Slide 1

advertisement
ÖĞRETİM İLKE ve YÖNTEMLERİ
GENEL ÖĞRETİM İLKELERİ
Dr. Alpaslan GÖRÜCÜ
Bireye (Öğrenciye) Görelik İlkesi
Eğitim-öğretimle ilgili her türlü tasarımda bireyin
özelliklerinin bilinmesi oldukça önemlidir. Daha önceleri
öğretmen merkezli ortam tasarımında; içerik seçiminden,
sınıftaki oturma düzenine kadar bütün boyutlarda
öğrencilerin niteliklerinin dikkate alınmadığı tasarımlar
yapılmaktaydı. Neredeyse dersteki bütün faaliyetler
öğretmen tarafından yapılır, öğrenciler “aynı” kabul edilirdi.
2
Öğretimin bireyselleştirilmesi ile ilgili gelişmeler öğrenci
merkezli öğretim tasarımlarını gündeme getirmiş ve “her
bireyin biricik” olduğu, farklı yeteneklere, zeka düzeylerine,
çalışma alışkanlıklarına, öğrenme stillerine sahip olduğu
kabul edilerek, buna uygun tasarımlar önem kazanmıştır.
3
Bilinenden Bilinmeyene İlkesi
Bireylerin hazır bulunuşluk düzeylerinin dikkate alındığı bir
öğrenme-öğretme ortamında, öğrenme daha kalıcı olacaktır.
Bu nedenle öğretimde öncelikle bireylerin konu ile ilgili ne
bildiklerinin ortaya çıkarılması gereklidir. Bunlardan yola
çıkarak bilinmeyenlerin öğretimine doğru bir yol
izlenmelidir. Bu nedenle plan, ders kitabı, her hangi bir
öğretim materyali hazırlarken ya da sınıfta sunu yaparken
öncelikle “bireyler (öğrenciler) neler biliyorlar?” sorusunu
dikkate alacak bir tasarım yapılması gereklidir.
4
Öğretmenler dersin başlangıcında geçen dersin tekrarı ile bir
giriş yaparak, öğrencilerin ne bildiklerini ortaya çıkaracak
sorulardan yola çıkarlarsa, hem öğrenmenin kalitesi ve
kalıcılığı artacak, hem de öğrenme ortamı öğrenci merkezli
bir yapıya kavuşacaktır.
5
Somuttan Soyuta İlkesi
Bireyler bir konuyu, soyut olarak anlatılmasından daha çok
somut olarak görmeleri halinde daha etkili öğrenmektedirler.
Özellikle küçük yaşlarda bu durum daha da büyük önem
kazanmaktadır. İlköğretimin ilk kademesinde öğrencilere bir
konu sunulurken olabildiğince somut nesneler, eşyalar,
materyaller kullanılmalıdır.
6
Gerçek eşya ve modellerin kullanılmasının mümkün
olamadığı durumlarda resimler, grafikler, bilgisayar
animasyonları gibi somut nesnenin yerine geçebilecek
modeller tercih edilebilir. Böylece olabildiğince
somutlaştırılmaya çalışılan konunun soyut boyutlarının
öğretimi daha kolay ve anlaşılabilir olacaktır. Günümüzde
bilgisayar teknolojisindeki gelişme, bu ilkenin
uygulanması adına önemli kolaylıklar sağlamaktadır.
7
Yakından Uzağa İlkesi
Birey öncelikle bulunduğu yakın çevredeki olay ve olgulara
karşı daha duyarlıdır. Çünkü bu çevre içinde insanlarla
etkileşim halinde olup, ihtiyaçlarını bu çevreden
karşılamaktadır. Bu nedenle gerek çevre olarak, gerekse
zaman olarak yakından uzağa bir öğretim sıralaması yararlı
olacaktır.
8
Öğretmen ders konusu ile ilgili planlama yaparken,
bulunulan yer ve zamandan hareket ederek bir tasarım
yapmalı, örnekler, problemler, sorular belirlerken bu ilkeyi
uygulamaya özen göstermelidir. Örneğin ilköğretimde
öğrencinin okulunu ve yakın çevresini tanıtıcı bilgilerden
başlanmalı; daha sonra giderek uzaklaşılmalı ve sırayla
köy, kasaba, ilçe, il, bölge, ülke ve dünya ile ilgili bilgiler
verilmelidir.
9
Ekonomiklik (Tasarruf) İlkesi
Günümüzde ekonomi bütün sektörleri etkilediği gibi
eğitimi de yakından etkilemekte ve bu durum öğrenmenin
gerçekleştirilmesine ve kalitesine de yansımaktadır. Eğitim
öğretim etkinlikleri için harcanan her türlü enerji, zaman,
emek ve paranın bir maliyeti vardır. Bu maliyetleri en aza
indirgeyerek en yüksek verimi elde etmek temel prensip
olmalıdır.
10
Bunun için öncelikli olarak planlama yapmak gereklidir. Bu
nedenle etkili öğrenmeyi sağlayabilecek en uygun yöntem,
en verimli zaman yönetimi, en yararlı-kullanışlı-ucuz
araç-gereç, kısacası en ekonomik tasarımlar yapılmalıdır.
Eğer bu boyutlar dikkate alınmazsa her açıdan bir israf
ortaya çıkacak ve öğrenmenin kalitesinde de bir gerileme
olacaktır.
11
Açıklık İlkesi
Özellikle anlatımın yoğun olduğu derslerde, bir başka
deyişle sözel sembollerle sunulan derslerde konunun
anlaşılır biçimde sunulması oldukça önemlidir. Bu
nedenle anlatımın açık, anlaşılır ifadelerden oluşması
gereklidir. Öğrencinin anlayabileceği ifadelerden oluşan
bir anlatım tarzı benimsenmelidir.
12
Genel olarak “öğrencilerin düzeyine uygunluk” olarak
özetlenebilecek açık ve anlaşılır anlatım, onların
anlayabileceği bir terminoloji ile konuşmak olarak
açıklanabilir. Soyut anlatımlar olabildiğince görsel ögelerle
desteklenmelidir. Olabildiğince daha fazla duyu organına
hitap edebilecek uygulamalar yapılmalı, konularla ilgili
mümkünse gerçek araçlar, malzemeler, nesneler
kullanılmalıdır.
13
Aktivite (İş) İlkesi
Öğrencinin öğrenme ortamında aktif rol alması, öğrenme
sorumluluğunu taşıması olarak açıklanabilir. Geçmişte
“öğretmen merkezli öğrenme” ortamlarında öğrenci pasif
konumda dinleyici ve kendine söylenileni şartsız kabul
eder bir rol üstlenmişti. Ancak yaşanan bilimsel ve
teknolojik gelişmeler, demokrasi anlayışındaki gelişmeler,
psikolojinin bireyin özelliklerine ilişkin yeni tanımlamaları
yeni bir birey tanımını gerekli kılmıştır.
14
Bu yeni tanımlamada aktif öğrenme, yaparak-yaşayarak
öğrenme ilkesi ön plana çıkmıştır. Çünkü toplumsal hayat
içerisinde bireyden beklenilen roller değişmiş, buna paralel
olarak da “öğrenme sorumluğu taşıyan ve derse aktif olarak
katılan, soru soran, araştıran, karşılaştırmalar yapan, sonuç
çıkaran ve bu şekilde derse katılan öğrenci” profili istenir
olmuştur.
15
Hayata Uygunluk İlkesi
Okulun temel görevi bireyi hayata hazırlamaktır. Başka bir
deyişle toplum içinde alacağı rollere ilişkin ön hazırlık
yapmasını sağlamaktır. Okul, hayatın kendisi değildir.
Üstelik günümüzde bunu sağlamak artık neredeyse
mümkün değildir. Sınırlı süreler içerisinde bireyin ancak
hayata hazırlanması mümkün olabilmektedir.
16
Bu nedenle okullarda bireylere hayattaki rollerine
başlangıç olabilecek temel bilgi ve becerilerin kazandırılması
gereklidir. Bunu sağlamanın yolu da hayatın gerektirdiği
bilgi ve becerilerin okul programlarında yer almasıdır.
Okulların hayatın gerektirdiği bütün bilgi ve becerileri
bireylere kazandırırken okul-çevre işbirliği, okul-sanayi
işbirliği gibi uygulamalara yönelmesi gereklidir.
17
Güncellik (Aktüalite) ilkesi
Bu ilke, bireyin yaş, duygusal, fiziksel ve zihinsel
özelliklerini dikkate alarak eğitim-öğretim uygulamalarını
planlamayı öngörmektedir. Yapılacak etkinliklerde hayatın
gerçeklerine yer verilmeli, güncel olaylarla/meselelerle
ilişki kurulabilmeli, bu konuda öğrencilerin ilgilerinden,
meraklarından yararlanılmalıdır.
18
Bütünlük İlkesi
Bu ilkeye göre, bireyin bir bütün olarak bedensel ve ruhsal
(düşünce, duygu, irade gibi) açılardan dengeli olarak
eğitilmesi gerekir. Bireyin bedensel ve ruhsal nitelikleri
birbirlerini etkilerler. Sadece bedensel özellikleri geliştirip
zihinsel ve ahlaki yönler geliştirilmezse veya bunun tersi
söz konusu olursa dengesiz; topluma ve kendine zararlı
bireyler yetişmiş olur. Bunun yanında bu ilkeye göre
bilgilerin birbirine bağlı ve birbirini tamamlar biçimde
sunulması gerekir. Başka bir deyişle içerikler birbiri ile
ilişkili bir biçimde sunulmalıdır.
19
Otoriteye İtaat ve Özgürlük (Sosyallik ) İlkesi
Eğitimin temel işlevlerinden biri de, bireyleri dengeli olarak
sosyalleştirmektir. Bu kapsamda birey anne-baba, okul
yöneticisi ve öğretmenlere saygı ve sevgi duymalı, yasalara,
yönetmeliklere, toplumun manevi otoriteleri olan din, ahlak,
gelenek, töre gibi güçlere uygun davranmalıdır. Birey
gelecekte toplumsal yapının temel unsurları olan bu
kurumlarda roller üstlenecek, bu güçlerin temsilcisi
olacaktır.
20
Bunun yanında eğitim öğretim etkinliklerinde bireyin
özgür düşünceye sahip olabilmesi, karar verme
becerisinin geliştirilmesi de önemlidir. Gelecekte yukarıda
sözü edilen toplumsal kurumlarda rol alacak bireyin kendi
kendine karar verebilmesi, kendini yönetebilmesi, kritik
durumlarda özgür kararlar verebilmesi ve sorumluluk
alabilmesi gereklidir.
21
Download