BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ

advertisement
BİRİNCİ BASAMAKDA
PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD
• Çalışmalarda birinci basamak sağlık
kurumlarına başvuran hastalardaki
psikiyatrik hastalık sıklığı, gerek
değerlendirme ölçekleri kullanılarak
gerekse kullanılmadan %1-%47 arasında
tespit edilmiştir
• Değerlendirme ölçekleri kullanılarak
yapılan çalışmalarda, ruhsal hastalık
oranı %11-%40 arasında değişirken,
değerlendirme ölçekleri kullanılmayan
çalışmalarda bu oran %1-%16 arasında
değişmektedir
• Birinci basamağa başvuran hastaların
%30‛unun psikiyatrik bir bozukluğu
olduğu, 1/3‛ün ise değerlendirmeyi
gerektirecek düzeyde psikolojik sorunu
olduğu düşünülmektedir. Ancak
hastaların pratisyen hekim tarafından
ancak %50‛sinin tanı aldığı ve ve tanı
alanlarında ancak %50‛sinin gerekli
tedaviyi alabildiği düşünülmektedir.
• yıla uyarlanmış yetmezlik hesaplamasında
depresyon ilk 20 hastalık içinde 7. Sıradadır • mental hastalığı olanların sadece %13‛ünün etkin
tedavi aldığı tahmin edilmektedir • birinci basamağa başvuran hastaların yaklaşık %1222‛si stresle ilişkili anksiyete belirtileri
göstermektedir • Pratisyenler psikiyatrik bozuklukların %50‛sini
tanıyabilmekte ve anksiyete olgularının yalnız
1/3‛ünü doğru biçimde tedavi edebilmektedir • Anksiyete bozuklukları için özgün tanı koyulması
oranları %35-65, YAB için %34, Sosyal fobi için
%24
• Bir çalışmada ruhsal sağlık sorunlarının
birinci basamak sağlık kurumlarına
başvuran hastalarda %20 oranında
olduğunu bildirmişlerdir. • Sartorius ve arkadaşları (1993), • Başka bir çalışmada genel nüfusta olası
psikiyatrik hastalıkları %23 oranında
saptarlarken, birinci basamak sağlık
kurumlarında bu oranı %47 olarak
bulmuşlardır. • Penayo ve ark. (1990),
• Goldberg ve Gater (1996), fiziksel semptomlar ile birinci
basamak kurumlarına gelen ruhsal hastalık oranını
Manchester‛da %76.4 olarak bildirirlerken, aynı
araştırmacılar birçok ülkeyi kapsayan bir araştırmada ise
%69 olduğunu bulmuşlardır. • Goldberg ve Gater (1996) • Başka bir çalışmada ise, ruhsal hastalık sıklığını, kronik
tıbbi bir rahatsızlığı olan hastalarda (%25.8), olmayanlara
göre (%16.7) daha yüksek saptamışlardır. • Leon ve arkadaşları (1995) • Kronik tıbbi hastalıkları olan hastalarda, özellikle yaygın
anksiyete bozukluğu olmak üzere ruhsal hastalıkların olası
eşlik etme durumunun farkında olunması gerektiğini
bildirmişlerdir. • Moos ve Mertens (1996)
• Fransa‛da mental bozukluğu olan
hastaların %80‛i ilk olarak pratisyen
hekim tarafından görülüyor • Psikiyatri ilaçlarının %80‛i pratisyen
hekimler tarafından yazılıyor • pratisyen hekime başvuran hastaların
1/3‛ü psikiyatrik hastalık tanısı
almaktadır • Norton ve ark 2007
• Eskişehir il merkezindeki psikiyatrik
hastalar/hastalıklar ile sağlık ocakları
ilişkisini yansıtmada önemli bilgiler
verebilecektir. Bu çalışmada psikiyatrik
rahatsızlığı olan hastaların, genelde ilk
başvuru yeri konumunda olması gereken
sağlık ocaklarını düşük bir oranda
kullandıkları görülmüştür (%2.34).
• 308 kadın 104 erkek hasta • Kadın yaş ortalaması 38± 12,3 • Erkek yaş ortalaması 43 ± 11,2 • 228 depresif bozukluk; 86 anksiyete
bozukluğu; 25 bipolar bozukluk; 32
psikotik bozukluk; 31 diğer psikiyatrik
hastalıklar tanısı konulan hasta
• Hastaların psikiyatri öncesi başka bir
doktora başvuru oranı 288/412 (%69) • Birinci basamağa başvuru oranı 58/412
(%14) • Başka bir uzmanlık alanına başvuru oranı
269/412 (%65) • Doğrudan psikiyatri uzmanına başvuru
%21 (82/402)
• Psikiyatrik başvuruya kadar geçen
ortalama süre: 28,7 ay±19,3 • Hastaların %88,6‛sı daha önce gittikleri
hekimde yakınmalarının yeterli süre
dinlenilmediğini düşünüyor • daha önce aldıkları tedavilerin %42,4‛de
hiç iyi gelmediğini;%38,9‛da kısmen iyi
geldiğini; geriye kalanı oldukça iyi
geldiğini belirtmiş
Birinci basamakta tanı sorunu • Bazı çalışmalarda birinci basamak sağlık
kurumlarında çalışan hekimlerin erişkin
ve çocuk hastalardaki ruhsal
rahatsızlıkları fark edemedikleri ve
teşhis edemedikleri ya da hatalı tanı
koydukları ortaya konmuştur
Az tanı konması • Hastaya bağlı: somatik yakınmaları
psikolojik yakınmalardan daha fazla
ifade etmesi • Somatik ve psikolojik yakınmaların bir
arada olması • Damgalanma korkusu
• Hekime bağlı: yetersiz görüşme ve tanı
koyma becerileri • Mezuniyet öncesi ve sonrası yetersiz
eğitim • Uygun tanı görüşmesi için yetersiz
zaman • Varolan tanısal sistemin birinci basamak
için uygun olmaması
• Pek çok hasta tanı sistemlerindeki tipik
belirtilerle değil mood anksiyete ve
nörokognitif belirtilerle ilişkili
olabilecek ağrı, yorgunluk gibi
belirtilerle gelmektedir. DSM-IV de
yer almayan yada ayrışmamış
somatoform bozukluk altında ele
alınabilecek nevrasteni grubu birinci
basamakta önemli bir yer tutmaktadır.
• Bir çok araştırmacı, birinci basamaktaki
subsendromal-eşik altı belirtileri
birlikte olan anksiyete-depresyona
dikkat çekmiş ve bu bozukluklar için
gerekli tanı kriterlerini karşılamaksızın
anksiyete ve depresyon belirtileri
gösterdiklerini bildirmişlerdir
• Birinci basamakta tanı konulamayan ya
da yanlış tanı alan hastaların
öyküsünden, hasta yakınmalarının daha
çok anksiyete bozuklukları ile ilgili
olduğu bildirilmiştir
• Manisa‛daçalışan 255 pratisyen hekime • Çalışma deneyimi mezuniyet sonrası eğitim deneyimi
psikiyatriye ilgi düzeyi sorulmuş • Yaygın anksiyete bozukluğu sosyal fobi ve OKB tanılarını
düşünebilme ve tedavi tercihleri sorulmuş • 255 pratisyenin 237‛sinin OKB tanısı koydukları; ancak
sosyal fobi ve YAB tanılarının ayırıcı tanıda daha az
düşünüldüğü görülmüş (%69 ve %22) mezuniyet sonrası
eğitim alan pratisyenlerde doğru OKB tanısı daha fazla • Tüm tanılar için prastisyenler daha çok psikoterapi ve ilaç
tedavisi kombinasyonunu tercih etmişler • Psikiyatriye sevk oranı %23 ve 33 • Kartal ve ark 2010
• Doğru tanıya SSRI reçeteleme oranı
OKB için %55, sosyal fobi için % 59,
yaygın anksiyete için %33 • birinci basamakta anksiyete bozuklukları
tanınma ve etkin tedavi edilme oranı
düşük
Uygulamanın izlemi • Pratisyen hekimlerin psikolojik bozuklukları
tanıma, reçete etme tutumları, iletişim
becerileri değerlendirilmiş. 36 GP 189
hastayı takip etmiş. Hastalar depresyon
düzeyi, konsultasyon memnuniyeti, yaşam
kalitesi ve sağlık kurumu kullanımı açısından
izlenmiş. 3. Ayda eğitim alan grup açısından
bir fark yokmuş 12. Ayda yaşam kalitesi
açısından fark var eğitim alanpratisyen
hekimlerin dinleme ve anlama açısından
daha iyi olduğunu belirtmişler.
Eğitim gereksinimi • Pratisyen hekimler davranış
bozukluğunu fark edebildiklerini ama
bunlarla uzman düzeyinde tanı
koyamadıklarını belirtmektedirler.
Ayrıca uygulama kılavuzları uzman
düzeyinde yapılan çalışmalar ve medikal
sorunu olmayan hastaları içerdiği için
tedavi için yeterli aydınlatma
yapmamaktadır.
Tanı sistemleriyle ilgili sorunlar • Psikiyatri son 20 yıldır DSM ve ICD-10 gibi
karmaşık kritere dayalı tanı sistemlerini
kullanmaktadır. Bu tanılar çalışma bazında
yeterli değerlendirme sağlarken klinik
uygulamada yetersiz görünmektedir. Tanı
sistemleri klinik uygulamada çoklu tanılara
neden olurken sınır olguları gözden
kaçırmaktadır. Örneğin pek çok depresyon
hastası aynı zamanda anksiyete bozukluğu
tanısını karşılamaktadır.
• Birinci basamak hekimleri psikolojik
bozuklukları yaşam stresörlerine
bağlama eğilimindedirler. Bu alanda
kullanılabilecek uyum bozuklukları
kategorisi rezidüel bir kategori gibi ele
alınmaktadır.
Didaktik eğitimin sonuçları • Birinci basamak hekimlerine didaktik
eğitim verilmiş. %80‛i eğitimden sonra
depresyon hastalarını ele almalarında
değişiklik olacağını düşündüklerini
belirtmişler. Eğitimden sonra hekimlerin
depresyonu tanıma oranları eğitim alan
grupta %39 almayanlarda %36 • Hasta izlemlerinde de anlamlı fark yok • Thompson ve ark 2000
• Uzmanların görüş birliği eğitimin tedavi edilen
hastaların aldığı bakımı değiştirmediği ancak
depresif semptomların halk sağlığına getirdiği
yükü azalttığı yönünde • Geniş çaplı bir çalışmada didaktik eğitimin
hastaneye sevki, intihar oranını azalttığı ve
antidepresan reçeteleme oranını artırdığı
yönünde • Eğitim Hastalığı tanımayı artırıyor ama
depresyon tedavi sonuçlarıyla ilgili yeterli
çalışma yok
õOkuduklarımızın %10‛unu
õDuyduklarımızın %20‛sini
õGördüklerimizin %30‛unu
õHem duyup hem gördüklerimizin %50‛sini
õDiğerleriyle tartıştıklarımızın %70‛ni
õDeneyimlediklerimizin %80‛ini
õÖğrettiklerimizin %95‛ni öğreniriz
William Glasser
Eğitimin izlemi • Verilen eğitimler daha çok didaktik ve
izlemde yarattığı değişiklik çalışılmamış,
pratisyenlerin yalnız %27‛si daha önce
depresyon hastası tedavi ve takip
yaptıklarını söylemişler • Daha önceki kredilendirilmiş eğitim
katılımları hastalıkları doğru tanıma
açısından fark yaratmamış • Pratisyen hekimlerin %94‛ü öntestde
depresyonu tanıyabileceklerini söylemişler • Soykan and Oncu 2003
• Hampshire çalışmasında yoğun eğitim
sonrası bile gerçek tanıma oranı %39
olarak bulunmuş • Bu çalışmada pratisyenlerin çoğu
depresyonu tanıyabileceklerini söylerken
ancak ¾‛ü depresyonu tedavi etmeyi
denediklerini belirtmişler • Thompson 2000
Olgu yönetimi: • Tedavi ihtiyacı olan hastayı belirleme • Hastanın bireysel ihtiyaçlarını tespit
etme • Tedavi planı oluşturma • Verilecek bakımın koordinasyonu • Sonuçları monitorize etme ve İstenen
sonuç elde edilmediğinde strateji
değiştirme
• Gensichen ve ark. nın yaptığı çalışmada
31 0 hasta olgu yöntemiyle 31 6‛sı genel
bakımla izlenmiş • Olgu yönetimi yapılan hastalarda
izlemde depresif ve diğer psikolojik
belirti daha azalmış ve tedaviye uyum
daha fazla
• Birinci basamak doktoruyla birlikte çalışan
bir doktor dışı çalışanın olgu yöneticisi
olması • Birinci basamak doktoru ve mental sağlık
çalışanı arasında işbirliği • Hastanın kendi kendini yönetmesi için
eğitim ve destek • Hastanın önceliklerine dikkat etmek
tedaviyi güvence altına almak önemli
etkenler olarak görünmektedir.
Birinci basamakta psikiyatrik
değerlendirmenin hedefleri • Psikolojik çevrenin ve gerginliğin görünümleri olan somatik
ve psikolojik yakınmaların iyi ele alınmasını sağlamak • Tarama testleri kullanımı ve görüşme tekniklerinin
öğretilmesi • Deprese duygudurum, panik ataklar, psikomotor
retardasyon, kronik ağrı, kronik yorgunluk, uyku
bozuklukları ve intihar fikirleri gibi tanıdan bağımsız özgün
tedavi gerektiren davranışların tanınması • Kişi ve çevresi için oluşabilecek acil risklerin ele alınması • Birlikte olan ilaç kullanımı gibi medikal durumların açığa
çıkarılması
Dikkatiniz için teşekkürler
Download