Kopenhag Mutabakatı (CA)

advertisement
DSİ Genel Müdürlüğü, Etüd ve Plan Dairesi Başkanlığı, İklim Değişikliği Birimi
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ
15. TARAFLAR TOPLANTISI (COP 15)
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında 15. Taraflar Konferansı
(COP 15) ile Kyoto Protokolüne Tarafların 5. Toplantısı (MOP5)’na paralel olarak Bilimsel
ve Teknoloji Danışma Yardımcı Organı’nın 31. Toplantısı (SBSTA 31), Yürütme Yardımcı
Organı’nın 31. Toplantısı (SBI 31), Kyoto Protokolü altında Ek-I ülkeleri için İlave
Taahhütler Geçici Çalışma Grubu’nun 10. Oturumu (AWG-KP 10) ile Uzun Dönemli İşbirliği
Geçici Çalışma Grubu’nun 8. Oturumu (AWG-LCA 8) 7-18 Aralık 2009 tarihleri arasında
Danimarka’nın Kopenhag kentinde ’da gerçekleştirilmiştir.
Bu toplantı iklim değişikliği ve Kyoto Protokolü kapsamındaki 2012 sonrası yeni taahhüt
dönemine ilişkin kararların oluşturulması amacıyla, iki yıl önce karara varılan Bali Yol
Haritasının bitiş noktası olarak planlanmıştır. Bu toplantıya 194 ülkeden hükümet temsilcileri,
BM organları ve kuruluşları, hükümetlerarası kuruluşlar, gözlemci ve STK, akredite basın
kuruluş temsilcileri olmak üzere 40000’in üzerinde kişi katılmıştır. Ayrıca 16-18 Aralık 2009
tarihinde gerçekleştirilen COP/MOP yüksek seviyeli bölümüne 115 dünya lideri katılmıştır.
Bahse konu Konferansa Çevre ve Orman Bakanlığının koordinasyonunda, ilgili kamu
kurumları, üniversiteler, iş dünyası, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan
115 kişilik büyük bir heyetle katılım sağlanmıştır. Ayrıca, TBMM Çevre Komisyonu Başkanı
ve dört milletvekilimiz de toplantıya katılmışlardır.
Kopenhag Mutabakatı (Copenhagen Accord-CA)
İki hafta süren toplantılar uzman düzeyinde yoğun müzakerelerle sürdürülmüş ancak yüksek
seviyeli bölüme üzerinde birçok uzlaşılamayan konu ile gelinmiş olması nedeniyle “başkanın
arkadaşları-friends of chair” olarak adlandırılan grubun kurulmasına vesile olmuştur. Bu
grupla yürütülen çalışmaların sonucu çoğu taraflarca kabul görmemiş ve Uzun Dönemli
Geçici İşbirliği Çalışma Gruplarının geliştirdiği metin üzerinden görüşmelerin sürdürülmesi
yönünde görüşler belirtilmiştir.
Toplantının yüksek düzeyli bölümünde büyük ekonomilerin temsilcileri ve bölgesel grupların
temsilcilerini içeren resmi olmayan müzakereler sürdürülmüştür. Toplantının son günü olan
Cuma günü geç saatlerde Geçici Çalışma Gruplarının çalışmalarını yansıtmayan “Kopenhag
Mutabakatı”(Copenhagen Accord-CA) adı altında bir sonuç bildirgesi yayınlanmıştır.
Yaklaşık 13 saat süren Kapanış Toplantısında (COP Plenary) çoğu gruplar ilerde yapılacak
daha iyi bir anlaşma için bir adım atıldığı için bu “Mutabakatı” destekleseler de bazı
gelişmekte olan ülkeler şeffaf ve demokratik olmayan bir müzakere süreciyle ortaya çıkarılan
bu metni desteklememişlerdir. Sonuçta tüm dünyanın odaklandığı Kopenhag Konferansı
beklentileri karşılayamamıştır.
1
DSİ Genel Müdürlüğü, Etüd ve Plan Dairesi Başkanlığı, İklim Değişikliği Birimi
Kopenhag Mutabakatı (CA) iklim değişikliği konusunda politik bir deklarasyon olup 2005’ten
bu yana BMİDÇS altında sürdürülen müzakerelerde dile getirilen temel konuları içermektedir.
Kopenhag Mutabakatı politik bir rehberlik yapmasının yanında Sözleşme ve KP kapsamında
sürdürülen müzakerelere yön vermektedir. Ayrıca kısa sürede sonuç alınabilecek operasyonel
elementler de içermektedir.
Ana özellikleri;
1. Eşitlik ve sürdürülebilir kalkınma temelinde sıcaklık artışını sanayileşme öncesi
döneme göre 2°C’nin altında tutacak bir anlaşma olup, 2015’ten sonra gözden geçirme
ile sıcaklık artışını 1,5°C’nin altına çekmeyi hedeflemektedir.
2. Emisyonlar için global en yüksek seviyeye ulaştığı yıla ihtiyaç duyulduğunun ve bu
yılın gelişmekte olan ülkelerde daha uzun olacağı tanınmaktadır.
3. Düşük karbon emisyonlu kalkınma stratejilerini de içeren iklim değişikliğinin
kalkınmayla ilgili yönlerinin teyit edilmektedir.
4. Uyum, azaltım, teknoloji ve kapasite geliştirme önlemleri için uluslar arası desteğin
kaydedileceği bir kayıt sisteminin oluşturulacaktır. Desteklenen bu eylemler
uluslararası nitelikte ölçülebilir, raporlanabilir ve doğrulanabilir (MRV) olacaktır.
Desteklenmeyen eylemler ise yerel (domestic) nitelikte MRV olacaktır ve kayıt
sisteminde yer almayacaktır.
5. Gelişmekte olan ülkeler hem desteklenen hem de desteklenmeyen eylemlerini her iki
yılda bir Ulusal Bildirimleri yoluyla tebliğ edeceklerdir.
6. Değişik kaynaklardan sağlanacak 30 milyar USD’a yaklaşan ilave para 2010-2012
yılları arasında gelişmekte olan ülkelere azaltım ve uyum faaliyetleri için ormancılıkla
ilgili faaliyetleri de içerecek şekilde dağıtılacağı ilan edilmiştir. Bu fonlar uluslar arası
kurumlar tarafından dağıtılacaktır.
7. Yeni adaptasyon fonu eşit temsil sistemiyle yönetilecek olup etkili ve verimli fon
düzenlemeleri yoluyla dağıtılacaktır.
8. Gelişmekte olan ülkelere azaltım faaliyetleri için 2020’ye kadar yıllık 100 milyar USD
sağlanması hedeflenmektedir. Bu fonların dağıtılması MRV olacaktır.
9. Sözleşme kapsamında tüm ana alanlar için finansal akışın sağlanması için Kopenhag
Yeşil İklim Fonunun (CGCF) kurulmasına karar verilmiştir. Yeni fonun önemli bir
bölümü CGCF aracılığıyla dağıtılacaktır.
10. Fonlara erişimin değerlendirmek üzere Taraflar Konferansına (COP) karşı sorumlu
Yüksek Düzeyli Panel kurulacaktır.
11. Teknoloji transferini hızlandırmak için ülkelere has yaklaşımı olan “Teknoloji
Mekanizması” kurulacaktır.
2
DSİ Genel Müdürlüğü, Etüd ve Plan Dairesi Başkanlığı, İklim Değişikliği Birimi
12. Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere finans akışını sağlamak için REDD+’ı da
içeren Ormancılık Mekanizması kurulacaktır.
Kopenhag Mutabakatı ayrıca iki ek içermektedir; birinci ek 2020 yılı için gelişmiş ülkelerin
(Ek-I ülkelerinin) emisyon azatlım taahhüdünü ikinci ek ise gelişmekte olan ülkelerin (Ek-I
ülkeleri dışı) hem desteklenerek hem de müstakil olarak yapacakları emisyon azaltım
eylemleridir. Ekler şu haliyle boş olmakla birlikte 31 Ocak 2010’a kadar tarafların ilgili
tabloları doldurması beklenmektedir.
Mutabakatın İçeriği
Bu mutabakat devlet ve hükümet başkanlarının katılımı ile daha önce eşi benzer olmayan bir
politik taahhüt sunmaktadır. Kopenhag zirvesinin son günlerinde liderler taslak metnin nihai
metin haline gelmesi üzerine yoğunlaşarak iklim değişikliği ile ilgili ortak bir çıktıya ulaşmak
için çaba harcamışlardır.
Ancak buna rağmen bazı konular hala netlik kazanmamış olup önümüzdeki aylarda
çözümlenmesi gerekmektedir. Bunlardan birincisi; Kopenhag Mutabakatının kabulü için
tarafların bu mutabakatı imzalamasına karar verilmiştir. Böylece mutabakatın içeriği ve
şartlarına tarafların bağlılığını gösterecektir. Tarafların bunu 2010 Şubat’ına kadar yapması
gerekmektedir. Ancak mutabakatın imzalanmaması durumunda nasıl bir sonuç olacağı
bilinmemektedir. İkinci konu ise Kopenhag Mutabakatının kanuni bağlayıcılığı olmamasıdır.
Genel Sekreter Ban Ki-Moon, 2010 yılı süresince kanuni bağlayıcılığı olan bir formata
dönüştürülmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu dönüşümü gerçekleştirmek için gerekli proses
henüz netlik kazanmamıştır. Örneğin finansla ilgili olarak çoğu konuların detaylı bir şekilde
ele alınması gerekmektedir.
Bali Yol Haritası Müzakere Metinleri
Sözleşme altındaki AWG-LCA altında ve Kyoto Protokolü altındaki (AWG-KP) altındaki ana
müzakere belgelerinde oldukça önemli ilerleme kaydedilmiştir. Azaltım, uyum, teknoloji,
kapasite geliştirme, REDD+ ve finansı içeren müzakere metinleri içerisinde Kopenhag’da son
güne kadar üzerinde çalışılmış olmasına rağmen uzlaşılamayan ve parantezler içerisinde yer
alan ifadeler bulunmaktadır. Sonuç olarak COP ve CMP her iki Geçici Çalışma Grubu
(AWGs)’nun çalışmalarını COP 16’ya kadar sürdürmelerine karar verilmiştir. Taraflar 2010
yılı boyunca COP16/CMP6’da sonuç almaya yönelik olarak Kopenhag Mutabakatını göz
önünde bulundurarak; mevcut veya yeni bir metin üzerinde yukarıda belirtilen konu başlıkları
üzerinde müzakere etmeye devam edeceklerdir.
Kopenhag’ın sonucu olarak ortak noktada buluşulan konular;
Azaltım;
CA’nın çoğu bölümünün azaltımla ilgili düzenlemelerin detaylandırılmasına ayrılmış
olmasına rağmen ilgili müzakere metinlerinde uzlaşılamayan bölümleri yansıtmaktadır.
Gelişmiş ülkelerin eylemleri ile ilgili olarak çoğu EK-I tarafları CA’nın EK-I’inde yer alan
yukarıdan aşağıya yaklaşımdan farklı olarak, münferit taahhütlerini aşağıdan yukarıya
3
DSİ Genel Müdürlüğü, Etüd ve Plan Dairesi Başkanlığı, İklim Değişikliği Birimi
yaklaşımı tercih ederek yapmakta daha sonra global taahhütlerle birleştirmektedirler.
Gelişmekte olan ülke eylemlerinde ise uzlaşılamayan iki husus bulunmaktadır. Bunlardan
birincisi desteklenmeyen Ulusal Uygun Azaltım Eylemlerinin (NAMAs) daha resmi bir
formatta uluslararası Ölçülebilir, Raporlanabilir ve Doğrulanabilir (MRV) olarak sunulup
sunulmayacağı konusudur. Bunlardan ikincisi ise NAMA’lar bu sistem içerisinde uluslararası
kayıt altına nasıl alınacaktır? Her iki konuda da tüm ülkeler mutabakatı imzalasalar bile
CA’nın açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Uyum;
CA’da iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı uyum ve potansiyel tepki tedbirlerinin
etkisi tüm ülkelerin başa çıkması gereken bir sorun olarak belirtilmiştir. Gelişmekte olan
ülkelerde özellikle hassas ve az gelişmiş ülkelerde, gelişmekte olan küçük ada ülkelerinde ve
Afrika’da kırılganlığı azaltmak ve esnekliği sağlamak amacıyla uyum eylemlerinin
uygulanmasına destek için geliştirilmiş eylemler ve uluslar arası işbirliğine acilen ihtiyaç
duyulmaktadır. CA da belirtildiği üzere gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ülkelere uyum
eylemlerinin uygulanması için yeterli, önceden tahmin edilebilir ve sürdürülebilir finansal
kaynak, teknoloji ve kapasite geliştirme desteği sağlayacaklardır.
Uyumla ilgili müzakere metni şu anda kapasite geliştirmeyle ilişkilendirilmiş olup ulusal
kalkınma öncelikleriyle ilişkilendirmeye ihtiyaç duymaktadır. Müzakere metninde üç ana
konu parantez içinde kalmıştır;
1- Uyum finansından kimler yararlanacaktır? (herkes/Az gelişmiş ülkeler öncelikli
olacak şekilde herkes/ sadece çok hassas ülkeler)
2- Finans için yeni bir mekanizma mı kurulacak yoksa mevcut sistem mi kullanılmaya
devam edecektir?
3- Bölgesel merkezlerin rolü ne olacaktır?
Kopenhag Mutabakatını imzalayanlar için uyum konusunda finansal akış Kopenhag Yeşil
İklim Fonu (CGCF) ile sağlanabilecektir.
Finans;
CA’da gelişmekte olan ülkelere dağıtılacak olan fonun miktarı hem kısa dönem hem de uzun
dönemde olmak üzere açıkça belirtilmektedir. CA ile Kopenhag Yeşil İklim Fonu
yaratılmaktadır. Ancak hala “gelişmekte olan ülkeler (mesela az gelişmiş ülkeler) bu fona
katkı sağlayacaklar mı ve hangi kıstasa göre sağlayacaklar?” konusu belli değildir. Ayrıca
CA’ya göre tüm finansal akış CGCF ile yapılmayacaktır.
Kapasite Geliştirme;
CA’da kapasite geliştirme konusunda çok az yönlendirme vardır. Burada çözümlenmemiş en
önemli konu “özel bir fon vasıtasıyla özel kapasite geliştirme mekanizması mı kurulsun yoksa
bu mekanizma diğer fonlar vasıtasıyla mı yürütülsün?”
4
DSİ Genel Müdürlüğü, Etüd ve Plan Dairesi Başkanlığı, İklim Değişikliği Birimi
Genellikle gelişmiş ülke tarafları teknoloji geliştirme üzerine özel bir mekanizma olması
gerektiği üzerinde yoğunlaşmalarına rağmen gelişmiş ülke tarafları bu konunun finans altında
daha genel ifadelerle tartışılması yönünde eğilim göstermiştir.
Teknoloji;
Kopenhag Mutabakatında tartışıldığı üzere taraflar yeni Teknoloji Mekanizması konusunda
uzlaşmışlardır. Mutabakat dışında mevcut müzakere metninde teknoloji için “İcra Organı Executive Board”un Teknoloji Transferi üzerine Uzman Grupla yer değiştirmesine olan
ihtiyaç konusunda uzlaşmaya varılmıştır. Hala teknoloji transferi ve Fikri Mülkiyet Haklarının
birbiriyle olan bağı konusunda tartışmalar devam etmektedir.
REDD + ;
Ormancılık ve arazi kullanımı konusundaki tartışmalar muhtemelen konferansın en başarılı
geçen bölümleri olarak ifade edilebilir. Üç konu dışında müzakere metnindeki tüm parantezler
kaldırılmıştır;
1) REDD+’ın NAMA altında desteklenecek faaliyetler altında değerlendirilmesi
konusu
2) Emisyon referans senaryolarının bölgesel mi ulusal mı alınacağı konusu
3) Finans kaynağının kamu ya da özel sektör tarafından olacağı ve bunun karbon
pazarına nasıl entegre edileceği konusu
Kopenhag Mutabakatı
öngörmektedir.
REDD+
içeren
bir
ormancılık
mekanizması
kurulmasını
Pazar Mekanizmaları;
AWG-LCA’da ve Kopenhag Mutabakatında Pazar mekanizmaları çok genel konular olarak
geçmektedir. Hala tarafların Temiz Kalkınma Projeleri (CDM) kapsamında yürütülen
projelerin eşit dağılımını sağlamak için bölgesel teşvikler ve düzenlemeler konusunda bir
uzlaşı bir netlik yoktur.
Diğer Önemli Kararlar
Kopenhag’da Uzun Dönemli Geçici İşbirliği Çalışma Grupları ve Bali Yol Haritası prosesine
ilave olarak SBI altında ve SBSTA altında 2009 yılı boyunca yürütülen çalışmalarla ilgili
olarak birçok COP ve CMP kararı alınmıştır. Yürütme Yardımcı Organı (SBI) altındaki
çalışmalarda, verilen kararlar Sözleşme ve KP altındaki mevcut operasyonal düzenlemelerle
ilgili çalışmaları uzatmaları konusuna odaklanmıştır.
SBI bazı özel alanlarda finansa direk erişimin artırılması konusunun ertelenmesine, Küresel
Çevre Fonunun (GEF) Sözleşme altında yürütücü bir organ olarak devam etmesine karar
vermiştir. SBI ayrıca, Uzman Danışma Grubunun (Consultative Expert Group) Ek-I Dışı
ülkelerin Ulusal Bildirimlerini gözden geçirmelerine devam etmesine ve bu uzmanların bu
ülkelerden olmalarına karar vermiştir.
5
DSİ Genel Müdürlüğü, Etüd ve Plan Dairesi Başkanlığı, İklim Değişikliği Birimi
KP altındaki Adaptasyon Fonu Kurulunun, Kurula ev sahipliği yapan Almanya’nın vereceği
yasal statüde görevini sürdürmesine karar verilmiştir.
SBSTA altındaki en önemli gelişme tartışmaları 4 yıllık bir çalışma programı ile sona erdiren
REDD+ hakkındaki teknik konularla ilgili paketin kabul edilmesidir.
Temiz Kalkınma Mekanizması (CDM) altındaki karbon yakalama ve depolama (CCS) ile
ilgili kararlar 2010 yılına ertelenmiştir.
Kopenhag Mutabakatı’nın Türkiye Açısından Değerlendirilmesi
Türkiye ilk defa bir iklim zirvesinde Cumhurbaşkanı düzeyinde temsil edilmiştir. Sayın
Cumhurbaşkanı´mızın katılımı Kopenhag sonrası Türkiye´nin iklim politikasının yeniden
şekillendirilmesinde önemli sonuçlar yaratabilecektir.
Uzun süredir dile getirilen “İklim Baş müzakerecisi“ pozisyonuna bir büyükelçinin atanması
hem Kopenhag sırasında hem sonrasında Türkiye için yeni ve olumlu bir adım olarak
değerlendirilmektedir.
Kopenhag Zirvesi´nin bu şekilde sonuçlanmış olmasının, Türkiye´nin Aralık 2010´da
gerçekleştirilecek COP16 ve COP6 toplantılarına daha yetkin hazırlanması için oldukça iyi bir
fırsat olarak düşünülebilir.
2010 yılında da görüşülmeye devam edilecek olan AWGLCA ve AWGKP süreçlerindeki
konumu ile Türkiye´nin Kopenhag “Mutabakatı”na nasıl yanıt vereceği, doğrudan Kopenhag
Zirvesi çıktıları acısından Türkiye´yi ilgilendiren en önemli 2 konudur.
Türkiye´nin; OECD üyesi olması, AB katılım sürecinde olması, diğerlerinden farklı bir
konumda bulunduğu kabul edilen bir Ek-I ülkesi olması, dünyanın en büyük ekonomisi
sıralamasında ilk 20 ülke içinde olması, OECD ve Ek-I içerisinde salımlarını 1990 yılına göre
en çok arttıran ülke olması gibi verileri ve Çin, Brezilya, Hindistan, G.Kore, Meksika gibi
ülkelerin bile 2020 yılına göre bir salım azaltım stratejisi bulunması nedeniyle, 2012 sonrası
dönemde Türkiye´nin halen geçerli olan “hiçbir salım azaltım yükümlülüğü bulunmaması”
konumunun devam etmesi olası görünmemektedir.
Türkiye, Kopenhag “Mutabakatı”na katılmayı kabul ederse, söz konusu hedefini 31 Ocak
2010 tarihine kadar uluslararası kamuoyuna bildirmesi gerekmektedir. Ancak en önemli konu,
Türkiye´nin hangi kategoride ve hangi kapsamda böyle bir yükümlülük alabileceğidir.
Kopenhag “Mutabakatı”na göre, Ek-I ülkeleri, 2020 yılına göre toplam salım azaltım
hedeflerini, kendi belirleyebilecekleri referans yıla göre belirleyebilmektedirler. Eğer kabul
edilen Kopenhag “Mutabakatı” ekleri Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler olarak
tanımlansaydı, Türkiye gerek Sözleşme Ek-II Listesinde yer almaması gerek 2001 yılında
alınan 26/CP7 numaralı karar gereğince kendisinin Gelişmekte olan Ülkeler Listesinde yer
almasını kolaylıkla sağlayabilirdi. Gerçekte, Türkiye´nin Kopenhag “Mutabakatı” Ek-I
Listesinde yer almasını engelleyebilecek tek yasal dayanak yine Türkiye´nin 26/CP7 numaralı
karara göre “diğer Ek-I ülkelerinden farklı olduğunun” Taraflar Konferansı´nca kabul edilmiş
olmasıdır.
6
Download