Yürütmeyi durdurma taleplidir. Duruşma taleplidir. Davacı : TÜRK

advertisement
DANIŞTAY 16. DAİRE BAŞKANLIĞI
2015/24401 İlk Derece 21/09/2015
Yürütmeyi durdurma taleplidir.
Duruşma taleplidir.
Davacı : TÜRK YEREL HİZMET SEN
(Türkiye Yerel Yönetim Hizmetleri Kolu Kamu Görevlileri Sendikası)
Vekili : Av. Nihat Kılıç
Necati bey Cad. 27/12 Kızılay/Ankara
Davalı : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Konu : Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına yönelik Mali ve Sosyal
Haklara ilişkin 2016-2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem Toplu Sözleşmesinin, “Yerel
Yönetim Hizmet Koluna ilişkin Toplu Sözleşme” başlıklı 4. Bölümünün 1.
Maddesinin 2. Fıkrasının iptali ve işlem hakkında davalı idarenin savunması
alınmaksızın yürütmeyi durdurma kararı verilmesi, yargılamanın duruşmalı olarak
yapılmasına yönelik beyanlarımızın sunumudur.
T. tarihi : 23.08.2015
OLAYLAR VE AÇIKLAMALAR
Kamu Görevlilerinin Geneline ve hizmet kollarına yönelik Mali ve Sosyal Haklara
ilişkin 2016-2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem Toplu Sözleşmesinin, “Yerel
Yönetim Hizmet Koluna ilişkin Toplu Sözleşme” başlıklı 4. Bölümünün 1.
Maddesinin 2. Fıkrası şu şekildedir;
“2- Sosyal Denge Sözleşmesi imzalayan sendikanın üyesi olmayan kamu
görevlilerinden aynı unvanlı personelden alınacak aidatın iki katına kadar taraf
sendika sosyal denge sözleşmesi aidatı alabilir. Bu aidatı ödeyen kamu görevlileri
söz konusu sözleşmeden aynı usul ve esaslar dâhilinde yararlanır.” (Ek-2-İptali
istenen madde)
Dayanışma aidatı uygulaması öngören bu madde hukuka açıkça aykırı olup iptal
edilmesi ve lehimize yürütmeyi durdurma kararı verilmesi gerekmektedir. Zira Toplu
sözleşmeye konulan bu madde yargı kararlarını hiçe saymaya yönelik bir maddedir.
Şöyle ki;
Resmi Gazetenin 11 Nisan 2012 tarihli nüshasında yayımlanarak yürürlüğe giren
yeni 4688 sayılı yasanın Toplu sözleşmenin kapsamı başlıklı maddesi şu şekildedir;
“Madde 28- …Toplu sözleşme ikramiyesi -sendika üyesi olan tüm kamu
çalışanlarına ödenen tazminat- hariç olmak üzere toplu sözleşme hükümlerinin
uygulanmasında sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri
arasında ayrım yapılamaz.”
Yasanın iş bu amir hükmü gereği diğer sendika üyelerinden Dayanışma Aidatı adı
altında bir kesinti yapılması yasal olarak mümkün değildir. Nitekim konu sendikamız
tarafından yargı mercilerine taşınmış, ilk derece mahkemeleri bu uygulamayı hem de
geriye dönük olarak iptal etmiş, iş bu kararlar Danıştay tarafından da onanmıştır.
Mahkeme kararları ve Danıştay onama ilamları dilekçemiz ekinde mevcuttur. Ek-3
Konu ile ilgili emsal mahkeme kararları da lehimizedir. Örneğin Isparta İdare
Mahkemesinin 2010/1077 esas sayılı ilamı, Çorum İdare Mahkemesinin 2011/409
esas sayılı ilamı, İzmir 3 İdare Mahkemesinin 2010/2085 esas sayılı ilamı, İstanbul
2 İdare Mahkemesinin 2011/1661 esas sayılı ilamı, Yozgat idare Mahkemesinin
2012/931 esas sayılı ilamı, Manisa 2 İdare Mahkemesinin 2012/724 esas sayılı ve
2014/288 esas sayılı ilamı, Sivas İdare Mahkemesinin 2013/1325 esas sayılı ilamı bu
yöndedir. İdare Mahkeme Kararları, Danıştay incelemesinden de geçerek
kesinleşmiş, içtihat haline gelmiştir.
Danıştay Onbirinci Dairesi Esas No: 2015/2945, Karar No: 2015/1448;(İSTANBUL
FATİH BELEDİYESİ) Danıştay Onbirinci Dairesi Esas No:2014/1440, Karar
No:2014/5272; (SİVAS ŞARKIŞLA BELEDİYESİ) Danıştay Onbirinci Dairesi
Esas No:2014/1034,Karar No:2015/8139 (UŞAK İL ÖZEL İDARESİ)
Tüm bu Mahkeme Kararları ve Danıştay Kararlarına rağmen 2016 ve 2017 yıllarını
kapsayan 3.Dönem toplu sözleşme metnine sosyal denge sözleşmesi aidatı alınabilir
şeklinde bir madde koymak; yargı kararını işlevsiz hale getirmeye yönelik bir hareket
olup ceza hukuku anlamında da suç teşkil etmektedir. Bu gibi idari işlemlerde
idareye takdir yetkisi tanınmamıştır. Bu gibi işlemlerde idare eşitlik adalet ve
genellik ilkesini gözetmek zorundadır. Zira idarenin yetkisi mutlak ve sınırsız
olmayıp, bu işlemlerin anayasa, kanun, kamu yararı, amacı ve hizmet gereği
ilkeleriyle sınırlı olduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
İdarede çalışan diğer sendika üyelerinin de yasanın öngördüğü bir biçimde
sözleşmeden eşit şekilde yararlanması en yasal haklarıdır. Personel arasında iç barış
ve huzurun sağlanması, çalışma ahenginin bozulmaması ancak bu şekilde
sağlanabilir.
Bu madde dayanışma aidatı yönünden; haksız rekabeti öngörmekte, diğer sendika
üyelerini istifa etmeye zorlamakta ve sendikal faaliyetlerine sekte vurmaktadır.
Hukuka aykırı olan bu maddenin iptali gerekir. Nitekim Kastamonu İdare
Mahkemesinin emsal bir mahkeme kararında da bu konuda ayrıntılı bir irdeleme
yapılmış olup özeti ektedir;
“Dava, davacı sendika tarafından, davalı idare ile Belediye ve Özel İdare Çalışanları
Birliği Sendikası arasında 09.08.2012 tarihinde imzalanan Sosyal Denge Tazminatı
Sözleşmesi'nin "Sözleşmeden Yararlanma Koşulları" başlıklı 5/b maddesinin iptali
istemiyle açılmıştır.
Anayasanın 10.maddesinde; herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi
inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit
olduğu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı, devlet
organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun
olarak hareket etmek zorunda oldukları, 'Sendika kurma hakkı' başlıklı
51.maddesinde; çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik
ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın
sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe
çekilme haklarına sahip oldukları, hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da
üyelikten ayrılmaya zorlanamayacağı, sendika kurma hakkının ancak, milli güvenlik,
kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile
başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla
sınırlanabileceği, 'Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı' başlıklı
53.maddesinde; işçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal
durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma
hakkına sahip oldukları kurala bağlanmıştır.
Çalışma hayatında, önemli bir yere sahip olan sendikaların, faaliyetlerini serbestçe
düzenlemesi önem taşımaktadır. Serbestçe faaliyet gösterme, sendika özgürlüğünün
ayrılmaz bir parçası olduğu gibi, üyelerin haklarının korunmasında önemli bir yer
tutar. Sendika kurma özgürlüğü bir yandan demokrasiye dayalı düzeni oluşturan
kişiliğe bağlı hak ve ödevlerdendir. Öte yandan da toplumsal yaşantının çağdaş
uygarlık düzeyine eriştirme amacını güden sosyal ve iktisadi hak ve ödevlerdendir.
Eşit kullanılmayan, kişilere ve kamuya huzur ve adaletli bir düzen sağlamayan
sendika özgürlüğünün çağdaş uygarlık düzeyi ile ve demokrasi anlayışı ile
bağdaşması olanaksızdır.
375 sayılı KHK’nın ek 15.maddesinde; belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel
idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal
denge tazminatı ödenebileceği, sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık
tutarının, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa
göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye
ve il özel idaresi ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu
görevlileri sendikası arasında anılan Kanunda öngörülen hükümler çerçevesinde
yapılabilecek sözleşmeyle belirleneceği hükmü yer almaktadır.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun
28.maddesinde; toplu sözleşmenin; kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarını
düzenleyen mevcut mevzuat hükümleri dikkate alınarak kamu görevlilerine
uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar,
ek ödeme, toplu sözleşme
ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, harcırah, ikramiye, doğum, ölüm ve aile yardımı
ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları ve diğer mali ve sosyal
hakları kapsadığı, toplu sözleşme ikramiyesi hariç olmak üzere toplu sözleşme
hükümlerinin uygulanmasında sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu
görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı, “Mahalli idarelerde sözleşme
imzalanması” başlıklı 32 nci maddesinde; 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 15 inci maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının
ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il
özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde,
sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili
mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim
kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı,
il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç
ay içerisinde sözleşme yapılabileceği, bu sözleşme bu Kanunun uygulanması
bakımından toplu sözleşme sayılmayacağı ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Hakem
Kuruluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davalı idare ile Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği
Sendikası arasında 09.08.2012 tarihinde Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesi'nin
imzalandığı, anılan sözleşmenin "Sözleşmeden Yararlanma Koşulları" başlıklı 5/b
maddesiyle; "sosyal denge sözleşmesi imzalandığı tarihte başka bir sendikaya üye
olanların, bu sosyal denge sözleşmesinden yararlanabilmesi; BEM-BİR-SEN'e
sözleşme aidatı ödemeyi kabul ve taahhüt edecekleri dilekçeyi idareye vermesiyle
mümkündür. Sözleşme aidatı üyelik aidatının (taban aylığın 1'in) 2 katı olup sosyal
denge tazminatından tevkif edilir ve sendika hesabına yatırılır." koşulunun
getirilmesi nedeniyle davacı sendika tarafından anılan sözleşme hükmünün iptali
istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, yukarıda anılan mevzuat hükümlerinden, sosyal denge tazminatı
sözleşmenin konusunun, toplu sözleşmelerde belirlenen tavanı aşmamak kaydıyla
ilgili kurum ve kuruluşlarda çalışan kamu görevlilerine ödenecek sosyal denge
tazminatını belirlemek olduğu, bu sözleşmelerin 4688 sayılı Kanunun uygulanması
bakımından toplu sözleşme sayılmayacağı hükmü yer almasına karşın, bu hükmün
uyuşmazlık halinde Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamayacağına ilişkin
olduğu, Kanunun 28.maddesinde belirtildiği şekilde sendika üyesi olan ve sendika
üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı, aksine bir yorumun
sosyal denge tazminatının adaletli bir ücret dağılımı yoluyla ekonomik ve sosyal
barışı sağlama amacına ve Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu, kaldı ki
Kanunun 32.maddesinde böyle bir ayrım yapılamasına imkan sağlayan bir
düzenlemenin bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, sosyal denge tazminatı sözleşmesinde taraf olan sendikanın dışında
kalan sendikaların üyesi olan kamu görevlilerinden dayanışma aidatı veya başka
adlar altında bir ödenti (aidat) alınmasına ilişkin hükümlerin, sosyal denge
tazminatının ödenmesinde aynı kadro veya pozisyonlarda bulunan kamu görevlileri
arasında ayrım (eşitsizlik) niteliği taşıyacağından, davalı idare ile Belediye ve Özel
İdare Çalışanları Birliği Sendikası arasında 09.08.2012 tarihinde imzalanan Sosyal
Denge Tazminatı Sözleşmesi'nin 5/b maddesinde hukuka uyarlık bulunmadığı
sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerledava konusu işlemin iptaline…”
Danıştay 11. Dairesinin 2014/1304 esas, 2014/8139 karar sayılı ilamında, dayanışma
aidatı uygulamasının hukuka aykırı olduğuna dair şu şekilde ayrıntılı bir irdeleme
yapılmıştır;
“Dava, davacı Sendika tarafından, yetkili sendika ile davalı İdare arasında imzalanan
Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesi uyarınca sosyal denge tazminatından
faydalanan sendika üyelerinden, dayanışma aidatı kesilmemesi istemiyle yapılan
başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince;
il özel idaresinde çalışan memurlara, 657 sayılı yasada tanınan mali haklar dışında
para ödenmesi sonucunu doğuran ve Sosyal Denge Tazminatı sözleşmesi adında bir
sözleşme yapılmasına imkan bulunmadığından, yasal dayanağı olmayan bir
sözleşmeye istinaden dayanışma aidatı kesintisi yapılmayacağı gerekçesiyle dava
konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
11.4.2012 tarih ve 28261 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6289 sayılı Kanun'un
33. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Ek 15.
maddesinde, belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve
pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı
ödenebileceği, sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarının, 4688 sayılı
Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre yapılan toplu
sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi
ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası
arasında anılan Kanunda öngörülen hükümler çerçevesinde yapılabilecek
sözleşmeyle belirleneceği hükmüne yer verilmiştir.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun
28.maddesinde, toplu sözleşmenin; kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarını
düzenleyen mevcut mevzuat hükümleri dikkate alınarak kamu görevlilerine
uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar,
ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, harcırah, ikramiye,
doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek
yardımları ve diğer mali ve sosyal hakları kapsadığı, toplu sözleşme ikramiyesi hariç
olmak üzere toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmasında sendika üyesi olan ve
sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı; "Mahalli
idarelerde sözleşme imzalanması" başlıklı 32. maddesinde; 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin Ek 15. maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge
tazminatının ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye
meclisince, il özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar
verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını
belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı
veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile
belediyelerde belediye başkanı, il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme
sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabileceği, bu
sözleşmenin bu Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmayacağı ve
bu kapsamda Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamayacağı hükme
bağlanmıştır.
Öte yandan, 1.6.2012 tarih ve 28310 sayılı Resmi Gazete'de Devlet Personel
Başkanlığınca yayımlanan ve kamu idareleri adına Kamu İşvereni Heyeti Başkanı ile
Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası temsilcisi arasında imzalanan,
Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Mali ve Sosyal Haklara Dair Toplu
Sözleşmeye dair Tebliğin, "Sosyal Denge Tazminatı" başlıklı 5. maddesinde,
"Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında
istihdam edilen kamu görevlilerine, 4688 sayılı Kanunun 32. maddesinde yer alan
usul ve esaslar çerçevesinde ödenebilecek sosyal denge tazminatı, aylık tavan tutarı
en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) %100'üdür. Sosyal denge
tazminatının verilmesi yönünde yapılabilecek sözleşmelerde, tavan tutarı aşmamak
kaydıyla ödenebilecek tazminatın aylık tutarı, görev yapılan birim ve iş hacmi,
görevin önem ve güçlüğü, görev yerinin özelliği, çalışma süresi, kadro veya görev
unvanı ile derecesi gibi kriterlere göre farklı olarak belirlenebilir." düzenlemesi yer
almıştır.
Davalı İdare ile yetkili sendika arasında imzalanan Sosyal Denge Tazminatı
Sözleşmesinin; 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 15. maddesi, 4688
sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununda değişiklik yapan
6289 sayılı Kanun ile 21.5.2012 tarihinde kamu idareleri adına Kamu İşvereni Heyeti
Başkanı ile Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası temsilcisi arasında
imzalanan "Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Mali ve Sosyal Haklara Dair Toplu
Sözleşme'nin 5. maddesine dayanılarak imzalandığı anlaşılmış olup, söz konusu
sözleşmenin 5/c maddesinde, "İşveren tarafından sözleşme aidatı olarak diğer
sendika üyelerinden ve hiçbir sendikaya üye olmayan kamu görevlilerinden her ay
memur taban aylığının % 2 oranında üyelik aidatı kesilir ve sendika hesabına
yatırılır." kuralının yer aldığı görülmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davalı İdare ile yetkili sendika arasında Sosyal Denge
Tazminatı Sözleşmesinin imzalandığı, anılan sözleşmede yer alan "Yararlanma
Koşulları" başlıklı 5/c maddesine dayanılarak dayanışma aidatı kesilmesi
uygulanmasına son verilmesinin istenilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı
anlaşılmaktadır.
Olayda; yukarıda anılan mevzuat hükümlerinden, Sosyal Denge Tazminatı
Sözleşmenin konusunun, toplu sözleşmelerde belirlenen tavanı aşmamak kaydıyla
ilgili kurum ve kuruluşlarda çalışan kamu görevlilerine ödenecek sosyal denge
tazminatını belirlemek olduğu; bu sözleşmelerin 4688 sayılı Kanunun uygulanması
bakımından toplu sözleşme sayılmayacağı hükmü yer almasına karşın, bu hükmün
uyuşmazlık halinde, Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamayacağına
ilişkin olduğu; Kanunun 28. maddesinde belirtildiği şekilde sendika üyesi olan ve
sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı, aksine bir
yorumun sosyal denge tazminatının adaletli bir ücret dağılımı yoluyla ekonomik ve
sosyal barışı sağlama amacına ve Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu, kaldı ki
Kanunun 32.maddesinde böyle bir ayrım yapılmasına imkan sağlayan bir
düzenlemenin bulunmadığı gibi sosyal denge sözleşmesinde ancak, Kamu İşvereni
Heyeti Başkanı ile Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası temsilcisi
arasında imzalanan "Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Mali ve Sosyal Haklara
Dair Toplu Sözleşmesinin 5. maddesinde tespit edilen, görev yapılan birim ve iş
hacmi, görevin önem ve güçlüğü, görev yerinin özelliği, çalışma süresi, kadro veya
görev unvanı ile derecesi gibi kriterlere göre bir farklılığa gidilebileceği, bunun
dışında sendika üyesi olan yada sendika üyesi olmayan ile başka bir sendikaya üye
olanlar arasında bir ayrıma gidilemeyeceği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Bu durumda, Sosyal Denge Dazminatı Sözleşmesinde taraf olan sendikanın dışında
kalan sendikaların üyesi olan ve hiçbir sendikaya üye olmayan kamu görevlilerinden
dayanışma aidatı veya başka adlar altında farklı oranlar üzerinden ödenti (aidat)
alınmasına ilişkin hükümlerin, sosyal denge tazminatının ödenmesinde aynı kadro
veya pozisyonlarda bulunan kamu görevlileri arasında ayrım (eşitsizlik) yaratacağı
açık olduğundan, davalı İdare ile yetkili sendika arasında imzalanan Sosyal Denge
Tazminatı Sözleşmesinin 5/c bendine dayanılarak dayanışma aidatı kesilmesinde
hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı İdare temyiz isteminin reddine; Mahkeme kararının
belirtilen gerekçe ile sonucu itibarıyla ONANMASINA…”.
Müvekkil sendika davasında haklıdır. Anılan nedenlerle dava açılması zarureti hasıl
olmuştur. Takdir yüce heyetindir.
Sonuç : Arz edilen ve resen görülecek nedenlerle davamızın kabulüne karar
verilmesini, Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına yönelik Mali ve
Sosyal Haklara ilişkin 2016-2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem Toplu Sözleşmesinin,
“Yerel Yönetim Hizmet Koluna ilişkin Toplu Sözleşme” başlıklı 4. Bölümünün 1.
Maddesinin 2. Fıkrasının iptaline karar verilmesini işlem hakkında davalı idarenin
savunması alınmaksızın yürütmeyi durdurma kararı verilmesini, yargılamanın
duruşmalı olarak yapılmasını, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin davalı idare
üzerinde bırakılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.14.09.2015
Davacı vekili
Av. Nihat Kılıç
Ekler
1- Vekâletname
2- Toplu Sözleşme örneği
3- Emsal kararlar
Download