II) “Kalp hasta Dışı Cerrahi” uygulanacak hasta konsültasyonları e) “Protez Kalp Kapağı veya Ciddi Kapak Hastalığı” hastası Editör: Prof. Dr. Recep DEMİRBAĞ 1) 85 yaşında asemptomatik ileri aort stenozu olan hastaya, femur başı kırığı nedeniyle operasyon planlanmakta, hastanın kardiyolojik açıdan preoperatif değerlendirilmesi rica olunur. Soru: Uz.Dr.Nijat Bakshaliyev Cevap: Uz.Dr. Fatma Özpamuk Karadeniz Yardımcı Editör: Uz.Dr.Ümit Yaşar Sinan A) Hastaya özgü öneriler; Kalp dışı cerrahiye gidecek aort stenozu (AS) olan hastada 4 parametre değerlendirilmelidir; 1)Hastanın semptom ve bulguları değerlendirilmeli 2) AS derecesi ve LV fonksiyonu değerlendirilmeli 3) Eşlik eden KAH ve diğer kalp risk faktörleri değerlendirilmeli 4) Kalp dışı cerrahinin riski belirlenmelidir. Hastada asemptomatik ileri AS mevcut olup acil olarak planlanan kalp açısından orta riskli (%1-5) kabul edilen femur başı kırığı operasyonu mevcuttur. Asemptomatik ciddi AS olan hasta örneğimizde, eğer aort kapağa daha önce girişim uygulanmamışsa düşük ile orta riskli elektif kalp dışı cerrahi ESC 2014 Kalp dışı cerrahi öncesi kardiyovasküler değerlendirme ve yönetimi kılavuzuna göre sınıf 2a öneri yapılabilir. Kalp dışı acil cerrahiye gidecek ileri AS olan hastada invaziv hemodinamik monitorizasyon( sağ kalp kateteri ve/veya intraoperatif TEE) yapılmalı, ani volüm ve ritm değişikliklerinden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Asemptomatik hastalarda eğer hastanın sedanter yaşama bağlı semptomlarının gizlendiği düşünülüyorsa egzersiz stres testi ile elektif cerrahi öncesi semptom durumu objektif olarak değerlendirilebilir. B) Genel öneriler; İleri AS olan hastalar intraoperatif hipotansiyon, ME, miyokart iskemisi, kalp yetersizliği, aritmiler ve ölümü içeren kalp komplikasyonları açısından artmış risk altındadırlar. AS derecesinin yüksekliği, semptomların varlığı, iskemik kalp hastalığını içeren eşlik eden risk faktörlerinin varlığı ve kalp dışı cerrahi işlemin risk derecesi perioperatif riski arttırır. Elektif cerrahi kararında hastanın semptomları önemlidir. Semptomların yokluğu egzersiz testi ile konfirme edilebilir. Semptomatik ileri AS olan hastalarda AVR yüksek riskli değilse elektif cerrahiden önce AVR yapılmalıdır. Asemptomatik ileri AS olan hastalarda ise AVR riski yüksek değilse, elektif cerrahiden önce düşünülebilir. Mevcut komorbit durumlardan dolayı AVR riski yüksek olan hastalarda ise kalp dışı cerrahi sadece çok gerekli ise yapılmalıdır. Bu hastalarda balon aort valvüloplasti veya transkateter aort kapak implantasyonu (TAVI) da cerrahiden önceki tercihler arasında olabilir. Aort balon valvüloplastisi ve TAVİ arasındaki seçim kalp dışı cerrahinin yaşam beklentisi üzerindeki etkisi ile kalp dışı cerrahinin aciliyetinin derecesi arasındaki orana göre belirlenir. (Sınıf IIa Kanıt düzeyi C). Fakat balon aort valvüloplastinin komplikasyon ve restenoz oranlarının yüksek olmasından dolayı genç, kalsifikasyonun olmadığı hastalar dışında uygulanması sınırlıdır. Veriler sınırlı olmasına rağmen TAVİ bu hasta grubunda ön plandaki seçenek olabilir. Yüksek riskli cerrahi yapılacaksa, aort kapak replasmanı için daha kapsamlı bir klinik değerlendirme gereklidir. AVR’nin yüksek riskli olduğu hastalarda elektif cerrahi invaziv hemodinamik monitorizasyon ile mutlak gerekli ise yapılmalıdır. Geri kalan hastalarda AVR kalp dışı cerrahi öncesi yapılmalıdır. Yardımcı Editör Notu: Hastamızda planlanan ortopedik cerrahi operatif mortalite riskine göre orta riskli (%1-5) gruba girmektedir. Acil kalp dışı cerrahi gerektiren durumlarda AS’nun semptomatik olup olmamasına bakılmaksızın yakın ve daha sıkı hemodinamik monitorizasyonla hasta kalp dışı cerrahiye verilir. Özellikle volüm durumunda ve kalp ritminde ani değişikliklerden kaçınılmalıdır. Bizim hastamız gibi elektif cerrahi planlanan hastalarda ise hastanın semptom durumuna göre karar verilmelidir. Semptomatik AS hastalarında öncelikle kapak problemi çözülmelidir (operatif mortalite riskine ve komorbiditilere göre AVR, TAVI ve balon valvüloplasti kararı ‘kapak takımı’ tarafından verilmelidir). Asemptomatik hastalarda ise hastanın gerçekten asemptomatik olduğundan emin olunmalı (yaşlı, immobil, sedanter yaşam süren hasta grubuna dikkat !), gerektiği durumlarda semptom değerlendirmesi için egzersiz testi yapılmalıdır. Gerçekten asemptomatik olan hastalarda düşük-orta riskli kalp dışı cerrahi güvenli bir şekilde yapılabilir. Bölüm Editörü Notu : Ek öneri yok Kaynak: ESC 2014 non-kardiyak cerrahiye gidecek hastalarda perioperatif kardiyak değerlendirme 2) 74 yas erkek hasta, baş ağrısı şikayeti ile acil servise başvuruyor. GKS 14/15, TA 220/123 mmHg, nabız 87/dk, spO2 96, solunum sayısı 14/dk. Özgeçmişinde mekanik kapak replasmanı, HT, iskemik serebro vasküler olay (SVO) öyküsü mevcut. Varfarin, aspirin ve ACE-I kullanıyor. INR 7,4 olarak ölçülmüş, kraniyal bilgisayarlı tomografide (BT) instraserebral hemoraji mevcut. Hastaya nöroşirurji tarafından operasyon planlanıyor. Antihipertansif tercihimiz ne olmalı? Varfarin dozaşımı icin faktör preparatları mı, taze donmuş plazma mı, K vitamini mi önerirsiniz? Önerilirse oral mı, intravenöz mü verirsiniz? Varfarin ve aspirin yerine ne kullanalım? Soru: Uzm. Dr. Onur Tokocin Cevap: Uz.Dr.Ümit Yaşar Sinan Yardımcı Editör: Uz.Dr.Nijat Bakshaliyev A) Hastaya özgün öneriler ; Hastamız 74 yaşında hipertansif, protez kalp kapak replasmanı nedeniyle varfarin kullanmakta olan ve özgeçmişinde iskemik serebrovasküler olay (SVO) bulunan bir hasta. Kliniğe oral antikoagülan doz aşımına bağlı (INR:7.4) intraserebral kanama ile başvuruyor ve nöroşirurji tarafından operasyon planlanıyor. INR değeri 4.5’ i aştığı zaman major kanama riski (intrakraniyal hemoraji gibi) belirgin olarak artmakta, 6.0’ı geçtiği zaman risk artışı katlanarak devam etmektedir. Bu nedenle hastanın intraserebral hemorajisi varfarin doz aşımına atfedilebilir. Beraberinde ciddi hipertansiyon varlığı kanamayı kolaylaştırıcı bir faktör olabileceği gibi, yaşanan akut strese bağlı da meydana gelebilir. Hastanın tanısı kraniyal BT ile doğrulanmış ve nöroşirurji tarafından operasyon kararı verilmiştir. Bu nedenle tanı için başka bir görüntülemeye neden yoktur. INR ≥ 6.0 olması nedeniyle tekrarlayan kanamaları önlemek için antikoagülan etkinin geri çevrilmesi gereklidir. Antihipertansif tercihiniz ne olmalı ? Optimal kan basıncı seviyesi kronik HT varlığı, artmış intrakraniyal basınç, yaş, tahmin edilen kanama nedeni ve başlangıçtan tanı konana kadar geçen süre gibi bireysel faktörlere bağlı olarak değişir. Ancak genel olarak intraserebral hemoraji geçiren hastalarda iskemik stroke hastalarına göre daha agresif kan basıncı kontrolü yapılmalıdır. Kronik HT öyküsü olan hastalarda ortalama arter basıncı 130 mmHg’nın altında olacak şekilde kan basıncı dikkatli bir şekilde düşürülmeli, ancak hipotansiyondan kaçınılmalıdır. Hematom genişlemesini engelleyip sonlanımı iyileştirdiği için erken kan basıncı kontrolü önemlidir. Tedavide kan basıncına göre ilaç seçimi ve doz ayarlaması uygundur. 1. SKB >230 mmHg, DKB >140 mmHg ise (5 dakika aralıklarla yapılan 2 ölçümde) nitroprussit (0.5-10 mcg/kg/dk), 2. SKB 180-230 mmHg, DKB 105-140 mmHg veya ortalama KB ≥ 130 mmHg ise (20 dakika aralıklarla bakılan 2 ölçümde) iv labetolol (5-100 mg/s aralıklı 10-40 mg bolus dozlarla birlikte veya devamlı 2-8 mg/dk), iv esmolol (500 mcg/kg yükleme dozu, idamede 50-200 mcg/kg/dk), iv enalapril (0.625-1.2 mg ihtiyaç halinde 6 satte bir tekrar) veya kolay doz titrasyonu yapılabilen lisinopril, diltizem veya verapamilin iv infüzyonu, 3. SKB <180 mmHg ve DKB <105 mmHg ise antihipertansif tedavi ertelenmeli Varfarin dozaşımı için faktör preparatları mı, taze donmuş plazma mı, K vitamini mi önerirsiniz? Ciddi kanamalarda (lokal kontrolün mümkün olmadığı, hayatı tehdit eden veya intrakraniyal kanama gibi önemli organların fonksiyonlarında geri dönüşümsüz hasar yaratabilen, hemodinamik instabiliteye neden olan veya acil cerrahi girişim (transfüzyon gerektiren kanamalar) en kısa sürede antikoagülasyonun geri çevrilmesi gerekmektedir. İntravenöz protrombin kompleks konsantreleri kısa yarılanma ömrüne sahiptir ve INR’den bağımsız olarak oral vitamin K antagonistleriyle kombine edilebilmektedir. Eğer ulaşılabilirse iv protrombin kompleks konsantrelerinin kullanımı TDP’ye tercih edilmektedir. Rekombinant FVIIa kullanımı yeterli kanıt olmaması nedeniyle önerilmemektedir. Varfarin, aspirin yerine ne kullanalım ? Hastada mekanik kalp kapağı olması nedeniyle YOAK ilaçlar varfarine alternatif olarak önerilemezler. Dabigatran oral direkt trombin inhibitörü olup valvüler olmayan AF hastalarında varfarine etkili bir alternatif olup, kanama açısından da daha güvenli bulunmuştur. Ancak mekanik kalp kapağı olan hastalarda varfarine karşı dabigatran kullanımını karşılaştıran RE-ALIGN çalışması dabigatran kolunda artmış tromboembolik hadise ve kanama komplikasyonu nedeniyle erken sonlandırılmıştır. Aynı şekilde mekanik kalp kapağı olan hastalarda varfarine karşı FXa inhibitörlerinin (rivaroksaban, apiksaban, edoksaban) etkinliğini araştıran herhangi bir çalışma olmaması nedeniyle varfarin yerine bu moleküller de başlanamaz. Mekanik protezi olan hastalarda, hayatı tehdit edici kanamayı sonlandırmak amacıyla yapılan antikoagülan etkinin geri çevrilmesiyle meydana gelen tromboemboli riskinin, kanamaya bağlı mortalite riskine baskın geldiğini gösteren herhangi bir veri yoktur. Antikoagülan tedaviye tekrar başlama zamanı, kanamanın yerine, kaynağına, kanamayı durdurmak için yapılan müdaheleye ve geri döndürülebilir bir neden varlığına göre değişir. Varfarine antitrombosit ajanların eklenmesi (ASA, klopidogrel vs.) major kanama riskini artırır. Bu nedenle mekanik kalp kapak protezi olan hastalarda antitrombosit ajanlar sadece spesifik durumlarda (eşlik eden aterosklerotik hastalık varlığında) fayda ve major kanamaya bağlı risk hesabı yapıldıktan sonra tedaviye eklenmelidir. Endikasyon olan durumlarda en düşük dozda (≤ 100 mg) kullanılmalıdır. Sonuç olarak hastamızda acil girişim gerektiren intraserebral hemoraji olması nedeniyle varfarin ve aspirin kesilip, kan basıncı kontrol altına alınıp, protrombin kompleks konsantreleri (tercihen)/TDP ile kanama sınırlandırılıp operasyon gerçekleştirilmelidir. Kanama kontrol altına alındıktan sonra UFH aPTT ye göre doz ayarı yapılacak şekilde başlanmalı ve güvenli olan en kısa sürede warfarin tedaviye eklenmelidir. INR dozu yakın takip edilip hastanın TTR de kalması sağlanmalıdır. Aspirin ise kanama riskini artırması nedeniyle tekrar başlanmamalıdır. Yardımcı Editör Notu: İntraserebral kanamalarda beyin perfüzyonunun bozulmaması için arteryel basınç dikkatlice kontrol edilmelidir. Beynin otoregülasyon sistemi sayesinde sistemik basıncında geniş yelpazede olan değişikliklerden korunmuştur. MAP< 80 mmHg olduğunda bu otoregülasyon sistemi bozulur ve sistemik kan basıncından bağımlı hale gelir. Kronik hipertansiyonu olan vakalarda kanama olduğunda ortalama arteriyel basıncı 110 mmHg altına düşmedikçe otoregülasyon sistemi bozulmaz. I.v. nitrat intrakraniyal basıncı arttırdığından intrakraniyal kanamanın eşlik ettiği hipertansif acillerde kaçınılmalıdır! Bölüm Editörü Notu : Ek öneri yok Kaynak: Guidelines for the Management of Spontaneous Intracerebral Hemorrhage