VİRÜSLER Latince zehir manasına gelir. İlk defa tütün bitkisinde gözlenmiştir. Sitoplazmaları ve kendilerine ait metabolizmaları yoktur. Ancak elektron mikroskobu ile görülebilirler.Genellikle yapıları yönetici molekül ve protein kılıftan oluşmuştur. Hayatsal faaliyetlerin gerçekleştiği organeller olmadığı için, ancak bir canlı hücreye girip üreyebilirler, yani zorunlu parazittirler. Haploid olup tek gen bulundururlar. Prokaryot ve Ökaryot hücrelerden Farkları: 1.Organellerinin olmaması, zorunlu parazit olmalarıdır. 2.Yönetici moleküllerinin DNA veya RNA olması 3.Konak hücre içinde canlı, hücre dışında cansız olmalarıdır. 4.Ancak elektron mikroskobunda görülmeleridir. Yapıları üç kısımda incelenir : 1. Protein kılıf: Kapsid : Virüsün yönetici molekülünü saran proteindir. Görevi virüsün etki edeceği hücreyi tanımaktır. Lipit içeren protein kılıflar zayıf virüslerdir. 2. Yönetici Molekül: Genom: DNA veya RNA ‘dır. 3. Delici Enzim: Virüslerde bulunan enzimler metabolik faaliyetlerde ve enerji üretiminde kullanılmaz. Sadece genetik materyalin başka bir hücreye aktarılması sırasında hücre zarını delmede kullanılır. Virüslerin seçiciliği: Her virüs çeşidi vücudun belli hücrelerine girer ve çoğalır. Çoğalmalarında protein kılıf ve delici enzim etkilidir. Örneğin: Kuduz beyin ve omurilikte, çiçek, kızamık, siğil, deride, Aids akyuvarların T tipi hücrelerine yerleşir. VİRÜSLERİN SINIFLANDIRILMASI: Virüsler bulundukları canlılara göre sınıflandırılırlar. 1.Bitki Virüsleri: Yönetici molekül olarak RNA taşırlar. İğne şeklindedirler. Patates, tütün mozaik virüsü, marul virüsü gibi. 2. Hayvan virüsleri: Yönetici molekülleri DNA veya RNA olabilir. DNA bulunduranlar : Çiçek ( Pox virüs), uçuk, orak anemisi ( Parvo virüs) RNA bulunduranlar : Grip ( Ortamyxovirüs), çocuk felci, kızamık ( Paramyxovirüs), kabakulak kuduz, Aids gibi 3. Bakteri virüsleri: DNA bulunduran virüslerdir. BAKTERİYOFAJIN HAYAT DEVRİ: Virüsler kuyruk ucunda bulunan uzantılarla canlı hücreye tutunur. Yapısındaki delici enzimlerle bakteri duvarını eritir.DNA bakteriye girer. Kılıf dışarıda kalır. Virüs DNA’ sı yönetimi ele alır. Bakteri nükleotidlerini, ATP’ sini ve enzimlerini kullanarak kendi DNA’ sını eşler. ( Bu nedenle canlı sayılır.) protein kılıf için bakteri aminoasit’i, ribozomunu, ATP ve enzimleri kullanır. Sentezlenen DNA protein kılıf ve delici enzim yeni virüsleri oluşturur. Bu olay 30 dakika sürer. Bakteriyi parçalar. Ve dışarı çıkar. Bu olaya lizis denir. NOT: Virüsler canlı hücre dışında kristalleşirler. Bu durumda besin istemezler, enerji üretemezler, metabolizmaları yoktur, ve üreyemezler. Bu nedenle cansız kabul edilirler. Virüsler ancak hücre içinde çoğaldıklarından antibiyotiklerden etkilenmezler Virüslerden korunma: Virüslere bulaşmış bazı hücreler virüslere karşı interferon salgılayarak bağışıklık sağlarlar. Kızıl, kızamık, kabakulak gibi. Yada grip, çiçek, kuduz, sarı humma gibi hastalıklara neden olan virüslere karşı aşı ile bağışıklık sağlanır. Ancak bazı nezle virüsü ve grip virüslerine karşı hiçbir zaman tam bir bağışıklık sağlanamaz. Çünkü bu virüsler kalıtsal bilgilerini sürekli değiştirirler. AİDS VİRÜSÜ: Aids etrafı çift tabakalı protein olan RNA bulunduran ve kan yoluyla bulaşan virüstür. Vücuda girdiğini akyuvar makrofajları anlar. Buradaki B ve T hücreleri Bağışıklık hücrelerini uyararak antikor sentezlenmesini sağlar. Ancak Aids virüsü T hücrelerine yerleşir. T hücreleri üzerindeki reseptör ile aids virüsü protein kılıfı arasında anahtar kilit uyumu vardır. T hücreleri içine giren Aids virüsü kılıfını kaybeder. T ve B kemik iliğinde sentezlenir. T tepki, B bekçi hücreleridir. T sitoplazmasına geçen Aids virüsünün tek zincirli RNA’ sı hücrelerin enzimleri kullanılarak çift zincirli DNA üretir. Oluşan bu DNA’ lar T hücresinin kromozom DNA’sıyla birleşir. Ve virüs üretime başlar. T hücreleri şişer ve batlar. Sonuçta vücut kendisini savunamaz hale gelir. RİKETSİYALAR: Virüsler gibi zorunlu parazittirler. Hücre dışında faaliyet gösterirler. DNA veya RNA bulundururlar. Enzim sistemleri vardır. Amitoz bölünme ile çoğalırlar. Bit, pire, gibi canlıların sindirim sisteminde yaşarlar. İnsana kanla geçerler. Tifüs aşı ile korunur.