DANIŞTAY 16. DAİRE BAŞKANLIĞI 2015/24401 İlk Derece 21/09/2015 Yürütmeyi durdurma taleplidir. Duruşma taleplidir. Davacı : TÜRK YEREL HİZMET SEN (Türkiye Yerel Yönetim Hizmetleri Kolu Kamu Görevlileri Sendikası) Vekili : Av. Nihat Kılıç Necati bey Cad. 27/12 Kızılay/Ankara Davalı : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Konu : Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına yönelik Mali ve Sosyal Haklara ilişkin 2016-2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem Toplu Sözleşmesinin, “Yerel Yönetim Hizmet Koluna ilişkin Toplu Sözleşme” başlıklı 4. Bölümünün 1. Maddesinin 2. Fıkrasının iptali ve işlem hakkında davalı idarenin savunması alınmaksızın yürütmeyi durdurma kararı verilmesi, yargılamanın duruşmalı olarak yapılmasına yönelik beyanlarımızın sunumudur. T. tarihi : 23.08.2015 OLAYLAR VE AÇIKLAMALAR Kamu Görevlilerinin Geneline ve hizmet kollarına yönelik Mali ve Sosyal Haklara ilişkin 2016-2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem Toplu Sözleşmesinin, “Yerel Yönetim Hizmet Koluna ilişkin Toplu Sözleşme” başlıklı 4. Bölümünün 1. Maddesinin 2. Fıkrası şu şekildedir; “2- Sosyal Denge Sözleşmesi imzalayan sendikanın üyesi olmayan kamu görevlilerinden aynı unvanlı personelden alınacak aidatın iki katına kadar taraf sendika sosyal denge sözleşmesi aidatı alabilir. Bu aidatı ödeyen kamu görevlileri söz konusu sözleşmeden aynı usul ve esaslar dâhilinde yararlanır.” (Ek-2-İptali istenen madde) Dayanışma aidatı uygulaması öngören bu madde hukuka açıkça aykırı olup iptal edilmesi ve lehimize yürütmeyi durdurma kararı verilmesi gerekmektedir. Zira Toplu sözleşmeye konulan bu madde yargı kararlarını hiçe saymaya yönelik bir maddedir. Şöyle ki; Resmi Gazetenin 11 Nisan 2012 tarihli nüshasında yayımlanarak yürürlüğe giren yeni 4688 sayılı yasanın Toplu sözleşmenin kapsamı başlıklı maddesi şu şekildedir; “Madde 28- …Toplu sözleşme ikramiyesi -sendika üyesi olan tüm kamu çalışanlarına ödenen tazminat- hariç olmak üzere toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmasında sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamaz.” Yasanın iş bu amir hükmü gereği diğer sendika üyelerinden Dayanışma Aidatı adı altında bir kesinti yapılması yasal olarak mümkün değildir. Nitekim konu sendikamız tarafından yargı mercilerine taşınmış, ilk derece mahkemeleri bu uygulamayı hem de geriye dönük olarak iptal etmiş, iş bu kararlar Danıştay tarafından da onanmıştır. Mahkeme kararları ve Danıştay onama ilamları dilekçemiz ekinde mevcuttur. Ek-3 Konu ile ilgili emsal mahkeme kararları da lehimizedir. Örneğin Isparta İdare Mahkemesinin 2010/1077 esas sayılı ilamı, Çorum İdare Mahkemesinin 2011/409 esas sayılı ilamı, İzmir 3 İdare Mahkemesinin 2010/2085 esas sayılı ilamı, İstanbul 2 İdare Mahkemesinin 2011/1661 esas sayılı ilamı, Yozgat idare Mahkemesinin 2012/931 esas sayılı ilamı, Manisa 2 İdare Mahkemesinin 2012/724 esas sayılı ve 2014/288 esas sayılı ilamı, Sivas İdare Mahkemesinin 2013/1325 esas sayılı ilamı bu yöndedir. İdare Mahkeme Kararları, Danıştay incelemesinden de geçerek kesinleşmiş, içtihat haline gelmiştir. Danıştay Onbirinci Dairesi Esas No: 2015/2945, Karar No: 2015/1448;(İSTANBUL FATİH BELEDİYESİ) Danıştay Onbirinci Dairesi Esas No:2014/1440, Karar No:2014/5272; (SİVAS ŞARKIŞLA BELEDİYESİ) Danıştay Onbirinci Dairesi Esas No:2014/1034,Karar No:2015/8139 (UŞAK İL ÖZEL İDARESİ) Tüm bu Mahkeme Kararları ve Danıştay Kararlarına rağmen 2016 ve 2017 yıllarını kapsayan 3.Dönem toplu sözleşme metnine sosyal denge sözleşmesi aidatı alınabilir şeklinde bir madde koymak; yargı kararını işlevsiz hale getirmeye yönelik bir hareket olup ceza hukuku anlamında da suç teşkil etmektedir. Bu gibi idari işlemlerde idareye takdir yetkisi tanınmamıştır. Bu gibi işlemlerde idare eşitlik adalet ve genellik ilkesini gözetmek zorundadır. Zira idarenin yetkisi mutlak ve sınırsız olmayıp, bu işlemlerin anayasa, kanun, kamu yararı, amacı ve hizmet gereği ilkeleriyle sınırlı olduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir. İdarede çalışan diğer sendika üyelerinin de yasanın öngördüğü bir biçimde sözleşmeden eşit şekilde yararlanması en yasal haklarıdır. Personel arasında iç barış ve huzurun sağlanması, çalışma ahenginin bozulmaması ancak bu şekilde sağlanabilir. Bu madde dayanışma aidatı yönünden; haksız rekabeti öngörmekte, diğer sendika üyelerini istifa etmeye zorlamakta ve sendikal faaliyetlerine sekte vurmaktadır. Hukuka aykırı olan bu maddenin iptali gerekir. Nitekim Kastamonu İdare Mahkemesinin emsal bir mahkeme kararında da bu konuda ayrıntılı bir irdeleme yapılmış olup özeti ektedir; “Dava, davacı sendika tarafından, davalı idare ile Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası arasında 09.08.2012 tarihinde imzalanan Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesi'nin "Sözleşmeden Yararlanma Koşulları" başlıklı 5/b maddesinin iptali istemiyle açılmıştır. Anayasanın 10.maddesinde; herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı, devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları, 'Sendika kurma hakkı' başlıklı 51.maddesinde; çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahip oldukları, hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamayacağı, sendika kurma hakkının ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabileceği, 'Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı' başlıklı 53.maddesinde; işçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahip oldukları kurala bağlanmıştır. Çalışma hayatında, önemli bir yere sahip olan sendikaların, faaliyetlerini serbestçe düzenlemesi önem taşımaktadır. Serbestçe faaliyet gösterme, sendika özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğu gibi, üyelerin haklarının korunmasında önemli bir yer tutar. Sendika kurma özgürlüğü bir yandan demokrasiye dayalı düzeni oluşturan kişiliğe bağlı hak ve ödevlerdendir. Öte yandan da toplumsal yaşantının çağdaş uygarlık düzeyine eriştirme amacını güden sosyal ve iktisadi hak ve ödevlerdendir. Eşit kullanılmayan, kişilere ve kamuya huzur ve adaletli bir düzen sağlamayan sendika özgürlüğünün çağdaş uygarlık düzeyi ile ve demokrasi anlayışı ile bağdaşması olanaksızdır. 375 sayılı KHK’nın ek 15.maddesinde; belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebileceği, sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarının, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında anılan Kanunda öngörülen hükümler çerçevesinde yapılabilecek sözleşmeyle belirleneceği hükmü yer almaktadır. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun 28.maddesinde; toplu sözleşmenin; kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarını düzenleyen mevcut mevzuat hükümleri dikkate alınarak kamu görevlilerine uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, harcırah, ikramiye, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları ve diğer mali ve sosyal hakları kapsadığı, toplu sözleşme ikramiyesi hariç olmak üzere toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmasında sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı, “Mahalli idarelerde sözleşme imzalanması” başlıklı 32 nci maddesinde; 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı, il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabileceği, bu sözleşme bu Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmayacağı ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. Dosyanın incelenmesinden, davalı idare ile Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası arasında 09.08.2012 tarihinde Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesi'nin imzalandığı, anılan sözleşmenin "Sözleşmeden Yararlanma Koşulları" başlıklı 5/b maddesiyle; "sosyal denge sözleşmesi imzalandığı tarihte başka bir sendikaya üye olanların, bu sosyal denge sözleşmesinden yararlanabilmesi; BEM-BİR-SEN'e sözleşme aidatı ödemeyi kabul ve taahhüt edecekleri dilekçeyi idareye vermesiyle mümkündür. Sözleşme aidatı üyelik aidatının (taban aylığın 1'in) 2 katı olup sosyal denge tazminatından tevkif edilir ve sendika hesabına yatırılır." koşulunun getirilmesi nedeniyle davacı sendika tarafından anılan sözleşme hükmünün iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Olayda, yukarıda anılan mevzuat hükümlerinden, sosyal denge tazminatı sözleşmenin konusunun, toplu sözleşmelerde belirlenen tavanı aşmamak kaydıyla ilgili kurum ve kuruluşlarda çalışan kamu görevlilerine ödenecek sosyal denge tazminatını belirlemek olduğu, bu sözleşmelerin 4688 sayılı Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmayacağı hükmü yer almasına karşın, bu hükmün uyuşmazlık halinde Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamayacağına ilişkin olduğu, Kanunun 28.maddesinde belirtildiği şekilde sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı, aksine bir yorumun sosyal denge tazminatının adaletli bir ücret dağılımı yoluyla ekonomik ve sosyal barışı sağlama amacına ve Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu, kaldı ki Kanunun 32.maddesinde böyle bir ayrım yapılamasına imkan sağlayan bir düzenlemenin bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda, sosyal denge tazminatı sözleşmesinde taraf olan sendikanın dışında kalan sendikaların üyesi olan kamu görevlilerinden dayanışma aidatı veya başka adlar altında bir ödenti (aidat) alınmasına ilişkin hükümlerin, sosyal denge tazminatının ödenmesinde aynı kadro veya pozisyonlarda bulunan kamu görevlileri arasında ayrım (eşitsizlik) niteliği taşıyacağından, davalı idare ile Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası arasında 09.08.2012 tarihinde imzalanan Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesi'nin 5/b maddesinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerledava konusu işlemin iptaline…” Danıştay 11. Dairesinin 2014/1304 esas, 2014/8139 karar sayılı ilamında, dayanışma aidatı uygulamasının hukuka aykırı olduğuna dair şu şekilde ayrıntılı bir irdeleme yapılmıştır; “Dava, davacı Sendika tarafından, yetkili sendika ile davalı İdare arasında imzalanan Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesi uyarınca sosyal denge tazminatından faydalanan sendika üyelerinden, dayanışma aidatı kesilmemesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince; il özel idaresinde çalışan memurlara, 657 sayılı yasada tanınan mali haklar dışında para ödenmesi sonucunu doğuran ve Sosyal Denge Tazminatı sözleşmesi adında bir sözleşme yapılmasına imkan bulunmadığından, yasal dayanağı olmayan bir sözleşmeye istinaden dayanışma aidatı kesintisi yapılmayacağı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. 11.4.2012 tarih ve 28261 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6289 sayılı Kanun'un 33. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Ek 15. maddesinde, belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebileceği, sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarının, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında anılan Kanunda öngörülen hükümler çerçevesinde yapılabilecek sözleşmeyle belirleneceği hükmüne yer verilmiştir. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun 28.maddesinde, toplu sözleşmenin; kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarını düzenleyen mevcut mevzuat hükümleri dikkate alınarak kamu görevlilerine uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, harcırah, ikramiye, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları ve diğer mali ve sosyal hakları kapsadığı, toplu sözleşme ikramiyesi hariç olmak üzere toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmasında sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı; "Mahalli idarelerde sözleşme imzalanması" başlıklı 32. maddesinde; 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 15. maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı, il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabileceği, bu sözleşmenin bu Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmayacağı ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. Öte yandan, 1.6.2012 tarih ve 28310 sayılı Resmi Gazete'de Devlet Personel Başkanlığınca yayımlanan ve kamu idareleri adına Kamu İşvereni Heyeti Başkanı ile Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası temsilcisi arasında imzalanan, Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Mali ve Sosyal Haklara Dair Toplu Sözleşmeye dair Tebliğin, "Sosyal Denge Tazminatı" başlıklı 5. maddesinde, "Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine, 4688 sayılı Kanunun 32. maddesinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde ödenebilecek sosyal denge tazminatı, aylık tavan tutarı en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) %100'üdür. Sosyal denge tazminatının verilmesi yönünde yapılabilecek sözleşmelerde, tavan tutarı aşmamak kaydıyla ödenebilecek tazminatın aylık tutarı, görev yapılan birim ve iş hacmi, görevin önem ve güçlüğü, görev yerinin özelliği, çalışma süresi, kadro veya görev unvanı ile derecesi gibi kriterlere göre farklı olarak belirlenebilir." düzenlemesi yer almıştır. Davalı İdare ile yetkili sendika arasında imzalanan Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesinin; 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 15. maddesi, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununda değişiklik yapan 6289 sayılı Kanun ile 21.5.2012 tarihinde kamu idareleri adına Kamu İşvereni Heyeti Başkanı ile Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası temsilcisi arasında imzalanan "Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Mali ve Sosyal Haklara Dair Toplu Sözleşme'nin 5. maddesine dayanılarak imzalandığı anlaşılmış olup, söz konusu sözleşmenin 5/c maddesinde, "İşveren tarafından sözleşme aidatı olarak diğer sendika üyelerinden ve hiçbir sendikaya üye olmayan kamu görevlilerinden her ay memur taban aylığının % 2 oranında üyelik aidatı kesilir ve sendika hesabına yatırılır." kuralının yer aldığı görülmektedir. Dosyanın incelenmesinden, davalı İdare ile yetkili sendika arasında Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesinin imzalandığı, anılan sözleşmede yer alan "Yararlanma Koşulları" başlıklı 5/c maddesine dayanılarak dayanışma aidatı kesilmesi uygulanmasına son verilmesinin istenilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Olayda; yukarıda anılan mevzuat hükümlerinden, Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmenin konusunun, toplu sözleşmelerde belirlenen tavanı aşmamak kaydıyla ilgili kurum ve kuruluşlarda çalışan kamu görevlilerine ödenecek sosyal denge tazminatını belirlemek olduğu; bu sözleşmelerin 4688 sayılı Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmayacağı hükmü yer almasına karşın, bu hükmün uyuşmazlık halinde, Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamayacağına ilişkin olduğu; Kanunun 28. maddesinde belirtildiği şekilde sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı, aksine bir yorumun sosyal denge tazminatının adaletli bir ücret dağılımı yoluyla ekonomik ve sosyal barışı sağlama amacına ve Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu, kaldı ki Kanunun 32.maddesinde böyle bir ayrım yapılmasına imkan sağlayan bir düzenlemenin bulunmadığı gibi sosyal denge sözleşmesinde ancak, Kamu İşvereni Heyeti Başkanı ile Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası temsilcisi arasında imzalanan "Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Mali ve Sosyal Haklara Dair Toplu Sözleşmesinin 5. maddesinde tespit edilen, görev yapılan birim ve iş hacmi, görevin önem ve güçlüğü, görev yerinin özelliği, çalışma süresi, kadro veya görev unvanı ile derecesi gibi kriterlere göre bir farklılığa gidilebileceği, bunun dışında sendika üyesi olan yada sendika üyesi olmayan ile başka bir sendikaya üye olanlar arasında bir ayrıma gidilemeyeceği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Bu durumda, Sosyal Denge Dazminatı Sözleşmesinde taraf olan sendikanın dışında kalan sendikaların üyesi olan ve hiçbir sendikaya üye olmayan kamu görevlilerinden dayanışma aidatı veya başka adlar altında farklı oranlar üzerinden ödenti (aidat) alınmasına ilişkin hükümlerin, sosyal denge tazminatının ödenmesinde aynı kadro veya pozisyonlarda bulunan kamu görevlileri arasında ayrım (eşitsizlik) yaratacağı açık olduğundan, davalı İdare ile yetkili sendika arasında imzalanan Sosyal Denge Tazminatı Sözleşmesinin 5/c bendine dayanılarak dayanışma aidatı kesilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalı İdare temyiz isteminin reddine; Mahkeme kararının belirtilen gerekçe ile sonucu itibarıyla ONANMASINA…”. Müvekkil sendika davasında haklıdır. Anılan nedenlerle dava açılması zarureti hasıl olmuştur. Takdir yüce heyetindir. Sonuç : Arz edilen ve resen görülecek nedenlerle davamızın kabulüne karar verilmesini, Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına yönelik Mali ve Sosyal Haklara ilişkin 2016-2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem Toplu Sözleşmesinin, “Yerel Yönetim Hizmet Koluna ilişkin Toplu Sözleşme” başlıklı 4. Bölümünün 1. Maddesinin 2. Fıkrasının iptaline karar verilmesini işlem hakkında davalı idarenin savunması alınmaksızın yürütmeyi durdurma kararı verilmesini, yargılamanın duruşmalı olarak yapılmasını, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin davalı idare üzerinde bırakılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.14.09.2015 Davacı vekili Av. Nihat Kılıç Ekler 1- Vekâletname 2- Toplu Sözleşme örneği 3- Emsal kararlar