Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya ENERJİ VE GÜÇ SİSTEMLERİNİN KONTROLÜ 471 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya Şarj Dengeleme Sistemleri İçin Çift Yönlü Flyback Devresi Tasarımı Serhat NAFİZ, Doç. Dr. Musa ALCI, Yrd. Doç. Dr. M. Necdet YILDIZ Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Ege Üniversitesi [email protected] Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Ege Üniversitesi [email protected] Ege Meslek Yüksekokulu Ege Üniversitesi [email protected] Özetçe 1.1. Şarj dengeleme işlemi Birden çok batarya bulunan sistemlerde, bataryaların eşdeğer şarj ve deşarj olabilmelerini sağlamak toplam enerjinin efektif kullanılması ve batarya ömrünün uzaması açısından önem arz etmektedir. Bu işlemi yapan sistemlere şarj dengeleme sistemleri denilmektedir. Literatürde temel yapı olarak rezistif, kapasitif ve indüktif olmak üzere üç temel şarj dengeleme tekniği bulunmaktadır. Enerjinin verimli bir şekilde kullanılması için tek bataryadan alınan enerjinin diğer bataryalara transferi ve tersi yönde işlem yapabilen güç elektroniği topolojilerine ihtiyaç vardır. Bu çalışmada indüktif şarj dengeleme tekniği topolojisi ile bir çift yönlü flyback devresi tasarımı önerilmiş ve gerçeklenmiştir. Yapılan deneysel çalışmalar ile önerilen topolojinin çalıştığı gösterilmiş ve uygulama sonuçları verilmiştir. Bataryalar paralel bağlı oldukları durumda, birbirlerini terminal gerilimlerini eşitlemek için zorlarlar ve böylelikle paralel bağlı bataryalar otomatik şarj dengelemesi yapmış olurlar. Seri bağlı durumda aynı akım bütün bataryalardan geçer. Bu durumda şarj ve ya deşarj akımının ne zaman kesileceğini en zayıf batarya belirler. Şarj ve deşarj işlemi sırasında maksimum ve minimum terminal gerilimi değerlerinin dışına çıkılması durumunda bataryalar zarar görmektedir. Seri bağlı bataryalarda her bir bataryanın terminal gerilimini ölçmek bu bağlamda önemlidir. 1. Giriş Sadece elektrik enerjisiyle veya hibrit yöntemle çalışan sistemler gün geçtikçe çoğalmaktadır. Bu konuda en bilinen uygulama elektrikli araçlar ve hibrit elektrikli araçlardır. Bu araçlar içinde bulunan sürücü sistemlerinin çalışma gerilimi önceden belirlidir. Bu çalışma gerilimini karşılayacak şekilde seri bağlanan aküler kapasite ihtiyacı doğrultusunda da paralel bağlanmaktadır. Sıcaklık ve kimyasal yapıdaki farklılıklar neticesinde bataryalar birbirine eşdeğer olmayan davranışlar sergilemektedirler [1]. Bu farklılıklar nedeniyle yüklenme sırasında bazı bataryaların daha çabuk deşarj olduğu, şarj sırasında da bazı bataryaların daha çabuk %100 kapasiteye ulaştığı gözlemlenmektedir. Bu olumsuzluğu ortadan kaldırmak için şarj dengeleme sistemleri kullanılmaktadır. Şarj dengeleme sisteminin en büyük görevi bataryaların terminal gerilimlerini her durumda eşit tutmaktır. Bu çalışmada kullanılan topoloji hem şarj sırasında hem de deşarj sırasında bu görevi yerine getirebilmektedir. Şekil 1. Seri bağlı şarj dengesi olmayan bir batarya sistemi. 472 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya Şekil 1’de görüldüğü üzere bataryalar arasındaki farklılıklar şarj ve deşarj işlemi sırasında enerjinin tam olarak kullanılmasını engeller. Şekil 1’deki sistemde deşarj işlemine devam edilirse Batarya-2 zarar görür, benzer olarak şarj işlemine devam edilirse Batarya-3 zarar görür. Açıklaması yapıldığı üzere seri bağlı batarya sistemlerinde şarj dengeleme işlemi batarya ömrünün uzaması, bataryaların takibi ve enerjinin verimli kullanılması için bir zorunluluktur. Rezistif, kapasitif ve indüktif şarj dengeleme sistemleri, pasif ve aktif şarj dengeleme sistemleri olarak iki ana başlık altında toplanmıştır [2]. Rezistif yöntem pasif, kapasitif ve indüktif yöntemler ise aktif şarj dengeleme sistemleri olarak isimlendirilmektedir. Rezistif şarj dengeleme sisteminde dirençler yardımı ile daha hızlı şarj olan bataryadaki enerji, diğer bataryaların da tam kapasiteye erişebilmesi için bir rezistans üzerinde yakılır ve ısı enerjisi olarak dışarıya atılır. Bu tekniğin dezavantajları şunlardır. Sadece şarj işlemi sırasında dengeleme işlemi yapılabilir. Fazla enerji diğer bataryalara dağıtılmak yerine ısı olarak atıldığı için çok verimsiz bir tekniktir. Bu çalışmada önerilmiş olan çift yönlü flyback topolojisi, bataryalar arası enerji transferini çift yönlü gerçekleştirebilen ve böylelikle rezistif şarj dengeleme yöntemine göre daha verimli olan bir topolojidir. topolojinin çalışma prensibi ve teorik hesaplamaları kaynaklarda [1], [3], [4] detaylı olarak anlatılmış durumdadır. 2.1. Çift yönlü flyback topolojisi Bu çalışmada önerilen çift yönlü flyback topolojisi Şekil 3’de gösterilmiştir. Şekil 2’de bulunan D1 diyotu devreden kaldırılmış, yerine Şekil 3’de gösterildiği gibi bir S2 anahtarı eklenmiştir. Şekil 3. Çift yönlü flyback topolojisi Bu topolojide Şekil 2.’deki D1 diyotunun görevini S1 ve S2 anahtarları üzerindeki gövde diyotları üstlenmektedir. Primer taraftan sekonder tarafa enerji transferi yapabilmek için S1 anahtarı anahtarlanmalı, S2 anahtarı ise kesimde tutulmalıdır. Benzer şekilde serkonderden primere enerji transferi yapmak için ise S2 anahtarı anahtarlanmalı S1 anahtarı kesimde tutulmalıdır. Primerden sekondere enerji transferi durumu Şekil 4. ve Şekil 5.’de, Sekonderden primere enerji transferi de Şekil 6 ve Şekil 7.’de basamaklar halinde verilmiştir. 2. Flyback topolojisi Anahtarlama elemanı sayısının az olması, giriş ve çıkış arasında yalıtım sağlaması gibi avantajları nedeniyle güç elektroniği uygulamalarında flyback topolojiye sıklıkla rastlanmaktadır. Geleneksel flyback topoloji, primer taraftan aldığı enerjiyi sekonder tarafa transfer etmektedir. Bu topoloji Şekil 2’de gösterilmiştir. Şekil 4. S1 iletimde, S1 gövde diyodu kesimde, S2 kesimde, S2 gövde diyodu kesimde Şekil 2. Flyback topolojisi Şekil 2’de gösterilen devrede S1 anahtarı iletime geçtiğinde nüvenin primer sargısında enerji depolanır. Bu sırada, sekonder sargının ters sarılmış olmasından dolayı D1 diyodunun pozisyonu nedeniyle depolanan enerji sekonder tarafa aktarılmaz. S1 anahtarı kesime geçtiğinde ise depolanmış olan enerji sekonder sargı tarafında D1 diyodu üzerinden çıkışa aktarılır. Devrenin sekonder tarafında sadece diyot bulunmasından dolayı enerji aktarımı sadece primer taraftan sekonder tarafa doğru olmaktadır. Flyback 473 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya Şekil 5. S1 kesimde, S1 gövde diyodu kesimde, S2 kesimde, S2 gövde diyodu iletimde Şekil 8. Uygulama devresine ait prensip şema Tablo 1. Uygulama devresine ait teknik bilgiler Şekil 6. S2 iletimde, S2 gövde diyodu kesimde, S1 kesimde, S1 gövde diyodu kesimde Tasarım Parametreleri Nominal çıkış gücü Primer gerilim Sekonder gerilim Anahtarlama frekansı 40 Watt 12,5 Volt 50 Volt 62,5 kHz Donanım Listesi ve Özellikleri MCU S1,S2 Nüve Primer indüktans Primer kaçak indüktans Sekonder indüktans Sekonder kaçak indüktans Sarım oranı PIC18F2520 IRF640 ETD29 7,76 uH 0,31 uH 60 uH 2,47 uH 7/20 3.1. Ölçümler Uygulama sırasında primerden sekondere ve sekonderden primere farklı çevrim oranlarında enerji transferi yapılmıştır. Üretilen devrenin gerilim, akım, verim bilgileri Tablo 2’de sunulmuştur. Şekil 7. S2 kesimde, S2 gövde diyotu kesimde, S1 kesimde, S1 gövde diyodu iletimde 474 Iprimer (Amper) Vsekonder (Volt) Isekonder (Amper) Verim % Giriş Gücü (Watt) Çıkış Gücü (Watt) Sekonderden primere Primerden sekondere Önerilen topolojinin uygulaması yapılmıştır. Uygulama sırasında anahtarlama elemanları üzerindeki gerilim stresini azaltmak için devreye RC snubber (sönümleme) ve nüvenin kaçak endüktansından kaynaklı stresi azaltmak için RCD snubber (sönümleme) eklentileri yapılmıştır. Uygulaması yapılan devrede primer taraf ile mikrodenetleyicili kontrol kartının şaseleri ortaktır. Önerilen topoloji izolasyonlu bir topoloji olduğu için sekonder tarafta bulunan S2 anahtarı da izolasyonlu bir şekilde anahtarlanmalıdır. Şekil 8.’de uygulama devresine ait prensip şema görülmektedir. Devreyle ilgili teknik bilgiler de Tablo 1’de verilmiştir. Vprimer (Volt) 3. Uygulama Çevrim Oranı [0,1] Tablo 2. Farklı çevrim oranlarına ait gerilim, akım, verim verileri 0,194 0,334 0,338 0,444 0,550 0,20 0,33 0,38 0,40 0,43 12,16 11,79 11,62 11,50 11,16 12,73 13,12 13,43 13,50 13,37 0,47 1,31 1,71 2,07 2,97 0,79 1,93 2,49 2,64 3,30 48,70 48,86 48,90 48,97 49,10 48,45 48,18 47,90 47,90 47,70 0,07 0,22 0,28 0,33 0,45 0,29 0,74 0,93 1,00 1,26 59,64 69,59 68,90 67.88 66,66 71,58 71,02 75,07 74,41 73,41 5,71 15,44 19,87 23,80 33,14 14,05 35,65 44,57 47,90 60,10 3,41 10,75 13,70 16,16 22,10 10,05 25,32 33,44 35,64 44,12 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya Tablo 2.’de sunulan ölçümlerden görüldüğü üzere devre yardımıyla çift yönlü enerji transferi yapılmaktadır. Devrenin kullanımı sırasında uygulamanın ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan algoritmaya göre enerjinin akış yönü belirlenmektedir. Şekil 9. ve Şekil 10’da primerden sekondere ve sekonderden primere aktarım yapılırken, çevrim oranına(duty) bağlı oluşan verim grafikleri verilmiştir. Şekil 11. Gerçeklenen çift yönlü flyback prototipi Bu prototip devre çift yönlü enerji transferi yapabilmeye ek olarak izolasyonlu RS-485 de haberleşmesi yapabilmekte, bağlı olduğu bataryanın terminal gerilimini, primer ve sekonder akımlarını ölçebilmektedir. PCB boyutu 10x15 cm dir. Bu çalışma kapsamında sadece güç katı incelenmiştir. Şekil 9. Çevrim oranına (duty) bağlı verim grafiği Şekil 12, 13, 14 ve 15’de devrenin güç katı üzerinde yapılan osilaskop ölçümleri fotoğraf olarak verilmiştir. Şekil 10. Çevrim oranına (duty) bağlı verim grafiği Anahtar olarak kullanılan mosfetlerin iç direncinin yüksek olması ve nüvedeki kaçak endüktansın %5 civarlarında olmasının elde edilen verim eğrilerinin düşük olmasında etkili olduğu değerlendirilmektedir. Şekil 9. ve 10’dan görüldüğü üzere eşdeğer çıkış gücü durumunda, primerden sekondere enerji transferi daha verimsiz olmaktadır. Bunun sebebi primer terminal geriliminin sekonder terminal geriliminden düşük olması ve bu sebeple eşdeğer çıkış gücü için daha yüksek akım ihtiyacı olmasıdır. Akım değerinin artması da devredeki iletim kayıplarını arttırmaktadır. Uygulama sırasında tasarlanan ilk örnek (prototip) devrenin bir fotoğrafı Şekil 11’de görülmektedir. Şekil 12. Sekonderden primere enerji transferi sırasında S2 anahtarı Vds ve Vgs gerilimleri. Kanal 1 Vds 10x, Kanal 2 Vgs 1x, çevrim oranı: 0,2 475 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya 4. Sonuçlar Bu çalışmada şarj dengeleme sistemlerinin önemi ve gerekliliği vurgulanmıştır. Önerilen çift yönlü flyback topolojisi şarj dengeleme sistemleri haricinde çok geniş bir uygulama alanına sahip olabilir. Yapılan deneysel çalışmaların sonucunda önerilen topolojinin gerçeklemesi yapılmış ve alınan deneysel sonuçlar verilmiştir. Devam eden çalışmalar ile daha uygun elemanlar kullanılarak verimliliğin %90 mertebelerine[5] çıkarılması hedeflenmektedir. Yapılan çalışmanın çıktıları aşağıdaki gibi sıralanabilir. Birbirinden bağımsız iki sistem arasında izolasyonlu olarak çift taraflı enerji transferi mümkündür. Elektrikli araçlarda frenleme sırasında açığa çıkan enerji bu topoloji ile bataryalara geri döndürülebilir. Enerjiyi ısı olarak atmadan bataryalar arası transfer ederek şarj dengelemesi yapılabilir. Toplamda 2 adet anahtarlama elemanı olması sebebiyle pratik gerçeklemesi kolaydır. MCU kontrollü olması sebebiyle enerji transferi sırasında değişik kontrol algoritmalarının (ANFIS, Fuzzy, PID) uygulanması ve kıyaslanması sağlanabilir. Şekil 13. Sekonderden primere enerji transferi sırasında S2 anahtarı Vds ve Vgs gerilimleri. Kanal 1 Vds 10x, Kanal 2 Vgs 1x, çevrim oranı: 0,43 Kaynakça [1] Carl Bonfiglio, and Werner Roessler, “A Cost Optimized Battery Management System with Active Cell Balancing for Lithium Ion Battery Stacks”, Vehicle Power and Propulsion Conference, 2009. VPPC '09 IEEE, Dearborn MI, 7-10 Sept. 2009, pp. 304 - 309 [2] http://www.infineon.com/cms/en/product/applications/au tomotive/hybrid_electric_electric_vehicle/battery_manag ement.html. [3] Abraham I. Pressman, Keith Billings, Taylor Morey, Switching Power Supply Design, Third Edition, Mc Graw Hill, 2009. [4] Application Note AN4137, Design Guidelines for Offline Flyback Converters Using Fairchild Power Switch (FPS). [5] Gang Chen, Yim-Shu Lee, S. Y. R. Hui, Dehong Xu, and Yousheng Wang, “Actively Clamped Bidirectional Flyback Converter”, Industrial Electronics, IEEE Transactions on, Volume 47, Issue 4 , pp. 770 – 779, Aug 2000. Şekil 14. Primerden sekondere enerji transferi sırasında S1 anahtarı Vds ve Vgs gerilimleri. Kanal 1 Vds 10x, Kanal 2 Vgs 1x, çevrim oranı: 0,33 Teşekkür Bu çalışma Sanayi Bakanlığı ve İnci Akü A.Ş. tarafından Şekil 15. Primerden sekondere enerji transferi sırasında S1 anahtarı Vds ve Vgs gerilimleri. Kanal 1 Vds 10x, Kanal 2 Vgs 1x, çevrim oranı: 0,55 SANTEZ projesi olarak desteklenmektedir. 476 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya 4.6 kW Gücünde Fotovoltaik Generatörün Modellenmesi ve Sabit ve Güneş İzleyici Sistem olarak Gaziantep Şartlarında Çalışmasının İncelenmesi Şaban YILMAZ1, Mahit GÜNEŞ2, Erdal KILIÇ2, Kahramanmaraş Meslek Yüksekokulu Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Karacasu Yerleşkesi, Kahramanmaraş 1 [email protected] Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Avşar Yerleşkesi, Kahramanmaraş 2 [email protected] [email protected] Özetçe Bu şekilde birden çok güneş pilinin birbirleriyle seri veya paralel bağlanmasıyla oluşturulmuş tümleşik yapıya güneş paneli denilmektedir. Güneş panellerinden maksimum güç aktarımı yapabilmek için ise kontrol edilebilir bir DCDC dönüştürücü olan maksimum güç takip sistemleri kullanılabilmektedir [2]. Fotovoltaik sistemler, güneş pilleri, bağlantı elemanları, koruma elemanları, depolama elemanları ve beslediği yükün karakteristiğine bağlı olarak bazı ilave elemanlar içeren bir yapıya sahiptirler. Bu sistemlerin en önemli elemanı olan güneş pilleri, özellikle ilk yatırım maliyeti ve kullanılacak diğer elemanların nitelik ve miktarlarını da belirleyici özelliğe sahiptir. Bu nedenle ilk kurulum aşamasında güneş pillerinin en iyi şartlarda ve en yüksek verimle çalışabilecekleri bir sistem tasarlamak çok önemlidir [3]. Şekil 1 de 230 wattlık 20 panel; 10 tanesi seri ve oluşan gruplar paralel bağlıdır. Sistem toplam 4,6 kW gücünde ve şebekeye bağlı olarak çalışmaktadır. Fotovoltaik sistemler hızlı bir şekilde yaygınlaşmakta olup, benzetim çalışmaları, sistemlerin daha verimli çalışması açısından önemlidir. 4.6 kW gücünde bir Fotovoltaik Generatör bir diyotlu eşdeğer devre kullanılarak Matlab simulink yardımıyla modellenmiş ve akım-gerilim, güç-gerilim karakteristikleri sabit 1000 W/m2 gün ışığı ve 25° C ortam sıcaklığında çizilmiştir. Oluşturulan model ile elde edilen sonuçlar Gaziantep’te Kurulu olan 4,6 kW gücündeki sabit ve güneş takip sistemli iki ayrı sistemle karşılaştırılmış ve modelin başarılı olduğu görülmüştür. Ayrıca Sabit Fotovoltaik sistemlerle, Güneş takipli Fotovoltaik sistemlerin karşılaştırılması yapılmıştır. 1. Giriş Dünyamızda enerji ihtiyacı her yıl yaklaşık %4-5 oranında artmaktadır. Buna karşılık bu ihtiyacı karşılayan fosil yakıt rezervi hızlı bir şekilde azalmaktadır. En iyimser tahminler bile önümüzdeki 50 yıl içinde petrol rezervlerinin büyük ölçüde tükeneceği ve ihtiyacı karşılayamayacağını göstermektedir. Bu durumda kendini sınırsız tekrarlayan yenilenebilir ve hammadde bağımlısı olmayan enerji kaynaklarından olan Güneş enerjisi önem kazanmıştır [1]. Güneş pilleri foton enerjisini kullanarak güneş ışığından elektrik enerjisi üretirler. Buradan elde edilen elektriksel çıkış panele düşen güneş ışığı miktarı ile doğru orantılıdır. Gün içerisinde güneş ısınları farklı açılarla yerküremize ulaşmaktadır. Dolayısı ile güneş pilleri maksimum elektrik enerji çıktısı elde etmek için güneş yörüngesini takip etmesi ile mümkündür. Güneş yörüngesini takip edip ışınımlardan maksimum seviyede faydalanmayı amaçlayan bu sisteme güneş takip sistemi denmektedir. Güneş pilleri doğru akım üreten yapılar olup pillerin seri veya paralel bağlanması ile verebilecekleri akım-gerilim seviyeleri değiştirilebilir. Şekil 1: 4,6 kW Gücünde Fotovoltaik sistem [4] Fotovoltaik güneş pillerinin kullanımı önem kazandıkça, benzetim modelleri ile ilgili çalışmalar da hızlanarak artmaktadır. Klasik doğru akım ve alternatif 477 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya akım-gerilim bağıntısına ihtiyaç vardır. Güneş pili karakteristikleri evirici çalışmasını ve denetim sisteminin tasarımını etkilemektedir [8]. Tek diyot modeli eşdeğer devresinde bir akım kaynağı (Güneş pili), buna paralel bir diyot ve bir direnç Rsh ve bunlara seri bağlı bir direnç Rs bulunmaktadır. (Duffie and Beckman, 1980) Bu devre şekil 3’te verilmektedir [9-15]. akım kaynaklarından farklı karakteristiklere sahip olmaları, bulundukları ortam ve çalışma koşullarından hızlı etkilenmeleri fotovoltaik güneş pillerinin benzetim modellerinin elde edilmesini zorlaştıran başlıca nedenlerdir. Çalışma sıcaklığı, ortam sıcaklığı ve güneş ışığı şiddeti karakteristiği dinamik olarak değişmektedir. Geliştirilecek model bu değişikliklere yanıt verecek dinamiğe sahip olmalıdır [5]. 2. Güneş Pilinin Yapısı Şekil 3: Bir Diyotlu Model Tablo 1: Fotovoltaik Model Parametreleri Şekil 2: Güneş Hücresinin Yapısı [6] Şekil 2 de görüldüğü gibi, P-N yarı iletken kavşağında, elektronlar P tipi bölgeye geçerek birleşme yüzeyine yakın bölgelerde boşluk yük taşıyıcıdaki elektron eksikliğini tamamlayıp (-) iyonlar oluştururken N tipi bölgede de (+) iyon duvarı oluşacaktır. Dış tesir olmazsa bu enerji duvarı akımın geçmesini önleyecektir. Işın demeti bu bölgeye düşerse, yük taşıyıcı elektronlar çok az oranlarda olduğundan, muhtemelen bir valans elektrona enerjisini bırakacak ve onu P tipi bölgeye doğru itecektir. Dış devre akımı ise P’den N’ye doğru olacaktır [7]. 3.Bir Diyotlu Model Fotovoltaik bir hücre, PN bağlantılı bir diyotla paralel bağlı bir akım kaynağı olarak modellenebilmektedir. Akım kaynağı sabit akım üretmekte ve bu akım, hücre üzerine düşen ışığın yoğunluğuyla orantılı olmaktadır. Fotovoltaik Sistemler hava koşulları ve güneş ışınımından direk olarak etkilenmektedir. Fotovoltaik sistemin verimi ve dolayısıyla fiyatı, harici çalışma koşulları ve bu değişken koşullar altında sistem elemanların en iyi noktada çalıştırılması ile doğrudan ilgilidir. Bu yüzden güneş enerjisi uygulamaları artarken, farklı ve değişken koşullar altında Fotovoltaik sistemin her bir elemanının performansını doğru değerlendirmek önem kazanmaktadır. Bu durum, aynı zamanda sistem tasarımını etkilemekte ve elektriksel parametreleri ani şekilde değiştirerek şebekeyi belli zaman içindeki değişimleri ayarlama durumunda bırakmaktadır. Bir güneş hücresinin performansını anlamak için hücrenin Rs Seri Direnç Ipil FV Pilin Çıkış Akımı Rp Paralel Direnç VD Diyot Voltajı q Elektron Yükünü Gref Nominal Güneş Işığı Miktarı m İdealite Faktörünü G Güneş Işığı Miktarı k Boltzman Sabitini Isc Nominal Kısa Devre Akımı T Kelvin Sıcaklık Voc Nominal Açık Devre Voltajı Npc Paralel Kol Sayısı IM Max. Güç Nok. Mevcut Akım Nsc Seri Kol Sayısı Tref Hücrenin No. Sıcaklığı PM Maksimum Güç VM Max. Güç Nok. Mevcut Voltaj C0 Sıcaklık Katsayısı Kv Gerilim Sıcaklık Katsayısı ID Diyot Akımı Ie Elektron Akımı Iph Fotovoltaik Akım Ih Boşluk Akımı Ish Par. Direnç Akımı Ki Akım Sıcaklık Katsayısı Ioref Referans Akımı Eg Diyot Bant Genişliği b Yarı İletken Sabiti I0 Diyot Doyma Akımı Şekil 3.deki Devreye Kirchoff’un akımlar kanunu uygulanırsa; (1) Diyot akımı, p-n jonksiyonundan geçen toplam akım olup, matematiksel olarak fotonlar tarafından harekete geçirilen elektronlar ve boşluklar tarafından oluşturulan akımların toplamıdır. İletim bandındaki elektron durumlarının ve valans bandındaki boşluk akımlarının Boltzman dağılımı ile net elektron akımı ve boşluk akımları; [16] (2) 478 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya (3) 12. ve 11. Denklemler 8.denklemde yerine yazılırsa güneş gözesinin üretmiş olduğu akım elde edilir [16,17]. Olarak tanımlanır. Diyot akımı ise; 4. Matlab Simulink Uygulaması ) (4) Şekil 4 de Bir diyotlu Model kullanılarak Matlab Simulink ile gerçekleştirilen fotovoltaik panelin modeli görülmektedir. Olur [16]. Diyot akımı ID, diyotun mutlak sıcaklığı, gerilim ve yük tarafından çekilen akımın bir fonksiyonu olarak değişir. Denklem 4’te; q, elektron yükünü (1.602×10-19 C), VD diyotun uçları arasındaki potansiyel farkını, m, idealite faktörünü, k: Boltzman sabitini (1.381×10-23 J/K) ve T, Kelvin cinsinden mutlak sıcaklığı temsil etmektedir [16]. ( ) ( ) (5) (6) Olduğundan, ( ) (7) olur. denklem 7’deki eşitliğin sıcaklıkla bağıntısı; ( ( ) ) (8) olur. VM=Nsc.Vnew (9) IM=Npc.Inew (10) Olur [16]. Sıcaklığın etkisine bağlı olarak bir PV modülün karanlıktaki doyma akımı; ( ) ( )( ) (11) Foton akımı; Şekil 4: Matlab Simulink ile gerçekleştirilen bir diyotlu Model (12) 479 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] [C] [B] [A] 386 16.03 AKIM GUC [C] Goto1 -2.914 AKIM GERILIM TOPLAM DC GERILIM ISINIM INPUT 1000 GUC 509.5 [B] Goto2 GUC SICAKLIK -1485 P Güneş gucgerilim INVERTOR SEBEKE 239.4 akimgerilim 25 [A] Goto3 Şekil 5: 4,6 kW Gücünde Fotovoltaik Generatörün Modellenmesi Şekil 5’de Matlab Simulink ile modellenen 4,6 kW gücünde Fotovoltaik Generatör görülmektedir. Gaziantep’te kurulmuş sistemin birebir modeli olup, alınan sonuçlar gerçek değerlerle örtüşmektedir. 5. Şekil 6’de Sunplast Marka ESP-230-L model güneş pilinin kataloğunda akım-gerilim ve güç-gerilim karakteristikleri görülmektedir. Şekil 7’de Matlab Simulink ile modellenen 4,6 kW gücünde Fotovoltaik Generatörün sabit 1000 W/m2 gün ışığı ve 25° C ortam sıcaklığında Akım- Gerilim karakteristiği görülmektedir. Sistem 20 Fotovoltaik panelden oluşmaktadır. Panellerin 10 tanesi birbirine seri olarak gruplandırılmıştır. Modellenen Güneş Pili Sunplast Marka ESP-230-L model güneş pilinin etiket değerleri; Güç=230,0 W, Vmp=29,9 V, Imp=7,69 A, Voc=37,2 V, Isc=8.59 A, W=20 kg, 1652 x 1000 x 50mm, poli-Si ‘dir. Şekil 7: Modellenen Güneş Pilinin Akım-Gerilim Karakteristiği Şekil 6: Güneş Pilinin Karakteristikleri [18] 480 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya Şekil 8’de Matlab Simulink ile modellenen 4,6 kW gücünde Fotovoltaik Generatörün sabit 1000 W/m2 gün ışığı ve 25° C ortam sıcaklığında Güç- Gerilim karakteristiği görülmektedir. 6.Gaziantepte kurulu Sistem Şekil 11: 3 Haziran 2013 tarihinde saat saat elde edilen enerjiler Şekil 8: Modellenen Güneş Pilinin Güç-Gerilim Karakteristiği Şekil 9, 10, 11, 12‘de Gaziantep’te 4,6 kW gücünde; birisi sabit diğeri güneş izleyici olmak üzere kurulan iki ayrı sistemin karşılaştırılması yapılmıştır. 1, 2, 3, 4 Haziran tarihlerinde iki sistem saat saat karşılaştırılmıştır. Şekil 12: 4 Haziran 2013 tarihinde saat saat elde edilen enerjiler Şekil 13’de 4,6 kW gücündeki; sabit ve güneş izleyici sistemlerin haftalık olarak günlere göre karşılaştırılması görülmektedir. Şekil 9: 1 Haziran 2013 tarihinde saat saat elde edilen enerjiler Şekil 13: 27 Mayıs-2 Haziran 2013 tarihinde gün gün elde edilen enerjiler Şekil 14’de 4,6 kW gücündeki; sabit ve güneş izleyici sistemlerin 2013 yılı Mayıs ayı içerisinde üretilen enerjinin aylık olarak günlere göre karşılaştırılması görülmektedir. Şekil 10: 2 Haziran 2013 tarihinde saat saat elde edilen enerjiler 481 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya [2] İ. Nakir, Yıldız Teknik Üniversitesi,” Fotovoltaik Güneş Panellerinde GTS Ve MGTS Kullanarak Verimliliğin Arttırılması”, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektrik Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul [3] N. Onat, S. Ersöz, “Fotovoltaik sistemlerde maksimum güç noktası izleyici algoritmalarının karşılaştırılması”, V. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyum, 2009, Diyarbakır [4] http://www.schoolgen.co.nz/img/schoolgen.diagram.gif [5] K. G. Şimsek, “Elektrik enerjisi üreten fotovoltaik güneş Paneli sistemi fonksiyonel modellemesi”, Hacettepe Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2010 [6] http://www.alternative-energytutorials.com/images/stories/solar/alt3.gif [7] M. Karamanav, “Güneş Enerjisi Ve Güneş Pilleri”, Sakarya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektronik-Bilgisayar Eğitimi Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Sakarya, 2007 Şekil 14: 2013 yılı Mayıs ayı içerisinde üretilen enerjilerin aylık olarak günlere göre karşılaştırılması 6.Sonuç Matlab Simulink ile gerçekleştirilen fotovoltaik güneş pilinin bir diyotlu matematiksel modeli ile başarılı bir şekilde Sunplast Marka ESP-230-L güneş pilinin benzetimi yapılmıştır. Ayrıca Gaziantep’te Kurulu olan 2x4,6 kW gücündeki sistem birebir modellenmiştir. Model yardımıyla güneş pilinin enerji üretimini etkileyen ortam sıcaklığı ve güneş ışınımının etkileri incelenmiştir. Ayrıca modellenen fotovoltaik panelin parametrelerinden Vmp, Imp, Voc, Isc ‘in değişimlerinin üretimi nasıl etkilediği incelenmiştir. Fotovoltaik güneş pillerinin ortam ve parametrik değerleri bilindiği takdirde üretiminin değerlerinin hesaplana bilineceği görülmüştür. Oluşturulan model ile Fotovoltaik güneş pilinin akım-gerilim, güç-gerilim karakteristikleri sabit 1000 W/m2 gün ışığı ve 25° C ortam sıcaklığında çizilmiş ve fotovoltaik panelin katalog karakteristikleri ile büyük ölçüde uyum sağladığı tespit edilmiştir. Güneş izleyici sistem ile sabit sistemin ayrıntılı karşılaştırılması yapılmış ve güneş izleyici sistemin Gaziantep şartlarında sabit sisteme göre çok daha başarılı olduğu görülmüştür. Mayıs ayı içerisinde 4,6 kW gücündeki güneş izleyicili sistem toplam 990 kWh enerji üretmesine rağmen 4,6 kW gücündeki sabit sistem 749 kWh enerji üretmiştir. Güneş izleyicili sistem % 32,17 daha fazla enerji üretmiştir. Sonuç olarak; fotovoltaik sistemler başarı ile modellenebilmekte ve güneş izleyici sistemler, sabit sistemlere göre Gaziantep şartlarına % 30’un üzerinde daha fazla enerji üretmektedir. [8] M. Ö. Yatak, “ Fotovoltaik Beslemeli Aralıklı Tip – 2 Bulanık Mantık Denetleyicili İki Kademeli Dönüştürücünün Gerçekleştirilmesi”, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Gazi Üniversitesi Bilişim Enstitüsü Doktora Tezi, 2012, Ankara [9] M. Çetin, N. Eğrican, “Güneş Enerjisi: Ekonomiye ve İstihdama Katkısı”, Solar Future, 2010,İstanbul [10] S. Rustemli, F. Dinçadam, M. Demirtaş, “Güneş Pilleri İle Sıcak Su Elde Etme ve Sokak Aydınlatması”, V. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyum, 2009, Diyarbakır [11] N. Onat, S. Ersöz, “Fotovoltaik sistemlerde maksimum güç noktası izleyici algoritmalarının karşılaştırılması”, V. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyum, 2009, Diyarbakır [12] Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü, http://www.eie.gov.tr/turkce/gunes/pvilke.html [13] M. Ö. Yatak, “ Fotovoltaik Beslemeli Aralıklı Tip – 2 Bulanık Mantık Denetleyicili İki Kademeli Dönüştürücünün Gerçekleştirilmesi”, Elektronik ve Bilgisayar Eğitimi Gazi Üniversitesi Bilişim Enstitüsü Doktora Tezi, 2012, Ankara [14] G. Walker,” Evaluatıng MPPT Converter Topologıes Usıng A Matlab PV Model”, University of Queensland, Australia [15] Şaban YILMAZ, Mustafa AKSU, Zafer ÖZER, Hasan Rıza ÖZÇALIK, ” Matlab İle Gerçekleştirilen Fotovoltaik (PV) Güneş Pili Modeli İle Güneş Enerjisi Üretimindeki Önemli Etkenlerin Tespit Edilmesi”, ELECO 2012,Bursa [16] G. Bayrak, M. Cebeci, “3,6 kW Gücündeki Fotovoltaik Generatörün Matlab Simulink İle Modellenmesi”, Fırat Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü, Elazığ 7.Kaynakça [1] D. C. Demir, “Mikro denetleyici Tabanlı İzleme Sistem İle Güneş Panel Verim Optimizasyonu”, Karadeniz Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Trabzon, 2007 [17] İ. H. Altaş, “Foto voltaj Güneş Pilleri: Eşdeğer Devre Modelleri ve Günışığı ile Sıcaklığın Etkileri”, Karadeniz Teknik Üniversitesi,1998 www.sunplast.com/pv.pdf 482 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya Dalga Enerji Sisteminden Beslenen Bir DA Motorunun Hız Kontrolü İçin Denetleyici Parametrelerinin PSO ile Optimizasyonu E. Sahin1, E. Özkop2, İ.H. Altas3 1 Sürmene Abdullah Kanca Meslek Yüksek Okulu Karadeniz Teknik Üniversitesi, Çamburnu, Trabzon, TÜRKİYE [email protected] 2,3 Karadeniz Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü, Mühendislik Fakültesi, 61080, Trabzon, TÜRKİYE 2 [email protected], 3 [email protected] tasarımlarındaki esneklik, güvenilir ve dayanıklı olmaları sabit mıknatıslı doğru akım motorlarının endüstride bu kadar çok tercih edilme sebeplerinden bir kaçıdır [4]. Genelde hız ve pozisyon kontrolü yapılmak istenen sabit mıknatıslı doğru akım motorları ile ilgili birçok çalışma yapılmıştır ve bu çalışmaların çoğunda kontrol yapısı olarak oransal-integraltürevsel denetleyiciler ve bu denetleyicilerin değişik tasarımları kullanılmıştır. Özetçe Bu çalışmada, dalga enerji dönüştürücülerinden (DED) elde edilen enerji ile beslenen bir sabit mıknatıslı doğru akım motorunun (SMDAM) hız kontrolü, klasik kontrol yöntemlerinden farklı olarak ağırlık katsayılı oransal-integral denetleyici (AKOİK) yardımıyla MATLAB/Simulink ortamında gerçeklenmiştir. Ağırlık katsayılı oransal-integral denetleyicinin parametrelerin ideal değerleri (Kp, Ki, Ke) parçacık sürü optimizasyonu yardımıyla, zaman ağırlıklı mutlak hatanın integralini minimum yapacak şekilde aratılmıştır. Elde edilen sonuçlar yorumlanarak değerlendirilmiştir. Birçok alternatif kontrol yöntemi bulunmasına rağmen, oransal integral denetleyiciler günümüzde halen endüstride en yaygın kullanılan denetleyicilerdir [4]. Bu tip denetleyicilerin iyi yönleri arasında yapısının basit, kullanışlı ve kararlı olması sayılabilir. Fakat kullanımında dikkat edilmesi gerekilen durum kontrol parametrelerinin düzgün ayarlanmasıdır. Bu parametrelerin ayarlanması ile ilgili birçok çalışma mevcuttur. Ayrıca son zamanlarda yapılan çalışmalarda, evrimsel algoritmalar bu parametrelerin ideal değerlerinin ayarlanmasında kullanılmaktadır. Bu çalışma da ise parçacık sürü optimizasyonu metodu kullanılarak oransal-integral denetleyici parametrelerinin uygun değerleri hesaplanmıştır. Ayrıca klasik denetleyici yapısına ek olarak ağırlık katsayılı oransal-integral denetleyici tasarlanarak sabit mıknatıslı doğru akım motorunun hız kontrolü yapılmıştır. Parçacık sürü optimizasyon yöntemi kullanılarak belirlenmek istenen denetleyici parametreleri, zaman ağırlıklı mutlak hatanın integralini minimum tutacak şekilde seçilmiştir. Ayrıca oransal-integral denetleyici tipine ek olarak ağılık katsayısı dâhil edilerek yeni bir denetleyici tasarımı gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada sıra ile 2. bölümde sistem modelinden, parçacık sürü optimizasyonundan, önerilen denetleyicinin 1. Giriş Günümüzde fosil yakıtlardan sağlanan enerji kaynaklarının sınırlı olması ve hızla tüketilmeleri nedeniyle gelecek yıllarda enerji ihtiyacının karşılanması için hem temiz hem de sürekli enerji kaynaklarına yönelimler başlamıştır [1]. Bu neden ile yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili birçok çalışma yapılmaktadır. Dünya üzerinde dalga güç potansiyelinin yaklaşık olarak 2.5 TW olduğu tahmin edilmektedir ve bu enerjinin şu an %1 ile %5 aralığında elektrik enerjisine dönüştürülerek kullanıldığı bilinmektedir [2]. Ayrıca güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının güç yoğunluğundan bir kaç kat daha fazla güç yoğunluğuna sahip olması, dalga enerjisini daha da çekici hale getirmektedir [3]. Sabit mıknatıslı doğru akım motorları endüstride robot uygulamalarında, elektrikli araçlarda, süreç kontrolünde ve daha birçok alanda kullanılmaktadır. Düşük maliyetli olmaları, 483 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya H d sin( m t )) T H d 2 vb (t ) V cos( m t ) cos( sin( m t ) ) T 3 tasarımı ve sabit mıknatıslı doğru akım motorunun modelinden bahsedildikten sonra 3. bölümde, elde edilen benzetim sonuçları gösterilmektedir. 4. Bölümde ise sonuçlar tartışılarak yorumlanmıştır. v a (t ) V cos( m t ) cos( 2. Sistem Modeli ve Benzetimi vc (t ) V cos( m t ) cos( Dalga enerji dönüştürücüsünden sağlanan 3 fazlı alternatif gerilim pasif bir doğrultucu ile doğrultularak, filtrelendikten sonra kıyıcı yardımıyla sabit mıknatıslı doğru akım motorunun hız kontrolü gerçekleştirilir. Kıyıcı olarak IGBT’ler kullanılmaktadır. Tasarlanan sistem şeması Şekil 1’de görülmektedir. (4) H d 2 sin( m t ) ) T 3 Yukarıda verilen eşitlikler yardımıyla sabit mıknatıslı lineer jeneratörden üretilen 3 fazlı gerilim sistemi elde edilmektedir. Eşitliklerde yer alan parametrelerin açıklamaları ve değerleri Ek kısmında verilmektedir. 2.2. Sabit mıknatıslı doğru akım motoru Şamandıra A Sabit mıknatıslı lineer jeneratör L a + B b C c Kıyıcı C - Dalga enerji konventörü LC Filtre Pasif doğrultucu Sabit mıknatıslı bir doğru akım motoru, gerilim kaynağından almış olduğu elektrik enerjisini manyetik alan yardımıyla mekanik enerjiye dönüştürür. Bu çalışmada modellenen sabit mıknatıslı doğru akım motoruna ait parametrelerin değerleri ek kısmında verilmektedir. Motorun endüvi bobini sıra ile bir endüktans (Lm), seri bir direnç (Rm) ve indüklenen gerilimden (em) meydana gelmektedir. Aşağıda endüvi akımı (ia)ve açısal hıza (wm) ait diferansiyel denklemler görülmektedir [7]. SMDA motoru PSO bazlı Ağırlık katsayılı Oransal-İntegral kontrolör Wreferans+ Hız algılayıcı -W ölçülen Şekil 1: Tasarlanan sistem şeması. Şekil 1’de görülen sistem şemasında yer alan dalga enerji dönüştürücüsü, sabit mıknatıslı doğru akım motoru ve ağırlık katsayılı oransal-integral denetleyici tasarımları sıra ile açıklanmaktadır. dia R Kt e ( m )ia m dt Lm Lm dwm K Bm T ( t ) wm l dt Jm Jm 2.1. Dalga enerji dönüştürücüsü Dalga enerji dönüştürücüsü sisteminde kullanılan birçok jeneratör tipi bulunmaktadır. Bu çalışma da ise sabit mıknatıslı lineer jeneratör modellenmiştir [5-6]. Dalga modeli denklemi aşağıda görülmektedir. WS H 2 sin( t ) T T Yük momenti (Tl), lineer olmayan atalet (Jm) ve viskoz sürtünme (Bm) parametrelerine ait denklemler sırası ile (6)’da görülmektedir. Tl K 0 K1 wm K 2 wm2 (1) J m J 0 J 1 wm J 2 wm2 Yukarıda verilen eşitlikte ‘H’ dalga yüksekliği, ‘T’ dalga periyodu olarak açıklanmaktadır. Şamandıranın düşey yaptığı yer değişikliğine, d, ve manyetik dalga boyuna, λ, bağlı olarak sabit mıknatıslar değişken akı üretmektedir. Bobinler de indüklenen gerilim (2)’de ve faz gerilimi(3)’te sırası ile görülmektedir. v(t ) N v(t ) V cos( m t ) cos( d dt d sin( m t ) ) (5) (6) Bm B0 B1 wm B2 wm2 Verilen eşitlikler yardımıyla sabit mıknatıslı doğru akım motorunun modeli Matlab/Simulink programı kullanılarak oluşturulmuştur. (2) 2.3. Ağırlık katsayılı oransal-integral denetleyici Bu çalışmada klasik bir oransal-integral denetleyicinin ürettiği kontrol sinyaline, hatanın karesinin, Ke kazancı ile çarpımının da eklendiği bir ağırlık katsayılı oransal-integral denetleyici tipi önerilmiştir. Bu denetleyicinin zaman çözüm kümesindeki karşılığı aşağıda gösterilmektedir. (3) (2) ve (3) eşitliklerinde verilen, N bobinlerin sarım sayısı, V faz-nötr tepe gerilimi değeri, wm dalga frekansı ve faz acısı olarak açıklanmaktadır. Dalga modelini içeren üç fazlı gerilim eşitlikleri (4)’te görülmektedir. t u (t ) K p e(t ) K i e(t )dt K e e(t ) 2 0 484 (7) Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya Yukarıda önerilen denetleyici sisteminde Kp oransal katsayı, Ki integral katsayısı ve Ke hatanın karesinin katsayısı olarak sembollendirilmiş ve bu katsayıların ideal değerleri zaman ağırlıklı mutlak hatanın integralini minimum yapacak şekilde parçacık sürü optimizasyon yöntemi kullanılarak hesaplanmıştır. Denetleyici sisteminin blok diyagramları kullanılarak oluşturulmuş hali aşağıda gösterilmektedir. 1 Wact e u Uref Pulses S+ 1 1 z 2 Wref PSO bazlı Ağırlık katsayılı Oransal-İntegral kontrolör Discrete PWM üreteci 1000 Hz Hesaplatıldıktan sonra hafızaya alınan zaman ağırlıklı mutlak hatanın integrali değeri |u| abs K Ts 9 zamhi z-1 zaman Kp Hata 1 s Ki X Ke + + + Şekil 3: Zamhi ölçütünün hesaplanması. Kontrol işareti 2.3.2.Parçacık sürü optimizasyonu (PSO) Sezgisel ve olasılık tabanlı evrimsel optimizasyon yöntemlerinden biri olan parçacık sürü optimizasyon yöntemi “Kennedy” ve “Eberhart” tarafından geliştirilmiştir [9-10]. Bu yöntem kuş ve balık sürülerinin hareketlerinden esinlenilerek çok parametreli, çok değişkenli ve doğrusal olmayan nümerik problemlerin çözülmesinde kullanılmaktadır [11]. Şekil 2: Ağırlık katsayılı oransal-integral denetleyici modeli. 2.3.1. Zaman ağırlıklı mutlak hatanın integrali ölçütü Yöntemin işleyiş süreci ve ana basamakları sırayla aşağıda görülmektedir [12]. Bu denetleyici yönteminde, zaman ağırlıklı mutlak hatanın integrali kriterini minimum yapacak denetleyici parametreleri parçacık sürü optimizasyon yöntemiyle aratılmıştır. Bilindiği üzere kontrol sistemlerinin performanslarını ölçmek için kullanılan birkaç kıstas vardır. Bunlar içerisinde en yaygın olarak kullanılan üç tanesi hatanın karesinin integrali, hatanın mutlak değerinin integrali ve zaman ağırlıklı mutlak hatanın integralidir. Bu çalışmada kullanılan performans ölçütünün yani zaman ağırlıklı mutlak hatanın integralinin (Zamhi) matematiksel ifadesi (8)’de verilmektedir. Zamhi t e(t ) dt a) Parçacık popülasyonunda bulunan her bir parçacığın pozisyonunun ve hızının rastgele belirlenmesi. b) Sürüde yer alan her bir parçacığın pozisyonuna ve hızına bağlı olarak amaç fonksiyonun hesaplanması. c) Her sayımda parçacıkların en iyi amaç fonksiyon değerlerinin bir önceki değerle karşılaştırılarak Pen_iyi değerinin bulunması. Yani yerel minimum değerlerinin hesaplanması. d) Sürü içerisinde yer alan parçacıkların Pen_iyi değerlerinin karşılaştırılarak sürünün en iyi amaç fonksiyonu değeri Gen_iyi’nin hesaplanması. e) Aşağıda verilen eşitlikler yardımıyla parçacıkların hızının ve pozisyonunun güncelleştirilmesi. (8) 0 Genelde yapılan çalışmalarda zaman ağırlıklı mutlak hatanın integrali ölçütünün gerçeklemesinin zor olması nedeniyle pek tercih edilmektedir [8]. Bu ölçütün blok diyagramları yardımıyla hesaplanması için kurulan sistem modeli Şekil 3’te gösterilmektedir. Zamhi isimli blok yardımıyla her bir parametre için hesaplatılan amaç fonksiyonunun değerleri hafızada tutularak, bu değeri minimum yapan parametreler en ideal parametre olarak program tarafından seçilmektedir. Vid w Vid C1 r1 ( Pen _ iyi X id ) C2 r2 (Gen _ iyi X id ) X id X id Vid f) (9) Sürecin, (a) ve (e) basamakları arasında nüfus büyüklüğüne ve iterasyon sayısına bağlı olarak tekrar etmesi. (e) basamağında verilen eşitliklerdeki sembollerin açıklamaları ek kısmında verilmektedir. Bu çalışmada amaç fonksiyonu yani minimum değeri aranılan değer zaman ağırlıklı mutlak hatanın integralidir. 485 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya Sistem beslemesinde kullanılan dalga enerji dönüştürücüsünden elde edilen gerilim ve akım değerleri Şekil 6’da gösterilmektedir. 3. Benzetim sonuçları W_olculen Vabc_B1 Wact Group 1 Vabc_B2 pulses S+ Vabc_B1 Signal 1 İndüklenen gerilim (V) Şekil 1’de verilen sistem şemasının Matlab/Simulink yardımıyla oluşturulmuş hali Şekil 4’te gösterilmektedir. Discre te , Ts = 1e -05 s. powe rgui Vabc_B2 Wref Signal 2 Iabc_B1 PSO bazlı Agirlik katsayili oransal-integral kontrollor Iabc_B2 Scope3 Scope4 Iabc_B1 Iabc_B2 Scope9 y_out Ia I_a pulses A a aA B b bB B C c cC C A B bB C cC L g + A C - WEK B1 barasi Kaynak empedansi B2 barasi To Workspace2 + + + aA 0 -200 -400 0 1 2 3 4 5 Zaman (sn.) pulses W_olculen A Va Vb Vc 200 İndüklenen akım (A) Manual Switch Signal Builder 400 Te W (rad/sec) Kıyıcı (IGBT) Pasif dogrultucu T_e Te B -A - Ia +A SMDA Motor 6 7 8 4 9 Ia Ib Ic 2 0 -2 0 1 2 3 4 5 Zaman (sn.) To Workspace3 W_olculen + v - 6 7 8 9 Şekil 6: Dalga enerji dönüştürücüsünün çıkışları. Scope2 Vdc Parçacık sürü optimizasyonu yöntemi ile zaman ağırlıklı mutlak hatanın integralini en küçük yapacak denetleyici parametreleri belirlendikten sonra sabit mıknatıslı doğru akım motorunun hız kontrolü sonucu Şekil 7’de verilmektedir. Şekil 4: Sistem şemasının Matlab/Simulink ile kurulumu. Parçacık sürü optimizasyonu yöntemi ile optimum değerleri aratılan Kp, Ki ve Ke katsayılarının her bir iterasyon sonunda bulunan değerleri ve bu değerler için hesaplanan zaman ağırlıklı mutlak hatanın integrali Tablo 1’de gösterilmektedir. Parametrelerin değer aralıkları, popülasyon değeri ve iterasyon sayısı gibi program ile ilgili gerekli bilgiler ek kısmında verilmektedir 200 Wölçülen Wref 160 120 Hız (rad/s) 80 Tablo 1: PSO yöntemi kullanılarak 10 iterasyon sonunda elde edilen parametre ve zamhi değerleri. 40 0 -40 -80 -120 -160 -200 0 1 2 3 4 5 Zaman (sn.) 6 7 8 9 Şekil 7: Sabit mıknatıslı doğru akım motorunun hız kontrolü. Ortalama motor geriliminin zamana bağlı değişimini gösteren grafik Şekil 8’de gösterilmektedir. Ortalama motor gerilimi (V) 200 Her bir iterasyon sonucunda elde edilen minimum, ortalama ve en minimum zaman ağırlıklı mutlak hatanın integrali değerleri Şekil 5’de çizdirilmiştir. 100 0 -100 5.2 Zamhi değerleri -200 min(zamhi) ort(zamhi) en-min(zamhi) 5 1 2 3 4 5 Zaman (sn.) 6 7 8 9 Şekil 8:Ortalama motor geriliminin zamana bağlı değişimi. 4.8 Endüvi akımının (Ia) zamana bağlı değişimini gösteren grafik Şekil 9’da verilmiştir. 4.6 4.4 4.2 0 0 1 2 3 4 5 6 İterasyon sayısı 7 8 9 10 Şekil 5:Her bir iterasyon sonunda elde edilen Zamhi değerleri. 486 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya 40 Atalet sabitleri (Jm) J0=14.4×10-3, J1=6.26×10-5 , J2=1.0595×10-6 Yük momenti sabitleri (Tl) K0=1.48, K1=7.4×10-3 , K2=8.14×10-5 Filtre L=10×10-6 H, C=4700×10-6 Parçacık sürü optimisazyonu parametreleri Sürünün büyüklüğü 10 Parametre sayısı 3 İterasyon sayısı 10 Bilişsel parametre (C1) 1 Sosyal parametre (C2) 3 Ağırlık indeksi (w) (10-iter No.)/10 r1, r2 Rastgele sayılar (0,1) Aratılan parametrelerin değer aralıkları 0<Kp<150 0<Ki<30 0<Ke<10 30 Akım (A) 20 10 0 -10 -20 0 1 2 3 4 5 Zaman (s) 6 7 8 9 Şekil 9:Endüvi akımının zamana bağlı değişimi. Son olarak ise motorun ürettiği elektriksel torkun zamana bağlı değişimini gösteren grafik aşağıda verilmiştir. 30 Te (Nm) 20 10 0 Kaynakça -10 -20 0 1 2 3 4 5 Zaman (sn.) 6 7 8 [1] WEC, ‘Deciding the future: Energy Policy Scenarios to 2050’,World Energy Council, September, 2007. [2] Boström C., Waters R., Lejerskog E., Svensson O., Stålberg M., Strömstedt E., and Leijon M.,’Study of a Wave Energy Converter Connected to a Nonlinear Load’, IEEE Journal Of Oceanic Engineering, Vol. 34, No. 2, April 2009. [3] M. Ruellan, H. Ben Ahmed, B. Multon, C. Josset, A. Babarit and A.H. Clement, ‘Design Methodogy for SEAREV Wave Energy Converter’, IEEE International Electric Machines & Drives Conference, IEMDC’07, vol 2, pp. 1384-1389, 2007. [4] Adel M. Sharaf, Adel A. A. El-Gammal, ‘An Integral Squared Error-ISE Optimal Parameters Tuning of Modified PID Controller for Industrial PMDC Motor Based on Particle Swarm Optimization-PSO’, IPEMC 2009, pp. 1953-1959. [5] J.K.H. Shek, D.E. Macpherson, M.A. Mueller, and J. Xiang, ‘Reaction Force Control of a Linear Electrical Generator for Direct Drive Wave Energy Conversion’, IET Renewable Power Generation, vol.1 , no. 1, pp. 17-24, 2007R. C. Nelson, 1998, Flight Stability and Automatic Control, McGraw Hill, Second Edition. [6] F.T. Pinto and R. Silva, ‘Specific Kinetic Energy Concept for Regular Waves’, Ocean Engineering, vol. 33, . 10, pp. 1283-1298, 2006 [7] E. Ozkop, I.H. Altas and A.M. Sharaf, ‘A Novel Fuzzy Logic Tansigmoid Controller for Wave Energy ConverterGrid Interface Dc Energy Utilization Farm’, IEEE 2009, pp. 1184-1187 9 Şekil 10:Elektriksel torkun zamana bağlı değişimi. 4. Değerlendirmeler ve yorumlar Bu çalışmada klasik oransal-integral denetleyicilerden farklı olarak ağırlık katsayılı oransal-integral denetleyici tipi denenmiştir. Önerilen denetleyici, kıyıcı yardımıyla sabit mıknatıslı doğru akım motorunun hız kontrolünü yapmak için kullanılmıştır. Kullanılan ağırlık katsayılı oransal-integral denetleyici yapısıyla, dinamik bir şekilde referans hız sinyali takip edilmiştir. Sistemin enerji ihtiyacı ise bir dalga enerji dönüştürücüsünden karşılanmıştır. EK Tablo 2 : Sistem parametreleri Dalga enerji dönüştürücüsü Dalga yüksekliği (H) 0.726 m Dalga periyodu (T) 5.612 sn. Dikey yer değiştirme (d) 1m Manyetik dalga boyu (λ) 0.12 m Faz-nötr tepe gerilimi ( V ) 228 V Sabit mıknatıslı doğru akım motoru Endüktans (Lm) 0.1 H Direnç (Rm) 1.5 Ω Zıt emk sabiti (Ke) 0.636 V.sn/rad Viskoz sürtünme sabitleri (Bm) B0=5.8×10-3, B1=25×10-6 , B2=0.42×10-6 487 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya [8] Fernando G. Martins, ‘Tuning PID Controllers Using the ITAE Criterion’, Int. J. Engng Ed. Vol. 21, No. 5, pp. 867-873, 2005 [9] J. Kennedy and R. Eberhart, ‘Particle Swarm Optimization’, Proceedings, IEEE International Conf. on Neural Networks, vol. 4, pp. 1942-1948 [10]Y. Shi and R. Eberhart, ‘ Empirical sduty of particle swarm optimization’, Proceedings of the 1999 Congress on Evolutionary Computation, vol. 3, 1999 [11]S. Akyol ve B. Alataş, ‘Güncel Sürü Zekası Optimizasyon Yöntemleri’, Nevşehir Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitü Dergisi 1, 36-50, 2012 [12]X. Yu, M. Gen,’Introduction to Evolutionary Algorithms’, 1 st Edition, 2010, XVI, 422 p., 168 illus. 488 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya Zaman Gecikmeli Yük Frekans Kontrol Sisteminin Sönüm Faktörüne Bağlı Kararlılık Analizi Saffet Ayasun, Şahin Sönmez Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü Niğde Üniversitesi, Niğde [email protected] [email protected] gözlenmektedir. Toplam ölçüm zaman gecikmeleri genellikle milisaniye mertebesinde olmaktadır. Kullanılan haberleşme ağının tipine bağlı olarak, yük frekans kontrol sistemlerinde, toplam haberleşme gecikmesinin 5-15 s aralığında olabileceği gözlemlenmiştir [6]. Yük frekans kontrolünde merkezi kontrolör ile yapılan veri transferi sırasında yaşanan zaman gecikmelerinden dolayı sistemin tepkisinde sönümlenmesi güç olan salınımlar meydana gelmektedir. Bu durum, sistemin dinamiğini ve kararlılığını olumsuz etkileyebilmektedir. Pratikte sistemin uzun süreli ve büyük genlikli salınımlarda salınım yaparak çalışması istenmemektedir Bu nedenle, veri transferinin sistemin sınırda kararlı olacağı maksimum zaman gecikmesinden mümkün olduğunca daha kısa sürede yapılmasını sağlayacak sönüm faktörü indeksi kullanılmaktadır [9]. Ayrıca kontrolör tasarımı da dikkate alınarak daha kısa sürede salınımların sönümlenmesi ve sistemin daha kısa sürede kararlı yapıya ulaşması sağlanabilir. Sistemin zaman gecikmesini analitik olarak hesaplamaya imkan veren temelde iki ayrı yöntem vardır. Bunlardan birincisi, Lyapunov kararlılık teorisi ve doğrusal matris eşitsizliklerini kullanan zaman düzlemindeki yöntemlerdir [3, 7]. İkinci grup yöntemler ise, zaman gecikmesi içeren sistemin sanal eksen üzerindeki özdeğer veya kutuplarını hesaplayan frekans düzlemindeki yöntemlerdir [10-14]. Bu çalışmada, üstel terimin yok edilmesi yöntemi kullanılarak bir bölgeli yük frekans kontrol sisteminin sönüm faktörüne bağlı olarak kararlılık analizi yapılmıştır [10]. Önerilen bu yöntem, herhangi bir yaklaşıklık içermeyen analitik bir prosedürdür. Bu yöntem, zaman gecikmesi içeren elektrik güç sistemlerinin küçük sinyal kararlılık, zaman gecikmeli jeneratör uyarma kontrol sisteminin kararlılığı ve zaman gecikmeli yük frekans kontrol sisteminin kararlılık analizlerinde etkin bir şekilde kullanılmıştır [15-17]. Bu çalışmada ilk olarak, üstel terimin yok edilmesi yöntemi kullanılarak farklı sönüm faktörü ve integral denetleyici kazanç değerlerinde sistemin zaman gecikmesi değerleri teorik olarak hesaplanmıştır. Teorik sonuçların doğruluğu Matlab/Simulink programı kullanılarak gösterilmiştir [18]. Benzetim çalışmaları, sönüm faktörünün sanal eksenden sol yarı düzleme doğru uzaklaştırılması durumunda zaman gecikmesinin azaldığı ve buna bağlı olarak sistemdeki salınımların kısa sürede sönümlendiğini göstermektedir. Özetçe Güç sistemlerinde akım, gerilim, güç, frekans vb. elektriksel büyüklükleri ölçmek için fazör ölçüm birimleri (PMU) kullanılmaktadır. Fazör ölçüm ünitelerinden elde edilen veriler, merkezi kontrolörlere aktarılmakta ve merkezi kontrolörden santrallere kontrol sinyalleri gönderilmektedir. Bu nedenle, PMU’lar ve haberleşme ağları yaygın olarak kullanılmaktadır. PMU'lar ve haberleşme ağlarının kullanımı, sistem dinamiğini ve kararlılığını olumsuz etkiyecek zaman gecikmelerine neden olmaktadır. Ayrıca zaman gecikmelerinden dolayı sistemin kararlılığını olumsuz etkileyecek aşırı salınımlar oluşmaktadır. Bu çalışmada, bir bölgeli yük frekans kontrol sisteminin kararlılığını etkileyen ve zaman gecikmesinden dolayı oluşan aşırı salınımların, sönüm faktörüne bağlı olarak sönümlenmesi incelenmiştir. İlk olarak, belirlenen sönüm faktörü ve denetleyici kazanç değerlerinde zaman gecikmeleri analitik bir yöntem kullanılarak belirlenmiştir. Analitik yöntemle elde edilen zaman gecikme değerlerinin doğruluğu Matlab/Simulink programı kullanılarak gösterilmiştir. 1. Giriş Yük frekans kontrol sistemi, her bir kontrol bölgesinde yük ile üretim arasındaki dengeyi sağlamak ve dolayısı ile sistem frekansındaki değişimleri yok etmek amacı ile uzun yıllardan beri elektrik güç sistemlerinin kontrolünde yaygın olarak kullanılmaktadır [1]. Yük frekans kontrol sistemlerinde, akım, gerilim, güç, frekans vb. büyüklükleri ölçmek için PMU’lar ve bunlardan elde edilen verileri merkezi kontrolörlere aktarmak ve kontrol merkezinden santrallere kontrol sinyallerini göndermek gerekmektedir. Bu nedenle, PMU’lar ve haberleşme ağları yaygın olarak kullanılmaktadır. PMU’lar ve haberleşme ağlarının yaygın kullanımı, sistem dinamik ve kararlılığını olumsuz etkiyecek zaman gecikmelerine sebep olmaktadır [2-7]. Fazör ölçüm üniteleri, sistemin gerilim, akım, faz açısı, frekans, güç vb. dinamik verileri hızlı Fourier dönüşümlerini kullanarak ölçen donanımlardır [8]. Elektrik güç sistemlerinin kontrolünde, ölçülen verileri uzak mesafelere aktarmak için telefon hatları, fiber optik kablo hatları, enerji iletim hatları, uydu veya internet gibi çok değişik haberleşme ağları kullanılmaktadır [2]. PMU’ların kullanımından dolayı sistemde gerilim transdüser gecikmesi ve veri işleme gecikmesinden oluşan toplam veri ölçüm zaman gecikmeleri 489 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya β 1R ACE K − KP + I S e− sτ ∆Pd − 1 1 + sT g + ∆Pv 1 1 + sTch ∆Pm + − 1 Ms + D ∆f Şekil 1: Bir bölgeli yük frekans kontrol sisteminin dinamik modeli. 2. Zaman Gecikmeli Yük Frekans Kontrol Sistemi u (t ) = − K P ACE − K I ∫ ACE = − Ky (t − τ ) = − KCx(t − τ ) Yük frekans kontrol sistemlerinin modellenmesi ve analizinde, doğrusal sistem modelleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Şekil 1’de blok diyagramı verilen bir bölgeli yük frekans kontrol sisteminin dinamik modeli aşağıdaki biçimde ifade edilebilir [1, 7, 17]: xɺ (t ) = Ax(t ) + Bu (t ) + F ∆Pd Burada K = [ K P xɺ (t ) = Ax(t ) + Ad x(t − τ ) + F ∆Pd y (t ) = Cx(t ) Sisteme ait durum değişkenleri, çıkış değişkenleri ve matrisler aşağıdaki gibidir: x(t ) = ∆f ∆Pm y (t ) = ACE D −M 0 A= 1 − RT g β 1 F = − M ∆Pv ∫ ACE T 0 0 1 Tch 0 0 1 − Tg 0 0 0 0 β 0 0 0 , C = 0 0 0 1 , B = 0 0 T g 0 0 0 1 ∆( s,τ ) = det sI − A − Ad e sτ = P ( s ) + Q( s )e− sτ = 0 0 , (5) biçiminde elde edilir. Burada, τ toplam zaman gecikmesini, P (s ) ve Q (s ) ise reel katsayılı polinomları ifade etmektedir. Bu polinomlar ve ilgili katsayıları, sistem kazanç ve zaman sabitleri cinsinden aşağıda verilmiştir. P ( s ) = p4 s 4 + p3s 3 + p2 s 2 + p1s Q ( s) = q1s + q0 Burada, ∆f , ∆Pm , ∆Pv , ∆Pd sırası ile frekans, jeneratör mekanik giriş gücü, vananın konumu ve yükteki değişimi ifade etmektedir. ACE ve ∫ ACE ise bölge kontrol hata sinyali ve onun integralini göstermektedir. M, D, Tg, Tch ve R sırası ile jeneratör eylemsizlik momenti, jeneratör sönüm katsayısı, devir sayısı regülatörü ve türbin zaman sabitleri ve hız regülasyon yüzdesi ya da düşüşünü ifade etmektedir. Bir bölgeli yük frekans kontrol sisteminde net bağlantı hattı güç değişimi olmadığından, bölge kontrol hatası (ACE) ACE = β∆f (4) biçiminde olmaktadır. Burada Ad = − BKC olarak ifade edilmektedir. Bu kapalı çevrim sistemin zaman gecikmesine bağlı kararlılık analizlerinin yapılabilmesi için öncelikle, sisteme ait karakteristik denklemin elde edilmesi gerekmektedir. Karakteristik denklem T ∫ ACE 1 M 1 − Tch K I ] , KP ve KI sırası ile oransal ve integral kazançlardır. Denklem (3)’de verilen giriş sinyali, (1) nolu denklemde yerine yazılırsa, bir bölgeli yük frekans kontrol sisteminin kapalı çevrim modeli (1) y (t ) = Cx (t ) (3) (6) P (s ) ve Q (s ) polinom katsayıları aşağıdaki gibidir. p4 = RTg Tch M , p3 = MRTch + RDTgTch + RTg M , p2 = MR + RDTch + RTg D, p1 = RD + 1 (7) q1 = β RK P , q0 = β RK I 3. Kararlılık Analizi 3.1. Kararlılık ve Sönüm Faktörünün Zaman Gecikmesine Etkisi (2) biçiminde tanımlanmaktadır. Burada, β ise frekans yönelim faktörüdür. Analizleri basitleştirmek için, kontrol merkezi ile santral arasında, kontrol sinyalinin transferinden kaynaklanan zaman gecikmesi, ACE sinyalinin iletilmesinde ortaya çıkan gecikme miktarı ile toplanıp tek bir zaman gecikmesi olarak Yük frekans kontrol sisteminin kararlılık analizini yapabilmek için, sisteme ait Denklem (5)’de verilen karakteristik denklemin köklerinin, zaman gecikmesine bağlı olarak nasıl değiştiğinin analiz edilmesi gerekmektedir. Ancak, Denklem (5) ile verilen karakteristik denklemde zaman gecikmesinden ifade edilmiş ve Şekil 1’de e − sτ ile gösterilmiştir [3, 7, 17]. Bu durumda, Şekil 1’den görüldüğü üzere, oransal-integral (PI) denetleyicinin girişi ACE sinyalidir. dolayı üstel terim ( e − sτ ) bulunmakta ve bu durum, köklerin belirlenmesini oldukça karmaşık hale getirmektedir. Üstel terimin mevcudiyeti, karakteristik denklemin sonsuz adet 490 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya köke sahip olmasına neden olmaktadır. Sonsuz adet kökün değeri ve bunların zaman gecikmesi τ ’nun değişimine göre nasıl değişebileceğinin analiz edilmesi oldukça zor bir problemdir. Ancak, kararlılık analizi yapabilmek için, bütün köklerin belirlenmesi zorunlu değildir. Köklerden hangilerinin zaman gecikmesine göre nasıl değişeceğinin belirlenmesi kararlılık analizleri açısından yeterli olmaktadır. Yük frekans kontrol sisteminin kararlı olabilmesi için, karakteristik denkleme ait tüm kökler kompleks düzlemin sol yarı bölgesinde bulunmalıdır. ∆( s,τ ) ≠ 0, ∀s ∈ C + τc τσ 0 jω (8) τ =0 s = −σ + jω τ =0 s = −σ − jω jω jωc −σ 0 0 − jω − jωc σ Şekil 2: Karakteristik denklemin köklerinin zaman gecikmesine göre değişimi. Burada, C + kompleks düzlemin sağ yarı bölgesini göstermektedir. Toplam zaman gecikmesi τ ’nun değişimi ile köklerden bazılarının konumunun değişeceği muhakkaktır. Kararlı olan bir sistemin köklerinin zaman gecikmesi τ ’nun değişimine göre sağ yarı bölgeye doğru hareketi Şekil 2’de grafiksel olarak gösterilebilir. Şekil 2’de görüldüğü üzere sistemde herhangi bir zaman gecikmesi olmadığında ( τ = 0 ), kökler kompleks düzlemin sol yarı bölgesinde bulunmakta ve dolayısı ile yük frekans kontrol sistemi kararlı olmaktadır. Zaman gecikmesi τ artırıldığında, bir çift kompleks kök ( s = −σ ± jω ), sol yarı bölge içerisinde, sağ yarı bölgeye doğru hareket etmeye başlayabilir. Son olarak sistemin sonlu bir zaman gecikme değerinde τ = τ c , sanal ekseni s = ± jωc noktalarında kestiği anda, sistemin tepkisinde sönümlenmeyen salınımlar meydana gelir. Bu zaman gecikmesi, yük frekans kontrol sisteminin sınırda kararlı olacağı maksimum zaman gecikme değerini göstermektedir. Ancak, sistem frekansında gözlemlenen sönümlenmeyen salınımlar istenmeyen bir durumdur ve zaman gecikmesinin τ = τ c değerinden daha küçük olması pratik açıdan gereklidir. Frekansta gözlemlenen salınımların sönümlenebilmesi için, kompleks kökler sol yarı bölgede belirlenen bir bölgenin daha sağına geçmemelidir. Bu amaçla, köklerin reel kısmı istenen bir −σ 0 değerinden daha küçük 3.2. Zaman Gecikmesinin Hesaplanması: Üstel Terimin Eliminasyonu Yöntemi Yük frekans kontrol sisteminin kararlı olabilmesi için gerek ve yeter koşul, Denklem (5)’de verilen karakteristik denkleme ait köklerin, kompleks düzlemin sol yarı bölgesinde bulunmasıdır. Karakteristik denklemin sanal eksenden sol yarı kararlılık bölgesine doğru herhangi bir noktadaki kökünün değeri ayrıca, bu noktadaki zaman gecikmesi değerinin üstel terimin yok edilmesi yöntemi ile hesaplanabilmesi için, sanal eksen, s = −σ 0 dikey doğrusuna taşınmalıdır. Bu taşıma, s′ = s + σ 0 dönüşümü ile gerçekleştirilebilir. Bu durumda, Denklem (5)’de verilen karakteristik denklemde s = s′− σ 0 yazılarak aşağıda verilen yeni karakteristik denklem elde edilir. ∆ ( s ,τ , σ ) = P ( s′) + Q ( s′)e − s′τ P( s′) = x4 s + x3s + x2 s + x1s + x0 Q ( s′) = y1s + y0 4 3 (9) 2 (10) P ( s′) ve Q ( s′) polinom katsayıları aşağıda verilmiştir. olmalıdır. Köklerin reel kısmının mutlak değeri σ 0 sönüm x4 = p4 , x3 = p3 - 4σ p4 , x2 = p2 - 3σ p3 + 6σ 2 p4 faktörü olarak bilinmektedir. Kompleks köklerin −σ 0 dikey x1 = p1 - 2σ p2 + 3σ 2 p3 - 4σ 3 p4 , doğrusunu kestiği zaman gecikme değeri τ σ 0 daha pratik bir değer olup, zaman gecikmesinin üst limitini ifade etmektedir. Zaman gecikmesinin bu üst limit değeri, hem sistem kararlılığını ve hem de salınımların sönümlenmesini sağlayacak bir zaman gecikme değeri olmaktadır. Şekil 2’den görüldüğü üzere s = ± jωc kökleri, sanal ekseni τ = τ c değerinde kesmektedir ve bu durum için sönüm faktörü uygulanmamıştır. Kökler, τ = τ σ 0 için, belirlenen σ 0 sönüm x0 = σ 4 p4 - σ 3 p3 + σ 2 p2 - σ p1, (11) y1 = q1, y0 = q0 - σ q1 Dikkat edilecek olursa, Denklem (9)’un s′ = ± jω sanal kökleri, Denklem (5)’in s = −σ 0 ± jω köklerine karşılık gelmektedir. Denklem (9)’un s′ = ± jω kompleks köklerinin olacağı maksimum zaman gecikme değeri τ σ 0 üstel terimin faktörü değerinde dikey olarak belirtilen ekseni s = ± jω noktalarında kesmektedir. Bu durumda, sistemin tepkisinde meydana gelen salınımların hem genliğinin hem de sönümlenme süresinin sönüm faktörünün uygulanmadığı duruma göre daha kısa olacağı aşikardır. Dolayısı ile sistemin köklerinin hangi zaman gecikme değerinde, s = −σ 0 dikey doğrusunu keseceğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bir sonraki bölümde, sistemin belirlenen σ değerindeki zaman gecikmesini teorik olarak hesaplama imkanı sunan analitik bir yöntem verilmiş ve yük frekans kontrol sistemine uygulanmıştır. yok edilmesi yöntemi ile kolaylıkla hesaplanabilir. Bu yöntemin kullanılma amacı, Denklem (9)’un ( s′ = ± jω ) olacağı zaman gecikmesi değerini analitik olarak hesaplamaktır. Kompleks kökler eşlenik olarak bulunacağından hem s′ = j ω ve hem de s′ = − j ω kökleri Denklem (9)’da verilen yeni karakteristik denklemi sağlayacaktır. Bu kök değerleri Denklem (9)’da yerine yazılarak aşağıda verilen iki denklem kolaylıkla elde edilebilir. P (jω ) + Q (jω ) e− jωτ = 0 P ( − jω ) + Q ( − jω ) e jωτ = 0 491 (12) Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya P ( j ω) Im Q ( j ω) τ = Tan -1 ω P ( jω) Re − Q ( jω) r = 0 ,1, 2 ,...,∞ Yukarıda verilen iki denklem arasından üstel terim yok edilecek olursa, aşağıda verilen ω 2 ’nin fonksiyonu olan bir polinom elde edilir [10, 15]. W (ω 2 ) = P (jω ) P ( − jω ) − Q (jω ) Q ( − jω ) = 0 1 (13) Denklem (10)’da verilen P ( s′ ) ve Q( s′ ) polinomları Denklem (13)’de yerine yazılacak olursa, yük frekans kontrol sistemine ait aşağıda verilen yeni bir karakteristik denklem elde edilir. W (ω 2 ) = t8ω 8 + t6ω 6 + t4ω 4 + t2ω 2 + t0 = 0 {ω} = {ω1 ,ω2 ,...,ωq } (14) t2 = − y12 (15) {τ } = {τ − 2 x2 x0 ; t0 = T0 − y0 ; 2 2 m Dikkat edilecek olursa, Denklem (9)’daki üstel terim içeren karakteristik denklem, üstel terim içermeyen Denklem (14)’de verilen sıradan bir polinoma dönüştürülmüştür. Bu yeni polinomun pozitif reel kökleri, ω > 0 s′ = ± jω Denklem (9)’da verilen karakteristik denklemin sanal eksen üzerindeki köklerine eşit olmaktadır. Doğal olarak, Denklem (14)’de verilen polinomun reel kökleri, üstel terim içeren karakteristik denklemin sanal eksen üzerinde bulunan köklerinden daha kolay bir biçimde hesaplanabilir. Denklem (14)’de verilen polinomun köklerinin alacağı değerlere göre, aşağıdaki durumlar ortaya çıkabilir. i) Bu polinomun hiçbir pozitif reel kökü olmayabilir. Bunun anlamı, Denklem (10)’da verilen karakteristik denklemin sanal eksen üzerinde herhangi bir kökünün mevcut olmadığıdır. Bu durumda, zaman gecikmesi, sistemin kararlılığını etkilememekte ve sistem zaman gecikmesinin tüm sonlu değerleri için, zaman gecikmesinden bağımsız her zaman kararlı olmaktadır. ii) Bu denklemin en az bir adet pozitif reel kökü olabilir. Bunun anlamı, Denklem (10)’da verilen karakteristik denklemin σ sönüm faktörü değerlerini dikey doğrultuda kesen eksen üzerinde en az bir çift kompleks eşlenik ( s = ± j ω ) kökünün var olduğudur. Bu durumda, sistemin kararlılığı, zaman gecikmesine bağlı olarak değişmektedir. Herhangi bir pozitif reel kök ω için, ilgili zaman gecikme değerini hesaplamaya imkan veren analitik bir formül, Denklem (12) kullanılarak aşağıdaki biçimde elde edilir [10, 15]: Burada, m1 ,τ m 2 ,...,τ m,∞ } ,m = 1,2,...,q τ m ,r +1 − τ m ,r = 2π ω zaman (19) gecikmesinin tekrarlama periyodunu ifade etmektedir. Sistemin hesaplanan zaman gecikme değerlerinin Denklem (19)’da verilen set elemanlarından en küçük değere sahip olan sistemin zaman gecikme değeri olacaktır. τ = min (τ m ) (20) Denklem (10)’da verilen P ( s′ ) ve Q( s′ ) polinomları, Denklem (17)’de yerine yazılacak olursa, yük frekans kontrol sistemi için zaman gecikme değerini, sistem parametreleri cinsinden teorik olarak hesaplama imkanı veren aşağıdaki formül elde edilir. k ω 5 + k ω 3 + k ω 2rπ Tan −1 5 4 3 2 1 + ; ω k4ω + k2ω + k0 ω r = 0,1, 2,....., ∞ τ∗ = 1 (21) Burada k5 = − x4 y1, k4 = x3 y1 − x4 y0 k3 = x2 y1 − x2 y0 , k2 = x2 y0 − x1 y1, k1 = y0 x1 − x0 y1, k0 = − x0 y0 sistem parametreleri cinsinden katsayılardır. 4. Örnek Uygulama Bu bölümde, oransal denetleyici kazanç değerleri ihmal ( K P = 0) edilmiştir ve sadece integral denetleyicinin farklı kazanç değerleri için zaman gecikme değerleri Denklem (21)’de verilen formül kullanılarak hesaplanmıştır. Elde edilen teorik zaman gecikme değerlerinin doğruluğu Matlab/Simulink programı kullanılarak gösterilmiştir. Kullanılan bir bölgeli yük frekans kontrol sistemine ait parametreler aşağıda verilmiştir [7]. ∆( j ω ,τ ) = P ( j ω ) + Q ( j ω ) e − j ωτ = 0 P ( j ω) e − j ωτ = cos (ωτ ) − jsin (ωτ ) = − Q ( j ω) P ( j ω) cos (ωτ ) = Re − Q ( j ω) P ( j ω) sin (ωτ ) = Im Q ( j ω) (18) Pozitif reel köklerden her biri için, Denklem (14)’de verilen analitik ifade kullanılarak ilgili maksimum zaman gecikme değeri kolaylıkla hesaplanabilir. Bu gecikme değerleri aşağıda verilen set ile tanımlanmıştır. t8 = x42 ; t6 = x32 − 2 x4 x2 ; x12 (17) Denklem (14)’de verilen polinomun köklerinden sadece bazıları pozitif reel olabilir. Bu köklerin adedi q olmak üzere, poizitif reel köklerden oluşan set aşağıdaki biçimde tanımlanabilir. Elde edilen bu yeni karakteristik polinomun katsayıları aşağıda verilmiştir. t4 = x2 2 − 2 x32 x1 + 2 x0 x4 ; + 2rπ ; ω (16) Tch = 0.3 s, Tg = 0.1 s, R = 0.05, D = 1.0 , β = 1.0 , M = 10 s 492 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya σ = 0 − 0.4 aralığında artması ile sistemin kompleks eşlenik köklerinin, sanal eksenden sol yarı kararlılık bölgesine doğru uzaklaştığını göstermekte ve bu kökler σ ’yı kesen dikey eksen üzerinde herhangi bir noktada bulunmaktadır. Bu durum K I = 0.6 integral kazanç değeri için Şekil 4 ile ifade edilmiştir. Önerilen yöntemle elde edilen teorik zaman gecikme değerlerinin doğruluğu, bir sonraki bölümde Matlab/Simulink programı kullanılarak gösterilmiştir. Tablo 1: Sanal ekseni kesen ω köklerinin σ 0 ve K I ’ya göre değişimi ω σ0 0 0.05 0.1 0.15 0.2 0.25 0.3 0.35 0.4 KI 0.4 0.4045 0.4121 0.4139 0.4099 0.3997 0.3828 0.3580 0.3234 0.2750 0.6 0.6153 0.6310 0.6433 0.6521 0.6577 0.6600 0.6588 0.6539 0.6451 0.8 0.8367 0.8624 0.8864 0.9091 0.9308 0.9517 0.9720 0.9921 1.0123 1.0 1.0714 1.1104 1.1503 1.1920 1.2366 1.2857 1.3415 1.4079 1.4913 4.2. Teorik Sonuçların Doğrulanması Önerilen teorik yöntemle elde edilen zaman gecikme değerlerinin doğruluğunu göstermek için, integral (I) denetleyicisi içeren benzetim çalışmaları yapılmıştır. İntegral denetleyici için K I = 0.6 seçilmiştir. Tablo 2’de görüldüğü üzere, K I = 0.6 integral kazancında Tablo 2: Zaman gecikmesi değerlerinin σ ve K I 'ya göre değişimi τσ 0 (s) σ0 0 0.05 0.10 0.15 0.20 0.25 0.30 0.35 0.40 σ 0 = 0 , σ1 = 0.05 ve σ 2 = 0.1 değerleri için sırasıyla τ1 = 2.0421 s , τ 2 = 1.8591 s ve τ 3 = 1.7040 s zaman gecikmesi değerleri hesaplanmıştır. σ 0 = 0 değerinde jω sanal eksenini kesen pozitif reel kök ω0 = 0.6153 rad / s ve σ 0 = 0 değeri için elde edilen τ1 = 2.0421 s zaman gecikmesi KI 0.4 3.3816 3.0232 2.7345 2.4973 2.2994 2.1327 1.9913 1.8706 1.7675 0.6 2.0421 1.8591 1.7040 1.5712 1.4570 1.3582 1.2728 1.1989 1.1353 0.8 1.3532 1.2344 1.1303 1.0383 0.9566 0.8839 0.8187 0.7603 0.7078 1.0 0.9229 0.8324 0.7499 0.6738 0.6028 0.5351 0.4689 0.4018 0.3294 değeri sistemin kararlılığını koruyabileceği maksimum zaman gecikmesi değerini göstermektedir. Bu gecikme değerinde sistemin tepkisinde sönümlenmeyen salınımlar mevcut olup sistem sınırda kararlı durumdadır. σ1 = 0.05 değeri, jω sanal ekseninden σ1 = 0.05 kadar uzaklıktaki sol yarı bölgeyi ifade etmektedir. σ1 = 0.05 değerini kesen dikey eksen üzerindeki, sistemin pozitif reel kökü ω1 = 0.6310 rad / s ’dir. Sistemin kökleri τ 2 = 1.8591 s ’de σ1 değeri üzerindeki dikey ekseni kesmektedir. σ 0 = 0 değerine göre elde edilen zaman gecikme 4.1. Teorik Sonuçlar değerinden daha küçüktür ( τ1 = 2.0421 s > τ 2 = 1.8591 s ). Bu Tablo 1’de K I = 0.4 − 1.0 aralığında integral kontrolör kazanç durumda, sistemin tepkisinde meydana gelen salınımlar daha kısa sürede sönümlenecek ve sistem daha kısa sürede kararlı yapıya ulaşacaktır. Aynı zamanda σ 2 = 0.1 değeri, jω sanal değerleri ve σ = 0 − 0.4 aralığındaki sönüm faktörü değerleri kullanılarak Denklem (14) ile sistemin pozitif reel kökleri hesaplanmıştır. Tablo 2’de ise sistemin pozitif reel kökleri kullanılarak teorik zaman gecikme τ σ 0 değerleri Denklem ekseninden σ 2 = 0.1 kadar uzaklıktaki sol yarı bölgeyi ifade etmektedir. σ 2 = 0.1 değerini kesen dikey eksen üzerindeki, (21) ile hesaplanmıştır. Tablo 2 incelendiğinde, σ = 0 ’da, sistemin kompleks eşlenik kökleri sanal eksen üzerinde olduğundan K I = 0.4 − 1.0 aralığındaki kazanç değerlerinde hesaplanan zaman gecikmesi değerleri, sistemin sınırda kararlı olduğu maksimum zaman gecikmesi ( τ c ) değerlerini göstermektedir. sistemin pozitif reel kökü ω2 = 0.6433 rad / s ’dir. Sistemin kökleri τ 3 = 1.7040 s ’de σ 2 değeri üzerindeki dikey ekseni kesmektedir. σ1 = 0.05 değerine göre elde edilen zaman gecikme değerinden daha küçüktür ( τ1 = 2.0421 s > τ 2 = 1.8591 s > τ 3 = 1.7040 s ). Sistemdeki salınımlar σ1 = 0.05 değerine göre sönümlenme süresi σ = 0 ’da hesaplanan maksimum zaman gecikmesi değerleri, [17]’de yapılan çalışmada da seçilen kazanç değerlerinde aynı maksimum zaman gecikmesi değerlerinin hesaplandığı görülmektedir. Sönüm faktörünün σ = 0 − 0.4 aralığında herhangi bir değerde sabit alındığında, integral kazanç değerleri K I = 0.4 − 1.0 aralığında arttıkça zaman gecikmesi değerlerinin azaldığı görülmektedir. Bu durum Şekil 3’de görülebilmektedir. Aynı zamanda K I = 0.4 − 1.0 aralığında herhangi bir integral kazanç değerinde, σ arttıkça zaman gecikmesi değerlerinin azaldığı görülmektedir. Sönüm faktörünün kısalacak ve sistem önceki σ değerlerine göre daha kısa sürede kararlı yapıya ulaşacaktır. Şekil 5’de K I = 0.6 için σ değerlerine göre elde edilen zaman gecikmesi değerleri ve sistemin tepkisinde meydana gelen salınımların genliği ve sönümlenme süresindeki değişimler Matlab/Simulink programı kullanılarak gösterilmiştir. 493 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya 3.5 6. Kaynakça KI=0.4 KI=0.6 3 KI=0.8 [1] P. Kundur, Power System Stability and Control. New York: McGraw-Hill Inc., 1994. [2] B. Naduvathuparambil, M. C. Valenti, ve A. Feliachi, “Communication delays in wide area measurement systems”, in Proc. 2002 Southeastern Symposium on System Theory, vol. 1, University of Alabama, Huntsville, AL (USA), pp. 118-122. [3] X. Yu ve K. Tomsovic, “Application of linear matrix inequalities for load frequency control with communication delays,” IEEE Transactions on Power Systems, vol. 19, pp. 1508-1515, August 2004. [4] S. Bhowmik, K. Tomsovic ve A. Bose, “Communication model for third party load frequency control,” IEEE Transactions on Power Systems, vol. 19, no.1, pp. 543-548, Feb. 2004. [5] H. Bevrani ve T. Hiyama, “On load-frequency regulation with time delays: design and real-time implementation,” IEEE Trans. Energy Convers., vol. 24, no. 1, pp. 292–300, Mar. 2009. [6] M. Liu, L. Yang, D. Gan, D. Wang, F. Gao ve Y. Chen, “The stability of AGC systems with commensurate delays,” European Transactions on Electrical Power 2007, vol. 17, pp.615-627, 2007. [7] L. Jiang, W. Yao, J. Y. Wen, S. J. Cheng ve Q. H. Wu, “Delaydependent stability for load frequency control with constant and time varying delay,” Accepted for publication in IEEE Trans. on Power Systems, 2012. [8] A. G: Phadke, “Synchronized phasor measurements in power systems,” IEEE Computer Applications in Power, vol. 6, pp.1015, 1993. [9] B. Yang, ve Y. Sun, “Damping Factor Based Delay Margin for Wide Area Signals in Power System Damping Control”, IEEE Transactions on Power Systems, vol. PP, pp. 1, March 2013. [10] K. E. Walton ve J. E. Marshall, “Direct method for TDS stability analysis,” IEE Proceeding Part D, vol. 134, pp. 101–107, 1987. [11] Z. V. Rekasius, “A stability test for systems with delays,” in Proceedings of Joint Automatic Control Conference, San Francisco, CA, 1980, Paper No. TP9-A. [12] N. Olgac ve R. Sipahi, “An exact method for the stability analysis of time-delayed linear time-invariant (LTI) systems,” IEEE Transactions on Automatic Control, vol. 47, pp. 793-797, 2002. [13] N. Olgac ve R. Sipahi, “A practical method for analyzing the stability of neutral type LTI-time delayed systems,” Automatica, vol. 40, pp. 847-853, 2004. [14] R. Sipahi ve N. Olgac, “Complete stability robustness of thirdorder LTI multiple time-delay systems,” Automatica, vol. 41, no. 8, pp. 1413–1422, Aug. 2005. [15] S. Ayasun, “Computation of time delay margin for power system small-signal stability,” European Transactions on Electrical Power, vol. 19, pp. 949-968, 2009. [16] S. Ayasun ve A. Gelen, “Stability analysis of a generator excitation control system with time delays,” Electrical Engineering, vol. 91, pp. 347-3552010. [17] S. Ayasun, Ş. Sönmez, ve U. Eminoğlu, “Zaman Gecikmeli Yük Frekans Kontrol Sisteminin Kararlılık Analizi”, TOK-2012 Ulusal Toplantısı, Niğde, Türkiye, pp.179-185, 11-13 Ekim, 2012. [18] SIMULINK, Model-Based and System-Based Design, Using Simulink, MathWorks Inc., Natick, MA, 2000. KI=1.0 Zaman Gecikmesi (τ ) 2.5 2 1.5 1 0.5 0 0 0.05 0.1 0.15 0.2 Sönüm Faktörü (σ) 0.25 0.3 0.35 0.4 Şekil 3: K I = 0.4 − 1.0 aralığı için zaman gecikmesi değerlerinin σ 0 'ya göre değişimi 0.8 0.6 İmajineer Eksen 0.4 0.2 0 -0.2 -0.4 -0.6 -0.8 -0,5 -0,4 -0,3 -0,2 -0,1 0 0,1 Reel Eksen Şekil 4: K I = 0.6 için sanal köklerin hareket doğrultusu 0.01 τ =2.0421 s 1 0.008 τ =1.8591 s 2 τ =1.7040 s 0.006 3 Frekans Değişimi (∆f ) 0.004 0.002 0 -0.002 -0.004 -0.006 -0.008 -0.01 0 50 100 150 Zaman (s) Şekil 4: K I = 0.6 için sönümleme faktörünün ( σ 0 ) etkisi 5. Sonuç ve Öneriler Bu çalışmada, bir bölgeli yüksek frekans kontrol sistem dinamiğine haberleşme ve veri transferinden kaynaklanan zaman gecikmesinin etkisi araştırılmıştır. Sistemin sönüm faktörü değerlerinin değiştirilmesiyle sistemde meydana gelen zaman gecikmelerinin kontrol edilebildiği görülmüştür. Ayrıca sistemde istenilen zaman gecikmesi aralığının oluşturulabilmesi için sönüm faktörünün sınırlarının değiştirilmesi gerekmektedir. Bu durumda sistemin çalışmasını ve dinamiğini etkileyen salınımların kısa sürede sönümlendiği ve kısa sürede sistemin kararlı yapıya ulaştığı Matlab/Simulink programı kullanılarak yapılan benzetim çalışmalarında görülmüştür. 494 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya Yenilenebilir Enerji Kaynakları ile Uyumlu Yüksek Güçlü Yükseltici Tip Đki Paralel Kollu Konvertörün Tasarımı, Gerçekleştirilmesi ve Kontrolü Taner Göktaş1, Ertan Murat2, Müslüm Arkan3 1 Osmancık Ömer Derindere Meslek Yüksekokulu Hitit Üniversitesi, Çorum [email protected] 2 ASER Teknoloji ve Otomasyon Teknokent/OSTĐM, Ankara [email protected] 3 Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Đnönü Üniversitesi, Malatya [email protected] Özetçe ile hızlı geçici durum cevabının sağlanması en önemli avantajlardır. Bunun yanı sıra giriş akımının paylaşılmasından dolayı giriş akımında ve çıkış gerilimindeki dalgalanma azalmaktadır. Interleaved konvertör hücreleri giriş akımını paylaşarak indüktans akımlarındaki stresi azaltmakta ve sonuç olarak termal kayıpları da azaltmaktadır. Devredeki akım ve gerilim salınımlarının azlığı kullanılan filtre boyutlarını da düşürmektedir. Paralel bir yapıya sahip olan interleaved konvertör, paralel kollardan herhangi birinin arıza yapması durumunda diğer kollar çalışmaya devam edebilmektedir. Yükseltici tip konvertörün süreksiz akım modunda giriş akımının analizi yapılmıştır [3]. Yapılan analiz sonuçlarında sürekli akım modunda giriş akımındaki dalgalanma daha düşük olduğu ancak süreksiz akım modunda da verimin oldukça yüksek olduğu saptanmıştır. Bununla birlikte giriş gerilimindeki dalgalanma çok az ise süreksiz akım modunun sürekli akım moduna göre verim açısından daha iyi sonuçlar verdiği görülmüştür. Referans [4]’te 200ºC çalışan iki paralel kollu interleaved yükseltici konvertörün tasarımı gerçekleştirilmiştir. Fotovaltik sistemlerde verimi arttırmak için üç kollu [5] ve elektrikli tren uygulamalarında kullanılmak üzere dört kollu [6] süreksiz akım modunda çalışan yükseltici tip konvertörler elde edilmiştir. Faz kaydırmalı anahtarlama stratejisi kullanılarak elde edilen yükseltici tip konvektörler [7], [8] ve giriş akım dalgalanmasını azaltmak için modifiyeli yükseltici konvertör topolojileri bulunmaktadır [9]. Bu çalışmada yenilenebilir enerji kaynakları ile uyumlu iki paralel kollu 3 kW gücünde yükseltici tip DC-DC konvertör tasarlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Tasarlanan konvertör süreksiz akım modunda ve faz kaydırmalı anahtarlama stratejisine göre çalıştırılmıştır. Konvertör çıkış gerilimi kontrolü için geleneksel PI denetleyici kullanılmıştır. Enerji kaynaklarının hızla tükenmesi, petrol, kömür gibi kendini yenileme durumu olmayan kaynakların bilinçsizce kullanılması, bu kaynakların çevreye ve atmosfere verdiği kirlilik gibi etkenler insanları yenilenebilir enerji kaynakları kullanmaya yönlendirmiştir. Bu çalışmada yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin yüksek güçlerde kullanılabilmesi için yükseltici tip DC-DC konvertör tasarlanmıştır. Tasarlanan konvertör prototip olarak 3 kW gücünde, iki paralel kollu yükseltici tip bir konvertördür. Konvertörde çıkış gerilimi kontrolü için geleneksel PI (oransal-integral) denetleyici kullanılmıştır. Test sonuçlarına göre kol sayısı arttırılarak yüksek güçlere çıkabilen, her türlü yenilenebilir enerji sistemi ile entegre olabilecek bir güç konvertörü elde edilmiştir. 1. Giriş Günümüz dünyasında enerji üretim ve temininin önemli bir sorun haline gelmiş olması ve enerji sorunu, nüfus artışı ve sanayileşmenin artışına paralel olarak gelecekte daha da artacak olması ve dünya üzerindeki petrol/fosil kökenli enerji rezervlerinin bu artışı karşılayacak kadar olmamasından dolayı yenilenebilir enerji kaynaklarına ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır. Bu kaynakların varlığının yanı sıra kullanılabilir olması en önemli sorunlardan biridir. Bilindiği gibi yükseltici tip DC-DC konvertör günümüzde regüleli DC güç kaynaklarında, doğru akım motor sürücü uygulamalarında, güç faktörünün düzeltilmesinde[1], fotovaltik uygulamalarda [2] yaygın olarak kullanılmaktadır. Đsminden de anlaşıldığı gibi çıkış gerilimi her zaman giriş geriliminden büyüktür [1]. Geleneksel yükseltici tip konvertör topolojisi yerine günümüzde daha çok interleaved konvertör topolojisi tercih edilmektedir. Bu tip konvertörler de toplam gücün küçük güç paketlerine bölünmesi ve bunun sonucunda eleman boyutlarının oldukça düşmesi, elaman boyutlarının azalması 495 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya Bu konvertör topolojisinde giriş akımı Şekil 1’den de görüldüğü gibi iki eşit parçaya bölünmüştür. Böylece indüktans üzerindeki baskı oldukça azaltılmıştır. Bu tasarımda konvertör kol sayısı arttırılarak elde edilen güç değeri arttırılabilmektedir. Faz kaydırmalı anahtarlama bir periyodluk süreyi, kullanılan kol sayısı olan iki eşit parçaya bölerek her süre sonunda bir sonraki anahtarı aktif etme prensibine dayanır. Gereken faz kaydırma derecesi denklem (1)’de görülmektedir. 2. Devre Topolojisi ve Çalışma Prensibi Şekil 1 birbirine paralel bağlı olan iki kollu interleaved yükseltici konvertörün devre şemasını göstermektedir. Interleaved yükseltici konvertörün her kolu aynı anahtarlama frekansında çalışmaktadır. Tek fark her kolun anahtarlama açısının 360/N derece kaydırılmış olmasıdır. Burada N, konvertörde bulunan kol sayısını belirtmektedir. L1 L2 D1 IL1 Vg D2 IL2 Ig 360 360 (1) = = 180° N 2 Böylece bir periyod iki eşit anahtarlama süresi ile tamamlanmaktadır. Bu çalışma durumu Şekil 3’de gösterilmektedir. Is1 S1 I0 Is2 S2 Co Vg1,Vg2 Ro Vg1 Vg2 Şekil 1: Đki paralel kollu interleaved yükseltici konvertör t IL1, IL2 Her kol 1.5 kW’lık yükseltici tip interleaved konvertörden oluşmaktadır. Toplam sistemin mimarisi ise 3 kW’lık bir güce sahiptir. Konvertör devre parametreleri Tablo 1’de gösterilmiştir. Bu yapıda temel mantık paralel kollar arasında belli bir gecikme sağlayarak anahtarlama yapmaktır. IL1 IL2 Tablo 1: Konvertör parametreleri a Devre Parametreleri Giriş Gerilimi (dc) Çıkış Gerilimi (dc) Boost Đndüktansı Çıkış Kapasitesi Anahtarlama Frekansı Görev Periyodu Çıkış Yükü Değerleri 24 V 320 V 48 μH 500 μF 3.3 KHz % 88 3 kW b t c d Ts Şekil 3: Faz kaydırmalı anahtarlama stratejisi Süreksiz akım modunda çalışma durumunda giriş akımının analizi oldukça karışıktır. Bu analiz kol sayısına bağlı olarak değişmektedir. Görev periyodunun süresi arttıkça kollar arasında meydana gelen çakışma(overlap) durumu artmaktadır [3]. Şekil 4’te konvertör anahtarlama stratejisine göre devredeki akımın geçiş yolları detaylı olarak gösterilmiştir. Belirtilen zaman dilimlerinde indüktans akımlarının davranışları ise Şekil 3’de gösterilmiştir. Her yükseltici modülü süreksiz akım modunda çalışacak şekilde anahtarlanmaktadır. Bu durumdaki çalışma Şekil 2’de görülmektedir. Ts anahtarlama periyodu iken, ton anahtarın iletimde, toff kesimde, tdead ise sıfırda kaldığı zamanı göstermektedir. 1-) Durum – a [Şekil 4 (a)]: Bu durumda S1 ve S2 anahtarı kapatılmıştır. Dolayısıyla L1 ve L2 indüktansındaki akım artış eğilimindedir. Yük daha önceden şarj olmuş kondansatör tarafından beslenmektedir. 2-) Durum – b [Şekil 4 (b)]: Bu durumda S2 anahtarı açılmış ve L2 indüktansındaki akım azalış eğilimindedir. L1 indüktansındaki akım artışı devam etmektedir. Yük L2 indüktansından akan akım ile beslenmektedir. Bu sürenin sonunda L2 indüktansındaki akım sıfıra düşmektedir. 3-) Durum – c [Şekil 4 (c)]: Bu durumda L2 indüktansından akım akmamaktadır. Yük şarj kondansatör tarafından beslenmektedir. L1 olmuş indüktansındaki akım artış eğilimini korumaktadır. L1 indüktans akımındaki artış: di dt = Vg L1 ile değişmektedir. Şekil 2: Süreksiz akım modu Böylece indüktansın yüksek frekanslarda yaydığı elektromanyetik etkileşimden (EMI) kaynaklanan gürültüler oldukça düşürülmüştür. L1 496 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya Yükseltici tip konvertörler doğrusal olmayan zamanla değişen sistemler olduğundan çalışma performansı devre yapısına ve kontrolünde kullanılan denetleyicilere bağlı olarak değişmektedir. Geleneksel PI denetleyiciler bu tip konvertörlerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu tip denetleyicilerde katsayı parametrelerinin seçimi denetleyici performansı açısından oldukça önemlidir. Şekil 5’te kontrolörün temel yapısı görülmektedir. Geleneksel PI denetleyicide, çıkış gerilimi ile referans gerilimin karşılaştırılması sonucu bir hata elde edilir. Bu hataya bağlı olarak PI denetleyici çıkışında anahtarlama sinyalleri üretilir. 4-) Durum – d [Şekil 4 (d)]: Bu durumda S2 anahtarı tekrar kapatılmıştır. Her iki anahtar devrededir. Her iki indüktanstaki akımlar artış eğilimindedir. Bir sonraki periyot da S1 anahtarı açılacak ve bir önceki döngüler kendini benzer şekilde tekrar edecektir. Böylece giriş akımındaki dalgalanma azaltılmış olmaktadır. (a) Şekil 5: Kontrolör temel yapısı Kontrol sisteminde konvertörün çok yüksek akım çekmemesi için bir sınırlayıcı bulunmaktadır. Sınırlayıcının değer aralığı [0-95] arasında değişmektedir. Böylece kontrolörde elde edilen görev periyodu kontrol altına alınarak akım sınırlanmıştır. Bu sistemde kullanılan üçgen dalga ise sınırlayıcı çıkışı ile karşılaştırılmakta ve kare dalga üretilmesini sağlamaktadır. Üçgen dalganın frekansı konvertörün çalışma frekansını belirlemektedir. (b) 3. Tasarım ve Gerçekleştirme Tasarımdaki en önemli nokta yüksek frekanslı nüvelerin tedarik edilebilirliği ve bu nüvelerin parametrelerinin eşit olmasıdır. Đndüktans tasarımında oluşacak parametrik sapmalar yük akımının eşit olarak dağılamamasına neden olmaktadır. Anahtarlama elamanı olarak Mitsubishi CM200DX-24A IGBT modülü kullanılmıştır. Bu güç anahtarının 1200V/200A olması, kolektör tepe akımının 400 A kadar dayanabilmesi en belirgin özellikleridir. Yüksek anahtarlama frekansı (3.3kHz) ile devrede kullanılan elemanların boyutları oldukça düşürülmüştür. Çok hızlı anahtarlama yapıldığından anahtarlama anında çok yüksek seviyede elektromanyetik etkileşim (EMI) gürültülerinin olması kaçınılmazdır. Bu yüzden indüktans nüveleri mikroişlemcilerin bulunduğu karttan bağımsız olarak yerleştirilmiştir. Böylece bu nüvelerin neden olduğu EMI gürültülerinin etkisi elektronik kartta daha az görülecektir. Konvertör çıkış gerilimi analog ölçücü ve filtreden geçirildikten sonra dsPIC analog giriş modülünde sayısal filtrelerden geçirilerek ölçüm sinyalleri temizlenmiştir. Çıkış gerilimi ile referans değer karşılaştırılarak, aradaki fark PI giriş kontrolör değeri olarak belirlenmiştir. Kontrolörde kullanılan oran katsayısı Kp= 0.005 ve integral katsayısı Ki=0.4 olarak belirlenmiştir. Bu katsayı parametreleri belirlenirken konvertörün yük değişimine karşı oldukça hızlı cevap verebilmesi durumu göz önüne alınmıştır. Ayrıca görev periyodu değişimi [0-95] arasında sınırlandırılmıştır. (c) (d) Şekil 4: Devre çalışma durumları 497 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya 4. Performans Sonuçları Tasarlanan konvertör MATLAB/Simulink ortamında Tablo 1’deki parametreler ve Şekil 1’deki devre şeması dikkate alınarak oluşturulmuştur. Simülasyonda kullanılan diyot ve anahtarların gerçek hayattaki katalog değerleri dikkate alınmıştır. Konvertör kalkış anında ön şarj donanım algoritması gerekmektedir. Bu yüzden konvertör çıkışında bulunan kondansatör 320V değerine şarj edilmiştir. Aksi takdirde kalkış anında konvertör de bulunan anahtarlar çok yüksek akımlara maruz kalacak ve anahtarların zarar görmesine sebep olacaktır. Şekil 8’de çıkış gerilimi istenilen değer olan 320V DC olarak görülmektedir. Çıkış gerilimindeki dalgalanma ±1.5 V civarındadır. Bu durum neredeyse saf bir doğru gerilim elde edildiğini göstermektedir. Çıkış gerilimindeki bu dalgalanmanın çıkış kapasitesinin değerinin arttırılması ile düşeceği aşikârdır. Ancak kapasite değeri arttıkça devre geçici durum cevabının gecikmesi göz önünde bulundurulmalıdır. Sistemin kalkış anından sürekli duruma geçmesi 0.05 sn gibi kısa bir sürede gerçekleştiği açıkça görülmektedir. Şekil 9’da konvertör giriş akımı görülmektedir. Akımda ki dalgalanma ±145 A civarındadır. Klasik yükseltici konvertör de bu dalgalanmanın daha çok olacağı bilinmektedir. Konvertör giriş akımındaki dalgalanma azaldığından giriş akülerine olan baskıda oldukça azalmıştır. Şekil 10’da indüktans akımlarını göstermektedir. Akımlar dikkatlice incelendiğinde konvertörün süreksiz akım modunda çalıştığı görülmektedir. Böylece indüktanslar üzerindeki baskı oldukça azaltılmıştır. Đndüktans tepe akımlarının yaklaşık 140A civarında olduğu görülmektedir. Devrede kullanılan anahtarların bu tepe akımlarına dayanabilmesi gereklidir. Oluşturulan devrede kullanılan IGBT modülleri bu akım değerlerini karşılamaktadır. Tasarlanan konvertör yük altında çalışırken çıkış geriliminin yüke bağlı olmadan sabit olması ve yük değişimine karşı hızlı tepki vermesi gerekmektedir. Kontrolör performansını ölçmek için konvertör de yük atma ve devreye alma deneyi yapılmıştır. Bunun için ilk olarak 3 kW ile yüklü olan konvertör 0.25 sn sonra 1 kW ile yüklenerek yük değeri düşürülmüştür. Daha sonra 0.5 sn’de tekrar 3 kW değerine yüklenerek yük devreye alma deneyi yapılmıştır. Bu deney sonuçları Şekil 11’de gösterilmektedir. Şekil dikkatlice incelendiğinde konvertörün geçici durum cevabının yaklaşık 0.05 sn civarı gibi çok kısa bir sürede olduğu net bir şekilde görülmektedir. Ayrıca konvertör tam yükte çalışırken yük devreden çıkartıldığında çıkış gerilimi ve giriş akımındaki dalgalanmanın da düştüğü net bir şekilde görülmektedir. Konvertörde kullanılan kontrolör tepki süresi performansı oldukça tatminkâr bulunmuştur. Şekil 6: Oluşturulan konvertör Kullanıcı arabiriminde gösterilecek parametreler belirlenmiş ve uygun yazılım oluşturulmuştur. Đşlemci olarak dsPIC30F2010 mikroişlemcisi seçilmiştir. Uygun frekansta ve görev periyodunda darbeler yazılımsal olarak üretilmiş ve mikroişlemci çıkış ucundan bu darbeler güç modülündeki anahtarların kapı uçlarına bağlanmıştır. Yazılım faz kaydırma teknolojisine uygun olarak hazırlanmıştır. Konvertör pano boyutlandırılması elektronik kartlar birbirinden bağımsız olacak şekilde yapılmıştır. Ayrıca herhangi bir arıza durumunda kart ve IGBT modüllerine rahat müdahale edilebilecek şekilde tasarlanmıştır. Pano tasarlanırken soğutma ve havalandırma sistemi de göz önüne alınmıştır. Fan boyutları uygun soğutmayı ve havalandırmayı sağlayacak biçimde seçilmiştir. Ayrıca uygun kablajlama yapılarak EMI gürültüleri azaltılmıştır. Tam yük altında cihaz kablo kesitinin belirlenmesi de oldukça önemlidir. Şekil 7’de oluşturulan konvertör ticari hale dönüştürülmüş hali görülmektedir. Uygun kutulama ve panolama yapılarak konvertör dış görünüşü daha kompakt bir hal almıştır. Konvertör üzerinde aşırı yük, besleme gerilim yetersizliği vb. uyarı ikaz lambaları bulunmaktadır. 5. Sonuçlar Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen enerjinin yüksek güçlerde kullanılabilmesi için iki paralel kollu interleaved bir yükseltici tip konvertör başarılı bir şekilde tasarlanmış ve gerçekleştirilmiştir. Konvertör de kullanılan indüktanslar süreksiz akım modunda çalıştırılarak kayıplar oldukça azaltılmış dolayısıyla verim arttırılmıştır. Şekil 7: Konvertör dış görünüşü 498 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya 400 180 160 350 L1 Akımı X: 0.05728 Y: 315.1 L2 Akımı 140 300 120 Đndüktans Akımları (A) Çıkış Gerilimi ( V ) 250 200 150 100 80 60 100 40 50 20 0 0 0.02 0.04 0.06 0.08 0.1 0.12 0.14 0.16 0.18 0 0.06 0.2 0.0605 0.061 Zaman(sn) 0.0615 0.062 0.0625 0.063 Zaman(sn) Şekil 8: Tam yükte konvertör çıkış gerilimi(simülasyon) Şekil 10: Tam yükte indüktans akımları(simülasyon) 300 Çıkış Gerilimi ( V ) 400 350 250 X: 0.05728 Y: 201 300 200 Sürekli Durum 200 Giriş Akımı(A) Giriş Akımı (A) 250 150 100 150 50 Geçici Durum 100 0 50 -50 0 0.02 0.04 0.06 0.08 0.1 0.12 0.14 0.16 0.18 0 0.1 0.2 Zaman(sn) 0.2 0.3 0.4 0.5 0.6 0.7 Zaman(sn) Şekil 9: Tam yükte konvertör giriş akımı (simülasyon) Şekil 11: Yük atma ve devreye alma deneyi (simülasyon) Aynı zamanda süreksiz akım modu kullanılarak indüktanslar üzerindeki akım ve gerilim baskısı oldukça düşürülmüştür. Yüksek frekansta çalışarak konvertör boyutları oldukça düşürülmüştür. Faz kaydırmalı anahtarlama stratejisi kullanılarak giriş akımı konvertör kolları arasında paylaştırılmış ve giriş akım dalgalanması düşürülmüştür. Konvertör çıkış gerilimi kontrolü için endüstride yaygın olarak kullanılan geleneksel PI kontrolör kullanılmıştır. Uygun PI katsayı parametreleri seçilerek konvertörün geçici durum cevabı oldukça iyileştirilmiştir. Gelecek çalışmalarda küçük boyutlarda, yüksek güçlü konvertörler çalışılacaktır. [4] H. Kosai, J. Scofield, S. McNeal, B. Jordan, B. Ray, “ Design and Performance Evaluation of a 200ºC Interleaved Boost Converter,” IEEE Trans. On Power Electr., Vol.28, No. 4, April, 2013. [5] C.A. Ramos-Paja, G. Petrone, G. Spagnuolo, “DCM Operation of Interleaved DC/DC Converters for PV applications,” IEEE Int. Power Electr. and Montion Cont. Conf., EPE-PEMC, Serbia, 2012. [6] E. Murat, “ Güç Faktörü Denetimli Faz Kaymalı Paralel DA-DA Yükselten Konvertör Tabanlı Enerji Besleme Sisteminin Elektrikli Trenlerde Uygulanması,” Eleco’08, Bursa, 2008. [7] Y. Lee, A. Emadi, “Phase Shift Switching Scheme for DC/DC Boost Converter with Switches in Parallel,” IEEE Vehicle Power and Propulsion Conf., VPCC, China, Sept. 2008. Kaynakça [1] N. Mohan, T. M. Undeland, W.P. Robbins, Power Electronics: Converters, Applications, and Design, Third Edition, New York: J. Wiley & Sons, Inc., 2003. [2] C. Chunliu, W. Chenghua, H. Feng, “Research of an Interleaved Boost Converter with four Interleaved Boost Convert Cells,” IEEE, 2009. [3] D. Kim, G. Choe, B. Lee, “ DCM Analysis and Inductance Design Method of Interleaved Boost Converters,” IEEE Trans. On Power Electronics, Vol.28, No. 10, October 2013. [8] N. Coruh, S. Urgun, T. Erfidan, S. Ozturk, “A Simple And Efficient Implemantation Of Interleaved Boost Converter,” IEEE, 2011. [9] J. Wang, W. G. Dunford, and K. Mauch, “A comparison between two proposed boost topologies and convention topologies for power factor correction,” in Conf. Rec. IEEE-lAS Annu. Meeting, San Diego, CA, Oct. 1996, pp.121O-1217. 499 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya Değişken Hızlı Değişken Kanat Açılı Rüzgâr Türbinlerinin Kontrolünde Yeni Yöntem Handan Nak1, Ali Fuat Ergenç2 1,2 Kontrol Mühendisliği Bölümü İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul [email protected] [email protected] elektrik üretiminin, tüm elektrik üretimdeki ağırlığının %30 olması ve rüzgâr enerjisine dayalı kurulu gücün en az 20 GW olması hedeflenmektedir. Elektrik enerjisi talebi giderek arttığından rüzgâr türbinlerinden mümkün olduğu kadar fazla güç elde etmek istenir. Dolayısıyla tüm rüzgâr hızlarında, rotor kanatlarının maksimum güç yakalamasını sağlayan ileri kontrol teknikleri geliştirmek, rüzgâr türbini sistemlerinde kritik önem taşımaktadır [6]. Farklı tipte rüzgâr enerjisi sistemleri olmasına rağmen, değişken hızlı rüzgâr türbinleri yüksek enerji yakalama kapasiteleri, daha az güç dalgalanması ve daha az mekanik gerilim gibi üstünlükleri bakımından giderek popüler olmaktadırlar [7-9]. Değişken hızda çalışmada, kontrol stratejileri temelde türbinin her rüzgâr hızı için maksimum (optimum) güç ürettiği sadece bir optimum rotor hızı vardır ilkesini esas alır [10]. Bir türbinin çıkış gücünün o türbine özgü ideal güç eğrisini izlemesi sağlamak kontrol sisteminin temel hedefidir. Değişken hızlı değişken kanat açılı rüzgâr türbinlerinde kontrol stratejisi, düşük rüzgâr hızlarında (kısmi yük bölgesi) rüzgârdan kazanılabilecek maksimum gücü elde etme, yüksek rüzgâr hızlarında (tam yük bölgesi) ise türbin gücünü ve rotor açısal hızını sabit tutarak rüzgâr türbinini aşırı yüklerden koruma esasına dayanarak belirlenir. Bu amaçla kısmi yük bölgesinde sadece generatör moment kontrolü yapılırken; tam yük bölgesinde rotorun fazla hızlanmasını önlemek için generatör moment kontrolüne ek olarak kanat açısı kontrolü yapılır [11]. Bu bildiride değişken hızlı değişken kanat açılı bir rüzgâr türbininin modellenmesi, kontrolü ve benzetim çalışmaları yapılmıştır. Generatör moment kontrolünde kullanılmak üzere, generatör kontrol sistemi referans moment sinyalini belirlemek için giriş işareti olarak, rüzgâr türbini ideal güç eğrisinden elde edilen güç ve rotor hızını kullanan yeni bir kontrol yapısı önerilmiştir. Çalışma şu şekilde düzenlenmiştir: İkinci bölümde rüzgâr türbininin modellenmesi yapılmıştır. Üçüncü bölümde türbin sistemi kontrol stratejisi verilmiş; moment ve kanat açısı kontrolörleri tasarlanmıştır. Dördüncü bölümde modellenen rüzgâr türbini ve tasarlanan kontrolörlerin MATLABSimulink® ortamında benzetimi yapılmıştır. Son bölümde ise çalışma kısaca özetlenmiş ve sonuçların değerlendirilmesi yapılmıştır. Özetçe Bu bildiride değişken hızlı değişken kanat açılı rüzgâr türbinlerinin modellenmesi, kontrolü ve benzetimi yapılmıştır. Çalışmada generatör moment kontrolü için geliştirilen, rüzgârdan yakalanan enerjiyi maksimize edecek yeni bir kontrol yöntemi sunulmuştur. Girişi aerodinamik güç ve rotor hızı olan yöntemde PI kontrolörlerin kullanıldığı çift geri beslemeli bir kontrol yapısı kullanılarak konverter kontrolünün girişi olan referans generatör momenti elde edilmektedir. Çalışmada generatör kontrolüne ek olarak kanat açısı kontrolü de yapılarak tüm çalışma bölgelerini kapsayan bütünleşik bir türbin kontrolü yapılmıştır. Modelleme için MİLRES projesi kapsamında geliştirilen rüzgâr türbini verileri kullanılmış olup, geliştirilen kontrol stratejilerin projede kullanılması planlanmaktadır. 1. Giriş Elektrik enerjisi tüketimi dünya nüfusunun, kentleşmenin, sanayileşmenin artışına paralel olarak giderek artmaktadır. Halen büyük ölçüde fosil yakıtlara bağlı olan enerji üretimi, insan kaynaklı iklim değişikliğinin temel nedeni olan CO2 salınımlarının en büyük ve en hızlı büyüyen kaynağıdır [1]. Artan enerji talebini karşılamak ve fosil yakıtların tüketimini azaltmak için ülkeler, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmektedirler. Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bakanlığı’nın verilerine göre 2000-2011 yılları arasında küresel toplam yenilenebilir elektrik enerjisinin kurulu gücü %72 oranında büyüyerek toplam elektrik üretiminin %22’sini oluşturmaktadır [2]. Rüzgâr enerjisi, son yıllarda yenilenebilir kaynaklar arasında en önemli yeri teşkil eden kaynak durumundadır. Küresel Rüzgâr Enerjisi Konseyi (GWEC) araştırmalarına göre 1996 yılından beri logaritmik olarak artan dünya genelindeki rüzgâr enerjisi kurulu gücü, 2012 yılı sonu itibariyle 280 GW’ın üzerindedir [3]. Dünya Rüzgâr Enerjisi Birliği (WWEA) ise büyüme oranlarını baz alarak 2020 yılı sonunda rüzgâr enerjisi kurulu gücünün en az 1000 GW olacağını öngörmektedir [4]. Rüzgâr enerjisi potansiyeli bakımından Avrupa’daki zengin ülkelerden biri olan Türkiye’nin toplam potansiyel rüzgâr enerjisi kapasitesinin 47 GW olduğu tahmin edilmektedir [3]. 2009 yılından beri her yıl yaklaşık 500 MW artan rüzgâr enerjisi kurulu gücü, 2012 yılı sonunda 2300 MW’ı aşmıştır [5]. 2023 yılında yenilebilir enerjiye dayalı 500 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya şeklinde ifade edilir. Uç hız oranı λ ise ωr rotor hızı olmak üzere (2) denklemindeki gibi tanımlanır. 2. Rüzgâr Türbini Modeli Şekil 1’de çift beslemeli asenkron generatör (ÇBAG) kullanılan değişken hızlı değişken kanat açılı bir rüzgâr türbininin topolojisi verilmiştir [12]. Sistemde aerodinamik güç şaft hızını yükselten bir dişli kutusu üzerinden generatöre aktarılır ve generatör ile şebeke arasında generatör momentini kontrol eden bir frekans çeviricisi yer alır. Şaft hızı şebeke frekansına sabitlenmez. ÇBAG aktif ve reaktif güç kontrolünün ayrı ayrı yapılabilmesi, üretilen gücün optimize edilebilmesi gibi üstünlükleri açısından değişken hızlı türbin sistemlerinde sıklıkla tercih edilmektedir. λ= ωr R (2) vr Genellikle güç katsayısı Cp’nin ya da doğrudan türbin gücünün uç hız oranı ve kanat açısı ile ya da kanat açısı, açısal hız ve rüzgâr hızı ile değişimini gösteren eğriler türbin üreticileri tarafından verilir. Bu durumda güç katsayısının analitik olarak formüle edilmesine ihtiyaç duyulmaz. Aerodinamik moment ise (3) denklemi yardımıyla ifade edilir. Ta = Pa / ωr ŞEBEKE (3) Rotor, dişli kutusu ve generatörden oluşan mekanik sistem eşitlikleri aşağıdaki gibi verilebilir. Ta − nTg = J t DC Bara TÜRBİN DİŞLİ KUTUSU AC/DC Çevirici + KONTROL ÇBAG DC/AC Çevirici β dωr + Bt ωr dt (4) ω g = nωr (5) J t = J r + n2 J g (6) Bt = Br + n 2 Bg (7) Tg,ref KONTROL SİSTEMİ Yukarıdaki eşitliklerde Jr, Jg ve Jt sırasıyla rotor, generatör ve toplam türbin ataletini; Br, Bg ve Bt sırasıyla rotor, generatör ve toplam türbin sürtünme katsayılarını gösterir. Tg generatör momenti, n dişli çevirme oranı ve ωg generatör açısal hızıdır. Elektriksel kısımda asenkron generatör, d-q eksen takımındaki standart dinamik denklemler kullanılarak modellenir [14]. Bu çalışmada güç elektroniği devreleri transfer fonksiyonu bir olarak kabul edilmiş olup çeviricilerin dinamik modellemesi yapılmamıştır. Kanat açısı eyleyicisi modeli için kullanılan en yaygın yaklaşım büyüklüğü ve türevi sınırlı birinci dereceden dinamik bir sistemdir. [13, 15]. Eyleyicinin lineer çalışma bölgesi için dinamik davranışı (8) denklemindeki diferansiyel eşitlik ile ifade edilebilir [15]. Şekil 1: ÇBAG kullanılan rüzgâr türbini sistemi topolojisi. Türbin sistemi Şekil 2’de verilen blok diyagramda görüldüğü gibi aerodinamik kısım, mekanik kısım, elektriksel kısım, kanat açısı eyleyicisi ve kontrol sistemi olmak üzere beş farklı alt sistem olarak ele alınabilir [13]. Rüzgar vr Ta Aerodinamik Sistem Mekanik Sistem ωr β Kanat Açısı Eyleyicisi β ref Kanat Açısı Kontrolü Tg ωg ÇBAG + Güç Elektroniği Tg ,ref Vşebeke Şebeke 1 Generatör Kontrolü (8) Burada βref referans kanat açısı, β gerçek kanat açısı, βɺ ise gerçek kanat açısının türevidir. Kontrol sistemi ise seçilen kontrol stratejisine bağlı olarak referans generatör momenti ve referans kanat açısının belirlenmesi ile generatör moment kontrolünden ve kanat açısı kontrolünden sorumludur. Rüzgar Türbini Kontrol Sistemi Şekil 2: Değişken hızlı değişken kanat açılı rüzgâr türbini blok şeması. Aerodinamik model türbin rotor hızını, rüzgâr hızını ve kanat açısını kullanarak türbin momentini ve gücünü hesaplar. Rotor tarafından yakalanan aerodinamik güç Pa sıklıkla, ρ hava yoğunluğu, R kanat yarıçapı, vr rüzgâr hızı, Cp güç katsayısı, β kanat açısı ve λ uç hız oranı olmak üzere Pa = 0.5 ρπ R 2vr 3C p ( λ , β ) 1 βɺ = − β + β ref τ τ Qg ,ref 3. Rüzgâr Türbini Kontrol Sistemi Rüzgâr türbini kontrol sisteminin birincil amacı türbinin ideal güç eğrisini izlemesini sağlamaktır. Şekil 3’te değişken hızlı değişken kanat açılı bir rüzgâr türbininin tipik ideal güç eğrisi verilmiştir. (1) 501 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya P ( Aerodinamik güç - W ) Ta Pno min al I. Bölge II. Bölge ν no min al ν çıkış ν ( m/s ) − + Tg III. Bölge ωr , ref ν giriş + + ωr − Tg , ref − Şekil 3: Değişken hızlı değişken kanat açılı rüzgâr türbini ideal güç eğrisi. Şekil 4: Önerilen generatör moment kontrol sistemini blok diyagramı. Güç eğrisi 3 farklı bölgeye ayrılır. I. Bölgede rüzgâr hızı yeterli olmadığı için türbin kapalıdır, güç üretmez. Kısmi yük bölgesi adı verilen II. Bölgede türbinin maksimum güç katsayında çalıştırılması hedeflenir. Bu bölgede kanat açısı kontrolü yapılmaz, kanatlar türbinin maksimum rüzgâr gücünü yakalayabileceği konumda tutulur. Daha önce de belirtildiği gibi güç katsayısı Cp, kanat açısı ve uç hız oranının bir fonksiyonudur. Türbin maksimum güç katsayısında çalıştırılmak isteniyorsa, kanat açısının sabit olduğu durumda, uç hız oranı da belli bir değerde sabit tutulmalıdır. Bu durum rüzgâr hızı değiştikçe rotor hızının da değişmesini gerektirir. Dolayısıyla rüzgâr hızı ve generatör (rotor) açısal hızı nominal değerlerine ulaşıncaya kadar bu bölgede; rotor hızının, değişken rüzgâr hızlarında uç hız oranını sabit tutacak şekilde değişmesini sağlayacak generatör moment kontrolü yapılır. III. Bölgede (tam yük bölgesi) ise rüzgâr hızı nominal değerinin üzerinde olduğundan kanat açısı değiştirilmeye başlanır. Bu bölgede generatör moment kontrolü ve kanat açısı kontrolü beraber yapılır. Burada amaç türbin gücünü, momentini ve generatör (rotor) açısal hızını nominal değerlerinde sabit tutmaktır. Rüzgâr hızı çıkış değerine ulaştığında ise sistemin zarar görmemesi için türbin devreden çıkarılır. Türbin optimum hızında çalıştığında aerodinamik güç de optimum değerinde olacaktır. Önerilen yapıda, bu çalışma noktasında, generatör momentinin aerodinamik momente eşit olması sağlanmakta (kayıpların ihmal edildiği durumda) ve rotorun ivmelenmesi önlenmektedir (Şekil 4). Rotor hızının optimum değerinden saptığı noktalarda ise rotor hızı optimum değerine erişinceye kadar aerodinamik moment ile generatör momenti arasında bir fark yaratılmakta ve türbinin tekrar optimum çalışma noktasına oturması sağlanmaktadır. Kontrol sisteminin çalışma prensibi aşağıdaki gibi özetlenebilir: 1) Rotor hızı referans (optimum) hızdan küçük ise kontrol sistemi, moment referansını azaltacak yönde kontrol işareti üreterek rotorun hızlanması sağlamaktadır. 2) Rotor hızı referans (optimum) hızdan büyük ise kontrol sistemi referans generatör momentini büyütmektedir. Bu durumda generatör momenti sistem üzerinde bir frenleme etkisi yaratmakta ve rotoru yavaşlatmaktadır. Çift geri besleme yapısına sahip olan kontrol yapısında moment çevriminde aerodinamik moment referans moment olarak kullanılmakta ve hız çevrimi kullanılarak türbinin optimum hızında dönmesi sağlanmaktadır. Kontrolör olarak PI tipi kontrolörler tercih edilmiştir. Kontrol yapısının eşitliği C1(s) ve C2(s) kontrolörleri göstermek üzere (9) denklemindeki gibi elde edilir. 3.1. Generatör Moment Kontrolü Tg,ref ( s )= (Ta ( s ) -nTg ( s ) ) C1 ( s ) - ( ωr,ref ( s ) -ωr ( s ) ) C2 ( s ) Türbin sistemi için önerilen moment kontrolü yapısı iki aşamalı olarak düşünülebilir. Birinci aşama, ana türbin kontrol sisteminin referans generatör momentinin belirlemesi, ikinci aşama ise konverter kontrol sistemi tarafından yapılan generatör momentinin kapalı çevrim kontrolüdür. Bu çalışmada referans generatör momenti işaretinin üretilmesi üzerinde durulmuştur. Önerilen yapıda kontrol sisteminin türbinin ideal güç eğrisini izlemesini sağlayacak generatör referans momentini üreten kısmı iki ayrı kontrol çevriminden oluşur. Önerilen kontrol yapısının blok diyagramı Şekil 4’te verilmiştir. Aerodinamik güç ve moment (1) ve (3) denklemlerinde görüldüğü gibi doğrudan rotor hızına bağlıdır. Türbin ideal çalışma eğrisinden okunan optimum hızında çalıştırılmazsa rüzgârdan maksimum güç elde edilemez. Bu durumda generatörün maksimum güç üretmesi de mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla, kontrol sisteminin ürettiği referans moment sinyalinin rotor hızına bağlı olması gerektiği açıktır. (9) C1 ( s ) = K p1 + K i1 s (10) C2 ( s ) = K p 2 + Ki 2 s (11) Elektriksel zaman sabiti mekanik zaman sabitinin yanında oldukça küçük olduğundan moment kontrolünün dinamikleri ihmal edilebilir. Bu durum kontrol yapısının analizi için, generatör moment referansı Tg,ref yerine gerçek generatör momenti Tg’nin kullanılmasına olanak sağlar. Buna göre eşitlikler yeniden düzenlenirse generatör momenti ve rotor açısal hızı, sistem parametrelerine bağlı olarak, Ta(s) ve ωr,ref(s) giriş olmak üzere aşağıdaki gibi ifade edilebilir. 502 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya s 2 J T K p1 + s ( J T K i1 + BK p1 + K p 2 ) + BK i1 + Ki 2 Tg ( s ) = s 2 ( J T + nJ T K p1 ) + s ( B + BnK i1 + BnK p1 + nK p 2 ) + nK i1 - ωr ( s ) = s 2 JK p 2 + s ( J T K i 2 + BK p 2 ) + BK i 2 s ( J T + nJ T K p1 ) + s ( B + BnK i1 + BnK p1 + nK p 2 ) + nK i1 2 Ta ( s ) ωr , ref ( s ) s Ta ( s ) s 2 ( J T + nJ T K p1 ) + s ( B + BnK i1 + BnK p1 + nK p 2 ) + nK i1 + snK p 2 + nK i 2 açıları büyük ölçüde bellidir. Bu verilerden faydalanarak referans kanat açısını bir tablo yardımıyla belirlemek mümkündür. Belirlenen bu referans kanat açısı yaklaşık bir değer olacağından, oluşacak olan hataları kompanze etmek için rotor açısal hızından oluşan bir kontrol çevrimi de kontrol yapısına eklenmelidir. Buna göre referans kanat açısını belirlemek için Şekil 5’te verilen yapının kullanılması uygundur. (12) s 2 ( J T + nJ T K p1 ) + s ( B + BnK i1 + BnK p1 + nK p 2 ) + nK i1 (13) ωr , ref ( s ) νr + Sistemin karakteristik denklemi ise pc ( s ) = s 2 ( JT + nJT K p1 ) + s ( B + BnKi1 + BnK p1 + nK p 2 ) + nKi1 ωr ,ref − Şekil 5: Kanat açısı referansı üreteci. Kontrolör olarak PI tipi bir kontrolör kullanılmıştır. Referans kanat açısının uygulanacağı ve kontrol edileceği kanat açısı eyleyicisinin modeli, çıkışı gerçek kanat açısı olacak şekilde (8) denkleminde verilmiştir. Kanat açısı kontrolünde de ilk aşama referans kanat açısını belirlemektir. Amaç, yüksek rüzgâr hızlarında rotor açısal hızının çok yükselmesini engellemek ve rotor açısal hızı ile aerodinamik momenti nominal değerlerinde tutmaktır. Türbinin güç katsayısı ya da güç eğrisi belli ise farklı rüzgâr hızları için nominal rotor açısal hızını veren kanat 4. Benzetim Çalışmaları Bu bölümde ÇBAG kullanılan değişken hızlı değişken kanat açılı rüzgâr türbininin MATLAB Simulink ortamında benzetimi yapılmıştır. Benzetim için kullanılan blok diyagram Şekil 6’da verilmiştir. 50*2*pi ruzgar hizi [kanat_acisi] + ωr 3.2. Kanat Açısı Kontrolü Ta wrotor ws Tg v qr Pg [Pg] v dr Qg [Qg] wr iqr [iq] idr [id] [wrotor] kanat acisi wref [wrotor] + (14) biçimindedir. Görüldüğü gibi çift kontrol yapısı kullanarak kontrol sistemi matematiksel modelinin doğrusal zamanla değişmeyen bir yapıya sahip olması sağlanmıştır. Bilindiği gibi doğrusal zamanla değişmeyen bir sistemin kararlı olabilmesi için karakteristik denklemin köklerinin sol yarı s-düzleminde olması gerekmektedir. Bu durumda uygun kontrol katsayıları belirlenerek sistemin kararlılığı garanti altına alınıp istenilen performans elde edilebilir. Ta β ref wrotor Tg AERODINAMIK p wg Vs MEKANIK Tg Vqs Vqs CBAG Ta RUZGAR Tg [wrotor] Tgref Tgref wrotor wref ruzgar hizi [wrotor] [Pg] wrotor kanat acisi v qref [kanat_acisi] Pg [iq] iq [id] id [Qg] Qg v dref KANAT ACISI KONTROLU+EYLEYICI 0 Qgref GENERATOR KONTROLU Şekil 6: Değişken hızlı değişken kanat açılı rüzgâr türbini blok diyagramı. 503 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya Şekil 9’da benzetim için kullanılan 60 saniyelik rüzgâr hızı profilleri verilmiştir. Kısmi yük bölgesinde rüzgâr hızı 5 m/s ile 8 m/s arasında değişirken tam yük bölgesinde 12 m/s ile 21 m/s arasında değişmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi türbin sistemi beş farklı alt sistem kullanılarak modellenmiştir. Generatör moment kontrol sisteminde referans momenti belirlemek için Şekil 4’te verilen yapı kullanılmış ve generatörün reaktif güç üretmesi ya da tüketmesi istenmediğinden, reaktif güç referansı tüm çalışma durumlarında sıfır olarak verilmiştir. İstenen momenti ve reaktif gücü sağlamak için standart kaskad kontrol yapısı kullanılmıştır. d-q eksen takımında elde edilen rotor gerilimleri ise doğrudan generatörün girişine uygulanmıştır. Tablo 1’de benzetim için kullanılan türbinin temel parametreleri verilmiştir. Şekil 7’de II. Bölgede kanat açısı sıfırken türbinin optimum çalışma noktaları, Şekil 8’de ise farklı rüzgâr hızları için istenen nominal rotor açısal hızını (30 dev/dk) veren kanat açıları verilmiştir. Tam yük rüzgar hızı Kısmi yük rüzgar hızı Rüzgar hızı [m/s] 20 16 12 8 4 0 0 10 20 30 Zaman [s] 40 50 60 Şekil 9: Rüzgâr hızı profilleri. Tablo 1: Rüzgâr türbini parametreleri. Parametre Değer [Birim] Türbin eylemsizliği (Jt) 67650 [kgm2] Türbin viskoz sürtünmesi (Bt) 0.5 [Nms/rad] Dişli oranı (n) 28.3 Giriş rüzgâr hızı 4 [m/s] Şekil 10 ve 11’de kısmi yük bölgesi için benzetim sonuçları verilmiştir. Şekil 10’da generatör gücünün aerodinamik (referans) gücü oldukça iyi takip ettiği görülmektedir. Şekil 11’de Şekil 7’deki noktalara göre belirlenen referans hız ile rotor hızının karşılaştırılması verilmiştir. 5 2 x 10 Generatör gücü Aerodinamik güç Güç [W] 1.5 Çıkış rüzgâr hızı 24.5 [m/s] Nominal rüzgâr hızı 11.25 [m/s] Nominal generatör gücü 500 [kW] Nominal rotor hızı 30 [dev/dk] 1 0.5 0 0 10 20 30 Zaman [s] 40 50 60 Şekil 10: Kısmi yük bölgesi aerodinamik güç ve generatör gücü. Optimum çalisma noktasi Rotor hızı [dev/dk] 25 Aerodinamik Güç [KW] 500 400 300 Gerçek rotor hızı Referans rotor hızı 20 15 10 200 5 100 0 10 0 15 20 50 60 Tam yük bölgesi için benzetim sonuçları Şekil 12 ve 13’te verilmiştir. Görüldüğü gibi rotor hızı nominal değeri olan 30 dev/dk’ya ulaştığında generatör gücü değişen rüzgâr hızına rağmen 500 kW mertebesine sabitlenmiştir. 15 0 Rüzgar Hızı [m/s] 10 Rotor Hızı [dev/dk] Şekil 7: II. Bölge optimum çalışma noktaları. 5 6 30 x 10 5 25 4 Güç [W] Kanat Açısı [ o ] 40 25 5 20 15 3 2 10 1 5 0 0 10 30 Zaman [s] Şekil 11: Kısmi yük bölgesi rotor açısal hızı. 30 10 20 12 14 16 18 20 22 Generatör gücü Aerodinamik güç 0 10 20 30 Zaman [s] 40 50 60 24 Rüzgar Hızı [m/s] Şekil 12: Tam yük bölgesi aerodinamik güç ve generatör gücü. Şekil 8: III. Bölge için kanat açıları. 504 Otomatik Kontrol Ulusal Toplantısı, TOK2013, 26-28 Eylül 2013, Malatya [6] Hua, G., and Geng, Y., “A Novel Control Strategy of MPPT Taking Dynamics of Wind Turbine into Account,” in Power Electronics Specialists Conference, Jeju, Korea (South), 2006, pp. 1–6. [7] E. Muljadi, and C. P. Butterfield, “Pitch-controlled variable-speed wind turbine generation,” IEEE Trans. Ind. Appl., vol. 37, no. 1, pp. 240–246, January/February 2001. [8] W. Quincy, and C. Liuchen, “An intelligent maximum power extraction algorithm for inverter-based variable speed wind turbine systems,” IEEE Trans. Power Electron., vol. 19, no. 5, pp. 1242–1249, September 2004. [9] S. M. Muyeen, Rion Takahashi, Toshiaki Murata, and Junji Tamura, “A variable speed wind turbine control strategy to meet wind farm grid code requirements,” IEEE Trans. Power Syst., vol. 25, no. 1, pp. 331–340, February 2010. [10] Leidhold, R., Garcia, G., and Valla, M.I., “Maximum efficiency control for variable speed wind driven generators with speed and power limits,” in Annual Conference of the IEEE Industrial Electronics Society, Sevilla, 2002, pp. 157–162. [11] Handan Nak, “Değişken hızlı değişken açılı rüzgar türbinlerinin kontrolü,” Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, 2013. [12] E. Dursun ve A.K. Binark, “Rüzgar türbinlerinde kullanılan generatörler.” VII. Ulusal Temiz Enerji Sempozyumu, İstanbul, 17-19 Aralık 2008. [13] G. Abad, J. Lopez, M.A. Rodriguez, L. Marroyo and G. Iwanski, Doubly Fed Induction Machine: Modeling and Control for Wind Energy Generation. John Wiley & Sons, Hoboken, New Jersey, 2011. [14] P.C. Krause, O. Wasynczuk and S.D. Sudhoff, Anaysis of Electric Machinery and Drive Systems. IEEE Press, New York, 2002. [15] F.D. Bianchi, H.D. Battista and R.J. Mantz, Wind Turbine Control Systems: Principles, Modelling and Gain Scheduling Design. Springer-Verlag London Limited, London, 2007. Rotor hızı [dev/dk] 30 25 20 15 Gerçek rotor hızı Referans rotor hızı 10 5 0 10 20 30 Zaman [s] 40 50 60 Şekil 13: Tam yük bölgesi rotor açısal hızı. Her iki yük bölgesi için kanat açılarının değişimi Şekil 14’te verilmiştir. Kısmi yük bölgesinde kanat açısı sürekli sıfır derecede tutulurken, tam yük bölgesinde kanat açısı Şekil 8’de verilen eğriye göre değiştirilerek generatör gücünün ve rotor hızının nominal değerlerinde sabit kalması sağlanmıştır. Kısmi yük kanat açısı Tam yük kanat açısı Kanat açısı [ o] 20 15 10 5 0 0 10 20 30 Zaman [s] 40 50 60 Şekil 14: Kısmi ve tam yük bölgeleri kanat açıları. 5. Sonuçlar Bu çalışmada ÇBAG kullanılan değişken hızlı değişken kanat açılı bir rüzgâr türbininin modellenmesi, kontrolü ve benzetimi yapılmıştır. Çalışmadaki en önemli yenilik generatör moment kontrolü için geliştirilen; hız ve momentin giriş, referans moment sinyalinin çıkış olduğu çift geri beslemeli kontrol yapısıdır. Büyük ölçüde gerçek verilere dayanılarak yapılan benzetim çalışmalarında, hem moment hem de kanat açısı için kullanılan kontrol stratejilerinin minimum hatayla beklenen sonuçlarla oldukça iyi örtüştüğü ve pratikte kullanılmaya uygun olduğu görülmüştür. Teşekkür Bu çalışma “Milli Rüzgâr Enerji Sistemleri Geliştirilmesi ve Prototip Türbin Üretimi - MİLRES” adlı proje ile TÜBİTAK tarafından desteklenmektedir. Kaynakça [1] International Energy Agency, “Climate & Electricity Annual 2011: Data and analyses,” France, 2011. [2] U.S Department of Energy, “2011 Renewable Energy Data Book,” February 2013. [3] Global Wind Energy Council, “Global Wind Report Annual Market Update 2012,” Belgium, April 2013. [4] The World Wind Energy Association, “2012 Annual Report,” Germany, May 2013. [5] Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği, “Türkiye Rüzgar Enerjisi İstatistik Raporu,” Ankara, Ocak 2013. 505