İLİ : KARABÜK AY-YIL : OCAK-2013 TARİH : 25.01.2013 KONU

advertisement
İLİ
AY-YIL
TARİH
KONU
: KARABÜK
: OCAK-2013
: 25.01.2013
:İslam’da Tedbir ve Takdir
ِ ِ ِ ِ ‫{من ع ِمل‬
‫ك‬
َ ‫َساءَ فَ َعلَْي َها َوَما َرب‬
َ َ َ َْ
َ ‫صاِلًا فَلنَ ْفسه َوَم ْن أ‬
ِ ‫[س‬
]46/41 : ‫ت‬
ْ َ‫صل‬
ِّ ُ‫ورةُ ف‬
َُ
ِ ِ‫بِظَاَّلٍم لِْلعب‬
}‫يد‬
َ
Muhterem Müslümanlar!
Yüce dinimiz İslamiyet’te tedbir ve takdir
denildiği zaman beraberinde tevekkül kelimesi de
akla gelmektedir. Tevekkül; insanın kendisine
düşen vazifelerin tamamını yaptıktan sonra, bir
başka ifadeyle, bütün tedbirlerini aldıktan sonra
işin neticesini Rabbine bırakmasıdır.
Değerli Müminler!
Günümüzde bazı insanlar, başlarına gelen
kötü şeyleri kaderden bilme gibi bir yanlışlığın
içine düşmektedir. Evet, ister iyi, ister kötü bir iş
olsun her şey; Allah’ın o fiili yaratmasıyla, ona ol
demesiyle mümkün olmaktadır. İnsan olarak
bizler irademiz içinde olan konularda kendi
irademizle hangi fiili istersek Allah onu
yaratmaktadır. Bununla beraber şu husus
unutulmamalıdır ki; Allah, kullarını kötü bir
eylemin içerisinde olmasına razı değildir. Bu
konuyla ilgili Kur’an-ı Kerim’de cenabı Hak şöyle
buyurmaktadır. “Kim iyi bir iş yaparsa, bu kendi
lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi
aleyhinedir.
Rabbin
kullara
zulmedici
değildir.”[1]
Muhterem Müminler!
İnsanın başına gelen bir takım musibet ve
felâketleri, kendi kusur ve tedbirsizliğini hesaba
katmadan, kadere ve alın yazısına yüklemesi ve
kendini sorumsuz sayması doğru değildir. Mesela;
deprem kuşkusuz Allah'ın bilgisi ve iradesi
dâhilinde vuku bulmaktadır. Fakat binalarımızı,
ilmine ve tekniğine göre yapmayıp, yıkılması
durumunda ise "Allah böyle dilemiş, takdiri ilâhî
buymuş, kader" deyip geçiştirmek asla doğru
değildir. Bize düşen görev, aklımızı ve diğer
yeteneklerimizi kullanarak
değildir. Gerekli tedbirleri alarak işlerimizi sağlam
yapmak bizim görevimizdir. Yine Trafik
kurallarına uymama sonucu meydana gelen
felaketlerin
faturasını
başkalarına
havale
etmeyelim. Allah bizlere akıl ve irade vermiş,
hayatımızı ölçülü şekilde yaşamamızı istemiştir.
Hz. Peygamber (sav) ise “ Tedbir almak kadar
büyük akıllılık yoktur”(2) buyurmak suretiyle
bize İslam’ın tedbir anlayışını en güzel şekilde
öğretmiştir.
Tedbir konusunda en güzel örneklerden
birini Hz. Ömer (r.a) in hayatında görmekteyiz.
Bir defasında Hz. Ömer (r.a) girmek için geldiği
şehirde salgın hastalık olduğunu öğrenince o şehre
girmek istemez. Karantina uygular, tedbir alır.
Bunun üzerine birtakım Sahabe: Ey Ömer
Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun? Deyince Hz.
Ömer (r.a) diğerlerine cevaben şu meşhur sözü
söyler: “Ben Allah’ın kaderinden yine Allah’ın
kaderine kaçıyorum.” Hz. Ömer’in yaptığı gibi
tedbir alarak takdirin olumlu sonuçlanmasını
sağlayabiliriz. Gerekli tedbirleri alırsak hastalık
olmaz. Tedbir almazsak hastalık yayılır. Bunların
her ikisi de Allahın takdiridir.
Aziz Cemaat!
Başımıza gelen sıkıntıların sebebini başka
yerlerde arayıp, kader tartışmaların içine fazla
dalmak yerine, bize sunulan her türlü tedbiri alıp
sonucunu Yüce Mevla’ya bırakmak en doğru
davranış şekli olacaktır.
Hutbemize bir ayet mealiyle son verelim. “Bilsin ki
insan için kendi çalışmasından başka bir şey
yoktur.”[3]
------------------------------------------------------Muhammet Ali AKYASAN
Ödemiş Köyü Camii İmam-Hatibi-KARABÜK
Kaynaklar:
1- Fussilet-41/ 46
2-Feyzü'l-Kadir, c. 6, s. 434.
3- Necm-53/39
Download