Bursa Tasavvuf l(ültürü

advertisement
l (J.JJ
.Uluslararası
Bursa Tasavvuf l(ültürü
Seınpozyuınu
4
BURSA
KULTUR SANAT VE
TURIZM VAKFI
'1
L
BURSA KÜLTÜR SANAT VE TURİZM VAKFI
BURSA IdTAPLIGI 18
Uluslararası
Bursa Tasa11vuj Kültiirii Scmpozyumu 4
ISBN
975-7003-16-6
...-
B irinci Basım
Eylül2005
Ya)luıa Hazırlayan
Mehrned Temelli
Baskı
F.Özsan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
İzmiryolu No:221 Beşevler 1BURSA
Tel: O (224) 441 33 82
e-mail: [email protected]
Tiyatrosu Yanı, Kültürpark 1 Bursa
Tel: (O 224) 234 49 12 (3 hat)
Faks: (O 224) 234 49 ll
E-posta: [email protected]
Açıkhava
Osmanlı Dönemi Şumnu Tekkeleri*
Orlin Sabev
(Orhan Salih) 1
Kuzey-Doğu Bulgaıistan'da bulunan Şurnnu, harbi açıdan stratejik
konumu ve coğrafi özellilderiyle Osmanlı döneminde önemli Müslüman
merkezi olmuştur. Osmanlı öncesinde büyük bir kaleye sahip olan bu yerleşim merkezi, mevcut olan 1485 yılı dolaylarında tarihli ilk Osmanlı tahrir
defterine göre Bali Bey ibn Malkoç'un zeameti olup, kasahada Hıristiya:ı:ı.
· hallG olaral<. 68 hane, 15 mücerret ile bir dul kadın, Müslüman hallG olaral<.
ise 3 hane ve 15 ınücerredin dışında ll hane Yörük, sipahi, güreci vs bulunmuştur.2 1526-1528 tarihli taluir kayıtlannda ise Şunmu, sultan haslarından olduğunu görınekteyiz. 3 XVI. ve XVII. yüzyıllarda Şumnu'nun
Milstüınan hallG giderek artmaktadır. 1578 tarihli Niğbolu sancağı mufassal taluir defterinde 226 Müslüman ve 141 Hıristiyan hane kayıtlıdır. 4
1086/1675-76 tarihli bir avanz defterine göre Şunmu'da 7 Müslüman, iki
Hıristiyan ve bir Ermeni mahalle vardı. 5 1260-1261/1844-1845 tarihli
Temettuat defterlerinde bulunan kayıtlara göre Müslüman nüfus kasabanın toplam nüfusun yüzde 68'ini oluştum1al<.taydı. 6 Şemseddin Sami'nin
ı Bulgaristan Bilimler Akademisi Balkan Etütleri Enstitüsü
PyMeH Koaaııea, Onuc Ha HuKonoJicKzm caHoJICaK om 80-nze zoouHu Ha XV eeK, Co<)ıill!,
2
1997, c. 152.
M. Tayyib Gökbilgin, "Kanuni Sultan Süleyman Devri Başlarında Rumeli Eyaleti, Livaları,
Şehir ve Kasabaları", Be Ileten, sayı 77-80, ı 956, s. 247-285.
4
Machiel Ki el, "Urban Development in Bulgaria in the Turkish Period: The Place of Turkish
Architecture in the Process", International Journal ofTurkislı Studies, 1989, cilt 4, sayı 2, s.
79-129.
5
Sozya Milli Kütüphanesi, OAK 129/3, v. 8a.
6
Osman Köksal, "Balkanlarda Birlikte Yaşama Standardının Göstergesi Olarak XIX. Yüzyıl
Ortalarında Bir Osmanlı Ordugiih Kasabasının Demografik, Sosyo-Ekonomik Panoraması",
Uluslararası Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Türk-Bulgar İlişkileri Sempozyumu ı ı-13
Mayıs 2005, Eskişehir, Türkiye. Bildiriler. Eskişehir: Osmangazi Üniversitesi, 2005, s. 218.
3
180
ULUSLARARASI BURSA TASAWUF KÜLTÜRÜ SEMPOZYUMU
aktardığı verilere göre ise XIX. yüzyılın seniarına doğru dörtte üçü Müslüman olmale üzere Şumnu'nun nüfusu toplam 23 095 kişiydi. 7
XVIII.- XIX. yüzyıllarda Osmanlı devleti Rusya ile sık sık savaşlarda
bulunduğırndan Bulgar topraklarının kuzey-doğır kısmı birçok meydan
savaşlara sahne olı11uş ve Şumnu'nun stratejik konumunun önemi artarale
kış mevsimlerinde burada Osmanlı ordugahları kurulmuştur. Bu nedenle
kasabanın yeni kale duvarları, tophaneler, asker! hastane, kışialar inşa edilmiştir.
...--.
Zamanın alcışıyla Şumnu'nun Osmanlı askeıj merkezi ve Müslümanların yoğırn olarale yaşadıkları bir kasaba olunca mimar! siluetinde de başta
1744'te bina edilen ve yerel halk arasında Tombul diye adlandırılan Şerif
Halil Paşa Camii olmale üzere birçok cami minareleri hakım olmuştur.
Şumnu'nun Müslüman merkezi olarale oluşumunda doğal olarak tasavvuf kültürünün de önemli bir katicısı olmuştur. Şu ana kadar üzerinde
fazla araştırma yapılmayan Osmanlı döneminde faal gösteren Şumnu teklee, zaviye ve türbeleri haleleında 'bulunan belgesel ve diğer kaynalclardan
hareket ederek bu bölgenin Osmanlı tasavvuf geleneği baleımından genel
bir tabioyu çizmek uygun görülmüştür.
Kaynaklar Hakkında
Şumnu ·telcleeleri konusunun araştırılmasına bizi yönlendiren belgesel
kaynak, Başbaleanlık Osmanlı Arşivi'nde salcianan Nezaret Sonrası Evkaf
_ Defterleri koleksiyonundan 1836-1839 tarihlerine ait 10267 numaralı
defterdir. Defterin birinci sayfası, ilk başta nerede bulunduldan belli olmayan medrese, zaviye ve hamam listeleri, bundan sonra Rusçule cami, tekke,
medrese ve hamamları listeleri ihtiva etı11ektedir. Aneale diğer mevcut kaynale ve araştım1alarla kıyasladığında ilk üç listenin Şumnu'ya ait olduğır
tespit edilmiştir. Bunun dışında listeler tarihsizdir. Falcat listelerin tarihlendirilmesi için Rusçule'a ait listelerde bulunan Said Paşa Camii ve Medresesi kayıtlarından hareket etı11emiz mümkündür. Çünleü Rusçuk sicillerinde lcayıtlanan H. 1 Zilhicce 1254/M. 15 Şubat 1839 tarihli Mirza Mehmed
Said Paşa Camii ve Medresesi vakfiyesi 8 dilclcate alındığında söz konusu
listeler de bu tarihten sonra hazırlanmış olduğır tespit edilmiştir. Evlcaf
defterinin son lcayıtları 183 9 yılına ait oldulcları için araştırınamızın hareket noktası olan listeler de herhalde 183 9 tarihinde hazırlanmıştır.
Söz konusu 1839 tarihli Şumım zaviyeleri listesinde aşağıda belgenin
ifadesiyle sıraladığımız beş adet teklee yer almaktadır:
7
8
Şemseddin Sami, Kamusii '1-A/Qm, cilt 4, İstanbul, 131111894, s. 2874.
Rusçuk Tarih Müzesi, B/2922, v. ı 34a- ı 36a
OSMANLI DÖNEMi ŞUMNU TEKKELERi
181
1. Cezayiı·li Hasan Paşa Tekkesi; Tarikat-i Rifaiyye'deıı.
2. Hajız Efendi Tekkesi; Eanisi Lüifullah Efendi; bu dahi.
3. Şrylı Karta! Tekkesi; Arsa-i haliye Jıavi; bu dahi.
4. Karabaş Tekkesi; bu dahi.
5. Abdülhay Tekkesi; bu dahi.
Söz konusu liste XVII. yüzyılın ortasından sonra Şumnu'da tasavvuf
trendinin bir safhasını ifade etmektedir. ı 651 yılında
buradan geçen Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Şumnu kasabasını anlatır­
ken sadece köprübaşında bir teld<eden bahsetmektedir. 9 ı 868- ı 869 10 ,
ı872-ı873 11 ve ı874-ı875 12 yıllarına ait Tuna Vilayeti salnamelerinde ise
Şumnu kazasında ı O adet teld<e ve türbe kayıtlı dır. Belgesel ve diğer kaynaldardan hareket ederek Ekrem Haldu Ayverdi'nin tespit ettiği Şumnu
· teld<elerin sayısı ı ı' dir ki, aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi bunlardan
bazılan tarafımızdan keşfedilen 1839 tarihli Şumnu zaviyeleri listesinde
yer alan tekkeler ile aynıdır. 13
geleneğinin gelişme
E. H. Ayverdi'ye göre Şumnu Tekketeri (Kayıt
Tarihi)
Sadrazam Gazi Hasan Paşa Zaviyesi ve Türbesi
1839 Tarihli Liste'ye göre
Tekketeri
Cezayirli Hasan
Paşa
Şumnu
Tekkesi
(125011834-1835)
Hafız
Efendi Tekkesi
Kartat Tekkesi
Karabaş Tekkesi,
Abdülhay Tekkesi
Şeyh
Çukur Tekke- Karabaş Zaviyesi (131211894-1895)
Abdülhay Efendi Tekkesi (127311856-1857)
Hafız Baba Tekkesi (123411818-1819)
Namazgôh (129511878)
Rifaiyye Tekkesi (XIX yy.)
Sinan Bey Tekkesi (122411809-1810)
Muhsin-zade Mehmed Paşa Tekkesi
(119811783-1784)
Saçlı Şeyh lbrahim Efendi Tekkesi (112911716-1717)
Hüseyin Dede Zaviyesi
Köprübaşı Tekkesi (1651)
Görüldüğü gibi Şun~mu teld<elerinden en erken tarihsel yazılarda kaydedilen Evliya Çelebi'nin bahsettiği Köprübaşı Teld<esi'dir. Ancak bu tek-
Evliya Çelebi Seyalıatnamesi, ed. Zeki Danışman, cilt 5, İstanbul, 1970, s. 195.
Salname-i Tıma, defa 1, sene 1285 (Osman Keskioğlu, Bulgaristan'da Miisliinıanlar ve
İslam Eserleri, s. 104-105'ten naklen).
11
Salname-i Tuna, defa 5, sene 1289, s. 108.
12
Salname-i Tıma, defa 7, sene 1291, v. 64b.
13
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa 'da Osmanlı Mimari Eserleri, ci lt 4 (Bulgaristan, Yunanistan, Arnavutluk), İstanbuL 1982, s. 107.
9
10
182
ULUSLARARASI BURSA TASAWUF KÜLTÜRÜ SEMPOZYUMU
kenin kimin tarafından ve ne zaman kurulduğu ve dervişleri hangi tarikata
mensup olduldan haldeında bilgiler eksiktir. Söz konusu teld<.e daha geç
tarihlerde kaydedilen teld(elerin biriyle aynı olabilir doğrultusunda ihtimali
de ihmal edilmemek gerekmektedir.
183 9 tarihli listede göze çarpan önemli bir det_ay, Cezayirli Hasan Paşa
Teld(esi'nin Rifaiyye tarikatına mensup olnfası· ve geride kalan dört teld(e
haldeında "bu dahi" gibi ifade kullanılmasınd;;ı:n hareket ile bunların da
aynı tarikata mensup olmasıdır. Rifaiyye taı;ikatının Şumnu'daki güçlü
pozisyonu, yukarıda bahsedilen 1844-1.845 taril!).i Temettuat defterlerinden de· tespit edilmektedir. Söz konusu defterlerde kaydedilen dört
meşayihin hepsi bu tarikatın mensuplandır. Birisi Cezayirli Hasan Paşa
Teld(esi'nde postı1işinken, ötekilerin sadece sakin olduldan mahalleleri
bildirilmiştir. ı 4 Ancak Ahmed Rifai tarafından XII. yüzyılda kurulan
Rifaiyye tarikatı, Şumnu'ya herhalde geç, yani XIX. yüzyılın birinci yarı­
sında ulaşmıştır, çünkü I839 yılında bu tarikata mensup olarak gösterilen
teld(eler aslında daha önceleri başka tarikatların yerel merkezlerindendi. Bu
teld(eler haldeında az çok müspet bilgilere sahip olduğumuz için onları
teker teker ayrıntılar ile ele alıp, tarih boyıınca taıikat mensubiyetlerinin
değişmelerini aktaracağız.
Abdülhay- Saçlı Şeyh İbrahim Efendi Tekkesi
1839 tarihli Şumnu zaviyeleri listesinde yer alan Abdülhay Teld(esi,
.Ayverdi'nin bulduğu I273/1856-1857 tarihli bir belgede de söz konusudur.
Ancak bu teld(e, herhalde yine Ayverdi'nin I129/I716-I7I7 tarihli başka
belgesel kaynaktan hareket ile bahsettiği ve bir Humfat defterinde I 7I4
tarihinde kayıtlı olan Saçlı Şeyh İbrahim Efendi Teld(esi ile aynıdır. ıs Çünkü Mehmet Süreyya'nın aktardığı bilgilere göre Abdülhay Efendi, İzmitli
Saçlı İbrahim Efendi'nin oğluydu. Saçlı İbrahim Efendi (ö. I660), Hüdayi
Mahmud Efendi'nin müıidi olup Edirne'de şeyh olmuştur. ı 6 Oğlu
Abdülhay'a ise, Edirne'de dünyaya gelip, I 070/1660 yılında babası yanına
Edirne Selimiyesi vaazı ve tekkesi meşihatı verilmiştir. Son olarak
1 I 03/1691 'de Hüdayi Mahmud Efendi Teld(esi şeyhi olan Abdülhay Efendi, 1117/1 705'te vefat etmiştir. ı 7 Hüdayl Mahmud Efendi, XVI. yüzyılın
sonlarında Celvetiyye tarikatının piri Üftade'nin müridiydi ve bu tarikatın
4
ı Osman Köksal, a.g.m., s. 220.
Halit Çal, "1 I 92 Numaralı 1697-1716 Tarihli Hurufat Defterine Göre Bulgaristan'daki Türk
15
Mimarisi", Balkanlar 'da Kültürel Etkileşim ve Türk Mimarisi Uluslararası Sempozyumu
Bildirileri (17-19 Mayıs 2000, Şummı-Bulgaristan), yayma hazırlayan Azize Aktaş Yasa,
Zeynep Zafer, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 2001, cilt I, s. 239.
16
Mehmed Süreyya, Sicill-i Osnıani yalıud Tezkire-i Meşalıir-i Osmam)ye, cilt 1, İstanbul:
Sebil Yayınevi, 1995, s. I OJ.
17
Mehmed Süreyya, ag.e., cilt 3, İstanbul: Sebil Yayınevi. 1996. s. 348.
OSMANLI DÖNEMi ŞUMNU TEKKELERi
183
kurucusu olarak gösterilmektedir. Hüdayi Mahmud Efendi, bir ara Eski
Zağra'da bulunmuş ve Yanbolu, Filibe, Pirevadi ve Silistre gibi Bulgar topraklarında bulunan Osmanlı dönemi bazı önemli Müslüman merkezlerinde
halifeleri varolmuştur. ıs Söz konusu Şumnu tekkesi de Celvetiyye tarikatı­
na mensup olmuştur. Bu tekleenin kuruluş tarihinin tespit edilmesi için
başka bir şahsın, yani Atpazarlı Osman Fazli-i İlahi'nin yaşam öyküsü bize
az çok yardımcı olabilmektedir. Çünkü Atpazarlı Osman Fazli-i İlahi,
104l/1632'de Şunmu'da doğup ilk öğrenimini, Saçlı İbrahim Efendi'ye
intisap ederek Celveti olmuştur. Gösterdiği yüksek istidattan dolayı Saçlı
İbrahim Efendi tarafından İstanbul'a gönderilen Osman Fazli, 1065/1655
yılında Celvetiyye tarikatı'nın temsilcisi olarak Aydos'ta vaaz, tedris ve
irşat ile görevlendirilmiştir. Daha sonra Filibe'ye giderek aynı görev ile 15
sene (1083/1672'ye) kadar burada kalmıştır. Bundan sonra İstanbul'da
bulunup, vaazlannda padişah ve vezirlerin halQ;ız tutumlarını ağır bir şe­
ldlde tenldt ettiğinden 1093/1 682'de, doğum yeri olan Şumnu'ya sürgün
edilmiş; ancak üç ay sonra sadrazam olan Bosnalı Süleyınan Paşa'nın yardımıyla tekrar İstanbul'a dönmüştür. 1 1Olll 690 Kıbrıs'a sürülen Osman
Fazli, 1 l02/169l'de orada vefat etmiştir.ı 9 Bu bakımdan Şumnu Saçlı İb­
ralüm Efendi Tekkesi büyük bir ihtimalle XVII. yüzyılın ortalarına doğru
kurulmuştur.
Celvetiyye tarikatının Bulgar topraklannda başka bir merkezi Akça Kı­
zanlık kazasında bulunan Alaedilin Efendi zaviyesiydi, çünkü Abdülhay
Efendi tahsilini tamamladıktan sonra burada da şeyh oln~uştur. 20
Muhsin-Zade Mehmed Paşa Tekkesi
Bu tekke hakkında Ekrem HaklG Ayverdi'nın aktardığı 1198/17831784 tarihli belgesel malumatın dışında başka bilgiler eksiktir. Ancak kurucusunun isminden hareket ederek bu tekkenin kaderi az çok taldp edilebilir. 1768-1774 tarihleri arasındald Osmanlı-Rus savaşı sıralarında 1772177 4 yıllarında Şumnu sadrazam Muhsin-zade Mehrned Paşa'nın karargahıydı. Ayıu şahıs, bugün de Şumnu'da ayakta kalan Kurşun Çeşmesini inşa
ettim1iş olabilir, çünkü 1 188/177 4 tarihli ldtabesine göre hanisi Hacı
Mehmed Ağa Paşa'dır. Çeşme eskiden Kozluk mal1allesi diye bilinen mevldde bulunmaktadır. 2 ı Şumnu tarihini araştıran Minko Penkov'a göre Kozıs H. Kamil Yılmaz, Aziz Mahmud Hiidtiyf ve Cetveliye Tarikatı, İstanbul: Erkarn Yayınları,
1982, s. 130-131.
ı 9 Bk. Mustafa Kara, Bursa 'da Tarikatlar ve Tekkeler, Bursa: Sır Yayıncılık, 2001, s. 336-337.
Mehmed Süreyya ise Osman Fazll'nin Celveti değil Halveti olduğunu yazmıştır. Bk.
Mehmed Süreyya, ag.e., cilt 3, s. 488.
20
Yeni Rehber Ansiklopedisi, cilt 1, İstanbul, 1993, s. 89.
.
2
ı Mımım ITeHKOB, "TypcKH Kat.ıeHHH Ha,unHCH OT Konaposrpa.u", H3aecnızm 11a HapoÔIIllf!
Aty3ezi- K01ıapoazpaô. 2, 1963, c. 75-90.
184
ULUSLARARASI BURSA TASAWUF KÜLTÜRÜ SEMPOZYUMU
luk mahallesi ve yanında bulunan Piri mahallesinden birkaç hane Cerrah
Arap diye adlandınlan birisine atfen Arap mahallesi olarak bilinmekteydi.
Penkov, Cerrah Arap'ın ameliyatçı olduğunu tahmin ettiyse de22 , ancak
"cerrah" kelimesi bu şahsın arneliyatçı değil, Halvetiyye tarikatının kolu
olan Cerralüyye mensubu olduğunu ifade etmiş olabilir. Bu balGmdan sadrazam Muhsin-zade Mehmed Paşa'nın savaş zamanında Şurnnu'da inşa
ettirdiği tekke Cerrahiyye koluna bağlı olahiieceği doğaldır. Çünkü bir
yandan zamanın sultanı III. Mustafa ( 1757-17·74) da bu kolu desteklemiş23, öte yandan kuruluşundan itibaren bu kblun mensupları, III. Alı­
med'in (1703-1730) 1715 tarihli Mora seferind€ olduğu gibi, Osmanlı
seferlerine katılmışlardır. 24
Muhsin-zade Mehmed Paşa Teldeesi 1839 tarihli Şumnu zaviyeleri listesinde eksik olduğunun nedenleri haldGnda yorum yapılamayacağı gibi,
daha sonralan Şumnu yine Cerrahiyye kolunun merkezlerinden biri olmuş­
tur. Çünkü kolun İstanbul asitanesinin son şeyhi olan İbrahim Fahreddin
Şevki'nin anlattıklarına göre XIX. yüzyılda Bulgar topraldarında bu tarikata bağlı Yanboli ve Şurnnu'da birer teldee kurulmuştur. Şumnu'daki tekke- nin kurucusu, burada doğmuş ve Osmanlı ordusundald yüzbaşı görevinden
ayrıldıktan sonra memleketine dönen Şeyh Muhammed Esad (veya Esad
Baba)' dır. 25
Cezayirli Hasan Paşa Tekkesi
Bildiğinüz Şumnu teldeelerinden sadece Cezayirli Hasan Paşa Teldeesinin inşaat tarihi haklGnda bilgiler mevcuttur. T eldee, Palabıyık lakabıyla
tanılan sadrazam Cezayirli Hasan Paşa tarafından ·inşa ettirilmiştir.
Mehmed Süreyya'nın 26 ve Şemseddin Sami'nin 27 aletardıldan biyografi
notlarına göre 1787-1791 tarihli Osmanlı-Rus savaşında Özi Seraskeri
olarale görevindeyken büyük başanlar elde etmiş ve -Mehmed Süreyya'ya
göre- Kasım 1789'da Sadrazam makamına yükselmiştir; aynı yılın Aralık
ayında Şumnu'ya vusul bulup 30 Mart 1790'da orada vefat etmiş ve bina
eylediği Bektaşi zaviyesinde defnedilmiştir. Şemseddin Sami ise, paşanın
artık Şumnu'da bulunduğu sırada sadrazam olduğunu yazar. Aynı bilgiyi
Şumnulu Hacı Veliko adında bir Bulgar'ın yazdığı tarih notlannda da görmekteyiz. Hacı Veliko'ya göre Cezayirli Hasan Paşa, Eldm 1789'da savaş
MımKo IleHKOB, "IlocemııueH H )leMorpacpcKH o6JIHK Ha lllyMeH no.ll ocMaHCKO
B!la)lH'!ecTBo", ll3eecmım Ha HapooHım Aty3eii -lllyMeH, 5, 1972, c. 116-146.
23
Nathalie Clayer, Mystiques, etat et societe. Les Halvetis dans l'aire balkanique de lajin du
XV' siecle iı nosjours, Leiden-New York-Köln: E.J.Brill, 1994, s. 106 (dipnot 126).
24
Nathalie Clayer, a.g.e., s. 192.
25
Nathalie Clayer, a.g.e., s. 243.
26 Mehmed Süreyya, a.g.e., cilt 2, İstanbul: Sebil Yayınevi, 1996, s. 172-173.
27
Şemseddin Sami, a.g.e., cilt 3, İstanbul, 1308/1891, s. 1801.
22
OSMANLI DÖNEMi ŞUMNU TEKKELERi
185
alanından Şumnu'ya dönmüş, orada vezir olup bir tekke inşa ettirıniş ve
tekke yapılırken vefat etmiştir. 28
Tekke, kasabanın güney-doğu tarafında Koşir mahallesinin doğusunda
bulunan Koşmeydan'da inşa edilrniştir. 29 Aslında, 1789 tarihli bir arzda
Hasan Paşa çadırlarını bu mevkide yaydığım bildirilmektedir. 30
Gerek Şemseddin Sami, gerek Mehmed Süreyya tekkenin Bektaşiyye
tarikatına bağlı olduğunu yazmaktadır. Zaten Mehmed Süreyya'nın Hasan
Paşa'nın ilk önce I152/1739'da Yeniçeri olduğu doğrultusunda aletardığı
bilgi bakınundan Şumnu'da_yaptırdığı teldee Bektaşi olduğu doğaldır.
1839 tarihli Şumnu zaviyeleri listesine göre Cezayirli Hasan Paşa Tekkesi artık Tarikat-i Rifaiyye'dendi. 1826-1828 tarihleri arasında Bektaşiyye
tarikatının kapatılmasından sonra bu tarikata o zamana bağlı ve dal1a sağ­
lam yapılara sahip olan tekkeler başka tarikatiara devredilmiştir. Bu esnada
Cezayirli Hasan Paşa Teldeesi binası da Rifaiyye tarikatına verilmiştir. Aynı
listeye göre geride kalan dört teklee de Rifai olan şeyhler tarafından yönetilmekteydi. Bunlardan biri herhalde Ayverdi'nin hakkında bilgi aletardığı
belgede Rifaiyye Teldeesi olarale bahsedilen teldeeyle aynıdır. Söz konusu
tekke Eski Cami mahallesinde bulunup bu teldeeye Mustafa bin İsmail Bey
ve Çömlekçi mahallesi ahalisitarafından naldtpara valcfedilmiştir. 31
Rifaiyye tarikatın Şumnu' dald güçlü etldsi ve I830'lu ve I840'lı yıl­
larda bu kasahada faaliyet gösteren tek bir tarikat olduğu dildcate değerdir.
Alexandre Popovic'in Balkanlar'da Rifaiyye tarikatı haldGnda yazdığı ldtabında geçmişte Bulgar topraldarında bu tarikata bağlı tel~eeler sadece Safya, Köstendil ve Sapareva Banya'da varolduğunu tespit e'tmiştir. 32 Bu tarikata bağlı başka bir teldee Nevrekop dolaylarında da faal göstermiştir.33
Şimdi ise gerek keşfettiğimiz 1839 tarihli Şumnu zaviyeleri listesi, gerek
yeni yayımlanan Temettuat defterleri bilgileri, Rifaiyye tarikatın Şuınnu'da
da çok önemli faaliyette bulunduğunu belgesel olarak tespit etmektedir.
Zaten XX. yüzyılın ilk yarısında t1=tldlderde bulunan Bulgar araştırınacısı
Vasil Marinov'a göre Rifai görüşleri Kuzey-Doğu Bulgaristan'da yaşayan
Jlucax.Me aa ce 3Hae, Coqıllil, 1984, c. 302-304.
~ 9 reoprıı ,niKyManııes, "llKoHor-.mqecKoTo pa:mııTııe Ha rpau WyMeH npe3 enoxaTa Ha
28
zypcKOTO snauııqecrso", H36ecmım Ha HapoOHZlll.llty3eÜ- Ko!1apo6zpao, 1, 1960, c. 83-99;
MııHKO I1eHKOB, "I1ocenmıteH H.ıı;eMorpaqıcKıı o6nHK".
30
Jlo!lo:J!CeHZtemo Ha 6b!lcapcKım Hapoo noo mypcKo po6cm6o. J(o"y.HeHnııı ıı Jltanıepua!llı,
Cocpllil, 1953, c. 169-170.
31
Ekrem Hakkı Ayverdi, a.g.e., s. 107 (Ni 2536).
32
AneKCaH.ıı;p I1onosııtı, E[JJIKWICKll oep6l1Ulll. l Pıujıauje, Eeorpau, 1992, c. 177-178.
33
Harry Norris, "Aspects of the Sufısm of the Rifa'iyya in Bulgaria and Macedonia in the
Light of the Study Published by Canon W.H:T. Gairdner in The Mos/em Worlcf', Islam and
Clıristian-ı'vfuslim Relations, cilt 7, sayı 3, 1996, s. 297-309.
186
ULUSLARARASI BURSA TASAWUF KÜLTÜRÜ SEMPOZYUMU
Müslüman halkı arasında yaygın bir şekilde benimsenmiştir. 34 1981-1983
yılları arasında yine buralarda araştırmalarda bulunan Frederik de Jang adlı
Hallandalı bilim adamı da, yerel halkı Rifa1 görüşlerden haberdar olduğunu
tespit edip bu durum tarikatın geçmişte buralarda faaliyet gösterdiğine bir
işaret olduğunu ifade etmektedir. 35 Bu bakımdan özellilde XIX. yüzyılda
Arnavutluk, Kosova ve Makedonya'da yoğım olarak ve Sırhistan ve Hersek'te daha az faaliyette bulunan Rifaiyye taı:ilsatı 36 Balkanların sadece Batı
kısmında değil, aynı zamanda Şumnu ve ~ll.zey-Doğu Bulgaristan, yanı
Doğu kısmında da görüşlerini yaymıştır.
Karabaş-Çukur
Tekkesi
Ayverdi'nin aktardığı 1312/1894-95 tarihli bilgilere göre bu teld<.e
Silistre Müşiri Mehıned Said Paşa tarafından ta~nir ettirilmiştir. 37 Mehmed
Süreyya'nın sağladığı biyografi notlarına göre Mirza Mehmed Said Paşa (ö.
1871), 1833-1839, 1841-1843, 1844-1847 ve 1848-1858 tarihleri arasın­
da dört kez Silistre valisi olınuştur. 38 Yukarıda bahsettiğimiz 15 Şubat
1839 tarihli vakfiyesinde Rusçuk hayratlarının dışında Şumnu'da "bir bab
Naleşibendi hanegah" ve içinde bulunan bir cami için müllder val<.fetmiş­
tir.39 Vakfiyede sözü geçen hanegalun Çukur teld<.esi ile aynı olduğu Rus- .
çuk Müslüman Vakıfları İdare Heyeti tutanaldarından anlaşılmaktadır. 2
Ekim 1909 tarihli ve 47 numaralı tutanaktan anlaşıldığına göre Çukur
Teld<.e'nin emialderinin tespit edildikten sonra bunları idare etınek için
Said Paşa mütevellisine vekaletı1ame verilmesi doğrultusunda bir karar
kılınnuştır. 40 16 Aralık 1919 41 , 27 Şubat 1921 42 ve Ocak 192443 tarihli
diğer tutanaldara göre Karabaş Tekkesi veya Çukur Teklee'nin faaliyeti
1920'li yıllara kadar devam etmiştir. 1873'de Şumnu doğumlu Süleyınan
Memişev'in 1951 'de anlattıkları hatıralarına göre bu teld<.ede birçok defa
Bulgaristan parlamentosunda Liberal Partisi'nin temsilcisi olaral<. millet
34 BaçHn MapHııos, "f1pımoc ırı.M H3)ft.JaBaHeTo Ha 6ına 11 KynTypaTa Ha TypcKOTO HaceneHae
B Cesepo-I13Toııııa E-ı,nrapını", 113eecmzm Ha EnzHozparjıcKuR uHcmunzynz u ,ııy3ezi, 2, i 955,
c. 95-216.
35
Frederik De Jong, "Notes on Islami c Mystical Brotherhoods in Northeast Buigaria", Der
Islam, 63, 1986, s. 303-308.
36
AneKCaH.llp f1orros11h, a.g.e.
37
Ekrem Hakkı Ayverdi, a.g.e., s. 107 (No 2530).
38
Mehmed Süreyya, a.g.e., cilt.3, s. 52.
39
Rusçuk Tarih Müzesi, B/2922, v.l35a-b.
40
Rusçuk Devlet Arşivi, F 97K, Op. I, a.e. 2, v. 52.
41
Rusçuk Devlet Arşivi, F 97K, Op. I, a.e. 22. 42
Rusçuk Devlet Arşivi, F 97K, Op. I, a.e. 7, v. 3.
43
Rusçuk Devlet Arşivi, F 97K, Op. I, a.e. 247.
OSMANLI DÖNEMi ŞUMNU TEKKELERi
187
veldli olan ve 25-30 sene önce vefat eden Şemseddin adında yaşlı bir hoca
yaşamış ve ölümünden sonra teklee terk edilip harap olmuştur. 44
Karabaş Tekkesi'nin bir yandan Mirza Mehmed Said Paşa'nın vakfiyesine göre Nakşibendiyye'ye, öte yandan 1839 tarihli Şumnu zaviyeleri
listesine göre Rifaiyye'ye bağlı olduğu gibi birbirine zıt bilgi düğmesinin
çözülmesi şimdilik imkansız gibi görünmektedir. Ancak Karabaş Tekleesi'nin Nakşibendiyye tarikatına inşa ettirilmesi Şuınnu'da en az 1839 yılı­
nın başlarına kadar Naleşibendi faaliyetlerin mevcut olduğunun bir göstergesidir. Kısa süre sonra, aynı yıl içinde bilmediğimiz nedenlerden dolayı
yeni yapılan bu tekke Celvetiyye tarikatına bağlı olan Abdülhay - Saçlı
Şeyh İbı:ahim Efendi ve Cezayirli Hasan Paşa tekleeleri gibi Rifallere devredilıniştir. XVIII. - XIX. yüzyıllarda Bulgar topraklannda Nakşibendiyye
tarikatı Köstendil, Samakov45 , Tırnova 46 ve Varna'da 47 faal göstermiştir.
Yukarıda bahsettiğimiz Hallandalı araştırmacı Frederik de Jang'un 1980'li
yıllara ait müşahedelerine göre o dönemde Nal(şibendl görüşler KuzeyDoğu Bulgaristan'da bulıman Kemanlar (İsperih), Tuu-akan, Koçina
(Profesor İşirkovo), Kızıl Burun (Ruyno) ve Rahman Aşıklar gibi kasaba ve
köylerde yaygın dı. 48
Belgesel Kaynaklardaki Diğer Tekkeler
183 9 tarihli Şumnu zaviyeleri listesinde yer alan banisi Lütfullal1 Efendi olan Hafız Efendi T ekkesi ve Şeyh Karta! T ejd(esi haldunda bilgi
şimdilik . sadece söz konusu listeden edinmekte)riz. Ekrem Haldu
Ayverdi'nin bahsettiği Hafız Baba Teld(esi'ne ait 1234/1818-1819 tarihli
belgesel bilgi büyük ihtimalle Şunum Hafız Efendi Teld(esi değil, Şunum
kazası Kara Ohadlar (Vranikon) köyündeki Hafız Baba Teld(esi ile alakalı­
dır. Bu teld(e XIX. yüzyılın başlarında Bektaşi olan Lülü-zade Seyyid ElHac Melek Mustafa Baba Efendi tarafından ihya edilmiştir. 49
Ayıu şeldlde Ayverdi'nin bahsettiği Hüseyin Dede Zaviyesi, Şunmu
kasabasında değil, Şumnu kazası Mirahur (Velino) köyündeld Genç Baba
Zaviyesi'dir, çünkü 1579 tarihli bir mufassal tahrir defterlerinin 1613 tarihli suretinde bu zaviye haldGnda şu bilgiler verilmiştir: "Vilayet-i AnadoŞumnu Tarih Müzesi, .[(aHHH 3a rvııma.rroTo Ha Konaposrpau (illyMeH), c:ı,6paHıı 4pe3
pa3nHT Ha rpaucKH JKHTeJIH (cnorvıeHıı, npeııamuı, poııocnosHe), TcrpauKa VI, c. 16-21.
45
Ekrem Hakkı Ayverdi, a.g.e., s. 88 (No 1950, No 1953).
46
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Cevdet Maarif 650.
47
Ekrem Hakkı Ayverdi, a.g.e., s. 123 (No 3014).
48
Frederik De Jong, a.g.m.
49
OpnHH Cb6es, ",[(oKyMeHTH OT Ha4aJIOTO Ha XLX seK 3a MıocıonMaHCKHll K)'JITOBOo6pa3oBaTeneH KOMnneKc TeKeTO "Xa<J.ıb3 6a6a" ııo c. BpaHH KOH (Kapa Oxaunap, Kapa
aTnap)", Tpao 0Mypnıaz ll 0AtypmazcKımm Kpaü. Hemapım ll K)lfınıypa, 2, BenHKO
TbpHOBO, 2003, s. 375-399.
44
188
ULUSLARARASI BURSA TASAWUF KÜLTÜRÜ SEMPOZYUMU
lu'da velayeti zahir olmuş Genç Baba nam dervişin oğlu Hüseyin Dede
Şurnnu'ya tabi rnerkurn Miral1ur nam karyede bir zaviye bina" etrniştir. 50
Ayverdi'nin bal1settiği Namazgah ~arn anlamda bir tekke değildir ve
herhalde 181 O yılında Şumnu'yu ziyaret eden Fransız coğrafyacı Barbie du
Bocage'ın yazôıklarında sözü geçen Şumnu Çömlekçi mahallesindeld Çömlekçi Camii yanındaki namazgahtır. 5 ı Yine Bocage'ın yazısında Şeyh Sinan
mahallesi bal1sedilmektedir ki 52 , Ayverdi'nin, ~ktardığı 1224/ ı 809- ı 81 O
tarihli belgede bahsedilen Sinan Bey Tekkesi ile~~ir alakası olabilir.
Öte yandan XIX. - XX. yüzyıllarda· Şufi:1nu'da yaşayan Müslüman
Türk halkı arasında Gelberi Sultan ve Çinli BaBa isimlendirilen dal1a iki
tekkenin çok meşhur olduğu anlaşılmal(tadır. Bildiğimiz belgesel kaynaklarda bahsedilmeyen bu ild tekke hakiandald bilgi ancal( halk arasında
anlatılan rivayetlerden edinmekteyiz.
Gelberi Sultan Rivayeti
Gelberi Sultan Tekkesi ilk kez XIX. yüzyılın sonlarında. Şumnu'yu ziyaret etmiş olan Çek asıllı Könstantin Jiretchek'in Bulgaristan Sgmlıatname­
si'nde bahsedilmektedir. Seyyah'a göre Şumnu'nun etrafındald tepelerin
altında, içinde sözde kasabanın Türk fatihi defnedildiği bir tekke bulunmuştur.53 Söz konusu tekke haklanda Şuınım Tarih Müzesi'nde 19091945 tarihleri arasında müzede çalışan ivan Mollov'un notları ile 1950'li
yıllarda kağıda geçirilen yerli olan Ali Mıtışev ve Süleyınan Menüşev'in
hatıralan saklanmaktadır. Bunlara göre söz konusu "fatil1"in ismi Gelberi
· (veya Gelberü) Sultan'dı ve tekkesi Şumnu'nun batısında bulunan Köşkler
mevldindeydi. 1388 yılında sadrazam Çandarlı Ali Paşa'nın Şumnu kalesi
fethine katılan Gelberi Sultan'ın kafası kaleyi savunanlar tarafından kesilmiş, ancal( dev olan cesedi canlı kalarak, kafasını eline almış ve gördüklerinden korkan ve aşağıya kaçan yoldaşlarını koşarak taldp etıniştir. Yolunu
gösterrnek için de yoldaşlan ona "Gel beri, sultan" diye seslenmiştir. Şehi­
din düştüğü ve son nefes verdiği yerde ise sonradan anısına bir tekke yaptı­
rılnuştır. Rivayetin başka bir versiyonuna göre ise Gelberi Sultan'ın kafası,
öldürülen Bulgar voyvodası olan babasının intikaını almak üzere güzel bir
kız tarafından kesilmiştir. Ali Mıtışev ve Süleyman Memişev'in batıralarına
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Tapu Tahrir Defteri, 713, s. 233; Ömer Lütfi Barkan, "Osmanlı İmparatorluğu'nda Bir İskan ve Kolanizasyon Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler",
Vakıflar Dergisi, sayı 2, 1942, s. 342; Ekrem Hakkı Ayvedri, a.g.e, s. 110 (N. 2628).
51
1. G. Barbie du Bocage, "Description de la ville de Chumla et de ses environs, avec un plan
pour servir a i intelligence de la relation des sieges de cetteville par les Russes en 1774,
1810 et Pendant la campagne actuelle », Journal de voyages, on arclıives geograplıiques du
X!Xe siecle, Septembre, 1828, s. 286-288.
52
1. G. Barbie du Bocage, a.g.m.
53
KoHCTaHTHH I1peı.ıeK, llonıyGaHılR no EMzapım. Cotjnuı, 1974, c. 268.
50
OSMANLI DÖNEMi ŞUMNU TEKKELERi
189
göre Gelberi Sultan büyük ihtimalle Osmanlılara müttefik olan bir Mgan
kabilesinin ·şeyhiydi, çünkü 120-125 yıl önce (Alı Mıtışev'e göre) yada
1834 yılı dalaylannda (Süleyman Menüşev'e göre) Mganistan'dan derviş­
ler gelip, söz konusu tekkeyi tanür etmişlerdir.
Günümüze bu şeldlde ulaşan rivayet muhtemel gerçek olaylanyla uydurmalann bir kanşımıdır, Çünkü şeyhin adını izahat etmek için ilginç ve
olağanüstü olaylarla süslenmiş bir hikaye yaratmak halk arasında popüler
bir yaldaşımdır. Bir kalenin fethine katılan şeyhlerin şehit düştüideri yerde
türbe ve teldee yapıldığı doğrultusunda rivayetler oldukça yaygındır. Öte
yandan tasavvuf geleneğinde şeyhlerin dev vücutlan olması da çok popülerdir. Gelberi Sultan'a gelince dev vücudu olması iddiası, teldeesinde bulunan ild tabuttan birinin normal insan vücudundan çok dal1a büyük ölçülerinden de kaynaldanmaletadır. Minko Penkov'a göre bu büyük tabut
Şumnu kalesinin fethinde şehit düşen Türk komutanına, diğeri ise yardım­
cısına aittir. 54 Eğer halk arasında kullanılan ad gerçekten Gelberi ise, bu
ismin lügatsel anlanu bambaşkadır, 55 Aslında Gelberi isnünin kökeni başka
da olabilir, çünkü ayıu rivayeti aletaran Şumnu doğumlu Osman Kesidoğlu'na göre bazı bilgilerde şeyhin isnü Kevbeli veya Kerbela Sultan olarak .
da bahsedilmektedir. 56 1878-1908 tarihleri arasına ait valafbelgelerinde ise
bu tekke Gülperi Baba isnü altında ortaya çılGUaletadır, 57
Türbede defnedilen şeyhin Şumnu kalesinin fethiyle bağlanması herhalde bulunduğu yerden de kaynaldanmaletadır. Çünkü türbe, Şumnu kalesi kalıntilanna giden yolun kenannda olan Teldee mıı..hallesinde bulunmaktaydı. Minleo Penkov'a göre Teldee dışında Gelberi Sultan diye de adlandınlan bu mahalle Şumnu'nun batısındald tepelerin etelderinde Türk
göçmenlerden tesis edilen esld bir rnahalledir. 58 Şurnnu'nun kentsel geliş­
mesini inceleyen Margarita Harhava'ya göre Teldee mahallesi ve onun hemen yanında olan Esld mahalle, kasabanın XV. yüzyılda oluşan en esld
yerleşim kesinüdir. 59 Aneale XVII. yüzyılın sonlanna ait avanz defterlerinde
Şumnu mahalleleri arasında Teldee veya Gelberi Sultan diye bir mahalle
rastlanmamaletadır. 60 Ayverdi'nin biriktiği bilgiler arasında da böyle bir
54
55
MımKo ITeHKOB, "TypcKH Ha,ıı:rpo6HH TiaMeTHHU:H OT Koııapoarpa,ıı:", fl3eecmım Ha
HapoÔHZlflM)l3eÜ- Ko11apoezpaô, I, I960, c. I07 (dipnot 8).
Temel Türkçe Sözlük, İstanbul: İnkılap Kitabevi, I994, s. 308.
Osman Keskioğlu, "Bulgaristan'daki Bazı Türk Vakıfları ve Abideleri", Vakıflar Dergisi,
7, I968, s. I29-I37.
57
Neriman Ersoy, Bulgaristan Prensfiğinde Türk Emlaki (I878-I908), İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, I996, s. I53,
I68.
.
58
MHHKO ITeHKOB, "IToceıımıı:eH H.UeMorpa<jıcKH o6JIHK".
59
Maprapına Xap6oaa, Tpaôoycmpoücmeo u apxumeKmypa no 6bllzapcKUme 3eAtu npe3 XVXVIII eeK, Co<jıiDI, I99I, c. 76 (figür 33, A-A).
60
Sozya Milli Kütüphanesi, OAK I29/3, v. 8a (1086/I675-1676); Başbakanlık Osmanlı Arşi­
vi, Mevkufat Kalemi 2790 (I I 06/1694-I695).
56
sayı
ULUSLARARASI BURSA TASAWUF KÜLTÜRÜ SEMPOZYUMU
190
mahalle ortaya çıkmamaktadır. 61 Teld(e mahallesi ancak Şumnu'yu
181 O' da ziyaret eden Bocage'ın yazılarında bahsedilmektedir. 62 Teld(enin
avlusunda bulunmuş olan mezar taşlarının üzerindeki kitabeler genelde
XIX. yüzyıla ve askeri şahıslara ait olup, en erkeni 1795 tarihlidir. 63 Bu
balamdan en az XVIII. yüzyıla kadar Şumnu'da Teld(e diye bir mahalle
olmayınca ve Gelberi Sultan rivayetinde-başka benzer rivayetlerde olduğu
gibi mitolojik motifterin bulunmasından dolayı söz konusu teld(e ve türbenin Şumnu kalesi'nin fetilinden az sonra y~pılması şüphe yaratmaktadır.
Bunun dışında teld(enin 1830'lu yıllarda A.tgaular tarafından tamir edilmesi doğrultusundaki bilgiler daha sağlam görürinıektedir. Osman Keskioğlu,
Afganistanlı bir dervişin rüyasında bu şeyhin türbesini görünce yerine gidip
bir zaviye yaptırdığını yazmal(tadır. 64 Aslında bu olaylar Rifaiyye tarikatı­
nın yine bu yıllarda Şumnu'ya yaygın bir şekilde girmesiyle de alal(alı olacağı ihmal edilmemek gerekmektedir.
Çinli Baba Rivayeti
Çinli Baba haldanda rivayeti yine Ali
Mıtışev'in
ve Süleyman
göre Çili Baba
diye adlandırdıldarı teld(e Ermeni mahallesinden Novasel köyüne giden
yolun kenarındald Güllük dere vadisinde bulunmuştur. Rivayete göre Çinli
Baba ilk önce esir, sonra mühtedi olan bir Çin'di. Şumnu kalesi fethine
katılıp kalıraman olan Çinli Baba fetihten sonra Şumnu kasabasının arniri
olmuştur. Ancak fanl dünyadan hayal larıldığına uğrayıp balısedilen vadide
mütevazı bir kulübeye çeldlen Çinli Baba bundan sonra hem Müslümanlar,
hem Hıristiyanlar tarafından evliya olara!( tanınmıştır. Çinli Baba, Macar
kralı III. Vladislav'ın 1444 tarihli Yama haç seferine kadar yaşamış, sefer
Memişev'in hatıralarından öğrenmekteyiz. Anlattıldarına
esnasında gerçeldeştirilen Şumnu muhasarasında şehit düştüğü sanılmak­
tadır. Mezarın yanında
bina edilen teld(e ta XX. yüzyıla kadar hizmette
Minko Penkov'a göre 1960 yılında bu teld(ede hala yanan
bir kandil görünebilmekteydi. 65 Çinli Baba'nın ismi Bocage'ın yaz,sında da
rastlanır. Ona göre Şumnu surları kapılarından biri Zili Baba Kapısı olarak
bilinmekteydi. 66 Fransızca'da "ç" harfi olmadığından Bocage, Çili (Çinli)
Baba ismini Zili Baba olara!( yazma!( zorunda kalmıştır. Ancal( Çinli Baba
Tel~esi ile ilgili rivayette de herhalde gerçek olaylar güzel uydurınalarla
bulunmuştur.
süslenmiştir.
Ekrem Hakkı Ayverdi, ag.e., s. 105-107.
J. G. Barbie du Bocage, a.g.m.
63
M11HKO IleHKOB, "TypCKI1 Haurpo6HH rraMeTHHL\11".
64 Osman Keskioğlu, a.g.m.
65
M11HKO IleHKOB, "TypCKI1 Haz:ırpo6HH II!Ilv!eTH11U11".
66
MımKo IleHKOB, "TypcKI1 Haurpo6Hn rraMeTH11U11".
61
62
OSMANLI DÖNEMi ŞUMNU TEKKELERi
191
Ali Mıtışev'in ve Süleyman Memişev'in hatıralannda Gelberi Sultan,
Çinli (Çili) Baba, Hasan Paşa ve Çukur tekkeleri olaral( dört teld(eden bal1sedilmektedir. Şimdilik ilk iki teld(enin 1839 tarihli Şumnu zaviyeleri listesinde yer alan ve Ayverdi'nin haldunda bilgi aktardığı tekkelerin bazılarıyla
aynı olup olmadıldan konusunda kesin bir hüküm dile getinnek mümkün
değildir. Kronolojik olaral( gerek Gelberi Sultan Tekkesi, gerek Çinli Baba
Teld(esi 1839 yılından önce de faal göstermiştir, çünkü l810'da Şumnu'yu
ziyaret eden Bocage'ın yazısında Teld(e mahallesi ve Zili Baba Kapısı bal1sedilmektedir. İktibas ettiğimiz iki Şumnulunun hatıralarına göre ise bu iki
tekke 1839'dan sonra da faaliyetlerini devarn etmişlerdir, ancak bu isimler
altında bildiğimiz belgesel kaynaldarda ort..'l.ya çıkmamal(tadır.
Sonuç
Başbal(arılık Osmanlı Arşivi'nde keşfettiğimiz 1839 tarihli Şunum zaviyeleri listesi, 1830'lu yıllarda Rifaiyye tarikatının o zamana kadar başka
tarikatiara bağlı olan kasabadald teld(eleri benimsediğini, l840'lı yıllarda
tutulan Temettüat defterleri de Şurnnu'da bulunan dört şeyhin hepsi Rifa1
olduklarını göstermektedir. Bundan önce söz konusu teld(eler Celvetiyye,
Bektaşiyye, Nalqibendiyye ve muhtemelen Cerralüye tarikatianna bağlı
·olarak faaliyette bulunmaktaydı. Rifaiyye'nin XIX. yüzyılın birinci yarısın­
da buraya girmesi, bu tarikatın XVIII. XIX. yüzyıllarda Ball(all{ar'a güçlü
bir şeldlde yayılması bağlamında değerlendirilebilir. 67 qeçmişte faal gösteren ve günümüze kadar hiç biri ayal(ta kalamayan Şumnu tekkeleri genel
tablosunda hala boşhıldar varolsa da, al(tardığımız bilgilerin sayesinde
Şurnnu tasavvuf geleneğinin ilk kez ışığa kavuşmuş olması önemli ve gelecek bakırnından ümit dolu bir adımdır.
67
Nathalie Clayer, a.g.e., s. 239.
Download