Yeni Ufuklar ... Yeni Çözümler ... YGS / LYS ŞINGIR MINGIR... Türkçem benim, ses bayrağım ... GAZİANTEP / 2016 ÖN SÖZ ‘’Türkçem anamın ağzımdaki ak sütüdür.’’ der usta. Gerçekten insan ana diliyle sever, nefret eder hatta küfreder. Dünyanın tüm ülkelerinde iki ayak üzerine kurulmuştur sınavlar. O ayaklardan biri matematik diğeri ana dildir. Bu doğal bir süreçtir. Bilindiği gibi eski devirlerde geometri ve şiir bilmeyene kız bile vermezler imiş. Düşünce dille dile getirilir. İnsan bilindiği üzere düşünen bir varlıktır. Bu düşüncenin ifadesi elbette dille olmaktadır. Her milllet diliyle var olur ve devam eder. Bu devamlılığı dil sağlar. Atatürk’ ün ifadesiyle, ‘’ Milli his ile milli dil arasında kuvvetli bir bağ vardır. Milli dil milli hissin gelişmesinde başlıca müessirdir. Türk dili dünyanın en soylu dillerinden biridir...’’ Bir tarihte İstanbul’ da dinlediğim Bill Gates ‘’ Türk dili dünyanın en satranç dilidir. Bilgisayar dili olmaya da en uygun dildir.’’ demiştir. 1. Türk Dili Kurultayı’ nda da böyle bir görüş önemle değerlendirilmiştir. Dilerim bir gün bilgisayar dili ‘’ Türkçe’’ olur. Bu duygu ve düşüncelerle bu basit çalışma, sevgili öğrencilerime bir soru daha fazla yaptırırsa işlevini yerine getirmiş sayılmalı. Katkılarını esirgemeyen matematik gurusu Ayhan Güner’e ve ‘’ sözlüden 100 alır bir de yemek yerim. ‘’ diye halisane düşüncelerle yardımcı olan öğrencim H. Basri’ ye teşekkürlerimle, başarılar dilerim. EJDER DAL GAZİANTEP / 2016 TÜRKÇE DERS NOTLARI Yeni Ufuklar ... Yeni Çözümler ... BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? YGS / LYS (SINAVA GİRERKEN BİLMEMİZ GEREKEN 112 DETAY) 1. Sözcüğün türü, görevi sorulunca; verilen sözcüğün sıfat mı, zarf mı, isim mi, zamir mi … olduğuna bakılacağını; 9. Belirtili isim tamlamalarında her iki sözcüğün (ev – in bahçe – si); belirtisiz isim tamlamalarında yalnız tamlanan sözcüğün (ders kitab – ı) tamlama eki aldığını (iyelik); 10. Sıfat tamlamalarının da takısız isim tamlamaları gibi tamlama eki almadığını (güzel bahçe, yeşil boya,…) bir şeyin neyden yapıldığını bildiren takısız tamlamaların takısız isim, diğerle‐ rinin de sıfat tamlaması olduğunu; 3. Sıfatların mutlaka ilgili olduğu isimden önce gelmesi gerekti‐ ğini(büyük ev…); ilgili olduğu isimden sonra gelen sıfatların sıfat olma özelliğini yitirdiğini, isimleştiğini(ev büyük…); 11. Bir sıfatın birden çok adı tamlayabileceğini (yemyeşil bahçeler, ağalar…); 4. Yüklemi sözcük türüne göre farklı olan cümle sorulduğunda; cümlenin yükleminin isim mi fiil mi olduğuna bakılacağını; 12. Bir ismin birden çok sıfatı olabileceğini (kısa, dar pantolon,…) 5. Adlaşmış sıfatın, isimlerin yerine kullanılan sıfat (boş bardak‐ ları doldur'' yerine boşları doldur.'') olduğunu; adlaşmış sıfat‐ lara isim de denilebildiğini EJDER DAL 2. Sıfatların adlarla, zarfların fiil ve fiilimsilerle ilgili olduğunu; (Z + Z, Z + S + İS, Z + Fiilimsi, Z + ‐ F) 13. İsim tamlamalarında bir tamlayanın birden çok ismi tamlaya‐ bileceğini (dünyanın gözü, kulağı,…) 6. İsmin – e, – de, – den halini alan sözcüklerin genellikle cüm‐ lenin dolaylı tümleci; – i halini alanların da belirtili nesnesi olduğunu; özne ve belirtisiz nesnenin yalın olması gerektiğini 14. İsim tamlamalarında tamlanan sözcüğün birden çok tamlaya‐ nı olabileceğini (öğretmenlerin ve öğrencilerin soruları…); 7. İyelik eklerinin bir şeyin neye, kime ait olduğunu bildirdiğini (Kitab – ım, kitab – ın, kitab – ı, …) iyelik eki alan sözcüklerin ilgili olduğu kişi zamiriyle birlikte tamlama kurduğunu; (benim kitabım …) 15. Sıfatların ad tamlamalarının başına gelip ad tamlamalarının sıfatı olarak kullanılabileceği (kırmızı çocuk hırkası) 8. İsim tamlamalarında ilk sözcüğe tamlayan, ikinci sözcüğe ise tamlanan (sevginin gücü) dendiğini; devrik söyleyişlerde tamlananla tamlayanın yer değiştirebileceğini(gücü sevginin); 16. Sıfat tamlamalarının, biçim değişikliği yapılarak, sıfat öbeği olarak kullanılabileceği(siyah saç, siyah saçlı kız,…) bu öbeğe bileşik sıfat da dendiğini; 1 TÜRKÇE BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? 25. Durum fiillerinin etken ve geçişsiz olduğunu; 18. – den ekiyle de belirtili isim ve takısız isim tamlamaları kuru‐ labileceğini (arkadaşlardan çoğu, deriden ceket…); 26. Oluş bildiren fiillerde eylemin bir süreç içerisinde aşama aşa‐ ma gerçekleştiğini (kararmak,solmak); 19. Kişi zamirleriyle tamlama kurulabileceğini (benim kalemim, senin kitap, kendi düşüncen…); 27. Fiillerin çekimlerinin, zaman eklerini ve şekil(dilek) eklerini ve bir şahsa bağlanarak sağlandığını; 20. Kişi zamirleriyle kurulan tamlamalarda tamlanan iyelik eki almışsa, kişi zamirinin söylenmeyebileceğini (''Benim kalemi‐ mi ver.'' 'Kalemimi ver.' ''); İsim + hal eki + ortaç ve isim + iyelik + ortaç, bu gruplara tümlenmiş sıfat da dendiğini(ev‐e gelen misafir; çatı‐s‐ı uçan ev) 28. Basit zamanlı fiillerin tek; bileşik zamanlı fiillerin birden çok zaman eki aldığını (geliyordu, kazanmalıydı, gelecekse) EJDER 21. İki zamirle de tamlama kurulabileceğini (şunun şurası, bunların bazıları, kimin nesi, neyin nesi) DAL 17. Belirtisiz isim tamlamalarının da sıfat olarak kullanılabileceği‐ ni ( para delisi adam, yumurta sarısı gömlek,…) 29. Ekeylemin, isimlerle birlikte çekime girip, isimleri cümle de yüklem yaptığını (serin – di, uzak – mış); 22. Zincirleme isim tamlamalarının ikiden çok isimden oluştuğu‐ nu (pencere camının boyu…); 30. Fiil çatısı denince, fiillerin özne ve nesneye göre aldığı duru‐ mun sorulduğunu; 23. Fiillerin iş, oluş, durum bildiren eylem anlamlı sözcükler olduğunu; 31. Öznesine göre fiil çatısının etken, edilgen, dönüşlü, işteş ola‐ bileceğini; 24. Kılış fiillerinin etken ve geçişli olduğunu; 32. Bir fiilin edilgen olabilmesi için –ıl, ‐in eklerinden birini alması ve öznesinin (eylem yapanın) belli olmaması gerektiğini (sokaklar temizle – n – di); 2 TÜRKÇE BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? 41. Nenesine göre fiil çatısı sorulursa fiillerin geçişli, geçişsiz, oldurgan, ettirgen olup olmadığına bakılacağına; 34. Bir fiilin işteş olabilmesi için –iş ekini alması ve eylemin birden çok özne tarafından ya karşılıklı ya da birlikte yapılması gerek‐ tiğini(Çocuklar döv‐üş‐tü. Kuşlar uç‐uş‐tu.)''birbirini'' sözcüğü‐ nün cümleye işteşlik anlamı kattığını (birbirlerini suçladılar); 42. Hiç ayrım yapmadan fiil çatısı diye sorulursa fiillerin hem öz‐ nesine, hem de nesnesine göre incelenmesi gerektiğini; 35. Etken fiillerinin öznesinin belli olduğunu ve – ıl,– ış eklerinden birini almaması gerektiğni; 43. Edilgen fiillerde özneyle ilgili sorularda (kim, ne), cevap veren sözcüklere özne denildiğine; 36. Öznesine göre fiil çatısı ya da önze‐yüklem ilişkisi soruldu‐ ğunda fiillerin etken mi, edilgen mi, dönüşlü mü, yoksa işteş mi olup olmadığına bakılacağını; 44. Edilgen fiillerde – ce ekinin ya da tarafından, dolayı, ötürü, yüzünden… sözcüklerinin yardımıyla söylenen öznelere örtülü özne dendiğini(köylüler tarafından ağaçlar kesildi.); çatı ekle‐ rinin ''– tır, – ır, – dır '' yapım eki olduğunu; 37. Fiillerin nesnesine göre geçişli, geçişsiz, oldurgan , ettirgen olduğunu; EJDER DAL 33. Bir fiilin dönüşlü olabilmesi için, ‐ıl, ‐in eklerinden alması ve öznesinin belli olması gerektiğini (Aysel sevi‐n‐di) '' kendi'' sözcüğünün cümleye dönüşlülük anlamı kattığını, bu nedenle ''kendi'' sözcüğüne ''dönüşlülük zamiri'' de dendiği (''Kendi istedi. Kendi yaptı, …); 45. Çekime girmiş (kip ve kişi ekini almış); genellikle yüklem duru‐ munda olanlara fiil, çekime girmemiş; sıfat, zarf, isim gibi kullanılan fiillere de fiilimsi(eylemsi) dendiğini (duvarı yıktı, yıkılan duvarı onardı.); 38. Geçişsiz fiillerin nesneyle birlikte kullanılamadığını, geçişli fiillerin ise nesneyle birlikte kullanılabileceğini (araba durdu, kitabı seçti); 46. Bir cümlede yüklemi bulduktan sonra, fiilimsi de bulunursa, o cümlenin bileşik( kapıyı açmak zordur.) cümle olduğunu, fiilimsiye bağlı olana yan cümle, yükleme bağlı olana da temel cümle dendiğini; 39. Geçişsiz fiillerin – dır, – ır, – t ekleriyle geçişli yapılabileceğini, geçişsizken geçişli yapılan fiillere oldurgan fiil dendiğini (çocuğunu uyu – t – tu), – dır , – ır, – t eklerine çatı eki den‐ diğini; 47. Yan cümlenin görevi sorulduğunda, yan cümlenin cümledeki ögesinin sorulduğunu; 40. Geçişli fiillerin – dır, – ır, – t eklerinden biriyle geçişlilik dere‐ cesinin arttırabileceğinin, bu tür fiillere ettirgen fiil denildiğini (kitapları sat – tır – dı.); ettirgen yapılan fiillerde eylemin genellikle başkalarına yaptırıldığını; 48. Sözcüğün yapısı sorulursa, sözcüğün basit mi, birleşik mi, türemiş mi olduğuna bakılacağını; 3 TÜRKÇE BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? 57. Sözcük kökünün, sözcüğün anlamlı en küçük birimi olduğunu (öğret – men – lik, sev – gi – li, ders – lik…); 50. Fiilin yapısı sorulursa fiilin basit mi, türemiş mi, bileşik mi ol‐ duğuna bakılacağına; 58. Anlatım bozukluklarının genellikle bağlantı kopukluğundan oluştuğunu, bağlantının kontrol edilmesi gerektiğini; 51. Bileşik fiillerin ya iki fiilin birleşmesinden (görebilmek, alıver‐ mek, gidedurmak, öleyazmak,…) ya da isimle bir yardımcı fiilin (etmek, olmak, eylemek, kılmak, buyurmak) birleşmesin‐ den (affetmek, memnun olmak, mutlu kılmak, kabul buyur‐ mak…) oluştuğunu;(genelde) başlama fkg+er olmak, isteklen‐ me birleşiğinin fkg + esi gelmek olduğunu 59. Öge eksikliklerinin çarpma yöntemi ile basitçe bulunabileceğini; 52. Yapılısı farklı olan bileşik fiil sorulduğunda, bileşik fiillerin iki fiilin birleşmesinden mi yoksa bir isimle yardımcı fiilin birleş‐ mesinde mi oluştuğuna bakılacağını; 60. ''Bunu yapmak yürek ister.'' Cümlesinde somutlaştırma olma‐ dığını; ''Benim yaptığım iş uçak kullanmaya benzer.'' Cümle‐ sinde somutlaştırma olduğunu(1997 ÖSYM); 53. Fiil kipinde anlam kaymasının bir zaman ekinin bir başka zaman eki yerine kullanılması olduğunu (yarın çıkıyor[çıkacak]); EJDER DAL 49. Cümlenin yapısı sorulursa, cümlenin basit mi, birleşik mi, sıra‐ lı mı olduğuna bakılacağına; 61. ''Yuvarlanan taş yosun tutmaz.'' Atasözünün ''işleyen demir ışıldar'' anlamına gelmediğini; sürekli göç edenin birikimi olmaz, anlamına geldiğini; 54. Yapım eki almamış sözcüklerin basit olduğunu (evleri, yol…); 62. Deyimlerde anlama uygunluk ile açıklayıcısıyla birlikte veril‐ menin farklı olduğunu; 55. Yapım eki almış sözcüklerin türemiş olduğunu (ev – cil, yol – luk…); bunlara gövde de dendiğini 63. Sesteş sözlerle çok anlamlı sözcüklerin karıştırılmaması gerek‐ tiğini; sesteş sözcüklerle hiç anlam ilgisi bulunmadığını; kökteş ile çok anlamlı sözcüklerde anlam ilgisi bulunduğunu bu sebepten sesteşin kökteş ve çok anlamlı sözcüklerin karış‐ tırılmaması gerektiğini; 56. Sözcüklerin ad ve fiil köklerinden türetildiğini; farklı kökten türetilen sorulduğunda, sözcüğün kökünün isim mi, fiil mi olduğuna bakılması gerektiğini; 64. Mecaz anlamlı deyimlerin başka dile çevrilemeyeceğini; 4 TÜRKÇE BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? 73. Değerlendirme cümlelerinde genel kanı niteliği olmayacağını; 66. Yan anlamın asıl anlamdan kopyalandığını; 74. ''Anlamca en yakındır?'' sorularında düz ve örtülü anlatımdan yararlanılması gerektiğini; 67. Mecaz anlamda, bir sözün başka bir sözün hakkını yediğini; 75. Üslubun dil olduğunu; içeriğin konu olduğunu; 68. Mecaz – ı mürselin aslında bir kısaltma olduğunu; 76. Dolaylı anlatımda genellikle bize söylenen cümlenin bizim cümlemizde yan yargıya dönüştüğünü; ''Seni seviyorum, dedi Beni sevdiğini söyledi.'' 69. ''– lar, – ler'' eklerinin de mübalağa yaptığını; EJDER DAL 65. Deyim sorularında ''nötr'' seçeneklere dikkat edilmesi gerek‐ tiğini; (Odacı Halil Efendi yeni gelen müdür için ''canı tez birine benziyor.'' dedi.)(96 ÖSYM) Nötr seçeneklerin ne uygunluk ne de uygunsuzluk içerdiğini; 77. Dünyanın en kötü işini de yapsa bir işin yapıldığını gösteren cümlelerin olumlu olduğunu; 70. Cümlede vurgunun fiil cümlelerinde yüklemden önce ki öge‐ nin üzerinde olduğunu, isim cümlelerinde yüklem; soru cüm‐ lelerinde sorulan ögede olduğunu; 78. Bir cümlenin yükleminde(me, ma, mez, maz, yok, değil, diyemem ve sız , siz , suz, süz) varsa bu cümlenin biçimce olumsuz olduğunu; 71. Tanım cümlelerinin '' bu nedir?'' sorusuna cevap vermesi gerektiğini; 79. Paragrafta ''Başlık''ın ve ana fikirle karıştırılmaması gerektiğini, başlığın kapsayıcı; ana fikrin paragrafın yazılma amacı olduğunu; 72. İki yargı arasında ''…den dolayı'' kullanabiliyorsak bunun neden sonuç; …mek için amaç sonuç ve mek koşuluyla kullanabiliyorsak bunun koşula bağlı olduğunu; 80. Anlatım biçimlerinin farklı ifadelerle sorulabileceğini; Açıklama: Bilgi verme – Tartışma: Kanı değiştirme – Öyküleme: Olay içinde yaşatma – Betimleme: izlenim kazandırma … gibi. 5 TÜRKÇE BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? 89. Camsız varlıkların özne olduğunu cümlelerde edilgenlik şart‐ ları uygulanabilirse edilgen yoksa onların da etken sayılacağını; 82. Sözcüğün hem yapım hem çekim almasının bir fiilimsi(yapım eki) ile bir çekim eki almayı da ifade ettiğini (gelmeyi o da istiyor. Gel – me – y – i) buradaki – i çekim ekidir. Gel – (me) ise isim fiil yapım ekidir. 90. Örtülü öznenin her zaman zarf tümleci olduğunu, bir yerde dolaylı tümleç olduğunu (Milli takım Hollanda'ya yenildi.) Hollanda sözcüğü örtülü özne ve dolaylı tümleçtir; 83. İsim, sıfat ve zarf fiil eklerinin tümünün yapım ekleri olduğunu; 91. Duyulan geçmiş zamanın şahit olma da bildirdiğini; 84. Hangisinde çift kip eki almasına rağmen tek zaman anlamı vardır, dendiğinde bir haber bir dilek kipinin alınması gerek‐ tiğini;( geliyorsa) bilmeliydi birleşik zaman olduğunu; 92. Görülen geçmiş zamanın geçmişte gerçekleşen ve görülen olayları bildirdiği; görülmeyen fakat tarihi belgelerle doğrulu‐ ğu bilinen görmediğimiz olayları da bildirdiğini; (Atatürk 1938'de öldü.) 85. Kılış fiillerinin özne‐nesne aldığını, durum fiillerinin nesne almadığını, oluş fiillerinin zaman içerisinde öznenin bünyesin‐ de meydana gelen değişimi gösterdiğini; EJDER DAL 81. Sevgili öğrencilerimizin anlatım biçimleri ile ilgili sorulara iki seçenekten gireceğini, çünkü açıklama ve tartışmanın fikir; öyküleme ve betimlemenin olay yazılarında söz konusu oldu‐ ğunu; düşünce geliştirme tekniklerinden tanım, karşılaştırma, benzetme, soyutlama ve somutlamaların yazımızı güzelleştir‐ me, örnekleme, tanık gösterme, sayısal verilerden yararlan‐ masının savımızı ispat etmek için kullanıldığını; 93. Emir kipinin de çekimli fiil olduğunu (gel,git,dur,…) 86. İsim cümlesinde çatı aranmayacağını; Bir kara sevdadır göz‐ lerin. 94. Fillerde yapı denince basit, türemiş ve birleşik fiillerin akla geleceğini; 87. Edilgen geçişsiz fiillerde gerçek özne de sözde özne de bulun‐ madığını; Kasabaya bu yolla varılmaz. Ölenle ölünmez. 95. Birleşik fiillerin kaynaşmış (tam, yarı, deyim halinde) kurallı birleşiklerin isim+yardımcı eylem ve özel birleşikler ve diğer birleşikler olduğunu (başlama, bitirme, isteklenme ve sanma, yeltenme ve olup bitme) 88. Tabiatta kendi kendisine gelişen olayların bildirildiği cümlele‐ rin edilgen de olsa etken sayılacağını, (Gökte kara bulutlar toplandı.) 96. Özel birleşiklerden yeterlilik fiilinde olumsuz çekiminin ''bil'' fiilini düşürdüğünü, geniş zaman (r, er, ar) ekini de düşürdü‐ ğünü; (Gelemezdi – Gelebilirdi) 6 TÜRKÇE BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? 97. Özel bileşiklerin hep bitişik yazıldığını yalnız bir yerde ayrı yazıldığını (gele de bilir.) 105. Öge bulunurken çarpma yöntemi uygulanması gerektiğini; çarpma yönteminin öge eksikliğinden doğan anlatım bozuk‐ luklarını da rahatça çözmenizi sağladığını;Babamın / çarşıda / böyle küçük bir dükkanı / vardı.(doğru ayrılmış.) Bu Anadolu / şehrinin ilkbaharı / kırkikindi yağmurlarıyla / başlar.(yanlış ayrılmış.) 98. Basit zamanlı çekimin bir kip eki, birleşik zamanlı çekimin iki kip eki aldığını (katmerli birleşik üç kip eki.) 106. İsim, sıfat ve zarf fiil gruplarının ve diğer sözcük gruplarının cümlenin ögesi alarak bölünmeyeceğini; Fen derslerinin boş geçmesi [is.f – grup – özne] / öğrencileri / üzüyor. Bahçeden elma koparan çocukları[sıf.fiil grup – N] / yakaladım. Oduncu baltayı ağaca vurunca[zarf fiil grup – ZT] / ağaç / devrildi. 99. Birleşik zamanlı kiplerde zaman kayması olmayacağını (sade‐ ce bir örneği olduğunu; Ne olurdu biraz çalışsaydın) > aslı çalışaydın 107. Öge eksikliğinden doğan anlatım bozukluklarını çözerken, önce yan yargı ve temel yargılarının altının çizilmesi gerekti‐ ğini, sonra baştan başlayarak her bir ögenin yan yargı ve temel yargılarla çarpılması gerektiğini, buna çarpma yöntemi dendiğini; Arabanın benzini bitmiş bir türlü çalışmıyordu. Arkadaşlarımızın sorunlarına sahip çıkarak desteklemeliyiz. 101. Fiilimsilerin ekeylem olarak yüklem olmadıkları cümlede yan yargı – önerme – cümle – cümlecik yaptığını, isim fiil, sıfat fiil ve zarf fiil gruplarının öge olarak asla bölünemeyeceğini, yan yargısı fiilimsi olan cümlelere girişik birleşik; yan yargısı – se, – sa olan cümlelere de şartlı birleşik dendiğini, EJDER DAL 100. İsimlerde 1.ye gelip yüklem yapan fiillerde 2.ye gelip onlara hikaye, rivayet, şart, kesinlik, ihtimal anlamı katan yapıya ek fiil, ek – eylem, cevher fiil ve koşaç ve i – fiili de dendiğini; 108. Belirtili ve belirtisiz ad tamlamalarında tamlanan sözcüğün iyelik aldığını; sıfat tamlamalarında tamlanan sözcüğün iyelik olamayacağını, alırsa anlatım bozukluğu olacağını; Kaza yerin‐ de birçok askeri ve polis aracı geldi. …Askeri araç ve polis ara‐ cı olmalıydı. 109. Ad ve soyadlarının isim tamlaması olduğunu, (Furkan Dal, Ece Güner); 102. Sıralı cümlelerde en az iki yüklem olduğunu; ortak bir tek öge olursa sıralı bağlı yoksa sıralı bağımsız dendiğini; 110. Fiillerin kullanım sahasına çekimlenmeden çıkamayacağını; bir yerde çıkabileceğini, onun da isimleştiğini (''gel'' kelimesi) isim tamlaması 103. Türkçenin açık öznenin de bulunduğunu;( Bir – kahkahadır [açık özne]– koptu.) 111. Sıfatların, varlığın kalıcı ve geçici özelliklerini bildirdiğini bu sebepten ikiye ayrıldığını,(niteleme – belirtme) 104. Kökteş nesne alan fiil başka bir nesne de alabiliyorsa geçişli olduğunu yoksa geçişsiz olduğunu; (Bir – uykuyu[kökteş nesne] – cananla beraber uyuyanlar.) 112. Sınavı kazanmanın anne ‐ baba ve öğretmen rızası da gerek‐ tirdiğini… 7 TÜRKÇE DERS NOTLARI Yeni Ufuklar ... Yeni Çözümler ... YGS / LYS ANLATIM BOZUKLUĞU (DİL YANLIŞLARI) (YANLIŞLARI BULUP SEBEBİNİ YAZINIZ) 1. Neşeli, sağlıklı, şen bir görünüşü vardı.(ÖSS 81) 9. Bu ilaç, mide yanmasına sebep olmadığı gibi ne de asit‐baz dengesi üzerinde herhangi bir olumsuz etkiye de yol açmaz. (ÖSS 86) 10. Doktoruna göre babamın, bir ay dinlenip istirahat etmesi ge‐ rekiyormuş.(ÖSS 86) 3. Yazar, bu sözü birtakım ilkelerden, hazır formüllerden yola çıkarak değil, somut gerçeklerden, yaşanmış deneyimlerden yola çıkarak yeniden buluyor.(ÖSS 83) 11. İster hukukun ister öteki sosyal bilimlerin verilerine dayansak bile yine de bu görüşü kanıtlayamayız.(ÖYS 86) 4. O zamanlar bu yol, şimdikinden daha kötüydü.(ÖSS84) 12. Hemen getireceğini söyleyerek aldığı makası hâlâ geri iade etmemiş.(ÖSS 86) 5. Bulunduğu çevreyi inceliyor, onu yazılarında gereç olarak kullanıyor.(ÖSS 85) EJDER DAL 2. Ortaklar arasındaki mevcut ikiliği giderdik.(ÖSS 83) 13. Bunun üzerine üyeler, bir an sessizlik içinde kaldılar ve herkes ellerini kaldırarak söz istediler.(ÖSS 87) 6. Çevremizi duyu organlarımız yardımıyla tanır, onu bu organ‐ larımızla öğreniriz.(ÖSS 85) 14. Shakespeare'in oyunları arasında en sık sahnelenen ve Türk seyircisi tarafından en çok benimsenenler arasında Hamlet ve Othello'dur. (ÖSS 87) 7. Bu yol yaya yürümekle bitmez.(ÖYS 85) 15. Bu sonuca ulaşılacağını belki de biliyor olmalılar. (ÖSS87) 8. Bundan böyle, daha fazla erken kalkmalısın.(ÖSS 86) 16. Ölçümlere ne zamandan beri başladınız? (ÖSS 87) 8 TÜRKÇE ANLATIM BOZUKLUĞU 25. Niyeti, bu kadar güzel havayı kaçırmadan Boğaz'da bir gezinti yapmaktı.(ÖYS 88) 18. Sergideki resimlerimin hepsi kendi eserimdir.(ÖYS 87) 26. Batı ve güney bölgeleri yağmurlu geçerken, öte yandan doğu ve kuzey bölgeleri soğuk olacak.(ÖSS 89) 19. Her belirti hastalık demek anlamına gelmez.(ÖYS 87) 27. Bizde bu soruna henüz hâlâ bir çözüm yolu bulunamadı. (ÖYS 89) 20. Her isteği yerine gelse de yüzü yine de gülmez (ÖYS 87) 28. Onunla ilk kez bir arkadaş toplantısında tanıştık.(ÖSS 90) 21. İçtenlikle söylüyorum eğer vapur biletini almamış olsaydım, bu geziden vazgeçerdim.(ÖYS 88) EJDER DAL 17. Otobüste önümde oturan çocuk eğilmiş, annesinin kulağına durmadan alçak sesle bir şeyler fısıldıyordu. (ÖYS 87) 29. Her şey sanki aynı anda olup bitiyor gibidir.(ÖSS 90) 22. Arkadaşım, gördüklerini, duyduklarını gizli bir sırmış gibi ya‐ vaşça kulağıma fısıldadı.(ÖSS 88) 30. Doktor ona, iki günde bir günaşırı, bir aspirin almasını söyle‐ miş.(ÖSS 90) 23. Osmanlı süsleme sanatları alanında temel eser olarak sayılan kitap bir milyon liraya satıldı.(ÖYS88) 31. Sigara içmenin sağlığımıza ve sıhhatimize zarar verdiği kesin olarak biliniyor.(90) 24. Yaptıkları önce kötüydü, ama sonunda giderek düzeldi. (ÖSS 88) 32. Bence bu konuda onun haklı olduğunu sanmıyorum. (ÖYS 91) 9 TÜRKÇE ANLATIM BOZUKLUĞU 41. Hiç olmazsa bari yağmurun dinmesini bekleyin.(ÖYS 94) 34. O gece onu izlerken bale sanatının yalnızca bir duyguyu ak‐ tarma, bir duyguyu iletme, tüm dikkatleri bir duygu üzerine yoğunlaştırma sanatı olduğu ilk kez kavradım.(ÖYS 91) 42. İşte bu yüzden dolayı sizleri buraya toplamış bulunuyoruz. (ÖSS 95) 35. Hitit tabletlerinde orman kelimesinin adı sık sık geçmektedir. (ÖSS 91) 43. Bu gençler, ölmek üzere olan, can çekişen bir sanat dalını canlandırmak için yetiştiriliyorlar.(ÖSS 95) 36. Kendisine söylenen bu sözü duyar duymaz oturduğu yerden ayağa kalktı, kürsüye yöneldi.(ÖSS 92) 44. Arkadaşlar tatilde trenle Ankara'ya, oradan otobüsle Sam‐ sun'a gidecekler, sonra denizyoluyla İstanbul'a geri dönecek‐ ler.(ÖYS 95) 37. Türkçe'de, Arapça ve Farsça dillerinden gelmiş sözcükler var‐ dır.(ÖYS 92) EJDER DAL 33. Yazarın öykülerindeki kılçıklı dil gitmiş, zamanla yerini akıcı bir anlatıma bırakmıştır.(ÖYS 91) 45. Bu işyerinde aşağı yukarı dört yıldan beri çalışıyorum.(ÖSS 96 ) 38. Bu kuruluş, yetişkinlerinden çok, gençlere daha fazla hizmet vermektedir.(ÖYS 92) 46. Festival süresince her gün düzenli olarak çıkacak olan ''İlk Çekim'' adlı siyah‐beyaz dergi sinemaseverlere ücretsiz dağı‐ tılacak.(ÖSS 98) 39. Ürünlerimiz ilk defa olarak o yıl dünya pazarlarına çıktı. (ÖSS 93) 47. Söz konusu yazarla benim düşüncelerimiz hatta duygularımız birbirine benziyor.(ÖSS 99‐İptal) 40. Buralara ayda yılda bir seyrek olarak gelirdi.(ÖSS 93) 48. Gürültüden uzak, doğal güzelliklerle dolu parkın bir köşesinde, yaşlı bir hanım masanın üstüne koyduğu romanını bir karış uzaktan okumaya çalışıyor; bir şişman, spor giyimli bir adam da dalgın dalgın uzaklara bakıyordu. (ÖSS 99) 10 TÜRKÇE ANLATIM BOZUKLUĞU 57. Konuşmacının düşüncelerine katılıyor ve destekliyorum. (ÖSS 92) 50. Konunun az bilinen bir yönüne ışık tutuyor, aydınlatıyor. (ÖYS 90) 58. Hava kirliliğinin nedenlerinden biri de yeşil alanların azlığın‐ dandır.(ÖSS 92) 51. Amacı, arkadaşlarını ikinci, kendisini birinci plana çıkarmaktı. (ÖYS 91) 59. Okuduklarını ezberlemek değil, tartışarak özümlenmesini sağlamak gerekir.(ÖYS 93) 52. Tek amacımız yurdumuza dönmemiz ve ülkemize yararlı ol‐ maktır.(ÖYS 91) 60. Birbirlerini çok iyi anlar, inanırlardı.(ÖSS 93) 53. Köy konularıyla ilgilenmenin nedeni, köylüyü yakından tanı‐ mak, onlarla bir arada yaşama fırsatını bulmuş olmamdandır. (ÖYS 91) EJDER DAL 49. Tiyatro öyle bir sanattır ki, kişi bir oyunu anlamaya çalışırken sistemli düşünmeyi de öğretir.(ÖYS 90) 61. Yaşamını zenginleştiren, anlam kazandıran birçok dostu vardı. (ÖYS 93) 54. Sağlık durumlarının iyi, ancak çok yorgun oldukları görülüyor‐ du.(ÖSS 92) 62. Yasalara göre paranın üzerine yazı yazmak, yırtmak yasaktır. (ÖYS 93) 55. O yıllarda ben otuz, o ise otuz beş yaşlarındaydı. (ÖSS 92) 63. İş konusunda ben onu, o da beni etkilemek istemez.(ÖSS 94) 56. Seyircilerle biz eleştirmenler bir kez daha ters düştü sanırım. (ÖYS 92) 64. Bu tutumuyla ailesine zarar mı veriyor yarar mı, anlayamadık. (ÖSS 94) 11 TÜRKÇE ANLATIM BOZUKLUĞU 73. Dürüst biri olduğundan dün de bugün de kuşkuya düşmüyo‐ rum.(ÖSS 97) 66. Arkadaşlarımızın sorunlarına sahip çıkarak desteklemeliyiz. (ÖSS 94) 74. Çocuk felcinden korunmak amacıyla altı milyonun üzerinde çocuk aşılandılar.(ÖSS 97) 67. Simurg, bir İran efsanesinde gerçeğin peşine düşen kuşların öyküsü anlatılır.(ÖYS 94) 75. Öğrenciyi düşünmeye ve yaratıcı olmaya yönelten ve her‐ hangi bir konu üzerinde eleştiri yapmasını sağlayan bir anla‐ yış, eğitim sistemimize yerleşmedi.(ÖSS 97) 68. Ne zaman aranıza gelsem daima güç verdiniz bana.(ÖYS 94) 76. O akşam ben kendi odama, Fatma da kendi odasına çekilmişti. (ÖSS 98) 69. Bu haberin ne kadar doğru olup olmadığını öğreneceğiz. (ÖSS 95) EJDER DAL 65. Özel zevklerim arasında kitap okumayı severim.(ÖSS 94) 77. Bu kameralar, rahatça kullanılabildiği ve taşınmasının kolay olması nedeniyle tercih ediliyor.(ÖYS 98) 70. Mevlana, Türkler olduğu kadar yabancılar tarafından da tanı‐ nan bir düşünür.(ÖYS 95) 78. Bu, sizlere verebileceğimiz en önemli ödül ve en önemli he‐ deftir.(ÖSS 99) 71. Türkiye'nin birkaç bölgesi hariç henüz kar yüzü görmedi. (ÖSS 95) 79. Arkadaşının sıkıntı çektiğini biliyor, sezdirmeden yardım edi‐ yordu.(ÖSS 99‐İPTAL) 72. Şiirlerinde bol bol abartılmış sözcükler seçmesi yüzünden hitabet havası taşımaktadır.(ÖSS96) 80. Onun da görüşlerini öğrenmek, yararlanmak istediler. (ÖSS 99‐İPTAL) 12 TÜRKÇE ANLATIM BOZUKLUĞU 89. Bu yasadan, özel ve kamu kuruluşlarında çalışanlar yaralana‐ cak.(ÖYS 90) 82. O kurumda eğitim görmüş herkes, saygılı, hoşgörülü ve esnek olmak gibi çok önemli erdemler kazanmışlardır.(ÖSS 2000) 90. Ahmet Bey, derneğimizin üye ve ikinci başkanıdır.(ÖYS 90) 83. Olaydan büyük bir üzüntü duyduğunu, suçluların cezalandırıl‐ masını istedi.(ÖSS 2000) 91. Sanatçı, son günlerde okuduğu ve ilginç buldukları kitaplar üzerine şunları söylüyor.(ÖYS 90) 84. Bu kitap, yayınevimizin, ölümünün 10. Yıldönümünde ünlü şaire‐ onun yüce anısına ‐armağanıdır.(ÖSS 85) 92. Çok az veya hiç çalışmadan sınavlara girdiler.(ÖYS 91) 85. Durmadan gazoz ve çekirdek yenilen bu yerden hemen uzak‐ laştım.(ÖSS 86) EJDER DAL 81. Gençlerin deneyimsizlikten, bilgi eksikliğinden kaynaklanan sorularını yanıtlayarak yönlendirirdi.(ÖSS 99‐İPTAL) 93. Yeni sözcükler yaratmak için her ulus, dilinin sunduğu olanak‐ lardan yararlanma yoluna gitmesi gerekir.(ÖSS 92) 86. Vergilerin yeni sisteme göre toplanacağını sağlayacaktır. (ÖSS 88) 94. Bu önlemler ekonomik ve sağlık açısından yararlı sonuçlar verdi.(ÖYS 92) 87. Sorun, arkadaşlarımızın bizi bu konuda iyi aydınlatmamış olduğundan kaynaklanıyor. (ÖYS 88) 95. Bunu kendim ve arkadaşlarım adına söylüyorum.(ÖYS 92) 88. Beni en çok sevindiren senin geldiğindir.(ÖYS 89) 96. Görevlilerin beyaz kravat ve koyu renk ceket giymesi gereki‐ yor.(ÖYS 92) 13 TÜRKÇE ANLATIM BOZUKLUĞU 97. Neşeli ve güldürü unsurlarının çokça kullanıldığı bu filmi mut‐ laka görmelisiniz.(ÖSS 93) 105. Siyasi, askeri ve ekonomi alanlarında görüştüler.(ÖSS 99) 98. Dilimize gereken ilgi ve önemi vermek zorundayız, diyorsunuz. (ÖSS 93) 106. Oraya gidersen, Etnografya ya da Kurtuluş Savaşı müzelerini gezmelisin.(ÖSS 99) 99. Çocuklar bundan en az zarar ya da hiç zarar görmeden kurta‐ rılmalıdır.(ÖSS 95) 107. Ozan 1940 yıllarında yeni şiirimizin başta gelen adlarından biriydi.(ÖSS 2000) 100. Dünyada, tamamı mermerden yapılmış ilk anıtsal tapınak Ege'nin Efes kentinde olduğu biliniyor.(ÖYS 95) 101. Bu girişim, sağlığa verdiğimiz önem ve kararlılığın bir ifadesi‐ dir.(ÖYS 95) EJDER DAL 108. Genç saçlarına ak düşmemiş, şiirimize, hikayeciliğimize tap‐ taze bir hava getiren isimlerdi bu saydıklarım.(ÖSS 82) 109. Yarışmada birinci olduğuna sevindim.(ÖYS 91) 102. Bu soru, ben ve benim gibi sınava girmiş olan birçok kişinin kafasını karıştırdı.(ÖSS 97) 110. Bu sabah evden çıktıktan sonra başlıyor.(ÖSS 93) 103. Güvenlik ve askeri makamlarca görevlendirilen personel ba‐ şarılı oldu.(ÖSS 97) 111. Anne ve babalar, çocuklarıyla sürekli ilgilenmeli, öğretmeni‐ ne durumunu sormalıdır.(ÖSS 94) 104. Yanlış bir şey yapsam da kızmaz; ama inanılmayacak kadar anlayışlıdır.(ÖSS 98) 112. Alınan bu karar, savaşta askerin daha çok ölmesine yol açtı. (ÖSS 99‐İPTAL) 14 TÜRKÇE ANLATIM BOZUKLUĞU 121. Laf taşıyarak aralarının bozulmasına o da bir katkıda bulun‐ muştu.(ÖYS 89) 114. Türk okuru için durum, yukarıda anlatılanlardan uzun uzadıya farklı bir özellik taşımaz.(ÖSS 83) 122. Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse ölüme hatta sara nöbetlerine yol açar.(ÖYS 90) 115. Önümüzdeki haftanın önemli programlarından bazılarını sizlere hatırlatmaya çalıştık, sayın dinleyiciler.(ÖSS 87) 123. Yanılmıyorsam, onunla ilişkisi olduğunu tahmin ediyorum. (ÖYS 90) 116. Gönderdiğim paketi, eminim bugüne kadar almış olmalısınız. (ÖYS 88) 124. Önemsenmeyen, gereksiz hatalar başarıyı engeller.(ÖYS 93) 117. Görüşleri doğru ya da yanılmış olabilir.(ÖSS 89) EJDER DAL 113. Sergide tanıtılan antika eşyalar, geçmişte insanların inançla‐ rını ve beğenilerini de yansıtıyor.(ÖSS 99) 125. Ancak kitabı kitaplığımda nereye koyduğumu bir türlü bula‐ madım.(ÖYS 93) 118. Ülkemizde başarıyla gerçekleştirilen bu tür ameliyatlarda, ölüm şansı, Amerika'da yapılanlardan ancak yüzde bir fazla‐ dır.(ÖSS 89) 126. Zaman zaman şiir yazıyor ve yayımlıyorum; ama ben şiiri hiçbir zaman köşe yazarlığı gibi düşünmüyorum.(ÖYS 93) 119. O yıl Marmara'ya inanılmaz çoğunlukta bir balık akını oldu. (ÖYS 89) 127. Öteki kentler gibi bu kent de çirkin bir görüntüye kavuştu. (ÖYS 94) 120. Başvurduğu işyerinden, son öğretim durumunu gösteren bir belge istediler.(ÖYS 89) 128. Elbette onunla birlikte gitmiş olabilirler.(ÖYS 96) 15 TÜRKÇE ANLATIM BOZUKLUĞU 129. Artık hastamızın sağlık durumu tamamen iyileşti.(ÖYS 96) 137. Öğrenci sayısının kalabalık olması bu sonucu doğuruyor. (ÖYS 97) 130. Bu sorunun çözümünde yapabileceği rol çok önemli.(ÖYS 97) 138. İçinde bulunduğumuz helikopter ölüm tehlikesi atlattı. (ÖYS 97) Anlatım bozuklukları genelde bağlantıların doğru kullanılama‐ masından kaynaklanır. ÇARPMA YÖNTEMİ bu yanlışların tespi‐ tinde geçer akçe bir tekniktir. 131. Bu gaz havada yoğun oranda bulunur.(ÖSS 99) Arabanın benzini bitmiş, bir türlü çalışmıyordu. Derslerine çalışmıyor, ihmal ediyor. 132. Bu kılavuzda sizi belli türdeki bilgilere uyarmak için bazı özel işaretler kullanılmıştır.(ÖSS 99) 133. Beğenmediği sözcüğü ya da cümleyi çizip yerine etkili sözler uyduruyordu.(ÖSS 99‐İPTAL) EJDER DAL Sana asla kızmıyor, çok seviyoruz. Arkadaşlarımızın sorunlarına sahip çıkarak desteklemeliyiz. Bana gülüyor, alay ediyordu. Ali kardeşini hem çok seviyor hem de kimi davranışlarından dolayı kızıyordu. 134. Fiyatlar çok pahalı olduğu için satışlar çok durgun.(ÖSS 2000) Not : Öge eksiklikleri yukarıda gösterilen çarpma yöntemiyle kolayca çözülür. Yan yargı ve temel yargıları çizip baştan baş‐ layarak her bir ögeyi yan yargı ve temel yargılarla çarpmak gerekir. Tamlama yanlışlarının bir bölümü de (yukarıdaki gibi ) bu yöntemle çözülür. 135. Bu konuda gençleri azımsamak doğru değil.(ÖYS 96) Bu yasadan özel ve devlet okullarında çalışanlar faydalanacak. Önemli olan müzisyenin müzik aletini asla yarı yolda bırakmaması ve ihanet etmemesidir. (YGS ‐ 2016) müzik aletine ya da ona(DT eksikliği) 136. Törende ikisi öğretmen yirmi beş öğrenci görev aldı.(ÖYS 97) Ama bu eserdeki kaliteyi ve yeterli olup olmadığını ben değil toplum söyleyecek. (YGS ‐ 2016) kalitenin (tamlayan eksikliği) 16 TÜRKÇE ANLATIM BOZUKLUĞU ANLATIM BOZUKLUĞUNA ÇÖZÜM ÖRNEKLERİ (ÇARPMA YÖNTEMİ) TAMLAMA YANLIŞLARI (BAĞLANTI KOPUKLUKLARI) a) Bir kalemler (Y) Şiirlerinde bol bol abartılmış sözcükler seçmesi yüzünden hitabet havası taşımaktadır. her insanlar (Y) hiçbir insanlar (Y) Şiirleri (özne eksikliği) Beş Hececiler (D) geceye birçok davetliler katıldı (Y) davetli Yaşamını zenginleştiren, anlam kazandıran birçok dostu vardı. Yedi Cüceler (D) Yaşamına (DT eksikliği) Konunun az bilinen bir yönüne ışık tutuyor, aydınlatıyor. b) Misafirlikte bize pasta ve meyve suyu ikram ettiler. d Konuyu (nesne eksikliği) Köylüye baskı yapıyor, sindirmeye çalışıyordu. y Dolar ve petrol fiyatları arttı. Köylüyü (nesne eksikliği) d y Çocuğa ninni söylüyor, uyutmaya çalışıyordu. Köyün arka tarafından koyu dumanlar ve sesler yükseliyordu. Çocuğu (nesne eksikliği) d yanından ayrılmak istemiyordu. annesinin (tamlayan eksikliği) Ülkesini seven insan ihanet etmez. EJDER Aradan zaman geçtikçe annesine daha da çok bağlanıyor ve DAL y c) Bu önlemler ekonomik ve sağlık açısından yararlı sonuçlar d verdi. y Bu konu hem toplumsal hem de birey açısından ele alınabilir. ülkesine (DT eksikliği) d y Bana ayak bağı oluyor her işimde engelliyordu. beni (nesne eksikliği) Öğretmen konunun az bilinen bir yönüne ışık tutuyor, öğrencinin d) Öğrenciyi çalışmaya ve düşünmeye yönelten ve herhangi bir d konu hakkında araştırma yapmasını sağlayan bir anlayış eğitim y sistemimize henüz yerleşmedi. (tamlayan eksikliği) aydınlatıyor. konuyu (nesne eksikliği) Hiçbiri ‐ Ali Suavi’ den başka ‐ ülkede bir ayaklanmayı düşünmemiş padişaha bağlılığı kutsal bir görev saymıştı. Yaşamayı seviyor, her gün bin bir güzellik katıyordu. d y d y uz (d) yaşamına (DT eksikliği) Sen ve annen ne yapıyorsun orada. y Beni arıyor, çünkü güven duyuyor. Kimse kıpırdamasın yere yatsın. d y bana (DT eksikliği) d y 17 TÜRKÇE DERS NOTLARI Yeni Ufuklar ... Yeni Çözümler ... YGS / LYS ANLAMI KARIŞTIRILAN SÖZCÜKLER 9. Etki / tepki – Başkanın konuşması bütün ülkede olumlu tepkiler yarattı.(Y) – Başkanın konuşması bütün ülkede olumsuz tepkiler yarattı.(D) 1. Ücret / fiyat – Tezgahtara kazağın ücretini sordu.(Y) – Tezgahtara kazağın fiyatını sordu.(D) – Kurs ücretlerine zam yapıldı.(D) 10. Yansımak / yankılanmak – Camdan yankılanan ışık gözlerimi kamaştırdı.(Y) – Camdan yansıyan ışık gözlerimi kamaştırdı.(D) 2. Öğrenim / öğretim – Almanya'dan öğretim durumunu gösteren bir belge istiyor‐ lar.(Y) – Almanya'dan öğrenim durumunu gösteren bir belge istiyor‐ lar.(D) 11. Mahsur / mahzur – Anne, sinemaya gitmemde bir mahsur var mı?(Y) – Anne, sinemaya gitmemde bir mahzur var mı?(D) 3. Resim / fotoğraf – İki resimle ÖSYM'ye başvuracaksınız.(Y) – İki fotoğrafla ÖSYM'ye başvuracaksınız.(D) 5. Nüfus / nüfuz – Ali Efendi köyde nüfuslu bir adamdır.(Y) – Ali Efendi köyde nüfuzlu bir adamdır(D) 6. Dikmek / ekmek – Tarlanın kenarına fidan ekildi.(Y) – Tarlanın kenarına fidan dikildi.(D) 7. Büyümek / uzamak – Tırnakların büyümüş.(Y) – Tırnakların uzamış.(D) 8. Kaplamak / kapsamak – Çocuğun bütün vücudunu büyük büyük yaralar kapsamıştı.(Y) – Çocuğun bütün vücudunu büyük büyük yaralar kaplamıştı.(D) DAL EJDER 4. Ayrıntı / ayrım(Fark) – İki köy arasındaki ayrıntı giderildi. (Y) – İki köy arasındaki ayrıcalık giderildi. (Y) – İki köy arasındaki ayrım giderildi. (D) 12. Alınabilir / alınabilinir – Bu konuda böyle bir karar alınabilinir.(Y) – Bu konuda böyle bir karar alınabilir.(D) 13. Mütehassıs / mütehassis – Genel cerrahi mütehassisi oldu.(Y) – Genel cerrahi mütehassısı oldu.(D) 14. Porte / portre – Bu işin mali portresi çok ağır olacak.(Y) – Bu işin mali portesi çok ağır olacak.(D) 15. Etkin / etken – Dünyanın bazı yerlerinde hâlâ etken yanardağlar var.(Y) – Dünyanın bazı yerlerinde hâlâ etkin yanardağlar var.(D) 16. Yaklaşık / yakın – Mahalleler birbirlerine yaklaşık olarak yapılmıştı.(Y) – Mahalleler birbirlerine yakın olarak yapılmıştı.(D) 17. Yayım / yayın – Konu ile ilgili bütün yayımları topladı.(Y) – Konu ile ilgili bütün yayınları topladı.(D) – Yayım bir fiilin, yayın ise bir ürünün adıdır.(D) – Yayım bir ürünün, yayın ise bir fiilin adıdır.(Y) 18 TÜRKÇE DERS NOTLARI Yeni Ufuklar ... Yeni Çözümler ... YGS / LYS ANLATIMLA İLGİLİ ÖZELLİKLER (Kavramları inceleyip birer örnek veriniz.) 1. ÖZNELLİK : Cümlenin anlatıcının kişiselliğini taşıması, kanıtla‐ nabilir olmaması. 8. YALINLIK : Süslü anlatımdan, söz oyunlarından, özentiden kaçınılması. 2. NESNELLİK : Anlatıcının cümleye kişiselliğini katmaması, yar‐ gının kanıtlanabilir olması. 9. DURULUK : Cümlelerde gereksiz sözcüklerden kaçınılması, anlatılanın gereksiz ayrıntılarla saptırılmaması. 10. AÇIKLIK : Cümlelerin oluşturulmasında ve art arda dizilmesin‐ de düşünce ve anlatım bağının kopuk olmaması; söyleyişi zorlaştıran ses ve sözcük tekrarlarının bulunmaması. 4. DOĞALLIK : Anlatılanın her türlü yapaylık ve yapmacıklıktan uzak tutulması, olduğu gibi verilmesi. 11. SÜRÜKLEYİCİLİK : Yazının okurun merakını kamçılayan, konu‐ dan kopmasını önleyen özellikler taşıması. EJDER DAL 3. ÖZGÜNLÜK : Anlatılanın biçim ve içerik yönünden başka ya‐ pıtlara benzememesi, anlatıcının damgasını taşıması, taklit olmaması. 5. ÖZLÜLÜK : Az sözle çok şey anlatılması, içeriğin gerektiği ka‐ dar sözcükten oluşturulması. 12. KANIKSAMAK : Tekrar tekrar yapılan bir konuma duruma alı‐ şır hale gelmek 6. YOĞUNLUK : Sanat yapıtının anlam derinliği içermesi, yüzey‐ de görünen anlamın ardında başka başka anlamların da bu‐ lunması. 13. YADSIMAK : İnkar etmek. 7. SADELİK : Cümlelerde yabancı sözcük ve söz öbeklerinden kaçınılması. 14. AKICILIK : Dile, düşünmeye takılmadan anlatım. 19 TÜRKÇE DERS NOTLARI Yeni Ufuklar ... Yeni Çözümler ... YGS / LYS DOĞRU - YANLIŞ YANLIŞ DOĞRU YANLIŞ Dükkân Dükkan Öğretmenevi Öğretmen evi Kâğıt Kağıt Antep fıstığı Antepfıstığı Halûk Haluk Akşamüstü Akşam üstü Hukuku Hukuğu Bilmukabele Birmukabele Kontrolü Kontrolu Alın teri Alınteri Folklor Folklör Yanlış Yanlış Ağrı Dağı'nda Ağrı Dağ'ında yalnız yanlız Konya ili Konya İli Hristiyanlığa Hıristiyanlığa Türk Dili degisinde Türk dili dergisinde Başeser Baş eser Milli Mücadele Milli mücadele Başfiyat Baş fiyat Cilalı Taş Devri Cilalı taş devri Doküman Döküman Milli Edebiyat Döneminde Milli Edebiyat döneminde Sezaryen Sezeryan Servetifünun dönemi Servet‐i Fünun dönemi Vejataryen Vejeteryan Çokbilmiş Çok bilmiş Akşamüzeri Akşam üzeri Bağ‐fiil Bağ fiil Stajiyer Stajer gele de bilir Geledebilir Entelektüel Entellektüel menüsküs menisküs Arka üstü Arkaüstü baş ucu kitabı başucu kitabı eşofman eşortman aklı sıra aklısıra birdirbir birdir bir ön söz Önsöz laboratuvar laboratuar ön yargı önyargı vaz mı geçtin vazmı geçtin büyük anne büyükanne antrenman antreman bilfiil birfiil abandone abendone amfiteatr amfitiyatro sömestr sömestre EJDER DAL DOĞRU 20 TÜRKÇE DERS NOTLARI Yeni Ufuklar ... Yeni Çözümler ... YGS / LYS KALIPLAŞMIŞ SÖZLER 9. Kitaplar sayesinde dünyaya daha geniş bir pencereden bak‐ mayı öğrendim. 1. Beş yüz sayfalık bu dev romanda, yazarın, olaylara ve durum‐ lara hiç yama yapmadığını görürüz. 10. Unutma ki insan kendi kaderinin demircisidir. 3. Onun, söyleyecek sözü olan bir yazar olduğu kuşkusuz. 11. Bu öykülerde Türkçenin yüzlerce yıl önceki güz elliğini ve şiir‐ selliğini tadacak, kendi dil evreninizin sınırlarını genişletecek‐ siniz. 4. Eleştiri alanında önemli eksiklerimizden biri de ''doğru'' bellediğimiz birtakım kavramların kabuğunu kırmamak, bunları yeni terimlerin bağlamı içinde incelememek. 12. Cemal Süreya'nın, Garipçilerin izine basarak yürüdüğü kimi şiirlerinde de bu anlayışın yansımalarını görürüz. 5. Okur, zamanla buzdağının altta kalan kısmını fark eder ve yazarın asıl kimliğinin orada saklı olduğunu anlar. EJDER DAL 2. Bu öykü gerçek anlamıyla çağdaş bir klasik. 13. Sokaktaki herkesti, her şeydi o: kediler, köpekler, topal mar‐ tılar, âşıklar dâhil herkes. Biricikliğini herkesleştirerek kur‐ muştu öykülerini. 6. Bir yazınsal yaratının değeri, ne anlattığından çok, nasıl anlat‐ tığıyla ölçülür; bu da dilin el değmemiş bölgelerinden yeni tatlar devşirmekle olur. 14. Yazar yakası açılmadık sözler söylüyor. 7. Anlatım bir biçim işidir, bir olayı fotoğraf acımasızlığıyla yan‐ sıtmak kolay değildir. 15. Yazarın kahramanları pazara, yazara sabah kahvaltısına gelmişler. 8. Bir kitap için eleştiri yazılacaksa daha önce yazılmış eleştirile‐ rin incelenmesi ve yeri geldiğinde bunlara gönderme yapıl‐ ması gerekir. 16. Yazarın kahramanları yazara karşı çıkıyor hale gelmiş. ''Öğretmenlerine saygı göstermeyen toplumlar geri kalmaya mahkûmdurlar'' 21 TÜRKÇE DERS NOTLARI Yeni Ufuklar ... Yeni Çözümler ... YGS / LYS SİHİRLİ SORULAR 4. Aşağıdakilerden hangisi ögelerine yanlış ayrılmıştır? 1. ''Bir insanı uygarlaştırmaya karar verince işe büyük annesin‐ den başlayınız.'' Bu cümle için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir? a. Babamın / çarşıda / böyle küçük bir dükkanı / vardı. b. Bu Anadolu / şehrinin ilkbaharı/ kırkikindi yağmurlarıyla/ a. Birinci yan yargı ikinci yan yargının dolaylı tümlecidir. başlar. b. Öge dizilişi zarf tümleci – dolaylı tümleç – dolaylı c. Dağları / yemyeşildir/ bizim oraların. tümleç – yüklem şeklindedir. d. Öğrencilerin / son günlerde / başarısı / artıyor. c. İsimden fiil yapım eki alan sözcük vardır. e. Evimin duvarlarını / doğa manzaraları / süsler. d. Sıfat tamlaması kullanılmıştır e. Her üç fiilimsiye de yer verilmiştir. 5. ''Altından lağım sularının aktığı, kenarında vahşi otların bittiği; kavak , selvi ve dut ağaçlarının yetiştiği, mahallenin çocukla‐ rının kollarının yenlerine sümüklerini silerek çelik çomak oy‐ nadıkları bu yola belediyemiz Paris Caddesi demeyi uygun bulmuştur.'' EJDER a. Çocuk annesine sarıldı. b. O, çocuk doğdu; çocuk öldü c. Çocuklar geleceğimizin teminatıdır. d. Çocuklara verilen hediyelerin denk olmasına dikkat etme‐ liyiz. e. Çocuklar parkta oynuyorlar. DAL 2. Altı çizili sözcüklerin hangisi isim görevinde değildir? Bu cümlenin ögeleri sırasıyla aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir? a. Dolaylı tümleç – özne – belirtili nesne – yüklem b. Nesne – özne – yüklem c. Dolaylı tümleç – nesne – özne – yüklem d. Nesne – özne – nesne – yüklem e. Nesne – yüklem – zarf tümleci 3. Aşağıdakilerden hangisinde deyim açıklayıcısıyla birlikte verilmiştir? a. Kadın bir yandan ağlıyor, bir yandan da içim yanıyor dostlar! diye bağırıyordu. b. Arkadaşını gözüm ısırıyor, daha öncede bir yerde görmüş 6. İnsanı kendinden geçiren yerde gökte durdurmayan insanı hep eskiyi düşünmeye sevk eden tüm insanların muzdarip olduğu, tedavisinin şöyle böyle yapılabildiği bir maraz olan bu hastalığa bilim adamları '' Behçet Hastalığı'' adını vermeyi uygun görmüşlerdir. Bu cümlenin ögelerini bulunuz . gibiyim. c. Olay yerinde herkes telaş içindeyken o kılını bile kıpırdat‐ mıyordu. d. Görüşüne başvurduğum herkes onun sözünün eri bir kişi olduğunu söylüyordu e. Odacı Halil Efendi yeni gelen müdür için canı tez birine a. N + Ö + N + Y b. Ö + N + DT c. N + DT + Ö + N d. DT + Ö + N + Y e. Y + Ö + N + DT benziyor dedi. 22 TÜRKÇE SİHİRLİ SORULAR 10. Aşağıdakilerden hangisinde yan cümle farklı görevdedir? 7. Aşağıdakilerden hangisi öge sayısı bakımından farklıdır? a. Herkesi sevindiren bir davranıştı. a. Onunla ağlamayı onunla gülmeyi istedim ben. b. Çalışkan öğrencilerimizden biriydi. b. Ben bahçeden elma koparan çocukları yakaladım. c. Eski eserlerden oluşmuş örnek bir çalışmaydı. c. Dünyayı farklı görenleri bir gün herkes alkışlar d. Gözlerimin önünde açılan sonsuz bir bahçedeyim d. Vatanı sevmek demek özgürlükleri sonuna kadar kullanmak demek değildir. e. Bir ömür boyunca düşünü kurduğu rüya bitti. e. Özgürlükleri herkes için eşit görenleri bütün insanlar des‐ tekler. 11. ''Vatanı sevmek demek özgürlükleri sonuna kadar kullanmak demek değildir. '' 8. Aşağıdakilerden hangisinde anlam kayması yoktur? a. Küçük halamlar yarın bize geliyor. Bu cümle için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? b. Adam eve gelir, karısını öldürür. a. İsim cümlesidir. d. Ne olurdu biraz çalışsaydın. b. Olumsuz cümledir. EJDER e. Her gün süt içer. DAL c. Nasreddin Hoca bir gün komşusundan kazan ister. 9. Aşağıdakilerden hangisinde birleşik zaman yoktur? a. O da bizimle gelmeliydi c. Kurallı cümledir. d. Sıralı bağlı cümledir. e. Eksiltili cümle değildir. 12. Bildirme eki cümleye kesinlik anlamı katar. Hangisinde bildirme eki kullanılmıştır? b. Her zaman onu sevdiğini söylerdi. a. Sen öne elindeki bardağı bitir. c. Eline kitap alınca bırakmazdı b. Köyümüze her gece yıldız yağardı. d. Kitapları dün getirecekti c. Köpek ipini kopardı. e. Elindeki ipi kopardı. d. Bu, Edip Cansever'in masasıdır. e. Öğretmen çocukları dışarıya çıkardı. 23 TÜRKÇE SİHİRLİ SORULAR 13. Aşağıdakilerden hangisinde vurgulanan öge yanlış işaretlen‐ miştir? 16. Aşağıdakilerden hangisinde ünsüz yumuşaması yoktur? a. Bir adım da sen at. a. Çocuk babasının tavırlarına her zaman hayranlık duyardı. b. Elinden bir yudum su içmedi b. Ayşe yanlışlıkla sınıfın camını kırdı. c. Tan yeri ağarınca… c. Fuzuli, divan edebiyatının en büyük şairidir. d. Gece ihanetle müthiş bir gerekçedir. d. Ablan dün geldi mi? e. Artık ipini çekmek gerekir. e. Dün akşam kim kazandı? 14. Aşağıdakilerden hangisinde ikinci cümleye geçilirken zaman kavramı vurgulanmıştır? 17. Aşağıdakilerden hangisinde ünsüz yumuşaması vardır? a. Bir gün bütün haksızlıkları gideririz. a. Dün akşam yüreğimde bir sızı / Seni düşünürken ağladım. b. Ne zaman bana geleceksin? b. Ayten dün okulda beni aramış. / Dün okulda Ayten beni c. Hangi kitap seni en çok etkiledi? d. Dün beni aramış./ Beni dün aramış. e. Akşamı dün ben de anladım. / Gözlerinden içtim akşamı. 15. Aşağıdakilerden hangisinin anlatım bozukluğunun sebebi farklıdır? a. Babam için kitap okumak güzel bir şeydi. d. Hava kapanık, yıldızlar yok. e. Benim de mi kitaplarımı aldın? EJDER c. Okulda dün beni Ayten aramış. / Yarın artık bugündür. DAL aramış. 18. ''Ne zaman bir saatlik görüş istesem sen bütün ömrümü arma‐ ğan iste.'' Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? b. Az önce tanıştığım kızın adını unuttum. a. Çekimli fiiller kullanılmıştır. c. Ali, Berkay'ı benden çok severdi. b. Öge dizilişi ZT ‐ ZT + Ö + N + Y d. Babasının elindeki ağır fileyi alması gerekirdi. c. Şartlı bileşik cümle vardır. e. Artık ne seni ne de onu sevmiyorum. d. Türemiş sözcükler vardır. e. Soru zarfı vardır. 24 TÜRKÇE SİHİRLİ SORULAR 19. Aşağıdaki cümlelerin hangisi iki ögeli bir cümle değildir? 22. Aşağıdakilerden hangisi cümle çeşidi / türü bakımından farklıdır? a. Okumak, öğrenmek, paylaşmak ve öğretmek erdemlerin en a. Gökten ateş yağıyor, sandım. büyüğüdür. b. İçeri girerken duyduğum ''dışarıda bekle!'' sözü canımı sıktı. b. Saraçhanebaşındaki yıllanmış Bozdoğan Kemeri'nin etekle‐ c. Bunu, siz de çok iyi bilirsiniz, o yapmaz. rine yaslanmış eski bir medrese olan müze binası yıkılıyor. c. Karikatür sanatların en dinamik olanıdır. d. Atatürk: ''Ne mutlu Türk'üm diyene! ''diyor. d. Karikatür iletişim gücünün zirvesidir. e. Fatih, ''Ormanlarımdan yaş kesenin başını keserim.''demiş. e. Mutfak balık kokuyor. 20. Aşağıdakilerden hangisi anlamca farklı doğrultudadır? 23. Aşağıdaki atasözlerinden hangisi anlamca farklıdır? a. İki baş bir kazanda kaynamaz. a. Abanın kıymeti yağmurda bilinir. b. İki at bir kazığa bağlanmaz. c. Buğday başak verince orak pahaya çıkar. c. İki aslan bir posta sığmaz. d. Alet işler el övünür. d. İki cambaz bir ipte oynamaz. e. İki karpuz bir koltuğa sığmaz. EJDER e. Sakla samanı gelir zamanı. DAL b. Süt taşınca kepçeye paha olmaz. 21. ''Yuvarlanan taş yosun tutmaz.'' Atasözünü aşağıdakilerden hangisi anlamca karşılar? 24. Aşağıdakilerden hangisinde anlatım bozukluğu yoktur? a. Bu konuda gençleri azımsamak doğru değildir. a. İşleyen demir ışıldar. b. Dolmuş fiyatlarına zam yapıldı. b. Ağılda oğlak doğsa ovada otu biter. c. İki resimle ÖSYM'ye müracaat edeceksiniz. c. Ay ışığında ceviz silkilmez. d. Hırsızlar çobana silahı dayayıp koyunları çaldılar. d. Kel kız gelin olurken çarşı pazar kapalı olur. e. Tarlanın başına fidanlar dikildi. e. Sürekli göç edenin birikimi olmaz. 25 TÜRKÇE SİHİRLİ SORULAR 25. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu yoktur? 28. Aşağıdakilerden hangisinin yüklemi birleşik fiildir? a. Biraz önce tanıştığım kızın adını unuttum. a. Bu ev söylendiği kadar etmez. b. Simurg bir İran efsanesinde gerçeğin peşine düşen kuşların b. Bahçedeki armutlar oldu. öyküsü anlatılır. c. Kızım çay oldu mu? c. Eskiden eşkıyalar yol keserdi. d. Hiç kimseyi kimseden ayırt etmezdi? d. Tabelasız durak yerlerine tabela asıldı. e. Erkenden ayvalar oldu bu yıl. e. Öğrencisini sevmeyen öğretmen başarılı olamaz. 26. I. Bu çay iyi demlenmiş. 29. Aşağıdakilerden hangisinde somutlaştırma vardır?(97‐ÖYS) II. Bu çay ağır akar, yorgun mu bilmem? a. Benim yaptığım iş uçak kullanmaya benzer, birçok iyi iş Yukarıdaki numaralandırılmış cümlelerdeki altı çizili sözcük‐ ler arasındaki anlam ilişkisi aşağıdakilerden hangisinde yoktur? b. Nereden bakarsak bakalım toplumu oluşturan bireylerle DAL a. Arkadaşının yaş gününde bol bol yaş pasta yedi. yaparsınız ama başarısız olduğunuz tek bir iş sonunuz olur. c. Senin yüzünden yüz yerde yüz bela gördüm. d. Bir bağ evine girip kolunun bağını değiştirdi. e. En sevdiği çiçek güldü. EJDER b. Yüzündeki ben beni etkiledi. bir duygu alışverişimiz var. Bu nedenle yollayacağınız her ileti onlara da uygun gelmelidir. c. Doğru düşünen bireyler yetiştirmek için anadili öğretimine önem vermek gerektiğini hepimiz biliyoruz. d. Gelişme toplumsal birimlerde çok önemli bir kavramdır. Bunun için araştırmacılar, gelişme kavramı üzerinde sürekli olarak kafa yarmaktadırlar. e. Olaylar ve nesneler için söz konusu olan iyi‐kötü, güzel‐çirkin yönünden değerlendirmelerinin her birine değer yargısı denmektedir. 27. Aşağıdakilerden hangisi yükleminin türü bakımından farklıdır? 30. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde mecaz yoktur? a. Dedem erikleri suladı. a. Önemli olan güzel düşünmektir. b. Tatlıda ceviz yok. b. Yüce dağ başında siyah tül vardır. c. Gökten bereket yağdı. c. Aslanın avına kastı gülerektir. d. Öğretmen kalbimi kırdı. d. Bu araba niye hızlı değildir? e. Annem elini kesti. e. Şimdiye babam eve varmıştır. 1. E 2. B 3. B 4. B 5. D 6. A 7. E 8. E 9. E 10. D 11. D 12. D 13. B 14. D 15. E 16. E 17. A 18. B 19. E 20. E 21. E 22. C 23. E 24. E 25. E 26. E 27. E 28. D 29. A 30. B 26