modern tiyatro tarihi

advertisement
MODERN TİYATRO TARİHİ
Modern tiyatro,gerçekçi akımla başlar.Bununla beraber, gerçekçiliğin daha önceki akımlardan
beslendiğini,önhazırlığının 18.y.y.dramında ve romantik tiyatroda olduğunu gözden
kaçırmamak gerekir.18.y.y.dan başlayarak gelişen duygusal dram ve duygusal komedi,ahlak
ve ekonomik kökenli günlük sorunları ele almakta,sıradan kişilerin yaşantılarına eğilmektedir.
19.y.y. ortalarında evlilik, evlenmede sınıf ayırımının doğurduğu engeller, evlilik dışı ilişkiler,
bu ilişkilerden doğan çocuklar ve sorunları ele alınmaktadır.Duygusal bir yaklaşımla da olsa,
toplum sorunlarına yer verilmiş, günlük konuşma dili kullanılmıştır.Bu gelişim de gerçekçi
akımın ön hazırlığı olarak değerlendirilebilir.Romantizmden realizme geçiş döneminde
tiyatro yapıları çoğalmış, tüm Avrupa'ya yayılmıştır.Seyircilerin tiyatroya eğlenmek için
gitmesi, popüler yazarlara ortam hazırlamıştır.Seyircinin alkışladığı oyuncular sivrilmekte,
yıldız oyuncular tiyatro olayına yön vermektedir.Oyuncular tek bir oyun için tutulmaktadır.
Tek oyun için toplanan, birbirine yabancı oyuncular arasındauyum sağlamakiçin yetki ve
sorumluluk taşıyacak bir yöneticiye ihtiyaç duyulmaktadır.Tiyatroda yönetmenin önemi
anlaşılmıştır. Dekor, kostüm ve aksesuarlarda tarih gerçekliği gözetilmekte, havagazı
aydınlatmasının kullanımı ile ışıklandırma yapılabilmektedir. Tüm bunlar gerçekçi
tiyatro'nun oluşumunu sağlayan ön gelişmelerdir...
Viktor Hugo, tiyatroda yoksulluğun, hastalığın, yozlaşmanın da gösterilmesini istemiştir.
Tragedya kahramanınınsoylu kişi olması kuralını kaldırmıştır.Tiyatroda güzelin yanında
çirkine, acıklının yanında gülünce, düşünsel olanın yanında hayvansal olana, soylunun
yanında sıradan olana yer verilmesi, şiirsel adalete yeni bir yorum getirilmesi,tiyatro
malzemesinin zenginleşmesini ve yaşanan gerçeğe yakınlaşmasını sağlamıştır.
Gerçekçiliğin ilk adımları Fransa'da atılmış,kuramları aynı ülkede saptanmıştır.Emile Zola ve
Goncourt kardeşlerin yeni tiyatro anlayışı natüralizm doğrultusundadır.Alexandre Dumas Fils
ve Emile Augier toplum eleştirileri ve tezli oyun anlayışı ile gerçekçiliğin kuramını belirler.
Saxe Meiningen Dükü, Andre Antoine, Otto Brahm, Stanislavski gibi yönetmenler bu
kuramın uygulamasını yapmışlardır.Ibsen, Strindberg, Çehov, Gorky, G.Bernard Shaw,
Eugene O'neill gibi usta oyun yazarlarının oyunları gerçekçi tiyatroyu gücünü günümüze
kadar koruyan bir akım düzeyine getirmişlerdir.
Gerçekçi akım 19.y.y.Avrupasında görülen toplumsal, ekonomik, siyasal, kültürel
değişimlerden etkilenmiş, eski ortamın ürünü olan romantizme karşı çıkarak, kendi kuramını
oluşturmuştur.Endüstri devrimi ile, buharlı gemi ve lokomotiflerle ulaşımın hızlanması,
kanallar ve yolların yapılması, haberleşmenin kolaylaşması, artan sermaye ihtiyacı ve
bankacılığın gelişmesi,rekabetin artması,fabrika bölgelerine kırsaldan artan göç, düşük ücretle
çalışan işçiler, zengin iş adamları ve yöneticiler ile birlikte ekonomik yaşamda, toplum
ilişkilerinde, değer yargılarında, politikada önemli değişiklikler olmaktadır. Ekonomide
liberalizm kazanma özgürlüğünü savunurken, işçiler de yeni haklar elde etmek için direnip
1848’de Fransa, 1867’de İngiltere'de oy haklarını kazandılar.Daha sonraları sendika ve grev
yapma haklarını aldılar...
Tüm bu gerçekler karşısında,romantik edebiyatı ilgilendiren bireysel dertler,aşk acıları vb
önemini yitirmiştir.Aydınlar sanatçılar, toplumun yaygın sorunlarına el atmışlardır.
Bu dönemde yazını etkileyen felsefe görüşü POZİTİVİZM olmuştur.August Comte'ınbilgi,
gerçek ve sanatla ilgili görüşlerini benimseyen yazarların somut gerçeklere yönelmesinde
nesnellik ve bilimsellik tutkusunda, acı gerçeklerin üzerine gitmesinde ahlak değerlerine bağlı
kalmamasında, duygusallıktan kaçınmasında pozitivizmin etkisi büyüktür.
Bir başka düşünür Hippolyte Taine,sanatın çevresinin ürünü olduğunu ileri sürüyordu..
Gerçekçi sanat tıpkı fizik kimya biyoloji gibi insana egemen olan iç-dış koşulların yasalarını
saptamaya çalıştı.Emile Zola'da toplum ve insanı incelerken bilimsel yöntem kullanılmalıdır
der.
Gerçekçi tiyatro düşüncesinde fizik ötesi gerçekler değil, dünyasal gerçekler önem
kazanmıştır. Bu gerçekler de ancak benzetme yoluyla en doğru olarak gösterilir. Gerçeğe
benzerlik demek toplum ortamında insanı, insan il,işkilerini göstermek bilim ciddiyeti ve
tarafsızlığıyla toplum sorunlarına eğilmek demektir.Emile Zola şöyle der “Klasik perde
büyütür, romantik perde çarpıtır, realist perde yansıtır.” Gerçekçi akım, Naturalizm ve realizm
olarak gelişir. Natüralizm bilim yöntemini kullanır; Gözlem, deney, çözümleme yapar.
Realizm ise, sorunsalı ele alıp yorumlar. Seyirciyi toplum sorunları üzerinde düşünmeye
yöneltir.
19.y.y. ikinci yarısında gelişen gerçekçi tiyatro anlayışı yeniden betimlenmiş, belli kurallar
getirilmiştir:
1) Somut yaşam gerçeğinin yansıtılması:
Gerçekçilik,duyularla algılanan gerçeklerin hiç değiştirilmeden sahneye getirilmesidir.
Oyunun konusu, kişileri, dili, kostüm, dekor, aksesuar yani görüntüsü gerçeğe benzemelidir.
2) Çevre etmenlerinin dikkate alınması:
Gerçeğin onu çevreleyen ortam içinde yansıtılması gereklidir.Ortamın insana etkisi
kaçınılmaz, tarihsel ırksal özellikler insanın tüm bu koşullarla çatışmak zorunda kalması
tiyatro için mükemmel bir malzeme olmuştur.
3) Bilim yönteminin uygulanması:
İnsana egemen olan doğa ve toplum yasalarını bilimsel doğruluk ve kesinlikle sergilenmesi
öngörülür.
4) Düşüncenin dış dünyaya açılması:
Gerçekçi tiyatro seyirciye kendi dışındaki dünyayı tüm aksaklıklarıyla göstermekte,bunlar
üzerinde düşünmeye zorlamaktadır.
5) İllüzyon(yanılsama)yaratılması:
Gerçekçi tiyatro seyircide uyandırmayı amaçladığı estetik yaşantıyı yanılsama olarak
adlandırmıştır. Sahnenin gerçekmiş gibi izlenim bırakması gerekir.Gerçekçi tiyatro görüntü ve
konuşma diliyle de illüzyonu pekiştirmeye çalışır.Konuşma dili dekor, giysiler, makyaj, ışık,
aksesuar, gerçekçilik duygusunu yaratacak biçimde özenle seçilir. Dekor sahneyi çevreleyen
çerçevenin arkasına itilmiş, sahne aydınlık, seyir yeri karartılmıştır.
Oyun yapısı;Gerçekçi yazarların ortak eğilimi kendilerinden önceki yazarların kullandıkları
yapay kurnazlıklarla ilgi çekmeye çalışmamak, oyun yazarlığı hünerlerini öze uygun düştüğü
zaman kullanmaktır.Yazarın başarısı dramatik içerik ile bu içeriğin gereği imişçesine doğal
görünen kurgu arasında uyum kurmasıyla ölçülür.
Dil: Gerçekçi oyun yazarları ve kuramcıları oyun kişilerinin günlük konuşma dili ile
konuşturulması konusunda düşünce birliği içindedirler.Madem ki oyunun konusu,kişileri
gerçek yaşamdan alınmaktadır,bu içeriğin en doğal anlatımı olan günlük konuşma dili olduğu
gibi korunacaktır.
Görüntü: Sahne üzerindeki, herşey gerçek yaşamdakine tüm ayrıntılarıyla benzetilmeye
çalışılır. Sahne üç duvarlı bir dünyadır dekor, kostüm, aksesuar gerçek yaşamdakinin
bezeridir. Sahnede gerçekçi görüntü yaratma eğilimi 19.yy başlarında Saxe Meiningen
topluluğu gibi ünlü tiyatroların öncülüğünde başlamıştır.
Yaratıcı oyunculuk: Gerçekçi yönetmenler, alışılmış oyunculuk eğilimine, sahnede
kalıplaşmış konuşma ve davranış biçimlerine karşı çıkmışlardır. Yaşam gerçeğe benzeyen
biçimler içinde yansıtılacak, fakat yüzeyelcilikten kaçınılacaktır. Yapay ruhsuz oyunculuğun
yerine, yaratıcı oyunculuk geçmiştir.
Özet: Doğalcı, gerçekçi akım tohumları 18.yy'da atılmış bir gelişimi son ve kesin durumuna
ulaştırmış yazarlar ve kuramcılar tarafından bilinçle savunulmuştur,tiyatro tarihi içinde
kolayca sarsılmayacak bir yere kavuşmaktır. Gerçekçi akım,tiyatroda düşün ve öğesine ağırlık
vermekle ve insanlar arası ilşkileri toplumsal çevresi içinde değerlendirmekle de ilgi alanını
genişletmiş, sanatın topluma karşı görev ve sorumluluklarına yeni bir boyut getirmiştir.
Tiyatroda gerçekçilik, günümüzde de gücünü korumakta çağdaş batı tiyatrosunun yaygın
tiyatro anlayışı olarak seyirci çoğunluğu tarafından tutulmaktadır.
KARŞI GERÇEKÇİ EĞİLİMLER
Gerçekçi doğalcı akım 1890 yıllarında iyice belirlenmiş,tiyatro yazarlığı ve
uygulamasındaki başarılar ile güçlenmiştir.
19.y.y.sonlarında gerçekçi doğalcı tiyatrodüşüncesinin koymuş olduğu sınırları aşmayı
amaçlayan,somut yaşam yerine soyut,
tinsel,biçimsel olana ilgi duyan, tiyatronun toplumsal bir görevle yükümlü tutulmasına karşı
çıkan yeni eğilimler oluşmuştur.
Karşı gerçekçigörüşler,Simgecilik(sembolizm),Yeni Romantizm,Estetikçilik akımlarından
oluşur.Fakat bunlar tiyatroda etkin
olamamışlardır.
Baudelaire ve Edgar Allen Poe'nin etkisiyle başlamış,Wagner ve Nietzsche'nin etkisiyle
yaygınlaşmış,Fransa'da Mallarme,
Maeterlinck,Caludel,Edmond Rostand yazarlık alanında, Ford ve Lugne-pou yönetmenlik
alanında başarılı olmuşlardır.
İngiltere'de Oscar Wilde, Almanya'da Hugo von Hofmanstal karşı gerçekçi tiyatronun
temsilcileri olmuşlardır.
Gerçekçiliğe karşı çıkan eğilimleri en çok etkileyen iki düşünür,Richard Wagner ile
Friedrich Nietzsche olmuştur.Her
ikisi de evrensel sanatın mit boyutlarında ifade edilmesi gerektiğini, bilimsel doğruluk
gözetme yüzünden evrensel olanın
sanatsal ifadesinden vazgeçilmiş olduğunu belirtmişlerdir. Her iki düşünür de opera sanatının
ideal birleşik sanat olduğunu
ifade etmişlerdir.
SİMGECİLİK VE ESTETİKÇİLİK
Artık sanatın ve dolayısıyla tiyatronun konusu somut, güncel,yaşanan değil, soyut, düşsel,
büyülü olanın dünyasıdır.Sanat yapıtı bu dünyaya ulaşmaya çalışmanın
ürünüdür.Oyunlarıyla,Maurice Maeterlinck bu akımın
tiyatrodaki en başarılı temsilcisidirve tiyatroda günlük yaşamın içindeki tanrısal haşmeti
görmek istediğini söyler.
Oscar Wilde ' a göre;sanatın yaşamı taklit etmesi değil,düzeltmesi gerekir.Asıl amaç güzellik
yaratmak ve estetik zevki
vermek olmalıdır.Sanat sanat içindir.Sanatın görevi yaşamın özündeki tanrısal güzelliği ifade
etmek olmalıdır.Doğayı ve
yaşamı,güzelleştirerek düzene sokarak dile getirir.
Özetlersek;19.y.y. sonlarında gerçekçi akımın güçlenmesiyle birlikte ortaya çıkan karşı
gerçekçi eğilimler,tiyatronun
özünü de,biçimini de,çalışma yöntemini de,oyuncıuluk ve yönetmenlik tekniklerini de,seyirci
oyun ilişkisini de yeniden
yorumlamış,farklı önerilerde bulunmuşlardır.Sahne görüntüsünde;şiirli anlatımdan
yararlanılmış,büyülü bir atmosfer
yaratılmıştır.Sözün tartımından,ışıktan,dekorun ustalıkla kullanılmasından
yararlanılmış,tiyatro sanatına yeni bir soluk
getirilmiştir.
20.y.y. ÖNCÜ AKIMLARI
20.y.y.öncü sanat akımlarını ateşleyen ortam, savaş öncesi ve savaş sonrası
ortamdır.Sanattaki yeni arayışlar, savaşı
hazırlayan koşullar ve savaşın yarattığı sorunlardan kaynaklanmıştır.Aynı zamanda
endüstrileşme ve kapitalizmin ulaştığı
yeni aşama karşısında sanatçının şaşkın ve kararsız tutumunu gösterir.1.Dünya savaşı öncesi
ulusal güçlenme , kendine güven,
iyimserlik, savaşsonrası düş kırıklığı ve korkuya dönüşmüştür.Savaş şoven duyguları
kamçılamış,savaş sonrası yıkım ise,
insanlığa,insana ve uygarlığa karşı kuşkulara yol açmıştır.Kapitalizmin yarattığı maddi değer
tutkusu,acımasız bir çıkar
savaşımına yol açmakta,bu savaş manevi değerlerin yitirilmesine ve ahlak bunalımına neden
olmaktadır.Teknolojinin insanı
bir makinanın parçası haline getirmesi endişe vericidir.İşte bu koşullarda ortaya çıkan sanat
akımları, bu bunalımların
ifadesidir.
GELECEKÇİLİK (FUTURİZM) 1909
Makine çağının devingenliğini estetik biçimler içinde ifade etmek olarak
özetlenmektedir.Geleneksel yaşam kültür ve sanat
değerlerine karşı çıkar.İnsanı geçmişe bağlayan kurumların yok edilmesinden yanadır.1915 te
Marinetti ve arkadaşları bu
akımın tiyatro denemesini yapmışlardır.Bu gelişim içinde önemli aşamayı yapan Rus
yönetmen Meyerhold olmuştur.Çağdaş tiyatro
nun öncü deneyci özelliğini n bilincinde olan bir sanatçıdır.1907 yılından başlayarak yaptığı
sahne uygulamalarında
expresyonizm,futürizm konstriktivizm akımlarının etkisi görülür.Oyuncuyu üç boyutlu
devingen bir birim olarak kullanmış,
sahneye teknik özellikler eklemiştir.
GERÇEKÜSTÜCÜLÜK(SÜRREALİZM) 1924-1938
1.Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Dadaizm 1916-1920 ile başlayan yeni bir sanat
arayışı, savaş sonrası sürrealizm
akımını meydana getirmiştir.Dadaizm gerçekçi sanat anlayışına alaylı bir karşı
çıkıştır.Savaşan dünyaya karşı duyulan kuşku
ve inançsızlığı dile getirir.Tüm ölçü ve değerleri yadsır.Surrealizm (Önderi Andre Breton)
Öncelikle bir başkaldırıdır.
Çevresine,alışkanlıklarına koşullu,kalıpalşmış değer yargılarının tutsağı olan insan kavramını
yıkarak yeni insanı
biçimlerken,yeni toplum düşüncesini de geliştirmiştir.Tabulardan kurtulmak,sınıflardan
sıyrılmak önemlidir.Kişinin kendini
yeniden yaratması, evrenin ve toplumun yeniden yaratılması düşünülmektedir.Bu akım
tiyatroda pek etkin olamamıştır.Bu akımın
uzantısı olarak Antonin Artaud en önemli görüşleri ileri süren kuramcıdır.Artaud tiyatronun
toplumu değiştirme gücüne inanmış
yeni bir tiyatro tasarısı sunmuş,buna da KIYICI TİYATRO demiştir.Bu tasarı günümüzde de
uygulanmaktadır.
''Tiyatro sadece bir oyun değil,hem oyuncu hem seyirci için gerçek bir yaşantı
olmalıdır.İnsanların bilinçaltını açığa
çıkarmak,takıntılar,suç işleme zevki,ilkellikler,karabasanlar,doğal güçler,zorbalıklar
sahnelenecektir,somut nesnel anlatım
vardır.Yönetmen çok önemlidir.Sahne salon ayırımı ortadan kalkmış,seyirci oyun yerinin
ortasında oturur, oyun onun etrafında
oynanır''
DIŞAVURUMCULUK(EKSPRESYONİZM) 1910-1925
Tiyatro sanatını en uzun etkilemiş olan ekspresyonizm olmuştur.Başlangıçta bireysel
heyecanların,bilinçaltı baskıların özgür ifadesi iken giderek toplumsal sorumluluk
yüklenmiştir. Kokoschka, Reinhard, Johannes Sorge George Keiser, Karel Capak, August
Strinberg bu akımın temsilcileridir. Her şey mümkün, her şey muhtemeldir, yer ve zaman
yoktur, düşler, işler, anılar, saçmalıklar, fanteziler vardır sahne de...
20.y.y.Tiyatro düşüncesi deneysel uygulamalardan hız almıştır.Ressamlar, şairler,sahneye
koyucular çağdaş tiyatro konusundaki görüşlerini dile getirmişler, uygulama ve kuram
birbirini tamamlamıştır. 20.y.y. tiyatrosu sanat tadı vermekten başka bir görev üstlenmiştir.
Bu insanı yeniden yaratma görevidir. Onun için acı ve hayvansal gerçekleri değil, yaratıcı ve
yaşatıcı gücü ortaya çıkarmaya çalışmıştır.Yönetmen önemini korumaktadır.
Download