Venöz ve Lenfatik Sistem Hastalıkları Tarihçesi 1 – Enver DURAN

advertisement
VENÖZ VE LENFATİK
HASTALIKLARIN
TARİHÇESİ
PROF DR ENVER DURAN
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ


Atar-toplar-kılcal
damar
ağlarımızın toplam uzunluğu
96.500 km’den fazladır
Uç uça eklendiğinde bu ağ
dünyanın çevresini 2 kez
dolaşabilir




Toplardamar hastalıkları ve bunlara bağlı
olan problemler
aslında düşünüldüğü kadar yeni değildir
Varisler asırlar boyu insanoğlunun
problemi olmuşlardır
Antik Yunan döneminden bu yana bilinmekte
olan bir hastalıktır
Varis ile ilgili diğer ilginç bir özellik doğada
yalnızca insanlarda görülmesidir. Diğer hiçbir
memeli türünde saptanmamıştır

MÖ.400 yıllarında
Yunan tanrılarından
Asklepios'a (sağlık ve
tıp tanrısı) adanan
tapınakta ilerlemiş
varisleri tanımlayan
mermer paneller
bulunmaktadır



Venöz hastalıklar ve özellikle venöz ülserlerden en eski
metinlerde bile bahsedildiği bilinmektedir
Eski Ahit 8 romalı askerlerin kompresyon çorapları
kullandıklarını
MÖ 1550 Eberus Papirusu ve MÖ 460-377 Hipokrat bu
konudan bahsetmiştir



Galen ülserlerin kara safraya bağlı
olduğunu söylerken, Hipokrat ise venöz
ülseri (De Ulceribus) olanların uzun
süre ayakta durmamalarını önermiştir
Galen tarafından ipek dikiş materyali
kullanılarak ilk flebektomi 2. yüzyılda
uygulandı
Paracelius ilk kez Yunanca büklümlü
ve genişlemiş anlamına gelen VARİS
terimini kullanmıştır
Eski Yunan’da kan alma Galen
damarlarda hava yerine kan dolaştığını
bulduğunda popüler hale geldi.
Milattan önce 1550 yıllarında
yazılmış, 19.yüzyılda keşfedilen
ve en eski tıp metinleri olan Eber
papirüslerinde vücuttan kirli kanı
ve yabancı maddeleri
uzaklaştırmak için kan akıtılarak
yapılan hacamat tasvirleri
bulunmaktadır.
Hacamat hakkında yazılı kanıtlar
Galen’in yazıtlarında da
görülebilir.
Hacamatın popülerliği orta çağda
da devam etti. Doktorlar kadar
berberlerin de uygulamasıyla
AVRUPA’DA yayıldı. 14.yüzyılda
Fransa’da hacamatı berberler
yapardı.
Antik Çağda vücuttan
kan alma noktalarını
gösteren bir çizim
KAN AKITMA (FLEBOTOMİ)


Toplardamarlardan
kan akıtma
(flebotomi) antik
dönemde en çok
uygulanan cerrahi
işlemlerden biridir
Celsus’un bir
pasajında genç yaşlı
herkesten kan
alındığını söylemesi
flebotominin yaygın
olarak yapıldığını
düşündürmektedir
CUCURBITULA?
Kan
akıtma
amacıyla
kullanılan kaplar –cucurbitulagenellikle dar boyunlu, yuvarlak
bir gövde ve deri yüzeyine iyi
oturmasını
sağlayan
yuvarlatılmış
ağız
kısmı
bulunmaktaydı. Dip kısmında
ise bir çengele ya da ayaklığa
asabilmek
için
halkası
bulunuyordu. Genellikle cam,
bronz
ya
da
boynuz
malzemeden yapılmışlardı. Bazı
durumlarda
emme
kapları
yerine sülük kullanılmaktaydı.
Leonardo da Vinci 15. yüzyıl


İlk yayın Padua Üniversitesi’nde
VESALIUS tarafından yazılan ‘’DE
HUMANIS CORPORIS FABRICA’’
dır
Burada venlerin bir kapak
sistemine sahip olduğunu yazmıştır


Öğrencisi olan
FABRICIUS 1603 ise
bu konuda ilk spesifik
yayın yapan kişi olup
venöz kapakları tarif
etmiştir
Özellikle reflü oluşumu
konusundaki görev ve
önemlerini anlatmıştır



Charles Estienne,
Ludovicus
ve son olarak 1628 William
Harvey
“EXERCITATIO
ANATOMOTICA DE MOTU
CORDIS ET
SENGUINIS” adlı eserinde
tüm dolaşım sistemini
anlatmıştır



19 yy sonlarında (1854) Alman
Dermatolog Paul Gerson Unna adıyla anılan
Unna botlarını tedavide kullanmıştır
Venöz Ülser terimi de bu dönemde
tanımlanmıştır
1846 yılında ise Brodie ilk defa bilimsel
olarak Kronik Venöz Yetmezlik ve superficial
venöz reflüyü tanımlamıştır
Virchow Triadı
Rudolph Ludwig Karl Virchow
1864
17


Gay 1867 yılında
perfaratörleri ve ligasyonunu
tanımlamasına karşın özellikle
perfaratör ligasyonu 1938’de
Robert Linton ile popularize
olmuştur
“Chronic ulceration of the lower
extremity following deep venous
thrombosis is a condition that
undoubtedly has plagued the
human race since man assumed
the erect position”
Robert R. Linton, 1953
18

İlk başarılı
kompresyon çorabı
aynı zamanda bir
mühendis olan Conrad
Jobst tarafından,
kendi tedavisi için
geliştirmiştir



Perfaratörler sonraki dönemde phlebotom ile uzaktan yapılan
insizyon ile posterior kompartmanda (Edwards) divize
edilmişlerdi (Bu gelişmeler sonrasında günümüzde SEPS
tekniğinin temelini oluşturmuştur)
Valv yetmezliğine yönelik Kistner, Valvular Rekonstruksiyon,
Venöz Segment Transpozisyonu (Raju) gündeme getirilmiştir
Obstrukte olan segmentin bypassı (en sık Sup. Femoral Ven için)
1954 May-Husni operasyonu ilk olarak yapılmıştır
20



Homans DVT fizyopatolojisinde modern
zamanların tanımlamalarını yapmıştır
DVT’de trombüsü önlemek için Superficial
Femoral Venin bağlanmasını ve varis
tedavisi içinde Safen Venin’in SFJ’da
bağlanmasını önermiştir
Homans dehidrasyon, hareketsizlik (ilk
tanı uzun uçak yolculuğu yapan bir
doktorda konulmuştur) ve yatak
istirahatinin etkili olabileceğini saptamıştır




1923’lerde Flebografi, 1960’larda Pletismografi ve 1963’de I-125
işaretli Fibrinojen’i kullanarak Gomez venöz trombüs tanısı
koymuştur
1959 yılında Samatura Doppler USG ile akım ve hız ölçümleri
yaparak 1960’lı yıllarda klinik uygulamaya girmiştir
Sonrasında ise devamlı akım ölçümleri ve akabinde 1970-80’lerde
Duplex’in kullanıma girmesi ile USG altın standart olarak
kullanılmaya başlamıştır
Venöz hastalıkların tedavisinde McLean’in Heparini bulması ile bir
gelişme yaşanmış ve 1942’de Stahmann’ın Dicoumoral’u bulması ile
medikal tedavi seçenekleri artmıştır





Friedrich Adolf TRENDELENBURG 1906
yılında ilk defa puerperal sepsisli bir kadında
IVC ligasyonu yapmıştır
IVC ligasyonun komplikasyonları nedeniyle
parsiyel ligasyon ve plikasyon teknikleri daha
sonra geliştirilmiştir
Plastik kliplerde daha sonra kullanılmaya
başlamış ve IVC filtrelerinin temelini
oluşturmuştur
İlk kullanılan kliplerden biri 1974 yılında
Richard Nixon’da unilateral iliak vene
uygulanmış ve son derecede etkili olmuştur
1969 yılında Mobbin – Udin ilk IVC filtresini
bulmuşlar fakat çok tromboz olduğundan daha
sonra yerini Greenfield filtresine terk etmiştir

20. yüzyılın başlarında 1923
yılında Neiman ilk kez
flebografiyi yaptı ve derin
ven trombozunun tanısını
koydu
Ultrasonografi




Yarasaların, gecenin karanlığında önlerine çıkan
engelleri, yaydıkları ses dalgalarının bu engellere
çarpıp geri dönmesiyle ayırımsayabildiklerini ilk
kez 18. yüzyıl İtalyan bilgini Lazzaro Spallanzani
anladı
Ses dalgalarının pratik olarak ilk kullanımı ise,
İkinci Dünya Savaşı sırasında düşman
denizaltılarının yerlerini belirlemek amacıyla
gerçekleştirildi
1950′li yıllarda, bu tekniğin tıp alanında kullanımı
başladı. Glascow kentinden Doktor Ian Donald,
anne karnındaki bir bebeğin ultrasonografi
yöntemiyle incelenebileceğini buldu
Günümüzde vasküler cerrahinin
vazgeçilmezlerinden olan vasküler doppler
ultrasonografi artık her klinikte yaygın olarak
kullanılmaktadır

Ülkemizde bu konuda tarihteki en
eski metinlerden biri olan Osmanlı
döneminde yayınlanmış (1465)
‘’Cerrahiyyetu''l Haniyye’’
İmparatorluk Cerrahisi isimli kitapta
Şerafettin Sabuncuoğlu tarafından ilk
varis cerrahisi tekniklerinin
tanımlanmış olmasıdır
*Darcin OT, Andac MH. Surgery on varicose veins in the early Ottoman period
performed by Serefeddin Sabuncuoğlu. Ann Vasc Surg. 2003 Jul;17(4):468-72


Varis tedavisinde, skleroterapi uygulaması konusunda
1940 larda bazı girişimler bildirilmiştir
1944’de M.Ahmet Sarpyener variköz venlerde
“Uroselectan” ile skleroterapi uyguladığını
bildirmiştir, Şinasi Güçhan 1945’de aynı amaçla “yeni
bir metod” olarak variköz ven içerisine “katgüt
enjeksiyonu”nu öngörmüştür
LENFATİK SİSTEM



İkinci bir dolaşım
sistemi...
Lenfatik dolaşım sistemi tıpkı toplar
damar (venöz) sistemi gibivücuttaki
sıvı dolaşımını ve dengesini sağlayan
biryapıdır. Lenfatik sistem; ince
duvarlı lenfatik damarlar, lenf
düğümleri ve iki adet ana toplayıcı
kanaldan oluşmaktadır.
Genel olarak bağışıklıkta rol alır.
LENFATİK SİSTEM TARİHİ
Lenf
düğümleri
Lenfatik
damarlar
Lenfatik
sistem




Hipokrat (MÖ 460-377) ilk lenfi tarif
eden kişidir Lenf sıvısını ‘’beyaz kan‘’
diye adlandırmıştır
Aristo (MÖ 384-322) “beyaz kan
damarı” olarak tarif etmiştir
Erasistratus (MÖ 310-250) “süt dolu”
mezenterik arterlerden bahsetmiştir
Eustachius 1563’te bir diseksiyon
sonucu torasik ductusu tespit etmiştir
ancak önemini kavrayamamış ve “vena
alba torasicis” olarak isimlendirmiştir


Gasparo Asellius 1622’de bir
köpek diseksiyonu sırasında
mezenterik lenfatikleri tespit
etmiş ve “vasa lactae” olarak
isimlendirmiştir
Bu damarların barsaklardan
chyle absorbe ettiklerini
saptamıştır.Ancak lenfatiklerin
karaciğerde sonlandığını
düşünmüştür





Jean Pecquet 1651’de mezenterik
drenajın “receptaculum chyli” ve oradan
da torasik ducta doğru olduğunu
saptamıştır
Bu damarlar Bartholin tarafından lenfatik
olarak isimlendirilmiştir
Bartholin (1653) ve Rudbeck (1942)
lenfatik sistem anatomisini tanımlamıştır
Entegre sistem olarak lenfatikler 18.yy
sonunda William Hunter tarafından tarif
edilmiştir
”Açık uç teorisi” von Kölliker ve von
Recklinghausen tarafından keşfedilmiştir



Modern lenfatik anlayışı Starling ile başlar (Hidrostatik basınç
ve plasma proteinlerinin onkotik basıncı arasındaki ilişki)
1950’lerde Kinmonth Kontrast Lenfangiografi tekniğini
geliştirmiştir
Charles, Thompson ve Homans lenfatik ameliyatları gündeme
getirmişlerdir



1957 yılında Tylor lenf
sintigrafisini tanımladı
Lenfödeme yönelik
cerrahi müdahale 1912
yılında Charles
tarafından tarif
edilmiştir
Thompson 1962 yılında
lenfödemin cerrahi
tedavisini gerçekleştirdi
ÜLKEMİZDE DAMAR CERRAHİSİNİN
TARİHÇESİ

Prof. Dr. Acar TOKCAN




1960 öncesi
1960-1975 arası
1975-1990 arası
1990’lı yıllardan itibaren
1960 öncesi



Türk tıp tarihinde damar cerrahisi ile ilgili
kayıtlara 15.yy Türk hekimi Şerafettin
Sabuncuoğlu’nun “Cerrahiyetü’l Hanniye” isimli
eserinde rastlanmaktadır.
Cemil Topuzlu Paşa’nın 19.yy sonlarındaki
arteryel rekonstruktif girişim uygulamaları
konusundaki bildiri ve makaleleri görülmektedir.
1930’lu yılların ortalarından itibaren ulusal
dergilerde damar cerrahisi konusunda giderek
artan sayıda vaka takdimleri ve serileri
görülmektedir.






Vasküler görüntüleme yöntemleri konusunda
erişebildiğimiz ilk bilgiler 1940’lı yıllara dayanmaktadır.
Varis tedavisinde, skleroterapi uygulaması konusunda
1940’larda bazı girişimler bildirilmiştir.
1944’de M. Ahmet Sarpyener variköz venlerde
“Uroselection” ile skleroterapi uygulandığını bildirmiştir.
1945’de Şinasi Güçhan aynı amaçla “yeni bir metod”
olarak variköz ven içerisine katgüt enjeksiyonunu
öngörmüştür.
Ülkemizde arteryel rekonstruksiyon için vaskuler greft
olarak serbest otojen ven 1950’li yılların başlarında
kullanılmıştır.
A. Vardar 1952’de AVF tamirinde serbest otojen (safen)
venöz greft kullandı.
1960-1975 arası




A. Yaycıoğlu 1964’de kronik periferik arter
hastalıklarında doku kanlanmasını artırmak için
palyatif girişim olarak 23 vakada “venöz ligasyon”
uygulamış olduklarını bildirmişlerdir.
AAA komplikasyonu olarak aorta-kaval ve aortaenterik fistüllere ait yayınlar daha sonraki yıllarda
olmuştur.
A. Kargı ve arkadaşları 1996’da AAA komplikasyonu
olarak spontan aorto-kaval fistül bildirdiler.
1972’de A. Vardar ve arkadaşları disk hernisi
ameliyatına bağlı iyatrojenik aorto-kaval fistül
bildirmişlerdir.
1975-1990 arası


1983’de A. Tokcan ve arkadaşları disk
hernisi ameliyat komplikasyonu, kalp
yetmezliğine sebep olmuş bir ilyo-kaval
AVF bildirmişlerdir.
1998’de nefrektomi komplikasyonu
iyatrojenik renal AVF bildirdiler.

Prof Dr İbrahim
Ceylan Türkiye’de
lenf hastalıkları ve
cerrahisinde
önderdir
42

Günümüzde başta görüntüleme ve tanı
tekniklerindeki gelişmeler, gerek invaziv girişim
teknolojilerindeki hızlı ilerlemeler sayesinde hem
venöz hem de lenfatik hastalıkların tedavisinde
daha etkin sonuçlar alınmaktadır
Download