İnsülin midenin arka tarafında bulunan pankreasın beta

advertisement
Melike Demirdağ Yağcı
Beslenme ve Diyet Uzmanı
İNSÜLİN DİRENCİ DİYET TEDAVİSİ
İnsülin, midenin arka tarafında bulunan pankreasın beta hücrelerinden salgılanan bir
hormondur. Temel görevi kandaki şekerin hedef hücrelere (kas,karaciğer,yağ hücreleri)
alınmasını ve hedef hücreler tarafından kullanılmasını sağlamaktır.
Sağlıklı bireylerde besin alımı sonrasında yükselen kan şekerini dengelemek için
insülin salgılanır. Diabetes Mellitus’lu bireylerde ise yeterli insülin üretilemez veya üretilen
insülin dokular tarafından kullanılamaz. İnsülinin yeterli miktarda salgılanabiliyor olmasına
rağmen, hücreler tarafından kullanılamaması insülin direncidir. İnsülin dokular tarafından
kullanılamadığında kandaki şeker seviyesi yüksek kalır. Buna karşılık pankreas daha fazla
çalışıp, daha çok insülin üretme yolunda kısır bir döngüye girer. Bu nedenle insülin direnci
görülen bireylerde hem yüksek kan şekeri hem de yüksek insülin düzeyi görülebilir.
Şeker kanda yüksek seviyelerde seyrederken, dokulara geçip kullanılamaması açlık
duygusunu oluşturur ve kişiyi yeme ataklarına sevkeder. Kişi yemek yedikten 1 saat sonra
hemen acıkır ve yemekten sonra kendini yorgun, halsiz hisseder. Özellikle bu açlık
ataklarında basit karbohhidrat tüketilirse, kan şekerinde ani yükselme görülür. Bununla
birlikte insülin hormonunun fazla salgılanmasına bağlı ani kan şekeri düşmesi gerçekleşir.
Reaktif-Postprandial Hipoglisemi dediğimiz durum oluşur.
İnsülin direnciyle birlikte kilo almak kolaylaşırken kilo vermek zorlaşır. Bu durumda
harcanandan daha az kalori alınıp posa içeriği yüksek olan ve böylelikle daha uzun süre tok
kalmamızı sağlayan besinler tüketilmelidir. Basit şeker içeren bal, reçel ve çay şekeri benzeri
besinler tüketilmemeli, meyve suları yerine meyvenin kendisi tüketilmeli özellikle kabuklu
tüketilebilen meyvelerin kabukları soyulmadan yenilmelidir. Böylelikle alınan posa miktarı
arttırılıp daha uzun süre tok kalınabilir.
İnsülin direnci olan bireyler daha çabuk açlık hissettiklerinden dolayı 3 ana, 3 ara öğün
şeklinde sık aralıklarla beslenmeli ve öğün araları 3 saati geçmemelidir. Sık aralıklarla
beslenmek hem açlık ataklarının önlenmesinde hem de metabolizmayı hızlandırmada etkilidir.
Ara öğünde meyve yanında süt veya yoğurt tüketmek, meyvedeki fruktozun kan şeker
seviyesini ani yükseltmesini engelleyecektir. Meyve seçiminde özellikle düşük glisemik
indeksli olanlar tercih edilmelidir. Ayrıca ara öğünlerde 1 su bardağı sütün yanında 1-2 yemek
kaşığı yulaf kepeği tüketmek karbonhidratların emilimini yavaşlatarak uzun süreli tokluk
sağlar. Kan şekerinin hızlı yükselmesini engelleyerek insülin metabolizmasını düzenler.
Fazla yağ alımının da insülin direncini tetiklediği yapılan çalışmalarda kanıtlanmıştır.
Yağ alımını azaltmanın yanında yağın cinsi de önemlidir. Trans yağlar ve doymuş yağlar
insülin direncini arttırdığından çoklu doymamış yağlar (omega-3 ve omega-6) tercih edilmeli,
kızartma yerine haşlama veya fırında pişirme yöntemleri kullanılmalıdır.
Rafine karbonhidratlar yerine kompleks karbonhidratlar tüketilmeli, beyaz ekmek
yerine tam tahıllı ekmek, beyaz pirinç yerine kepekli pirinç, bulgur veya greçka tercih
edilmelidir.
İnsülin direnci için risk faktörleri arasında özellikle kalıtımsal geçiş, obezite (vücut
kitle indeksinin 25’in üzerinde olması), bel çevresi erkeklerde 120’nin, kadınlarda 108’in
üzerinde olması, yüksek kan yağları, sedanter yaşam gibi birçok etken vardır. Ancak tıbbi
tedavinin yanında diyet tedavisi ve fiziksel aktivite ile birlikte insülin direncini kırmak
mümkündür. Sedanter hayat tarzı değiştirilip her gün düzenli spor ile insülin aktivitesinin
kontrolü ve kan şekerinin düzenlenmesi sağlanabilir.
Besinler ilacınız ilacınız besinleriniz olsun.. (Hipokrat)
Download