1 GEBELİKTE ENFEKSİYONLAR Gebelik özel şartları içinde

advertisement
GEBELİKTE ENFEKSİYONLAR
Gebelik özel şartları içinde değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Gebelikte gelişen
enfeksiyonlar normal kişilerin enfeksiyonlarından farklılıklar gösterirler. Gebelikteki
hormonal değişimler enfeksiyonun seyrini etkiler. Çoğunlukla enfeksiyonlar gebelikte
daha ağır seyrederler. Gebelikteki enfeksiyonların fötüse etkileri enfeksiyonun
etyolojisi
ve
gebeliğin
dönemiyle
yakından
ilişkilidir.
Sonuçta
fötüs
hiç
etkilenmeyebileceği gibi erken doğum, düşük, ölü doğum veya fötüste organ
patolojisi oluşabilir.
Polimyelit dışında gebelik kadınların immünitesini değiştirmez. Gebelikte gelişen
enfeksiyonların ciddiyetine göre fötüs enfeksiyonlardan etkilenebilir. Enfeksiyonların
doğrudan ve dolaylı olarak fötüsü etkilemesi mümkündür.
Dolaylı etkileme: Plesantaya giden kandaki oksijen miktarını düşürebilir. Plasenta
üzerinde bebeğe giden besin miktarını etkileyebilir.
Doğrudan etkileme: Mikroorganizmanın doğrudan plasenta ve fötüsa invaze
olabilme kabiliyeti olabilir. Viral enfeksiyonların çoğunda anne çok ciddi şekilde
enfekte değilse fötüs etkilenmez. Kızamıkçık, CMV ve Herpes enfeksiyonlarında
konjenital defektler olabilir.
İdrar Yolu Enfeksiyonları:
İdrar yolu enfeksiyonları en sık görülen bakteriyel enfeksiyonlardır. Bunun nedeni,
gebeliğe bağlı olarak üreter ve mesane kaslarında gevşeme ve dilatasyona sekonder
oluşan idrar göllenmesidir.
Asemptomatik bakteriüri görülebilir (bakteri sayısı >100 bin). Gebe olmayanlarda % 2
civarında olan bakteriüri oranı gebelerde % 3 ile % 8 arasında değişmektedir.
1
Asemptomatik bakteriüri gelişen gebelerin % 30’unda semptomatik üriner sistem
enfeksiyonu gelişmektedir. Tedavi edilmemesi durumunda yüksek tansiyon riski biraz
daha fazla olurken düşük ağırlıklı bebek riski iki kat artmaktadır. Gebelikte rutin
olarak bakteriüri taraması tartışmalıdır. Orta akım idrarı alınarak kültür yapılabilir, %
85 E. coli etken olarak izole edilmektedir. Tedavide uygun antibiyotik verilmelidir.
Tedaviden bir hafta sonra kontrol yapılmalıdır.
Pyelonefrit genellikle 20 gebelik haftasından sonra ortaya çıkar. Orta olgularda
yorgunluk, sık idrara gitme ve sancılı idrar yapma olabilir. Ağır olgularda titreme ve
kasılma, ateş, renal bölgede ağrı ve dehidratasyon görülebilir.
Vajinal Enfeksiyonlar:
Kandida ve trikomonas türlerinin yaptığı enfeksiyonlarla ve bakteriyel vajinosis gebe
olmayanlarda olduğu gibidir.
Grup B Streptokoklar gebelerin % 6 ile 30’unda üst vajende yoğunlaşmaktadırlar.
Eğer gebelik sırasında GBS varsa bebeklerin yaklaşık yarısı kolonize, % 1-2’si de
enfekte olmaktadır. Rutin tarama tartışmalıdır.
Gonore toplumlara göre değişik sıklıkta görülür. Kültür çalışmalarında % 1-6 oranında
pozitif olan toplumlar görülmüştür. Klinik belirtiler dizüri ve akıntıdır.
Sifiliz
T. pallidum’un kan dolaşımına karışması durumunda mutlaka fötüse bulaşma
olmaktadır. Treponemalar 15. haftadan sonra fötüse geçerek enfeksiyon yapabilirler.
Önemli olan gebelikten önce tanının konularak enfeksiyonun önlenmesidir. Erken
dönemde tedavi edilirse oldukça iyi sonuçlar alınmaktadır. Doğum sırasında fötüs
sifilizin ikinci evresindedir. Her gebenin gebelik öncesi VDRL veya hızlı plazma reagin
testi ile taranması ve 30. haftadan sonra da kontrol edilmesi gerekir. Tam olarak
tedavi edilmeyen bir sifiliz hastasının çocuğu mutlaka 10 gün süreyle antibiyotik
2
tedavisi almalıdır. Fötüs enfekte olursa ölü doğum şansı yüksektir. Fötüs doğum
sırasında da hastalığı alabilmektedir ve birkaç hafta sonra bulgular ortaya çıkar.
Viral Enfeksiyonlar:
TORCH VEYA STORCH
Kızamıkçık (Rubella):
Kadınların % 90’ı doğurganlık çağında immün hale gelmiştir. Rubella ile enfekte olan
non-immün kadınların % 40’ında ilk 14 haftada fötüste hasar yapar. Embriyopati
yapan hastalıkların başında gelir. 4-14 hafta arasındaki enfeksiyonlarda göz
(konjenital katarakt), kulak (sağırlık) yapabilmektedir. 5-12 hafta arasındaki
enfeksiyonlarda da kalp anomalilerine sebep olabilir. Fötüste gelişme geriliği,
trombositopeni, hepatosplenomegali, vaskülit ve renal arter stenozu yapabilir. Her
kadın gebelik öncesi dönemde rubella için test edilmelidir. Antikor düzeyi 15 bin
IU’nin üzerindeyse korunmakta olduğu kabul edilir. İmmun değilse aşılanmalı ve üç
ay gebelikten korunmalıdır. Konjenital anomali riskinden dolayı ilk üç ayda kızamıkçık
geçiren gebelerde tıbbi küretaj yapılabilmektedir. Sekizinci hafta sonrasında risk
azalmaktadır. Rubellalı gebelere 10-15 ml koruyucu gama globülin yapılması uygun
olur. Üçlü aşı (MMR) çocukluk çağında yapılması en iyi korunma yoludur.
Herpes Virus Enfeksiyonları:
Genital herpes durumunda fötüs binde bir olguda enfekte olmaktadır. Genellikle anne
için problem yoktur. Ancak fötüs ve yeni doğan için çok ciddi risk söz konusu
olabilmektedir. Özellikle doğum sırasında serviksden bulaşma riski önemlidir.
Doğumdan sonra enfekte olan bebeklerde mortalite oranı % 50’lerdedir. Nörolojik ve
oftalmolojik hastalıklar görülür. Önceden geçirilen herpes enfeksiyonları bebek için
risk oluşturmaz. Lezyon doğum kanalında veya üregenital bölgedeyse doğum
3
sezeryanla yaptırılmalıdır.
Viral Hepatitler:
Plasentadan geçerek fötüsü etkileyebilir. Birinci ve 2. trimestrda geçiş oranı % 10
kadarken 3. trimestrda % 76’ya çıkabilir. Prematüre veya düşük doğum ağırlıklı
bebek doğumlarına neden olabilir. Ağır bir klinik seyir gösterebilir. Erken veya ölü
doğum olabilir. Anne ve fötüs kaybedilebilir. Son dönemde olan hastalıklarda bebek
hepatitli doğabilir.
Doğum sırasında bebeğe bulaşabilir. Özellikle HBcAg ve HBsAg pozitif olan
olgularda bulaşma riski yüksektir. HBV taşıyıcısı annenin bebeğine ilk 72 saatte
hepatit B immünglobülini ve ilk yedi günde de hepatit B aşısı uygulanmalıdır.
CMV:Erişkinlerin % 60-90’ı CMV antikorlarını kanında taşır. CMV enfeksiyonları
perinatal mortaliteyi artırır ve % 3-7 olguda fötüste konjenital anomalilere yol açar
(mental gerilik, sağırlık, trombositopeni, hepatosplenomegali, mikroensefalopati,
koryoretinit, serebral kalsifikasyon ve ölüm).
Varicella (Suçiçeği): Hastalık genelde çocuklukta geçirilir, toplumun % 90’ı
immündür, ancak erişkin yaşta da görülebilir. Erişkinde özellikle gebelerde oldukça
ağır seyredebilir, anne ve fötüs için tehlikeli olabilir. Sık komplikasyonlarından biri
pnömonidir ve ölümcül olabilir. İlk trimesterdaki enfeksiyonun fötüsü etkileme riski %
4 civarındadır. Fötüs etkilenirse gelişme geriliği, akciğer hipoplazisi, optik atrofi,
koryoretinit, MSS etkilenmesiyle değişik paraliziler ve hidrosefali görülebilir. Perinatal
tanı fötal kandan IgM ölçümü ve insitu hibridizasyon ile virusun kendinin veya
antijenlerinin gösterilmesi ile konur. Doğuma yakın oluşan enfeksiyonlar daha
tehlikelidir. Perinatal dönemde annede suçiçeği varsa yenidoğana mutlaka zoster Ig
yapılmalıdır.
Şayet doğumdan önceki bir hafta içinde veya sonraki bir hafta içinde varisella
4
enfeksiyonu aşikar hale gelirse annenin antikor üretimi yetersiz kalacaktır. Önceki
enfeksiyonların ekarte olması için anti-VZV, IgG ve IgM bakılmalıdır. Herhangi bir risk
durumunda Zoster Ig’i IM (VZIG) verilerek komplikasyonlar önlenmeye çalışılır. Ciddi
maternal enfeksiyonlarda 5-10 mg/kg Asiklovir 8 saatte bir verilmelidir. Enfekte
infanta da VZIG ve Asiklovir verilmelidir.
Parvovirus B19: Fötal hemopoezisi inhibe ettiği için fötal anemi ve hidrops fötalis
yapar.
Kabakulak: Nadir görülür. Abortus ve prematür doğum nedenidir. Konjenital
kabakulak çok nadirdir. Bebeğin sağlığını nasıl etkilediği henüz tam olarak bilinmiyor.
Rubeola (Kızamık): Gebelikte nadir olarak geçirilir. Annenin kızamık geçirmesiyle
abortus ve prematür doğum daha sıktır. Gebeliğin son zamanlarında kızamık geçiren
annenin bebeğe bulaştırma riski yüksektir. Bu bebeklere Ig serum verilebilir. Gebelik
sırasında aşı
yapılamamalıdır.
Virusun belirgin
bir
terateojnik etkisi
tespit
edilmemiştir.
İnfluenza:
Pnömoni gelişen durumlarda oldukça ağır seyreder. Antibiyotikler sadece bakteriyel
süperenfeksiyon varlığında işe yararlar. Salgınlarda gebelerin aşılanması en önemli
koruma yoludur.
Streptokok Enfeksiyonları:
Kızıl. Gebeliğin erken döneminde geçirilirse düşük nedeni olabilmektedir.
Erizipel. Gebelerde daha ağır seyirli olabilir. Ölümle sonuçlanabilir. Uygun
antibiyotiklerle erken dönemde tedavi edilmelidir.
Salmonelloz (Enterik Ateş):
Antibiyotik öncesi dönemde çok yüksek abortus ve ölüm söz konusuydu. Günümüzde
kolayca tedavi edilmektedir ve genellikle problem olmamaktadır.
5
Sıtma: Abortus ve erken doğuma olmaktadır. Parazitler nadiren fötüsa geçerler.
Bazıları fötüsa geçmeden plasentayı etkilediklerini ileri sürmektedir. Gebelik ve
puerperyumda hastalık nüks etme eğilimindedir. Gebelikte Klorokin kullanımı
kontendike değildir. Ancak folik asit takviyesi gereklidir.
Amebiyaz:
Karaciğer absesi dışındaki formları problem oluşturmaz. Karaciğer absesi daha ağır
seyredebilir.
Koksidiyomikozis: Dissemine koksidiyomikozis tedavi edilmezse ölümle sonuçlanır.
Tedavisinde Amfoterisin B kullanılır ve ağır toksisitesi vardır.
Lepra: Gebelikte tedavisi problem oluşturmaz. Dapson gebelikte rahatça kullanılabilir.
Toksoplazmoz:
Gebelikten hemen önce ve gebelik sırasında enfekte olan annelerde parazit fötüsa
geçer. Uzun süren enfeksiyonlarda parazit fötüsa geçmeyebilir. İlk trimesterda
enfekte olanlarda fötüs ölür. İkinci trimesterda embriyopati oluşabilir. Ensefalomyelit,
mikroftalmi, myokardit, nefrit, hepatit, pnömoni gibi organ tutulumları olabilir.
Listeriyoz:
Gebeliğin 5. ayından itibaren fötal enfeksiyon tespit edilir. Habitüel abortusa sebep
olabailir. Anneden bebeğe geçişle fötal enfeksiyon ve bunun sonucu ölüm olur.
6
GEBELİK VE LAKTASYONDA ANTİBİYOTİK KULLANIMI
Gebelikte ciddi boyutlarda immün sistem baskılanması olmaktadır ve fötüsün
rejeksiyonu engellenmektedir. Bu nedenle de gebeler enfeksiyonlara karşı açık hale
gelmektedirler. Özellikle hücresel immünite baskılanması söz konusu olduğu için bu
enfeksiyonlara karşı daha duyarlıdırlar. Bu dönemde antibiyotik kullanma zorunluluğu
ortalama % 37 (% 28-47) gebede görülmektedir. Gebelikte en sık karşılaşılan
bakteriyel enfeksiyonların başında üriner sistem enfeksiyonları gelmektedir. Bunu
takiben akciğer ve üst solunum yolu enfeksiyonları ve cinsel yolla bulaşan
enfeksiyonlar gelmektedir.
Gebelikte ilaç kullanımı hem anne hem de fötüs için önem arz eder. Annede ve
fötüste bir çok metabolik ve fizyolojik değişiklikler meydana gelir. Perinatal dönemde
antibiyotik kullanma sıklığı daha fazladır. Gebelikte ilaç kullanmayla ilgili olarak
deneysel çalışmalar ancak hayvanlar üzerinde olabilmektedir. İnsanlarla aralarındaki
farklardan dolayı bu deneyler yeterince faydalı olamazlar. Gebelikte birçok
antibiyotiğin farmakokinetiği meydana gelen fizyolojik değişikliklerle farklı olmaktadır.
Bu nedenle ilaç dozlarının ayarlanması gerekmektedir.
Gebelikteki fizyolojik değişiklikler ilaçların doku, serum ve salgılarda birikimesine
neden olmaktadır. Gebeliğin son döneminde barsak hareketlerindeki azalmadan
dolayı oral alınan ilaçların absorbsiyonunda değişiklikler ortaya çıkar. Gebelerde
hemodinamik değişiklikler oluşur. Bunlar plazma volüm artışı, total sıvı volümü ve
kalp debisindeki artış, kalbin atım volümünde artış şeklindedir. Gebeliğin 32.
haftasında total sıvı % 50 oranında artar. Bu nedenle antibiyotiklerin serum
seviyelerini ayarlamakta oldukça önemlidir. Genellikle gebelikte hekimlerin antibiyotik
dozunu azaltma eğiliminde olduğu bilinmektedir. Ancak sıvı hacmindeki artıştan
dolayı antibiyotik dozunu artırmak gerekebilir. Güvenilirlik sınırları geniş olan penisilin
7
ve sefalosporinlerde doz artırımına gidilse bile aminoglikozidler gibi güvenlik sınırları
dar olan antibiyotiklerde bu yapılmamalıdır. Ayrıca gebelerde böbreklerin fazla sıvı ve
metabolizma nedeniyle daha fazla itrah yaptığı da bilinmektedir.
Antibiyotiklerin plasentadan geçişini ilacın lipidde eriyebilirliği, iyonizasyon derecesi,
mölekül ağırlığı, proteinlere bağlanma, ilaca maruz kalınan süre, farklı fötal
dokulardaki dağılımı ve kombine kullanım gibi faktörler etkilemektedir. İlacın serbest
bölümü plasentayı geçer ve anne serumunda proteine bağlı olmayan ilaç düzeyi
düşer. İki mekanizma annenin dolaşımındaki ilaçtan fötüsü korur: Bunlardan birincisi
plasentanın dokusundaki aromatik oksidasyon reaksiyonlarının varlığıdır. İkincisi de
bu geçişin olduğu umblikal ven kanının % 40-60’ının karaciğerden geçerek ilaçların
metabolize olmasıdır. Anneye yapılan intravenöz enjeksiyondan 15 dk. sonra
umblikal kortta antibiyotik seviyesi artar. Yaklaşık 30-60 dakika sonra da en üst
düzeye ulaşır. Ampisilin, sefalotin, klindamisin, karbenisilin ve aminoglikozidler için
fötüs/anne oranı 0,3-0,9 arasındadır. Eritromisin ve dikloksasilin de bu oran 0,1
kadardır. Gebelik ilerledikçe geçişlerde artış olmaktadır. Anne serumunda antibiyotik
düzeyi azalırken fötüsünkinde artmaktadır. Amniyotik sıvıya geçiş fötüsün idrarı ile
olmaktadır.
Tüm antimikrobiyal ajanların fötüsa zarar verme potansiyeli vardır. Çoğu ajanların
teratojenik potansiyeli bilinmemektedir. Hayvanlarda yan etkisi olup insanlarda
olmayan birçok antibiyotik mevcuttur. Canlı doğan bebeklerde doğumsal anomalilerin
% 1’ini ilaçlar oluşturduğu kabul edilmektedir. Gebeliği ilaçların zararlı etkileri
açısından üç döneme ayırmak mümkündür: 1)Preembriyonik evre 2)Embriyonik evre
3)Fötal
evre.
Preembriyonik
evre
fertilizasyondan
blastokistin
uterusa
implantasyonuna kadar olan dönemdir. Embriyonik dönem 2-8. gebelik haftalarıdır.
Bu dönem organogenezisin olduğu ve teratojenik etkilere en hassas olunan devredir.
8
Fötal dönem 9. gebelik haftasından sonraki dönemdir.
Bu dönemde de bazı
antibiyotikler teratojenik etkilerini gösterebilirler. Gebelik öncesinde alınan ilaçların da
yan etkileri olabilmekte ve embriyoda gelişme geriliği ve/veya intrauterin ölüme yol
açabildiği bilinmektedir.
İlaçların
gebelikteki
yan
etkilerini
değerlendirmede
FDA’nın
ilaç/fötal
risk
sınıflandırmasından yararlanılmaktadır. Buna göre ilaçlar 5 sınıfa ayrılmaktadırlar.
Tablo 1. Antibiyotiklerin plasentadan geçişi
Fötüsa kolay geçenler
(fötüs/maternal serum
seviyeleri > % 50)
Asiklovir
Karbenisilin
Sefoksitin
Kloramfenikol*
Griseofulvin
Isoniazid*
Metisilin
Metronidazol
Mezlosilin
Nitrofurantoin*
Sulfonamidler*
Tetrasiklinler
Trimetoprim/Sulfametoksazol*
Zidovudin (AZT)
*Fötusa potansiyel yan etki
Fötüsa orta derecede
geçenler (fötüs/maternal
serum seviyeleri % 30-50)
Amfoterisin B*
Ampisilin
Sefaperazon
Sefuroksim
Klindamisin
Gentamisin*
Kanamisin*
Penislin G
Rifampisin
Streptomisin*
Fötüsa çok az geçenler
(fötüs/maternal serum
seviyeleri < % 30)
Amikasin*
Azteonam
Sefazolin
Sefotaksim
Seftriakson
Sefalotin
Sefradin
Dikloksasilin
Eritromisin
Nafsilin
Oksasilin
Tobramisin*
A sınıfı: Kontrollü insan çalışmalarıyla fötüs için risk olmadığı gösterilen ilaçlar.
B sınıfı: İnsan ve hayvan çalışmalarında önemli risk taşıdığı gösterilemeyen, hayvan
çalışmalarında fötusta bir risk oluşturduğu kanıtlanmamış ve insan deneyleri
yapılmamış olan, hayvan deneylerinde fötal yan etkileri olmasına karşın iyi kontrollü
insan çalışmalarında bu etkilerin olmadığı ilaçlardır.
C sınıfı: Gerek insan gerek hayvan deneyleri olmayan, hayvan deneylerinde fötal
9
yan etkinin görüldüğü, ancak insan deneyleri olmayan ilaçlardır.
D sınıfı. İnsan fötusunda risk bulgusu pozitif olan ancak anne hayatını tehdit eden bir
durum varlığında kullanılabilecek ilaçlardır.
E sınıfı. İnsan fötusunda risk bulgusu pozitif olan ve anne hayatını tehdit eden bir
durumda bile kullanılamayacak olan ilaçlardır.
Gebelikte güvenle verilebilen antibiyotikler
Penisilinler (tikarsilin hariç): Tikarsilinin, kemiricilerde teratojenik olduğu bilinmektedir.
Bu konuda insanlarla ilgili bir bilgi olmamasına rağmen gebelerde kullanılmaması
önerilir.
Eritromisin (esteolat tuzu hariç): Eritromisin estolat, gebede kolestaz ve sub-klinik
reversibl
hepatotoksisiteye
yol
açabilmektedir.
Sefalosporinler,
Spiramisin,
Klindamisin.
Gebelerde verilmemesi gereken antibiyotikler:
Gebelerde kullanılmış, annede ve fötüste zararlı etkileri görülmeyen ancak yeterince
tecrübe edilmemiş antibiyotikler: Tetrasiklinler, Kinolonlar, Flusitozin, Griseofulvin
Gebelerde
yeterince
deneyim
olmayan
antibiyotikler:
Aminoglikozidler,
Kloramfenikol, Rifampisin, Vankomisin, İNH, Ko-trimoksazol, Sulfonamidler, Asiklovir,
Amfoterisin B, Kloroguanil, Klorokin, Antihelmintikler.
Laktasyonda Antibiyotik Kullanımı
Anne tarafından alınan ilaçlar süte sıvı içeriğinde bulunur ve süt proteinlerine
bağlanarak yada yağ globülinleri ile geçer. Anne plazmasından süte geçiş genelde
pozitif düffüzyonla olur. Anne plazmasındaki antibiyotik konsantrasyonu, ilacın lipidde
eriyebilirliği, molekül ağırlığı, proteinlere bağlanma kapasitesi ve iyonizasyon
derecesi süte geçişi etkiler. Annenin terapötik dozda aldığı dozun ancak % 2’si kadar
10
olmaktadır. Ayrıca tüketilen süt miktarı, bebeğin gastrointestinal sistemi, bebeğin ilaç
eliminasyon hızı ve ilacın toksisitesi (allerji veya idiosenkrazik reaksiyonlar).
Yenidoğan bebeklerde ilaç detoksifikasyonu büyük bebeklere göre daha azdır. İlk iki
haftada karaciğerde ve böbreklerde bu işlem oldukça azdır. İlaçların glukuronik asitle
konjügasyonu, asetilasyonu ve oksidasyonu bu dönemde oldukça azdır.
Annenin sütle aldığı antibiyotikler bebekler üzerinde nadiren yan etki yapar. Buna
göre laktasyonda kullanılmaması gereken antibiyotiklere örnek olarak Kloramfenikol
ve INH sayılabilir. Sülfonamidler, nalidiksik asit ve tetrasiklinlerin dikkatli kullanılması
gerekmektedir. Ampisilin, sefalosporinler ve aminoglikozidler güvenle kullanılabilirler.
Bu antibiyotiklerin tümü süte düşük konsantrasyonlarda geçer. Kullanımları sırasında
bebek için doğrudan sorun olabilecek durum, alerjik etkilidir.
Tablo 2. Gebelikte antibakteriyel ajanların anne ve fötus üzerindeki etki özellikleri
İlaçlar
Beta laktamlar
Penisilin
Penisilin + BLİ
Sefalosporinler
Moksolaktam
Imipenem
Aztreonam
Aminoglikozidler
Amikasin
Gentamisin
Kanamisin
Netilmisin
Tobramisin
Makrolidler
Eritromisin
E. Estoelat
Azitromisin
Klaritromisin
FDA Risk
sınıflaması
PG
ASB
Anne veya fötusa yan etki
B
B
B
C
B
B
10-100
10-100
10-40
+
?
+
E
E
E
E
E
E
Yok
Yok
Yok
Hayvanda toksisite
Yok
Yok
D
C
D
D
D
16
34-42
16-50
+
15
E
E
E
E
E
Ototoksik
Ototoksik
Ototoksik
Ototoksik
Ototoksik + Nefrotoksik ?
B
B
C
5-20
+
?
?
E
E
?
E
Yok
Annede AST yüksekliği (% 10)
Yok
Primatlarda fötal toksisite
11
Kloramfenikol
Klindamisin
Florokinolonlar
Metronidazol
Nitrofurantoin
Sulfonamidler
Tetrasiklin
Trimetoprim
Vankomisin
Antifungal
Ajanlar
Amfoterisin B
Flukonazol
Flusitozin
Grizeofulvin
İtrakonazol
Ketokonazol
Antiparaziter
Ajanlar
Klorokin
Mebendazol
Meflokin
Pentamidin
Prazikuantel
Primakin
Primetamin
Kinin
C
B
C
D
C
B
30-80
6-46
80-90
+
40-90
70-90
50-100
30-100
+
H
E
H
H
H
H
H
E
E
Gri bebek sendromu
Yok
Potansiyel artropati
Yok: 1. Trimestr hariç
Hemoliz (G6PD eksikliğinde)
Kernikterus, hemoliz (G6PD
eks.)
Diş sararması
Yok
Yok
B
C
C
?D
C
C
+
?
+
+
?
+
E
?
?
?E
HH48s
Yok
İnsan çalışması yok
Yok
İlk trimestr
İnsan çalışması yok
İnsan çalışması yok
C
C
C
B
C
X
+
+
?
+
?
+
+
30
E
E
?E
H
H72s
E
?H
E
Proflakside yok
Yok
Yok
İnsan çalışması yok
İnsan çalışması yok
Hemoliz (G6PD eksikliğinde)
Yok: 1. Trimestr da
kullanılmaz
Konjenital defekt
Antimikobakteri
yel Ajanlar
İsoniazid
C
100
E
Yok
Rifampisin
C
33
E
İnfantlarda, postnatal kanama
Pirazinamid
?
E
Yok
Etambutol
30
E
Yok
Streptomisin
D
10-40
E
Ototoksik (% 16 sağırlık)
Dapson
C
+
?E
Hemoliz (G6PD eksikliğinde)
Antiviral Ajanlar
Asiklovir
C
70
E
Yok
Amantadin
C
+
?H
İnsan çalışması yok
Didanozin
B
+
?
Foskarnet
C
?
?
Gansiklovir
C
?
H
İnsan çalışması yok
Zalsitabin
C
?
?
İnsan çalışması yok
Zidovudin
C
100
?h
Yok
FDA: Food and Drug Administration, PG: Plasental geçiş, ASB: Anne sütüyle
beslenme, BLİ: Beta laktamaz inhibitörü, E: Evet H: Hayır
12
Download