Türk İmalat Sanayi Sektörel Reel Efektif Döviz Kuru

advertisement
ÇALIŞMA TEBLİĞİ NO: 12/21
Türk İmalat Sanayi Sektörel Reel Efektif
Döviz Kuru Endeksleri Üzerine Bir
Değerlendirme
Haziran 2012
Hülya SAYGILI
Gökhan YILMAZ
© Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2012
Adres:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
İdare Merkezi
Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü
İstiklal Caddesi No: 10
Ulus, 06100 Ankara, Türkiye
Telefon:
+90 312 507 54 02
Faks:
+90 312 507 57 33
Burada yer alan görüşler yazarlarına ait olup Türkiye
Cumhuriyet
Merkez
Bankasının
görüşlerini
yansıtmamaktadır. Tebliğler hakem değerlendirmesi
sürecinden geçmektedir. Hakemlik süreci Araştırma ve
Para
Politikası
Genel
Müdürlüğü
tarafından
yönetilmektedir.
Türk İmalat Sanayi Sektörel Reel Efektif Döviz Kuru Endeksleri
Üzerine bir Değerlendirme1
Hülya Saygılı
Gökhan Yılmaz
Özet
Sektörlere özgü rekabet ve dış ticaret ortaklarının farklılaştığı düşünüldüğünde, sektörel reel
kur endekslerinin imalat sanayi bütünü için hesaplanan endekslerden farklı bir seyir
izleyerek, sektörel rekabet gücü gelişmelerinin anlaşılmasında daha bilgilendirici olması
beklenmektedir. Bu çalışmanın amacı Türk İmalat Sanayine ait Saygılı ve ark. (2012)’de
oluşturulan sektörel reel efektif döviz kuru (sektörel REK) endekslerini tanıtmak, endeks
özellikleri ve gelişmeleri hakkında bilgi vermektir. Çalışmada sektörel reel kur endekslerinin
hem kendi aralarında hem de genel ÜFE ve TÜFE bazlı imalat sanayi reel kur endekslerine
göre farklı eğilimler içerisinde olduğu saptanmış, yapılan göreli reel kur analizinde
sektörlerin rekabet gücü aşınanlar, ılımlı iyileşenler ve artanlar olmak üzere üç alt grupta
sınıflandırılabileceği görülmüştür. Ayrıca, Hodrick-Prescott analizi dış ekonomik gelişmelere
oldukça duyarlı olan enerji ve ana metal sanayinde reel kurların döngüsel hareketlerinin
diğerlerine göre yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Sektörel REK endeksleri bileşenlerine
ayrıştırıldığında ise genellikle sektörel reel kur değerlenmelerinin ve sektörlerin rekabet gücü
bağlamında üç alt gruba ayrılmasının temelde göreli fiyat hareketlerinden kaynaklandığı da
gözlenmiştir. Çalışmada, son olarak, üçüncü ülke piyasası ağırlığının, ülke genel ihracat
ağırlığı hesaplamasında dikkate alınmaması durumunda reel efektif kur değerinin olması
gerekenden farklılaşabileceği de saptanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Reel Efektif Döviz Kuru, Sektörel Kur, Türk İmalat Sanayi Rekabet Gücü.
JEL Sınıflaması: C82, F31, L60.
1
Bu çalışmada ifade edilen görüşler yazarlara ait olup, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın görüşlerini yansıtmaz.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü, İstiklal Caddesi, No:10, Ulus, 06100
Ankara, Türkiye. E-posta adresleri: [email protected] ve [email protected]. Yazarlar değerli katkı ve
görüşlerinden dolayı Cengiz Cihan’a ve Serkan Yiğit’e, verilerin hesaplanmasındaki yardımları nedeniyle Sibel Filazioğlu
ve Hakan Toprak’a teşekkür eder.
1
1. Giriş
Sektörel reel efektif kur endekslerinin (sektörel REK’lerin) sektörlere özgü rekabet ve dış
ticaret ortaklarının farklılaşacağı düşünüldüğünde, imalat sanayi bütünü için hesaplanan genel
kur endekslerinden farklı bir seyir izlemesi beklenmektedir. Aynı zamanda, sektörlerin farklı
üretim ve piyasa dinamikleri göz önüne alındığında, sektörel fiyat hareketlerinin farklılaşması
ve bu farklılıkların sektörel REK’leri etkilemesi de doğaldır. Dolayısıyla sektörel reel kur
endekslerinin gelişiminde dış ticaret ortakları kaynaklı farklılıklara ek olarak fiyat kaynaklı
farklılıkların da oluşması beklenmektedir. Bunun bir sonucu olarak imalat sanayi genel kur
endeksi, genel endekse ait mal sepeti (fiyat endeksi) içinde ağırlığı fazla olan sektörel REK
ile paralel hareket edebilmektedir. Söz konusu durumlar sektörel REK’lerin sektörel rekabet
gücü gelişmelerinin anlaşılmasında daha bilgilendirici olmasını sağlayarak, politika
yapıcıların analiz setini zenginleştirebilecektir. 2 3 Bu amaçla Saygılı, Yılmaz, Filazioğlu ve
Toprak (2012) Türk İmalat Sanayi için sektörel reel kur endeksleri türetmiştir. Bu çalışmanın
amacı ismi geçen çalışmada türetilen sektörel REK’leri tanıtmak ve endeks gelişmelerini
analiz etmektir.
İktisat yazınında sektörel REK hesaplamalarına yönelik fazla bir çalışma bulunmamaktadır.
Bu alanda yapılmış ilk çalışmalardan birisi olan Goldberg (2004), Amerikan ekonomisi
sektörel REK endekslerini hesaplayarak, bu endekslerin sektörel karlılıklarla olan ilişkisini
tartışmaktadır. Goldberg (2004)’de REK endeksleri hesaplanırken, Saygılı ve ark.
(2012)’deki hesaplamalardan farklı olarak, ticaret ortaklarının üçüncü ülke piyasasında
yapmış oldukları rekabet kapsanmamaktadır. Lee ve Yi (2005), Kore için sektörel REK’leri
hesaplamış ve sektörel kurlar ile ihracat ilişkisini incelemiştir. Alexandre, Baçao, Cerejeira ve
Portela (2009) ise Portekiz ekonomisi için sektörel REK’leri hesaplayarak bunların istihdam
ile olan ilişkisini incelemiştir. Son çalışmanın REK hesaplama yöntemi Saygılı ve ark.
(2012)’de kullanılan yöntem ve sektörel kapsam ile örtüşürken, Goldberg (2004) ve Lee ve
Yi (2005) çalışmaları yöntem ve sektörel kapsam yönünden bu çalışmalardan ayrışmaktadır.
Literatürde bulunan bu çalışmaların hepsi sektörel REK ile genel tanımlı REK arasında yakın
2
Türk İmalat Sanayi alt sektörlerine ait rekabet gücü ölçüm çalışmaları için Gönenç ve Yılmaz (2007), Gönenç ve Yılmaz
(2008) ve Yılmaz (2009)’a bakılabilir.
3
Alternatif rekabet gücü ölçütleri için Fagerberg, Srholec ve Knell (2007), Siggel (2006), Clark ve Guy (1998), Porter
(1990), Di Bella, Lewis ve Martin (2007), Durand, Simon ve Webb (1992), Turner ve Van’t dack (1993) ve Yılmaz (2009)’a
bakılabilir.
2
bir ilişki olmasına rağmen, sektörel REK’lerin ekonomik değişkenlerin açıklanmasında daha
belirleyici ve bilgi içerici olduklarına işaret etmektedir.
Bu çalışmanın bulguları da literatürün işaret ettiği yöndedir. Beklendiği üzere sektörel
REK’ler hem ÜFE hem de TÜFE bazlı genel imalat sanayi reel kur endekslerinden önemli
ölçüde farklılaşmakta, aynı zamanda kendi içlerinde de farklı patikalar izlemektedir. Bununla
birlikte, sektörel reel kur bazlı yapılan göreli analizlerde sektörlerin rekabet gücü aşınan
(göreli reel kuru artan), rekabet gücü ılımlı iyileşen (göreli reel kuru ılımlı azalan) ve sektörel
rekabet gücü artan (göreli reel kuru azalan) sektörler olarak sınıflandırılabileceği
görülmüştür. Enerji (kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri ve nükleer sektörü) ve ana
metal sektörleri reel kur endekslerinin döngüsel hareketlerinin ve artış eğilimlerinin diğer
sektörlere göre çarpıcı bir şekilde ayrışması, REK’lerin dış ekonomik gelişmelere bağlı
olarak da farklılaşabileceğini göstermektedir. Ayrıca sektörel reel kur gelişmelerinin daha iyi
anlaşılabilmesi için yapılan katkı analizleriyle sektörel REK endeksleri bileşenlerine
ayrıştırıldığında, sektörel reel kur değerlenmelerinin ve sektörlerin rekabet gücü bağlamında
gruplaşmasının temelde göreli fiyat hareketlerinden kaynaklandığı da gözlenmiştir.
Çalışmada yapılan son analiz ile üçüncü ülke piyasası ağırlığının, ülke genel ihracat ağırlığı
hesaplamasında dikkate alınmaması durumunda reel efektif kur değerinin olması gerekenden
farklılaşabileceği gösterilmiştir. Bu etki özellikle dış ticarette ülke kompozisyonu değişiminin
yaşandığı zamanlarda belirginleşmektedir.
Bu noktada belirtilmesi gereken önemli bir konu, REK endekslerinin önemli bir rekabet gücü
göstergesi olmasına rağmen bu endekslerin bir ülkenin veya sektörün rekabet gücü gelişimini
tam olarak yansıtamayacağı, ilgili sektör bütünü için yapılan değerlendirmelerde ihtiyatlı
olunması gerektiğidir. Zira bu gösterge, firma seviyesindeki ürün kalitesi, yenilik kapasitesi
ve marka algısı gibi yapısal rekabet gücü belirleyicilerini ve diğer üretim faktörlerindeki
gelişmeleri ihmal etmektedir (Buldorini, Makrydakis ve Thimann, 2002; Yılmaz, 2009).
Ayrıca, dikey uzmanlaşmaya yönelik uluslararası üretim zincirlerinin oluştuğu bir ortamda,
ticaret ağırlıklarıyla elde edilen sektörel REK endekslerinin rekabet göstergesi olarak
yorumlanmasında ve algılanmasında dikkatli olunması gerektiği belirtilmelidir (Saygılı,
Saygılı ve Yılmaz, 2010).
3
Çalışmanın takip eden bölümünde sektörel REK hesaplamalarında öne çıkan konulara
(yöntem) değinilmekte ve üçüncü kısımda Türkiye’deki sektörel REK gelişmeleri tartışılarak,
bulgular sonuç kısmında özetlenmektedir.
2. Endeks Hesaplama Yöntemi
İktisat yazınındaki REK hesaplama yöntemleri beş ana noktada birbirinden farklılaşmaktadır.
Bunlardan ilki, endekse dâhil edilecek mal çeşidi; ikincisi ülke yelpazesi; üçüncüsü
ağırlıklandırma sistemi (ikili-tek yönlü); dördüncüsü kullanılacak fiyat endeksi ve beşincisi
ortalama sistemidir (aritmetik veya geometrik).
Tablo 1: Sektörlerin Toplam Ticaret İçindeki Payı (2004-2008)*
Sıra
Sektör ISIC
Dizgisi
Sektör Adı
Pay
1
2
27
34
Ana metal sanayi
Motorlu kara taşıtı ve römorklar
12,58
11,46
3
24
Kimyasal madde ve ürünler
10,17
4
29
Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat
8,72
5
17
Tekstil ürünleri
5,94
6
23
Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri ve nükleer yakıtlar
(Enerji)
5,04
7
18
Giyim eşyası
4,91
8
31
Başka yerde sınıflandırılmamış elektrikli makine ve cihazlar
3,49
9
32
Radyo, televizyon, haberleşme teçhizatı ve cihazları
3,32
10
15
Gıda ürünleri ve içecek
3,07
11
28
Metal eşya sanayi (makine ve teçhizatı hariç)
2,55
12
25
Plastik ve kauçuk ürünleri
2,47
13
35
Diğer ulaşım araçları
1,93
14
36
Mobilya ve başka yerde sınıflandırılmamış diğer ürünler
1,89
15
26
Metalik olmayan diğer mineral ürünler
1,83
16
33
Tıbbi aletler; hassas optik aletler ve saat
1,36
17
21
Kağıt ve kağıt ürünleri
1,30
18
30
Büro, muhasebe ve bilgi işleme makinaları
1,12
19
19
Dabaklanmış deri, bavul, el çantası, saraciye ve ayakkabı
0,63
20
20
Ağaç ve mantar ürünleri (mobilya hariç)
0,44
21
22
Basım ve yayım; plak, kaset vb.
0,24
22
16
Tütün ürünleri
0,11
* Toplam ticaret içindeki payı= (sektörel ihracat + sektörel ithalat)/(toplam ihracat + toplam ithalat)
Kaynak: Kendi hesaplamalarımız.
4
Saygılı ve ark. (2012) ağırlık hesaplamaları için ilk aşamada, 2004-2008 dönemi sektörel
ihracat, ithalat ve üretim değerlerini kullanarak, Türkiye’nin dış ticaretinde ilk 10 sırada yer
alan sektörleri belirlemiştir (Tablo 1).4 İkinci aşamada, sektörel üretim veya sektörel fiyat
verilerinde kalite ve istikrar sorunu olmayan 38 ülkelik bir analiz grubu oluşturmuş ve
böylece mal ticaretimizin yaklaşık yüzde 76’sını kapsamıştır.
Üçüncü
aşamada,
sektörel
REK
endekslerinde
kullanılacak
ülke
ağırlıklarının
hesaplanmasında, BIS, IMF ve ECB gibi uluslararası kuruluşlar ile TCMB’nin uygulamakta
olduğu yöntemi benimsemiştir.5 Bu yöntemin temel avantajı hem ticaret ortaklarının kendi iç
piyasalarındaki rekabeti, hem de üçüncü ülke piyasasında yapmış oldukları rekabeti
endekslere yansıtabilmesidir. Örneğin, Türkiye, Çin ve Almanya’dan oluşan bir uluslararası
ticaret ağı düşünüldüğünde, kullanılan hesaplama yöntemiyle hem Türkiye ve Çin’in kendi iç
pazarlarında yapmış oldukları rekabet, hem de Almanya pazarında yapmış oldukları üçüncü
ülke pazarındaki rekabet dikkate alınmaktadır. Öte yandan Saygılı ve ark. (2012)’nin bu
kurumlara ait çalışmalardan temel farkı REK endekslerini imalat sanayi alt sektörleri için
hesaplamasıdır. Söz konusu yöntem, aynı zamanda TCMB’nin halen yayınlamakta olduğu
genel imalat sanayi reel kur hesaplamasında kullanılmış olan yöntemdir (Saygılı ve ark.
2010). Dolayısıyla genel endeks ve sektörel endeksler kıyaslanabilmektedir.
İktisat yazınında genel imalat sanayi REK endeksleri TÜFE, ÜFE, birim işgücü maliyetleri
ve dış ticaret fiyat endeksleri kullanılarak hesaplanmaktadır. Saygılı ve ark. (2012)’de,
dördüncü aşamada sektörel fiyat endeksleriyle REK endeksleri hesaplanmış, sektörel fiyat
verisi olmayan ülkeler için genel TÜFE veya ÜFE kullanılmış, son aşamada ise geometrik
ortalama yöntemi kullanılarak sektörel REK endeksleri türetilmiştir.
3. Bulgular
3.1. Ülke ve Bölgesel Sektörel REK Ağırlıkları
Bir ülkenin, analize dâhil edilen 38 ülkelik grup içindeki payı ve bölgesel paylar Saygılı ve
ark. (2012) Tablo 2 ve Grafik 1’de sunulmaktadır. Ülke ağırlıkları sektörlere göre farklılık
göstermekle birlikte ilk sıralarda genellikle ABD, Almanya, İtalya, İngiltere ve Fransa gibi
4
Bu çalışmada hesaplama yöntemi detayları sunulmamıştır. Detaylı bilgi için Saygılı ve ark. (2010), Saygılı ve ark.
(2012)’ye bakılabilir.
5
İlgili kuruluşların çalışmaları için bakınız: Elmar, 1984; Klau, 2006; Bayoumi, Lee ve Jayanthi, 2005; Buldorini,
Makrydakis ve Thimann, 2002 ile Saygılı ve ark., 2010.
5
ağırlıkla gelişmiş ülkeler yer almaktadır. Avrupa her sektörde en yüksek ağırlığa sahiptir.
Aşağıda sunulan Tablo 2’de ise analize dâhil edilen 38 ülkenin bulunduğu bölgedeki sektörel
ağırlıkları sunulmaktadır. Görüldüğü üzere sektörel dış ticaret ağırlıkları coğrafi bölgelere
göre önemli farklılıklar göstermektedir.
Tablo 2: Bölgelere Göre Sektörel Ülke Ağırlıkları (yüzde pay)
15
17
18
Norveç
İrlanda
Hollanda
Almanya
İsveç
İsviçre
Fransa
Finlandiya
Belçika
Danimarka
İspanya
Yunanistan
İtalya
Avusturya
İngiltere
Çek Cum.
Slovenya
Macaristan
Polanya
Portekiz
Romanya
Bulgaristan
Rusya
Toplam
0,67
0,75
4,87
29,27
0,77
2,38
7,49
0,48
3,28
1,22
5,47
1,57
17,75
1,70
6,91
0,93
0,13
2,06
3,78
0,29
2,31
2,22
3,69
100
0,54
0,47
4,59
21,38
1,18
1,22
8,26
0,44
4,50
1,68
5,61
1,81
22,45
2,16
10,05
1,63
0,33
0,62
2,69
1,60
2,81
1,50
2,48
100
5,25
0,15
2,84
8,06
0,19
1,11
3,49
0,18
2,67
1,79
3,96
2,91
22,74
1,24
11,65
1,98
3,48
0,89
3,99
2,49
8,55
6,53
3,86
100
Çek Cumh.
Slovenya
Macaristan
Polonya
Romanya
Bulgaristan
Toplam
8,14
1,18
18,00
33,07
20,21
19,40
100
17,04
3,44
6,44
28,02
29,36
15,70
100
7,79
13,70
3,52
15,70
33,62
25,68
100
Japonya
Kore
İsrail
Hong Kong
Singapur
Malezya
Rusya
Çin
Tayland
Endonezya
Hindistan
Toplam
21,07
10,27
2,97
1,29
1,04
10,57
11,56
16,88
7,16
13,25
3,94
100
2,14
7,82
2,35
7,99
0,49
2,57
6,16
45,87
4,29
6,72
13,59
100
3,58
24,71
14,14
44,06
0,60
0,88
5,80
2,83
0,06
0,72
2,61
100
ABD
Kanada
Brezilya
Toplam
55,58
3,41
41,01
100
84,00
5,99
10,01
100
86,13
1,61
12,26
100
Sektörler
24
Avrupa
52,05
0,08
0,01
2,03
0,79
7,60
3,75
21,44
0,60
1,63
0,02
7,38
1,70
9,23
0,00
0,43
0,33
7,67
0,02
0,59
0,81
5,62
0,92
1,56
13,64
9,65
0,03
1,08
9,94
7,51
0,21
0,59
0,25
0,38
0,18
1,08
0,58
1,29
0,25
0,71
3,24
3,92
0,43
1,96
10,24
6,56
100
100
Orta ve Doğu Avrupa
4,23
6,36
5,17
4,16
3,77
11,75
11,86
13,98
66,24
42,54
8,72
21,20
100
100
Asya
17,82
5,54
10,56
10,98
5,87
12,59
0,07
0,24
0,35
1,27
1,85
3,67
45,64
23,84
15,69
24,44
0,34
4,88
0,17
3,46
1,64
9,11
100
100
Amerika
90,17
71,84
1,77
2,91
8,06
25,24
100
100
23
Kaynak: Kendi hesaplamalarımız.
6
27
29
31
32
34
0,71
0,44
2,23
11,07
1,14
0,39
5,23
0,93
3,73
0,20
8,49
3,00
17,24
1,80
4,78
0,87
0,31
0,60
1,31
1,60
9,74
6,52
17,65
100
0,54
0,26
3,13
31,74
2,06
3,42
8,14
1,02
2,50
1,32
3,54
1,00
23,12
2,62
7,01
1,05
0,43
0,62
1,62
0,30
1,86
0,88
1,82
100
0,26
0,87
3,41
30,92
2,30
1,78
12,52
1,73
2,42
1,34
3,47
0,75
13,41
2,59
8,72
1,38
0,50
2,28
2,79
0,53
2,06
1,77
2,20
100
0,67
0,82
10,09
22,10
6,24
0,62
8,07
5,53
1,55
0,85
5,40
0,81
6,27
1,61
11,43
2,84
0,25
8,25
3,87
0,66
1,57
0,27
0,24
100
0,27
0,47
1,75
30,10
1,61
0,21
16,17
0,42
4,49
0,27
9,85
0,50
12,07
1,10
7,66
1,45
0,39
1,62
4,55
0,64
1,86
0,29
2,26
100
4,48
1,60
3,12
6,78
50,32
33,71
100
16,33
6,66
9,62
25,03
28,78
13,58
100
12,77
4,60
21,19
25,87
19,13
16,45
100
16,66
1,44
48,41
22,72
9,21
1,56
100
14,26
3,83
15,91
44,80
18,37
2,83
100
3,18
7,21
6,28
3,86
2,13
0,95
45,98
22,77
1,13
1,03
5,47
100
23,01
14,96
3,67
1,96
1,69
1,62
7,44
39,55
2,85
0,27
2,98
100
8,85
4,70
2,28
6,64
1,64
1,03
5,86
63,11
1,70
1,75
2,43
100
10,26
16,32
1,44
9,36
3,61
3,92
0,44
48,39
2,43
2,12
1,71
100
37,73
29,75
3,08
0,26
0,38
0,30
14,85
5,40
5,79
0,25
2,23
100
69,76
14,04
16,20
100
58,35
4,37
37,28
100
73,80
4,46
21,74
100
73,10
8,48
18,41
100
35,22
1,89
62,89
100
Buna göre, Avrupa’da sektörlerin çoğunluğunda en yüksek ticaret ağırlığına Almanya ve
İtalya’nın sahip olduğu görülmektedir. Enerji sektöründe Norveç, ana metal sektöründe ise
Rusya ön plana çıkmaktadır. İngiltere ise giyim ve radyo-TV sektörlerinde ana ticaret
ortaklarımızdan birisi olarak ön sırada yer almaktadır. Slovenya ve İrlanda genel olarak en az
ağırlığa sahip ülkelerdir. Orta ve Doğu Avrupa bölgesinde ise en yüksek ağırlık değerlerine
Polonya ve Romanya sahiptir. Bununla birlikte, Macaristan elektrikli makine ve teçhizat,
radyo-TV ve motorlu kara taşıtları sektörlerinde bölgesel yüksek ağırlığa sahip ülkelerden
birisi olarak öne çıkmaktadır. Asya bölgesinde ise Japonya gıda ve motorlu kara taşıtları;
Hong Kong giyim eşyası; Rusya enerji; Çin ise tekstil, kimya, makine ve teçhizat, elektrikli
makine ve cihazları ile motorlu kara taşıtları sektörlerinde bölgesel en yüksek ağırlığa sahip
ülkedir.
Amerika kıtası ülkelerinde ABD taşıt dışındaki her sektörde en yüksek ağırlığa sahip ülke
olarak öne çıkmakta, bu ülkeyi sırasıyla Brezilya ve Kanada izlemektedir. Taşıt sektöründe
ise en yüksek ağırlığa Brezilya sahiptir. Belirtilen sektörde en yüksek ikinci ağırlığa sahip
ülke ise ABD olmaktadır.
Ülkeleri gelişmişlik düzeylerine göre grupladığımızda, gelişmiş ülkeler arasında en yüksek
ağırlıklara gıda, tekstil, kimya, makine ve teçhizat ile elektrikli makine cihazları sektörlerinde
Almanya ve İtalya; giyimde ABD ve Hong Kong; enerjide Norveç ve ABD; ana metalde
İtalya ve ABD; radyo-TV de Almanya ve İngiltere; motorlu kara taşıtlarında ise Almanya ve
Fransa sahiptir (Tablo 3).
Gelişmekte olan ülkeler arasında ise Çin, tekstil, makine ve teçhizat, elektrikli makine ve
cihazları ile radyo-TV sektörlerde yüzde 50 veya daha yüksek değerlerde bir ağırlığa sahiptir.
Aynı zamanda Çin gıda, enerji ile ana metal sektörlerinde de önemli ağırlığa sahiptir. Çin’le
birlikte tekstil ve giyimde Hindistan, Romanya, Bulgaristan, Polonya ve Rusya; gıdada
Endonezya, Polonya ve Rusya; enerjide Rusya (yüzde 50) ve Romanya; kimyada Rusya ve
Romanya, ana metalde Rusya, Romanya ve G. Afrika; makine teçhizatta Romanya ve Rusya;
elektrikli makine ve cihazlarında Macaristan yüksek ağırlıklara sahip ülkelerdir. Rusya ve
Polonya ikisi birlikte motorlu kara taşıtları sektöründe yüzde 50’lik bir ağırlığa sahip olmakla
birlikte, Macaristan ve Romanya da bu sektörlerde önemli ağırlıklara sahiptirler. Sonuç
olarak gelişmiş ülkeler arasında Almanya, İtalya ve ABD; gelişmekte olan ülkeler arasında
ise Çin, Rusya ve Romanya uluslararası ticarette en fazla karşılaştığımız ülkeler olarak öne
çıkmaktadır.
7
Tablo 3: Gelişmişlik Düzeyine Göre Sektörel REK Endeksleri Ülke Ağırlıkları (% pay)
15
Gelişmiş Ülkeler
0,59
Norveç
0,88
Avusturalya
12,70
ABD
0,66
İrlanda
4,28
Hollanda
0,78
Kanada
25,68
Almanya
0,68
İsveç
5,89
Japonya
2,87
Kore
2,09
İsviçre
6,57
Fransa
0,83
İsrail
0,42
Finlandiya
2,87
Belçika
1,07
Danimarka
4,80
İspanya
0,36
Hong Kong
1,38
Yunanistan
15,58
İtalya
1,49
Avusturya
6,06
İngiltere
0,29
Singapur
0,82
Çek Cum.
0,12
Slovenya
0,25
Portekiz
Toplam
100
Gelişmekte Olan Ülkeler
5,97
Macaristan
10,97
Polonya
6,71
Romanya
9,79
Malezya
6,44
Bulgaristan
10,70
Rusya
9,37
Brezilya
15,62
Çin
6,63
Tayland
12,26
Endonezya
1,89
G. Afrika
3,64
Hindistan
Toplam
100
Sektörler
24
27
17
18
23
0,50
0,32
8,14
0,44
4,25
0,58
19,79
1,09
0,80
2,91
1,13
7,65
0,88
0,41
4,17
1,55
5,19
2,98
1,67
20,78
2,00
9,31
0,18
1,51
0,31
1,48
100
2,73
0,68
28,88
0,08
1,48
0,54
4,20
0,10
1,24
8,57
0,58
1,82
4,90
0,10
1,39
0,93
2,06
15,28
1,52
11,85
0,64
6,07
0,21
1,03
1,82
1,30
100
46,88
0,04
15,78
0,01
0,71
0,31
3,38
0,54
3,60
2,13
0,02
1,53
1,19
0,00
0,30
0,01
0,73
0,01
0,83
12,29
0,02
8,95
0,07
0,19
0,23
0,22
100
0,08
0,23
6,66
2,02
7,54
0,27
21,27
1,62
1,51
3,00
7,32
9,15
3,44
0,42
7,60
0,59
5,57
0,06
1,55
9,57
1,07
7,44
0,35
0,58
0,38
0,71
100
1,53
6,67
6,99
2,57
3,74
6,16
0,97
45,86
4,29
6,72
0,90
13,58
100
2,98
13,31
28,51
1,96
21,78
12,87
4,11
6,29
0,14
1,60
0,65
5,80
100
0,91
2,87
16,03
2,05
2,11
50,63
1,41
17,40
0,38
0,19
4,20
1,82
100
3,83
4,56
13,87
3,57
6,91
23,20
2,34
23,78
4,75
3,36
0,96
8,87
100
29
31
32
34
0,80
2,54
13,22
0,50
2,49
2,66
12,39
1,28
1,37
3,10
0,44
5,86
2,70
1,04
4,18
0,23
9,51
1,66
3,36
19,30
2,02
5,35
0,92
0,97
0,35
1,79
100
0,48
0,21
7,34
0,23
2,76
0,55
27,98
1,82
4,95
3,22
3,01
7,17
0,79
0,90
2,20
1,16
3,12
0,42
0,88
20,38
2,31
6,18
0,36
0,93
0,38
0,27
100
0,24
0,18
6,79
0,82
3,22
0,41
29,24
2,18
3,14
1,67
1,69
11,84
0,81
1,64
2,29
1,26
3,28
2,36
0,70
12,69
2,45
8,25
0,58
1,30
0,47
0,50
100
0,59
0,11
4,05
0,73
8,95
0,47
19,60
5,53
4,83
7,68
0,55
7,16
0,68
4,90
1,37
0,75
4,79
4,41
0,72
5,56
1,42
10,13
1,70
2,52
0,22
0,58
100
0,26
0,25
2,61
0,46
1,70
0,14
29,13
1,56
5,55
4,37
0,21
15,65
0,45
0,41
4,35
0,26
9,53
0,04
0,49
11,67
1,07
7,41
0,06
1,40
0,38
0,62
100
1,02
2,23
16,54
0,62
11,08
29,98
3,07
14,85
0,74
0,67
15,63
3,57
100
3,10
8,06
9,27
1,98
4,37
9,07
4,69
48,21
3,47
0,33
3,80
3,64
100
5,92
7,22
5,34
1,00
4,59
5,71
2,00
61,41
1,66
1,70
1,09
2,36
100
18,00
8,45
3,43
4,54
0,58
0,51
1,02
56,08
2,81
2,46
0,14
1,98
100
11,63
32,74
13,42
0,32
2,07
16,24
4,66
5,91
6,33
0,27
3,97
2,44
100
Kaynak: Kendi hesaplamalarımız.
3.2. Yerli Pazar - Üçüncü Pazar Etkileri
Ülke ticaret ağırlıklarının belirlenmesinde uluslararası üretim zincirleri, ekonomik benzerlik,
pazar büyüklüğü, tüketim-üretim yapısı, faktör yoğunluğu ve coğrafi uzaklıklar gibi faktörler
önemli rol oynamaktadır. Bu faktörlere bağlı olarak bazı ülkelerle yurtiçi pazarlarda yoğun
olarak ticaret yapılırken, diğer bazı ülkelerle üçüncü ülke pazarları ön plana çıkmaktadır. A,
B ve C ülkelerinden oluşan üçlü bir ticaret ağı düşünüldüğünde, A ülkesi B ülkesi
üreticileriyle hem kendi pazarında, hem B ülkesi pazarında, hem de C ülkesi pazarında ticaret
8
yapabilmektedir. A ve B arasında kurulan üretim zincirleri ve coğrafi yakınlık gibi faktörler
bu ülkelerin yoğun bir şekilde yurtiçi pazarlarında ticaret yapmalarını kazançlı kılabilir. Bu
durumda, A ülkesi için yurtiçi ve B ülkesi yurtiçi pazarı, C ülkesi pazarına göre daha önemli
olacaktır. Bu durum ise A ve B arasındaki ticarette yurtiçi pazar ağırlığının yüksek olduğunu
ima etmektedir. Öte yandan, A ve C ülkelerinde üretim ağı zincirlerinin, A ile B
arasındakinden daha zayıf olması (ve/veya yukarıda sıralanan ek faktörlere bağlı olarak)
nedeniyle, bu ülkelerin kendi iç pazarlarında ticaret yapmaktansa, üçüncü ülke B pazarında
rekabetçi ülkeler olarak karşılaşmaları söz konusu olabilir. Dolayısıyla, A ve C ülkeleri
arasındaki ticarette üçüncü ülke B pazarı ağırlığı daha yüksek olacaktır.
REK endekslerinin hesaplanmasında hem yurtiçi hem de üçüncü ülke pazar ağırlıklarının
dikkate alınması önemlidir. Çünkü bazı ülkelerle sadece yurtiçi pazarlarda, diğer bazı
ülkelerleyse sadece üçüncü ülke pazarlarında karşılaşılması söz konusu olabilir. Bu durumda
karşılıklı yurtiçi ticaretlerin göz önüne alınarak hesaplanacak endeksler, özelliklede üçüncü
ülke pazar payı yüksek olan bir ticaret ortağının analiz dışına atılmasına neden olacaktır. Söz
konusu durum ise dışlanan ülke ağırlığının büyüklüğüne, ülke pazarlarının zaman içerisinde
öneminin nasıl değiştiğine ve dönemsel ticaret gelişmelerine bağlı olarak endekslerin yanlı
bir şekilde hesaplanmasına sebep olabilecektir.
Bu çalışmada ağırlıkların hesaplanmasında kullanılan yöntem sayesinde, sektörel ağırlıkları
yurtiçi ve yurtdışı pazar ağırlıkları olmak üzere ikiye ayrıştırmak mümkün olmaktadır. Grafik
1’de REK endeksi hesaplanan her bir imalat sanayi alt sektörü için yurtiçi ve üçüncü ülke
pazarlarında Türkiye’nin ticaret ortaklarının ağırlığı sunulmuştur. Takip eden bölümlerde
üçüncü ülke pazar etkisinin analizlere dâhil edilmediği durumlarda endekslerde görülecek
farklılıklar da tartışılmıştır. Grafik 1’de, sadece yurtiçi pazarlar (Türkiye ve ticari ortağının
karşılıklı ticareti ile yurtiçine üretimleri) göz önüne alındığı durumdaki ağırlıklar ile sadece
üçüncü pazarlara yapılan ticaret verilerinin (kendi pazarları dışında kalan üçüncü ülkelere
yaptıkları ihracat kullanılarak hesaplanan ağırlıklar) kullanılmasıyla elde edilen ağırlıklar
karşılaştırılmıştır. Ülkeler coğrafi bölgelere göre sıralanmıştır. Soldan ön sıralarda Avrupa
ülkeleri, ortada renklendirilmiş bölgede Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri, sağ tarafta ise Asya ve
Amerika ülkeleriyle Avusturalya ile Güney Afrika yer almaktadır.
Grafik 1’den görüldüğü üzere yurtiçi pazar-üçüncü pazar ağırlıkları hem sektörlere hem de
ülkelere göre farklılık göstermektedir. Avrupa bölgesinde, genellikle, tekstil, giyim ile enerji
9
hariç diğer sektörlerde yurtiçi pazar ağırlığının daha yüksek olduğu görülmektedir.
Avrupa’daki ana ticaret ortaklarımızdan olan Almanya’da yurtiçi pazar ağırlığı gıda, tekstil,
makine-teçhizat, elektrikli makine ve cihazları ile radyo-TV sektörlerde; İtalya’da üçüncü
ülke pazarı ağırlığı (Kimya, Radyo-TV ve motorlu kara taşıtları sektörleri hariç); İngiltere’de
ise yurtiçi pazar ağırlığı
(Kimya sektörü hariç) daha yüksektir. Orta ve Doğu Avrupa
ülkeleriyle genelde yurtiçi pazar ağırlığı daha yüksektir. Bu bölgedeki ana ticaret
ortaklarımızdan olan Polonya ve Romanya ile olan ticaretimizde yurtiçi pazar ağırlığı
bölgesel ticaretimizi belirlemektedir.
Asya bölgesiyle ticaretimizi belirleyen temel pazar, kimya sektörü hariç, üçüncü ülkelerdir.
Bu ülkelerle kendi iç pazarlarımızdansa daha çok üçüncü ülke pazarlarında karşılaştığımız
görülmektedir. Diğer bölgelerle karşılaştırıldığında bu bölgede herhangi bir ülkenin
sektörlerin genelinde belirleyici olmadığı dikkat çekmektedir. Ticaret, gıda sektöründe
Japonya ve Rusya ile yurtiçi pazarlarda, Çin, Endonezya ve Malezya ile üçüncü ülke
pazarlarında; tekstil sektöründe, Hong Kong ve Singapur ile yurtiçi pazarlarda, Çin ve Rusya
ile üçüncü ülke pazarlarında; giyim sektöründe Kore ve İsrail ile yurtiçi pazarlarda, Hong
Kong ve Rusya ile üçüncü ülke pazarlarında; enerji sektöründe Japonya ve Rusya ile üçüncü
ülke pazarlarında; kimyada Rusya ile yurtiçi pazarlarda, Çin ile üçüncü ülke pazarlarında; ana
metal sektöründe Çin ve Rusya ile üçüncü ülke pazarlarında; makine-teçhizat sektöründe Çin
ve Japonya ile üçüncü ülke pazarlarında; elektrikli makine ve cihazları, radyo-TV ve motorlu
kara taşıtları sektörlerinde Japonya, Kore, Hong Kong ve Çin ile üçüncü ülke pazarlarında
gerçekleşmektedir. Genel olarak bakıldığında Çin ile üçüncü ülke pazarlarında karşılaştığımız
ortaya çıkmaktadır. Çin bölgesel ağırlığını tekstil, elektrikli makine ve cihazları ile radyo-TV
gibi sektörlerde ortaya koymaktadır.
Amerika bölgesiyle olan ticaretimizi belirleyen temel pazarlar sektörlere göre değişmektedir.
Gıda, makine-teçhizat, elektrikli makine ve cihazları, radyo-TV ve motorlu kara taşıtları
sektörlerinde üçüncü ülke pazarları, diğerlerinde ise yurtiçi pazar ticareti belirleyicidir.
Bölgede ana ticaret ortağımız olan ABD özellikle giyim, enerji ile ana metal sektörlerinde
önemli bir ağırlığa sahiptir. ABD ile ticaretimizi daha çok her iki ülkenin yurtiçi pazarı
belirlemekle birlikte, makine-teçhizat, elektrikli makine ve cihazları, radyo-TV ve motorlu
kara taşıtlarında üçüncü ülke pazarlarının ağırlığı daha yüksektir.
10
Grafik 1: Yurtiçi Pazar ve Üçüncü Ülke Pazarları Kullanılarak Hesaplanan Ülke Ağırlıkları
Makine ve Teçhizat
Elektrikli Makineler
Radyo-TV
Taşıt
Kaynak: Kendi hesaplamalarımız.
11
Grafik 1: Yurtiçi Pazar ve Üçüncü Ülke Pazarları Kullanılarak Hesaplanan Ülke Ağırlıkları
(Devamı)
Gıda
Tekstil
Giyim
Kömür ve Petrol (Enerji)
Kimyasallar
Ana Metal
Kaynak: Kendi hesaplamalarımız.
12
3.3. Sektörel REK Endekslerindeki Gelişmeler
Çalışmanın bu kısmında, sektörel reel kur endekslerinin zaman içerisindeki gelişmeleri
sunulmaktadır. Görüldüğü üzere sektörel REKler hem ÜFE (Grafik 2) hem de TÜFE (Grafik
3) bazlı genel imalat sanayi endekslerine göre farklı patikalar izlemektedir. Enerji, ana metal
ve elektrikli makine sektörleri reel kur endeksleri genel olarak hem ÜFE hem de TÜFE bazlı
genel endekslerin üzerinde bir seyir izlerken, kimyasallar, radyo-TV, motorlu kara taşıtları ve
tekstil sektörleri reel kur endeksleri genel olarak söz konusu genel endekslerin altında yer
almışlardır.
Grafik 2: Sektörel REK ve ÜFE Bazlı REK
Kaynak: Saygılı ve ark. (2012).
Grafik 3: Sektörel REK ve TÜFE Bazlı REK
Kaynak: Saygılı ve ark. (2012).
İncelenen dönemde reel efektif döviz kuru bazı sektörlerde değer kazanırken diğerlerinde
değer kaybetmiştir. Dönem boyunca ortalama değer artışı giyim sektöründe yaklaşık olarak
yüzde 3, tekstil sektöründe yüzde 9, makine ve teçhizatta yüzde 10, gıdada yüzde 12, ana
13
metal ile elektrikli makinelerde yüzde 21 ve enerji de yüzde 33 olmuştur (Tablo 4). Buna
karşın kimyasallarda yüzde 6, radyo-TV sektöründe yüzde 8, motorlu kara taşıtlarında ise
yüzde 2 civarında dönemsel bir değer kaybı yaşanmıştır. Aynı dönemde ÜFE bazlı genel reel
efektif döviz kuru endeksi ortalama yüzde 13, TÜFE bazlı genel endeks ise yüzde 15
oranında değer kazanmıştır.
ÜFE ve TÜFE bazlı genel endekslerinin ortalama değer artışları, 2003-2011ç2 döneminde
ekonomi genelinde rekabet kaybının olduğuna işaret etmektedir. Aynı dönemde kimyasallar,
radyo-TV ve motorlu kara taşıtlardaki endeks değeri düşüşü, genel olarak rekabet kazancına
işaret etmektedir. Buna göre, en yüksek rekabet kaybı enerji sektöründe gerçekleşirken, bunu
ana metal ve elektrikli makineler sektörleri takip etmiştir.
2011 ilk çeyreği itibarıyla giyim, kimyasallar, radyo-TV ve motorlu kara taşıtları
sektörlerinin endeks değerleri bu sektörlerde reel değer kaybı ve dolayısıyla rekabet gücü
kazanımları olduğunu göstermektedir (Grafik 2 ve 3). Enerji, ana metal ve elektrikli
makineler sektörlerinde değerlenme ise genel olarak diğer sektörlerin üzerinde seyretmiştir.
Tablo 4: Sektörel REK’ler ve ÜFE ve TÜFE Bazlı REK’ler
S ektörel
REK
Ortalama
(1)
S tand.
S apma (2)
Değişim
Katsayısı
(1/)(2)
Giyim
Ana
metal
102.7
120.8
93.9
132.7
92.2
113
110.6
97.7
121.1
109.2
112.6
114.7
7.3
13.5
7.1
19.4
4.9
7.9
7.4
5
11.3
6.8
7.5
9.7
14.2
8.9
13.2
6.8
19
14.2
15
19.5
10.7
16
15.1
11.9
Kimyasal Enerji
RadyoMakine ve
Elektrikli
REKTV
Gıda Teçhizat Taşıt Makineler Tekstil ÜFE
REKTÜFE
Kaynak: Kendi hesaplamalarımız.
Bir değişkenin değerindeki oynaklık çoğunlukla standart sapma ile ölçülür. Tablo 4 ana metal
ve enerji gibi küresel gelişmelere duyarlı sektörlerin REK’lerinin yüksek standart sapmaya
sahip olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla bu sektörlerin REK değerlerinin sıkça değiştiği,
diğer bir ifadeyle REK belirsizliğinin diğer sektörlere göre daha yüksek olduğu
görülmektedir. Sektörel endekslerdeki ortalama başına standart sapma (değişim katsayısı)
incelendiğinde ise en fazla oynaklık katsayısına sahip ilk üç sektörün sırasıyla taşıt, radyo-TV
ve tekstil sektörü olduğu, en düşük oynaklık katsayısı ise sırasıyla enerji ve ana metal
sektörlerinde olduğu saptanmıştır. Bu saptama geleneksel olarak ihracat pazarlarının önemli
olduğu alt sektörlerin REK endekslerinde oynaklığın yüksek ve temelde küresel gelişmelere
14
duyarlı sektörlerde daha sınırlı olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca bu farklılaşmanın
anlaşılmasının daha detaylı sektörel analiz gerektirdiğini de belirtmek yanlış olmayacaktır.
İncelenen dönemde REK-TÜFE ve REK-ÜFE endeksleri ile sektörel REK endeksleri
arasındaki ilişkinin önemli ölçüde farklılaşabileceği görülmektedir (Tablo 5). Sektörel REK
endeksleri ile REK-TÜFE endeksi arasındaki ilgileşim (korelasyon) katsayısı -0.57 ve 0.85
arasında, REK-ÜFE endeksi arasındaki ilişki ise -0.52 ile 0.91 arasında değişmektedir. Bu
bulgu Goldberg (2004) ve Alexandre ve ark. (2009) çalışmalarının bulgularından oldukça
farklıdır. Goldberg (2004) ABD için yaptığı çalışmada 30 mal çeşidinin 24 tanesinde genel
REK endeksi ile 0.80 veya daha yüksek ilgileşim katsayısı bulmuşken, Alexandre ve ark.
(2009) Portekiz için yaptıkları çalışmada benzer pozitif yüksek ilişkinin inceledikleri 21
sektörün 16’sında olduğuna işaret etmişlerdir. Türkiye de 10 sektörden sadece birisinin
(Gıda) hem REK-TÜFE hem de REK-ÜFE genel endeksiyle 0.80 ve daha yüksek oranda bir
ilişkiye sahip olduğu görülmektedir (Tablo 5).
İki sektörün (kimyasallar ve radyo-TV)
ilgileşimi ise negatiftir.
Tablo 5: İlgileşimler: Sektörel REK’ler ve ÜFE ve TÜFE Bazlı REK’ler
Ana
RadyoMakine ve
Elektrikli
Giyim Metal Kimyasal Enerji
TV Gıda Teçhizat Taşıt Makineler Tekstil
REK-TÜFE
0.5
0.47
-0.19
0.59
-0.57
0.85
0.78
0.14
0.72
0.63
REK-ÜFE
0.52
0.52
-0.09
0.6
-0.52
0.91
0.76
0.22
0.68
0.66
Kaynak: Kendi hesaplamalarımız.
Türkiye’deki bulguların ABD ve Portekiz’e ait bulgulardan farklılaşmasının çeşitli
açıklamaları olabileceği düşünülmektedir. Farklılaşmanın bir nedeni, belirtilen her iki ülkenin
de dış ticaret yapısının Türkiye’ninkine göre daha olgun olması ve dolayısıyla bu ülkelerin
dış ticaretlerinde bizde olduğu kadar hızlı sektörel kaymalar yaşanmaması olabilir. Ülkemiz
dış ticaret yapısında yaşanan hızlı sektörel kaymalara örnek olarak radyo-TV sektörü
incelenebilir. Genel endekslerle en çok negatif ilişkiye sahip olan radyo-TV sektörünün 2003
başında yüzde 4.4 olan dış ticaret payı 2010’da 1.8’e kadar düşmüştür. Söz konusu piyasa
kaybının temel nedeni Çin, Kore ve Hong Kong gibi rekabetçi ülkelerle özellikle üçüncü ülke
pazarlarında yeteri kadar rekabet edememiş olmamızdır. Tersi bir durum ise kimyasallar için
geçerlidir. Grafik 1 kimyasallarda gelişmiş Avrupa ülkelerinin Almanya, Hollanda, Fransa ve
İsviçre gibi ana ticaret ortağımız olduğunu ve daha çok üçüncü ülke pazarlarında
15
karşılaştığımızı göstermektedir. Genel endekse göre, kimyasallarda bu ülkelere göre daha
rekabetçi bir fiyat önermemiz, hem kimyasalların toplam imalat sanayi içindeki payını
2003’de yüzde 3.6’dan 2010 yılında yüzde 5.2 oranına çıkarmış, hem de sektörün REK
endeksini genel endeksin tersine seyretmesini sağlamıştır.6
Kısaca, bir taraftan sektörlerin değişen dış ticaret oranları diğer taraftan dış ticaret yapılan
ülke yelpazesinin ve dolayısıyla ağırlığının değişimi REK endekslerinin farklı patikalar
izlemesine neden olmaktadır. Her sektör bu değişimleri farklı şiddette yaşamaktadır. Benzer
değişimlerin Goldberg (2004)’te7 ABD’de ve Alexandre ve ark. (2009) Portekiz’de bu
şiddette hissedilmemesi ilgileşim katsayılarının Türkiye’de oldukça farklı çıkmasına neden
olmuş olabilir. Genel kur endeksi ile sektörel kur endeksleri arasındaki ilişkinin nispeten
zayıf olması ve hatta bazı sektörlerde ters yönde olması ihracatçı firmalar için sektörel REK
endekslerinin önemini ortaya koymuştur. Genel REK endeksleri firmaların ihracat
stratejilerinin belirlenmesinde her zaman doğru bir kaynak olmayabilir. Birden fazla sektörde
faaliyet gösteren firmalar için ise durum daha da karmaşık bir hal almaktadır.
Sektörel endekslerdeki gelişmelerin imalat sanayi ortalamasındaki gelişmelere kıyasla nasıl
geliştiğini anlamak için, ilgili sektörel endeks REK-TÜFE bazlı endekse oranlanıp 100 ile
çarpılmıştır. Bu analiz sonucunda, sektörlerin üç gruba ayrıldığı görülmektedir.8 İlk gruba ait
olan ana metal, enerji ve elektrikli makineler sektörlerinde imalat sanayi ortalamasına kıyasla
sektörel REK endekslerinde artış, değerlenme olmuş ve bu sektörlerin rekabet gücünde
(imalat sanayi ortalamasına kıyasla) aşınma olmuştur (Grafik 4.a). İncelenen dönemde, ana
metal sanayi sektörünün ortalama göreli kur endeksi 106, enerjinin 116 ve elektrikli
makinelerin 106 olurken, dönem sonu itibariyle, imalat sanayi geneline göre en yüksek artış
yüzde 28’lik oranla enerjide gözlenmiş, ana metalde yüzde 11’lik artış ve elektrikli makine ve
cihazlarındaysa herhangi bir değerlenme ya da değer kaybı olmamıştır.
Gıda, makine ve teçhizat ve tekstil sektörlerinin reel kur endeksleri genellikle yön ve
büyüklük bakımından REK-TÜFE endeksiyle birlikte hareket etmiş ve bu nedenle bu
6
Burada bir kez daha farklılaşmanın anlaşılmasının daha detaylı sektörel analiz gerektirdiği belirtilmelidir.
7
Goldberg (2004) çalışması sadece dış ticaret verilerini ülke ağırlıkları hesaplamalarında kullanması ve üçüncü ülke pazar
ağırlığını toplam ülke ağırlıklarına yansıtmaması açısından da, yöntemsel olarak bu çalışmadan farklıdır.
8
Ayrıca analiz döneminde, REK-TÜFE ile REK-ÜFE arasındaki korelasyon katsayısının 0.97 olması nedeniyle, REK-ÜFE
bazlı yapılacak olası analiz sonucunda da sektörlerin üç sınıfa ayrıldığı saptanmıştır.
16
sektörlere ait sektörel REK/ REK-TÜFE rasyoları 100 civarında dalgalanmış, 2006 yılı ikinci
yarısından itibaren genellikle 100’ün altına inerek bu sektörlerde imalat sanayi ortalamasına
kıyasla ılımlı rekabet gücü kazanımları olmuştur (Grafik 4.b). İncelenen dönemde, gıda
sektörünün ortalama göreli kur endeksi 98, makine ve teçhizatın 97 ve tekstilin 96 olurken,
dönem sonu itibariyle, en yüksek artış yüzde 5’lik oranla tekstilde, gıda ve makine teçhizatta
ise sırasıyla yüzde 5 ve yüzde 10’luk değer kayıpları olmuştur.
Grafik 4: (Sektörel REK / TÜFE bazlı REK)*100
a. Sektörel Rekabet Gücü Aşınanlar
b. Sektörel Rekabet Gücü Ilımlı İyileşenler
c. Sektörel Rekabet Gücü Artanlar
Kaynak: Kendi hesaplamalarımız.
Giyim, kimyasallar, radyo-TV ve taşıt sektörlerinde imalat sanayi ortalamasına kıyasla ciddi
rekabet gücü kazanımları olmuştur. İncelenen dönemde, giyim sektörünün ortalama göreli
kur endeksi 90, kimyasalların 83, radyo-TV’nin 81 ve taşıtın 86 olmuştur. Analiz dönemi
sonu olan 2011 ikinci çeyreği itibarıyla, göreli kur seviyesi giyim, kimyasallar, radyo-TV ve
taşıt sektörleri için sırasıyla 82, 69, 73 ve 79 olarak gerçekleşmiştir (Grafik 4.c).
17
Grafik 5’te sektörel reel kur endeksleri gelişmeleri Hodrick-Prescott filtresi yöntemiyle
döngüsel hareket ve eğilim bileşenlerine ayrıştırılmıştır. Bulgular, ana metal ve enerji sektörü
reel kur endekslerindeki döngüsel hareketlerin hem genel endeks hem de diğer sektörler
endekslerin döngüsel hareketlerinden çarpıcı bir şekilde ayrıştığına işaret etmektedir. Aynı
zamanda bu sektörlerin reel kurları diğer sektörlere göre hızlı bir artış eğilimi içerisindedir.
Giyim, radyo-TV, kimyasallar ve taşıt sektörlerinde ise reel kur endeksi 2003 başından
itibaren düşüş eğilimi göstermektedir. Bununla birlikte döngüsel hareketlerin sırasıyla radyoTV, kimyasallar ve taşıt sektörlerinde düşük olduğu gözlenmiştir.
Grafik 5: Döngüsel ve Eğilim Hareketleri
Gıda
Makine ve teçhizat
Taşıt
REK-TÜFE
Elektrikli mak.
Tekstil
REK-TÜFE
Giyim
Ana metal
Kimyasallar
Gıda
Makine ve teçhizat
Taşıt
Enerji
Radyo-TV
REK-TÜFE
Elektrikli mak.
Tekstil
REK-TÜFE
Kaynak: Kendi hesaplamalarımız.
Görüldüğü üzere sektörel reel kur endeksleri sadece genel imalat sanayi REK’lerine göre
değil ama aynı zamanda kendi aralarında da önemli ölçüde farklılaşabilmektedir. Bu
farklılaşma sektörel performansların anlaşılmasında sektörel reel kur endekslerinin
kullanılmasının daha anlamlı olabileceğini ima etmektedir. Bu noktada ilgi çeken diğer bir
2011Q1
2010Q3
2010Q1
2009Q3
2009Q1
2008Q3
2008Q1
2007Q3
2007Q1
2006Q3
2006Q1
2005Q3
2005Q1
2004Q3
2004Q1
2003Q1
2011Q1
2010Q3
2010Q1
2009Q3
2009Q1
2008Q3
2008Q1
2007Q3
2007Q1
2006Q3
2006Q1
2005Q3
80
2005Q1
80
2004Q3
110
2003Q3
Eğilim
110
18
2011Q1
2010Q3
2010Q1
2009Q3
2009Q1
2008Q3
2008Q1
2007Q3
2007Q1
2006Q3
2006Q1
2005Q3
Kimyasallar
Radyo-TV
140
2004Q1
2005Q1
Ana metal
Enerji
140
2003Q3
2004Q3
Giyim
b.
2003Q1
2004Q1
2003Q1
2011Q1
2010Q3
2010Q1
2009Q3
2009Q1
2008Q3
2008Q1
2007Q3
2007Q1
2006Q3
-40
2006Q1
-40
2005Q3
-10
2005Q1
-10
2004Q3
20
2004Q1
20
2003Q3
50
2003Q1
50
2003Q3
a. Döngüsel Hareketler
konu ise sektörel reel efektif kurların genel endeksten farklılaşmasına yol açan faktörlerin
neler olduğudur. Bir sonraki alt bölümde (3.4) reel kur gelişmelerinin kaynakları üzerinde
durularak, bu soruya da yanıtlar aranmaktadır.
3.4. Sektörel REK Endeksindeki Artışların Kaynağı
Sektörel reel kurlar göreli fiyat hareketleri ve nominal efektif kurlar tarafından
belirlenmektedir. Çalışmanın bu kısmında sektörel endeksler bu iki alt bileşenine ayrılarak
tartışılacaktır. Sektörel REK endeksleri bileşenlerine ayrıştırıldığında elektrikli makineler,
enerji, ana metal, makine ve teçhizat ve gıda sektörlerindeki reel kur değerlenmesinin analiz
döneminin başından itibaren göreli fiyat hareketlerinden kaynaklandığı görülmektedir (Grafik
6).9 Giyim, tekstil, taşıt ve kimyasallar sektörlerine ait reel kur değerlenmeleri
incelendiğinde, bu sektörlerin nominal efektif döviz kurlarıyla göreli fiyat hareketlerinin
2006 yılına dek birlikte hareket ettiği ve bu yıldan itibaren farklı patikalar izleyerek, kur
değerlenmesinde göreli fiyat hareketlerinin belirleyici olduğu saptanmaktadır. Radyo-TV
sektöründe ise 2008 yılı dışındaki belirgin ayrışma dışında, analiz döneminde göreli fiyatlar
ile nominal efektif kurun birlikte hareket ettiği görülmektedir.
Analiz sonu olan 2011 ikinci çeyreği itibarıyla, sektörel reel kur değerlenmeleri
ayrıştırıldığında, giyimde göreli fiyat hareketlerinin reel kur değerlenmesine yaklaşık yüzde
+11 oranında katkıda (pozitif, reel kur değerlenmesine sebep olan katkı) bulunduğu, nominal
efektif kurların ise yaklaşık yüzde -16 oranında değerlenmeyi azaltıcı (negatif, reel kur değer
kaybına sebep olan katkı) yönde katkıda bulunduğu gözlenmektedir.
9
Bu analizde bileşenler arasındaki etkileşimin göz ardı edilmiştir.
19
Grafik 6: Sektörel Reel Kurların Bileşenleri
Kaynak: Kendi hesaplamalarımız.
20
Katkı analizine ait göreli fiyat ve nominal kur etkileri tekstil sektöründe yüzde +53 ve yüzde 21; radyo-TV’de yüzde -5,5 ve yüzde -12; taşıtta yüzde +18 ve yüzde -23; makine ve teçhizat
sektöründe yüzde +33 ve yüzde -23; gıdada yüzde +40 ve yüzde -22; kimyasallarda yüzde +1
ve yüzde -22, ana metalde yüzde +58 ve yüzde -20; elektrikli makinelerde yüzde +48 ve
yüzde -23 ve enerjide yüzde +82 ve yüzde -20 olarak gerçekleşmiştir. Özetlemek gerekirse,
sektörel reel efektif döviz kuru endeksindeki artışların, bir diğer ifadeyle sektörel rekabet
gücündeki aşınmaların önemli bir nedeni göreli fiyat hareketlerindeki olumsuz gelişmelerdir.
Bu çerçevede sektörel rekabet gücü kazanımı ve yapısal dönüşüm amaçlayan bir politika
setinde nominal efektif döviz kurlarıyla göreli fiyat gelişmeleri birlikte dikkate alınmalıdır.10
Ayrıca yaptığımız analizlerde, sektörlerin göreli rekabet gücü bağlamında üç alt gruba
ayrılmasının temelde göreli fiyat hareketlerinden kaynaklandığı, sektörel göreli fiyatları
imalat sanayi ortalamalarına kıyasla daha fazla artan (azalan) sektörlerin rekabet gücü
aşınmaları (kazançları) yaşadığı da dikkat çekmiştir.
Sektörel-imalat sanayi reel efektif kuru farklılaşmaları incelendiğinde, analiz dönemi
boyunca imalat sanayi reel kur endeksinin üzerinde artış gösteren (diğer bir ifadeyle göreli
değerlenme gösteren) enerji ve ana metal sektörlerinin endeks artışlarında fiyat etkisinin
imalat sanayi geneline göre oldukça yüksek olduğu gözlenmiştir.
Öte yandan, giyim, kimyasallar, radyo-TV ve taşıt gibi sektörlerde nominal kur
değerlerindeki düşüş fiyat artışlarının üzerinde seyretmiş ve hatta kimyasallar ve radyo-TV
sektörlerinde genel olarak fiyat hareketleri de reel kur artışına negatif yönde etki etmiştir.
Sonuç olarak bu sektörlerde imalat sanayi geneline göre genel olarak bir rekabet gücü
kazancı olmuştur.
Gıda, makine ve tekstil de fiyat artışları, kur düşüşünün üzerinde olmasına rağmen bu
sektörlerin imalat sanayi ile olan yakın korelasyonundan dolayı genel endekse paralel hareket
etmesi beklentiler yönündedir.
10
Türk İmalat Sanayi’nde yapısal dönüşüm ve rekabet gücü kazanımı amaçlayan uygulanabilir seçici sanayi politikaları için
Yılmaz (2011)’e bakılabilir.
21
3.5. Üçüncü Ülke Pazarı Ağırlığının Sektörel REK Endekslerine Etkisi
Yukarıda da bahsedildiği gibi sektörel REK endekslerinin hesaplanmasında hem yurtiçi hem
de üçüncü ülke pazar ağırlıkları dikkate alınmıştır. Bu bölümde üçüncü ülke pazar ağırlığının
endeksler üzerine yarattığı etki tartışılacaktır. Grafik 7.a hem yurtiçi hem üçüncü ülke pazar
ağırlığının dahil edildiği ülke ağırlıkları kullanılarak hesaplanan REK endeksleri ile üçüncü
ülke pazar ağırlığının dahil edilmediği durumda elde edilen ülke ağırlıkları ile oluşturulan
REK endekslerini kıyaslarken, Grafik 7.b bu iki endeks arasında zaman içerisinde oluşan
farkı belirgin bir şekilde sunmaktadır.
Görüldüğü üzere, üçüncü ülke pazar ağırlığının endeks hesaplamalarına dâhil edilmemesi
endekslerde farklılıklar yaratmaktadır. Bu fark sektörden sektöre değişmektedir. Bu farklılığı
yaratan temel faktör o sektör için üçüncü ülke pazar ağırlığının büyüklüğüne bağlıdır. Daha
da önemlisi, sektörde ticaret yapılan ülke yelpazesinin genişliği, ülke pazarlarının zaman
içerisinde kaymalar yaşaması bu farkın yaratılmasında etkili olmaktadır.
Üçüncü ülke pazar ağırlığının dâhil edilmediği endeksin, dâhil edilene göre alt seviyelerde
seyretmesi ağırlıklı olarak üçüncü ülke pazarında karşılaşılan ve fiyat seviyesi düşük olan
ülkelerin analiz dışı bırakıldığını ifade etmektedir. Diğer bir ifadeyle, söz konusu durum için,
üçüncü ülke pazar ağırlığı dâhil edilmediğinde daha rekabetçi bir kur seviyesi hesaplanmış
olacaktır. Öte taraftan, eğer üçüncü ülke pazar ağırlığının dâhil edilmediği endeks, dâhil
edilene göre üst seviyelerde seyrediyorsa, tersi bir durum söz konusudur. Şöyle ki, ağırlıklı
olarak üçüncü ülke pazarında karşılaşılan ve fiyat seviyesi yüksek olan ülkelerin etkisi analiz
dışı bırakılarak olması gerekenden daha az rekabetçi bir kur seviyesi elde edilecektir.
Grafik 7’de üçüncü pazar ağırlığının analiz dışı bırakılmasına en belirgin tepkiyi radyo-TV
sektörü göstermektedir. Hem yurtiçi hem de üçüncü pazar ağırlığının dâhil edildiği endeks
net bir şekilde diğerine göre üst seviyelerde seyretmektedir ve fark zaman içerisinde
artmaktadır. Bilindiği üzere bu sektörün dış ticaret ağırlığı hızlı bir şekilde düşüş eğilimi
içerisindedir. Fark ise, Türkiye’nin özellikle üçüncü pazarlarda karşılaştığı ve fiyat seviyesi
düşük olan ülkelere göre, Çin, ABD, Japonya, Kore ve Macaristan (Grafik 2) rekabet kaybı
yaşadığını ima etmektedir.
Radyo-TV dışındaki sektörlerde genel olarak iki REK endeksi arasındaki fark özellikle 20062007 sonrasında, yani ana ticaret ortağımız olan Avrupa’da baş gösteren ekonomik kriz
sonrasında, kendine yeni pazar arayışları içine giren sektörlerde farklı eğilimler göstermiştir.
22
Giyim sektörü, radyo-TV’den sonra en belirgin fark gösteren sektör olarak ön plana çıkmıştır.
Fiyat seviyesi kendisinden daha düşük olan ülkelerle, özellikle Hong Kong (Grafik 1) üçüncü
ülke pazarlarında rekabet içerisine girmek zorunda kalmıştır. Bu değişimin göz ardı edileceği
bir endeksin yanlı kur seviyeleri göstereceği net olarak görülmektedir. Enerji, makine ve
teçhizat, kimyasallar gibi sektörlerde de benzer bir durum yaşanmıştır. Fakat, bu
sektörlerdeki değişimler baştaki iki sektöre göre biraz farklı olmuştur. 2008 yılına kadar olan
dönemde üçüncü ülke pazar etkisinin katılmadığı endeksler sistematik olarak daha az değerli
kur seviyesini gösterirken, gidişat bu yıldan sonra tersine dönmüştür. Kısaca, bu sektörlerdeki
ticaretimizde fiyat seviyesi yüksek olan ülkelerden, fiyat seviyesi daha düşük olan ülkelerle
üçüncü ülke pazarlarında rekabete doğru bir kayış olduğunu ifade etmektedir.
Taşıt, ana metal, tekstil, gıda ve elektrikli makine sektörlerinde ise gelişmeler yukarıda
sayılan beş sektöre göre oldukça farklı seyretmiştir. Bu sektörlerde kriz öncesinde üçüncü
ülke pazar etkisinin katılmadığı endeksler sistematik olarak daha değerli kur seviyesini
gösterirken, özellikle 2008 yılı itibariyle üçüncü pazar etkisi efektif kur seviyesini azaltıcı
yönde etki etmiştir. Diğer bir ifadeyle, krizin etkisiyle bu sektörlerde fiyat seviyesi yüksek
olan ülkelerle üçüncü ülke pazarlarında daha sık karşılaşmaya başlanmıştır. Bu etki öncelikle
tekstil sektöründe belirgin olmuştur. Taşıt, ana metal ve elektrikli makine sektörlerinde 20062008 döneminde ülke kompozisyonu değişiminin etkisi uzun dönemli eğilimlerde net olarak
görülmektedir.
Sonuç olarak, üçüncü ülke pazar ağırlığının sektörel REK endeks hesaplamalarında önemli
rol oynadığı, her bir sektör ticaretinde ülke kompozisyonu değişiminin efektif kurlar üzerinde
etkili olduğu görülmüştür. Bu etkinin göz ardı edilmesi ise yanlı REK değerleri
hesaplamalarına neden olabilecektir.
23
Grafik 7: Üçüncü Ülke Pazar Ağırlığının REK Etkisi
a. REK endeksleri
b. Aradaki Fark
Kimyasallar
Makine ve Teçhizat
Enerji
Giyim
Radyo-TV
Sektör
24
Elektrikli Makine
Gıda
Tekstil
Ana Metal
Taşıt
Sektör
Grafik 7: Üçüncü Ülke Pazar Ağırlığının REK Etkisi (Devamı)
c. REK endeksleri
d. Aradaki Fark
25
4. Sonuç
Literatürde sektörel reel kurlarla ilgili az sayıda çalışma bulunmaktadır. Goldberg (2004),
Lee ve Yi (2005) ve Alexandre ve ark. (2009) sırasıyla Amerika, Kore ve Portekiz üzerine
yapmış oldukları çalışmalarda sektörel kurların genel kurlardan farklı patikalar izlediğini,
sektörel kurların genel kurlarla yüksek pozitif ilişki göstermesine rağmen bunların ekonomik
değişkenlerin açıklanmasında genel kurlara kıyasla daha bilgilendirici olduklarını
belirtmektedir. Goldberg (2004) sektörel REK endekslerinin Amerika’daki firmaların
sektörel karlılıklarını; Lee ve Yi (2005) Kore’nin ihracat performansını; Alexandre ve ark.
(2009) Portekiz’in istihdamını sektörel reel kurlarla daha iyi açıklayabilmektedir.
Türk imalat sanayinin alt sektörlerine özgü rekabet koşulları ve dış ticaret ortakları
birbirlerinden önemli ölçüde farklılaşmaktadır. Yukarıda bahsedilen çalışmalar sektörel
kaymaların ve dış ticaret yapılan ülke yelpazesinin hızlı yaşandığı Türk imalat sanayi gibi bir
ülke için sektörel reel kur endekslerinin önemine işaret etmektedir. Saygılı ve ark (2012) bu
açıdan önemli bir boşluğu doldurmuş, bu çalışma ise Türk imalat sanayi 10 alt sektörü için
hesaplanan reel efektif kur endekslerinin bir değerlendirmesini yapmıştır.
Beklendiği üzere REK-TÜFE ve REK-ÜFE endeksleri ile sektörel REK endeksleri arasındaki
ilgileşim ciddi bir şekilde farklılık göstermiştir. Dış ticarette hem sektörlerin toplam ticaret
içindeki paylarının hem de ülke ağırlıklarının değişimi sektörel REK endekslerinin farklı
patikalar izlemesine neden olarak genel REK endekslerinden ayrışmasına neden olmaktadır.
Genel kur endeksi ile sektörel kur endeksleri arasındaki ilişkinin, ABD ve Portekiz gibi
nispeten daha durağan bir ekonomiye sahip ülkelere göre daha zayıf olması ihracatçı firmalar
için sektörel REK endekslerinin takibinin de ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur.
Ayrıca, yapılan göreli reel kur analizinde sektörlerin üç gruba ayrıldığı görülmektedir. İlk
gruba ait olan ana metal, enerji ve elektrikli makineler sektörlerinde imalat sanayi
ortalamasına kıyasla sektörel REK endekslerinde artış, değerlenme olmuş ve bu sektörlerin
rekabet gücünde (imalat sanayi ortalamasına kıyasla) aşınma olmuştur. İkinci grup sektörler
olan gıda, makine ve teçhizat ve tekstilde reel kur endeksleri genellikle yön ve büyüklük
bakımından genel imalat sanayi reel kur endeksiyle (TÜFE bazlı) birlikte hareket etmiş,
ayrıca bu sektörlerde 2006 yılı ikinci yarısından itibaren imalat sanayi ortalamasına kıyasla
ılımlı rekabet gücü kazanımları olmuştur. Üçüncü grup sektörleri olan giyim, kimyasallar,
26
radyo-TV ve taşıt sektörlerindeyse imalat sanayi ortalamasına kıyasla ciddi rekabet gücü
kazanımları olmuştur.
Hodrick-Prescott analizi dış ekonomik gelişmelere oldukça duyarlı olan enerji ve ana metal
sanayinde reel kurların döngüsel hareketlerinin diğerlerine göre yüksek olduğunu ortaya
koymuştur. Bu sektörler aynı zamanda hızlı reel kur artış eğilimi gösteren sektörlerdir.
Sektörel REK endeksleri bileşenlerine ayrıştırıldığında genellikle sektörel reel kur
değerlenmelerinin ve sektörlerin rekabet gücü bağlamında üç alt gruba ayrılmasının temelde
göreli fiyat hareketlerinden kaynaklandığı da gözlenmiştir. Bununla birlikte sektörel ticarette
genişleyen ticaret ağı, yaşanan ekonomik değişimlerden etkilenme farklılıkları sektörel reel
efektif döviz kuru hesaplamalarında hem yurtiçi hem de üçüncü ülke pazar paylarının dikkate
alınması gerektiğini göstermiştir. Saygılı ve ark. (2012) çalışmasının Goldberg (2004) ve Lee
ve Yi (2005)’e göre bir avantajı ticaret ortaklarının üçüncü ülke pazar yapmış oldukları
rekabeti, ülke ağırlık hesaplamalarına dâhil etmesidir. Bu çalışmaysa üçüncü ülke pazarı
etkisinin göz ardı edilmesinin yanlı REK değerleri hesaplamalarına neden olabileceğini
göstermiştir.
Türk imalat sanayi alt sektörleri REK endekslerinin farklı patikalar izlediğine yönelik elde
ettiğimiz bulgular, sektörlerin nominal kur gelişmelerinden aynı oranda etkilenmediğini,
sektörel rekabet gücü kazanımı hedefleyen politikaların sektörlere özgü tasarlanmasını
gerektiğine de işaret etmekte, sektörel rekabet gücü kazanımı ve yapısal dönüşüm amaçlayan
bir politika setinde nominal efektif döviz kurlarıyla göreli fiyat gelişmelerinin
belirleyicilerinin birlikte dikkate alınması gerektiğini vurgulamaktadır.
Öte yandan, REK endekslerini önemli yapısal rekabet unsurlarını yansıtmadığı da
unutulmamalıdır. Dolayısıyla, bu endekslerin yorumlanmasında ihtiyatlı olunmalıdır. Söz
konusu endekslerin rekabet gücü göstergesi olarak temsil gücünü korumak (ve artırabilmek)
amacıyla, RER ülke ağırlıklarının değişen ticaret yapısını içerecek şekilde belirli dönemlerle
yeniden hesaplanması önemlidir. Bununla birlikte veri olanaklarının artmasına bağlı olarak
benzer endekslerin daha alt detaylarda hesaplanması da rekabet gücü analizlerinde avantaj
sağlayabilecektir.
27
Kaynakça
Alexandre, F., Baçao, P., Cerejeira, J., & Portela, M. (2009). Aggregate and Sector-specific
Exchange Rate Indexes for the Portuguese Economy. Bank of Portuguese, Economic Notes
6/28.
Aydın, F., Saygılı, H., Saygılı, M., & Yılmaz, G. (2010). Dış Ticarette Küresel Eğilimler ve
Türkiye Ekonomisi. TCMB Çalışma Tebliği, No: 10/01.
Bayoumi, T., Lee, J. & Jayanthi S. (2005). New Rates from New Weights. IMF Working
Paper, WP/05/99.
Buldorini, L., Makrydakis, S., & Thimann, C. (2002). The Effective Exchange Rates of the
Euro. ECB Occasional Paper Series, No.2.
Clark, J., & Guy, K. (1998). Innovation and Competitiveness: A Review. Technology
Analysis and Strategic Management. 10(3), 363-395.
Di Bella, G., Lewis, M., & Martin, A. (2007). Assessing Competitiveness and Real Exchange
Rate Misalignments in Low Income Countries. IMF WP Series, No 07/201.
Durand, M., Simon, J., & Webb, C. (1992). OECD’s Indicators of International Trade and
Competitiveness. OECD Economics Department WP Series, No 120.
Elmar, K. (1984). The Measurement of Effective Exchange Rates. Bank of International
Settlements WP Series, No 10.
Fagerberg, J., Srholec, M., & Knell, M. (2007). The Competitiveness of Nations: Why Some
Countries Prosper While Others Fall Behind?. World Development, 35 (10), 1595-1620.
Goldberg, L. (2004). Industry-specific Exchange Rates for the United States. FRBNY
Economic Policy Review.
Gönenç, R., & Yılmaz, G. (2007). The Evolution and Determinants of Profitability in Turkish
Manufacturing Industry, 1997-2006. CBRT Research Department WP, No: 07/01.
Gönenç, R., & Yılmaz, G. (2008). How did the Turkish Industry Respond to Increased
Competitive Pressures, 1998-2007?. CBRT Research Department WP, No: 08/04.
Klau, M. (2006). The New BIS Effective Exchange Rate Indicies. BIS Quarterly Review,
March.
Lee, J., & Yi, B., C. (2005). Industry Level Real Effective Exchange Rates for Korea,
http://faculty.washington.edu/karyiu/confer/sea05/papers/lee_yi.pdf
Siggel, E. (2006). International Competitiveness and Comparative Advantage: A Survey and
a Proposal for Measurement. Journal of Industry, Competition and Trade, 6(2), 137-159.
28
Porter, M. (1990). The Competitive Advantage of Nations. New York, Free Press,
Macmillan.
Saygılı, H., Saygılı, M., & Yılmaz, G. (2010). Türkiye İçin Yeni Reel Efektif Döviz Kuru
Endeksleri. TCMB Çalışma Tebliği, No:10/12.
Saygılı, H., Yılmaz, G., Filazioglu, S., & Toprak, H. (2012). Sektörel Reel Efektif Döviz
Kuru Uygulaması:Türkiye Örneği. TCMB Çalışma Tebliği, No:12/13.
Turner, P. & Van’t dack, J. (1993). Measuring International Price and Cost Competitiveness.
Bank of International Settlements Economic Paper Series, No. 39.
Yılmaz, G. (2009). A New Competitiveness Measurement: Turkish Experience in 1998-2008.
İktisat İşletme ve Finans, 283, 41-58.
Yılmaz, G. (2011). Resurgence of Selective Industrial Policy: What Turkey Needs. TEK
Discussion Paper, No: 2011/3.
29
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Son Dönemde Yayınlanan Çalışma Tebliğleri
Çalışma Tebliğlerinin tamamına Banka İnternet sitesinden (http://www.tcmb.gov.tr) ulaşılabilir.
Home Production and the Optimal Rate of Unemployment Insurance
(Temel Taşkın Çalışma Tebliği No. 12/20, June 2012)
Türkiye İçin Bir Reel İktisadi Faaliyet Göstergesi
(S. Borağan Aruoba, Çağrı Sarıkaya Çalışma Tebliği No. 12/19, Haziran 2012)
Using Google Search Index to Nowcast Unemployment Rate: Evidence from Turkey
(Meltem Gülenay Chadwick, Gönül Şengül Working Paper No. 12/18, June 2012)
Küresel Kriz Sonrası Para Politikası
(A. Hakan Kara Çalışma Tebliği No. 12/17, Haziran 2012)
How Different are the Wage Curves for Formal and Informal Workers? Evidence from Turkey
(Badi H. Baltagi, Yusuf Soner Başkaya, Timur Hülagü Working Paper No. 12/16, May 2012)
Business Cycle Synchronization of Turkey with Euro Area and the Us: What Has Changed After 2001?
(Hüseyin Çağrı Akkoyun,Mahmut Günay, Bahar Şen-Doğan Working Paper No. 12/15, May 2012)
Profitability, Saving and Investment of Non-Financial Firms in Turkey
(Erdal Özmen, Saygın Şahinöz, Cihan Yalçın Working Paper No. 12/14, March 2012)
Sektörel Reel Efektif Döviz Kurları: Türkiye Uygulaması
(Hülya Saygılı, Gökhan Yılmaz, Sibel Filazioğlu, Hakan Toprak Çalışma Tebliği No. 12/13, Mart 2012)
Price Search, Consumption Inequality and Expenditure Inequality over the Life Cycle
(Yavuz Arslan, Temel Taşkın Working Paper No. 12/12, March 2012)
Housing Prices and Transaction Volume
(H. Çağrı Akkoyun, Yavuz Arslan, Birol Kanık Working Paper No. 12/11, March 2012)
Ins and Outs of Unemployment in Turkey
(Gönül Şengül Working Paper No. 12/10, March 2012)
Short-Term Inflation Forecasting Models For Turkey and a Forecast Combination Analysis
(Kurmaş Akdoğan, Selen Başer, Meltem G. Chadwick, Dilara Ertuğ, Timur Hülagü, Sevim Kösem, Fethi Öğünç,
Mustafa Utku Özmen, Necati Tekatlı Working Paper No. 12/09, February 2012)
Common Movement of the Emerging Market Currencies
(Meltem G. Chadwick, Fatih Fazilet, Necati Tekatlı Working Paper No. 12/07, January 2012)
Trade Openness, Market Competition, and Inflation: Some Sectoral Evidence From OECD Countries
(Mahir Binici, Yin-Wong Cheung, Kon S. Lai Working Paper No. 12/06, January 2012
Trend Shocks, Risk Sharing and Cross-Country Portfolio Holdings
(Yavuz Arslan, Gürsu Keleş, Mustafa Kılınç Working Paper No. 12/05, January 2012
An Empirical Study on Liquidity and Bank Lending
(Koray Alper, Timur Hülagü, Gürsu Keleş Working Paper No. 12/04, January 2012)
Download