’den Merhaba, Yakýn çevrenizde son bir ay içerisinde kanser tanýsý almýþ ailenizden, dostlarýnýzdan biri var mý? Umarýz varsa erken taný almýþtýr. Çok isteriz ki kanser tanýsý almýþ kimse yoktur. Peki bir baþka soru: Pek çok nedenle içtiðimiz su, yediðimiz gýdalar hatta soluduðumuz hava nedeniyle kansere yakalanma riskimizin arttýðýný düþünüyor musunuz? Bedeninizdeki deðiþikliklere, elinizin üzerindeki lekeye bakarken kaygýlanýyor musunuz? Bu kaygýyý sevdiklerimiz için, çocuklarýmýz için duyuyor musunuz? Birlikte kimi konuþmalara kulak verelim: “Enerji sorunumuz büyüyor. Doðalgaz yetmiyor ne yapalým? Çaresiz kaldýk. Nükleer enerjiye muhtaç kaldýk. Sinop’a nükleer santral yapacaðýz”. Bakalým kim ne kadar yüksek sesle nükleer santrale karþý çýkacak? Son zamanlarda bu yaklaþýmla sýkça karþýlaþýyoruz. Bütçe Uygulama Talimatý, aile hekimliði uygulamalarý, Türk Ceza Kanunu için kabul edilemez düzenlemeleri yapýp sonrasýnda verilecek tepkiyi ölçüyorlar. Fotoðraf: “Ýþ Baþýnda” Dr. Ýmran Þen, Urfa STED Fotoðraf Yarýþmasý 2005 Sergi Ödülü Bu ay içerisinde Çevre ve Orman Bakaný topraðýn altýna gömülen varilleri anarak kimyasal atýklarýný yer altý sularýna boþaltýp oraya enjekte eden þirketleri halka þikayet etti. Üstü örtülü, sorumluluk üstlenmeden. Ýnsanlarýn içme sularýna zehir katanlara müdahale edemeyen bir bakanlýk insana kaygý veriyor. Neden bildiklerini bizlerle paylaþmýyorlar? Enerji konusunda çaresiz kaldýklarýný söylüyorlar. Çareyi aradýklarý nükleer enerjiye birlikte bakalým: Türk Tabipleri Birliði ile Hopa Belediyesi birlikte “Çernobil Nükleer Kazasý Sonrasý Türkiye’de Kanser” adýnda bir çalýþma gerçekleþtirdi. Gönüllü Hopalý gençler 1.939 evde 7.831 kiþi hakkýnda bilgi topladýlar. Bu veriler bölgedeki saðlýk kayýtlarýndaki kanser sayýlarýyla karþýlaþtýrýldý. Çernobil Kazasý’nýn ne ilk ne de son olmadýðý bugüne kadarki en büyük nükleer kaza olduðu biliniyor. Kaza sonrasý nükleer santralin bulunduðu bölgede yapýlan çalýþmalarla insan saðlýðýna nasýl zararlar verdiði ortaya konuldu. Oysa Türkiye için Hopa çalýþmasý gösterdi ki sanki gizli bir el tüm belgeleri yok etmiþ. Hopa’da çalýþan ebeler Çernobil sonrasý anomalili doðan, kolu olmayan, bacaðý olmayan, kafasý olmayan bebeklerden sözediyorlar. Oysa böyle bir kayýt yok. 1989’da Saðlýk Bakanlýðý veri toplayamadýðýndan yakýnýyor. Aradan geçen zaman içerisinde bu sorumsuzluk, ilgisizlik hangi acýlara yol açtý, kim yaþadýðýyla, topraða gömdükleriyle kaldý? Neden ses çýkmadý, neden bu suskun kalýþ? Düþünelim ki insanlar için, daha iyi, mutlu yaþamalarý için kullanacaðýmýz bir araç, nükleer enerji bugünü dahasý geleceðimizi yok ediyor, karartabiliyor. Biz hekimler, saðlýk çalýþanlarý bu körebe oyununu bozmalýyýz. Gönüllülük kadar sorumluluk üstlenenlerin durumdan görev çýkarmalarý, durumu görünür kýlmalarý, ne yapýlabiliyorsa ertelemeden daha iyisini, insan için olaný yapmalarý önemli. Bilimsel ve dostça kalýn… • 2006 • cilt 15 • sayý 4 • I