Fizibilite Raporu I Açıklama: YABANMERSİNİ FİZİBİLİTE RAPORU Kategori: FİZİBİLİTE RAPORU Eklenme Tarihi: 25 Nisan 2017 Geçerli Tarih: 19 Temmuz 2017, 07:46 Site: Artvin HOPA Yabanmersini Blueberry Mavi Yabanmers URL: http://www.yabanmersinim.org/haber_detay.asp?haberID=43 LİKAPA (YABAN MERSİNİ) YETİŞTİRİCİLİĞİ Hazırlayan Sinan LOKUMCU Tel (Cep) : 538-311 62 71 Tel (İş) : 462 -223 05 88 I. PROJENİN ÖNEMİ VE METODOLOJİ 1.1.Yaban Mersini ( Likapa ) Nedir : Ilıman iklim kuşağına adapte olmuş bir meyve türü olup botanik olarak gerçek üzümler grubunda yer almaktadır. Kültürü yapılan ve ekonomik öneme sahip olan yüksek boylu, alçak boylu ve tavşangözü likapası olmak üzere üç farklı türü vardır. Amerika başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde binlerce hektarlık alanlarda tarımı yapılmaktadır. Günümüzde ticari olarak yetiştirilen likapalar, 1906 yılından itibaren Amerika Birleşik Devletlerinde başlatılan seleksiyon çalışmalarının ürünüdür. Bu çalışmalarla seçilen likapa tipleri daha sonra kendi aralarında melezlenerek yeni çeşitler elde edilmiştir. Çok hızlı bir şekilde üretilerek satışa sunulan likapalar dünyada en popüler meyvelerden biri iken ülkemizde maalesef yetiştiriciliği ikibinli yıllarda Rize’de Osman Nuri YILDIZ’ın katkıları ile başlatılmıştır. Kısa sürede tanıtımı yapılan ve adaptasyon denemelerine hız verilen likapa ile ilgili yoğun fidan ve meyve talepleri alınmaktadır. Islah çalışmaları ile geliştirilen yeni likapa çeşitleri doğada bulunan formlarına göre çok daha iri, daha sulu ve daha tatlı meyveler verirken hastalık ve zararlılara da daha dayanıklıdırlar. Bu yönleriyle daha geniş alanlara adapte olabilmektedirler. İklim isteği bakımından Doğu Karadeniz Bölgesindeki illerden Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Samsun ve Sinop’un genelde rakımı yüksek dağ ve yaylalarında yabanı formları bulunmakta ve yöre halkı tarafından taze olarak, reçel veya pekmez yapılarak tüketilmektedir. Likapa, asitli toprakları tercih eder (pH=4.0-5.5) ve genel bir ifade ile yabani likapaların olduğu yerlerde, defne, çam, kızılağaç veya beyaz sedirin karışık olarak yetiştiği nispeten meyilli alanlarda kültür çeşitleri rahatlıkla yetişebilmektedir. Karadeniz Bölgesi’ndeki toprakların asitli olması ve bu bölgenin likapanın anavatanı içinde yer almasından dolayı likapayı bölgedeki ürün çeşitliliğine katmak gerekmektedir. Toprak ve iklim bakımından likapa yetiştiriciliği için mükemmel şartlara sahip olan Karadeniz Bölgesi likapa tarımının ülkeye yayılmasında öncü konumundadır. Karadeniz insanı tarafından Likapa, Ligarba, Kaskanaka, Ançera, Morsivit veya Mahabak olarak bilinen, literatürümüze “Yaban mersini” olarak yerleştirilen likapa, bölgede ürün çeşitliliği bakımından son derece değerli bir meyve türüdür. Asitli toprakları seven likapanın dünyadaki üretimi son derece azdır ve zor şartlarda üretimi yapılmaktadır. Hem karlı hem de sağlık açısından çok yararlı olan likapa yetiştiriciliğinde Karadeniz Bölgesi çok üstün imkanlara sahiptir ve bu ürün gelecekte bölgenin vazgeçilmez tarımsal ürünlerinden biri olacaktır. Likapalar dikildikten sonra 3. yıl verime yatarlar. Altıncı yılda maksimum verime ulaşan likapalar 30-40 yıl ekonomik olarak verimliliklerini sürdürür. Bitki başına verimleri tam gelişme gösterdiği 5. yıldan sonra 7,5 -15 kg arasında olup dekara 1.5-3.5 ton arası ürün verebilmektedirler. 1.2. Faydaları : Göz yorgunluğu, miyopluk, katarakt, karasu (Glokom: Göz tansiyonu), şeker hastalığından kaynaklanan görme bozuklukları (Diyabetik retinopati), gece körlüğü, gece görüşünü artırıcı, kamaşma, retinayı güçlendirici, kılcal damar çatlamalarını önleyici ve tavuk karası (retinitis pigmentosa) hastalığının ilerlemesini yavaşlatıcı Kabızlık, bulantı, mide krampları, ülser önleyici Kan şekerini düşürücü, iltihaplanma, kolajenin (collagen) stabilize edilmesi Pıhtılaşmanın azaltılması, damar sertliği oluşumunun engellenmesi ve antioksidan etki Varis, basur (hemoroid) 'e karşı iyileştirici Yabanmersini, yüzyıllardır yenilebilir, lezzetli bir yabani meyve olarak kullanılıyordu. Meyvelerinin, 1862 yılında Kuzey Avrupa’da basılan bir kitaba göre ( The Useful Plants For Great Britain, C.P. Johnson) yabani, lezzetli bir yiyecek olarak kullanıldığını, reçel, şurup, tart ve pastasının yapıldığını biliyoruz. Şifalı bitkiler hakkında kitap yazan ilk kadın yazar olarak ünlenen Saint Hildegard of Bingen (1098-1179) tarafından adet kanamalarını düzenleyen bir meyve olarak tavsiye edilmiştir. 16. Y.Y Almanya’ sında yaşayan herbalistler (Şifalı Bitki Uzmanları) ise ( Hieronymus Bock gibi), yabanmersini meyvelerini mesane taşları, karaciğer rahatsızlıkları, öksürük ve akciğer hastalıkları için bir çare olarak tavsiye etmişlerdir. 18. Y.Y ‘dan itibaren özellikle Almanya’ da yabanmersini meyvelerinin kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu ülkede yabanmersini preparatları, çeşitli bağırsak hastalıkları, tifo ve karahumma, ağız, deri ve üriner sistem enfeksiyonları, gut ve romatizma için kullanılmışlardır. 20. Y.Y başlarında ise kurutulmuş yabanmersini meyvelerinden yapılan çay, ishale, kanlı basura, şeker hastalığına karşı ve sakinleştirici bir tonik olarak, ayrıca iskorbüt ‘ü (scurvy) önlemek (C Vitamini eksikliği) , aşırı kanamayı durdurmak ve ağız içi yara ve iltihaplar için gargara ve dezenfektan olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yabanmersini meyvelerine karşı modern ilgi ise 2. Dünya Savaşından sonra meydana geldi. Çünkü yabanmersini’ nin gözlere iyi geldiği artık bir sır değildi. 2. Dünya savaşı sırasında İngiliz Hava Kuvvetleri pilotlarının doktorların önerisiyle bol miktarda yaban mersini reçeli yiyerek gece uçuşlarına çıktıklarını ve yorgun gözlerini dinlendirdiklerini kayıtlardan biliyoruz. Pilotlar, yabanmersini reçeli yedikten sonra gece uçuşlarına çıktıklarında gece görüşlerinde bir düzelme ve iyileşme hissettiklerini sık sık rapor ediyorlardı. 1960’ ların ortalarında yukarıdaki gözlem ve duyumlar, önce bir laboratuarda daha sonraları da klinik çalışmalarda yabanmersini meyve ekstrelerinin gözler ve damar sistemi üzerine etkileri üzerine yapılan çalışmalara yol gösterdi. Yabanmersini meyve ekstreleri (özü) üzerine yapılan çalışmalarda bu meyvenin göz ve damar sistemi üzerine olan etkisinin bir bioflavonoid olan antosiyanidinler ( anthocyanosides) denilen, toksik (zehirli) olmayan, suda çözülebilir, biyolojik aktif ve olan bir grup bileşikle ilişkili olduğunu gösteriyordu. Bu bileşikler antosiyan (anthocyans) türevleri olup, meyve ve çiçeklerdeki kırmızı, mavi ve mor renklerinden sorumlu pigmentlerdir (Renk maddeleridir). Yabanmersini meyveleri üzerinde yapılan çalışmaların çoğunda purifiye edilmiş (arındırılmış ve temizlenmiş) ve %25-36 arasında antosiyanidin içeren ekstreler kullanıldı. Yabanmersini ekstrelerinde en azından 15 farklı antosiyanidin bileşiği tespit edildi. Şu anda Amerika’da üretilen pek çok standardize edilmiş yabanmersini ekstresi %25 antosiyanidin içermektedir. Elbette bitkisel kökenli doğal ürünlerin etkisini tek bir etken maddeye bağlamak doğru değildir. Yabanmersini meyve ekstreleri, antosiyanidin’lere ilave olarak %7’ ye kadar tanen, çeşitli alkaloidler (myrtine ve epimyrtine gibi), en azından 12 farklı fenolik asit (phenolic acid) ve 3 glikozid ( quercitrin,isoquercitrin, hyperoside) içermektedir. Tüm bu bileşikler şu veya bu şekilde yabanmersini’nin faydalı etkilerine katkıda bulunmaktadırlar. Şu anda Avrupa ve Amerika’da yabanmersini preparatları gece körlüğü ve diyabetik retinopati (diabetic retinopathy- şeker hastalığından kaynaklanan görme ve retina bozukluğu) ve zayıf kan dolaşımını artırmak için kullanılmaktadır. Almanya’da ise ayrıca, ishal durdurucu olarak da kullanılmaktadır. Yabanmersini meyveleri üzerine yapılan modern laboratuvar çalışmaları ise bu meyvelerin daha birçok faydasını ortaya çıkarmıştır: Bunlar arasında platelet (Damar sertliğine neden olan ve oksidatif zararla parçalanmış olan kan hücrelerinin atardamar duvarlarına yapışmasının engellenmesi), düz damar kasları üzerine hafif gevşetici-rahatlatıcı etki, romatizmal rahatsızlıkları azaltıcı etkileri sayabiliriz. Ayrıca laboratuvar deneyleri göstermiştir ki; yabanmersini ekstresi konajen’in (Conagen) indirgenmesine neden olabilen elastaz (elastase) gibi enzimlerin etkisini yavaşlatmaktadır. Bu etki; damarsertliği, akciğer anfizemi (amfizem) ve romatizmaya (Romatoid Artrit) neden olan etkilerin azaltılması şeklinde yorumlanabilir. Yabanmersini meyve ekstrelerinin en güvenilir kullanım alanlarından birisi de damar hastalıklarıdır. Bu hastalıklara kılcal damar çatlaması (Capillary fragility) da dahildir. Zayıf kılcal damarlar çatlayabilir. Bu durum ise sık sık tekrarlanan bere, morluk, çürük ve eziklere neden olur. Zayıf kılcal damarlar ise zayıf kan dolaşımını ve bağ dokusunu akla getirir ki bu durum artrit yada mafsal iltihabı gibi rahatsızlıklarla yakından ilgilidir. Yabanmersini meyvelerinde bulunan antosiyanidin kılcal damarları, serbest radikal saldırısından koruyarak onların kuvvetlenmesine hizmet ederken aynı zamanda sağlıklı bağ dokusu ve yeni kılcal damar oluşumuna da katkıda bulunur. Yabanmersini meyve ekstresi, damar sertliği için bir risk faktörü olan sonucu parçalanmış kan hücrelerinin (Platelet olarak) atardamar çeperlerine yapışmasını da azaltmaktadır. Antosiyanidinler, platelet agregasyonu olarak da bilinen plateletlerin (parçalanmış kan hücrelrinin) damar çeperlerine yapışmasını azaltmanın yanında, arteroskloroz (Damar sertliği) riskini de azaltır. Bu kombine etkiler antosiyanidinleri varis gibi sirkülasyon bozuklukları, kılcal damarların beslenmesi ve hemoroid (basur) gibi durumlarda popüler hale getirmiştir. Ayrıca diğer bioflavonoidler gibi antosiyanidinler de tüm vücutta normal bağ dokusu oluşumunu artırır. Yaban Mersini’ nin göz üzerinde, ışığa duyarlılığı artırmak, gözün değişen ışık kaynaklarına adaptasyonunu sağlamak ve özellikle gece şartlarında görüşü kuvvetlendirmek, göz kapilerlerini (kılcal damarlarını) beslemek gibi yararlı etkileri ortaya çıkarılmıştır. Antosiyanidinlerin, yapılan klinik çalışmalarda retinadaki rodopsin üretimini hızlandırdığı tespit edilmiştir. Görsel fonksiyonların düzelmesi veya gelişmesi Rodopsin oranıyla yakından ilgilidir. Rodopsin (Rhodopsin); gözde bulunan reseptörlerdeki (rods ve cones) bir mor pigment (Renk maddesi) olup, beyne ışık sinyallerinin iletilmesi ve retinanın aydınlık ve karanlığa adapte olması için gereklidir. Bilgisayar ekranında olduğu gibi parlak ışıklar gözdeki rodopsin’i yok ederler ve ışığa karşı hassasiyeti azaltarak gözün daha çabuk yorulmasına yol açarlar. Antosiyanidinlerin gözdeki damar ve kapilerler üzerinde güçlendirici etkisi vardır. Kılcal damarlarda meydana gelen çeşitli rahatsızlıklar nedeniyle gözün yeterince beslenememesi sonucu görme bozuklukları oluşur. Antosiyanidinler ise bu durumu önler. Antosiyanidinler genel olarak tüm vücuttaki kapiler olarak da bilinen kılcal kan damarlarını güçlendirir. Zayıf kılcal damarlar vücut dokularına daha az kan taşırlar. Bunun neticesinde de bu dokuların bir travma sonucunda yaralanması ve artrit (mafsal iltihabı) gibi enflamatuvar rahatsızlıkların iyileşmesi gecikir. Kapilerler zayıfladığı zaman çatlarlar ve sık sık morarma, çürük ve berelere yol açarlar. Bu vücudun diğer bölgeleri için de zararlıdır. Bu durum gözlerde retinopati olarak da bilinen mikrohemoriaja yol açar. Diyabetik retinopati, şeker hastalığının (Diabetes mellitus), iltihabik olmayan ve retinadaki kılcal damarlar üzerindeki olumsuz etkisi sonucu oluşan bir görme bozukluğu olup; günde 320-480 mg. Yabanmersini ekstresi verilerek bu tür hastalar üzerinde yapılan çalışmalarda olumlu gelişmeler kaydedilmiştir. Özellikle retinadaki kanamalarda çok belirgin azalmalar gözlenmiştir. Bu çalışmalar 1982-1987 arasında İtalyan araştırmacılar tarafından yürütülmüş ve sonuçları kendi dillerinde yayınlanmıştır. 1.3. Kullanım Alanları ve Besin Değerleri 1- Taze meyve olarak 2- Meyve suyu sanayinde (diğer meyve suları ile karıştırılır ) 3- İlaç sanayinde ( kuru veya toz halinde meyveleri , çiçekleri , kökleri ve yaprakları ) 4- Süt ve süt ürünleri teknolojisinde 5- Kuru meyve teknolojisinde 6- Meyveli ekmek, çörek,kek, puding ve pastalarda 7- Baharat sanayinde 8- Meyve salatalarında 9- Reçel, marmelat, konserve sanayinde 10- Diyet mönülerinde 11- Şarap yapımında 12- Bitkisi kulp (sap) yapımında kullanılmaktadır. 13- El – yüz temizleme kremi, gözaltı kremi ve yüz temizleme sabunu üretiminin ham maddesi olarak kullanılacaktır. Likapa taze olarak tüketilebileceği gibi meyve suyu (diğer meyve suları ile karıştırılır) ve süt veya yoğurt ile karıştırılarak da değerlendirilebilmektedir. Güneşte veya teknolojik olarak kurutulan meyveleri puding, meyveli kek, ekmek ve çöreklerde kullanılabilmektedir. Kurutulmuş olan likapa meyveleri toz haline getirildikten sonra şeker hastaları için tatlandırıcı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, kurutulan likapa meyveleri öğütülerek baharat olarak da kullanılmaktadır. Taze meyveleri meyve salatalarına tad, renk ve mistik özellik katmaktadır. Meyveleri reçel, marmelat, konserve ve şarap yapımında da kullanılmaktadır. Pasta sanayinin vazgeçilmez meyvelerinden biri olan likapa dondurulduktan sonra uzun yıllar sağlıklı bir şekilde pastalarda kullanılmaktadır. El – yüz kremi, gözaltı kremi ve yüz temizleme sabunu sanayinde kullanılmak üzere eczacılar tarafından proje çalışması yapılmıştır. Projede kullanılacak olan likapa Karadeniz bölgesinden temin edilecektir. Bu amaçla likapa ürününün çoğaltılmasına hız verilecektir. Diyetlerde de kullanılan likapa meyvelerinin insan sağlığı bakımından birçok yararı vardır. Likapanın insan sağlığı ile beslenmesi üzerine yararları ile ilgili dünya çapındaki bilimsel dergilerde yüzlerce araştırma makalesi yayınlanmıştır. Yapılan araştırmalarda bir bardak likapa meyvesinin 145 g. geldiği aşağıdaki vitamin ve protein değerlerinden oluştuğu tespit edilmiştir. 1 Bardak likapa Meyvesi ( 145 gram) Karbonhidrat 21 g. Protein 1 g. Yağ 0,5 g. C-Vitamini 19 mg. A-Vitamini 145 iu* Kalori 85 *iu uluslar arası birim Mineraller (mg/100 gr) kalsiyum 6,00 Vitaminler Bakır 0,06 C- Vitamini 13,00 Demir 0,17 Thiamin 0,05 Magnezyum 5,00 Riboflavin 0,05 Manganez 0,28 Niacin 0,36 Pantotenik Asit 0,09 Fosfor 10,00 Vitamin 0,04 PotasyumB-6 89,00 Vitamin A 100.00 IU Selenyum 0,60 Vitamin E 1.00 mg AET Sodyum 0,00 Çinko 0,11 100 gram yenilebilir likapa meyvesinin içeriği 83 % Su 0,7 % Protein 0,5 % Yağ 15 % Karbonhidrat 1,5 % Lif 62 Kalori 1.4. Anatomik ve Botanik Özellikler : 1.4.1. Toprak Üstü Organları : Ocak şeklinde bir görünüm arz eden likapa bitkisinde toprak üstü organlarını dip kısımdan çıkan yeni , sukkulent yapıdaki sürgünler, odunlu çalı formundaki sürgünler ile 1 yaşlı sürgünlerden çıkan yeni yeşil yan sürgünler oluşturmaktadır.sırık (sopa) şeklindeki likapa sürgünleri 10-20 yıl yaşayabilir ancak 5-7 yıl sonra bu sürgünler budanarak çıkarılmalıdır. Yüksek boylu çalı formundaki likapalar 120-300 cm boylanabilir. Alçak boylu çalı formundaki likapalar 90 cm boylanabilirken yarı-yüksek çalı formundaki likapa çeşitleri bu iki grup arasındadır. Tavşangözü likapaları ise daha uzun sürgünlere sahip olup kuvvetli gelişme gösterirler ve 610 cm boy yapabilmektedirler. 1.4.2. Kök Sistemi : yüksek boylu çalı formundaki likapaların kökleri ince , kök kılları olmayan lifli kök yapısına sahiptir. Su ve besin maddelerinin kökler tarafından absorde edilebilmesi için çoğunlukla endotrofik mikronizmalar (VAM) ile birlikte yaşarlar. Kökler bitkinin tabanından itibaren 180 cm’ye kadar yayılabilir. Ancak nadiren penetre edebilirler. Alçak boylu çalı formundaki likapaların köklerinde de kök kılı yoktur. Çok ince ve lif (iplik)gibi olan kökleri vardır. Bu likapa bitkileri toprakaltı rhizomlardan adventif olarak büyürler. Dolaysıyla alçak boylu çalı formundaki likapalar yayılıcı form gösterirler. Zamanla bitkiler birbirine eklenerek tek bir gövdeymiş gibi büyüme meydana gelebilir. 1.4.3. Tomurcuk ve Çiçekler : Likapalarda meyve gözleri yaz sonları ile sonbahar aylarında oluşmaktadır. Tomurcuk gelişimi sürgün ucundan aşağıya doğru yani bazipetal olarak meydana gelir. Çiçek tomurcuklarının sayısı iklime bağlı olduğu kadar. Sürgün gelişme kuvvetine yani çapına da bağlıdır. Tomurcukların içinde yer alan çiçek demetinin farklılaşması ise aşağıdan yukarı doğru yani akropetal olarak gerçekleşmektedir. 1.4.4. Meyve Gelişimi : Likapalarda meyve iriliği, sürgün çapına ve çekirdek sayısına bağlıdır. Kalın sürgünler daha iri meyve verirken döllenme sonucunda meyvede meydana gelen çekirdek sayısının fazlalığı da iri meyve ile sonuçlanır. Bu arada karşılıklı tozlanma da meyve iriliğini artırıcı yönde etkin rol oynamaktadır. Likapalarda meyve tutumu için tozlanma gerekmektedir. 1.4.5. Tozlanma : likapalarda tozlanma entomofil yani böceklerle olmaktadır. Çünkü böcekleri çekenhoş kokulu ve nektar içeren çiçeklere sahiptir. Likapa çiçeklerinin taç yaprakları bitişik olup uç kısmında açıklık vardır. Ters dönmüş çan şeklindeki likapa çiçeğinde yumurtalığın dip kısmında nektar olup,misk kokusu ile böcekleri çiçeğin dip kısmına kadar çeker. Likapa çiçeklerindeki polenler çok ağır olup, yapışkandırlar ve rüzgar ile hareket etmezler. Erkek organları da dişi organlardan uzun olup çiçeğin uç kısmından dışarı doğru çıkmıştır. Bu yüzden erkek organlardan ayrılan polenler dişi organ tepesine uğramadan çiçeği terk eder. Ayrıca dişi organ kendi kendine tozlanmayı engelleyecek şekilde çıkıntılıdır.bu yüzden karşılıklı ve arılarla tozlanmaya gerek vardır. 1.5. Likapa Yetiştiriciliği : 1.5.1. sıcaklık : Don olayı olmayan en az 160 günlük yetiştirme periyodu ister Gelişmesi için 200 gün derece sıcaklık ister Soğuklama süresi 650-850 saat arasındadır 1.5.2. Soğuklara Dayanım : Gözler -26.3 ila -29.1 dereceye kadar Gövde -26.3 ila -29.1 dereceye kadar Çiçekler -26.3 ila -29.1 dereceye kadar 1.5.3. Gün Uzunluğu : Uzun günler bitkideki negatif gelişmeyi teşvik ederken yaz sonları ile sonbahar aylarındaki kısa günler meyve tomurcuğu gelişimini arttırır. DEVAMINI AKUMAK İÇİN ...>>>