Entansif Süt Sığırcılığı İşletmelerinde Kullanılan İlaç ve

advertisement
Entansif Süt Sığırcılığı İşletmelerinde Kullanılan İlaç ve Kimyasal Grupları
Prof. Dr. Serap GÖNCÜ
Süt ve ürünlerinde bulunabilecek ve tüketici tarafından bilinmeyen sağlığa
zararlı kalıntı maddeleri, toplum sağlığı açısından büyük tehlike oluşturmaktadır. Bu
tehlikeli maddeler arasında büyüme hormonları, antibiyotikler ve nitrozaminli bileşikler
yer almaktadır, Özellikle entansif süt sığırcılığı işletmelerinde elde edilen sütün
sağımdan sofraya ulaşıncaya kadarki yolculuğunda karşılaştığı işlemler, hastalık
tedavileri,yemleme şekilleri ,ahır ve süt sağım makinelerinin temizlik ve
dezenfektanları, sığırların ovulasyonlarını sağlamak amacıyla kullanılan hormonal
ilaç tedavi aşamaları vb…gibi sütün kalitesini etkileyen faktörlerin insan
beslenmesinde çok fazla hastalık riskini oluşturduğu bilinmektedir. Bu sebeplerden
yola çıkılarak bu faktörlerin neler olduğu üzerinde vurgular yapılmak suretiyle toplum
sağlığına verdiği zararlar ve oluşturduğu hastalıklar açısından önemi ortaya
konulmuştur.
Büyüme hormonları
Hayvanların büyümesini hızlandırmak için sentetik hormonlar kullanılması pek
çok ülkede yasaklanmış durumdadır. Özellikle bu ilaçların usulüne uygun
kullanılmaması durumunda hayvanın etinde bırakacağı kalıntı insanlara geçebilmekte
ve çeşitli problemlere neden olmaktadır. Bu maddeler, çocukların erken buluğ çağına
ulaşması, dişilik hormonu alan erkek çocuklarda göğüslerin büyümesi gibi etkiler
gösterebilmektedir. Erkek ve kadınlarda da karşı cinse benzer fizyolojik değişiklikler
söz konusu olabilmektedir. İlaç kalıntı arınma süresi (İ.K.A.S.) kullanılan ilaca göre
değişim gösterebilmektedir. Tedavi süresince ve en son ilaç uygulamasından sonra
sağmal sığır sütlerinin, 3 gün (6 sağım) süreyle insan tüketimine sunulmaması
gerekmektedir.
Anabolizan özellikteki bileşiklerin bazılarının uygulanması nedeniyle besi
sığırlarının etlerinde oluşacak kalıntının, uygun bekleme koşullarına uyulduğunda
veya anabolizan madde uygun koşullarda , uygulandığında zararlı etkisinin az olduğu
bildirilmektedir 18,19.
Antibiyotikler
Sütteki antibiyotikler, hayvanların tedavisi için kullanılan penisilin, tetrasiklin,
basitrasin, streptomosin gibi kimyasalların süte geçmesi ile ortaya çıkar. Bu şekilde
antibiyotik içeren sütler, süt teknolojisinde bazı mamullerin yapımı esnasında
problemlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Penisilin çeşitleri yüksek tesiri ve
düşük toksisitesi nedeniyle veteriner hekimliğinde çesitli hayvan hastalıklarının
tedavisinde kullanılmaktadır. Ancak bu maddeler, hayvanların etinde ve sütünde
bıraktıkları kalıntılarla halk sağlığına zarar verdikleri gibi ekonomik yönden de
kayıplara neden olmaktadırlar. Penisilin kalıntılarından tüketicilerin korunması için
dünya ülkelerinde maksimum sınır değerler belirlenmiş olup çok çeşitli tespit metotları
da geliştirilmiştir. Bilinçsizce antibiyotik kullanımı, yarardan çok zarara sebep
olmaktadır. Zararlı etkilerinden korunmak için, doğru antibiyotik seçimi ve yeterli
dozda kullanılması önem taşır. Hastalıkların daha çabuk tedavi edileceği düşüncesi
ile ölçüsüz ve rastgele antibiyotik kullanılması, hem hayvan sağlığını kötü yönde
etkiler, hem de uzun vadede üreticinin bütçesinde büyük zararlar oluşmasına sebep
olur. Antibiyotiklerin süte geçme oranlarını etkileyen bazı faktörler vardır. Bunları
şöyle özetleyebiliriz:




Hastalıklı meme antibiyotiği diğer sağlıklı memelere nazaran daha uzun süre
tutar.
Memeye enjekte edilen antibiyotik en az 10-30 dakikada, en çok 2-4 saatte
süte geçiş yapar.
Sütçü tip hayvanının metabolizmasının yavaş çalışması, antibiyotiğin sütten
arınma süresini uzatabilir.
Hastalığın tedavisinde kullanılan antibiyotiklerin % 30-80'i doku tarafından
emilir, geri kalan kısmı ise sütle birlikte vücuttan dışarı atılmaktadır.
Üreticinin antibiyotikli sütleri diğer sütlerle karıştırarak işletmeye vermesi, ciddi
teknolojik problemlere ve tüketilmesi durumunda da sağlık sorunlarına yol
açmaktadır. Özellikle ülkemizde en çok süt tüketen kesimin çocuklar olduğunu göz
önünde bulundurursak bu durum, çocuklarımızın sağlığı açısından büyük bir tehdit
oluşturmaktadır. Sağlık açısından duyarlı insanlarda alerjik reaksiyonlara neden
olması, antibiyotikli sütlerin sürekli tüketilmesi, mikroorganizmaların bağışıklık
kazanmasına sebep olması nedeniyle sağlığa etkileri uzun süreli olmaktadır. Ayrıca,
antibiyotikli sütlerin süt işletmeleri açısından ise sebep olduğu ekonomik kayıplar çok
yüksektir. Antibiyotik içeren sütler hiçbir şekilde fermente ürünlerde (yoğurt, ayran,
vs…) kullanılmamaktadır. Peynir yapımında da bu tip sütler sorunlara sebep olur.
Mayalamada pıhtının gevşek olması ya da hiç oluşmaması, olgunlaşma döneminde
tat ve kokuda bozukluklar, kitlenin yumuşaması ve hamurumsu bir yapının meydana
gelmesi antibiyotiğin sebep olduğu sorunlardan bir kaç tanesidir. Tüm bu olumsuz
özelikler için veteriner hekim kontrolünde ve tavsiyesinde, önerilen dozu önerilen
arınma süresi dikkate alınarak kullanmak yeterli olmaktadır. Ayrıca bu arınma süresi
boyunca bu hayvanların et ve sütlerini ayırmak ve insan tüketimine sunmamak
gerekmektedir.
Nitrozaminli bileşikler
Nitrozaminlerin çeşitli yollarla alınmalarının insan ve hayvanlarda, özellikle
karsinojenik potansiyelleri bakımından önem taşıdığı bilinmektedir. Nitrozaminli
bileşikler pestisid üretim ve kullanımında yer almaktadır. Nitrozaminler insan ve
hayvan dokularında aynı şekilde metabolize olduğundan insanlar nitrozaminlerin
kanserojenik özelliklerine karşı çok hassastırlar. Besinleri bakteri, küf, maya
bozulmalarında korumak, raf ömrünü uzatmak, doğal renk ve aromayı korumak
amacıyla kullanılan bu maddelerin en çok tartışılanları nitrit ve nitratlar (E250,
E251)’dır. Kansere neden olan nitrozaminleri oluştururlar. Kanın oksijen taşıma
yeteneğini azaltırlar İnsan ve hayvanlarda vücuda alınan nitrit miktarına ve kimyasal
yapısına bağlı olarak akut veya kronik zehirlenmeler oluşabilir. Nitrit, hemoglobin
methemoglobine dönüştürerek toksik etki gösterebildiği gibi nitrit iyonları doğrudan
damar düz kaslarının genişlemesine sebep olarak sistemik arteriyel kan basıncında
düşmelere, dolaşım bozukluğuna ve şoka neden olabilmektedir 20,21. Nitrozaminler
doğada çok çeşitli ve yaygın olarak bulunan kanserojenik bileşiklerdir. Sularda ve
sebzelerde yüksek miktarda nitrat bulunması birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke
için ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Vücuda dışardan alınan veya
vücutta oluşan nitrit, ikincil ve üçüncül aminlerle tepkimeye girerek nitrozaminleri
oluşturur22,23. Nitrozamin oluşumu için gerekli ikincil aminlerin balık ürünleri, tahıl,
çay, sigara ve sigara dumanında ve birçok ilaç yapısında bulunduğu
bildirilmiştir24Nitrozaminlerin oluşumunda etkili olan nitritlerin kimyasal maddeler, zirai
ilaçlar, su ve bitkilerde büyük oranda bulunduğu bilinmektedir. 25
Pestisidler
Günümüzde geleneksel tarımda, yaygın olarak kullanılan tarım ilaçlarının
hepsi toksin etkili yani zehirlidir. Böcek öldürücü ilaçların (İnsektisit) %30’nun kanser
yapıcı madde içerdiği bildirilmiştir. İlaçlama sırasında ancak %1 ile %25 arası miktarı
zararlıya ulaşmakta geriye kalanı pestitid bulutu şeklinde havaya yayılmakta, rüzgarla
başka yerlere gidebilmekte, yağmurla veya sulama esnasında suya ve toprağa
karışmaktadır. Yer altı ve yer üstü sularını kirletmektedir. Burada yaşayan canlıların
ölümüne yol açmaktadır. Kalıntı içeriği yüksek olan bitkilerle beslenen hayvanların;
etinde ve sütünde de pestisid kalıntısı sınır değerin üstündedir. Toprak ve
hayvanlardan insanlara 1 milyon birim olarak ulaştığı hesaplanmıştır.
İklim ve diğer ekolojik özelliklerin hastalık, zararlı ve yabancı otların
gelişmesine uygun olması nedeniyle, pestisit kullanımına ağırlık veren kimyasal
mücadele yöntemi yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu gibi maddelerin hayvancılıkta
kullanımı kalite üzerinde direkt etkili olduğundan hayvancılıkta yem olarak kullanılan
maddelerin de gerekli üretim koşullarında üretilmiş olduğundan emin olunması
gerekir 26.
Ülkemizdeki hayvansal ürünlerde pestisit kalıntıları konusunda yapılan
araştırmalar, genellikle tüketime sunulan gıdalar üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu amaçla
pestisit kullanımının oldukça yoğun olduğu Çukurova yöresinde üretilen süt
örneklerinin pek çoğunda çeşitli pestisit kalıntılarına rastlanmış olup, bulunan
miktarların tolerans sınırlarının oldukça üzerinde olduğu belirtilmiştir
Download