Batı Edebiyatı Sunu

advertisement
BATI EDEBİYATINDA EDEBİ
AKIMLAR
İSMET YILMAZ
TDE
KAHTA ANADOLU LİSESİ
KLASİSİZM(KURALCILIK)














17. yy’da Fransa ‘da ortaya çıkmıştır.
Eski Yunan ve Latin edebiyatları örnek alınmıştır.
Akıl ve sağduyu önemsenmiştir.
Gerçeğe uygunluk aranmıştır.
Doğa kavramı insan ruhu anlamında kullanılmıştır.
İnsan dışındaki her şey ihmal edilmiştir.
Dil, soyluların konuşma dilidir.
Eserlerde biçim önemlidir.
Sanat için, sanat yapılmıştır.
Özellikle trajedi ve komedi gelişmiştir.
Kusursun insan anlatmak için kusursuz bir dil kullandılar.
Ahlak ve erdem yapıtların bir özelliği haline geldi.
Tip romanları yazıldı.
Rasyonalizm(akılcılık) vardır
Temsilciler:










CORNAİLLE
MOLİERE
LA FONTAİNE
LA BRUYERE
RACİNE
MONTAİGNE
AHMET VEFİK PAŞA
ŞİNASİ
FENELON
DDESCARTES
ROMANTİZM(DUYGUCULUK)










Akıl ve sağduyu bir kenara itildi.
Sanat, toplum içindir.
Sanatçılar yapıtlarında kendilerini gizleyemediler.
Ulusal efsaneler,Hıristiyanlık mucizeleri işlendi.
İyi-kötü, ak-kara,güzel-çirkin gibi çatışmalar, zıtlıklar
akımın özelliği oldu.
Karakter romanları yazıldı.
Dram bu akımla ortaya çıktı.
Doğa betimlemeleri yapılmaya başlandı.
Edebiyata tam bir özgürlük gelmiştir.
Üslup kapalı ve süslüdür.
TEMSİCİLER











SCHİLLER
VİCTOR HUGO
GOETHE
LAMARTİNE
MUSSET
PUŞKİN
J.J. ROUESSEAU
NAMIK KEMAL
AHMET MİTHAT EFENDİ
R. MAHMUT EKREM
A.HAMİT TARHAN
REALİZM(GERÇEKÇİLİK)










Gözlem ve araştırma ön plana çıkmıştır.
Anket yöntemiyle bilgi toplamışlar.
A.Comte’ un Pozitivizm(Olguculuk) felsefesi bu akımı
doğurmuştur.
Yazarlar kendilerini gizlemiş, nesnel davranmışlar.
Yansıtma ve ayna anahtar sözcüklerdir.
Töre romanları yazıldı.
Sanat için sanat görüşü benimsendi.(biçimsel güzellik)
En çok gelişen türler öykü ve romandır.
İnsan yaşadığı çevreyle birlikte ele alınmış.
Her sınıftan insan edebiyata konu oldu.
TEMSİLCİLERİ












FLAUBERTE R.MAHMUT EKREM
BALZAC
S.PAŞAZADE S.
DOSTOYEVSKİHALİT ZİYA
GORKİ
- RAFİK HALİT
STENDHAL
-YAKUP KADRİ
ÇEHOV
-HALİDE EDİP
TOLSTOY
LONDON
TURGANYEV
DİCKENS
HEMİNGVAY
STEİNBECK
NATURALİZM









Realizm’in ileri bir aşamasıdır.
Taine’ in Determinizm’inden,Bernard’ ın deney
yönteminden, Darvin’in soyaçekim kuramından etkilendi.
İnsanın bütün özellikleri bilim çıplaklığıyla anlatılmalıdır.
Toplum için sanat tercih edildi.
İnsanın çirkin, kötü tarafları da anlatılmalıdır.
Sanat, doğanın bir kopyası gibi olmalıdır.
Yazar, bir tutanakçı gibidir.
Herkes kültürlerine göre konuşturulmuştur.Argo yani
sokak dili edebiyata girmiştir.
Her eserin savunduğu bir tez vardır.
TEMSİLCİLER:
BEŞİR FUAT
EMİLE ZOLA
NABİZADE NAZIM
DAUDET
MAUPASSANET
STEİNBECK
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
PARNASİZM








Şiirde gerçekçilik demektir.
Sanat, sanat içindir.
Şiirde biçim ve teknik kusursuz olmalıdır.
Şiirde bütün renkler bulunmalıdır.
Bir kuyumcu titizliğiyle çalışmışlar.
Nesnel bir şekilde dış dünyayı anlatmışlardır.
En çok sone biçimini kullanmışlardır.
Şiirde bilgi ön planda olmalıdır.
TEMSİLCİLERİ:







LİSLE
GAUTİER
BANVİLLE
COPPE
HEREDİA
TEVFİ FİKRET
YAHYA KEMAL
SEMBOLİZM











Parnasçılara tepki olarak doğmuştur.
Duygulardaki güzellik önemsendi.
Bir duyguyu sembol olarak karşılama gücü bulunan sözcüklere
başvurmuşlardır.
Şiir, söz ile musiki arasında ama sözden ziyade musikiye
yakındır.
Güzellik plastiktir(Parnas); her zaman plastik değildir.(Sembolist)
Dış dünyada görülenler değil, sezilenler, izlenimler,gerçeğin
altındaki gizli gerçek anlatılmaya çalışıldı.
Anlam kapalı, yorum sonsuzdur.
Dil, sanattan anlayanların dilidir.
Serbest nazım ortaya çıktı.,
Sanatta idealizm yaygınlaştı.
Şiir, somuttan soyuta yöneldi.
TEMSİLCİLERİ:











RİMBAUD
MALLERME
BAUDLAİRE
VERLAİNE
VALERY
CENAP ŞAHABETTİN
CAHİT SITKI TARANCI
AHMET HAŞİM
AHMET HAMDİ TANPINAR
AHMET MUHİP DIRANAS
ŞEYH GALİP
EGZİSTANSİYALİZM(VAROLUŞÇULUK)







İnsanın kendinden önce gelen ve onu belirleyen özü
yoktur.
İnsanda var oluş, özden önce gelir.
Bilinç bizi bir başkaya, bir seçime, götürür.
İnsan bu seçimi yaparken özgürdür.
Ancak doğru seçim yapıp yapmadığını bilemez, bu
yüzden bunalıma düşer; hayat, seçim,bunalım
biçiminde sürüp gider.
Descartes’in “düşünüyorum, o halde varım.”
görüşüne dayanır.
İnsana yol gösterecek tek varlık yine insandır.
TEMSİLCİLERİ:




SARTE
A. CAMUS
KAFKA
Türk edebiyatında bu akımı bir
dünya görüşü olarak
benimsemiş bir sanatçı yoktur.
Sezgicilik

Sezgicilik (İntüisyonizm), felsefi bir kavram
olarak sezgiye akıl, zihin ve soyut düşünme
karşısında hem öncelik, hem de üstünlük
tanıyan felsefe akımıdır. Henri Bergson
akımın kurucusudur, bu nedenle kimi
zaman felsefe tarihinde Bergsonculuk
olarak adlandırılması da sözkonusudur.

Sezgiciliğe göre bilginin, özellikle de felsefe
bilgisinin kaynağı ve temeli sezgidir. Burada önemli
olan sezgi kavramının içeriğidir. Felsefi anlamda
sezgi, bir tür açılma, doğrudan doğruya keşfedilme
ve dolaysız, aracısız birden bire kavranılma
anlamında kullanılmaktadır. Buna göre, varlıkları
bize oldukları gibi veren bilgi, sezgidir. Bergson'da
bu kavram daha da özel bir anlamda gerçeği
dolaysızca kavrama yetisi olarak belirtilmiş, algıların
ve zihnin bir tür bireşiminden müteşekkil sayılmıştır.
Bergson'da, kendi bilincine varmış içgüdüler sezgi
olarak değerlendirilir ve bu kavram felsefenin
merkezine oturtulur.
www.edebiyatogretmeni.net
Download