SAĞLIK BAKANLIĞI`NCA YAPILAN KARADENİZ BÖLGESİ

advertisement
SAĞLIK BAKANLIĞI’NCA YAPILAN KARADENİZ
BÖLGESİ KANSER ARAŞTIRMALARININ (?)
HALK SAĞLIĞI-ÇEVRE SAĞLIĞI
EPİDEMİYOLOJİSİ
YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
Umur Gürsoy
Halk Sağlığı Uzmanı
24 Mart 2007, Antalya
KAYNAKÇA
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
www.facsnet.org/report_tools/guides_primers/risk/chap1.html, “Risk Handbook Chapter 1”, 21/01/1994
tarihinde yapılan ziyaret
Gürsoy, U. (2004), “Enerjide Toplumsal Maliyet ve Temiz ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları”, Türk
Tabipleri Birliği, Ankara.
Soyberk, Ö. (1985), “Nükleer Bir Kazada Çevre Kirlenmesi ve Toplum Sağlığı Sorunları”, Çevre’85 Çevresel
Etki Değerlendirmesi Sempozyumu, 5-7 Haziran 1985, İzmir, Dokuz Eylül Çevre Mühendisliği Bölümü.
WHO (1995), “Health Consequences of the Chernobyl Accident. Result of the IPHECA Pilot Projects and
Related National Programmes Summary Report, Geneva.
http://www.progettohumus.it/RicercaGen/SimIncidente/VideoSim/Documents/DepCesio.gif
“20. Yüzyılında Çernobil Serisi”, http://www.taek.gov.tr/cernobil/giris.html 19.03.207 tarihinde ziyaret.
1.
Türkiye’de Çernobil Sonrası Radyasyon ve Radyoaktivite Ölçümleri, 70 sayfa, kaynakçası yok.
2.
Sağlık Bakanlığı Bilimsel Kurul Raporu, 136 sayfa, kaynakçası yok.
3.
TBMM Araştırma Komisyonu Raporu, 108 sayfa, kaynakçası yok.
4.
Tekrarlanmış doküman
5.
Çernobil Kazasının Ülkeler Üzerindeki Etkileri, 70 sayfa, kaynakçası var.
6.
1. dokümanın tekrar elektronik ortamda yazılmış hali.
7.
Türkiye İçin Doz Değerlendirmeleri, 68 sayfa, kaynakçası var.
Bockris, J. O’M., Veziroğlu, N. T., Smith, D. (1993), “Güneş Enerjisi”, İletişim Yayınları, Cep Üniversitesi
Dizisi, İstanbul.
Collins, J. C. (1979), “Health Hazards of Ionizing Radiotions and Radioactive Substances”, in Hobson, W. (ed.
by), The Theory and Practice of Public Health, Fifth Ed., NewYork, Toronto, Oxford University Press.
6 nolu kaynakta 7. “Türkiye İçin Doz Değerlendirmeleri”.
European Commission (1996-2001), “ExterneE; Externalities of Energy-Methodology Annexes”,
http://externe.jrc.es/ adresine 21.05.2003 tarihinde yapılan ziyaret.European Commission, sayfa::15-35
T.C. Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı, éKaradeniz Bölgesi Kanser ve Kanser Risk
Faktörleri Araştırmasıé, 2006.
Çernobil Nükleer Santralı Kazası’nın
Türkiye’ye Etkileri
Yapılması gereken, önemli bir iş vardı.
Herkes, birisinin bu işi yapacağından emindi.
Gerçi işi herhangi biri de yapabilirdi,
ama hiç kimse yapmadı.
Herkes, herhangi birinin bu işi yapabileceğini düşünüyordu,
ama hiç kimse herkesin yapamayacağının farkında değildi.
Sonunda herhangi birinin yapabileceği bu işi
hiç kimse yapmadığı için herkes birbirini suçladı.
Anonim
Karşı çıkmak her zaman yalnızlıktır.
İlhan Berk
Karadeniz Bölgesi Kanser
ve Kanser Risk Faktörleri
Araştırmaları
Ulusal Kanser Danışma Kurulu
Prof. Dr. İbrahim Güllü
Ulusal Kanser Danışma Kurulu
Başkanı
Karadeniz Bölgesi
Kanser Çalışmaları
• Hane Halkı Çalışması
• Son 10 yıllık kanser verilerinin
değerlendirilmesi
• Troid kanseri çalışması
• Biyolojik doz tayini
Hane Halkı
Çalışması
• Edirne, Rize (Risk bölgeleri)
Isparta (Kontrol bölgesi)
• 73.470 kişi
Kanserli hasta:333
Ölen hasta: 1027
• Her 2 bölge için ‘kaba kanser
görülme oranı’ 1.85
Troid kanseri
çalışması
• Large Mitokondri Delesyonları(LMD)
• Karadeniz: 119 hasta.....32 LMD
• Kontrol: 64 hasta.....38 LMD
• BRAF V600E Mutasyonu
• Karadeniz: 12 hasta..... 1 mutasyon
• Kontrol: 18 hasta..... 2 mutasyon
KARADENİZ BÖLGESİ KANSER
HASTALARINDA SİTOGENETİK
TEKNİKLERLE BİYOLOJİK DOZ
ÇALIŞMASI
Bölge insanının kromozom
hasarlarında,
Çernobil’den etkilenmemiş
kontrol bölgelerindekinden
farklılık söz konusu mudur?
KARADENİZ BÖLGESİ KANSER
HASTALARINDA SİTOGENETİK
TEKNİKLERLE BİYOLOJİK DOZ
ÇALIŞMASI
• 58 kişiden kan örneği alınmıştır.
• Kromozom Aberasyon (CA) ve
mikronukleus (MN) analizi için
kültürler yapılmıştır.
• SONUÇ: 9 hastada disentrik
aberasyona rastlanmıştır. Ancak bu
kişilerin teşhis amacıyla radyasyon
aldıkları anlaşılmıştır.
• Elde edilen verilerle, son 2-3 yıl
içinde ‘tıbbi amaçlı olanlar
dışında’ kromozom hasarlarında
radyasyon etkisine
rastlanmamıştır.
ÖZET
Hane halkı çalışması,
Tiroid kanserindeki hücresel
düzeyde yapılan çalışmalar
ve biyolojik doz çalışması;
Karadeniz bölgesinde Çernobil
etkisiyle kanser arasında bir
ilişkinin olmadığını bilimsel olarak
ortaya koymaktadır.
Kanser sıklğındaki artış (Ankara, Samsun,
Antalya, Erzurum, Trabzon, İzmir, Edirne,
Eskişehir)
160
140
120
100
80
60
40
20
0
1999
2000
2001
2002
2003
Beklenen
Kanser kayıtçılığındaki gelişme ile ilişki
KARADENİZ BÖLGESİ KANSER ve
KANSER RİSK FAKTÖRLERİ
ARAŞTIRMASI
HANE HALKI ÇALIŞMASI
Prof. Dr. Nazmi Bilir
Hacettepe Tıp Fakültesi
Halk Sağlığı Anabilim
Dalı
16 Ağustos 2006
HANE HALKI ÇALIŞMASI
• Amaç:
• Kanser sıklığının değerlendirilmesi
• Kanser risk faktörlerinin incelenmesi
• Kanser konusunda bilgi düzeyinin
saptanması
• Araştırma illeri
• Rize – Cs düzeyi TR ortalaması
üzerinde
• Edirne – “
“
“
“
“
“
• Isparta – Cs düzeyi sıfır – “kontrol”
bölge
HANE HALKI ÇALIŞMASI
İller
Sayı
Yüzde
Rize
10230
53,3
255
1,3
8726
45,4
19211
100,0
Ardeşen
2880
Fındıklı
2898
Pazar
4452
Edirne
Merkez
Isparta
Atabey
1114
Eğirdir
6436
Aksu
1176
Toplam
HANE HALKI ÇALIŞMASI
Bilgi toplanması
• FORM – A
• Bütün hanelerde
• Sosyodemografik bilgiler
• Kanser bilgileri
• Hanede kanser varlığı
• Kanser nedenleri bilgisi
• Kanserden korunma yöntemleri bilgisi
• FORM – B
• Kanserli hanelerde
• Her hasta ile ilgli bilgiler
• Demografik özellikler
• Kanserin türü
• Tanı ve tedavi bilgileri
• Etkilenimin ölçülmesi, her çevre etkeninden belki
daha çok, çekirdeksel enerjide risk
değerlendirmesi ve toplumsal maliyetlerin
hesaplanmasının temel bileşenidir
(1)(http//www.facsnet.org).
• Etkilenimin sınıflandırılması (kısa, uzun), etkenin
mutasyon yapıcılığı (mutagenity), kanser
yapıcılığı (carsinogenity), dölütte sakatlık
yapıcılığı (teratogenity) konularında
bilinenlerin ışığında çekirdeksel santraller için
risk daima vardır.
• Ancak bu risk önceden hesaplanamaz. Çünkü
her kazada farklı oranlarda ışınım ve
ışınımetkin izotop salınımı olur (2).
• Bir çekirdeksel kazada sayıları birkaç yüzü
bulan sayıda ışınımetkin madde, kazanın
başlamasında 30 dakika ile 30 saat
içerisinde çevreye salınır. Bunlardan
sadece 54 adedinin yarılanma ömürleri 25
saatin üzerindedir (Soyberk, Ö.;1985)(3).
• 26 Nisan 1986 tarihinde Türkiye’nin en yakın kıyısına
yaklaşık 1000 km uzaklıkta, Ukrayna’nın Kiev Kenti
yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santralı’nda o güne
kadar dünyanın en büyük nükleer kazası oldu.
• Yine de Çernobil Kazası sonrasında (yakın dönemde en
fazla kirlenen bölgelerin) oluşan radyasyonlu bulutlara
bağlı yağan radyasyonlu yağmur nedeniyle Çernobil’den
300 km uzaklıktaki iki yerleşim yeri olduğu ve Hiroşima
ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının 200 katı ışınım
taşıyan radyasyonlu bulutun dünyayı iki kez dolaştığı
bilinmelidir (WHO; 1995:3-22)(4).
• Çernobil kaynaklı radyasyon yüklü bulut dünyayı iki kez
dolaşırken 03 Mayıs ve 07-09 Mayıs tarihlerinde olmak
üzere Türkiye’ye de iki kez uğradı (5).
• Kazadan sonra havaya salınan
radyoizotopların en önemlileri
İyot-131, Sezyum-134 ve Sezyum137 ise de kazadan etkilenen
ülkelerde havada ve radyoaktif
yağış olarak rutenyum-103,
rutenyum-106, lantan-140,
baryum-140, tellür-132 oldukça
yüksek miktarlarda bulunmuş;
ayrıca niobyum-95, zirkonyum-95,
seryum-141 ve seryum-144 de
ölçülmüştür (6).
Sadece Karadeniz bölgesi değil
• Çernobil’de Türkiye riski
değerlendirememiştir, yönetememiştir ve
iletememiştir.
• Halen de bu durum geçerlidir
• 1986 yılı öncesindeki 67 ilimizin sadece 42 ile ait
(doğal radyasyon) (hava) ölçüm verisi
olduğundan (35’sının adı tarafımızdan biliniyor)
sadece 42 ilin Çernobil sonrası radyasyon artışı
karşılaştırılabilmiştir (6). 1986 öncesinden kalan
25 İlimize eklenen 14 yeni ilimizle birlikte 39
ilimizde yeni ölçümler eskilerle karşılaştırılma
şansından yoksundur.
• Kaza sonrası 26 ilimizde ölçüm yapılmamıştır.
• Kaza sonrası TAEK’in elindeki insan gücü ve
ölçüm aygıtları yetersizliği nedeniyle ölçümler
çok geç, nitelik ve nicelik bakımından yetersizdir
ve ülkeyi temsil etmez
86 sonrası
• Kaza sonrası 26 ilimizde ölçüm
yapılmamıştır:
• Ağrı, Aksaray, Ardahan, Batman,
Bayburt,Bingöl, Burdur, Çankırı, Çorum,
Erzincan, Gümüşhane, Hakkari, Iğdır, K.
Maraş, Karabük, Kilis, Muş, Nevşehir,
Niğde, Osmaniye, Siirt, Sivas,Şırnak,
Tokat, Uşak ve Yalova
• TAEK Çernobil’i 57 kişiden oluşan bir ekiple
yönet(eme)miştir (6).
• Bu ekip
•
•
•
•
•
•
•
•
Kaza yönetimi,
İdari sekreterya hizmetleri,
Uluslararası ilişkiler,
Trakya ve Doğu Karadeniz başta olmak üzere ülke
çapında ölçümler ve örnek toplama işlemlerinin
gerçekleştirilmesi,
Doz ve risk hesaplaması,
Ölçüm ve hesaplama sonuçlarına göre teknik
kararların verilmesi
İthal ve ihraç edilen gıdaların etkin kontrolunu temin
etmek üzere gümrüklerde ve ihracatçı birliklerinde
radyasyon ölçümleri ve radyasyonsuz (radyasyondan
ari) belgesi düzenlenmesi hizmetleri,
Basın ve halktan kişilerce talep edilen her türlü sözlü
ve yazılı bilginin verilmesi işlerini yapmıştır.
1986 Öncesi Doğal Arkaplan Radyasyon Ölçümü Durumu
1986 (Çernobil Kazası) Öncesi Ölçümü olan 42 ilden kamuoyuna açıklanan 35 adedi
1986 (Çernobil Kazası) Öncesi Ölçümü olmayan ve veya bilinmeyen diğer 46 ilimiz
1986 yılından sonra oluşan iller (14 adet) (Hiçbirinde ölçüm yok)
Böyle bir kazadan sonra yalnız bedenen değil aynı zamanda toplumsal
ve ruhsal yönden bireylerin tam iyilik halini bozan gelişmeler beklenir
•
•
•
Düşük dozda ve uzun süreli alınımlarda onlarca
yıl sonra çıkabilen ölçülebilir karsinojenik ve
genetik etkiler söz konusudur.
Ayrıca yapılan araştırmalar ışınımın yaşlanmayı
arttırdığını ve doğal ömrü kısalttığını göstermiştir.
Çekirdeksel (nükleer) kaza kurbanları ortalama
ömürlerinden yaklaşık 20 yıl kaybederler (Bockris,
O’M., ve ark.;1993) (7).
•
• Kanser oluşumu, etkenle karşılaşıldıktan
ortalama 20-40 yıl içinde ortaya çıkar. Bu
süre lösemilerde etkenle sunuk kalınmayı
takibeden 1-10 yıl; mesane kanserlerinde
ise 45 yıldır.
•
• Radyasyon nedenli mutasyonların kanser
nedeni olması için 50 yıldan fazla zaman
geçmesi gerekir.
• İngiltere’de yapılan araştırmalar sonucunda
toplum için bir yılda almasına izin verilen yüksek
ışınım dozunun beşte biri kadar fazla bir ışınım
alınması:
• genel toplumdaki kan kanseri görülme sıklığında
% 4;
• tüm kanserlerin görülme sıklığında % 0,5’lik
• ve ilk nesilde sakatlık görülme sıklığının da %
0,02 oranında artacağını göstermiştir (Collins, J.
C.;1979:205)(8).
• Bu veriden hareket edilirse Türkiye genelinde
açıklanan, Çernobil Kazası sonrası yıllık
toplumsal doz artışı (60 mrem) (sadece bir yıl
için) (4), İngiltere araştırmasındaki bulguların
yaklaşık altı katı olduğuna göre Türkiye’deki kan
kanseri artışlarında % 24’lik, tüm kanserler
sayısında ise % 3’lük bir artış beklenebilir.
• Tabii ki bu artışın bir yılda ve her yıl eşit
oranlarda gerçekleşmesi beklenmez. Bu oranları
kullanarak ve Türkiye’nin kanser istatistiklerinin
değişmeyeceği varsayımı ile bir yıllık kanser
olgusundaki artışı ve 50 yıllık artışı çok kabaca
tahmin edebiliriz.
• Uzmanların en az kanser insidansı olarak değerlendirdikleri
resmi kanser görülme sıklığına göre (1998’de toplam kanserli
sayısı: 36 082, görülme sıklığı: yüzbinde 55,77; 1999’da kanserli
sayısı: 25 942, görülme sıklığı: yüzbinde 39,41) (5), ülkemiz gibi
(gelişmekte olan) ülkeler için Dünya Sağlık Örgütü’nce (DSÖ)
yüz binde 150-350 olarak tahmin edilen kanser oranlarıyla (6)
Türkiye’nin kanser olgusu sayısının en azıyla 80-90 bin (2000
yılı için kuramsal olarak, tahmini toplam nüfus 65 milyon
üzerinden 98 629 en fazla 230 134 ortalama 164 381 kişi) olması
beklenmektedir[2].
•
Bu durumda sayıları yuvarlatarak ve 50 yılda Türkiye’nin
nüfusunun ve kanser görülme sıklığının hiç artmayacağı
varsayılarak ve Çernobil Kazası’ndan sonraki bir yıldan
başlayarak (1987) 2037 yılına kadar diğer kanser nedenlerinden
bağımsız olarak (ve en düşük olasılıkla) yıllık ek kanser olgusu
artışının yani Türkiye’nin sadece Çernobil Kazası’ndan gelen
sadece yıllık kanser yükünün yaklaşık 2 960 ila 6 904 (ort. 4 932)
kişi olacağı sonucuna varmaktayım.
• Böylece, 2037 yılında, Çernobil Kazası’nın
beklenen etkileri kuramsal olarak yok
olduğunda Türkiye’nin Çernobil
Kazası’ndan gelen 50 yıllık hastalık yükü
sadece kanserlerde ortalama 246 590 kişi
olacaktır.
• Yani kanserli sayısı yıllara göre artmazsa
2037 yılına kadar beklenen ortalama
yaklaşık 8,2 milyon kanser vakasına ek
fazladan 246 590 kanserlimiz; toplam 8,46
milyon kanserlimiz olacaktır.
• Çocukluk Çağı (ÇÇ) lösemi görülme sıklığındaki
İngiltere araştırmasına göre ve önceki
paragraftaki Türkiye kişi başına ışınım miktarı
artışına göre % 24 olan kan kanseri görülme
sıklığı artış oranından giderek yılda yaklaşık 483
olan lösemili sayısı Çernobil nedenli 116 lösemili
çocuk eklenmesi ile 599 kişi olması en iyi
olasılıktır.
• Böylece Türkiye’nin var olan ÇÇ lösemi
olgularına ek Çernobil Kazası’ndan gelen 50
yıllık ÇÇ lösemisi yükü en iyi olasılık
hesaplarıyla 5 800 kişidir.
• Kendi kayıtları ve maliyet hesaplarına
güvenilemeyen ülkeler için bir başka ülke
için geçerli olan ölüm ya da hastalık
maliyeti üzerinden iki ülkenin satın alma
gücü paritesi (SGP) oranları farkı
üzerinden, güvenilir olmayan ülke için
ölüm ve hastalık maliyeti
hesaplanabilmektedir.
• Son hesaplamalara göre, AB’nin en fakir ülkesi
olan Türkiye’nin AB’ye üye 25 ülkenin satın alma
gücü paritesine (SGP) göre kişi başına milli gelir
ortalamasının temel (% 100) alınması halinde
Türkiye’nin kişi başına milli geliri AB
ortalamasının % 29’u kadardır (23).
• Bu durumda AB için yapılan, örneğin bir kanser
ölümünün maliyeti bilinirse Türkiye’de aynı
nedenli kanser ölümünün maliyeti onun % 29’u
olarak hesaplanmaktadır.
Enerji Yakıtlarından Kaynaklanan Sağlık Etkilerinin ECU1 Cinsinden Değeri (10)
Radyasyona bağlı Etkinin Sonucu
Ölümler (her olgu)
Kronik hastalık
Ölümcül olmayan kanserler
Kötü huylu tümörler
Değeri
3 100 000
1 200 000
450 000
450 000
(1) 1995 kuruyla
Kaynak: European Commission (1996-2001), “ExterneE; Externalities of Energy-Methodology
Annexes”, http://externe.jrc.es/ adresine 21.05.2003 tarihinde yapılan ziyaret.European Commission,
sayfa::15-35
• Türkiye için ışınıma bağlı bir ölümün maliyeti 899
000 Euro (1 348 500 YTL); bir kanserin maliyeti
ise 130 500 Euro (195 750 YTL4) olarak
hesaplanabilir. İlk bölümdeki Çernobil Kazası’nın
kanser yükü üzerinden Türkiye için Çernobil
nedenli ek kanserlerin yıllık toplumsal maliyeti
kabaca 130 500 X 4 932 = 643 626 000 Euro
olarak ortaya çıkar.
• Meraklısı için şu kadarını söyleyelim; Türkiye’nin
hesaplamalarımıza göre Çernobil Kazasıı’ndan
gelen bir yıllık kanser yükü yaklaşık 3 631 6524
Euro olan (2005) Sağlık Bakanlığı bütçesinin
177 katıdır (25). Çernobil nedenli sadece Türkiye
toplam kanser artışının 50 yıllık toplumsal
maliyeti ise bunun elli katıdır.
“Karadeniz Bölgesi Kanser ve Kanser Risk Faktörleri Araştırması”
Sağlık Bakanlığı Araştırması
• Arkasında Türkiye Cumhuriyeti’nin Sağlık Bakanlığı
olan ve iki yıl süren büyük bir araştırmadır.
• Hal böyle olunca adında araştırma yazan bir
çalışmanın bilimsel araştırma kural ve ilkelerine
başlangıçta, uygulama ve araştırma sırasında ve
rapor aşamasında uyması beklenir.
• Oysa kısa birer özeti dışında araştırma raporu
kamuoyundan ve bilim topluluğundan saklanmıştır1.
•
1Bildiğimiz
kadarıyla bakanlık araştırmasının yaklaşık 450 sayfa tutan ve eleştirimize temel olan raporu
Türk Tabipleri Birliği’ne ve tıp fakültesi halk sağlığı anabilim dallarına istenmeden yollanmamıştır.
Araştırmanın(?) Bilimsel biçim yönünden ‘Yok’ları
•
Araştırma projesi ve protokolu,
•
epidemiyoloji uzmanı olması şiddetle yeğlenen bir ekip (araştırma projesi)
başkanı;
•
araştırma planı, araştırmanın önceden belirlenmiş yazılı amaçları,
problemin iyi tanımlanması, hipotezi,
•
araştırmanın evren ve örnek büyüklüğü ve özellikleri, örnek seçim
yöntemi, örneğin evreni temsil edip etmediği, araştırmanın veri toplama ve
değerlendirme, rapor yazılımı v.b. ile ilgili ayrıntılı zaman planları,
•
araştırmanın yapıldığı zaman dilimi ve iklim koşulları; araştırmanın
yapıldığı yerleşim yerleri,
•
araştırma komponentleri arasında ilişki ve plan birliği;
•
Etik ve yasasal sorunların nasıl çözüldüğü bilgisi,
•
araştırmanı tipi, avantaj ve dezavantajları,
•
pilot araştırmasının olup olmadığı, araştırma bütçe ve suspansorları
bilgileri yoktur.
Bilimsel Biçim ve içerik olarak
• Rapor yazımı biçimsel olarak kötüdür ve araştırma
bileşenleri arasında uyum birliği yoktur
• Klasik araştırma raporunun
–
–
–
–
–
–
–
Giriş
Amaçlar
Araç ve yöntem
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynakça
Bölümlerinden sadece bulgular bölümü vardır.
Güvenilirlik açısından eksik ve yanlışları (6): “Dayanak
noktası olan TAEK ölçümleri güvenilmez”
• “Kaza döneminde, Meteorolojik tahminlerden
hareketle, mevcut imkanlar azami düzeyde
kullanılarak; Trakya ve Batı Karadeniz Bölgesi
öncelikli olarak Türkiye genelinde hava, toprak,
su, gıda ve diğer pek çok numunede ölçümler
yapılmıştır. Bu ölçümlerden bazıları daha sonraki
yıllarda da devam etmiştir.
• Yüz binlerce ölçüm verisi olmasına rağmen,
ışınlanma yollarına bağlı olarak doz hesaplarının
yapılabilmesi için gereken sistematik ölçümlerin
çeşit ve sayıda yetersiz olması nedeniyle, bazı
yerlerde uluslar arası kriterler ve modellere
dayalı kabul ve yaklaşımlardan faydalanılmıştır.”
(9)
• “Kaza sonrası ülkemizde çok
sayıda toprak örneği alınmış ve
ölçülmüştür. Ancak toplanan
örneklerin çoğunun derinlikleri ve
toprak özellikleri bilinmediğinden,
hesaplarda kıyı şeridimiz boyunca
farklı tarihlerde standart yöntemle
alınan toprak örneklerinin ölçülen
radyoaktivite değerleri
kullanılmıştır (26,29,30).”
• 1986 öncesi Alınan örneklerin çoğu
numune alma standardına uygun
olmadığından 1990-1995 ölçümleri
formul kullanılarak 1986 için
oluşturulmuş kümülatif 1-50 yıllık
doz böyle bulunmuş
• Ne var ki radasyonun % 90’ı birinci
yılda alınmıştır.
Havadan solunum hesapları Türkiye’yi
temsil etmez
• “Havadan solunum yoluyla
alınan dozların
hesaplanmasında İstanbul için
ÇNAEM verileri, Ankara için
ANAEM ölçümleri kullanılmıştır.”
Sindirim yoluyla iç ışınlanma
hesaplamaları Türkiye’yi temsil etmez
• “ICRP-56 (1989)’da referans yetişkin
modele göre, tiroit dokusunda… kana
karışan iyotun %30’u tutulmakta gerikalan
% 70’i 0,25 günlük yarılanma ömrü ile
vücuttan atılmaktadır. Ancak… iyotu az
besinler tüketen bölgelerde…alınan 131 I’un
tiroitteki tutulum oranı artacaktır.
• …Bebeklerde ve çocuklarda aynı
miktarlardak iyot alınmasına rağmen …
yetişkine göre yeni doğanlarda 16 kat, 1 yaş
ve altında 8 kat, 5 yaş için 4-5 kat fazla
olmaktadır.”
Sindirim yoluyla iç
ışınlanma
• Gıda maddeleri tüketim miktarlar bölgeden
bölgeye değişiklik gösterir. Ayrıca bölgede
üretilen gıda maddelerinin bölge halkı
tarafından hangi oranda tüketildiği ve
hangi oranlarda başka bölgelerden temin
edildiğinin, yapılan değerlendirmelerde
dikkate alınması gerekir.
• Tarım ürünlerinin hangi sezonda yetiştiği,
toplandığı, ve dağıtıldığı da
radyoizotopların sebze ve meyvelerdeki
derişim dağılımlarını etkiler.
• “Ancak, ülkemizin istatistiksel
verilerden bu değerlere
ulaşılamadığı için hesaplarda
Türkiye genelindeki tüketim
değerleri esas alınmıştır ve
bölgesel tüketim oranlarına
bağlı farklılıklar hesaba
yansıtılmamıştır.” (örn:
karalahana)
• Radyoaktif bulutun geçişi sırasında;
Edirne 1 Mayıs’ta yağış almıştır. 2
Mayıs tarihinde Edirene’nin Eskikadın,
İsmailce, Kapıkule, Enez, ilçe ve
köyleri ile Çanakkale yöresi; 3 Mayıs’ta
ülkenin güneydoğu kesimleri, 4
Mayıs’ta özellikle Doğu Karadeniz’de
Rize-Hopa kıyı şeridi yağış almıştır.
• Yağışın en yoğun olduğu yer, 35-45 mm
ile Hopa-Pazar olmuştur. 5 Mayıs’ta ise
Karadeniz’de yağışların fazla olmadığı
gözlemlenmiştir.
• 6-7 Mayıs’ta nispeten fazla yağış alan
yerler ise Hakkari ve Bitlis olmuştur.
Havadan ışınlama hesapları güvenilmez
• “Kentte yaşayan yetişkinlerin yıl
boyunca günde 5 saati, kırsalda
yaşayanların ise 7 saati,
bebeklerin her iki durumda da 1
saati dışarıda geçirdikleri kabul
edilmiş ve havadan dış ışınlamalar
için binaların koruma faktörü yapı
malzemesi ve duvar kalınlığına
göre değişmekle beraber beton ve
tuğla yapı malzemesine karşılık
gelen 0,2 faktörü alınmıştır (8).”
• Çocukların dış ortam kabulleri yok,
nüfusun çoğunluğunu onlar oluşturuyor,
oyun çağında dış ortamda daha çok
zaman geçirilebilir. Bu konuda TC
araştırması yok.
• Mayıs ayında kırsal kesim günde 7 saatten
fazla bina dışında çalışır. Nüfusun Tarımda
iktisaden faal kesimi (çiftçilik, balıkçılık,
ormancılık işlerinde çalışan 12 yaş üzeri
nüfus) o yıllarda yaklaşık genel nüfusun %
47’si.
Havadan ölçümler Türkiye’yi temsil
etmez
• “Hava radyoaktivite derişimi ölçümü
tekniğinin güçlükleri nedeniyle
ölçümler TAEK’in Ankara ve
İstanbul’daki merkezlerinde
yapılabilmiştir.”
• “Dış ışınlama yolu ile alınan doz,
yeryüzündeki radyoaktivite derişimi
veya yerden 1 metre mesafede
yapılan ölçüm değerleri kullanılarak
hesaplanabilir.”
Toprak ve yüzey ışınlanması hesapları güvenilmez
• “Tarım alanlarında; ilk zamanlarda çeşitli
radyonüklitlerin yüzeyde birikmesi sonucu
tarım ürünleri ve bunları tüketen hayvanların
ürünlerinde radyoaktif kirlenme gözlenmiştir.
• Kazadan sonraki ilk günlerde, 8 gün yarılanma
ömrüne sahip olan ve etkisi iki ay kadar devam
eden radyoaktif iyotun kirlenmiş ot ve
yemlerle beslenen hayvanların sütlerine
geçmesi ve özellikle özellikle çocuklarda tiroid
dozuna sebep olmuştur….”
Toprak ve yüzey ışınlanması hesapları
güvenilmez
• “…İki ay içinde farklı bitki türleri özellikle
yeşil yapraklı sebzeler, büyüme mevsimine ve
bu sıradaki topaktaki birikim hızına bağlı
olarak doğrudan kirlenmiştir….
• …Daha sonraki dönemde bitki köklerinin
topraktan aldığı radyonüklitler, özellikle
sezyum izotopları (134Cs, 137Cs) önem
kazanmakla birlikte çok daha düşük
seviyelerde izlenmiştir. Gıda maddelerindeki
sezyum radyoaktivite derişimleri, biriken
radyoaktivite miktarının dışında toprak cinsi,
toprağın işlenme şekli ve ekosistemin
özelliklerine göre de değişmektedir.
• “…Yüksek seviyelerde kirlenmiş
bölgelerde et, süt ve sebzelerde
bulunan 137Cs az miktarda da
olsa halen iç ışınlanma dozuna
katkıda bulunmaktadır.”
• Ülkemizde nüfusun % 30’unun yaşadığı belde
ve köylerde ölenlerin sayısı bilinmemekte ve
ölüm istatistiklerine sokulmamaktadır.
• Ülkemiz en çok görülen, en çok sakat bırakan
ve en çok öldüren hastalıklarının sayısını ve
dağılımını bilmemektedir.
• Yapılan çalışmalar ışığında gelişmekte olan
ülkelerden hareketle Türkiye için tahmin
edilen kanser görülme sıklığının yüzbinde 150
olması gerekirken ülkemizde saptanan verilere
göre kanser görülme sıklığı yüzbinde 33,4155,77 arasında gerçekleşmektedir.
DİE Nüfus Bölgelerine Göre Türkiye İl ve İlçe Merkezlerindeki 2000 ve 2003 yılları
Ölüm Sayıları ve Ölüm Sayısı Artış Hızları (8)
Coğrafi Bölgeler
Ölüm Sayısı ve Yılı
Ölüm Sayısındaki Artış
Yüzdesi
2000
2003
174 315
184 330
5,75
38 600
38 732
0,34
3. Batı Marmara
8 033
8 616
7,26
4. Doğu Marmara
18 164
19 354
6,55
5. Ege
28 093
29 600
5,36
6. Batı Anadolu
23 308
24 898
6,82
7 851
8 729
11,18
18 692
20 103
7,55
9. Batı Karadeniz
9 673
10 872
12,40
10.Doğu Karadeniz
3 777
4 567
20,92
11.Kuzey Doğu Anadolu
3 081
3 276
6,33
12. Orta Doğu Anadolu
4 814
5 035
4,59
10 229
10 548
3,12
1. Türkiye Geneli
2. İstanbul
7. Orta Anadolu
8. Akdeniz
13.Güneydoğu
Türkiye'de İl ve İlçe Merkezleri itibarıyla 2000'e göre
2003 Yılı Ölüm Sayısı Artış Yüzdesi (8)
Ölüm Sayısı Artışı (%)
25,00
20,00
15,00
Seri 1
10,00
5,00
0,00
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10 11 12 13
Coğrafi Nüfus Bölgeleri
1. T ürkiye Geneli, 2. İstanbul, 3. Batı Marmara, 4. Doğu Marmara, 5.
Ege,6. Batı Anadolu, 7. O rta Anadolu, 8. Akdeniz, 9.B. Karade niz ,
10. D. Karade niz , 11. Kuzey Doğu Anadolu, 12. Orta Doğu Anadolu,
13. Güney Doğu Anadolu
TAEK 20. Yıl önerileri
• Hane halkı çalışmalarının kaza tarihinde
çocuk olanları kapsayacak şekilde
yaygınlaştırılması,
• Daha gerçekçi doz hesaplarını yapılabilmesi
için bölgesel ve yaşa özel gıda tüketim ve
bölgesel yaşam alışkanlıkları (bina, açık
havada geçen süre vb) kapsamlı
istatistiklerinin yapılması;
• Ülke genelinde gıda ve çevre örneklerinin
alınımının yaygınlaştırılması ve sürdürülmesi
Bizim Temel Önerilerimiz
•
Özerk ve multidisipliner bir halk sağlığı okulu kurulmalı ve ulusal araştırmalar
bu kurum tarafından yapılmalıdır.
•
Sağlık Bakanlığı ve İl teşkilatı bakımından sağlık yönetimi halk sağlığı
uzmanlarına ve doktorlarına bırakılmalıdır;
•
Üniversite tıp fakültelerinin halk sağlığı eğitim ve araştırma bölgeleri eski
(Hacettepe Etimesgut ve Kazan örneklerindeki gibi) statüleri ile yeniden
açılmalıdır;
•
Tıp fakültelerinin tamamında halk sağlığı ana bilim dalları kurulmalı ve ileri
dallarda tıpta uzman ve doktora eğitimi verecek düzeyde standart yeterli eğitici
kadroları ile desteklenmelidir.
•
Hekimler tam gün çalıştırılmalı ve sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesinden vaz
geçilmelidir.
•
Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi yasasının değişmemiş ilkeleri ile
gerçekleştirilmelidir.
•
Sağlık Bakanlığı bütçesi genel bütçenin % 5’in üzerinde seyretmeli, % 10
olmalıdır.
Yararlanılan KAYNAKÇA
1.
Feyerabend, P., “Akla Veda”, Ayrıntı Yayınları, 1995, İstanbul, Türkiye.
2.
Fitzpatrick, M., Bonnefoy, X. (1999) Guidance on the Development of Educatioal and Training Curricula.
Environmental Health Services in Europe-4, Copenhagen: WHO Regional Publications, Euopean Series, No:84.
3.
Gochfeld, M. (1992), “Environment Risk Assessment”, in Last, J. M., Wallace B. R. (ed. by), Cannor, E. B-C....(at
al.), (ass. Ed. by), Maxcy-Rosenau-Last Public Health and Preventive Medicine, 13th ed., U.S.A.: Prentice-Hall
International Inc.
4.
Gürsoy, U. (2004), “Enerjide Toplumsal Maliyet ve Temiz ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları”, Türk Tabipleri
Birliği, Ankara.
5.
Milliyet Gazetesi. (1992), “Her Yanımız Çernobil”, 29 Aralık 1992.
6.
Etiler, N., Çolak, B., Demirbaş, İ., “Kocaeli Üniversitesi Hastanesi’nde Bildirilen Ölüm Nedenlerinin Güvenilirliği”,
http://www.tutfd.org/pdf/pdf_TTF_24.pdf adresine yapılan ziyaret.,
7.
IŞIK, A. F., DEMİREL, B., ŞENOL, E., “Bildirilen Ölüm Nedenleri “Gerçek Ölüm Nedeni” mi?”, Adli Tıp Yıl:
2004 / Cilt : 1 / Sayı: 1, http://www.turkiyeklinikleri.com/makale.asp?islem=Makale&Makale_id=5905&Dil=Ing&Kelime,
8.
DİE. (2005),“İBBS’ye Göre Ölümler”, http://www.die.gov.tr/yillik/04_Demografi.pdf adresine 02.08.2005
tarihinde yapılan ziyaret.
9.
Gürsoy, U. “Çernobil’den Gelen Hastalık Yükü ve Toplumsal Maliyet”, Bilim ve Gelecek Dergisi, Sayı: 19, Eylül
2005.
10.
WHO (1987), “Nüclear Power: Accidental Relaeses-Practical Guidanca for Public Health Action”, Report on a
WHO Meeting, 1-4 October 1985, Mol, Belgium, WHO,
11.
Pekünlü, R., “Heisenberg Belirsizlik İlkesi: Kim Ne Dedi? Kuantumcular Nasıl Aslan Avlar!”, Bilim ve Gelecek
Dergisi, Haziran 2005, Sayı: 16:47-57, 2005.
12.
Bilim ve İktidar. Mayor, F., Forti, A., 4. basım, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 1997.
Yararlanılan diğer KAYNAKÇA
1.
Collins, J. C. (1979), “Health Hazards of Ionizing Radiotions and Radioactive
Substances”, in Hobson, W. (ed. by), The Theory and Practice of Public
Health, Fifth Ed., NewYork, Toronto, Oxford University Press.
2.
Dvorak, V. (1992), “Ionizing Radiation”, in Last, J. M., Wallace B. R. (ed. by),
Cannor, E. B-C....(at al.), (ass. Ed. by), Maxcy-Rosenau-Last Public Health and
Preventive Medicine, 13th ed., U.S.A. Prentice-Hall International Inc.
3.
Gürsoy, U. (1999), “Dikensiz Gül Temiz Enerji”, İskenderun Çevre Koruma
Derneği Yayını, İskenderun.
4.
WHO. (1994), “Nuclear Power and Health”, WHO Regional Publications
European Series No. 51, Copenhagen.
5.
Yülek, G. (1992), “Radyasyon Fiziği (İyonlayıcı ve İyonlayıcı Olmayan) ve
Radyasyondan Korunma”, Sek Yayınları, 1992.
6.
User Dış Ticaret A.Ş. (1992), “Dünyanın Durumu”, Brown L. R. ve ark. (ed.
by), Worldwatch Enstitüsü Raporu, User Dış Ticaret A. Ş., İstanbul.
7.
Hobson, W., (1979), “The Theory and Practice of Public Health”, Oxford
Pub.
8.
Aytekin, F. (1995), Eski Çevre Bakanı, Milletvekilliği döneminde yapılan kişisel
telefon konuşması.
Download