Sporda Harici Kontrpulsasyon Etki Mekanizmaları Tıp Bilimleri Uzmanı Ordjonikidze Z.G., Tıp Bilimleri uzmanı Pavloc V.İ., Ganshina N.A., Tsvetkova E.M. Moskova Spor Tıbbı Bilimsel Uygulamalar Merkezi, Rusya Beden Eğitimi, Tedavi, Porfilaktik, Rehabilitasyon Dergisi sf. 56-61. № 1 2008 г. Harici kontrpulsasyon metodu pnömatik, mekanik ve elektrik teknolojilerin ortak kullanılması yoluyla sağlık durumunun iyileştirilmesine ve tedavi etmeye yönelik yöntemlerden biri olup, bu uygulamada dışarıdan bağlanan cihazla kan dolaşımının desteklenmesi sağlanmaktadır. Tarihçe 1988 yılında, Çin Ulusal Spor Komitesi’nin Araştırmalar Merkezi araştırmacıları, Lu Zhan, Gao Chonghuan, Liang Xiaoming ile birlikte, “Sporcuların Yorgunluk Atmaları Amacıyla Harici Kontrpulsasyon Uygulamaları” adlı çalışmalarını hazırlamıştır. Bu makale, Çin HKP(ECP) dergisinde ve diğer yayım kurumlarında yayımlanmıştır. Yük fizyolojisi ve yorgunluklar Dinamik fiziksel yüke karşılık olarak, hemodinamiğin belirli oranlarda gelişmesini sağlayan, biyokimyasal aşamalara ait hız ve yapı değişim sisteminin uygulandığı bilinmektedir. Sporun birçoğu, yüksek kapasitede kalp damar sisteminin çalışmasını gerektirmekte ve kalifiye sporcunun bu türden çalışmaları hemodinamiğin aşağıda açıklanan değişimlerini içinde bulundurmaktadır: o Maksimum düzeydeki hacmin arttırılması ve kalp atışının güçlendirilmesi; o Genel periferi direncin düşürülmesi; o Sistol basıncın arttırılması ve diyastol basıncın düşürülmesi. Tüm bu değişimler, ilgili kalp damar sisteminin düzgün bir biçimde çalışması, kısa sürede dinlenmiş bir vücudun temin edilmesi, kalp kaslarının gerektiği gibi çalışması ve zaman birimi içerisinde organizma tarafından tüketilen oksijen miktarının arttırılmasına yönelik olarak geliştirilmiştir. (Res.1). 1 Zaman, dak Zaman, dak Progresif bir biçimde artan yük seviyesine göre maksimum oksijen tüketimi miktarının arttırılmasına cevap olarak aşağıda açıklanan hususlar temin edilmiştir. ABP (mm Hg) – sistol, ara ve diyastol tansiyon; HR (bpm) – kalp kasılmalarının sıklığı (dakikada vuruş); Q (1/dak) – kalp atışı (Litre dakika); SV (ml/vuruş) –darbe hacmi (1 kalp kasılmasına bir ml); TPR (PRU) – periferi rezistans birimine göre toplam periferi direnci; VO2 (ml/dak/kg) – oksijen tüketimi (ml/dak 1 kg vücut ağırlığı). Resim 1. Kalp damar sisteminin dinamik fiziksel yüke olan etkisi, güç direnci 2 Zorlu çalışmaların doğal fizyolojik sonucu yorgunluk olup, yorgunluk durumunda, doğal olarak vücudun iş yapabilme yeteneği azalmaktadır. Yorgunluk; merkezi yada periferi şeklinde olabilmektedir. Bu ibareler birbirleriyle bağlantılı olup, birbirlerine paralel olarak ilerlemekte ve temellerinde biyokimyasal aşamaların değişmesi yatmaktadır. Biyokimyasal ilerlemeler ATF ve kreatin fosfat rezervlerinin düşmesi (aşırı yükler sonrasında eşit olmayan resentez düşük hızıyla), glikojen, asidoz, dehidratasyon rezervlerinin azalması gibi aşamaları barındırmaktadır. Yorucu fiziksel uygulamalar sonucunda, merkezi ve periferi kan dolaşımındaki değişiklikler, sporcu organizmasının kısa sürede eski durumuna gelmesine ne yazık ki engel olmaktadır. Bilindiği gibi sağlıklı insanın uzun süren ve yoğun çalışmalar sonucunda sistol tansiyonu yeterince hızlı düşmektedir. Böylece, Holtzhausen, Noakes (1994) koşucuların % 68’inde sistol kan basıncının semptomsuz olarak 20 mm c.s. fazla düştüğünü göstermiş ve bu durum süper maraton sonrasında ortaya çıkmıştır. Koşu sonrası sistol kan basınçları 90 mm c.s. daha az olan koşucularda baş dönmesi ve bulantı görülmüştür. Aynı zamanda diyastoli arteri basıncının dinamiği derin ve uzun süreli periferi vazodilitasyona sebebiyet veren biyokimyasal değişimlerin seviyesine (örneğin asidoz) bağlı olarak yavaşlatılabilir. Bilindiği üzere, miyokart perfuzyonu genel olarak diyastol döneminde gerçekleşiyor Buna göre diyastol tansiyonunun uzun süre devam eden düşük seviyesinin, işlerin bitiş ve dinlenme döneminde de kendini koruması yenilenmeyi geciktiren negatif faktör olarak görülümektedir. Bunun doğrulandığı yorucu yükler sonucunda direkt kalp kaslarına etki sağlanmakta ve kreatinfosfokinaz fraksiyonlarının yükselmesi ve uzun süreli aralıklı yükler sonucunda yüksek spesifik troponin fraksiyonlarının artışı gözlemlenmektedir. Böylelikle yorucu fiziksel ağırlıklar sonucunda sistem kan basıncının düşmesi söz konusu olabilmektedir. Fiziksel yüklere bağlı gelişen kollaps (İngilizce EAC) - vücut direncinin arttırılması için yapılan fiziksel uygulamalar sonucunda sporcularda görülen durum olup, bu gibi olaylarda seyyar sağlık merkezinde sporcular tedavi edilmektedir. EAC patofizyolojik mekanizması – çalışmalar tamamlandıktan sonra kasların pompa fonksiyonunun düşmesi sonucunda postural hipotansiyon olup, bu durum vazodilitasyonla sıkı bağlantılıdır. EAC genel olarak sporcular tamamlama çizgilerini geçtikten sonra ortaya çıkmaktadır. Yoğun antrenman sonrasında kollaps sporcularda görülen durum olup, bu gibi olaylarda seyyar sağlık merkezinde sporcular tedavi edilmektedir. Koşu gibi sporların uygulanması esnasında kollapsın yaygınlığı % 0,2 ile % 3,7 arasındadır. Aşırı uzun mesafenin geçilmesi durumunda, EAC-postural hipotansiyon yarışmaya katılanların % 17-21’inde tespit edilmiştir. Speedy ve arkadaşları (2000) sağlık çadırından destek alan % 27 atlet triatlon yarışı sonrasında bu yardıma başvurmuşlar ve kendilerinde (Ironman-triatlon) EAC tespit edilmiştir. 3 Benzer olarak, Eichna ve arkadaşları, (1947) yılında yapılan spor sonrası bacaklardaki kan akışından dolayı postural hipotansiyon belirlenmiştir. Yükün tamamlanmasından hemen sonra kas pompasının inaktivasyonu, vücudun alt kısımlarında kan toplanması yaşanmaktadır, kalpte kan basıncının düştüğü gözlemlenmektedir. Diğer faktörlerden biri de kalbin sağ ön odacığı kas damarlarının paradoksal dilitasyonu olup, sağ odacıkta basıncın aşırı derecede düşmesine sebep olmaktadır. (Refleks: Barcroft-Edholm). Bazı durumlarda, terleme, ishal ve kusma gibi ilave sıvı kaybı sirkülasyonu yapılan kan miktarının azalması sonucunda postural hipotansiyonun gelişmesine sebebiyet vermektedir. Ancak, EAC tespit edilen sporcuların aynı mesafeyi kollapssız tamamlayan sporculara göre daha dehidrasyona maruz kalmış olduklarına yönelik bir ispat bulunmamaktadır. HKP(ECP) Çalışma prensipleri Fiziksel çalışmalar esnasında, gelişen yorgunluk mekanizmaları dolaysıyla spor tıbbında en perspektif metotlardan biri de harici kontrpulsasyon işlemi sayesinde sporcuların dinlenmelerinin sağlanmasıdır. Bu metot çok önceden beri kalp damar sistemi uzmanlık dalında kullanılmaktadır. Günümüzde, söz konusu cihazın kullanımıyla ilgili genel Çin uzmanları tarafından elde edilen pozitif sonuçlar bulunmaktadır. Bu prosedür esnasında sporcunun diz altı, üst bacak ve kalça kısmına sargılar sarılır, diyastol döneminde (kalp kaslarının rahatladığı dönemde) aşağıdan yukarıya doğru hava basılmakta, sistol döneminde ise, (kalp kaslarının kasıldığı dönem) sargılardaki hava geri alınmaktadır. Cihaz, senkron olarak nabız dalgalanmaları esnasında elektrikli kardiyogramda dolma ve boşalma zamanını belirlemektedir. Kesintisiz ve kısa süreli hastanın bacaklarına gelen basınç, geri (retrograt) nabız dalgasını oluşturmakta, bu durum ise aortada diyastol basıncın artmasına sebep olmaktadır (Resim 2). 4 Res. 2. .Şişme - Harici Kontrpulsasyon Metodu ECP prosedürünün teorik gerekçesi, diyastol döneminde hemosirkülasyonun sağlanması, beyne ve miyokarda kan ulaşımının arttırılması amacıyla organizmanın kan damar sistemindeki basıncın sabit tutulmasıdır (Resim3). Resim 3. Rahatlama döneminde ve ECP uygulaması esnasında, hastanın pletizmogramı Aortal kapakçığın açıldığı dönemde basınç hızlı bir biçimde devreye girer, kan damarları başlangıç durumuna geri döner ve kalbin kan pompalama işlemine başlamaya hazır duruma gelir, böylece kalbin çalışması kolaylaşmakta ve miyokarda uygulanan basınç miktarı azalmaktadır. Zorlu fiziksel güçlerden sonra ECP kullanımıyla ilgili gerekçeler ECP’yi etkileyen birkaç mekanizma vardır, söz konusu mekanizmalar zorlu fiziksel yük neticesinde organizmanın eski gücünü geri kazanmasını sağlamaktadır. Bunlardan en önemlileri aşağıda belirtilmiştir. Şartlı olarak bunlar aşağıdaki gruplara ayrılırlar: 5 1) Derhal uygulamalı etkiler: а) Arteri kan damar sistemi için öncelikli olan etkiler; b) Toplardamar sistemi için öncelikli olan etkiler; 2) Uzun vadeli uygulamalı etkiler ECP’ye etki sağlayan ve hızlı ortaya çıkan etkiler atardamar sistemine etki etmekte, kalbin iskemi hastalığına ait semptomlar açısından prosedürün etkisini tespit etmek mümkün olmaktadır. Ancak, spor yaparken ortaya çıkan aşırı yüklenmeler sonucunda, miyokart oksijen eksikliği hissedebilmektedir. Bu durum ileride yenilenme aşamasının gidişatını da etkilemektedir. Böylelikle ECP işlemi, toplardamar sistemini etkileyerek fiziksel hareketler sonrasında damar sisteminin çalışmasını hızlandırır. Atardamar üzerinde ECP’nin ani etkilerinden biri de: 1) Ana damarlarda diyastol kan basıncının arttırılması ve koroner kolateral ve anastomozların açılması sonucunda koroner perfüzyonun güçlendirilmesini sağlamaktır. (Res.4). Diyastol kan basıncı, ne kadar fazla yükselirse ECP’nin o kadar etkin geçtiği tespit edilmektedir. Bilindiği üzere sağlıklı insanlarda koroner sirkülasyonun sağlanması amacıyla damarların rezistiv direncinin seviyesi, koroner kan akışını ayarlayan temel faktörlerdendir. Perfuzyon basınç, koroner damarlarda koroner kan akışının önemli hususlarındandır. Bilindiği gibi koroner kan akışı, toplam kalp değerinin sadece % 5-7 oranında olup, diyastol döneminde özellikle subendokardiyal bölgelerde tüm koroner perfuzyon değerinin yaklaşık %70-80 oranında olduğu belirlenmektedir. Araştırmalardan da görüldüğü üzere, diyastol basıncın % 13 yükseldiği durumlarda koroner kan akışı % 50 yükselmektedir. 6 2) Büyük arterlerde rezistiv direncin azalması (ağırlık sonrası) kalp kaslarının yükünü ve tüketilen oksijen miktarını göstermektedir (Resim. 4). ECP Diyastola fazında perfuzyon Koroner perfuzyon OPSS Kolateral oluşumu Yük sonrası Sol odacık duvarlarının gerilimi Miyokart tarafından oksijen tüketimi Miyokart kan beslemesi İskemi bölgesinde kan dolaşımının güçlendirilmesi Kalp kasları fonksiyonunun geliştirilmesi Res. 4. Harici kontr-pulsasyonun atardamar sistemini etkileme mekanizması Harici kontrpulsasyon metodunun, yükün organizmayı etkileme reaksiyonunun fizyolojik mekanizmalarına bağlı olarak toplardamar sistemi üzerinde de etki sağlaması ağır fiziksel 7 güç sonrasında organizmanın kısa sürede eski formuna kavuşmasında büyük önem taşımaktadır. Lu Zhan, Gao Chonghuan ve arkadaşlarının (1988) araştırmalarında da gösterildiği gibi ECP prosedürü sistole kan akışını güçlendirir ve atardamardan basınç altında bulunan bacaklara doğru kanın ulaşması sağlanır. Bacak kısmından da toplardamar ile kan hareketi sağlanır. Bunların tamamı, bacaklardaki kan dolaşımını hızlandırır. Yukarıda bahsedildiği gibi ağır ve uzun süren hareket sonucunda kan, bacak damarlarında birikir ve ECP prosedürü için uygun ortamı hazırlar. Uygulama yorgunluğun ortadan kaldırılmasına destek olur. ECP prosedürü bacakların toplardamarlarından kanın yukarıya çıkmasını sağlayarak vücudun dinç olmasını temin eder (Resim.5). ECP Baskı altından tutulan bölümlerden toplardamar kanının yukarıya gönderilmesi Kanın bacak damarlarında toplanması Metabolizma ürünlerinin inaktivasyonu (laktation, H+iyon vbg) Kalp kasılmalarının etkinliği (Frank-Starling mekanizması) Toplardamar kanının geri dönüşü Negatif reflektör etki (Barcroft-Edholm refleksi) Vegetatif ayarlamanın stabilizasyonu 8 Resim 5. Harici kontr-pulsasyonun toplardamar sistemini etkilemesi (özellikle yorucu fiziksel yük sonrası etkindir) Merkezi toplardamar basıncının, (MTB) doğru değişiminin bulunmadığına veya düşük oranlarda değişimlerin bulunduğuna dikkat çekmemiz gerekmektedir. Kalp kaslarına doğru kan akışının artmış olmasına rağmen MTB’nin muhtemel yükselişi gerçekleşmemektedir organizma bunu bu şekilde ayarlamaktadır. Çünkü, genel olarak sağlıklı insanlarda, özellikle de kalp odacıkları yeterince büyük olan sporcularda kalp kaslarının kasılma özelliği yüksek olmakta ve autoregülasyon uygulamaları muhafaza edilmektedir. En azından MTB’nin yükseldiği durumlarda bile, dünya uygulamalarında bu değer normal sınırlarda bulunmaktadır. ECP’nin Uzun Vadeli Etkileri Ağır fiziksel çalışma sonucunda sporcunun hemodinamik durumunun hızlı bir biçimde geri kazanılması için, kısa süreli harici kontrpulsasyon uygulamalarının yapılması durumunda, büyük oranlarda pozitif etki ve fayda sağlanması amacıyla, uzun süren tekrarlanan seansların uygulanması öngörülmektedir. Bu durumda, uzun vadeli harici kontrpulsasyon etki faktörleri devreye girecektir. Kan akışının, kan damarı duvarlarının endotheliumunu mekanik olarak etkilemesi diyastol döneminde (sistol döneminde de biraz yükselmeyle) harici kontrpulsasyon etki sonucunda hareket geriliminin (shearstress) artması gözlemlenmektedir. Bu terim, kan akışı esnasında damarların iç yüzeyinde oluşan sürtünme gücünü yansıtmaktadır. Sürtünme gücü kan akışı hızıyla doğru orantılı olup, damar çapına ise ters orantılı değere sahiptir. (Resim 6). Kan akışı - hareket gerilimi Resim. 6. Hareket gerilimi-sürtünmesi (shear-stress) Notlar. NO – azot oksiti; PGI- postasiklin; EETs – eposieykozatetraen asidi Hareket geriliminin artması vazodilitasyon mediatörlerin Endotheliumde serbest kalmasını teşvik etmektedir. Bunlara azot oksidi, porostaglandin Е2, postasiklin vbg dahil olup, söz konusu maddeler potasyum kanallarını açarak damarların pürüzsüz kas kısmında kanal oluştururlar ve hücre içi kalsiyum içeriğini azaltırlar. 9 ↑ Diyastolda damardaki kan hareketinin hızlandırılması ECP ↑ Sistolde damardaki kan hareketinin hızlandırılması ↑ hareket gerilimi (shear-stress) Vazoaktif maddelerin üretimi; gelişim faktörü; hücre membranlarını stabilize den hareketler vb. Endothelium membranlarının ve kan hücrelerinin stabilizasyonu, hemoreolojinin geliştirilmesi ↑ Mikro sirkülasyon akımında hareket eden damarların miktarı Kılcal damarların oluşumu, ↑mikro sirkülasyon akımına ait damarların toplam alanı ↑ İç organlarının ve kemik-kas yapısının kan dolaşım sistemi; ↑ tazmin edici olanaklar ↑ Sporcunun aerobik imkanları Resim с. 7. Harici kontr-pulsasyonun hemo sirkülasyona uzun vadeli etki mekanizması Endothelium neticesinde hareket geriliminin artması ve prostosiklin üretiminin (PGI2) yükselmesiyle, PGI2/TXB2 (tromboksan) iletişimi de artar, bu durumda trombojen potansiyelinin düşmesine sebep olur. Gerilimin artması sonucunda ortaya çıkan biyokimyasal ve fizyolojik değişimler aynı zamanda organizmanın antioksidan potansiyelinin stimulasyonunu, lipitlerin hidrojen etki hızının düşmesini, kan hücrelerinin agregasyon potansiyelinin azalmasını, neoanjiyogenez faktörlerinin üretim stimulasyonu içerir. (Resim 7). Yeni mikro damarların (neoanjiyogenez), mikro sirkülasyon aşamalarının geliştirilmesi ve toplamda kanın trombojen potansiyelinin düşürülmesi gibi faktörler sadece IBS düzeltmesine destek sağlamanın yanında sporcunun aerobik potansiyeline pozitif etki sağlamaktadırlar. 10