ile eşdeğer olarak anlaşılıyor. Biz toplum olarak cinsellikten tiksiniyoruz" diyerek başladı. Cinselliğin kimlik olarak dayatılmasından hoşnut olmayan bir toplum olduklarına işaret eden Türker, Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ın dizi filmlerdeki öpüşme sahnelerine atfen Türk aile ahlakı ve buna istinaden uygulamayı planladığı sansür üzerinde durdu. Türker, "cinsellik deyince kirliyi anlıyoruz. Kadınları anlıyoruz. Ama bunu biliyoruz ki "Recep İvedik" tarzı aşağılayıcı erkek cinselliği Selma Aliye Hanım'ı rahatsız etmiyor. Biz kadın düşmanıyız. Biz intihar toplumuyuz. Kimlik, inanç gibi farklı alanlarda hak mücadelesi verenler bile evinde eşlerini ya dövüyorlar, ya da aşağılıyorlar." Söyleşide Homofobi kavramına da yer veren Türker, Homofobiyi, heteroseksüel dünya dışında kimseyi görme tahammülü olmayanlar olarak değerlendirerek, erkeklik mitlerine değindi. "Türkiye'de Farklı Olmak" araştırmasının İngilizcesi çıktı Son dönemin tartışmalı konularından din, muhafazakarlık ve toplumsal baskı arasındaki ilişkinin izi sürerek yürütülen "Türkiye'de Farklı Olmak: Din ve Muhafazakarlık Ekseninde Ötekileştirilenler" başlıklı araştırmanın İngilizce çevirisi yayınlandı. Açık Toplum Vakfı olarak biz de yayının kamuoyu ile paylaşımını üstlenerek, raporu yurtdışında politikacılar, AB temsilcileri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile medya mensuplarından oluşan geniş bir kesime dağıttık. Bilindiği gibi Prof. Binnaz Toprak'ın yanısıra İrfan Bozan, Tan Morgül ve Nedim Şener'den oluşan bir ekibin gerçekleştirdiği araştırmanın amacı, daha önce yapılmış çalışmalarda belirlenen dindarlık ve muhafazakarlık arasındaki yakın ilişkiyi daha derinlemesine irdelemek; Anadolu kentlerinde farklı kimlik ya da yaşam tercihleri olan kişilerin toplum veya kamudan kaynaklanan baskı ve dışlanma ile karşı karşıya kalıp kalmadıklarını saptamaya çalışmak; bu tür baskıların nasıl şekillendiğini ve kime karşı yöneltildiğini ortaya koymak ve alınabilecek önlemleri tartışmaktı. Aleviler, kadınlar, Hristiyanlar, Romanlar, farklı giyim tarzına sahip erkekler, gençler, laikler gibi farklı kimlikleri ve yaşam tercihleri nedeniyle toplumsal baskıya maruz kalması olası kesimlerin izini süren araştırma, Türkiye'de laiklik konusundaki bölünme ve çatışma ortamının otoriter seçeneklerle değil, özgürlükçü demokrasi çerçevesinde sağduyu ve konsensüs politikalarıyla giderilmesi ve toplumsal barışı sağlayacak akılcı çözümlerin devreye girmesi yönünde talepleri gündeeme getirmiş; uzun süre kamuoyunun gündeminde kalmıştı. Türkiye'de Farklı Olmak araştırmasının İngilizcesi için tıklayın :http://www.aciktoplumvakfi.org.tr/pdf/tr_farkli_olmak.pdf “Baki Koşar Nefret Suçları ile Mücadele Günleri” düzenlendi Nefret Suçlarıyla Mücadele Günleri, Gazeteci Baki Koşar anısına, Açık Toplum Vakfı olarak bizim de desteğimiz ile, 6-20 Şubat tarihleri arasında İzmir'de, gerçekleşti. Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği tarafından, bu yıl ikincisi gerçekleştirilen "Baki Koşar Nefret Suçları ile Mücadele Günleri"; İzmir Valiliği'nin talebiyle, Siyah Pembe Üçgen Derneği hakkında " Genel Ahlaka Aykırı Olmak" gerekçesi ile kapatma davası açılması ve ilk duruşmanın da 9 Şubat Salı günü görülecek olması nedeniyle, 6 Şubat Cumartesi, "Derneğimle Uğraşma, Katilleri Yakala" yürüyüşüyle başlatıldı. Dernek, etkinlikleri organize ederken, öldürülen eşcinsel ya da transeksüel davalarında katillerin "Haksız Tahrik İndirimi"nden yararlandırılmalarına karşı kamuoyu oluşturmak amacıyla yola çıktı ancak etkinliğin bu yılki programı, nefret suçlarının hedefindeki tüm grupları kapsayacak şekilde oluşturuldu. Nefret Söylemi ve Nefret Suçu konularını tartışmak amacıyla "Nefret Suçları ve Hukuk", "Nefret Söylemi ve Medya Üzerine"," Nefret Suçları ve Azınlıklar Üzerine", "Nefret Suçları Kimin Sorunu?", "Nefret Suçları ve Yerel Mücadele" konulu panellere konuşmacı ve dinleyici olarak katılmak üzere Türkiye'nin çeşitli yerlerinden aktivistler, akademisyenler, hukukçular, uzmanlar, sanatçılar, politikacılar ve gazeteciler İzmir'de buluştu. Dernek, etkinlikler çerçevesinde; kentin birbirinden farklı alanlarında, tiyatro ve film gösterimleri, söyleşiler, sergiler ve sokak etkinlikleri de yaparak yerelde gündem oluşturdu. Önümüzdeki Dönem İçin Planlananlar Bağımsız Türkiye Komisyonu Brüksel'de temaslarda Açık Toplum olarak bizim de girişimimiz ile, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecine destek vermek amacıyla kurulan Bağımsız Türkiye Komisyonu 18-20 Nisan tarihleri arasında Brüksel'e giderek temas ve değerlendirmelerde bulunacak. Komisyon 19 Nisan'da Avrupa Birliği Başkanı Herman van Rompuy, AB Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Stefan Füle ve yine AB Komisyonu Üyes Olli Rehn ile görüşecek. Bilindiği gibi başkanlığını 2008 Nobel Barış Ödülü'nü alan Finlandiya'nın eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari'nin yaptığı AB ülkelerinde cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, dışişleri bakanlığı ve Avrupa Komisyonu üyeliği gibi görevlerde bulunan önde gelen devlet adamları ve aydınlardan oluşan Bağımsız Türkiye Komisyonu, "Avrupa'da Türkiye: Kısır Döngüyü Kırmak" başlıklı ikinci Türkiye raporlarını, 7 Eylül 2009'da Brüksel'de kamuoyuna açıklamıştı. Kamuoyunda Akil Adamlar olarak da tanınan Komisyon Brüksel'in ardından Stockholm, Paris, Viyana, Roma, Lahey, Londra, Madrid, Atina, Varşova ve Berlin gibi Avrupa'nın başlıca başkentlerinde kamuoylarına ve karar vericilere bizzat sunmuştu. Türkiye'nin AB üyeliği konusundaki çalışmalarını 2010 yılında da sürdürecek olan Bağımsız Türkiye Komisyonu, sonbahar ayları için İstanbul ve Ankara'nın yanı sıra Diyarbakır'ı da kapsayan bir Türkiye ziyareti planlamakta. Komisyon, 2010'un son aylarında, o tarihlerde AB Dönem başkanlığını yürütecek olan Macaristan'ın başkenti Budapeşte'yi ziyaret edecek. Bağımsız Türkiye Koisyonu hakkında ayrıntılı bilgi için : http://www.aciktoplumvakfi.org.tr/acik-toplum-vakfi-girisimleri.php http://www.independentcommissiononturkey.org "Avrupa'da Türkiye: Kısır Döngüyü Kırmak" başlıklı raporu altı dilde indirmek için : www.aciktoplumvakfi.org.tr Ulusal Basında Nefret Söylemi: 10 Yıl, 10 Örnek Sosyal Değişim Derneği'nin, Açık Toplum Vakfı olarak desteklemekte olduğumuz, "Ulusal Basında Nefret Söylemi: 10 Yıl, 10 Örnek" başlıklı projesinin son danışma kurulu toplantısı 27 Mart 2010 tarihinde yapılarak, proje kitapçığı ile ilgili son kararlar alındı. Proje çerçevesinde, nefret suçları ve nefret söyleminin kavramsal çerçevesi konusundaki ön hazırlık aşamasının ardından Türkiye'deki toplam gazete tirajının yüzde sekseninden fazlasını oluşturan 20 gazetenin 1998 - 2008 yılları arasındaki yayınları, internet üzerinden tarandı. Taramalar etnik / ırk bağları, cinsiyet, ulusal özellikler, din ve inançlar, siyasi eğilim ve kanaatler, eğitim, kişisel veya toplumsal statü, engellilik, cinsel yönelim ve mülkiyet temaları çerçevesinde yapıldı. Baskın Oran, Cengiz Aktar, Işın Eliçin, Kerem Rızvanoğlu, Yasemin İnceoğlu, Zeynep Tanbay, Aydın Engin, Ayşe Hür, Bağış Erten, Kerem Kabadayı, Sefa Kaplan ve Turgut Tarhanlı'dan oluşan danışma kurulu, taramalar sonucunda elde edilen 190 örnek içinde en çarpıcı 10 örneği seçti. Seçilen örneklerin yanısıra, nefret suçunun ne olduğu ve neden önemli olduğunun; ABD, Avrupa ve Türkiye'deki yasal mevzuatın değerlendirileceği proje kitapçığı önümüzdeki günlerde düzenlenecek bir toplantı ile kamuoyuna duyurulacak. Sosyal Değişim Derneği hakkında ayrıntılı bilgi için : http://www.sosyaldegisim.org Türkiye'de Ötekileştirme Süreçleri Açık Toplum Vakfı olarak, farklı kimliktekilere karşı önyargı ve ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına ve toplumsal barışı sağlayacak empatik ve akılcı çözümlerin devreye girmesine katkıda bulunacağını umduğumuz çalışmaları önemsemekteyiz. Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Hakan Yılmaz'ın yürüttüğü "Türkiye'de Ötekileştirme Süreçleri" araştırması, ötekileştirme "türleri" ve "tipleri"nin saptanmasının yanı sıra, ayrımcılığın önlenmesine ilişkin hangi mevcut yasal mekanizmaların halk tarafından kullanıldığı ve hangi yeni yasal düzenlemelerin ve kurumların halk nezdinde kabul görebileceğini de ortaya çıkarmayı amaçlıyor. Araştırmayı önümüzdeki haftalarda kamuoyu ile paylaşacağız. "Türkiye'deki Eşitsizlikler" araştırılıyor Açık Toplum Vakfı olarak Boğaziçi Üniversitesi ile birlikte Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu’nun “Türkiye’de Eşitsizlikler: Bütüncül Bir Kavramsal Çerçeve Arayışı” araştırmasına destek veriyoruz. Araştırma Sosyal Politika Forumu’ndan Prof. Dr. Ayşe Buğra ve Volkan Yılmaz ile Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Yard. Doç. Ayşen Candaş Bilgen tarafından yürütülen çalışma Türkiye’deki sınıf ve kimlik eksenine sıkışmış eşitsizlik tartışmalarını yeni bir boyuta taşımayı, araştırma süresince edinilecek nicel ve nitel verileri beraber kullanarak Türkiye’deki eşitsizliğin çok katmanlı yapısını, ve farklı sınıf ve kimlik aidiyetlerinde nasıl kesiştiğini göstermeyi amaçlıyor. Farklı başlıklar altında sürdürülen çalışmada gelir dağılımı, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim, siyasi temsiliyet ve istihdam öncelikli konular olarak karşımıza çıkıyor. Haziran ayı içinde tamamlanacak ve 25 Haziran’da Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleşecek uluslararası bir konferansla noktalanacak olan araştırma sonunda tüm eşitsizlikleri kapsayacak, tüm politikaların üstünde temel bir şablon oluşturacak bir anayasal değişiklik önerisi sunulması bekleniyor. Sosyal Politika Forumu hakkında ayrıntılı bilgi için: http://www.spf.boun.edu.tr