DOSYA Kyoto ruhu dirilecek mi? göre, kişi başı karbon salımında 10 ton ile başı çeken “Kutup buzulları eriGÜLŞEN KANDEMİR Avustralyalıları, 8 ton ile Amerikalılar izliyor. Araştıryecek. Sel ve kuraklık mada, ABD’nin sahip olduğu elektrik santrallerinden Dünyanın en büyük otomobil markası olmak nedeniyle 200 milyon kişi atmosfere her yıl 2,5 milyar ton karbon salındığına, için Japon Toyota ile kıyasıya rekabet ediyordu. Ve açlığa mahkum olacak. bu yılın ilk yarısında ‘dünyanın en çok satan otomobil bu alanda ikinci sırada ise 2,4 milyar tonla Çin’in yer aldığına dikkat çekiliyor. Karbon gazı salımında başı Aşırı ısınma nedeniyle markası’ unvanını aldı. Böyle bir marka şimdi çeken ülkeler listesinde ilk 10 ülke sırasıyla; ABD, virüs türlerinde değişiklik tarihinin en büyük krizi ile karşı karşıya… Evet Çin, Rusya, Hindistan, Japonya, Almanya, Avustralya, Volkswagen’den ve tüm dünyayı ilgilendiren olacak, salgın hastalıklar Alman bir skandaldan bahsediyoruz. Volkswagen’in ABD’de Güney Afrika, İngiltere ve Güney Kore. baş gösterecek...” Dünya sattığı 2.0 litre dizel motora sahip araçların, emisyon 2100 KABUS SENARYOSU liderleri bu felaket sentestlerini kullandığı bilgisayar programı ile manipüle Peki bir tedbir alınmaz ve böyle giderse ne aryosunun gerçekleşme- ederek çevreyi belirtilenden 40 kat daha fazla olacak? Hükümetler Arası İklim Değişikliği Uzmankirlettiği tespit edildi. mesi için Kasım ayının lar Grubu’nun hazırladığı rapora göre 2100 yılına Dünyanın en büyük otomobil şirketi bunu son günlerinde Paris’te kadar sıcaklık 1.8 ile 4 derece artacak. Sık sık uzun yaparsa, milyonlarca şirket ne yapmaz? Aslında süreli ve yoğun sıcak hava dalgaları yaşanacak. gelişmişlik ile dünyayı kirletme arasında ters bir toplanacak. Hedef, bu Şiddetli fırtınalar görülecek. Kutup buzulları eriyecek. koraelosyon var. Şu anda dünyayı en çok kirletenler, yüzyılın sonuna ka2100 yılında Antarktika olmayabilir. Acilen önlem dünyanın en gelişmiş ülkeleri… Center for Global dar sıcaklık artışının alınmazsa 10 yıl sonra canlı türlerinin yüzde 40’ının Development düşünce kuruluşunun desteğiyle dünya 2 santigrat derece ile genelinde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre dün- yok olması muhtemel. Sel ve kuraklık nedeniyle 200 milyon kişi açlığa mahkum olacak. Küresel ısınma yayı en çok kirleten ülke ABD; en çok kirleten halk sınırlanmasını sağlayan için tedbir alınmazsa dünya ekonomisi yüzde 20 ise Avustralya halkı. 50 bin kadar elektrik santrali evrensel bir anlaşmaya küçülecek. Aşırı ısınma nedeniyle virüs türlerinde deve 4 bin firmayı dahil ederek yapılan araştırmaya varabilmek… 24 l İSMMMO YAŞAM EYLÜL - EKİM 2015 ğişiklik olacak, salgın hastalıklar baş gösterecek. Küresel ısınmanın yol açtığı doğal felaketlerin yıllık maliyeti 150 milyar doları bulabilir. KYOTO İLE BÜYÜK BAŞLANGIÇ Bu felaket senaryosunun gerçeğe dönüşmemesi için en büyük adım 1997’de atıldı. Küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle ilgili mücadele etmek isteyen ülkeler, 1997’de Kyoto Protokolü olarak anılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni imzaladılar. Ancak 2005’te yürürlüğe girebilen protokolü imzalayan ülkeler, karbondioksit ve sera etkisine neden olan diğer beş gazın (metan, nitröz oksit, hidroflorür karbonlar, perflora karbonlan ve sülfürhekza florid) salımını azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa karbon ticareti yoluyla haklarını arttırmaya söz vermiş oldular. Türkiye’nin de 2009 yılında imzaladığı Kyoto Protokolü’ne imza atan ülke sayısı 189’a ulaştı. Ancak dünyayı en çok kirleten ülkelerden olan ABD’nin Kyoto’yu imzalamadığını belirtelim. Kyoto Protokolü’nün atmosfere salınacak sera gazı miktarının 2012 yılına kadar 1990’daki seviyenin yüzde 5 altına çekilmesi; endüstriden ve motorlu taşıtlardan kaynaklanan sera gazı miktarını azaltılması, çimento, demir-çelik ve kireç fabrikaları gibi yüksek enerji tüketen işletmelerde atık işlemlerinin yeniden düzenlenmesi, güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerjilerin önünün açılması gibi birçok hedefi bulunuyor. HEDEFE GİDEN YOL EYLÜL - EKİM 2015 Birol Bülent BİROL/ Globia Danışmanlık Yönetici Ortağı Türkiye’nin ulusal karbon piyasasının oluşumu için ilk adımını 2011 yılında attı. 2011-2023 yıllarını kapsayan İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı’nda ‘ulusal karbon piyasasının kurulması’ için amaç ve hedefler belirlendi. Geçen yıl mayıs ayında yenilenen 29003 sayılı Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmeliği’nin uygulanması için pilot çalışmalar yürütülüyor. Bu yönetmelikte konulan kriterlere göre Türkiye’de tahminen 3 bine yakın tesisin MRV (İzle, raporla, denetle) sürecine tabi olması bekleniyor. Bu tesislerin de Türkiye’de 200-300 milyon ton CO2 eşdeğerine sahip olduğu, Türkiye’nin seragazı salınımının yüzde 50’sini kapsadığı hesaplanıyor. Aslında bu tesislerin azaltım yükümlülüğü yok çünkü Türkiye’de gönüllü pazar olduğundan işletmelerde taahhüt altında değil. Bu nedenle halihazırda gönüllü tesislerde pilot uygulamalar yapılıyor. Halen 18 elektrik üretim tesisi, 6 çimento, bir de rafineride emisyon raporları ve izleme planları tamamlanıp; pilot doğrulama çalışmalarına geçildi. Kasım ayında, emisyon ticaret sistemi ve Türkiye’ye uygunluğunun değerlendirilmesinin hedeflendiği çalışmaya başlanacak. DOSYA Kyoto Protokolü’ne imza atan ülkelerden karbon salınımı hedeflerine ulaşamayanlar; “karbon ticareti” yoluyla hedeflerini gerçekleştirip, sözlerini tutuyorlar. Karbon ticareti, dünyanın herhangi bir ülkesinde bir kaynaktan oluşan sera gazı emisyonlarına karşılık, dünyanın başka bir yerinde başka bir kaynak üzerinden azaltılan ya da önlenen sera gazı emisyonları sonucunda edinilen sertifikaların (kredilerin) satın alınması yoluyla yapılıyor. Dünya Bankası raporuna göre 2013 yılı verilerine göre, yaklaşık 40 ülke ve 20’nin üzerinde ülke içi bölgesel yetkili organizasyon, karbona fiyat biçiyor. Yine raporun verilerine göre emisyon ticaret sistemlerinin ederi yaklaşık 30 milyar doları buluyor. Tüm bu karbon fiyatlandırma araçları ile sağlanan azaltım; yaklaşık 6 gigaton karbondioksit eşdeğeri… Diğer bir ifadeyle bu rakam; yıllık SERA GAZI EMISYONLARI TAKIP EDILECEK İSMMMO YAŞAM l 25 13.5 EURO’DAN 1 EURO’YA DÜŞTÜ Sungur Murat SUNGUR/ Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Türkiye gönüllü pazarda yer aldığı için yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğini desteklemek isteyen firmalar bu kredileri satın alarak karbon ticaretini gerçekleştiriyorlar. Ancak son zamanlarda karbon fiyatları çok düşmüş durumda. 2006-2007 yılında gönüllü pazarda 13.5 euro’ya kadar ulaşan rakam şimdi yaklaşık 1 euro civarında. Zorunlu pazarda 2006-2007’de 25 euro olan kredi ise halen 0.50 euro cent civarında” bilgisini veriyor. Ancak uzmanlar, karbon fiyatlarının Paris’teki toplantıdan bağlayıcı yeni bir anlaşma çıkması durumunda artabileceği üzerinde hemfikir... küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 12’sini kapsıyor. İKİ PAZAR VAR Karbon ticareti zorunlu ve gönüllü olarak iki ayrı pazara sahip. Zorunlu pazarda, Kyoto Protokolü’ne üye ülkeler arasında karbon ticareti yapılıyor. Fiyat oluşumu diğer emtia borsalarındaki gibi işliyor. Londra ve Şikago borsalarında, 1 ton karbondioksiti atmosfere bırakmanın karşılığında ödenmesi gereken karbon fiyatı arz talebe göre değişiyor. Şu aralarda karbon fiyatları adeta yerlerde sürünüyor. Avrupa Birliği Emisyon Ticareti Sistemi fiyatlarına göre, zorunlu pazarda 2010 yılında 1 ton karbondioksiti atmosfere bırakmanın bedeli 13 Euro civarındayken, 2013’te 4-7 Euro’ya düştü. Şimdilerde ise 0.50 Euro cent olduğu belirtiliyor. DOSYA KARBON DEĞERSİZLEŞTİ! Peki ne oldu da 2009-2010 yıllarında tavan yapan karbon fiyatları bu kadar düştü? Bu sorunun yanıtını; yenilenebilir enerji ve sera gazı emisyonlarının izlenmesi ve raporlanması konusunda danışmanlık hizmeti veren Life Enerji Yönetici Ortağı Dr. Farız Taşdan, “Kyoto Anlaşması sınırlı kaldı; Amerika, Kanada ve Rusya çekildiler… Ülkeler Kyoto Protokolü’nü imzalasalar bile Meclis’lerinden geçirdiklerinde devreye giriyor. 2012’den sonra zorunlu piyasada talep daralması oldu. Avrupa, Çin’den gelen karbon kredilerini de alıyordu ama bunu da azalttı. Bunlara bağlı olarak zorunlu piyasada fiyatlar düştü.” Evet, Kyoto ruhu yara aldı. Bunu karbon fiyatlarının geldiği nokta da gösteriyor. Küresel ısınma ile ilgili yaşanan gevşeklik dünyaya çok pahalıya mal olabilir. Ancak yine de bir ümit var. Paris’te 30 Kasım – 11 Aralık 2015 tarihleri arasında yapılacak olan, Paris 2015 COP 21 ( 21. Ta- 26 l İSMMMO YAŞAM raflar Konferansı) küresel iklim ile mücadelede kritik bir dönemeç olabilir. Bu tarihi toplantıda küresel ısınmayı 2 santigrat’ın altında tutabilmek için bağlayıcı ve uluslararası bir anlaşma yapılması beklentisi hakim. 2 DERECE PAZARLIĞI! Fransa devlet başkanı François Holland’ın “Gezegenin korunması” konusunda özel temsilcisi olan ve geçtiğimiz aylarda Ankara’ya gelen Nicolas Hulot, Türk basınına verdiği demeçte bu tarihi toplantının önemine dikkat çekti ve şu değerlendirmeleri yaptı: “2011’de Durban’daki toplantıda 195 ülke, 2015’te, bu yüzyılın sonuna kadar sıcaklık artışının 2 santigrat derece ile sınırlanmasını sağlayan ve hukuki olarak zorlayıcı evrensel bir anlaşmaya varılması konusunda mutabık kaldı. İklim değişiminin ilk etkilerini yaşamaya başladık bile: Bütün kıtalarda sel ve toprak kaymalarına neden olan, birbirini izleyen uzun süreli kuraklıklara ve yoğun yağmur yağışlarına tanık oluyoruz. Tayfun ve kasırgalarda artış gözleniyor. Bu olaylar her yerde zaten en yoksul olan kesimleri vuruyor. Aralık ayında Paris’te, devlet ve hükümet başkanları, dünyadaki milyonlarca insanın geleceğine dair karar alacak. Bu müzakerelerden ne kazanan ne de kaybeden çıkacaktır. Ya hepimiz kazançlı çıkacağız ya da hep birlikte kaybedeceğiz!” Paris’teki tarihi konferansa 195 ülkeden 40 bin katılımcının katılması bekleniyor. Tüm katılımcı ülkelerin onanıyla küresel ısınmaya neden olan sıcaklık artışının 2 santigrat dereceye düşürülmesine yönelik anlaşmanın imzalanması bekleniyor. Bu anlaşma ile Kyoto ruhunu yeniden canlandırabilir mi? Lifenerji Yönetici Ortağı Farız Taşdan, Paris COP 21 toplantısının ‘biten Kyoto ruhunu’ yeniden canlandırabileceğini belirtiyor. Taşdan, “Paris’te 2020 sonrası için bir anlaşmaya varılırsa, tekrar dünyada EYLÜL - EKİM 2015 farkındalık artar ve bu da karbon piyasalarını yeniden canlandırır” diyor. Bu tarihi toplantıya Türkiye önemli bir katkı sunarak gidiyor. Birleşmiş Milletler’in düzenlediği bu toplantıya katılacak ülkelerin iklim değişikliği ile mücadeledeki niyetlerini belirten INDC (Niyet Edilen Ulusal Katkı) dokümanını sunmaları bekleniyor. Türkiye 30 Eylül 2015’te INDC’sini son anda paylaştı. Globia Danışmanlık’ın Yönetici Ortağı Bülent Birol, bu önemli dökümanın içeriğini şöyle anlatıyor: “Türkiye 2030 yılında sera gazı emisyonlarında 21 azaltmaya gidecek. Türkiye, INDC dokümanına göre 2030 yılında 246 MtCO2 (milyon ton karbon eşdeğeri) azaltımı ile 929 MtCO2 sera gazı emisyon salımına inecek. Bunun yanı sıra, INDC’de enerji, sanayi, ulaştırma, binalar ve kentsel dönüşüm, tarım, atık ve yutak alanları başlıklarında alınacak aksiyonlar da belirlenmiş durumda. Bu dokümanda, 2015 yılında Türkiye’nin 477 milyon ton olan sera gazı emisyonunu 449 milyon tona indirebileceği senaryosu da var. Paris COP 21 toplantısı sonrası, beklenen uluslararası anlaşma sağlanırsa, karbon piyasalarında canlanma ve derinleşme başlayacak ve karbon assetlerinin değerlerinin artacağını öngörüyoruz.” TÜRKİYE’NİN DURUMU NE? EYLÜL - EKİM 2015 Kurumlar gibi bireyler de doğa dostu olup olmadığını hesaplayabilir. Küresel ısınmadaki kişisel katkı payınızın ne kadar olduğunu bulun. Mark Lynas’ın İngiliz The Guardian gazetesinde yayınlanan ‘It’s Carbon Judgement Day’ yani KarbonYargılama Günü başlıklı yazısındaki adım adım hesaplama yöntemi ile küresel iklim değişimindeki bireysel pay belirlenebiliyor. Elektrik ve doğalgaz faturalarınızı, hesap makinenizi, kağıt-kaleminizi elinize alın ve yaşadığınız hayat tarzıyla dünyaya zararınızın ne düzeyde olduğunu hesaplayın. 1. Isınma ve gaz: Evlerde en büyük enerji harcaması ısınma için yapılıyor. Bu yüzden küresel ısınmada rolü büyük. Üzerinizi kalın giyinip kalorifer ya da sobayı az çalıştırarak ve ısı kaybını önlemek için evde yalıtımı sağlayarak zararınızı azaltabilirsiniz. Siz, ne kadar harcıyorsunuz? 2. Elektrik: Kullandığımız elektronik cihazların çeşidi arttıkça evlerde tüketilen elektrik miktarı da artıyor. Öncelikle evi kahve makinesi gibi gereksiz aygıtlarla doldurmaktan vazgeçin, televizyonu, bilgisayarı beklemede bırakmayın, şarj aletiyle işiniz bitince mutlaka fişten çekin. Bu konudaki harcamanızı hesap edin. Elektrik tüketiminizle sebep olduğunuz bireysel karbon emisyonunuzu bir kenara yazın. 3. Ulaşım: Otomobiliniz varsa, yılda kaç kilometre katettiğinizi hesaplamanız gerekiyor. Ancak otomobilinizin markası ve tükettiğiniz yakıt cinsi çok önemli. Uçak yolculuklarının zararı çok daha büyük. Çünkü jet yakıtının yarattığı kirlilik atmosferin üst kısımlarına ulaşarak zarar veriyor. Otomobil, uçak ve toplu taşımadan payınıza düşen toplamı not edin. 4. Yaşam tarzı: Yaşam tarzınız küresel ısınmada önemli bir etken. Ancak hesaplamak zor. Bu yüzden kendinize en çok uyan şıkkı aşağıdan seçin. ‘Her şeyin en yeni modelini alırım, alışveriş yapmaya bayılırım, paketlenmiş yiyecekler tüketirim’ diyorsanız 3 bin kg ekleyin. ‘Tutumluyum, sadece ihtiyacım olduğunda yeni şeyler alırım, yiyeceklerimi çoğunlukla süpermarketlerden alırım’ diyorsanız 2 bin kg ekleyin. ‘Kendi organik yiyeceklerimi yetiştiririm, yerel pazarlardan alışveriş yaparım, asla mevsimi olmayan yiyecekleri tüketmem’ diyorsanız 600 kg ekleyin. 5. Sonuç : Yukarıdaki dört bölümden elde ettiğiniz rakamları topladığınızda neden olduğunuz karbon emisyonunu hesaplayabilirsiniz. l 1.000-3.000 kg : Ya fazlasıyla çevrecisiniz ya da yalancı. l 3.000-6.000 kg : Çevreye duyarlı bir hayat yaşıyorsunuz. l 6.000-9.000 kg : Ortalama bir zarar, daha dikkatli olabilirsiniz. l 9.000-12.000 kg: Sınırı aşıyorsunuz, hayat tarzınızda değişiklik yapın. l 12.000-15.000 kg : Dünyayı mahvedenler arasındasınız, kendinize gelin. l 15.000-18.000 kg : Küresel ısınma konusunda tam bir canisiniz l 18.000-21.000 kg : Felaket, Amerikalılar gibi yaşıyorsunuz. l 21.000 ve fazlası: Dünyanın geleceği için lütfen kendinizi öldürün! DOSYA Türkiye Kyoto Protokolü’nü imzalasa da halen emisyon azatlım taahhüdü bulunmuyor. Bu nedenle Daştan zorunlu olarak oluşmuş bir karbon piyasası yok. Ancak Türkiye gibi bazı ülkelerde Gönüllü Karbon Piyasası oluşmuş durumda. Tezgâh üstü bir piyasa olarak işleyen gönüllü pazarda ise şirket, birey ya da organizasyonlar, saldıkları karbonun karşılığı olan parayı diğer ülkelerdeki çevreci projeleri finanse etmek için veriyor. Dünya Bankası raporuna göre 2013 yılında dünyada gönüllü karbon piyasasının büyüklüğü 600 milyon doları bulmuş durumda. Uzmanlar, Nisan 2014 itibariyle Türkiye’nin gönüllü karbon piyasasına yönelik 308 proje ile yıllık yaklaşık 20 milyon ton emisyon azaltımına ulaşıldığını tahmin ediyorlar. Life Enerji Yönetici Ortağı Dr. Farız Daştan, “Biz eskiden Türkiye’deki projeleri HSBC, Google, Yahoo gibi şirketlere satardık. Paris’te sağlam bir anlaşma çıkarsa yeniden karbon ticaretine talep artar. Bugün 1 Euro’ya bile alıcı bulunamazken o zaman 2-3 Euro’ları da rahatlıkla görebiliriz” diye konuşuyor. KÜRESEL ISINMADAKİ PAYINIZI HESAPLAYIN İSMMMO YAŞAM l 27