lojistik yönetimi

advertisement
HEDEFLER
İÇİNDEKİLER
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
VE GELİŞİM SÜRECİ
• Giriş
• Tedarik Zinciri Yönetimi Ve Gelişim Süreci
• İşletme Fonksiyonlarının Entegrasyonu
• Tedarik Zinciri Yönetimi
• Tzy’nin Kavramsal Çerçevesi
• Tedarik Zincirinin Yapısal Boyutları
• Tedarik Zincirinin Yönetim Bileşenleri
• Tedarik Zincirinin İş Süreçleri
• Lojistik Yönetimi
• Lojistik Yönetiminin Temel İşlevleri
• Tedarik Zinciri Ve Lojistik Arasındaki İlişki
• Tedarik Zinciri Performans Yönetimi Ve Scor
Model
• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• Ürün ve hizmetlerin tedarik zinciri
boyunca akışı ve dönüşüm süreci
anlaşılacak,
• Mamul ve hizmet tedarik zincirleri
arasındaki benzerlikler ve farklılıklar
öğrenilecek,
• Rekabet avantajı sağlamak ve
maliyetleri kontrol etmek için zincir
üyeleri açısından ilişkiler
kavranılacak,
• Tedarik zinciri yönetimi ile lojistik
arasındaki ilişki anlaşılacak,
• Tedarik zincirinde entegrasyon ve
uygulama süreçleri görülmüş
olacaktır.
TEDARİK ZİNCİRİ
YÖNETİMİ
Doç. Dr. Ramazan
KAYNAK
ÜNİTE
1
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
GİRİŞ
Sanayileşme öncesinde üretim az miktarda yapılmakta ve ürünler
üretildikleri yerde tüketilmekteydi. Üretimde makine gücünün kullanılması ile
birlikte firmalar yüksek üretim hacmine erişmişler, rekabetin de etkisiyle başka
pazarlara açılmak durumunda kalmışlardır. Böylece ürünler üretildikleri yerden
başka bir yere taşınarak geniş alanlarda tüketilmeye başlanmış, tedarik ve dağıtım
kanalları yönetimi önem kazanmaya başlamıştır.
Günümüz işletmeleri, gelişen teknolojiler ve internetle birlikte yeni bir çağa
girmiştir. Artık firmaların tek başlarına yenilik, kalite, maliyet, esneklik, müşteri
hizmetleri gibi alanlarda rakipleri ile başa çıkabilmesi kolay değildir. Bu yüzden
firmalar arası rekabet, yerini tedarik zincirleri arasındaki rekabete bırakmıştır. Yani
rakiplere karşı ortak mücadele devri başlamıştır. İşletmenin böylesi bir rekabet
avantajından faydalanabilmesi;, tedarik zincirindeki konumunu etkin şekilde
belirlemesi, zincirde yer alan diğer işletmelerle iyi ilişkiler geliştirmesi, iş
süreçlerini bütünleştirmesi yeteneğine bağlıdır.
Bu anlayıştan hareketle aşağıda tedarik zinciri ve yönetiminin tarihi gelişimi,
önemi ile tedarik zincirinin yapısal boyutları, yönetim bileşenleri ve iş süreçleri
üzerinde durulmuştur.
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ VE GELİŞİM SÜRECİ
İşletme Fonksiyonlarının Entegrasyonu
İşletmelerde malzeme ihtiyaç planlamasına (material requirement planning)
1960’lı yıllarda başlandı. MRP I veya kısaca MRP olarak da adlandırılan sistem,
ham madde, malzeme ve ara mamul ihtiyaçları ile ilgili iş planlarında kolaylıklar
sağlamıştır. MRP sayesinde işletme, müşteri siparişleri ve satış tahminlerine
dayanarak üretimde kullanacağı ham madde ve malzemeleri tanımlayıp, sayısını
ve miktarını hesaplayarak planlamasını yapıyordu.
Şirketler, bütün malzemelere ve ham maddelere sahip olsalar bile işletme
kapasitesinin yetersiz kaldığı durumlar oluyor, bu nedenle de hazırladıkları üretim
planlarını uygulayamıyorlardı. Bu sorun, 1970’lerin başında “Kapalı MRP Döngüsü”
ile aşılmıştır. Kapalı MRP Döngüsü ile işletmeler, gerçek bir imalat işletim
sistemine sahip olmuşlar ve böylece üretim, satın alma ve finansal konularda
entegrasyon sağlanmıştır. Endüstrideki bu gelişmelere paralel olarak, 1980’li
yıllarda ortaya çıkan üretim kaynak planlaması, yani MRP II (manufacturing
resource planning) sistemi, insan kaynakları planlamasını da kapsamıştır. Artık
MRP II, şirketin çoğu fonksiyonel birimleri tarafından kullanılan bir sistem hâline
gelmiştir. 1990’li yıllara doğru Kurumsal Kaynak Planlaması, kısa adıyla ERP
(enterprise resource planning) yazılımları kullanılmaya başlamıştır. ERP kullanımı
işletme geneline yayılarak tüm operasyonel süreçler bütünleştirilmiş ve böylece
fonksiyonlar arası entegrasyon sağlanmıştır.
Günümüzde küreselleşmenin de etkisiyle rekabet yoğunlaşmıştır.
İşletmelerin tek başlarına rekabette başarılı olması zorlaşmış; işletmeler arası
rekabet, yerini zincirler ve gruplar arası rekabete bırakmıştır. Diğer yandan
müşterilerin yenilikçi, kaliteli, düşük maliyetli ve hızlı teslimat isteği tedarik zinciri
yönetimini gerekli kılmıştır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
2
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
Tedarik Zinciri Yönetimi
Tedarik zinciri yönetimi,
firmalar arası bir iş
birliği ve entegrasyon
sürecidir.
Tedarik zinciri yönetimi, 1990’larda işletme ve lojistik alandaki görüşleri
etkileyen en popüler yönetim anlayışından biri olmuştur. Bu anlayışı; tedarik
zincirinde faaliyet gösteren bütün işletmelerin üretim ve pazarlama yönetimi, yeni
ürün ve süreç geliştirme, stratejik iş birliği ve firmalar arası eş güdümün
sağlanması gibi konularda önemli yenilikler getirmiştir.
Tedarik zinciri, işletmelerin satın alma, üretim ve dağıtım fonksiyonlarının
birbirleriyle bağlanması, yani tedarik edilen malzemelerin nihai ürünlere
dönüşümü ve müşterilere ulaştırılması süreçlerini içerir. Dolayısıyla da, firmalar
arasında kurulan entegrasyonla tedarikçi, üretici, toptancı ve perakendeci bu
zincirin birer halkasını teşkil eder.
Tedarik zincirinde iki tip akıştan söz edilebilir. Çift yönlü olan bu akışlar,
ürünle ilgili olarak fiziksel akış; sipariş ve satışlarla ilgili olarak da bilgi akışıdır.
Tedarik zincirinin geleneksel görüşü fiziksel akışla sınırlıdır. Yani geçmiş dönemde
işletmeler tedarik zincirini, maliyetlerini düşürmek için bir yöntem olarak
görmüşler ve ağırlıklı olarak da bu konuya odaklanmışlardır. Stoksuz çalışma, JIT
stratejileri bunlara birer örnektir. Oysa bilgi, fiziksel girdilerden daha fazla değilse
de onlar kadar önemli bir faktördür. Çünkü esnek üretimde, süreçlerin
entegrasyonunda ve yeni ürün geliştirmede bilginin önemi bariz şekilde ortaya
çıkmaktadır. Bu yüzden günümüzde aynı zincir üzerindeki firmalar arasında
bilginin paylaşılması ön plandadır.
Tedarik zincirinin kurulması ve yürütülmesi büyük ölçekli firmalar için
mümkün görülürken, kimi küçük firmalar için uygulanması zor gözükebilir. Örneğin
dünyanın önde gelen birçok firması; Dell Computer, Wall-Mart, Procter & Gamble,
Xerox, Hewlett-Packerd vb. oldukça başarılı şekilde bu sistemi uygulamaktadırlar.
Bu firmalar kendi sahasında birer dev olsalar da, tedarik zinciri yönetimindeki
başarıları büyüklükleriyle değil, firmanın faaliyet alanıyla ilgilidir. Kimi tedarik
zinciri çok uzunken kimileri de çok kısa olabilir. Dolayısıyla, işletmelerin büyüklüğü
veya küçüklüğü tedarik zinciri oluşturmaya engel teşkil etmez. Kendi tedarik
zinciri yönetimi prensiplerini ortaya koyan ve başarıyla uygulayan küçük işletmeler
de mevcuttur.
Tedarik zincirleri yapısal olarak, firmadan firmaya, endüstriden endüstriye
büyük değişiklik gösterse de, üretim veya hizmet sektörü diye bir ayrımdan söz
etmek de doğru değildir ve her ikisinde de uygulanabilir. Hizmet sektöründe de
pek çok başarı örneklerine rastlamak mümkündür. Örneğin kargo dağıtım
işletmeleri, oteller, turizm acentaları, restorantlar, hastaneler, yazılım firmaları ve
diğer pek çok hizmet alanında faaliyet gösteren işletmeler, başarıyla tedarik zinciri
yönetim anlayışını uygulamaktadırlar.
Tedarik zinciri yönetimine ilişkin yapılan tanımlar bir bütün olarak
değerlendirildiğinde, TZY’ nin sürekli değişen ve gelişen bir yapıda olduğu ve
firmalar arası ilişkilerin ve entegrasyonun ön plana çıktığı görülmektedir. Küresel
Tedarik Zinciri Forumu’nda yapılan tanımla TZY üzerindeki kavramsal kargaşa
ortadan kaldırılmıştır. Tedarik Zinciri Yönetimi, müşteriler ve üyeler için değer
katan ürünleri, hizmetleri ve haberleşmeyi sağlayan, ilk tedarikçiden son
kullanıcıya anahtar iş süreçlerinin entegrasyonudur.
Tedarikçinin tedarikçisinden başlayıp, müşterinin de müşterisine kadar
uzanan tedarik zinciri süreci Şekil 1.1’de gösterilmiştir. Firmaların tedarik zinciri
yönetiminden beklediği temel amaçlar şu şekilde sıralanabilir:
 Müşteri memnuniyetini artırmak,
 Çevrim süresini kısaltmak,
 Stok maliyetlerini azaltmak,
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
3
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci


Ürün hatalarını azaltmak,
Maliyetleri düşürmek, olarak sıralanabilir.
Tartışma
Şekil 1.1. Tedarik Zinciri Yönetimi
• Tedarik zincirini ortaya çıkaran unsurların neler olabileceğini
tartışınız.
• Düşüncelerinizi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan
“tartışma forumu” bölümünde paylaşabilirsiniz.
TZY’NİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ
TZY’nin genel çerçevesi ilişkili üç ögeden oluşur. Bunlar, tedarik zinciri ağ
yapısı, tedarik zinciri iş süreçleri ve tedarik zinciri yönetim bileşenleridir (Şekil 1.2.)
Tedarik zinciri ağ yapısı üye firmalardan ve bu firmalar arasındaki bağlantılardan
oluşur. İş süreçleri, müşteriye değer katan belirli çıktıları üretme faaliyetleridir.
Yönetim bileşenleri ise tedarik zincirindeki iş süreçlerinin zincir boyunca
yönetilmesi faaliyetleridir. Bu çerçeveyi oluşturan üç unsurun her biri aşağıda
açıklanmıştır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
4
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
Tedarik zincirinin
anahtar üyeleri ile hangi
süreçler bağlanmalıdır?
Tedarik zinciri
iş süreçleri
Tedarik zinciri
yönetim
bileşenleri
Her bir süreci bağlamak için
gereken entegrasyon
düzeyi ne olmalıdır?
Tedarik zinciri
ağ yapısı
Tedarik zincirinin anahtar
üyeleri kimlerdir ve hangi
süreçler bağlanacaktır?
Şekil 1.2. Tedarik Zinciri Yönetiminin Kavramsal Çerçevesi
Tedarik Zincirinin Yapısal Boyutları
Tedarik zincirinin yapısal boyutları; yatay-dikey yapılar, tedarik zincirinin uç
noktaları ile merkezdeki şirketin kendi konumu şeklindedir. Aşağıda bu boyutlara
kısaca değinilmiştir.
İlk boyut olan yatay yapı, tedarik zinciri boyunca kademelerin sayısı
işletmelerin sayısı ile ilgilidir. Tedarik zinciri, çok kademeli, uzun; ya da az
kademeli, kısa olabilir. Örneğin, dökme çimento için şebeke yapısı nispeten kısadır.
Ham maddeler, yer altından çıkarılır, diğer maddelerle karıştırılır, kısa bir mesafe
taşınır ve binaların yapımında kullanılır. İkinci boyut dikey yapı; her bir kademe ile
temsil edilen tedarikçilerin ve müşterilerin sayısına ilişkindir. Şirket bu durumda,
her bir kademe düzeyinde birkaç şirketten oluşan dar, dikey bir yapıya veya her
kademesinde birçok tedarikçi ve müşterisi bulunan geniş, dikey bir yapıya sahiptir.
Üçüncü yapısal boyut, işletmenin tedarik zincirindeki yatay konumudur. Şirket,
temel tedarik kaynağında veya yakınında, son müşteride veya yakınında ya da
tedarik zincirinin uç noktaları arasında herhangi bir yerde konuşlanmış olabilir.
Dolayısıyla üçüncü boyut, şirketin tedarik zinciri üzerinde bulunduğu konumu
temsil eder.
Yapılan araştırmalarda, bu yapısal boyutların farklı kombinasyonları ile
karşılaşılmıştır. Örneğin, tedarikçi tarafında dar ve uzun bir şebeke yapısı, müşteri
tarafında ise geniş ve kısa bir yapı ile karşılaşılabilir. Bu nedenle, tedarikçilerin
veya müşterilerin sayısının artması ya da azalması, tedarik zincirinin yapısını
etkileyecektir. Örneğin, bazı işletmelerin tek tedarikçiyle çalışması, tedarik zincirini
daha dar hâle getirebilecektir. İşletme fonksiyonlarından lojistik, üretim,
pazarlama ya da ürün geliştirme aktivitelerinin dış kaynaklarla yürütülmesi de,
tedarik zincirinin yapısını benzer şekilde değiştirebilecektir. Dış kaynak kullanma,
tedarik zincirinin uzunluk ve genişliğini artırabileceği gibi tedarik zincirindeki odak
şirketin yatay pozisyonunu da etkileyebilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
5
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
Tedarik Zincirinin Yönetim Bileşenleri
Başarılı TZY için dokuz yönetim bileşeni tanımlanmaktadır. Bunlar; planlama
ve kontrol, işin yapısı, örgütsel yapı, ürün akış sisteminin yapısı, bilgi akış
sisteminin yapısı, yönetim metotları, güç ve liderlik yapısı, risk ve ödül yapısı,
kültür ve davranış olarak sıralanabilir. Bu yönetim bileşenlerinin bir kısmı fiziksel
ve teknik konularla, bir kısmı da yönetsel ve davranış konularıyla ilişkilidir (Şekil
1.3.).
Fiziksel ve Teknik
Yönetim Bileşenleri
Yönetsel ve Davranışsal
Yönetim Bileşenleri
Planlama ve kontrol yöntemleri
Yönetim metotları
İşin yapısı
Güç ve liderlik yapısı
Örgütsel yapı
Ürün akış sisteminin yapısı
Bilgi akış sisteminin yapısı
Risk ve ödül paylaşımı
Kültür ve tutum
Şekil 1.3. Tedarik Zincirinin Yönetim Bileşenleri
Planlama ve kontrol yöntemleri, bir örgüt ya da tedarik zincirini istenilen
yönde hareket ettirme işlemidir. Kanal içinde ortak planlama faaliyeti arttıkça,
tedarik zinciri üzerindeki kargaşa da artar. Bunun nedeni, ortak planın tedarik
zincirinin diğer üyeleri üzerinde de aynı sonucu ortaya çıkarmamasıdır. Çünkü her
üye bir diğerinden farklı özelliklere sahiptir. Tedarik zinciri planlama sistemi, bir
örgütün firma bazında lojistik faaliyetlerinin ölçülmesi, yürütülmesi ve planlanması
demektir. Bu anlamda, talep tahmini, stok planlama ve dağıtım ihtiyaç planlaması
bileşenlerini de kapsamaktadır.
İşin yapısı, firmanın görev ve faaliyetlerinin performansı nasıl etkileyeceğini
belirler. Tedarik zinciri boyunca süreçlerin entegrasyon düzeyi, tedarik zincirinin
örgütsel yapısının bir ölçüsüdür. Dolayısıyla işin yapısı, önemli bir yönetim
bileşenidir.
Örgütsel yapı, örgütsel yapının dört boyutu bulunmaktadır. Bunlar;
uzmanlık, ademimerkeziyetçilik, entegrasyon ve yapılanma olarak sıralanabilir.
Örgütsel yapı, ister tek bir firmaya isterse de tedarik zincirine olsun, süreç
yaklaşımı yerine çapraz fonksiyonel takımlar oluşturulmasını önermektedir. Bu
takımlar, örgütsel sınırlardan karşılıklı olarak birbirlerine geçtiğinde; örneğin,
fabrikaya tedarikçi personeli geldiğinde, tedarik zinciri daha fazla entegre hâle
gelmiş olacaktır.
Ürün akış sisteminin yapısı, tedarik zinciri boyunca firmalara tedarik, üretim
ve dağıtım için şebeke yapısının kurulmasıdır. Sistemde stok bulundurmak
gerektiği zaman bir kısım zincir üyeleri, değişik oranlarda stok tutabilir. Ancak,
bitmemiş ya da yarı bitmiş mamuller, bitmiş mamullerden daha az masraflı
olduğundan, zincirin başlangıç noktasındaki üyeleri bu yükün daha fazlasını
taşıyabilirler.
Bilgi akış sisteminin yapısı, tedarik zincirinde bilgi paylaşımının derecesini
gösterir. Kanal üyelerinden gelen bilginin türü ve bilginin güncellenme sıklığı,
tedarik zincirinin etkinliği üzerinde güçlü bir tesire sahiptir. Bilgi akışı, tedarik
zincirinin bütünü veya bir kısmı için planlanan entegrasyonu daha da iyileştirebilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
6
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
Yönetim metotları, şirket felsefesi ve yönetim tekniklerini içerir. Tedarik
zincirini yukarıdan aşağıya veya aşağıdan yukarıya birleştirmek hem tedarik hem
de dağıtım kanalını bütünleştirmek oldukça güçtür. Tedarik zincirindeki lider
firmanın yönetim metotları diğer üyelerin katılım düzeyleriyle doğrudan ilintilidir.
Güç ve liderlik yapısı, tedarik zincirini ve yapısını etkileyecektir. Zincir
üyelerinden güçlü olan firma, zincirin yönetimini ve liderliğini ele alacaktır. Çünkü
liderlik, etkin bir tedarik zinciri oluşturmada önemli bir rol oynamaktadır. Tedarik
zinciri üzerinde bugüne kadar yapılan pek çok çalışma, firmalar içinde bir ya da iki
şirketin gücü elinde bulundurduğunu ortaya koymuştur. Gücün varlığı ya da
zayıflığı, diğer zincir üyelerinin bağlılık düzeyini etkiler. Bir tarafın yoğun baskısı,
zincirden çıkış davranışını cesaretlendirecek ve çıkışa fırsat verecektir.
Risk ve ödül paylaşımı, tedarik zincirinde risk ve kazanımların
paylaşılmasıdır. Kanal üyelerinin uzun vadede bağlılığını olumlu etkileyecektir.
Özellikle tedarik zincirindeki gücü elinde bulunduran lider firma bu paylaşımın
adaletli olmasına dikkat etmelidir.
Kültür ve tutum, tedarik zinciri üyeleri için önem arz eder. Tedarik zinciri
üyelerinin örgüt kültürünün uyumluluğu, beklentilerin altında olmamalıdır. Uyum
kültürünü ve bireylerin tutumlarını geliştirmek zaman alır. Fakat bir zincir olarak
kanal ilişkilerinin yürütülmesi, örgüt kültürleri arasındaki uyumun belli düzeylerde
bulunmasına bağlıdır.
Tedarik Zincirinin İş Süreçleri
Tedarik zinciri için bir süreç yaklaşımı uygulanmadan ürün akışını optimize
etmek mümkün olmamaktadır. Bu amaçla sekiz adet tedarik zinciri iş süreci
belirlenmiştir. Bunlar;
 Müşteri İlişkileri Yönetimi
 Müşteri Hizmetleri Yönetimi
 Talep Yönetimi
 Sipariş Gerçekleştirme
 Üretim Akışı Yönetimi
 Tedarik
 Ürün Geliştirme ve Ticarileştirme
 İadeler
1. Müşteri İlişkileri Yönetimi Süreci: Tedarik zinciri yönetiminde ilk adım
işletmenin misyonu için kritik öneme sahip müşteri ya da müşteri gruplarını
belirlemektir. Firmalar, önemli müşterileriyle ortaklıklar tesis etmeli ve
geliştirmelidir. Performans düzeyini açıkça belirleyen ürün ve hizmet anlaşmaları,
bu anahtar müşteri gruplarıyla yürütülmelidir. Müşteri ilişkileri ekibi, talep
değişkenliğinin sebeplerini belirlemek ve bertaraf etmek için müşterilerle birlikte
çalışır. Müşteri ilişkileri performansının ölçülmesinde amaç, müşteri kârlılığının
olduğu kadar, müşterilere sunulan hizmetin düzeyinin de analiz edilmesini
sağlamaktır.
Yöneticiler, özellikle tüketim noktalarına dönük tedarik zincirlerini
yönetmek isterler. Çünkü tedarik zincirinde nihai tüketiciler ile kim ilişkiye sahipse
o güçlüdür. Örneğin Intel firması, bilgisayar üzerine “intel inside” etiketi yapıştıran
bilgisayar üreticileri sayesinde nihai kullanıcılar ile iyi bir ilişki kurmuştu. Bu sayede
az sayıdaki mikroişlemci, tedarikçilere yönelik bilgisayar üreticilerinin tutumlarını
değiştirmiştir.
2. Müşteri Hizmetleri Yönetimi Süreci: Müşteri hizmetleri, müşteri bilgisinin
elde edildiği önemli bir kaynaktır. Müşteri hizmetleri ile firma, üretim ve dağıtım
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
7
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
faaliyetlerinde iş birliği sayesinde taahhüt edilen ürünün elde edilebilirliği ve
taşıma tarihleri konusunda gerçek zamanlı bilgiyi müşterilerine sağlar.
Müşteri hizmetlerini üç grupta incelemek mümkündür: (1) işlem öncesi
(pre-transaction), (2) işlem (transaction) ve (3) işlem sonrası (post- transaction)
hizmetler. Müşteri hizmetlerinin işlem öncesi faaliyetleri, müşteri hizmetleri
politikaları veya programlarının oluşturulmasıdır. Örneğin, müşteri hizmetleri
politikasının yazılı ifadesi, örgütsel yapının uygunluğu ve sistemin esnekliği gibi
konularla ilişkilidir. İşlem sırasındaki faaliyetler ise, doğrudan fiziksel dağıtımın
işlerliği ile ilgilidir. İşlem sonrası faaliyetler de genellikle kullanımdaki ürünün
desteklenmesi ile ilgili çalışmaları, yani ürüne ait garantileri, yedek parça ve tamir
hizmetini, müşteri şikâyetlerinin değerlendirilmesini ve arızalı ürünlerin yenisiyle
değiştirilmesini kapsar. Sonuç olarak müşteri hizmetlerinin görevi, ürünlerin
üretiminden kullanımına müşterilere dönük yönlerini desteklemektir.
3. Talep Yönetimi Süreci: Talep yönetimi sürecinin işlevi, firmanın tedarik
etme gücü ile müşteri ihtiyaçlarını dengelemektir. Talep yönetiminin diğer bir
görevi de müşterilerin neyi, ne zaman satın alacaklarını belirlemeye çalışmaktır. İyi
bir talep yönetim sistemi, belirsizliği azaltmak ve tedarik zinciri boyunca akışların
etkinliğini sağlamak için anahtar müşteri ve satıcı verilerini kullanır. Bu yüzden
pazarlama ve üretim planları, geniş tabanlı hazırlanmalıdır. Böylece, birçok tedarik
ve sevkiyat seçenekleri, geniş tabanlı hazırlanmış üretim planları ve sipariş teslim
süreleri göz önünde bulundurulmuş olacaktır. Talep yönetiminin çok ileri
uygulamalarında, müşteri talebi ile üretim planları eş zamanlı yürütülerek stok
yönetimi daha etkin yürütülmeye çalışılır.
4. Müşteri Siparişini Gerçekleştirme Süreci: Tedarik zinciri yönetiminde
önemli olan, müşteri siparişlerini zamanında karşılamaktır. İster seri üretimde,
isterse siparişe üretimde, yüksek sipariş hacimlerini karşılamak önem taşır. Sipariş
gerçekleştirme süreci, bütünleşik bir üretim, dağıtım ve ulaştırma planlaması
gerektirir. Amaç, tedarikçilerden işletmeye ve müşteri gruplarına kesintisiz bir
süreç geliştirmektir.
Sipariş gerçekleştirme sürecini döngüsel bir faaliyet olarak ele aldığımızda,
şu aşamalardan geçilerek tamamlanır. Sipariş hazırlama, siparişi iletme, sipariş
girişi, siparişi gerçekleştirme ve sipariş durum raporunu hazırlama. Bu faaliyetlerin
her birisi siparişin büyüklüğü veya küçüklüğüne bağlı olarak ek süreler
gerektirebilir. Dolayısıyla her siparişin teslim süresi bir diğerinden farklı
olabileceğinden sürecin değişkenliği kontrol altında tutulmalıdır.
5. Üretim Akışı Yönetim Süreci: Geleneksel üretim yönetimini uygulayan
firmalar, geçmiş tahminler üzerine üretim yaparak dağıtım kanalındaki
müşterilerine ürün sağlamaktadırlar. İtme sistemi olarak adlandıracağımız bu
üretim sonucunda ortaya çıkan ürün karması stok ve depolama maliyetlerinin
artmasına, marka değerinin düşmesine ve kalite problemlerinin gizlenmesine yol
açmaktadır.
Tedarik zinciri yönetiminde ise müşteri ihtiyaçları dikkate alındığından
üretimde çekme sistemi kullanılmıştır. Bu yüzden üretim süreçleri, piyasa
değişikliklerine cevap verecek esneklikte tasarlanmıştır. Siparişe özel kitle üretimi
yapmak için esnekliğe gereksinim vardır. Siparişler, çeşitli parti boyutlarında tam
zamanında gerçekleştirilir. Üretim öncelikleri, teslim tarihlerine göre yürütülür. Bu
nedenle üretim planlaması yapanlar, her bir müşteri segmentine göre strateji
geliştirmek için müşteri planlayıcıları ile birlikte çalışmaktadırlar.
6. Tedarik Süreci: Üretim akışını desteklemek ve yeni ürünler geliştirmek için
tedarikçiler şirketin stratejik planlamasına katılabilir. Tedarikçiler, kuruma katkısı
ya da önemi bakımından çeşitli sınıflandırmalara tabi tutulabilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
8
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
Örnek
Uzun dönemli stratejik birliktelikler, önce küçük bir anahtar tedarikçi grubu
ile geliştirilir. Arzu edilen sonuç, her iki tarafın da kârlılığıdır. Anahtar tedarikçilerin
ilk tasarım sürecine katılmasıyla ürün geliştirme zamanında kayda değer bir
azalma görülecek ve geleneksel tedarikçi ilişkisi bu yolla değişecektir.
•Zara, İspanya'nın en büyük giyim üreticisi ve perakendecisi olup
moda mağazalar zinciridir. 2004 yılında, 56 ülkede 2.200'den fazla
perakende satış noktası 13 milyar Euro tutarında ciroya ulaşmıştır.
Şirket, 2004 yılında her gün yeni bir mağaza açtı. Müşteri talebinin
kararsız olduğu tekstil sektöründe, Zara uygun fiyatlarla değişen
eğilimlere son derece duyarlı bir strateji geliştirerek hızla büyüdü.
Giyim sektöründe tasarımdan satışa ürün döngü süreleri altı aydan
fazla sürmesine rağmen; Zara, 5-6 haftada yeni ürünleri piyasaya
sürme başarısı elde etti. Bu hız Zara’ya her üç ila dört haftada bir yeni
tasarımları tanıtma ve ürünlerin yüzde 75’ini yenileriyle değiştirme
fırsatı sağladı. Sonuç olarak Zara normal satış fiyatına ürünlerin
çoğunu satıyor, geriye kalan ürünleri ise indirimli fiyatlarla
tüketicilere sunuyordu. Zara bu başarısına tasarımdan tedarike,
üretimden dağıtıma, pazarlamadan satışa tedarik zincirine yaptığı
yatırım ve zincir üyeleriyle işbirliği sayesinde ulaşmıştır.
7. Ürün Geliştirme Süreci: Yeni ürünler bir şirketin can damarı ise, sonraki
ürün geliştirmeler şirketin yeni ürünlerinin can damarıdır. Müşteriler ve
tedarikçiler, piyasaya girme süresini düşürmek için ürün geliştirme süreçlerini
bütünleştirmelidirler. Ürün yaşam döngüsünün gittikçe kısaldığı bir ortamda
firmalar doğru ürünler geliştirmeli ve üretmelidirler. Kalıcı rekabet ancak bu
çerçevede yürütülebilir. Ürün geliştirme ve ticarileştirme sürecinde firmaların
dikkat etmesi gereken bir takım özellikler vardır. Bunlardan başlıcaları; ihtiyaçlarını
açıkça ifade edebilen ve edemeyen müşterileri tanımak, müşteri ilişkilerini
yönetmek ve koordine etmek, tedarikçileri seçmek, imalat için üretim teknolojisi
geliştirmek ve ürün-pazar kombinasyonunu gerçekleştirmektir.
8. İade Süreci: Bir iş süreci olarak iadelerin yönetimi, tedarik zinciri
yönetiminde rekabet avantajının sürdürülebilirliğini sağlar. İadelerin etkin
yönetimi, verimlilik adına bir fırsat olup, tedarik zincirinde müşteri memnuniyeti
açısından da önemli bir süreçtir.
LOJİSTİK YÖNETİMİ
Lojistik, günümüz işletmelerinde hem bir iş kolu hem de bir işletme
fonksiyonu olarak karşımıza çıkan ve önemini gittikçe artıran bir disiplindir.
İşletmelerde lojistiğin bu denli öne çıkmasından dolayı, aşağıda lojistiğin tarihî
gelişim süreci, lojistik yönetimi, lojistik yönetiminin önemi, temel işlevleri ve
performans kriterleri üzerinde durulmuştur.
Lojistik sözcüğü, ilk kez 1905 yılında "ordulara ait malzeme ve personelin
taşınma, tedarik, bakım ve yenilenmesi" anlamında askerî bir fonksiyonu
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
Lojistik alanda
uzmanlaşmış ve en az
üç lojistik fonksiyonu
yerine getiren
işletmelere 3. Taraf
Lojistik Hizmet Sağlayıcı
denir.
tanımlamak amacıyla kullanılmıştır. II. Dünya Savaşı’na gelindiğinde askerî alanda
başarı ile uygulanan çeşitli lojistik modelleri endüstriyel alanda kullanılmaya
başlanmıştır. Bu dönemdeki lojistiğin işlevi; malzemelerin, eldeki imkânların ve
personelin bir faaliyeti gerçekleştirmek üzere tedariki, bakımı ve taşınmasıyla ilgili
faaliyetleri kapsamaktadır.
II. Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllarda işletmeler ürettiklerini satabilmişler ve
bu konuda uzun süre bir problem yaşamamışlardır. 1980’li yıllara gelindiğinde,
küresel pazarların hızlı gelişmesi ve rekabetin yoğunluğu nedeniyle işletmeler
mallarını müşterilerin istediği yerde, zamanda ve miktarda sunmaları gerektiğini
fark etmişlerdir.
Amerikan Lojistik Yönetim Konseyi’nin yaptığı tanıma göre;
Lojistik, müşteri ihtiyaçlarını karşılamak üzere başlangıç noktasından tüketim
noktasına ulaşıncaya kadar mallar, hizmetler ve ilişkili enformasyonun verimli akışı
ve depolanması ile etkin planlama, uygulama ve kontrollerin yapıldığı tedarik
zinciri süreçlerinin bir parçasıdır.
Lojistik yönetiminin işletmelerde önem kazanmasının nedenleri şu şekilde
sıralanabilir:
 Küreselleşmeyle birlikte firmaların, ham maddeyi fiyatı düşük olan
yerden alıp, üretimi maliyetin düşük olduğu yerde yapıp, ürünü tüm
dünyaya pazarlamaya başlaması,
 Taşıma uzaklıklarının ve maliyetlerinin zaman içinde artması
 Üretim teknolojilerinin pek çok alanda doyma noktasına ulaşması
nedeniyle yöneticilerin maliyet düşürmek için lojistik alanına yönelmesi
 Stok kontrolünde tam zamanında tedarik (JIT, MRP, KANBAN vb.)
sistemlerinin yaygın biçimde kullanılması,
 Gelişen ve değişen tüketici istekleri doğrultusuna mamul çeşitliliğinin
hızla artması ve müşterilerin hızlı teslimat isteği,
 Bilgisayar kullanımı, internet ve diğer bilişim sistemlerindeki gelişmeler,
 Çevreyi koruma ve yeniden kullanım amacı ile kullanılan atık ve
malzemelerin geriye toplanması,
 Lojistiğin işletmelere önemli bir rekabet avantajı sağlamasıdır.
Lojistik Yönetiminin Temel İşlevleri
İşletmelerde lojistik yönetiminin tedarikçiden müşteriye uzanan alanda pek
çok işlevi söz konusudur. Lojistik yönetiminin işlevlerinin zaman içerisinde artış
gösterdiği söylenebilir. Ancak temel işlevler: müşteri hizmetleri, taşıma, depolama,
stok yönetimi, sipariş işleme ve bilgi sistemleri, satın alma, malzeme elleçleme,
ambalajlama, talep tahmini, yer seçimi, tersine lojistik faaliyetlerini
kapsamaktadır.
1. Müşteri Hizmetleri: Müşteri hizmetleri, lojistik sistemin omurgasını teşkil
eder. Doğru ürünlerin, doğru müşterilere, doğru yerde, doğru koşullarda ve doğru
zamanda mümkün olan en düşük toplam maliyetle ulaştırılması işlemidir. Müşteri
hizmetleri üç ana başlık altında ele alınıp incelenebilir. İşlem öncesi (pretransaction), işlem (transaction) ve işlem sonrası (post-transaction) faaliyetler. Bu
üç düzeyde de müşteri hizmetlerinin ileri seviyede olması, bütün pazarlama
süreçlerinin bir çıktısı olan müşteri memnuniyetini destekleyecektir.
Lojistik yönetimi, müşteri hizmetleri kapsamında yedek parça ve hizmet
desteği de sağlar ve satış sonrası ürün ve hizmet desteğinden de sorumludur.
Servislere gerekli yedek parçaların teslimi, stokta yeterli parça bulundurma,
müşterilerden hatalı veya arızalı ürünlerin toplanması ve değiştirilmesi ile tamir
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
10
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
taleplerine hızlı cevap verme gibi işlemleri de üstlenir. Müşterilere verilen bu
hizmetlerin yanı sıra kendi üretim faaliyetinin sürekliliği için ihtiyaç duyulan yedek
parça ve hizmetlerin sağlanması da lojistiğin faaliyet alanına girmektedir.
2. Taşıma: Taşıma, malların başlangıç noktasından tüketim noktasına fiziksel
akışıyla yani mal ve hizmetlerin hareketiyle ilgilidir. Bu işlev taşıma yöntemlerinin
seçilmesi (hava yolu, demir yolu, deniz yolu, kara yolu veya boru hattı), yük ve araç
trafiğinin düzenlenmesi, standartların oluşturulması ve taşıyıcıyı seçme gibi
işlevleri içerir. Taşıma ve trafik işlevi tek başına en büyük lojistik maliyeti
oluşturmaktadır.
3. Depolama: Depolama, malların başka bir yere veya kuruluşa fiziki olarak
taşınıncaya kadar belirli bir yerde korunmasıdır. Depolamanın ana görevi, kanal
üyelerinin gereksinim duydukları stok düzeyinin yeterliliğini korumak ve ürün
akışını düzenli olarak sağlayabilmektir. Depolama faaliyetleri; fiziksel depolamayı,
malzemelerin teslim alınmasını ve depolama hakkında gerekli kayıtların
işlenmesini içerir. Depolama, stokları yönetmek ve kontrol etmek için de önem
taşımaktadır. Bu nedenle depo yönetiminin, doğru stok seviyesini yakalama,
stoklara gereksiz para bağlamama, depolama kapasitesini etkin ve ekonomik
kullanma ve mamulleri uygun şekilde koruma gibi sorumlulukları vardır.
4. Stok Yönetimi: Stok yönetimi, tedarik zinciri boyunca kanal içindeki ürün
alışverişlerinde ürünlerin bulunabilirliğini garanti eder. Yani, tedarik zincirindeki
her bir satıcı, üretici ve müşteri kendi stok sistemini müşterileri için darboğaz
yaratmayacak şekilde belirli bir düzeyde tutar.
Stok yönetimi, firmanın beş amacına hizmet eder. Bunlar; firmanın ölçek
ekonomisini elde etmesine olanak sağlama, tedarik ve talep arasında denge
oluşturma, üretimde uzmanlaşmayı kolaylaştırma, talep ve siparişlerdeki
belirsizliklerden korunma ve tedarik zincirindeki kritik noktalarda tampon vazifesi
görme.
Diğer yandan yüksek düzeyde stok tutmak şirketler açısından oldukça
maliyetlidir. Stok maliyetleri, stok miktarıyla değişkenlik gösterse de genelde dört
grupta incelenebilir. Bunlar, (1) satınalma maliyetleri, (2) stok bulundurma
maliyetleri (vergiler, yangın, hırsızlık, sigortalama, yıpranma, eskime gibi), (3)
depolama maliyetleri (kira, işçilik vb.) ve (4) stok bulundurmama (stok
bulundurmama nedeniyle ortaya çıkacak satış kaybı veya yeniden sipariş gibi)
maliyetlerden oluşur. İşletmeler bu maliyet kalemlerini göz önünde bulundurarak
stok maliyetlerini minimize etmek için ekonomik sipariş modellerini kullanırlar.
5. Sipariş İşleme ve Bilgi Sistemleri: Sipariş işleme, tedarik zinciri boyunca
bütün üyeler arasında ürünün siparişi ve kabulü arasındaki bağlantıları sağlar. Bir
anlamda lojistik süreci tetikleyici ve yönlendirici özelliğe sahiptir. Sipariş işleme,
birden fazla aşamada gerçekleştirilir ve bir süreç faaliyetidir. Genel itibariyle bu
faaliyetler beş ana grupta toplanabilir. Bunlar; sipariş listesini hazırlama, siparişi
iletme, siparişi alıp sisteme girme, siparişi hazırlama, teslim ve dokümantasyon
olarak sıralanabilir.
İnternet ve bilgi teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak lojistikte bilgi
sistemleri yüksek düzeyde kullanılmaya başlanmıştır. Bunlar arasında sıklıkla
kullanılan bilgi teknolojileri; internet, elektronik veri değişimi (EDI), barkod, radyo
frekans tanımlama (RFID) ve web tabanlı yazılımlar sayılabilir.
Lojistikte kullanılan bilgi tabanlı yönetim sistemleri ise; taşıma yönetim
sistemi (TMS), depolama yönetim sistemi (WMS) ve sipariş yönetim sistemi
(OMS)’dir. TMS daha çok taşıma, rotalama ve teslim süreçleri ile ilgilidir. WMS,
depo içi otomasyonla ilişkili olup yüklerin raflara yerleştirilmesi, raflardan
alınması, depo içi rotalama ve elleçleme gibi faaliyetlerin yürütülmesinde
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
11
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
SCOR modelinde
planlama, tedarik,
üretim, dağıtım ve iade
olmak üzere beş temel
süreç tanımlanmıştır.
kullanılır. OMS ise siparişin alınmasından teslimine kadarki süreçlerin
yürütülmesinde kullanılan sistemlerdir.
6. Satınalma: Tedarikçilerden ve dış kaynaklardan alınan mal ve hizmetlerin
artmasıyla satın alma fonksiyonu örgütlerde önemli bir rol üstlenmiştir. Satın
alma, işletmenin kendi süreçlerinde ihtiyaç duyduğu ham madde, yarı mamul ve
malzemelerin istenilen kalitede ve en uygun maliyetle temin edilmesini sağlar, bu
anlamda üretim süreçlerinin aksamaması için lojistik destek sağlar. Bu yüzden
satın alma, stok, sipariş, taşıma ve depolama gibi lojistik faaliyetlerle yakından
ilişkilidir.
7. Malzeme Elleçleme: Malzeme elleçleme, ürünlerin işletmeye girişi-çıkışı
ve depo içi hareketleriyle ilgili tüm yükleme, boşaltma, tasnif gibi faaliyetleri
kapsar. Malzeme elleçleme; ham maddelerin, süreçteki işlerin, bitmiş malların
fabrika veya depodaki bütün hareketlerini çepeçevre kuşatan geniş bir alandır.
Dolayısıyla malzemelerin fabrika veya depo içindeki yükleme, boşaltma, aktarma
ve yer değiştirmesi ile ilgilidir. Bu fonksiyonda en temel amaç; malzemelerin
taşıma mesafesini, darboğazları, stok seviyelerini, israf yoluyla oluşan kayıpları,
hatalı yükleme, çalınma ve hasarları en aza indirmektir.
Malzemelerin elleçlenmesi işleminde iki önemli yenilik gerçekleştirilmiştir.
Birincisi paletlemedir; çok miktardaki malın birleştirilerek bir palet üzerinde
toplanması işlemidir. Böylelikle ürünlerin yükleme, boşaltma ve taşınmasında
büyük kolaylıklar sağlanmıştır. İkincisi ise, konteynerleşmedir. Konteynerler, büyük
miktarlarda yükün birimleştirilerek bir taşıma aracından diğerine aktarılmasında
kolaylıklar sağlamaktadır. Bu iki gelişme elleçleme maliyetlerinin en aza
indirilmesinde ve elleçleme hızının artmasında etkin rol oynamıştır.
8. Ambalajlama: Ambalajlama, ürünlerin depolanması, elleçlenmesi ve
transferi için ürünlerin uygun ünitelerde bir araya getirilerek korunmasıdır. Temel
amaç, ürüne koruma sağlamaktır. Koruyucu ambalajlama, lojistik sistemin
tümünde ürün kimliğinin tanınması ve ürünün etkin bir şekilde gideceği yere
ulaştırılması görevini de yerine getirir.
9. Talep Tahmini: İşletmelerde pazarlama ve üretim bölümleri, talep tahmin
yöntemlerini oldukça sık kullanmaktadırlar. Talep tahmini, belli bir dönem
içerisindeki üretim, sevkiyat ve satış rakamlarını öngörebilmek için yapılır.Lojistikte
kullanılan talep tahminleri ise genellikle, tedarikçilere ne kadar sipariş verileceği,
ne miktarda üretim yapacağı, satış rakamları, depolama ve taşıma miktarlarına
ilişkin tahminlerden oluşur.
10. Yer Seçimi: Fabrika ve depo yerlerinin seçimi işletmenin lojistik hızını ve
maliyetlerini doğrudan etkilemektedir. İşletmeler tedarik kaynakları ile pazara
yakınlık arasında bir optimizasyon yaparak yer seçimi kararlarını verirler. Temel
amaç, lojistik maliyetleri en aza indirmek ve müşterilere mümkün olan en kısa
sürede ürün ve hizmeti sunmaktır. Yer seçiminde göz önünde bulundurulan temel
faktörler; müşterilere ve tedarikçilere yakınlık, stok maliyetleri, ulaştırma
hizmetlerinin seviyesi ve taşıma seçenekleri, kalifiye elemanların bulunabilirliği,
işçilik maliyetleri, mahallî idarelerle ilişkiler gibi hususlardan oluşmaktadır.
11. Tersine Lojistik: Tersine lojistik (geriye lojistik), ürünlerin yeniden
kazanımı, atıkların yeniden kullanımı, yeniden satılması, yeniden üretilmesi,
yeniden dönüşümü ve imhası ile ilgili süreçleri kapsar. Diğer bir ifadeyle tersine
lojistik, üretim, dağıtım ve paketleme süreçlerinde ortaya çıkan atık malzemelerin
ortadan kaldırılması ve elden çıkarılması ile ilgilidir. Dolayısıyla, atıkların yeniden
kullanımı için tekrardan işlenmesi veya ilk hâline döndürülmesi için gideceği
mahale taşınması ve orada geçici olarak depolanması işlemlerini de kapsar.
Metal hurdalarının toplanması, atık kâğıtların geri dönüşümü, içecek şişeleri
için depozito sistemleri hepsi birer tersine lojistik faaliyetidir. Çevremizde bunun
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
12
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
Bireysel
Etkinlik
pek çok örneğini görmemiz mümkündür. Bütün bu örnekler atıkları yok etmek
yerine yeniden kullanımının ekonomik değer kazandırmanın daha cazip olduğunu
göstermektedir.
• Üçüncü taraf lojistik hizmet sağlayıcı bir firma hangi lojistik
faaliyetleri gerçekleştirir, araştırınız?
Tedarik Zinciri ve Lojistik Arasındaki İlişki
Lojistik yönetimi,
tedarik zinciri
süreçlerinin bir
parçasıdır.
Tedarik zinciri ve lojistik, çalışma alanlarının yakınlığı itibariyle sık sık
birbirine karıştırılmaktadır. Tedarik zinciri yönetimi, lojistik yönetiminden farklıdır
ve daha geniş bir kavramdır. TZY, işletmelere daha geniş bir perspektif sunmakta
ve tedarikçiler ile müşteriler arasında entegrasyonu sağlamayı hedeflemektedir.
Lojistik ise bu entegrasyonda önemli bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla lojistiği
yönetmek, tedarik zincirini yönetmek ile eş değer değildir.
TZY ile lojistik arasında ortaya çıkan kavram karmaşası aşağıdaki tanımlama
ile ortadan kaldırılmıştır ve lojistik yönetiminin TZY’nin bir parçası olduğu açıkça
ortaya konulmuştur. Aşağıda, lojistik yönetimi ile tedarik zinciri yönetiminin tanımı
verilmiştir.
Lojistik yönetimi, müşteri ihtiyaçlarını karşılamak üzere başlangıç
noktasından tüketim noktasına mallar, hizmetler ve ilişkili enformasyonun verimli
akışı ve depolanması ile etkin planlama, uygulama ve kontrollerin yapıldığı tedarik
zinciri süreçlerinin bir parçasıdır.
Tedarik zinciri yönetimi, nihai kullanıcıdan ham madde tedarikçisine kadar
müşterilere ve diğer paydaşlara değer katacak ürün, hizmet ve bilginin anahtar iş
süreçlerine entegrasyonudur.
İki kavram arasındaki ilk fark, lojistik ve tedarik zincirinin başlangıç ve bitiş
noktalarında göze çarpmaktadır. Lojistik, ‘başlangıç noktasından tüketim
noktasına’ doğru ürün ve hizmet akışını ifade ederken; tedarik zinciri yönetimi,
‘nihai kullanıcıdan ham madde tedarikçisine’ doğru müşteri odaklı bir yaklaşımı
ifade eder.
Tedarik zinciri yönetimi, firmalar arası iş süreçlerinin bütünleştirilmesi ile
sağlanır. Tanımda da belirtildiği üzere lojistik faaliyetler, işletme içinde ve tedarik
zinciri iş süreçlerinin bütünleştirilmesinde bir araçtır. Dolayısıyla talep tahmini,
stok yönetimi, taşıma, yükleme-boşaltma, sipariş işleme, ambalajlama, yer seçimi
gibi lojistiğe ait operasyonel faaliyetler, firmalar arası iş süreçlerinin entegrasyonu
için gerekli faaliyetlerdir.
Yönetsel düzeyler olarak incelendiğinde görülecektir ki tedarik zinciri
yönetimi, daha üst kademede, stratejik seviyede ele alınmalıdır. Tedarik
zincirindeki hangi firmalarla entegrasyona gidileceği, anahtar iş süreçlerinin neler
olduğu, anahtar tedarikçiler ve müşterilerin kimler olduğu gibi soruların cevapları
stratejik kararları oluşturacaktır. Bu bağlamda tedarik zinciri yönetimi daha çok
yönetsel bir süreç olup üst kademe yönetimin konusudur. Lojistik yönetimi ise
operasyonel bir süreçtir ve firmalar arasında stratejik işbirliği sağlandıktan sonra
orta kademe tarafından yürütülür.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
13
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
TEDARİK ZİNCİRİ PERFORMANS YÖNETİMİ VE SCOR
MODEL
Tedarik Zinciri Süreç Olgunluk Modeli olarak tanımlanan SCOR (Supply Chain
Operations Reference Model), tedarik zinciri performans yönetimi için en çok
kullanılan modeldir. 1996 yılında ortaya çalışan model, müşteri memnuniyetini
esas alarak, tedarik zincirlerinin yönetimi için standart yöntem sunmaktadır. SCOR
modeli, tüm tedarik zinciri yapılarını “planlama”, “tedarik”, “üretim”, “dağıtım” ve
“iade” olmak üzere beş temel süreç ile tanımlamaktadır.
Planlama süreci, tedarik, üretim ve teslimat gereksinimlerinin
karşılanabilmesi için toplam talep ile arzın dengelenmesini amaçlar. Tedarik süreci,
planlanan veya güncel talebin karşılanması için gerekli kaynakları sağlamaya ve
programlamaya odaklanır. Üretim süreci ise sipariş ve talep tahminlerine göre
üretimin gerçekleştirilmesini ve programlanmasını içerir. Dağıtım süreci temel
olarak ürünlerin müşteri veya tüketicilere teslim edilmesini kapsar. Talep
yönetimi, sipariş yönetimi, depo yönetimi, taşıma yönetimi, yükleme ve dağıtım
yönetimi gibi faaliyetler dağıtım süreci içinde yer alır. İade süreci ise, tedarikçiye
ham madde iadeleri ile üreticiye bitmiş ürünlerin iadelerini kapsamaktadır.
Böylece; sektör içi kıyaslama yapmak mümkün hâle gelir. Tedarik zinciri
süreçlerine uygun iletişim ve bilişim sistemleri kurularak çevik ve yalın bir tedarik
zinciri oluşturmak mümkün hâle gelir. SCOR Modeli aşağıda belirtilen bir dizi
çalışmanın yapılmasıyla gerçekleştirilir.





Tedarik zinciri yönetim süreçlerine ilişkin standart tanımlamalar
yapılır
Standart süreçler arasında ilişkiler kurulur
Süreç performansını ölçmek için standart ölçütler geliştirilir
Sınıfında en iyi performansı elde etmek için süreç geliştirme
çalışmaları yapılır
Özgünlük ve işlevselliğe yönelik düzenlemelerde bulunulur
SCOR Modelin ortaya çıkış nedenleri şu şekilde açıklanabilir. (a) Tedarik
zincirinde standardizasyona gitmek ve böylelikle tedarik zinciri süreçlerini
tedarikçiler, üreticiler, distribütörler ve perakendeciler arasında oluşturabilmek
için ortak bir yöntem, terminoloji ve standart kavramlar oluşturmak. (b) Tedarik
zinciri yönetiminde süreç geliştirmeleri için bir alt yapı oluşturmak, süreç hedefleri
ve performansı arasında karşılaştırmalar yapmak ve tedarik zinciri performansını
değerlendirmek.
Tedarik zincirinde yönetim süreçleri oldukça karmaşıktır. Ancak bu süreçler
referans modeli ile standart süreç formuna dönüştürüldüğü zaman, tedarik zinciri
hedefleri açık bir şekilde belirlenebilir, zincir boyunca iletişim süreçleri açıkça
oluşturulabilir, süreçler ölçülüp, yönetilip, kontrol altına alınabilir.
SCOR model ile tedarikçinin tedarikçisinden başlanıp, müşterinin
müşterisine kadar olan bütün ürün ve hizmet akışları ve buna ilişkin süreçler
planlanır. Mevcut durum analizi yapılır, gelecekte olması istenen durum
belirlenir, buna ulaşmak için gerekli çalışmalar yapılır. Bu amaçla benzer şirketlerin
operasyonel performansı ölçülür ve en iyi durumdakinin sonuçlarına göre, işletme
içi hedefler saptanır. Yönetsel uygulamalarını en iyi duruma getirecek yazılım
çözümleri belirlenir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
14
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
Şekil 1.4. Tedarik Zinciri Süreç Olgunluk Modeli (SCOR)
SCOR modeli, dört düzeyden oluşmaktadır. 1. düzey beş temel yönetim
süreci üzerine kurulmuştur ve süreç tiplerinin tanımlanmasından oluşmaktadır.
Bunlar: Planlama (plan), tedarik (source), üretim (make), dağıtım (delivery) ve iade
(return). 2. düzeyde, süreç kategorileri, 3. düzeyde süreç elemanları, 4. düzeyde
ise görevler ve faaliyetlere ilişkin uygulamalar tanımlanır.
Scor modeli uygulandıktan sonra süreçlerin haritalandırılması
gerekmektedir. Bu aşamada tedarik zinciri iş süreçlerinin coğrafi olarak gösterimi
yapılır. SCOR Modelin tedarik zinciri üyelerine sağladığı faydalar ise şu şekilde
sıralanabilir:
Ödev








% 16-% 18 Teslimat performansında gelişme.
% 25-% 60 Stoklarda azalma.
% 30-% 50 Çevrim süresinde iyileşme.
% 25-% 80 Doğru tahmin yapmada iyileşme.
% 10-% 16 Toplam verimlilikte artış.
% 25-% 50 Tedarik zinciri maliyetlerinde azalış.
% 20-% 30 Sipariş karşılama oranında iyileşme.
% 10-% 20 Kapasite kullanımında artış.
•Hizmet sektöründe faaliyet gösteren bir turizm acentası için
tedarik zincirini çizerek tanımlayınız.
•Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer
alan “ödev” bölümüne yükleyebilirsiniz.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
15
Özet
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
•Modern işletme yönetiminde belirgin paradigma değişiminden
birisi de, her işletmenin kendi tedarik zincirini oluşturmasıdır.
Günümüz işletmeleri, gelişen teknolojiler ve internetle birlikte yeni
bir çağa girmiştir. Artık firmaların tek başlarına yenilik, kalite,
maliyet, esneklik, müşteri hizmetleri gibi alanlarda rakipleri ile başa
çıkabilmesi kolay değildir. Bu yüzden rekabet, firmaya karşı firma
yerine, tedarik zincirine karşı tedarik zinciri şekline dönüşmektedir.
Yani rakiplere karşı ortak mücadele devri başlamıştır. İşletmenin
böylesi bir rekabet avantajından faydalanabilmesi, tedarik zinciri
üzerindeki diğer işletmelerle iyi ilişkiler geliştirmesi ve iş süreçlerini
entegre edebilmesine bağlıdır.
•Bu anlayıştan hareketle tedarik zinciri ve yönetiminin tarihî gelişimi,
önemi ile tedarik zincirinin yapısal boyutları, yönetim bileşenleri ve
iş süreçleri üzerinde durulmuştur.
•Diğer yandan lojistik yönetimi tanımlanarak lojisitik yönetiminin
işlevleri açıklanmış ve lojistik ile tedarik zinciri arasındaki ilişkiler ve
farklılıklar ortaya konulmuştur.
•Tedarik zinciri performans yönetimi, süreç performansının
iyileştirilmesi için oldukça önem taşımaktadır. Bu alanda en önemli
tedarik zinciri süreç performansını ölçüm modeli olan SCOR
Modelin açıklaması yapılmıştır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
16
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
DEĞERLENDİRME SORULARI
Değerlendirme
sorularını sistemde ilgili
ünite başlığı altında yer
alan “bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
1. Aşağıdakilerden hangisi TZY’nin amaçlarından değildir?
a) Tedarik zinciri ilişkilerini güçlendirmek
b) Sürdürülebilir bir rekabet avantajı elde etmek
c) Ham madde tedariğinden son kullanıcıya yapılan dağıtımla ilgili tüm
entegre faaliyetleri yürütmek
d) Bu işlemlerle ilgili enformasyonun verimli akışını sağlamak
e) Stoksuz çalışmak
2. Sipariş işleminde yer alan adımların sıralaması aşağıdakilerden hangisinde
doğru olarak verilmiştir?
a) Sipariş hazırlama - Sipariş girme - Siparişi karşılama - Sipariş
durumunu raporlama - Siparişi iletme
b) Sipariş durumunu raporlama - Sipariş girme - Siparişi karşılama Siparişi iletme - Sipariş hazırlama
c) Sipariş hazırlama - Siparişi iletme - Sipariş girme - Siparişi karşılama Sipariş durumunu raporlama
d) Sipariş girme - Siparişi karşılama - Sipariş durumunu raporlama Sipariş hazırlama - Siparişi iletme
e) Siparişi karşılama - Sipariş girme - Sipariş durumunu raporlama Sipariş hazırlama - Siparişi iletme
3. Taşıma yolları ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a) Hava yolu ile uzun mesafelere değerce büyük hacimce küçük ürünler
taşınır.
b) Deniz yolu oldukça yavaş ve nispeten güvenliği az olan taşımadır.
c) Kara yolu taşımacılığı hızlı ve güvenlidir.
d) Demir yolu, kara yolundan daha yavaş ama daha güvenilirdir.
e) Deniz yolu ile hacmen fazla, değer olarak az ürünler taşınır.
4. Aşağıdakilerden hangisi envanter tutmanın sebeplerinden değildir?
a) Müşteriye verilen hizmeti geliştirmek
b) Üretim ve nakliye vb. konularda ölçek ekonomisini desteklemek
c) Fiyatlardaki değişimlere karşı korunmak
d) Olağanüstü durumlara karşı tedarikli olmak
e) Şirket kaynaklarını yatırım maksadıyla kullanmak
5. Aşağıdakilerden hangisi koruyucu ambalajlama işleminin faydalarından
biri değildir?
a) Depolama işlemine yardımcı olmak
b) Ürünün korunumunu desteklemek
c) Ürün menşei hakkında bilgi vermek
d) Taşıma işlemini kolaylaştırmak
e) Teslim süresini kısaltmak
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
17
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
6. Aşağıdakilerden hangisi depolamanın birincil faydaları arasında değildir?
a) Nakliye ve üretim maliyetleri düşer.
b) Talep ve arz arasında koordinasyonu sağlar.
c) İstihdama katkı sağlar.
d) Satışları artırır.
e) Üretim sürecinin önemli bir parçasıdır.
7. Aşağıdakilerden hangisinde tedarik zinciri doğru tanımlanmıştır?
a) Başlangıç noktasından tüketim noktasına kadar müşterilere ve diğer
paydaşlara değer katacak şekilde firmalar arası iş birliği ve iş
süreçlerinin entegrasyonudur.
b) Başlangıç noktasından üretim noktasına mal ve hizmetlerin akışıyla
ilgili faaliyetlerdir.
c) Yüksek değerli ürünlerin taşındığı kanaldır.
d) Bitmiş mamullerin dağıtım kanalları aracılığıyla tüketicilere
ulaştırılması faaliyetidir.
e) Müşteri ihtiyaçlarını karşılamak üzere başlangıç noktasından
tüketim noktasına mal ve hizmet akışı, malların taşınması,
depolanması ve planlanmasıdır.
8. Aşağıdakilerden hangisi tedarik zinciri iş süreçlerinden değildir?
a) Müşteri İlişkileri Yönetimi
b) Talep Yönetimi
c) Taşıma yönetimi
d) Ürün Geliştirme ve Ticarileştirme
e) İadeler
9. Aşağıdakilerden hangisi lojistik yönetiminin işletmelerde önem
kazanmasının nedenleri arasında sayılamaz?
a) Küreselleşme
b) Taşıma ve tedarik maliyetlerinin artması
c) Çok sayıda yetişmiş lojistik uzmanının bulunması
d) Tam zamanlı üretim sistemlerine geçilmiş olması
e) Lojistik süreçlerin daha karmaşık hâle gelmesiyle uzmanlaşma
ihtiyacının artması
10. Aşağıdakilerden hangisi Tedarik Zinciri Süreç Olgunluk Modelinin (SCOR)
beş temel süreci arasında yer almaz?
a) Tahmin
b) Planlama
c) Tedarik
d) Üretim
e) Dağıtım
Cevap Anahtarı
1.E, 2.C, 3.D, 4.E, 5.E, 6.C, 7.A, 8.C, 9.C, 10.A
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
18
Tedarik Zinciri Yönetimi ve Gelişim Süreci
YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER
KAYNAKLAR
Ballou R. H.(2004) “Business Logistics/Supply Chain Management”, Pearson
Education, Inc., Upper Saddle River, New Jersey, 5th Edition, 2004,
Bolstorff , P., Rosenbaum, R. (2003) Supply Chain Excellence: A Handbook for
Dramatic Improvement Using the SCOR Model, Amacom
Büyüközkan, G. (2013) Scor Modeli, www.gulcinbuyukozkan.net/kose9.pdf, Erişim
tarihi: 11.10.2013
Chopra - P. Meindl (2004): Supply Chain Management, Strategy, Planning and
Operation, Pearson Education Inc., 2004
Kaynak (2003) Proje Üretiminde Tedarik Yönetimi: Üreticinin Gelecekteki Alım
Yoğunluğunu Etkileyen Faktörler, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Gebze.
Lambert M. Douglas, Stock R. James, Ellram M. Lisa, (1998) “Fundamentals of
Logistics Management”, Irwin/McGrawHill Publishing.
Lambert, D. M., Cooper, M. C. (2000): Issues in Supply Chain Management, in:
Industrial. Marketing Management, Vol. 29, No. 1 (2000), p. 65-84.
Stock R.J., Lambert M.D., (2001) Strategic Logistics Management, 4th Ed., Int. Ed.,
McGrawHill Irwin,
Tanyaş, M. (2009) Tedarik Zinciri Yönetiminde Süreç Olgunluk Düzeyi Belirleme:
SCOR-SOS Yaklaşımı, VII.Uluslararası Lojistik ve Tedarik Zinciri Kongresi, The
Marmara Oteli, 06 Ekim.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
19
HEDEFLER
İÇİNDEKİLER
TEDARİK ZİNCİRİ
STRATEJİLERİ
• Giriş
• Tedarik Zinciri Stratejisinin
Önemi ve Zorlukları
• Tedarik Zincirinde
Bütünleştirme Amacı
• Bir Bütünleştirme Aracı
olarak Endüstriyel Ağlar
• Tedarik Zinciri Kararları
• Stratejik Tedarik Seçenekleri
• Stratejik Tedarikçi Ortaklığı
TEDARİK ZİNCİRİ
YÖNETİMİ
Prof. Dr. Bülent
SEZEN
• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• Tedarik zinciri stratejisinin
belirlenmesindeki zorluklar
öğrenilecek,
• Tedarik zinciri karar türleri
sınıflara ayrılarak görülmüş
olacak,
• Tedarik zincirinin
bütünleşmesindeki faydalar ve
bunun nasıl sağlanabileceği
üzerine fikirler tartışılabilecek,
• Tam zamanında üretim, stratejik
tedarikçi ortaklığı ve dış kaynak
kullanımı gibi tedarik zinciri
stratejileri öğrenilecektir.
ÜNİTE
2
Tedarik Zinciri Stratejileri
GİRİŞ
Tedarik zincirinin genel tanımını ve gelişim sürecini anlattıktan sonra bu
bölümde tedarik zinciri stratejisinin önemine, zorluklarına, tedarik zincirinin
birleştirme görevine, tedarik zincirindeki karar türlerine ve işletmelerin
günümüzdeki kullandıkları bazı tedarik zinciri stratejilerine yer vereceğiz.
Her tedarik zinciri kendine özgü bir yapı içereceğinden farklı sektörlerdeki
tedarik zincirleri için farklı tedarik zinciri stratejileri kullanmak gerekebilecektir.
Günümüzde bu stratejilerin bazıları büyük ve başarılı işletmeler tarafından
uygulanmakta ve diğer firmalara örnek teşkil etmektedir. Bir firma hangi
stratejinin kendine daha uygun olduğuna karar verebilmek için başarılı firmaların
stratejilerine bakarak kendine yol gösterecek doğru örnekleri benimseme yoluna
gitmelidir.
Strateji denilince uzun vadeli kararlar ve yön belirleme anlaşılmalıdır. Uzun
vadeli olarak belirlenen kararların sonuçları da hemen değil belirli bir süre sonra
kendini gösterecektir. Firmalar kendileri için en doğru stratejiyi belirlerken kısa
vadeli çıkarlarını değil, uzun vadeli olarak ulaşmak istedikleri amaçlarını göz
önünde bulundurmalıdırlar.
Bu bölümde öncelikle tedarik zincirinde strateji belirlemenin öneminden ve
bunun zorluklarından bahsedeceğiz. Ardından tedarik zinciri üyeleri arasındaki
bütünleşmenin önemi ve bu bütünleşmeyi sağlayan başarılı firmaların sağladığı
avantajları inceleyeceğiz. Sonra tedarik zinciri kararlarını satın alma, üretim,
dağıtım ve lojistik başlıkları altında sınıflandırarak detaylı biçimde anlatacağız.
Tedarik zinciri stratejilerini farklı yönleriyle karşılaştırmalı olarak incelediğimiz
ilerleyen kısımlarda, yap ya da satın al kararı, dikey bütünleşme, çapraz yükleme,
tam zamanındalık, dış kaynak kullanımı ve üçüncü parti lojistik gibi önemli
kavramları irdeleyeceğiz. Stratejik tedarikçi ortaklı ve keiretsu uygulamaları da bu
bölümde inceleyeceğimiz konular arasında yer almaktadır.
TEDARİK ZİNCİRİ STRATEJİSİNİN ÖNEMİ VE
ZORLUKLARI
Küreselleşen dünyada dünyanın bir yerinde üretilen ürünler birçok farklı
ülkeden gelen alt parçalar (ürünler) ya da hizmetlerle birleşerek nihai ürünü
oluşturmakta ve sonra da dağıtım kanalları vasıtasıyla dünyanın çok farklı
bölgelerindeki pazarlarda tüketicilere sunulmaktadır. Üretim ve dağıtım
tesislerinin küresel anlamda yayılmış olması, üretilen ürünlerin küre üzerinde çok
farklı bölgelerdeki pazarlarda kullanıcılara ulaştırılması ve bu pazarlardaki farklı
ihtiyaçlara göre ürünlerin farklı şekillerde sunulması gerekliliği tedarik zinciri
yönetiminin önemini artırmıştır. Günümüzde artık marka firmalar değil bu marka
firmaların tedarik zincirleri birbirleriyle rekabet hâlindedir. Örneğin otomobil
piyasasındaki iki önemli firma, Ford ve Toyota, birbirleriyle rekabet hâlindedir
dediğimizde aslında bu iki firmanın tedarik zincirleri boyunca faaliyet gösteren tüm
zincir üyesi firmaların birbirleriyle rekabet hâlinde olduğunu kastetmekteyiz. Yani
bu firmaların tedarik zinciri içindeki tüm firmaların aynı sorumluluk ve başarı
bilinci içerisinde olması gerekmektedir. Zincir içinde bir tedarikçinin başarısızlığı
tüm zinciri ve nihai ürünü etkileyebilecektir.
Tedarik zinciri yönetiminin önemini artıran bir diğer husus bilişim
teknolojilerindeki hızlı gelişmelerdir. Nitekim son yıllarda ortaya çıkan Elektronik
Veri İletimi (İngilizcesi EDI, Electronic Data Interchange), internet, e-ticaret, RFID
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
2
Tedarik Zinciri Stratejileri
Örnek
(Radio Frequency Identification) gibi teknolojiler sayesinde tedarik zincirlerindeki
bilgi ve ürün akışları daha hızlı ve verimli hâle gelmiştir. Fakat verilerin bu denli
hızlı akışı, tedarik zincirinde yönetilmesi gereken zincir üyesi sayısındaki artış ve
karmaşıklık, coğrafi uzaklıklar ve kültürel farklılıklar nedeniyle tedarik zincirinin
yönetilmesi daha da zor ve karmaşık bir görev hâlini almaktadır. Bu karmaşıklıkla
baş edebilmek için büyük firmalar tedarik zinciri yönetiminde farklı coğrafyalarda
farklı ortak firmalarla anlaşarak tedarik zinciri yönetiminde ortak firmalardan
destek almaktadırlar.
•Örneğin, McDonalds firması Avrupa’daki operasyonları için Havi
Logistics isimli firma ile anlaşmakta ve bu firmanın bir kolu olan Serlog
firması da (1990’da kurulmuştur) McDonalds’ın Türkiye’deki tedarik
zinciri faaliyetlerini yönetmektedir (Bilgi Kaynağı: Havi Logistics web
sitesi: http://www.havilogistics.com/EN/Content/TOPNavigation/Company/History.asp Erişim
Tarihi: 19 Temmuz 2012).
Sağlıklı ve başarılı bir tedarik zinciri değişimlere hızlı ve esnek cevap
verebilmelidir. Farklı ülke ve kültürlerdeki kanunlar, gümrük mevzuatı, tüketim
alışkanlıkları, sevkiyat işlemleri, ham madde bulunabilirliği, döviz kuru değişimleri
vb. gibi konularda o bölgede uzman bir ekipten yararlanmalıdır. Gerektiğinde her
ülkenin spesifik gümrük, ticaret, mevzuat ve politik teşviklerini iyi bilen yerel
uzmanlarla çalışılmalıdır. Bir firmanın dünyaya açılırken tüm coğrafyalardaki farklı
uygulamalardan (kanun, kültür, vb. alanlarda) haberdar olması ve bunları çok iyi
yönetmesi beklenemez. Bu nedenle, tedarik zinciri yönetiminde bölge ve kültür
farklılıkları önemli bir engel veya problem olarak karşımıza çıkabilecektir. Fakat iyi
yönetilirse ve bu farklılıkların üstesinden gelinirse küresel olarak tanınmış bir
marka ortaya çıkacaktır. Örneğin günümüzde her alanda dünyaca tanınan firmalar
mevcuttur (Örneğin, hızlı gıdada McDonalds, Burger King, vb. , otomotivde Ford,
Toyota, vb., elektronikte Sony, Samsung, vb.)
Başarılı tedarik zincirlerinin bir diğer özelliği en son bilgisayar ve iletişim
teknolojileri ile ürün ve bilgi akışını sorunsuz ve çok hızlı bir şekilde
yapabilmeleridir. Bugün çok uzak bölgelerdeki firmalar tedarik zinciri ortakları ile
aralarında Skype vb. iletişim araçlarını kullanarak çok düşük maliyetlerle
telekonferans ya da video konferans düzenleyebilmektedir. Bu tür iletişim araçları
tedarik zinciri problemlerinin anında ve esnek bir şekilde çözümlenebilmesini
sağlamaktadır.
TEDARİK ZİNCİRİNDE BÜTÜNLEŞTİRME
(ENTEGRASYON) AMACI
Tedarik zinciri içindeki her bir bireysel işletme (zincir üyesi) kendi içsel
amaçlarına hizmet etmek için çalışacaktır. Fakat bazen bu içsel amaçlar diğer zincir
üyelerinin içsel amaçları ile çatışabilir ve bu durum tedarik zincirinin tamamına
(nihai ürüne) zarar verebilir. Bu farklı amaçları tek bir doğrultuda toplamak için bir
birleştirici mekanizmaya ihtiyaç vardır. Zincir üyeleri arasında ortak hedefler
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
3
Tedarik Zinciri Stratejileri
üzerinde etkin bir bütünleştirme sağlamak tedarik zinciri yönetiminin temel
amacıdır.
Peki, bu bütünleştirmeyi sağlamak kimin görevidir? Her tedarik zincirinin bir
ana firması vardır. Ana firma ilk kuruluşundan bu yana tedarik zincirinin yöneticisi
ve bir nevi sahibidir. Aslında ana firma marka ürüne ismini veren firmadır. Bu
durumda bir benzetme yaparsak, ana firma geminin dümeninde görev alırken
diğer firmalar geminin diğer yerlerinde görev alan mürettebattır. Gemiyi en doğru
şekilde gideceği yere selametle ulaştırmak gemi kaptanının görevidir. Kaptanın bir
görevi de gemi mürettebatı arasındaki iletişimi, koordinasyonu ve bütünleşmeyi
sağlamaktır. Mürettebat arasında çıkan anlaşmazlıklar bazı görevlerin aksamasına
neden olabileceği gibi, kaptanın doğru kararlar verememesinde de etkili olabilir.
Benzer şekilde, tedarik zincirlerinin de kaptanları ana firmalardır. Gemiyi en
son kaptanın terk edeceği gibi tedarik zincirini de en son ana firma terk eder. Tabi
hiçbir firma gemisinin batmasını istemez. Bu nedenle gemi mürettebatını aynı
hedefler doğrultusunda birleştirmek kaptanın görevidir. Buradaki birleştirmede
dünyanın farklı ülkelerinde faaliyet gösteren, farklı kültürlere sahip üretici ve
dağıtıcı firmaları kastediyoruz. Yani farklı coğrafyalardaki firmaları aynı üretim
amaçları doğrultusunda hızlı ve esnek bir şekilde yönlendirebilmek ve
yönetebilmekten bahsediyoruz. Bu nedenle aslında küresel tedarik zinciri yönetimi
gemi yönetiminden biraz daha karmaşıktır diyebiliriz.
Tedarik zinciri entegrasyonunda olmazsa olmazlardan biri hızlı iletişim
araçlarıdır. Yukarıda örneklerini verdiğimiz internet bazlı iletişim araçları firmaların
aralarındaki bilgi akışını çok hızlı bir şekilde yerine getirmelerine olanak
sağlamaktadır. Fakat bilginin hızlı akması o bilginin doğru olduğu anlamına gelmez.
Birleştirmedeki amaçlardan biri de bilgilerin mümkün olduğunca doğru aktarılması
ve yönetilmesidir. Nitekim bir sonraki konumuz olan tedarik zinciri kararlarında
yöneticilerin doğru kararlar alabilmesi bu bilgilerin doğruluğuna ve güvenilirliğine
bağlı olacaktır. Bilgilerin doğruluğunu ya da güvenilirliğini etkileyebilecek unsurlar;
(1) veri saklama ve aktarımındaki aksaklıklar, (2) bilgi saklama eğilimleri, (3) coğrafi
uzaklıklar nedeniyle iletişimsizlik problemleri, (4) eksik veri girişleri, vb. şeklinde
sıralanabilir.
En az, veri güvenliği kadar önemli bir diğer husus tedarik zinciri üyeleri
arasındaki ilişkilerdir. Tedarik zinciri üyeleri arasında güvene dayalı ve uzun vadeli
ilişkiler kurulmuş olması o tedarik zinciri için önemli bir rekabet avantajı
sağlayacaktır. Toyota üretim sistemini konu alan “The Machine that Changed the
World (Türkçesi “Dünyayı Değiştiren Makine”) isimli kitabında James E. Womack
tedarik zinciri üyeleri arasındaki güvene dayalı ve uzun vadeli iyi ilişkilerin ne kadar
olumlu sonuçlar sağladığını örneklerle anlatmıştır. Bu kitapta özellikle tedarik
zinciri ilişkilerinde örnek alınması önerilen yalın üretici (özelikle Toyota gibi Japon
otomobil üreticileri) ile tedarik zinciri ilişkileri o dönem için nispeten daha kötü
olan kitle üreticiler birbirleri ile karşılaştırılarak tedarik zinciri yönetiminde
bütünleşmenin ve iyi ilişkilerin önemi vurgulanmaktadır.
Yalın tedarik zincirinde tedarikçiler kendi aralarında ve ana firmayla her
türlü bilgiyi birbirleriyle paylaşırken, geçmişteki kitle üreticilerinde tedarik zinciri
üyeleri birbirlerinden bilgi saklamaktadırlar. Bilgi saklama bir rekabet avantajı
olarak görülmekle beraber, o dönemde saklanan bilgi tüketici tarafından
anlaşılamadığı için ürünle ilgili sonradan ortaya çıkan problemler aslında tümüyle
tüketiciye yansıtılmıştır. Fakat günümüzde tüketiciler yalın üreticiler tarafından
pazara sunulan daha ekonomik, bol çeşitli ve avantajlı ürünler sayesinde artık
daha çok bilgi sahibi olmuşlar ve yalın üreticilerin ürünlerini tercih etmişlerdir.
Yani kısacası tedarik zincirini bütünleşik ve ahenk içinde çalıştıran marka firmalar
bugün hayatta kalabilmiş, birbirinden bilgi saklayan ve tedarik zincirinde yeterince
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
4
Tedarik Zinciri Stratejileri
bütünleşememiş firmalar ise başarısız olmuşlardır. Bu nedenle, tedarik zinciri
bütünleşmesinde Japon yalın üreticilerin önayak olduğu “Stratejik Tedarikçi
Ortaklığı” kavramı incelenmeye değer önemli bir tedarik zinciri yönetimi konusu
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bir Bütünleştirme Aracı olarak Endüstriyel Ağlar
Bazı endüstrilerde artık şirketler firma içi bilişim sistemlerinin sınırlarını
genişleterek dışarıya açılmakta ve böylece endüstrideki diğer firmalarla bilgi
paylaşılabilmektedirler. Endüstriyel ağlar, bir endüstri içindeki firmaları birbirine
elektronik olarak bağlayan ağ sistemleridir. Örneğin Procter & Gamble (dünya
çapında bir firma olup şampuan, temizlik ürünleri vb. üreticisidir) firması
endüstriyel ağ sistemi sayesinde ham maddeden son müşteriye kadar tedarik
zinciri boyunca tüm ürünlerinin durumunu izleyebilmektedir.
İki tür endüstriyel ağ mevcuttur: Dikey ve Yatay. Dikey endüstriyel ağ bir
firmanın alt tedarikçileri ile ya da kendinden sonraki dağıtıcıları ile sistemlerini
paylaşmasıdır ki bu tüm tedarik zincirini baştan sona kapsayabilir. Yatay
endüstriyel ağ ise bir firmanın rakipleri de dâhil endüstrideki diğer tüm firmalar ile
bilgi paylaşmasıdır.
Rakipleri ile aynı ağı paylaşan firmalara bir örnek olarak Yamaha Europe,
Honda, Aprilia and Piaggio firmalarının oluşturduğu endüstriyel ağ verilebilir ki
bunların hepsi motorlu scooter (bisiklet) üreticileridir ve birbirlerinin
rakipleridirler. Ama tedarikçileri paylaşmak için birliktelik hâlindedirler. Bu
birliktelik sonucu tedarikçi sayısını azaltıp en iyi tedarikçilerle yola devam etmeyi
ve böylece de daha etkin çalışmayı hedeflemektedirler.
TEDARİK ZİNCİRİ KARARLARI
Tedarik zinciri ile ilgili alınması gereken kararlar küreselleşmenin bir sonucu
olarak gittikçe daha da karmaşık bir hâl almaktadır. Küreselleşmenin karşımıza
çıkardığı ve tedarik zincirini karmaşıklaştıran başlıca unsurlar; (1) tedarik zinciri
ağlarının büyük ölçekli ve çok boyutlu hâle gelmesi, (2) karar alma mekanizmasının
hiyerarşik yapısı, (3) çeşitli girdi ve süreçlerin rassallığı ve öngörülemezliği ve (4)
tedarik zinciri elemanları arasındaki etkileşimlerin dinamik yapısı şeklinde
sıralanabilir.
Firmalar büyüdükçe ve dünyanın farklı bölgelerine açıldıkça gerek ham
madde, ucuz işçilik ve yan ürün temininde gerekse de ürettikleri nihai ürünleri
pazarlamada çok daha büyük ölçekli ve çok ülkeli tedarik zincirlerine ihtiyaç
duyarlar. Zincir boyunca karar mekanizmasının hiyerarşik bir yapıda olması bazı
durumlarda karar almayı ve eyleme geçmeyi geciktirebilir.
Girdi ve süreçlerin rastsallığı ve öngörülemezliği tedarik zinciri kararlarında
en önemli sorunlardan bir tanesidir. Doğadaki her süreç gibi üretim süreçleri de
rastsaldır ve değişkenlik içerir. Örneğin bir bankaya gelen iki müşterinin geliş
zamanları arası süre her defasında farklı olacaktır. Bir hızlı gıda restoranında bir
müşterinin menüsü 1 dakika 21 saniyede hazırlanırken bir diğerininki 1 dakika 16
saniyede hazırlanabilecektir. Bu değişkenlikler hep var olacaktır ve bunlar
öngörülemez. Örneğin doğal afetler nedeniyle ya da hava muhalefeti nedeniyle
tedarik zinciri boyunca yapılan sevkiyatlarda gecikmeler olabilir. Bunlardan
kaçınmak mümkün değildir. Mühim olan bu tür beklenmedik (ya da
öngörülemeyen) durumlar karşısında hızlı bir şekilde düzeltici eylemler
yapabilmek ya da bunlara karşı önlemler alabilmektir. İyi yönetilen bir tedarik
zincirinde hem üretim ve sevkiyat akışı en iyi şekilde öngörülmeli (tahmin edilmeli)
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
5
Tedarik Zinciri Stratejileri
hem de öngörülenin dışında bir durum söz konusu olduğunda en uygun değişiklik
kararları zamanında verilebilmelidir.
Tedarik zinciri elemanları arasındaki ilişkiler zaman içerisinde farklı şekiller
alabilmektedir. Ana firma kötü performans gösteren bir tedarikçi ile çalışmayı
durdurup ya da işin büyük kısmını ondan alıp başka bir tedarikçiye
verebilmektedir. Böyle bir durumda tedarik zincirindeki uygulamaların yeni
firmaya baştan öğretilmesi ya da ona adapte edilmesi gerekmektedir. En iyi durum
aynı tedarikçi firmalarla uzun vadeli ilişkiler içinde olmak ve bu ilişkiyi zaman
içinde geliştirerek verim artışları sağlamaktır. Fakat küresel büyüme sonucu
dünyanın farklı bölgelerindeki tedarikçilerle iş yapma zorunluluğu ortaya çıkınca
doğru tedarikçileri bulma süreci de zahmetli olabilmektedir.
Karar Türleri
Tedarik zincirlerindeki temel karar alanlarını dört grupta inceleyebiliriz:
–
–
–
–
Satın alma ve edinim (procurement) kararları,
Üretim kararları,
Dağıtım (bayi, dağıtım kanalları) kararları,
Lojistik (taşıma, depolama) kararları.
Satın Alma ve Edinim (Procurement) Kararları
Satın alma ve edinim kararları tedarikçi seçimi, sevkiyat şekli, stokların
tedarikçi tarafından yönetilmesi (İngilizce Vendor Managed Inventory, VMI), ve
optimal (en uygun) edinim politikası gibi kararları içermektedir.
• Tedarikçi seçim kararları: Ham madde, satın alınan yarı mamuller,
dışarıya yaptırılan ara işlemler (kaplama vb.) makine yedek parça, vb. gibi
hizmet ya da ürünler hangi tedarikçilerden ve hangi şartlarla temin
edilecektir? Tedarikçiler yakın bölgelerden seçilirse taşıma maliyetleri
düşük olacaktır. Fakat acaba yakın bölgelerde bizim işimizi görebilecek
yetkinlikte tedarikçiler mevcut mudur? Ya da yakın bölgemizde işçilik
maliyetleri düşük müdür yoksa daha düşük işçilik maliyeti bulabileceğimiz
başka bölgeler tercih edilebilir mi?
Satıcı tarafından
yönetilen stok (VMI)
yönteminde tedarikçi
firma ana firmaya
sağladığı alt parçaların
stoklama ve lojistik
işlemlerini üstlenir.
• Tedarikçiden direkt teslimat: Depolama ihtiyacı ortadan
kaldırılarak malzemeler direkt olarak üretim tesisimize sevk edilebilir mi?
Bu seçenek mümkün olduğunda gerekli alt parçalar tam zamanında (Just
in Time) üretim tesislerimize sevk edilerek gereksiz yere fazla stoklama
yapmanın önüne geçilebilir. Bunu gerçekleştirebilmek için günümüzde Süt
Dağıtımı (Milk Run Distribution) adı verilen yöntem kullanılmaktadır. Bu
yöntemle tıpkı süt dağıtıcısının tek tek evleri dolaşıp süt siparişlerini
bıraktığı gibi, tedarikçi firmalardan ilgili alt parçalar belli bir düzen içinde
ve sıra ile toplanarak son montajları yapılmak üzere ana firmaya günlük
olarak (hatta bazı durumlarda daha sık aralıklarla) sevk edilmektedir.
Böylece her bir alt parçadan gerekli olduğu miktarda, gerekli olduğu yerde
ve gerekli olduğu zamanda temin edilmektedir ki bu tam zamanında
sevkiyat (Just in Time, JIT) anlamına gelmektedir.
• Satıcı (tedarikçi) tarafından yönetilen stoklar (Vendor managed
inventories, VMI): Stokların tedarikçi (satıcı) tarafından yönetilmesi (VMI)
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
6
Tedarik Zinciri Stratejileri
günümüzde yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemde tedarikçi
firma ana firmaya sağladığı alt parçaların stoklama ve lojistik işlemlerini
üstlenir. Bu şekilde ana firma bu alt parçaların stok yönetimi ile ilgili tüm
kararları ve buna ilişkin tüm sıkıntıları tedarikçi firmaya devretmiş olur.
Örneğin bir plastik dış cephe boya firması boya kutusu tedarikçisi ile
anlaşarak kutuların stoklanması ve üretim alanına dolum için sevk
edilmesi işlemlerini tamamen tedarikçi firmaya devretmiştir. Böylece
kutular sadece üretim tesisi tarafından talep edildiğinde ve küçük partiler
hâlinde gönderilebilmektedir. Bu yöntemde stoklama alanı tedarikçi
firmanın kendi tesisi olabileceği gibi, ana firmanın üretim tesisi içinde bu
stoklama için bir alan da tahsis edilmiş olabilir. Her hâlükârda stokların
yenilenmesi, rafların doldurulması, sayım ve sevk gibi kısaca tüm stok
yönetim işlemleri tedarikçi firmanın sorumluluğundadır.
• Optimal edinim politikası: Alternatif edinim stratejilerinin maliyet
ve fayda karşılaştırması yapılarak farklı seçeneklerin ne gibi sonuçlar
vereceği tahmin edilmeli ve ona göre edinim politikası belirlenmelidir.
Örneğin farklı tedarikçi firmalara verilen siparişlerin hacimsel oranlarında
değişiklik yapılması durumunda ne gibi artı ve eksilerin olabileceği
değerlendirilmeli ve ona göre karar verilmelidir.
Üretim Kararları
• Tesis planlama kararları: Mevcut ve gelecekteki talebi
karşılayabilmek için kaç tane üretim tesisine, depoya ya da dağıtım
merkezine ihtiyacımız var ve bunlar nerede kurulmalıdır? Tesis planlama
kararları stratejik kararlar olup firmaların gelecekteki büyüme planları da
göz önünde bulundurularak yapılmalıdır. Yer seçiminde pazara yakınlık,
ham maddeye yakınlık, işgücü maliyetleri, taşıma maliyetleri, altyapı
(enerji, su, finans vb.) olanakları gibi konular değerlendirilmelidir. Eğer
tesis yeri seçimi ülke dışında olabilecekse bu durumda potansiyel ülkelerin
karşılaştırılabilmesi için o ülkelerin kanunları, yatırım teşvikleri ve ham
madde ve işçilik maliyetleri de göz önünde bulundurulmalıdır.
• Ürün seçimi kararları: Hangi ürünlerin üretileceği ve bunların hangi
tesislerde üretileceği ile ilgili kararlardır. Ürün hayat eğrisi nedeniyle bazı
ürünlerin pazardaki talebi azalırken, onların yerini başka ürünler
alabilmektedir. Bu nedenle pazara sunulacak ürünlere karar verirken iyi
bir pazar araştırması yapılmalı ve en doğru ürün kararları verilmelidir.
• Kapasite planlama kararları: Sahip olunan her bir tesiste ne kadar
kapasiteye ihtiyaç olacağı belirlenmeli ve bu doğrultuda yeni tesis
ihtiyaçları da önceden tahmin edilmelidir. Kapasite artırımlarına ihtiyaç
duyulduğunda bunu yeni tesisle gerçekleştirmek mümkün olduğu gibi
üretimi günde çift ya da üç vardiyaya çıkararak da bu ihtiyaç karşılanabilir.
• Stok kararları: Her bir merkezde hangi malzeme/yarı
mamul/ürünlerden ne kadar stok yapılacağına ilişkin kararları
içermektedir. Stok kararlarında en önemli iki soru stokların ne kadar
miktarda yenileneceği (yeni stok yapılacağı) ve ne zaman yenileneceğidir.
Çok basit gibi görünen bu soruların cevabını vermek çoğu zaman karmaşık
denklemler içermektedir. En iyi cevabı verebilmek ise talebi iyi
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
7
Tedarik Zinciri Stratejileri
öngörebilmekten geçmektedir. En basit hâliyle stokla ilgili maliyetleri en
aza indiren stoklama çözümü en doğru karar olacaktır. Stokla ilgili
maliyetler elde tutma maliyeti, elde tutmama (yok satma) maliyeti, sipariş
maliyeti olarak sayılabilir. Bunlar içinde elde tutma maliyetini (depolama,
işçilik, kira, nemden koruma vb.) ölçmek nispeten kolay iken, yok satma
maliyetini sayısal olarak ölçmek çok daha zordur. Nitekim aradığı ürünü
satın alamayan bir müşterinin memnuniyetsizliğinin bedelini ölçmek kolay
bir matematik hesabından çok daha ötedir.
Dağıtım Kararları
• Dağıtım tesisleri ile ilgili kararlar: Ne tür dağıtım merkezlerine
ihtiyacımız olduğu ve bunların hangi ürün akışları için kullanılacağı ile ilgili
kararlardır. Dağıtım kanallarında kendi tesislerimiz olabileceği gibi başka
firmaların dağıtım kanallarını da kullanabiliriz. Eğer ürünlerimizi yabancı
olduğumuz başka ülke pazarlarına sunmak istiyorsak o ülkede iyi kurulmuş
dağıtım kanalları olan firmalarla anlaşıp onların dağıtım kanallarını
kullanabiliriz. Örneğin Nutella firması Türkiye’deki dağıtım kanalları için
geçmişte uzun bir zaman boyunca problemler yaşamış ve ürünlerini tüm
pazarlara sunamamıştı. Yakın zamanda Türkiye’de deneyimli ve iyi bir
dağıtım kanalı olan bir firma ile anlaştıktan sonra şimdi Nutella ürünlerini
hemen hemen tüm marketlerde bulabilmekteyiz.
• Yer seçimi kararları: Dağıtım tesislerinin ve aktarma noktalarının
nerede olması gerektiği ile ilgili kararlardır. Coğrafi olarak yol şartlarının ve
trafik durumuna göre uygun bölgelerin seçilmesi burada önem arz
etmektedir. Bazı ürünlerin (örneğin taze meyve, sebze, et vb.) sevk
süreleri kullanım ömrüne göre kısıtlı zamanlarda olması gerektiğinden bu
tür ürünlerde sevkiyat koşulları da göz önünde bulundurularak en uygun
dağıtım tesisi bölgeleri seçilmelidir.
• Müşteri tahsisi: Hangi tesislerin hangi müşteri grubuna hizmet
vereceği ile ilgili kararlardır. Dağıtım merkezleri genelde belli bir bölgenin
odak noktasında yerleştirilerek bu bölgenin içinde bulunan müşteri
gruplarına hizmet sağlanır.
• Tesis stok yönetimi: Her bir dağıtım tesisinde hangi üründen ne
kadar stok bulundurulması gerektiği ile ilgili kararlardır. Tesislerin stok
yönetimi merkezden bağımsız olarak yönetildiğinde en iyi sonuçları verir.
Bu şekilde her bir tesis kendi stok yönetimi sorumluluğuna sahiptir ve
stoklarını ne kadar iyi yönettiğine göre başarısı değerlendirilir.
• Optimal dağıtım stratejisi: Alternatif dağıtım stratejilerinin maliyet
ve fayda karşılaştırmaları yapılarak en uygun dağıtım rotası
belirlenmelidir. Rota üzerinde uğranılacak noktalar en iyi şekilde
sıralanırsa hem taşıma maliyetleri en aza indirilebilir hem de müşterilerin
ürüne ulaşmadan önceki bekleme süreleri en az olacak şekilde dağıtım
sağlanabilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
8
Tedarik Zinciri Stratejileri
Lojistik Kararlar
• Lojistik mod seçimi: Tedarik zinciri boyunca ürünleri taşırken hangi
taşıma modlarının kullanılması gerektiği ile ilgilidir. Taşıma modları
(türleri) kara taşımacılığı, deniz taşımacılığı, hava taşımacılığı, demir yolu
taşımacılığı ve boru hattı taşımacılığı şeklinde sınıflandırılabilir. Sevkiyat
yapılacak bölgeye göre en uygun taşıma modu seçilmelidir. Bazı
durumlarda (örneğin deniz aşırı ülkelere yapılan seviyatlarda) büyük yığın
hâlindeki ürünler için en uygun çözüm deniz taşımacılığı olabilmektedir.
Boru hattı taşımacılığı ise sıvı ya da gaz tipi ürünlerin (petrol, doğal gaz vb.)
taşınmasında en uygun seçenek olmaktadır. Taşıma modu seçiminde
birden çok taşıma modu kullanılması yaygın bir uygulama olup buna
modlar arası taşıma “intermodal transport” ya da “kombine taşımacılık”
adı verilmektedir.
• Liman seçimi: İthalat ve ihracatlarda hangi limanların kullanılacağı
ile ilgili kararlardır. Her ülkenin limanlarında farklı liman ücretleri ve farklı
uygulamalar söz konusu olabilir. Bu nedenle liman seçiminde fayda
maliyet analizi yaparak en uygun limanların seçilmesine çalışılmalıdır.
• Direkt teslimat: Hangi ürünlerin direkt olarak üreticiden müşteriye
teslim edilmesi gerektiği ile ilgili kararlardır. Direkt teslimatta taşıma
maliyetleri müşteri açısından daha düşük olsa da, direkt teslimatlar bir
araya getirilerek toplu teslimatlar hâlinde yapılırsa ölçek ekonomisinden
dolayı taşıma maliyetleri daha düşük olabilecektir.
• Optimal taşıma stratejisi: Alternatif taşıma stratejilerinin maliyet
ve fayda karşılaştırmaları yapılarak en uygun taşıma stratejisi
belirlenmelidir. Burada üçüncü parti lojistik firmalarının fiyat
avantajlarından yararlanmak da bir strateji olarak düşünülebilir.
Yap ya da Satın Al Kararı
İşletmelerin, üretimde kullanılan bütün malzemeleri (ham maddeler ya da
alt parçalar) kendilerinin yapması her zaman ekonomik değildir. Bazı malzemeler
ya da hizmetler diğer üreticilerden (tedarikçilerden) temin edilebilir. Bazen de bu
ürün ya da hizmetleri firmanın kendisinin üretmesi daha mantıklı olur. Bu noktada
firma yap ya da satın al kararını vermek durumundadır.
İşletmelerin kendi ürün ya da malzemelerini dışarıdan satın almak yerine
kendilerinin üretmesini gerektirecek durumlar aşağıdaki gibi sıralanabilir:
 Daha düşük üretim maliyeti: Eğer ana firmanın söz konusu ürünü
kendisinin üretme maliyeti diğer firmalara göre daha düşükse bu durumda
firma ürünü kendi üretme yolunu seçebilir.
 Güvenilir veya uygun olmayan tedarikçiler: Tedarikçi firmaların
üretim kalitesi, teslimat güvenilirliği, tasarım gizliliğinin korunması gibi
hususlarda güvenilir olmadığı düşünülürse firma ürünü kendisi üretebilir.
 Yeterli arzı (miktar) garanti etme: Tedarikçi firmaların arz
kapasitesi ana firmanın talebini karşılamaya yeterli gelmiyorsa ana firma
ürünleri kendi bünyesinde üretme yolunu seçmelidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Tedarik Zinciri Stratejileri
 Kapasite fazlası iş gücünü kullanma: Ana firmanın iş gücü kapasite
fazlası varsa bu kapasite fazlalığını değerlendirmek adına ürünleri kendi
bünyesinde üreterek iş gücünü daha verimli kullanabilir.
 Arzu edilen kaliteyi elde etme: Tedarikçi firmaların ürettiği
parçalar ana firmanın kalite standartlarını sağlamaya yeterli gelmiyorsa
ana firma parçaları kendi bünyesinde üretir.
 Özel tasarım ve kaliteyi koruma: Söz konusu ürün ya da parçaların
patentle ya da lisansla koruma altına alınmış olması durumunda gizli
tasarım bilgilerinin dışarıya sızmaması için ana firma ürününü kendi
üretme yolunu seçecektir.
İşletmelerin ürün ya da malzemelerini kendilerinin üretmeyip dışarıdan
satın almalarını gerektirecek durumlar ise aşağıdaki gibi sıralanabilir:
 Daha düşük edinme maliyeti: Eğer tedarikçi firmanın üretim
maliyetleri ana firmaya göre daha düşükse ürün ya da parçalar tedarikçi
firmadan satın alınabilir.
 Yetersiz kapasite: Ana firmanın üretim kapasitesi yeterli
olmuyorsa tedarikçi firmalardan satın alma yoluyla kapasite eksikliği
giderilebilir.
 Stok maliyetini azaltma: Ana firmanın ham madde, yarı mamul ya
da nihai ürünleri stoklama maliyetleri yüksek ise veya stoklama alanı kısıtlı
ise, bu durumda stoklama ile ilgili maliyet ve işlemlerden kurtulabilmek
adına bazı ürün ya da malzemeleri dışarıdan satın alabilir.
 Alternatif tedarik kaynakları temin etme: Özellikle yoğun talep
dönemlerinde talebi eksiksiz karşılayabilmek için ana firmanın kendine
alternatif arz kaynakları oluşturabilmesi nedeniyle tedarikçi firmalarla iş
birliği yapması ve yoğun talep döneminde ürünleri onlardan satın alması
sıkça rastlanan bir durumdur.
 Ürünlerin patent ile korunuyor olması: Tedarikçi firmanın sahip
olduğu bir patent ile söz konusu parçanın başka firmalarca üretilmesi yasal
olarak mümkün değilse, bu durumda ana firma bu parça ya da ürünü
tedarikçi firmadan satın almak durumundadır.
Dikey Bütünleşme
Dikey bütünleşme daha
önce başkasından satın
alınan mal veya
hizmetlerin kendi
bünyemizde yapılabilir
hâle gelmesidir.
Bir ürünü yapma ya da satın alma arasında seçim yapmak büyük oranda
işletmenin dikey bütünleşme (dikey entegrasyon) stratejisine bağlıdır. Dikey
bütünleşme ile daha önce başkasından satın alınmakta olan mal veya hizmetleri
kendi bünyemizde yapabilme kabiliyetinin geliştirilmesi kastedilmektedir. Dikey
bütünleşme ileriye veya geriye doğru bütünleşme şeklinde olabilir. İleriye doğru
bütünleşmede firma tedarik zincirinde kendinden sonraki (tüketiciye doğru) zincir
faaliyetlerine yönelmekte iken, geriye doğru bütünleşmede firma kendinden
önceki (ham maddeye doğru) zincir faaliyetlerini kendi yapar hâle gelmektedir.
Örneğin, otomobil üreticisi bir firma otomobilde kullanılan çelik parçaların
ya da çeliğin üretimine de el attığında geriye doğru dikey bütünleşme yoluna
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
10
Tedarik Zinciri Stratejileri
gitmiş demektir. Eğer bu firma üretilen otomobilleri tüketicilere sunabilmek için
bir otomobil bayisi açar ve dağıtım işine girerse bu durumda da ileriye doğru dikey
bütünleşme yapmıştır. Benzer şekilde elektronik devre üreten bir firma devrelerde
kullanılan yongaların üretimine girerse bu geriye doğru dikey bütünleşme olur.
Aynı firma bilgisayar ya da beyaz eşya üretimine başlarsa bu da ileriye doğru dikey
bütünleşme anlamına gelir.
Geriye doğru dikey
bütünleşme
İleriye doğru dikey
bütünleşme
Ham madde
Mevcut
üretim
Çelik
Otomobil
Yonga
Elektronik devre
Tüketiciler
Bayi
Bilgisayar/
Beyaz eşya
Şekil 2.1. İleriye ve Geriye Doğru Dikey Bütünleşme Örnekleri
Satın alınan ürünler maliyetin büyük bir kısmını oluşturduğu için birçok
işletme dikey bütünleşmeye ilgi gösterir. Ülkemizde de birçok işletme ileriye veya
geriye doğru dikey bütünleşme yoluna giderek faaliyet alanlarını genişletmiş ve
büyümüşlerdir. Örneğin ilk kuruluşunda elektrik kablosu üreten bir firma daha
sonra otomobiller için kablo tesisatları üretmeye başlayarak büyümüştür. Dikey
bütünleşme her zaman en doğru seçim olmayabilir. Özellikle işletme pazarda
büyük bir pazar payına sahip olduğunda veya üretilmesi düşünülen ürün ya da
hizmetlerin pazarda hâlâ açıkları olduğunda avantajlı olabilir. Geriye doğru
bütünleşme ise hızlı teknolojik değişim geçiren endüstrilerdeki firmalar için bazen
tehlikeli olabilir.
Tam dikey bütünleşme (full vertical integration) bir firmanın tedarik
zincirinin tamamını kendi bünyesinde topladığı durum için kullanılan bir terimdir.
Eğer bir firma ham maddeden tüketiciye kadar tüm zincir aşamalarını kendi
sahiplenmişse tam dikey bütünleşme sağlamış demektir. Bunun örnekleri
günümüzde bazı sektörler için mevcuttur. Fakat otomotiv sektörü ya da
süpermarket sektörü gibi çok büyük zincirler için bu durum çok da mantıklı
değildir. Şöyle ki, bugün eğer bir otomobilin tüm parçalarını bir firmanın üretmesi
mümkün olsaydı bile, bu durum alınan risk açısından pek de mantıklı olmazdı.
Çünkü günümüzdeki ekonomik krizler ve piyasalardaki dalgalanmalar dikkate
alındığında hiçbir ürün ya da hizmetin talebi kesinlikle garanti değildir. Olası bir
kriz döneminde bir otomobil firmasının sadece kendisi değil tüm tedarik zinciri
boyunca ortaklık yaptığı tedarikçi firmalar da riski paylaşmaktadır.
Örneğin 2008 yılında yaşanan ekonomik krizde Amerika Birleşik
Devletleri’nde General Motors firması iflasın eşiğine gelmişti. Hükümetler bu
firmayı kurtarmak için destek paketleri açıkladılar. Bunun nedeni bu firmanın
arkasında ona parça tedarik eden yüzlerce tedarikçi firmanın ve bu firmalarda
çalışan 3 milyon civarındaki kişinin işsiz kalması tehlikesiydi. Bu örnekte eğer
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
11
Tedarik Zinciri Stratejileri
General Motors firması tam dikey bütünleşmeye gitmiş olsaydı (ki bu günümüzde
pek de mümkün değildir) bu durumda sadece o firmanın iflası ve sınırlı sayıda
kişinin işsiz kalması söz konusu olacaktı. Kısacası günümüzde tedarik zincirleri
aslında bir nevi risk paylaşım sistemleri olarak da görülebilir. İlk başlarda
verdiğimiz gemi örneğindeki gibi, eğer gemi batarsa tüm tedarik zinciri zarar görür.
Bu nedenle her bir zincir üyesi riski paylaşır.
STRATEJİK TEDARİK SEÇENEKLERİ
Tedarik zincirinde strateji belirlerken akla gelen ilk hususlardan biri az
sayıda tedarikçi ile mi yoksa çok sayıda tedarikçi ile mi çalışılması gerektiğidir.
Japon otomobil üreticilerinin (Toyota, Honda) yalın uygulamaları, az sayıda
tedarikçi ile uzun vadeli stratejik tedarikçi ortaklığı kurulmasının avantajlı bir
uygulama olduğunu ortaya koymuştur. Bu Japon öğretisi günümüzde birçok batılı
otomotiv firması tarafından da benimsenmiş ve tedarik zincirinde stratejik
ortaklıklar kurulmaya çalışılmıştır.
Az sayıda tedarikçinin zıddı olan çok sayıda tedarikçi seçeneği de kendi
içinde bazı avantajlar içerebilir. Örneğin, birçok tedarikçi ile anlaşma yaparak,
tedarikçileri birbirleri ile rekabet ettirmek fiyat avantajı sağlayabilir. Bir başka
örnek olarak, talebin çok fazla olduğu durumlarda az sayıda tedarikçi ile büyük
miktarlı talepleri karşılamanın mümkün olamadığı durumlarda çok sayıda tedarikçi
ile çalışmak kaçınılmaz olabilir. Son olarak, doğal afetler, ekonomik ya da politik
nedenlerle tek bir tedarikçiye bağımlı olmak yerine alternatif tedarik kaynakları
geliştirmek de bir strateji olarak seçilebilir. Nitekim yakın geçmişte Japonya’da
meydana gelen tsunami felaketi nedeniyle Toyota firmasının boya pigmenti
üreten fabrikası zarar görmüş ve özellikle siyah renk araç bir süre üretilememiştir.
Az sayıda tedarikçi stratejisinin temel özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:











Parça başına tek bir ya da en fazla 2 ya da 3 tedarikçi olması,
Güvene dayalı uzun vadeli birlikteliğin sağlanması,
Kalitenin sürekli olarak birlikte iyileştirilme hedefi,
Aynı şekilde maliyetlerin de sürekli olarak iyileştirilmelerle azaltılmaya
çalışılması,
Tam zamanında teslimat (Just in Time) uygulaması,
Kullanım noktasına teslimat,
Sık aralıklarla ve küçük partiler hâlinde sevkiyat yapılması,
Düşük fiyatlar (tedarikçiden satın alma fiyatı),
Yıl boyunca büyük hacimli üretim ve satın alma,
Tedarikçinin tesislerine sık ziyaretler ve problemlerin zamanında ve
birlikte çözülmesi,
Ayrıcalıklı ve tedarikçiye özel sözleşmeler.
Keiretsu Zincirleri
Bir diğer Japon öğretisi stratejik tedarik zinciri ortaklığı keiretsu
sistemleridir. Aslında keiretsu ile stratejik tedarikçi ortaklığı kavramları birbirleri ile
bağlantılı olup günümüzdeki Japon otomotiv firmalarının başarısını borçlu
oldukları en temel prensiplerdendir. Keiretsu, kısaca, ana firmanın tedarikçilerini
bir şirketler koalisyonu halinde aynı çatı altında topladığı bir ortaklık zinciridir. Aynı
keiretsu zinciri içinde bulunan firmalar karşılıklı olarak küçük yüzdeler hâlinde ve
değişen oranlarda birbirlerinin hisselerine sahiptirler. Bu sayede firmalar
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
12
Tedarik Zinciri Stratejileri
Keiretsu birçok
işletmenin bir şirketler
koalisyonu halinde aynı
çatı altında toplandığı
bir ortaklık zinciridir.
birbirlerine zarar verebilecek eylemlerden çekinirler. Aksi takdirde kendilerinin
sahip olduğu hisseler de zarar görebilecektir. Bu sahipliğin bir diğer faydası ise
yabancı büyük firmaların bu zinciri kırarak içindeki küçük firmaları satın almasının
zor olmasıdır. Eğer bu sistem geçmişten bu yana Japonlar tarafından
uygulanmasaydı belki de Toyota firması çok küçükken batılı bir firma tarafından
satın alınmış olabilecekti.
Keiretsu zincirlerinin içinde farklı sektörlerden firmalar olabileceği gibi aynı
sektörün tedarik zinciri içinde faaliyet gösteren üretici, tedarikçi, dağıtıcı, vb.
firmalar bulunabilmektedir. Bu şekilde ortaklık tüm tedarik zinciri boyunca
gerçekleşmektedir. Özellikle her keiretsu zincirinin içinde mutlaka bir finans
kuruluşu bulunmaktadır. Finans kuruluşları keiretsu zinciri içinde faaliyet gösteren
diğer firmaların parasal olarak desteklenmesi amacını gütmektedir.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra dağıtılmaya çalışılmasına rağmen ayakta kalan
başlıca keiretsu zincirleri ve bu zincirde faaliyet gösteren başlıca firmalar aşağıdaki
Tabloda özet bir şekilde sıralanmaktadır:
Tablo 2.1. Japon Keiretsu Zincirleri
Keiretsu Zinciri
Mitsubishi
Mitsui
Sumitomo
Fuyo
Dai-Ichi Kangyo
Sanwa
Tokai
IBJ
Zincirde faaliyet gösteren bazı firmalar
Mitsubishi Motors, Mitsubishi Electric, Mitsubishi
Heavy Industries, Nippon Oil, Nikon, Mitsubishi
Bank, …
Sony Corporation, Toshiba, Sony Computer
Entertainment, Mitsui Bank, …
Mazda, NEC, Sumitomo Bank, …
Yamaha, Nissan, Canon, Hitachi, Fuji Bank, …
Isuzu, Kawasaki Heavy Industries, …
Sharp Corporation, Sanwa Bank, …
Toyota, Suzuki Motor, Daihatsu, Tokai Bank, …
Fuji Heavy Industries, Nippon Soda, Industrial Bank
of Japan, …
Tabloda görülebildiği gibi neredeyse birçok dünyaca ünlü Japon firması
(özellikle otomotiv ve elektronik sektörlerindeki firmalar) keiretsu zincirlerine bağlı
firmalardır. Bunların büyük çoğunluğu köklü Japon ailelerinin keiretsu (eski adı
zaibatsu) zincirlerinin devamı niteliğindedir. Yukarıdaki keiretsu zincirleri içinde
parasal olarak en büyük olanı Toyota firmasının da içinde bulunduğu Tokai
keiretsu zinciridir ki bu zincir Toyota Grubu olarak da bilinir.
Diğer Tedarik Stratejileri
Tedarik zincirini daha iyi kontrol edebilmek için bir diğer strateji dikey
bütünleşme yoluna giderek tedarikçileri satın almak ve bu alt üretimleri de
firmanın kendi bünyesine katmaktır. Bu stratejinin avantajlı yönü üretim
verimliliğini artırarak maliyetlerin düşürülebilmesi, üretimin daha iyi kontrol
edilebilmesi ve ölçek ekonomisinden yararlanarak taşıma vb. maliyetlerin
azaltılmasıdır. Fakat daha önce de belirtildiği gibi bu strateji tedarik zincirinin
büyük ve karmaşık olduğu sektörlerde riskli ve tehlikeli olabilmektedir.
Son olarak, tedarik zinciri stratejilerinden biri de sanal şirket uygulamasıdır.
Sanal şirket uygulamasında ana firma tedarikçileri ile gerektikçe iş yapma üzerine
kurulu bir sanal şirket yapısı oluşturur. Sanal olarak birbirine bağlı fakat
birbirinden bağımsız firmalardan oluşan bu yapıda firmalar birbirleri ile gelişmiş
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
13
Tedarik Zinciri Stratejileri
iletişim teknolojilerini (internet, bilgisayar, business to business, EDI vb.)
kullanarak veri alışverişi sağlarlar. Her bir şirketin bir uzmanlık alanı vardır ve
sisteme bu uzmanlığı ile girdi sağlar. Genellikle hizmet işleri (tasarım, ücret
yönetimi vb.) için kullanılan sanal şirketler kısa veya uzun vadeli anlaşmalara dayalı
olabilmekle beraber, genellikle kısa vadeli ve söz konusu ihtiyaç karşılanıncaya
kadar sürmektedir.
Çapraz Yükleme (Cross Docking)
Örnek
Dağıtım sürecini daha verimli yapabilmek için günümüzde küresel olarak
faaliyet gösteren büyük firmalar yeni bir lojistik teknik olan çapraz yükleme
(İngilizcesi “cross-docking”) (ya da çapraz sevkiyat) yönteminden faydalanmaya
başlamışlardır. Bu sistemde bitmiş ürünler direkt olarak üreticiden alınmakta,
gideceği hedefe göre sıralanmakta ve sonra da direkt olarak müşteriye (ya da
mağazaya) sevk edilmektedir.
Bu sistem dağıtım merkezlerinin rolünü ortadan kaldırarak bitmiş ürünlerin
depolama ve elleçleme (malzeme taşıma) maliyetlerini azaltmıştır. Üretici ürünleri
direkt olarak “staging area” adı verilen aktarma (ara geçiş) bölgesine gönderir.
Ürünler burada gelen siparişlere göre sıralanarak ve düzenlenerek ilgili mağazalara
gönderilir.
•Dünyanın en büyük süpermarket zinciri olan Walmart firması
tedarik zincirindeki belirli firmalar arasında çapraz yükleme
yöntemini kullanarak stok maliyetlerini minimize etmeyi
başarmıştır. Ülkemizde de Migros firması belirli bazı ürünlerin
sevk işlemlerinde çapraz yükleme prensibinden faydalanmaktadır.
Çapraz yükleme yöntemi ile sevkiyat süresi ve müşteri bekleme süresi
kısalmakta, depoda bekleme süresi ve depo içi rafa taşıma ve raftan geri indirme
işlemleri ortadan kalkmakta ve dolayısıyla verimlilik artmaktadır.
Çok basit bir anlatımla çapraz yüklemeyi kafamızda canlandırmak istersek,
örneğin süt ürünlerini çapraz yükleme ile dağıttığımızı düşünelim. X, Y ve Z marka
sütler farklı üretim tesislerinde üretilip farklı kamyonlarla aktarma bölgesine
ulaşmış olsun. Burada X, Y, Z marka sütler boşaltılıp, sıralanarak karşı tarafta A, B
ve C süper market mağazalarına gidecek olan kamyonlara yüklenir. Burada
indirilen ürünler fazla beklemeden karşı taraftaki kamyonlara yüklenirler. Yani
burası bir depo değil sadece bir geçiş ya da aktarma bölgesidir.
Çapraz yükleme uygulamasının çeşitli türleri mevcuttur. Bir seçenekte
tedarikçi firmadan ürünler sevk edilirken gideceği son varış noktası (mağaza ya da
süper market) belli olurken, diğer bir seçenekte ise hedef noktaları, ürünler
aktarma bölgesi adı verilen geçiş noktasına vardığında belirlenebilir.
Her güzel uygulamanın bir zorluğu olduğu gibi çapraz yükleme
uygulamasının da zorlukları vardır. Çapraz yükleme yönteminin kullanılabilmesi
için ürünler tedarikçinin üretim tesisinden çıkacakları anda ya da aktarma
bölgesinden çıkacakları anda gidecekleri hedef mağazaların bilinmesi gerekir. Bu
bilginin önceden bilinmesi ise çok iyi bir stok yönetim sisteminin ve hızlı bir iletişim
ağının bulunmasını gerektirir. Walmart firması bu hızlı iletişimi sağlayabilmek için
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
14
Tedarik Zinciri Stratejileri
tedarik zincirindeki firmalar arasında uydu iletişim sisteminden yararlanmakta ve
stok bilgi sistemine de büyük yatırımlar yapmaktadır. Ancak çok büyük ve sofistike
bir bilgisayar ve iletişim sistemi sayesinde çapraz yükleme sisteminin gerektirdiği
gerçek zamanlı planlama işlevi yerine getirilebilir.
Dış Kaynak Kullanımı (Outsourcing) ve Üçüncü Parti Lojistik
(3PL) Stratejisi
Dış kaynak kullanımı (İngilizce outsourcing), bir işletmenin en iyi yaptığı ve
yetkinlik sahibi olduğu ana faaliyetlere odaklanarak, kendi temel faaliyet alanına
girmeyen faaliyetleri kendisi dışındaki işletmeler kanalıyla yaptırmasıdır. Örneğin
günümüzde birçok işletme yemek, servis, bilgisayar altyapısı vb. birçok destek
faaliyetlerini dış kaynak kullanımı yoluyla sağlama yolunu seçmektedir. Böylece
firma kendi işine odaklanarak diğer işlerle vakit harcamamaktadır.
Üçüncü Parti Lojistik (3PL) kavramında birbiriyle iş yapan satıcı (tedarikçi) ve
müşteri firma arasında üçüncü bir lojistik firması olmakta ve bu üçüncü parti
lojistik firması satıcı ve müşteri arasındaki ürün ve hizmet akışını
gerçekleştirmektedir.
Üçüncü parti lojistik uygulamasında tedarikçi firmanın müşterileri ile olan
ürün sevkiyatı, depolama ve stok yönetim işlemlerinin kısmen veya tamamen
üçüncü parti lojistik firmasına devredilmesi söz konusudur. Bu nedenle üçüncü
parti lojistik uygulaması bir dış kaynak kullanımıdır.
Tam Zamanında (Just in Time) Üretim, Satın Alma ve Stoklama
Tam zamanında üretim,
ürün ve malzemelerin
tam olarak gerek
duyulduğu zamanda,
doğru miktarda ve
doğru yerde olmasını
sağlar.
Tam zamanında üretim, satın alma ve stoklama ihtiyaç duyulan ürün,
malzeme ya da hizmetlerin tam olarak gerek duyulduğu zamanda, doğru miktarda
ve doğru yerde olmasını sağlayan bir yaklaşımdır. Örneğin montaj hattında
ilerlemekte olan otomobillere takılacak olan ön ve arka (sağ ve sol) kapılar küçük
partiler hâlinde (örneğin 5 ya da 10 kapı) montaj hattına sevk edilmelidir. Tam
ihtiyaç duyulduğu zamanda (kapıların takılma anı) ve yerde bulunmalıdır. Bunu
sağlamak çok iyi bir planlama gerektirir. Hangi araçtan ne zaman üretileceği bilgisi
tüm tedarik zinciri boyunca doğru bir şekilde aktarılmalıdır. Eğer bilgiler doğru
aktarılmazsa, yanlış sevkiyat yapılabilir, gereksiz yere fazla stok yapılabilir, hat
durdurulabilir ve tüm bunların hepsi büyük maliyetlere neden olur. Tam
zamanında üretimi başarıyla uygulayabilen firmalar stok maliyetlerini en aza
indirerek pazardaki talebe hızlı cevap verebilirler.
Just in time (tam zamanında) üretim ve satın almanın hedefi, üretimde
değer katmayan her türlü israfı (örneğin, teslim alımda inceleme ve muayene, aşırı
stok maliyetleri ve kalitesizlikten dolayı ortaya çıkan maliyetler) ve gecikmeleri
azaltmaya yöneliktir. Bu israf ve gecikmeler bütün üretim süreçlerinde mevcuttur.
Bu nedenle “just in time” yaklaşımı tüm üretim alanlarına uygulanabilir. Temel
olarak just in time yaklaşımının ana prensibi şu şekilde özetlenebilir: “Her an
malzeme için katma değer yaratılmalıdır.” Just in time yaklaşımının ana hatlarını
aşağıdaki gibi dört madde hâlinde özetleyebiliriz:
 Just in time katma değeri olmayan tüm faaliyetleri azaltmaya çalışır. (Satın
alma personeli daha güvenilir satıcılar seçebilirse, satın alınan malzemeler
sayım-inceleme yapmadan teslim alınabilir.)
 Tesis içi stokun azaltılması: İhtiyaç duyulan yere mükemmel bir şekilde
dağıtımları sağlanırsa ham madde stoku gerekmez.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
15
Tedarik Zinciri Stratejileri
 Parçalar, gerektikçe, küçük partiler hâlinde, doğrudan, kullanan
departmana gönderilmelidir. Stoklamanın kaldırılması, yöneticilerin bu
stokların arkasında saklı üretim problemlerini görmesine olanak tanır.
 Hareket hâlindeki stokların kaldırılması: Hareket hâlindeki stok, tesis ile
malzeme tedarikçisi arasında akan stoktur. Tedarikçileri tesis yakınlarında
konuşlanmaya teşvik ederek azaltılabilir.
 (Malzeme akımı ne kadar kısa sürerse, stoklama ve ulaştırma masrafları o
kadar az olur). Hareket hâlindeki stoku azaltmanın bir başka yolu, stoklara
konsinye olarak (stoksuz satın alma) sahip olmaktır. Konsinye
düzenlemesinde stokların mülkiyeti tedarikçide olmasına karşın ürünler
müşterinin deposunda ya da satış noktasında bulunur.
 Kalite ve güvenilirlik geliştirme: Gelişmiş kalite ve güvenilirlik elde etmek
için, satıcılar ve alıcılar karşılıklı anlayış ve güvene sahip olmalıdır.
Tedarikçinin ilişkiye uzun vadeli bağlılığı arttırılmalıdır.
Stratejik Tedarikçi Ortaklığı
Bugün dünyada birçok başarılı firma Japon firmaların başarıyla uyguladığı ve
dünyaya tanıttığı “Stratejik Tedarikçi Ortaklığı” kavramını benimsemiş ve
uygulamaktadır. Bu yaklaşımda ana firma tedarikçi firmalarıyla yakın tedarik
etkileşimlerini işbirliği ile yürütmekte ve aradaki ilişkinin uzun vadeli ve güvene
dayalı olmasını vurgulamaktadır.
Stratejik tedarikçi ortaklığı kurmak istenilen tedarikçilerin ilk aşamada çok
dikkatli seçilmesi gerekir. Bu aşamada ana firma mümkün olan en iyi tedarikçileri
seçer. Birlikte yola çıktığı tedarikçilerle hep sıkı işbirliği içinde ve sürekli temas
halinde çalışır. Örneğin, tedarikçi firmadan kaynaklanıyor olsa bile herhangi bir
problem ortaya çıktığında çözüm için gerekli çabayı birlikte göstermelidir. Taraflar
birbirini suçlar şekilde yaklaşmaktan ziyade, problemlerin hızlı çözümünde
birbirine destekleyici olmalı, ilişkinin uzun vadeli olduğuna her tarafın inancı tam
olmalı ve her iki tarafın da birbirine karşılıklı ihtiyaç duyduğu iyi anlaşılmalıdır.
Uzun vadeli tedarik zinciri ilişkilerinin sağlıklı yürütülebilmesi için ana firma
çalışanları altı ay ya da bir sene gibi sürelerle tedarikçi firmalarda görev almalı,
orada işlerin nasıl yürüdüğünü, problemlerle karşılaşıldığında nasıl çözüm
bulunduğunu ve genel anlamda kültürün nasıl biçimlendiğini iyi anlamalıdır. Bu
şekilde tedarikçi firmada görev alan bir kişi kendi firmasına geri döndüğünde o
tedarikçi firmada kazanmış olduğu deneyimleri iki firma arasındaki etkileşimlerde
olumlu yönde bir avantaj olarak kullanabilecektir.
Stratejik tedarikçi ortaklığında önemli hususlardan biri de tedarikçi firmanın
ana firmaya mümkün olduğunca yakın bölgelerde yerleşmiş olmasıdır. Uzak
bölgelerdeki tedarikçilerden gelen sevkiyatlar daha büyük olasılıkla kaza, trafik,
grev ya da doğal afet gibi aksaklıklara maruz kalabilecektir. Diğer yandan, uzaklık
arttıkça tek bir taşıma modu yerine birden fazla (ya da daha çok) taşıma modunun
kullanılması gerekliliği ortaya çıkacaktır ki bu da modlar arası aktarmalardan dolayı
taşıma sürelerinin uzaması anlamına gelebilir.
Tedarikçi firmalar uzaklıktan kaynaklanan coğrafi dezavantajlarından ve
maliyetlerden kısmen kurtulabilmek için bazı lojistik yöntemlerden
faydalanabilirler. Örneğin uzak mesafelerdeki farklı hedef noktalarına yapılacak
olan sevkiyatları birbirleriyle birleştirerek taşıma maliyetlerini minimize edebilirler.
Lojistik firmalar tam dolu konteyner için yarı dolu konteynere kıyasla daha düşük
taşıma bedeli talep ederler. Bu nedenle, farklı noktalara yapılacak olan
sevkiyatların birleştirilmesi yoluyla lojistik firmalardan tam dolu konteyner fiyatı
alınarak birim başına taşıma maliyeti düşürülebilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
16
Tedarik Zinciri Stratejileri
Coğrafi uzaklık dezavantajı ile baş edebilmenin bir yolu da yap ve sakla
stratejisidir. Yap ve sakla stratejisinde uzak bir bölgede üretimi olan bir tedarikçi
firma, müşterisine yakın bir bölgede bir depo satın alır ya da kiralar, ürettiği
ürünleri bu depoya sevk ederek sipariş gelmeden önce orada bekletir, sonra da
müşteri siparişi gelince yakın bölgedeki bu depodan sevkiyat yapar. Yani kısacası
buradaki depo müşteri siparişleri için bir tampon görevi görür. Müşteri siparişi için
çok uzun süreler beklemez ve böylece tedarikçinin uzak bölgede üretim yapıyor
olması bir dezavantaj olmaktan çıkar.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
17
Özet
Tedarik Zinciri Stratejileri
• Bu bölümde tedarik zinciri stratejilerinin önemi, zorlukları, türleri
ve gereklilikleri ile ilgili konulara yer verilmiştir. Tedarik zinciri
stratejileri baştan doğru belirlenirse firmalar pazarda başarılı
olabilrler.
• Tedarik zinciri bütünleşmesi ve stratejik tedarikçi ortaklığı bugün
için her işletmenin vazgeçemeyeceği ve kabul etmesi gereken
önemli bir konu olmuştur. Stratejik tedarikçi ortaklığını geçmişte
başarıyla uygulamış bulunan firmalar bugünün büyük ve küresel
firmaları olmuşlardır.
• Tedarik zincirinde karar türleri üretim, lojistik ve dağıtım gibi farklı
alanlarda sınıflandırılabilir. Yap ya da satın al kararı da firmaların
uzun vadeli kazanımlarını etkileyecektir. Her alanın kendine özgü
karar verilmesi gereken ve firmaya stratejik avantaj ya da
dezavantaj sağlayabilecek değişik yönleri mevcuttur. Bu kararları
ilk başta doğru veren firmalar ileride daha az problem ile
karşılaşacaktır.
• Japon firmalarının stratejik tedarikçi ortaklığı uygulayabilmesinde
bu ülkenin kültüründe yer alan keiretsu zincirleri önemli bir rol
oynamıştır. Keiretsu zincirlerinin başarısı sayesinde bugün özellikle
otomotiv ve elektronik sektöründe birçok büyük ve başarılı Japon
firma oluşmuştur.
• Tedarik zincirlerinde dikey bütünleşme, dış kaynak kullanımı, tam
zamanında üretim (just in time) ve stratejik tedarikçi ortaklığı gibi
stratejiler belirlendikten sonra bu doğrultuda gereken adımlar
atılmalı ve rekabet üstünlüğü sağlanmaya çalışılmalıdır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
18
Tedarik Zinciri Stratejileri
DEĞERLENDİRME SORULARI
Değerlendirme
sorularını sistemde ilgili
ünite başlığı altında yer
alan “bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
1. Aşağıdakilerden hangisinde tedarikçi firma ana firmaya sağladığı alt
parçaların stoklama ve lojistik işlemlerini üstlenir?
a) Dikey bütünleşme
b) Tedarik zinciri yönetimi
c) Satıcı tarafından yönetilen stok
d) Sanal bütünleşme
e) Müşteri ilişkileri yönetimi
2. Aşağıdakilerden hangisinde tedarikçi firmalardan ilgili alt parçalar belli bir
düzen içinde ve sıra ile toplanarak son montajları yapılmak üzere ana
firmaya günlük olarak sevk edilmektedir?
a) Müşteriye etkin cevap verme sistemi
b) Planlama, tahmin ve ikmal işbirliği (CPFR )
c) Simülasyon (benzetim) yöntemi
d) Dikey bütünleşme
e) Süt dağıtımı (Milk Run) yöntemi
3. Aşağıdakilerden hangisi bir işletmenin daha önce başkasından satın
almakta olduğu mal veya hizmetleri bu faaliyet alanlarına girerek kendi
bünyesinde yapabilir hâle gelmesidir?
a) Pazar ortaklığı
b) Keiretsu
c) Tedarik zinciri sahipliği
d) Yatay organizasyon
e) Dikey bütünleşme
4. Aşağıdaki durumlardan hangisinde bir firma ürünü kendi üretmeyi seçer?
a) Satın alma maliyeti üretme maliyetinden düşükse
b) Üretim için yeterli kapasitesi yoksa
c) Stok maliyetlerini azaltmak istiyorsa
d) Üretme maliyeti satın alma maliyetinden düşükse
e) Ürünü üretme hakkı (patenti) tedarikçiye aitse
5. Aşağıdakilerden hangisi bir firmanın tedarik zincirinin tamamını kendi
bünyesinde topladığı durum için kullanılan bir terimdir?
a) Dikey bütünleşme
b) Tam dikey bütünleşme
c) Yatay bütünleşme
d) Sanal bütünleşme
e) Değer zinciri
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
19
Tedarik Zinciri Stratejileri
6. Aşağıdakilerden hangisinde bitmiş ürünler direkt üreticiden alınıp,
gideceği yere göre sıralanıp sonra direkt olarak müşteriye sevk edilir?
a) Tersine lojistik
b) Süt dağıtımı (milk run)
c) Keiretsu
d) Çapraz yükleme (cross docking)
e) Hızlı sevkiyat
7. Aşağıdakilerden hangisi birçok işletmenin bir şirketler koalisyonu hâlinde
aynı çatı altında toplandığı bir ortaklık zinciridir?
a) Keiretsu
b) Poka yoke
c) Kanban
d) Tam dikey bütünleşme
e) Sanal ortaklık
8. Aşağıdakilerden hangisinde müşterilerle olan sevkiyat, depolama ve stok
yönetim işlemlerinin kısmen veya tamamen dış lojistik firmaya devredilir?
a) Tam dikey bütünleşme
b) Dikey bütünleşme
c) Üçüncü parti lojistik
d) Satıcı tarafından yönetilen stok (VMI)
e) Tam zamanında üretim
9. Aşağıdakilerden hangisi ihtiyaç duyulan ürünlerin tam gerek duyulduğu
zamanda, doğru miktarda ve yerde olmasını sağlayan bir yaklaşımdır?
a) Tam zamanında üretim
b) Satıcı tarafından yönetilen stok (VMI)
c) Çapraz yükleme (cross docking)
d) Hızlı üretim
e) Esnek üretim
10. Aşağıdakilerden hangisi bir endüstri içindeki firmaları birbirine elektronik
olarak bağlayan ağ sistemleridir?
a) Değer zinciri
b) Endüstriyel ağ
c) CPFR
d) Sanal organizasyonlar
e) Tedarik zinciri
Cevap Anahtarı
1.C, 2.E, 3.E, 4.D, 5.B, 6.D, 7.A, 8.C, 9.A, 10.B
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
20
Tedarik Zinciri Stratejileri
YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER
KAYNAKLAR
Beamon, Benita M. “Supply Chain Design and Analysis: Models and Methods,”
International Journal of Production Economics, Cilt 55, Sayı 3, s. 281-294,
(1998).
Bowersox, Donald J. ve Closs, David J. “Logistical Management: The Integrated
Supply Chain Process,” McGraw-Hill/Irwin, 3. Baskı (2009).
Frazelle, Edward, “Supply Chain Strategy: The Logistics of Supply Chain
Management,” McGraw-Hill, 1. Baskı, (2002).
Havi Logistics (http://www.havilogistics.com/EN/Content/TOPNavigation/Company/History.asp Erişim
Tarihi: 19 Temmuz 2012).
Heinrich, Claus ve Bets, Bob, “Adapt or Die: Transforming Your Supply Chain into
an Adaptive Business Network,” John Wiley and Sons, Inc. (2003).
Ivanov, Dmitry ve Sokolov, Boris, “Adaptive Supply Chain Management,” SpringerVerlag London Limited, (2010).
Locke, Dick, “Global Supply Management: A Guide to International Purchasing,”
McGraw-Hill, 1. Baskı, (1996).
Lu, Dawei, “Fundamentals of Supply Chain Management,” Dr. Dawei Lu & Ventus
Publishing, (2011).
Zenz, Gary J. “Purchasing and the Management of Materials,” Wiley, 7. Baskı,
(1993).
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
21
HEDEFLER
İÇİNDEKİLER
KURUMSAL KAYNAK
PLANLAMASI (ERP)
•
•
•
•
Giriş
ERP'nin Tanımı ve Kapsamı
ERP'nin Gelişim Süreci
ERP'nin Özellikleri ve Uygulama
Safhaları
• Uygulama Safhası
• Uyum Sağlama Safhası
• Doğru ERP Sisteminin Seçimi
• Erp'nin Avantajları ve
Dezavantajları
• ERP'nin Geleceği
• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• ERP yazılımının ne olduğu
öğrenilecek,
• ERP sisteminin kurumsal çözümleri
belirlenecek,
• ERP'nin kurumlar için önemi
anlaşılacak,
• Kurum için en uygun ERP yazılımının
nasıl seçilmesi gerektiği
öğrenilecektir.
TEDARİK ZİNCİRİ
YÖNETİMİ
Salih Börteçine
AVCI
ÜNİTE
3
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
GİRİŞ
İşletmelerin bilgiye anında ulaşabilir olmaları rekabet düzeyleri üzerinde
önemli bir etkiye sahiptir. Kurumsal düzeyde bütüncül bir bakış açısına sahip
olabilmek ancak faaliyetlerin tek elden yürütülmesi ile mümkündür. Bir işletmeyi
oluşturan unsurlardan sağlanan bilgilerin tek bir havuzda toplanıp anında
ulaşılabilir olması önem taşımaktadır. Günümüzde bilgi teknolojilerindeki
gelişmeler ile birlikte oluşturulan kurumsal çözümler yoluyla bu ihtiyaçlar
karşılanmaya çalışılmaktadır. Son yıllarda yöneticilerin kurumları ile ilgili bilgilere
anında ulaşabilmelerine yardımcı olmak amacıyla kurumsal kaynak planlaması bir
bilgi iletişim teknolojisi olarak ön plana çıkmıştır.
Bu bölümde ERP'nin tanımı ve kapsamı, ERP'nin gelişim süreci, özellikleri ve
uygulama safhaları ile ERP yazılım sistemlerinin seçimi, avantaj ve dezavantajları
üzerinde durulmuştur.
KURUMSAL KAYNAK PLANLAMASI (ERP)’NİN TANIMI
VE KAPSAMI
ERP çoklu modül
yapısına sahip bir
uygulama yazılımıdır.
ERP işletme içerisinde
gerçekleştirilen tüm
faaliyetlerin tek bir
arayüz vasıtasıyla
birbirine bağlı olarak
yapılmasını sağlar.
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP) sistemi bir kurumda bulunan tüm işletme
fonksiyonlarını ele alan kapsamlı bir takım yazılımların bütünleştirilmesinden
oluşan bir işletme yönetim sistemidir. Genelde bu yazılım grupları; muhasebe ve
finans, satış ve dağıtım, malzeme yönetimi, insan kaynakları, üretim planlaması,
bilgisayarla tümleşik üretim, tedarik zinciri ve müşteri hizmetleri gibi işletme
fonksiyonlarının uygulama ve araçlarını içerir. ERP sistemleri yalnızca mamul
üretiminin yapıldığı kuruluşlarda değil finans, sağlık, otel zincirleri, eğitim,
telekominikasyon ve sigortacılık gibi hizmet üreten işletmelerde de
kullanılmaktadır.
ERP işletme fonksiyonlarına ait konuları içeren, günlük faaliyetlerin önemli
bir parçası olarak yöneticilere yardımcı olan ve çoklu modül yapısına sahip
uygulama yazılımı tarafından organize edilen bir endüstri terimidir. Ayrıca ERP tüm
işletme süreçlerini ve verilerini tek bir sistemde toplayan bir yazılım uygulaması
olarak da tanımlanabilir. ERP ile bir kurumdaki içsel bilgi kullanılarak işletme
süreçleri tanımlanıp organize edilerek standartlaştırılır. ERP sistemlerinin gerçek
zamanlı bilgi sağlayarak etkin kararların verilmesi sebebiyle belirli yönetim
fonksiyonları ve prosedürlerinin geliştirilmesine yardımcı olmaktadır. ERP ile
işletme için önemli olan fonksiyonlar bütünleştirilerek işletmede finans, insan
kaynakları, üretim, tedarik zinciri vb. konularda neler olduğu ile ilgili genel bir
görünüm sağlanmış olur.
ERP bir kurumda çeşitli bölümlere ait bilgilerin bütünleştirilmesini sağlar.
Pek çok kullanıcı için ERP, siparişlerden müşteri hizmetlerine kadar her şeyi
uygulayabilecek bir sistemdir. Örneğin, bir satın alma isteği sipariş modülüne
girildiğinde sipariş üretim modülü uygulamasını aktifleştirir buradan da malzeme
ihtiyacı için tedarik zinciri modülüne istek gönderilir ve daha sonra da lojistik
modülü kullanılarak tedarikçiden fabrikaya malzemenin gelmesi sağlanmış olur.
Aynı zamanda satış süreci muhasebe modülünde muhasebeleştirilir. Bilindiği gibi
geleneksel sistemde bu işlerin her biri ayrı uygulamalarda birbirinden bağımsız
olarak yapılıyordu. ERP bu süreci durdurarak tüm faaliyetlerin tek bir arayüz
vasıtasıyla birbirine bağlı olarak yapılmasını sağlamaktadır. Dahası, bir ERP sistemi
teslim sürelerinin azaltılmasına yardımcı olarak bir tedarik zinciri ağındaki
performans seviyesinin geliştirilmesi için bir araç olarak da kullanılabilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
2
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
Örnek
ERP sistemi, bir organizasyona ait üretim çevresi, tedarikçiler ve müşterileri
bütünleştiren bir sistemdir. Bir yazılım paketi olmasına rağmen, işletmede
yürütülmesi gereken işlerin yapılabilmesi için oluşturulan yolları somutlaştırır. Bu
sistem herhangi bir organizasyon için uyarlanmış bir yazılımdan ibaret değildir,
insanların nasıl çalıştıklarını etkileyen ve kurumun stratejisi, örgütü ve kültürü
üzerinde kendine ait bir mantığı olan organizasyonel bir altyapıdır. ERP sistemleri
bir kuruma pek çok işletme fonksiyonunu kapsayan kurumsal uygulama modülleri
sunmaktadır.
Son 20 yıldır kurumlarda ERP sistemlerinin uygulanması ile organizasyonel
gelişmeler sağlanmıştır. ERP sistemleri iş uygulama şekillerinin değişmesi ve
sonuçta iş performansının artmasını sağlamakla kurum çalışanları üzerinde önemli
etkiler oluşturmaktadır. ERP paketleri bir kuruluşun tüm içsel ve dışsal
operasyonlarını pek çok açıdan ele almaktadır. Sonuç olarak, ERP sistemlerinin
kullanılması ve başarılı bir şekilde faydalanılması organizasyonel performans ve
rekabet avantajı için kritik bir öneme sahiptir.
ERP’nin potansiyel faydalarından birkaçı şu şekildedir; envanterde pozitif
yönlü azalmalar, müşteri istek ve ihtiyaçları hakkında faydalı bilgiler, genişlemiş
kurumsal tedarikçilerin etkin yönetimi, müşterilerin ve ibirliklerin
bütünleştirilmesi, iş gücü maliyetlerinde etkili azalmalar. Bir işletme, yüksek
envanter seviyeleri, uyumsuz stoklama, faaliyetlerde koordinasyonsuzluk,
kontrollerin ihlali, zayıf müşteri memnuniyeti ve genel verimlilik ve maliyet
kontrolü için yapılan endüstri kıyaslamalarında düşük seviye gibi nedenlerle ERP
sistemine ihtiyaç duyar.
•ERP sisteminin uygulanması ile elde edilen somut faydalara örnek
verilecek olursa teslim süresinde % 60 azalma, tam zamanlı sevkiyatta
% 99 iyileşme, stok devrinde % 30 yükselme, teslimat süresinde % 80
azalma ve yarı mamullerde % 70 azalma. Ayrıca mamul üretim
sektöründe ERP uygulamaları envanterde % 15 ile % 35 oranında
düşüş sağlamaktadır.
Şekil 3.1’ e bakıldığında en popüler işletme fonksiyonlarının her birini içeren
örnek bir ERP sistemi görülmektedir. Fakat isimler ve modül sayıları yazılım
sağlayıcıları arasında farklılaşabilmektedir. Tipik bir sistemde, tüm modüller
tarafından basit bir veri tabanında merkezileşmiş bilgiler, bağımsız hâle getirilerek
bilginin transferinin ve paylaşımının sağlanması için tüm işletme fonksiyonları
bütünleştirilir.
Dünya genelinde çok sayıda ERP sağlayıcısı bulunmaktadır. Dünya çapında
“Beş Büyük” olarak adlandırılan ve ERP Pazar payının % 70’ini elinde bulunduran
yazılım sağlayıcıları; SAP-AG, Oracle, JD Edwards, PeopleSoft ve Baandır. Orta
düzeyde, işlevselliği iyi ve hızlı uygulanabilen SSA, BPCS, InertiaMovers vb. yazılım
sağlayıcıları da bulunmaktadır. En düşük düzeyde ise çok hızlı uygulanabilen fakat
sınırlı işlevselliğe sahip QAD, MFG, PRD vb. yazılım sağlayıcıları bulunmaktadır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
3
Örnek
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
•ERP sisteminin uygulanması ile elde edilen soyut faydalara örnek
verilecek olursa; daha iyi müşteri tatmini, satıcı performansında
gelişme, yüksek düzeyde esneklik, kalite maliyetlerinde azalma, kaynak
verimliliğinde gelişme, bilginin doğruluğunda artma ve gelişmiş karar
verme yeteneği.
Satış ve
Dağıtım
Malzeme
Muhasebe
ve Finans
Yönetimi
ERP
(Merkezi
Veri Tabanı)
Proje
Yönetim
Kalite
Yönetimi
İnsan
Kaynakları
Şekil 3.1 ERP Sistem Modülleri
ERP’NİN GELİŞİM SÜRECİ
II. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan endüstriyel gelişmeler rekabetin
artmasına yol açarak, üretim faaliyetlerinde kullanılan kaynakların sıkı bir şekilde
denetlenmesi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bilgisayar sistemlerinin tam olarak
geliştirilmediği bu dönemde özellikle envanter yönetiminde etkili olan sipariş
noktası analizleri, basit manuel yaklaşımlarla yapılıyordu. Kurumlar müşteri
taleplerini karşılamak için üretim düzeylerini elle belirliyorlardı. Çalışan maliyeti
üretim maliyetlerinin en önemli unsuruydu. Bu nedenle ürün yaşam döngüleri
uzun ve verim düşüktü.
1960’lara gelindiğinde öncelikli rekabet avantajı maliyet oldu. Bunun
sonucunda yüksek hacimli üretim, maliyet minimizasyonu temelinde ürün odaklı
üretim stratejileri oluşturulmaya başlandı. Ekonomik sipariş maliyetini içeren
bilgisayara dayalı yeniden sipariş noktası (ROP)sisteminin ortaya çıkışı ile birlikte
bu firmaların ihtiyacı olan temel üretim planlaması ve kontrolü sağlanmış oldu. Bu
dönemde büyük ölçekli depolarda orta düzey manyetik teypler kullanılıyordu.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
4
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
Envanter unsuru ana dosyası teyplere kaydediliyordu. Manyetik teypler bir hafta
süresince oluşturulduktan sonra toplanarak yeni bir ana teybe kaydediliyordu.
Tabi bu sırada ekonomik sipariş miktarı elle hesaplanıyor ve sisteme
kaydediliyordu.
1960’ların sonlarında kompleks ürün üretiminde ürünlerin planlanması ve
programlanması için son teknoloji bir yöntem geliştirildi ve “Malzeme İhtiyaç
Planlaması (MRP)” olarak adlandırıldı. MRP II ve ERP’nin belkemiğini oluşturan
MRP I traktör üreticisi olan J. I. Case ve IBM ortaklığı ile geliştirildi.
Malzeme ihtiyaç planlaması (Material Requirement Planning-MPR); ana
üretim programına göre üretimi gerçekleştirmek için, bağımlı talebe sahip
parçaların temin, miktar ve zamanlarını belirlemeye yönelik bilgisayara dayalı bir
yöntemdir. MRP sistemleri neyin, ne miktarda ve ne zaman gerekli olduğunu
kesin olarak belirlemek suretiyle stok maliyetlerinin düşürülmesini, programlama
etkinliğinin iyileştirilmesini ve pazardaki değişikliklere hızlı bir şekilde cevap
verilmesini sağlar. MRP programı, tüm ilgili malzeme listeleri üzerinden adım adım
ilerleyerek, son ürünlere olan talep rakamlarını, bu ürünleri oluşturan parça ve
unsur ihtiyaçlarına dönüştürür.
İlk MRP çözümleri büyük, hantal ve pahalıydı ve bu sistemin çalışabilmesi
içinde çok sayıda teknik eleman gerekiyordu. 1970’lerin sonlarında işletmelerin
öncelikli amaçlarının pazarlama olmaya başlamasıyla hedef pazar stratejileri
üretim planlamaları ile entegre hâle getirilmiştir. Bunun sonucunda MRP
sistemlerinin de talep tahmini, ana programlama, tedarik arasında entegrasyonu
sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerekti. Daha sonra MRP mantığı, bir dağıtım
şebekesinin çeşitli düzeylerindeki karşılıklı ilişkili siparişleri planlayacak şekilde
genişletilerek sistem, dağıtım ihtiyaçları planlaması (Distribution Requirements
Planning-DRP) adını almıştır.
Yazılım uygulamalarının kapsamındaki değişimin paralelinde Deming, Juran,
Crosby, Ishikawa ve diğerleri ile birlikte 1980’lerin rekabetçi özelliği kalite olarak
değişti. Üretim stratejisi, geniş çaplı süreç kontrolü, dünya çapında üretim ve
genel gider maliyetlerinin üzerine odaklandı. Ayrıca bu dönemde MRP sistemleri,
satın alma, mühendislik, pazarlama ve finansman gibi diğer fonksiyonel
faaliyetlerin etkisini de içerecek şekilde genişletilmiştir. Bu genişletilmiş
uygulamayı (MRP+ ilgili fonksiyonlar) tanımlamak için yaygın olarak kullanılan
kavram, üretim kaynakları planlaması veya MRP II (Manufacturing Resource
Planning)’dir. MRP II üretim kaynakları planlamasını ifade eden bir kavramdır. Bu
kavram, kapalı döngü sistemlere üretim, pazarlama, finansman gibi fonksiyonlarla
ilgili bilgi alışverişi mekanizmasını ekleyen genişletilmiş bir planlama ve
programlama sürecini tanımlar.
1990 yılına gelindiğinde, teknolojik ilerlemelerle birlikte kişisel
bilgisayarların piyasaya sürülmesi verilerin istenildiği zaman belirli tablolar
yardımıyla ya da farklı araçlarla sunulması imkânını sağlamıştır. Artık tam entegre
bir MRP II programı küçük bir kişisel bilgisayarda çalışabilir hâle gelmiştir. Bununla
birlikte kurumlar talep edildiğinde değerli bilgilerin sağlanması ve verilerin
depolandığı basit yönetim sistemlerine ihtiyaç duymaya başladılar. Kurumlar artık
bilgi yönetim departmanlarından kritik bilgileri almak için dokuz aya varan
sürelerde beklemek istemiyordu. Bunun yerine karar vericilerin en iyi işletme
kararlarını alabilmeleri için istedikleri bilgiye bir tuşa basarak ulaşabilecekleri bir
sisteme ihtiyaç duymaya başladılar. Bu bağlamda yalnızca üretim için değil tüm
işletme geneline yayılan kaynak planlama sistemi geliştirilerek ERP sistemi ortaya
çıkmıştır.
ERP sistemi ile birlikte bir kurum için ürün tasarımı, bilgi depolama,
malzeme planlaması, kapasite planlaması ve iletişim gibi tüm kaynak planlaması
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
5
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
kolaylıkla yapılabilir hâle gelmiştir. 1989 yılında insan kaynakları yazılımının da bu
sisteme entegre edilmesiyle birlikte ERP sistemlerinin hizmet üreten işletmelerde
de kullanılabilir hâle gelmiştir. ERP’nin bugününü ve yarınını anlayabilmek adına
bu kısa tarihî gelişiminin tam anlamıyla anlaşılması gerekmektedir. Şu
unutulmamalı ki ERP, MRP II’nin yeni adı değildir. Bu 1950’lerde başlayan
bilgisayar teknolojisindeki gelişimin son karmaşık mantıksal seviyesinin bir
sonucudur. ERP sürecinin gelişimindeki her bir aşama bir önceki aşamanın
esaslarının ve prensiplerinin gelişimi ile sağlanmıştır.
ERP YAZILIMININ ÖZELLİKLERİ VE UYGULAMA
SAFHALARI
ERP’ nin tüm kurumu kapsayan yapısı ile sahip olduğu en önemli özellikleri;
 Organizasyonel fonksiyonlar ve yerleşimler çapında işletme süreçlerini
bütünleştirmesi ve otomasyonu sağlaması.
 En iyi işletme uygulamalarının tüm değişkenliklerine uygulanmasını
sağlayarak verimlilik artışı sağlaması.
 Hataları azaltmak için tüm kurum çapında temel veri ve uygulamaların
paylaşımını sağlaması.
 Gerçek zamanlı bir çevrede hızlı ve en iyi kararların verilmesi için bilgi
girişi ve bilgi üretimi sağlaması.
ERP yazılımının özellikleri aslında uygulamasının üç ayrı safhasını içerir. Bu
safhalar; ana uygulama, uygulamanın çevrim içi işlevselliği ve süreç gelişiminin
parçası olarak işlevselliğinin sağlanması şeklinde sıralanabilir.
Uygulama Safhası
Uygulama safhası öncelikle yazılım sağlayıcının uygun araç desteği
sağlanarak üç adımlı bir süreçte gerçekleştirilir. Birincisi işletme süreçlerinin
modellenmesi. Bu aşamada işletmenin nasıl çalıştığını tanımlayan bir diyagram
hazırlanır. Sonra tanımlanan modeli yansıtacak uygulamanın konfigürasyonu
yapılır. Bu aşamada her bir işletme sürecinin farklı parametrelerle
konfigürasyonunu içeren tablolar, etiketler, farklı özellikte açma kapama özellikleri
ile değer aralıkları hazırlanır. Bu aşama ayrıca güvenlik ve parametrelerin
gösterimini de kapsar. Üçüncü aşama ise dokümantasyondur.
Bazı yazılım sağlayıcılar bu üç aşamanın sorunsuz ilerlemesini sağlayacak
bütünleştirilmiş araçlar oluşturmuşlardır. Modelin tanımlanmasının nedeni;
uygulamanın uygun kurulumunu faaliyete geçirmesidir. Konfigüre edilmiş yazılımla
birlikte ilgili çıktı dökümantasyonu birleştirilir. Bu yaklaşımın uygulanması kolay
gözükmesine rağmen bu araçların gerçek kullanımlarının test edilmesi gerekir.
Burada unutulmaması gereken, oluşturulmuş tam bir konfigürasyonun daha
sonraki zamanlarda değiştirilmesi mümkün olmayabilir.
Uygulamanın Çevrim içi İşlevselliği Safhası:
Uygulama çevrim içi olduğunda yazılımın pek çok farklı yönü ortaya çıkar.
Uygulamanın en önemli desteği veri tabanıdır. Bununla birlikte hesap tabloları,
akıllı işletme araçları ve farklı uygulamalar ortaya çıkar. Burada temel arayüz, çok
sayıda sistemle uyumlu ek yazılım uygulamasını sağlar. Bu şekilde karma süreç veri
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
6
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
için gerçek zamanlı değişim fırsatı sağlamaktadır. Örneğin, insan kaynaklarında
bordro ara yüzü ERP uygulaması ile türünün en iyi örneğidir. Bu durumda bordro
detayları güncellendiğinde hesaplardaki ilgili dosyaların da güncellenmesi
sağlanmış olur.
Çevrim içi safhasında en önemli konu, kullanıcının mevcut versiyona mı
yoksa kendine göre kişiselleştirilmiş versiyonuna mı ihtiyaç duyduğunun
saptamasıdır. Çevrim içi sistem vasıtasıyla ERP programına ait kısımlar birbirleriyle
kolaylıkla bağlanabilir duruma gelir. Bunun yanında kullanıcılara istendiğinde hem
tüm programın güncellenmesi hem de gerekli kısımların güncellenmesine izin
verir.
Çevrimiçi sistemde bir çalışan verilen görevi tamamladığında bir sonraki
aşamadaki kişiye işin tamamlandığı ile ilgili mesaj gönderilir. Teknolojiye bağlı
olarak, ilgili ekranlar ve belgeler aranır, görev tamamlanır ve bir sonraki kişi
uyarılır. Bu yolla görevler tamamlanır, yetkililere gönderilir ve dökümantasyona
elverişli hâle getirilir. Şu söylenebilir ki bir mühendislik değişim süreci ile tüm
durum kontrol edilmiş olunur. Dahası süreç boyunca oluşturulan istatistikler
kolaylıkla elde edilir.
Kullanıcı arayüzü ele alınması gereken diğer bir kısımdır. Bugün, tüm ara
yüzler şekil olarak grafiksel kullanıcı arayüzü formatındadır. Kullanıcının kullandığı
ekranı grafiksel olarak kullanışlı hâle getirebilmesi için formların tasarımı daha
kabul edilebilir formatta sunulmalıdır. Örneğin kullanıcının bir görevi yerine
getirirken farklı ekranlar arası geçiş yapması gerekebilir. Kurum içi görevlerin
yerine getirilmesi için tüm ekranların tek bir ekranda toplanması mümkündür.
Bir verinin girişinden bilginin ortaya çıkmasına kadar farklı sayıda süreç söz
konusudur. Veri girişi klavye ve ekran vasıtasıyla sağlanabilir. Web’in icadıyla
portallar veri girişi için farklı fırsatlar sunmaktadır. Fakat bu sırada güvenlik en
önemli konudur; çünkü yetkili olmayan ziyaretçiler, girişin engellenmesine neden
olabilir. Alternatif olarak veri girişleri barkod okuyucular ve EDI gibi teknolojiler
vasıtasıyla da sağlanabilir.
Uyum Sağlama Safhası
Sistem kullanılmaya başlandığında gerekli fonksiyonların çalıştırılmasıyla
farklı durumlarla karşılaşılabilir. Uygulamalar, gözden geçirildikten ve yeni
kullanıcıların eğitilmesinden sonra faaliyete geçebilir. Bu durumlarla başa
çıkabilmek için çok sayıda imkan mevcuttur. Eğitim faaliyeti, çevrim dışı olarak ve
interaktif CD ROM’lar kullanılarak kendinden öğretim ile sağlanabilir. Bu sayede
ilerleme kullanıcının elindedir. Ayrıca çevrimiçi beceriler sayesinde çevrim içi
yardımlar da alınabilir.
Hep birlikte bir ERP uygulaması uygulama işlevselliğinin sağlanması için ek
olarak çok sayıda fonksiyonel özellik sunmaktadır. Fakat, tüm fonksiyonlar tüm
yazılım sağlayıcının ürününde bulunmayabilir. Bir ERP uygulamasını seçmek için
en önemli husus yeni olması fakat bu alanda daha önceden kendini ispatlamış
olmasıdır.
DOĞRU ERP SİSTEMİNİN SEÇİMİ
Pek çok kuruluşun en azından her 3 ya da 5 yılda bir kendi bilgisayar bilgi
sistemlerini güncellemeleri ya da yeni bir sistemle değişmeleri beklenir. Hızlı
gelişen teknoloji ile birlikte ve yeni özellik ve fonksiyonların bulunmasıyla kurumun
en iyi seçimi yapması gerekir. Bu seçim, donanım altyapısını, veri tabanı aracını ve
Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) sistem felsefesinin tamamını içermelidir. Bazı
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
7
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
ERP sistemleri kurumsal işletmeler için merkezî olmayan kontrollerle tasarımı çok
iyi yapılmış, diğerleri de kurumsal standartlaştırılmış işletme süreçleri için
mükemmel uyarlanmış sistem yapısı sunmaktadır. Küresel anlamda yüzlerce ERP
sistemi vardır. Peki kurumlar kendileri için en uygun ERP sistemini nasıl
belirleyecek? Gerçekten hangi yazılım seçilmeli? Neden herkes aynı sistemi satın
alma konusunda hemfikir? Pek çok pazarda bulunan ERP yi satın almak doğru mu?
Öncelikle herkesin aldığı ERP sistemini satın almanın bir kuruma uygun olduğu ya
da gelecekteki vizyonu için elverişli olduğunun bir garantisi yoktur. Kurumların,
kendilerine uygun ERP sistemlerini belirlemeleri açısından pek çok sorunun
cevaplandırılması gerekebilir. Bir kurum için en uygun ERP’nin seçiminde dikkat
edilmesi gereken hususlar şunlardır:



İşletme Türü
Seçim Stratejisi
Yazılım Seçimi
İşletme Türü
Başarılı bir sistemin seçiminde ilk adım, işletmenin türüdür ya da ne çeşit bir
işletme olmak istediğidir. Ürün çeşitliliği çok, üretim hacmi düşük olan siparişe
göre üretim yapan bir işletme mi? Aksine, talep tahmininde zorluk yaşayan stoğa
göre üretim yapan bir işletme mi? İşletme, fiyat rekabetinde bulunan bir ticari mal
üreten bir süreç endüstrisinde mi faaliyette bulunuyor? İşletmenin kapasite
kullanımında optimizasyona mı ihtiyacı var? Bu soruların cevaplarına göre
seçilecek ERP yazılımının türüne karar verilir. Peki en iyi seçim stratejisi hangisidir?
En doğru cevap “duruma göre değişir” olmalıdır. Her kurum için tek bir doğru
cevap yoktur. Öncelikli olarak yazılımdan ne beklendiğinin açık bir cevabının
verilmesi gerekir.
Bir sistemin seçim sürecinde doğru soruların sorulması ve anlaşılması
yalnızca kurum için uygun olan en iyi yazılım seçimine yardımcı olmaz. Aynı
zamanda son uygulama için kurumda destek ve bağlılığın da sağlanmasına
yardımcı olur. Doğru sistemi yanlış bir yolla seçmek de yanlış sistemi doğru yolla
seçmek kadar kuruma zarar verecektir. Sistemin çalışması için Kurumsal Kaynak
Planı (ERP) uygulamasından etkilenecek kişilerin bağlılıkları sağlanmamışsa sonuç
hayal kırıklığı olabilir. Entegre bir sistemin seçimi ve uygulanması tüm
organizasyonlar için önemli bir süreçtir. Seçilecek bir yazılım ürününün yüzde yüz
kurum ihtiyaçlarını karşılayabileceğini beklemek gerçekçi olmaz. En iyi programı
seçmek bile işletmedeki tüm birimlerin tamamının ihtiyaçlarını karşılayamaz. Fakat
doğru bir seçim tanımlanmış ihtiyaçlarının yüzde doksanını karşılayabilir.
Seçim sürecinde, hatırlanması gereken en önemli şey sistem seçimi ve
uygulamasının tüm şirket performansını geliştirecek türden olmasıdır. Sistem tüm
işletmenin gelişimi için bir araçtır. Bu süreç yalnızca bir bilgi teknolojisi projesi
olmamalıdır. İşletmenin gelişimini gerektiren temel işletme süreçleri
tanımlanmadan yalnızca bir ön bilgisayar sistem değişikliği olarak anlaşılırsa, bu
projenin hiçbir anlamı olmaz.
Seçim Stratejisi
Sistem seçiminde ilk strateji bilgi teknolojisi altyapı seçim stratejinin
belirlenmesidir. Bunun için öncelikle tüm işletme birimlerinde kurumsal seviyeden
istenen kontrol seviyesinin belirlenmesi gerekir. Ardından küresel standartlara
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
8
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
uygun bir örgüt yapısı belirlenmelidir. Sonrasında yazılıma uygun kurumsal
değişim içsel kaynaklarla mı yoksa yazılım sağlayıcısının bu değişimi yazılımın bir
parçası olarak mı düzenleyeceğinin belirlenmesi gerekir.
Seçim stratejisinde diğer yaklaşım ise yazılım paketinde bulunması istenen
özellik ve fonksiyonların tanımlanmasıdır. Bununla ilgili şöyle bir listeleme
yapılabilir:
- Tahmin
- Ana üretim programı
- Planlama
- Envanter
- Rotalama
- Malzeme ihtiyaç planlaması
- Satış ve alış
- Kapasite ihtiyaç planlaması
- Atölye kontrol
- Ürün maliyeti
- Sipariş girişi ve satış yönetimi
- Dağıtım ihtiyaç planlaması
- Ödenecek hesaplar
- Alacak hesapları
- Maaş bordrosu
- İnsan kaynakları yönetimi
- Duran varlıklar
- Defterikebir
- Hizmet sevki
- Bilgisayar entegre üretim/ürün yaşam döngüsü yönetimi
- Tedarikçi ve müşteri işbirliği ve self service
- Tele pazarlama ve katalog yönetimi
- Kullanıcı arayüzü
- Bilgi sistem stratejisi ve genel çevresel sorular
Fonksiyonel grup ihtiyaçların tanımlanması sırasında farklı ihtiyaçlar da
gelişebilir. Bu ihtiyaçlar beyin fırtınası oturumlarıyla, danışmanlık hizmetleri
yoluyla tamamlanabilir.
Yazılım Seçimi
Yazılım sağlayıcı hem yazılım uygulamasını hem de bu uygulamanın nasıl
kullanılacağı ile ilgili desteği sağlayabilmelidir. Ayrıca kullanılacak kurumun
şartlarına göre başarılı uygulanabilmesi için uzmanlık desteği sağlamalıdır. Yetenek
ve uzmanlık transferinin başarılı olabilmesi, yazılım sağlayıcı ile kurulacak ilişkinin
kalitesine bağlıdır. Dolayısıyla doğru yazılım sağlayıcısının seçimi önemli bir
süreçtir. Kullanıcı yazılımın ömrü boyunca yazılım sağlayıcısı ile çalışmak
zorundadır. İlişkinin doğası gereği kullanıcı bir anlamda sağlayıcıya kısmi olarak
bağımlı hâle gelecektir. Sağlayıcı uygulama ile ilgili riskleri minimize etmek için
deneyimlerini kullanmalıdır. Eğer ilişki sırasında anlaşmazlıklar artarsa kullanıcının
bu süreci çok iyi yönetmesi gerekir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
Bir sağlayıcının nasıl seçileceği kararı esasında kritik safhalardan biridir. İyi
bir yazılım sağlayıcısı seçim süreci dört safhadan oluşur:
Birinci safhada; piyasada pek çok ERP sağlayıcısı vardır. Bu safhanın amacı,
kabataslak bir liste oluşturmaktır. Bunu yapabilmek için ticari yayınlarda ve web
sitelerinde araştırmalar yapılır. Bu çalışma sonucunda 40-50 ERP sağlayıcısına
ulaşılabilir. Fakat bu safhada kurum ile ilgili olup olmadığına bakılmayarak bir
tarama yapılır. Bu aşamada gereken ihtiyaçları karşılayabilecek olan sağlayıcıların
sadece sistematik bir değerlendirmesi yapılır. Bir sonraki safhada bu liste 10 ila 15
sağlayıcıya düşürülür.
İkinci safhada; kurumsal gereksinimleri karşılayabilecek potansiyel
sağlayıcılardan 10 ila 15’inin kısa bir listesinin hazırlanması amaçlanır. Eğer
benzersiz bir gereksinim söz konusu ise bu sayı iki ya da üçe düşer. O zaman bir
sonraki safhaya gerek kalmaz. Bu kısa listenin hazırlanması için temel kriterler
şunlardır:
 Sağlayıcının coğrafi konumu: Ülke dışındaki bir sağlayıcının seçilmemeye
çalışılması gerekir; fakat ihtiyaçları karşılayacak sağlayıcı yurt dışında ise
seçimde dikkatli olunması gerekir.
 Kurumsal ihtiyaçlara bakılarak eğer kurumun üretimi süreç endüstrisi
içinse tasarım ihtiyaçları ile ilgili olanlar elenir. Pek çok sağlayıcı belirli
endüstriyel sektörde ya da fonksiyonel alanda uzmanlaşmıştır. Bu
nedenle diğerlerine göre bu sağlayıcıların yazılımları daha uygundur.
 Belirli fonksiyonel ihtiyaçlara göre değerlendirme yapılmışsa buna göre
bir değerlendirme yapılır.
 Belirlenen yazılım sağlayıcıların ürünlerinin 3 yıldır hedef sektörde
uygulanmış olması önem taşımaktadır.
 Verilen kullanıcı sayısı için ve üretimin tam uygulaması ve finansal
işlevselliği için maliyetin tahmini önemlidir.
 Organizasyon büyüklüğü hem gelir hem de çalışan sayısı için gereklidir.
Seçilecek yazılım sağlayıcısının sürekli ürün gelişimini destekleyecek
kurumsal büyüklüğüne bakılmalıdır.
Bunun sonucunda sağlayıcıların kısa bir listesi oluşturulur ve bir sonraki
safhaya geçilebilir.
Üçüncü safha bir önceki aşamada oluşturulan kısa listenin en uygun olanlara
göre kısaltılması aşamasıdır. Bu aşamada daha detaylı bir analiz yapılarak sağlayıcı
sayısı üç ya da dörde düşürülür. Seçim için kullanılan kriterin kapsamı,
sağlayıcıların daha kapsamlı bir şekilde anlaşılmasını sağlar. Bu aşamada
kullanılabilecek kriterler; yazılımın işlevselliği, uygulama yaklaşımı, organizasyonel
kredibilitesi ve elverişliliği, hedef sektörde uygulama deneyimi, uygulama
süresince ve uygulama sonrası destek, yazılımın ünü ve beş yıllık stratejisidir.
Burada amaç, yazılım sağlayıcıları ile ilgili yeterli profil oluşturarak zayıf ve güçlü
yönlerini değerlendirmektir.
Son aşama ise oluşturulan bu kriterler ışığında seçimin yapılmasıdır. Bu
seçimin organizasyonun doğasını nasıl etkileyeceği de hesaba katılmalıdır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
10
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
ERP’NİN AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI
ERP sistemlerinin kullanımı, işletmeler için bazı avantajlar yaratabilir. Bu
avantajlar şu şekilde sıralanabilir:
 Ortak bir veri tabanının kullanımı ile doğru, tutarlı ve güvenilir bilgiler
sunulur ve raporların kaliteleri yükselir.
 Merkezî bir veri tabanı sistemi oluşturarak çok sayıda veri kaynağı
kullanımından doğabilecek karışıklıkları ortadan kaldırır ve verilerle
ilgili gereksiz uygulamaları sona erdirir.
 Bilgi akışını hızlandırır ve bilgilerin ya da raporların iletimindeki
gecikmeleri ortadan kaldırır.
 İşletmede alınan kararların kurum çapında analizini yaparak kontrolü
artırır ve hızlandırır.
 İşletmenin uygulamalarında ya da yapısında meydana gelen
değişimlere kolaylıkla uyum sağlar.
 Modüler ve yapısallaştırılmış bir dizayn sunarak ölçümü kolaylaştırır.
 Kapsamlı modüller kullanarak sistemin gelişimini destekler.
 Tedarikçi ve müşterileri de kapsayan ve kurum dışındaki iletişim ve
aktivite alanlarını da denetleyen bir sistem sunar.
 İnternet yoluyla yapılan ticaretin yaygınlaştırır.
 Uzun vadede üretim maliyetlerinin düşürülmesine yardımcı olur
 Müşteri hizmetlerini geliştirir.
ERP sistemlerinin dezavantajları ise şöyledir:
 ERP sistemlerinin kullanımı uzun zaman alabilmektedir.
 ERP sistemleri pahalı olabilmektedir.
 ERP sisteminde kullanılan modüllerin uyumu bir sorun oluşturabilir.
 ERP sistemleri, işletmeyi tedarikçiye bağımlı olmaya yönlendirebilir.
 ERP öğrenme eğrisi çok yüksektir.
 Bazı durumlarda rapor terminolojisinin anlaşılması güç olabilir.
 ERP sistemini uygulamak zahmetli ve kuruma uyarlanması maliyetli ve
zaman alıcıdır.
ERP’NİN GELECEĞİ
ERP sistemleri hem yazılım sağlayıcıları hem de müşterilerinin, ERP’nin
uygulamaları için gereken insan kaynağı, teknik beceri ve finansal kaynaklarını
anlamaları açısından şu anda bir olgunluk seviyesine ulaşmış durumdadır. ERP
sistemlerinin haftalar ve aylar sürecek işlerin günler ve haftalar içinde
çözülebilmesini sağlayacak daha kolay konfigürasyonlara yönelmeleri
gerekmektedir. Büyük kuruluşlar kısa zamanlı uygulama döngülerinin farkındalar
ve pek çoğu bir modülü altı aydan kısa bir sürede hazırlamak için hazırlık
yapılmaktadır. Buradan şunu anlayabiliriz ki büyük ve orta ölçekli uygulamalarla
ilgili konulardaki proje yönetimi hâlâ önemli konulardır ve bu bireysel kültürlerin
var olduğu küresel uygulamalara öncülük edecektir.
ERP yazılım paketleri, petrol rafinerileri, hastaneler, otomotiv uygulamaları,
hukuk büroları gibi niş marketler için, niş ürünler ve hizmet sağlayıcıları oluşturan
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
11
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
Ödev
belirli konularda hala yükselen bir trende sahip. En iyi uygulamaları ve standart
işletme süreçlerini birleştiren ön konfigürasyonu yapılmış yazılım modülleri
gelecekteki uygulamaları kolaylaştıracaktır.
Firmalar arasında donanım ve yazılım mimari platformları veri modelleme
araçları ile ticarileşmesi artacak ve yüklü miktarda veriyi istenilen formata çevirme
kabiliyeti bulunan yazılımlar, yakın gelecekte her yerde bulunabilir hâle gelecektir.
İçsel ve dışsal işletme bilgi portalları sıradan bir hâle gelecektir.
ERP sistemleri daha zeki hâle gelecek ve yapay zeka uygulamaları ile
birleştirilecektir. Uzman sistemleri içeren veri madenciliği yapan araçlar ve
optimizasyon yapan ileri planlama sistemleri işletme kararlarını almasıyla
uygulama becerisi artacaktır. Simülasyon, bütünleştirilmiş kurumsal planlama ve
yönetim sistemlerinin en önemli unsuru hâline gelecektir. Simülasyondan
yararlanan temel alanlara örnek verecek olursak, maliyet hesaplaması, tahmin,
kapasite planlaması, sipariş miktarı ve kapasite planlaması, teslimat süreleri ve
tedarik ağ planlaması.
ERP şu anda bir işletmenin faaliyete geçmesi için bir giriş değeri olarak
görülmektedir ve en azından hâli hazırda birleşik işletmeden işletmeye elektronik
ticaret oluşturmak için diğer kurumlarla bir ağ ekonomisi içinde kullanılmaya
başlanmıştır. Dahası, bazı uluslararası kuruluşlar, benzer farklı kuruluşlarla ticari
faaliyetlerin devamı için aynı ERP yazılımını kullanma konusunda sınırlamalar
oluşturmaktadırlar.
ERP endüstrisindeki birleşmeler, araştırma ve çalışmalar için devam eden bir
süreçtir. Örneğin, Eylül 2005’te Oracle, Siebel şirketi ile müşteri ilişkiler yönetimi
(CRP) uygulamasını piyasaya sürdü. Lawson ve Intentia mayıs 2006’da birleşti.
Baan ise artık SSA’nın bir parçası olmuştur.
Son yorum olarak şu söylenebilir: İlerde üretim yönetimi, karar bilimleri ve
yönetim bilimi fakültelerinin tamamındaki akademik topluluklar, yazılım
mantığının gelişmesinde gerçek firmalara göre daha aktif rol alacaktır. Akademik
anlamda modern üretimde, yönetim ve planlama fonksiyonları için direkt
uygulanabilir ERP araştırmalarına yönelik çok az ilginin olduğu görülüyor. Bundan
mevcut akademik araştırmaların bir eleştirisinin yapıldığı anlaşılmasın. Buradaki
amaç mevcut ERP teknolojisinin, yönetim ve planlama mantığı için zengin bir bilgi
çevresi sağladığını göstermektir.
•Ülkemizde en yaygın kullanılan ERP yazılımlarını araştırınız.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
12
Özet
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
•Bugünün küresel ekonomisinde sosyal, ekonomik, politik ve
teknolojik konulardaki hızlı değişimler işletmeler arasında yoğun bir
rekabetin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. İşletmeyi çevreleyen
bu ortamda yöneticilerin pazar pozisyonlarını güçlendirmek ve
müşteri ihtiyaçlarını karşılayabilmek için yeni ve farklı stratejiler
ortaya koymaları gerekmektedir. İşletmelerin rekabetçi avantajlar
sağlayabilmeleri için; toplam maliyetlerde azaltma, daha kısa üretim
zamanları, ürün çeşitliliğinde artış, daha güvenilir teslim süreleri,
daha iyi müşteri hizmetleri, kalitenin artırılması konularında çok
sayıda önleyici politika ve uygulamaları faaliyete geçirmeleri
gerekmektedir. Bunun başarılabilmesi adına işletmeler kendi içsel
süreçlerini daha etkin ve daha profesyonel hâle getirebilmek
amacıyla tüm işletme süreçlerini bir arada değerlendirmelerini
sağlayacak teknolojilere gerek duymaktadırlar. Bilişsel ve örgütsel
rekabetin arttırılması için ileri teknolojilerden yararlanmak
bugünlerdeki en etkili örgütsel gelişim prosedürlerinden biridir. Son
20 yıldır bu konudaki en etkin araç Kurumsal Kaynak Planlaması
(ERP) sistemidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
13
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
DEĞERLENDİRME SORULARI
Değerlendirme
sorularını sistemde ilgili
ünite başlığı altında yer
alan “bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
1. ERP ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a) Tüm işletme fonksiyonlarını ele alan kapsamlı bir yazılımdır.
b) Gerçek zamanlı bilgi sağlayarak etkin kararların verilmesini sağlar.
c) Tedarik zinciri haricindeki tüm fonksiyonlarda başarıyla uygulanan
bir yazılımdır.
d) ERP çeşitli işletme bölümlerine ait bilgilerin bütünleştirilmesini
sağlar.
e) ERP tüm faaliyetlerin tek bir arayüz vasıtasıyla birbirine bağlı olarak
yapılmasını sağlar.
2. Aşağıdakilerden hangisi ERP pazar payının % 70’ini elinde bulunduran
yazılım sağlayıcılardan biri değildir?
a) SAP-AG
b) Oracle
c) Baan
d) SSA
e) PeopleSoft
3. Aşağıdaki seçeneklerden hangisi ERP’nin tarihsel gelişim sürecini doğru
olarak göstermektedir?
I. ERP
II. MRP II
III. DRP
IV. MRP I
a)
b)
c)
d)
e)
IV, III, II, I
I, II, III, IV
III, II, I, IV
II, I, III, IV
IV, II, III, I
4. Aşağıdakilerden hangisi ERP’nin özelliklerinden biri değildir?
a) İşletme süreçlerini bütünleştirerek otomasyon sağlar.
b) Tüm kurum çapında temel veri ve uygulamaların paylaşımını sağlar.
c) Satış sonrası hizmetlerde müşterinin kullanımına imkan tanır.
d) Bilgi girişi ve bilgi üretimi sağlar.
e) Çalışanların motivasyonunu artırır.
5. Aşağıdakilerden hangisi herhangi bir kuruma ERP programı seçilirken
yapılan hatalardan biri değildir?
a) İşletmenin türüne göre bir ERP programı belirlemek
b) Pek çok pazarda bulunan bir ERP programı seçmek
c) Herkesin kullandığı ERP programını seçmek
d) Kurumun teknolojik altyapısının kaldırabileceği ERP programını
seçmek
e) İşletmeye maliyeti en düşük olan ERP programını seçmek
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
14
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
6. Aşağıdakilerden hangisi bir ERP seçim stratejisinde dikkate alınması
gereken konulardan biri değildir?
a) Öncelikle bilgi teknolojisi altyapısı seçim stratejisi belirlenmelidir
b) Standartlara uygun bir örgüt yapısı seçilmelidir
c) Yazılıma uygun kurumsal değişim sağlanmalıdır
d) Kurumsal değişimin içsel kaynaklarla mı yoksa dışsal kaynaklarla mı
düzenleneceğinin belirlenmesi
e) Yazılım uyumlaştırma sürecinin tamamıyla danışman firmaya
bırakılması
7. Aşağıdakilerden hangisi ERP’nin avantajlarından biridir?
a) Bilgi akışını hızlandırması
b) Kurum dışındaki iletişim ve aktivite alanlarını düzenlemesi
c) Uzun vadede üretim maliyetlerini düşürmesi
d) Müşteri hizmetlerini geliştirmesi
e) Yazılım satınalma maliyetinin düşük olması
8. Aşağıdakilerden hangisi ERP’nin dezavantajlarından biridir?
a) Kullanımı uzun zaman alabilmektedir.
b) Pahalı olabilmektedir.
c) Öğrenme eğrisi çok yüksektir.
d) Uygulaması zahmetli ve uyarlanması maliyetlidir.
e) Bölümler arası entegrasyonu sağlar.
9. ………………………, toplam üretim planından, ana üretim programından,
kapasite ihtiyaç planından, atölye düzeyinde kontrol fonksiyonlarından
geri bildirim sağlayan bir malzeme ihtiyaç planlama sistemini ifade
etmektedir. Boşluğa gelecek ifade aşağıdakilerden hangisidir?
a) Malzeme İhtiyaç Planlaması
b) Kurumsal Kaynak Planlaması
c) Dağıtım Kaynak Planlaması
d) Üretim Kaynakları Planlaması
e) Kurumsal İhtiyaç Planlaması
10. ERP aşağıdaki işletme fonksiyonlarından hangisinin yürütülmesi için
tasarlanmıştır?
a) İnsan kaynakları yönetimi
b) Muhasebe ve finans yönetimi
c) Pazarlama yönetimi
d) Üretim yönetimi
e) Yenilik yönetimi
Cevap Anahtarı
1.C, 2.D, 3.A, 4.C, 5.A, 6.E, 7.E, 8.E, 9.A, 10.E
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
15
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Chorafas, D. (2001). Integrating ERP, CRM, Supply Chain Management, and Smart
Materials. Florida: CRC Press LLC.
Erkan, T. (2008). ERP Kurumsal Kaynak Planlaması. Ankara: Atılım Üniversitesi
Yayınları.
Genç, R. (2009). Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetiminin Yöntem ve Kavramları.
Ankara: Detay Yayıncılık.
Harwood, S. (2003). ERP The Implementation Cycle. Oxford: ButterworthHeinemann.
Jacobs, F. R. & Weston, F. C. T. (2007). Enterprise Resource Planning (ERP)-A Brief
History. Journal of Operations Management, 25 pp. 357-363.
Jalal, A. (2011). Enterprise Resource Planning An Emprical Study of its Impact on
Job Performance. International Journal of Business and Information, Vol. 6
No. 1 pp. 77-90.
Monks, J. (1996). İşlemler Yönetimi Teori ve Problemler. çev. : Sevinç ÜretenNobel Yayın Dağıtım.
Ptak, C.A. (2004). ERP Tools, Techniques, and Applications for Integrating the
SupplyChain. Florida: CRC Press LLC.
Shehab, E.M. Sharp, M.W. Supramaniam, L. Spedding, T.A. (2004). Enterprise
Reaource Planning An Integrative Review. Business Process Management
Journal, 10(4) pg. 359.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
16
İÇİNDEKİLER
TEDARİK ZİNCİRİ
BİLGİ SİSTEMLERİ
• Giriş
• Bilgi Sistemleri
• Bilgi Sistemi Tanımı
• Bilgi Sisteminin Bileşenleri
• Tedarik Zinciri Yönetiminde Bilişim
Sistemlerinin Önemi Ve Fonksiyonları
• Tedarik Zinciri Yönetim Bilişim Sistemleri
• Tedarik Zinciri Yönetim Bilgi Sistemi'nin
Altyapısı
• Tedarik Zinciri Yönetim Bilgi Sistemleri’nin
Modülleri
• Tedarik Zinciri Yönetiminde Kullanılan
Teknolojilere Örnekler
• Barkod
• Radyo Frekanslı Tanımlama Sistemleri
(RFID)
• Vaka Çalışması
TEDARİK ZİNCİRİ
YÖNETİMİ
HEDEFLER
Yrd. Doç. Dr. Yavuz
KEÇELİ
• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• Genel anlamda bilgi sistemlerinin
tanımı, özellikleri ve işletmeler
için önemi kavranacak,
• Tedarik zinciri yönetiminde bilgi
sistemlerinin rolü ve önemi
kavranacak,
• Tedarik Zinciri Yönetimi Bilgi
Sistemleri’nin fonksiyon ve
bileşenleri öğrenilecek,
• Günümüzde tedarik zinciri
yönetiminde kullanılmakta olan
temel bilgi teknolojileri
öğrenilecektir.
ÜNİTE
4
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri
GİRİŞ
İçinde yaşadığımız zaman dilimine “bilişim çağı” adının verilmesi boşuna
değildir. Her geçen gün gelişmekte olan bilişim ve iletişim teknolojileri hayatımızın
her aşamasını derinden etkilemekte; eğlenme, iletişim kurma, alışveriş yapma gibi
kişisel alışkanlıklarımızın yanında planlama, organize etme, yürütme, kontrol,
müşterilerle iletişim kurma, pazarlama gibi iş hayatının da hemen hemen her
alanında çalışma alışkanlıklarımızı temelinden değiştirmiştir. Bu kapsamda bilişim
teknolojilerini kullanmada yeterince başarılı olamayan kurumların operasyonel
verimliliklerinin düşmesi, rekabet üstünlüklerini kaybetmeleri ve müşteri
memnuniyetinin azalması kaçınılmazdır.
İşletmelerin her alanında olduğu gibi tedarik zinciri yönetiminde de kâğıt
üzerinden yapılan işlemler yerlerini büyük bir hızla dijital platformlara terk
etmektedir. Bu bölümde öncelikle yönetim bilimi açısından bilgi sistemlerinin
tanımı ve önemi üzerinde durulacak, daha sonra da tedarik zinciri yönetiminde
kullanılan bilgi sistemleri detaylı olarak incelenecektir.
BİLGİ SİSTEMLERİ
Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, iş hayatının her
kademesini doğrudan etkilemektedir. Operasyonel mükemmellik, rekabet
üstünlüğü sağlama, yeni ürün ve hizmetler sunabilme, müşteri ve tedarikçileri
yakından takip edebilme, daha hızlı ve doğru karar verebilme gibi pek çok sebeple
firmalar her geçen gün bilgi sistemlerine daha da fazla yatırım yapma ihtiyacı
hissetmektedirler. Firmaların kurumsal stratejilerini başarıyla hayata
geçirebilmeleri ile bilgi teknolojilerini kullanabilme kapasiteleri arasındaki ilişki
nedeniyle bilgi teknolojileri, günümüz işletmeleri için artık vazgeçilmesi mümkün
olmayan bir olgu hâline gelmiştir.
Bilgi Sistemi Tanımı
Bilgi sistemi, karar destek, koordinasyon, kontrol, analiz ve görsellik için bir
organizasyonun iç operasyonları ve dış çevresinden veri ve bilgileri toplayan,
saklayan, işleyen ve dağıtan birbiri ile ilişkili bileşenlerdir. Bilgi sistemleri
işletmelerin karşılaştıkları problemleri çözerek firmaya gerçek ekonomik değer
katmayı hedefler.
Bilgi Sisteminin Bileşenleri
Bilgi sistemleri sadece bilgisayarlardan ibaret değildir. Bir bilgi sisteminin,
birbirine bağlı üç bileşeni vardır. Bunlar bilgi teknolojileri, organizasyon ve
yönetimdir (Şekil 4.1.)
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
2
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri
Bilgi
Teknolojileri
Bilgi Sistemi = Bilgi
Teknolojileri +
Organizasyon + Yönetim
Bilgi
Sistemi
Organizasyon
Yönetim
Şekil 4.1. Bilgi Sisteminin Bileşenleri (Laudon & Laudon, 2000)
Bilgi teknolojileri firmalarda kullanılan donanım (her türlü bilgisayar, el
terminali, sunucular vs.) yazılım (işletim sistemleri, uygulama programları, veri
tabanı uygulamaları vs.) ve iletişim (internet ve ağ kapasiteleri, bandwidth vs.)
kapasiteleridir.
Organizasyon denildiğinde işletmelerde bilgi teknolojilerini kullanan kişiler
anlaşılmalıdır. Bilgi teknolojileri ile ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda
işletme çalışanları; görevleri gereği bilgi teknolojilerini kullanan son kullanıcılar,
bilgi teknolojilerinin kurulması, geliştirilmesi, bakım ve tutumu, arızaların
giderilmesi gibi teknik işlerden sorumlu olan bilgi teknolojisi uzmanları ve bilgi
teknolojilerine yapılacak yatırımlar konusunda karar verme konumunda olan
yöneticiler olmak üzere üç kategoride incelenebilir.
Yönetim ise işletme çalışanlarının bilgi teknolojilerini nasıl kullanacakları ile
ilgili önceden alınmış kararlar ve kurallar bütününü ifade eder. Pek çok firma bilgi
teknolojilerine yatırım yaparken iş süreçlerini ve iş yapma alışkanlıklarını
değiştirmek istemediğinden bilgi teknolojilerinin firmanın performasına katkısı
sınırlı kalmaktadır.
Bilgi sisteminin başarısı, bütün bileşenlerinin başarısına bağlı olduğu için
bilgi sistemlerinden fayda elde edebilmek için bilgi teknolojilerinin yanında
organizasyon ve yönetim kapasitelerinin de artırılması için yatırım yapılmalıdır.
Yapılan çalışmalar, bilgi teknolojilerine yaptıkları yatırımları yönetim ve
organizasyon kapasitelerinin geliştirilmesi için gerekli olan yatırımlar ile
destekleyen firmaların diğerlerine oranla bilgi teknolojilerinde daha fazla verim
elde ettiklerini ortaya koymaktadır.
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNDE BİLİŞİM
SİSTEMLERİNİN ÖNEMİ VE FONKSİYONLARI
Bilgi sistemleri, tedarik zinciri yönetimi uygulamaları için ayrı bir önem ifade
etmektedir. Her şeyden önce etkili bir tedarik zinciri yönetimi, kurumlar arası
iletişim ve koordinasyona dayanmaktadır. Operasyonlar ile ilgili bilgilerin
kurumlarca paylaşılması, ürünlerin bir noktadan diğerine etkin bir biçimde
iletilmesi için son derece önemlidir. Veri ve bilgi yönetimi, firmaların lojistik
operasyonlarını planlayabilmesi, ilgili iş süreçlerini düzenleyebilmesi, iş ortakları ile
iletişim, koordinasyon ve bilgi paylaşımının sağlayabilmesi, lojistik faaliyetlerinin
yürütülebilmesi, ürünlerin fiziksel taşınmasının takip ve kontrolünün
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
3
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri
sağlanabilmesi gibi hayati değere sahip yönetimsel ihtiyaçlarının temelini
oluşturur. Bu kapsamda yeni teknolojilerin lojistik operasyonlarında kullanımının
artmasıyla lojistiğin kurumlar içerisindeki yeri de değişmiş, diğer operasyonları
destekleyen bir konumdan çıkarak firmaya katma değer sağlayan, müşteri
hizmetlerini geliştiren, maliyetleri düşürerek küresel pazarlarda rekabet gücünü
artıran temel fonksiyonlardan biri hâlini almıştır.
Tedarik zinciri yönetiminde kullanılan bilgi sistemlerinin fonksiyonlarını iki
temel başlık altında toplamak mümkündür:
 Etkinlik Yönelimli Bilgi: Genel olarak bilgi sistemleri, firmalarda verimliliğin
artırılması ve operasyonel maliyetlerin düşürülmesi amacı ile kullanılır.
Örneğin lojistik süreçler içerisinde taşınan ürünler ve yapılan faaliyetler ile
ilgili bilgilerin otomatik olarak toplanması, saklanması, analiz edilerek
yöneticilere karar desteği için anlamlı bilgiler sunulması, tedarik zinciri
içerisindeki iş ortakları ile bilgi paylaşımı sayesinde zaman kayıplarının
önlenmesi ve hata oranlarının düşürülmesi gibi fonksiyonlar bu kategoride
sayılabilir.
 Etkililik Yönelimli Bilgi: Firmalarda mevcut iş süreçlerinin verimliliğini
artırmaya yönelik geleneksel yaklaşımın aksine, günümüzde pek çok firma
bilgi sistemlerini yeni iş süreçlerini mümkün kılan ve firmaya katma değer
sağlayan bir araç olarak da kullanmaktadır. Örneğin tedarik zinciri
operasyonlarının yeniden yapılandırılması, tekrarlanan işlemlerin ortadan
kaldırılması, iş ortakları ve tedarikçiler ile ilişkilerin geliştirilmesi,
operasyonların uluslararası bir seviye taşınması gibi fonksiyonlar bu
kategoride sayılabilir.
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİM BİLİŞİM SİSTEMLERİ
Bilgi sisteminin
fonksiyonları ile hitap
ettiği yönetim seviyesi
arasında önemli bir ilişki
vardır.
Bir bilgi sisteminin özellikleri, organizasyon içerisinde hitap ettiği düzeye
göre farklılıklar gösterebilir (Şekil 4.2.). Operasyonel seviyeye hitap eden bilgi
sistemleri sipariş takibi, siparişlerin yerine getirilmesi, konşimento düzenlenmesi,
envanter kontrolü, taşıma araçları (kamyon vs.) takibi gibi operasyon sürecinde
sıklıkla tekrar eden işlemlerin daha hızlı ve daha az hata ile yapılmasına yönelik
fonksiyonlar içerir. Denetim seviyesinde lojistik operasyonlarının performansının
ölçülmesi ve raporlanması öne çıkmaktadır. Orta yönetim seviyesinde kısa vadeli
(genellikle bir yıldan az) planlama, kontrol ve karar verme fonksiyonları ön plana
çıktığından bu seviyedeki bilgi sistemleri genel olarak taşıyıcıların seçilmesi,
araçların rota ve zamanlama planlarının yapılması, depolarda istif düzeni,
mevsimsel depolama ve taşıma ihtiyaçlarının belirlenmesi gibi konularda
yöneticilere karar desteği sağlamak amacı ile kullanılır. Üst yönetim seviyesinde
ise uzun vadeli stratejik ortaklıklar, firmanın genel lojistik yapısı gibi hızlı ve detaylı
bilgiye ihtiyaç duymayan kararlar verilmektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
4
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri
Şekil 4.2. Organizasyon Düzeyine Bağlı Bilgi Sistemi İhtiyaçları (Asadi, 2011)
Tedarik Zinciri Yönetim Bilgi Sistemini Altyapısı
Sistem Mimarisi
Sistem mimarisi, bilgi sisteminin veri tabanı, arayüz elemanları, iletişim gibi
bileşenlerinin nasıl yapılandırıldığını ifade eder. Günümüzde sistemlerin çoğu
istemci/sunucu (client/server) olarak tabir edilen, bir ağ üzerinden bir sunucuya
bağlanmış çok sayıda kişisel bilgisayardan oluşan mimaridir. Bu sistemde genel
amaçlı uygulamalar sunucu üzerinden merkezî olarak çalışırken diğer uygulamalar
kişisel bilgisayarlarda yerel olarak çalıştırılarak işlem kapasitesi dağıtılmış olur.
İstemci ile sunucu arasında ara katman yazılımları (middleware) özellikle veri
dönüşümü işlemleri için kullanılabilir.
Genel olarak tedarik zinciri bilgi sistemi, planlama, müşteri taleplerinin
karşılanması, envanter yönetimi, tedarik yönetimi, ulaştırma yönetimi ve depo
yönetimi fonksiyonlarını bulundurmalıdır. Bu fonksiyonlar birbiri ile bağlantılı farklı
farklı yazılımlar olarak tasarlanabileceği gibi bir yazılımın içerisinde toplanmış da
olabilir. Frazelle (2002)’ye göre lojistik bilgi sistemi, planlama ve uygulama olmak
üzere iki katmanda incelenmiş, her katmanda müşteri ilişkileri, envanter, tedarik,
ulaştırma ve depolama için fonksiyonlar bulunduran ayrı sistemler olarak
tanımlanmıştır.
Kurumsal Kaynak
Planlaması/İnternet
Şekil 4.3. Lojistik Bilgi Sistemi Mimarisi (Frazelle, 2002)
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
5
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri
Arayüz Ekipmanları
Verilerin klavye ile elle
sisteme girilmesi hem
zaman alıcı hem de hata
oranını artıran bir
yöntemdir.
Eskiden operasyonel seviyedeki faaliyetler kâğıt üzerinden takip edilip,
belirli aralıklarla (örneğin her gün mesai bitiminde) firmanın kurumsal bilgi
sistemlerine elle girilirdi. Verilerin bu şekilde toplanarak sisteme girilmesi, hem
yavaş olması hem de fazlaca iş gücüne dayanması nedeniyle verimsiz ve maliyetli
olmaktaydı. Ayrıca bilgi sisteminin veri tabanındaki veriler ile gerçekleşen
operasyonlar arasında insan hatasından kaynaklanan tutarsızlıkların olma ihtimali
de yüksekti.
Özellikle operasyonel seviyedeki sistemler için ham verilerin, üretildiği
noktada hızlı ve doğru bir şekilde alınarak sisteme girilmesi, operasyonların
verimliliği için büyük önem arz etmektedir. Veri girişlerinin otomasyonu hem
büyük miktardaki verilerin kısa zamanda işlenmesine olanak sağlar, hem de insan
kaynaklı hata ve yanlışlıklardan kaynaklanan sorunları da ortadan kaldırır. Ayrıca
verilerin, üretildiği noktadan gerçek zamanlı olarak alınması, verinin üretilmesi ile
sisteme girilmesi arasında geçen zamanı minimize ederek, verilerin tutarlılığını da
artırır.
Günümüzde barkod okuyucular, radyo frekanslı tanımlama sistemleri
(RFID), el terminalleri, araç terminalleri, optik okuyucular gibi pek çok teknoloji
otomatik veri toplanması için firmalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu
teknolojilerin yaygınlaşmasının arkasında iki önemli faktör vardır. Birincisi; dünya
genelinde sürekli artma eğiliminde olan ticaret hacmine bağlı olarak birim
zamanda işlenmesi gereken veri miktarının sürekli artarak kâğıt üstünde etkili bir
biçimde işlenmesi mümkün olamayan bir duruma gelmesidir. İkincisi ise söz
konusu teknolojilerin fiyatının gün geçtikçe düşmesi nedeniyle daha fazla firmanın
bu teknolojilere yatırım yapabilmesinin mümkün hâle gelmesidir. Böylece hem
kısa zamanda büyük miktardaki verilerin işlenmesine olanak sağlanmış, hem de
insan müdahalesi azaltılarak operasyonlardaki hata oranları ve veri tutarsızlıkları
azaltılmıştır.
Arayüz elemanları sisteme veri girme dışında veri görüntüleme ve her türlü
veriye gerçek zamanlı erişim için de kullanılmaktadırlar. Kişisel bilgisayarlar, el ve
araç terminalleri (ör. dokunmatik ekranlar), akıllı cep telefonları gibi pek çok araç,
lojistik operasyonları için gerekli olan verilere hızlı ve doğru bir şekilde erişim
sağlamaktadır. Örneğin; büyük bir dağıtım merkezinde çalışan bir görevlinin,
elinde taşıdığı bir el terminali ile kutuların üzerindeki barkod (ya da RFID)
etiketlerini okutarak o kutu ile ilgili her türlü bilgiye anında ulaşması, bir forklift
operatörüne yapması gereken işlemlerin forkliftine monte edilmiş bir ekrandan
iletilmesi, günümüzde sıkça kullanılan yöntemlerdendir.
İletişim
Elektronik veri değişimi
(EDI) teknolojisi ticari
dokümanların elektronik
olarak bir bilgi
sisteminden diğerine
aktarılmasını sağlar!
Tedarik zinciri içerisindeki firmalar arası iletişim ve koordinasyonun
sağlanabilmesi için firmalar arası veri paylaşımının etkin bir düzeyde olması şarttır. İki
firmanın kendi kurum içi operasyonlarının planlanması, yürütülmesi ve kontrolü için
kullandığı bilgi sistemleri ne kadar gelişmiş olursa olsun, bu sistemler birbirleri ile
otomatik olarak veri alışverişi yapamıyor ise, zincirin bazı halkalarının zayıf kaldığı
söylenebilir.
Özellikle aralarında sözleşme vs. gibi uzun dönemli işbirliği anlaşması olmayan
firmalar arası iletişim telefon, faks ya da elektronik posta aracılığı ile olmaktadır. Bu
şekilde alınan bir talep, talebi alan firmanın personeli tarafından kendi bilgi sistemine
elle girilmelidir. Bu yöntem ise, tıpkı arayüz ekipmanlarında olduğu gibi hem zaman alan,
hem fazlaca insan iş gücü gerektiren, hem de hata oranı yüksek olan bir yöntemdir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
6
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri
Mevcut bir bilgi sisteminde dijital olarak saklanan bir verinin kağıt üzerine çıktı alınarak
diğer firmaya faksla gönderilmesi, bilgiyi alan uçta klavye ile tekrar sisteme girilmesi, bilgi
sistemleri kullanılarak elde edilecek faydaların sınırlı kalmasına neden olur.
Oysaki firmalar arası ticari bilgi ve dokümanların standart formatta elektronik veri
değişimi (EDI) ile paylaşılması, hem gerçek zamanlı veri ve bilgi paylaşımına olanak
vererek operasyonların hızını artırır, hem aynı işlem için daha az personele ihtiyaç
duyulduğu için operasyonların maliyetini azaltır, hem de hata oranlarının daha düşük
olmasını sağlar. Örneğin bazı perakende yöneticileri elektronik satış verisini otomatik
olarak tedarikçileri ile paylaşır, böylece satılan ürünlerin yerine konması tetiklenmiş olur.
Ayrıca satış verilerini baz alarak tedarikçilerin kendi üretim planlamaları da desteklenmiş
olur.
Veri Tabanı Uygulamaları
Veri tabanı; verilerin merkezileştirilerek ve gereksiz veri tekrarını kontrol
ederek çok sayıda uygulama programları tarafından kullanılması için düzenlenmiş
veri topluluğudur. Veri tabanları, ihtiyaç duyulan veriye hızlı ve doğru şekilde
ulaşılmasını sağlar. Tedarik zinciri operasyonlarında kurum içi ve kurum dışı pek
çok kişi ve bölümün ortaklaşa çalışması gerektiği, bu nedenle de doğru bilgiye
doğru zamanda ulaşmanın çok önemli olduğu barizdir. Bu kapsamda işlem bilgileri,
durum bilgileri, fiyat ve diğer genel bilgilerin, bilginin özelliğine uygun bir şekilde
bir veri tabanında düzenlenmiş olmaları gerekmektedir.
Lojistik ile ilgili kararların veriliş sıklığı ve bu kararlar için ihtiyaç duyulan
verilere erişim hızı çok değişkendir. Bu nedenle veri saklama ve işleme sistemleri
de bu ihtiyaçları göz önünde bulundurarak tasarlanmalıdır (Asadi, 2011). Örneğin
talep tahmini, envanter kontrolü, yük faturalandırılması ya da maliyet raporlaması
gibi işlemler günlük, haftalık ya da aylık olarak tekrarlanmaları itibariyle hızlı
erişime olanak sağlayacak şekilde bilgisayar ortamında saklanmalıdır. Fakat
depolama yeri, tesis düzenlemesi, yük elleçleme ekipmanı gibi kararların bir yıl ya
da daha uzun aralıklarla tekrarlandığı için pahalı bilgisayar sistemleri yerine dosya
ortamında saklanması daha pratik olabilir (Asadi, 2011).
Konumlandırma Sistemleri
Coğrafi bilgi sistemleri
(GIS) işlediği verilere
nitelik olarak
konumlarını (enlem,
boylam, vs.) da atar!
Kargo ve araçların anlık konum ve durumunun takip edilmesi lojistik
firmaları tarafından sıkça kullanılan bir yöntemdir. Bu amaç için uydu bağlantısı ile
aracın gerçek zamanlı yerini tespit etmeye yarayan küresel konumlandırma
sistemi (GPS), verilerin konumuna bağlı olarak saklanması, alınması analiz edilmesi
ve çoğu zaman dijital bir harita üzerinde gösterilmesini sağlayan coğrafi bilgi
sistemleri (GIS) bu amaç için kullanılan teknolojilerin başını çekmektedir. Özellikle
pahalı yüklerin taşınması esnasında araç ve kargonun gerçek zamanlı olarak takibi
ve önceden belirlenen rotadan sapma durumunda uyarı veren sistemler araç,
sürücü ve kargo güvenliği için önemlidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
7
Örnek
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri
•Almanya’nın Bremen Üniversitesi
(http://www.intelligentcontainer.com/) tarafından geliştirilen akıllı
konteyner, özellikle gıda maddelerinin taşınması için tasarlanmış,
nakliye süresince konteyner içinin ısısının nem oranının ayrıca elektrik
kesintilerinin uydu üzerinden sürekli olarak kontrol edilebilmesi
sağlanmıştır. Böylece taşınan gıdaların bozulmasına sebep olabilecek
bir durum gıdalar bozulmadan önce tespit edilerek anında müdahale
edilebilmesi sağlanmıştır.
•Güney Kore’nin Dong-A Üniversitesi Akıllı Konteyner Araştırma
Merkezi (Intelligent Container Research Center, ICC, www.icc.re.kr)
tarafından geliştirilen akıllı konteyner sistemi ise daha çok hırsızlık ve
terör olaylarına karşı kargo güvenliği baz alınarak tasarlanmış,
konteyner kapısının açılması, içeri ışık sızması (Kapının
menteşelerinden sökülmesi durumunda kapı sensörleri ve mühürler
etkisiz kalabilmektedir!), ısı, nem, tuzluluk (konteynerin gemiden
denize düşmesi durumu), darbe ve şok (taşıma esnasında konteynerin
düşürülmesi, hasar görmesi vs.) gibi durumlar gerçek zamanlı olarak
takip edilebilmekte, ayrıca hasar oluşması durumunda kimin sorumlu
tutulacağı ile ilgili olarak kayıt tutulabilmektedir.
Tartışma
Ayrıca kesin teslim zamanının bildirilebilmesi ile müşteri memnuniyetinin
artırılması, araçların kesin geliş zamanının bilinmesi ve önceden gerekli hazırlıkların
yapılması ile atıl bekleme sürelerinin azaltılması, iş emirlerinin en uygun konumdaki
araca yönlendirilerek maliyetin düşürülmesi, araç sürücülerine navigasyon ve trafik
bilgileri sunulması gibi pek çok faydalar sunmaktadır.
• Televizyon reklamlarından tanıdığımız "Getir Götür İsmail"in
neden arkadaşlarının bisikletlerine mavi renkli uçan balonlar
bağladığını düşününüz. (Reklam için bk.
http://www.youtube.com/watch?v=n6M2P8an4I4)
Tedarik Zinciri Yönetim Bilgi Sistemleri’nin Modülleri
Tedarik Zinciri Yönetim Bilgi Sistemi; firmanın pazarlama, üretim, finans,
muhasebe ve lojistik gibi kurum içi fonksiyonları arasında iletişim ve bütünleşmeye
olanak sağlamakla kalmamalı, tedarik zinciri içindeki kurumlar arası iletişim ve
bütünleşmeyi de desteklemelidir. Satışlar, nakliye, üretim çizelgeleri, stok durumu,
sipariş durumu gibi hem alıcıların hem de satıcıların belirsizlikleri azaltacak ölçüde
bilgi paylaşmaları, her ne kadar kendileri için çeşitli faydalar sağlasa da, pek çok
firma operasyonel verilerinin kontrolleri dışında başkaları ile paylaşılmasını
rekabet gücünün kaybedilmesi olarak algılamakta ve buna direnç göstermektedir.
Hem işlenen veri miktarı ve çeşidinin fazla olması, hem de firmaların bilgi
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
8
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri
paylaşımı konusunda isteksiz olmaları, Tedarik Zinciri Yönetim Bilgi Sistemleri’nin
kurulum ve işletilmesini zorlaştırmaktadır.
Genel olarak Tedarik Yönetim Bilgi Sistemi, müşteri taleplerinin
karşılanması, envanter yönetimi, tedarik yönetimi, taşıma yönetimi ve depo
yönetimi için modüller bulundurur. Ayrıca yukarıdaki sistemler için gerekli olan
planlama fonksiyonları adına ayrı birer sistem de bulunabilir. Bu sistemler ayrı ayrı
yazılımlar olarak tedarik edilebildiği gibi bütünleşik bir sistemin parçası da olabilir.
Daha geniş perspektiften bakılırsa, Tedarik Zinciri Yönetim Sistemi’ni üç ana
modülde incelemek mümkündür.
vs.)
Şekil 4.4. Tedarik Zinciri Bilgi Sisteminin Modülleri (Ballou, 2004)
Sipariş Yönetim Sistemleri
Tedarik Zinciri Yönetim Bilgi Sistemi’nin bir parçası olarak Sipariş Yönetim
Sistemi, müşterilerin sipariş döngüsü içerisinde bulunan sipariş oluşturma, sipariş
iletme, sipariş girme, sipariş gerçekleştirme ve sipariş durumu kontrolü gibi
aktivitelerin yürütülmesi için kullanılan bilgi sistemleridir. Genel olarak
müşterilerin sistem ile ilk irtibat noktasını oluşturur. Müşteriler firmanın sipariş
yönetim sistemi üzerinden talep ettikleri ürünün envanterde olup olmadığını Depo
Yönetim Sistemi üzerinden teyit eder. Ürünün müşteri tarafından
onaylanmasından sonra ödeme bilgileri teyit edilir. Siparişin müşteri tarafından
onaylanmasından sonra ise müşteri için bir ürün tahsis edilir, gerekiyorsa üretim
planlaması yapılır ve son olarak da ürünün müşteriye nakledilmesini müteakip
faturası kesilir. Görüldüğü gibi Sipariş Yönetim Sistemi, firmanın diğer kurumsal
bilgi sistemleri ile bütünleşik olarak çalışmak zorundadır. Bu şekilde bir bilgi
sistemi müşteriler ile firmalar arasında olduğu gibi firmalar ile tedarikçileri
arasında da bulunabilir. Genellikle birincisine Müşteri Tepki Sistemi (Customer
Response System), ikincisine Tedarik Yönetim Sistemi (Supply Management
System) adı verilir.
Müşterilerden alınan siparişlerin firma personeli tarafından sisteme elle
girilmesi ile müşteri tarafından otomatik olarak sistem girilmesi arasında verimlilik
ve fiyat bakımından farklılıklar vardır. Siparişlerin otomasyonunun müşteri sipariş
döngüsünün kısalması, işlemlerin hızının ve doğruluğunun artması, ürün durumu
ve fiyat gibi bilgilere anında erişim, envanter ve üretim planlarının otomatik
güncellenmesi, ürün faturalandırılmasının nakliye ile eş zamanlı hale getirilerek
nakit akışının hızlandırılması ve insan faktöründen kaynaklanan hataların ortadan
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri
kaldırılması gibi avantajlarının yanı sıra sistemin kuruluşu için gereken yatırım
masraflarının yüksek oluşu gibi bir dezavantajı da vardır.
Depo Yönetimi Sistemleri
Depo Yönetim Sistemi, tedarik zinciri yönetiminde ürünlerin akışını ve
saklanmasını yöneten modüldür. Herhangi bir zamanda depoda hangi üründen
kaçar tane olduğunun bilinmesi satış elemanları için önemli olduğundan Depo
Yönetim Sistemleri genel olarak Sipariş Yönetim Sistemi ve diğer kurumsal
yazılımlar ile bütünleşik olmalıdır.





Tipik bir Depo Yönetim Sistemi’nde aşağıdaki fonksiyonlar bulunur:
Ürün Kabul: Ürünün depoya getiren araçtan indirilmesi ile beraber ürünün
kodu, türü, miktarı, ağırlığı vs. gibi bilgiler sisteme girilir. Bilgilerin sistem
girilmesi esnasında klavye yolu ile elle de giriş yapılabildiği gibi barkod
okuyucu ya da RFID etiketleri gibi otomatik veri toplama teknolojileri de
kullanılabilir.
Yerleştirme: Depoya kabul edilen ürünlerin geçici depolama yerine
konulmasıdır. Depoya kabul edilen ürünler depo içerisinde tanımlanmış
olan uygun istif alanları ile eşleştirilir. Bu eşleştirme, ürünün daha sonra
arandığı zaman kolaylıkla bulunabilmesi için önemlidir.
Envanter Yönetimi: Depo içerisindeki her bir ürünün stok seviyesinin takip
edilmesi ve bu seviye belirlenen bir limitin altına düşmesi durumunda
tedarikçilerine sipariş verilmesidir. Bu sipariş firmanın satın alma personeli
tarafından manuel olarak yapılabildiği gibi, EDI ya da internet üzerinden
otomatik olarak da tetiklenebilir.
Sipariş İşlemleri ve Ürün Alımı: Sipariş gelmesi durumunda talep edilen
ürünün depo içinde bulunması ve depodan alınması işlemi, depo
operasyonları içerisinde en önemli ve en çok masraflı olanıdır. Bir sipariş
içerisinde birbirinden farklı elleçleme özelliklerine sahip ürünler
bulunabilir. Örneğin; bazı ürünler tek tek elleçlenirken bazıları ise daha
büyük koli ya da paketler ile elleçleniyor olabilir. Depo Yönetim Sistemi;
sipariş içeriğini elleçleme özellikleri ve depo alanı içerisindeki istif yeri ile
bağlantılı olarak parçalara böler ve her bir ürün için depo operatörlerine
ayrı ayrı iş emirleri oluşturur. Bunu yaparken de iş yükünün eşit olarak
dağıtılmasına özen gösterir. Depoda çalışan personel ya da operatörler, iş
emirlerinin el terminalleri ya da forklift benzeri araçlara monte edilmiş
cihazlardan alabilir, yine bu cihazlar aracılığı ile verilen işin tamamlandığını
sisteme rapor edebilirler.
Nakliye Hazırlama: Aynı araçla depodan ayrılacak siparişlerin bir arada
işlenmesidir. Aynı araç ile sevkedilecek siparişler hacim ve ağırlık limitleri göz
önünde bulundurularak konum yakınlığına göre araçlara atanır. Bu aşamada
paketleme ya da etiket yapıştırma gibi katma değerli işlemler de yapılabilir.
Ulaştırma Yönetim Sistemleri
Ulaştırma Yönetim Sistemi, firmaya gelen ve firmadan gönderilen her türlü
ürünün taşınmasını düzenler ve firmanın taşıma aktivitelerinin planlanması ve
kontrolüne yardımcı olur. Bu sayede firma yöneticilerine karar desteği sağlayarak
firmanın araç ve taşıma kaynaklarının verimli olarak kullanılmasını sağlar.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
10
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri






Taşıma Modu Seçimi: Taşınacak yükün büyüklüğü ve özelliklerine göre
değişik taşıma alternatiflerinin fiyatları ve performans ihtiyaçlarını
karşılaştırarak en uygun taşıma modunun belirlenmesini sağlar.
Yük Yoğunlaştırması: Bir aracı doldurmayacak küçük boyuttaki yüklerin
özellikleri, hedef noktaları ve teslimat tarihlerini göz önünde bulundurarak
birleştirilmelerini sağlar.
Nakliye Güzergâh ve Zamanlamasının Belirlenmesi: Yükleri araçlara
atayarak aracın dolaşacağı istasyonların sıralamasının yapılmasını sağlar.
Müşteri Talepleri İşlemleri: Taşıma esnasında yüke gelebilecek her türlü
zararın karşılanması işlemlerini düzenler.
Takip: Sevkiyat hâlindeki bir yükün anlık konum ve durumunun takip
edilmesini sağlar.
İrsaliye Faturaları: Veri tabanındaki bilgiler ışığında irsaliye faturalarının
düzenlenmesini ve takibini sağlar.
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNDE KULLANILAN
TEKNOLOJİLERE ÖRNEKLER
Barkod
Barkod teknolojisi ucuzluğu, yüksek okuma oranı, kullanım rahatlığı ve
basitliği nedeniyle otomatik tanımlama teknolojileri içerisinde en sık kullanılanıdır.
Değişik kalınlıklardaki çizgiler ile ifade edilen alfanumerik karakterlerin lazer ışını
ile okutularak bilgisayar tarafından tanınması esasına dayanır. Herhangi bir
yazıcıdan çıktı olarak alınabilen bu çizgiler tanımlanması istenen ürüne rahatlıkla
yapıştırılabildiği için kullanımı gayet ucuz ve pratiktir. Marketlerde perakende ürün
satışından hava alanlarında bagaj tanımlamaya kadar günlük hayat içerisinde pek
çok alanda kullanılmaktadır.
Birim zamanda çok sayıda ürünün işlendiği büyük ve iş yoğunluğunun fazla
olduğu lojistik merkezlerinde ürünlerin hızlı ve doğru olarak tanımlanması ve o
ürünle ilgili işlemlerin hızlıca yapılabilmesi, operasyonların verimliliği için çok
önemlidir. Taşınan, depolanan ya da işlenen her türlü ürün, lojistik bilgi sisteminde
kendisine verilen barkod numarası ile tanımlanmıştır. İlgili personel el terminali ya
da barkod okuyucusu ile ürünün üzerindeki etiketi okutarak o ürünle ilgili her türlü
bilgiye rahatlıkla ulaşabilir. Böylece hem kısa zamanda çok sayıda ürünün
işlenmesi sağlanmış olur, hem de ürünlerin kaybolması, yanlış yere gönderilmeleri
vs. gibi insan faktöründen kaynaklanan hatalar en aza indirilmiş olur. Barkod
sadece ürünlerin üzerine değil aynı zamanda ürünler ile ilgili fatura, sevk irsaliyesi,
konşimento gibi evrakların üzerine de basılabildiği için kullanım kolaylığı sağlar.
Barkod teknolojisinin en önemli avantajlarından birisi ise uluslararası bir
standardı olduğu için uluslararası lojistik operasyonlarında da rahatlıkla
kullanılabilmesidir. Ayrıca barkodun basılı olduğu yüzey hasar görmediği sürece
yüzde yüze yakın okuma oranı ile güvenilir bir tanımlama yöntemidir. Fakat
barkod teknolojisinin de kendine göre dezavantajları vardır. Barkod okuyucusunun
gönderdiği lazer ışını sadece doğrusal olarak ilerlediği için okuyucunun barkodu
doğrusal bir açı ile görmesi gerekmektedir. Barkod etiketi ile okuyucu arasına
girecek herhangi bir engel bulunması ya da okuyucu ile barkod etiketi arasında
görüş açısının değişmesi durumunda algılama oranları ciddi oranda düşmektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
11
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri
Örnek
Bu nedenle barkod okuyucular genel olarak kısa mesafede ve elle kontrol edilirler.
Yürüyen band vs. gibi insansız otomasyon sistemleri için uygulanması zordur.
•Güney Kore'nin önde gelen perakende süpermarket zinciri olan E-Mart,
ilginç bir uygulamaya imza atmıştır. Öğle yemeği saatlerinde (12:0013:00) satışların ciddi oranda düşmesi nedeniyle, müşterilerine sadece
öğle saatlerinde yaşayabilecekleri bir deneyim sunmayı planlamıştır.
Seul'un belli başlı merkezlerinde, üzerinde çeşitli boylarda çubukların
bulunduğu panolar kurulmuştur. Saat tam 12:00'de çubukların gölgesi
pano üzerinde bir karekod oluşturmaktadır. Müşteriler cep telefonları ile
bu kodun fotoğrafını çekerek internete bağlanabilir ve indirimli alışveriş
yapabilir. Saat 13:00'ten sonra gölgelerin konumu değişince bu işlem
yapılamamaktadır. Sonuç olarak E-Mart amacına ulaşmış, müşterilerine
sadece öğle saatlerinde yaşayabilecekleri bir tecrübe sunmuş, öğle
saatlerindeki satışlarını artırmayı başarmıştır.
(http://www.youtube.com/watch?v=EvIJfUySmY0)
Radyo Frekanslı Tanımlama Sistemleri (RFID)
Radyo Frekanslı Tanımlama Sistemleri’nin (RFID) foksiyonu barkod
teknolojisine çok benzer, bu nedenle barkodun kullanıldığı her durumda rahatlıkla
kullanılabilir. Barkoddan en önemli farkı tanımlamanın lazer ışını yerine radyo
dalgaları ile yapılmasıdır.
RFID sistemleri RFID etiketi, RFID okuyucusu ve okunan bilgileri filtreleyen
bir ara katman yazılımından oluşur. Basit anlamı ile bir RFID etiketi, tanımlanması
istenilen bilgilerin saklandığı bir çip ve RFID okuyucusu ile iletişimi sağlayan bir
antenden oluşur. Bu tür etiketlere “pasif etiket” adı verilir. Pasif RFID
sistemlerinde, etiketlerin güç kaynakları (pil vs.) olmadığı için tanımlama için
gerekli olan enerjiyi RFID okuyucusundan gönderilen radyo dalgalarından alır.
Okuyucudan gönderilen bu dalgalar etiketin anteni ile enterferans yaparak etiket
çipinden düşük voltajda elektrik geçmesi sağlanır. Bu sayede çipte bulunan bilgiler
yine radyo dalgaları ile okuyucuya iletilir. Bu tanımlama süreci, etiketin
okuyucunun kapsama alanı içinde bulunduğu sürece devam edeceğinden,
tekrarlanan veriler ara katman yazılımı tarafından filtrelenir ve bir ürünün sadece
bir kere okunması sağlanmış olur. Bu şekilde tanımlanan veriler, firmanın diğer
lojistik ve kurumsal yazılımlarının veri tabanlarına gönderilerek bütünleşik bir
sistem hayata geçirilebilir.
Pasif etiketlerin okunma mesafesi, kullanılan radyo dalgalarının frekansına
bağlı olarak birkaç santimetreden (ör. elektronik otobüs kartları ) birkaç metreye
(ör. otomobillerin ön camına yapıştırılan ve araç otoparka yaklaşınca bariyerin
otomatik olarak açılmasını sağlayan sistemler) kadar değişebilir. Eğer daha uzak
mesafelerden tanımlanma yapılması isteniyorsa, aktif RFID sistemleri
kullanılmalıdır. Pasif sistemlerden farklı olarak aktif RFID sisteminde RFID
etiketlerinin kendi güç kaynakları (pil vs.) vardır ve kendileri radyo dalgaları
üretebilirler. Bu sayede tanımlama mesafesi 50 ila 100 metreye kadar çıkartılabilir.
Barkod sistemi ile kıyaslandığında RFID sistemlerinin en önemli avantajları:
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
12
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri




Bireysel
Etkinlik


Radyo dalgaları, lazer ışınları gibi doğrusal olarak ilerlemediği için
okuyucunun etiketi doğrudan görmesi gerekmez, kapsama alanı
içerisindeki bütün etiketler okunabilir. Böylece okuyucu ile etiket arasında
girecek olan bir engel, okumayı engellemez. Bu nedenle insansız
otomasyon sistemleri için kullanımı barkod sistemine kıyasla daha
kolaydır.
RFID sistemi sayesinde aynı anda birden fazla etiket okunabilir. Örneğin
süpermarket alışverişlerinde barkod yerine RFID sistemi kullanılsaydı,
ürünlerin kasada tek tek okutulması gerekmez, alışveriş arabanız ile
kasaya yaklaştığınızda arabanızdaki bütün ürünler tek seferde
tanımlanabilirdi.
RFID çipleri barkod etiketlerine kıyasla çok daha fazla miktarda bilgi
saklayabilir. Bu sayede barkod ile sadece ürün türü bazında etiketleme
yapılabilirken RFID ile her bir ürün bazında etiketleme yapılabilir.
Barkod etiketi bir kere basıldıktan sonra üzerindeki bilgi değiştirilemez.
Fakat bazı RFID etiketleri üzerindeki bilgiler hem okunup hem de
yazılabilir. Örneğin elektronik otobüs kartınızla otobüse her bindiğinizde
okuyucu kartınızdaki bakiyeyi okur, biniş ücretini düşer ve kalan miktarı
tekrar kartınıza yazar.
Barkoda kıyasla yetkisiz kişilerce kopyalanması daha zordur.
Özellikle aktif RFID sistemleri, küresel konumlandırma ya da sensör
teknolojileri ile bağlanarak kargo güvenliğini de kapsayan daha kompleks
sistemlerin kurulumuna olanak sağlayabilir.
•Bazı mağazalarda hırsızlık olaylarına karşı, ödeme yapılmayan bir ürün
kapıdan çıkartıldığında alarm veren güvenlik sistemleri vardır. Bu
sistemlerin ödeme yapılmamış bir ürünü nasıl tanımladığını düşününüz
Bütün bu avantajlarının yanında RFID teknolojisinin yaygınlaşmasının
önünde bazı engeller bulunmaktadır. Kısaca;
 Fiziksel olarak radyo dalgalarının sıvı ortamlarda kırılması, metal yüzeylerden
yansıması nedeniyle sıvı ve metal kargoların etiketlenmesinde sorunlar
yaşanabilmektedir.
 Enterferans, radyo dalgaları için önemli bir sorun oluşturmaktadır. Ortamda
bulunan diğer radyo dalgaları (özellikle birden fazla RFID okuyucusu
kullanılıyorsa) bazı etiketlerin okunamamasına neden olabilir.
 RFID teknolojisi, barkod teknolojisine göre daha pahalı bir sistemdir. RFID
sistemlerini ekonomik olarak uygun kılan şey ise insansız otomasyonu mümkün
kılmasıdır. Fakat düşük okuma oranları nedeniyle oluşan hatalar yine insan gücü
ile düzeltilirse, RFID sistemlerinden beklenen ekonomik değer elde edilemez.
 Tanımlama mesafesinin artması, tanımlanan ürünlerin karışmasını da
beraberinde getirmektedir. Yine süpermarket örneğine dönecek olursak,
alışveriş arabalarındaki bütün ürünlerin tek seferde tanımlanması, arka arkaya
ya da yan yana duran müşterilerin arabalarındaki ürünlerin tanımlanmasının
ardından hangi ürünün hangi müşterinin arabasında olduğu karıştırılabilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
13
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri

Örnek

Aslında yukarıdaki sorunların teknik olarak çözümü mümkün olmakla birlikte,
sistemin güvenilirliği ve verimliliğini artırmak adına eklenen her bir fonksiyon,
sistemin maliyetini artırmaktadır. Özellikle etiketlenen ürün sayısının fazla
olduğu durumlarda etiketlerin birim fiyatının artması, sistemin ekonomik
uygunluğunu ortadan kaldırmaktadır.
Bir diğer sorun ise RFID teknolojilerinde kullanılan etiket, çip, frekans ve
kodların uluslararası standardının henüz tam olarak oluşturulmamasıdır. Bu
nedenle bir ülkede etiketlenen bir ürünün başka bir ülkede tanımlanması, ya da
aynı ülke içerisinde olsa dahi bir firma tarafından etiketlenen ürünlerin başka bir
firmanın sistemi tarafından okunması barkoda kıyasla daha zordur.
•Tedarik zinciri yönetiminde RFID kullanımına verilebilecek en önemli
örnek, Amerika Birleşik Devletleri’nde perakende zinciri olan WalMart’tır. Bir ürünün Wal-Mart mağazalarında satılabilmesi için her
ürünün tedarikçileri tarafından Wal-Mart standardına uygun bir şekilde
palet ya da kutu seviyesinde RFID etiketleri ile etiketlenmesi
gerekmektedir. Bu şekilde etiketlenmiş olan her koli ya da paket, WalMart depolarına giriş yaparken depo kapılarına monte edilmiş
okuyucular tarafından tanımlanarak Wal-Mart’ın depo yönetim bilgi
sistemine aktarılır (Celentano, 2006).
•RFID sadece iş gücünden tasarruf ve operasyonel verimliliğin artırılması
amacını taşımaz. Amerikan Savunma Bakanlığı dünyanın değişik
yerlerinde görev yapmakta olan askerî personelinin ihtiyaçlarının takip
edilmesi, özellikle de silah ve mühimmat gibi güvenlik gerekçeleri ile
takip altında bulundurulması gereken malzemeler ile alakalı olarak
envanter görünürlüğü ve takibi için, Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA)
sahte, kaçak ve reçetesiz kullanılan ilaçların takibi için RFID uygulamaları
kullanmaktadırlar (Miyan, 2006).
ÖRNEK VAKA: SÜRAT KARGO
Türkiye’nin önde gelen kargo şirketlerinden Sürat Kargo’nun İstanbul
Samandıra’daki aktarma merkezinde günde 14 ila16 bin parça kargo
elleçlenmektedir. Bütün kargo, araç ve evrak işlemleri, Sürat Teknoloji tarafından
geliştirilmiş olan Serendip adlı kurumsal kaynak planlaması sistemi üzerinden
elektronik ve bütünleşik (entegre) olarak yapılmaktadır.
Kargo operasyonları şubede başlayıp şubede bitmektedir. Müşteri
tarafından teslim edilen kargo, şubelerde Fatura Kesim Ekranı olarak tabir edilen
şipariş yönetim sistemi tarafından merkezî sisteme kaydedilmekte, sistem
tarafından üretilen barkod etiketi kargoya yapıştırılmaktadır. Fatura Kesim
Ekranı’nda müşterilerin talep ettikleri ekstra hizmetler (uçak ile gönderme, SMS
ile bilgilendirme, e-mail ile bilgilendirme vs.) de tanımlanmaktadır.
Gün sonunda şubedeki kargolar Sefer Düzenleme Ekranı adı verilen modül
aracılığıyla barkodları okutularak kendi şubelerine atanmış olan araca sistem
üzerinden yüklenirler, araç mühürlenerek araçtaki kargoların listesini gösteren
Toplu Taşıma İrsaliyesi sistemden çıktı olarak alınır. Araçlara takılan mühür
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
14
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri
numarası ve araçların kilometre değerleri yine şube tarafından sisteme işlenir ve
sefer başlatılır.
Şekil 4.5. Kargo ve Araç Barkodları
Araç aktarma merkezine gelince karşılanır, mühür ve kilometre değerleri
kontrol edilir. Araç boşaltılırken aktarma merkezi personeli tarafından el
terminalleri aracılığıyla bütün barkodlar tek tek okutularak teyid edilir. Yürüyen
band aracılığıyla her bir koli, kendilerine atanan hat aracına (aktarma merkezleri
arası çalışan şehirlerarası araçlar) yüklenir. Hat araçları da aynı şekilde mühürlenir,
mühür ve kilometre değerleri sisteme işlenerek bir aktarma merkezinden diğerine
yola çıkar.
Hat aracının varış noktasında da aynı işlemler tekrarlanarak koliler önce
şubelere, ardından (adrese teslim ise) kuryelere teslim edilir. Kuryeler kargoyu
sahibine teslim ettikten sonra teslimat onayını cep telefonu aracılığıyla otomatik
olarak sisteme girerler.
Şekil 4.6. Barkod Okuyucu ve El Terminali
Bu süreç içerisinde kargonun nerede ve hangi durumda olduğu, Türkiye’deki
bütün şubelerden gerçek zamanlı olarak takip edilebilmektedir. Operasyonel
anlamda her türlü rapor ise Serendip tarafından otomatik olarak üretilmektedir.
Ayrıca mevcut sistem internet üzerinden müşterilere kendi kargolarını takip
edebilme imkânı da sağlamaktadır. www.suratkargo.com.tr internet adresinden
Kargom Nerede menüsünden evrak takip numarası ya da fatura numarasına göre
kargo bilgilerine gerçek zamanlı olarak ulaşabilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
15
Özet
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri
•Bilgi sistemi, karar destek, koordinasyon, kontrol, analiz ve görsellik
için bir organizasyonun iç operasyonları ve dış çevresinden veri ve
bilgileri toplayan, saklayan, işleyen ve dağıtan birbiri ile ilişkili
bileşenlerdir. Bilgi sistemleri işletmelerin karşılaştıkları problemleri
çözerek firmaya gerçek ekonomik değer katmayı hedefler.
•Bilgi sistemleri, bilgi teknolojileri, organizasyon ve yönetim
bileşenlerinden oluşur. Bilgi teknolojileri ,kullanılan donanım,
yazılım ve iletişim teknolojilerini, organizasyon, bu teknolojileri
kullanan kişileri, yönetim ise bu kişilerin bilgi teknolojilerini nasıl
kullanacakları ile ilgili önceden alınmış kararları ifade eder. Sistemin
başarısı, bütün bileşenlerinin başarısına bağlı olduğu için bilgi
sistemlerinden fayda elde edebilmek için bilgi teknolojilerinin
yanında organizasyon ve yönetim kapasitelerinin de artırılması için
yatırım yapılmalıdır.
•Veri ve bilgi yönetimi, firmaların lojistik operasyonlarını
planlayabilmesi, ilgili iş süreçlerini düzenleyebilmesi, iş ortakları ile
iletişim, koordinasyon ve bilgi paylaşımını sağlayabilmesi, lojistik
faaliyetlerini yürütülebilmesi, ürünlerin fiziksel taşınmasının takip
ve kontrolünün sağlanabilmesi gibi hayati değere sahip yönetimsel
ihtiyaçlarının temelini oluşturur. Bu nedenle bilgi sistemleri, tedarik
zinciri yönetimi uygulamaları için ayrı bir önem ifade etmektedir.
• Tedarik yönetimi bilgi sistemi, her biri değişik foksiyonları yürüten
üç ana modülden oluşur. Bunlar; müşterilerden gelen taleplerin
girildiği ve takip edildiği Sipariş Yönetim Sistemi, depoda bulunan
envanter düzeyini ve her bir ürünün depo içerisindeki yerinin ve
durumunun takibini sağlayan Depo Yönetim Sistemi ve taşınacak
ürünler ile onları taşıyacak araçlara atanması, araçların en uygun
zamanlama ve güzergahta seyir yapmalarını sağlayan Ulaştırma
Yönetim Sistemi'dir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
16
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri
DEĞERLENDİRME SORULARI
Değerlendirme
sorularını sistemde ilgili
ünite başlığı altında yer
alan “bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
1.
Aşağıdakilerden hangisi bilgi sistemlerinin bileşenlerinden biridir?
a) Karar destek sistemleri
b) Barkod
c) Yönetim
d) Depo yönetimi
e) Küresel konumlandırma sistemi
2. Aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
a) Verileri birer konum atayarak işleyen bilgi sistemlerine “Coğrafi Bilgi
Sistemleri” (GIS) denir.
b) Ticari bilgi ve dokümanların bir bilgi sisteminden diğerine elektronik olarak
aktarılmasına “Elektronik Veri Değişimi” (EDI) adı verilir.
c) RFID teknolojisi otomatik tanımlama ve veri toplama işlemleri için kullanılabilir.
d) Barkod teknolojisine kıyasla RFID teknolojisi uluslararası standartlara bağlı
olduğu için dış ticarette rahatlıkla kullanılabilir.
e) Firmalarda kullanılan bilgi sistemlerinin özellikleri, organizasyon içerisinde
hitap ettikleri düzeye göre farklılık gösterir.
3. Aşağıdakilerden hangisi RFID teknolojisinin avantajlarından biri değildir?
a) Aynı anda birden fazla ürünü okuyabilir.
b) Metal ve sıvı ortamlarda radyo frekansları yansıma ve kırılma yapabilir.
c) Okuyucunun etiketi doğrusal olarak görmesi gerekmez.
d) Etiketlerdeki bilgilerin hem okunması hem yazılması mümkündür.
e) Yetkisiz kişilerce kopyalanması zordur.
4. Aşağıdakilerden hangisi Depo Yönetim Sistemleri’nin özelliklerinden biri değildir?
a) Nakliye Hazırlama
b) Envanter Yönetimi
c) Ürün Kabul
d) Ürün Yerleştirme
e) Yük Yoğunlaştırması
5. Bilgi sistemleri ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
a) Bilgi sistemi, firmalarda kullanılan donanım, yazılım ve iletişim
kapasitelerine verilen addır.
b) Bilgi sistemleri işletmelerin karşılaştıkları problemleri çözerek
firmaya gerçek ekonomik değer katmayı hedefler.
c) Organizasyon bileşeni işletmelerde bilgi teknolojilerini kullanan
kişileri kastetmektedir.
d) Yönetim bileşeni, işletme çalışanlarının bilgi teknolojilerini nasıl kullanacakları
ile ilgili önceden alınmış kararlar ve kurallar bütününü ifade eder.
e) Bilgi teknolojilerine yaptıkları yatırımları yönetim ve organizasyon
kapasitelerinin geliştirilmesi için gerekli olan yatırımlar ile
destekleyen firmalar diğerlerine oranla bilgi teknolojilerinde daha
fazla verim elde ederler.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
17
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri
6. Tedarik zinciri yönetiminde kullanılan bilgi sistemlerinin aşağıdaki
fonksiyonlarından hangisi etkinlik yönelimlidir?
a) Yapılan faaliyetler ile ilgili bilgilerin otomatik olarak toplanması
b) Yeni iş süreçlerinin mümkün kılınması
c) Tedarik zinciri operasyonlarının yeniden yapılandırılması
d) İş ortakları ve tedarikçiler ile ilişkilerin geliştirilmesi
e) Tekrarlanan işlemlerin ortadan kaldırılması
7. Aşağıdakilerden hangisi arayüz ekipmanlarının fonksiyonlarından biri değildir?
a) Verilerin otomatik olarak sisteme alınması
b) Hata oranlarının düşürülmesi
c) Verinin üretilmesi ile sisteme girilmesi arasında geçen zamanın
minimize edilmesi
d) Veri görüntüleme ve her türlü veriye gerçek zamanlı erişim
e) Firmalar arası ticari bilgi ve dokümanların standart formatta
paylaşılması
8. Aşağıdakilerden hangisi sipariş yönetim sisteminin fonksiyonlarından biri değildir?
a) Stok drumunun kontrolü
b) Faturalandırma
c) Ürünlerin müşterilere atanması
d) Ürünlerin elleçlenmesi
e) Teslimat bilgilerinin sisteme girilmesi
9. Aşağıdakilerden hangisi barkod teknolojisinin avatajlarından biri değildir?
a) Uluslararası standardının oluşu
b) Yüksek tanımlama hızı
c) Kullanım kolaylığı
d) Herhangi bir yazıcıdan çıktı alınabilmesi
e) Yetkisiz kişilerce kolaylıkla kopyalanamaması
10. Arayüz ekipmanları ile alakalı olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
a) Verilerin klavye ile elle sisteme girilmesi hem zaman alıcı hem de
hata oranının artıran bir yöntemdir.
b) Arayüz ekipmanları sıkça hata yaptıkları için veri girişinde insan
müdahalesinin artırılması operasyonlardaki hata oranlarının ve veri
tutarsızlıklarının azalmasına neden olmuştur.
c) Dünya genelinde sürekli artma eğiliminde olan ticaret hacmine bağlı olarak
birim zamanda işlenmesi gereken veri miktarı sürekli artarak, kâğıt
üstünde etkili bir biçimde işlenmesi mümkün olamayan bir duruma
gelmiştir.
d) Arayüz elemanları sisteme veri girme dışında veri görüntüleme ve
her türlü veriye gerçek zamanlı erişim için de kullanılmaktadırlar.
e) Verilerin, üretildiği noktadan gerçek zamanlı olarak alınması, verinin
üretilmesi ile sisteme girilmesi arasında geçen zamanı minimize ederek,
verilerin tutarlılığını da artırır.
Cevap Anahtarı
1.C, 2.D, 3.B, 4.E, 5.A, 6.A, 7.E, 8.D, 9.E, 10.B
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
18
Tedarik Zinciri Bilgi Sistemleri
YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER
KAYNAKLAR
Asadi, S. (2011). Logistics System: Information and Communication Technology. R.
Z. Farahani, S. Rezapour, & L. Kardar içinde, Logistics Operations and
Management Concepts and Models (s. 221-245). Waltham, A.B.D.:
Elsevier Inc.
Ballou, R. H. (2004). Business Logistics/Supply Chain Management Planning,
Organizing and Controlling the Supply Chain. New York: Pearson
Education.
Celentano, M. (2006). Toward a more safe and secure supply chain. Dallas, Teksas,
A.B.D.: RFID World 2006.
Frazelle, E. (2002). Supply Chain Strategy, The Logistics of Supply Chain
Management. New York, A.B.D.: McGraw-Hill.
Holma, H. & Salo, J. (2010). Improving management of supply chains by
information technology. D. Waters içinde, Global Logisitics, New
Directions in Supply Chain Management (s. 227-244). Londra: Kogan Page
Limited.
Laudon, K. C. & Laudon, J. P. (2000). Management Information Systems:
Organization and Technology in the Networked Enterprise. New Jersey:
Prentice Hall.
Miyan, S. (2006). Passive RF Identification Technology. Dallas, Teksas,: RFID World
2006.
Shi, X. & Chan, S. (2010). Information Systems and InformationTechnologies for
Supply Chain Management. D. Waters içinde, Global Logistics, New
Directions in Supply Chain Management (s. 208-226). Londra, İngiltere :
Kogan Page.
Simchi-Levi, D., Kaminsky, P. & Simchi-Levi, E. (2000). Designing and Managing the
Supply Chain: Concepts, Strategies, and Cases. McGraw-Hill/Irwin.
WEB ADRESLERİ
http://ccm.ytally.com/fileadmin/user_upload/downloads/Presentation/3_2_Jede
rmann.pdf
www.intelligentcontainer.com
www.icc.re.kr
www.suratkargo.com.tr
http://www.youtube.com/watch?v=EvIJfUySmY0
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
19
• Giriş
• Karar Analizi
• Karar Ortamları
• Belirlilik Altında Karar Alma
• Belirsizlik Altında Karar Alma
• Risk Altında Karar Alma
• Model Tabanlı Karar Alma Desteği
• Model Nedir? Temel Kavramlar ve
Sınıflandırmalar
• Matematiksel Modeller
• Bilgi Modelleri
• Bilgi Sistemleri Tabanlı Karar Alma
• Bilgi Teknolojilerinin Yönetim Üzerindeki Etkisi
• Bilgi Teknolojileri ve Koordinasyon
• Tedarik Zinciri Yönetimi'nde (TZY) Bilgi
Teknolojilerinin Sınıflandırılması
• Karar Verme Desteğinin Entegre Altyapıları
• Entegre Karar Destek Sistemleri (EKDS)
HEDEFLER
İÇİNDEKİLER
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
İÇİN KARAR ALMA
SİSTEMLERİ
•Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
•Temel karar teorisi kavramlarının öğrenilecek,
•Karar analizindeki belirlilik, belirsizlik ve risk
altında karar verme tekniklerinin kavranması
sağlanacak,
•Tedarik zinciri yönetiminde (TZY) model tabanlı
karar verme desteği ile ilgili temel kavramlar ile
matematiksel ve bilgi modellerinin TZY’deki
işlevleri öğrenilecek,
•Bilgi tabanlı karar verme desteğinin ve bilişim
araçlarının TZY’deki önemi anlaşılacak,
•TZY’de entegre modeller hem matematiksel hem
de bilgi açısından değerlendirilebilecek,
•TZY’de karar destek sistemlerinin (KDS) yeri ve
entegre KDS için temel gereksinimler
anlaşılacaktır.
TEDARİK ZİNCİRİ
YÖNETİMİ
Yrd. Doç. Dr. Cemil
KUZEY
ÜNİTE
5
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
GİRİŞ
Günümüz bilgi çağında, firmalar küresel pazarda rekabet edebilmek için
yapılarında sürekli olarak gelişime açık olmak zorundadırlar. Değişen küresel pazar
gereksinimlerini yerine getirmek için, firmalar kuvvetli karar verme desteklerine ihtiyaç
duymaktadır. Karar almada optimal tekniklerin kullanımı tedarik zinciri yönetimi (TZY)
alanında gittikçe önemli olmaya başlamıştır. Tedarik zinciri yönetimi, belirli bir hizmet
düzeyinde faaliyetler yürütülürken sistem boyunca maliyeti azaltmak ve doğru zamanda,
doğru miktarda mal üretimi yapmak, doğru yere dağıtımı gerçekleştirmek, tedarikçileri,
üreticileri, depoları ve mağazaları verimli bir şekilde bütünleştirmek için kullanılan
yaklaşımların bir kümesi şeklinde de tanımlanabilir. Bu bağlamda, etkili karar verme
desteği TZY’ de kritik öneme sahiptir.
Tedarik zinciri (TZ) faaliyetleri uzun bir süreç içermektedir. Tedarik zincirinin
başarılı şekilde tasarımı ve çalışmasında çok sayıda karar alma gerektirmektedir. Tedarik
zinciri ağlarının büyük ölçekli yapıya sahip olması, kararların hiyerarşik yapılara sahip
olması ve tedarik zinciri üyeleri arasındaki etkileşimin dinamik bir yapıya sahip olması
nedeniyle, tedarik zincirinde karar verme karmaşık bir süreçtir. Stratejik, taktiksel ve
işlemsel karar vermede kullanılan çeşitli karar destek sistemleri mevcuttur. Tedarik
zinciri modellerini çözümlemek için matematiksel modeller ve bilgi modelleri
kullanılmaktadır.
TZY’ de karar alma üzerine farklı bakış açılarından çalışmalar yapılmaktadır.
Yöneylem araştırmalarında, kontrol teorisi, evrimsel algoritmalar ve ajan tabanlı
sistemler gibi alanlarda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Fakat bunların ayrı ayrı
uygulamaları problemlerin basitleştirilememesi gibi sorunlar meydana getirmiştir. TZY’de
karar verme desteği için kapsamlı ve gerçek dünya problemlerinin çözümü için, işletme
yönetimi, bilgi teknolojisi ve matematik modellemesi alanlarındaki araştırmacıların
sağlam becerilere sahip olması gerekmektedir. Bu becerilerin elde edilmesi adına,
matematik ve bilgi alanındaki modellemelerden aşağıda kısaca bahsedilmiştir.
KARAR ANALİZİ
Eldeki alternatiflerin en iyisini seçmek için takip edilen akılcı süreçlere karar analizi
denir. Karar analizi, problemler ile mücadele etmek için analitik ve sistematik bir yoldur.
“iyi” alternatif kullanılan verinin kalitesine bağlıdır. İyi bir karar, mantığa dayalıdır, tüm
mevcut verileri ve olası alternatifleri göz önüne alır ve sayısal yöntemleri kullanır. Buna
karşın, kötü bir karar ise, mantığa dayalı değildir, tüm mevcut bilgileri kullanmaz, tüm
alternatifleri göz önüne almaz ve uygun sayısal teknikleri uygulamaz. Hangi konuda
karar verirsek verelim, iyi karar vermede takip edilecek adımlar aynıdır; bu adımlar basit
olarak altı adımda özetlenebilir: Eldeki problemin açık bir şekilde tanımlanması, olası tüm
alternatiflerin listelenmesi, olası sonuçların belirlenmesi, her bir alternatif ve sonuç
kombinasyonunun kârının veya getirisinin listelenmesi, matematiksel karar teorisi
modellerinden bir tanesinin seçilmesi ve seçilen modelin uygulanması ve en iyi kararın
alınması.
Yukarıdaki adımları bir örnek ile açıklayabiliriz. Kabul edelim ki “X GIDA” şirketi
Erzurum’ da çeşitli gıdalar üreten bir firma olsun.


Problemin tanımlanması: Şirket yönetimi, yeni bir A ürünü üreterek ve
pazarlayarak ürün yelpazesini genişletme konusunu bir problem olarak belirliyor.
Alternatiflerin listelenmesi. Şirket yönetimi için olası alternatifler
a) Yeni A ürününü üretmek için büyük bir fabrika kurmak
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
1
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri




b) Küçük bir fabrika kurmak
c) Fabrika kurmamak (yani, yeni bir ürün üretmemek)
Sonuçların (olay) belirlenmesi: Şirket yönetimince, yeni A ürününün
üretilmesinin iki sonucu olduğu öngörülmüştür: Ürüne olan talebin yüksek
olması veya ürüne olan talebin az olması.
Ödemelerin (Kâr, zarar veya getiri) listelenmesi: Şirket yönetimi, büyük bir
fabrika alternatifi sayesinde ve yeni A ürününe olan yüksek talep sonucunda
100,000 TL kâr elde edileceğini hesaplamıştır, diğer yandan talebin az olması
durumunda ise 90,000 TL zarar edeceğini hesaplamıştır. Küçük bir fabrika
alternatifi durumunda ve A ürününe olan yüksek talep ile 50,000 TL kâr elde
edileceği, fakat talebin az olması durumunda ise 15,000 TL zarar edileceği şirket
yönetimi tarafından belirlenmiştir. Bu bilgiler bir karar tablosunda (karar matrisi)
şu şekilde ifade edilebilir (Tablo 5.1.)
Karar ortamının durumuna göre karar matrisini kullanmak için bir karar teorisi
modelinin seçilmesi gerekmektedir.
Seçilen model eldeki veriye uygulanarak çözüme gidilir.
Alternatifler
Tablo 5.1. Karar Matrisi
Büyük fabrika kurulması
Küçük fabrika kurulması
Fabrika kurulmaması
Sonuçlar
Yüksek talep (TL) Düşük talep (TL)
100,000
-90,000
50,000
-15,000
0
0
Karar Ortamları
İnsanların verdiği karar türleri, bir durum hakkında ne kadar bilgiye sahip
olduklarına bağlıdır. Karar verme süreci, belirlilik altında, belirsizlik altında ve risk altında
karar alma olarak belirtilen üç sınıfta ele alınabilir.
Belirlilik Altında Karar Alma
Örnek
Belirlilik altında karar alma ortamında, karar vericiler her bir alternatifin ya da
karar seçeneğinin sonuçlarını kesin olarak bilmektedir. Doğal olarak, kendilerine en iyi
sonucu ve ya en yüksek getiriyi sağlayacak olan alternatifleri seçeceklerdir.
•Örneğin, elimizde bir yıllık yatırım yapmak için 1000 TL mevcut olsun.
Önümüzde iki alternatif var: a) % 7 faiz getirisi olan bir yatırım aracına
yatırım yapmak b) % 10’luk faiz getirisi olan ikinci bir yatırım aracına yatırım
yapmak. Eğer her iki yatırım aracının da güvenli olduğu biliniyorsa, ikinci
yatırım aracının daha yüksek faiz getirisi elde edeceği kesindir.
Sonuç olarak, yalnız bir tek olaya ve seçeneğe karşılık olarak belirli sonuçların
bulunduğu problemler belirlilik koşullarında karar verme problemi olarak adlandırılır.
Her bir seçenekle ilgili olarak tam bilgi mevcuttur. Karar verici, sonuç ve gelecek
konusunda güvenilir bilgiye sahiptir. Karar verici amacına en uygun seçeneği seçebilir
çünkü belirlilik durumunda karar verici haberdar olma durumunu gösterir. En yüksek
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
2
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
Örnek
kazanç değeri amacın en iyi şekilde başarılması derecesini gösterir ve karar kriteri en
büyük kazancın seçilmesi yönündedir.
•Aşağıda bir karar matrisi verilmektedir. bu matris, bir yatırımcı için mevcut
olan yatırım seçeneklerini ve yıllık getiri oranını (%) içermektedir. Yatırımcı
sadece bir tek seçenek belirleyecek olursa, hangi yatırım aracını
benimsemelidir?
• Seçenekler Getiri (%)
•s1
12
•s2
10
•s3
15
•s4
8
•Yukarıdaki matrise göre, yatırımcı için en iyi karar üçüncü seçenektir.
Belirsizlik Altında Karar Alma
Örnek
Belirsizlik altında karar verme durumunda, karar verici için birçok seçenek ve her
bir seçenek için olası sonuçlar mevcuttur. Karar verici sonuçların olasılıklarını
bilmemektedir.
•Bundan 25 yıl sonra X takımının şampiyon olma olasılığı bilinemez.
Birçok olasılık ya da seçenek mevcut olduğu ve karar verici bu seçeneklerin
muhtemel sonuçlarını güvenli bir şekilde belirleyemediği zaman, ya da olasılık verisi
olmadığı zaman, bu durum belirsizlik altında karar verme olarak adlandırılır. Belirsizlik
altında karar vermede birçok kriter mevcuttur. Bunlardan en çok kullanılan kriterler
şunlardır: İyimserlik (Maximax) kıstası, kötümserlik (Maximin ) kıstası, pişmanlık
(Minimax) kıstası, Hurwicz kıstası, Laplace (Eşit olasılık) kıstası.
İyimserlik (Maximax) kıstası: İyimserlik kıstası, maksimum ödemeyi ya da her bir
alternatifin sonucunu maksimum yapan seçeneği bulmak için kullanılır. İlk önce, her bir
alternatifin maksimum ödemesi (getiri) belirlenir, daha sonra maksimum sayıya sahip
olan ilgili alternatif seçilir. Bu karar verme kıstası, olası en yüksek kazanca sahip olan
alternatifi belirlediği için, iyimserlik kriteri olarak adlandırılmaktadır. Yukarıda verilen X
GIDA örneğini kullanarak iyimserlik kriterini inceleyelim. X GIDA şirketine ait
alternatiflerin her bir satırındaki en yüksek (maksimum) sayı seçilir. Daha sonra elde
edilen sayıların da en büyüğü (maksimum) belirlenir. Buna göre, X GIDA şirketinin
iyimserlik (maximax) seçimi birinci alternatif olan “Büyük fabrika kurulması” seçeneğidir.
Bu kıstas kullanılarak olası kazanımların en büyüğü elde edilmiş olur.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
3
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
Tablo 5.2. X GIDA Şirketinin İyimserlik (Maximax) Kararı
Satırlardaki en yüksek
değer (Maksimum)
Alternatifler
Sonuçlar
Büyük fabrika
kurulması
Küçük fabrika
kurulması
Fabrika
kurulmaması
Yüksek talep (TL)
100000
Düşük talep (TL)
-90000
100000 (Maximax)
50000
-15000
50000
0
0
0
Kötümserlik (Maximin) kıstası: Bu kriter minimum getiriler içerisinde maksimum
alternatifi bulur. İlk önce, her bir alternatifin minimum sonucunu belirler. Daha sonra bu
değerler içinden maksimum olan alternatif seçilmiş olur. Bu kıstas mümkün olan en az
zarara (kayıp) sahip alternatifi seçtiği için, kötümserlik karar kıstası olarak da adlandırılır.
X GIDA şirketi örneğine kötümserlik kıstasını uygulayalım. X GIDA şirketinin kötümserlik
(maximin) seçimi, “Fabrika kurulmaması” seçeneğidir. Bu, her bir satırdaki alternatiflerin
minimum sayılarının en büyük (maksimum) değeridir.
Tablo 5.3. X GIDA Şirketinin Kötümserlik (maximin) Kararı
Satırlardaki en küçük
değer (Minimum)
Alternatifler
Sonuçlar
Büyük fabrika
kurulması
Küçük fabrika
kurulması
Fabrika
kurulmaması
Yüksek talep (TL)
100000
Düşük talep (TL)
-90000
-90000
50000
-15000
-15000
0
0
0 (maximin)
Pişmanlık (Minimax) kıstası: Bu kıstas fırsat kaybına ya da pişmanlığa dayalı bir
karar kriteridir. İlk önce verilen karar matrisini kullanarak fırsat kaybı (pişmanlık) tablosu
oluşturulur. Daha sonra, en yüksek (maksimum) fırsat kaybını minimize eden alternatifin
seçilmesi ile pişmanlık kriteri elde edilmiş olur. X GIDA şirketinin fırsat kaybı
hesaplanarak, her satırdaki alternatiflerin en büyük değeri seçilmiştir. Daha sonra bu
değerler içindeki en küçük değer olan “küçük fabrika kurulması” alternatifi X GIDA şirketi
için pişmanlık (minimax) kriteri doğrultusunda en uygun sonuçtur.
Tablo 5.4. X GIDA Şirketinin Pişmanlık (Minimax) Kararı
Alternatifler
Sonuçlar
Büyük fabrika
kurulması
Küçük fabrika
kurulması
Fabrika
kurulmaması
Yüksek talep (TL)
100000-100000=0
10000050000=50000
100000-0=100000
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
Düşük talep (TL)
0-(90000)=90000
0-(15000)=15000
0-0=0
Satırlardaki en
büyük değer
(Maximum)
90000
50000 (Minimax)
100000
4
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
Hurwicz kıstası: İyimserlik ve kötümserlik arasında bir uzlaşmaya varılır. En
iyimserden en kötümsere, karar verme durumları bir aralık şeklinde tasarlanmıştır. İlk
önce iyimserlik indeksi olan parametresi seçilir. Bu parametre 0 ile 1 arasında bir
sayıdır. Eğer parametresi 0 değerine yakın ise karar verici gelecek hakkında
kötümserdir ve eğer 1 değerine yakın ise iyimserdir.
İyimserlik katsayısı :
Kötümserlik katsayısı: 10 (kötümser) < < 1 (iyimser)
En iyi koşullardaki ödeme değerleri ile çarpılırken geriye kalan ödeme değerleri (1- )
ile çarpılır:
Ağırlıklı ortalama= (satırdaki maksimum deger) + (1- )(satırdaki minimum değer).
Aşağıda “X GIDA” şirketinde iyimserlik indeksi = 0,7 olarak seçilip her bir
alternatif için yukarıdaki formül kullanılarak ağırlıklı ortalamalar hesaplanmıştır. Buna
göre X GIDA için en iyi karar, büyük bir fabrika kurulması yönündedir.
Tablo 5.5. X GIDA şirketinin Hurwicz kararı
Alternatifler
Sonuçlar
Büyük
fabrika
kurulması
Küçük
fabrika
kurulması
Fabrika
kurulmaması
Ağırlıklı ortalama ( =0,7)
Yüksek talep
(TL)
100000
Düşük talep
(TL)
-90000
50000
-15000
0
0
100000.(0,7)+(-0000),(0,3)=
43000
(en iyi sonuç)
50000.(0,7)+(-15000).(0,3)=
30500
0
Laplace (Eşit olasılık) kıstası: Eşit olasılık kıstası olarak da bilinen bu karar kriteri,
olayların meydana gelme olasılıkları bilinmediğinde, eşit olasılıkla meydana geleceği
varsayımına dayanır. Yani, her bir alternatife ait olan ödemeler eşit olasılıkla ele alınır. İlk
önce her bir alternatif için ortalama ödeme değeri elde edilir, daha sonra yüksek
ortalamaya sahip olan, alternatif karar verici tarafından seçilir.
Tablo 5.6. X GIDA Şirketinin Laplace Kararı
Alternatifler
Sonuçlar
Büyük fabrika
kurulması
Küçük fabrika
kurulması
Fabrika
kurulmaması
Yüksek talep (TL)
100000
Düşük talep (TL)
-90000
Satır ortalamaları
5000
50000
-15000
0
0
17500
(Eş olasılık)
0
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
5
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
X GIDA şirketi için, eşit olasılık (Laplace) kıstası küçük fabrika kurulması
alternatifinin seçilmesidir. Satırların ortalaması alındıktan sonra, bu ortalamaların en
büyük değeri ikinci alternatife ait olduğundan, ikinci alternatif seçilir.
Risk Altında Karar Verme
Risk altında karar verme durumunda, her bir alternatif için olası birçok sonuç
vardır. Karar verici her bir sonucunun meydana gelme olasılığını bilmektedir. Bu ortamda
işletme problemleri için, karar teorisi modellerinde iki kıstas uygulanmaktadır. Bunlar;
beklenen parasal değeri maksimize etmek ve beklenen fırsat maliyetini minimize etmek.
Çözümde uygulanacak karar kriteri yardımı ile beklenen değeri en iyi olan seçenek
bulunur. Beklenen değer, sonuçlar ile olasılıklarının çarpımı ve elde edilen değerlerin
toplanması ile elde edilir.
Örnek Problem: Bir işletme kurmayı planladığı bir fabrikanın büyüklüğüne (küçük,
orta, büyük) karar vermek istemektedir. Yapılan araştırmaların sonucuna göre, fabrika
büyüklüklerinin üretilecek ürünün talep seviyelerine (az, orta, yüksek) bağlı olduğu
saptanmıştır. Aşağıda verilen karar matrisindeki olası alternatiflerin olasılıkları pazar
araştırması sonucu elde edilmiştir. Tablo 5.7.’de matris elemanlarındaki sayılar geliri
belirtmektedir. Verilen bu bilgiler doğrultusunda, karar verici hangi büyüklükte bir
fabrika kurulmasına karar vermelidir?
Tablo 5.7. X GIDA Şirketinin Laplace Kararı
Alternatifler
Küçük
Orta
Büyük
Az (%40)
45
-10
-15
Olaylar
Orta (%30)
-5
70
10
Yüksek (%30)
4
15
85
Seçeneklerden oluşturulacak olan beklenen değerleri “E” ile göstererek hesaplayalım:
E (Küçük) = (45).(0.40)+(-5).(0.30)+(4).(0.30) = 17,7
E (Orta) = (-10).(0.40)+(70).(0.30)+(15).(0.30) = 21,5
E (Büyük) = (-15).(0.40)+(10).(0.30)+(85).(0.30) = 22,5
Elde edilen beklenen değer sonuçlarına göre, beklenen değeri en yüksek olan
“Büyük bir fabrika kurulması” seçeneğinin en iyi karar seçeneği olduğu görülmektedir.
MODEL TABANLI KARAR ALMA DESTEĞİ
Model nedir? Temel kavramlar ve sınıflandırmalar
Model kavramı, günlük hayatımızda çok geniş manada ve birçok alanda kullanılan
bilimsel bir terimdir. Kullanıldığı alan ve çerçeveye bağlı olarak, çok anlamlı bir terimdir.
Model ve modelleme ile ilgili yüzlerce farklı tanım mevcuttur. Model kavramı basit
olarak, gerçek hayat durumunun veya gerçeğin bir temsili olarak tanımlanır. Daha geniş
manada model, bilgiye ulaşma metodudur. Bu tanımı daha da ilerletirsek model bir
sistemdir, öyle ki başka bir sistemden bilgi elde etmek için tasarlanmış, sistematik bir
inceleme metodudur.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
6
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
Tablo 5.8. Model Türleri
Matematiksel model
Model içerisindeki ilişkileri göstermek için matematiksel
denklemleri ve ifadeleri kullanan bir model olarak
tanımlanır.
Deterministik model
Modelde kullanılan tüm değerlerin kesin olarak bilindiği
bir modeldir.
Olasılıklı (Stokastik) model
Modelde kullanılan tüm değerler kesin olarak bilinemez,
ancak çoğu zaman bir olasılık değeri olarak hesaplanan,
bazı şans ve riskler içeren bir modeldir.
Simgesel model
Gerçek bir nesnenin temsilî ya da fiziksel kopyalama
olarak tanımlanır. Bir model uçak gerçek bir uçağın
kopyasıdır ve simgesel modelidir.
Analog Model
Biçimi fiziksel olmasına karşın, gerçek nesne ya da
duruma benzer şekilde fiziksel bir görüntüsü mevcut
değildir. Örneğin termometre, sıcaklığı temsil eden analog
bir modeldir.
Modelleme: Model oluşturmak ya da eldeki bir modelin uygulanması olarak
tanımlanabilir. Modelleme, güncel bir sorunun bütününü kapsar ve bu model sayesinde
inceleme ve araştırma bir modelin gelişimini kapsar ve model yardımı sayesinde
inceleme ve araştırma yürütülerek sonuçlar elde edilir. Ardından konu ile ilgili ileriki
aşamalarda tavsiyeler oluşturur ve belirli koşulları dikkate alır.
Modeller orijinal bir olayı basitleştirerek yaklaşık bir şekilde temsil eder.
Uygulamalı modellerde sonluluk vardır ve sınırlı kaynaklar söz konusudur. Modellerin
sonlu olması, olayları açıklayan ilişkilerin ve elemanların sınırlı sayıda olmasını ifade
etmektedir. Modellerde kaynakların sınırlı olması ise, kaynakların geçici olması, finans
ve malzeme açısından kısıtlı olmasıdır.
İyi bir modelin özellikleri: İyi bir modelde birçok özellik olmalıdır. Aşağıda verilen
özelliklerin yanı sıra, modelleme tekniklerinin uygulanmasında, modellerin zaman
tüketimi, kaynaklar ve sonuçlar göz önünde bulundurulur.




Modellerin evrenselliği ve görev eğilimli olmaları: Modellerin fonksiyonel
olması ve evrensel özellikler taşıması.
Model yeterliliği: Model, araştırılan olayın tüm yönlerini kapsayıcı
olmalıdır.
Modelin basitliği ve optimallığı: Modellerin yeterliliği, basitlik ve
optimallık özelliği ile direkt olarak ilişkilidir. Gerekli yeterlilik derecesini
elde etmek için model zorlaştırılır. Diğer taraftan, yaklaşık olarak aynı
yeterliliğe sahip farklı modeller arasından en basit ve sade olan modelin
kullanılması daha uygundur.
Modelin esnekliği ve uyumu: Bu özellik, verilen aralıklarda çeşitlilik
gösteren parametreler ve yapılara modelin uyum göstermesini ifade eder.
Bu temel özelliklerin yanında, iyi modelin özellikleri genişletilebilir: Güvenilirlik,
açıklık, erişilebilirlik, bilgisayara uygulanabilme, karmaşıklık, belirlilik, tutarlılık, hassaslık,
sonuçların gözlenebilirliği, modellerin değişmezliği, kendini örgütlemesi ve kendi kendine
öğrenmesi gibi.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
7
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
Modelleme esnasında bazı temel ögeleri ve ilişkileri ayırt etmemiz gerekmektedir.
Örneğin, konu veya konular (karar vericiler, kararları gerçekleştiren kişiler, uzmanlar,
modelleri kullanan ve oluşturan kişiler), orijinal bir hedef, model amacı ve
modellemenin yapıldığı ortam ve listelenen elemanlar arasındaki ikili ilişkiler.
Modelleme esnasında bazı zorluklar da çıkmaktadır. Sade ve basit bir olayın ya da
nesnenin modellemesi kolaylıkla yapılabilir. Sadece bir model kurulur. Fakat gerçekte
konular veya nesneler karmaşıktır. Yani, yapısal, fonksiyonel davranış bakımından
karmaşık yapıya sahiptirler. Bu durumda, tek bir model oluşturma yerine birden fazla
model kullanmak gerekmektedir. Bu durumda çoklu modelleme yani sistem
modellemesi gerçekleştirilmelidir.
Bilgisayarlı model tasarımı, modellemenin uygulama alanlarının sınırlarını
genişletmiştir. Pasif enformasyon kaynaklarından aktif kaynaklara doğru bir genişleme
olmuştur. Bilgisayarlı modellemede, problemlere çözüm sunmak için algoritmalar
kullanılmaktadır.
Modellerin sınıflandırılması: Birçok sınıflandırma metodu olmasına rağmen, Tablo
5.9’da yapısal (morfolojik) olarak model sınıflandırması verilmiştir. Sınıflandırma
kriterlerine göre matematiksel modeller üç gruba ayrılır. Tablonun birinci sütununda
sınıflandırma kriterleri, diğer sütunlarda ise üç alt gruba ayrılmış modeller verilmiştir.
Yapısal gösterim, anlaşılması kolay olduğundan en çok tercih edilen sınıflandırma
yöntemidir.
Tablo 5.9. Yapısal Model Sınıflandırması
Sınıflandırma kriteri
Bilimsel temeli ve
yapı mantığı
Kesinlik
Veri ve kapsamı
Ana model
fonksiyonu
Model alternatifliği
Kendi kendine
öğrenme
Kendi kendine
örgütlenme
Zaman
Kesinlik
I
Aksiyomatik
Tümden gelim
hipotezi
(olgu mantığı)
Tümdengelimli
Matematiksel modeller
II
III
Ampirik
Yarı-ampirik
TümdengelimTümevarımsal
asimptotik
TümdengelimliTümevarımsal
Tümevarımsal
Analitik
Kalitatif
Tanımlayıcı
Simülasyon
Kantitatif
Öngörülü
Analitik-simülasyon
Karma (Hibrid)
Karma
Memnunluk
Kendi kendine
öğrenme
Optimizasyon
Kendi kendine
örgütlenme
Alternatifsiz
Önceden
belirlenme
Statik
Sürekli
Belirlilik
(Deterministik)
Kinematik
Ayrık
Olasılıklı
(Stokastik)
Dinamik
Karma
Belirsizlik
Tedarik zinciri modelleri söz konusu olduğunda, farklı modeller kullanabilmektedir.
Bu alanda literatürde en çok kullanılan modeller ve teknikler özetle aşağıda belirtilmiştir:
Deterministik analitik modeller, olasılıksal analitik modeller, ekonomik modeller,
simülasyon modelleri, sürekli diferansiyel denklem tabanlı modeller, bilgi teknolojileri
odaklı ve karma (hibrid) modeller, iş süreçli mühendislik modeller, bilgi teknolojisi
teknikleri ve TZ karar verme modelleri, bilgi modelleri, grafiksel (kalitatif) modeller,
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
8
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
matematiksel modeller (İstatiksel tanımlayıcı modeller, statik optimizasyon modeller,
dinamik simülasyon modeller).
Matematiksel Modeller
Tedarik zinciri yönetimi (TZY) alanında çeşitli metotlar ve araçlar kullanılmaktadır.
Bunlar modelleme ve problem çözümlerinde yardımcı olan araçlardır. Temel araştırma
yaklaşımları ve çözüm teknikleri TZY alanında kullanılmaktadır.
Temel araştırma yaklaşımları şunlardır: Yöneylem araştırmaları, kontrol teorisi,
ajan (aracı) tabanlı yaklaşımlar. Buna karşılık, temel çözüm teknikleri ise, optimizasyon
modelleri, simülasyon modelleri, istatistik modelleri, sezgisel modeller, karma (hibrid)
modellerdir. Tedarik zinciri yönetiminde yapılan modelleme için yöneylem araştırmaları
üç temel yaklaşıma bölünebilir: Optimizasyon yaklaşımı, simülasyon yaklaşımı, sezgisel
yaklaşım. Ayrıca, yöneylem araştırmalarında TZY için en popüler matematiksel
modelleme yaklaşımları ise karma tam sayılı doğrusal programlama, dinamik
programlama ve dinamik simülasyon modelleridir. Yüksek boyutlu problemler için
genellikle sezgisel modeller kullanılır.
Kontrol Teorisi: Kontrol teorisi, çok disiplinli bir bilimdir. Çok güçlü kavramsal ve
yapısal araçlar mevcuttur. Bu araçlar, dinamik problemler üzerine araştırma yapmak için
kullanılır.
CAS ve Sistem Dinamikleri: Tedarik zincirinin dinamik modellenmesinde farklı
duyarlılıkta, uzayda ve zaman seviyesinde uygulanabilir.
Optimizasyon: Bir analiz metodudur. Belirli bir tedarik zinciri tasarımı için olası en
iyi metodun belirlenmesini sağlar. Yöneylem araştırması alanında çok etkili ve dikkat
çeken bir konu olmuştur. Bunun yanı sıra, optimizasyon tekniğinin kullanımında engeller
vardır. Örneğin, bir yandan TZY’nin karmaşıklığını temsil etmek için yeterince detaylı ve
doğru bir model geliştirmek, diğer yandan bu modeli, çözülmesi için sade ve basit hâle
getirmek çok zor bir durumdur.
Simülasyon: Bir sistemin davranışını başka bir sistem yardımı ile taklit etmektir.
Simülasyon modelleri kendi içerisinde üç grupta sınıflandırılırlar: Makroskobik sistem
dinamiği modeli, mikroskobik (ayrık olay) model, mezoskobik modeller. Bir optimizasyon
modelinden elde edilen tasarımın performansını detaylı analiz için ideal bir araçtır.
Simüle edilmiş bir tedarik zincirinde yapılacak değişikliklerle, fiziksel tedarik zincirinin
dinamikleri daha iyi anlaşılabilir.
Sezgisel: Akıllı kurallar olarak tanımlanır. Çoğu zaman iyi sonuçlar vermesine
karşın, bu sonuçların en iyi sonuçlar olduğu söylenemez. Sezgisel yaklaşımların
uygulanması çok kolaydır ve çok az bir veri gerektirmektedir. Fakat elde edilen çözüm
kalitesi genellikle belirsizdir. Optimizasyon tekniğinin kullanılmasında herhangi bir sebep
olmadığı sürece, Sezgisel metodun kullanılması ikinci derece bir yaklaşımdır. Sezgisel
yaklaşımlar optimum çözüm bulma garantisi vermez, uygun bir zaman periyodu
içerisinde kabul edilebilir bir sonuç bulunmasına olanak sağlar. Potansiyel en iyi çözüm
bulunabilir ancak elde edilen bu çözümün kalitesi bilinmemektedir. Problemlere ideal
çözümler bulmak için, bir araç olarak optimizasyonun kullanılması iyi bir seçenek olabilir.
Bilgi Modelleri
Teknoloji global değişiklikleri harekete geçirir. Modern bilişim sistemleri
ekonomiyi sadece bilgi ekonomisine değil aynı zamanda işbirliği ekonomisine doğru
yönlendirmektedir. Modern bilişim teknolojileri, tedarik zinciri (TZ) birleşimini mümkün
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
kılmaktadır. Her bir kritik TZ süreci ürün veya hizmetin ömrü boyunca büyük oranda bilgi
akışına dayanır. Etkili TZ ağları bilgi akışı sayesinde bir arada tutulmaktadır. Yapılan
araştırmalar bilgi yetersizliğini etkili TZ işbirliği için ciddi bir engel olarak göstermiştir.
Bilgi teknolojilerindeki ilerlemeler TZY’ de birçok değişikliklerin meydana gelmesine
olanak sağlamaktadır. Şu an mevcut olan bilginin etkin bir şekilde kullanılması ve
yönetilmesi sayesinde, örgütler kendi tedarik zincirlerini her zamankinden daha etkili ve
verimli işletebilir ve tasarlayabilirler.
Bilgi modelleri, eldeki problemleri bir bilgi süreci açısından ifade eder. Bilgi
modellemesi, tanımlayıcı modelleme olarak belirtilir. Ayrıca, bilgi sistemlerinin
geliştirilmesi için bir arabirim olarak hizmet eder. Tedarik zincirlerinde bilgi modellemesi,
iş süreçlerinin yeniden yapılanması, bilgi teknolojisi, modern bilişim teknolojilerinin
kullanılmasına ve tedarik zinciri karar verme tekniklerinin bütünleşmesine bağlıdır.
Süreç: Birbirine bağımlı ve birbirleriyle bağlantılı prosedürlerin bir dizisidir. Her bir
aşamada bir veya daha fazla kaynak (çalışan zaman, enerji, makineler, para…)
kullanılarak girdiler çıktılara dönüştürülür. Elde edilen bu çıktılar hedeflenen sonuca
ulaşana kadar bir sonraki aşama için girdi olarak hizmet verirler. Bir süreç, belirtilen bir
durumda nesne oluşturmak için gerekli olan fonksiyonların mantık dizisidir. Süreç
yukarıdaki tanımda verildiği gibi girdi ve çıktı parametrelerine sahiptir; süreçler bağımsız
olarak mevcut değildirler fakat diğer paralel, takip eden, önceki, sonraki, alttaki ve üsteki
süreçleri ile sıkı bir şekilde ilişkilidirler. Bir sürecin etkinliği, sürecin hedeflerinin
gerçekleştirilmesi ile ölçülürken; verimliliği ise, sürecin en az maliyetle
gerçekleştirilmesidir. Süreç sonuçlarının analizleri, o sürecin verimliliği ve etkinliğinin
ölçülmesidir.
Optimum süreç: Hem etkin hem de verimli süreçler optimum süreçlerdir.
Optimum süreçler aşağıda verilen nitelikler yardımı ile karakterize edilirler: Etkinlik,
verimlilk, denetlenebilirlik, kararlılık, esneklik, analiz edilebilirlik, gözlenebilirlik,
güvenilirlik, belgelenebilirlik, sürekli iyileştirme yeteneği.
Tedarik zincirindeki süreçler aşağıda ifade edilen farklı göstergeler ve uygulama
alanlarına bağlı olarak optimize edilebilirler:
 TZ tasarımı ve yapılandırmasında: Yeni bir pazar ediniminde, TZ
yapılandırılmasının çok karmaşık olması, TZ yapılandırması içerisinde zayıf
tutarlılık,
 TZ planlamasında: Zayıf akış kapasiteleri, çok uzun bir tedarik döngüsü,
 TZ işlemlerinde: Müşteri siparişlerinin hatalı öncelikleri, kapasitelerin ve sipariş
hacimlerinin dengesizliği, çok sık kesintiler ve bunun onarılması için gereken
yüksek maliyet,
 TZ performans hesaplamalarında: Lojistik gibi farklı bölümlerin performansı,
taşıma ve üretim, TZY açısından herhangi bir genel bağlantıları olmadan her bir
departman için yerel olarak değerlendirilir,
 TZ uygulamasında: Yönetici vasıflarının farklı düzeyleri, hatalı veya eksik süreç
belgelemesi, süreç performans değerlendirmesinde zayıf tutarlılık.
Kanban kullanımı, montaj bandına doğrudan tedarik, teknolojik dönüşüm ve altı
sigma gibi optimizasyon yöntemleri yukarıdaki seviyelerin her birinde kullanılabilir.
İş Süreçlerinin Modellenmesi
İş süreçlerinin modellenmesi, birtakım teknikler ve araçlar kullanmak, herhangi bir
süreci geliştirmek veya yeniden belirli bir biçimde ifade etmek şeklinde tanımlanır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
10
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
Sürecin amacı, kapsamı, elemenları, girdileri, çıktıları, tedarikçileri, müşterileri,
performans bilgileri, hedefleri ve eylemleri iş süreç modellemesi geliştirmede önemlidir.
İş süreç modellemesini gerçekleştirmek için bir takım teknikler ve araçlar kullanılır.
Bunlar arasında en popülar olan teknik ve araçlar:
SCOR (Tedarik zinciri performans modeli): Tedarik zinciri sistemlerinin analizi ve
tasarımında kullanılan yöntem, çerçeve ve tekniklerden oluşur. Tedarik Zinciri Konseyi
tarafından geliştirilmiştir. İş süreci modellemesinde kullanılan tekniklerden en popüler
olanıdır. SCOR, belirtilen artılarından dolayı popüler modelleme aracıdır. Üç aşamada
birbirine bağlı standardize edilmiş iş süreçlerini kullanır. Performans göstergeleri tutarlı
bir sistem hâlindedir ve bu sistem süreç modeller ile ilişkilidir. Performans göstergelerini
hesaplamak için gerekli olan veri kaynakları açıkça temin edilebilmektedir.
ARIS (Bilgi sistemleri mimarisi): İş süreci modelleme aracı ve iş sürecinin yeniden
tasarlanmasına yönelik bir yöntemdir. SAP uygulamaları arasında bağlantı kurma ve
uyum sağlama amacıyla yaygın olarak kullanılmaktadır.
UML (Birleşik modelleme dili): Yazılım sistemlerini modellemeye yönelik bir
uluslararası standart notasyonudur. UML iş süreçlerini ve iş akışı diyagramlarını
modellemek için kullanılan “Faaliyet Diyagramı” dâhil olmak üzere çeşitli türde
diyagramları desteklemektedir. UML, OMG tarafından geliştirilmiştir ve devam
ettirilmektedir.
IDEF (Fonksiyon modelleme için entegrasyon tanımı): Amerika Birleşik Devletleri
Savunma Bakanlığı tarafından geliştirilen ve 1980’lerin sonlarında CASE satıcıları
tarafından yaygın olarak kullanılan bir yazılım metodolojisi ve diyagram çizme sistemidir.
Bazı IDEF diyagramları bugün ABD Savunma Bakanlığı projeleri için hâlâ kullanılmaktadır.
Karar verme süreçlerinin iş akışını modellemek için yukarıda bahsedilen
yaklaşımlar kullanılabilir. Süreç modelleme iki şekilde yardımcı olur: TZ’ de süreçleri ve
yapıları tanımlar ve bahsedilen süreçleri ve yapıları daha net bir şekilde resmeder.
BİLGİ SİSTEMLERİ TABANLI KARAR VERME
Bilgi Teknolojilerinin Yönetim Üzerindeki Etkisi
Bilişim teknolojileri (BT) bilgisayar tabanlı bilgi sistemlerinin çalıştırılması,
tasarlanması, uygulanması, desteklenmesi veya yönetilmesi olarak tanımlanır. Yönetim
süreci, problemlerin kaynağına bakılmaksızın, bilgisel bir yapıya sahiptir. Bilgisel yapı,
verinin ve bilginin toplanması, işlenmesi, analiz edilmesi ve kullanılması ile bağlantılıdır.
Bilginin toplanması, işlenmesi, sunulması, iletilmesi ve korunmasına ilişkin genel
konulara enformatik (bilişim) alanında çalışılmaktadır. Bu araştırmaların ve çalışmaların
sonuçları bilişim teknolojileri olarak bilinmektedir. Yani, bilgisel bir ürünü üretmek ve
yönetsel faaliyetlerde bilgisel süreçleri kullanmak için metotlar geliştirmek şeklinde
tanımlanabilir. Yönetimin etkinliği ve verimliliği, bilişim ve bilişim teknolojilerindeki
ilerlemelere bağlıdır.
Bilgisayar ve bilişim teknolojileri hayatımızın her alanına yön vermektedir.
Kullanım alanlarının genişlemesi ve kullanıcıların artmasıyla ülkelerin bilimsel ve
teknolojik alanlarda ilerlemelerine olanak sağlamaktadır. Bilişim teknolojilerinin
kullanımı ve alandaki ilerlemeler doğrultusunda, bilişim teknolojilerinin tedarik zinciri
yönetiminin (TZY) gelişiminde pozitif etkileri olmaktadır. Bu gelişmeler “Bilgi Ekonomisi”
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
11
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
ve “Bilgi Toplumu” gibi temel terimlerin ortaya çıkmasını ve yaygın olarak kullanılmasını
sağlamıştır.
Bilgisayar bilimlerinin ve bilişim teknolojilerinin yönetim teorisi ve sistemleri
üzerindeki etkilerini görmekteyiz. Bu teknolojiler daha önce geliştirilen metotlar ve
algoritmaların olanaklarını büyük ölçüde genişletmiştir. Bu teknolojiler, yönetime dair
karmaşık problemlerin çözümünde kullanılmaya başlanmıştır.
Bilişim teknolojilerinin hızla ilerlemesi sayesinde disiplinler arası uygulamalar ve
ilişkiler de göz ardı edilmemesi gerekir. Bilgisayar bilimi ve bilişim teknolojilerinin
yönetim teorisi ve sistemleri üzerindeki etkisinin artması küresel bir olgudur. Genel
kontrol teorisi ve bilgisayar bilimi arasındaki yakınlaşma uzmanlar tarafından
vurgulanmaktadır. Bilişim teknolojilerinin yardımı ile yönetim ve kontrol sistemlerinde
büyük ilerlemelerin meydana geldiğini gözlemlemekteyiz. Sibernetik, telekomünikasyon
teorisi ve genel sistemler teorisine doğru “neo-sibernetik” adı altında yeni bir disiplinler
arası yön oluşmaktadır.
Bilgi Teknolojileri ve Koordinasyon
Kurumlar, başarılı şekilde işletmelerini yönetmeli, iç faaliyetlerini koordine etmeli
ayrıca tedarikçileri ve müşterileri arasında bağlantı kurmalıdırlar. Koordinasyon, TZY’de,
satış noktalarından ham madde tedarikçilerine kadar olan bilgi akışlarının sürekliliği
sayesinde belirsizliği azaltmada temel bir rol oynar. Koordinasyonun özellikle ihtiyaç
duyulduğu alan, TZ’lerde anahtar problem olan ve “Kamçı (Bullwhip) Etkisi” olarak
adlandırılan problemdir. Kamçı etkisi tedarik zincirinde bilginin çarpıtılmasının ortaya
çıkardığı etkiler olarak adlandırılır. Yani, tedarik zincirinde bilginin paylaşımında ortaya
çıkan aksaklıklar, zincirde aksamalara ve verimsizliklere neden olur. Aşırı stok
yatırımlarına yol açar, abartılı sipariş seviyeleri talepte dalgalanmalara ve maliyetlerin
yükselmesine neden olur.
Bir tedarik zincirinde meydana gelecek koordinasyon eksikliği, aşağıda belirtilen
temel problemlerden kaynaklanmaktadır. Bunlar: TZ üyeleri arasındaki farklı ve tutarsız
hedefler, TZ ağlarındaki bilgi bozukluğu ve eksikliği ile TZ üyelerinin otomasyon
derecesinin yetersiz oluşudur.
Her geçen gün veri transfer hacimleri çok daha karmaşık ve dinamik bir hâle
gelmektedir. Örgütsel ve teknik problemler TZ’lerde koordinasyonu engellemektedir.
Yukarıda bahsedilen problemler, her bir TZ katılımcısı kendi kârlılığını maksimize etmeyi
hedeflediği zaman ya da ticari zeminde kapasiteler ve stoklar hakkında bilgi vermediği
zaman meydana gelebilir.
TZ’ de temel koordinasyon stratejileri şunlardır: CPFR ( Planlama Tahmin ve
İkmal/İş birliği), QR ( Hızlı Yanıt/Quick Response), ECR (Etkili Tüketici Tepkisi/Efficient
Consumer Response), VMI (Tedarikçi Yönetimli Envanter/Vendor-Managed Inventory),
JIS ( Tam Zamanında Sıralanım/Just-In-Sequence), JIT (Tam Zamanında /Just-In-Time),
tedarikçilerin sorumluluğu ile Kanban.
Bu stratejilerin uygulanması için bilişim teknolojisine (IT) ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu ya özelleştirilmiş yapılar ya da belli ulusal şirketlerin yaptığı gibi kendini geliştiren
yapılar olabilir. TZ’de etkin ve verimli bilgi işlemesi kayda değer öneme sahiptir. Bilgi
ortamı TZ’lerin omurgasıdır. Bilgi akışları TZ katılımcılarını, TZ fonksiyonlarını ve yönetim
karar seviyelerini birbirlerine bağlar. Örneğin;
 Ana üretim planlaması talepler hakkında bilgi edinilmesini gerektirmektedir.
 Envanter yönetim politikaları sipariş döngüsünü etkilemektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
12
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
 Taleplerdeki değişiklikler üretimde, satışlarda, ikmalde ve bütçelemede
taktiksel planları etkilemektedir.
 Depo bilgisi, tedarikçiler ve müşteriler ile iş birliği açısından envanter yönetimi
için kritik öneme sahiptir.
Bilişim teknolojileri tedarik zincirlerinde yeni koordinasyon yetenekleri
sağlamaktadır. Ayrıca, bilişim teknolojileri tedarik zincirinin duyarlılığı ve esnekliği
konusunda bir atılım sağlamaktadır. Bilişim teknolojileri tedarik zinciri yönetiminde
ilerleme ve gelişme sağlamanın yanı sıra, tedarik zinciri yönetiminin desteklenmesi için
bir ortam olarak da hizmet etmektedir. Modern bilişim teknolojileri sayesinde
koordinasyon ile ilgili her türlü kavram etkinleştirilebilir durumdadır. Etkin koordinasyon
ile çıkacak ciddi problemlerin iş birliği kültüründe, güvende ve organizasyon alanında
yatmaktadır.
TZ’de koordinasyon göz önünde bulundurulduğunda , koordinasyon stratejileri ve
bilişim arasında ayrım yapılmak zorundadır. Bu ayrım Şekil 5.1. de özetlenmektedir.
Şekil 5.1. Tedarik Zinciri Koordinasyon Kavramları Ve Bilgi Teknolojileri (BT)
KARAR VERME DESTEĞİNİN ENTEGRE ALTYAPILARI
Bilgi modellerinin ve karar verme desteğinin entegrasyonu alanında önemli
gelişmeler olmaktadır. Karar verme ve BT destek araçları arasında sıkı bir entegrasyon
için aşağıda belirtilen bilişenlerin varlığı önemlidir: Veri tabanı yönetim sistemi,
kurumsal veri tabanı, tedarik zinciri veri tabanı, ileri optimizasyon ve analitik araçlar
yardımıyla modelleme.
Tedarik zinciri yönetimi için karar destek sistemleri (KDS) geliştirilmiştir. Bu
sistemin temel bileşenleri: TZY bilgi sistemi, veri ambarı, bilgi modelleme sistemi, bilgi
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
13
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
tabanı ve karar modelleme veri tabanı, grup yazılımlar, karar modelleme sistemi, karar
modelleme bileşenleridir (optimizasyon, simülasyon, istatistik veri analizi). Bu bileşenler
arasındaki ilişki Şekil 5.2.’ de belirtilmiştir.
Bu alanda yapılan araştırmalarda bazı entegrasyon çalışmaları yapılmıştır. Bunlardan
bazıları şu şekildedir: OLAP araçlarını kullanılarak veri ambarı etrafında TZ karar verme
yapılandırılması, veri analizi, ağ tasarımı ve çözüm değerlendirme modüllerini de içeren
bir TZ karar destek sistemi kurmak mümkündür.
Şekil 5.2. Tedarik Zinciri İçin Karar Destek Sistemlerinin (KDS) Yapısı
Tedarik zinciri yönetimindeki problemlerin matematiksel olarak modellenmesinde
bazı zorluklar mevcuttur. Dolayısıyla, TZY alanında belirli sayıda özellikler dikkate
alınmalıdır. TZ uygulama süreçleri durağan olmayan ve doğrusal olmayan bir yapıdadır.
Bu nedenle TZ işlevinin çeşitli yönlerini biçimlendirme zordur. Çünkü çok sayıda boyut
hesaba katılmalıdır. TZY için karar vermede katı ölçütler yoktur ve TZ’ nin birçok
parametreleri hakkında önceden bilgi de yoktur. Matematik modeller; yöneylem
araştırmaları, kontrol teorisi, ajan tabanlı yaklaşımlardan oluşmaktadır. Bunun yanı sıra,
temel çözüm teknikleri ise, optimizasyon, simülasyon, istatistik, sezgisel ve karma
(hibrid) modellerden oluşmaktadır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
14
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
Entegre Karar Destek Sistemleri (EKDS)
Karar Destek Sistemleri: Karar destek sistemleri (KDS) elektronik çizelge
programlarından(M.S. Excel gibi) uzman sistemlere kadar bir dizi araçları kullanmaktadır.
Elektronik çizelge programlarında kullanıcılar kendi analizlerini gerçekleştirirken; uzman
sistemler, çeşitli alanlardaki uzmanların bilgilerini birleştirir ve olası alternatifleri
önerirler. Altyapı ve erişim konularını çözmede, kurumsal verimliliği artırmada, işletme
fonksiyonlarını bir araya getirmede ERP gibi sistemler kullanılmaktadır. Fakat bu
sistemler, nerede, nasıl, ne zaman ve kim tarafından neyin yapılması gerektiği gibi temel
soruların çözümünde yardımcı olmamaktadırlar. Bu problemlerin çözümü için, KDS gibi
analitik araçlar kullanılmalıdır.
TZY’de karar destek sistemleri, ağ planlama gibi stratejik problemlerin, depolardan
üretim tesislerine kadar olan ürünlerin atanma problemlerinin ve günlük üretim
planlaması, teslim ve araç rotalama gibi işletme problemlerinin çözümünde kullanılır.
Problemlerin büyüklüğü ve karmaşıklığı etkin karar verme için KDS’yi önemli kılmaktadır.
Çeşitli kuruluş ve şirketlerin kullandığı KDS, imalat özelliklerine, talepteki dalgalanmalara,
taşıma maliyetlerine ve stok maliyetlerine bağlıdır.
Bir KDS’ yi başarılı bir şekilde kullanmak için, uygun performans ölçümlerinin
seçilmesi gerekir. Bunun için, KDS arayüzleri genellikle kullanıcının farklı amaçlarını
görece önceliklendirebilmelidir. KDS’de veri toplandıktan sonra, bunun analiz edilmesi
ve sunulması gerekmektedir. Karar destek sisteminin önerilerinin doğruluğunu ve
güvenilirliğini belirlemek için, KDS’nin veriyi nasıl analiz edeceğinin karar verici
tarafından bilinmesi çok önemlidir. Hangi analiz yöntemlerinin kullanılmasının uygun
olacağı tamamen karar vericinin bilgisine bağlıdır.
TZY’de karar vermede öncü rol entegre karar destek sistemlerine (EKDS) ve karar
desteği için bu sistemlerin çekirdek, özel yazılım ve matematiksel araçlarına aittir. EKDS
için gereksinimler iki gruba ayrılabilir. Belirli EKDS elemanları ve alt sistemleri için detaylı
gereksinimler, TZ’nin tasarımı ve kullanılan süreçler ile ilgilidir. Bunun için EKDS’de
olması gereken nitelikler şu şekildedir; EKDS modellerinin ve sisteminin sadeliği ve
optimalliği, modelin bilgisayara uygulanabilirliği, verimliliği, farklı zamanlarda modelleme
yapabilme imkânıdır. EKDS’nin evrenselliği ve problem çözme yönelimi, modelleme
amacı için resmî ve gayri resmî prosedürlerin birleştirilmesi, kolaylıkla ulaşılabilirlik ve
güvenilirlik (algoritmik, yazılım, bilgi ve hesaplama güvenilirliği) de aranılan diğer
hususlardır. EKDS, tedarik zinciri ile alakalı tasarım, planlama, işletme ve geliştirme
alanındaki çeşitli problemlerin çözümüdür.
Sonuç olarak, her bir otomasyon aracı uyum ve gelişimini tamamlamış olmalıdır.
Bunun için kullanılan tüm araçlar öncelikle yedekleme özelliğine sahip olmalıdır. Uyumun
yani adaptasyonun ve alt sistemlerinin uygulama mekanizmasını içermelidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
15
Özet
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
•Bu bölüm tedarik zinciri yönetimi (TZY) alanında karar verme desteği
ile ilgilenmektedir. Birinci kısımda, TZY’de karar verme desteğinin
temeli olan karar teorisinin temel kavramlarından bahsedilmiştir.
Eldeki problemin çözümü aşamasında en iyi alternatifi seçmek için
takip edilecek süreçler karar teorisinde karar analizi olarak
tanımlanmıştır. Belirlilik altında, belirsizlik altında ve risk altında karar
verme konuları örnekler ile kısaca açıklanmıştır.
•Sonraki bölümlerde, model tabanlı karar verme desteği ve bilgi tabanlı
karar verme desteği olarak iki grupta incelenmiştir. İkinci kısımdaki
model tabanlı karar verme desteği, matematiksel, bilgi ve karma
(hibrid) modellerden oluşacak şekilde ele alındı. Matematik modeller
kısmında, yöneylem araştırmaları, kontrol teorisi ve ajan tabanlı
yaklaşımların ayırımı yapıldı. Bunun yanı sıra, temel çözüm teknikleri
olan, optimizasyon, simülasyon, istatistiksel analiz araçları, sezgisel ve
karma (hibrid) modeller hakkında bilgi verildi.
•Son kısımda, tedarik zincirlerinde bilgi tabanlı modeller ele alınmıştır.
Bilgi tabanlı modeller, iş süreçleri yeniden yapılandırma modelleri,
bilgi teknolojileri (bilişim) odaklı modeller ve tedarik zinciri karar
verme modellerinin entegrasyonu için modern bilgi teknolojileri
teknik ve metotlarının kullanımı üzerinde durulmuştur. Sonraki
kısımda, bilgi sistemleri odaklı karar destek sistemleri analiz edildi. TZY
alanında temel bilgi teknolojileri ortaya konuldu.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
16
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi karar verme aşamasında takip edilecek adımlar arasında
yer almaz?
a) Modelin uygulanması
b) Mümkün alternatif seçeneklerin sıralanması
c) Karar teorisi modellerinden olan herhangi bir matematik modelin seçilmesi
d) Bilgi teknolojilerinin kullanılması
e) Alternatifler ve sonuçları gösteren karar matrisinin oluşturulması
2. Aşağıdakilerden hangisi karar analizinin karakteristik özelliklerinden değildir?
a) Karar analizi sistematik ve analitik bir yoldur.
b) Karar analizi en iyi alternatifi seçer.
c) Karar analizi niteleyici yöntemler kullanır.
d) Karar analizinde veri kalitesi önemlidir.
e) Karar analizi mantığa dayalıdır.
3. Aşağıda uygun bir karar matrisi verilmiştir. İyimserlik indeksinin 0.8 olarak
belirlendiği bu problem için Hurwicz kıstasına göre en iyi karar aşağıdakilerden
hangisidir?
Alternatifler
Değerlendirme
sorularını sistemde ilgili
ünite başlığı altında yer
alan “bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
a)
b)
c)
d)
e)
X-seçeneği
Y-seçeneği
Z-seçeneği
Sonuçlar
Sonuç-A
10 birim
-45 birim
50 birim
Sonuç-B
20 birim
35 birim
-100 birim
X-seçeneği, 20
Y-seçeneği, 19
Y-seçeneği, 21
X-seçeneği, 20
Z-seçeneği, 20
4. Modelde kullanılan tüm değerlerin kesin olarak bilinmediği fakat çoğu zaman bir
olasılık değeri olarak hesaplanan bazı şans ve riskleri içeren model tanımı
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Analog model
b) Stokastik model
c) Deterministik model
d) Matematiksel model
e) Simgesel model
5. İyi bir modele ait birçok karakteristik özelliğin olduğu bilinmektedir.
Aşağıdakilerden hangisi iyi bir modelin karakteristik özelliği olamaz?
a) Modelin maliyeti
b) Modelin sadeliği
c) Modelin esnekliği
d) Modelin yeterliliği
e) Modelin uygulanmadaki verimliliği ve etkinliği
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
17
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
6. Tedarik zinciri yönetimi alanında en çok kullanılan modeller bilinmektedir.
Aşağıdakilerden hangisi TZY’de kullanılmamaktadır?
a) Ekonomik modeller
b) Olasılıksal ve deterministik analitik modeller
c) Bilgi teknolojisi odaklı modeller
d) Grafiksel modeller
e) Finansal modeller
7. Aşağıdakilerden hangisi yöneylem araştırmalarında TZY için en popüler
matematiksel modelleme yaklaşımlarındandır?
a) Destek vektör makineleri modelleri
b) Karar ağaçları modelleri
c) Statik optimizasyon modelleri
d) Kontrol teorisi modelleri
e) Dinamik programlama
8. Bilgi sistemleri tabanlı karar verme, tedarik zinciri yönetiminde önemli bir karar
verme desteğidir. Bilgi teknolojilerinin yönetim üzerinde etkileri mevcuttur.
Aşağıdakilerden hangisinde bilgi teknolojilerinin yönetim üzerinde etkili
olmadığını ifade eder?
a) Bilişim ve bilgi teknolojilerindeki ilerlemeler yönetimin etkinliği ve
verimliliğini olumlu etkiler.
b) Bilgi teknolojileri daha önce geliştirilen metot ve algoritmaların olanaklarını
büyük ölçüde genişletmiştir. Bu teknolojiler, yönetime dair karmaşık
problemlerin çözümünde uygulamalar geliştirmiştir.
c) Bilişim teknolojilerinin hızla ilerlemesi sayesinde disiplinler arası uygulamalar
ve ilişkiler vardır.
d) Bilgisayar bilimi ve bilişim teknolojilerinin yönetim teorisi ve sistemleri
üzerindeki etkisinin ilerlemesi lokal bir yapıya sahiptir.
e) Bilişim teknolojilerinin yardımı yönetim ve kontrol sistemlerinde büyük
ilerlemeler meydana getirmiştir.
9. Koordinasyon, TZY’de önemli bir kavramdır. Aşağıdakilerden hangisi TZ’ de
koordinasyon yetersizliğinin sebeplerinden biri değildir?
a) Tedarik zinciri katılımcılarının yetersiz otomasyon seviyesi
b) Tedarik zincirinde veri transferinin karmaşık ve yetersiz olması, örgütsel ve
teknik problemler
c) Tedarik zinciri üyelerinin tutarsız hedefleri
d) Tedarik zincirinde uygun ortamın yetersiz oluşu
e) Tedarik zinciri bağlantılarındaki bilgi bozukluğu ve eksikliği
10. Bilgi teknolojileri ile karar destek sistemleri arasında bir entegrasyonun varlığı
bilinmektedir. Aşağıda belirtilen parçalardan hangisi belirtilen bu entegrasyon
için gereklidir?
a) Tedarik zinciri karar veri tabanı
b) Analitik ve optimizasyon araçları
c) Veri tabanı yönetim sistemi
d) Kurumsal veri tabanı
e) Müşteri sadakati
Cevap Anahtarı
1.D, 2.C, 3.E, 4.B, 5.A, 6.E, 7.C, 8.D, 9.D, 10.E
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
18
Tedarik Zinciri Yönetimi için Karar Alma Sistemleri
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Chandra, C., Grabis, J.ve Tumanyan, A. (2007). Problemtaxonomy: a step towards
effective information sharing in supply chain management. Int J Prod Res, 45(11):
2507-2544.
Chandra, C. ve Grabis, J(2008). Information technology support for integrated supply
chain modeling. Hum Syst Manag, 27(1): 3-13.
Chopra, S., Meindl, P. (2007). Supply Chain Management: Strategy, Planning, &
Operation, Third Edition, New Jersey: Pearson Prentice Hall.
Halaç, O. (2001). Kantitatif Karar Verme Teknikleri (Yöneylem Araştırması), 5. Baskı,
İstanbul: Alfa.
Ivanov, D., Sokolov, B. (2010). Adaptive Supply Chain Management, London: SpringerVerlag.
Koechel, P. ve Nielaender, U. (2005). Simulation-based optimization of multi-echelon
inventory systems. Int J Prod Econ, 93-94: 505-513.
Render, B., Stair, R. M. ve Hanna, M.E. (2003). Quantitative Analysis for Management,
8th Edition, New Jersey: Prentice Hall.
Simchi-Levi, D., Kaminsky, P., Simchi-Levi, E. (2008). Designing and Managing the Supply
Chain: Concepts, Strategies and Case Studies (3rd Edition), New York: McgrawHill/Irwin.
Sokolov B.V Yusupov RM. (2004.) Conceptual foundations of quality estimation and
analysis for models and multiple-model systems. J Comput Syst Sci, 6: 5-16.
Taha, H. A. (2010). Operations Research: An Introduction, Prentice Hall.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
19
İÇİNDEKİLER
TEDARİK VE SATIN
ALMA
• Giriş
• Satın Almanın Hedefleri
• Satın Almanın Tedarik Zinciri
İçindeki Rolü
• Satın Alma Faaliyetleri
• Tedarikçi Seçme Ve Değerlendirme
• Satın Almada Araştırma Ve Planlama
• Satın Almada Maliyet Yönetimi
• Satın Alma Süreci
TEDARİK ZİNCİRİ
YÖNETİMİ
HEDEFLER
Doç. Dr. Hakan
KİTAPÇI
• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• Satın alma hedeflerinin neler
olduğu,
• Tedarikçi seçme ve
değerlendirmenin nasıl yapılacağı,
• Karma ve ileriye dönük satın alma
stratejisinin nasıl uygulanacağı,
• Ekonomik sipariş miktarı ve toplam
maliyetinin nasıl hesaplanacağı,
• Satınalma aşamalarının neler
olduğu öğrenilmiş olacaktır.
ÜNİTE
6
Tedarik ve Satın alma
GİRİŞ
Satın alma tedarik zincirinin önemli parçalarından birisidir ve işletme
performansı üzerinde önemli etkisi bulunmaktadır. Bir üretim tesisi için doğru yer
ve doğru zamanda yeterli ham madde ve malzemenin gerekli kalite ve uygun
fiyata tedarik edilmesi çok önemlidir. Örgütlerde tedarikçi işlemlerinin takip
edilmesi için satın alma bir fonksiyon olarak örgüt yapısındaki yerini almıştır. Son
zamanlarda özellikle toplam kalite yönetimiyle birlikte az sayıda tedarikçiyle uzun
dönemli çalışma sebebiyle birçok işletme tedarikçi sayılarını azaltmıştır. Böylelikle
tedarikçi işlem maliyetleri düşürülmüştür.
Satın alma sadece ham madde alımı için geçerli değildir. Elektrik, su, yakıt,
iletişim, makine, araç gereç, danışmanlık, dış kaynak kullanımı, yazılım ve donanım
gibi bir sürü ihtiyaçta da satın almaya gerek duyulur. Bir diğer konu birlikte
çalışılacak tedarikçi sayısıdır. Tedarikçi sayısı ne olmalı ve tedarikçiler nasıl
değerlendirilmelidir? Satın alma çok geniş bir konu olmasına karşın bu bölümde
ana hatlarıyla sizlere anlatılacaktır.
TEMEL KAVRAMLAR
Satın Alma
Satın alma, işletmenin gerekli malzeme, hizmet ve ekipmanın temin
edilmesinden sorumlu bir fonksiyondur. İşletme ihtiyaçlarının karşılanması
amacıyla, teknik özellikleri belirlenmiş olan doğru kalitedeki ürünlerin doğru
tedarikçilerden doğru zamanda ve doğru maliyetlerle temin edilmesidir.
Tedarik
Satınalma, işletme
ihtiyaçlarının
karşılanması amacıyla
teknik spesifikasyonları
belirlenmiş olan doğru
kalitedeki ürünlerin
doğru tedarikçilerden
doğru zamanda ve
doğru maliyetlerle
temin edilmesidir.
Tedarik içerik olarak Satın alma kavramından daha geniş alanı kapsamaktadır.
Tedarik süreci sadece Satın alma süreçleriyle birlikte; ihtiyacın tanımlanması,
potansiyel tedarikçilerin araştırılması, uygun tedarikçinin seçimi, tedarikçilerle
müzakere yapılması, ürün ve hizmetin teslim alınması ve tedarikçiye ödeme
yapılması süreçlerini kapsar.
Tedarikçi
Tedarikçi, işletmenin ürün ve hizmet ihtiyaçlarını istenilen nitelikte, istenilen
zamanda karşılayan satıcıdır. Tedarikçi, işletmenin anlık gereksinimlerini değil
belirli bir zaman dilimi aralığında gerçekleşen üretim ve hizmet faaliyetlerinin
sürdürülmesini destekleyen işletmedir.
SATIN ALMANIN HEDEFLERİ
Satın alma hedefleri belirlenirken şunlar dikkate alınmalıdır:
Ham Madde Temini Sağlanması
Bir üretim tesisinde ham madde akışı güvence altına alınmaz ise ciddi
problemler ortaya çıkar. Ham madde akışının durmasına neden olabilir. Makine ve
iş gücünün boşta durması maliyetleri artıracaktır. Bu durumdan sadece fabrika
değil müşteriler de etkilenecektir. Müşterilere söz verilen zamanda ve miktarda
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
2
Tedarik ve Satın alma
teslimatlar gecikecektir. Ham madde akışının düzenli bir şekilde doğru zaman ve
doğru miktarda olmasını sağlayacak politikalar belirlenmelidir.
 İşletme dikey entegrasyona gidebilir. Tedarikçisini satın alabilir.
 Yeterli düzeyde emniyet stoğu tutulabilir.
 Bir tedarikçiye yakın olma ya da tesisin tedarikçilere yakın olması
düşünülebilir.
Malzeme Kalitesi
Satın alınan mal ve hizmetlerin doğru kalitede olmasının sağlanması
gerekmektedir. Standartları karşılamayan ham madde ya da malzemenin
kullanılması israfa ve birçok probleme neden olacaktır. Üretim alanında
kullanılamaz malzemenin bulunması özellikle tam zamanlı üretim sistemlerinde
sıkıntı yaratacaktır. Standartları karşılamayan malların bekletilmesi gerekebilir.
Eğer yeterli alan yoksa depolama problemi ortaya çıkacaktır. Tedarikçilerin kalite
yönetim sistemine sahip olmaları bu tür problemlerden kaçınılmasını
sağlayacaktır.
Fiyat
Fiyat, satın alma sürecinde özellikle insanların ilgilendiği konuların başında
gelmektedir. Fiyat bir takım kriterlere göre belirlenir; Malların kalitesi, satın
alınması düşünülen ürüne ait ayrıntılı bilgi, ne kadar ürünün satın alınacağı,
alınacak ürünün işletmeye olan mesafesi gibi.
Ham Maddenin Kaynağı
Ham maddenin kaynağı da kritik olabilir. Malların fabrikaya gelinceye kadar
uzun mesafe katetmesi taşıma maliyetlerinin artmasına ve teslim sürelerinin
uzamasına neden olacaktır.
Tedarik Yöntemi
Tam zamanlı üretim sistemlerinde sık ve küçük miktarda tedarik
gerçekleştirilir. Ham madde çok kısa süre içinde doğrudan üretim hattına taşınır.
Bu şekilde işletmeler stok taşıma maliyetlerini düşürmektedirler. Eğer tedarikçi,
malları doğru miktarda, doğru zamanda, doğru bir biçimde barkodlu olarak
etiketlenmiş olarak teslim ederse depoya mal kabul çok daha hızlı bir şekilde
gerçekleştirilir. Ham madde ihtiyaçları belirlenerek tedarik noktasında
tedarikçilerle uygun özelliklere sahip ham madde temini konusunda daha önceden
görüşülmelidir.
Tedarikçinin Kullandığı Taşıma Türü
Taşımanın ve teslimatın ne şekilde ve nasıl olacağı daha önceden tedarikçi
ile görüşülerek belirlenmelidir. Mallar; gemi ile mi, tren, kara ya da hava yoluyla
mı, teslim edilecek, paletli olarak mı gelecek, paletlerin ölçüleri ne olacak,
konteyner içinde mi gelecek, boşaltma için ne kadar süre ve iş gücüne ihtiyacımız
olacak gibi sorular sorulmalıdır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
3
Tedarik ve Satın alma
SATIN ALMANIN TEDARİK ZİNCİRİ İÇİNDEKİ ROLÜ
Tedarik zinciri yönetimi, müşterilere değer yaratacak ürün, hizmet ve bilgiyi
sağlamak için işletme süreçlerinin nihai tüketiciden ilk tedarikçiye kadar entegre
edilmesidir. Şekil 6.1. satın alma fonksiyonunun tedarik zincirini nasıl etkilediğini
göstermektedir. Satın almanın sorumluluk alanına başta tedarik ya da üretim
olmak üzere kanal faaliyetleri de girmektedir.
Lojistik Yönetimi
Bilgi Akışı
Tedarikçi
Satın Alma
Malzeme
Yönetimi
Üretim
Fiziksel
Dağıtım
Pazarlama
Satış
Tüketici
ÜRÜN
AKIŞI
Şekil 6.1. Tedarik Zinciri Yönetimi
SATIN ALMA FAALİYETLERİ
Satın alma temelde bir hizmet fonksiyonu gibi görülebilir. Başta üretim
olmak üzere işletmenin diğer fonksiyonlarının ihtiyaçlarının satın alınması
sorumluluğudur. Satın alma doğru ürün ya da hizmetin, doğru yerden, doğru
fiyattan, doğru zamanda, doğru kalite ya da şartlarla, doğru tedarikçiden ve doğru
fiyatla alınmasıdır. Güvenilir tedarik kaynaklarıyla üretim faaliyetlerinin düzenli bir
şekilde gerçekleştirilmesinde çok önemli bir role sahiptir.
TEDARİKÇİ SEÇME VE DEĞERLENDİRME
Tedarikçi seçme aşamasının en önemli faaliyeti istenilen özelliklere sahip
malı tedarik edebilecek birçok tedarikçinin arasından en iyisinin seçilmesidir. Satın
alma süreci oldukça karmaşık bir süreçtir ve birçok faktörün dikkate alınması
gerekmektedir. Şekil 6.2.’ de satın alma ile işletmenin diğer fonksiyonları arasında
tedarikçi seçme ve değerlendirme sistemini etkileyebilecek bilgi akışı
görülmektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
4
Tedarik ve Satın alma
PAZARLAMA SATIŞ
- Pazar şartları
- Özel promosyonların
maliyeti
MUHASEBE FİNANS
- Bütçe
- Maliyet/Fiyat
KALİTE
Tedarikçinin kalite geçmişi
ÜST YÖNETİM
- Harcama
- Stratejiler
SATIN ALMA
HUKUK
- Sözleşmeden kaynaklı
yükümlülükler
BİLİŞİM SİSTEMLERİ
- Yeni teknolojiye ilişkin bilgi
gereksinimleri
- Yeni tedarikçilerle iletişim
ÜRETİM
- Malzemenin uygunluğu
- Teslim süresi
LOJİSTİK
- Sevkiyat gereklilikleri
- Maliyet/Fiyat
HALKLA İLİŞKİLER
- Ana tedarikçi kaynak
değişikliklerinin kaydedilmesi
PERAKENDECİLER
- Alınan siparişler
- Durdurulmuş malzemeler
Şekil 6.2 Satın Alma İle İşletmenin Diğer Fonksiyonları Arasındaki Bilgi Akışı
Satın Alma Kategorileri
İşletmelerde altı satın
alma kategorisi
bulunur. Bunlar; Hazır
parçalar, ham madde,
tamir bakım işletim
malzemeleri, hizmetler,
destek ekipmanları,
işletme malzemeleridir.
Genellikle işletmelerde altı satın alma kategorisi bulunur. Bunlar: Hazır
parçalar, ham madde, tamir bakım işletim malzemeleri, hizmetler, destek
ekipmanları, işletme malzemeleridir. Bu kategoride yer alan mallara ilişkin genelde
rutin alımlar yapılmasına karşı, rutin olmayan alımlarda maliyet avantajına dikkat
edilmelidir. 80’li ve 90’lı yıllarda satın almaya odaklanma ve az sayıda tedarikçi ile
çalışmayla verimlilik artışı ve maliyetlerin düşürülmesi yönetimin ilgi odağı hâline
gelmişti. Tedarikçi performansının verimliliğe olan etkisinin belirlenmesi için
performansın ölçülmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Daha sonra hangi
tedarikçilerle uzun vadeli çalışılacağına, hangi problemler için düzeltici faaliyet
gerçekleştirileceğine, verimlilikte iyileştirmenin ne şekilde olacağına karar
verilebilir.
Tedarikçi Değerleme
Tedarikçi değerlemede farklı yöntemler kullanılabilir. Ancak tüm firmaların
kullanabileceği iyi bir yöntem yoktur. Yönetimin öncelikli olarak, satın alma
yapılacak olası tüm tedarikçileri belirlemesi gerekmektedir. İkinci adımda tedarikçi
değerlemede kullanılacak faktörler tespit edilir. Faktörler belirlendikten sonra,
her bir tedarikçi bu faktörlere göre değerlendirilir. Tedarikçiler değerlendirilmeden
önce, belirlenen değerlendirme faktörlerinin göreceli ağırlıkları belirlenmelidir.
Daha sonra tedarikçi değerlendirme puanıyla göreceli önem puanı çarpılarak
bileşik skor hesaplanır. Bileşik skorla birlikte her bir tedarikçi skoru diğer
tedarikçilerin skorlarıyla karşılaştırılabilir (Tablo 6.1).
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
5
Tedarik ve Satın alma
Tablo 6.1. Tedarikçi Değerleme Tablosu
Tedarikçinin
puanlanması
(1= en kötü,
5= en iyi,
1 2 3 4 5)
Faktörler
Firmanın önem
puanı
(0=Önemsiz,
5=Çok önemli, 1
2 3 4 5)
Bileşik Puan (0=Minimum,
25=Maksimum)
Tedarikçi A
Ürün güvenilirliği
Fiyat
Tedarik kolaylığı
.
.
Satış sonrası hizmet
Toplam
Tedarikçi B
Ürün güvenilirliği
Fiyat
Tedarik kolaylığı
.
.
Satış sonrası hizmet
Toplam
Tedarikçi C
Ürün güvenilirliği
Fiyat
Tedarik kolaylığı
.
.
Satış sonrası hizmet
Toplam
Toplam Kalite Yönetimi
Malzeme tedarik etmede maliyet önemli bir konudur. Toplam maliyetler
içindeki ilk maliyet üretimde kullanılacak olan ilk malzemenin satın alma fiyatıdır.
Yüksek kalitede malzemenin kullanılması üretim sürecinin süreç döngü zamanını
kısaltacağı için nihai ürün maliyeti düşük olacaktır. Buna karşın ürün fiyatının da
yüksek olmasını sağlayacaktır. Firmalar; fiyat, maliyet ve değer süreçlerini
dengelemek zorundadırlar. Ürün tasarım aşamasında üretim için gerekli olan
kalite özellikleri geliştirilir ve tanımlanır. Satın almanın sorumluluğu, kalite
özellikleri çerçevesinde istenilen ürünün kalite güvencesinin sağlanmasıdır. Bunun
için gerekli kalite özellikleri tedarikçilere verilmelidir. İstenilen kalite özelliklerini
sağlayabilecek tedarikçiler seçilmelidir. Gerekli kalite özelliklerine sahip malzeme
nihai ürün maliyetini artırmadan tedarik edilmelidir. Bunun bir yolu kalite
güvencesidir.
Tedarikçiden alınan malzemenin kalitesi yerinde denetlenebilir. Ancak bu
çok maliyetli ve zaman alıcıdır. İnceleme; insan kaynağı, zaman ve test ekipmanı
gerektirecektir. Diğer taraftan inceleme süresince gelecek olan malzeme stoğu
bağlanmış olacaktır. Bu nedenle satın alma yöneticileri, sertifikalı tedarikçileri
tercih etmelidirler. Sertifikasyon süreci; alıcı firmanın, tedarikçi firmanın
süreçlerini ve kalite düzeyini değerlendirmesidir. Eğer değerlendirmede, kalite
beklenen düzeyde ise tedarikçiden gelen malzeme incelmeye alınmadan kabul
edilir. Kalite, özellikle tam zamanında üretim felsefesiyle çalışan işletmeler için
daha önemlidir. Çünkü üretim süreçlerinin önünde ya hiç stok tutulmaz ya da çok
az stok tutulur. Eğer tedarik düzenli olarak sağlanamazsa üretim süreci hemen
durdurulur; bu durum maliyetlerin artmasına ve gecikmelere neden olur.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
6
Tedarik ve Satın alma
SATIN ALMADA ARAŞTIRMA VE PLANLAMA
Risk değerlemesi;
herhangi bir olayda
meydana gelebilecek en
iyi ya da en kötü
durumun ortaya çıkma
olasılığının
belirlenmesidir.
İşletmenin faaliyet gösterdiği çevrenin belirsiz olması, satın alma
kararlarının alınmasını hem daha karmaşık hâle getirmekte hem de alınan
kararların etkisinin uzun dönemli olmasına neden olmaktadır. Anahtar girdilerdeki
kaynak bağımlılığı, anahtar girdilerdeki fiyat artışları, uzayan ve değişkenlik
gösteren teslimat süreleri, enerji kesintileri, fiyatların yükselmesi, çevre ile ilgili
yasal düzenlemeler, giderek artan rekabet ve tedariğin belirsiz olması dikkate
alınması gereken önemli çevresel faktörlerdir.
Faaliyette bulunulan çevrenin sürekli değişmesi satın alma yönetimini,
tedarik pazarının sürekli araştırıldığı bir iş haline getirmiştir. Satın alma, işletme
içinde üst yönetim, lojistik, üretim, tasarım, pazarlama gibi farklı noktalardan
gelen uygunluk, fiyat, teknoloji ve teslim süresi vb. bilgilere ihtiyaç duyar. Bu
bilgiler uzun dönemli stratejilerin ve kısa dönemli alınacak kararların
belirlenmesinde çok önemlidir. Eylem planları oluşturulmadan, özellikle anahtar
girdilerin uygunluğu, fiyatlanması ve olası kalite problemlerinin neler olabileceği
belirlenmelidir.
Satın almada stratejik planlama; işletme açısından kritik satın almaların
neler olduğunun tanımlanmasını, tedarik pazarının analizini, risk
değerlendirmesini, strateji geliştirme ve uygulamasını içermelidir. Tedarikte
yaşanacak malzeme ile ilgili problemeler ve kıtlığın, hâlihazırdaki ya da gelecekteki
üretimi, mevcut ürün ya da yeni ürünleri ne kadar tehlikeye sokacağının,
malzemenin beklenen kalite düzeyini ne kadar değiştirilebileceğinin, fiyatların
artıp artmayacağının, malzemeye ilişkin ön alım durumlarının belirlenmesi
gerekmektedir. Yönetim malzeme akışında sürekliliği sağlamak için gerekli
tedbirleri almalıdır.
Kritik satın almaların belirlenmesinde önemli olan kriterler şunlardır: Alınan
malzemenin maliyetinin toplam ürün maliyeti içindeki yüzdesi, toplam satın alma
harcamaları içindeki yüzdesi ve kullanım marjının yüksek olması. Bu kriterler,
pazardaki tedarikçi sayısı, tedarikçiler açısından uygun ham madde, tedarikçilerin
maliyet ve kâr beklentilerine, tedarik kapasitesi ve teknoloji trendlerine ilişkin
risklerin belirlenmesinde önemlidir.
Risk değerlemesi; herhangi bir olayda meydana gelebilecek en iyi ya da en
kötü durumun ortaya çıkma olasılığının belirlenmesidir. Örneğin; ne, kalite, ne
kadar, kim, ne zaman, hangi fiyat, nasıl, neden gibi sorulara ilişkin olası durumlar
çerçevesinde tedarik stratejilerine karar verilir. Belirlenen stratejiler
doğrultusunda satın almalar yapılır.
SATIN ALMADA MALİYET YÖNETİMİ
Satın alma harcamaları doğrultusunda, satın alma departmanı maliyetleri
yönetmeli ve düşürmelidir. Satın alma, yönetim maliyetlerini, satın alım fiyatlarını
ve stok taşıma maliyetlerini düşürmek için farklı yöntemler kullanabilir. Bu
yöntemler şunlardır:
Fiyat Değişim Yönetimi
Satın alma yöneticileri, tedarikçilerin fiyatları yükselterek maliyetlerin
artmasına itiraz etmelidirler. Tedarikçilerle kabul edilebilir ve adil düzeyde sınırlı
fiyat artışlarıyla çalışmak çok önemlidir. Dahası, satın alma birimi tedarikçilerin
fiyat artırım taleplerinin değerlendirilmesinde sistematik yöntemler kullanmalıdır.
Asgari koşullarda sistemin gereksinimleri şunlardır:
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
7
Tedarik ve Satın alma





Fiyat değişim talebinin nedeni
Tedarikçi tarafında yapılan fiyat değiştirme ayarlamaları
Yönetim tarafından fiyat değişimlerinin gözden geçirilmesi
Fiyat artırımlarına ilişkin stratejiler
Diğer fiyat unsurlarının azaltılmasına ilişkin alternatifler
Satın alma birimi tedarikçiyle fiyatların dengelenmesine ilişkin iyileştirme
çalışması yapmalıdır. Fiyat artışlarını sınırlamak için yönetim özel birtakım şartlar
ortaya koymalı ve 30, 60 ve 90 günlük artışlar için ön bildirimde bulunmalıdır.
Karma Satın Alma Stratejisi (KSS)
Satın alma biriminin gereksinimlerin ortaya çıktığı anda gerekli ihtiyacı
karşılayacak miktarda alım yapılmasıdır. Acil gereksinimlerde ya da seyrek olarak
ihtiyaç duyulan malzemeye ihtiyaç duyulduğunda tercih edilmektedir. Bu şekilde
satın alınan ürünlerde stok tutulmaz. Taşıma maliyeti yoktur ve malzeme
tedariğinde sorun yaşanmaz. Tam zamanlı üretim yaklaşımında karma satın alma
stratejisi uygulanmaktadır.
İleriye Dönük Satın Alma (İDS) ve Spekülatif Satın Alma
Tedarikte yaşanan darboğazlar ve enflasyonist pazar ortamında satın alma
yöneticileri, mevcut tüketimden daha fazla miktarda satın alım yapmayı tercih
edebilirler. Uygulamada bu ileriye dönük satın alma olarak isimlendirilir. Bu şekilde
işletme ham madde kıtlığı ya da fiyatlardaki beklenmedik yükselmelere karşı
korunmuş olur. Ancak ileriye dönük satın alma, stok taşıma maliyetlerini
yükseltmektedir. Spekülatif satın alma iç tüketim için gerçekleştirilmez. Daha
sonraki bir zamanda belirli bir kârla satış amaçlanmaktadır. Eğer işletme büyük
miktarda alımlarda iyi bir fiyat avantajı sağlarsa böyle bir alımı tercih edebilir.
Ürünün daha sonra farklı perakendecilere belirli bir kâr marjıyla satışı yapılır.
Örnek: Satın alınan malın sezon içindeki fiyat dağılımı Tablo 6.2.’de
görülmektedir. Aylık sabit 10.000 birim malın satın alınması gerekmektedir.
Amacımız karışık ve ileriye dönük satın alma da en iyi kombinasyonu hesaplamak
olsun.
Tablo 6.2. Örnek Malın Sezon İçindeki Birim Fiyatları
AYLAR
Ocak
Şubat
Mart
Nisan
Mayıs
Haziran
Fiyat (TL/Birim)
3.00
2.60
2.20
1.80
1.40
1.00
AYLAR
Temmuz
Ağustos
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
Fiyat (TL/Birim)
1.00
1.40
1.80
2.20
2.60
3.00
Tablo 6.3. Farklı Zaman Dilimlerinde Karışık Satın Alma Stratejisinin, Fiyatların
Yükselmeye Başlamasıyla Birlikte İleriye Dönük Satın Alma Stratejisinin Uygulanması
AYLAR
Ocak
Şubat
Mart
Nisan
KSS
2 aylık
İDS
3 aylık
İDS
6 aylık
İDS
30.000 TL
26.000
22.000
18.000
30.000 TL
26.000
22.000
18.000
30.000 TL
26.000
22.000
18.000
30.000 TL
26.000
22.000
18.000
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
8
Tedarik ve Satın alma
Mayıs
Haziran
Temmuz
Ağustos
Eylül
Ekim
Kasım
Aralık
14.000
14.000
10.000
10.000
a
10.000
20.000
14.000
18.000
36.000
22.000
26.000
52.000
30.000
Ara Toplam
240.000
228.000
TL
TL
Stok Taşıma Maliyeti
50.000
75.000
Toplam
290.000
303.000
TL
TL
a
Temmuz ayı birim fiyatıyla iki aylık İDS yapılması
b
Temmuz ayı birim fiyatıyla üç aylık İDS yapılması
c
Temmuz ayı birim fiyatıyla altı aylık İDS yapılması
14.000
10.000
b
30.000
14.000
10.000
c
60.000
-
-
66.000
216.000
TL
100.000
316.000
TL
180.000
TL
175.000
355.000
TL
Tablo 6.3.’te farklı dönemlerdeki İDS görülmektedir. Ocak ayından haziran
ayına kadar malın birim fiyatındaki düşme nedeniyle sadece KSS uygulanmıştır.
Karma satın alma ya da ileriye dönük satın alma stratejisinin seçiminde en iyi
kombinasyon stok taşıma maliyetlerine karşın ileriye dönük satın alma ile satın
alma maliyetinin azaltılmasıyla sağlanabilir. Eğer stok taşıma maliyeti birim başına
yıllık 10 TL ise, karma satın alma da yıllık ortalama stok taşıma maliyeti (10.000/2)
10 TL = 50.000 TL olacaktır. 10.000 birim malın ay başında geldiği ve ay sonunda
tamamen tüketildiğini varsayıyoruz. İki aylık ileriye dönük satın alma stratejisinde
yıllık stok taşıma maliyeti;
İlk altı ay
[(10.000/2).6/12+
İkinci altı ay
(20.000/2).6/12
]. 10 TL
= 75.000 TL
Yıllık
Üç aylık ve altı aylık ileriye dönük satın alma stratejisinde yıllık stok taşıma
maliyeti sırasıyla 100.000 TL ve 175.000 TL’dir. Karma satın alma da toplam
maliyet tüm yıl için minimum düzeydedir. Daha sonraki aylar için yapılacak ileriye
doğru satın alma stratejisinde stok taşıma maliyetleri hızlı bir biçimde artacaktır.
İleriye doğru satın alma da miktara bağlı olarak eğer fiyat ya da nakliyede indirim
sağlanırsa daha ekonomik olabilir. Bu olasılık da göz önünde bulundurulmalıdır.
Miktar İskontosu
İşletme içindeki birimlerin gereksinimlerinde ya da farklı malzeme
gereksinimlerinde kaldıraç etkisinden faydalanmak için belirli bir hacimde satın
alma yapılabilir. Farklı satın alma kombinasyonlarıyla alıcı işletme satın alım
fiyatını ve yönetim maliyetlerini kaldıraç etkisiyle azaltabilir. Yıl içerisinde belirli
dönemlerde alım garantisiyle büyük miktarda alım yapmak fiyatta miktar
iskontosu sağlayacaktır. Genellikle tam zamanlı üretim yapan işletmelerce tercih
edilmektedir.
Miktar iskontosu iki şekilde uygulanmaktadır. Tam miktar iskontosu ve kısmi
miktar iskontosu. Tam miktar iskontosu gittikçe artan oranlı büyük miktardaki
siparişlerde, siparişin tümüne yapılmaktadır. Kısmi miktar iskontosunda ise, düşük
fiyat belirli sipariş aralığına uygulanır.
Örnek; Düzenli olarak satın alınan bir malın yıllık talebi 2.600 birimdir. Bu
malın sipariş hazırlama maliyeti, sipariş başına yıllık ¨ 10, stok taşıma maliyeti yıllık
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Tedarik ve Satın alma
% 20’dir. Tedarikçi iki şekilde fiyat teklifinde bulunmuştur. Eğer mal siparişi 500
birimin altında olursa birim satış fiyatı ¨ 5, 500 birim ve üzerindeki siparişlerde % 5
miktar iskontosu uygulanacaktır. Fiyatlara teslimat dâhildir. Uygun satın alma
miktarı ne olmalıdır?
Çözüm: İlk olarak 500 birim altında ve üzerindeki siparişler için ekonomik
sipariş miktarını hesaplayalım.
a) P1<500 birim
√
√
(uygun)
Toplam maliyetimiz;
13.228 TL
b) P2>500 birim
√
(uygun değil)
500 birim üzerinde sipariş verilmesi durumunda ekonomik sipariş miktarı
uygun olmamaktadır. Dolayısıyla toplam maliyet hesaplaması yapılmamıştır. 500
birim için toplam maliyeti hesaplayalım;
12.640 TL
Dikkat edilirse 500 birim siparişin toplam maliyeti 500 birimin altında verilen
siparişin toplam maliyetinden daha azdır. Maliyeti düşürmek için 500 birim sipariş
verilmelidir.
Kısmi miktar iskontosu yapılması durumunda ise; örneğimize geri dönersek.
Eğer 500 birim üzerinde sipariş verilseydi % 5 miktar iskontosu uygulanacaktı.
Optimal sipariş miktarını bulmak için farklı sipariş miktarlarını değerlendirelim. İlk
olarak 300 birim sipariş vererek başlayalım. Daha sonraki siparişlerimizi artırarak
devam edelim. Toplam maliyetimizin düşüşünün durup tekrar yükselmeye
başladığı noktayı hesaplayalım. Sipariş miktarı 500 birime kadar birim fiyatı 5. 500
TL birimin üzerindeki siparişlerde birim fiyat ise 4,75 TL’dir (% 5 miktar iskontosu).
Hesaplamamız şu şekilde olacak;
Miktar
Ortalama birim fiyat
300
5
400
500
5
5
600
Satın
alma
maliyeti
(Birim
fiyat.Or
t. Yıllık
talep)
13.000
TL
13.000
13.000
= 4.96
12.896
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
Sipariş
maliyeti
(Ort. Yıllık
Talep.sipari
ş
maliyeti/sip
ariş
miktarı)
Stok taşıma
maliyeti
(Yıllık
taşıma
maliyeti.biri
m
fiyat.sipariş
miktarı/2
86.67 TL
150.oo TL
13.237 TL
65.00
52.00
200.00
250.00
13.265
13.302
43.33
297.60
13.237
TM
10
Tedarik ve Satın alma
800
= 4.91
12.766
32.50
392.80
13.191
900
= 4.89
12.714
28.89
440.10
13.183
1.000
= 4.88
12.688
26.00
488.00
13.202
1.100
= 4.86
12.636
23.64
534.60
13.194
100 birimlik artışlarla yaptığımız hesaplamada, optimum satın alma
miktarına 900 birimde ulaştığımız görülmektedir. Toplam maliyetler açısından 900
birim sipariş miktarı bizim için uygun miktardır.
Stoksuz Satın Alma
Birim satın alma fiyatı, nakliye, yönetim giderleri ve stok maliyetleri gibi
malzemeye ilişkin maliyetlerin düşürülmesinde stoksuz satın alma bir diğer
yöntemdir. Satın alma sözleşmeleri belirli bir periyotta, belirli bir miktarda
malzemenin satın alınması üzerine düzenlenmektedir. Tedarikçiye malzeme
siparişi verildikten ve ödeme yapıldıktan sonra fabrikaya teslimatı yapılmaktadır.
Stoksuz satın alımda, firma, malzeme stoğunu taşımaz. Bir diğer ifadeyle sıfır
stokla çalışır. Stoksuz satın almanın amaçları şunlardır:
 Düşük stok düzeyi
 Tedarikçi sayısının azaltılması
 Yönetim giderleri ve bürokrasinin azaltılması
 Parasal anlamda küçük miktardaki satın alımların azaltılması
 Tedarikçilerden belirli bir hacimde satın alım yapılarak maliyetlerin
düşürülmesi
 Malzemenin doğru zamanda teslimatının sağlanması
 Tedarikçinin stokları yönetmesini sağlamak
Stoksuz satın alma sık satın alınan parçalar için oldukça uygun bir
yöntemdir. Satın almada çoğu kez, yönetim, satın alma süreci ve stok taşıma
maliyetleri malzeme maliyetini geçmektedir. Stoksuz satın alma tedarikçilerden
ciddi miktarda indirim, satın alma süreç maliyetlerinin düşmesini ve uygun
ürünlerin tedarik edilmesini sağlayabilir.
SATIN ALMA SÜRECİ
Satın alma; ihtiyacın öğrenilmesi, tedarikçi seçimi, rolün belirlenmesi, fiyat
ve diğer koşulların pazarlıklarının yapılması ve teslimatın gerçekleştirilmesini takip
eden bir süreçtir. Satın alma sürecinin aşamaları şunlardır:
 Problemin ortaya çıkışı ve satın alma ihtiyacının belirlenmesi
 Satın alma siparişinin tam olarak tanımlanması
 Tedarikçi araştırması ve seçimi
 Satın alma siparişinin hazırlanması
 Satın alma tekliflerinin alınması
 Tekliflerin analizi, pazarlık ve anlaşma
 Satın alma siparişinin verilmesi ve izleme
 Siparişin teslim alınması ve kontrolü
 Fatura kontrolü ve ödeme
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
11
Tedarik ve Satın alma
Problemin Ortaya Çıkışı ve Satın Alma İhtiyacının Belirlenmesi
Satın alma, örgüt içindeki bölümün gereksinimleri üzerine başlar. İhtiyaç,
birim tarafından depoya bildirilir. Talep mevcut stoklarla karşılanamıyorsa, ilgili
birim satın alma birimiyle iletişime geçer. Satın alma birimi işletme içerisinden
gelen taleplerin içeriğine ilişkin birtakım bilgilere ihtiyaç duyar;
 Yeni ürün alma sürecinden gelebilecek talepler (ham madde, yarı mamul,
mamul, üretim elemanlar vb.)
 Müşteri siparişi doğrultusunda, üretim planlamadan gelebilecek ham
madde ve yarı mamul talepleri
 Üretim bölümünden gelebilecek sarf malzemesi ve işletme malzemeleri
vb. talepler
 Bakım sürecinden gelebilecek yedek parça ve bakım elemanları talepleri
 Kalite güvence bölümünden gelebilecek kalibrasyon ve test hizmetleri
talepleri
 Kalite güvence bölümünden gelebilecek ölçüm ve test cihazları talepleri
 Bakım sürecinden gelebilecek arızi bakım vb., hizmetlerle ilgili talepler
 İnsan kaynakları bölümünden gelebilecek eğitim hizmetleri talepleri
 Satın alma bölümünden gelebilecek nakliye hizmetleri talebi
 İşletmenin diğer birimlerinden gelebilecek nakliye hizmetleri talepleri
 Lojistik destek talepleri
Satın alma talepleri işletmelerde satın alma prosedürü çerçevesinde
gerçekleştirilir. Talep edilen ürün ya da hizmetin özellikleri, miktar ve teslim
zamanına ilişkin bilgiler net bir biçimde belirtilmelidir. Endüstriyel satın almalarda
malzeme listesi hazırlanır. Malzeme Listesinde nihai ürünü oluşturan tüm parçalar
yer alır. Gereksinim duyulan malzemelere ilişkin daha detaylı bilgilerin (malzeme
kodu, malzeme adı, birim, ihtiyaç, stok durumu, bütçe vb.) yer aldığı listelere de
Malzeme İhtiyaç Listesi adı verilmektedir.
Satın Alma Siparişinin Tam Olarak Tanımlanması
Sipariş öncesinde özellikle malzemeye ilişkin kalite özelliklerinin neler
olduğunun tam olarak tanımlanması gerekmektedir. Satın alma birimi, tedarikçiye
siparişin gönderilmeden önce tanımlanan kalite özelliklerini gören son birimdir. Bu
nedenle, talepte bulunan birimle ürüne ilişkin kalite özelliklerinin kontrolüne
ilişkin olarak görüşülmelidir.
Sipariş talebi, bölümlerin faaliyetleri için gerekli olan ürün ya da hizmet
alımını sağlamak içindir. Bölüm talepleri, Malzeme Talep Formu ile gerçekleştirilir.
Malzeme talep formunda, talepte bulunan birim, tarih, numara, miktar, talep
edilen malzeme, malzemeye ihtiyaç duyulan zaman (termin), taşıma ile ilgili özel
bir durum varsa bununla ilgili açıklayıcı bilgi ve imza yer alır.
Tedarikçi Araştırması Ve Seçimi
Satın alma siparişi hazırlanmadan önce tedarikçinin araştırılması ve
seçilmesi gerekmektedir. Tedarikçi araştırmasının iyi bir şekilde yapılması da çok
önemlidir. Tedarikçi seçiminde hata yapılması problemli bir ticari ilişkinin
başlamasına neden olacaktır. Bu durum işletme için zaman, maliyet ve pazar
kaybına neden olacaktır.
Tedarikçi araştırması ve seçimi, satın alma faaliyetlerinin önemli bir
aşamasıdır. Tedarikçi seçiminde birçok performans kriteri önemli rol
oynamaktadır. Tedarikçi değerlemede, tedarikçi değerleme formu kullanılabilir
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
12
Tedarik ve Satın alma
(Tablo 5.1.). Tedarikçilerle ilgili bilgiler farklı kaynaklardan elde edilebilir. Örnek
ürünler, kataloglar, referanslar, internet, sektörel yayın ve raporlar, gazete ve
dergiler, ticari dokümanlar, referanslar, kamu kurum veya kuruluşları, sivil toplum
kuruluşları, sanayi ve ticaret odaları sıralanabilir. Bu süreçte tedarikçiler hakkında
aşağıda sıralanan detaylı bilgiler elde edilmeye çalışılır:
 Tedarikçi mevcut durum analizi
 Teslimat yeteneği
 Sahip olduğu süreçler
 Süreçlerde kullandığı teknoloji
 Sektördeki imajı
 Finansal durumu
 Etik
Tedarikçi mevcut durum analizi: İşletme çalışanları analizi, kuruluş yeri,
faaliyet alanları, güvenilirlik ve performans konuları değerlendirilir.
Teslimat yeteneği: Tedarikçinin tüm hizmetleri sağlayabilme yeteneği
sorgulanır.
Süreçler: Tedarikçinin sahip olduğu süreçler süreç özelliklerine sahip mi?
(ölçülebilir, tekrarlı, performans parametreleri tanımlanmış), herhangi bir kalite
yönetim sistemine sahip mi?
Süreçlerde kullanılan teknoloji: Süreçlerde kullanılan teknolojinin seviyesi.
Teknoloji altyapısı, emniyet ve güvenlik konuları sorgulanmalıdır.
Sektördeki imajı: Sektörde profesyonellik, taahhüt ve samimiyet açısından
nasıl algılanmaktadır?
Finansal durum: İşletmenin yaşı, tarihî geçmişi, nakit akışları, sahip olduğu
entelektüel sermaye yapısı nasıldır?
Etik: Tedarikçinin sahip olduğu etik ilkeler ve değerler nedir? Bunların
uygulanmasından sorumlu olan kim?
Satın Alma Siparişinin Hazırlanması
Tedarikçilerden, ürün veya hizmet için sipariş emri satın alma birimi
tarafından gerçekleştirilir. İlk olarak Satın alma Talep Formu düzenlenir ve
belirlenen tedarikçilere iletilir. Satın alma talep formu, işletmelerin faaliyette
bulunduğu alana bağlı olarak değişebilir. Ancak sipariş talep formunda sadece
talep edilen ürüne ilişkin bir takım bilgilerin yanında aşağıda belirtilen hususlara
ilişkin şartlara da yer verilmesi gerekmektedir:
 Doğabilecek zararlara karşı talepte bulunan işletmeyi korumaya yönelik
şartlar
 Fiyatla ilgili şartlar: Örneğin talep formunda eğer fiyat belirtilmemişse son
siparişte ödenen fiyattan daha fazla fiyat belirtilmez.
 Malzemenin muayenesinde eğer kalite özelliklerine ilişkin sorun yoksa
teslimatın yapılabileceği
 Kalite kontrol aşamalarının neler olduğu
 Siparişin zamanında teslim edilmemesi durumunda ne olacağı (red ya da
şartlı kabul)
Satın Alma Tekliflerinin Alınması
Satın alma birimi, talepte bulunan birimin gereksinimlerine en uygun
çözümü bulmakla sorumludur. Dolayısıyla tedarikçilerden hızlı bir biçimde teklifleri
alarak bunları değerlendirmesi gerekmektedir. Teklifler gereksinimlerle
karşılaştırılmalı ve işletme için en yüksek faydayı sağlayacak alternatifler
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
13
Tedarik ve Satın alma
belirlenmelidir. Satın alma birimi, satın alma tekliflerini standart formlarla
alabileceği gibi teklif mektupları suretiyle de alabilir. Teklif İsteme Formunda;
tedarikçi firmaya ilişkin bilgiler, teklif istenen malzemenin adı, miktarı, istenen
termin süresi, tedarikçi firmanın teklif şartları (birim fiyat, ödeme şekli, ambalaj
şekli, termin süresi, teklif geçerlilik süresi) ile ilgili bilgiler yer alır.
Tekliflerin Analizi, Pazarlık ve Anlaşma
Tedarikçilerle yapılacak satın alma anlaşmalarında temel kriterler; ürünün
kalitesi, miktarı, termin ve fiyatıdır. Satın alma anlaşmaları ya da sözleşmelerinin
satın alma müdürü ya da genel müdür gibi nihai yetkili mercinin onayı ve hukuk
biriminin nihai gözden geçirmesi gerekmektedir. Satın alma faaliyetine ilişkin
olarak ilgili tarafların (talebi yapan birim, muhasebe, tedarikçi) mutabakatı
sağlandıktan sonra tedarikçiye bilgi verilir. Bu aşamada Sipariş Teyit formu
düzenlenir.
Satın Alma Siparişinin Verilmesi ve İzleme
Tedarikçi ile yapılan sözleşme hükümleri çerçevesinde işletme menfaatleri
her ne kadar güvence altına alınmış olsa bile, satın alma birimi tarafından
zamanında ve tam olarak sağlanamayan her sipariş başarısızlık olarak
değerlendirilmektedir. İzleme aşamasında yaşanabilecek her türlü risk, satın alma
birimi için ilave maliyet içermektedir. Teslim edilen ürünlerin gerekli kalite
özelliklerine sahip olmaması ve iade edilmesi, satın alma sürecinin yeniden
başlaması, tedarikçi seçme ve değerlendirme süreçleri süreç döngü zamanlarını
uzatacaktır. Kısa dönemli ve basit satın almalarda sipariş kontrol ve izleme
genellikle telefon ve e-posta ile gerçekleştirilirken, üretim faaliyetlerinde
kullanılan parça ve malzemeler için tedarikçi ve alıcının entegre olduğu bilgisayar
tabanlı sistemler ve kurumsal kaynak planlaması (ERP) geliştirilmiştir. Talepler bu
sistemler üzerinden kontrol edilmekte ve izlenmektedir.
Siparişlerin Teslim Alınması ve Kontrolü
Tedarikçiler tarafından gelen ürünler üretim sürecine alınmadan önce depo
birimine teslim edilir. Ürün ve irsaliye bilgileri kontrol edilerek bilgisayar sistemine
girilir. Ürün kabulünün amacı, tedarikçi ile üzerinde anlaşıldığı şekli ile ürünün
kalitesi ve miktarının doğrulanmasıdır. Kalite birimi, tedarikçilerden gelen
malzemeleri bir takım kriterleri dikkate alarak gözden geçirmektedir. Gelen
ürünlerin, sevk irsaliyesinde yer alan bilgilere göre miktar bakımından tespiti
yapılır. Girdi muayenesinde, numune miktarı, kontrol edilmesi planlanan ürün
gruplarına göre ürün miktarı üzerinden belirlenir. Gelen partiden, belirlenen örnek
sayısına bağlı olarak kalite kontrol gerçekleştirilir. Giriş Kontrol Formu
düzenlenerek, ürün doğrulaması uygun olan ürünler depo stoğuna alınır; uygun
olmayan ürünler tedarikçiye iade edilir.
Teslimatların uygunluğu, ürün kalitesi, teslimat tanımlanması ve
izlenebilirliği, miktar açısından uygunluk, ambalaj uygunluğu, zamanında teslimat
kapsamında değerlendirilir. Kabul aşamasında kontrol edilen ürünlerin sipariş ve
sözleşme açısından uygunsuz olduğu noktalar hakkında tedarikçiye bilgi verilerek
düzeltici ve önleyici faaliyet başlatılır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
14
Tedarik ve Satın alma
Fatura Kontrolü ve Ödeme
Özet
Satın alınan ürünün kabulü sonrasında, sözleşme hükümleri çerçevesinde
ödeme yapılır. Tedarikçiye ödeme yapılabilmesi için sözleşmede yer alan
koşulların tedarikçi tarafından sağlanması gerekmektedir. Geç teslimat, kalite
uygunsuzlukları, partinin reddedilmesi vb. sorunlarda sözleşme içinde yer alan
yaptırımlar gündeme gelecektir. Gelen siparişin kontrolü yapıldıktan sonra eğer
uygunsa malın kabulü yapılır. Sözleşmeye bağlı olarak ödeme takvimi belirlenir.
Gelen faturalar Ödeme Planı Listesi çerçevesinde işleme alınır. Ödeme planı
listesinde alınan malzeme ya da hizmet, fatura tarihi, vadesi ve tutarı, ödeme
tarihi, haftası, şekli gibi bilgiler yer almaktadır.
•Bu bölümde tedarik ve satın alma konusundan ana hatlarıyla
bahsedilmiştir.
•Temel kavramların ve satın alma hedeflerinin neler olduğu,
•Satın almanın tedarik ziciri içindeki rolü,
•Tedarikçi seçme ve değerlemenin nasıl olacağı,
•Satın almada maliyet yönetimi içinde yer alan satın alma yöntemlerinin
neler olduğu,
•Satın alma sürecinin aşamalarının neler olduğu ve bu aşamalarda
nelerin yapıldığı anlatılmıştır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
15
Tedarik ve Satın alma
DEĞERLENDİRME SORULARI
Değerlendirme
sorularını sistemde ilgili
ünite başlığı altında yer
alan “bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
1. Aşağıdakilerden hangisi satın almanın hedefleri arasında yer almaz?
a) Ham madde temininin sağlanması
b) Tedarik edilen malzemenin doğru kalitede olmasının sağlanması
c) Uygun fiyatla malzeme tedariği
d) İşletmenin kullandığı üretim sistemine uygun malzeme tedariği
e) Nakliye güzergâhlarının belirlenmesi
2. Aşağıdakilerden hangisi satın alma kararlarını etkileyen taraflar arasında
yer almaz?
a) Müşteriler
b) Perakendeciler
c) Üst yönetim
d) Pazarlama ve Satış
e) Hukuk Birimi
3. Aşağıdakilerden hangisi satın alma kategorilerinden biri değildir?
a) Hazır parça.
b) Ham madde
c) Tamir bakım malzemeleri
d) Destek ekipmanları
e) Sarf malzemeleri
4. Aşağıdakilerden hangisi satın alma yönetimini tedarik pazarının sürekli
araştırılmasını gerektiren bir “iş” hâline getirmiştir?
a) Rekabet
b) Ham madde darboğazı
c) Çevrenin sürekli değişmesi
d) Tedarik maliyetleri
e) Kalite ihtiyacı
5. Aşağıdakilerden hangisi satın alma gereksinimi ortaya çıktığı anda gerekli
ihtiyacı karşılayacak miktarda satın alma biçimde tanımlanan yöntemdir?
a) Fiyat değişimi yönetimi
b) Karma satın alma
c) İleriye dönük satın alma
d) Spekülatif satın alma
e) Miktar iskontosu
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
16
Tedarik ve Satın alma
6. “Satın alma yöneticileri, tedarikte yaşanan darboğazlar ve enflasyonist
pazar ortamında, mevcut tüketimden daha fazla miktarda satın alım
yapmayı tercih edebilirler” şeklinde tanımlanan satın alma yaklaşımı
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Fiyat değişimi yönetimi
b) Karma satın alma
c) İleriye dönük satın alma
d) Spekülatif satın alma
e) Miktar iskontosu
7. Satın alma sürecinin ilk aşaması aşağıdakilerden hangisidir?
a) Problemin ortaya çıkışı ve satın alma ihtiyacının belirlenmesi
b) Satın alma siparişinin tam olarak tanımlanması
c) Tedarikçi araştırması ve seçimi
d) Satın alma siparişinin hazırlanması
e) Satın alma tekliflerinin alınması
8. Aşağıdaki satın alma aşamaları ile bu aşamalarda kullanılan formlar
eşleştirilmiştir. Hangi eşleştirme yanlıştır?
a) Satın alma siparişinin hazırlanması - Satın alma talep formu
b) Tedarikçi araştırması ve seçimi - Tedarikçi değerle formu
c) Tekliflerin analizi, pazarlık ve anlaşma - Sipariş teyit formu
d) Satın alma siparişinin verilmesi ve izleme - Malzeme ihtiyaç listesi
e) Siparişin teslim alınması ve kontrolü - Giriş kontrol formu
9. Aşağıdaki satın alma aşamalarının hangisinde temin süresi ile bilgiye yer
verilir?
a) Satın alma siparişinin hazırlanması
b) Satın alma tekliflerinin alınması
c) Tekliflerin analizi, pazarlık ve anlaşma
d) Satın alma siparişinin verilmesi ve izleme
e) Siparişin teslim alınması ve kontrolü
10. Satın alma hangi yıllarda yönetimin ilgi odağı hâline gelmeye başlamıştır?
a) 1960’lı ve 1970’li yıllar
b) 1970’li ve 1980’li yıllar
c) 1980’li ve 1990’lı yıllar
d) 1990’lı ve 2000’li yıllar
e) 2000’li ve 2010’lu yıllar
Cevap Anahtarı
1.E, 2.A, 3.E, 4.C, 5.B, 6.C, 7.A, 8.D, 9.B, 10.C
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
17
Tedarik ve Satın alma
YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER
KAYNAKLAR
Erdal, M., (2011) Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi, Beta Yayınları, İstanbul.
Ballou, R., (2004) Business Logistics and Supply Chain Management, 5th Ed.,
Pearson Prentice Hall, New Jersey.
Lambert, D., Stock, J., Ellram, L., (1998) Fundementals of Logistics Management,
McGraw Hill, Boston.
Monnczka, R. M., Robert, B.H., Giunipero, L. C., Patterson, J. L., (2009) Purchasing
and Supply Chain Management, 4th Ed., South Western, USA.
Rushton, A., Crouche, P., and Baker, P., (2006) The Handbook of Logistics and
Distribution Management, third ed., Kogan Page, London.
Sadler, I., (2007) Logistics and Supply Chain Integration, SAGE Publications,
London.
Waters, D., (2003) Logistics: An Introduction to Supply Chain Management,
Palgrave Macmillan, New York.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
18
HEDEFLER
İÇİNDEKİLER
TAŞIMA, DAĞITIM
VE DEPOLAMA
• Giriş
• Taşıma İlkeleri
• Taşımada Taraflar
• Taşıma Türleri
• Taşıma Türünün Seçimi
• Entegre Taşımacılık
• Araç Güzergâhının Belirlenmesi
• Kanal Tür Ve Yapısı
• Fiziksel Dağıtım Kanalı
• Kanal Seçimi
• Depolamanın Rolü
• Depolama Planlaması
• Depolama Operasyonları
• Paketleme Ve Yük Birleştirme
TEDARİK ZİNCİRİ
YÖNETİMİ
Doç. Dr. Hakan
KİTAPÇI
• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• Taşıma türlerinin neler olduğu,
• Taşıma türü seçiminde dikkate
alınan faktörler,
• Fiziksel dağıtım kanallarının neler
olduğu,
• Depo planlama kriterleri,
• Depolama operasyonları öğrenilmiş
olacaktır.
ÜNİTE
7
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
GİRİŞ
Lojistik sürecinin hedefi, doğru miktarda ve kalitede ürünün doğru yerde,
doğru zamanda, doğru müşteriye ve doğru fiyatla teslimini sağlamaktır. Lojistik
sistemi sahip olduğu bir takım fonksiyonlarla bu işlevini yerine getirmektedir.
Taşıma, dağıtım ve depolama bu fonksiyonlar arasında yer almaktadır.
Taşımada lojistik sistemini destekleyebilecek birçok uygun araç
bulunmaktadır. Örneğin taşıma maliyetlerinin düşürülmesinde araç kiralama artık
yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. Kiralanan birçok taşıyıcı ile ürün sınıflama,
sıralama, müşterinin istediği biçimde teslimat ve sunum şeklinde müşteriye değer
yaratan faaliyetler çeşitlilik göstermeye başlamıştır. Teknolojinin gelişmesiyle
birlikte malın tedarik zinciri içerisinde izlenebilirliği daha kolay hâle gelmiştir. Ürün
teslimatlarının tam ve kesin olarak yapılması stok, depolama ve malzeme
dağıtımını azaltmıştır. Taşıma sadece bir eşyayı bir noktadan diğer noktaya
götürmek olarak düşünülmemelidir. Aksine önemi ve değeri günümüzde daha da
artmıştır.
Bir diğer fonksiyon olan dağıtım, endüstriyel ve ekonomik hayatın çok
önemli bir yanını oluşturmaktadır. Doğası gereği birçok alt sistemden oluştuğu için
giderek önem kazanmıştır. İş dünyası da bu fonksiyonlar arasında bir ilişki kurmak
ve bu ilişkilerin diğerlerini nasıl etkilediğini dikkate almak durumundadır. Bu
bölümde taşıma, dağıtım ve depolama konuları ana hatlarıyla sizlere anlatılacaktır.
TAŞIMA
Taşıma İlkeleri
Taşıma verimliliğini
etkileyen iki temel
ekonomi ilkesi vardır.
Bu ilkeler; ölçek
ekonomisi ve mesafe
ekonomisidir.
Taşıma verimliliğini etkileyen iki temel ekonomi ilkesi vardır. Bu ilkeler;
ölçek ekonomisi ve mesafe ekonomisidir.
Ölçek ekonomisi: Taşınan miktarın artmasıyla birim taşıma maliyetinin
düşmesidir. Örneğin kamyonun kullanılacağı bir taşımada, tam kapasitesiyle
yapılacak yükleme ile taşıma kapasitesinin altında yapılacak bir yüklemenin taşıma
maliyeti farklılık gösterecektir. Daha az yüklemede, birim taşıma maliyeti daha
yüksek olacaktır. Genelde daha yüksek taşıma kapasitesine sahip taşıma türlerinde
yani demir yolu ve deniz yolu taşımacılığında, taşıma maliyetleri, daha düşük
taşıma kapasitesine sahip taşıma türleri içinde yer alan kara yolu ve hava yolu
taşımacılığına göre daha düşüktür. Taşımada, sabit maliyetler içinde yer alan
yönetim maliyeti, ekipman maliyeti, faturalama maliyeti, araçların yükleme
boşaltma bekleme süreleri gibi maliyetlerin yüksek olması ölçek ekonomisini
zorunlu hâle getirmektedir. Bir diğer ifade ile 1 ton yükleme ile 5 ton yüklemede
aynı maliyetlere katlanılmaktadır.
Mesafe ekonomisi: Artan taşıma mesafesinde taşıma birim maliyetinin
düşmesidir. Örneğin 1000 km’lik taşımanın tek seferde yapılma maliyeti, iki
seferde yapılacak 500 km’lik bir taşıma maliyetinden daha düşük olacaktır. Sabit
maliyetler mesafeye uzunluğuna göre yayılacaktır. Mesafenin artmasıyla her ne
kadar sabit maliyetler değişmese de taşımada birim maliyet azalacaktır.
Bu ilkeler herhangi bir taşıma türü tercih ederken çok önemlidir. Taşımada
amaç, müşterinin hizmet beklentilerini karşılarken olabildiğince büyük miktarda ve
uzun mesafede yükleme yapmaktır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
2
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
Taşımada Taraflar
Taşıma ortamı lojistik sistemindeki kararları etkiler. Ticari işlemlerin aksine
taşıma kararları altı grup tarafından etkilenir: 1-Yükleyici, 2-Alıcı, 3-Taşıyıcı,
4-Hükümet, 5-İnternet ve 6-Kamu. Şekil 7.1. bu gruplar arasındaki etkileşimleri
göstermektedir. Böylece taşıma ortamının karmaşıklığı ve tarafların rolleri daha iyi
anlaşılabilmektedir.
Yükleyici ve Alıcı
Yükleyici ve alıcıların ortak ilgileri, taahhüt edilen süre içinde ve en düşük
maliyetle bir ürünün yükleme noktasından teslim noktasına taşınmasıdır. Taşıma
ile ilgili hizmetler, belirlenen alım ve teslimat süreleri, öngörülebilir transit zamanı,
sıfır kayıp ve hasarın yanı sıra bilgi ve faturalamanın doğru ve zamanında
yapılmasını içerir.
Taşıyıcı
Taşıyıcı, taşıma hizmetini gerçekleştiren bir işletmedir. Taşıma maliyetlerini
en aza indirirken gelirini artırmak istemektedir. Taşıyıcılar, işçilik, yakıt ve taşıma
için gerekli olan araç maliyetlerini en aza indirirken müşterilerine mümkün olan en
yüksek oranda hizmet ederler. Bu amaçla, taşıyıcı, ölçek ekonomisi ve mesafe
ekonomisine ulaşmak adına taşıma ortamında farklı yükler için birçok farklı
nakliyeciyi ve taşıma aracını teslimat süreleri çerçevesinde koordine eder.
Kamu
Ürün akışı
Bilgi Akışı
Hükümet
Yükleyici
Taşıyıcı
Alıcı
İnternet
Şekil 7.1. Gruplar Arasındaki Etkileşimler
Hükümet
Hükümetin, gerek sosyal refah gerekse güvenilir hizmet açısından
taşımacılık alanına karşı bir ilgisi vardır. Ekonomik büyümenin desteklenmesi için,
istikrarlı ve verimli bir ulaşım ortamı istenmektedir. İstikrarlı ve verimli bir ulaşım
ortamında, taşıyıcılar makul bir maliyetle gerekli olan taşıma hizmetini
sağlayacaktır. Ekonomik hedefleri başarmada ulaşımın doğrudan etkisi vardır.
Hükümet sektörde gerekli düzenlemeleri ve ayarlamaları gerçekleştirir. Devletler
arası anlaşmalar yaparak ticaretin geliştirilmesini teşvik eder.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
3
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
İnternet
Taşımacılık sektöründe bir diğer gelişme de internet tabanlı hizmetlerin
kullanılmasıdır. İnternet tabanlı iletişim, müşteri ve taşıyıcılara gerçek zamanlı bilgi
paylaşımı sağlamaktadır. Lojistik operasyonları yapan işletmeler arasında
doğrudan doğruya internet iletişimi kullanılmaktadır. Taşımacılık hizmeti web
ortamında sunulmaktadır. Bu işletmelere iki şekilde fayda sağlamaktadır: İlki,
taşıyıcıların yük kapasitelerinin sorgulanmasında bilgi alışverişi. İkincisi de, web
tabanlı hizmetlerde işlemlerin daha kolay bir biçimde yapılması ve izlenmesidir.
Taşımadan başka, internet tabanlı bilgi alışverişi, taşımada kullanılan yakıt,
ekipman, parça ve sarf malzemelerinin satın alınmasında kullanılmakta ayrıca
potansiyel satıcı ve tedarikçiler hakkında da bilgi toplanmasını sağlamaktadır.
İnternet kullanımın artması taşıma işlemlerinin doğasını da değiştirmektedir.
Gerçek zamanlı bilgiye ulaşma ve bu bilgiyi paylaşma, taşımayı daha şeffaf ve
izlenebilir hâle getirmektedir.
Kamu
Taşıma sisteminin son katılımcısı da kamudur. Kamu ulaşımda, harcama ve
etkinliğinin yanı sıra çevre ve güvenlik standartları ile de ilgilenir. Kamu malları
satın alarak ulaşımda dolaylı olarak talep yaratır. Taşıma maliyetinin düşük olması
arzulansa da çevresel etki ve güvenlik kamu açısından bir endişe kaynağı
olmaktadır. Taşımada ortaya çıkan hava kirliliği ve petrol sızıntısı önemli bir sosyal
konudur. Çevresel maliyet ve güvenlik maliyeti sonuçta tüketiciler tarafından
ödenmektedir.
Ulaşım politikasının oluşturulması bu altı taraf arasındaki etkileşim
nedeniyle karmaşıktır. Nakliyatçılar, alıcılar ve taşıyıcılar arasında sık sık yaşanan
çatışmalar bu karmaşıklığı doğurmaktadır. Zaman zaman hükümetler, kamu
yararını korumak için bu alanda ekonomik ve sosyal düzenlemeler yapmaktadırlar.
Taşıma Türleri
Taşıma modları, taşıma türlerini tanımlar. Temel olarak beş farklı taşıma
türü vardır: Bunlar; demir yolu, kara yolu, hava yolu, deniz yolu ve boru hattı
taşımacılığıdır. Her taşıma türü kendine has özellikleri sahiptir. Ürünün taşınacağı
yere, bulunduğu lokasyona, mesafeye ve değerine göre taşıma türüne karar verilir.
Bazen entegre taşıma da yapılabilir. Eğer Türkiye’den Almanya’ya bir taşıma
yapılacaksa farklı alternatifler kullanılabilir: İtalya’ya feribotla, İtalya’dan
Almanya’ya kara ya da demir yolu tercih edilebilir. Taşımacılıkta genellikle kara
yolu tercih edilmektedir.
Demir Yolu Taşımacılığı
Demir yolu taşımacılığında, uzun yolculuklarda genellikle ağır ve hantal
eşyalar taşınır. Trenler daha tutarlı ve yüksek hızı uzun süre koruyabilen araçlardır.
Konteyner ve dökme yük taşımacılığında diğer taşıma modlarıyla entegre
edilebilir. Demir yolu taşımacılığı her ülkede farklı şekillerde düzenlenmekte,
devlet ya da özel sektör tarafından gerçekleştirilmektedir. Demir yolu
taşımacılığının bir avantajı, altyapısı nedeniyle yüksek kapasitede taşıma yapılması
nedeniyle birimde taşıma maliyetinin düşük olmasıdır. Belirli iki nokta arasında
taşıma yapılması, taşımada rekabeti güç hâle getirmektedir. Ancak büyük
taleplerin karşılanmasında yeterli olmamaktadır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
4
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
Bir diğer avantajı da, birimde taşıma maliyetlerinin düşük olmasıdır.
Göreceli olarak maden, kömür vb. gibi düşük değerde olan malzemenin büyük
hacimlerde taşınması mümkün olmaktadır. Bu nedenle dolayı, demir yolu
taşımacılığı bitmiş ürünlerin taşımacılığından ziyade ham madde kaynaklarının
taşınmasında daha fazla tercih edilmektedir. Demir yolu taşımacılığının en temel
dezavantajı esnek olmamasıdır. Taşıma programının önceden yapılmış olması son
dakika veya acil teslimatlar için çok az esneklik sağlamaktadır. Demir yolu
taşımacılığında belirli bir güzergâh dâhilinde bir kalkış ve varış noktası
bulunmaktadır. Arada herhangi bir noktada durma söz konusu değildir. Tren
garlarının taşımacılık hizmeti almak isteyenlere uzak olması, gerek müşterilerin
gerekse ürünlerin gara ulaştırılmasını gerektirmektedir. Gerekli transferler de
zaman kaybını artırmaktadır. Kısa mesafelerden ziyade uzun mesafeler için
oldukça kullanışlı bir taşımacılık alternatifidir.
Sınırlı erişim sorunu farklı şekillerde çözümlenebilmektedir. Demir yollarının
yakınında bulunan liman, havaalanı, konteyner limanı belirlenebilir ya da entegre
taşımacılık modları tercih edilebilir.
Karayolu Taşımacılığı
Kara yolu taşımacılığı tüm tedarik zincirleri tarafından kullanılan bir taşıma
modudur. En önemli avantajı esnek olmasıdır. Herhangi bir bölge içindeki tüm
noktalara ulaşım imkânı sağlar. Her ne kadar kara yolunda hız limiti olsa da,
kapıdan kapıya daha kısa sürede servis verilebilir. Örneğin uçakla İstanbul’dan
Ankara’ya kısa sürede gidebilirsiniz. Ancak seyahat süresini hesaplarsanız; hava
alanına gidiş, uçağa biniş işlemleri, uçuş ve havaalanından çıkış süreleri iki il
arasında otobüsle yapılacak bir seyahatle kıyaslandığında daha uzun olmaktadır.
Kara yolunda seyahat hızı da dikkate alınmalıdır. Yolların sıkışık olması araçların
seyir hızlarını düşürmektedir. Geniş kara yolu ağları kara yolu taşımacılığını
avantajla hâle getirmektedir. Demir yollarında, gerekiyorsa işletmenin kendi demir
yolu hattını inşa etmesi, ayrıca çok katı zaman çizelgelerinin tutulması
gerekmektedir. Kara yolunda kısa sürede esnek bir planlama ile seyahat edilebilir.
Farklı türlerde kara yolu araçları vardır. Bu araçlar yapılacak işin amacına,
özelliklerine göre tasarlanırlar ve araçlara ilişkin kanuni düzenlemeler ülkeden
ülkeye farklılık gösterir (Örneğin araçların beygir güçleri, istiap hadleri gibi).
Önemli araç türleri şunlardır:
Kamyonet: İzin verilebilen azami yüklü ağırlığı 3,5 tonu geçmeyen ve eşya
veya yük taşımak için imal edilmiş motorlu taşıt.
Kamyon: İzin verilebilen azami yüklü ağırlığı 3,5 tondan fazla olan, eşya veya
yük taşımak için imal edilmiş motorlu taşıt.
Çekici: Römork ve yarı römorkları çekmek için imal edilmiş olan, eşya veya
yük taşımayan motorlu taşıt.
Kara yollarında farklı tonajlarda taşıma yapılabilir. Türkiye kara yollarında
taşımacılık yapan araçların istiap hadleri (yükleme üst sınırı) dingil sayısına ve
dingil mesafesine göre değişiklik göstermektedir. Örneğin 5 dingilli bir tırın toplam
brüt ağırlığı 42 ton iken (% 5 tolerans vardır), konteyner taşıması yapan araç için
toplam ağırlık 44 tondur. Avrupa Birliğinde taşımacılık limiti 42 tondur.
Deniz Yolu Taşımacılığı
Deniz yolu taşımacılığı, kara yolu ve demir yolu taşımacılığındaki benzer
sınırlamalara sahiptir. Birçok tedarik zinciri, deniz yolu taşımacılığını
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
5
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
kullanmaktadır. Dünya ticaretinin yaklaşık % 90’ı deniz yolu taşımacılığı ile
gerçekleştirilmektedir. Türkiye’de ise bu oran yaklaşık % 5,3 civarındadır.
Üç farklı deniz yolu taşımacılığı vardır: Nehir ve kanal taşımacılığı (iç su
yolu), kıyı taşımacılığı ve okyanus taşımacılığı. Birçok ülkede nehir ve kanal
taşımacılığı gelişmiş durumdadır. Örneğin Avrupa’da Ren Nehri üzerinde
taşımacılık gerçekleştirilmektedir. Deniz yolu taşımacılığında büyük gemiler
kullanılmaktadır. Uzun kıyıya sahip ülkeler için bu taşımacılık daha çok avantaj
sağlamaktadır. Dünya ticaretinin yarısı, dünyanın en büyük 20 limanından
gerçekleştirilmektedir.
Deniz yolu taşımacılığında uzun yolculuklar kaçınılmazdır. Çeşitli yükler için
farklı gemi türleri mevcuttur. Gemiler için de ölçek ekonomisi önemli olmaktadır.
Olabildiğince fazla yükleme yaparak taşıma maliyetinin azaltılması
hedeflenmektedir.
Genel kargo gemileri: Her tür kargoyu büyük ambarlar ile taşırlar, standart
tasarımları vardır. Bazılarında araçların giriş çıkış yapabilmesi için yan kapılar
olmasına rağmen çoğunda yükleme vinç ile yapılır. Dünyada birçok limanda
aşağıda belirtilen daha uzmanlaşmış gemiler için tesis olmadığından, genel amaçlı
gemiler çok daha yaygın olarak kullanılmaktadır.
Dökme yük gemileri: Büyük miktarda tahıl ya da cevher taşımak için
kullanılan gemilerdir.
Tankerler: Büyük miktarda sıvı özellikle de ham petrol taşımak için kullanılan
gemilerdir. Ölçek ekonomisi sebebiyle olabildiğince büyük inşa edilmektedirler.
Konteyner gemileri: Standart konteynerleri taşımak amacıyla inşa edilmiş
gemilerdir. Konteynerler 20 foot (6,1 m) ve 40 foot (12,2 m) olmak üzere standart
iki biçimde tasarlanır.
RO-RO gemisi: Daha kısa mesafelerde araç taşımacılığında kullanılmaktadır.
Ancak, uzun RO-RO hatları da bulunmaktadır (Avrupa ABD arası).
Deniz yolu taşımacılığının dezavantajı, uygun liman noktalarının sınırlı
olması ve esnek olmamasıdır. Dolayısıyla farklı taşıma moduna gereksinim
duyulabilir. Bu tip taşımacılıkta bir diğer sorun da nakliyenin yavaş olmasıdır.
Yükün limana taşınması ve birleştirmeler için zamana ihtiyaç duyulmaktadır.
Hava Yolu Taşımacılığı
Birim taşıma maliyetinin düşük olmasından dolayı deniz yolu taşımacılığı
uluslararası taşımacılıkta kullanılan en yaygın moddur. Fakat bazen hızlı kargo
taşınması zorunlu olabilir. Örneğin, Erzurum’da bulunan fabrikanızda bir
makinenin arızalandığını düşünelim. Gerekli olan yedek parça da Japonya’dan
tedarik edilsin. Parça gemiyle gönderildiği takdirde yaklaşık 4 hafta sonra elimize
geçecektir. Bu gibi durumlarda alternatif taşımacılık, hava yolu taşımacılığı olarak
düşünülebilir.
Hava yolu taşımacılığı kargo tesliminin, maliyetinden daha önemli olduğu
durumlarda tercih edilmektedir. Uygulamada, yükte hafif ama pahada ağır olan
ürünler taşınmaktadır.
Hava yolu taşımacılığında üç farklı operasyon türü vardır: 1) Düzenli Hizmet:
Yolcu taşımacılığının yapılmasıdır. 2)Kargo Hizmeti: Düzenli taşıma programı
çerçevesinde kargo taşımacılığının yapılmasıdır. 3)Kiralama Faaliyeti: Uçağın belirli
bir teslimat için kiralanmasıdır.
Hava yolu taşımacılığındaki en genel sorun taşıma yapılacak kargonun
alınmasıdır. Taşıma için gerekli tesisler, kargonun doğru uçağa yüklenmesi ve
müşteriye teslim edilmesinde havaalanlarının etrafında yer alır. Bu transferler
yine zaman almakta ve hava yolu taşımacılığının faydasını azaltmaktadır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
6
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
Hava yolu taşımacılığı için bir diğer problem, taşımacılık üzerinde çok az
kontrol sahibi olunması ve bu taşımacılığın maliyetli olmasıdır. Sabit maliyet (uçak
satın almak) ve değişken maliyetin (yakıt ücreti, havaalanı vergileri, iniş ücreti,
personel vb.) oldukça yüksek olmasıdır. Uçakların sürekli uçmalarını sağlamak çok
pahalı olmaktadır ve bu maliyetlerin düşürülmesinin bir yolu yoktur.
Boru Hattı Taşımacılığı
Boru hatları temelde su ve kanalizasyon için kullanılmasına karşın petrol ve
gaz taşımacılığında da kullanılmaktadır. Boru hattı taşımacılığının avantajı büyük
miktarda sıvı ya da gazın çok uzak mesafelere taşınabilmesini sağlamasıdır.
Taşımanın oldukça yavaş olması (bir saatte yaklaşık 10 km hareket edebilme),
esnek olmaması (boru hattı döşenmiş noktalar arasında olması) ve sadece sıvı
türlerinin taşınabilir olması, bu tip taşımacılığın olumsuz yanlarıdır. Bunlara ek
olarak boru hattı inşasının büyük yatırım gerektirmesi de bir diğer olumsuz
taraftır. Büyük yatırım gerektirmesine rağmen boru hatları, uzun mesafelere sıvı,
yakıt ve gaz taşımada en ucuz yoldur. Kurulacak yerel şebekeler, evlere gaz ve su
dağıtımlarında boru hattına esneklik kazandırabilmektedir.
Dijital Aktarma
Dijital ya da elektronik aktarma taşımanın en hızlı modudur. Hızlı olmasının
yanında, ulaşılabilirlik ve esnekliğin yüksek olması maliyetlerde etkinlik ve fayda
sağlamaktadır. Ancak sınırlı sayıdaki ürün bu modda taşınabilmektedir. Bu modda
taşınan ürünler başta elektrik enerjisi olmak üzere, yazılı metin, resim, müzik,
sinema filmleri ve bilgisayar programlarıdır. Bu ürünler genel olarak veriye dayalı
ürünlerdir. Her ne kadar sınırlı ürün grubunda bu taşıma yapılsa da lojistik
alanında bu tür taşımadan pek bahsedilmez.
Taşıma Türünün Seçimi
Taşımada bazen hangi taşıma türünün tercih edileceği açıkça bellidir. Eğer
İstanbul’dan İtalya’ya çok ağır bir taşıma yapılacaksa deniz yolu taşımacılığını
kullanırız. Şayet karada bir taşımacılık yapılacaksa kara yolu ya da demir yolu
taşımacılığından birisini tercih edebiliriz. Uygulamada, taşımacılığı etkileyen birçok
faktör bulunmaktadır. Muhtemelen en önemli faktörler taşınacak olan kargonun
türü, hacmi ve taşınacak mesafedir. Diğer faktörler şunlardır;









Malzemenin değeri: Pahalı olan malzemelerin stok maliyeti yüksektir ve
daha hızlı bir biçimde taşınmaları gerekmektedir.
Malzemenin önemi: Daha yüksek değerdeki malzemeler için hızlı bir
planlama ile güvenli taşıma yapılmalıdır.
Transfer zamanı: Taşıma programındaki değişikliklere hızlı bir biçimde
cevap verilerek tedarikçilerin gecikmeden etkilenmemesi sağlanmalıdır.
Güvenilirlik: Teslimat, transfer zamanından daha önemlidir.
Maliyet ve fiyatlar.
Sektördeki imaj ve yetkinlik.
Güvenlik, kayıp ve hasar.
Teslimat sıklığı ve programlama.
Sahip olunan özel imkânlar.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
7
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
Nihai kararda birçok faktör etkili olmaktadır. İşletmeler karar alırken
genellikle taşıma maliyetini tercih ederler. Taşıma maliyetleri genel maliyetler
içinde göreceli olarak az bir yer tutar. Ancak güvenilir ve hızlı bir teslimat için daha
fazla maliyete katlanmamız gerekebilir. Genel kural olarak tercih edilecek taşıma
türünün ucuz ve esnek olması gerekmektedir. Tablo 7.1.’de taşıma türlerinin
maliyet, hız, esneklik, yük limitleri ve ulaşılabilirlik açısından kıyaslaması
görülmektedir. Türler 1 iyi performans ve 5 kötü performans olarak sıralanmıştır.
Tablo 7.1. Taşıma Türlerinin Kıyaslanması
Kriterler
Maliyet
Hız
Esneklik
Yük limitleri
Ulaşılabilirlik
Demir
Yolu
Kara Yolu Deniz Yolu
Hava Yolu
Boru
Hattı
3
4
1
5
2
3
2
4
1
5
2
1
4
3
5
3
4
1
5
2
2
1
4
3
5
ENTEGRE TAŞIMACILIK
Entegre Taşımacılık: İki
nokta arasında bir
yükün iki ya da daha
fazla taşıma türüyle
taşınmasıdır.
Farklı taşıma türlerinin seçiminde yukarıdaki faktörler etkili olmaktadır.
Ancak işletmeler taşıma için aynı taşıma türünü kullanmak zorunda değildir. İki yer
arasında taşıma yapılırken farklı noktalarda farklı taşıma türü tercih edilebilir.
Taşıma türü tercihinde taşıma mesafesi, göreceli maliyetler ve cezalar etkili
olmaktadır. Eğer Erzurum’dan Ukrayna’ya bir taşıma gerçekleştirilecekse; bu
taşımada; Erzurum’dan Trabzon’a TIR, Trabzon’dan Ukrayna’ya gemi, Ukrayna’da
yerel teslimat için kamyon kullanılabilir. Taşıma için farklı türde birkaç taşıma
kullanılması Entegre Taşımacılık olarak adlandırılır.
Taşıma türlerinin entegre edilmesindeki amaç, farklı taşıma türlerinin
dezavantajlarından kaçınarak avantajlarından faydalanmaktır.
Örneğin, deniz yolu taşımacılığı, kara yolu taşımacılığına tercih edildiğinde
kara yolunun yol esnekliğine sahip olunmayacaktır. Benzer şekilde, yine uçakla
taşımacılığı tercih ettiğimiz zaman, taşıma maliyetimiz yükselecektir. Buradaki
temel sorun taşıma türlerinin entegre edilmesinin gecikmelere neden olması, ilave
yükleme ve boşaltmaların maliyetleri artırmasıdır. Eğer taşıma türleri arasında
entegrasyon verimli bir biçimde yapılacaksa tercih edilmelidir.
Malzeme transfer sistemi, taşıma türleri entegrasyonunun merkezini
oluşturur. Bu sistemin amacı, modüler yükler kullanmak suretiyle kargonun
kesintisiz bir biçimde yolculuk yapmasını sağlamaktır. Sonuç olarak malzemeler
standart konteynere konur ve gerekli ekipmanlar bu konteynerlerin yerleştirilmesi
ve taşınması için düzenlenir. Konteynerle taşımada, hem malzemenin tek tek
taşınmasından kaçınılmış olur hem de iki nokta arasında malzemenin taşınması
daha kolay hâle gelir. Dünyanın farklı yerlerinde büyük konteyner limanları inşa
edilmiştir. Ülkemizde de başta İstanbul Haydarpaşa olmak üzere, İzmir, Mersin,
Trabzon ve Antalya’da konteyner limanları bulunmaktadır. Bu limanlarda,
konteynerler en az gecikmeyle taşınmaktadır. Konteyner kullanmanın yaraları
şunlardır:
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
8
Taşıma, Dağıtım ve Depolama









Ürünlerin transfer ve akışlarının kolay olması
Kolay ve hızlı yükleme
Kapıdan kapıya hizmet
Hızlı teslimat
Yerden kazanma, kayıp ve hasar riskinin azalması
Düşük paketleme maliyetleri
Düşük sigorta maliyetleri
Uyumsuz malların ayrılması
Sıkışık olmayan yolların kullanımı
ARAÇ GÜZERGÂHININ BELİRLENMESİ
Taşıma faaliyetlerinde işletme birçok problemle karşı karşıya kalır. Genelde
problemler taşıma faaliyetinin içindeki ayrıntılarda gizlidir. Taşımada; ihtiyaç
duyulan araç sayısı, tipi ve büyüklüğü, talep edilen özel gereksinimler, aracın takip
edeceği güzergâh, kargo ve yolcunun araca yerleştirilmesi, çalışma takvimi, araç
bakım programı, hizmet kalitesinin ölçümü gibi konular problemlere sebep
olmaktadır. Bu problemlerin her birinin burada sorgulanması mümkün olmadığı
için güzergâh problemini belirli ilkeler çerçevesinde inceleyeceğiz.
Araç güzergâhının belirlenmesi probleminin çözümünde amaç, daha
önceden belirlenmiş müşterilere aracın en iyi güzergâhla gitmesi ve dönmesidir.
Problemde olası birçok alternatif olduğu için çözüm oldukça zordur. Bunu basit
olarak pazarlama elemanının seyahat problemi olarak düşünebilirsiniz. Her gün
belirli müşterileri ziyaret ederek işletmeye dönen pazarlama elemanını düşünelim.
Acaba bu müşterileri ziyaret ederken en kısa ziyaret güzergâhı nasıl olmalıdır (Şekil
7.2.). Her ne kadar kolay bir problemmiş gibi görünse de, çok fazla sayıda olası
güzergâhın olması ve bunların karşılaştırılması çözümü zorlaştırmaktadır. Olası
güzergâh sayısı n . (n–1) . (n–2) . (n–3)…3 . 2 . 1’dir. Burada n ziyaret edilecek
müşteri sayısını göstermektedir.
i
şletme
Şekil 7.2. Pazarlama Elemanı Problemi
Pazarlama elemanının güzergâh problemi tipik bir seyahat güzergâhı
problemidir. Farklı tür ve bölmeye sahip araçlar, uygun olmayan araçlar, farklı
lojistik noktaları, teslimat zaman aralıkları, trafik koşulları, farklı öneme ve teslim
şartlarına bağlı müşteriler, rekabet amaçları, bazı teslimatlarda ihtiyaç duyulan
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
Genellikle iki tür
dağıtım kanal yapısı
kullanılır; Fiziksel ve
ticari / işlemsel dağıtım
kanalı.
ekipman, beklenmeyen maliyetler, araç ve sürücüler için farklı zaman çizelgeleri
vb. konular güzergâh belirlemeyi zorlaştırmaktadır. Güzergâh belirlemede farklı
yöntemler olmasına karşın genellikle iki yaklaşım kullanılmaktadır. En kısa
güzergâhı belirlemede ilk yaklaşım, güzergâh belirlemede coğrafik argümanların
kullanılmasıdır. İkinci yaklaşım, kara yolu ağının kullanılmasıdır. Elektronik
haritalamada gelişen teknolojilerle ikinci yaklaşım daha yaygın olarak
kullanılmaktadır. Güzergâh belirlemede kullanılan diğer yöntemler şunlardır:
Müzakere: Uygun güzergâhın bulunması karışık bir iştir. Güzergâha ilişkin
karar birçok sübjektif faktör ve insan tarafından etkilenmektedir. Müzakere ile
güzergâh belirlemek belki rasyonel bir çözüm olmayabilir ancak herkesin üzerinde
mutabık kaldığı bir karar olacaktır.
Daha önceki planların yeniden düzenlenmesi: Postacının mektup dağıtma
güzergâhını belirlemede olduğu gibi, güzergâh problemleriyle sürekli karşılaşılır.
Güzergâhın, mevcut şartlar gözden geçirilerek değişikliklere göre yeniden
güncellenmesidir. Bu şekilde güncelleme daha kolay olacak ve genel güzergâhta
çok az bir bozulma olacaktır.
Sezgisel yöntem: Güzergâh belirlemenin kişinin bilgi, beceri ve yeteneğine
dayanarak sezgisel olarak yapılmasıdır.
Haritalama: Coğrafi yaklaşımda bazı özelliklere göre haritama yapılabilir.
Harita üzerinde gidilecek güzergâh işaretlenir. İşaretlenen güzergâh kolay ve
anlaşılır olmaktadır. Sezgisel yönteme göre biraz daha iyi bir yöntemdir.
Simulasyon: Problemlerin çözümünde kullanılan oldukça esnek
yöntemlerden bir tanesidir. Gerçek hayattaki bir süreç ya da modelin bilgisayar
ortamında bir benzerinin çalıştırılmasıdır. Simülasyon modelinde tanımlanmış
ilişkiler ve parametreler çerçevesinde istediğimiz güzergâh belirlenir. Örneğin 12
farklı müşteriyi ziyaret edecek pazarlama elemanı için model simüle edilir ve elde
edilecek çıktıya göre (örneğin en düşük maliyet bir parametre olabilir) karar verilir.
Matematiksel modeller: Matematiksel modeller insan müdahalesi olmadan
en uygun ya da buna yakın çözümler üretebilir. Uygulamada, güzergâh belirleme
birçok subjektif ve sayısal olmayan faktörü içermektedir. Dolayısıyla matematiksel
modelin ortaya koyduğu en uygun çözüm işletmenin istediği çözüm olmayabilir.
Matematiksel yaklaşımda genellikle lineer (doğrusal) programlama
kullanılmaktadır. Daha az karmaşık olmakla birlikte sınırlı ve küçük problemler
çözümlenmektedir. Eğer güzergâh belirlemede yapılacak küçük bir değişiklik
maliyetlerde önemli bir sapmaya neden olacaksa, çözüm için matematiksel
yaklaşım kullanılabilir.
Bununla beraber güzergâh belirleme de PARAGON, CAST ve OPTRACT gibi
birçok yazılım da kullanılmaktadır.
DAĞITIM
Kanal Tür ve Yapısı
Lojistik yönetiminde alınması gereken bir diğer önemli karar da ürünün
pazara ulaştırılması için gerekli olacak alternatif yolları içeren dağıtım kanalının
belirlenmesidir. İşletme tarafından hızlı bir biçimde alınabilen promosyon ve
reklam kararlarının aksine, dağıtım kanalı kararlarının uzun dönemli olmaları,
toptancı ve perakendecilere yönelik taahhütleri içermeleri nedeniyle kolaylıkla
değiştirilememektedir. Bu nedenle, dağıtım kanalının belirlenmesinde işlemenin
bugünkü ve gelecekteki çevresinin hesaba katılması gerekmektedir. Genellikle iki
tür dağıtım kanal yapısı kullanılır: Fiziksel ve ticari / işlemsel dağıtım kanalı.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
10
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
Fiziksel dağıtım kanalı dağıtımın fiziksel yönünü oluşturmaktadır. Ürün
dağıtımı, ürün nihai tüketiciye ulaşıncaya kadar, ürünün ulaştırılmasında kullanılan
tüm yöntemleri, araçları ve aracıları kapsar. Ürünler bu kanal içerisinde fiziksel
olarak arzu edilen yerlere taşınırlar.
Ticari / işlemsel dağıtım kanalı, ürünün üretildiği yerden tüketildiği yere
kadarki dağıtımında, dağıtımın fiziksel olmayan yönleriyle ilgilidir. Bir ürün, dağıtım
kanalı aracılığı ile transfer edildiğinde, ürünün mülkiyeti fiziksel hareketiyle birlikte
aktarılır. Taraflar arasındaki müzakere sıklığı, ürün mülkiyetinin el değiştirmesi ve
dağıtım, ticari / işlemsel dağıtım kapsamına girmektedir.
Fiziksel Dağıtım Kanalı
Ürünün üreticiden nihai tüketiciye kadar taşınmasında birçok alternatif
kanal kullanılmaktadır. Dağıtım kanalının yapısı yani içerdiği kanal üyesi sayısı
kanalın uzunluğunu belirlemektedir. Her bir kanal üyesi, ürünün fiziksel olarak ve
mülkiyetinin aktarılmasında etkilidir. Dolayısıyla hem üretici hem de tüketici
dağıtım kanalının birer üyesi olmaktadırlar. Şekil 7.3.’de alternatif dağıtım kanalları
görülmektedir.
1
M
Ü
1Ü
2
P
M
M
P
M
M
P
M
aÜ
T
P
M
bÜ
T
M
D
bÜ
cÜ
3
4
cÜ
3TD
P
P
dÜ
B
P
M
Ü
B
P
M
T
M
Ü Üretici, B Broker, T toptancı, P Perakendeci, M Müşteri
Şekil 7.3. Alternatif Dağıtım Kanalları
Üreticiden Doğrudan Tüketici Kanalı
Doğrudan pazarlama kanalı hem basit hem de en kısa dağıtım kanalıdır ve
içinde aracı barındırmaz (Şekil 7.3). Bu kanal doğrudan satış stratejisi olabilir.
Ürünler, özel müşteriler için kişisel hâle getirilebilir ve genellikle katalogla
pazarlanır. Bununla birlikte ürünü bilen müşteriler de dağıtım kanalının bir
parçasıdır. Yazılı metin, resim, müzik, sinema filmleri ve bilgisayar programları gibi
veriye dayanan ürünlerde bilgisayardan bilgisayara doğrudan dağıtılabilmektedir.
Üretici – Perakendeci - Müşteri Kanalı
Kanal 1’in aksine, içinde bir ya da birden fazla kanal üyesi barındıran dolaylı
dağıtım kanalıdır. Şekil 7.3' de üretici ürünlerini, doğrudan büyük perakende
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
11
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
mağazalarına dağıtır, ürünler buradan doğrudan nihai tüketiciye satılmaktadır.
Kanal 2b, kanal 2a’ya benzemekte, ancak, üretici ürünleri geniş yükleme
imkânlarına sahip dağıtım merkezlerine dağıtılmaktadır. Bu dağıtım merkezleri,
merkezî ya da bölgesel dağıtım merkezi olabilmektedir. Ürünler bu merkezlerde
daha küçük siparişlere göre ayarlanmakta ve perakendecilere üretici adına teslim
edilmektedir. Kanal 2b ile 2c arasındaki fark, dağıtım merkezinin perakende
kuruluş tarafından işletilmesidir. Bu merkezde ürünler birleştirilerek perakendeci
kuruluşun araçlarıyla perakende mağazalarına teslim edilmektedir. Kanal 3’ün iki
aracı seviyesi vardır. Bu aracı kanallardan 3a’ da ve 3b’de toptancılar ve
perakendeciler yer alırken, kanal 3c ve 3d’de üçüncü taraf hizmet sağlayıcı ve
brokerler yer almaktadır.
Üretici – Toptancı – Perakendeci - Müşteri Kanalı
Bu tip dağıtım kanalları, kendi ürünlerinin dağıtımı için yeteri kadar finansal
kaynağı olmayan ve sınırlı dağıtım kanalına sahip küçük işletmelerce tercih
edilmektedir. Bu tip dağıtım kanalında perakendeciler, toptancıların uzmanlaşmış
dağıtım hizmetinden yararlanırlar. Bu kanalı büyük miktarlarda ürün satın almak
istemeyen perakendeciler tercih etmektedir. Toptancılar, tedarikçilerden büyük
miktarda mal satın almak suretiyle fiyat avantajından yararlanmakta, kendi
dağıtım merkezi ve araçlarıyla dağıtım yapmaktadırlar.
Kanal 3, cash-and-carry (nakit öde ve götür) kavramını göstermektedir.
Geleneksel toptancılık anlayışının aksine, dağıtım kanalı, içinde toptancı tarafından
talepleri toplanan bir sürü perakendeciden oluşur. Perakendecilerin talepleri
gerçekten çok küçük olduğu için toptancılar bu talepleri yerinde karşılamaz.
Üretici - 3. Taraf Dağıtıcı – Broker – Perakendeci - Müşteri Kanalı
3. taraf dağıtım hizmeti verenler ve brokerlar, üreticilerin ürünlerinin
perakendecilere dağıtımındaki bir diğer kanaldır. Eğer ürün çok pahalı ve karmaşık
bir yapıya sahipse 3. taraf dağıtım hizmeti tercih edilmektedir. Sürekli değişen
mevzuatlar ve ürün dağıtımı ile ilgili kısıt ve düzenlemeler 3. Taraf dağıtım
ihtiyacını artırmaktadır. 3. Taraf dağıtım hizmeti veren işletmeler genellikle
toptancılık ve dağıtım konusunda uzmandır (Kanal 3c).
Brokerlar, alıcı ve satıcıları bir araya getiren bağımsız kanal üyeleridir.
Brokerlar ürünün adından ziyade, fiziksel dağıtımı ile olduğu kadar
pazarlanmasıyla da ilgilenirler. Dolayısıyla işlemsel kanal olarak da düşünülebilirler
(Kanal 3).
Üretici – Broker – Toptancı – Perakendeci - Müşteri Kanalı
Kanal 4, üç kanal üyeli bir dağıtım kanalını göstermektedir. Genel olarak
brokerlar, üretici ya da toptancıyı temsil etmek suretiyle, pazarda ürünler ya da
tedarikçiler için araştırma yaparlar. Üç ya da daha fazla üyeye sahip dağıtım kanalı
düşünülebilir, ancak kanal içindeki üye sayısının artması kanalın daha karmaşık ve
üreticinin ürün üzerindeki kontrolünün giderek azalmasına neden olmaktadır.
B2B (İşletmeden İşletmeye) Dağıtım Kanalı
Endüstriyel ürünler için, B2B kanalı dağıtım için düşünülebilir. B2B dağıtım
kanalı tipik olarak Kanal 1’e benzemektedir. Sadece kanalda müşteri yerine
işletme yer almaktadır. Ham madde, ekipman ve bileşen parçaları gibi endüstriyel
ürünlerin satışı bu kanalla gerçekleştirilir. Çok büyük miktarlarda satış
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
12
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
gerçekleştirildiği için kanal içinde toptancı ya da diğer kanal üyelerine ihtiyaç
yoktur. Küçük aksesuarlarda, üretici, satışı toptancı ya da endüstriyel dağıtıcılara
yapmaktadır. Brokarlar da, bu kanalın bir üyesi olabilir.
Kanal Seçimi
Kanal seçim kararı işletmeden işletmeye farklık gösterir. Farklı amaçlar için
farklı dağıtım kanalı seçilebilir. Her ne kadar seçim kararını etkileyen bazı faktörler
olsa da esas olarak işletmenin dağıtım planı bu kararı etkileyen en önemli
konudur. Kanal seçiminde etkili olan unsurlar şunlardır:
Pazar Özellikleri
Dikkat edilmesi gereken en önemli konu, tercih edilecek dağıtım kanalının
kanal sonunda yer alan tüketiciye uygun olmasıdır. Bununla birlikte pazarın
büyüklüğü ve yaygınlığı da önemlidir. Eğer pazar çok büyük ve oldukça geniş bir
coğrafi alana yayılmışsa uzun dağıtım kanalı kullanmak yerinde olacaktır. Uzun
dağıtım kanalı içerisinde farklı depolama noktaları ve kargonun farklı hareketleri
vardır. Eğer sınırlı sayıda alıcı varsa ve daha dar bir coğrafi alana yayılmışsa kısa
dağıtım kanalı tercih edilir.
Ürün Özellikleri





Ürünün sahip olduğu özellikler de kanal seçimini etkileyebilir:
Yüksek fiyata sahip olan ürünler kısa kanal üzerinden doğrudan satılır.
Çünkü yüksek brüt kar marjı hem satış hem de dağıtım kanal maliyetlerini
karşılamaktadır. Yüksek fiyatlı ürünlerindeki (mücevherat, saat, elektronik
ürünler vb.) güvenlik sorunu da kısa kanal kullanımını gerektirmektedir.
Karmaşık ürünler doğrudan satışı gerektirmektedir. Karmaşık ürünlerin
potansiyel müşterilere nasıl kullanılacağının açıklanması kanal üyeleri
tarafından zor olabilir.
Yeni ürünler doğrudan pazarlanmalıdır. Kanal üyeleri yeni üründe stoklu
çalışma konusunda isteksiz olabilir.
Zamana duyarlı ürünlerin (Gazete, ekmek, pasta vb.) hızlı bir kanala
ihtiyacı vardır.
Depolamada özel gereksinimlere ihtiyacı olan ürünlerin (donmuş gıda,
cam, askıda taşınan giysi vb.) dağıtımı özel dağıtım kanalı ile
gerçekleştirilir.
Kanal Özellikleri
Kanal seçiminde pazar ve ürün özelliklerinin yanında kanal özellikleri de
seçimi etkilemektedir. Seçimde, iki önemli faktör vardır: İlki, tercih edilecek
kanalda, kanal müşteriye gerekli şekilde hizmet edebilir mi? Basit bir örnekle,
küçük bir bakkal ürününün satış yerinde tanıtımının yapılması ya da test edilmesi
gerekebilir. Ancak satış noktasında ürünün tanıtımı veya test edilmesi için uygun
yer olmayabilir. İkincisi, kanal ne kadar etkili olmaktadır? Kanal etkinliğini, kanal
içindeki perakendeci mağazaların satış potansiyeli, sipariş büyüklükleri, teslimat
sıklığı gibi özellikler belirleyebilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
13
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
Rekabet Özellikleri
Rakip firmaların satışını yaptığı benzer ürünlerin sahip olduğu rekabet
özelliklerinin de dikkate alınması gerekmektedir. Bu tip ürünler genellikle
benzerleriyle birlikte satılmazlar, rekabetten kaçınmak için özel yerlerde
pazarlanırlar. Hizmet düzeyi de rekabeti etkilemektedir. Kanal seçiminde satış
sonrası hizmet düzeyi de etkili olmaktadır. Bu tip ürünlerde rekabette fiyat ve
kalite ayırımı yapmak çok güçtür. Tek belirleyici etkisi olan, satış sonrası hizmet
düzeyidir.
İşletme Özellikleri
İşletmenin sahip olduğu finansal imkânlar da kanal seçimini etkilemektedir.
İşletmenin kendi dağıtım kanalını kurması büyük yatırımlar gerektirmektedir. Diğer
taraftan, kanal üzerindeki kontrolü tamdır ve müşteriye sunulacak hizmet kalite
düzeyi de istenilen şekilde belirlenebilir. Yeterli finansal kaynaklara sahip olmayan
küçük işletmeler, dağıtım kanalı üyeleriyle ya da üçüncü taraf dağıtım hizmeti
veren işletmelerle çalışırlar.
DEPOLAMA YÖNETİMİ
Depolamanın Rolü
Ticari depo ve dağıtım merkezlerinin ana hedefi, tedarikçilerden müşterilere
mal hareketini kolaylaştırmaktır. Bunu etkili bir biçimde gerçekleştirebilmek için
stok tutmak durumunda kalabilirler. Bazı satıcıların ürün stoklamaya karşı özel
amaçları da olabilir. Özellikle beklenmedik durumlara karşı tedarik riskinin
azaltılması gibi.
Malzeme temini için just-in-time (tam zamanlı üretim ) ve benzeri
yaklaşımların benimsenmesi, stok tutma ve depoya olan ihtiyacı azaltır. Bilgisayar
destekli sistemlerle çalışılması stokların daha etkin bir şekilde yönetilmesini ve
zaman içinde stok seviyelerinde önemli ölçüde düşüş olmasını sağlamıştır.
Dağıtım depoları ve depolar için stok tutma nedenleri şunlardır:
 Arz ve talep arasında denge kurmak
 Üretimde sürekliliği sağlamak
 Büyük miktarlı alımlarla tedarikte tasarruf sağlamak
 Mevsimsel dalgalanmalardan korunmak
 Farklı tedarikçilerden farklı ürünler tedarik etmek
 Planlanmış bakım ve makine arızası nedeniyle üretimin durmasından
korunmak
Depolama faaliyetlerine ilişkin diğer önemli sebepler şunlardır:
 Sipariş alma ve montaj
 Paketleme ve yeniden paketleme
 Özel ürünler için küçük montaj faaliyetleri
 Kit üretim ve montajı
Tam zamanlı üretim, yalın üretim ve benzer yaklaşımlardaki stok azaltmaya
ilişkin son gelişmeler ve zaman baskısı stokları etkilemeye devam edecektir.
Muhtemelen stok tutmada, ağırlık merkezi, fabrikadan tedarik zincirine doğru
kayacaktır. Ancak bu, stok ve stok tutmak için gereken tesislere olan ihtiyacı
tamamen ortadan kaldırmayacaktır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
14
Taşıma, Dağıtım ve Depolama



Günümüzde depolama anlayışı değişmiş ve şu noktalara odaklanmıştır:
Müşteriye mal akışının kolaylaştırılması
Müşteri hizmet standardı gereksinimlerinin karşılanması
Değer faaliyetlerde işbirliği
DEPOLAMA PLANLAMASI
Depolamada ilk kararlar planlamayla ilgilidir. Deponun büyüklüğü, tipi ve
şekli öncelikli olarak belirlenir. Bu kararlar, deponun özelliklerini belirleyecektir.
Yer Seçimi
İlk olarak deponun yer seçimi gerçekleştirilir. Strateji, ekonomi ve hizmet
açısından uygun olan mantıklı yerler göz önüne alınır. İlk sorgulanması gereken
coğrafi alanın büyüklüğüdür. Depo inşa alanı belirlenmesinde birçok teknik
kullanılmaktadır. Alternatif yerler belirlendikten sonra, depo için uygun inşa alanı
belirlenir. Genellikle, ticaret merkezlerine yakın yerler öncelikli olarak
değerlendirilir. Verilen hizmeti uygun bir biçimde sunabilme ve arsa maliyeti
önemli kriterdir. Depoların sanayi bölgeleri yakınlarına kurulması esastır.
Tasarım
Deponun ürün hareket özelliklerine bağlı olarak tasarlanması
gerekmektedir. Tasarımda üç önemli faktör vardır:Tesisteki raf sayısı, kullanım
planı ve ürün akışı.
İdeal depo tasarımı, dikey ürün taşıma gereğini ortadan kaldıran tek katlı
bina şeklindedir. Asansör, konveyör, forklift gibi dikey elleçleme araçlarının raflar
arasında ürün hareketleri darboğaz yaratır. Bu darboğazı ortadan kaldıracak
şekilde raf tasarımları gerçekleştirilir.
Depo tasarımı, hacimsel kullanımı en fazla sağlayacak şekilde olmalıdır.
Depo yüksekliği, elleçleme araçlarının kaldırma kapasiteleriyle sınırlıdır. Depo alanı
içerisinde ürün akışının doğrusal olması gerekmektedir. Ürün doğrusal akışla depo
yerinden yükleme yerine düz bir hatta götürülmelidir. Bunun için ürün elleçleme
yerleri genelde deponun orta kısımlarında yer almaktadır (Şekil 7.4.).
Ürün Karması Analizi
Depo faaliyetleri ve tasarımı doğrudan ürün karmasına bağlıdır. Her bir ürün
yıllık satış miktarı, talep, ağırlık, hacim ve paketleme açısından analiz edilmelidir.
Bu analiz, depo alanı için gerekli hacim, tasarım ve yerleştirme, malzeme elleçleme
araçları, faaliyet ve kontrol prosedürleri açısından gerekli bilgileri sağlayacaktır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
15
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
Mal alım bölgesi
Dökme yük
depolama alanı
Raflı depolama
alanı
Sipariş toplama bölgesi
Paketleme bölgesi
Hazırlama bölgesi
Ürün Akışı
Şekil 7.4. Temel Depo Tasarımı
Gelecekteki İhtiyaçlar
Çağdaş lojistik ağları içerisinde depoların önemi giderek artmaktadır.
Gelecekteki ihtiyaçlar, ilk planlama aşamasında göz önünde bulundurmalıdır.
Planlama 5-10 yıllık zaman dilimini içermelidir. Depo inşasında özellikle ileride
gerekli tadilatların yapılmasına imkân sağlayacak malzeme kullanılmalıdır.
Malzeme Elleçleme ile İlgili Hususlar
Malzeme elleçleme sistemi, depo tasarımının temel noktasıdır. Daha önce
ifade ettiğimiz gibi ürün hareketi ve ayrıştırma, depolamanın temel fonksiyonudur.
Malzeme elleçleme sistemi, depo geliştirme sürecinin başlarında seçilmelidir.
Yerleşim
Deponun yerleştirilmesi ve depolama planı, ürün akışını kolaylaştıracak
şekilde yapılmalıdır. Yerleşim ve malzeme elleçleme sistemi birbirlerine
entegredir. Mal alma ve yükleme kapılarının tasarımı, sayısı ve yerlerine mutlaka
dikkat edilmelidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
16
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
Büyüklük
Depo büyüklüğünün belirlenmesinde birçok teknik kullanılmaktadır. Bu
tekniklerde öncelikli olarak belirli bir süre içinde depo alanı hareketliliğine ilişkin
bir projeksiyon yapılmaktadır. Projeksiyonla, depolanması düşünülen her bir
ürünün esas ve emniyet stok düzeyi tahmin edilmektedir. Genellikle depo alanı
büyüklüğü gereksinimine pek dikkat edilmez. Bu bakımdan hacim artışı, yeni
ürünler ve fırsatlar açısından, kural olarak hesaplanan alana % 10 ilave
yapılmasıdır.
Depolama Operasyonları
Depolama faaliyetleri şunlardır:
Mala ilişkin faaliyetler: Bu faaliyetler gelen taşımanın boşaltılması, kontrol,
makbuz kaydı, gelen malların depo içerisinde yerleşiminin nasıl olacağıdır. Bununla
birlikte, malların açılması ve yeniden paketlenmesi, kalite kontrol ve kalite kontrol
için bekleyen malların geçici depolanması gibi faaliyetlerde gerçekleştirilmektedir.
Yedek depolama: Yedek veya geri depolama, birçok depoda büyük kullanım
alanı gerektirmektedir. Mallar, yedek ya da geri depolama alanlarına taşınır ve bu
bilgi depo bilgi sistemine kaydedilir.
İkmal: Malın sipariş miktarına bağlı olarak yönlendirilmesidir. Siparişlerin
karşılanması için depolama alanlarında yeteri kadar malın bulunması
gerekmektedir. Uygun miktarda stoğun tutulması siparişlerin karşılanmasında çok
önemlidir.
Sipariş toplama: Ürünler, müşteri siparişlerini doğru zamanda karşılamak
amacıyla sipariş miktarı doğrultusunda toplanır. Ürünler tedarikçilerden paletli
olarak gelir ancak müşteri siparişleri genelde paletten daha küçüktür. Eğer sipariş
çok büyük miktarda ise, yedek depodan karşılanır. Talep toplama, müşteriye daha
iyi hizmet sunulmasında önemlidir. İyi tasarlanan ve yönetilen sipariş toplama
sistemi ve faaliyetleri depo performansını olumlu olarak etkileyecektir.
İkincil istifleme: Küçük miktardaki siparişlerde, yükleme yapılmadan önce
depo alanında siparişler hazırlanırken, parti bütünlüğünün sağlanabilmesi için
ikinci bir istifleme yapılmasıdır.
Ayrıştırma: Özel müşteri siparişlerinin, depoya malların geldiği anda yüksek
hızlı ayrıştırma konveyörleriyle ayrıştırılarak hazırlanmasıdır. Ayrıştırılan ürünler
daha sonra harmanlamaya gönderilir.
Sıralama: Depo içinde ürünler, siparişler doğrultusunda toplandıktan sonra,
müşteriye sevk için hazır hâle gelir. Ürünlerin korunması ve dayanıklılığı için
kolileme, etiketleme, streçleme ve sarma işlemleri gerçekleştirilir.
Sevk: Sipariş için hazırlanan, ayrıştırılan ve paketlenen ürünler, araçlara
yüklenmesi için bir araya getirilir. Daha sonra tedarik zinciri içindeki ilk noktaya
sevk edilir.
Eğitim: Lojistik faaliyetlerinde son zamanlarda ilgilenilen konularından birisi
de iş gücü verimliliğidir. Ham madde, parça ve bitmiş ürünlerin lojistik şebekesi
içerisindeki hareketleri doğası gereği emek yoğundur. Gerçekte, depolama yoğun
iş gücü gerektiren bir alandır. Depo içerisinde gerekli özelliklere sahip çalışanların
seçilmesi ve eğitilmesi gerekmektedir. Depo faaliyetlerine bağlı olarak eleman
seçimi yapıldıktan sonra, elemanlar sistem sonuçlarına göre düzenli olarak eğitime
alınırlar. Eğitimle, çalışanların iş gerekliliklerini tam olarak karşılamaları ve sistem
içindeki rollerini tam olarak anlayabilmeleri sağlanır. Genel eğitimler, oryantasyon
programından sonra kişisel eğitimlerle devam eder. Eğitimlerin sonunda, idari
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
17
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
işler, nezaretçi, seçici, ekipman operatörü, işçi, elleçlemeci ve bakım destek
personeli olarak sınıflama yapılır.
Paketleme ve Yük Birleştirme
Lojistik ağı içerisinde tüm ürünler, korunmak için paketlenmiş bir biçimde
hareket eder. Bu, iş ya da tüketici olarak adlandırılan bir tür paketleme ile
gerçekleştirilir. Bu ambalaj parlak renklidir, pazarlama ve promosyon
malzemelerini içerir. Dış ya da endüstriyel ambalaj, üzerinde hangi kuruluşa ait
olduğunu belirten bilgiye sahip koli ya da palettir. Ürünü koruyacak şekilde ve
kolayca taşınması için tasarlanırlar. Paketlemenin temel nedenleri şunlardır:
 Ürünleri korumak ve muhafaza etmek
 Ürünü tanımlamak ve ürün hakkında temel bilgi vermek
 Ürünlerin taşınma ve depolanmasını kolaylaştırmak
 Ürünün görünümünü iyileştirmek
 Pazarlama ve reklam için yardımcı olmak
Ürünler birincil, ikincil
ve dış paketleme olmak
üzere üç faklı seviyede
paketlenebilir.
Ürünler birincil, ikincil ve dış paketleme olmak üzere üç faklı seviyede
paketlenebilir. Birincil paketleme ya da temel paketleme, ürünü muhafaza ederek
lojistik ağı boyunda değişmeden tutar. Sistemin en küçük nakliye birimidir. İkincil
paketleme ya da bileşik paketleme, birincil paketlemeyle paketlenmiş ürünlerin bir
araya getirilerek paketlenmesidir. Dış paketleme, ürünlerin daha kolay
depolanması için yapılan paketlemedir. Ürünler varış noktalarına vardıktan sonra
bu paketler çözülür ve çıkarılırlar. Müşteriler bu üç seviyeden birisiyle sipariş
verebilirler; lojistik ve dağıtım sisteminin bu talebi maliyet etkinliği ile karşılaması
gerekmektedir.
Yük birleştirme, standart modüllerle yüklerin elleçlenmesi ve
depolanmasıdır. Günümüzde tedarik zinciri ağlarının temel konularından birisidir.
Standart büyüklüğe sahip yüklerin taşınması, farklı büyüklük ve ebada sahip
yüklerin taşınmasından daha kolaydır. Böylece, küçük lojistik birimleri toplanır ve
standart birim yükleri oluşturmak için birlikte paketlenir. Birim yüklerinin uygun
boyutta ve türde boyutta belirlenmesi, ürünlerin hareket oranlarını ve bunların
yükleme ve boşaltma sürelerini azaltır. Farklı türdeki birim yükleri tedarik ağları
içinde üç temel alanda kullanım için tasarlanmıştır: Üretim, depolama ve dağıtım.
Küçük kaplar (örneğin depo torbaları gibi), orta boy dökme konteynerler
(IBC'ler), taşıyıcılar, roll-kafes, kafes ve palet sandıklar en sık kullanılan depolama
birimi yükleri örnekleridir. Ancak, en sık kullanılan depolama birim yükü ahşap
palettir.
Paletler, depolamada en önemli birim yükleri olduğundan, özel depolama
ve taşıma sistemleri, paletlere göre tasarlanmaktadır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
18
Özet
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
• Bu bölümde taşıma, dağıtım ve depolama kısaca anlatılmıştır.
•Taşıma, malların aynı yükleme ünitesi ve araçla, depolama
yapılmaksızın, farklı taşıma türleriyle nakliyesidir. Taşıma
verimliliğini etkikeyen iki temel ekonomi ilkesi vardır: Ölçek
ekonomisi ve mesafe ekonomisi. Taşımada, yükleyici, alıcı, taşıyıcı,
hükümet ve kamu grupları bulunur. Temel olarak beş temel taşıma
türü ile taşıma gerçekleştirilmektedir.
•Lojistik yönetiminde alınması gereken bir diğer önemli karar da
ürünün pazara ulaştırılması için gerekli olacak alternatif yolları
içeren dağıtım kanalının belirlenmesidir. Genellikle iki tür dağıtım
kanal yapısı kullanılır: Fiziksel ve ticari / işlemsel dağıtım kanalı.
•Depolama fonksiyonu, kendi başına gerçekleştirilen bir faaliyet
değildir. Taşımanın rolü ve hedefleri, tedarik zinciri içerisindeki
faaliyetlere göre belirlenmelidir. Tedarik zincirinin diğer bileşenleri
ile entegre edilmelidir.
•Kısaca bu bölümde taşıma ilkeleri, taşımada taraflar, taşıma türleri,
taşıma türünün seçimi, entegre taşımacılık, kanal tür ve yapısı,
fiziksel dağıtım kanalı, kanal seçimi, depolamanın rolü, planlaması
faaliyetleri ve paketmele konularından bahsedilmiştir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
19
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
DEĞERLENDİRME SORULARI
Değerlendirme
sorularını sistemde ilgili
ünite başlığı altında yer
alan “bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
1. Aşağıdakilerden hangisi taşımada taraflardan biri değildir?
a) Yükleyici
b) Alıcı
c) Hükümet
d) Rakipler
e) İnternet
2. Aşağıdakilerden hangisi temel taşıma türleri arasında yer almaz?
a) Demir yolu
b) Hava yolu
c) Kara yolu
d) Nehir
e) Boru hattı
3. Aşağıdakilerden hangisi taşıma türünün seçiminde dikkate alınan faktörlerden
birisi değildir?
a) Malzemenin menşei
b) Malzemenin değeri
c) Malzemenin önemi
d) Maliyet ve fiyatlar
e) Teslimat sıklığı ve programlama
4. Aşağıdaki taşıma türlerinden hangisi taşıma maliyeti açısından diğerlerine göre
daha avantajlıdır?
a) Hava yolu
b) Deniz yolu
c) Demir yolu
d) Kara yolu
e) Boru hattı
5. Aşağıdaki taşıma türlerinden hangisi taşıma hız açısından diğerlerine göre daha
avantajlıdır?
a) Hava yolu
b) Deniz yolu
c) Demir yolu
d) Kara yolu
e) Boru hattı
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
20
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
6. Aşağıdaki taşıma türlerinden hangisi taşıma esneklik ve ulaşılabilirlik açısından
diğerlerine göre daha avantajlıdır?
a) Hava yolu
b) Deniz yolu
c) Demir yolu
d) Kara yolu
e) Boru hattı
7. Pazarlama elemanı gün içerisinde 5 müşteriyi ziyaret etmeyi planlamaktadır.
Olası güzergâh sayısı aşağıdakilerden hangisidir?
a)
b)
c)
d)
e)
80
90
100
110
120
8. “Güzergâh belirlemenin kişinin bilgi, beceri ve yeteneğine dayanarak sezgisel
olarak yapılmasıdır” şeklinde ifade edilen güzergâh belirleme yöntemi
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Müzakere
b) Daha önceki planların yeniden düzenlenmesi
c) Sezgisel yöntem
d) Simülasyon
e) Matematiksel modeller
9. Üreticinin ürünlerini, doğrudan büyük perakende mağazalarına dağıttığı
dağıtım kanalı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Üreticiden Doğrudan Tüketici Kanalı
b) Üretici - Perakendeci - Müşteri Kanalı
c) Üretici - Toptancı-Perakendeci - Müşteri Kanalı
d) Üretici - 3. Taraf Dağıtıcı - Broker - Perakendeci - Müşteri Kanalı
e) Üretici - Broker - Toptancı - Perakendeci - Müşteri Kanalı
10.Ham madde, ekipman ve bileşen parçaları gibi endüstriyel ürünlerin satışının
gerçekleştirildiği dağıtım kanalı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Üretici – Broker – Toptancı – Perakendeci - Müşteri Kanalı
b) B2B (İşletmeden İşletmeye) Dağıtım Kanalı
c) Üretici – Toptancı – Perakendeci - Müşteri Kanalı
d) Üretici - 3. Taraf Dağıtıcı – Broker – Perakendeci - Müşteri Kanalı
e) Üretici – Toptancı – Perakendeci - Müşteri Kanalı
Cevap Anahtarı
1.D, 2.D, 3.A, 4.B, 5.A, 6.D, 7.E, 8.C, 9.B, 10.B
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
21
Taşıma, Dağıtım ve Depolama
YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER
KAYNAKLAR
Boone, L. E., Kurtz, D. E., MacKenzie, H. F., and Snow, K. 2010, Contemporary
Marketing, second Canadian ed., Nelson Education Ltd, Toronto, ON, Canada.
Bowersox, D. J., Closs, D. J., and Cooper, M. B. 2002, Supply Chain Logistics
Management, Mc Graw Hill.
Farahani, R. Z., Rezapour, s. R., and Kardar, L. 2011, Logistics Operations and
Management, Elsevier.
Gudehus, T., Kotzab, H. 2009, Comprehensive Logistics, first ed., Springer-Verlag,
Berlin.
Hugos, M. 2003, Essentials of Supply Chain Management, John Wiley & Sons,
Hoboken, NJ, Karayolu Taşıma Yönetmeliği
Kotler, P., Armstrong, G., Saunders, J., and V. Wong, 1999, Principles of Marketing,
second European ed., Prentice Hall Europe, London.
Lambert, D., Stock, J., Ellram, L. 1998, Fundementals of Logistics Management,
McGraw Hill.
Rushton, A. 2006, Crouche, P., and Baker, P., The Handbook of Logistics and
Distribution Management, third ed., Kogan Page, London.
Rushton, A., Oxley, J., and Croucher, P. 2000, Handbook of Logistics and
Distribution Management, Kogan Page Ltd.
Waters, D. 2003, Logistics: An Introduction to Supply Chain Management,
Palgrave Macmillan, New York.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
22
İÇİNDEKİLER
STOK YÖNETİMİ
• Giriş
• İşletmelerin Stok Tutma Nedenleri
• Stok Türleri
• Stok Maliyetleri
• Stok Yönetim Ve Denetim Sistemleri
• Stok Modelleri
TEDARİK ZİNCİRİ
YÖNETİMİ
HEDEFLER
Doç. Dr. Hakan
KİTAPÇI
• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• İşletmelerin neden stok tuttukları,
• Stok tutma maliyetleri,
• Ekonomik sipariş miktarının
hesaplanması,
• Stok modellerinin neler olduğu,
• Hizmet düzeyinin tanımlanması ve
güvenlik stoğunun hesaplanması,
• ABC analizinin yapılması
öğrenilmiş olacaktır.
ÜNİTE
8
Stok Yönetimi
GİRİŞ
Stok tutma işletmeler açısından oldukça büyük ve maliyetli bir yatırımdır.
Stok yönetiminin etkin bir biçimde gerçekleştirilmesi gerek nakit akış hızını
gerekse yatırımların geri dönüş oranını etkileyecektir. İşletmelerde farklı stok
yönetimi tekniklerinin uygulanmasına karşın bu tekniklerin tam olarak
anlaşılamaması müşteriye verilen hizmetin seviyesinin düşmesine neden
olmaktadır. Bu bölümde stok kavramları ve stok yönetimine ilişkin teknikler sizlere
aktarılacaktır.
İŞLETMELERİN STOK TUTMA NEDENLERİ
Teoride üretim faaliyetleri sırasında tedarik zinciri içinde ham maddelerin
düzgün ve sürekli bir biçimde akışı beklenir. Ancak uygulamada bu akış bir takım
gecikmelerden dolayı aksar ve stok olmadığı zaman da durma noktasına gelir.
İşletmeler farklı nedenlerden dolayı stok tutmaktadırlar. Bu nedenler şunlardır:
Stok: İşletmeler
tarafından tedarik
edilen ve işletmede
tutulan ürün ve
malzemelerdir.




Ölçek ekonomisine ulaşmak
Arz ve talebi dengelemek
Üretimde uzmanlaşmak
Yeniden sipariş ve talepteki belirsizliklerden korunmak
Konuda daha fazla ilerlemeden önce stok ve envanter kavramlarının
tanımlarını yapalım.
Stok: İşletmeler tarafından tedarik edilen ve işletmede tutulan ürün ve
malzemelerdir.
Envanter: Stokta tutulan şeylerin listesidir.
Ölçek Ekonomisine Ulaşmak
Envanter: Stokta
tutulan şeylerin
listesidir.
İşletmeler üretim, taşıma ve satın almada ölçek ekonomisine ulaşmak
istediklerinde stokla çalışmak durumundadırlar. Yüksek miktarlarda ham madde
siparişi vermek ya da bitmiş ürünlerin stoklanması üreticiye sipariş ve stok
hacmine bağlı olarak birim maliyette büyük avantaj sağlamaktadır. Satın alınan
malzemenin büyük miktarda olması malzeme birim taşıma maliyetlerinin düşük
olmasına neden olmaktadır. Örneğin, verilen 1 birimlik siparişle 1000 birimlik
sipariş aynı işlemle gerçekleştirilir. Bir kamyonun tam yüklü olarak taşıma
gerçekleştirmesi daha az yüklü taşıma gerçekleştirmesine göre daha ekonomik
olmaktadır.
Bitmiş ürünlerin stoklanması da üretimde ekonomiye ulaşmamızı
sağlamaktadır. Eğer işletme uzun dönemli üretim planını üretim hattında çok az
değişikliklerle gerçekleştirirse hem fabrika daha iyi kullanılacak hem de üretimde
birim maliyetler daha düşük olacaktır. Küçük miktarlarda üretim, üretim hattında
daha sık değişikliklere neden olacağı için hat değiştirme maliyetlerini
yükseltecektir. Büyük miktarlarda üretim, ürünlerin belirli bir dönem taşınarak
stoklanmasını gerektirecektir. Ancak büyük miktarlarda stok işletmenin hızlı
hareket etmesini engelleyecektir. Stoklar eritilinceye kadar üretim daha az
aralıklarla gerçekleştirilecektir. Bu bakımdan bu şekilde stokla çalışılacaksa
üretimdeki tasarrufu sürdürebilmek için gelir maliyet dengesinin sağlanması
gerekmektedir. Fabrikanın tam kapasiteye yakın çalışması, sık üretim hattı
değişiklikleri makinelerde sık arızalara neden olabilir. Beklenen taleplere
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
2
Stok Yönetimi
zamanında cevap verilemeyeceği için bu durum kârımızı da olumsuz etkileyecektir.
Bu etkiyi azaltmak için uzun dönemli üretimde stok taşıma maliyetlerinin talebi
karşılayamama ve üretim hat değişikliği maliyetleriyle karşılaştırılması yerinde
olacaktır. Örneğin Honda araba fabrikasında özellikle kalıp değişim sürelerinin
azaltılmasına ilişkin yoğun çabayla hem küçük miktarlarda üretim
gerçekleştirilmekte hem de yüksek makine kurulum maliyetleri düşürülmektedir.
Arz ve Talebi Dengelemek
Sezonluk arz ve talepler, işletmenin stok tutması için gerekebilir. Örneğin
bayramlarda çikolata ve şeker, Sevgililer Günü ve Anneler Gününde, büyük
miktarlarda çiçek üretilmekte ve satılmaktadır. Bu dönem içinde talebi
karşılayacak üretim hacmine ulaşmak çok önemlidir. Buna ek olarak, atıl kapasite
ve iş gücündeki dalgalanmalar da talebi karşılayacak üretim için çözümlenmesi
gereken konulardır. Yıl içerisinde gerek atıl kapasitenin ve gerekse iş gücü
dalgalanmalarının dengelenmesi için farklı dönemlerde stok yaparak çalışmak
önemli bir karar olmaktadır. Sezonluk ürünler, ürünün özelliğine bağlı olarak ilave
yatırımlar gerektirebilir. Örneğin çiçek ya da çikolata için soğuk hava deposu
gerekebilir.
Diğer taraftan, ürüne olan talep, yıl içinde göreceli olarak düzenli olabilir
ancak; gerekli olan ham madde yıl içinde belirli zamanlarda tedarik edilebilir
(sebze ve meyve konservesi gibi). Bu durumda bitmiş olan ürüne talep gelmeden
önce üretimin yapılıp stoklanması gerekmektedir.
Üretimde Uzmanlaşmak
Stok, işletmeye ürettiği ürünlerde uzmanlaşmasına olanak sağlar. Bitmiş
ürünler müşteri siparişleri doğrultusunda depodan yüklenir. Uzun vadede üretimle
taşıma maliyetlerindeki tasarruf ilave nakliye maliyetlerinden daha fazla
olmaktadır. Örneğin, Whirlpool Şirketinde fabrika alanında, üretimle depo
faaliyetlerinin birleştirilmesiyle önemli ölçüde tasarruf sağlanmıştır. Bu tip
fabrikalar Uzmanlık Odaklı Fabrika olarak da isimlendirilir.
Yeniden Sipariş ve Talepteki Belirsizliklerden Korunmak
Çevresel belirsizliklerden korunmak için de stok tutulabilir. Talep ve
malzemelerin yeniden siparişindeki dalgalanmalara karşı önlem alınmış olur. Ham
madde fiyatlarındaki spekülatif hareketlerden kaçınmanın yanı sıra tedarik
akışında sürekliliğin sağlanması da stok tutmada bir diğer neden olmaktadır. Stok
tutmada stok depolama maliyetlerinin karşılaştırılması ve eğer tasarruf
olmayacaksa bundan kaçınılması gerekmektedir.
STOK TÜRLERİ
Temel stok türleri şu şekilde sınıflandırılabilir (Şekil 8.1.):
Ham madde, parça ve paketleme stoku: Genellikle üretim ya da imalat
süreçlerini beslemede kullanılır.
Süreç içi stok: Farklı imalat süreçleri arasında oluşan yarı bitmiş ürün
stoklarıdır.
Bitmiş ürünler: Normalde üretim hattının sonunda oluşan ve depoda tutulan
ürünlerdir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
3
Stok Yönetimi
Zincirdeki stoklar: Genellikle en yaygın stok tutma türüdür. Bu tip stoklar
nihai tüketiciye aktarmak için dağıtım kanalı içinde tutulur.
Genel ham madde ve gereçler: Fabrikada belirli bir operasyonu desteklemek
için kullanılan ürün karışımını içerir.
Yedek parçalar: Yedek parçalar özel bir kategoridir. Üretimde kullanılan
makinelerdeki yaşanan arızaların giderilmesinde satış sonrası müşterilere destek
verilmesinde kullanılmaktadır.
Yukarıdaki sınıflamanın dışında stoklar şu şekilde de sınıflandırılabilir:
Ham madde stoku: İşletmeye teslim edilen ancak daha kullanılmayan
malzeme, parça ve bileşenlerdir.
Süreç içi stok: Üretim süreci içerisinde kullanılmaya başlanmış ancak daha
tamamlanmamış malzemelerdir.
Bitmiş ürünler: Üretim süreci tarafından tamamlanan ve fabrika içinde
müşterilere yükleme için bekleyen ürünlerdir.
Tedarikçiler
Hammadde
stoğu
Operasyonlar
Süreç içindeki
stok
Tüketim
malzemeleri
Müşteriler
Bitmiş ürün
stoğu
Yedek
parçalar
Şekil 8.1. Stok Türleri
Bağımlı talep
durumunda bir parçaya
olan ihtiyaç, o parçanın
kullanıldığı bir üst parça
ya da ürünün talebine
bağımlıdır. Diğer
taraftan birbirleriyle
ilişkili olmayan ürün ya
da parça talepleri
bağımsız taleptir.
Bazı stok maddeleri yukarıdaki sınıflandırmaya dâhil edilmez. Örneğin;
Tüketim malzemeleri: Yakıt, yağ, kâğıt vb.
Stoktaki malın talebinin bağımlı ya da bağımsız olması, stok planlama ve
denetiminde kullanılabilecek önemli bir ölçüttür. Genellikle son ürünün
üretiminde kullanılan ham madde, alt montaj grubu ve parçalara olan ihtiyaç, son
ürüne bağlıdır. Örneğin 100 araba üretilecekse, 400 adet lastik ihtiyacı ortaya
çıkacaktır. Lastik sayısı araba sayısına bağlıdır. Bağımlı talep durumunda bir
parçaya olan ihtiyaç, o parçanın kullanıldığı bir üst parça ya da ürünün talebine
bağımlıdır. Diğer taraftan birbirleriyle ilişkili olmayan ürün ya da parça talepleri
bağımsız taleptir. İmalat işletmelerinde son ürün talebi bağımsızdır.
Bağımlı taleple bağımsız talep farklı özelliklere sahiptir. Bağımsız talep pazar
güçlerinden etkilenir; mevsimlik, dönemsel şekilde ya da eğilim şeklinde bir düzen
gösterebilir. Ayrıca tesadüfi dalgalanmalar yaşanabilir. Bağımlı talep genellikle
partiler hâlinde ortaya çıkar. Bir partinin üretimi söz konusu olduğunda parça
ihtiyacı oluşur, bir sonraki parti üretimine kadar parça ihtiyacı oluşmaz. Bağımlı
talep ve süreklilik göstermez.
Bağımsız talebin belirsiz olması bu özelliği gösteren parçalar için ilave stok
bulundurulmasını gerektirir. Birbiriyle ilişkisi olmayan birden fazla talepten oluşur.
Markette ekmeğe olan talep düşünüldüğünde ekmeğe olan ihtiyacın durumuna
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
4
Stok Yönetimi
göre birbirinden bağımsız müşteriler tarafından talep gelir. Bağımsız talep
sisteminde stok kontrolü farklı stok maliyetleri arasındaki dengeye bakılarak
sağlanır. Üç temel soruya cevap verilmesi gerekmektedir:
1- Hangi madde stoklanacak? Hiçbir madde ucuz bile olsa fayda maliyet
değerlendirmesi yapılmadan stoklanmamalıdır. Gerekmedikçe stok
yapılmamalı gereksiz stok açısından envanter düzenli olarak takip edilmelidir.
2- Ne zaman sipariş verilmelidir? Stok sipariş verme kararı kullanılan stok kontrol
sistemine, talebin türüne (yoğun, seyrek, düzenli, düzensiz, tam olarak bilinen
ya da tahmin), parçanın değerine, sipariş verme ve teslim alma arasında geçen
teslim süresi ve tedarikçinin güvenilirliğine ve diğer faktörlere göre değişir.
3- Ne miktarda sipariş verilmeli? Büyük ve seyrek siparişlerde ortalama stok
seviyesi yüksek olmasına karşın, stok yönetimi ve sipariş verme maliyeti
düşüktür. Küçük ve sık siparişlerde ortalama stok seviyesi düşük olmasına
karşın, stok yönetimi ve sipariş verme maliyeti yüksektir.
STOK MALİYETLERİ
Birçok üretim ve perakende şirketi için lojistik maliyetleri içinde yer alan
stok maliyetleri önemli bir yer tutar. Lojistiğin diğer fonksiyonlarıyla maliyetler
etkileşim içindedir. İşletme içinde envanter maliyet unsurlarının anlaşılması
gerekmektedir. Dört temel envanter maliyeti vardır. Bunlar:
1. Sermaye maliyeti: Fiziksel stok maliyetidir. Bu sermaye eğer stoklara
yatırılırsa alternatif kullanım alanlarından sağlanabilecek getiri oranından
vazgeçilmiş olur. Kârlı sermaye yatırımından vazgeçilmektedir. Stok
bulundurma nedeniyle vazgeçilen bir fırsattır ve maliyet olarak kabul
edilmektedir.



Stoka bağlanan sermaye maliyeti üç faktörün çarpımına eşittir:
Stoktaki ürün ya da ham maddenin parasal değeri
Ürün ya da ham maddenin stokta bulunduğu süre
Stoka bağlı tutulan para birimi başına elde edilebilecek getiri oranı
2. Hizmet maliyeti: Stok yönetimi ve sigorta maliyetidir.
3. Stok tutma maliyeti: Taşıma, depolama ve yerleştirme maliyetleridir. Stok
depolamada kullanılan bina veya bölüm için kira, ısıtma soğutma, aydınlatma,
temizlik, bakım ve güvenlikle ilgili giderler söz konusudur.
4. Risk maliyeti: Bu maliyet, stokun çalınması, eskimesi, bozulması ve hasar
görmesi neticesinde oluşur. Eskime, tüketici tercihlerindeki kayma veya teknolojik
gelişmeler nedeniyle elde kalan ürünlerin değerini yitirmesidir. Ürünlerin stokta
beklemeden dolayı fiziksel olarak bozulması ve fire vermesi de mümkün olabilir.
Belli ürünler özellikle gıda ürünleri son kullanım tarihinden sonra değerlerini
yitirirler. Bazı ürünler stokta bekledikçe ağırlıklarını kaybedebilirler (örneğin
sabun).
STOK YÖNETİM VE DENETİM SİSTEMLERİ


Uygulamada iki farklı stok yönetim ve denetim sistemi vardır:
Sabit sipariş miktarı sistemi
Sabit sipariş dönemi sistemi
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
5
Stok Yönetimi
Sabit Sipariş Miktarı Sistemi
Sabit sipariş miktarı sisteminde, stoktan her mal çekilişinde elde kalan stok
miktarı önceden belirlenen sipariş miktarıyla karşılaştırılır. Stoklar sipariş miktarına
geldiğinde, toplam stok maliyetlerini minimize edecek sabit bir miktarda sipariş
verilir. Siparişler temin süresi sonunda teslim alınır. Teslim süresi burada
değişkenlik gösterebilir. Stok seviyesi sürekli izlenmek suretiyle stok girişi ve çıkışı
kayıt altında tutulur. Herhangi bir zamanda envanter sayımına gerek kalmadan
stok miktarı bilinebilir. Sürekli kayıt, elde ya da bilgisayarda tutulabilir. Sistem Şekil
8.2.’de gösterilmektedir.
Eldeki stok, sipariş noktasına düştüğünde (SN), toplam stok maliyetini
minimize edecek sabit bir miktarda (SM) ve sürede (t0) sipariş verilir. Siparişler
temin süresi sonunda teslim (TS) alınır.
Stok
S
M
S
N
S
T
T
S
S
Zaman
tT0
t0
S
Şekil 8.2. Sabit Sipariş Miktarı Sisteminde Stok Hareketleri
Sabit Sipariş Dönemi Sistemi
Sabit sipariş dönemi sisteminde siparişler sabit aralıklarla verilir. Sipariş
dönemi geldiğinde eldeki stok düzeyi belirlenir. Daha önceden belirlenmiş hedef
stok miktarını (SN) tamamlayacak kadar sipariş verilir. Sipariş miktarı (SM) bir
önceki dönemdeki kullanıma bağlı olarak değişir (t0, t1). Farklı miktardaki ürünler
teslim süresi sonunda (TS) teslim alınır (Şekil 8.3.). Sabit sipariş dönemi stok
maliyeti, sabit sipariş miktar sistemine göre daha yüksektir. Sabit dönem
sisteminin düşük maliyetli stok kalemleri için tutulması daha uygundur.
Stok
S
N
S
S
M
t0
t
1
Zaman
T
T
S
S
Şekil 8.3. Sabit Sipariş Dönemi Sisteminde Stok Hareketleri
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
6
Stok Yönetimi
STOK MODELLERİ
Farklı talep yapısı stok yönetiminde farklı yaklaşımların oluşmasına neden
olmuştur. Stok modelleri deterministik model ve olasılıklı model olarak iki grupta
incelenir: Deterministik model, talep ve siparişin verilmesinden malın teslim
alınmasına kadar geçen sürenin (temin süresi) bilindiği ve bilinen süreden sapma
göstermediği model olmasına karşın, olasılıklı model; talep ve temin süresinin
değişkenlik gösterdiği model olmaktadır.
Stok yönetiminde kullanılan modeller sabit sipariş miktarı ve sabit sipariş
dönemi modelleri olarak da sınıflandırılabilir. Modeller içinde kullanılan
notasyonlar Tablo 8.1.’de gösterilmiştir.
Tablo 8.1. Stok Modellerinde Kullanılan Notasyonlar
Kısaltma
TS
SN
S
SM
CH
CP
R
Q
ESM
TM
t0
d
D
Açıklama
Temin süresi
Sipariş noktası
Stok seviyesi
Sipariş miktarı
Birim başına yıllık stok bulundurma maliyeti
Sipariş başına sipariş verme maliyeti
Yıllık talep
Sipariş miktarı
Qopt=Ekonomik sipariş miktarı
Yıllık toplam maliyet
Siparişler arasındaki optimal süre
Ortalama günlük talep hızı
Talep
Ekonomik Sipariş Miktarı Modeli
Hangi miktarda ve hangi zamanda sipariş verileceğine ilişkin kararlar için
kullanılan en basit modeldir. Modelde ideal hale getirilmiş koşullar altında sipariş
miktarı ve zamanı belirlenir.
Stoklar sipariş noktasına geldiğinde sabit miktarda sipariş (SM) verilir.
Sipariş noktası işletmeyi temin süresi boyunca stoksuz bırakmayacak, ancak temin
süresi sonunda mal teslim alındığında stoklar sıfıra inecek düzeyde belirlenir.
Temin süresi sonunda teslimle birlikte stok seviyesine (SN) kadar yükselir (SN1).
Büyük miktarlarda ortalama sipariş düzeyi; SN2 küçük miktarlarda ortalama sipariş
düzeyi). Şekil 8.4.’de ekonomik sipariş modeli görülmektedir.
Sipariş miktarının yüksek olması, ortalama stok düzeyini yükseltecektir,
dolayısıyla yıllık stok tutma maliyeti, sipariş miktarıyla doğru orantılı bir şekilde
artacaktır. Diğer taraftan sipariş miktarının artması, verilen sipariş sayısını
azaltacaktır. Yıllık sipariş verme maliyeti düşecektir. Şekil 8.5.’de ESM modelinde
stoklara ilişkin maliyetler arasındaki ilişki görülmektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
7
Stok Yönetimi
Stok
S
N2
S
S
M
N1
Zaman
Şekil 8.4 Ekonomik Sipariş Modeli
Toplam maliyet
Tutma maliyeti
Sipariş maliyeti
Q
Miktar
0
(
ESM)
Şekil 8.5. Ekonomik Sipariş Modeli İlkesi
Birbiriyle ters orantılı hareket eden bu iki maliyet unsurunun dengelendiği
noktanın, yani yıllık maliyeti minimize edecek sipariş miktarının bulunması gerekir.
Yıllık toplam stok maliyeti, sipariş miktarı cinsinden yazılırsa denklemimiz şu
şekilde olacaktır:
TM= Yıllık sipariş verme maliyeti + Yıllık stok bulundurma maliyeti + Yıllık
satın alma maliyeti
TM(Q)  C H
Q
R
 C P  ( R.P)
2
Q
Toplam maliyeti minimize etmek için yani ekonomik sipariş miktarının (ESM)
hesaplanmasında toplam maliyet denklemi Q’ya göre birinci türevi sıfıra eşitlenir
ve Q çözülür.
TC/ Q  0 
Q optESM 
C P .R C H

0
2
Q2
2CpR
CH
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
8
Stok Yönetimi
Örnek
•İnşaat malzemesi satan bir firmanın fayans siparişi vereceğini
varsayalım. İçinde bulunduğumuz yıl fayans için tahminî talep 45.000
m2, sipariş verme maliyeti sipariş başına 1.000 TL, üretici işletmeden
satın alma maliyeti m2 başına 50 TL’dir. Yıllık stok tutma maliyeti m2
başına birim fiyatının % 20’sine eşittir. Temin süresi 2 gündür. Toplam
maliyetlerin minimizasyonunu sağlayacak sipariş miktarı, sipariş sayısı
ve siparişler arasındaki optimal süreyi hesaplayalım.
• Veriler:
•CP= 1.000 TL
•P= 50 TL
•CH= 0.20(50)= 10 TL m2/yıl
•R= 45.000 m2
•TS= 2 gün
•𝑑= 45.000/360=125 (yıl 360 gün olarak alınmıştır)
•ESM=
2∗Cp∗R 2∗1.000∗45.000
=
=3.000 m2
CH
10
•Stoklara ilişkin maliyet minimizasyonu açısından her seferde 3000
m2’lik siparişin verilmesi uygun olacaktır. Bu durumda yılda
45.000/3.000=15 kez sipariş verilecek, siparişler arasındaki optimal
sürede 3.000/45.000=0,066 yıl, diğer ifadeyle 24 gün (360/15)
olacaktır.
•Hangi miktarda sipariş verilmeli sorusunu cevapladıktan sonra
siparişin ne zaman verilmesi de belirlenmelidir.
•Talep ve temin süresi verildiği için sipariş noktası hesaplamamız şu
şekilde olacaktır.
•SN= (TS)= 125*2=250
•Toplam stok maliyetinin hesaplanması da şu şekilde olacaktır.
•TM(Q)= CH(Q/2) + Cp(R/Q)
•TM(Q)= 10(3.000/2) + 1.000(45.000/3.000) = 30.000 TL
ABC Sınıflandırması
ABC sınıflandırması malların bir önem ölçüsüne göre sınıflandırılmasını
gerektirir. Önem ölçüsü genellikle yıllık parasal tutar olarak alınır. Parasal kullanım
tutarı, bir birim ürünün değeriyle yıllık kullanım miktarının çarpımına eşittir.
Sınıflandırmada A grubuna düşen ürünler çok önemlidir. Bu gruptaki ürünlerin
planlama ve denetimi dikkatli yapılmalıdır. Gözden geçirme aralıkları, optimal
sipariş miktarı, sipariş noktası, emniyet stok değerleri, maliyet verilerinin
toplanması, talep tahminlerinin duyarlı bir biçimde yapılması gerekmektedir. B
grubu ürünlerin önem derecesi daha düşüktür. Planlama, denetim ve tahminler
fazla kaynak ve çaba harcamaksızın yerine getirilmelidir. C grubunda ise önemsiz
stok kalemleri yer alır. Bu gruptaki mallar için sipariş ve kayıt işlemleri basit,
gözden geçirme süreleri uzun tutulmalıdır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Stok Yönetimi
Genel bir değerlendirme yapılacak olursa üç kategoriden oluşan stok
kalemleri içinde A grubuna girenler, stoktaki malların % 10’unu, buna karşılık
parasal kullanım açısından yaklaşık % 60’ını oluşturur. B grubuna girenler, stoktaki
malların % 30’unu oluştururken parasal karşılık olarak yaklaşık % 30’luk bir değere
sahiptir. C grubunu oluşturan mallar ise stoktaki malların % 60’ını oluştururken,
parasal kullanımın yaklaşık % 10’unu oluştururlar (Şekil 8.6.).
Parasal
kullanım
yüzdesi
Miktar
yüzdesi
Şekil 8.6. ABC Analizinin Tipik Sonuçları
Burada önemli olan, stoktaki malların miktar olarak az bir kısmının parasal
değer olarak önemli bir yüzdeyi oluşturması ve dolayısıyla bu tür malların
denetlemelerinin daha iyi yapılması gereğidir.
Emniyet Stoku ve Hizmet Düzeyi
Talep ya da temin süresinde bir değişkenlik olduğunda temin süresi boyunca
gerekli olan stok düzeyinin kesin olarak belirlenmesi mümkün değildir. Talep ya da
temin süresi beklenenin altında kalmışsa sorun yoktur ancak talep ya da temin
süresinin ya da her ikisinin birden beklenen değeri aşması durumunda sorun
ortaya çıkacaktır. Talep hızında meydana gelen değişme stoktan daha fazla mal
çekilmesine neden olabilir. Yine temin süresinin uzaması yeni mal üretiminden
önce stokların tükenmesine neden olabilir. Bu bakımdan talep ya da temin süresi
değişkenliğinde stoksuz kalma durumuna karşı önlem alınması gerekmektedir.
Önlem olarak temin süresi boyunca stoksuz kalma riskini azaltmak için
güvenlik stoku bulundurulması yoluna gidilir. Talep ve temin süresi birbirleriyle
etkileşim hâlinde bulunur. Uygulamada bu etkileşim sonucunda ortaya çıkan
değişkenliğe karşı önlem alınmalıdır. Temin süresi haricinde oluşan talep artışları
yeni bir siparişin açılmasını sağlar. Bu nedenle sadece temin süresinde stoksuz
kalma riskine karşı önlem alınması yeterli değildir. Kullanım ya da temin süresinde
değişkenlik söz konusu olduğunda, sipariş noktası şu şekilde belirlenir:
Sipariş Noktası= Temin süresi içinde gerçekleşen talep + Güvenlik Stoku
Güvenlik Stoku, ortalama stok seviyesini yükseltmektedir (Şekil 8.6.). Yüksek
güvenlik stoku, beklenmedik yüksek talebin karşılanmasında ve daha iyi müşteri
hizmeti sunulmasında önemli bir yer tutar. Ancak büyük miktarda stok tutmanın
maliyeti de yüksek olmaktadır. Dolayısıyla stok miktarı ile stok tutma maliyetinin
dengelenmesi gerekmektedir. Ancak maliyetlerin tahmin edilmesinin zorluğu
sorun yaratmaktadır. Bir diğer yaklaşım ise uygun hizmet düzeyinin
belirlenmesinde yöneticilerin yargısına güvenmektir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
10
Stok Yönetimi
Stok seviyesi
Hizmet düzeyi, temin
süresi içinde talebin
eldeki stok düzeyini
aşmama olasılığı olarak
tanımlanabilir.
Sipariş seviyesi
Ekonomik sipariş
miktarı
Güvenlik stoğu
Zaman
Şekil 8.6 Güvenlik Stoku Ortalama Stok Seviyesini Yükseltmektir.
Hizmet düzeyi: temin süresi içinde talebin eldeki stok düzeyini aşmama
olasılığı olarak tanımlanabilir. % 95 olarak belirlenmiş bir hizmet düzeyi, % 95
olasılıkla temin süresi boyunca eldeki stokların talebi karşılamaya yeterli olacağı
anlamına gelir. % 95’lik hizmet düzeyi % 5’lik stoksuz kalma riskiyle eş anlamlıdır.
Bu bakımdan en uygun güvenlik stok miktarının belirlenmesi gerekmektedir.
Hizmet düzeyi seçiminde stoksuz kalma maliyeti de bir diğer kriter olmaktadır.
Belli bir hizmet düzeyinde talep hızı ya da temin süresindeki değişkenlik ne kadar
fazla ise o hizmet düzeyini karşılamak için gerekli güvenlik stoku da o kadar yüksek
olacaktır.
Temin süresi içinde gerçekleşen talebin normal dağılım özelliği gösterdiği
varsayılırsa;
Güvenlik Stoku=Z. temin süresi içinde oluşan talebin standart sapması
Z= Arzulanan hizmet düzeyine ulaşmak için gerekli standart sapma sayısı.
Z= 1 olursa temin süresi içinde stoksuz kalma riski % 15,9
Z= 2 olursa temin süresi içinde stoksuz kalma riski % 2,3
Z= 3 olursa temin süresi içinde stoksuz kalma riski % 0,1
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
11
Örnek
Stok Yönetimi
•Mutfak eşyaları satan bir perakende mağazasında farklı boyutlarda
mutfak dolapları satılmaktadır. Mutfak dolabı talebi normal dağılım
özelliği göstermekte, dolaplara haftalık ortalama 200 adet talep
olmaktadır. Dolaba ilişkin talepteki standart sapma 40 adettir. Dolap
başına sipariş maliyeti 200 TL, stok tutma maliyeti de 6 TL'dır. Temin
süresi 3 haftadır. Arzulanan hizmet düzeyi % 95'tir. Güvenlik stok
miktarı maliyeti ne kadar olmaktadır? Eğer hizmet düzeyi % 97'ye
çıkarılırsa bu maliyet ne kadar olur?
•Çözüm
•Veriler:
•D=200 Adet/Hafta Yıllık talep (R)=10.400 Adet
•δ=40 Adet/Hafta
•CP=200 TL
•CH=6 TL
•TS=3 hafta
•ESM=
2 Cp.R
=
CH
2 .200.10.400
6
= 833
•Temin süresi içinde beklenen talep=200.3=600
•Yeniden sipariş düzeyi= Temin süresi içindeki beklenen talep + Güvenlik
stoğu= 600 + Güvenlik stoğu
•% 95 hizmet seviyesi için Z= 1.64 (Z Tablo değeri)
•Güvelik stoğu=z.δ.√3=1,64.40.1,73=114
•% 95 hizmet düzeyinde stoklar 714 (600+114) adete düştüğünde 833
adet sipariş vermek en iyi karar olacaktır.
•Stok miktarı, güvenlik stok miktarı olan 114 adete düştüğünde sipariş
verileceği için bu stok kullanılmayacaktır. Stok tutma maliyeti=
114.6=684 TL.
•Eğer hizmet seviyesi % 95'ten % 97'ye çıkarılırsa; Z = 1.88 olacak bu
durumda:
•Güvenlik stoğu=z.δ.√3=1,88.40.1,73 = 130
•Stok tutma maliyeti= 130.6 = 760 TLolacaktır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
12
Özet
Stok Yönetimi
•Bu bölümde stok yönetimi konusu ele alınmıştır. İşletmelerin stok tutma
nedenlerine değinilmiştir. Temel stok tutma türleri şu şekilde
sınıflandırılmıştır:
•Ham madde, parça ve paketleme stoğu.
•Süreç içi stok.
•Bitmiş ürünler.
•Zincirdeki stoklar.
•Genel hammadde ve gereçler.
•Yedek parçalar.
•Stok yönetim ve denetim sistemleri içinde yer alan sabit sipariş miktarı ve
sabit sipariş dönemi sistemlerinden bahsedilmiştir.
•Stok modelleri içinde yer alan, ekonomik sipariş miktar modeli, ABC
sınıflandırması, emniyet stoğu ve hizmet düzeyi örneklerle anlatılmıştır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
13
Stok Yönetimi
DEĞERLENDİRME SORULARI
Değerlendirme
sorularını sistemde ilgili
ünite başlığı altında yer
alan “bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
1. Genellikle üretim ya da imalat süreçlerini beslemede kullanılan stok türü
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Ham madde, parça ve paketleme stoku
b) Süreç içi stok
c) Bitmiş ürünler
d) Hazırdaki stoklar
e) Genel ham madde ve gereçler
2. Aşağıdakilerden hangisi stok tutma nedenleri arasında yer almaz?
a) Ölçek ekonomisine ulaşmak
b) Arz ve talebi dengelemek
c) Üretimde uzmanlaşmak
d) Yeniden sipariş ve talepteki belirsizliklerden korunmak
e) Yeni tedarikçilerle iş birliği yapmak
3. Stok yönetimi ve sigorta hangi maliyet içinde yer almaktadır?
a) Sermaye maliyeti.
b) Hizmet maliyeti
c) Stok tutma maliyeti
d) Risk maliyeti
e) Alternatif maliyet
İnşaat malzemesi satan bir firmanın fayans siparişi vereceğini varsayalım.
İçinde bulunduğumuz yıl fayans için tahmini talep 50.000 m2, sipariş
verme maliyeti sipariş başına 1.500 TL, üretici işletmeden satın alma
maliyeti m2 başına 20 TL’dir. Yıllık stok tutma maliyeti m2 başına birim
fiyatının % 20’sine eşittir. Temin süresi 3 gündür.
Yukarıdaki veriler ışığında aşağıdaki soruları cevaplayınız.
4. Toplam maliyetlerin minimizasyonunu sağlayacak sipariş miktarı nedir?
a) 6.124
b) 6.126
c) 6.128
d) 6.130
e) 6.132
5. Sipariş sayısı nedir?
a) 8
b) 10
c) 12
d) 14
e) 16
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
14
Stok Yönetimi
6. Siparişler arasındaki optimal süre nedir?
a) 15
b) 30
c) 45
d) 60
e) 75
7. Sipariş noktası nedir?
a) 223
b) 345
c) 417
d) 569
e) 665
8. Toplam stok maliyeti nedir?
a) 10.240
b) 11.450
c) 12.260
d) 13.770
e) 14.380
Mutfak eşyaları satan bir perakende mağazasında farklı boyutlarda mutfak
dolapları satılmaktadır. Mutfak dolabı talebi normal dağılım özelliği
göstermekte dolaplara haftalık ortalama 300 adet talep olmaktadır.
Dolaba ilişkin talepteki standart sapma 30 adettir. Dolap başına sipariş
maliyeti 300 TL, stok tutma maliyeti de 8 TL'dır. Temin süresi 2 haftadır.
Arzulanan hizmet düzeyi % 95'tir (Z= 1,64).
Yukardaki veriler ışığında aşağıdaki soruları cevaplayınız.
9. Güvenlik stok miktarı ne kadardır?
a) 40
b) 50
c) 60
d) 70
e) 80
10. Güvenlik stok maliyeti ne kadar olmaktadır?
a) 480
b) 500
c) 520
d) 540
e) 560
Cevap Anahtarı
1.A, 2.E, 3.B, 4.A, 5.A, 6.C, 7.C, 8.C, 9.D, 10.E
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
15
Stok Yönetimi
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Stevenson, W. 1986, Production and Operation Management, 2nd Ed. Richard D.
Irwin, Inc.
Waters, D. 2003, Logistics: An Introduction to Supply Chain Management,
Palgrave MacMillan.
Rushton, A., Oxley, J., and Croucher, P. 2000, Handbook of Logistics and
Distribution Management, Kogan Page Ltd.
Lambert, D., Stock, J., Ellram, L. 1998, Fundementals of Logistics Management,
McGraw Hill.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
16
İÇİNDEKİLER
PLANLAMA, TAHMİN
VE İKMAL İŞBİRLİĞİ
•Giriş
•Kavramlar Ve Tanımlar
•Planlama
•Tahmin
•İkmal
•İş Birliği
•Planlama, Tahmin Ve İkmal İşbirliği Gelişim
Süreci
•İş Birliği Planlaması Ve Döngüsü
•Planlama İş Birliğinin Aşamaları
•Planlama, Tahmin Ve İkmal İş Birliği Modeli
•Ptii Modelinin Temel Faaliyetleri
•Ptii Modelinin Dokuz Adımı
•Planlama, Tahmin Ve İkmal İş Birliği Avantajları
•Ptii Yaklaşımı’nın Önündeki Engeller
TEDARİK ZİNCİRİ
YÖNETİMİ
HEDEFLER
Doç. Dr. Ramazan
KAYNAK
• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• Planlama, tahmin ve İkmal İş
birliğinin temel kavramları
açıklanabilecek,
• Planlama, tahmin ve İkmal İş
birliğinin gelişim süreci öğrenilmiş
olacak,
• Planlama, tahmin ve İkmal İş
birliği modeli ile bu modelin
uygulama süreci anlaşılacak,
• Planlama, tahmin ve İkmal İş
birliği'nin avantaj ve dezavantajları
öğrenilecektir.
ÜNİTE
9
Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği
GİRİŞ
Günümüzde rekabetin yoğunlaşması firmalar arası iş birliğini ve birlikte
çalışma ihtiyacını artırmıştır. Perakendeciler ile üreticiler arasında iş birliği ve
entegrasyonun zayıf olması, üreticiler için yüksek tedarik, üretim ve stok
maliyetlerine yol açmakta, perakendeciler için de satın alma, depolama ve itibar
kaybı gibi görünür ve görünmez maliyetlere yol açmaktaydı. Oysa kârlılığı artırmak,
rekabet avantajı sağlamak ancak tedarik zincirini bir değer zinciri hâline getirmekle
mümkündür. Bu iki bakımdan önem taşımaktadır: Birincisi tasarım-üretim-tedarik
hızının artırılması, ikincisi maliyetlerin düşürülmesidir. Bunun için tedarik zinciri
üyeleri arasındaki bilgi paylaşımı ve iş birliğini geliştirmek gerekmektedir.
KAVRAMLAR VE TANIMLAR
Planlama
Kısa vadeli planlar, altı aya
kadar olan zamanı; orta
vadeli planlar altı aydan
üç yıla kadar olan zamanı,
uzun vadeli planlar ise üç
yıldan daha fazla süreyi
kapsarlar.
Plan, bir amaca ulaşmada izlenecek yol ya da davranıştır. Planlama ise,
şimdiki veriler ve gelecekteki muhtemel gelişmeler doğrultusunda amaca
ulaştıracak yolların şimdiden belirlenmesidir. Bu manada planlamayı bir süreç
olarak nitelemek mümkündür. Planlama aynı zamanda, neyin, ne zaman, nasıl,
nerede ve kim tarafından yapılacağının önceden kararlaştırılması sürecidir. Buna
göre planlarda kontrolün yapılabilmesi için mutlaka görev ve sorumluların
belirlenmesi ve zaman planlamasının yapılması gerekmektedir.
Planlamada zaman ufku genellikle kısa, orta ve uzun olmak üzere belirli bir
zaman süresi göz önünde bulundurularak hazırlanır. Kısa vadeli planlar, altı aya
kadar olan zamanı; orta süreli planlar altı aydan üç yıla kadar olan zamanı, uzun
dönemli planlar ise üç yıldan fazla süreyi kapsarlar. Ancak belirtilen bu sürelerde
de değişkenlikler olabilmekte, süreler kısalabilmekte ya da uzayabilmektedir.
Yukarıda değinilen süreler ortalama bir zaman ufku göz önünde bulundurularak
verilmiştir.
Kısa vadeli planlama daha çok işletmenin alt seviyedeki operasyonel
faaliyetleri için yapılır, günlük, haftalık, aylık iş ve iş gücü planlaması gibi. Orta
dönemli planlar yeni donanım, personel, vardiya, dış kaynak kullanımı, envanter
yatırımı gibi faaliyetleri kapsar ve orta kademe yöneticilerin yaptıkları planlardır.
Uzun vadeli planlar ise yeni ürün, yeni tesis, yeni pazar gibi işletmenin bütününü
ve geleceğini ilgilendiren planlardır. Bu planlara stratejik planlar denilir ve
işletmenin üst yönetim düzeyi tarafından alınan kararlar doğrultusunda
oluşturulur.
Tahmin
Tahmin teknikleri,
gelecekteki olayları
öngörebilmek için geçmiş
verileri kullanır.
İşletmenin ürünlerine olan talebi bilebilmesi lojistik aktivitelerini
planlayabilmesi için önem taşımaktadır. Talep tahminlerine dayanarak üretim
programı ve ona bağlı lojistik aktivitelerinin planlanmasıyla birlikte potansiyel
müşterilerin almayı düşündükleri fiyatlardan ürünün stoklarda bulundurulması
sağlanmış olmaktadır. Buna göre etkin bir tedarik hizmeti sunarak tüketiciye
zaman ve yer faydası sağlamanın ön koşulu pazara ilişkin belirli aralıklarla düzenli
olarak bilimsel tahmin yöntemlerinin kullanılmasıdır. Talep tahmini, geçmiş verileri
kullanarak gelecekte olması muhtemel olayları öngörebilmek şeklinde
tanımlanabilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
2
Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği
Talep tahmin yöntemlerini temel iki grupta ele alarak incelemek
mümkündür; sayısal ve sayısal olmayan tahmin yöntemleri gibi. Sayısal olmayan
tahmin yöntemleri, görüş toplama yoluyla yapılan tahminlerdir; nominal grup
tekniği, delphi tekniği gibi. Bu yöntemde satış elemanları ve yöneticilerinin
tecrübe ve sezgilerine dayanarak görüşlerinin alınması yoluyla talep düzeyinin
kestirilmesi söz konusudur. Sayısal talep tahmin yöntemlerinde ise istatistiksel
modeller kullanılarak sonuca gidilir. Satış gücü tahmini ve pazar araştırması bu
grupta yer alır. Sayısal yöntemler de zaman serileri analizi ve nedensel modeller
olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Aritmetik ortalama, hareketli ortalamalar, ağırlıklı
hareketli ortalama, üssel düzeltme gibi yöntemler zaman serileri analizleri
içerisindedir. Regresyon modelleri ve ekonometrik modeller ise nedensel modeller
kapsamında kullanılmaktadır. Ancak bu yöntemlerden hangisinin kullanılacağına
karar vermek için uygunluk, maliyet ve sonuçlarının doğruluğu kriterleri göz
önünde bulundurulmalıdır.
Talep tahmin yöntemlerini kullanmanın işletmeye katkıları şu şekilde
sıralanabilir: Müşteri memnuniyetinin artırılması, stoksuzluk oranının düşürülmesi,
üretim planlarının daha etkin uygulanması, güvenlik stoku gereksinimlerinin
azaltılması, ürünlerin modasının geçmesi ya da kullanım ömrünün dolması gibi
nedenlerden doğan maliyetlerin düşürülmesi, taşıma, teslim, fiyatlandırma ve
tutundurma çabalarının daha iyi yönetilmesi, tedarikçiler ile yapılan pazarlıklarda
daha uygun koşullarda sözleşme yapılması bunlardan bazılarıdır.
İkmal
İkmal kelimesi, Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre “Eksik bir şeyi tamamlama,
daha iyi duruma getirme, bütünleme” anlamına gelmektedir. Tedarik zincirinde ise
müşterinin talebi doğrultusunda satıcı firmanın siparişi teslim etmesi, azalan
müşteri stokunu optimal seviyeye ulaştırması anlamına gelmektedir.
Satış tahmini sipariş tahminlerine dönüştürülür. Dolayısıyla, böyle bir sipariş
döngü süresi, teslim süresi, minimum sipariş adedi, ürün ambalajları ve satın alma
göstergeleri gibi kısıtları tedarikçinin kontrol edilmesi gerekir. Ayrıca, ulaştırma
planlaması ikmal için önemli rol oynamaktadır.
İş Birliği
Firmalar arası güven ve iş
birliği, tedarik zinciri
entegrasyonunun ön
şartıdır.
Tedarik zinciri yönetimini, ürünün ilk tedarik noktasından son satış
noktasına kadar izlediği yol üzerinde faaliyet gösteren firmalar arası iş birliği ve
entegrasyon sürecidir. Buna göre ürünlerin tedarikçiden müşteriye akışında satın
alma, depolama, taşıma, elleçleme gibi çok sayıda entegre lojistik faaliyetler
görülür. Bu lojistik faaliyetler ürünlerin ileriye doğru akışında görüldüğü gibi
tersine (reverse) lojistik işlemlerinde de benzer şekilde yürütülür. Tedarik
zincirindeki faaliyetler içerisinde en önemli sürecin lojistik operasyonlar olduğu
göz önünde bulundurulduğunda bu operasyonların hızlı, hatasız, hasarsız, tam
zamanında ve uyum içinde yürütülmesi tedarik zincirindeki iş birliğine bağlıdır.
Tedarik zinciri iş birliği, iki ya da daha fazla ticari ortağın müşterek hedefler
doğrultusunda birlikte çalışması; bilgileri, kaynakları ve riskleri paylaşarak ortak
hedeflere ulaşılması şeklinde tanımlanabilir.
Tedarik zinciri iş birliğini iki başlık altında incelemek mümkündür. Bunlar,
süreç odaklı ve ilişki odaklı iş birliği yaklaşımlarıdır. Süreç odaklı iş birliği, tedarik
zincirindeki satın alma, üretim, lojistik, finans gibi süreçsel faaliyetlerin birlikte
gerçekleştirilmesine yöneliktir. İlişki odaklı iş birliği ise daha çok tedarik zinciri
üyelerinin yeni ürün ve hizmet geliştirmesi, pazarlama, satış, müşteri hizmetleri
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
3
Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği
gibi alanlarda görülür. Çünkü müşteri odaklılık hem firmalar arası ilişkilere hem de
firmalar arası süreçlere odaklanmayı gerektirir.
PLANLAMA, TAHMİN VE İKMAL İŞ BİRLİĞİ GELİŞİM
SÜRECİ
Planlama, tahmin ve ikmal iş birliği, Etkin Tüketici Yaklaşımı’nın (ECREfficient Consumer Response) gelişmiş hâli ve doğal bir sonucu olarak 1990’lı
yıllarda ortaya çıkmıştır. Müşteriler için değer katmayan faaliyetlerin elimine
edildiği bir sistem olan Etkin Tüketici Yaklaşımı, lider perakendeciler ve üreticiler
tarafından geliştirilmiştir. Etkin Tüketici Yaklaşımının ana odağı, ticari ortaklarla
birlikte tüketicilere daha iyi, daha hızlı ve daha düşük maliyetli ürünler sunmaktı.
ECR hareketi, tedarik zinciri boyunca iş birlikçi yönetim anlayışını ortaya koydu. Bu
yolla şirketlerin ticari ortakları ile birlikte çalışarak, daha hızlı ve az maliyetle
tüketicilere ulaşması hedeflenmiştir.
ECR, şirketlere tüketiciye değer katmak için ticaret ortakları ile birlikte
çalışma konusunda üstün yetenek göstererek bir rekabet avantajı elde etmeye
olanak sağlamıştır. Bu yaklaşım sonucunda yine Amerika’da Endüstriler Arası
Ticari Standartlar oluşturmak üzere kısa adı VICS (Voluntary Interindustry
Commerce Standarts) olan gönüllü bir birlik kurulmuştur. VICS organizasyonunun
öncülüğünde yapılan çalışmalar sonunda Planlama, Tahmin ve İkmal İş birliği
(CPFR-Colloborative Planning, Forecasting and Replenishment) modeli ortaya
çıkmıştır. Bu süreç her ne kadar Etkin Tüketici Yaklaşımı ile başlasa da, süreci
Elektronik Veri Değişimi’ne kadar götürmek mümkündür. Ardından Tedarikçi
Yönetiminde Envanter Kontrolü ve Sürekli İkmal Planlaması ile devam eden
gelişmeler, Etkin Tüketici Yaklaşımını ve son olarak da Planlama, Tahmin ve
İkmalİşbirliğini (PTİİ) ortaya çıkarmıştır (Şekil 9.1.) Seifert, 2003, p. 81.
Elektronik Veri
Değişimi
PTİİ Modeli’nin temel
amacı, tedarik zincirinde
arz ve talep arasındaki
farklılıkları azaltmaktır.
(EDI)
Tedarikçi
Yönetiminde
Envanter Kont.
(VMI)
Sürekli İkmal
Planlaması
(CRP)
Etkin Tüketici
Yaklaşımı
(ECR)
Planlama, Tahmin
ve İkmal İşbirliği
(CPFR)
Şekil 9.1. Tedarik Zincirinde Son Adım Olarak Planlama, Tahmin ve İkmal İş Birliği
PTİİ modelinin temel amacı, tedarik zincirinde arz ve talep arasındaki
farklılıkları azaltmaktır. PTİİ modeli; stok, satış noktası bilgileri ve promosyon
planlarının tedarik zinciri üyeleri arasında paylaşılarak, üyelerin talep tahmini ve
dağıtım planları üzerinde iş birliği içerisinde ortaklaşa çalışmasıdır. Dolayısıyla PTİİ
yaklaşımı çerçevesinde tedarik zinciri üzerinde bulunan üyeler, müşteri talep
tahmini ve buna bağlı olarak sipariş planlamalarını birlikte ve uzlaşarak
gerçekleştirirler.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
4
Örnek
Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği
•Fuji Ağır Sanayi (Fuji Heavy Industries: FHI) Ltd. şirketi Subaru marka
otomobilleri üreten bir Japon firmasıdır. Subaru yöneticileri
otomobillerin güncel satış verilerini elde etmek için Planlama, Tahmin ve
İkmal İşbirliği (CPFR) yöntemini kullanmaya karar verirler. Bunu
yaparken, FHI'ki 50'den fazla Subaru yöneticisi, bölge satış müdürleri ile
bir araya gelip bu konuda iş birliğine gitmeyi önerirler. Bunun için bölge
satış yöneticilerinden satış ve tahmin rakamlarını kağıt raporlarla
göndermek yerine, kurumun internet sayfası üzerinden bu verilerin
girilmesini istiyorlar. Elde edilen veriler, üretim rakamları ve planları ile
karşılaştırılarak aradaki uygusuzluklar tespit ediliyor. Böylece, piyasadaki
değişiklikler anında tespit edilebilmiş ve üretim programının bu
doğrultuda güncellemesi yapılmıştır. CPFR ile hem güncel satış
rakamlarını ve tahminleri izleme, hem de gerekli değişiklikleri yapma
üretim tarafındaki yöneticilerin sorumluluğuna geçmiştir. Bunun bir
sonucu olarak Subaru, üretim programını anlık satış ve tahmin rakamları
doğrultusunda yapabildiği için aşırı stok veya stoksuz kalma, geç teslimat
gibi sorunlardan kurtulmuştur.
Bilgi teknolojisindeki ilerlemeler, artan rekabet, küresel iş yapıları ve tüketici
talebi, alternatif ürünlere, uygun hizmette, kalitede, tazelikte ve güvenlikte
ürünlerin sunulmasını gerektirmiştir. Bu gereklilikleri karşılamak üzere dünyadaki
büyük perakendeciler kendi tedarik zincirlerine üye işletmelerle planlama, tahmin
ve ikmal iş birliğine gitmişler, böylece sabit maliyetlerini ve çalışma sermayesini
aşağı çekmişler, teslim süresini ve envanteri azaltmışlar, diğer yandan da satışlarını
artırmışlardır.
PTİİ yaklaşımı, geliştirilen iş süreçleri ve teknoloji modelleri ile işletmeler
arası bilişim sistemlerini bütünleştirerek tedarik zinciri boyunca envanter ve
üretim planlama, talep tahmini ve dağıtım faaliyetlerinin ortaklaşa yapılmasını
olanaklı kılan bir yaklaşımlar bütünüdür. PTİİ yaklaşımı bilgi paylaşımı sayesinde
tedarikçiler ve üreticiler arasındaki iş birliğinin gelişmesini sağlar, arz ve talebi
dengeleyerek dinamik bilgi paylaşımını olanaklı kılar, etkin planlama, tahmin ve
dağıtım ile nihai müşteri gereksinimlerinin yüksek düzeyde karşılanmasını sağlar.
Planlama, tahmin ve ikmal iş birliğinin oluşturulabilmesinin ilk adımı
planlama iş birliği ile başlar. Planlama iş birliğinin boyutları ve izlenilecek adımlar
aşağıda belirtilmiştir.
İŞ BİRLİĞİ PLANLAMASI VE DÖNGÜSÜ
İş birliği planlaması, firmaların doğrudan planlama etki alanları arasındaki
veri alışverişi ile sağlanır. Planlama etki alanlarında firmaların orta ve uzun
dönemli planları tedarik zincirinin stratejik hedefleri doğrultusunda birbiriyle
senkronize edilir. Bu bağlamda firmaların satın alma, üretim, dağıtım ve satış
süreçlerine ilişkin planlarının entegrasyonu sağlanır. Bu entegrasyona tedarik
zinciri üyelerinin katılımı esastır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
5
Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği
İşletmelerin birbiriyle entegre ettikleri planlama süreçleri şu şekilde
sıralanabilir (Şekil 9.2.): Talep planlaması doğrultusunda ana üretim planlaması,
malzeme ihtiyaç planlaması, üretim planlama ve çizelgelemesi, dağıtım
planlaması, taşıma planlaması ve talebin gerçekleştirilmesi süreçlerinden oluşur.
Satın alma
Üretim
Uzun
dönem
Satış
Stratejik Ağ Planlama
Orta
dönem
Kısa
dönem
Dağıtım
Ana Üretim Planlaması
Malzeme
İhtiyaç
Planlama
Üretim
planlama
Dağıtım
planlama
Çizelgeleme
Taşıma
planlama
Talep
planlama
Talebi
gerçekleştirme
Şekil 9.2. Tedarik Zinciri Planlama Matrisi (Kaynak: Rohde vd., 2000, s. 10)
Tedarik zincirinde firmaların planlama etki alanları arasındaki ilişki Şekil
9.3.’te verilmiştir. Burada planlama etki alanı ifadesi ile Şekil 9.2.’de gösterilen
tüm uzun, orta ve kısa dönemli planlama alanları belirtilmektedir. Buna göre
planlama iş birliği, zincir üyesi firmaların her bir planlama etki alanları arasındaki iş
birliğini, yani firmaların planlarını bütünleştirmesini ifade etmektedir. Böylece
planlamadan kaynaklanan birçok aksaklık ve olası maliyetler de en aza indirilmiş
olacaktır.
Planlama alanı 2
Planlama alanı 1
Planlama
İş Birliği
Şekil 9.3. İş Birliği Planlaması (Kaynak: Dudek, 2001, s. 21)
Tedarik zincirinde planlama iş birliğini gerçekleştirmek sanıldığı kadar
kolay bir işlem değildir ve pek çok aşamadan oluşur. Planlama iş birliğine ilişkin
amaçlar tanımlandıktan sonra bir dizi faaliyetler döngüsel bir süreçle tatbik edilir
(Şekil 9.4.). Başlangıçta, etki alanı planları oluşturulur ve ilgili alanlarda veri
alışverişi yapılır. Tutarlı bir genel planın elde edilmesi ve planlama iş birliğinden
hedeflenen sonuçların alınabilmesi için müzakereler yapılır ve istisnai durumlar
tespit edilir. Bundan sonra, firmalar planlama süreçlerini birbirleriyle bütünleşik
hâle getirirler, örneğin üretici firma ana üretim planlamasını kendi yaptığı
tahminlere göre değil, perakendeciden aldığı satış verilerine göre oluşturur.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
6
Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği
Planlama iş birliğinin yürürlüğe girmesinin ardından sürecin performansı sürekli
olarak gözden geçirilir.
Etki alanı
planlaması
Performans
ölçümü
Veri
paylaşımı
TANIM
Yürütme
Müzakere ve
İstisnaların
belirlenmesi
Örnek
Şekil 9.4. İş Birliği Planlama Döngüsü (Kaynak: Dudek, 2001, s.22)
•Carrefour, Fransa'nın en büyük perakende kuruluşudur. Mutfak araç
gereçleri ile küçük ev eşyaları üreten Tefal ile planlama süreçlerinde iş
birliğine gitmiştir. Carrefour, mağaza içi kategori yönetimini Tefal'e
bırakmıştır. Kategori yönetimi, mağazaya en uygun ürünlerin
sağlanması, ürün yönetimi, fiyat yönetimi, tutundurma, raf yönetimi
gibi konuları içine alır. Tefal, bir bilgisayar yazılımı geliştirerek raf
düzenleme ve optimasyon işini üzerine aldı. Perakendeci de Tefal'in
ihtiyaç duyduğu satış adetlerini ve tutarlarını paylaşarak optimizasyon
süreçlerine yardımcı oldu.
•Planlama iş birliği sonucunda her iki taraf da kazançlı çıkmıştır.
Böylece hem raflarda müşterilerin istedikleri ve arzu ettikleri ürünler
yer aldı, hem de Tefal kârlılık analizleri yaparak müşteri beklentileri
doğrultusunda üretim programını düzenledi. Tefal'in bir kazanımı da
son tüketiciye yönelik bu mağazalarda tüketici araştırması imkânına
kavuşmasıdır. Carrefour ise, hem rafların verimli kullanılması, hem
artan satışlar, hem de stok maliyetlerinin düşmesi gibi kazanımları bu
iş birliği sayesinde elde etmiştir.
Firmalar arası iş birliğinin hangi süreçlerde yapılacağı ve türü önem taşır.
Dünyadaki uygulamalar göz önünde bulundurulduğunda bu süreçlerin talep, stok,
satın alma, kapasite ve taşıma iş birliği olarak gerçekleştirildiği görülmektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
7
Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği
PLANLAMA İŞ BİRLİĞİNİN AŞAMALARI
Planlama, tahmin ve ikmal iş birliği süreci fonksiyonel anlamda önemli rol
oynar. Bu süreç aynı zamanda tedarik zinciri iç ve dış entegrasyonu için de temel
yetkinlik ve yeteneklerden biridir. Tedarik zincirinde tahmin ve planlama sürecine
genellikle satış ve operasyon planlaması (S&OP) olarak da bakılmaktadır. S&OP
sürecini gerçekleştirmek ve sürdürmek için üç aşamalı bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.
a) Kaynakların paylaşımı
b) İş birliği süreci çalışmaları
c) İş birliği süreç iyileştirmeleri
a) Kaynakların paylaşımı: Firmaların birbirleriyle paylaşacakları kaynaklar
iki kısımdan oluşur. Bunların ilki standart bilgiler olup, tahmin, taşıma, envanter,
üretim ve satın alma verilerinin standart hâle getirilerek paylaşılmasıdır. İkinci
kısımda paylaşılacak kaynaklar ise talepteki dalgalanmalar ve neden olan faktörler,
operasyonel kaynaklar, kısıtlar gibi özel bilgilerin paylaşılmasıdır.
b) İş birliği süreci çalışmaları: İş birliği süreci çalışmaları, önceden
belirlenen bir zaman ufkuna göre ortak tahmin ve planlama yapmak amacıyla
gerçekleştirilen iş birliği çalışmalardır. Bunun için iyi bir geribildirim sistemi
kurulur. Böylece, plan ve koordinasyonun etkili olması sağlanır. Bu faaliyetler
boyunca firmalar, operasyonel süreçlerini aylık, haftalık ve günlük olarak birbiriyle
entegre edebilirler.
c) İş birliği süreç iyileştirmeleri: Tedarik zincirinde iş birliği süreci
gerçekleştirildikten sonra bu sürecin aksayan yönlerinin iyileştirilmesi, mevcut
durumun daha ileriye götürülmesi için iş birliği süreçlerinin sürekli iyileştirilmesi
gerekmektedir. Çünkü pazar koşulları belirsizliklere açık olup sürekli
istikrarsızlaşma eğilimindedir. Bu nedenle sürekli değişen pazar koşullarına tedarik
zinciri yönetiminin uyumunu sağlamak için planlama iş birliği sürecinin
geliştirilmesine yönelik iş birliği faaliyetlerine iş birliği süreç iyileştirmesi denir.
Yani, iş birliği süreç iyileştirmesi; planlama iş birliği sürecinin yeniden tasarlanması
ve uygulanmasıdır.
Planlama iş birliği, yoğun iletişim, uzun dönemli iş ilişkisi ve ciddi bir bilgi
paylaşımı gerektirmektedir. Ayrıca, planlama iş birliğinin etkin olarak
yürütülebilmesi için firmalar arasında paylaşılan bilginin yüksek kalitede olması
beklenir.
PLANLAMA, TAHMİN VE İKMAL İŞ BİRLİĞİ MODELİ
Planlama, Tahmin ve İkmal İş birliği (PTİİ), müşteri talebi doğrultusunda
tedarik zincirindeki firmalarla planlama, tahmin ve ikmal sürecinin ortak
yürütüldüğü bir işletme uygulamasıdır. PTİİ, kategori yönetimi gibi en iyi satış ve
pazarlama uygulamalarını tedarik zinciri planlama ve yürütme süreçlerine
bağlayarak stok, taşıma ve lojistik maliyetlerini azaltırken hizmet yeterliliğini
artırmaktadır. Bu amacı gerçekleştirmek üzere VICS tarafından geliştirilen PTİİ
Süreç Modeli ilk etapta yaklaşık 300 işletme tarafından uygulanmış ve
mağazalardaki ürünler için % 2-8 arasında iç stoklarda iyileşme görülmüş, tüm
tedarik zincirindeki envanter düzeyini % 10-40 azalmıştır.
PTİİ referans model, planlama, tahmin ve ikmal iş birliği süreçleri için genel
bir çerçeve ortaya koymaktadır. Şekil 1.’deki çerçeve modelin birçok endüstride
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
8
Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği
uygulaması yapılmıştır. Modelde son kullanıcı olan tüketici, modelin merkezinde
yer almakta, satıcı yani üretici ile üreticinin müşterisi olan perakendeci yani alıcı
ise iş birliği içerisinde tüketici taleplerini gerçekleştirmek için birlikte
çalışmaktadırlar.
Şekil 5. VICS Tarafından Geliştirilen Ptii Referans Modeli
Kaynak: CPFR: An Overview, 2004.
PTİİ Modelinin Temel Faaliyetleri
Perakende sektöründe üretici-perakendeci iş birliğinin gerçekleşmesi için
dört alanda iş birliği faaliyetini gerçekleştirmeleri gerekmektedir. Bunlar, strateji
ve planlama, talep ve tedarik yönetimi, yürütme ve analiz aşamalarından oluşur.
Strateji ve Planlama: Tedarik zinciri iş birliği için temel kurallar oluşturulur.
Ürün karması ve konumlandırması yapılarak gelecek dönemler için alternatif
planlar geliştirilir.
Strateji ve Planlama’nın içinde, İş birliği Düzenleme ve Ortak İş Planı
faaliyetleri yer alır. İş birliği Düzenleme’de iş birliği kapsamında görev ve
sorumluluklar, kontrol noktaları ve kırılma noktaları tanımlanarak ilişki ve iş birliği
için hedefler ortaya konulur. Ortak iş planı ile de daha sonraki planlama dönemini
kapsayan promosyonlar, stok politikasındaki değişiklikler, mağaza açılış / kapanış
saatleri gibi arz ve talebi doğrudan etkileyen önemli olayları tanımlar.
Talep ve Tedarik Yönetimi: Tüketici talebi belirlenerek, tüketicilerin
gelecekteki sipariş ve sevkiyat gereksinimleri için planlar hazırlanır.
Talep ve Tedarik Yönetimi, Satış Tahmini ve Sipariş Planlama / Tahmin
olarak iki aşamada gerçekleştirilir. Satış Tahmininde satış noktasındaki müşteri
talebi projelendirilir. Sipariş Planlama / Tahmin, gelecekteki ürün siparişi ve satışa
dayalı teslimat şartlarını satış tahmini, stok pozisyonları, transit süreleri, ve diğer
faktörler doğrultusunda belirler.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği
Yürütme: Siparişleri alma, hazırlama ve teslim etme, perakende raflarına
ürünleri çekme ve yerleştirme, satış işlemleri ve ödemelerin kaydedilmesi gibi
faaliyetler yürütülür.
Yürütme süreci, Sipariş Oluşturma ve Siparişi Gerçekleştirme olarak iki
kısımda gerçekleştirilir. Sipariş Oluşturma sürecinde, sipariş tahminleri ile müşteri
firmanın talebi arasında uyumlaştırma yapılır. Siparişi Gerçekleştirme sürecinde
ise sipariş hazırlama, nakliye, teslim ve tüketicinin satın alabileceği şekilde ürünleri
raflara yerleştirme aşamalarından oluşur.
Analiz: İstisnai durumlar için planlar hazırlanır ve izlenecek faaliyetler
belirlenir. Tedarik zinciri açısından toplu sonuçlar ve genel performans ölçütleri
belirlenerek hesaplama yapılır. Sürekli gelişen durumlara yönelik planlar hazırlanır
ve ilgili firmalarla paylaşılır.
Analiz süreci, İstisna Yönetimi ve Performans Değerlendirme
faaliyetlerinden oluşur. İstisna Yönetimi, olağan dışı koşullar için planlama ve etkin
izleme faaliyetlerini içerir. Performans Değerlendirmede ise, hedeflere ulaşma
derecesini belirlemek için performans ölçütleri belirlenir ve hesaplanır, yeni
trendler takip edilerek alternatif stratejiler ortaya konulur.
Yukarıdaki iş birliği faaliyetleri mantıklı bir sıralama ile oluşturulmuştur.
Ancak çoğu işletme bu sıralamaya uymaksızın süreç faaliyetlerini istediği şekilde
yürütebilir. Faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için bir ön koşul bulunmamaktadır.
Firmalar arası PTİİ’nin gerçekleştirilmesi için ilk yapılması gereken faaliyet
paylaşılacak verilerin standart hâle getirilmesidir. Standart hâle getirilen veriler
kayıt altına alınır ve firmaların tuttukları veri kayıtları ile eşleştirilerek bütünleşik
hâle getirilirler. Yukarıdaki temel faaliyetler aşağıda belirtilen dokuz adımdan
oluşan bir dizi faaliyetin yerine getirilmesi ile tamamlanır.
PTİİ’nin Modeli’nin Dokuz Adımı
Siparişin
oluşturulması
Sipariş
tahminindeki
farkların
ortaklaşa
çözümlenmesi
Sipariş
tahminindeki
farkların
belirlenmesi
Sipariş tahmininin
oluşturulması
Satış tahmini
farklarının
ortaklaşa
çözümlenmesi
Satış
tahminindeki
farkların
belirlenmesi
Satış tahmininin
oluşturulması
Ortak iş planının
oluşturulması
Planlama, Tahmin ve
İkmal İş birliği Modeli ile
tedarik zincirinde
firmaların planlama ve
tahmin süreçleri birbiriyle
entegre edilmiştir.
İş birliği
anlaşması
yapılması
VICS tarafından tasarlanan PTİİ referans modelinin her bir adımında
tarafların ortaklaşa izlemesi gereken adımlar aşağıdaki şekildedir:
Şekil 9.6. PTİİ Modelinin Dokuz Adımlı Uygulama Süreci
1. İş birliği anlaşmasının yapılması: Firmalar arası kurulacak iş birliği
ilişkisinin kuralları ve temel çerçevesi belirlenir. Bu aşamada, işletmeler iş
birliğinden beklentilerini, yapılması gerekenleri ve ayrılması gerekli olan kaynakları
belirler.
2. Ortak iş planının oluşturulması: İşletmeler kendi stratejilerini ve
amaçlarını dikkate alarak, PTİİ planını oluşturmak için bir araya gelir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
10
Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği
Bireysel Etkinlik
3. Satış tahmininin oluşturulması: Tüm işletmeler kendi satış tahminlerini
yapar. Satış tahmininin yapılmasında satış noktası bilgileri ve diğer talebi
etkileyecek faktörler dikkate alınır.
4. Satış tahminindeki farkların belirlenmesi: Ortaya çıkan satış tahminleri,
işletmeler arasında paylaşılarak, tahminler arası farklılıklar ve uyumsuzluklar
belirlenir.
5. Satış tahmini farklarının ortaklaşa çözümlenmesi: Satış tahminlerinde
görülen farklılıklar karşılıklı olarak incelenir ve tüm işletmelerin üzerinde fikir birliği
ettiği ortak bir talep tahmini oluşturulur.
6. Sipariş tahmininin oluşturulması: Her işletme, satış noktası bilgilerini,
talebi etkileyebilecek faktörleri ve stok stratejilerini dikkate alarak sipariş
tahminlerini oluşturur.
7. Sipariş tahminindeki farkların belirlenmesi: Oluşturulan sipariş
tahminleri işletmeler arasında paylaşılır ve işletmelerin yaptıkları sipariş tahminleri
arasında gözlenen farklılık ve uyumsuzluklar belirlenir.
8. Sipariş tahminindeki farkların ortaklaşa çözümlenmesi: Sipariş
tahminlerinde gözlenen farklılık ve uyumsuzluklar karşılıklı olarak incelenir ve tüm
işletmelerin üzerinde hemfikir olduğu ortak bir sipariş tahmini oluşturulur.
9. Siparişin oluşturulması: Oluşturulan sipariş tahminleri, üretim veya satın
alma siparişine çevrilir.
•Siz de gıda sektöründe faaliyet gösteren bir işletmeyi ele alarak bu
süreci planlayınız.
PLANLAMA, TAHMİN VE İKMAL İŞ BİRLİĞİ
AVANTAJLARI
Planlama, tahmin ve ikmal iş birliği çalışmalarında elde edilen bulguların
üretici firmaya, perakendeciye ve tüm tedarik zincirine önemli düzeylerde fayda
sağladığı görülmektedir. PTİİ yaklaşımından üretici firma ve perakendecilerin
sağladığı başlıca faydalarla, tüm tedarik zincirinin sağladığı başlıca faydaları
aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür.
PTİİ yaklaşımından perakendecilerin sağladığı faydalar:
 Daha yüksek rafta bulunma oranı ve böylece satış miktarlarında önemli
düzeylerde yükseliş sağlanmaktadır.
 Müşteri hizmet düzeyinin artması olanaklı olmaktadır.
 Stok miktarında azalma ve buna bağlı olarak kayıp, çalınma, değer kaybı
vb. maliyetlerde önemli derecelerde azalış ortaya çıkabilmektedir.
 Müşteri gereksinim ve beklentilerindeki değişimlere daha hızlı cevap
verebilme olanağı oluşmuştur.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
11
Örnek
Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği
PTİİ yaklaşımından üreticilerin sağladığı faydalar:
 Satışların artması
 Sipariş doluluk oranının artması
 Kapasite gereksiniminin azalmasının yanında var olan kapasitenin daha
etkin kullanılmasının sağlanması
 Stok miktarının düşmesi
 Daha sık ve küçük miktarlarda dağıtımın olanaklı olması
 Pazardaki değişikliklere karşı daha hızlı uyum sağlama
 Tahmin hatalarının düşmesi
 Sistem maliyetlerinin düşmesi (nakliye vb.)
Tartışma
Planlama, Tahmin ve
İkmal İş birliği modeli hem
perakendecilere hem de
üreticilere önemli
kazanımlar sağlamıştır.
•Amerikan perakende devi Wall-Mart, tedarikçisi Warner-Lambert ile
12 haftalık bir pilot çalışmayla Planlama, Tahmin ve İkmal İş birliği
sürecini gerçekleştirmiştir. Yapılan hesaplamalara göre kaydedilen
iyileştirmeler şu şekildedir: Doğru tahmin sayısı % 80'den %92'ye,
mağaza stoklarında ürünün bulunabilirliği % 87'den % 98'e çıkmış,
teslim süresi 21 günden 7 güne inmiş, satış gelirlerinde 8,5 milyon
dolar artış yaşanmıştır.
• Ulusal düzeyde faaliyet gösteren bir perakende mağazalar
zinciri ile bu zincire mal tedarik eden üretici işletme
arasında nasıl bir PTİİ olabilir?
PTİİ YAKLAŞIMI’NIN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
PTİİ yaklaşımının başarılı olmasını engelleyebilecek bir kısım faktörlerin
olduğu da görülmektedir. Örneğin, gerçek zamanlı satış noktası bilgilerinin tedarik
zinciri üyelerinde olmaması veya etkin bir şekilde kullanılamaması, başarıyı
olumsuz yönde etkileyen faktörlerden bir tanesidir. CPFR yönteminin başarılı
olmasını engelleyen başlıca faktörleri aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
 Endüstri standartlarının belirlenmemiş olması, PTİİ süreci içindeki en
temel sorundur.
 Bu standartların oluşturulması ve işletmeler arası veri alışverişine
başlanılması hem zaman hem de yeni yatırım gerektiren bir süreçtir.
İşletmeler bu sürece hazırlıklı olmayabilirler.
 Firmalar arası bilgi paylaşımının sağlanabilmesi, bilişim teknolojilerine
yani yazılım ve donanıma yatırım yapmayı gerektirir. Ayrıca bu sistemi
kullanacak olan kalifiye elemanların bulunması ve çalıştırılması da sorun
oluşturabilecektir.
 Tedarik zinciri üyeleri arasında güven unsurunun henüz tam anlamıyla
oluşmaması nedeniyle karşılıklı bir kısım özel bilgiler paylaşılmayabilir.
 Yeni talep ve sipariş tahminleri farklılıklarının ve uyumsuzluklarının
belirlenmesi ve ortak tahminlerin oluşturulması sürecinde çeşitli
güçlüklerle karşılaşılabilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
12
Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği
•Kobi ölçeğinde bir firma için Planlama, Tahmin ve İkmal İş birliği
sürecini anlatan bir ödev hazırlayınız?
•Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan “ödev”
bölümüne yükleyebilirsiniz.
Özet
Ödev
 Tedarik zinciri üyelerinin alışageldikleri iş modellerinden ve
alışkanlıklardan vazgeçememeleri de ayrı bir sorundur.
•Planlama, tahmin ve ikmal iş birliği, ticari ortaklardan oluşan bir
ağ içinde tedarik zinciri yönetimine bütünsel bir yaklaşım
sağlayan bir iş modelidir. Planlama, tahmin ve ikmal iş birliği;
satışları artırabilme, kurumlar arası uyum, idari ve operasyonel
verimlilik, gelişmiş nakit akışı ve varlıkların getirisine yönelik
avantaj sağlama potansiyeline sahiptir.
•PTİİ dünyanın önde gelen şirketleri tarafından kabul edilen bir
stratejik girişim olarak ortaya çıkmıştır. Bu şirketler tüm tüketim
malları segmentlerinde, planlama, tahmin ve ikmal iş birliğini
üreticiden son tüketiciye kadar süregiden mal akışını yönetmek
için kullanmaktadırlar.
•PTİİ yaklaşımını birçok Batı ülkesinin başarıyla uygulandığı ve
olumlu sonuçlar elde ettikleri görülmektedir. Özellikle de
perakende sektör ile tedarikçileri arasında bu sistemin
kurulması söz konusu işletmelere önemli değer katacaktır.
•Etkili bir iş birliği planlamasının; tedarik zincirine geniş bir bakış
açısı kazandırarak kararları kolaylaştırması, tedarik zinciri
performansını arttırması beklenir. Stokların geri dönüşü, tam
zamanında teslimat, hızlı yanıt verme, kalite, maliyet, esneklik,
yenilik gibi alanlarda performans iyileştirmelerinin olması
beklenebilir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
13
Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği
DEĞERLENDİRME SORULARI
Değerlendirme
sorularını sistemde ilgili
ünite başlığı altında yer
alan “bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
1. Neyin, ne zaman, nasıl, nerede ve kim tarafından yapılacağının önceden
kararlaştırılması sürecine ne ad verilir?
a)
b)
c)
d)
e)
Öngörüleme
Planlama
Talep tahmini
Strateji
Taktik
2. İşletmenin alt seviyedeki operasyonel faaliyetlerin planlanmasına
………………………. denir.
Cümlesindeki boşluğa en uygun ifade aşağıdakilerden hangisidir?
a) Uzun vadeli planlama
b) Orta vadeli planlama
c) Kısa vadeli planlama
d) Günlük planlama
e) Anlık planlama
3. Aşağıdakilerden hangisi sayısal talep tahmin yöntemlerinden biri değildir?
a)
b)
c)
d)
e)
Aritmetik ortalama,
Üssel düzeltme
Regresyon modelleri
Ekonometrik modeller
Nominal grup tekniği
4. Bir tedarik zinciri faaliyeti olarak müşterinin talebi doğrultusunda satıcı
firmanın siparişi teslim etmesi ve azalan müşteri stokunu optimal seviyeye
ulaştırmasına ne ad verilir?
a)
b)
c)
d)
e)
İkmal
Sipariş çevrim süresi
Sipariş döngüsü
Stok kontrolü
Müşteri hizmetleri
5. Tedarik zincirinde, iki ya da daha fazla ticari ortağın müşterek hedefler
doğrultusunda birlikte çalışması; bilgileri, kaynakları ve riskleri paylaşarak
ortak hedeflere ulaşılmasına …………………….. denir.
Cümlesindeki boşluğa en uygun ifade aşağıdakilerden hangisidir?
a)
b)
c)
d)
e)
Tedarikçi yönetimi
Bayi yönetimi
Dikey entegrasyon
Yatay entegrasyon
İş birliği
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
14
Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği
6. Planlama, tahmin ve ikmal iş birliği, …………………….’nın doğal bir sonucu olarak
1990’lı yıllarda ortaya çıkmıştır.
Cümlesindeki boşluğa en uygun ifade aşağıdakilerden hangisidir?
a)
b)
c)
d)
e)
Etkin Tüketici Yaklaşımı
Tüketici araştırmaları
Perakende yönetimi
Dağıtım kanalları yönetimi
Lojistik yönetimi
7. Planlama, tahmin ve ikmal işbirliğinin temel amacı aşağıdakilerden hangisidir?
a)
b)
c)
d)
e)
Ürünlerdeki hasar ve kusur oranlarını azaltmak
Tedarik zincirinde arz ve talep arasındaki farklılıkları azaltmak
Tedarikçi ilişkilerini geliştirmek
Taşıma ve teslim hızını artırmak
Müşteri memnuniyetini artırmak
8. Tedarik zincirinde üretici-perakendeci iş birliğinin gerçekleşmesi için dört
alanda iş birliği faaliyetini gerçekleştirmek gerekmektedir. Aşağıdakilerden
hangisi bu iş birliği faaliyetleri arasında sayılamaz?
a)
b)
c)
d)
e)
Strateji ve planlama
Talep ve tedarik yönetimi
Yürütme
Analiz
Performans değerlendirme
9. Aşağıdakilerden hangisi Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği Yaklaşımından
üreticilerin sağladığı faydalardan değildir?
a)
b)
c)
d)
e)
Ürünlerin rafta bulunabilirliğini artırmaktadır
Stok miktarını düşürmektedir
Daha sık ve küçük miktarlarda dağıtımı olanaklı kılmaktadır
Pazardaki değişikliklere karşı hızlı uyum sağlamaktadır
Tahmin hatalarının azaltmaktadır
10.Aşağıdakilerden hangisi Planlama, Tahmin ve İkmal İş Birliği Yaklaşımının
başarılı olmasını engelleyebilecek faktörlerden biri değildir?
a)
b)
c)
d)
e)
Firmalar arası bilgi paylaşımının sağlanamaması
Bilişim teknolojilerine yatırım yapmayı gerektirmesi
Tedarik zinciri üyeleri arasında güven unsurunun oluşmaması
Talep ve sipariş tahminleri arasındaki uyumsuzlukların giderilememesi
Tedarik zinciri üyelerinin uzak coğrafi bölgelerde olması
Cevap Anahtarı
1.B, 2.C, 3.E, 4.A, 5E., 6.A, 7.B, 8.E, 9.A, 10.E
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
15
Planlama, Tahmin ve İkmal İşbirliği
YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER
KAYNAKLAR
Cao, M., Zhang, Q. (2011). “Supply chain collaboration: Impact on collaborative
advantage and firm Performance”, Journal of Operations Management 29,
163-180
Crum, C., Palmatier, G. E. (2003) Demand Management Best Practices Process,
Principles and Collaboration, J. Ross Publishing, Florida.
Doiron, M. (2004) “CPFR: Myths and Realities”, ECR journal, Vol. 4, No. 1, 51-54
Dudek, G. (2009) Collaborative Planning in Supply Chains: A Negotiation-Based
Approach, Second Edition, Springer.
Ireland, R.K. with Crum, C. (2005) Supply Chain Collaboration: How to Implement
CPFRR and Other Best Collaborative Practices, 2005 by J. Ross Publishing,
Florida.
Kilger, C., Reuter, B. (2005) “Collaborative Planning”, in Stadtler, H., Kilger, C.
(Eds), Supply Chain Management and Advanced Planning: Concepts,
Models, Software and Case Studies, Springer, 3rd Edition, Berlin.
Kilger, C., Reuter, B. (2005) “Collaborative Planning” in: Stadtler, H., Kilger, C.:
Supply Chain Management and Advanced Planning – Concepts, Models,
Software and Case Studies, 3rd edition, Berlin, 259-278.
McCarthy, T. M., Golicic, S.L. (2002) “Implementing collaborative forecasting to
improve supply chain performance”, International Journal of Physical
Distribution & Logistics Management; 32, 6; 431-454
Nakano, M. (2009) “Collaborative forecasting and planning in supply chains The
impact on performance in Japanese manufacturers”, International Journal
of Physical Distribution & Logistics Management Vol. 39, No. 2, 84-105
Petersen, K.J ; Ragatz, G.L; Monczka, R.M., (2005) “An Examination of
Collaborative Planning Effectiveness and Supply Chain Performance”,
Journal of Supply Chain Management; 41, 2; 14-25
Pfeifer, C., Hensolt, J., Wolfinger, K., Kornas, N., Erath, S. (2008) “Investigation of
Opportunities that Exist Within The Automotive Supply Chain for
Collaborative Planning Forecasting and Replenishment”, Working paper,
University of Bolton.
Samuel, K. E. (2010) “Collaborative Demand Planning: Creating Value Through
Demand Signals” in: Wang, L., Koh, S. C. L. (Ed.) Enterprise Networks and
Logistics for Agile Manufacturing, Springer, New York, 128-129
Sherman, R.J. (1998), Collaborative planning, forecasting and replenishment
(CPFR): Realizing the promise of efficient consumer response
through collaborative technology", Journal of Marketing Theory and
Practice, Vol. 6 No. 4, 6-9
VICS (2004), Collaborative planning, forecasting and replenishment-(CPFR): An
Overview, 18 May.
Williams, S.H. (1999) “Collaborative planning, forecasting, and replenishment”,
Hospital Materiel Management Quarterly, 21, 2; 44-58
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
16
Download