XVII) Diğer Hasta” konsültasyonları Editör: Prof. Dr. Merih KUTLU 1) Sağ subklaviyan arter proksimalinde kritik darlık ve anevrizma formasyonu olan hastanın, ekstremitede semptomu olmayıp aspirin ve klopidogrel alerjisi vardır. Hastada tedavi yaklaşımı nasıl olmalıdır? Soru : Yrd.Doç.Dr.Servet Altay Cevap: Uz.Dr.Hüseyin Altuğ Çakmak Yardımcı Editör: Uz.Dr.Ümit Yaşar Sinan A) Hastaya özgün öneriler; Üst ekstremitelerde aterosklerotik lezyonlar en çok subklaviyan ve brakiyosefalik arterlerin gövdesine yerleşmektedir. Asemptomatik hastalarda bu tıkayıcı damar hastalığına rastlanması sık görülen bir durumdur. Bununla beraber, ana subklaviyan veya brakiyosefalik atardamar lezyonu semptom verdiğinde, klinik tablo farklı olabilir. Subklaviyen darlığın doğal seyri hakkında az bilgi sahibi olunmasına karşın prognozun oldukça iyi olduğu görünmektedir. Asemptomatik hastalarda medikal tedavide antiagregan, statin, tansiyon kontrolü için ACE inhibitörleri yada ARB verilmelidir Bizim hasta örneğinde asemptomatik kritik subklaviyan arter darlığı mevcut olduğundan medikal tedavi verilip yakın izlem gereklidir. Ancak aspirin ve klopidogrele allerji olduğundan aspirin veya klopidogrel desensitizasyonu uygulanabilir. Diğer bir seçenek ise antikoagülan ajanlar olan varfarin ya da düşük molekül ağırlıklı heparinler olabilir. Kanıtları bulunmayan prasugrel veya tikagrelor ise hala tartışma konusudur. Semptomatik hale gelirse kritik darlığa yönelik PTCA ve stent işlemi veya cerrahi revaskülarizasyon yapılmalıdır (anevrizmatik genişleme de eşlik ettiğinden cerrahi revaskülarizasyon ön planda). B) Genel Öneriler; Üst ekstremite arter darlığı olan hastaların tümüne asemptomatik hastalar da dahil olmak üzere artan bir ölüm riski altında olduklarından ateroskleroza ilişkin risk faktörlerinin kontrolü yapılmalıdır. Semptomatik hastalarda ise revaskülarizasyon gereklidir. Üst ekstremitelerin aterosklerotik lezyonları olan hastalarda revaskülarizasyon gerekliyse ilk olarak bir endovasküler strateji önerilir. Cerrahi riski düşük hastalarda endovasküler tedavi başarısız olduğunda cerrahi düşünülmelidir. Asemptomatik hastalarda meme atardamarı ile koroner baypas yapılmış veya yapılacak olması veya her iki üst ekstremite damarı tıkanmasında kan basıncını izlemek için revaskülarizasyon düşünülmelidir. Yardımcı Editör Notu: Asemptomatik üst ekstremite darlığı bulunan hastalarda revaskülarizasyon endikasyonları; KAH bulunan ve KABG kararı verilen hastalarda IMA kullanılacaksa veya iki taraflı üst ekstremite darlığı nedeniyle kan basıncı ölçülemiyorsa girişim yapılmalıdır. Hastada subklaviyen darlığına anevrizmatik genişleme de eşlik ettiğinden arterit ayırıcı tanıda akılda bulundurulmalıdır. Bölüm Editörü Notu : Ek öneri yok 2) Bilinen kronik hastalığı olmayan 43 yaşında erkek has bir haftadır olan, progresif olarak artan nefes darlığı yakınması nedeni ile acil servise başvurmuştur. FM'de takipne, taşikardi, kalp hızı:110/dk, ta:135/80 mm hg idi. Kan gazında hafif hipoksemi ve hipokapni saptandı. d dimer >10.000 saptanması üzerine yapılan BT angiografi tetkikinde sağ ve sol pulmoner arter proksimalinde sağda total okluzyon solda totale yakın okluzyon oluşturan dolma defekti saptandı. Hastaya yapılan TTE’de sağ ventrikül dilate, ileri derecede hipokinetik. sağ atriyum dilate. Orta triküspit yetersizliği olup tahmini pulmoner basınç 100mm Hg saptandı. Hastada RA içinde İAS' ye yapışık semimobil 30*15mm boyutunda İAS aracılığı ile LA ya uzanan ve LA içinde 25*12mm boyutuna ulaşan kapak hareketleri ile hareket eden semimobil kitle imajları saptandı. Bundan sonraki yaklaşımınız ne olur? Soru: Dr.Metin Çoksevim Cevap: Uz.Dr.Ümit Yaşar Sinan Yardımcı Editör: Uz.Dr.Nijat Bakshaliyev A) Hastaya özgün öneriler ; Hastamız yüksek riskli masif pulmoner emboli hastası. Klinik bulgular, laboratuar ve görüntüleme tetkikleri sonucunda her iki pulmoner yatağı tıkayıcı, sağ atriyuma ve İAS yoluyla sol atriyuma uzanan kitle mevcut. Şok veya hipotansiyon bulgusu olmamakla birlikte sağ ventrikül yetersizliği olması hızla reperfüzyon tedavisini gerektirmektetir. Hasta trombolitik tedavinin kontrendikasyonları yönünden dikkatlice sorgulanmalı ve hastadan aydınlatılmış onam alınmalıdır. Sol atriyumda da trombüs olduğu için kalp damar cerrahisi ile hasta konsulte edilmelidir. Cerrahi düşünülmezse ve trombolitik kontrendikasyonu olmayan vakalarda alteplaz 100 mg/2saat dozda verilmeli, hastaya i.v UFH başlanmalı ve aPTT’ ye göre doz ayarı yapılmalıdır. Trombolitik tedavi sırasında hastada nörolojik defisit gelişirse trombolitik ve UFH acilen durdurulmalı ve kontrastsız BT ile kanama dışlanmalıdır. Eğer nörolojik defisit kanamaya bağlı değil sol atriyal trombüse bağlı gelişmişse trombolitik ve UFH tedavisine devam edilmesi önerilir. Bu durumda başka bir seçenek kateter yardımıyla serebral arterde trombüs aspirasyonu yapılmasıdır. Hasta DVT yönünden USG yapılmalı DVT mevcutsa damar cerrahisine konsulte edilmeli ve bu yönden gerekli öneriler alınmalıdır (bacak elevasyonu, antibiyotik ve nonsteroid antiinflamatuvar ilaç). B) Genel öneriler; Yüksek riskli PE vakalarında düşük kardiyak debi en önemli ölüm nedenidir. Bu nedenle PE + sağ ventrikül yetersizliği olan hastalarda destek tedavisi esastır. Deneysel çalışmalar agresif sıvı tedavisinin faydalı olmadığı tersine sağ ventrikül fonksiyonlarını bozduğunu göstermekte. Bu nedenle ılımlı bir sıvı desteği (500 ml) yapılmalıdır. Hipotansiyon ve şok eşlik eden hastalarda vazopressör ajanlarla destek tedavisi gereklidir. Normal kan basıncı, düşük kardiyak debisi olan PE hastalarında dopamin/dobutaminle inotropik destek verilebilir. Hipoksinin ve solunum yetersiziliğinin derecesine göre oksijen desteğinden mekanik ventilasyona kadar değişen yelpazede destek tedavisi uygulanır. Primer reperfüzyon kararı verilen hastalarda aPTT ye göre doz ayarı yapılacak şekilde UFH başlanmalıdır. Cerrahi embolektomi yüksek riskli PE hastalarında, trombolitik tedavinin başarısız olduğu veya kontrendike olduğu orta-yüksek olasılıklı PE vakalarında endikedir. Cerrahi embolektomi ayrıca PFO yoluyla sağ atriyumdan sol atriyuma uzanan trombüs varlığında da endikedir. Yardımcı Editör Notu: Aşikar yatkınlaştırıcı risk faktörü bulunmayan pulmoner tromboemboli vakalarında hasta PTE yönünden tedavisiyle birlikte hiperkoagübilite yönünden de araştırılmalıdır. Detaylı anamnez bazen ailede erken yaşta miyokart öyküsü, SVH, DVT gibi tromboze bağlı patolojileri ortaya çıkarabilir. Homosistein, Faktör V Leiden mutasyonu, Protein C ve S direnci, antitrombin eksikliği, protrombin gen mutasyonu yönünden tetkik edilmelidir. Çekilen kontrastsız torakoabdominal BT tanı almamış kitleyi ortaya koyabilir. Sol kalp boşluklarında trombüs olduğunda kraniyel BT ile beyine emboli atıp atmaması değerlendirilmelidir. Diğer bir önemli nokta bu hastada ileriki dönemde paradoksik tromboembolizmin karşısını almak için PFO nun cihazla kapatılmasıdır. Bölüm Editörü Notu : Ek öneri yok