çocukta iletişim

advertisement
KİŞİLERARASI İLETİŞİM
Prof. Dr. Şefik Yaşar
[email protected]
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi
İlköğretim Bölümü
Sunu İçeriği
İletişim Nedir?
İletişimin Önemi
İletişimin Ögeleri
İletişim Çeşitleri
İletişimi Etkileyen Faktörler
Yönetimde İletişim
Çocukla Etkili İletişim Yöntemleri
İletişim Nedir?
İletişim kelimesi Fransızca
“communication” ve Latince’deki
“communicatio” sözcüklerinin karşılığıdır.
Sözcüklerin kökenindeki “communis”
kavramı birçok kişiye ya da nesneye ait olan
anlamları ifade etmektedir.
İletişim farklı biçimlerde tanımlanmaktadır:
Bir canın bir cana değmesi,
Düşünce ve görüşlerin sözlü olarak karşılıklı
alışverişi,
Bizim başkalarını, başkalarının da bizi
anlamalarına yarayan süreç,
Sözcüklerin, resimlerin, figürlerin, grafiklerin,
vb. sembollerin kullanılarak bilgi, düşünce,
duygu ve becerilerin aktarılması süreci,
Bir kaynağın davranışlarını kasıtlı biçimde
etkilemek üzere bir alıcıya mesajlar iletmesi
Bu bağlamda iletişim:
İnsanlar arasındaki duygu ve fikirlerin akışıdır.
Bir kimsenin düşüncelerini ve duygularını
başkalarına açık seçik olarak belirtme sürecidir.
Bireyler arasındaki anlamları ortak kılma
sürecidir.
Bir kaynağın bir mesajı bir kanal üzerinden alıcıya
iletmesi sürecidir.
Seçilmiş bir haberin, bir haber kaynağından belli
bir mesafeye iletilmesi sürecidir.
İletişim sadece konuşma değildir. İletişim aynı zamanda:
Ne söyleyeceğimizi bilmek,
Bunu ne zaman söylemenin uygun olacağına,
Nerede söylemenin doğru olduğuna karar vermek,
En iyi nasıl söyleneceği konusunda fikir yürütmek,
Olayları basite indirgeyerek sunabilmek,
Akıcı bir dille ve karşımızdaki kişiyle göz teması
kurarak konuşabilmek,
Dikkati yoğunlaştırabilmek,
Karşımızdaki kişinin mesajı anlayıp anlayamadığını
kontrol etmektir.
İletişimin Önemi
İletişim gündelik yaşamımızda bize;
nesneleri, insanları tanımlar,
işbölümü içinde farklı toplumsal roller
yüklenmiş insanlara bu rolleri yerine
getirirken, bu rol dağılımından oluşan
toplumun yaşam tarzını öğretir,
yeniden üretimi için gereken
değerlendirme biçimlerini aşılar
toplumsal sistemin sürmesini, kendini
yeniden üretmesini sağlar.
İletişimin İşlevleri
Temel işlevleri: bilgilendirme, eğitme, öğretme, eğlendirme, denetleme,
yönlendirme, ikna etme, duyguları dile getirme, toplumsal ilişki kurma,
sorun çözme, uyarma vb.
Toplumsal açıdan işlevleri: haberdar etme, sosyalleşme, güdüleme,
toplumun bireyleri arasında etkileşimi sağlama, kuşaklar arası kültürü
aktarma, eğlence vb.
Kaynak açısından işlevleri: gereksinimleri karşılamak, çıkarları korumak,
amaçlara ulaşmak, hedefi yönlendirmek, etkilemek, kendini ifade etmek vb.
Alıcı açısından işlevleri: dinleme, izleme, okuma gibi etkinliklerle bilgi,
beceri, estetik, duygu vb. gereksinimleri karşılamak.
Dünyanın birçok yerindeki çatışmaların
kökeninde, bilinçsiz koşullar altında
yaratılan iletişim düzensizliği yatar.
Bilinçli bir iletişim, anlamlı yaşama,
anlamlı yaşam da sakin ruh halinin
gelişmesine yol açar. Böylece geliştirilen
iletişim becerileri hem bireyin, hem
toplumun yaşamına zenginlik ve
saygınlık katar.
Etkili bir iletişimin bireylere ne kazandırır?
Başkalarını daha iyi anlayabilir,
kendinizi daha iyi ifade edebilirsiniz.
İnsanlarla içten ilişkiler kurabilirsiniz.
Doğru
bilgilere
daha
çabuk
ulaşabilirsiniz.
Yaratıcılığınız gelişir.
Gereksiz tartışmaları önlersiniz.
Başkalarını daha az incitirsiniz.
Öfke, korku ya da çekingenliği
önleyebilirsiniz.
Karşıdakine saldırmadan fikirlerinizi
savunabilirsiniz.
Başkalarına yapıcı eleştirilerde
bulunabilirsiniz.
Karşıdaki kişiyle onu kırmadan
tartışabilirsiniz.
Fikir ve önerilerinize daha kolay destek
bulabilirsiniz.
İnsanlarla daha rahat işbirliği yapabilirsiniz.
Sizinle birlikte çalışan insanları
yönetme ve yönlendirmede çok daha
az zaman ve enerji harcarsınız.
Katıldığınız toplantılar daha etkili
geçer.
Problem çözme yeteneğiniz gelişir.
Zor insanlarla başa çıkabilirsiniz.
Yaptığınız işi daha çok seversiniz.
Başkalarının fikir, deneyim, alışkanlık
ve tutumlarından daha çok yarar
sağlayabilirsiniz.
İletişim Sürecinin Temel Ögeleri
Kaynak
Mesaj
Kanal
Alıcı
Dönüt
Kaynak
Kaynak: İletişim sürecini başlatan, mesaj
gönderen öğedir.
Kaynak mesajı alıcıya gönderen kişi, grup,
kurum ya da toplum olabilir.
Kaynak bir düşüncesini ya da bu düşünceyle
ilgili davranışı anlam yükleyerek alıcıya
göndermek istediği zaman, onu önce ses, söz,
mimik, ışık, renk, yazı, resim gibi sembollerden
en az biri ile yapılmış bir mesajı bir araç ya da
yöntem yardımıyla alıcının duyu organlarından
en az birine iletmek zorundadır.
Kaynak birçok etmenden
etkilenmektedir. Bunlar:
İletişim Becerisi
Tutumlar
Deneyim ve bilgi
Çevresel, kültürel ve
toplumsal ögeler
Mesaj
• Mesaj: “iletilmek istenen anlam,
içeriğin kendisi; söz ya da yazı ile
verilen, gönderilen ve belli bir anlamı
olan haber; konuşmacı ile dinleyici ya
da kaynak ile alıcı arasındaki ilişkiyi
sağlayan ögedir” biçiminde
tanımlanabilir.
• Kaynağın alıcıya gönderdiği her
türlü söz, işaret, ses mesajdır.
Bir mesaj ele alındığında
üç noktaya dikkat etmek
gerekir.
Mesaj kodu
Mesaj içeriği
Mesaj geliştirme
Kanal
Kaynak ve alıcı arasındaki bağdır.
Mesajların üzerine yüklendiği
fiziksel araçlardır. Mesajları
taşıyan kanallar fiziksel (ses
dalgaları, ışık dalgaları), teknik
(telefon, telgraf, internet) ya da
sosyal nitelikte (okul, televizyon,
sinema) olabilir.
Alıcı
Kaynaktan gelen mesajları alıp
yorumlayan ve bunlara sözlü, sözsüz
tepkide bulunan kişi ya da gruplardır.
Alıcı, kendisine ulaşan bilginin cevabını,
karşı mesaj halinde geriye ya da
başkalarına yansıttığı zaman, tepkisini
ortaya koyarken kendisi kaynak
durumuna dönüşür.
İletişimin başarısında, hem kaynağın
hem de alıcının iletişim bakımından
yeterlilikleri, iletişim konusundaki
tutumları ve istekleri önemli ölçüde
etkilidir.
Dönüt:
Kaynak tarafından gönderilen mesajı alan ve
onu yorumlayan alıcı, artık kendisi bir kaynak
durumuna dönüşür ve tepkisini kaynağa
aktarır.
Dönüt, kaynağın mesajının alınıp
alınmadığının, alındıysa alıcı tarafından doğru
olarak algılanıp algılanmadığının
öğrenilmesini sağlar. Bu tepkileri
değerlendiren gönderici gerek duyarsa daha
sonraki mesajlarında değişikliğe gidebilir.
İletişim kaynak ve alıcı arasında çift yönlü bir
süreçtir. Bu süreçteki ögelerin özellikleri ve
gerçekleşme düzeyi iletişim çeşitlerinin ortaya
çıkmasını sağlamaktadır.
İLETİŞİM ÇEŞİTLERİ
(SÖZEL İLETİŞİM)
Prof. Dr. Şefik Yaşar
[email protected]
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi
İlköğretim Bölümü
İletişim Çeşitleri
Sözel iletişim
Sözsüz iletişim
Sözel İletişim
Sözel iletişim yüzyıllardan beri kullanılan
iletişim biçimidir.
Geleneksel bir iletişim türü olan sözel
iletişim toplumların kültürel kimliklerinin
korunmasında, geleneklerin
yaşatılmasında önemli bir yere sahiptir.
Sözel iletişimin temel ögesi konuştuğumuz
dildir.
Sözel iletişimin etkili bir biçimde
geçekleşmesinde konuşma ve dinleme etkinlikleri
önemli bir yere sahiptir. Çünkü bireysel ve
toplumsal ilişkilerimizde sürekli olarak konuşan
ve dinleyen konumunda bulunuruz. Bazen şu tür
yakınmalarda bulunuruz:
Söylediklerimi hiç anlamıyorlar.
Anlamak istemiyorlar.
Dinlemesini bile bilmiyorlar ki.
Anlatmasını bir türlü beceremiyor.
Beni dinlemiyorlar. O yüzden yanlış
yapıyorlar.
Konuşma
Konuşma, duygu ve düşüncelerimizi, görüp yaşadıklarımızı
karşımızdakilere sözcükler aracılığıyla gönderme (iletme)
işidir.
Kişiliğimizi de, gelişimimizi de belirleyen ana ölçüt
konuşmadaki yetkinliğimizdir.
Özellikle avukatlık, yöneticilik, öğretmenlik, politikacılık ve
satıcılık gibi bazı iş dalları konuşma sanatında ustalık
gerektirir.
Katıldığımız konuşmalar, konferanslar, açık oturumlar,
toplantılar gibi etkinliklerde varlığımızı kanıtlamak, kendimizi
kabul ettirmek, konuşmamızın gücüne bağlıdır.
Sözünü bilen kişinin
Yüzünü ağ ede bir söz
Sözünü pişirip diyenin
İşini sağ ede bir söz
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Yunus Emre
İletişim sürecinde konuşma
becerilerimizi geliştirmemiz ve
iyi bir konuşmacı olmamız
önemlidir.
İyi bir konuşmacıda aranan nitelikler:
Konuşma eylemini oluşturan ögelerin
önemini bilir.
Konuşma en az beş ögeden oluşur. Bunlar ses, telaffuz,
konuşma dinamiği, sözcük hazinesi, üsluptur.
Ses: Konuşma sırasında telaffuz edilen ve işitilen ögedir.
İyi bir konuşmada sesin işitilebilir, akıcı ve hoşa gider
olması gerekmektedir. Sesin şiddeti, hangi koşullarda
konuşuluyorsa koşullara uygun olmalı, gerektiğinde
alçaltılıp yükseltilmelidir.
Telaffuz: Sözcükleri doğru telaffuz edemediğimizde, etkili
bir konuşma yapmamızın ne kadar zor olduğunu görürüz.
İyi bir konuşmacıda aranan nitelikler (devam):
Konuşma dinamiği: Duygu, düşünce ve isteklerimiz konuşma
dinamiği içerisinde yer almalıdır.
Sözcük hazinesi: Yazmada veya söylemedeki rahatlığımız ve
verimliliğimiz kullanabildiğimiz sözcüklerin fazlalığı ile doğru
orantılıdır.
Üslup: En kısa tanımıyla üslup deyiş-söyleyiş özelliğidir. Çok hızlı ya
da çok yavaş konuşma biçimi; sözcükleri yaya yaya, kesik kesik,
kopuk kopuk söyleme biçimi, tek düze bir konuşma biçimi, yersiz ve
yanlış duraklarla yapılan konuşma biçimi, konuşmamızı olumsuz
biçimde etkilemektedir.
İyi bir konuşmacıda aranan nitelikler (devam):
Konuşmasını sağlam bilgilere dayandırır.
Konuşma öncesinde kendisini ve konusunu
iyi hazırlar.
Dinleyicilerin ilgi ve dikkatini toplar.
Canlı bir dil ve hareketli bir üslup kullanır.
Etkili ses tonu ve el yüz hareketlerini
kullanır.
Tanımlamalara, örneklere, açıklamalara,
karşılaştırmalara, kanıtlara, istatistiksel
bilgilere, gerekli tekrarlara ve görsel
yardımcılara yer verir.
İyi bir konuşmacıda aranan nitelikler (devam):
Gözlem gücü gelişmiştir.
Ahlaksal sorumlulukları bulunduğunu hatırından çıkarmaz.
Konuşma hızını ayarlamasını bilir.
Konuşmasını kendi kişiliği ile bütünleştirir.
Dinleyicisini yakından tanır.
Dinleyicilerle yüz yüze iletişim kurar.
Konuşmasının belli bir amaca yönelik olduğunu bilir.
İyi bir konuşmacıda aranan nitelikler (devam):
Kendi kendisinin titiz bir eleştiricisidir. Bu amaçla kendisine
şu soruları sorar:
Söylediklerimi karşıdakiler kolayca anlayabiliyor mu?
Düşündüklerimi açık ve etkili bir biçimde belirtebiliyor muyum?
Sözcükleri söylerken söyleyiş ve dil yanlışlıkları yapıyor muyum?
Sesimi duygu ve düşüncelerimizi besleyecek, zenginleştirecek bir yönde
kullanabiliyor muyum?
Tekdüze mi, yoksa canlı ve hareketli bir biçimde mi konuşuyorum?
El ve yüz hareketlerimi kullanırken birtakım yapmacık durumlara
düşüyor muyum?
Ancak unutulmamalıdır ki, iyi
bir konuşmacı olmanın birinci
koşulu iyi bir dinleyici olmaktır.
İyi bir dinleyici olmadıkça, iyi
konuşmaya olanak yoktur.
“Herkes konuşmak istiyor,
bazıları düşünmek de istiyor,
ama hiç kimse dinlemek
istemiyor.”
Dinleme:
Dinleme, bireyin, seslerin ve konuşma
görüntülerinin farkında olmasıyla ve
onlara dikkatini vermesiyle başlar. Belli
işitsel işaretleri tanıması ve
hatırlamasıyla sürer ve
anlamlandırmasıyla son bulur .
Dinleme türleri :
Görünüşte Dinleme: Dinlermiş gibi görünmek, ama aslında
biraz sonra ne söyleyeceğimizi düşünmek ya da başka şeyler
düşünmek.
Savunmada Dinleme: Dinlerken söylenenler içinde bize yönelik
bir eleştiri ya da saldırı olup olmadığını araştırmak.
Seçerek Dinleme: İlk önce görünüşte dinlemedeyken daha sonra
ilgimizi çeken bir konudan söz edildiğinde kulak kesilmek.
Tuzakçı Dinleme: Konuşanın sözlerine, bir açığını yakalayıp
üzerine yüklenmek amacıyla kulak vermek.
Denetçi Dinleme: Karşımızdakilerin bize nasıl
tepki verdiğini ve istediğimiz sonucu alıp
almadığımızı ölçmek için dikkat kesilmek.
Nezaketen Dinleme: Dinlememek ayıp olduğu
için dinlermiş gibi yapmak.
Ürkek Dinleme: Karşımızdakini dinlemek
istemediğimizi açıkça söyleyemediğimiz için
dinleme tavrı takınmak.
İyi dinlemeyi engelleyen kimi etmenler konuşan ile dinleyen
arasındaki iletişimin yetersizliğine neden olmaktadır. İyi
dinlemeyi engelleyen faktörler şunlardır:
Konuyu ilginç bulmamak
Konuşanda kusur bulmaya çalışmak
Konuşmadaki bazı noktalara aşırı duyarlılık göstermek
Sahte dikkat
Dikkatin kopmasına neden olmak ya da aldırmamak
Düşünce hızından yeterince yararlanmamak
Çok önem taşımasına rağmen, dinleme insanlar tarafından
yanlış anlaşılmaktadır. Bu durum da iletişimi doğrudan
etkilemektedir. Dinleme ile ilgili olarak üç kavram önem taşır.
Bunlar :
Dinleme işitme değildir.
Dinleme becerisi doğal değildir.
Bütün dinleyiciler aynı mesajı almazlar.
Etkili ve iyi bir dinleyici olmak için:
Öncelikle kaynağın aktarmak istediği ya da sizin anlamak, bilmek,
öğrenmek istediğiniz temel mesajı belirleyin. Kaynaktan gelecek her
türlü mesaj arasında hangisini seçeceğinizi belirleyin.
Dinler gibi gözükmeyin, kaynağın aktarmak istediği duygu ve
düşünceyi kavramaya çalışın.
Kaynağın verdiği mesajı gözlerine, yüzüne bakarak izleyin, sözlerini,
mimiklerini, hareketlerini bir bütün olarak değerlendirin.
Kaynağı dinlediğinizi belirten sözler söyleyin, hareketlerinizle bunu
belli edin ve onu cesaretlendirici sözcükler kullanın.
Etkili ve iyi bir dinleyici olmak için (devam)
Kaynağın bilgi aktardığı, mesaj verdiği süre içinde dinleyici olarak kalın.
Sadece kaynaktan gelen mesajlarda çözülmeyen bölümler varsa, sözlü
iletişimden yararlanıp sorular sorun.
Kaynağın aktardığı bilgi, ortaya koyduğu öneriler bittikten sonra yanıt
vermeniz gerekiyorsa, bu süreci işletmeye başlayın ve açık olun.
Karşınızdakini dinlerken alay eden, küçümseyen, küçük düşüren, kötüleyen
mimikler, jestler ya da sözcükler kullanmayın.
Kaynağın, konuşanın açığını yakalayan, kişiliğinizin gücünü, üstünlüğünü
göstermek amacıyla tuzak kuran bir dinleyici olmayın.
Etkili ve iyi bir dinleyici olmak için (devam)
Kaynaktan gelen tüm iletileri kendinize yöneltilmiş
bir saldırı olarak algılayıp, hemen savunmaya
geçmeyin.
Konuşmanın bölünmesinden kaçının. Örneğin, cep
telefonunuzun çalması vb.
Konuşma anında duygularınızın, tutumlarınızın,
algılarınızın, dinlemenizi engellediği anda bunu
konuşmacıya belirtin.
Hem dinlerken, hem de konuşurken jest ve
mimiklerimiz, beden duruşumuz, ses tonumuz,
gözlerimiz karşımızdakine mesaj vermektedir.
Bu noktada devreye sözsüz iletişim
girmektedir. İletişim anında birini dinlerken
sözel mesajların yanı sıra sözel olmayan
mesajlara da dikkat ederek karşımızdakini
daha doğru anlarız.
İLETİŞİM ÇEŞİTLERİ (SÖZSÜZ İLETİŞİM)
İLETİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Prof. Dr. Şefik Yaşar
[email protected]
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi
İlköğretim Bölümü
Sözsüz İletişim:
İki insan birbirinin farkına vardığı
andan itibaren söylediği, söylemediği,
yaptığı, yapmadığı, yüz ifadesi, beden
duruşu, sesi, bakışı her şeyin bir anlamı
vardır.
Sözsüz iletişim araştırmacıları,
iletişimin %93’ünü sözsüz iletişim ile
sağlandığını savunmaktadırlar .
Sözsüz iletişimin işlevleri:
Söylenen sözleri tekrar eder: Anlamadım dediğimizde
başımızı iki yana sallarız.
Sözcüklerin yerine kullanılır: Evet demek yerine kafamızı öne
ve arkaya doğru hareket ettiririz.
Söylenen sözleri vurgular: Söylenenleri vurgulamak için el kol
hareketlerinden yararlanırız.
Sözlerimizi tavrımızı ortaya koyarak tamamlayabiliriz:
Öğretmenin, öğrenciye aferin derken onun başını okşaması.
Sözsüz iletişimin işlevleri (devam):
Sohbetimizin akışını düzenler: Söz almak isteyen
bir öğrenciye öğretmenin henüz kendi sözünün
bitmediğini belirtmek için eliyle bekle işareti
yapması.
Konuşulanları yalanlar: Örneğin bir kişi sizi
onayladığını söylemesine rağmen, beden dilinin farklı
bir mesajı yansıtması, söylenenlerle denilmek
istenenlerin çatışmasına yol açar.
Kimi zaman, insanların duygularını
anlamak gerçekten zordur. Kendilerine
soramazsınız, çünkü ne istediklerini belli
etmezler, söylemek istemezler. Böyle bir
durumda insanların beyinlerinin içine girip
ne söylemek istediklerini
öğrenemeyeceğimize göre, yüz ifadelerine,
beden belirtilerine, jest ve mimiklerine,
söyleyiş tarzına, susmalarına vb. belirtilere
bakarak, o anda nasıl bir duygu içinde
olduklarını anlamaya çalışırız.
Sözsüz iletişimi kullanmanın pek çok yolu vardır:
Bedenin Konumu: Diğer bireylerle olan
ilişkilerimizde bedenimizi, ayaklarımızı, başımızı
hangi biçimde bulundurduğumuzla ilgilidir.
Örneğin, birisiyle konuşmak istemiyorsak ya da
hoşlanmıyorsak, o kişiden uzaklaşırız.
Bedenin Duruşu: Beden duruşumuz duygularımızı
yansıtır. Omuzların dik ya da çökük oluşu, kolların
açık ya da kapalı oluşu, ayakların açıklığı ya da
kapalılığı, bacakların üst üste atılmış olması birer
mesajdır. Örneğin, kendimize güvenimiz tamsa ve
coşkuluysak dik dururuz.
Jestler ve Mimikler: Yüz kaslarının anlatım amaçlı
kullanımı mimikleri, baş, el, kol, bacak ve bedenin
kullanımı jestleri oluşturur. Jestler, duyguların en güzel
belirtileridir. Bir kişi, kendisini kontrol etmeye çalışsa
da kızgınlığını, gerginlik ve rahatsızlığını
hareketlerinden anlamamız mümkündür. Konuşma
ortamında etkin ve rahatsak jestleri daha sık kullanırız.
Jestleri kullanmamak da sıkılganlığı, üzüntülü ve
coşkulu olmamayı göstermektedir. Kaş çatma, gülme,
hüzün, umut, beklenti, şaşkınlık, sinirlenmek ise
yüzümüzdeki mimiklerimiz sayesinde ortaya çıkar.
Gözler: İnsanlarla iletişimde göz ve göz teması çok
önemlidir. Konuşurken gözünüze bakan kişi sizinle ilgileniyor
demektir. Eğer karşınızdaki kişi sizden gözünü kaçırıyorsa,
sizden bir şeyler saklıyor olabilir.
Söyleyiş tarzı, sesin tonu, vurgulamalar, susmalar: Ses
tonumuz ve sözcükleri vurgulama biçimimiz mesajın anlamını
değiştirebilir. Örneğin, “Çok ilginç bir toplantıydı” derken
farklı tonlamalar yaparak sıkılmışlık, coşku ya da alaycı
duyguları aktarabiliriz. Ayrıca, sesin ayarı, duraklamalar,
konuşmanın hızı ve akıcılığı da önemli etkenlerdir.
Dokunma: Dokuma, bir insana en kısa yoldan
“sen benim için değerlisin” mesajını verir.
Dokunmalar insanlar arasında sıcak ilişkiler
yaratır.
Görünüş ve Kıyafet: İnsanların görünümlerine
ve kıyafetlerine göre hakkında yorum yaparız.
Bu nedenle, daha düzenli ve güzel kıyafetler
giymeliyiz.
Mekânın Kullanımı ve Alancılık: Kişinin
kendisi ve başkaları arasında oluşturduğu alan,
ilişkilerinin doğasını belirler. Sıcak, resmi
olmayan ilişkilerimizde, karşımızdaki ile alan
uzaklığımız daralır, tersi durumda alanı
genişletiriz.
İletişim ortamı: İletişimin yer aldığı ortamın
psikolojik ve fiziksel özellikleri (mekânın
mimarisi, iç tasarımı, ısısı) gönderilen mesajın
yorumlanmasını önemli ölçüde etkilemektedir.
Sözlü ve sözsüz iletişimde bulunurken,
iletişimimizin niteliğini etkileyen çeşitli engellerle
karşılaşırız. Bu engeller ne kadar azaltılırsa
iletişimimiz de o derece etkili olur. Bu nedenle,
iletişim kurarken karşımıza çıkabilecek
engellerin farkında olmalı ve bu engelleri en aza
indirmeliyiz.
İletişimi Etkileyen Etmenler
Nasıl iletişim kurduğunuz, nasıl bir
insan olduğunuz konusunda güçlü
mesajlar verir. Çok güçlü mesajlar
iletebilen insanlar vardır fakat bu
mesaj negatif olabilir.
İletişim engelleri, bir mesajın
verilmesini ve alınmasını olumsuz
yönde etkileyen bütün etmenlerdir.
İletişimi etkileyen ve engelleyen etmenler:
Korkularımız: Korkularımız başka insanlarla iletişim
kurmamızı engeller. Örneğin, yanlış anlaşılmaktan
korktuğumuz için hiçbir şey söylemeyiz.
Ön kabuller: Bir şeyin nasıl olduğu ve nasıl olması
gerektiği hakkında inançlarımız, değerlerimiz ve
tutumlarımız toplamı ön kabullerimizi oluşturur. Ön
kabuller iletişim aksaklıklarında çok önemli rol
oynarlar. Çünkü, başkasının da bizim gibi
düşünmesini isteriz.
İletişimi etkileyen ve engelleyen etmenler (devam):
Duyarsızlık: Günlük yaşamın içerisinde bazen
kendimizi etrafa kapatmamız gerekebilir. Ancak,
sürekli kendi yaptıklarımız, kendi durumumuz ya da
kendi duygularımızla ilgilendiğimizde, insanlarla
olan iletişimimiz aksamaya başlar.
İsim Takmak: Zihnimiz farklı şeyleri birbirinden
ayırt etmek için bunlara adlar verir ve etiketler
yapıştırır. Ancak, bir insana isim takmak kimi zaman
olumsuzluklar yaratabilir.
İletişimi etkileyen ve engelleyen etmenler (devam):
Kararsızlık: İletişim kurarken, mesajımızı hazırlamak çok
önemlidir. Hazırlanmış bir mesaj, hem yeterli bir içeriğe hem
de uygun bir sürece dayandığı için sık sık “Eee”, “Şey” gibi
ifadeler kullanmaktan bizi kurtarır. Bu tür ifadelerin
kullanılması iletişimi olumsuz yönde etkiler.
Alınganlık: Alıngan bir birey karşısındaki insanların her
söylediğinde kendisine yönelik bir olumsuzluk arar ve
bulduğunu sanır. Bu nedenle, kimseyle düzgün bir iletişim
kuramaz ve başka insanlar da alıngan insanlarla konuşmak
istemez.
İletişimi etkileyen ve engelleyen etmenler (devam):
Ben-merkezcilik: Her konuda kendini öne çıkaran, sürekli
kendinden söz eden ve kendi hakkında konuşan bireylerin
diğer insanlarla iletişim kurması zordur. Çünkü, iletişim iki
tarafın karşılıklı yer aldığı bir süreçtir.
Özellikle çocuklarla iletişim kurarken şu davranışlar
iletişim sorunlarına yol açmaktadır:
Emir vermek, yönlendirmek: Bu tür mesajlar ile kendi duygu
ve düşüncelerimize göre çocuğun davranmasını isteriz.
“Hemen yemeğini bitir.”
Uyarmak, göz dağı vermek: Bu tür mesajlar ile çocuk
korkmuş ve sinmiş olacaktır. “Eğer burada top oynamaya
devam edersen, o topu keserim.”
Ahlaki ders vermek: Çocuğa otoritenin ve zorunlulukların
gücünü ve doğrunun ne olduğunu gösterir. “Bütün doğru
insanlar böyle davranır.”
Öğüt vermek, çözüm ve öneri getirmek: Çocuğa kendisinin
bir şey yapamayacağı, karar alamayacağı ve dıştan denetimli
olması gerektiği mesajı iletilmektedir. “Neden gidip
arkadaşlarınla oynamıyorsun?
Öğretmek, nutuk çekmek, mantıklı düşünceler önermek: Bir
sorun durumunda bu tür mesajlar çocukta yetersizlik
duygusuna neden olabilir. “Ben senin yaşındayken ........”
Yargılamak, eleştirmek, suçlamak, aynı düşüncede olmamak:
Bu tür mesajlarda çocuk değersiz olduğunu hisseder. “Sen
adam olacaksın da ben göreceğim.”
Övmek, olumlu değerlendirmeler yapmak: Herhangi bir sorun
durumunda, asıl soruna inilmediğinden çocukta kızgınlık ve
anlaşılamamışlık hissi yaratabilir. Ödevini yapamadığında,
“Sen akıllı çocuksun yapabilirsin” demek.
Alay etmek: Çocuğun benlik imajını olumsuz etkiler. “Bebek
gibi ağlama.” “Hadi ya”
Yorumlamak, analiz etmek, tanı koymak: Bu tür mesajlar
çocuğa ben seni senden daha iyi tanırım iletisi verir. “Aslında
sen öyle demek istemiyorsun”
Soru sormak, sınamak, çapraz sorgulama: Çocukta
güvenilmediği hissi uyandırır. “Ne yaptığının farkında mısın?”
Yöneticilerin okulda
olumlu bir iletişim ortamı
oluşturabilmeleri, iletişim
konusundaki
yetkinlikleriyle doğru
orantılıdır.
YÖNETİMDE İLETİŞİM
ÇOCUKLA ETKİLİ İLETİŞİM YÖNTEMLERİ
Prof. Dr. Şefik Yaşar
[email protected]
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi
İlköğretim Bölümü
Yönetimde İletişim
Etkili bir iletişimi gerçekleştirmeden etkili bir
yönetimi gerçekleştirmek olanaksızdır.
İletişim yollarını kapalı tutan ya da olması gerektiği
gibi kullanmayan bir kurum, önemli bir özelliğini
kullanmıyor demektir.
Bu nedenle, bir kurumun etkili bir şekilde uzun
süre yaşayabilmesi için, kurum içi iletişimi en iyi
biçimde düzenlenmesi gerekir.
Okulda iletişimin başlatıcısı öncelikle okul yöneticisi yani okul
müdürüdür
Okul müdürlerinin yönetici olarak sıklıkla ilgilendikleri, “insan
ilişkileri”, “çatışma”, “halkla ilişkiler”, “güdüleme”, “tören”,
“toplantı”, “eğitim”, “donatım”, “düzenleme”, “karşılama”,
“uğurlama”, “karar”, “ yetki”, “sorumluluk”, “denetleme” vb.
kavramların hepsini iletişim kavramının değişik boyutları içinde
algılayıp açıklamak mümkündür.
Okul müdürlerinin çevresindekilere okulun amaçlarını
gerçekleştirilecek işler yaptırabilmesi, öncelikle okulun amaçlarını
açık bir biçimde belirleyerek, bunları örgüt üyelerine aktarması ve
sahip olduğu iletişim becerileriyle doğru orantılıdır.
Bir iletişimci olarak, yöneticinin farkında olması
gereken bazı özellikler vardır. Bunlar:
Mesajla iletilmek istenen amaç
Mesajın yöneltildiği kişi ya da kişiler
Mesajı gönderen kişi
Mesajın içeriği
İletişim kurmanın farklı yolları ve kanalları
Geri dönüt gereksinimi ve mesaja yanıt verme
Belirtilen özelliklerinin eksikliği nedeniyle okul içi iletişim süreçlerinde
meydana gelebilen engeller, insan ilişkilerini olumsuz yönde etkiler.
Okul müdürlerinin karşılaşabilecekleri genel iletişim
engelleri şu şunlardır:
Kalıplaşmış düşünceler: Okul müdürleri kalıplaşmış
düşüncelere sahipse, iletişim engelleriyle karşılaşma olasılığı
artacaktır. Çünkü, bu tür davranış sergileyen okul müdürleri
ön yargılı ve tümden reddedici tavır takınırlar.
Algı: İletişim sürecinde gönderilen mesajın nasıl algılandığı
önemlidir. Örneğin, bir öğretmen, karşısındaki okul
müdürünün mesajını desteklemeye çalışırken, müdürün bunu
algılaması niyet edilenden farklı olabilir.
Duygu: Okullarda iletişim engellerine yol açabilecek önemli
etmenlerden biri, iletişim sürecine katılanların birbirlerine
karşı olumsuz duygularıdır. Çalışanlar arasında yanlı
davranan, onlar üzerindeki otoritesini tehdit ve ceza ile
yürütmeye çalışan okul müdürleri, okuldaki iletişimi olumsuz
yönde etkilerler.
Cinsiyet: Erkek ve kadın arasındaki iletişim sürecinde yer ve
zaman bakımından sınırlamalar, görüşmeler sırasında sosyal
mesafe, cinsiyetten kaynaklanan iletişim engelleridir.
Giyim-Kuşam ve Dış Görünüş: Okul üyelerinin birbirlerini,
güzel/çirkin veya kıyafetlerine göre birtakım katı sınıflara
ayırmaları, fiziksel görünümün ipucu olmaktan çıkıp bir
iletişim engeli olmasına yol açabilir.
Tutumlar: Tutumlar, bireylerin çeşitli objelere yönelik
düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını düzenli bir
biçimde oluşturan eğilimlerdir. Tutumların yanlış bilgilere
dayanması okulda iletişim sorunlarına yol açabilir. Özellikle
kalıplaşmış bir takım tutumlar (din, mezhep...vb.) çeşitli
sorunlara yol açabilir.
Savunma Davranışı: Bu davranış, iletişim süreçlerini
olumsuz yönde etkiler. Savunma davranışı şunları içerebilir:
suçu başkasına atma, özür dileyerek geçiştirme, sorunu
ciddiye almama, kendini suçlu bulma. Okul müdürlerinin bu
davranışları sıklıkla göstermesi okulun performansını etkiler.
Bilgi Düzeyi ve Bilgilendirme: Okul müdürünün aktaracağı
mesajı çok iyi bilmesi, açık bir biçimde ifade etmesi,
boşluklar bırakmaması gerekir. Aksi halde bu boşluklar
öğretmenler tarafından doldurulur. Bu durum da iletişim
sorunlarına yol açar.
İletişimde Planlama: Alıcıya gönderilecek mesajın tam
olarak iletilebilmesi için iletişimin planlanması gerekmektedir.
Eğer mesajınızı tam olarak aktaramazsanız iletişimde sorunlar
ortaya çıkar.
Dinleme Becerisi: İletişimin en önemli ögesi dinlemedir.
Dinleme olmadan karşımızdakini anlayamayız. Okul
müdürleri bir çalışma gününün %40’ını dinleyerek geçirirler.
Bu nedenle, okul müdürleri iyi bir dinleyici olmadıkları
sürece, yönetsel rollerini yeterince yerine getiremezler. Ayrıca,
okul müdürleri dinlemeyi zaman tüketici olarak
görmemelidirler.
Empatik Olmama: Etkili iletişim kurmanın en önemli
yollarından biri, olaylara karşımızdakinin bakış açısıyla
bakma, yani empati kurmadır. Okullarda empati eksikliği,
insanları birbirinden uzaklaştırır ve iletişimi güçleştirir.
Dönüte Verilen Önem: Okul müdürlerinin ilgisiz ve otoriter
tutumları, iletişim sürecinde dönütün meydana gelmesini
önlemekte ve iletişimi güçsüzleştirmektedir.
İletişim Zincirinde Varolan Kişiler: İletişim zincirinde varolan
kişileri atlamak, okullarda önemli iletişim sorunlarına yol açar.
Örneğin, tüm okulu ilgilendiren bir yönetmeliği okul müdürünün,
sadece koridorlarda gördüğü öğretmenlere söylemesi, müdür
yardımcılarının ve diğer öğretmenlerin atlanması yönetimde
sorunlara yol açar.
İletişimin Zamanlaması: Gecikmiş iletişim, amaçlanan
sonuçların elde edilebilmesi için daha fazla uğraş
gerektirir. Ayrıca, zamanında yapılmayan iletişim okul
müdürleri için çeşitli sorunlara neden olabilir.
Alıcının Yanlış Seçimi: Okul müdürünün alıcıyı doğru
olarak belirleyememesi, aktarılacak mesajın etkisiz
olmasını sağlar. Alıcıda herhangi bir olumlu değişiklik
meydana gelmez.
Okul müdürleri sağlıklı bir iletişim ortamı
oluşturabilmek için ne yapmalıdırlar?
Okulda olup bitenlerle, sosyal değişme ve gelişmeleri
izlemeli, bunlar için güvenilir bilgi kaynaklarına sahip
olmalıdır.
Mesajlarını düzenlerken, mesajın ulaşacağı kitleyi iyi
tanımalıdır.
Okul personel ve öğrencilerin becerilerinin birbirini
tamamlamasını ve güçlendirmesini sağlamalıdır.
Okul üyelerinin önüne çıkacak dış engelleri ortadan
kaldırmaya çalışmalıdır.
İletişim
sürecinde
algılama
farklılıklarının
yaşanabileceğinin
bilincinde
olmalı,
şüpheli
durumlarda mesajın yeniden oluşturulmasına olanak
tanımalıdır.
Birlikte çalıştığı bireylerle iletişim kurmaya ve bunun
hem kendisi hem de çalışanlar için yararlı olduğuna
içtenlikle inanmalıdır.
Öğretmen ve öğrencilere olumlu duygular besleyerek,
onları destekleyici ortamlar oluşturmalıdır.
Okul müdürü-öğretmen arasındaki iletişim sürecinde
karşı cinsleriyle iletişim kurmaktan çekinmemelidir.
Okul üyeleri, fiziksel görünümlerine göre olumlu ya
da olumsuz kalıplara oturtulmamalıdır.
İletişim kurarken kendine ve karşısındakine
güven duymalı; önyargılı olmamalıdır.
İletişim ve iletişim süreci hakkında bilgi sahibi
olmalıdır.
Okul üyelerine verdiği mesajların nedenlerini
açıklamalı, uygun iletişim araçlarını seçmeli,
mesajın anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol
etmelidir.
Etkin bir dinleyici olmalı ve okul üyelerini dinlemeye
ayrılan
zamanı
boşa
geçmiş
zaman
olarak
değerlendirmemelidir.
İletişime açık olmalıdır. Yöneticinin iletişime açıklığı
öğretmenlerin kuruma bağlılığını artırır.
Empatik olmalı, karşısındakinin duygu ve düşüncelerini
anladıktan sonra karar vermelidir.
Kendisine gelen mesajlara dönüt vermelidir. Özellikle
öğretmenlerin işlerini nasıl yaptıkları ve gösterdikleri
performansla ilgili dönütler, okulun amacına ulaşması açısından
önemlidir.
Okul içerisindeki iletişim zinciri konusunda duyarlı olmalı,
kararları atlamadan duyurmalıdır.
Okulda kısa gezintiler yaparak, öğrenci ve öğretmenlerle kısa
konuşmalar yapmalıdır.
Tavsiye mektubu, notlar, doğum günü kutlamaları, günlük duvar
gazetesi ve aylık okul gazetesi hazırlama gibi etkinliklerin
okulda iletişimi arttırdığının bilincinde olmalıdır.
Öğrencilerle iletişimi sınırlandırmamalıdır. Öğrencileri
okul yönetiminde alınan kararlara ortak etmelidir.
Ailelerle işbirliği yapmalıdır. Aile–okul katılım planı
oluşturmalı, gerektiğinde okul dışında toplantılar
düzenleyerek ailelere ulaşmalıdır.
Öğretmen ve öğrencilerle iletişim de, onların tutumunun
negatif bir yönü üzerine odaklanmak yerine, onlarla
iletişimde yetersiz kalmasıyla ilgili problemler üzerine
odaklanmalıdır.
Okul yöneticileri sözü edilen ilkelere dikkat
ettiklerinde okul üyeleri ve ailelerle sağlıklı
iletişim kurabilecekler ve iletişim
yetersizliğinden kaynaklanan sorunların
önüne geçebileceklerdir.
Çocuklarla Etkili İletişim Yöntemleri
Okul yöneticilerinin etkili bir iletişim
ortamı sağlamalarının en önemli koşulları,
okulun üyeleri hakkında yeterli bilgiye
sahip olmaları ve mesajlarını ona göre
düzenlemeleridir. Bu nedenle, müdürlerin
çocuklarla iletişim kurarken bir takım
noktalara dikkat etmeleri gerekmektedir.
Okul öncesi dönemde çocuklarda iletişimi güçlendirmek için
şunlara dikkat edilmelidir (0-12 aylık bebekler):
Bebeğin iletişim talebine anında yanıt verin.
Bebeğin iletişim çabalarına anlamlar yükleyin.
Yüksek ses tonu, aşırı yüz ifadeleri kullanın
(gözleri geniş geniş açın).
Bebekle ilgilenirken yüz yüze olmaya dikkat
edin, konuşun, şarkı söyleyin, yavaşça gıdıklayın.
Duygularını ifade biçimlerine dikkat edin.
Okul öncesi dönemde çocuklarda iletişimi güçlendirmek için
şunlara dikkat edilmelidir (12-36 aylık bebekler):
İletişim talebine yanıt verin ve iletişim çabalarını yorumlayın.
Bebeğin kullandığı bir ya da iki sözcüklük ifadeleri genişletin.
Her öğrendiği sözcüğü yazdığınız bir günlük tutun.
Bir davranıştan önce, kesin yönergelere yer verin (Örneğin, 10 dakika sonra
dışarı çıkacağız).
Duygularını etiketlendirin (Gülüyorsun, ağlıyorsun vb.).
En sık yapılan işleri yaparken, bu durumla ilgili çocuklarla konuşun (Banyo
yaparken üstünü çıkaralım, suyu ısıtalım vb. denilmesi).
Çocuklarla oyun oynarken, oyunu çocuğa tanımlayın.
36 aya yaklaştıkça, bir şey yapmasını istediğinizde nedenini de açıklayın.
Okul öncesi dönemde çocuklarda iletişimi güçlendirmek için
şunlara dikkat edilmelidir (3-6 yaş arası):
Geçmiş yaşantılar ve olaylar hakkında sorular sorun.
Konuştuğunuz konularla ilgili ayrıntılara girin, yeni sözcükler kullanarak
deneyimlerinizi genişletin.
Olumlu ve olumsuz duyguları hakkında konuşmaya cesaretlendirin. Nedenleri
hakkında tartışın.
Yalnızken ve arkadaşlarıyla birlikteyken fantastik ve taklitçi oyun oynamaları
için yüreklendirin.
Yazı dili ile konuşma dili arasındaki bağlılığı sağlayacak ortamlar oluşturun.
Kendi kendilerine konuştukları
odaklanmalarını sağlar.
zaman
karışmayın.
Bu
yaptıkları
işe
Çocuklarla iletişim kurarken;
İletişimin karşılıklı bir etkileşim olduğunu
unutmayın.
Çocuğa önemli ve değerli olduğunu
hissettirin.
Mesajlarınızla düşüncelerinizi en doğru
biçimde ifade edin.
Beden diliniz ve ses tonunuz ile vurgulamak
istediğiniz konuyu netleştirin ve destekleyin.
Çocuklarla iletişim kurarken;
Dinlerken, yüzüne doğrudan bakın, bedeninizi
ona yöneltin, iyi bir göz teması kurun, ona yakın
olun ve aynı boyda durmaya çalışın.
Çocukların kendilerini ortaya koymalarına
yardımcı olun.
Gerçekçi ve doğal olun, abartıdan uzak durun.
Empati kurun.
Çocuklarla iletişim kurarken;
Sorular ve sözcükler yerine bir sözcükle
onaylayın.
Hatalı olduğunu söylerken, sorunun ne
olduğunu söyleyin, bilgi verin.
Sözü gereksiz yere uzatmayın.
Tehdit etmeyin ve aşağılamayın.
Çocuklarla iletişim kurarken;
Sen mesajı yerine ben mesajı verin (“Çok
kabasın her zaman sözümü kesiyorsun” yerine
“Bir şey söylemeye başlayıp da bir türlü sonunu
getiremediğim zaman rahatsız oluyorum”)
İstenmeyen davranış karşısında duygularınızı
veya beklentilerinizi dile getirin.
Çocukları dinlerken bedensel olarak dinleme
durumuna girin ve dikkatle dinleyin.
Çocuklarla iletişim kurarken;
“Hımm”, “evet” gibi sözcüklerle konuşulanları
takip ettiğinizi belirterek çocuğun konuşmasının
devamını sağlayın
Çocukları konuşmaya davet edin. Bu amaçla
basit kapı arayıcılar kullanın. (O konuda
konuşmak ister misin?, Duygularını merak
ediyorum, Neler olup bitti?, Bana örnek verir
misin?).
Çocuklarla iletişim kurarken;
Söylenenleri duyduğunuzu belirtin, tekrar ve
özetleme yapın.
Çocuğun duygularını reddetmek yerine
adlandırın.
(Düş
kırıklığına
uğradın,
korkuyorsun, Arkadaşın öyle yapınca
incindin ve düş kırıklığına uğradın.)
Sorunlarına hemen çözüm getirmeyin. “Ne
yapmayı düşünüyorsun?” diyerek çocuktan
çözüm bekleyin.
Çocuklarla iletişim kurarken;
Doğrudan somut olarak konuşun. Çocuklara
genel şeyler söylemeyin.
Tutarlı davranın. Tutarsız mesajlar çocukları
şaşkına çevirir.
Açık olun. Çocuklarla yaşına ve kavrama
düzeyine uygun bir şekilde sohbet edin.
Sonuç
İnsanlar arası iletişim, bireylerin karşısındaki bireylere
duygu ve düşüncelerini aktardıkları bir süreçtir.
Bireyin bu süreçteki başarısı, yaşamındaki başarı ve
mutluluğun da kaynağıdır.
Çocuk, yetişkin, her düzeydeki birey ile
gerçekleştirilen iletişim sürecinin ilkeleri benzerdir.
Değişen sadece konulardır. Bu nedenle, bireylerin
yaşam başarıları iletişim becerileriyle doğru
orantılıdır.
Özellikle, eğitim kurumlarında öncelikle öğretmen ve
yöneticilerin etkili iletişim becerilerine sahip olması
ve öğrencilere bu konuda model olmaları önemlidir.
Bunu gerçekleştirebilmek ise iletişim, iletişim süreci,
iletişim engelleri, iletişim çeşitleri gibi konularda
bilgi sahibi olmayı gerektirmektedir. Bu seminerde
iletişimin
çeşitli
boyutlarındaki
becerileriniz
geliştirilmeye çalışılmıştır.
Download